You are on page 1of 46

zorluklar, maddi hasarlar ve kaza ölümlerine sebep

olacaktır.
12.SINIF COĞRAFYA KONU ÖZETLERİ

Ani yağışlar: Amerika'da günlük aniden bastıran şiddetli


1-DÜNYANIN EKSTREMLERİ yağışlar son 90 yılda %20 artış göstermiştir. Bu yağışlar
ani sellere, kanalizasyon taşmalarına, erozyona, toprak
Sıra dışı Doğa Olayları (Aşırı sıcak, soğuk, fırtına, kaymalarına, sonrasında ise kuraklıklara neden
şiddetli rüzgâr, volkanizma, kuraklık, heyelan) olmaktadır. Kanadali'larin modeline göre 50 yıl içinde, bu
ani yağışların sıklığı günümüzün iki katina çıkacak ve
%50 daha şiddetli hale gelecektir.
2007'de dünya rekor seviyede ekstrem hava Kasirgalar: Sıcaklıklardaki artış yüzünden nemli alçak
olayları ile karşılaştı.BM'in hava durumu ajansı, yıl atmosfer koşulları büyük kasırgaların sıklaşmasına
başından bu yana, dünyanın pek çok bölgesinde olağan sebep olacaktır, Kanada'da Pine Gölü'nde oluşan ve
dışı seller, ısı dalgaları, fırtınalar ve ani soğumaları ciddi hasarlara yol açan kasırga gibi.
içeren rekor seviyede ekstrem hava koşullarının Kontrol edilemeyen yangınlar: Son on yılda
yaşandığını açıkladı. Kanada’nın Borsal ormanlarında çıkan yangınlar ve
Dünya Meteoroloji Örgütü, ilk gözlemlerin ayrıca böceklenme iki katina çıkmıştır. Birçok faktör etkili
Ocak ve Nisan aylarındaki küresel yer yüzeyi olmasına rağmen, en büyük artış isinin yükseldiği
sıcaklıklarının bu aylarda şu ana kadar kaydedilmiş en bölgelerde görülmüştür. Devam edecek sıcaklık artısı
yüksek seviyelere ulaştığını gösterdiğini bildirdi. mevsimler arası büyük farklılıklara yol açacaktır. Yıldırım
DMÖ, küresel yer yüzeyi sıcaklıklarının Ocak ayı düşmesinde %44'lik bir artış beklenmektedir ki bu da
ortalamasından 1.89 derece ve Nisan ayı önümüzüdeki 59 yıl içinde orman yangınlarının %78
ortalamasından 1.37 derece daha sıcak olduğunu oranında artması demektir.
açıkladı. DMÖ'den Omar Baddour gazetecilere, yalnızca Sıradışı Felaketler: Kanada'da 1998'de meydana gelen
Avrupa'da Nisan sıcaklıklarının ortalamanın 4 derece büyük buz fırtınası gelecek felaketlerin bir habercisi idi.
üzerinde olduğun düşünüldüğünü söyledi “ Normal koşullarda çok sert bir fırtına sayılamayacak bu
Baddour ayrıca şuanki durumun, küresel fırtınanın felaket sonucu, inanılmaz derecede uzun
ısınmanın ilerleyişini ve nedenlerini izleyen BM'nin sürmesi ve boyutları idi. Kanada tarihindeki en büyük
Devletarası İklim Değişimi Paneli'nde bilim adamları doğal felaket olarak 3 milyar dolar hasara yol açtı.
tarafından sunulan daha sık yaşanacak ekstrem hava
olayları tahminleriyle uyuştuğunun altına çizdi. "2007
yılının başlangıcı uç hava olayları açısından çok aktifti." TÜRKİYEDEKİ EXTREM OLAYLAR-DEĞERLER
Dünya üzerindeki buzullar sürekli olarak erimekte, doğal En Yüksek Sıcaklık 48.8°C Mardin-Kocatepe 14
hayati ve temiz su kaynaklarını tehdit etmektedir. Global Ağustos 1993
ısınma modelinin öngördüğü üzere, sera gazlarının
atmosfere saliniminin bu hızla devam etmesi En Düşük Sıcaklık -46.4°C Van-Çaldıran 9 Ocak 1990
durumunda, kutuplarda aşırı ısınmaya yol açması En Yüksek Yıllık Ortalama Sıcaklık 21.3°C Hatay-
kaçınılmaz olacak. Bu arada, artan okyanus sıcaklıkları
İskenderun 1962
da Antarktika kıyılarına büyük miktarlarda isi taşıyacak
Antarktika’daki sıcaklık artısı denizdeki En Düşük Yıllık Ortalama Sıcaklık 1.8°C Sarıkamış
buzulların erimesine sebep olacak. Bu modern altyapıyı 1972
altüst etmenin yanisira pek çok ekosistemi, geleneksel
Yıllık En Yüksek Toplam Yağış 4045.3 mm Rize 1931
yasama biçimlerini de yok edecek. Kutuplardaki erime,
deniz seviyesinde büyük yükselmelere sebep olacak. Yıllık En Düşük Toplam Yağış 114.5 mm Iğdır 1970
Ekosistemler adaptasyon sistemlerine meydan okuyan Günlük En Yüksek Yağış 469.9 mm Kemer 11 Aralık
zor bir testten geçerlerken, küçülen kar ve buz kütleleri
yüzünden insanların ihtiyacı olan temiz su kaynakları da 1971
azalacak. En Yüksek Kar Kalınlığı 525 cm Bitlis Şubat 1954
Dünyanın son 10 bin yıllık tarihinde, hava En Yüksek Basınç 1045.2 mb Zonguldak-Eregli 1 Ocak
olayları genelde tutarlı bir çizgi izlemiştir. Ne kadar
seller, kuraklıklar vs. de olsa uzun süren sakin 1973
dönemlerde birdenbire ortaya çıkan yıkıcı hava olayları En Düşük Basınç 747.2 mb Van-Başkale 21 Şubat
nadir görülmüştür. Bugün, doğanın bu sakin ritmi 2001
bozulmuştur.
20. yüzyılda, hava felaketlerinin sıklığı çok En Yüksek Rüzgar Hızı 48.9 ms Tokat 1 Ocak 1978
artmıştır. 1990'lardaki hava olaylarının sonucunda
meydana gelen felaketlerin sayisi 1950'dekinin dört
Dünya
katidir, ekonomik sonuclari ise 14 kati daha yikici
olmustur. En Yüksek Sıcaklık 58°C, El Azizia Libya, 13 Eylül
Sert kis fırtınaları: 1970'lerin ortalarından beri, 1922
Kanada'daki sert kis fırtınalarının sayisi ikiye
En Düşük Sıcaklık -89.2°C, Vostok-Antarktika, 21
katlanmıştır. Modellerin öngördüğüne göre bu fırtınaların
sayısında büyük artışlar olacaktır. Bu da seyahatte Temmuz 1983
En Yüksek Yıllık Ortalama Sıcaklık 34.4°C, Dallo-

1
yayınladılar. BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi Başkanı
Etyopya Ahmed Djohlaf, “Dinozorların yokolmasından beri
En Düşük Yıllık Ortalama Sıcaklık -56.7°C, Plateau- görülen en büyük soyların tükenmesi dalgasıyla karşı
Antarktika karşıyayız” dedi.

Yıllık En Yüksek Toplam Yağış 2646.7 cm,


Djohlaf, türlerin çok hızlı bir biçimde soylarının
Cherrapunji-Hindistan, Ağustos 1860 tükendiğini belirterek, “Saatte bir 3 tür yok oluyor. Her
En Düşük Ortalama Yağış 0.08 cm, Arica-Şili, 1970 gün 150 kadar tür kaybediliyor. Her yıl 18 bin ila 55 bin
türün soyu tükenmiş oluyor. Nedeni insan faaliyetleri”
dedi.

Dünya Koruma Birliği de, Avrupa’daki her 6 memeliden


2- YARINDAN SONRA (Filmden esinlenerek) birinin soyunun tükenme tehlikesi içinde bulunduğunu
Küresel ısınma, Buzullar eriyecek, Atmosfer değişikliği, bildirdi. Bir başka araştırmada da, küresel ısınmanın
Bitki hayvan değişikliği yabani patates, yerfıstığı gibi bitkilerin yüzyılın ortasına
dek ortadan kaybolmasına yol açabileceği belirtildi.

Küresel ısınma: Dünya Doğayı Koruma Vakfı ile Balina ve Yunus


Koruma Derneği de, balina ve yunusların iklim değişimi
İnsan tarafından atmosfere verilen gazların sera etkisi yüzünden artan tahditle karşı karşıya olduklarını dile
yaratması sonucunda, dünya atmosferi ve getirdi. BM Genel Sekreteri Ban Ki-Mun da yayınladığı
okyanuslarının ortalama sıcaklıklarında belirlenen artışa mesajda, “Biyolojik çeşitlilik daha önce görülmemiş bir
verilen isimdir. hızla kaybediliyor” diyerek bu tehlikeye karşı hızla
harekete geçmek gerektiğini vurguladı.
50 yıldır saptanabilir duruma gelmiş ve önem
kazanmıştır. Dünya'nın atmosfere yakın yüzeyinin
ortalama sıcaklığı 20. yüzyılda 0.6 (± 0.2) °C artmıştır. 3- İNSAN VE DOĞA ETKİLEŞİMİ
İklim değişimi üzerindeki yaygın bilimsel görüş, "son 50
yılda sıcaklık artışının insan hayatı üzerinde fark Önemli Tüneller (Manş)
edilebilir etkiler oluşturduğu" yönündedir [1].
Manş Denizi’nin tebeşir kayalarından meydana gelen
tabanında kolayca tünel açılabileceğini düşünen bir
Küresel ısınmaya, atmosferde artan sera gazlarının Fransız mühendis, 1802'de Dover Boğazında iki kıyıyı
neden olduğu düşünülmektedir. Karbondioksit, su birleştiren bir tünelin yapılmasını teklif etti.
buharı, metan gibi bazı gazların, güneşten gelen Napolyon tarafından beğenilen teklif savaş yüzünden
radyasyonun bir yandan dış uzaya yansımasını askıya alındı.
önleyerek ve diğer yandan da bu radyasyondaki ısıyı Bu tür teklifler 19. yüzyılda defalarca gündeme geldi.
soğutarak yerkürenin fazlaca ısınmasına yol açtığı ileri 1880'li yılların başlarında bazı özel kuruluşlar iki kıyı
sürülmektedir. arasında bir demiryolu tüneli yapmak için kazılara
başladılar.
Buzullar eriyecek Tünel 1800 m'ye ulaştığında basının, İngiltere'nin
güvenliği açısından projenin tehlikeli olduğu hakkındaki
İngiliz Guardian gazetesinin haberine göre, Grönland ve kampanyası yüzünden yapım durduruldu.
Antarktika’da yapılan son araştırmaların sonuçları, buzul Fransa ve İngiltere hükümetleri 1960'lı yılların
erimelerinin kaçınılmaz olduğu sonucunu ortaya koydu. ortalarında tünelin yapılması için tekrar anlaştılarsa da
Raporda, buzulların erimesi sonucu deniz seviyesinin daha sonra yüksek maliyetleri gerekçe gösteren
dört ila altı metre yükseleceği kaydedildi. Uzmanlar, İngiltere, 1970'li yıllarda yapımı durdurdu. Manş Tüneli
deniz seviyesinde bu denli bir yükselişin, Maldivler’i bir 1986'da tekrar gündeme geldi.
bataklık haline getireceği, Hollanda gibi ülkelerle Londra, Proje Fransız ve İngiliz firmalarından meydana gelen bir
New York ve Tokyo gibi okyanus kenarı şehirlerde de konsorsiyum tarafından çok sayıda bankadan borç
büyük su baskınlarına neden olacağı uyarısında alınarak ve hisse senedi çıkarılarak finanse edildi. Dover
bulundu. ile Calais'yi birbirine bağlayan tünel 147 km uzunlukta
olup, 1991'de tünel açma işlemi tamamlandı.
Bitki ve hayvan değişikliği 14.000 işçinin görev aldığı bu projede, milyonlarca
metrik tonluk taş, toprak ve çamurun atılması için son
BM Genel Sekreteri Ban Ki-Mun da yayınladığı derece gelişmiş kazı makineleri kullanılmıştır.
mesajda,’ Biyolojik çeşitlilik daha önce görülmemiş bir Yapı üç tünelden oluşmaktadır. bunlardan ikisi tren
hızla kaybediliyor‘ diyerek bu tehlikeye karşı hızla yolları için yapılmıştır ve 7.6m lik bir çapa sahiptirler.
harekete geçmek gerektiğini vurguladı. Ortadaki tünel ise acil durumlar, bakim ve havalandırma
olarak kullanılmaktadır. Bu tünel 4.8m lik bir çapa
OSLO - Dünyada her saat 3 bitki veya hayvan türünün sahiptir. Tüneller deniz yatağının 45m altında inşaa
insan faaliyetleri yüzünden ortadan kalktığı bildirildi. edilmiştir.
Bugün Fransa-İngiltere arası seyahat etmekte olan
Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Günü dolayısıyla bilim trenler 160km/h gibi bir hızla tünelden 20 dakika'da
adamları ve çevreciler, konuyla ilgili çeşitli raporlar geçmektedirler.

2
Manş Denizi'nin altından geçişi sağlayan Fransa ile iklim, turistleri çeken bir unsurdur. Alçak vadiler, karlı
İngiltere'yi birbirine bağlayan tünel. 6 Mayıs 1994 tepelerden gelen rüzgar tarafından serinletilir.İsviçre,
tarihinde açılmıştır. Açılışı Fransa Cumhurbaşkanı milletlerarası bir oyun sahası olarak kış sporlarının
François Mitterland ve İngiltere Kraliçesi, Kraliçe 2. merkezidir. Dağcılık da buralar için çekiciliği olan ayrı bir
Elizabeth yapmıştır. spordur.
Günümüzde tünel çalışmakta olup İngiltere ile Fransa
arasında sağlanan ulaşımda çok önemli bir role sahiptir.
Hollanda Kıyıları
Çölde yaşam alanları
Ekolojik tarım deyince çoğumuzun aklına en basit, en
VAHALAR GENELLİKLE ÇÖLLERDE KÜÇÜK katıksız tarım şekli geliyor.
ALANLAR KAPLAYAN YERLER OLARAK
BİLİNMEKTEDİR. BAZI VAHALARDA ANCAK BİRKAÇ
Hollanda’nın her yerinde görülebilen seralar bile, gün
AĞAÇ VE KÜÇÜK BİR KAYNAK BULUNUR. BUNA
geçtikçe artan ekolojik sebze talebine ayak uydurmaya
KARŞILIK BİNLERCE İNSANI BARINDIRABİLECEK
çabalıyor. Sera sahipleri bazı araştırma fonları
NİTELİKTE VAHALAR DA VARDIR VAHALAR
sayesinde seralarını değiştiriyorlar.
GENELLİKLE YERALTI SULARININ BULUNDUĞU
KURAK ÇÖLLERDE BULUNUR. AFRİKA, ARABİSTAN,
SURİYE, AMERİKA, ASYA VE AVUSTRALYA’DAKİ Bir diğer yenilikçi uygulama ise ekolojik tarım
ÇÖLLERDE BİRÇOK VAHAYA RASTLANIR. BU arazilerinde Coğrafik Bilgi Sistemlerinin (GIS) kullanımı.
VAHALAR KITALARA GÖRE DEĞİŞİK ÖZELLİKLER Hollanda’nın yüzde 60’ı denizden kazanılmış topraklar
GÖSTERİRLER. LİBYA’DAKİ SİVA VAHASI DÜNYANIN üzerine kurulu (polder’ler). Çok emek verilerek getirilen
EN VERİMLİ VAHALARINDAN BİRİDİR. veya yaratılan bu değerli toprakların sağlığı ve
BU VAHA LİBYA’DA GERÇEK BİR YAŞAM ALANI sürdürülebilirliğini sağlamak için, 1980’lerde Hollanda
OLUŞTURUR. hükümeti, ekolojik yöntem uygulayan çifçilerin buraya
ÇÖLÜN ORTASINDA BİNLERCE İNSANIN HAYATINI taşınmasını desteklemiş.
SÜRDÜRDÜĞÜ BİR YER KONUMUNDADIR.
ÇÖL İKLİMİNİN ETKİLİ OLDUĞU YERLER ÇOK ZOR Jaap Korteweg gibi bu bölgede çalışan çiftçiler, GIS
HAYAT ŞARTLARINA SAHİP OLSA DA İNSANOĞLU traktörleri kullanarak tarlalarında her zaman aynı
BURALARA DA YERLEŞMİŞTİR BAZI ÜLKELER tekerlek izlerinden geçmeyi hedefliyorlar. Bu sayede
ÇÖLDE MUCİZEYİ GERÇEKLEŞTİRMİŞLERDİR. topraklarının sıkışmasını ve sürülmesini önlüyorlar. GIS
BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ BUNLARDAN BİRİDİR. kullanımının bir diğer avatajı ise detaylı şekilde hasat
İSRAİL DE ÇÖLDE MUCİZEYE İMZA ATAN miktarını ölçerek, eksik olan gübrelemeyi sağlamak.
ÜLKELERDEN BİRİDİR.BUGÜN TÜRKİYE TANK Bütün bu yöntemler belki de tarımda uzay çağı
MODERNİZASYONUNU BU ÜLKEYE çiftçiliğinin habercisi olabilir!
YAPTIRMAKTADIR. DOMATES, SALATALIK VE BAZI
MEYVELERİN TOHUMLARI İSRAİL’DEN TEMİN Hollanda sahillerinde, zeminin gelecek 100 yıl içinde 40
EDİLMEKTEDİR. ÇÖLÜN ORTASINDAKİ İSRAİL’DEN santimetre dolayında çökmesi bekleniyor. Delft Teknik
VE ALINAN BU TOHUMLARIN YENİDEN ÜRETİLME Üniversitesi'yle iki ayrı mühendislik bürosunun
İMKANI YOKTUR. TEKRAR TOHUM EKMEK İÇİN araştırmasına göre, sahillerin çökmesi yanında
İSRAİL’İN KAPISINI ÇALMAK GEREKMEKTEDİR.1kg atmosferdeki sera etkisine bağlı olarak deniz
DOMATES TOHUMU 22.000YTL’DİR. seviyesinde yükselme görülecek ve bu gelişmeler
Hollanda sahillerinin güvenliği açısından dramatik
sonuçlara yol açacak.

Sel tehlikesi
Alp dağları Araştırmaya göre, Hollanda sahillerinde önümüzdeki 100
yılda ortaya çıkacak çökme, zaman ve derinlik açısından
Okyanus ve kara rüzgârlarının sınırında bulunan farklılıklar gösterebilecek. Bazı noktalarda daha hızlı
Alpler'de, iklim genel olarak ılımandır. Ancak yer ve çökme görülürken bazı bölgelerde bu daha geç
yüksekliklere göre farklı iklim şartları tarıma elverişli meydana gelebilecek.
değildir. Yağış ortalamaları oldukça yüksektir. En çok
yağış 3000 mm ile Conia'dadır. 2900 m yükseklikteki Sahillerdeki zemin çökmesi öncelikle sel tehlikesini de
bölgelerde devamlı kar yağışları bulunur. Bu sebeple beraberinde getirecek. Bu nedenle kıyıların denizden
kayak ve spor müsabakalarına elverişlidir.Alplerde gelecek su baskınına karşı korunması konusunda
önemli bir endüstri yoktur. Madencilik önemli sayılmaz. alınacak önlemlerin, daha geniş zaman dilimi dikkate
Kuzeybatı Slovenya'da civa ve bazı yerlerde kurşun alınarak planlanması gerekiyor.
çıkarılır. Bazı yerlerde kaya tuzu oldukça fazladır. Demir,
bakır, çinko, altın, gümüş ve kömür ise, sınırlı mikdarda
bulunur. Nisbeten çok olan akarsular, hidroelektrik enerji Pentagon da aynı sonuca vardı
elde etmede kullanılır. Yayla kısımlarda tahıl ve patates Pentagon tarafından gizli olarak hazırlandığı bildirilen
yetiştirilir. Hayvan ve ilgili mamüller nisbeten dağlık daha sonraysa basına yansıyan bir raporda da, Hollanda
bölgelerden üretilip elde edilir. Özellikle İsviçre peyniri sahilleri ve ülkenin büyük bir bölümünün yakın bir
meşhurdur. Ahşap oymacılığı, saat imalatı ve gelecekte deniz seviyesindeki yükselmeye bağlı olarak
mükemmel harita baskıcılığı da mühim yer tutar. Önemli sular altında kalacağı görüşü dile getirilmişti.
başka bir endüstri kolu da turizmdir. Manzara ve sağlıklı
3
Hindistan, iklimi, besin zenginliği, yaşama
kolaylığı yüzünden sık sık dış saldırılara uğrayan bir ülke
4- İLK KÜLTÜR MERKEZLERİ olmuştur. Dış saldırıların yanı sıra Hindistan’da toplumun
kaynaşmasını önleyen en önemli faktör, Kast
Medeniyetlerin doğulu (Mezopotamya, Mısır, Hint, Çin, Sistemidir.
Maya, Astek uygarlıkları) Kast, bir meslekler topluluğudur. Bir kasttan oluş
doğuştandır. Başlıca kastlar şunlardır:
Mezopotamya
1. Brahmanlar(Din Adamları)
Mezopotamya (Aram Nehrin), bugün Irak, doğu Suriye 2. Asiller(Soylular)
ve Güneydoğu Anadolu'yu (Türkiye) kapsayan coğrafi 3. Asker-Tacir-Zanaatkarlar
bölgeyi tarif eden bir isimdir. Mezopotamya Eski 4. Köylüler-İşçiler
Yunanca'da "iki nehir arasındaki yer" demektir; μέσος Hiçbir Kasta giremeyenlere ise Parya adı verilirdi.
("arasında") ve πόταμος ("nehir"). Kastedilen iki nehir
Fırat ile Dicle'dir, zira bölge bu iki nehrin arasında kalır. Vedizm, Brahmanizm ve
Verimli toprakları ve uygun iklim şartları nedeniyle çok Budizm gibi dinler görülür.
eski zamanlardan beri yoğun göçe sahne olmuş
Mezopotamya, birçok farklı kültür ve halkın karıştığı bir
bölge olmuştur ve bu nedenle de medeni gelişime sahne
olmuştur. MÖ.IV. binyılın sonunda bir yazı dili icat Hint dinsel inançları içinde barındırdığı yüzlerce tanrı-
etmiştir. Bilinen ilk okuryazar topluluklara ev sahipliği kahraman-bilge-imleciyle Batı geleneğinden ayrılır. İç içe
yapmış bölgede birçok medeniyet gelişmiştir ve bu geçen tanrılar birbirlerinden doğar, birbirlerine
sebeplerden Medeniyet(ler) Beşiği olarak da anılmıştır. dönüşürler. Bazen ibadetin merkezinde, bazen arka
planında yer alırlar. Hem eril hem de dişil ilkeyi
Mısır yansıtırlar. Batılı anlamda iyi-kötü, bağışlayan-
cezalandıran ya da güçlü-zayıf değildirler. Brahma,
Uygar toplum biçimlerinin İ.Ö. 2500 dolaylarından Vişnu ve Şiva bir yandan Yaratıcı, Koruyucu, Yokedici
önceki dönemde yayılması son derece özel coğrafya sıfatları aynı anda taşırken öte yandan bir ve tek
koşullarını gerektirdi. Uygar zanaat ve bilgi düzeylerine Mutlak'ın farklı tezahürleridirler, yani tektirler. Ruhani bir
ulaşmak için gerekli olan uzmanlar ordusu, yalnızca bağlılıktan ileri bir şeye, sosyal yapının ve yaşayış
sulama yapılabilen ırmak vadilerinde, o tarihlerde bilinen biçiminin belirleyici unsuruna dönüşen Hint dinsel
tekniklerle beslenebilirdi. Sümer'e oldukça yakın inançları, Batının biçimsel ve felsefi düzenlemelerinin
çevrelerde bulunan birkaç küçük ırmak, bu özel koşulları kısa koridorlarına değil de, sonsuzun enginliğine açılan
yerine getirdi.1930'lara kadar Mısır'ın yeryüzünün en 'algı kapıları'nı inşa eder.
eski uygarlığı olduğuna inanıldı. Fakat günümüzün
Mısırbilimcileri, eskiliği ilk olarak 1920'lerde ortaya
çıkarılan Sümer'in Mısır uygarlığından önce doğduğu
konusunda görüş birliği içindeler. Yukarı Mısır'la Aşağı Maya
Mısır'ın Kral Menes yönetiminde birleştirilmesi, Mısır
tarihinin geleneksel başlangıç noktası olarak alınır. Bu Maya uygarlığı Amerika kıtasındaki Kolomb
birleşmenin gerçekleştiği İ.Ö. 2850 dolaylarında, Sümer öncesi uygarlıklarından biridir. Bir Orta Amerika uygarlığı
kentleri birkaç yüz yıllık gelişme dönemlerini geride olan Maya uygarlığı, binlerce yıl boyunca Meksika’nın
bırakmıştı bile.Mısır'ın siyasal birliğinin gerçekleşmesi, güneydoğusundan, Honduras, El Salvador ve
Sümer araç takımının içindeki öğelerden Mısır yerel Guatelema’ya kadar uzanan bir bölgede hüküm
gelenekleriyle ya da coğrafya koşullarıyla sürmüştür. Meksika’nın güneydoğusunda beş devlet
uyuşmayanların bir yana bırakılarak, Mısır'a uygun kurmuş Mayalar tarihleri boyunca yüzlerce lehçe
görülenlerin hızla benimsenmesi sürecini daha ileri yaratmışlardır ki, bu lehçeler, bazıları günümüzde halen
noktalara taşıdı. Bir başka deyişle, Mısır uygarlığı, konuşulan 21-44 Maya dilinin oluşumunu sağlamıştır. Bu
kendine özgü biçem (üslup) birliğiyle ve kurumsal uygarlık M.Ö. 600 dolaylarında yükselişe geçmiş, M.S.
yapısıyla, hızla ortaya çıktı. Mısırlıların Sümer 3.yy.'da altın çağına (klasik dönem, M.S.250-900) adım
deneyiminden yararlanabilmelerinin sağladığı üstünlükle, atmış, kent-devletlerinin siyasi kargaşalar sonucunda
Mezopotamya'da bin yıl ya da daha uzun bir sürede çöktüğü M.S. 900'e dek, geniş bir alanda varlığını
olanların Mısır'da gerçekleştirilebilmesi için bunun yarısı sürdürmüş ve İspanyol işgaliyle de sona erme sürecine
kadar az bir süre yetti.Kendisi ölümsüz olduğu gibi, öteki girmiştir. Maya uygarlığı birçok bakımdan sona ermişse
insanlara da ölümsüzlük bağışlayabilirdi. Bu inancın de, dünyada yaygın halk inanışının aksine, Mayalar yok
altında Firavun'a boyun eğilmesini sağlayacak güçlü bir olmamışlar, halen bu ülkelerde yaşamakta ve Maya
güdüleme yatar. Çünkü değerbilir bir tanrı-kraldan, bu dillerinden bazılarını konuşmaktadırlar. “Mayalar”ın
dünyada kendisine iyi hizmet etmiş olanları, kendi astronomi, matematik,mimari ve sanat alanında olduğu
tanrısal ölümsüzlüğü sırasında sadık hizmetçileri olarak gibi, birçok alanda ileri bir uygarlık düzeyinde oldukları
yanında bulunmalarına izin vererek ödüllendirmesi görülmektedir. İspanyol işgali 1697’de Itzá Mayaları’nın
umulabilir. Öte yandan Firavun'a karşı çıkmanın cezası başkenti Tayasal’ın ve Guatemala’daki Ko'woj
öteki dünya yaşamına ilişkin tüm umutların yitirilmesi Mayaları'nın başkenti Zacpetén’in alınmasıyla
anlamına gelecektir. tamamlanmış, son Maya devleti ise 1901’de başkentinin
(Chan Santa Cruz) Meksika tarafından işgaliyle ortadan
Hint kalkmıştır.

4
6- SANAYİLEŞME VE ŞEHİRLEŞMENİN ETKİLERİ
Astek
Şehirlerin doğuşu, sanayileşme, göç, şehirleşme,
Aztekler bugünkü orta Meksika bölgesinde 14. şehirlerin gelişimi, göç ve kentleşme, Gebze
ve 16. yüzyıllar arasında yaşamış bir Orta Amerika
halkıdır. Zengin bir mitoloji ve kültürel mirasa sahip Şehirlerin doğuşu
Azteklerin başkenti, günümüzde Ciudad de Mexico'nun
bulunduğu Texcoco Gölü'nün ortasında yer alan 10. ve 12. yüzyıllarda Avrupa’da şehirlerin doğuşu, Batı
Tenochtitlan kentiydi. Aztek İmparatorluğu'nun başkenti Avrupa tarihinde bir dönüm noktası oldu.
olan şehir 1300 yıllarında Texcoco Gölü'nün üzerindeki – 11. yüzyıldan itibaren şehirler birer değişim ve imalat
bir dizi adaya Aztek tanrılarından biri olan yeri haline geldi
Huitzilopochtli'nin tapınağı etrafına kuruldu.Şehirde – Şehirler birer değişim yeri olmaya başlayınca sınai
binalar 2,5-3 metre yüksekliğindeki duvarlarla çevriliydi. faaliyetler de
Binalara girişi sağlayan 4 kapı bulunuyordu.Şehrin malikanelerden şehirlere kaydı
ortasında Büyük Tapınak vardı. Bu tapınak içinde iki – Şehirlerin büyümesinin temelinde yığınlar halinde
tane tapınak bulunduruyordu. Bunlardan biri savaş göç hareketi
tanrısı Huitzilopochtli'ye diğeri de yağmur tanrısı Tlaloc'a bulunuyordu
aitti. Başkent 1500'lere gelindiğinde 300.000 kişilik – İnsanlar biri itici, diğeri çekici gücün etkisiyle şehirlere
nüfusa sahip oldu. Ayrıca dünyanın en büyük piramidi göç ediyorlardı
Meksika'da Cholula de Rivadabia'da bulunur. Azteklere İtici Güç: Pek çok serf malikanede sıkıntı çekiyordu. Bu
ait piramit 182.107 metrekare alan üzerine kurulmuştur durumdan kurtulması
ve yüksekliği 54 metredir. Hernan Cortes'in Meksika'yı ancak o bölgeyi terk etmesine bağlıydı.
fethi sırasında yapılan ve Tenochtitlan kuşatması olarak �Çekici Güç: Şehirler bir yenilik unsuru, talihi deneme
bilinen savaş sonucunda Aztekler yenilmiş ve güçlerini şansı idi. Şehir yeni ve
kaybetmişlerdir. 12 milyonluk bir nüfustan oluşan çok dinamik bir dünya idi.
büyük ve zengin bir imparatorluk olan Aztekler gelişmiş “Şehir havası insanı hür yapar” sözü bir atasözü haline
tarım yöntemlerine, kendilerine ait bir dine, takvime, gelmişti.
alfabeye sahiplerdi. Aztekleri keşfedenler İspanyollar
oldu. Aztekler çok tanrılı bir dine inanıyorlardı. Her Sanayide Yaşanan Gelişmeler
tanrının farklı görevleri vardı. Aztek dininin inançlarına
göre yapılması gereken birçok ayin ve tören vardı. – 10 ve 12. yy’larda imalat faaliyetleri şehirlere kaydı
Azteklerden kalan bazı inançlar günümüzde hala – İmalat faaliyetleri artık ihtisaslaşmış kişilerce
kullanılmaktadır. Aztekler tanrılarını memnun etmek için yürütülmekteydi
kurban keserlerdi. Kurban olacak kişileri rahipler – Sanayinin ölçeğinde artış yaşandı. 10. ve 11. yy’lardan
taşırdı.Kurbanın göğsü bir bıçakla yarılır, atmaya devam itibaren 14. yy’a kadar üretim genişledi.
eden kalp bir kaba yerleştirilirdi. Kurbanın kolları ve – Üretimdeki bu artışa rağmen sınai üretim birimleri
bacakları yenirdi. Ortaçağ dönemi boyunca hep küçük kaldı.
– Ortaçağ’da ideal üretici sınıfı kalfa ve çırakların
yardımıyla üretim yapan ustalardı.
– Şehirlerde imalat faaliyetlerini yürüten esnaflar,
loncalarda örgütlenmişlerdi.
– Esnaf loncalarının şehir ticareti üzerindeki
tekelci uygulamalar nedeniyle doğduğu kabul
edilir.

Göç

Göç olgusu, temelinde sosyal bir hareket olmasına


karşın, ekonomik yaşamdan kültüre kadar hayatın her
5- EKONOMİK FAAALİYETLERİN SOSYAL VEW yönünü etkileyen temel bir değişim aracıdır. Ülkemizde
KÜLTÜREL ETKİLERİ 1950'li yıllardan sonra belli sosyo - ekonomik şartlar
neticesinde kırsal alanlardan şehirlere doğru
Almanya'daki Ruhr bölgesi gerçekleşen iç göç hareketi, bugün kentlerimizin içinde
bulunduğu sorunlar yumağının en büyük sebebidir.
Ruhr Bölgesi Almanya’nın Kuzey Ren-Vestfelya
eyaletindeki en büyük sanayi
bölgesidir.Duisburg,Mülheim en der
Ruhr,Essen,Gelsenkirchen,Bochum,Oberhausen,
Bottrop ve Dortmund bu bölgenin belli başlı Şehirleşme
kentleridir.Bu bölgenin esas gelir kaynağı yakın bir
zamana değin kömür ve çelik üretiminden sağlanıyordu. Şehirleşme, bir ülkenin nüfusunun belirli bir
Öyle ki I. Ve II. Dünya Savaşları sırasında Ruhr Bölgesi ölçekte şehir merkezlerinde yaşama oranındaki artışı
aynı zamanda ekonomik anlamda "Avrupa'nın kalbi" dile getirir. Her ne kadar şehirler sosyal, siyasal ve
durumundaydı. iktisadi olarak daima önemli olmuşlarsa da, XIX.
yüzyılda sanayileşmiş Batılı toplumların şehirleşmesi çok

5
hızlı ve kısa bir zaman zarfında olmuştur. Örneğin 1800 • Gelişmekte olan ülkelerde ise teknolojik yenilik
yılında İngiltere'de nüfusun yüzde 24'ü şehirliyken 1900 iktisadi büyüme sürecinde belirleyici bir faktör
yılında bu oran yüzde 77'ye yükselmiştir. Halen tüm bu değildir. Sözkonusu ülkelerde araştırma ve
toplumlar için şehirleşmeyi S-bi-çirnli bir eğri takip geliştirme faaliyetlerine önem verilmemektedir.
etmiştir; önce çok usulca temelleri atılır, çok hızlı bir • Gelişmekte olan ülkeler grubu, dünya iktisatı
şekilde genişler ve ardından yavaşça çöker, hatta daha açısından orjinal yenilikler
büyük kenar mahallelerin gelişmesiyle yavaşça tersine gerçekleştirememektedir. Ancak, sözkonusu
döner. XIX. yüzyılda vuku bulan nüfusun oranındaki bu ülkelerdeki sanayileşme sürecinde teknolojik
hızlı artış büyük ölçüde kırsal kesimden şehire göç değişim yaşanmaktadır.
yoluyla olmuştur. Ne var ki daha hızlı bir şekilde şe-
hirleşmekte olan çağdaş az gelişmiş toplumlarda artış, Teknolojik gelişme nasıl sağlanır
daha ziyade şehir nüfusundaki normal artıştan
kaynaklanmaktadır, halk sağlığı ve tıbbi kolaylıklar
sağlandıkça da tek bir şehirde toplanmaya eğilim duyul- • Yoğun rekabet nedeniyle giderek azalan
maktadır. kârsızlığın ilacı, muhakkak ki farklılaşma ve
Genel olarak şehirleşme dönemleri sanayileşmeyle yenilik. Ancak farklılaşma ve yenilik de yeni
ilişkili olarak ortaya çıkar. Ancak, kapitalizmin bu süreçte teknolojilerin geliştirilmesi ve uygulanması ile
oynadığı rol konusunda bazı ihtilaflar mevcuttur. Şehir- mümkün olabiliyor.
leşme ekonomik kalkınma için çelişkili sonuçlara • Doğal olarak, sanayinin yabancı kaynak
gebedir. Zira o, eğitim ve sağlık gibi hizmetlerin ihtiyacını azaltacak bu formülle büyüme
maliyetini ucuzlatırken artık küçük ölçekli zirai üretimle hızlanacaktır. Elbette ki bu sonuca bir sihirli
geçimini sağlayamayan işgücünün, emeğin maliyetini ar- değnekle hemen ulaşılamaz. Öncelikle
tırmaktadır. çalışmaların yapılacağı zeminin hazırlamak
gerekecektir. Ürettiğimiz ürünleri emsallerine
7- GÜNÜMÜZ DÜNYASINDAN GELECEĞİN göre daha katma değerli hale getirecek olan bu
DÜNYASINA teknolojiler, bilginin paylaşıldığı merkezlerde
Teknolojik gelişme ve doğa, teknolojinin yarar ve geliştirilebilir.
zararları, teknoloji ve değişim, (Japonya’daki köprüler),
gelecekteki nüfus ve yerleşme Teknolojik gelişmelerin ekonomiye katkıları

Teknolojinin tanımı • 1970'lerde dünya kapitalizminin içine girdiği


krizde, ekonomik ortamın yarattığı belirsizlik,
• Teknoloji terimi konusunda genel kabul görmüş özellikle teknolojik değişim karşısında hem
bir tanım olmamakla birlikte en basit ve dar firmalar hem de hükümetler açısından doğru
tanımıyla teknoloji:Bir mal veya hizmetin üretim değerlendirmeler yapılıp, doğru politikalar ve
için gerekli ve uygulanan bilgi ve deneyimdir. stratejiler saptamayı çok önemli kılıyordu.
• Daha geniş kapsamlı tanımıyla teknoloji:Malların • Dünya ekonomisinde kriz sonrası ortaya çıkan
veya hizmetlerin üretiminin tüm bu gelişmeler rekabetin koşullarını da
planlanmasından,dağıtımın gerçekleştirilmesine değiştirdi ve Batılı ülkelerin sanayilerini bir
kadar geçen süre içerisindeki teknik veya yeniden yapılanmaya zorladı. 1970'lerden bu
yönetsel yöntemlerin ve bilgilerin tümüdür. yana, dünya pazarlarında dalgalanan ve sürekli
• Teknoloji;insanın bilimi kullanarak doğaya değişen talebe karşı esneklik kazanma çabası
üstünlük kurmak için tasarladığı rasyonel içinde üretim süreçlerinde teknolojik bir
disiplindir. dönüşüm gerçekleştiriliyor.
• Teknolojik gelişme ve büyüme • Üretim süreçlerinde ortaya çıkan bu teknolojik
• dönüşümün doğası, yönü, nedenleri ve
• Dünya iktisadında yaşanan büyüme ile ilgili iki sonuçları üzerine farklı alanlarda yapılan çeşitli
gerçeğin açıklanması gerekmektedir. çalışmalar, bu dönüşümün çok farklı yanlarını ön
• Bunlardan ilki, çok uzun süredir bazı ülkelerde plana çıkarıyor.
kişi başına düşen gelirin önemli oranlarda • Bu çalışmaların hemen tümünün vurguladıkları
yükselmekte olmasıdır. nokta, ürün geliştirmenin ve yeni teknolojilerin
• İkincisi ise, zaman dilimi sabit tutulduğunda yaygın kullanımının ülkelerin ekonomik büyüme
ülkelerarası büyüme oranlarının farklı olması ve süreçleri üzerinde çok önemli rolleri olduğudur.
ülke sabit tutulduğunda ise çeşitli zamanlarda • Genellikle gelişmiş ülkelerde yapılan bu
büyüme oranlarının farklılık göstermesidir. çalışmalarda ulaşılan teknolojik yeniliklerin
• Gelişmekte olan ülkelerde, araştırma ve ekonomik büyümenin itici gücü olduğu sonucu
geliştirme için yapılan harcamalar son yıllarda kabul görmüştür.
belirgin bir şekilde artış göstermiştir. • Son dönemlerde uluslararası ticaret alanında
• Teknolojik yeniliğin iktisadi büyümeye katkısını yürütülen teorik ve ampirik çalışmalarda da,
ölçmek zordur.İktisadi büyüme ile üretim ülkelerin rekabet gücü kazanmasında
fonksiyonundaki emek ve sermaye faktörlerinin teknolojinin önemi vurgulanıyor.
verimlilik oranları mukayese edilmekte, emek ve •
sermaye faktörleri ile açıklanamayan büyümenin • Teknolojinin ZARARLARI
teknolojik yenilikten kaynaklandığı kabul
edilmektedir. Teknoloji insanların hayatlarını yoluna koymak

6
için tasarlanmıştır. Her yıl çok daha fazla araba alarak yapmalıdırlar. Geride yaşanabilir bir dünya
yollara çıkmakta. bu yeni araçlar önceki bırakabilmek için bizlerinde yapabileceği şeyler olduğu
modellerden daha çevreyle barışık olmasına gibi en büyük sorumluluk eğitim kurumlarına ve
rağmen, artan araç sayısı inkar edemez.. politikacılara düşmektedir. Günlük çıkar ilişkileri
Teknolojinin çevresel etkileri sadece son içerisindeki yaklaşımlar doğal dengede tahribat yaparak
zamanlarda idrak edildi. gelecek nesilleri tehlike altına almaktadır. Bugün Dünya,
teknolojiden ödün vermeden gelecek nesillere sağlıklı bir
• Ozon incelmesi ve delinmesi – otomobiller ve çevre ve yaşanabilir bir dünya bırakabilmenin paniği ile
aerosol kutuların fazlalığına bağlıolarak karşı karşıyadır. Bu panik, çevre sorunlarının sosyal
• Yağmur ormanlarının katledilmesi – toprakların sorumluluk açısından ele alınma sürecini hızlandırmıştır.
genişletilmesi, kağıt ürünleri için kesim gibi…, İşletmeler ürettikleri ürün ne olursa olsun, yaptıkları
hayvan endüstrisi için milyonlarca hayvanın faaliyetlerinde kendi çıkarları yanında, bir bütün olarak
üretilebileceği çayırlar yaratmak için. toplumun çıkarlarını da korumak ve gözetmek , bu
duyarlılığı her zaman göstermek zorundadırlar. Çünkü
bizler bu çevreyi atalarımızdan ödünç aldık, gelecek
ÇEVRE VE TEKNOLOJİ nesillere de güzel bir Dünya bırakmalıyız. Birlikte
İnsanoğlunun yaşamını kolaylaştırmak için yaşadığımız bu Dünya hepimizin…
fabrikalarında ürettiği bu ürünler gerek üretim
aşamasında, gerekse üretim sonrası
kullanımlarında çevreye çeşitli atık maddeler GELECEKTE NÜFUS ARTIŞI
bırakmaktadırlar. Yemek atıkları, dışkı, kağıt,
plastik, cam parçaları, deterjan ve petrol atıkları, Nüfus artışında da belirttiğimiz gibi, iktisatçıların
asitler, karbondioksit gazları kirliliğe neden yaptıkları hesaplara göre dünya nüfusu 2000 yıUannda
olmakta, çevrenin doğal dengesini 6 milyan aşacaktır. Bu 1960 yılındaki nüfusun iki misli
bozmaktadırlar. Her canlı beslenme, barınma, demektir. 2000 yılında dünya nüfusunun % 65'inin
çoğalma gibi temel ihtiyaçlarını doğayla ve Asya'da, % 15'inin Avrupa ve Rusya'da, % 15'inin Kuzey
başka canlılarla paylaşırlar. Doğada yer alan ve Güney Amerika'da, % 8'inin de Afrika'da yaşayacağı
tüm hayvan türleri, bitkiler ve cansız varlıklar sanılmaktadır. Her gün 200.000 dolayında artan dünya
dengeli bir uyum içinde yaşarlar. Ancak nüfusunun gelecekteki artışını kuşkusuz dünya toplam
dışarıdan bir müdahale sonucu bu doğal denge nüfusu ve nüfusun dağılışı açısından olmak üzere iki
bozulabilmekte ve bunun sonucunda çevre yönden düşünmek gerekir. Önce dünya nüfusunun
sorunları ortaya çıkmaktadır. bütünüyle artışına bakacak olursak, hızlı bir artışın söz
konusu olduğu açıkça görülmektedir. Öyle ki geçen
Ülkelerin kalkınmaları, çağı yakalaması, bilgi çağına yüzyıllarda % 1 olan yıllık artış temposu bu yüzyılın
geçmesi ancak bilgi toplumu olmasıyla mümkündür. ortasında % 2'ye ulaşmış ve halen artmakta olarak 2000
İnsanoğlunun önüne her gün yeni bir buluşun ürünü yılına doğru da % 3'e varacağı hesaplanmaktadır.
sunulmakta ve bunları kullanması istenilmektedir. Uydu Bilindiği gibi, yeryüzünde karalar 136 milyon kilometre
teknolojisi, nükleer teknoloji dünyayı küçültmüş, iletişim kare kadardır. Bu kadar arazi yaklaşık olarak bir kenarı
teknolojisi sayesinde kıt�alar arasıdaki sınırlar adeta 11.000 km uzunluğundaki bir kareye sığar. Dünyanın
yok olmuştur. Hızlı gelişen bu teknoloji ise beraberinde 1970 nüfusu esas alınırsa nüfus başına 3.7 hektar arazi
çevre sorunlarını getirmiştir. düşer. 1920'de bu oran iki misli idi. Nüfus arttıkça nüfus
başına düşen arazi miktarının daha da azalacağı açıktır.
Kuşkusuz arazi nüfus ilişkisinde önemli olan tarıma
Sağlıksız ve doğal dengesi bozulmuş bir çevre, başta
uygun arazi oranıdır. Bu tür arazi ise çok daha azdır;
insan sağlığını ve diğer canlıları etkilemektedir. Sanayi
nüfus başına yaklaşık 1 hektar. Yeryüzü karalarının da
kuruluşların bacasından çıkan duman ve motorlu
% 17fsi çöller, % 12'si dağlar, % 29'u buzullar, daimi
taşıtların egzozundan atılan zararlı ve zehirli gazlar hava
karlar-ve tundralardan oluşmuştur. Böylece karaların %
kirliliğine yol açmakta, çevrede önemli ölçüde gürültü
60'ına yakın bir kısmının yerleşmeye çok az uygun
yaratarak insanın solunum ve sinir sistemini
olduğu açıkdır. Öte yandan geriye kalan % 40'm da her
bozmaktadırlar. Asit yağmurları; havayı, suyu ve toprağı
yeri insanlara uygun koşullara sahip değildir. Bu konuda
etkilemekte, ağacı, yeşili ve ormanı yok etmektedirler.
araştırma yapanlar genellikle yeryüzü karalarının ancak
Akarsulara, deniz ve göllere bırakılan atıklar ise suyun
% 25'inin insanların yerleşme ve tarım yapmasına uygun
kalitesini bozarak, suda yaşayan canlıların yaşamını
olduğu görüşünde birleşmektedirler.
olumsuz yönde etkilemekte, bu yollarla mikroplu ve
zehirli maddeler insan vücuduna geçmektedir. Teknoloji
ürünü cihaz ve sistemlerin yaymış olduğu radyasyon ve
şu an için bilinmeyen olumsuz etkileşimler sonucu,
ileride gerek insan vücudunda, gerekse doğal dengede
ne gibi tahribat yapacağı merak konusudur.

Teknolojinin bu çarpıcı gelişimi insan oğlunun yaşamını


kolaylaştırmakta çevreye duyarsız yaklaşımlar ise; doğal
dengeden, insan sağlığından ve ömründen kayıplar
vermektedir. İşletmeler insan yararına sundukları bu
ürünlerini, çalışma alanları hangi boyutta olursa olsun
çevre kirlenmesine yol açmayacak ve gerekli önlemleri
7
kalabalık bölgemiz ise Marmara Bölgesi'dir. Doğu ve
Güneydoğu Anadolu, nüfusu az olan iki bölgemizdir.
Demek ki nüfusumuzun dağılışı, bölgelerin yüz
ölçümleriyle orantılı değildir.

Geniş alan kaplayan bölgelerimizin her yeri aynı


özellikte değildir. Tabiî ve ekonomik bakımdan bazı
farklar görülür. İşte bu farklılaşmalara dayanılarak
bölgelerimiz 21 bölüme ayrılmıştır.

Türk Coğrafya Kurumunun 1941 yılında belirlediği


bölge, bölüm sınırlarına o tarihten beri uyulmaktadır.
Bununla beraber, bazı sınırların tartışmalı olduğu
veya zamanla değişebileceği unutulmamalıdır. Ayrıca
8- TÜRKİYE COĞRAFİ BÖLGELERİNİN TESPİTİ
1941 Coğrafya Kongresi, Bölgelerin oluşturulma bölge, bölüm sınırlarını birer çizgi olarak
kriterleri, 7 bölgenin sınırları neye göre belirlenmiştir düşünmemek gerekir. Aslında bu sınırlar birer geçiş
(Bölge bölge açıklanacak)
Yurdumuzun farklı bölgesel özelliklere sahip olduğu alanıdır.

eskiden beri biliniyordu. Fakat ayrılan bölgelerin


sayıları, alanları, sınırları ve adları yazarlara göre Coğrafi bölgelerimizin belirlenmesinde dikkate alınan

değişiyor ve bu durum özellikle öğretimde kargaşaya başlıca özellikler şunlardır:

yol açıyordu. Bu karışıklığa son vermek için konu,


Türk Coğrafya Kurumunun 1941 yılında toplanan 1- Karadeniz Bölgesi:

birinci kongresinde ele alındı. O dönemin tanınmış Kuzey Anadolu Dağlarının kıyıya paralel uzanması,

coğrafyacıları, bölgelerin özelliğini belirleyen bütün Enlemin de etkisiyle nemli Karadeniz ikliminin

faktörleri dikkate alarak bir rapor hazırladılar. Bu oluşması,

rapor uzun uzun tartışılarak sonuçta yurdumuzun Gür ormanların bulunması,

yedi coğrafî bölgeye ayrılması kararlaştırıldı. Bu Kıyı boyunca nüfus ve yerleşmenin yoğun olması,

bölgelere de konumlarına göre Karadeniz, Marmara, 2- Marmara Bölgesi:

Ege, Akdeniz, İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Yüksekliği az olan ova ve platoların geniş yer

Güneydoğu Anadolu bölgeleri adı verildi. Bölge kaplaması,

haritasına dikkat edilirse coğrafî bölgelerimizin Karadeniz iklimi ile Akdeniz iklimi arasında bir geçiş

ayırımında daha çok denize göre konum, yüzey iklimi özelliği göstermesi,

şekilleri ve iklim gibi tabiî şartlara dayanıldığı Türkiye'nin ve bölgenin en gelişmiş kenti olan

sonucuna varılır. Bu şartların bitki topluluklarını, İstanbul'un bu bölgede yer alması,

ulaşımı, yerleşmeleri ve ekonomik özellikleri Sanayi, ticaret ve ulaşımın çok gelişmiş olması,

doğrudan veya dolaylı olarak etkilediği düşünülürse


bölge ayırımında uygulanan bu yöntemin uygun 3- Ege Bölgesi :

olduğu anlaşılır. Nitekim bu ilişkiler nedeniyle Dağların kıyıya dik olarak uzanması ve aralarında

Türkiye'nin yüzey şekilleri ve iklim bakımından farklı çöküntü ovalarının yer alması,

bölgelerini gösteren haritalar ile bölge haritası Deniz etkisinin iç kesimlere kadar sokulabilmesi,

arasında ana çizgileriyle büyük benzerlik vardır. Kıyıların çok girintili çıkıntılı olması,
Büyük bir liman şehrimiz olan İzmir’in burada yer

Alan bakımından bölgelerimizin en büyüğü Doğu alması,

Anadolu, en küçüğü Güneydoğu Anadolu'dur. En Nüfusun kıyı kesiminde yoğun olması,

8
4- Akdeniz Bölgesi:
Batı ve Orta Toros dağlarının kıyıya paralel
uzanması,
Dağların, kıyının hemen gerisinde yükselmesi
nedeniyle kıyı ovalarının genellikle dar olması,
Tipik Akdeniz ikliminin etkili olması,
KARADENİZ BÖLGESİ
Nüfusun, özellikle tarım, sanayi ve ticaretin geliştiği
KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI:
yörelerde toplanması,
Yurdumuzun kuzeyinde, Sakarya’nın doğusundan
Gürcistan’a kadar Karadeniz’e paralel olarak bir şerit
gibi uzanır.
5- Güneydoğu Anadolu Bölgesi:
Gürcistan, D. Anadolu, İç Anadolu ve Marmara
Güneydoğu Torosların güneyinde, ova ve platoların Bölgeleriyle ve adını aldığı deniz ile komşudur.
geniş yer kaplaması,
ALANI VE NÜFUSU:
Orta kesiminde Karacadağ volkanik dağının; doğu Gerçek alanı olan 143.537 Km2 ile Türkiye
topraklarının %18’ini kaplar. Alan bakımından 3.
kesiminde ise Mardin Eşigi'nin yer alması,
Büyüklükteki bölgemizdir. Bölge Doğu-Batı
Buharlaşmanın çok fazla olması. Yaz mevsiminin çok doğrultusunda 1400 Km, Kuzey-Güney doğrultusunda
100-200 Km ile bir şeride benzer.
sıcak ve kurak geçmesi,
Nüfusu 2000 sayımına göre 8.4 milyondur. Nüfus
Özellikle batı kesiminde Akdeniz yoğunluğu Km2’ye 59 kişidir. Bu Türkiye
ortalamasının altındadır. (Türkiye ortalaması Km2’ye
iklimi etkilerinin görülmesi,
83 kişi)
Türkiye'nin petrol üretim bölgesi olması,
BÖLÜMLERİ:
1.Batı Karadeniz
6- Doğu Anadolu Bölgesi: 2.Orta Karadeniz
3.Doğu Karadeniz
Ortalama yüksekliğinin fazla olması.
Birbirine paralel sıradağlar ile volkanik dağların YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ:
Kıyıları:
bulunması. Bu dağlar arasında yüksek ova ve
Dağlar kıyıya paralel olarak uzandığı için kıyılar az
platoların yer alması. girintili-çıkıntılıdır. Bu kıyı tipine Boyuna Kıyı Tipi
denir.
Yükseklik ve denizden uzaklığa bağlı olarak karasal
Tek doğal limanı Sinop’tur. Arkasındaki dağların
iklimin etkili olması, ulaşımı zorlaştırması nedeniyle fazla gelişmemiştir.
Buna rağmen Trabzon, Samsun gibi limanlar yapay
Nüfusun az ve yerleşmenin seyrek olması,
olmasına rağmen ulaşımları sayesinde gelişmişlerdir.
Hayvancılığın en önemli ekonomik faaliyet olması. Bu kıyı tipinde bir kıyı aşındırma şekli olan Falez
(Yalıyar) çok görülür.
Dağları:
7- İç Anadolu Bölgesi: Batı K.: Küre (İsfendiyar) Dağları, Bolu Dağları, Ilgaz
Dağları, Köroğlu Dağları
Etrafı yüksek dağlarla çevrili ova ve platoların geniş
Orta K.: Canik Dağları
yer kaplaması, Doğu K.:D.Karadeniz (Rize) Dağları ( Zirvesi: Kaçkar
D.3932), Giresun Dağları,
Bölgede genellikle karasal iklimin etkili olması,
Çimen, Kop, Mescit, Akdağ ve Yalnızçam Dağları
Başkent Ankara'nın burada yer alması, D. Karadeniz’de Zigana ve Kop geçitleri vardır.
Akarsuları:
Buğday tarımının ön planda olması.
Bartın Çayı (Ulaşım yapılabilir.), Yenice (Filyos) Çayı
Kızılırmak (Türk.’nin en uzun ırmağı), Yeşilırmak ve
Çoruh (Gürcistan’dan dökülür.)
Ovaları:
Kastamonu, Bolu ve Düzce Ovaları. Bafra ve
Çarşamba Delta Ovaları
Gölleri:
Sera ve Tortum gölleri (Heyelan Gölleri), Abant ve
Yedigöller. Baraj Gölleri: Almus, Suat Uğurlu, Hasan
Uğurlu (Yeşilırmak), Hirfanlı ve Altınkaya (Kızılırmak),
Sarıyar (Sakarya)

9
2000 Sayımına göre bölgenin nüfusu 8.4 Milyondur.
İKLİM VE BİTKİ ÖRTÜSÜ: .Nüfus yoğunluğu Km2’ye 59 kişidir. Nüfus yoğunluğu
Bölgenin kıyı kesiminde Karadeniz İklimi görülür. bakımından Doğu Anadolu’dan sonra en az 2.
İklim bu alanlarda her mevsim yağışlı ve ılımandır. yoğunluktaki bölgedir. Bu Türkiye ortalamasının
En fazla yağışı sonbaharda, en azını yazın alır. Bitki altındadır. Çünkü bölgenin geçim kaynakları kısıtlı
örtüsü Ormandır. Bölge orman bakımından ilk sırada olduğu için çok göç verir. Nüfus kıyı bölümüne, iç
gelir. Yağışlı ve ılık olduğu için yangın çok azdır. En ovalara ve Batı Karadeniz’deki maden ve sanayi
fazla yağış alan bölgemizdir. Rize’de en fazla alan alanlarına toplanmıştır.
şehirdir. Nüfus Artış Hızı %o 4’tür (Türkiye %o18.34) Yeryüzü
İç kesimlerde iklim karasallaşır. Dağların bu güney şekilleri nedeniyle Dağınık Kır Yerleşmesi çok
yamaçlarında yazları sıcak ve kurak kışları soğuk ve görülür. Ev yapımında ağaç sık kullanılır. Nüfusun
kar yağışlı bir iklim görülür. En fazla yağışı %51’i kırsal kesimde yaşar (Türkiye’de % 35) , Halkı
ilkbaharda, en azını yazın alır. Bitki örtüsü ise genellikle tarım ve hayvancılıkla uğraşır.
buralarda Bozkırdır.
Yağışın bol olması sayesinde orman ve akarsuların TURİZM:
debileri (su miktarları) fazladır. Yağışın yeterli olması Bolu’da Abant Gölü ve Yedigöller. Kastamonu’da
sayesinde nadasa bırakmanın en az olduğu Safranbolu Evleri. Bolu-Kartalkaya ve Ilgaz
bölgemizdir. Bölge kuzeye yakın olduğu için Dağlarında Kayak Turizmi. Samsun ve Tokat’ta
güneşten yararlanma süresi azdır, gölge boyu Kaplıcalar. Trabzon-Maçka’da Sümela Manastırı.
uzundur, gece-gündüz süresi arasında fark en Plajlar ve Karadeniz Yaylalar.
fazladır. Kimyasal çözülmenin de en fazla olduğu
bölgemizdir. TARİHİ ÖNEMİ:
Samsun M. Kemal’in 19 Mayıs 1919’da Anadolu’ya
TARIM VE HAYVANCILIK: ayak bastığı yerdir. Havza, Tokat ve Amasya Milli
Fındık: Ordu ve Giresun çevresinde. Türkiye’de ve Mücadeledeki diğer önemli kentlerdir.
Dünyada 1.Sıradadır. Kastamonu’da M. Kemal’in şapka takarak. Kılık
Çay: Rize kıyılarında. Bol yağış ve yıkanmış toprak Kıyafet İnkılabını başlattığı şehirdir.
ister. Türkiye’de 1.Sıradadır.
Tütün: Orta Karadeniz ve Bolu-Düzce ovası. Yağışı BÖLGE HAKKINDA NOTLAR:
sevmez. Türkiye’de 2.Sıradadır.  Alan bakımından %18 ile 3. Büyük
Mısır: Bölgenin yağışlı kıyılarında. Bölgede tüketilir. bölgemizdir.
Türkiye’de 1.Sıradadır.  Kırsal nüfusun en fazla olduğu bölgemizdir.
Şekerpancarı: Orta Karadeniz’de, Soya Fasulyesi ve  Ormanlarımızın %27’sine sahip olarak
Keten-Kenevir: Kastamonu, Sinop, Zonguldak ve 1.Sıradadır.
Ordu’da. Tahıl: Karasal iklimin görüldüğü iç  En fazla yağış alan bölgedir.
kesimlerde. Sebze ve Meyve: Sulamanın yapılabildiği  Nadasa bırakmanın en az olduğu bölgedir.
kıyı ve iç ovalarda. Zeytin ve Turunçgiller: D.  Temel geçim kaynağı tarımdır.
Karadeniz’de az bir alanda yetiştirilir. 
Kıyı kesiminde yağışlı ve gür otlaklara sahip  En çok göç veren bölgedir.
alanlarda büyükbaş hayvan, iç kesimdeki düzlüklerde 
ise küçükbaş hayvan yetiştirilir. Arıcılık ve balıkçılıkta  Güneşten yararlanma oranı en az bölgedir.
diğer hayvancılık faaliyetleridir. 
 Gölge uzunluğu en fazla bölgedir.
YER ALTI ZENGİNLİKLERİ:  Gece-Gündüz süresi arasındaki farkın en
Taşkömürü: Zonguldak , Bartın ve Kastamonu’da. fazla olduğu bölgedir.
Türkiye’de tek. 
Bakır: Murgul (Artvin), Küre (Kastamonu), Çayeli (Rize).  Kimyasal çözülmenin en fazla olduğu
Türkiye’de 1.Sıradadır. bölgedir.
Linyit: Bolu, Çankırı, Amasya, Samsun, Ankara’da.  En fazla heyelan olan bölgedir.
Demir: Ordu’da. 
Manganez: Trabzon, Artvin, Amasya ve Kastamonu’da  En fazla falez (yalıyar) olan bölgedir.
çıkarılır.  Çay, Fındık, Mısır, Keten-Kenevir, Soya
Fasulyesi üretiminde 1. Sıradadır.
ENDÜSTRİ:  Taşkömürünün tamamı ve Bakırın yarısı bu
Demir-Çelik Sanayisi: Karabük ve Ereğli’de. Bakır bölgeden sağlanır.
Tesisleri: Samsun’da.  Kereste en çok Sinop, Kastamonu ve Bolu’da
Şeker Sanayisi: Turhal, Amasya, Suluova, Çorum, üretilir.
Kastamonu ve Çorum’da.  Boyuna kıyı tipi görülür.
Tütün Sanayisi: Samsun ve Tokat’ta. Kağıt Sanayisi: 
Batı Karadeniz’de.  Sıcaklık ortalaması 14-15 derece, yağış
Çay Sanayisi: Rize ve çevresi. Fındık Sanayisi: Ordu ortalama 1000 mm’dir.
ve çevresi. 
Gıda ve Dokuma Sanayisi: Büyük kentlerin  Çatalağzı Termik Santrali bu bölgededir.
yakınlarında Kurulmuştur. 
 Kızılırmak Türkiye’nin en uzun ırmağıdır.
NÜFUS VE YERLEŞME: 
10
 Batın Çayının kısa bir bölümünde akarsu Kapıdağ Yarımadası bir kıyı biriktirme şekli olan
ulaşımı yapılabilmektedir. Tombolo’dur.
 Dağları:
 Yeryüzü şekilleri nedeniyle İnsan ve hayvan Ortalama yükseltisi en az bölgedir. En yüksek dağı
gücüyle tarım yaygındır. Uludağ’dır (2543 m).
Yıldız Dağları, Koru Dağlar, Işıklar Dağları, Biga
Dağları, Samanlı Dağları diğer dağlarıdır.
Yerşekilleri sade olduğu için ulaşımı da kolaydır.

Akarsuları:
Sakarya’nın aşağı kesimi, Susurluk, Meriç ve onun
MARMARA BÖLGESİ kolu Ergene. Bu akarsular baraj yapımı için uygun
değildir. Ağızlarında delta oluşturamazlar. Çünkü akıntı
ve yatak eğimi fazladır.

Ovaları:
Kastamonu, Bolu ve Düzce Ovaları. Bafra ve
Çarşamba Delta Ovaları
Gölleri:
İznik, Manyas, Sapanca ve Ulubatlı Tektonik göldür.
Terkos, Küçük ve Büyük Çekmece Gölleri Kıyı Seti
gölüdür.
Ömerli Baraj gölü de bulunmaktadır.

İKLİM VE BİTKİ ÖRTÜSÜ:


Marmara Bölgesi konumu sebebiyle iklim ve bitki
çeşitliliğine sahiptir. Karadeniz kıyılarında Karadeniz
İklimi ve Ormanlar görülür.
Istrancaların güneyinde Karasal İklim ve bozkır
görülür.
Güney Marmara’da bozulmuş Akdeniz İklimi ve Maki
KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI: görülür. Burada yazlar sıcak ve kurak kışlar ılık ve
Ülkemizin kuzey-batısında yer alır. Bulgaristan, yağışlıdır.
Yunanistan, Karadeniz, Marmara ve Ege Denizleri,
Karadeniz, Ege, İç Anadolu ve Karadeniz Bölgeleri ile TARIM VE HAYVANCILIK:
komşudur. Yüzölçümüne göre ekili-dikili alanı en fazla
bölgemizdir. Sebebi engebenin az, düzlüklerin fazla
ALANI VE NÜFUSU: olmasıdır. Makineli tarım yaygındır. İklim çeşitliliği
Gerçek alanı 67.306 Km2. Ülke yüzölçümünün yetiştirilen ürünleri de çeşitli kılmaktadır. Ulaşımın
%8.5’ini kaplar. 6.Büyüklükteki bölgemizdir. kolay olması, sulamanın yaygın olması ve tüketici
Nüfusu 2000 sayımına göre 17.3 milyondur. Nüfus nüfusun fazla olması nedeniyle tarım gelişmiştir.
yoğunluğu Km2’ye 258 kişidir. Bu Türkiye Fakat kalabalık nüfusa yetmediği için başka
ortalamasının altındadır. (Türkiye ortalaması Km2’ye bölgelerden de gelmektedir.
83 kişi) Tütün: A.Pazarı (Türkiye’de %8 ile 3.), Ayçiçeği: Ergene
Havzası (Türkiye’de 1.)
BÖLÜMLERİ: Zeytin: Güney Kıyılarında (Türkiye’de %27 ile 2.),
1.Yıldız Dağları (Istranca) Bölümü Pamuk: Balıkesir (Yağışın azalması sayesinde.)
2.Ergene Bölümü Şekerpancarı: Trakya-Alpullu, Adapazarı ve Susurlukta
3.Çatalca-Kocaeli Bölümü sulanabilen alanlarda.
4.Güney Marmara Bölümü
Buğday: İç kesimlerde (Türkiye’nin %13’ü), Pirinç:
YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ: Ergene ve Meriç havzalarında (Türkiye’de 1.)
Kıyıları: Mısır: Doğu Marmara ve Trakya’da. (Türkiye’de 2.)
Karadeniz ne Kuzey Marmara kıyıları fazla girintili- Hayvancılık genellikle besicilik ve ahır hayvancılığı
çıkıntılı değildir. Falez (Yalıyar) çok vardır. Fakat şeklindedir. Bunun sebepleri tarım arazisinin fazlalığı,
Güney Marmara kıyıları girintili-çıkıntılıdır. tüketici nüfusun fazla olması, pazarlama sorununun
İzmit, Gemlik, Erdek ve Saros körfezleri vardır. olmaması ve yer şekilleri ve iklim şartlarının buna
Gelibolu, Biga, Kapıdağ, Armutlu, Çatalca-Kocaeli uygun olmasıdır. İstanbul ve çevresinde kümes
başlıca yarımadalarıdır. hayvancılığı, Bursa ve çevresinde ipekböcekçiliği
Gökçeada, Bozcaada, Marmara Adaları, İmralı, İstanbul yapılmaktadır.
Adaları ise başlıca adalarıdır.
İstanbul ve Çanakkale Boğazları Ria Tipi kıyılardır. YERALTI ZENGİNLİKLERİ:

11
Bor: Susurluk, Bigadiç- Balıkesir (Türkiye’de 1.),  Yüzölçümüne göre 6. Sıradadır.
Volfram (Tungsten):Uludağ-Bursa, Demirköy-Kırklareli  Ortalama yükseltisi en az bölgedir.
(Türkiye’de 1.), Mermer: Güney Marmara, Linyit:  Nüfus ve nüfus yoğunluğu en fazla olan
Bölgenin genelinde, Barit: Lapseki-Çanakkale, bölgedir.
Doğalgaz: Kırklareli, Demir: Kocaeli ve Sakarya,  En fazla iç göç alan bölgedir.
Manyezit-Magnezyum: Bilecik, Krom: Bursa, Kurşun-  Sanayisi en gelişmiş ve sanayi nüfusu en
Çinko: Balıkesir ve Çanakkale, Seramik Kili: İstanbul fazla bölgedir.
ve Çanakkale  İşçi nüfusu en fazla bölgedir.
 Alanına oranla ekili-dikili alanı en fazla
bölgedir.
 İki kıtada toprağı olup iki çok önemli boğaza
sahiptir.
 Orman bakımından %19 ile 3. Sıradadır.
ENDÜSTRİ:  Yünlü ve ipekli dokumada ilk sırada yer alan
Bölge ekonomisi gelişmiştir. Milli gelirimizin %20’si bu bölgedir.
bölgeden karşılanır. Sanayi işçilerimizin yarısı burada  Boğazlar ria kıyı tipidir.
çalışır ve sanayi ürünlerinin 1/3’ü bu bölgeden  İstanbul en büyük ithalat limanımızdır.
karşılanır. Ulaşımını kolay olması, hammadde teminin  En çok vergi veren bölgemizdir.
kolay olması, Hinterlandının geniş olması, işgücünün  Bor üretiminde Türkiye’de ve Dünyada ilk
fazla olması, tüketici nüfusunun fazla olması ve sıradadır.
pazarlama kolaylığı gibi sebeplerle sanayisi  Alanına oranla tarım arazisi en fazla
gelişmiştir. Enerji üretimi en az olan bölge olmasına bölgedir.
rağmen enerji tüketiminde ilk sıradadır. Türkiye’nin  Ekonomimize katkısı daha çok sanayi
en büyük sanayi kuşağı olan İstanbul-Kocaeli- alanındadır.
Adapazarı bu bölgede yer alır. Bursa başka bir  Hizmet sektörünün en fazla olduğu bölgedir.
sanayi ilidir. İstanbul en işlek ve gelişmiş limanımız  Çayır ve otlakları en az bölgedir. (Alanının
olarak en büyük ithalat limanımızdır. 1/10’undan az)
 Ürün vermeyen toprakları en az bölgedir.
İzmit’te İpraş Petrol Rafinerimiz bulunmaktadır.  Enerji üretimi en az ama tüketimi en fazla
Ambarlı-İstanbul’da Doğalgaz ve Fuel Oil, Bursa ve bölgedir.
Hamitabat’ta Doğalgaz, Kırklareli ve Orhaneli’nde  Turizm gelirleri en fazla olan bölgedir.
termik santraller vardır.  Şeftali, Ayçiçeği, Pirinç ve Kestane üretiminde
Bursa’da dokumacılık, otomotiv ve konserve sanayisi ilk sıradadır.
vardır. İzmit’te ise kağıt, petro-kimya ve İpraş  Madenler bakımından en zengin ili
Rafinerisi vardır. Balıkesir’dir.
 Kağıt sanayisinin en fazla olduğu bölgedir.
NÜFUS VE YERLEŞME:  Ortalama sıcaklık 14-16 derece, yağış 600-
2000 Sayımına göre bölgenin nüfusu 17.3 Milyondur 900 mm’dir.
.Nüfus yoğunluğu Km2’ye 258 kişidir. Bu Türkiye  En fazla yağışı kışın, en azı yazın alır. Yazın
ortalamasının çok üstündedir (Türkiye ortalaması 83 Karadeniz ikliminin etkisiyle yağış alır.
kişidir.) Kentsel nüfusu en fazla olan bölgemizdir.  Okur yazar oranı en fazla bölgedir.
Halkın % 79’u kentlerde yaşar. Nüfusu çok fazla  Ekonomimize katkısı sanayi ve ticaret
olduğu için diğer bölgelerden ürün alır. Nüfus alanındadır.
Çatalca-Kocaeli yarımadasına yoğunlaşmıştır. İstanbul  Şehirleri: Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, İstanbul,
en kalabalık ilidir. İzmit, Adapazarı ve Bursa diğer Yalova, Kocaeli, Adapazarı, Bursa, Çanakkale,
büyük illeridir. Nüfus artış hızı %o 27’dir (Türkiye %o Balıkesir ve Bilecik’tir.
18.34). Nüfus ve nüfus yoğunluğunda 1. sıradadır.

TURİZM:
Turizm geliri en fazla olan bölgemizdir. Bölgede
başta İstanbul, Bursa ve Edirne olmak üzere
Osmanlı eserleri çoktur. Bursa’da kaplıcalar
bulunmaktadır. Balıkesir’de Kuş Cenneti
bulunmaktadır. Bursa-Uludağ önemli bir kış turizm
merkezimizdir. Bölgede bulunan adalar ve kıyılar
turist çeken diğer yerlerdir. İstanbul bütün yıl fuar ve
kongreler sayesinde önemli sayıda turist
çekmektedir.

TARİHİ ÖNEMİ:
Bilecik, Bursa, Edirne ve İstanbul illerinin Osmanlı
Tarihinde önemli yerleri vardır. Bu kentler bu devletin
başkentliğini yapmıştır. Çanakkale’de 1915te
Çanakkale Savaşına sahne olmuş bir kentimizdir.

BÖLGE HAKKINDA NOTLAR:


12
taşıyan, akarsuları tarafından oluşturulmuştur.
Akarsuların döküldükleri yerlerde de delta ovaları da
oluşmuştur.

Akarsuları:
Bakırçay, Gediz,K. Menderes, B. Menderes başlıca
akarsularıdır. İç Batı Anadolu’da Susurluk ve Sakarya
Akarsularının bazı kolları da bulunmaktadır.

Gölleri:
Göl bakımından fakir olan bölgede iki doğal göl
vardır. Bunlar Marmara ve Çamiçi (Bafa) Gölleridir.
Adıgüzel, Kemer ve Demirköprü baraj gölleri de
vardır.

İKLİM VE BİTKİ ÖRTÜSÜ:


Bölgenin asıl Ege Bölümünde graben ovaları
sayesinde içlere kadar sokulan Akdeniz İklimi
görülür. Bu alanlarda yazları sıcak ve kurak, kışları
EGE BÖLGESİ ılık ve yağışlı bir iklim görülür. Bitki örtüsü makidir
ve yer yer ormanlara da rastlanır.
KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI: İç Batı Anadolu bölümüne gidildikçe yüksekliğin
Ülkemizin batısında Ege Denizi kıyılarınca uzanan artması ve denize olan uzaklığı sebebiyle iklim
bölge, Marmara Bölgesi, İç Anadolu ve Akdeniz karasallaşır. Yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve
Bölgeleriyle ve Ege Denizi ve Ege Adaları ile kar yağışlı Karasal İklim görülür. Bitki örtüsü de
komşudur. Bozkırdır.
Gerçek alanı olan 93.139 Km2 ile Türkiye
topraklarının %10.1’ini kaplar. Alan bakımından 5. TARIMI VE HAYVANCILIĞI:
Büyüklükteki bölgemizdir. Bölgenin yurt ekonomisine katkısı daha çok tarım
Nüfusu 2000 sayımına göre 8.9 milyondur. Nüfus alanındadır. Bölümler arasında iklim ve yeryüzü
yoğunluğu Km2’ye 96 kişidir. Bu Türkiye şekillerinin farklı olmasına bağlı olarak yetiştirilen
ortalamasının biraz üstündedir. (Türkiye ortalaması ürünler arasında da farklılık ve çeşit vardır.
Km2’ye 83 kişi) Tütün: Kıyı ovalarında yetiştirilir. Ülke üretiminin
%65’ini yetiştiriri. 1.Sıradadır.
BÖLÜMLERİ: Pamuk: Asıl Ege Bölümündeki alüvyal ovalarda ve
1.Asıl Ege Bölümü 2.İç Batı Anadolu Bölümü özellikle güneye yakın bölgelerde yetiştirilir. Ülke
üretiminin %40’ını sağlar. 1. Sıradadır.
YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ: Zeytin: Kıyı kesiminde, özellikle Edremit Körfezi
Kıyıları: çevresinde yetiştirilir. 1.Sıradadır.
Ege Denizinin yerinde eskiden Egeid karası vardı. İncir: En çok B. Menderes vadisinde yetiştirilir. 1.
Bunun çökmesi sonucunda bugünkü adalar meydana Sıradadır.
geldi. Bölge dağları kıyıya dik uzandığı için kıyı Turunçgiller: En çok Akdeniz İkliminin görüldüğü kıyı
girintili-çıkıntılı Enine Kıyı Tipidir. bölümünde yetiştirilir.
Kıyıda bir çok körfez, koy, yarmada ve buruna Üzüm: En çok Gediz Vadisinde yetiştirilir. Ülke
rastlanır. Edremit, Çandarlı, İzmir, Kuşadası, Güllük, üretiminin %35’ini sağlarken 1. Sırada yer alır.
Gökova başlıca körfezleridir.Reşadiye, Bozburun, Dilek Pamuk: Asıl Ege Bölümünün alüvyal ovalarında
VE İzmir başlıca yarımadalarıdır. özellikle güney alanlarda yetiştirilir.
Ege kıyıları girintili-çıkıntılı olduğu için en uzun Haşhaş: İç Batı Anadolu’da Afyon ve Kütahya
kıyımızdır. Muğla’da en uzun kıyıya sahip ilimizdir. çevresinde kontrollü olarak yetiştirilir.
Şekerpancarı: İç Batı Anadolu Bölümünde yetiştirilir.
Dağları: Tahıllar: İç Batı Anadolu Bölümünde yetiştirilir.
Asıl Ege Bölümü faylanma hareketlerine uğradığı
için Kaz Dağı, Madra Dağı, Yunt Dağı, Bozdağlar, YER ALTI KAYNAKLARI:
Aydın Dağları faylanma sonucu yüksekte kalmış Krom: Muğla, Denizli, Kütahya. Demir: Balıkesir ve
horstlardır. Bölümün güneyinde uzanan Menteşe Kütahya. 1.Sıradadır.
Dağlarının uzanış yönü kıyıya paraleldir. Linyit: Kütahya, Manisa, Muğla ve Denizli. 1.Sıradadır.
İç Batı Anadolu’ya gidildikçe yükseklik artar. Bu Civa: Uşak ve İzmir. 1.Sıradadır.
bölümde, Alaçam, Eğrigöz, Murat ve Sandıklı Dağları Bor: Kütahya ve Eskişehir. Manganez: Uşak, Afyon
vardır. ve Denizli.
Ovaları: Mermer: Afyon ve Denizli. Titanyum: İzmir ve
İç Batı Anadolu Bölümünde Yazılıkaya Platosu, Manisa. 1.Sıradadır.
Tavas- Çivril- Banaz-Örencik ovaları vardır. Zımpara Taşı: Muğla, Aydın ve İzmir. Uranyum:
Asıl Ege Bölümünde horstlar arasında kalan Manisa, Aydın ve Uşak.
grabenler birer alüvyon ovasıdır. Bunlar Bakırçay, Tuz: İzmir-Çamaltı. 1.Sıradadır.
Gediz, Küçük Menderes ve Büyük Menderes
ovalarıdır. Bunlar aynı adı taşıyan ve bol alüvyon SANAYİSİ:
13
Sanayi bakımından Marmara Bölgesinden sonra 2.  Göl yönünden en fakir bölgelerdendir.
sırada gelir. Bölümler arasında gelişmişlik ve sanayi  Turizm gelirleri bakımından Marmara’dan
oranı bakımından büyük farklılık vardır. Asıl Ege sonra 2. Sıradadır.
Bölümü sanayi bakımından daha gelişmiştir. Zaten  Dağların uzanış yönü sayesinde kıyıdaki
bölgenin en büyük ve gelişmiş kenti İzmir’de bu Akdeniz İklimi iç kesimler kadar sokulabilir.
bölümde yer alır. İzmir sanayisi, fuarı, ve ihracat  Termik Santrallerden elektrik üretimi
limanı ile önemli bir kentimizdir. İzmir’de Aliağa açısından ilk sırada yer alır.
Petrol Rafinerisi de bulunmaktadır.  Enine Kıyı Tipi görülür.
Bölgede dokuma, şeker, çimento, termik ve  En uzun kıyıya sahip ilimiz Muğla’dır.
hidroelektrik santraller vardır.  Denizli-Pamukkale Travertenleri vardır.
Yatağan-Muğla, Tunçbilek-Kütahya, Soma-Manisa’da  Çiniciliğin ve halıcılığın merkezi
termik santraller vardır. Tek Jeotermal Santralimiz konumundadır. Kütahya çinicilikte ilk sırada
Denizli-Sarayköy’de bulunmaktadır. Demirköprü, yer alır.
Adıgüzel ve Kemer Hidroelektrik Santralleri de vardır.  Akarsular bol alüvyon taşıyarak menderesler
çizerek akarlar. Delta ovaları oluştururlar.
NÜFUS VE YERLEŞME:  Sünger avcılığı Bodrum kıyılarında yapılır.
2000 Sayımına göre bölgenin nüfusu 8.9  Seracılıkta Akdeniz’den sonra 2. Sıradadır.
milyondur.Nüfus yoğunluğu Km2’ye 96 kişidir. Bu  Tek Jeotermal Santralimiz Denizli-
Türkiye ortalamasına biraz üstündedir.En yoğun Sarayköy’dedir.
nüfuslu 3. bölgemizdir. Kentsel nüfus daha fazladır % 
61. Türkiye ortalamasına yakındır (Türkiye %65).  İlleri:İzmir, Manisa, Aydın, Denizli, Kütahya,
Nüfus kıyılarda, alüvyal ovalarda yoğunlaşmıştır. İç Afyon, Uşak
kesimlere gidildikçe nüfus yoğunluğu azalır. Buralarda
da nüfus maden işletmelerinin çevresine ve ovalara
toplanmıştır. Kıyıda Menteşe Yöresi de dağlık alan
olması nedeniyle az nüfuslanmıştır. Nüfus artış hızı
%o 16’dır (Türkiye %o 18.3)

TURİZM:
Bölge Marmara’dan sonra turizm geliri en fazla 2.
Bölgedir. Akdeniz İkliminin görüldüğü kıyılar deniz
turizmi açısından zengindir. Bölgede İlkçağ AKDENİZ BÖLGESİ
uygarlıklarından ve Türk Devletlerinden kalan tarihi
eserlerde turistlerin ilgisini çeken yerlerdir. KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI:
Pamukkale-Denizli Travertenleri de güzel yerlerden Bölge yurdumuzun güneyinde, Akdeniz boyunca bir
biridir. şerit halinde uzanır. Komşuları Ege, İç Anadolu, Doğu
TARİHİ ÖNEMİ: Anadolu ve Güney Doğu Anadolu Bölgeleri, Suriye,
Bölge Kurtuluş Savaşının en önemli savaşlarına Kıbrıs Adası ve Akdeniz ile komşudur. Gerçek Alanı
sahne olmuştur. Kütahya ve Afyon bu savaşların en 122.927 Km2’dir. Ülkemizin % 15’ini kaplar ve Alan
önemlilerinin geçtiği illerimizdir. bakımından 5.sırada yer alır.
Nüfusu 2000 sayımına göre 8.7 milyondur. Nüfus
yoğunluğu Km2’ye 71 kişidir. Bu Türkiye
BÖLGE HAKKINDA NOTLAR: ortalamasının altındadır. (Türkiye ortalaması Km2’ye
 Yüzölçümü bakımından 5.sıradadır. 83 kişi). Kentsel nüfus % 60’tır (Türkiye ortalaması
 Orman bakımından %16’ile 4.sıradadır. %65). Nüfus artış hızı %o 22’dir (Türkiye ortalaması
 Ekili-dikili alan bakımından %24 ile 3. %o 18.3)
Sıradadır.
 Kıyı uzunluğu bakımından 1. Sıradadır. BÖLÜMLERİ:
 Ekonomisi tarıma dayanır. 1.Adana Bölümü
 Sanayi bakımından Marmara’dan sonra 2.Antalya Bölümü
2.sıradadır.
 Zeytin, üzüm, incir, haşhaş ve tütün üretiminde YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ:
1.sıradadır. Dağları: Bölge genel olarak Toros Dağları ve yüksek
 Linyitin en çok çıkarıldığı bölgedir. Termik platolarla kaplıdır. Batı Toroslar, Bey Dağları,
Santralde çok vardır. Çiçekbaba ve Barla Dağları, Sultan Dağı, Dedegöl
 En fazla tuz üretilen bölgedir (İzmir-Çamaltı ve Geyik Dağları, Orta Toroslar, Bolkar Dağları,
Tuzlası) Aladağlar, Tahtalı ve Binboğa Dağları, Nur Dağları.
 İlk demiryolu İzmir-Aydın arsında kurulmuştur. Karadeniz Bölgesinde olduğu gibi dağların uzanış
 Asıl Ege Bölümünde horst ve grabenler yönü ulaşıma elverişli olmadığı için ulaşım ancak
vardır. geçitlerden sağlanır. Bu geçitler Çubuk, Gülen ve
 En önemli ihracat limanımız Doğal bir liman Gürbulay Geçitlerdir.
olan İzmir Limanıdır. Platoları: Taşeli ve Teke Platoları
 En önemli uluslar arası fuarımız İzmir’de Ovaları: Çukurova, Amik, Antalya, Göller Yöresindeki
kurulur. Çöküntü Ovaları.
14
Akarsuları: Bölgedeki akarsular iklim sebebiyle TURİZM:
düzensiz akışa sahiptir. Akarsuları kışın kabarır, yazın Burdur’da İnsuyu Mağarası, Alanya’da Damlataş
ise çok azalır. Asi, Seyhan, Ceyhan, Göksu, Manavgat, Mağarası, Tarsus’ta Yedi Uyuyanlar Mağarası,
Aksu ve Dalaman başlıca akarsularıdır. Manavgat ve Mersin’de Cennet ve Cehennem Obruğu, Plajları
Aslantaş Baraj Gölleri de bulunmaktadır. bulunmaktadır.
Gölleri: Beyşehir, Eğirdir, Burdur, Kovada, Acıgöl,
Suğla, Söğüt, Salda, Elmalı ve Avlan başlıca NÜFUS VE YERLEŞMESİ:
gölleridir. Nüfusu 2000 sayımına göre 8.7 milyondur. Nüfus
yoğunluğu Km2’ye 71 kişidir. Bu Türkiye
İKLİM VE BİTKİ ÖRTÜSÜ: ortalamasının altındadır. (Türkiye ortalaması Km2’ye
Bölgenin Akdeniz yamaçlarında Akdeniz İklimi ve 83 kişi). Kentsel nüfus % 60’tır (Türkiye ortalaması
Maki Bitki Topluluğu görülür. Yazları sıcak ve kurak, %65). Nüfus artış hızı %o 22’dir (Türkiye ortalaması
kışları ılık ve yağışlıdır. %o 18.3)
Dağların kuzey yamaçlarında ve göller yöresindeyse
iklim karasallaşır. Bitki örtüsü de bozkırdır. Bu Fakat tarım alanlarının ikliminde uygun olması
alanlarda yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve nedeniyle verimli olması nüfusun bu alanlara
kar yağışlıdır. Yer yer ormanlara da rastlanır. toplanmasına neden olmuştur. Bunun yanında
Toroslar ve Platolarda nüfus çok seyrektir. Bölge
nüfusun %70’i Adana Bölümüne toplanmıştır.

TARIM VE HAYVANCILIK:
Buğday: Bölgenin dağların kuzey yamaçlarındaki
karasal iklimin görüldüğü alanlarda görülür.
Pirinç: Amik Ovasında ve Maraş çevresinde görülür.
Pamuk: Çukurova ve kıyı ovalarında. Türkiye’de 2. BÖLGENİN GENEL ÖZELLİKLERİ:
Sırada görülür.
Tütün: Burdur ve Göller Yöresinde yetiştirilir. Yüzölçümü bakımından % 15 ile 4. Sıradadır.
Turunçgiller: Akdeniz İkliminin görüldüğü kıyı
kesiminde görülür. Orman bakımından % 21 ile 2. Sıradadır. Ama Maki
Muz: Mersin ve Anamur çevresinde yetiştirilir. olduğu için ekonomik değeri yoktur
Türkiye’de 1 sıradadır.  iklimin etkisi ile orman yangınları çok
Zeytin: Kıyı kesiminde yetiştirilir. görülür.
Göller Yöresinde: Ananas, Haşhaş, Gül ve  Ekili-Dikili alanlar bakımından % 18 ile 5.
Şekerpancarı yetiştirilir. Sıradadır.
Seracılık: Akdeniz Bölgesi ilk sırada yer alır.  Dağların uzanış yönü nedeniyle Boyuna Kıyı
Sebzecilik: Mersin ve Antalya çevresinde turfanda Tipi görülür.
sebze yetiştirilir.  Ekonomisi tarıma dayanır ve Sanayi 2.
Bölgenin hayvancılığı fazla gelişmemiştir. Genelde Sırada gelir.
yaylacılık faaliyetiyle birlikte yapılır. Sığır, Koyun ve  Sanayi bakımından Türkiye’de 3. Sırada
Kıl Keçisi yetiştirilir. gelir.
 Susam, yerfıstığı, turunçgiller, muz, gül ve
YER ALTI ZENGİNLİKLERİ: soya fasülyesi üretiminde Türkiye’de ilk
Krom: Adana, Denizli ve Muğla’da (Türkiye’de 1.) sırada gelir.
Barit: Antalya, İçel ve Konya’da (Türkiye’de 1.)  İklimi nedeniyle tropikal bir bitki olan muz
Boksit (Alüminyum): Antalya, Konya, Adana ve Hatay sadece bu bölgede yetiştirilir.
(Türkiye’de 1.)  Karstik Yer şekillerine en çok bu bölgede
Kükürt: Isparta-Keçiborlu yetiştirilir.
Demir: Adana ve İçel  Kışları en ılık bölgemizdir.
Amyant: Hatay-İskenderun  Üçüncü büyük Kapalı Havzamız olan Göller
Manganez: Adana, Muğla ve Burdur Yöresi Antalya Bölümünde yer alır.
Petrol: Adana  Çukurova en büyük delta ovamızdır ve
Seyhan ve Ceyhan Nehirleri tarafından
ENDÜSTRİ: oluşturulmuştur.
Adana Bölümünde: Dokuma, Tütün, Gıda, Kimya, Tarım  İklim sayesinde yılda birden fazla ürün
Araçları, Çimento, Madeni Eşya, Tuğla, Ataş-Mersin’de alınabilmektedir.
Ataş Petrol Rafinerisi, ve Mersin Limanı  Sıcaklık ve buharlaşma nedeniyle en tuzlu
bulunmaktadır. denizimiz Akdeniz’dir.
Antalya Bölümünde: Ferro Krom, Yağ, Gülyağı, 
Çimento, Tuğla, Tarım Araçları, Halıcılık, faaliyeti  Kışları en kısa süren bölgemizdir.
yapılmaktadır. 
 Sebze ve Meyvenin en erken olgunlaştığı
bölgemizdir.
 Don olaylarının en az olduğu bölgemizdir.

15
 Mevsimlik işçi göçünün en fazla olduğu Bölgesine göre daha serindir. Bu bölümde don ve
bölgemizdir. karada rastlanır. Yağışların çoğu kışın düşer. Yıllık
 yağış 500-600 mm’dir. Yağışın az olmamasına
 Göl bakımından en zengin bölgemizdir. rağmen sıcaklık ve güneyden esen çöl rüzgarları
 yüzünden buharlaşma meydana gelir ve bu da
 Platolarında nüfus çok seyrektir. kuraklığa sebep olur. Ülkemizin en yüksek sıcaklıkları
 Toroslar ulaşımı olumsuz yönde etkiler. bu bölgede ölçülür. Tarımda sulama ihtiyacı çok olur.
 Bölgenin doğusuna gidildikçe deniz etkilerinden
 Yıl içinde gölge uzunluğunun en kısa olduğu uzaklaşılır ve yükseklik artar, sıcaklıklar düşer. Kar ve
 don olayları daha çok görülmeye başlar.
 Güneşlenme süresinin en fazla olduğu Bölgenin alçak kesimlerinde ve batısında bozkır
 bölgedir. görülür. Dağ yamaçları, yüksek yerler ve akarsu
 kenarlarında orman ve çalılık ağaçlara da rastlanır.
 Derece ortalama sıcaklık ile en sıcak
bölgemizdir. TARIM VE HAYVANCILIK:
Bölgenin ekonomisi tarıma dayanır. Ülke ekonomisine
GÜNEY DOĞU ANADOLU BÖLGESİ katkısı da bu alandadır. Tarıma elverişli tarım
alanları ve düzlüklere sahip olmasına rağmen yaz
kuraklığı ve sulama ihtiyacı nedeniyle tarım zorlaşır.
GAP Projesinin yapılması ile birlikte artan sulama
imkanları bölgenin tarımını artırmaya başlamıştır.
Bölgenin tarıma karasal iklim ürünlerine daha çok
elverişlidir. En çok yetiştirilen ürünler şunlardır.
Mercimek: Türkiye üretiminde ilk sırada yer alır.
Buğday, Keten, Pamuk, Çeltik (Pirinç), Nohut ve
Susam yetiştirilen bazı ürünlerdir.
Gaziantep Platosunda Antepfıstığı, Zeytin ve Üzüm
yaygıdır.
Siirt’te Antepfıstığı üretimi başlamıştır.
KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI: Akarsu kenarlarındaki sulanabilen ovalarda sebze ve
Ülkemizin güney doğusunda yer alan bölge nüfus ve meyvede (Başta Karpuz olmak üzere)
yüzölçümü en küçük bölgemizdir. Akdeniz, Doğu yetiştirilmektedir.
Anadolu Bölgeleriyle, Suriye ve Irak Devletleriyle Bölgede platolar ve bozkırlar çok görüldüğü için
komşudur. küçükbaş Hayvancılık (Koyun, Keçi) çok yapılır. Keçi
Gerçek Yüzölçümü 59.176 km2’dir. Alan bakımından daha çok yüksek alanlarda yaygındır. Bu sayede
ülkemizin % 7,5’ini kaplar en küçük bölgemizdir. bölgede hayvansal ürünler ticareti de yapılmaktadır.
Nüfusu 2000 sayımına göre 6.6 milyondur. Nüfus
yoğunluğu Km2’ye 112 kişidir. Bu Türkiye YER ALTI KAYNAKLARI:
ortalamasının üstündedir (Türkiye ortalaması Km2’ye Fosfat: Mardin-Mazıdağı, Doğalgaz: Mardin-Çamurlu
83 kişi) Petrol: Batman- Beşiri ve Batman, Siirt-Kurtalan-
Baykan ve Barzan, Adıyaman-Kahta ve Diyarbakır.
BÖLÜMLERİ: Linyit: Adıyaman-Gölbaşı, Manganez: Kilis
1.Dicle Bölümü 2.Orta Fırat Bölümü
NÜFUS VE YERLEŞME:
YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ: Nüfusu 2000 sayımına göre 6.6 milyondur. Nüfus
Dağları ve Düzlükleri: Bölgenin yüzey şekilleri yoğunluğu Km2’ye 112 kişidir. Bu Türkiye
sadedir. Genellikle platolarla ve ovalarla kaplıdır. Yer ortalamasının üstündedir (Türkiye ortalaması Km2’ye
şekilleri tarıma elverişlidir. Batıdan doğuya gidildikçe 83 kişi). Yoğunluk bakımında en yoğun 2. bölgedir.
yükseklik artar. İki bölümün ortasında Karacadağ Nüfus artış hızı %o 25’tir (Türkiye %o 18.34). Bölgede
Sönmüş Volkan dağı bulunur. Bu bölgenin tek ve en kentsel nüfus % 62’dir (Türkiye ortalaması %65).
yüksek dağıdır. Dicle Bölümünde Gaziantep ve Bölgede toplu yerleşme ve kerpiç evler yaygındır.
Şanlıurfa Platoları vardır. Orta Fırat Bölümünde Nüfus batı kesiminde, dağ etekleri ve akarsu
Diyarbakır Havzası ve Mardin Eşliği (Yüksek bir boylarında yoğunlaşmıştır.
düzlüktür.) vardır.
Akarsuları Ve Gölleri: Fırat ve kolları Göksu ve TURİZM:
Nizip, Dicle ve kolları Botan, Garzan ve Batman Adıyaman-Nemrut Dağı, Şanlıurfa- Balıklı Göl ve
kolları başlıca akarsularıdır. Tarihi Eserler.
Bölgede doğal göl yoktur. Akarsularının hidroelektrik
gücü fazladır. Bu nedenle bir çok baraj gölü vardır. TÜRK EKONOMİSİNE KATKISI:
Fırat Nehri’nin üzerinde Atatürk, Karakaya, Hancağız Türkiye Petrolünün 1/7’si bu bölgeden sağlanır. Geri
Baraj Gölleri, Dicle nehri üzerinde Kıralkızı, Ilısu, kalanı dış ülkelerden ithal edilir. Batman’da Petrol
Cizre Baraj Gölleri. Rafinerisi vardır. GAP Projesinin bitirilmesi ile
tarımdaki su ihtiyacı karşılanacak ve bölge
İLİM VE BİTKİ ÖRTÜSÜ: ekonomisi daha zenginleşecektir. Bunun ülke
Bölgenin batısında Akdeniz ikliminin etkileri hissedilir. ekonomisine büyük katkısı olacaktır.
Yazları sıcak ve kurak geçer. Fakat kışları Akdeniz

16
ortalamasının çok altındadır. (Türkiye ortalaması
Km2’ye 83 kişi)
BÖLGENİN GENEL ÖZELLİKLERİ:
 Alan bakımından en küçük bölgedir. BÖLÜMLERİ:
 1.Yukarı Fırat Bölümü
 Nüfus bakımından sonuncu olmasına rağmen 2.Yukarı Murat Van Bölümü
alanı küçük olduğu için yoğunluk fazladır. 3.Erzurum-Kars Bölümü
 4.Hakkari Bölümü
 Orman bakımından % 1 ile son sırada yer
alır. YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ:
 Dağları: En yüksek bölgemizdir. Ortalama yükseltisi
 Ekili-Dikili alan bakımından % 20 ile 4. 2000-2200 metredir. Bölgede dağlar üç sıra halinde
Sıradadır. uzanır.
 Kuzeyde: Çimen, Kop, Esence, Karasu, Allahuekber
 Ekonomisi tarıma dayanır. Hayvancılık 2. Dağları
Sırada yer alır. Ortada: Mercan (Munzur), Karasu-Aras Dağları
 Güneyde: Güneydoğu Toroslar ve Buzul (Cilo) Dağları
 Antepfıstığı, mercimek ve karpuz üretiminde bulunmaktadır.
ilk sırada yer alır. Van Gölünün kuzeyinde volkanik dağlar vardır.
 Bunlar Ağrı, Tendürek, Aladağ, Süphan, Nemrut
 Fosfat ve Petrol üretiminde ilk sıradadır. Dağlarıdır.
 Düzlükleri: Kıvrım dağları arasında çöküntü ovaları
 Buharlaşma ve yaz kuraklığının en fazla vardır. Bu ovalar: Elbistan, Malatya, Elazığ, Bingöl,
olduğu bölgedir. Muş, Van, Başkale, Hakkari, Yüksekova
 Hiç doğal gölü yoktur. güneydekilerdir. Kuzeyde ise Erzincan, Tercan, Aşkale,
 En yüksek yeri Karacadağ Sönmüş Erzurum, Pasinler, Horasan, Kağızman ve Iğdır vardır.
Yanardağıdır. Tunceli ve Erzurum-Kars Platoları da diğer
 GAP Projesi bölgede halen sürmektedir. düzlüklerdir.
 Türkiye’nin en büyük ve önemli baraj gölleri Akarsuları: Karasu ve Murat birleşerek Fırat Nehrini
bölgede yer alır. oluşturur. Bu nehir Dicle Nehri ve onunla birleşen
Büyük Zap Kolu ile yabancı topraklara giderek
Basra Körfezinden denize dökülmektedir. Aras ve
Kura nehirleri de yine başka topraklara giderek
DOĞU ANADOLU BÖLGESİ Hazar Denizine dökülmektedir. Bu akarsuların yüzey
şekilleri ve engebe nedeniyle hidroelektrik enerji
üretme güçleri fazladır.
Gölleri: Van Gölü ülkemizin en büyük gölüdür ve
suyu sodalıdır. Bölgenin diğer gölleri şunlardır: Erçek,
Nazik, Çıldır, Hazar ( Tektonik Göllerdir), Balık, Haçlı,
Nemrut (Krater Gölleri), ve Akgöl.
Ayrıca bölgede Keban ve Karakaya Baraj Gölleri de
bulunmaktadır.
Değerlendirme: Bölgeye Yurdumuzun çatısı
diyebiliriz. Bölgeyi kaplayan yüksek dağlar bölgenin
her özelliğini yakından etkilemektedir. Dağlar doğudan
batıya uzandığı için kuzey-güney doğrultusunda ulaşım
zordur. Tarım alanları azdır iklimi çok serttir. Tarım
ürünleri çeşitli değildir. Sanayi ve ticareti de
gelişmemiştir.

İKLİM VE BİTKİ ÖRTÜSÜ:


Bölgenin iklimine yükselti ve karasallık hakimdir. Sert
karasal iklim yaşanır. Kışları uzun, soğuk ve kar
yağışlıdır. Don olayı çok görülür. Yazları sıcak, kurak
ve kısadır. En fazla yağış ilkbaharda görülür.
KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI: Erzurum-Kars Bölümünde ise yazın görülür.Günlük
Ülkemizin doğusunda yer alan bölge kabaca üçgene ve yıllık sıcaklık farkları fazladır. Yıllık yağış miktarı
benzer. Marmara ve Ege Bölgeleri hariç her bölge 500-600 mm dir. Buharlaşma az olduğu için bu
ile komşudur. Suriye hariç bütün doğu komşularımızla yeterlidir. Yıllık sıcaklık 5-6 derecedir ve en soğuk
sınırı vardır. bölgedir. Bölgeye kuzey rüzgarları (Poyraz) hakimdir.
Alanı 165.436 Km2’dir. Bu gerçek alanı ile ülkemizin Bölgenin doğal bitki örtüsü bozkır (Step)’tir. Dağ
%21’ini kaplar ve en büyük bölgemizdir. yamaçlarında bozulmuş orman ve dağların
Nüfusu 2000 sayımına göre 6.1 milyondur. Nüfus yükseklerinde dağ çayırlarına rastlanır.
yoğunluğu Km2’ye 37 kişidir. Bu Türkiye
TARIM VE HAYVANCILIK:
17
Yükselti ve engebeli yer şekilleri nedeniyle tarım  En büyük bölgemizdir. Ülkemizin % 21’ini
alanları azdır. Tarım en çok güneydeki çöküntü kaplar.
ovalarında yapılır. Bölgede en çok arpa ve buğday  Nüfus yönünden 6., yoğunluk yönünden 7.
yetiştirilir. Bitlis, Malatya, Elazığ’da Şekerpancarı; sıradadır.
Iğdır’da Pamuk; Malatya’da Kayısı (1.); yetiştirilir.  Orman bakımından % 7 ile 6. sıradadır.
Patates ve lahana diğer ürünlerdir. Sıcaklık çok  Ekili-Dikili arazi bakımından % 10 ile
düşük olduğu için sebze üretimine en az elverişli sonuncudur.
bölgemizdir.  En fazla enleme sahip bölgedir.
Kars ve Bitlis’te arıcılık yapılır. Türkiye bal üretiminin  Sanayisi en geri bölgedir.
% 20’si buradan sağlanır.  Ekonomisi ve ülke ekonomisine katkısı
Bölgede tarım alanları az otlak ve meralar fazla hayvancılık alanındadır.
olduğu için hayvancılık en önemli faaliyettir. Yüksek  Kayısı üretiminde Malatya 1. sıradadır.
yerlerde büyükbaş, çöküntü ovalarda küçükbaş  En zengin yer altı kaynakları Yukarı Fırat
hayvancılık yaygındır. Bölge halkının % 80’i tarım ve Bölümünde yer almaktadır.
hayvancılıkla uğraşır.  ‘2000-2200 metre ile en yüksek bölgedir.
 Göl yönünden zengindir hatta en büyük göle
sahiptir (Van Gölü)
YER ALTI ZENGİNLİKLERİ:  En çok göç veren 2. bölgedir.
Demir: Sivas-Divriği, Malatya-Hekimhan ve  Tarım ürünlerinin en geç olgunlaştığı
Hasançelebi (1.) ; Krom: Diyarbakır-Ergani, Elazığ- bölgedir.
Guleman-Alacakaya (1.); Bakır: Elazığ-Maden; Malatya-  En soğuk ve kışları en uzun bölgedir.
Pötürge (2.); Kalay: Elazığ ve çevresinde; Kurşun-  Hidroelektrik üretiminde 1. tüketiminde 7.
Çinko: Elazığ-Keban, Malatya-Darende; Oltu Taşı: sıradadır.
Erzurum-Oltu (1.); Linyit: K.Maraş-Afşin-Elbistan;  Günlük ve yıllık sıcaklık farkının en fazla
Erzurum-Aşkale; Barit: Muş, K.Maraş-Elbistan; Amyant olduğu bölgedir.
(Asbest): Erzincan-İliç; Kayatuzu: Kars-Kağızman,  Turizm gelirleri en az ve ulaşımı en kötü
Erzurum,Ağrı,Iğdır; bölgedir.

ENDÜSTRİSİ: İÇ ANADOLU BÖLGESİ


Fazla gelişmemiştir. Olanlarda tarıma dayanır. Bir çok
ilde et kombinaları vardır. Et üretimimizin % 25’i bu
bölgeden sağlanır.Malatya ve Bitlis’te sigara,
Elazığ’da gübre, Erzurum ve Malatya’da deri
sanayisi bulunmaktadır. Bir çok ilde şeker ve
çimento fabrikası da bulunmaktadır. Malatya ve
Erzincan’da dokuma ve iplik fabrikası vardır.
Keban’da simli kurşun işletmeleri, Divriği’nde Demir-
Çelik Fabrikası, Elazığ’da Ferro-Krom Fabrikası
vardır.
Kahramanmaraş’ta Afşin, Elbistan ve Sivas Kangal’da
termik santral bulunmaktadır.

NÜFUS VE YERLEŞME:
Nüfusu 2000 sayımına göre 6.1 milyondur. Nüfus
yoğunluğu Km2’ye 37 kişidir. Bu Türkiye
ortalamasının çok altındadır. (Türkiye ortalaması
Km2’ye 83 kişi) Yoğunluk bakımında en az bölgedir. KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI:
Yani nüfusu en seyrek bölgemizdir. Nüfus çöküntü Doğu Anadolu’dan sonra 2. büyük bölgemizdir.
ovalarında toplanmıştır. Toplu yerleşme Anadolu Yarımadasının ortasında yer alır. G.Doğu
görülür.Nüfusun % 48’i kırsal kesimde yaşar ve tarım Anadolu Bölgesi hariç her bölgeyle komşudur. Alanı
ve hayvancılıkla uğraşır. Nüfus artış hızı %o 14 ile 163.057 Km2 dir. Ülkemizin % 20’sini kaplar.
Karadeniz’den sonra en az bölgedir (Türkiye Nüfusu 2000 sayımına göre 11.6 milyondur. Nüfus
ortalaması %o 18.34). Sanayisi çok az olduğu için yoğunluğu Km2’ye 71 kişidir. Bu Türkiye
Karadeniz Bölgesinden sonra en çok göç veren ortalamasının altındadır. (Türkiye ortalaması Km2’ye
bölgemizdir. Malatya, Erzurum ve Elazığ en kalabalık 71 kişi)
illeridir.
BÖLÜMLERİ:
TÜRKİYE EKONOMİSİNE KATKISI: 1.Konya Bölümü
Bölgenin sanayisi ve tarımı geridir. Ekonomimize 2.Yukarı Sakarya Bölümü
katkısı daha çok hayvancılık alanındadır. Hayvan 3.Orta Kızılırmak Bölümü
ürünlerinin ekonomimize katkısı % 25’tir. 4.Yukarı Kızılırmak Bölümü

TARİHİ ÖNEMİ: YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ:


Erzurum Kongresi bu bölgede yapılmıştır. Dağları: Yer şekilleri sadedir. Engebeli arazi fazla
olmadığı için arazi ulaşıma uygundur. Ortalama
BÖLGENİN GENEL ÖZELLİKLERİ: Yükselti 800-1000 metredir. Bölgenin en yüksek yeri
18
doğu bölümüdür. Kıvrım dağları da bu bölümde yer Kırıkkale: Silah sanayi, Orta Anadolu Rafinerisi.
alır. Akdağlar, Hınzır Dağları, Tecer Dağları, Yıldız Sivas: Besin, Yem, Çimento, demir-çelik, et entegre,
Dağları bu kıvrım dağlarıdır. Bölgenin güneyinde demiryolları bakım ve onarım tesisleri vardır.
volkanik dağlar vardır.Bunlar Erciyes Dağı (3917 m en
yüksek yeri), Melendiz, Hasandağı, Karacadağ,
Karadağ’dır. NÜFUSU VE YERLEŞMESİ:
Platoları: Haymana, Cihanbeyli, Obruk, Bozok Nüfusu 2000 sayımına göre 11.6 milyondur. Nüfus
(Kızılırmak), Yazılıkaya, (Bayat), Uzunyayla platoları yoğunluğu Km2’ye 71 kişidir. Bu Türkiye
vardır. ortalamasının altındadır. (Türkiye ortalaması Km2’ye
Ovaları: Konya Ovası (Türkiye’nin en büyük ovası), 83 kişi). Nüfus artış hızı %o 16’dır (Türkiye
Ereğli, Aksaray, Sakarya, Eskişehir, Ankara, Kayseri ve ortalaması %o 18.34).
Develi Ovaları
Akarsuları: Kızılırmak, Sakarya, Porsuk Çayı, Delice Nüfusun % 69’u kentte yaşar (Türkiye ortalaması %
Irmağı. 65). Yukarı Sakarya Bölümü en yoğun nüfuslu
Gölleri: Bölgenin güneyinde kapalı havzalar vardır. alandır. Nüfus genellikle bölgenin çevresindeki dağ
Tuz Gölü (2.Büyük Gölümüz), Akşehir, Eber, Ilgın eteklerindeki ovalara yoğunlaşmıştır.
(Çavuşçu), Tuzla, Seyfe, Mogan, Sultan Sazlığı vardır. Ülkemizin başkenti ve 2.büyük kenti Ankara bölgede
Sakarya Nehri üzerinde Sarıyar ve Gökçekaya; yer almaktadır.
Kızılırmak Nehri üzerinde de Hirfanlı ve Kesikköprü
baraj gölleri vardır. TÜRKİYE EKONOMİSİNE KATKISI:
Ekonomisinde tarım hakim faaliyettir. Bölge
İKLİM VE BİTKİ ÖRTÜSÜ: yurdumuzun tahıl ambarıdır.
Bölge dağlarla çevrili olduğu için yazları sıcak ve Yurdumuzda Buğday (%35), Arpa (%45), Şekerpancarı
kurak, kışları soğuk ve kar yağışlıdır. Don olayları (%40), Baklagiller (%30), Meyvecilik (%20) oranında
çok görülür. En az yağış alan bölgedir. Ortalama yapılır.
yağış 400 mm’dir. Bunun en önemli sebebi bölgenin
dağlarla çevrili olmasıdır. Doğal bitki örtüsü bozkırdır. Bölgede Ankara, Eskişehir, Konya, Kayseri, Kırıkkale
Bölgede özellikle doğudaki dağlık alanlarda ve Sivas gibi sanayi kentleri vardır.
ormanlara da rastlanır. Orman bakımından % 9 ile 5.
sıradadır. Akarsu boylarında kavakçılıkta yapılır. Türkiye Endüstri üretiminin % 15’i bu bölgemizden
sağlanmaktadır. Bölgenin turizm gelirleri de fazladır.
TARIMI NE HAYVANCILIK:
Bölgenin ekonomisi tarıma dayanır. Ekili-dikili alanlar TARİHİ ÖNEMİ:
bakımından Marmara Bölgesinden sonra 2. sırada Sivas Kongresi Sivas kentinde yapılmıştır. Ankara’da
yer alır (% 27). Çalışan nüfusun büyük bölümü da ilk TBMM açılmıştır. Bu tarihten sonra Milli
tarımda çalışır. Fakat tarımın en önemli sorunu Mücadelenin merkezi olmuştur.
sulama ihtiyacıdır. Bölgede en çok üretilen ürün
buğdaydır. Diğer ürünler şekerpancarı ( şeker BÖLGENİN GENEL ÖZELLİKLERİ:
fabrikaları bölgede fazladır.), Üzüm, Mercimek, Yulaf,  En fazla nadasa bırakılan bölgedir.
Çavdar, Ayçiçeği, Haşhaş, çeşitli meyveler ve 
sebzelerdir.  En büyük kapalı havzamız buradadır (Tuz
Bölgede küçükbaş hayvancılık yaygın olarak yapılır. Gölü)
Ankara çevresinde tiftik keçisi, Sivas ve Konya  En tuzlu gölümüz %o ile Tuz Gölüdür.
çevresinde koyun çok yetiştirilir.  Lületaşının tek çıkarıldığı yer Eskişehir’dir.

YER ALTI ZENGİNLİKLERİ:  Karstik şekillere en çok rastlanan
Krom: Eskişehir-Mihalıççık, Kayseri ve Sivas. 2.bölgemizdir. (Sivas, Çankırı)
Kayatuzu: Kırşehir, Çankırı, Nevşehir, Yozgat. Linyit: 
Sivas-Kangal. (Burada bir de termik santralde  İklimden dolayı kerpiç en çok kullanılan yapı
bulunmaktadır.)Demir: Kayseri-Develi, Sivas-Kangal, malzemesidir.
Ankara-Haymana. Toryum: Eskişehir-Sivrihisar. Çinko:  Ulaşımı yeryüzü şekilleri sayesinde çok
Konya-Bozkır, Niğde-Bor (Türkiye’de 2. sırada). uygundur.
Lületaşı: Eskişehir (Türkiye’de ve Dünya’da 1.). 
Volfram: Kırıkkale-Keskin, Niğde (Türkiye’de 2. sırada).  En az yağış alan bölgemizdir
 Ortalama yükseltisi 1000 metredir. En yüksek
ENDÜSTRİSİ: yeri Erciyes Dağıdır.
Sanayi Yukarı Sakarya Bölümünde gelişmiştir. 
Eskişehir: Lokomotif, besin, motor, çimento, inşaat,  Küçükbaş hayvan sayısı en fazla olan
malzemeleri, şeker, et deri sanayisi vardır. bölgedir.
Ankara: Dokuma, besin, tarım araçları, çimento, alkollü  Nüfus bakımından 2. olmasına rağmen alanı
içki, mobilya, selüloz, kağıt, karton, deri ve et sanayisi büyük olduğu için yoğunluk azdır.
vardır. 
Konya: Tarım araçları, besin, motor, çimento, süt  Tek uçak fabrikamız Eskişehir’dedir.
ürünleri, inşaat malzemeleri, selüloz, kağıt ve şeker s. 
Kayseri: Halıcılık, meyve suyu, pamuklu dokuma,  Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanır.
pastırma ve sucuk sanayisi.  İklimi sert ve karasaldır.
19
 ve hızla gelişen demiryolu teknolojisinin ülkemizde
 Kentleşme oranı düşük, kırsal yerleşme getirilmeyişinden dolayı demiryolu ulaşımı ülkemizde
topludur. ikinci plana düşmüştür.

 Yaz kuraklığının erken başlaması sebze Demiryolları ülkemizde daha çok düz alanlarda bulunur.
üretimini olumsuz yönde etkiler.
 Denizyolları
 Bölgede endüstri bitkilerinden şekerpancarı,
tahıllardan buğday çok yetiştirilir. Deniz yoluyla yük ve yolcu taşıma daha ucuzdur.

 En uzun akarsuyumuz Kızılırmak nehrinin büyük Denizyolu ulaşımında yük taşımacılığının tercih
kısmı bölgededir. edilmesindeki nedenler;

—Gemilerin yük taşıma kapasitesinin fazla olması
—Limanlarda kullanılan vinçlerle yükleme ve boşaltma
9- TÜRKİYE'DE ULAŞTIRMA SİSTEMLERİ faaliyetlerinin daha kolay olması
Bir limanın gelişip büyümesinde ya da işlek olup
Ulaşımda etkili olan faktörler, demiryolu ve karayolunun olmamasında limanın art bölgesi(Hinterlandı)oldukça
1950'den günümüze kadar dönem dönem gelişimi, önemlidir.
(limanlar, boru hatları, bolu tüneli, marmaray projesi)
Başlıca önemli limanlarımız: İzmir, İstanbul, Mersin,
Türkiye’de Ulaşımı Etkileyen Faktörler Samsun, Trabzon

Havayolları
Doğal Faktörler Beşeri Faktörler Hava yoluyla uzak mesafelere kısa zamanda ulaşılması
•Yüzey şekilleri •İşgücü hava yolu taşımacılığının gelişmesini sağlamıştır.
•iklim •Teknik eleman
Türkiye’de Ulaştırma-Haberleşme sektörü, %27.2’lik pay
•Sermaye
ile kamu sektörü sabit sermaye yatırımları içinde en
•Ekonomik faaliyetler ağırlıklı sektördür. Ulaştırma sektörü, haberleşme ile
birlikte GSYİH'nin %16'sına yakın bir bölümünü
oluşturmaktadır.
***Bir ülkede ulaşımın gelişmesi daha çok o ülkenin
gelişmişlik düzeyine bağlıdır.
Ülkede yurtiçi yük taşımalarında, karayolu yaklaşık
%90’'lık bir payla ağırlığını korumaktadır. Bu oran
Gelişmiş ülkeler doğal koşulların olumsuz etkilerini
demiryolunda %3.5, denizyolunda %4.5 ve boru hattında
aşarak ülkenin birçok yerine her türlü ulaşımı
%2 civarındadır. Yurtiçi yolcu taşımalarının %95'i
götürmüştür. (Japonya, ADB vb.)
karayolu ile yapılmaktadır. Yurtdışı yolcu taşımaları
havayolu, yük taşımaları ise denizyolu ağırlıklı yapısını
sürdürmektedir.
Karayolları
Karayolları. Türkiye'de toplam karayolları uzunluğu
63.220 km’dir. Son yıllarda otoyol ağı hızlı bir şekilde
Ülkemizde hem yolcu hem de yük taşımacılığında en
genişlemektedir. 2002 yılı sonu itibariyle toplam otoyol
çok kullanılan ulaşım türüdür.
ağı 1.851 km'ye ulaşmıştır. 31.319 km’lik devlet yoluna
karşılık, il yolu uzunluğu 30.050 km’dir.
Ülkemizde ulaştırma faaliyetlerinin daha çok kara yolu ile
yapılması bazı sorunları ortaya çıkarmıştır. Bu sorunların
Türkiye’nin ana yol sisteminin bel kemiği olan 3.200 km.
uzunluğundaki TETEK güzergahı; Bulgaristan sınırından
Başlıcaları:
başlamakta, İstanbul, Ankara ve Gerede’den geçerek bir
—Yol güvenliğinin azalması
kolu Suriye sınırında son bulurken, diğer kolu da Irak
—Trafik kazalarının artması
sınırına kadar devam etmektedir. TETEK, Avrupa ve
—Yol bakım ve onarım giderlerinin artması
Orta Asya karayolları ağına bağlıdır. Orta Asya, Batı
—Karayollarının fiziki kapasitesinin yetersiz kalması
Asya ve Kuzey Afrika’ya uzanan en kısa transit
—Yolların kısa zamanda tahribe uğraması
güzergahıdır.
Karayollarımızın uzanışı dağların uzanışı paralellik
Son yıllarda uluslararası karayolu taşımacılığı faaliyetleri
gösterir.
sayesinde, Türk ekonomisine giderek artan oranlarda
döviz girdisi sağlanmıştır. Bu alt sek– törün ekonomiye
Karayolu ulaşımının en yoğun olduğu bölge Marmara
kazandır-dığ döviz miktarı, yıllık bazda 1.5-2 milyar ABD
Bölgesidir.
Doları arasında değişmektedir.
Demiryolları
Denizyolları. Yurtdışı yük taşımacılığında denizyolları
ağırlığını korumaktadır. 6.480 km. Anadolu, 786 km.
Ülkemizde demiryolu taşımacılığına gereken önemin
Trakya, ve 1.067 km. Adalar kıyısı olmak üzere 8.333
verilmeyişi, yeni demiryolu güzergâhlarının yapılmayışı
km. sahil şeridi bulunan Türkiye, ihracatının %72’sini,
20
ithalatın ise %95’ini deniz yolu ile yapmaktadır. buluşmaktadır.

Türkiye'de toplam karayolları uzunluğu 63.220 km'dir. TCDD’nin yolcu ve yük taşımacılığını önemli ölçüde
artıracağı tahmin edilen Ankara-Haydarpaşa Mevcut
2001 yılında toplam 113.4 milyon tonluk taşıma Demiryolu Hattı Rehabilitasyon Projesi'nin temeli 8
hacminin %31’i Türk bayraklı, %69’u yabancı bayraklı Haziran 2003 tarihinde atılmıştır. Söz konusu projenin
gemilerle taşınmıştır. Kent içi taşımacılığın ise, %3’lük tamamlanması halinde bu hat kesimindeki seyahat
bölümü denizyolu ile yapılmaktadır. süresi 3 saat 10 dakikaya inecektir.
Dünya genelinde 18. sırada bulunan Deniz Ticaret
Filosu’nda, 18 GRT’nin üzerinde 86 adedi kamuya, Ayrıca TCDD, demiryolu bağlantısı olan Haydarpaşa,
3.110 adedi ise, özel sektöre ait olmak üzere toplam İzmir, Mersin, İskenderun, Samsun, Bandırma ve
9.650.796 DWT’lik 3.196 gemi bulunmaktadır. Türk Derince limanlarının da işletmeciliğini yapmaktadır.
filosunun yaş ortalaması 18.33’dür. 91/440 Sayılı Avrupa Birliği Konseyi Direktifi
çerçevesinde yürütülen yeniden yapılanma çalışmaları,
özel sektör işletmecilik zihniyetini ve katılımını sağlama
Haydarpaşa-Trieste, Samsun-Novorossisk, Trabzon- hedefi doğrultusunda yürütülmektedir.
Sochi ve Zonguldak-Ukrayna hatları ağırlıklı olmak
üzere, toplam 20’nin üzerinde Ro-Ro hattında seferler
gerçekleştirilmektedir. Boru Hatları. Türkiye’de ilk boru hattı, 1966 yılında
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) tarafından
Havayolları. Uzun bir süre hava ulaşımı hizmetlerinde Batman-Dörtyol (İskenderun Körfezi) arasında döşenmiş
tekel konumunda olan Türk Hava Yolları Anonim ve işletmeye açılmıştır. Bu hatla Diyarbakır ve
Ortaklığı (THY), 1933 yılında bir devlet işletmesi olarak Batman’da çıkarılan petrol Dörtyol’a taşınmaktadır.
faaliyete geçmiş; 1955 yılında ise yerli ve yabancı
sermayeli bir Anonim Şirket haline dönüştürülmüştür. Irak ham petrolünün, İskenderun Körfezi'ne taşınması
1990'lı yılların başlarında, özel havayollarına da ulaşım amacıyla 1974 yılında kurulan BOTAŞ, 1987 yılında
hizmeti sunma hakkının verilmesinden sonra tekel olma doğal gazın ithali, pazarlanması, satışı ve boru hatlarıyla
konumunu kaybetmiştir. Özel havayolları, turizm iletimi görevlerini de üstlenmiş ve 2 Mayıs 2001 tarihli
sektörünün gelişimi ile paralellik göstermektedir. 4646 Sayılı Doğal Gaz Piyasası Düzenleme Kanunu’yla
Sektörün canlı olduğu dönemlerde, toplam uçak sayısı tekel yetkisi kaldırılmış, doğal gaz piyasası da üçüncü
50’nin üzerine çıkmakta ve dışhat yolcu şahıslara açılmıştır.
taşımacılığındaki payları ise %30’un üzerinde
seyretmektedir. Türkiye’nin en önemli ham petrol boru hattı olan Irak-
Türkiye Ham Petrol Boru Hattı, Kerkük ve diğer üretim
THY Filosu, dünyanın en genç filoları arasında yer sahalarından elde edilen petrolü, İskenderun
almaktadır. Sürdürdüğü modernleşme ve gelişim Körfezi’ndeki Ceyhan Deniz Terminali’ne
politikaları sonucunda, 2003 yılı Mayıs ayı itibariyle 65 ulaştırmaktadır. 1976 yılında işletmeye açılan hattın yıllık
uçaklık bir filo ile hizmet veren THY, iç hatlarda 26, dış taşıma kapasitesi 70.9 milyon ton/yıl’dır. 1.876 km.
hatlarda 75 olmak üzere dünyanın 101 noktasına uçuş uzunluğundaki boru hattı Türkiye topraklarında 641 km.
yapmakta ve 2002 yılı sonu itibariyle 10.984 personel ve 656 km. olan iki paralel hattan oluşmakta, toplam 579
istihdam etmektedir. THY’nin filo yapısı, çalışma anlayışı km’si de Irak’ta yer almaktadır. BM’nin Irak’a uyguladığı
ve işletmeciliği tamamen modern bir yapıya ambargo kararı doğrultusunda 1990 yılında işletmeye
kavuşmuştur. THY, 2002 yılında toplam 10.4 milyon kapatılan Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattı yine BM’nin
yolcu ve 119 bin ton kargo taşımacılığı yapmıştır. kararı doğrultusunda 1999 yılında 6 aylık dönemler
itibariyle, sınırlı petrol sevkıyatı için yeniden işletmeye
Türkiye’de 2003 yılı itibariyle, uluslararası standartlar alınmıştır. Ancak Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattı’nda
uyarınca uçuşların emniyet, sürat ve özenle yapılması pompaj, Irak’ın savaş nedeniyle petrol pazarlayamayışı
için 44.569 km’lik kontrollü bir uçuş yolu şebekesi tesis ve Ceyhan Terminali tank sahasında maksimum stok
edilmiştir. seviyesine ulaşılması nedenleriyle, 9 Nisan 2003
tarihinde Irak tarafından durdurulmuştur.
Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü
(DHMİ) tarafından işletilen havalimanı ve meydanları Türkiye’nin zengin petrol ve doğal gaz kaynaklarına
sayısı, 20’si uluslararası statüde olmak üzere toplam sahip Hazar Bölgesi ve Ortadoğu Ülkeleri ile bu
33’tür. kaynaklara ihtiyaç duyan Batılı Ülkeler arasındaki
kesişme noktasında olması nedeniyle, BOTAŞ çeşitli
Demiryolları. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları uluslararası projelerin gerçekleştirilmesine yönelik
İşletmesi (TCDD), 8.671 km’si ana hat, 2.269 km’si tali çalışmalarını sürdürmektedir.
hat olmak üzere toplam 10.940 km’lik demiryolu hattında
yolcu ve yük taşımacılığı yapmaktadır. Bu hatların Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı Projesi ile de,
%97’sinde tek hat işletmeciliği yapılmaktadır. Hatların Azerbaycan’da üretilen ham petrolün Gürcistan
%19’u elektrikli, %23’ü sinyalli, %5’i çift hatlı, %0.3’ü ise üzerinden, Ceyhan’daki deniz terminaline, buradan da
üç yollu hatlardır. 2002 yılı itibariyle demiryolları, tankerlerle dünya pazarlarına ulaştırılması
ulaştırma sektörü içerisinde yolcuda %2, yükte ise %4 amaçlanmaktadır. Bu boru hattının kapasitesi yılda 50
paya sahiptir. TCDD hatları Asya-Avrupa arasındaki en milyon ton, toplam uzunluğu 1.776 km’dir.
kısa uluslararası koridor üzerinde yer almaktadır. IV.
numaralı Pan-Avrupa taşıma koridoru TCDD hatları ile 16 milyar m3/yıl Türkmenistan doğal gazının Türkiye’ye
21
taşınması için 1999 yılında 30 yıl süreli “Doğal Gaz Alım —Ülkemizde demiryolu 2. sıradadır. Özellikle ağır
Satım Antlaşması” ile 6.6 milyar m3/yıl Azerbaycan yüklerin (Linyit, Taşkömürü, Demir cevheri gibi
doğal gazının Türkiye’ye sevkine ilişkin 2001 yılında 15 madenlerin, askeri araçların buğday, arpa, şekerpancarı
yıl süreli “Doğal Gaz Alım Satım Antlaşması” gibi tarım ürünlerinin)taşınmasında demiryolları tercih
imzalanmıştır. edilir.
—Ülkemizde demiryolları ile yolcu taşımacılığı,
Azerbaycan ve Türkmenistan doğal gazlarının Türkiye karayolundan sonra 2.sıradadır. Yük taşımacılığında ise
içinde taşınması amacıyla yapılması planlanan yaklaşık deniz ulaşımı daha fazla tercih edilir. Bu ulaşım şekli,
225 km. uzunluğundaki boru hattı Gürcistan sınırından diğer ulaşım yollarına göre birkaç kat daha ucuzdur.
başlayıp Erzurum/Horasan’a ulaşacaktır. Doğal gaz arz 7-Liman nedir?
kaynaklarının çeşitlendirilmesi politikası doğrultusunda, —Deniz kıyılarında yolcuların ve çeşitli yüklerin alınıp,
İran’dan, Türkiye’ye yılda 10 milyar m3 doğal gaz indirildiği tesislere liman adı verilir. Limanlar aynı
sevkiyatına ilişkin “Doğal Gaz Alım Satım Antlaşması” zamanda gemilerin sığındığı ve barındığı yerlerdir.
1996 yılında imzalanmıştır. Bu kapsamda yapım 8-Limanlar hangi özellikleri taşımalıdır?
çalışmaları tamamlanan yaklaşık 1.491 km. —Limanların fırtınalı havalarda rüzgârlara ve dalgalara
uzunluğundaki Doğu Anadolu Doğal Gaz Ana İletim karşı korunaklı olması gerekir.
Hattı 2001 yılı sonunda işletmeye alınmıştır. —Limanın havuz kesimi yani geminin demir attığı bölüm
belirli bir derinlikte olması, gemiler kıyıya rahatlıkla
"Mavi Akım Projesi" kapsamında, yılda 16 milyar m3 yanaşabilmelidir.
doğal gazın, Karadeniz’in 2.150 m. derinliğindeki 9-Bir limanın işlek olup olmaması neye bağlıdır?
tabanına döşenen yaklaşık 390 km. uzunluğunda —Art bölgesi (Hinterlandı) ile bağlantısının gelişme
birbirine paralel iki boru hattı ile Rusya derecesine bağlıdır.
Federasyonu’ndan Türkiye’ye sevkedilmesi, 1997 yılında 10-Doğal limanlara örnek veriniz.
25 yıllık bir doğal gaz alım-satım antlaşması ile imza —Sinop, İzmir, İzmit
altına alınmıştır. Proje’nin Türkiye bölümünü oluşturan 11-Limanın art bölgesi neleri kapsar?
yaklaşık 501 km. uzunluğundaki Samsun-Ankara Doğal —Tarım, sanayi ve ticaret merkezlerini düzenli kara ve
Gaz İletim Hattı tamamlanarak 20 Şubat 2003’te demiryoluyla limana bağlayan bölgeleri kapsar. Örneğin;
işletmeye alınmıştır. Mersin limanının art bölgesi Çukurova’dır.
12-Sinop limanı hakkında bilgi veriniz.
TÜRKİYE’DE ULAŞIM- KISA SORULU —Karadeniz kıyılarımızdaki tek doğal liman olan Sinop
1-Ulaşım bir ülkenin görünümünü nasıl etkiler? limanı, art bölgesinin dağlık ve iç kesimlerle ulaşım
—Bir ülkedeki ulaşım yollarının sıklığı, niteliği, uzunluğu, bağlantısının zayıf olması yüzünden gelişememiştir.
araç sayısı ve taşıma kapasitesi gibi özellikleri o ülkenin 13-İstanbul limanı hakkında bilgi veriniz.
gelişme derecesini ortaya koyan bir göstergedir. Ulaşım —Yük ve yolcu taşımacılığı bakımından Türkiye’nin en
faaliyetleri gelişmiş ülkelerde çok yoğun, gelişmemiş büyük limanıdır. İthalat limanıdır.
ülkelerde ise çok yetersizdir. 14-İzmir limanı hakkında bilgi veriniz.
2-Ülkemizde ulaşımı etkileyen doğal faktörlerin başında —Art bölgesinin genişliği ve modern tesisleriyle İzmir
ne gelir? limanı ülkemizin 2. ihraç limanıdır.
—a)yüzey şekilleri b)iklim NOT: Mersin limanı yükleme ve boşaltmada İstanbul’dan
3-Hangi bölgelerimiz kara ulaşımı için elverişli koşullara sonra gelir. Ortadoğu’ya yönelik transit taşımacılık
sahiptir? yaygındır.
—1-Marmara 2-Ege 3-İç Anadolu 4-GDA bölgesi —Trabzon limanı, İran’ın diğer ülkelerle ticaretini
4-Hangi bölümde zaman zaman meydana gelen heyelan sağlayan transit bir limandır.
olayları ulaşımı olumsuz etkilemektedir? —Samsun limanı ise Ortakaradeniz bölümünün en
—Doğu Karadeniz Bölümü önemli limanıdır. İç kesimlerle kara ve demiryolu
5-Ülkemizde yer şekilleri ulaşımı nasıl engeller? bağlantısı vardır.
—Türkiye yüksek ve engebeli bir ülkedir. 15-Başlıca yapay limanlarımızı yazınız?
Yurdumuzun ortalama yükseltisi batıdan doğuya doğru —Trabzon, Samsun, Karadeniz Ereğlisi, Zonguldak,
gidildikçe artar bunun yanı sıra ülkemiz kuzeyden ve İskenderun, Mersin, Antalya
güneyden kıyıya paralel uzanan dağ sıraları ile çevrilidir. 16-Ülkemizin ihraç ve ithal mallarının %80den fazlası
Yüzey şekillerinin engebeli olması ve sıra dağlarının hangi yolla taşınır?
bazı yerlerde kesintisiz uzaması kara ulaşımını —Denizyoluyla
kısıtlamıştır. 17-Ticari deniz taşımacılığında en fazla taşınan yükler
NOT: Turizm ve sanayi faaliyetlerinin yoğun olduğu nelerdir?
yerlerde ulaşım daha canlıdır. —Petrol, sıvı gaz, kuru yük ve konteynırdır.
6-Diğer ulaşım yollarına göre karayolunun daha çok 18-Ülkemizde teknik olanakları yolcu ve yük kapasitesi
tercih edilme sebebi nedir? fazla olan hava limanlarımızı yazınız.
—Karayoluyla ülkemizin her yerine ulaşılabilmesi. —1-İstanbul’da Atatürk ve Sabiha Gökçen
NOT: Ülkemizde karayolu trafiği Edirne-İstanbul Ankara; 2-Ankara’da Esenboğa
Bursa-İzmir: Mersin-Adana-Gaziantep ve Samsun-Rize 3-Adana’da Şakirpaşa
arasında yoğunluk kazanmıştır. 4-İzmir’de Çiğli ve Adnan Menderes
NOT: Demiryolları aracılığıyla yük ve yolcu taşıma, 19-Dış turizme yönelik öne çıkmış hava limanlarını
karayollarına göre çok daha ekonomik ve güvenlidir. yazınız.
Örneğin; Avusturya, İsveç gibi dağlık, ABD, Rusya —Antalya ve Dalaman(Muğla)
federasyonu gibi geniş yüzölçümlerine sahip ülkelerde 20-Charter(çartır)taşımacılığı nedir?
de en geniş ulaşım yolu demiryoludur. —Düzenli seferlere bağlı olmayıp yolcu isteğine bağlı
22
olarak dolmuş uçak sistemiyle yolcu taşıma.
21-Ulaşım açısından en çok olumsuzluk gösteren TİCARET
bölgeleri yazınız?
—Doğu Anadolu Bölgesi, Karadeniz ve Akdeniz
bölgesidir?

GEÇİTLER
1-Karadeniz bölgesi ile iç bölgeler arasında ulaşımı
İç Ticaret Dış Ticaret
sağlayan önemli geçitleri yazınız?
•Türkiye’de iç ticaretle ilgili alım-satım işlemleri •Ülkelerin ekonomilerinin güçlü olduğunun en
—Ilgaz, Ecevit, Kop, Zigana (Kalkanlı)
toptancı halleri,pazar,borsa,fuar,panayır ve önemli göstergesi,dış ticaret hacminin geniş
2-Akdeniz bölgesindeki önemli geçitleri yazınız? büyük mağaza gibi merkezlerde yapılır. olmasıdır.
—Çubuk, Belen, Sertavul, Gülek
3-Silifke’yi İç Anadolu bölgesine bağlayan geçidin ismi •Ülkemizde ç ticaret hacmimiz giderek İhracatımız(Dış Satım):
nedir? (Mersin’in Silifke ilçesi Göksu’nun denize aktığı artmaktadır.
•İmalat,tarım ve maden ürünleri satarız.
yerdir. Bu geçitten Konya’ya gidilebilir.) •İç ticaretin yoğun olarak yapıldığı şehirlerin
—Sertavul geçidi İthalatımız(Dış Alım):
başında;İstanbul,İzmir,Ankara gelmektedir.
4-Çukurova’dan Amik ovasına geçmek için •İmalat,tarım ve sanayi ürünleri alırız.
Amanoslar’ın (nur dağları) üzerinde hangi geçitten
Dış ticaret yaptığımız ülkeler: Almanya,
geçmeliyiz?
İngiltere, İtalya, Fransa, İspanya, ABD,
—Belen geçidi
Rusya, İsrail,Çin,Mısır vb.
5-Doğu Karadeniz bölümü ile Doğu Anadolu bölgesi
arasında ulaşımı sağlayan önemli geçitleri yazınız?
—Zigana ve kop geçidi
6-Batı Karadeniz bölümü ile İç Anadolu bölgesi arasında
ulaşımı sağlayan önemli geçitleri yazınız?
—Ilgaz ve Ecevit geçidi
7-Antalya’dan Burdur’a yani kıyıdan göller yöresine
geçmek için hangi geçidi kullanmalıyız?
—Çubuk geçidi
8-Çukurova’yı İç Anadolu’ya bağlayan geçidin ismini
yazınız? (Adana’dan Konya’ya gitmek için)
—Gülek geçidi
9-Genel olarak ulaşıma en elverişli olan bölgeleri
yazınız? Ekonomik faaliyetlere Ekonomik faaliyetlere
—Marmara, İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Ege göre Türkiye’nin dış göre Türkiye’nin dış
bölgesi satımı(DİE 2004) alımı(DİE 2004)
10-Ulaşımda zorluk yaşanan ve karayolu yapım
maliyetinin fazla olduğu bölgeleri yazınız? 4,2 1
11,3
—Doğu Anadolu Bölgesi, Karadeniz Bölgesi, Akdeniz 2,8
Bölgesi
11-Karadeniz bölgesindeki bölümleri ulaşımın en zor İmalat Sanayi
olduğu bölümden en kolay olduğu bölüme doğru Tarım
İmalat
sıralayınız? Sanayi
Tarım
—Doğu Karadeniz Bölümü (en zor ulaşım) Maden
—Batı Karadeniz Bölümü
—Orta Karadeniz Bölümü (Karadeniz bölgesinde
ulaşımın en kolay olduğu bölümdür. Çünkü dağların
85,9
ortalama yükseltisi fazla değildir.) 94,8

11- TÜRKİYE'DE TİCARET


Ticareti etkileyen faktörler, ticaret çeşitleri, (iç, TÜRKİYE’DE TİCARET
dış, transit) sanayi faaliyet bölgesi, orta ve büyük kentler, 11-İhraç ettiğimiz başlıca madenlerimizi yazınız.
tarım bölgeleri, hal, pazar, panayır, fuar bölgeleri, — Krom, bor mineralleri, tuz, manganez
turistik kentler
12-Türkiye’nin ihracatında Avrupa birliği ülkeleri arasında
ilk sırada Almanya gelmektedir. Daha sonra sırasıyla
hangi ülkeler gelmektedir?
— İngiltere, İtalya, Fransa
13-En çok ithalat yaptığımız ülkeleri sırasıyla yazınız.
1- Almanya 2- A.B.D 3- İtalya
4- Rusya 5- Fransa 6- İngiltere
7- Hollanda

23
14-En çok ihracat yaptığımız ülkeleri sırasıyla yazınız. 23-İthalat (dış alım) nedir?
1- Almanya 2- A.B.D 3- İtalya — Başka ülkelerden mal alma faaliyetine ithalat denir.
4- Rusya 5- Fransa 6- İngiltere 24-Bir ülkenin dış ticaretini etkileyen faktörleri yazınız.
7- Hollanda — Yerli üretimin miktarı ve kalitesi
15-İhracatımızdaki payı giderek azalsa da tarım - Ulaşım olanakları
ürünlerinin önemli yeri vardır. İhracatımızdaki yerine göre - Nüfus sayısı
tarım ürünlerini yazınız. - Uluslararası ödemeler
— Pamuk ve tütün gibi sanayi ürünleri - Gümrük vergileri
- İncir, üzüm, zeytin, turunçgiller, fındık - Aile planlamasının başarıyla uygulanması
- Buğday, arpa, baklagiller, turfanda sebze, meyve - Ucuz ve kaliteli mal üretilmesi
16-İhraç ürünlerimizin oranları nasıldır? (parasal olarak) 25-En büyük ticaret merkezimiz niçin İstanbul’dur?
—92 Sanayi ürünleri — Sanayi ve ulaşımın çok gelişmiş olması
- %7 Tarım ürünleri - Yoğun nüfuslu bir tüketim merkezi olması
- %1 Madenler - En önemli ithalat ve ihracat limanına sahip olması
17-Günümüzde ithal edilen ürünler içinde ilk sıralarda - Bankacılık ve borsa işlemlerinin çok gelişmiş olması
hangi ürünler yer alır? - Türkiye’nin her yerinden esnafların mal almak için
— İlk sırayı %60’lık pay ile sanayimiz için gerekli İstanbul’la irtibatta olması
hammaddeler oluşturur. (Ham petrol vs.) 26-Türkiye’nin 2. büyük ticaret merkezinin İzmir olmasının
- İkinci sırayı kimya sanayi ürünleri (İlaç, boya, madeni nedenini açıklayınız.
yakıtlar.) — Modern ve işlek bir limana sahip olması
18-Dış ticarette sürekli açık vermemizin nedenlerini - Ege bölgesi ve yakın çevresinin başta tarım ürünleri
açıklayınız. olmak üzere çeşitli ticari ürünlerinin İzmir’de işlenerek
— Nüfusumuz hızla artmakta, ürünlerimizin çoğu iç tüketime hazır hale getirilmesi ve dış ülkelere satılması.
piyasada tüketilmektedir. 27-İstanbul ve İzmir’den sonra diğer önemli ticaret
- Ülkemizde ihtiyaç duyulan bazı malların dışarıdan satın şehirlerimizi sırasıyla yazınız.
alınması — Ankara, Adana, Kayseri, Bursa, Konya, Gaziantep,
- Dünya ölçüsünde tanınmış kaliteli sanayi ürünleri Samsun, Trabzon
üretiminde sorunlar yaşamamız. 28-Yurdumuzun kırsal kesimlerinden şehirlere tarım
19-Ülkemiz hangi yıldan sonra dış ticaret açığı vermeye ürünleri ve sanayi hammaddeleri gönderilirken,
başlamıştır? şehirlerden kırsal kesimlere çeşitli sanayi ürünleri
— 1947 yılına kadar açık vermezken, 1947’den sonra gönderilir. Buna örnek veriniz.
aldıklarımıza yaptığımız ödemeler, sattıklarımızın — İç Anadolu’dan tahıl gönderilmesi
sağladığı gelirleri aşmıştır. - Akdeniz bölgesi kıyılarında turfanda sebze ve meyve
20-Dış ticaret açığının oluşum nedenini temelde gönderilmesi
açıklayınız. — Trakya’dan ayçiçeği gönderilm
— Ekonomisi tarıma dayalı olan ülkelerde ihracatı tarımsal
12- TÜRKİYE'NİN TURİZM
ürünler oluşturur. Bu özellikteki ülkelerin ihracat ve ithalat
hacmi sınırlıdır. Böyle ülkelerde ihracat, ithalatın altında TÜRKİYE’DE TURİZMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
gerçekleşir. Dış ödemeler dengesi sürekli açık verir.
21-Dış ticaret fazlası nasıl oluşur?
— İhracat başlı başında bir döviz kaynağıdır. Bir ülke dış
ülkelerden aldığı maldan fazlasını başka ülkelere
Doğal Faktörler Beşeri Faktörler
satıyorsa, fazla yabancı para (döviz) elde eder. Ekonomik •İklim •Tarihi eserler

yönden zenginleşir. Böylece kalkınma hızı artar. Böylece •Doğal plajlar •Kültürel değerler
dış ticaret fazlası oluşmuş olur. •Yer şekilleri •Ulaşım olanakları
22-İhracat (dış satım) nedir? •Su kaynakları •Kişisel tercihler
— Bir ülkenin başka ülkelere mal satma faaliyetlerine •Bitki ve hayvan türleri
ihracat denir.

24
— İnsanların ve toplumların kaynaşmasını sağlar.
a)Doğal Faktörler
— Döviz geliriyle dış ticaret açığını kapatır.
İklim — Tarım, inşaat v.b. sektörlerin gelişmesini sağlar.
Ülkemizdeki turizm faaliyetleri üzerinde en etkili doğal — İnsanları dinlendirir, iş verimini artırır.
faktördür.
4-Bir ülkede turizm faaliyetlerini etkileyen en önemli
Karadeniz kıyılarımız hariç yaz turizmi denize kıyısı olan faktörleri yazınız.
bölgelerde oldukça önemli bir yere sahiptir. — Turistik çekiciliği olan yerlerin tanıtımı (yayın, basın,
Bunun dışında özellikle Uludağ ve Palandöken’de de kış afiş, reklâm vb.)
turizmi için uygun şartlar vardır. — Ulaşım
— Konaklama
Doğal plajlar
Deniz kenarlarındaki doğal plajların çokluğu ve uzunluğu — Tamamlayıcı hizmetler (personel vb.)
da turizme olumlu bir etki yapmıştır. — Altyapı
5-Ülkemize en fazla turist gönderen ülkeleri yazınız.
Yer şekilleri
Ülkemiz çeşitli devirler boyunca farklı iç ve dış — Almanya
kuvvetlerin etkisi altında kaldığı için birçok yeryüzü şekli — Fransa
vardır. Bunların çoğu turistik değerler taşır.(Peribacaları,
travertenler, şelaleler, yaylalar vb.) — İngiltere
— Arap Ülkeleri
6-Dünya turizminde önde gelen ülkeleri yazınız.
Su kaynakları
Akarsularımız, göllerimiz ve kaplıcalarımız turizme — İspanya
cazibe olan yerlerimizdir. — Fransa
— A.B.D
Bitki ve hayvan çeşitliliği
Ülkemizin coğrafi konumu nedeniyle iklim çeşitliliğinin — İtalya
fazla olması beraberinde birçok bitki ve hayvan türünün — İngiltere
doğal olarak yetişmesine olanak sağlamıştır.
— Almanya
Bu varlıkların önemli bir bölümü milli park haline
getirilerek turizme açılmıştır. — İsviçre
7-Yat turizmi Ege ve Akdeniz’de gelişmiştir. En çok
geliştiği yerleri yazınız.
b)Beşeri Faktörler
— Antalya, Alanya, Kemer, Kaş, Fethiye
Tarihi eserler 8-Rafting sporuyla öne çıkan akarsularımızı yazınız.
Binlerce yıldır çeşitli uygarlıklara yurt edinmiş olan
Ülkemizde bulunan tarihi eserler yerli ve yabancı — Çoruh Nehri, Dalaman Çayı
turistleri ilgi odağı olmuştur. 9-Başta Antalya olmak üzere Manavgat, Side, Kemer,
Finike, Kaş ve Fethiye deniz turizminin en çok geliştiği
Kültürel değerler
Folklorümüz, geleneksel el sanatlarımız ve zengin yerlerdir. Akdeniz ve Ege kıyılarında deniz turizminin
mutfağımız turizmi etkilemektedir. gelişmesinin nedenlerini yazınız.
— Yaz mevsiminin buralarda erken başlaması ve uzun
Ulaşım olanakları
Türkiye’nin turizme cazibe olan turistik merkezlerimize sürmesi, denize girme süresinin uzun olması, deniz
kolaylıkla ulaşabilmeyi sağlamak için ulaşım suyunun Karadeniz’e göre enlemden dolayı daha sıcak
olanaklarının gelişmesi şarttır. olması.
10-Uzun kıyılara ve plajlara sahip olmasına rağmen,
Karadeniz kıyılarımızda yaz turizmi neden fazla
TÜRKİYE’DE TURİSTİK DEĞERLER
gelişmemiştir?
1-Sürekli yaşanılan yerlerden ayrılarak başka yerlere
— Denize girme süresinin kısa olması (Temmuz,
yapılan kısa süreli gezilere ve bu gezilerin oluşturduğu
Ağustos)
faaliyetlerin bütününe ne denir?
— Deniz suyu sıcaklığının düşük olması.
— Turizm
11-Karadeniz bölgesinde (özellikle Doğu Karadeniz) yaz
2-“Bacasız sanayi” kavramı hangi ekonomik faaliyet için
mevsiminin serin, yağışlı ve sisli geçmesi nedeniyle yaz
kullanılır?
turizmi yerine gelişen diğer turizm faaliyetlerini yazınız.
— Turizm
— Yayla ve Dağ turizmi, rafting
3-Turizmin olumlu katkılarını yazınız.
25
12-Yurdumuzun iç kesimlerinde turizmin gelişmesini tarafından farklı şekillerde aşınması sonucu ortaya
engelleyen iklimsel durum nedir? çıkmış olan, Nevşehir-Ürgüp-Göreme çevresinde yaygın
— Yaz döneminde aşırı ısınırken, kış döneminde aşırı olan şekillere ne ad verilir?
derecede soğumaları. — Peri bacaları
13-Yurdumuzda ulaşım açısından dağlar turizmi 25-Başlıca kış turizm merkezlerimizi yazınız.
olumsuz yönde nasıl etkiler? — Uludağ (Bursa)
— Kıyı ile iç kesimler arasında yer alan sıra dağlar — Kartalkaya (Bolu)
ulaşımı zorlaştırır. Bu yönüyle olumsuz etkiye sahiptirler. — Ilgaz (Kastamonu)
14-Nevşehir yanındaki Ürgüp-Göreme’de hangi turizm — Erciyes (Kayseri)
alanı bulunuyor? — Palandöken (Erzurum)
— Peri bacaları — Sarıkamış(Kars)
15-Dünyaca ünlü Pamukkale travertenleri hangi 26-Yayla turizminin en fazla geliştiği yerleri yazınız.
ilimizdedir? — Doğu Karadeniz Bölümü
— Denizli — Adana Bölümü
16- Ülkemizde iklim faktörü, yaz turizmi açısından 27-Kuş Cenneti Milli Parkı hangi ilimizdedir?
olumlu etkisini hangi kıyılarımızda gösterir? — Balıkesir
— Ege ve Akdeniz kıyılarında gösterir. Bu kıyılarda yaz 28-Göreme Milli Parkı hangi ilimizdedir?
mevsimi uzun ve güneşlidir. Yıllık ortalama güneşlenme — Nevşehir.
süresi uzundur. Deniz suyu sıcaklığı yüksektir. 29-Ülkemizdeki milli parkları ve bulundukları yeri yazınız.
17-Ülkemizde turizmden en fazla para kazanan bölgeyi — Yozgat Çamlığı (Yozgat)
ve ili yazınız. — Karatepe-Aslantaş (Adana)
— Marmara Bölgesi – İstanbul — Soğuksu (Ankara)
18-Turizmden en fazla gelir elde eden bölgeleri sırayla — Kuş Cenneti (Balıkesir)
yazınız. — Uludağ (Bursa)
— Marmara — Yedigöller (Bolu)
— Ege — Dilek Yarımadası (Aydın)
— Akdeniz — Spil Dağı (Manisa)
— İç Anadolu — Kızıl Dağ (Isparta)
19-Ülkemizdeki turizm faaliyetlerinin temelini hangi — Güllük Dağı-Termessos (Antalya)
turizm alanı oluşturur? — Kovada Gölü (Isparta)
— Yaz (deniz) turizmi — Munzur Vadisi (Tunceli)
20-Mersin-Silifke’de bulunan obrukların isimlerini — Olimpos(Bey Dağları) (Antalya)
yazınız. — Gelibolu Yarımadası (Çanakkale)
— Cennet, Cehennem obrukları — Köprülü Kanyon (Antalya)
21-En tanınmış karstik mağaralarımızı yazınız. — Ilgaz Dağı (Kastamonu)
— İnsuyu (Burdur), Damlataş (Alanya), Karain(Antalya), — Başkomutanlık Tarihi (Afyon-Kütahya)
Kadınini ve Öküzini (Isparta) — Göreme (Nevşehir)
22-Kireç taşlarının yeraltı suları tarafından çözünmesi — Altındere Vadisi (Trabzon)
sonucunda oluşan karstik şekillerin en yaygın olduğu — Boğazköy-Alacahöyük (Çorum)
bölgeyi yazınız. — Nemrut Dağı (Adıyaman)
— Akdeniz bölgesi — Beyşehir Gölü (Konya)
23-Bursa(Çekirge, Oylat, Armutlu), Ankara(Haymana), — Kaz Dağı (Balıkesir)
İzmir(Balçova, Dikili, Şifne), Denizli(Pamukkale), — Kaçkar Dağları (Rize)
Afyon(Sandıklı), Balıkesir(Gönen, Güre, Derman), — Hatila Vadisi (Artvin)
Diyarbakır(Çermik) kaplıcaları hangi turizm faaliyetini — Karagöl-Sahara (Artvin)
temsil eder? — Altınbeşik Mağarası (Antalya)
— Termal (sağlık) turizmi — Honaz Dağı (Denizli)
24-Volkan tüfleri ve bazalt tabakalarının selinti suları — Aladağlar (Niğde-Adana-Kayseri)

26
— Marmaris (Muğla) ülkeleri yazınız.
— Saklıkent (Muğla) — Fransa, ABD, İngiltere, Arap Ülkeleri ve Rusya’dır.
— Troya (Çanakkale) 41-Topkapı Sarayı, Dolmabahçe Sarayı, Beylerbeyi
28-Boğazköy, Alacahöyük(Çorum), Kültepe(Kayseri), Sarayı, Çiniliköşk ve Ayasofya hangi ilimizde bulunan
Aslantepe(Malatya) yerleşim alanları geçmişte turistik yapılardır?
Anadolu’da bulunan hangi uygarlığa aittir? — İstanbul
— Hitit uygarlığı 42-İshak Paşa Sarayı hangi ilimizde bulunmaktadır?
29-Friglere ait kalıntılar Kütahya, Afyon çevresinde — Ağrı
bulunduğuna göre günümüzde hangi coğrafi bölümde 43-Ülkemizden en çok turistin gittiği ülkeleri yazınız.
görülmektedir? — ABD, Almanya, Fransa, Suudi Arabistan, KKTC ve
— İç Batı Anadolu Bölümü Orta Asya ülkeleridir.
30-Side, Perge, Kaunos ve Aspendos antik kentleri 44-Turizm gelirlerine göre bölgeleri sıralayınız.
hangi ilimizde ve bölgededir? — Marmara %48
— Antalya-Akdeniz Bölgesi - Ege %25
31-Sart Harabeleri hangi ilimizdedir?(Sart, Lidyalıların - Akdeniz %13
geçmişteki başkentidir.) — İç Anadolu %10
— Manisa 45-Turizmi etkileyen faktörleri yazınız.
32-Assos Antik kenti hangi ilimizdedir? — İklim
— Çanakkale — Bitki örtüsü ve hayvan çeşitliliği
33- Van Gölü çevresinde kalıntılarına rastlanan — Ulaşım
medeniyetin adını yazınız. — Yer şekilleri
— Urartular — Tanıtım
34-Anadolu’da ilk yerleşim yeri olarak kabul edilen — Doğal ve tarihi zenginlikler
Yarımburgaz Mağarası hangi ilimizdedir? Not:Eksikler olabilir...
—İstanbul
35-Karain mağarası hangi ilimizdedir? Soru- ÖRENLERİMİZ (Harabeler) hakkında bilgi veriniz?
—Antalya —Ören eski yapı ya da şehir kalıntısı demektir.
36-Soyları tükenmekte olan Kelaynak kuşları nerede —Kültepe (kayseri),
bulunmaktadır? —Gözlükule (Tarsus)
—Birecik (Şanlıurfa) —Alişar (Yozgat-Sorgun)
37-Turizmi geliştirmek için neler yapmalıyız? —Alacahöyük (Çorum)
— Turizmi tüm yıla yayarak çeşitlendirmek —Troya (Çanakkale)
— Kitle turizmine uygun yatırımları teşvik etmek —Kargamış (Kilis)
— Uluslar arası alanda tanıtıma önem vermek —Aslantepe (Malatya)
— Doğal ve kültürel varlıklarımızı korumak —Karatepe (Adana-Kadirli)
— İç turizmi geliştirmek —Sart (Manisa-Salihli)
— Gelen turistlerin kalış süresi ve alışveriş olanaklarını —Smyrna (İzmir)
arttırmak. —Halikarnas (Muğla-Bodrum)
— Turizmde öncelikli yöreleri belirlemek —Efes, Milet, , Phokai (Foça)
— İnsanlar Turizm konusunda eğitilmeli —Knidos (Muğla)
— Ulaşım, konaklama ve altyapı hizmetleri iyileştirilmeli —Priene (Ege kıyısında)
38-Turizme niçin “Bacasız sanayi” denmektedir? —Hattuşaş (Çorum-Boğazköy)
— Turizm sektörü ülkeye bol döviz kazandırır. Birçok iş —Şapinuva (Çorum-Ortaköy)
kolunun gelişmesine ve yeni iş alanları oluşturarak çok —Perge- Antalya
sayıda insana iş imkânı sağlar. Soru-Höyüklerimiz (yapay tepe) hakkında bilgi veriniz?
39-Türkiye’ye en fazla hangi ülkeden turist gelmektedir? —Deprem, savaş, yangın v.b. nedenlerle yıkılan
— Almanya yerleşme alanlarında, tarih boyunca yıkıntıların üst üste
40-Almanya’dan sonra ülkemize en fazla turist gönderen birikmesi sonucunda yapay tepeler yani höyükler

27
oluşmuştur. hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve hizmet sunumunda
etkinliğin arttırılmasıihtiyacının önemini koruduğu
—Çatalhöyük (Konya-Çumra) vurgulanmaktadır. Stratejinin temel yapısal değişim
—Hacılar (Burdur) projeleri bölümünde, birey refahını daha hızlı
—Çayönü (Ergani-Maden arası) arttırabilmek için nüfus artış hızını yavaşlatmak ve
kalkınma hedefleriyle uyumlu bir nüfus yapısını
—Yumuktepe (Mersin) oluşturmak temel
—Ilıpınar (İznik ) amaç olarak yer almıştır.
—Can Hasan (Karaman)
Başlangıçtan 1950-60 yılları da dahil olmak üzere nüfus
politikalarında birdeğişiklik olmamıştır. 1950 yılında
iktidara yeni gelen hükümet nüfusun
13- TÜRKİYE'NİN NÜFUS POLİTİKALARI fazlalaşmasınıisteyen bir politik tutum izlemiş fakat artışı
Gelecekte nüfus tahmini, Türkiye yaşlanıyor, sağlayacak her hangi etkili politikauygulamasına
Türkiye'nin nüfus piramitleri geçmemiştir.1960’larda Türkiye’de nüfus politikası
alanında önemli sayılabilecek bazı gelişmelerolmuştur.
Türkiye’de Uygulanan Nüfus Politikaları 1963-67 yıllarında uygulamaya konulan I. Beş Yıllık
Kalkınma Planında yenibir nüfus politikası oluşmaya
Planlı dönem başlangıcından bu yana, kalkınma planları başlamıştır. Bu yeni politika, ekonomik kalkınmaya
ile nüfus politikasının yasallaştığı görülmektedir. olumsuz olarak etkilemesini önlemeye yönelik bir amaç
1960’larda D.P.T.’nin kurulması ile D.P.T. ve Sağlık taşımaktadır. Bunun içingebeliği önleyici araçların ithalini
Bakanlığı tarafından 1960 öncesi nüfus artışını teşvik ve satılmasını önleyen kanunların
eden pronatalist nüfus politikasının değiştirilmesi değiştirilmesi,isteyenlere bilgi verilmesini ve başlatılacak
üzerinde tartışmalar başlatılmıştır. programları uygulayacak kişilerin
1. Beş Yıllık Kalkınma Planında yeni bir nüfus eğitilmesidüşünülmüştür. Nüfus planlaması alanındaki
politikasından söz edilmektedir. Hızlınüfus artışının hizmetleri yürütmek için 1965 yılındaSağlık Bakanlığına
ekonomik gelişmeyi engellediği görüşünden hareketle, bağlı Nüfus Planlaması Genel Müdürlüğü kurulmuştur.
nüfusplanlamasına dayalı bir nüfus politikasının gereği NüfusPlanlaması Kanunu ile “kişilere istediği zaman,
sunulmuştur. Bu politika antikontraseptifyasaların istediği sayıda çocuk sahibi olmaözgürlüğü tanınmıştır.
değiştirilmesini, sağlık personelinin nüfus planlaması 1968’de uygulamasına geçilen II. Beş Yıllık Kalkınma
konusunda, isteyenlere gebeliği önleyici yöntemler Planındapolitika “aile planlaması” olarak
konusunda bilgi verilmesinikontraseptiflerin ücretsiz değişmiştir.1973’ten sonra uygulanan III. Beş Yıllık
dağıtımını içermektedir. Kalkınma Planında hızlı nüfus artışı uzundönemde
2. Beş Yıllık Kalkınma Planında ise, konuya yaklaşım çözümlenmesi gereken sorun olarak ele alınmakta,
açısı değişmekte, “nüfusplanlaması” deyiminin yerini ancak konuya ilişkin herhangi bir politika ve önleme
“aile planlaması” deyimi almaktadır. İkinci rastlanmamaktadır.
plandöneminde konuya bakış açısı değişirken aynı
zamanda hükümetlerin ilgisininazaldığı izlenmektedir. BÖLGESEL KALKINMA PLAN VE PROJELERİ
3. Beş Yıllık Kalkınma Planında ise aile planlamasının
sağlık hizmetlerindeayrılamayacağını dolayısıyla ana ve 1- GÜNEYDOĞU ANADOLU PROJESİ (GAP)
çocuk sağlığı ile aile planlaması
hizmetlerininbirleştirilmesi gereği ortaya konmuş ve ilgili Önceleri Fırat ve Dicle nehir havzasında sulama
kuruluşlar arası işbirliğine önemverilmesi ve hidroelektrik enerji üretimine yönelik 13 proje
kararlaştırılmıştır. paketinin toplamı olarak planlanan ve kapsamında 22
4. Beş Yıllık Kalkınma Planında sosyal, ekonomik ve baraj, 19 hidroelektrik santrali ve 1.7 milyon hektarda
Demografik faktörlerin karşılıklıetkilerini ve nüfus sulama şebekesi yapımını öngören GAP, bugün, su
politikasının, sosyal ve ekonomik politikaların bir türevi kaynakları geliştirme programının yanı sıra tarım,
olduğuvurgulanmıştır. Yüksek bebek ölüm hızının ve ulaştırma, sanayii, kentsel ve kırsal altyapı, eğitim,
yetersiz ana-çocuk sağlığıhizmetlerinin birer nüfus sağlık, konut, turizm ve diğer sektörlerdeki yatırımları da
sorunu olduğu belirtilmiştir. Ayrıca aile içine alan, sürdürülebilir insani kalkınmaya dayalı
planlamasının,ana-çocuk sağlığı hizmetleriyle birlikte ele entegre bir bölgesel kalkınma projesi olarak ele
alınması gereği üzerinde durulmuştur. alınmaktadır.
5. Beş Yıllık Kalkınma Planında ise belirgin bir aile
planlaması uygulaması dilegetirilmemiştir. Temel ilkenin GAP’ın temel hedefleri, Güneydoğu Anadolu
nüfus kalitesinin yükseltilmesi olduğu belirtilmiştir. Bölgesi halkının gelir düzeyi ve hayat standardını
6. Beş Yıllık Kalkınma Planında yüksek nüfus artışının yükselterek, bu bölge ile diğer bölgeler arsındaki
istenen ekonomik büyüme vesosyal gelişmeyi gelişmişlik farkını ortadan kaldırmak, kırsal alandaki
engellediği görüşünden hareketle, nüfus artış hızını verimliliği ve istihdam imkanlarını arttırarak, sosyal
azaltmayayönelik politika ve programların uygulanması istikrar, ekonomik büyüme gibi milli kalkınma hedeflerine
öngörülmüştür. katkıda bulunmaktır.
7. Beş Yıllık Kalkınma Planında ise hızlı nüfus artışının,
bireylerin refah açısındandaha fazla pay alabilmesini ve Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis,
ekonominin değişim sürecinin daha hızlı Mardin, Siirt, Şanlıurfa ve Şırnak illerini içine alan GAP
gelişmesiniengellediği, sürdürülebilir kalkınma çabalarını bölgesi, toplam ülke yüzölçümünün yaklaşık %10’una
güçleştirdiğini, konut, sağlık, eğitimve altyapıya olan tekabül eden 75.193 km2’lik bir alana sahiptir.
ihtiyacı arttırdığı belirtilmektedir. Ayrıca aile planlaması

28
1997 nüfus tespit sonuçlarına göre GAP
bölgesinin nüfusu yaklaşık 6.1 milyondur ve bu miktar GAP Master Planı’nın 1990-2005 dönemi sonu
Türkiye toplam nüfusunun %9.7’sini oluşturmaktadır. itibariyle belirlediği hedef ve büyüklüklere ulaşabilmek
1990-1997 yılları arasında GAP bölgesinin yıllık nüfus için yapılması öngörülen kamu yatırımlarının finansman
artış hızı yaklaşık binde 24 iken Türkiye genelinde binde ihtiyacı 2001 yılı fiyatlarıyla toplam 17 katrilyon 541
15 olarak saptanmıştır. Bölge nüfusunun yaklaşık %64’ü trilyon 589 milyar TL.’dir. GAP kapsamında 2000 sonuna
kentlerde, %36’sı ise kırsal alanda yaşamaktadır. kadar 8 katrilyon 090 trilyon 493 milyar TL.’lik harcama
Ortalama nüfus yoğunluğu ise yine 1997 yılı verilerine yapılmıştır.
göre bölgede 81 kişi/km2, ülke genelinde ise 82
kişi/km2’dir. 1985 yılında bölgede en çok nüfus Bölgede yapılacak uygulamaların çok kapsamlı
barındıran il Diyarbakır iken, 1997’ de Şanlıurfa olması ve bölgesel kalkınmanın hızlandırılmasını
olmuştur. 1997 yılında, bölge nüfusunun yaklaşık sağlamak amacıyla, 6 Kasım 1989 tarih ve 20334 sayılı
%60’ını Şanlıurfa, Diyarbakır ve Gaziantep illerinde Resmi Gazete’de yayınlanan 388 sayılı Kanun
yaşamakta olduğu saptanmıştır. Hükmünde Kararname ile GAP Bölge Kalkınma İdaresi
Teşkilatı kurulmuştur. Devlet Planlama Teşkilatı
Fırat Havzası’nda su ve toprak kaynaklarının bünyesinde sırasıyla “Az Gelişmiş Bölgeler Dairesi
geliştirilmesiyle ile ilgili ilk çalışmalara 1961 yılında Başkanlığı”, “Müsteşarlık Araştırma Grubu” ve “GAP
Diyarbakır’da kurulan Fırat Planlama Amirliği’nce Grup Başkanlığı”nın sorumluluğunda yürütülen
başlanmıştır. Diğer yandan, Dicle Havzası için de aynı Güneydoğu Anadolu Projesi, daha sonra “Genel
paralelde çalışmalar DSİ Diyarbakır Bölge Müşavirlik Hizmetleri” çerçevesinde Türk Mühendislik,
Müdürlüğü’nce sürdürülmüştür. Böylece aşağı Fırat Müşavirlik ve Müteahhitlik A.Ş. (TÜMAŞ) tarafından
Havzası ile Dicle Havzası’ndan ne şekilde ihale yoluyla yürütülmüştür.
faydalanılacağı açıklık kazanmış ve 1977 yılında bu iki
havza projesinin “Güneydoğu Anadolu Projesi” olarak Ancak, bölgede yapılacak uygulamaların çok
adlandırılması benimsenmiştir. kapsamlı olması nedeniyle bölgesel kalkınmanın
hızlandırılmasını sağlamak amacıyla, GAP Bölge
Bölgenin su kaynaklarının geliştirilmesi ile Kalkınma İdaresi Teşkilatı’nın kurulması Bakanlar
sulamaların sağlayacağı sosyo-ekonomik değişimin Kurulu’nca 6 Kasım 1989 tarih ve 20334 sayılı KHK ile
büyüklüğü, bu değişimi bir bölgesel kalkınma projesi kurulmuştur.
kapsamında ve entegre bir yaklaşımla yönlendirmek
gereğini ortaya çıkarmıştır. Güneydoğu Anadolu GAP Bölge Kalkınma İdaresi Teşkilatı, GAP
Projesi’nin entegre bölgesel planlama çerçevesinde ele Master Plan’ın bir sonucu olarak, GAP kapsamına giren
alınması, yürütülmekte olan faaliyetlerin yörelerin süratle kalkındırılması, yatırımların
koordinasyonunu sağlanması ve yönlendirilmesi görevi gerçekleştirilmesi için; plan, altyapı, ruhsat, konut,
1986 yılında Devlet Planlama Teşkilatı’na veriliştir. sanayii, maden, tarım, enerji, ulaştırma ve diğer
hizmetleri yapmak veya yaptırmak, yöre halkının eğitim
DPT Müsteşarlığı 1988 yılında GAP Master Plan düzeyini yükseltmek için gerekli tedbirleri almak veya
çalışmasını başlatmıştır. Bu çalışma kapsamında, proje aldırmak, kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu
için muhtemel yönetim sistemleri ve alternatifleri de ele sağlamak üzere kurulmuştur. Genel olarak
alınmıştır. GAP Master Planı’nın temel kalkınma değerlendirildiğinde, GAP yönetiminin merkeziyetçi bir
senaryosu, “Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni, tarıma anlayışla ele alındığını söylemek mümkündür. Bu
dayalı ihracat üssü haline” getirmektir. Bölge yaklaşımın yerine, kurumsallaşmanın teşvik edilerek
kalkınmasının çerçevesini çizen Plan, özellikle su ve yerel kuruluşlar ve baskı gruplarıyla eşgüdümlü şekilde
toprak kaynaklarının geliştirilmesine mali ve teknik çalışılıp halk katılımının üst düzeyde sağlandığı bir
kapasiteleri de dikkate alarak bir takvime bağlamış, bu yaklaşımın benimsenmesi görüşü de
değişimin ekonomik ve sosyal sektörlerde uyaracağı savunulmaktadır.[19]
gelişmeyi, yaratacağı istihdamı, bunun getireceği nüfus
büyüklüğü ile bu nüfusun kentler ve kır itibariyle, Sosyal boyutu ile değerlendirildiğinde;
muhtemel dağılımını saptamış, eğitim ve sağlık Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşayan topluluklar,
hizmetleriyle konut ve kentsel altyapı ihtiyaçlarını makro kentleşmenin, dolayısıyla kültürel değişimin ve
düzeyde belirlemiş ve yıllara göre finans ihtiyacını ortaya dönüşümün çok ciddi sıkıntılarını yaşamaktadır. Bölgeyi
koymuştur. GAP Master Planı, çeşitli devlet ülkenin diğer bölgelerinden ayıran önemli özellik, bölge
kuruluşlarının kalkınma çabalarının bütünleştirilmesi ve toplumsallığının örgütlenme ve yaşama biçiminin
eşgüdümlendirilmesini kolaylaştıran ve bölge farklılığıdır. Bölge toplumsal yapısı, çözülme sürecini
gelişmesinin alması gereken seyir ve alt ölçeklerde yaşamakta ve yer yer farklı dönüşme özellikleri
üretilecek plan, program ve projeler için de rehber niteliği göstermekle beraber, geleneksel toplumsallığın aşiret
taşımaktadır. Master Plan’ın ana hedefleri şunlar değer yargıları, kuralları, kurumları ve ilişkileri, modern
olmuştur: yaşama karşı direnmektedir.[20] Bu doğrultuda, bölge
kentlerinin en önemli sorunu, kentlileşememiş fakat
· 1.7 milyon hektar alanda sulama aşiretleşmiş kent yaşam biçiminin acilen karşılanması
gereken konut ve altyapı hizmetleridir. Bir nüfus
· 27 milyar kwh hidroelektrik üretiminin sağlanması yığılması biçiminde oluşan kentlere gelenlerin kent
yaşamına uyum sağlamaları uzun bir süreci
· Kişi başına gelirin %209 oranında artması gerektirecektir.[21]

· 3.8 milyon kişiye istihdam olanağı sağlanması


29
Bölgede, özellikle, kırsal kesimde can ve mal
güvenliğini sürekli tehdit altında bulunduran terör · Çocuk bakımı ve eğitimi konusunda
problemi, zorunlu göç hareketlerine neden olmaktadır. bilgilenmelerini sağlamak,
Bununla beraber, GAP illerindeki göç olgusunun,
şehirleşmeyi doğuran genel faktörlerden tümüyle ayrı · Gelir getirici alanlarda becerilerini geliştirmek,
tutulmaması gerekir. Şehirleşme ve buna bağlı olarak
köyden kente göç, diğer bölgelerde olduğu gibi GAP · Özgüven duygusunu geliştirmek ve,
Bölgesi’nde de, toplumsal değişim sürecine koşut olarak
ivme kazanmıştır. Modernleşme olgusu şehirle köy · Kamu hizmetlerine ulaşabilirliklerini arttırmaktır.
arasındaki eşitsizliği artırmış, şehirleri ekonomik ve
sosyal yönden cazibe merkezi haline getirmiştir. GAP bölgesi ile ilgili olarak ifade edilmesi
Tarımsal işgücü verimliliğinin sanayi sektörüne kıyasla gereken bir diğer olumsuzluk ise teşviklerin yetersizliği
çok düşük oluşu yanında, arazinin verasetle ve başarısızlığıdır. Bunlarla ilgili nedenler sıralanırken
parçalanması, tarım kesiminde çalışanların gelir genelde resmi kayıtlarda yer almayan bir başka olgu
düzeylerini büsbütün düşük hale getirmektedir. kamuoyunda gündeme gelmektedir. Güneydoğu
Tarımdaki makineleşme ise, köylerde işsiz nüfusun ve Anadolu bölgesi’nin, yarım kalan yatırımlar, geri
gizli işsizliğin artmasının bir başka nedenidir. Köy dönmeyen teşvik ve krediler ile batan işletmeler
hayatının böylesi itici özellikleri ve şehrin hayat açısından “yatırım çöplüğü”ne dönüştüğü, basın yayın
standartlarının yükseltilmesindeki vazgeçilmez önemi, araçlarında sıklıkla ifade edilmektedir. Buna göre devlet,
bölgedeki göçü arttıran diğer unsurlardır.[22] bölgede yatırım için verdiği teşvik ve kredilerin %80’ini
geri alamazken, kendi kuruluşlarının da batık duruma
Güneydoğu Anadolu Bölgesi oldukça yüksek geçmesiyle trilyonluk zarar içine düşmüştür.
oranda göç hareketlerine sahne olmaktadır. Bölge net
göç hızı 1980-1985 yılları arasında binde –22, 1985- 8. YEŞİLIRMAK HAVZA GELİŞİM PROJESİ
1990 yılları arasında ise binde –33 olmuştur. Bölge
içinde kırdan kente doğru hızlı bir göç gözlenmektedir. Yeşilırmak ve kollarının yer aldığı havzada akı
Bölge içi göç hareketi aynı zamanda kuzeydeki dağlık rejiminin düzensizliğinden kaynaklanan taşkınlar,
bölgelerden, güneydeki ovalara doğru oldukça hızlı erozyon, su ve çevre kirliliği sorunları önemli boyutlara
düzeydedir. Ayrıca, bölgede, Gaziantep ve Şanlıurfa ulaşmıştır.
illeri büyük oranda göç almaktadır. Yine terör nedeniyle
bu illere son on yılda Diyarbakır da katılmış Bu proje ile, ekolojik dengeyi bozmadan en
bulunmaktadır. uygun ve ekonomik arazi kullanım planlamasının
yapılabilmesi, doğal kaynakların güncel takibinin ve
Bölgede mevsimlik göç de oldukça yüksek yönetilmesinin sağlanması amaçlanmaktadır. Bu
düzeydedir. Ancak , 1995 yılından itibaren sulamaların kapsamda, erozyonun önlenmesi, su kirliliğinin kontrolü,
başlamasıyla birlikte, sulanan alanlarda mevsimlik göçte meraların ıslahı, orman alanlarının belirlenmesi ve
çok büyük düşüş meydana geldiği anlaşılmaktadır. izlenmesi, şehirleşme sanayileşmenin takibi ile planlı
gelişme konularında sorunların çözümünün sağlanacağı
7.1 Çok Amaçlı Toplum Merkezleri umulmaktadır.[26]
(ÇATOM)
Güneydoğu Anadolu Projesi benzeri bir proje
ÇATOM’un amacı, eğitim ve sosyal-kültürel olarak nitelenen[27] bu projenin coğrafi alanı; Amasya,
etkileşim yoluyla; kadının statüsünü yükseltme, cinsiyet Çorum, Samsun, Tokat ve Yozgat illerini kapsayan
dengeli kalkınma ve sürdürülebilir insani gelişmeye Yeşilırmak ve kollarının oluşturduğu havzadır. Bu alanda
katkıdır. ÇATOM’lar GAP Bölgesi’ndeki kentlerin daha yer alan illerin valilikleri projede işbirliği yapmak üzere,
çok kırdan göç etmiş yoksul hanelerin oluşturduğu 23 Eylül 1997 tarih ve 97/9991 sayılı Bakanlar Kurulu
gecekondu mahallelerinde ve kadınların marjinalleştiği Kararı ile Yeşilırmak Havzası İl Özel İdareleri Hizmet
merkezi nitelikli köy yerleşimlerinde kurulan topluma Birliği’ni kurmuşlardır.
dayalı merkezlerdir.
Orta ve uzun dönemli sürdürülebilir gelişmeyi
UNICEF’in desteği ile 1995 yılında başlatılan amaçlayan Yeşilırmak Havza Gelişim Projesi için ortak
ÇATOM uygulamaları genişleyerek sürdürülmüş ve 2000 bir veri tabanı oluşturulması amacıyla “Coğrafi Bilgi
yılı itibariyle Proje kalıcı bir yapıya kavuşmuştur. Sistemi Altyapısı Projesi” olarak adlandırılan bir çalışma,
ÇATOM’larda programların doğrudan hedef grupları 14- Devlet Planlama Teşkilatı ile Hizmet Birliği’nin uygun
50 yaş arasındaki kadın ve genç kızlardır. Ayrıca kadına görüşleri ile Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma
yönelik bakış ve hizmetlerin sunuluşunda katılımcı ve Kurumu (TÜBİTAK) Marmara Araştırma Merkezi (MAM)
entegre bir yaklaşımın benimsenmesi açısından kamu tarafından başlatılmıştır.
kuruluşları, sivil toplum kuruluşları ve bu alanda
yaşayanlar da dolaylı hedef gruplarını oluşturmaktadır. Halen, Marmara Araştırma Merkezi’nce
yürütülmekte olan bu çalışma kapsamında, uzaktan
Projenin kısa ve uzun vadeli hedefleri, özetle, algılama ve coğrafi bilgi sistemleri teknolojileri yardımı ile
Bölge’de kadınların; havza yükseklik modeli oluşturulacak, güncel arazi
kullanım haritaları, yerleşim yerleri, tarım, orman ve
· Okuma-yazma oranını yükseltmek, mera alanları, erozyon riski gibi bilgi katmanlarından
oluşacak bir veri tabanı geliştirilecek ve bu taban çözüm
· Sağlık bilincini ve bilgisini geliştirmek, amaçlı gelişme projeleri için temel oluşturacaktır.
30
olması da projeye getirilen eleştirilerin bir diğer boyutunu
Bu projenin yanı sıra, bölgenin önem arz eden teşkil etmektedir.[29]
sorunlarını çözmede temel stratejileri belirleyecek ve
tüm sektörel hedefleri kapsayacak olan “Bölgesel 10. DOĞU KARADENİZ BÖLGESEL GELİŞME
Gelişme Ana Planı” çalışmasının iş tanımı hazırlanmış PLANI (DOKAP)[30]
olup, gerekli finansman temini sağlandıktan sonra plan
çalışmalarına başlanacaktır. [28] Artvin, Bayburt, Giresun, Gümüşhane, Ordu,
Rize ve Trabzon illerini kapsayan Doğu Karadeniz
9. ZONGULDAK-BARTIN-KARABÜK BÖLGESEL Bölgesi, Türkiye’nin az gelişmiş bölgelerinden biridir.
GELİŞME PROJESİ Son yıllarda gözlenen olumlu uluslararası siyasal
gelişmeler bu bölgenin kalkınması için yeni fırsatlar
Bölgede, Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun yaratmıştır. Bu yeni olanaklar doğrultusunda Türk
küçültülmesi ve Karabük ile Ereğli Demir Çelik Hükümeti, Doğu Karadeniz Bölgesel Gelişme Planı’nı
İşletmeleri’nin özelleştirilmesi ile meydana gelecek (DOKAP) hazırlamak üzere Japon Hükümetinin teknik
ekonomik ve sosyal sonuçların analiz edilmesi gereği yardım olanaklarını kullanmak üzere başvurmuştur.
ortaya çıkmıştır. Bu nedenle, Devlet Planlama Japon Hükümeti bu konuda yetkili olan Japonya
Teşkilatı’nca Güneydoğu Anadolu Projesi çalışmasından Uluslararası İşbirliği Ajansı’nı (JICA) görevlendirmiştir.
sonra, çok sektörlü, kamu kesimi-özel kesim işbirliğine Yapılacak çalışmanın içeriği iki hükümet yetkilileri
dayalı olarak Bölgesel Gelişme Projesi anlayışı arasında yapılan görüşmelerde belirlenmiş ve 17 Aralık
içerisinde “Zonguldak-Bartın-Karabük Bölgesel Gelişme 1998 tarihinde bu konuda bir antlaşma imzalanmıştır.
Projesi” uluslararası ihale ile gerçekleştirilmiştir. İhale
sonucunda, projenin yapımını Fransız BRL ve Türk 10.1 DOKAP Ana Planın Amaçları ve
TÜMAŞ konsorsiyumu üstlenmiştir. Stratejisi

Proje çalışmasının başlıca amaçları; 10.1.1 Amaçlar

1. Bölgede yer alan sanayi ve madencilik Projenin bölgesel kalkınma amaçları sosyal,
kuruluşlarından Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun ekonomik ve çevre konularında gözlenen olumsuzlukları
küçültülmesi ve Karabük Demir Çelik işletmesinin giderecek şekilde ifade edilmiştir. Bunlar:
özelleştirilmesi sonucunda ortaya çıkacak ekonomik
ve sosyal sonuçları analiz etmek, 1. Bölgenin ekonomik yapısını güçlendirerek
ortalama gelir düzeyini yükseltmek ve bölge içi gelir
2. Özel sektörün yeni yatırım alanlarında faaliyet dağılımını iyileştirmek;
göstermesinin sağlanması amacıyla yeni yatırım
alternatiflerini belirlemek, 2. Bölgenin sosyal gelişmesini ve dayanışmayı
sağlayarak bölge içi entegrasyonu gerçekleştirmek;
3. Orta ve uzun dönemde uygulanabilir Bölgesel
Gelişme Planı hazırlamak, 3. Bölgenin doğal kaynaklarını ve çevre kapasitesini
koruyarak uzun dönemli sürdürülebilir kalkınmayı
4. Bölgede yapılabilecek yatırımların tanımlanmasını sağlamaktır.
sağlamaktır.
Stratejinin dört temel bileşeni; ana ulaşım
Zonguldak-Bartın-Karabük Bölgesel Gelişme yapısının geliştirilmesi, çok amaçlı su kaynaklarının
Projesinin tamamlanmasıyla birlikte 113.000 kişiye iş geliştirilmesi, toprak mülkiyeti ve kullanımının
imkanı oluşması ve bölgedeki kırsal alanlardan göçün iyileştirilmesi ve mahalli idarelerin güçlendirilmesidir. Bu
azalması beklenmektedir. Buna paralel olarak refah, öğelerin oluşturduğu çerçevenin istenilen başarıya
gelir ve işgücü niteliğinde de artış sağlanması ulaşmasının bölgenin insan kaynaklarının
amaçlanmaktadır. geliştirilmesine bağlı olduğu düşünülmektedir.

İmalat sanayiinde ve hizmetler sektöründe Kalkınma çerçevesi, 20 yıllık plan dönemi boyunca
beklenen önemli istihdam artışları ve tarım ile ormancılık beklenen sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyini ve içerdiği
sektörlerindeki üretimde sağlıklı bir yapının sağlanması önerilerin birbiri ile tutarlı şekilde ifadesini içerir.
da projeden beklenen diğer sonuçlar olarak belirtilebilir. Çerçevenin temel öğeleri nüfus, istihdam, bölgesel gelir
düzeyi ve bileşimi ile kişi başına gelir düzeyidir. Bölgenin
Proje ile ilgili kayda değer en önemli eleştiri, 2020 yılı hedef nüfusu 3.447.000 kişi olarak
özellikle bazı şehir plancıları tarafından ifade edilen, belirlenmiştir.
Filyos Vadisi’ne nüfus yüklemesi yapan uygulamadır. Bu
eleştiri ile ilgili dayanakların başında, vadinin 1. Sınıf Halen Türkiye ortalamasının %66’sı kadar olan
tarım topraklarına sahip olması gelmektedir. Planla bölge ortalama gelirinin planlama dönemi sonunda
konut alanlarına açılan Devrek ve civarının heyelan %83’e ulaşması beklenmektedir.
bölgesi olması da bir tercih hatası olarak ifade
edilmektedir. Ayrıca, Filyos Çayı’nın ülkemizin debisi en Planlama dönemi sonunda, şu anda %21 olan
yüksek nehri olup her iki-üç yılda bir taşkınla çevresini tarım sektörünün bölgesel hasılaya katkısının %8.1
olumsuz yönde etkilemesi ve Filyos Vadisi zemininin çok civarına indirilmesi hedeflenmektedir. Sanayi sektörünün
geçirgen, yumuşak ve II. Derecede deprem bölgesi katkısının %24.3, hizmetlerin ise %67.6 olması
beklenmektedir.
31
· Sektörel gelişmeleri hızlandırmak üzere çeşitli
Bölgede kamu kesimi ve özel sektörün alanlarda sektörel analizler yapmak ve öncelikleri
gerçekleştirebileceği toplam yatırım hacmi, bölgesel belirlemek,
gayri safi hasıladan hareket edilerek hesaplanmıştır. · Bölgede kırsal ve kentsel gelişmeyi sağlamaya
Önümüzdeki 20 yıllık dönemde gerçekleşecek toplam yönelik önemli kamu yatırımlarını belirlemek ve
yatırımın 46.3 milyar $ civarında olması ve 17.8 milyar özel kesim yatırımlarını özendirici politika ve
$’lık bölümünün kamu eliyle gerçekleşmesi uygulamaları ortaya koyarak; bölgesel gelişmeyi
beklenmektedir. kamu, yerel yönetimler, özel kuruluşlar ve sivil
toplum örgütleri ile işbirliği içinde geliştirmek,
11. DOĞU ANADOLU PROJESİ (DAP) · Bölgedeki girişimciliği teşvik etmeye, bölgesel iç
dinamikleri harekete geçirmeye ve bölge dışındaki
Doğu Anadolu Bölgesi halen göreli olarak girişimcileri (yabancı sermaye dahil) çekmeye
ülkemizin en az gelişmiş bölgesidir. Yüzölçümü 158.972 yönelik yatırım alanlarının belirlenmesi, yatırım
km² olup Türkiye coğrafyasının %21‘ini kapsamaktadır. projelerinin hazırlanması, nitelikli işgücü temini,
Coğrafi bölgeler arasında da yüzölçümü en büyük olan teknoloji, finansman vb. konularda somut öneriler
bölgedir. 1997 rakamlarına göre 5.8 milyon nüfusla geliştirmek, bunların eşgüdümünü sağlayacak
bölgeler arası sıralamada yedinci sırada bulunmaktadır. kurumsal düzenlemeler önermek ve bu
1983-1997 döneminde Türkiye GSYİH’nin yıllık ortalama çalışmaları “katılımcılık ilkesi” çerçevesinde
gelişme hızı %4.9 iken, Doğu Anadolu Bölgesi %2.3’lük gerçekleştirmek,
büyüme hızı ile bölgeler arasında son sırada yer · Güneydoğu Anadolu Bölgesi ile Doğu Anadolu
almıştır. (En yüksek gelişme hızına sahip bölge %7.2 ile Bölgesi arasında sosyo-ekonomik ilişkileri
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’dir) belirlemek ve
· Bölgedeki insan kaynaklarının geliştirilmesi
Devlet Planlama Teşkilatı, Doğu Anadolu konusunda sektörel yeni projeler önerme,
Bölgesi’nin diğer bölgelere göre daha az gelişmiş ve biçiminde sıralanabilir.
daha düşük gelişme hızına sahip olduğu gerçeğini
dikkate alarak bu bölgenin geliştirilebilmesi için Doğu Ana Plan çalışmasının kapsam ve aşamalarını da şu
Anadolu Projesi Ana Planı çalışmalarını başlatmıştır. [31] şekilde özetlemek mümkündür:
· Mevcut durumun sektörel bazda incelenmesi,
Kısaca DAP olarak adlandırılan proje, Doğu
Anadolu Bölgesi’nde yer alan 14 il (Ağrı, Ardahan, · Bölgesel kaynak potansiyelinin
Bingöl, Bitlis, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Hakkari, Iğdır, değerlendirilmesi,
Kars, Malatya, Muş, Tunceli, Van) ile bölgeyle · Bölgenin Türkiye içindeki konumunun diğer ile
homojenlik gösteren Gümüşhane ve Bayburt illerini karşılaştırmalı olarak belirlenmesi,
kapsamaktadır.[32] · Bölgesel gelişme stratejisi ve senaryoların
oluşturulması ve senaryoların oluşturulması,
Doğu Anadolu Bölgesi Ana Planı, Devlet · Orta ve uzun dönem bölgesel gelişme planının
Planlama Teşkilatının sorumluluğunda ve Bölgesel hazırlanması ve
Gelişme ve Yapısal Uyum Genel Müdürlüğü’nün · Doğu Anadolu Bölgesi’nin diğer bölgeler ve
denetim ve koordinasyonunda, Doğu Anadolu komşu ülkeler ile etkileşiminin incelenmesidir
Bölgesi’nde yer alan Atatürk, Fırat, İnönü, Yüzüncü Yıl
ve Kafkas Üniversitelerinin oluşturduğu “Ortak Girişim” Doğu Anadolu Projesi dört temel aşamadan
tarafından hazırlanmıştır. Çalışmaya geniş bir katılımı meydana gelmiştir:
sağlamak için DAP Ana Planını tanıtıcı bölge toplantıları
yapılmıştır. Tanıtım toplantılarına, il valileri, 1. Mevcut durumun tespiti ve analizi aşaması
kaymakamlar. bölge müdürleri, il müdürleri, ticaret ve
sanayi odaları temsilcileri, borsa temsilcileri, özel sektör 2. Strateji ve yeniden yapılanma senaryoları aşaması
temsilcileri ve sivil toplum örgüt temsilcileri katılmışlardır.
Proje Genel Koordinatörlüğü, DAP Yürütme Kurulunu 3. Doğu Anadolu Projesi Ana Planı aşaması
meydana getiren beş Üniversite Rektörlerinin oybirliği ile
Fırat Üniversitesi Rektörüne verilmiştir. Genel 4. Fizibilite ve ön fizibilite etütleri aşaması.
Koordinatörün sorumluluğu, Ortak Girişim adına Projenin
yürütülmesi dolayısıyla Devlet Planlama Teşkilatı’na Bu dört aşama için hazırlanması gereken
karşıdır. 27 Ağustos 1998 tarihinde bölgedeki mevcut raporlar da sırasıyla şunlardır:
beş üniversite ile Devlet Planlama Teşkilatı arasında
imzalanan protokolle başlayan proje çalışmaları 1. Mevcut durum ön raporu
tamamlanmıştır.[33]
2. Mevcut durum ve analizi raporu
Plan çalışmalarında dikkate alınan temel amaç
ve hedefler şu şekilde özetlenebilir: 3. Strateji ve yeniden yapılanma senaryoları raporu.

· Bölgenin diğer bölgelere göre geride olan sosyo- 4. Yönetici özeti raporu
ekonomik gelişmesini hızlandıracak politika ve
uygulamaları ortaya koymak, 5. Doğu Anadolu Projesi Ana Planı Raporu

6. Fizibilite ve ön fizibilite etütleri raporu.


32
tutarak Uzak Doğuya hakim olma gayretleri sonucunda
Fransız ve İngilizler kendi istek ve amaçları
doğrultusunda Osmanlı,imparatorluğundan miras kalan
orta doğudaki topraklarımıza tabiri uygun ise zoraki
14- GEÇMİŞTEN GELECEĞE TÜRKİYE'NİN olarak elimizden almışlardır.Bunun en açık örneğini
JEOPOLİTİĞİ Musul petrolleri ve İngilizlerle çizilen Türkiye-Irak
jEOPOLİTİKTE ETKİLİ OLAN UNSURLAR, sınırının belirlenmesini göstermektedir.
(DEĞİŞEN, DEĞİŞMEYEN UNSURLAR) Türkiye'nin Şu gerçeği açıkça ifade etmek gerekir ki batı dünyası ne
jeopolitik geçmişi, İstanbul ve Çanakkale boğazları, (Çok güçlü ne de zayıf bir Türkiye istemektedir.Bu amaç
ayrıntılı anlatılacak), Türkiye çevresinde bölgesel uygun olarak bazı batı ülkeler ve komşularımız terörist
sorunlar (kafkaslar, balkanlar, Batı trakya, Kosova, eylemler için adeta yataklık yapmışlar ve hatta gizli
Bulgaristan, Makedonya, Bosna- Hersek, Ortadoğu Ege yollarla destek bile sağlamışlardır.Hiç bir batı ülkesinin
Adaları, Su sorunları, her biri ayrı başlık anlatında) kendi ülkesi siyasi ve demokratik düşüncesi aleyhinde
çalışan bir örgüt barındırmazken Türkiye'nin
DÜNYADA TÜRKİYE parçalanması ve bölünmesi için faaliyet gösteren çeşitli
örgütleri beslemekte ve onlara gizli yollardan her türlü
Türkiye'nin konumu:Bir ülkenin coğrafi konumu deyince desteği sağlamaktadır.
yeryüzünün neresinde bulunduğu,kıtalara,öteki Batı dünyası bu amacına uygun olarak ülkemiz için çoğu
ülkelere,denizlere,ticaret yollarına göre uluslar arası safhalarda çifte standart
anlaşılır.Konumun çok önemli sonuçları vardır.Ülkelerin uygulamıştır.Bunun en tipik örneklerinden biri Kıbrıs’ta
bir çok özellikleri buna bağlıdır. Türk halkı katledilirken batının seyirci kalması
Türkiye'nin Siyasi Jeopolitik Durumu Ve Önemi anlaşmalardan doğan hakkımızı kullanmakla da
Türkiye'nin alan veya coğrafi konum açısından Asya ile Türkiye'nin bir "istatilacı ülke"olarak dünyaya tanıtılması
Avrupa arasında bir köprü durumunda ve batı kültürü başta Amerika B.D.olmaksızın silah ve diğer
arasında bir geçiş kuşağında yer almaktadır.Coğrafi ambargonun uygulamasıdır.Avrupa topluluğunu
konum açısından kuzeydeki ülkelerin deniz yoluyla Yunanistan politik nedenlerle alınırken Türkiye'nin bu
Akdeniz ,Hint,Okyanusu ,Atlas Okyanusu ile temas topluluğa girmesini zorlaştırıcı,engelleyici işlemlerinin
kurarak dünyaya açılması,boğazlar vasıtasıyla Türkiye sürdürülmesi de batının Türkiye üzerindeki sevimsiz
üzerinden geçmektedir Aynı şekilde Avrupa'nın Orta emellerini açıkça ortaya çıkarmaktadır.İnsan haklarına
Doğu'ya kara yolu bağlantısı yine Türkiye'nin işgal ettiği çok düşkünlüğüyle tanınan Avrupa Parlamentosu sürekli
Anadolu ve Trakya üzerinden sağlanmaktadır.Bunun olarak Türkiye aleyhine çifte standart uygulaması adet
yanında Türkiye'nin bulunduğu kütle Orta Doğu ülkeleri haline getirmiş gibi görünmektedir.
için önemli bir hayat damarı halindedir. Kısa olarak açıklanan bu durumlar her şeyden önce
Başta Fırat ve Dicle'nin suları ile hayat bulan Suriye ve Türkiye'nin bulunduğu coğrafi konumdan ileri
Irak Anadolu yarımadasına sıkı şekilde bağlıdır. gelmektedir.Türkiye'nin uyguladığı siyasi politikalara
Sadece bu noktalar ele alındığında Türkiye gerek batı gelince Cumhuriyetimizin kuruluşuyla birlikte Atatürk
gerekse orta doğu dünyası için bir bakıma hayati "Yurtta Sulh Cihanda Sulh"politikasını benimsemiş ve bu
çıkarlarının sağlandığı bu alemde birbirine politika Türkiye'nin ana hedefi olmuştur.2.Dünya
bağlayan,pekiştiren bir doğal köprü durumundadır. S.'ından sonra Türkiye haklı olarak batılı entegrasyonda
Stratejik açıdan ele alındığında dünya petrolünün yer almayı hedeflemiştir.
%60'ını oluşturan Orta Doğu ülkelerinde istikrarın Bunu için Nato, dağıtılan Cento'ya girmesi,Avrupa
sağlanması ve bir bakıma batının petrol çıkarlarının konseyi,Avrupa ekonomi topluluğuna tam üye olmak
devam etmesi açısından da Türkiye'nin üzerine önemli istemesi ,batıyla birleşme gayretinin doğal
görevler düşmektedir.Nitekim bu stratejik önem körfez sonucudur.Bunun yanında merkeziyete dayalı devletçilik
krizi ve savaşın müddetince kendini kuvvetli olarak ve bu anlayışı ile sürdürülen ekonomik ve siyasi
hissettirmiştir.Örnek olarak Birleşmiş Milletlerin aldığı sistemlerin iflas ettiği günümüzde ülkemizin de tam
ambargo kararının Irak'a uygulanmasında Türkiye kuralları ile işlemese bile liberal,serbest piyasa
anahtar durumunda olmuştur.Türkiye buna uymadığı ekonomisi veya gümrük duvarlarının arkasına
takdirde ambargonun uygulanması mümkün saklanmadan rekabete dayalı bir sanayinin gelişmesini
olmayabilirdi ve körfez savaşında müttefik kuvvetlerin gerçekleştiren ekonomik sistemin temellerinin atılmış
sağladığı başarı yine Türkiye'nin müttefiklerin yerine olmasında batılı sistemde birleşme çabaları
uyguladığı politika sayesinde olabilmiştir.Yine bu doğrultusunda yapılmış önemli bir adımdır.Bu sistemin
stratejik- jeopolitik önem dünya hakimiyeti için caba tam anlamıyla gerçekleşmesi için içte gerekli
sarfeden komşumuzun Türkiye üzerindeki emellerini düzenlemelerin yapılması yanında Türkiye'nin batı
açıkça ortaya koymaktadır ve buna karşı Avrupa ve blokları ile kendi çıkarları doğrultusunda ödün vermeden
ABD'nin Türkiye'ye tabiri uygun ise yardımda bütünleşmesinin çok büyük yararları bulunmaktadır.
bulunmasının önemi kendiliğinden ortaya Çünkü en fazla sermaye ve teknolojik transferden
çıkmaktadır.Türkiye'nin sahip olduğu stratejik-jeopolitik yararlandığımız ihracat ve ithalat yaptığımız ülkelerin
avantajı dikkate alan Batı Avrupa ülkeleri sürekli olarak başında ABD dahil batı bloğu gelmektedir.Özellikle
Türkiye üzerinde zaman zaman baskı kurmuşlar bazen bir çok ödünlerle aldığımız batı sermayesinde de
1.Dünya Savaşından sonra Osmanlı imparatorluğunu akıllıca kullanmamız gerekmektedir.Bununla birlikte
parçalamaya ve paylaşmaya geçmişlerdir. Türkiye'nin konumu ve kültürel durumu gereğince batının
Batılı ülkeler aslında Türkiye'ye karşı yürütülen pişmanlık yanında islam ülkeleri ve özellikle Ortadoğu ve hatta
ve dostluk ;tamamen bu ülkelerin kendi aralarında Güneydoğu Asya ülkelerinde mevcut olan ilişkilerini
sürdürdükleri menfaatler çatışmasının bir eseridir.Yine geliştirmesi gerekmektedir.Türkiye'nin batı bloğunun ve
1.Dünya Savaşı sonrasında başta orta doğuyu ellerinde islam ülkeleri arasında istenilen yer alabilmesi açısından
33
köprü sayılabilecek bilimsel,kültürel ,ekonomikve bağlayan,pekiştiren bir doğal köprü durumundadır.
demokratik açıdan önemli müsadeler alması şarttır. Stratejik açıdan ele alındığında dünya petrolünün
En büyük faktör ve sermayenin insan olduğu dikkate %60'ını oluşturan Orta Doğu ülkelerinde istikrarın
alındığında ve ilerlemelerde insanlarımızın refah sağlanması ve bir bakıma batının petrol çıkarlarının
mutluluğunu hedef alınması gerekmektedir.Bunun için devam etmesi açısından da Türkiye'nin üzerine önemli
Türk insanının kendine özgü olan gücünün ortaya görevler düşmektedir.Nitekim bu stratejik önem körfez
çıkması açısından çağdaş,seviyeli eğitim-öğretim krizi ve savaşın müddetince kendini kuvvetli olarak
yapılması bunu yanında bilimsel araştırmaların hissettirmiştir.Örnek olarak Birleşmiş Millletler'in aldığı
yoğunlaştırılması için her türlü destek ve yardımın ambargo kararının Irak'a uygulanmasında Türkiye
yapılması şarttır. anahtar durumunda olmuştur.Türkiye buna uymadığı
Yeni üniversite kurma çabaları yerine en eskilerinin takdirde ambargonun uygulanması mümkün
güçlendirilmesi ;üniversitelerin gerçek anlamda ve olmayabilirdi ve körfez savaşında müttefik kuvvetlerin
bilimsel araştırmalar,yayınlar yapılmalıdır sağladığı başarı yine Türkiye'nin müttefiklerin yerine
Hali hazırda pek fazla hissedilmeyen ve yakın gelecekte uyguladığı politika sayesinde olabilmiştir.Yine bu
nüfusumuzun artışı ve doğal kaynakları olan ihtiyacın stratejik- jeopolitik önem dünya hakimiyeti için caba
artması ile ortaya çıkacak olan yanlış arazi kullanma ve sarfeden komşumuzun Türkiye üzerindeki emellerini
bunun sonucu olarak ülkemizin toprak ve arazi açıkça ortaya koymaktadır ve buna karşı Avrupa ve ABD
kabiliyetini kemiren "erozyon"olayına dur dememiz 'nin Türkiye'ye tabiri uygun ise yardımda bulunmasının
şarttır.Ülkemizde doğal dengeyi korumanın milli ve dini önemi kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.Türkiye'nin sahip
bir görev olduğu ve ülke topraklarını kemiren erozyonun olduğu stratejik-jeopolitik avantajı dikkate alan Batı
bir politika haline getirilmesiyle önlenmesi mümkün Avrupa ülkeleri sürekli olarak Türkiye üzerinde zaman
olacağı görüşünün benimsenmesi gerekmektedir.Başka zaman baskı kurmuşlar 1.Dünya Savaşından sonra
bir ifadeyle denilebilir ki erozyon ülkemizdeki gelir Osmanlı imparatorluğunu parçalamaya ve paylaşmaya
dağılımını alt üst eden fakiri daha da fakirleştiren geçmişlerdir.
ulusumuzun insanları arasında gelir farkı yönünden
uçurumlar yaratan enflasyondan daha tehlikeli
boyuttadır. Batılı ülkeler aslında Türkiye'ye karşı yürütülen pişmanlık
"Türkün Türk’ten Başka Dostu Yoktur."özdeyişi her ve dostluk ;tamamen bu ülkelerin kendi aralarında
zaman akılda tutulmalı sadece batının bilim ve sürdürdükleri menfaatler çatışmasının bir eseridir.Yine
teknolojisi alınmalı,batılılarla birlikte oluşturacağımız 1.Dünya Savaşı sonrasında başta orta doğuyu ellerinde
pakt,anlaşma ve diğer uluslar arası çeşitli birliklerin tutarak Uzak Doğuya hakim olma gayretleri sonucunda
günün birinde çözülebileceği dikkatten uzak Fransız ve İngilizler kendi istek ve amaçları
tutulmalıdır.Çünkü günümüz dünyasında güçlü devletin doğrultusunda Osmanlı ,imparatorluğundan miras kalan
siyasi yönden olduğu kadar ekonomik yönden de güçlü orta doğudaki topraklarımıza tabiri uygun ise zoraki
olması gerektiği ve hatta ekonomik bağımsızlığın siyasi olarak elimizden almışlardır.Bunun en açık örneğini
bağımsızlığı pekiştireceği hedef alınmalıdır. Musul petrolleri ve İngilizlerle çizilen Türkiye-Irak
Orta doğunun Asya ile Avrupa arasında bir geçiş alanı sınırının belirlenmesini göstermektedir.
olması nedeniyle buradaki ülkelerin iki yanlı ilişkileri ve Şu gerçeği açıkça ifade etmek gerekir ki batı dünyası ne
transit ticaretten sağladıkları yararlar bölgedeki güçlü ne de zayıf bir Türkiye istemektedir.Bu amaç
uygarlıkların gelişmesinde büyük ölçüde rol uygun olarak bazı batı ülkeler ve komşularımız terörist
oynamışlardır.Burada dikkat çeken ya da üzerinde eylemler için adeta yataklık yapmışlar ve hatta gizli
durulması gereken bir özellik Anadolu’nun aynı coğrafi yollarla destek bile sağlamışlardır.Hiç bir batı ülkesinin
bölgede olmasına rağmen Avrupa ile Asya arasında kendi ülkesi siyasi ve demokratik düşüncesi alehinde
ulaşım bakımından öteki Orta doğu ülkelerine göre daha çalışan bir örgüt barındırmazken Türkiye'nin
üstün bir durum göstermesidir.Bu üstünlük Anadolu’nun parçalanması ve bölünmesi için faaliyet gösteren çeşitli
hem coğrafi konumu hem de coğrafi yapı bakımından örgütleri beslemekte ve onlara gizli yollardan her türlü
diğer orta doğu ülkelerinden daha değişik özelliklere desteği sağlamaktadır.
sahip bulunmasından ileri gelmektedir. Batı dünyası bu amacına uygun olarak ülkemiz için çoğu
uluslar arası safhalarda çifte standart
Türkiye'nin Siyasi Jeopolitik Durumu Ve Önemi uygulamıştır.Bunun en tipik örneklerinden biri Kıbrıs!ta
Türkiye'nin alan veya coğrafi konum açısından Asya ile Türk halkı katledilirken batının seyirci kalması
Avrupa arasında bir köprü durumunda ve batı kültürü anlaşmalardan doğan hakkımızı kullanmakla da
arasında bir geçiş kuşağında yer almaktadır.Coğrafi Türkiye'nin bir "istatilacı ülke"olarak dünyaya tanıtılması
konum açısından kuzeydeki ülkelerin deniz yoluyla başta Amerika B.D.olmaksızın silah ve diğer
Akdeniz ,Hint,Okyanusu ,Atlas Okyanusu ile temas ambargonun uygulamasıdır.Avrupa topluluğunu
kurarak dünyaya açılması,boğazlar vasıtasıyla Türkiye Yunanistan politik nedenlerle alınırken Türkiye'nin bu
üzerinden geçmektedir Aynı şekilde Avrupa'nın Orta topluluğa girmesini zorlaştırıcı,engelleyici işlemlerinin
Doğu'ya kara yolu bağlantısı yine Türkiye'nin işgal ettiği sürdürülmesi de batının Türkiye üzerindeki sevimsiz
Anadolu ve Trakya üzerinden sağlanmaktadır.Bunun emellerini açıkça ortaya çıkarmaktadır.İnsan haklarına
yanında Türkiye'nin bulunduğu kütle Orta Doğu ülkeleri çok düşkünlüğüyle tanınan avrupa parlemantosu sürekli
için önemli bir hayat damarı halindedir. olarak Türkiye aleyhine çifte standart uygulaması adet
Başta Fırat ve Dicle'nin suları ile hayat bulan Suriye ve haline getirmiş gibi görünmektedir.
Irak Anadolu yarımadasına sıkı şekilde bağlıdır. Kısa olarak açıklanan bu durumlar herşeyden önce
Sadece bu noktalar ele alındığında Türkiye gerek batı Türkiye'nin bulunduğu coğrafi konumdan ileri
gerekse orta doğu dünyası için bir bakıma hayati gelmektedir.Türkiye'nin uyguladığı siyasi politikalara
çıkarlarının sağlandığı bu alemde birbirine gelince Cumhuriyetimizin kuruluşuyla birlikte Atatürk
34
"Yurtta Sulh Cihanda Sulh"politikasını benimsemiş ve bu
politika Türkiye'nin ana hedefi olmuştur.2.Dünya Geri
S.'ından sonra Türkiye haklı olarak batılı entegrasyonda kalmış
yer almayı hedeflemiştir. ülkelerde;
Bunu için Nato,dağıtılan Cento'ya girmesi,Avrupa çocuk
konseyi,Avrupa ekonomi topluluğuna tam üye olmak nüfus fazla,
istemesi ,batıyla birleşme gayretinin doğal genç nüfus
sonucudur.Bunun yanında merkeziyete dayalı devletçilik fazla, yaşlı
ve bu anlayışı ile sürdürülen ekonomik ve siyasi nüfus az,
sistemlerin iflas ettiği günümüzde ülkemizinde tam ortalama
kuralları ile işlemese bile liberal,serbest piyasa yaşam
ekonomisi veya gümrük duvarlarının arkasına süresi
saklanmadan rekabete dayalı bir sanayinin gelişmesini kısadır.
gerçekleştiren ekonomik sistemin temellerinin atılmış
olmasında batılı sistemde birleşme çabaları
doğrultusunda yapılmış önemli bir adımdır.Bu sistemin Gelişmiş ülke Geri
tam anlamıyla gerçekleşmesi için içte gerekli kalmış
düzenlemelerin yapılması yanında Türkiye'nin batı ülke
blokları ile kendi çıkarları doğrultusunda ödün vermeden Doğum oranı ve nüfus artış hızı düşüktür. Doğum
bütünleşmesinin çok büyük yararları bulunmaktadır. oranı ve
Çünkü en fazla sermaye ve teknolojik transferden nüfus artış
yararlandığımız ihracat ve ithalat yaptığımız ülkelerin hızı
başında ABD dahil batı bloğu gelmektedir.Özellikle yüksektir.
bazen bir çok ödünlerle aldığımız batı sermayesinde de Ortalama yaşam süresi fazladır. Genç
akıllıca kullanmamız gerekmektedir.Bununla birlikte nüfusun
Türkiye'nin konumu ve kültürel durumu gereğince batının oranı fazla,
yanında İslam ülkeleri ve özellikle Ortadoğu ve hatta yaşlı nüfus
Güneydoğu Asya ülkelerinde mevcut olan ilişkilerini oranı azdır.
geliştirmesi gerekmektedir.Türkiye'nin batı bloğunun ve Genç nüfus oranı az, orta ve yaşlı nüfus Nüfus
İslam ülkeleri arasında istenilen yer alabilmesi açısından fazladır. grafiği
köprü sayılabilecek bilimsel,kültürel ,ekonomik ve geniş
demokratik açıdan önemli müsaadeler alması şarttır. tabanlı
En büyük faktör ve sermayenin insan olduğu dikkate üçgene
alındığında ve ilerlemelerde insanlarımızın refah benzer.
mutluluğunu hedef alınması gerekmektedir.Bunun için Ortalama
Türk insanının kendine özgü olan gücünün ortaya yaşam
çıkması açısından çağdaş,seviyeli eğitim-öğretim süresi
yapılması bunu yanında bilimsel araştırmaların azdır.
yoğunlaştırılması için her türlü destek ve yardımın Çalışan nüfusun yaş ortalaması yüksek Çalışan
yapılması şarttır. ve bağımlı nüfus oranı azdır. nüfusun
yaş
ortalaması
düşük,
15- ÜLKEMİZİ SEMBOLİZE EDEN MEKANLAR bağımlı
nüfus oranı
fazladır.
16- TÜRKİYE'NİN NÜFUS POLİTİKALARI Hizmet ve sanayi sektöründeki çalışan Tarım
Neden nüfus politikaları, Nüfus politikalarının nüfus, tarım sektöründe çalışan nüfustan sektöründe
dayanak noktaları, uygulanan politikalar daha fazladır. çalışan
nüfus fazla,
17- ÜLKELER NEDEN FAKLI GELİŞMİŞLERDİR hizmet ve
Gelişmiş-gelişmemiş, ülkelerin karşılaştırılması, sanayi
az gelişmenin ölçütleri, az gelişmiş-gelişmemiş ülkelerin sektöründe
özellikleri çalışan
nüfus azdır.
Nüfusun eğitim seviyesi yüksektir. Nüfusun
Gelişmiş ülkelerde Geri kalmış Gelişmiş eğitim
nüfusun yaş ülkelerde nüfusun ülkelerde; seviyesi
gruplarına göre yaş gruplarına göre çocuk ve düşüktür.
dağılımı dağılımı genç nüfus Nüfusun yarısından çoğu, kentte Nüfusun
az, yaşlı yaşamaktadır. yarısından
nüfus fazla, çoğu, kırsal
ortalama kesimde
yaşam yaşamakta
süresi dır.
uzundur.
35
Yüzölçümü 357.021 km² düşüktür.
Nüfusun yarısından çoğu, kentte Nüfusun
Nüfus 83 milyon yaşamaktadır. yarısından
çoğu, kırsal
İdare şekli Federal cumhuriyet kesimde
yaşamakta
Başkent Berlin
dır.
Dili Almanca

Dini Hristiyanlık

Milli gelir 34 400 $


18- GELİŞMİŞLİK SEVİYESİNE GÖRE ÜLKELER
Nüfus artışı % -0.02
ALMANYA
İnsan ömrü E: 74 K: 81

Kent nüfusu % 87

Okuma-yazma % 99

 Değerler 2006 yılına aittir.

Gelişmiş ülke Geri


kalmış
ülke
Doğum oranı ve nüfus artış hızı düşüktür. Doğum
oranı ve
nüfus artış
hızı
yüksektir.
Ortalama yaşam süresi fazladır. Genç
nüfusun
oranı fazla,
yaşlı nüfus
oranı azdır. COĞRAFİ KONUM
Genç nüfus oranı az, orta ve yaşlı nüfus Nüfus
fazladır. grafiği Orta Avrupa’da yer alır. Hollanda, Belçika, Fransa, İsviçre,
geniş Avusturya, Polonya, Danimarka ve Kuzey Denizi ile çevrilidir.
tabanlı
üçgene YÜZEY ŞEKİLLERİ
benzer. * Kuzey Almanya’da morenlerle kaplı alçak düzlükler ve birçok
Ortalama
yaşam buzul gölü yer alır. Bölgenin kuzeyinde “BÖRDE” denilen
süresi löslerle kaplı, çok verimli bir arazi vardır.
azdır.
Çalışan nüfusun yaş ortalaması yüksek Çalışan * Orta Almanya’da 1000 m.nin altında yüksekliğe sahip plato
ve bağımlı nüfus oranı azdır. nüfusun bulunur. Bu plato Ren, Weser ve Elbe nehirleri ile yarılmıştır.
yaş
ortalaması * Güney Almanya’da Bavyera Platosu, Avusturya sınırında
düşük, Bavyera Alpleri, Tuna vadisi ve güneybatıda Karaorman
bağımlı
nüfus oranı Dağları bulunur. Tuna nehri Karaorman Dağları’ndan doğar.
fazladır. Almanya’nın en yüksek noktası, Avusturya sınırına yakın
Hizmet ve sanayi sektöründeki çalışan Tarım
nüfus, tarım sektöründe çalışan nüfustan sektöründe konumdaki Zugspitze dağıdır (2963 m.).
daha fazladır. çalışan * Akarsular düz, bol akışlı ve taşımacılığa uygundur.
nüfus fazla,
hizmet ve * Almanya göl fakiridir. En büyük göl Avusturya-İsviçre sınırındaki
sanayi Konstanz’dır.
sektöründe
çalışan İKLİM VE BİTKİ ÖRTÜSÜ
nüfus azdır. * Almanya’nın kuzeyinde ılıman okyanus iklimi, güneyinde
Nüfusun eğitim seviyesi yüksektir. Nüfusun
eğitim karasal iklim görülür.
seviyesi * Ülkede çok zengin bir bitki örtüsü ve geniş ormanlar bulunur.
36
Yüzölçümü 923 768 km²

Nüfus 135 milyon (2007)

İdare şekli Federal cumhuriyet

Başkent Abuja NİJERYA

Dili İngilizce

Dini İslamiyet, Hristiyanlık

Milli gelir 860 $ (2002)

Nüfus artışı % 2.61 (2001)

İnsan ömrü E: 54 K: 57

Kent nüfusu % 43

Okuma-yazma % 61

NÜFUS VE YERLEŞME
* AB’nin en kalabalık ülkesidir. En yoğun kısımları Ren vadisi,
Ruhr havzası ile Hannover arası ve Saksonya’dır. Doğu ve
güneydoğusunda yoğunluk düşer.
* Ülke nüfusunun % 9’u yabancı işçilerden oluşur. Sayıları 3 COĞRAFİ KONUM

milyonu aşan Türkler ilk sırada gelir. Türkleri İspanyol, Portekiz, Güneyinde Gine Körfezi (Atlas Okyanusu) olan ülke, Benin, Nijer
Sırp ve Yunan işçiler takip eder. Türklerin yoğun olduğu şehirler Kamerun ve Çad’la komşudur. 4º - 14º kuzey paralelleri arasında
Dortmund, Stuttgart, Essen ve Berlin’dir. bulunur.

TARIM VE HAYVANCILIK YÜZEY ŞEKİLLERİ

*Tarımda yüksek verim alınmasına rağmen üretim nüfusa yetmez.


Çavdar, buğday, patates, şeker pancarı, tütün, üzüm, sebze Kuzeyinde platolar, güneyinde ovalar yaygındır. Doğuda Kamerun
ve meyve en çok yetiştirilen ürünlerdir. Dağları, kuzeydoğuda kurak-düz sahalar yer alır. En önemli

* Kuzey Almanya ve Alpin çayırlarda hayvancılık daha yoğun akarsuları Nijer nehri ve en büyük kolu olan Benue’dir.

yapılır. Mandıracılık yaygındır. İKLİM VE BİTKİ ÖRTÜSÜ


* Kereste üretiminde Avrupa’nın önde gelen ülkelerindendir. * Ülkede ekvatoral ve subekvatoral iklimler görülür. Güneyinde
SANAYİ muson rüzgarlarının da etkisiyle yağış ortalama 2500 mm.
* Ülkede ekonominin temeli sanayidir. Sanayinin gelişmesinde olurken kuzeyinde Sahra’dan gelen kuru havanın da etkisiyle
Ruhr, Saar ve Aachen’daki kömür yataklarının, ayrıca demir, yağışlar 500 mm.ye düşer.
kurşun, çinko, bakır, pirit, tuz ve potas yataklarının önemli * Ülkede nemli tropikal ormanlar, savanlar ve steplerin
katkısı olmuştur. Kuzeybatıda az miktarda petrol ve doğalgaz dayanında, kıyı kesimi ile Nijer nehri kıyılarında Mangrov ormanları
çıkarılır. Enerji ihtiyacının büyük kısmı nükleer santrallerle da görülür.
karşılanır. NÜFUS VE YERLEŞME
* Demir-çelik, otomotiv, kimya, tekstil, elektronik ve gemi inşaAfrika’nın en kalabalık ülkesidir. Nüfus, güney ve batısında daha
sanayileri önemlidir. yoğundur. Başkent Abuja ile Lagos, İbadan ve Kano en önemli
* En çok Fransa, A.B.D. ve İngiltere ile ticaret yapar. kentlerindendir.
ULAŞIM TARIM VE HAYVANCILIK
* Almanya, ulaşımda kavşak niteliği taşır. Frankfurt havaalanı * Nüfus daha çok tarımla geçinir. Palmiye yağı, kauçuk, pamuk,
Avrupa’nın en işlek havaalanlarındandır. Ülkede otoyollar çok soya fasülyesi, şeker kamışı, kakao ve yer fıstığı üretiminde
gelişmiştir. Akarsular kanallarla birbirine bağlanmış ve dünyada sayılı ülkeler arasındadır. Ülkede en çok koyun, keçi ve
taşımacılıkta kullanılmaktadır sığır yetiştirilir. Balıkçılık önemlidir.

37
YERALTI KAYNAKLARI • Rusya'nın geniş bir bölümü soğuk kuşakta yer alır.
Sibirya’da Tayga adı verilen iğne yapraklı ormanlar
Nijerya, Afrika petrol rezervlerinin 1/ 3’ine sahiptir. İhracatın yaygındır.
% 90’ını ham petrol oluşturur. Doğalgaz yatakları, kalay ve • Ülkede küçük ve büyükbaş hayvancılık yapılır. Kürk
kolumbit de zengindir. hayvanları yetiştirilir.
SANAYİ • Tarım modern metotlarla yapılır. (Şekerpancarı, keten,
* Sanayi gelişme aşamasındadır. En çok tekstil, gıda ve petrol patates, arpa)
sanayileri gelişmektedir. Sanayi tesisleri Lagos çevresinde • Rusya aynı zamanda bir sanayi ülkesidir.
toplanmıştır. Nijerya’da karayolu ulaşım hatları gelişmiştir. • Ülkede nüfus yoğunluğu düşüktür. Nüfusun büyük
Nijerya’da sanayi şu sebeplerle gelişmemiştir; 1.İç pazarda alım kısmı Avrupa Rusyası’nda bulunur.
gücünün düşük olması 2. Altyapı yetersizliği 3. Enerji azlığı • Nüfus artış hızı çok düşüktür. Özellikle Rus nüfusta
“nüfus problemi” yaşanmaktadır.
RUSYA FEDERASYONU • Rusya içerisinde birçok özerk bölge bulunur. Bu özerk
bölgeler şunlardır: 1. Karelya
Yüzölçümü 17 milyon km²
2. Komi 3.Mordvi 4.Çuvaşistan 5. Mari 6. Umdurt 7.
Nüfus 143milyon Tataristan 8. Başkurdistan
İdare şekli Federal cumhuriyet 9.Kalmuk 10.Kabardin-Balkar 11.Kuzey Osetya

Başkent Moskova 12.Çeçenistan 13.İnguşetya


14. Dağistan 15. Yakutistan 16. Tuva 17. Hakas 18.
Dili Rusça
Buriat 19. Karaçay-Çerkes
Dini Hristiyanlık , İslamiyet
• Ural Dağları maden bakımından zengindir. Ülkede
Milli gelir 9 075 $ (2008) krom, demir, kömür, doğalgaz, petrol, elmas, altın,
Nüfus artışı % -0.35 (2001) platin, fosfat, krom, boksit ve bor gibi yeraltı
zenginlikleri çıkarılır.
• 763 milyon hektarı aşan orman alanı ile orman
genişliği açısından dünyanın sayılı ülkelerindendir.
• Baykal Gölü, 24 000 km³ su hacmi ile dünyada tatlı su
kapasitesi en fazla olan göldür.
• Ülke, nükleer ve hidroelektrik enerji üretiminde
dünyada beşinci sıradadır.
• Rusya Federasyonu, doğalgaz rezervleri açısından
dünyada birincidir. Toplam rezerv 48 trilyon m³, yıllık
üretim 600 milyar m³’tür. Üretiminin 1/ 3’ini Almanya,
• SSCB'nin dağılmasıyla 1991'de kurulan bir devlettir.
İtalya, Fransa, Finlandiya ve Türkiye’ye ihraç eder.
Dağılan ülkelerden en büyüğü ise Rusya
• Ülke, dünyadaki petrol üretiminin yaklaşık % 10’unu
Federasyonu'dur.
gerçekleştirir. 140 milyar ton olan dünya rezervleri içinde
• Düzlüklerin fazla yer kapladığı çok geniş topraklara
Rusya’nın payı 6 milyar tondan fazladır. Rezervlerin %
sahiptir. Ancak iklim şartları tarım hayatını zorlaştırır.
80’i Sibirya’da, % 20’si Ural, Volga gibi bölgelerde
• Ural Dağları, Avrupa ile Asya kıtasını ayırmaktadır.
bulunur. Ülkede, 2004 yılında 460 milyon ton petrol
• Kuzeyi deniz olmasına rağmen buzulla kaplı
üretilmiş, bunun 277 milyon tonu ihraç edilmiştir. Petrol
olduğundan denizcilik açısından önemli değildir.
ihracatında ikincidir. İhracat Karadeniz ve Baltık
• Asya Kıtası üzerinde yer alan Don, Volga, Obi, Lena,
Denizi’ndeki terminallerden yapılır.
Yenisey gibi ırmakların havzalarının büyük bir bölümü
• Rusya, petrol ve doğalgazın uluslar arası fiyat
bu ülke üzerinde yer alır.
dalgalanmalarından en çok etkilenen ülkelerdendir.

38
Rusya ile doğalgaz ihraç ettiği ülkeler arasında zaman savaşmışlar ve 1910 yılından itibaren de İngiltere’ye
zaman krizler yaşanmaktadır. bağlı ve beyazların hakim olduğu Güney Afrika
• Rusya, taş kömürü rezervleri açısından dünyada Birliği’ni kurmuşlardır. Günümüzde ise yönetim ülkenin
üçüncüdür. Yıllık üretimi 270 milyon tondur. Rusya’da % 75’ini oluşturan siyahlara geçmiştir.
ilk demiryolları kömür üretimine bağlı olarak gelişme • Güney Afrika Cumhuriyeti, Afrika’nın en gelişmiş
göstermiştir. ekonomisine sahiptir. En fazla yabancı yatırımın olduğu
ülkelerdendir.

GÜNEY AFRİKA CUMHURİYETİ • Nüfus daha çok kıyılarda ve maden yataklarının bol
olduğu bölgelerde toplanmıştır.

Yüzölçümü 1 221 037 km² • Afrika kıtasının en gelişmiş ülkesidir. Sanayinin


yanında tarım ve hayvancılık da gelişmiştir.
Nüfus 48 milyon
• Yeraltı kaynakları bakımından çok zengindir. Altın,
İdare şekli Federal cumhuriyet
platinyum, manganez ve kromda dünyada birinci,
Başkent Pretoria elmasta ikincidir. Taşkömürü, demir ,uranyum ve
Dili İngilizce titanyum çıkarılan diğer önemli madenlerdir.
• 2006 yılında 52 milyar dolarlık ihracatının içinde, platin
Dini Hristiyanlık
8 milyar, altın 5 milyar, elmas 2.5 milyar dolarlık pay
Milli gelir 5 319 $ (2006)
almıştır.
Nüfus artışı % -0.4 (2006)
• Ülke, enerji ihtiyacının % 72’si taş kömürü ile
karşılanmaktadır.

DÜNYADAKİ SICAK ÇATIŞMA BÖLGELERİ

Uluslararası Çatışma Nedenleri

Tarih boyunca insanlar arasında beslenme, barınma gibi


temel ihtiyaçlar ile dinsel, siyasal ve kültürelirnedenlere
bağlı olarak pek çok sorun ortaya çıkmıştır. İnsanların
örgütlenerek oluşturduğu devletleride aralarında çeşitli
faktörlere bağlı olarak sorunlar ortaya çıkmaktadır.

Bu sorunlar bazı dönemlerde


birden fazla ülkenin müdahelesi ile uluslararası sorun
• Cape, Natal, Transvaal ve Oranj eyaletlerinden hâline gelmekte ve anlaşmazlığa düşen devletler
oluşur. arasında sıcak çatışmalara neden olmaktadır.
Temelinde ekonomik ve siyasi nedenler olan 1. ve 2.
• Ülkenin kıyı kesimleri ovalar, iç kesimleri platolardan Dünya Savaşları bunun en iyi örnekleridir. Günümüzde
oluşur. Doğusu dağlık olup kuzeyinde Kalahari çölü yer de farklı nedenlere bağlı olarak dünyanın çeşitli
alanlarında sıcak çatışma bölgeleri vardır. Orta Doğu,
alır. Ülkede ormanlık alanlar oldukça azdır. Kafkasya, Orta Asya, Orta ve Kuzey Afrika bu bölgelere
• Güneyindeki Cape bölgesinde Akdeniz iklimi iç örnek olarak verilebilir. Uluslararası çatışmalara neden
olabilecek unsurlar aşağıdaki şemada,
kesimlerde ise yarı kurak iklimler ve çöl iklimi görülür. dünyadaki sıcak çatışma bölgeleri ise Harita 1’de
Ülkenin batı ve güneybatısında Benguela soğuk su gösterilmiştir.

akıntısının etkisiyle kurak bir iklim hüküm sürerken, doğu


ve güneydoğu kıyılarında Mozambik sıcak su akıntısının Doğal Unsurlar
Su Kaynaklarının Paylaşımı
etkisiyle ılıman ve daha yağışlı bir iklim hakimdir. Toprak Paylaşımı
• Hollandalılar, Almanlar ve Fransızlar 1488 yılından Yeraltı Zenginliklerinin Paylaşımı
Enerji Kaynaklarının Paylaşımı
itibaren ülkenin doğal kaynaklarını sömürmek için Ekonomik Sorunlar
gelmişlerdir. 19. yüzyılın sonlarına doğru ise İngilizler Sınır Sorunları
Siyasi ve Ekonomik Farklılıklar
ülkeye gelmiş, altın ve elmas madenleri İngilizler Geçmişe Dayanan Sorunlar
tarafından ele geçirilmiştir. İngilizler, yerli halklarla Bağımsızlık İstekleri

39
Önemli Ulaşım Yollarının Kontrolü Tablo 1: Orta Doğu'da bazı sorunlar
Uluslararası Sıcak Çatışmalara -ORTADOĞU BÖLGESİ

Sıcak Çatışma Bölgesi : Orta Doğu Ortadoğu bölgesi tarih sürecinde ve günümüzde
İlk yerleşim alanlarının ortaya çıktığı, ilk devlet çatışmalarla ve savaşlarla özdeşleşmiş, çoğu insan
örgütünün kurulduğu, ilk yazılı hukuk belgesinin tarafından bu yönde hatırda kalan bir bölgedir. Ortadoğu
oluşturulduğu, bölgesinde huzursuzlukların ve anlaşmazlıkların
tarım, ticaret ve şehirciliğin ortaya çıktığı Orta Doğu, çatışmalara yol açması, ilerleyen evrelerde savaş
tarih boyunca her zaman önemli stratejik ortamının oluşması dünyanın diğer bölgelerine oranla
alanlardan biri olmuştur. daha yüksek bir olasılık taşımaktadır.
Dünya petrol rezervlerinin büyük bölümüne sahip
olması, kutsal mekânları barındırması, önemli Günümüzde savaş kavramı,[1] savaşlarda büyük
ticaret yollarının kavşak noktasında bulunması Orta kayıplar veren batılı devletler tarafından barışçıl çözüm
Doğu’yu dünya açısından çok önemli bir bölge yolları tükendiğinde başvurulacak son çare olarak
hâline getirmiştir. değerlendirilmektedir. Ortadoğu bölgesine baktığımızda
Orta Doğu, ekonomik, sosyal, kültürel ve tarihî ise çok farklı bir durumla karşılaşırız, Ortadoğu
nedenlerle günümüzde sıcak çatışma potansiyeline bölgesinde yüzyıllardır varlığını koruyan dengesiz ve
sahip bir bölge olarak karşımıza çıkmaktadır. Orta istikrarsız yapı, bu süreç içinde kendi dengesini
Doğu’da tarihten günümüze gelen sorunlara yaratmıştır, diğer bir deyişle dengesizlik kendi dengesini
baktığımızda doğurmuş, böylece mevcudiyetini de sürdürmeyi garanti
öne çıkan iki sorun vardır: altına almıştır. Bu durum şöyle özetlenebilir;
_Petrol Sorunu Ortadoğu’da savaş, çatışma ve son zamanlarda
_Su Sorunu terörizm[2] sorunların çözümüne giden yolda öncelikle
başvurulan eylemler olarak öne çıkar, olması
Tarih Taraflar Nedenleri Sonuçları gerektiğinin tersine, bunlar barışçıl çözüm yollarının
1956 Mısır - İsrail işlemesinden önce devreye girerler. Savaş, bölge içinde
İsrail’in Mısır’a ait Sina o kadar çok yaşanmıştır ki artık alışılmış bir olgudur ve
Yarımadası’nı işgal etmesi kendi “yaşam alanını” yaratmış bir kavram olarak süreç
İkinci Arap-İsrail savaşı çıkmıştır. içinde karşılaştığı sistemik sekmelere, değişimlere ve
çarpıklıklara karşı varlığını sürdürmeyi başarmıştır. Son
1965 Filistin - İsrail zamanlarda büyük oranda görülmeye başlanan terörist
İsrail’in Filistin topraklarını eylemler bu yapı içinde çok kolay beslenirler ve köklerini
işgaline yerli halkın tepkisi daha da derinlere uzatabilirler. Halkın yaşadığı ortamın
Filistin Kurtuluş Örgütü tarafından İsrail millî su yapısı içinde tanıklık ettiği şiddet içeren olgular bölgeye
dağıtım kanalına başarısız bir saldırı yapılmıştır. özgü tepkiler doğurmaktadır. Ortadoğu insanları için
savaş, silah, tank, bomba, terörist vb. unsurlar çok farklı
1967 Suriye - İsrail anlamlar taşır, kimileri için kahramanlık (canlı
İsrail’in Suriye’ye ait önemli su bombalarda olduğu gibi) diğerleri için ölüm anlamına
kaynaklarının bulunduğu gelir. Kısacası Ortadoğu her konuda olduğu gibi savaş
Golan Tepeleri’ni işgali olgusunda da kendine özgü değerleri barındırır.
İsrail, Ürdün Nehri üzerinde yapılan yapıları imha
ederek Banias Irmağı ile birlikte Golan Ortadoğu bölgesinin bu kendine özgü yapısının
Tepeleri’ni işgali. oluşmasında ve süregelmesinde silahlanma kavramı
büyük önem taşımaktadır. Günümüz itibariyle silahlanma
1974 Türkiye - Yunanistan bölge devletlerinin güvenlik yapılanmalarında önemli
Kıbrıs’ta Rumlar tarafından yapı taşlarından birisidir. Soğuk Savaş sırasında iki
Türklere uygulanan baskılar büyük güç arasında adeta bir yarışa dönüşen silahlanma
Türkiye’nin Kıbrıs’a düzenlediği Barış Harekâtı dolaylı olarak her iki tarafın da alt bölgesel sistemlerine
(1974 yılı) yayılmıştı. İşte bu süreç içinde yavaş yavaş Ortadoğu
KKTC bağımsızlığını ilan etti (1983). bölgesi de bu çıkmaza yönelmeye başlamıştı. Uzun
yıllar boyunca süren bu silahlanma yarışı Sovyetler
1980- 1988 Birliği’nin yıkılmasıyla sona erdi. Soğuk Savaş sonrası
İran - Irak dönemde dünya genelinde silahlanma duraksadı kimi
Şattülarap su yolu ve bu bölgelerde ise gerilemeye başladı. Ancak, bu gelişmeler
bölgedeki petrolün paylaşımı Ortadoğu bölgesi için çok geçerli değildi, silahlanma
Sekiz yıl süren savaştan sonuç alınamamıştır. bölgeye bir kere girmişti ve bundan güç sağlayanlar
1991 Irak - Kuveyt - ABD güçlerini yitirmemek için bu durumu sürdürmeye taraf
Irak’ın Kuveyt’i işgali ve buna oldular, böylece Ortadoğu kendi içinde silahlanma
ABD’nin müdahalesi yarışını sürdürdü. Bölge genelinde silahlanma
ABD tarafından Bağdat’ın su dağıtım şebekesi azalacağına tam tersine daha da artmış, sadece nicelik
ve alt yapısı tahrip edilmiştir. anlamında değil nitelik olarak da gelişme göstermeye
2003 Irak - ABD Irak petrollerini kontrol etmek Irak’ın yönelmişti.
ABD tarafından tamamen işgal edilmiştir
Dünya genelinde silah satışlarına ve askeri giderlerin
(Kaynak: Orta Doğu'da Su Sorununun Yaşandığı oranlarına bakıldığında Ortadoğu bölgesi her zaman ön
Bereketli Hilal ve Türkiye, Zekai Şen 2006)
40
sıralarda yer almıştır.[3] Ortadoğu bölgesinde askeri olmaya istekli diğer ülkelerin başında Suriye, Irak, Libya,
harcamalar nüfusa oranlandığında dünyada ilk sırayı Cezayir ve İran’ın geldiği bilinmektedir.
alır.[4] Bu durumun ortaya çıkmasında çok farklı iç ve
dış nedenler, sistemik değişimler (Sovyetlerin yıkılması, İran’daki İslami rejimin kimyasal silahlara sahip olduğu
Amerika’nın bölgeye aktif olarak girmesi) ve tekil olaylar ve nükleer silahlara sahip olmaya çalıştığı iddia
(Arap-İsrail çatışmaları, 1991 yılındaki Körfez Savaşı) edilmektedir.”[15] Ayrıca İran’ın son zamanlarda bu tip
etkindir. Temel olarak bölge genelinde silahlanmanın silahları sağlayabilecek Rusya ve Çin gibi devletlerle
yayılmasında devletlerin tutumları önemlidir. Bölgenin temasta olması bir göstergedir.[16] Görüldüğü gibi
çatışmalı doğası içinde yaşam savaşı veren devletler, Ortadoğu’daki devletler devamlı bir kısır döngü
silahlanmayı tek çıkar yol olarak kabul ederek, politika içerisinde karşılıklı planlamalar ve tehdit hesaplamaları
projeksiyonlarında güçlü ve modern bir askeri güce sonucunda her geçen gün daha da fazla
sahip olmayı ön sıralara koyarlar.[5] Ortadoğu silahlanmaktadırlar. Bu sürecin kitle imha silahlarını da
ülkelerinde kurulmuş olan çarpık düzen ve rejimlerin içine alması çevreleyen bölgeler için de bir tehdit
sürmesi, bu çarpıklığın ortaya çıkardığı gerginlik ve oluşturmaktadır.
güvensizlikler, sürekli olarak yeni silahlarla donatılmış
silahlı kuvvetlerin varlığını gerektirmektedir.[6] Bölge içi Ortadoğu bölgesinde var olan bu silahlanma yarışını
silahlanmada etkili olan iç nedenler farklılık gösterir. sadece bölge içinden kaynaklanan nedenlere bağlamak
Temel olarak etnik çatışmalar, politik uzlaşmazlıklar, çok büyük bir yanılgı olur. Bu çerçevede bölge dışı
devletler arası düşmanlıklar, terörist faaliyetler, devletler özellikle batılı devletler, Orta Doğu devletlerinin
ekonomik kazanç yollarından biri olarak silah ticaretinin silahlanma arzusunu tatmin ederlerken, her geçen gün
öne çıkması, yasadışı eylemler, bölgenin transit geçiş yeni teknolojilerle ürettikleri silahlarla bölge halklarının
yolları üzerinde bulunması, uyuşturucu trafiği, sosyal ve geleceklerini biraz daha karartmaktadırlar. “Özellikle, 18.
politik hoşnutsuzluklar ve devletlerin demokratik yapıdan yüzyıldan sonra emperyalist güçlerin çıkarları, Ortadoğu
uzak rejimleri silahlanmanın beslendiği damarlardır. bölgesinde bulunan kavim, ırk, din ve ülkeler arasında
Görüldüğü gibi bu faktörler silahlanmada etkilidir. Ancak çözümsüz uyuşmazlıkların sürdürülmesini gerektirmiştir.
en önemlisi, Ortadoğu bölgesinde süre gelen güvenlik Böylece, Ortadoğu ülkelerinde silahlanma yarışının
çelişkileri ve güç dengesizlikleridir.[7] Devletlerin askeri hızlandırılması, uyuşmazlık ve çatışmaların sürekliliği ve
giderlerini artırmadaki temel amaçları; kimi zaman bu barış sürecinin engellenmesi emperyalist güçler
dengesiz yapı içinde politik etkilerini güçlendirmek, tarafından hep istenmiştir.”[17] Böylece, silahlanma
statükoyu korumak veya değiştirmek ya da sadece çatışmanın sürmesini, çatışmalı ortam da silahlanmanın
rakiplerine karşı savunma kabiliyetlerini artırmak olabilir. artmasını teşvik etmekte ve bu süreç bir kısır döngü
Ancak açık olan nokta bölgede silahlanmanın çözüm halinde silah tüccarı devletlerin de tahrikleriyle sürüp
olmaktan çok uzak olduğu, tam tersine silahlanmanın bir gitmektedir. Günümüz itibariyle Ortadoğu bölgesinde o
yarış haline geldiği gerçeğidir.[8] Bunların yanı sıra, kadar yoğun bir askeri yapılanma vardır ki uzun bir süre
Ortadoğu bölgesinde İsrail gibi bir devletin olması da silah satın alınmasa da çatışmalar için yeterli miktarda
silahlanma yarışında önemli rol oynamaktadır. silah bulunabilir.[18] Buna rağmen, “1980-1990 yılları
arasında en fazla silah satın alan ülkeler arasında ilk
“İsrail devleti, günümüz itibariyle ve tarihte de bölgede sıraları, Irak, Suudi Arabistan, Suriye, İran, İsrail (aynı
silahlanmanın mihenk taşlarından biri durumundadır.”[9] zamanda satan ülke) gibi Ortadoğu ülkeleri almaktaydı.
Arap-İsrail çatışmaları, Filistin sorunu, terörist eylemler, 1991’de Ortadoğu ülkeleri sadece konvansiyonel
Arap devletlerinin tutumları ve batılı devletlerin, özellikle silahlara 30 milyar dolar yatırmışlardı. 1991-1992’de
Amerika’nın desteği İsrail devletinin silahlanmayı kendisi Ortadoğu’da en fazla silaha para ayıran ülkeler İsrail,
için bir çıkar yol olarak seçmesine neden olmuştur ve Türkiye, Suudi Arabistan, İran ve Kuveyt idi. ABD’nin
İsrail’in bu yolda da amacına ulaştığı söylenebilir. tüm silah satışlarının 1992’de %38’i Ortadoğu ülkelerine
Terörist örgütler karşısında konvansiyonel silahların yanı gerçekleşti. Suudi Arabistan 35.9 milyar dolarlık silah
sıra gizli servis ve istihbarat[10] gibi unsurlarını da güçlü satın aldı.”[19] Görüldüğü gibi günümüzde de süren bu
tutan İsrail bölgede en güçlü ve kabiliyetleri yüksek durum neticesinde Ortadoğu artık çok büyük kazançların
askeri güce sahiptir. İsrail’in elinde bulunan bu silah döndüğü bir pazar haline gelmiştir, ayrıca yasal silah
gücü, diğer bölge devletlerinin tehdit algılamalarını satışlarının yanında bölgede terörist grupların,
devamlı tetikte tutmalarına neden olmaktadır . Diğer uyuşturucu tacirlerinin ve silah kaçakçılarının beslediği
devletler dengeleme amacıyla olabildiğince çok sayıda yasadışı silah satışları[20] da büyük önem taşımaktadır.
ve modern silahlar edinmeye çalışırlar. Ayrıca İsrail’in Ortadoğu bölgesinde silah satışlarının ne denli önemli
bölge için kritik bir yanı daha vardır. İsrail resmi olarak olduğu ortadadır. Ayrıca Ortadoğu’da silahlanma
bölgede nükleer silahlara sahip olan tek ülkedir. İsrail’i hareketlerini kontrol edecek herhangi bir güç veya
bu duruma İngiltere, Fransa ve Amerika gibi ülkelerin anlaşma bulunmamaktadır,[21] bu da durumu daha da
desteği getirmiştir.[11] Tehdit ve riskin artması, içinden çıkılmaz bir hale sokmuştur. “Silahlanmayı teşvik
bölgedeki diğer devletleri endişelendirmiş, İsrail’in edenlerle denetlemeye çalışanlar aynı güçler olduğu için
nükleer silah teknolojisine sahip olması onu yenilmez bir onların çıkarlarının dışında bir karar almak olanaksız
güç gibi göstermiştir. Ayrıca İsrail 1968 tarihli Nükleer hale gelmektedir.”[22]
Silahların Yayılmasını Önleme antlaşmasını da
imzalamayarak[12] tepkileri artırmıştır. Ancak, Sovyetler Sonuç olarak Ortadoğu bölgesi güvenlik yapısı içinde
Birliği’nin yıkılmasıyla birlikte nükleer ve kimyasal silahlanma önemli bir faktördür. Silahlanma çatışmaların
silahlara ulaşmak, teknolojisini elde etmek çok kolay direkt nedeni değildir, ancak yarattığı gergin ortam ve
hale gelmiştir.[13] Böylece Ortadoğu için yeni bir kapı dengesizlikler karar vericilerin algılamalarında önemli
açılıyordu, kitle imha silahlarının edinilmesi.[14] “Batılı roller oynar. Silah satıcısı büyük devletlerin de bölge
kaynaklara göre, Ortadoğu’da nükleer silahlara sahip üzerine odaklanmaları ve silahlanmayı teşvik etmeleri,
41
her geçen gün bölgeyi daha karmaşık bir çelişkiler * Hazar Bölgesi’nde Azerbaycan, Kazakistan ve
yumağı haline getirmektedir. Güvenlik algılamalarının
sonucunda vücut bulan askeri yapılar, ilerleyen Türkmenistan’ın tahmini petrol rezervi 260 milyar
evrelerde caydırıcı ve tehditkar bir olgu haline gelmekte; varildir. (Dünya rezervlerinin % 25’i). Doğalgaz rezervleri
bu yönüyle silahların olağanüstü varlığı bölgenin kırılgan
yapısını ve güvenliğini azaltmaktadır. ise 16-19 trilyon m³’tür. ( Dünya rezervlerinin % 11-
12’si).

Bölgedeki petrol ve doğalgazın taşınmasında üç ana hat


ENERJİ TAŞIMACILIĞI
kullanılır;
* Çağımızda başta sanayi olmak üzere ülkelerdeki
1. Tengiz-Novorosisk Petrol Boru Hattı ( Kazakistan –
hemen her alanda enerji temini şarttır. Enerji tüketimi
Rusya ): Yıllık kapasite 26 milyon tondur.
gelişmişlik ölçütüdür. Enerji kaynaklarına sahip olmak,
2. Atirau-Şamara Boru Hattı (Kazakistan-Rusya): Yıllık
dağıtımında söz sahibi olmak ülkeler için stratejik bir
kapasite 15milyon tondur.
konudur.
3. Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı ( Azerbaycan-
* Uluslar arası petrol ticareti (boru hatlarına göre daha
Gürcistan-Türkiye ): Yıllık kapasite 50 milyon tondur.
pahalı olmasına rağmen) daha çok deniz yoluyla
* Hazar Bölgesi’nin petrol ihraç potansiyeli
yapılırken, doğalgazda daha çok boru hatlarıyla nakil
2010’da 140, 2015’te ise 215 milyon ton olacaktır.
tercih edilmektedir. Bu durum şöyle açıklanır:
Dolayısıyla mevcut boru hatları yetersiz kalacaktır.
Doğalgazın deniz yoluyla taşınması için önce
Bu nedenle, Hazar Bölgesi’ndeki petrol ve doğalgazı
sıvılaştırılması (LNG) gerekir. Tankerlerle sıvı olarak
taşıyacak yeni projeler düşünülmektedir, Bu projeler
taşınan doğalgaz tüketimden önce tekrar gaz haline
şunlardır:
getirilir. Bu işlemler ise maliyeti çok arttırır. Diğer taraftan
1. Nabucco Doğalgaz Boru Hattı
tankerle yapılan taşımacılık çevre kirliliğine de yol
2. Kazakistan-Çin Petrol Boru Hattı
açmaktadır. Bu yüzden boru hatlarını hem maliyet
3. Kazakistan-Türkmenistan-İran Petrol Boru Hattı
hem de çevre açısından yaygınlaştırmak
4. Bakü-Tiflis-Erzurum-Ankara Doğalgaz Boru Hattı
gerekmektedir.
* Dünya ekonomisi ve özellikle gelişmiş ülkeler için enerji
* Nabucco ile Hazar doğalgazının Türkiye üzerinden
kaynaklarının düzenli ve güvenli bir şekilde taşınması
Avrupa’ya taşınması düşünülmektedir. Bu hat,
büyük önem taşır.
Avrupa’nın Rus doğalgazına olan bağımlılığını
* Özellikle petrolün daha çok tankerlerle taşınması deniz
azaltacaktır.
yollarının önemini arttırmıştır. Basra Körfezi’nden
günümüzde yılda 1 milyar tona yakın petrol ihraç
Hazar ve Orta Asya ülkelerinden doğuya uzanan boru
edilirken, gelecekte bu rakam daha da artacaktır.
hatları İran ve Afganistan’ın önemini arttırırken, batıya
Hürmüz Boğazı, Bab-ül Mendeb Boğazı ve Süveyş
uzanan hatlar Türkiye’nin önemini arttırmıştır.
Kanalı önemli petrol geçiş yollarıdır.
* Ekonomilerin her geçen gün gelişmesi ile enerji talebi
Türkiye, Hazar-Ortadoğu ülkeleri ile Avrupa arasında
hızla artmaktadır. Ortadoğu ve Orta Asya bölgeleri
oluşturulacak Doğu-Batı Enerji Koridoru üzerinde yer
dünya petrol rezervlerinin % 67’sini, doğalgaz
alır. Bu proje ile doğalgaz ve petrolün güvenli ve
rezervlerinin % 40’ını karşılamaktadır. En büyük tüketici
çeşitli hatlarla batıya ulaştırılması hedeflenmektedir.
ise AB ülkeleri ile A.B.D’dir.

Türkiye, doğu-batı arasında doğal enerji köprüsü


* Rusya Federasyonu, elindeki doğalgazı bölgedeki
durumunda olmasının yanında kuzey-güney yönünde
gücünü arttırmak için kullanırken, A.B.D ise tüm
de önemli bir güzergahtır.
dünyadaki enerji nakil hatlarını kontrolü altına almaya
çalışmaktadır.

42
Samsun-Ceyhan Boru Hattı, Irak-Türkiye Boru Hattı ve - Ülkede binlerce göl bulunur fakat bunların içinde
Boğazlardan geçen petrol bu yönde de Türkiye’nin sadece üç göl önemlidir. Bu göller Donding, Poyang ve
önemini arttırır. Bosten gölleridir.

ÇİN HALK CUMHURİYETİ - Nüfusun büyük bir bölümü ülkenin doğu ve


güneydoğusundaki tarım alanlarında toplanmıştır.

Yüzölçümü 9 598 032 km² Nüfusun 1/5’i şehirlerde yaşar. Ülkenin en büyük sanayi,
ticaret ve liman şehri Şanghay’dır.
Nüfus 1.3 milyar (2006)
- En önemli ekonomik faaliyet tarımdır ve ülkenin
İdare şekli Sosyalist cumhuriyet
güneydoğusunda yoğunlaşmıştır. Pirinç, soya, çay,
Başkent Pekin pamuk, mısır, sebze üretimi önemlidir. Hayvancılık ve
Dili Çince balıkçılık da önemlidir. İpek üretiminde başta gelir.

Dini Konfüçyüs, Taoizm, Budizm, İslam - Maden bakımından zengindir. Taş kömürü üretiminde
birinci sıradadır. Petrol üretimi ve ihracatı önemlidir.
Milli gelir 775 $ (2006)
- Yabancı sermayenin serbest bırakılması ucuz iş gücü
Nüfus artışı % 0.59 (2006)
ile birleşince sanayisi gelişerek dünyanın bir çok yerinde
yayılmıştır.
- Ülkede tekstil, demir-çelik, silah, oyuncak, makine
ve daha birçok alanda büyük gelişmeler olmaktadır. Bu
yüzden Çin’in enerji tüketimi ve ihtiyacı giderek
artmaktadır.
- Ülkede karayolları daha gelişmiş iken demiryolları
sınırlı kalmıştır.
- Turizm potansiyeli yüksek olup tanıtım eksikliği ve
siyasi nedenlerden dolayı turizm yeterince gelişmemiştir.
- Çin, dünyada en fazla döviz rezervine sahip ülkedir.
- Günümüzde Çin’in dış ticaret hacmi 1.7 trilyon dolar

- Kuzeybatısındaki Doğu Türkistan dağlar ve çöllerle düzeyindedir.

kaplı, güneybatısındaki Tibet yüksek platoluk, Kuzey - Çin, gayri safi milli hasıla büyüklüğünde A.B.D,

Çin bölgesi genelde dağlık ve yüksek, Güney Çin Japonya ve Almanya’dan sonra dördüncüdür.

bölgesi ise geniş ovalardan oluşan bir alandır. Ülkenin %


18’i ovalardan oluşur. - Çin, daha ucuz, kaliteli, verimli ve daha özgün ürünler

- İklim çeşitliliği fazladır. Muson, karasal, step ve çöl üretmeyi hedeflemektedir. Bu yüzden AR-GE

iklimleri görülür. Doğusunda nemli, iç kısımlarında ise çalışmalarına son yıllarda büyük pay ayırmaktadır.

karasal ve çöl iklimleri hakimdir. Böylece son 8 yılda ihracattaki teknoloji ürünlerinin payı

- Ülkenin doğusunda ormanlar, batısında step ve çöller % 11’den % 27’ye çıkmıştır.

yaygındır. Ormanların çoğu İç Moğolistan Platosu ve


Kingan Dağları’nda bulunur. Ülkenin bazı bölgelerinde - Çin genelinde 5000’den fazla özel ekonomik kalkınma

tropikal ormanlar da bulunur. bölgesi, teknolojik kalkınma bölgesi, sanayi parkları ve

- Akarsu bakımından zengindir. Ganj, Brahmaputra ve serbest bölge bulunmaktadır. Bu bölgelerde yatırımcılara

İrrawadi ırmakları Çin sınırlarından doğar. Bu durum büyük vergi avantajları sağlanmaktadır.

Çin’e siyasi avantaj sağlar. Sonkua, Hoang-ho (Sarı


ırmak), Yang-çe (Gök ırmak), Mekong ve Tarım nehri
ülke topraklarındaki önemli akarsulardır.

43
- Çin, en fazla yabancı yatırımcı çeken ülkelerdendir. Kuruluş tarihi: 9 Nisan 1949
Bunda mevzuatı kolaylaştırmasının yanı sıra altyapı
yatırımlarının da katkısı vardır.
OPEC (PETROL İHRAÇ EDEN ÜLKELER ÖRGÜTÜ)
Amacı: Petrol üretimi, ihracı ve fiyatlandırmasında ortak
KÜRESEL VE BÖLGESEL ÖRGÜTLER hareket etmek.
I. ve II. Dünya Savaşları sırasında milyonlarca insanın Kurucular: S. Arabistan, İran, Kuveyt, Irak,Venezuela.
ölmesi, birçok ülkenin maddi ve manevi kayba uğraması Daha sonra Katar, Libya, Endonezya, Ekvador, B.A.E.,
sonrasında, dünyada bir barış ve belli bir düzen Cezayir, Nijerya, Gabon ve Angola da örgüte alınmıştır.
oluşturmak için bir takım örgütler kurulmuştur. Küresel Kuruluş tarihi: 1960
ve bölgesel örgütlerin yaptırım güçleri veya işlevleri IMF (ULUSLARARASI PARA FONU)
tartışmalara da neden olmaktadır. Amacı: Belirli programlar dahilinde, ekonomik olarak
zorda olan ülkelere kredi sağlamak. Mali konularda
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ülkeler arasında işbirliği sağlamak. İstihdamı ve büyüme
Amacı: II. Dünya Savaşı’ndan sonra dünyada barış ve hızını arttırmak. Devalüasyonlara engel olmak.
güvenliği sağlamak. Kurucular: ABD’nin tavsiyesi ve öncülüğünde
Kurucular: 51 ülke. (Türkiye, kurucu üyelerdendir.) kurulmuştur.
Kuruluş tarihi: 24 Ekim 1945 Kuruluş tarihi: 1944 (Fiili olarak çalışmaya başlama yılı
Günümüzdeki üye sayısı: 192 1947’dir.)
* Üye ülkelerden A.B.D, Çin, Rusya, Fransa ve İngiltere Günümüzdeki üye sayısı: 185
alınan kararlarda veto hakkına sahiptir. * IMF, bilançoları fazla veya açık veren ülkelere
* Örgüt, çalışmalarını altı ana organ ile yürütür; müdahale hakkına sahiptir. Bunu Guvernörler Heyeti
Genel Kurul: Tartışma ve karar organıdır. Her üyenin oy aracılığıyla yapar.
hakkı vardır. Kararları bağlayıcı değildir.
Güvenlik Konseyi: Barış ve güvenliğin sağlanması DÜNYA BANKASI
konusunda çalışır. 5’i daimi olmak üzere 15 üyesi vardır. Amacı: Üye ülkelere kredi desteği sağlamak.
Kararlar 9 oyla alınır. Alınan kararlar bağlayıcıdır. 5 Kurucular: BM tarafından kurulmuştur.
daimi üyeden biri veto hakkını kullanırsa karar çıkmaz. Kuruluş tarihi: 1947
Ekonomik ve Sosyal Konsey: Genel kurul tarafından 3 Günümüzdeki üye sayısı: 181
yıl için seçilen 54 üyeden oluşur. Ekonomik konularda * Banka sermayesinin % 55’i 11 ülkeye aittir. Türkiye %
Genel Kurul’a yardımcı olur. 0.5 paya sahiptir.
Uluslararası Adalet Divanı: Genel Kurul ve Güvenlik * Kararlar, İcra Direktörleri Kurulu (24 kişi) tarafından
Konseyi tarafından 9 yıl için seçilen 15 üyeden oluşur. alınır.
Merkezi Hollanda’da bulunan La Haye’dir.
OECD (EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ
NATO (KUZEY ATLANTİK ANTLAŞMASI ÖRGÜTÜ) ÖRGÜTÜ)
Amacı: Doğu Bloku’na karşı Avrupa’nın güvenliği Amacı: Yaşam standartlarını iyileştirmek, işsizliğin
sağlamak. Üye ülkelerden birinin toprak bütünlüğü, ortadan kaldırılmasını sağlamak, dünya ticaretini
güvenliği ve siyasi bağımsızlığının tehlikede olması geliştirmek.
halinde kollektif hareket etmek. Kuruluş tarihi: 14 Aralık 1960
Kurucular: ABD, Kanada, Belçika, Hollanda, Fransa, Kurucular: OECD, temelde 1946’da kurulan Avrupa
İngiltere, Danimarka, İtalya, İzlanda, Lüksemburg, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’nın 1960’ta
Norveç ve Portekiz. Daha sonra Türkiye, Yunanistan, küresel örgüte dönüştürülmesiyle ortaya çıkmıştır. İlk
Almanya ve İspanya da örgüte katılmıştır. şeklinde sadece Batı Avrupa ülkeleri varken, küresel

44
örgüte dönüşme kararından sonra ABD, Kanada, arasında çok taraflı ekonomik, teknolojik ve sosyal
Japonya, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi ülkeler de işbirliğine giderek, bölgede barış, istikrar ve refahı
örgüte katılmıştır. Türkiye örgüte 1948’de üye olmuştur. sağlamak.
GREENPEACE Kurucular: Türkiye, Arnavutluk, Azerbaycan,
Amacı: Çevreye duyarlılığı arttırmak. Nükleer silahlara Bulgaristan, Ermenistan, Gürcistan, Moldova, Romanya,
ve nükleer kirliliğe son vermek. Ticari amaçlı balina Rusya, Ukrayna, Yunanistan.
avının kontrol altına alınması. İklim değişikliklerine karşı Kuruluş tarihi: 25 Haziran 1992
fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerjileri teşvik etmek. * Örgüt, Türkiye’nin öncülüğünde 1990 yılında başlatılan
Zehirli kimyasalların ortadan kaldırılması. Okyanus ve çalışma ve çabaların sonucunda kurulmuştur.
ormanların korunması. Savaşların önlenmesi. AVRUPA KONSEYİ
Kuruluş tarihi: 1971 Batı Avrupa ülkelerinin eğitim ve kültür alanında
Çalışma Şekli: Bağımsız çalışabilmek için devletlerden işbirliğini sağlamak, kişi hak ve özgürlükleri ile ilgili
ve şirketlerden yardım kabul etmez. Bireysel maddi normları tespit etmek amacıyla kurduğu ve Türkiye’nin
desteklerle ayakta durur. Bilimsel veri ve kaynakları esas de üye olduğu bir örgüttür.
alır. Şiddete başvurmaz. 24 ulusal ve 4 bölgesel ofisi İSLAM KONFERANSI ÖRGÜTÜ
bulunur. 101 ülkede 3 milyon destekçisi vardır. 1992’de İslam ülkeleri arasında ekonomik, kültürel ve siyasi
Türkiye ofisini açmış ve ülkemizde faaliyetlerini işbirliğini geliştirmek için kurulmuştur. Merkezi Suudi
sürdürmektedir. Arabistan’ın Cidde kentidir.
AVRUPA BİRLİĞİ
19- SINIRLI KAYNAKLAR
Amacı: Üye ülkeler arasında ekonomik ve siyasi
alanlarda işbirliği ile ortak politikalar oluşturmak. Doğal Hayatı Koruma Vakfı-Türkiye (WWF-Türkiye),
dünyanın en önemli 200 havzasından birisi olan Konya
Kurucular: Belçika, Almanya, Fransa, Hollanda,
Kapalı Havzası'nın, önlem alınmaması durumunda 20 yıl
Lüksemburg, İtalya içinde çölleşmenin hızlı yaşanacağı 8 havzadan biri
olacağını açıkladı.
Sonradan Katılanlar: İngiltere, İspanya, Portekiz, İsveç,
Finlandiya, Danimarka, Estonya, Letonya, Litvanya,
WWF-Türkiye Su Programı Müdürü Buket Bahar Dıvrak,
Polonya, Çek Cumhuriyeti, Avusturya, Slovenya,
son 40 yılda Türkiye'de 1 milyon 300 bin hektar sulak
Slovakya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan, alanın çeşitli nedenlerle yitirildiğini söyledi.
Yunanistan, Malta, Kıbrıs Rum Yönetimi.
Geri kalan 1 milyon 250 bin hektarlık sulak alanın da
Kuruluş tarihi: 18 Nisan 1951 akılcı su kullanımına geçilemediği için tehlike sinyalleri
verdiğini dile getiren Dıvrak, özellikle Konya Kapalı
* İlk adı Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’dur. 25 Mart
Havzası'nda tehlikenin daha ciddi boyutlarda olduğunu
1957 Roma Antlaşması ile “Avrupa Ekonomik Topluluğu” belirtti.
adını almıştır. 1992 Maastricht Antlaşması ile “Avrupa
WWF International tarafından yapılan çalışmada, Konya
Birliği” ne dönüşmüştür. Kapalı Havzası'nın Türkiye'de Akdeniz Bölgesi ve Doğu
Karadeniz Bölgesi havzasıyla birlikte dünyanın en
önemli 200 havzası arasında yer aldığı belirtildi.
NAFTA (KUZEY AMERİKA SERBEST TİCARET
ANTLAŞMASI)
Dıvrak, ''Konya Kapalı Havzası, bunlardan birçok
Amacı: Kuzey Amerika ülkelerinin başka ülkelere karşı özelliğiyle ayrılıyor. Biyoçeşitlilik, endemik tür, sulak alan
zenginliği, çayır ve merasıyla Konya Kapalı Havzası,
ekonomik yönden güçlenmelerini sağlamak.
WWF tarafından üzerinde önemle durulan nadir
Kurucular: Kanada, ABD, Meksika havzalardan birisidir. Türkiye'deki 26 havzadan sadece
3'ü dünya literatürlerinde yer alıyor" dedi.
Kuruluş tarihi: 1994
Konya ovası Mars toprağı gibi...
KEİ (KARADENİZ EKONOMİK İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI)
Dıvrak, son 40 yılda yeni tarım alanları açma, bilinçsiz
Amacı: Karadeniz havzasındaki ülkelerin birbirlerini tarımsal sulama gibi birçok nedenle yüzyıllardır devam
ede gelen ekosistemin bozulmaya başladığını
tamamlayıcı özelliklerinden yararlanarak üye ülkeler
vurgulayarak, Konya Kapalı Havzası'nda yıllardır tehlike
45
çanlarının çalmasına karşın önlem alınmadığını, bu kaynaklara yönelik taleplerin aşırı biçimde artmasıyla ve
yüzden de her geçen yıl durumun daha da kötüye uluslararası ticaretin gelişmesiyle açıklanabilir.
gittiğini söyledi.
Bir sanayi kolu olarak, ahşap ürünleri ve kereste için
Konya Kapalı Havzası'nın önlemlerin alınmaması ağaç kesimi ile; her yıl milyonlarca dekar orman arazisi
durumunda çölleşmenin hızlı yaşanacağı Avusturya, Çin yok edilmekte veya parçalanmaktadır. Aynı zamanda,
ve Güney ABD gibi ülkelerde bulunan sekiz havzadan türlerin uyum sağlamış olduğu habitatlar da bu
birisi olduğu dünya literatürlerine girdiğini belirten Dıvrak, faaliyetlerle birlikte yokolmaktadır. Aşırı balıkçılık
"Konya ovası, Mars toprağı gibi oldu. Kurutulan faaliyetleri ile birçok balık türü, yok olma sınırına gelmiş
sazlıklardaki toprak yapısı çok farklı. Aslında çölleşme olup, deniz hayati açısından da toplam tür çeşitliliği
başladı ve hala sürüyor" diye konuştu. azalmıştır. Nesli tükenmekte olan türlerin yasaya aykırı
ticareti ve aşırı avlanma; bu türlerin varolmasına karşı en
Dıvrak, AB'nin Su Çerçeve Direktifi'ne göre hareket büyük tehdit olmaktadır. Bu durum, ABD gibi gelişmiş
edilmesi ve su konusunda kesinlikle bir planlamaya olan ülkelerde bile ortaya çıkmaktadır. Örnek olarak
gidilmesi gerektiğini belirterek, ''artık az miktarda kalan Amerika'daki özel bir kaplumbağa türü (box-turtle) yasa-
suyumuzu akılcı kullanmalıyız. Böyle giderse Konya dışı olarak toplanmış evcil hayvan olarak ihraç edilmiştir.
Kapalı Havzası'nda içme suyu bile bulmak olanaksız Bu olaylar sonunda ise her yıl onbinlerce kaplumbağa
hale gelecek. Önümüzdeki çok uzun zaman yok. Sadece ölümleri ile karşılaşılmaktadır. Bu türler, önceki
20 yılda her şeyimizi kaybedebiliriz'' dedi. durumuna oldukça yavaş dönebilmekte (bunların tekrar
üremesi zaman almakta) ve bazı populasyonlarda ise,
Yağışlar azalıyor hayatta kalabilen pek az sayıdaki yavru ile; yetişkinlerin
ölümünün arasında olması gereken dengenin korunması
Türkiye de, kelimenin gerçek anlamıyla giderek zorlaşmaktadır.
çölleşiyor. Eskiden su zengini olan Anadolu artık su
fakiri, kurak iklim kuşağına girmeye aday bölgelerden
Günümüze kadar yıllarca en popüler olan bir düzine
biri.
balık türü ender türler durumuna gelmiş olup, bunların
nesli ise yok olma tehdidi altında bulunmaktadır. Kuzey
2005 yılında yağışlar, uzun yıllar ortalamasına göre Atlantik Denizinde, (Ringa balığı gibi) bazı balık türlerinin
yüzde 5, önceki yıla göre ise yüzde 10.9 oranında
ekonomik değeri neredeyse hiç kalmamıştır. Bu türler
azaldı.
açısından halen bazı balıkçılık (avlanma) kotaları olsa
bile; her yıl bu kotaların miktarı azalmaktadır.
Ege ve Marmara hariç

İç Anadolu Bölgesi en az yağış alan bölgelerin başında Balıklar haricinde, omurgasızlar ve makro-algler de
geliyor. İç Anadolu'da altı ayda düşen yağış, geçtiğimiz insanların (yapay etkilerin) baskısı altındadır. Pek çok
yılın aynı dönemine göre yüzde 5.5 oranında azaldı. ülkede omurgasız canlılar, insanlar tarafından gel-git
(med-cezir) olayı esnasında toplanmaktadır. Kentlerin ve
Akdeniz, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve yerleşim bölgelerinin yakınlarında ise, gel-git olayını
yağışlarıyla ünlü Karadeniz bölgelerinde de yağış miktarı kullanan tür toplulukları, 'besin olarak kullanılma yoluyla
giderek azalıyor. tüketilmektedir'

Göller bölgesi kuruyor


21- GÜNÜMÜZ ÇEVRE SORUNLARININ OLASI
Göller bölgesi olarak bilinen Konya havzasındaki Akşehir ETKİLERİ
gölü kurudu. Beyşehir ve Meke göllerinde sular hızla Çevre koruma projeleri, sulak alanlar (Ulubat),
çekiliyor. Hotamış ve Akgöl tamamen kurudu, bazı sulak Çevresel etki (Çad gölü), Ülkemizde korunan alanlar,
alanlar çamur haline geldi. Çevre sorunlarının olası etkileri (toprak verimliliği,
erozyon, canlıların yaşamında değişiklikler, yerleşim
Kuraklık nedeniyle Konya'daki barajlarda su seviyesi son alanı açma, orman tahribi)
72 yılın en düşük düzeyine indi. Havzadaki binlerce
kaçak kuyu, sulak alanların kurumasına, kuşların
ülkemizi terk etmesine yol açıyor.

Tarımsal sulamadaki yanlışlıklar da İç Anadolu bölgesini


çölleşmeye doğru sürüklüyor. Uzmanlar, sulamaya
sınırlama getirilmesini, ağaçlandırmaya önem verilmesini
ve çevre kirliliğinin önlenmesini istiyor.

20- DOĞAL KAYNAK KULLANIMI


Doğal kaynak kullanımında ülkeler,
Sürdürülebilir kalkınmışlıkBazı durumlarda aşırı
kullanım; özellikle gereğinden fazla yapılan ormancılık,
balıkçılık ve avlanma gibi faaliyetler yoluyla kaynağın
tükenmesine yol açmaktadır. Bu aşırı kullanım kısmen;
Dünya'daki belirli bölgelerde bulunan aşırı nüfusla,

46

You might also like