Professional Documents
Culture Documents
lanmaktadır; insanların hayatın anlamı ve günlük hayatın mesinden ziyade aile yapısındaki değişmeler ailenin yeni
biçimlendirilmesi konusunda alternatif yollar arasından rollerini, fonksiyonlarını belirleyici olabilmektedir.
bir tercih yapmalarını sağlayan yol gösterici nitelikteki so- “Değer-aile-değişim ilişkileri” konuyu daha da has-
yut yahut somut ilke, inanç veya varlıklardan her biridir. sas duruma getirebilmektedir. Çünkü köyden kente bü-
Bu çerçevede, toplumun geleceğinin inşasında ha- yük göçlerin olması ile kentler büyümekte ve buralarda
reket noktası kabul edilen geçmiş yaşantı, tecrübe ve değişik sanayi merkezlerinin yanı sıra gecekondu mahal-
alışkanlıklara geleneksel değer; toplumun tarihî süreç- leleri de oluşmaktadır. Bu oluşum ile meydana gelen sos-
te yaşadığı serüveni olumlu etkileyen kişi, kurum veya yal yapıdaki değişiklikler, kültürel değişmeleri birlikte ge-
davranış kalıplarına tarihî değer; kendi içinde uyumlu tirmekte ve bu durumlar aile yapısını da etkilemektedir.
bir toplumun kurulabilmesi ve kendisini yeniden ürete- Bu etkileyişin, genelde olumlu yönde olması beklenirken,
bilmesi için o toplumda yaşayan bireylere kazandırılan farkında olmadan çelişki ve uçurumları da birlikte getir-
eğitici kodlara kültürel değerler; doğrular ve yanlışlar mektedir.
konusunda insanları uyarıcı nitelikteki dinî ilkelere dinî Toplum değerlerine uyumlu olarak sosyal yapının
değer denilmektedir. Bir de, sayılan değerlerin bir kısmını zenginleştirilmesi “gelişme”dir. Gelişim, değişimi de birlik-
da içine alan “manevî değer” kavramı vardır. Âmiran Kurt- te getirir. Ancak toplum değerlerine ters düşerek meyda-
kan2 “Manevî değer”e şu açıklamayı getirmektedir; büyük na getirilen değişim, gelişimi sağlayamayacaktır. Burada
bir sosyal grubun mensuplarının (sırf başkaları tarafından değerlerin geliştirilmesi değil, değiştirilmesi söz konusu-
tasdik edildiği için değil) kendi idrâk ve anlayışları ile doğ- dur. Örnek “aile”yi toplumun temel yapısı olmaktan çıka-
ruluğunu tasdik ettikleri için anlaşma halinde oldukları ve ran bir değer anlayışına sahip olunduğunda, son yılların
subjektif olarak da kıymet takdir ettikleri değer hükümle- moda deyimiyle “birlikte yaşamak” ya da “birliktelik” ge-
ridir. İlme saygı, ferdî ifadeye saygı, insanlığa ve adalete çer akçe olacaktır. “Birliktelik” anlayışı ya da kurumu (!),
yöneliş, yardımseverlik, demokrasi ve insan hakları, va- “aile”nin yerine ne derece geçebilecektir?
tanseverlik, milliyetçilik, hürriyetse-
verlik, çalışkanlığa yöneliş, dürüstlük Ailede “kültür aktarıcılığı”, sadece ailenin devamı için değil, çok geniş ola-
manevî değerlerden bazılarıdır. rak düşünüldüğünde insanlığın geleceği için de önemli bir görevdir. Bu gö-
Mehmet Kaplan Türk Milleti’nin rev her millet için “millî kültür” kimliği içinde ortaya çıkabilir.
Kültürel Değerleri isimli eserinde, bu
3
değerleri; Türk Dili, Türk Edebiyatı, Türk Tarihi, Türk Musi- Sanat, din, ahlâk, hukuk, dil, ilim gibi “aile” de “değer-
kisi, Türk Plastik Sanatları, Türk Şehirleri, Türkiye’nin Tabii ler bütünü” içinde önemli bir unsurdur. Bunların alanları
Güzellikleri ve Servet Hazineleri, Kültürlü İnsanlar, Türklük farklı da olsa, sosyal hayat alanı içinde her birini ayrı ayrı
ve İslâmiyet, Çağdaş Türk Kültür ve Medeniyeti olarak sı- düşünmek, toplumun sağlıklı gelişimini engellemek de-
ralamaktadır. mektir. Gerek ferdin toplum içinde sağlıklı yetişmesi, ge-
Sıralanmaya çalışılan kültürel ve manevî değerler, rekse toplumun bir bütün olarak dengelerini kurabilmesi
Şubat 2009
toplumun gelişiminden ve değişiminden doğrudan et- bu değerlerin bütünleştirilmesi ile gerçekleşebilir. O hal-
29
“gelişim”i destekleyecektir. Yoksa her “değişim” maalesef
“gelişim” olamayacağı gibi, aileyi ve toplumu “ilkelliğe”
doğru götürme yollarını da açabilir.
Bütün bu düşüncelerden sonra“değişen değerler”den
çok, “aile”nin fonksiyonlarındaki artıştan, sorumluluk
alanlarındaki değişmelerden ve yeni sorumluluklarını da
işaret etmek gerekmektedir. Ailenin bu fonksiyonlarından
bazılarını; eğitim rolü, nesillerin sağlıklı devamı, kültür ak-
tarıcılığı, sosyal değişim örneği, ekonomik gelişim örneği
ve benzeri olarak sıralamak mümkündür.
“Aile”nin “eğitim” görevi; çok hızla değişen, bilgi biri-
kiminin çok hızla arttığı, çevre faktörünün oturma odasına
(Tv, Bilgisayar-İnternet ağları gibi) bile girdiği çağımızda
daha da önem kazanmaktadır. Bu önem maddî olmasının
yanı sıra manevî-psikolojik yoğunluğu ile kendini öne çı-
karmaktadır.
Sağlıklı ailenin bu anlamda davranış bozuklukları-
nı önleyici, hattâ fertlerin psikolojik sağlığını korumada
önemli bir görevi yerine getirdiği de söylenebilir. Yalı-
tılmışlık ve yalnızlık duygusunun aşılması da bunlardan
biridir. Aile içi bağlılıkları karşısına alan “zihniyet”, bunu
“bireyselleşme”ye engel olarak görürken, meseleyi yeni-
den ciddi olarak düşünmelidir. Çünkü aile içi bağlılıklar
bireysellikten çok, karşılıklı dayanışma değerlerinin sos-
yalleşmesine sebep olan aile kültürünü yansıtır. Aile içi
bağlılıkların zayıfladığı veya kalktığı yerde, aile dışı bağ-
de herhangi bir “değer”in yanı sıra “aile”nin rolünü ya da
lılıklar peşine düşüldüğü de çağın bir gerçeğidir. Uyuş-
rollerini önem-sememek veya dışlamak her zaman sosyal
turucu, kumar, sapkınlıklar buna örnek olarak gösterile-
gelişimde, dolayısıyla gelişimin diğer alanlarında da ak-
bilir. Eğer aile içi bağlılığa çeşitli nedenlerle karşı gelinirse,
saklıklar oluşturacaktır.
sosyal çözülmeye karşı olma çelişkisi ortaya çıkar. Çünkü
Aile, toplumun en küçük örneği olduğuna göre; top-
toplumdaki çözülmelerin başlangıcı aileye dayanır.
lumda neler görülmek isteniyorsa, öncelikli olarak bunlar
Fakat aile içi duygusal ilişkilerin temellerinin atılması
aile yapısı içerisinde gerçekleştirilmelidir. Din, ahlâk, hu-
ve daha sonra bunun duygusal bütün-
kuk, dil, sanat, ilim ve benzerlerin-
lüğe ulaştırılması ailede sağlanacak
den her birisi, kendi anlamı içinde Din adamı olmadan dindar,
ahlâkçı olmadan kuralları eğitimle gerçekleşebilir. Karşılıklı sev-
önce aile ortamında önem kazan-
yaşayan, aile içi hukuku sürdü- gi ve saygıya daya-nan aile yapıların-
malı ya da kazandırılmalıdır. Din
ren, lisanı aile içi iletişim ve daki münasebetler, fertlerdeki psiko-
adamı olmadan dindar, ahlâkçı ol- anlaşma aracı olarak en güzel lojik doyumu da birlikte getirecektir.
madan kuralları yaşayan, aile içi hu- şekilde kullanmaya çalışan; Fertle-rin her birinin "güven duygusu"
kuku sürdüren, lisanı aile içi iletişim sanatçı olmasa da “sanat
kazanması, sorumluluk şuurunun ge-
ve anlaşma aracı olarak en güzel zevki”ni kazanmış fertler toplulu-
ğu “aileler”den meydana gelen lişmesi ve kendilerini ger-çekleştirme
şekilde kullanmaya çalışan; sa-natçı
toplumlarda “değişim”, “gelişim”i çabası içine girebilmeleri ancak aile
olmasa da “sanat zevki”ni kazanmış
destekleyecektir. Yoksa her ortamındaki şartsız “sevgi” yolu ile
fertler topluluğu “aileler”den mey- “değişim” maalesef “gelişim” ola-
sağlanabilir. Bu durum ise topluma
Şubat 2009
dana gelen toplum-larda “değişim”, mayacağı gibi, aileyi ve toplumu “sosyal birlik örneği” olarak yansır.
“ilkelliğe” doğru götürme
yollarını da açabilir.
30
Ailede “kültür aktarıcılığı”, sadece ailenin devamı da yansıyacaktır. Yani neticede eşyanın değişimi, eşyaya
için değil, çok geniş olarak düşünüldüğünde insanlığın biçilen değerlerin değişmesi değil, ekonomik gelişimi de
geleceği için de önemli bir görevdir. Bu görev her millet “insan” unsurunun oluşturduğu ve dolayısıyla “insanlık”
için “millî kültür” kimliği içinde ortaya çıkabilir. Ailenin bu değerlerinin hiçbir çağda dışlanmaması gerektiği ortaya
fonksiyonu çocuklarında gerçekleştirildiğinde, toplum, çıkmaktadır.
topyekûn olarak sağlam ve kalıcı kültür unsurlarını geliş- Ailenin geçmişte, hâlihazırdaki rolleri ile birlikte,
mişlik içinde sürdürmenin karşılığını alacaktır. Ancak bu “değişim”lerin işaret etmiş olduğu ferdî ve sosyal yapı-
karşılık ailelerin şuurlu ya da şuursuz yaklaşımlarına göre lanmalar da yeni roller eklemektedir. Daha doğrusu “de-
şekil bulacaktır. ğişim” değerlerin özünden çok ailenin görevlerinde öne
Gelişmişlik içinde ölçülü ve “tutarlı” olma ya da olma- çıkmaktadır. Aileye yüklenecek yeni roller giderek azal-
ma da “şekil”i belirleyecektir. mamakta, çağın çok hızlı gelişim ve değişimi ile birlikte
Aile için bir başka tehlike ise; “örnek” diye sürekli daha fazla ortaya çıkan “uyum sağlama” rolünü de günde-
gösterilen, üzerinde durulan, en tesirli çağdaş araçlarla me getirmektedir. Çağ, artık insan ömrü içerisinde, hatta
sunulan “yaşama tarzları”, kültürden daha fazla belirleyi- çocukluk dönemi içinde o kadar farklılıkları, değişiklikleri
ci kuvvete yükselebilmektedir. Bu durum ise gerek aile, getirmektedir ki, çocukluğu “çocuk” olarak yaşayabilmek
gerekse toplumlar, hatta insanlık için tehlikeli boyutlara için dahi “uyum” problemlerinin çözümünde sağlıklı bir
sürükleme sinyalleri vermektedir. Dolayısıyla ailenin rol- aileye ihtiyaç duymaktadır4.
lerinde bu doğrultuda bir artma ve değişme de meydana İnsan ilişkilerinin dahi giderek mekanikleştiği, dost-
gelmektedir.
“Siz kendi nefsinizi düzeltme- İnsan ilişkilerinin dahi giderek mekanikleştiği, dostlukların “teknolojik
dikçe, başkalarını düzeltemezsiniz” dostluk” haline geldiği toplumsal yapılarda “aile kurumu” önemini daha
hükmü gereğince, eğer ailede bir da çok hissettirmektedir. Çünkü hesapsız, karşılıksız, çıkarsız “sevgi” insa-
“düzeltme” ihtiyacı hissediliyorsa bu na ancak çocukluk döneminde “aile”si ile kazandırılabilir. Kendisi ile, çev-
resi ile ve içinde yaşadığı toplum ile barış içinde olabilen insanlar isteniyor-
anne-babadan başlatılmalıdır. Bu
sa “aile” kurumu hiçbir zaman dışlanamayacak, aksine her zaman ihtiyaç
konu ise “Ye-tişkin Eğitimi”nin, yani
hissedilecektir.
“ana-baba” eğitiminin önemini ortaya
çıkarmaktadır. Çünkü insanlığın tarihinde, insanlığın çeşit- lukların “teknolojik dostluk” haline geldiği toplumsal ya-
li vesilelerle “doğru yola” davet mesajları çocuklar üzerine pılarda “aile kurumu” önemini daha da çok hissettirmek-
değil yetiş-kinler üzerine olmuştur. “Değerler” kavramının tedir. Çünkü hesapsız, karşılıksız, çıkarsız “sevgi” insana
da “kültürel” boyutu olduğu unutulmamalıdır. Değerle- ancak çocukluk döneminde “aile”si ile kazandırılabilir.
rin kültürel yönü “aile” kurumunda daha da belirginleşir. Kendisi ile, çevresi ile ve içinde yaşadığı toplum ile barış
Bunun için her toplumun “aile anlayışı”nda farklılıklar or- içinde olabilen insanlar isteniyorsa “aile” kurumu hiçbir
taya çıkar. Nitekim Batı değerlerini yansıtan “aile anlayışı” zaman dışlanamayacak, aksine her zaman ihtiyaç hisse-
ile Türk aile yapısını oluşturma çabaları dejenerasyonu dilecektir. Çünkü sağlıklı toplumlar sağlıklı ailelerle ger-
hızlandırmış, “değişim”i çarpıklaştırmış, “gelişimi” ise dur- çekleşebilir. Buradan hareketle de, denilebilir ki; gerek
durmuştur. Bu gerçeği karıştıranlar veya dikkate almayan “insanî”, gerekse “insanlık” değerlerinin yaşatılıp zengin-
ve her türlü ideolojiye mensup olanlar, eğitim bilimle- leştirilmesinde, insanlığın ufuklarından umut tablolarının
rinin çeşitli bulgu ve verilerini aynen eğitim sisteminin kaybolmamasında “aile” her zaman önemli, sağlıklı, köklü
öğretim yollarına aktararak aile kurumunda “gelişmeler” bir rol oynayacaktır.
yerine maalesef sosyal hastalıklara yol açabilmektedirler.
Bu durum ise, çarpık bir “sosyal değişim örneği”ni ortaya D İ P N O T L A R
çıkarmaktadır. 1- Ömer Demir ve Mustafa Acar, Sosyal Bilimler Sözlüğü,.İstanbul 1993.
Ailelerdeki üretim ya da tüketim zihniyeti, israf ya 2- Amiran Kurktan, Türk Milleti’nin Manevi Değerleri, İstanbul 1977.
3- İstanbul 1977.
da ekonomik olma anlayışı, eşyayı hizmetine alma ya da 4- İhsan Kurt, Psikolojiden Kültüre, Ankara 2008.
Şubat 2009
31