You are on page 1of 82

1981-1982

BİLGİ ÇAĞINA GİRİŞ

BÎLÎM ARAŞTIRMA M ERKEZİ


1981-1982
BİLGİ CAĞINA GİRİŞ
■ ■

BİLİM ARAŞTIRMA MERKEZİ


Yayınevi — İstanbul
K itap No: 58 — BİLGİ ÇAĞINA G İRİŞ

Dünyanızın gelecek günleri, bir güneşin tutulm ası gibidir.


Karanlıktan korkmayanlar;
— doğru dürüst kişiler olacaktır,
— im an sahipleri olacaktır,
— tem iz yürekli kişiler olacaktır.
Bunların seviye ve m evkilerini hiçbir zam an kendi ölçülerini­
ze göre tesbit edem ezsiniz.
Umm adık kim seler başta yürüyecektir.

(Sadıklar Plânı... 4- 8- 1967... K-3... C - 15)

Birinci Baskı Ocak 1981


K itap Dizgi Savaşan Matbaası
Kitap Baskı Sebat Matbaası
Kapak Baskı Barış Matbaası
Cilt Yapımı Kardeşler Ciltevi
İ Ç İ N D E K İ L E R

1. BÖLÜM

ASTRONOMİK OLAY VE YERYÜZÜ


a — Astronomik Büyük Tutulm a ve Dünya'daki Sonuçları
b — Ortak Çekim Gücü ve Deprem ler Dizisi
c — Büyük K atastrof ve Yeni Çağ G ruplan
d — Büyük Tem izlik ve Yeni Çağ Şuurunun Yayılm ası

2. BÖLÜM

GÖKLERİN EGEMENLİĞİ OPERASYONU


a — Uzay Gem ilerinin İnişi ve Kurtarm a Operasyonu
b — Erm iş Sai Baba ve 1981 - 1982 Operasyonu
c — Uzaylı Raymore ve Altın ÇağJa Giriş
d — Uzaylı Zolton ve Yaklaşan Felaket Günleri
e — Uzaylı Aslıtar ve Tanrı'nm Egem enliği Günleri
f — Uzaylı Gabriel ve İlâhi Rahmet'in Gelişi
g — Galaktik K onsey’den Avalon ve Açıklamaları
h — Dünya Öğretmeni S a n a n d a -İsa ve Son Gelişi
j — Rehber Joshua ve Arındırılma Operasyonu
k — K aliforniya'da Gerçekleşecek Büyük Olaylar
1 — Sanat Kumara'nm Beşeriyete Son Uyarısı.
ÖNSÖZ

Y eryüzü evrim inin (—belirtildiğine göre— ) son


bin yılına girm ekte olan beşeriyet için, b u Altın Ç ağ’m
İlâh i Tem el Bilgisi’n in ve B ilgeliği'nin m u hakkak bir
Semavi Bilgisi ve b ir de Sem avi Ö ğretm eni olacaktır.
Altın Çağ’m semavî bilgisi, Bilgi K ita b ı’dır.
Altın Çağ’ın semavî öğretm eni, Hz. İs a ’dır.
Bilgi Kitabı, tü m beşeriyeti, Altın Çağ yaşam a b i­
çim i olan B irleşik İnsanlık R ealitesi çatısı altın d a to p ­
layacak olan, beşeriyetin O rtak V eriteler K ita b ı'd ır O .
Hz. İsa, yeryüzünün b u son b eşerî evrim siklusunu
sevk ve id are eden Yönetici R ab P lân ı’m n 7 H ak ik at
U lusu’n d an b iri’d ir ve kendisine Altın Çağ Öğretmenliği
v erilm iştir ( 2).
ö te yandan, yol açıcı b ir reh b er ve onun zem ini
hazırlayıcı işlevi olm aksızın, Hz. İ s a ’n ın gelmeyeceği de
belirtilm ektedir. Hz. İs a ’n ın b ir önceki vazifesinde de
böyle b ir yol açıcı o lm u ştu ; Vaftizci Yahya... Bazı Ha-
dis-i Ş erifler’e göre, b u yol açıcı işlevle Mehdi’n in gele­
ceği ve kendisinin insanlığı hazırlayacağı belirtilm ekte­
dir. Bu konuda bazı H adisler şu n lard ır: 1— ) «Başlangıç­
ta ben, ortasında Mehdi, sonunda İsa'nın içlerinde bu­
lunduğu bir ümmet asla helak, olmayacaktır.»...
2— ) «Mehdi’den sonra çıkacak alâmetlerin ilki Deccâl'-
dir. Sonra İsa’nın inişi, sonra Yecûc-Mecûc, sonra
Dabbe’nin ortaya çıkışı, sonra Güneş'in batıdan doğu­
şu.»...
Mehdi Misyonu’n a ilişkin ( 3) vazife görecek olan
R ehber hakkında, Hz. Ali’n in şunları söylediği de riva­
yet edilm ektedir: «Dünyanın ancak bir günü kalmış
olsa, Allah bu ıslâhçı gelinceye kadar, bu günü uzata­
caktır; dünya kaybolmayacak, kıyamet o andan önce
koymayacaktır. Islâhçı, evimin ehlinden, benim ümme­
timden, Fatima’nın çocuklarından olacaktır; benim ba­
bamın adı olacaktır. Ahlâkça Peygamber’e benzeyecek,
fakat dış görünüş bakımından değil.» B u ıslâhçı başı
açık (şapkasız) ve b u rn u k arta l b u rn u ve çıkıntılı ola­
caktır. Dünyayı kötülük ve tecavüz ve dinsizlik üe dol­
m uş bulacak. M üslüm anlar onun şe ri’atım takip ede­
rek, benzerini asla görm edikleri b ir refaha erişecekler­
d ir; yer, b ü tü n meyvelerini verecek ve gökler yağm ur­
larım boşaltacak, bu zam anda p a ra ayaklar altın a atıla­
cak ve hesap edilm eyecektir. Bunun, M üslim 'in S ahih’in-
de şu H adis’e bağlandığı görülm ektedir: «Ümmetim
kaybolmağa yaklaşınca, saymaksızın servetler saçan bir
halife gelecektir.»
Mehdi sem bolik ism i ve ünvanı ile o rtay a çıkacak
olan Ö ncü-Rehber'in işlevinin, Altın Çağ İlâh i ö ğ re t­
m eni olarak son enkam asyonu için yeryüzünde o rtaya
çıkacak olan Hz. İsa'n ın işlevi ile k arşılaştırılm ası ve
kıyaslanm ası asla ve asla sözkonusu olamaz, ö n c ü -
Rehber, beşeriyeti, bu Yüce D ünya ö ğ retm en i için h a­
zırlayacak ve Hz. İsa'n ın kendilerine ilk vâzlarm ı ya­
pacağı ışık-insanlar topluluğunu o lu ştu rarak kendi m is­
yonunu yerine getirecek b ir sırad an neferdir. İsm i bi­
linsin veya bilinm esin, görülsün veya görülm esin, o va­
zifesini yerine getirecektir.
Öte yandan, yeryüzü olayları, iki ana k u tb u n beşe­
riyet içerisinde kristalize olm asını sağlayıcı b ir özellik
taşım aktadır. H a y r’ın yolundaki beşeriyet ve Ş er'rin
yolundaki beşeriyet. H alen b u n lard an b irin i ta m anla­
m ıyla benim seyecek olan beşer varlıklarının, bu, safla­
rım belirlem e sınavları içerisinde yaşam aktayız. K im in,
kim den yana olduğu ve n e ’den yana ne yaptığı ve h an ­
gi yolu tu ttu ğ u , giderek daha b ir açıkça görülebilm ek­
te d ir ve yapay sisler dağıldıkça da herşey daha b ir apa­
çık ortaya çıkm aktadır. S adıklar Plânı (4) şöyle söyle­
m ektedir: «Seylan'ın, muhakkak ki yeryüzünde insan
olarak temsilcileri vardır. Muhakkak ki onlar, bir çok
şeyleri bilerek ve bir çok şeyleri bilmeden yapmakta­
dırlar. Ve bu menfi yayınlarını ve köstek olmalarım de-
vam ettirmektedirler.» İşte, Şeytan'ın bu bilinçli ve bi­
linçsiz hizm etçilerinin ve onların her tü rlü faaliyetle­
rinin ortaya çıkarılışı sözkonusudur ve kuşku duyulm a­
sın ki, önüm üzdeki yıllarda, kişiler, kendi isim leri ile
çağrılacaklardır. Yani, hayrın yolcuları ile şerrin hiz­
m etçileri açıkça o rtaya çıkacaklardır. Bu büyük b ir
sınavdır. H er tü rlü hayrın ve h er tü rlü şerrin im kânları
ve v asıtaları o rtad a d ır ve seçmek, beşerin serb est ira ­
desi dahilindedir. F ak at b ir gün gelecek ki, bu seçilme
ve tasnif olm a günleri sona erdirilecektir. O günler ya­
kındır. S onra herkese kazandıklarını h arcam a ve kul­
lanm a im kânı verilecektir. K im ileri ölçüsüz ve ölçüsüz
ızdıraplar içerisine düşerken, kim ileri de h ayrın ölçü­
süz nim etlerinden tadacaklardır.
Ülkemiz Türkiye, A lem lerin Rabbi Allah'ın seçil­
m işi olarak, tahayyül edilemez zenginliklere k av u ştu ru ­
lacak ve ülkem izden inanılm az bu lu n tu lar, kaynaklar,
zenginlikler ve en önemlisi İlâhi Bilgi ve Bilgelik ortaya
çıkarak, b u n ların getireceği im k ân lar ile T ü rk Ulusu,
tüm dünya beşeriyetine rehberlik ve önderlik edecek­
tir ( 5). Y urdum uz insanları, k ard eşleri olan dünya h alk ­
larına, hakiki kardeşliğin ve sem avî yoldaşlığın reh b er­
liğini üstlenecektir. Altın Çağ'ın İlâh i Işığı, ülkem izden
yayılacak ve fak at bu olguda asla b ir şovenizme düşül-
m eyecektir. Ne varki, ülkem izi bugünkü zor durum a
düşürenlerin ve bu durum dan istifade edenlerin ise
utançları ve üzüntüleri ve ızdırapları da büyük olacak­
tır. İlâhi H akikatler k arşısın d a tek tek kişilerin ve çe­
şitli ülkelerin kibir, gu ru r ve saldırı kaleleri öylesine
yıkılacaktır ki, a rtık yeryüzünde böyle büyük h a ta la ra
düşülm eyecek ve B irleşik İn san lık R ealitesin in önün­
deki tü m engeller b irer b ire r ve hep b irlik te b erta raf
edilerek, insanlığın kardeşliği ve T a n rin ın İlâh i Ege­
menliği yeryüzünde tesis edilm iş olacaktır.
Türkiye, Yüce Vazife'nin M erk ezid ir.
Halûk Egemen SARIKAYA
1. BÖLÜM

ASTRONOMİK o l a y v e y e r y ü z ü
Ü nlü A strolog A ndrc B a rb a u lt 1977’dc şöyle yazıyordu:
«Bizi yeni bir büyük dünya krizine doğru götüren [bir] ve­
tire içersine 1975’ten itibaren girm iş bulunuyoruz. Bu vetirenin
ivm esi 1978-1979-1980 boyunca artıyor. Ve bü dünya krizinin ilk
açık tezahürlerinin patlam ası 1980’in ekim ortalan ile kasım or­
talan arasında yer alıyor. Kriz, 1981'de bütün şiddetiyle hüküm
sürüyor; fakat özellikle 1982 ve 1983'tc doruk noktasına erişiyor.
Bu krizin kalbi 1982'nin ekim ortalan ile kasım ortalan arasın­
da yer alabilir ve krizin sonu 1984'ün girişine doğru sınırlanabi­
lir.»

a — Astronom ik Büyük Tutulm a ve Dünya'daki S onu çlan

1977 İle 1984 yıllan arasın d a ( 6), Güneş S istem i'nin


planetleri, h er planetin b ir diğer plan et ile kavuşum <7)
du rum unda olacağı, olağandışı b ir sıraya gireceklerdir;
yani, tü m planetler, G üneş’in aynı tarafın d a hizalanacak-
lardır. Bu tü r b ir hizalanış, sadece, P lu to 'n u n [G üneş’in
çevresindeki] yörüngesini tam am lam a süresi olan 248 yıl­
dan daha k ısa b ir sürede h er 179 yılda b ir m eydana ge­
lir. Diğer sekiz planet, P lu to ’dan daha hızlı ilerledikle­
rinden, P lu to ’ya nazaran daha büyük b ir hızla G üneş'in
çevresini dolanıp yeni b ir hizalanış için hazır olurlar.
N eptün'ün G üneş’in çevresini dolanm ası 165 yıl alır.
Böylece, N eptün, Pluto ile olan b ir kavuşum 'dan b aşla­
m ak üzere, P lu to 'n u n yörüngesinde k atettiğ i mesafeye
yetişm ek için b ir yörünge tam am lam alı ve ayrıca b irkaç
yıl daha ilerlem elidir. N eptün ile P lu to te k ra r aynı hiza­
ya gelirlerken, U ranüs seksendört yıllık yörüngesinden
iki k ü su r k ad arım tam am lar ve S a tü rn yaklaşık altı yö­
rünge b itirir, Jü p ite r onbeş k ad ar yörünge dönm üş olur.
D aha küçük iç gezegenler ise, N eptün ile P lu to 'n u n

7
stan d artların a göre, [G üneş’in çevresinde] baş döndü­
rücü b ir hızda dönerler. E n d er görülen bu k avuşum ’-
un yaklaşık beş yıllık b ir süre içerisinde geliştiğini
soyliyebilm emizin sebebi budur. 1977'den 1982'ye kadar,
her yıl, Dünya G üneş'in çevresinde döndükçe, M ars'ın
ötesindeki planetlerin daha da düzgün b ir şekilde hiza-
lan d ık lan m göreceğiz. Son b irk aç yıl içerisinde ise, ön­
ce M ars, ark asın d an Dünya ve onun da ark asın d an Ve­
nüs, hizalanış içerisindeki pozisyonlarına d oğru ilerle­
yeceklerdir. E n sonunda da, küçük M erkür gezegeni,
diğer b ü tü n planetlerin hizalanm akta oldukları yıl
[1982] süresince G üneş'in çevresinde tam d ö rt kez dö­
necektir. Altı dış planetin 1977 - 1986 yıllarına a it güneş
m erkezli boylam larının ( 8) etüdü, en çok sayıda Ka-
vusum 'un 1982 ile 1984 arasın d a oluşacağını gösterm ek­
tedir ( 9).
Sadece M erkür, Venüs, Dünya ve Jü p ite r'i k ap sa­
yan benzer hizalam şlar m eydana geldiğinde, bu n ların
güneş lekelerinin ( 10) üzerindeki etkilerinin ne k ad ar bü­
yük olabileceğini biliyoruz. Peki, bu durum da, süper -
hizalanışlar'm daha da büyük etk iler yaratm ayacağını
kim söyleyebilir ki? Ş urası m u h ak k ak ki, in san lar yıl­
dızları incelemeye başladıklarından b eridir, böyle h ay ır­
lı olayların büyük etkilere yol açm ası beklenilm iştir.
Bazı astrologlar, bu Büyük H izalanış olayının ’yeni bir
çağın başlangıcını' belirlediğini söylem ektedirler: Jü p i­
ter, M ars ile b ir hizaya geldiğinde ve Ay, Yedinci Ko-
n a k 'ta olduğunda, Kova B urcu Çağı [Age of Aquarius]
başlar. Denildiğine göre, Kova B urcu Çağı b ir b a rış ve
sevgi dönem i olacaktır. F akat, b u dönem acaba San
Andreas fay h attın ın kaym asıyla ve sism oloji gerçek
b ir bilim hâline geldiğinden b erid ir eşi görülm em iş
olan, dünya çapında b ir deprem faaliyeti dalgasıyla mı
başlayacaktır C11).

8
Böylece, b ir so n rak i m aksim um güneş lekesi, P ro ­
fesör W ood'un önceden tahm in ettiği gibi, 1982 yılının
b aşların d a oluşacaktır. Prof. W ood'un b u görüşünü,
Nature dergisinin Ağustos 1974 ta rih li sayısında ya­
yım lanan b ir tezde, Dr. T. J. Cohen ile Dr. P. R. Lintz
de paylaşıyorlardı. P lanetlerin, Prof. W ood'un etü d ü n ­
de ihm al edilm iş olan ’met-cezir etkisi9 hesap edildiğin­
de, bunun pek de büyük olm adığı o rtay a çıkm aktadır.
Bu takdirde, 1982'deki Büyük H izalanış'm , Venüs, Dün­
ya ve J ü p ite r’i kapsayan ve yeterince tesirli olan hiza-
lanışlardan daha çarpıcı olm am ası gerekir. Ancak, 1954'
de yayım lanan harikulade b ir incelem e, bunun böyle
olm ayabileceğini im â etm ektedir.
II. Dünya Savaşı'ndan sonra, radyo iletişim lerinin
etü d ü yeni b ir dönem e girdi. G üneş'in faaliyetinin ra d ­
yo iletişim lerini bozduğu biliniyordu — şim di biliyoruz
ki, bu fenom en, güneş p artik ü lleri ile D ünya’m n man-
yetosferi arasın d ak i etkileşim şeklinden ö tü rü oluşur.
B irçok radyo m ühendisi, «radyo havasım ı önceden ta h ­
m in etm e çalışm alarıyla ilgilenmeye başladı. Diğer b ir
deyişle, radyo iletişim lerinin ne zam an zorlaşabileceğim
önceden büm ek am acıyla, güneş faaliyetini önceden
tahm in etm ek istem işlerdi. Radyo m ühendisleri, a s tro ­
n o m larla işbirliği yapm adıklarından, b u so ru n u tam a-
miyle deneysel ta rz d a ele aldılar. B ü tü n istedikleri, Gü­
neş'in, D ünya’nın radyo sinyalleri üzerindeki tesirini
önceden tahm in etm enin etkili b ir yolunu b u lm ak tı;
fikirlerinin, G üneş'le ilgili olarak tesis edilm iş olan
herhangi b ir inançla çatışm ası hâlinde, yapacak b ir şey
yoktu. Sonunda, böyle b ir fradyo havası’ tah m in edicisi
bu ldular ve bu, gerçekten de, bazı gözde astro n o m ik
in ançlara te rs düşüyordu. Bu incelem elerin sonuçlarının
astro n o m lar arasın d a pek fazla bilinm em esinin sebebi
de bu olsa gerek.

9
Ancak, radyo havası tahm inine ilişkin bu incelem e­
yi, herhangi b ir bilim sel kaygıyla değil de tam am en iş
anlayışıyla finanse etm iş olan şirk et (RCA Com m u­
nications Inc.), bu önceden bilm e p rojesine güveniyor­
du. Dr. John Nelson, etü d ü n ü n sonuçlarını 1954'de ra ­
p o r etti. B u sonuçlar, son derece ilginç o lm alan n a rağ ­
men, en azından astro n o m lar açısından, o zam andan
b erid ir b ir köşeye atılm ış d u rm ak tad ırlar.
Dr. Nelson ve ekibi, çalışm aya b aşlad ık tan k ısa b ir
süre sonra, planetlerin güneş lekeleri üzerindeki te siri­
ne ilişkin k an ıtlar buldular. F akat, çalışm alarına ara
verm eyerek, b u kez Güneş S istem i’ni b ir b ü tü n olarak
ele aldılar: G üneş’in, 1951 - 1953 yılları arasm d a yer
alan, çok az m ik tard a güneş lekesinin görüldüğü sessiz
dönemi sırasında gezegensel h izalanışlar ile radyo h a­
vası arasındaki ilişkileri araştırd ılar. V ardıkları sonuç­
lar şöyleydi:
1— ) 4 hizalanış açısı, radyo havası'nm önem li be
lirleyicileridirler :
a— ) ’O derecelik' hizalanış: Planetler, G üneş’in ay­
nı ta ra fın d a b ir hizaya geldiklerinde;
b — ) 390 ve 270 derecelik9 hizalanışlar: P lan etler ile
Güneş, dik açılı bir üçgen o lu ştu rd u k ların d a;
c— ) ’180 derecelik' hizalam s: Planetler, G üneş'in
k arşıt ta ra fların d a olm ak üzere, G üneş’le aynı h a t üze­
rinde yer aldıklarında.
2— ) G üneş’in dokuz planetinden sadece ’üç* tan e
si, yukardaki şıklardan herhangi birine uygun b ir şekil­
de hizalandıklarm da, sadece b irk aç güneş lekesi oldu­
ğunda (yani, güneş lekelerinin m aksim um olduğu dö­
nem ler arasındaki yıllarda) dahî, radyo parazitleri gö­
rülür.
3— ) Daha ciddî radyo parazitleri, ’beş ya da altı
planetin yukarda belirtilen açılarda hizalanışları sıra
sızıda ya da birkaç gün içerisinde görülür.
4— ) E n çarpıcı radyo p arazitleri ise, iç p lan etler­
den (M erkür, Venüs, Dünya ya da M ars’ta n ) biri,
Güneş ve daha yavaş ilerleyen dış planetlerden (J ü p i­
ter, S atürn, U ranüs, N eptün ya da P lu to ’dan) b iri ya da
b irkaçı ile böyle b ir geom etrik düzen içerisine girdiğin­
de oluşur.
Tabiî, güneş lekeleri, güneş faaliyetinin en görüle­
b ilir hâldeki kısm ını teşkil eder. G üneş’ten gelen *koz­
mik ı ş ı n la r sürekli olarak D ünya’yı yalayıp geçen b ir
ak ın tı o lu ştu ru rlar. K ozm ik ışınlardaki varyasyonlar,
iycnosferi ve radyo yayımını etkiler. Ancak, b u etkiler,
ne D ünya’nın eksen dönüşü'nü d eğiştirerek deprem lere
yol açacak k a d a r ne de atm o sferik dolaşım ı değiştire­
cek k ad ar büyük değildir. P lu to ’n u n kendisi, m u h tem e­
len, planetlerden güneş faaliyetine ve deprem lere k ad ar
uzanan zincirde pek önemli b ir yere sahip olm asa dahî,
N elson’un ilginç araştırm ası, Güneş Sistem i’nin, b ir
b ü tü n olarak, günlük yaşam ım ızın çeşitli veçhelerine
te sir edecek şekilde nasıl etkileştiğini gösterm ektedir.
Aslında, bizi, G üneş’in dengesinde görülen bozul­
m aların, radyo dalgalarının yayım ını bozacak k ad ar k ü ­
çük ölçüde olanları değil de, iyonosferde ve D ünya'nm
atm osferik dolaşım ında büyük bozulm alara yol açabi­
lecek, dolayısıyla da deprem leri başlatabilecek k ad ar
çarpıcı olanları ilgilendirm ektedir. Belki de, Dr. N elson
ile m ühendislerden oluşan ekibinin RCA'da gerçekleş­
tird ik le ri radyo havası araştırm aların d an anlaşıldığı
kadarıyla, bu tü r büyük değişikliklerin m eydana gelme­
sinde başka fak tö rlerin de ro lü v ardır. F akat, b ir şey­
den em in olabiliriz ki, olağandışı gezegensel hizalam ş,
k arşı konulam az b ir şekilde y ak laşm ak tad ır ve G üneş’­
in faaliyetini etkileyecektir....
S leeper’in ve diğer bilim ad am ların ın çalışm aların­
dan anladığım ıza göre, şim di içinde bulunduğum uz

11
’güneş lekesi devresi9 ( 10), 13 yıllık uzun b ir devre olup,
eğer D auvillier doğruysa, güçlü b ir faaliyet ve 160'a ka­
d ar ulaşan güneş lekesi m ik tarı ile doruğa erişecektir.
1982 ile 1984 arasm da, zam an zam an, olağandışı hiza-
lanış dizileri ile ilişkili olarak, ’çok güçlü faaliyet patla­
maları*n ın oluşm ası m uhtem eldir. G üneş'ten nesrolacak,
Dünya da dahil olm ak üzere, planetleri yalayıp geçecek
olan yüklü p a rtik ü l ak ım lan , bu faaliyet patîam alan n -
dan etkilenip, rahatlıkla, hava düzenlerinin genel dola­
şım ı üzerinde (özellikle de k u tu p lara yakın yerlerde)
belirgin bir etki o lu ştu rab ilirler - ve bu faaliyet, hâkim
olan fizikî süreçlerin ya da süreç bileşim lerinin hangi­
si sorum lu o lu rsa olsun, m eydana gelecektir.
E n sonunda da, zincirin son baklası olarak, atm o s­
ferdeki büyük kütlelerin h areketleri, jeolojik is tik ra r­
sızlık içerisinde bulunan bölgeleri canlandıracaktır.
Y erkürenin hassas bölgeleri civarm da, büyüklü küçük­
lü birçok deprem olacaktır. Günümüzde, büyük b ir ger­
ginliğe m aruz kalan, ileriye doğru büyük b ir sıçrayış
yapm ak için iyice geç kalan ve sadece gerekli d ü rtü y ü
bekleyen en büyük fay h a ttı sistem lerinden b iri de Ca-
lifom ia'da yer alır. C alifornia’daki San A ndreas fay
h attın ın bugünkü durum unu, bu n d an önce m eydana gel­
m iş olan, 1809 yılındaki gezegensel hizalanış sırasındaki
durum u ile doğrudan k arşılaştıram am aktayız. Çünkü,
o zam anlar San Andreas fay h attın ın ne k ad ar gerginli­
ğe m aruz kaldığını bilm em ize im kân yoktur. B u kez,
m uhtem elen, fay h attın ın Los Angeles bölüm ü h arek ete
geçecek ve büyük b ir deprem in oluşacağı alan da San
Francisco bölgesi olacaktır ( 12). Bu h e r iki bölüm ün
birden h arek ete geçebileceğini ise düşünm ek dahî iste ­
miyoruz. H er halükârda, büyük b ir deprem , çağım ızın
en büyük felâketlerinden b irin in habercisi olacak­
tır ( 13).

12
b — Ortak Çekim Gücü ve D eprem ler Dizisi
A m erikalı m üşav ir m ühendis ve H am ischfeger
Corp. şirk etin in eski m ü d ü rlerin d en Jack T. W ilson, Şu­
b at 1978’de A m erikan M esleklerarası E n s titü s ü ’nün
(A m erican Interprofessio n al In s titu te ) M ilwaukee şu­
besinde yaptığı b ir konuşm ada, 1982’deki 'göksel olay’-
d an b ah setm iştir.
W ilson’a göre, G üneş Sistem i p lanetlerinin 1982’de
b ir hizaya gelm eleri, deprem lere, olağandışı m et-cezir

13
dalgalanm alarına, elek trik sistem lerinde parazitlere,
hava değişim lerine yol açabilir ( 14). Bu tü r 'büyük' hi-
zalanışlarda, b ü tü n p lan etler G üneş’in aynı ta ra fın d a
sıralan ırla r ve hepsi b ird en G üneş’in üzerinde b ir çe­
kim gücü o lu ştu ru rlar. W ilson, b u hizalanışm , çekim
güçlerinin ince dengesini değiştirebileceğini b elirtm ek ­
tedir. Bu ise, yeryüzünü ö rten devasa p lâk aların kesiş­
me h a tla rı boyunca gerilim lere yolaçıp, deprem lere se­
bep olabilir. Wilson, deprem lerin m eydana gelmesi ih ­
tim alinin çok büyük olduğunu açıklam ış, am a gene de,
«Hiç bir bilim adamının, depremlerin kesinlikle olaca­
ğını söylemek isteyeceğini sanmıyorum ,» dem iştir. Bu­
n a karşüık, met-cezir olayı h ak kında daha kesin konuş­
m u ştu r:
«Met-cezir olaylarının alışılmışın üzerindeki bir se­
viyede cereyan edeceği hakkında hiçbir kuşku olacağını
sanmam. Bunun ne ölçüde olacağını bilemiyorum .»
W ilson, hizalanış sırâsında, G üneş’in planetlere
doğru daha fazla p artik ü l neşredeceğini b elirtm iştir.
Tahm inine göre, dünya atm osferinin ü st k atm anlarını
bom bardım an edecek olan partik ü ller, hava basıncını
değiştirecek ve böylece, m eteorolojik düzeni etkileye­
cektir.
B irbuçuk yıldır sözkonusu hizalam şı ve m uhtem el
etkilerini incelem ekte olan Wilson, geçm işte oluşan hi-
zalanışlar sırasında deprem lerin olduğuna d air k an ıtla­
ra rastlam ıştır. Ancak, bulduğu doneler, k ab ataslak
hâldedir.
W ilson'a göre, hizalanışm oluşturacağı m uhtem el
etkiler, 1982 ile 1984 yıllarının iki ya da üç ayı süre­
since m aksim um a ulaşacaktır. Ancak, Wilson, bu n ların
hangi aylar olduğunu kesinlikle saptayabilm iş değildir.
c — Büyük K atastrof ve Yeni Çağ G ruplan

A m erika’daki Yeni Çağ g ruplarından New Jo u m ey


M ovem ent’ın üyelerine göre, m eteorolojik düzenlerin
değişm esine, deprem lerin, şid d et olaylarının ve akıl
h astalık ların ın artm asın a, dünyanın ekseninin kaym a­
sı sebep olm aktadır.
Bu ku ru lu şu n M ilwaukee kentindeki grup başkam
olan, astrolog Bn. Ju a n ita N ickel’e göre, bilim ad am la­
rı, kutuplarım ız ile eksenim izin pozisyonlarının değiş­
m ekte olduğunu saptam ış b u lu n m ak tad ırlar. Bilim
adam ları, değişim e yol açan kaym anın yavaş ve tedricî
olarak cereyan ettiğini b elirtm ek te ve b u tedricî değişi­
m in ancak binlerce yıl so n ra b ir p roblem yaratacağım
ifade etm ektedirler. Bilim ad am ların ın tahm inine gö­
re, dünyanın ekseni yeterince kaydığı zam an, k a ra p a r­
çalarının ve özellikle de k u tu p lard ak i buz kütlelerinin
ağırlığı, dünyanın bird en b ire yana y atm asın a yol aça­
cak tır. N ihaî yana yatış h areketi, yaklaşık sekiz dakika
sürecektir.
New Jo u m ey M ovem ent üyeleri, b u nihaî yana ya­
tış hareketinin, binlerce yıl so n ra değil de, çok yakın b ir
gelecekte oluşacağına in a n m ak ta d ırlar ( 15). Bn. Nickel,
«Nükleer -patlamalar ve depremler, yeryüzünü, eksenin
kayma hızım arttıracak kadar sarsmış olabilirler,»
dem ektedir.
Bn. N ickel'in ifadesine göre, yüzyıllardır k ehanet­
lerde b elirtilen b ir döneme, yeryüzünün ve beşeriyetin,
doğanın sarsıcı şa rtla rm a m aru z kalacağı b ir dönem e
girm iş bulunm aktayız ( u ). Bn. Nickel, bizlere önce kötüy­
m üş gibi gelebilecek olan b u şartların , beşeriyete haki­
k â tle r ile b âtılı ve Evrensel Y asalar ile a h e n k tâ r olm a­
d an yaşam anın sonuçlarını id râ k ettirm eyi am açla­
dığım b elirtm ek ted ir ( 17). İşte, Yeni Çağ g ru p la n da,
önüm üzdeki b u dönem de in sa n la n n ayakta k alm aların ­
d a ve ku ru lacak olan Yeni Diinya’ya geçm elerinde y ar­
dım cı olacaklardır.

15
Bn. Nickel, grupların k u ru cu su olan Bn. K athleen
R oquem ore'un St. John [Aziz Y uhanna] adlı b ir kay­
n ak tan aldığı tebliğlerden derlenen donelere göre, Ma­
yıs 1982'de Güneş Sistem im iz'de gezegensel b ir sıralan ­
m anın vukû bulacağını açıklam aktadır. Bu olay, dünya
üzerinde fazladan b ir çekim gücü o lu ştu racak tır. N eti­
cede, doğal âfetlerde ve özellikle de deprem ler ile vol­
kanik faaliyetlerde b ir a rtış o lacak tır ( 18). K ıtaların ba­
zı bölüm leri batacak ve belirli alanları h astalık lar kasıp
kavuracaktır. Akıl h astalık ları ile şid d et p la y ları da
aynı şekilde a rta c a k tır ( 19).
d — Büyük Temizlik ve Yeni Çağ Şuurunun Yayılm ası

Ünlü araştırm acı ve yazar B rad Steiger, 1976 yılın­


da yazdığı «Kova Burcu’nun Tanrıları» (G ods of
A quarius) adlı kitabında, A m erika'daki Yeni Çağ g rup­
larının, Altın Çağ'a ' giriş dönemi9 konusundaki genel
inançlarının b ir özetini verm ektedir:
«...Çağlar boyunca, 'T anrılar', beşeriyeti, entellek-
tüel ve teknolojik olgunluğun giderek yükselen sarmal­
larına doğru güderek, sürekli genişleyen zihnî ve spiri-
tüel idrâk yönünde beşeri varlıklara rehberlik etmişler
ve ırkımızı daima geleceğe doğru çekmişlerdir.
«Bu, parafizik [m ahiyetteki], çok-boyutlu Tanrılar,
bizi hiç yalnız bırakmamışlardır ama, son otuz yılda,
hızla yaklaşan bir 'geçiş ve dönüşüm zamanı'rca hazır­
lanılması amacıyla, bizimle olan etkileşimlerine ivme
kazandırmışlardır. Bizlere söylenildiğine göre, bu dö­
nem, çetin bir dönem olacaktır ( 20), nesiller boyunca,
Peygamberler ile kâhinler, bu döneme, ’Büyük Tem iz­
lik', 'K ıyam et G ünü' ya da 'A rm ageddon' adları altında
değinmişlerdir. Ancak, âfetlerin yeryüzünde değişiklik­
ler meydana getireceği [belirli] bir süre sonrasında,
planetimize bir Yeni Çağ Ş uuru'm m yayılacağına dair
bizlere söz verilmiştir....» ( 21).
16
2. BÖLÜM

GÖKLERİN EGEMENLİĞİ OPERASYONU

«Ve o vakit gökte ve yerde, beşerlerin hiç görm em iş olduk­


ları alâm etler ortaya çıkacak; Güneş'te, ve Ay’da, ve Y ıldızlar’da.
Denizler kükreyecek, ve göklerden, beşerlerin hiçbir zam an an­
layam ayacakları sesler gelecek, ve bunlar, şaşkınlık İçindeki
ulusları kedere boğacak. En güçlü beşerlerin kalpleri, yeryüzün­
de daha dehşetli şeylerin gelm esini bekleyerek, korkudan baygın­
lık geçirecek. Fakat bu kargaşalıklar karada ve denizde şiddetle­
nirken, B a n ş Prensi, gökteki bulutların Yukarısında durarak,
tekrar [şunları] söyleyecektir: 'B anş, yeryüzünde barış; beşer­
lere iyi niyet; ve her beşer kılıcım atacak, ve uluslar artık sa­
vaşı öğrenm eyecekler'. Ve o zaman, testiyi taşıyan insan, gökte
bir yay çizerek yürüyecektir; İnsanoğlu’nun alâm eti ve mührü,
doğu [yanm küresi'nin] göklerinde ortaya çıkacaktır. Bilgeler,
o zaman, başlarını kaldıracaklar ve yeryüzünün kurtarılışının
yakın olduğunu b ilecek lerd ir.»
Hz. İsa

a — Uzay Gem ilerinin İnişi ve Kurtarm a Operasyonu

UFO Revieıv dergisinin yayım cı-editörü T. G. Beck-


ley, derginin 1980 yılında yayım lanan 7. Sayısı’nda,
UFO faaliyetinin dünyanın her yanında giderek a rta ­
cağını söylem ektedir. UFO gözlemleri ile tem aslarının
sayısındaki artışın , sonunda dünya-dışı uzay araçları­
nın kitlesel inişleri ( 22) ile noktalanacağını belirten
Beckley, b u konuya ilişkin olarak iki Am erikalı tem asçı
ile rö p o rtaj yapm ıştır.
C alifom ia’daki Yeni Çağ gru p ların d an S olar Space
F oundation'ın yöneticisi olan, UFO tem asçısı ve kâhini
R o b ert Short, Beckley’e bu konuda şu açıklam alarda
b u lu n m u ştu r:

17
«Kişisel kanâatim şudur ki, Mianlar’a, uzaylıların
2011 yılında yeryüzüne geri döneceklerine ilişkin kehâ­
netler verilmiştir. Ancak, bu tarih bizim takvimimize
dayalı olmadığından, bu inişin çok daha önceden ger­
çekleşeceğinden eminim. 198Vin ortalarına doğru bir
kitlesel inişe tanık olacağımıza inanıyorum. Bu iniş,
Büyük Piramitte [Keops P iram id in d e ] ortaya çıkarı­
lacak ve Mısır'da kadim astronotların bulunduğunu ka­
nıtlayacak olan yeni keşiflerle aynı zamana rastlaya­
caktır (23).
«Söyleyebileceğim kadarıyla, daha başka inişlerin
izleyeceği tek bir büyük iniş vukû bulacak ve bundan
sadece hükümet başkanlan haberdar olmayacaktır. Her
meslekten birçok dünyalı bu inişlerle ilgili olacaktır.
İniş, Amerika Birleşik Devletleri'nin güney-batısı’nda
(New Mexico, Texas ya da Arizona'da) yer alacaktır.
Uzay gemisi, geniş bir düzlüğe inecek ve araç, 20 - 30 m.
çapında olacaktır. İçinde, kendi uygarlıklarının temsil­
cileri olan bayanlar ile erkeklerden oluşmuş karma bir
mürettebat bulunacaktır ( 24).
«İniş o tarzda olacaktır ki, ilk kez, bu zamanda
dünyamıza geliş sebeplerini tam olarak açıklayacaklar­
dır. Uzaylılar, yeryüzünün İcabuğunda oluşmaya başla­
yacak ve depremler ile dünya çapında felâketlere yol
açacak olan, aşırı derecedeki yer değişimlerinden ötürü
gelmektedirler ( 25). Herkesi bu değişimlerden haberdar
etmek için, radyoyu, telefonları ve TV’yi kullanabilirler.
Aynen, geçenlerde, hava dalgaları vasıtasıyla önemli bir
mesajı neşretmek üzere bir İngiliz televizyon istasyo­
nunu beş dakikadan daha uzun bir süre boyunca ele
geçirmiş olmaları gibi. Telepatik haberleşme de kulla­
nılabilir.
«UFO'lar'a ya da mürettebatlarına hiçbir zarar gel­
memesini sağlayacak şekilde korunaeaklanndan, arzu
ettikleri kadar kalacaklardır.»
18
R obert S hort, uzaylıların, belirli b ir liyakati olan
kişileri araçların a bindireceklerini açıklayarak, sözleri­
ne şöyle devam etm iştir:
«Uzaylılar, seçilenlerin, fizikî bir muayeneden ya­
rarlanmalarını isteyeceklerdir. Seçilen miktarda kişi
tahliye edilecek ve bu kişiler, afetler sona erene kadar
ortada görülmeyeceklerdir. Güneybatı Amerika'daki
inişin yanısıra, tehlikeli fay hatlarının uzağında kalan
daha başka iniş alanları da seçilecektir. Kızılderililer
arasında, bu konuda bilgi sahibi olan ve tahliye işlemi­
ne yardım edecek olan temasçılar mevcuttur.
«Birçok kişi arasında belirli bir miktar panik ola­
cak, bir rahatsızlık hissi duyulacaktır. Fakat, yeryüzün­
de gelişmekte olan durumdan ötürü, önlerindeki çetin
günlerde kendilerine yardım edebilecek olan her tesire
sarılacaklar dır.» ( 26)
New Y ork’lu tem asçı Bn. Jan e Allyson, R obert
S h o r tla lüç karşılaşm am ış olm asına rağm en, S h o rt'la
hem en hem en aynı inancı paylaşıyordu:
«Birkaç yıldır psişik uygulamalar yapan hassas bir
kişiyim. Ancak, kısa bir süre önce, aşağı Manhattan'da,
altında durduğum bir binanın tam üzerinde asılı duran
bir UFO'yla ilgili çarpıcı bir gözlemden sonra, uzaylı­
lardan mesajlar almaya başladım.»
Jane, aldığı bazı m esajlara dayanarak, gözlemler ile
tem asların 1980 E k im in d e n so n ra artacağ ın ı ileri sü r­
m ekte ve şöyle devam etm ek ted ir:
«Bana söylendiğine göre, Arizona ya da Neıo
Mexico'daki geniş bir düzlükte bir iniş vuku bulacak­
tır. İnecek olan araçların tam sayısı hakkında bir fik­
rim yok ama, yeryüzüne inecek olanlar, depremler ile
diğer doğal afetler kontrol edilemez hâle gelince, in­
sanları uzaya tahliye etmek amacıyla kullanılacaklar­
dır.

19
«Ekim’den itibaren, yaz mevsiminin devam ettiği­
ne tanık olacağız — yani, mevsim değişikliği olmaya­
cak, sonbahar gelmeyecektir. Bana, ayrıca, bitkilere
dikkat etmem söylendi. Çünkü, Arış vafcti çiçekler açtı­
ğında, o günlerin yakın olduğunu anlayacağız.
«Bir gün arabada otururken, bir ses işittim. Bu,
çok derin ve son derece teselli edici bir sesti ve kültü­
rümüzü, sanatımızı ve müziğimizi koruyacaklarını söy­
ledi.»
Uzaylılar, Bn. Allyson'a, gezegenimizin büyük bir
kısm ım tah rip edecek olan büyük çap ta b ir atom sa­
vaşının çıkm asına izin verm eyeceklerini b elirtm işler­
dir:
«Geçenlerde, gece saat 4’te uyandığımda, yatağımın
etrafında, siyah üniformalar giyinmiş üç uzaylının dur­
duğunu gördüm. Bir mesaj iletmeye gelmişlerdi. Bu
mesajda, uzaylıların hepsine tümüyle güvenmemem
gerektiğini ve ayrıca, ülkeler arasındaki saldırgan ey­
lemleri nötralize edecek güce sahip oldukları için, bir
atom savaşının çıkmasından korkmamamı bildiriyor­
lardı.
«Ekim 1978'de bu kez otomatik yazı kanalıyla tes­
pit ettiğim bir mesajda ise, Herki bir tarihte gerçekleşe­
cek olan bir tahliyeden ve 'faaliyet gösteren b ir uçan
daire filosu' tarafından bir haberleşme şebekesinin ku­
rulduğundan bahsediliyordu. Bu mesajdan anladığım
kadarıyla, sanırım , uzaylıların en yüksele mertebesinden
olmayan bir işçiler zümresini aşağıya göndermektedir­
ler. Ayrıca, Ekim-Aralık ayları arasında gördüğüm bir
dizi rüyada, bana, bir an geleceği ve göğümüzün uzay
gemileri ile dolacağı söylenilmişti. Dahası, büyük bir
telâşın ve kargaşanın olacağı ve binaların yerle bir ola­
cakları gösterilmişti. Meydana gelecek depremlerin çok
şiddetli (—şim diye k ad ar kaydedüenlerin en şid d etli­
si— ) olacağını belirleyen rüyamda, her taraf sallanıyor­
du.» i27)
b — Erm iş Sai Baba ve 1981 - 1982 Operasyonu

Two Worlds dergisinin yazarlarından Bn. Peggy


Mason, esi Ron M ason’la b irlik te ünlü H intli erm iş Sat-
ya Sai B aba ( 28) ile yaptığı b ir görüşm e sırasında,
’yaklaşan afetler' konusuna da değindiklerini an lat­
m a k tad ır («A B eautiful N ecklace is M aterialized for
Me», Two Worlds, Vol. 93, No. 4036, May 1980, p. 120):
«Ron, b ir ara, özellikle dünyada şim di m evcut olan
zor d u ru m lar karşısında, b ir 'tufan*m olup olm ayacağı­
nı sordu.
«Swami [S atya Sai B aba], 'Hayır!* dedi. Svvami’ye
göre, birçok olay ve tehditler, vs. olacaktı am a, bu,
[dünya çapında] b ir infilâka yol açm ayacaktı. 'F akat,
Swami, planete ne olacak?' diye sordum , 'Büyük b ir
afet olacak m ı?' K endisinin, dünya n ü fusunun % 30 ile
% 70 arasın d a değişen b ir m ik ta n m n öleceğini b elirttiğ i
hakkında b ir söylenti olduğunu anlattım .
«Swami, h içbir zam an böyle b ir rak am verm ediğini
söyledi. îşte , asılsız enform asyonlar da hep böyle sı­
zar! F akat, Swam i, sorum a yanıt olarak, ’Gelişen nef-
saniyetten ötürü fizikî dönüş şokları, planet üzerinde
küçük ayarlamalar ve belirli [b ir m ik tar] temizlik' ola­
cağım belirtti. (**)
«Swami'ye, Two Worlds dergisinin A ralık 1979 ta ­
rihli sayısında, b irço k kaynaktan alınm ış olan, felâket
ve afetlerle ilgili kehanetler konusunda b ir yazı yazdı­
ğımı b elirttim . H attâ, bazı kişilerin, yüksek dağlarda
ve diğer bazı yerlerde, ' hayatta kalmak için koloniler*
tesis etm elerini söyleyen m esajlar aldıklarım da buna
ekledim . Swam i b u sözlerim e gülerek, böyle b ir şeyin
hiç de gerekli olm adığını belirtti.
«Sanırını, b u noktada, Swam i ile UFO’lar hakkında
yaptığım ız b ir b aşk a görüşm e sırasın d a kendisine sor-

21
duğum b ir soruyu da açıklam alıyım . Bu görüşm e sıra­
sında, uzaydan uçan daire dediğim iz araçlar içerisinde
gelen varlıkların dünyaya inişlerinde ve beşerlerle yap­
tık ları gerçek tem aslarda büyük b ir a rtış olduğunu ifa­
de etm iştim . Sonra, bu varlıkların, dünyaya yardım e t­
meye, kardeşlik fik rin i ve öteki b oyutlar hakkında da­
ha geniş b ir anlayışı getirm eye çalışıp çalışm adıklarını
sordum . B unun böyle olduğunu söyleyen Swami,
’Onların, yapacak çok işleri var1, dedi.»
c — Uzaylı Raym ore ve Altın Çağ’a Giriş

Aşağıdaki tebliğ, 1Raymore’ adındaki b ir Uzaylı


V arlık tarafından, 11 Eylül 1975 tarihinde, Am erikalı
tem asçı Bn. Aleuti Francesca kanalıyla v erilm iştir:
«Ben, Raymore, bu fırsattan istifade ederek, bir
kez daha, size 'bir sonraki dönem 'den bahsetmek için
[bu tebliği] aktarıyorum.... Bu yüzyılın son çeyreği
[1975-2000], bir anlamda, diyebiliriz ki sembolik ola­
rak, bu Büyük Devrenin ’son dönem i'ne tekabül et­
mektedir...
«Size aktarmakta olduğumu izlerseniz, anlayacak­
sınız ki, zaman faktörleri, devreler içindeki devrelerdir.
Bu devrelerin sarmal [h arek etleri], sizin 'Zam an’
dediğiniz, daha büyük bir Devre'nin dönüşleriyle ilgili­
dir. Devreler içerisindeki devrelerin bu sarmal [hare­
ketlerinden], değişik bir frekans seviyesindeki bir Yem
Devre zuhur eder... Daha yüksek yoğunluk ya da fre­
kanstaki bir başka devre'nin zuhuruna ilişkin olarak
• B

verilmiş olan doneleri daha bir açıklığa kavuşturmak


istiyorum.
«Siz, bu 'son dönem ’e girdikçe... tamamiyle yeni bir
boyutu kapsayan, daha yüksek bir frekansa girmekte
olduğunuzu göreceksiniz... Beşer'e açılmakta olan
[bu boyut], tarihinizin geçmişte kalan dönemlerindeki

22
Üç Boyutlu mevcudiyet kavramının çok ötesine gitmek­
tedir. Dolayısıyla, bazılarınızın 'D ördüncü B oyut1 dedik­
leri bu yeni boyuta girerken, bir anlamda, sizin anla­
dığınız şekliyle, zaman devrelerVnin 'ötesine’ geçmek­
tesiniz. Zaman ve madde'nin 'ötesine’ [geçip], Beşer’in
gözlerinin, sizin Üç Boyutlu ya da fizikî mevcudiyet
seviyesinde bildiklerinizin ötesindeki diğer realiteler ile
diğer varlıkları algıladığı, söz gelimi, bir 'genişliğin'
daha eklendiği bir boyuta girmektesiniz ( 3Q).
«Bu 'son dönem ', ... zamanınızın bu yüzyılının son
çeyreği kapanışa yaklaşırken} zamanınızın nice yüzyılları
boyunca mevcut olagelen kurumların çoğu da sona er­
dirilecektir. Bu kurumlar saygı görmelerine ve ululan­
malarına rağmen, Beşer’in hatalı yapıları da bunların
temelleri üzerinde oluşturulmuş ve yanlış kavramları
[bunların tem elleri üzerinde] yükselmiştir. Adalet ku-
rumlarından, eğitim kurumlarından, parasal kurumlar-
dan ve din kurumlarından bahsediyoruz ( 31). Beşer, bu
temeller üzerindet artık çökmekte olan bir yapı inşa
etmiştir. Hakikât bunlardan bazılarına girmiştir ama,
'Son H ak ik ât’, bunların herhangi biri vasıtasıyla henüz
beşerin şuuruna nüfuz edebilmiş değildir.
«ötelerden, 'Yüce Işık 'tan gelen Hakikât, sizin
planetinize gönderilmiş olan ve öğretileri ile sevgi ve
şefkat mesajları Dünya planeti halkları tarafından
yanlış anlaşılmış ve hatalı uygulanmış bulunun Yüce
öğretmenler ya da Avatarlar [Dünya Ö ğretm enleri]
vasıtasıyla, süzgeçten geçirilerek beşere indirilmiştir.
«Bir kez daha, Yüce İşık Varlıklar, Dünya planeti­
ne iniyorlar. Yüce Işık Varlıklar (—Göksel Ordu ( 32)
dediğimizin adına—)f kadim bir kötülüğün karşısında,
sanki bir savaş alanındaymışçasına, saf saf dikilecek­
lerdir. Bu son dönemde, Beşer’in ruhlarında görkemli
bir savaş olacaktır. RuhülTcudüs demlenin aşağıya inişi

23
için, arındırılmış kavlar gibi olabilsinler diye, sanki bir
maden eritme potasına girip çıkmış gibi, ... ıslah edici
ateşlerden geçmiş olan bazıları halihazırda mevcuttur­
lar. Ruhülkudils,... gücün, spiritüel gücün yukarıdan
inişini belirler ( 33) — ki bu, 'dördüncü boyut re a lite sin e
doğru ilerleyen her carim Şuuru’nda vuku bulmalıdır....
«İşte , kardeşlerim, gözlerin açılma zamanı sizinle
birliktedir — bu, uzun zamandan beridir bir tezahür
olarak, bir vaad olarak değil de, içteki Tanrinvn ve o
Tanrinvn, beşerin meskenleri üzerindeki güçlerinin bir
tezahürü olarak bahsettiğimiz bir zamandır. Ve uzay
araçlarından ve Üst Seviyelerden gözlemleyen büzler,
uzun bir süredir, büyük gruplar hâlinde Dünya planeti­
nin yüzeyine inebileceğimiz, bir kez daha bu planetteki
kardeşlerimizle birlikte yürüyebileceğimiz ve onları se­
vinç içerisinde selâmlayabileceğimiz bu zamanı bekle­
dik — bu, çoktandır beklenen bir gene - birleşmedir.
«Terra denilen bu Dünya planeti, bizim anlayışımı­
za göre, bir kez daha doğru vibrasyon frekans bandına
getirildiğinde, artık oynu dejenere bir ırk değil de, İşık ’•
la dolu bir ırk iskân edecektir. İşte o vakit ve ancak
o vakit, beşer, Yüce öğretmenlerinizden çoğunun ge­
tirmeye çalıştığı realiteleri idrâk edecektir...
«Yüce ve Kudretli bir Değişim zamanında İşık aşa­
ğıya nasıl inecek ve Göğün Orduları aşağıya nasıl ge­
leceklerse, bizim araçlarımız da aynı o şekilde, Hiyerar­
şik Güçlerin Plân ve Programının rehberliği altında
planetinize gelecekler ve kendimizle birlikte, Dünya
planetinin, nihaî olarak, yeniden inşası için çok gerekli
olan teknolojiyi ve bilimi getireceğiz....»
d — Uzaylı Zolton ve Yaklaşan Felaket Günleri

«Ben, Zolton, sizi sevgi ve barış içerisinde selâm­


larım. Size, Vela Sektör Merkezinden selâmlar iletirim.

24
Burada, sise, yakında Güneş Sisteminiz*i etkileyecek
olan durumların kısa bir özetini vermeyi kararlaştırdık.
Güneş Sisteminiz'i, ortadaki Güneş ve yörüngedeki pla­
netlerle, saniyede 12 2/100 millik bir hızla, kenarı üze­
rinde uzayda yol alan, tersine çevrilmiş bir Çinli şapka­
sı biçiminde tahayyül ediniz. Muazzam bir yay çizerek
yol alıyorsunuz. Güneşiniz’in çevresini dolanıyor ve ek­
seninizin üzerinde dönüyorsunuz.
«4’üncü Yoğunluğun komple kademeleşmesine ge­
çerken, bir güneş sistemi olarak, rotanızı değiştirecek­
siniz (34). Bu değişim, 'düğüm ler çizgisi' ( 35) fazında,
anidir. Sanki Güneş Sisteminiz bir düz sathı sıyırıp
geçmiş gibi olacaktır. Bir an için her şey yörüngesinden
çıkacaktır. Sisteminiz, yaklaşık 9 ay süreyle kararsız
bir hâlde olacaktır.
«Meskûn olan 7 planetin hepsi de dengeleme koşul­
larından geçmektedirler. Sizin planetiniz, birkaç sebep­
ten ötürü, onların herhangi birinden çok daha kötü du­
rumdadır. Sizin [planetiniz], 'devinm e olayı’raa ( 36) ait
[precessionall değişimin [o luşturacağı] duruma mâ­
ruz kalacak. Sizin planetiniz ötekilere nazaran çok daha,
dengesizdir ( 37) ve siz, bu durumdan dolayı, onlara
kıyasla, yeryüzündeki halkı korumada aciz kalıyorsu­
nuz. öteki planetlerin herbiri, uzay araçlarına sahip ol­
duklarından ve hayat kurallarına göre işlev gördükle­
rinden, kendi halklarını koruyabileceklerdir.
«Afetlere yol açacak olan jeolojik hareketler, aşağı
yukarı ’3 gün' sürecektir. Bu sürede okyanustan kıtalar
çıkacak, adalar kaybolacak, met-cezir dalgalan, hâlen
deniz seviyesinin yaklaşık 180 m. yukarısında olan yük­
sekliğe kadar, yeryüzünü süpürecektir ( 38).
«Dünya beşerlerine, daha yüksek yerlere taşınma­
larına ilişkin, birçok sözde kehânet verilmiştir. Bu, ap­
tallıktır. Çeşitli sistemlerden gelen araçlar ve halk,

25
Scharee Sisteminin komutası altında, yeterince taşıyı­
cıf konvoy ve iniş aracı ile, tüm nüfusunuzu ’15 dakika­
lık* bir süre içinde yeryüzünden almaya hazırdırlar.
Sözkonusu durum hızla yaklaşmaktadır. Bir tarih vere­
meyiz ama, şundan kesinlikle emin olunuz ki, bu duru­
ma tamamen hâkimiz ve yeryüzündeki, niyetlen ve ya­
şantıları ile buna hak kazanan çaresiz halk kitleleri bü­
yük bir hızla toplanacaklardır. Arkadaşların kaybedil­
mesinden ötürü belirli bir miktar üzüntü olacaktır.
Bundan kaçınılamaz. Biz yasaları yapmayız. Biz, onla­
ra uyarız (17).
«Planetiniz bir dengeliliğe ulaştıktan sonra, kara ve
okyanus olacaktır [bazı karalar, okyanus altında kala­
cak tır]. Ve gemilerimiz, halkınızı, yeryüzüne geri geti­
recek ve kâr etmeye değil de kullanmaya yönelik bir
güce sahip olan, yeni, temiz, sağlıklı, barışçı bir uygar­
lığın oluşturulmasında yardımcı olacaktır.
«Bu durum, daha fazla sayıda kasırgalar, [faal hâle
geçen] yanardağlar, hortumlar, depremler, met-cezir
dalgalan, planetler ve felâket şartlan kaydetmenizle,
giderek daha da belirgin bir hâle gelecektir. Gemileri­
mize binenler, kendi faaliyetleriyle onlara binmeye
'hak kazananlar1 olacaktır. Biz, kimlerin bineceğine dair
hiçbir karar vermiyoruz. Bu bilgi ve uyan, [henüz]
hak kazanmamış olan birçok kişinin kazanabilmesini
sağlayacak kadar uzunca bir süre önce verilmiştir. Bu,
önlenebilecek olan bir durum değildir. 'Y aratıcı R uh',
Kâinatı’nı, dengesizlik hâline getirilmiş olan her şeyin,
dengesini yeniden bulacağı şekilde yapmıştır. Ve tek­
rarlanma devresi, polarite ve cinsiyet ve hayat'ta deği­
şimlere yol açacaktır.
«Vela Sektör M erkezinden ... Ben, ’Zolton’ım .»
(39).

26
e — Uzaylı Ashtar ve Tann'nın Egem enliği Günleri

B ir Yeni Çağ grubunun k u ru cu su olan «Rayonda»


P alm er’ın 1980 yılı Paskalya zam anı «Ashtar» adlı v a r­
lıktan aldığı b ir tebliğde şöyle denilm ektedir:
«Shan [Dünya] Planeti üzerinde dostlarımıza se­
lâmlar:
«Birbirine taban tabana zıt olan iki temel hayat
prensibinin arasında çağlar boyunca [süregelen] anti-
patinin doruk noktasının hızla yaklaşmasından ötü­
rü (A0) Yeryüzü'ndeki yanlış yola sevkedilmiş ya da kas­
ti yıkıcı güçlerin şiddetli saldırısının üstesinden gelin­
mesi için, beşerî bilgelik, beşerî güç ve beceriden çok
daha fazlasının sağlanması gerekmektedir.
«Bu destek , ölümlülerce bilinmeyen güçleri kullan­
ma yetkisi kendilerine bahşedilmiş olan 'K udretli Var-
lıklar'ca yönetilen, görülebilir hâldeki Uzay Araçları
içerisinde de gelse, yahut, bu gerekli yardım , gizemli ve
elle tutulamaz [m ahiyette olan] biçimlerde de verilse,
şurası muhakkaktır ki , Yeryüzü'nde bu zamandaki mev­
cudiyetlerinin nedeni olan Misyonlarh yerine getirmek­
te olan erkek ve bayan [G örevliler'e], mukadder rol­
lerini ifâ etmede başarılı olmalarını garantiye almak
için ihtiyaçları olan her şey verilecektir.
«Hiç kimse , ’Göksel Baba'rcm, beşer varlıklarının
zayıflıkları karşısında gösterdiği harikulâde sabrı ve
tahammülü hesap edemez! Hattâ, hiç kimse , O’nun ,
affetme ve merhamet [yolunda] bahsettiklerini [b eşer­
lerin] kabul etmemede direnmeleri ( 41) karşısında duy­
duğu hayal kırıklığının [ne derecede olduğunu] tahmin
edemez!
«Yıkıcı mahiyette olup da vuku bulan her şey, be­
şerlerin, kendi arzularıyla, bu planet üzerindeki ikâ­
metlerini ilgilendirdiği kadarıyla yok oluşa ulaşan Yoz-

27
laşma [R etrogression] yolunu seçmelerinin neticesidir.
Yozlaşan bu [beşerler], 'Şim di Y aratılm ak ta O lan Yeni
D ünya'da yer alamazlar! (42).
«[Gelişi] uzun zamandan beridir müjdelenen 'Gök­
le rin Y eryüzü'ndeki M elekûtu'rm n tesisinin gerçekleş­
tirilmesindeki bir başarısızlık, uzaktan yakından müta­
lâa dahî edilemez! ( 43).
«Üstad [Hz. îs a ], «Egemenliğim, b u dünyaya ait
değildir,» demişti. Evet; fakat ayrıca, «Görün, h e r şeyi
yeniliyorum » diye de yazılmamış mıydı? Herkesin doğ­
ruluk içerisinde yaşayacağı yeni bir gök ile yeni bir yer!
Bu, o'nun vaadidir. Bu [vaad], şimdi, yerine getirilme
sürecindedir.
«En cahil olanların [bile], şu anda [üzerinde] ikâ­
met ettiğiniz küreyi zekîce inşa etme KudretVne sahip
olduğunu kabûl ettiği 'Y aratıcı 'nın, bu küreyi, yeni bir
Program’a uyacak şekilde yeni baştan inşa edemeyeceği­
ni mi sanırsınız? Rejenere edilmiş bir beşerî ırka, yeni
idrâk edilmiş olan [ve] yeni şartları gerektiren güçlerin
kullanılması için uygun bir çevre sağlamak üzere dü­
zenlenmiş bir küreyi [inşa edemeyeceğini mi san ırsı­
nız]?
«Dünyasal ayarlamaların nihaî sancılan oluşmazdan
önce, uzun bir süreden beri bastırılmış olan ve bir dağı
'parçalamaya, bir çölü sellere garketmeye, bir ulusu ba­
tırmaya ya da [denizlerden] bir kıtayı yükseltmeye ye­
terli olan güç birikimlerini açığa çıkaran Boğa'nın, bir-
biriyle hiç ilişkisi olmayan, münferit gösterilerini bekle­
yebilirsiniz. Bu ürkütücü yer değiştirmeler, gelişigüzel
ya da makûl olmayan bir tarzda meydana gelmezler.
Bunlar, Yeni Çağ projelerinin gelişimine en uygun olan
alanların ya bağışlanacağı ya da gelecekteki sakinleri
için daha elverişli bir hâle getirilmek üzere değiştirile­
ceği, ayrıntılı bir işleyiş plânına uygun olacaktır.

28
«Shan Planeti’nde gelecekte oluşacak olaylar hak-
kındaki herhangi bir açıklama, okuyucunun bilgi ve ima*
nına göre kabili edilmelidir. Bir beyan bugün size tama-
miyle saçma gelebilir, ama bundan bir ay sonra da ol­
dukça farklı bir görünüşe bürünebilir. Fantazi olma sı­
nırında gibi gözüken herhangi bir şeye yönelttiğiniz eleş­
tiriyi hoşgörüyle renklendirin. Eğer; önümüzdeki aylar­
da gerçekleştirilmesi sözkonusu olan mucizeler hakkın­
da öğüt dinlemek istiyorsanız, o zaman, Boğa'nın bu baş­
kalaşım9daki [m etam orphosis] rolüne ilişkin yeni kav­
ramları zihninize kabul ettirmelisiniz....
«Yeryüzü, altın tahıllarla dolu tarlalarından, meyva
yüklü ağaçlardan oluşan servetinden, lezzetli üzümler
yetiştiren bağlarından, insanın arzu edebileceği tüm seb­
zeleri üreten, yemyeşil çimenlerle kaplı alanlarından yok­
sun kalacak diye korkmayın. Bunlar ve Tamn’nın dün­
yadaki küçük çocuklarının hepsinin geçici ihtiyaçlarını
sağlayan diğer bereketli rahmetler, Doğa’nm simyasına
yanıt veren [ve] taze taze hayatiyet kazanmış olan top­
rakta kuvvet bularak büyüyeceklerdir.» ( 44)
f — Uzaylı Gabriel ve İlâhi R ah m etin Gelişi

«Yeryüzü’ndeki Evlatlarım, beni uzaktan işitin. Üze­


rinde çok zaman harcadığım ve üzerinde, daha yukarıya
getirilecek olanları almaya hazır olduğum Uzay Gemisi’-
yim. 'Sananda'm rc ( 45) doğduğu gece Beytlehem’in üzerin­
de nöbet tutan aynı Uzay GemisVndeyim. Meryem Ana’ya
görünen 'G abriel', Ben9dim. ( 94)
«Yakında, yeryüzünde duracağım. Yoldaşları, Uzay
Gemisi’ndeki bir İnisiyasyon için hazırlayacağım. Sîzle­
rin arasından, 'S irius Yıldızı’na alınacak olan bazıları ha­
zırlanacaklar; bazıları da Clarion denilen bir [planete],
diğerleri ise Venüs ve Mars9a gidecekler. Yeryüzünün
çocuğu bunun için, bu Yeni Çağ, Işık Çağı [için] bekle-

29
di (46). Her ruh, bu Güneş Sisteminin T e k ve Yegâne
B abası'm bilecek ve O’nun onlara bahşetmiş olduğu kud­
retleri bilecekler. Artık , mükemmelleştirmek için uğraş­
tıkları makineleri kullanmayacaklar; 'İlâh i R ahm et
K udretim i, içlerinde uyuyagelen içsel mirası çalıştıracak­
lardır. Beşer, kendisine hiçbir yararı dokunmamış olan
için her şeyini verdiğinde, kendisini yaratan ve besleyen
’O K udret'e dönecektir. Uyanık olun, çünkü gelecek
olan olaylar, gölgelerini önlerine düşürürler. 'S ananda’,
Maya’nın perdesinin ortadan kaldırılacağı ve sınırlı uf­
kunuzun ötesini göreceğiniz bu zamana hazırlanmanız
için kendisinden fedakârlık yapmıştır.
«Korkmayın, çünkü sizi sıkıca tutan bizler, yanınız­
da olacağız ve sizi kurtarmaya hazırız. Felâket anın­
da (47) birçokları meydana çıkarılacaklardır. Biz, ıstırap
ve üzüntü çekmeyesiniz diye size geliyoruz. Sizin yanı­
nızda duruyoruz ve size, «Görün ve işitin ve hazırlanın »,
diye nasihat ediyoruz. Hazırlıklı olanları tahliye etmeye
hazır olarak yeryüzünün eşiğinde duruyoruz. Korkma­
yın, çünkü hızlı ve emin olan elleriniz ve ayaklarınız ola­
cağız. Ve hazırlandığınızda, başkalarını da kurtarabile-
siniz diye hazırlanacaksınız ve bilgelik bunu icap etti­
rir ( 48).
«Pek uzak olmayan bir sabah vakti uyanacak ve
dünyanın iskeleden ayrılıp bir başka limana girdiğini
göreceksiniz ( 49). Büyük bir sevinç olacak, çünkü dünya,
tüm ihtişamıyla, yeni yapılmış bir Güneş gibi parlaya­
caktır. Yaratılış sebebi olan amacına erişecektir. Yeryü­
zü , bir başka planet için bir Güneş hâline gelecektir;
yeryüzü bunun için hazırlanmıştır. Ve siz de planetin
gene doğmasına yardımcı olmak üzere hazırlandınız.
«Hayır dualar, senin gelişini bekleyen bizleri dinle­
yen senin üzerinde olsun. Bu âlem*den, [fizik dünyada al­
dığından] daha fazlasını alacaksın ve senden uzak tutul­
muş olanı bileceksin. Herkese hayır dualarımı ve Işığı­
mı veririm. Ben, Uzay Gemisi’nden 'G ab rier im.» C50)
g — Galaktik Konsey’den Avalon ve Açıklamaları

«Ben Avalon, size derim ki, gerçekten de hepimiz


birlikte 'B aba ’ya hizmet ederiz ve bir gün birlikte yürü­
yeceğiz. Planetin arındırılması ve temizlenmesi bittiğin­
de, ve 'Yeni G ündoğum u' geldiğinde, gemilerimiz [yer­
yüzüne] serbestçe gelecektir. Dünyamdaki Kardeşlerimiz'-
le bir arada olacağız.
«Dünyanın, göklerdeki güzel, parıldayan bir Güneş
hâline gelmesinden ötürü hep birlikte sevineceğiz. En
başta gelmesi gereken 'hoş olm ayan durum ', göz açıp ka­
payıncaya kadar geçecektir. Dünya, Planetler Barış Kon­
federasyonumun bir parçası hâline gelebilmezden önce,
inisiyasyonundan geçmelidir. Evrensel Yasa’ya uygun
olarak ( 17), ’o gün' için temizlenmeli ve hazırlanmalıdır.
Fakat, sonra, Gök’te birlik olacaktır. Dünya, evrimlerini
geçirmesi ve gelişmesi gereken o planet için, parıldayan
bir Yıldız ve parıldayan bir Güneş hâline gelecektir. Çün­
kü, gelen vibrasyonlara intibak edemeyenlerin götürüle­
ceği yer, orasıdır. Arkada kalması gerekenler, beşeriyetin
siklusu dahilindeki bir başka komple zaman evrimini
geçirmek üzere, onlar için hazırlanan bu planete gö­
türüleceklerdir. Fakat, Dünyamdaki Yeni Çağ*m vatan­
daşları, gökyüzünde parıldayan yıldızlar gibi olacak
( 51) [ve] planetin ihtişamını ve Işığinı ve gökleri ka­
leden ışınını çoğaltacaklardır. Galaksilerarası Konsey,
hep birlikte, bunu gerçekleştirmek için uğraştı. Hiç
kimse yol kenarında bırakılmayıp, herkese fırsat ta­
nınacaktır. Dolayısıyla, arkada kalması gerekenler için
dahî bir yer hazırlanmıştır. Birçokları eceliyle ölecek­
lerdir ama, Dünya planeti bir kez güzel hâline getirildi
mi, [bu kişilere D ünya'da] enkarne olma hakkı tanın­
mayacaktır. Dünya, Hz. İsa'nın, «Siz ne k ad ar k u tlu su ­
nuz ki, Dünyayı m iras edineceksiniz», dediği kişilere

31
mahsus olacaktır. Bunlar, son sözlerimdir. Gelmesi ge­
reken bu şeyler vasıtasıyla hepinize Tanrı’nın kutsa -
yıslarını niyaz etmede, öteki [U zajdılar'a] katılırım.
Korkmayın, çünkü, bizi size gönderen ’B aba ’mn Adi-
na geliyoruz. Bizler, Galaktik Konseydin Himaye Faali­
yetiyiz ve ben, 'Alb. Avalon’,si<:e hayırlı geceler dilerim.»
Uzaylı Avalon, daha so n rak i günlerde de tem asçı
bayanla irtib a tın ı sü rd ü rm ü ş ve tem asçı bayanın so ru ­
ların a karşılık olarak, 1981-1982 olaylarına ve G alaktik
K onsey’in H im aye Faaliyeti'ne ilişkin ayrıntılı bügi-
ler verm iştir:
«Ben, buradaki iletişim karargâhı merkezinden
konuşan Albay Avalon'um. Size, dağlarımıza hoşgeldi-
niz deriz. Dostluk ve yoldaşlık elini uzatırız. Dağlarda­
ki istasyonumda, teçhizatımı, senin Büyük Kristalinin
ışınına ışınlanmak için kullanıyorum. Seninle, her iki­
mizin birden yaratmakta olduğumuz güç alanı üzerin­
den haberleşiyorum. Hâlen, küçük filomla buradaki
koruyucu mahiyetteki aksiyonda hizmet görmek üzere,
kısmî amir olarak burada görev görmekteyim. Bu böl­
ge ile çevredeki bölgeler üzerinde günde dört kez keşif
yaparız ve bu bölgelerde Işığa ve Hakikât1e açılmış
olanlar ile kompüter teması içerisindeyiz. Hepinizin
kimler olduğunuzu biliyoruz. Kimler olduğunuz, ayrın­
tılar için kolaylıkla başvurabileceğimiz bir şekilde. bu­
rada kayıtlıdır. Komutam altındaki çoğu kişi, 'Büyük­
ayı Takımyıldızımdan, 0 9nun çeşitli yıldızları He planet­
lerinden gelmektedirler ( 52). Burada, birçok değişik
yerden ve galaksiden gelmiş olan başkaları da vardır.
Dağdaki bizler, talimat, haberleşme ve yoldaşlık için
değişik filolar ve komutanlar geldikçe, zaman zaman
değişiriz. Bu büyük istasyon sık sık bir toplantı yeri
hâline gelir.
«Yeryüzü sakinleri için gerekebilecek olan herhan­
gi bir vukuat anında [kullanılm ak] üzere malzeme ile
dolu olan geniş bir depo alanımız vardır. Gerektiği an­
da, geniş barınak ve günlük yaşam alanları ile [teçhiz
edilm iş b ir hâlde], sizleri istasyonun içine getirmeye
dahî hazırız. Ortaya çıkabilecek herhangi bir ihtiyaç
anında, sizinle tam bir işbirliği yapmaya gerçekten de
hazırız, önümüzdeki şıkları bildiğimizden, gayet iyi ha­
zırlık yaptık. Size, fizikî yardımda bulunabilir ve ayrı­
ca, yiyecek ve barınak da sağlayabiliriz. Biz, büyük bir
grubuz. Sîzlerin, dağlara bakarken, onların içerisindeki,
en küçük noktasına kadar gayet becerikli bir şekilde
kullandığımız mevcut mekanı tasavvur etmeniz zordur.
Buradaki tesisler, Rocky Dağları’ndakilerle kıyas edi­
lemez ama, yine de, Galaktik Konsey Himaye Faaliyeti­
ne yaptıkları katkıdan ötürü çok önemlidirler.»
S — «T eşekkürler Alb. AvaJon. G erçekten G alaktik
K onsey’den olup da, K aranlık G üçler’e ait olm adığını­
za d air bana ne gibi k an ıt verebilirsiniz?»
C — «Bu, güzel bir soru olup, her zaman sorulma­
lıdır. En basta gelen kanıt, sohbetlerimizin muhtevası
olacaktır; İkincisi, kendi Öğretmenin olan ve bizi bir
araya getiren Uzaylı Üstad Athena’nın aracı mahiyetin­
deki tanıklığı vardır; üçüncüsü, temaslarımız faal hâl­
de olduğu sırada kendi etkileşen titreşimlerinin ve mu­
hakemenin tanıklığı vardır. Bu üçü yeterli olsa gerek.»
S — «Albayım, gem ilerinizin üzerindeki N işan ne­
dir?»
C — «Komuta Nişanımız, daire içinde yer alan
[ve] gagasında, Güneş Haçı olan bir daire nişanı taşı­
yan, 'uçan k a rta ld ır. Kartal Gökler’in ’Yüce Beyaz K ar­
deşliğim in ( 53) sembolüdür. Güneş Haçı’nı, o Mertebe­
nin Uzay Bürosunu belirlemek üzere taşır. [K artalı]
kuşatan daire ise, ’Baba-Ana Prensibim in, komutamızın
tüm faaliyetlerini sarıp sarmalayan, kapsayıcı Mevcu­
diyetinin sembolüdür.»
S — «Teşekkürler. Lütfen, H im aye F aaliy etin in
birçok Konseyi ve Bölümü ile ilgili olan p ro to k o l ve
term inolojinin yarattığı kargaşayı biraz açıklığa kavuş­
tu ru r m usunuz?
C — «Evet, bunun bozan akıl karıştırıcı olduğunu
anlıyorum. Planetler Konfederasyonu, bir Galak-
sinin dahilinde barışa adanmış olan bir Planetlerarası
Konseyedir. Bir grup Galaksi, çabalarını birleşik bir ey­
leme yönelik olarak birleştirdiklerinde, buna Planetler-
arası Konseylerin İttifakı, ya da çoğunlukla, sadece
Galaksiler-arası Konsey denilir. Ashtar Komutası, deği­
nilen bu îttifakin üzerinde yer alan daha yüksek bir
gruptur. Yüce Komutanı İsa - Sananda ( 45) olan Ashtar
Komutası, kendisine bağlı olan öteki filolarınkinden da­
ha yüksek bir boyutta olmak üzere, eterik âlemler’de
vazife görür. Ashtar-Gabriel, bu büyük anagemi’yi yöne­
tir. Daha aşağı seviyedeki komutanların tüm Konsey­
leri, Daha Yüksek Komutanların Konseylerime bağlı­
dırlar.»
S — «Albay Avalon, dinî kavram larınızı benim le
paylaşır mısınız?»
C — «Evet, bunu memnuniyetle yaparım. Sizin ve
uzay görevlilerinin hepsinin sahip olduğunuz ’Tek Baba-
Ana P rensibi anlayışına' ben de sahibim. İlahi Kıvıl­
cım ın ya da Ateş’in hepimizin içerisinde olduğunu ve
O Mevcudiyeti idrâk ettikçe ve O'nun Alevini geniş­
lettikçe, bütünlüğün içerimizden geldiğini idrâk ediyo­
rum. Kozmik îdrâk'in, sizin kadar şuurundayım ve
'Yüce R a b b ü i hayatımdaki sürekli rehberliğini kabul
ediyorum. Burada, TJzay İstasyonumdaki bizler de, si­
zinle birlikte, 'VVesak B ayram i m hatırladık ve kutla­
dık i5*). 'Dünya Rabbi'7ie, Yüce Varlıklarda, Hiyerarşi­
nin Yüce Üyelerine ve her bir kişinin yaptığı işe saygı
duyarız. Bugün, Çok Yüce R ab ler'i ve Rab G autam a
Buddha'?/î saygıyla anmak üzere, özel bir ibadette bu­
lunduk.»
S — «Siz, belirli herhangi b ir alanda Ü stad m ısı­
nız?»
C — «Hayatım, Gönüllü Komutası dahilindeki bir
bilim hayatı olmuştur. Elektronik , aerodinamik ve fizik
bilimleri benim uzmanlık konularım olmuştur. Ben,
kendi alanımda bir Üstad’ım ve çalışma hayatımda, faal
branşların yanısıra, eğitim bölümü’nde de bulundum.
Buradaki işim, Himaye Faaliyeti ile ilgilidir ve birçok
saatler, mühendislik alanındaki ortaya çıkan yeni iler­
lemelerin etüdü ve bunların yeryüzüne yansıtılması ile
geçer.»
S — «Albay Avalon, lütfen görünüşünüzü tan ım lar
m ısınız?»
C — «Beşerî görünüşteyiz — tabiî, sizden çok daha
uzun boyluyuz. Buradaki arkadaşlarımın çoğu oldukça
yakışıklıdırlar. Pratik bir üniformamız var. Basit bir
biçimi vardır. Metalik bir materyalden yapılmış olma­
sına rağmen, yine de sizin pamuklu kumaşlarınız ka­
dar yumuşak, fakat melalden ve çok sağlamdır. Çok
uzun bir süre dayanır. Üniformalarımız vücudumuza
yapışır. Göğüs kısmında, 30X30 cmflik, dahil olduğumuz
filoyu, gezegenimizi ve hangi takımyıldızdan gönüllü
olarak geldiğimizi gösteren çeşitli desenleri hâvi bir ni­
şan bulunur. Bu, bizim iç üniformamızdır. Bize zararlı
olacak atmosferlerde kullanılan, astronotlarınızın giy­
diği türden dış giysilerimiz de vardır. Bizi ziyaret eden
ve üniforma giymeyen Yüce Varlıklar da vardır. Bizi
ziyaret eden ve kısa bir süre için bizimle birlikte ka­
lan Yüce Üstadlar, Eterik Rabler, uzun elbiselerini gi­
yerler. Yüksek Rütbeli Uzay Üstadları'nın çoğu biz& uğ­
rarlar ve senin de Konsey Toplantısında gördüğün gi­
bi, üniformaları çok güzeldir. Ben, beşerî bir şahısım
ve astral bir varlık değilim. Seninle olan haberleşmele­
rim, elektro-manyetik mahiyette olup, telepatik olarak
gönderilmekte ve senin tarafından alınmaktadır. Zihin
kanalıyla temas halindeyiz.»
S — «Albay Avalon, gezegenlerin b ir hizaya gelişi
olayı ile ilgili olarak zam anlam ayı tartışıp , ne beklen­
m esi gerektiğini tanım lar m ısınız?»
C — «Memnuniyetle. Galaktik Konsey'den olan bin­
ler, sis dünyalılar bu konulara karşı gösterdiğiniz ge­
nel umursamazlık karşısında oldukça rahatsız olduk.
Bu olayların olabileceği ihtimâlini düşünmek ve o gün­
lere doğru, kişisel kurtuluş için gerekli olan hazırlıkları
yapmak negatif - düşünüş sayılmaz. Ne Eterik Üsiadlar
ne de Uzay Donanması, sizlerin kendi kendinize yapma­
ya muktedir olduğunuz şeyleri sîzler için yapmazlar.
Plânlanan ve yapılmak istenen herhangi bir kişisel ha­
zırlığın, 1981 B ah arı fna Icadar tamamlanmasını salık
veririz. Gökler’de, bu tarihten daha sonrasına kalınma­
sını tehlikeli kılan birçok olay hazırlanmıştır. İzci sözü­
nüz olan «Hazırlıklı Obm hatırlayın ve böyle yapın. Tüm
olayların önce göklerde yazıldığı sözü çok doğrudur.
Önümüzdeki iki yılın önemli stre s dönem leri, en iyi,
aranızdaki bilge kişilerce astrolojik olarak tespit edi­
lebilir.
«Hizaya geliş, 1932'deki zirve n o k tası ’na doğru iler­
ledikçe, planetlerin hepsi, manyetik olarak, Güneşten
tek bir yöne doğru çekilmektedirler. Zaman zaman Gü­
neş'ten büyük parlamalar yaratılmakta ve yeryüzünü
muazzam elektrikî aksiyon çevrelemektedir. Anormal
bir elektrikî fırtına, gökgürültüsü, hortum ve şimşek
bolluğu bekleyin. Dünyadan geriye seken elektrikiyef­
ten ötürü, dünyanın şimdiye kadar tanık olduğundan
çok daha fazla yıldırım meydana gelecektir. Havada
elektrikiyet olacaktır. Gökyüzünde büyük parlamalar
olacaktır. Gökyüzüne bakmamaksınız. Evden dışarı çık­
mayıp, perdeleri çekip içerde kalmalısınız. Bu 3 k aran ­
lık gün sırasında (—gerçekten de, parlayan ışıklarla
dolu 3 gün olacaktır—) bu güçlü parlamalara gözleri-

36
niz maruz kalmamalıdır. Bu amaçla> her pencerede,
ışığın nüfuz etmediği, ağır, oda karartan cinsten pan-
curların kullanılması akıllıca bir davranış olacaktır.
Çünkü, gökyüzüy 4 Temmuz [havâî-fişek] bayramınızı
andırır bir şekilde, fakat kozmik mikyasta , [parlam a­
la rla dolu] olacaktır. Tanrı’ya ve Elementaller’e ve
Uzay Kardeşlerine niyazda bulunmak, kıvılcımları
evinizden ve bölgenizden uzak tutabilir. Bu şeyler te­
zahür etmeye başladığında, televizyonlarınız ile elek­
trikle çalışan araçlarınızın fişleri çekilmiş olmalıdır. Bu
olaylar yaklaşık 3 gün sürecektir. Giderek gökler kara­
racak, fakat atmosferde öylesine bir elektrikiyet olacak­
tır ki, karanlık gibi görünmeyecektir. Hâlen bildiğiniz
gibi, hizaya geliş dönemi süresince hava şartlarında ve
jeolojik mahiyette ters etkiler oluşacaktır. Bunun baş­
langıçlarım, daha şimdiden, bu yıl içindeki deprem ,
volkanik faaliyet, uzun dönemli kuraklık ve rekor kı­
ran sıcaklık dalgalarının bolluğunda görüyorsunuz. Kış
ve yazlarınız, önceden tasarlanan düzenlere uymayacak­
tır. Aşırı soğuk ve sıcak havalara ve bu yüzden tahıl
kaybına hazırlanın.
«Bu hizaya geliş durumları, devam eden enflasyon
ve ekonomik basınçlar ile uluslararası tehditkâr olay­
ların fonu önünde meydana gelecektir. Savaşhn câniya-
ne katliâmından hiçbir pozitif sonuç elde edilemez. Sa­
vaşta herkes kaybeder ve hiç kimse kazanmaz. Ümit
ederiz ki, H a m ile rin kurtarması ve İlâhi müdahale ile
böyle bir ihtimal tamamen önlenmektedir. Gizli odala­
rında savaş plânları yapanlar sakınsınlar. Bu kararla­
rı veren Yüce Varlıklar, tam bir önleyişle ilgili denge­
leme eylemlerinin hepsini hesaba katarken, tam bir ön­
lemeye yönelik çalışmalar yapmaktadırlar. Uzay Fede­
rasyonundan olan bizler, savaşı, izin verilecek olan
müspet bir şey olarak mütalâa etmiyoruz. Böyle bir ıh-

37
timal, önümüzdeki değişiklikler sırasında beşeriyetin
kalplerinde [oluşacak olan] değişimle yakından ilgili­
dir. Gezegensel hizalanış ile ilgili olan sorunlar, hâlen
öncelikle ilgili olduğumuz sorunlardır. Bunlar sırasında
çok kişi hayatını kaybedecektir.Fakat, kişisel olarak yap­
tıkları seçim sonucu hayatta kalmaları mukadder olan­
lar, hemen akabinde İşıklarına ihtiyaç olacak olanlar,
durumların bu eylemi sağlaması hâlinde} bizim tarafımız­
dan kurtarılacaklardır. Sıkıntılar geçene kadar biz on­
lara bakacağız. Eğer evler kalırsa, çalışmalarını sürdür­
mek üzere evlerine geri getirilecekler, eğer yerinde de­
ğilse, kendilerine başka yerde ev sağlanacaktır.
«Nükleer eylemlerden ya da başka herhangi bir se­
bepten ötürü kurtarma eylemimiz gerekli hâle gelirse,
sîzlere bildirilmesi gereken enformasyon vardır: Gemi­
lerimizden birine yaklaşmanız hâlinde, 'çağrılm ayı ve
içeriye davet edilmeyi beklem eniz gerekir. H alkın, p a­
nik içerisinde, gemiye doğru koşm alarına izin verm eyi­
niz.’ Bir gemi yere konduktan sonra, geminin yapısı çev­
resinde salınım yapan ışınların soğuması ve kesilmesi
gerekir. Halkı, 'içeriye davet edilene k ad ar beklem ele­
r i’ için uyarınız ve 'kapıların açılm asını beklem elerini'
söyleyiniz. Hiçbir zaman, kapılan açılmadan bir gemiye
yaklaşmayınız.» (55>
S — «Avalon, Jü p iter'in R abbi olan J. W. ile tan ışı­
yor m usunuz? Bize bırak tığ ı b ir k itap ta, ta rif ettiğiniz
olaylar için, içinde en b asit kişisel eşyalarım ızın b u lu ­
nacağı ufak bir valiz hazırlam am ızı tavsiye etm ektedir.
Bu tü r b ir hazırlığı öğütler misiniz?»
C — «Evet. Bu Yüce Varlığı, Konseylerimizde bir­
çok kereler konuşurken dinlemek mutluluğuna eriştim
ve kitabından haberdarım. Bu tavsiyeye kesinlikle katı­
lıyorum. Kullanmak isteyeceğiniz ve burada size sağla­
yamayacağımız birçok kişisel eşyanız vardır. Eğer bu

38
küçük eşyalarınız, beklerken, sîzleri daha mutlu ve tat­
minkâr kılacaksa, o zaman onları yanınıza alınız. Ala­
caklarınızı saptamak size bağlı olacaktır; bunlar, ha­
yatî önemi haiz olan birkaç parçadan oluşmalıdır.
«Şunu unutmamalıdır ki, hizalanışm tüm tezahür­
leri dışsal olmayacaktır. En önemlileri [dışsal] olmaya-
çaktır. Yeryüzündeki beşeriyetin şuurunun içsel seviyele­
rinde muazzam değişiklikler meydana gelecektir ( 5<).
Aydınlanmış Kişiler, ilerleme yolunda muazzam adım­
lar atacaklar ve materyalizm yıkılacak. Yeni enerjiler’in
manyetik cazibesi, değişime hazır olanların içsel seviye­
lerinde mucizevî değişimler oluşturacaktır. Hazır olma­
yanlara gelince, onların yoğunlukları aksi düzenler yö­
nünde yönlendirilecektir. Bu enerjilerin aynen bir vol­
kan içerisinden ifade bulması şeklinde, beşerde dr, bir
çok kanunsuzluk ve şiddet ifade bulacaktır.» (57)
S — «Albay Avalon, 'Joshua’dan (Lucy Colson’un
m edyom luğu vasıtasıyla), 1982 tu tu lm aları vasıtasıyla
açığa çıkacak olan 7’nci Işın E n erjileri ile ilgili olarak,
ilginç y orum lar aldık. Bu yorum lara ekleyecek b ir [bil­
giniz] var mı?»
C — «7’nci Işın Enerjileri, önümüzdeki iki yıl içe­
risinde [1981-1982] sürekli olarak açığa çıktıkça, şid­
detleri artarak, belirli yerlerde yeryüzüne bir kabuk ya
da perde gibi yapışan akışkanların ve yanlış uygulanan
enerjilerin katmanlarını çözmek için, yeryüzü çevresin­
de bir güç-alanı olarak kullanılacaktır ( 58). Açıklandığı
gibi, bu titreşimler çarpışması, meydana geldilcçe, et-
herik seviyede ve astraVin yukarı seviyelerinde, aşağıya
hava bozuklukları [atm osferik bozukluklar] olarak nü­
fuz edecek olan 'patlam alar’ oluşturacaktır ( 59). Işığın
Çocukları, böyle günlerde ve yaklaşan fırtınalar sıra­
sında, kendilerini Mor Alev’in titreşimleri içerisinde
tutmakla iyi yapacaklardır; bunu, mevcut olan ve bo-

39
zuklukları 'cezbedecek’ olan negatif vibrasyonları dö­
nüştürme metodu olarak kullanacaklardır. Mor Alev'i
çevreniz üzerinde kullanmak suretiyle, atmosferinizi
durulaştırınız ve temizleyiniz.
«Bu kritik zamanlarda, Aydınlanmış Olarilar'ın, vası­
talarını negatif duyguların saldırılarına teslim etme­
meleri çok önemlidir. Kızdığınızda ya da kıskançlık
duyduğunuzda ya da komşunuza karşı nefret beslediği­
nizde atmosferinizde asılıp kalabilen yıkıcı güçler, at­
mosferinize, evlerinize, [içinde bulunduğunuz] bölgele­
re, daha başka, yıkıcı güçlerden oluşan yapışkan bulut­
lar cezbedecektir. Çünkü, sevgisizlik, negatif duygular
hâlinde yansıtıldığında, özellikle de sözlerle muhkem
hâle getirildiğinde, atmosferde manyetik bir hâle ge­
lerek, sürekli büyüyen büyük bir siyah bulut olacak
şekilde giderek daha fazla negatiflik cezbeder. Gözleri
olanlar, kendilerini hatalı ve yıkıcı düşüncelere İcaptı-
ran Aydınlanmış Kişiler’in evleri üzerinde dolanıp du­
ran bu büyük karanlık bulutları ayırt edebilirler. Sîz­
lere bu atmosferik bozukluk patlamalarını cezbedecek
olanlar da bu bulutlardır.
«Himaye Faaliyetinden olan bizler, kendimizi, Işık
temiz bir şekilde evlerinizden yukarıya ve evlerinizin
üzerine parlayabilsin diye, mümkün olan bütün bu tür
[bulutların] dağıtılmasında yardımcı olmaya adıyoruz.
Sizden, beşerî hatalara ve hatta beşerî başarısızlıklara
bakmadan, Sevgi içerisinde yürümenizi, Sevgi içerisin­
de yaşamanızı ve birbirinize karşı Sevgi deneyimleme-
nizi istiyoruz (6CI). Herkesin, Tanrinın Suretinde ya­
ratılmış olan 'T anrı Ç ocukları’ olduklarını ve her şeyin
içsel olarak, 'M ükem m ellik’ olduğunu idrâk edin. Siz,
sadece, bu 'M ükemmelliği’ idrâk edin ve bir diğerinize
Sevginiz9i neşredin ve evlerinizin çevresindeki negatif­
lik bulutlarının dağıtılmasına yardım edin ve Biz, size
yardım etmek üzere sizinle birlikte çalışacağız.
«Gelmesi gerekli olan değişimlere gelince, istendiği
şekilde tüm hazırlıklarınızı yapın ve sonra 'bunları
u n u tu n ’ ve 'Göksel B abanız ’ın sizin üzerinize titrediğine
iman etmiş olarak, birbirinizi kutsayıp günlük hayatla-
nnıza devam edin. Ben, Nem Mexico’daki Uzay Eyle-
mVnden ’Avalon’, size, hepinize hayır dualar gönderi­
rim .»
27 H aziran 1980’de, Yengeç B urcu M eh tab ın d a,
Uzay Federasyonu'nun Güneybatı Bölgesel K on sey in in
tü m K om utanları, belirli b ir güney New Mexico dağında
yerleşik olan Uzay îsta sy o n u ’nda b ir araya gelm işlerdir.
Albay Avalon, bu olayla ilgili olarak verdiği b ir diğer
m esajm da, toplantı anını canlandırm ış ve Îsa-Sananda'-
n ın sözlerini ak ta rm ıştır:
«... Size, bu akşam ın konuşm acısı olarak, herkesin
üzerindeki Sevgili K om utanım ız *Rab Isa-Sananda'-
yı (A5) sunm akla şeref duyarım !»
(K onsey'in Evsahibi olan Alb. Avalon, bu anı şöy­
le anlatıyor: «Seyircilerden büyük b ir sevinç gösterisi
yükseliyor. Sevgili Önderim iz odaya girerken, hep .bir­
likte ayağa kalkıp, alkışlıyorlar. Ç ehresinden B arış ve
Sevgi neşroluyor. Endam ını, tav rın ın ihtişam ım gör­
m ek çok güzel b ir şey ve hepimiz esinleniyoruz. E lleri­
nin hafif b ir h areketi ile, herkes susuyor ve alkışlar ke­
siliyor. H er kalp, tam b ir bü tü n lü k içerisinde, O 'nun
sözlerini bekliyor.»)
[S ananda-lsa'nın k o n u şm ası:]
«Güneybatı Bölgesi’nin bu önemli Konseyi için top­
lanmış olan Arkadaşlarım, hepinize selâmlar. Sizlere,
Etherik Âlemler’in, Göksel Ordulafın, En Yüce'nin ve
Melekler ÂlemVnin, Etherik Üstadlar’ın ve Ashtar Ko­
mutasının Hayır Duası’nı ve Sevgisi’ni getiriyorum.
«Sizlere, hepinize cesaret vermeye ve böylesine
kahramanca yürüttüğünüz büyük çalışma için teşekkür

41
etmeye geldim. Himaye Faaliyeti, 'beşerin düşünüp dü­
şünebileceği en büyük işbirliği [obje?] dersi olmaktadır.
Sizin saflarınızda kurulan ahenk, daha yüksek kademe­
lerdeki [ahengin] yanısıra, Plân ve Programımızın
başarısı için büyük bir katkıdır. Bu anda üzerinde en
çok durduğumuz acil eylem, temsilcilerimizin tehlike
bölgelerinden emin alanlara taşınmasıdır. Hatırı sayı­
lır bir zamandır, içsel seviyelerde çağrılarda bulunul­
muş ve alınan yanıtlar iyi olmuştur. Çeşitli alanları teh­
dit etmiş olan birçok eylemin şiddeti, sizin zamanınız­
da yaptığınız müdahale ile azalmıştır. Mayıs başların­
daki 'Volkanik P atlam a’?/! örnek vereceğim ( 61). Göksel
Âlemler’den gelen Uzay Araçları ve mürettebatları ile
çevredeki arazinin içerisindeki ve etrafındaki nüfûz
edici ışınlar olmasaydı, [bu felâketin getirdiği] yıkım
büyük mesafelere yayılacaktı. Sîzlerin, işbirliğine yöne­
lik eyleminizden ötürü, güçleri kontrol altına almaya ve
ortaya çıkan trajediyi azaltmaya muvaffak olduk.
«Şu anda dahî, böyle birçok alan, tehdit edici du­
rumlarla [karşı karşıyadır]. Amacımız, siz izleyicilerini­
zi kendilerini başka yere nakletmeye iknâ edene kadar
bu tehditleri kontrol altında tutmaktır. Kurtarma prog­
ramı hem bu gönüllü taşınmayı hem de bizim gerçek­
leştireceğimiz herhangi bir nakli kapsamaktadır. Bu yı­
lın dengelenmesi için ekonomik basınçlar ve artan işsiz­
lik devam edecek ve taşınmayı daha da zorlaştıracak­
tır. Birçok durumlarda, bazıları bu parasal basınçlar­
dan ötürü yer değiştirirken, bu şartlar altında onlara
seslenenin kurtuluş olduğunu farketmeyeceklerdir.
Programımızın, bu yılın (1980’in) geriye kalan kısmı
için önde gelen başlıca [konusu], canlar’vn bu aktarımı
olacaktır.
«Etherik'teki 'Büyük Ana G em i ’den, yarıkürenin
her yanındaki bu durumları gözleyerek onları sürekli

42
olarak izliyorum. PlaneVin [D ünya], Gözeticiler'in yar­
dımını gerektiren birçok karmaşık sorunu vardır. Fa­
kat, sizin bölgenizde, önüm üzdeki altı ay, dikkatler üç
eylem üzerinde odaklanacaktır: 'M ü ritle rin taşınm ası,
hava durum ları ve jeolojik ş a rtla r.’ Bu üç hizmet alanı,
size özgü savaş olacaktır. Bu faaliyetlerle eşzamanlı ola­
rak, Işığın, Terra [D ünya] üzerindeki büyük genişleyi­
şi, tüm Işık Merkezleri üzerindeki artan hayır duaları
ile birlikte devam edecektir. Işık Merkezlerinin tem­
posu artmalı, kuvvetleri tezahür etmeli, erişme men­
zilleri ve tesirleri 1980 yılı boyunca genişletilmelidir.
Onlar, fırtınadaki tutunma demirlerine benzerler. Bu
tutunma demirleri yerinden oynamamalıdır. Üç canın
bulunduğu yerde, dokuz [kişi] olacaktır; dokuz
[kişinin] olduğu yerde, yirmiyedi [kişi] olacaktır; yir-
miyedi [kişinin] bulunduğu yerde, seksenbir [kişi] ola­
caktır. Çünkü, her Işık alanında ve Gûneybatinın her
Işık Çalışmasinda hayır dualar üç misli [three?] arta­
caktır. Bu genişleme, yerlerinden taşınarak bu alanlara
giren ve kendileri bu genişlemenin bir parçası hâline
gelenlerin ihtiyaçlarından ötürü oluşmalıdır. Uzay Prog­
ramından Sevgili Kardeşlerim, Yüce Beyaz K ardeşli­
ğin ( 53) b ir kolu olarak, sîzlere, bölgeniz dahilinde yer­
leşmiş hâlde bulunan Işık işçileriyle temas ve tesir
etmede gösterdiğiniz çabalarınızı kuvvetlendirme rica­
mı dikkate almanız için çağrıda bulunuyorum. Işık
daha parlak bir şekilde parlasın; ışınlar daha derine
nüfuz etsin; 'ru h ', daha öncesine nazaran çok daha
yukarılara talip olsun.
«Hizaya gelme ilerledikçe ve birçok tutulmalar ile
şiddetlenerek, beşerin yeryüzündeki düşünüşüne giderek
daha tesirli bir şekilde nüfuz ettikçe ve artan vibrasyon­
ların ağır konsantrasyonlarını getirdikçe, Yüce Geze­
gensel Hiyerarşiler'in yardımını alacaksınız. Bu teza­

43
hürler, geçmiş zamanlarda zor olmuş olan bir 'Vazife'-
de size çok yardımcı olacaktır. Fakat, k ard eşlerim ,
[beklenen] zam an g elm iştir’ ve önünüzdeki günlerde
işinizin kolaylıkla tamama ereceğini göreceksiniz. İzle­
yenleriniz sizi daha da fazla hoşnutlukla karşılıyacak-
lardır. Çünkü, Galaktik Konseyler ile saflarının, yeryü­
zü halkından saygı görecekleri ’sizin giinünüz'e yaklaşı­
yoruz. Ben, 'Sananda', size bunun için söz veriyorum.
Anlayış uyanacak, /caiı kalpler eriyecek, davranışlar yu­
muşayacak, zihinler idrâk edecek ve Uzaylı Haberciler
m sözleri, beşeriyetin ruhu’nda yer edecektir.
«Hepimiz ve Himaye Faaliyeti vasıtasıyla temsil et­
tikleriniz, ço</tt cesaretli olmak için hiçbir sebep
olmaksızın, yorulmadan, imara içerisinde didindiniz. Size
bildiririm ki, hasat zamanı yakında gelecektir. Didin­
melerinizin meyvalarım göreceksiniz. Planetin kendisin­
den hiçbir minnettarlık görmeden sürdürdünüz ama} o
minnettarlık yakında gelecektir. Yeni bir tutum ülkeyi
saracak ve eski dirençleri kıracaktır ve siz, K â in a tla rın
îttifâ k ı’n a ait K ardeşlerim , Dünya planetine hizmet et­
miş olan Göksel Ordu’nun ( 39) bir parçası olarak kar­
şılanacaksınız. 'T erra üzerindeki düşm anca tu tu m yü­
zünden kendinizi gözlerden ırak tu tm an ız artık gerek­
m eyecek’. Dostlarım, hoşnutlukla karşılanarak, onların
Konseyleri’ne alınacaksınız. Bu ümit, sizi, devam etmek­
te olan Programınız’da ayakta tutsun ve [vazifenizi]
sürdürdükçe o şerefi bekleyin. Sîzlere teşekkür ede­
rim.»
Alb. Avalon, kapanış anını şöyle anlatıyor: «Bu
sözlerle birlikte, sessiz b ir an oldu ve ark asın d an b ir­
den alkışlar koptu. Dinleyiciler, b ir kez daha, coşkun­
luk içerisinde ayağa kalkarak, alkışladılar. Bu Yüce
Ö nderler'in çoğu, utanm ayı b ir k en ara b ırakarak, bu
anın ilham ı altında sevinç ve bağlılık yaşları döküyor-

44
îardı. Yüce Rab ve K om utan, dairevî m asaya yaklaşa­
rak, oradaki herkesin elini sıkm aya başladı. İstasy o n ­
daki her can, O ayrılm azdan önce, O 'nun tem asını his­
sedecekti. Esinlenm enin doruk an ları için [yapılan] bu
tü r toplantılar, bedenlenm iş olarak hizm et eden sîz­
ler için olduğu k ad ar bizim hepim iz için de hayatîdir.
Bölgesel Konsey, bu yılın [1980] k ap an ışın d a te k ra r
toplanacaktır.» ( Ğ2)
h — Dünya Öğretmeni Sananda - İsa ve Son Gelişi

A m erika’daki Yeni Çağ gru p ların d an Mark-Age Me­


ta C enter’in sözcülüğünü yaptığı öğreti, Altın Çağ ön­
cesi ’geçiş dönemi’, Hz. İsa'nın İkinci Gelişi ve «Sanan-
da-İsa»m n Kim liği hakkında şu ilginç açıklam aları içer­
m ektedir :
«Yaklaşık olarak 1960'tan 2000 yılına kadar uzanan
ve içinde yaşamakta olduğumuz şimdiki döneme, Çağ’ın
işaretlerinin ya da alâmetlerinin zamanı anlamına Alâ-
met-Çağı dönemi ve programı denilir. Kutsal Metinler'-
de bu zaman, ’son günler', 'tem izlik dönem i’ ya da
'arın d ırm a zam anı3 diye geçer.
«... Böylece, bu son günlerde, bu temizlik ve arın­
dırma [işlem inden] geçebilmesi için bir an evvel nasıl
bir anlayışa ulaşması ve ne gibi ivedi faaliyetlerde bu­
lunması gerektiğini beşeriyete aktarmak üzere, Yeryü­
zü1nde birçok medyom, kâhin ya da hassas kişi, bile­
rek enkame olmuşlardır.
«Alâmet-Çağı, Kova Burcu’nun Altın Çağı’ndan ön­
ceki 'ara dönem ’dir. DünyaJnın, önümüzdeki bu Spiri-
tüel Devresi’nde, beşer, «İkinci Geliş»i yasayacaktır.
İkinci Geliş, hem bütün beşerî ırkın , beşerin fizik mad­
de ortamına girmesinden önce olduğu gibi, Dünya üze­
rinde Christ Şuuru’nu ya da Kozmik Şuuru ifade et­
mek üzere ikinci kez elde ettiği fırsatı deneyimleme-

45
sine... hem de 'bu planetin S piritüel Y öneticisinin İk in ­
ci Gelişirce değinmektedir C63).
«Bu Spiritüel Yönetici, Yüce Plânlar9da, Güneş Sis­
temimizin Spiritüel Hükümetinin ya da Hiyerarşik
İdare HeyetVnin 7 İdarecisinden [7 K u m ara’dan] biri
olan 'S anandadır.... (45).
«'Sananda-lsa'rcırc Dünya üzerindeki her bir hayatı
ya da enkarnasyonu ( 6l), beşeriyete, bir başka Spiritüel
Anlayış Seviyesine doğru rehberlik etmiştir, tâ ki
[Hz. İsa olarak] bir önceki Dünya hayatında,, kıyam edi­
şi ya da... Christ Şuuru’nun Işık Bedeni’ni gözler önü­
ne serene kadar. O «Benim yaptıklarım ı siz de yapa­
caksınız; h a tta daha büyük şeyler [yapacaksınız],»
demişti.
«Bu 'daha büyük şey lerd e n biri de, en az 144.000
kişinin, Christ Şuuru'nda olarak ve 'ışık ya da eterik
bedenleri' içerisinde, Dünya’nın ve beşeriyet de dahil
olmak üzere, üzerindeki tüm [yaşam ] formlarının yük­
selmesine ve Üçüncü Boyut frekansından (fizik m ad d e’-
den) Dördüncü Boyut frekansına ait form7a (Hz. İsa'nın,
çarm ıha gerilişinden so n ra gözler önüne serdiği S p iri­
tüel F orm 'a ya da Işık B eden’e) dönüşmesine yardım­
cı olmasıdır ( 65>.
«... 'Y ukarı' dan aktarılan bu tebliğlerin ya da il­
hamların çoğu arasında bir ilişki kurulup da [sentez
edildiklerinde], önemli olan ortak bir konuyu yansıttık­
ları görülür. Dünya beşeriyeti, evrimleşerek, bir başka
boyuta girmekte, şimdiki dünya-bedeni’nin frekansın­
dan geçmek suretiyle İnisiye olmakta ve bu da, yenVnin
kıyamına hazır olunması için eski'nin çarmıha gerilme­
siyle neticelenmektedir.»
J — Rehber Joshua ve Arındırılma Operasyonu

«’1982’deki Yedi T utulm a Düzeni’, yeryüzünün o va­


kit mâruz kalacağı özel bir mukadderatın kanıtıdır ( 66).
Çünkü, 7 rakamı, göklerdeki bir imza olarak çok önem-
lidir. El yazısının duvarda olması gibi, o da herkesin
görmesi için gökyüzünü süsleyecektir. O vakit, o yılda,
yeryüzü sakinleri 7’nci Işın 'ın R adyasyonu’mm [etkisi]
altına gireceklerdir ( 67). 1982, ru h lar âlem i’nde m uaz­
zam b ir faaliyet yılı olacaktır. Çünkü, uzmanlaşmış yol
cıduklannda şimdi öteki boyutlara geçen ruhların
faaliyete başlamasının yanısıra, temizliğin başlangıcım
göreceksiniz. Böylece, «karanlık güçler»e ait olanların
ayrılmaları da başlayacaktır. Yedi Rakamı’nm bu rad­
yasyonunun [etkisi] altına giren büyük kentlere dik­
kat etmelidir. Bunlar arasında New York, San Fran­
cisco ve Los Angeles vardır. Zaman geçtikçe bunlara
başkalarını da ekleyebilirsiniz.
«Yedi Rakamı, spiritüel, mistik bir rakamdır ve
'beşerin, spiritüel varlığa gelişim ini’ ifade eder ( 68).
Bu tutulmalar, muhakkak ki, yüksek bir titreşime açı­
lan kapılardır. Spiritüel bir yolda olanlar, daha yüksek
titreşimli dünyalara açılan yeni fırsatlar deneyimleye-
ceklerdir. O zamana kadar bir temel olarak tesis edilen
her şey, o vakit, her bir kişi hayatlarındaki «en büyük
değişime» yaklaştıkça, harekete geçirilecektir. Evlatla­
rım, bu, yüreksiz olmanın değil, hakikî olarak bildiğiniz
şeye sıkıca sarılmanın zamanıdır. 'Işığ ın Y oIu ’m kendi­
lerini adamış olanların spiritüel gelişiminde muazzam
adımlar atılacaktır ( 57>.
«Yeryüzünün titreşimleri değiştirilecek, temizlene­
cek ve yükseltilecekse, bu takdirde, beşeriyetin vibras­
yonları da yükseltilmelidir i69). İşte, beşerler bunu ken­
dileri yapmaya yanaşmadıklarından, 1982'de «Çöpün
Sam andan» nihaî ayrılışı gelecek ve kendi kendine ya­
pamadığını (— vibrasyonları yükseltmek—) beşer için
biz yapacağız. Bu, bizim işimizi bitirmemizden önce,
çok sayıda ölüme yol açacaktır. Çünkü, negatiflikleri
kendilerini bu daha büyük Işık’ta ayakta tutamayacak

47
kadar yoğun olanlar, yeryüzünden ayrılmayı tercih ede­
ceklerdir. Böylece, büyük bir 'gene-ayarlam a zam anı5
olacaktır. Bütün bunların sadece 1982’de olacağım söy­
lemiyoruz. Hayır! Bu, ani bir değişim değildir ( 70). Bu­
nun bir kısmı, İ980 sonlarında gibi yakın bir zamanda,
19819de ve 1982’de çok güçlü olarak, vb. hissedilmeye
başlanacaktır. Aynen, moment kazanan [hızlanan], kud­
retli bir şekilde doruğa erişen ve sonra yavaşça sönüp
giden bir dalga gibi...
«Değişikliklerin yeryüzünde nasıl tezahür edecekle­
ri konusuna gelince, buna o zaman karar verilecek­
tir ( 71). Açıklama, düzenli bir şekilde [y a p ılm ıştırl:
Bu tutulmaların her birince stimüle edilen elektro­
manyetik radyasyon girişi, tutulmaların enerjisinin et
kişi altındadır. Sonra, bu radyasyon, tutulma düzeninin
radyasyonu ile birleşerek yeryüzünün atmosferine ulaş­
tığı ve beşeriyetin neşretmiş olduğu duygusal düşünce -
formları ile karıştığı için ya bu radyasyonların ahenkli
bir karışımı ya da beşeriyetin gösterdiği negatif vibras­
yonlarla temas sonucu bir 'p atlam a' olacaktır i 72). Be­
şeriyetin, hızla, İlâhi Varlıklar oldukları ve Muktedir
Tanrı'ya dönmelerinin 'gerektiği' idrâkine varması işte
bu yüzden çok önemlidir.
«Bu elektro-manyetik enerjilerin, yeryüzünü çevre­
leyen düşünce-formları alanını ( 58) sürekli bombardıma­
na tutması, 'değişim e' yol açacaktır. T itreşim lere k arşı
şim di hassas olanlar, 1982'de b u n ların daha çok fark ın ­
da olacaklardır. Göklerde m uazzam k u d ret [sözkonusu-
dur] ( 73). Hazır olan ruhlar için, bu enerjiler zihinlerini
ve bedenlerini etkilediğinden ve onların spiritüel olgun­
luğa erişmelerine yardım ettiğinden, b ir çok «vahiy»
[sözkonusudur]. önümüzde, hafife alınmayıp, dua içeri­
sinde ve zekîce karşılanması gereken ciddî bir zaman
vardır.)) ( 74).

43
«'M uktedir Y aratıcı T a n n ’7zx7z Kendisinden , ’Yüce
M erkezî G üneş'ten ( 75) gelen H ükm e göre, Dünya
artık «K aranlık Planet» olmaktan çıkarak, on?/ gefe-
cekteki gezegenlerarası ilişkilerdeki rolüne ve idaresine
hazırlayacak olan bir temizliğe mâruz kalacaktır. Bun­
dan dolayı, Bu H ükm ü tezahür ettirm e V azifesini yük­
lenmiş olan «Melekler» Haziran 1978’de dünya planeti­
ne temas etmiş olan İ l k E n erji Işm ı'nz gönderdiler.
Bu Enerji’nin etkileri önce en çok planetin kendisince
( — Ruhu , dünya planetinin bedeninin içerisinde olan
'Güneş M eleği’nce— ) farkedilrnişti. Böylece, 'O Gör­
kemli R uh’, kıpırdandı ve bu uyarıcı Enerjiyi al­
ma ve yanıt verme hazırlığına başladı.
Bu enerji, planet ve sakinleri için bir înisiyas-
yon’un başlangıcıydı. Bu Enerji, ’Shiva E n e rjisi’ ya da
'yok edici’ Enerjidir ( 76). Bu enerji, şimdi, zaman geç­
tikçe giderek daha fazla farkedilir bir hâle gelmektedir.
Bu enerji, uluslar, halklar arasındaı bir kaynaşmaya yol
açmaktadır ve Düşünce, 5ös ve FiiVde Işik'tan olma­
yanlar ile negatif enerjiler neşredenler yok edilecek­
tir <77).
«Bugün birçok kişinin, hayatlarının tüm alanların­
da eski düzenlerin çözülüşünü deneyimlemelerinin se­
bebi budur. Danışmak için gelenlere, yürüttükleri isle­
rin tümünün dürüstçe olmasını sağlamalarını söyleme­
mizin sebebi budur. ’Shiva Isım ’ hükmünü icra ettikten
sonra, İşik’tan olmayan hiçbir şey artık ayakta ve ye­
rinde kalmayacak ( 78).
«Dolayısıyla, tutulmalar ve Enerji hakkında açıkla-
maya çalıştığımız da buydu. ’Shiva Işın ı', bu zamanlar­
da, göklerdeki gezegensel enerji düzenlerinin sizin as­
trolojik tesirler dediğiniz olguya ilişkin olarak etkileri­
nin çizelgesini yaparken mütalâa edilmesi gereken, son
derece yüksek potansiyelli bir faktördür. ’Shiva Iş ın ı’,

49
temas ettiği şeyi 'stim üle ed er’. O’nun temas ettiği şey­
de mevcut olan enerji, enerjileri ya «iyi» ya da «kötü»
bir neticeye yönelik olarak sınırlandırır. [Yoksa,] 'Shiva
Işın ı’, bir Tanrı Enerjisi olmasından ötürü, sınırlı değil­
dir.
«Dıştan [gelen] O Işın, dolayısıyla, gezegensel ışın­
ları, yeryüzü seviyesine çarparlarken ve her bir kişiyi,
astrolojik çizelgelerinde planetlerin ilerlemiş yerleşme­
lerine göre etkilerlerken hassas hâle getirir. Tutulma­
lar sırasında çizelgelerindeki Mars durumları [aspects]
kötü olanlar, hayatlarında yoğun bir «savaşçı» enerji­
nin harekete geçtiğini göreceklerdir — bu, düşünce -
formları vasıtasıyla onlara yapışmış olan negatif akış­
kan katmanlarının yontulması[d\r] ( S8). Aynısı, ulus­
lar için de geçerli olacaktır. Bu zamanlar, son derece
'k rijik ’ anlar olacaktır. Jüpiter durumunun iyi olması
ise, onların (kişilerin ve ulusların) çevresindeki olayla­
ra yoğun bir himaye ve ayrıca, İlahi Programlarının
bir İçsel Bilgisi’ni bahşedecektir. [B unlar,] iki küçük
örnektir ( 57).
«O hâlde, diyebiliriz ki, bu belirli devre’deki tutul­
ma düzenleri sırasında, Shiva faal haldeyken, tutulma­
lar, bu EnerjVnin üreteçleri olarak faaliyet gösterirler
— bu da, dünyada iyi ya da kötü neticelere yol açar.
Tutulmalar, girişlerdir. Tutulma, tutulma-öncesi ve tu -
tulma-sonrası sırasında, mükemmel olmayan bir yaşa­
mın yol açtığı ve kişileri çevreleyen akışkanları temiz­
lemeye çalışmak için derin bir meditasyon yapılırsa,
Işığı ve vibrasyonu arttırmada büyük adımlar atıldığı
görülecektir. Çünkü, bu Shiva Eylemi, temizleme faali­
yeti sırasında, eski olanı çözeceğinden} böylece planetin
vibrasyonları ile enerji düzenleri özgür kılınacak ve ne­
ticede planetin vibrasyonları ile Işığı yükseltilecektir.
Işik’tan olanlar, planetle ahenktâr olabilmek için, bu

50
yükseltme eylemine yanıt vermelidirler. Hâlen böyle ol­
mamakta ve giderek daha fazla kişi hasta olmaktadır
ve birçok kişi de Işığa ve O’nun artan vibrasyonlarına
yönelmektense planeti terketmeyi tercih edecektir. Çün­
kü , bu planet, T anrı'ya yönelik v arlıkların yurdu ola­
caktır. Sîzler, ’E n Yüce Bir'in çocuklarısınız ve artık bu
hususu, sorumluluğunuz ve İlâhi Mirasınız olarak üst­
lenmelisiniz.
«Yeryüzüne çarpacak olan 'İkinci Işın', bunu, Shiva
Eylem i hükmünü icra ettikten sonra gerçekleştirecektir.
Bu da M erkezî Güneş'ten ( 7S) intişâr eden bir Işın ola­
cak ama, Kozmik Christ’a ait olup, İnsan ile Tanrı’nm
arasında tekrar iletişimi sağlayacak olan bir Şuufu
oluşturacak ve tüm âlemler'den gelen Üstadlar bir kez
daha planetin üzerinde yürüyecekler ve barış, ahenk
hükmedecektir. O zaman, yeryüzü, bu Şuurla, bir kez
daha Galaktik Konserdeki yerini bularak, bir kez daha
lâyık olduğu mevkiye ulaşacaktır. Bu [İkinci] Isırtın
zamanlaması açıklanmamış olup, sadece Muktedir
Tamrtmn Kalbi’nde bilinir.
«Dolayısıyla, bundan böyle enerjilerin çizelgesini
hazırlarken, bu 'gezegen-dışı U yaran't ve tutulmaların
kuvveti üzerinde iki misli etkisi olacağı hususunu hesa­
ba katmalısınız. Tutulma düzeni âhenktâr olduğunda
( —Güneş ve Ay, birbirine uyan Burçlar1da oldukların­
da— ), o zaman ahenk iki misli olup, güvenilebilir. Yı­
kıcı bir düzen olduğunda, dikkat edin! Shiva faal hâlde­
dir. Size verebileceğimiz en iyi öğüt, başkalarının [as­
trolojik] çizelgelerindeki ve ayrıca sizin üzerinizdeki et­
kileri yorumlamada, rehberlik için içsel sezgisel kuv­
vetlere ( 79) başvurmanızdır.
Ümit ederiz ki, bu [konu], açıklık kazanmış olup,
daha fazla kargaşaya yol açmamıştır. Barış hep sizinle
birlikte olsun.» t 80).

51
«Her yerdeki beşerlere sesleniyorum :
«Hergün yaptığımız kişisel Ölçümlerin bir kesitine
ve kendi gözlemlenme baktığımda şu husus dikkatimi
çekti: Beşerler, o içsel sesi [vicdan?] dinlememekte ve
gözleri görenler için gerçekten de duvar üzerinde ya­
zılı olan el yazısını tanımazlıktan gelmektedirler.
«Işığın Çocukları: 'B ir buçuk zam an' şimdi sona
ermiştir ve önümüzdeki günler için hazırlanmamanız
hâlinde, o günlerden selâmetle geçebilmeniz için fena
hâlde rahatsız olacak ve büyük bir basınç altında kala­
caksınız ( 81). Birçoklarına, önümüzdeki 5 yılın hayatî
önem taşıdığını, bunun sadece ulus (bir bütün olarak
Amerika) için değil, bireyler için de geçerli olduğunu
söylemiştik. Önüm üzdeki iki yıl en hayatî önemi haiz
olanlardır [1981 ve 1982]. Bu yıllar, en sonunda gelecek
olan için hazırlıktır. Önümüzdeki iki yıl süresince her
birey, ’ruh’un çeliğinin sertlik derecesini deneyecek olan
çeşitli testlere ya da eprövlere tâbi tutulacaktır. Aynen,
ağızlarını sertleştirmek üzere kızgın bir ocağa konulan
bir kılıç gibi...
«Birçoklarının, 'ru h am acı’n a [yönelmek] bakımın­
dan zayıf olduğunu görüyoruz. En içsel Işık Kalpleri­
nin verdiği öğütlerin aksine, verilenin tam tersini yapı­
yorlar. Neden? Çünkü, verilen öğüdü beğenmemişler­
dir. Böylece, kendi akıbetlerini kendileri hazırlamış ol­
maktadırlar ( 29)«
«'En Yüce B ir 'in çocukları, bu, dış dünyanın 'zevk­
leri' denilen şeylerle gözleriniz kamaşmış bir hâlde oya­
lanacak zaman değildir ( 82). Bunlar kısa zamanda sö­
nüp gidecek ve o zaman siz nerede olacaksınız? Bu, de­
rin düşünce ve içsel hazırlık zamanıdır. Çünkü beden,
zihnî, duygusal ya da fizikî olan tüm dışsal aşırılıklar­
dan ’tem izlenm elidir\ Ruh. kendisini besere hissettir-
9 %

meli ve bildirmelidir. Bir amacı olmayanlar, içsel ka­

52
nâati ve Işığa bağlılığı olmayanlar, kendilerini, fırtına­
nın allak bullak ettiği bir denizde, işe yaramadan ve
ümitsizlik içerisinde sürüklenir bir hâlde yapayalnız bu­
lacaklardır (83).
«Birçok kez söylediğimiz gibi, bu zamanda yeryü­
zünü bombardımana tutmakta olan Enerjiler, Shiva
E n e rjile rid ir ve beşerin içerisindeki sahteliklerin yok
edilmesi gerekir, aksi hâlde onlar beşeri yok edecek­
tir (BA). .
«Zihnî rahatsızlık sahalarında çalışanlara, zihnîJ
CMygusal dengesizliği olanlar Shiva E nerjilerim in tüm
ağırlığını hissetmeye başladıkça hastalık miktarının
büyük ölçüde artacağı hakkında alarm işareti verilme­
lidir .Günümüzün psikologları olanlar, artık, psikolojinin
iyice yıpranan prensiplerine başvuramayacaklar. Çünkü
psikoloji alanı da, tedavi edilmesi gerekenin sadece fi­
zik bedenin «zihni »nden ibaret olmadığını giderek da­
ha fazla kişi idrâk ettikçe, daha iyiye yönelik olan deği­
şim rüzgârlarım hissedecektir.
«Psikologlarla konuştukça, onları bu gerçeklere
uyandırıyoruz. Çünkü beşer, artık, ’Eîn Y üce’n in Spiri-
tüel Çocuğu' [olarak], Hakikî Varlığinın tüm ışığı al­
tında ele alınmalı ve eğer dünyasal kabuğunun ve kar­
mık evrimin sürekli devrelerinin üzerine yükselmesi
gerekiyorsa, o zaman tüm 'v arlık' iyileştirilmelidir.
Dolayısıyla, psikolojinin teorik felsefesi ile Spiritüel
İnsan’m [teo rik felsefesi] birbirine oturmalıdır. Psiko­
loglar/psikiyatrlar, artık, sadece «beşerî sapkınlıklar»
ile uğraşmakla yetinemeyip, 'ruh, karan lık gecesi’ne ( 85)
yaklaştıkça, psikolojik hastalıklara daha derinlemesine
girmek zorunda kalacaklardır.
«Yeryüzü seviyesindeki evrim, tekrar tekrar üzeri­
ne eğilinmesi gereken birçok psikolojik sapkınlıklara
yol açmış ve yaratmıştır. Çünkü, beşerî ile spiritüel

53
olan'ın birbirine oturması, şimdi, bu zorlu şartlar al­
tında, en nihayet gerçekleşebilir ve sönen korlardan,
tüm dünyasal hastalıklarından şifa bulmuş olan Spiri-
tüel İnsan ortaya çıkabilir.
«Bu, zaman alacaktır. Bu, açık zihinliliği gerektire­
cek ve hepsinden de öteye, insanlın hakikî ruhsal var­
lığının bilgisVni gerektirecektir. Bu, içten, varlığın sez­
gisel merkezinden gelecektir. Dersler, burada öğretile­
cektir. Çünkü, yarının psikoloğu bir şifacı, sezgici
('p sişik ' kelimesini sevmiyoruz) ve her şeyden öteye,
psikolojik hastalıklar hakkında bilgi sahibi olan ve ya­
ratıcı şifa biçimleri tezahür ettiren hakikî bir 'ru h işçisi'
olacaktır. ’Yeni ruh şifacılığı bilim i’ bir kez ortaya çıktı
mı, bütün o dogmatik eğitim geçmişte kalacaktır.
«İşığın çocukları, uyuşturucularınızı, ’rock and roll*
müziğinizi bir kenara bırakınız. Dünyasal bedenin tat­
min bulmayan arzularını bir kenara bırakınız. Gerçek
Varlığınızın giysisini giyerek, T a n rı’n ın çocuğu olunuz.
«Dikkatinizi verdiğiniz için teşekkürler. ’B ab a’nın
B arışı ve H uzuru', sizi şimdi ve daima sarıp sarmalasın.
«Pax vobiscum.» ( 86)
k — Kaliforniya'da Gerçekleşecek Büyük Olaylar

«Işıyan B ir'in 'İşığı* içinde Selâm lar. Ben, Soltec’im.


Bu m esajı, içerik ve almış bakım ından aslına uygunlu­
ğundan em in olm ak için, yazdırdım .
«\Değişimin olay siklusu ' etk ilen m iştir ve bu deği­
şim lere ilişkin aşağıdaki güncelleştirilm iş ve gözden ge­
çirilm iş [hususları] dikkatinize sunuyorum :
«Olay No: 1 — Güney C alifom ia'da [R ichter ölçeği­
ne göre] 4,5 - 5,5 şiddetinde b ir deprem . Bu, San Andreas
Fay H attı'n m Im perial Vadisi bölgesini etkileyecektir.
E tküenecek olan kasabalar ve alanlar, Indio, Palm

54
Springs ve S alton Denizi [Gölüldir. D eğerlendirm em iz
ve donelerim iz, 8, 9 ya da 11 E kim 1980 tarih lerin d e ya
da bu m esajın sonunda bahsolunan değişgenlerin za­
m anlam ayı etkilem eleri hâlinde E kim sonlarında, bu
olayın [m eydana gelmesi] ihtim alinin yüksek olduğu­
nu gösteriyor. (31 E kim 1980, 04.00'de m eydana geldi).
«Olay No: 2 — Olay No. l ’i izleyen y irm id ö rt saat
içinde, San A ndreas Fay H a ttı'n m güney ucundaki bu
h arek et ve basıncın açığa çıkışı, tü m Fay H a ttı bo­
yunca b ir 'ivme kazandırılmış sürünme 'ye yol açacak­
tır.
«Olay No: 3 — [Bu olayı izleyen] iki haftalık b ir
sü re içerisinde ya da E kim 1980 so nlarında ya da K a­
sım 1980 başlarında, etkilenm iş ve zayıflam ış olan El-
sinore Fay H attı'n d a oluşan b ir çatlak, E lsinore Gölü'-
nün sularının, yavaşça, sıcak yeraltı kaya oluşum ları­
n a ve boşluklarına boşalm aya b aşlam asına neden ola­
caktır. E lsinore alanındaki h ab er yayım larını yakından
izleyip, o gölün su seviyesindeki b ir düşüşle ilgili b ir
rap o r aram anızı öneririm . G iderek a rta n b ir b u h a r b a­
sıncı, Güney C alifornia'daki h alihazırda zayıflam ış olan
Fay H a ttı S istem i üzerine b ir gerilim daha yüklemeye
başlayacaktır.
«Olay No: 4 — Bu arada, S an A ndreas Fay H a iti'­
n in ivme kazandırılm ış olan sürünm esi, özellikle Ku-
zey C alifom ia'da ve Ş ubat 1981'de ya da daha önce,
M endocino E yaleti ile Kuzey C alifornia'nın öteki kısım ­
larım etkileyecek olan yer sarsın tıların a ve küçük çap­
ta deprem lere yol açacaktır. Bu 'olaylar’, fark ın d a olan­
lar için, San Andreas Fay H attı'n a ilişkin büyük çap ta
değişim ler ile olayların tezah ü r anm a yaklaştıklarına
d air ön u y a n işaretlerid ir. ([R ic h te r ölçeğine göre]
7 şiddetindeki E u rek a deprem i, 8 K asım 1980 ta rih in ­
de, saat 02.30 da m eydana geldi).

55
«Olay No: 5 — Ş ubat 1981’den başlam ak suretiyle
Ağustos ya da K asım 1981'e kadar, San A ndreas Fay
H attı'm n zayıflam ış olan Güney ucu aniden harekete
geçebilir. Bu hareket, E lsinore G ölü'nün sızan ve sı­
cak sularının b u h ar basıncı, b ird en b ire kendini hava­
landıracak b ir yol bulduğunda m eydana gelecektir.
Bu olay, k ritik b ir basınca ulaşılm azdan önceki bu­
h a r basıncının a rtış hızını önceden k estirm e im kânım ız
olm adığından, oldukça değişgendir. Bu süreci sürekli
olarak izleyeceğiz.
Bu olay m eydana geldiğinde, patlayıcı m ahiyetteki
basm ç düşüşünün oluşturacağı b ir şok dalgası, San
A ndreas Fay H attı'm n B aha K ö rfezindeki b ir sualtı
bölüm ünü harekete geçirecektir. Bu Körfezdin dibinde
açılan b ir başka sualtı yarığı, bu suların, erim iş lav’dan
oluşan yeraltı kaya oluşum larına sızm asına yol açacak­
tır.
Âni b ir basınç artışı m eydana gelecek [ve bu], bu
bölgede büyük b ir deprem i b aşlatacak olan b ir sualtı
p atlam asına neden olacaktır. Bu deprem , San Andreas,
Im perial, S uperstition, Sand H ills ve Algoldones Fay
H a tla rim n Güney bölüm lerini aşırı b ir gerginliğe m â­
ruz bırakacak ve harek ete geçirecektir.
«Olay No: 6 — Derhal, Baha K örfezinde, sığ su lar­
d a met-cezir dalgaları oluşacak [ve b u n la r], şu anda bu
K örfez’in sularını Im perial V ad isin in güney ucundan
ayıran kum tepelerini alıp götürecektir. D eprem faali­
yetinden ötü rü açılan yarıklar ve ayrılm a çatlak ları da
bu suların kolayca Im perial V ad isin e girm esine yol
açacaktır. Büyük sel baskını m eydana gelecek ve ta a
B anning G eçidine kadar, Kuzey yönünde yayılacaktır.
«Olay No: 7 — Bu büyük olayı izleyen iki gün için­
de, a rtık m ilyarlarca ton su, etkilenen alana basınç ya­
parken, San A ndreas’m Güney ucu ve öteki ilgili Fay

56
California Fay H atlan Sistem i
C aiifom ia K örfezin d en karaya çıkan San Andreas Fay Hattı
S istem i, Pasifiğin suları altında kaybolmazdan önce, hem en he
m en Oregon’a kadar uzanır. Ama fay hat tin in yam sıra, yüzlerce
tâli k ın k m evcuttur. Burada, hepsi de deprem e yol açabilecek
olan başlıca fay h atlan görülm ektedir. Cholame ile San Juan
Batİsta arasında, kenarlar tam olarak kilitlenm ezler. Bunun ye­
rine, 'sürüklenme' olarak bilinen bir hareket ile, tedricen birbir­
lerinin yanından geçerler.
H atları kayacak ve benzeri görülm em iş b ir şekilde ay­
rılacaklardır. K arada m eydana gelen bu büyük çatlam a,
Kuzey’e doğru, San Andreas boyunca b ir dizi şok dalga­
sı gönderecek ve Los Angeles Havzası alanındaki bü­
yük Fay H atları şebekesini faaliyete geçirecektir.
«B ütün bu Fay H atları, faal hâle geçecekler ve o
bölgede büyük çapta felâket olacak. Sadece b irk aç saat
içinde, Los Angeles Havzası yok olacak ve P asifik Ok-
y anusu’nu n suları, dağ geçitlerinden geçerek, Kuzey’-
deki ve D oğu'daki çöl alan ların a ulaşacaktır.
«Olay No: 8 — Bu sırada, Garlock, Big Pines ve
S anta Ynez Fay H atları, birleşerek, b ir tek [fay h attı]
hâline geleceklerdir. Bu olay, b ir ' menteşe9 etkisi oluş­
tu rara k , k ara kütlesini, Kuzey’de, D oğu’da ve Güney'-
de, çatlatacak ve ayıracaktır.
«Bu h attın Güneyi'nde kalan h e r şey kırılacak, ay­
rılacak ve b u bölge b ir yana yatm aya başlayacak. P a­
sifik O kyanusu'nun suları k aray a hücum edecek ve
[h attm ] G üneyi'ndeki h er şeyi kaplayacak.
«Olay No: 9 — Bu sular, ayrıca, Doğu’ya ulaşarak,
Owens Vadisi'ne akacak ve deprem lerle birlikte, bu
alandaki volkanik sahaların p atlam asın a neden ola­
caktır. Bu volkanik p atlam alar, C alifornia’m n Doğıı sı­
n ırı boyunca uzanan başlıca Fay H a ttı’nı h arek ete ge­
çirecektir.
«Olay No: 10 — K ern E yaleti olarak bilinen alan,
[bu olayı izleyen] otuzaltı saat içinde batm ay a b aşla­
yacak ve Pasifiğin suları San Joaguin V adisi’n in güney
ucuna girecek. Ayrıca, ciddî seller, S ierra Nevada Dağ­
lar in in doğu yam açları boyunca ve Nevada ile Arizona
içerilerine k a d a r yayılacaktır.
«Olay No: 11 — Bu sırada, Olay No: 8'de tan ım la­
nan kırık 'menteşe ', San A ndreas'ın Kuzey u çların d a
yükselen tü m basıncı açığa çık aracak tır. 10-12 şiddet

58
derecesi arasında değişen b ir Şok Dalgası, S an Andreas
boyunca kuzeye doğru hızla yol alarak, ilgili olan tüm
Kuzey California Fay H attı S iste m le rin i h arek ete geçi­
recektir. Bu, Garlock, Big Pines ve S an ta Ynez Fay
H a tla n birleşip de K uzey/G üney k ara kesim lerini çat­
lattığ ın d a m eydana gelecektir.
«San Francisco (87) ve Körfez Alanı bölgeleri, o za­
m an, bu Fay H atları üzerinde, yakınında ya da b itişi­
ğinde yer alan tü m m eskûn alan lar gibi, büyük b ir fe­
lâketle karşı karşıya kalacaktır.
«Olay No: 12 — Ayrıca, Pasifiğin su la n karayı b a­
sarak, su yollarını ve yeni y a rık la n izleyip içerilere
doğru akacaktır. Bu sular, doğuya doğru akıp, Sacre-
m ento ile San Jo açu in 'in Kuzey ucuna girerek, tü m o
vadinin sel baskınına uğrayışım tam am layacaktır.
M uazzam m ik tard ak i sel suları, Kıyı Dağ S ıra la n ile
N apa V adisi'nin vadilerinden geçerek, K uzey'e de yayı­
lacaktır.
«Olay No: 5, 6, 7 ve 8, 1981 Ş u b a tın d a n başlam ak
üzere, Ağustos ya da K asım aylarına k ad ar h e r an m ey­
dana gelebilir. O laylar No: 9, 10, 11 ve 12 ise, önceki
diziyi izleyen b irk aç gün içerisinde ve [en fazla] iki
h aftaya k a d a r oluşabilirler.
«Olay No: 13 — B irleşik hâldeki Garlock, Big P i­
nes ve S an ta Ynez Fay H atları'n ın k ırık ' menteşesi\
oniki aylık b ir sü re içerisinde, K ıtasal T ektonik Plâ-
k a'n ın kırılm ış ve p arçalanm ış k alın tıların ın aşağıya
doğru eğilmesine yol açacaktır. B u da, Pasifik P lâ k a s ı­
nın, bu ayrılan bölüm lerin üzerine kayarak, onları aşa­
ğıya ve P asifik P lâkası'm n altına doğru b astırm asın a
neden olacaktır. Bu parçalar, denize doğru eğilecekler
ve böylece, P asifiğin su ları altın d a giderek kaybolacak­
lar. (« )

59
«Bu da, C alifom ia’m n k a ra k ü tlelerini etkileyecek
olan olayların ardışıklığını tam am layacaktır.
«Bu enform asyonun hepsi de C alifornia’m n Başlı­
ca Fay H a tla rın ın yapısı ve dinam iğine ve onları birbir-
leriyle ve b itişik Fay H attı S istem leriy le araların d ak i
bağlantılara ilişkin etüdlerim ize ve bilgim ize dayan­
m aktadır.» ( 88)
Bu olayların, dizilişini değil de zamanlamasını
değiştirebilecek olan başlıca değişkenler şu n lard ır:
1 — Dünya P laneti üzerindeki beşeriyetin d ü şün­
celerinden ya da şiddet eylem lerinden neşrolan negatif
düşünce gücünde Önemli ölçüde b ir azalış ya da artış.
2 N evada’daki deney alanında atom ik araçların
yeraltı deneylerinin sürdürülm esi ( " ) . Bu araçların
denenm esinin [norm al gidişatın üzerine] eklenm esi ve
oluşturdukları sism ik şoklar, b u dalgalar dizisini daha
hızlı b ir şekilde başlatabilir. Su anda S an Andreas Fay
H attı üzerindeki basınç yükü, k ritik b ir değere yakın­
d ır ( 90).
1 — Sanat K u m araiıın Beşeriyete Son Uyarısı

«Uyanık ol! Çünkü mevcudiyetim her zaman senin-


ledir.
«Şimdi Ycryüzü’ne, çoktan beridir gecikmiş olan de­
ğişiklikleri oluşturacak olan şartlar gelmiştir. Bu deği­
şiklikler, yeni olan’dır — ama önce, temizlik — eski
olan'm atılması ( 91).
«Birçokları ıstırap çekecektir — ve onların ortak
ıstırabı, onları, ortak ilişki içerisinde bir araya getire­
cektir — çünkü bu ıstırapta paylaşacaklardır. Onların
nasibi keder olacaktır ( — bu, gereksiz olo.n yordur—),
çünkü, Işık, üzüntü taşımaz ve O'nu [Işığı] arayanlar
— bunlar, herkes alabilsin diye geldiğimizin Sevincini
bileceklerdir.

60
«Dikkatli olun ve güneşli gökler ve keyifli hava
tahmininde bulunanlara aldanmayın. Çünkü gelen gün­
ler, mukadder kılınmış [ve] çoktan beridir gecikmiş
olan günlerdir. Birçoklarına «âfetler» olarak gelecektir.
«Beşer, Ahenk Yasasinı inkâr etmiştir — yıkımını
ekmiştir ve böylece biçmektedir. Onların, sapkın yol­
larında, değişime eğilimli olduklarını sanma. Ama be­
nim sesimi dinleyen sana [derim ki] — 'Beni işit!
Uyanık ve hazır kişiler gibi ol — kendini tam am iyle
Işığa vakfet — ve hasır b ir kişi gibi ol, çünkü büyük
değişim günü şim di ü zerin d ed ir!’
«Ben, mahvolunacağvna dair kehanette bulunmu­
yorum! Çünkü, bunlar, yeniyi doğurmakta olan, Dünya
Ana'nın doğum sancılarıdır. Oynun içerisinde temizlik
devam etmektedir — rehberlik için kendi Varlık Kay­
naklarından medet umanların içlerinde olduğu gibi—
onlar ki, kendilerini, bütünüyle, her şeyde Babamız’ın
İradesine terkederler.
«Yeni bir Dünya’nın olacağını söylüyorum, çünkü
bu değişimler yeni bir Dünya ile sonuçlanacak ve o’nun
kıyılarında, Barış - Sevgi - Ahenk içerisinde yeni bir
Beşer yürüyecektir. O’nun üzerinde pislik ve Karanlık
olarak yer alanlar ( — büyük Yara olarak —) doğal
olaylar ile ortadan kaldırılacaklardır. Bunlar, onlar için
uygun olan bir yere yerleştirileceklerdir ( 92).
«Çünkü, kendilerini nasıl hazırlamışlarsa, şimdi
öyle karşılık göreceklerdir. Sen, Işık'ta ikâmet etmeye
hazırlanmış kişi gibi ol ve hoşnut olacaksın.
«Korkma! Çünkü, Işığa girmek üzere beni izleyen­
lerin üzerinde hiçbir hastalık olmayacak — sana hiçbir
zarar gelmeyecek.
«Üzerinde yaşadığın güzelim küreyi 'm ahvetm e
güc ü’nü ellerinde tutanlardan korkma. İyice bil ki, bu
böyle o lm a y a c a k tır! Bu aptallar, bilmedikleri güçlerle

61
karşı karşıya geleceklerdir — bunlar, İlâhi Plân [ve
P rogram ] engellenmeksizin yürüyebilsin diye ortadan
kaldırılacaklardır.
«Bırak, değişim rüzgârı essin! Sen, Zşî^a sıftı sıfa
tutun ve senin, hepimizin Baba-Anası’na olan Bağlılığı­
na ve Sevgi’ne ihtiyaç duyacak olan birçoklan için bir
rahatlık ve huzur kaynağı olacaksın!
«Ben, bu şeyler gerçek olarak bilinebilsin diyet bu
şekilde geliyorum. Büyük bir elekten geçirme ve ayık­
lama olacaktır. Sen hangisini seçeceksin?
«Şimdi açık zihinli ol ve aldatıcının tatlı sözleri
seni kandırmasın. Çünkü, ayakta duran ve açıkça Gö­
ren ben, (— Gördüğüm şeyi Bilerek—) diyorum ki:
'Kendini F ırtın a için hazırla. Evini tem izle ve Sevgi ve
Işık için b ir sığm ak hâline getir.’
«Ben, O’yum ; S an at K um ara.» ( ” )
DİPNOTLAR

(1) Kur’an: 17/13-14


«Herkesin (dünyadaki) am el (ve h areketlini kendi boynuna
doladık. K ıyam et günü onun için bir kitap çıkartacağız ki
neşredilm iş olarak kendisine kavuş (ub şöyle çat)acak:
«Oku kitabını, bu giin sana karşı, iyi hesap görücü olarak
kendi nefsin yeter.»
(2) Hadis: Hz. Muhammed
«Her yerde söylenecek bir başka söz var, her zamanın
başka adamları var.»
Hadis: Hz. M uhammed
«On alâm et zuhûr etm edikçe kıyam et kopm az. Güneş'in
batıdan doğuşu, Duman, Dâbbe, Ye'cüc-Me’cüc, Meryemoğlu
İsa'nın inm esi, üç (büyük) zelzele, Aden ka’rinden çıkacak
olan ateş...»
(3) Hz. Mevlânâ:
«Her devirde Peygam ber m akam ında bir V elî vardır. Ve
bu, kıyam ete dek böylece sürüp gider. Diri ve faâl im am ,
o Velîdir, ister Ömer soyundan olsun, ister Ali soyundan.
Mehdi de odur, hadi de. Hem gizlidir, hem göz Önünde.
«O nûra benzer, akıl onun Cebrail'idir. Ondan aşağı m erte­
bede olan Velî de onun kandili m esabesindedir. Bundan
daha aşağı olan Veli ise kandil konan yerdir. İleridekiler
gerileri görürler, fakat gerıdekilerin görüşü ileridekileri
göremez.»
-Sadreddin: (Muhiddin Arabi’nin oğlu)
«Bu kapı benden sonra kapanm ıştır, zevka ald kim senin
sözünü kabul etm eyin. Ancak İm am M uhammed Mehdî’ye
ulaşanlar, âh Yarabbi, benden o'na selâm söylesin, m aârife
aid şeyleri o ’ndan ahzetsin, başkasından değil.»
Atatürk:
«Tarih, itiraz kabul etm ez bir şekilde ispat etm iştir ki, bü­
yük m eselelerde m uvaffakiyet için, kabiliyet ve kudreti sar­
sılm az bir R eisin m evcudiyeti lâzımdır.»
Hz. Mevlâna'nm, Sadrettin ve Atatürk'ün üstteki ifadeler
ile söyledikleri gibi, her V azife’nin bir bileni ve sahibi var­
dır. Sem avî V azifeler için de bu böyledir. Her Sem avî Vazi-
fe'nin seçilm işi de o Sem avî Vazife ile ortaya çıkar. Mehdi
kelim esinin karşılığı; «Allah’ın Yol Gösterdiğindir. Ülke-
m iz’de, tüm dünya beşeriyetini ilgilendiren Sem avî Vazife'-
nin dc m u h a k k a k b ir S em avî V azifeli'si m e v cu ttu r. Ve ken­
disi Hz. M u h a m m e d ’in şe fa a ti ile İlâ h î P lâ n ’d an 'E l alm ış'
ve İlâ h i V azife ü zre h a z ırla n m ıştır. O layların gelişim i onu
o rtay a ç ık a ra c a k ve S a d ık la r P lâ n ı'n m ifadesiyle; «sürüyü
bilinen tarzda, bilinen yoldan, bilinen yere götürecektir.»
O b ilin en yer'dc, T an rısal bilgi ve bilgeliği vazedecek olan
Hz. îs a b u lu n a c a k tır ve sü rü o 'n u n İlâh i Ö ğ retm en liğ i'n c
teslim edilecektir.
B eşeriyeti, m a d d en in k ara n lık ve soğuk la b ire n tle rin d e b ir
o yana v e bu y a n a d o la ştıra ra k , sü rü m sü rü m sü rü n d ü re n ­
le rin yani p u tp e re stle rin ve şe y ta n ın h iz m etk ârı y ö n etici­
le rin s a lta n a tla rın a so n verilecektir. M addeden ve n a m u s ­
su z lu k ta n gayrı bilm eyen v e k o n u şm a y an bu şe r çeteleri
a rtık g ü n le rin i d o ld u rd u la r.
«Bilinmeyen bir dünyadan, bilinm eyen bir yıldız doğacak.
Bu yıldızın ardında, binlerce küçük yıldız sıralanm ış ve sa­
çak saçak etrafa dağılm ış. O bilinm eyen yıldız, bilinen yıl­
dız olacak. Ve saçaklar sizleri kavrayacak, sıkacak, ve çe­
kip alacak. Her seferinde böyle, binlerce yıldız gelip geç­
ti. Ve yine her seferinde böyle binlerce yıldız ile beraber,
binlerce insan da gelip geçti. Her gelip geçen insan ve yıl­
dız, dünyanızın grup vaktini ve bir çok grup vaktini teşkil
ettiler... V e bir gün sizleri kucaklayan yıldızı gördüğünüz
zaman, ne kalbinizi ve ne de aklınızı kullanın. Çünki, onların
her ikisi de yetersiz. İm an yalnızca... îm an, o yıldızı ve
küçükleri ve saçakları yani hepsini tek bir kalp hâlinde at­
tırır. Tek nabızdır çünki o... Yıldız kalpler, yıldız bedenler
yıldız organlar. O nun ruhu, im an ’dır. O şahidim iz olsun ki,
istenilen anda istenileni yapmakta, bigüna perva etm eyiz.
Yeter ki istesinler... Yeter ki o yolda olsunlar... Dua'da ol­
sunlar... M ahviyette olsunlar...
(S ad ık lar Plânı... 12-8-1962... C-13)
(4) Bkz: SADIKLAR PLÂNI - 3 ... Böl: 2 /S ır a -19
(5) Bkz: VAZİFE VE TÜRKİYE, k i t a p -47
(6) B u yazının yayım lanış ta rih i, 1974’tü r.
(7) Kavuşum: conjunction: G ü n e şle h erh a n g i b ir gezegenin,
G üneş'le Ay'ın, Y er'e göre aynı hizad a ve aynı y a n d a (uza­
nım 0 ° ) b u lu n d u ğ u konum .
(8) Güneş m erkezli boylam: heliocentric longîtude: K ökeni G ü­
n eş'in m erkezinde yer alan b ir k o o rd in a t sistem i d ah ilin d e
ölçülen 'göksel boylam .'
(9) Bkz: B R E U E R R a in h a rd ve KNAPP, W olfram . «1982 -Geze-
"e n le rin N ad ir G örünen B ir S ıralanm ası,» B ilim ve Teknik,
Cilt: 12, No: 138 (Mayıs 1979), sf. 19.
(10) Güneş lekeleri: Sun spots: G üneş y ü zeyinde g örü len k a ra
ben ek ler. H enüz, G üneş lek elerin in m ahiyeti h a k k ın d a y eterli
b ir aç ık lam a y ap ılab ilm iş değildir. Güneş lekeleri dönemi:
Sun spots eyeles: G üneş lekeleri b o llu ğ u n u n cn az olduğu
a r t a rd a iki ta rih ara sın d ak i zam an; bu zam an için d e leke­
le rin bolluk değişim i. L ekelerin çoğaldığı d ö n em lerd e, d ü n ­
y ad ak i top lu m sal ça lk a n tıla r, k işilerd ek i psiko lo jik denge­
sizlik ler ve k alp krizi gibi ra h a tsız lık la r da a r tm a k ta d ır.
(11) Kur'an: 89/21
«Hakkâ ki yer (zelzeleyle) parça parça dağıtıldığı zaman.»
(12) Bkz: NEO-SPİRlTİZM, k ita p - 11 ... E k B ölüm -2
(13) K ur’an: 9 9 /1 -5
«Yer, kendisine ait şiddetli bir sarsıntı ile zelzeleye uğradığı
zaman. Ağırlıklarım dışarı çıkardığı zaman. İnsan /buna ne
oluyor?’ dediği zaman. O gün yer bütün haberlerini anlata­
caktır. Çünkü Rabbin öyle yapm asını ona vahye im iş tir.»
(14) Kur’an: 8 2 /1 -4
«Gök yan ldığı zaman. Yıldızlar dağılıp döküldüğü (dökülüp
saçıldığı) zaman. Denizler taşıp kaynadığı zaman. Kabirler
alt üst edildiği zaman.»
(15) Bkz: UZAYLILAR, kitap - 14 ... Böl: l /Ce vap- 10
(16) «Dünyanızda m eydana gelen her olay ancak, o olaya sahne
olan yer ve o yerin varlıkları ile vicdanî ve sem patik alâka­
lar duyabilen insanlar için bir değer taşır.
«Bu olaylarda, m uhakkak ki; evrim açısından b ir seleksiyon,
b ir ta h rik , b ir vicd an î k ay n aşm a esas olarak ele alınm ıştır.
Bu üç nokta üzerinde düşündüğünüz zaman, birtakım m e­
seleleri kolaylıkla izah edebilirsiniz.»
(Sadıklar Plânı ... 22-11-1970 ... C-3)
(17) «K âinat’m en sorum lu problem i, onun içerisinde m evcut
olan ahengi anlamak, onun kanunlarını bulm ak ve boylece
aynı nefesi, aynı zaman içerisinde alıp verm ektir. K âin atla
beraber, bu, nefes ahp-vermek, çok ileri bir safhanın realite­
sini teşkil ederse de, sîzlerin yani dünya insanlarının, git­
gide bu ahenge yaklaşm akta olduklarından, bir hakikat’tir.»
(Sadıklar P lânı... 28-1-1972 ... C-17)
(18) K ur’an: 69/13-15
«Kıyamet borusu ilk defa üfürülünce. Yerler, dağlar yerle­
rinden oynayıp, bir kere birbirlerine çarpıp hepsi darm ada­
ğın olunca. îş te o gün olacak olur.»
(19) İn g ilte re 'd e «Ölmek İstey en lere K olaylık ve Ö neriler» adı
altın d a b ir d e m e k k u ru ld u . Y üksek a id a tla r ö d en e rek üye
o lu n an 'İ n tih a r ve Ölüm* derneği üyeleri a ra sın d a b u g ü n e
k a d a r 300 ü ye in tih a r ed erek y aşam ın a son v erm iştir.
(L o n d ra-Ö zel) (16-11-1980... G azeteler)
1980 yılında d ü n y an ın en b ü y ü k ve k alab a lık şe h irlerin d en
New Y o rk 'ta cinayet işlem e re k o ru kırıldı. (New Y ork - Özel)
(6-1-1981... G azeteler)
A lm anya'da h e r onbeş d ak ik ad a b ir 'ırza tecavüz' o layının
m ey d an a geldiği açıklandı. A lm an b a sın ın d a y e r alan h a b e r­
le re g ö re ırza tecavüz o la y la rın ın geçtiğim iz yıl çok arttığ ı
b ildiriliyor. Polis y etkilileri, tecavüze u ğrayan b irço k k ad ı­
n ın eli kolu bağlı o la ra k te rk e d ild ik le ri veya ö ld ü rü ld ü k le­
rin i a ç ık la d ıla r (M üııih - Özel) (15-1-1981 ... G azeteler)
(20) K ur’an: 74/8-10
«Kıyamet borusu üfürüldüğü zaman. İşte o gün, kâfirler için
çetin bir gün olacak, kolay olmayacak.»
(21) Bkz: SADIKLAR PLÂNI - 3 ... Böl: 3 /S ır a - 3
Bkz: SADIKLAR PLÂNI - 2 . ..B öl: 4 /A ç ık la m a -35
(22) Bkz: SPEKTRA VE URI GELLER, k ita p - 13 ... Böl: 5
A m erik a’da, 1970’Ierde, U zaylılar'm kitlesel inişlerin i k onu
edinen, «Close Encounters of the Third Kind» ad ın d a b ir
film çe v rilm iştir.
(23) Bkz: DÜNYA Ö Ğ RETM EN İ, k i t a p -18 ... Böl: 4/a
Bkz: İNSA N V E K E H A N ET, k ita p - 27 ... Böl: 5
(24) Kur'an: 25/25
«O gün, beyaz bulutla gök yarılacak, (arkasından) m elekler
yere inecekler.»
(25) K ur’an: 73/14
«O gün, yer ve dağlar sarsılacak, dağlar çöker kum yığını
gibi olacak.»
(26) Kur’an: 54/7-8
«O gün, korkularından gözleri kararm ış bir hâlde, nereye
gideceklerini şaşn m ış, Öteye beriye dağılm ış çekirge gibi
kabirlerinden çıkacaklar. Davetçiye doğru boyunlarını uza­
tarak koşacaklar, kâfirler, ’bu ne çetin gündür' diyecekler.»
(27) K ur’an: 22/1-2
«Ey nâs! Rabbinizden sakının, çünkü kıyamet sarsıntısı
(zelzelesi) m üthiş bir şeydir. Onu gördüğünüz gün, süt veren
bütün analar em zirdikleri çocuklarım bırakıp unutacaklar,
gebe kadınlar vakitsiz doğuracaklar. Sen de insanları sar­
hoş göreceksin. Halbuki onlar hakikatte sarhoş değillerdir.
Fakat T a n n ’nın azabı şiddetlidir.»
(28) Bkz: APOR, k ita p - 39 ... Böl: 2/b
(29) K u r'a n : 29/55
«Azap, on lan üstlerinden, ayakları altından saracağı gün biz
de işlediklerinizin cezasını tadın diyeceğiz.»
Kur'an: 36/54
«İşte bugün hiçbir kim se haksızlık görm eyecek, ne yapm ış
sanız ancak onun cezasını göreceksiniz.»
M ustafa Molla: (Y üksek R eh b er Ruh)
«Siz kendi ayaklarınızın ipini kendiniz vurm uşsunuz. Göz­
lerinizi bizzat kendiniz bağlam ışsınız. Aklınız sadece kem ik
düşünen canavarların rüyalarından daha kutsi bir m erhale­
ye açılam am ış. Bundan kim in m esul olm ası lâzım geldiği
aşikârdır. Öyle ise dünyanız dünyadır, ama, İnsansızdır. O,
böylece, genel bir savaştan süzülerek, bir kurtuluşa m üsta­
hak züm renin hâkim olm asını neticelcndirinceye kadar de­
vam edecektir. Yangınlarınız olacak ve bu yangınları selleri­
niz söndürm eyecek; tufanlarınız olacak, bıı tufanları güneş­
leriniz dindirm eyecek; evlatlarınız olacak, onlar yollarım
görem eyecekler, elleriyle kendilerini boğarken, saadeti ara­
m akta olduklarını sanacaklar. Bütün bunlar hep istekleri­
nizin perişan manzarasıdır.» (22-3-1948)
(30) Bkz: SADIKLAR PLÂNI - 3 ... Böl: 2/S ıra-)2
(31) Hz. İsa:
«Gelecek olan çağ'ın, muhakkak ki, din adamlarına, ve m a­
betlere, ve can kurban etm eye İhtiyacı olm ayacaktır.»
1917 yılın d a P ortekiz, F a tim a 'd a m ey d an a gelen 'Göksel
O lay’ sıra s ın d a U zaylılar'ın b ir ü ltim a to m n ite liğ in d e olm ak
üzere verdiği ’3’üncü Fatiına M esajın ın 6'ncı m ad d esi:
«Roma kentinin kendisi yeni bîr Dünya Ö ğretm eninin önün­
de yıkılırken, ’ev tem izliği’, kiliselerin kendilerindeki tüm
bâtıl inançları ve yanlış öğretileri de kapsam aktadır .Yeni bir
barış çağı gelecektir.»
(32) Bkz: DZYAN KİTABI, k ita p - 54 ... E k -l/'D h y a n C h o h a n la r’
(33) Bkz: SADIKLAR PLÂNI - 2 ... Böl:3/A çıklam a-14
Bkz: SADIKLAR PLÂNI - 2 ... Böl: 4/A çıklam a-37
(34) «G üneş S istem im iz, K â in a t'ta 3'üncü Y oğunlaşm a'd an 4 'ü n cü
Y oğunlaş m a y a 20 A ğustos 1953’te g eç m iştir. P lanetim iz
3'üncü Y o ğ u n laşm a'n m fre k a n sın d a n çık m ıştır. Ş im di bu
p la n e t ü ze rin d ek i h e r v arlık d a h a y ü ksek olan yeni fre k a n sa
k en d in i a lıştırm a lıd ır. Biz, şim di, bu dev re gezegenler tem iz­
liğinin s ın ırın a gelm iş b ulunuyoruz. G üneş S iste m i’nde b u ­
lu n a n h e r şey, b ir dengeye g etirilecektir.»
Van T assel, G eorge. Science and Religion Mcrgcd.
Bkz: SADIKLAR PLÂNI - 3 ... Böl: 4 / S ı r a - 2
Bkz: DOSTLAR PLÂNI - i ... Böl: 9 /S ır a - 4
(35) Düğümler çizgisi: line of nodes: în iş ve çıkış d ü ğ ü m n o k ta ­
ların ı b irle ştire n doğru. Düğüm noktası: Ay yörü n g esin in
tutulum du deldiği iki n o k ta d a n b iri.
(36) Devinm e olayı: precession: Y e rin dönm e ek sen in in o rta la m a
k u tu p çev resin d e ağ ır ağ ır dönm esi; b a şk a deyim le to p acın
k afa sa llam asın ı a n d ıra n b ir koni devim i yapm ası. Bu olayın
so n u cu o la ra k ilk b a h a r n o k ta sı h e r yıl 50", 26 geriy e kayar.
(37) «Dünya fizik olarak çorak bir gezegendir.
«Şu anlamda çoraktır ki; dünyanın ne astrofizik dengesi ye
rindedir ve ne de kozmik osilasyonu düzenlidir. Bu sebep­
ten, etrafında bulundurduğu partiküller, kalınlığı ve yoğun­
luğu ne olursa olsun fizik tabiat için yeterli değildir. Bu
bakım dan teşevvüş (şaşkındık) içerisinde bulunm aktadır.
Dünyanızın karm akarışık hâli fizik beden vasıtasıyla psişik
varlığı da derin şekilde etküem ektedir.»
(Sadıklar P lâ n ı... 28-1-1972 ... C-17)
(38) Luka: 21/25-28
«Güneşte, ayda ve yıldızlarda alâm etler, denizin ve dalgala­
rın uğultusundan dolayı şaşkınlıkta olan m illetlere yeryü­
zünde sıkıntı olacaktır; insanlar korkudan, ve dünyaya gel­
m ekte olan şeyler için beklem ekten bayılacaklar; çünkü
göklerin kudretleri sarsılacaktır. V e o zam an onlar İn-
sanoğlu'nun bulutta kudret ve büyük izzetle geldiğini göre­
ceklerdir. Fakat bu şeyler olm aya başlayınca yu k an ba­
kın, ve başınızı kaldırın; zira kurtuluşunuz yaklaşıyor.»
(39) Van T assel, D orris. «Zolton... On com ing Changes,» Procee-
dings, Vol-12, No. 2 (Jan-Feb, 1980), p. 7
(40) «[Gezegensel Okült] Hiyerarşi, beşeriyetin, karşıt çiftlerin
dengelenm esi vasıtasıyla hedefine varm asını ve geldiği kay­
nağa dönüş yolunu bulm asını sağlam ak üzere, beşeriyetin
belirgin vasfı olan, zihnin tefrik edici m elekesinden yarar
lanmıştır.
«Bu karar, A tlantis U ygarlığını tem ayüz ettiren ve Tufan de­
nilen, dünyanın tüm Kutsal M etinlerinde değinilen yıkım la
sonuçlanm ış olan o büyük m ücadeleye yol açm ıştır. Işığın
Güçleri ile Karanlığın Güçleri birbirlerine karşı saf saf dizil­
m işlerdi ve bu, beşeriyete yardım etm ek içindi. Bu m ücade­
le daha hâlâ devam etm ektedir.»
K hul, D jw hal; Alice A. Bailey kanalıyla. Initiation, Human
and Solar.
(41) Bkz: VAZİFE VE TÜRKİYE, kitap - 47 ... Böl: 1/Sıra -17
(42) Goethe: (Y üksek R eh b er Ruh)
«Bu yüksek tesirleri, bu yüksek vibrasyonları m utlaka ala­
caksınız. Kaçam azsınız, bundan m üstağni olam azsınız. B itki­
nize, yiyeceğinize, gıdalara, hayvanlara bu tesirler tamamiy-
le sinecektir. Ona intibak edebilen, bununla hem ayar ola­
bilen canlılar varlık olarak varlıklarını devam ettirebilecek­
lerdir. Bunlara sem patize olam ayan, bununla uyum yapa­
m ayan varlıklar yeryüzünden silineceklerdir. Böylece bilm e­
niz gerekir.» (î-2-1970)
(43) Bkz: SADIKLAR PLÂNI - 2 ...Böl: 3/A çıklam a: 15-16-17
(44) «Derim ki, ağaran Yeni Güıı’d e güzellik vardır, çünkü çök­
m ekte olan eski form ların katılığı ve yıkım ı arasından, ye­
ni zamanın, Yeni Çağ’ın Işığı ağaracaktır — bu, uzun za­
mandan beridir, Yeryüzü'ndeki Barış ve İyinîyet devresi
olarak belirtilen 'altın d ö n em 'dir.
«Evet, o günler sıkıntılı olacaktır ama, daha iyi günler için
duyulan altın um ut, Zümrütü Anka Kuşu gibi, yıkım ın alev­
lerinden doğacak ve güm üş am blem i 'K a rd e şlik B ayrağı'
olacak olan, Barış üzerine kurulu, zengin bir geleceği ha­
ber verecektir.
«Bu kargaşa arasındaki m utlu bir dönem olmaya-
yacak m ıdır? Size derim ki, [sözkonusu] paradoksun, [kar­
gaşanın] güzellikler getirdiğini göreceksiniz — Selâm.»
(Bu m esaj, 5 A ralık 1980 ta rih in d e , C alifo rn ia S h a sta Da-
ğ ı’n d ak i 'Sananda ve Sanat Kumara Mabedi n d en Paul ta ­
ra fın d a n alın m ıştır.)
(45) Sananda: Yeni Çağ g ru p la rı, Hz. İ s a ’yı, 'S a n an d a ' ad ı ile
a n m a k ta d ırla r. S an an d a, 7 K u m a ra 'd a n b irid ir. ('K u m ara-
lar için, bkz: DZYAN KİTABI, k i t a p - 54 ... E k-1/'Z ihin Do­
ğ u m lu O ğ u lla r’)
7 K u m a ra 'd a n ' eg z o te rik dördü: S an at-K u m ara, S an an d a,
S an ak a v e S a n a ta n a ’dır. E zoterik üçü: S ana, K ap iîa ve
S a n a t-s u ja ta ’dır.
IC um aralar, ez o te rik b ir m etn e göre, «Doğrudan En Yüce
Prensip’ten çıkan, beşeriyetin ilerlem esi için Vaivasvata Ma­
nii dönem i’nde tekrar beliren Dhyaniler'dir.» Fizik b eşerd ek i
h ak ik i sp iritü e l B enliğin a ta la rı olan K u m a ra la r, B r a h m a -
R u d ra ’nm (yani, S h iv a’m n) «zihin-doğum lu O ğ u lla rıd ırla r .
S hiva, H in t T an rıla rı T eslisi'nin, S iriu s'a a it b ir am b lem olan
«Üçlü Mızrağı» ta şıy a n üyesi ve içsel ebedî in s a n ’ın gelişi­
m inin ve y ü k sek sp iritü e l algılayışların y o lu n d a d aim a b ir
engel o lu ştu ra n 'b eşerî ih tira s la r ile fizik d u y u la rın d e h ­
şe tli yok ed icisid ir.' (Mme. B lavatsky)
A ç ı k l a m a — 1:
«Çünkü gerçekten, İsa çok yüksek bir topluluğun üyesi idi.
Bizim Plânımızla onun Plânı çoğu kere teşriki m esaide bu­
lunur. Bunu böylece m altıma ten bilesiniz.»
(Sadıklar P lâ n ı... 22-5-1970 ... C-6)
A ç ı k l a m a — 2:
«Kendini İsa olarak tanıtan varlık, bir Evrensel İdare Me­
kanizm ası ’nın unsuru idi.»
(Sadıklar P lâ n ı... 17 4-1970 ... C-3)
A ç ı k l a m a — 3:
«Hazret! İsa yeryüzüne enkarne olm adan önce, başka plân­
larda, başka planetlerde m uhtelif zam anlarda enkarne o l­
m uş ve Y üksek İdare Mekanizma s ı ’m n program larım tat­
bik etm iş bir varlıktır. Ve sonradan yeryüzündeki progra­
m ın tatbikatında defalarca ödev alm ış ve sonunda Pey­
gam ber tarzında zuhûr edecek şekilde Orijinal bir Görevi ye­
rine getirm iştir.»
(Sadıklar P lâ n ı... 22-5-1970 ... C-6)
(46) Hz. İsa:
«Fakat zam anı gelince, en aşağı seviyeden ve en yüksek se­
viyeden [beşerler], ışık içerisinde yürümek üzere ayağa
kalkacaklardır.»
(47) Kur'an: 101/1-5
«Yürekleri yaralayan felâket. Böyle bir felâket nedir? Böy­
le bir felâketin ne olduğunu bilir m isin? O gün nâs pervane
gibi öteye beriye dağılacak. Dağlar atılm ış renkli yünler gi­
bi olacak.»
(48) «İnsanlara hizm et etm ek, insanlığın şiarındandır.»
(Sadıklar Plâm ... 21-10-1962 ... C-21)
«Sîzler Sûr B orusu’nun sesini dinletici olacaksınız.»
(Sadıklar P lâ n ı... 17-8-1963 ... K 4 ... C-25)
(49) «Bizler, ilk P eygam berlerin k ö k en lerin in ait o ld u k la rı ve
to p la n a c a k la rı yerdeyiz. Ve onlar, içinde b irço k galak sile­
rin g ezegenlerinden in sa n la rın b u lu n d u ğ u yere y e rle ştirile ­
cek ler; ve o n la r, sonu olm ayan d ü n y a la r y a ra ta c a k T a n rıla r
o la ca k lard ır. Ve siz o n ları göreceksiniz ve siz S am an y o lu
G a la k sisin d e k i k u tsa l dağın ve d ü n y an ın dem irlen d iğ i za­
m a n içine y erleştirileceğ i ve o n u n için h a z ırla n a n yeni p a ­
la m ar b ağ lam a yerinin b u lu n d u ğ u o rm a n ın içinde o la ca k sı­
nız, ve böylece d ü nya k u rta rıla c a k tır. Ve o rad a k i in sa n la r
d ü n y ad a n az at edilecek ve o n la r b aşk a b ir y ere y e rle ş tiri­
lecekler ki, b u ra d a u y an d ırılac ak la rd ır.» (Bu tebliğ, ’Dokuz-
la r ’d an M ta ra fın d a n 11 A ğustos 1956 ta rih in d e verilm iş
o lu p , Dr. A n d rija P u h a ric h ’e gö n d erilen b ir m e k tu p ta y er
a lm ak tad ır.)
(50) B u m esaj, «Sananda ve Sanat Kumara M abedi»nin Rahi­
besi S iste r T h ed ra ta ra fın d a n a lın m ıştır.
(51) «İnsanlık için büyük vaatler vardır. Buna m ukabil çetin bir
yol katetm esi kaderi olmuştur.»
(Sadıklar Plânı ... 13-6-1965 ... K-3 ... C-36)
«Dünya Organizatörleri, insanlığa Yeni Bir Çağ m üjdeliyor­
lar.
«İnsanlık, çok uzak olm ayan bir gelecekte Y eni Bir Safha’ya,
Yeni Bir Çağ’a girecektir. Şim di insanlık, bunun kaosunu
şiddetle hissediyorlar.»
(Dostlar P lâ n ı... 7-104958 ... C 46/55)
(52) «B ireyler ile tü m b eşeriy et ü zerin d e k esin e tk ile r o lu ştu ra n
b a şlıc a T esirler, gezegensel h ay a tım ıza , şu G öksel K ay n ak ­
la r d a n u la şm a k ta d ır:
1 — Büyükayı [Ursa Majör] Takım yıldızı.
2 — P leiades’in 7 Yıldızı.
3 — Sirius [Dog Star]
K hul, D j\vhal; Alice A. B ailcy kanalıyla. E soteric Astrology.
(53) Yüce Beyaz K ard eşlik , S iriu s'ta d ır. (Ü stad D jw hal K hul)
(54) W esak B ay ram ı: M ayıs ay ların ın d o lu n a y zam an ı H im ala-
y a la r'd a k u tla n a n b ir b ay ram . D enildiğine göre, b u bay­
ra m d a , G ezegensel O kült H iy e ra rşi'n in tü m Ü yeleri h azır
b u lu n m a k ta ve G au ta m a B uddha, kısa b ir s ü re için, Geze­
genim izin işleri ile irtib a tın ı ve ilişkisini yenilem ek ted ir.
(Ü stad D j\vhal K hul)
(55) Kur’an: 78/17-20
«O ayırd etm e ve hüküm verme günü, hulûlu m uayyen bir
gündür. O gün, kıyam et borusu üfürülünce bölük bölük
geleceksiniz. Gök açılıp kapılar hâsıl olacak. Dağlar yer­
lerinden oynayacak da serap hâline gelecek.»
(56) «Gelecek, dünya üzerindeki beşerî faaliyetin iniş çıkışları
ile doludur.
«Gelecek, m uzdarip ruhların çığlıkları ile doludur.
«Gelecek, elinizdeki bilgilerin yetersiz kalıp, kendi üzerinize
hücum etm esiyle doludur.
«Gelecek, pek ince bir perde arkasında, hakikatle batılın
yanyana bulunduğu sahnelerle doludur.
«Gelecek, beşer şuur ve vicdanının yükseleceği ve şaha kal­
kacağı zam anlarla doludur.
«Gelecek, m uhakkak ki, Spiritüel kudretin çok bariz olarak
bütün şu beşeriyeti belirli bir şekilde ele geçirm esiyle dolu
bulunmaktadır.»
(Sadıklar Plâm ... 17-7-1970 ... C-8)
(57) K ur’an: 81/12-13
«O alevli ateş (cehennem ) daha ziyade kızıştırıldığı zaman
Cennet (m ü’m inlerc) yak laştıııld ığı zaman.»
K ur’an: 11/105
«O gün geldiğinde Allah’ın izni olm aksızın hiçbir kim se
söz söyleyem eyecektir. Onların bir kısm ı bahtsız, bir kısm ı
ise bahtiyardır.»
Hz. İsa:
«Kıyamet günü her insana gelecektir; o zaman, [zararlı 1
otlar toplanacak, ve ateşe atılacak ve yakılacaktır.
«O zaman, iyiler, Ruh’un M elekûtu’ndakİ güneşler olarak
parlayacaklardır.»
(58) Hz. İsa:
«N efsaniyctfen yükselen dumanlar, onların [nefsani beşer­
lerin] doğruluk duyularının çevresinde, içsel ışıklarım per­
deleyen bir kabuk oluşturduğundan, öîek i insanların hak­
larını ne anlayabilirler ne de tanıyabilirler.
«Bu perdeyi silah zoruyla yırtam azsın ve kabuğu, Biîgi'den
ve Tann Sevgîsi'ndcn başka hiçbir şey izale edemez.»
(59) K u r an : 38/15
«Onlar ancak asla geri kalmayacak bir tek korkunç sesi
bekliyorlar.»
Kur’an: 80/33
«Fakat o kulakları sağır eden ses gelince.»
(60) «Nasıl ki Tanrı bir ise, varlığın da bir siklus boyunca kate-
deceği realite bîr'dir. Sözgelim i, dünya insaıu'nın itm am
edeceği en büyük realite bir tanedir. O da, aklının ve vic­
danının rehberliği altuıda Sevgi R ealltesl’nİ itm am etm ek­
tir. [Makûl Vicdana dayalı Sevgi R ealitesi.]
(Sadıklar P lâ n ı... 9-2-1968 ... K-4 ... C-4)
(61) A m erika'da St. H elens Y anardağı, 18 ve 25 Mayıs ve 12 H a ­
zira n 1980 ta rih le rin d e p atlam ış, d e p re m le re neden o lm uş
ve lav p iis k ü rtm ü ştü r. (A.A.) (14-6-1980... G azeteler)
(62) A lbay A valon'un m e sa jla rın ı, Nc\v Mcxico, C olu m b u s'd ak i
«City of the Sun» V ak fı'n d an Tııella alm ıştır.
(63) Hadis: Hz. Muhammcd
«N efsim ved-i kudretinde olan Allah’a yem in ederim ki,
yakın bir gelecekte İbn-1 Meryem (tsa Aleyhissclâm ) size
İnecek, adaletle hükm edecek, (Hrlstiyanlarm ) haçını kıra­
cak, (murdar olan) domuzu Öldürecek, (Müslüman olmayan
k ilise le rin üzerindeki) cizyeyi (ıvergiyi) kaldıracak, mal ve
servet çoğalacak, kim se kabûl etm eyecek, hatta bir secde
dünya ve dünyadakilerden hayırlı olacak. »
Hadis: Hz. M uhammed
«Yüce Allah Meryemoğlu Mesih Aleyhisselâm ı gönderir.
D im eşk’in [Şam ] doğusundaki Ak M inare’nin yanında Herd
(adı verilen şey) ile boyanm ış İki elbisenin içinde ellerini iki
m eleğin kanatlan üzerine koym uş bir vaziyette İner.
«Sonra İsa A leyhisselâm , Allah’ın kendilerini D eccal’in şer-
rinden koruduğu bir kavme gelir. Hz. İsa on lann yüzlerini
eliyle sıvazlar ve kendilerine cennetteki derecelerini haber
verir.»
Edgar Cayce:
S — «İkinci Geliş, sem bolik o la ra k mı, gerçek b ir olay o la­
ra k m ı b ek len m e lid ir?
C — «O, tekrar, K endi’ne ait olanın üzerinde hak iddia et­
m ek için gelebilir (...) Sen de, O’nun, bedenli olarak, yer­
yüzünde, K endi’n s ait olanları ad lanyla çağırm ak için gele­
ceği günlerde hayatta olabilirsin.» (5749-5, 5/1/34)
Bkz; DÜNYA Ö Ğ RETM EN İ, k ita p -18 ... sf. 9
(64) Bkz: SADIKLAR PLÂNI - 4 ... dipnot: 35
(65) Hz. İsa:
«Çağların sorunu çözülm üştür; bir İnsanoğlu kıyam etm iş­
tir; beşerî bedenin İlûhi B edeıı’e dönüştürülebileceğini gös­
term iştir.
«Size içinde geldiğim bu beden, insanların gözleri önünde,
ışık hızıyla beşeri bedenden değiştirilm iştir. Ve böyîece,
size getirdiğim m esaj, benim.»
A ç ı k l a m a — 1:
«ÜstadJar, yeni gelen m üritleri ile yüksek inisiyasyonlardan
geçm em iş olanlara yaklaşm ak için kullanabilecekleri bir
beden inşa edebilirler. Bir Üstad, bedenini, norm al olarak,
beşeri biçim e benzer bir şekilde inşa eder ve bunu da ge­
rektiğinde, kendi iradesiyle, anında yapabilir. Kesin olarak
beşeriyetle çalışan Üstadlar'ın çoğu, 5’inci İnisiyasyon'dan
geçerken içinde bulundukları bedeni korurlar.»
Khul, D jw hal; Alice A. Bailey k analıyla. The Rays and Ini-
tiations.
A ç ı k l a m a — 2:
«Dünyadan canlı olarak ayrılm anın tek yolu, zihin yoluyla
bir Güneş Bedeni ya da Işık Beden oluşturm ak ve bu b e­
deni 'şuurun Ölümsüz bir vasıtası' olarak kullanm aktır.»
C rabb, R. H an sa rd , der. «The Journal of Borderland R ese­
arch», Vol. 29, No. 6 (N o v -D ec , 1973), p. 36
A ç ı k l a m a — 3:
«[G ezegensel Okült] H iyerarşin in Merkezî Mekânı, Gobi
Çölü’ndeki, kadim kitaplarda 'B eyaz Ada' denilen bir Mer-
kez’de, Sham balla’da yer alır. [Sham balla], etherik m adde
içinde m evcuttur ve ycryüzündeki beşeri ırk 'e th e ıik gör­
m e gü cü n ü geliştirdiğinde, m ahalli tamnacak ve gerçek­
liği kabul edilecektir... Sham balla'nın m ahalli, ik in ci' eth er-
in m addesi içinde m evcut olduğundan, 'etherik k u tsa l m ev­
k ile r in en son açığa çıkacak olanlanndandır.»
K hul, Djvvhal; Alice A. Bailey k analıyla. Initiation, Human
and Solar.
Fizik b edenin 4'üncü B oyut B cd en i'n e d önüşm esi, 'fizik ve
etherik plânlara’ aynı an d a in tib a k edebilen 'ölüm süz be­
den’ şek linde te z a h ü r etm esid ir. îş te bu, Sadıklar P lâ m ’n d a
b ah sed ilen 'İki El Y aşam ı’dır.
«Enkarnasyon, evrim in bir süreci ve bîr tarzıdır. İnsan, hiç
bir zaman ruhsal bir varlık olarak kalm ak kaderinde değil­
dir. O daima doğacaktır. O daim a yaşayacaktır. Doğacağı
ve yaşayacağı m uhit, liyâkati ve o oranda selâhiyeti ile pa­
ralel olarak bilgisinin ve ruhsal kudretlerinin bir zaferi
olarak devanı edecektir. İnsan öyle durumların varisidir ki;
a — m addeyi ve ruhu, aynı şekilde yürütebilecek, kullanabi­
lecek ve hizm et edebilecek durumdadır,
b — m addî plânı ve ruhsal plânı aynı şekilde yürütebilecek,
kullanabilecek ve hizm et edebilecek durumdadır.
«Yani, bir beden içerisinde insan suretinde yaşarken, şuuru
apaçık olarak gene aynı kuvvette ruhsal vasıtayla da irti­
batta bulunup yaşayabilecektir. Onun mukadderi işte böy­
le 'İk i El' mukadderidir.»
(Sadıklar Plânı ... 1-3-1968 ... K-3 ... C-7)
İki El Y a şa m ın a , Hz. M uham m ed ve Hz. İsa, cn m ük em m el
em ektirler.
(66) Kur’an: 75/7-12
«Gözler karardığında. Ay tutulduğunda. Güneşle Ay bir ara­
ya getirildiğinde. O giin insan, 'fir a r edilecek yer n ere d e?'
diyecek. Hayır, kaçacak yer yoktur. O gün herkesin duracağı
yer Rabbinin huzurudur.»
(67) A ç ı k l a m a — 1:
«Kötülük zirvesine çıktığı ve terazinin kefeleri, nefret, ce­
halet ve ahlâki bozuklukların yükünü kaldıram adığı zam an
Şambala, Dhyan Chohanlar’dan, Jüpiter’in ötesindeki astro-
nom ik parlak cism i [Tishya Y ıldızı’nı] daha yakma getirm e­
lerini ve onu parlak kılm alarını rica edecektir. Yeni rad­
yasyon bu gezegen üzerindeki tüm yaşam ı dönüştürecektir.
T om as, A ndrew . Shambhala: Oasis of Light.
A ç ı k 1 a m a ^ — 2:
«Aslına sadık olan, kendine de sadıktır. K im in âhı, kim in
zulmü yerde kaldı ki!.. Şeytanın ortak olduğu işten sem ere
bekleyenler... N e yiyip ne de yedirmeyenler...
«Rabbiniz ufukta görüldüğü zaman, O’na doğru koşm akta
tereddüt edeceksiniz... Çünkü utancınız vardır. N e yapar­
sanız yapınız, kendinizi tâa can evinizden yakalayacak olan­
dan kurtulm ak ne mümkün...»
(Sadıklar Plâm ... 25-8-1980 ... K-6 ... Özel Celse)
A ç ı k l a m a — 3;
«Eski zam anlarda ’Doğu’daki Y ıldız’ olarak tezahür etm iş
olan, Yüce Alem ler’in Bilgi Işığı, bugün hâlâ daha gezegenin
üzerinde parıldamaktadır.» (Ü stad St. G erm ain)
Tishya Yıldızı için bkz: DÜNYA ÖĞRETMENİ, k ita p -1 8 ...
Böl: 3/b, c
(68) Bkz: SADIKLAR P L Â N I-2... Böl: 4/A çıklam a: 2-3
(69) Gocthe: (Y üksek R e h b er Ruh)
«Siz şim di güneş sistem i olarak, yeni bir devreye doğru gi­
riyorsunuz. Yeni tesirler altındasınız. Bizzat galaksiniz de
yeni bir galaklik devreye, yeni bir burca doğru giriyor.
Bunları iyice düşünm ek ve iyice değerlendirm ek gerekir. Ye­
ni tesirler alacaksınız, bu tesirlere gerek bünyeniz, gerekse
bitkiler, gerekse hayvanlar, gerekse ’cansız’ diye tavsif etti­
ğiniz m addeler taham m ül edebilecek m idir? Edem eyecek
midir? Bunu da düşünm ek gerekir. Bunlara hazırlanm ak
gerekir.
«Kozmik devreye giriyorsunuz. Kozm ik devre ile uyum
yapmanız gerekir. Kâinat bu kozm ik devre içerisinde bir
gelişm e, bir ham le içerisindedir.» (1-2-1970)
(70) Bkz: SADIKLAR PLÂNI - 3 ... Böl: 2/Sıra-17
(71) Bkz: SADIKLAR P L Â N I-3 ... Böl: 2 /S ır a - ll
(72) K u ra n : 37/19
«Ancak şiddetli tek bir ses yetecek. H em en onlar dirilip
bakacaklar.»
Kur’an: 36/49-54
«Onlar yalnız ilk defaki korkunç sesi beklerler. Birbiriyle
gürültü yaparlarken onlar ansızın o korkunç sese tutulurlar.
Artık ne vasiyet etm eye, ne ailelerine dönüp gelm eye güçleri
yetm ez. K ıyam et borusu çalındıkta, hem en onlar m ezarla­
rından kalkıp Rablerine doğru koşacaklar. ’Eyvah bize!
Bizi yattığım ız yerden kim kaldırdı?’ diyecekler. Onlara,
'işte bu, esirgeyen T a n n ’nm vaadettiği, gönderilen Peygam ­
berlerin gerçek söyledikleri gündür’ denecek. Bu, yalnız
korkunç bir sesten ibarettir. H em en onların hepsi toplanıp
nezdim izde hazır bulunacaklardır. İşte bugün hiçbir kim se
haksızlık görm eyecek, ne yapm ışsanız ancak onun cezasını
göreceksiniz.»
Bu ses 1980 yılı o rta la rın d a k i b ir g ü n ü n gecesinde, H alû k
E gem en S a rık a y a ’ya R u h sal R ehberleri ta ra fın d a n sağ lan an
b ir sem avî te c rü b e ile aynen dinletilm iş, ve kendisi o ses'in
ne olduğu ve ne yapabileceğini b ü tü n ru h u ve b ed en i ile
y aşam ıştır. N ered en ve nasıl geldiği belli o lm ay an fa k a t y er
ve g ö kyüzünün m ad d esin in h e r ze rre sin d en b ird e n b ire o r ta ­
ya çık an bu S em avî G ü rü ltü ’nün-S es'in, ta rifin i y ap m ak ve
ü rk ü n ç iü ğ ü n ü anlaLmak im kânsızdır. S anki bin lerce k o r­
k u n ç g ö k g ü rü ltü sü n ü n aynı an d a ve h e ry e rd e n duyulm ası
bile b u n a ö rn ek teşkil edem ez. İşte bu S em avî İkaz, b eşe­
riy etin ak ılla rın ı b a ş la rın a g etirecek o la y lard an sadece bi­
risid ir.
(73) «Bu siklus hazır bir siklustur.
«Belirm iştir ve kesiti tam am olm uştur. Makûl olan insan
için giderek yaklaşan ve giderek bunaltan bir tesir m an­
zum esini gözlem lem ek kabildir. Bu, bir bakım a dünyaya
yaklaşm akta olan bir kuyruklu yıldızın elektrom anyetik
sahalarda m eydana getirdiği değişim ler gibidir. H issedilir,
Ölçülür ve arazları yavaş yavaş anlaşılabilir. Fakat ümit
kurtuluşadır. İnsanlık için büyük vaatler vardır. Buna m u­
kabil çetin bir yol katetm esi kaderi olmuştur.»
(Sadıklar P lâ n ı... 13-6-1965 ... K-3 ... C-36)
(74) R e h b er Jo s h u a ’nm ’30 N isan 1980' ta rih in d e verdiği b u m e­
sa j, C alifornia, O jai’den Lucy Colson ta ra fın d a n alın m ış­
tır.
(75) Bkz: DZYAN K İTA B I, k ita p - 54 ... Böl: 3/c
A ç ı k l a m a — 1:
Ezoterik kaynaklara göre, Üç G üneş m evcuttur,
a — 'Fizikî G üneş';
b — Fizikî Güneş'in arkasında yer alan, Fizikî G üneşim iz’în
bir kalkan ve zarf gibi çevrelediği, gizem li 'S ü b je k tif Güneş1;
c — Güneş S istem im iz’in çevresinde döndüğü, Gökler’deld
Merkezî Nokta ya da 'Merkezî Spiritüel Güneş.' (U stad
D jw h al Khul)
A ç ı k l a m a — 2:
«Bizim dünyam ız ve Güneş S istem im izin kardeş planetleri
G üneşin çevresinde nasıl dönüyorlarsa, Güneşim iz de ken­
disine eşlik eden planetlerle birlikte çok daha büyük bir
yörünge üzerinde, 'B üyük M erkezî - G üneş in çevresinde yol
alır. Bu yörünge eliptik olduğu için, 'B üyük M erkezî-G iineş*•
ten gelen ışınların yoğunluğu, dönüşüm üzün akışı içerisinde
bizim o'na yaklaşm am ıza veya uzaklaşm am ıza bağlı olarak
değişir.
«Şimdi bizler, 'B üyük M erkezî-G üneş’te n gelen bütün dönüş­
türücü radyasyonların en güçlüsü olan «Altın Işım a»nın hâ­
len dış kenarına gelm iş bulunuyoruz ki, bütün çağların
içinden geçerek onunla tem as etm iş olduk. Bu muazzam,
çift etkili tesir, 25857 yıllık her bir tam siklusta bir kez,
bu güçlü altın ışınlarından dolayı «Altın Çağ» olarak ta­
nım lanm aya neden olm aktadır. Bu, Peygam berler tarafın­
dan bildirilm iş olan çağdır; öyle bir zam an ki, onda eski
düzen geçip gider ve bir yeni ve yüksek yaşam tarzı m ey­
dana gelir ve 'onda bütün şeyler yenileştirilm iş olacak tır/
S u m n er, F. W. The Corning Golden Age.
(76) Shiva Enerjisi: 35 no.lu d ip n o tta b elirtild iğ i ü zıe, Shiva,
H in t T eslisi'nin, S iriu s'a ait b ir am b lem olan «Üçlü M ızrağı»
taşıy an vc 'b e şe rî ih tira s la r ile fizik d u y u la rı yok e d e n ’
T a n rısı’dır. D olayısıyla, D ünya P laneti ü ze rin d e açığ a çık
m a k ta olan K ıyam et Dönemi E n e rjile ri'n in 'Shiva1 adı ile
an ılm ası, n efsa n iy etleri yok edici ve S p iritüe! In sa n 'ı y a ra ­
tıcı vc K u rta rıc ı' m a h iy ettek i b u Y üce E n e rjile r'in , Dünya
R ab b i olan S iriu s ta ra fın d a n sevk vc id a re edildiğ in i b e lir­
lem ek tedir.
(77) Bkz: SADIKLAR PLÂNI - 3 ... Bül: 2/Sıra-19
(78) Kur’an :73/17-18
«Eğer küfürde kalacak olursanız, çocukları saçlan ağarmış
ihtiyarlara çevirecek olan günden kendinizi nasıl koruya­
caksınız? O gün gök yarılacak, Allah'ın vaadi yerine gelecek­
tir.»
(79) «Dünyanın şevki idaresiyle sorum lu İlâhi M ekanizm a’nın
bütün haberlerinin yerine ulaşm asını tem inen görevli var­
lık, Cebrail olarak isim lendirilm iştir.
«Nitekim , en küçük bir insanın dim ağında oluşan gerçek
bir sezgi dahî Cibril’den gelir. K adem eler teşkil etm ek sure­
tiyle haberin dağıtım ı o'na aittir. Bu hususu dikkate al-
m alısınız. Ve gerçek sezginin ne yam an bir şey olduğu hak­
kında da m alûm atınız olur.»
(Sadıklar P lâ n ı... 22-1-1971 ... C-6)
Bkz: SADIKLAR PLÂNI - 2 ...Böl: 3/AçıkIama-14
Bkz: SADIKLAR PLÂNI 2 ...Böl: 4/AçıkIama-37
Bkz: DOSTLAR PLÂNI -1 ... Böl: 6 /S ıra : 4-5-6
(80) R eh b er Jo s h u a ’nın '22-Haziran-198Û' ta rih in d e verdiği b u m e­
sa j, C alifornia, O jai'd en Lucy Colson ta ra fın d a n alın m ıştır.
(81) «T esirin yüksekliğine dayanam ayan fert ve toplum lar, ağır
teşevvüşler içerisine girm iştir. İnsanlık toptan (genel) bir
kaos içindedir. Ve bunun artm ası m uhakkaktır.
«Gözlemlerinizi, beşerî ilişkileriniz içinde, nefsinize yöneltiniz.
O nefsiniz ki, Devr-i Azîm ’de [Kutsal K ıyam et Aşaması'nda]
oldukça sıkılacaktır.»
(Sadıklar Plâm ... 13-1-1967 ... K-3 ... C-l)
(82) «Şim di sizler, öyle bir açık kapı önündesiniz ki, sîzlere içleri­
nizde iyi rehberlerinizin verebileceği İyi Kitaplar olacaktır;
— eğer elinizdeki oyuncakları terkedebilirseniz,
— parlak ışıklı aletlerinizi terkedebilirseniz...»
(Sadıklar Plâm ... 16-4-1966 ... K-3 ... C-20)
(83) K ur’an: 55/35
«Üzerinize ateşten bir yalınla (kara) bir duman salıverilecek.
Öyle kİ, birbirinizi kurtaramayacak, yardım laşam ayacaksınız.»
A ç ı k l a m a — 1:
«İşte, bir siklusun sonunda varlıkların kendi şuur aydınlık­
larıyla hareket etm eleri gereklidir. H iç kim se bir diğer
kim seden m edet uınamaz.»
(Sadıklar Plâm ... 13-6-1965 ... K-3 ... C-36)
(84) «İnsanın çok uyanık bulunup kendini çok düzeltm esi ve ağır­
lıklarından kurtulm ası şarttır.»
(Sadıklar Plâm ... 13-6-1965 ... K-3 ... C-36)
(85) Ruh'un karanlık gecesi: M istik le rin , u zu n b ir süre 'ay d ın ­
la n m a' hâli d eneyim ledikten so n ra, ’n ilıaî ay d ın lan ış'a ge­
çiş öncesinde, bu geçişin ep rö v ü n ü teşkil eden ve 'k az an ­
d ık la rı lıcr şeyi y itirm e 'n in şu u r h alin i y aşad ık ları 'k a ra n lık
dönem '.
(86) R eh b er Jo s h u a ’nın '21 Eylül 1980' ta rih in d e verdiği hu m esaj,
C alifornia, O jai'den Lucy Colson ta ra fın d a n a lın m ıştır.
(87) Bkz: SEZGİNER, Aydın. «S un'i D ep rem ler S an F ran sisco 'y u
K u rtarab ilec ek m i?» Bilim ve T eknik, Cilt: X I, No: 131 (E kim
1978) sf. 18
(88) Rehber S o ltec 'in bu m esajı, 29 Eylül 1980 ta rih in d e, A m e­
rik a 'd a k i S o lar C ross g r u b u n u n b ir ü y esi v asıta sıy la alın ­
m ıştır.
(89) B üyük b ir d ep re m C alifornia eyaletin in kuzeyini sa rsa rk e n ,
n ü k leer silâ h la r a ra ştırm a s ın ın yapıldığı L a\vrenee Liver-
m o re L a b o ra tu v a rın d a b ü y ü k z a ra r m ey d an a g etirdi. L abora-
tu v a n n b u n d a n ö nceki d ep re m d e de ö n em li z a r a r la r g ö r­
d üğü ö ğ ren ilm işti. Söz k onusu d e p re m le r R ic h te r Ö lçcği'ne
g ö re 5,5 v e 5,6 o la ra k Ö lçülm üştür. (San F ran sisco - A.P.)
(G azeteler ...29-1-1980)
(90) Goethe: (Y üksek R eh b er Ruh)
«Gelecekler, geliyorlar. Hergün, her saat, her an, fakat gör­
m üyorsunuz, görem iyorsunuz, görem eyeceksiniz. Onlar sizi
sınıyorlar. B elki anlarlar, anlarlar da akıllarını başlarına
toplarlar dtye...
«Çünkü gördüğünüz zam an hakikaten korku ve telâş içinde,
oradan oraya kaçacak ve saklanacak bir yer arıyacaksınız.
Râb, şim dilik bunu tehir etti. Tehir ediyor. Fakat yakında-
lar. Duyuluyor gelişleri, söyleyişleri, hareketleri. Siz yine de
gafilsiniz? Yine de m i ahlamıyorsunuz? Anlamayacak ve
anlamam akta ısrar edeceksiniz. Israr neye yarar? Anlamak,
anlamam ak, bunlar da boş kelime... Anlatılacak, öğretile­
cek ve siz artık terbiye edileceksiniz. Buna m üstahaksm ız.
N ükleer enerjiyi çocuk oyuncağı mı zannettiniz? Bir bebe­
ğin oyuncakla oynayışı gibi, onunla oynanabileceği zehabın­
da m ısınız? Japonya'ya savurduğunuz felâket rüzgârı, atom
zehiri sizi ürkütm edi mi? Hâlâ m ı anlam ıyorsunuz? Hâlâ
uçan daireleri inkâra yelteniyor ve bu inkârlarınızda ıs ­
rar mı ediyorsunuz? Bunun ne olduğu size yakında göste­
rilecektir. G österilecek anıma, görm ek acaba size nasip
olacak mı? Uyanın ey gafiller. İnkâr ettikleriniz hergün sîz­
lerin tepesinde, sîzleri tarassud etm ekteler. H ak’tan gelen
em ir onları bekletiyor. Zamanı var. Anlayacaksınız. Pek
geç değil. N eyi mi? N e olduğunu, bu haberciler size bildir­
m edi m i? Siz, bilm em ekte ısrar ettikçe, tokatı hak ettiğinizi
anlam ayacak m ısınız? Ülkeleriniz, şehirleriniz tarumar ed il­
diği, yerle bir olduğunuz zaman mı aklınızı toplayacaksınız.
İkâz için söylüyorum . Vakti gelm edi m i sanırsınız. Y akın­
dır, işaret bekliyorlar. Onlar m ahvetm eyecekler. Onlar mu-
zırlan [zararlılan] tem izleyecekler. Onlar m uzırlan bura­
dan ayırıp sürecekler, ıslahhanelere, ıslâh gezegenlerine sü ­
recekler. Sürüldüğünüz yerde bu dalâlette kalmak size m ü­
yesser olm ayacaktır. (1968)
(91) Bkz: VAZİFE VE TÜRKİYE, k ita p - 47 ... Böl: î/Sıra-21
(92) «Korkunç âfetler olacak ve birçok hayatlar başka planetlere
geçecektin Dünyanın tam am ı, aynı zamanda, aydınlık ve s
karanlık güçlerin tesirindedir. Siz aydınlık ışığı kendinize
çekm elisiniz. Daim a uyanık bulunun, önünüzdeki günlerde
feci ölüm lere şahit olacaksınız. B encilliğin bir sonucu ola­
rak karanlık düşünceler dünyamza kötü tesirleri çekm iş
olacaktır. Bütün bunlar olurken bir anda kendinizi yepyeni
bir çağ’da bulacaksınız. Bu çağ ufuklarınızda belirdi bile...
«Bu dünya âfetlerle dolu olan bir kargaşanın eşiğine gelm iş
bulunm aktadır. Bununla ilgili bütün karanlık güçler son
kozlarını oynanmaktadırlar.» (Bu m esajı, Uzaylı ö ğ re tm e n
rA m onaff H o u sto n (Texas) U f o K u lü b ü B aşkanı ve tem asçı
Mark D ewey k analıyla v erm iştir.)
(93) Bu m esaj, D ünyanın E fendisi Sanat Kumara' ta ra fın d a n ,
9 Aralık 1980 ta rih in d e, 'S a n an d a ve S a n a t K u m ara Mabe-
d i’ııden G erald ’a v erilm iştir.
(94) Kur’an: 19/17-18
K itapta M eryem (kıssasını) da an. Hani o, ailesinden ayrılıp
şark tarafından bir yere çekilm işti. Sonra onların önünde
bir perde edinm iş (çekm iş)di. Derken biz ona ruhumuzu
gönderm iştik de, o, kendisine yaradılışı tam bir beşer şek­
linde görünm üştü.
(95) Özcan Baba: (Y üksek R ehber Ruh)
«Bu azgın gidişin dünyanızı nerelere sürüklediğini artık gör­
m ektesiniz. Gözlerinizi açm eaya kadar; im ansızlığın cehenne­
m inde yanacaksınız ve başınızdan, İlâhi nizam lardan gelen
felâketler eksik olmayacak.»

(Hz. Nuh Gemiyi İnşa Ederken Tufan Başlam am ıştı.)


D ünya beşeriyeti için, Ö nüm üzdeki b ir kaç yıl, y ü zy ıllard ır
m ey d an a getirilen b eşeri şe rrin , k ö tü lü k ve k aran lığ ın so n u cu n ­
daki k a rın a ’nm , h e r b eşer ta ra fın d a n te k te k y aşan acağ ı y ılla r­
dır. K ötülüğün y eryüzü ü ze rin d ek i sa lta n a tı, am ansız b ir m ü c a­
dele ile yokedilm ek ü zred ir. Ve k ö tü lü ğ ü n h iz m e tk â rla rı da,
b ü tü n ç irk in lik le ri ile çok yak ın d a apaçık o rta y a ç ık a rıla c a k la r­
dır, Gelecek günlerde, k in lilerin in y ü zleri sim siy ah ve k im ileri­
nin ise yüzleri p ırıl p ırıl görü lecek tir. K im in h a y rın y a n ın d a -
yolunda ve kim in şe rrin y an ın d a - y o lu n d a olduğu o rta y a çık a­
rıla cak tır.
.t
ö y lesin e günlere y a k la şılm a k ta d ır ki, T a n n 'n ın K u d re t ve
A zam etini, h e r b ir varlık, ru h u n u n ve b edeninin tü m u n su rla ­
rıy la duyup, h issedecektir. H e r b ir b e şe r varlığ ın ın gözlerinin
önünç, kendi, k a rm a d e fte ri k o n u la c a k tır ve h erk es n eler y a p tı­
ğını, hangi yold a olduğunu, ne tü rlü d u ru m la rla k arşılaşa ca ğ ın ı
bilecektir. K im se bu n d an kaçm am az. Ç ünkü önüm ü zd ek i y ıllar,
b eşer v arlık ların ın lüm k ö tü lü k yuvalarını, in lerin i ve sığ m ak ­
ların ı y er ile. yeksan ed ecektir.' F a k a t bu yıkım , h ay rın , y ery ü ­
zü n d e tesis edilm esi “için ‘b ir S em avî R a h m e t’tir.
. • • ; ..' ' • ,
Bu yapıtla, şu h u su sla ra ilişkin bilgi edinebilirsiniz:

G iîneş S istem i İçe risin d ek i, B üyük A stronom ik Olay.


1981-1982 B üyük T u tu lu m ü ve D ünya Ü zerindeki E tk ileri.
Y eryüzünde V ukü b u lacak O lan D evasa T ek to n ik O laylar.
r xv\,
, U zaylılar ve Felâkfet G ünlerindeki K u rta rm a Ç alışm aları.
U zaylılar ve F elâ k etler H ak k m d ak i A çıklam aları.
K aranlık Çağın B ıtjrilişi ve A ydınlık Çağın B aşlatılm ası.

10 ü T L
L

You might also like