You are on page 1of 19

9.

SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI


I. ÜNİTE - GÜZEL SANATLAR VE EDEBİYAT Yazarı etkileyen toplumsal, siyasal ve felsefî
görüşleri de diğer sosyal bilimlerin yardımıyla
GÜZEL SANATLAR İÇİNDE EDEBİYATIN YERİ ortaya koyarlar.

Güzel sanatları diğer eserlerden ayıran en Edebiyat Tarihi ve Önemi


önemli özellik insanda coşku ve estetik haz
uyandırmasıdır. Güzel sanatlar için yapılan en Bir ulusun çağlar boyu yarattığı sözlü ve yazılı
iyi sınıflama bu sanatların kullandıkları dil ürünlerini ve onların yazarlarını bilimsel
malzemelere göre yapılan sınıflandırmadır. Bu bir yöntemle tarihi akış içinde inceleyen bilim
malzemeler fonetik ve plastik olarak ikiye dalına edebiyat tarihi denir. Edebiyat tarihi
ayrılır. Sesle yapılan sanatlara fonetik bir ulusun geçmişteki düşünce yapısını, dünya
sanatlar, görüntüyle yapılan sanatlara ise anlayışını, kültür ve uygarlık birikimini yeni
plastik sanatlar denir. Güzel sanatların kuşaklara aktarır. Böylece kuşaklar arasında
genelinde plastik malzeme kullanılırken köprü kurarak yeni kuşakların daha iyiyi,
edebiyat ve müzik ise sese dayalı bir sanattır. doğruyu, güzeli bulmalarına yardımcı olur.
Bizde Tanzimat dönemine kadar edebiyat
Edebiyatın malzemesi kelimelerdir ve tarihi tezkirelerden ibaretti.
edebiyat dille gerçekleştirilen bir güzel
sanatlar etkinliğidir. Edebiyatın asıl amacı Tezkire: Şairlerin hayat hikâyelerini anlatan
güzel sanatların en önemli öğesi olan estetik biyografi türünden eserlere denir.
zevk duygusunu dil aracılığıyla
gerçekleştirmektir. Edebiyatta fayda Başlıca edebiyat tarihi yazarlarımız şunlardır:
sağlamak amaç olarak her zaman ikinci Ziya Paşa, M. Fuat Köprülü, Agâh Sırrı Levend,
plandadır. Ahmet Hamdi Tanpınar, Nihat Sami Banarlı

Edebiyat; Tanımı, Konusu, Yöntemi DİLİN İNSAN VE TOPLUM HAYATINDAKİ YERİ

Duygu ve düşüncelerin söz ya da yazıyla etkili Dil-Kültür-Edebiyat İlişkisi


ve güzel bir biçimde anlatılması sanatına
edebiyat denir. Edebiyat, sözcüğü Arapça Dil, insanların duygu düşünce ve düşlerini;
‘’edep’’ sözcüğünden türemiştir. Edebiyat özlem ve isteklerini anlatma aracıdır. Kültür
sözcüğü ilk kez Tanzimat döneminde Şinasi ise; dil, din, ülkü gibi ortak duygu ve
tarafından kullanılmıştır. Şinasi’den önce düşüncelerin bizde yarattığı değişim ve
nazım ve nesir türlerindeki eserlere ‘’şiir ve bileşimdir. Bu nedenle dil bir ulusun temel
inşa’’ denilmekteydi. taşıdır. Dil kültür değerlerimizi geleceğe taşır
ve edebiyatın da temel öğesidir.
Edebiyatın Konusu
Dil, edebiyatın temel öğesi; edebiyat, kültür
Yazar ve şairlerin ortaya koydukları eserlerde birikiminin kendisidir. Görüldüğü gibi dil,
ele alıp işledikleri her şey, edebiyatın kültür ve edebiyat birbirinin tamamlayıcısıdır.
konusunu oluşturur.
METİN – EDEBÎ METİN
Edebiyatın Yöntemi
Metin: Bir yazıyı şekil, anlatım ve yazım
Dil ürünlerinin tüm özelliklerinin tarihi akış özellikleriyle oluşturan kelimelerin tamamına
içinde bilimsel olarak incelenmesi de metin denir.
edebiyatın yöntemini oluşturur.
Edebî Eser (Edebi Metin); Tanımı ve Özellikleri
EDEBİYATIN DİĞER BİLİM DALLARIYLA İLİŞKİSİ İnsanın duygu ve düşüncelerini; özlem ve
dileklerini estetik ölçüler içinde anlatan ve
Edebiyatın temel öğesi olan dil diğer bilim okuyucuda güzellik duygusu yaratan dil
dallarının da anlatım aracıdır. Bundan dolayı ürünlerine edebî eser(metin) denir.
felsefe, psikoloji, sosyoloji, hatta tarih,
coğrafya, ekonomi vb. diğer bilim dallarıyla Özellikleri
yakından ilişkisi vardır. Araştırmacılar da • Edebî eser okuyanı etkilemelidir.
edebiyat araştırmalarında yazarın • Anlatımı güzel düşüncesi sağlam ve özlü
biyografisini yazarken tarih biliminden, olmalıdır.
yaşadığı ortamı yazarken sosyoloji biliminden, • Konusu; ait olduğu toplumun ve yazıldığı
yazarın içinde bulunduğu ruhsal durumu dönemin özelliklerini yansıtmalıdır.
anlatırken ise psikolojiden faydalanırlar.

1
9.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI
• Eser zamanın süzgecinden geçtikten sonra 1) Vurgu: Bir kelimede hecelerden birinin
toplumca anlaşılıp beğenilmelidir. diğerlerine göre daha baskılı, daha kuvvetli
• Duygu ve düşünceler belli bir edebî türe söylenmesidir. Vurgu hem kelimenin anlamını
uygun olarak anlatılmalıdır. güçlendiren hem de şiiri ahenkli kılan bir
• Eser estetik ölçüler içinde, belli bir sanat unsurdur. Vurgulama ve tonlama şiirin
anlayışıyla yazılmalıdır ahengini ve etki gücünü bir kat daha artırır.

EDEBİYAT VE GERÇEKLİK Ör:


Gök sarı toprak sarı, çıplak ağaçlar sarı
Dış dünyadaki tüm nesnel varlıklar, koşullar ve Arkada zincirlenen Toros Dağları
durumlar gerçekliğin kapsamına girer.
Edebiyat dış dünyayı, insanı ve insana özgü 2) Tonlama: Anlatılmak istenen duygu veya
özellikleri kurmaca yoluyla dile getirir. Yani düşüncenin daha etkili ifade edilebilmesi için
sanatçı dış dünyayı olduğu gibi değil, kendi ses tonunu değiştirerek okumaya tonlama
süzgecinden geçirerek, değiştirerek, denir. Böylece acıma, üzüntü, özlem,
yorumlayarak anlatır. Bu paralelde şöyle bir hayranlık, sevgi gibi duygular belirginlik
tanım çıkarılabilir: Sanat ya da edebiyat, bir kazanır.
nevi gerçeğin yorumlanarak anlatılmasıdır.
Burada unutulmama-sı gereken nokta ise Ör:
edebiyatın bunu yaparken gerçeklikten Bir sarsıntı... Uyandım uzun süren uykudan,
tamamen uzaklaşmamış olmasıdır. Geçiyordu araba yola benzer bir sudan.

II. ÜNİTE - ÇOŞKU VE HEYECAN DİLE GETİREN 3) Ölçü: Ahengi sağlamak şiire belli bir düzen
METİNLER (ŞİİR) vermek için şiirlerde çeşitli ölçüler kullanılır.
Türk edebiyatında hece ve aruz ölçüsü olmak
ŞİİR VE ZİHNİYET üzere iki çeşit ölçü kullanılmıştır.

Zihniyet, bir dönemdeki sosyal, siyasî, idarî, a) Hece ölçüsü: Şiirdeki tüm dizelerin
adlî, dinî, ticarî hayatın birlikte oluşturduğu hecelerinin sayısının eşit olması esasına
ortamdır. Yani devrin kabul edilmiş sanat dayanır.
zevki ve hâkim anlayışıdır. * Hece ölçüsü Türklerin bulduğu bir ölçüdür.
* Bilinen en eski Türk şiirlerinde de bu ölçü
Bir eser hangi dönemde verilmişse, o kullanılmıştır.
dönemden izler taşır. Şairlerin şiirleri de * 7’li, 8’li, 11’li hece ölçüsü kalıpları en çok
yaşadıkları dönemden izler taşır. Şairlerin kullanılan kalıplardır.
şiirlerinde de yaşadıkları dönemin sosyal ve
siyasal olaylarını, kültürünü, ilişkilerini, Durak: Ölçü kalıpları içerisindeki durma
inançlarını, sanat zevkini görebiliriz. yeridir. Hece ölçüsünde duraklar sözcükleri
Dolayısıyla bir şiiri incelerken, o şiirin bölmez.
yazıldığı dönemin ve şairin özelliklerini göz
önüne almalıyız. b) Aruz ölçüsü: Dizelerdeki hecelerin açıklık
kapalılık esasına bağlı olan bir ölçü sistemidir.
ŞİİRDE AHENK (SES VE RİTM) Sonu ünlü ile biten heceler ‘’açık’’, sonu
ünsüzle biten heceler de ‘’kapalı’’ hece
Ahenk: olarak adlandırılır. Ayrıca uzun ünlülü heceler
ile dize sonundaki heceler daima kapalı kabul
Ahenk kelimesi uyum anlamına gelmektedir. edilir.
Edebiyatta ise kelimelerin birbiriyle ses ve
anlam bakımından etkileyici bir bütün olması * Aruz ölçüsünde duraklar sözcükleri bölebilir.
anlamındadır.
O be nim mil / le ti min yıl / dı zı dır par / la
Şiirde ahenk; ustaca kullanılan ses akışı, ya cak
söyleyiş, ritim, ölçü ve her türlü ses .. - - . . - - . . - - . . -
benzerliğiyle sağlanır. Şiirde ahengi sağlamak Fe i la tün Fe i la tün Fe i la tün Fe
için ölçü, uyak, vurgu, tonlama gibi değişik i tün
unsurlar kullanılır.
* Aruz vezninde hecelerin kısalığı ve uzunluğu
Şiirde ahengi sağlayan unsurları şöyle esas olduğu için bazı Türkçe kelimeler kısa
sıralayabiliriz: olduğu halde vezin gereği uzun okunur; buna
imale denir. İmale kısa heceyi uzun yapar.

2
9.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI
Arapça ve Farsça kelimelerdeki bazı uzun Bu beyitteki ‘’yazıma’’ sözcüklerinin yazımı
seslerin vezin gereği kısa okunmasına da zihaf aynıdır; ancak birinci dizede kaderime
denir. Sessiz bir harfle biten kelime vezin anlamında ikinci dizede ise yaz mevsimi
gereği açık olması gerekirse, kendinden sonra anlamında kullanıldığından cinaslı uyaktır.
sesli ile başlayan bir hece varsa birinci
kelimenin sonundaki harf, ikinci kelimenin ilk NOT: Yazımları ve anlamları aynı olan iki
hecesine ulanır. Buna ulama denir. Ulama sözcük redif; yazımları aynı ancak anlamları
kapalı heceyi açık yapar. farklı olan iki sözcük cinaslı kafiye oluşturur.

c) Serbest Ölçü: Herhangi bir sisteme bağlı NOT: Uzun okunan ünlüler iki ses değerinde
olmayan ölçüdür.19.yüzyıl sonlarından kabul edilir.
itibaren edebiyatımıza girmiştir.
Uyak Düzeni (Şeması) ve Çeşitleri
4) Uyak (Kafiye) ve Redif:
Şiirler uyaklanış bakımından dörde ayrılır.
Uyak: Dize sonlarında bulunan ve görevleri
farklı olan ses veya ek benzerlikleridir. a) Düz uyak: Uyaklı kelimeler aaxa veya aaab
Redif: Mısra sonlarında bulunan aynı görevdeki şeklinde sıralanmışsa buna düz uyak denir.
ses, ek ve kelime tekrarlarıdır.
Hiç anılmaz olmuş atalar adı
Her yalana kanmışım kafiye:’’an’’ Beşikte bırakmış ana evladı
Her söze inanmışım redif: ‘’mışım’’ Kırılmış yetimin kolu kanadı
Ben artık sevgiden de Zulüm pençesinden aman kalmamış
Bıkmışım, usanmışım
b) Çapraz uyak: Uyaklı kelimeler abab
Uyak Çeşitleri şeklinde sıralanmışsa buna çapraz uyak denir.

a) Yarım Uyak: Sadece bir ünsüzün Sokaktayım kimsesiz bir sokak ortasında
benzeşmesiyle oluşan kafiyeye yarım uyak Yürüyorum arkama bakmadan yürüyorum
denir. Yolumun karanlığa saplanan noktasında
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum
Ecel büke belimizi Necip Fazıl Kısakürek
Söyletmeye dilimizi
Hasta iken halimizi c) Sarma uyak: Uyaklı kelimeler abba
Soranlara selam olsun şeklinde sıralanmışsa buna çapraz uyak denir.

b) Tam Uyak: Biri ünlü biri ünsüz olmak üzere En son Bektaş Ağa çöktü diz üstü
iki sesin benzerliğiyle oluşan uyağa tam uyak Titrek elleriyle gererken yayı
denir. Her yandan bir merak sardı alayı
Ok uçtu, hedefin kalbine düştü
Ben gideyim yol gitsin, ben gideyim yol gitsin;
d) Mani tipi uyak: Mani tipindeki şiirlerde
İki yanımdan aksın bir sel gibi fenerler kullanılan uyak türüdür. aaxa şeklinde
Tak, tak ayak sesimi aç köpekler işitsin uyaklanır. Tek dörtlük için geçerlidir.
Yolumda bir tak olsun zulmetten taş kemerler
Dağlarda kar kalmadı
c) Zengin Uyak: En az üç sesin benzerliğiyle Gözlerde fer kalmadı
oluşan uyağa zengin uyak denir. Daha yazacak idim
Bir idamlık Ali vardı, asıldı Kâğıtta yer kalmadı
Kaydını düştüler, mühür basıldı
Geçti gitti, birkaç günlük fasıldı. 5) Aliterasyon ve Asonans:

d) Cinaslı Uyak: Aynı seslerden oluşan; fakat Bir şiirin dizelerinde sürekli aynı ünsüzün
farklı anlamları karşılayan kelimelerle yapılan tekrarlanmasından oluşan ahenge aliterasyon
uyağa cinaslı uyak denir. Cinas bir kelimenin denir.
tekrarı değildir. Aynı kelimenin aynı anlamla
tekrar etmesine redif denir. Bir şiirin dizelerinde sürekli aynı ünlünün
tekrarlanmasıyla oluşan ahenge asonans
Ör: ‘’Kalem böyle çalınmıştır yazıma denir.
Yazım kışa uymaz kışım yazıma’’

3
9.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI
senin kalbiden sürgün oldum ilkin bütün Ör: Kömür gözlüm, gül dudaklım
sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir Sen de bir gün perişan ol
süreği Hicranî

“ü harfi ile asonans, s harfi ile aliterasyon Benzeyen: göz - dudak


yapılmıştır.” Benzetilen: kömür – gül

ŞİİR DİLİ 2) İstiare(İğretileme) :

Şiir insanın değişen duygu, coşku, özlem ve Sadece benzeyen ya da benzetilenle yapılan
hayallerini kendine özgü bir dille ifade eder. teşbihe istiare denir. Açık istiare ve kapalı
Dili daha canlı, daha güzel ve daha tesirli hale istiare olmak üzere ikiye ayrılır.
getirerek ona bir üst kimlik kazandırır. Şair
günlük dildeki sözcükleri özenle seçer. Onlara a- Açık istiare:
yepyeni anlamlar kazandırır. Kullanılan dile Benzetme öğelerinden sadece kendisine
yeni değerler ve anlamlar kazandırır. benzetilenin bulunduğu benzeyenin
Benzetmelere değişmecelere (mecaz) yer bulunmadığı istiaredir.
verir. Somut varlıkları soyutlaştır, soyutları da
somutlaştırır. Böylece duygu ve düşüncelerine Ör: Yüce dağ başında siyah tül vardır.
bir anlam derinliği kazandırır. Benzeyen: bulut(söylenmemiş)
Benzetilen: siyah tül (söylenmiş)
Söz Sanatları
Ör: Havada bir dost eli okşuyor derimizi
1 ) Teşbih (Benzetme) : Benzeyen: Rüzgâr(söylenmemiş)
Benzetilen: dost eli(söylenmiş)
Anlama güç katmak için, aralarında gerçek ya
da mecaz, çeşitli yönlerden ilgi, benzerlik b- Kapalı istiare:
bulunan en az iki varlıktan zayıf olanı nitelik Benzetme öğelerinden sadece benzeyenle
bakımından güçlü olana benzetme sanatıdır. yapılan istiaredir. Kapalı istiarede kendisine
benzetilen yer almaz.
Teşbih sanatında en az iki, en fazla dört öğe
bulunur. Öğeleri şunlardır: Ör: Yüce dağların başında
Salkım salkım olan bulut.
1- Benzeyen: Benzeyen: Bulut(var)
Birbirine benzetilen şeylerden nitelik Kendisine benzetilen: üzüm(yok)
bakımından güçsüz olanıdır.
Ör:
2- Kendisine Benzetilen: Bir arslan miyav dedi
Birbirlerine benzetilen şeylerden nitelik Minik fare kükredi
bakımından daha üstün ve güçlü olanıdır. Fareden korktu kedi
Kedi pır uçuverdi
3- Benzetme Yönü:
Benzeyen ve kendisine benzetilen arasındaki Dörtlükte ‘’aslan’’ , ‘’miyav’’ sözcüğüyle
ortak noktadır. Zaten benzetme bu ortak kediye; fare, kükredi sözcüğüyle aslana;
noktayı belirtmek için yapılır. ‘’kedi’’ ‘’uçuverdi’’ sözcüğüyle kuşa
benzetilmiştir. Ancak dörtlükte benzetilene
4- Benzetme Edatı: yer verilmemiştir.
Benzeyen ve kendisine benzetilen arasında
benzetme ilgisi kuran kelime veya ektir. 3) Teşhis (Kişileştirme) :

Ör: Bu sesler dokunuyor en ağrıyan yerime, İnsan dışındaki canlı ve cansız varlıklara
Bir eski çıban gibi işliyor içerime. insana özgü bir özellik verme sanatına teşhis
(Ayak Sesleri/Necip Fazıl Kısakürek) denir.

Benzeyen: Sesler Ör: Ağlama karanfil beni de ağlatma


Kendisine benzetilen unsur: Eski çıban Sil gözyaşlarını
Benzetme yönü: Batmak, işlemek
Benzetme edatı: Gibi

4
9.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI
4) İntak (Konuşturma) : 9) Hüsn-i talil (Güzel Bir Nedene Bağlama) :

İnsan dışındaki canlı ve cansız varlıkların Sebebi bilinen bir olayın meydana gelişini,
konuşturulması sanatıdır. Konuşturma gerçek sebebinin dışında başka, güzel bir
kişileştirmeden sonra gelir. Varlıklar önce nedene bağlamadır.
kişileştirilir sonra gerekirse konuşturulur. Her
intakta bir kişileştirme vardır ama her Senin o gül yüzünü görmek için
kişileştirmede bir intak yoktur. Fabllar bu Sana güneş bakmak için doğuyor.
sanata örnektir.
Ör: Mor menekşe:’’Bana dokunma;’’diye 10) Tenasüp (Uygunluk) :
bağırdı.
Anlam yönünden birbiriyle ilgili sözcükleri bir
5) Tezat (Karşıtlık) : arada kullanmaktır.
Ör: Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabip
Aynı varlığın, olayın, durumun birbirine karşıt Kılma derman kim helakim zehr-i
iki yönünü bir arada belirtmeye ya da dermendadır.
birbirine karşıt kavramlar arasında ilgi
kurmaya tezat denir. Bu dizelerde ‘’dert, derman, ilaç, tabip’’
Ömrümde zararsız günümü bilmem Her birbiriyle ilgili sözcükler olarak
senede yüz milyonluk kârım var. (Huzuri) kullanılmıştır.

Aşk derdiyle hoşem el çok ilâcımdan tabip 11) Mecaz-ı Mürsel (Ad Aktarması) :
Kılma derman kim helakim zehr-i
dermânındadır (Fuzuli) Bir sözün benzetme amacı güdülmeden başka
bir sözcük yerine gerçek anlamı dışında
6) Mübalağa(Abartma) : kullanılması sanatıdır.

Bir sözün etkisini arttırmak amacıyla bir şeyi Ör: Ankara bu olaya tepki gösterdi.
olduğundan çok göstermek ya da olmayacak Burada tepki gösteren şehir değil. Ankara da
biçimde anlatma sanatıdır. bulunan hükümettir. Mecaz-ı mürsel yapılmış.
Şehir söylenmiş hükümet kastedilmiştir.
Ör: Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan şühedâ
Ör: Sana dar gelmeyecek makberi kimler Ör: Cemil Meriç’i her okuyuşumda yeni bir
kazsın? şeyler buluyorum. (Kitabını okuyorum
Gömelim gel seni tarihe desem, kendisini değil)
sığmazsın.
ŞİİRDE YAPI
7) Telmih (Hatırlatma) :
Şiirin yapısı anlam ve ses kaynaşmasından
Söz arasında herkesin bildiği bir olaya ya da oluşur. Anlam ve ses kaynaşmasından oluşan
kişiye işaret etme sanatı. nazım birimlerine beyit, kıt’a, bent, mısra
Vefasız Aslı’ya yol gösteren bu, gibi isimler verilir. Dize, beyit, dörtlük gibi
Kerem’in sazına cevap veren bu. birimlerle ölçü, kafiye düzeni, tema ve
imgeler belli bir bütün oluşturarak şiirde
Gökyüzünde İsa ile, yapıyı meydana getirir.
Tur dağında Musa ile,
Elindeki asa ile, Nazım biçimi:
Çağırayım Mevlam seni. Bir şiirde dizelerin kümelenişinden, uyakların
Yunus Emre sıralanış düzeninden ve ölçü özelliklerinden
doğan örgüye denir. Nazım biçimlerini
8) Tecahül-i Arif (Bilmezlikten Gelme): belirlemede en temel ölçüt nazım birimidir.

Anlam inceliği oluşturmak için herkesçe Nazım türü:


bilinen bir gerçeği bilmez görünerek anlatma Bir şiirin konusuna göre aldığı addır.
sanatıdır.
Nazım birimi:
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Bir manzumede anlam bütünlüğü taşıyan en
Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz? küçük parçaya nazım birimi denir. Nazım
Cahit Sıtkı Tarancı birimi en az iki dizeden oluşmak üzere üç,
dört, beş veya daha fazla dizeden oluşabilir.

5
9.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI
Mısra (Dize): * Bu dönem edebiyatı müzik eşliğinde
Bir şiirin her bir satırına dize denir. (“kopuz” adı verilen sazla) dile getirilmiştir.
* Ölçü, ulusal ölçümüz olan “hece” ölçüsüdür.
Beyit: * Nazım birimi “dörtlük”tür.
İki dizeden oluşan nazım birimine beyit denir. * Dönemine göre arı(sade) bir dili vardır.
* Dizelere genel olarak yarım uyak hâkimdir.
Ör: * Daha çok doğa, aşk ve ölüm konuları
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi işlenmiştir.
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi * Bu döneme yönelik elimizdeki en önemli ve
Kanuni Sultan Süleyman eski kaynak Kaşgarlı Mahmut’un “Divan-ı
Lügat-it Türk” adlı eseridir.
Kıt’a(Dörtlük):
Dört dizeden oluşan nazım birimine kıt’a veya Kullanılan Nazım Biçimleri:
dörtlük denir.
Koşuk
Ör: Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim
Yeryüzünde yer beğen * “Sığır” denilen sürek avları sırasında
Nereye dikilmek istersen, söylenen şiirlerdir. * Konusu daha çok doğa,
Seni oraya dikeyim! aşk, savaş ve yiğitliktir.
Arif Nihat Asya * Bu tür daha sonra Halk edebiyatında
“Koşma” adıyla anılmıştır.
Bent:
İkilik ve dörtlük dışında kalan 3,5,7 veya daha Sagu
fazla eşit satıdaki dizelerden oluşan nazım
birimine bent denir. * Yuğ” adı verilen ölüm törenlerinde, ölen
kişilerin erdemlerini ve duyulan acıları dile
Bugün Cuma getiren şiirlerdir.
Büyük annemi hatırlıyorum * Divan edebiyatında “mersiye”;halk
Dolayısıyla çocukluğumu edebiyatında “ağıt” ismini almıştır.
Uzun olsaydı o günler!
Yere düşen ekmek parçasını Sav
Öpüp başıma götürdüğüm günler!
* Dönemin özlü sözleridir.
Konu: * Bugünkü atasözlerinin ilk biçimi
Üzerinde söz söylenen herhangi bir olay, niteliğindedir.
düşünce veya duruma konu denir. Bir şiir
birden fazla konuya değinebilir. Destan
Tema: Şiirin bütününe hâkim olan duygu veya
hayale tema denir. Toplumu derinden etkileyen olaylar sonunda
halk arasında kendiliğinden oluşan uzun nazım
Şiirin yapısını oluşturan tüm bu öğeler gerek türüdür.
Divan edebiyatımızda gerekse Halk
edebiyatında gelenek çerçevesi içerisinde DESTANLARIN ÖZELLİKLERİ:
çeşitli nazım şekilleri ve türleri oluşturmak
amacıyla belli ölçülerde kullanılmıştır. Oluşan * Toplumun ortak görüşlerini yansıtması
bu nazım şekilleri ve türleri Halk edebiyatı ve * Olağanüstü özellikler taşıması
Divan edebiyatı nazım şekilleri ve türleri * Kişilerinin seçkin olması (Kral, Han, Hakan...
başlıkları altında ele alınırlar. vb.)
* Ait oldukları milletten izler taşıması
TÜRK EDEBİYATINDA KULLANILAN NAZIM * Oldukça uzun olması
BİÇİMLERİ * Konuları bakımından savaş, deprem, yangın
şeklinde sıralanabilmesi
A) İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK EDEBİYATI
TÜRK DESTANLARI
* M.S. VIII. yüzyıla gelinceye kadar Türklerin
henüz yazıyı kullanmadıkları dönemdeki Destanlarımız yazıya geçirilmedikleri için
edebiyattır. bugün bunların ancak konularını bilmekteyiz.
* Bu dönem edebiyatı, sözlü olarak üretilmiş Bunları da İran, Çin ve Arap kaynaklarından
ve kulaktan kulağa yayılarak varlığını öğreniyoruz.
sürdürmüştür.

6
9.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI
A) SAKA DEVRİ DESTANLARI Tasso Kurtarılmış Kudüs
Milton Kaybolmuş (Kaybedilmiş)
1) Alp Er Tunga Destanı: Cennet
Türk-İran savaşlarında Alp Er Tunga’nın Fazıl Hüsnü DAĞLARCA Üç Şehitler Destanı
yiğitliklerini ve bu savaşları anlatır.
B) İSLAMİ DEVİR TÜRK EDEBİYATI
2) Şu Destanı:
İskender’le Türkler arasındaki savaşı ve Türk 1) TÜRK HALK EDEBİYATI
hakanı Şu’nun kahramanlıklarını anlatır.
* İslamiyet öncesinden günümüze kadar
B) HUN DEVRİ DESTANI kesintisiz gelen bir edebiyattır.
* Halk içinde yetişmiş ozanların icra ettiği bir
Oğuz Kağan Destanı: edebiyattır.
Hun hükümdarı Mete’yi ve onun yaşamını * Temelinde sözlü bir gelenek vardır.
anlatır. * Dili sadedir.
* Dörtlük ve yarım kafiye esaslıdır.
C) GÖKTÜRK DEVRİ DESTANLARI * Hece ölçüsü kullanılmıştır.
* Halkın dertlerini, sevinçlerini, her türlü
1) Bozkurt Destanı: duygularını işlemektedir.
Göktürklerin dişi bir kurttan türeyişini anlatır. * Koşma, destan, semai, varsağı, mani, ağıt,
türkü, bilmece, atasözü, devriye, şathiye,
2) Ergenekon Destanı: ilahi, deme gibi çeşitli nazım şekilleri vardır.
Bir savaşta yenilen ve Ergenekon’a açılan * Kendi arasında:
Türklerin orada bir demir dağı eritip
intikamlarını almalarını anlatır. a) Âşık Tarzı Halk Edebiyatı
b) Anonim Halk Edebiyatı
D) UYGUR DEVRİ DESTANLARI c) Dini-Tasavvufi Halk Edebiyatı olmak üzere
3’e ayrılır.
1) Türeyiş Destanı:
Uygurların bir erkek kurttan türeyişi anlatılır. a) Âşık Tarzı Halk Edebiyatı:

2) Göç Destanı: * İslamiyet'ten önce başlamıştır.


Uygur Türklerinin anayurtlarından göçünü * Bu edebiyatı genellikle “aşık” adı verilen
anlatır. sazlarıyla yazdıklarını besteleyip köy köy
dolaşan ozanlar icra etmiştir.
NOT: Destanlar oluşumları bakımından iki * Hece ölçüsü kullanılmıştır.
grupta incelenebilir. * Dili sadedir.
* Nazım birimi dörtlüktür, yarım kafiye
a) Doğal Destanlar: kullanılmıştır.
Halk arasında ortaya çıkan anonim ürünlerdir. * Son dörtlükte şairin mahlası(adı) kullanılır.
Bunlar genellikle daha sonra bir şair * Aşk, ölüm, gurbet, ayrılık konuları sıklıkla
tarafından derlenip düzenlenmiştir. Bu türe ilenmiştir.
örnek olarak şu destanları sıralayabiliriz. * Coşkulu, lirik bir söylenişi vardır.

İliada, Odysseia Yunanlıların (Homeros) Kullanılan Nazım Biçimleri:


Kalevala Finlilerin
Nibelungen Almanların Koşma
Ramayana, Mahabarata Hintlilerin
Cid İspanyolların • Aşk, ayrılık, gurbet, sevgi, doğa, yiğitlik gibi
Chanson de Roland Fransızların geniş çerçeveli konuların işlendiği bir nazım
Gılgamış Sümerlerin şeklidir.
Şehnâme İranlıların (Firdevsi) • 11’li hece ölçüsüyle yazılır.
• 3 ile 6 dörtlükten oluşur.
b) Yapma (Suni) Destanlar: • Dili sadedir.
Bir olayın doğal destana benzetilerek bir • Kafiyedüzeni “abab, cccb, dddb…”
şairce destanlaştırılmasıdır. Yapma destan şeklindedir.
örneği olarak şunları sıralayabiliriz: • Son dörtlükte şairin mahlası bulunur.
• Koşmanın konularına göre “güzelleme,
Virgilius Aeneit koçaklama, ağıt, taşlama” adlı türleri vardır.
Dante İlahi Komedi

7
9.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI
Güzelleme: * Şiirlerinin nazım birimi dörtlüktür.
İnsan ve doğa sevgisinin lirik bir edayla * En çok yarım kafiye kullanılmıştır.. Bazı
işlendiği koşmalara denir.( Karacaoğlan) manilerde cinaslı kafiye görülür.
* Ölüm, aşk, tabiat sevgisi, ayrılık acısı,
Koçaklama: özlem, yiğitlik, toplumsal aksaklıklar gibi
Savaş, yiğitlik, kahramanlık gibi konuları konular işlenir.
işleyen koşmalara denir. (Dadaloğlu ve * Sözlü geleneğe dayanır.
Köroğlu)
Kullanılan Nazım Biçimleri:
Ağıt:
Ölen kişinin arkasından duyulan acının ve Türkü
onun iyiliklerinin işlendiği koşmadır.
• Kendine özgü bir ezgi ile söylenen nazım
Taşlama: biçimidir.
Toplumun veya bireylerin aksayan yönlerini • Genellikle anonimdir, yazarı bilinenleri de
eleştiren koşmalara denir. (Seyrani) zamanla halka mal olmuştur.
• Aşk, tabiat, ayrılık, hasret, gurbet, sevgi,
Not: Güzelleme, koçaklama, ağıt, taşlama güzellik gibi konular işlenir
birer nazım türüdür. • Türküler 8’li(4+4) veya 11’li(4+4+3) hece
ölçüsüyle söylenir..
Varsağı • Türküler iki bölümden oluşur.

• Toros Dağları ve Adana civarında yaşayan 1-Bent:


“VARSAK” boylarının söyledikleri türkülere Türkünün asıl sözlerinin bulunduğu bölümdür.
denir.
• Kafiye düzeni koşma gibidir. 2-Kavuştak:
• 4+4 şeklinde 8’li ölçüyle söylenir. Her bendin sonunda tekrarlanan bölümdür.
• “BRE, BEHEY, HEY “ nidaları sıklıkla Nakarat ya da bağlama adı da verilir.
kullanılmıştır.
• En az 3 en fazla 5 dörtlüktür. Mani
• Konu olarak hayattan ve talihten şikâyet
gibi konular işlenir. • Hecenin 7’li kalıbıyla söylenirler.
• Bir dörtlükten oluşur.
Semai • Uyak düzeni aaxa şeklindedir.
• İlk iki dize doldurmadır. Asıl konu son iki
• Koşma ile aynı konular işlenir. dizededir.
• Kafiye düzeni koşma ile aynıdır. • Konu sınırlaması yoktur.
• 4 + 4 =8 ‘li ölçüyle yazılır. • Düz mani, kesik mani, yedekli mani ve
• 3–5 dörtlükten oluşur. cinaslı mani gibi türleri vardır.
• Koşmadan ezgisi, dörtlük sayısı ve ölçüsü
bakımından ayrılır. Ninni

Destan * Annelerin çocukları uyutmak için belli bir


ezgiyle söylediği sözlü edebiyat ürünleridir.
• 6+5 ‘li hece ölçüsüyle söylenir. * 7’li,8’li ve 9’lu hece ölçüsüyle söylenir.
• Halk edebiyatının en uzun nazım biçimidir. * Genellikle dörtlüklerden oluşur.
• Kendine özgü bir söylenişi vardır.
• Kafiye düzeni koşma ile aynıdır. c) Dinî Tasavvufî Halk Edebiyatı (Tekke
• Ayaklanma, kıtlık, savaş, hastalık gibi Edebiyatı) :
toplumsal konular işlendiği gibi bireysel
konuların işlendiği destanlar da vardır. * Hece ölçüsü ağırlıklıdır, az da olsa aruz
• Dörtlük sayısında sınırlama yoktur. ölçüsü kullanılmıştır.
* Yarım uyak ve redif sık kullanılmıştır.
b) Anonim Halk Edebiyatı: * Tasavvuf terimlerinin dışında dil, halkın
anlayabileceği nitelikte ve sadedir.
* Belli bir sahibi yoktur. Halkın ortak malı olan * Saz eşliğinde söylenenler de vardır.
ürünlerden oluşur. * Allah sevgisi, nefsin öldürülmesi, insan
* Dili sade, akıcı bir halk Türkçesidir. sevgisi, ölüm, Allah’a varış yolları, tasavvuf
* Şiirlerde hece ölçüsünün 7’li, 8’li, 11’li ilkeleri temel konularıdır.
kalıpları ağırlıklı olarak kullanılır.

8
9.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI
* Coşkuludur, genellikle didaktik şiirlerden 2) DİVAN EDEBİYATI (KLASİK EDEBİYAT)
oluşur.
* Nazım birimi dörtlüktür ancak beyitle * Şairler şiirlerini “DİVAN” adını verdikleri bir
oluşturulmuş türler de vardır. kitapta topladıkları için bu edebiyatına “Divan
Edebiyatı” denilmiştir. Ayrıca “klasik-eski –
Kullanılan Nazım Türleri: zümre edebiyatı” da denilir.

İlahi * İslamiyet’in kabulünden sonra Türkler


yaşamın her alanında Araplardan, Farslardan
* Tekke edebiyatının ana nazım türüdür. etkilenmişlerdir. Bu etkileşimin en belirgin
* 8’li hece ölçüsüyle söylenir, 7 ve 11’li de olduğu alanların başında edebiyat göze
olabilir. çarpmaktadır.13. yy’dan itibaren şair ve
* Fanilik, Allah sevgisi, nefsin öldürülmesi yazarlar Fars-Arap etkisine girmeye
temel konusudur. başlamıştır.
* Bu türün en büyük ustası Yunus Emre’dir.
* Dili Arapça, Farsça, Türkçe karışımı olan
Nefes Osmanlıcadır.

* 8’li hece ölçüsüyle söylenir. * Ölçü olarak “aruz ölçüsü”, nazım birimi
*İlahilerin konularının Bektaşilerce söylenmesi genellikle beyittir.
sonucu ortaya çıkmış türdür. * Şiirlerde tam ve zengin uyak kullanılmıştır.

Deme ( Deyiş ) * Anlatılan şey değil, anlatış biçimi ön


plandadır.
* 8’li hece ölçüsüyle söylenir
* Saz eşliğinde kendine özgü bir makamla * Çoğunlukla aşk, şarap, kadın övgü, din,
söylenir. ahlak, tasavvuf konuları işlenmiştir.

Nutuk * 13.yüzyılda gelişmeye başlamış 16. ve 17.


yüzyıllarda en olgun dönemini yaşamış,
Tekke Edebiyatı’nda Pirlerin ve mürşitlerin, 19.yüzyılın sonlarına kadar sürmüştür.
tarikata yeni giren müritleri bilgilendirmek
tarikat derecelerini ve tarikat adabını * Belli kalıpları olan bir edebiyattır. Duygu ve
öğretmek amacıyla söylenen didaktik düşünceler mazmun denilen kavramlarla
şiirlerdir. anlatılır.

Devriye * Soyut bir edebiyattır ve toplumsal konulara


değinmemiştir.
Evrendeki canlı cansız her şey Allah'tan
gelmiştir, yine Allah'a dönecektir. Bu felsefeyi
yansıtan şiirlere Tekke edebiyatında devriye Kullanılan Nazım Biçimleri:
denilmiştir.
Divan edebiyatı nazım şekilleri
Şathiye
Dörtlüklerle Yazılanlar: Rubai, Şarkı Tuyuğ,
* Dini ve tasavvufi halk şiirinde genel olarak Murabba
mizahi manzumelere şathiye adı verilir.
* İnançlardan alaylı bir dille söz eder gibi Bentlerle Yazılanlar: Terkib-i Bent, Terci-i
yazılan şiirlerdir. * Görünüşte saçma sanılan Bent
bu sözlerin, yorumlandığında tasavvufla ilgili
türlü kavramlara değindiği anlaşılır. Beyitlerle Yazılanlar: Gazel, Kaside, Mesnevi,
* Bu tür şiirlere genellikle Bektaşi şairlerinde Müstezat
rastlanır.
* Bu türün en tanınmış şairi Kaygusuz Gazel
Abdal’dır.
* Güzellik, aşk, kadın, şarap gibi konuları
Not: Yukarıdaki türler koşma nazım biçimiyle işleyen nazım biçimidir.
yazıldığı için birer nazım biçimi değil birer
nazım türüdür. * Araplarda Farslara onlardan da Türklere
geçmiştir.

9
9.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI
* Gazelin ilk beytine “matla” son beytine Konularına Göre Kasideler
“makta” denir.
Tevhit: Allah’ın birliğini anlatan kasidelere
* Makta beytinde şairin mahlası(takma adı) denir.
kullanılır.
Münacat: Allah’a dua etmek ve yalvarmak için
* En güzel beytine “beyt’ül gazel ya da şah yazılanlara denir.
beyit” denir.
Methiye: Herhangi bir şahsı övmek için
* Gazelin bütün beyitlerinde aynı konu yazılanlar denir.
işleniyorsa buna yek-ahenk gazel denir.
Naat: Peygamberleri övmek için yazılanlara
* Bütün beyitler aynı söyleyiş güzelliğine sahip denir.
ise buna yek-âvâz gazel denir.
Hicviye: Birini eleştirmek için yazılanlara
* Kafiye şeması: “aa,ba, ca da...” şeklindedir. denir.

* En az beş en fazla on beş beyitten oluşur. Mersiye: Ölen birinin arkasından yazılanlara
denir.
* Konu birliği yoktur. Her beyit başka bir
konudan bahsedebilir. Edebiyatımızda kaside türünün en güzel
örneklerini Nef’i vermiştir. Onun “Siham-ı
* Türk edebiyatında Fuzûli, Bâki, Nedim en Kaza” adlı eseri bu türün en meşhur örneğidir.
tanınmış gazel şairleridir.
Kaside Mesnevi

* Din ve devlet büyüklerini övmek amacıyla * Beyit sayısı sınırsızdır.


yazılan şiirlere denir. * Konu sınırlaması yoktur. Genellikle savaş,
aşk, tarihi olaylar, dinî olaylar gibi konular
* En az 33 en fazla 99 beyitten oluşur. işlenir.
* Mesneviler o dönemde roman ve hikâye
* Kafiye düzeni gazelle aynıdır. türünün yerini tutuyordu.
* Her beyit kendi arasında kafiyelidir.
* İlk beytine matla, son beytine makta, şairin * Uyak düzeni aa, bb,cc,dd,ee,… şeklinde
adının bulunduğu beyte taç beyit,en güzel devam eder.
beytine beyt”ül kasid adı verilir. * Beş mesneviden oluşan eserlere “hamse”
denir.
Kaside * Bir şehrin güzelliğini anlatan mesnevilere
şehrengiz denir.
* Nesip, girizgâh, methiye, tegazzül, fahriye, * Türk edebiyatındaki ünlü mesneviler
dua bölümlerinden oluşur. şunlardır:

Nesib: Kasidenin giriş bölümüdür. Kutadgu Bilig (İlk mesnevi - Öğüt)


Fuzuli- Leyla ile Mecnun (Aşk)
Girizgâh: Konuya giriş niteliğinde olan Şeyh Galip- Hüsm ü Aşk (Aşk)
bölümdür. Şeyhi-Harname (Eleştiri)
Ahmedi-İskendername (Tarih)
Methiye: Övülecek olan kişinin yüceliklerinin Nabi- Hayrabat (Öğüt)
sıralandığı bölümdür. Süleyman Çelebi - Vesiletü’n- Necat (Mevlid)
(Dini)
Fahriye: Şairin kendini övdüğü kısımdır. Mevlana- Mesnevi (Öğüt)

Tegazzül: Şair bu bölümde bir gazele yer Müstezat


verir.
* Gazelin özel bir biçimine denir.
Dua: Övülen kişinin başarısı için Allah’a dua * Uzun dizelere kısa bir dize eklenerek yazılır.
edilir. * Uzun ve kısa dizeler gazel gibi kendi
aralarında uyaklanırlar. Kısa dizelere “ziyade”
adı verilir.

10
9.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI
Rubai * Konu olarak daha çok Allah’ın kudreti,
kâinatın sırları ve kainatın zıtlıkları gibi
* Kafiyelenişi aaxa şeklindedir. Tek dörtlükten konulara yer verilir.
oluşur. * Bu türün de Türk edebiyatındaki en önemli
* Aruzun belli kalıplarıyla yazılır. temsilcisi Ziya Paşa’dır.
* Hayatın anlamı ve hayat felsefesi, dünyanın
nimetlerinden yararlanma ve ölüm gibi C ) BATI ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI
konular işlenmiştir.
* İran edebiyatına ait olan bu türün en büyük 1. Tanzimat Edebiyatı
şairi Ömer Hayyam’dır. 2. Servet-i Fünun Edebiyatı
* Türkçe rubailerin en güzel örneklerini Yahya 3. Fecr-i Ati Edebiyatı
Kemal vermiştir. 4. Milli Edebiyat
Tuyuğ 5. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı
* Divan edebiyatına Türklerin kazandırdığı bir 6. Günümüz Türk Edebiyatı
nazım şeklidir.
* Yak düzeni rubai gibidir. Tek dörtlükten Kullanılan Nazım Biçimleri:
oluşur.
* Felsefi konular işlenmektedir. Sone
* Kadı Burhanettin’in tuyuğları meşhurdur.
* İlkin İtalyan edebiyatında görülen, Türk
Şarkı şiirinde az görülen, iki dört dizeli ve iki üç
dizeli bölüm olmak üzere 14 dizeden oluşan
* Besteyle okunmak için yazılan ve nazım biçimidir.
dörtlüklerden oluşan nazım biçimidir. * Uyak örgüsü şöyledir: abba ccd ede.
* Dörtlük sayısı 3ile 5 arasında değişir. * Sone nazım şeklini Türk edebiyatında ilk
* Birinci dörtlükte 2. ve 4. dizeler diğer olarak Servet-i Fünun şairleri kullanmıştır.
dörtlüklerde 4. dizeler aynen tekrarlanır.
Buna nakarat denir. Terza-Rima
* Türklerin divan edebiyatına kazandırdığı bir
türdür. * Üç dizelik bendlerle kurulu İtalyan nazım
* Aşk, sevgi, günlük hayat gibi konular işlenir. biçimi.
* Halk deyişlerine ve söyleyişlerine yer verilir. * Dize kümelenişi ve kafiye düzeni şöyledir:
* Şarkı türünün ilk kullanıcısı ve en önemli aba bcb cçc ded... e
temsilcisi Nedim’dir. * Dante’nin “İlahi Komedya”sının bu biçimle
yazılmış olması, terza – rima’nın yaygınlık
Murabba kazanmasını sağlamıştır.
* Terza-rima, Türk edebiyatında ilkin Servet-i
* Dört dizelik kıtalardan oluşur. Fünun döneminde bir tek şiirde (Tevfik
* Bent sayısı 3-7 arasında değişir. Fikret’in Şehrâyîn) denenmiş (1899); İkinci
* Her konuda yazılır. Meşrutiyet’ten (1908) sonra zaman zaman
kullanılmışsa da, yaygınlık kazanmamıştır.
Terkib-i Bent
Serbest Müstezat
* Bentlerle kurulmuş olan bir nazım şeklidir.
* Her bent 7 ile 10 beyitten oluşur. * 19. Yüzyıl sonlarında özellikle Servet-i
* Bent sayısı 5 ile 15 arasındadır. Fünun’cuların geliştirdikleri bir nazım
* Bentleri birbirine bağlayan beyitlere vasıta biçimidir.
beyti denir. * Divan şiirindeki müstezattan farklı özellikleri
* Şairin toplumsal ve felsefi konulardaki vardır.
düşünceleri konu olarak işlenir. * Klasik nazım biçimlerinden ve tek ölçünün
* Terkib-i Bent türünün en önemli ismi bir örneklili-ğinden kurtuluş yeni biçimler ve
Bağdatlı Ruhi’dir. ahenkler yaratmak düşüncesiyle oluşturulan
* Türk edebiyatında bu türün en önemli ismi bu biçim, serbest nazıma geçişte bir aşama
Ziya Paşa’dır. olmuştur.

Terci-i Bent Mensur Şiir

* Terkib-i bente benzer. Yalnız burada bentler * 19. yüzyılın yarısında Fransa’da doğmuştur.
arasındaki vasıta beyti aynen tekrarlanır. * Şinasi’nin Fransız edebiyatından yaptığı
çeviriler, men-sur şiirin ilk örnekleridir.

11
9.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI
* Mehmet Rauf’un “Siyah İnciler”i, Yakup ŞİİR VE GELENEK
Kadri’nin “Okun Ucunda, Erenlerin Bağından”
adlı yapıtları mensur şiir türünden ürünlerdir. NOT: Halk şiiri ve Divan şirinin özellikleri
* Ölçü ve uyağa başvurulmaz. “ŞİİRDE YAPI” bölümünde verilmiştir.
* Duygu ve hayallerin düzyazı biçimiyle şiirsel
anlatılmasıdır. Modern şiirin özellikleri:
* Bu yazılarda iç ahenk önemlidir. Servet-i * Bireysel duyguların ön plana çıkarıldığı bir
Fununcular tarafından kullanılmış, fazla şiir geleneğidir.
yaygınlaşmamıştır. * Daha çok serbest nazım kullanılmıştır.
* Çağrışım yönünden zengin ifadeler vardır.
Serbest Nazım (Şiir) * Somuttan çok soyuta hitap eden şiirlerdir.
* Şiirler, ölçü ve kafiye olmaksızın yazılır.
* Ölçüsüz ve uyaksız yazılan, belli kurallara
bağlı olmayan şiirlerdir. ŞİİR VE YORUM
* Türk edebiyatında serbest nazım,
cumhuriyetten sonra gelişmiştir. * Okuyucun metni kendi birikimlerine,
* Serbest nazmın ilk örneklerini Nazım Hikmet özelliklerine, kültürüne, zevkine ve hayal
vermiştir. gücüne göre anlamlandırmasına “yorum”
denir.
NOT: Bu nazım biçimleri dışında “balat” adı
verilen bir nazım biçiminin de kullanıldığı * Güzel bir yorum için:
belirtilmektedir. Çok az tercih edildiği
düşünülen bu nazım biçiminin özelliği 3 uzun a) Öncelikle şiirin yapısal özelliklerini, dil ve
1 kısa bentten oluşmasıdır. üslubunu, temasını belirlememiz gerekir.
b) Sonra şiirin yazıldığı dönemin şartlarına ve
ŞİİRDE TEMA şairin zihniyetine (edebi kişiliğine) bakmamız
gerekir.
Konu: Üzerinde söz söylenilen, fikir c) Şiirin bağlı olduğu geleneğin özelliklerini
yürütülen, yazı yazılan herhangi bir olay, bilmemiz gerekir.
düşünce veya duruma konu denir. d) Şiirin çok anlamlı bir metin parçası
olduğunu unutmamız gerekir.
Tema: Şiirde dile getirilen duygu, düşünce ve
hayale tema denir. MANZUME VE ŞİİR

* Şiir bir düşünce yazısı olmadığı için “tema” Dilde biri nazım diğeri nesir olmak üzere iki
sözcüğünden daha çok esrede dile getirilen anlatım biçimi vardır. Nazım, ölçülü ve uyaklı
duygu ve hayali anlamalıyız. anlatım biçimidir.
* Şiirde tema kimi zaman bir aşk, ayrılık acısı,
ölüm korkusu gibi bireysel duygular kimi Manzume: Ölçü ve kafiye gözetilerek, nazım
zaman da başka insanlar için üzüntülerin yer biçiminde yani dizeler halinde yazılan
aldığı toplumsal konuları da içerebilir. metinlere ”manzume” denir. Manzumelerin
sanat değeri taşıyanlarına da “şiir” denir.
ŞİİRDE GERÇEKLİK VE ANLAM
Manzume ve şiir arasındaki farklar:
* “Sanat ya da edebiyat, bir nevi gerçeğin a) Manzumede anlatılanlar düz yazıyla ifade
yorumlanarak anlatılmasıdır.” ifadesinden edilebilirken şiirde anlatılanlar düz yazıyla
hareketle şiirde de gerçeğin değiştiğini ifade edilemez.
söyleyebiliriz. b) Manzumelerde bir olay örgüsü varken
* Şiirdeki gerçeklik, somut bir anlayışla sınırlı şiirlerde olay örgüsü yoktur.
değildir. Bu gerçeklik, insanın sadece c) Manzumelerde sözcükler genelde gerçek
yaşadıklarıyla değil; sezgileri, tasarıları ve anlamda kullanılırken şiirde çok anlamlılık
izlenimleriyle de ilgilidir. vardır.
* Şair, şiirinin her okuyanda farklı duygular d) Şiirler manzumelere göre çağrışım
uyandırmasını amaçlar. Bu nedenle kelimelere yönünden daha zengindir.
yeni anlamlar yükler. Bu anlamları okuyucu
kendisi hisseder. Bu şekilde şiirde farklı bir Manzum hikâye:
gerçeklik ortaya çıkar.
* Nazmın nesre yaklaştırılmasıyla ortaya çıkan
bir türdür.

12
9.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI
* Önemli özelliklerinden birisi metinde III. ÜNİTE
karşılıklı konuşmaların yer almasıdır. OLAY ÇEVRESİNDE OLUŞAN EDEBİ METİNLER
* Bu tarzı edebiyatımızda ilk kez Servet-i
Fununcular denemiştir. Tevfik Fikret ve A- ANLATMAYA DAYALI EDEBİ METİNLER
Mehmet Akif Ersoy bu türde başarılı örnekler * Bir olayı anlatmaya dayanan edebi metinler
vermişlerdir. masal, destan, halk hikayesi… gibi
metinlerdir.
Şiir Türleri * Bu metinler dış dünyaya ait olayları kişi,
zaman ve mekâna bağlı olarak okuyucuya
1. Lirik Şiir aktarır.
* Aşk, ayrılık, hasret ve özlem gibi konuları * Destan ve masalla başlayan bu tür romana
duygusal bir dille anlatan şiire lirik şiir denir. kadar gelen bir çizgi takip etmiştir.
* Eski Yunan edebiyatında şairler şiirlerini
Lyra (lir) denilen bir sazla söyledikleri için bu ROMAN
tür şiirlere lirik denilmiştir.
* Gazel, şarkı koşma, semai lirik şiire örnektir. Yaşanmış ya da yaşanabilecek olayların yer,
zaman ve kişiye bağlanarak anlatıldığı uzun
2. Pastoral Şiir soluklu eserlere roman denir.
* Doğa güzelliklerini, kır ve doğa sevgisini,
orman, yayla, dağ, köy ve çoban yaşamını, * Romanda olaylar geniş ve ayrıntılı olarak
bunlara karşı duyulan özlemleri anlatan şiir anlatılır.
türüdür. * Romandaki bütün olaylar belli bir olay
* Şair doğa karşısındaki duygularını anlatıyorsa etrafında gelişir. Ana olay etrafında olaycıklar
"idil", bir çobanla karşılıklı konuşuyormuş gibi vardır.
anlatıyorsa "eglog" adını alır. * Şahıs kadrosu geniştir. Kahramanlar tüm
yönleriyle tanıtılır.
3. Epik Şiir * Zaman olarak geri dönüşler olur.
* Yiğitlik, kahramanlık, savaş… temaları
işleyen şiirlerdir. Romanlar çeşitli türlere ayrılır;
* Destansı özellikler gösteren şiirlerdir.
* Okuyanda coşku ve yiğitlik duygusu - Tarihi Roman: Konusunu tarihten alır.
uyandırır.
* Epik sözcüğü, Yunancada destan anlamındaki - Töre Romanı: Toplumun yaşayış tarzı,
epope den gelmektedir. gelenek, görenek ve törelerin ele alındığı
romanlardır.
4. Didaktik Şiir
* Bilgi vermek, öğretmek, öğüt vermek gibi - Psikolojik Roman: Ruh çözümlemelerinin
öğretici amaç taşıyan şiirlerdir. yapıldığı romanlardır.
* Manzum hikâyeler ve fabllar da bu gruba
girer. - Egzotik Roman: Uzak ve yabancı ülkelerin
doğa ve insanlarını anlatan romandır.
5. Satirik Şiir
* Toplumdaki çeşitli düzensizlik ve - Tezli Roman: Bir görüş veya düşünceyi
bozuklukları iğneleyici sözlerle, alaylı savunan romandır.
ifadelerle eleştiren şiirlerdir.
* Halk edebiyatında "taşlama", Divan - Polisiye Roman: Konularını polisi ilgilendiren
edebiyatında "hiciv" denir. olaylardan alan romanlardır.

6. Dramatik Şiir HİKÂYE


* Tiyatroda kullanılan şiir türüdür.
* Eski Yunan edebiyatında oyuncuların Olmuş ya da olması mümkün olan olayları
sahnede söyleyecekleri sözler şiir haline anlatan, romana göre daha kısa olay
getirilir ve onlara ezberletilirdi. Bu şekilde yazılarıdır.
sözler şiir şeklinde söylenirdi. * Romanda birden fazla olay varken
* Dramatik şiir, karşılıklı konuşma şeklinde hikâyelerde çoğunlukla tek bir olay vardır.
yazılan manzumelerdir. * Şahıs kadrosu romana göre dardır.
* Bizde birkaç sanatçı dışında pek * Hikâyede ayrıntılara girmekten sakınılır,
kullanılmamıştır. kişiler çoğu zaman hayatlarının belli bir anı
içinde anlatılır.
* İki tür hikâye görülür;

13
9.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI
a) Olay Hikâyesi (Klasik Hikâye): HALK HİKÂYELERİ
Maupassant tarzı da denir. Olay esastır.
Bizdeki temsilcisi, Ömer Seyfettin’dir. Hikâye türünün en eski örnekleri olan ve
destandan modern hikâyeye geçişi sağlayan
b) Durum-Kesit Hikâyesi: anonim eserlerdir. Başka bir tanım yapacak
Çehov tarzı da denir. Olaydan çok insanın olursak; Türk edebiyatı ürünleri içinde
belli bir zaman dilimindeki durumu anlatılır. 16.yüzyıldan itibaren görülmeye başlanan,
Bizdeki temsilcisi, Sait Faik Abasıyanık'tır. genellikle âşıklar tarafından nazım-nesir
karışık bir ifade tarzı ile dinleyicilere
MASAL anlatılarak nesilden nesile intikal eden, yer
yer masal ve destan özellikleri gösteren
Genellikle halkın yarattığı, ağızdan ağıza, hikâyelerdir.
kuşaktan kuşağa sürüp gelen, çoğunlukla
olağanüstü durum ve olayları yine olağanüstü GENEL ÖZELLİKLERİ:
kahramanlara bağlayarak anlatan eserlere
masal denir. *Türk edebiyatında bu özelliğe sahip ilk örnek
Dede Korkut Hikâyeleridir.
GENEL ÖZELLİKLERİ: *Genellikle aşk konusunun işlendiği halk
hikâyelerinde zaman zaman kahramanlık
* Masallar, meydana geldikleri zaman bir konularıyla dini konuların işlendiği de
kişinin malıyken, yaygınlaştıkça, yöreden görülmüştür.
yöreye, ülkeden ülkeye geçtikçe halkın malı * Nazım-nesir karışık olarak anlatılan bu
olur. Masal, anonim bir türdür. hikâyelerin gelişip yayılmasında saz şairlerinin
* Olaylar hayal ürünüdür. önemli bir fonksiyonu vardır.
* Kahramanlar insanüstü nitelikler gösterir. * Hikayenin kahramanı âşık olur, sevgilisine
* Masallarda genellikle iyilik-kötülük, kavuşma yolunda çeşitli maceralara girer,
doğruluk- haksızlık- adalet- zulüm , sonunda kavuşur veya kavuşamaz ama hikaye
alçakgönüllülük – kibir…. gibi zıt durumların de orada biter.
temsilcisi olan kişilerin mücadelelerinden * Halk hikâyelerinin destan döneminin
veya insanların ulaşılması güç hayallerinden kapanmasından sonra ortaya çıktığı kanaati
söz edilir. yaygındır. Nitekim Türk edebiyatında halk
* İyiler hep iyi, kötüler hep kötüdür. hikâyelerinin en eski örneği sayılan Dede
* İyiler ödüllendirilir, kötüler cezalandırılır. Korkut Hikâyeleri de destandan halk
* Masallarda yer ve zaman kavramları hikâyeciliğine geçiş dönemi ürünü olarak
belirsizdir. kabul edilmektedir.
* Anlatımda genellikle geniş zaman veya
öğrenilen geçmiş zaman kipi (-mişli geçmiş) Halk hikâyelerini destanlardan ayıran
kullanılır. özellikler:
* Anlatım kısa ve yoğundur. * Mutlaka tarihi bir olaya dayanmaması,
* Masal kişileri her tabakadan seçilebilir. * Nazım-nesir karışık oluşu ve zamanla nesir
Masallarda cinler, periler, devler de rol alır. kısmının ağırlık kazanması,
* Masalların bir kısmı hayvanlarla ilgilidir. * Şahısların ve olayların anlatımında takınılan
* Masalların çoğu “ bir varmış, bir yokmuş …” gerçekçi tavır,
ya da “ evvel zaman içinde , kalbur saman * Kahramanlıktan çok aşk maceralarına yer
içinde …” gibi ifadelerle başlar.Bunlara verilmesi,
tekerleme denir.Tekerlemeden sonra olay ve * Hikâyedeki manzum kısımların genellikle saz
dilek bölümleri gelir.Türk masallarında dilek eşliğinde dile getirilmesi,
bölümü ya “ onlar ermiş muradına …. “ ya da * Değişik bir anlatılma üslup ve geleneğinin
“ gökten üç elma düştü …” biçiminde başlar. olması,
* Masallarda milli ve dini motiflere hemen hiç * Belli yerlerinde tekerleme adı verilen belli
yer verilmez. söz kalıplarının bulunması gibi hususlarda
* Evrensel konuların işlendiği masallarda ayrılmaktadır.
eğiticilik esastır. * Masallarda genellikle bir
eğitim amacı saklıdır. Masallar bu yönüyle Halk hikâyeleri konularına göre dört çeşittir:
didaktik ( öğretici) bir nitelik taşır. a. Aşk Hikayeleri:
* Günümüzde belli bir kişinin ortaya koyduğu Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Ferhat ile
yapma masallarda yazılmaktadır. Şirin, Yusuf ile Züleyha, Ercişli Emrah ve
Selvi, Tahir ile Zühre, Âşık Garip Hikayesi,
Aşık Kerem Hikayesi, Elif ile Mahmut...

14
9.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI
b. Dini-Tarihi Halk Hikayeleri: Masal ile destan arasındaki farklar:
Hayber Kalesi, Kan Kalesi, Battal Gazi,
Danişmend Gazi, Hz. Ali ile ilgili diğer 1. Masal konuları çeşitli olmasına rağmen
hikâyeler... destan konularında kahramanlığa fazla yer
verilir. Umumiyetle milletlerin mazisindeki
c. Kahramanlık Hikayeleri: önemli olaylar ve büyük kahramanlar
Köroğlu Hikâyesi etrafında destanlar teşekkül eder.

d. Destanî Halk Hikâyeleri: 2. Masal kahramanlarının hayali olmasına


Dede Korkut Hikâyeleri karşılık destan kahramanlarını biz tarih
sayfalarında bulabiliriz. Oğuz Kağan gibi.
NOT: Destan geleneğinden Halk hikâyeciliğine
geçişin ilk ürünü Dede Korkut Hikâyeleri’dir. 3. Destanlar daha hacimli olur. Pek çok olayın
Bu nedenle Dede Korkut Hikâyeleri özel bir anlatıldığı destanların hacimleri de uygun
önem taşır. olarak geniş bir yer kaplar.

Not: Mesnevi ve Manzum Hikâye türleriyle 4. Destanlar manzum olurlar, masallardaki


ilgili bilgiler “Nazım Biçimleri” ve “Manzume durum ise tamamıyla tersidir. Masallarda
ve Şiir” bölümlerinde verilmiştir. manzum kısımlar yok denecek kadar azdır.

Mesnevi Türünün Şiirle Ortak ve Şiirden Farklı 5. Masalların benzerlerine başka milletlerde
Yönleri: de rastlanıldığı halde destanlarda durum
farklıdır. Destanlar millidir. Bir millete aittir.
1) Şiirle benzer yönü: Redif, kafiye, ölçü, ses
ve söyleyiş gibi ahenk unsurlarının ve Romanlarla destanlar arasındaki benzerlik ve
yapı(nazım birimi) unsurunun benzer olması. farklılıklar:

2) Şiirle farklı yönü: Mesnevide bir olay Roman ile destan arasında şu benzerlik vardır:
örgüsünün bulunması ve bu olay örgüsüne Her iki türün yapısının da olay örgüsü, kişiler,
bağlı kişi, zaman, mekân unsurlarının zaman ve mekân unsurlarından oluşması.
bulunması.
Roman ile destan arasındaki farklar:
DESTAN
* Destanda bir milleti derinden etkileyen
Bir milletin başından geçmiş ve toplumda olaylar işlenirken romanda konu sınırlaması
derin etki bırakan savaş, göç, afet, kıtlık gibi söz konusu değildir.
olayların etkisiyle söylenmiş, kimi zaman da * Destanın doğal gerçekliği bulunmazken
bir kişinin kahramanlıklarını anlatan uzun romanda doğal gerçeklik ve kurmaca gerçeklik
manzum hikâyelerdir. birlikte işlenir.

Destanlar; milletlerin tarihinde derin iz MANZUM HİKÂYE


bırakmış önemli olayları harikuladeliklerle
süsleyerek anlatan uzun, manzum, milli Manzum Hikâye; bir mekân, bir zaman ve
eserlerdir. Destan anlatıcısı ozan (akın veya kişiler etrafında gelişen olay örgüsünü şiir
baksı) onu bir kopuz eşliğinde söyler. Bir halinde anlatan nazım biçimidir. Türk
takım mimik, jest ve taklitlerle anlatımını edebiyatında Tanzimat sonrasında gelişen bu
kuvvetlendirmeye çalışır. türün en güzel örneklerini Tevfik Fikret ve
Mehmet Akif Ersoy vermiştir.
Masallarla destanlar arasındaki benzerlik ve
farklılıklar: Manzum hikâyelerin öykülerden tek farkı
manzum(şiir) biçimde yazılmış olmasıdır. Bu
Masal ile destan arasında şu benzerlik vardır: tür hikâyelerde didaktik şiir özelliği görülür.

Destanlarda, masal kahramanı olarak bilinen Tarihi:


perilerin yaşayışına benzer bir hayat süren
destan kahramanları vardır. Oğuz Destanı’nda Bu tür için ilk adımları Recaizade Mahmud
Oğuz’un evlendiği kızlar gibi. Ekrem ile Muallim Naci atmıştır. Bu tür
Servet-i Fünun döneminde etkili hale gelmeye
başlamıştır. Mehmet Akif Ersoy’un ise Küfe,

15
9.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI
Seyfi Baba, Mahalle Kahvesi, Hasta gibi önemli * Konusunu seçkin kimselerin hayatından ya da
manzum hikâyeleri bulunmaktadır. mitolojiden alır.
* Kahramanları tanrılar, tanrıçalar ve soylu
Temsilcileri: kimselerdir.
* Kusursuz bir üslubu vardır. Kaba sözlere yer
En önemli temsilcileri Mehmet Akif Ersoy ve verilmez.
Tevfik Fikret'tir. Bunun yanında Beş hececiler * Eser baştan sona kadar ağırbaşlı, ciddi bir
de bu türe katkıda bulunmuştur. hava içinde geçer.
* Çirkin olaylar, seyircinin gözü önünde
GENEL ÖZELLİKLERİ: gerçekleştirilmez, sahne arkasında
gerçekleştirilir. Bu olaylar haberciler
* Manzum hikâyeler edebi metinlerdir. tarafından sahnede aktarılır.
* Konu ve özellik bakımından hikâye ile aynı * Üç birlik kuralına uyulur.( Yer, zaman, olay )
özellikleri gösterir. * Oyunda koroya yer verilir.
* Tanzimat’tan sonra ortaya çıkan bu * Ünlü trajedi yazarları;
manzume türü kafiyeli ve redifli, şiir Eski Yunan; Aiskhylos, Eurupides, Sophokles.
biçiminde hikâye yazmak amacını güder. Fransız; Corneille, Racine.
* Manzum hikâyelerde şairler ya bir olayı
anlatırlar ya da bir öğüt verme çabası B-KOMEDİ:
güderler.
* Manzum hikâyeler genellikle bir çevre * İnsanların ve olayların gülünç yönlerini
tasviriyle başlar, o çevrenin kişileri anlatılır. ortaya koymak, izleyenleri güldürmek ve
Sonra olay anlatılır. Amaç okuyucuya bu düşündürmek amacıyla yazılmış tiyatro
bölümde ders vermektir. Bir hikâye gibi eseridir.
sonlandırılır. * Konusunu, yaşanılan hayattan ve günlük
* Manzum hikâyeler düşündürücü ve eğiticidir. olaylardan alır.
* Manzum hikâyeler belli bölümlerden oluşur. * Kişiler halktan ve yüksek zümreden her çeşit
İlk bölümde anlatılmak istenen olaydan ve insan olabilir.
kişilerden bahsedilir. İkinci bölümde olaylar * Her türlü söze şakaya yer verilir.
anlatılır, örneklerle tasdik edilir. Üçüncü * Kişilerin her türlü davranışları sahnede
bölümde ise olay son bulur ve okuyucuya ders gösterilir.
vermeyi güden cümleler yer alır. * Birbirini izleyen diyalog ve koro
bölümlerinden oluşur.
B- GÖSTERMEYE DAYALI EDEBİ METİNLER * Manzum olarak yazılır.
* Üç birlik kuralına uyulur.
* Olayı bir topluluk önünde canlandırma Türün yazarları, Yunan-Aristophanes, Fransız-
esasına dayanan metinlerdir. Moliere.
* Ortaoyunu, karagöz, komedi, dram… gibi
türler bu bölüme girer. C-DRAM:

TİYATRO * Hayatı olduğu gibi acıklı ve gülünç yönleriyle


sahnede göstermek için yazılan tiyatro
* Hayattaki olayları konu edinen, sahnede eseridir.
oynanmak amacıyla yazılan edebi eserdir. *Hayatı olduğu gibi yansıtır. Trajedi ve
* Tiyatro göstermeye bağlı bir güzel sanat dalı Komedi kaynaşmıştır.
olarak “dramatik sanatlar” dan biridir. *Konusunu günlük yaşamdan ve tarihten alır.
* Roman ve hikâye soyut olduğu halde, tiyatro *Üçbirlik kuralına uyma zorunluluğu yoktur.
somuttur. *Olaylar, çirkin dahi olsa sahnede gösterildiği
* Tiyatro metinlerindeki temel ifade biçimi “ gibi kişiler hangi sınıf ve halktan olursa olsun
gösterme” ve “anlatma”dır dramda yer alır.
* Tiyatro eserleri, konularına göre dram,
trajedi ve komedi gibi türlere ayrılır. GELENEKSEL TÜRK TİYATROSU TÜRLERİ

MODERN TÜRLER KARAGÖZ


A-TRAJEDİ:
Seyirlik halk oyunlarından olan Karagöz, bir
Seyirciye, hayatın acıklı yönlerini göstermek, gölge oyunudur. Oyunda Karagöz cahil halk
ahlak ve erdemi anlatmak için yazılmış tipini; Hacivat ise aydın tipini temsil eder.
manzum eserlerdir. Geleneksel Türk Tiyatrosu ürünlerindendir.
Manda ve deve derisinden yapılan resimlerin,

16
9.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI
bir ışık yardımıyla sahnedeki perdeye anlatan ve meddah adıyla anılan tek kişi
yansıtılmasıyla oluşur. Bir gölge oyunudur. Bu canlandırır.
nedenle bazı kaynaklarda “Hayal-i Zıl”
şeklinde de adlandırılır. Kahramanları Hikâye anlatmak olan meddahlık bir taklit
Karagöz, Hacivat, eşraftan kimseler, yapma sanatıdır. Perdesi, sahnesi, dekoru,
Beberuhi, Tuzsuz Deli Bekir, satıcılardır. kostümü bir sanatkârda toplanmış bir
Karagöz; okumamış, hazır cevap, söylenenleri temaşadır.
ters anlayan ve buna göre cevaplar veren
kaba bir adamdır. Hacivat ise aydın ve yarı Meddah bir sandalyeye oturarak
aydın kişileri temsil eder. Karagöz oyununda dinleyicilerine hikâyeler anlatır. Meddahın
bütün konuşmalar perdenin arkasındaki tek anlatışını, günlük yaşamdaki olaylar, masallar,
kişi tarafından yapılır. Bu nedenle Karagöz destanlar, hikâyeler ve efsaneler oluşturur.
oynatmak zor bir iştir. Karagöz oyununun
oynatıldığı perdeye “hayal perdesi” denir. Meddahın aksesuarını bir mendil ile bir sopa
Oynatan kişi de hayali ya da hayalbaz olarak (baston) oluşturur. Genellikle güldürücü,
adlandırılır. ahlâkî ve edebi sonuç çıkarılacak hikâyelerine
klişeleşmiş "râvıyân-ı ahbar ve nâkılân-ı âsar
Karagöz oyunu dört bölümden oluşur: ve muhaddisân-ı ruzigâr şöyle rivayet ederler
1) Giriş: Sahneye göstermelik denen bir resim ki" şeklinde söz başı ile başlar, daha sonra
konulur. kahramanları sayıp hikâyesini anlatır. Meddah
2) Muhavere: Karagöz ve Hacivat’ın karşılıklı hikâyenin kahramanlarını kendi yöresinin dili
konuşmaları ve şiveleri ile konuşturan insandır.
3) Fasıl (Asıl oyun)
4) Bitiş: Oyunun sonunda hatalar için özür KÖY SEYİRLİK OYUNLARI
dilenen ve bir sonraki oyunun yerinin
belirtildiği bölümdür. Köy seyirlik oyunları, adı üzerinde seyirlik
oyunlardır. Tıpkı ortaoyunumuzda olduğu gibi
Karagöz oyunundaki tipler ana hatlarıyla şöyle bu oyunlar da genellikle köyün ortasında, köy
tasnif edilir: meydanında oynanır. Seyirciler çepeçevre
a) Asıl Tipler: Karagöz, Hacivat oyuncuları çevreler.
b) Şive taklitleri yapan tipler: Kastamonulu,
Kayserili, Bolulu, Eğinli, Arap, Acem, Arnavut, Oyuncu - seyirci ayrılığı hem vardır hem
Laz, Kürt, Rumelili, Muhacir, Ermeni, Yahudi, yoktur. Oyuncuları oyuna seyirciler hep
Rum, Frenk beraber hazırlar. Bir tas, bir şapka, bir
c) Hasta Tipler: Beberuhi, Tiryaki, Kekeme, baston, bir deve, bir sopa, bir tüfek olabilir.
Altıkulaç, Sarhoş, Deli Sırası gelen oyuncu seyirci içinden çıkarak
d) Diğer Tipler: Çelebi, Köçek, Zenne oyuna katılır, oyundaki görevi bittikten sonra
yeniden seyircilerin arasına karışır.
ORTAOYUNU
Köy seyirlik oyunlarında da ortaoyununda ve
Seyircilerle çevrilmiş bir alanda, yazılı bir meddahta olduğu gibi doğaçlamaya büyük
metne bağlı kalmadan ve doğaçlama (tuluat) önem verilir.
yoluyla oynanan bir oyundur. Pişekâr ve
Kavuklu oyunun temel kişileridir. NOT:
Geleneksel tiyatro türlerini modern tiyatro
Halkın ortak malıdır. Oyunların güldürme türlerinden ayıran özellikler:
unsurları karşılıklı konuşmalardaki söz * Geleneksel Türk tiyatrosunda yazılı bir metin
oyunları, hazır cevaplılık, yanlış anlamalar ve yokken modern Türk tiyatrosunda yazılı metin
yöresel konuşmaların taklitleridir. Oyunda vardır.
Karagöz ile Kavuklu’nun; Pişekâr ile * Geleneksel Türk tiyatrosunda sahne ve dekor
Hacivat’ın bütün özellikleri aynıdır. Karagöz anlayışı yokken modern Türk tiyatrosunda
ile Ortaoyunun farkı ise, Karagöz’ün perdede, sahne ve dekor kullanıl-maktadır.
Orta Oyun’un meydanda oynanmasıdır. Yani * Geleneksel Türk tiyatrosunda belirli tipler
Orta Oyunu canlı kişilerle oynanırken varken modern Türk tiyatrosunda çeşitli
Karagöz’de tasvirlerin gölgesi oynatılır. karakterler ve tipler birlikte yer almaktadır.
* Geleneksel Türk tiyatrosunda taklitler, şive
MEDDAH bozuklukları ve yanlış anlamalar önemli bir
yer tutarken modern Türk tiyatrosunda
Geleneksel tiyatro içinde yer alan Meddah konuya göre bir dil kullanılmaktadır.
hikâyelerinde rol alan bütün kişileri, hikâyeyi

17
9.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI
IV. ÜNİTE ÖĞRETİCİ METİNLER Sohbet (Söyleşi) :

Tanım: Bilgi ve haber vermek, ikna etmek, Yazarın, gündelik olaylarla ilgili düşüncelerini,
kanıları değiştirmek, uyarmak, düşündürmek, okuyucu ile karşı karşıya oturup konuşuyormuş
yönlendirmek, tanıtmak gibi amaçlarla yazılan gibi içten bir hava içinde yazdığı yazılara
metinlere denir. sohbet denir.
*Herkesi ilgilendiren konular seçilir.
Özellikleri: *Yazar, sorulu-cevaplı cümlelerle
karşısındakiyle konuşuyormuş hissi verir.
* Bu metinler ele aldığı konuya göre deneme, *İçtenlik, samimilik, doğallık sohbetin
makale, fıkra gibi farklı isimler alır. özelliklerindendir.
* Hepsi düzyazı şeklindedir ancak konuyu ele
alış şekilleri farklıdır. Eleştiri:
* Bu tür metinlerde okuyucuya verilmek
istenen mesaj genellikle doğrudan aktarılır. Sanat, edebiyat, düşünce eserlerini hem öz
Bu mesaja ana düşünce denir. hem yapı yönün-den açıklayan, başarılı ve
* Öğretici metinlerde amaç bilgi vermek, başarısız ya da değerli ve değersiz yönlerini
öğretmek… olduğu için daha çok günlük dil gösteren, bunları örneklerle somutlaştırıp
kullanılır. belirten yazı türüdür.
* Sanatsal anlatıma, mecaz anlamlı kelimelere *Eleştiri objektif olmalıdır.
fazla yer verilmez. *Eleştiride amaç okura ve yazara yol
göstermektir.
GAZETE ÇEVRESİNDE GELİŞEN METİNLER *Eleştirmenin kişisel duygularını kattığı
eleştirilere öznel eleştiri, kişisel duygularını
Makale: katmadığı, objektif olduğu eleştirilere de
nesnel eleştiri denir.
Bir gerçeği açıklamak, bir konuda görüş ve
düşünceler öne sürmek ya da bir tezi Röportaj:
savunmak, desteklemek için yazılan yazılara
makale denir. Yazarın okuyucularına bir konuyu inandırmak
*Anlatım yalın ve yoğundur, nesnel bir nitelik için kişi, eşya, eser ya da bir yerle ilgili olarak
taşır. yaptığı incelemeleri, fotoğraflarla süsleyerek,
*Öne sürülen düşünce ve tez kanıtlanır. kendi görüşlerini de katarak yazdığı gazete ve
* Gazete ve dergilerde yayımlanır. dergi yazılarına röportaj denir.
* Röportaj, bir çeşit haberdir. Fakat
Deneme: röportajda bilgiden başka, yazarın izlenimleri,
düşünceleri, görüşleri de yer alır.
Yazarın herhangi bir konudaki görüşlerini, * Röportajı hazırlayan kişi, konuyu iyice
kesin kurallara varmadan, kanıtlamaya öğrenmeli, yerinde ve gerekli incelemeleri
kalkmadan, okuyucuyu inanmaya zorlamadan yapmalı, gerekli belgeleri toplamalıdır.
anlattığı yazı türüdür. * Röportaj türü, gazeteciliğin gelişmesiyle
* Yazar, kendisiyle konuşuyormuş gibi bir hava ortaya çıkmıştır. Bu nedenle, röportaj,
sezdirir. özellikle gazetecilerin uyguladığı bir türdür.
* Samimi bir dil kullanılır.
* Yazar, öne sürdüğü görüşleri ispatlamak KİŞİSEL HAYATI KONU ALAN METİNLER
zorunda değildir.
* Yazarın kesin bir sonuca varma zorunluluğu Hatıra (Anı):
yoktur.
Yazar anlatımda ve konu seçiminde özgürdür. Bir yazarın kendisini yaşadığı ya da tanık
olduğu olayları, sanat değeri taşıyan bir
Fıkra: üslupla anlattığı yazılardır.
* Geçmişteki olay üzerine yazılır.
Yazarın, gündelik olayları, özel bir görüşle, * Yazar, olayları kendi bakış açısından anlatır.
güzel bir üslupla, kanıtlama gereği duymadan * Anılar, yaşandığı dönem hakkında bilgi verir.
yazdığı kısa, günübirlik yazılardır. * Anı yazarken önce konu tespit edilmeli;
*Gazete yazısıdır. sonra ya günü gününe tutulan notlar ya da
*Yazar düşüncelerini kanıtlama yoluna gitmez. hafızada saklanan olaylar zinciri, plâna göre
*Dil tabiidir. Günlük deyimlere, yer yer düzenlenmelidir.
nükteli sözlere yer verilir.

18
9.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI
Günlük (Günce):

Yaşanan olayların, izlenimlerin, tarih atılarak,


günü gününe yazılması ile oluşan türe günlük
denir.
*Kısa yazılardır.
*Olayı yaşayan kişi tarafından yazılır.
*Yazarın hayatından izler taşır.
*İçten ve sevecendir.
*Divan edebiyatında Ruzname denir.

Gezi Yazısı:

Yazarın yurt içinde ve yurt dışında gezip


gördüğü yerlerin ilgi çekici özelliklerini
anlattığı yazı türüdür.
* Gezi yazısında yazar daima, gezdiği yerleri
anlatmalı, uydurma, yanlış bilgiler
vermemelidir.
*Yazar gördüklerini, okuyucusunun daha iyi
algılaması için, karşılaştırma yapar. Okur
sanki o yerleri sanatçıyla gezer gibi olur.
* Eskiden gezi yazılarına seyahatname,
seyahat yazıları denirdi.

Biyografi (Yaşam öyküsü):

Edebiyat, sanat, siyaset, ticaret vb. alanlarda


haklı bir üne kavuşmuş, tanınmış insanların
hayatlarını, eserlerini, başarılarını okuyucuya
duyurmak amacıyla yalın bir dille, tarafsız bir
görüşle yazılan inceleme yazılarına
(biyografi) denir.
*Kişiyi tüm yönleriyle tanıtır.
*Açık, sade bir dil kullanılır.
*Divan edebiyatında şairleri anlatan bu
eserlere, "Tezkire" denirdi.

Otobiyografi (Özyaşam öyküsü):

Kişinin kendi hayatını anlattığı yazıya


otobiyografi denir.
* Çoğu zaman bunlarda, sanatçı kendisiyle
beraber aile büyüklerinden, çevreden, aile içi
durumlardan da söz eder.

Mektup:

Bir düşünce veya duygunun birilerine


iletilmesi amacıyla yazılan özel yazılara
mektup denir.
*Mektupta kullanılacak anlatım, bunu
okuyacak kişinin kültür düzeyine göre
ayarlanır.
*Edebiyatımızda mektup türü, Tanzimat
Edebiyatı döneminde gelişmeye başlar.
* Mektuplar, dört grupta sınıflanmaktadır:
(1) Özel Mektuplar
(2) Edebî Mektuplar
(3) Resmî ve İş Mektupları

19

You might also like