Professional Documents
Culture Documents
I. Giriş:
1990’lı yıllarda birçok ülkede uygulanan serbestleşme politikaları ile yabancı bankala-
rın şube açmalarına ve banka kurmalarına imkan tanıyan düzenlemeler, gelişmekte olan
ülkelerde yaşanan bankacılık krizleri, uluslararası sermaye akımları, teknolojik yenilikler
özellikle gelişmekte olan ülkelerde yabancı bankaların sektördeki payının önemli ölçüde
artmasına yol açmıştır. Bu gelişmelere bağlı olarak, yakın dönemde bir çok gelişmekte olan
ülkede yapısal değişiklikler yaşanmıştır ve yaşanmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde yaşanan
değişim sürecinde görülen gelişmeler şöyle sıralanabilir;
Gelişmekte olan ülkelerin uluslararası ekonomik ilişkilere daha fazla katılmaları sade-
ce mal ve hizmet hareketi ile sınırlı kalmamış, sermaye hareketleri de dikkati çeken bir seyir
izlemiştir. Önce resmi kanallardan başlayan bu hareket daha sonra bankalar üzerinden
sürmüştür. Son dönemde ise doğrudan banka dışı özel sektöre ve sermaye piyasalarına
yönelik hareketler dikkati çeken bir büyüklüğe ulaşmıştır. Bu ülkelerde konsolidasyon süreci
hızlanmış, bankacılık sisteminin korumacı yapısı hızla değişmiştir. Yerli piyasaları yabancı
bankaların rekabetine açan yaklaşımlar, gelişmekte olan ülkelerde bankaların düzenlenmesi
ve denetimine ilişkin uluslararası standartlara yönelik değişiklikler, yabancıların gelişmekte
olan ülkelerde gördükleri gelişme potansiyeli ve daha yüksek karlılık gibi fırsatlar bu
ülkelerdeki bankacılık faaliyetini etkilemiştir.
Küresel rekabet,
Banka dışı sektörlerden gelen baskı,
Geleneksel hizmetlerin kar marjlarının düşmesi,
*
TBB, Bankacılık ve Araştırma Grubu.
3
Türkiye Bankalar Birliği
Pazar paylarını artırma çabasına giren bankalar hızla artan rekabet altında gerek ürün
bazında gerekse bölgesel bazda ürün yelpazesini genişletmek durumunda kaldılar. Tabii ki
yeni riskler üstlendiler. Buna karşılık risk yönetimlerini geliştirdiler. Büyük ölçekli bankalar
kendi ülkelerinde doyuma yakın hale gelen pazarın yanında off-shore bankacılığa ve
gelişmekte olan yeni pazarlara girmeye başladılar. Global tecrübesi olan bankalar uluslararası
yatırımlara girdiler, diğerleri daha çok bölgesel kurumlar halinde yapılandılar. Bu arada, yerli
piyasaların özelliklerinin, müşterilerin davranışlarının bilinmemesi ve kültürel farklar
gelişmekte olan piyasalardaki yapılanmayı etkileyen faktör olmaya devam etti. Bu nedenle
bazı uluslararası bankalar faaliyetlerini belli bölgelerle sınırlı tutmuşlardır.
Yabancı bankalar üzerine yapılan çalışmalar, bu bankaların gelişmekte olan ülke piya-
salarına ilk önce sınırlı hacimde şubeler olarak girmeyi tercih ettiklerini ve daha çok sermaye
piyasalarında faaliyet gösterdiklerini ortaya koymaktadır. Yabancı sermayeli bankalar,
gittikleri ülkelerdeki perakendeci bankaların hisselerinin alınması yoluyla ortaklık kurma ya
da yeniden yapılandırılan banka hisselerinin alınması yönünde davranış göstermektedir.
Bazı yabancı bankalar ise ulusal sermayeli perakendeci bankalarda azınlık hisseleri
almayı tercih etmektedirler. Yabancı bankalar, finansal kriz sonrası süreçte hükümetlerin
yeniden sermayelendirmeye tabi tuttukları bankaları satın almak yoluyla da perakendeci
pazarlara yönelmektedirler. Bazı ülkelerde yabancı bankaların sayısı ulusal bankaların
sayısını geçmektedir.
4
Bankacılar Dergisi
özellikle etkili olmuştur. Ancak, yabancı bankaların sayısı yıllar itibariyle artmasına rağmen
aktif paylarında önemli bir değişme olmamıştır. Nitekim, 1980 yılında 4 olan yabancı
sermayeli banka sayısı 2000 yılı sonunda 21 olmuştur. Bu sayı 2004 yılı sonunda ise 15’tir.
Yabancı bankalar 4 26 21 15
Mevduat bankaları 4 23 18 13
Türkiye’de kurulmuş bankalar 2 7 5 6
Türkiye’de şube açan bankalar 2 16 13 7
Mevduat kabul etmeyen bankalar 0 3 3 2
Sektör 43 66 79 48
Mevduat bankaları 40 56 61 35
Mevduat kabul etmeyen bankalar 3 10 18 13
Kaynak: TBB
Buna karşılık, yabancı sermayeli bankaların toplam aktiflerinin sektör içindeki payı
yüzde 5’in altında kalmıştır. Koçbank A.Ş. ve Türk Ekonomi Bankası A.Ş.’deki ortaklıklar da
dahil edildiğinde bu oran yüzde 6’ya yaklaşmaktadır. Bu bankaların krediler içindeki payı
yüzde 5, mevduattaki payı yüzde 2,5 düzeyindedir. Bu bankalar sektör özkaynaklarının yüzde
5’ine sahiptir.
2004 sonu itibariyle yabancı sermayeli bankaların toplam aktifleri 7,7 milyar dolar,
kredileri ve mevduatları 3,5 milyar dolar ve özkaynakları 1,5 milyar dolardır.
5
Türkiye Bankalar Birliği
Türkiye’de yabancı sermayeli bankaların 9 tanesi AB, 2 tanesi ABD, 1 tanesi Bahreyn,
1 tanesi İran, 1 tanesi Libya, 1 tanesi Pakistan kaynaklıdır.
Yabancı sermayeli bankalar sektördeki istihdamın yüzde 5’ine, şubelerin ise yüzde
3’üne sahiptir.
İstihdam 1 2 2 5
Şube 2 2 2 3
Kaynak: TBB
Bu arada dikkati çeken önemli bir gelişme Türkiye’de yerleşik bankaların başta AB
ülkeleri olmak üzere şube açarak, banka kurarak veya diğer mali iştiraklere katılım yoluyla
yurtdışındaki faaliyetlerini artırmalarıdır. Türkiye’deki bankaların yurtdışında sahip olduğu
mali iştirak sayısı 52’dir. Bunun en önemli nedeni Türkiye’deki bankalar ile yurtdışındaki
bankalar arasında yerleşikler aleyhine ortaya çıkan haksız rekabete neden olan düzenlemeler
ile parasal ve vergisel yüklerdir. Dünyada rekabete en açık sektör olan bankacılıkta ülkelerin
aracılık maliyetlerini etkileyen düzenlemelerin tam olarak uyumlu hale getirilememesinin bir
sonucu olarak bankalar rekabetin daha iyi sağlandığı ve müşterilerine en ucuz hizmeti
sunabilecekleri finans merkezlerine yönelmektedir. 2004 itibariyle Türkiye’deki bankaların
yurtdışı şubelerinden kullandırdıkları kredilerin toplamı 10 milyar dolar olmuştur. Bu tutar
yurtiçinden kullandırılan kurumsal kredilerin dörtte birine eşittir.
Ülkemizde faaliyette bulunan yabancı sermayeli bankaların bir çoğu kendi ülkelerinde
veya uluslararası piyasalarda daha istikrarlı bir faaliyet ortamına sahip olmanın yanı sıra daha
düşük aracılık maliyeti yaratan düzenlemelere de tabidir. Yerleşik bankalar için yasak olan bir
çok faaliyet bu bankaların Türkiye ile olan faaliyetleri için serbesttir. Türkiye Bankalar Birliği
tarafından bu konularda ilgili kurumlar nezdinde gerekli girişimler yapılmıştır. Bazı konularda
olumlu mesafe alınmasına rağmen bir çoğu henüz gündemdeki yerini korumaktadır.
7
Türkiye Bankalar Birliği
İç borç 169
Türkiye’deki bankalar 87
Banka dışı kesimler 74
Yurtdışında yerleşikler 11
Diğer 9
Alacaklılara göre
Ticari bankalar 42
Özel kesim kredileri 25
Tahvil 28
Borçlulara göre
Kamu 71
MB 21
Özel 61
Bankalar 19
Banka dışı kesim 42
Kaynak: Hazine
Eylül 2004 itibariyle, alacaklılara göre dış borç stokunun dağılımına bakıldığında,
yurtdışındaki ticari bankaların alacaklarının 42 milyar dolar, yurtdışındaki özel kesim
tarafından açılan kredilerin ise 25 milyar dolar olduğu görülmektedir. Tahvil ihracı yoluyla
sağlanan borç ise 28 milyar dolardır. Buna göre resmi olmayan kurumlardan ve bankalardan
sağlanan dış borç, toplam borç stokunun yüzde 62’isini oluşturmaktadır.
Diğer taraftan, borçlulara göre dış borç stoku incelendiğinde, Türkiye’deki bankalar
tarafından sağlanan krediler 19 milyar dolar, banka dışı kesimlerin dışarıdan sağladığı krediler
ise 42 milyar dolardır. Bu tutar Türkiye’deki bankaların yurt içinde kullandırdıkları kurumsal
kredilerden -ki 39 milyar dolardır- daha fazladır. Öte yandan, elimizde Türkiye’de yerleşikle-
rin yurtdışındaki mevduatları hakkında detaylı bir bilgi yoktur.
Türkiye’de yabancı bankalarla Türk bankaları arasında düzenlemeler açısından bir ayı-
rım bulunmamaktadır. Yabancı bankaların Türkiye’de faaliyet göstermesine ilişkin hususlar
4389 Sayılı Kanunun 7 maddesi üçüncü fıkrasında ‘Türkiye'de şube açmak suretiyle faaliyet
gösterecek yurtdışında kurulu bankaların; a)Türkiye’ye ayrılan ödenmiş sermayelerinin (2)
numaralı fıkranın (d) bendinde belirtilen miktardan az olmaması, b) Kuruldukları veya
faaliyette bulundukları ülkelerde mevduat kabul etmelerinin veya bankacılık işlemleri
yapmalarının yasaklanmamış veya kısıtlanmamış olması, şarttır.’ hükmüyle düzenlenmiştir.
8
Bankacılar Dergisi
Uygulamada yabancı bankaların Türkiye’de şube açma talepleri hakkında ilgili ülke
gözetim otoritelerinin görüşü alınmaktadır. Ayrıca, Kanunun 3’ncü madde 10’ncu fıkrasına
dayanılarak yapılacak ikili anlaşmalarda bu hususa ilişkin hüküm konulabilmektedir.
Görüldüğü gibi, Türkiye’de asıl önemli sorun yerleşik bankaların yabancı bankalar
karşısında rekabet gücünü olumsuz etkileyen düzenlemeler ve sınırlandırmalardır. Bu noktada
üzerinde durulması gereken konu söz konusu hususların ortadan kaldırılmasıdır.