You are on page 1of 11

Büyük Selçuklular, İslam sanatındaki gelişmeyi Doğu sanatına ait zengin

malzeme ile harmanlayıp 1040-1157 yılları arasında ülkenin birçok yerinde cami,
medrese, kervansaray, hastane, çeşme, köprü, imaret, han, hamam, türbe ve
kümbet gibi mimari eserler inşa etmişlerdir.

Özellikle mimarlıkta bölgenin


geçmişten getirdiği yapı geleneğinden
ustaca yararlanarak kubbeli yapı
sistemini anıtsal düzeye taşımışlardır.

Büyük Selçuklu sanatının en


dikkat çeken yanlarından biri de Anadolu
ve Osmanlı Sanatına öncülük etmeleridir.
Selçuklular tuğlaların farklı
düzenlemeleriyle oluşturulmuş zengin
geometrik kompozisyonlar daha sonraki
dönemlerde giderek yaygın biçimde
kullanılmışt
Büyük Selçuklular, Türk mimarisinde daha önceki gelişmeler ve
uygulamalardan yola çıkarak büyük ölçüde abidevi bir cami mimarisine
yönelmişlerdir.

Vezir Nizamü’l Mülk tarafından


Sultan Melikşah adına yaptırılan İsfahan
Mescid-i Cuma’sı, Selçuklu eserlerinin en
eskilerinden biridir.
İsfahan’daki caminin büyük
kubbesinden başka, açık avlusunun
kuzeyinde ikinci bir kubbesi vardır.
Değişik zamanlarda dört eyvanlı avlu ve
iki büyük kubbeyle biçimlenen ilk plan
aynı kalmak üzere çeşitli ekler yapıldığı
bilinmektedir.

Mihrap önü kubbesine geçişin tromplarla sağlandığı caminin iki yanında


tuğla malzemeden yapılma zarif minareler yükselmektedir.
Ardestan, Iran 12.yy Zevvare
Mescid-i Cuma’sı ile büyük benzerlikler
gösteren Ardistan Mescid-i Cuma Camisi,
dört eyvanlı plana göre yapılmış bir
eserdir.
Cami, İran’da Selçukluların en
gözde eserlerindendir. Mihrap önü
kubbelidir.
Ardistan Mescid-i Cuma Cami
eyvanı bir kubbeyle kapatılmıştır. Camiye
daha sonra bir medrese eklenmiştir.
Diğer Selçuklu camilerinden farklı olarak kubbeyi taşıyan payelerin
arasındaki kemerlerin iç yüzleri kitabeler ve alçı süslemelerle bezenerek mekan
zenginliği oluşturulmuştur.

İran Selçukluların Kazvin kentinde 12.


yüzyıl başlarında kalın tuğla duvarlar üzerine
düz tromplarla yaptıkları görkemli kubbeli
camidir.
Büyük Selçuklular, Türk sanat tarihinde medrese yapımını gerçekleştiren
ilk Türk devletidir.
Selçuklu mimarisinde dört eyvanlı plan tipi camilerden önce medreselerde
uygulanmıştır.

Melikşah Döneminde yapılmış medrese, kare planlı bir avlu etrafında dört
eyvandan oluşmaktadır.
Zengin süslemeli bir mihrabı olan medresede geometrik, rumî, palmet ve
kıvrık dallardan oluşan süslemeler içinde karşılıklı iki sülün ve diğer kuş figürleri
dikkat çekicidir.

İran Melikşah Döneminde inşa edilen Horasan’daki Hargird


Medresesi’nden günümüze çok az iz kalmıştır. Kare bir avlunun çevresinde dört
eyvanın olduğu ortaya çıkarılmıştır. Yan duvarları üçgen sivri kemerle dışarı
açılmaktadır.
İyi cins sarı tuğladan yapılmış
yüksek, kabartma çiçekli kûfi kitabesi,
Tahran Müzesi’ndedir.
Gıyasiye Medresesi olarak adlandınlan yapı Selçuklu medrese mimarisine
benzemektedir. Çifte minareli bir taç kapıya sahiptir. Eyvan şeklindeki taç kapı
açıklığı sivri bir kemer nişi içine alınmıştır. Taç kapının arkasında bulunan bölümü
tamamen yıkılmıştır. Bu sebeple planı hakkında bilgi bulunmamaktadır.

Kars Ani Ören Yerinin


merkezinde yer alan yapı, 12. yüzyılın
başlarında inşa edilmiş olduğu
düşünülmektedir. Ören yeri içerisinde ana
cadde üzerinde bulunan yapının taç kapı
süslemeleri, gerek mukarnas kavsarasıyla
gerekse süslemele özellikleri ile orijinal
Selçuklu (Türk-İslam) mimarisini
yansıtmaktadır. Ancak yer yer Türk-İslam
mimarisinde yer almayan uygulamalar ile
de karşılaşılmaktadır. Bu durum ise 10.
yy.’da inşa edilen Arekletos Kilisesinin
daha sonra kervansarayla birleşmiş
olabileceği ile açıklanmaktadır.
Meşhed-Serahs yolu üzerinde bulunan yapı 1114-15 tarihleri arasında Büyük
Selçuklu Merv valisi ve veziri olan Şerafeddin Ebu Tahir bin Sadettin bin Ali El Kumi
tarafından yaptırıldığı ifade edilmektedir.
Ribat-ı Şerif, Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah‟ın oğlu Ebu Şuca Muhammed
zamanında yaptırılmıştır.
Yapı 1154-55 yılında Sultan Sencer'in hanımı Terken Hatun tarafından
onarılmıştır. Eyvan içinde stuko süslemeler ve yapıdaki tek nesih kitabe bu onarıma
ait olmalıdır.
Kitabede Sultan Sencer ve Terken Hatun adları geçer. Yapıdaki kitabeler
Serahs‟lı Ebu Mansur Esad bin Muhammed tarafından yazılmıştır. Tamamen
tuğladan inşaa edilmiştir. Süslemede Karahanlı geleneği devam etmektedir. Yapı plan
olarak iki avlulu bir düzenlemeye sahiptir. İlk avlu enine dikdörtgen planlı etrafı
revaklı ve revak gerilerinde kubbeli mekanlar yer alır. İkinci bölümdeki avlu kareye
yakın planlı ve revak düzenlemesi ve revak gerisindeki mekanlar diğer
örneklerindeki gibi bir düzenleme vardır.

Kervansaray plan şeması


olarak Karahanlı Döneminden Akçakale
Kervansarayının devamı niteliğindedir.
Büyük Selçuklular Döneminde türbelerdeki gelişme Karahanlılar ve
Gaznelilerle ilişkilendirilmektedir.
Kümbet adı da verilen türbeler çeşitli hükümdarlar, emirler, yöneticiler ve
din büyükleri adına yapılmış; iki katlı anıtsal mezarlardır. Üst bölüm mescit, altı ise
merdivenle inilen mezarın yer aldığı mahzen bölümüdür.

Meraga’da adını tuğlalarının kırmızı


renginden alan Kümbet-i Surh, kare planlı, üzeri
bir külahla örtülüdür. Konik çatısı ile Karahanlı
türbelerine benzemektedir.
Kümbet, tonozlu bir mezar bölümü ve
bir mescitten meydana gelmiştir.
Kümbet iki katlıdır. Külahı sekiz köşeli
ve piramit biçimindedir. Kubbenin yukarı
bölümüne beş basamaklı bir merdiven ile
çıkılmaktadır.
Kümbet-i Kırmız da denilen kümbetin
portal alınlığı; mozaik çiniler, köşe payeleri,
küçük kare biçimli firuze renkli çinilerle
süslenmiştir.
Mil-i Radkan diye de tanınan
kümbet, yuvarlak yivlerle çevrili, içten
kubbe, dıştan konik çatı ile örtülü bir
yapıdır. Firuze çiniden, kesme kûfi
harflerle süslü kitabesi ve gövde
üzerinde baklava şeklindeki çiniler
dikkat çekici bir görüntü
oluşturmaktadır.
Radkan Kümbeti, tekerlekler
üzerinde daire şeklinde sıralanmış,
ağaç direklerle kurulmuş, renkli
kumaşlarla örtülmüş, keçeden
yapılmış konik çatısının ortası ışık,
hava deliği ve baca olarak açık
bırakılmış eski Türk çadırlarının
tuğladan yapılmış örneklerindendir.
Türkmenistan, Merv Sultan
Sencer’in Horasan kentindeki türbesi, Büyük
Selçuklu mimarisinin o döneme kadarki
gelişme sürecinin en gösterişli ürünü
sayılmaktadır.
Muhammed bin Atsız adlı bir
mimarın inşa ettiği Sultan Sencer Türbesi,
tuğla malzemeden inşa edilmiş, kare planlı
bir yapıdır.
Dış kubbeye geçişin tromplarla
sağlandığı, kalın duvarlı türbenin
süslemeleri yalancı mermer ve firuze renkli
sırlı tuğlalardan oluşmuştur.
Çok çeşitli geometrik şekiller,
bitkisel motifler, sülüs ve kûfi yazılarla
bezenmiş Sultan Sencer Türbesi’nden söz
eden kimi eski kaynaklar, süslü kubbesinin
çok uzaklardan göründüğünü yazmaktadır.
Anıtsal görünümlü türbe, Uygur stupalarını
(Hindistan’a özgü bir yapı.)
çağrıştırmaktadır.
 http://www.selcuklumirasi.com
 https://www.sanatinyolculugu.com/

You might also like