You are on page 1of 59

ÖZ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

ÜÇTEPE YÖRESİNİN (İMAMOĞLU – ADANA)


HİDROJEOLOJİK İNCELEMESİ

Aylin YÜKSEL
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSİTÜSÜ
JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİ ANA BİLİM DALI

Danışman: Doç.Dr. Şaziye BOZDAĞ


Yıl: 2007, Sayfa:51
Jüri: Doç.Dr. Şaziye BOZDAĞ
Doç.Dr.A. Mahmut KILIÇ
Yrd. Doç.Dr. Mustafa AKYILDIZ

Adana – İmamoğlu ilçesi Üçtepe mevkiinde yeraltı suyunu tespit etmek ve


Pınargözü kaynağının hidrokimyasal değerlendirilmesi amacıyla bölgenin hidrojeolojik
etüdü yapılmıştır.
Bu amaçla yapılan jeolojik çalışmaların yanı sıra jeofizik – rezistivite
ölçümleride yapılmış ve formasyonların kalınlık ve yayılımları tespit edilmiştir.
Çalışmalar ile temel birim olarak bulunan marn, kumtaşı ve çamurtaşından oluşan filiş
karakterli formasyonun yer altı suyu açısından olumsuz, geçirimsiz bir birim olduğu
saptanmıştır. Seyhan nehri kenarında ve yüksek bazı kesimlerde mostra veren Pliyosen
yaşlı konglomeraların ise bölgede ana akifer birimlerden birini oluşturduğu gözlenmiştir.
Etüd alanının bir diğer akifer biriminin ise Seyhan nehir yatağı kenarlarında oluşmuş
olan Kuvaterner yaşlı alüvyonlar olduğu tespit edilmiştir.
Hidrojeokimyasal değerlendirmesi yapılan Pınargözü kaynağı ise bir dokanak
kaynağıdır. Pliyosen yaşlı konglomeralarla, geçirimsiz olan kumtaşı, marn ve çamurtaşı
ardalanmasından oluşan Miyosen yaşlı filiş dokanağından yeryüzüne çıkmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Üçtepe, Pınargözü, dokanak kaynağı, Schlumberger, filiş

I
ABSTRACT
Msc. THESIS

HYDROGEOLOGICAL ANALYSIS OF ÜÇTEPE, İMAMOĞLU

ADANA

Aylin YÜKSEL
DEPARTMENT OF GEOLOGY ENGINEERING
INSTITUTE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES
UNIVERSITY OF ÇUKUROVA

Supervisor : Assc. Prof .Dr. Şaziye BOZDAĞ


Year : 2007, Pages:51
Jury : Assc. Prof. Dr. Şaziye BOZDAĞ
Assc. Prof. Dr.A. Mahmut KILIÇ
Asst. Prof. Dr. Mustafa AKYILDIZ

A hydrogeologic study has taken place in Adana-Imamoglu-Uctepe region to


find where water can be and also to under go hydrochemical evaluation of
Pınargozu spring.
As a study to find underground water along with geologic research on the
area different types of geophysic methodshave been used such as the Schlumberger
measurement with this study underground thickness and stretch of formattations have
been determined.

As a result of this research ,marn was a basic factor with the formattion of
sand,rocks,clay rocks different charactestic sides of formation was effected by marn
as it gave a negative result as it was impermeable.

On the river beds and high parts of Pınargozu spring mostra has given
Pliyosen to old konglomeras as a result on the area akifer was one the main units that
was formed.

Keywords: Üçtepe, Pınargözü, contact source , Schlumberger, fylsch

II
TEŞEKKÜR

Adana İmamoğlu ilçesi Üçtepe mevkiinde yeraltı suyunun nerelerde, hangi


derinliklerde ne miktar ve kalitede olduğunu tespit etmek ve aynı mevkide çıkan
Pınargözü kaynağının hidrojeokimyasal değerlendirilmesini yapmak amacıyla
hazırlanan bu çalışma Doç. Dr. Şaziye BOZDAĞ denetiminde yapılmıştır.
Öncelikle beni yüksek lisans öğrencisi olarak kabul eden, araştırmalarımda
beni destekleyen ve yol gösteren Sayın Hocam Doç. Dr. Şaziye BOZDAĞ’ a sonsuz
teşekkürlerimi sunarım.
Arazi çalışmalarım ve laboratuar çalışmalarımda her türlü desteği veren
kurumum Adana İl Özel İdaresi çalışanlarına teşekkür ederim.
Bilgisayar çalışmalarım esnasında yardımını esirgemeyen mesai arkadaşım
Sayın Ahmet ATKAN’ a teşekkür ederim.
Ayrıca benden maddi ve manevi her türlü yardımını esirgemeyen sevgili
aileme en içten teşekkürlerimi sunarım.

III
İÇİNDEKİLER SAYFA

ÖZ………………………………………………………………………………........I
ABSTRACT…………………………………………………………………............II
TEŞEKKÜR……………………………………………………………………..... ..III
İÇİNDEKİLER…………………………………………………………………........IV
ÇİZELGELER DİZİNİ………………………………………………………………VI
ŞEKİLLER DİZİNİ………………………………………………………………....VII
1. GİRİŞ……………………………………………………………………................1
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR……………………………………………………….....3
3. MATERYAL VE METOD…………………………………………………...........6
3.1. MATERYAL………………………………………………………..….…….6
3.2. METOD……………………………………………………………..…….….7
3.2.1. Arazi Çalışmaları……………………………………………..…….....7
3.2.1.1. Jeofizik Ölçümler Çalışmaları…………………….……….....8
3.2.2. Laboratuar Çalışmaları…………………………………….…….…...10
3.2.2.1. Örneklerin Hazırlanması…...………………...……………..10
3.2.2.2. Kimyasal Analizler……………………………...……...…..11
3.2.2.2(1) Klor Analizi……………………………………………..11
3.2.2.2(2) Karbonat Analizi ………………………………………12
3.2.2.2 (3) Bikarbonat Analizi …………………………………….12
3.2.2.2 (4) Kalsiyum Analizi ………………………………………13
3.2.2.2 (3) Magnezyum Analizi ……………………………………14
3.2.2.2 (6) Sülfat Analizi ……………………………………………14
3.2.2.2 (7) Alev Fotometresi Analizleri………………... …………15
3.2.3. Büro Çalışmaları…………………………………….........................15
4. ARAŞTIRMA BULGULARI………………………………………………….....17
4.1. Bölgenin Jeolojisi……………………………………………………......….17
4.2. İnceleme Alanı Jeolojisi………………………………………………….........22
4.2.1. Sümbüldağı Formasyonu……………………………………..………24
4.2.2. Evciköy Formasyonu…………………………………………...…….25

IV
4.2.3. Alüvyon……………………………………………………..………..26
4.3. Jeofizik Ölçümler…………………………………………..…………….....…26
4.4. Hidrojeoloji………………………………………………….........................27
4.4.1. Yüzey Suları ……………………………………………................…27
4.4.2. Kaynaklar ………….…………………………………………...…....27
4.4.3. Akiferler…… …………….………………………………...……..…28
4.4.4. Kuyular …… …………….……………………………...…………...29
4.5.Hidrojeokimya…………………………………………………...………..…30
4.5.1. Yer altı Sularının Genel Kimyasal Özellikleri…...………………..….32
4.5.1.1. Suların Sertliği…………………………………………….….33
4.5.1.2. Hidrojen iyon Konsantrasyonu…………………………...…..34
4.5.1.3. Özgül Elektriksel İletkenlik (EC )……………… ……....…..34
4.5.1.4. Sodyum Adsorbsiyon Oranı ( SAR )…………… ……....…..35
4.5.1.5. Sodyum (Na+) İyonu…………………………………..…..…35
4.5.1.6. Potasyum (K+) İyonu……………………………………..….36
4.5.1.7. Kalsiyum (Ca+2) İyonu…………………………………..…..37
4.5.1.8. Magnezyum (Mg+2) İyonu………………………….........…..37
4.5.1.9. Karbonat (CO3-2) ve Bikarbonat (HCO3-2) İyonları…….....…37
4.5.1.10. Sülfat (SO4-2) İyonu……………………………………...…38
4.5.1.11. Klorür (Cl-) İyonu……………………………………..……38
4.5.2. Yeraltı Sularının Kimyasal Sınıflaması ve Kullanım Özellikleri…...39
4.5.2.1. Suların İçilebilirlik Özellikleri……………………………..…40
4.5.2.2. Schoeller’e Göre Suların İçilebilirlik Özellikleri………….….43
4.5.2.3. Suların Sulamada Kullanım Özellikleri…………………..….44
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER………………………………………………..…..48
KAYNAKLAR……………………………………………………………………...49
ÖZGEÇMİŞ……………………………………………………………….…….......51
EK……………………………………………………………………………………52
Ek-1 Jeofizik Ölçü Değerleri ( 10 adet )

V
ÇİZELGELER DİZİNİ SAYFA

Çizelge 3.1. Kayaçlar ve Elektirik Özdirenç……………………………….….10


Çizelge 4.1. Sondaj Kuyu Özellikleri……………………………………… . ..29
Çizelge 4.2. Doğal suların içerdiği maddelerin sınıflandırılması……………...31
Çizelge 4.3. Su Örneklerinin Analiz Sonuçları…………………………….… .33
Çizelge 4.4. Suların Sertliklerine Göre sınıflandırılması………………………..34
Çizelge 4.5. Suların pH ‘ a Göre Sınıflandırılması…………………………… 34
Çizelge 4.6. İçilebilir Suların Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri (TSE, 1986) 41
Çizelge 4.7. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) İçme Suyu Standartları… ……… 42

VI
ŞEKİLLER DİZİNİ SAYFA

Şekil 1.1.Yer bulduru haritası………………………………………….….........2


Şekil 3.1. İnceleme alanından genel bir görüntü……………………………. ..6
Şekil 3.2. Schlumberger elektrod dizilimi………………………………….…...9
Şekil 3.3. Elektrod açılımının arttırılması ile yeraltı akım akış özelliğinde
değişim………………………………………………………….….. ..9
Şekil 4. 1. Bölgenin alanının genelleştirilmiş stratigrafi kesiti……………...….20
Şekil 4.2. Seyhan nehri kenarındaki alüvyonlar………………………….…... .22
Şekil 4.3. İnceleme alanı jeolojik haritası………………………........……..… .23
Şekil 4.4. Evciköy ve Sümbüldağ formasyonlarının dokanak ilişkisi………......24
Şekil 4.5. Evciköy formasyonuna ait konglomeralar…………………….. . .... 25
Şekil 4.6. Pınargözü kaynağı…………………………………………...…...… 28
Şekil 4.7. Schoeller Diyagramı………………………………………….……... 43
Şekil 4.8. A.B.D. Tuzluluk Diyagramı……………………………………...….. 46
Şekil 4.9. Wilcox Diyagramı………………………………………………...….. 47

VII
1. GİRİŞ Aylin YÜKSEL

1. GİRİŞ

Hidrojeoloji çalışmaları yer altı sularının araştırılması işletilmesi ve kimyasal


bileşiminin yorumlanması amacını hedefler. Kayaçların hidrojeoloji özelliklerinin
belirlenmesi çok önemli olup bunlarla yağıştan süzülme yeraltında depolanma sondaj
ve kaptajların su verimleri hesaplanır.
Yeraltı suları yağıştan itibaren yerin derinliklerine süzülmeleri sırasında bir
çok kimyasal süreçten geçerler. Bu kimyasal süreçlerden en etkili olanı ve su tipini
belirleyen etken ise su-kayaç etkileşmesinden kaynaklanan çökelme ve çözülme
süreçleridir. Yer altı suyu derinlerde dolaşımı sırasında dokanak halinde bulunduğu
kayaç ile iyon alışverişinde bulunarak kimyasal karakterini kazanmaktadır. Su
tarafından kazanılan bu kimyasal içerik suların hangi ortamdan/kayaçtan geldiği
hakkında yorum yapabilme olanağı sağlamaktadır.
İnceleme alanı Adana ili İmamoğlu ilçesinin kuzeybatısında yer almaktadır
( Şekil 1.1 ). Adana – İmamoğlu ilçesinin yaklaşık 40. km ‘ sinden ayrılan Aladağ
asfaltı ile Saygeçit – Sevinçli – Eğriçam – Üçtepe köylerine kadar ulaşılır. Üçtepe
köyü Adana iline 64 km, İmamoğlu ilçesine 26 km uzaklıktadır.
Üçtepe köyü yer yer tepeliklerden oluşsada köyün büyük bir bölümü
ovalıktır. Tepelikler köy sınırlarını çevreleyerek ovalık araziyi kapalı bir havza
konumuna getirmiştir. Köye bağlı olarak Eğriçam ve Musulu adında iki mahalle
bulunmaktadır. Bölgede genel olarak Akdeniz iklimi hüküm sürmektedir. Yazlar
sıcak ve kurak , kışlar ılık ve yağışlıdır. Yıllık yağış ortalaması genellikle 600 – 700
mm. civarında olup en fazla yağış ocak – şubat aylarında görülmektedir.
Adana İmamoğlu ilçesi Üçtepe mevkiinde yer altı suyunun nerelerde, hangi
derinliklerde ne miktar ve kalitede olduğunu tespit etmek ve aynı mevkide çıkan
Pınargözü kaynağının hidrojeokimyasal değerlendirilmesini yapmak amacıyla N34b3
ve N35a4 paftalarında yer alan bu bölgenin hidrojeolojik etüdü yapılmıştır.

1
1. GİRİŞ Aylin YÜKSEL

Şekil 1.1. İnceleme alanı yer bulduru haritası

2
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Aylin YÜKSEL

2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR

İnceleme alanınıda içine alacak şekilde Çukurova baseninde yapılmış olan


daha önceki araştırmalar genellikle genel jeoloji ağırlıklıdır.
Altınlı (1953), “Adana Ovasının Jeolojik ve Hidrojeolojik Durumu” adlı
raporunda Adana ovasındaki sulama ve drenaj projeleri ile ilgili hidrojeoloji ve
jeoloji çalışmalarına yer vermiştir.
Altınlıya göre Adana ovasında Kretase, Eosen, Miyosen, Pliyosen ve geniş
ölçüde Kuvaterner yaşlı araziler mevcuttur.
Ayrıca suni drenaj yaratan yüksek taban suyuyla artezyen suyu arasında bir
ilişki olup olmadığı incelenerek bazı sahalarda bu durumu destekleyen faktörler
saptanmıştır.
Davis (1953), Adana ovasında daha çok zirai toprak ile ilgili bilgiler veren
raporunda ; Adana ovasındaki topografya ve toprağın nehir hareketinin sebep olduğu
karışıklığa uyduğunu belirtmişir. Seyhan nehrinin ovada derin vadi açarak getirdiği
malzemeyi çökelttiğini ve alüvyonlardan oluşan bir örtü alanının meydana geldiğini
belirtmiştir. Ayrıca raporda Adana ovasının 4. zamanda sürekli olarak çöktüğünü ,
asırlar boyunca dağlardan inen malzemelerin denizi doldurduğunu ve bu suretle
alüvyon kalınlığının artarak bugünkü şeklini aldığını ifade etmiştir.
Agalede (1956), “ Adana Ovasındaki İlk Yeraltı Su Tabakası Üzerinde
Çalışma Metodları” adlı raporunda Megger ( toprağın mukavemetini ölçmek için
kullanılan jeofizik araştırma aleti ) yardımıyla, statik seviye değişikliklerini gösteren
haritanın ne şekilde hazırlandığını açıklamıştır. Yine aynı raporda klorür, ph,
alkalinite haritalarının nasıl yapıldığına yer vermiştir.
Ternek (1957), Adana baseninde yapmış olduğu jeolojik araştırmada ; Alt
Miyosen formasyonlarını ve bunların diğer formasyonlarla olan ilişkileri ile petrol
imkanlarını araştırarak, petrol belirtilerinin Paleozoyik ve Miyosen formasyonlarında
görüldüğünü belirtmiştir. Adana baseninde petrolün resifal oluşumlarda, teraslarda,
gömülü tepe ve sırtların civarındaki stratigrafik, tektonik kapanlarda aranması
gerektiğini belirtmiştir.

3
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Aylin YÜKSEL

Özberk (1960), “Adana Ovasının Jeolojik ve Hidrolojik Raporu” adlı


incelemesinde suni drenaj yaratan yüksek taban suyuyla artezyen suyu arasında bir
ilişki olup olmadığını saptamıştır. Ayrıca bazı suların bu durumu destekleyen
faktörlerinin olduğunu tespit etmiştir.
Çukurova bölgesinde geniş ölçüde alüvyondan oluşan 4. zaman arazilerine
rastladığını belirtmiş ve arazilerde farklı hidrojeolojik özelliklere sahip, basınçlı
artezyen sularının mevcut olduğunu açıklamıştır.
Schımıdt (1961), 1957-1960 yılları arasında Adana bölgesinin genel
stratigrafisini sistemli olarak çalışmış ve 47 kaya birimini ayırtlayarak adlandırmıştır.
İrez (1964), düzenlediği hidrojeolojik etüt raporunda Kozan-İmamoğlu
bölgesinde yer altı suyu hareketinin güney-doğu istikametinde olduğunu ve
mıntıkada yer altı suyu taşıyan tabakanın kil, kum ve çakıldan oluşan genç alüvyon
birim olduğunu belirtmiştir.
Taylan (1982), “Adana Havzası Jeolojik ve Hidrojeolojik Etüt Raporunda”
ovada su veren formasyonların genellikle alüvyon ve özelliklede Kuranşa
formasyonu olduğunu belirterek, Adana il merkezi içerisinde ise konglomera, kum
ve çakılın çok iyi akiferler olduğunu tespit etmiştir. Ovanın güneyine doğru
alüvyonun kalınlaştığını ve su veren tabakaların kum ve çakıldan oluştuğunu
saptamıştır. Doğu-batı istikametindeki İncirlik nahiyesinden Tarsus ilçesine kadar su
veren formasyonların alüvyon ve konglomera bantları olduğunu, İncirlikten Misise
kadar ise su veren formasyonların mevcut olmadığını belirtmiştir. Ovanın
kuzeyindeki kaliçi, Handere, Kuzgun, Güvenç formasyonlarını su vermeyen
formasyonlar olarak nitelendirmiş ve ovanın güneyindeki Eosen yaşlı Karataş klastik
fasiyesi olarak adlandırılan flişleride yer altı suyu yönünden olumsuz olarak
değerlendirmiştir. Ovanın doğu ve güneydoğusundaki killi formasyonların akifer
olmadığını tespit etmiştir.
Yalçın ve Görür (1984), Adana havzasının sedimantolojik evrimi üzerinde
yaptıkları çalışmada havzadaki Neojen istifinin Burdigaliyen-Güncel zaman
aralığında değişik fasiyeslerde çökeldiğini ve denizel çökelmenin Kuvaternerde
büyük ölçüde sona erdiğini bildirmişlerdir.

4
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Aylin YÜKSEL

Ünlügenç (1986), “ Adana Dolayının Jeoloji İncelemesi “ adlı yüksek lisans


tezi çalışmasında farklı stratigrafik dizilim ve yapısal konum sunan allokton ve
otokton birimleri ayırtlamıştır. Tersiyer’e ait otokton birimleri ; Oligosen- Alt
Miyosen yaşlı Gildirli, Alt Miyosen yaşlı Kaplankaya ve Orta-Üst Miyosen yaşlı
Karaisalı kireçtaşının oluşturduğunu bildirmiştir.
Ayhan (1987 ), Kozan-Elmadağ (Adana) arasının jeolojisi ile ilgili yaptığı
doktora tezi çalışmasında sahadaki formasyonların tümünün denizel kökenli
olduğunu, Alt Kambriyen-Orta Miyosen yaş aralığında oluştuğunu ve diskordans
olarak alüvyonlar ile örtüldüğünü belirtmiştir.
Yetiş (1988), Yaklaşık 3000 km²‘ lik bir alanda, Adana Baseni Tersiyer
istifinin ( Oligosen-Pliyosen ) stratigrafik reorganizasyonunu gerçekleştirmiştir.
Yazar Adana Baseni Tersiyer istifinde pre-transgresif, transgresif ve regresif olmak
üzere üç ana grup ayırtlamış ve Adana Baseni Tersiyer istifinin, Kuvaternere ait
taraça-kaliçi oluşumları tarafından örtüldüğünü belirtmiştir.
Ünlügenç ve Demirkol ( 1991 ), “Karsantı, Akdam ve Eğner Dolaylarının
Stratigrafik İncelenmesinde“ Miyosen yaşlı birimlerin birbirleriyle yanal ve düşey
geçişli olduklarını, Kuvaternerin ise taraça ve alüvyonlar ile temsil edildiğini
belirtmişlerdir.
Metin ve diğ (1993 ), “ Saimbeyli –Andırın Arasının Jeolojisi “
çalışmalarında, yörede genç birimler olarak konglomera, kireçtaşı, kumtaşı, marn ve
çamurtaşından oluşan Alt-Orta Miyosen yaşlı Sümbüldağ formasyonu ile
konglomera üyesi yer almakta olduğunu, Kuvaterner oluşukları olarak ise akarsu
vadileri boyunca dar şeritler halinde yamaç molozları ve alüvyon yelpazeleri
görüldüğünü belirtmişlerdir.
Kop (2003) , Çalışmasında Aladağ ve Kozan İlçeleri arasında yeralan
bölgede Tersiyer istifinin altında bulunan kayaç gruplarının farklı dilimler halinde
birbirleri ile tektonik ilişkili olduğunu belirtmiştir.

5
3. MATERYAL VE METOD Aylin YÜKSEL

3. MATERYAL VE METOD

3 . 1 . Materyal

Adana ili İmamoğlu ilçesi Üçtepe yöresini kapsayan çalışma alanı N34b3 ve
N35a4 paftalarında yeralmaktadır. İnceleme alanının büyük bir kısmı düz bir
topografyaya sahiptir. Çukurova’nın bir uzantısını teşkil eden bu düzlük alanda tipik
Akdeniz iklimi hüküm sürmektedir. Yörenin en önemli akarsuyu Seyhan nehridir
(Şekil 3.1).

Şekil 3.1. İnceleme alanından genel bir görüntü

Bölgede Miyosen, Kuvaterner ve Pliyosen yaşlı birimler yer almaktadır.


Miyoseni marn, kumtaşı ve çamurtaşından oluşan Sümbüldağ formasyonu adı verilen
birim temsil etmektedir. Temel birim olarak bulunan bu formasyon yer altı suyu
açısından olumsuz, geçirimsiz bir birimdir. Seyhan nehri kenarında ve yüksek bazı
kesimlerde mostra veren Pliyosen yaşlı konglomeralar ise bölgede ana akifer

6
3. MATERYAL VE METOD Aylin YÜKSEL

birimlerden birini oluşturmaktadır. Pliyosen yaşlı bu formasyon Evciköy formasyonu


olarak adlandırılmıştır. Etüt alanının bir diğer akifer birimi ise Seyhan nehir yatağı
kenarlarında oluşmuş olan Kuvaterner yaşlı alüvyonlardır.
Hidrojeokimyasal değerlendirilmesi yapılacak olan Pınargözü kaynağı ise bir
dokanak (kontak) kaynağıdır. Pliyosen yaşlı konglomeralar ile geçirimsiz bir birim
olan kumtaşı marn çamurtaşı ardalanmasından oluşan Miyosen yaşlı filişlerin
dokanaklarından yeryüzü sathına çıkmaktadır.

3.2 Metod

Tez kapsamında çalışma üç aşamada gerçekleştirilmiştir.


1.Arazi çalışmaları
2. Laboratuar çalışmaları
3. Büro çalışmaları

3.2.1.Arazi Çalışmaları

N34b3 ve N35a4 paftalarında yer alan Üçtepe mevkii ve Pınargözü


kaynağının bulunduğu yerler gezilerek formasyonlar incelenmiştir. Bu bölgede
yapılmış olan şahıs sondajları ve kurum sondajları varsa tespit edilerek kuyularla
ilgili bilgi edinilmiştir. Ayrıca bölgede tabaka kalınlıklarının tespitine yönelik
Schlumberger ölçüm tekniği ile jeofizik rezistivite ölçüm çalışmaları yapılmıştır.
Kaynaktaki suların belirli dönemlerde debi ölçümleri yapılarak takip edilmiştir.
Laboratuar çalışmaları için kaynaktan ve sondaj kuyularından arazide belirli
dönemlerde örnek alımları yapılmıştır. Su numunelerinde yapılan örnekleme
çalışmalarında, polietilen şişeler kullanılmıştır. Labaratuvarda saf su ile iyice yıkanan
polietilen şişeler, her kuyuda kuyu sulan ile 2-3 kez çalkalanıp dökülmüştür Böylece şişe
iç duvarlarında bulunabilecek yabancı maddelerin örneklere karışması engellenmiştir.
2 lt kapasiteli şişeler içinde hava kalmayacak şekilde doldurulmuş ve kapakları
kapatılmıştır.

7
3. MATERYAL VE METOD Aylin YÜKSEL

3.2.1.1. Jeofizik Ölçüm Çalışmaları

Elektrik yöntemlerin kullanılması ile yapılan ölçümler yeraltı akiferlerinin


jeolojik iskeletinin haritalanması, yeraltısuyu kirlenmesinin egemen olduğu
kesimlerin belirlenmesi, yeraltındaki tutturulmamış yani gevşek çökel malzemenin
yeri ve kalınlığı ile sağlam temel kayaçların bulunduğu derinliğin belirlenmesinde ve
özellikle metalik veya metalik olmayan mineralizasyon (cevherleşme) zonlarının
saptanmasında kullanılır. Elektrik yöntemlerde yeryüzünde toprağa çakılan iki
paslanmaz metal-çelik elektrod aracılığı ile yeriçine elektrik akımı gönderilir.
Yeryüzündeki diğer iki noktada yerleştirilen iki elektrod yardımı ile de yeriçinde
oluşan gerilim farkı ölçülür.
Wenner ve Schlumberger gibi simetrik dizilimler Düşey Elektrik Sondaj
(DES) tekniğinin uygulanmasında yaygın kullanılır.İnceleme alanındaki jeofizik
çalışmalardada Schlumberger simetrik dizilimi ve DES tekniği kullanılmıştır.
- DES Tekniği
DES ölçü tekniğinin amacı yeraltındaki yatay tabakalaşmanın ortaya
konulmasıdır. Bu tekniğin uygulanması ile yeraltındaki jeolojik katmanların elektrik
özdirenç değerleri ve kalınlıkları elde edilir.
Bu ölçü tekniğinin uygulanışında Wenner veya Schlumberger simetrik
elektrod dizilimleri daha yaygın kullanılır. Şekil 3.2.’de kullanılan Schlumberger
dizilimin görünümü verilmiştir. Bu dizilimin merkezi DES noktasıdır. Ölçülen
görünür özdirenç değerleri bu noktanın altına atanırlar. DES tekniğinde, akım ve
gerilim elektrodları arası belli bir sistematik düzen içerisinde açılarak ölçüler alınır.
Akım elektrodları (A ve B) aralığının arttırılması yerin daha derin kesimlerine
elektrik akımının gönderilmesini sağlar. Böylelikle yapılan ölçümler yerin daha derin
kesimlerine ait görünür özdirenç ( ρa ) bilgilerini ortaya koyar. Elektrod aralığı
arttırıldığında yüksek akım yoğunluğu gerekir.

8
3. MATERYAL VE METOD Aylin YÜKSEL

Şekil 3.2. Schlumberger elektrod dizilimi

İnceleme alanındaki çalışmada akım elektrod aralıkları 3-175 m., potansiyel


elektrod aralıkları 1-12 m. olarak tespit edilmiştir. Ölçümlerde tam otomatik
bilgisayarlı rezistivite cihazı SAS 503 kullanılmıştır.
-Yeriçi Elektrik Akım Akışı
İki tabakalı bir yer modelinde (tek bir arasınır) yani üst tabakanın elektrik
özdirencinin alt tabakanınkinden yüksek veya düşük değerde bulunması koşulunda
artan elektrod aralığına karşın yeraltı akım akış şekli farklı gerçekleşir. Bu durum
Şekil 3.3’de izlenmektedir. Eğer alttaki katman dirençli ise elektrik akımı, artan
elektrod genişliğine rağmen iki katman sınırına doğru dikleşerek yeriçinde akar.
Karşıt olarak, eğer alttaki katman üstteki katmana göre daha iletken ise bu kez yine
artan AB/2 için elektrik akımı heriki tabaka sınırına paralel görünüme yakın olarak
akar.

Şekil 3.3. Elektrod açılımının arttırılması ile yeraltı akım akış özelliğinde değişim

9
3. MATERYAL VE METOD Aylin YÜKSEL

Kısacası eğer alttaki tabakanın özdirenci yüksek ise akım yukarıdaki iletken
katmandan akmaya daha eğilimlidir. Bu nedenle bazen AB aralığının arttırılması bile
elektrik akımının yeriçinin daha derinlerine enjekte edilmesini gerçekleştiremez.
Ayrıca her kayacın elektrik özdirenci bulunduğu şartlara göre farklılık gösterebilir.
Çizelge 3.1.’ de kayaçların bulundukları duruma göre gösterdikleri yaklaşık elektrik
özdirençleri verilmiştir.

Çizelge 3.1. Kayaçlar ve Elektrik Özdirenç


Jeolojik malzeme Elektrik özdirenç Ω-m

Islak aşırı killi toprak 1- 10

Islak aşırı siltli toprak ve siltli kil < 10

Islak siltli ve kumlu toprak 10-100

Silt ardalanmalı kum ve çakıl <1000

Kaba kuru kum ve çakıl depozitleri >1000

Çatlakları ıslak toprakla dolmuş çok kırıklı kayaç 100

Çatlakları kuru kumla dolmuş az çatlaklı kayaç <1000

Masif ve sağlam olarak oluşmuş kayaç >1000

3.2.2. Laboratuvar Çalışmaları

Laboratuvar çalışmaları, örneklerin hazırlanması, pH ölçümleri, anyon-katyon


analizleri ve alev fotometresi analizlerini içermektedir.

3.2.2.1. Örneklerin Hazırlanması

Titrimetrik olarak yapılan analizlerin örnekleri doğrudan numunelerden


alınmıştır. Bu örneklerde pH metre ile pH ölçümleride yapılmıştır. Alev fotometre
ile yapılan ölçümler için, cihazın hassasiyet sınırlarının aşılması nedeniyle 25 veya
50 kat saf su ile seyreltilmiş örnekler kullanılmıştır.

10
3. MATERYAL VE METOD Aylin YÜKSEL

3.2.2.2. Kimyasal Analizler

Kimyasal analizler, gravimetrık, volumetrik ve alev fotometresi ile yapılmıştır.


Volumetrik analizler, adından da anlaşılacağı gibi, titrasyon sonucunda titre edici
malzemenin, ki bu genelde bir asittir, harcandığı miktarın göz önüne alındığı analiz
yöntemleridir. Gravimetrik analizler ise genel anlamda bir reaksiyon ile çökelti
oluşturup, bu çökeltinin ağırlığından istenilen iyonun miktarının hesaplanması
prensibine dayanır.
Analizler ve hesaplamalar TSE (1986) içme suları standartlarından ve
Tuncay (1994)' in Su Kalitesi adlı kitabından yararlanılarak yapılmıştır.

3.2.2.2.(1)KlorAnalizi

Aletler :
Beher : 50mlt'lik, 13 adet
Büret : 25 mlt kapasiteli 0.1 mlt bölmeli
Reaktifler:
Potasyum Kromat İndikatörü (K2CrO4), %5" lik 0.1 N AgNO3 çözeltisi
Analizin Yapılışı :
Su numunelerinden 50' şer mililitre beherlere alınır. 50 mlt’ lik saf su referans
olarak kullanılmak üzere ayrı bir behere konulur. Saf su dahil, her beherin içine 5-6
damla kadar K2CrO4 eklenerek karıştırılır. Örneklerin ve saf suyun renginin sarıya
dönüştüğü gözlenir. Elde edilen sarı renk pembemsi sarıya dönüşene kadar, 0.1 N
AgNO3 çözeltisi ile titre edilir. Harcanan AgNO3 miktarları büretten okunarak
not edilir. Aynı işlemler saf su içinde yapılır ve bu okumalar şahid olarak
kullanılır.. Hesaplamalar aşağıdaki formüle göre yapılır :
1000xNxFx( A - B) 1000xNxFx( A - B)
Klor (CI) me/lt =
V V
N = AgNO3 ' in normalitesi
F = AgNO3 faktörü
A = Örnek için kullanılan AgNO3 miktarı

11
3. MATERYAL VE METOD Aylin YÜKSEL

B= Şahit için kullanılan AgNO3 miktarı


V = Alınan örnek hacmi

3.2.2.2.(2) Karbonat (CO 3)Analizi :

Aletler :
Büret : 25 mlt kapasiteli 0. 1 mlt bölmeli
Erlen : 50 mlt' lik
Pipet: 10 mlt'lik
Reaktifler:
Fenolftalein
Sülfirik asit (H 2 SO 4 ) 0.0l N
Analizin Yapılışı:
Su numunelerinden 50' şer mlt alınıp erlenlere konulur. Daha sonra üzerine
birkaç damla fenolftalein ilave edilir. Şayet pembe renk oluşursa, örnek bürete
doldurulmuş ayarlı 0 .01 N sülfirik asit (H2SO4) ile renk kayboluncaya kadar titre
edilir. Büretten okunan ayarlı asit çözeltisi" A " olarak kaydedilir.
Ayrıca kaynatılıp soğutulmuş saf su ile şahid deney yapılır ve harcanan ayarlı
asit çözeltisi hacmi ile düzeltilir. Saf su için harcanan değer " B " değeri olarak
kaydedilir. Sonuçta (A-B) değeri gerçek titrasyon değerini verir. Bu değer" P" değeri
olarak alınır.

3.2.2.2.(3) Bikarbonat (HCO 3) Analizi

Aletler:
Büret : 25 mlt kapasiteli 0.1 mlt bölmeli
Erlen : 50 mlt' lik
Pipet: 10 mlt' lik
Reaktifler :
Metil oranj % 1'lik
Sülfîrik asit (H2SO4) 0.01 N

12
3. MATERYAL VE METOD Aylin YÜKSEL

Analizin Yapılışı :
Karbonat miktarı tayini deneyinde titre edilip rengi kaybolan örneklerin üzerine 2-
3 damla kadar metil oranj indikatörü ilave edilir. Renk sarıdan pembe renge
dönüşünceye kadar sülfirik asitle titre edilir. Kaynatılıp soğutulmuş saf su ilede
aynı işlemler tekrarlanır. Aralarındaki fark titrasyon değeri olarak alınır.Karbonat ve
bikarbonat miktarları aşağıdaki formüle göre hesaplanır :
1000 x Nx Titrasyon değeğex faktör
CO3, HCO3 me/lt =
V{mlt)

3.2.2.2.(4) Kalsiyum (Ca++ ) Analizi

Aletler:
Büret : 25 mlt kapasiteli 0.1 mlt bölmeli
Beher : l00 mlt'lik
Pipet : 10 mlt' lik
Reaktifler :
Müreksit %1' lik
EDTA 0.05 N
KOH (Potasyum Hidroksit) 4 N
Analizin Yapılışı :
Su numunelerinden 100' er ml alınıp beherlere konulur. Ph = 13. 1 oluncaya
kadar 4 N KOH titre olan numuneye damlatılır. pH ayarlandıktan sonra, % 1' lik
müreksitten birkaç gram titre edilen numuneye ilave edilir ve açık pembe renk elde
edilir. Renk pembeden viole (açık ispirto) rengine dönüşünceye kadar 0.05 N EDTA ile
titre edilir. Renk dönüştüğü andaki sarfedilen 0,05 N EDTA çözeltisi değeri büretten
okunur ve not edilir. Kalsiyum miktarı aşağıdaki formüle göre hesaplanır :
AxM
m= ---------- X 40100
V
A = Kalsiyum tayini için sarfedılen standart EDTA çözeltisi
M = Standart EDTA çözeltisinin molaritesi

13
3. MATERYAL VE METOD Aylin YÜKSEL

V - Kalsiyum tayini için alınan orjinal numune hacmi

3.2.2.2.(5) Magnezyum(Mg++) Analizi

Aletler:
Büret : 25 mlt kapasiteli 0.1 mlt bölmeli
Beher : 100 mlt’ lik
Pipet : 10 mlt’ lik
Reaktifler :
9.5-1OT (Amonyum Hidroksit -Amonyum Klorür Tampon Çözeltisi)
Eriokrom Black T. İndikatörü 0. 1 gr.
EDTA 0.05 N (Versenate)
Analizin Yapılışı:
Su numunelerinden 100' er mlt alınıp, beherlere konulur. 9.5-10 T'dan bir ölçek
konulur. Ardından 0.1 gr. Eriokrom Black T. indikatotü eklenir. Renk pembeden
maviye dönüşünceye kadar, 0,05 N EDTA ile titrasyon yapılır. Renk dönüşümü anındaki
değer büretten okunarak bu değer magnezyum tayini için sarfedılen standart EDTA
çözeltisinin hacmi (mlt) olarak kaydedilir.
Magnezyum miktarı aşağıdaki formüle göre hesaplanır.
CxM AxM
n = (------ - ---- - )x 24300
E V
C = Ca+Mg tayini için sarfedilen standart EDTA çözeltisinin hacmi (mlt)
M = Standart EDTA çözeltisinin molaritesi
E = Ca+Mg tayini için alınan orijinal numunenin hacmi (mlt)

3.2.2.2.(6) Sülfat (S()4) Analizi

Aletler:
Terazi
Isıtıcı levha

14
3. MATERYAL VE METOD Aylin YÜKSEL

Beher: 250 ml' lik


Fırın
Reaktifler:
Hidroklorik asit (HCI) l/l
Baryum Klorür (BaCl2) çözeltisi % 1' lik
Analizin yapılışı:
Su numunelerinden 100' er ml alınıp, 250 ml' lik beherlere konulur. Numuneler
üzerine l/l HC1 asitten 0.1 mgr asit eklenerek asitlendirilir ve kaynama noktasına kadar
ısıtılır. Daha sonra 10 mlt baryum klorür çözeltisi damla damla karıştırılarak ilave edilir.
Beyaz renkte baryum sülfat çökelmesi için, analizi yapılan numuneler üç saat
kadar bekletilir. Daha sonra mavi bant süzgeç kağıdından süzülür. İyice yıkanan
süzgeç kağıdı, daha önce darası alınan porselen kruzede 800-900 °C' deki
fırında kızdırılır. Soğuduktan sonra tartılır ve kabın darası, toplam ağırlıktan
çıkarılarak aşağıdaki formülle sülfat miktarı hesaplanır :
BaSO 4(gr) x 8568,2
Sülfat (SO4) me/lt =
V(mlt)

3.2.2.2.(7) Alev Fotometresi Analizleri

Bu yöntem ısısı belli, duraylı bir alevin üzerine sıvı fazdaki örneği püskürtme
esasına dayanır. Bilindiği gibi elementlerin enerji ile uyarıldıklarında yaymış
oldukları ışığın şiddeti ve rengi onların ayırdedici özelliklerindir. Bu özelliklerinin
bilinip saptanması ise elementlerin miktarlarını bulmak için kolay bir yöntemdir.
Bu çalışma Na analizleri için alev fotometresi kullanılarak yapılmıştır.
Analizlerin örnekleri 25 ile 50 kez seyreltilerek hazırlanmıştır.

3.2.3. Büro Çalışmaları

Çalışma başlangıcında daha önce konuyla ilgili yapılmış yayın, rapor ve tezler
incelenmiştir. İnternette web sayfaları yer alan milli kütüphaneden, üniversitelerden
ve diğer internet üzerinden ulaşılabilecek web sayfalarından faydalanılmıştır.

15
3. MATERYAL VE METOD Aylin YÜKSEL

Maden Tetkik Arama Müdürlüğü’ nün Türkiye Jeoloji Haritaları serisi


kapsamında hazırlanan 1/100.000 ölçekli açınsama nitelikli jeoloji haritaları ve yine
aynı müdürlüğün 1/25.000 ölçekli jeoloji haritaları ile DSİ VI. Bölge Müdürlüğü
tarafından hidrojeolojik etütler kapsamında hazırlanan jeoloji haritaları derlenerek
incelenmiştir. Ayrıca yine DSİ VI. Bölge Müdürlüğü Yeraltısuları ve Jeoteknik
Hizmetler Şubesi arşivinde bulunan, sondaj kuyularının kuyu log raporları
incelenmiştir. Amaca yönelik arazi ve laboratuar çalışmalarının sonucunda elde
edilen veriler çeşitli diyagramlarda değerlendirilerek ve yorumlanarak sonuca
varılmıştır

16
4. ARAŞTIRMA BULGULARI Aylin YÜKSEL

4. ARAŞTIRMA BULGULARI

4.1. Bölgenin Jeolojisi

Doğu Toros Otokton kayaları Üst Silüriyen – Üst Kretase yaş aralığında
meydana gelmiş olup metamorfizmasız ve çoğunlukla bol fosillidir. En altta Üst
Silüriyen yaşındaki Puşçutepe formasyonu yer alır. Demirtaşlı (1967) tarafından
isimlendirilmiş olan bu formasyon bol graptolitli şeyl ile temsil edilir. İnce
tabakalı, laminalı, gri, siyah renkli ve kırılgan özellikteki şeyl, üst seviyelerinde
yumrulu kireçtaşı tabakaları içerir. Üstteki Ayıtepe formasyonuna geçiş zonunu
oluşturan yumrulu kireçtaşları ince-orta tabakalı, kahverenkli ve Orthoceras fosil-
lidir.
Puşçutepe formasyonunun üzerine tedrici geçişli Alt Devoniyenin Ayıtepe
formasyonu gelir. Özgül ve diğ. (1973) tarafından isimlendirilen formasyon
kumtaşı, kireçtaşı, şeyl ardalanmasından oluşmuştur. Kumtaşı alt seviyelerde
kalın, üst seviyelerde orta tabakalı; kireçtaşı ve şeyl ince-orta tabakalı olup,
formasyonun genel görünümü yeşil, mor, kahverenklidir. Kumtaşları yer yer
çapraz tabakalanmalı, şeyllerde ise koni içinde koni (cone-in-cone) yapılıdır. Alt
ve üstündeki formasyonlarla tedrici geçişli olan Ayıtepe formasyonu üstte tedrici
geçişle Orta Devoniyenin Şafaktepe formasyonuna geçer. Kumtaşı ve dolomitten
meydana gelen formasyonun adlaması Demirtaşlı (1967) tarafından yapılmıştır.
Kumtaşı formasyonun alt düzeyini oluşturur. Orta-kalın tabakalı, eklemli, beyaz,
kahverenkli dış görünümünde olup, % 80'den çok kuvars ve az oranda feldspattan
meydana gelmiştir.Üste doğru tedricen orta-kalın tabakalı, beyaz-siyah renkli ve
breşik görünümlü dolomitlere geçer.
Sığ bir ortamda çökelen Şafaktepe formasyonu, üzerindeki Gümüşali
formasyonu ile tedrici geçişlidir. Formasyonun adı Deınirtaşlı (1967) tarafından
verilmiştir. Tabanında orta-kalın tabakalı, bol mercan fosilli kireçtaşı ve ince
tabakalı, bol brachiopoda fosilli şeyl ardalanmasıyla başlar. Üste doğru ince-
orta tabakalı şeyl, kireçtaşı-kumtaşı ardalanmasıyla devam eder ve en üstte demirli
kumtaşı seviyesi yer alır. Dış görünümü gri, siyah, kahverenkli olan Üst
Devoniyen yaşlı Gümüşali formasyonundakı kumtaşı tabakalarında ripılmarklar,

17
4. ARAŞTIRMA BULGULARI Aylin YÜKSEL

şeyl tabakalarında kurt izleri görülür ( Ayhan ve diğ.,1988).


Sığ ve dalga enerjisinin etkin olduğu bir ortamda çökelen Gümüşali
formasyonu tedricen Ziyarettepe formasyonuna geçer. Özgül ve diğ. (1973)
tarafından isimlendirilen bu formasyon, inceleme alanında kumtaşı, kireçtaşı,
marn ile temsil edilir. Altta ince bir bitümlü şeyl ile başlayan formasyon üste
doğru kumtaşı, kireçtaşı, marn ardalanması şeklinde devam eder. İnce-orta
tabakalı, eklemli, kirli sarı, kahverenkli dış görünümündeki bu birim, sığ bir
ortamda çökelmiş olup, yaşı Alt Karbonifer (Turneziyen) dir.
Üst Karbonifer ve Alt Permiyene ait herhangi bir kayacın mevcut olmadığı
bölgede Ziyarettepe formasyonunun üzerine diskordan olarak Yığıltepe formasyonu
gelmiştir. Formasyon Demirtaşlı (1967) tarafından isimlendirilmiştir. Ziyarettepe
formasyonunun üzerinde uyumsuz olarak yer alır. Gri, siyah renkli ince-orta, yer
yer kalın tabakalı kalın bir kireçtaşı istifinden oluşan Yığılıtepe formasyonunun
bazı düzeyleri oolitiktir. Alglerin bol olarak yaşadığı sığ ve sıcak bir ortamda
çökelmiş olan formasyon Üst Permiyen yaşındadır. İçerisinde dolomit ve kuvarsit
tabaka veya seviyeleri de bulunduran birim, en üstte ince tabakalı bir kireçtaşı ile
tedrici olarak Katarası formasyonuna geçer.
Katarası formasyonu Demirtaşlı (1967) tarafından isimlendirilmiştir. İnce
tabakalı yumrulu, sarı, yeşil, gri ve mor renkli marn istifinden oluşan birim
içerisinde, ince tabakalı kireçtaşı ve kumtaşı düzeyleri ardalanmalı olarak yer alır.
Formasyonun üst seviyelerine doğru tedricen artarak devam eden kireçtaşı
tabakaları Lamellibranchiata ve Gastropoda kavkılı olup, yer yer oolitiktir.
Kumtaşları ise arkozik bileşimde olup, üst seviyelere doğru giderek azalır.
Formasyon, Alt Triyas (Skitiyen) yaşındadır. Katarası formasyonunun üzerinde
dolomit ve kireçtaşının oluşturduğu Jura-Kretase yaşlı Köroğlu formasyonu
diskordan olarak yeralmaktadır. Demirtaşlı (1967) tarafından isimlendirilmiştir.
Altta dolomit, ortada dolomit-kireçtaşı ardalanması, üstte kireçtaşı ile temsil edilir.
Dolomit kalın tabakalı, siyah renkli ve breşik görünümlüdür. Kireçtaşı, alt se-
viyelerinde kalın tabakalı, üst seviyelerde ise ince-orta tabakalı, yer yer de masif
görünümlü olup, gri, siyah, bordo renklidir.
Köroğlu formasyonu üstte Üst Kretase (Maestrihtiyen) yaşlı Güzelim köy
formasyonuyla tedrici geçişlidir. Metin ve diğ. (1986) tarafından isimlendirilmiştir.

18
4. ARAŞTIRMA BULGULARI Aylin YÜKSEL

İnce tabakalı, çubuğumsu kırılmalı, gri, kirli sarı, kırmızı renkli marn ile temsil
edilir. Marnın içerisinde ince-orta tabakalı, gri renkli kireçtaşı ve orta tabakalı
kahverenkli kumtaşı tabakaları ardalanmalı olarak yer alır. Yer yer ince
konglomera düzeyleri de içerir. Güzelimköy formasyonu Doğu Toros Otokton
kayalarına ait son formasyondur.
Doğu Toros Otokton kayalarının üzerine bölgenin NW köşesinde bindirmeli
olarak yerleşen Aladağ grubu gelir. Karbonat istifiyle temsil edilen Aladağ grubunun
bölgeye yerleşmesi Üst Kretase sonrasıdır. Bölgenin güneydoğu ve doğusunda
yeralan ve çoğu alüvyonlarla örtülü olduğundan Doğu Toros Otokton kayalarıyla
ilişkisi görülemeyen bir kayaç topluluğu yer almakatadır. Misis grubu olarak
isimlendirilen bu kayalar Dokuztekne formasyonu, Andırın formasyonu ve Karataş
formasyonundan meydana gelmiştir.
Bilgin ve diğ. (1981) tarafından isimlendirilen Dokuztekne formasyonu Üst
Kretase – Eosen yaşında olup volkano sedimanter kayaçlarla temsil edilir. Andırın
formasyonu iri olistolitler içeren kumtaşı-marn-kireçtaşı ardalanmasından meydana
gelmiş olup yaşı Üst Lütesiyen – Alt Miyosendir. Karataş formasyonu ise filiş
karakterinde olup kumtaşı – marn- kumlu kireçtaşı – çamurtaşı ardalanmasından
oluşmuştur. Bu formasyonun yaşı Alt-Orta Miyosendir.
Doğu Toros Otokton kayaları, Aladağ ve Misis grubu kayaları bölgedeki son
denizel birim olan Sümbüldağ formasyonuyla örtülmüştür. Örtü birimleri olarak
isimlendirdiğimiz Sümbüldağ formasyonu kalın bir kumtaşı-marn-çamurtaşı
ardalanması ile konglomera ve kireçtaşından meydana gelmiştir.
Buraya kadar belirtilen ve tümü denizel kökenli olan bu birimlerin üzerinde
diskordan olarak Pliyosen ve Kuvaterner yaşlı genç karasal birimler yeralmıştır
(Şekil 4.1).Pliyosen altta konglomera – kumtaşı üstte kireçtaşı ile Kuvaterner ise blok
, çakıl, kum, kil, mil ve toprak ile temsil edilmekte olup Kuvaterner kayarlı Pliyosen
yaşlı birimler üzerinde diskordan olarak yeralır.
Hersiniyen ve daha sonra Alpin hareketlerin etkisinde kalmış, NW-SE
doğrultusundan gelen kuvvetlerden etkilenmiş birimler kıvrımlanma ve
kırıklanmalara maruz kalmıştır. Bunun sonucu olarak simetrik asimetrik devrik
kıvrımlar oluşmuş , NW-SE doğrultusu ile N-S doğrultusunda uzanan eğim atımlı
faylar ile bindirme niteliği kazanmış ters faylar teşekkül etmiştir.

19
4. ARAŞTIRMA BULGULARI Aylin YÜKSEL

Şekil 4. 1. Bölgenin genelleştirilmiş stratigrafi kesiti (Kop, 2003)

20
4. ARAŞTIRMA BULGULARI Aylin YÜKSEL

Şekil 4. 1. Bölgenin genelleştirilmiş stratigrafi kesiti devamı

21
4. ARAŞTIRMA BULGULARI Aylin YÜKSEL

4.2. İnceleme Alanı Jeolojisi

İnceleme alanında temel birim olarak kumtaşı – marn – çamurtaşı


ardalanmasından oluşan filiş karakterli Miyosen yaşlı Sümbüldağ formasyonu
yeralmaktadır. Yüzeylenen diğer birimler ise Pliyosen yaşlı Evciköy
formasyonuna ait konglomeralar ve Seyhan nehir yatağı boyunca ve düz
alanlarda yayılım gösteren Kuvaterner yaşlı alüvyonlardır (Şekil 4.2).
Evciköy formasyonuna ait konglomeralar Seyhan nehri kenarı ve yüksek bazı
kesimlerde mostra vermektedir. Formasyon, altında bulunan Sümbüldağ
formasyonunu uyumsuz olarak örtmektedir (Şekil 4.3).

Şekil 4.2. Seyhan nehri kenarındaki alüvyonlar

22
4. ARAŞTIRMA BULGULARI Aylin YÜKSEL

Şekil 4.3. İnceleme alanı jeoloji haritası (MTA 2004’den uyarlanmıştır)

23
4. ARAŞTIRMA BULGULARI Aylin YÜKSEL

4.2.1. Sümbüldağ Formasyonu (Mis)

İnceleme alanında temel birim olarak Metin ve diğ. (1986) tarafından


isimlendirilen Sümbüldağ Formasyonu yeralmaktadır. Kalın bir kumtaşı-marn-
çamurtaşı istifi (Mis) ile konglomera (Misa) ve kireçtaşı (Misb) üyesinden
meydana gelmiştir. Formasyonu oluşturan kaya türleri birbirleri ile yanal ve düşey
geçişlidir. Konglomera üyesi, formasyonun tabanını oluşturur. Altta köşeli, yarı
köşeli çakıl ve tanelerden, üstte ise kum boyutundaki tanelerden meydana gelmiştir.
Alt seviyeler tabakalanmasız, üst seviyeler ise ince-orta tabakalanmalıdır.
Kireçtaşı üyesi, kalın tabakalı, eklemli, erime boşluklu ve karrenli
kireçtaşından oluşmuştur. Yer yer oolitik olup, ince kumtaşı tabakaları içerir.
Kumtaşı, marn ve çamurtaşı ardalanması ise, genelde ince-orta tabakalı, eklemli
olup, kirli sarı, yaşeli, gri, kahverenkli dış görünümlüdür. İnce konglomera seviye ve
tabakaları da içerir.
Sığ ve enerjili bir ortamda çökelen Sümbüldağ formasyonu Orta Miyosen
yaşında olup üzerinde Evciköy formasyonu diskordan olarak yeralmaktadır (Şekil 4.4).

Şekil 4.4. Evciköy ve Sümbüldağ formasyonlarının dokanak ilişkisi

24
4. ARAŞTIRMA BULGULARI Aylin YÜKSEL

4.2.2. Evciköy Formasyonu (Ple)

Çalışma alanı ve civarında yüzeylenen diğer bir birim ise Pliyosen yaşlı
Evciköy formasyonuna ait konglomeralardır. Evciköy formasyonu Özgül ve diğ.
(1973) tarafından isimlendirilmiştir. Altta konglomera, kumtaşı üyesi (Plea), üstte
kireçtaşı üyesi (Pleb) ile temsil edilir. Altındaki birimleri uyumsuz olarak örter.
Konglomera, kumtaşı üyesinde çakıl ve taneler yuvarlak, yarı yuvarlak olup gevşek
tutturulmuştur (Şekil 4.5). İçerisinde ince kil tabakaları mevcuttur. Üzerindeki
kireçtaşı üyesi, beyaz renkli kaba kireçtaşından oluşmuştur. İçerisinde bitki sapı
izleri bulunur.
İnceleme alanı içinde Evciköye ait konglomeralar genellikle Seyhan nehir
yatağı kenarında ve yüksek bazı kesimlerde mostra vermektedir. Yüksek kotlarda
yeralan konglomeralar kabuk şeklinde olup çok fazla kalınlık sunmamaktadırlar.

Şekil 4.5. Evciköy Formasyonuna ait konglomeralar

25
4. ARAŞTIRMA BULGULARI Aylin YÜKSEL

4.2.3. Alüvyon (Qal)

Çalışma alanı içerisinde Seyhan nehir yatağı boyunca ve düz alanlarda


yayılım gösteren Kuvaterner yaşlı alüvyon birim gözlenmektedir.
Erozyon malzemelerinin, uygun topografyalarda depolanarak dezeg-
ragasyona uğraması sonucu oluşmuştur. Köşeli çakıl, kum, mil ile dere yataklarında
çökelen kum, kil, mil gibi malzemeden meydana gelmiştir. Ayrıca sahanın güney
ve doğusundaki geniş düzlüklerde yer alan ve kalınlığı 1-2 m olan toprak örtü de
alüvyona dahil edilmiştir.

4.3. Jeofizik Ölçümler

Wenner ve Schlumberger gibi simetrik dizilimler Düşey Elektrik Sondaj


(DES) tekniğinin uygulanmasında yaygın kullanılır. İnceleme alanındaki jeofizik
çalışmalardada Schlumberger simetrik dizilimi ve DES tekniği kullanılmıştır.
Akım elektrotları olarak çelik elektrot, rezistivite ölçümlerinde potansiyel elektrotları
olarak non polarize bakır sülfatlı potlar ve tam otomatik bilgisayarlı rezistivite cihazı
SAS 503 kullanılmıştır.
Eklerde DES ölçü verileri noktalar ile gösterilmiştir. Bu verilerin bilgisayar
yazılımına girilip değerlendirilmesi ile hesaplanan sentetik (model) eğri yine arazi
verileri ile birlikte aynı grafikte gösterilmiştir. Bu hesaplamalardan bulunan elektrik
katmanların parametreleri ve yer modeli de eklerde yeralmaktadır. Böylece bölgede
yüzeylenen jeolojik birimlerin özellikleri ve yeraltı su taşıma potansiyelleri tespit
edilmeye çalışılmıştır.
Değişik mevkilerde yapılan jeofizik ölçümler sonucunda bölgenin iki akifer
biriminin Kuvaterner yaşlı alüvyon ve Evciköy formasyonuna ait konglomeralar
olduğu saptanmıştır. Alüvyon birim Seyhan nehir yatağı kenarında yayılım
göstermektedir. Kum , çakıl , kil ve milden oluşmuş olup ortalama kalınlığı 20 – 25
m. arasındadır. Alüvyon birimin altında kumtaşı , marn , çamurtaşından oluşmuş
olan filiş karakterli birim bulunmaktadır. Filiş yer altı suyu taşımamaktadır.
Bölgenin ikinci akifer birimi olan konglomeralara ise Seyhan nehri

26
4. ARAŞTIRMA BULGULARI Aylin YÜKSEL

kenarlarında rastlanmakla birlikte daha üst kotlardada rastlanılmaktadır. Seyhan


nehri kenarında yüzeylenen konglomeralar , köy içinde ve daha üst kotlarda
yüzeylenen konglomeralara göre daha fazla kalınlık sunmaktadırlar. Köy içinde
açılan kuyuların geneli konglomeralar içinde olup yaklaşık derinlikleri 15 – 20 m.
arasındadır. Seyhan nehri kenarında yüzeylenen konglomeraların ise yaklaşık
kalınlıkları 30 – 40 m. ‘ yi bulabilmektedir (Ek 1).

4.4. Hidrojeoloji

4.4.1. Yüzey suları

İnceleme alanında yılın tüm ayları boyunca akış halinde olan tek akarsu
Seyhan nehridir.

4.4.2. Kaynaklar

İnceleme alanında bulunan ve yaklaşık 150 m. kotundan çıkan Pınargözü


kaynağı bir dokanak kaynağıdır (Şekil 4.6). Evciköye ait konglomeralar ile
Sümbüldağ formasyonuna ait kumtaşı , marn , çamurtaşından oluşan filişlerin
dokanağından birkaç yerden akışa geçmektedir.
1975 yılında kaynağın suyunun bir kısmı Adana Köy Hizmetleri İl
Müdürlüğü tarafından yapılan terfili tesisle Otluk köyüne içmesuyu olarak
götürülmüştür. 1995 yılında yapılan hidrojeolojik etüt çalışmasında kaynağın debisi
20 lt/sn olarak ölçülmüştür. 2001 yılında adı geçen Müdürlük tarafından kaynakla
ilgili yeni bir çalışma yapılmış ve kaynağın debisinin 15 lt/sn olduğu tespit edilmiştir.
2005 yılında yapılan çalışmalarda ise kaynağın debisinin 7 – 8 lt/sn ‘ ye kadar
düştüğü görülmüştür. Kaynak debisinin düşüşünde üst kotlarda açılan çok sayıdaki
ruhsatsız şahıs kuyularından çekilen kontrolsüz yer altı suyu kullanımının etkili
olduğu düşünülmektedir. Havzanın kapalı ve dar bir havza olması ve son yıllarda
yaşanan yağış azlığıda kaynak debisinin düşmesinde etkilidir.

27
4. ARAŞTIRMA BULGULARI Aylin YÜKSEL

Şekil 4.6. Pınargözü kaynağı

4.4.3. Akiferler

İnceleme alanında akifer özelliği taşıyan formasyonlar Kuvaterner yaşlı


alüvyon ve Evciköy formasyonuna ait konglomeralardır. Etüt alanında alüvyonun en
yaygın olduğu kısım Seyhan nehir yatağı kenarlarıdır. Seyhan nehrinin havzaya
malzeme geitirimiyle oluşmuştur. Alüvyonun kalınlığı açılan sondaj kuyuları ve
yapılan jeofizik ölçümlerden yaklaşık 20 – 25 m. olarak belirlenmiştir. Alüvyon
litolojik olarak kil, mil, kum ve çakıldan oluşan malzeme özelliğindedir.
Bölgenin diğer bir akifer birimi olan konglomeralar ise Seyhan nehir
kenarlarında ve köy içinde daha üst kotlarda mostra vermektedir. Çeşitli boylarda
kireçtaşı, gabro, serpantin ve kuvarsit çakıllarının CaCO3 çimento ile sıkı
tutturulmasından oluşmuştur. Tane dağılımının homojen olduğu düzeylerde sert,
dayanımlı olduğu gibi yer yer gevşek, tutturulmamış killi ve kumlu düzeylerde
görülmektedir. Konglomeranın kalınlığı Seyhan nehir yatağı kenarında daha fazladır.

28
4. ARAŞTIRMA BULGULARI Aylin YÜKSEL

Üst kotlara gidildikçe kalınlık azalmaktadır. Yapılan jeofizik ölçümler ve açılan


sondaj kuyularından konglomeranın yaklaşık kalınlığının 30 – 40 m. arasında
değiştiği saptanmıştır.

4.4.4. Kuyular

Seyhan nehir yatağı kenarında ve köy içinde daha üst kotlarda çok sayıda
sondaj kuyusu mevcuttur. Kuyular Evciköy formasyonuna ait konglomeralar ve
Kuvaterner alüvyon birimleri içinde açılmıştır. Kuyulara ait teknik özellikler Çizelge
4.1’de verilmiştir. Kuyuların geneli şahıs kuyularıdır. Bunun yanında kamu
kurumları tarafından açılmış olan kuyularda mevcuttur. Konglomeralarda açılmış
olan kuyuların bir kısmı konglomeraların kırık ve çatlaklarına ulaşılamadığından
kurudur. Çizelge 4.1’de verilen kuyulardan 1,3 ve 5 nolu kuyular konglomera
içerisinde açılmıştır. Diğer kuyular ise alüvyon akiferdedir. Kuyu tabanlarını kumtaşı
, marn , çamurtaşından oluşan Sümbüldağ formasyonu oluşturmaktadır. Bu birim yer
altı suyu taşımamaktadır. Üst kotlarda açılan kuyularda yaklaşık 8 – 10 m. de
konglomera birimine girilmektedir. Kuyu derinlikleri en fazla 25-30 m.olmaktadır.
Alüvyonda açılan kuyularda ise 5 – 6 m. den itibaren su alınabilmektedir.

Çizelge 4.1. Sondaj Kuyu Özellikleri


Kuyu Statik Dinamik Debi (Qp)
Kuyu Adı Derinlik (m)
No Seviye (m) Seviye (m) lt/sn
1 Üçtepe şahıs 6 18 22 6
kuyusu
2 Musulu 2 7 18 8

3 Musulu 4 18 20 5

4 Eğriçam 1 8 20 8

5 Eğriçam 4 20 24 6

6 Menteş 3 10 26 8

29
4. ARAŞTIRMA BULGULARI Aylin YÜKSEL

4.5. Hidrojeokimya

Olağan yer altı sularının kökeni yağış sularıdır. Yağış sularının bir kısmı
yeraltına süzülerek akifere ulaşır. Ancak bu süzülme sırasında ve akiferde, geçtiği
kayaçları kısmen çözündürerek yeni bir kimyasal kompozisyon kazanır. Yer altı
sularının kimyasal bileşimi, suyun dokanakta olduğu kayaların kimyasal bileşimine,
dokanak yüzeyi ve süresine, yer altı suyunun akım hızına, sıcaklığa, ortamın
basıncına, iyon etkinliği ve ortak iyon etkinliğine bağlı olarak değişir. Yer altı
sularının kimyasal analizleri bu suların kullanım alanlarını ve kullanılabilme
özelliklerini belirlemede büyük önem taşır.
Buharlaşma, yoğunlaşma, süzülerek toplanma ve zemine sızma gibi sonsuz
bir döngü hidrolojik çevrim sırasında, su pek çok değişikliğe uğramaktadır.
Su kimyasal yapısı nedeniyle, yeryüzünde bulunan en iyi çözgenlerden
biridir. İyonize olabilen birçok tuzlar suda çok iyi çözünebilirler. Sular içerisinde,
askıda iyonize koloidal ve gaz halinde yabancı maddeler saf olarak bulunmazlar.
Doğal suların farklı kimyasal özelliklere sahip olmaları, kısmen farklı
kayaçların üzerinden geçmeleri ile açıklanabilir. Bu durum göz önüne alındığında,
suların geçtiği ortamlara işaret eden özellikler kazanmış olmasını beklemek
olağandır. Bu durum aşağıdaki açıklamalarla doğrulanabilir.
Yer altı sularının başlıca elementlerinden Ca, Mg, Na, K, Cl miktarları
yönünden mağmatik kayalar incelendiğinde (r=mek/1 olarak) ultrabazik ve
baziklerde rMg++ > rCa++ > rNa+ > rK+ ; nötr (siyenit) kayalarda rNa+ > rK+ > rCa++
> rMg++ veya diyoritlerde rCa++ > rMg++ > nNa+ > rK+ ; asidik kayalarda (granit)
rNa+ > rK+ > rCa++ > rMg++ şeklindedir. rCa++ / rMg++ oranı ultrabazik kayalardan
asidik kayalara doğru yükselir. rNa+ / rK+ oranı; ultrabazik ve bazik kayalardan,
asidik olanlara oranla daha yüksektir. (rCa++ + rMg++) rNa+ oranı genellikle
ultrabazik kayalardan asidik kayalara doğru azalir (Çizelge 4.2).
Karbonat bileşenleri suda belirli oranda çözülebilirler ve bu da 150 mg/1 ile
300 mg/1 arasında değişir. Kireçtaşı ve beraberindeki tuzların çözünmesi, kayanın
yapısal ve tektonik durumuna bağlıdır. Genellikle kireçtaşları çok az NaCl ve CaSO4
tuzları içerirler. Bu nedenle kireçtaşlarından gelen sular karbonatça zengin ve Cl,
SO4 iyonlarınca zengindir (Çağatay ve diğ,1993).

30
4. ARAŞTIRMA BULGULARI Aylin YÜKSEL

Çizelge 4.2. Doğal suların içerdiği maddelerin sınıflandırılması (Uslu ve Türkman, 1987)
İyonize
olmamış
katı
Köken Askıda Kolloidal Gaz Pozitif Negatif
maddeler
ve
dipoidler
Kil,kum ve SiO2 CO2 İyonize Ca+ HCO-3
diğer Fe2O3 olmamış Mg+ Cl-
anorganik AL2O3 katı Na+ SO-4
topraklar NgO2 maddeler K+ NO-3
Mineral
ve Fe+ CO-3
topraklar ve
dipoidler Mg+ HSiO-3
kayalardan
Zn H2BO-3
HPO-4
H2PO-4
OH-
N2 H+ HCO-3
O2 SO-4
Atmosferden
CO2
SO2
Organik Bitkisel CO2 Bitkisel Na+ Cl-
topraklar pigmentler NH3 pigmentler NH+4 HCO-3
(Humus) Organik O2 organik H+ NO-2
Organik organik atıklar N2 atıklar NO-3
dekompozis- atıklar H2S OH-
yonlardan CH4 HS-
H2 Organik
Koku radikaller
vektörleri
Balıklar, Virüsler,
algler, bakteriler,
Yaşayan
diotomalar algler ve
Organizma-
ve diğer diatomlar
lardan
küçük
hayvancıklar

Yer altı sularında mevsim, yağış ve başka etmenler sebebiyle, yıl içinde
değişiklikler gözlenir. Yer altı suları sıcaklığa, basınca, dokanak yüzeyi ile süresine,
su hacmine, verdikleri gazlara, ortamın pH’ına ve diğer maddelerin çözünme oranına
bağlı olarak, geçtikleri kayaların minerallerini kimyasal bozunuma uğratarak
iyonlarca zenginleşirler.
Yer kabuğunda ortalama ağırlık yüzde dağılımına bakılırsa, %47 oksijen,

31
4. ARAŞTIRMA BULGULARI Aylin YÜKSEL

Doğal sularda bulunan elementler, genellikle birincil (başlıca) (1000-1 mg/1),


ikincil (10-0.01 mg/1), üçüncül (az) (1x10-5mg/1) ve eser (1x10-3mg/1’den az)
elementler diye sınıflanabilir (Şahinci, 1991).

4.5.1. Yeraltı Sularının Genel Kimyasal Özellikleri

Çalışma alanında konglomera ve alüvyon akiferlerde bulunan yeraltı suları ile


dokanak kaynağı olarak boşalan Pınargözü su kaynağı bulunmaktadır. Pınargözü
kaynağı ve 6 adet sondaj kuyusundan alınan su örneklerinin anyon ve katyon
analizleri ile pH, EC ve sertlik değerleri Çizelge 4.3.’ te verilmiştir.

32
4. ARAŞTIRMA BULGULARI Aylin YÜKSEL

Çizelge 4.3. Su örneklerinin analiz sonuçları


Örnek Adı Fiziksel Özellikler Kimyasal Özellikler
Sertlik pH EC Na Ca Mg Cl HCO3 SO4
FO mch/cm mg/lt mg/lt mg/lt mg/lt mg/lt mg/lt
1-Üçtepe 45.15 7.28 1102.37 45.77 68.20 68.34 99.40 419.68 64.32
Şahıs Kuyusu
2-Musulu 30 7.50 809 _ 40 48.6 35.5 366 52.32
3-Musulu 40.15 7.33 804.17 0.23 63.8 58.85 37.63 403.21 17.76
4-Eğriçam 34 7.6 890 9.5 30 64.45 53.25 335.5 91.2
5-Eğriçam 40.40 7.38 847.1 8.97 63.0 59.95 34.44 400.16 44.64
6-Menteş 40.70 7.4 838.9 5.75 168 88.7 35.86 398.33 40.8
7-Pınargözü 38.85 7.4 856.9 77.4 64 48.15 31.95 369.6 76.8
kaynağı
8-Pınargözü 39.05 7.1 894.3 75.9 81 45.7 35.5 378.2 83.52
kaynağı

4.5.1.1. Suların Sertliği

Sertlik, su içinde çözünmüş halde bulunan Ca ve Mg Bileşiklerinden gelen


özelliktir. Bu bileşiklerin çoğu Ca ve Mg'un meydana getirdikleri bikarbonatlar,
sülfatlar, klorürler ve nitratlardır. Ülkemizde suların sertlik derecelerini belirtmek için
Fransız Sertlik Derecesi ( F0 ) kullanılmaktadır.1 Fransız Sertlik Derecesi = 1 lt suda,
10 mg Ca ve Mg bikarbonat veya buna eşdeğer diğer sertlik verici iyonların
bulunmasıdır. Sert sulardaki toprak alkali iyonları sabunu meydana getiren yağ
asitleri ile birleşir ve suda çözünmeyen çökeller meydana getirerek köpürmeyi
geciktirirler.
İnceleme alanında yapılan araştırmalar sonucunda yer altı suyunun sertliği 30-
45,15 F0 arasında değişmektedir. Şahinci 1991’ e göre inceleme alanındaki sular
oldukça sert – sert sular sınıfındadır ( Çizelge 4.4 ).

33
4. ARAŞTIRMA BULGULARI Aylin YÜKSEL

Çizelge 4.4. Suların sertliklerine göre sınıflandırılması (Şahinci,1991)


Fransız Sertliği Suyun Sınıfı
0.0-7.2 Çok yumuşak
7.2-14.5 Yumuşak
14.5-21.5 Az sert
21.5-32.5 Oldukça sert
32.5 - 54.0 Sert
54'den az Çok sert

4.5.1.2. Hidrojen İyon Konsantrasyonu (pH)

Hidrojen iyon konsantrasyonu, su içerisinde bulunan hidronyum ve OH- iyon


konsantrasyonlarının azalıp artmasına bağlı olarak suyun asit yada bazik özelliğe
sahip olmasıdır.Yeraltı suları genel olarak pH < 7 olan asidik özelliğe sahip iken
yerüstü suları pH < 8 olan bazik özellikteki sulardır. pH’a göre sınıflandırma şu
şekildedir ;
Çizelge 4.5. Suların pH ‘ a göre sınıflandırılması
pH Sınıfı
>8 bazik
8,5 – 7 bazik karakterli
7 nötr
7 – 4,5 asit karakterli
< 4,5 asidik

İnceleme alanından alınan su örneklerinde yapılan analizler sonucunda


suların pH değeri 7,1 ile 7,50 arasında tespit edilmiştir. Çizelge 4.5’teki
sınıflandırmaya göre analizi yapılan sular bazik karakterlidir.

4.5.1.3. Özgül Elektriksel İletkenlik (EC )

Elektiriksel iletkenlik, cisimlerin elektiriği geçirme özelliğidir. Her cismin


elektiriği geçirme özelliği farklıdır. Örneğin saf su elektiriği çok az geçirdiğinden iyi

34
4. ARAŞTIRMA BULGULARI Aylin YÜKSEL

bir yalıtkandır. Özgül elektriksel iletkenlik ise, +25 0C ‘ deki 1 cm3 suyun
iletkenliğidir. Suyun özgül iletkenliği iyon cinsine, derişime ve sıcaklığa bağlıdır. Saf
suyun özgül elektiriksel iletkenliği 0,5 – 5 mch/cm , içme sularının elektiriksel
iletkenliği ise 30 – 2000 mch/cm arasında değişmektedir. Özgül elektiriksel
iletkenlik sulama ve içme sularının sınıflandırılmasında bir ölçüt olarak
kullanılmaktadır.
İnceleme alanındaki su örneklerinin elektiriksel iletkenliği 804,17 mch/cm ile
1102,37 mch/cm arasında değişmektedir. Sulama suyu açısından sular yüksek tuzlu
su sınıfına girmektedir.

4.5.1.4. Sodyum Adsorbsiyon Oranı ( SAR )

Sulama suyunun kalitesinin belirlenmesi açısından önemli bir kriter olan


sodyum miktarı toprağın yapısını bozarak geçirgenliğini azaltır ve sulamadan sonra
toprak üzerinde kaymak şeklinde sert bir kabuk oluşmasına neden olur. Böylece bitki
kökleri hava alamaz ve bitkiler için zehirli bir ortam oluşur. Bu nedenle SAR
değerinin bilinmesi önemlidir. SAR değeri aşağıdaki formüle göre hesaplanır ;
SAR (Sodyum Adsorpsiyon Oranı)= Na / [(Ca+Mg) / 2)]1/2
SAR ‘ a göre sulama suları şu şekilde sınıflandırılır ;
SAR ; < 10 Çok iyi özellikteki sulama suları
10 -18 İyi özellikteki sulama suları
18 -26 Orta özellikteki sulama suları
> 26 Fena özellikteki sulama suları
İnceleme alanından alınan su örneklerinin SAR değerleri formülden
hesaplandığında değerlerin 0 – 1,2 arasında değiştiği görülmüştür. Bu oranlara göre
sular çok iyi özellikteki sulama suları sınıfındadır.

4.5.1.5. Sodyum (Na+) İyonu

Doğal sularda birincil olarak bulunan Na, alkali metaller (Li, K, Rb, Cs)
arasında yerkabuğunda en fazla bulunandır. Evaporitlerin ve sodyum içeren

35
4. ARAŞTIRMA BULGULARI Aylin YÜKSEL

minerallerin yağış suları tarafından kimyasal olarak bozunmaları ile doğal sulara
karışırlar. Bunlar Na içeren feldispat, plajioklas, nefelin, sodalit, stilbit, natrolit,
jadelit ve benzeri minerallerdir (Şahinci, 1991).
Bütün yer altı sularında az veya çok Na bulunur. Çünkü bütün Na bileşikleri
suda kolayca çözünürler. Suya tuzlu bir tat verdiği için içme sularında 200 mg/1’den
fazla Na istenmez. Yapılan analizlerde çalışma alanındaki su örneklerinin sodyum
değeri 0 – 77,4 mg/lt arasında değiştiğinden dolayı içme suyu açısından herhangi bir
problem yaratmamaktadır.
Sodyumun sulama açısından önemi, toprak ve bitkiler üzerinde gösterdiği
zararlı etkiler yüzündendir. Genellikle tek değerlikli katyonlar, çift değerliklilere
göre, bitkiler üzerinde daha fazla zehirleyici etki gösterirler (Doğan, 1981).
Ayrıca buzlu yollara atılan tuzlar, tarımsal gübreler, lağım ve fabrika atık
suları; suları dezenfekte etmek, sertliğini düşürmek, çürütmeyi ve bazsı çökeltmeleri
önlemek için kullanılan NaF, Na2SiF6, NaOH, Na2CO3, NaHCO3 gibi kimyasal
maddelerin kullanılması Na miktarını arttırırken, toprak, zemin, kil mineralleri, şeyl
ve zelitlerdeki iyon değişiminde Na/K oranı azalır (Şahinci, 1991).

4.5.1.6. Potasyum (K+) İyonu

Doğal sularda ikincil olarak bulunan K+, yerkabuğunda yaklaşık Na ile eşit
miktarda bulunurken; K içeren silikat alüminosilikat minerallerinin bozunması, Na
içerenlere oranla oldukça zordur (Biotit, Muskovit, Nefelin, Feldispet). Ayrıca,
bozunmuş K’ un çok büyük miktarı kil mineralleri ve bitkiler tarafından güçlü bir
şekilde soğurulur. İyon yarıçapı oldukça büyük olan K, eksi yüklü kolloidler
tarafından soğurulur ve tekrar iyon değişimine uğramaz.
İnceleme alanından alınan su örneklerinin analizleri Adana İl Özel İdaresi
laboratuarlarında yapılmıştır. Kurumun laboratuar şartlarında potasyum (K)
değerlerine bakılamadığından, analiz sonuçlarında potasyum oranları yer
almamaktadır.

36
4. ARAŞTIRMA BULGULARI Aylin YÜKSEL

4.5.1.7. Kalsiyum (Ca+2) İyonu

Ca, ağırlık yüzdesine göre yer kabuğunda O, Si, Al ve Fe’den sonra beşinci
(%3.5) tatlı sularda ise üçüncü sırayı alır (Şahinci, 1991). Klark değerinin 2.06
olması, kimyasal etkinliğinin yüksek olmasına sebeptir. Alkali toprak elementi olan
Ca mineralleri; silikatlar, fosfatlar, arsenatlar, karbonatlar, boratlar ve sülfatlardır.
İyon yarıçapının büyük olması nedeniyle oksijenin Al ve Mg ile yaptığı tetraedr ve
oktaedrlerin yapılarına ve kil minerallerinin yapısına giremez. Bu yüzden su
ortamına daha kolay göç eder. Kil mineralleri ve eksi yüklü kolloidler Ca’u
soğururlar.
Yapılan analizlerde, çalışma alanından alınan su örneklerindeki kalsiyum
değerinin 30 – 168 mg/lt arasında değiştiği görülmüştür.

4.5.1.8. Magnezyum (Mg+2) İyonu

Mg yerkabuğu ve tatlı sularda en fazla bulunan elementler sıralamasında


sekizinci sıradadır. Mg iyonlarının çapı, Na ve Ca iyonlarının çapından küçük
olmasına karşın, özgül elektriksel yükünün yüksekliği nedeniyle, su molekülleri
tarafından hidratlaşma güçlüdür (Şahinci, 1991). Diğer iki değerlikli katyonlar gibi,
eksi yüklü koloidal tarafından soğurulurlar ve kolayca kolloidleri terk etmezler.
Doğal sularda Mg kaynakları; dolomit, evaporit, magmatik kaya mineralleri
(olivin, biotit, hornblend, ojit) ve metamorfik kayalarda bulunan (serpantin, talk,
diyopsit, tremolit) mineralleridir.
İnceleme alanından alınan su örneklerinde yapılan analizler sonucunda
sulardaki mağnezyum değerinin 45,7 mg/lt ile 88,7 mg/lt arasında olduğu tespit
edilmiştir.

4.5.1.9.Karbonat (CO3-2) ve Bikarbonat (HCO3-2) İyonları

Suda çözünen CO2 gazı HCO3-2 ve hidrojeolojik devir arasında bir bağ olduğu
anlaşılır (Şahinci, 1991).

37
4. ARAŞTIRMA BULGULARI Aylin YÜKSEL

Sularda alkalinitelerin başlıca kaynağı HCO3-2 ve CO3-2 iyonlarıdır. pH


8.2’nin üzerinde bikarbonat iyonları karbonat ve hidrojen iyonları ayrılır. Bu yüzden
pH 8.2’nin üzerinde CO3-2 egemen iken bu değerin altında HCO3-2 egemen iyon
haline gelir.
Yapılan analizlerde çalışma alanından alınan su örneklerindeki HCO3-2
değerinin 335,5 mg/lt ile 419,68 mg/lt arasında değiştiği saptanmıştır.

4.5.1.10. Sülfat (SO4-2) İyonu

Sülfat iyonunun yarıçapı oldukça büyüktür. Fe, Zn, Ni, Ca, CD, Cu gibi
elementlerin SO4-2 ları suda kolayca çözündüğü halde; Ca, Sr, Ba, Ra ve Pb
elementlerinin SO4-2 ları suda çok az çözünür. Bu özellikler, doğal suların
jeokimyasında önemlidir. SO4-2 iyonunun başlıca kaynakları volkanlar, oksitlenmiş
piritler, jips ve anhidritler organik maddelerin bozunumu, fabrika ve konutlarda
yakılan petrol ve kömürdür.
İnceleme alanındaki su örneklerinde yapılan analizler sonucunda sulardaki
sülfat değerinin 17,76 mg/lt ile 91,2 mg/lt arasında olduğu tespit edilmiştir.

4.5.1.11. Klorür (Cl-) İyonu

Klorür ait olduğu halojen gurubu elementlere (Cl, Br, F, I) oranla doğada
daha fazla bulunur. Cl’ün tüm tuzları pH’tan bağımsız olarak kolayca çözünürler.
Genel olarak kayalardan doğal sulara taşınan Cl önemsizdir. Ana kaynak evaporittir.
Tüm doğal sularda bulunabilirler. Fakat denizlerde daha fazla bulunur.
Eksi yükü sebebiyle kolloidler tarafından tutulmazlar. Toprakta birikme
eğiliminde olmalarına karşın sulamanın yoğun olduğu yerlerde çözünerek sulara
karışırlar (Şahinci, 1991).
Yapılan analizlerde, çalışma alanından alınan su örneklerindeki klor
değerinin 31,95 – 99,40 mg/lt arasında değiştiği tespit edilmiştir.

38
4. ARAŞTIRMA BULGULARI Aylin YÜKSEL

4.5.2. Yeraltı Sularının Kimyasal Sınıflaması ve Kullanım Özellikleri

Kimyasal sınıflama, yeraltı sularının kökeni, egemen ve toplam çözünmüş


iyon miktarı, değişik oluşuklardan gelen suların karşılaştırılması, içme, kullanma,
endüstri ve tarımda, kimyasal yönden kullanabilme özellikleri gibi birçok sorunların
yanıtlanmasında yardımcıdır.
İnceleme alanından alınan su örneklerinin analizleri Adana İl Özel İdaresi
laboratuarlarında yapılmıştır. Kurumun laboratuar şartlarında bazı analizlerin
yapılamaması nedeniyle Piper, Durov gibi diyagramlarda su örneklerinin
değerlendirmeleri yapılamamıştır. Kimyasal analiz sonuçları sadece standart
çizelgeler, Shoeller, ABD tuzluluk ve Wilcox diyagramları kullanılarak bölge suları
kullanım özelliklerine göre sınıflandırılmıştır.
Schoeller (1955) suları; klorür, sülfat ile karbonat miktarına, iyon baz
değişimine ve anyon-katyon derişim ilişkilerine göre sınıflandırmıştır. Bu sınıflama şöyledir:
1. Klorür Derişim
a. Hiperklorürlü sular : Klorür miktarı 700 mek/l’den doygunluğa kadar olan sular,
b. Klorotalistik sular : Klorür miktarı 420-700 mek/l arasındaki sular. Deniz
suyu bu sınıfa girer.
c. Klorürce zengin sular : Klorür miktarı 140-420 mek/l arasındaki sular.
d. Orta klorürlü sular : Klorür miktarı 40-140 mek/l arasındaki sular,
devamlı içilebilen sularda bulunabilecek en yüksek klorür miktarı 40 mek/l’dir,
e. Oligoklorürlü sular : Klorür miktarı 15-40 mek/l arasındaki sular,
f. Olağan klorürlü sular : Klorür miktarı 15 mek/l’den az sular, yeraltı
sularında çoğunlukla klorür miktarı 10 mek/l’den azdır.
İnceleme alanındaki su örneklerinin Cl değerleri 10 mek/lt ‘den az olup
olağan klorürlü sular sınıfındadır.
2. Sülfat Derişimi
a. Hiposülfatlı sular : Sülfat miktarı 58 mek/l’den fazla sular, deniz suyunda
ortalama 58 mek/l sülfat bulunur,
b. Sülfatlı sular : Sülfat miktarı 24-58 mek/l arasındaki sular. İçme sularında
sülfat için üst sınır 24 mek/l ‘dir.

39
4. ARAŞTIRMA BULGULARI Aylin YÜKSEL

c. Oligosülfatlı sular : Sülfat miktarı 6-24 mek/l arasındaki sular,


d. Olağan sülfatlı sular : Sülfat miktarı 6 mek/l’den az sular. Yeraltı
sularında çoğunlukla sülfat 6 mek/l’den azdır.
İnceleme alanındaki su örneklerinin SO4 değerleri 6 mek/lt ‘den az olup olağan
sülfatlı sular sınıfındadır
3. Karbonat+Bikarbonat Derişimi
a. Hiperkarbonatlı sular : HCO3- + CO3- toplam miktarı 7 mek/l’den fazla sular,
b. Olağan karbonatlı sular : HCO3- + CO3- toplam miktarı 2-7 mek/l arasında
bulunan sular. Genellikle yeraltı sularında bu değerler arasında karbonat ve
bikarbonat bulunur,
İnceleme alanındaki su örneklerinin HCO3- + CO3- değerleri 2-7 mek/lt
arasında olup olağan karbonatlı sular sınıfındadır.

4.5.2.1. Suların İçilebilirlik Özellikleri

Doğal suların güvenilir olarak içilebilmesi için içerisindeki maddelerin belirli


limitler arasında olması gerekmektedir. Bu nedenle birçok ülke kendi kaynaklarına
göre içme suyu standartları geliştirmiştir. Ülkemizde geçerli olan içme suyu
standardı TSE ( 1986 ) Çizelge 4.6’da, Dünya Sağlık Örgütü ( WHO ) içme suyu
standardı ise 4.7‘de verilmiştir. İnceleme alanındaki yeraltı sularının sözkonusu
standartlara uyduğu görülmektedir.

40
4. ARAŞTIRMA BULGULARI Aylin YÜKSEL

Çizelge 4.6. İçilebilir Suların Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri (TSE, 1986)


Tavsiye Edilen Müsaade Edilebilecek
Maddenin Adı Miktar (mg/l) maxMiktar (mg/l)
1- Zehirli Maddeler
Kurşun (Pb) - 0.05
Krom IV (CrIV) - 0.05
Arsenik (As) - 0.05
Selenyum (Se) - 0.01
Siyanür (CN) - 0.01
Kadmiyum (CD) - 0.0005
Gümüş (Ag) - 0.05
2-Sağlığa Zararlı Maddeler

Florür (F) 0.8-1.7 1.4-2.4


Nitrat (NO3) 45
3-Sağlığa ve/veya İçilebilme
Özelliğine Etki Eden Maddeler

Renk 5 birim 50 birim


Bulanıklık 5 birim 25 birim
Buharlaşma Kalıntısı 500 15000
Klorür (CI) 200 600
Serbest Klor (CI2) 0.1 0.5
Sülfat (SO4+2) 200 400
Demir (Fe) 0.3 1.0
Mangan (Mn) 0.1 0.5
Bakır (Cu) 1.0 1.5
Çinko (Zn) 5 15
Kalsiyum (Ca) 75 200
Magnezyum (Mg) 50 150
Magnezyum (Mg)+Sodyum 100 500
Sülfat (Na2 SO4)
Alkali Benzen Sülfanat (ABS) 0.5 1.0
Fenolik Maddeler (fenol - 0.002
cinsinden)
PH 7.0-8.5 8.5-9.2
Sertlik (CaCO3) 500
4-Kirlenmeyi Gösteren
Maddeler

Karbon Kloroform Ekstraktı 0.2 0.5


Nitrit (NO2) - -
Amonyak (NH3) - -

41
4. ARAŞTIRMA BULGULARI Aylin YÜKSEL

Çizelge 4.7. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) içme suyu standartları (Şahinci, 1991)

Özellik Kabul Edilen Üst Sınır

Toplam Katılar -
Renk (0H) 0.05
Tad - 0.05
Koku - 0.05
Asılı maddeler - 0.01
Klorür - 0.01
Demir - 0.0005
Mangan - 0.05
Bakır
Çinko 0.8-1.7 1.4-2.4
Kalsiyum 45
Magnezyum
Sülfat 5 birim 50 birim
Toplam sertlik (CaCO3 olarak) 5 birim 25 birim
Nitrat (NO3) 500 15000
Fenol 200 600
Anyonik deterjan 0.1 0.5
Flor 200 400
PH 0.3 1.0
Arsenik 0.1 0.5
Kadmiyum 1.0 1.5
Krom 5 15
Siyanür 75 200
Kurşun 50 150
Civa 100 500
Selenyum 0.5 1.0
Polinükleer aromatik - 0.002
hidrokarbonlar
Alfa radyoaktifesi (PC/L) 7.0-8.5 8.5-9.2
Beta radyoaktifesi (PC/L) 500

42
4. ARAŞTIRMA BULGULARI Aylin YÜKSEL

4.5.2.2. Schoeller’e Göre Suların İçilebilirlik Özellikleri

İnceleme alanından alınan su örneklerinin içme standartlarına uygunluğunu


belirlemek amacıyla kimyasal analiz sonuçları Schoeller Diyagramı üzerine
yerleştirilmiştir.Bu diyagrama göre su örnekleri iyi-orta kaliteli sular sınıfındadır.

Üçtepe Ş.K.

Musulu
Musulu
Eğriçam

Eğriçam

Menteş
Pınargözü
kaynağı
Pınargözü
kaynağı

Şekil 4.7. Schoeller Diyagramı

43
4. ARAŞTIRMA BULGULARI Aylin YÜKSEL

4.5.2.3. Suların Sulamada Kullanım Özellikleri

Günümüzde birçok ülke sulama suyu sıkıntısı çekmekte, yüzey ve yer altı
sularını optimum şekilde kullanmaya çalışmaktadır. Ancak, tarımda yüksek verim
almak için su faktörü tek başına yeterli değildir. Bunun yanında sulama suyunun
kimyasal özellikleri ve toprağın akaçlanması da önemlidir.
Sulama sularının özellikleri incelendiğinde, suyun içinde çözünmüş fazla
miktarda iyonların bitkiler ve tarım toprağını fiziksel ve kimyasal yollarla etkileyerek
verimi düşürdüğü görülmüştür. Tuzlu sulardaki sodyum, zemindeki kalsiyum ile yer
değiştirerek toprağın geçirgenliğini ve havalandırmasını azaltır; böylece bitkilerin
gelişmesi yavaşlar. Sulardaki bor ve klorür gibi iyonların varlığı da bitki gelişmesi
üzerine olumsuz etki yapar.
Suların sulama suyu olarak uygunluğunun en önemli ölçütleri sodyum iyonu
miktarı ve elektriksel kondüktivitedir. Bu suları sınırlandırmada kullanılan ABD
Tuzluluk ve Wilcox diyagramlarında, bu iki parametre göz önüne alınarak
hesaplanmıştır.
Çalışma alanındaki suların sulamaya elverişli olup olmadığını belirleyebilmek
amacıyla ABD Tuzluluk Laboratuarı ve Wilcox diyagramları üzerinde bölgeden
alınan su örneklerinin kimyasal analiz sonuçları yerleştirilerek sınıflandırma
yapılmıştır.
- ABD Tuzluluk Diyagramına Göre Sınıflama
Bu diyagramda düşey eksende SAR (kısaca S) değeri, yatay eksende ise
elektriksel iletkenlik (EC) bulunur. SAR'a göre inceleme alanındaki suların tamamı
"çok iyi özellikteki sulama suları" sınıfındadır. Buradan elde edilen değerler ABD
Tuzluluk Laboratuvarı diyagramında yerine konarak suların uygunluğu konusunda
yargıya varılabilir. Genel tuzluluk özellikleri ve genel sodyum tehlikesi özelliklerine
bakılarak diyagramın yorumu yapılabilir (Doğan,1981).
Genel tuzluluk özellikleri :
C1 (EC 250 mch/cm'den az), az tuzlu sular ; Her toprakta, tüm bitkilerin
sulanmasına uygundur.
C2 (EC 250 - 750 mch/cm arası), orta tuzlu sular ; Orta akaçlama

44
4. ARAŞTIRMA BULGULARI Aylin YÜKSEL

özelliğindeki topraklarda tuzluluk tehlikesi olmadan tüm bitkiler sulanabilir.


C3 (EC 750 - 2250 mch/cm arası), tuzlu sular ; Akaçlama kötü olan
arazilerde, sulamada kullanılmaz.
C4 (EC 2250 mch/cm'den fazla), çok tuzlu sular ; Geçirgenliği ve
akaçlaması çok iyi olan topraklarda, zeminin yıkanmasını sağlamak için bol su
verilmelidir.
Genel sodyum tehlikesi özellikleri :
S1 ( az sodyumlu sular) ; Hemen tüm topraklarda sodyum tehlikesi
yaratmadan kullanılabilir.
S2 ( orta sodyumlu sular) ; Geçirgen veya bol jipsli arazilerde kullanılabilir.
S3 (yüksek sodyumlu sular) ; Birçok toprak cinslerinde sodyum
tehlikesi olabilir. Çok iyi geçirgen ve akaçlama gösteren arazilerde bol su
kullanılarak, belirli sürelerde yapılacak kimyasal tahlillerle sodyum tehlikesi
denetlenmelidir.
S4 ( çok yüksek sodyumlu sular) ; Genel olarak, sulama için uygun
değildir. Ancak, suyun toplam tuz miktarı düşük ise, sulamada kullanılabilir.
Böylece ;
C1S1, C2S1, ve C3S1 her türlü sulamada,
C4S1, C3S2 bazı özel koşullarda kullanılabilir.
C4S2, C4S3 sulamada kullanılmaz.
Ancak Türkiye gibi yarı kurak ülkeler, oldukça tuzlu suları sulamada
kullanmak zorundadır.
C2S1 ; orta tuzlu , azsodyumlu tüm topraklarda ve bitkilerde kullanılabilen
su sınıfı, C3S1 ise tuzlu , az sodyumlu sulardır. Akaçlaması çok kötü olan
arazilerde sulamada kullanılamaz zemindeki tuz miktarının gözlenmesi
gerekebilir.
ABD Tuzluluk Diyagramına göre su örnekleri C3S1 sınıfındadır (Şekil 4.7).

45
4. ARAŞTIRMA BULGULARI Aylin YÜKSEL

1-Üçtepe
Şahıs Kuyusu
2-Musulu
3-Musulu
4-Eğriçam
5-Eğriçam
6-Menteş
7-Pınargözü
kaynağı
8-Pınargözü
kaynağı

Şekil 4.8. A.B.D. Tuzluluk Diyagramı

46
4. ARAŞTIRMA BULGULARI Aylin YÜKSEL

- Wilcox Diyagramına Göre Sınıflama


Wilcox diyagramı da suların sulama suyu olarak kullanılabilirliğini
incelemekte kullanılır. Bu diyagramda düşey eksende % Na miktarı, yatay eksende
elektriksel iletkenlik (EC) değerleri yer almaktadır. Suyun kimyasal analizlerinden
% Na hesaplanarak düşey eksen üzerine işaretlenir ve bu noktadan yatay eksene bir
paralel çizilir. Elektriksel iletkenlik (EC) değeri yatay eksende bulunarak bu
noktadan bir dik çıkılır ve yatay eksene çizilen paraleli kestiği nokta, suyun
özelliğini verir.
Wilcox Diyagramına göre sulama suyu açısından 6 sondaj kuyusundan alınan su
örnekleri iyi kullanılabilir özellik taşırken, Pınargözü kaynağından alınan su örneği sulama
açısından şüpheli kullanılabilir su sınıfındadır (Şekil 4.8).

1-Üçtepe
Şahıs Kuyusu
2-Musulu
3-Musulu
4-Eğriçam
5-Eğriçam
6-Menteş
7-Pınargözü
kaynağı
8-Pınargözü
kaynağı

Şekil 4.9. Wilcox Diyagramı

47
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Aylin YÜKSEL

5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER

Adana ili İmamoğlu ilçesi Üçtepe yöresinde jeolojik, hidrojeolojik


ve jeofizik çalışmalar yapılmıştır. Tespit edilen çeşitli kuyulardan ve
Pınargözü kaynağından alınan su numuneleri Adana İl Özel İdaresi jeokimya
laboratuvarında analize tabi tutulmuştur. Elde edilen verilerden aşağıdaki
sonuçlara varılmıştır :
Çalışma alanında Miyoseni marn, kumtaşı ve çamurtaşından oluşan filiş karakterli
Sümbüldağ formasyonu adı verilen birim temsil etmektedir. Temel birim olarak bulunan
Sümbüldağ formasyonu yeraltı suyu açısından olumsuz geçirimsiz bir birimdir.
Seyhan nehri kenarında ve yüksek bazı kesimlerde mostra veren Pliyosen yaşlı
Evciköy formasyonuna ait konglomeralar , bölgede ana akifer birimi oluşturmaktadır.
Etüt alanının bir diğer akifer birimi ise Seyhan nehir yatağı kenarlarında oluşmuş olan
Kuvaterner yaşlı alüvyonlardır. Alüvyon akiferin kalınlığı 20-25 m. arasında değişmektedir.
Seyhan ırmağının alüvyon akiferi beslediği tahmin edilmektedir.
Çalışma alanı içerisinde bulunan Pınargözü kaynağı bir dokanak (kontak) kaynağıdır.
Pliyosen yaşlı konglomeralar ile geçirimsiz bir birim olan kumtaşı, marn, çamurtaşı
ardalanmasından oluşan Miyosen yaşlı filişlerin dokanaklarından yeryüzü sathına çıkmaktadır.
Bölgede açılan çok sayıda ruhsatsız sondaj kuyusu yeraltı suyunu olumsuz olarak
etkilemektedir.
ABD tuzluluk diyagramına göre suların geneli her türlü sulamada kullanılabilir özellik
taşımaktadır.
Wilcox Diyagramına göre sulama suyu açısından 6 sondaj kuyusundan alınan su
örnekleri iyi kullanılabilir özellik taşırken, Pınargözü kaynağından alınan su örneği sulama
açısından şüpheli kullanılabilir su sınıfındadır.

48
KAYNAKLAR

AGALEDE, H., 1956. Adana Ovasında İlk Yer altı Su Tabakası Üzerinde Çalışma
Metodları. No : 718. Yayınlanmamış. 5 s.
ALTINLI, İ.E., 1953. Adana Ovasının Jeolojik ve Hidrojeolojik Durumu
Hakkındaki Raporu. No : 1 Yayınlanmamış. 8 s.
AYHAN, A. , 1987 Kozan- Elmadağ (Adana) arasının jeolojisi. İstanbul Üniversitesi
Jeoloji Mühendisliği Ana Bilim Dalı, Doktora Tezi.
AYHAN , A. , PAPAK, İ. , BİLGİN A. Z. , 1988. Kozan Ceyhan İmamoğlu
(Adana) Civarının Jeolojisi MTA Genel Müdürlüğü Jeoloji Etüdleri Dairesi
Başkanlığı , Ankara
ÇAĞATAY, N., ERLER, A., 1993.Jeokimya Temel Kavramlar ve İlkeler ; T.J.K.
Yerbilimleri Eğitim Dizisi, İkinci Baskı, s : 15-58, 157-162, Ankara
DAVİS,1953. Adana Ovası Hakkında Rapor. No:160. Yayınlanmamış. 18 s.
DOĞAN, L., 1981. Hidrojeolojide Su Kimyası. D.S.İ. Basım ve Foto Film İşletme
Müdürlüğü Matbaası, 180 s., Ankara.
İPLİKÇİ , E. , AYHAN , A. , 1980 , Adana İline Bağlı Kozan Feke Saimbeyli
Civarının Jeolojik Etüdü.
İREZ, H. , 1964. Kozan İmamoğlu Nahiyesi İçme Suyu Hidrojeolojik Etüt Raporu
DSİ Yer Altı Suları Daire Başkanlığı.
KOP, A. , 2003, Gökçe Köy –Kışlak –Menkez-Akdam (D-KD Aladağ , Adana)
Dolayının Tektono Stratigrafisi Ve Yapısal Evrimi. Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği
Anabilim Dalı Adana
METİN, S. , ve diğ. 1986. Tufanbeyli Sarız Göksun Ve Saimbeyli Arasının Jeolojisi
MTA Enstitüsü Jeoloji Dairesi Ankara.
METİN, S. , 1984. Doğu Toroslarda Derebaşı (Develi) Armutalan Ve Gedikli
(Saimbeyli) Köyleri Arasının Jeolojisi, MTA Genel Müdürlüğü Jeoloji
Dairesi, Ankara
METİN, S. , AYHAN, A. , İNANÇ, A. ,ALTUN, İ. , KESKİN, H. , KONUK, O. ,
KARABALIK, N. N. ,1993. Saimbeyli Andırın Arasının Jeolojisi. MTA
Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi, Ankara

49
ÖZBERK, E., 1960. Adana Ovası Sulama ve Drenaj için Jeoloji ve Hidrojeoloji
Çalışması. No: 4. Yayınlanmamış.
ÖZGÜL, N. GÖĞER, E. , METİN, S. , BİNGÖL, İ. , BAYDAR, O. ,
ERDOĞAN, B. , 1975. Tufanbeyli Dolayının (Doğu Toroslar, Adana)
Kambriyen-Tersiyer Kayaları Türkiye Jeoloji Kurumu Bülteni
ŞAHİNCİ, A., 1991. Doğal Suların Jeokimyası. Reform Matbaası. 548 s. İzmir.
TAYLAN, A., 1980. Adana Ovası Hidroloji Rapor Planlama Aşaması. 13-15 s.
TAYLAN, A., 1982. Adana Havzası Jeolojik ve Hidrojeolojik Etüt Raporu. 23-27 s.
T.C. Resmi Gazete, 1988. Su Kirliliği Yönetmeliği. Sayı : 19919. Ankara.
TERNEK, Z., 1957. Adana Havzasının Alt Miyosen Formasyonları ; Bunların Diğer
Formasyonlarla Olan Münasebetleri ve Petrol İmkanları. M.T.A. Dergisi.
46,48,49 s. Ankara.
T.S.E., 1986. İçme Suları. Birinci Baskı. T.S. 266. 42 s.
TUNCAY, H., 1994. Su Kalitesi Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları. No:
512,243 s. İzmir
USTA,D., ŞENEL, M. , METİN, Y., BEDİ, Y., USTA, M., BALCI, V.,
VERGİLİ, Ö., KURU, K., TOK, T., ÖZKAN, M.K. , KOP, A., 2004.
Kozan-Tufanbeyli ( Adana ) ve Çevresindeki Yapısal Birimlerin Jeolojik
Özellikleri. 57. Türkiye Jeoloji Kurultayı-Ankara.
ÜNLÜGENÇ, U.C., 1986. Adana Dolayının Jeolojik İncelemesi. Ç.Ü. Fen Bilimleri
Enstitüsü. Yüksek Lisans Tezi. 77 s. Adana.
ÜNLÜGENÇ, U.C. , DEMİRKOL, C. , 1991. Karsantı, Akdam ve Eğner (KKD
Adana) Dolaylarının Stratigrafik İncelenmesi, Ahmet Acar Jeoloji
Sempozyumu
YETİŞ,C., DEMİRKOL, C., 1984. Adana Baseni Kuzey-Kuzeybatı Kesiminin
Temel Stratigrafisine İlişkin Bazı Gözlemler. Türkiye Jeoloji Kurultayı. 38.
Bilimsel ve Teknik KurulBildiri Özetleri., 59-61 s. Ankara.

50
ÖZGEÇMİŞ

1972 yılında Adana’da doğdum. İlk, orta ve lise öğrenimimi Adana’da


tamamladıktan sonra 1991 yılında Çukurova Üniversitesi Mühendislik Mimarlık
Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümünde lisans öğrenimime başladım. 1995 ‘ te
mezun oldum. 2004 yılında aynı bölümde yüksek lisans eğitimine başlamaya hak
kazandım. Hala yüksek lisans eğitimine devam etmekteyim.

51
EK

52

You might also like