You are on page 1of 9

YOGA VE EFSÂNELERİ

YOGA VE EFSÂNELERİ

            Yoga, bilinci tâtil eden bir yöntemdir.

Patanjali (Yoga Sutra)

Yoga'nın Kökenleri

            Yoga Hind Medeniyeti'nin özgün bir niteliğidir. Yoga'nın içeriği hakkında çok çelişkili
söylemler vardır. Biz bu makālemizde söz konusu çelişkilerden arındırılmış Yoga'nın ne
olduğunu kısaca takdîm etmek istiyoruz. Hind felsefesindeki ortodoks sistemlerin herbirinin
hedefi nefsin dünyevî bağlardan kurtarılmasıdır. İşte Yoga, nefsin dünyevî bağlardan
kurtuluşunu gerçekleştirecek olan yönteme verilen isimdir. Pekiyi, acabâ aslında Yoga nedir?
Yoga Brahman, Buda ve Hindû dinlerinin ortak bir ögesidir; bu îtibârla Yoga'nın mânevî bir yüzü
vardır. Yoga, aynı zamanda, bedenin sağlığını da koruyan bir sistemdir. Bu vechesiyle Yoga
Ayurveda
'ya (ayur: hayat, veda: bilgi) dayanmaktadır. Buna göre Yoga insanın nefsânî ve bedenî
olgunluğunu sağlamaya yönelik bir yöntemdir.

            Yoga ile ilgili ilk bilgiler hindûların kutsal kitapları olan Vedalar'da ortaya çıkmıştır.
Vedalar'ın M.Ö. 3000-2500 yılları arasında yazıya geçirilmiş olduğu tesbit edilmiştir. Bu
târihlerde Avrupa'nın sâkinlerinin tek amacının hayatta kalmak için mücâdele etmek olduğu
unutulmamalıdır.

Dört Veda'nın en eskisi ve en önemlisi olan Rigveda'da  Sanskritçe "yuc" kelimesi "birleştirmek,
tevhid etmek" anlamında olup
yoga
bu kelimeden türetilmiştir. Bununla, aslında, insanın rûhunun Cenâb-ı Hakk'ın Rûhu ile tevhidi,
damlanın aslî vatanına dönüp Ummân'a kavuşması kastedilmektedir; yâni Yoga'nın aslî amacı,
islâmî anlamda, insanın Mi'râc'ının gerçekleşmesidir. Yoga, Hindistan'ın, Tanrı'ya inanan:
Mimansa
,
Vedânta

1/9
YOGA VE EFSÂNELERİ

,
Sankhiya
,
Yoga
,
Niyya
,
Vaişeşika
; ve içinde Tanrı fikri bulunmayan:
Budizm
ve
Jainizm
diye bilinen ve "
Sekiz Tarîk
(: yol)" adı altında toplanan temel felsefe sistemlerinden biridir.

Yoga'dan çok bahseden edebî ve dinî bir eser de,  Hinduizm'in en popüler kitabı olan Bhagavad
-Gîta 'dır
(:Tanrı'ya Kasîde). Bhagavad-Gîta, Tanrı'nın (
Krişna
'nın),

biribirleriyle cidâl hâlinde bulunan iki aileden


Bharat
'dan Prens Arjuna'ya Yoga'yı öğrettiğini anlatan epik bir eser olan
Mahabharata
'nın yalnızca bir bölümü, yâni bir anlamda Yoga'nın felsefesinin temelidir.

Yoga hakkında söz etmeden geçemeyeceğimiz çok önemli bir kaynak da Upanişadlar'dır
(Upanişad:
Mürşidimin yanında dinledim
). Yoga'nın özellikle tekniğinden söz eden ve Hindistan'da geçerli olan edebî
brahmana, purâna, samhîta
ve
sutra
uslûplarında yazılmış olan meselâ
Ghiranda-Samhîta
ve
Yoga-Pradika-Upanişad
gibi eserler de vardır. Bugün Batı'nın Yoga hakkındaki bilgileri, öncelikle, Patanjali'nin MÖ. IV.

2/9
YOGA VE EFSÂNELERİ

yüzyılda kaleme almış olduğu


Yoga-Sutra
başlıklı kitabından aktarılmıştır. Bu kitap kendisinden önceki bütün Yoga tekniklerinin
sentezinden ibârettir.

Yoga-Sutra'nın önemine binâen bu kitap hakkında çok kısa bir bilgi vermek yerinde olacaktır.
Kitabın I. Bölümü insanın bilincinden ve bunun özelliklerinden söz etmekte, Yoga'yı uygulamak
isteyen kimsenin bilincini nasıl odaklaması gerektiği açıklamaktadır. II. Bölüm'de bilincin faal hâli
ve bunun nasıl kullanılacağı açıklanmaktadır. III. Bölüm bir tâlibin, Yoga yaparak, ne türden
parapsikolojik nitelikler kazanabileceğine ışık tutmaktadır. IV. Bölüm ise, tâlibin, nefsin
bağlarından kurtulmasının ve Samadhi'ye (yâni islâmî anlamda Mi'râc'a)
erişebilmesine yol açacak hâli kazanmasının rehberliğini yapmaktadır.

Yukarıda sözünü etmiş olduğumuz Yoga ile ilgili bütün kitapların yorumlanmaya ihtiyâcı vardır.
Böyle bir yorum ihtiyâcı her dinde ve özellikle Musevîlik'de de, Hıristiyanlık'da da ve İslâm'da da
bulunmaktadır. Şu hâlde bu yorumu yapacak olan bir öğretici (muallim, mürebbi' ya da mürşid)
olacaktır. İşte bu: guru'dur. Guru olmaksızın Yoga'dan yararlanmak mümkün değildir. Gurusuz
yoga, Yoga değildir. Çünkü Yoga yaparken Guru insanı hem fizikî ve hem de mânevî
tehlikelerden korur. Sanskritçe'de guru'nun etimolojik anlamı "Karanlığı
İzâle Eden"dir. Yoga ancak anatomi, fizyoloji,
Ayurveda
ve mânevîyat alanlarında ehliyetli guruların denetimi altında yapılırsa yararlı olur. Bu konuda
Yoga-Kundalini-Upanişad
'da şâirâne bir açıklama bulunmaktadır: "Guru, Şehâdet Âlemi'nin (Fenomenal Âlem'in)
ummânını kürek çekerek aşmak isteyen tâlibin, Guru'nun sağladığı bilgilerle yapılmış olan
kayığının dümencisi mesâbesindedir".

Hem içki ve sigara içerenlere Yoga yaptıran guru gerçek guru değildir ve hem de içki ve sigara
içerek Yoga yapan tâlib gerçek tâlib değildir. Bunlar yalnızca kendilerini aldatan ve Yoga'dan
hiçbir fayda görmeyecek olan kişilerdir.

Batı'nın Şekillendirdiği Yoga

Bugün Yoga hakkında Batı'da yazılmış olan kitaplara bir göz atılacak olursa: Karma-Yoga,

3/9
YOGA VE EFSÂNELERİ

Hatha-Yoga, Bhakti-Yoga, Jiana-Yoga, Kundalini-Yoga, Raja-Yoga,


vs... şeklinde farklı yogalardan söz edildiği görülmektedir. Ortaya bu kadar çeşitli yoga'nın
çıkmış olması Yoga'nın kendisinden değil, Yoga'nın mâhiyetini derinliğine kavramaktan âciz
kalan Batı'nın kendisine göre farklı kategoriler uydurmasından ötürüdür. Ana kaynaklara rücû
edildiğinde yalnızca Yoga'dan söz edildiği, bunun alt-kategorilerinin bulunduğuna dair hiçbir bilgi
verilmediği görülmektedir. Buna rağmen, Batı'nın farklı isimlerle andıkları bu displinlerden
birkaçından ne anladığına kısaca değinmek uygun olacaktır.

Karma-Yoga (Sanskritçe'de karma: fiil, hizmet) – Tanrı'nın yarattıklarına karşılığını


beklemeksizin hizmet etmenin yolunu-yordamını, ahlâkını öğreten bir sistemdir.
Yoga-Sutra
'da (II/1'de) Patanjali: "Ef'al Yogası [
nefsin
] tezkiyesinden, zikirden ve Tanrı'ya tam teslimiyetten ibârettir" demektedir. "Ef'al Yogası"
sonradan
Karma
ile eşanlamlı kılınmıştır. "Tanrı'yı fiilin sebebi" olarak göstermekte olan Patanjali'nin bu beyânı,
aslında, "Ef'al Yogası" ya da
Karma
'nın Tanrı'yı her işin sebebi olarak gören islâmî anlamdaki Kader (
Hayrihî ve şerrihî min Allāhi teâlâ!
) kavramından başka bir şey değildir. Dolayısıyla Karma-Yoga yapmak kendini Tanrı'nın
Kader'ine teslim olmayı sağlamakla eşdeğerdir.

Hatha-Yoga (Sanskritçe'de hatha: güç, kuvvet) – Sanskritçe'de ha: Güneş, tha: Ay'dır.
Hatha-Yoga Güneş'in etkenliği ile Ay'in edilgenliğinin (ya da Çin'deki
Yang
ve
Ying
'in, veyâ İslâm Tasavvufu'na ve Mûsevî Kabalası'na göre Rûh ile Nefs'in) bir arada uyum içinde
bulunmalarını sağlar. Hatha-Yoga nefsin hevâ ve hevesini dizginlemeyi de öğretir.

Raja-Yoga (Sanskritçe'de raja: melik, sultan) – Raja-Yoga bu yoldaki bir tâlibin erişebileceği en
son olgunluktur. Karma-Yoga, Hatha-Yoga, vs... gibi yogaların bütün mertebelerini özümleyen
ve bunları bir hayat tarzı biçiminde uygulayan tâlibin Raja-Yoga mertebesine ulaşmış olduğu
söylenir. Raja-Yoga, bu bütün yogalara hükmeden, bütün yogaların meliki, sultanı olan yogadır.

4/9
YOGA VE EFSÂNELERİ

Bütün yoga mertebeleri ancak bir Guru'nun (bir Mürşid'in) nezâretinde aşılabilir. Tâlib kendisini
Guru'sunun (Mürşid'inin) irâdesine tam anlamıyla teslim ederse bu yolda olgunluğa erişebilir ve
kendisi de bir guru olabilir.

Yoga-Sutra'ya Göre

Yoga'nın Basamakları

Upanişadlar'a baktığımızda yoga onsekiz basamak ya da mertebe olarak takdîm edilmektedir.


Patanjali'nin eseri olan Yoga-Sutra'ya göre ise bu basamaklar ya da mertebeler
sekizdir:

1.      Yama – Bu, Yoga'nın Ahlâk düstûrudur. Nefsin tezkiyesi için başkalarına zarar
vermekten, yalandan, hırsızlıktan, nekeslikten korunmayı ve istek ve duygularına hâkim olmayı
içerir.

2.      Niyama – Bu, Yoga'nın Disiplin'i yâni Şerîatı'dır. Tâlibin temiz olmasını, kendi hâlinden
râzî olmasını, zühd sâhibi olmasını, tefekkür etmesini, kendisini Tanrı'ya adamasını içerir.

3.      Asana – Bu, Yoga'nın Sükûnet düstûrudur. Bedene hâkim olmak sûretiyle nefse hâkim
olunmasını temin eder.

4.      Pranayama – Prana, nefes ya da enerji anlamında olmakla birlikte Upani-şadlar'da,


insandaki hayatı izhar eden Nefs olarak algılanmaktadır. Dolayısıyla Pranayama bilinci ve nefsi
kontrol altında tutma sanatıdır.

5/9
YOGA VE EFSÂNELERİ

5.      Pratyahara – İnsandaki duyuların tâtil edilmesi yâni dış ve iç dünyânın etkenlerine
karşı hiçbir tepki gösterilmemesi ilkesidir.

6.      Dharâna – Bu, Yoga'da, bütün bilincin tek bir nesne üzerine odaklanmasını sağlayan
mükemmel Râbıta ( konsantrasyon) ilkesidir.

7.      Dhyâna – İstiğrak hâli. Bu hâle erişen tâlib kendi irâdesinin dışında, dış dünyâdan
tamâmen soyutlanmış olarak, Tanrı'nın kendisine gösterdiklerini hiçbir yorum yapamadan
müşâhede eder.

8.      Samâdhi – Tanrı'nın huzûruna çıkma (Mi'râc).

Yoga-Sutra'yı Arapça'ya ilk çeviren El Birûnî (973-1048) işte bu sekiz basamağın içeriğini tahlîl
ederek: "Yoga, Tasavvuf ile tamâmen uyum içindedir" diyebilmiştir.

Bu basamakları aşan kimse, islâmî terminoloji çerçevesinde ifâde edilecek olursa, İnsân-ı Kâmil
olur.

Yoga İle İlgili Efsâneler

Veyâ Yanlış İnançlar

Yoga ile ilgili bâzı efsâneler de uydurulmuştur. Bu efsâneler Yoga'nın gerçek yüzünü maalesef
örtmektedirler.

1.          Yoga'nın amacı sinir sistemini rahatlatmaktır. (Aslında Yoga'nın sinir sistemini


rahatlatması onun sağladığı mânevî eğitimin, ancak ve ancak, bir küçücük yan-ürünüdür).

6/9
YOGA VE EFSÂNELERİ

2.          Yoga bütün hastalıkları tedâvî eder. (Tedâvî ancak tıbbî bilgi, ilâç ve bunlarla
ilgili metodlar aracılığıyla olur; Yoga aslā kendi başına tedâvî etmez ama bedeni ve irâdeyi
kuvvetlendirmesi açısından tedâvîye sâdece yardımcı olabilir).

3.          Yoga'yı herkes yapabilir. (Yoga'yı ancak bu konuda yeteneği olan kişiler


yapabilir. Buna karar verecek olan da Guru'dur yâni Mürşid'dir. Kötü alışkanlıklardan
soyutlanmamış kişiler ile eline, beline ve diline sâhip olmayanların Yoga'da ilerlemeleri mümkün
değildir).

4.          Yoga yapan  tabîat kānûnlarına uymayan şeyler yapabilir; kerâmet ve mûcizeler


gösterebilir. (Yoga yaparak insan kerâmet ve mûcize yapma
yeteneğini kendiliğinden kazanamaz. Bu yetenek ancak Tanrı tarafından seçilenlere lûtfedilir).

5.          Yoga'yı yalnızca hidûlar ve budistler yapabilir. (Yoga bir metoddur. Bir sınıfa ya
da bir kasta Tanrı tarafından bağışlanmış bir ayrıcalık değildir).

6.          Yoga'da "meditasyon" yapılır. (Yoga'nın hiçbir klâsik kaynak kitabında


"meditasyon" kavramı yoktur. Lâtince meditatio
(yâni
derin derin düşünme
)
kelimesinden türetilmiş olan bu kavram Batı'nın Yoga'ya bir yakıştırmasıdır.

7.          Yoga yapan herkes vejetaryen olmalıdır. (Klâsik kitapların hiçbirinde Yoga


yapanlar için et yemek yasağı konulmuş değildir; ama bâzı kitaplarda bu yalnızca tavsiye
edilmiş bulunmaktadır. Meselâ, etten başka gıdâ bulunmayan kutup bölgesinde yaşamakta olan
ve Yoga yapan bir eskimoya hiç et yasağı konulabilir mi? Yama'da geçerli olan
Ahimsâ İlkesi
kimseye zarar verilmemesini emreder. Rigveda'da Tanrıya kurban kesileceği anlatılmaktadır.
Ahimsâ
'yı, Tanrı'nın müsaade ettiklerini dahi ortadan kaldıran bir anlayışla uygulayan bağnaz kimseler
et yemek için hayvan boğazlamayı da haram saymışlardır. Hâlbuki kutsal kitaplarda böyle bir
yasak yoktur. Özellikle de İslâm'da hangi hayvanların yenebileceği açıkça belirtilmiştir.).

7/9
YOGA VE EFSÂNELERİ

8.          Yoga yapan herkes "reenkarnasyon"a inanmak zorundadır. (Reen-karnasyon


rûhun hayvan ve bitki bedenleri de dâhil bir bedenden bir başka bedene intikālini öngören bir
kavramdır. Kelimeyi, bu şekliyle, Batı uydurmuştur. Hindû mânevîyâtında
reenkarnasyon
değil
Samsâra
kavramı vardır ve bu, vehimlerle kirlenen Nefs'in bir hâlden bir başka hâle dönüşmesine
(istihâlesine) delâlet eder. Nefs ve Vehim zâten insan ile Tanrı arasındaki en büyük engellerdir.
Bunun ilâcı ise
Samâdhi
yâni
Mi'râc
'dır. Böylece insan Tanrı'nın (
Brahman
'ın) huzûruna çıkar, kendi zâtı ile Tanrı'nın Zâtı'nın ne olduğunu anlayarak gerçek bilgiye
kavuşur. İşte bu,
Samsâra
vehminin sonudur. Samsâra M.Ö. VII. yüzyılda avâmîleşmiş ve, bilgisiz halk kitleleri nezdinde,
rûhun bir bedenden bir başka bedene intikāl ettiği şeklindeki yanlış inanca dönüşmüştür).

Sonuç

Yüzyıllar boyunca temkin sâhibi guruların gözetimi altında uygulanan Yoga, insanlara, bu
dünyânın sıkıntılarına göğüş germek, bedenlerinin sağlığını korumak ve stres denilen sıkıntıları
bertaraf etmek imkânını bahşetmiştir. Bugünkü tıbbın özellikle insanların psikolojik sorunlarına
yönelik yeterli bir "koruyucu hekimlik" hizmeti yapamadığı olgusu karşısında Yoga'ya yönelmek
bir zorunluluktur. Temkinle ve isâbetle kullanıldığı takdirde Yoga, geçmiş zamanlar ile bugünkü
çağdaş tıbbın "koruyucu hekimliği" arasında bir köprü olabilecek niteliktedir.

***

Doğu tıp uzmanı Vladimir Uzun

8/9
YOGA VE EFSÂNELERİ

P.S. Bu makale PR. Ahmed Yuksel Ozemre beraber yazmıştık 2004 senesinde. Çok zaman
geçti…

9/9

You might also like