You are on page 1of 7

New Communication Technologies and Social Transformation (Yeni İletişim Teknolojileri ve Toplumsal Dönü-

şüm), II. Uluslararası İletişim Sempozyumu, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi, Bişkek-Kırgızistan, 2-4
Mayıs 2012, s. 759-766 Bkz.
(http://manas.kg/iletisim.sempozyum/semp.pdf)

KAMUOYU ARAŞTIRMALARI, İZLEME/RATING


ÖLÇÜMLERİ VE ETİK İLKELER
Prof. Dr. Nurettin GÜZ
Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi
ÖZET
Kamuoyu ve izleyici araştırmaları toplumun ilgi, istek, beklenti, eğilimlerini belirlemek üzere planla-
nan sistematik, bilimsel ve objektif çalışmalardır. Son yıllarda hemen her ülkede daha popüler olan
bu alan daha çok ticari amaca yönelik olarak düzenlenmektedir. Alanda yapılan çalışmalarda etik
ilkelerin göz önünde tutulması mutlak bir gereklilik olmaktadır. Araştırma sonuçlarının kamuoyuna
yansıtılması beraberinde verilerde önde çıkan konulara ilişkin olarak toplumda daha yoğun ilgiye
sebep olmaktadır. Araştırmaların konusunda uzman kurumlarca yürütülmesi, planlama safhasından
başlayarak raporların yayınlanmasına kadar her safhada bilimsel ve objektif ilkelere göre hareket
edilmesi, sonuçların doğru biçimde yayın konusu yapılması önemlidir. Araştırma verilerinin kamuo-
yuna yansıtılması toplumun bilgi alma ihtiyacını karşılayacağı gibi kamuoyunun sağlıklı oluşmasına
da katkı sağlayacaktır.
Anahtar Kelimeler: Kamuoyu, kamuoyu araştırmaları, izleyici araştırmaları, rating ölçümleri, etik
ilkeler, haber

PUBLIC OPINION RESEARCH, MONITORING / RATING MEASUREMENTS AND ETH-


ICAL PRINCIPLES
ABSTRACT
Public opinion and audience research community's interests, wishes, expectations,
planned to determine the tendency of a systematic, scientific and objective studies. In recent
years, almost every country in this area than the more popular commercial purpose for which orga-
nized. Studies in the field of ethical principles to keep in mind isan absolute necessity. Issues were
prominent in the data with the results of research in as reflected in public opinion in society leads
to more intense interest. Conduct of research institutions specializing in the planning stage up to the
publication of reports at all stages, starting to act according to the scientific and objec-
tive principles, the publication of results in the correct format is important. Meet the needs
of society as reflected in public opinion research data to obtain information will contribute to the
formation of public opinion.
Keywords: public opinion, public opinion research, audience research, ratingmeasurements, ethical
principles, news
GİRİŞ
Piyasa ve kamuoyuna yönelik araştırmaların tarihi 19. Yüzyılın son dönemine kadar uzanmaktadır.
Ticaretin gelişmesi, üretim ve tüketim oranlarının artması ile piyasa/pazar araştırmaları çoğalmıştır.
Aynı şekilde demokrasinin gelişmesine paralel olarak insanların gündemine giren ve zamanla kamu-
oyu ve özellikle seçmen eğilimlerinin ölçülmesinde yönelik olarak kamuoyu araştırmaları da sıkça
yapılır olmuştur.
Daha çok 20. yüzyılın ikinci yarısında popüler olan araştırmalar farklı alanlara yönelik olarak gerçek-
leştirilmiş, ilgilileri yanında kamuoyunun da dikkatini çekmiştir. Mevcut yapının ortaya konması, arz
ve talep dengesinin oluşturulması, tüketici eğilim ve beklentilerinin belirlenmesine yönelik olarak
piyasa/pazar araştırmaları organize edilmiştir. Yine gelişmiş demokrasilerde kamuoyunun nabzını
tutmak amacıyla seçim dönemleri başta olmak üzere hemen her dönemde kamuoyu araştırmalarına
759
başvurulmuştur. Seçime giren aday ya da partilerin oy potansiyellerini ortaya koymak ve seçim so-
nuçlarını öngörebilmek, yapılan araştırmalar kadar diğer dönemlerde kamuoyu gündemi ve belirlen-
miş konularla ilgili beklenti ve eğilimlerin tespiti amacıyla araştırmalar düzenlenebilmektedir.
1980’lerden sonraki dönemde dünyadaki liberalleşme eğilimleri ve küreselleşmenin etkisiyle araş-
tırmalara ait alan genişlemiş, piyasa/pazar araştırmaları ile beraber esen demokrasi rüzgarıyla birlikte
kamuoyu araştırmaları da ulusal boyutlarda genişlemiş, uluslar arası boyuta taşınmıştır. Bu dönemde
kitle iletişim araçlarının/medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte alana, genelde bütün kitle iletişim araç-
ları ama özelde radyo ve televizyona yönelik yapılan araştırmalar girmiştir.
Sözlü ve görsel iletişim araçları olan radyo ve televizyonun temel gelir kaynağını ilan ve reklamların
teşkil etmesi bu alandaki izleyici/dinleyici kitlenin yakalanması konusunda ayrı bir rekabet yaşanma-
sına sebep olmuştur. İlan ve reklamın daha fazla insana ulaştırılması mal ve hizmet satışının artırıl-
ması açısından önemlidir. Dolayısıyla medya kuruluşları için daha fazla insana ulaşma daha fazla ilan
ve reklam geliri anlamına gelmektedir. Özellikle ticari medya kuruluşları kazancı artırmak için daha
fazla hedef kitleye ulaştığını reklam verenlere anlatma ihtiyacı duymaktadır. İşte medya alanındaki
ölçümler de burada anlam taşımaktadır.
Radyo ve televizyonların ne oranda insana ulaşabildikleri, hangi programın hangi sosyo-demografik,
sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel gruplar tarafından takip edildiği mal ve hizmet üreten ve pazarla-
yanların verecekleri reklamlar açısından büyük önem taşımaktadır. Bir anlamda medya kuruluşunun
başarısının da göstergesi olan ulaşılan hedef kitlenin büyüklüğü konusu reklamlar için çok daha belir-
leyici olmaktadır. Yerel, bölgesel, ulusal veya uluslar arası boyutta yayın yapan radyo ve televizyon
kuruluşları daha fazla reklam alabilmek için doğrudan periyodik kamuoyu araştırmaları yaptıkları ya
da yaptırdıkları gibi sürekli ya da belirli saatlerde olmak üzere izleyici/rating ölçümleri yapmakta
veya yaptırmaktadır.
İşte bu çalışmada birçok ülkede radyo ve televizyon kuruluşlarına yönelik yapılan rating ölçümleri
ele alınacak, bu konuda yapılan hatalar ve uyulması gereken ilkelere yer verilecektir. Radyo ve tele-
vizyon başta olmak üzere kitle iletişim araçları rating ölçümleri ile birlikte kuruluşlarına yönelik
kamuoyu araştırmaları da yaptırdıkları için kamuoyu araştırmaları ve izleyici araştırmaları/rating
ölçümleri birlikte ele alınacaktır.
I. ARAŞTIRMALAR VE ETKİLERİ
a. Genel Olarak Araştırmalar ve Ratingler
Kamuoyu araştırmaları, farklı büyüklüklerdeki gruplara genelleştirmek için, belirlenen örneklemden
veya örneklemin elde edildiği evrenden sistematik, bilimsel ve tarafsız bilgi toplama işlevi olarak
tanımlanmaktadır. (Lake, Harper, 1987: 5; Güz, 1991: 96-97; Salmon, Glasser, 1995: 439) Kamuoyu
araştırmaları için yapılan bu tanım izleyici/dinleyici araştırmaları ya da ölçümleri için de geçerlidir.
Ölçümlerdeki fark verilerin sürekli olarak alınabilmesidir.
Araştırmaların temel özelliği zamanın belirli bir döneminde sonuçları belirli bir gruba yansıtılmak
üzere o grubu temsil eden bir evrenden bilgiler elde etmesidir. Araştırmalarda elde edilen bulgular
amaca göre verilerin toplandığı döneme ilişkin durumu yansıtır. Toplumdaki veya gruptaki insanların
eğilimlerini uzun dönem için yansıtma özelliği yoktur. (Neumann, 1988:65)
Her kamuoyu araştırması belirli bir amaca göre yapılır. Belirlenen amaç doğrultusunda sınırlı bir
bilgi elde edilmesi söz konusudur. Planlanan bir araştırma ile değişik konulara ilişkin ayrıntılı bilgile-
rin elde edilmesi mümkün değildir. Buna karşılık rating ölçümlerinin temel amacı ise sadece ilgili
kanalların ya da programların hangi oranda izlendiği ya da dinlendiğini belirlemektir. Ölçümlerde
hangi grup insanın bir kanal ya da programı neden izlediğine ilişkin bir bulgunun elde edilmesi
amaçlanmaz.
Kamuoyu araştırmaları ve rating ölçümlerinin ortak bir özelliği, hedeflenen grubun tamamı yerine
onu temsil eden sınırlı bir gruptan verilerin elde edilmesinin amaçlanmasıdır. Verilerin toplanacağı
alt grubun/örneklemin popülasyonun/evrenin özelliğini temsil yeteneğinin bulunması gerekir. Temsil
yeteneğinin büyüklüğüne göre araştırma sonuçları popülasyonun/evrenin eğilimlerini yansıtır.
760
Her iki ölçümleme ya da araştırmadaki temel amacın bilimsel ve tarafsız bilgi toplama amacıyla yola
çıkılmış olduğu unutulmamalıdır. Bu tür çalışmaları planlayan, yöneten, uygulayan ve sonuçları yo-
rumlayanların hedefleri, önyargısız olarak ilgili grubun eğilimlerini ölçmektir. Bu konudaki her sap-
ma araştırma sonuçlarının mevcut durumu yansıtma oranını düşürür.
Gerek kamuoyu araştırmalarına gerekse rating ölçümlerine olağanüstü bir güç atfetmemek gerekir.
Çünkü bu tür çalışmalardan elde edilen bulgular, verilerin derlendiği tarih ve saatleri yansıtma özelli-
ğine sahiptir. Çalışmaların planlanması, uygulanması, verilerin derlenmesi ve raporlanması profesyo-
nel bir çalışmayı zorunlu kılar. Amacın gerçeği bulmak ya da mevcudu ortaya koymak olduğu unu-
tulmamalıdır.
b. Araştırmaları Etkileri
Kamuoyu araştırmaları ve rating ölçümleri/izleyici araştırmaları ile elde edilen sonuçların kamuoyu
üzerinde etkisi vardır. Örneğin bir kamuoyu araştırması sonucunun özellikle seçim dönemlerinde
siyasi tercihini yapacak seçmen üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu genel olarak kabul edilmek-
tedir. (Converse, 1989:93). Aynı şekilde diğer zamanlarda da bir konu ya da olayla ilgili olarak yapı-
lan araştırmalarda elde edilen verilere göre kamuoyundaki kanaatler değişebilmektedir. (Cantril,
1991:216)
Benzer durum izleyici araştırmaları/rating ölçümleri sonucunda elde edilen veriler için geçerlidir.
Yapılan ölçümlerde bir kanal ya da programa hedef kitlenin daha fazla ilgi gösterdiği ya da beğendi-
ğine ilişkin sonucun yayınlanması durumunda, bu sonuçlar genel hedef kitlenin eğilim ya da kanaat-
lerinin değişmesine sebep olabilmektedir. Sonuçlar hedef kitlenin bilgilenmesinin ötesinde onların
tutum ve kanaatlerini değiştirmelerine de zemin oluşturmaktadır.
Her iki ölçümleme sonuçlarının etkileri ile ilgili en çok üzerinde durulan konu, sonuçların çoğunluk
etkisi yarattığı noktasındadır. Kamuoyu ya da izleyici araştırma sonuçlarında daha önde görünene
ilişkin olarak toplumun kabul alanı genişlemektedir. Araştırma sonuçları özellikle farklı konularda
irade ortaya koyamayan insanlar için referans olabilmektedir. Bulgular sonucu kamuoyunda daha
fazla oranda benimsenenlere yönelik bir çoğunluk etkisi yarattığı bilinmektedir.(Duvarger, 1986:
236)
Kamuoyu ve izleyici araştırmaları yoluyla elde edilen verilere göre yüz yüze iletişim yoluyla bir
konu hakkında oluşturulan kanaatler daha etkili olmasına (Hartley vd., 1985:41; Uysal, 1984:38)
rağmen sonuçların medya yoluyla kamuoyuna iletilmesi durumunda daha fazla bireye ulaşması
mümkün olabilmektedir. Her iki ölçümde elde edilen verilerin medya yoluyla kamuoyuna yansıtıl-
ması, çoğunluk etkisi yaratılmasında temel bir rol oynamaktadır. Örneğin seçim kampanyası döne-
minde yapılan araştırmalar seçmen tercihinin değişmesine sebep olabilmektedir. Bu durum araştırma-
ların ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.(Cantril, 1991:195-196) Aynı şekilde olağan dönem-
lerde yapılan bir izleyici ölçümlemesi sonucunda önde görülen bir program veya kanala daha sonraki
günlerde hedef kitle daha fazla rağbet edebilmektedir.
Ölçümlemeyi ya da araştırmayı yapacak olan kuruluşların mesleki bilgileri, tecrübeleri, toplum nez-
dindeki güvenilirlikleri de önem taşımaktadır. Medya alanı başta olmak üzere farklı alanlarda kamu-
oyu eğilimlerini ölçmek amacıyla çalışmalar yapan çok sayıda kuruluş bulunurken aynı durum rating
ölçümleri için söz konusu değildir. Hemen birçok ülkede rating ölçümlerini ulusal boyutta yapan
kuruluş sayısı birkaçı geçmemektedir. Örneğin Türkiye’de yakın zamana kadar ölçümleri yapan tek
kuruluş bulunurken son yıllarda sayı ikiye çıkabilmiştir. Çalışmaları yapan kuruluşların konumları ve
mesleki deneyimi verilere kamuoyunun verdiği önemin derecesini etkileyecektir.
Kamuoyu ve izleyici araştırmalarıyla elde edilen verilerden etkilenmeyi artıran unsur olarak medya
kuruluşları gelmektedir. Medya kuruluşlarının gündemi belirlemede elde ettikleri başarı kadar eğilim
ve kanaatleri de değiştirme özelliği vardır. (Meyer, 1987:84). Medya yoluyla kamuoyuna ulaşmayan
verilerin sınırlı bir grup içerisinde kalması ve dar çerçevede tartışılması söz konusudur. Medya yo-
luyla kamuoyuna taşınmayan bir verinin çoğunluğun gündemini oluşturması, tutum ve kanaatleri
değiştirmesi genellikle mümkün olmaz.

761
Medya demokratik siyasal sistem içerisinde halkın kendi kendisini yönetmesi için vazgeçilmez bir
kurum olma özelliğini sadece kamuoyuna haber vermek, bilgilendirmek, yorum ve eleştiri yapmakla
değil aynı zamanda onun ulaşacağı bilgileri kolay elde etmesine ortam sağlayarak gösterir. Medya
toplumun serbestçe tartışabileceği özgür bir alan olma özelliği de taşır ve sadece ilginç olanlar değil
olmayan konular, toplumsal ilişkiler, gelişmeler, yorumlar, değişen şartlar da medya yoluyla kamuo-
yunun gündemine girer (Johnson-Cartee, Copeland, 1991:123). Dolayısıyla bireysel tutumlar üzerine
inşa edilen kamuoyunun oluşumunda medya etkilidir. (Waldahl, 1994:77-78) Olağan dışı dönemlerde
ise bu etki daha da artar. (McQuail, Windahl, 1986:60)
Yapılacak ölçümlemelerde insan unsurunun ön planda olması sonuçlarla ilgili kuşkuları da gündeme
getirir. Örneğin bir kamuoyu araştırmasında anketörün sorduğu bir sorunun hoşuna gitmemesi duru-
munda araştırmaya katılan yanlış cevap verebilir.(Bordieu, 1995:181) Aynı şekilde rating ölçümleri
yapmak üzere ölçüm cihazı evine konan bir vatandaş bir kanal ya da programı izlemediği veya din-
lemediği halde sanki izliyormuş gibi cihaza kayıt yaptırabilir.
Araştırma verilerinin yayınlanmasında benzer bir sorun oluşabilir. Örneğin kamuoyu araştırma so-
nuçları konusunda kendisini rahatsız edici bilgilerin bulunması halinde bu bölümler medya tarafından
göz ardı edilebilmekte, bunun yerine lehine olabilecek sonuçlar kamuoyuna yansıtılabilmektedir.
Siyasal amaçların saklanma çabası ise başka bir sorundur. (Jamieson, 1996:145; Schiller, 1993:187-
188). Aynı şekilde rating ölçümlerinde kendisi arka sıralarda olan bir kanalın ölçümlere ilişkin verile-
rin açıklaması mümkün değildir. Yine kendi programları ölçümlerde daha gerilerde olan bir kanalın
rakip kanallarda yayınlanan programlara ilişkin ölçümleri yayınladığının görülmesi mümkün değil-
dir.
Araştırma veya ölçümlere ilişkin eleştirilere rağmen (Baudrillard, 1992: 60-61) bu tür çalışmalara
toplumun ihtiyacı olduğu ve kamuoyunun bilgilenmesi çerçevesinde çalışmaların teşvik edilmesi
gerektiği açıkça ortaya çıkmaktadır. Sorun kamuoyu ve izleyici araştırmalarından değil bunların be-
lirli ilkeler çerçevesinde sistematik, bilimsel, objektif yapılmamasından kaynaklanmaktadır.

2. ETİK İLKELER ve MEDYA


Kamuoyu ve izleyici araştırmalarında temel unsurların başında insan geldiği için karşılıklı güven
ilişkisi çok önemlidir. Örneğin bir kamuoyu araştırmasında araştırmayı planlayanlar doğal olarak
katılımcıların doğru cevap verdiklerini düşünürken, araştırmaya katılanlar verecekleri bilgilerin
önemli olduğuna inanırlar. Bu güven ortamının bulunmadığı bir araştırma verisinin sağlıklı olduğu
düşünülemez.
Aynı şekilde bir rating ölçümünde ölçümü yapacak olanlar, ölçüm için seçilen örneklem grubundaki-
lerin izleme ve dinleme konusunda dürüst davranacaklarını, izlenme yapıldığı durumlarda cihazı
açacaklarını, diğer zamanlarda televizyonu ve cihazı kapatacaklarını düşünürler. Bu temel kurala
uyulmaması halinde verilerin yanlış çıkacağı açıktır.
Sonuçların yayınlanması konusunda medyanın güvenilirliği de önemlidir. Genellikle araştırmayı ve
ölçümlemeyi yapanlar farklı, bunu yayınlayanlar farklı kurumsal kimliğe sahip kişilerdir. Veriler
haber niteliğinde olduğu için doğal olarak medya kuruluşları bunları haber olarak verecektir. Diğer
habere esas olan konularla ilgili hangi araştırma yöntemleri uygulanıyorsa bu alanlara ilişkin veriler
konusunda aynı hassasiyetin gösterilmesine ihtiyaç vardır. Karşılıklı güven ilişkisi burada da geçerli-
dir.
Araştırmalar ve ölçümler yapılırken amaç kavramı üzerinde özellikle durulmalıdır. Burada amacın
doğruya ulaşmak mevcudu tespit etmek olduğu her safhada göz önüne alınmalıdır. Araştırma ve öl-
çümlerde yer alan görevliler için doğru ve objektif verilere ulaşma hedefinde birleşme esas olmalıdır.
Amaç kavramı konusunda vicdani kanaat büyük önem taşımaktadır. Yapılacak çalışmalar genelde
ticari amaç taşısa da verilerin kamuoyunu etkileme ve yönlendirmedeki konumu dikkate alınarak
çalışmalarda görev alanların toplumsal sorumluluğu ön planda tutmaları yapılacak çalışmalarda ob-
jektif veriye ulaşma konusunda kendilerine yardımcı olacaktır.
762
Araştırma ve ölçümlerden elde edilecek verilerin doğruluğu önemli oranda örnekleme bağlıdır. Ge-
nellikle bütün temsil etmeyen örneklem araştırma ve ölçümlerin en büyük sorunu olarak karşımıza
çıkmaktadır. Bütünü veya evreni temsil etmeyen bir örneklemden elde edilecek verilerin isabetli ve
objektif olduğunu söylemek mümkün değildir. Örneğin kırsalı temsil etmeyen bir örneklemden elde
edilecek verilerin Türkiye’yi temsil etmesi mümkün değildir. Aynı şekilde Türkiye’nin sadece batı
bölgelerine yerleştirilecek cihazlardan elde edilecek verilerin ülkenin bütününü temsil kabiliyeti yok-
tur. Verilerin hangi kitleyi temsil ettiğinin açık biçimde raporlarda belirtilmesi etik ilkeler gereğidir.
Her iki alana ilişkin olarak yapılacak çalışmalarda görev alacakların alanında uzman kişiler olmasına
dikkat edilmelidir. Çalışmaların her aşamasında görülebilecek hataların göz ardı edilmeden kısa sü-
rede düzeltilmesi sağlıklı verilere ulaşılması açısından önemlidir. Düzeltilemeyen ya da giderileme-
yen hatalar varsa bunlar mutlaka raporlarda belirtilmelidir.
Verilerin sağlıklı biçimde elde edilmesi kadar bunların düzgün olarak raporlanması ve yorumlanması
da diğer bir etik ilkeyi oluşturur. Rakamlara yalan söyletilmeye çalışılmadan açık, anlaşılır biçimde
analiz ve yorumların yapılması toplumun sağlıklı bilgilenmesi açısından önemlidir.
Araştırmaya veya ölçümlemeye katılanların kişisel bilgilerine mutlaka saygı gösterilmelidir. Katılım-
cıları etki altına alabilecek, yanlış anlaşılabilecek her hareket sonuçlara olumsuz yansır. Aynı şekilde
katılımcılar açısından duygu istismarına yol açabilecek tutum ve davranıştan kaçınılmalıdır.
Veriler yayınlanırken raporun sadece belirli bölümleri yayınlanarak kişi veya kurumların lehine veya
aleyhine bir yönlendirme yapılmamalıdır. Verilerde yer alan bilgiler haberde objektiflik ilkesi çerçe-
vesinde ele alınmalı ve bilgiler genel olarak özetlenmelidir. Özetleme yapılırken yanlı bir tutum izle-
nerek sadece bir bölüm ön plana çıkarılarak haberin kendi içerisindeki dengesi bozulmamalıdır.
Verilerin kamuoyu ile paylaşılması sırasında çalışmaları yapan kuruluşlara büyük görev düşmektedir.
Elde edilen verilerin medya başta olmak üzere başka kuruluşlarca kamuoyuna açıklanması sırasında
eksik, yanlış, yanlı bilgiler verildiğinin görülmesi durumunda doğru bilgiler kısa süre içerisinde ka-
muoyuna açıklanmalıdır. Bu konuda gerekirse meslek birliklerinden yardım talep edilmelidir.
Çalışmalar bir kişi veya kurumun sponsorluğunda ya da doğrudan bir kurum veya kuruluş adına ya-
pılmışsa raporlarda bu durum mutlaka açıklanmalıdır. Doğrudan araştırma kuruluşlarının yaptığı
çalışmalardan elde ettiği bulguların kamuoyunda yaratacağı etki ile kişi veya kuruluşlar adına veya
onların sponsorluğunda yapılacak çalışmalara kamuoyunun bakışı mutlaka farklı olacaktır.
Çalışmayı yaptıranlarla çalışmayı gerçekleştirecek kuruluş arasında yapılan görüşmelerde yapılan
taahhütlere sadık kalınmalıdır. Çalışmalarla ilgili görüşmelerde çalışmayı yapacak kuruluş yapama-
yacağı, yetiştiremeyeceği, bilmediği veya uzmanı olmadığı konularla ilgili olarak kendisine yapılacak
talepleri kabul etmemelidir. Çalışmayı yapacak kuruluşun dikkat etmesi gereken bu etik ilke yanında
çalışmayı yaptıracakların da görüşmeden önce çalışmayı yaptıracağı kuruluşun uzmanlık alanını ve
yeterliliğini araştırması, sonradan doğabilecek problemleri önceden ortadan kaldıracaktır.
Araştırma veya ölçümlerle ilgili elde edilecek verilerin bunları yapan ve yaptıranlar arasında kalması
halinde ikili bir anlaşma söz konusudur. Ancak verilerin medya yoluyla kamuoyu ile paylaşılmaya
başlaması ile birlikte veri içeriklerinin haber formatında değerlendirilmesi kaçınılmaz olacaktır. İster
haber yapılsın isterse yorum veya eleştiri çerçevesinde yayınlansın mutlaka bilgilerin doğru biçimde
verilmesi temel bir ilke olarak karşımıza çıkmaktadır.
Medya için haber ve haber konusu olarak bu tür çalışmalar daha farklı bir anlam taşır. Hedef kitlenin
habere ön yargısız yaklaşması ve içerdiği verileri doğru kabul etmesi, haber içeriğinin daha fazla
denetlenmesi onu farklı kılar. Haberi önemli kılan unsurların başında içeriği gelir ve haberi hazırla-
yan veya yayınlayan fazla ön plana çıkmaz. Hedef kitlenin habere önyargısız yaklaşması, etkilenme-
ye açık olması sebebiyle kimi zaman etik ilkeler ihlal edilerek reklamlar, yorum ve eleştiriler haber
formatında verilir. Bu durum ise sadece araştırmalar için değil medya açısından da temel bir etik ilke
ihlalini oluşturur.
Çalışmayı planlayan, yapan veya yorumlayanlar başlangıçtan çıktıların alınması veya raporun yazıl-
masına kadar olan sürede sonuçları etkileyebilecek güçlükler, olumsuzluklar veya sorunlar olmuş ise
763
bunları da araştırma raporunda açıklamalıdır. Çalışmalarla ilgili bu bilgilerin verilmesi sonuçları
okuyanların tamamının ilgisini çekmese de alanın uzmanları ve verilere duyulacak güven açısından
önemlidir.

SONUÇ
Kamuoyu ve izleyici araştırmaları araştırma için belirlenen kitlenin belirli bir dönemdeki bazı konu-
larla ilgili eğilimlerini belirleyen çalışmalardır. Araştırma sonuçları kamuoyunun reel gündemini,
eğilimlerini ve sorunlarını yansıtan, araştırılan konuda objektif veriler içeren değerlendirmelerdir.
Araştırmalarla elde edilen bulguların medya yoluyla hedef kitleye aktarılması kamuoyunun bilgi
alma hakkına yapılan bir katkıdır. Araştırma yapan kuruluşlar verileri yayın konusu haline getirerek
demokratik bir hakkın kullanılmasını sağlamakta ve önemli bir fonksiyonu yerine getirmektedir.
Kamuoyu ve izleyici araştırmalarının büyük bölümü ticari amaca yönelik olarak planlanır ve icra
edilirler. Çalışmaların ticari amaca yönelik olarak yapılmaları onların sübjektif değerlendirme veya
veriler olmasını gerektirmez. Özellikle kamuoyuna yansıyan veriler konusunda dikkatli davranılma-
sına ihtiyaç vardır. Verilerin doğru olarak topluma ulaşmasında araştırmayı yaptıranlar kadar bunları
yapanlar da sorumludur. Bu sebeple verilerdeki yanlışların belirlenmesi halinde doğru bilgiler kamu-
oyu ile paylaşılmalıdır.
Çalışmalarda etik ilkelere uyulması sadece alanın bir zorunluluğu değil kamuoyunun doğru bilgiye
ulaşmasının bir gereğidir. Bu konuda medya kuruluşlarına da büyük görev düşmektedir. Sonuçların
doğru ve objektif biçimde ilgililer ve toplumla paylaşılması ticari amaca olduğu kadar kamuoyunun
sağlıklı bilgilenmesine de hizmet etmektedir.

KAYNAKLAR
BAUDRILLARD, Jean (1992) Çaresiz Stratejiler, (Çev. Oğuz Adanır), İzmir.
BORDIEU, Pierre (1995) “Kamuoyu Yoktur”, Kamuoyu Kimin Oyu?, (Haz. Hülya Tufan), Kesit
Yayıncılık, İstanbul.
CANTRIL, Albert H. (1991) The Opinion Connecting Polling, Politics, and the Press, Congressional
Quarterly Inc., Washington.
CONVERSE, Philip E. (1989) "Kamuoyu ve Oy Verme Davranışına Ailenin Etkisi", Siyasal Katılma
Kamuoyu ve Oy Verme Davranışı, Der. N.H. Nie, S.Verba, P.E.Converse, (Çev. Tunçer Karamusta-
faoğlu), Siyasi İlimler Türk Derneği Yayını, Ankara.
DUVARGER, Maurice (1986) Sosyal Bilimlere Giriş, (Çev. Ünsal Oskay), 3. Bsk., Bilgi Yayınevi,
Ankara.
GÜZ, Nurettin (2005) Haberde Yönlendirme ve Kamuoyu Araştırmaları, Nobel Yayınevi, Ankara
HARTLEY, Eugene L., Rith E. HARTLEY, Clyde HART (1985) "Tutumlar ve Kanaatlar", Kitle
Haberleşme Teorilerine Giriş, (Der. Ünsal Oskay), 3. Bsk., Ankara.
JAMIESON, Harry (1996) İletişim ve İkna, (Çev. N.Atabek, B.Dağtaş), Anadolu Üniversitesi, ES-
BAÇ Yayını, 141, Eskişehir.
JOHNSON-CARTEE, Karen S., Gary A. COPELAND (1991) Negative Political Advertising,
Lawrence Erlbaum Associates, Publichers, New Jersey.
LAKE, Celinda C., Pat Callbeck HARPER (1987) Public Opinion Polling, Island Press, Washington,
USA, (Türkçe çevirisi için bkz. Kamuoyu Araştırmaları, (çev. N.Güz), Altın Küre Yayınları, Ankara,
2002).
MCQUAIL, Denis, Sven WINDAHL (1986) Communication Models, 3 rd Impression, Longman,
New York; Türkçe çevrisi için bkz. (1993) İletişim Modelleri, (Çev. Mehmet Küçükkurt), İmaj Ya-
yınları, Ankara.
764
MEYER, Philip (1987) “Commentary: Polls Are Predictions (So Let’s Stop Kidding Ourselves)”,
Newspaper Research Journal 8, Spring 1987
NEUMANN, Noelle E. (1998) Kamuoyu, (Çev. Murat Özkök,) Dost Kitabevi Yayını, Ankara.
SALMON, Charles T., Theodore L. GLASSER (1995) “The Politics of Polling and the Limits of
Consent”, Public Opinion and the Communication of Cansent, Ed. Theodore L. Glasser, Charles T.
Salmon, The Guilford Press, New York.
SCHILLER, Herbert (1993) Zihin Yönlendirenler, (Çev. Cevdet Cerit), Pınar Yayınları, İstanbul.
UYSAL, Birkan (1984) Siyasal Katılma ve Katılma Davranışına Ailenin Etkisi, TODAİE Yayını,
Ankara.
WALDAHL, Ragnar (1994) “Siyasal Tutumlar ve Kamuoyu”, İletişim, (Çev. S. İrvan), Gazi Üniver-
sitesi İletişim Fakültesi Dergisi, S.1-2, Ankara.

765

You might also like