Professional Documents
Culture Documents
1) GERCEK ANLAM – A) TEMEL (AYAK) B) YAN (MASANIN AYAGI) , B) MECAZ (SICAK KANLI
INSAN) – DEYIM, CUMLE, TAMLAMALARDA BLNMKTDR, C+) TERIM ANLAM (TAC,
OVERLUK)
IKILEMELER:
KARANLIK – TERMINAL
YARDIMCI SESLER
"n" ise "pronominal n" denen bir tür zamir n'sidir, YARDIMCI SES DEGIL
SES OLAYLARI:
ÜNSÜZ DÜŞMESİ
küçücük (küçük-cük)
Alçaldı (alçak-l-dı)
Geçti (geç-di)
PCTK–BCDGG
İsim kök veya gövdelerine gelerek onlardan yeni isimler yapan eklerdir.
Örnek(ler)
» tuz
» sanat
» -ıt: yaşıt
» -lan: evlen–
*** 2.1.5. Eşitlik Ekleri (-ca / -ce / -ça / -çe) (cekim ekleri) » Böyle çocukça davranmamalısın.
(benzerlik) » Ailece tatile gittik. (topluluk, birlikte)
Bir dileği, bir isteği, tasarlanan bir hareketi anlatan kiplerdir. Dilek kiplerinde zaman
anlamı yoktur.
1) Gereklilik kipi
2) Şart kipi
3) İstek kipi
4) Emir kipi
1- Gereklilik Kipi (-meli / -malı)
Fiil kök veya gövdesine gelerek söz konusu olan işin dileğe ve şarta bağlı olduğunun
bildirilmesini sağlar.
» Bu akşam sinemaya gitsek. (dilek)» Ödevlerini bitirsen dışarı çıkmana izin verebilirim.
(şart)
Cümleye istek, dilek, temenni anlamı katar. Cümle içerisinde genelde “-elim, -eyim”
şeklinde kişi eklerini almış haliyle karşımıza çıkar. » Eğri oturup, doğru konuşalım.
4- Emir Kipi ( – )
Edat Nedir?
Edat Nedir ?
Edatlar, tek başlarına bir anlam taşımayan, fakat cümle içinde anlam kazanan,
sözcükler arasında çeşitli anlam ilgileri kuran sözcüklerdir. Genellikle bağlaçlar ile
karıştırılabilen edatlar; bağlaçların aksine, cümledeki unsurları birbirine bağlamaz,
onlarla anlam ilişkisi kurarlar. Şimdi dilimizde en sık kullanılan edatların hangileri
olduğunu, cümleye kattıkları anlamları, karıştırılabilen bazı durumları ve özelliklerini
inceleyelim.
yalnız, ancak, sadece, sade, tek, bir
için, diye, üzere
kadar, denli
gibi
ile
değil
Ayrılma/Uzaklaşma Hâl eki ile kalıplaşmış olanlar
-den başka
-den beri
-den dolayı
-den ötürü
-den sonra
-den önce
-den evvel
Yönelme/Yaklaşma Hâl eki ile kalıplaşmış olanlar
-e dair
-e doğru
-e değin
-e dek
-e göre
-e kadar
-e karşın
-e rağmen
ÖRNEK:
Müzik ile edebiyat onun vazgeçilmezleriydi. (müzik ve edebiyat = Bağlaç)
Müzik ile ruhunu dinlendirebiliyordu. (Edat)
“kadar, -e kadar, denli”
o Kadar edatı, sözcük halinde veya –e yönelme hali eki almış kelimelerle
birlikte kullanılır.
o Kadar edatı ile aynı anlamda ve görevde olan “denli” kelimesi de
kullanılabilir.
CÜMLEYE KATTIĞI ANLAMLAR
Bu edatlar cümleye “eşitlik, karşılaştırma, benzerlik, ölçü yaklaşıklık,”
anlamları katar.
ÖRNEKLER:
Ben de senin kadar gitar çalabiliyorum. (eşitlik)
Melekler kadar güzelsin. (benzerlik)
Üç kilo kadar su içmelisin. (ölçü, aşağı yukarı)
İki güne kadar haber verecekler. (yaklaşıklık)
Gitmeseydin belki midem ağrımazdı bu denli… (ölçü, kadar)
KARIŞTIRILABİLEN DURUMLAR
Kadar edatı yanındaki kelimeyle birlikte kullanıldığında isim, sıfat ya da zarf öbeği
oluşturur. Bu durumda cümlede yine edat görevindedir; fakat öbekleştiği kelime ile
beraberken isim, sıfat veya zarf olarak nitelendirilir.
ÖRNEKLER:
Uyumuş kadar dinlendik. (zarf)
Güneş kadar yakıcılığı var. (sıfat)
Ben ondan bu kadarını beklemiyordum. (isim)
İsim tamlamalarında tamlanan olarak görev yapabilir.
Görgüsüzlüğün bu kadarı da fazla. ( tamlanan görevindedir.)
“gibi”
CÜMLEYE KATTIĞI ANLAMLAR
Gibi edatı cümleye eşitlik ve benzetme anlamları katar.
ÖRNEKLER:
Annesi gibi güzel yemekler yapabiliyordu. (eşitlik)
Zeytin gibi simsiyah gözleri vardı. (benzerlik)
NOT: “-ce, -imsi, -cesine, -cileyin” ekleri “gibi” edatı anlamını veren eklerdir.
Çocukça davranma (çocuk gibi)
Kadifemsi bir kumaş aldım (kadife gibi)
Uçarcasına gitmelisin (uçar gibi)
Sencileyin güzele bencileyin yar gerek. (Senin gibi, benim gibi)
“(-den) dolayı, (-den) ötürü”
CÜMLEYE KATTIĞI ANLAMLAR
Bu edatlar –den, -dan ayrılma hal ekiyle birlikte kullanılarak cümlede neden-
sebep anlamı sağlarlar.
ÖRNEKLER:
Burnundaki eğrilikten dolayı rahatça nefes alamıyordu.
İşini sevmediğinden ötürü her gün mutsuzdu.
NOT: “-den” hal eki tek başına sebep anlamı taşıyabildiği için, dolayı veya ötürü
kelimesi ile birlikte kullanılması anlatım bozukluğu olarak değerlendirilir. Sebep anlamı
sağlamak için sadece “-den” hal eki kullanılması yeterlidir.
En sevdiği arkadaşı uzaklarda olduğundan dolayı kendini çok yalnız hissediyordu.
Eve geç kaldığından dolayı babası ile tartıştılar.
“-e doğru”
CÜMLEYE KATTIĞI ANLAMLAR
-a, -e yönelme hal ekiyle birlikte kullanılarak cümlede yön-yer
anlamı sağlarlar.
Annesine doğru koşar adımlarla geldi. (Yön)
Aldığı hediyeyi masaya doğru fırlattı. (Yer)
KARIŞTIRILABİLEN DURUMLAR
Edat olan “doğru” kelimesi ile isim, sıfat veya zarf olabilen “doğru” kelimelerini
karıştırmamak gerekir.
Doğruyu söylemediği gözlerinden okunuyordu. (isim)
Doğru eşi seçmek için uzun yıllar harcadı. (sıfat)
Doğru yürümediğin için elendin. (fiilimsiyi niteleyen zarf)
Edatların Özellikleri
1-Bir edat, bir adla öbekleşerek sıfat ya da zarf görevi yapabilir.
o O kadarını herkes biliyor.
o Bunun gibisini bulamazsınız.
3-Edatlar tek başlarına ya da başka sözcüklerle öbekleşerek nesne, tümleç,
yüklem göreviyle kullanılabilir.
Edatli tumlec
– Bu çiçekleri annem için topladım.
Yarın trenle İzmir'e gideceğiz.
Sabaha karşı yola çıktık.
Yağmur başladığı için pikniği iptal ettik.
Sen gelmeden önce baban aradı.
Servis iptal olduğu için okula babamla gideceğim
Zarf (Belirteç)
Fiillerden, fiilimsilerden, sıfatlardan veya kendiyle aynı görevdeki kelimelerden
(zarflardan) önce gelerek onların özelliklerini, zamanını, yönünü, miktarını belirten
sözcüklere zarf (belirteç) denir.
Örnek(ler)
» Öğrenciler kitaptaki metni okuyor.
» Öğrenciler kitaptaki metni sessizce okuyor.
Yukarıdaki ilk cümlede okuma eyleminin yapıldığını görüyoruz fakat bu eylemin nasıl, ne
zaman veya ne kadar yapıldığı belirtilmemiş. İkinci cümlede ise okuma
eyleminin sessizce yapıldığı belirtilmiştir ve zarf kullanılmıştır.
Zarfların Özellikleri
> Zarflar da tıpkı sıfatlar gibi tek başlarına kullanıldıklarında isim görevindedir. Zarf
görevini cümle içerisinde kullanımına bağlı olarak kazanır.
Bir sözcük fiille bağlantılıysa, fiili niteliyorsa zarf; isimle bağlantılı olup ismi niteliyorsa
sıfat görevindedir.
Örnek(ler)
» hızlı (isim)
» Arkadaşım, İngilizce’yi hızlı öğrendi. (öğrenme fiilini nitelediği için zarf)
» Arkadaşım, hızlı arabaları çok seviyor. (araba ismini nitelediği için sıfat)
> Zarflar; durum zarfı, zaman zarfı, miktar zarfı, yer-yön zarfı ve soru zarfı olmak
üzere beşe ayrılır:
1. Durum Zarfları
Fiilin bildirdiği işin, oluşun veya hareketin durumunu, özelliğini veya sebebini belirten
zarflardır. Fiille sorulan “nasıl?” veya “neden, niçin, niye?” sorularına cevap verir.
Örnek(ler)
» Öğrenciler konuyu dikkatle dinliyordu.
Bu cümlede “dinliyordu” eylemine “nasıl dinliyordu?” sorusunu yönelterek eylemin
“dikkatle” yapıldığı cevabını alıyoruz. “dikkatle” sözcüğü fiilin durumunu belirttiği
için durum zarfıdır.
» Tüm söylediklerimi yanlış anlamış. (nasıl anlamış? → yanlış)
» Arabanın motoru gürültülü çalışıyor. (nasıl çalışıyor? → gürültülü)
» Konuyu uzun uzun tartıştılar. (nasıl tartıştılar? → uzun uzun)
» Hür doğdum, hür yaşarım. (nasıl doğdum? → hür / nasıl yaşarım? → hür)
» Uyanamadığı için gelmemiş. (neden gelmemiş? → uyanamadığı için)
» Sessiz durursan seni parka götürürüm. (nasıl durursan? → sessiz)
» İçeri sevinçle girip boynuma sarıldı. (nasıl girip? → sevinçle) (girip sözcüğü fiilimsidir.)
2. Zaman Zarfları
Fiilin bildirdiği işin, oluşun veya hareketin zamanını belirten zarflardır. Fiille sorulan “ne
zaman?” sorusuna cevap verir.
Örnek(ler)
» Soğuk hava haftaya etkili olacakmış.
Bu cümlede “etkili olacak” eylemine “ne zaman etkili olacak?” sorusunu yönelterek
eylemin “haftaya” yapılacağı cevabını alıyoruz. “haftaya” sözcüğü fiilin zamanını belirttiği
için zaman zarfıdır.
» Haftada iki gün balık yemeliyiz. (ne zaman yemeliyiz? → haftada iki gün)
» Okullar haziranda kapanacak. (ne zaman kapanacak? → haziranda)
» Sabahları iki kilometre koşarım. (ne zaman koşarım? → sabahları)
» Bugün gitti, yarın gelecek. (ne zaman gitti? → bugün / ne zaman gelecek? → yarın)
» Eve gelir gelmez yattı. (ne zaman yattı? → eve gelir gelmez)
» Her bayram köye gidip akrabalarımızı ziyaret ederiz. (ne zaman gidip? → her
bayram) (gidip sözcüğü fiilimsidir.)
3. Yer-Yön Zarfları
Örnek(ler)
» Pencereden aşağı bakıyor.
Bu cümlede “bakıyor” eylemine “nereye bakıyor?” sorusunu yöneltince “aşağı” cevabını
alıyoruz. “aşağı” sözcüğü fiilin yönünü belirttiği için yer-yön zarfıdır.
» Gece yarısında dışarı çıkmış. (nereye çıkmış? → dışarı)
» Üşüyünce içeri girdi. (nereye girdi? → içeri)
» İleri gitme, biraz geri gel. (nereye gitme? → ileri / nereye gel? → geri)
» Aşağı bakınca başı dönmüş. (nereye bakınca? → aşağı) (bakınca sözcüğü fiilimsidir.)
UYARI Yer-yön zarfları çekim eki almazlar, çekim eki aldıklarında zarf olmaktan çıkarak
isim olurlar.
Örnek(ler)
» Attığı top camdan içeri girdi. (“içeri” kelimesi ek almadığı için zarf)
» Attığı top camdan içeriye girdi. (“içeri” kelimesi “-e” yönelme ekini aldığı için isim)
UYARI “Aşağı, yukarı, içeri, dışarı, ileri, geri, öte, beri, doğru” gibi kelimelerin zarf
olabilmesi için bir fiilin yönünü belirtmeleri, bir fiille bağlantılı olmaları gerekir. Eğer bu
sözcükler bir isimle bağlantılıysa sıfat görevinde kullanılmış olurlar.
Örnek(ler)
» Merdivenden yukarı çıktı. (“yukarı” kelimesi fiille ilgili olduğu için zarf)
» Sesler yukarı kattan geliyor. (“yukarı” kelimesi isimle ilgili olduğu için sıfat)
4. Miktar (Azlık-Çokluk) Zarfları
Bir fiilin, bir sıfatın veya kendi türünden bir sözcüğün (zarfın) miktarını, ölçüsünü belirten
zarflardır. Fiille, sıfata veya zarfa sorulan “ne kadar?” sorusuna cevap verir. “Az, çok,
daha, çokça, kadar, bu kadar, biraz, oldukça, pek, pek çok, en, en çok, fazla, epey,
epeyce, bayağı” en çok kullanılan miktar zarflarıdır.
Örnek(ler)
» Bu hafta hava sıcaklığı çok düşecekmiş.
Bu cümlede “düşecekmiş” eylemine “ne kadar düşecekmiş?” sorusunu yöneltince “çok”
cevabını alıyoruz. “çok” sözcüğü fiilin miktarını belirttiği için miktar zarfıdır.
» Telefonla çok fazla ilgileniyor. (ne kadar ilgileniyor? → çok fazla) (ilgileniyor: fiil)
» Çok büyük bir ev almış. (ne kadar büyük? → çok) (büyük: sıfat)
» Beklediğim kargo epey geç geldi. (ne kadar geç? → epey) (geç: zarf)
» Az yiyerek kilo verdi. (ne kadar yiyerek? → az) (yiyerek: fiilimsi)
5. Soru Zarfları
Fiilleri veya fiilimsileri soru bakımından belirten zarflardır. Bir cümlede zarfları bulmak için
kullandığımız “nasıl, neden, niçin, niye, ne (eylemin nedenini sormak için
kullanılıyorsa), ne zaman, nereye, ne kadar?” cümle içerisinde yer aldıklarında
soru zarfı olur.
Örnek(ler)
» İstanbul’a ne zaman varırız?
Bu cümlede “ne zaman” sorusu “varırız” fiiline sorulmuştur ve alınacak cevap da
“İstanbul’a akşam varırız.” cümlesindeki gibi zarf olacaktır. Bu yüzden “ne zaman”
sözcüğü soru zarfıdır.
» Bu saatte nereye gitmiş?
» Bu arabayı nasıl aldın?
» Dersin bitmesine ne kadar kaldı?
» Toplantıya neden yetişemedin?
» Ne ağlıyorsun öyle sessiz sessiz? (“Ne” sorusu eylemin sebebini sormak için, “neden?”
sorusu yerine kullanılmıştır.)
Zarf tümleci cümlede yüklem ile bildirilen iş, oluş veya yargının zamanını, durumunu, miktarını,
yönünü, koşulunu vs. bildiren öğedir. Yükleme yöneltilen ne zaman, nasıl, ne kadar, nereye, hangi
takdirde vb. soruların yanıtı niteliğindedir:
Adlaşma
İleri, geri, beri, doğru, içeri, dışarı, aşağı, yukarı gibi yer-yön zarfları, hâl eki aldığında adlaşır ve zarf
tümleci oluşturmaz:
FIILDE CATI
1- Etken 1- Geçişli
2- Edilgen 2- Geçişsiz
3- Dönüşlü 3- Ettirgen
4- İşteş 4- Oldurgan
ETKEN – OKUMAK
EDILGEN – YAP+IL+MAK
ISTES – YAP+IS+MAK
DONUSLU – SEV+IN+MEK
FIILERDE YAPI
BAGLACLAR
Genel olarak;
Bağlaçlar tek başına anlamı olmayan ve cümlede bir görevi olan sözcüklerdir.
Bağlama görevi yanında cümlede çeşitli anlam ilgileri de kurabilirler.
Cümleden çıkarıldıklarında cümlenin anlamında bozulma olmaz; fakat daralma
olabilir.
Bağlaçlar kendinden önceki ve kendinden sonraki sözcüklerden ayrı yazılırlar.
Bağlaçlara benzediğini ve bağlaç olduğunu düşündüğünüz birleşik yazılmış olanlar
bağlaç değil ektir.
Hiçbir cümle ögesi olmazlar.
Bağlaçların yerine uygun olan bir noktalama işareti konulabilir.