Professional Documents
Culture Documents
Sistemik Hastalıklar Ve Ortodonti
Sistemik Hastalıklar Ve Ortodonti
ÖZET SUMMARY
Ortodontik tedavi yalnızca sağlıklı hastalara değil tıbbi sorunu Orthodontic therapy is not only performed on healty patients but also
bulunan hastalara da uygulanmaktadır. Bazen hastaların sistemik on medically compromised patients. Patients’ siystemic conditions
durumları ortodontik tedavi planında göz önünde bulundurulması can sometimes indicate compromising factors that should be taken
gereken tehlikeli faktörleri gösterebilmektedir. Erken teşhis, iyi bir into consideration in the orthodontic treatment plan. With earlier
tıbbi bakım ve invasiv olmayan özel ortodontik yaklaşımlarla bu diagnose, a better medical care and noninvasive, spesific orthodontic
hastalar daha kaliteli bir hayat sürebilmektedir. Ortodontistler erken procedures these patients can proceed a more life quality.
teşhis ve potansiyel risklerden korunmak için sık rastlanan sistemik Orthodontist should be aware of the oral symptoms of common
hastalıkların oral semptomlarını bilmeli ve hasta konuda uzman bir medical conditions in order to early diagnose and prevent the
hekimle konsülte edilmelidir. Bu derleme en sık rastlanan medikal potential risks and should consult the patient to the medical
problemleri ve sistemik rahatsızlığı bulunan bireylerde ortodontik specialist. This rewiev discusses most common medical problems and
tedavi planı yapılırken göz önünde tutulması gereken özel durumları focusses on the special considerations to be taken into account when
tartışmaktadır. planning orthodontic treatment of patients who have systemic
Anahtar kelimeler: ortodonti, sistemik hastalıklar, diabetes mellitus, diseases.
infektif endokardit, romatoid artrit. Key words: orthodontics, systemic diseases, diabetes mellitus,
infective endocardititis, rhomatoid artrit.
66
Cumhuriyet Üniversitesi
Diş Hekimliği Fakültesi Dergisi
Cilt: 11 Sayı: 1 2008
endokardit”e neden olmaktadırlar. Olguların çoğunda, Yüksek riskli, orta dereceli riskli ve düşük riskli
yakın zamanda geçirilmiş dental veya gastrointestinal hastalar olarak 3 grupta değerlendirilebilir.7
v.b.operasyon hikâyesi tespit edilmiştir. Yüksek risk grubundaki hastalarda ortodontik tedavi
Çok sık olmamakla beraber “infektif endokardit”, öncesinde mutlaka kardiyolog ile konsültasyon
dental tedaviden sonra gelişebilecek en ciddi yapılmalıdır. Endokardit riskinin fazla olduğu
komplikasyonlardandır. Bu nedenle endokardit riski düşünüldüğünde ortodontik tedaviye başlanmamalıdır.
bulunan hastalarda daha az invaziv işlemleri tercih Orta dereceli risk grubundaki hastalarda bakteriyemiye
edilmesi ve bakteriyemi riskine karşı antibiyotik neden olacak işlemlerden önce antibiyotik profilaksisi
profilaksisi uygulanması önerilmektedir.1 uygulamasıyla ortodontik tedaviye yapılabilmektedir.
Ortodontik tedavi ile “infektif endokardit” Genel olarak düşük risk grubundaki hastalara
arasındaki ilişki tam olarak ortaya konmamıştır. antibiyotik profilaksisi uygulanmasına gerek
Hobson ve Clark2 1993 yılında ark teli değişimi ve duyulmamaktadır; ancak diğer gruplarda olduğu gibi
elastomerik chain uygulandıktan 2 hafta sonra “infektif tedaviye başlamadan önce mutlaka konsültasyon
endokardit” tanısıyla hastaneye kaldırılan bir olgu yapılmalıdır.
bildirmişlerdir. Aynı araştırıcılar3 1995 yılında 1038
Endokardit Riski Karşısında Ortodontist Ne
ortodontist arasında yaptıkları çalışmada; hareketli ve
Yapmalıdır?9
sabit apareylerle yapılan ortodontik tedavi esnasında ya
da sonrasında yalnızca 8 olguda “infektif endokardit” 1- Tedaviye başlanmadan önce hastanın doktoru ile
tespit etmişlerdir. Bu durum ortodontik tedavi konsültasyon yapılmalıdır.
esnasında “infektif endokardit” riskinin çok sınırlı 2- Hastanın oral hijyeni ve diş-ağız dokularının sağlığı
olduğunu göstermektedir. mükemmel olmadıkça ortodontik tedaviye
1996 yılında McLaughlin ve arkadaşları4 30 başlanmamalıdır. Bakteriyemi için orijin
hastadan bant yerleştirilmesini takiben aldıkları kan oluşturabilecek oral infeksiyonların mutlaka tedavi
örneklerinde %10 hastada bakteriyemiye rastlamışlardır. edilmesi gereklidir. Oral hijyeni kötü olan hastalarda
çiğneme ve diş fırçalamada bile bakteriyemi
Erverdi ve arkadaşlarının5 1999 yılında Türk
gelişebileceğinin altını çizmek gerekmektedir.
populasyonunda yaptıkları araştırmada 40 hastadan
başlangıç bantlamasından sonra alınan örneklerde %7,5 Khurana ve Martin8 infektif endokardit riski bulunan
hastada bakteriyemiye rastlanmıştır. Aynı araştırıcıların hastalarda her bir ortodontik işlemden önce % 0,2 ‘lik
2000 yılında yaptıkları araştırmada debonding ve klorheksidinle gargara yapılmasını önermişlerdir.
debandingden sonra 30 hastanın % 6,6 sında 3- Mümkünse bantlı ataçmanlar yerine bonded
bakteriyemiye rastlanmıştır.6 ataçmanlar kullanılmalıdır.
American Heart Association7 ortodontik 4-Başlangıç bantlamada antibiyotik profilaksisi
apareylerin yerleştirilişinde ve ölçü alımında önerilmesine rağmen bantlar çıkarılırken profilaksiye
antibiyotik profilaksisi uygulamayı gerekli gerek duyulmamaktadır.10
görmemektedir. Ancak gömülü dişlerin cerrahi olarak 2- DİABETES MELLİTUS:
expoz edilmesinde bakteriyemi gelişebileceği için;
Diabetes Mellitus (DM); insulin hormonunun
riskli hasta gruplarında antibiyotik profilaksisini yokluğu, yetersizliği veya etkisizliği nedeniyle,
önermektedir. Gömülü dişin expoz edilmesi diş
hiperglisemi ile birlikte özel komplikasyonlara yol
çekimine benzetilmelidir. Dişin expozundan sonra
açabilen bir hastalıktır. Primer Diabetin; Juvenil tip
ortodontik kuvvet uygulandığı dönemde antibiyotik (Tip 1 diabet, insuline bağımlı diyabet) ve erişkin tip
kullanmaya gerek bulunmamaktadır. Eksizyonel
(Tip 2 diabet, insuline bağımlı olmayan diyabet) olmak
expozdan sonra yapılan traksiyonun; repozisyonel
üzere 2 ana tipi bulunmaktadır.
flepten sonra yapılan traksiyondan daha az bakteriyemi
Tip 1 Diabet: Sıklıkla çocuklarda genç erişkinlerde
riski taşıdığı bilinmektedir.3
görülmektedir. Pik yaptığı dönem 10–14 yaşlardır12.
Kimler Endokardit Riski Altındadır? Erkeklerde ve kızlarda eşit insidansta görülmektedir.
İnfektif endokardit riskinin değerlendirilmesinde en İnsülin üreten hücrelerin immun mekanizma ile harap
önemli faktör hastanın medikal hikâyesidir. Hastalar olması sonucu endojen insulinin tamamına yakınının
67
Cumhuriyet Üniversitesi
Diş Hekimliği Fakültesi Dergisi
Cilt: 11 Sayı: 1 2008
kaybı söz konusudur. Sadece plazma glukozunu regule apareyler kullanıldığında, ağız bakımının mükemmel
etmek için değil, bunun yanında diyabetik ketoasidozu olmasıdır. Sabit apareyler plak retansiyonunu arttırdığı
önlemek ve hayatı devam ettirmek için exojen insulin için diş çürümesine ve periodontal yıkıma neden
alımı şart olmaktadır. Bu tip diabette hastalık genellikle olabilmektedir. Bu tip hastalarda günlük florlu
aniden başlamaktadır. Poliüri, polidipsi ve kilo kaybı gargaraların kullanımı yararlı olabilmektedir.
kısa süre içerisinde belirginleşmektedir. Kilo kaybı Periapikal vaskuler yapılarda diyabete bağlı
genellikle polifaji ile birlikte görülmektedir. Halsizlik, mikroanjiyopati gelişmesi sonucu diş ağrısı,
kaslarda kramplar, bulanık görme, menstruasyon perküsyonda hassasiyet, pulpitis ve hatta vitalite kaybı
bozukluğu görülebilmektedir. İnsülin yokluğuna bağlı görülebilmektedir. Özellikle uzun süreli ortodontik
glisemi ile yağ asitleri artmakta ve keton cisimleri hareket verilen dişlerde düzenli olarak vitalite kontrolü
kanda ve idrarda görülmektedir. yapılmalıdır. Ayrıca diyabetik hastalarda hafif
Tip 2 Diabet: Erişkinlerde görülmektedir. Hastaların kuvvetlerle tedavi yaklaşımı önerilmektedir.
çoğu şişmandır ve pek çok olguda insülin etkisine Holtgrave ve Donath13 ortodontik kuvvetlere
resistans söz konusudur. Diabetik ketoasidozu periodontal doku reaksiyonlarını değerlendirdikleri
önleyecek kadar insülin sekresyonu mevcuttur. Ancak çalışmalarında gingivada mikroanjiyopati ve
aşırı stres durumlarında ketoasidoz gelişebilmektedir. periodontal yıkımın ortodontik diş hareketi sonucu
Diyet ve oral antidiabetiklerle kan şeker seviyeleri arttığını belirtmiştir. Bu durum özellikle yetişkinlerde
kontrol altında tutulmaktadır. Fakat persistan daha çarpıcı görülmektedir. Ortodontik tedaviye
hiperglisemiyi tedavi etmek için insülin kullanılması başlamadan önce ve ortodontik tedavi esnasında 6 aylık
gerekebilmektedir. Hastalığın klinik belirtileri poliüri, periodlarla periapikal radyograf alınması ve periodontal
polifaji, polidipsi, parestezi, halsizlik ve görme yapıların değerlendirilmesi önem taşımaktadır. Plak
bozukluğudur.11 eliminasyonunun etkinleştirilmesi için normal diş
Diabetes Mellitus ‘un Oral Belirtileri: fırçalamanın yanında interdental fırça kullanımı,
klorhexidinli gargaralar ve kimyasal plak kontrolü
Kan-glikoz seviyesi kontrol altına alınamamış
önerilmektedir. Diş macununun klohexidin etkisini
hastalarda en sık rastlanan ağız içi bulgu; kemik
nötralize etmemesi için fırçalamadan yarım saat sonra
rezorpsiyonlarının mevcut olduğu ve iltihabi dişeti
gargara yapılması önerilmektedir.
değişimlerinin görüldüğü periodontal hastalıklardır.
Kontrol altında olan diyabetlilerde de periodontal Randevular mümkünse sabah saatlerinde ve kısa süreli
hastalıklara çok sık rastlanmaktadır. Kontrol altına olmalıdır. Hastalara kahvaltılarını yapmaları, olağan
alınamamış diyabetlilerde dehidratosyona ve kandida İnsülin veya oral antidiabetiklerini almaları
enfeksiyonlarına bağlı stomatit ve ağrılı glossit hatırlatılmalıdır.14–15
şikâyetleri olabilmektedir. 3- KAN HASTALIKLARI:
Diyabetlilerde, xerostomia ve tekrarlayan abselere sık Normal hemostaz mekanizmasındaki bir bozukluk
rastlanmaktadır. Mine hipoplazisi ve sonucu, klinikte kendini kanamaya eğilim ile belli eden
hipokalsifikasyonu çürük insidansında artışa neden hastalıklara “Hemorajik hastalıklar” denmektedir.
olabilmektedir. DM hastalarında polimorfonükleer Hemorajik hastalıklar hemostaz mekanizmasındaki 3
lökosit fonksiyonunda azalma ve glukoz kullanımının safhada meydana gelen bozukluktan kaynaklanmaktadır:
azalmasıyla protein metabolizmasındaki değişim Vasküler Bozukluklar
sonucu anormal kollajen yıkımı ve iyileşme zamanında
Trombosit Hastalıkları
uzama dikkat çekmektedir.
Pıhtılaşma Bozuklukları
Diyabetli Hastalarda Ortodontik Yaklaşım:
Vasküler bozukluklar kalıtsal olabileceği gibi;
Ortodontik tedavi için anahtar soru; diyabetin kontrol
alerji, aspirin gibi ilaçların uzun süreli kullanımı,
altında olup olmadığıdır. Kontrol altına alınmamış
infeksiyonlar ve C vit eksikliği nedenli olabilmektedir.
diyabetli bireylerde ortodontik tedaviye
Trombosit bozuklukları ise ya trombosit sayısında
başlanmamalıdır. Hareketli ya da sabit ortodontik
yetersizlik (trombositopeni) ya da trombosit
apareyler arasında tedavi yönünden pek fark
fonksiyonlarında yetersizlik (trombositopati) nedenli
bulunmamaktadır. Ancak önemli olan; özellikle sabit
olabilmektedir.
68
Cumhuriyet Üniversitesi
Diş Hekimliği Fakültesi Dergisi
Cilt: 11 Sayı: 1 2008
69
Cumhuriyet Üniversitesi
Diş Hekimliği Fakültesi Dergisi
Cilt: 11 Sayı: 1 2008
ertelenmelidir. Herhangi bir dental enfeksiyon Jüvenil astım, ortodontistleri daha yakından
gözlendiğinde acilen tedavisi yapılmalıdır. ilgilendirmektedir. Astımlı hastalarla karşılaşıldığında
Ortodontik Tedavi Başladıktan Sonra Malignensi 3 duruma dikkat edilmelidir:
Teşhisi Konduysa; Bunlardan birincisi akut astım ataklarından
Yine ortodontist hastanın medikal doktoru ile ilişki korunmadır. Riskli hastaların medikal hikayesi dikkatli
içinde olmalıdır. Hasta ve ailesi için teşhis dönemi çok alınmalı ve ilgili doktoru ile konsültasyon yapılmalıdır.
zor ve stresli günlerdir. Diğer hekimler gibi Ortodontik tedavi için başvuran astımlı hastalarda;
ortodontistlerde bu emosyonel duruma duyarlı olmalıdır. wheezing, öksürük ve dispne gibi belirtilerin mevcut
Ortodontist tedavi uygulamalarına karar verirken; olması ortodontik tedavisinin ertelenmesini
kemoterapi ve radyoterapinin mukozal membranların gerektirmektedir. Nöbet geçirme riski düşük ya da orta
rejenerasyonunu azaltacağını unutmamalıdır. dereceli olan hastalarda anksiyete ve stres akut atak
Kemoterapi gören hastalarda ortodontik apareylerin sebebi olabileceği için; sabah erken saatte yani hastanın
neden olduğu minimal irritasyonlar ciddi ülserasyonlara dinlenmiş olduğu saatlere randevu verilmesi, hastaların
dönüşebilmektedir. Bu hastalarda gözlenen bir diğer bekletilmeden alınması ve randevu süresinin kısa
önemli durum kemoterapi veya radyoterapiden sonra tutulması uygun olacaktır. Astım hastalarının
gözlenen xerostomia’dır. Kemoterapi ve radyoterapi eritromisin, aspirin, antihistaminikler ve epinefrin
döneminde hastanın rahatlığı ve güvenliği için bütün içeren lokal anesteziklere duyarlı olacağı akıldan
ortodontik apareyler çıkarılmalıdır. çıkmamalıdır.
4- ASTIM: Uzun süreli kortikosteroid inhalatörü kullanan
hastalarda adrenal supresyonu meydana gelme olasılığı
Astım, trakea ve bronşların çeşitli uyaranlara karşı;
mevcuttur. Bu nedenle hastanın doktoru ile
değişik derecede hava yolu tıkanması ile sonuçlanan,
konsültasyon yapılıp doz ayarlanması
artmış cevabı ile karakterize, öksürük, wheezing ve
gerekebilmektedir. Aynı zamanda Kortikosteroidin
dispne gibi klinik semptomlarla gözlenen bir
immunosupresyon yapmasına bağlı olarak xerostamia
sendromdur. Astımdaki hava yolu tıkanması reversible
ve ağızda kandidiyazis oluşabilmektedir. Kandidiyazis
bir olaydır.17 Havayolu tıkanması; bronş düz kaslarının
lokal antifungal ilaçların kullanımıyla tedavi
spazmı (bronkospazm), bronş mukozasında iltihap,
edilebilmektedir. Xerostomia çürük oluşumu riskini
ödem ve bronşlarda aşırı yapışkan mukus üretimi gibi
arttıracağı için oral hijyenin iyileştirilmesi ve topikal
nedenlerden dolayı gerçekleşmektedir.
florür uygulamaları önerilmektedir.17
Astımın klinik olarak 2 tipi vardır:
Astım ve alerjik reaksiyonlarda immun hücreler
1-Ekstrensek Astım (Eksojen Astım): Çocukluk fazla miktarda sinyal molekülleri üretmektedir. Bu
çağında başlaması tipiktir. Ailede alerji hikâyesi, moleküller dolaşıma karışarak mekanik olarak
mevsimsel değişiklikler göstermesi ve hastalarda diğer uyarılmış periodontal ligamente ve alveolar kemiğe
alerjilerin de mevcut olması söz konusudur. Genellikle geçebilmektedir. Bu nedenle astım hikâyesi olan
inhale edilen toz, polen, tüy gibi alerjenlerle veya daha hastalar yüksek kök rezorpsiyonu riskine sahip olarak
az oranda sindirim yoluyla alınan alerjenlerle (yumurta, değerlendirilmeli ve 6 aylık periyotlarla periapikal
balık, süt, çikolata) ortaya çıkmaktadır. filmleri değerlendirilmelidir.20 Örneğin alerjik astımlı
2- İntrensek Astım (Endojen Astım): Erişkin yaşta hastaların serum interlökin 6-kemik rezorpsiyonu
başlaması, yıl boyu devam etmesi ve alerji hikâyesinin aracılarındandır- seviyesinin yüksek olduğu
olmayışı ile karakterizedir. Bu tip astım daha ciddidir belirtilmiştir.
ve statüs astmatikus daha yaygındır. Mc Nab ve arkadaşları21 astımlı hastalarda
Solunum yolu infeksiyonları, kronik sinüzitler, ortodontik tedavi sonrasında, posterior dişlerde görülen
nasal polipler, havadaki nem oranının artışı, emosyonel external apikal kök rezorpsiyonun şiddeti ve insidansını
stresler, hava kirliliği, atmosferik basıncın ani düşmesi değerlendirmek için yaptıkları ve astımlı hastalarla
veya aniden soğuğa maruz kalma gibi alerjik olmayan normal bireylerin karşılaştırıldığı araştırmada; astımlı
nedenli olabilmektedir. bireylerde external kök rezorpsiyonu insidansı fazla
olmasına rağmen rezorpsiyon şiddetinin her iki grupta
benzer olduğunu bulmuşlardır.
70
Cumhuriyet Üniversitesi
Diş Hekimliği Fakültesi Dergisi
Cilt: 11 Sayı: 1 2008
fosforun eliminasyonunu arttırmaktadır. Kandaki metabolizma hızı, kalp ve MSS gibi dokular üzerine
kalsiyum oranının normal sınırların altına inmesi stimülan etkisinden ortaya çıkmaktadır. Hasta aşırı
paratirod hormon salgılanmasını arttırmaktadır. Eğer bu huzursuz, endişeli, sinirlidir, ellerde tremor söz
durum devam ederse sekonder hiperparatiroidizm konusudur. Metabolizma hızında artış vardır.
meydana gelmektedir. Hipokalsemi, hiperparatiroidizm Çarpıntılar, taşikardi ve egzoftalmus mevcuttur.
ile birlikte aktif vitamin D metabolitinin oluşumunu Tiroid hormonlarının kemik dokusuna etkisi:
uyarmaktadır. Bu iki hormon, öncü klast hücrelerinin
Düşük konsantrasyonda verildiklerinde osteoklast
farklılaşmasını sağlayarak osteoklastik aktiviteyi
formasyonunu stimüle eden interlökin 1(IL1-B)
başlatmaktadır. Osateoklastik aktivite ile kemik densitesi
yapımını ve osteoklastik kemik rezorpsiyonunda rol
azalacağı için ortodontik hareketin hızı artabilmektedir.
alan prostoglandin seviyesini arttırmasıdır. Düşük doz
Ancak bu hücreler hem kemik hem de kök rezorpsiyonu
tiroksin kullanımının ortodontik hareket hızını arttırdığı
ile sonuçlanan aktivite gösterebilmektedir. Bu şartlar
ve kuvvete bağlı kök rezorpsiyonunu azalttığı rapor
altında rutin ortodontik diş hareketi esnasında kök
edilmiştir.28
rezorpsiyonu beklenmelidir.25
Tiroid bezinden salgılanan bir diğer hormon ise
Shirazi ve arkadaşları26 kronik böbrek yetmezliğinin
Hipokalsemi durumunda salgılanan ve böbrek ve
ortodontik diş hareketi üzerine etkilerini incelemek için
kemiklere etki eden kalsitonin hormonudur. Kalsitonin
ratlar üzerinde yaptıkları çalışmada; nefroktomi ile böbrek
kemikte osteoklastları inhibe etmekte ve osteoblastları
yetmezliği oluşturdukları grupta 2 haftalık diş
stimüle ederek kemik yapımını sağlamaktadır.
hareketinden sonra alınan örneklerde üre, kreatinin ve
Dolayısıyla da ortodontik diş hareketini yavaşlattığı
PTH seviyesinin anlamlı derecede arttığını bulmuşlardır.
düşünülmektedir.29
Aynı şekilde diş hareketinin bu grupta anlamlı olarak fazla
olduğunu belirtmişlerdir. Bu artışın hiperfosfatemi ve Ortodontik Yaklaşım:
hipokalsemi nedenli oluşan sekonder hiperparatiroidzm ile Hipotiroidizm durumunda süt dişlerinde ve sürekli
osteoblastik ve osteoklastik aktivitelerin artması sonucu dişlerde sürme gecikmesi ile birlikte süt dişlerinde
artmış kemik turnoverına bağlamışlardır. 26 düşmede gecikme vardır. Dişler normal büyüklüktedir
Goldie ve King27 hipokalsemiye bağlı olarak kemik ancak maxillada mikrognati görülebilmektedir.
yoğunluğunun azaldığını, ortodontik diş hareketinin Kretenizmde görülen makroglossi openbite’a sebep
kolaylaştığını ve kök rezorpsiyonunun azaldığını olmaktadır. Hastalara analjezik veya genel anastezik
bildirmişlerdir. verilecekse mutlaka konsültasyon yapılmalıdır.
72
Cumhuriyet Üniversitesi
Diş Hekimliği Fakültesi Dergisi
Cilt: 11 Sayı: 1 2008
rezorpsiyonunda ise belirgin bir azalma olduğunu 5. Erverdi N, Kadir T, Ozkan H, Acar A. Investigation of bacteremia
bildirmişlerdir. Bu durum özellikle kök rezorpsiyonuna after orthodontic banding.Am J Orthod Dentofacial Orthop. 1999
yatkın hastalarda sistemik L-Tiroksin uygulamanın kök Dec;116(6):687–90.
rezopsiyonunu azaltıcı ve diş hareketini kolaylaştırıcı 6. Erverdi N, Biren S, Kadir T, Acar A. Investigation of bacteremia
etkisini göstermektedir.31 following orthodontic debanding.Angle Orthod. 2000 Feb;70(1):11–
Gisondi ve Kronman31, tiroksin uygulanan 4; discussion 15.
hamsterlarla normal hamsterları karşılaştırdıkları 7. Dajani AS, Taubert KA, Wilson W, Bolger AF, Bayer A, Ferrieri
çalışmada, tiroksin uygulananlarda osteoblastik P, Gewitz MH, Shulman ST, Nouri S, Newburger JW, Hutto C,
aktivitenin ve kalitesinin arttığını belirtmişlerdir. Ancak Pallasch TJ, Gage TW, Levison ME, Peter G, Zuccaro G Jr.
tiroksin uygulanan gruptaki hamsterlarda agresif Prevention of bacterial endocarditis: recommendations by the American
davranışlar, korneada kuruma, deride dejenerasyon, Heart Association.Clin Infect Dis. 1997 Dec;25(6):1448–58.
çarpıntı ve metabolizma hızında aşırı artış gözlenmiştir.
8. Burden D, Mullally B, Sandler J. Orthodontic treatment of patients
Bu nedenle otörler normal çocuklara tiroksin vermenin
with medical disorders.Eur J Orthod. 2001 Aug;23(4):363–72.
hipertiroidzm semptomları meydana getirmekle birlikte
epifiz kartilajları etkileyerek prematür kapanmayı 9. Khurana M, Martin MV. Orthodontics and infective endocarditis.
etkileyeceğini belirtmişlerdir.31 10. Degling TE. Orthodontics, bacteremia, and the heart damaged
Verna ve arkadaşları 32
hipertiroidizm ve patient. Angle Orthod. 1972 Oct;42(4):399–402.
hipotiroidizm oluşturdukları ratlarda ortodontik diş 11. Bensch L, Braem M, Van Acker K, Willems G. Orthodontic
hareketinden sonra kemik turnoverının kök rezorpsiyonu treatment considerations in patients with diabetes mellitus.Am J
üzerine etkilerini karşılaştırmışlar ve turnover hızının kök Orthod Dentofacial Orthop. 2003 Jan;123(1):74–8.
rezorpsiyonu üzerine etkisinin bulunmadığını 12. Dokheel TM. An epidemic of childhood diabetes in the United
bildirmişlerdir. States? Evidence from Allegheny County, Pennsylvania. Pittsburgh
Sonuç olarak; ortodontik tedavi gören medikal Diabetes Epidemiology Research Group.Diabetes Care. 1993
problemli hastaların sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Dec;16(12):1606–11.
Daha invasiv dental işlemlere göre ortodontik tedavi 13. Holtgrave EA, Donath K. [Periodontal reactions to orthodontic
düşük riskli gözükse de özelliklede sabit apareylerin forces in the diabetic metabolic state]Fortschr Kieferorthop. 1989
kullanımında azami dikkat ve özveri gerekmektedir. Bu Aug;50(4):326–37.
tip hastalarda yapılması gerekenler; dikkatli bir medikal
14. Bensch L.,Bream M, Willems G. Orthodontic Consideration in
anamnez alınması, hastanın tıbbi doktoru ile
the diabetic patient.Semin Orthod 2004:10:252-258
konsültasyon yapılması ve ağız hijyeninin en iyi
15. Pithon MM, Ruellas CV, Ruellas AC. Orthodontic treatment of a
şekilde sağlanmasına yardımcı olunmasıdır.
patient with Type 1 diabetes mellitus.J Clin Orthod. 2005
Jul;39(7):435–9
KAYNAKLAR
16. Van Venrooy JR, Proffit WR. Orthodontic care for medically
1. Weilland S, Pless I, Roghmann K. Chronic Ilness and mental compromised patients: possibilities and limitations.J Am Dent Assoc.
health problems in paediatric practic: results from a survey of 1985 Aug;111(2):262–6.
primary care providers. Paediatrics 1992;89.445–449
17. Sonis S T. Orthodontic menagement of the selected medically
2. Hobson R S, Clark J D.Infective endocarditis assotiated with compromised Patients:Cardiac disease, bleeding isorders, and
orthodontic treatment:a case report. British Journal of Orthodontics asthma. Semin Orthod.2004 10.277–280
1993;20: 241–244
18. Bergmann O. J Oral İnfections and septicamia in
3. Hobson RS, Clark JD. Management of the orthodontic patient 'at immunocompromised patients with Hematologic malignancies.
risk' from infective endocarditis.Br Dent J. 1995 Apr 22;178(8):289-95. Journal of Clinical Microbiology 1988; 26:2105–2109
4. McLaughlin JO, Coulter WA, Coffey A, Burden DJ. The 19. Dahllöff G.Huggare J. Orthodontic consşderation in the pediatric
incidence of bacteremia after orthodontic banding.Am J Orthod cancer patient:Semin Ortho. 2004 10: 266–276
Dentofacial Orthop. 1996 Jun;109(6):639–44.
20. Davidovitch Z Etiologic factors induced root resorption in
Davidovich Z, NortonLA eds. Biological mechanism of tooth
73
Cumhuriyet Üniversitesi
Diş Hekimliği Fakültesi Dergisi
Cilt: 11 Sayı: 1 2008
movement and Craniofacial adaptation. Boston Mass:Harward 28. Loleberg Eric L. Engsröm C. Thyroid adminstration to reduce
Society for the advaencement of orthodontics; 1996;349-350 root resorption. The Angle Orthod.1994;64(5)
21. McNab S, Battistutta D, Taverne A, Symons AL. External apical 29. Tyrovola JB, Spyropoulos MN. Effects of drugs and systemic
root resorption of posterior teeth in asthmatics after orthodontic factors on orthodontic treatment. Quintessence Int. 2001
treatment.Am J Orthod Dentofacial Orthop. 1999 Nov;116(5):545–51. May;32(5):365–71.
22. Pedersen TK. Clinical aspects of orthodontic treatment for 30. Poumpros E, Loberg E, Engstrom C. Thyroid function and root
children with juvenile chronic arthritis.Acta Odontol Scand. 1998 resorption. Angle Orthod. 1994;64(5):389–93; discussion 394.
Dec;56(6):366–8. 31. Gisondi JG, Kronman JH. Thyroid influence on bone histology
23. Profitt W R. Contemporary Orthod. Mossby 2000:285 during tooth movement in hamsters.Angle Orthod. 1972
27. Goldie RS, King GJ. Root resorption and tooth movement in
06100 Sıhhiye-ANKARA
orthodontically treated, calcium-deficient, and lactating rats. Am J Tel : 0 312 311 64 61
Orthod. 1984 May;85(5):424–30. Faks : 0 312 309 11 38
E-posta : sedenakandt@hotmail.com
74