You are on page 1of 447

E GAZ

Y

E
TÜRK

TE
S‹
Y

A R
YI
NLA
PEYGAMBERLER
TAR‹H‹
ANS‹KLOPED‹S‹
1
ÂDEM, fi‹T, ‹DR‹S, NUH, HÛD, SAL‹H, ZÜLKARNEYN,
‹BRAH‹M, LUT, ‹SMA‹L, ‹SHAK, YAKUP, YUSUF
(Aleyhimüsselâm)

E GAZ
Y

E
TÜRK

TE
S‹
Y

A R
YI
NLA

T Ü R K ‹ Y E G A Z E T E S ‹ YAY I N L A R I
PEYGAMBERLER TAR‹H‹ ANS‹KLOPED‹S‹-1

Tertip Heyeti
Gazetesi Yay›nlar›
Ansiklopedi Grubu

Bask› Öncesi Haz›rl›k


Gazetesi Teknik Servis
ISBN- 975-8818-12-0 (Tk. No.)
975- 8818-13-9 (1.Cild)

Bask›
‹hlas Gazetecilik A.fi.
29 Ekim Caddesi No: 23 Yenibosna / ‹stanbul 34197
Tel: (0212) 454 30 00 Faks: (0212) 454 31 00
www.turkiyegazetesi.com
‹stanbul-2004
Takdim
Anadolumuzun manevi koruyucular› olan Allah dostlar›n›n
hayatlar›n›n konu edildi¤i “ Anadolu Evliyalar›” serisinden
sonra flimdi de peygamberlerin ibretli hayatlar›n› anlatan iki cild
halinde “Peygamberler Tarihi Ansiklopedisi” ile siz de¤erli
okuyucular›m›z›n karfl›s›na ç›km›fl bulunuyoruz.
Bugüne kadar verdi¤imiz öz kültürümüze mahsus eserlerin,
her biri tek bafl›na bir müessesenin yüzünü a¤artacak evsaftad›r.
Böyle olmakla beraber, daha flimdiden kütüphanenizi doldur-
maya bafllad›¤›m›z bu temel eserlerin neflri durmayacak ve mazi
ile istikbal aras›nda alt›n köprüler kurmaya devam edece¤iz.
Avrupal› münevverlerin, ‹slamiyet’e kofltu¤u bir zamanda
her yavrumuz, her delikanl›m›z ve her yetiflkinimiz kâinat›n bafl
tac› Peygamber Efendimizi ve di¤er peygamberlerin hayat›n› iyi
ö¤renmelidir. Böylece bilenlerle bilmeyenler bir olmayacak ve
ilim, cehaleti ma¤lup edecektir.
Elinizdeki bu eser ile ilk insan ve ilk peygamber Âdem
Aleyhisselâmdan son Peygamber Muhammed aleyhisselâma ka-
dar, peygamberlerin ibretlerle dolu ve insanlar›n ebedi cehennemde
yanmamas› için çektikleri çileli hayatlar›n› ö¤reneceksiniz.
Daha sonra da, onun hürmetine bütün kâinat›n yarat›lm›fl
oldu¤u, sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâm›n ha-
yat›n› iki cild halinde sizlere sunmak istiyoruz.
Bütün peygamberler, insanlar›n azg›nlaflt›¤› her türlü vah-
fletin sergilendi¤i karanl›k devirlerde gelerek, Cenab-› Hak’tan
getirdikleri din ile insanlar›n yolunu ayd›nlatm›fllar dünya ve
âh›ret saadetine kavuflturmufllard›r.
Bu eserin meydana gelmesinde eme¤i geçen tüm ilim
adamlar›m›za ve arkadafllar›m›za teflekkür ediyoruz.
Hay›rl› olsun.
Selam ve sayg›lar›m›zla
Türkiye Gazetesi Yay›nlar›
Ansiklopedi Grubu
G‹R‹fi

Peygamberler, Allahü teâlâ taraf›ndan insanlar aras›ndan


seçilmifl ve görevlendirilmifl, her bak›mdan güvenilen, kusursuz,
günâhs›z kimseler olup insanlara, dînin hükümlerini tebli¤
eden, duyuran, ö¤reten elçilerdir, habercilerdir.
Peygamber, Farsça bir kelimedir. Lügatta, gönderilmifl zât ve
haberci mânâs›na gelir. Nebî ve Resûl ise Arapçad›r. Türkçede
her üçü de kullan›lmaktad›r. Resûl kelimesinin ço¤ulu Rusül,
Nebi’nin ço¤ulu ise Enbiyâ’d›r.
Dinde inan›lacak alt› fleyden dördüncüsü, Allahü teâlân›n
Peygamberlerine inanmakt›r. ‹nsanlar›, Allahü teâlân›n be¤en-
di¤i yola kavuflturmak, do¤ru yolu göstermek için gönderilmifl-
lerdir. ‹slâmiyette peygamber demek, yarat›l›fl›, huyu, ilmi, akl›
zamân›nda bulunan bütün insanlardan üstün, k›ymetli, muhte-
rem bir adam demektir. Hiçbir kötü huyu, be¤enilmeyecek hâli
yoktur. Peygamber oldu¤u bildirilmeden önce ve bildirildikten
sonra, küçük ve büyük hiçbir günâh ifllemezler. Peygamber ol-
du¤u bildirildikten sonra, peygamber oldu¤u yay›l›ncaya, anla-
fl›l›ncaya kadar, körlük, sa¤›rl›k ve benzeri ay›p ve kusurlar› da
olmaz. Peygamberler de, di¤er insanlar gibi do¤arlar, yerler,
içerler, hasta olurlar ve vefât ederler. Dünyâya ba¤l›l›klar› görü-
nüfltedir, muhabbet üzere de¤ildir. ‹nsanl›klar› icâb›d›r. Hakî-
katte meleklerden de üstündürler.
Din, insanlar› saâdet-i ebediyyeye götürmek için Allahü te-
âlâ taraf›ndan peygamberler vas›tas› ile gösterilen yol demektir.
peygamber ve peygamberlik

Din ismi alt›nda insanlar›n uydurdu¤u e¤ri yollara din denmez,


dinsizlik denir. Allahü teâlâ Âdem aleyhisselâmdan beri, her bin
senede bir peygamber vâs›tas›yla, insanlara bir din göndermifl-
tir. Her as›rda, en temiz bir insan› peygamber yaparak, bunlar-
la, dinleri kuvvetlendirmifltir. Yeni bir din getiren peygamberle-
re “Resûl” denir. Yeni din getirmeyip, insanlar›, önceki dîne
dâvet eden peygamberlere “Nebî” denir. Emirleri tebli¤ etmekte
ve insanlar›, Allah’›n dînine ça¤›rmakta, Resûl ile Nebî aras›n-
da bir ayr›l›k yoktur.
Peygamberlere îmân etmek, aralar›nda hiçbir fark görmeye-
rek, hepsinin sâd›k, do¤ru sözlü oldu¤una inanmak demektir.
Onlardan birine inanmayan kimse, hiçbirine inanmam›fl olur.
Bütün peygamberler, hep ayn› îmân› söylemifl, hepsi ümmetle-
rinden ayn› fleylere îmân etmeyi istemifllerdir. Fakat ibâdet ve
amelleri, yâni kalple, bedenle yap›lmas› ve sak›n›lmas› lâz›m
olan fleyleri baflka baflka oldu¤undan, ‹slâml›klar›, Müslüman-
l›klar› da ayr›d›r.
Peygamberlerin her söyledi¤i do¤rudur. Peygamberlik; ça-
l›flmakla, açl›k, s›k›nt› çekmekle ve çok ibâdet yapmakla ele geç-
mez. Yaln›z Allahü teâlân›n ihsân›, seçmesiyle olur. ‹nsanlar›n
dünyâdaki ve âhiretteki ifllerinin düzgün ve faydal› olmas› için
ve onlar› yanl›fl, zararl› ifllerden koruyup, selâmete, hidâyete,
rahata ve saâdete kavuflturmak için, peygamberlerle, dinler
gönderilmifltir. Düflmanlar› çok oldu¤u ve alay ettikleri, üzdük-
leri hâlde, Allahü teâlân›n, inanmak için ve yapmak için olan
emirlerini insanlara tebli¤ etmekte, bildirmekte, düflmanlardan
korkmam›fl, göz k›rpmam›fllard›r. Allahü teâlâ, peygamberlerin
s›dk sâhibi olduklar›n›, do¤ru söylediklerini göstermek için, on-
lar› mûcizelerle kuvvetlendirdi. Hiç kimse bu mûcizelere karfl›
gelemedi. Peygamberi kabul edip inanan kimseye, o peygambe-
rin ümmeti denir. K›yâmet gününde, ümmetlerinden, günâh›
çok olanlara flefâat etmeleri için izin verilecek ve flefâatlar› kabul
peygamber ve peygamberlik

olacakt›r. Ümmetlerinden, âlim, sâlih, velî olanlar›na da, flefaat


etmeleri için Allahü teâlâ izin verecek ve flefâatlerini kabûl bu-
yuracakt›r.
Peygamberler, mezarlar›nda, bizim bilmedi¤imiz bir hayat
ile diridir. Mübârek vücutlar›n› toprak çürütmez. Bunun için-
dir ki, hadîs-i flerîfte; “Peygamberler, mezarlar›nda, namaz
k›larlar.” buyuruldu.
Peygamberlik vazifelerini görmekte, peygamberlik üstünlükle-
rini tafl›makta, bütün peygamberler müsâvidir, eflittir. Afla¤›da
bildirilen yedi s›fat hepsinde vard›r. Peygamberler, peygamberlik-
ten at›lmaz. Velîler ise, evliyâl›k derecesinden düflebilirler. Pey-
gamberler insandan olur, cinden, melekten insanlara peygamber
olmaz. Cin ve melek, peygamberlerin derecelerine yükselemez.
Peygamberlerin S›fatlar›
1. Emânet: Peygamberler emindirler. Bir kimsenin ›rz›na,
mal›na veya can›na h›yânet etmekten münezzeh, uzak olduklar›
gibi Allahü teâlân›n vahyine karfl› da hâinlik etmeleri düflünüle-
mez. Allahü teâlâ onlar› vahy’e ve peygamberli¤e emin etmifltir.
2. S›dk: Din ve dünyâ ifllerinde sâd›k olduklar›nda icmâ yâ-
ni söz birli¤i vard›r. Do¤rudurlar, do¤ru söyleyicidirler. Aslâ
onlardan yalan duyulmam›flt›r.
3. Tebli¤: Allahü teâlan›n vahy etti¤i hükümleri tebli¤ eder-
ler, bildirirler. Aslâ bir fleyi söylememezlik etmezler, saklamaz-
lar. Do¤ruyu söylerler. Bir kimsenin hât›r› için müdâhene et-
mezler. Allahü teâlân›n emrini yerine getirirler.
4. Adâlet: Peygamberler âdildirler. Hak üzere gönderilmifl-
lerdir. Onlarda aslâ zulüm yoktur.
5. ‹smet: Peygamberden küfür, yalan, f›sk, zinâ gibi fleyler pey-
gamberlikten önce ve sonra meydana gelmez. Bu icmâ-› ümmettir.
Böyle inanmamak küfürdür. Be¤enilmeyen ve çirkin fleylerden ve
insanlar›n nefret ettikleri fleylerden münezzehtirler. Adâlete uyma-
yan ifllerden mâsumdurlar, hepsi âlim, âmil ve kâmildirler.
peygamber ve peygamberlik

6. Emnü’l-Azl: Peygamberler peygamberlik makam›ndan,


dünyâ ve âhirette azl olmazlar. Peygamberlik s›fat› onlar›n zâtla-
r›ndan dünyâda ve âhirette ayr›lmaz. Önce gelen peygamberlerin
dinleri nesh olmakla peygamberlikten azl lâz›m gelmez. Zîrâ pey-
gamberlik onlar›n s›fatlar›d›r. Allahü teâlân›n ihsân›d›r. Çal›flmak-
la elde edilmez. Evliyâl›k ise cenab-› Hak’k›n ihsan› ile çal›flmakla
kazan›l›r. Her peygamberde zaten evliyâl›k vard›r. Peygamberlikle-
ri evliyâl›klar›ndan üstündür. Çünkü peygamberlikle vahye kavufl-
mufl, melekleri görmüfl ve di¤er üstünlüklere sâhip olmufllard›r.
7. Fetânet: Peygamberlerin ak›llar› kâmildir. Ak›ls›zl›ktan
ve akl› az olmaktan münezzehtirler, uzakt›rlar. Köleden ve soyu
asil olmayan âileden peygamber gelmemifltir. ‹nsanlar aras›nda
afla¤› olanlardan peygamber gelmemifltir. Kusurlu kimselerden,
kör, çolak, topal, sa¤›r, di¤er ay›p ve noksanlar› bulunan insan-
lardan da peygamber gelmemifltir.
Peygamberlerin dereceleri: Peygamberlerin, birbirleri üze-
rinde, flerefleri, üstünlükleri vard›r. Meselâ, ümmetlerinin çok
olmas›, gönderildikleri memleketlerin büyük olmas›, ilim ve mâ-
rifetlerinin çok yerlere yay›lmas›, mûcizelerinin daha çok ve de-
vaml› olmas› ve kendileri için ayr› k›ymetler ve ihsânlar bulun-
mas› gibi üstünlükler bak›m›ndan, âhir zaman peygamberi Mu-
hammed aleyhisselâm, bütün peygamberlerden daha üstündür.
“Ülül’azm” olan peygamberler, böyle olmayanlardan ve resûl-
ler, nebîlerden daha üstündürler.
Peygamberler, üstünlük s›ras›na göre dört makamda (derece-
de) bulunurlar:
1) Nebîler. 2) Resûller. 3) Ulül’azm peygamberler; bunlar
alt› tâne olup gönderilifl s›ras›na göre Âdem, Nûh, ‹brâhim, Mû-
sâ, Îsâ ve Muhammed aleyhimüsselâmd›r. 4) Hâtemül-enbiyâ;
Peygamberlerin en üstünü ve en sonuncusu olan Muhammed
aleyhisselâmd›r.
peygamber ve peygamberlik

‹brâhim aleyhisselâm, Halîlullaht›r. Çünkü, bunun kalbinde,


Allah sevgisinden baflka, hiçbir mahlûkun sevgisi yoktu. Mûsâ
aleyhisselâm, Kelîmullaht›r. Çünkü, Allahü teâlâ ile konufltu.
Îsâ aleyhisselâm Rûhullah ve Kelime-tullaht›r. Çünkü babas›
yoktur. Yaln›z “Ol!” kelime-i ilahiyyesiyle anas›ndan dünyâya
geldi. Bundan baflka, Allahü teâlân›n hikmet dolu âyetlerini, va-
az vererek, insanlar›n kulaklar›na ulaflt›r›rd›.
Mahlûklar›n yarat›lmas›na sebep olan ve Âdemo¤ullar›n›n
en üstünü, en flereflisi, en k›ymetlisi bulunan Muhammed aley-
hisselâm, Habîbullaht›r. Onun Habîbullah oldu¤unu ve büyük-
lü¤ünü, üstünlü¤ünü gösteren fleyler pek çoktur. Bunun için,
O’na, ma¤lup olmak, bozguna u¤ramak gibi sözler söylenemez.
K›yâmette, herkesten önce kabirden kalkacakt›r. Mahfler yerine
önce gidecektir. Cennete herkesten önce girecektir. Güzel ahlâk›,
say›lmakla bitmez ve insan gücü yetiflmez. Bu konuda ciltler do-
lusu kitaplar yaz›lm›flt›r.
Peygamberlerin say›lar›: Peygamberlerin say›s› tam belli
de¤ildir. 124.000’den çok olduklar› meflhurdur. Bunlardan 313
veya 315 adedi Resûldür.
Bunlardan, yaln›z yirmi sekizinin isimleri Kur’ân-› kerîmde
bildirilmifltir. Bu yirmi sekizden Zülkarneyn, Lokmân ve
Uzeyr’in peygamber olup olmad›klar› kesin belli de¤ildir.
Allahü teâlâ, yaratt›¤› bu âlemle varl›¤›n› belli etti¤i gibi,
kullar›na çok ac›yarak, var oldu¤unu ayr›ca da bildirmifltir.
Âdem aleyhisselâmdan bafllayarak, her as›rda, dünyân›n her ta-
raf›ndaki insanlar aras›ndan en iyi, en üstün olarak yaratt›¤› bi-
risine melekle haber göndererek, kendi isimlerini bildirmifl ve in-
sanlar›n dünyâda ve âhirette rahat etmeleri, iyi yaflamalar› için,
ne yapmalar› ve nelerden sak›nmalar› lâz›m oldu¤unu aç›kla-
m›flt›r. ‹nsanlar eski fleyleri unuttuklar› için ve her zaman bulu-
nan kötü kimseler, peygamberlerin kitaplar›n› ve sözlerini de¤ifl-
tirdiklerinden, eski dinler unutulmufl, bilinenleri de bozulmufl-
tur. Her fleyi yaratan yüce Allah, insanlara ac›d›¤› için, kullar›-
peygamber ve peygamberlik

na son bir peygamber ve yeni bir din göndermifltir. Bu dîni k›-


yâmete kadar koruyaca¤›n›, kötü insanlar sald›racaklar, de¤ifltir-
meye, bozmaya kalk›flacaklarsa da kendisi bunu, bozulmam›fl
olarak her yere yayaca¤›n› müjdelemifltir.
Allahü teâlâ, insanlar› olgunlaflt›rmak ve kalplerindeki hasta-
l›klar›n› tedâvi etmek için, ezelde merhamet ederek, peygamberler
göndermeyi dilemifltir. Peygamberlerin, bu vazifelerini yapabilme-
leri için, itâat etmeyenleri korkutmalar›, itâat edenleri müjdelemle-
ri lâz›md›r. Âhirette, birinciler için azap, ikinciler için sevap bulun-
du¤unu haber vermeleri lâz›md›r. ‹nsan, kendine tatl› gelen fleyle-
re kavuflmak ister. Bunlara kavuflabilmek için do¤ru yoldan sapar,
günah ifller. Baflkalar›na kötülük yapar. ‹nsanlar› kötülük yapmak-
tan korumak, dünyâda ve âhirette rahat ve huzur içinde yaflamala-
r›n› sa¤lamak için peygamberlerin gönderilmesi lâz›md›r. Dünyâ
hayât› k›sad›r. Âhiret hayât› sonsuzdur. Bunun için, âhiret hayâ-
t›ndaki saâdeti sa¤lamak önce gelmektedir.
Peygamberler Allahü teâlâ taraf›ndan seçilmifl, gönderilmifl
insanlard›r. Ümmetlerini Allahü teâlâya ça¤›rmak, azg›n, yan-
l›fl yoldan, do¤ru yola, saâdet yoluna çekmek için gönderilmifl-
lerdir. Dâvetlerini kabûl edenlere, Cenneti müjdelemifller, inan-
mayanlar› Cehennem azâb› ile korkutmufllard›r. Onlar›n Allahü
teâlâdan getirdikleri her haber do¤rudur, yanl›fll›k yoktur. Pey-
gamberlerin sonuncusu, Muhammed aleyhisselâmd›r. O’nun
dîni bütün dinleri nesh etmifl, yürürlükten kald›rm›flt›r. O’nun
kitab›, geçmifl kitaplar›n en iyisidir. O’nun getirdi¤i din k›yâme-
te kadar bâkîdir. Kimse taraf›ndan de¤ifltirilemeyecektir. Îsâ
aleyhisselâm gökten inecek ise de, O’nun dîniyle amel edecek, yâ-
ni O’nun ümmeti olacakt›r.
Büyük ‹slâm âlimleri ‹mâm-› Gazâlî ve ‹mâm-› Rabbânî’nin
de ifâde ettikleri gibi, peygamberlerin gönderilmesi kah›rd›r, ce-
birdir. ‹nsanlar› cebir zinciriyle Cennete çekmek içindir. Nitekim
hadîs-i flerîfte; “Zincirlerle Cennete çekilen insanlara hayret
mi ediyorsun?” buyuruldu. Din, Cehenneme gitmemeleri için,
peygamber ve peygamberlik

insanlar› ba¤layan bir kemenddir. Nitekim hadîs-i flerîfte; “Siz


pervâne gibi, kendinizi atefle at›yorsunuz. Ben kemeriniz-
den tutup geriye çekiyorum” buyuruldu. Allahü teâlân›n in-
sanlara do¤ru yolu gösterdi¤i vâs›talardan biri de peygamberle-
rin sözleridir. (Her istedi¤ini yapmak) zincirinin halkalar›ndan
biri de, peygamberlerin sözleridir. ‹nsanlar, do¤ru yolu, e¤ri yol-
lardan, bu sözlerle ay›rabilir. Onlar›n gösterdi¤i tehlikeden, in-
sanda korku hâs›l olur. Bu ay›r›fl bilgisiyle korku, ak›l aynas› üze-
rindeki tozlar› temizler. Ak›l cilâlan›p, âhiret yolunu tutman›n,
dünyâ zevklerine kap›lmaktan daha iyi olaca¤›n› anlar. Bu anla-
y›fl, âhiret için çal›flmak irâdesini hâs›l eder. ‹nsan›n uzuvlar›,
irâdesine tâbi oldu¤undan, Uzuvlar âhiret için çal›flmaya bafllar.
Allahü teâlâ, bu zincirle insan› zorla Cehennemden uzaklaflt›r-
m›fl, Cennete sürüklemifl olur. Peygamberler koyun sürüsünün
çoban›na benzer. Sürünün sa¤ taraf›nda çay›r olsa, sol taraf›nda
ma¤ara bulunsa, ma¤arada kurtlar olsa, çoban, ma¤ara taraf›nda
durup, sopa sallay›p, koyunlar› korkutarak, çay›r taraf›na kova-
lar. ‹flte peygamberlerin gönderilmesi de, buna benzer.
‹nsanlar›n do¤ruyu, iyiyi, güzel olan› bulabilmeleri tek bafl›-
na ak›lla mümkün de¤ildir. Ak›l, göz gibidir. Peygamber vâs›ta-
s› ile gönderilen din ise ›fl›k gibidir. Yâni, insan›n akl›, gözü gi-
bi zay›f yarat›lm›flt›r. Göz, maddeleri, cisimleri karanl›kta göre-
miyor. Allahü teâlâ, görme âletinden (gözden) faydalanmak için
günefli, ›fl›¤› yaratm›flt›r. Güneflin ve çeflitli ›fl›k kaynaklar›n›n
nûru olmasayd›, göz ifle yaramazd›. Tehlikeli cisimlerden, yer-
lerden kaçamaz, faydal› fleyleri bulamazd›.
Ak›l da, yaln›z bafl›na mâneviyat›, faydal›, zararl› fleyleri an-
lam›yor. Allahü teâlâ, ak›ldan faydalanmak için, Peygamberleri,
din ›fl›¤›n› yaratt›. Peygamberler, dünyâda ve âhirette rahat et-
mek yolunu bildirmeseydi, ak›l bulamaz, ifle yaramazd›. Tehlike-
lerden, zararlardan kurtulamazd›. ‹slâmiyete uymayan veya ak-
l› az olan kimseler ve milletler, peygamberlerden faydalanamaz.
Dünyâda ve âhirette tehlikelerden, zararlardan kurtulamaz.
peygamber ve peygamberlik

Peygamberler hakk›nda Kur’ân-› kerîm’de meâlen buyurulu-


yor ki:
Peygamberlerin üzerinizdeki (vazifesi) ancak ilâhî
emirleri tebli¤dir. Allah, aç›klad›¤›n›z ve gizledi¤iniz söz-
lerle hareketlerinizin hepsini bilir. (Mâide sûresi: 99)
Kâfirler, Allahü teâlân›n emirleriyle Peygamberlerinin
emirlerini birbirinden ay›rmak istiyorlar. Bir k›sm›na
inan›r›z; bir k›sm›na inanmay›z diyorlar. Îmân ile küfür
aras›nda bir yol açmak istiyorlar. Onlar›n hepsi kâfirdir.
Kâfirlerin hepsine Cehennem azâb›n›, çok ac› azâblar› ha-
z›rlad›k (Nisâ sûresi: 150-151)
Peygamberler göndermedikçe azap yapmay›z. (‹srâ sû-
resi:15)
Peygamberleri, müjde vermek ve korkutmak için gön-
derdim. Böylece, insanlar›n Allahü teâlâya özür, bahâne
yapmalar› önlendi. (Nisâ sûresi:165)
vahiy ve vahiy flekilleri

vahiy ve vahiy flekilleri

Vahiy, Allahü teâlân›n diledi¤i fleyleri, emir ve yasaklar›n›


vas›tal› veya vas›tas›z olarak peygamberlerine bildirmesine denir.
Allahü teâlâ, insanlar aras›ndan seçti¤i peygamber denilen
kullar›n› vahiy ile flereflendirmifltir. Bu sûretle, insanlara, dün-
yâda ve âhirette rahat ve huzûra kavuflacaklar› esaslar› bildir-
mifltir. Vahiy, ilk peygamber Âdem aleyhisselâmdan son pey-
gamber Muhammed aleyhisselâma kadar devâm etmifl ve onda
son bulmufltur.
Peygamberimizin sallallahü aleyhi ve sellem mübârek yü-
zünde, vahiy esnâs›nda so¤uk k›fl günlerinde bile ya¤mur tâne-
cikleri gibi ter belirirdi. O s›rada yan›nda bulunanlar vahiy gel-
di¤ini anlarlard›. Hattâ vahyin a¤›rl›¤›n› hissederler, o esnâda
ellerini ve kollar›n› kald›racak güçleri kalmazd›. Bir defâs›nda
Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem deve üzerinde
iken, vahiy gelmifl, deve vahyin a¤›rl›¤›na dayanamayarak arka
ayaklar› üzerine çöküvermifltir.

Vahyin gelifl usûlleri:


Muteber hadîs ve tefsîr usûlü kitaplar›nda bildirildi¤ine gö-
re vahiy flu flekillerde gelirdi.
1. Cebrâil aleyhisselâm›n insan flekline girerek getirdi¤i va-
hiylerdir. Vahyin en kolay flekli de budur. Cebrâil ço¤unlukla
Peygamberimize D›hye isimli sahâbînin fleklinde gelirdi. Cibrîl
hadîsinde bildirilenler böyledir.
2. Peygamberimizin uyan›kken Cebrâil aleyhisselâm taraf›n-
dan vahyin Peygamberimizin kalbine b›rak›lmas›d›r.
3. Do¤ru rüyâlar. Bu, vahyin ilk fleklidir. Peygamberlerin bil-
hassa Peygamberimizin gördü¤ü rüyâlar, daha sonra uyan›nca
vahiy ve vahiy flekilleri

gerçek hayatta aynen meydana gelirdi. Hazret-i Âifle flöyle bu-


yurur: “Peygamberimizin gördü¤ü rüyâlar aynen ç›kard›. Bu
rüyâlar sabah ayd›nl›¤› kadar aç›kt›.”
4. Buhârî ve Müslim’de bildirildi¤ine göre Cebrâilin görül-
meden, fliddetli bir sesle vahyi bildirmesidir. ‹flitilen bu ses, ya
vahiy mele¤inin kendi sesi veya kanatlar›n›n u¤ultusu idi. Ken-
disinde; korkutma ve azap bulunan âyetler bu flekilde gelirdi.
Peygamberimiz, vahyin bu çeflidi gelirken, titrer ve terlerdi.
Hattâ heyecanlan›rd›.
5. Cebrâil’in Peygamberimize uyku hâlindeyken gelmesidir.
6. Cebrâil’in bizzat kendi flekliyle getirdi¤i vahiydir. Pey-
gamberimize Hira Da¤›nda gelen ilk vahiy bu flekilde olmufltur.
Ayn› durum Mîrâc hâdisesinde de meydana gelmifltir.
7. Peygamber efendimiz uyan›kken, arada perde olmaks›z›n
do¤rudun Allahü teâlâ ile konuflmas› fleklindeki vahiydir. Mîrâc
gecesi meydana gelmifltir.
8. Mîrâc gecesi befl vakit namaz›n farz olmas›na dâir arada
perde olmadan vukû bulan vahiy.
ÂDEM
ALEYH‹SSELÂM
ÂDEM ALEYH‹SSELÂM

ÂDEM ALEYH‹SSELÂM; yüzü, ne günefl, ne ay, ne


Âdem aleyhisselâm›n insan, ne de cin vard›.
yarat›l›fl› Allahü teâlâ, sevgili
Herfleyi yoktan yara- Peygamberimiz Muham-
tan, yokluktan varl›k âle- med aleyhisselâm›n nu-
mine getiren Allahü teâlâ- runu yaratt›ktan sonra, bu
d›r. Allahü teâlân›n ilk ya- nurdan âlemleri ve içinde
ratt›¤› fley, Peygamberi- olanlar›, sonra da Âdem
miz Muhammed aleyhis- aleyhisselâm› yaratt›.
selâm›n nurudur. Herfley Allahü teâlâ, Âdem
Muhammed aleyhisselâ- aleyhisselâm› yaratmay›
m›n hürmetine yarat›lm›fl- dileyince, meleklere, yer-
t›r. Allahü teâlâ bir hadis-i yüzünde bir halife yarata-
kudside Muhammed aley- ca¤›n› bildirdi. Melekler;
hisselâm için buyurdu ki: “Ya Rabbî! Yeryüzünde
- Sen olmasayd›n, sen fesat ç›karacak ve kan dö-
olmasayd›n, hiçbir fleyi kecek olan insanlar› niçin
yaratmazd›m. yarat›yorsun” dediklerin-
Eshab-› kiramdan Câ- de, Allahü teâlâ, “Onlar
bir bin Abdullah sordu: fesat ç›karmazlar” deme-
- Ya Resulallah! Allahü di. Allahü teâlâ flöyle bu-
teâlân›n herfleyden önce, yurdu:
ilk yaratt›¤› fley nedir? - Sizin bilmediklerinizi
Peygamberimiz flöyle ben bilirim, lay›k olma-
buyurdu: yanlar› lay›k yapar›m!
- Her fleyden önce, be- Uzak kalanlar› yaklaflt›r›r,
nim nurumu kendi nu- zelil olanlar› aziz ederim.
rundan yaratt›. O zaman Siz onlar›n ifllerine bakar-
ne levh, ne kalem, ne s›n›z, ben kalblerine baka-
cennet, ne cehennem, ne r›m. Siz, günahs›z oldu¤u-
melek, ne gökler, ne yer- nuza bak›yorsunuz. Onlar,
peygamberler tarihi ansiklopedisi 19
ÂDEM ALEYH‹SSELÂM

benim rahmetime s›¤›n›r- nün her taraf›ndan ald›r-


lar. Sizin günahs›z oldu¤u- d›¤› topraktan yaratt›. Bu
nuzu be¤endi¤im gibi, on- sebeple zürriyetinden si-
lar›n günahlar›n› affetme- yah, beyaz, esmer, k›rm›-
yi de severim. Benim bil- z› renkte olanlar oldu¤u
di¤imi sizler bilemezsiniz. gibi, baz›lar› da bu renkle-
Onlar›, ezelî olan lütfuma rin aras›ndad›r. Baz›s› yu-
kavuflturur, ebedî olan lüt- muflak, baz›s› sert, baz›s›
fum ile hepsini okflar›m. hâlis ve temiz oldu.
Meleklerin, “Niçin ya- Âdem aleyhisselâm›n
ratacaks›n” diye sormala- yarat›laca¤› toprak, yer-
r›, yaratmas›ndaki hikme- yüzünün çeflitli yerlerin-
ti ö¤renmek istediklerin- den al›n›p, bir araya top-
den idi. land›ktan sonra, melekler,
Allahü teâlân›n emriy- su ile çamur yap›p, insan
le, melekler, yeryüzünün flekline koydular. Allahü
de¤iflik yerlerinden, k›r- teâlâ, bu topra¤› çeflitli
m›z›, beyaz, siyah, de¤iflik safhalardan ve flekiller-
renkte topraklar ald›. ‹n- den geçirdi. Önce çamur
sanlar›n de¤iflik renkten hâline getirilip, bir müd-
olmas› bundand›r. det öylece kald› ve balç›k
Hadis-i flerifte flöyle çamuru oldu. Bu çamur,
buyuruldu: flekil verilecek bir hâl al›n-
- Allahü teâlâ Âdem ca; insan suretine sokul-
aleyhisselâm›, yeryüzü- du.

peygamberler tarihi ansiklopedisi 20


ÂDEM ALEYH‹SSELÂM

Hazreti Âdem’e Melekler, “Biz Rabbi-


secde edilmesi mizin emrine uyar›z” de-
Âdem aleyhisselâm diler. ‹blis ise kendi kendi-
ruh verilmeden önce, bir ne dedi ki:
müddet de insan sureti - E¤er ona hürmet et-
verilmifl bir hâlde bekletil- mem emir olunursa isyan
di. Mekke ile Taif aras›nda ederim. Çünkü, o toprak-
k›rk y›l yat›p, piflmifl gibi tan, ben ise ateflten yara-
kurudu. Önce Muham- t›ld›m, ben ondan üstü-
med aleyhisselâm›n nuru nüm.
aln›na kondu ve Muhar- Allahü teâlâ, Âdem
rem ay›n›n onunda cuma aleyhisselâm›n bedeni-
günü ruh verildi. ne ruh verince, ruhun
Âdem aleyhisselâm›n cesede sirayet etti¤i yer-
bedenine ruh verilmeden ler canlan›p, ete dönüfl-
önce, melekler, Âdem tü. Önce bafl›na sirayet
aleyhisselâm›n bedenini etti ve Âdem aleyhisse-
görüp, ondaki uygunlu¤a, lâm aks›rd›. Allahü teâlâ
ahenge ve yarat›l›fl›n gü- ona, Elhamdülillah; yani
zelli¤ine, mükemmelli¤ine âlemlerin Rabbine ham-
dolsun demesini ilham
hayran kald›lar. “Allahü te-
etti ve aks›rd›kça böyle
âlâ bundan güzel bir fley
dedi.
halk etti mi acaba” dediler.
Ruh, Âdem aleyhisse-
‹blis, Âdem aleyhisselâ-
lâm›n gözlerine sirayet
m›n ruh verilmemifl hâlin- edince, cennetin meyve-
deki bedenini görünce, lerini gördü. Midesine yü-
meleklere dedi ki: rüyünce, o meyvelerden
- E¤er o sizden üstün, yemeyi arzu edip, ruh he-
faziletli k›l›n›rsa ve ona nüz ayaklar›na gelmedi¤i
hürmet etmeniz emredi- hâlde, do¤rulup kalkmak
lirse ne yapars›n›z? istedi. Bu sebeple Allahü
peygamberler tarihi ansiklopedisi 21
ÂDEM ALEYH‹SSELÂM

teâlâ; (‹nsan aceleci bir ta- demiflti: “Ben çamurdan


biatta yarat›lm›flt›r) bu- bir insan yarataca¤›m.
yurdu. (Enbiya: 37) Onun yarat›l›fl›n› tamam-
Allahü teâlâ Âdem lay›p da taraf›mdan ona
aleyhisselâm›n bedenine ruh verdi¤im zaman, he-
ruh vermeden önce, me- men ona secdeye kapa-
leklere, (Ona ruh verdi- n›n.” Bunun üzerine me-
¤im zaman, hepiniz ona lekler hep birden secde
karfl› secde edin) buyur- ettiler.) (Sâd 71- 73)
du. Bu husus Kur’an-› ke- Âdem aleyhisselâma
rimde bildirilmifl olup, ruh verilip, canlan›p aya¤a
mealen flöyledir: (Rabbin kalk›nca, Allahü teâlân›n
o vakit meleklere flöyle emri üzerine melekler, ona

Âdem Aleyhisselam›n yeryüzüne indirildi¤i rivayet edilen Serendip


adas›

peygamberler tarihi ansiklopedisi 22


ÂDEM ALEYH‹SSELÂM

karfl› secde ettiler. Melek- leri, hatta karanl›k ve


lerin Âdem aleyhisselâma uzunlu¤u da ö¤retti.
karfl› olan bu secdesi, na-
Bu hususlar Kur’an-›
mazda Allahü teâlân›n
kerimde flöyle bildirilmifl-
emriyle Kâbe’ye yönelip
secde etmek gibidir. Yani tir: (Allahü teâlâ, Âdem’e
Kâbe istikametinde Allahü bütün isimleri ö¤retti.
teâlâya secdedir. Sonra eflyay› meleklere
‹blis bu inceli¤i anlaya- gösterip; “E¤er sad›klar-
mad›, kibirlenip, Âdem san›z, bunlar›n isimlerini
aleyhisselâma karfl› sec- bana haber verin” buyur-
de etmedi. “O çamurdan du. Melekler; “Biz seni
yarat›ld›. Ben ise ateflten tenzih ederiz, senin bize
yarat›ld›m. Ondan üstü- ö¤retti¤inden baflka, hiç-
nüm” diye iddiada bulun- bir ilmimiz yok. Muhak-
du. Bundan dolay›, huzur-›
kak sen herfleyi hakk›yla
ilâhiden kovuldu. ‹smi de
kovulmufl, uzaklaflt›r›l- bilensin, üstün hikmet sa-
m›fl manas›nda, “fiey- hibisin” dediler.
tan” kald›. Allahü teâla, Âdem’e;
Allahü teâlâ Âdem “Ey Âdem! Eflyan›n ismini
aleyhisselâm› en güzel bir meleklere haber ver” bu-
surette yarat›p, ona ruh yurdu. Âdem aleyhisse-
verdikten sonra, ona, her lâm da meleklere, o isim-
fleyin ismini ve faydas›n› leri haber verince, Allahü
ö¤retti. Allahü teâlâ yer-
teâlâ; “Ben size demedim
yüzünde insanlar›n bildi¤i
bütün eflyan›n isimlerini mi ki, göklerin ve yerin
Âdem aleyhisselâma ö¤- gayblerini ben bilirim.
retmifltir. Mesela, insan, Aç›klad›¤›n›z› da, gizledi¤i-
hayvan, vâdi, da¤, ova, nizi de elbet ben bilirim”
tepe ve buna benzer isim- buyurdu.) (Bekara 30-33.)
peygamberler tarihi ansiklopedisi 23
ÂDEM ALEYH‹SSELÂM

fieytan’›n isyan› ‹blis, Âdem aleyhisse-


Allahü teâlâ Âdem lâma secde ediniz emrine
aleyhisselâm›n bedenine uymay›nca, Allahü teâlâ,
rûh verdikten sonra me- “Hemen Cennet’ten ç›k!
Cennet’ten ç›k! Art›k sen
lekleri ve cinleri haberdâr
hor, alçak ve baya¤› kim-
edip; “Âdem’e secde edi-
selerdensin.” buyurdu.
niz!” emrini verince, önce ‹blis Cennet’ten ko¤ulun-
Cebrâil aleyhisselâm sec- ca ölüm ac›s›n› tatmak is-
de etti. Sonra s›rayla; Mi- temedi¤inden veya son-
kâil, ‹srâfil, Azrâil ve di¤er suz bir hayat yaflamak is-
bütün melekler secde etti- tedi¤inden dolay› Allahü
ler. Secde eden melekle- teâlâya; “Bana halk›n diri-
rin her biri, Allahü teâlâ lip kald›r›lacaklar› mahfler
taraf›ndan çeflitli hizmet- gününe kadar mühlet
leri görmekle flereflendi- ver.” diyerek dünyâda ve
rildi. ‹blis, kibir ve gurû- âhirette ölümsüz olmay›
rundan secde etmedi. istedi. Allahü teâlâ da ona
ölümden ve Cehennem
Allahü teâlâ iblise me-
azâb›ndan kurtulufl olma-
âlen; “Ey mel’ûn! Âdem’e
d›¤›n› bildirip, birinci sûr
niçin secde etmedin?” bu- üflenip bütün canl›lar›n
yurunca, ‹blis dedi ki: “Ben ölece¤i vakte kadar müh-
ondan daha hay›rl›y›m. Be- let verdi. Böylece k›yâmet
ni ateflten onu ise toprak- gününe kadar ömür veri-
tan yaratt›n. Atefl; latîf, saf lip serbest b›rak›ld›.
ve ›fl›kt›r. Elbette topraktan ‹blis bunun üzerine
üstündür.” diyerek bu bo- “Öyle ise beni azd›rmana
zuk k›yas›n› ileri sürdü. yemin ederim ki, insano-
Böylece Allahü teâlân›n ¤ullar›n› sapt›rmak için
emrine isyân etti. Ebedî muhakkak senin do¤ru
olarak Cehennemlik oldu. yoluna oturaca¤›m! Ves-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 24
ÂDEM ALEYH‹SSELÂM

vese verip, pusu kuraca- mühlet verilen fleytan,


¤›m. Sonra da onlara; ön- herkese zarar yapmaya
lerinden, arkalar›ndan, çal›fl›r. ‹nsan›n, besmele-
sa¤lar›ndan ve sollar›n- siz ve haramdan yedi¤i
dan sokulaca¤›m, musal- yiyeceklerle ve içeceklerle
lat olaca¤›m. Sen de on- damarlar›nda dolaflmak-
lar›n ço¤unu flükredici kul ta, mîdesine yerleflmekte
olarak bulamayacaks›n.” ve kalbine vesvese ver-
dedi. mektedir. Bu hâliyle in-
Allahü teâlâ buyurdu sanlarda çeflitli maddî ve
ki: “Yemin ederim ki on- mânevî hastal›klara se-
lardan kim sana uyarsa, bep olmaktad›r. ‹nsanlar›
Cehennem’i hep sizden aldatmak için en çok ya-
dolduraca¤›m. Benim lan, g›ybet, ko¤uculuk,
muhlas yani ihlasl› kulla- namaz› terk ve tehir ettir-
r›m üzerinde senin bir ha- mek, fâiz, kumar vs. gibi
kimiyetin olamaz.” günâhlara al›flt›rmaktad›r.
‹blis, kendisine k›yâ- ‹çki, fuhufl, zinâ ve kumar
mete kadar ömür verilip, onun büyük yard›mc›s›-
serbest b›rak›ld›. Âdem d›r. Bunlar› yapt›rmak için
aleyhisselâm›n evlâtlar› kendisine, çocuklar›, in-
olan insanlara, dünyâda sanlardan ve cinlerden
imtihan edilmek, denen- kötü yolda olanlar yar-
mek için üç din düflman› d›mc› olur.
yarat›ld›. Bunlar; ‹blis yâni fieytan›n, insana bü-
fieytan, insan›n kendisi, tün kötülükleri yapt›rmak
yâni nefsi ve kötü arka- için bir gücü, kuvveti yok-
daflt›r. Allahü teâlân›n râz› tur. O sâdece kalbe vesve-
oldu¤u hak yoldan insan- se verir, bir fleyi güzel
lar› sapt›rmak için u¤rafla- gösterir. Nefsine ve kötü
ca¤›na söz alan ve k›yâ- arkadafllar›na aldan›p
mete kadar da kendisine ma¤lup olan insan, onun
peygamberler tarihi ansiklopedisi 25
ÂDEM ALEYH‹SSELÂM

vesvesesine kan›p kötü sîler konulmufl gördü.


iflleri yapmaya bafllar. Al- Her birinde ayr› ayr› otur-
lahü teâlây› unutmayan- du ve her kürsîde otur-
lara, dâimâ O’nun zikriyle dukça, o peygamberin
meflgul olanlara, her iflin- nuru aln›nda parl›yordu.
de ‹slâmiyetin emir ve ya- En son Muhammed
saklar›na uygun davra- aleyhisselâm›n kürsîsin-
nanlara, haram ve flüphe- de oturdu. Melekler yet-
lilerden sak›nanlara, zara- mifl bin adet nurdan me-
r› dokunamaz. Allahü te- flaleyi bafl› üzerinde tuttu-
âlân›n hâlis, seçilmifl kul- lar. O kadar ayd›nl›k oldu
lar›, fleytan›n flerrinden ki, evvelki nurlar›n hiçbiri-
muhâfaza alt›na al›nm›fl- si kalmad›. Her biri görün-
t›r. fieytan, insano¤lu son mez olup, günefl ç›k›nca
nefesini teslim edinceye y›ld›zlar›n kaybolmas› gi-
kadar onunla u¤rafl›r ve bi oldu. Bu hâl Âdem
son nefeste îmâns›z git- aleyhisselâm›n Muham-
mesi için elinden geleni med aleyhisselâma mu-
yapmaya çal›fl›r. Son ne- habbetini art›rd›.
feste îmâns›z ölmemek Âdem aleyhisselâm
için fleytan›n sevdi¤i kötü cennete girince, cennet
ifllerden uzak durmak ge- yemeklerine ve meyveleri-
rekir. ne ra¤bet eyledi. Cennet
ba¤lar›n›, bahçelerini ve
cennet köflklerini dolafl-
Hazreti Havva’n›n maya bafllad›. Can› her ne
yarat›lmas› isterse, hemen haz›r olur-
Âdem aleyhisselâm du. Lâkin yarat›l›fl› îcab›
k›rk yafl›nda iken, Firdevs olarak, kendi cinsinden ar-
ad›ndaki cennete götürül- kadafl bulup, onunla ya-
dü. Cennete girince, pey- k›nl›k kurmak istedi. Bu
gamberler say›s›nca kür- düflüncede iken uyuyu-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 26
ÂDEM ALEYH‹SSELÂM

verdi. O esnada Allahü te- Allahü teâlâ Âdem


âlâ Âdem aleyhisselâm›n aleyhisselâma Hazreti
sol kaburga kemi¤inden Havva ile birlikte cennette
Hazreti Havva’y› yaratt›. yerleflmelerini ve cenne-
Âdem aleyhisselâm uyku- tin meyvelerinden dile-
dan uyan›nca, baflucunda, dikleri kadar yemelerini
ayakta duran bir kad›n bildirdi. Fakat cennette
gördü ve ona dedi ki: bir a¤aç için, “Bu a¤aca
- Sen kimsin? Niçin ya- yaklaflmay›n, bundan ye-
rat›ld›n? meyin” buyurdu. Onu ya-
O da; “Ben sana zevce, saklad› ve, “Bundan yer-
efl olarak yarat›ld›m” diye seniz zahmete düfler,
cevap verdi. üzülürsünüz” buyurdu.
Hazreti Havva valide-
mizin yarat›lmas›ndan, Yeryüzüne indirilmeleri
Âdem aleyhisselâm›n hiç Âdem aleyhisselâm,
haberi olmad›. Hazreti Hazreti Havva ile cennette
Havva, Âdem aleyhisse- iken, fleytan, onlara düfl-
lâm suretinde, onun bo- manl›k besleyip, aldat-
yunda, onun fleklinde ve mak ve öc almak için ha-
renginde idi. rekete geçti. Bu hususta
Kur’an-› kerimde flöyle Kur’an-› kerimde mealen
buyuruldu: flöyle buyurulmaktad›r:
(Ey insanlar, sizleri bir (Ve biz demifltik ki; ey
tek flah›stan yaratan, o fla- Âdem, sen zevcenle cen-
h›stan da zevcesini vücu- nette kal. Cennetin ni-
da getiren, ikisinden de metlerinden ikiniz de bol
birçok erkeklerle kad›nlar bol yiyin. Fakat flu a¤aca
halkeden Rabbinizden yaklaflmay›n, yoksa nefs-
korkun ve günah ifllemek- lerine zulmedenlerden
ten sak›n›n...) (Nisâ: 1) olursunuz.) [Bekara 35]
peygamberler tarihi ansiklopedisi 27
ÂDEM ALEYH‹SSELÂM

fieytan, Âdem aleyhis- nuz nimetlerden ayr›laca-


selâma ve Hazreti Hav- ¤›n›za a¤lamaktay›m” di-
va’ya düflmanl›k besleyip, ye cevap verdi. Sonra sö-
onlar›, içinde bulundukla- züne devam edip dedi ki:
r› nimetten mahrum et- - Size ebedîlik a¤ac›n›
mek istiyordu. Bunun için göstereyim mi? E¤er o
hile düflünüyor, onlar› ya- a¤açtan yerseniz, iki me-
n›ltma yollar› ar›yordu. lek olursunuz ve cennette
Onlara, kendilerine yasak devaml› kal›rs›n›z, sona
edilen a¤ac›n meyvesin- ermeyen bir devlete ka-
den yedirmeyi ve böylece vuflursunuz.
cennetten ç›kar›lmalar›n› Ayr›ca, konuflmalar›n›n
istiyordu. sonunda, “Ben, muhakkak
‹blis, yasak a¤açtan ye- sizin iyili¤inizi istiyorum”
dirmek için, Hazreti Âdem diyerek de yemin etti.
ile Hazreti Havva’y› cenne- ‹blisin bu sözleri ve ye-
tin d›fl›ndan gözetleyerek mini üzerine, Hazreti Hav-
f›rsat kolluyordu. Bir defa- va ile Âdem aleyhisse-
s›nda Âdem aleyhisselâm lâm, onun, kendilerine
ile Hazreti Havva, cennetin düflman oldu¤unu unut-
kap›s›n›n yak›n›nda dola- tular. Önce Hazreti Havva,
fl›rken, fleytan onlar›n dik- sonra da onun teflviki ile
katini çekmek istedi. Bu- Âdem aleyhisselâm, unu-
nun için karfl›lar›nda a¤la- tarak, kendilerine yasak
y›p s›zlayarak feryat etti. edilen a¤ac›n meyvesin-
‹blis’e sordular: den tatt›lar.
- Neden böyle feryat Âdem aleyhisselâm›n
ediyorsun? bu yasak edilen a¤açtan
‹blis de, “Ben, sizin yemesi zelle idi. Yani do¤-
ölece¤inize ve bu sebep- rular aras›nda, en do¤ru-
ten de içinde bulundu¤u- yu seçememekti. Günah
peygamberler tarihi ansiklopedisi 28
ÂDEM ALEYH‹SSELÂM

de¤ildi. Kur’an-› kerimde - Ya Rabbi! Ben bir


bu hususta flöyle buyu- kimsenin senin ad›na ya-
ruldu: (Do¤rusu bundan lan yere yemin edece¤ini
önce, Âdem’e, bu a¤aç- zannetmiyordum! Allahü
tan yeme diye emrettik teâlâ, Âdem aleyhisselâ-
de unuttu.) [Tâhâ 115] ma tekrar buyurdu:
Allahü teâlâ, Âdem - Seni yasak etti¤im
aleyhisselâma buyurdu ki: a¤ac›n meyvesinden ye-
- Sana cennette pek meye teflvik eden sebep
çok fleyi mubah etti¤im nedir?
hâlde, niçin yasak etti¤im - Ya Rabbi! Bu ifle beni
a¤ac›n meyvesinden ye- Havva teflvik etti.
din? Âdem aleyhisselâm ile
Âdem aleyhisselâm Hazreti Havva, cennette
fleytan›n yemin etti¤ini iken, kendilerine yasak
söyleyip, dedi ki: edilen a¤ac›n meyvesin-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 29
ÂDEM ALEYH‹SSELÂM

den, unutarak yemelerin- yafllar›, zürriyetinin göz-


den dolay› yeryüzüne in- yafllar›yla tart›lsa,
dirildiler. Âdem’in gözyafllar› bü-
Âdem aleyhisselâm, tün evlad›n›n gözyaflla-
cennetten, cuma günü r›ndan a¤›r gelirdi.)
ikindi ve akflam aras›nda Âdem aleyhisselâm ve
ç›kar›larak, Hindistan’da Hazreti Havva, cennetten
Seylan (Serendib) adas›- yeryüzüne ayr› yerlere in-
na, Hazreti Havva da Cid- dirildikten sonra, seneler-
de’ye indirildi. fieytan ise ce ayr› kald›lar. Âdem
çok hakîr ve periflan bir aleyhisselâm Hindis-
hâlde, cennetin civar›n- tan’da, Hazreti Havva va-
dan, tafll›k bir yere indiril- lidemiz de Arabistan’da
di. Bu hususta Kur’an-› kald›. Dünyan›n dert ve s›-
kerimde mealen flöyle k›nt›lar›na katland›lar.
buyuruldu: Cennetten ayr› kalman›n
üzüntüsü ile uzun y›llar
(Nihayet fleytan, onla-
a¤lay›p gözyafl› döktüler.
r›n, [Âdem ve Havva’n›n],
cennetten ç›kar›lmalar›na Resulullah efendimiz
ve içinde bulunduklar› ni- buyurdu ki:
metten uzaklaflt›r›lmalar›- (Âdem aleyhisselâm,
na sebep oldu.) [Bekara 36] zellesi sebebiyle cennet-
ten ç›kar›l›nca dedi ki:
Hazreti Âdem’in - Ya Rabbi! Beni, Mu-
Havva ile buluflmas› hammed’in hürmetine af-
Âdem aleyhisselâm fet.
cennetten yeryüzüne in- Allahü teâlâ buyurdu
dirilince, gözünün yafl› ki:
dinmedi. Hadis-i flerifte - Ya Âdem! Sen Mu-
flöyle buyuruldu: (Âdem hammed’i nas›l bildin? Da-
aleyhisselâm›n gözünün ha ben Onu yaratmad›m?
peygamberler tarihi ansiklopedisi 30
ÂDEM ALEYH‹SSELÂM

Âdem aleyhisselâm ve magfiret dileyip, bana


flöyle cevap verdi: s›¤›n›rsa, tevbesini kabul
- Ya Rabbi! Beni yara- ederim. Çünkü ben tev-
t›p, bana ruh verdi¤in za- beleri kabul ediciyim.
man, gözümü aç›p bakt›- Ey Âdem, ben, günah-
¤›mda, Arfl’›n kenar›nda tan tevbe edenleri, cen-
“Lâ ilâhe illallah Muham- nette haflrederim. Onlar›
medün resulullah” yaz›l› mezarlar›ndan nefleli ve
gördüm. ‹smini isminle güler yüzlü olduklar› hâl-
yazd›¤›ndan, yaratt›kla- de, duâlar› kabûl edilmifl
r›ndan en çok sevdi¤in olarak kald›r›r›m.
Odur. Allahü teâlâ, Âdem
Allahü teâlâ buyurdu aleyhisselâm›n tevbesini
ki: kabul ettikten sonra, Kâ-
- Do¤ru söyledin ey be-i flerifi infla etmesini
Âdem. Mahlûkat›mdan emretti.
en çok sevdi¤im Odur. Allahü teâlân›n tevbe-
Onun hürmetine af dile- sini kabul edip, Kâbe’yi
di¤in için, seni affettim.) infla etmesini emrettikten
Daha sonra, Allahü te- sonra, Âdem aleyhisse-
âlâ buyurdu ki: lâm, Hindistan’dan Ara-
- Ya Âdem, sen dünya- bistan’a gitti. Arabistan’a
da meflakkat ve tevbeye var›nca, Arafat’ta Hazreti
zürriyetini vâris k›ld›n. Havva validemiz ile bu-
Onlardan biri bana duâ lufltu.
edip, tazarruda bulundu- Bu s›rada Hazreti Hav-
¤u zaman, senin tevbeni va da Âdem aleyhisselâ-
ve duân› kabul etti¤im gi- m› aramak için Cidde’den
bi, onun da tevbesini ve Arafat’a gelmiflti. Arafat
duâs›n› kabul ederim. ovas›nda Müzdelife’de
Onlardan biri, benden af bulufltular. Hazreti Havva
peygamberler tarihi ansiklopedisi 31
ÂDEM ALEYH‹SSELÂM

onu tan›yamad›. Cebrail Rabbin, Âdemo¤ullar›n-


aleyhisselâm tan›flt›rd›. dan, onlar›n sulblerinden
Nice seneler ayr› kalma- zürriyetlerini ç›kar›p, ken-
n›n üzüntüsü gidip, se- dilerini, nefslerine flahit
vinç ve ferahl›¤a kavufltu- tutmufl; “Ben sizin Rabbi-
lar. Beraberce Mina’ya niz de¤il miyim?” buyur-
gittiler. mufltu. Onlar da; “Evet,
Rabbimizsin, flahit olduk”
Ahd ü mîsak demifllerdi.
Âdem aleyhisselâm›n ‹flte bu flahit tutma k›-
k›yamete kadar gelecek yamet günü; “Bizim bun-
olan çocuklar›, Arafat dan haberimiz yoktu” de-
meydan›nda, belinden memeniz içindi. Yahut,
zerreler hâlinde ç›kt›. Alla- “Daha evvel atalar›m›z
hü teâlâ onlara buyurdu Allaha flirk koflmufltu. Biz
ki: de onlardan sonra gelen
- Ben sizin Rabbiniz bir nesiliz. fiimdi o bât›l
de¤il miyim? yolda olanlar›n iflledi¤i
günahlar yüzünden bizi
Hepsi, “Evet, sen bi- helak m› edeceksin” de-
zim Rabbimizsin” dediler. memeniz içindi...) [A’raf
Sonra hepsi zerreler hâ- 172]
linde, Âdem aleyhisselâ-
m›n beline girdi. Buna
ahd ü mîsak, söz verme ‹nsanlar›n ço¤almas›
denir. Ayr›ca Kâlû Belâ di- Hazreti Havva valide-
ye de meflhur olmufltur. miz Âdem aleyhisselâm
Ahd ü mîsak, Kur’an-› ile bulufltuktan sonra, biri
kerim ve hadis flerif ile sa- k›z, biri erkek olmak üzere
bittir. Nitekim ayet-i keri- yirmi defa ikiz; tek olarak
mede mealen flöyle bu- da fiît aleyhisselâm› dün-
yurulmaktad›r: (Hani, yaya getirdi.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 32
ÂDEM ALEYH‹SSELÂM

Âdem Aleyhisselam ile Hazreti Havvâ’n›n Cennet’ten ç›kar›ld›ktan


sonra yeryüzünde bulufltuklar› ilk yer olan Arafat Ovas› ve Müzdelife

Cebrail aleyhisselâm Evet bugün, Asya, Afrika


Âdem aleyhisselâma çöllerinde ve Amerika or-
rençberlik ifllerini, ekip biç- manlar›nda tunç devrin-
meyi ö¤retti. Rençberlik dekilere benzeyen vahflî-
ve di¤er pek çok iflle mefl- ler yaflad›¤› gibi, ilk insan-
gul oldu. larda da bilgisiz, basit ya-
‹lk insanlar, baz› tarih- flayanlar vard›.
çilerin zannetti¤i ve ‹slâm Fakat, bundan dolay›,
dinine inanmayanlar›n ne bugünkü, ne de ilk in-
uydurdu¤u, baz› filmlerde sanlar›n hepsi için, vahflî-
gösterildi¤i gibi, ilimsiz, dir denilemez. Âdem
fensiz, görgüsüz, ç›plak, aleyhisselâm ve ona
vahflî kimseler de¤ildi. iman edenler, flehirlerde
peygamberler tarihi ansiklopedisi 33
ÂDEM ALEYH‹SSELÂM

yaflard›. Okumak, yazmak m›yorum. Onlar› göremi-


bilirdi. Demircilik, iplik yorum Cenab-› Hak bu-
yapmak, kumafl doku- yurdu ki:
mak, çiftçilik, ekmek yap- - Ey Âdem! Senden sâ-
mak gibi sanatlar› vard›.
d›r olan zelle, meleklerin
Nitekim Hâkim’in bil- tesbihini iflitmene mâni-
dirdi¤i hadis-i flerifte bu- dir. Ancak benim yeryü-
yuruldu ki: zünde bir beytim vard›r.
(Allahü teâlâ, Âdem’e, Sen onun temelini bulup,
sanatlardan bin türlü sa- üzerine bir beyt bina et.
nat ö¤retti ve ona flöyle Beni takdis ve beytin et-
buyurdu: “Evlatlar›na ve raf›n› tavaf et!
zürriyetine r›z›k hususun-
da sabredemezlerse, bu Ey Âdem! O beyti
sanatlardan biri ile r›z›k Mekke’de k›ld›m. Evla-
talep etmelerini” söyle.) d›ndan her kim beytime
gelip, sadece benim r›za-
m› isterse, bizzat beni zi-
Kâbe’nin infla edilmesi
yaret eden misafirim gi-
Âdem aleyhisselâm, bidir. Bunlar› flan›ma la-
yeryüzüne indirilmesi se- y›k bir flekilde a¤›rlar›m
bebiyle çok üzülüyor ve
ve bütün ihtiyaçlar›n› gi-
günlerini a¤lamakla geçi-
deririm.
riyordu. Onun üzüntüsü-
ne melekler de ortak olu- Ey Âdem! Sen sa¤ ol-
yorlard›. Bir defas›nda dukça Beytullah’› tamir
Âdem aleyhisselâm sec- et! Senden sonra gelecek
dedeyken flöyle arzetti: peygamberler ve ümmet-
- Ya Rabbî! Bana ne ol- ler de zaman zaman onu
du ki, art›k meleklerin ses- tamir edecekler ve en son
lerini, senin zat›n› tesbih peygambere kadar bu
ve takdis etmelerini duya- böyle sürüp gidecektir.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 34
ÂDEM ALEYH‹SSELÂM

Âdem aleyhisselâm, fat› vard›r. Acaba benim


Allahü teâlân›n bu emri mükâfat›m nedir?
ile Serendip adas›ndan Cenab-› Hak buyurdu ki:
Mekke’ye do¤ru yürüme- - Ey Âdem! Benden ne
ye bafllad›. Bir melek ken- istersen iste!
disine yol gösteriyordu.
Âdem aleyhisselâm,
Mekke-i mükerremenin
“Ya Rabbî! Beni tekrar
bulundu¤u yere gelince,
cennete gönder” diye
Allahü teâlâ ona yard›mc›
yalvard›. Allahü teâlâ da;
melekler gönderdi.
“Bu senin için hakikat
Melekler, Beyt-i Mâ- olacakt›r” buyurdu. Bu-
mur’un tam hizas›na ge- nun üzerine Âdem aley-
lecek flekilde, yedi kat ye- hisselâm dedi ki:
re kadar varan bir temel - Ey günahlar› ba¤›flla-
kazd›lar. Kaz›lan bu teme- yan Rabbim! Kendi gü-
le, toprak seviyesine ka- nahlar›m› itiraf etti¤im gi-
dar, otuz kiflinin ancak bi, zürriyetimden de, iflle-
kald›rabilece¤i büyüklük- dikleri günahlar›n› ikrar
te tafllar yerlefltirdiler. edip, sana yalvararak, bu
Böylece Kâbe infla beytin çevresinde tavaf
edildi. Allahü teâlâ cen- yapanlar› da affetmen
netten Hacer-ül esved ta- için yalvar›r›m.
fl›n› indirdi. Hacer-ül es- Allahü teâlâ yine bu-
ved o zamanlar beyaz idi. yurdu:
Sonra günahkârlar›n el - Ey Âdem! Ben seni af-
sürmesiyle karard›. fettim. Senin zürriyetin-
Âdem aleyhisselâm, den bu beyti ziyaret edip
Kâbe’yi infla ettikten son- de, günahlar›ndan tevbe
ra, Allahü teâlâya sordu: edenleri de affettim.
- Ey Rabbim! fiüphesiz Allahü teâlâ Hazreti
ki, her çal›flan›n bir mükâ- Âdem‘e flöyle vahyetti:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 35
ÂDEM ALEYH‹SSELÂM

“Ey Âdem, bafl›na bir ifl Âdem aleyhisselâm


gelmeden önce flu beyti tavaftan sonra, kap›
haccet.” Âdem “Ya Rab- önünde iki rekât namaz
bi, bafl›ma gelecek ifl ne- k›ld› ve Mültezem’e gelip
dir?” dedi. Buyurdu ki: flu duây› yapt›:
“sordu¤un o fley ölüm-
“Yâ Rabbî! Senden
dür.”Âdem “Ölüm ne-
kalbime nüfuz edecek
dir?” dedi. Buyurdu ki;
“sen onu tadacaks›n.” flüphesiz ve dosdo¤ru bir
iman ve benim hakk›mda
Âdem aleyhisselâm,
senin hükmettiklerine raz›
Allahü tealan›n emri ile,
olma kudreti vermen için
Kabe-i flerifi infla edip, ilk
yalvar›yorum.”
tavaf›n› yapt›ktan sonra,
melekler kendisine dedi- Allahü teâlâ flöyle bu-
ler ki: yurdu:
- Ey Âdem! Hacc›n “Ey Âdem! Benden ba-
mübarek olsun. z› dileklerde bulundun.
Âdem aleyhisselâm Ben bu dileklerini senin
onlara; “Siz tavaf esna- için kabul ettim. Senin
s›nda neler söylüyorsu- zürriyetinden bu flekilde
nuz” diye sordu. Melekler duâda bulunanlar›n da du-
de flöyle cevap verdiler: âlar›n› kabul edip, düflün-
- “Sübhânallahi vel- ce ve s›k›nt›lar›n› yok ede-
hamdülillahi velâ ilâhe il- ce¤im. Kederlerini da¤›t›p,
lallahü vallahü ekber” di- mallar›n› koruyaca¤›m...”
yoruz. Âdem aleyhisselâm›n
Âdem aleyhisselâm yapt›¤› bu duây› okumak,
onlara buyurdu ki: o zamandan bu güne ka-
- “Velâ havle velâ kuv- dar devam etmifl, tavaf›n
vete illâ billah” cümlesini bir sünneti hâline gelmifl-
de buna ilâve ediniz. tir.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 36
ÂDEM ALEYH‹SSELÂM

Kâbe daha sonra Nuh reti Âdem’in peygamber


tufan›nda y›k›lm›fl ve te- oldu¤una inanmayan
melleri kalm›flt›. Kâbe’nin, dinden ç›kar, kâfir olur.
Nuh tufan›ndan sonra ‹b- Hadis-i flerifte buyurul-
rahim aleyhisselâma ka- du ki: Resullerin ilki
dar yeri belirsiz olup, yal- Âdem’dir....
n›z bulundu¤u saha bilin-
Cebrail aleyhisselâm
mekteydi. Bu bölge k›rm›z›
kendisine on iki defa geldi.
toprakl› ve sel sular›n›n
Kendisine on suhuf (for-
yükselemeyece¤i kadar
ma) kitap verildi. Bu kitap-
tümsek bir tepe durumun-
ta; iman edilecek hususlar,
da idi. ‹brahim aleyhisse-
çeflitli diller ve lügatler,
lâm yeniden infla edinceye
her gün bir vakit namaz
kadar böyle kald›.
k›lmak, gusül [Boy abdes-
ti] almak, oruç tutmak, lefl,
Resullerin ilki kan, domuz eti yememek,
Âdem aleyhisselâm ve ilaçlar, hesap, geometri gi-
Hazreti Havva, daha son- bi fleyler bildirildi.
ra fiam’a geldiler. Burada Ayr›ca fizik, kimya, t›p,
evlatlar› ço¤ald›. Neslin- eczac›l›k, matematik bilgi-
den k›rk bin kifliyi gördü. leri ö¤retildi. Hazreti Âdem
O¤ullar›na ve torunlar›na ve çocuklar› flehirlerde ya-
peygamber olarak gön- flarlard›. Okuma-yazma bi-
derildi. Kendisi ayn› za- lirlerdi. Demircilik, doku-
manda ilk din getiren, ya- mac›l›k, çiftçilik gibi sanat-
ni resul peygamberdi. lar› vard›. Otla de¤il, bu¤-
“Ülül’azm” denilen alt› daydan ekmek yap›p,
büyük peygamberden il- onunla beslenirlerdi. Alt›n
kidir. Baz› sap›klar Hazreti üzerine para dahî bas›lm›fl,
Âdem’in resul oldu¤una maden ocaklar› iflletilip,
inanmamaktad›rlar. Haz- çeflitli aletler yap›lm›flt›.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 37
ÂDEM ALEYH‹SSELÂM

Hâbil ve Kâbil ile evlendirilmesine raz›


Hâbil ve Kâbil, Âdem olmad›. Hatta dedi ki:
aleyhisselâm›n o¤ullar›n- - Ben, kardeflim ile ev-
dan ikisiydi. Pefl pefle bi- lenmeye daha lây›k›m.
rer k›z kardeflle ikiz olarak Bunun üzerine Hazreti
do¤mufllard›. Beraber ya- Âdem, Kâbil’e, “K›zkarde-
flay›p, beraber büyüdüler. flin sana helal de¤ildir”
Âdem aleyhisselâm›n ilk dedi.
çocu¤u Kâbil ve ikincisi Fakat Kâbil, babas›
onun ikiz k›z kardefli Akli- Hazreti Âdem’in sözünü
mâ idi. Bunlardan sonra kabul etmedi ve düflünce-
Hâbil ve sonra ikizi olan sinde ›srar etti. Kâbil, Al-
Lebûdâ do¤du. lahü teâlân›n, babas›na
Büyüdükleri zaman, böyle bir evlendirmeyi
Allahü teâlâ, Hazreti emretti¤ine inanmad›.
Âdem’e, Kâbil’i, Hâbil’in; Âdem aleyhisselâm, Alla-
Hâbil’i de Kâbil’in ikiz k›z hü teâlân›n emrinin böyle
kardefli ile evlendirmesini oldu¤unu, buna uymak
emretti. Âdem aleyhisse- gerekti¤ini, Kâbil’e îzah
lâm zaman›nda, insanla- etti. Fakat Kâbil bunu ka-
r›n ço¤almas› laz›md›. Bu- bul etmedi.
nun için, bir erke¤in kendi Bu durum karfl›s›nda
k›z kardefli ile evlenmesi Âdem aleyhisselâm, Kâ-
helal idi, caiz idi. ‹nsanlar bil ile Hâbil aras›ndaki ih-
ço¤al›nca, buna lüzum tilaf› hâlletmek için buyur-
kalmad›. Allahü teâlâ ha- du ki:
ram k›ld›. - Allahü teâlâ her fleyi
Kâbil’in ikiz k›zkardefli, bilendir. Bu ifli hâlletmek
Hâbil’inkinden daha güzel için bir fley aday›n›z!
idi. Bu sebeple Kâbil, Hâ- Hâbil çobanl›k, Kâbil
bil’in kendi ikiz k›z kardefli de rençberlik yapard›.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 38
ÂDEM ALEYH‹SSELÂM

Hâbil koyunlar› aras›n- Kâbil kendi ada¤›n›n


dan en güzel bir koç seçip kabul edilmedi¤ini ve
getirdi. Kâbil ise bu¤day- haks›z oldu¤unu anlad›¤›
lar› aras›ndan en kötü k›- hâlde, ilâhi hükme karfl›
s›mlar› toplayarak bir ba¤ gelip, haks›zl›¤a dal›yor,
bu¤day getirdi. Bu hu- nefsine zulmediyordu.
susta da çok hasis dav- Kardefli Hâbil’e karfl›,
ranm›flt›. duydu¤u derin bir k›s-
Hâbil ve Kâbil, Âdem kançl›k ve nefret ile düfl-
aleyhisselâm›n tavsiyesi manl›k besliyordu. Hatta
üzerine, adaklar›n› getirip, ona diyordu ki:
bir da¤ üzerine koydular. - Yemin ederim ki, seni
Hâbil’in koçu üzerine gök- öldürece¤im!
ten beyaz bir atefl inip, Hâbil ise gayet yumu-
yakt›. Böylece Hâbil’in flak davran›yor, karfl›l›k
ada¤›n›n kabul edildi¤i ve vermiyor ve Kâbil’e nasi-
Kâbil’in haks›z oldu¤u an- hat ederek diyordu ki:
lafl›ld›. - E¤er sen, öldürmek
O zamanlar, Allahü te- için bana el uzat›rsan,
âlâ, ilâhi bir hikmetle, ka- ben seni öldürmek için el
bul buyurdu¤u adak üze- kald›rmam. Çünkü ben,
rine bir atefl gönderir, âlemlerin Rabbi olan Al-
atefl onu yak›p, yok eder- lahtan korkar›m.
di. Kabul olunmayan Kâbil, Hâbil’in yumu-
adak ise, oldu¤u gibi ka- flak davranmas›n› anlaya-
l›rd›. Bu durum ‹srailo¤ul- cak ve onun do¤ru sözle-
lar› zaman›na kadar böyle rini kabul edecek hâlden
devam etti. Bundan sonra uzak oldu¤u için, Hâbil’e
Allahü teâlâ, kimin ada¤›- karfl› olan tutumunu de-
n› kabul edip etmedi¤ini ¤ifltirmedi. Onu öldürme-
k›yamete kadar gizledi. ye kararl› idi. Âdem aley-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 39
ÂDEM ALEYH‹SSELÂM

hisselâm›n hacca gitti¤i kardefli böyle bir günah›


bir s›rada, Kâbil ›ss›z bir iflleyip, günahkâr olmak-
yerde, elinde bir taflla Hâ- tan kurtulacakt›. Zira o,
bil’in yan›na gitti. Hâbil, o Allahü teâlân›n emrine
s›rada sürülerinin bafl›n- muhalefet edenlerin, Al-
da bulunuyordu. Kâbil, lahü teâlân›n huzurunda
Hâbil’e dedi ki: mahcup olacaklar›n› bili-
- Seni mutlaka öldüre- yordu.
ce¤im! Kâbil, Hâbil’in sözlerini
- Niçin? ve nasihatlar›n› dinleme-
- Sen, benim güzel k›z- di. fieytan›n vesvesesine
kardeflimle evleniyorsun, uyarak Hâbil’i öldürmek
ben ise senin güzel olma- için kararl› ve ›srarl› dav-
yan k›zkardeflin ile evleni- ran›yordu. Nihayet onu
yorum. Hem ebeveynim, öldürmek için harekete
senin benden daha üstün geçti.
oldu¤unu konufluyorlar. Kâbil, ›ss›z bir yerde,
Bunun üzerine Hâbil kardefli Hâbil’i öldürme-
flöyle cevap verdi: ye teflebbüs etti¤inde,
- E¤er böyle bir fley ya- nas›l öldürece¤ini bile-
parsan, büyük suç ve gü- miyordu. Bu s›rada fley-
nah ifllemifl olursun. Yerin tan, insan k›l›¤›na girerek
de cehennemdir ve zâ- karfl›s›na ç›kt›. Bir kufl tu-
limlerin cezas› budur. tup, kuflun bafl›n› tafl üze-
Hâbil, böyle söylemek- rine koydu. Baflka bir tafl
le kardefline nasihat etti. daha al›p kuflun bafl›na
Onu uyand›rmak, kardefli- vurarak, bafl›n› ezmek su-
ni öldürme iflini yapmak- retiyle öldürdü. Böylece
tan sak›nd›rmak istedi. Kâbil’e, kardefli Hâbil’i
Böylece, hem kendisi öl- nas›l öldürece¤ini gös-
dürülmekten ve hem de terdi.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 40
ÂDEM ALEYH‹SSELÂM

Kâbil bu hâli görüp, düren herkesin günah›na


kardeflini ayn› flekilde öl- Kâbil ortak oldu. Bunun
dürmek üzere harekete gibi, kim kötü bir 盤›r
geçti. Hâbil’i uyurken, ba- açarsa, o 盤›r devam etti-
fl›na bir tafl ile de vurarak ¤i müddetçe, ona da gü-
flehit etti. Yeryüzünde dö- nah yaz›l›r. Nitekim hadis-i
külen ilk kan budur. ‹lk fle-
flerifte buyuruldu ki:
hit Hâbil, ilk katil de Kâbil
oldu. Böylece Kâbil ilk kö- (Zulüm ile öldürülen
tü 盤›r› açan kimse oldu. her insan›n kan›ndan, gü-
Bu sebeple k›yamete ka- nah›ndan, Âdem’in birin-
dar, haks›z yere insan öl- ci o¤lu Kâbil’e bir pay ay-

peygamberler tarihi ansiklopedisi 41


ÂDEM ALEYH‹SSELÂM

r›l›r. Çünkü cinayeti âdet karga birbirine hücum


edenlerin önderi odur.) edip, dövüfltüler ve neti-
Kâbil’in kardeflini öl- cede kargan›n biri, di¤eri-
dürmesi hususunda ni öldürdü. Sonra da öl-
Kur’an-› kerimde de flöyle düren karga, ayaklar› ve
buyuruldu: gagas›yla yeri kaz›p, öl-
(Nihayet Kâbil, nefsine dürdü¤ü kargay› yere
uyarak kardefli Hâbil’i öl- gömdü.
dürmeye kalk›flm›fl ve Kâbil, bu hâdiseyi gö-
sonra onu öldürmüfltü. rerek, Hâbil’in cesedini ne
Böylece ziyana u¤rayan- yapaca¤›n› ö¤rendi. Kâbil
lardan olmufltu.) [Maide kendi kendine; “Bana ya-
30] z›klar olsun. Karga kadar
Kâbil, kardefli Hâbil’i olmaktan âciz kald›m” de-
öldürünce, cesedini ne di. Hâbil’in cesedini yere
yapaca¤›n› bilemedi. Ön- gömdü.
ce onu bir sahraya b›rakt›.
Bu husus Kur’an-› ke-
Y›rt›c› kufllar Hâbil’in ce-
rimde mealen flöyle bildi-
sedi üzerine hücum etti.
rilmifltir:
Bunun üzerine Kâbil, Hâ-
bil’in cesedini bir torbaya (Allahü teâlâ, kardefli-
koyup, s›rt›na ald› ve tafl›- nin ölüsünü nas›l göme-
maya bafllad›. Ceset s›r- ce¤ini göstermek üzere,
t›nda, ne yapaca¤›n› bil- ona, yeri efleleyen bir
mez bir hâlde iken, y›rt›c› karga gönderdi. “Bana
kufllar da cesedi yere b›- yaz›klar olsun! Kardefli-
rakmas›n› bekleyerek, min ölüsünü örtmek için,
üzerinde dolafl›yordu. bu karga kadar olmaktan
Kâbil böyle flaflk›n bir âciz kald›m” dedi de,
hâlde iken, Allahü teâlâ yapt›¤›na piflman oldu.)
iki karga gönderdi. Bu iki [Mâide 31]
peygamberler tarihi ansiklopedisi 42
ÂDEM ALEYH‹SSELÂM

Kâbil’in bu piflmanl›¤› Ateflperestlik


tevbe de¤ildi. Karga kadar ortaya ç›kt›
ak›l edemedi¤i için idi. Yok- Kâbil, evlenmek istedi-
sa tevbesi kabul olurdu. ¤i ve bu sebeple kâtil ol-
Âdem aleyhisselâm bu du¤u k›zkardeflini de al›p,
hâdiseye pek ziyade üzül- uzaklara kaçt›. Y›llarca
dü. Bunun üzerine Cebrail avâre ve bafl›bofl dolaflt›.
aleyhisselâm, onu teselli Rivayet edildi¤ine göre,
için geldi ve; “Allahü teâlâ fleytan, Kâbil’in karfl›s›na
yak›nda sana bir evlat ve- ç›k›p dedi ki:
recek ve ahir zaman pey- - Kardeflin Hâbil ile
gamberi Muhammed adak takdim etti¤inizde,
aleyhisselâm onun neslin- Hâbil’inkine atefl isabet
den gelecek” müjdesini edip yakmas› ve onun
getirdi. Bu fiît aleyhisse- ada¤›n›n kabul olunmas›,
lâm idi. Bu sebeple ismi Hâbil’in atefle tapmas› se-
fiît, yani Allahü teâlân›n ih- bebiyledir. Sen de kendin
san›, hediyesi manas›na-
için ve senden sonra ge-
d›r. Âdem aleyhisselâm›n
lecek neslin için bir atefl
bütün çocuklar› ikiz do¤-
yak, ona tap!
du¤u hâlde, fiît aleyhisse-
lâm tek do¤du. fieytan böyle söyleye-
rek Kâbil’i aldatt›. Kâbil de
Kâbil, kardefli Hâbil’i
öldürdükten sonra peri- bir yer yap›p, orada atefl
flan, uykusu ve huzuru yakarak tapmaya bafllad›
kaçm›fl bir hâlde idi. Bü- ve böylece ateflperestlik
yük bir günah iflledi¤in- ortaya ç›kt›.
den ve çok kötü bir ifl yap- Kâbil’in çocuklar› ve
m›fl oldu¤undan dolay›, nesli azg›n bir topluluk
çok bedbaht idi. Babas›na hâlini al›p, kendilerine,
karfl› mahcuptu. Cezadan çeflitli çalg› aletleri yapt›-
korkuyordu. lar. Oyun, e¤lenceye dal-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 43
ÂDEM ALEYH‹SSELÂM

d›lar. ‹çki içtiler, atefle tap- Âdem aleyhisselâm, o


t›lar, fuhufl ve zina yapt›- civarda bulunan y›rt›c›
lar. Nihayet Allahü teâlâ, hayvanlar› ça¤›rd›. Hepsi
onlar›, Nuh aleyhisselâm topland›. Bu vahflî hay-
zaman›nda, tufanda suda vanlar›, “Evlad›ma niçin
bo¤up helak etti. eziyet verip, rahats›z edi-
Hâbil ve Kâbil k›ssas› yorsunuz” diyerek azarla-
hakk›nda Resulullah efen- d›.
dimiz buyurdu ki: Toplanan vahflî hay-
(Ey insanlar! Âdem’in vanlar dile gelip, dediler
iki o¤lu sizin için nümu- ki:
nedir. Siz, o ikisinden ha- - Bunlar aras›nda g›y-
y›rl›, iyi olan›na, Hâbil’e bet, nemîme [ko¤uculuk,
benzeyiniz! fierli, kötü söz tafl›mak] gibi kötü
olan›na, Kâbil’e benze- huylar yay›ld›¤› için, biz
meyiniz!) onlara eziyet ediyoruz, s›-
k›nt› veriyoruz.
Âdem aleyhisselâm›n Bunun üzerine Âdem
mucizeleri aleyhisselâm, evlatlar›na,
Âdem aleyhisselâm, iyi geçinmelerini, birbirle-
y›rt›c› hayvanlar ile konu- riyle çekiflmemelerini em-
flurdu. Bu mucizesinin retti. O kabile de g›ybet,
sebebi flöyledir: Âdem dedikodu gibi kötü huyla-
aleyhisselâm, evlad›n- r› terkedip, iyi geçindiler.
dan bir kabileye u¤ray›p, Bundan sonra hayvanlar
onlarla görüflmüfltü. Bu onlara zarar vermedi.
kabile, da¤da yaflayan Âdem aleyhisselâm
vahflî hayvanlar›n, kendi- uzak bir yere gitmek iste-
lerine musallat oldu¤unu yince, mesafeler k›sal›r ve
bildirip, flikayet etmifller- oraya k›sa zamanda ula-
di. fl›rd›. Âdem aleyhisselâm
peygamberler tarihi ansiklopedisi 44
ÂDEM ALEYH‹SSELÂM

Hazreti Havva ile cennet- Âdem aleyhisselâm,


ten yeryüzüne indirildi- Kâbe-i muazzamay› yapt›k-
¤inde, kendisi Seylân (Se- tan sonra, Hindistan’a gi-
rendip) adas›na, Hazreti dip orada dünya ifllerinden
Havva da Cidde’ye indiril- ziraat, ticaret yap›p, evlatla-
miflti. Aralar›ndaki mesa- r›n› yetifltirmekle meflgul
fe çok uzakt›. oldu. Peygamber oldu¤u
bildirilince, Allahü teâlân›n
Âdem aleyhisselâm emirlerini tebli¤ etti.
yasak edilen a¤açtan ye-
Bu s›ralarda evlad› ve
mesi sebebiyle, cennet- torunlar› ço¤alm›flt›. Bun-
ten ç›kar›ld›¤› için, hem lar, birbirleriyle gayet iyi
de Hazreti Havva’dan ayr› geçiniyorlar ve mesut bir
kalman›n ac›s›yla tevbe hayat yafl›yorlard›. Âdem
edip, Allahü teâlâdan af aleyhisselâm›n evlad›n-
diledi. Tevbesi kabul ol- dan Kâbil, Hâbil’i flehit
duktan sonra, Hazreti edince, aralar›nda bir ka-
Havva ile buluflmak için r›fl›kl›k ç›kt›. Kâbil oradan
Allahü teâlâya duâ etti. kaç›p gitti. Aradan k›rk se-
Allahü teâlâ duâs›n› kabul ne geçmiflti. Kâbil’in ev-
edip, ona uzun mesafele- latlar› haramlara dal›p,
ri k›sa zamanda alma mu- kötü ifllerle meflgul olu-
yordu.
cizesini verdi.
Allahü teâlâ Âdem
Böylece uzakl›klar ya-
aleyhisselâma Kâbil’in
k›n k›l›nd›. K›sa zamanda evlatlar›n› dine davet et-
Hindistan’dan Mekke’ye mesini emretti. Âdem
vard› ve Arafat ovas›nda aleyhisselâm, onlar› dine
Hazreti Havva ile bulufltu. davet edince, mucize iste-
Kavufltuklar› bu ovaya, diler. Bunun üzerine
orada buluflmalar›ndan Âdem aleyhisselâm mü-
dolay› Arafat denilmifltir. barek elini büyük bir ka-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 45
ÂDEM ALEYH‹SSELÂM

yaya dokundurdu. Doku- fiît aleyhisselâm ikiz


nur dokunmaz kayadan olmay›p, tek do¤an o¤lu
birdenbire hâlis bir su f›fl- idi. Âdem aleyhisselâm›n
k›rmaya bafllad›. Bu muci- o¤ullar›ndan Kâbil haset
ze üzerine ço¤u iman etti. ve k›skançl›¤› sebebiyle
Sonra o suyun çevresin- kardefli Hâbil’i öldürünce,
de ziraat ve sanatla mefl- Allahü teâlâ, Âdem aley-
gul oldular. hisselâma bir evlat daha
vererek teselli etti. Bu ev-
Hazreti lad›n›n ismi, Allahü teâlâ-
n›n ihsan› manas›na ge-
Âdem’in vasiyeti
len, fiît aleyhisselâm idi.
Âdem aleyhisselâm›n Muhammed aleyhis-
yafl›, boyu kesin olarak selâm›n nuru, Âdem aley-
bildirilmedi. Âdem aley- hisselâmdan fiît aleyhis-
hisselâm, bir cuma günü selâma intikal ederek, al-
vefat etti. Âdem aleyhisse- n›nda parl›yordu. Âdem
lâm vefat›na kadar evlatla- aleyhisselâm vefat etme-
r› aras›nda kald›. Onlara den önce, Cebrail aleyhis-
Allahü teâlân›n emretti¤i selâm gelip, o¤lu fiît’e va-
fleyleri bildirdi. K›rkbin ev- siyette bulunmas›n› ve
lad›n› gördü. onu, yerine halef k›lmas›-
Vefat etmeden önce, n› söyledi.
onbir gün hasta yatt›. Bu Âdem aleyhisselâm,
s›rada evlatlar›n› toplay›p, o¤lu fiît aleyhisselâm› ya-
onlara nasihatlar yapt›. n›na ça¤›r›p, gece ve gün-
Allahü teâlân›n emirleri- düzdeki k›ymetli vakitleri
ne uymalar›n› tembih etti. ve bu vakitlerde yap›lma-
O¤ullar› aras›ndan fiît s› gereken ibadetleri ö¤-
aleyhisselâm› yan›na ça- retti. Nuh aleyhisselâm
¤›r›p, ona vasiyetlerini bil- zaman›nda vuku bulacak
dirdi. tufan› önceden ona bildir-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 46
ÂDEM ALEYH‹SSELÂM

di. Tufandan sonraki vuku teâlây› ne zaman anar-


bulacak hadiseleri de ha- san, Onunla beraber Mu-
ber verdi. Vasiyetini yaz›p hammed aleyhisselâm›n
fiît aleyhisselâma verdi. ismini de söyle! Çünkü
Sonra da dedi ki: Onun ismini, ben ruh ve
- Bu bilgileri Kâbil evlat- beden aras›nda iken,
lar›ndan gizli tut, onlara Arfl’›n alt›nda gördüm.
bildirme! Çünkü Kâbil, ha- Sonra semalar› dolaflt›m.
sedi sebebiyle kardefli Hâ- Seman›n her taraf›nda
bil’i katletti. Onun evlatlar› Onun isminin yaz›l› oldu-
da sana haset edip, seni ¤unu gördüm.
öldürmeye kalk›fl›rlar! Rabbim beni cennette
Bu emir üzerine fiît bulundurdu. Cennette
aleyhisselâm, babas› gördü¤üm her saray ve
Âdem aleyhisselâm›n her odada Muhammed
kendisine bildirdi¤i bu aleyhisselâm›n ismi yaz›l›
hususlar› gizli tutup, aç›k- idi. Yine Onun ismini, hû-
lamad›. Âdem aleyhisse- rîlerin boyunlar›nda, cen-
lâm›n, vefat etmeden ön- net kalelerinde, Tûba a¤a-
ce o¤lu fiît aleyhisselâma c› ile Sidret-ül-müntehâ
yapt›¤› en önemli vasiyet- yapraklar›nda, meleklerin
lerden biri flöyle idi: gözleri aras›nda yaz›l› ola-
“Yavrum! Bu aln›nda rak gördüm.
parlayan nur, son peygam- Onun için Muhammed
ber olan Muhammed aley- aleyhisselâm›n ismini çok
hisselâm›n nurudur. Bu nu- an! Çünkü melekler On-
ru, mümin, temiz ve afif ha- dan her an bahsederler.”
n›mlara teslim et ve o¤luna Âdem aleyhisselâm
da böyle vasiyette bulun! son tenbihlerini yap›p, bu
Ey o¤lum! Benden vasiyeti, onun da çocukla-
sonra halifemsin. Allahü r›na yapmas›n› bildirdi.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 47
ÂDEM ALEYH‹SSELÂM

Hazreti Âdem’in vefat› bir ses iflitti. Yukar›ya bakt›


Âdem aleyhisselâm›n ve cenneti gördü. Hak te-
hastal›¤› ilerleyince, Ceb- âlâ hazretleri, Onun için
rail aleyhisselâm gelerek, haz›rlad›¤› nimetleri gös-
Hazreti Âdem’in hâlini terdi. Âdem aleyhisselâm,
sordu. ‹kisi konuflurlar- Hazreti Azrail’e dedi ki:
ken, Azrail aleyhisselâm - Ey Azrail, çabuk gel
edeple içeri girip, selam ve can›m› almada acele
verdi ve dedi ki: et! Zira can›m canan› çok
- Hak teâlâ selam eder istiyor ve ruh kuflum, ten
ve evlad›na senden ötürü kafesinden vatan›na uç-
bafl sa¤l›¤› diler. mak diliyor.
Hazreti Havva bir köfle- Azrail aleyhisselâm
de oturmufl a¤l›yordu. yaklaflt›. Cebrail aleyhis-
Âdem aleyhisselâm dedi selâm dedi ki:
ki: - Ey Azrail! Âdem aley-
- Ey Havva, buradan hisselâm›n ne kadar aziz,
git! Beni, Rabbimin me- büyük oldu¤unu bilirsin.
lekleriyle baflbafla b›rak! Bu hususta çok yumuflak
Sonra yüzünü Cebrail hareket etmen laz›md›r.
aleyhisselâma çevirdi ve, Azrail aleyhisselâm hiç
“Ya Cebrail, ben ölüm incitmeden Âdem aley-
flerbetini içer, Rabbime hisselâm›n ruhunu ald›.
kavuflurum” deyince, Böylece can› canana ka-
Âdem aleyhisselâm›n bu vuflturdu. Cebrail aleyhis-
hâline Cebrail aleyhisse- selâm, Âdem aleyhisselâ-
lâm da a¤lad›. ma bir gömlek giydirdi.
Âdem aleyhisselâm fiît aleyhisselâma y›ka-
üzüldü. Bütün melekler may› ö¤retti. Y›kay›p ke-
a¤laflt›lar. O anda; “Ey fenlediler. Cebrail aleyhis-
Âdem, yukar›ya bak” diye selâm, fiît aleyhisselâm›
peygamberler tarihi ansiklopedisi 48
ÂDEM ALEYH‹SSELÂM

imam yap›p, dört tekbir lâm›n ruhaniyeti ile gö-


ile bugünkü gibi cenaze rüflmüfltür.
namaz›n› k›ld›lar ve def- Yeryüzünde ilk tevbe
nettiler. Hadis-i flerifte bu-
eden ve ilk tevbesi kabul
yuruldu ki:
olunan Hazreti Âdem’dir.
(Âdem aleyhisselâm Allahü teâlâ, Hazreti
vefat edince, melekler su
Âdem’in tevbesini kabul
ile üç defa y›kad›lar. Onu
etti¤i zaman, melekler
defnettiler. Sonra çocuk-
lar›na dönerek; “Ey Âde- onu tebrik ettiler. Cebrail
mo¤ullar›! Ölülerinize ve Mikail aleyhimesse-
böyle yap›n›z” dediler.) lam yan›na inip dediler ki:
Peygamber efendimiz, - Ey Âdem! Gözün ay-
Mirac gecesi, birinci kat d›n, Allahü teâlâ tevbeni
semada, Âdem aleyhisse- kabul etti.

peygamberler tarihi ansiklopedisi 49


ÂDEM ALEYH‹SSELÂM

Bunun üzerine, “Ya ma yak›n›m ve onlar›n is-


Cebrail! Bu tevbemden teklerini geri çevirmem.
sonra ben tekrar hesaba
çekilirsem hâlim ne olur” Hazreti Âdem’in
deyince, Allahü teâlâ Haz- hususiyetleri
reti Âdem’e flöyle vahyetti: Âdem aleyhisselâm›n
- Ey Âdem! Senin zür- baz› hususiyetleri vard›r:
riyetine, tevbeyi miras b›- 1- Allahü teâlâ, Âdem
rakt›m. Onlardan bana, aleyhisselâm› kudretiyle
kim senin gibi duâ eder- topraktan, babas›z yaratt›.
se, senin yalvarman› ka- 2- Allahü teâlâ, bütün
bul etti¤im gibi, onlar›n- mahlûkat içinde en son
kini de kabul ederim. Kim insan nevini, insanlardan
benden isterse, ona veri- da ilk olarak Âdem aley-
rim. Çünkü ben, kullar›- hisselâm› yaratt›.

peygamberler tarihi ansiklopedisi 50


ÂDEM ALEYH‹SSELÂM

3- Âdem aleyhisselâm 10- Allahü teâlâ, me-


en güzel surette yarat›ld›. leklere, ona do¤ru secde
4- Allahü teâlâ, Âdem etmelerini emretti. Bu
secde, Âdem aleyhisselâ-
aleyhisselâma, aks›r›nca;
ma de¤ildir. Allah için Kâ-
“Yerhamüke Rabbüke”
be’ye do¤ru secde yap›l-
(Rabbin sana merhamet d›¤› gibi, Allah için, Âdem
etsin) buyurarak, Âdem aleyhisselâma do¤ru ya-
aleyhisselâma hamdet- p›lm›flt›r.
meyi telkin etti. 11- Allahü teâlâ, Onu
Bu durum hadis-i fle- yeryüzünde kendine hali-
riflerde bildirilmifltir fe k›ld›.
5- Âdem aleyhisselâm 12- Âdem aleyhisselâ-
ve bütün nesli için, Allahü m›n meleklerden üstün
teâlân›n rahmeti gadab›n› oldu¤unu, meleklere bil-
aflt›. dirdi.
6- Allahü teâlâ, Âdem 13- fieytan çok ibadet
aleyhisselâm› yaratt›ktan ve taat etmifl olmas›na
ra¤men, Allahü teâlâ fley-
sonra, hiç ameli olmad›¤›
tan›, Âdem aleyhisselâ-
hâlde onu cennete koydu.
ma secde etmedi¤i için
7- Allahü teâlâ cennette ebediyen tard etti, kovdu.
bir a¤ac›n meyvesi hariç, 14- ‹lk hamd eden
her fleyi ona mübah k›ld›. Âdem aleyhisselâmd›r.
8- Allahü teâlâ, her fle- 15- ‹lk tevbe eden
yin ismini ve faydas›n› Âdem aleyhisselâmd›r.
ona ö¤retti. 16- ‹lk seçilen ve yer-
9- Onu insanl›¤›n ba- yüzünde Allahü teâlân›n
bas› k›ld›. ‹smi dünyada ilk peygamberidir.
Ebü’l-Befler, cennette Ebu 17- Zürriyetinden cen-
Muhammed’dir. netlik ve cehennemlik
peygamberler tarihi ansiklopedisi 51
ÂDEM ALEYH‹SSELÂM

olanlar› ay›rarak, cehen- m›n güzelli¤inden yar›s›


nemlikleri k›yamet günü o verilmifltir. Hazret-i
cehenneme gönderecektir. Âdem, çok güzeldi. Siyah
Resulullah efendimiz saçl› ve bu¤day renkliydi.
buyurdu ki: Hazreti Havva da böyle
(Allahü teâlâ k›yamet idi. Hazreti Âdem’in hiç
gününde flöyle buyurur: sakal› yoktu. ‹nsanlarda
“Ey Âdem kalk! Zürriye- ilk sakal› ç›kan fiît aley-
tinden binde dokuz yüz hisselâmd›r.
doksandokuzunu cehen- 19- Bir gün Cebrail
neme, birini de cennete
aleyhisselâm Âdem aley-
ay›r.”)
hisselâma gelip, ben sa-
Eshab-› kiram bunu ifli- na üç fley getirdim. Birini
tince, yere kapan›p a¤la-
seç al, dedi. Âdem aley-
maya bafllad›. Resulullah
buyurdu ki: hisselâm, onlar nedir ey
Cebrail? Diye sordu. Ceb-
(Bafl›n›z› kald›r›n, nef-
rail aleyhisselâm, ak›l,
sim yed-i kudretinde olan
Allaha yemin ederim ki, hayâ ve din, dedi. Âdem
ümmetim, ümmetler için- aleyhisselâm, akl› seçtim,
de siyah öküzün cildindeki dedi. Bunun üzerine Ceb-
beyaz tüy gibi azd›r.) rail aleyhisselâm, hayâ
Peygamber efendimiz ile dine, “akl› seçti. Siz
böyle buyurarak, ümme- dönüp gidin” dedi. Onlar,
tinin di¤er ümmetlerden biz her nerede olursa ol-
daha üstün oldu¤unu, sun, ak›l ile birlikte bulun-
ibadet yap›l›rsa, kurtulma makla emr olunduk, dedi-
ümidinin fazla oldu¤unu ler ve akl›n yan›ndan ay-
bildirdi. r›lmad›lar. Âdem aleyhis-
18- Yusuf aleyhisselâ- selâm akl› seçmekle üçü-
ma, Âdem aleyhisselâ- ne de sahip oldu.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 52
fi‹T
ALEYH‹SSELÂM
fi‹T ALEYH‹SSELÂM

fi‹T ALEYH‹SSELÂM; fiît aleyhisselâma elli su-


fiît aleyhisselâm Kâbil’in huf (forma) gönderdi. Ona
Hâbil’i flehit etmesinden nâzil olan bu elli suhufda
sonra do¤mufltur. fiîs de hikmet ve riyaziye (mate-
denilir. O do¤du¤u zaman, matik) ilimleri, kimya, çe-
son peygamber olan ahir flitli sanatlar ve daha pek
zaman peygamberi Mu- çok fley bildirilmifltir.
hammed aleyhisselâm›n Ebu Zer-i G›farî, Resu-
nuru, Âdem aleyhisselâm- lullah efendimize sordu:
dan o¤lu fiît aleyhisselâ-
- Ya Resulallah! Allahü
ma intikal etti ve onun al-
teâlâ kaç kitap gönderdi?
n›nda parlad›. Bu sebeple
Âdem aleyhisselâm, onu Resulullah efendimiz
pek ziyade severdi. Bütün de buyurdu ki:
evlad› üzerine onu reis - Yüzdört kitap gön-
yapt›¤› gibi, vefat edece¤i derdi. fiît’e elli sahife in-
s›rada da bütün yeryüzü- dirdi...
nün halifeli¤ine onu tayin fiît aleyhisselâm›n di-
etti ve bu hususta vasiyet- ninin esaslar›, Âdem aley-
te bulundu. Ayr›ca bütün hisselâm›n bildirdi¤i di-
ilimleri ö¤retti. nin esaslar›na uygun idi.
fiît aleyhisselâm, Âdem Ekseriya fiam civar›nda
aleyhisselâm›n öteki ço- ikamet edip; insanlara,
cuklar›n›n hepsinden gü- Allahü teâlâya iman et-
zel, faziletli ve üstün idi. meyi ve emirlerine uyma-
Hâl ve tav›rda t›pk› babas›- y› bildirerek, tebli¤ vazife-
na benzedi¤inden, Âdem sini yapt› ve bin flehir ku-
aleyhisselâm›n ona karfl› rup, hudutlar›n› tayin etti.
muhabbeti çoktu. Her flehrin kap›s›nda “Lâ
fiît aleyhisselâma pey- ilâhe illallah Âdem Safiy-
gamber oldu¤u bildirilip, yullah Muhammed Habi-
vahiy geldi. Allahü teâlâ bullah” yaz›l› idi.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 55
fi‹T ALEYH‹SSELÂM

fiît aleyhisselâm, ço- de, buna muvaffak ola-


cuklar› ve torunlar›, imar mad›.
ettikleri flehirlerde yafla- Hâbil’i flehit ettikten
y›p, Allahü teâlâya ibâdet sonra, Yemen’e giden Kâ-
ve taat ile meflgul olurlar- bil’in çocuklar› ço¤alm›fl-
d›. Gayet saadetli bir ha- t›. Bunlar iman etmemifl
yat sürerlerdi. Aralar›nda ve azg›n bir hâlde sap›kl›k
düflmanl›k, bu¤z ve haset
içinde yafl›yorlard›. fiît
yoktu. Kötülüklerden, ha-
aleyhisselâm fiam’dan
ramlardan ve isyandan
Yemen’e gidip, Allahü te-
uzak dururlard›.
âlân›n emri üzere onlar›
Hazreti fiît ve ona iman imana ve ibadet etmeye
edenler, daima emr-i mâ- davet etti. Fakat bu kavim
ruf ve nehy-i münker ya- onun dinini kabul etme-
parlard›. Yani insanlar› Al-
yip, sap›kl›klar›nda ›srar
lahü teâlân›n raz› oldu¤u,
ettiler. fiît aleyhisselâm
emretti¤i yola davet eder-
onlar ile savaflt›. Bu sa-
ler ve kötülüklerden, Alla-
vaflta k›l›ç kulland›. ‹lk k›l›ç
hü teâlân›n raz› olmad›¤›,
yasak etti¤i fleylerden sa- kullanan odur. Yemen’de-
k›nd›r›rlard›. Bu sebeple ki bu azg›n kavmin bir k›s-
fleytan, fiît aleyhisselâma m›n› k›l›çtan geçirdi, bir
ve ona tâbi olanlara karfl› k›sm›n› da esir ald›.
haset ediyor, onlar› sap- fiît aleyhisselâm Kâ-
t›rmak için u¤rafl›yordu. be’yi tafltan yeniden infla
Fakat ne kadar u¤raflt› ise etti. Her y›l hac yapt›.

peygamberler tarihi ansiklopedisi 56


fi‹T ALEYH‹SSELÂM

Muhammed dan geçerek, evlattan ev-


aleyhisselâm›n nuru lada intikal edip, as›l sahi-
Âdem aleyhisselâm bi olan Hatem-ül-enbiya
vefat edece¤i zaman, o¤- hazretlerine gelmifltir.
lu fiît aleyhisselâma bu- Böylece, Âdemo¤ulla-
yurdu ki: r› içinde, Muhammed
- Yavrum! Bu aln›nda aleyhisselâm›n nurunu
parlayan nur, son pey- tafl›yan, seçilmifl bir soy
gamber olan Muhammed vard› ki, her as›rda, bu
aleyhisselâm›n nurudur. soydan olan zat›n yüzü
Bu nuru, mümin, temiz ve çok güzel ve parlak olur-
afif han›mlara teslim et ve du. Bu nur ile, kardeflleri
ve di¤er insanlar aras›nda
o¤luna da böyle vasiyette
tan›n›r, içinde bulundu¤u
bulun!
kabile, baflka kabilelerden
Muhammed aleyhis- daha üstün, daha flerefli
selâm›n nuru fiît aleyhis- olurdu. fiît alayhisselam
selâmdan sonra, o¤lu vefat ettikten sonra Âdem
Enûfl’a geçmifl ve onun aleyhisselâm›n yan›na
aln›nda sabah y›ld›z› gibi defnedildi. Kendisinden
parlam›flt›. fiît aleyhisse- sonra yerine o¤lu Enûfl’u
lâm da babas› Âdem halife tayin etti.
aleyhisselâm gibi ayn› va- fiît aleyhisselâm za-
siyeti o¤lu Enûfl’a yapt›. man›nda, Kâbil’in soyun-
Muhammed aleyhis- dan gelen kabile, zengin-
selâma gelinceye kadar, lik ve servete kavufltukça,
bütün babalar, o¤ullar›na azg›nl›klar›n› ve isyanlar›-
böyle vasiyet ettiler. Hep- n› art›rd›klar› gibi, fiît
si, bu vasiyeti yerine geti- aleyhisselâm›n kavmi ile
rip, en asil, en afif k›z ile savaflt›lar. fiît aleyhisselâ-
evlendi. Nur, temiz al›n- ma, babas› Âdem aley-
lardan, temiz han›mlar- hisselâm, baz› s›rlar› bil-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 57
fi‹T ALEYH‹SSELÂM

dirmiflti. Bunlardan biri mücadele vermifltir.


de, ilerde, Nuh aleyhisse- Enûfl, Süryanice’de sad›k
lâm›n gelece¤i, ona iman manas›nad›r.
etmeyen insanlar›n suda
Enûfl, vefat etmeden
bo¤ulaca¤› ve onlar üzeri-
ne bir tufan gönderilece¤i önce, yerine o¤lu Kinân’›
idi. halife b›rakt› ve vasiyette
fiît aleyhisselâm, bu bulundu. Kinân uzun se-
hususu önceden bildi¤i neler yaflam›fl olup, bu
için, iman etmeyip, dala- müddet içerisinde insan-
let, sap›kl›k içinde bulu- lar›n idaresi ile meflgul ol-
nan insanlara iman etme- mufltur. Kinân da kendi-
lerini söyleyip, nasihat ve sinden sonra yerine, o¤lu
irfladda bulundu. Kâbil’in Mehlâîl’i halife b›rakm›fl-
soyundan gelen kabileler t›r. Bunun zaman›nda Ba-
iman etmemekte ›srar
bil ve Sûs flehirleri kurul-
edip, sapt›klar› bozuk yol-
da sürüklenip gittiler. Nuh mufl, insanlar iyice ço¤a-
aleyhisselâm zaman›nda larak dünya üzerine yay›l-
tufanda bo¤ulup, helak m›fllard›r.
oldular. Mehlâîl’in soyundan
fiît aleyhisselâm›n o¤- gelen Yerd zaman›nda, in-
lu Enûfl, son derece güzel sanlar do¤ru yoldan iyice
yüzlü üstün bir evlat idi. uzaklafl›p, çok azm›flt›r.
fiît aleyhisselâm onu çok Putperestli¤in o zaman
severdi. Ona bütün ilimle-
ortaya ç›kt›¤› da rivayet
ri ö¤retmiflti. Babas›ndan
sonra yeryüzünün halife- edilmektedir. Yerd hayat-
si, müminlerin reisi oldu. ta iken, o¤lu ‹dris aleyhis-
Enûfl da, Kâbil’in soyun- selâm, o zamanki kavme
dan gelen azg›n kabileler- peygamber olarak gön-
le savafl edip, onlara karfl› derilmifltir.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 58
‹DR‹S
ALEYH‹SSELÂM
‹DR‹S ALEYH‹SSELÂM

‹DR‹S ALEYH‹SSELÂM; mifllerdi. Her türlü kötülü-


‹dris aleyhisselâm fiît ¤ü iflliyorlar, haramlar›
aleyhisselâm›n torunla- helal say›yorlard›. Hazreti
r›ndand›r. ‹branice olan Âdem ve fiît aleyhisselâ-
Tevrat’ta ismi Hanûh diye m›n bildirdikleri meflru ni-
geçer. Bu, Arapça’ya Ah- kâha ra¤bet etmiyorlar,
nûh diye tercüme edil- zina yap›yorlard›. Günah-
mifltir. Kur’an-› kerimde lara, oyun ve e¤lenceye
ismi ‹dris diye bildirildi. dalm›fllard›.
Kendisine peygamberlik, Bütün bunlara ra¤-
hikmet ve sultanl›k veril- men, çok sab›rl› ve kulla-
di¤inden, müselles bin r›na pek merhametli olan
ni’me, yani kendisine üç Allahü teâlâ, dünyada ve
nimet verilen de denil- ahirette mesut ve huzurlu
mifltir. Babil’de veya M›- olacaklar› yolu gösterme-
s›r’da Münif denilen yer- si için, onlara Hazreti ‹d-
de do¤du¤u rivayet edil- ris’i peygamber olarak
mifltir. ‹dris aleyhisselâ- gönderdi. ‹dris aleyhisse-
m›n babas›n›n ad› Yerd, lâma 30 sahife (forma)
annesinin ismi, Berre ve- verdi. Cebrail aleyhisse-
ya Eflvet’tir. lâm dört defa geldi ve
‹dris aleyhisselâm›n Hazreti ‹dris’e Allahü te-
içerisinde büyüdü¤ü ce- âlân›n emir ve yasaklar›n›
miyet, madden ve manen bildirdi.
bozulmufltu. Onlar, Kâ- Hazreti ‹dris de bunlar›
bil’in evlad›ndan bir ce- insanlara tebli¤ etti ve,
maat idi. Hazreti Âdem’in “Allahtan baflka ilâh yok-
ve Hazreti fiît’in göster- tur. Yaln›z Ona ibadet idi-
dikleri do¤ru yoldan ayr›l- niz! Allahü teâlân›n emir-
m›fllard›. Allahü teâlâya lerine itaat edip, yasakla-
ibadeti ve kulluk vazifesi- r›ndan sak›nmak suretiyle
ni yerine getirmeyi terket- kendinizi cehennem aza-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 61
‹DR‹S ALEYH‹SSELÂM

b›ndan koruyunuz. Dün- yapt›¤› ifli, okudu¤u tesbî-


yaya ra¤bet etmeyiniz, hi bilir; onlar› tek tek gö-
ona gönül ba¤lamay›n›z! rürdü. Allahü teâlân›n
Dünya sevgisini içinizden kendisine ihsan etti¤i bir
at›n›z! Ifllerinizde ve in- mucize olarak, a¤açlarda
sanlara olan muameleniz- ne kadar yaprak oldu¤u-
de adaletten ayr›lmay›- nu bilirdi. Daima; “A¤aç-
n›z! Size bildirdi¤im flekil- lar›n yapraklar› kadar” di-
de ve vakitlerde namaz yerek tesbih okumaktan
k›l›n›z, oruç tutunuz, mal- hofllan›rd›. ‹dris aleyhis-
lar›n›z›n zekât›n› veriniz! selâm hilâl görüldü¤ü za-
Cünüp oldu¤unuzda, on- man› ve daha baflka vakit-
dan temizlenmek için y›- leri ümmeti için bayram
kan›n›z! Domuz, eflek ve yapt›.
köpek eti yemeyiniz! Sar- Yine Allahü teâlân›n
hofl eden ve akl› gideren verdi¤i bir mucize olarak,
içki ve maddelerden sak›- ‹dris aleyhisselâm hava-
n›n›z” buyurarak, Allahü daki bulutlara da¤›lmalar›
teâlân›n emir ve yasaklar›- için emir verebilirdi. O
n› bildirdi. emir verdi¤i zaman, bu-
‹dris aleyhisselâm biz- lutlar derhal da¤›l›rlard›.
zat kendisi, Allahü teâlâ- Hatta bulutlar, onun emri-
n›n emir ve yasaklar›n› ne itaatlar›n› sözle de ifa-
büyük bir dikkatle yerine de ederlerdi.
getirirdi. Hergün çok iba- ‹dris aleyhisselâm,
det ve taat ederdi. Melek- kavmine, kendisinden
ler cemaatler hâlinde onu sonra gelecek peygam-
ziyarete gelirler, ona gö- berleri haber verdi. Onla-
rünürler ve onunla soh- ra Resulullah›n vas›flar›n›
bet ederlerdi. da bildirdi. Peygamber
‹dris aleyhisselâm, on- efendimizin mübarek va-
lar›n her birinin ismini, s›flar›n› flöyle anlatt›:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 62
‹DR‹S ALEYH‹SSELÂM

“O ahir zaman nebîsi, Fakat müminlere


bütün kötülüklerden ko- memleketlerinden ayr›l-
runmufltur. Yüksek bir mak zor geldi. Hazreti ‹d-
ahlâk üzere yarat›lm›flt›r. ris’e dediler ki:
Göklere ve yere dair her - Biz Babil’den ayr›l›r-
meseleyi, her ac› ve ele- sak, böyle bir yeri nas›l
min flifa ve devas›n› Alla- buluruz?
hü teâlân›n izni ile bilir ve ‹dris aleyhisselâm on-
duâs› kabul olur. Âlem lara buyurdu ki:
Onun dini ve daveti ile ›s-
- Biz buradan Allah
lah olur, düzelir.”
için hicret etti¤imizden,
‹dris aleyhisselâm, inflaallah Allahü teâlâ bi-
kendisinden sonra mey- ze Babil gibi bir yer nasip
dana gelecek olan Nuh eder.
tufan›n› da bütün tafsilat› Nihayet, ‹dris aleyhis-
ile anlatm›flt›r. selâm ve ona iman eden-
‹dris aleyhisselâm›n ler, mallar›n› ve mülklerini
peygamberli¤ine delalet b›rakarak, birlikte Ba-
eden bu kadar aç›k muci- bil’den ayr›ld›lar. Uzun bir
zeleri görmelerine ra¤- yolculuktan sonra Babil-
men, kavminden pek az yun denilen bir yere gel-
kimse ona itaat etti. Bir ri- diler. Burada genifl bir vâ-
vayete göre, kavminden diyi ve Nil nehrini gördü-
ona bin kifli iman etti, pek ler. ‹dris aleyhisselâm, Nil
ço¤u karfl› geldi. Bunun nehrinin kenar›nda du-
üzerine ‹dris aleyhisse- rup, Allahü teâlây› tesbîh
lâm o memleketten baflka eyledi. Sonra yan›ndaki-
bir yere hicret etmeye ka- lere buyurdu ki:
rar verdi. Kendisine iman - ‹flte, sizin terkedip
edenlere de, böyle yap- geldi¤iniz yerdeki gibi bir
malar›n› emretti. nehir!
peygamberler tarihi ansiklopedisi 63
‹DR‹S ALEYH‹SSELÂM

Bu m›nt›kaya, Araplar- edenlerle beraber burada


dan baflka bütün eski mil- yerleflti. ‹nsanlar› Allahü
letler Babilyun; Araplar ise teâlân›n emirlerini yap-
M›s›r derler. M›s›r ismi; maya ça¤›r›p, iyilikle em-
Nuh tufan›ndan sonra bu- redip, kötülükten nehyet-
raya gelip yerleflen M›s›r meye devam etti. Harp
bin Hâm ismindeki bir aletleri yap›p, kâfirlerle ci-
flahsa nisbeten verilmifltir. had yapt›. Onlardan pek
Böylece, ‹dris aleyhis- çok esir ald›. 100 flehir
selâm kendisine iman kurdu. Bunlar›n en küçü-

peygamberler tarihi ansiklopedisi 64


‹DR‹S ALEYH‹SSELÂM

¤ü Diyarbak›r yak›n›nda Hazreti ‹dris’in


bulunan Reha flehridir. hikmetli sözleri
Her millet, ö¤rendikleri
‹dris aleyhisselâm, in-
bu kaidelere göre, kendi
sanlara hikmetli sözler ile
bölgelerinde pek çok fle-
hirler kurdu. pek çok nasihatta bulun-
du. Onun bu k›ymetli söz-
‹dris aleyhisselâm bun- lerinden baz›lar› flunlard›r:
lardan baflka, insanlara
muhtelif ilimleri de ö¤retti. Ak›ll› kimse, sultanla-
Pek çok kimseye hikmet ve ra, âlimlere ve dostlar›na
matematik dersleri verdi. hakaret gözü ile bakma-
Fen ilimleri, t›p ve y›ld›zlar- s›n! Yoksa s›k›nt›ya düfler,
la alâkal› ince ve derin me- dinine zarar gelir, mürüv-
selelerden bahsetti. Allahü vetini yok eder.
teâlâ ona, semalar›n esra- Ak›ll› kimse, hikmeti
r›n›, terkiplerini, neden arar. Umumî bela ve mu-
meydana geldiklerini, y›l- sibetten dolay› bofluna ›z-
d›zlarla alakal› derin bilgi- d›rap gösterip, kendisine
leri, senelerin say›s›n› ve zarar vermez.
hesap ilmini ö¤retti.
Ak›ll› kimsenin merte-
‹dris aleyhisselâm, besi yükseldikçe, tevazuu
bunlar›n yan›nda kavmi- artar.
ne kalem ile yaz› yazmas›-
Ak›ll› kimse baflkalar›-
n›, elbise dikip giymeyi de
ö¤retti. Bundan önce in- n›n ayb›na bakmaz. Kifli-
sanlar, hayvan derisi gi- nin ayb›n› yüzüne vur-
yerlerdi. Bu ilimler, Allahü maz. Mal› ço¤ald›kça,
teâlân›n bildirmesi ile ol- ma¤rur olup ahlâk›n› boz-
du. Yoksa insano¤lunun maz.
akl› ve zekâs›, sadece Cahil, mertebesi yük-
araflt›rma yolu ile bu bil- sek olsa da, basiret ehlini
gilere ulaflamazd›. hakîr ve afla¤› görür.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 65
‹DR‹S ALEYH‹SSELÂM

Ak›ll› kimsenin dünya- gösterip, dillerinizden Al-


daki mertebesi ne kadar lahü teâlâya hamdi dü-
afla¤› olsa da, basîret ehli flürmeyiniz!
yan›nda yüksektir. Hikmet, insan için ha-
Bir kimse; adaletli dev- yatt›r. Kavufltuklar› nimet-
let reisi, hükmü geçerli lerden dolay› insanlar›
hâkim, tabib-i hâz›k ve haset etmeyiniz! Çünkü,
akarsu bulunmayan bir insanlar bu nimetlerden
yerde yerleflse, can›n› ve az faydalan›rlar.
mal›n› zâyi etmeye çal›fl- Kendisine yetecek
m›fl olur. miktardan fazlas›n› elde
‹lim ve salih amele ka- etmeye çal›flan› hiçbir fley
vuflmak isteyen, cehaleti doyuramaz.
ve kötü iflleri b›raks›n. Ni- Dostlar aras›ndaki ha-
tekim her sanattan anla- kiki sevgi, içinde bir men-
yan kimse, terzilik yap- faat temin etme ve kendi-
mak istedi¤i zaman, sinden bir zarar› def etme
onunla alâkal› aletleri al›r, düflüncesi olmayan sev-
di¤erlerine ait olanlar› b›- gidir.
rak›r. ‹nsanda bulunan en
Âhiret ile dünya sevgi- faziletli cevher, ak›ld›r. Sa-
si bir arada bulunmaz. hibini piflman ettirmeyen
Duâ etti¤iniz zaman ni- en k›ymetli fley, salih
yetiniz halis olsun, namaz ameldir.
ve oruçlar›n›zda da böyle ‹flleri tedbir ve tanzim-
yap›n›z! de en mühim fley, çal›fl-
Yalan yere yemin et- makt›r.
meyiniz! Âdi ve düflük ka- En koyu karanl›k, ce-
zançlardan sak›n›n›z! halettir.
Âmirlerinize itaat edi- ‹yi hasletlerin en üstü-
niz! Büyüklerinize tevâzu nü, k›zg›nl›k hâlinde do¤ru-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 66
‹DR‹S ALEYH‹SSELÂM

luk, s›k›nt› hâlinde cömert- ihsan› say›p, kötülükleri,


lik, ceza vermeye gücü yet- fitne ve fesad›, fleytan›n
ti¤i hâlde affetmektir. iflleri ve tuzaklar›ndan
Ak›ll› ile cahili birbirin- saymamas›d›r.
den ay›ran fley, ak›ll›n›n Bir arkadafl›na, dostu-
konufltu¤u lehine, câhilin- na iftira eden kimse, mut-
ki ise aleyhinedir. laka onun cezas›n› çeker.
Ölüme haz›rl›kl› olmak ‹nsanlar için durum
sebebiyle ölümden kork- böyle olursa, hep kötü-
mamak, kiflinin faziletin- lüklerin sebebi Allahü te-
dendir. âlâd›r diye, Allahü teâlâ-
‹nsanlar için en faydal› ya iftira eden kimse, bu-
fley, kanaat ve kadere r›za nun mesuliyetinden nas›l
göstermektir. En zararl›s› kurtulur?
ise, aç gözlülük ve k›zmak- ‹yilik de, kötülük de
t›r. Çünkü, kanaat ve kade- mutlaka sahibine ulafl›r.
re r›za gösteren huzurlu Kendisine hay›r ulaflan ve
olur. Aç gözlü ve h›rsl› olan hayra vesile olan kimseye
ve k›zan kimse, daima ne mutlu. Kendisine kötü-
gaml› ve kederli olur. lük ulaflan ve kötülü¤e se-
‹dris aleyhisselâm hik- bep olan kimseye ise ha-
metli nasihatlar›nda, yine kikaten çok yaz›k.
flunlar› buyurmufltur: Her fleyi de¤ifltirmek
Hiçbir kimse, Allahü te- mümkün, fakat, bir fleyin
âlân›n mahluklar›na iyilikte tabiat›n›, asl›n› de¤ifltir-
bulunmas› ile yapt›¤› flü- mek imkâns›zd›r. Kötü ah-
kür gibi, hiçbir fleyle ni- lâktan baflka her fleyi de-
metlerine flükür yapamaz. ¤ifltirmek mümkündür.
Dalalet ve helak›n te- Her fleyi defetmek müm-
meli; kiflinin, hay›r iflleri, kün, fakat kaza bundan
Allahü teâlân›n lütfu ve müstesnad›r.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 67
‹DR‹S ALEYH‹SSELÂM

Senin ve yer ehlinin S›k›fl›k ve darl›k zama-


yan›nda en be¤enilen n›nda, kiflinin cömertlikte
fley, insanlar aras›nda bulunmas›, onun cömert-
adalet, hikmet ve hak ile li¤ine; mala ve dünyaya
konuflan do¤ru dildir. düflkün oldu¤u hâlde,
Yolu; selamet, rahmet, flüphelilerden bile sak›n-
baflkalar›na eziyetten vaz- mas›, kiflinin do¤rulu¤u-
geçmek olan›n yolu, Alla- na; k›zg›nl›k s›ras›nda, af-
hü teâlân›n yoludur. Yolu; fetmek ise hilmine, yu-
helak etmek, kötü huylu muflakl›¤›na delalet eder.
olmak ve baflkas›na eziyet ‹nsanlar›n kendisini
vermek olan›n yolu ise sevmesini, yard›m etme-
fleytan›n yoludur. lerini, onlar›n kendisin-
Ey insan, ac›kt›¤›n za- den güzel ve iyi yönleri ile
man çocuk gibi, doydu- bahsetmelerini isteyen
¤un zaman azg›n köle gi- kimsenin, onlara ayn› fle-
bi, mülk sahibi oldu¤un kilde davranmas› gerekir.
zaman haddi aflan cahil Kiflinin hay›r ve hikme-
gibi olma. ti elde etmesi ve kendisini
Dosta, düflmana her- ay›plardan muhafazas› üç
kese nasihat et. Böylece fleye sahip olmak ile
dostuna karfl› yapman mümkündür: 1- Vezir. 2-
îcabeden bir vazifeyi yap- Velî. 3- Arkadafl. Kiflinin
m›fl olursun. veziri; akl›, velîsi; iffeti, ar-
Düflman›n ise, senin kadafl›; salih amelidir.
nasihat›n› ö¤renince, ‹dris aleyhisselâm›n
senden korkar ve seni hem sözleri, hem de iflleri
k›skan›r. E¤er o ak›ll› olsa hikmetli idi. ‹dris aleyhis-
idi, senden utan›r ve iflle- selâma, “Hüsn-i zan nas›l
rinde sana müracaat elde edilir” diye sordular.
ederdi. Buyurdu ki:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 68
‹DR‹S ALEYH‹SSELÂM

- ‹nsanlar› güzel bir fle- ‹dris aleyhisselâm,


kilde karfl›lamak, onlara yeryüzünün meskûn yer-
güler yüz göstermek, on- lerini dört bölgeye ay›r›p,
lara iyi muamele etmek herbirine bir vekil tayin
suretiyle. edince, M›s›r’dan ayr›ld›.
Yeryüzünü dolaflarak tek-
Hazreti ‹dris’in rar oraya döndü. Bir
müddet sonra Aflûre gü-
gö¤e ç›kar›lmas›
nünde gö¤e kald›r›ld›. Ni-
‹dris aleyhisselâm in- tekim, Kur’an-› kerimde
sanlar› üç tabakaya ay›r- Meryem suresi 57. ayet-i
d›. Zâhidler, sultanlar ve kerimesinde mealen flöy-
tebaa, yani halk. Yaln›z Al- le buyurulur: “Biz onu
lahü teâlâdan istedikleri yüksek bir mekana kal-
ve Ondan hiçbir zaman d›rd›k.”
gafil olmad›klar› için, zâ-
Resulullah efendimiz
hidleri, di¤er iki s›n›ftan
üstün tuttu. de flöyle buyurdu:
‹dris aleyhisselâm, ge- (Ben Mirac gecesi dör-
rek sözleri ve gerekse iflle- düncü kat semaya (gö¤e)
ri ile insanlara günlük ha- vard›¤›mda, ‹dris (pey-
yatlar›nda laz›m olan pek gamber) ile karfl›laflt›m.
çok fleyi ö¤retti. Zamanla, Cibril bana; “Bu gördü-
insanlar ço¤ald›. ‹dris aley- ¤ün ‹dris’tir. Ona selam
hisselâm, emri alt›ndaki ver” dedi. Ben de ona se-
yerleri dört bölgeye ay›rd› lam verdim. O da benim
ve oralara, kendi ad›na selam›ma cevap verdi.
idare edecek kimseler ta- Sonra (bana); “Merhaba
yin etti. Tayin etti¤i bu ve- salih kardefl, salih pey-
killer, onun gibi, insanlara gamber!” dedi.)
Allahü teâlân›n emir ve ya- ‹dris aleyhisselâm gö-
saklar›n› anlatt›lar. ¤e ç›kar›l›nca, onu çok se-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 69
‹DR‹S ALEYH‹SSELÂM

venler, ayr›l›k ac›s›na da- olarak gönderilmeden


yanamad›. Resmini yap›p önce, duâlar› makbul ba-
seyreyledi. Daha sonra z› salih kimseler vard›.
gelenler, bu resimleri Bunlar›n isimleri, Ved,
“tanr›” sand›. Çeflitli hey- Süvâ, Ye¤ûs, Yeûk ve
keller de yap›l›p tap›ld›. Nesr idiler.
Böylece putperestlik mey-
Bunlar vefat edince,
dana ç›kt›.
onlar› sevenler, teselli
Peygamberimizden bin bulmak için, onlar›n su-
sene önce, Hicaz’daki Hu- retlerini yap›p, evlerinde
zaa hükümetinin reisi saklad›lar. Zamanla bu
olan Amr bin Luhay, Put-
suretlerin yap›l›fl maksa-
perestli¤i fiam’dan Mek-
d› unutuldu. Onlara tap-
ke’ye getirdi. Putlara ta-
maya bafllad›lar. Bu su-
panlar, putlardan ses ifli-
tirdi. Cin, putun, yani hey- retlere tazim ve hürmet-
kelin içine girip söylerdi. te çok ileri gittiler. Bu s›-
Peygamberimizin dünya- rada fleytan onlara, “Bu
y› teflrif etti¤i, ‹slâmiyetin suretler, yeryüzünün tan-
bafllad›¤›, birçok putlar- r›lar›d›r. Ecdad›n›z onlara
dan iflitilmiflti. Bu sözler- ibadet ederlerdi” diye
le, çok kimselerin müslü- vesvese verip, insanlar›
man oldu¤u, Mir’ât-› do¤ru yoldan sapt›rd›.
Mekke adl› tarih kitab›nda Böylece putperestlik or-
uzun yaz›l›d›r. taya ç›kt› ve ‹slâm›n zu-
Putperestli¤in Hazreti huruna kadar devam et-
Âdem’in vefat›ndan son- ti. ‹slâmiyet gelince, put-
ra, Hazreti ‹dris’in pey- perestli¤in kökünü kaz›-
gamber olarak gönderil- d›. ‹slâmiyet, zat›nda ve
mesinden önce ç›kt›¤› da s›fatlar›nda hiçbir zaman
rivayet edilir. ‹dris aley- Allahü teâlâya flerik, or-
hisselâm peygamber tak kabul etmez.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 70
NUH
ALEYH‹SSELÂM
NUH ALEYH‹SSELÂM

NUH ALEYH‹SSELÂM; güzel, pek mükemmel idi.


‹dris aleyhisselâm›n Me- Bütün güzel s›fatlar› ken-
tûflâlih isminde bir o¤lu dinde toplam›flt›. fiekl ü
vard›. Metûflâlih, babas›- flemâil, yani vücut görü-
n›n bildirdiklerine tama- nüflü ile huy ve yarad›l›fl
men uyan kâmil bir mü- bak›m›ndan Hazreti
mindi. Meysâha adl› sali- Âdem’e çok benzerdi.
ha bir han›mla evlendi. ‹dris aleyhisselâm, in-
Bu evlilikten, ismi, Yem- sanlara peygamber ola-
lek ve Lemk fleklinde de rak gönderilip, onlara
bildirilen Lâmek dünyaya do¤ru yolu gösterdikten
geldi. sonra, diri olarak gö¤e
Lâmek; do¤umu, ço- kald›r›ld›. Bundan sonra
cuklu¤u, yetiflmesi ve ona tâbi olup, yolunda
gençli¤inde, herkesin im- bulunan ve Hazreti Âdem
rendi¤i bir hâle sahip ve ile Hazreti Nuh aras›nda,
pek güzel, güçlü, kuvvetli çeflitli zamanlarda geldik-
idi. Muhammed aleyhis- leri de bildirilen Ved, Sü-
selâm›n mübarek nuru, vâ, Yegûs, Yeûk ve Nesr
Âdem aleyhisselâmdan isimlerindeki k›ymetli
beri temiz ana-babalar- âlim zatlar Arap Yar›ma-
dan geçerek ona ulaflm›fl, das›’n›n çeflitli yerlerine
flimdi de onun yüzünde da¤›larak, Hazreti ‹dris’in
parl›yordu. dinini yaymaya çal›flt›lar.
Lâmek, Kaynûfl ismin- Bu âlimler, çeflitli yer-
de saliha bir han›mla ev- lerde da¤›n›k vaziyette
lendi. Bu evlilikten de yaflayan insanlar›n yanla-
Hazreti Nuh dünyaya gel- r›na, ayaklar›na kadar gi-
di. Hazreti Nuh, çocuklu- derek, onlara; do¤ru olan
¤unda ve gençli¤inde, zâ- hidayet yolunu anlat›yor-
hirde ve bât›nda [görü- lard›. Bunun için bütün
nüflte ve iç âleminde] çok gayretlerini sarfediyorlar
peygamberler tarihi ansiklopedisi 73
NUH ALEYH‹SSELÂM

ve hiçbir fedakârl›ktan - Bizler, bu k›ymetli bü-


kaçm›yorlard›. yüklerimizin, âlim zatlar›n,
Bu âlimler, ahlâk ve vefatlar›ndan bir müddet
edeplerinin fevkalâde ol- sonra unutulaca¤›ndan ve
mas›, hep Allahü teâlâ- nasihatlerinin tesirinin
dan, k›yâmetten, ahiretten kaybolaca¤›ndan ve dola-
anlatmalar› ve dinleyenle- y›s›yla, insanlar›n do¤ru
ri çeken tatl› sohbetleri ile yoldan ayr›lacaklar›ndan
gittikleri her yerde sevilip endifle ediyoruz. En iyisi,
say›ld›lar. Herkes bunlar› biz, bu âlimlerin bulun-
pek çok sevip, anlatt›klar›- duklar› yerlere birer ala-
na inan›yor, onlara tâbi met koyup, niflan diksek,
oluyordu. Nihayet onlar hatta, bu âlimlerimizin kü-
da, birer birer vefat edip, çük birer timsallerini ya-
ahirete göçtüler. Sevenle- p›p, evlerimizde bulun-
ri kedere bo¤uldu ve kim- dursak ne kadar güzel
se onlar› unutamad›. olur. Böyle yap›nca, hem
devaml› hat›rlayarak onla-
r› unutmam›fl, hem de na-
Putperestli¤in sihatlerine uymufl oluruz.
yay›lmas› Hep birlik olal›m ve bu hu-
Kavmin içinde bulu- susu ihmal etmiyelim.
nan baz› münaf›klar, do¤- Münaf›klar›n, k›ymetli
ru iman sahiplerinin, ve- âlimler hakk›nda gönül
fat eden âlimlere olan al›c› sözlerle müminlere
muhabbet ve ba¤l›l›klar›- yaklaflmalar›, fleytanca
n› istismar ettiler. Temiz maksatlar›n›n o an için
iman sahibi insanlar› kan- anlafl›lmas›na mâni olu-
d›rabilmek için, sanki mü- yordu. Onlar›n bu düflün-
minlerden imifl gibi gö- celerinin arkas›nda put-
ründüler. Onlara yaklafla- perestlik illetinin yay›lma-
rak dediler ki: s› fikri yat›yordu. Yani
peygamberler tarihi ansiklopedisi 74
NUH ALEYH‹SSELÂM

münaf›klar, insanl›¤› ebe- kalmaz ve buna göre ha-


dî felakete, sonsuz azap- reket ederlerdi.
lara sürükleyecek olan Lâkin bu fikir, mümin
putperestlik, müflriklik ze- görünen münaf›klar tara-
hirini flekerle kaplay›p, f›ndan ortaya at›ld›¤› için,
yald›zla süsleyerek, tatl› hemen hiç kimse karfl›
sözlerle insanlara vermek ç›kmad›. Üstelik herkes
istiyorlard›. taraf›ndan da kabule fla-
Müminlerin ileri gelen- yan görüldü. Böylece mü-
leri, böyle bir durumun, naf›klar›n sinsi plânlar›
ileride ne gibi neticeler tuttu ve ilk baflta maksat-
hâs›l edece¤ini düflüne- lar›na uygun bir flekilde
mediklerinden ve iflin ga- ifllemeye bafllad›.
ribi, bu fikri telkin edenler,
Nihayet insanlar, ken-
müminlerden imifl gibi
göründüklerinden, bu ifli dilerine do¤ru yolu göste-
makul karfl›lad›lar. Zâhirî ren ve nasihatlerde bulu-
sebeplere göre, bu hâlin, nan Ved, Süvâ, Yegûs, Ye-
maksada uygun oldu¤u- ûk ve Nesr isimlerindeki
nu zannettiler. Hatta, fley- o âlim zatlar›n birer suret-
tan›n, insan flekline gire- lerini yaparak, onlar›n da-
rek onlara bu fikri verdi¤i ha ziyade bulunduklar›
de rivayet edilmifltir. yerlere diktiler. Bunu, gü-
fiayet bu fikir, ‹dris yâ o âlimlerin feyzlerin-
aleyhisselâma iman et- den istifade etmeyi kolay-
meyenlerden gelmifl ol- laflt›rmak, onlar› unutma-
sayd›, iman sahibi olan- mak için yapm›fllard›.
lar, durup düflünürler, Zaman ak›p giderken,
böyle bir durumun, ilk ba- insanlar, bu suretlerin,
k›flta faydal› görünse bile, daha küçüklerini yap›p
mahzurlar›n›n da buluna- evlerinde bulundurmaya
bilece¤ini tahminde geç bafllad›lar. Böylece, onla-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 75
NUH ALEYH‹SSELÂM

peygamberler tarihi ansiklopedisi 76


NUH ALEYH‹SSELÂM

r›n feyzlerinden daha çok mak perdesi alt›nda, put-


istifade edeceklerine, na- perestli¤e do¤ru ad›m
sihat ve vasiyetlerini ad›m yaklaflt›r›ld›klar›n›n
unutmay›p, onlara tam fark›nda bile de¤illerdi.
uyacaklar›na inan›yorlar- Münaf›klar sinsi ve fley-
d›. Münaf›klar›n, hak dine tanca hareket ediyorlard›.
düflman olanlar›n sinsi ‹nsanlar, bunlar›n evlerde
plânlar›, maksatlar›na uy- bulunan küçük suretleri-
gun bir flekil alm›flt›. ne de tâzim etmeye, onla-
Nesiller de¤iflip, bun- r›, geçmifl âlimlerin soh-
lar›n dikilifl maksatlar› bet ve nasihatlerini hat›r-
unutulunca, insanlar za- lat›c› ve kendilerini kötü-
manla bunlara daha çok lüklerden men eden, uya-
tâzim etmeye bafllad›lar. r›c› olarak kabul etmeye
Bu husus, münaf›klarca, bafllad›lar.
dine daha çok sar›lmaya Uzun y›llar geçip, ne-
ve ba¤lanmaya sebep siller de¤ifltikçe, suretlere
fleklinde gösteriliyor ve olan muamele, onlar›n
büsbütün yoldan ç›kara- ibadete kar›flt›r›lmas›, ön-
bilmek için, tahrifleri ceki müminlerin itikadla-
olanca h›z› ile devam edi- r›n›n ve yapt›klar›n›n aksi-
yordu. Öyle bir hâle geldi ne olarak çok de¤iflti. Bu
ki, insanlar, farz ibadetle- durum fleytan›n ve dine
rini yapt›ktan baflka, mu- düflmanl›kta ona ifl b›rak-
ayyen zamanlarda o su- mayan münaf›klar›n çok
retlerin etraf›nda toplan›r- hofluna gidiyordu. Çünkü
lar, ziyaret ederler, onlara onlar, gitgide maksatlar›-
sayg› ve hürmet gösterir- na ve hedeflerine yaklafl›-
lerdi. yorlard›.
Mümin olanlar, geç- Zaman ilerledikçe, ye-
mifl âlimlerin yolunda ol- ni yetiflen nesiller, bu su-
mak, nasihatlerini hat›rla- retlerin yap›l›fl gayesini
peygamberler tarihi ansiklopedisi 77
NUH ALEYH‹SSELÂM

unuttular. fieytan›n, mü- ya ibadetten yüz çevirir


naf›klar›n vesvese ve al- olmufllard›. Art›k, insanlar
datmalar› ile, inanç ve putlara ibadet ediyorlar-
ibadetlerinde de¤ifliklikler d›. Böylece yeryüzünde
meydana geldi. ‹nsanlar, ilk defa putperestlik, put-
bu dikili tafllarda üstün lara ibadet etme baflla-
vas›flar bulundu¤unu m›fl, fleytan ve onun ave-
zannetmeye, di¤er yap›- nesi olan münaf›klar,
lan ibadetlerden ziyade, maksatlar›na kavuflmufl-
bunlara hürmet göster- lard›.
meye bafllad›lar. Böylece, ‹nsanlar puta tapmaya
daha çok sevap kazana- bafllay›p, Allahü teâlâya
caklar›na, Allahü teâlâ ka- ibadet ve taatten yüz çevi-
t›nda bunlar›n kendilerine rince, tabiî olarak, gitgide
flefaatçi olaca¤›na, dola- aralar›nda, zulüm, ahlâk-
y›s›yla bunlara daha çok s›zl›k, fitne, fesat ve zor-
hürmet ve tâzim etmenin bal›k gibi kötülükler artt›
laz›m geldi¤ine inanmaya ve yay›ld›. Kâinatta bulu-
bafllad›lar. nan her fley, insan akl›n›n
Daha sonra insanlar, idrak edemeyip aciz kald›-
bunlarda, ilâhi kudret bu- ¤›, fevkalâde, ak›l almaz
lundu¤una inanmaya, bir ahenk ve nizam içinde
bunlar›, mânevî olarak cereyan ederken ve her
gözlerinde daha çok bü- fley bütün teferruat›yla in-
yütmeye bafllad›lar. Niha- sano¤lunun hizmetine
yet, onlar›n ilâh oldu¤unu sunulmuflken, insanlar
zannedip, kendilerine put bunu anlayam›yorlard›.
edindiler ve tap›nmaya Bütün bu nimetlerden
bafllad›lar. Böylece insan- ve her nimetin sahibi olan
lar putlara tapmaya yö- Allahü teâlâdan gafil idi-
nelmifl, hakiki ve yegâne ler. Üstelik Ondan baflka-
mâbud olan Allahü teâlâ- s›na, putlara ibadet edi-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 78
NUH ALEYH‹SSELÂM

yorlar, bu hâlin Allahü te- zay›f ve âciz kimselere


âlây› gadaba getirece¤ini, zulmederlerdi. Fakirler,
kendilerine azap edece¤i- garipler, zavall›lar, güç ve
ni bir türlü ak›l edemiyor- kuvvet bak›m›ndan zay›f
lard›. olanlar, kötülerin flerlerin-
Kâinattaki birçok mah- den korunabilmek için ka-
lûk, kendilerinde hiç fluur çacak yer ararlard›.
olmad›¤› hâlde, insanlara
hizmet ederken, bu insan- Hazreti
lar, ihsan edilmifl olan ak›l Nuh’un yetiflmesi
ve fluurlar›n› kullanmaya- Zulüm ve haks›zl›klar›n
rak, Allahü teâlâdan bafl- gün geçtikçe biraz daha
kas›na ibadet ediyorlard›. çirkinleflerek , her gün bi-
Hiç kimseye fayda ve raz daha kök sald›¤› bu
zarar› olmayan tafl parça- kavmin içinde, bunlara
lar›na tapan insanlar, ha- hiç benzemeyen birtak›m
kiki ve yegâne mâbud kimseler vard›. Bunlar
olan Allahü teâlâdan yüz hiçbir zaman Allahü te-
çevirip, Ona kulluk etmek- âlâdan baflkas›na ibadet
ten uzaklaflt›kça, daha çok etmeyen ve tevhid dinin-
bozuldular. Zaten, Onu den ayr›lmayan insanlar
unutup, baflka fleylere olup, kavmin azg›nl›k ve
ibadet etmeleri, her fena- taflk›nl›klar›na kap›lma-
l›k ve alçakl›¤›n habercisi m›fl, hakiki iman sahibi te-
olup, en büyük kötülük ve miz müminler idi.
çirkinlikti. Hazreti Nuh’un ailesi
Nitekim insanlar gün- de, bunlar aras›nda idi. Bu
den güne daha da bozula- müminlerin istisnas›z hep-
rak her türlü fenal›k ve ah- si, Hazreti ‹dris’in bildirdi¤i
lâks›zl›¤› ifller oldular. dinin esaslar›na inanarak,
Güçlü, kuvvetli olanlar, uygun amel eden, takva
peygamberler tarihi ansiklopedisi 79
NUH ALEYH‹SSELÂM

sahibi salih kimselerdi. ederlerdi. Demir, bak›r ve


Fakat zâlim hükümdarla- kurflunu rahat iflleyebil-
r›ndan korktuklar› için, dikleri için, kendilerine
imanlar›n› gizlerlerdi. Za- göre muhtelif suretlerde
ten say›lar› pek az olup, flekiller yaparlar, sonra bu
üçü befli geçmezdi. flekil ve heykelleri put ka-
Nuh aleyhisselâm, bul edip, onlara ibadet
gençli¤inde bir müddet ederlerdi. Böylece muhte-
çobanl›k yaparak, kavmi- lif flekillerde binlerce put-
nin sürülerini otlatt›. Za- lar› oldu. Her kabilenin
man zaman ticaretle mefl- ayr› bir putu vard›.
gul oldu. Her ne kadar, bu Daha sonra Dermesîl,
vesilelerle, kavminden, putlar için büyük bir put-
inanmayanlar ile temas› hane yap›lmas›n› emretti.
olduysa da, onlar› putlara Her put, pek güzel, k›y-
tapt›klar› için sevmedi. metli örtülerle döflenmifl
Kavminin bafl›nda, Kâ- masalara kondu. Ayr›ca
bil’in soyundan gelme, putlar için, nöbetle vazife
Dermesîl veya Dernesîl yapan hizmetçiler vard›.
isminde çok zâlim bir hü- Hazreti Nuh, onlar›n bu
kümdar vard›. gülünç durumlar›n› hiç
Dermesîl, içki içer, ku- tasvip etmez ve onlardan
mar oynar, zaman›n› uzak kal›rd›. Aralar›na ka-
oyun ve e¤lence ile geçi- r›flmad›¤› gibi, bayramla-
rirdi. Onun zaman›nda, r›na da ifltirak etmezdi.
demir, bak›r ve kurflun- Bu kadar azg›n, haddi
dan muhtelif eflyalar ya- aflm›fl, her türlü ahlâks›z-
p›l›rd›. Dermesîl ve kav- l›k ve kötülü¤ün yay›l›p,
mi, baba ve dedelerinin yerleflmifl oldu¤u bu kav-
putlar› olan Ved, Süvâ, me, Allahü teâlâ, Hazreti
Yegûs, Yeûk ve Nesr isim- Nuh’u elli yafl›nda pey-
lerindeki putlara ibadet gamber olarak gönderdi.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 80
NUH ALEYH‹SSELÂM

Peygamber oldu¤unu ha- kavmine peygamber yap-


ber vermek ve kendisini t›. Dermesîl ve kavmine
müjdelemek üzere, Alla- git! Onlar›, Allahü teâlâya
hü teâlâ Cebrail aleyhis- iman etmeye, yaln›z Ona
selâm› Hazreti Nuh’a ibadet ve kullukta bulun-
gönderdi. Cebrail aleyhis- maya davet et!
selâm, Hazreti Nuh’un ya- Böylece o zamanda, o
n›na gelerek dedi ki: beldede yaflayan bütün in-
- Esselamü aleyke ey sanlara peygamber olarak
Nuh! gönderilen Nuh aleyhisse-
- Ve aleykesselam. lâm, dokuzyüz elli sene, in-
Kimsiniz? sanlar› imana ça¤›r›p, Alla-
- Ben Cebrail’im. Alla- hü teâlân›n emirlerine uy-
hü teâlâ taraf›ndan, pey- maya davet etti.
gamberli¤ini bildirmek Hazreti Nuh, peygam-
için geldim. Allahü teâlâ ber oldu¤u kendisine bildi-
sana selam ediyor. Seni rildikten sonra, kavmine
peygamberler tarihi ansiklopedisi 81
NUH ALEYH‹SSELÂM

nasihat etmeye, onlar› elem verici çok fliddetli


imana davet etmeye bafl- bir azab›n gelmesinden
lad›. Muhammed aleyhis- korkuyorum.
selâm gibi, Hazreti Nuh da Nuh aleyhisselâm, in-
peygamberli¤inin ilk za- sanlar› bu flekilde Allahü
manlar›nda, gizliden gizli- teâlâya iman ve ibadete
ye insanlar› hak dine davet ça¤›r›rken, kavmi, tam bir
ediyordu. Y›lmadan, gece- sefahet içinde idi. ‹çki, ku-
gündüz, gayret ederek ça- mar, zina, zulüm, haks›zl›k
l›flt›. Bir zaman sonra aç›k-
gibi her türlü ahlâks›zl›k ve
tan a盤a insanlar› dine da-
kötülük alm›fl yürümüfltü.
vet etmeye bafllad›. Kav-
minin ismi Benî Rasim idi. Hazreti Nuh da, di¤er
Onlara dedi ki: bütün peygamberler gibi,
çocuklu¤unda da, kavmi-
- Ey kavmim! Allahü
teâlâya ibadet ediniz! nin azg›nl›k ve taflk›nl›kla-
‹badet edilecek Ondan r›na, bozuk ifllerine kap›l-
baflkas› yoktur. E¤er Ona mam›flt›. Çocukluk ve
iman etmezseniz, k›ya- gençli¤inden itibaren sa-
met gününde size büyük lih bir zat ve emin bir kim-
bir azab›n isabet etme- se olarak tan›nm›fl ve hiç
sinden korkuyorum. kimse, ondan bir s›k›nt› ve
rahats›zl›k görmemiflti.
Ben size Allahü teâlâ-
n›n azab›n› haber veriyor Böyle olunca, onun,
ve azaptan kurtuluflun tevhid dinine davetinin
çaresini aç›kl›yorum. Al- çok tesirli olmas›, hemen
lahü teâlâdan baflkas›na herkesin onun davetini
ibadet etmeyin! Bana kolayca ve hemen kabul
muhalefet etmeniz hâlin- etmesi îcap ediyordu.
de, bir gün, dünyada su- Ama böyle olmad›. Bil-
da bo¤ulmakla, ahirette hassa kavminin ileri ge-
ise atefl ile, üzerinize lenleri ona karfl› ç›kt›.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 82
NUH ALEYH‹SSELÂM

Çünkü onun söyledikleri, lundu¤u yere vard›. Gi-


bu haddi aflm›fl kimsele- derken de; “Allah›m! On-
rin, habis zevklerine gem lara karfl› bana yard›m ey-
vuruyor ve bu kötü ifller- le” diye duâ etti. Kendile-
den vazgeçmelerini emre- rine yaklaflt›¤›nda, yüksek
diyordu. Bunun için Haz- sesle flöyle seslendi:
reti Nuh’un davetine çok - Ey kavmim! Allahü
az kimse icabet etmiflti. teâlâ taraf›ndan, size na-
Nuh aleyhisselâm bir sihatçi olarak geldim. Si-
bayram gününde kavmi- zi, Allahü teâlâya iman ve
nin yan›na gitti. O günü yaln›z Ona ibadet etmeye
bayram olarak, babalar›, davet ediyorum. ‹badet
yani o azg›n kavimde bu- edilecek Ondan baflkas›
lunanlar›n bir k›sm›n›n yoktur. Sizi, putlara iba-
atalar›, dedeleri olan Kâ- det etmekten men ediyo-
bil koymufltu. Onlar ken- rum. Allahü teâlâdan kor-
dilerine göre bayram gü- kun, bana itaat edin!
nü geldi¤inde, bir yere Hazreti Nuh böyle söy-
toplan›rlar, putlar›n› ma- lerken, masalar›n üzerle-
salar›n üzerine dikerek, rinde bulunan putlar›n
onlara kurban keserlerdi.
hepsi yere devrildi.
Putlar›n önünde secdeye
kapanarak ibadet ederler-
di. Ayr›ca içki içerler ve Hazreti Nuh’un daveti
çalg› çal›p oynarlard›. Ka- Nuh aleyhisselâm›n,
d›n erkek kar›fl›rlar, hatta kavmini putlara tapmak-
hepsi ç›plak olarak bir tan vazgeçmeye ça¤›rma-
arada bulunur, zina ya- s› üzerine, kavmin meliki
parlar, her türlü ahlâks›z- olan Dermesîl, yan›nda
l›k ve rezaleti ifllerlerdi. bulunanlara, “Bu da kim”
‹flte böyle bir günde diyerek, alay edici bir ta-
Hazreti Nuh, onlar›n bu- v›rla Hazreti Nuh’u sordu.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 83
NUH ALEYH‹SSELÂM

Onlar da dediler ki: rek, onun yan›na getirdi-


- Ey Melik! O, bizim ler. Dermesîl, Hazreti
kavmimizden oldu¤u hâl- Nuh’a dedi ki:
de, hâli bize uymayan bi- - Yaz›k sana, demek
risidir. ‹smi Nuh bin Lâ- sen bizim ilâhlar›m›z› in-
mek’tir. Önceleri ak›ll› idi. kâr ediyorsun ha!.. Söyle
Sonra akl›n› kaybedip bakal›m sen kimsin?
peygamber oldu¤unu, Al- Hazreti Nuh, büyük bir
lahü teâlâdan kendisine sab›r ve tevâzu ile, fakat
vahiy geldi¤ini iddia et- vekar ve heybet içerisin-
meye bafllad›. O, mec- de buyurdu ki:
nun, yani delidir. fiu anda - Ben Nuh bin Lâ-
cinneti, delili¤i fazlalafl- mek’im. Âlemlerin Rabbi
m›fl oldu¤undan böyle olan Allahü teâlân›n pey-
fleyler söylüyor. gamberiyim. Sizleri, Alla-
- Peki neler söylüyor? hü teâlâya imana davet
- O, insanlar›, bir olan ediyorum. Onun pey-
Allahü teâlâya iman et- gamberi oldu¤umu tas-
meye, Ondan baflkas›na dik etmeniz ve putlara
ibadet etmemeye davet ibadeti terketmeniz için,
ediyor. “‹badet edilecek nasihat vermek üzere,
Ondan baflkas› yoktur” peygamber olarak gön-
diyor. Bizi, putlar›m›za derildim.
ibadet etmekten men edi- Bunun üzerine Derme-
yor. sîl, Hazreti Nuh’a dedi ki:
Bu söylenenlere çok - Ey Nuh! Sen bize, bi-
k›zan Dermesîl, derhal zim bilmedi¤imiz fleyleri
onu, huzuruna getirmele- anlat›yorsun. Böyle olun-
rini emretti. Dermesîl’in ca, biz senin saçmalad›¤›-
adamlar›, hemen Hazreti n› zannediyoruz. E¤er
Nuh’u yakalay›p, döve- mecnun isen, seni tedavi
peygamberler tarihi ansiklopedisi 84
NUH ALEYH‹SSELÂM

edelim. Fakir oldu¤un için bir flekilde öldürürdük”


böyle yap›yorsan, sana diyerek kin ve düflmanl›-
yard›m edelim. ¤›n› bildirdi.
Bunun üzerine Hazreti Nuh aleyhisselâma ilk
Nuh flöyle cevap verdi: iman eden, Amûre is-
- Ey kavmim! Ben deli minde bir han›md›r. Haz-
de¤ilim ki, siz beni teda- reti Nuh bu han›mla ev-
vi edesiniz. Ben sizin eli- lendi. Bundan Sâm, Hâm
nizde bulunanlara muh- ve Yâfes ad›nda üç o¤lu
taç de¤ilim ki, bana yar- ile Hadûre, Nesûre ve
d›m edesiniz. Mülk, ken- Mahbûre isimlerinde üç
disinden baflka ilâh bu- k›z› oldu. Daha sonra ev-
lunmayan, her fleye galip lendi¤i bir kad›ndan da
ve hâkim olan Allahü te- Kenân isimli bir o¤lu ol-
âlân›nd›r. Ben sizden du. Fakat bu kad›n daha
böyle fleyler istemiyo- sonra, Hazreti Nuh’un dî-
rum. Benim sizden iste- ninden dönüp, mürted
di¤im tek fley, Lâ ilâhe il- oldu. Yani mümin iken,
lallah (Allahü teâlâdan imandan ayr›l›p, imans›z-
baflka ilâh yoktur) deme- l›¤› seçti ve putperestli¤e
niz ve benim, Onun resu- döndü.
lü, peygamberi oldu¤u- Hazreti Nuh, devaml›
mu tasdik etmenizdir. olarak kavmine, kendileri-
Hazreti Nuh’un bu söz- ne peygamber olarak gön-
lerini dinleyen Dermesîl, derildi¤ini bildirdi. Onlara;
fena hâlde k›zd› ve “Ey putlara tapmaktan, haks›z-
Nuh! Bizim âdetlerimize l›ktan, zulüm ve iflkence-
göre bugün bayram olup, den, afla¤›l›ktan vazgeç-
adam öldürmek caiz de- melerini ve içinde bulun-
¤ildir. fiayet böyle olma- duklar› ahlâks›zl›klara son
sayd›, seni, pek fliddetli vermelerini söyledi.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 85
NUH ALEYH‹SSELÂM

Allahü teâlâya iman et- Onlara göre bunun ça-


melerini ve Onun emirle- resi, azap ile korkutandan
rine tâbi olmalar›n›, bun- kurtulmak, onu sustur-
lara riayet etmezlerse, Al- mak, en az›ndan sindir-
lahü teâlân›n azab›n›n pek mekti. Bu sebeple Hazreti
fliddetli ve çok çetin oldu- Nuh’a, en çok kavmin ile-
¤unu her defas›nda tekrar ri gelenleri karfl› ç›k›yor-
tekrar haber verdi. lar, pek kat› ve sert cevap-
Fakat zulüm ve zorbal›- lar verdikleri gibi, satafla-
¤a al›flm›fl olan bu gaddar rak eziyet ediyorlard›.
insanlar, buna inanmad›lar, Kavmin ileri gelenleri
kabul etmeyip, karfl› geldi- Nuh’a dediler ki:
ler. Nitekim fiuarâ suresi- - Biz seni ancak, bizim
nin 105. ayet-i kerimesinde gibi bir insan olarak görü-
mealen buyuruldu ki: yoruz. Böyle olunca, se-
nin, ne üstünlü¤ün ve ne
“Nuh kavmi, peygam-
meziyetin var ki, peygam-
berleri tekzip etti, yalanla-
berlik vazifesi ve kendisi-
d›.”
ne tâbi olunmas› îcap etti-
Hazreti Nuh, inanma- ¤i gibi bir hususiyet sana
yanlar›, Allahü tealân›n aza- has k›l›nm›fl olsun. Biz,
b› ile korkutunca, bu hâlden sana uymufl, iman etmifl
en çok, kavmin ileri gelen olanlar›n da, afla¤›lar›m›z
yönetici durumundaki kim- olduklar›n› görüyoruz.
seler rahats›z oluyordu. Senin ve sana tâbi olanla-
Çünkü, di¤er insanlar›n, r›n, bizim üzerimize bir fa-
kendilerine; “Bu peygam- ziletiniz, üstünlü¤ünüz ol-
ber oldu¤unu söyleyen zat, du¤unu görmüyoruz ki,
bizi fliddetli azap ile korku- sen peygamber olmaya
tuyor. Söyledikleri do¤ru ehil ve kendisine tâbi
ise hâlimiz ne olur” deme- olunmaya lây›k ve müste-
lerinden çekiniyorlard›. hak olas›n. Bilâkis biz, se-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 86
NUH ALEYH‹SSELÂM

ni, peygamberlik davas›n- üstün oldu¤unu anlaya-


da; sana tâbi olanlar› da, m›yorlard›.
senin sad›k oldu¤unu bil- Nuh aleyhisselâm›n
meleri hususunda yalan- kavmi, peygamber olacak
c›lardan zannediyoruz. zat›n, melek veya melik,
Asl›nda, kendileri pek yani hükümdar olmas›
afla¤› ve rezil kimseler îcabetti¤ini düflünüyorlar,
olan o kâfirlerin; Hazreti bunun aksini kabul etmi-
Nuh’a iman etmifl olan yorlard›. Ayr›ca, iman
müminleri afla¤› görme- eden zay›f kimselerle bir-
lerine sebep, iman nime- likte olmak istemedikleri-
tinden mahrum olmalar›, ni bahane ederek, Hazreti
her fleyin, dünyan›n zâhi- Nuh’a dediler ki:
rinden, görünüflünden
- Etraf›ndaki o afla¤›,
ibaret oldu¤unu zannet-
mal, mevki sahibi olma-
meleridir. Çünkü onlar,
yan kimseleri kov! O za-
dünya hayat›ndan sonra
man belki biz de sana ina-
gelen ahiret hayat›n›,
n›r›z. Yoksa onlarla bera-
sonsuz yaflamay› bilmez-
ber olmay› kendimiz için
ler ve inanmazlard›.
afla¤›l›k sayar›z.
Onlara göre lezzet ve
zevk veren fleyi daha çok Nuh aleyhisselâm,
olan, en flerefli ve çok üs- kavminin bu karfl› ç›kma-
tün idi. Bundan mahrum lar›na ve bozuk isteklerine
olanlar da rezil kimseler flöyle cevap verdi:
idi. Onlar, hakiki k›ymet - Ey kavmim! Bana ha-
ve üstünlü¤ün, iman et- ber verin! E¤er ben, Rab-
mekte oldu¤unu, iman ni- bim taraf›ndan, davam›n
meti ile flereflenmifl s›ra- do¤ru oldu¤una aç›k hüc-
dan bir insan›n, imandan cet ve delil üzere gelmifl
mahrum olan bir sultan- isem; O, kendi kat›ndan
dan çok daha k›ymetli ve bana nübüvvet, peygam-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 87
NUH ALEYH‹SSELÂM

berlik vermifl ise ve bütün n› alacaklar. Allahü teâlâ,


bunlar da size gizlenmifl, onlara mükâfat verdi¤i
sizde bunlar› görecek göz gibi, onlara zulmedenlere
yok ise, istemedi¤iniz hâl- ve onlar› terkedenlere,
de onu size zorla m› kabul
ettirece¤im? kovanlara da cezalar›n›
elbette verir.
Ey kavmim! Risaletimi
tebli¤ etti¤im için, ben Lâkin ben sizi; k›yamet
sizden mal istemiyorum. günü Allahü teâlân›n huzu-
Bu yapt›¤›m tebli¤ ifline runda mertebeleri çok yük-
karfl›l›k, benim ecrim Al- sek olan, Allahü teâlâya
lahü teâlâya aittir. Sizin iman etmifl müminlere, re-
talebinizle müminleri ya-
n›mdan kovacak, tard zillerin de rezilleri demekle
edecek de¤ilim. Zira on- küstahl›kta bulunan, böyle-
lar, k›yamet günü, Rable- ce cahillik eden bir kavim
rine kavuflup mükâfatlar›- olarak görüyorum.

peygamberler tarihi ansiklopedisi 88


NUH ALEYH‹SSELÂM

Ey kavmim! ‹man edip, Kavminin ileri gelenle-


bana tâbi olan müminler, ri Hazreti Nuh’a dediler ki:
bu durumda iken, ben si- - Biz, senin, apaç›k bir
zin arzunuza uyarak onla- dalalet içinde bulundu¤u-
r› yan›mdan kovsam, o nu görüyoruz.
takdirde, Allahü teâlân›n
Hazreti Nuh da onlara
azab›ndan beni kim kurta-
cevaben flöyle dedi:
r›r? Benim onlar› kovma-
m›n, yan›mdan uzaklaflt›r- - Ey kavmim bende da-
mam›n do¤ru olmad›¤›n› lalet yoktur. Ben, ancak,
düflünmez misiniz? âlemlerin Rabbi olan Alla-
hü teâlâ taraf›ndan size
Kavmin ileri gelenleri,
Hazreti Nuh’a ak›llar›na gönderilmifl bir peygam-
gelen her sözü çekinme- berim. Rabbimin risalât›n›,
den söylüyor, her hakareti bana vahyettiklerini, çeflit-
yap›yorlard›. Bunun için, li vakitlerde size tebli¤ edi-
devaml› hücum ediyorlar, yorum. Do¤ruluk ve iyili¤i-
kendi k›s›r ak›llar›na ve bo- niz için size nasihat ediyo-
zuk mant›klar›na göre sus- rum. Kendim için diledi-
turmaya, davas›ndan cay- ¤im hayr›, sizin için de di-
d›rmaya çal›fl›yorlard›. lerim. Allahü teâlâdan ba-
na vahiy geldi¤i için, sizin
Onlara göre Nuh aley-
bilmedi¤iniz fleyleri; bana
hisselâm yanl›fl yolda idi.
vahyedilen, bildirilen ka-
Hazreti Nuh’u, anlamak is-
dar bilirim.
tememelerinin sebebi;
gerçekte, kendilerinin bo- Nuh aleyhisselâm›n
zuk olmalar›ndan ve Haz- kavminden kâfirlerin ileri
reti Nuh’un, kendi istekleri gelenleri, di¤er insanlara
do¤rultusunda hareket et- dediler ki:
meyip, onlara hakiki sa- - Bu Nuh, ancak sizin
adet yolunu göstermesin- gibi bir insand›r. Sizin gibi
dendi. yiyor, içiyor, uyuyor. Böy-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 89
NUH ALEYH‹SSELÂM

le birisi, Allahü teâlâ tara- korkutmak için, Rabbiniz


f›ndan gönderilmifl bir taraf›ndan, içinizden biri
peygamber nas›l olabilir? vas›tas›yla, size vahiy ve
Sizi tevhide davet etmek- haber gelmesine taaccüp
le, size reis olmak istiyor. mü ediyorsunuz? fiayet
Onun maksad› budur. Allahü teâlân›n emirleri-
E¤er hakikaten, Allahü te- ne itaat ederseniz, ahiret-
âlâ, kendisinden baflkas›- te ebedî azaptan kurtu-
na ibadet olunmamas›n› lursunuz.
veya bize peygamber
Hazreti Nuh, onlar›n
göndermeyi dileseydi,
bu kadar itiraz etmelerine
meleklerden peygamber-
ve kendini yalanlamalar›-
ler gönderirdi. Biz bunun;
na karfl›, sabrediyor, teb-
tevhid, peygamberlik ve
li¤ vazifesine devam edi-
öldükten sonra dirilmeye
ait olarak, bizi davet ettik- yordu. Onlar istemeseler
lerinin hiçbirini atalar›- de, yine gidip, adeta yal-
m›zdan duymad›k. Bu var›rcas›na nasihat edi-
Nuh ancak deli bir kimse- yor, dünya ve ahirette fe-
dir. Onun için böyle fley- lâkete girmemeleri için
ler söylüyor. Bu sebeple çok gayret sarfediyordu.
bir zaman onu bekleyin. Üstelik kavminin kendisi-
Ona nezaret edin. Belki ne sataflmalar›na, “Sade-
ay›l›r da böyle sözleri söy- ce bizim gibi bir insand›r,
lemeye devam etmez. bizden üstünlü¤ü yoktur”
Hazreti Nuh, kavmin- gibi sözlerine yumuflak-
den iman etmeyenlerin l›kla cevap veriyordu.
bu sözlerine dedi ki: Nuh aleyhisselâm on-
- Sizi Allahü teâlân›n lara diyordu ki:
yasak etti¤i küfür ve gü- “- ‹stedi¤iniz, itiraz etti-
nahlardan sak›nd›rmak ¤iniz fleylerin hepsinin
ve cehennem azab›yla do¤ru olmad›¤›n›, yanl›fl
peygamberler tarihi ansiklopedisi 90
NUH ALEYH‹SSELÂM

oldu¤unu bildi¤iniz hâl- tan ve temiz itikaddan,


de, ›srar eder, hâllerinizin s›dk ve ihlastan ne bulun-
ve sözlerinizin yanl›fl ol- du¤unu en iyi bilen Alla-
du¤unu düflünmez, tefek- hü teâlâd›r.
kür etmez misiniz? Ben si- O hâlde ben, Allahü te-
ze, benim yan›mda Alla- âlân›n hazineleri benim
hü teâlân›n hazineleri var- yan›mdad›r, ben gayb› bi-
d›r demiyorum ki, istedik- lirim ve ben mele¤im de-
lerinizi vereyim. sem ve sizin arzunuza
Ben gayb› bilirim de- uyarak, onlar›n bana
miyorum ki, size maksa- iman etmelerini kabul et-
d›n›z› haber vereyim. Si- mezsem, onlar› yan›m-
ze, ben mele¤im de demi- dan kovarsam ve kendile-
yorum ki, sizin bana an- rine, Allahü teâlâ size, ha-
cak bizim gibi bir insans›n y›r, mükâfat vermez de-
diyerek itirazda bulunma- sem, muhakkak ki zâlim-
n›z›n bir manas› olsun. lerden olurum.”
Sizin hor ve hakîr gör-
Nuh kavmi hiç yola ge-
dü¤ünüz fakir müminler
lebilecek gibi de¤ildi. O ne
hakk›nda da, Allahü te-
söylese, kavmi inkâr eder-
âlâ, onlara hay›r ve mü-
di. Zaman ilerledikçe, onun
kâfat vermez de demiyo-
sözlerine, Allahü teâlâdan
rum. Bilâkis Allahü teâlâ-
n›n onlara dünyada iken bildirdiklerine inanmama-
verdi¤i iman ve hidayet lar› bir tarafa; karfl› ç›kma-
nimeti ve ahirette verece- lar›, öfke ve kinleri devaml›
¤i cennet ve yüksek dere- olarak art›yordu. ‹nkâr ve
celer; size dünyal›k olarak itirazlar›, zamanla hakarete
çok mal vermesinden el- ve üzerine hücum etme
bette daha hay›rl›d›r. On- derecesine geldi.
lar›n kalblerinde Allah Nuh aleyhisselâm, kav-
sevgisinden, güzel ahlâk- minin yapt›klar›na sabredi-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 91
NUH ALEYH‹SSELÂM

yor, belki iman ederler rum. Bilâkis benim ecrim


ümidiyle, tebli¤ine devam Rabbül-âlemîn’in kat›n-
ediyordu. Gece, onlar›n dad›r. O hâlde Allahü te-
kap›lar›n› çal›p; “Ey kav- âlâdan korkup, emrini si-
mim! Lâ ilâhe illallah de- ze tebli¤imde bana itaat
yin” diye yalvar›yordu. Bu- edin!
na karfl›l›k insanlar, Hazreti Nuh kavmi, iman et-
Nuh’un, Allahü teâlâya memeye, Hazreti Nuh’a
iman ve yaln›z Ona ibadet tâbi olmamaya kesin ve
etmeye davetine hep karfl› kat’î karar vermifl gibi bir
ç›kt›lar. Fakat o, yine de- hâlde idi. Hazreti Nuh’un
vam etti. Mecnun, yani de- anlatt›klar›n›, haber ver-
li dediler, o yine devam et-
diklerini, nasihatlerini hiç
ti. Hakaret ettiler, yine de-
kabul etmiyorlar, kendi
vam etti. Üzerine hücum
noksan ak›llar›na ve bo-
ettiler, yine devam etti. On-
zuk mant›klar›na göre ile-
lara dedi ki:
ri sürdükleri sözlerle karfl›
- Siz Allahü teâlâdan ç›k›yorlard›.
korkmaz m›s›n›z da, On-
Bir defas›nda, Hazreti
dan baflkas›na ibadet
edersiniz? Muhakkak ki Nuh’a o zamana kadar
ben, Allahü teâlâ taraf›n- iman etmifl olanlar› iflaret
dan emin olarak size gön- ederek dediler ki:
derilmifl bir peygamberim. - Sana tâbi olup, iman
O hâlde Allahü teâlân›n edenler, mal ve mevki ba-
azab›ndan korkun, ve k›m›ndan, afla¤›, düflük
O’na ibadet ve size emret- kimseler iken, biz sana
tiklerimde bana itaat edin! iman eder miyiz?
Sizi Allahü teâlaya da- Bu kibirli, kendini be-
vet etti¤im ve nasihatler- ¤enmifl kimselerin hepsi;
de bulundu¤um için, siz- iman eden fakir ve garip
den bir ücret istemiyo- kimselerle bir olmaktan
peygamberler tarihi ansiklopedisi 92
NUH ALEYH‹SSELÂM

kaç›narak, bunu, kendileri günahlardan sak›nd›r-


için afla¤›l›k sayd›lar. Hâl- mak için gönderilmifl bir
buki, bu düflünce ve hare- peygamberim. Allahü te-
ketlerinden daha büyük âlân›n azab› ile korkutu-
alçakl›k ve afla¤›l›k ola- cuyum. Yoksa sizi raz›
mazd›. Bunu anlayama- edebilmek için, bana tâbi
d›klar› için, bir türlü uya- olmufl müminleri yan›m-
nam›yorlard›. dan kovucu de¤ilim.
Hazreti Nuh onlara
flöyle cevap verdi: Hazreti Nuh’un
- Ben onlar›n ihlas ile tehdit edilmesi
mi, yoksa dünyadaki rüt- Hazreti Nuh’un bu ka-
belerini yükseltmek, dün- dar nasihat ve yalvarmala-
ya menfaatine kavuflmak r›, onlar›n insafa gelip, ona
için mi bana tâbi oldukla- tâbi olmalar›na sebep ola-
r›n› bilmem. Ben, görünü- ca¤› yerde, bilâkis onlar›n
fle itibar ederim. Onlar›n kin ve düflmanl›klar›n› art›-
içlerini Allahü teâlâ bilir. r›yordu. Devaml› yalanla-
fiayet fluur sahibi olsayd›- d›klar›, karfl› ç›kt›klar› gibi,
n›z, bunun böyle oldu¤u- büsbütün ileri giderek,
nu bilirdiniz. Fakat Allahü
onu tehdit edip dediler ki:
teâlâ, size, anlayacak flu-
ur vermedi¤inden ve göz- - Ey Nuh! E¤er bu sö-
leriniz kör oldu¤undan, zünden vazgeçmezsen, da-
bunu anlayam›yorsunuz. vet iflinden ve bizi azap ile
Ben, sizin arzu ve istekle- korkutmaktan geri dur-
rinize uyarak, bana tâbi mazsan, muhakkak ki, taflla
olmufl müminleri tarde- öldürülenlerden olursun.
decek, yan›mdan kova- Böyle sözler söylemek
cak de¤ilim. Ben; fakir ol- ve ölümle tehdit etmekle,
sun, zengin olsun, mükel- onu, bu ulvî davadan, ya-
lef olan insanlar›, küfür ve ni peygamberli¤ini tebli¤
peygamberler tarihi ansiklopedisi 93
NUH ALEYH‹SSELÂM

vazifesinden cayd›rmak, maklar›yla da kulaklar›n›


vazgeçirmek istiyorlard›. kapat›rlar, hakaretlerini bu
Nuh aleyhisselâm, bu gi- flekilde gösterirler, bazen
bi tehdit ve sataflmalarla daha da ileri giderek, sille
davas›ndan elbette vaz- tokat üzerine hücum edip,
geçecek, hatta, yavaflla- k›yas›ya döverlerdi.
yacak, gerileyecek de¤il- Kavmin ileri gelenleri,
di. O, yine vazifesine de- bir taraftan Hazreti Nuh’a
vam etti. hakaret ve hücum ederek,
Zaman ak›p giderken, bir taraftan da, iman etme-
Hazreti Nuh büyük bir sa- ye meyilli kimselerin ara-
b›rla, belki ak›llar›n› kulla- s›nda dolaflarak, onlar›
n›rlar, belki uyan›rlar da tehditten geri kalmazlard›.
küfür ve isyandan, putla-
Kavmin ileri gelenleri,
ra ibadet etmekten vazge-
çerler ümidiyle, hiçbir di¤erlerine, as›l mâbudla-
fleyden çekinmeden gay- r›n›n, atalar›n›n ibadet
ret ediyor; “Ey kavmim! edegeldikleri bu putlar ol-
Lâ ilâhe illallah deyin” di- du¤unu söylüyorlar; “fia-
ye yalvar›yordu. O, buna yet bunlar yanl›fl olsayd›,
devam ettikçe, kavminin atalar›m›z hiç ibadet eder-
hakaretleri de gitgide art›- ler miydi? E¤er biz bunlar›
yordu. Onu susturmak, terkedersek, atalar›m›z›n
üzmek ve insanlara bir yapm›fl olduklar›na karfl›
fleyler anlatmas›na mâni ç›km›fl, onlara hakaret et-
olmak için, ellerinden ge- mifl olmaz m›y›z” diyerek,
leni yap›yorlard›. insanlar›n bu hislerini ok-
Hazreti Nuh, kavminin flay›p, onlar› tahrik edici
yan›na gelip, onlara bir sözler sarfediyorlard›.
fleyler söylemek istese, in- Bu husus Kur’an-› ke-
sanlar onu görmemek için, rimde Nuh suresinin 23.
elbiseleriyle yüzlerini, par- ayet-i kerimesinde me-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 94
NUH ALEYH‹SSELÂM

alen flöyle bildirilmekte- Hazreti Nuh, her gün


dir: “Kavmin ileri gelenle- kavminin toplu bulunduk-
ri, hakimiyetleri alt›ndaki lar›, hep birlikte oturdukla-
kimselere; ilâhlar›n›za r› yerlere gider, onlar›, Al-
ibadeti terketmeyin. Has- lahü teâlâya ibadet etme-
saten, Ved, Süvâ, Yegûs, ye davet eder, putlara tap-
Yeûk ve Nesr isimlerinde- maktan, günah ifllemekten
ki ilâhlar›n›za ibadeti ter- uzak durmalar›n› söylerdi.
ketmeyin, dediler.” Her defas›nda, kavmi ona
Müflrikler, Hazreti hücum eder, bay›lt›ncaya
Nuh’un tebli¤ etti¤i ve bil- kadar dövüp, ayaklar›ndan
dirdi¤i fleyleri kabul etme- çekerek, mezbelelik yerle-
yip karfl› ç›kt›klar› gibi, Haz- re atarlard›.
reti Nuh’a iman edenlere O insanlara nasihat
de zulüm ve eziyette ileri verdikçe, insanlar ona da-
gitmeye bafllad›lar. Mu- ha çok sald›r›r, hatta ka-
hammed aleyhisselâm›n d›nlar ve çocuklar da tafl
ümmetinden, zay›f ve güç- atarlard›. Bazen geçece¤i
süz olanlara, müflriklerin, yollar›n etraf›na tafl y›¤ar-
ilk zamanlarda reva gör- lar, yoldan geçerken onu
dükleri zulüm ve haks›zl›k tafla tutarlard›. Azg›nl›k ve
gibi, Nuh kavminin ileri ge- taflk›nl›klar›nda o kadar
len müflrikleri de, mümin- ileri giderlerdi ki, tafllarlar
lere ayn› flekilde davran›- ve döverler, art›k mutlaka
yorlard›. Fakat onlar›n bu ölmüfltür diye b›rak›rlar,
hareketleri, iman etmifl mübarek vücudunu eski
olan herhangi bir mümini bir has›r parças›na sar›p,
iman›ndan döndürmedi¤i evine at›verirlerdi.
gibi, bilâkis, imanlar›n›n ve Bundan sonra Cebrail
Hazreti Nuh’a ba¤l›l›klar›- aleyhisselâm gelerek, ya-
n›n daha da artmas›na se- ralar›n› temizler, tedavi
bep oluyordu. eder, Allahü teâlân›n izni
peygamberler tarihi ansiklopedisi 95
NUH ALEYH‹SSELÂM

ile tekrar s›hhate kavuflur- zarf›nda Hazreti Nuh’un


du. ‹yileflince Allahü te- kavmini imana daveti ve
âlâya hamd ve flükreder, kavminin karfl› ç›kmas›,
iki rekât namaz k›lard›. hep artarak devam etmifl-
Namazdan sonra; “Ya ti. Her defas›nda, kavmi-
Rabbî! ‹zzetine yemin ne; “Allahü teâlâdan bafl-
ederim ki, onlardan bana ka ilâh yoktur. Nuh aley-
gelen bela ve musibetler, hisselâm Onun resulü-
benim sabr›m› art›rmak- dür” demelerini söylü-
tan baflka bir fley yapm›- yordu. Fakat kavmi, bu
yor” diye duâ ederdi. Kal- sözüne karfl›l›k, Hazreti
k›p, tekrar kavmine var›r, Nuh’un yan›na var›p, to-
nasihat ederdi. katl›yorlar, dövüyorlar,
Böylece seneler, hatta yüzüne toprak at›yorlard›.
as›rlar geçmesine ra¤- Kötü muamelelerine bu
men, ilk zamanlardaki flekilde devam ediyorlad›.
iman edenlerden baflka Hazreti Nuh, kavmine
kimse iman etmiyordu. nasihat vermek üzere yan-
Bilâkis Hazreti Nuh’a ve lar›na gidip geldikçe, onla-
ona iman edenlere karfl› ra, güneflin, ay›n ve di¤er
zulüm ve eziyetleri de git- y›ld›zlar›n, belirli bir nizam
tikçe art›yordu. ve istikamet içinde gökyü-
Bu arada kavmin reisi zünde hareket etmelerini,
olan Dermesîl öldü ve ye- yerin ve gö¤ün tabakalar›-
rine o¤lu Nevlîn geçti. n› anlat›r, bunlar›n yarat›-
Nevlîn, babas›ndan daha l›fllar›ndaki hikmetlerden
inançs›z, ondan daha az- ve faydalardan bahseder-
g›n ve zâlim idi. Hazreti di. Bütün bunlar›n, insan-
Nuh, peygamberli¤ini lar›n istifadeleri için yarat›l-
tebli¤e bafllayal› dörtyüz d›¤›n›, onlar›n hizmetine
sene gibi çok uzun bir za- sunuldu¤unu, insanlar›n
man geçmiflti. Bu zaman da Allahü teâlây› tan›mak,
peygamberler tarihi ansiklopedisi 96
NUH ALEYH‹SSELÂM

Ona ibadet etmek ve ahi- du¤unu söylüyorsun. fia-


rette sonsuz yaflamak için yet bu sözünde sad›k olsa
yarat›ld›¤›n› haber verirdi. idin, “Her fleyin Rabbidir”
Fakat bütün bu anlat›- dedi¤in o Allah, seni, bi-
lanlardan hisse al›p uya- zim eziyet, cefa ve kötü-
nacaklar› yerde, bu kav- lüklerimizden korurdu.
min azg›nl›¤› ve taflk›nl›¤› Fakat sen mecnun, deli
gittikçe art›yordu. Nuh birisi oldu¤un için, böyle
aleyhisselâm nasihat et- ifllere kalk›fl›yorsun.
tikçe, onlar›n müflriklikte Hazreti Nuh, onlar›n
inat ve ›srarlar› ço¤al›yor- bu sözlerine flöyle cevap
du. Her defas›nda eziyet verirdi:
ve cefa ederlerdi. - Ey kavmim! Ben mec-
Nuh aleyhisselâm ne nun de¤ilim. Ancak siz,
zaman kavmini davet etse, bilmiyorsunuz. Babalar›-
kavmi onu yine öldü diye n›z, dedeleriniz ölüp gitti-
kanaat getirinceye kadar ler. fiimdi onlar yapt›klar›-
na piflman bir vaziyette
döverlerdi. Daha sonra
bulunuyor ve azap çeki-
Cebrail aleyhisselâm yine
yorlar. Siz, ibret al›p akl›n›-
gelerek, yaralar›n› temizle-
z› bafl›n›za toplayarak,
yip tedavi edince, o tekrar
putlara tapmaktan vazge-
nasihat vermek üzere kav-
çin! Yaln›z Allahü teâlâya
minin yan›na giderdi. On- iman ve s›rf Ona ibadet
lar derlerdi ki: edin! ‹badet edilecek On-
- Yaz›k sana ey Nuh! dan baflkas› yoktur. Siz
Bizim seni o kadar döv- dediklerime tâbi olursa-
memiz, tahkir etmemiz, n›z, baba ve dedelerinizin
afla¤›lamam›z, seni bu âk›betine düflmekten kur-
davadan vazgeçirmeye tulur, dünya ve ahirette
yetmedi mi? Sen, Allahü saadete erer, rahat ve hu-
teâlân›n peygamberi ol- zura kavuflursunuz.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 97
NUH ALEYH‹SSELÂM

Bütün bunlara ra¤- Merhamet hisleri kör-


men bu kavmin insanlar›, leflmifl olan bu alçak kim-
flirk ve isyanda o kadar seler, üstelik yapt›klar› bu
ileri gidiyorlard› ki, Hazre- çirkin hareketlerden zevk
ti Nuh’un davetini kabul duyarlard›. Hatta, Hazreti
etmek flöyle dursun, hiç Nuh’un mübarek karn›na
dikkate bile alm›yorlard›. basarak, “Ey Nuh! ‹flte se-
Buna ra¤men Nuh aley- nin cezan budur” diyerek,
hisselâm b›kmadan, baya¤›l›k ve afla¤›l›klar›n›
usanmadan, kavminin göstermekten geri kal-
bulundu¤u yere tekrar mazlard›. Bütün bu eziyet
tekrar gider, buyururdu ve s›k›nt›lara ra¤men,
ki: Nuh aleyhisselâm kavmi-
nin yapt›klar›na sabreder-
- Ey kavmim! Lâ ilâhe di. Kendisini her dövdük-
illallah. Nuh nebiyyullahi lerinde ve iflkence ettikle-
ve resulihî deyiniz! Putla- rinde onlara lânet etmez
ra tapmay› terkediniz! ve, “Allah›m! Kavmimi
O böyle söylerken, bü- affet; çünkü onlar bilmi-
tün putlar›n hep birlikte yorlar” derdi.
yüzüstü yere düfltü¤ünü Bu hâl üzere seneler
gördükleri hâlde, yine geçip gitti ve kavmin reisi
inanmaz, flirk ve isyanda olan Nevlîn de öldü. Yeri-
›srar ederlerdi. Bununla ne kendi ve babas› gibi
da kalmay›p, hemen, hep zâlim ve putperest biri
birden üzerine hücum olan o¤lu Tafredûfl geçti.
ederek, fliddetli bir flekilde Kavmin ise, imans›zl›k ve
onu döverlerdi. O müba- putlara tapmak hususun-
re¤in vücudu yara bere da, reislerine tam bir ba¤-
içinde kal›r, mübarek a¤- l›l›klar› vard›.
z›ndan ve burnundan kan Hatta rivayet edilir ki, o
gelirdi. kavimden baz› müflrikler
peygamberler tarihi ansiklopedisi 98
NUH ALEYH‹SSELÂM

ölümlerine yak›n, mallar›- giderken Hazreti Nuh’a


n›n yar›s›n›, putlar›n hiz- rastlad›lar. O flah›s o¤lu-
metinde kullan›lmak üze- na dedi ki:
re ayr›lmas›n›, yar›s›n›n - O¤lum! Bu adama
da çoluk-çocuklar› ile hiz- dikkat et! Sözlerine inan-
metçilerine verilmesini ma! Bu bir delidir.
vasiyet ederlerdi. Bundan Bunun üzerine o¤lu
baflka olarak, Hazreti yerden bir avuç toprak
Nuh’a iman etmemek ve al›p, Hazreti Nuh’un yüzü-
ona tâbi olmamak husu- ne att›. Hazreti Nuh’un
sunda çoluk çocuklar›n- mübarek yüzü toprak ol-
dan, hizmetçi ve yak›nla- du¤u gibi, mübarek göz-
r›ndan da söz al›rlard›. leri de toprak ile doldu.
Kavmi, Nuh aleyhisse- Bu hâlden dolay› çok
lâma düflmanl›kta o kadar mahzun oldu.
ileri giderlerdi ki, babalar Kendilerine iki cihan
çocuklar›na flöyle derlerdi: saadetini bildirmek üzere
- Bana bak! Babam be- gönderilen bir büyük pey-
ni bundan sak›nd›rd›. Ben gambere, kavminin bu
de seni sak›nd›r›yorum. kadar düflman kesilmesi-
Onun, seni babalar›m›z›n ne, ona eziyet ve iflkence
dininden, putlar›m›za iba- etmelerine çok üzülen
detten cayd›rmas›ndan, melekler, Allahü teâlaya
çevirmesinden korkuyo- münacat edip, yalvararak
rum. Sak›n ha sak›n, dediler ki:
onun söylediklerine kan- - Ya Rabbi! Sen bunlara
mayas›n! Çünkü o, sihir karfl› ne kadar halimsin.
yapan yalanc›n›n biridir. Onlar senin peygamberine
Birgün, kavmin ileri karfl› bu kadar kötü mu-
gelen reislerinden birisi, amelede bulunduklar› hâl-
yan›nda o¤lu ile birlikte de, sen onlara, yine de yu-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 99
NUH ALEYH‹SSELÂM

muflakl›kla muamele edi- Hazreti Nuh, dörtyüz


yor, azap etmiyorsun. On- elli sene kadar uzun bir
lar senin mülkün olan yer- müddet kavmini imana
yüzünde yürüyorlar, senin davet etti ise de, ilk za-
verdi¤in r›zk› yiyorlar. Fa- manda iman edenlerden
kat, senden baflkas›na, sa- baflka kimse iman etme-
na ortak kofltuklar› putla- di. Böyle bir kavmin in-
r›na ibadet ediyorlar. Se- sanlar›n›n, bu daveti ka-
nin, kendilerine rahmet bul edeceklerine art›k im-
olarak gönderdi¤in pey- kân ve ihtimal yoktu.
gamberine ise isyan edi- Nitekim, kavminden
yor, üstelik bununla da birçoklar› dediler ki:
kalmay›p, ona eza ve cefa- - Ey Nuh! Sen bizimle
da ileri gidiyor, çok s›k›nt› çok mücadele ettin ve bu
verdikleri gibi, her zulüm mücadelende de çok ileri
ve iflkenceyi de reva görü- gittin. Senin bu mücade-
yorlar. len çok uzad›. E¤er sen sö-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 100
NUH ALEYH‹SSELÂM

zünde, vâdinde sad›klar- mesine ra¤men, kavminin


dan isen, bize vâdeyledi- iman etmemesi üzerine,
¤in azab› getir de görelim. yavafl yavafl ümidini kay-
Zira senin mücadele etme- betmeye bafllad›. Sonun-
nin, nasihat verip durma- da, Allahü teâlâya flöyle
n›n bize bir tesiri yoktur. münacatta bulundu:
Onlar›n bu sözleri üze- - Ya Rabbi! Ben gece-
rine, Nuh aleyhisselâm gündüz devaml› olarak,
onlara buyurdu ki: kavmimi, taat ve ibadete
- Allahü teâlâ dilerse, davet ettim. Benim dave-
hemen veya takdir etti¤i tim, ancak onlar›n, iman
daha sonraki bir zamanda ve taattan uzaklaflmalar›n›
azab› size getirir. Ama siz, art›rd›. Senin, iman etme-
azaptan kaçmakla Onun leri sebebiyle onlar› magfi-
azab›ndan kurtulamazs›- ret etmen için, her ne za-
n›z. Ben size nasihat et- man kendilerini imana da-
mek istesem bile, cenab-› vet ettimse, davetimi duy-
Hak dalalette kalman›z› di- mamak için parmaklar›yla
lemifl ise, nasihatim size kulaklar›n› t›kad›lar.
fayda vermez. Allahü teâlâ Yüzümü dahî görme-
sizin Rabbinizdir, sizi yara- mek için, elbiselerini bafl-
tan Odur ve siz Ona dön- lar›na örttüler. Küfür ve
dürüleceksiniz. Dönüflü- isyanlar›nda ›srar edip,
nüz Onad›r. O, size ameli- bana tâbi olmaktan ka-
nizin karfl›l›¤›n› verir. ç›nd›lar, kibirlendiler.
Sonra onlar›, aflikâre ola-
rak imana davet ettim.
Hazreti Nuh’un Daha sonra da, hem yük-
kavminden ümit sek sesle, hem de her bi-
kesmesi rini ayr› ayr› ça¤›rarak,
Nuh aleyhisselâm se- gizliden gizliye davetime
nelerce kavmini davet et- devam ettim.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 101
NUH ALEYH‹SSELÂM

Nuh aleyhisselâm, da- - Küfürden, flirkten


vetini üç flekilde yürüttü. tevbe edip, Rabbinizden
Önce gizli olarak davete magfiretinizi isteyiniz! Zi-
bafllad›. Bu hâl kavmine ra, O, flirk ve isyandan
pek tesir etmedi. Bundan tevbe edeni çok magfiret
sonra aç›ktan a盤a dave- edicidir. Bunu yaparsan›z,
tini sürdürdü. Bu da tesir- Allahü teâlâ, ihtiyac›n›z
li olmay›nca, davetini her kadar ya¤mur ya¤d›r›r,
iki flekilde de devam ettir- çok mal ve evlat ile size
di. Yani hem gizli, hem de imdat eder, size meyveli
aflikâre olarak insanlar› bostanlar, ba¤lar, bahçe-
imana davet etti. ler verir ve o bostanlarda
Hazreti Nuh’un, bu nehirler ak›t›r.
münacat› üzerine, Allahü Size ne oluyor ki, Alla-
teâlâ, Nuh kavmine k›rk hü teâlân›n azametine,
sene müddetle ya¤mur büyüklü¤üne inanm›yor-
vermedi. Ayr›ca, bu müd- sunuz. ‹hsanlar›n› ümit et-
det içinde, hiçbir kad›n›n
miyorsunuz ve Onun aza-
çocu¤u olmad›. Üstelik
b›ndan korkmuyorsunuz.
bu asi kavmin çocuklar›,
Hâlbuki, O sizi yaratm›flt›r.
mallar› ve davarlar› da
helâk olmaya bafllad›. Na- Hem siz, Allahü teâlâ-
sipleri kesilip, ba¤-bahçe n›n yedi kat gökleri, taba-
nam›na ne varsa, hepsi ka tabaka nas›l yaratt›¤›-
kurudu. fiiddetli bir s›k›n- n›, dünyada ve di¤er gök-
t›ya ve geçim darl›¤›na lerde Ay’› nur k›ld›¤›n›,
düfltüler. Ne yapacaklar›- Günefl’i, yeryüzünde, ge-
n› bilemediklerinden, çok cenin karanl›¤›n› giderici
flafl›rm›fllard›. Sonunda ›fl›k kayna¤› k›ld›¤›n› gör-
Hazreti Nuh’a müracaat mez misiniz? Allahü te-
ettiler. O da kavmine bu- âlâ, sizin asl›n›z olan
yurdu ki: Âdem’i topraktan yaratt›.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 102
NUH ALEYH‹SSELÂM

Sonra ölümünüzle yi- vendim. Art›k siz ve or-


ne topra¤a iade eder ve taklar›n›z toplan›p ne ya-
k›yamet günü tekrar diril- paca¤›n›z› kararlaflt›r›n!
tip yine yerden ç›kar›r. Al- Sonra benim helâkime
lahü teâlâ yeryüzünü, si- kasdetmeniz gizli olma-
zin için yatak gibi döflen- s›n! Yapaca¤›n›z› aflikâre
mifl k›ld›. Tâ ki, onda ge- olarak yap›n! ‹çinizdekile-
nifl yollar aç›p, ihtiyac›n›- ri gizlemeyin! Sizin bana
za gidersiniz. yapaca¤›n›z fleylere ald›-
Nuh aleyhisselâm, k›t- r›fl etmem. Daha sonra da
l›¤a u¤rayan kavmine, bana herhangi bir mühlet
önce ibadet, takva ve taati de vermeden istedi¤iniz
emrettikten sonra, istigfâ- kötülü¤ü yap›n.
r› emretti. Nuh aleyhisse- Hazreti Nuh, Allahü te-
lâm›n bu sözlerine ra¤- âlân›n muhafaza ve hima-
men, kavmi, helâk olmay› yesinde oldu¤unu bildi-
seçerek, yine küfürlerinde ¤inden, düflmanlar›na hiç
›srar ettiler. Hatta Nuh ehemmiyet vermedi¤ini
aleyhisselâm› tehdit etti- göstermek ve onlar›n
ler. acizli¤ini, bir fley yapama-
Nuh aleyhisselâm on- yacaklar›n› meydana ç›-
lara dedi ki: karmak için flöyle bir tek-
- Ey kavmim! E¤er be- lifte bulundu:
nim, sizin aran›zda bulun- - Siz, tedbir sahipleri-
mam ve Allahü teâlân›n nizi, tedbirlerinizi, ortak-
ayetlerini hat›rlatarak sizi lar›n›z›, yani bu hususta
Hakka davet edip nasihat her neyiniz varsa, hepsini
vermem size a¤›r geliyor- bir araya getirin ve bütün
sa, biliniz ki, ben sizin hi- imkânlar›n›z› beni öldür-
lenizden Allahü teâlâya mekte kullan›n. Hem hiç-
tevekkül ettim. Ona gü- bir tedbirinizi de noksan
peygamberler tarihi ansiklopedisi 103
NUH ALEYH‹SSELÂM

b›rakmay›n ki, sonunda, bul etseniz de, etmeseniz


bu ifli baflaramad›¤›n›zda de, vazifemi yapm›fl olu-
da, flu tedbiri de alsayd›k yorum ve Allahü teâlâ ba-
demeyesiniz! na bunu verecek.
Hazreti Nuh, onlar›n fiu hâlde siz iman et-
daveti kabul etmeyip, yüz mezseniz, zarara u¤rars›-
çevirmelerinin kendisine n›z. Yani iman edip etme-
bir zarar veremeyece¤ini meniz hâlinde, bana bir
de bildirerek buyurdu ki: fayda ve zarar yoktur. Ha-
- E¤er davetimden yüz kikat apaç›k meydanda
çevirirseniz, bunun bana iken, Allahü teâlân›n emir-
bir zarar› yoktur. Zira insan lerini hat›rlatmamdan,
iki fleyden korkar. Birincisi, sözlerimi ve nasihatlerimi
baflkalar›n›n zarar›ndan, kabulden yüz çevirmeye
ikincisi de, menfatinin ke- devam ederseniz, muhak-
kak helâk olursunuz.
silmesi endiflesinden. Ben
sizin flerrinizden, zarar ver- Kabulüne mâni olacak
menizden korkmad›¤›m›, hiçbir sebep yokken, hak-
Allahü teâlâya tevekkül et- tan yüz çevirirseniz, Alla-
ti¤imi önceki sözümde de hü teâlâ size azap eder.
söyledim. fiimdi de, flunu Çünkü yüz çevirmenizde
söylüyorum: hakl› oldu¤unuzu iddia
edebilmeniz için; sizden,
Sözümü dinlememe-
buna sebep olacak, hakk›
nizden dolay› bana bir za-
kabulünüzü gerektirecek
rar gelmez. Çünkü sizden ve size a¤›r gelecek her-
korkum yok. Bir ücret iste- hangi bir ücret istemedim.
miyorum ki, onu da elden
kaç›rma endiflem olsun.
Bunda benim bir telâfl›m Hazreti Nuh’un duâs›
yoktur. Benim ücretim Al- Hazreti Nuh’un davet
lahü teâlâya aittir. Siz ka- ve nasihat›, kavminin
peygamberler tarihi ansiklopedisi 104
NUH ALEYH‹SSELÂM

nefslerine a¤›r geldi¤i ortaklar›n›z› kendinize


için, ona ak›l almaz haka- kat›n. Bu ifliniz size tasa
retler ve iflkenceler yap- olmas›n, faaliyetinizi gizli
m›fllard›. Hazreti Nuh on- olarak devam ettirip s›k›l-
lara buyurmufltu ki: may›n. Ne yapacaksan›z,
- Bana olan bu¤zunuz, aflikâre olarak yap›n! Bü-
sizi, eziyet etmeye sevket- tün bu haz›rl›klardan son-
ti. Hâlbuki, ben size, sizin ra, yapaca¤›n›z kötülü¤ü
bana yapt›¤›n›z kötülükle bana yöneltin. Bu kötülü-
de¤il, Allahü teâlâya te- ¤ünüzü icra edece¤iniz-
vekkül etmekle, yaln›z de, bana mühlet verme-
Ona itimat edip güven- yin ve bütün gücünüzle
mekle karfl›l›k veririm. Sa- acele edin.
k›n ola ki, eziyet vermeni- Hazreti Nuh’un bu söz-
zin ve ölümle tehdit et- leri, onun, Allahü teâlâya
menizin, beni, insanlar› ne derece tevekkül sahibi
Hakka, Allahü teâlâya oldu¤unu, kavminin hile
imana davetten al›koya- ve kötü plânlar›n›n kendi-
ca¤›n› zannetmeyiniz! sine aslâ zarar veremeye-
Hazreti Nuh, onlar›n ce¤ini kat’î olarak, aç›k bir
kötü niyetlerinin bulun- flekilde göstermektedir.
du¤unu haber verip, Hazreti Nuh, kavminin
meydan okudu ve flöyle kendisine yapt›¤› eziyetle-
dedi: re katlan›yor, iman etme-
- Maksad›n›z›n meyda- melerine üzülüyordu. Ni-
na gelmesini temin ede- hayet Allahü teâlâya flöy-
cek, ne kadar çare, yol le yalvard›:
varsa hepsini toplay›n. - Ya Rabbî! Kullar›n›n
Kendilerine yak›n olmak- bana yapt›¤›n› görüyor-
la, durumunuzun kuvvet- sun. Kullar›n hakk›nda
li olaca¤›n› zannetti¤iniz hayr dilemiflsen, onlar›
peygamberler tarihi ansiklopedisi 105
NUH ALEYH‹SSELÂM

hidayete erdir. Yoksa sen do¤ru yol üzere gitmek


onlar hakk›nda hükme- yarat›l›fl› ile terbiye eden
dinceye kadar, bana sab›r Rabbim! Yeryüzünde ha-
ver. Çünkü sen, hükme- reket eden hiçbir kâfiri b›-
denlerin en hay›rl›s›s›n. rakma! E¤er sen, onlar›
Bunun üzerine, Hud b›rak›rsan, kullar›n› dala-
suresinin 36. ayet-i keri- lete sürüklerler. Senin
mesinde mealen flöyle vahdaniyetini, bir oldu-
bildirildi: ¤unu tasdik etmifl olan
kullar›n› do¤ru yoldan
“Nuh’a vahyolundu ki,
ay›r›r, tevhîdden küfre
kavminden daha evvel
döndürmek isterler. Hem
iman etmifl olanlar›n d›fl›n-
bundan sonra onlar›n ço-
da hiç kimse iman etme-
luk-çocu¤u olmaz. Olsa
yecek. O hâlde sen, kav-
bile çocuklar› facir ve kü-
min seni yalanlad›klar› için
fürde pek ileri giden kim-
ve sana eza verdikleri için
seler olurlar.
mahzun olma, kederlen-
me ki, onlardan intikam al- Ey Rabbim! Beni, ana-
ma vakti gelmifltir.” m›, babam› mümin olarak
evime girenleri, erkek, ka-
Allahü teâlâdan gelen d›n, bütün müminleri
vahiy ile de sabit olmufl, magfiret eyle! Zâlimlerin,
iyice anlafl›lm›flt› ki, bu ka- kâfirlerin ise ancak helâk
vim ›slah olmayacak ve ve hüsranlar›n› artt›r.
baflka iman eden bulun-
mayacakt›. Art›k ümit de
kalmam›flt›. Bundan son- Gemi yapmas›
ra Hazreti Nuh, kavminin vahyediliyor
helâk› için flöyle duâ etti: Nuh aleyhisselâm›n
- Ya Rabbî! Bu zâlimle- anne ve babas›, onun di-
ri helâk ve azab›n› ziyade nine girmifl mümin kim-
eyle! Ey beni hidayet ve selerdi. Nuh aleyhisselâ-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 106
NUH ALEYH‹SSELÂM

m›n duâs› Kur’an-› kerim- Ona kavminin helâk olma


de çeflitli ayetlerde bildi- zaman›n›n geldi¤ini vah-
rilmifltir. yetti ve buyurdu ki:
Müminun suresinin - Nezaretimiz alt›nda ve
26. ayet-i kerimesinde, vahyimiz ile bir gemi yap!
Hazreti Nuh’un, kavminin Zâlimler hakk›nda azab›n
iman etmesinden ümit defi için bana duâ eyleme
kesince, Allahü teâlâya ki, onlar, gark olunmakla,
yönelerek flöyle duâ etti¤i suda bo¤ulmakla hüküm
bildirilmektedir: olunmufllard›r.
“Ey Rabbim! Kavmim- Rivayet olundu ki;
den olanlar beni yalanla- Cebrail aleyhisselâm Nuh
d›klar› için vâdetti¤in aza- aleyhisselâma gelerek
b› göndermek, onlardan dedi ki:
intikam›m› almak suretiy- - Allahü teâlâ sana bir
le onlara karfl› bana yar- gemi yapman› emredi-
d›m et!” yor.
fiuara suresinin 117 ve - Ben onu nas›l yapabi-
118. ayet-i kerimelerinde lirim ki?
mealen buyuruldu ki: - Allahü teâlâ sana,
“Nuh (aleyhisselâm) onu yapmay› kolaylaflt›r›r
duâ edip dedi ki: Ya Rab- ve nas›l yap›laca¤› husu-
bî! Gerçekten kavmim sunda yol gösterir.
beni tekzip etti. Beni ya- Allahü teâlân›n bu em-
lanlad›lar. Art›k benimle ri üzerine Nuh aleyhisse-
onlar›n aras›ndaki hükmü lâm, evlad› ve kavminden
sen ver. Beni kurtar.” iman edenlerle beraber
Hazreti Nuh’un yapt›¤› gemiyi yapmaya bafllad›.
bu duâlara melekler, Gemi yapmak için çok
amin dediler. Allahü teâlâ a¤aca ihtiyaç vard›. Bu-
onun duâs›n› kabul etti. lunduklar› yer ise a¤açs›z-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 107
NUH ALEYH‹SSELÂM

d›. Bu yüzden a¤ac›n bol Allahü teâlân›n azab› size


oldu¤u bir yerde gemiyi geldi¤i zaman çok peri-
yapmalar› icap etti. Bu- flan olacaks›n›z. Kendisini
lunduklar› yerin d›fl›na ç›- periflan ve rüsvay edecek
k›p, a¤ac› çok olan bir ma- azab›n kime gelece¤ini ve
halli seçtiler ve çal›flmaya ahirette daimî azab›n ki-
bafllad›lar. min bafl›na gelece¤ini ya-
Kavmin ileri gelenleri, k›nda bileceksiniz.
oraya gelip, Hazreti Nuh aleyhisselâm›n
Nuh’u bu iflle meflgul gö- kavmi, gece olunca, Haz-
rünce, alaya bafllad›lar: reti Nuh’un yapt›¤› gemi-
- Neler yap›yorsun ey nin yan›na gelip, yakmak
Nuh, bak›yoruz meslek isterler, lâkin hiçbir zarar
de¤ifltirdin... veremeden geri dönerler-
- Senin marangozluktan di. Nuh aleyhisselâma da;
anlad›¤›n› bilmiyorduk... “Ey Nuh! Bu da senin si-
- Keflke bu ifle daha hirlerindendir” diyorlar,
önce bafllasayd›n. Bu iflte iman etmeyi ak›llar›na bi-
peygamberlikten daha le getirmiyorlard›. Bu ka-
baflar›l›s›n... dar aç›k mucizeleri gör-
- Biz k›tl›ktan, kurakl›k- dükleri hâlde, küfürlerin-
tan k›r›l›yoruz. Sen de tut- de ›srar ediyorlard›.
mufl, bo¤ulmamak için Nuh aleyhisselâm, bir
gemi yap›yorsun... müddet geminin yap›m›-
Bu ve benzeri sözlerle na devam etti.
alaylar›n› sürdürüyorlar- Kur’an-› kerimde, fülk,
d›. Onlar›n bu alaylar›na fülk-i meflhûn, zât-i elvâh
karfl› Nuh aleyhisselâm ve desir gibi kelimelerle
diyordu ki: iflaret buyurulan, Hazreti
- Gerçi flimdi siz bizim- Nuh’un gemisinin mahiye-
le alay ediyorsunuz, ama ti, eni, boyu, yüksekli¤i, na-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 108
NUH ALEYH‹SSELÂM

s›l yap›ld›¤›, yap›l›rken Kur’an-› kerimde aç›k ola-


hangi malzemenin kulla- rak bildirilmifltir.
n›ld›¤› hakk›nda çeflitli ri- Nuh aleyhisselâm, yüz-
vayetler vard›r. Abanoz
y›llar boyunca, kavmini
a¤ac›ndan yap›ld›¤› söyle-
nen geminin, iki veya dört iman ve hidayete davet et-
senede tamamland›¤›, üç ti¤i hâlde, onlar›n, inan-
katl› oldu¤u rivayeti mefl- mamakta ›srar etmeleri se-
hurdur. Atefl yanarak, ka- bebiyle helâk olmalar›n›n
zan› kaynayarak hareket yaklaflt›¤› s›rada, son ola-
etti¤i, yani buharla çal›flt›¤› rak kavmine flöyle söyledi:

peygamberler tarihi ansiklopedisi 109


NUH ALEYH‹SSELÂM

- Ey insanlar! Ben size Hazreti Nuh’un son


do¤ru yolu göstermek için olarak söyledi¤i bu sözle-
Allahü teâlâ taraf›ndan gö- rine de uymayan insanlar,
revlendirildim. Bir ömür dediler ki:
boyu size nasihat ettim. - Ey Nuh! Uzun y›llar-
Dinlemediniz, benimle alay dan beri, bu sözleri söylü-
ettiniz, buna ra¤men sab›r yorsun. fiimdi de kuru bir
ve tahammül gösterdim. çöl ortas›nda büyük bir
Bana ve bana inananlara gemi yapt›n. Bizi tufanla
eziyet edip, incittiniz. Alla- korkutuyorsun. Biz sana
hü teâlâ, yeryüzünü zulüm da, söylediklerine de
ve küfürden temizleyecek. inanm›yoruz.
Geliniz, davetimi kabul edi-
niz. Cahillik etmeyiniz. Alla-
hü teâlâya itaat ediniz. Tufan›n bafllamas›
ve buharl› gemi
Ben sizin hay›r ve iyili-
¤inizi istiyorum. Siz bilmi- Nuh aleyhisselâm ge-
yorsunuz ama, Allahü te- miyi bitirdi¤inde, vâdolu-
âlân›n azab› en k›sa za- nan azab›n vakti gelmiflti.
manda büyük bir tufan Tufan›n alametleri görü-
fleklinde gelecek. Bildirdik- lüp, sular yavafl yavafl
lerime inanmayan herkes yükselmeye bafllad›.
helâk olacakt›r. fiu yapt›- Allahü teâlâ, Hazreti
¤›m gemi, iman edenlerin Nuh’a vahyedip, her hay-
binip, kurtulufla erece¤i van ve kufltan birer çifti
gemidir. Allahü teâlâya ve kavminden iman
iman etmeyen âsiler suda edenleri gemiye almas›n›
bo¤ulacakt›r. Kurtulmay› emretti. Gemiye al›nan
isteyen iman etsin ve be- müminlerin say›s› hakk›n-
nimle gelsin. Bu, benim, da de¤iflik rivayetler var-
herkesin duymas›n› istedi- d›r. ‹bni Abbas’dan riva-
¤im son sözümdür. yet edildi¤ine göre; Nuh
peygamberler tarihi ansiklopedisi 110
NUH ALEYH‹SSELÂM

aleyhisselâm da dahil, oldu¤unu haber vermifl-


gemide 80 kifli bulunu- ler; “Nuh’un gemisinin,
yordu. atefl yanarak, kazan› kay-
Nuh aleyhisselâm›n nayarak hareket etti¤ini,
son davetini de kavmi ka- Kur’an-› kerim aç›kça bil-
bul etmeyince, sular yük- diriyor” buyurmufllard›r.
selmeye bafllad›. Bu hu- Tufan alametleri baflla-
susta Kur’an-› kerimde, y›nca, Hazreti Nuh, mü-
Hud suresinin 40. ayet-i minlerden birini, kavmin
kerimesinde mealen bu- meliki olan Safredûs’a
yuruldu ki: gönderdi. Gönderilen
(Nihayet helâk etme mümin, tufan›n bafllad›¤›-
emrimizin, azab›m›z›n n› haber verip, meliki
vakti geldi¤i, gemi kazan› imana davet etti.
[Tennûr] kaynad›¤› za- Kral derhal at›na atla-
man, biz Nuh’a emreyle- y›p geminin yan›na geldi.
dik ki, kendisinden fayda- Hazreti Nuh’a bu olanlar›
lan›lan hayvanlar›n her sordu. O da buyurdu ki:
cinsinden erkek ve difli bi- - Ey Melik! Bu, daima
rer çift hayvan› gemiye size söyledi¤im, sizi kor-
koy. Üzerlerine bo¤ulma kuttu¤um gadab-› ‹lâhi-
emri takdir olunanlar ha- dir. Allahü teâlân›n azab›-
riç âile efrad›n› ve sana d›r. ‹flte zâhir oldu.
iman etmifl olanlar› gemi- Kral ve di¤er müflrik-
ye koy. Zaten Nuh’a iman ler, hâlâ bu hâli, di¤er za-
edenler pek az idi.) manlarda ya¤an, fliddetli
Âlimler, ayet-i kerime- ya¤mur olarak zannettiler
de geçen tennûru, gemi- ve en son daveti de kabul
de suyun topland›¤› yer etmediler.
olarak bildirmifller, yani Gemiye binecekler ha-
tennûrun geminin kazan› z›r olunca, Hazreti Nuh
peygamberler tarihi ansiklopedisi 111
NUH ALEYH‹SSELÂM

onlara, Besmele ile gemi- o¤ullar› ve bunlar›n ha-


ye binmelerini söyledi. n›mlar›, yani Hazreti
Bütün müminler, o azg›n Nuh’un gelinleri de mü-
kâfirlerin gözleri önünde, min idi. Bunlar›n hepsi
Hazreti Nuh’la beraber gemiye binmifllerdi. ‹kinci
gemiye bindiler. Nitekim olarak iman etmifl olan
bu hâl, Hud suresinin 41. Vâile ise, daha sonra,
ayet-i kerimesinde me- imandan ayr›lm›fl, mür-
alen flöyle bildirildi: ted olmufltu. Hazreti
(Nuh, gemiye binecek- Nuh’un bu kad›ndan do-
lere; “Allahü teâlân›n is- ¤an o¤lu Kenan da baba-
miyle girin ki, geminin s›na iman etmemiflti.
yürümesi ve durmas› Al- Bu Vâile, iman gibi bü-
lahü teâlân›n iradesiyle- yük bir devlete, sonra da
dir. Benim Rabbim, mü- yüce bir peygambere zev-
minleri magfiret edici ve ce olmak gibi çok üstün
merhametiyle tufan bela- bir flerefe ve saadete ka-
s›ndan kurtar›c›d›r” dedi.) vuflmufl iken, imandan
ayr›lm›fl ve nasipsizin biri
Nihayet gemiye bine-
olmufltu. Mürted olduk-
cekler bindi. Tufan baflla- tan sonra ise, afla¤›l›k ve
m›flt›. Sular yükseliyordu. alçakl›¤›na bir yenisini da-
Hazreti Nuh, geminin git- ha ekleyerek, Hazreti
mesini isteyince, “Bismil- Nuh’a hakaret ve hainlik
lah” der, gemi giderdi. yapmaya bafllad›. Hazreti
Durmas›n› isteyince de, Nuh’a mecnun, deli diye-
yine “Bismillah” der ve rek, küstahl›kta bulundu-
gemi dururdu. ¤u gibi, onun gizli s›rlar›-
Hazreti Nuh ilk önce, n›, kavmin müflrik olan re-
iman etmifl olan Amûre islerine vermekten de ge-
ismindeki bir han›mla ev- ri kalm›yordu. Tabiî ki, bu
lenmiflti. Bundan olan kad›n gemiye binemedi.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 112
NUH ALEYH‹SSELÂM

Nuh aleyhisselâm su- nan benim ehlimdendir


lar yükselmeye bafllad›- ve senin vâdin elbette
¤›nda, o¤lu Kenan’› bir hakt›r. Senin vâdinde de-
köflede gördü. Babal›k ve ¤ifliklik olmaz. Sen beni
peygamberlik flefkati ile ve ehlimi suda bo¤maya-
son bir defa daha, bu asi ca¤›n› vâdetmiflsin.
evlada nasihat etti. ‹man Allahü teâlâ buyurdu
etmesini söyleyerek bu- ki:
yurdu ki:
- Ey Nuh, o senin ehlin-
- Ey o¤ulcu¤um! Bi- den, dininden de¤ildir. Zira
zimle beraber gemiye bin o salih olmayan bir amel
ki, inananlarla beraber sahibidir. O hâlde ilmine
selamete eresin. Kâfirler- vâk›f olmad›¤›n bir fleyi
le beraber olma! E¤er kâ- benden isteme! fiüphesiz
firlerle beraber olursan ben, seni, cahillerden ol-
helâk olursun. maktan men ederim.
- Ne iman ederim, ne Bunun üzerine Nuh
de gemiye binerim. Bir aleyhisselâm derhal flöyle
büyük da¤a s›¤›n›r›m. O dedi:
da¤ beni, suda bo¤ul-
- Ya Rabbî! ‹lmim ol-
maktan korur.
mayan fleyi senden iste-
- Allahü teâlân›n iman mekten, sana s›¤›n›r›m.
nasip etmekle rahmet E¤er beni magfiret ve ba-
buyurduklar› hariç, bu- na aff›nla rahmet etmez-
gün Allahü teâlân›n azab› sen, ben ziyana düflenler-
olan bo¤ulmaktan koru- den olurum.
yucu, kurtar›c› yoktur.
Tefsir âlimlerinin bildir-
Nuh aleyhisselâm diklerine göre, Kenan,
bundan sonra, Allahü te- iman etmifl görünen bir
âlâya nidâ edip dedi ki: münaf›k idi. Hazreti Nuh
- Ya Rabbî! O¤lum Ke- da bunu bilmedi¤inden,
peygamberler tarihi ansiklopedisi 113
NUH ALEYH‹SSELÂM

görünüfle göre hüküm ve- oldu¤u, gayet aç›k ve afli-


rip, onun için niyazda bu- kâr idi. Bu sular her taraf›
lundu. Kenan, babas›n›n kaplad›. Gemide bulunan-
›srar›na ra¤men, gemiye lar›n haricinde hiçbir canl›
binmeyerek, o güne kadar mahluk kalmamak üzere
gizli tuttu¤u küfrünü a盤a hepsi bo¤uldu. Sular›n
vurmufl oldu. Bu s›rada bir yükselmesinden, en yük-
dalga gelip, Kenan da di- sek da¤lar bile su alt›nda
¤er kâfirlerle beraber bo- kald›. Bu kadar büyük ve
¤ulanlardan oldu. genifl bir su deryas›nda,
Tufan bafllam›flt›. Gök- dalgalar›n büyüklü¤ünü ta-
ten âdetâ sel ak›yor, yer- rif etmek mümkün de¤ildir.
den de su f›flk›r›yordu. Bu tufan esnas›nda,
Hem bu su, baflka zaman- Hazreti Nuh’un gemisi
larda ya¤an ya¤mur sular› emniyet ve selamet için-
gibi, tatl› de¤ildi. Tad› ac› de, rahatça yol al›yordu.
olup, içenin midesini harap Nitekim Hud suresinin 42.
ederdi. Bunun normal bir ayet-i kerimesinde me-
ya¤mur de¤il, azap suyu alen buyuruldu ki:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 114
NUH ALEYH‹SSELÂM

(O gemi, da¤lar gibi di Da¤› üzerinde karar k›l-


dalgalar içinde yüzüp on- d›. Bundan sonra Allahü
lar› götürüyordu...) teâlâ taraf›ndan Hazreti
Gemi da¤lar gibi dal- Nuh’a denildi ki:
galar aras›nda, bütün - Ya Nuh! Bizden, sela-
dünyay› dolaflt›. Her u¤ra- met ile ve seninle bera-
d›¤› yerde, yani flehirler ber bulunanlardan do-
üzerinden geçerken; “Bu ¤up, yetiflecek mümin
flehir filan flehirdir. Tufan- ümmetler üzerine birçok
dan sonra da burada filan bereketler ile gemiden in!
flehir kurulacakt›r” diye Beraberinde bulunanlar-
bir ses gelirdi. Mekke-i dan gelecek kâfir ümmet-
mükerremeye vard›kla- ler de vard›r ki, biz onlar›
r›nda, gemi, Kâbe-i muaz- da dünyada bol r›z›klarla
zaman›n bulundu¤u yerin faydaland›raca¤›z. Sonra
etraf›nda, su üzerinde, ye- ise ahirette onlara, biz-
di defa döndü. Böylece den elem verici bir azap
Kâbe-i muazzamay› tavaf verilecektir.
etmifl oldular.
Tufan sona erince ge-
mide bulunanlar, emniyet
Tufan sona eriyor ve selamet içinde gemi-
Rivayet edildi¤ine gö- den indiler. Yeryüzünde,
re tufan, alt› ay devam et- kendilerinden baflka hiç-
ti. Nihayet Allahü teâlâ bir canl› sa¤ kalmad›. Bu
yere ve gö¤e emredip bu- dehfletli ve korkunç tufan-
yurdu ki: da, onlar, imanlar›n›n be-
- Ey yer! Suyunu yut reketiyle hiçbir s›k›nt› ve
ve ey sema suyunu tut, elem görmediler.
ya¤d›rma! Da¤lar gibi dalgalar›n
Bu ‹lâhi emir karfl›s›n- meydana geldi¤i o kor-
da su çekildi ve gemi Cu- kunç su deryas›, Allahü te-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 115
NUH ALEYH‹SSELÂM

âlân›n emri ile yine çok k›- için, müslümanlar›n, Mu-


sa bir zamanda kuruyup, harrem ay›n›n onuncu gü-
yeryüzü yaflamaya müsait nünde aflûre piflirmesi iba-
hâle geldi. Tufandan evvel det olmaz. Muhammed
40 veya 90 sene süren k›t- aleyhisselâm ve eshab-› ki-
l›k müddetince, müflrikle- ram böyle yapmad›. Aflûre
rin çocuklar› da olmam›flt›. günü, aflûre piflirmeyi iba-
Yani tufanda, yeryüzünde det sanmak bid’attir, gü-
hep, âk›l bâli¤ olan kimse- naht›r. Muhammed aley-
ler vard›. Bunlardan mü- hisselâm›n yapt›¤› veya
min olanlar kurtulup, kâfir- emretti¤i fleyleri yapmak
ler ise, tamamen helâk ol- ibadet olur. Din kitaplar›n›n
du. Yani tufanda müflrikle- yazmad›¤›, ehl-i sünnet
rin çocuklar› olmad›¤›ndan âlimlerinin bildirmedi¤i
günahs›z kimseler helâk fleyleri yapmak, bunlar›
olmam›flt›r. ibadet sanmak sevap ol-
Nuh ve beraberindeki- maz, günah olur. O gün,
ler, Muharrem ay›n›n herhangi bir tatl› yapmak,
onuncu (Aflûre) gününde tan›d›klara ziyafet, fakirlere
gemiden indiler. Tufan- sadaka vermek sünnettir,
dan sa¤ ve selametle kur- ibadettir.
tulmalar›na, karaya inme- Nuh aleyhisselâm›n
lerine flükür olarak, o gün peygamberli¤i 950 sene
oruç tuttular. Az›klar›ndan sürdü. Yafl› kesin bildiril-
ellerinde kalanlar› topla- medi. Kabr-i flerifinin ne-
d›lar. Hazreti Nuh, bu¤- rede oldu¤u ve tufandan
day, mercimek, nohut gi- sonra ne kadar yaflad›¤›
bi hububattan tatl› piflirdi. hakk›nda muhtelif riva-
Bu tatl›ya aflûre tatl›s› de- yetler vard›r. ‹nsanlar,
mek âdet olmufltur. Nuh aleyhisselâm›n ge-
Nuh aleyhisselâm›n o miye binen o¤ullar› ve
gün aflûre tatl›s› piflirdi¤i inananlardan ço¤ald›lar.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 116
NUH ALEYH‹SSELÂM

Zamanla di¤er inananlar girme! Çünkü kibriya,


unutularak Hazreti Nuh’a büyüklük Allahü tealaya
ikinci Âdem denildi. mahsustur. Büyüklük tas-
layan kimseye azab eder.
Hazreti Nuh’un vefat› Yavrum, kalbinde zerre
miktar› rahmetten ümit
Hazreti Nuh, tufan son kesmifl olarak kabre gir-
bulduktan, yeryüzünde me! Çünkü dalalete, küf-
hayat yeniden bafllad›k- re düflmüfl kimseden
tan ve evlad› etrafa da¤›l- baflkas› Allahü tealan›n
d›ktan sonra vefat etti. Tu- rahmetinden ümid kes-
fandan sonra daha uzun mez. Sana vasiyetimi
seneler yaflad›¤› da bildi- söylüyorum. Sana iki fle-
rilmifltir. yi emrediyor, iki fleyden
Nuh aleyhisselâm ve- nehy ediyorum. Sana
fat› yaklaflt›¤› s›rada yeri- Kelime-i tevhidi emredi-
ne büyük o¤lu Sâm’› vekil yorum. Çünkü yedi kat
b›rakt› ve yan›na toplanan sema ve yedi kat yer te-
o¤ullar›na birtak›m tavsi- razinin bir kefesine ve La
yelerde bulundu. Allahü ilahe illallah kelimesi de
tealaya ibadete devam et- di¤er kefeye konsa bu
melerini onlara emretti. kelime onlardan a¤›r ge-
Ayr›ca o¤lu Sam’a: lir. E¤er yedi kat sema ve
- Yavrum, kalbinde yedi kat yer uçsuz bucak-
zerre miktar› flirk oldu¤u s›z bir çenber olsalar La
halde kabre girme! Çün- ilahe illallah ve Sübha-
kü Allahü tealan›n kat›n- nallahi ve bihamdihi keli-
da müflrik olarak gelen meleri onlar› k›rar. Çünkü
kimse için bir mazeret, bunlar her fleyin düas›d›r
özür yoktur. Yavrum, kal- ve halk bunlarla r›z›kla-
binde zerre miktar› kibir n›r. Seni flirkten ve kibir-
bulundu¤u halde kabre den nehy ediyorum. Gü-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 117
NUH ALEYH‹SSELÂM

cün yeterse kalbinde - Ey Allah›n peygam-


flirkten ve kibirden bir beri! Allahü teâlâ sana,
fley bulundurmamaya ölüleri diriltmek mucizesi-
çal›fl. ni verdi. Nuh aleyhisselâ-
Hazreti Nuh’un vefat› m›n gemisini görmüfl, bi-
yaklaflt›¤›nda, Cebrail ve ze ondan bahsedecek bi-
Azrail aleyhimesselam risini diriltseydin ne iyi
birlikte geldiler. Azrail olurdu.
aleyhisselâm buyurdu ki: Bunun üzerine ‹sa
- Ey uzun ömürlü pey- aleyhisselâm, onlar›, bir
gamber! Ömür olarak bu kum tepeci¤inin yan›na
kadar hayat sürdün. Çok götürdü. Oradan bir avuç
günler geçirdin. S›k›nt› ve toprak al›p, havarilerine
meflakkat diyar› olan bu sordu:
fâni âlemi nas›l buldun? - Buran›n ne oldu¤unu
Hazreti Nuh da flöyle bilir misiniz?
cevap verdi: Onlar da dediler ki:
- ‹ki kap›s› olan bir ker- - Allahü teâlâ ve pey-
vansaray gibi buldum. Bu gamberi daha iyi bilir.
kap›n›n birinden içeri gir- O zaman ‹sa aleyhisse-
dim. Di¤erinden ç›k›p gi- lâm, “Burada Hazreti
diyorum. Ancak içeride Nuh’un o¤lu Sam vard›r”
az bir miktar kald›m. deyip, elindeki asas› ile
Bundan sonra vefat topra¤a vurdu ve buyur-
edip, Kudüs’te Beyt-i du ki:
Makdis civar›na defnedil- - Allahü teâlân›n izni
di. Bu hususta baflka riva- ile kalk!
yetler de vard›r. O böyle söyler söyle-
Rivayete göre Havari- mez, oras› aç›ld› ve Sam,
ler, ‹sa aleyhisselâma de- mezardan ç›kt›. Hazreti
diler ki: ‹sa ona buyurdu ki:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 118
NUH ALEYH‹SSELÂM

- Nuh aleyhisselâm›n den ne kadar yer varsa,


gemisinden bahset, ha- de¤iflikli¤e u¤ray›ncaya
ber ver! ve yeryüzünde kâfirler
Sam da flöyle anlatt›: kalmay›ncaya kadar din-
medi. Hazreti Nuh’un
- Gemi üç katl› idi. Bi-
yüksekli¤i, üstünlü¤ü bu-
rinci katta evcil ve vahflî
radan da anlafl›lmaktad›r.
hayvanlar, ikinci katta
kufllar, üçüncü katta da
müminler vard›... Medeniyetin
Allahü teâlâ, birbirine yeniden kurulmas›
has›m olan hayvanlara Tufan bitip, Nuh gemi-
dostluk verdi. Böylece sindeki seksen kifli d›flar›
birbirlerine zararlar› do- ç›k›nca, bir kasaba kurup,
kunmad›. (Medinetüs-Semanin =
Bu flekilde suâl ve ce- Seksenler flehri) ismini
vaplardan sonra, Hazreti verdiler. Sonra ço¤al›nca,
‹sa buyurdu ki: Babil diyar›na var›p, ora-
da da flehir kurdular. Nü-
- Allahü teâlân›n izniy-
fuslar› zamanla art›p, yüz-
le geri dön!
bini buldu. Hepsi müslü-
Bunun üzerine Sam da man idiler.
tekrar vefat edip, topra¤a
Nitekim Yunus suresi-
girdi.
nin 73. ayet-i kerimesinde
Allahü teâlâ kat›nda mealen buyuruldu ki:
Hazreti Nuh’un derecesi o “Biz Nuh’a ve gemide
kadar yüksek idi ki, onun onunla birlikte bulunan
gadaplanmas› ile; gökler, kimselere, selamet, kur-
yer ve hava gadaba geldi. tulufl verdik ve onlar› yer-
Bu, öyle bir gadablan- yüzünde halifeler k›ld›k.
ma idi ki, yeryüzünde de- Onlar› sular›n içinde bo-
¤iflikli¤e u¤ramas› icabe- ¤ulup gidenlerin yerleri-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 119
NUH ALEYH‹SSELÂM

ne kaim eyledik. Bizim mazhar olmufltu. Bu fazi-


ayetlerimizi yalanlayanla- leti sebebiyle, birçok pey-
r› da tufanla suda bo¤- gamber ve baflka üstün-
duk. fiu hâlde ey Habi- lük, fleref sahibi pek çok
bim! Bir bak ki, kendileri- kimse, onun temiz neslin-
ne gönderdi¤imiz pey- den gelmifltir.
gamberler, Allahü teâlâ- Keldanîler, Asurîler,
n›n azab›yla korkuttu¤u Süryanîler, Finikeliler, ‹b-
hâlde, iman etmeyenlerin ranîler ve Araplar onun
hâli nice oldu.”
soyundand›r.
Hazreti Nuh’un evlad›
Hazreti Nuh, vefat›
zamanla daha da ço¤ala-
yaklaflt›¤›nda, o¤lu Sâm’›
rak yeryüzünün her taraf›-
yan›na ça¤›r›p flöyle söy-
na da¤›ld›. Di¤er insanlar
ledi:
bunlardan ço¤ald›. Bu-
nun için Hazreti Nuh’a, in- - O¤lum, sana iki fleyi
sano¤lunun ikinci babas› tavsiye ediyor ve seni iki
ve ikinci Âdem de denil- fleyden de men ediyo-
mifltir. Hazreti Nuh’un üç rum. Sana yasak etti¤im
evlad› vard›. iki fley; Allahü teâlâya flirk
Sâm, Hazreti Nuh’un koflmak ve kibirdir. Kal-
büyük o¤lu olup, ak›l ve binde zerre kadar kibir bu-
fazilette, salih bir zat ol- lunan kimse cennete gire-
makla, kardefllerinden üs- mez. Sana tavsiye edece-
tündü. Yüksek babas›nda- ¤im iki fley de fludur ki,
ki nurlardan, gizli marifet- bunlar; Allahü teâlâya yö-
lerden pek çok istifade et- nelmeyi artt›r›r. Bunlar-
mifl, çok fleylere kavufl- dan birisi, Lâ ilâhe illallah
mufl idi. Babas›ndan son- di¤eri ise Sübhânallahd›r.
ra bütün müslümanlara Çünkü Sübhânallah, mah-
halife oldu. Hazreti lûkât›n duâs›d›r. Onlar bu-
Nuh’un hay›r duâlar›na nunla r›z›klan›rlar.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 120
NUH ALEYH‹SSELÂM

Hâm, Hazreti Nuh’un Fakat, o kavimler evvelce


di¤er o¤lu olup, Hindis- yalanlam›fl olduklar› fley-
tan, Habefl ve Afrika halk›, lere, yine, iman etmedi-
soy itibariyle buna ba¤l›- ler. ‹flte bunlar gibi hak-
d›r. tan bât›la koflan, haddi
Yâfes de Hazreti aflm›fl olanlar›n kalbleri
Nuh’un o¤ullar›ndand›r. üzerine böylece mühür
Çin, Rus, Slav ve Türkler basar›z.”
bunun soyundand›r. Yâ- Nuh aleyhisselâm do-
fes beflyüz yafl›nda iken kuzyüzelli sene peygam-
suda bo¤uldu. Neslinden berlik yapm›flt›r. Nitekim
gelenler Asya’n›n ortala- Ankebût suresinin 14 ve
r›nda yerleflti. Do¤u As- 15. ayet-i kerimelerinde
ya’ya ve o zaman mevcut mealen buyuruldu ki:
olan karayollar› ile Okya- “Biz Nuh’u, onlar›
nus adalar›na yay›ld›lar. imana davet etsin diye
Aradan uzun y›llar kavmine peygamber ola-
geçtikten sonra, insanlar, rak gönderdik. O, kavmi-
Hazreti Nuh’un dinini ve nin aras›nda dokuzyüzelli
nasihatlerini unutarak, sene kald›.
y›ld›zlara, günefle, heykel- Nihayet davetinin tesi-
lere tap›nmaya bafllad›lar. ri olmay›nca, onlar zu-
Nitekim Yunus suresinin lümde devam edip durur-
74. ayet-i kerimesinde larken, kendilerini tufan
mealen buyuruldu ki: yakalay›verdi.
“Nuh’dan sonra ka- Nuh’a ve gemide
vimlere peygamberler onunla beraber olan mü-
gönderdik. O peygam- minlere tufandan kurtu-
berler kavimlerine, pey- lufl verdik ve onu, gemiyi
gamberlikleri ispat eden ve tufan hadisesini âlem-
aç›k mucizeler getirdiler. lere ibret k›ld›k.”
peygamberler tarihi ansiklopedisi 121
NUH ALEYH‹SSELÂM

Âlimlerimiz Nuh aley- pek az kimsenin ona inan-


hisselâm›n ümmeti ara- d›¤›n›, buna ra¤men
s›nda dokuzyüzelli sene onun sabretti¤ini bildirdi.
kald›¤›n›n bildirilmesin- Muhammed aleyhis-
deki hikmet ve fayday› selâm›n ise, Hazreti
flöyle anlat›yorlar: Nuh’a göre kavmi aras›n-
“Kureyfl kâfirlerinin ‹s- da daha az kald›¤›n›; iman
lâma girmemesi ve müfl- edenlerin ise daha çok ol-
riklikte ›srar etmeleri se- du¤unu, bu bak›mdan
bebiyle, Resulullah efen- Onun sabretmeye daha
dimiz çok üzülüyordu. Bu lay›k oldu¤unu bildirerek
sebeple Allahü teâlâ sev- teselli buyurdu.
gili Habibini teselli buyu- Yine bu ayet-i kerime-
rarak, Nuh aleyhisselâ- de; “... onlar zulme de-
m›n kavmi aras›nda 950 vam edip dururlarken,
sene kald›¤›n›, onlar› hak kendilerini tufan yakala-
dine davet etti¤i hâlde, y›verdi” buyurdu.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 122
NUH ALEYH‹SSELÂM

Burada bir incelik var- sak›nd›rma ve bir tehdit-


d›r. Allahü teâlâ sadece tir.
zulümden dolay› azap et- Nuh kavminin, inanan-
mez. Böyle olsa idi, önce- lara yapt›klar› iflkenceler,
leri zulmedip, sonra tevbe tarih boyunca, bütün ina-
edene de azap ederdi. Fa- nanlara uygulanm›flt›r.
kat durum böyle de¤ildir. Nitekim fliddetli rüzgâr
Allahü teâlâ, ancak, ile helak edilen Âd kavmi,
zülümde ›srar edildi¤i za- sayha, fliddetli ses ve gü-
man azap eder. rültü ile helak edilen Se-
Nitekim Allahü teâlâ, mûd kavmi, Hazreti ‹bra-
onlar›, zulme devam ettik- him’in kavmi olan Kelda-
leri için helak etti. Yoksa nîler, Lût kavmi, eshab-›
zulmü terketselerdi, Alla- Ress, eshab-› Medyen,
hü teâlâ onlar› helak et- eshab-› Eyke ve Kavm-i
mezdi. Tübba gibi nice kavimlere
fiüphesiz ki her pey- peygamberleri hüccet ve
gamber, ümmetine, Alla- apaç›k mucizelerle geldi-
hü teâlân›n bir nimeti ve ler. Fakat bunlar inanma-
rahmetidir. Bu nimetin d›lar, alay ettiler ve ina-
flükrünü, iman ederek yeri- nanlara da iflkence ettiler.
ne getirmeyenler, küfrân-›
nimette bulunanlar helak Hazreti Nuh’un
olmufllard›r. Zira kavufltu- hilyesi, görünüflü
¤u nimetin k›ymetini bil- Hazreti Nuh, Allahü te-
meyenler, daima felakete âlân›n korkusuyla çok a¤-
mâruz kalm›fllard›r.” lay›p, gözyafl› döktü¤ü
Kur’an-› kerimin bu için Nuh denilmifltir. Nuh
beyanat›, Peygamber aleyhisselâm Hazreti
efendimize bir teselli ve Âdem’e çok benzerdi.
inkârc›lar için de küfürden Bu¤day tenli, iri yap›l›, iri
peygamberler tarihi ansiklopedisi 123
NUH ALEYH‹SSELÂM

gözlü, uzunca boylu, ge- ibret al›p sak›nmas› ve


nifl omuzlu olup, kollar› onlar›n âk›betine düfl-
ve bald›rlar› ince ve kal›n mekten korkup, titremesi
de¤ildi. Her fleyin yarat›c›- laz›md›r.
s› olan yüce Rabbimiz, O kavimde, Hazreti
onun mübarek teninin Nuh’a tâbi olanlar›n d›fl›n-
rengini, hâlis gümüfl mi- daki herkes, imans›z olup,
sali, beyaz halketmiflti. Allahü teâlâya ve gönder-
Mübarek bafl› büyükçe ve di¤i Nuh aleyhisselâma
pek güzel idi. Sakallar› inanm›yordu. Onlar›n kâ-
uzunca idi. fir olduklar›, Kur’an-› ke-
Gayet fliddetli ve ga- rimde zikrolunmaktad›r.
dabl› idi. Bununla beraber Bunlar putlara tap›yor,
çok kerîm, sab›rl› ve yu- baflkalar›n› da putlara
muflak huylu olup, çok tapmaya teflvik ediyorlar-
flükredici idi. Nitekim ‹sra d›. Putlara tapmak, müfl-
suresi 3. ayetinde mealen riklik olup, bu da küfrün
buyuruldu ki: bir çeflididir.
“Ey Nuh ile beraber Yine iman edenlerden
gemiye yükledi¤imiz baflka, herkes z›nd›k idi.
kimselerin zürriyeti! Do¤- Onlar ahiret gününü,
rusu Nuh, çok flükredici öldükten sonra tekrar di-
bir kul idi.” rilmeyi, haflr› ve neflri in-
Hazreti Nuh’a inanma- kâr ederlerdi.
y›p ahirette sonsuz azaba Bu azg›n kavim Hazreti
duçar olan; dünyada ise Nuh’un bildirdi¤i tevhid
suda bo¤ularak helâk edi- itikad›na, dalalet dediler.
len kavmin, bu duruma K›yamet günü ile korkut-
gelmesine sebep olan mas›na ise, apaç›k bir sa-
hâlleri, k›saca flöyledir: p›kl›k, dediler. Onlar›n bu
Her müminin bundan sözleri, k›yamet gününü
peygamberler tarihi ansiklopedisi 124
NUH ALEYH‹SSELÂM

yalanlad›klar›n› göster- Onun beni yalanlamas›,


mektedir. Hâlbuki, Allahü benim kendisini ilk yarat-
teâlân›n bütün peygam- t›¤›m gibi (tekrar) onu di-
berleri, baflta, Allahü te- riltemeyece¤imi söyle-
âlâya ve ahiret gününe mesidir. Onun beni flet-
iman etmeyi bildirmifller- metmesi; “Allah çocuk
dir. Ümmetlerinden ilk edindi” demesidir. Hâlbu-
olarak bunu tasdik etme- ki ben ehad, var ve bir,
lerini istemifllerdir. efli, orta¤› olmayan ve sa-
medim. Üstünlü¤üm ni-
Allahü teâlâ taraf›ndan
hayet derecesinde, son-
kendilerine peygamber
suz olup, mahlûklar›n hiç-
olarak gönderilen Hazreti
birisine muhtaç olmayan
Nuh’a tâbi olmay›p, bunu
ebedî ve ezelî mâlik ve
kendileri için afla¤›l›k say-
hâkimim. Do¤mad›m, do-
d›lar. O yüce peygamberi, ¤urulmad›m. Bana hiç
kendileri gibi alelâde bir kimse denk de¤ildir.”
insan olarak gördüler.
Nuh aleyhisselâm›n
Peygamber olarak gön-
kavminin helâkine sebep
derilen zat›n, kendilerin-
olan di¤er hâllerden baz›-
den apayr› cinsten biri ol-
lar› da flunlard›r:
mas›, mesela bir melek
olmas› laz›m geldi¤ini Bu azg›n kavim, Nuh
zannettiler. aleyhisselâma tâbi olma-
d›klar› gibi, bir de onu ya-
Ebu Hüreyre’nin rivayet lanlad›lar. Hazreti Nuh’a
etti¤i bir hadis-i kudside; âsi oldular, karfl› geldiler.
Allahü teâlâ buyurdu ki: Nitekim Nuh suresinin
“Âdemo¤lu yalanla- 21. ayet-i kerimesinde
mamas› laz›m geldi¤i hâl- mealen; (Nuh dedi ki: “Ey
de, beni yalanlad›. fiet- Rabbim! Bu kadar uzun
metmemesi laz›m geldi¤i davet ve nasihatime ra¤-
hâlde beni fletmetti. men, kendilerine emretti-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 125
NUH ALEYH‹SSELÂM

¤im fleylerde, onlar bana Zina, bütün dinlerde


âsi oldular...”) buyurul- haram k›l›nm›fl, en çirkin
maktad›r. günahlardan oldu¤u hâl-
Hazreti Nuh’un kav- de, onlar, bu fiili ifllerlerdi.
minden olup, iman etme- Hazreti Nuh’un kavmi,
yenler, Allahü teâlân›n zevk ve lezzetlere düflkün
kendilerine ihsan etti¤i ni- olan reislerine uyarlar,
metlere flükretmiyorlar, onlar›n peflinden gider-
ondan hayâ etmiyorlar ve lerdi. Hatta bunu da ken-
azab›ndan korkmuyorlar- dileri için bir k›ymet sa-
d›. Allahü teâlân›n yüceli- yarlar, baflkalar›n›n sevgi
¤ine, rahmetinin geniflli- ve muhabbetlerine, bun-
¤ine, azab›n›n çetinli¤ine lar› tercih ederlerdi. Mal
hiç ald›r›fl etmiyorlard›. ve evlat sahibi olup, hâl-
Onlar›n kad›nlar› da, leriyle övünen, gururla-
edep ve hayâs›n› kaybet- nan reislerine uyarlard›.
mifl, çok ahlâks›z bir hâl Nitekim, Nuh suresinin
üzere idiler. Zînetlerini, 21. ayet-i kerimesinde
edep yerlerini yabanc› er- mealen buyuruldu ki:
keklere gösterirlerdi. Giy- (Nuh flöyle dedi: Rab-
dikleri elbiseleri, incilerle bim, onlar kendilerine
süsleyip, yol ortas›nda emretti¤im fleylerde ba-
çal›m satarak ve sal›narak na isyan ettiler. Kavmi-
yürürlerdi. Bu ise haram- min fakirleri de flu kimse-
d›r. Nitekim Ahzâb suresi- lere tâbi oldular ki, onla-
nin 33. ayet-i kerimesinde r›n mal ve evlatlar›, ancak
mealen buyuruldu ki: ahirette hüsranlar›n› art-
(Eski cahiliyye zama- t›r›r. Onlar, zenginler ve
n›ndaki kad›nlar gibi; kavmin reisleridir.)
kendinizi süsleyip sokak- Mekr, hîle yapmak bü-
ta sal›narak yürümeyin...) yük günaht›r. Allahü te-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 126
NUH ALEYH‹SSELÂM

âlâ, Nuh aleyhisselâm›n onlar›n, elbiseleriyle yüz-


kavmi için, Nuh suresinin lerini kapatmalar›; nasi-
22. ayet-i kerimesinde hat edenlere k›z›p hakaret
mealen; “Ve çok büyük ettiklerini gösteriyor.
bir mekr, hîle yapt›lar” Nuh aleyhisselâm›n
buyurdu. kavminin helâkine sebep
‹nsanlar› aldat›p, do¤ru olan di¤er hâllerden baz›-
yoldan sapt›rmak, onlar›, lar› flunlard›r:
Allahü teâlâya imandan, Nuh kavmi, günah iflle-
Ona taatten menetmek, mekte ›srar ettiler. Bu da
günahlara ve kötülüklere çok hatal› bir davran›flt›r.
davet etmek, kötü kimsele- Günah ifllemekte ›srar
re tâbi olmak, onlar›n pe- eden kimse, müptelâ ol-
flinden gitmek, çok yanl›fl du¤u günah› devaml› ya-
ve çirkin bir ifltir. Hazreti par. Bir defa yap›nca, di-
Nuh’un kavmi, bu yanl›fl ¤er bir defa daha yapma-
hâlde bulunuyordu. Hadis- ya azmeder. Günah› tekrar
i flerifte buyuruldu ki: ifllemekte sürat gösterir,
“Ümmetim hakk›nda yani beklemeden tekrar
en korktu¤um; reis, reh- tekrar yapar. Hâl böyle
ber durumunda olup da, olunca, iyilik yapamaz
insanlar› do¤ru yoldan olur. Bu sebeple hay›rdan
sapt›ranlard›r.” uzaklafl›r. Böyle bir kimse-
Nasihat dinlemekten nin yapt›¤› günahtan pifl-
yüz çevirdiler. Nasihat man olmas›, günahtan
dinlememek, insan›, kibre yüz çevirmesi laz›md›r. ‹s-
ve Allahü teâlâdan yüz tigfâr, günahtan ayr›lmak,
çevirmeye götürür. Nuh onu terketmektir. Hazreti
kavmi, yüz çevirdikleri gi- Nuh da kavmine, iman et-
bi, nasihat edenlere bu¤- melerini, iflledikleri gü-
zettiler. Hazreti Nuh, kav- nahlar›ndan dolay› istigfâr
mine nasihat ederken, etmelerini emretmifltir.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 127
NUH ALEYH‹SSELÂM

Nuh kavmi çok kibirli caya kadar dövdüler. O


kimselerdi. Kibirlendikleri ise kendine geldi¤i zaman
için, imandan mahrum derdi ki:
kald›lar. Kibirlenmeleri, - Allah›m! Kavmimi hi-
bu büyük nimet ve flerefe dayete erdir! Çünkü onlar
kavuflmalar›na mâni ol- bilmiyorlar.
du. fieytan›n da ebedî
Kavmi, Hazreti Nuh’u
melûn olmas›na sebep ki-
ve ona iman edenleri,
birlenmesidir.
afla¤›lamaya ve onlara
Nuh aleyhisselâm, kötülük etmeye devam
kavmine nasihat eyledi. edince, Allahü teâlâ onla-
Kavmini, ibadet edilmeye r› helâk etti. Hatta, Hazreti
tek lây›k olan Allahü te- Nuh’u onlara flefkat et-
âlâya iman etmeye ve mekten, onlara gelecek
yaln›z Ona ibadet etmeye azab›n olmamas› için duâ
davet etti. Onlara karfl› etmekten bile men etti.
pek flefkatli davrand›.
Çünkü onlara azap gel- Azg›nl›k ve taflk›nl›kta
mesinden korkuyordu. bulundular. Büyüklere kar-
Buna ra¤men, kavmi, iyi- fl› hayas›zca davranmak,
li¤e kötülükle karfl›l›k ver- kötülük yapmaya yelten-
dikleri gibi, ona yalanc› ve mek ve sayg›s›zl›k etmek,
deli de dediler. Böylece, küçük çocuklar› onlara kö-
Hazreti Nuh’un ve ona tülük yapmak için gönder-
iman etmifl olanlar›n fazi- mek de, Hazreti Nuh’un
let ve üstünlüklerini inkâr kavminin azg›n ve taflk›n
ettiler. Bununla da kalma- hâllerinden idi.
y›p, taflk›nl›kta bulundu- Allahü teâlân›n baz›
lar. Hakaret ve alay ede- kullar›na, ilim, hikmet ve
rek, afla¤›lad›lar. Hatta ol- benzerlerini vererek, on-
mad›k iflkenceyi reva gö- lar› k›ymetli k›lmas›n› ka-
rüp, ac›mas›zca, bay›l›n- bul etmemek de, o kav-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 128
NUH ALEYH‹SSELÂM

min kötü ahlâk›ndan idi. (Fazilet ehlinin, fazile-


Hazreti Nuh’a iman eden tini, üstünlü¤ünü ancak
müminler için; “Kavmi- fazilet ehli bilir.)
mizin en afla¤›, rezil kim-
seleri” dediler. ‹nsan ol-
Hazreti Nuh’un
mak bak›m›ndan eflit bu-
mucizeleri
lunmay›, içlerinden baz›
kullara ilim, hikmet gibi Her peygamber gibi
faziletlerin verilmesine Nuh aleyhisselâm›n da
mâni olarak gördüler. mucizeleri vard›r. Bunlar-
dan baz›lar› flunlard›r:
Yine onlar, böyle fazi-
letlerin, makam, mevki, Hazreti Nuh’a, kavmin-
zenginlik, soy, akrabalar›- den bir k›s›m kimseler ge-
n›n çoklu¤u gibi sebepler- lip, köylerindeki büyük
le, kendilerinde bulunma- tafllar›n toprak olmas›n›
s› icabetti¤ini zannettiler. teklif etmifllerdi. Hazreti
Hâlbuki, kendilerine pey- Nuh bunun için duâ edin-
gamber olarak gönderi- ce, cenab-› Hak, Cebrail
len zatlar, içlerinden en aleyhisselâm› gönderip;
güzel soydan, en asil aile- “Eliyle tafllara iflaret et-
den gelirdi. Buna ra¤men sin” buyurdu. Hazreti
inatla direnirler ve hakika- Nuh eliyle tafllara iflaret
ti kabul etmezlerdi. edince, bütün tafllar, istis-
Hazreti Nuh’un kav- nas›z toprak kesildi. Onun
minden olanlar, Hazreti bu mucizesi ile oniki kifli
Nuh’un ve ona iman imana geldi.
edenlerin faziletlerini, üs- Hazreti Nuh, Allahü te-
tünlüklerini inkâr ettiler. âlân›n izni ile, çok uzak
Bu, onlar›n fazilet ehli ol- olan, gözlerin göremeye-
mad›klar›n› göstermekte- ce¤i fleyleri görerek, ha-
dir. Zira hadis-i flerifte bu- ber verirdi. Bu mucizesi-
yuruldu ki: ne sebep flu idi: Bir defa-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 129
NUH ALEYH‹SSELÂM

s›nda, çocuklar›n› kaybe- ¤undan, o kimseler, oray›


den iki kimse gelerek de- kolay bulabilmeleri için
diler ki: alamet istediler. Hazreti
- Hak peygamber isen, Nuh, filân tepe diye tarif
çocuklar›m›z›n nerede ol- etti. O iki kimse, tarif edi-
duklar›n› haber ver, biz de len yere gidip, çocuklar›n›
iman edelim. buldular. Bu mucizeyi
Cenab-› Hak, Cebrail görmekle, Hazreti Nuh’un
aleyhisselâm› gönderip, hak peygamber oldu¤u-
ona, uzak yerdeki fleyleri nu anlayan o iki kifli,
görecek göz verdi¤ini bil- imanla flereflendiler.
dirdi. Hazreti Nuh, do¤u Hazreti Nuh, mucize
istikametine bak›p, pek olarak, susuz yerlerden su
uzak bir yerde, çocuklar›n ç›kar›rd›. Bir defas›nda kav-
koyun gütmekte oldukla- minden birtak›m kimseler,
r›n› görüp, haber verdi. susuz bir yerde yerleflmifl-
Hazreti Nuh’un haber ver- lerdi. Bunlar, ziraatçi olduk-
di¤i yer çok uzak oldu- lar›ndan, suya ihtiyaçlar›

peygamberler tarihi ansiklopedisi 130


NUH ALEYH‹SSELÂM

vard›. Birgün Hazreti Nuh’a Hazreti Nuh buyurdu


gelerek dediler ki: ki:
- Bizim yerleflti¤imiz - Allahü teâlân›n izni
yerde su ak›t›rsan iman ile bunu yaparsam, haki-
ederiz. katen iman eder misiniz?
Hazreti Nuh duâ edin- Bunun üzerine hepsi
ce; “Orada bulunan bir da- de; “Evet, iman ederiz”
¤a gidip, eliyle iflaret eder- dediler.
sen, su akacakt›r” diye va-
hiy geldi. Nuh aleyhisse- Hazreti Nuh, bunun
lâm, bildirilen da¤a eliyle için duâ edince, a¤aç ye-
iflaret edince, da¤›n etekle- rinden ayr›l›p, yanlar›na
rinden billur gibi berrak geldi. O toplulukta bulu-
sular akmaya bafllad›. nanlar›n hepsi, bunu gör-
Hazreti Nuh’un emir dü ve hayretle seyrettiler.
ve iflaretiyle, a¤açlar kök- Bu mucize ile, o topluluk-
leriyle birlikte yerinden tan sekiz kifli imanla fle-
kalk›p, baflka bir yerde reflendi. Di¤erleri ise; “Bu
dururdu. Bir defas›nda, sihirdir” diyerek küfür ve
Hazreti Nuh, kavminden dalalette ›srar ettiler.
baz› kimselerle sefere ç›k- Hazreti Nuh’un di¤er
m›flt›. Bir yerde konakla- mucizeleri de flunlard›r:
d›klar›nda, güneflin s›cak-
l›¤› kendilerine çok tesir Hazreti Nuh bulutsuz
etti. Yan›ndakiler, Hazreti olarak ya¤mur ya¤d›rd›.
Nuh’a dediler ki: Rivayet edildi¤ine göre,
kavminden baz› kimseler,
- Hak peygamber isen,
flu karfl›da bulunan a¤aca Hazreti Nuh’a gelerek de-
emret de, yerinden kalk›p diler ki:
yan›m›za gelip, bize göl- - Bir mucize gösterir-
gelik etsin! sen, iman ederiz.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 131
NUH ALEYH‹SSELÂM

Hazreti Nuh da buyur- Hazreti Nuh, kuru bir


du ki: a¤ac›n meyve vermesi
- Nas›l mucize istersi- için duâ edince, a¤aç he-
niz? men yeflillenir, meyve ve-
rirdi. Bir defas›nda, kav-
- Bulut olmad›¤› hâlde mini imana davet eder-
ya¤mur ya¤d›r. ken, onlar, mucize olmak
Hazreti Nuh, bunun üzere, daha önce kuru-
için duâ edince, Allahü te- mufl olan a¤açlar› göste-
âlâ; “Ellerini semaya kal- rerek; “Bunlar meyve ver-
d›r” buyurdu. Hazreti Nuh sin” dediler. Hazreti Nuh,
emir icab›, ellerini sema- bunun için duâ edince, ne
ya kald›rd›. Kald›rmas›yla kadar kuru a¤aç varsa,
birlikte ya¤mur ya¤maya hepsi meyve verdi.
bafllad›. Asl›nda, onlar›n Hazreti Nuh kum, top-
böyle mucize istemekten rak, kül gibi fleylere duâ
maksatlar›, mucizeyi gö- edince, Allahü teâlân›n iz-
rünce iman etmek de¤il- niyle o fleylerin hepsi yiye-
di. Kendi bozuk düflünce- cek yemek hâline gelirdi.
lerine göre, Hazreti Hazreti Nuh, gemiyi ta-
mamlad›¤›nda, müflrikler
Nuh’tan yapamayaca¤›,
gemiyi yakmak istedikleri
gücünün yetmeyece¤i bir
hâlde yakamad›lar. Cenab-
fley isteyip, yapamay›nca › Hakk›n kudretiyle, Hazreti
da, güya, birbirlerine; Nuh’un bir mucizesi olarak
“Bak›n! Bu peygamber fi- gemi konufltu. Bu s›rada
lan de¤ildir. Hakikaten gemiden; “Lâ ilâhe illallah.
peygamber olsa mucize- Ben o gemiyim ki, bana gi-
ler gösterirdi” diyecekler- ren kurtulur. Girmeyen he-
di. Fakat, hakikat, onlar›n lâk olur. Bana ancak ihlas
k›sa görüflleriyle zannet- sahibi olanlar biner” diye
tikleri gibi olmuyordu. ses geldi.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 132
NUH ALEYH‹SSELÂM

Bunun üzerine Nuh Hazreti Nuh’un


aleyhisselâm müflriklere baz› hususiyetleri
buyurdu ki: Hazreti Nuh çok ibadet
- Ne dersiniz? fiimdi ederdi. Vakitleri s›k›nt›l›
bana iman eder misiniz? ve meflakkatli geçerdi.
Onlar ise; etraf›nda çok Buna ra¤men her gün ve
büyük atefller yakt›klar› gecede yedi yüz rekât na-
hâlde, gemiye bir fley ol- maz k›lard›.
mam›flt›. Bu durum karfl›- Dünya hayat›n›n k›sal›-
s›nda, Hazreti Nuh’a iman ¤›n› ve dolay›s›yla ömrü,
edecekleri yerde, k›z›p ha- faydas›z, bofl fleylere har-
karete devam ettiler. cetmenin çok yanl›fl oldu-
Hazreti Nuh’un duâs› ¤unu bildirirdi. Her ân›n›n,
bereketiyle, gemide bulu- Allahü teâlân›n emri üzere
nan müminler karaya ç›k- geçmesine çok dikkat eder-
di. Hatta vefat›nda, Azrail
t›ktan sonra, k›sa zaman-
aleyhisselâm ona dedi ki:
da ço¤ald›lar. Hazreti
Nuh, selametle gemiden - Ey Allahü teâlân›n
indi¤inde, mübarek eliyle peygamberi! Dünyay› na-
bir a¤aç fidan› dikmiflti. s›l buldun?
Onun bir mucizesi olarak, O da buyurdu ki:
o fidan biraz sonra, rengi - Kendisine bir ev yap›-
birkaç nevî olan çeflit çe- lan ve bir kap›s›ndan girip,
flit meyveler verdi. di¤er kap›s›ndan ç›kan bir
Önceden gemiye koy- kimsenin hâli gibi gör-
mufl olduklar› fidanlar› da düm. Nuh aleyhisselâm,
dikti. Onlar da k›sa zaman- kam›fltan bir ev yap›yordu.
da yeflerip meyve verdi. Kendisine denildi ki:
Bunlardan ilkinin zeytin ol- - Keflke bundan de¤il
du¤u, “Mektubât-› ‹mam-› de, daha sa¤lam bir fley-
Rabbanî”de yaz›l›d›r. den yapsayd›n›z.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 133
NUH ALEYH‹SSELÂM

Buyurdu ki: Ömrü çok uzun idi. O


- Ölecek olan kimseye, kadar yafl›na ve pek çok
bu kadar› bile çoktur. eziyet ve cefa görmüfl ol-
mas›na ra¤men, kuvve-
Nuh aleyhisselâm,
tinden bir fley kaybetme-
peygamberler silsilesinin
mifl, difli dökülmemifl ve
en üstünlerindendir. Kalbi
saçlar› a¤armam›fl idi.
pâk, hâli dürüst olanlar›n
önderi, hidayet ve kurtu- O zamanda, yeryüzün-
lufl gemisinin kaptan›, tev- de bulunan bütün kâfirler,
hid denizinin yüzücüsü idi. onun duâs› sebebiyle he-
Âlemin düzelmesinin se- lâk oldu. Kavmini hak di-
bebi, Hazreti Âdem’in nes- ne davet için, 950 sene
linin devam›n›n vas›tas›- çok ›srarl› bir flekilde, gizli
d›r. Peygamberlerin dör- ve âflikâre olarak, gece-
düncüsü, peygamberler- gündüz çal›flt›, gayret etti.
den ülül’azm denilen en Kavmi ise, ona devaml›
yüksek alt› peygamberin eziyet ettiler.
ikincisidir. Cebrail aleyhis- Mîsak ve vahiyde, Pey-
selâm, Allahü teâlân›n gamber efendimizden
vahyi için, Hazreti Nuh’a sonra ikinci derecede k›-
elli defa geldi. l›nd›. Nitekim, Ahzâb su-
Nuh aleyhisselâm, resinin 7. ayet-i kerime-
kendinden önceki dini sinde mealen buyuruldu
neshedip, yeni bir din ge- ki:
tiren resullerdendir. Haz- “... Hususen bu ahd al-
reti Âdem de resul idi. Fa- d›klar›m›z içinde, meflhur
kat kendinden evvel her- ve ülül’azm olanlar› sen,
hangi bir din, hatta insan Nuh, ‹brahim, Musa ve
olmad›¤› için, onun dini ‹sa bin Meryem. Biz bun-
herhangi bir dini neshet- lardan sa¤lam yeminli,
mifl de¤ildir. te’kidli bir ahd, söz ald›k.”
peygamberler tarihi ansiklopedisi 134
NUH ALEYH‹SSELÂM

Allahü teâlâ Nuh aley- Nuh aleyhisselâm, bir


hisselâma gemi yapma il- elbise giyse “Bismillah”,
mini ve sanat›n› verdi. onu ç›kard›¤›nda ise “El-
Gemiyi suda yürütme im- hamdülillah” derdi.
kân› verdi. Hadis-i flerifte, Pey-
K›yamet gününde Pey- gamber efendimiz buyur-
gamber efendimizden du ki:
sonra, kabrinden ilk kal- (Nuh (aleyhisselâm),
kacak olan Nuh aleyhis- “Bismillah” ve “Elham-
selâmd›r. dülillah” demeden, bü-
Devaml› olarak kavmi- yük olsun, küçük olsun
ni imana davet ederdi. herhangi bir ifl yapmazd›.
Bununla beraber ibadet- Bu sebeple Allahü tealâ,
ten hiç geri durmaz, her onu; “Çok flükredici bir
gün yediyüz rekât namaz kul” olarak isimlendirdi.)
k›lard›. O yemek yiyince; “Be-
Nuh aleyhisselâm, bir ni doyuran Allahü teâlâya
fley yiyip içti¤i veya bir elbi- hamdolsun. Dileseydi be-
se giydi¤inde, hep Allahü ni aç b›rak›rd›” derdi. Bir
teâlâya hamdederdi. Bu- fley içti¤inde; “Bana su
nun için; “Çok flükredici bir veren Allahü teâlâya
kul” olarak zikredilmifltir. hamdolsun. Dileseydi be-
Ayet-i kerimede, Alla- ni susuz b›rak›rd›” derdi.
hü teâlâya flükretmeye Bir fley giydi¤inde;
teflvik vard›r. Yani, siz, “Beni giydiren Allahü te-
Hazreti Nuh’a inanan âlâya hamdolsun. Dile-
kimselersiniz. Onun ve seydi beni ç›plak b›rak›r-
gemide onunla beraber d›” derdi.
tafl›nanlar›n zürriyetisiniz. Ayakkab›s›n› giydi¤in-
O hâlde, siz de onlar gibi de; “Bana ayakkab›y› giy-
olunuz, demektir. diren Allahü teâlâya ham-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 135
NUH ALEYH‹SSELÂM

dolsun. Dileseydi beni ya- Allahü teâlâya ibadet


l›n ayak b›rak›rd›” derdi. etmeniz, Onun haram k›l-
Büyük abdest bozdu- d›¤› fleylerden kaç›nmak
¤unda; “Bana eziyet ve- suretiyle Ondan korkma-
ren fleyi benden ç›karan n›z ve emredilen ve nehye-
Allahü teâlâya hamdede- dilen hususlarda, benim
rim. O, ç›kmamas›n› dile- emirlerim ve yasaklar›m-
seydi, eziyet veren fley da, bana itaat etmenizdir.
benden ç›kmazd›” derdi. E¤er bu üç fleye riayet
‹ftar edece¤i zaman, ederseniz; büyük menfa-
elinde bulunan yiyece¤i, atlere, faydalara kavuflur-
müminlerden ihtiyac› sunuz. Bunlara riayet
olan varsa ona verir, ken- edin ki, Allahü teâlâ sizi
disi açl›¤a sabrederdi. magfiret buyursun.”
Nuh aleyhisselâm kav- ‹badeti emretmek, kalb
mine flu üç fleyi emretti: ve bedene ait olan ifller-
den, yap›lmas› istenenle-
1) Allahü teâlâya iba-
ri; Allahü teâlâdan kork-
det etmek.
may› emretmek de, ha-
2) Allahü teâlâdan ram ve mekruhlardan sa-
korkmak. k›nmay› gerektirir.
3) Kendisine itaat. Hazreti Nuh’a itaati
Hazreti Nuh, bu emret- emretmeye, her ne kadar,
ti¤i hususlarla ilgili ola- Allahü teâlâya ibadet ve
rak, kavmine dedi ki: Ondan korkmak dahil ise
“- Allahü teâlâ beni si- de, bunun ayr›ca zikredil-
ze, tebli¤ vazifesini yerine mesi, teklifte te’kid, yani
getirmem için gönderdi. pekifltirmek içindir.
Size, Onun taraf›ndan bil- Nuh aleyhisselâm›n
direce¤im hükümler flun- davetini kabul edenlere
lard›r: flu iki fley vâdedilmiflti:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 136
NUH ALEYH‹SSELÂM

1) Bu emirlere riayet rimesinde bildirildi¤ine


ederlerse, günahlar›n› göre, Hazreti Nuh’un na-
magfiret etmekle, ahiret sihatlerini duymamak
s›k›nt›lar›ndan ve azaplar- için, parmaklar›yla kulak-
dan kurtulacaklard›r. lar›n› t›k›yorlard›.
2) Dünyada karfl›lafla- Tarifi mümkün olma-
caklar› zararlar giderile- yan bir azg›nl›kla, Hazreti
cektir. Nuh’un sözlerini dinlemi-
Hazreti Nuh, magfiret yorlar, yanlar›na geldi¤i
zaman yüzünü görmek is-
olunmalar› için, kavmini,
temediklerinden, Nuh su-
ibadete, takvaya ve taate
resinin 7. ayet-i kerime-
davet ettikçe, söyledikleri-
sinde bildirildi¤i gibi, elbi-
ne karfl› ç›kt›lar. Kabul et-
selerini bafllar›na çekiyor-
meyip yalanlad›lar. Hatta
lard›. Onun, kendilerini
onu, yalanc› ve deli ol- cehennem ateflinden ko-
makla itham ettiler. rumaya çal›flan ve hay›r-
Hazreti Nuh’un sab›rl› lar›n› isteyen büyük bir
ve flefkatli muamelesi, zat oldu¤unu farkedemi-
davetten vazgeçmemesi, yorlard›.
uzun seneler devam etti. Nuh suresinin 22.
Zaman içinde onlar›n kar- ayet-i kerimesinde, kav-
fl› ç›kmalar› daha da artt›. min ileri gelenlerinin,
Baba ve dedelerinden Hazreti Nuh’a çok büyük
gördükleri kötülüklere o bir mekr (hîle) yapt›klar›
kadar dalm›fllar ve ba¤- bildirilmektedir. Çünkü
lanm›fllard› ki, Hazreti onlar, kendilerine tâbi
Nuh’un hak dine olan da- olanlara, vedd, süvâ, ye-
vetini kabul etmedikleri gûs, yeûk ve nesr ismin-
gibi, sözlerini dinlemeye deki putlar› terketmeme-
bile dayanam›yorlard›. lerini söylediler. Onlar›
Nuh suresinin 7. ayet-i ke- tevhid itikad›ndan, Allahü
peygamberler tarihi ansiklopedisi 137
NUH ALEYH‹SSELÂM

teâlân›n birli¤ine inan- cehalette bulundu¤unuzu


maktan men ettiler. Müfl- itiraf etmifl olacaks›n›z.
rikli¤i emrettiler. Hem bu itiraf›n›z, babalar›-
Tevhidi emretmek, bu- n›z›n da aleyhinde bulun-
nu insanlara ö¤retmek, man›z demektir...” gibi
dinde ne kadar yüksek bir sözler söylediler.
derece ve ne büyük bir ha- ‹nsan›n, gerek kendisi
y›r ise, buna mâni olmak ve gerekse baba ve dede-
ve flirki emretmek de, o de- lerinin kusur, noksanl›k ve
rece afla¤› ve o derece bü- cehalette bulundu¤unu
yük bir musibettir. Bu se- itiraf etmesi çok zor oldu-
beple Allahü teâlâ, onlar›n ¤undan, onlar›n bu duy-
mekrini çok büyük bir hîle gular›n› istismar edip kul-
olarak bildirmifltir. lanmalar› gizli bir hîle idi.
Bu sebeple, onlar›n böyle
Onlar›n, insanlar›, tev- söylemelerine ayet-i keri-
hid itikad›ndan men et- mede mekr (hîle) buyu-
melerine, ayet-i kerime- rulmufltur.
deki mekr (hîle) buyurul-
2- Ayet-i kerimelerde,
mas›n›n iki sebebi vard›r:
bu büyük hîleyi yapanla-
1- Onlar›n, putlara ilâh- r›n, yani kavmin ileri ge-
l›k isnad etmeleri ve putla- lenlerinin, mal ve evlat
ra ibadete devam etmele- sahibi olduklar› bildiril-
ridir. Onlar, kendilerine tâ- mektedir. Onlar cahil hal-
bi olanlara; “Bu putlar si- ka, mal ve çok evlada,
zin ilâhlar›n›zd›r. Baba ve putlara ibadet etmeleri
dedelerinizin de ilâhlar› sebebiyle kavufltuklar›n›;
bunlar idi. Siz Hazreti Hazreti Nuh’un bildirdi¤i
Nuh’un sözünü, davetini ilâh›n ise, hâflâ, mal ve
kabul ederseniz, kendi evlat veremedi¤ini söyle-
aleyhinizde bulunmufl; kâ- diler. Böyle bir hîle ile on-
fir oldu¤unuzu, dalalet ve lar› kand›rmaya çal›flt›lar.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 138
HÛD
ALEYH‹SSELÂM
HÛD ALEYH‹SSELÂM

HÛD ALEYH‹SSELÂM; Mercane’nin bir çocu¤u


Hûd aleyhisselâm, Âd oldu¤u ö¤renilince, önce-
kavminin yaflad›klar› yer den gördükleri hâlin hik-
olan Ahkâf diyar›nda do- metini anlad›lar.
¤up yetiflti. Ahkâf, Ye- Ana rahmine düflme-
men’de Aden ile Umman sinden itibaren, her za-
aras›ndad›r. Hazreti man fevkalâde hâlleri gö-
Hûd’un babas› Abdullah, rülen Hazreti Hûd’un, be-
annesi Mercane isminde- beklik ve çocuklu¤u da
ki saliha han›md›r. baflkalar›ndan çok farkl›
Hazreti Hûd’un annesi, idi. Soy bak›m›ndan baba
ona hamile kald›¤› gece- ve dedeleri de kendi za-
nin sabah›nda, kalk›p bak- manlar›n›n en seçkini idi-
t›klar›nda, etrafta bulunan ler.
a¤açlar›n yeflillendi¤ini, Büyüyüp yetiflti¤inde,
çiçeklerinin açt›¤›n› ve hiç çehre itibariyle zaman›n-
mevsimi olmad›¤› hâlde daki insanlar›n en güzeli,
çeflit çeflit meyvelerin bu- ak›l bak›m›ndan da onla-
lundu¤unu gördüler. Ayn› r›n en mükemmeli idi. Bir
zamanda; “Hûd aleyhis- gün namaz k›l›yordu. Na-
selâm›n gelmesi yaklaflt›;
mazdan sonra annesi me-
ona itaat etmezseniz he-
rakla dedi ki:
lâk olursunuz” diye sesler
duydular. - Yavrucu¤um! Bu iba-
det kimin içindir? Kime
Bir cuma gecesi Hazre-
ibadet ediyorsun?
ti Hûd do¤du. Do¤umuy-
la beraber, o beldede ya- - Beni ve her mahlûku
flayan bütün insanlarda, yaratan Allahü teâlâya
sebebini ve hikmetini an- ibadet ediyorum.
layamad›klar› korkuyla - Yani herkesin ibadet
kar›fl›k bir titreme, kalb etti¤i putlara ibadet etmi-
çarp›nt›s› meydana geldi. yorsun, öyle mi?
peygamberler tarihi ansiklopedisi 141
HÛD ALEYH‹SSELÂM

- Anneci¤im! O putlar, yadesiyle endifle ediyor-


hiç kimseye zarar ve fay- dum. Bir cuma gecesi,
das› dokunmayan tafl sen do¤unca, endifleleri-
parçalar›ndan baflka bir min yersiz ve lüzumsuzlu-
fley de¤ildir. fieytan, müfl- ¤unu, senin hususî olarak
riklere; yapt›klar› kötü muhafaza edildi¤ini anla-
amellerini iyi; putlara tap- d›m. Çünkü do¤du¤un
may› da süslü gösterdi¤i gecenin sabah›nda, o si-
için, onlar putlara tap›yor- yah vâdinin beyazlafl›p,
lar. Hâlbuki kendisinden kardan ak oldu¤unu gör-
baflka ibadet olunmaya düm. Kupkuru a¤açlar bir
lay›k, hiçbir Ilâh bulunma-
gecede yeflerip, taptaze
yan, hak ve yegâne mâ-
olmufllar ve meyve ver-
bud, yaln›z Allahü teâlâ-
mifllerdi.
d›r.
O¤lunun bu sözlerini, Evlad›m! Seninle bera-
dikkatle ve heyecanla din- ber giderken, yoluma çok
leyen annesi, Hazreti heybetli birisi ç›kt›. Seni
Hûd’a sar›larak, “ Yavru- benden al›p, daha önce
cu¤um! Sen bildi¤in, bil- kendilerini hiç görmedi-
dirdi¤in flekilde ibadetine ¤im, beyaz yüzlü, nurânî
devam et. Muhakkak ki, kimselere teslim etti. Bir
ben sana hamile iken, do- müddet sonra bana geri
¤umun esnas›nda çok verdiler ve seni getirdikle-
acayip hâller gördüm ve rinde; bafl›n›n üzerinde
görüyorum” dedi ve gör- bir nur hâlesi, pazular›n-
dü¤ü garip hâllerden ba- da ise yeflil renkli yakutlar
z›lar›n› flöyle anlatt›: vard›. O topluluktan biri-
“Do¤umun yaklaflt›- nin, sana hitaben; “Alla-
¤›nda, pek çok vâdiyi do- hü teâlâ seni peygamber
laflt›m. Bu esnada, sana k›ld›. Müjdeler olsun” de-
bir zarar gelmesinden zi- di¤ini iflittim. ”
peygamberler tarihi ansiklopedisi 142
HÛD ALEYH‹SSELÂM

Pek tatl› ve sevimli na gelen büyük bir Arap


olan Hazreti Hûd, sima kavmi idi.
olarak, Hazreti Âdem’e Âd kavminin insanlar›,
çok benzerdi. Dünya ve gayet uzun boylu, iri cüs-
dünyal›k ile alâkas› yoktu seli, tuttu¤unu koparan
ve çok ibadet ederdi. Ken- cinsten, çok kuvvetli kim-
dini; Allahü teâlâya iba- selerdi. Ayn› zamanda
det ve taate vermifl idi. uzun ömürlü idiler. Bede-
Gayet flefkatli, çok cömert nî olan kuvvetleri yan›n-
bir zat olan Hûd aleyhis- da, Allahü teâlân›n ayr›ca
selâm, ara s›ra ticaretle bir ihsan› olarak, bulun-
meflgul olurdu. duklar› belde de, gayet
bereketli idi.
Âd kavmi Yaflad›klar› yerin top-
Nuh tufan›ndan sonra, ra¤› çok verimli, ya¤mur-
gemide bulunarak kurtu- lar› da bol idi. Her taraf
lanlar, ço¤al›p, zamanla yemyeflil olup, her yanda,
Arabistan Yar›madas› ve ba¤lar, bahçeler, etrafta
baflka yerlere da¤›larak rengârenk çiçekler, göz
yerlefltiler. Hazreti Nuh’un görebildi¤ince çeflit çeflit
torunlar›ndan olan Âd; Ye- meyve a¤açlar› vard›.
men’de, Hadramut bölge- Ad›m bafl› p›narlar, akar-
sinde, Umman ile Aden sular bulunurdu. Hatta bu
aras›nda Ahkâf denilen ye- Ahkâf diyar›n›n ‹rem diye
ri yurt edindi. Âd’›n evlad› tan›nd›¤›, ‹rem ba¤lar› ta-
burada ço¤alarak büyük birinin oradan geldi¤i de
bir kabile oldu. Bu kabile, rivayet edilmifltir.
Âd’›n soyundan geldi¤i Âd kavmi insanlar›,
için, bu kavme Âd kavmi büyük kaya parçalar›n›
denildi. Âd, kendi aras›nda yontarak sütun, direk flek-
yirmiüç kabileden meyda- line getirirler, bu direkler
peygamberler tarihi ansiklopedisi 143
HÛD ALEYH‹SSELÂM

üzerine muazzam, göste- çoklu¤una bakarak alda-


riflli binalar yaparlard›. O nan bu kavim; kibre kap›l-
muazzam binalar›n›n için- d›. Bu durum Kur’an-› ke-
de, ayr›ca ba¤lar, bahçe- rimde Fussilet suresinin
ler, güzel havuzlar bulu- 15. ayetinde mealen flöy-
nurdu. Her yer ak›l almaz le bildirilmektedir: (Yeryü-
süslere ve göz kamaflt›r›c› zünde haks›z yere büyük-
güzelliklere sahipti. lük taslad›lar ve; “Bizden
Hazreti Nuh’tan sonra daha kuvvetli kim var ki”
uzun bir zaman›n geçme- dediler.)
siyle, Âd kavmi bozulma- Bütün nimetleri veren
ya bafllad›. Önceleri do¤- Allahü teâlây› da çoktan
ruluk, hak ve adalet üzere unutmufllard›. Kendileri-
rahat yaflarlarken, zaman- nin ve bütün âlemin bir
la fitne ve fesada bafllad›- yarat›c›s› oldu¤u, ak›llar›-
lar. Dinlerine ait ilimleri, na bile gelmiyordu. Her
büsbütün unutarak do¤ru geçen gün kibir ve büyük-
yoldan ayr›ld›lar. lenmeleri, cehalet ve tafl-
Nuh tufan›n› görenler, k›nl›klar› art›yordu.
çoktan vefat etmifl olduk- Nihayet Âd kavmi; sa-
lar›ndan ve tufan›n tesiri med, samûd, sadâ ve he-
yavafl yavafl insanlar›n bâ adl› putlara tapmaya,
haf›za ve gönüllerinden etrafta bulunan kabilelere
silindi¤i için, azmaya bafl- zulüm ve iflkence etmeye
lad›lar. fieytan da zaten bafllad›.
bütün gayretiyle, insanla- Âd kavmi öyle zâlim
r› hidayet yolundan ay›r- ve gaddar idiler ki, zay›f
mak için, devaml› hîle ve ve güçsüzler, onlar›n ya-
tuzaklar haz›rl›yordu. n›nda e¤lence vas›tas› idi.
Boy ve kuvvetlerine, Bunlar üzerinde âdetâ
ellerindeki nimetlerin kuvvet denemesi yapar-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 144
HÛD ALEYH‹SSELÂM

lar, be¤enmedikleri zaval- te düflmelerini; kurda, ku-


l› bir kimseyi çok yüksek fla yem olmalar›n› seyre-
binalardan afla¤›ya at›ve- derler ve habis ruhlar› bu
rirler, merhamet nedir bil- alçakl›k ve vahfletten zevk
mezlerdi. Âdetâ zorbal›k al›rd›.
ve fliddet ile muamele et- Bazan uzak olsun, ya-
meyi, kendilerine fliar k›n olsun civarlar›nda bu-
edinmifllerdi. Kuvvet, flid- lunan kabilelere bask›n
det sahibi olanlar, di¤erle- yaparlar, her taraf› yak›p
rini ezer, inletir, hatta ifl- y›karlard›. Ele geçirdikleri
kence ile öldürürlerdi. mallar› ya¤ma ederler,
Güçsüz ve korunmas›z yakalad›klar› insanlar› da
olanlar›n hamisi ve s›¤›- köle olarak çal›flt›r›r, ya-
na¤› yoktu. hut da satarlard›. Merha-
Zulüm ve afla¤›l›kta met duygular› tamamen
ak›l almaz derecede ileri kaybolmufl, yerini, cânilik
gitmifllerdi. Herkesin ge- ve zulüm duygusu alm›fl-
lip geçmekte oldu¤u çöl t›. Güç ve kuvvetlerini zu-
yollar›na, güya kolay, k›sa lüm ve haks›zl›kta kullan›-
ve emin olan istikameti yorlard›.
göstermek için çeflitli Allah korkusu ve in-
yanl›fl iflaretler koyarlard›. sanl›k düflünceleri dumu-
Yolu bilmeyen garip, za- ra u¤rayan, flefkat ve
vall› yolcular, bu yanl›fl merhametten tamamen
iflaretlere aldanarak, far- mahrum kalan bu kavim,
k›nda bile olmadan, k›z- elindeki maddî imkân ve
g›n çöllerin içlerine kadar zenginlikleri, sadece zu-
giderlerdi. lüm vas›tas› olarak kulla-
Âd kavminin zâlimleri n›yordu. Garip ve kimse-
de, bu biçarelerin s›cak sizleri, zay›flar›, hakl›, hak-
çöllerde, açl›k ve susuz- s›z ay›rmadan, ak›l almaz
luktan, periflan bir vaziye- iflkencelerle inletiyorlar,
peygamberler tarihi ansiklopedisi 145
HÛD ALEYH‹SSELÂM

onlar› köle gibi çal›flt›r›- luk sebebiyle gurur ve


yorlard›. Komflu kabileler kibre kap›l›p, insanî duy-
de bunlar›n zulüm ve ifl- gu ve meziyetlerden ayr›-
kencelerinden yaka silker larak, e¤lence ve sefahet
hâle gelmifllerdi. Çünkü yolunda ilerliyorlard›.
ayn› flekilde onlara da, zu- Herkesin gelip geç-
lüm ve haks›zl›k ediyor, mekte oldu¤u ifllek yolla-
rahat b›rakm›yorlard›. r›n kenarlar›nda yapt›klar›
Maddî imkân ve ni- gayet muazzam binalar-
metleri artt›kça, Âd kav- da, benzeri görülmemifl
minin fl›mar›kl›¤›, haddi bir ihtiflam içinde yafl›yor-
aflmas› da art›yor, Allahü lard›. Bu umumî yerlerde,
teâlân›n sonsuz nimet ve ayr›ca yüksek tepelerde,
ihsanlar›na karfl›, flükür yapt›klar› sa¤lam bina ve
yerine nankörlükte ileri köflklerde vakitlerini oyun
gidiyorlard›. Ba¤, bahçe, ve e¤lence ile geçiriyor-
tarla, hayvan, mahsul ve lard›.
hatta nesillerinde flafl›la-
cak bir bereket bulunma-
s›, dünya nimetleri bak›- Hûd aleyhisselâm›n
m›ndan, ulafl›lmas› arzu peygamberli¤i
edilen bütün her fleye ka- Ahlâkî ve insanî de¤er-
vuflmufl olmalar›, onlar›n lerini kaybetmifl, manevi-
gittikçe az›t›p sap›tmalar›- yattan tamamen mahrum
na, zulüm ve haks›zl›kta kalm›fl kimselerin, ellerine
daha da ileri gitmelerine geçirdikleri kuvveti ve
sebep oluyordu. maddî imkânlar›, baflkala-
Bu hesaps›z nimetlere r›na zulüm ve iflkence ale-
flükredecekleri yerde, ti olarak kullanacaklar› ga-
flükrü terkedip flirke, müfl- yet aç›kt›r. ‹flte Âd kavmi
rikli¤e devam ediyorlar, de böyle olup, ellerindeki
içinde bulunduklar› bol- kuvvet ve imkânlar› ile et-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 146
HÛD ALEYH‹SSELÂM

rafa dehflet saç›yorlar, Daha küçüklü¤ünden


bundan da zevk duyuyor- itibaren, kendisine; “Mu-
lard›. Bu zamanda Âd kav- hammed aleyhisselâm›n
minin meliki, Halcân bin nuru senin aln›ndad›r.
Vehm isminde, vicdans›z, Putlar› k›rmak, küffâr› öl-
zâlim bir kimse idi. dürmek ve küfür ateflini
‹flte böyle bir zaman- söndürmek, Ona nasip
da, edep ve hayâ bak›- olacak” diye nida edildi-
m›ndan her türlü azg›nl›k ¤ini duyard›.
ve taflk›nl›¤a sahip olan, Allahü teâlâ onu mu-
hak hukuk tan›mayan Âd hafaza etti. Kavminin tafl-
kavmi içinde, bir zat yeti- k›nl›klar›na kap›lmad›.
fliyordu. Bu seçilmifl zat, Nuh aleyhisselâm›n di-
Hûd aleyhisselâm idi. ninde olup, o din üzere
Hûd aleyhisselâm›n Âd ibadet ederdi. Kavmi ara-
kavmi ile olan münasebe- s›nda, sevilen, say›lan,
ti, sadece nesep bak›m›n- hürmet edilen bir kimse
dan onlarla ayn› olmas› idi. Gayet halim, selim,
ve aralar›nda yetiflmesi yumuflak huylu ve flefkat-
idi. Baflka hiçbir yönden li olan Hûd aleyhisselâm
onlara benzemiyordu. temiz, itibar sahibi ve
Allahü teâlân›n bir ih- soylu bir aileye mensup
san› olarak, yarat›l›fltan, idi. Do¤ruluk ve dürüstlü-
fevkalâde bir güzelli¤e sa- ¤ü ile baflkalar›ndan ta-
hip olan Hazreti Hûd, kav- mamen farkl› bir hâlde ol-
minin en güzeli ve ahlâk- du¤u, herkes taraf›ndan
ça en üstünü olup, dedesi bilinirdi. Cesareti ve zekâ-
Âdem aleyhisselâma çok s› ise, fevkalâde idi. Kav-
benziyordu. Muhammed minin itibar ve itimad›n›
aleyhisselâm›n nuru, Haz- kazanm›fl oldu¤undan,
reti Hûd’un mübarek al- herkes aras›nda Emin la-
n›nda ay gibi parl›yordu. kab› ile tan›nm›fl idi.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 147
HÛD ALEYH‹SSELÂM

Hûd aleyhisselâm, den baflkas›na ibadet edi-


kavminin bu azg›n hâline yorlar.
bakt›kça çok üzülüyor, Ey Hûd! Sen, benim
müdahale edemiyor ve kulum ve peygamberim-
karfl› gelemiyordu. Gayet sin. Onlara git! Kendileri-
sakin olan, hiç kimseye ni tevhide ça¤›r ve ben-
bir fley söylemeyen, bu- den baflka ilâh olmad›¤›-
nunla beraber vekar ve n›, bir oldu¤umu, orta¤›-
heybet sahibi olan Hazre- m›n bulunmad›¤›n› söyle
ti Hûd’a, Âd kavmine pey- ve inanmaya davet et!
gamber oldu¤u bildirildi.
Allahü teâlâ, Cebrail aley-
hisselâm vas›tas›yla Haz- Hazreti Hûd’un,
reti Hûd’a flöyle vahyetti: kavmini imana daveti
- Ey Hûd! Kavmin ara- Hazreti Hûd, peygam-
s›ndan seni seçtim ve se- ber oldu¤unu bildiren
ni Âd kavmine peygam- vahyi ald›ktan sonra, do¤-
ber k›ld›m. Onlara git! ruca kavminin topland›¤›
Kendilerinden korkma! yere gitti. O gün, onlar›n
Ben onlara, senin için, bayramlar› oldu¤undan,
mucize olacak fleyler gös- hepsi bir yerde toplan-
teririm. m›fllard›. Baflta melikleri
Ya Hûd! Ben onlara, al- Halcân ve kavmin ileri ge-
t›ndan tahtlar, çok mal ve lenleri, hususî olarak ha-
servet yan›nda, kendile- z›rlanm›fl alt›n tahtlar üze-
rinden evvel hiçbir kavme rinde oturuyorlard›. Reis-
nasip olmayan uzun lerinin bafl›nda çeflitli mü-
ömür ve çok kuvvet ver- cevherat ile süslenmifl bir
dim. Onlara gökten bol taç vard›. O s›rada Hazreti
ya¤mur ya¤d›rd›m. Yer- Hûd’un gür sesi duyuldu:
den çeflit çeflit otlar bitir- - Ey kavmim! Benim
dim. R›zk›m› yiyip, ben- ve sizin Rabbimiz olan Al-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 148
HÛD ALEYH‹SSELÂM

lahü teâlâya ibadet edi- rinin çocu¤u olmad›.


niz! ‹badet edilecek On- Hud aleyhisselâm da-
dan baflkas› yoktur. Alla- vetine devam ettikçe, kav-
hü teâlây› b›rak›p da, ken- minden, kâfir olanlar›n
dilerine ibadet etti¤iniz flu ileri gelenleri dediler ki:
putlar, sizden önceki Nuh - Ey Hud! Biz seni, kav-
kavminin suda bo¤ularak minin dinini terk etti¤in
helâk olmas›na sebep ol- için ak›ls›z, peygamberlik
du. Yani Nuh kavmi, put- davas›nda da yalanc›lar-
lara ibadet ettiler, helâk dan zannediyoruz.
oldular. Hud aleyhisselâm
Onun bu sözlerini du- bunlara cevaben flöyle
yan Halcân dedi ki: dedi:
- Ey Hûd! Yaz›k sana. - Ey kavmim! Bende
Biz bu kadar kalabal›k ak›l azl›¤› ve cahillik yok-
iken, bu kadar güçlü iken, tur. Ben, âlemlerin Rabbi
sen bize bu sözlerle galip taraf›ndan size gönderil-
gelece¤ini mi zannediyor- mifl bir peygamberim.
sun? Sen bilmez misin ki, Ben, Rabbimin emirlerini,
her gün ve gecede bizim bana vahyettiklerini size
bin çocu¤umuz do¤ar. tebli¤ ediyorum. Size na-
sihatta bulunuyor ve sizi
Böyle sözlerle, kavmi- tevbe etmeye davet edi-
nin, davetini kabul etme- yorum. Ben sizin için, gü-
yip dinlememelerine üzü- venilir, emin bir nasihatçi-
len Hazreti Hud, Allahü te- yim. Peygamberli¤imde
âlâya duâ edip, bu kavmin sâd›k ve eminim. Allahü
kad›nlar›n›n k›s›r olmalar›- teâlân›n vahyi ve Allahü
n› diledi. Allahü teâlâ ka- teâlân›n bana emaneti
bul edip, o sene bütün ka- olan peygamberlik husu-
d›nlar k›s›r kald› ve hiç bi- sunda eminim. Bir de¤i-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 149
HÛD ALEYH‹SSELÂM

fliklik yapmam. Bilakis, - Sen bize, babalar›m›-


bana emrolunan fleyi, ay- z›n ibadet etti¤i putlar›m›-
nen emrolundu¤um fle- z› b›rak›p, Allahü teâlâya
kilde tebli¤ ederim. ibadet, kulluk etmemizi
Sizi Allahü teâlân›n emretmeye mi geldin?
azab›ndan korkutmak E¤er peygamber oldu¤u-
nu bildirmek hususunda
için, Rabbiniz taraf›ndan,
sad›k isen, haydi, “Hâlâ
içinizden biri vas›tas›yla
Onun azab›ndan korkma-
vahiy ve haber gelmesine
yacak m›s›n›z” diye bizi
hayret mi ediyorsunuz?
korkuttu¤un azab› getir
Allahü teâlân›n sizi, Nuh
de görelim.
kavminin helâkinden son-
ra, onlar›n yerine getirdi- Kavminin bu inkârc› ve
alayc› sözlerine karfl›, Hûd
¤ini, yarat›l›flta size onlar-
aleyhisselâm onlara dedi
dan kat kat ziyade boy,
ki:
cüsse ve kuvvet verdi¤ini
ve Allahü teâlân›n daha - Muhakkak ki, size,
nice nimetleri ihsan etti¤i- Rabbiniz taraf›ndan bir
ni düflünün, hat›rlay›n. azap ve gadap vacip ve
hak oldu. Sizin ve babala-
‹hlas ile Allahü teâlâya r›n›z›n ilâh diye isimlen-
ibadet ederek ve Ona flirk dirdi¤iniz putlar›n›zla, be-
koflmay› b›rakarak, Onun nimle mücadele mi edi-
bu nimetlerine flükredin yorsunuz? Öyleyse flimdi
ki, felâh bulas›n›z, kurtula- azab›n gelmesini bekle-
s›n›z. yin! Ben de sizinle bera-
Âd kavminin ileri ge- ber bekleyenlerdenim.
lenleri Hûd aleyhisselâma Hud aleyhisselâm,
inanmad›klar› gibi, bir de uzun müddet kavmini Al-
alay ediyorlar ve diyorlar- lahü teâlâya iman ve iba-
d› ki: det etmeye davet etti ise
peygamberler tarihi ansiklopedisi 150
HÛD ALEYH‹SSELÂM

de, pek az kimse iman et- - O azab›n gelece¤i


ti. ‹man edenler de, di¤er vaktin ilmi Allah kat›nda-
müflriklerin, zulüm ve ifl- d›r. Onu sadece Allahü te-
kencelerinden çekinerek âlâ bilir. Ben size vahyo-
imanlar›n› gizliyorlar, lundu¤um fleyi bildiriyo-
aç›ktan a盤a söyleyemi- rum. Peygamberin vazife-
yorlard›. si haber vermektir. Lâkin
görüyorum ki, siz cahillik
Kavmin ekserîsi ise, ediyorsunuz. Peygamber-
iman etmedikleri gibi, in- lerin, tebli¤ ve Allahü te-
kâr ve inatta pek ileri gidi- âlân›n azab› ile korkutmak
yorlar, yola gelmiyorlard›. için gönderildi¤ini bilmi-
fiirk ve sap›kl›kta kald›kla- yorsunuz. Sizin bu sözle-
r› gibi, üstelik Hûd aley- riniz azab›n gelmesini sü-
hisselâma karfl› ç›k›yorlar ratlendirir.
ve onu çok üzüyorlard›. Hûd aleyhisselâm, yal-
Her defas›nda; “E¤er var›rcas›na kavmine nasi-
do¤ru söylüyorsan, hay- hate devam ediyor, onla-
di, bizi korkuttu¤un azab› r›, Allahü teâlâya imana
getir de görelim” dediler. ve yaln›z Ona ibadet et-
Hûd aleyhisselâm da on- meye, acizlere zulmetme-
lara dedi ki: meye, baflkalar›na karfl›

peygamberler tarihi ansiklopedisi 151


HÛD ALEYH‹SSELÂM

merhametli olmaya, Alla- dan tan›d›klar›, hatta ken-


hü teâlân›n ihsan etmifl disine, “Emin” lakab›n›
oldu¤u nimetlere nankör- verdikleri Hûd aleyhisselâ-
lük etmemeye davet edi- m›, bugün yalanc› ve ak›l-
yordu. Da¤ bafllar›nda, s›z olmakla itham ediyor-
çöllerde, ›ss›z yerlerde, lard›. Allahü tealân›n emir-
korumas›z zavall› kimse- lerini kabul edip, iman et-
lere sald›rmamalar›n›, mek, Onun peygamberine
haks›z yere baflkalar›n›n tâbi olmak, bu haddi afl-
mallar›n› almamalar›n› m›fl, canavarlaflm›fl kavme
söylüyor, Allahü teâlâya pek zor geliyordu.
karfl› gelmenin çok büyük Hûd aleyhisselâm on-
felâket oldu¤unu anlat›- lara dedi ki:
yordu.
- Allahü teâlâya ibadet
Hûd aleyhisselâm, ne- ediniz! ‹badet edilecek, On-
sep olarak Âd kavminden dan baflkas› yoktur. Onun
olup, onlar›n aras›nda ye- azab›ndan korkunuz!
tiflti¤inden, onlar›n hâlle-
rini çok iyi biliyor, hangi Onlar ise dediler ki:
hususlarda çok hassas ol- - Bu peygamber, bizim
duklar›n› pek iyi anlad›¤› gibi yiyip içiyor. Kendimiz
için, bütün bunlar› dikkate gibi birçok fleye muhtaç
alarak konufluyor, nasihat olan birine inan›rsak, al-
ediyordu. Fakat Âd kavmi danm›fl ve ziyan etmifl
pek azm›fl, müflriklik ve oluruz.
putperestli¤e iyice dalm›fl Hûd aleyhisselâm›n,
oldu¤undan, nasihatleri “Ölüp, kemikleriniz çürü-
kabul etmiyor ve inkârda yüp, toz toprak olduktan
›srar ediyordu. sonra, tekrar dirilerek ka-
Âd kavmi, daha düne birden kalkacaks›n›z” de-
kadar, akl›, zekas›, cesaret mesi üzerine, kavmi flöyle
ve do¤rulu¤u ile çok yak›n- cevap verdiler:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 152
HÛD ALEYH‹SSELÂM

- Hiç böyle fley olur onlar; “Hay›r, biz Allaha


mu? Ne varsa, ancak bu ibadet etmeyiz. Ancak flu
dünyadad›r. Cennet, ce- putlar›m›za ibadet ederiz”
hennem, hep buradad›r. diyerek, putlar›n› gösterir-
Bu dünya böyle gelmifl, lerdi. Böylece Hûd aley-
böyle gider. Öldükten hisselema karfl› kaba ve
sonra, bir daha dirilmek inkârc› davranmaya de-
yoktur. Hûd, risalet dava- vam ederlerdi.
s›nda ve öldükten sonra Hûd aleyhisselâm bu-
tekrar diriltilece¤imizi na karfl›l›k, onlara, bu iti-
söylemek hususunda, Al- kadlar›n›n yanl›fll›¤›n›, Al-
lahü teâlâya iftira ediyor. lahü teâlâdan baflka iba-
Biz, ona inan›c› ve onu dete lay›k bir ilâh bulun-
tasdik edici de¤iliz. mad›¤›n› bildiriyor, müfl-
Onlar›n bu sözlerine riklikte inat ve ›srar etme-
karfl›, Hûd aleyhisselâm melerini söylüyordu. Bu-
Allahü teâlâya duâ edip na ra¤men Âd kavminin
dedi ki: insanlar›, Hazreti Hûd’un
- Ya Rabbi! Onlar›n be- vaaz ve nasihatlerine ku-
ni yalanlamalar›na karfl›, lak vermiyor ve bildikle-
rinden flaflm›yorlard›.
bana yard›m et! Beni ya-
lanlad›klar› için, intikam›- Devaml› olarak, yük-
m› onlardan al! sek binalar yapmakta, ga-
rip, güçsüz, zavall› ve
Allahü teâlâ buyurdu ki:
kimsesizlere zulmetmekte
- Az zamanda azap gel- âdeta birbirleriyle yar›fl
di¤ini görüp, seni yalan- ediyorlard›. Herkesin ge-
lad›klar›na piflman olur- lip geçti¤i yollar›n kenar-
lar. lar›na kurduklar› ihtiflaml›
Hûd aleyhisselâm; “Ey binalardan, gelip geçen-
kavmim! Allahü teâlâya lerle e¤lenirler, bilhassa
ibadet ediniz” dedikçe, Hûd aleyhisselâm›n evine
peygamberler tarihi ansiklopedisi 153
HÛD ALEYH‹SSELÂM

giden misafirlerle alay sizi bundan men eden ne-


ederler ve insanlar›n dir? Niçin kabul etmiyor-
onun yan›na gidip, konu- sunuz? Bât›lda bir tatl›l›k
flup görüflmelerine mâni yoktur, niçin onu terket-
olmak isterlerdi. miyorsunuz?
Hud aleyhisselâm, çok Bu Hûd aleyhisselâm
güç flartlar alt›nda kalm›fl sizin yak›n akraban›zd›r,
olmas›na, pek çok mâniler- amcan›z›n o¤ludur. fiüp-
le karfl›laflm›fl bulunmas›na hesiz siz, onu, önce ve
ra¤men, sab›r ve taham- sonra, do¤ru, sad›k olarak
mül gösteriyor, b›kmadan, tan›rs›n›z. O size Allahü
usanmadan ve yorulma- teâlâ taraf›ndan vaiz ve
dan, onlar› imana davete peygamber olarak geldi.
devam ediyordu. Onlar ise, fiimdi niçin onu yalan-
ters, sert, k›r›c› ve kaba ce- lay›p, hakaret ediyorsu-
vaplar›na ve kibirli sözleri- nuz? Allahü teâlâdan kor-
ne devam ediyorlard›. kunuz ve ona itaat ediniz!
Siz böyle inkâr ve inatta
Kavminin Hazreti ›srar ederseniz, Nûh kav-
Hûd’a eziyeti minin bafl›na gelen felake-
Hazreti Hûd’a ilk iman tin, sizin bafl›n›za da gel-
eden, Cünade bin Esam mesinden korkuyorum.
isminde bir zatt›r. Bu zat, Âdl›lar, Cünade’nin bu
Hazreti Hûd’un amcas›n›n sözlerine fena hâlde k›zd›-
o¤lu idi. Cünade bir gün, lar. Üzerine hücum edip,
akrabalar›ndan k›rk kadar hakarete bafllad›lar. Cü-
kifliyle otururken, onlara nade, ellerinden kurtulup
dedi ki: Hazreti Hûd’un yan›na
- Ey kavmim! Defalar- dönerek, olanlar› anlat›n-
ca size, do¤ru olan saadet ca, Hazreti Hûd onu tesel-
yolu teklif edildi¤i hâlde, li ederek buyurdu ki:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 154
HÛD ALEYH‹SSELÂM

- Üzülme! Ahirette se- derdi. Seni tasdik eden


nin için hüzün yoktur. Mü- kimseye ne mutlu. Seni
kâfat›n› Allahü teâlâ verir. yalanlayan kimseye de
Hûd aleyhisselâm bir yaz›klar olsun” dedi. Son-
gün yolda giderken, Mer- ra da flöyle sordu:
sed isminde bir zat ile kar- - Ey Allah›n peygam-
fl›laflt›. Mersed dedi ki: beri! Acaba benim çocu-
- Ya Hûd! Ben de sana ¤um olacak m›?
bir ifl için geliyordum. Hazreti Hud buna ce-
E¤er ben, sana o iflimi ha- vaben buyurdu ki:
ber vermeden önce, sen
bana haber verirsen, sen - Han›m›n flimdi hami-
gerçekten peygambersin. ledir. Bu hamilelikten iki
erkek çocu¤un olur. Ayr›-
Hazreti Hûd ona tebes-
ca han›m›n›n, senden da-
süm edip, flöyle buyurdu:
ha çok çocu¤u olacakt›r.
- Dün gece yatarken, On bat›nda ikiz do¤um
han›m›nla aran›zda flöyle
yapar. Hepsi de erkek
bir konuflma geçti. Sen
olur. Ayr›ca çocuklar›n›n
han›m›na; “Yar›n Hûd’a
hepsi de benim ümme-
gidece¤im. Bu konuflma-
lar›m›z› bana haber verir- timden olur.
se, o peygamberdir. O za- Hazreti Hud’dan bun-
man, kendisine iman ede- lar› dinleyen Mersed, se-
ce¤im” dedin. vincinden Hazreti Hud’a
Mersed bunlar› du- sar›l›p, aln›ndan öptü. Al-
yunca, Kelime-i flehadeti lahü teâlâya hamd ve se-
söyleyip; “Ben flehadet na ederek oradan ayr›l›p,
ederim ki, hak mâbud han›m›n›n yan›na döndü.
olarak, Allahtan baflka Olanlar› han›m›na haber
ilâh yoktur. O Allah ki, se- verdi. O da çok sevinip,
ni peygamber olarak gön- hemen iman etti.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 155
HÛD ALEYH‹SSELÂM

Mersed, iman›n› giz- - Ey Nüheyl! Bafl›n›


lerdi. Kavminin ileri ge- kald›r, semaya do¤ru bak!
lenlerinden oldu¤u için, Kavminin üzerine gölge
onlar›n aras›nda oturur, veren ve onlar›n üstüne
Hazreti Hûd hakk›nda ne kadar gelen azap bulutu-
konufltuklar›n›, ne yapa- nu seyredip, ibret al!
caklar›n› dinlerdi. Ona bir Hakikaten, Âd kavminin
zarar vermeyi konuflurlar- üzerinde, zulmetten yara-
sa; “Ey akrabalar›m! Ona t›lm›fl siyah bir bulutun,
mühlet tan›y›n. Hemen büyük bir da¤ gibi dur-
öldürmeye kalkmay›n. makta oldu¤unu gördü.
Çünkü o, kardeflimizdir
ve amcam›z›n o¤ludur” Korkuyla uyanan Nü-
diyerek, onlar› cayd›r›rd›. heyl, do¤ruca Amr ismin-
deki amcas›n›n o¤lunun
Hûd aleyhisselâm za- yan›na gitti. Korku ve
man›nda, iman etmifl olan dehflet içerisinde, gördü-
Nüheyl isminde bir zat var- ¤ü hâli ona anlatt›. Daha
d›. Bu zat, o rezil kavmin önce kendisinin, çok u¤-
ileri gelenleri ile beraber raflt›¤› hâlde, bu azg›n
bulunur, onlar›n iman et- kavme söz geçiremedi¤i-
meleri için devaml› nasi-
ni söyleyip, gidip bu hâli
hat ederdi. Uzun müddet
Âd kavmine haber ver-
böyle devam etti¤i hâlde,
mesini talep etti. Bunun
kavminde hiçbir de¤ifliklik
için dedi ki:
olmad›¤›n› görüp, bu iflten
vazgeçti. Kendisi gibi iman - Git, Âdo¤ullar›na be-
edenlerle birlikte bir köfle- nim gördü¤üm bu hâli
de ibadet ve taat ile mefl- anlat! Hidayete kavuflma-
gul olmaya bafllad›. Bir ge- lar›na çal›fl! ‹man etmele-
ce uykuda bir ses duydu. ri için gayret göster!
Rahmanî olan bu ses flöy- Amr gidip, kavmine
le diyordu: bunlar› anlatt›. Hûd aley-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 156
HÛD ALEYH‹SSELÂM

hisselâm›n anlatt›klar›n› mad›lar. Alay ederek de-


kabul etmeyen, apaç›k mu- diler ki:
cizelerini gördükleri hâlde - Ey Nüheyl! Zaman›-
yine inkâr eden Âd kavmi, m›zda peygamberlik ifli
Amr’›n sözlerine ald›rma- size mi kald›? Demek ki,
d›lar ve onu reddettiler. peygamberlik size geldi.
Hatta öldürmeye kalkt›lar, Siz bu iflinize devam edin.
fakat buna güçleri yetme- Fakat devaml› olarak bizi
di. Amr, ellerinden kurtu- azapla korkutuyorsunuz.
lup Nüheyl’in yan›na geldi Ama hâlâ biz, o dedi¤iniz
ve olanlar› haber verdi. azaplardan, s›k›nt›lardan,
Nüheyl de, bu durumu güç hâllerden hiçbir fley
Hûd aleyhisselâma bildir- görmedik. E¤er siz, bizleri
di. Bu hâli, kavmine bizzat azap ile korkuttu¤unuz bu
kendisi anlatabilmek için sözlerinizde sad›k iseniz,
ondan izin al›p, Gays va- dedi¤iniz azaplar› bize de
disine gelerek, Âd kavmi- gösterin!
ni yan›na toplad›. Nüheyl,
Hazreti Hûd, bütün
Âd kavminin aras›nda,
bunlar› gördükçe, devam-
sözü dinlenir bir zat idi.
Uykuda gördü¤ü hâli on- l› sabrediyor; “Bekleye-
lara uzun uzun anlatt›. Yu- lim. Belki iman edip, Alla-
muflakl›kla, tatl›l›kla, onla- hü teâlân›n emirlerine
r›n iman etmelerine gay- itaatkâr olurlar da, azap
ret etti. Fakat, bu Âd kav- ve cezalar›, cennet nimet-
mi idi ve hakk›, hakikati lerine ve sevaba dönü-
kabul etmemek hususun- flür” diyordu.
da sanki ahdleri vard›. Ne Zaman ilerleyip, gün-
anlat›lsa, ne gösterilse ler, aylar birbirini takip
kâr etmiyor, inanm›yor- ederek, seneler geçiyor
lard›. Nüheyl’in sözlerine, ve Hazreti Hûd da kavmi-
anlatt›klar›na da kulak as- ni imana davete devam
peygamberler tarihi ansiklopedisi 157
HÛD ALEYH‹SSELÂM

ediyordu. ‹nsanlar›n, iti- mühim bir ifl yapm›fl gibi,


raz ve muhalefetlerine, alçak tabiatleri ve afla¤›l›k
inanmamalar›na, kendisi- zevkleri icab›, sevinç kah-
ni yalanlay›p iftira etmele- kahalar› atarlard›.
rine ra¤men, o, bu kudsî Hazreti Hûd, bunlar›n
vazifesini hiç aksatmadan ak›llanmay›p yola gelme-
sürdürüyordu. Kavmini yeceklerini anlay›nca, Va-
do¤ru yola kavuflturmak di-i Nuh denilen yere gel-
için tebli¤ vazifesine de- di. Oras›, suyu tatl› olan
vam ediyor; onlar› putlara bir yer idi. O sudan ab-
tapmaktan, zulüm ve hak- dest al›p, yirmi rekât na-
s›zl›k yapmaktan vazgeç- maz k›ld›. Sonra ellerini
meye, günahlardan tevbe
kald›r›p, Allahü teâlâya
etmeye, yaln›z Allahü te-
flöyle duâ etti:
âlâya ibadet ve flükretme-
ye davet ediyordu. - Ya Rabbi, sen her fle-
yi biliyorsun. Ben onlara,
Âd kavmi, her defas›n-
senin emirlerini tebli¤ et-
da, onun söylediklerine iti-
tim. Kendilerini açl›k ve
raz ve onu tekzip ediyorlar-
k›tl›k azab›yla korkuttum,
d›. Zaman ilerledikçe, bu
itiraz ve yalanlamalar› alay fakat iman etmiyorlar.
ve hakarete dönüfltü. Hat- Ey Rabbim! Onlara,
ta, daha ileri giderek, onu ders almalar›na ve ak›llar›-
tafla tutmaya, dövmeye n› bafllar›na toplamalar›na
bafllad›lar. Bu hâl o derece- vesile olacak bir musibet
ye geldi ki, Hazreti Hûd’u ver. Ümit olunur ki, iman
döverler, kendinden geçip ederler. fiayet yine iman
bay›ld›¤› zaman, ayaklar› etmezlerse, onlar› öyle bir
alt›nda çi¤nerlerdi ve art›k azap ile helâk eyle ki, daha
öldü diye iyice kanaat ge- önce ve daha sonra hiçbir
tirmedikçe b›rakmazlard›. kavim öyle bir azap ile he-
Bundan sonra da, sanki lâk edilmifl olmas›n.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 158
HÛD ALEYH‹SSELÂM

Allahü teâlâ, onun bu susuzluktan telef oluyor-


duâs›n› kabul etti. Azg›n du. ‹nsanlar da bir yudum
ve taflk›n Âd kavminin so- suya ve bir lokma ekme-
nu yaklaflm›flt›. Âd kavmi- ¤e muhtaç hâle gelmifl-
nin, nasihat dinlememesi lerdi. Devaml› olarak bu-
ve Hûd aleyhisselâm›n nalt›c› kuru bir rüzgâr esi-
bildirdiklerini kabul etme- yor, tozdan göz gözü gör-
mekte ›srarlar› üzerine; müyor, Âd kavminin in-
onlara, Allahü teâlâ tara- sanlar›, a¤›zlar›n› güçlükle
f›ndan gönderilecek aza- aç›yor ve zor nefes al›yor-
b›n iflaretleri görülmeye lard›. Hepsi periflan bir
bafllad›. Üç sene müddet- vaziyette bulunuyordu.
le Âd kavminin bulundu- Âd kavmine gelen
¤u yere hiç ya¤mur ya¤- müthifl kurakl›k ortal›¤›
mad›. Akan p›narlar kuru- kavururken, Hûd aleyhis-
yup, a¤açlar, meyveler selâm, hiç durmadan sa-
sarar›p soldu ve meflhur b›r ve merhametle onlar›
‹rem Ba¤lar› yok oldu. dine davet ederek, s›k›nt›-
Ya¤murlar›n ya¤ma- lar›n, bu zor flartlar›n, da-
mas› sebebiyle meydana ha büyük bir azab›n ha-
gelen kurakl›k, ortal›¤› ka- bercisi oldu¤unu söylü-
s›p kavuruyor, hayvanlar yor, bütün bela ve musi-

peygamberler tarihi ansiklopedisi 159


HÛD ALEYH‹SSELÂM

betlerin, kendini dinleme- Bu durum karfl›s›nda,


yip, karfl› ç›kmalar› sebe- hemen geri dönüp, bu
biyle geldi¤ini bildiriyor- teklifi kabul etmediler.
du. Böylece, onlar›n küfür Âd kavmi üç seneden
ve inattan vazgeçmeleri- beri devam eden kurakl›k
ne çal›fl›yordu. ‹flin flafl›la- sebebiyle periflan olup,
cak taraf›, bu hâlde bile mecalsiz kald›. Hûd aley-
onlar, Hûd aleyhisselâ- hisselâm, bu hâlin bir f›rsat
m›n söylediklerini kabul olmas›n› diliyor, böylece
etmedikleri gibi, iflkence art›k yola gelebileceklerini
etmeye, hatta onu öldür- tahmin ediyordu. Fakat,
meye kalk›fl›yorlard›. durum tam tersine cere-
Meydana gelen bu yan etti. Hûd aleyhisselâ-
müthifl kurakl›k sebebiyle, m›n daveti devam ettikçe,
Âd kavminin hepsi periflan Âdl›lar, yumuflayacaklar›
oldu. Sonunda Hazreti yerde, aksine difl biliyorlar
Hûd’a gelerek yalvard›lar: ve inkâr, yalanlama, kaba
ve sert cevap vermede pek
- Sen do¤ru sözlü, du-
afl›r› gidiyorlard›. Hatta, ku-
âs› makbul, yard›msever,
rakl›k ve k›tl›k sebebiyle, bu
iyilik sahibi, emin bir zat- hâle düflmelerine Hazreti
s›n. Duâ et de, bundan Hûd’un sebep oldu¤unu
sonra davarlar›m›z k›r›l- ileri sürerek, ona daha çok
mas›n. Ya¤murlar ya¤s›n. düflman oluyorlar, kinleri
Bolluk meydana gelsin. de gittikçe art›yordu.
Hazreti Hûd, onlara ce- Kendilerinin çok zâlim
vaben dedi ki: ve âsi olmalar› sebebiyle,
- Ben duâ edip de ya¤- bafllar›na gelen bu belay›
mur ya¤arsa, siz benim Hazreti Hûd’a yükleyerek,
bildirdi¤im flekilde iman nihayet onu tuza¤a dü-
edip, günahlar›n›za tevbe flürmeye ve öldürmeye
eder misiniz? karar verdiler. Kendi ara-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 160
HÛD ALEYH‹SSELÂM

lar›nda ald›klar› bu karar› Asl›nda Hûd aleyhis-


uygulayabilmek için, bir selâm mucizeler göster-
de tuzak haz›rlad›lar. Bu miflti. Fakat onlar kibir ve
çirkin plânlar›na göre, gururlar› sebebiyle kabul
Hazreti Hûd’a güya, ce- etmemifllerdi. fiimdi de,
vap veremeyece¤i soru- as›l maksatlar› mucize is-
lar soracaklar, ondan gü- temek ve mucize gösteri-
cünün yetmeyece¤i baz› lirse iman etmek de¤il,
fleyler isteyecekler, cevap Hazreti Hûd’u zor durum-
veremeyince de, etrafta da b›rakmakt›.
bulunanlara; “Gördünüz Hûd aleyhisselâm,
mü? ‹flte bak›n, bu yalan- kendinden birçok mucize
c›n›n biridir. Söyledikleri,
gördükleri hâlde, yine
eskilerin yalanlar›ndan
mucize isteyenlere sordu:
ibaret uydurma ve düzme
fleylerdir” diyeceklerdi. - Ne mucize istersiniz?
Böylece, di¤er insanlar› Âd kavmi, mucize ola-
da tahrik edip, Hûd aley- rak, büyük kayalar›n top-
hisselâma sald›racaklar, rak olmas›n› istediler.
öldüreceklerdi. Hûd aleyhisselâm›n duâs›
Âdl›lar bu bozuk niyet- ile bu kayalar toprak oldu.
lerini tatbik etmek üzere Bu ve baflka mucizeleri
yola ç›kt›lar. Hûd aleyhis- gördükleri hâlde inanma-
selâm›n yan›na geldiler. O, y›p, h›rç›nl›k ve kabal›kla-
kavmini yine Allahü teâlâ- r›na devam ettiler.
ya iman etmeye, yaln›z Aç›kça birçok mucize
Ona ibadet etmeye davet görünce, Âdl›lar›n çirkin
etti. Onlar dediler ki: plânlar› suya düfltü. Üstelik
- Ey Hûd! Sen bize, se- birbirlerine karfl› mahcup
nin davan›n do¤ru oldu- oldular. Bundan do¤an flafl-
¤unu gösteren deliller ge- k›nl›kla, ma¤lubiyetlerini te-
tirmedin ki! lafi etmek için dediler ki:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 161
HÛD ALEYH‹SSELÂM

- Ey Hûd! Sen bize na- d›¤› hayale gelmez bir da-


sihat ederek; “Ey kav- vada bulundu¤una göre,
mim! Rabbinize iman sana putlar›m›zdan delilik
edip istigfarda bulunun! âr›z olmufl.
Sonra Ona tevbe edin ki, Onlar›n bu sözlerini
gökten üzerinize bol bol dinleyen Hûd aleyhisse-
bereket ve ya¤mur indir- lâm, böyle sözlerle halka
sin ve kuvvetinize kuvvet kendisini deli gibi göster-
katarak sizi ço¤alts›n. meye kalk›flmalar›na üzü-
Günahlar›n›zda ›srar ede- lerek, onlara flöyle cevap
rek imandan yüz çevir- verdi:
meyin” diyorsun. Sana
- Ben kendime, flu kâ-
bir fley demiyoruz. Sen
bizim aram›zda yetifltin. inât› yaratan, her nimetin
Seni çok iyi tan›yoruz. sahibi olan ve sizin gibi
Do¤ru, emin bir kimsesin. zâlim kavimleri de yerle
Fakat sen putlar›m›za ha- bir edip, geriye ibret için
karet ediyorsun. Hatta da- sadece harabelerini b›ra-
ha da ileri giderek, bizleri, kan Allahü teâlây› flahit
putlara ibadet etmekten tutar›m ve siz de flahit
al›koymak istiyorsun. Ey olun ki, ben, Allahü teâlâ-
Hûd! Biz, senin bu sözün- ya ortak kofltu¤unuz put-
le putlar›m›za ibadeti ter- lardan uza¤›m.
kedecek de¤iliz. Ve sana fiayet o putlar›n›zda
iman da etmeyece¤iz. Biz baflkalar›na tesir edecek,
sana ancak flunu söyleye- sizin dedi¤iniz gibi baflka-
biliriz ki, sen, bizim putla- lar›n› çarpacak, delilik
r›m›za dil uzatt›¤›n, onlara yükleyecek, zarar verecek
ibadeti terketmemizi iste- bir kuvvet varsa, putlar›-
di¤in için, putlar›m›zdan n›z da dahil olmak üzere,
birisi seni fena hâlde hepiniz toplan›n. Beni he-
çarpm›fl. Akl›m›z›n alma- lâk etmek için istedi¤iniz
peygamberler tarihi ansiklopedisi 162
HÛD ALEYH‹SSELÂM

tuza¤› kurun. Beni yok et- de¤il ona sald›rmak, her-


mek için elinizden geleni hangi bir söz ile cevap bi-
yap›n. Hem bana mühlet le veremedi. Hepsi donup
de vermeyin. Ben, Allahü kald›lar. Ne yapacaklar›n›
teâlâya güvendim ve Ona flafl›rm›fllard›. Çünkü,
tevekkül ettim. Bütün onun, kendilerinden kork-
kuvvetinizi seferber etse- madan, çekinmeden böy-
niz, bana zarar veremezsi- le sözler söyleyebilece¤i-
niz. Buna gücünüz yet- ni, kendilerine meydan
mez. Allahü teâlâ bütün okuyabilece¤ini hiç tah-
mahlûkat üzerine tasarruf min etmiyorlard›.
edici, onlar› diledi¤i flekil-
Hûd aleyhisselâm ise,
de kullan›c›d›r. Benim
onlar›n flaflk›nl›klar›n› da-
Rabbim hak ve adalet
ha da art›racak flekilde
üzeredir.
sözlerine flöyle devam et-
E¤er iman etmezseniz, ti:
siz bilirsiniz. Ben, pey-
gamberlik vazifemi size - Hani ne oldu sizlere?
tebli¤ ettim. E¤er iman et- Oldu¤unuz yerde kalakal-
mezseniz, Rabbim sizi he- d›n›z. Siz kalabal›k bir
lâk eder ve yerinize baflka grupsunuz. Ben ise yaln›z
bir kavim getirir de, hiçbir bafl›may›m. Hep birden
fleyle Ona zarar veremez- üzerime sald›rsan›za. Be-
siniz. Rabbim her fleyi nim gibi yaln›z bir kimse-
hakk›yla görüp gözeten- nin, sizin gibi kalabal›k
dir. toplulu¤a meydan oku-
Hûd aleyhisselâm›n, mas›na flafl›rmad›n›z m›?
son derece cesaret ve fle- Hûd aleyhisselâm, Âd
caat timsali olarak, gayet kavmine baz› mucizeler
vakur bir flekilde cevap göstermifl olmakla bera-
vermesi, orada bulunan- ber, onlara böyle söyleye-
lara çok tesir etti. Hiçbiri, rek meydan okumas› da
peygamberler tarihi ansiklopedisi 163
HÛD ALEYH‹SSELÂM

bir mucizedir. Çünkü, Âd - Ey kavmim! fiu put-


kavminin insanlar›, bede- lara ibadet etmekten vaz-
nen güçlü, kuvvetli, bu- geçip, Allahü teâlâya
nunla beraber çok kibirli iman edin ve Ondan
ve pek zâlim kimselerdi. magfiret dileyin. Bana tâ-
Bu hadisede oldu¤u gibi, bi olur, dediklerimi yapar-
bir kimsenin kendilerine san›z, Allahü teâlâ sizi af-
meydan okumas› flöyle feder ve bol bol ya¤mur
dursun, karfl›lar›nda du- verir. Çok rahmet edip,
rup herhangi bir fley söy- k›tl›¤› giderir. Mallar›n›za
lemesine bile tahammül ve kendinize bereket ih-
edemezlerdi. Devaml› san eder.
cebr ile hareket eder, s›rf O s›ralarda, Âdl›lar›n
e¤lenmek, gülmek için memleketlerini kas›p ka-
adam öldürürler, k›zd›kla- vuran müthifl bir k›tl›k ve
r› birini, yapm›fl olduklar› kad›nlar›nda da k›s›rl›k
çok yüksek binalar›n tepe- vard›. Ziraatçi bir kavim
sinden afla¤›ya at›verir- olduklar›ndan bol ya¤mu-
lerdi. Bu kadar ac›mas›z ra ve kendilerini muhafa-
olan bu kimselere, biri ç›- za için çok nüfusa ihtiyaç-
k›p da ters bir fley söyle- lar› vard›.
yecek olsa, onu linç edip O böyle nasihat eder-
hemen orac›kta öldürür- ken, kavmin meliki olan
lerdi. ‹flte Hazreti Hûd’un Halcan ismindeki zâlim
yukardaki sözlerine hiç de orada idi. Hûd aleyhis-
cevap verememeleri, su- selâm bu sözleri, Allahü
sup kalmalar› onun bir teâlâdan gelen bir ihsan
mucizesidir. ve ince bir duygu ile cofla-
Hûd aleyhisselâm teb- rak söyleyince, ta uzaklar-
li¤ vazifesine devam ede- da bulunan kufllar ve vah-
rek birgün kavmine bu- flî hayvanlar bile huzuru-
yurmufltu ki: na gelip dediler ki:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 164
HÛD ALEYH‹SSELÂM

- Buyur, biz emrinize berli¤inde de, maddî bir


haz›r›z ya Hûd aleyhisse- menfaat arad›. Çünkü
lâm! Sen vazifeni tebli¤ maksatlar› ve ölçüleri bu
et! Bunu yaparken, Alla- idi.
hü teâlân›n mahlûklar›n- Azg›n ve taflk›n Âdl›la-
dan hiç korkma! r›n aralar›nda yetiflip,
Bu hâli büyük-küçük peygamber olarak gön-
herkes gördü¤ü hâlde yi- derilen Hûd aleyhisse-
ne inanmad›lar. Bu s›ra- lâm, her türlü inkâr, ya-
da, kavmin ileri gelenle- lanlama, kaba ve sert ce-
rinden olan bir flah›s itiraz vaplara, s›k›nt› ve azarla-
edip, cevap verecek oldu malara ra¤men, anlafl›l-
ise de, o anda dili tutuldu, mas› mümkün olmayan
konuflamad›. Âd kavmi- bir sab›r, tatl› dil ve yumu-
nin insanlar›, bu apaç›k flakl›k gösteriyor; y›lmak
mucizeleri gördükleri hâl- bilmeyen kuvvetli bir
de yine inat ediyor ve kar- azimle davas›na devam
fl› ç›k›yorlard›. Hûd aley- ediyordu. Bütün kavim
hisselâm ise büyük bir sa- karfl› ç›kt›¤› hâlde, o, da-
b›r ve metanetle, belki vas›ndan vazgeçmedi¤i
ak›llan›rlar ve uyan›rlar gibi, yaymak hususunda
diye hiç durmadan sab›r- da en küçük bir gerileme-
la nasihat ediyordu. de bile bulunmuyordu.
Kendi anlay›fllar›na O hâlde, Âdl›lar›n ölçü-
göre, kim kuvvetli ise hak- lerine göre, bu mücadele-
l› odur diyen, maddî ve nin alt›nda mutlaka çok
dünyevî zevk ve menfaat yüksek bir ücret, maddî
nerede ise orada buluna- bir menfaat bulunmas›
rak hak, hukuk, adalet ve icabederdi. Bu gibi bozuk
mâneviyattan tamamen düflüncelerini kendi arala-
uzaklaflan Âd kavmi, Hûd r›nda konufltuklar› gibi,
aleyhisselâm›n peygam- nihayet birgün Hûd aley-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 165
HÛD ALEYH‹SSELÂM

hisselâma da söylediler. de, Allahü teâlâdan kor-


Nitekim, kendisinden ev- kun ve bana itaat edin!
vel peygamber olan Nuh Sizi Allahü teâlâya
aleyhisselâma da, kavmi, iman etmeye davet ve siz-
böyle bir isnadda bulun- lere çok nasihat etti¤im
mufllard›. Hazreti Hûd; için, sizden herhangi bir
kavminin, bu mesnetsiz ücret istemiyorum. Benim
iddia ve ithamlar›n› kesin- ecrim ve mükâfat›m, an-
likle reddedip, böyle bir cak, alemlerin Rabbi olan
maksad›n›n bulunmad›¤›- Allahü teâlâya mahsustur.
n›, ücretini âlemlerin Rab- Siz her yüksek yerde bir
bi olan Allahü teâlâdan köflk bina eder, geçenlerle
bekledi¤ini bildirdi. alay m› edersiniz? Ve içle-
Onun bu hâli, Kur’an-› rinde ebedî kalacakm›fl gi-
kerimin fiuara suresinin bi muazzam kaleler ve ha-
123. ve daha sonraki ayet- vuzlar ediniyorsunuz. Bir
i kerimelerinde flöyle bil- kimseyi yakalad›¤›n›z za-
dirilmektedir: man zorbaca, merhamet-
“Âd kavmi de pey- sizce yakal›yorsunuz. Art›k
gamberleri olan Hûd Allahü teâlâdan korkun ve
(aleyhisselâm›) ve di¤er bana itaat edin!
peygamberleri tekzip et- Size bildi¤iniz nimet-
tiler, yalanlad›lar. Nesep lerle yard›m eden ve size
bak›m›ndan kardeflleri davarlar, o¤ullar, cennet
olan Hûd (aleyhisselâm) misali çok güzel bahçeler,
onlara flöyle dedi: Allahü p›narlar ihsan eden Alla-
teâlâdan korkmaz m›s›n›z hü teâlâdan korkun! Ona
da, Ondan baflka fleylere, flirk koflmaktan, karfl› gel-
putlara ibadet edersiniz? mekten sak›n›n! Gerçek-
Ben size Allahü teâlâ tara- ten ben, üzerinize büyük
f›ndan gönderilmifl emin bir günün azab›n›n erifl-
bir peygamberim. O hâl- mesinden korkuyorum.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 166
HÛD ALEYH‹SSELÂM

(Âdl›lar karfl›l›k olarak) cuklar› olmad›. Ne yapt›-


dediler ki: Sen bize nasi- larsa, bir çaresini bulama-
hat etsen de, etmesen de d›lar. Ne yapacaklar›n› fla-
birdir. Biz bu hâlimizden fl›rm›fllard›. Bu hâllerin,
vazgeçecek, eski hâlimizi Hazreti Hûd’un sözlerine
de¤ifltirecek de¤iliz. Se- itiraz etmeleri sebebiyle
nin bu söyledi¤in fleyler, bafllar›na geldi¤ini tah-
eskilerin yalanlar›ndan min edip, durumu Hal-
baflka bir fley de¤ildir. Biz, can’a bildirdiler. O ise, ih-
azaba u¤rat›lacak da de- timalden ziyade, apaç›k
¤iliz.” bir hakikat olan bu duru-
mu hemen kapatmak is-
Âd kavminin tedi. Kuru kuruya bir inat
kurakl›¤a mâruz ile, ne pahas›na olursa ol-
kalmas› sun inanmamak, kabul et-
memek istiyordu. Yan›na
Hûd aleyhisselâm, bir
defas›nda, kavminin top- gelenlere dedi ki:
lu bulundu¤u bir s›rada - Hay›r, durum sizin
yanlar›na gitmifl ve onlar› bildi¤iniz gibi de¤ildir.
imana davet etmiflti. Kav- Ben rüyada bir fley gör-
min reisi olan Halcan da, düm. E¤er onu yaparsa-
Hazreti Hûd’a karfl› de- n›z çocuklar›n›z olur.
miflti ki: Sonra da flöyle devam
- Sen bize gâlip gele- etti:
ce¤ini mi zannediyorsun. - Putlar›n›z› ç›kart›p,
Günde bizim bin çocu¤u- onlar› vesile ederek çocuk
muz oluyor! isteyeceksiniz. Hem ihti-
Onun bu sözü gayret-i yaçlar›n›z giderilecek,
ilâhiyeye dokunup, Alla- hem de Hûd’a karfl› böy-
hü teâlâ o günden sonra, lece zafer kazanm›fl ola-
onlara evlat vermedi. Ço- caks›n›z.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 167
HÛD ALEYH‹SSELÂM

Halcan’›n, samimî ol- - Peygamberimize ha-


mayan bu uydurma söz- karet hususunda çok ileri
lerini dinleyen Âdl›lar, yi- gidiyorsunuz. Onun ha-
ne de onun söyledi¤i fle- ber verdi¤i azaptan kor-
kilde davrand›lar, buna kunuz.
ra¤men çocuklar› olmad›. Âdl›lar onun mümin
Hazreti Hûd da bir ta- oldu¤unu bilmiyorlard›.
raftan onlara diyordu ki: “Sen bizim aleyhimizde
- Ey kavmim! Sizi yara- bir fley söylemeye cesaret
tan, her nimeti veren Alla- edersin ha” diyerek ona
hü teâlâdan korkun! Ona ve tekrar Hazreti Hûd’a dil
itaat edin ki, iste¤inizi ka- uzatt›lar. Satafl›p, tersledi-
bul etsin. Size çocuk ver- ler. Hazreti Hûd o kimseye
sin. Mülkünüze mülk, kuv- teflekkür etti. Onu övdü
vetinize kuvvet kats›n. ve buyurdu ki:
Ben sizi, Allahü teâlâya - Sen kavmine nasihat-
iman ve yaln›z Ona ibadet te bulundun. Allahü teâlâ
etmeye davet ediyorum. diledi¤ini dalalette b›rak›r.
E¤er icabet eder, davetimi Âd kavmi, kendilerini
kabul ederseniz, nimete periflan eden kurakl›¤a
kavuflursunuz. fiayet ica- dört y›l müddetle taham-
bet etmezseniz, Allahü te- mül ettiler. Nihayet daya-
âlâ size azap eder. namayacak hâle gelince,
Hazreti Hûd böyle söy- melikleri olan Halcan’›n
leyince, Âdl›lar onun üze- yan›na geldiler. ‹leri ge-
rine hücum edip, dövme- lenleri vas›tas›yla, Hal-
ye bafllad›lar. Hatta mü- can’a dediler ki:
barek bafl›ndan ç›kan kan- - Art›k daha fazla daya-
lar yüzüne akt›. O s›rada nam›yoruz. Hûd’un (aley-
iman etmifl olanlardan bi- hisselâm) söylediklerinin,
ri gelip, Âdl›lara dedi ki: haber verdiklerinin do¤ru
peygamberler tarihi ansiklopedisi 168
HÛD ALEYH‹SSELÂM

olmas›ndan korkuyoruz. flî hayvanlar açl›ktan he-


Yani ona iman etmekten lâk oldular? Onlar›n böyle
baflka çaremiz kalmad›¤›- bir günahlar› yok ki. Bize
n› hissediyoruz. isabet eden, aynen onlara
Âd kavmindekilerin ku- da isabet etti. fiüphesiz,
rakl›¤a dayanamay›p, bu bela size ve sizin d›fl›-
iman edeceklerini söyle- n›zda olanlar›n hepsine
meleri üzerine, Halcan, o isabet etmifltir. Siz bu hâ-
kadar zulüm ve haks›zl›kla- le bir miktar daha sabre-
r›na, afla¤›l›k ve alçakl›kla- din. Bu böyle devam ede-
r›na, flirk ve isyanlar›na, cek de¤il ve siz de hep bu
küfürdeki inat ve ›srarlar›- hâlde kalacak de¤ilsiniz.
na bir yenisini daha ekle- Halcan’›n bu sözlerin-
yerek, kavminin bu sözleri- den sonra, Âdl›lar, Hazreti
ne fliddetle karfl› ç›kt› ve, Hûd’a tâbi olmaktan yine
“‹çinde bulundu¤unuz zor- vazgeçtiler. Halcan’›n söz-
luklar sebebiyle Hûd’un di- lerine aldanarak, olanca
nine girmeyi mi düflünü-
güçleri ile açl›¤a taham-
yorsunuz? Kumlar› yemek
mül etmeye, bu s›k›nt›lara
ve idrarlar›n›z› içmek pa-
gö¤üs germeye çal›flt›lar.
has›na da olsa, onun dini-
ne girmeyeceksiniz. O çok Bu esnada Hazreti
yalan söyleyen sihirbaz›n Hûd, yüksek bir tepeye ç›-
biridir” gibi hezeyanlarla karak flöyle nida etti:
Hazreti Hûd’a dil uzatt›. Bu - Ey Âdl›lar! Beni inkâr
saçma sözlerini kendi bo- etmeye devam ediyorsu-
zuk mant›¤› ile güya flöyle nuz. Ama biliniz ki, flu
ispat etmeye çal›fl›yordu: içinde bulundu¤unuz hâl,
- Bu bela bize, ona ita- benim, sizi, kendisiyle
at etmedi¤imiz için isabet korkuttu¤um azab›n bafl-
etmifl ise, o hâlde niye lang›c›d›r. Benim sözleri-
davarlar›m›z, ehlî ve vah- me iltifat etmez, inan-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 169
HÛD ALEYH‹SSELÂM

mazsan›z, o azaba yaka- hangi bir kimsenin bir s›-


lan›rs›n›z. fiayet Allahü k›nt›s› olsa, bafl› darda
teâlâya iman ederseniz, kalsa, haks›zl›¤a u¤rasa
gökten size ya¤mur ya¤- veya bir fley isteyecek ol-
d›rmas›, yerden ot bitir- sa, Kabe-i muazzaman›n
mesi için, Ona duâ ede- bulundu¤u yere gelerek
rim. duâ ederdi. Buras›, yap›-
Musibetten kurtulmak lan duâlar›n mutlaka ka-
için, Hûd aleyhisselâma bul olmas› sebebiyle,
uyman›n flart oldu¤unu Âdem aleyhisselâmdan
bir türlü anlayamayan beri Beytullah olarak ta-
Âdl›lar, bunu dinledikten n›nm›fl ve hürmet yönü
sonra, birbirlerine dediler daima gözetilmifltir. Bu
ki: yüzden Mekke hiç bofl
- Bu dört sene içinde kalmazd›. De¤iflik belde-
yapabildi¤imiz kadar güç- lerden gelen çeflitli insan-
lüklere gö¤üs gerdik. Bu- lar toplan›rlar ve duâda
nu hepiniz biliyorsunuz. bulunurlard›. Beytullah’›n
Korkar›z ki, bu hâl bizim yerinde, o zaman k›rm›z›
aleyhimize devam ede- bir tepeci¤in oldu¤u söy-
cek. Ya¤mur duâs› için lenmektedir.
heyet gönderelim. Çünkü
nerede ise helâk olaca¤›z. Azap bulutunun gelmesi
Bunun üzerine, bir he- Hûd aleyhisselâm za-
yetin ya¤mur duâs› için man›nda Mekke’de otu-
Mekke’nin bulundu¤u ye- ranlar, Nuh aleyhisselâ-
re gitmesine karar verdi- m›n o¤lu Sam’›n torunu
ler. olan Amalik’in neslinden
O zamanda, mümin, gelenlerdendi. Bu sebep-
müflrik hangi din ve mil- le bunlara Amalika denil-
letten olursa olsun; her- mifltir. Amalika kabilesi-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 170
HÛD ALEYH‹SSELÂM

nin reisi Âd kavminden der, buluttaki azab› görür


idi. Bu sebeple Âd kav- görmez, bir 盤l›k att› ve
minden duâ etmek için bay›l›p düfltü. Bir zaman
gelenleri iyi karfl›lad›. sonra kendine geldi¤in-
Mekkelilerle günlerce de, kad›na dediler ki:
yiyip içtikten sonra, duâ - Sana ne oldu? Ne
için Harem’e gittiler. Duâ gördün de birdenbire ba-
ettiler. Ancak bu duâlar› y›l›p düfltün?
ya¤mur bulutu yerine,
azap bulutunun davetçisi Kad›n, bunun üzerine
oldu. Gökyüzünde bir si- flu cevab› verdi:
yah bulut, Mekke’den, Âd - fiu bulutu görüyorsu-
kavminin bulundu¤u nuz ya! Onu, par›ldaya-
Hadramut bölgesine do¤- rak etrafa k›v›lc›m saçan
ru gitmeye bafllad›. korkunç bir atefl fleklinde
Ufuktaki bulutu, ilk ön- gördüm. Ve onun içinde,
ce Âd kavminden Mehder heybetli ve güçlü, kuvvet-
adl› bir kad›n gördü. Meh- li birtak›m kimselerin, o

peygamberler tarihi ansiklopedisi 171


HÛD ALEYH‹SSELÂM

atefl bulutunu alarak, bi- d›¤› her fleyi helâk eder”


zim bulundu¤umuz yere dedi.) [Ahkaf suresi: 24]
do¤ru ilerlediklerini gö- Hûd aleyhisselâm, de-
rünce, bu dehfletli hâlden vaml› olarak, onlar›, Allahü
bay›l›p düfltüm. teâlân›n fliddetli azaplar›
Buna ra¤men, Âd kav- ile korkuttukça, Ahkaf su-
minin insanlar›, bu hâle resinin 22. ayetinde bildi-
hiç ehemmiyet vermiyor- rildi¤i gibi; “Haydi, bizi
lar, gelenin ya¤mur yüklü korkutmakta oldu¤un
bir bulut oldu¤unu zan- azab› getir de görelim” di-
nettiklerinden, çok sevi- yerek taflk›nl›kta daha ileri
nip, birbirlerine müjde giderlerdi. ‹flte Âdl›lar›n
veriyorlard›. Nitekim ya¤mur yüklü bulut zan-
ayet-i kerimede mealen nettikleri o fliddetli azab›n,
buyuruldu ki: Magis vadisi taraf›ndan
(Onlar, kendi vadileri- geldi¤i görülünce, müflrik-
ne do¤ru gelen azab›, bir lerin sevinmelerine karfl›,
bulut parças› olarak gö- Hûd aleyhisselâm, onlar›n,
rünce, memnun olup se- “Azab› getir de görelim”
vinerek; “‹flte, flu görülen fleklindeki sözlerine cevap
fley, bize çok ya¤mur ya¤- olmak üzere; “O, sizin ace-
d›racak bir buluttur” dedi- le gelmesini istedi¤iniz
ler. Hûd (aleyhisselâm) da azapt›r” buyurdu.
onlar›n bu sözlerine karfl›, Art›k bu apaç›k sözleri
“Hay›r, o, ya¤mur ya¤d›- duyduktan sonra, iman
r›c› bir bulut de¤il, bilâkis etmeye koflmalar›, böyle-
sizin acele gelmesini iste- ce iki cihanda saadete ka-
di¤iniz azapt›r. O bulut vuflmalar› gerekirken,
zannetti¤iniz fley, kendi- inat ve inkârlar›nda ›srar
sinde azab-› elim bulunan edip, taflk›nl›kta bulundu-
bir rüzgârd›r. O rüzgâr, lar ve bozuk yoldan ayr›l-
Rabbimin emriyle, u¤ra- mad›lar.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 172
HÛD ALEYH‹SSELÂM

Gördükleri bulut, bir Hazreti Hûd, yan›nda


taraftan yaklafl›rken, Âd müminler bulundu¤u hâl-
kavminin insanlar› sevinç de, yüksek bir da¤dan
ve nefle içerisinde, onu kavmine seslendi:
karfl›lamak üzere toplan- - Ey Âd kavmi! Sizi
m›fllard›. Bunun ya¤mur gölgeleyen ve bulut flek-
yüklü bir bulut olmad›¤›, linde gelen azab› görmü-
fliddetli bir azap tafl›d›¤› yorsan›z, yaz›klar olsun!
hususunda, Hûd aleyhis- Bafl›n›za bela gelmeden
selâm›n ve bulutu görür ve azaptan kurtulufl için
görmez bay›l›p düflen ka- kaçacak yer kalmayaca¤›
d›n›n sözlerine hiç ald›r›fl zamandan önce, Allahü
etmeyen Âd kavminin in- teâlâya iman ediniz!
sanlar›, onun ya¤mur Buna karfl›l›k, bu in-
yüklü oldu¤unu zannedi- sanlar, onun sözlerine hiç
yorlard›. önem vermeyip dediler
ki:
Âd kavminin helâk› - Sabredelim. Bu, ya¤-
Nihayet, o buluttan mur öncesinde görülen
fliddetli bir gürültü ve f›rt›- bir rüzgârd›r ve arkas›n-
na ç›kt›. Allahü teâlâ, rüz- dan çok ya¤mur ya¤aca-
gâr ile vazifeli mele¤e, ¤›na iflarettir.
rüzgâr›n normalden çok Azap bulutu vadiyi ge-
esmesini emretti. Cebrail çip, üzerlerine do¤ru iler-
aleyhisselâm, rüzgâra leyince, kendilerine pek
flöyle emir verdi: güvenen ma¤rur Âdl›lar,
- Ey rüzgâr! Âd kavmi- birbirlerine dediler ki:
ne azap olarak, Hûd aley- - Gelin! Hep beraber
hisselâm ve ona tâbi oraya gidelim. Üzerimize
olanlara da rahmet ola- gelen kas›rgay›, vadiyi
rak es! kaplayan u¤ultuyu berta-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 173
HÛD ALEYH‹SSELÂM

raf edelim. Mehder’in de- yere seren bu kuvvetli


dikleri ve gördükleri do¤- rüzgâr›n müthifl bir u¤ul-
ru ise, o rüzgâr bulutunda tusu ve dayan›lmaz bir
bulunan ve ellerinde atefl- so¤u¤u vard›.
lerle gelen kimseleri geri F›rt›na, hiç ma¤lubiye-
çevirelim.
te al›flmam›fl, birinin kar-
‹çlerinde reisleri Hal- fl›s›nda yenilmek nedir
can’›n da bulundu¤u bu bilmeyen Âdl›lar›n hepsi-
adamlar, hep beraber ni yere serdi. K›zarak geri
gelmekte olan buluta geri kaçmaya bafllad›lar.
do¤ru gidip, yak›n›na
Evlerine çekildiler ve orta-
vard›klar›nda, buluttan
l›k biraz sakinleflince, bol
korkunç sesler, çöl f›rt›-
nas›na benzer, kuvvetli ya¤mura kavuflmak ümi-
rüzgârlar, çok kuvvetli diyle tekrar ç›kt›lar.
esen kas›rgalar zuhur et- Hûd aleyhisselâm
ti. Âd kavminden oraya bunlar› görüp, “Olanlar-
gelen insanlar›n hepsini dan sonra herhâlde us-

peygamberler tarihi ansiklopedisi 174


HÛD ALEYH‹SSELÂM

land›lar. ‹man etmeye, tâ- lar, Allahü teâlân›n her


bi olmaya geliyorlar” di- fleye kâdir oldu¤unu,
ye düflündü. Hâlbuki on- baflkalar›n›n yapmaya
lar, inatlar›nda ›srar edip, kâdir olamad›klar› fleyle-
Hûd aleyhisselâm› yalan- re gücünün yetti¤ini, pek
lamaya devam ettiler. kuvvetli oldu¤unu dü-
Tayin olunan vakit ge- flünmediler mi? Fakat
lince, vazifeli melekler, onlar, bizim ayetlerimi-
bulut ile beraber, bu kav- zin hak oldu¤unu bildik-
leri hâlde, bile bile inkâr
min etraf›n› kuflatt›lar. Bu
ediyorlard›.)
hâlde, bulut ve melekler,
Allahü teâlân›n emrini Âd kavmi, boy ve cüs-
beklerken, Hûd aleyhisse- se bak›m›ndan, baflkala-
lâm ve ona tâbi olan mü- r›ndan daha kuvvetli ise-
minler de bu flaflk›n kav- ler de, onlar› yaratan, on-
min imana gelmesini isti- lardan elbette daha kuv-
yorlard›. vetlidir. O hâlde onlara
lay›k olan, kuvvetleriyle
Onlar›n bu hâli Fussi- zay›flar› ezmek de¤il,
let suresi 15. ayet-i keri- kendilerinden çok daha
mesinde, mealen flöyle kuvvetli olan Allahü te-
anlat›l›yor: âlâya itaat etmek idi. Fa-
(Onlar bilmediler mi kat onlar kibir ve inkâr
ki, onlar› yoktan yaratan, yolunu tutmufllard›.
kendilerine kuvvetli ol- Kat’iyen o bozuk yoldan
mak hususiyetini veren, dönmediler. fiiddetli aza-
üzerlerine azap gönde- b› hakettiler.
rip, hepsini helâk etmeye Allahü teâlâ, Kur’an-›
kâdir olan Allahü teâlâ, kerimde onlar›n bu hâlle-
kuvvet ve kudrette, onla- rini haber verdi ki, insan-
r›n hepsinden daha üs- lar ibret als›nlar, kavufl-
tün, daha fliddetlidir. On- tuklar› dünyal›k nimetle-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 175
HÛD ALEYH‹SSELÂM

re aldanmas›nlar, ahirete O u¤ultulu f›rt›na, Âd


yönelsinler, oras› için ha- kavminin insanlar›n› tu-
z›rl›kta bulunsunlar. tunduklar› büyük a¤aç ve
Nihayet sabah, bulut- kocaman kayalarla birlik-
tan rüzgâr esmeye baflla- te göz aç›p kapay›ncaya
d›. Rüzgâr estikçe fliddet- kadar, yerden kald›r›p,
leniyordu. Esmeye baflla- göklere ç›kar›yor ve çok
d›¤›n›n ikinci gününde, yükseklerden b›rak›veri-
a¤açlar› köklerinden sö- yordu. Bu dayan›lmaz
küp, havaya f›rlatacak ka- rüzgâr; “Bizden daha kuv-
dar oldu. F›rt›na gittikçe vetli kim olabilir ki” diye
fliddetlendi¤i gibi, u¤ultu- büyüklük taslayanlar›, sa-
su ve so¤u¤u da devaml› man çöpleri gibi havada
art›yordu. F›rt›nadan; ya¤- uçuruyor, onlar› yüksekle-
mur yerine, tarifi müm- re kald›r›yor, sonra her bi-
kün olmayan fliddetli bir rini, o kadar yükseklikten
ses ve so¤uk geliyordu. yere, yüzüstü çarp›yordu.
Âdl›lar, bu rüzgâr›n Sonra Allahü teâlâ rüz-
çok fliddetli oldu¤unu, de- gâra emretti. Rüzgâr, Âd-
veleri ve iri cüsseli insan- l›lar›n etraflar›nda bulu-
lar› havaya uçurdu¤unu nan kum tepelerini, onla-
görünce, kofluflarak pek r›n üzerlerine y›¤d›. Yedi
muhkem ve çok emin bil- gece ve sekiz gün, bu
dikleri muazzam köflkleri- kum y›¤›nlar›n›n alt›nda
ne girip, kap›lar›n› kilitle- inlediler. Allahü teâlâ yine
diler. Fakat rüzgâr çok flid- rüzgâra emredince, rüz-
detli esti¤inden, ne ev, ne gâr, onlar›n üzerlerinden
de a¤aç b›rak›yordu. O kumlar› kald›rd› ve hepsi-
muazzam evleri, muhte- ni denize att›. Allahü te-
flem köflkleri söküp söküp âlâ, Âd kavmine gelen
havaya f›rlatt› ve içindeki- fliddetli azab› bildirerek
leri helâk etti. mealen buyuruyor ki:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 176
HÛD ALEYH‹SSELÂM

(Hûd’u (aleyhisselâm) duklar› büyük kayalar ve


ve dinde ona tâbi olanlar› içlerine s›¤›nd›klar› muaz-
rahmetimizle kurtard›k. zam binalar›n hiçbiri ifle
Bizim ayetlerimizi yalan- yaram›yordu. Çünkü azap
lay›p, mümin olmayanla- f›rt›nas›, bu kavmin insan-
r›n ise silsile ve köklerini lar›n› tutunduklar› kaya-
kestik.) [A’raf: 72] larla ve içine girdikleri ev-
(Vakta ki, azap emri- lerle birlikte, havaya, çok
miz geldi. Hûd’u (aleyhis- yükse¤e kald›rd›¤› gibi,
birden b›rak›veriyordu.
selâm) ve ona iman eden-
leri rahmetimizle kurtar- Yedi gece ve sekiz gün
d›k ve ahiret azab›ndan süren, o so¤uk ve u¤ultulu,
da necat, kurtulufl ver- fliddetli azap rüzgâr›, Âd
dik.) [Hûd: 58] kavminin insanlar›n›, çok
feci flekilde helâk etmifl;
(Biz de üzerlerine, onlardan hiçbiri, de¤il bafl-
dünya hayat›nda zillet ve kalar›n›, kendilerini bile ko-
rüsva olmak azab›n› tat- ruyarak, azaptan kurtarma-
t›rmak için, u¤ursuz gün- ya muvaffak olamam›flt›r.
lerde çok so¤uk, kavuru- Nitekim Zâriyât suresinin
cu bir rüzgâr gönderdik. 41 ve 42. ayet-i kerimele-
Onlar›n ahiretteki azapla- rinde mealen buyuruldu ki:
r› ise dünyadaki azapla-
(Âd kavminin helâk
r›ndan elbette daha flid- edilmesinde de bir ibret
detlidir. Onlar dünyada vard›r. Hani üzerlerine o
ve ahirette yard›m da helâk edici rüzgâr› gön-
görmezler.) [Fussilet: 16] dermifltik. Her nereye u¤-
Âd kavmini helâk eden rad›ysa, mallar›ndan,
rüzgâr, uzun boylu ve iri hayvanlar›ndan ve canla-
cüsseli insanlar› kald›r›p r›ndan hiçbir fleylerini b›-
kald›r›p çarp›yor, kendile- rakmay›p, hepsini kül gibi
rini korumak için tutun- savurdu, helâk etti.)
peygamberler tarihi ansiklopedisi 177
HÛD ALEYH‹SSELÂM

Ayr›ca Hakka suresinin tebli¤ eden zata hücum


6, 7 ve 8. ayet-i kerimele- ederek inciten, azg›n Âd
rinde de mealen buyurul- kavmi, fliddetli rüzgâr ile
du ki: helâk edilmifltir. Bir hadis-
(Âd kavmine gelince, i flerifte buyurulmufltur ki:
onlar da, kas›p kavuran, (Ben saba rüzgâr› ile
u¤ultulu, azg›n ve fliddet- yard›m olundum. Âd kav-
li bir kas›rga ile helâk edil- mi ise rüzgâr ile helâk
diler. Allahü teâlâ o rüz- edildi.)
gâr›, yedi gece ve sekiz
Tabiînin büyüklerin-
gün devaml› olarak, onla-
den fiehr bin Havfleb’in,
r›n üzerlerine musallat et-
Abdullah ibni Abbas’tan
ti. Öyle bir hâle geldiler
nakletti¤i bir hadis-i flerif-
ki, o vakit orada bulun-
te, Peygamber efendimiz
sayd›n, bu müddet zarf›n-
da onlar›n, köklerinden buyurdu ki:
kopup, yere serilen kof (Allahü teâlân›n gökten
hurma kütükleri gibi, na- indirdi¤i hiçbir ya¤mur ve
s›l ölüp, y›k›l›p kald›klar›- esen rüzgâr yoktur ki, öl-
n› görürdün. fiimdi onlar- çüsüz olsun. Ancak Nuh
dan bir kalan görebiliyor tufan›nda ve Âd kavminin
musun?) helâk edildi¤inde böyle ol-
Ayet-i kerimelerde mad›. Nuh tufan› günü su,
aç›kça bildirildi¤i gibi, Allahü teâlân›n emri ile
kendilerine peygamber haznelerinden taflt› ve ona
olarak gönderilen Hûd hiçbir yol, ölçü olmad›. Âd
aleyhisselâma inanma- kavminin helâk edildi¤i za-
y›p, müflriklikte ›srar man da rüzgâr, Allahü te-
eden, azg›nl›k ve taflk›nl›k- âlân›n emri ile hiçbir ölçü
ta, kibir ve gururda haddi ve yol olmadan, her yer-
aflan, hatta Allahü teâlâ- den korkunç bir flekilde es-
n›n emir ve yasaklar›n› ti.)
peygamberler tarihi ansiklopedisi 178
HÛD ALEYH‹SSELÂM

Ad kavmini helâk et- ebedî felakete gidiyorsun.


mek için esen rüzgâr, Al- Gel, iman et! Ancak bu
lahü teâlâya âsi olan ve flekilde kurtulursun.
Onun emirlerini hiçe sa- - ‹man edersem, Rab-
y›p, alay eden o azg›n binin kat›nda benim için
kavmin insanlar›n› yok et- ne var?
ti. Ancak peygamberleri- - Cennet var...
ne tâbi olanlar kurtuldu-
- Peki, kavmimi helâk
lar. eden flu bulutun içinde
Âd kavminden iman gördü¤üm çok heybetli
etmeyip, cehalet ve flirkte kimseler kimdir?
inat edenlerin hepsi helâk - Rabbimin melekleri-
olurken, en son, reisleri dir.
Halcan kalm›flt›. Halcan
- fiayet iman edersem,
can korkusuyla, bir taraf-
Rabbin beni onlardan ko-
tan da¤a do¤ru kaçarken,
rur mu?
bir yandan da, kavminin
bafl›na gelen bu felaketi - Yaz›k sana! Sen hiç
anlayamaman›n ve haki- sultan gördün mü ki, o,
bir kimseyi ordusundan,
kati kabul edememenin
askerinden koruyam›yor
verdi¤i hayretle, kar›fl›k
olsun?
bir korku içinde m›r›ldan›-
yordu. O, bu zavall›l›k hâ- Hazreti Hûd’un bu söz-
linde ve ac›nacak durum- leri üzerine, Halcan, “Kefl-
da iken bile, iman etmeyi ke Rabbin, benim raz› ol-
düflünmüyor ve ahmakl›- du¤umu yap›p, kavmimi
¤›nda ›srar ediyordu. helâk etmeseydi. Güç ve
kuvvetimiz, mal ve serve-
O s›rada, Hazreti Hûd timiz devaml› olsayd›”
onu gördü ve dedi ki: dedi ve yine iman etmedi.
- Kendine yaz›k ediyor- Nihayet, fliddetli rüzgâr
sun ey Halcan! Bile bile gelip, onu da helâk etti.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 179
HÛD ALEYH‹SSELÂM

Hazreti Aifle validemiz sinde elem verici, fliddet-


buyurdu ki: li azap bulunan bir rüz-
Peygamber efendimiz, gârd›r. O rüzgâr, Rabbi-
semadan ya¤mur yüklü nin emriyle u¤rad›¤› her
bir bulut görünce, ona fleyi helâk eder” dedi)
karfl› yönelir, geri döner, mealindeki Ahkaf suresi-
eve girer, ç›kard›. Endifleli nin 24 ve 25. ayet-i keri-
oldu¤undan, mübarek melerini okudu.
yüzünün rengi de¤iflirdi. Ahkaf denilen kum te-
Gökten ya¤mur ya¤d›¤›n- peleri Âd kavmi bu kor-
da, Ondaki bu hâl kaybo- kunç azap ile müthifl bir
lurdu. Ben bu hâlin sebe- flekilde helâk olurken,
bini, anlamak, ö¤renmek Hûd aleyhisselâm ve ona
istedim. Bana, (Bilmiyo- iman edenler, hep birlikte
rum ki, belki o bulut, Âd avlu gibi bir yerde bulu-
kavminin dedi¤i gibi bir nuyorlard›. Zaten, Hûd
buluttur) buyurup, sonra; aleyhisselâma azab›n gel-
(Âdl›lar kendi vadilerine di¤i bildirilince, o gün,
karfl› gelen azab›, bir bu- gün a¤ar›rken, eshab›n›
lut parças› fleklinde gö- bir yere toplam›flt›. ‹nsan-
rünce, memnun olup, se- lar› havalara uçurup, ev-
vinerek; “‹flte flu görülen leri harap eden, da¤lar›
fley, bize çok ya¤mur deviren, “Ahkaf” denilen
ya¤d›racak bir buluttur” kum tepelerini, Âdl›lar›n
dediler. Hûd (aleyhisse- üzerlerine y›¤an o fliddet-
lâm), onlar›n bu sözleri- li kas›rga, Allahü teâlân›n
ne karfl›; “Hay›r, o bulut, izni ile, Hûd aleyhisselâ-
ya¤mur ya¤d›r›c› bir bu- m›n ve ona tâbi olanlar›n
lut de¤ildir. Bilâkis o, si- yüzlerine gayet hofl ge-
zin acele gelmesini iste- len, tatl› ve serinletici bir
di¤iniz azapt›r. O bulut rüzgâr fleklinde esmiflti.
zannetti¤iniz fley, kendi- Hazreti Hûd’a iman eden-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 180
HÛD ALEYH‹SSELÂM

lerin dört bin kadar oldu- Mekke-i mükerremeye


¤u rivayet olunmufltur. gelirler, hac yaparlar, bir
Eski zamanlarda, azan müddet veya vefatlar›na
ve do¤ru yoldan ayr›lan kadar orada kal›p, ibadet-
bir kavmin insanlar›na, le meflgul olurlard›.
Allahü teâlâ peygamber Âd kavmi o korkunç
gönderir; onlar, gelen rüzgâr ile helâk edilince,
peygambere inanmaz, Hûd aleyhisselâm, iman
eziyet ve hakarette bulu- edenlere dedi ki:
nup, azg›nl›k ve taflk›nl›k- - Burada yaflayanlar,
lar› son haddine ulafl›nca, Hak teâlâ hazretlerinin
bir musibet ile onlar› he- kahr›na, gadab›na u¤rad›k-
lâk ederdi. Bu durumdaki lar› için, art›k bizim burada
peygamber ve kendisine durmam›z uygun de¤ildir.
iman edenler, bulunduk- Bu sebepten, bu yerlerden
lar› beldeden ayr›l›p, gitmemiz gerekir.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 181
HÛD ALEYH‹SSELÂM

‹man edenlerle birlikte Âd kavmi, putlara tapma-


Mekke-i mükerremeye y› ç›kard›lar. Bu bid’atleri
geldiler ve Kâbe-i muaz- müflriklik, yani küfür idi.
zaman›n bulundu¤u yer- Bu hâlleri, kendilerine
de, ibadet ve taatla mefl- peygamber gönderilerek
gul oldular. Hûd aleyhis- ikaz edildi. Fakat onlar,
selâm, orada vefat etti. flirk ve isyanda ›srar etti-
Bütün hadiselerde ol- ler. Bu sebepten Allahü
du¤u gibi, Âd kavminin teâlâ onlar›n kökünü kes-
helâk olmas›nda da, mü- ti. Yeryüzü onlardan te-
minlerin ibret almalar› ve mizlendi ve haberleri,
sak›nmalar› gereken hu- kendilerinden sonrakilere
ibret olarak kald›.
suslar vard›r. Bunlardan
baz›lar› flöyledir: Do¤rulu¤u ile tan›n-
m›fl kimseleri yalanla-
fiirk ve küfürden, put-
maktan ve yalan söyle-
lara ve baflka mahlûklara
mekten çok sak›nmal›d›r.
ibadet etmekten çok sa-
Bilindi¤i gibi, bütün pey-
k›nmal›d›r. Hakikat apaç›k
gamberler, peygamber-
meydanda iken, körü kö-
liklerinin bildirilmesinden
rüne, inat ederek cehen- önce ve sonra, kavimleri
neme gitmemelidir. Bu aras›nda sad›k ve emin
hususta kendini hakl› gös- olarak bilinen, meflhur
termek için, baba ve de- kimselerdir. Peygamber
delerinin yolunda oldu¤u- oldu¤u bildirildikten son-
nu söylemek, insan› azap- ra, bunlar; Allahü teâlâ-
tan kurtarmakta, helâkine dan, k›yamet ve ahiret
mâni olamamaktad›r. hâllerinden anlatmaya,
‹ster küfrü icabettirsin, insanlar› saadete davet
ister büyük günah olsun, etmeye bafllay›nca; inan-
dinde hiçbir bid’at ortaya mayanlar taraf›ndan ya-
ç›karmamal›d›r. Nitekim lanc›l›kla, sihirbazl›kla, ak-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 182
HÛD ALEYH‹SSELÂM

l›n› kaybetmek gibi s›fat- Âd kavminin helâk ol-


larla itham edilmifllerdir. mas›ndan al›nacak ders-
‹man edenlerin d›fl›nda lerden baz›lar› da flunlar-
herkes bu hataya düfl- d›r:
müfl, bundan dolay› ya- Allahü teâlân›n r›zas›
lan; bütün dinlerde ha- için, insanlara vaaz ve na-
ram k›l›nm›flt›r. sihat veren, onlar› Allahü
Hak ve do¤ru olan zâ- teâlân›n azab› ile korkutan
hir olup, aç›kça meydana bir zat›n, bu ifli, mutlaka
ç›kt›ktan sonra, bât›lda ›s- dünyal›k menfaat elde et-
rar etmekten sak›nmal›- mek için yap›yor oldu¤u-
d›r. Ço¤u defa; bir kavme nu tahminden ve böyle
peygamber geldi¤inde, o düflünmekten çok sak›n-
zat›n peygamber oldu¤u- mal›d›r. Bu flekilde bir dü-
nu kabul etmeyenler; flünce, o yüce kifliyi dünya
“Peygamberlik iddias›n- menfaatine düflkün ol-
da sad›k isen, bize aç›k makla itham etmek olaca-
deliller getir, bunu biz de ¤›ndan, bunun çirkinli¤i
anlayal›m” diyerek muci- hemen ortaya ç›kar. Haz-
ze isterlerdi. Peygamber reti Hûd da kavmine, mak-
olan zat, Allahü teâlân›n sad›n›n onlara nasihat et-
izni ile onlara mucize gös- mek oldu¤unu, bunun
terince de, insaf› olanlar, için kendilerinden bir üc-
bu apaç›k delil karfl›s›nda ret talep etmedi¤ini, vazi-
iman ile flereflenirlerdi. fesine karfl›l›k mükâfat›n,
Kuru kuruya bir inat ve Allahü teâlâ taraf›ndan
bât›lda ›srar edenler ise, verilece¤ini söylerdi.
hakikat bu derece ortada ‹stisnas›z olarak bütün
iken, yine kabul etmeyip, peygamberler, Allahü te-
üstelik o peygamberi bir âlân›n emir ve yasaklar›n›,
de yalanc›l›k ve sihirbaz- karfl›l›ks›z olarak, ücret al-
l›kla itham ederlerdi. madan ö¤retmifllerdir. Ya-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 183
HÛD ALEYH‹SSELÂM

ni onlar›n hiçbiri, bu hu- Âdl›lar, Allahü teâlân›n


susta ücret ve karfl›l›k al- dostlar›ndan, sevdiklerin-
mam›fl ve böyle bir fley den yüz çevirip, onlara
beklememifller, her za- bu¤zediyorlar ve sevdi¤i
man bundan uzak dur- peygamberine karfl› geli-
mufllard›r. yorlar, onlarla birlikte bu-
Günah ifllemekte ›srar lunmaktan kaç›n›yorlard›.
etmekten, tevbe ve istigfâ- Kötülerle beraber olmay›
r› geciktirmekten veya ter- üstün görüp, onlara uyu-
ketmekten de çok sak›n- yorlar, onlar›n yapt›klar›
mal›d›r. Nitekim Hazreti ifllere meylediyorlard›.
Hûd’un davetine icabet et- Allahü teâlân›n pey-
meyen Âd kavmine, Alla- gamberi olan Hazreti
hü teâlâ uzun müddet ya¤- Hûd’a ve ona tâbi olanla-
mur vermedi. Kur’an-› ke- ra eziyet ederler, kötülük
rimde Hûd suresi 52. aye- yaparlard›. Onlar›n k›y-
tinde mealen, (Rabbinize metlerini alçalt›c› hareket-
istigfâr edin! Sonra Ona lerde bulunurlard›. Putla-
tevbe edin) buyuruldu¤u ra ibadet ederler, onlar›n
gibi, onlara nasihat etti. Bu fayda ve zarar verecekle-
ayet-i kerime, istigfâr et- rine inan›rlard›.
menin belay› uzaklaflt›rd›- Allahü teâlân›n kendi-
¤›n› ve pek çok faydalar te- lerine ihsan etti¤i güç ve
min etti¤ini; günahta ›sra- kuvvetlerini be¤enirler,
r›n ise r›zka mâni oldu¤u- buna güvenirler ve bu
nu göstermektedir. hâlleriyle övünüp, kibirle-
Âd kavminin, fliddetli nirlerdi. Üstünlük husu-
rüzgâr ile helâk edilip; sunda, daha do¤rusu;
köklerinin kaz›nmas›na övünmek, kibirlenmek,
sebep olan ahlâk ve üstünlük taslamak gibi
amellerinden baz›lar› çok kötü olan fleylerde
özetle flöyledir: âdeta yar›fl ederlerdi.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 184
HÛD ALEYH‹SSELÂM

Nitekim hadis-i flerifte, vetlerine güvendikleri için


Resulullah efendimiz bu- aldan›rlar, hiç ihtiyaçlar›
yurdu ki: olmad›¤› hâlde, yüksek
(Bu din yay›l›r. Hatta, yerlere muhteflem bina-
denizleri bile aflar. Allah lar yapmakta birbirleriyle
yolunda denizlere atlarla yar›fl ederlerdi.
girilir. Sonra Kur’an-› ke- Âd kavminin insanlar›
rim okuyan bir kavim ge- gayet dik kafal›, inatç› ve
lir; “Biz Kur’an-› kerimi çok kibirli olmalar›n›n ya-
okuduk. Onu bizden daha n›nda, uzun emel sahibi
iyi okuyan, bizden daha idiler. Allahü teâlâya iba-
âlim kim var?” derler. On- det ve taatla vakit geçir-
larda hiç hay›r var m›d›r?) meyi bilmediklerinden,
bilseler de kabul etmedik-
Bunun üzerine eshab-›
lerinden, oyun ve e¤len-
kiram, “Hay›r ya Resulal-
ceye dal›p, bofl ve uygun-
lah! Onlarda hiç hay›r
suz ifllerle zamanlar›n› zi-
yoktur” deyince, Resulul-
yan ederlerdi. Garip ve
lah efendimiz buyurdu ki:
zavall› kimselerle, yoldan
(Onlar, bu ümmetin gelip geçenlerle e¤lenir-
içerisindedirler. Onlar, ce- ler ve Allahü teâlân›n lut-
hennemin yakacaklar›- fetti¤i nimetlere nankör-
d›r.) lük ederlerdi.
Âd kavmi, insanlara Hûd aleyhisselâm,
zulüm ve onlara karfl› az- kavmine; hâllerini, gittik-
g›nl›k ve taflk›nl›k yapar- leri yolun iyi olmad›¤›n›,
lar, mallar›n› zorla al›rlar böyle devam ederse, ak›-
ve haks›z yere döverler, betlerinin pek fena olaca-
hatta öldürürlerdi. ‹nsan- ¤›n› haber verirdi. Onlara,
lara karfl› büyüklenmek- Allahü teâlân›n ihsan etti-
ten, zorbal›k yapmaktan ¤i nimetleri hat›rlat›r, ken-
zevk al›rlard›. Güç ve kuv- dilerini Allahü teâlân›n
peygamberler tarihi ansiklopedisi 185
HÛD ALEYH‹SSELÂM

azab› ile korkuturdu. Alla- t›r, maksad›n›n, onlar›


hü teâlâya iman etmeleri- gafletten uyand›rmak ol-
ni, Ondan korkmalar›n›, du¤unu bildirirdi.
Ona itaat ve ibadet etme- Bütün bunlara ra¤-
lerini söylerdi. Allahü te- men, Âdl›lar›n gafleti,
âlân›n, çok mal, evlat, kalblerinin kör oluflu, öl-
bahçeler ve sular vererek dükten sonra tekrar diril-
ihsanda bulundu¤unu, meye inanmamalar›, bu
bütün bunlara nankörlük dünyada yapm›fl oldukla-
etmeye devam ederlerse, r›n›n karfl›l›¤›n› ahirette
kendilerine, büyük bir görmeyi inkâr etmeleri ve
azab›n gelmesinden kork- Hazreti Hûd’u yalanlama-
tu¤unu bildirdikçe; Âdl›- lar›, onlar›n ebedî felaket-
lar, gaflet ve cehalet uyku- lerine sebep oldu.
suna tamamen dalm›fl ol-
duklar›ndan, onun vaaz Nitekim, fiuara suresi-
ve nasihatlerine kulak as- nin 139. ayet-i kerimesin-
mazlar; hatta, “Sen bize de mealen buyuruldu ki:
nasihat etsen de, etme- (Böylece Hûd’u [aley-
sen de bizim için farket- hisselâm] yalanlad›lar.
mez. Bu hâl, bizden önce- Biz de onlar› helâk ettik.
kilerin, baba ve dedeleri- Muhakkak ki, onlara yap-
mizin ahlâk›d›r. Biz bunla- t›¤›m›z bu iflte, sonrakiler
r› terkedip de, senin söy- için bir ibret vard›r.)
lediklerine tâbi olacak de- Âd kavminin hususi-
¤iliz” derlerdi. yetlerinden birisi de, çok
Hazreti Hûd, tebli¤ va- fl›mar›k, azg›n, kendini
zifesine devam ederek, be¤enmifl, kibirli, Hakk›,
kavmine, Allahü teâlân›n do¤ruyu kabul etmeyen
ihsan etti¤i nimetleri, kimseler olmalar› idi. Ta-
bunlara karfl› olanlar›n mamen oyun, e¤lence ve
yapt›klar› kötülükleri anla- kumara dalm›fllar, böyle-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 186
HÛD ALEYH‹SSELÂM

ce hak ve hakikatten büs- seni hakikaten yalanc›lar-


bütün uzaklaflarak, söz dan zannediyoruz” de-
dinlemeyen, nasihat ka- mifllerdi.
bul etmeyen bir hâle gel- Kendilerini hak mabud
mifllerdi. Bu hâl, onlar›n olan Allahü teâlâya iman
fliddetli rüzgâr azab› ile ve yaln›z Ona ibadet et-
helâk edilmelerine sebep meye davet eden bir pey-
oldu. gambere böyle söyleme-
Âd kavmi mensuplar›- leri, onlar›n, büyüklere
n›n kötü huylar›ndan biri karfl› cüretkâr davrand›k-
de, çok iftirac› olmalar› lar›n› ve hitap ederken
idi. Do¤ru yoldan, o kadar edebi gözetmediklerini
ayr›lm›fl, hak ve hakikat- göstermektedir.
ten o kadar uzaklaflm›fl- Üstelik, akl› kemâlde
lard› ki, ak›l ve kemâl sa- ve irfan› zirvede olan Haz-
hiplerini cahil görürlerdi. reti Hûd’u sefih olmakla
‹fllerinde do¤ru olup isa- itham etmeleri, onlar›n
bet edenleri, hataya düfl- pek düflük, baya¤› ve al-
mekle ve kusurlu olmakla çak kimseler olduklar›n›n
itham ederlerdi. göstergesidir.
Nitekim Hazreti Hûd, Bir kimsenin, kendisin-
Âd kavmini imana davet de bulunan afla¤› ve ba-
edip, onlar›, Allahü teâlâ- ya¤› bir vasf›, kâmil bir za-
n›n azab› ile korkuttu¤u ta isnat etmesi, gülünç ol-
zaman, kabul etmemifller; mas›n›n yan›nda, ne ka-
üstelik, A’raf suresinin 66. dar garip ve ne derece cü-
ayet-i kerimesinde me- retkâr bir davran›flt›r.
alen bildirildi¤i gibi; Hâl böyle iken, Hûd
“...Gerçekten biz seni aleyhisselâm, onlara; “Ha-
sefahet, ak›l azl›¤›, ç›lg›n- y›r! Bilâkis sefihler sizlersi-
l›k içinde görüyoruz ve niz” veya; “Sefihlik ancak
peygamberler tarihi ansiklopedisi 187
HÛD ALEYH‹SSELÂM

sizde bulunur” diye cevap delalet eder. Hâlbuki emr-i


vermedi. Çünkü böyle ce- mâruf ve nehy-i münker
vap vermesi, onlar› tama- yapan›n, sab›r yolundan
men ürkütür ve uzaklaflt›- ayr›lmamas› laz›md›r.
r›rd›. O yine, A’raf suresi- Sefihin sefihli¤ine, ca-
nin 67 ve 68. ayet-i kerime- hilin cahilli¤ine, onun sö-
lerinde mealen bildirildi¤i zünün ve iflinin benzeri ile
gibi, kavmine flu hikmetli karfl›l›k vermek, ak›ll› kim-
cevab› verdi: seye yak›flmaz.
“...Ey kavmim! Bende ‹flte, kötü kimselere ce-
ç›lg›nl›k, ak›l azl›¤› ve ca- vap verirken, öyle bir ce-
hillik yoktur. Ben ancak, vap vermelidir ki, verilen
âlemlerin Rabbi taraf›n- cevapla, hem onlar, hak
dan size gönderilmifl bir ve hakikate davet edilmifl;
peygamberim. hem de kötülüklerden
Ben, Rabbimin bana men edilerek, cehaletleri
vahyettiklerini size tebli¤ de en iyi flekilde yok edil-
ediyorum. Size nasihat mifl olsun.
ediyorum. Ben, sizin için, Âdl›lar, nefslerine uya-
güvenilir, emin bir nasi- rak, yapt›klar› bozuk amel-
hatçiyim.” lerine itimat edip, nefse
Hûd aleyhisselâm kav- güvenirler ve bu kötü iflle-
minin karfl› ç›kmalar›na, rine ceza verilece¤ini dü-
yalanlamalar›na karfl›, flünmedikleri gibi, üstelik
kendi hâline en uygun fle- bu çirkin amellerine sevap
kilde böyle cevap verirdi. ve mükâfat beklerlerdi. Ni-
Daha de¤iflik bir tarzda tekim, Ahkaf suresi 24.
cevap vermifl olsayd›, bu ayet-i kerimesinde mealen
durum onlara a¤›r gelirdi. buyuruldu ki:
Hem böyle bir cevap, nasi- (Onlar, kendi vadileri-
hat edenin sab›rs›zl›¤›na ne karfl› gelen azab›, bir
peygamberler tarihi ansiklopedisi 188
HÛD ALEYH‹SSELÂM

bulut parças› olarak gö- onu nimet getirici k›l,


rünce, memnun olup, se- azap getirici k›lma) buyu-
vinerek ve birbirlerine rurdu.
müjde vererek; “‹flte flu Âd kavminden olanlar,
görünen fley, bize çok Allahü teâlân›n ayetlerini
ya¤mur ya¤d›racak bir gördükleri, kendilerine
buluttur” dediler.) gelen azab› ayan beyan
Abdullah ibni Abbas bildikleri hâlde, günahlar›
flöyle nakletmektedir: terketmemeye, kat’î karar
“Ne zaman bir rüzgâr vermifl gibi bir hâl ile bo-
esse, Resulullah efendi- zuk ifllerine devam eder-
miz mübarek iki dizleri lerdi. Kendilerinde bulu-
üzerine çöker; (Ey Alla- nan, büyüklenmek s›fatla-
h›m! Onu rahmet eyle! r› son haddine varm›flt›.
Onu azap k›lma! Allah›m, Hazreti Hûd’un gösterdi¤i
peygamberler tarihi ansiklopedisi 189
HÛD ALEYH‹SSELÂM

mucizeleri gördükleri, ra bir fley yapamayacak,


böylece, onun söyledikle- yerlerinden oynatamaya-
rinin do¤ru oldu¤u iyice cakt›. Nitekim bu hâlde
anlafl›ld›¤› hâlde, yine iken, Hazreti Hûd’a; “Bizim
inanmay›p, yalanlam›fl- ayaklar›m›z› buradan kim
lard›. Kendi sözlerinin bâ- kald›rabilir” dediler. Biraz
t›l ve yanl›fl oldu¤unu, ha- sonra rüzgâr bunlar› yer-
s›m sayd›klar› Hazreti den al›p, havaya f›rlatt› ve
Hûd’un ise do¤ru söyledi- her biri, içi bofl, kof hurma
¤ini bildikleri hâlde, habis kütükleri gibi yerlere at›ld›-
ve alçak t›ynetleri icab›, lar.
yine de kabule yanaflmaz- Ak›ll› insan, böyle hâl-
lar, inat ve muhalefete de-
ler karfl›s›nda, her fleyin
vam ederlerdi. Tefekkür
sahip ve mâlikinin yaln›z
etmeyip, hiçbir fleyden ib-
Allahü teâlâ oldu¤unu an-
ret almazlar, sadece kuv-
lar. Ondan korkar. Daima
vetlerine ve kalabal›k ol-
uyan›k olup, hep Onun
malar›na güvenirler ve
raz› oldu¤u, be¤endi¤i
bunda afl›r› giderlerdi.
amelleri yapar.
Mesela, onlar› helâk
eden rüzgâr, bir bulut flek- Resulullah efendimiz
linde gelip, esmeye baflla- zaman›nda, Medine-i mü-
y›nca, ailelerini ortalar›na nevverede zelzele olmufl-
al›p, kendileri, onlar›n etra- tu. O zaman Resulullah
f›nda halka oldular. Elbise- buyurdu ki: (Muhakkak
lerinin eteklerini birbirleri- Rabbiniz, sizden, r›zas›n›
ne ba¤layarak, ayaklar›n› kazanman›z› istiyor. Öy-
yere kuvvetlice dayay›p, leyse Allahü teâlâdan, ra-
ellerini de birbirlerine ke- z› oldu¤u fleylere dönme-
netleyerek durdular. Güya, yi isteyiniz.)
rüzgâr ne kadar kuvvetli ve Yine Resulullah efendi-
fliddetli eserse essin, onla- miz, gök gürültüsü ve y›l-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 190
HÛD ALEYH‹SSELÂM

d›r›mlar› duyunca; (Alla- Bundan sonra Hazreti


h›m! Bizi gadab›nla öldür- Hûd, rüzgâr› sa¤ tarafa
me! Azab›nla helâk etme! döndürmek isterse sa¤
Bundan önce bize afiyet eliyle, sol tarafa döndür-
ver) diye duâ ederdi. mek isterse sol eliyle ifla-
ret ederdi. Böyle iflaret et-
Hazreti Hûd’un mesiyle, rüzgâr›n o tarafa
mucizeleri dönmesi bir olurdu.
Hûd aleyhisselâm›n Âd kavmi, bir mucize
belli bafll› mucizeleri dört gösterirsen iman ederiz
nevi idi: dedikleri ve bu mucizeyi
gördükleri hâlde, iman et-
Allahü teâlân›n izni ile
medikleri için, yine rüzgâr
rüzgârlar› istedi¤i tarafa
döndürürdü. cinsinden ve ayet-i keri-
mede rih-› sarsar diye bil-
Bu mucizenin meyda- dirilen fliddetli rüzgâr ile
na gelmesine sebep flu- helâk olundular.
dur: ‹man etmek için, kav-
mi, kendisinden mucize Âd kavminin insanlar›
istediklerinde, Hazreti güçlü, kuvvetli, iri cüsseli
Hûd kavmine sordu: kimseler idi. Gelip geçmifl
bütün insanlar içinde boy,
- Nas›l mucize istersi-
cüsse ve kuvvet bak›m›n-
niz?
dan en ileride olanlar, Âd
- Rüzgâr› istedi¤imiz kavmine mensuptu. Bu
tarafa çevir, döndür. kadar iri cüsselerine ve
Hazreti Hûd da Allahü kuvvetlerine ra¤men, flid-
teâlâya duâ etti. Vahiy ge- detli rüzgâr onlar› helâk et-
lip, Allahü teâlâ buyurdu ti. Öylesine kald›r›p yere
ki: vurdu ki, onlardan hiçbiri,
- Ne tarafa istersen, asla karfl› koyamad›; zaten
elinle iflaret et! buna güçleri de yetmezdi.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 191
HÛD ALEYH‹SSELÂM

Ayet-i kerimelerde, on- leri, toprak hâline gelmifl


lar›n her birinin, rüzgâr olan kayalardan daha kat›
kendilerine çarpt›ktan oldu¤undan, yine iman
sonra, rüzgârlara taham- etmediler.
mülü pek az olan hurma
Hazreti Hûd’un mucize-
a¤açlar› gibi yere devril-
lerinden biri de, duâs› be-
dikleri haber verilmifltir.
reketiyle yünün, ibriflim
Âd kavminin bulundu- (‹pekten ifllenmifl bir çeflit
¤u havalide, tafl ve kayal›k- iplik) flekline gelmesidir.
lardan ibaret bir da¤ vard›.
Bu da¤da ne bir ot biter, ne Âd kavmi, mucize ola-
de bir su ç›kard›. Âd kavmi, rak, ondan, koyunlar›n›n
Hazreti Hûd’a peygamber- yünlerini ibriflim hâline ge-
lik iddias›nda sad›k oldu- tirmek için cenab-› Hakka
¤una delil olarak, koyunla- duâ etmesini istemifllerdi.
r›n› ve di¤er hayvanlar›n› O da duâ edip, bütün yün-
otlatmak üzere, bu da¤› ler, Allahü teâlân›n izni ile
mera hâline çevirmesini ibriflim hâline gelmifl idi.
söylediler. O da bunun için Hazreti Hûd, Hazreti
Allahü teâlâya duâ etti. Âdem’e çok benzerdi. Or-
Duân›n hemen akabinde,
ta boylu, gür saçl› ve nur
o kayalar›n hepsi, bir anda
yüzlü idi. Mübarek yüzü
temiz, verimli topra¤a dö-
nüflüverdi. Üstelik bu da¤, çok güzel idi. Mübarek
yemyeflil olup, her taraf çi- çehresi ay misali parlard›.
çeklerle donanm›flt›. Etraf- Hazreti Hûd’un s›fat›;
ta güzel çeflmeler peyda zühd, ibadet, seha, cö-
olmufl, her yer gönül al›c› mertlik ve flefkat idi. Fakir-
bir güzellikle, güllük gülis- lere çok sadaka verirdi. He-
tanl›k hâline gelmiflti. lal yoldan geçimini temin
Bu mucizeyi de gözle- etmek için, zaman zaman
riyle gören Âdl›lar›n kalb- ticaretle meflgul olurdu.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 192
SAL‹H
ALEYH‹SSELÂM
SAL‹H ALEYH‹SSELÂM

SAL‹H ALEYH‹SSELÂM; bir kavim, topluluk oldu-


Hûd aleyhisselâm›n pey- lar. Dedeleri Semud’a nis-
gamber olarak gönderil- betle, bunlara Semud
di¤i Âd kavmi, âsi olup, kavmi denildi. Kur’an-›
fliddetli rüzgârla helâk kerimde, “Eshab-ül-Hicr”
edilince; iman ettikleri fleklinde zikredilen bu ka-
için bu azaptan kurtulan vim, Âd kavminin devam›
müminler, kendilerine ye- olmas› ve onun yerini al-
ni yurtlar bulmak için çe- mas› sebebiyle ‹kinci Âd
flitli bölgelere da¤›ld›lar. diye de an›ld›.
Bu büyük felâketten kur- Semud kavmi on kabi-
tulanlardan birisi de, Nuh le olup, ço¤alarak, nüfus-
aleyhisselâm›n o¤lu lar› kendilerinden önce
Sam’›n neslinden gelen yaflayan Âd kavmi kadar
Semud idi. Semud ve be- oldu. Bu kavim t›pk› Âd
raberindekiler, fiam ile Hi- kavmi gibi tafllar› yontup,
caz aras›nda bulunan Hicr da¤lar› oyarak kayalara,
mevkiinde yerlefltiler. Se- tepelere saraylar yap›p,
mud’un torunlar›, bu bel- ovalara köflkler kurup,
deden ayr›l›p, Âd kavmi- ba¤lar, bahçeler meyda-
nin helâk edildi¤i yerlere na getirdiler.
göç ettiler. Allahü teâlâ Âd kavmi
gibi bunlara da bol nimet
ve çok uzun ömür verdi.
Semûd kavmi Meskenlerinde her türlü
Âd kavminin helâkin- nimetler içinde yüzüp, üç-
den sonra, Semud kavmi yüz sene ile bin sene ara-
onlara halef oldu. Onlar›n s›nda ömür sürdüler. Ön-
yurtlar›na yerleflip, imar celeri bu nimetlere flükre-
ettiler. Burada ço¤alan derlerken, sonralar› unu-
Semud’un torunlar›, önce tup terkederek, zevk ve
bir kabile, sonra da büyük sefaya düfltüler. Üstelik
peygamberler tarihi ansiklopedisi 195
SAL‹H ALEYH‹SSELÂM

kabile reisleri baflta ol- lere de zarar veremez. Biz


mak üzere, zulüm ve hak- kendi ilâhlar›m›za, putlar›-
s›zl›¤a dayal› çeteler ku- m›za s›ms›k› ba¤l›y›z. On-
rup, kar›fl›kl›klar ç›kard›lar. lara her zaman hizmet
‹nsanlar› ifsat ettiler ve eder, kurbanlar keseriz.
putlara tapmaya bafllad›- Kavmin reisi Cenda
lar. idi. Semudlular birgün
Kavmin içinde iman toplan›p, reisleri Cen-
sahibi olup, daha önce da’ya geldiler ve dediler
gönderilen Hazreti Hûd’a ki:
inananlar, Semudlulara, - Biz kendimiz için iba-
Allahü teâlân›n Âd kavmi- det edece¤imiz ilâhlar
ni isyanlar› sebebiyle na-
yapmak istiyoruz. Öyle ki,
s›l helâk etti¤ini anlatt›lar.
onun bir benzerini Âd
Reisleri olan Halcan’›n
kavmi görmemifltir.
yapt›klar›n› ve Hazreti
Nuh’un (aleyhisselâm)
Hûd’un onlara olan nasi-
kavmi de görmedi. Bu hu-
hatlerini hat›rlatt›lar. Çok
susta fikrinizi almaya gel-
kere bunu dinleyen Se-
dik.
mudlular dediler ki:
- Âd kavmi kendilerine Bunun üzerine, Cenda,
sa¤lam binalar yapma- onlara izin verip, sanatlar›
d›klar› için helâk oldular. olan kaya oymac›l›¤› iflin-
Zira onlar, evlerini ve ça- de çal›flmalar›n› söyledi.
d›rlar›n› kumlar üzerine Semudlular Kesib
kurduklar›ndan, esen rüz- ad›ndaki da¤a ç›k›p, bü-
gâr, evlerini ve kendilerini yük bir kayay› yonttular.
ald› götürdü. Biz ise da¤- Ona; göz, s›¤›r gö¤sü gibi
larda kayalar› oyup, sa¤- bir gö¤üs, at aya¤› gibi
lam, kap›lar› demirden ayaklar yap›p, alt›n ve gü-
olan evler yap›yoruz. Rüz- müfl ile kaplad›lar. Bafl›na
gâr onlar› y›kamaz ve biz- da alt›ndan yap›lm›fl bir
peygamberler tarihi ansiklopedisi 196
SAL‹H ALEYH‹SSELÂM

taç koydular. Ayr›ca çeflit- O zaman aralar›nda bulu-


li mücevherlerle donat›p, nan Rabab isimli birisi de-
karfl›s›na geçerek secde- di ki:
ye kapand›lar. - Ey reisim! Bu ilâhlara
Semud kavmi, kendi hizmet edecek eflraftan
elleri ile yapt›klar› puta kimseler laz›md›r.
kurbanlar aday›p kestiler. Cenda flöyle cevap
Sonra reislerine gidip, verdi:
onu haz›rlad›klar›n› söyle-
diler ve tap›nmak için gel- - Semud kavminden
mesini rica ettiler. Reisleri nesep, fleref ve her ba-
Cenda da onlar›n davetini k›mdan üstün kimseleri,
kabul ederek, büyük kü- puthanemizin hizmetine
çük her kabilenin, reisle- tayin ettim.
riyle beraber, putlar›n ya- Böylece, oraya hizmet-
n›nda toplanmalar›n› em- çiler ve çok miktarda alt›n
retti. tahsisi yap›ld› ve Semud-
Çok süslü bir binekle lular, buradaki putlara
putun önüne gelen Cen- tapmaya bafllad›lar. Çeflit-
da, at›ndan inip secdeye li isimlerle and›klar› putla-
kapand›. O zaman bera- r›na uzun seneler tapt›lar.
berindekiler de yerlere Y›llar uzad›kça uzad› ve
kapand›lar. Daha sonra sürüp gitti. Öyle ki, küçük-
Cenda, bu put için; büyük ler ihtiyarlad›. Semud
bir binan›n infla edilerek kavmi de küfür ve fesatta
alt›n ve gümüfllerle süs- alabildi¤ince ileri gitti. Ay-
lenmesini, yerlerin ipek- n› zamanda mal, mülk ve
lerle döflenmesini, bir de servetler içinde yüzdüler.
putlar koymak ve kandil- Hayvanlar› vadileri dol-
ler yakmak için puthane durdu. A¤açlar senede iki
çevresinde çok say›da ev- defa meyve verdi. Her
lerin yap›lmas›n› emretti. türlü dünya nimetlerine
peygamberler tarihi ansiklopedisi 197
SAL‹H ALEYH‹SSELÂM

gark oldular. Ahlâks›zl›k - Hak geldi, bât›l y›k›l-


ve zina çok yay›ld›. Öyle d›, Allahü teâlân›n kulu
ki, kad›n erke¤i zinaya da- ve peygamberi Salih
vet ederdi. Emaneti koru- aleyhisselâm dünyaya
mak kalmad›¤› gibi, ya- gelecektir. Allahü teâlâ
lan, haks›zl›k, adam öl- onunla insanlara kurtulufl
dürme gibi günah iflleme- yolunu bildirir.
de adeta birbirleriyle ya- Ubeyd bundan korktu.
r›flt›lar. Allahü teâlân›n ik- Bafl›na baz› fleyler gelece-
ram ve ihsan etti¤i bu ni- ¤ini anlad›. Baflka birgün
metleri ve bollu¤u putla- puthane önünden geçer-
r›ndan bilip, günden güne ken putlardan sesler ge-
küfürlerinde azd›lar. lip; “Senin nesebinde, Al-
Semud kavmi, küfür lahü teâlân›n dünyaya ge-
ve fesat üzerinde iken, tirip, peygamberlik vere-
Salih aleyhisselâm dün- ce¤i bir zat var” dendi ve
yay› teflrif etti. Salih aley- o anda, kuvvetli bir rüzgâr
hisselâm, Semud’un orta esti. Bütün putlar yüzüstü
hâlli bir ailesine mensup düflüp, büyük putun ba-
idi. Fakat nesep, soy itiba- fl›ndaki taç yuvarland›.
riyle kavminin en flereflisi Bu hadise üzerine
idi. Babas› Ubeyd muhte- Ubeyd, kavminin kendisi-
rem bir zat idi. ne zarar vermesinden
Salih aleyhisselâm›n korkup, kavminden uzak
dünyay› teflrifinden önce, durdu.
babas› Ubeyd, birgün Salih aleyhisselâm
puthane önünden geçer- dünyay› teflrif edince, ka-
ken, kendinde tuhaf bir ra, deniz ve sahralarda,
hâl hissetti. Evine gelip ilâhi bir ses, onun do¤u-
uyudu¤u zaman, gaipten munu müjdeledi. Do-
flu sesleri duydu: ¤um gecesinde, rahmet
peygamberler tarihi ansiklopedisi 198
SAL‹H ALEYH‹SSELÂM

melekleri yeryüzüne in- Bunu duyan Semud


di. Semud’un putlar› da kavmi, bu duruma öfkele-
yüzüstü devrildiler. Put- nerek, meyve a¤açlar›n›
haneye bakan Semudlu, kestiler. Ancak bu defa
derhal gidip hadiseyi ha- ehlî hayvanlar dile gele-
ber verdi. Reisleri Cenda rek ayn› sözleri söylediler.
ve ileri gelenler hemen Semudlular hayvanlar›
puthaneye gittiler. Putla- da kesmeye bafllad›lar.
r›n›n ne hâle geldi¤ini Sonra da¤lardaki vahflî
görünce, daha da flafl›r- hayvanlar, Allahü teâlâ-
d›lar. Hep birlikte büyük n›n izniyle dile gelip ses-
putu kald›rarak, bafl›na lendiler:
tac›n› yeniden koydular. - Ey Semudlular! Size
Elleri ile kald›rd›klar› put- yaz›klar olsun! Niçin
lar›na tapmaya devam a¤açlar› kesiyor, neden o
ettiler. hayvanlar› öldürüyorsu-
Semudlular büyük bir nuz? Onlar do¤ru söyledi-
bayram gecesinde e¤le- ler.
nirken, bütün a¤açlar, Al- Bunun üzerine Se-
lahü teâlân›n izniyle dile mudlular, silahlar›na sar›-
gelerek dedi ki: l›p, vahflî hayvanlar›n pe-
- Ey Semud kavmi! Ni- fline düfltüler. Hayvanlar
çin ibret alan kimseler de- hem kaç›yor, hem de di-
¤ilsiniz? Allahü teâlâ size yorlard› ki:
senede iki defa, a¤açlar›- - Bizim Rabbimiz, son-
n›zda meyveler veriyor. suz kuvvet ve kudret sahi-
Siz ise; hâlâ çeflit çeflit ve bi Allahü teâlâd›r. Ya Rab-
bol bol nimetler gönde- bi! Semud kavmi senin
ren Allahü teâlâya de¤il verdi¤in bol nimetlere
de, putlar›n›za ibadet edi- flükretmediler. Nimetleri
yorsunuz. vereni inkar edip, sana
peygamberler tarihi ansiklopedisi 199
SAL‹H ALEYH‹SSELÂM

de¤il, kendi elleriyle yap- selâm›n çok güzel bir su-


t›klar› putlara tapt›lar. Yer- reti vard›. Tatl› sözlü olup,
yüzüne zulüm ve fesad› çok fasih, düzgün konu-
yayd›lar. Ya Rabbi! Sen flurdu. Büyüdükçe, kav-
mutlak adalet sahibisin. minin sevgisini kazand›.
Hâkimsin. Sen yeryüzünü Herkesle iyi geçinmesi,
kulun ve peygamberin güleryüzlülü¤ü, fakir ve
Salih aleyhisselâm ile ›s- düflkünlere yard›m›, zay›f-
lah eyle! Ya Rabbi! Onun- lar› korumas›, hastalar› zi-
la fesad› kald›r! yareti ve baflka olgun hâl-
Semud kavminin in- leri ile bütün insanlar ta-
sanlar›, bu sözleri iflittikle- raf›ndan sevildi ve takdir
ri hâlde, ibret alacaklar› gördü.
yerde küfür ve inatlar›nda Semudlular, “Bunda
daha da fliddetlendiler. büyük bir kabiliyet var,
Yüzü beyaz, yanaklar› ileride çok istifade ederiz”
k›rm›z› olan Salih aleyhis- dediler. Bu yüzden putla-

peygamberler tarihi ansiklopedisi 200


SAL‹H ALEYH‹SSELÂM

ra tapmay›fl›na ses ç›kar- ma emrederek, Salih


mad›lar. Salih aleyhisse- aleyhisselâma gitmesini
lâm›n her geçen sene ol- ve ona peygamber oldu-
gunlu¤u art›yor, kavmin- ¤unu bildirmesini, kavmi-
deki insanlardan ayr›l›¤› ni imana, itaate, Allahtan
apaç›k ortaya ç›k›yordu. baflka ilâh olmad›¤›na ve
Yirmi yafl›na bast›¤›nda, kendi peygamberli¤ini
yüzündeki nur ve güzellik tasdik etmeye davet et-
çok fazlalaflt›. Öyle ki, mesini bildirdi.
kimse yüzüne bakmaya Cebrail aleyhisselâm,
tâkat getiremezdi. Otuz Hazreti Salih’e geldi. Se-
yafl›na geldi¤inde, ilim, lam verdi. “Ey Salih!
hikmet, vakar ve birçok fiimdi kavmini Allahü te-
faziletler, üstünlükler ih- âlâya imana ça¤›r ve tev-
san edildi. hide davet et! fiirk ve
Salih aleyhisselâm, putlara tapmaktan uzak
huy ve yarat›l›fl bak›m›n- durmalar›n› söyle! Allahü
dan, zaman›ndaki insan- teâlân›n kendilerine ih-
lar›n en üstünü olup; tica- san buyurdu¤u nimetleri
retle meflgul olur, çantac›- hat›rlat! Ayr›ca Âd kavmi-
l›k yapar ve elinin eme¤i nin fliddetli rüzgârda ni-
ile kazand›¤›n› yerdi. çin ve neden helâk olduk-
lar›n› sor” dedi ve pey-
Salih aleyhisselam›n gamberli¤ini tebli¤ etti.
peygamberli¤i Sonra da buyurdu ki:
Salih aleyhisselâm 40 - Ey Salih! Sen, Nuh ve
yafl›na girdi¤inde; Allahü Hûd zamanlar›nda olma-
teâlâ sap›k Semud kavmi- yan birçok acayip hâlleri
ni imana davet için, onu göreceksin.
peygamber olarak gön- Salih aleyhisselâm bu
derdi. Cebrail aleyhisselâ- ilâhi emir üzerine, hemen
peygamberler tarihi ansiklopedisi 201
SAL‹H ALEYH‹SSELÂM

kavminin reisi Cenda’n›n - Ey Cenda! Gelsin, bi-


yan›na vard›. Reis Cenda ze de söylesin. Söyledik-
onu görür görmez, tarifi lerini biz de duyal›m.
imkâns›z bir korkuya ka- Ertesi gün, Salih aley-
p›ld›. Salih aleyhisselâm, hisselâm oraya teflrif etti.
ona güler yüz ve tatl› dille Peygamber olarak gön-
hitap ederek dedi ki: derildi¤ini söyleyip, onla-
r› Allahü teâlâya imana ve
- Ey Cenda, sana nasi-
itaate ça¤›rd› ve flu nasi-
hat ederim. Allahü teâlâ,
hatlerde bulundu:
beni, size peygamber ola-
- Ey kavmim! Kendisin-
rak gönderdi. Seni ve
den baflka ilâh olmayan Al-
kavmimi, “Lâ ilâhe illal-
lahü teâlâya iman ve iba-
lah” demeye ve beni tas- det ediniz! Sizi ve her fleyi
dike, yani Allahü teâlân›n yaratan Odur. O, baban›z
kulu ve resulü oldu¤uma Âdem’i (aleyhisselâm) top-
inanmaya ça¤›r›yorum. raktan yaratt›. Siz Hazreti
- Ey Salih! Neler söylü- Âdem’in evlad›s›n›z. Bu
yorsun? Semud kavmi, topraklarda size uzun
senin, Allahü teâlân›n ömür ve çok nimetler ver-
peygamberi oldu¤unu di. Ona tevbe ve istigfârda
bulunun! Bu tebli¤im için
kabul etmez. Kavmime
sizden ücret istemem. Bi-
bildireyim bakay›m, ne
lin ki, benim ücretim, an-
derler? Sen yar›n gel.
cak âlemlerin Rabbi olan
Sonra Cenda, Semud Allahü teâlân›n üzerinedir.
kavminin önde gelenleri- O, tevbeleri kabul edicidir.
ni toplay›p, Hazreti Sa- Salih aleyhisselâm bu
lih’in söylediklerini bildir- flekilde davet etti¤inde,
di. Kavmin ileri gelenleri kavminden pek az kimse
dediler ki: inand›. Ço¤unlu¤u hak di-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 202
SAL‹H ALEYH‹SSELÂM

ni kabul etmemekte di- e¤er ben Rabbimin emri-


rendiler. Servetlerine gü- ni tebli¤ ve sizi Allahü te-
venip, zevk ve sefa içinde âlâya davet etmeyip, Ona
kendilerinden geçip, zul- asi olursam, beni Onun
me baflvurdular. Salih azab›ndan kim kurtar›r?
aleyhisselâma da dediler Beni kendinize tâbi k›l-
ki: makla, bana hüsrandan
- Ey Salih! Sen bundan baflka bir fley artt›rmazs›-
evvel, yani bizi putlara n›z.
ibadeti terke ça¤›rmadan Semud kavmi, pey-
önce, bizim aram›zda gamberleri Salih aleyhis-
ümit edilen, güvenilen bir selâm›n, onlar› imana da-
kimse idin. Sende rüfld ve vet edip, nasihatte bulun-
efendilik alametlerini gö- du¤u zaman, hep yalanla-
rüp, bize bafl ve ifllerimiz- d›lar. Hazreti Hûd ve Haz-
de dan›fl›lan bir kimse ol- reti Nuh’un inanmayan
man›, dinimizi kabul et- kavimleri gibi, bahaneler
meni beklerdik. fiimdi aramaya bafllad›lar. Dedi-
sen, bizi, babalar›m›z›n ler ki:
ibadet edegeldi¤i putlara - O da bizden bir kimse
ibadetten vazgeçirmek mi de¤il mi? Üzerimize bir
istiyorsun? Hâlbuki biz, üstünlü¤ü olmayan kim-
davet etti¤in Allaha iba- seye mi tâbi olaca¤›z?
detten flüphe içindeyiz. Ona uydu¤umuz takdirde
Salih aleyhisselâm, dalalete düfler, delilik yap-
iman etmeyen kavmine m›fl oluruz. Aram›zda
dedi ki: vahye daha lay›k kimseler
- Ey kavmim! Bana ha- var iken, ona m› vahiy
ber verin! Allahü teâlâ olundu? Do¤rusu o, ya-
bana aç›k bir mucize ve lanc› ve kibir sahibidir.
peygamberlik vermiflken, Semud kavmi, Salih
peygamberler tarihi ansiklopedisi 203
SAL‹H ALEYH‹SSELÂM

aleyhisselâm› büyülen- - Salih’in maksad› bizi


mifl, yalanc› ve mütekeb- kand›r›p, elimizdeki mal-
bir diye itham etmelerine lara konmakt›r.
ra¤men, Salih aleyhisse- Di¤er bir k›sm› ise di-
lâm onlar›, tatl› dille ima- yorlard› ki:
na davete ve nasihatleri-
- Hay›r, Salih’in bizim
ne devam etti:
mal›m›za ihtiyac› yoktur.
- Ey kavmim! fiu bulun- Onun maksad› olsa olsa
du¤unuz hâlde, bahçeler, bize reis olmakt›r.
p›narlar, ekinler ve latif,
Bir baflka grup da dedi
hofl tomurcuklanm›fl hur-
ki:
ma a¤açlar› aras›nda ve
da¤lardan yonttu¤unuz - Onun reislikte de gö-
ve yapt›¤›n›z köflkler, sa- zü yoktur. Belki ak›l hasta-
raylar içinde, ölüm ve l›¤›ndan dolay› böyle bir-
azaptan emin ve ferah ola- tak›m anlafl›lmaz fleyler
rak bafl›bofl mu b›rak›laca- söylemifl olabilir.
¤›n›z› zannediyorsunuz? Daha sonra mel’un
Allahü teâlâdan korkun, fleytan da insan suretin-
tul-i emelde, uzun emelde de, onlar›n aralar›na girip
olmay›n! Art›k bana itaat dedi ki:
edin! Çünkü, benim emri- - Ne garip fley! Daha
me, dediklerime itaat, Al- dün bir çoban gibi ara-
lahü teâlâya itaattir! m›zda bulunan kifli, flimdi
Semud kavmi, Hazreti birdenbire korkutucu söz-
Salih’i iyi bir insan olarak ler söylüyor. Bütün putla-
görüyordu. Ancak onun r› bir kenara itip, görün-
iyili¤ini, putlara hizmette meyen bir mabuda tap-
görmek istiyorlard›. Salih mam›z› söylüyor. Herke-
aleyhisselâm peygamber sin kendi etraf›nda top-
oldu¤unu bildirince, bir lanmas›n›, sözünü dinle-
k›sm› dedi ki: melerini, böylece insanla-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 204
SAL‹H ALEYH‹SSELÂM

ra daha iyi bir hayat vere- leri nereden getirdin? Ve


ce¤ini söylüyor. Ama na- görülmeyen mabud seni
s›l ve neyle? Belli de¤il. nas›l vazifelendirmifltir?
Hepimizin sap›k, kendisi- Söz ve iddia ile bir fley sa-
nin tek bafl›na bize yol bit k›l›namaz. E¤er do¤ru
gösterici oldu¤unu söylü- söylüyor isen, hiç kimse-
yor. Akl›n›n, hepimizin ak- nin yapamad›¤› bir ifli
l›ndan çok oldu¤unu ve yapman gerekir. Do¤ru
âlemlerin Rabbi ile irtibat- söz delil ister. Bütün in-
ta bulundu¤unu iddia sanlar›, senin mabudu-
ediyor. Böyle bir fley nas›l nun yaratt›¤›n› ve herkes-
mümkün olabilir? Baflka- ten güçlü oldu¤unu söy-
lar›n›n yapamad›¤›n› o lüyorsun. Biz de her fleyi
nas›l yapabilir? Yoksa Ay’› bildi¤imizi söylemiyoruz.
gökyüzünden yere mi in- Yaflad›¤›m›z bir dünya
direcek, yoksa yeryüzünü vard›r. E¤er sen de yeni
günefle mi yaklaflt›racak? bir ifl yapamayacaksan ve
Yoksa ölüyü mü dirilte-
insanlarla aranda yeni bir
cek?
fark bulunmuyorsa, bu
Semudlular fleytan›n davadan vazgeç.
vesvesesiyle, kalk›p, Salih
Salih aleyhisselâm,
aleyhisselâma gittiler ve
onlara flöyle cevap verdi:
ona dediler ki:
- fiimdiye kadar kimse- - Söyledi¤im her fleyi
nin ceddinden ve soyun- Rabbimin iradesiyle söy-
dan bir kötülük görmedik. lüyorum. Rabbim dilerse,
Fakat, sen insanlar›n ha- düflündü¤ünüz bütün
yat›n› periflan edecek söz- fleyler, istedi¤iniz her ala-
ler söylüyorsun. Sen bu met meydana gelir.
putlar›n hiçbirini kabul et- O zaman Semudlular
miyorsun ve kar›fl›kl›k ç›- Kur’an-› kerimde mealen
karmaktas›n. Bu yeni söz- buyuruldu¤u üzere;
peygamberler tarihi ansiklopedisi 205
SAL‹H ALEYH‹SSELÂM

“Sen, çok sihre, büyüye O zaman, o iman etmeyi


u¤ram›fls›n, dediler.” [fiu- kibirlerine yediremeyen-
ara: 153] ler; “Biz, sizin iman etti¤i-
Salih aleyhisselâm her niz fleye inanm›yor, inkar
gün kavmi aras›nda dola- ediyoruz” dediler.) [A’raf:
fl›r, güler yüz, tatl› dil ve yu- 75-76]
muflakl›kla, onlar› imana Semudlular kibirde
davet ederdi. Buna karfl›l›k, daha da ileri giderek de-
kavminin alayl› ve hakaret diler ki:
dolu sözlerine sabreder,
- Ey Salih! Sen, bizi
cevap vermeyip, üzüntülü
görmedi¤imiz bir fleye
bir flekilde inananlar›n ya-
inanmaya ça¤›r›yor, ba-
n›na dönerdi. Ayr›ca kâfir-
balar›m›z›n tapt›¤› putlar›-
ler, müminlerle de her yer-
m›z› b›rakmam›z› söylü-
de alay ederlerdi. Kavmi-
nin kendisiyle ve mümin- yor ve Âd kavminin bafl›-
lerle alay ediflleri Kur’an-› na gelenlerle korkutuyor-
kerimde flöyle bildirilmek- sun. Hâlbuki onlar›n evle-
tedir: ri, çardaklar› kumlar üzeri-
ne kurulmufltu. Rüzgâr el-
(‹mana gelmeyip, kibir
bette onlar› y›kar. Bizim
üzere olan o kavmin ileri
saraylar›m›z öyle olma-
gelenleri, zay›f ve aciz ad-
y›p, da¤lara, kayalara
dettikleri müminlerle alay
ederek dediler ki: “Siz, oyulmufltur. Rüzgâr›n ka-
Salih’in gerçekten Rabbi yalar› y›kmas› mümkün
taraf›ndan gönderilmifl bir de¤ildir. Senin Rabbinin
peygamber oldu¤unu bili- de bize gücü yetmez.
yor musunuz?” Müminler O esnada fliddetli bir
sa¤lam bir imanla; “Evet, sesle irkildiler. “Salih
Onun bize ve size pey- aleyhisselâm, hakikaten
gamber oldu¤unda flek ve Allahü teâlân›n peygam-
flüphemiz yoktur” dediler. beridir. Putlar bât›ld›r”
peygamberler tarihi ansiklopedisi 206
SAL‹H ALEYH‹SSELÂM

sesiyle bütün putlar dev- - Bu yerde bir köy var-


rildi. Bu hâli aç›kça gören d›. Ahalisinin tamam› Al-
Semudlular, iman ede- lahü teâlâya inanmazd›.
cekleri yerde, hayret ve Cümlesi helâk olup, yal-
dehfletle, “Bu olsa olsa n›z ben kurtuldum. Geri
Salih’in sihridir” dediler. kalan ömrümü, o beladan
kurtuldu¤um için, Allahü
Küfürleri ve düflmanl›k-
teâlân›n flükrüne hasret-
lar› gittikçe fazlalafl›p; “Sa-
tim. Bu sebeple tenhalar-
lih aram›zda do¤ru bir kifli da ibadet ederim.
idi. fiimdi yalan›, sihri,
Salih aleyhisselâm,
bühtan›, putlar›m›za mu-
onun sözlerinden ve hâ-
halefeti apaç›k meydana
linden ibret al›p, daha
ç›kt›” diyerek, küfür ve is-
fazla flükürle meflgul ol-
yanlar›na devam ettiler. du. Sonra yolu bir deniz
Salih aleyhisselâm, bir kenar›na u¤rad› ve bir
ara kavminin iman etme- adaya geldi. Adada, iba-
sinden ümidini kesip, det eden bir flah›s gördü.
Rabbine dedi ki: Ona da tenhalarda ibadet
- Ya Rabbi! Bir sefere etmesinin sebebini sor-
ç›kay›m, yolculu¤umda du. O da flu cevab› verdi:
salih kimselerle karfl›la- - Ey Salih! Bir cemaat
fl›p, onlarla dost olay›m. ile idim, onlar çok kötü
insanlard›. Birgün onlarla
Hak teâlâ ona izin ver-
birlikte bir gemiye bin-
di. Oradan ayr›ld›. Birçok
dim. ‹çlerinde benden
yerlerden geçti. Birgün
baflka Hak teâlâya inanan
kendini ibadete vermifl yoktu. Neticede gemi
bir kifliye rastlad›. Ona de- batt›. Benden baflka hep-
di ki: si bo¤uldular. Kurtulufl
- Niçin tenhalarda yal- nimetinin flükrünün edas›
n›zl›¤› seçtin? için, buras›n› seçtim.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 207
SAL‹H ALEYH‹SSELÂM

Salih aleyhisselâm, ¤ini yapmas›n› istediler.


veda edip ayr›ld›. Çok Salih aleyhisselâm Allahü
yerler geçip, halk›n›n ta- teâlâya duâ etti. Duâs› ne-
mam› imans›z olan bir ticesinde, o vahflî hayva-
flehre geldi. Orada iki mü- n›n iki parça oldu¤u gö-
min kimse buldu. Bunlar rüldü. fiehir halk› sözle-
gündüzleri helal kazan›p, rinde durup, mallar›n›
akflam kendilerine yete- Hazreti Salih’e verdiler.
cek kadar yiyecek al›ko- Hazreti Salih de, o iki kifli-
yup, fazlas›n› fakirlere sa- ye, bu mallar› kabul etme-
daka verirlerdi. Bir akflam lerini söyledi. Fakat onlar
birlikte otururlarken, hey- istemediler ve dediler ki:
betli bir ses iflittiler. Salih - Bize al›nterimizle ka-
aleyhisselâm onlara, bu zand›¤›m›z kifayet eder.
sesin sebebini sordu. On- Bunun üzerine, Salih
lar da dediler ki: aleyhisselâm, mallar› sa-
- Burada y›rt›c› bir hay- hiplerine geri verdi. Son-
van vard›r. Sesi her gün ra da Allahü teâlâya flöyle
bu saatte duyulur. Kimi duâ etti:
bulursa helâk eder. - Ya Rabbi! Sana flü-
- E¤er flehirdekiler ba- kürler olsun ki, kullar›n-
na mallar›n›n bir k›sm›n› dan salih kimseleri bana
verirlerse, onlar› bu hay- gösterdin.
van›n flerrinden kurtar›- O zaman Allahü teâlâ-
r›m. dan vahiy geldi:
Onlar gidip, Salih aley- - Ey Salih! Dünyan›n
hisselâm›n sözlerini flehir nizam›, âlemin intizam›
halk›na söylediler. Herkes benim sevgili kullar›m›n
mal›n›n bir k›sm›n› geti- mevcut olmalar› iledir.
rip, bir yere y›¤d›. Sonra Dünyan›n nizam›n›, âle-
da Hazreti Salih’ten dedi- min intizam›n› sevgili kul-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 208
SAL‹H ALEYH‹SSELÂM

lar›m›n varl›¤›na ba¤la- s›nda, Allahü teâlâya duâ


d›m. E¤er onlar olmasa, etti ve, “Ey hayvanlar, ge-
bütün isyan edenleri göz liniz! ‹stedikleri flehadeti
aç›p kapay›ncaya kadar söyleyiniz” diye seslendi.
helâk ederim. Bunun üzerine, büyük
Salih aleyhisselâm da- bir arslan kükreyerek ç›-
ha sonra, kendisine iman kageldi ve dile gelerek;
etmemifl olan kavminin “Buyur ey Salih aleyhis-
yan›na döndü. selâm” deyip, Allah›n bir-
li¤ine, Hazreti Salih’in
Küfür ve isyanda bu
peygamberli¤ine flehadet
kadar ileri giden Semud- etti. Boynunu e¤di.
lular, Hazreti Salih’i sus-
turmak maksad›yla yine Kâfirlerden biri; “fiu
sihre bak›n›z” dedi. O an-
topland›lar ve dediler ki:
da arslan, o kâfire hücum
- Ey Salih! Peygamber etti. Kâfirlerden her biri
oldu¤un do¤ru ise, bize da¤›l›p, evlerine kapana-
vahflî hayvanlardan birkaç rak, kap›lar›n› da kilitledi-
tane ça¤›r da, gelip senin ler. Sonra da piflman
peygamber oldu¤unu söy- olup; “Ey Salih, bu belay›
lesinler. O zaman gerçek- def et, seni dinleyece¤iz”
ten sana inanaca¤›z. diye özür dilediler.
Salih aleyhisselâm da Hazreti Salih’in iflareti
onlar›n bu istekleri karfl›- ile arslan geri dönüp kay-

peygamberler tarihi ansiklopedisi 209


SAL‹H ALEYH‹SSELÂM

boldu. O gün bir grup Se- müddet kavminin yan›n-


mudlu, imanla flereflendi. dan ayr›ld› ve uzun müd-
Bunlardan son iman det dönmedi. Daha sonra
eden, Hazreti Salih’in am- emr-i ‹lâhi ile kavminin
cas›n›n o¤lu idi. Ancak yan›na gitti. Onlar, bay-
kavmin ço¤u iman etme- ramlar› sebebiyle bir yere
di. Bunun neticesinde ce- toplanm›fllard›. Reisleri
nab-› Hak, isyan ve taflk›n- süslü elbiseler giymiflti.
l›¤›n (küfrün) zirvesine ç›- Putlar› da sa¤ ve soluna
kan bu kavmin de kad›n- dizmifller, alt›n ve gümüfl-
lar›n›, Hûd aleyhisselâ- ten kürsülere koymufllar-
m›n kavminde oldu¤u gi- d›. Reisleri Cenda, alt›n ve
bi, k›s›r b›rakt›. A¤açlar gümüflle süslü bir tahta
kuruyup meyve vermedi. kurulmufl oturuyordu. Sa-
S›¤›rlar buza¤›lamay›p, lih aleyhisselâm oraya
davarlar kuzulamad›. Se- gelince; onlara hitaben
mudlular›n bir kuyusu ha- dedi ki:
riç, hepsi kurudu. Bu du- - Ey kavmim! “Lâ ilâhe
rum karfl›s›nda, Semud illallah. Salih, Allahü te-
kavminin insanlar› kin ve âlân›n kulu ve peygam-
öfke ile dediler ki: beridir” deyiniz! Ey kav-
mim, size bir kere pey-
- Ey Salih, aram›za fe-
gamber olarak gönderil-
sat kar›flt›rd›n. Mallar›m›- dim. fiimdi ikinci defa
za, çoluk-çocu¤umuza, gönderiliyorum.
bizlere zarar verdin. Bura-
dan çekil git, yoksa seni Kavmi bunu duyunca,
hayrette kald›lar. O esna-
öldürürüz!
da putlar yüzüstü düfltü.
Salih aleyhisselâm mü- Uzun zaman geçti¤i için,
minlerin yan›na döndü. kendisini tan›yamayan
Salih aleyhisselâm, Al- Semud kavminin reisi
lahü teâlân›n emriyle, bir Cenda sordu:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 210
SAL‹H ALEYH‹SSELÂM

- Sen kimsin? Semud kavmine gösterir.


Salih aleyhisselâm Ömrünü, sonuna kadar
kendisini tan›t›nca, Cen- s›dd›k bir kimse olarak
da; “Sen hakikaten Salih yaflar gidersin.
misin? Uzun zaman oldu, Bunu duyan Cen-
seni göremedik. K›rk sene da’n›n amcas›n›n o¤lu,
kadar aram›zda yoktun.
derhal de¤iflti, iman edip,
Kaybolmufltun. Ey kifli!
Salih aleyhisselâm›n hak
Sen Salih olamazs›n. Sen
bir sihirbazs›n” deyip, peygamber oldu¤una fle-
onu ölümle tehdit etti. hadet getirdi. Sonra da
Kavminin, Salih aley- insanlar›n bak›fllar› ara-
hisselâm› tehdit etti¤i s›- s›nda oradan ayr›ld›.
rada, orada bulunan Cen- Hazreti Salih’in dedi¤i
da’n›n amcas›n›n o¤lu, vakit gelince, hakikaten
“Ey Salih, biz seni tan›- Cenda’n›n amcas›n›n o¤-
d›k. Sen bize nasihat lu vefat etti. Arkas›ndan
edensin. Lâkin, biz senin da han›m› ve çocuklar› öl-
nasihatine muhtaç de¤i- düler. Bu hadise Semud
liz. Buradan git! Bizi rahat kabilesi aras›nda yay›ld›.
b›rak” dedi.
Ertesi gün, baba ve anne-
Salih aleyhisselâm si de öldü. Semudlular
ona dönerek buyurdu ki:
daha çok flafl›rd›lar. Reis
- Ey kifli! Sen bugün, Cenda da korku ve telafl-
çoluk çocu¤un da falan la, bu olanlar› takip edi-
saatte ölecek. Yar›n da
yordu. Salih aleyhisse-
anan ve baban ölecekler.
lâm, kavmine sordu:
Çabuk iman et! E¤er
imanl› vefat edersen, Al- - Ey Semudlular! O ilk
lahü teâlâ seni yar›n diril- vefat eden kifli, aran›zda
tir ve bir mucize olarak nas›l bir kimse idi?
peygamberler tarihi ansiklopedisi 211
SAL‹H ALEYH‹SSELÂM

- Sevdi¤imiz hay›rl› bi- - Sözünüzü anlad›m.


ri idi. E¤lencenizin bafl›na dö-
- E¤er Allahü teâlâ onu nerek, yiyip içip kendiniz-
benim duâmla diriltirse, den geçiniz. Salih’i görür-
iman eder misiniz? seniz, ona, senden önce
gelen Nuh ve Hûd pey-
- Putlar›m›za tapmak-
gamberlerin getirdi¤i mu-
tan vazgeçer, sana iman
cizelerden getir, göster de
ederiz.
görelim deyin!
Sonra beraberce ölen
Semudlular sevinç ve
kiflinin evine gittiler. O ki-
nefle ile geriye döndüler.
fli, efli, çocuklar›, anas›,
Hazreti Salih’i görüp, fley-
babas› herbiri bir köflede
tan›n dediklerini ilettiler.
yat›yorlard›. Salih aley-
Hazreti Salih onlara dedi
hisselâm, Allahü teâlâya
ki:
duâdan sonra, o ilk vefat
edene ismiyle hitap etti. - Ey kavmim! Bu güne
O meyyit; “Buyur ey Alla- kadar peygamberli¤ime
hü teâlân›n peygamberi” delil olan çok alametler
deyip, flehadet getirdi. gördünüz. Size; vahflî hay-
Semudlular bu mucizeyi vanlar, kufllar, a¤açlar, ölü-
gördüler. Lâkin iman ede- ler ses verip flehadette bu-
ceklerine dair verdikleri lundular. Bunlar yetmez
sözde durmay›p, yine mi ki, hâlâ flek ve flüphe-
Hazreti Salih’e, “sihir- desiniz? Madem ki, bunlar
baz” dediler, iftirada bu- yetmedi, öteki isteklerini-
lundular. Telaflla kalk›p zi de söyleyin. Nas›l bir
puthanelerine gelerek, mucize istersiniz?
Hazreti Salih’in mucizesi- - Ey Salih! Bizimle be-
ni putlar›na anlatt›lar. raber bayram›m›za ifltirak
Mel’un fleytan putlara gi- edersin. Sen kendi ilâh›-
rerek dedi ki: na, biz de kendi ilâhlar›m›-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 212
SAL‹H ALEYH‹SSELÂM

za duâ ederiz. E¤er senin derdi¤i peygamberim.


duân kabul olursa, biz sa- Bana itaat edin ki, azap-
na tâbi oluruz. tan kurtulas›n›z.
- Bayram gününüzde, Cenda dedi ki:
yan›n›za inflaallah gelece- - Ey Salih! E¤er do¤ru
¤im. söylüyorsan ve peygam-
berlik davas›nda isen, se-
Salih aleyhisselâm›n ni imtihan etmek istiyo-
devesi ruz. Bu imtihan›m›z flöyle
Salih aleyhisselâm ile olacak: Biliyorsun ki, böl-
kararlaflt›r›lan gün gelince, gemizde El-Katibe ismin-
bütün Semudlular e¤lence de büyük bir kaya vard›r.
yerinde topland›lar. Reisle- Oraya gidece¤iz. Senin
ri Cenda da orada alt›ndan ilâh›n o kayadan k›z›l tüy-
bir taht üstünde ve ipek el- lü, do¤urmak üzere olan
biseler içinde idi. Hazreti difli bir deve ç›kars›n ve
Salih de abdest al›p, iki re- tafltan ç›kan deve yavru-
kât namaz k›ld›ktan sonra, las›n, yavrusunun da ren-
Allahü teâlâya duâ ve ni- gi anas›na benzesin!
yazda bulunup yola ç›kt›. Semudlular›n en k›y-
Yolda birçok mucizeler zu- metli mallar› deve oldu¤u
hur etti. A¤açlar e¤iliyor, için, Salih aleyhisselâm-
kufllar gölge yap›yor, hay- dan deve istediler. Salih
vanlar muvaffakiyeti için aleyhisselâm, müflriklerin
duâ ediyorlard›. kendini aciz b›rak›p, kala-
Salih aleyhisselâm bal›¤›n önünde mahcup
do¤ruca reis Cenda’n›n etmek için teklif ettikleri
karfl›s›na gitti. Orada top- bu istekler karfl›s›nda, hiç
lananlara seslendi: telafllanmay›p namaza
- Ey kavmim! Ben, Al- durdu. Allahü teâlâya yal-
lahü teâlân›n size gön- var›p, bu mucize iste¤in-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 213
SAL‹H ALEYH‹SSELÂM

den r›zas› var m›, yok mu sordu. Hep birlikte iman


diye vahiy bekledi. Allahü edeceklerini söylediler.
teâlâ o mübarek peygam- Semudlular, asl›nda böy-
berinin do¤rulu¤unu le bir devenin ortaya ç›ka-
meydana ç›karmak için, bilece¤ine hiç ihtimal ver-
öyle bir devenin meyda- miyorlard›. Salih aleyhis-
na ç›kar›laca¤›n›, kendisi- selâm duâ etti. O zaman,
ne flu flekilde müjdeledi: önüne geldikleri o kaya
- Ey Salih! fiüphe yok büyümeye bafllad›. Gebe
ki, biz onlar› imtihan için, bir deve flekline döndü.
diledikleri flekilde kaya- Birtak›m sanc›l› sesler
dan bir deve ç›kar›r ve peyda olup, kaya çatlad›.
göndeririz. Art›k onlar›n ‹çinden bir deve ç›karak,
yapt›klar›na bak, helâkle- dedi ki:
rini bekle ve ezalar›na - Lâ ilâhe illallah Salih
sabret! Onlara haber ver nebiyyullah! Ben Allahü
ki, kendilerine mahsus teâlân›n gönderdi¤i bir
olan büyük kuyunun su- deveyim. Rabbimi tesbih
yu, kendileri ile deve ara- ederim. Beni bir mucize
s›nda taksim olunmufltur. k›ld›.
Bir gün devenin, bir gün Reis Cenda, bu muci-
de onlar›n ve hayvanlar›- zeyi büyük bir dikkatle
n›nd›r. Her birisi su nöbe- seyretti ve sonunda koltu-
tinde haz›r bulunsun. De- ¤undan kalk›p, Hazreti
venin nöbetinde onlar- Salih’in yan›na gelerek al-
dan hiçbir kimse gelme- n›ndan öptü. Sonra da
sin! kavmine dönüp, “Ey Se-
Salih aleyhisselâm, mud kabileleri! Bu kadar
kavminin mucize istekle- körlük yeter. Ben ona
rini kabul etti. Onlara, bu inand›m. Eflhedü enlâ ilâ-
istedikleri mucize oldu¤u he illallah ve enne Sali-
takdirde ne yapacaklar›n› han nebiyyullah, dedi ve
peygamberler tarihi ansiklopedisi 214
SAL‹H ALEYH‹SSELÂM

onunla birlikte kavmin- lere taksim etti. Sert, ke-


den yüz kifli de imanla fle- çeleflmifl bir elbise giydi
reflendi. ve Semudlular aras›nda
Semud kabilesi insan- dolaflmaya bafllad›. Onla-
lar›n›n yavafl yavafl iman ra dedi ki:
ettiklerini gören puthane - Ey Semudo¤ullar›,
muhaf›z› Darid, yüksek bir devenin söyledi¤ini söy-
sesle ba¤›rd›: leyiniz, lâ ilâhe illallah Sa-
- Ey Semud kabileleri! lih nebiyyullah, deyiniz!
Sihir olan bir fleye ne ka- Semud kabileleri kötü
dar çabuk meylediyor ve sözlerle onunla alay et-
Salih’i peygamber kabul meye bafllayarak, “Yaz›k-
ediyorsunuz. Gelin putla- lar olsun sana ey Cenda!
r›m›za gidelim de, bun- Salih’in sihrine kand›n”
dan daha acayibini onlar dediler. O da flöyle cevap
bize göstersin! verdi:
Bu sözler karfl›s›nda - Sizin aran›zdaki itiba-
birço¤u tereddüt göste- r›m› ne çabuk unuttunuz.
rip, iman etmediler. Cen- Ben kendim için bu dini
da’n›n kardefli fiihab seçtim. Rabbimin azab›n-
iman etmek üzereyken, dan korkum çoktur.
vazgeçip küfrü seçti. Se- Daha sonra Cenda,
mudlular bu durumu gö- Hazreti Salih’ten hiç ayr›l-
rüp, imans›zl›kta ›srar etti- maz oldu. Allahü teâlâya
ler ve onu, kendilerine ku- ibadete bafllad›.
mandan, reis seçtiler. Tac› Kayadan istedikleri
onun bafl›na koydular. cins deve ç›k›nca, Salih
Cenda flehre döndü. aleyhisselâm, onlara, Al-
Evindeki putlar› k›r›p kol- lahü teâlân›n; “‹flte istedi-
tu¤unu parçalad›. Kendi- ¤iniz difli deve; su bir gün
ne ait mallar› iman eden- o devenin, bir gün de si-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 215
SAL‹H ALEYH‹SSELÂM

zindir. Su içmekte ona kuyusu olup, etraf›nda bir


dokunmay›n! Sak›n döv- havuzu vard›. Deve su nö-
mek, öldürmek suretiyle, betinde oraya gelir, do-
ona bir kötülük yapma- yuncaya kadar su içerdi.
y›n! Yoksa sizi büyük bir Semudlular, bir gün su,
günün azab› yakalar” bir gün de devenin sütü-
fleklindeki kesin azap em- nü içiyorlard›. Su nöbetle-
rini de tebli¤ etti. rinde, kuyunun suyu de-
Deve, yavrusuyla bir- veye kalmas›n diye, çok
likte da¤lara ç›kar, a¤açlar su biriktiriyorlard›. ‹man
kendisine dallar›n› e¤erdi. etmeyenler zaman zaman
O da en lezzetli yapraklar› birbirlerine dediler ki:
yer, sonra vadilerde otlar- - ‹flte görüyorsunuz,
d›. Semudun hayvanlar› a¤açlar dallar›n›, yaprakla-
onu görünce, korkup ka-
r›n› yesin diye deveye e¤i-
çarlard›. Deve, akflam ol-
yor. Her gün meralarda
du¤unda flehre gelir, Se-
deve için otlar bitiyor. Hay-
mudlular da gelip, kapla-
r›n› sütle doldurur gider- vanlar›m›z ondan kaç›yor,
lerdi. Sa¤mak zahmeti ol- helak oluyor. Sütünü içti-
madan, süt, kaplar›na ¤imizde bedenlerimizde
akard›. Deve, daha sonra hastal›k oluyor. Bu deve
Hazreti Salih’in ibadet et- bize hay›r getirmiyor. Bu-
ti¤i yerin civar›na gelir, na bir ç›kar yol bulal›m.
orada kal›r, sabaha kadar Böylece nankörlük
Allahü teâlây› tesbih eder, edip, deveyi helâk etme
sabah olunca da tekrar yollar›n› arad›lar. Fakat
meralara giderdi. Deve, Hazreti Salih’in haber ver-
Allahü teâlân›n izni ile di- di¤i azap sebebiyle de
le gelir, Semudlular› ima- korkup karar veremediler.
na davet ederdi. Yine de f›rsat kollamay›
Semudlular›n bir su elden b›rakm›yorlard›.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 216
SAL‹H ALEYH‹SSELÂM

Semudlular - ‹kna etti¤im M›s-


deveyi bo¤azlad›lar da’n›n yan›na yard›mc›lar
Semud kavmi içinde, laz›md›r. Kavmimiz içinde
sürüleri zarar gördü¤ü K›dar isminde, evlenme-
için, devenin öldürülme- mifl birisi var. K›zlar›n›
sini çok isteyen iki kad›n ona teklif et. Kabul eder-
vard›. Birisi, yafll› fakat se, onu da yard›mc› vere-
çok mal›, mülkü olan ve rek deveyi bo¤azlatm›fl
güzel k›zlar› bulunan oluruz.
Uneyze idi. Di¤eri Saduf Uneyze kabul edip, k›z-
idi ki, hem cemâl sahibi, lar›ndan en güzelini giydi-
hem de mal›, mülkü pek rip süsledi ve K›dar’a gös-
fazla idi. Hazreti Salih’e terdi. K›dar, kavmi içinde
en çok bu kad›n düflman- çok çirkin ve babas› belli
d›. Semud kavminden olmayan biri idi. Teklifi
iman etmeyenleri, deveyi kabul etti. K›dar ile M›sda
bo¤azlamalar› için de- görüflüp, deveyi öldür-
vaml› teflvik ediyordu. mek için plân yapt›lar.
Yanlar›na M›sda’n›n kar-
Birgün ismi M›sda
defli, Heril, Düayr, Darid,
olan amcas›n›n o¤lunu Reyyan, Lübeyd, Mesred
ça¤›rarak, ona dedi ki: isimli bedbahtlar› da ala-
- Ey M›sda! E¤er bü- rak tam dokuz kifli oldular.
yük zarar›n› gördü¤ümüz Bunlar kabileleri dolafl›p,
Salih’in (aleyhisselâm) yapacaklar› ifli anlatt›lar
devesini öldürürsen, sana ve taraftar toplad›lar.
var›r›m. Her fleyimle se- Semudo¤ullar›n›n kü-
nin olurum. çü¤ü-büyü¤ü, kad›n›-er-
Bu teklifinde ›srar ede- ke¤i, devenin öldürülme-
rek, sonunda onu ikna et- sine r›za göstermiflti. De-
ti. Gidip durumu Uney- venin öldürülece¤i gün,
ze’ye de anlat›p dedi ki: Uneyze, k›z›n› süsleyip K›-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 217
SAL‹H ALEYH‹SSELÂM

dar’›n yolu üzerine ç›kar- yan›ndakiler de üzerine


d›. K›dar, evlenmek arzu- at›l›p bo¤azlad›lar.
suna kavuflmak için deve- Kur’an-› kerimde A’raf su-
yi beklemeye bafllad›. resinin 77. ayet-i kerime-
Kur’an-› kerimde Neml sinde mealen flöyle haber
suresinin 48. ayet-i keri- vermektedir:
mesinde, toplanan bu fe- (Semud kavmi o deve-
sat ehli mealen flöyle bil- yi kestiler. Rablerinin em-
dirilmektedir: rine uymay›p isyan etti-
(O Semud kavminin ler.)
bulundu¤u flehirde dokuz Hazreti Salih’in; “Deve-
kimse vard›. Bunlar deve- yi kendi hâline b›rak›n, ye-
yi öldürmeye teflebbüs sin, içsin” emrine karfl› ge-
ettiler. Bunlar o flehirde lip taflk›nl›k yapt›lar. Deve-
›slah ile de¤il, ifsat ile nin yavrusunu da yakala-
meflgul idiler.) y›p öldürdüler. Semudlu-
Bu dokuz kifli plânlar› lar devenin etlerini pay et-
gere¤i, devenin geçece¤i tiler ve piflirip yediler.
yolda pusuya yatt›lar. De- O zaman kufllar ve y›r-
ve yaklafl›nca, M›sda bir t›c› hayvanlar dile gele-
ok at›p, deveyi yaralad› ve rek, “fiimdi Semud kavmi
yere düflürdü. K›dar ve helâk oldu. Rabbimizin

peygamberler tarihi ansiklopedisi 218


SAL‹H ALEYH‹SSELÂM

emrine karfl› gelip isyan ettim ve size nasihat et-


ettiler” diye ça¤r›flt›lar. tim. Lâkin siz nasihat
Salih aleyhisselâm du- edenleri sevmezsiniz, ey
rumu ö¤renip, müminler- kavmim! Niçin tevbeden
le birlikte oraya gitti. De- evvel azab›n gelmesine
venin hâlini görünce, çok acele edersiniz? Niçin Al-
üzüldü. Hazreti Salih’in lahü teâlâdan magfiret is-
gözyafllar› mübarek sa- teyerek iman etmezsiniz?
kallar›na akt› ve “‹lâhi! Keflke Allahü teâlâya is-
Ahir zamanda gönderile- tigfâr etseniz de merha-
cek, âlemlere rahmet ola- met olunsan›z. Zira azap
cak olan Muhammed geldi¤inde tevbe kabul
Mustafa hakk› için kavmi- olmaz.
me hidayet eyle” diye du- Müflrikler Hazreti Sa-
âda bulundu. lih’in flefkat ve merhamet
dolu nasihatlerine karfl›
Semud dediler ki:
kavminin helâk› - Ey Salih! Biz seninle
Semud kavminin azg›n ve sana tâbi olan mümin-
müflrikleri, deveyi kestik- lerle u¤ursuzlu¤a u¤ra-
ten sonra, ifli büsbütün az›- d›k. Sen bu dini ortaya at-
tarak alaya, hakarete bafl- t›¤›ndan beri, bizim bafl›-
lad›lar ve dediler ki: m›z beladan kurtulmu-
- Ey Salih! E¤er gön- yor. Sen böyle bir din ge-
derilen peygamberlerden tirmeden önce, bu bela-
isen, bize vaadetti¤in aza- lardan hiçbirisine maruz
b› getir! kalmazd›k.
Salih aleyhisselâm Allahü teâlâ Hazreti Sa-
kavmine buyurdu ki: lih’e vahiy gönderip, “Kav-
- Ey kavmim! Ben size mine azab›n gelece¤ini bil-
Rabbimin risaletini tebli¤ dir!” buyurdu. Bunun üze-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 219
SAL‹H ALEYH‹SSELÂM

rine Salih aleyhisselâm renklerimizde ve etrafta


kavmine flöyle dedi: olan de¤iflikli¤e ne dersin”
- Evlerinizde üç gün dediler. Hazreti Salih de
yaflay›n›z. Çarflamba, per- buyurdu ki:
flembe ve cuma günü. ‹lk - Bu, Allahü teâlân›n
günde yüzleriniz sarar›r, azab›n›n ilk alametidir. Bu
ikinci günde k›zar›r, üçün- ilk gününüzdür.
cü günde karar›r, dördün-
Semudlulardan deveyi
cü gün de helâk olursu-
öldüren dokuz kifli; “Salih
nuz. Bu kesin bir vaattir.
bizlere ne sihir varsa yap›-
Bunun üzerine, Se- yor. Üç güne kadar da azap
mudlular, Hazreti Salih’in vaadi var. O gelmezden
azap vaadi karfl›s›nda de- önce Salih’i, ailesini ve ona
diler ki:
inananlar› öldürelim” dedi-
- Ey Salih! Elinden gele- ler ve yola ç›kt›lar. Gece ol-
ni ard›na koyma! Biz deve- du¤unda Hazreti Salih’in
yi öldürerek etini yedik. ibadet etti¤i yere geldiler.
Sen uzun zamand›r bizi Cebrail aleyhisselâm her
azapla korkutursun. Biz on- birini öldürdü.
dan bir eser göremiyoruz.
Ertesi gün Semudlular,
O gecenin sabah›nda,
bu dokuz kiflinin cesetleri-
birtak›m acayip hâllerle
ni buldular. Kur’an-› ke-
karfl›laflt›lar. Devenin bast›-
rimde bu durum mealen
¤› yerlerden kan f›flk›rd›¤›-
n›, a¤açlar›n yapraklar›n›n flöyle bildirilmektedir:
k›zard›¤›n›, kuyu suyunun (Onlar bu flekilde Sa-
kan k›rm›z›s›, yüzlerinin de lih’i öldürmek için hile
sapsar› oldu¤unu görüp, yapt›lar. Biz de onlar›n bu
birbirlerine haber verdiler. hilelerinin cezas›n› ver-
Sonra Hazreti Salih’e gitti- dik. Hâlbuki onlar›n bun-
ler ve “Ey Salih! Sen bizim dan haberleri yoktu.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 220
SAL‹H ALEYH‹SSELÂM

‹flte bak, o tuzaklar›- ‹kinci günde Semudlu-


n›n ak›beti nice oldu? lar›n yüzleri kana boyan-
Çünkü biz onlar› da, ka- m›fl gibi k›pk›rm›z› oldu.
vimlerini de helâk ettik.) Azab›n gelece¤ine kanaat
[Neml 50-51] getirip feryat ettiler, ba¤r›fl-
t›lar, a¤laflt›lar. “‹ki gün
Allahü teâlâ, Hazreti
geçti” dediler. Üçüncü gü-
Salih’e Cebrail aleyhisselâ- nü yüzleri simsiyah oldu.
m› göndererek, müflrikle- Sanki yüzlerine zift sürül-
rin tuzaklar›ndan ve baflla- müfltü. Hepsi ümitsiz olup;
r›na geleceklerden, onu “Azap hangi taraftan gelir”
haberdar etti. O da iman diyerek sa¤a, sola ve se-
edenlerle birlikte o beldeyi maya do¤ru bak›flt›lar.
terk ettiler. Bunlar›n kurtul- Azap vakti geldi¤inde, Alla-
malar›na sebep imanlar› hü teâlâ Cebrail aleyhisse-
idi. Allahü teâlâ bu duru- lâm› gönderip buyurdu ki:
mu flöyle bildirmektedir: - Semud kavmi bana
(Vakta ki, azab›m›z ve- iman etmediler. Nimetle-
ya azapla emrimiz gelin- re flükretmediler. Benim
ce, Salih’i ve onunla bera- hâl›k (yarat›c›) ve Rab ol-
ber müminleri indimizde du¤umu inkâr ederek,
kendilerine mucize olarak
rahmetle, o azaptan ve o
gönderdi¤im deveyi bo-
günün rüsval›¤›ndan kur-
¤azlad›lar. Resulüm Sa-
tard›k. Muhakkak senin lih’i de yalanlad›lar. fiimdi
Rabbin, azab›nda kuvvet- onlara fliddetli sayha [öl-
li ve düflmanlar›na galip- dürücü fliddetli bir ses] ile
tir.) [Hûd 66] azab› indir! Saraylar›n›,
(Salih’e ve onunla olan diyarlar›n› harap et!
müminlere necat verdik. Bu ‹lâhi emir üzerine
Onlar küfür ve günahtan bir sabah vakti, öldürücü
sak›n›rlard›.) [Neml 53] dehfletli bir ses ve zelzele,
peygamberler tarihi ansiklopedisi 221
SAL‹H ALEYH‹SSELÂM

Semud kavminin insanla- leri üzerine düflüp, evlerin-


r›n› yakalad›. Cebrail aley- de helâk oldular.) [A’raf 78]
hisselâm, onlar› muhkem (Küfürle nefslerine zul-
binalarda helâk etti. Fah- medenleri; Cebrail’in say-
reddin-i Râzî’nin beyan›- has› al›p, kalbleri parçala-
na göre, sayhan›n fliddet n›p, evlerinde y›k›l›p he-
ve heybetinden, hepsinin lâk oldular.) [Hûd 67]
ödleri patlamak suretiyle (Biz Semud kavmine
öldüler. Allahü teâlâ hay›r ve fler yolunu göster-
Kur’an-› kerimde mealen dik. Onlar körlü¤ü, yani
bu hâli flöyle bildirmekte- dalaleti hidayet üzerine
dir: tercih ettiler. Onlar›, dün-
(Semud kavmini sa- yada kazand›klar› küfür ve
bah vaktinde, Cebrail isyan sebebiyle azap sa-
aleyhisselâm›n fliddetli ikas› al›p, zelil ve helâk ol-
sayhas› yakalad›. Hepsi dular.) [Fussilet 17]
helâk oldular. Kazanagel- (Onlar› azap yakalad›.
dikleri, iflledikleri o fleyler, Muhakkak bunda bir ib-
muhkem evler, mal ve ret vard›r. Onlar›n ço¤u
nüfuslar›n›n ço¤alm›fl ol- iman edici olmad›. Mu-
malar› onlardan azab› de- hakkak ki, senin Rabbin
fedemedi.) [Hicr 83-84] azizdir, rahimdir.) [fiu-
(Onlar›n üzerine Ceb- ara158-159]
rail’in bir sayhas›n› gön- Bu son ayet-i kerime-
derdik de, hayvan a¤›l›na de, onlar›n ço¤u veya ya-
konan kuru çal› ç›rp› ve r›s› iman edici olsa, yani
otlar gibi mahvoluverdi- Hazreti Salih’e iman etse
ler.) [Kamer 31] idiler, onlara azab›n gel-
(Onlar; gökten heybetli meyece¤ine, gönderilme-
sesle yerde zelzele olup, yece¤ine dair iflaret oldu-
kalbleri parçalanarak yüz- ¤u bildirilmektedir.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 222
SAL‹H ALEYH‹SSELÂM

Salih aleyhisselâm›n de, tek bir kuyu olup, bafl-


mucizeleri ka yerde su yoktu. Susuz-
Salih aleyhisselâm, luktan dolay› bu beldede
kavminin helâkinden son- mahsul elde edilemedi-
ra, kendisine iman eden- ¤inden, Semudlular ge-
lerle birlikte Mekke’ye git- lip; “Gerçekten peygam-
ti. Oraya yerleflti. Baflka ber isen, flu tafltan su ç›-
yere gitti¤i de bildirilmifl- kar” dediler. Salih aley-
tir. hisselâm, onlar›n bu tekli-
fi üzerine Allahü teâlâya
Salih aleyhisselâm›n duâ etti. Onun bu duâs›
gönderildi¤i Semud kav- üzerine, kendisine vahiy
minin yaflad›¤› yerlerde, gelip, “O tafl›n çevresinde
hamt diye bilinen dikensiz yedi kere dolafl” buyurul-
ve meyveleri olmayan du.
a¤açlar vard›. Orada bun- Salih aleyhisselâm va-
lardan baflka a¤aç bulun- hiy mucibince, o tafl›n
mazd›. Birgün Semud çevresinde dolafl›rken, o
kavminin önde gelenleri büyük tafltan göz göz su-
Salih aleyhisselâma gelip, lar akmaya bafllad›. Se-
“Sen, gerçekten peygam- mudlular bu sularla bofl
ber isen, bu a¤açlar mey- arazilerini sulad›lar. Kurak
ve versin” diyerek, Salih arazileri; ba¤lar, bahçeler
aleyhisselâmdan mucize hâline getirdiler.
göstermesini istediler. Salih aleyhisselâm›n
Onlar›n bu teklifi üzerine, kavmi olan Semudlular,
Salih aleyhisselâm duâ et- koyunculuk da yaparlard›.
ti. Orada hamt cinsinden Bunun için senenin baz›
ne kadar a¤aç var ise, aylar›n› sahralarda, yayla-
hepsi meyve verdi. larda çad›r kurarak geçi-
Salih aleyhisselâm›n rirlerdi. Yaylada bulun-
kavminin bulundu¤u yer- duklar› bir s›rada, iman
peygamberler tarihi ansiklopedisi 223
SAL‹H ALEYH‹SSELÂM

etmeyenlerden bir kifli, Allahü teâlân›n gönder-


gizlice Salih aleyhisselâ- di¤i Salih aleyhisselâma
m›n çad›r›n› atefle verdi. itaat etmeyip, nefslerinin
Çad›r atefl ald›. Oradaki arzu ve isteklerine uydular.
kâfirler alaya bafllad›lar Allahü teâlân›n peygam-
ve dediler ki: berine düflmanl›k ettiler.
- Sen gerçekten pey- Kendi görüfllerine uyarak
gamber isen, çad›r›ndaki apaç›k olan mucizelere
yang›n› söndür de görelim. inanmad›lar. Kendilerine
nasihat eden kimselerden
Bunun üzerine Salih rahats›z oldular ve bu kim-
aleyhisselâm duâ etti. selere düflmanl›k yapt›lar.
Atefl hemen etraftaki ça- Nitekim Âyet-i kerimede
d›rlara s›çrad›. Kâfirlerin mealen buyuruldu ki: (Sa-
bütün çad›rlar› yan›p kül lih kavmine dedi ki: Ey
oldu¤u hâlde, Salih kavmim! Ben size Rabbi-
aleyhisselâm›n çad›r›na min emrini tebli¤ ettim ve
bir fley olmad›. Semud size nasihat ettim. Lâkin
kavminin helâk olmas›- siz nasihat edenleri sev-
na sebep olan hususi- mezsiniz.) [A’raf 79]
yetlerinden baz›lar› flun- Semud kavmi dünya
lard›r: mal›na tamah ederek,
Semud kavmi küfür ömürlerinin uzunlu¤una al-
içinde olup, Salih aleyhis- dand›lar. Fuhufl artt›. Nite-
selâm› yalanlad›lar. Âhi- kim deveyi bo¤azlamaya
ret gününde hesap vere- sebep, iki kad›n›n yapm›fl
ceklerini düflünmediler. olduklar› vaat idi. Allahü te-
Allahü teâlân›n kendileri- âlâya verdikleri sözde dur-
ne birçok nimet verdi¤i mad›lar, emanete riayet et-
hâlde, bu nimetleri veren mediler. Vak›f olan mallara,
Allahü teâlâya isyana de- mesela Allahü teâlân›n vak-
vam ettiler. fetti¤i deveye el uzatt›lar.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 224
ZÜLKARNEYN
ALEYH‹SSELÂM
ZÜLKARNEYN ALEYH‹SSELÂM

ZÜLKARNEYN min olan ikisi, Zülkarneyn


ALEYH‹SSELÂM; Haz- ile Süleyman [aleyhimes-
reti Zülkarneyn’in Kur’an- selam] idi. Kâfir olan ikisi
› kerimde k›ssas›, do¤uya de, Nemrud ile Buhtun-
ve bat›ya seferleri zikre- nasar idi. Beflinci olarak
dilmifltir. Peygamber ve- yeryüzüne benim evla-
ya velî oldu¤u bildirilmifl- d›mdan biri, yani Mehdî
tir. Hazreti Nuh’un o¤lu malik olacakt›r) buyur-
Yafes’in soyundand›r. As›l mufllard›r.
ismi ‹skender’dir. Do¤uya Resulullah efendimiz
ve bat›ya gitti¤i için, Zül- Mekke’de peygamberli¤i-
karneyn nam›yla an›lm›fl- ni bildirip, geçmifl üm-
t›r. Yemen’de yaflam›fl metlerin bafllar›na gelen
olan Münzir ‹skender ile ibretli hadiselerden bah-
Aristo’nun talebesi olan sedince; Kureyfl müflrikle-
Makedonyal› ‹sken- ri, Ona karfl› ç›kmak için,
der’den daha önce yafla- kendilerince daha ilgi çe-
d›. ‹brahim aleyhisselâm kici olan hikâyeler bulup
ile birlikte haccetti. Onun anlatmaya bafllad›lar. Ya-
elini öpüp duâs›n› ald›. hûdilerden ve ‹ranl›lardan
Teyzesinin o¤lu olan Haz- duyduklar› masallar ve
reti H›z›r’› ordusuna ku- geçmifl ümmetlere dair
mandan tayin etti. hikâyelerle, Resulullah
Hazreti Zülkarneyn, efendimize karfl› ç›kmaya
do¤uya ve bat›ya hakim kalk›flt›lar.
olan bir cihangirdi. Nite- O s›rada, ahir zaman
kim Resulullah efendimiz peygamberinin kendi iç-
bir hadis-i fleriflerinde; lerinden ç›kaca¤› ve ora-
(‹smini duydu¤unuz kim- ya hicret edece¤i inanc›y-
selerden, yeryüzüne dört la Medine’ye gelip yerlefl-
kifli malik oldu. ‹kisi mü- mifl olan birçok Yahûdi
min, ikisi de kâfir idi. Mü- vard›. Mekkeli müflrikler,
peygamberler tarihi ansiklopedisi 227
ZÜLKARNEYN ALEYH‹SSELÂM

Medine Yahûdilerine ruhun mahiyetini, ne de


adam gönderip, Resulul- Zülkarneyn’i bir yerden
lah efendimizi imtihan ö¤renmifl de¤ildi.
için, onlardan bilgi istedi- Müflrikler gelip sorula-
ler. Medine Yahûdileri, r›n› sorunca, Allahü teâlâ,
onlara; eshab-› Kehf’i, Resulüne Kehf suresini
yeryüzünün do¤usuna ve inzal buyurdu. Bu surenin
bat›s›na gidip fetheden 83-98. ayet-i kerimelerin-
Zülkarneyn’i ve ruhun de, Hazreti Zülkarneyn’in
mahiyetini sormalar›n›
do¤uya ve bat›ya seyaha-
tavsiye ettiler. Sonra da
ti, bu s›rada karfl›laflt›¤›
dediler ki:
kavimler ve kâfirlere olan
- E¤er bu üç fleyden muamelesi anlat›ld›. Bu
haber verirse, peygam- vesileyle Müslümanlar
berdir, Ona uyun. E¤er da, Hazreti Zülkarneyn
cevap veremezse, yalan- hakk›nda en do¤ru bilgi-
c›n›n biridir, istedi¤inizi lere sahip oldular.
yap›n.
Bu ayet-i kerimeleri,
Yahûdilerden bu bilgi-
tefsir eden müfessirler,
leri ö¤renen Mekkeli
hadis-i fleriflerde ve çeflit-
müflrikler, Resulullah
li rivayetlerde bildirilen
efendimize gelip, bu üç
haberlerle oldukça genifl
soruyu sordular. Resulul-
lah efendimiz, kimseden aç›klam›fllard›r.
ilim ö¤renmemifl, oku- Salih bir zat olan Haz-
ma-yazmas› bile yoktu. reti Zülkarneyn’i, Allahü
‹nsanlara söyledikleri, Al- teâlâ, yeryüzündeki in-
lahü teâlân›n kendisine sanlara, emir ve yasakla-
vas›tal› ve vas›tas›z olarak r›n› tebli¤ ile vazifelendir-
bildirdi¤i veya kalbine il- di. Hazreti Zülkarneyn, Al-
ham etti¤i fleylerdi. Tabiî lahü teâlâya niyazda bu-
ki, O, ne eshab-› Kehf’i, ne lunup dedi ki:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 228
ZÜLKARNEYN ALEYH‹SSELÂM

- Ya Rabbi! Bana tev- - Sana verdi¤im vazi-


cih etti¤in bu iflte, ancak feyi yapabilmen için kuv-
sen yard›ma kâdirsin. Be- vet ihsan ederim. Gö¤-
ni hangi ümmetlere gön- sünü açar›m. Herfleye
derdi¤ini, onlara hangi gücün yetecek hâle gelir-
asker ve kuvvetle ve nas›l sin. Anlay›fl›n› açar, ko-
galip gelece¤imi, bunun nuflman› geniflletirim.
için hangi çarelere baflvu- Kula¤›n› açar›m, tâ uzak-
raca¤›m›, onlara karfl› ço- takileri iflitirsin. Basireti-
¤unlu¤u nas›l elde edece- ni geniflletirim, çok uzak-
¤imi, hangi hilm ve sab›r- lar› görür, her fleye nüfuz
la karfl› duraca¤›m›, nas›l edersin. Tedbirli olmak
hitap edece¤imi ve lisan- kabiliyetini veririm, her
lar›n› nas›l anlayaca¤›m›, fleyi sa¤lam yapars›n. ‹s-
sözlerini hangi kulak ile tedi¤in her fleyi ihsan
duyaca¤›m›, hangi göz ile ederim. Bunlar›, senin
onlara nüfuz edece¤imi, için saklar›m. ‹stedi¤ini
karfl›lar›na hangi hüccetle her zaman bulursun.
ç›kaca¤›m›, ifllerini hangi Aya¤›n› sa¤lam bast›r›-
hikmetle düzenleyece¤i- r›m. Sana heybet veri-
mi, aralar›nda hangi ilim rim, hiçbir kimse sana
ve adaletle hükmedece¤i- kötü gözle bakamaz.
mi bilmiyorum. Bu bah- Ben sana yard›m ede-
setti¤im fleylerden hiçbiri rim. Hiçbir fley sana zarar
bende yok. Ya Rabbi! Sen veremez. Seni kuvvetlen-
Rahimsin. Sen hiç kimse- diririm, hiçbir fleye yenil-
ye gücünün yetece¤in- mezsin. Kalbine kuvvet
den baflkas›n› yüklemez- veririm, hiçbir fleyden
sin. Bilâkis sen, kullar›na korkmazs›n. Nur, ayd›nl›k
merhamet edensin. ve zulmeti, karanl›¤› em-
Bunun üzerine Allahü rine verir, onlar› senin as-
teâlâ flöyle buyurdu: kerin yapar›m. Nur, önün-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 229
ZÜLKARNEYN ALEYH‹SSELÂM

de yol gösterir; zulmet, gelirdi. Her sefere ç›k›fl›n-


arkandan seni muhafaza da, önü ayd›nl›k, arkas› ka-
eder. ranl›k olurdu.
Allahü teâlâ Nur ve bafl- Çok geçmeden mem-
ka vas›talar› Hazreti Zülkar- leketi geniflledi, devleti
neyn’in emrine verdi. Ona güçlendi. Allahü teâlân›n
ilim ve kudret, insanlar emir ve yasaklar›n› bütün
üzerinde tasarruf ve haki- dünyaya yaymay› azmet-
miyet verdi. Ayr›ca; beyaz ti. Teyzesinin o¤lu olan
ve siyah olmak üzere iki Hazreti H›z›r’› kendisine
sancak ihsan etti. Zifirî ka- vezir, ordusuna kuman-
ranl›k olan gecede beyaz
dan tayin etti.
sanca¤› aç›nca, ortal›k ay-
d›nl›¤a gark olurdu. Gün- Allahü teâlân›n emriy-
düz harp ederken, düflman le, müminlerden meydana
askerinin karanl›kta kalma- gelen ordusu ile birlikte, ilk
s›n› arzu ederse, siyah san- önce bat›ya yürüdü. Vard›-
ca¤›n› açar, düflman taraf› ¤› her yerde kâfirleri hak
zifirî karanl›k, kendi taraf› dine davet etti. ‹nananlara
ayd›nl›k olur, böylece k›sa iltifat ve ikramda bulunup,
zamanda düflmana galip inanmayanlarla harp etti.

peygamberler tarihi ansiklopedisi 230


ZÜLKARNEYN ALEYH‹SSELÂM

Bat›da meskun yerlerin so- - Her kim nefsine zul-


nuna vard›. Art›k karalar mederek davetimi kabul
bitmifl, hep deniz baflla- etmez, küfürden ayr›l-
m›flt›. mazsa; elbette onu öldü-
rürüz. Sonra da ahirette
Rabbimizin mahkeme-i
Hazreti Zülkarneyn’in
kübras›na sevk olunur.
seddi
Allahü teâlâ da onu flid-
Hazreti Zülkarneyn ba- detli ve ebedî olan cehen-
t›da bir kavim buldu. Bu nem azab›yla cezaland›-
kavmin fertleri kâfir idi. r›r. Ama kim davetimi ka-
Vahflî hayvan derilerin- bullenir, Allahü teâlân›n
den elbise giyerler, deni- emir ve yasaklar›n› göze-
zin d›flar› att›¤› bal›k cin- tir ve tasdik eder, yapma-
sinden fleyleri yiyerek ge- s› emredilen ibadet ve va-
çinirlerdi. De¤iflik bir dille zifeleri yerine getirirse,
konuflan, bu güçlü kuv- onun için çok güzel ve
vetli kimselerin acayip ta- ebedî olan cennet vard›r.
biatlar›, yad›rganacak Böyle iman eden kimse
âdet ve huylar› vard›. Al- için, kendisine emretti¤i-
lahü teâlâ, Hazreti Zülkar- miz fleylerde kolayl›k söy-
neyn’i, onlar hakk›nda ler, ona; namaz, zekât, ci-
serbest b›rakt›. Dilerse hâd gibi yapabilece¤i
iman etmeyenlerle müca- fleyleri teklif eder, yapa-
dele etmesini, isterse on- mayaca¤› meflakkatli
lar›n hak dini kabul etme- fleyleri emretmeyiz.
leri için güzel muamelede Onlar› bu flekilde ima-
bulunmas›n› bildirdi. na davet etti.
Hazreti Zülkarneyn, Onlar›n bir k›sm›
bunlardan ikincisini tercih imanla flereflendi, bir k›s-
edip, hüsn-i muamelede m› da yüz çevirdi. Hazreti
bulundu ve onlara dedi ki: Zülkarneyn iman etme-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 231
ZÜLKARNEYN ALEYH‹SSELÂM

yenlerin üzerine yürüdü Hazreti Zülkarneyn,


ve onlar› karanl›k içinde daha sonra do¤uya yö-
b›rakt›. Onlar karanl›kta neldi. Güneflin ilk ›fl›klar›-
ne yapacaklar›n› bileme- n›n vurdu¤u en uçtaki ka-
diler. Helâk olacak bir hâ- ra parças›na vard›. Orada
le gelince, Hazreti Zülkar- güneflten korunacak kaya
neyn’e yalvararak tevbe ve a¤aç cinsinden hiçbir
edip, davetine icabet etti- fley yoktu ve buran›n in-
ler. Allahü teâlân›n varl›- sanlar›, günefl do¤unca,
¤›na ve birli¤ine iman ma¤aralara veya suya gi-
edip, Onun emir ve ya- rerlerdi. Güneflin fliddetli
saklar›na canla baflla tâbi s›ca¤› geçince, girdikleri
olacaklar›na söz verdiler. yerlerden ç›k›p, ihtiyaçla-
Hazreti Zülkarneyn, bu r›n› gidermeye çal›fl›rlar-
iman edenlerden kalaba- d›. Hazreti Zülkarneyn,
l›k bir ordu kurdu. Bu or- onlar› da hak dine davet
dunun arkas›n› karanl›kla etti.
emniyete ald›. Beyaz bay- Hazreti Zülkarneyn,
ra¤›n nuru ile önünü ay- daha sonra, kuzeye bir se-
d›nlatt›. Ordusu ile u¤ra- fer yapt›. ‹ki da¤ aras›na
d›¤› her yerde, ne kadar vard›. O iki da¤›n yak›n›n-
millete rastlam›flsa, hep- da oturan kalabal›k bir ka-
sini hak dine davet etti. vimle karfl›laflt›. Bilmedi¤i
Allahü teâlâya imana ve bir dille konufltuklar›n-
ibadete ça¤›rd›. ‹man et- dan, bir fley anlam›yordu.
meyenler cezalar›n› gör- Bir tercüman vas›tas›yla
düler. Yaya olarak Mekke-i onlar›n sözlerini anlad›. O
mükerremeye gitti ve kavmin padiflah›, Hazreti
haccetti. Hazreti ‹bra- Zülkarneyn’i iyilikle karfl›-
him’le görüfltü. Hay›r du- lad›. Hediyeler takdim et-
âs›n› ald›. Nasihatlerine ti. Hazreti Zülkarneyn’in
mazhar oldu. iltifat›na mazhar oldu. O
peygamberler tarihi ansiklopedisi 232
ZÜLKARNEYN ALEYH‹SSELÂM

kavim, Hazreti Zülkar- - Ben seni davet ettim,


neyn’e Yecüc ve Me- niye gelmedin?
cüc’den flikâyette bulun- - Sana bir ihtiyac›m
du. O kavimle birlikte Ye- yok, olsa gelirdim.
cüc ve Mecüc’ün zarar›n- - Bu hâliniz nedir? Siz-
dan korunmak için set deki bu hâli kimsede gör-
yapt›. medim.
Hazreti Zülkarneyn - Evet biz alt›n ve gü-
yapt›¤› seferlerin birinde, müfle k›ymet vermiyoruz!
bir ülkeye u¤rad›. Oradaki Çünkü bakt›k ki; bunlar-
insanlar›n elinde dünya dan bir miktar, bir kimse-
serveti nam›na bir fley nin eline geçerse, bu se-
yoktu. R›z›klar›n› sebze- fer daha fazlas›n› isteye-
den temin ederlerdi. Seb- cek ve huzuru bozulacak.
zelerini korumakta çok ih- Onun için dünyal›k peflin-
timam gösterirlerdi. Ayr›- de de¤iliz.
ca bu kavimde herkes - Bu mezarlar nedir?
kendi mezar›n› kazar, her Neden bunlar› kaz›yor ve
gün mezar›n› temizler ve ibadetlerinizi burada ya-
ibadetlerini burada ya- p›yorsunuz?
pard›.
- Dünyal›k peflinde
Hazreti Zülkarneyn, koflmamak için bunu böy-
bunlar›n hükümdarlar›n› le yapt›k. Mezarlar› görüp
ça¤›rtt›. Hükümdar dedi de oraya girece¤imizi ha-
ki: t›rlay›nca, her fleyden
- Ben kimseyi istemi- vazgeçeriz.
yorum. Beni isteyen de - Niçin sebzeden bafl-
yan›ma gelir. ka yiyece¤iniz yoktur?
Hazreti Zülkarneyn bu Hayvan yetifltirseniz de
söz üzerine hükümdar›n sütünden, etinden istifa-
yan›na giderek dedi ki: de etseniz olmaz m›?
peygamberler tarihi ansiklopedisi 233
ZÜLKARNEYN ALEYH‹SSELÂM

- Bitkilerle geçimimizi mamlad›ktan sonra, as-


sa¤l›yoruz. Zaten bo¤az- kerlerine izin verdi. Ken-
dan afla¤› geçtikten sonra disi Medine ile fiam ara-
hiçbirinin tad›n› alamay›z. s›ndaki Dumet-ül-Cendel
Birgün birisi Hazreti denilen yerde insanlar-
Zülkarneyn’e gelip dedi dan ayr›ld›. Yaln›z Allahü
ki: teâlâya ibadet ve itaatle
meflgul oldu. Az bir za-
- Bana, iman ve yakini-
man sonra da vefat etti.
mi kuvvetlendirecek bir
Mekke’ye veya Mekke ci-
fley ö¤ret.
var›ndaki Tehame da¤la-
Buyurdu ki: r›nda bir yere defnedildi-
- Hiddetlenip kimseye ¤i bildirilmifltir.
k›zma! Zira fleytan›n insa- Definden sonra, âlim
na en çok hulûl edebile- olan büyük bir zat, dedi
ce¤i zaman, insan›n hid- ki:
detli zaman›d›r. Bunun - ‹skender-i Zülkar-
için, hiddetini sükûnetle neyn, ölümü ile demek
yenmeye çal›fl! Sak›n istedi ki: Arkamdan gelen
acele etme, zira acele et- ordular ile do¤u ve bat›-
ti¤in zaman, elindekini ya hakim oldum. Hizmet-
kaybedersin. Yak›n ve çilerim emrimden ç›kma-
uza¤›na karfl› yumuflak d›. Dünyay› bafltan bafla
ol; inatç›, inkârc› ve zâlim tuttum. Say›s›z hazinele-
olma! rim vard›. Fakat bütün bu
Hazreti Zülkarneyn, dünya nimetleri, kal›c›
Allahü teâlân›n yard›m› de¤ildir. Gördü¤ünüz gi-
ile do¤u, bat› ve kuzeyde- bi, mezara eller bofl gidi-
ki bütün ülkeleri fethe- liyor. Dünya mal›, dünya-
dip, her tarafa Allahü te- da kal›yor. Bunun için,
âlân›n emir ve yasaklar›- ahirette de faydal› olacak
n› yayma vazifesini ta- iflleri yapmak laz›md›r.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 234
‹BRAH‹M
ALEYH‹SSELÂM
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

‹BRAH‹M d›r. Nemrûd’un babas›


ALEYH‹SSELÂM; ‹bra- Kenan, Hâm soyundan-
him aleyhisselâm, Keldâ- d›r. O zaman insanlar›n
nîlerin memleketi olan pek ço¤u ona boyun e¤-
Bâbil’in do¤u taraf›nda ve miflti. Zira, dünyan›n
Dicle nehri ile F›rat nehir- meskun bölgelerine hâ-
leri aras›ndaki bölgede kim idi. Nitekim hadis-i
do¤du. Babas›, Târûh is- flerifte buyuruldu ki:
minde temiz bir mümin (‹smini duydu¤unuz
idi. Annesi, ‹brahim aley- kimselerden, yeryüzüne
hisselâma hamile iken, dört kifli malik oldu. ‹kisi
babas› Târûh vefat etti. mümin, ikisi de kâfir idi.
Bundan sonra ‹brahim Mümin olan iki kifli, Zül-
aleyhisselâm›n annesi, ‹b- karneyn ile Süleyman
rahim aleyhisselâm›n am- (aleyhimesselam) idi. Kâ-
cas› olan, Âzer ile evlendi. fir olan ikisi de Nemrûd
Âzer, üvey babas› ve am- ile Buhtunnasar idi. Be-
cas› olup, putperest idi. flinci olarak, yeryüzüne,
benim evlad›mdan biri,
Azg›n bir kral Nemrûd yani Mehdî malik olacak-
t›r.)
‹brahim aleyhisselâ-
m›n peygamber olarak Nemrûd gurur, cehalet
gönderildi¤i Keldânî kav- ve ahmakl›kla, hâflâ ulûhi-
mi, y›ld›zlara ve putlara yet davas›nda bulundu.
tap›yordu. Bu kavmin o Kur’an-› kerimde Bekara
devirdeki kral› Nemrûd suresi 258. ayet-i kerime-
idi. ‹nsanlar›n; putlara ve sinde mealen buyurulu-
kendine tapmas›n› emre- yor ki:
den Nemrûd, zâlim ve bü- (Allah, kendisine salta-
yüklük taslayan ve çok nat ve mülk verdi diye
zulmeden azg›n bir kral- azarak ‹brahim ile Rabbi
peygamberler tarihi ansiklopedisi 237
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

hakk›nda mücadele edeni neccimler, “Yeni bir pey-


[Nemrûd’u] görmedin gamber ve din gelecek,
mi? Haberi sana ulaflma- senin saltanat›n› temelin-
d› m›?) den y›kacak! Ona göre
Nemrûd, saltanat›n›n tedbirini almal›s›n” diye
ilk y›llar›nda adalet ve in- tâbir ettiler. Nemrûd, “Bu
saf ile idare etti. Sonra- iflin tedbiri kolayd›r” diye-
dan fleytan›n vesvesesine rek, buna mâni olaca¤›
aldanarak kibre kap›ld› ve zann›na kap›l›p, gücüne
güvenerek önemsemedi
ilâhl›k davas›nda bulun-
ve flu emri verdi:
du. Bütün insanlar› kendi-
ne tapt›rmak istedi. ‹nsan- - Bundan sonra, kimse
lar, Allahü teâlâya iman çocuk sahibi olmayacak.
ve ibadet etmeyi b›rak›p, Han›mlardan uzak durula-
Nemrûd’a, y›ld›zlara ve cak. Do¤an çocuklar, er-
putlara tapmaya bafllad›. kekse öldürülecek, k›zsa
b›rak›lacak!
Nemrûd ve ona tâbi
Bu ifli gerçeklefltirmek
olanlar, azg›nl›k ve isyan
için memurlar tayin etti.
içinde yaflamakta iken,
Her on ailenin bafl›na bir
birgün, Nemrûd bir rüya
memur vazifelendirip,
gördü. Rüyas›nda, gökyü-
halk› o sene kontrol alt›na
zünde bir nurun parlad›-
ald›. Bütün erkekleri fle-
¤›n›, güneflin, ay›n ve y›l- hirden d›flar› ç›kard›. fieh-
d›zlar›n, bu nurun ›fl›¤›n- rin çevresine de nöbetçi-
da kayboldu¤unu ve bir ler dikti ve erkeklerin fleh-
kimse gelip, kendisini re girmesini engelletti.
taht›ndan kald›r›p yere Yeni do¤an erkek çocukla-
vurdu¤unu gördü. r› derhal öldürtüyordu.
Müneccimlerini topla- Bu suretle yüz bin ma-
y›p gördü¤ü bu korkunç sum bebe¤in öldürüldü-
rüyay› tâbir ettirdi. Mü- ¤ü bildirilmifltir.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 238
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

Hazreti seni daha çok sever ve


‹brahim’in do¤umu sana k›ymet verir.
Nemrud, do¤acak er- Bu sözler üzerine, Âzer
kek çocuklar›n öldürülme- sevindi. Do¤um zaman›
si için emir verdi¤inde, yaklafl›nca da, onu bafl›n-
annesi ‹brahim aleyhisse- dan savmak için; “Kad›n-
lâma hamile idi. Babas› lar›n do¤um yapmas›nda
Târûh ise, bu s›ralarda ve- ölmek tehlikesi de vard›r.
fat etmiflti. ‹brahim aley- Çok korkuyorum. Sen
hisselâm›n annesi, Tâ- puthaneye git, benim için
rûh’un kardefli Âzer ile ev- duâ et de kurtulay›m” de-
lendi. di. Böylece hile ile Âzer’i
yan›ndan uzaklaflt›rd›.
Mümine bir han›m Âzer puthaneye giderek,
olan bu kad›n, Âzer’in fler- içeri kapan›p ç›kmad›.
rini bildi¤i için, do¤acak
Bu s›rada ‹brahim
çocu¤a bir zarar verme-
aleyhisselâm›n annesinin
sinden korkuyordu. Onun
do¤um zaman› geldi. He-
zarar›ndan kurtulmak men do¤um haz›rl›klar›n›
için, Âzer’e dedi ki: tamamlay›p, gizlice bir
- E¤er karn›mdaki bu ma¤araya gitti. Orada ‹b-
çocuk erkek do¤arsa, gö- rahim aleyhisselâm do¤-
türüp Nemrûd’a teslim du. Böylece, Nemrûd gibi
edersin. Böylece Nemrûd zâlim bir diktatörün bütün

peygamberler tarihi ansiklopedisi 239


‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

tedbirleri bofla gitmifl ve mine do¤ru yolu anlat-


‹brahim aleyhisselâm maya bafllad›. Bu kavim
dünyaya gelmiflti. putlara ve y›ld›zlara tap›-
Annesi onu iyice emzi- yordu. Azg›n krallar›
rip, flehre döndü. Âzer’e Nemrûd da ilâhl›k iddi-
haber gönderip, eve gel- as›nda bulunuyor, insan-
mesini istedi. Âzer eve lar› kendine tapt›r›yordu.
gelip, merakla hâlini so- ‹brahim aleyhisselâm
runca, ona dedi ki: putlara ve y›ld›zlara tap-
man›n bât›l ve yanl›fll›¤›-
- Bir erkek çocuk do-
n›, Nemrûd’un da âciz bir
¤urdum. Çocuk zay›f do¤-
insan oldu¤unu aç›k delil-
du ve hemen öldü. lerle ve anlayacaklar› bir
Buna Âzer inand›. Haz- usûlle insanlara anlatt›.
reti ‹brahim’in annesi, ‹brahim aleyhisselâm
Âzer evden ç›k›p gidince, ma¤aradan ç›k›p, üvey
gizlice çocu¤unu b›rakt›¤› babas› Âzer’in evine gitti-
ma¤araya gider, onu em- ¤i zamanlar, baflta kavmin
zirip dönerdi. Çocu¤unun kral› Nemrûd olmak üze-
yan›na gitti¤inde, bazan re, insanlar korkunç bir
onu, parmaklar›n› emer sap›kl›k ve azg›nl›k içinde
bir hâlde görürdü. Dört idiler. ‹brahim aleyhisse-
parma¤›ndan a¤z›na; lâm, Allahü teâlân›n ver-
ya¤, bal, süt ve hurma fl›- di¤i rüfld ve hidayet ile, in-
ras› gelirdi. Ne zaman yal- sanlar›n hidayete kavufl-
n›z kalsa, Allahü teâlâ malar›, Allahü teâlâya
Cebrail aleyhisselâm› iman ve ibadet etmeleri
gönderir, bu g›dalar› par- için tebli¤e bafllad›. Önce
maklar›ndan ak›t›rd›. üvey babas› olan Âzer’e,
‹brahim aleyhisselâm putlara tapmaktan vazge-
büyüyüp, ma¤aradan ç›k- çip, Allahü teâlâya iman
t›ktan sonra, Keldânî kav- etmesini söyledi. ‹brahim
peygamberler tarihi ansiklopedisi 240
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

aleyhisselâm üvey babas› medi¤in bir ilim; Allahü


Âzer’e, peygamberlik ge- teâlây› tan›mak, iman et-
re¤i, gayet yumuflak bir mek ve Onun hükümleri
tav›rla, putlar›n; iflitme- geldi. Bana tâbi ol, söyle-
yen, görmeyen, fayda ve di¤im fleyleri kabul et!
zarar vermekten âciz; on- Seni, do¤ru bir yola, do¤-
lara tapman›n ise sap›kl›k ru bir imana kavufltura-
ve bofl bir fley oldu¤unu y›m. Ta ki, sap›kl›ktan
söyledi. Üvey babas›n› kurtulup hidayete kavu-
imana davet etmesi ve flas›n!
nasihati, Kur’an-› kerimde Ey babac›¤›m! fieyta-
Enbiya suresinde bildiril- n›n seni aldatmas›na ka-
mifltir. p›lma, fleytan›n seni al-
datmak için süslü göster-
Âzer’i imana davet etti di¤i putlara tapma, küf-
ründen vazgeç! fiüphesiz
‹brahim aleyhisselâm,
ki fleytan, Allahü teâlân›n
putlara tapmaktan vaz-
emrine uymay›p isyan et-
geçmesini üvey babas›na
mifltir. Böylesine âsi olan
söyledikten sonra, sözle-
fleytana uyma! E¤er put-
rine flöyle devam etti:
lara tapmakla küfürde,
- Niçin bir fayda ver- iman etmemekte ›srar
mekten âciz olan fleylere edersen, fleytana uyar-
tapars›n? Duâ, niyaz ve san, korkar›m ki, bu isya-
ibadet, ancak, her fleye n›n sebebiyle azaba dü-
kâdir olan, her fleyi bilen fler, ebediyen felâkete u¤-
Allahü teâlâya yap›l›r. rars›n! fieytan› dost edin-
Putlar kendilerini bile ko- mifl olursun ve fleytanla
rumaktan âciz fleylerdir. birlikte cehenneme at›l›r-
Hiç onlara tap›l›r m›? s›n. Böyle ebedî bir felâ-
Ey babac›¤›m! Bana; keti düflün de fleytana uy-
vahiy yoluyla, senin bil- ma, putlara tapmaktan
peygamberler tarihi ansiklopedisi 241
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

vazgeç! Allahü teâlâya için kendine verilen puta


iman et ve ebedî saadete ip ba¤lay›p; sürükleyerek
kavufl! pazara götürürdü. ‹nsan-
Âzer, ‹brahim aleyhis- lar›n yapt›¤› bu putlar›n;
selâm›n yumuflakl›kla güçsüz, kudretsiz oldu¤u-
söylemesine ve Allahü te- nu göstermek için, sürük-
âlâya imana davet etme- leyerek götürdü¤ü putun
sine ra¤men, bunu kabul bafl›n› suya sokar, alay
etmedi ve sert bir lisanla ederek; “Hadi iç” derdi.
Böylece insanlara, bu âciz
cevap verdi:
putlara tapmalar›n›n ma-
- Ey ‹brahim! Nedir bu nas›zl›¤›n› gösterirdi.
ö¤ütler? Yoksa sen bizim
Hadis-i flerifte bildirildi
putlar›m›z›, tanr›lar›m›z› m›
ki: (Âzer, k›yamet günü, yü-
reddediyorsun? E¤er tanr›-
zü simsiyah ve toz topra¤a
lar›m›z› kötülemekten vaz- batm›fl bir hâlde iken, ‹bra-
geçmezsen, sana çirkin him aleyhisselâm ona,
sözler söylemekten geri “Ben sana dünyada iken
durmam veya seni öldürü- benim bildirdiklerime
rüm! Evimden, yurdum- iman et, putlara tapma, de-
dan ç›k, uzaklafl, git! medim mi” deyince, Âzer,
Puthanenin naz›r›, yani “‹flte bugün sana âsi olma-
bak›c›s› olan Âzer, put ya- yaca¤›m” diyecek. Fakat ifl
p›p satarak geçimini te- iflten geçmifl olacak, art›k
min ederdi. Yapt›¤› putla- affolunmayacak. Bundan
r› çocuklar›na satt›r›rd›. sonra Âzer, kana bulanm›fl
‹brahim aleyhisselâm›n bir s›rtlan suretinde ‹bra-
da satmas›n› ister, ona da him aleyhisselâma gösteri-
verirdi. Âzer’in o¤ullar›, lecek ve ayaklar›ndan tutu-
putlar› halk aras›nda öve- lup cehenneme at›lacakt›r.)
rek satarlard›. ‹brahim O zaman insanlar›n
aleyhisselâm da, satmak putlara tapmas›; y›ld›zlar›
peygamberler tarihi ansiklopedisi 242
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

ilâh kabul etmeleri ve put- (Biz ‹brahim’e tevhidde


lar› da, ilâh kabul ettikleri yakîn üzere sabitlerden ol-
y›ld›zlara yaklaflma vas›- mas› için, göklerin ve yerin
tas› olarak düflünmeleri melekûtunu öylece gös-
sebebiyle idi. ‹brahim terdik.) [En’âm 75]
aleyhisselâm, Keldânî Tefsir âlimleri buyurdu
kavmini bu hususta da ki: Ayet-i kerimedeki gök-
uyararak, y›ld›zlara tap- lerin melekûtu; Günefl, Ay
man›n, onlar› ilâh kabul ve y›ld›zlar, arz›nki ise;
etmelerinin bât›l ve yanl›fl da¤lar, a¤açlar ve deniz-
oldu¤unu, gayet aç›k bir lerdir. Bütün bunlar; Alla-
flekilde, anlayacaklar› hü teâlân›n büyüklü¤ünü,
tarzda bildirdi. Bu husus her fleye kâdir oldu¤unu
Kur’an-› kerimde mealen ve âlemleri yoktan var et-
flöyle bildirildi: ti¤ini gösteren birer iflaret
(Vakta ki, ‹brahim ve delildir. ‹brahim aley-
[üvey] babas› Âzer’e; hisselâma, göklerin ve ar-
“Sen putlar› kendine tan- z›n melekûtu gösterildi¤i
r›lar m› ediniyorsun? Ger- beyan edildikten sonra,
çekten ben, seni ve kav- mealen flöyle buyuruldu:
mini aç›k bir sap›kl›k için- (Vakta ki, ‹brahim’in
de görüyorum” demiflti.) üzerini gece bürüdü. Y›l-
[En’âm 74] d›z gördü. [“Böyle Rab ol-
‹brahim aleyhisselâm maz” manas›nda] “Bu
kavmine, onlar›n anlaya- mu benim Rabbim” dedi.
ca¤› dilden tebli¤de bulu- Y›ld›z bat›nca; “Ben böyle
nurdu. Bu konuda onlar›n batanlar› sevmem” dedi.
tapm›fl oldu¤u göklerden, Sonra Ay’› do¤arken gör-
Ay ve Günefl’ten misaller dü. “Rabbim bu mudur”
verirdi. Nitekim Kur’an-› dedi. Fakat o da bat›p
kerimde mealen buyurul- kaybolunca; “Yemin ede-
du ki: rim ki, e¤er Rabbim beni
peygamberler tarihi ansiklopedisi 243
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

hidayet üzerinde sabit b›- mu benim Rabbim” diye-


rakmasayd›, elbette ben rek önce dikkatlerini çek-
dalalete düflenler toplulu- mifl, sonra da böyle inan-
¤undan olacakt›m” de- malar›n›n bât›l oldu¤unu
miflti. Daha sonra Günefl’i söylemifltir. Yani adeta
do¤arken görünce; “Da- flöyle denmifltir: ‹yice bir
ha büyük olan, bu Günefl düflünün! ‹lâh dedi¤iniz
mi benim Rabbim” dedi. bu y›ld›zlardan daha par-
Bat›nca da, “Ey kavmim, lak olan Ay ve Günefl do-
bu gördükleriniz hep yok ¤uyor, bat›yor. Bunlar na-
olan varl›klard›r. Ben, si- s›l ilâh olabilir? Bunlar› bir
zin Allaha flirk kofltu¤u- yaratan vard›r. O da Alla-
nuz fleylerden kat’î olarak hü teâlâd›r. O, noksan s›-
uza¤›m. fiüphesiz ben bir fatlardan münezzeh ve
muvahhid, Allahü teâlâya her fleye kâdirdir.
iman eden olarak, gökleri
‹brahim aleyhisselâm,
ve yeri yaratan Allaha yö-
Keldânî kavmini sap›kl›k-
neldim. Ben Allaha ortak
tan kurtarmak ve hidaye-
koflanlardan, müflrikler-
te kavuflturmak için, tap-
den de¤ilim” dedi.)
[En’âm 76-79] t›klar› y›ld›zlar›n ve putla-
r›n ilâh olmad›¤›n›, anla-
‹brahim aleyhisselâm yabilecekleri aç›k deliller-
böyle söylemekle, y›ld›z- le onlara gösteriyordu.
lara tapan bir kavmi k›na-
mak, onlara gitti¤i yolun Onlara flöyle ikazda
sap›kl›k oldu¤unu göster- bulunuyordu:
mek ve bu delillerle haki- - Nedir bu tapt›¤›n›z
kat› bildirmek, onlar› iyice birtak›m putlar, suretler?
düflünmeye ve anlamaya Bu cans›z ve âciz fleylerin
sevketmek istemifltir. Y›l- ne faydas›, ne de zarar›
d›zlar›, Ay’› ve Günefl’i vard›r. Ey kavmim! Tafl-
gösterip, her biri için; “Bu tan, a¤açtan yapt›¤›n›z
peygamberler tarihi ansiklopedisi 244
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

putlara tapmay› b›rak›n›z, r›na ihtimal vermedikleri


Allaha flirk koflmay›n›z! için, hayretle Hazreti ‹bra-
Kesinlikle biliniz ki, ibadet him’e sordular:
etti¤iniz fleyler, asla size - Sen bize bu sözü ger-
fayda verme gücüne sa- çek olarak m› söylüyor-
hip de¤ildirler. Her fleye sun? Yoksa latife mi yap›-
kâdir olan Allahü teâlâya yorsun? Bizimle e¤leni-
iman ediniz ve Ona iba- yor musun?
det yap›n›z. E¤er Allahü - Hay›r, sizin Rabbiniz
teâlâya ibadet ederseniz hem göklerin, hem de ye-
mükâfat›n›; flirk koflarsa- rin Rabbidir ki, her fleyi O
n›z, azap ve cezas›n› göre- yaratm›flt›r ve ben de bu
ceksiniz. Dönece¤iniz yer dedi¤ime flahitlik eden-
ahirettir. Yapt›klar›n›z›n lerdenim. Allaha yemin
hesab›n› Allaha verecek- ederim ki, siz arkan›z› dö-
siniz! nüp, bayram yerinize git-
Keldânî kavmi, ‹bra- tikten sonra, ben putlar›-
him aleyhisselâma dedi- n›z› elbette k›raca¤›m!
ler ki:
- Biz babalar›m›z›, put- Hazreti ‹brahim’in
lara ibadet ediciler olarak putlar› k›rmas›
bulduk. Böylece onlara
‹brahim aleyhisselâm
uyarak putlara tapmakta-
Keldânî kavmini, daima
y›z.
Allahü teâlâya imana da-
- Ey putlara tapan ka- vet eder, onlar›, içinde bu-
vim! Yemin ederim ki, siz lunduklar› sap›kl›ktan kur-
de, babalar›n›z da apaç›k tarmaya çal›fl›rd›. Bâbil
bir sap›kl›k içinde bulun- halk› onu bu tutumundan
maktas›n›z! dolay› üvey babas› olan
Keldânîler, atalar›n›n Âzer’e flikâyet etmifllerdi.
dalalet içinde bulundukla- Âzer, ‹brahim aleyhisselâ-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 245
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

m› azarlamak istedi ve bu sonra puthaneye gidip,


iflten vazgeçmesini söyle- putlara secde ederek ta-
di. ‹brahim aleyhisselâm, parlar, sonra evlerine dö-
onun sözlerine hiç ald›r- nerlerdi.
may›p dedi ki: Keldânî kavminin top-
- Benden delil isteyin, lan›p, bayram yapacaklar›
göstereyim. Bana hidayet yere gitti¤i zaman, ‹bra-
veren, do¤ru yolu göste- him aleyhisselâm›n üvey
ren Allahü teâlâ, beni siz- babas› ve puthanenin
den ay›rd›. ‹çinde bulun- bekçisi olan Âzer, ona de-
du¤unuz sap›kl›¤a düflür- di ki:
medi. Sizi ve putlar›n›z› - Bugün, bayram yap-
sevmiyorum.
maya sen de bizimle gel!
‹brahim aleyhisselâm,
‹brahim aleyhisselâm
Allahü teâlân›n emri üze-
onlarla birlikte, toplana-
rine büyük-küçük kim
caklar› yere do¤ru yola
olursa olsun, insanlar›
ç›kt›. Biraz gittikten sonra;
imana davet ediyordu. Bu
bir bahaneyle geri döndü.
s›rada, insanlara topluca
‹nsanlar bayram yerinde
aç›k bir tebli¤de bulun-
may›, putlar›n manas›z ve topland›klar› zaman, fle-
âcizli¤ini, onlara tapma- hirde kimse kalmam›flt›.
n›n apaç›k bir dalalet, sa- ‹brahim aleyhisselâm
p›kl›k oldu¤unu gayet flehre girip, do¤ruca put-
aç›k bir flekilde göstermek haneye gitti. Burada yet-
istiyordu. O zaman Keldâ- mifl kadar put vard›. Put-
nî kavmi, senede birgün lar›n önüne, çeflit çeflit ye-
toplan›p, kendilerine göre mekler konmufltu. Putpe-
bayram yapard›. O gün restler bayram yapmaya
gelince, halk bayram yap- giderken, bu yemekleri
mak üzere bir yerde top- putlar›n önüne koyup;
lan›rd›. Bayram yapt›ktan “Yemeklerimiz bereketle-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 246
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

nir, dönünce yeriz” de- âdetleri üzere puthaneye


mifllerdi. gittiler. ‹çeri girdikleri za-
Bu putlar gümüflten, man, putlar›n k›r›l›p parça
pirinçten, bak›rdan ve parça edildi¤ini görünce
a¤açtan yap›lm›flt›. En iri flafl›rd›lar. “Bunu kim yap-
putu alt›ndan yapm›fllar t›” diye ba¤r›flmaya bafl-
ve alt›ndan bir taht üzeri- lad›lar. “Putlar› k›ran› ce-
ne yerlefltirmifllerdi. Üze- zaland›raca¤›z” dediler.
rine s›rmal› elbiseler giy- Sonra araflt›rmaya baflla-
dirip, bafl›na da süslü bir d›lar ve dediler ki:
taç koymufllard›. - Bu ifli, yapsa yapsa
Putperest Keldânî kav- ‹brahim yapar. Çünkü o
mi bayram yerinde iken, bizimle bayram yerine
‹brahim aleyhisselâm, ya- gelmedi.
n›nda getirdi¤i bir balta Zaten ‹brahim aleyhis-
ile bütün putlar› k›r›p, par- selâm›n, kendilerini puta
ça parça etti. Sadece en tapmaktan vazgeçirip, Al-
iri putu k›rmad› ve baltay› lahü teâlâya iman etmeye
bunun boynuna asarak ça¤›rd›¤›n›, putlardan
oradan uzaklaflt›. nefret etti¤ini biliyorlard›.
Putperest Keldânî kav- ‹brahim aleyhisselâm›
mi bayramdan dönünce, derhal yakalay›p, cezalan-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 247
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

d›rmaya karar verdiler. olmayan bu putlara ilâh


Nihayet ‹brahim aleyhis- diyerek niçin tap›yorsu-
selâm› bulup, halk›n nuz? Hâlâ ak›llanmayacak
önünde sorguya çektiler: m›s›n›z? Size ve tapt›¤›n›z
- Ey ‹brahim! Bizim bu putlara yaz›klar olsun!
ilâhlar›m›z olan putlar› ‹brahim aleyhisselâ-
sen mi k›rd›n? Bu hakare- m›n bu sözlerine verecek
ti sen mi yapt›n? cevap bulamayan putpe-
‹brahim aleyhisselâm, restler, onu, ceza vermek
bu sap›k kiflilerin aç›k de- üzere hapsettiler. Durumu
lillerle uyanmalar›n›, sa- ilâhl›k davas›nda bulunan
p›kl›klar›n› anlamalar›n› krallar› Nemrûd’a bildirdi-
ve böylece hidayete ka- ler ve ‹brahim aleyhisselâ-
vuflmalar›n› istiyordu. Bu m› Nemrûd’un yan›na gö-
sebeple onlara dedi ki: türdüler. O zaman insan-
lar, Nemrûd’un yan›na gi-
- Bu ifli, boynunda bal-
rince, Nemrûd’a secde
ta as›l› duran flu en iri put
ederlerdi.
yapm›fl olamaz m›? “Ben
varken bu küçük putlara ‹brahim aleyhisselâm,
niçin tap›yorlar?” demifl Nemrûd’a secde etmedi.
olabilir. Siz ona bir soru- Aralar›nda flu konuflma
nuz. geçti:.
- Putlar konuflamaz ki, - Niçin secde etmedin?
sen bize, “Onlara sor” di- - Ben, beni yaratan
yorsun. Rabbimden baflkas›na
Bunun üzerine ‹bra- secde etmem.
him aleyhisselâm flöyle - Seni yaratan Rabbin
dedi: kimdir?
- O hâlde daha kendile- - Benim Rabbim, diril-
rini k›r›lmaktan kurtara- ten, hayat veren ve öldü-
mayan, size hiçbir faydas› ren Allaht›r.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 248
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

Bunun üzerine Nem- mülküne ve saltanat›na


rud, “Ben de diriltir ve öl- bakarak fl›mar›p, taflk›nl›k
dürürüm” diyerek, zin- göstermesi sebebiyledir.
dandan iki kifli getirtti. Bi- Veya iyilik yapana kötülük
rini serbest b›kak›p, birini yapmak gibi, Allahü te-
öldürdü. Güya böylece âlân›n, kendisine verdi¤i
diriltmifl ve öldürmüfl ol- mülk ve saltanata flükret-
du¤unu gösterdi. Nem- mesi gerekirken, aksini
rûd, diriltmenin hayat› ol- yapmas›ndand›r. ‹brahim
mayana hayat vermek, aleyhisselâm›n, Nem-
yani yaratmak; öldürme- rûd’a; “Rabbim dirilten,
nin de, ruhu almak oldu- hayat veren ve öldüren-
¤unu ve bunu ancak her dir” demesi, Allahü teâlâ-
fleye kâdir olan Allahü te- n›n var oldu¤unu ve her
âlân›n yapaca¤›n› bilmi- fleye gücünün yetti¤ini
yordu. Nemrûd’un bu ha- bildirmek için idi.
reketi karfl›s›nda ‹brahim ‹brahim aleyhisselâm
aleyhisselâm dedi ki: Keldânî kavmini dalalet-
- Benim Rabbim güne- ten kurtar›p, hidayete ka-
fli do¤udan getirir, do¤- vuflturmak için, gayet aç›k
durur. E¤er gücün yeti- tebli¤lerde bulundu. Y›l-
yorsa sen de bat›dan d›zlara, putlara ilâht›r di-
do¤dur! yerek tapmalar›n›n, Nem-
Nemrûd bu söz karfl›- rûd’a boyun e¤melerinin
s›nda flafl›r›p, âciz kald›. ve Nemrûd’un ilâhl›k da-
vas›nda bulunmas›n›n
tam bir sap›kl›k oldu¤unu
Hazreti ‹brahim’in anlatt›. Ayr›ca bunu onla-
atefle at›lmas› ra, ibret alabilecekleri ha-
Nemrûd’un, ilâhl›k id- diseler ile aç›kça gösterdi.
dias› ve ‹brahim aleyhis- Ak›llar›n› kullanmalar› için
selâm ile mücadelesi, y›ld›zlar› gösterip; “Bu
peygamberler tarihi ansiklopedisi 249
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

mu benim Rabbim? Bat›p Nemrûd ve Keldânî


gidenler Rab olur mu?” kavmi, fliddetli kin ve düfl-
ve; putlar› k›r›p, sordukla- manl›k içinde, ‹brahim
r›nda da; “Belki flu büyü- aleyhisselâm› yakmak için
¤ü, di¤erlerini k›rm›flt›r, haz›rl›¤a bafllad›lar. Bunun
ona sorun!” diyerek, put- için genifl bir yer haz›rlad›-
lar›n fayda ve zarardan lar. Herkesin buraya odun
uzak oldu¤unu anlatmak tafl›mas›n›, karfl› ç›kan›n
istedi. ise ‹brahim aleyhisselâm
Yine Nemrûd kendisiy- ile birlikte atefle at›laca¤›n›
le mücadeleye giriflince, ilan ettiler. Putperest kav-
onun da âciz, azg›n ve min hepsi, bir ay kadar
taflk›n bir kimse oldu¤unu odun tafl›d›lar. Aralar›nda
ispat etti. Bütün bunlara hasta bir kad›n vard›. O da
ra¤men Keldânîler bir tür- putun önüne giderek;
lü imana gelmediler. Üs- “E¤er hastal›¤›m geçerse,
telik mahlûk olan, yarat›l- flu kadar odun sat›n al›p
m›fl fleylere ilâh diyerek verece¤im” demiflti. Bir
tapmaya devam ettiler. baflka kad›n ise, ip e¤irip
Daha da ileri giderek ‹bra- satar, paras›yla odun al›p,
him aleyhisselâma nas›l verirdi.
bir ceza verebileceklerini Nihayet her taraftan
düflünmeye bafllad›lar. tafl›y›p getirdikleri odun-
Önce bir müddet hapset- lar› büyük bir da¤ gibi y›-
tiler. Sonra hapisten ç›ka- ¤›p, yakmaya bafllad›lar.
r›p yakmaya karar verdi- Yedi gün yanan ateflin
ler. Nemrûd’a, ‹brahim alevleri gökleri kaplay›p
aleyhisselâm› ateflte yak- çok uzaklardan görünü-
may› Henûn ad›nda biri yordu. Ateflin de¤il yak›-
hat›rlatm›flt›r. Allahü teâlâ n›ndan, uza¤›ndan geçen
bunu hat›rlatan kimseyi kufllar bile s›cakl›¤›n flid-
yere bat›rm›flt›r. detinden yan›yordu.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 250
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

Nemrûd, kendine yap- ken, Allahü teâlân›n Hali-


t›rd›¤› yüksek bir yerden, li, dostu ‹brahim aleyhis-
bu hâli kibir içinde seyre- selâm, tevekkül ve yakî-
diyordu. Keldânî kavmi nin en yüksek mertebe-
de ayn› merakla büyük bir sinde oldu¤u için, kalbine
kalabal›k hâlinde ateflin zerre kadar korku gelme-
çevresinde toplanm›fllar- di. Oraya toplanan azg›n
d›. Nemrûd’un yard›mc›- kavmin bak›fllar› karfl›s›n-
lar› ve hizmetçileri ise, ha- da, gayet vakarl› idi.
z›r bir vaziyette emrini Nemrûd’un önüne götü-
bekliyorlard›. Nemrûd, rüldü¤ünde, herkes, ya-
fliddetle yanan bu kor- nan ve gökleri tutan ate-
kunç atefle at›lmas› için; flin içerisine onun nas›l
‹brahim aleyhisselâm›n at›laca¤›n› düflünmeye
hapsedildi¤i yerden geti- bafllam›flt›.
rilmesini emretti. Bekçiler Bu s›rada fleytan insan
ve halk, onu, boynunda k›l›¤›na girip, yanlar›na
zincir, elleri kelepçeli, gelerek; onu ancak man-
ayaklar›nda buka¤› [pran- c›n›kla atabilecekleri tekli-
ga, halka] oldu¤u hâlde, fini yapt›. Bu teklif, Nem-
ortalar›na al›p getirdiler. rûd’un ve putperestlerin
Keldânî kavmi atefle hofluna gitmiflti. ‹brahim
atmak için haz›rl›k yapar- aleyhisselâm›, alevleri

peygamberler tarihi ansiklopedisi 251


‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

göklere ç›kan kocaman - Yeryüzü emrime ve-


atefl y›¤›n›n›n içine f›rlat- rilmifltir. Emir verirsen bu
mak üzere kurduklar› atefli yere yuttururum!
manc›n›¤a ba¤lad›lar. ‹b- ‹brahim aleyhisselâm
rahim aleyhisselâm her bu meleklerin hepsine de
zaman oldu¤u gibi, flimdi flu cevab› verdi:
de Allahü teâlâya tam bir
- Dost ile dostun aras›-
tevekkül ve muhabbet
na girmeyin. Rabbim ne
içinde idi. Bu bak›mdan,
dilerse yaps›n. Kurtar›rsa
manc›n›¤a ve yanan kor-
lütfundand›r, flükrederim.
kunç atefle hiç ald›rm›yor-
E¤er yakarsa benim hiz-
du. Yerde ve gökte bütün
metimdeki kusurumdan-
mahlûkat, feryat edip de-
d›r, sabrederim.
diler ki:
Putperestler; yapt›klar›
- Aman ya Rabbi! Hali-
bütün haz›rl›klardan son-
lin ‹brahim aleyhisselâm
ra, kendilerini dünya ve
atefle at›l›yor! O, her an
ahirette saadete kavufltu-
seni zikreder ve seni bir
racak, ebediyen kurtulufla
an unutmaz. Ona yard›m
götürecek yolu gösteren
etmek için bize izin verir
yüce peygamber ‹brahim
misin?
aleyhisselâm› dinlememe
Hatta, ‹brahim aleyhis- ve onu reddetme felâketi
selâma meleklerden ge- içerisinde atefle at›yorlar-
lip, her biri dedi ki: d›. Nihayet benzeri görül-
- Allahü teâlâ rüzgâr› memifl bir bedbahtl›k ve
emrime verdi. Emreder- azg›nl›k içinde, ‹brahim
sen, bu atefli rüzgâr ile aleyhisselâm› manc›n›kla
darmada¤›n edeyim! korkunç atefle f›rlatt›lar.
- Sular benim emrim- ‹brahim aleyhisselâm,
dedir. ‹stersen bu atefli flu manc›n›¤a konulup, atefle
anda söndürürüm! at›lmak üzereyken; “Has-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 252
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

biyallah ve ni’melvekîl - Halil, Celilin yani yü-


=Allahü teâlâ bana yetiflir. ce Allah›n iflinden raz›d›r.
O çok iyi vekildir” dedi. ‹brahim aleyhisselâm
Atefle düflerken, Cebrail tam atefle düflerken, Alla-
aleyhisselâm, “Bir dile¤in hü teâlâ atefle flöyle emir
var m›” deyince; “Var, buyurdu:
ama sana de¤il” diye ce-
- Ey atefl! ‹brahim’in
vap verdi. Böylece, “Has-
üzerine serin ve selamet
biyallah, yani Allahü teâlâ
bana kâfidir” sözünün eri ol!
oldu¤unu gösterdi. Bu- Bu ilâhi hitap üzerine
nun için Necm suresinde; ateflin s›cakl›¤› gidip, so-
“Sözünün eri olan ‹bra- ¤udu. Cebrail aleyhisse-
him” mealindeki 37. ayet-i lâm kanad›yla atefli s›va-
kerime ile metholundu. d›. ‹brahim aleyhisselâm
Bundan sonra Cebrail düflerken, iki melek kolla-
aleyhisselâm ile aralar›n- r›ndan tutup yere indire-
da flu konuflma geçti: rek, oturttular. ‹ndi¤i yer
güllük, gülistanl›k oldu.
- Niçin Hak teâlâdan is-
Bülbüller, kumrular ötme-
temiyorsun?
ye bafllad›. ‹brahim aley-
- Hâlimi biliyor, isteme- hisselâm için, oradan tatl›
ye ne hacet. Hem, Allahü bir p›nar kaynay›p akma-
teâlâ yakmak dileyince, ya bafllad›. Cennetten bir
Onun takdirine raz› ol- gömlek getirildi. Hazreti
maktan baflka ne istenir? ‹brahim’e giydirildi.
- Ateflten Hak teâlâya Bu gömlek Hazreti Ya-
s›¤›n, Ondan yard›m iste. kûb’a kadar gelmifl, O da
- Atefl kimin emriyle ya- o¤lu Hazreti Yusuf’a giy-
n›yor? Yakma kimin iflidir? dirmiflti. Hazreti Yusuf ku-
- Allahü teâlân›n em- yuya at›ld›¤›nda, bu göm-
riyle yan›yor. lek üzerinde idi. Üzerinde
peygamberler tarihi ansiklopedisi 253
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

cennetin kokusu bulunan çok büyükmüfl, seni böy-


bu gömlek, bir hastaya le korudu. fiu gördü¤üm
giydirildi¤inde, hasta s›h- hâli sana verdi. Oradan
hate kavuflurdu. Hazreti ç›k›p gelebilir misin?
Yusuf’un, babas› Hazreti - Evet ç›kabilirim!
Yakûb’un gözleri görmez - Bu ateflin, o zaman
olunca, gözlerine sürmek sana zarar vermesinden,
için gönderdi¤i gömlek yakmas›ndan korkmaz
bu gömlek idi. m›s›n?
Allahü teâlâ, ayr›ca bir - Hay›r korkmam.
melek gönderdi. Bu me-
- Öyleyse oradan ç›k
lek, ona hizmet ederdi.
gel.
Mikail aleyhisselâm da
cennetten yemek getirdi. ‹brahim aleyhisselâm
Atefl sadece, ‹brahim kalkt› ve etraf›nda yanan
aleyhisselâm› ba¤lad›kla- ateflin aras›ndan geçerek
r› ba¤lar›, ipleri yakt›. d›flar› ç›kt›. Nemrûd’un
yan›na var›nca, Nemrûd
‹brahim aleyhisselâm,
sordu:
ateflin ortas›nda bu sa-
adetli hâlde iken, Nemrûd, - Ey ‹brahim! Senin ya-
onu yüksek bir yerden sey- n›nda, senin suretinde
rediyordu. Gürül gürül ya- gördü¤üm kifli kimdir?
nan ateflin ortas›nda, ‹bra- - O bir melektir. Rabbim
him aleyhisselâm›n, yem- onu bana orada arkadafll›k
yeflil bir bahçe içerisinde etmesi için gönderdi.
oturdu¤unu ve yan›nda da Nemrûd bunu da ö¤-
onun suretinde birinin bu- rendikten sonra dedi ki:
lundu¤unu gördü. Hayret- - Ey ‹brahim! ‹srarla
ler içerisinde dedi ki: Ondan baflka ilâh olmad›-
- Ey ‹brahim! Senin bil- ¤›n› söyledi¤in ve Ondan
dirdi¤in ilâh›n›n kudreti baflkas›na iman ve ibadet
peygamberler tarihi ansiklopedisi 254
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

etmedi¤in Rabbinin, se- him aleyhisselâm›n kar-


nin hakk›ndaki kudretin- deflinin o¤lu Lût ve ‹bra-
den ve azametinden dola- him aleyhisselâm›n am-
y›, ben Ona dört bin s›¤›r cas›n›n k›z› Hazreti Sâre
kurban kesece¤im! de iman edenlerden idi.
Nemrûd’un bu sözü Nemrûd ise inat ve kibir
karfl›s›nda, ‹brahim aley- göstererek iman etmedi
hisselâm flu cevab› verdi: ve ebedî saadetten mah-
- Sen, içinde bulundu- rum kal›p, sonsuz bir felâ-
¤un sap›kl›ktan dönüp, Al- kete düfltü.
lahü teâlâya iman etme- ‹brahim aleyhisselâm,
dikçe, Allahü teâlâ senin ateflten kurtulduktan son-
kurbanlar›n› kabul etmez! ra, Keldânî kavmini bir
Bunun üzerine Nem- müddet daha imana da-
rûd dedi ki: vet etti. Bütün gayretleri-
ne ra¤men, putperest ka-
- Mülkümü, saltanat›- vim iman etmeye bir tür-
m› terkedemem! Fakat lü yanaflm›yor, üstelik
kurbanlar› kesece¤im! ona hakaret ve iflkence
Nemrûd, ‹brahim aley- ediyorlard›. ‹brahim aley-
hisselâma söyledi¤i kur- hisselâm ise bunlara, sa-
banlar› kesti ve ‹brahim b›r ve tevekkül ile taham-
aleyhisselâm ile mücade- mül gösteriyordu. Bütün
le etmekten âciz kald›¤›n› gayretlerine ra¤men, az
anlay›p, bu iflten vazgeçti. bir cemaat iman etmiflti.
Fakat iman etmedi¤i için, Nihayet, ‹brahim aleyhis-
Allahü teâlâ, onun kur- selâm putperestlere son
banlar›n› kabul etmedi. davetlerini yapt› ve iman
‹brahim aleyhisselâ- etmedikleri müddetçe,
m›n atefle at›lmas›n› ib- inananlarla aralar›nda
retle takip edenlerin bir bu¤z ve düflmanl›¤›n sü-
k›sm› imana geldi. ‹bra- rece¤ini; iman ettikleri
peygamberler tarihi ansiklopedisi 255
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

takdirde, dost ve kardefl iman edenlere karfl› flid-


olacaklar›n› ve ebedî sa- detli ve görülmedik bir
adete kavuflacaklar›n› söy- inatla karfl› duruyor ve
ledi. ‹man edenlerle birlik- onlar› a¤›r iflkencelere
te onlardan alakay› kesti. maruz b›rak›yorlard›. Bu
‹man edenlerle bera- durum had safhaya ulafl-
ber onlara dedi ki: m›fl ve dayan›lmaz bir hâl
alm›flt›. Allahü teâlâ ‹bra-
- Biz sizden ve Allah› him aleyhisselâma, iba-
b›rak›p da tapmakta oldu- det ve taatlar›n› rahat
¤unuz fleylerden kesinlik- yapmalar› için, bulundu-
le uza¤›z. Allah›n birli¤ine ¤u beldeden hicret etme-
iman etmedikçe sizi ve sini emir buyurdu. ‹bra-
putlar›n›z› tan›m›yoruz. him aleyhisselâm, böyle-
Allah›n birli¤ine iman ce fiam taraf›na hicret et-
edinceye kadar, bizimle ti. Bu hususta Kur’an-› ke-
aran›zda ebedî düflmanl›k rimde mealen flöyle bu-
ve bu¤z bafllam›flt›r. Dün- yuruldu:
ya hayat›nda Allahü te- (‹brahim [aleyhisse-
âlâdan yüz çevirip, putla- lâm] flöyle dedi: “Ben
ra tapmay› aran›zda mu- kavmimin aras›ndan Rab-
habbet vesilesi edindiniz. bimin emretti¤i yere hic-
Fakat k›yamet gününde ret edece¤im. fiüphe yok-
ise, baz›lar›n›z birbirlerine tur ki, Allah azizdir; her
küfür ve inkâr isnat ede- fleye galiptir, hâkimdir;
cek, baz›lar›n›z da birbirle- hükmünde hikmet sahi-
rine lânet edecektir. Sizin bidir.”) [Ankebût 26]
yeriniz cehenemdir. Ora- Allahü teâlâ, servetine
da sizi ateflten kurtaracak ve saltanat›na bak›p, fl›-
hiçbir yard›mc› da yoktur. mar›p, kibre ve gurura ka-
Putperest müflrikler, p›lan ve böylece ilâhl›k id-
‹brahim aleyhisselâma ve dia edip, insanlar› kendi-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 256
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

ne tapt›ran Nemrûd’a ve ‹brahim aleyhisselâm,


y›ld›zlara, putlara tapan Nemrûd ve Keldânî kav-
azg›n Keldânî kavmine mini son bir defa daha
de, ‹brahim aleyhisselâm› imana davet ettikten son-
peygamber olarak gön- ra, Babil’den hicret etti.
derdi. Fakat Nemrûd ve Son davetle de imana
Keldânî kavmi, ‹brahim gelmeyen Nemrûd ve
aleyhisselâm›n bildirdik- putperest Keldânî kavmi-
lerine iman etmediler. nin üzerlerine, gökyüzünü
fieytana ve nefslerine uy- tamamen kaplayan sivri-
dular. ‹brahim aleyhisse- sinekler, sürüler hâlinde
lâma karfl› direndiler, sap- gelerek, onlar›n kanlar›n›
t›klar› bozuk yolda sürük- emip, onlar› kupkuru bir
lenip gittiler. hâlde b›rakt›lar.
Nemrûd’a sivrisinek-
lerden bir tanesi musallat
Nemrûd’un
olup, peflini b›rakmad›.
helâk olmas›
Ne tarafa kaçsa ve nereye
Nemrûd ve Keldânîle- saklansa sinek hemen
rin, ‹brahim aleyhisselâ- karfl›s›na ç›k›yor, üzerine,
ma yapmak istedikleri za- yüzüne ve bafl›na konu-
rar ve öldürme teflebbüs- yordu. Nemrûd bu sine¤i
leri bofla ç›kt›. Ma¤lup ve öldürmek istedi¤i hâlde
periflan oldular. Bu hu- âciz kalm›flt›.
sus, Kur’an-› kerimde me- Saltanat›na ve serveti-
alen flöyle bildirilmekte- ne bakarak kibirlenen ve
dir: ilâhl›k iddia eden bu azg›n
(‹brahim’e bir tuzak hükümdar, küçücük bir si-
kurmak istediler. Fakat nek karfl›s›nda âciz ve ça-
biz kendilerini daha ziya- resiz kalm›flt›! Sonunda
de hüsrâna düflenlerden bu sinek onun helâk ol-
k›ld›k.) [Enbiya 70] mas›na sebep oldu.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 257
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

Defalarca davet edil- Kendileri kahrolmufl,


mesine ra¤men iman et- çok ac› ve periflan hâlde
meyen, baflkalar›n›n da saltanatlar›ndan ayr›lm›fl-
iman etmesine mani olan lar, zevklerine doyama-
Nemrûd’un hayat›, salta- dan ölümün pençesine
nat›, serveti, mülkü, velha- düflmüfller, isimleri lanet
s›l nesi varsa hepsi, bu fle- ile an›lm›fl veya unutul-
kilde heba olup gitti. Böy- mufltur.
lece hem kendisi, hem de
Allahü teâlâ, bir pey-
ona tâbi olanlar için dünya
gamber veya bir âlim
hayat› sona ererken, ebedî
felâkete ve cehennem aza- göndererek, iman ›fl›¤› ile
b›na düçar oldular. yeryüzünü yeniden ay-
d›nlatm›flt›r. Beyit:
Allahü teâlân›n, insan-
lar› ebedî saadete kavufl-
turmak için gönderdi¤i Ne kendi etti rahat,
peygamberlere, her as›r- ne âlem etti huzur,
da karfl› ç›kan ve insanla- Y›k›ld› gitti cihandan,
r›n hidayete kavuflmalar›- dayans›n ehl-i kubur.
n› engellemek isteyen zâ-
limler olmufltur! Fakat bu ‹brahim aleyhisselâm,
zâlimlerden hiçbiri iman› Allahü teâlân›n emri üze-
yok edememifltir. rine Babil’den Harran’a

peygamberler tarihi ansiklopedisi 258


‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

hicret etti. Hicret etmeden atlar›m› emniyet içinde


önce Nemrûd’a ve Keldâ- yapar›m.
nî kavmine son tebli¤ini Hicret ederken de flöy-
yapm›flt›. Onlar› son ola- le niyazda bulundu:
rak bir kere daha imana
- Ey Rabbimiz, ancak
ça¤›rd›ysa da kabul etme-
sana tevekkül ettik ve sa-
diler.
na yöneldik ve ahirette
Daha sonra kendisine de dönüflümüz ancak sa-
iman eden zevcesi Hazre- nad›r. Ey Rabbimiz! Her
ti Sâre ve Hazreti Lût ile iflimizde sana güvenerek,
birlikte hicret ettiler.
bizi muvaffakiyete kavufl-
Bir rivayete göre iman turman niyaz›nda bulun-
edenlerden az bir toplu- duk. Senin raz› oldu¤un
luk da onlarla beraberdi. fleyleri yapmaya yönel-
Hazreti Lût, ‹brahim aley- dik. Kabirlerimizden kal-
hisselâm›n kardefli Hâ- k›nca, öldükten sonra di-
rân’›n o¤lu, Hazreti Sâre rilince de senin tayin bu-
de amcas›n›n k›z› idi. yuraca¤›n yere gidece¤iz.
Ak›betimizi hayreyle ya
Hazreti Rabbi!
‹brahim’in hicreti ‹brahim aleyhisselâm
‹brahim aleyhisselâm Harrân’da, bir müddet de
ateflten kurtulduktan son- Filistin’de kald›. Daha
ra, hicret etmek üzere ha- sonra ise zevcesi Hazreti
z›rlan›p, kavmine dedi ki: Sâre ile birlikte M›s›r’a
- Bu küfür diyar›ndan gitti. O zaman M›s›r’da fi-
ayr›l›p, Allahü teâlân›n ravun ünvan› verilen hü-
emir buyurdu¤u bir yere kümdarlar hüküm sürü-
gitmek üzereyim. Rabbim yordu. ‹brahim aleyhisse-
elbette beni emin bir yere lâm›n M›s›r’a gitti¤i s›ra-
iletir. Orada ibadet ve ta- da ise, bu firavunlardan
peygamberler tarihi ansiklopedisi 259
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

çok zâlim ve pek kibirli, Pek zâlim olan bu hü-


büyüklük taslayan bir hü- kümdar, Hazreti Sâre’yi
kümdar bulunuyordu. almak isteyip, saray›na
‹brahim aleyhisselâm ça¤›rtt›. Fakat musallat
M›s›r’a girince, hükümda- olmak isteyince, Hazreti
r›n adamlar› geliflini ha- Sâre de hemen abdest
ber verdiler. Geliflleri M›- al›p namaza durdu. Na-
s›r hükümdar›na haber mazdan sonra flöyle duâ
verilince, bu zâlim ve zor- etti:
ba melik, Hazreti Sâre’yi - Ya Rabbi! Ben sana
almak istedi. ‹brahim ve senin peygamberine
aleyhisselâma; “Yan›nda- iman ettim. Kad›nl›¤›m›
ki bu kad›n kimdir” diye zevcimden baflkas›na
haber gönderdi. ‹brahim karfl› ebedî muhafaza ey-
aleyhisselâm, onun mu- ledim. Benim üzerime flu
sallat olmas›n› engelle- kâfiri musallat etme!
mek için, din bak›m›ndan
Hükümdar›n derhal
kardefli oldu¤una niyet
nefesi kesildi, yere düfltü.
ederek, “Kardeflimdir” di-
H›r›ldamaya, hatta aya-
ye haber gönderdi. Son-
ra, Hazreti Sâre’nin yan›- ¤›yla yere vurup debelen-
na gelip dedi ki: meye bafllad›. Bu durumu
gören Hazreti Sâre dedi
- Sak›n beni yalanlama! ki:
Çünkü ben onlara senin
için, kardeflimdir dedim. - Ya Rabbi! E¤er bu
Allahü teâlâya yemin ede- adam ölürse, “Bunu, bu
rim ki, bu yerde benden ve kad›n öldürdü” denilir.
senden baflka Allahü te- Bunun üzerine Melikin
âlâya inanan, iman etmifl nefesi aç›l›p, rahatlad›.
hiçbir mümin yoktur. Yani Sonra melik, Hazreti Sâ-
sen benim din bak›m›ndan re’ye ikinci defa musallat
kardeflimsin. olmaya kalk›flt›. Sâre de
peygamberler tarihi ansiklopedisi 260
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

tekrar namaza durdu ve - Allahü teâlâ, kâfiri zil-


sonra yine ayn› flekilde lete düflürdü. Bu cariyeyi
duâ etti. de bize hizmetçi verdi.
Melikin nefesi yine t›- Âlimler buyurmufllar-
kand›, h›r›ldamaya, debe- d›r ki:
lenmeye bafllad›. Hazreti ‹brahim aleyhisselâ-
Sâre yine Allahü teâlâya m›n, M›s›r’a girdi¤inde,
niyazda bulunarak dedi ki: oraya hâkim olan zâlim
- Ya Rabbi! E¤er bu hükümdara, zevcesi Haz-
adam ölürse, “Bunu, bu reti Sâre için, “Kardeflim”
kad›n öldürdü” denilir. demesinin ve Hazreti Sâ-
Bunun üzerine Melikin re’ye de bu sözünü yalan-
nefesi yine aç›l›p rahatla- lamamas›n› tenbih etme-
d›. Bu durum üç defa tek- sinin sebebi flu idi: O zâ-
rarland›. lim hükümdar evli kad›n-
Hazreti Sâre’ye üç de- lara musallat oluyor ve
fa musallat olmak isteyip, sahip olmak istedi¤i kad›-
üçünde de nefesi t›kanan n›n kocas›n› da öldürü-
hükümdar, saraydaki ya- yordu. ‹brahim aleyhisse-
k›nlar›na dedi ki: lâm böyle söylemekle,
- Siz bana insan de¤il, onun zarar›ndan kurtul-
muhakkak bir fleytan gön- mak istemiflti.
dermiflsiniz. Bu kad›n›, ‹b- Zâlim hükümdar›n Haz-
rahim’e (aleyhisselâm) reti Sâre’ye bir cariye, hiz-
geri gönderiniz. Cariye- metçi hediye etmesi, yani
lerden Hacer’i de ona ve- Hazreti Hacer’i vermesi de;
riniz. onu cin zannedip, zarar›n-
Hazreti Sâre, ‹brahim dan ancak böyle kurtulabi-
aleyhisselâma döndü- lece¤i düflüncesi iledir.
¤ünde, hadiseyi anlatarak Hazreti Sâre’nin; “Ya Rab-
dedi ki: bi! Sana ve senin peygam-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 261
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

berine iman ettim. fiu kâfi- kalmam›flt›. ‹brahim aley-


rin bana musallat olmas›- hisselâm, yiyecek getir-
na müsaade etme” diye mek niyetiyle eline bir çu-
duâ etmesi de; Allahü te- val al›p, flehre gitmek üze-
âlân›n inayetine tam itima- re oradan ayr›ld›. Sahra-
d›n› ifade içindir. Yani; “Ya da bir müddet yol ald›.
Rabbi! Ben sana iman et- fiehir uzak oldu¤u gibi,
tim ve sana s›¤›nd›m, beni flehre varsa bile, bu¤day
koru” manas›nda söyle- alacak paras› da yoktu. Bu
mifltir. hâlde iken, çaresiz geri
dönüp, Hazreti Sâre’nin
Bu hadiseden sonra
ve Hazreti Hacer’in yan›-
‹brahim aleyhisselâm,
na geldi. Onlar› teselli et-
Hazreti Sâre ve ona hedi-
mek için, elindeki bofl çu-
ye edilen Hazreti Hacer ile
vala da bir miktar kum ve
birlikte M›s›r’dan ayr›l›p çak›l doldurdu. Yanlar›na
Filistin’e gittiler. Hazreti gelince, çuval› bir kenara
Hacer asil bir aileden idi. koyup uyudu. ‹brahim
Onlara kat›lmakla lay›k ol- aleyhisselâm uykuda
du¤u yere kavuflmufltu. iken, Hazreti Sâre, Ha-
‹brahim aleyhisselâm cer’e sordu:
M›s›r’dan Filistin’e dönüp, - Çuval› aç bakal›m,
o zaman, ›ss›z, kupkuru bir içinde ne var?
yer olan Sebu denilen yere Çuval› aç›nca, bu¤day
yerleflti. Bu yerde hiç su oldu¤unu gördüler. Kum
yoktu. ‹brahim aleyhisse- ve çak›l bu¤day olmufltu.
lâm burada bir kuyu kazd›. Hemen bu¤day›n bir k›s-
Buradan gayet hofl ve tatl› m›n› un hâline getirip ha-
bir su ç›k›p, çeflme gibi ak- mur yapt›lar ve ekmek pi-
maya bafllad›. flirdiler. ‹brahim aleyhis-
Buraya yerlefltikten bir selâm› da uyand›r›p; “S›-
müddet sonra yiyecekleri cak ekmek piflirdik, buyur
peygamberler tarihi ansiklopedisi 262
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

ye” dediler. ‹brahim aley- yudan ç›kan su, art›k s›ray-


hisselâm s›cak ekme¤i la al›n›yor ve nöbet çok
görünce, dedi ki: geç geliyordu. Buraya
- Unu nereden buldu- sonradan gelenler, yüz-
nuz? süzlükte bulunarak ‹bra-
him aleyhisselâma, kendi
- Senin getirdi¤in bu¤-
kazd›¤› kuyunun suyunu
daydan yapt›k!
vermemeye ve davarlar›-
‹brahim aleyhisselâm, n›n içmesine mani olmaya
bunun, Allahü teâlân›n bafllad›lar. ‹brahim aley-
kudreti ve ihsan› ile oldu- hisselâm onlardan çok in-
¤unu anlad› ve flükretti. cindi. Sebu’dan ayr›l›p,
‹brahim aleyhisselâm, oraya yak›nl›¤› ile bilinen
Allahü teâlân›n ihsan› olan “K›st” adl› yere göçtü.
bu¤day›n bir k›sm›n› ekip Onun Sebu’dan gitme-
biçerek rençberlik yapt›. si üzerine, suyunun gü-
Zamanla çok mala kavufl- zelli¤i ile tan›nan kuyu-
tu. Baflta binlerce s›¤›r ol- nun suyu çekilmeye bafl-
mak üzere, davarlar›; ova- lad›. ‹nsanlar suyun azal-
lar›, vadileri doldurdu. Çok d›¤›n› görünce, hep birlik-
zengin oldu. Bu sebeple te, ‹brahim aleyhisselâ-
duâlarda; “Allahü teâlâ m›n yan›na giderek af di-
Halil ‹brahim bereketi ver- lediler. Tekrar Sebu’ya
sin” denilmektedir. dönmesi için yalvard›lar-
‹brahim aleyhisselâ- sa da art›k oraya gitmedi.
m›n yerleflti¤i Sebu, za- Gelen topluluk, ‹brahim
manla meskûn bir yer hâ- aleyhisselâm›n geri dön-
line geldi. Çevreden in- meyece¤ini anlay›nca;
sanlar gruplar hâlinde ge- “Madem gelmeye raz›
lerek oraya yerlefltiler ve de¤ilsiniz, duâ edin de su-
nüfuslar› çok artt›. ‹brahim yumuz eksilmesin” diye
aleyhisselâm›n açt›¤› ku- ricada bulundular.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 263
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

‹brahim aleyhisselâm ler. Bu arzular›n› kendisi-


da onlara nasihat edip, di- ne söylediklerinde, onlara
ninden baz› hususlar ö¤- dedi ki:
retti ve bu bildirdi¤i fleyle- - Sizden bir dile¤im
re göre hareket etmelerini var.
tembih etti. Buna uydular - O nedir?
ve su eskisi gibi akt›. Fa-
kat zamanla tembih etti¤i - Benim Rabbime bir
hususlara uymad›klar› ve kere secde etmenizi isti-
do¤ru yolu b›rakt›klar› yorum.
için, su çekilip, kuyu ta- Mecusîler böyle bir fleyi
mamen kurudu. beklemiyorlard›. Çünkü
‹brahim aleyhisselâ- daha önce kendilerini ima-
m›n mal›, serveti yemekle na davet etmifl, onlar ise
bitmezdi. Hatta ‹brahim kabul etmemifllerdi. Arala-
aleyhisselâm dört-befl sa- r›nda flöyle konufltular:
atlik mesafedeki uzak yer- - Bu zat›n ihsanlar›, zi-
lere gidip, misafir arar ve yafetleri meflhurdur. Bu-
adamlar gönderip, insan- nu k›rmay›p, bir secde
lar› yeme¤e davet ettirir- eder, sonra gidip yine
di. ‹brahim aleyhisselâma kendi ilâhlar›m›za tap›n›-
bu vasf›ndan dolay› r›z. Böylece hem onu k›r-
Ebüddayfân = Misafirle- mam›fl, hem de ziyafetle-
rin babas› denmifltir. rinden mahrum kalma-
‹brahim aleyhisselâm, m›fl oluruz. ‹tiraz edersek,
bir defas›nda, büyük bir bundan sonra bize ziyafet
ziyafet vermiflti. Ziyafette vermeyi kesebilir.
ikiyüz Mecusî vard›. Ziya- Bunlar secdede iken,
fetten sonra Mecusîler, ‹brahim aleyhisselâm
Hazreti ‹brahim’e teflek- flöyle duâ etti:
kür edip, bir miktar karfl›- - Ya Rabbi! Bunlar› hi-
l›kta bulunmay› arzu etti- dayete, saadete kavufl-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 264
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

turmak, ancak senin kud- ‹brahim aleyhisselâm,


retindedir. Bunlara iman Allahü teâlân›n diriltti¤ini
nasip eyle! ve öldürdü¤ünü, yani ya-
Duâs› kabul olup, hep- ratan›n da, öldürenin de
si imanla flereflendi. Allahü teâlâ oldu¤unu ke-
sin olarak biliyor ve inan›-
yordu. Nitekim daha önce
Ölülerin nas›l Nemrûd’a; “Benim Rab-
diriltildi¤ini bim diriltir ve öldürür”
görmek istemesi demiflti. Bu hususta asla
Birgün ‹brahim aley- flüphesi yoktu. Bu hadise-
hisselâm, deniz kenar›n- yi görerek; “Ya Rabbi!
da bir hayvan lefli gördü. Ölüyü nas›l diriltirsin, ba-
Denizin dalgalar› yükse- na göster” demesi, ilim
lince, bal›klar ve denizde olarak bildi¤i fleyi ayn-el-
yaflayan di¤er canl›lar; yakîn derecesinde, yani
dalgalar çekilince de, ka- bizzat görerek bilmek is-
radaki canl›lardan kufllar temesi sebebiyledir. Bu-
ve y›rt›c› hayvanlar bu nun için duâ edince, Alla-
leflten yiyorlard›. Böyle- hü teâlâ buyurdu ki:
ce bu leflin her bir parça- - Sen benim kudretim-
s›, bir canl›n›n karn›na le ölüleri diriltece¤ime
gidiyordu. ‹brahim aley- iman ettin, bu sana kifa-
hisselâm bu manzaray› yet etmez mi?
görünce, Allahü teâlâ- - Ya Rabbi! Ben mu-
n›n, canl›lar›n parça par- hakkak iman ettim ki, sen
ça yiyerek tüketti¤i bu ölüleri diriltmeye kâdir-
hayvan›n, zerreler hâlin- sin. Bunu kesin olarak bi-
de da¤›lan cesedini, na- liyorum. Fakat, senin kud-
s›l bir araya getirip diril- retinin tecellisini dünyada
tece¤ini gözüyle görmek iken gözümle de görmüfl
istedi. olay›m.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 265
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

Bunun üzerine Allahü çalar havada birbirinden


teâlâ, ‹brahim aleyhisse- ayr›l›p, her hayvan›n ken-
lâma dört kufl tutup, bu di parças› toplan›p, bir
kufllar› iyice görüp tan›- araya geldi. Sonra ‹bra-
mas›n› emretti. ‹brahim him aleyhisselâm›n ya-
aleyhisselâm bunlar› iyi- n›nda bafllar›yla birleflip
ce tan›y›p, özelliklerini dirildiler. Bu husus
ö¤rendi. Sonra keserek Kur’an-› kerimde Bekara
tüylerini yoldu. Her birini suresinde aç›k olarak bil-
inceden inceye parçala- dirilmektedir.
y›p, parçalar›n› da birbiri-
ne iyice kar›flt›rd›. Baflla-
r›n› yan›nda b›rakt›. Ka- Hazreti ‹brahim’in
r›flt›rd›¤› parçalar› ise Hacer validemiz ile
dörde ay›r›p, dört ayr› evlenmesi
da¤›n üzerine koydu. ‹brahim aleyhisselâ-
Bundan sonra her birini m›n, zevcesi Hazreti Sâ-
ismiyle yan›na ça¤›r›p, re’den çocuklar› olmu-
“Allahü teâlân›n izniyle yordu. Yafllar› da gittikçe
yan›ma gelin” dedi. Par- ilerliyordu. ‹brahim aley-

peygamberler tarihi ansiklopedisi 266


‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

hisselâm, kavufltu¤u ni- Hazreti Hacer’i


metlere flükredip, bir de Mekke’ye b›rakmas›
evlat ihsan etmesi için Hazreti Sâre, ahir za-
Allahü teâlâya niyazda man peygamberinin nu-
bulundu: runun kendisine intikal
- Ey Rabbim! Bana sa- edece¤ini umuyordu. An-
lihlerden bir o¤ul ba¤›flla cak nur önce Hazreti Ha-
ki, davet ve taatte yar- cer’e, sonra Hazreti ‹sma-
d›mc›m ve gurbette mû- il’e geçince, Hazreti Ha-
nisim, gözümün nuru ol- cer’e karfl› kalbinde gayret
sun. hâs›l oldu. ‹brahim aley-
hisselâm ise, Hazreti Sâ-
Hazreti Sâre de böyle
re’yi hofl tutuyor, devaml›
istiyordu. Fakat çocu¤u
hat›r›n› soruyor, gönlünü
olmuyordu.
al›p, onu incitmemeye
Hazreti Sâre, M›s›r’da gayret ediyordu. Nihayet
kendisine hizmetçi olarak Hazreti Sâre’nin gayreti
verilen Hazreti Hacer’i iyice artt› ve ‹brahim aley-
azat edip, ‹brahim aley- hisselâmdan, Hazreti Ha-
hisselâm ile evlenmesini cer ile o¤lu ‹smail’i baflka
istedi. “Belki ondan senin bir yere götürüp b›rakma-
çocu¤un olur” dedi. Bu- s›n› istedi.
nun üzerine ‹brahim aley- Allahü teâlâ, ‹brahim
hisselâm Hazreti Hacer ile aleyhisselâma Hazreti
evlendi. Bu evlilikten ‹s- Sâre’nin bu iste¤ini yeri-
mail aleyhisselâm dünya- ne getirmesini bildirdi.
ya geldi. Muhammed ‹brahim aleyhisselâm, Al-
aleyhisselâm›n nuru, ‹s- lahü teâlân›n emriyle,
mail aleyhisselâma intikal Hazreti Hacer ve Hazreti
etti. ‹brahim aleyhisselâm ‹smail’i yan›na al›p,
onu çok sever ve hiç ya- fiam’dan ayr›larak, onla-
n›ndan ay›rmazd›. r›, o s›rada susuz ve ›ss›z
peygamberler tarihi ansiklopedisi 267
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

bir yer olan Mekke’ye gö- etmeyip, yoluna devam


türdü. Hazreti Hacer ile etti. Nihayet Hacer ona
Hazreti ‹smail’i Kâbe’nin sordu:
flimdi bulundu¤u yerin - Bizi burada b›rakmay›
yak›n›nda, yüksek bir yer- sana Allahü teâlâ m› em-
de ve Zemzem kuyusu- retti?
nun üzerinde büyük bir - Evet, Allahü teâlâ
a¤ac›n yan›na b›rakt›. O emretti.
zaman Mekke’de, hiçbir
Bunun üzerine Hazreti
kimse olmad›¤› gibi, içe-
Hacer, “Öyleyse Allahü
cek su da yoktu.
teâlâ bizi zayi etmez ve
‹brahim aleyhisselâm korur” diyerek, o¤lunun
Hazreti Hacer ile o¤lunu yan›na döndü.
burada b›rakt›. Yanlar›na
‹brahim aleyhisselâm
içi hurma dolu bir sepet
oradan ayr›l›p, Seniyye
ve içi su dolu bir testi de
mevkiine var›nca, yüzü-
koydu. Sonra, ‹brahim nü Kâbe’nin bulundu¤u
aleyhisselâm fiam’a git- yere çevirdi. Sonra elleri-
mek üzere oradan ayr›ld›. ni kald›rarak flöyle duâ
Hazreti Hacer, ‹brahim etti:
aleyhisselâm›n arkas›n-
dan giderek dedi ki: - Ey Rabbimiz! Ben so-
yumdan bir k›sm›n›, mu-
- Ey ‹brahim! Görüp kaddes evinin yan›na,
görüflecek bir fert ve yi- ekin bitmez bir vâdiye
yip içecek bir fley bulun- yerlefltirdim. Ey Rabbi-
mayan bu vadide bizi b›- miz! Orada namaz› dos-
rak›p nereye gidiyorsun? do¤ru k›ls›nlar diye, in-
Hazreti Hacer, tekrar sanlardan bir k›sm›n›n
tekrar bu sözleri söyleme- gönüllerini o yerlere yö-
sine ra¤men, ‹brahim nelt. Oray› ziyarete gel-
aleyhisselâm ona iltifat sinler. Onlar› çevreden
peygamberler tarihi ansiklopedisi 268
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

gelecek her türlü meyve- rebilir miyim” diye bakt›,


lerle r›z›kland›r ki, sana fakat hiçbir kimse göre-
flükretsinler. medi. Hazreti Hacer, bu
Hazreti Hacer, o¤lu ‹s- suretle Safâ ile Merve
mail’i emziriyor ve testide- aras›nda yedi defa gidip
ki sudan içiyorlard›. Niha- geldi. ‹flte bunun için ha-
yet testideki su tükenince, c›lar, Safâ ile Merve ara-
hem Hazreti Hacer, hem s›nda say ederler.
de çocu¤u susad›. Hazreti
Hacer, çocu¤unun susuz- Zemzem kuyusu
luktan toprak üstünde yu-
Hazreti Hacer, son defa
varland›¤›n› görünce, yav-
runun bu ac›kl› hâline bak- Merve üzerine ç›kt›¤›nda,
maktan üzüldü. Onun ya- bir ses iflitti ve kendi ken-
n›ndan kalk›p, o m›nt›kada dine hitap ederek; “Sus,
Kâbe’ye en yak›n da¤ olan iyice dinle” dedi. Sonra
Safâ tepesini buldu ve bu- dikkatle dinleyince, bu se-
nun üstüne ç›kt›. Sonra si evvelki gibi bir defa da-
vadiye karfl› durup; “Bir ha iflitti. Bunun üzerine
kimse görebilir miyim” di- Hazreti Hacer, sesin geldi-
ye bakt›. Fakat hiçbir kim- ¤i tarafa bak›p dedi ki:
seyi göremedi. - Ey ses sahibi, sesini
Bu defa Safâ tepesin- duyurdun. E¤er sen bize
den indi. Vadiye var›nca, yard›m edebilecek vazi-
aya¤›n› çelmesin diye en- yette isen, imdad›m›za
tarisinin ete¤ini toplad›. yetifl, bize yard›m et!
Sonra, çok müflkül bir iflle Ve böyle der demez
karfl›laflan bir insan az- (flimdiki) Zemzem kuyu-
miyle kofltu. Nihayet va- sunun bulundu¤u yerde,
diyi geçip, Merve tepesi- insan fleklinde Cibril aley-
ne geldi. Orada da biraz hisselâm göründü. Arala-
durdu ve; “Bir kimse gö- r›nda flu konuflma geçti:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 269
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

- Kimsin? Hazreti Hacer, bu su-


- Hazreti ‹brahim’in ha- dan içti. Çocu¤una içirdi.
n›m›y›m. Cibril aleyhisselâm Haz-
- Sizi kime emanet et- reti Hacer’e dedi ki:
ti? - Sak›n mahvoluruz di-
- Allahü teâlâya. ye korkmay›n›z! ‹flte flu-
ras› Beytullah’›n yeridir. O
- Sizi her fleye kâdir beyti, flu çocukla babas›
olana emanet etmifl.
yapacakt›r. Muhakkak ki,
Cebrail aleyhisselâm Allahü teâlâ, o beytin eh-
topu¤u ile topra¤› kaz›p, lini zayi etmez.
Zemzem suyunu meyda-
Kâbe’nin mahalli, tepe
na ç›kard›. Hazreti ‹sma-
gibi yerden yüksekçe idi.
il’in ç›kard›¤› da bildiril-
Zamanla seller, sa¤›n› so-
mifltir.
lunu kaz›p afl›nd›rm›flt›.
Hazreti Hacer bu duru-
Hazreti Hacer bu flekilde
mu görünce, tafl›p zayi ol-
mas›n diye, hemen suyun yaflarken, günün birinde
etraf›n› çevirip havuz hâli- Cürhüm kabilesinden bir
ne getirdi. Bir taraftan da cemaat gelip, Mekke’nin
testisini doldurmaya çal›- alt taraf›na kondular. Cür-
fl›yordu. Su ise, avuç avuç hümîler, Zemzem kuyusu-
al›nd›kça, tekrar f›flk›r›yor- nun bulundu¤u yerde bir-
du. Resulullah efendimiz tak›m kufllar›n dolaflt›¤›n›
buyurdu ki: görünce dediler ki:
- Allahü teâlâ, ‹smail’in - Kufl k›sm›, muhakkak
annesine rahmet etsin! bir suyun bafl›nda döner,
O, Zemzem’i kendi hâline dolafl›r. Halbuki biz bu va-
b›rakm›fl olsayd›, yahut dide su bulunmad›¤›n› bi-
suyu avuçlamasa idi, mu- liyorduk. Gidip bakal›m.
hakkak Zemzem, akar bir Oraya birkaç kifli gön-
›rmak olurdu. derdiler. Onlar, orada
peygamberler tarihi ansiklopedisi 270
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

Zemzem kuyusunu bu- lirsiniz. Fakat bu suda


lunca, dönüp suyun mev- mülkiyet iddia edemezsi-
cut oldu¤unu haber ver- niz.
diler. Bunun üzerine Cür- Onlar da raz› oldular.
hümîler de kuyunun yan›- Kad›nlarla, muhabbetle
na gelip, yerlefltiler. sohbet etmeye muhtaç
Cürhümîler geldi¤in- oldu¤u bir s›rada, Cürhü-
de, Hazreti Hacer su ba- mîlerin gelifli, Hazreti Ha-
fl›nda idi. Cürhümîler ona cer’in arzusuna muvaf›k
dediler ki: oldu. Böylece, Cürhümî-
ler Mekke civar›na yerlefl-
- Bizim de fluraya gelip, tiler. Sonra kabilelerinden
civar›n›zda bar›nmam›za baflka insanlara haber
müsaade eder misiniz? gönderdiler. Onlar da ge-
- Evet, gelebilirsiniz ve lip Mekke’de yerleflerek
bu sudan istifade edebi- ev bark sahibi oldular.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 271
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

Hazreti ‹smail’i çok güzeldi. Bu sebepten


kurban etmesi ‹brahim aleyhisselâm›n,
‹brahim aleyhisselâm, o¤lu ‹smail’e karfl› mu-
Babil’den hicret ederken: habbeti fazla idi.
“Ya Rabbi! Bana salih- ‹smail aleyhisselâm
lerden bir o¤ul ihsan bu- yedi yafl›nda iken, birgün
yur ki, davet ve taatte ‹brahim aleyhisselâm iba-
yard›mc›m ve gurbette det etti¤i mihrabda, bu
mûnisim ve gözümün nu- muhabbet içinde uyudu.
ru olsun” diye duâ etti. Rüyas›nda o¤lu ‹smail
Allahü teâlâ onun du- ile otururken, bir melek
âs›n› kabul ederek, ona gelip dedi ki:
Hazreti ‹smail’i müjdele- - Ben, Allahü teâlân›n el-
di. Ayet-i kerimede me- çisiyim. Allahü teâlâ, bu o¤-
alen buyuruldu ki: lunu kurban etmeni istiyor.
(Biz de ona halim bir ‹brahim aleyhisselâm
o¤ul müjdeledik.) korku ile uyand›. “Rüya
‹brahim aleyhisselâm, rahmanî mi, yoksa fley-
‹smail aleyhisselâm›n do- tanî mi” diye tereddüt
¤umundan sonra, Allahü etti.
teâlân›n emri ile, ‹smail
O gün hep bu rüyay›
aleyhisselâm› ve annesi
düflündü. Onun için bu
Hacer validemizi Mekke’ye
b›rak›p fiam’a döndü. Za- güne Terviye denildi.
man zaman gider, onlar› ‹kinci gece yine rüya-
Mekke’de ziyaret ederdi. s›nda ayn› melek gelerek
Yüzünde, Muhammed dedi ki:
aleyhisselâm›n temiz ba- - Ben, Allahü teâlân›n
balardan temiz ve afif elçisiyim. Allahü teâlâ, bu
analara geçip gelen nuru o¤lunu kurban etmeni is-
parlayan Hazreti ‹smail tiyor.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 272
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

Bunun üzerine Hazreti - Nereye gidiyoruz?


‹brahim uyan›nca, gördü- - Dostuma.
¤ü rüyan›n Rahmanî ol- - Evi nerededir?
du¤unu anlad›. - O, evden ve mekan-
Bundan dolay› bu gü- dan münezzehtir. Yer ve
ne Arefe denildi. gök Onun mülküdür.
Üçüncü gece yine ayn› - Babac›¤›m! O bizimle
rüyay› gördü. Art›k Hak oturup yemek yer mi?
teâlân›n emri oldu¤unda - O yemekten ve iç-
hiç flüphesi kalmad›. mekten de münezzehtir.
“Bu emri muhakkak ‹brahim aleyhisselâm,
yerine getirmem gerek” o¤lu ‹smail’i kurban et-
diyerek han›m› Hacer’in mek için götürürken, fley-
yan›na geldi ve dedi ki: tan; “E¤er bugün ‹bra-
him’in (aleyhisselâm)
- Ey Hacer, benim gö- evinde bir fitne ç›kara-
zümün nuru o¤lum ‹sma- mazsam, bundan sonra
il’i y›ka, en iyi elbisesini onlar› hiç fitneye düflüre-
giydir, saç›n› tara, onu mem” diyerek harekete
dostuma götürece¤im. geçti. Yafll› bir adam k›ya-
Sonra; Hazreti ‹smail’e fetinde Hazreti Hacer’in
dedi ki: yan›na geldi. Ona dedi ki:
- ‹brahim, o¤lunu ne-
- Yan›na ip ile b›çak al!
reye götürdü?
- Bunlar› ne yapaca¤›z - Bir dostunu ziyarete
baba? götürdü.
- Allah r›zas› için kur- - Hay›r, onu kesmeye
ban keseriz. götürdü.
Yolda giderken, Hazre- - Baba, o¤lunu bo¤azla-
ti ‹smail, babas›na sordu: maz. fiefkat buna mânidir.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 273
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

- Öyle zannederim ki, Hazreti ‹smail, babas›


Allah emretmifltir. ‹brahim aleyhisselâm›n,
- Allahü teâlân›n emri- kendisini kurban edece¤i
ne uymak elbette laz›m- yere götürürken, ihtiyar
d›r. Onun emrini, can-› k›l›¤›ndaki fleytan›n ko-
gönülden kabul ederiz. nuflmalar›ndan s›k›lm›flt›.
Onun Allahü teâlân›n em- Çünkü ihtiyar, ‹smail aley-
rine uymas› elbette en hisselâm›, babas›na, do-
güzel ifltir. lay›s›yla cenab-› Hakka
karfl› isyana teflvik ediyor-
fieytan ondan yüz bu-
du. Bunun için babas›na
lamay›nca, yine ayn› k›ya-
dedi ki:
fette Hazreti ‹smail’in ya-
n›na geldi. Hazreti ‹smail - Bu ihtiyar beni rahat-
edeple babas›n›n arkas›n- s›z ediyor, kalbime vesve-
dan yürüyordu. fieytan, se vermek istiyor.
kand›rmak ümidiyle, Haz- ‹brahim aleyhisselâm,
reti ‹smail’e sordu: “Tafl at, yan›ndan uzak-
- Baban seni nereye lafls›n” buyurdu.
götürüyor, biliyor mu- ‹smail aleyhisselâm
sun? tafl atarak fleytan› yan›n-
- Dostunun ziyaretine. dan uzaklaflt›rd›. Bu s›ra-
da Mina’da olduklar›n-
- Vallahi seni öldürme-
dan, hac›lar›n “fieytan
ye götürüyor.
tafllamas›” buradan kald›.
- Hiç baban›n o¤lunu Hazreti ‹smail’den de yüz
öldürdü¤ünü gördün bulamayan fleytan, ‹bra-
mü? him aleyhisselâm›n yan›-
- Öyle zannederim, Al- na sokularak dedi ki:
lahü teâlâ emretmifltir. - Ey ‹brahim, sen yan-
- O emretti ise, can-› l›fl hareket ediyorsun.
gönülden raz›y›m. fieytan sana vesvese ver-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 274
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

di. Sak›n o¤lunu bo¤azla- Nihayet baba-o¤ul Bü-


ma, sonra piflman olur- seyr da¤›na vard›klar›n-
sun, fakat fayda etmez. da, Hazreti ‹brahim, o¤lu-
‹brahim aleyhisselâm, na dönüp dedi ki:
onun fleytan oldu¤unu - Ey o¤lum! Rüyamda
anlad› ve buyurdu ki: seni kurban etmem em-
- Vallahi bu, Hak teâlâ- redildi. Buna ne dersin?
n›n emridir ve sen fley- ‹smail aleyhisselâm,
tans›n. ‹brahim’e ve akra- babas›n›n bu sözü karfl›-
bas›na zarar yapamazs›n! s›nda hiçbir telâfl göster-
meden, tam bir teslimiyet
‹brahim aleyhisselâm
içerisinde sordu:
yoluna devam etti. Cem-
ret-ül-ûlâ denilen yere - Allahü teâlâ m› em-
gelince, fleytan yine kar- retti?
fl›s›na ç›kt›. ‹brahim aley- Babas›; “Evet” deyin-
hisselâm ona yedi tane ce; “Ey babac›¤›m! Sana
küçük tafl atarak kovdu, ne emrolunduysa onu
o da dönüp gitti. Cem- yap. ‹nflaallah beni sabre-
ret-ül-vustâ’ya vard›kla- denlerden bulacaks›n” di-
r›nda fleytan tekrar gel- yerek, halim, selim, ak›ll›,
di. ‹brahim aleyhisselâm sab›rl› ve metanetli oldu-
yedi tafl daha atarak fley- ¤unu gösterdi.
tan› kovdu. Cemret-ül- Bunun üzerine ‹bra-
kübrâ’ya vard›klar›nda, him aleyhisselâm, o¤luna
fleytan, aldatmak mak- dedi ki:
sad›yla yeniden geldi. - Evlâd›m! Seni kurban
‹brahim aleyhisselâm bu edece¤imi haber veriyo-
defa da yedi tafl daha at- rum, sen ise seviniyor-
t› ve böylece fleytan› sun!
kovdu. fieytan rezil olup - Babac›¤›m nas›l se-
geri döndü. vinmeyeyim? Benim tek
peygamberler tarihi ansiklopedisi 275
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

arzum, Allahü teâlâya, hasreti de ölünceye kadar


Onun r›zas› üzere kavufl- senden gitmez. Keflke da-
makt›r. Böylece Onun rah- ha önce haber verseydin
met ve cennetine de nail de, anneme veda edip, bir-
olurum. Dünyan›n ömrü birimizin boynuna sar›l›p
müddetince eziyet çek- a¤lasayd›k.
sem, bu devlete kavufl- - Haber verince sen-
mam çok zor. fiimdi ise bu den veya annenden bir
devlete kolayca kavuflaca- gevfleklik olur da, Rabbim
¤›m. Babac›¤›m, nas›l taraf›ndan azarlan›r›z diye
emir alm›flsan onu yap. korktum.
O¤ul feda eylemek sen-
den, can feda eylemek de - Babac›¤›m, senin r›-
bendendir. ‹flini çabuk bi- zandan baflka murad›m
tir. Zira can›m dosta ka- yoktur ve senin gibi ba-
vuflmakta acele ediyor. ban›n hakk›n› ödemek,
saadetimin sermayesidir.
Babac›¤›m, Nemrûd Kald› ki, bu iflte, Allahü
seni atefle at›nca, sabret- teâlân›n r›zas› ve emri
tin ve Hak teâlâ senden ra- vard›r. E¤er izin verirsen,
z› oldu. Ben de bo¤azlan- size söyleyecek birkaç va-
maya sabredece¤im. O za-
siyetim var.
man belki Hak teâlâ ben-
den de raz› olur. Böylece - Söyle, ey saadetli o¤-
cennet nimetlerine kavu- lum.
flurum. Babac›¤›m, kesil- - Birincisi; bu ip ile eli-
mek ac›s› bir anl›k olup, mi ve aya¤›m› kuvvetlice
ona sabretmek kolayd›r. ba¤la ki, can ac›s› ile bir
Benim as›l tasam, senden kusur ifllemeyeyim. ‹kinci-
dolay›d›r. Çünkü kendi si; mübarek ete¤ini topla
elinle o¤lunu bo¤azlaya- ki, kan›mdan s›çramas›n.
caks›n. Ömrün boyunca Üçüncüsü; b›ça¤› iyi bile
unutamad›¤›n gibi, evlât ki, can vermek kolay olsun
peygamberler tarihi ansiklopedisi 276
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

ve senin iflin iyi görülsün. - Ya Rabbi! Bu iflte ba-


Dördüncüsü; b›ça¤› vurur- na sab›r ve tahammül
ken yüzüme bak›p da ba- ver!
bal›k flefkatiyle emri gecik- Sonra yüzünü Hazreti
tirme. Beflincisi; gömle¤i- ‹brahim’e dönüp dedi ki:
mi ç›kar›p bo¤azla ki, kan
bulaflmas›n. Sonra o - Babac›¤›m! Görüyor
gömle¤i anneme götür ve musun, gök kap›lar› aç›l-
benden selâm söyle. Be- m›fl, melekler bize bak›p,
nim kokumu bu gömlek- hayretlerinden Allahü
ten als›n, a¤lamas›n, tesel- teâlâya secde ediyorlar.
li olsun. Benim için çok Meleklerden bir k›sm›,
elem çekmesin. Ona; “O¤- Allahü teâlâya münacat
lun sana flefaatçi olarak edip; “Ya Rabbi! Bir pey-
Allahü teâlâya gitti. K›ya- gamber bir peygamberi
met gününde cenâb-› Hak- kurban etmek üzere!
tan senden baflka bir fley Senin r›zan› gözetmek
istemez” de. Ümit edilir ki, için, onu bo¤azlamak is-
Hak teâlâ benim bu iste¤i- tiyor! Sen onlara merha-
mi reddetmez. Alt›nc› va- met eyle” diye yalvar›-
siyetim; her nerede benim yorlar.
yafl›mda bir çocuk görür- ‹brahim aleyhisselâm
sen beni hat›rla. bu sözleri o¤lundan du-
‹brahim aleyhisselâm, yunca, ellerini yüzüne ka-
o¤lunun yürek parçalayan pay›p daha çok a¤lad›.
bu sözlerini dinleyince, Melekler de onunla bir-
mübarek gözlerinden yafl- likte a¤laflt›lar. ‹smail
lar bofland› ve çok a¤lad›. aleyhisselâm ise; “Mu-
Hazreti ‹smail, vasiye- habbetin flart›, emri yap-
tini yapt›ktan sonra, elleri- makta gecikmemektir”
ni kald›r›p flöyle niyazda diyerek tam teslimiyetini
bulundu: gösterdi.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 277
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

‹brahim aleyhisselâm, Rabbimizin bizi azarlama-


o¤lu ‹smail aleyhisselâm› s›ndan korkuyorum. Baba-
kurban etmek üzere son c›¤›m, elimi, aya¤›m› çöz
haz›rl›¤›n› yapt›. O¤lunu ki, melekler, kendi iste¤im-
güzelce ba¤lad›. Yüzüko- le kurban oldu¤umu gör-
yun yat›r›p, bo¤az›n› tuttu sünler ve Halil’in o¤lunun,
ve flöyle duâ etti: Allahü teâlân›n iflinden ra-
- Ya Rabbi! Bu benim z› oldu¤unu bilsinler.
o¤lum, gözümün nuru, ‹brahim aleyhisselâm,
gönlümün sürurudur. bu söz üzerine ellerini çö-
Kurban etmemi emrettin. züp, b›ça¤› bo¤az›na da-
fiu anda emrini yapmak yay›nca, ‹smail aleyhisse-
için hâlis niyetle geldim. lâm güldü.
Kurban etmeye haz›r›m. - Ey o¤lum, bu hâlde
Sana hamd ve sena ede- iken niçin güldün?
rim. Ya Rabbi! Bu k›ymet-
- Babac›¤›m, b›çakta
li yavrumu kurban et-
Bismillâhirrahmanirra-
mekte bana sab›r ver!
hîm yaz›l› oldu¤unu görü-
Sonra b›ça¤› o¤lunun yorum. Üzerinde dostun
boynuna yaklaflt›rd› ve ismi yaz›l› olan b›çak, na-
son olarak dedi ki: s›l keser?
- Ey yavrum! K›yamete ‹brahim aleyhisselâm,
kadar sana veda olsun! Hak teâlân›n ismini zikre-
Tekrar görüflmek, k›ya- derek, bütün gücüyle, b›-
met günü olur. ça¤› o¤lunun boynuna
Bu arada ‹smail aley- çald›. O anda Hak teâlâ,
hisselâm cevap verdi: Cebrail aleyhisselâma
- Ey babac›¤›m, acele emrederek; “Yetifl! B›ça¤›
et! Rabbimizin emrini ça- çevir” buyurdu.
buk yerine getir. Emri yap- O da Sidret-ül-münte-
makta gecikti¤imiz için, ha’dan bir anda gelip, b›-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 278
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

ça¤› ters çevirdi. B›çak le de bast›rd›. B›çak iki kat


kesmedi. Bir daha çald›, olmas›na ra¤men, boy-
yine kesmedi. Ne kadar nuna izi bile ç›kmad›.
u¤raflt› ise kâr etmedi. ‹s- ‹brahim aleyhisselâm,
mail aleyhisselâm dedi ki: b›ça¤›n kesmemesine
- Babac›¤›m! Ne kadar üzülüp b›ça¤› tafla çal›n-
flefkatlisin, b›ça¤› kuvvetli ca, tafl ikiye bölündü. B›-
vuram›yorsun. Yüzüme çak dile gelip sordu:
bakma, böylece hizmette - Ey ‹brahim! Nemrûd
kusur etmezsin. seni atefle att›¤› vakit, se-
Hazreti ‹brahim, b›ça¤› ni niçin yakmad›?
tekrar biledi ve o¤lunun - Hak teâlâ, yakma di-
bo¤az›na daha kuvvetli ye emreyledi¤i için.
çald›. B›çak yine kesmedi. - Ey ‹brahim! Hak teâlâ
‹smail aleyhisselâm, “Ba- atefle bir kere “Yakma”
bac›¤›m, b›ça¤›n ucunu diye emreylediyse, bana
flah damar›ma bast›r” de- yetmifl defa kesme diye
yince, öyle yapt› ve diziy- emreyledi.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 279
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

O anda Allahü teâlâ- nuzlar›, Abdullah bin Zü-


dan vahiy geldi: beyr zaman›na kadar Kâ-
- Ya ‹brahim, elbette be duvar›nda as›l› idi.
sen rüyan› tasdik ettin. Sonra ç›kan yang›nda
Sana düflen vazifeni tam yand›.
olarak yapt›n. fiimdi s›ra Bu koçun kurban edil-
bende. Lütuf ve keremimi di¤i yer, Mina oldu¤u için,
görmek için flu da¤a bak! hac›lar kurbanlar›n› bura-
‹brahim aleyhisselâm, da kesmektedirler.
da¤a bak›nca, cennetten Bundan sonra o¤lu
gelmifl eflsiz güzellikte bir Hazreti ‹smail ile birlikte
koç gördü. Allahü teâlâ Mekke’ye Hazreti Hacer’in
buyurdu: “Bu senin o¤lu- yan›na döndüler. Hazreti
na fedad›r.” Hacer kap›da durup, Haz-
Cebrail aleyhisselâm reti ‹brahim’i ve o¤lu Haz-
koçu getirirken, “Allahü reti ‹smail’i bekliyordu. ‹s-
ekber”, ‹brahim aleyhis- mail aleyhisselâm, anne-
selâm da koçu yakalar- sinin kap›da kendilerini
ken, “Lâ ilâhe illallah. Val- beklemekte oldu¤unu gö-
lahü ekber”, ‹smail aley- rünce, a¤lad›. Annesi; “Ey
hisselâm da, “Allahü ek- o¤lum! Niçin a¤lars›n”
ber ve lillahil hamd” dedi. deyince, ‹brahim aleyhis-
Böylece, bayram tekbiri selâm olanlar› anlatt›.
meydana geldi: Hazreti Hacer, o¤lu Hazre-
“Allahü ekber, Allahü ti ‹smail’e sar›l›p hem a¤-
ekber. Lâ ilâhe illallah. lad›, hem de Allahü teâlâ-
Vallahü ekber, Allahü ek- ya flükretti. Bundan sonra
ber ve lillahil hamd.” ‹brahim aleyhisselâm
Sonra, ‹smail aleyhis- Mekke’den fiam’a, yani
selâm yerine, bu koç kur- Hazreti Sâre’nin yan›na
ban edildi. Bu koçun boy- döndü.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 280
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

‹brahim aleyhisselâm du. Bu sürülerin her biri


üç flekilde imtihan edil- için koruyucu olarak,
mifltir. Nemrûd taraf›n- yüzlerce köpe¤i bulun-
dan atefle at›ld›¤› zaman maktayd›. Bu köpeklerin
nefsi ve can›, o¤lu Hazreti her birinin boynuna alt›n
‹smail’i Allah için kurban tasmalar takm›flt›. Böy-
etmesi emredilince evlâ- lece dünya mal›n›n de-
d›, bir de mal› ile imtihan ¤ersiz oldu¤unu ve buna
edilmifltir. Mal› ile imtihan k›ymet vermedi¤ini gös-
edildi¤inde de, ovalar› ve teriyordu.
vadileri dolduran sürüle-
rini Allah için ba¤›fllam›fl- Hazreti ‹shak’›n
t›r. Âlimler flöyle bildir- müjdelenmesi
mifltir: ‹brahim aleyhisselâm
Allahü teâlâ ‹brahim mal›yla da imtihan olmufl-
aleyhisselâm› Halil, dost tur. Kalbinde, ovalar› dol-
edinince, melekler dedi- duran mal›n›n hiç yeri yok-
ler ki: tu. Nitekim birgün ‹brahim
- Ey Rabbimiz! ‹brahim aleyhisselâm sahraya, sü-
sana nas›l dost olabilir, rülerinin yan›na gitmiflti.
nefsi, evlâd› ve mal› var- Bu s›rada Cebrail aleyhis-
d›r. Onun kalbinin bunla- selâm, insan k›l›¤›nda ya-
ra ba¤l›l›¤› da vard›r. n›na geldi. Selâm verdik-
ten sonra dedi ki:
Bunun üzerine ‹bra-
him aleyhisselâm nefsi, - Ya ‹brahim! Bu sürü-
can› ve evlad› ile imti- ler kimindir?
han edildi¤i gibi, mal› ile - Allahü teâlân›nd›r.
de imtihan edildi. ‹bra- Benim elimde emanet
him aleyhisselâm›n oni- olarak bulunuyor.
ki bin sürüsü vard›. Sü- - Bana birini satar m›-
rüleri her taraf› kapl›yor- s›n?
peygamberler tarihi ansiklopedisi 281
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

- Allahü teâlân›n ismi- - Ben, Allahü teâlân›n


ni bir kere söyle, bu sürü- emriyle seni imtihana
lerin üçte birini sana ve- geldim. Bunlar›n hepsini
reyim. al, hepsi senindir.
‹brahim aleyhisselâ- ‹brahim aleyhisselâm
m›n bu sözü üzerine, Ceb- da o sürüleri sat›p, onla-
rail aleyhisselâm bir kere, r›n paras› ile arazi ve mülk
“Lâ ilâhe illallah” dedi. ‹b- sat›n al›p, insanlar›n fay-
rahim aleyhisselâm bunu dalanmas› için vakfetti.
iflitince, pek ziyade zevk- ‹brahim aleyhisselâm,
lenip dedi ki: Allahü teâlân›n emri üzeri-
- Bir kere daha söyle, ne, o¤lu Hazreti ‹smail’i
di¤er üçte birini daha ve- kurban etmeye teflebbüs
reyim. etti. Fakat Allahü teâlâ
Cebrail aleyhisselâm, Cebrail aleyhisselâma
Allahü teâlân›n mübarek cennetten bir koç götür-
ismini bir kere daha söy- mesini ve Hazreti ‹bra-
ledi. ‹brahim aleyhisse- him’in o koçu kurban et-
lâm daha ziyade zevkle- mesini emir buyurdu. ‹b-
nip; tekrar flu teklifte bu- rahim aleyhisselâm bu
lundu: imtihan karfl›s›nda da sa-
- Bir kere daha söyle, dakat gösterdi. Bunun
sürülerin hepsini sana ve- mükâfat› olarak, Allahü te-
reyim. âlâ ona ihtiyar yafl›nda ol-
Cebrail aleyhisselâm mas›na ra¤men, bir o¤ul
tekrar söyleyince, ‹bra- daha ihsan etti. Bu o¤lu da
him aleyhisselâm bütün ‹shak aleyhisselâmd›r.
sürülerini teslim etmek is- Kur’an-› kerimde, ‹bra-
tedi. Bunun üzerine Ceb- him aleyhisselâm›n, o¤lu
rail aleyhisselâm durumu Hazreti ‹smail’i kurban et-
aç›klay›p, dedi ki: mesi emredilince, tefleb-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 282
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

büse geçip, bu hususta rahim aleyhisselâm›n kar-


hem ‹brahim aleyhisselâ- fl›s›na ç›kt›lar. Bunlar;
m›n, hem de Hazreti ‹s- Cebrail, Mikâil ve ‹srâfil
mail’in gösterdi¤i sadakat aleyhimüsselâm idi. Yan-
bildirildikten sonra me- lar›nda baflka melekler de
alen flöyle buyuruldu: vard›. Melekler güzel yüz-
(Bir de ona salihlerden lü genç suretinde ‹brahim
bir peygamber olmak aleyhisselâma gözüküp;
üzere ‹shak’› müjdeledik. selâm verdiler. ‹brahim
Kendisine ve ‹shak’a be- aleyhisselâm, selâmlar›n›
reketler verdik. Her ikisi- ald›ktan sonra, onlar›,
nin soyundan mümin evinde en iyi yere oturttu.
olan da var, nefsine apa- Onlara ikram etmek üzere
ç›k zulmeden kâfir de hemen k›zart›lm›fl bir bu-
var.) [Saffat 112-113] za¤› (dana) getirdi. Bu ne-
fis yiyece¤i misafirlerin
‹brahim aleyhisselâma,
önüne koyup; “Buyuru-
o¤lu Hazreti ‹shak’›n do¤a-
nuz, yiyiniz” dedi. Fakat
ca¤›n› melekler müjdeledi-
bu misafirler yeme¤e hiç
ler. Bir o¤ullar›n›n olaca¤›
el uzatmad›lar.
müjdelendi¤i s›rada, ‹bra-
him aleyhisselâm yüzyir- Bu durum karfl›s›nda
mi, Hazreti Sâre ise dok- ‹brahim aleyhisselâm te-
san dokuz yafl›nda idi. Bu dirgin olup, endiflelendi.
haberden bir sene sonra O zamanki âdete göre, bir
Hazreti ‹shak do¤du. eve misafir geldi¤inde,
misafir, ikram edilen fley-
leri yerse, o misafirden
Meleklerin misafirli¤i emin olunur; yemezse,
Hazreti ‹shak’› müjde- bu misafirin zarar vermek
lemek için gelen melekler, üzere geldi¤ine hükmedi-
gayet güzel yüzlü birer lir, ondan çekinilirdi. Hat-
genç suretinde olarak, ‹b- ta böylelerinin zarar›ndan
peygamberler tarihi ansiklopedisi 283
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

korkulurdu. ‹brahim aley- lâk etmek için gönderil-


hisselâm›n kalbine bu se- dik” diyerek melek olduk-
beple bir endifle gelmifltir. lar›n› aç›klad›lar. Böylece
‹brahim aleyhisselâm yeme¤i yememelerinin
ile melekler aras›nda flu sebebi de anlafl›ld›. Çün-
konuflma geçti: kü melekler yemezler, iç-
- Buyurun, yemez mi- mezler.
siniz? Daha sonra ‹brahim
- Biz yeme¤in ücretini aleyhisselâm›n korkusu
vermeden yemeyiz. da¤›l›nca, melekler ona
bir o¤lunun, yani Hazreti
- Yiyiniz de bedelini ‹shak’›n olaca¤›n› müjde-
veriniz. Bu yeme¤in bir lediler. Hazreti Sâre, me-
ücreti vard›r. leklerin bu müjdesini ifli-
- Bu yeme¤in ücreti tince, hayrete kap›larak
nedir? ellerini yüzüne kapay›p
- Yeme¤in bafl›nda Al- dedi ki:
lahü teâlân›n ismini söy- - Hayret, benim mi ço-
lemek, sonunda da ham- cu¤um olacak? Ben art›k
detmektir. ihtiyarlad›m. Çocuk do¤u-
‹brahim aleyhisselâ- racak hâlde de¤ilim! Siz
m›n bu sözü üzerine, Ceb- nas›l olur da böyle söyler-
rail aleyhisselâm, Mikâil siniz? Üstelik benim ko-
aleyhisselâma bakarak cam da ihtiyarlam›flt›r. Bu
dedi ki: görülmemifl bir ifltir.
- Bu zat, Allahü teâlâ- Hazreti Sâre’nin bu
n›n dost (halil) edinmesi- sözleri üzerine melekler,
ne lây›k bir kimsedir. flu cevab› verdiler:
Bundan sonra melek- - Sen Allahü teâlân›n
ler, “Ey ‹brahim! Endifle emrine mi, takdirine mi
etme! Biz Lût kavmini he- flafl›yorsun? Muhakkak
peygamberler tarihi ansiklopedisi 284
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

Allahü teâlâ neyi dilerse, ler, Lût kavmini helâk et-


o olur. Allahü teâlân›n mek üzere geldiklerini
rahmeti ve bereketi sizin söylediler. ‹brahim aley-
üzerinizedir. fiüphesiz ki, hisselâm Lût kavminin
Allahü teâlâ, kendisine helâk edilece¤ini ö¤renin-
flükür ve hamd edilmesi- ce, meleklere;
ni gerektiren iflleri yapar,
yarat›r ve Onun kullar›na - Lût kavmini hemen mi
hayr› ve ihsan› pek çok- helâk edeceksiniz? O kav-
tur. O kerem sahibidir. Si- min helâk edilmesi tehir
zi de nice nimetlere ka- edilse, küfürden ve isyan-
vuflturmaya kâdirdir. dan dönmeleri, iman et-
Hazreti Sâre’nin bu ha- meleri düflünülemez mi?
bere flaflmas›n›n sebebi, diye temennide bulundu.
itiraz için de¤ildi. Çünkü Melekler, duâ ve ben-
o, Allahü teâlâya iman et- zeri fleyler ile geri çevrile-
miflti ve onun flafl›rmas›- meyecek bir azab› Allahü
n›n sebebi; hiç görülme- teâlân›n emretti¤ini, iman
di¤i hâlde, bilinenin ve edenlerin ise azaptan kur-
âdetin d›fl›nda olarak, çok tar›lacaklar›n› söylediler.
yafll› kimselerin çocu¤u- Sonra melekler Lût aley-
nun olaca¤› idi.
hisselâma gittiler.
Melekler, ‹brahim aley-
‹brahim aleyhisselâma
hisselâma kendilerini ta-
n›t›p, bir o¤lu, yani Hazre- verilen müjdeden bir se-
ti ‹shak’›n olaca¤›n› müj- ne sonra, Hazreti ‹shak
deledikten sonra, ‹brahim do¤du. Gerek Yakub aley-
aleyhisselâm, meleklerin hisselâm olsun, gerekse
böyle topluca gelmeleri- Yusuf aleyhisselâm ol-
nin baflka bir sebebi oldu- sun, Benî ‹srail’e gönderi-
¤unu da anlay›p, niçin len peygamberler, Hazreti
geldiklerini sordu. Melek- ‹shak’›n soyundan geldi.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 285
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

Hazreti ‹smail’i ziyaret il’in han›m›ndan, onu sor-


‹smail aleyhisselâm du. Hazreti ‹smail’in han›-
büyüyüp, gençlik ça¤›na m› cevaben dedi ki:
girmiflti. Cürhümîlerden - Yiyece¤imizi kazan-
Arapça ö¤renmifl ve on- mak için d›flar› ç›kt›.
lar aras›nda çok sevilen - Geçiminiz, hâliniz na-
bir genç olmufltu. Asaleti s›ld›r?
ve üstün hâlleri ile Cürhü- - fiiddetli bir darl›kta
mîleri hayran b›rak›yor- ve s›k›nt›l› bir hâldeyiz.
du. Bu sebeple evlenecek
- Kocan geldi¤inde
ça¤a girdi¤inde, onu,
benden selâm söyle, ka-
kendi kabilelerinden bir
p›s›n›n efli¤ini de¤ifltirsin!
k›z ile evlendirdiler. Oraya
gelen insanlar›n kalbleri Sonra da ayr›l›p gitti.
onlara ›s›nm›fl, o belde ‹smail aleyhisselâm
emin ve mamur bir yer evine geldi¤inde, evinde
olmufltu. güzel bir koku duydu. Ha-
Hayatlar› böyle hofl bir n›m›na sordu:
flekilde sürüp giderken, - Evimize gelen oldu
günün birinde Hazreti Ha- mu?
cer vefat etti. Vefat etti- O da, “Evet yafll› bir
¤inde doksan yafl›nda idi. zat geldi” diyerek ‹brahim
Hazreti Hacer’i Kâbe’nin aleyhisselâm› tarif etti.
bitifli¤inde Hicr denilen Sonra ilâve etti:
yere defnettiler. - Bana maifletimizi, ge-
‹brahim aleyhisselâm, çimimizi sordu. Ben de
birgün onlar› görmek için fliddetli bir darl›k içinde bu-
Mekke’ye do¤ru yola ç›kt›. lundu¤umuzu söyledim.
‹brahim aleyhisselâm, o¤- - Bana söylemen için
lu ‹smail aleyhisselâm›n bir tavsiye ve tembihte
evine var›p, Hazreti ‹sma- bulundu mu?
peygamberler tarihi ansiklopedisi 286
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

- Evet, sana selâm ve Bunun üzerine ‹bra-


kap›n›n efli¤ini de¤ifltirme- him aleyhisselâm flöyle
ni söylememi tembih etti. duâ etti:
- O gelen ihtiyar zat - Ya Rabbi! Bunlar›n et-
benim babamd›r. Bana, lerini ve sular›n› mübarek
senden ayr›lmam› emret- k›l, bereket ihsan eyle!
mifltir. Art›k sen ailenizin Resûlullah efendimiz
evine gidebilirsin. buyurdu ki:
‹smail aleyhisselâm (‹brahim [aleyhisse-
ondan ayr›l›p, Cürhümî- lâm] zaman›nda Mekke
lerden baflka bir kad›nla civar›nda hububat bilin-
evlendi. miyordu. Av etiyle g›dala-
‹brahim aleyhisselâm, n›l›rd›. E¤er o zaman hu-
bir müddet sonra tekrar, bubat malûm olsayd›, ‹b-
o¤lu ‹smail aleyhisselâm› rahim [aleyhisselâm] hu-
görmeye geldi. ‹smail bubat hakk›nda duâ eder-
aleyhisselâm yine evde di.)
yoktu. ‹smail aleyhisselâ- ‹brahim aleyhisselâ-
m›n yeni han›m›na, onu m›n bu duâs› bereketiyle,
sordu. Han›m› de dedi ki: Mekke s›cak olmas›na
- Maifletimizi temin et- ra¤men, et ile su, burada
mek için gitti. di¤er yerlere nazaran in-
sanlara daha faydal›d›r.
- Geçiminiz, hâliniz na-
s›l, iyi midir? Hazreti ‹smail’in ikinci
han›m›, ‹brahim aleyhis-
- Biz; hay›r, saadet ve
selâma çok hürmet ve ik-
bolluk içindeyiz.
ramda bulunarak, ”Buyu-
- Ne yiyip ne içiyorsu- run, evimizi flereflendirin,
nuz? haz›rda ne varsa size ik-
- Et yiyip, zemzem içi- ram edeyim” dedi. ‹bra-
yoruz. him aleyhisselâm›n, içeri
peygamberler tarihi ansiklopedisi 287
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

girmeyip dönece¤ini söy- - ‹htiyar bir zat geldi,


lemesi üzerine de, flu tek- aln›nda ve yüzünde bü-
lifte bulundu: yüklük ve peygamberlik
- Bafl›n›z toz içinde kal- nuru parl›yordu. Sana se-
m›fl. Müsaade ederseniz, lâm söyledi, “Evinin efli-
tozlar› silip temizleyeyim. ¤ini iyi muhafaza etsin”
dedi.
Bunun üzerine ‹brahim
aleyhisselâm müsaade et- ‹smail aleyhisselâm
ti. O da tozlar› temizleyip, a¤layarak buyurdu ki:
güzel koku sürdü. At›na bi- - O gelen benim ba-
nip gidece¤i s›rada da, bir bamd›r. Evin efli¤inden
tabak içinde peynir getirip maksad› sensin. Ey Hâle
eliyle tuttu. ‹smail aleyhis- sana müjdeler olsun!
selâm›n bu han›m›n›n is- Âhir zaman peygamberi-
mi Hâle idi. ‹brahim aley- nin mübarek nuru sana
hisselâm onun hizmetin- nasip olacak!
den memnun oldu. Ona ‹smail aleyhisselâm›n,
buyurdu ki: bu han›m›ndan bir o¤lu
- Kocan geldi¤inde, oldu. Peygamberimiz
benden selâm söyle, evi- Muhammed aleyhisselâ-
nin efli¤ini iyi muhafaza m›n nuru bu o¤luna ge-
etsin! çip, ondan da evlâtlar›na
Sonra, ‹brahim aley- intikal etti. Bu nur, bu ev-
hisselâm onlar›n berekete lâtlardan Peygamberimi-
kavuflmas› için duâ etti ve ze kadar ulaflt›.
geri fiam’a döndü.
Akflam Hazreti ‹smail Kâbe’nin yap›lmas›
evine döndü¤ünde, han›- ‹brahim aleyhisselâm
m›na sordu: bir müddet sonra,
- Bugün kimse geldi fiam’dan, ‹smail aleyhis-
mi? selâm›n bulundu¤u yere,
peygamberler tarihi ansiklopedisi 288
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

Mekke’ye tekrar geldi. Bu - Babac›¤›m! Allahü


geliflinde, ‹smail aleyhis- teâlâ ne emrettiyse, o
selâm, Zemzem kuyusu- emri yerine getirin!
nun yak›n›nda, büyük bir - Sen de bana yard›m-
a¤ac›n alt›nda okunu c› olacaks›n.
yontup düzeltmekte idi.
Babas› ‹brahim aleyhisse- - Babac›¤›m, ben sana
lâm› görünce, hemen kal- her türlü yard›m› yapar›m.
k›p, karfl›lad›. Oturup has- Sonra ‹brahim aleyhis-
retlerini giderdikten son- selâm, Allahü teâlâya
ra, ‹brahim aleyhisselâm münacatta bulunarak,
dedi ki: “Ya Rabbi! Kâbe’yi nere-
- Allahü teâlâ bana, de yapay›m” diye arz etti.
kendi zat› için bir beyt Bunun üzerine cenâb-›
yapmam› emrediyor... Hak flöyle vahyetti:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 289
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

- Biz, sana onun yerini aleyhisselâma gösterdi.


gösterece¤iz. Böylece ‹brahim aleyhis-
Kâbe-i muazzaman›n, selâm, o¤lu ‹smail aleyhis-
yeryüzünde yap›lan ilk bi- selâm ile birlikte temel kaz-
na ve ilk mâbet oldu¤u maya bafllad›. Âdem aley-
Kur’an-› kerimde bildiril- hisselâm zaman›nda kaz›-
mifltir. ‹lk defa Âdem aley- lan temeli buldular. Ayn›
hisselâm yeryüzünde in- temel üzerine, Kâbe’yi infla
fla etmifl, Nuh tufan›nda etmeye bafllad›lar.
y›k›lm›fl, temelleri kalm›fl- Cebrail aleyhisselâm›n
t›. Allahü teâlâ, tufandan tarifine göre, ‹brahim aley-
önce, Hacer-ül-esved’i hisselâm, ‹smail aleyhisse-
Ebu Kubeys da¤›na kon- lâm›n getirdi¤i tafllarla bi-
mas›n› emretti. Böylece nay› yap›yordu. Nihayet
Kâbe’nin yeri kesin olarak Kâbe’nin duvarlar› yüksel-
bilinmez hâle geldi. Sade- di ve yukar›ya tafl yetifle-
ce hangi bölgede oldu¤u mez oldu. Bunun üzerine
biliniyordu. büyükçe bir tafl getirdiler.
Buras› k›rm›z› toprakl› ‹brahim aleyhisselâm bu
ve hafif tümsek bir tepe tafla basarak duvar örme-
durumunda idi. Bu yerde ye devam etti. Mübarek
yap›lan duâlar kabul olup, aya¤›n›n izi ç›kan bu tafla
duâ eden herkes murad›- da, Makam-› ‹brahim den-
na kavuflurdu. Her millet di. Kâbe’de tavaf namaz›
buraya sayg› gösterirdi. bu tafl›n bulundu¤u yer
Bu belirsiz hâl, Nuh aley- olan Makam-› ‹brahim’de
hisselâmdan ‹brahim k›l›n›r.
aleyhisselâm zaman›na
kadar devam etti. Hacer-ül-esved
Cebrail aleyhisselâm, Binan›n yap›m›nda,
Kâbe’nin yerini, ‹brahim melekler, tafl getirmede
peygamberler tarihi ansiklopedisi 290
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

‹smail aleyhisselâma - Cebrail aleyhisselâm


yard›m ettiler. S›ra Ha- tufanda bana bir tafl ema-
cer-ül-esved’e gelince, net etti. Gel onu al!
‹brahim aleyhisselâm; Bunun üzerine Hacer-
“Ey ‹smail! ‹yi bir tafl ge- ül-esved tafl›, Ebu Kubeys
tir ki, hac›lara iflaret ol- da¤›ndan al›n›p, Kâbe’de-
sun” dedi. ‹smail aley- ki yerine konuldu.
hisselâm bir tafl getirdi. Baba-o¤ul, Kâbe’yi ya-
‹brahim aleyhisselâm p›p bitirince, “Ya Rabbi!
tekrar; “Bundan daha iyi Bizden bu hay›rl› ifli kabul
bir tafl getir” deyince, et! Muhakkak ki, sen, du-
Ebu Kubeys da¤›ndan âm›z› iflitici, niyetimizi bi-
bir ses iflitti: licisin” diye duâ ettiler.

‹brahim Aleyhisselam zaman›nda Kâbe’nin inflas›nda Ebu Kubeys


da¤›ndan al›n›p Kâbe duvar›na yerlefltirilen Hacer-ül esved tafl›

peygamberler tarihi ansiklopedisi 291


‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

Hazreti - Evet, ö¤rendim.


‹brahim’in hacc› ‹brahim aleyhisselâm,
‹brahim aleyhisselâm, ‹smail aleyhisselâmla
Kâbe-i muazzamay› ya- hacc›n erkân›n› yerine ge-
p›nca, Cebrail aleyhisse- tirdikten sonra, o¤luna
lâm; “Ey ‹brahim! Beytul- Kâbe’nin bak›m› ve ko-
lah’› yedi defa tavaf et” runmas› için tembihatta
dedi. ‹brahim aleyhisse- bulundu ve fiam’a gitmek
lâm, o¤lu ‹smail aleyhis- istedi. Gitmeden önce bir
selâm ile birlikte, Kâbe’yi gün Arafat’a ç›km›flt›.
tavaf etmeye bafllad›. Her Mekke-i mükerremeye
tavafta rükünlerin hepsin- bakt›. Buras› bir vadi için-
de istilâm yapt›lar. Yedi de olup, tafll› ve kumlu
tavaf› bitirdikten sonra idi. O¤lu ‹smail aleyhisse-
Makam-› ‹brahim’in arka- lâm›n evlâd›n› düflünerek,
s›nda ikifler rekât namaz flefkat edip mübarek elle-
k›ld›lar. Bundan sonra rini kald›rd› ve; “Ya Rab-
Cebrail aleyhisselâm, ‹b-
bi! ‹smail’in evlâd›na rah-
rahim aleyhisselâma Hac
met eyle” diye duâ bu-
ile ilgili bütün ibâdet yer-
yurdu. Gidece¤i s›rada
lerini; Safâ, Merve, Mina,
kendisine flöyle vahiy gel-
Müzdelife ve Arafat’› gös-
di:
terdi. Cebrail aleyhisse-
lâm Arafat’a kadar olan - Bütün insanlara hacc›
her yerde yap›lacak ibâ- ilân et! Gerek yaya ola-
detleri yapt›rd› ve tek tek rak, gerek uzak yoldan
ö¤retti. Arafat meydan›na zay›f develer, binekler
geldikleri zaman, ‹brahim üzerinde tavaf için Kâ-
aleyhisselâma sordu: be’ye gelsinler!
- Ey ‹brahim! Hac vazi- Bunun üzerine ‹bra-
fesini yapaca¤›n yerleri him aleyhisselâm arz etti
ö¤rendin mi? ki:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 292
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

- Ya Rabbi! Benim se- hac yapacak olanlar bir


sim nereye kadar ulafl›r defa, iki defa hacca gide-
ki? cekler iki defa, daha fazla
Bunun üzerine cenâb-› yapacaklar da ziyadesiyle
Haktan; “Seslenmek sen- cevap verdiler.
den, duyurmak benden. Sonra ‹brahim aleyhis-
Ta ki, insanlar gelip, bu selâm, o¤lu ‹smail aley-
evi ziyaretle flereflensin- hisselâm ve Cürhümîlerle
ler” emr-i Ilâhisi geldi.
beraber hac yapt› ve
‹brahim aleyhisselâm fiam’a döndü. Ertesi sene
mübarek yüzünü Yemen hac mevsiminde refikas›
taraf›na çevirip seslendi: Sâre validemizi ve o¤lu
- Ey insanlar! Allahü ‹shak aleyhisselâm› da
teâlâ, bir ev bina ettirdi alarak Mekke’ye geldi.
ve bu evi ziyaret etmenizi Hacc› eda ettikten sonra,
emreyledi. Geliniz, Kâ- tekrar fiam’a döndüler.
be’yi ziyaret ediniz!
Kâbe infla edildikten
Her yöne do¤ru döne-
sonra, çeflitli zamanlarda
rek birer defa ba¤›rd›. Hak
teâlâ ‹brahim aleyhisselâ- tamir ve inflas› yap›ld›.
m›n sesini bütün dünya- Bunlar s›ras›yla; Âdem
ya duyurdu. ‹nsanlar bu aleyhisselâm›n inflas›, fiit
sesi duyunca; “Lebbeyk! aleyhisselâm›n tamiri, ‹b-
Allahümme Lebbeyk = rahim aleyhisselâm›n in-
Emrine amadeyim Alla- flas›, Cürhüm kabilesinin
h›m” diye cevap verdiler. tamiri, Kusayy’›n tamiri,
O zaman, ana rahmin- Kureyfl’in tamiri, Abdul-
de ve baba sulbünde ne lah bin Zübeyr’in tamiri,
kadar hacca gidecek kim- Haccâc’›n tamiri, Sultan
se varsa, hepsi “Leb- Dördüncü Murad Han’›n
beyk” dediler. Bir defa tamiri.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 293
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

‹brahim aleyhisselâ- Ayr›ca gelmesi yaklaflan


m›n dini bir peygamberin gölgesi
‹brahim aleyhisselâ- bafl›n›z üstüne düfltü.
m›n dini Hanîf dinidir. Ha- Ona iman eden bahtl› ki-
nîf kelimesi, yanl›fl ve sa- fliye ne mutlu! Vay ona is-
p›k olan fleye hiç dalma- yan ve muhalefet eden
dan, do¤ruya yönelen talihsizlere ve yaz›klar ol-
manas›na gelmektedir. ‹s- sun ömürlerini gaflette
lâmiyetten önce putlara geçiren ümmetlere!
tapmayan, putperestler- Böylece insanlara, ge-
den bu hususta ayr›lan, lecek olan âhir zaman
hac yapan, sünnet olan, peygamberini müjdele-
k›sacas›; Allahü teâlâya mifltir.
iman edip flirkten uzak ‹brahim aleyhisselâm
duranlar demektir. Ümey- için Kur’an-› kerimde “Ha-
ye bin Ebu Said ile ‹slâmi- nîf” buyurulmas›, bât›la
yetten önce Arabistan’da- de¤il, Hakka yönelmesi
ki hatiplerin meflhurlar›n- sebebiyledir. Yani Keldânî
dan olan ve herkesi ‹bra- kavminin tapt›¤› putlara
him aleyhisselâm›n dini- asla tapmay›p, onlar› tah-
ne ça¤›ran Kus bin Saide kir edip, Allahü teâlâya
bunlardand›r. ibâdet etti¤i içindir. Hanîf
Kus bin Saide, ‹slâmi- olmak; dinde istikamet
yetin gelmesine yak›n bir üzere olmak demektir. ‹s-
zamanda, Ukaz panay›r›n- tikamet ise, yaln›z Allahü
da okudu¤u bir hutbesin- teâlâya yönelmek ve sa-
de dedi ki: dece Allahü teâlây› Rab
- Yemin ederim ki, Al- bilip, bütün ifllerinde,
lah›n indinde bir din var- Onun emrine tâbi olup,
d›r. fiimdi bulundu¤unuz bu istikâmette yürümek-
dinden daha sevimlidir. tir.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 294
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

Hanîf, dinî tabir olarak menin ad›d›r. Hanîfler;


da; kendisinde e¤rilik bu- flirk olan bütün bât›l ina-
lunmayan, dosdo¤ru n›fllardan uzak durmay›
olan din manas›nad›r. Da- fliar edinir, sadece Allahü
ha çok ‹brahim aleyhisse- teâlâya iman ve ibâdete
lâm›n milleti ve müflrikli- ça¤›r›r ve hakk›n mücade-
¤in z›dd› olarak bildiril- lesini verir, peygamberle-
mifltir. Hanîfler, tevhid ve rin yolunda giderler.
ihlas ile, dinde istikamet ‹brahim aleyhisselâma
üzeredir. Nitekim Beyyine Cebrail aleyhisselâm vas›-
suresi 5. âyet-i kerimesin- tas›yla on suhuf gönderil-
de mealen buyuruldu ki: mifltir. Bu suhuflarda bildi-
(Onlar, kitaplar›nda, rilen hükümlerden baz›lar›
Hanîfler olarak bât›l iti- Necm suresi 38-47. âyetle-
kad ve dinlerden yüz çe- ri aras›nda bildirilmifltir.
virip, yaln›z Allahü teâlâ- Ayr›ca Musa aleyhisselâ-
ya ihlas ile ibâdet etmek, m›n Tevrat’›nda da ayn›
farz namazlar› vaktinde hususlar bildirilmifltir. Bu-
k›lmak, zekât› mahalline rada, insana kendi çal›flt›-
vermekle emrolundular.) ¤›n›n fayda verdi¤i, dünya-
K›sacas› Hanîflik, ‹bra- da ne yapm›fl ise âhirette
him aleyhisselâm›n dini- onun karfl›l›¤›n› görece¤i,
nin esas vasf›d›r. Bununla kimsenin baflkas›n›n güna-
beraber, bu husus, yaln›z h›n› yüklenmeyece¤i, ibâ-
ona mahsus de¤ildir. Ha- detin ihlasla yap›lmas› ge-
nîflik, umumiyetle müfl- rekti¤i gibi hususlar bildi-
rikli¤in, Allahü teâlâya, rilmektedir.
flirk, ortak koflman›n z›dd› ‹brahim aleyhisselâma
olarak, bütün peygam- vahyedilen suhuflarda
berlerin bildirdikleri tek bildirilen fleylerin ekseri-
bir iman›n, yaln›z Allahü si, ibret verici k›ssalar, ha-
teâlâya iman ve ibâdet et- diseler ve nasihatler idi.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 295
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

Bunlardan bir k›sm› flöy- yaratt›m. Söylenmesi câ-


ledir: iz olmayan söz söyleme-
Hak teâlâ hazretleri bu- yesiniz!
yuruyor ki: “Ey Âdemo¤- Ey Âdemo¤lu! Uzun
lu! Ben sizin her gün yap- emel ile dünyay› ve az
t›¤›n›z ibadetlerden raz›- amel ile âhireti isteyenler-
y›m. Siz de benim her den olma! Sözü âbidlerin
gün verdi¤im r›z›klara raz› kelâm›na, ifli münaf›klar›n
olun! ameline uygun olanlar-
Ey Âdemo¤lu! Acele dan ve ihsan olmad›¤› za-
etme, r›z›k taksim olun- man kanaat etmeyenler-
mufltur. H›rsl› olan mah- den; murad› hâs›l olma-
rum kal›r. Cimri olan kötü- y›nca da sabretmeyenler-
lenir. Haset eden üzülür. den olma! E¤er bunlar-
Dünya devaml› de¤ildir. dan olursan, sana öyle bir
R›z›k verici, sizi yaratan ve belâ veririm ki, herkese
yaflatan Allahü teâlâd›r. ibret olsun!
Ey Âdemo¤lu! fiimdi Ey Âdemo¤lu! Her kim
f›rsat›n var iken, elinde ola- seni dost edinirse, kendi-
n› Allahü teâlâ için ver ki, si için edinir. ‹zzet ve celâ-
ilerde sana rehber olsun! lime yemin ederim ki,
Ey Âdemo¤lu! Nimet ben seni senin için dost
verene flükreyle! edinirim. Sak›n kendini
Ey Âdemo¤lu! Bütün benden uzak eyleme!
ömrünü dünyay› istemek- Ey Âdemo¤lu! Sen da-
le geçirdin. Ya âhireti ne ima kendi ay›plar›n› gö-
vakit talep edeceksin? zet; baflkas›n›n ay›plar›n›
Ey Âdemo¤lu! Size araflt›rma! Aksine davra-
göz verdim. Görmesi câiz n›rsan insafs›z olursun.
olmayan fleylerden gözü- Ey Âdemo¤lu! “Lâ ilâ-
nüzü çeviresiniz! A¤z›n›z› he ilallah” diyen kimse-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 296
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

nin, bununla beraber bir- Ey Âdemo¤lu! E¤er


çok ameller yapmas› da dünyaya çal›flt›¤›n kadar
lâz›md›r. Bunlar; tevâzu âhiret için çal›flsayd›n,
sahibi olmak, ömrünü be- hesaps›z cennete girer-
nim zikrimle geçirmek, din. E¤er kanaat etsey-
nefsini haramlardan ko- din, herkesten zengin
rumak; benim r›zam için olurdun. E¤er haramdan
gariplere yan›nda yer ver- sak›nsayd›n, dinini halis
mek, fakirlere ihsan eyle- ederdin. E¤er yalan söy-
yip yetimlere ac›makt›r. lemeyi terketseydin, s›d-
Ey Âdemo¤lu! Ne za- dîklardan olurdun.
man kalbinde bir kasa- ‹brahim aleyhisselâma
vet, s›k›nt› ve darl›k duy- indirilen suhuflarda bildi-
san, mal›nda noksanl›k rilen di¤er hususlardan
bulsan yahut bedeninde baz›lar› flöyledir:
hastal›k hissetsen veya Ey Âdemo¤lu! fiüpheli
nafakanda bereketsizlik fleylerden sak›n ki, beni
olsa, bilmifl ol ki, söyledi- bilesin. Açl›¤› âdet eyle ki,
¤in mâlâyâni, faydas›z, beni tan›yas›n! Bana ibâ-
bofl bir sözün neticesidir. det eyle ki, bana kavufla-
Ey Âdemo¤lu! E¤er s›n.
cenneti seviyorsan Hak Ey Âdemo¤lu! Gücü-
teâlâ da taat› sever. Sen nün yetti¤i fleyi muhtaç-
Hak teâlân›n sevdi¤ini ifl- lardan esirgemezsen, mu-
le ki, O da seni sevdi¤ine rad›n› hâs›l ederim. Ben
kavufltursun. E¤er cehen- senin misafirine ikram et-
nemi sevmiyorsan, Hak ti¤im gibi, sen de benim
teâlâ da günah› sevmez. misafirime ikram eyle! ‹b-
Sen Hak teâlân›n sevme- rahim aleyhisselâm; “Ya
di¤ini terket ki, O da seni Rabbi! Senin misafirin
sevmedi¤inden korusun. kimdir” deyince, Hak teâlâ;
peygamberler tarihi ansiklopedisi 297
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

“Kap›n›za gelen her fakir Ey Âdemo¤lu! Ne ka-


ve garip, benim misafirim- dar dünyaya gönül ba¤-
dir” buyurdu. larsan, kalbinden muhab-
betimi o kadar ç›kar›r›m.
Ey Âdemo¤lu! Sizler
Ne kadar dünyaya sar›l›r-
günah iflleyici, ben ise af- san, iman›n›n parlakl›¤›n›
fediciyim. Günah›n›za o kadar gideririm. Ey
piflman olarak bana gelir- Âdemo¤lu! Seni dünyal›k
seniz sizi affederim ve gü- toplaman için de¤il, bana
nah›n›za bakmam! ibâdet edesin diye halket-
Ey Âdemo¤lu! Sana tim. Mazlumlar›n beddu-
gadap geldi¤i zaman, be- âs›yla huzuruma gelme!
Zira ben, mazlumlar›n du-
ni hat›rlarsan, gadapla-
âs›n› elbette kabul ede-
n›nca, seni anar ve sana
rim.
ac›r›m.
Ey Âdemo¤lu! Sana
Ey Âdemo¤lu! Kim be- yeni r›z›k göndermedi¤im
nim verdi¤im az r›zka raz› hiçbir gün yoktur. Verdi-
olursa, ben de onun az ¤im r›zk› yer, bana isyan
amelinden raz› olurum. eder ve günah ifllersin.
Ey Âdemo¤lu! Üç fley Sonra duâ edersin, kabul
vard›r: Biri bana mahsus- eder, istedi¤ini veririm.
Seni cennetime davet
tur, biri sana, di¤eri de iki-
edince, kabul etmezsin.
miz aras›ndad›r. Bana Senin bu iflin insafa s›¤-
mahsus olan ruhtur. Sana maz.
mahsus olan bedendir.
Ey Âdemo¤lu! Duâ et-
‹kimiz aras›nda olan da; meyi ihmal etme! Duân›
senden duâ, benden ka- kabul ederim. Ne kadar
bul etmektir. Sak›n aram›- günah ifllesen benden
za haram lokma ile perde ümidini kesme! Benim
çekme! rahmetim her fleyden
peygamberler tarihi ansiklopedisi 298
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

Makâm-› ‹brâhim: ‹brâhim aleyhisselâm›n Kâbe’deki makâm›d›r.


Kâbe’yi inflâ ederken üzerine bast›¤› tafl ve bu tafl›n bulundu¤u
yerdir. Bu tafl üzerinde, ‹brâhim aleyhisselâm›n mübârek ayaklar›n›n
izleri vard›r.

peygamberler tarihi ansiklopedisi 299


‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

çoktur. Ey Âdemo¤lu! Hazreti ‹brahim’in


Sen istemeden iman ver- faziletleri
dim. Zannediyor musun ‹brahim aleyhisselâm
ki, bu kadar istemene ve ülül’azm peygamberlerin
yalvarmana ra¤men sana ikincisidir. Ülül’azm; Alla-
cennet vermeyeyim? El- hü teâlân›n emirlerini in-
bette veririm. sanlara tebli¤ etmek, bil-
Ey Âdemo¤lu! Sana dirmek hususunda gayret
ihsan etmeyene sen ih- ve azm sahibi, bu hususta
san eyle! Sana söyleme- insanlardan gelen s›k›nt›-
yene sen söyle (darg›n lara sebatla, y›lmadan
durma) ve sana h›yânet katlanan demektir. Hazre-
edene sen nasihatte bu- ti ‹brahim, peygamberi-
lun ve iyilik eyle! Sana miz Muhammed aleyhis-
selâmdan sonra bütün
zulmedeni sen affeyle!
peygamberlerden ve re-
Kötülük yapana iyilik et!
sûllerden üstündür.
E¤er böyle yaparsan cen-
nete önce girenler aras›n- Resûlullah efendimiz
da bulunur, rahmetime ise, her zamanda, her
kavuflanlardan olursun. memlekette, yani dünya
yarat›ld›¤› günden k›ya-
Sana da peygamberlerin
met kopuncaya kadar,
sevab›n› veririm.
gelmifl ve geleceklerin
Ey Âdemo¤lu! Sefer her bak›mdan en üstünü-
az›¤› haz›rla! Çünkü gide- dür. ‹brahim aleyhisse-
cek yol uzundur ve günah lâmdan sonra gelen bü-
yükünü hafif eyle! Zira tün peygamberler, ‹bra-
azap fliddetlidir. Gemini him aleyhisselâm›n nes-
sa¤lam yap ki, deniz f›rt›- lindendir. Bu bak›mdan
nal›d›r. Amelini halis eyle! Ebül-enbiya, yani pey-
Çünkü Rabbin her fleyi gamberler babas› diye
gören ve bilendir. isimlendirilmifltir.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 300
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

‹brahim aleyhisselâm, olundu. Allahü teâlâ onu


peygamberlik vazifesini bütün insanlara önder k›l-
yapmas›, s›k›nt› ve belâla- d›. Bütün dünya milletleri
ra katlanmas›yla da met- ‹brahim aleyhisselâma
hedilmifltir. Nitekim karfl› muhabbet ve hür-
Kur’an-› kerimde Bekara mette bulundular.
suresi 124. âyet-i kerime- Muhammed aleyhis-
sinde mealen flöyle buyu- selâm›n ümmeti her na-
ruldu: mazda salevat okurken;
(Bir vakit Rabbi, ‹bra- “Ya Rabbi! ‹brahim’e ve
him’i birtak›m emirler ve ‹brahim’in âline rahmet
yasaklar ile imtihan etti. etti¤in gibi Muhammed’e
‹brahim [aleyhisselâm] ve âline de rahmet et” de-
onlar› tamamen yerine mektedir.
getirdi. Allahü teâlâ; ‹brahim aleyhisselâm,
“Ben seni insanlara Kur’an-› kerimde, birçok
imam, dinde önder, reh- s›fatlarla övülmüfltür.
ber yapaca¤›m” buyur- Bunlardan baz›lar›nda
du...) mealen buyuruldu ki:
Hazreti ‹brahim’den (Gerçekten ‹brahim,
sonra gelen peygamber- hak dine yönelen, Allaha
ler, dinlerinin iman edile- itaat üzere bulunan, bü-
cek temel esaslar›nda tün iyi hasletleri kendin-
ona uymakla, bereketli ve de toplayan bir rehberdi.
emin olan yolundan git- O hiçbir zaman müflrik-
mekle emrolunmufllard›r. lerden olmam›flt›r. O, Al-
‹brahim aleyhisselâm, lah›n nimetlerine flükre-
Allahü teâlâya, sonra ge- dendi. Allahü teâlâ onu
lecek ümmetler içinde ha- be¤enip seçmifl, kendisi-
y›rla yâd edilmesi için ni do¤ru yola iletmiflti.
duâ etti. Bu duâs› kabul Biz ona dünyada bir ha-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 301
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

sene vermifltik. fiüphesiz Hazreti ‹brahim’in


ki, o, ahirette de salihler- hususiyetleri
dendir.) [Nahl 120-122] ‹brahim aleyhisselâ-
Bu âyet-i kerimenin m›n di¤er hususiyetlerin-
tefsirini müfessirler flöyle den baz›lar› da flunlard›r:
bildirmifltir: Allahü teâlâya itaatkâr
Âyet-i kerimede ‹bra- idi. Emirlerini yerine geti-
him aleyhisselâm›n tek rirdi. Namaz k›larken kal-
bafl›na bir ümmet oldu¤u binin sesi duyulurdu.
bildirilmifltir. Bunun tefsi- ‹lk önce ‹brahim aley-
rinde birkaç husus vard›r: hisselâm sünnet olmufl,
1- ‹brahim aleyhisse- hac vazifelerini yerine ge-
lâm hay›r yolunu gösterir, tirmifl ve kurban kesmifl-
bunu ö¤retirdi. Bir üm- tir. Bunlar dininin hususi-
mette bulunan güzel has- yetlerindendir.
letler yaln›z onda toplan- ‹brahim aleyhisselâm
m›flt›. Bu sebeple bafll› küçüklü¤ünde de, büyü-
bafl›na bir ümmet olmufl- dü¤ü zaman da tevhid iti-
tu. kad› üzere idi. Kureyfl
2- O zaman insanlar müflrikleri, kendilerinin
flirk üzere iken, sadece ‹b- ‹brahim aleyhisselâm›n
rahim aleyhisselâm mü- dini üzere olduklar›n› söy-
min idi. Bu sebeple yaln›z lüyorlard›. Onlar›n iddia
bafl›na bir ümmet olmufl- ettikleri gibi, ‹brahim
tur. aleyhisselâm müflrikler-
3- Tevhid ve hak din den de¤ildi. Çünkü o, tev-
üzere bir ümmetin mey- hid ilminin esaslar›n› or-
dana gelmesine vesile ol- taya koydu. Zaman›n kra-
du¤u için, ona bafll› bafl›- l›na karfl› kâinat›n yarat›c›-
na bir ümmet buyurul- s›n›n varl›¤›n› delillerle is-
mufltur. pat etti. “Benim Rabbim,
peygamberler tarihi ansiklopedisi 302
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

dirilten ve öldürendir” salli alâ Muhammedin ve


dedi. Sonra; “Ben batan- alâ âli Muhammedin ke-
lar› sevmem” buyurarak mâ salleyte alâ ‹bra-
putlara ve y›ld›zlara ibâ- him...” demeleridir.
det edilmesinin bât›l ve Allahü teâlâ, ‹brahim
bofl bir fley oldu¤unu is- aleyhisselâm› bütün
pat etti. Putlar› da k›rd›. mahlûkata sevdirdi. Bü-
Bu yüzden Nemrûd ve tün dinlerin mensuplar›
kavmi taraf›ndan atefle ondan memnun idiler,
at›ld›. Allahü teâlâ, kufllar›
onu çok severlerdi.
diriltmek suretiyle, ona,
ölüleri nas›l diriltti¤ini ‹brahim aleyhisselâ-
gösterdi. ma, “Halil” isminin veril-
mesinin sebebi ile ilgili
‹brahim aleyhisselâm
çeflitli rivayetler yap›lm›fl
az olsun, çok olsun, Alla-
hü teâlân›n bütün nimet- olup, en muteberi; Allahü
lerine flükredici idi ve mi- teâlâya karfl› pek ziyade
safirsiz yemek yemezdi. muhabbeti olmas› ve Al-
lahü teâlân›n r›zas›n› ve
Allahü teâlâ, ona, dün-
muhabbetini celbeden
yada hasene verdi. Bu ha-
ibâdet ve taatlar› yapmas›
sene, Allahü teâlân›n ona
sebebiyledir.
peygamberlik vermesi,
kendisini halil, dost k›l- ‹brahim aleyhisselâm
mas›, ihtiyarl›¤›nda evlât ‹branîce konuflurdu. ‹bra-
ihsan etmesi, Muham- nîce Arapçaya benzerdi.
med aleyhisselâm›n üm- ‹brahim ismi, ‹branîce
metinin, namazlar›nda olup, manas›; “Ebu Ra-
Muhammed aleyhisselâ- hîm” yani merhametli ba-
ma salât okuduklar› gibi, ba demektir. ‹brahim aley-
‹brahim aleyhisselâma da hisselâm bütün insanlara
salât okumas›d›r. Yani na- karfl› merhametli oldu¤u
mazlarda; “Allahümme için bu isimle an›ld›.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 303
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

‹brahim aleyhisselâ- Hazreti Hacer ve Hazreti


m›n, kumafl tüccarl›¤› ve Sâre’den sonra Kudüs’te
ziraatle de meflgul oldu¤u vefat etti. Vefat› flöyle oldu:
rivayet edilmifltir. ‹nsanla- ‹brahim aleyhisselâ-
r› doyurmak ve misafirle- m›n ibâdet etti¤i bir evi
re ziyafet vermekten bü- var idi. Birgün evden ç›k›p
yük haz duyard›. Sürüleri, kap›y› kilitledi ve bir müd-
koyunlar› ve s›¤›rlar› say›- det sonra döndü. Kap›y›
lamayacak kadar çoktu. aç›p girince, içerde birisi-
Bütün bunlar› insanlar›n nin oturdu¤unu gördü.
faydas›na vakfetmifltir. Ona sordu:
Köy, kasaba ve flehirler - Bu eve seni kim koy-
imar etmifltir. du?
Misafir, yolcu ve garip- - Ev sahibi koydu.
ler için iki kap›l› bir misafir-
- Ev sahibi benim. Ben
hane yapm›flt›. ‹çinde k›fl›n
seni içeri koymad›m!
k›fll›k, yaz›n yazl›k elbiseleri
ve daima yiyeceklerle dolu - Senden ve benden
bir sofray› haz›r bulundu- baflka bir sahip vard›r. O
rurdu. Muhtaç kimseler bir her fleyin sahibidir.
kap›dan girer, karn›n› do- Bunun üzerine ‹bra-
yurur, istedi¤i elbiseyi gi- him aleyhisselâm, otura-
yer ve di¤er kap›dan ç›k›p n›n melek oldu¤unu anla-
giderdi. Misafirhanede; yi- d›. “Kimsin” diye sordu
yecek, içecek ve giyecekler ve Melek-ül-mevt, yani
eksildikçe tamamlard›. ölüm mele¤i oldu¤unu
ö¤rendi. Sonra ‹brahim
aleyhisselâm, ondan, mü-
Hazreti minlerin ruhunu nas›l al-
‹brahim’in vefat› d›¤›n› göstermesini istedi.
‹brahim aleyhisselâm O da yüzünü yana çevir-
yüzyetmiflbefl yafl›nda, mesini söyledi.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 304
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

‹brahim aleyhisselâm - E¤er izin verirsen ru-


yüzünü çevrince, gayet gü- hunu almaya!
zel bir suret gördü. Hiç öy- - Dost dostun can›n›
le güzel yüz görmemiflti. al›r m›?
Bunun üzerine buyurdu ki:
- Ya ‹brahim, bu husu-
- Ey Melek-ül-mevt! su Allahü teâlâya arz ede-
E¤er ölen bir kimseye bu yim, ne buyurursa sana
suret gösterilirse, bu ona bildireyim.
kâfidir.
Azrail aleyhisselâm gi-
Bundan sonra, kâfirle- dip hemen geldi. Allahü
rin ruhunu nas›l ald›¤›n› teâlân›n, “Dost dosta ka-
görmeyi arzu etti. Azrail vuflmak istemez mi?” bu-
aleyhisselâm; “Taham- yurdu¤unu iletti. ‹brahim
mül edemezsin” buyur- aleyhisselâm bunu iflitin-
du. Görmek iste¤inde ›s- ce dedi ki:
rar edince, yine yüzünü
- Çabuk gel kardeflim,
çevirmesini söyledi.
hemen can›m› canana ka-
‹brahim aleyhisselâm vufltur, benim için bun-
yan tarafa dönüp bak›n- dan büyük müjde ola-
ca, çok korkunç bir suret maz.
gördü. Bu hâli görüp,
Bunun üzerine Azrail
kendinden geçti. Kendine
aleyhisselâm, mübarek
gelince de buyurdu ki:
ruhunu kabzetti.
- E¤er kâfire bundan
‹brahim aleyhisselâm,
baflka kötü fley göster-
Kudüs civar›nda Habrun
meseler, bu ona yeter.
kasabas›nda bir ma¤ara-
‹brahim aleyhisselâm, ya defnedilmifltir. Bu ka-
bundan sonra da Azrail saba, ‹brahim aleyhisselâ-
aleyhisselâma sordu: m›n Halil ismine izafeten
- Ziyarete mi geldin, Halilurrahman ismiyle
yoksa ruhumu almaya m›? meflhurdur. Bu beldede;
peygamberler tarihi ansiklopedisi 305
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

Hazreti Lût, Hazreti ‹shak taraf›na hicret etti¤inde


ve Hazreti Yakub’un ve çay›rl›k, çimenlik bir yer-
daha pek çok peygambe- de konaklam›flt›. Orada
rin kabrinin bulundu¤u ri- yakacak hiçbir fley bula-
vayet edilmifltir. Müslü- mayan, bulduklar› az bir
man hükümdarlar orada fleyle ihtiyaçlar›n› karfl›la-
bulunan mescidleri ve yamayan ahali, durumla-
türbeleri kendi devirlerin- r›n› ‹brahim aleyhisselâ-
de tamir ettirmifllerdir. ma anlatt›. ‹brahim aley-
Halilurrahman’daki mes- hisselâm tafllar› toplatt›
cid ve türbeleri ise son ve kömür gibi yakt›. Bu
olarak, Osmanl› Sultan› mucizeyi gören pek çok
‹kinci Abdülhamid Han ta- kimse de iman etti.
mir ettirmifltir. ‹brahim aleyhisselâ-
m›n mübarek vücuduna
Hazreti atefl tesir etmedi. Nem-
‹brahim’in mucizeleri rûd onu atefle att›¤›nda,
Allahü teâlâ; “Ey atefl! ‹b-
‹brahim aleyhisselâ- rahim’in üzerine serin ve
m›n birçok mucizesi var- selâmet ol” buyurunca,
d›r. Bunlardan baz›lar› atefl onu yakmad›.
flunlard›r:
Bazan y›rt›c› ve yabanî
Ölmüfl, parça parça hayvanlar, ‹brahim aley-
edilmifl ve parçalar› ayr› hisselâm ile beraber gi-
ayr› yerlere konmufl olan derler ve dile gelerek ga-
kufllar, ‹brahim aleyhisse- yet aç›k olarak onunla ko-
lâm›n ça¤›rmas› üzerine nuflurlard›. Bir defas›nda,
yeniden dirilmifllerdir. han›m› Hazreti Hacer ve
‹brahim aleyhisselâ- o¤lu Hazreti ‹smail ile gö-
m›n mucizesi ile tafllar kö- rüflmek ve onlar› ziyaret
mür gibi yanm›flt›r. ‹bra- etmek için Mekke’ye git-
him aleyhisselâm, fiam miflti. fiam’a geri dönü-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 306
‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

flünde birçok yabanî hay- cizesi, M›s›r’a gitti¤inde ol-


van, ‹brahim aleyhisse- mufltur. Zevcesi Hazreti
lâm ile beraber yürüyüp, Sâre’ye musallat olmak is-
onunla aç›kça konufltu- teyen zaman›n kral› Fira-
lar. vun, Hazreti Sâre’yi saray›-
‹brahim aleyhisselâm na al›nca, ‹brahim aleyhis-
duvarlar›n ve da¤lar›n ar- selâm d›flar›dan içeriyi
kas›n› da görürdü. Bu mu- seyretmifltir. Saray›n du-

peygamberler tarihi ansiklopedisi 307


‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM

varlar› ona cam gibi olmufl sul elde ederek mal› mül-
ve gözünden perde kald›- kü çok artm›flt›r.
r›lm›flt›r. Böylece Hazreti Duâs› bereketiyle Mek-
Sâre’ye el uzatmaya kalk›- ke ve civar›nda bereket
flan Firavun’un ellerinin olmufltur.
kuruyup, ayaklar›n›n tut- Allahü teâlâ onun hac-
mayarak yere y›k›ld›¤›na ca ça¤›rmas›n› en uzak
flahit olmufltur. yerlere kadar ulaflt›rm›fl
‹brahim aleyhisselâ- ve insanlar›n, “Lebbeyk”
m›n bast›¤› tafl›n üzerinde diyerek davete icabet et-
a¤aç bitip yeflermifltir. Bu melerini sa¤lam›flt›r.
istek, dine davet etti¤i bir ‹brahim aleyhisselâm,
beldenin ahalisinden gel- uzak mesafelere çok k›sa
di. Duâs› neticesinde bu zamanda giderdi. Bu se-
mucizeyi gösterdi. beple fiam’dan Mekke’ye
‹brahim aleyhisselâm›n defalarca gelmesi müm-
oturdu¤u yerden güzel ko- kün olmufltur.
kular yay›l›rd›. Ayr›lsa bile, ‹brahim aleyhisselâm›n
senelerce güzel kokusu mucizesi, vefat›ndan sonra
oradan ç›kmazd›. Hazreti da devam etmifltir. Nite-
‹smail de babas›n›n evine kim makam›n›n bulundu-
gelip gitti¤ini, onun koku- ¤u Halilurrahman’da birisi
sundan anlam›flt›. aç kalm›fl, yiyecek bulama-
Hazreti ‹brahim’in çu- m›flt›. Makam›na gelerek;
vala koydu¤u çak›l ve “Ey Allah›n Halil’i! Aç›m,
kum tanecikleri, Allahü muhtac›m, bana da ziyafe-
teâlân›n izniyle bu¤day tinden bir hisse ver” diye
hâline gelmifltir. Bu bu¤- hâlini arz edince, Allahü te-
day›n bir k›sm›ndan ek- âlân›n kudreti ve dileme-
mek yap›p, kalan›n› da ek- siyle, kabrinden bir ekmek
mifl ve bol miktarda mah- bu fakire gönderildi.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 308
LÛT
ALEYH‹SSELÂM
ATILACAK
LÛT ALEYH‹SSELÂM

LÛT ALEYH‹SSELÂM; dum ahalisi, Kur’an-› ke-


Lût Gölü yan›ndaki Se- rimde; “El-mü’tefikât = Alt
dum flehri halk›na pey- üst edilen yer” olarak bildi-
gamber olarak gönderilen rilen bölgede yaflarlard›.
Lût aleyhisselâm, ‹brahim Bu bölge, bugünkü ‹srail
aleyhisselâm›n kardefli ile Ürdün devletleri aras›n-
Hârân’›n o¤ludur. Hazreti da bulunan Lût Gölü civa-
‹brahim’in ateflten kurtul- r›ndayd›. Burada baflta en
mas›ndan sonra, birlikte büyükleri Sedum olmak
fiam taraf›na hicret ettiler. üzere; Sûd, Sâid, Dumâ ve
Bir müddet fiam bölge- Âmura ad›nda befl flehir
sinde kald›lar. Allahü te- vard›. Bu flehirlerde yafla-
âlâ, Hazreti ‹brahim’e vah- yan insanlar putlara tap›-
yedip; Hazreti Lût’u, Se- yor, yol kesip soygunculuk
dum ahalisine peygamber yap›p, o zamana kadar hiç-
olarak gönderdi¤ini bildir- bir kavim ve millet taraf›n-
di. ‹brahim aleyhisselâm, dan ifllenmemifl, bugün en
Allahü teâlân›n emrini, ye- tehlikeli hastal›klardan
¤eni Hazreti Lût’a tebli¤ AIDS’in bafl sebeplerinden
edip buyurdu ki: oldu¤u tesbit ve ispat edil-
mifl olan çirkin ve i¤renç li-
- Sedum flehrine git! O
vâta [homoseksüellik] fiili-
bölge halk›n›, bir olan Al-
ni aç›kta, herkesin içinde
lahü teâlâya ibâdet etme-
iflliyorlard›.
ye, putlar› terketmeye
davet et! Allahü teâlân›n Adaletsizlik ve zulüm
emirlerini bildir, yasakla- kol geziyor, zay›f insanlar
r›ndan sak›nd›r! eziliyor, fuhufl ve ahlâks›z-
l›k olan söz ve fiiller, her-
kesin içinde alenî olarak
Alt üst edilen yer yap›l›yordu. Edep ve ha-
Hazreti Lût’un peygam- yâ tamamen yok olmufl-
ber olarak gönderildi¤i Se- tu. Ay›p ve günah olarak
peygamberler tarihi ansiklopedisi 311
bilinen her fley topluluk dünyada ve âhirette flid-
içinde yap›ld›¤› gibi, ya- detli flekilde azap göre-
panlar daha çok itibar gö- ceklerini bildirerek dedi
rüyordu. En kötüsü; bu ki:
yap›lan çirkin ve i¤renç - Ey insanlar! Allahü
hareketlerden kimse kim- teâlâdan korkunuz ve
seyi sak›nd›rm›yor, bu ha- Ona itaat ediniz! Putlara
reketleri yapmayanlar ise, ibâdet etmekten vazgeçi-
toplumun d›fl›na itilip niz! Sizden önce hiçbir
ay›plan›yordu. milletin yapmad›¤› kötü,
‹flte böylesine azg›n bir çirkin iflleri b›rak›n›z! Ben,
kavim üzerine peygam- Allahü teâlân›n, size gön-
ber olarak gönderilen Lût dermifl oldu¤u peygam-
aleyhisselâm, Sedum di- beriyim. Art›k Allahtan
yar›na gitti. Sedum flehri, korkun ve bana itaat
Nemrûd’un akrabalar›n- edin! Buna karfl› sizden
dan Sedum bin Hârik bir ücret istemiyorum.
isimli bir kral taraf›ndan Benim ücretim, âlemlerin
idare ediliyordu. Rabbine aittir. Rabbinizin
Lût aleyhisselâm, Se- sizin için yaratt›¤› zevce-
dum flehrine var›nca, çar- lerinizi b›rak›p da, insan-
fl›n›n ortas›nda durdu. lar›n içinden erkeklere mi
Onlar› bir olan Allahü te- gidiyorsunuz? Siz helâli
âlâya imana ve Ona ibâ- b›rak›p harama yönelen
det etmeye davet etti. bir kavimsiniz.
Yapm›fl olduklar› sap›kl›k- Sedum flehrinin halk›,
lardan ve kötü ifllerden geçmifl ümmetlerin yapt›-
vazgeçtikleri takdirde, ¤› gibi, bu davete uymad›.
dünyada ve âhirette me- Lût aleyhisselâm› yalan-
sut ve huzurlu olacaklar›- lad›lar. Onu dinlemediler.
n›; kötülüklerine devam- “Biz dedelerimizi böyle
da ›srar ettikleri takdirde, gördük” dediler.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 312
LÛT ALEYH‹SSELÂM

Hazreti Lût’un hiç kim- ve yasaklar›n› onlara anlat.


seden çekinmeden insan- E¤er kabul ederlerse, ben
lar› do¤ru yola daveti ken- de onlarla beraberim.
disine ulaflt›¤› zaman, kral; Lût aleyhisselâm kra-
“Onu bana getirin” dedi. l›n yan›ndan ayr›ld›ktan
Lût aleyhisselâm, kral›n sonra, tekrar kavmini bir
yan›na vard›. Kral sordu: olan Allahü teâlâya ibâ-
- Sen kimsin? Seni kim det etmeye, isyan ve kö-
gönderdi ve niçin geldin? tülüklerden sak›nd›rma-
Kral›n yan›nda bulu- ya, Allahü teâlân›n aza-
nanlar; “Onun ismi b›yla korkutmaya bafllad›.
Lût’tur. Kavmini kötülük- Do¤ru yoldan tamamen
lerden sak›nd›rmak, Alla- ayr›lm›fl olan insanlara,
ha ibâdet etmelerini bil- yapt›klar› ifllerin fenal›¤›n›
dirmek üzere peygamber ve çirkinli¤ini anlat›p, kö-
olarak gönderilmifl oldu- tülüklerini yüzlerine vur-
¤unu söylüyor” dediler. du. Onlara dedi ki:
Kral bu hususlar› Hazreti - Bu âlemde sizden ön-
Lût’tan da iflitince, kalbine ce hiç kimsenin yapmad›-
flüphe ve korku düfltü. Lût ¤› hayâs›zl›¤› m› yap›yor-
aleyhisselâma dedi ki: sunuz? Çirkin oldu¤unu
- Ben kavmimin içinden bile bile o kötülü¤ü yapa-
bir kifliyim. Rabbinin emir cak m›s›n›z? Gerçekten

peygamberler tarihi ansiklopedisi 313


LÛT ALEYH‹SSELÂM

siz, cehaletle yapt›¤›n›z edip; “E¤er do¤ru sözlü


iflin kötü ak›betini düflün- isen, Allahü teâlâdan bi-
mezsiniz. Rabbinizin sizin zim için vaat olunan azab›
için yaratt›¤› kad›nlar›n›z› getir” dediler.
terkedip, erkeklere mey- Y›llarca b›k›p usanma-
letmekle, muhakkak siz dan kavmini ›slaha çal›-
azm›fl bir milletsiniz! flan Lût aleyhisselâm, on-
Hazreti Lût’un bütün bu lar›n ›slah olacaklar›ndan
sözlerine, onlara do¤ru yo- ümit kesip, flerlerinden
lu göstermek için gayretle- Allahü teâlâya s›¤›nd›:
rine karfl›l›k kavminin ce- - Ya Rabbi! Bana ve
vab›; onu ve ona inananla- inananlara, onlar›n kötü-
r› flehirlerinden kovmaya lüklerinden ve s›k›nt›la-
kalk›flmak oldu. Hazreti r›ndan kurtulufl ver! Ya
Lût’u ve ona tâbi olanlar› Rabbi! Bozguncular kav-
Sedum flehrinden ç›kara- mi üzerine azap indirerek
rak, kötülüklerine tam bir bana nusret ver!
serbestlik içinde devam et-
Lût kavmi her geçen
meye karar verdiler. Hazre-
gün ifli iyice az›tt›lar. Kötü-
ti Lût’a var›p, onu yurtla-
lüklerine kötülük eklediler.
r›ndan ç›karmakla tehdit
Hazreti Lût’un misafir ka-
ederek dediler ki:
bul etmesini, d›flar›dan ge-
- Ey Lût! E¤er sen bizi len gariplere sahip ç›kma-
bu amelimizden nehyet- s›n› bile yasaklad›lar. Se-
mekten vazgeçmezsen; dum kavminin bu isyan ve
elbette seni flehrimizden azg›nl›klar›ndan dolay›,
ç›kar›r›z! yeryüzündeki bütün canl›-
Lût aleyhisselâm, on- lar dayanamay›p, Allahü
lar›, Allahü teâlân›n azab› teâlâya iltica ederek üzün-
ile korkuttu. Onlar yine al- tüsünü arz ettiler. Allahü
d›r›fl etmediler. Hatta alay teâlâ buyurdu ki:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 314
LÛT ALEYH‹SSELÂM

- Ben halimim, bana - Biz günahkâr Lût


isyan edenlere cezas›n› kavminin helâk edilmesi
vermekte acele etmem. için gönderildik. Onlar›n
Takdir edilen zaman ge- üzerine ateflte piflirilmifl
lince de bir saat ileri ve çamurdan tafllar ataca-
geri b›rakmam. ¤›z. Rabbin indinde o
Allahü teâlâ; inanma- haddi aflan mücrimler
y›p isyan eden, çok çirkin için her bir taflta, helâki
fiilleri iflleyen bu Sedum takdir edilmifl olan flahs›n
kavmine gereken cezay› ismi nakflolunmufltur.
vermek ve müminleri kur- Çünkü bu kavim, çeflitli
tarmak üzere melekleri kötülüklerle küfür ve zu-
vazifelendirdi. Bu melek- lüm edicilerden oldular.
ler aras›nda; Cebrail, ‹sra- - Orada Lût vard›r. O,
fil ve Azrail aleyhimüsse- zâlimlerden de¤ildir.
lâm da vard›lar. Hepsi bir- - Biz oradaki mümin ve
likte insan suretinde Haz- kâfirleri biliriz. Biz Lût’a ve
reti ‹brahim’e vard›lar. Bu ehline kurtulufl veririz. An-
s›rada Hazreti ‹brahim’in cak zevcesi, azaba dahil
yafl› yüz yirmiyi, han›m›- olanlardand›r.
n›n ise doksan› geçmiflti.
Melekler; Hazreti ‹bra- Hazreti Lût’un
him’e, Allahü teâlân›n misafirleri
emriyle ‹shak’› müjdeledi-
Melekler, ‹brahim aley-
ler.
hisselâm›n yan›ndan ayr›-
Meleklerle ‹brahim l›p, Sedum flehrine do¤ru
aleyhisselâm aras›nda flu yola ç›kt›lar. Sedum flehri-
konuflmalar geçti: ne ö¤le vakti parlak, güzel
- Ey Allah›n elçileri! Si- yüzlü delikanl›lar fleklinde
zin buraya teflrifinizden gelip, Hazreti Lût’u tarla-
maksad›n›z nedir? da çal›fl›rken buldular.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 315
LÛT ALEYH‹SSELÂM

fiehrin d›fl›nda, Lût aley- Sonra onlara; “Nereden


hisselâm›n k›zlar›na rast- geldiniz” diye sorunca,
lad›lar. melekler; “Uzak yoldan
Büyük k›z› su dolduru- geldik” dediler.
yordu. Gelen toplulu¤u Allahü teâlâ meleklere;
görünce dedi ki: Lût kavminin kötülükleriy-
- Bu günahkâr ve azg›n le ilgili, Lût aleyhisselâm›n
kavmin aras›na ne diye dört defa flahitlik etmesini
geldiniz? Bu flehirde sizi beklemelerini emretmiflti.
bir kifliden baflka kimse Lût aleyhisselâm sordu:
misafir etmez. O da bu - Bu kavmin azg›nl›k
kavmin azg›nl›klar›na ve sap›kl›klar›n› biliyor
üzülüyor. musunuz?
K›zlar›, misafirleri ol- Bu söz üzerine Cebrail
du¤unu haber verince, aleyhisselâm di¤er me-
Lût aleyhisselâm onlar›n leklere dönerek dedi ki:
yan›na gitti. Bu güzel yüz-
- Bu birinci flehadetidir.
lü gençleri görünce, onla-
ra sordu: Melekler, Lût aleyhis-
selâma, kavminden flikâ-
- Siz benim bilmedi-
¤im kimselersiniz. Bura- yetini dinlemek için tekrar
ya niçin geldiniz? dediler ki:
Onlar da kendisinde - Ya Lût! Biz senin mi-
misafir kalmak için gel- safiriniz. Kavminin azg›n-
diklerini söylediler. Hazre- l›klar› nedir, anlat!
ti Lût onlar› reddetmedi. - Yeryüzünde bu belde
Ancak azg›n ve sap›tm›fl ahalisinden daha azg›n
olan kavminden, genç ve ve flerli bir kavim yoktur.
güzel yüzlü olan bu misa- Onlar livata ederler, Alla-
firlere bir zarar gelece¤i hü teâlâ onlara lânet et-
endiflesiyle içi s›k›ld›. sin!
peygamberler tarihi ansiklopedisi 316
LÛT ALEYH‹SSELÂM

Bunun üzerine Cebrail ra¤men, h›yanet ederek,


aleyhisselâm di¤er me- evlerinde misafir oldu¤u-
leklere dönerek; “Bu ikin- nu kavmine haber vere-
ci flehadetidir” dedi. rek dedi ki:
Lût aleyhisselâm in- - Bizim evimizde flim-
san k›l›¤›ndaki meleklere diye kadar hiç görmedi-
dedi ki: ¤im güzel yüzlü genç
- fiurada karanl›k bast›- kimseler vard›r.
r›ncaya kadar oturunuz. Böylece Hazreti Lût’un
Sonra flehre girersiniz ve evine misafir geldi¤ini ö¤-
sizin geldi¤inizi kimse his- renen zâlimler, bu haberi
setmez. Çünkü, bu kavim bir anda her tarafa yayd›-
çok azg›nd›r. Allah›n lâne- lar. Süratle toplan›p Hazre-
ti onlar›n üzerine olsun! ti Lût’un evine geldiler.
Cebrail aleyhisselâm Evin etraf›n› çevirdiler.
tekrar di¤er meleklere yö- Hazreti Lût’u d›flar›ya
nelip; “Bu üçüncü flehade- ça¤›r›p, misafirlerini ken-
tidir” dedi. Bir müddet dilerine teslim etmesini
sonra Lût aleyhisselâm istediler. Misafirlere de
önde, onlar arkada yürü- kötü fiillerini yapmak iste-
yerek, Hazreti Lût’un evine diklerini aç›kça söylediler.
geldiler. Hazreti Lût onlar› Kavminin bu iste¤i karfl›-
içeri al›p kap›s›n› kilitledi. s›nda, Lût aleyhisselâm›n
Daha sonra han›m›n› ça¤›- içi s›k›ld›, çok s›k›nt›ya
r›p, ona tembihte bulundu: düfltü. Onlara nasihat et-
- Bunlar benim misa- meye çal›flarak dedi ki:
firlerimdir. Bu hususu giz- - Ey kavmim! Bunlar
li tut, kimseye söyleme! benim misafirlerimdir.
Han›m› bu hususu giz- Onlara karfl› beni mahcup
leyip kimseye söyleme- etmeyin. Allahtan kor-
yece¤ine söz vermesine kun!
peygamberler tarihi ansiklopedisi 317
LÛT ALEYH‹SSELÂM

Lût aleyhisselâm kav- - Biz seni bizim bu gibi


minden insaf bekliyordu. ifllerimize müdahale et-
Fakat gözü dönmüfl bu mekten men etmemifl
azg›n kavmin insafa gele- miydik?
ce¤i yoktu. Diyorlard› ki: Hazreti Lût, misafirleri-
- Ey Lût! Bunlar bizim ni korumak ve insanlar›
senden çoktan beri duy- bu çirkin kötülükten vaz-
du¤umuz fleyler. Art›k geçirmek için her türlü
bunlar› ezberledik. Bunla- nasihati yapt›. Fakat kap›-
r› b›rak ve bizim istedikle- da toplanan halk bir türlü
rimizi getir. Bizim onlar› da¤›lm›yordu. Hazreti Lût
almadan hiçbir yere git- içi daralm›fl, çaresiz kal-
meyece¤imizi bilmelisin. m›flt›. “Keflke size yete-
Gerekirse evi bafl›na y›- cek bir kuvvetim olsa ve-
kar, yine onlar› al›r›z. Sen ya sa¤lam bir kaleye s›¤›-
bu kadar adama güç yeti- nabilseydim” dedi ve el-
rebilece¤ini zannediyor- lerini semaya kald›r›p, on-
san aldan›yorsun. lar›n flerrinden Allahü te-
âlâya s›¤›nd›.
Hazreti Lût’un ümitleri
yine bofla ç›km›flt›... Bu esnada Cebrail
aleyhisselâm di¤er me-
‹fl gittikçe zorlafl›yor-
leklere dönüp; “Bu dör-
du. Misafirler içeride ra-
düncü flehadetidir” dedi.
hat rahat oturuyor, yap›-
lan konuflmalar› dinle-
mekten ötede hiçbir fley Azap geliyor!
yapm›yorlard›. Hazreti Hazreti Lût’un bu ka-
Lût yine de kavmine; “‹çi- dar s›k›l›p darald›¤›n› gö-
nizde akl› bafl›nda kimse ren melekler, ona mesele-
yok mudur” dedi. Kavmi yi açt›lar. Melek olduklar›-
bunu hiç duymam›fl gibi n› bildirip, vazifelerini
flöyle cevap verdiler: flöyle aç›klad›lar:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 318
LÛT ALEYH‹SSELÂM

- Ey Lût! Emin ol, biz yüzleri siyahlaflt› ve göz-


senin Rabbinin elçileri- leri görmez oldu. fiaflk›n
yiz. Onlar sana kat’iyen flaflk›n geriye kaç›flt›lar.
dokunamazlar. Biz onla- Bu durum, Kur’an-› keri-
r›n flüphe ettikleri azab› min Kamer suresi 37.
getirdik. Sana Hakk›n âyetinde mealen flöyle
emri ile geldik. Biz flüp- haber verildi:
hesiz do¤ru söyleyenle-
(Lût’tan, kavmi, misa-
riz. Endiflelenme, üzül-
fir melekleri istediler.
me! Do¤rusu biz seni ve
han›m›n d›fl›nda kalan ai- Akabinde anadan do¤ma
leni kurtaraca¤›z. Ancak gibi kör oldular. ‹flte aza-
han›m›n azaba u¤rayan b›m› ve tehditlerimin âk›-
ve helâk olanlardand›r. betini tad›n dedik.)
Bu belde halk›n›n üzerine Kalb gözleri mühür-
yapmakta olduklar› kötü- lenmifl azg›n ve sap›k in-
lükler sebebiyle, gökten sanlar, bu azaptan da na-
elbette bir azap indirece- siplerini alamay›p, Lût
¤iz. aleyhisselâm›; “Ya Lût!
Bunlar› söyledikten Yar›n sana yapacaklar›-
sonra da dediler ki: m›za haz›r ol!” diye teh-
- Ey Lût! Kap›y› aç ve dit ederek, neye u¤rad›k-
geriye çekil! Gelmelerin- lar›n› flafl›rm›fl bir hâlde
den korkma ve çekinme! evlerine döndüler. Bütün
Lût aleyhisselâm öyle bunlara ra¤men; “Lût,
yapt›. Kap›y› açt› ve geri- evine sihirbaz ve büyücü-
ye çekildi. Azg›nlar içeriye ler getirmifl” diyerek,
girdiler. Misafir olan me- imans›zl›klar›ndan vaz-
lekleri elde etmeye çal›flt›- geçmediler. Bundan son-
lar. Cebrail aleyhisselâm ra melekler, Hazreti Lût’a
onlara kanad›yla vurunca, dediler ki:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 319
LÛT ALEYH‹SSELÂM

- Gecenin sonunda ai- lar›yla birlikte yola ç›ka-


leni ve sana inananlar› bu caklar› s›rada, kar›s› da
flehirden ç›kar. Sen de ar- onlar› görüp sordu:
kalar›ndan git. Hepiniz - Nereye gidiyorsun?
azaptan emin olacaks›n›z.
- Bunlar Rabbimin me-
Yaln›z han›m›n müstes-
lekleridir. Bu kavmi ve bu
na... Çünkü kavmine gele-
flehirleri helâk etmek üze-
cek azap, hiç flüphesiz
re geldiler.
ona da gelecektir. Onlara
vaat olunan helâk zaman› Han›m› Lût aleyhisse-
sabah vaktidir. Sabah lâm yola ç›kmadan önce
vakti de yak›nd›r. bafl›na çamurdan pifliril-
Lût aleyhisselâm, Alla- mifl tafl düflüp helâk oldu.
hü teâlân›n emrine uya- Nihayet sabah vakti
rak k›zlar›n› al›p, inanan- olunca, Cebrail aleyhisse-
larla birlikte flehirden ç›k- lâm; “Kâfirlerin sabah
t›. Lût aleyhisselâm›n ha- vakti ne kötüdür”, ‹srafil
n›m› Vâhile, Sedum ahali- aleyhisselâm; “Mücrimle-
sinden idi. Lût aleyhisse- rin sabah› ne kötüdür”,
lâm, birinci han›m›n›n ve- Azrail aleyhisselâm da;
fat›ndan sonra onunla ev- “Gafillerin sabah› ne kö-
lenmiflti. Lût aleyhisselâ- tüdür” diye nida ettiler.
ma d›fltan inan›yor görü- Lût kavmi için bildiri-
nüp, kalbden inanmam›fl- len azap vakti gelince,
t›. Ayr›ca melekler eve ge- Cebrail aleyhisselâm, fle-
lince de kavmine gidip; hirlerin alt›n› üstüne getir-
meleklerin Lût aleyhisse- di. O flehirlerin ahalisi
lâm›n misafiri oldu¤unu üzerine, kime isabet ede-
haber vermifl ve h›yanet ce¤i belli olan, ateflte pifl-
etmiflti. mifl tafllar ya¤d›r›ld›. O
Lût aleyhisselâm, ken- flehirler oldu¤u gibi yere
dine tâbi olanlarla ve k›z- bat›r›ld›. O flehir ahalisin-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 320
LÛT ALEYH‹SSELÂM

den olup, azab›n geldi¤i de denir. Kudüs’ün 24


s›rada orada bulunma- km. do¤usundaki Ürdün
yanlar›, di¤er memleket- vadisinde bulunan gö-
lere gidenleri de kendileri lün, kuzeyden güneye
için iflaretlenmifl tafllar, uzunlu¤u 74 km. ve en
gidip bularak onlar› helâk fazla geniflli¤i 16 km. dir.
etti.
Deniz seviyesinden 369
Allahü teâlâ Kur’an-› m. daha afla¤›da olan gö-
kerimde Lût kavminin fle- lün, suyu kokuludur. Ala-
hirlerini “Mütefikât” yani
n› 930 kilometrekare
alt› üstüne gelmifl olarak
olup, ortalama derinli¤i
bildirdi. O bölge harap
olup, cenâb-› Hakk›n ga- 300 metredir. En derin
dab›n›n niflanesi olarak, yeri ise 401 metredir. Bu
oradan pis kokulu ve si- durumu ile dünyada, sat-
yah bir su ç›k›p göl oldu. h› deniz seviyesinden en
O flehirlerin izleri hâlâ düflük su toplulu¤u hu-
durmaktad›r. Bunda in- susiyetine sahiptir.
sanlar için ibret vard›r. Al- Lût Gölü dünyan›n en
lahü teâlâ Zâriyât suresi tuzlu göllerindendir. Su-
37. âyetinde mealen;
yunda bal›k cinsi canl›lar
(Can yak›c› azaptan kor-
mevcut de¤ildir. Çevresin-
kanlar için o beldede bir
iflaret b›rakt›k) buyura- deki tafllar üst üste olup,
rak, bu durumu haber dibinde ve yüzünde topla-
verdi. nan zift sebebiyle suyu si-
Bugün Sedum bölge- yaht›r. Allahü teâlân›n kud-
sinin yerindeki göl, Lût retinin büyüklü¤ünün ve
Gölü ad›yla an›lmaktad›r. düflmanlar›ndan intikam
Bu, Filistin’in do¤usun- almas›n›n iflareti olarak,
da, fierîa nehrinin dökül- her devirde yaflayan in-
dü¤ü göldür. Ölü deniz sanlara büyük bir ibrettir.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 321
LÛT ALEYH‹SSELÂM

Lût kavminin zî’nin ve Ahmed bin Han-


azg›nl›klar› bel’in naklettikleri hadis-i
Bu kavmin kötülükleri, flerifte bildirilmektedir.
fecî bir flekilde helâk edil- Sedum ahalisi, kendi-
melerinin sebepleri, âyet-i lerini ve bütün kâinat› ya-
kerimelerde, hadis-i flerif- ratan, zat›nda ve s›fatla-
lerde ve ‹slâm âlimlerinin r›nda eflsiz ve benzersiz
kitaplar›nda beyan edilmifl- olan Allahü teâlâya iman
tir. Bu hususta buyurulan- ve ibâdet etmeyi düflün-
lardan bir k›sm› flöyledir: meyip, insanlara faydas›
olmayan tafl parçalar›na,
Lût kavmi, bugünkü
putlara taparlar, onlara
asr›n korkunç hastal›¤›
ibâdet ederlerdi. Hatta,
denilen AIDS’e de yol
Sedum bin Hârik ad›ndaki
açan livâtay›, yani homo- krallar›, putlar› için büyük
seksüelli¤i yaparlard›. Lût ve süslü bir puthane ile,
aleyhisselâm, onlar› ne putlar›n konulabilece¤i
kadar sak›nd›rd› ise de yald›zl› kürsüler yapt›r-
dinlemediler. m›flt›. Lût aleyhisselâm›n,
Lût kavmi ayr›ca yolda bir olan Allahü teâlâya
oturup, gelenlerin yollar›n› iman ve ibâdet etmeye
kesiyor, onlar› tafla tutu- davetine ve cehennem
yorlard›. Bu husus, Tirmi- azab› ile korkutmas›na al-

peygamberler tarihi ansiklopedisi 322


LÛT ALEYH‹SSELÂM

d›r›fl etmediler. Aksine kin ifllerden sak›nd›rd›¤›


ona karfl› ç›kt›lar, hatta zaman, “Ey Lût! Bu dava-
onu Sedum’dan ç›karma- dan vazgeçmezsen, mut-
ya kalk›flt›lar. laka memleketimizden ko-
¤ulacaks›n veya öldürüle-
Lût aleyhisselâm›n ceksin” diye tehdit ettiler.
mucizeleri Lût kavminin kötü iflle-
Lût kavminin kötü fiil- rinden birisi de, çamur-
lerinden biri de livâta ile dan yap›lm›fl ufak tafllar›,
öldürmekti. Bu da, Lût toplulukta bulunanlara
kavminin helâk olmas›na veya yoldan geçenlere at-
sebep olan fiillerdendir. malar›d›r. Onlar yol üs-
Çok kötü bir ifl ve en azg›n tünde otururlar, yanlar›n-
bir zulümdür. Lût kavmi da çak›l tafl› dolu bir ça-
bir kimseyi öldürmek iste- nak bulundururlar, ya-
dikleri zaman, ona livâta banc› birisi geçince ona
yap›lmas›n› emrederler; tafl atarlard›. Kimin tafl›
bu flekilde eziyet ettikten isabet ederse, onunla li-
sonra öldürürlerdi. vâta yapmaya o kimsenin
Lût kavmi yapt›klar› çir- daha lây›k oldu¤unu ka-
kin fiilleri gizlemez ve alenî bul ederlerdi.
olarak yaparlard›. Hatta Lût kavminin helâk ol-
yollarda birbirleriyle livâta mas›na sebep olan kötü
yaparlard›. Yani homosek- ifllerden birisi de söz tafl›-
süellikte bulunurlard›. makt›r. Nitekim Lût aley-
Lût kavmi, kötülükler- hisselâm›n kar›s› Vâhile,
den ve fuhufl sözlerden evlerine gelen misafirleri
sak›nmad›klar› gibi, bu ifl- kavmine haber verdi¤i
lerden sak›nanlar› ay›plar- için helâk olmufltur.
lard›. Lût aleyhisselâm on- Lût kavmi vacip olan
lar› Hakka davet edip çir- haklar› yerine getirmekte
peygamberler tarihi ansiklopedisi 323
LÛT ALEYH‹SSELÂM

cimri idiler. Yolculara hak- teâlâ, duâs›n›n kabul oldu-


lar›n› vermezlerdi. Sada- ¤unu ve eliyle havaya ifla-
kay› terketmifllerdi. ret etmesini vahyetti. Lût
Lût kavminin azg›nl›k- aleyhisselâm ald›¤› emir
lar›ndan biri de, kendileri- üzerine, eliyle semaya ifla-
ni baflkalar›ndan üstün ret eder etmez, ya¤mur
görüp, insanlarla alay et- ya¤maya bafllad›. Fakat
meleri idi. Hadis-i kudsîde Hazreti Lût’un peygamber-
Allahü teâlâ buyurdu ki: li¤ine yine inanmad›lar.
Bulutsuz havada ya¤mur
(Kibriya, üstünlük ve ya¤mas› mucizesi, baflta
azamet bana mahsustur. sevgili Peygamberimiz ol-
Bu ikisinde bana ortak mak üzere baflka peygam-
olan› cehenneme atar›m, berlerde de görülmüfltür.
hiç ac›mam.)
Asl›nda bulutlar insan-
Lût aleyhisselâm›n bir- lar için bir perdedir. Bulut-
çok mucizesi vard›r. Bun- lar› yaratan Allahü teâlâ,
lardan baz›lar› flunlard›r: bulutsuz da ya¤mur ya¤-
Lût aleyhisselâm kav- d›rmaya kâdirdir. Ancak
mini hak yola ve Allahü te- bulutlar› bir sebep olarak
âlâya iman ve ibâdete da- yaratm›flt›r. Hiçbir fleyi se-
vet etmek ve kötülüklerden bepsiz olarak yaratmamak-
sak›nd›rmak için köylere tad›r. Fakat, peygamberle-
giderdi. Bir bölgede ondan rin, peygamberliklerini is-
mucize istediler ve, “Haki- patlamalar› için ve velî kul-
katen peygamber isen bu- lar› için baz› fleyleri sebep-
lutsuz havada ya¤mur siz olarak yaratmaktad›r.
ya¤d›r” dediler. Bunun Hazreti Lût, kavmini
üzerine Lût aleyhisselâm yapt›klar› kötü iflten sak›n-
duâ edip, Allahü teâlâdan d›rmas›na karfl›l›k, kavmi,
bulutsuz havada ya¤mur onun bu sak›nd›rmas›na
ya¤d›rmas›n› istedi. Allahü engel olmak, ondan inti-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 324
LÛT ALEYH‹SSELÂM

kam almak istiyordu. Bu- Allahü teâlân›n korumas›y-


nun için de, Lût aleyhisse- la Hazreti Lût’a de¤mezdi.
lâm›n koyunlar›n›n otlu Lût aleyhisselâm bir
yerde yay›lmas›na engel tafl üzerinde yatsa, sün-
oluyorlard›. Beldelerinde ger gibi yumuflak olurdu.
otsuz bir da¤ vard›. Haz- Lût aleyhisselâm›n kav-
reti Lût’un koyunlar›n› o mi, birgün onu öldürme-
da¤a sürmüfller, oradan
ye karar vermiflti. Bu hu-
ç›kmamalar› için gözcü
susu Allahü teâlâ ona va-
koymufllard›.
hiy ile bildirip, bir da¤a
Lût aleyhisselâm, ot- gitmesini emir buyurdu.
suz da¤da ot bitirmesi Emr-i ‹lâhiye uyarak bir
için, cenâb-› Hakka duâ da¤a gitti. Yolda çok yo-
etti. Allahü teâlâ peygam- ruldu¤undan, bir yere ya-
berinin duâs›n› kabul bu-
t›p uyumufltu. Kavmin-
yurup, o zamana kadar
den yedi kiflilik bir grup
hiç ot bitmeyen da¤da
onun izini takip ederek
yeflil otlar bitirdi. Lût aley-
hisselâm yaflad›¤› müd- buldular. Bir tafl üzerinde
detçe, o da¤dan otlar ek- uyudu¤unu, üzerinde yat-
sik olmad›. Baflka ilgi çe- m›fl oldu¤u tafl›n sünger
kici bir taraf ise; Lût aley- gibi yumuflak oldu¤unu,
hisselâm›n koyunlar›, o yatt›¤› yerin çukurlaflm›fl
otlardan yedi¤i hâlde bir oldu¤unu gördüler ve in-
fley olmuyor, fakat sap›k safa gelip iman ettiler.
ve azg›n kavminin koyun- Uzak yerlerde olan hâ-
lar› yedi¤i zaman onlar›n diseleri görüp haber ver-
koyunlar› ölüyordu. mek de, Lût aleyhisselâ-
Lût aleyhisselâm›n kav- m›n mucizelerinden idi.
mi onun davetini kabul et- Birgün Hazreti Lût’a inan-
medi¤i gibi, ona tafl atar- mayanlardan birisi geldi
lard›. Bu tafllar›n hiç birisi, ve flöyle dedi:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 325
LÛT ALEYH‹SSELÂM

- O¤lum kayboldu, r› yakmak için bizi atefl k›l-


onun ayr›l›¤›na dayanam›- s›n, onlar› yakal›m.
yorum. Nerede oldu¤unu Lût aleyhisselâm da
da bilmiyorum. Hakikaten bu flekilde duâ edip, iman
peygamber isen, onun ne- etmeyenlerin hepsi ateflte
rede oldu¤unu ve ne yap- piflirilmifl tafllarla helâk
t›¤›n› bana haber ver. edildiler.
Bunun üzerine Hazreti Lût aleyhisselâm orta
Lût, Allahü teâlâya duâ boylu, siyah gözlü, iri ya-
etti. Allahü teâlâ Hazreti p›l› idi. Bütün güzel huy-
Lût’un duâs›n› kabul bu- larla huylanm›flt›. Güçlük
yurdu. Lût aleyhisselâm ve s›k›nt›lara karfl› sab›rl›
ile o çocuk aras›ndaki çok ve cömert idi. Çiftçilik ve
uzak mesafeyi açt›. Hazre- ziraatle u¤rafl›rd›. Herke-
ti Lût, o çocu¤un nerede se iyilik yapmay› sever,
bulundu¤unu, ne yapt›¤›- insanlar› Hakka ve do¤ru
n› ve çocu¤un fleklini ha- yola ça¤›r›rd›. Amcas› ‹b-
ber verdi. Hazreti Lût’tan rahim aleyhisselâm›n ge-
bu haberi alan kimse tirdi¤i dinin emir ve ya-
iman etti. saklar›n› insanlara anlat-
Lût aleyhisselâm›n da- makla meflgul olur, onla-
vetine karfl›l›k, kavmi r›n kurtulufla ermeleri için
onunla e¤lenmekten ve ç›rp›n›r ve duâ ederdi.
alay etmekten hiç geri Lût aleyhisselâma ina-
durmuyorlard›. Sonunda nan kimseler çok az idi.
ufac›k tafllar ve kumlar di- Baz› kaynaklarda ona ina-
le gelip, Lût aleyhisselâ- nanlar›n on iki kifli ile bir-
ma flöyle dediler: likte iki k›z› oldu¤u veya
- Kavminin iman etme- iki k›z›yla birlikte on kifli-
yece¤i sana göre kesin nin azaptan kurtulduklar›
ise, Rabbine duâ et, onla- belirtilmektedir.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 326
‹SMA‹L
ALEYH‹SSELÂM
ATILACAK
‹SMA‹L ALEYH‹SSELÂM

‹SMA‹L ALEYH‹SSELÂM; dedi. Bunun üzerine ‹bra-


‹smail aleyhisselâm Haz- him aleyhisselâm Hazreti
reti ‹brahim’in büyük o¤lu Hacer ile evlendi. Bu evli-
olup, Muhammed aley- likten ‹smail aleyhisselâm
hisselâm›n dedelerinden- dünyaya geldi. Muham-
dir. Annesi Hacer hatun, med aleyhisselâm›n nu-
asil bir soydan gelmek- ru, ‹smail aleyhisselâma
teydi. ‹brahim aleyhisse- intikal etti. ‹brahim aley-
lâm›n, zevcesi Hazreti Sâ- hisselâm onu çok sever
re’den çocuklar› olmuyor- ve hiç yan›ndan ay›rmaz-
du. Yafllar› da gittikçe iler- d›.
liyordu. ‹brahim aleyhis-
selâm, kavufltu¤u nimet- Hazreti Sâre, âhir za-
lere flükredip, bir de evlât man peygamberinin nu-
ihsan etmesi için Allahü runun kendisine intikal
teâlâya niyazda bulundu: edece¤ini umuyordu. An-
- Ey Rabbim! Bana sa- cak nur önce Hazreti Ha-
lihlerden bir o¤ul ba¤›flla cer’e, sonra Hazreti ‹sma-
ki, davet ve taatte yar- il’e geçince, Hazreti Ha-
d›mc›m ve gurbette mu- cer’e karfl› kalbinde gay-
nisim, gözümün nuru ol- ret hâs›l oldu. ‹brahim
sun. aleyhisselâm ise, Hazreti
Hazreti Sâre de böyle Sâre’yi hofl tutuyor, de-
istiyordu. Fakat çocu¤u vaml› hat›r›n› soruyor,
olmuyordu. Hazreti Sâre, gönlünü al›p onu incitme-
M›s›r’da kendisine hiz- meye gayret ediyordu.
metçi olarak verilen Haz- Nihayet Hazreti Sâre’nin
reti Hacer’i azat edip, ‹b- gayreti iyice artt› ve ‹bra-
rahim aleyhisselâm ile him aleyhisselâmdan,
evlenmesini istedi. “Ce- Hazreti Hacer ile o¤lu ‹s-
nâb-› Hak, belki sana bun- mail’i baflka bir yere götü-
dan bir evlât ihsan eder” rüp b›rakmas›n› istedi.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 329
‹SMA‹L ALEYH‹SSELÂM

Allahü teâlâ, ‹brahim ‹brahim aleyhisselâm


aleyhisselâma Hazreti Sâ- Hazreti Hacer ile o¤lunu
re’nin bu iste¤ini yerine burada b›rakt›. Yanlar›na
getirmesini bildirdi. ‹bra- içi hurma dolu bir sepet
him aleyhisselâm, Allahü ve içi su dolu bir testi de
teâlân›n emriyle, Hazreti koydu. Sonra, ‹brahim
Hacer ve Hazreti ‹smail’i aleyhisselâm fiam’a git-
yan›na al›p, fiam’dan ay- mek üzere oradan ayr›ld›.
r›larak, onlar›, o s›rada su- Hazreti Hacer, ‹brahim
suz ve ›ss›z bir yer olan aleyhisselâm›n arkas›n-
Mekke’ye götürdü. Hazre- dan giderek dedi ki:
ti Hacer ile Hazreti ‹smail’i - Ey ‹brahim! Görüp
Kâbe’nin flimdi bulundu- görüflecek bir fert ve yiyip
¤u yerin yak›n›nda, yük- içecek bir fley bulunma-
sek bir yerde ve Zemzem yan bu vadide bizi b›rak›p
kuyusunun üzerinde bü- nereye gidiyorsun?
yük bir a¤ac›n yan›na b›- Hazreti Hacer, tekrar
rakt›. O zaman Mekke’de, tekrar bu sözleri söyleme-
hiçbir kimse olmad›¤› gi- sine ra¤men, ‹brahim
bi, içecek su da yoktu. aleyhisselâm ona iltifat

peygamberler tarihi ansiklopedisi 330


‹SMA‹L ALEYH‹SSELÂM

etmeyip, yoluna devam lere yönelt. Oray› ziyarete


etti. Nihayet Hacer ona gelsinler. Onlar› çevreden
sordu: gelecek her türlü meyve-
- Bizi burada b›rakma- lerle r›z›kland›r ki, sana
y› sana Allahü teâlâ m› flükretsinler.
emretti? Hazreti Hacer, o¤lu ‹s-
- Evet, Allahü teâlâ mail’i emziriyor ve testide-
emretti. ki sudan içiyorlard›. Niha-
Bunun üzerine Hazreti yet testideki su tükenince,
Hacer, “Öyleyse Allahü hem Hazreti Hacer, hem
teâlâ bizi zayi etmez ve de çocu¤u susad›. Hazreti
korur” diyerek, o¤lunun Hacer, çocu¤unun susuz-
yan›na döndü. luktan toprak üstünde yu-
varland›¤›n› görünce, yav-
runun bu ac›kl› hâline bak-
Safa ve Mervede Sa’y maktan üzüldü. Onun ya-
‹brahim aleyhisselâm n›ndan kalk›p, o m›nt›kada
Hazreti Hacer ve Hazreti Kâbe’ye en yak›n da¤ olan
‹smail’i Mekke’ye b›rak›p Safa tepesini buldu ve bu-
ayr›l›rken, Seniyye mevki- nun üstüne ç›kt›. Sonra va-
ine var›nca, yüzünü Kâ- diye karfl› durup; “Bir kim-
be’nin bulundu¤u yere se görebilir miyim” diye
çevirdi. Sonra ellerini kal- bakt›. Fakat hiçbir kimseyi
d›rarak flöyle duâ etti: göremedi.
- Ey Rabbimiz! Ben so- Bu defa Safa tepesin-
yumdan bir k›sm›n›, mu- den indi. Vadiye var›nca,
kaddes evinin yan›na, ekin aya¤›n› çelmesin diye en-
bitmez bir vadiye yerlefl- tarisinin ete¤ini toplad›.
tirdim. Ey Rabbimiz! Ora- Sonra, çok müflkül bir iflle
da namaz› dosdo¤ru k›l- karfl›laflan bir insan az-
s›nlar diye, insanlardan bir miyle kofltu. Nihayet va-
k›sm›n›n gönüllerini o yer- diyi geçip, Merve tepesi-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 331
‹SMA‹L ALEYH‹SSELÂM

ne geldi. Orada da biraz - Kimsin?


durdu ve; “Bir kimse gö- - Hazreti ‹brahim’in ha-
rebilir miyim” diye bakt›, n›m›y›m.
fakat hiçbir kimse göre-
- Sizi kime emanet etti?
medi. Hazreti Hacer, bu
suretle Safa ile Merve - Allahü teâlâya.
aras›nda yedi defa gidip - Sizi her fleye kâdir
geldi. ‹flte bunun için ha- olana emanet etmifl.
c›lar, Safa ile Merve ara- Cebrail aleyhisselâm
s›nda sa’y ederler. topu¤u ile topra¤› kaz›p,
Hazreti Hacer, son defa Zemzem suyunu meyda-
Merve üzerine ç›kt›¤›nda, na ç›kard›. Hazreti ‹sma-
bir ses iflitti ve kendi ken- il’in ç›kard›¤› da bildiril-
dine hitap ederek; “Sus, mifltir.
iyice dinle” dedi. Sonra Hazreti Hacer bu duru-
dikkatle dinleyince, bu se- mu görünce, tafl›p zayi ol-
si evvelki gibi bir defa da- mas›n diye, hemen suyun
ha iflitti. Bunun üzerine etraf›n› çevirip havuz hâli-
Hazreti Hacer, sesin geldi- ne getirdi. Bir taraftan da
¤i tarafa bak›p dedi ki: testisini doldurmaya çal›-
- Ey ses sahibi, sesini fl›yordu. Su ise, avuç avuç
duyurdun. E¤er sen bize al›nd›kça, tekrar f›flk›r›yor-
yard›m edebilecek vazi- du. Resûlullah efendimiz
yette isen, imdad›m›za buyurdu ki:
yetifl, bize yard›m et! (Allahü teâlâ, ‹smail’in
Ve böyle der demez annesine rahmet etsin!
(flimdiki) Zemzem kuyu- O, Zemzem’i kendi hâline
sunun bulundu¤u yerde, b›rakm›fl olsayd›, yahut
insan fleklinde Cibril aley- suyu avuçlamasa idi, mu-
hisselâm göründü. Arala- hakkak Zemzem, akar bir
r›nda flu konuflma geçti: ›rmak olurdu.)
peygamberler tarihi ansiklopedisi 332
‹SMA‹L ALEYH‹SSELÂM

Cürhümîlerin gelmesi dide su bulunmad›¤›n› bi-


Hazreti Hacer, ç›kan liyorduk. Gidip bakal›m.
Zemzem suyundan içti. Oraya birkaç kifli gön-
Çocu¤una içirdi. Cibril derdiler. Onlar, orada
aleyhisselâm Hazreti Ha- Zemzem kuyusunu bu-
cer’e dedi ki: lunca, dönüp suyun mev-
- Sak›n mahvoluruz di- cut oldu¤unu haber ver-
ye korkmay›n›z! ‹flte flu- diler. Bunun üzerine Cür-
ras› Beytullah’›n yeridir. O hümîler kuyunun yan›na
beyti, flu çocukla babas› geldi¤inde, Hazreti Hacer
yapacakt›r. Muhakkak ki, su bafl›nda idi. Cürhümî-
Allahü teâlâ o beytin ehli- ler ona dediler ki:
ni zayi etmez. - Bizim de fluraya gelip,
Hazreti Hacer’in bulun- civar›n›zda bar›nmam›za
du¤u Kâbe’nin mahalli, te- müsaade eder misiniz?
pe gibi yerden yüksekçe - Evet, gelebilirsiniz ve
idi. Zamanla seller, sa¤›n› bu sudan istifade edebilir-
solunu kaz›p afl›nd›rm›flt›. siniz. Fakat bu suda mülki-
Hazreti Hacer bu flekil- yet iddia edemezsiniz.
de yaflarken, günün birin- Onlar da raz› oldular.
de Cürhüm kabilesinden Cürhümîlerin gelifli, Haz-
bir cemaat gelip, Mek- reti Hacer’in kad›nlarla
ke’nin alt taraf›na kondu- muhabbetle sohbet etme
lar. Cürhümîler, Zemzem arzusuna muvaf›k oldu.
kuyusunun bulundu¤u Böylece, Cürhümîler
yerde birtak›m kufllar›n Mekke civar›na yerlefltiler.
dolaflt›¤›n› görünce dedi- Sonra kabilelerinden bafl-
ler ki: ka insanlara haber gön-
- Kufl k›sm›, muhakkak derdiler. Onlar da gelip
bir suyun bafl›nda döner, Mekke’de yerleflerek ev
dolafl›r. Halbuki biz bu va- bark sahibi oldular.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 333
‹SMA‹L ALEYH‹SSELÂM

‹brahim aleyhisselâm, o¤lu ‹smail’e karfl› mu-


Babil’den hicret ederken, habbeti fazla idi.
“Ya Rabbi! Bana salihler- ‹smail aleyhisselâm
den bir o¤ul ihsan buyur yedi yafl›nda iken, birgün
ki, davet ve taatte yar- ‹brahim aleyhisselâm ibâ-
d›mc›m ve gurbette mu- det etti¤i mihrabda, bu
nisim ve gözümün nuru muhabbet içinde uyudu.
olsun” diye duâ etti. Rüyas›nda o¤lu ‹smail ile
Allahü teâlâ onun du- otururken, bir melek gelip
âs›n› kabul ederek, ona dedi ki:
Hazreti ‹smail’i müjdele- - Ben, Allahü teâlân›n
di. Âyet-i kerimede me- elçisiyim. Allahü teâlâ, bu
alen buyuruldu ki: o¤lunu kurban etmeni is-
(Biz de ona halim bir tiyor.
o¤ul müjdeledik.) ‹brahim aleyhisselâm
‹brahim aleyhisselâm, korku ile uyand›. “Rüya
‹smail aleyhisselâm›n do- rahmanî mi, yoksa fleyta-
¤umundan sonra, Allahü nî mi” diye tereddüt etti.
teâlân›n emri ile, ‹smail O gün hep bu rüyay› dü-
aleyhisselâm› ve annesi flündü. Onun için bu güne
Terviye denildi.
Hacer validemizi Mekke’ye
b›rak›p fiam’a döndü. Za-
man zaman gider, onlar› Allah için kurban
Mekke’de ziyaret ederdi. ‹brahim aleyhisselâma
Yüzünde, Muhammed ikinci gece, yine rüyas›n-
aleyhisselâm›n temiz ba- da ayn› melek gelerek de-
balardan temiz ve afif di ki:
analara geçip gelen nuru - Ben, Allahü teâlân›n
parlayan Hazreti ‹smail elçisiyim. Allahü teâlâ, bu
çok güzeldi. Bu sebepten o¤lunu kurban etmeni is-
‹brahim aleyhisselâm›n, tiyor.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 334
‹SMA‹L ALEYH‹SSELÂM

Bunun üzerine Hazreti - Nereye gidiyoruz?


‹brahim uyan›nca, gördü- - Dostuma.
¤ü rüyan›n rahmanî oldu- - Evi nerededir?
¤unu anlad›. Bundan do- - O, evden ve mekân-
lay› bu güne Arefe denil- dan münezzehtir. Yer ve
di. Üçüncü gece yine ayn› gök Onun mülküdür.
rüyay› gördü. Art›k Hak - Babac›¤›m! O bizimle
teâlân›n emri oldu¤unda oturup yemek yer mi?
hiç flüphesi kalmad›. “Bu - O yemekten ve iç-
emri muhakkak yerine mekten de münezzehtir.
getirmem gerek” diyerek, ‹brahim aleyhisselâm,
han›m› Hacer’in yan›na o¤lu ‹smail’i kurban et-
mek için götürürken, fley-
geldi ve dedi ki:
tan; “E¤er bugün ‹bra-
- Ey Hacer, benim gö- him’in (aleyhisselâm)
zümün nuru o¤lum ‹sma- evinde bir fitne ç›kara-
il’i y›ka, en iyi elbisesini mazsam, bundan sonra
giydir, saç›n› tara, onu onlar› hiç fitneye düflüre-
dostuma götürece¤im. mem” diyerek harekete
geçti. Yafll› bir adam k›ya-
Sonra; Hazreti ‹smail’e fetinde Hazreti Hacer’in
dedi ki: yan›na geldi. Ona dedi ki:
- Yan›na ip ile b›çak al! - ‹brahim o¤lunu nere-
ye götürdü?
- Bunlar› ne yapaca¤›z
baba? - Bir dostunu ziyarete
götürdü.
- Allah r›zas› için kur-
- Hay›r, onu kesmeye
ban keseriz. götürdü.
Yolda giderken, Hazre- - Baba, o¤lunu bo¤azla-
ti ‹smail, babas›na sordu: maz. fiefkat buna mânidir.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 335
‹SMA‹L ALEYH‹SSELÂM

- Öyle zannederim ki, fieytan Hazreti ‹smail


Allah emretmifltir. ile Hazreti ‹brahim’e gö-
- Allahü teâlân›n emri- rünerek onlara vesvese
ne uymak elbette lâz›m- vermeye çal›flt› ise de,
d›r. Onun emrini, can› gö- fleytan› dinlemediler. Haz-
nülden kabul ederiz. reti ‹smail, fleytan›n arka-
Onun Allahü teâlân›n em- s›ndan yedi tane tafl att›.
rine uymas› elbette en Hac›lar›n fleytan tafllama-
güzel ifltir. s› buradan kald›. Hazreti
‹brahim, bugün Mina de-
fieytan ondan yüz bu- nilen yere gelince, o¤lunu
lamay›nca, yine ayn› k›ya- kurban etmek için haz›r-
fette Hazreti ‹smail’in ya- land›. Hazreti ‹smail te-
n›na geldi. Hazreti ‹smail vekkülle babas›na teslim
edeple babas›n›n arkas›n- oldu. Zira babas›n›n Alla-
dan yürüyordu. fieytan, hü teâlân›n emrini yerine
kand›rmak ümidiyle, Haz- getirmesi gerekiyordu.
reti ‹smail’e sordu:
Hazreti ‹brahim, o¤lu
- Baban seni nereye Hazreti ‹smail’i yere yat›r›p
götürüyor, biliyor mu- b›ça¤› boynuna çald› ise
sun? de, b›çak Allahü teâlân›n
- Dostunun ziyaretine. emri ile kesmedi. Tafla vur-
- Vallahi seni öldürme- du, tafl› kesti. Nihayet Ceb-
ye götürüyor. rail aleyhisselâm Allahü
teâlân›n emriyle cennetten
- Hiç baban›n o¤lunu
bir koç getirdi. Cebrail
öldürdü¤ünü gördün
aleyhisselâm koçu getirir-
mü?
ken makam›ndan, “Allahü
Öyle zannederim, Alla- ekber, Allahü ekber” diye-
hü teâlâ emretmifltir. rek geldi. Hazreti ‹brahim
- O emretti ise, can› bu tekbiri iflitince; “Lâ ilâhe
gönülden raz›y›m. illallahü vallahü ekber” de-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 336
‹SMA‹L ALEYH‹SSELÂM

di. Hazreti ‹smail de; “Alla- t›. Abdülmuttalib, Medi-


hü ekber ve lillâhil hamd” neli bir kâhin taraf›ndan
diyerek tekbiri tamamlad›. teklif edildi¤i üzere, o
Hazreti ‹brahim koçu kur- günkü âdete göre diyet
ban etti. Bu tekbirler onlar- olarak kabul edilen on de-
dan itibaren sünnet oldu. ve getirtti. Abdullah ile
Onlar›n bu hâli Kur’an-› ke- develer aras›nda kura çe-
rimde anlat›lmakta ve me- kildi. Kura Abdullah’a ç›-
alen; “Muhakkak ki bu k›nca, deve say›s›n› on
aç›k bir imtihand›” buyu- adet art›rd›. Develerin sa-
rulmaktad›r. Hazreti ‹bra- y›s› yüze ulafl›nca, kura
him, kurban hâdisesinden develere ç›kt›. Bunun üze-
sonra Hazreti Sâre’nin ya- rine yüz deveyi kurban
n›na döndü. Bunun ben- ederek çok sevdi¤i o¤lu
zeri bir hâdiseyi de Pey- Abdullah’› kurtard›. Pey-
gamber efendimizin ba- gamber efendimiz Hazreti
bas› Abdullah da geçir- ‹smail’i ve babas› Abdul-
miflti. Abdullah’›n babas› lah’› kastederek; “Ben iki
Abdülmuttalib o devirde kurbanl›¤›n o¤luyum”
Mekke hakimiydi. Zem- buyurmufltur.
zem kuyusunu yeniden Hazreti ‹smail büyü-
ortaya ç›kar›p, tamiri es- yünce Cürhüm kabilesin-
nas›nda on erkek çocu¤a den bir k›zla evlendi. Ba-
sahip oldu¤undan, birini bas› ‹brahim aleyhisselâ-
kurban etmeyi adam›flt›. m›n tavsiyesi ile bundan
Arzusu gerçeklefltikten ayr›larak Hâle isminde bir
sonra, gördü¤ü bir rüya han›mla evlendi. Bu ha-
üzerine ada¤›n› hat›rlad›. n›mdan bir o¤lu oldu. Al-
Kurban edilecek o¤lunu n›ndaki son peygamberin
belirlemek maksad›yla nuru bu han›ma ve bu ha-
o¤ullar› aras›nda kura n›mdan da do¤an o¤luna
çekti. Kura Abdullah’a ç›k- geçti. Bunun evlâtlar›n-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 337
‹SMA‹L ALEYH‹SSELÂM

dan Peygamber efendi- p›lmas›n› emredince, baba


mize kadar ulaflt›. Bu ha- o¤ul Kâbe’nin eski temeli-
n›m›n hizmetinden çok ni bulup yeniden infla etti-
memnun olan Hazreti ‹b- ler ve flöyle duâ ettiler: “Ey
rahim de, bu beldede ya- Rabbimiz bizden bu hay›r-
flayanlar için hay›r duâda l› ifli kabul et. Hakikaten
bulundu. Onun duâs› be- sen duâm›z› iflitici, niyeti-
reketi ile Mekke civar›nda mizi bilicisin.”
bereket çok oldu.
Bu s›rada annesi Hazre-
ti Hacer de vefat etti ve Kâ- Hazreti ‹smail’in
be temelinin bitifli¤ine def- peygamberli¤i
nedildi. Hazreti ‹brahim yi- Hazreti ‹brahim, Kâ-
ne ara s›ra gelip gidiyordu. be’nin inflaat› bitince,
Allahü teâlâ Kâbe’nin ya- Cebrail aleyhisselâm›n ta-

peygamberler tarihi ansiklopedisi 338


‹SMA‹L ALEYH‹SSELÂM

rifi üzere, o¤lu ve inanan- nufltu. Hazreti ‹smail’in,


larla birlikte hac ettikten Cürhümî kabilesi reisinin
sonra, Kâbe’nin bak›m ve k›z› olan, ikinci olarak ni-
emniyetini o¤lu Hazreti kâhlad›¤› Hâle ad›ndaki
‹smail’e havale ederek, mübarek hatundan, k›zla-
tekrar Filistin’e dönüp, bir r› ve o¤ullar› oldu. Mu-
müddet sonra orada ve- hammed aleyhisselâm›n
fat etti ve Kudüs yak›nla- nuru da bu mübarek ha-
r›nda, bugün Halilürrah- tunun o¤ullar›ndan olan
mân ismiyle meflhur olan Kaydar’a intikal etti. Böy-
yerin civar›nda bir ma¤a- lece onun soyundan ge-
raya defnedildi. len iman sahibi kimseler,
‹smail aleyhisselâm Resûlullah efendimizin
aralar›nda yaflamakta ol- nurunu tafl›makla fleref-
du¤u, Yemen’den gelip lendiler. Nitekim, hadis-i
Mekke’ye yerleflen Cür- flerifte buyuruldu ki:
hüm kabilesine peygam- (Allahü teâlâ, Âdemo-
ber olarak gönderildi ve ¤ullar›ndan ‹smail’i seçti.
kendisine baflka kitap ve ‹smail’in evlâd›ndan Benî
din verilmedi. Babas› ‹b- Kinâne’yi seçti. Benî Kinâ-
rahim aleyhisselâm›n di- ne’den Kureyfl’i seçti ve
ninin hükümleri ile amel ay›rd›. Kureyfl’ten Benî Hâ-
ederek, bunu insanlara flim’i seçti. Benî Hâflim’den
tebli¤ etmesi emredildi. de beni seçti ve ay›rd›.)
‹nsanlar› elli y›l imana da- ‹smail aleyhisselâm,
vet etti, ancak pek az kim- vefat›na yak›n, kardefli
se imanla flereflendi. Hazreti ‹shak’› yan›na da-
‹smail aleyhisselâm›n vet edip, k›z›n› Hazreti ‹s-
dini, ‹slâmiyete kadar de- hak’›n o¤lu ‹ys’e nikâhlad›
vam etti. Cürhümîlerden ve baz› vasiyetlerde bulun-
iki defa evlendi. Arapça’y› du. Mekke’de 133 veya
onlardan daha fasih ko- 137 yafllar›nda iken vefat
peygamberler tarihi ansiklopedisi 339
‹SMA‹L ALEYH‹SSELÂM

edince, Mescid-i Haram’da Hazreti ‹smail’den Mu-


Kâbe-i muazzaman›n ku- hammed aleyhisselâma
zey duvar› önünde bulu- kadar Resûlullah›n bütün
nan ve annesi Hazreti Ha- babalar› ‹brahim aleyhis-
cer’in de yatt›¤› Hatim de- selâm›n dininde, Müslü-
nilen yere defnedildi. man olup, bu dine göre
Abdullah bin Abbas ibâdet ederlerdi. Resûlul-
hazretlerinin bildirdi¤ine lah›n dedelerinden birinin
göre; ‹smail aleyhisselâm- iki o¤lu olsa, yahut bir ka-
la Resûlullah efendimizin bile iki kola ayr›lsa, Hâ-
yirmi birinci babas› olan tem-ül-enbiyâ’n›n soyu,
Adnan aras›nda otuz baba en flerefli ve en hay›rl›
vard›r. Adnan’la Hazreti ‹s- olan tarafta bulunur ve
mail aras›ndaki babalar›n her as›rda, Onun dedesi
isimleri kesin olarak belli olan zat, yüzündeki nur-
de¤ildir. Adnan’dan baflla- dan belli olurdu. Bu nur,
yarak, Resûlullah›n müba- Peygamberimizin Âdem
rek babalar› olan Abdul- aleyhisselâma emanet
lah’a kadar, yirmi mübarek edilen mübarek nuru
zat›n isimleri ihtilâfs›z ola- olup, Hazreti ‹smail’e de
rak bildirilmifltir. Bunlar; babas›ndan intikal etmiflti
Adnan o¤lu Mead o¤lu Ni- ve aln›nda sabah y›ld›z› gi-
zâr o¤lu Mudar o¤lu ‹lyâs bi parlard›. Neticede bun-
o¤lu Müdrike (Amir) o¤lu dan da evlâtlar›na geçe-
Huzeyme o¤lu Kinâne o¤- rek, Resûlullaha kadar gel-
lu Nadr o¤lu Mâlik o¤lu di.
Fihr o¤lu Gâlib o¤lu Lüeyy
o¤lu Ka’b o¤lu Mürre o¤lu
Kilâb o¤lu Kusayy (Zeyd) ‹smail aleyhisselâm›n
o¤lu Abd-i Menâf (Mugîre) mucizeleri
o¤lu Hâflim (Amr) o¤lu Hazreti ‹smail’in on iki
Abdülmuttalib (fieybe)’dir. o¤lu olup, bunlar, Kâ-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 340
‹SMA‹L ALEYH‹SSELÂM

be’nin hizmetini yapar, r›, ‹smail aleyhisselâm›n


emniyet ve muhafazas›- torunlar› idiler ve onun
n› sa¤larlard›. Onun so- konufltu¤u Arapça ile ko-
yuna ve Kâbe-i muazza- nufluyorlard›. Nitekim
maya hürmet etmeyen Kur’an-› kerim de, Kureyfl
kavimler, Kâbe’nin için- lisan›nda inmifltir.
de çok çirkin hareketler Hazreti ‹smail’in to-
yapacak kadar ileri gittik- runlar›, baba ve dedeleri-
lerinde gelen bir sel, nin dininden baz› güzel-
flehri alt üst edip, Kâbe-i likleri örf ve âdet olarak
muazzamay› bile y›kt›. muhafaza etmekle bera-
Ahali çevreye da¤›ld› ve ber, zamanla çok az say›-
birçoklar› öldü. Hazreti
daki müminlerden ve
‹smail’in ço¤alan çocuk-
Muhammed aleyhisselâ-
lar›, zamanla Arabis-
m›n nurunu tafl›yan aile-
tan’›n çeflitli bölgelerine
den baflkalar› az›t›p, do¤-
yay›ld›lar.
ru yoldan ayr›larak, put-
Hazreti ‹smail’in soyu lara tapar oldular. Hatta
ilk defa Adnan’da kabile- Kâbe’nin içini bile putlar-
lere ayr›ld› ve Araplar›n la doldurdular. Bu hâl
birçok kabileleri onlar›n Muhammed aleyhisselâ-
soyundan meydana gel- m›n gelifline kadar de-
di. Resûlullah›n yirmi bi- vam etti.
rinci babas› Adnan’›n iki
o¤lundan Akk, Yemen’e ‹smail aleyhisselâm›n
gidince; Meâd da Mek- mucizelerinden baz›lar›
ke’de kald›. Resûlullah flunlard›r:
efendimizin dünyay› tefl- Dikenli bir arazide ya-
riflerinde, Mekke’ye Ad- flayan müflriklerin teklifi
nan’›n soyundan gelen üzerine duâ edip, dikenli
Kureyflo¤ullar› hâkim ol- a¤açlarda çeflitli meyve-
mufllard›. Kureyflo¤ulla- ler bitmifltir.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 341
‹SMA‹L ALEYH‹SSELÂM

‹smail aleyhisselâm ‹smail aleyhisselâm,


kendisine peygamberlik birisine bir yerde bulufl-
gelince, Zemzem kuyusu- mak için söz vermiflti. Söz
nun çevresine yerleflen verdi¤i yere gidip üç gün
Cürhümîleri imana davet beklemesine ra¤men o
etti. Onlar da mucize iste- flah›s gelmedi. Bununla
yip; “fiu k›s›r koyundan birlikte asla yerinden ay-
süt ç›kar” dediler. O da r›lmad›. Allahü teâlâ,
mübarek elini koyunun Kur’an-› kerimde Meryem
s›rt›na koyarak; “Beni suresi 54. âyet-i kerimede
peygamber olarak gön- onu överek mealen; (O,
deren Allahü teâlân›n is- vaadinde, sözünde sad›k-
mi ile...” dedi¤i anda, ko- t›) buyurdu.
yunun memelerinden süt Hazreti ‹smail’in husu-
akmaya bafllad›. siyetlerinden biri de; kav-
mine namaz ve zekât› em-
Yine bir defas›nda ken-
rederek emr-i mârufta bu-
disine misafir gelen iki
lunmas›yd›. Nitekim o,
yüz Yemenliye ikram ede- Meryem suresinin 56.
cek bir fley bulamay›nca, âyet-i kerimesinde me-
mahcup oldu. O anda duâ alen; (Kavmine namaz ve
etti ve yan›ndaki kumlar zekât› emrederdi ve Rab-
un oldu. Bunu gören mi- bi kat›nda söz ve hâlleri-
safirlerin hepsi imanla fle- nin do¤rulu¤u ile makbul
reflendiler. idi) buyurularak, bu husu-
Hazreti ‹smail’in muci- siyeti ile de methedilmifl-
zelerinin en meflhuru; o tir.
zamanda hiç su bulunma- ‹smail aleyhisselâm›n
yan Mekke-i mükerreme- hususiyetlerinden biri de
de, onun teflrifiyle Zem- Zebîhullah olmas›, yani
zem suyunun ortaya ç›k- Allahü teâlâ için kurban
mas›d›r. edilmesidir.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 342
‹SHAK
ALEYH‹SSELÂM
ATILACAK
‹SHAK ALEYH‹SSELÂM

‹SHAK reti ‹smail ile annesini flu


ALEYH‹SSELÂM; ‹shak anda Mekke’nin bulundu-
aleyhisselâm ‹brahim ¤u topraklara götürmesi-
aleyhisselâm›n ikinci o¤lu- ni emreyledi. ‹brahim
dur. Hazreti ‹smail’den aleyhisselâm da, onlar›
sonra do¤mufltur. ‹shak, emredilen topraklara gö-
(gülüyor) demektir. Annesi türüp geri döndü.
Hazreti Sâre’nin gençlikte Aradan y›llar›n geçme-
çocu¤u olmam›flt›. ‹htiyar- si ile ‹brahim aleyhisse-
l›kta, çocu¤u olaca¤› Allah lâm ile Hazreti Sâre iyice
taraf›ndan müjdelenince, yafllanm›fllard›. Bu za-
flafl›r›p güldü¤ü için o¤lu- manda Allahü teâlân›n
na bu isim verilmiflti. emriyle melekler, bir ço-
Bu zamana kadar çocu- cuklar› olaca¤›n› müjdele-
¤u olmayan Hazreti Sâre, diler. Bir o¤ullar›n›n ola-
yafl›n›n geçti¤ini düflüne- ca¤› müjdelendi¤i s›rada,
rek, Hazreti ‹brahim’e, ‹brahim aleyhisselâm yüz
Hazreti Hacer’i nikâhlama- yirmi, Hazreti Sâre ise
s›n› söylemifl ve bu evlilik- doksan yafl›n› geçmiflti.
ten ‹smail aleyhisselâm Bu haberden bir sene
olmufltu. ‹brahim aleyhis- sonra Hazreti ‹shak do¤-
selâm›n aln›ndaki nur, Ha- du.
cer’e ve oradan da Hazreti Hazreti ‹shak’› müjde-
‹smail’e intikal etti. lemek için gelen melekler,
Hazreti ‹brahim, Mu- gayet güzel yüzlü birer
hammed aleyhisselâm›n genç suretinde olarak, ‹b-
nurunu tafl›yan Hazreti ‹s- rahim aleyhisselâm›n kar-
mail’e fazla alâka gösteri- fl›s›na ç›kt›lar. Bunlar;
yordu. Bu durum Hazreti Cebrail, Mikâil ve ‹srâfil
Sâre’nin gayretine sebep aleyhimüsselâm idi. Yan-
oldu. Allahü teâlâ, Hazreti lar›nda baflka melekler de
‹brahim’e vahyedip, Haz- vard›. Melekler güzel yüz-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 345
‹SHAK ALEYH‹SSELÂM

lü genç suretinde ‹brahim - Buyurun, yemez mi-


aleyhisselâma gözüküp; siniz?
selâm verdiler. ‹brahim - Biz yeme¤in ücretini
aleyhisselâm, selâmlar›n› vermeden yemeyiz.
ald›ktan sonra, onlar› - Yiyiniz de bedelini
evinde en iyi yere oturttu. veriniz. Bu yeme¤in bir
Onlara ikram etmek üzere ücreti vard›r.
hemen k›zart›lm›fl bir bu-
za¤› (dana) getirdi. Bu ne- - Bu yeme¤in ücreti
fis yiyece¤i misafirlerin nedir?
önüne koyup; “Buyuru- - Yeme¤in bafl›nda Al-
nuz, yiyiniz” dedi. Fakat lahü teâlân›n ismini söy-
bu misafirler yeme¤e hiç lemek, sonunda da ham-
el uzatmad›lar. detmektir.
Bu durum karfl›s›nda ‹brahim aleyhisselâ-
‹brahim aleyhisselâm te- m›n bu sözü üzerine, Ceb-
dirgin olup, endiflelendi. rail aleyhisselâm, Mikâil
O zamanki âdete göre, bir aleyhisselâma bakarak
eve misafir geldi¤inde, dedi ki:
misafir, ikram edilen fley- - Bu zat, Allahü teâlâ-
leri yerse, o misafirden n›n dost (halil) edinmesi-
emin olunur; yemezse, ne lây›k bir kimsedir.
bu misafirin zarar vermek Bundan sonra melek-
üzere geldi¤ine hükmedi- ler, “Ey ‹brahim! Endifle
lir, ondan çekinilirdi. Hat- etme! Biz Lût kavmini he-
ta böylelerinin zarar›ndan lâk etmek için gönderil-
korkulurdu. ‹brahim aley- dik” diyerek melek olduk-
hisselâm›n kalbine bu se- lar›n› aç›klad›lar. Böylece
beple bir endifle gelmifltir. yeme¤i yememelerinin
‹brahim aleyhisselâm sebebi de anlafl›ld›. Çün-
ile melekler aras›nda flu kü melekler yemezler, iç-
konuflma geçti: mezler.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 346
‹SHAK ALEYH‹SSELÂM

‹shak aleyhisselâm›n Allahü teâlâ, kendisine


müjdelenmesi flükür ve hamd edilmesi-
‹brahim aleyhisselâma ni gerektiren iflleri yapar,
gelen melekler melek ol- yarat›r. Onun kullar›na
duklar›n› aç›klay›p, ‹bra- hayr› ve ihsan› pek çok-
him aleyhisselâm›n endi- tur. O kerem sahibidir. Si-
flesi da¤›l›nca, melekler zi de nice nimetlere ka-
ona bir o¤lunun, yani vuflturmaya kâdirdir.
Hazreti ‹shak’›n olaca¤›n› Bu hususta Hazreti ‹b-
müjdelediler. Hazreti Sâ- rahim de meleklere de-
re, meleklerin bu müjde- miflti ki:
sini iflitince, hayrete kap›- - Benim bu ihtiyarl›-
larak ellerini yüzüne ka- ¤›mda bana evlât m› müj-
pay›p dedi ki: delersiniz? Ne acayip
- Hayret, benim mi ço- müjdedir.
cu¤um olacak? Ben art›k - Biz seni hak ile müj-
ihtiyarlad›m. Çocuk do¤u- deledik. Sen Hakk›n rah-
racak hâlde de¤ilim! Üs- metinden ümit kesme.
telik benim kocam da ihti- - Allahü teâlân›n rah-
yarlam›flt›r. Bu görülme- metinden kim ümit keser
mifl bir ifltir. ki? Ancak, Allahü teâlân›n
Hazreti Sâre’nin bu rahmetinin bollu¤unu bil-
sözleri üzerine melekler, meyen azg›nlar ümit ke-
flu cevab› verdiler: serler.
- Sen Allahü teâlân›n Hazreti ‹brahim ve
emrine mi, takdirine mi Hazreti Sâre’nin bu habe-
flafl›yorsun? Muhakkak re flaflmalar›n›n sebebi,
Allahü teâlâ neyi dilerse, itiraz için de¤ildi. Çünkü
o olur. Allahü teâlân›n onlar, Allahü teâlâya
rahmeti ve bereketi sizin iman etmifllerdi ve flafl›r-
üzerinizedir. fiüphesiz ki, malar›n›n sebebi; hiç gö-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 347
‹SHAK ALEYH‹SSELÂM

rülmedi¤i hâlde, bilinenin hak ad›n› verdiler. Babas›,


ve âdetin d›fl›nda olarak, Hazreti ‹shak’› yedi gün-
çok yafll› kimselerin çocu- lük iken sünnet etti. ‹bra-
¤unun olaca¤› idi. him aleyhisselâm, büyük
‹brahim aleyhisselâ- o¤lu Hazreti ‹smail’e oku-
m›n Allahü teâlân›n emir- du¤u gibi ona da; “E’ûzü
lerine gösterdi¤i sadakat bikelimâtillâhittâmmâti
ve ihtimam sebebiyle, min külli fleytanin ve
böyle yafll› iken, Allahü hâmmetin ve min külli
aynin lâmmeh” duâs›n›
teâlâ ona bir çocuk daha
okurdu.
ihsan eyledi. Nitekim
Kur’an-› kerimde mealen ‹shak aleyhisselâm bü-
flöyle buyuruldu: yüyünce, babas› ve anne-
si ile Mekke’ye gitti. Kâbe-
(Bir de ona salihlerden
i muazzamay› ziyaret
bir peygamber olmak edip, a¤abeyi Hazreti ‹s-
üzere ‹shak’› müjdeledik. mail’le görüfltü. Üçü bir-
Kendisine ve ‹shak’a be- likte Filistin’e döndüler.
reketler verdik. Her ikisi- Burada anne ve babas›na
nin soyundan mümin hizmet eder, her sene hac
olan da var, nefsine apa- zaman›nda, Mekke’ye gi-
ç›k zulmeden kâfir de derdi. fiam ve Filistin aha-
var.) [Saffat 112 - 113] lisine peygamber oldu¤u
Meleklerin bu müjdesi, bildirildi. Bu husus En’âm
Lût kavminin helâk oldu- suresi 84. âyet-i kerime-
¤u gece idi. Çok geçme- sinde meâlen flöyle bildi-
den Hazreti Sâre hamile rilmektedir:
kald›. Do¤an çocu¤a müj- (Biz ‹brahim’e o¤lu ‹s-
de esnas›nda, annesi se- hak’› ve ‹shak’a o¤lu Ya-
vinç ve taaccüple güldü- kûb’u hibe ettik ve her bi-
¤ü için Ibranice’de “gülü- rine hidayet ve nübüvvet
yor” manas›na gelen ‹s- verdik.)
peygamberler tarihi ansiklopedisi 348
‹SHAK ALEYH‹SSELÂM

Hazreti ‹shak’›n ‹ys, amcas› Hazreti ‹sma-


mucizeleri il’in k›z› ile evlendi. Ba-
‹shak aleyhisselâm bas›n›n duâs› bereketiyle
yüz ve flekil itibariyle, ah- soyu bereketli olup, k›sa
lâk ve yaflay›flta babas› zamanda ço¤ald›. Hazre-
Hazreti ‹brahim’e çok ti Yakûb’a da peygam-
benzerdi. Hatta sakal› ç›k- berlik verildi. O¤ul ve to-
t›¤› zaman, baba ile o¤lu- runlar›ndan da peygam-
nu birbirinden ay›rmak berler geldi. Bir ad› da ‹s-
çok güçleflmiflti. ‹brahim rail olan Hazreti Ya-
aleyhisselâm›n sakal› kûb’un soyundan gelen-
a¤ar›nca, aralar›nda fark lere, sonradan ‹srailo-
meydana geldi ve gören- ¤ullar› denildi.
ler kolayca birbirlerinden Hazreti ‹shak’›n gözleri
ay›r›r oldular. ömrünün sonuna do¤ru
‹shak aleyhisselâm zay›flad›. Yüz yirmi sene
Hazreti ‹brahim’in vefa- veya daha fazla yaflad›.
t›ndan sonra, onun dini- Vefat edince, Filistin’de
nin hükümlerini yaymaya Halilürrahmân civar›nda,
devam etti. Kavmine na- baba ve annesinin de
sihatlerde bulunup, Alla- medfun bulundu¤u ma-
hü teâlân›n emir ve ya- ¤araya defnedildi.
saklar›n› bildirdi. Her peygamber gibi
Ömrünü, insanlara ‹shak aleyhisselâm›n da
Allahü teâlân›n emir ve çeflitli mucizeleri vard›r.
yasaklar›n› bildirmekle Bunlar›n baz›lar› flöyle:
geçiren ‹shak aleyhisse- Hayvanlar, aç›k bir li-
lâma, Allahü teâlâ iki sanla ‹shak aleyhisselâ-
o¤ul ihsan etti. Bunlar, m›n peygamberli¤ine fle-
ikiz olan ‹ys ve Yakûb hadet ederlerdi. Birgün
ad›ndaki çocuklar› idi. kavmi; Hazreti ‹shak’a bir
peygamberler tarihi ansiklopedisi 349
‹SHAK ALEYH‹SSELÂM

tilki, bir ceylan ve bir keçi- fürde inat edip cehennem


yi getirip dediler ki: azab›n› haketti.
- Bunlar senin pey- ‹shak aleyhisselâm›n
gamberli¤ine flehadet et- bir di¤er mucizesi de, duâ
medikçe, biz de inanma- etmesi üzerine da¤›n ha-
y›z. rekete geçmesidir. ‹shak
‹shak aleyhisselâm da aleyhisselâm Kudüs’e va-
hayvanlara dedi ki: r›p, oran›n halk›na Allahü
- Ey hayvanlar! Benim teâlân›n emir ve yasakla-
kim oldu¤umu bilir misi- r›n› tebli¤ edince, insanlar
niz? oradaki bir da¤› gösterip
Bunun üzerine tilki; dediler ki:
“Allah›n peygamberi- - E¤er flu da¤› harekete
sin” dedi. Ceylan; “Hali- geçirirsen, iman ederiz.
lullah’›n o¤lusun. Kavmi- ‹shak aleyhisselâm da
ni necat ve felaha davet elini aç›p, Hak teâlâya duâ
ediyorsun. Ben flehadet
etti. Da¤ sallanmaya bafl-
ederim ki, ibâdet edilme-
lay›nca, Kudüs halk› hep
ye hakk› olan ancak ve
birlikte iman ederek, küf-
yaln›z Allahü teâlâd›r.
Sen de Onun peygambe- rün zulmetinden kurtul-
risin” dedi. Keçi de; “Al- du.
lah›n peygamberisin. Hazreti ‹shak’›n baflka
Hak üzere oldu¤unda bir mucizesi de; fiam aha-
flüphe yoktur. Sana iman lisinin arzusu üzerine
etmeyen, do¤ruca ce- yapt›¤› duâ neticesinde,
henneme girecektir” de- elini s›rt›na koydu¤u bir
di. koyunun, hemen kuzula-
Bu mucizeyi görenler- mas›d›r. Koyun, ard› ard›-
den bir k›sm› imanla fle- na dokuz veya doksan ta-
reflendi. Bir k›sm› da kü- ne kuzu do¤urmufltur.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 350
YAKÛB
ALEYH‹SSELÂM
ATILACAK
YAKÛB ALEYH‹SSELÂM

YAKÛB Vakti gelince ikiz o¤ul-


ALEYH‹SSELÂM; Ya- lar› oldu. Birincisine ‹ys,
kûb aleyhisselâm ‹shak ikincisine Yakûb ismi ve-
aleyhisselâm›n o¤lu, Yu- rildi.
suf aleyhisselâm›n baba- Yakûb, ‹branice bir
s›d›r. Melekler, ‹brahim isim olup; Saffetullah, ya-
aleyhisselâma ‹shak aley- ni Allahü teâlân›n saf ve
hisselâmla beraber, Ya- temiz k›ld›¤› kul manas›na
kûb aleyhisselâm›n da gelmektedir. ‹ys isminde-
do¤umunu ve peygam- ki kardefli ondan önce
berli¤ini müjdelemifltir. do¤du¤u için, Arapça ta-
‹brahim aleyhisselâm kip etmek manas›na Ya-
vefat etti¤i zaman, ‹shak kûb denildi¤i de bildiril-
aleyhisselâm fiam’da bu- mifltir.
lunuyordu. Rüyas›nda, Yakûb aleyhisselâm›n
belinden, birçok dallar› ve di¤er ad› ‹srail olup, Alla-
budaklar› bulunan büyük h›n kulu manas›na gel-
ve yeflil bir a¤ac›n yüksel- mektedir. ‹ys ve Yakûb
di¤ini gördü. Rüyas›nda aleyhisselâm büyüdükleri
ona; “Bu dallar ve budak- zaman, ihtiyar hâlde bu-
lar, senin soyundan gele- lunan babalar›na hizmet
cek olan peygamberlerin ediyorlard›. Babalar›n›n
nurudur” denildi. Sonra koyun sürülerini nöbetle-
sevinerek uyand›. fle olarak bir gün biri, bir
Seksen yafl›na geldi¤i gün de di¤eri otlat›yordu.
zaman, zevcesi ona hami- Âdem aleyhisselâm-
le oldu¤unu müjdeledi. dan peygamber efendi-
‹shak aleyhisselâm han›- mize kadar her peygam-
m›na; “Bu hususa flafl- berin hususî bir duâs›
ma” diyerek rüyas›n› an- vard›. ‹shak aleyhisse-
latt›. lâm, ölümü yaklaflt›¤› za-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 353
YAKÛB ALEYH‹SSELÂM

man o¤ullar›n› ça¤›r›p, da taksim etti. Ancak ‹ys,


her ikisine de ayr› ayr› kardefli Hazreti Yakûb’un
duâ etti. Yakûb aleyhisse- mallar›na el koydu. Bu-
lâm huzuruna gelince; nun üzerine annesi Hazre-
“Ya Rabbi! Neslimden ti Yakûb’a dedi ki:
peygamber gelece¤ini - Kalk, day›n Lâyân ve
buyurmufltun. O vaadini kardefllerinin yan›na git!
bu o¤lumdan zuhur et- Onlar›n çok genifl arazile-
tir” diye en k›ymetli du- ri, evleri ve servetleri var-
ây› etti. Onun soyundan d›r. Onlar sana yard›mc›
nice peygamberler gön- olurlar. Onlara benden de
dermesi için cenâb-› Hak- selâm söyle!
ka niyazda bulundu.
Yakûb aleyhisselâm,
‹ys’e de; “Zürriyetin annesinin bu sözleri üzeri-
toprak kadar çok olsun” ne, Harran’a gitti. Orada
diyerek soyundan melik- yüksek evler ve hofl man-
lerin ve sultanlar›n gel- zaralarla karfl›laflt›. fiehre
mesi için duâda bulun- giriflte, bir su kuyusuna
du. u¤ray›p, orada bulunan-
‹shak aleyhisselâm ve- lardan su istedi ve onunla
fât›ndan önce mallar›n› abdest ald›. Namaz k›l›p
peygamberler tarihi ansiklopedisi 354
YAKÛB ALEYH‹SSELÂM

Rabbine duâ ve niyazda ne size ve sizin beldeniz-


bulundu. Kuyunun bafl›n- de kalmak ve ifllerinizde
da su dolduranlardan da- yard›m etmek üzere
y›s›n›n evini sordu. Su için gönderdi. fiu anda size
gelenlerden biri, day›s›n›n geldim” diyerek duru-
k›zlar›ndand›. Babas›na munu anlatt›.
gidip, birinin arad›¤›n› ha- Day›s› Lâyân buna çok
ber verince, babas›; “Onu sevindi. Onu, ifllerinde ça-
bana getiriniz” dedi. K›z, l›flmas› için vazifelendirdi.
Hazreti Yakûb’a, babas›- Bir müddet day›s›n›n iflle-
n›n kendisini bekledi¤ini rinde yard›mc› oldu. Ora-
haber verdi. Bunun üzeri- da uzun müddet kald›.
ne Hazreti Yakûb day›s›- Önce Leyâ, yedi y›l sonra
n›n yan›na vard›. da Râhil ile evlendi.
Day›s› uzun zamand›r Hazreti Yakûb’un Le-
görmedi¤i için, Hazreti yâ’dan Robîl ve fiemûn
Yakûb’u tan›mam›flt›. adl› iki erkek çocu¤u oldu.
Bundan dolay› kendisine Arkas›ndan Lâvî ve Yehû-
sordu: da ad›ndaki o¤ullar› do¤-
- Ey genç sen kimsin? du. Yine bu han›m›ndan
Nereden geldin? ‹sâhâr ve Zablûn adl›
- Ad›m Yakûb, ‹shak o¤ullar› ile Dînâr isimli k›-
aleyhisselâm›n o¤luyum. z› dünyaya geldi. Ayr›ca
fiam’dan geldim. Yakûb aleyhisselâm›n
Bunun üzerine day›s› Belhe ve Zülfâ isimli iki
Hazreti Yakûb’a annesini, cariyesi vard›. Belhe’den
babas›n› ve kardefli ‹ys’i Dân ve Neftâlî, Zülfâ’dan
sordu. O da babas›n›n da Câd ve Âflir ad›ndaki
vefat etti¤ini söyledikten o¤ullar› dünyaya geldi.
sonra, “Allahü teâlâ be- Hazreti Yakûb ile ev-
ni, annemin iste¤i üzeri- lendikten sonra bir müd-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 355
YAKÛB ALEYH‹SSELÂM

det çocu¤u olmayan Râ- senden ancak hay›r gör-


hil, Allahü teâlâdan bir düm. fiimdi ise peygam-
o¤lan diledi. Allahü teâlâ ber olarak vazifelendirildi-
duâs›n› kabul edip, her ¤in yere ailenle git. Senin,
hâliyle flerefli ve güzel yak›nlar›m›n ayr›l›¤› bana
olan Yusuf aleyhisselâm› zor gelir. Fakat senin raz›
verdi. olman, benim r›zamdan
öncedir. ‹stedi¤in ne var
Hazreti Yakûb’un ise al götür.
peygamberli¤i - Allahü teâlâ benim
Yakûb aleyhisselâm sebebimle, sana hay›r ih-
uzun müddet day›s›n›n san etsin.
yan›nda kald› ve ona hiz- Day›s› ona befl yüz adet
met etti. Hazreti Yusuf’un koyun, befl yüz adet s›¤›r
do¤du¤u sene Allahü te- ve çok miktarda at ve kat›r
âlâ taraf›ndan, Kenan di- haz›rlad›. Yakûb aleyhisse-
yar› ahalisine peygamber lâm, han›mlar› ve o¤ulla-
olarak vazifelendirildi. r›yla birlikte Kenan iline
Bunun üzerine Yakûb gitmek üzere yola ç›kt›.
aleyhisselâm day›s› Lâ- Kenan diyar›, Fenike
yân’a gelerek, gördü¤ü denilen Sayda, Sûr ve
iyilikleri için teflekkür ede- Beyrut ile Filistin ve Suri-
rek dedi ki: ye’nin bir k›sm›ndan iba-
- Muhakkak ki Rab- ret olan eski bir memle-
bim, beni Kenan diyar› kettir. Nuh aleyhisselâ-
ahalisine peygamber ola- m›n torunu ve Hâm’›n
rak vazifelendirdi. Oraya o¤lu Kenan, burada yafla-
gitmemi emir buyurdu. d›¤› için bu beldeye Ke-
- Ey Yakûb! Bana uzun nan diyar› denilmifltir.
zaman arkadafll›k ettin. Yakûb aleyhisselâm
Bu uzun zaman içinde, Kenan diyar›na yaklaflt›¤›
peygamberler tarihi ansiklopedisi 356
YAKÛB ALEYH‹SSELÂM

zaman, onu melekler bir- teâlâ beni peygamber ola-


birlerine müjdeleyerek rak gönderdi” dedi¤imi
karfl›lad›lar. Kardefli ‹ys, kendisine bildir!
Yakûb aleyhisselâm›n Robîl, amcas›na gidip,
peygamber olarak gön- babas›n›n söylediklerini
derildi¤ini ve Kenan diya- bildirince; ‹ys, Yakûb aley-
r›na do¤ru gelmekte ol- hisselâm›n bu davetini de
du¤unu iflitince; “Pey- kabul etmedi. Bunun üze-
gamber olmaya ben on- rine Yakûb aleyhisselâm,
dan daha lây›¤›m” diye-
Allahü teâlâya duâ etti.
rek k›zd›. Adamlar›yla bir-
Kendisini ve ehlini, karde-
likte Hazreti Yakûb’un öl-
flinden gelecek kötülük-
dürülmesini istedi.
lerden korumas›n› diledi.
Hazreti Yakûb, kardefli Kardefli için hediyeler ha-
‹ys’e elçi gönderdi. Elçi z›rlad› ve yan›nda bulu-
geriye dönüp, kardefli nanlara buyurdu ki:
‹ys’in dört yüz kifliyle bir-
likte, Yakûb aleyhisselâ- - Allahü teâlân›n bere-
m›n üzerine gelmekte ol- ketiyle yürüyün. Muhak-
du¤unu haber verdi. Ya- kak ki Allahü teâlâ, ‹ys’in
kûb aleyhisselâm, o¤lu hile ve tuza¤›n› bizden
Robîl’i ça¤›rd› ve dedi ki: defeder.
- fiu da¤›n ard›nda bu- Yakûb aleyhisselâm,
lunan amcan ‹ys’e git, se- o¤ullar› ve afliretiyle birlik-
lâm›m› söyle! Ayr›ca; “Se- te yürüdüler. ‹ys ve bera-
ninle beraber büyüdük, berindeki dört yüz kifli ile
babam›z öldü, bütün mal- karfl›laflt›lar. Yakûb aleyhis-
lar›m› elimden ald›n. Be- selâm ehlinin ve o¤ullar›-
nim helâk olmam› istedin. n›n önüne geçti. ‹ys ile gö-
Ben senden uzaklaflt›m. ¤üs gö¤üse karfl›lafl›p onu
fiimdi sana Allahü teâlâ- yere serdi. Onun gö¤süne
n›n emriyle geldim. Allahü oturup dedi ki:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 357
YAKÛB ALEYH‹SSELÂM

- Ey ‹ys! Allahü teâlâ- Bünyamin isminde bir o¤-


n›n kudretini gördün mü? lu oldu. Bu o¤lu do¤du¤u
Bunun üzerine ‹ys özür zaman, annesi Râhil vefat
dileyip a¤lad›. Yakûb etti. Hazreti Yusuf’la karde-
aleyhisselâm ona merha- fli Bünyamin öksüz kald›-
met edip, gö¤sü üzerin- lar.
den kalkt› ve kucaklaflt›lar. Yakûb aleyhisselâm,
‹ys, Yakûb aleyhisselâma insanlar› hak dine ve bir
flöyle dedi: olan Allahü teâlâya inan-
- Ey kardeflim! Bugüne maya ve Ona ibâdet et-
kadar sana karfl› yapt›¤›m meye davet etti. Kenan
hatalar›mdan dolay› beni diyar› ahalisinden çok
affetmeni ve magfiretim kimse ona iman etti. Bu
için Allahü teâlâya istigfâr- durumu, Kenan ilini idare
da bulunman› istiyorum. eden fiüceym bin Dârân
Allahü teâlâ seni peygam- isimli kral haber ald›. Ya-
ber göndermekle, benim kûb aleyhisselâm›n Ke-
üzerime üstün k›ld›. nan iline hâkim olup, sal-
- Ey kardeflim! Müjde- tanat›n› sona erdirece¤in-
ler olsun. Allahü teâlâ be- den korkuyordu. Melik
ni peygamber olmakla fiüceym, Yakûb aleyhis-
hususî k›ld›. Senin zürri- selâm› merak edip, vezir-
yetinden Eyyûb’u pey- leri ile birlikte huzuruna
gamber gönderecektir. vararak sordu:
Bundan sonra ikisi bir- - Sen kimsin, benden
likte Kenan diyar›na gelip izinsiz olarak buraya nas›l
orada yerlefltiler. geldin?
Yakûb aleyhisselâm - Ben, Yakûb bin ‹s-
orada kendisi ve o¤ullar› hak’›m. Bu mekâna, Alla-
için evler yapt›rd›. Bu s›ra- hü teâlân›n izniyle gel-
da Râhil adl› han›m›ndan dim. Çünkü Allahü teâlâ,
peygamberler tarihi ansiklopedisi 358
YAKÛB ALEYH‹SSELÂM

yerlerin ve göklerin mali- - Ey melik! Bu sözler


kidir. Seni ve kavmini, bir seni k›zd›rmas›n. Çünkü
olan Allaha ve benim bu sözler, delilerin ve
Onun kulu ve peygambe- mecnunlar›n sözleridir.
ri oldu¤uma imana davet Melik ve adamlar› gel-
için geldim. E¤er daveti- dikleri yere döndükten
mi kabul edersen, ina- sonra, Yakûb aleyhisse-
nanlardan ve kurtulanlar- lâm, insanlar› Allahü teâlâ-
dan olursun. fiayet kabul ya iman ve ibâdete davet
etmezsen, seninle Allah etmeye devam etti. Bu da-
r›zas› için harp ederim. veti esnas›nda inananlar
Yakûb aleyhisselâm›n oldu¤u gibi, hiç ald›rma-
daveti üzerine, melik fiü- yanlar da vard›. Bu u¤urda
ceym dedi ki: insanlardan gelen birçok
- Ne ile harp edecek- s›k›nt›lara katlan›yordu.
sin? Hangi ordunla karfl›- Peygamberli¤inin ilk
ma ç›kacaks›n? y›llar›nda zevcesi Râhil öl-
Yakûb aleyhisselâm müfl ve Yusuf ile Bünya-
yan›nda duran o¤ullar›na min öksüz kalm›fllard›.
bak›p; “Allahü teâlân›n Yakûb aleyhisselâm bu iki
meleklerinin yard›m›yla, o¤lunu çok seviyordu.
flu o¤ullar›m ve bana ina- Çünkü her ikisi de anne
nanlarla” cevab›n› verdi. flefkatinden mahrum kal-
Yakûb aleyhisselâm›n bu m›fllard›.
sözüne iyice sinirlenen Yakûb aleyhisselâm›n,
melik, vezirlerine; “Bu ne bilhassa Hazreti Yusuf’a
diyor” diye sordu. Bir karfl› afl›r› muhabbeti var-
müddet sonra, melikin s›- d›. Bak›p yetifltirmesi için,
k›nt›s› ve k›zg›nl›¤› gidin- onu k›z kardefline verdi.
ce, yafll› olan veziri aya¤a Halas› Hazreti Yusuf’u öy-
kalkarak dedi ki: le sevdi ki, bir an bile
peygamberler tarihi ansiklopedisi 359
YAKÛB ALEYH‹SSELÂM

onun ayr›l›¤›na dayana- ba¤lad›. Hazreti Yakûb,


maz oldu. Hazreti Yakûb, Hazreti Yusuf’u almaya
k›z kardefline dedi ki: gelince; k›z kardeflini çok
- Ey kardeflim! Yusuf’u üzgün ve hüzünlü görüp
art›k bana teslim et. Alla- sordu:
ha yemin ederim ki, - Ey kardeflim! Niçin
onun, benden bir saat üzgünsün?
uzak kalmas›na dayana- - Nas›l üzülmeyeyim,
m›yorum. dedem Hazreti ‹bra-
- Ben de ondan bir sa- him’den ve babam Hazreti
at uzak kalamam. Madem ‹shak’dan bana kalan mü-
ki almak istersin, bir müd- barek kufla¤› sand›ktan al-
det daha yan›mda kals›n m›fllar. Arad›m bulama-
da doya doya yüzüne ba- d›m. Onun için üzgünüm.
kay›m, sonra gel al. ‹brahim aleyhisselâm›n
Bunun üzerine Yakûb dininde, bir kifli bir kimse-
aleyhisselâm bir müddet nin eflyas›n› çalsa, mal sa-
daha Yusuf’u halas›na b›- hibi de onu yakalasa, o h›r-
rakt› ve dönüp gitti. s›z, mal sahibinin kölesi
Hazreti ‹shak’›n, ‹bra- olurdu. Mal sahibi, o kim-
him aleyhisselâmdan ka- se hakk›nda diledi¤i gibi
lan bir kufla¤› var idi. tasarrufta bulunurdu.
“Ata yadigâr›d›r” diye K›z kardeflinin kufla¤›-
saklard›. ‹shak aleyhisse- n›n çal›nd›¤›na Hazreti Ya-
lâm vefat etmeden önce, kûb da üzüldü. Birlikte
o kufla¤› k›z›na vermiflti. evin her taraf›n› arad›lar,
O da uzun müddet san- bulamad›lar. Aranmad›k
d›kta saklam›flt›. O kufla¤› sadece Hazreti Yusuf’un
sand›ktan ç›kar›p, uyudu- üzeri kald›. Yakûb aleyhis-
¤u bir s›rada Yusuf’un selâm; “Yusuf’u da ara-
gömle¤i içinden beline y›n” dedi. Hazreti Yu-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 360
YAKÛB ALEYH‹SSELÂM

suf’un da üzerini arad›kla- beslemesini ve ona kendi-


r›nda, kufla¤› Hazreti Yu- lerinden daha fazla ilgi
suf’un belinde buldular. göstermesini k›skand›lar.
Yakûb aleyhisselâm, ‹b- Hazreti Yusuf’a bir tuzak
rahim aleyhisselâm›n ku- kurup, onu öldürmeye ka-
fla¤›n›n Hazreti Yusuf’ta rar verdiler. Babalar›ndan
ç›kmas›na mahcup olup korktuklar› için de, ne fle-
üzüldü. K›z kardefli dedi ki: kilde kötülük yapacaklar›n›
bilemiyorlard›.
- Vallahi o benim elim-
dedir. Onun hakk›nda dile- Daha sonra kendi arala-
di¤im gibi hareket ederim. r›nda konuflup, Yusuf aley-
hisselâm› yol üzerindeki
- ‹flte Yusuf, iflte sen, di-
bir kuyuya atmay› karar-
ledi¤in gibi hareket eder-
laflt›rd›lar. Yusuf aleyhisse-
sin. ‹ster azat edersin, ister
lâm› babalar›ndan al›p, be-
emrinde tutars›n.
raberlerinde götürebilmek
Yakûb aleyhisselâm›n için hileye baflvurdular.
k›z kardefli, Hazreti Yu- Yusuf aleyhisselâm› al›p
suf’u ölünceye kadar ya- k›ra götürdüler ve kervan-
n›nda tuttu ve serbest b›- lar›n geçti¤i yolun kenar›n-
rakmad›. ‹ki sene sonra daki bir kuyuya att›lar. S›r-
vefat edince, Yusuf aley- t›ndaki gömle¤ini ç›kar›p,
hisselâm serbest kald›. kestikleri bir hayvan›n ka-
Yakûb aleyhisselâm da n›yla boyad›lar. Akflam
onu al›p evine götürdü. olunca da kanl› gömle¤i
Yakûb aleyhisselâm, babalar›na getirip, “Biz k›r-
Hazreti Yusuf’u bütün da yar›fl ederken, Yusuf’u
o¤ullar›ndan aziz tutar ve eflyalar›m›z›n yan›nda b›-
yan›ndan ay›rmazd›. Haz- rakm›flt›k. Onu kurt yemifl”
reti Yusuf’un kardeflleri, dediler. Yakûb aleyhisse-
babalar›n›n Hazreti Yu- lâm kana bulanm›fl, fakat
suf’a daha fazla muhabbet hiç y›rt›k ve çizik bile olma-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 361
YAKÛB ALEYH‹SSELÂM

yan gömle¤e bak›p, o¤lu Yakûb aleyhisselâm,


Yusuf’u kurt yemedi¤ini ve o¤lu Yusuf’un ayr›l›¤›ndan
onun hayatta oldu¤unu dolay› üzülüyor, üzüntüsü-
anlad›. Di¤er o¤ullar›na nü içine at›yordu. Mahzun
dedi ki: ve kederli oldu¤u hâlde
- O kurdun Yusuf’uma bunu kimseye göstermek
karfl› flefkati sizden faz- istemiyordu. Sabrederek
laym›fl. Vallahi bugüne cenâb-› Hakka ilticada bu-
kadar bu kurt gibi yumu- lunuyordu. Allah›n takdîri-
flak huylu bir kurt görme- ne raz› olup, hâlinden kim-
dim. O¤lumu yemifl de seye flikâyette bulunmu-
s›rt›ndaki gömle¤ini bile yordu. Ona kavuflaca¤›
y›rtmam›fl. Bu söyledikle- günü hasretle bekliyordu.
riniz yaland›r. Yusuf’a ne Çünkü o¤lunu kurdun ye-
ettinizse siz ettiniz. Fakat medi¤ini yakinen biliyor-
elimden ne gelir? Benim du. Bir gece rüyas›nda Az-
için sabretmekten güzel rail aleyhisselâm› gördü.
bir fley yoktur. Ona sordu:

peygamberler tarihi ansiklopedisi 362


YAKÛB ALEYH‹SSELÂM

- Yusuf’un ruhunu hisselâm, M›s›r Maliye


kabzettin mi? Nâz›r› taraf›ndan sat›n
Azrail aleyhisselâm da; al›nd›. Maliye Nâz›r›n›n
“Kabzetmedim” cevab›n› saray›nda özel olarak bü-
verdi. Y›llarca ümit ile ya- yütülen Yusuf aleyhisse-
flay›p, Allahü teâlâdan lâm, nâz›r›n han›m› Züley-
sabr-› cemil diledi. Sabr-› ha’n›n arzusuna karfl› gel-
cemil, bafla gelen belâ ve di¤i için, iftiras›na u¤rad›
musibet karfl›s›nda, mah- ve zindana at›ld›. Zindan-
lûklara hiç flikâyette bu- da uzun müddet kald›ktan
lunmamak ve sab›rl› ol- sonra, M›s›r Melikinin
mak demektir. Yakûb aley- gördü¤ü bir rüyay› tabir
hisselâm da kimseye flikâ- ederek, yedi y›l bolluktan
yet etmedi ve “Ben büyük sonra yedi y›l k›tl›k olaca-
kederimi, mahzunlu¤u- ¤›n› haber vermesi üzeri-
mu yaln›z Allahü teâlâya ne, zindandan kurtuldu ve
arz ediyorum” dedi. Mâliye Nâz›r› oldu.
Hazreti Yakûb’un göz- Yusuf aleyhisselâm
lerine, o¤lunun hasret ve bereket y›llar›nda bol bol
üzüntüsü sebebiyle a¤la- erzak depo ettirdi. Yedi
mas›ndan dolay› ak in- y›ll›k bir bolluktan sonra
mifl, göremez olmufltu. M›s›r ve civar›ndaki ülke-
lerde k›tl›k ve kurakl›k ol-
du. Hiçbir yerde tedbir
Hazreti Yusuf’un al›nmad›¤›ndan, M›-
M›s›r’a maliye s›r’dan baflka hiçbir ülke-
nâz›r› olmas› de bu¤day kalmad›. Bunu
At›ld›¤› kuyudan su al- ö¤renen insanlar, ak›n
mak için gelen bir kervan- ak›n M›s›r’a gelmeye bafl-
c› taraf›ndan ç›kar›lan ve lad›lar. Ne kadar k›ymetli
M›s›r’a götürülerek bir kö- mal ve elbiseleri varsa
le diye sat›lan Yusuf aley- bu¤dayla de¤ifltiler.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 363
YAKÛB ALEYH‹SSELÂM

Yakûb aleyhisselâm, Yusuf aleyhisselâm ba-


Bünyamin d›fl›ndaki o¤ul- bas›na ve akrabalar›na ka-
lar›n› bu¤day ve erzak al- vuflunca, onlara büyük ik-
mak üzere M›s›r’a gön- ramlarda bulundu. Kar-
derdi. Yusuf aleyhisselâm defllerini affetti¤ini bildirdi.
onlar› tan›d› ve ikramlar- Yakûb aleyhisselâm
da bulunarak erzak ver- M›s›r’a vard›¤›nda, bir cu-
dirdi. ‹kinci defa geliflle- ma gecesi seher vaktinde
rinde kardeflleri Bünya- kalk›p namaz k›ld›ktan
min’i de getirmelerini sonra ellerini semaya kal-
söyledi. d›r›p cenâb-› Hakka yal-
Yakûb aleyhisselâm›n vard› ve o¤ullar›n›n ba-
o¤ullar› M›s›r’a ikinci ge- ¤›fllanmas›n› diledi. Çün-
lifllerinde babalar›n› ikna kü o, Kenan diyar›nday-
ederek kardeflleri Bünya- ken o¤ullar›na; Hazreti
min’i de getirdiler. Yusuf Yusuf’un affetmesinden
aleyhisselâm kendi ana sonra günahlar›n›n ba¤›fl-
ve baba bir kardefli olan lanmas› için istigfâr ede-
Bünyamin’i Allahü teâlâ- ce¤ini bildirmiflti. Hazreti
n›n bildirdi¤i bir tedbirle Yusuf’la görüflüp, onun
yan›nda al›koydu. Üçün- da kardefllerini affetti¤ini
cü defa M›s›r’a gelifllerin- görünce flu niyazda bu-
de, Yusuf aleyhisselâm lundu:
kendini kardefllerine ta-
n›tt›. Gömle¤ini babas› - Allah›m! Yusuf için
Yakûb aleyhisselâma feryatlar›m›, onun ayr›l›k
gönderdi. Babas›n› ve bü- ve hasretinden olan sab-
tün akrabalar›n› da M›- r›m›n azl›¤›n› ve o¤ullar›-
s›r’a davet etti. Yakûb m›n kardefllerine yapt›k-
aleyhisselâm gömle¤i yü- lar›n› magfiret eyle.
züne, gözüne sürünce Yakûb aleyhisselâm
gözleri aç›ld›. bu duây› etti¤i s›rada, ba-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 364
YAKÛB ALEYH‹SSELÂM

balar›n›n arkas›nda ayak- dinden uzaklaflmay›n›z,


ta duran Hazreti Yusuf ve yoksa helâk olursunuz.
kardeflleri de “Âmin” di- Yakûb aleyhisselâm
yerek a¤l›yorlard›. Cebrail bu vasiyeti yapt›ktan son-
aleyhisselâm gelip, magfi- ra bunu sa¤lama almak
ret olunduklar›n› bildirdi. için sordu:
Yakûb aleyhisselâm - Ey o¤ullar›m! Benim
vefat edinceye kadar her ölümümden sonra neye
cuma gecesi ayn› flekilde ibâdet edeceksiniz?
istigfâr ve duâ etmeye O¤ullar› da dediler ki:
devam etti.
- Ey babam›z! Senin ve
babalar›m›z ‹brahim’in, ‹s-
Hazreti mail’in ve ‹shak’›n ibâdet
Yakûb’un vasiyeti etti¤i tek olan Allaha, flim-
Yakûb aleyhisselâm, di oldu¤u gibi gelecekte de
o¤lu Hazreti Yusuf’a ka- ibâdet edece¤iz. Biz Ona
vufltuktan sonra, M›s›r’da teslim olmufluzdur.
o¤ullar›yla birlikte on se- Yakûb aleyhisselâm›n
neden fazla yaflad›. Vefat› ölüm vakti gelince, me-
yaklafl›nca, o¤ullar›n› ba- lekler de gelip haz›r oldu-
fl›na toplay›p flu vasiyette lar. Yakûb aleyhisselâma
bulundu: cennetteki makamlar›n›
- Ey o¤ullar›m! Muhak- ve çeflit çeflit örtüleriyle
kak ki Allahü teâlâ sizin örtülmüfl olan kabrini
için, Allahü teâlâya iman gösterdiler.
ve adâleti emreden hak di- Yakûb aleyhisselâm
ni seçti. Ölüm gelmeden kabre bakt›¤› zaman, ora-
önce, Allahü teâlâya ibâ- da minberler üzerinde
det ediniz. ‹bâdetlerinizde güzel ve nur yüzlü kimse-
ihlas ve huflû üzere olu- ler gördü. Meleklere sor-
nuz. Hayat›n›z boyunca bu du:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 365
YAKÛB ALEYH‹SSELÂM

- Bu minberler üzerin- lâma gönderilen sahife-


de bulunan nur yüzlü lerdeki emir ve yasaklar›,
kimseler kimlerdir? insanlara tebli¤ ediyordu.
- Onlar Allahü teâlân›n Hazreti ‹brahim’in dinin-
halili olan ‹brahim aley- de haram olmamakla bir-
hisselâm›n torunlar›d›r. likte, baz› fleyleri kendi
nefsine haram k›lm›flt›.
Yakûb aleyhisselâm
Bu sebeple ‹srailo¤ullar›
onlar›n aras›na girmeyi
da Yakûb aleyhisselâma
arzu etti¤i zaman melek-
tâbi olarak onlar› nefsleri-
ler dediler ki:
ne haram k›lm›fllard›. Bu-
- Onlar›n yan›na ancak nun sebebi flöyle bildiril-
flu bardaktan içenler gire- mifltir:
bilir.
Yakûb aleyhisselâm,
Hazreti Yakûb’a bir bar- fliddetli bir hastal›¤a ya-
dak su verdiler. Hazreti Ya- kalanm›flt›. Hastal›¤›n
kûb, o bardaktan içmeye verdi¤i a¤r› ve s›z›dan do-
bafllay›nca vefat etti. O¤ul- lay› gece gündüz uyuya-
lar›, cenaze namaz›n› k›ld›- m›yor, çok ac› çekiyordu.
lar. Vasiyeti üzerine Kudüs Birgün; “E¤er Allahü te-
yak›nlar›ndaki Halilürrah- âlâ bana bu hastal›¤›m-
mân’da bulunan babas› ‹s- dan flifa verirse, yemek iç-
hak aleyhisselâm›n yan›na mek kabilinden olan en
defnedildi. çok sevdi¤im fleyleri yiyip
Bildirildi¤ine göre bura- içmemeyi nezr ediyo-
da dört kabir mevcuttur. rum” demiflti. Bu sebeple
Bunlar; ‹brahim aleyhisse- devenin eti ile sütünü ve
lâma, Sâre validemize, ‹s- içya¤›n› nefsine haram
hak aleyhisselâma ve Ya- k›lm›flt›.
kûb aleyhisselâma aittir. Bu husus Kur’an-› keri-
Yakûb aleyhisselâm, min Âl-i ‹mrân suresi 93.
dedesi ‹brahim aleyhisse- âyetinde mealen; (Tevrat
peygamberler tarihi ansiklopedisi 366
YAKÛB ALEYH‹SSELÂM

indirilmeden önce, ‹sra- o¤lunun m›zra¤› k›r›l›p


il’in [Yakûb’un] kendisine parçaland›. Zor durumda
haram k›ld›¤› fleylerden kalan Yehûda; “Babac›-
baflka, yiyece¤in her tür- ¤›m! Silah›m k›r›ld›, bir si-
lüsü, ‹srailo¤ullar› için he- lah gönder” diye seslen-
lâl idi) buyurularak haber di. Yakûb aleyhisselâm,
verildi. Allahü teâlân›n izniyle o¤-
lunun bu sesini iflitip, da-
¤›n bafl›na ç›kt› ve önceki-
Hazreti
ne benzer bir silah att›.
Yakûb’un mucizeleri
O¤luna da seslenip, silah
Allahü teâlâ, insanlara att›¤›n› duyurdu. Sesi ifli-
hak yolu bildirmekle vazi- tip silah› alan Yehûda,
felendirdi¤i peygamber- düflmana sald›rd› ve üs-
lerine mucizeler ihsan et- tün geldi.
mifltir. Yakûb aleyhisselâ- Yakûb aleyhisselâm,
ma verilen mucizelerden Kenan ahalisini imana
baz›s› flunlard›r: davet etti¤i s›rada, onlar,
Yakûb aleyhisselâm›n oturduklar› yerde da¤l›k
gür bir sesi vard›. Seslen- ve tafll›k yerler bulunma-
di¤i zaman, üç konakl›k mas›n›, tepelerin ve taflla-
yerden duyulurdu. Düfl- r›n toprak olmas›n› istedi-
man askerleri, sesini duy- ler. Kavminin bu teklifi
duklar› zaman korkular›n- üzerine Yakûb aleyhisse-
dan kaçarlard›. lâm duâ edince, arzular›
Yakûb aleyhisselâm›n yerine geldi. Böylece
att›¤› bir fley çok uza¤a gi- memleketlerinde ekilebi-
derdi. Bir defas›nda o¤ul- lecek yerler geniflledi.
lar›n› Amâlika kavmi ile Duâs› bereketiyle bir
muharebe etmeye gön- koyundan dört kuzu do¤-
dermiflti. Muharebe esna- mufltu. Bir kavim gelip
s›nda, Yehûda ismindeki demiflti ki:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 367
YAKÛB ALEYH‹SSELÂM

- Ey Allah›n peygambe- - Allahü teâlâ selâm


ri, geçen sene koyunlar›- ediyor ve buyuruyor ki:
m›z hiç do¤urmad›. Cenâb- “‹ki çocu¤un ölü bile ol-
› Hakka duâ ediniz, hem bu sayd›, seni sevindirmek
seneki, hem de geçen se- için onlar› diriltirdim. Gö-
neki kuzular› birden versin. zünün görmemesi ve be-
Yakûb aleyhisselâm linin bükülmesinin sebebi
duâ edince, her bir koyun- fludur: Bir gün oruçlu, aç,
dan dörder tane do¤mak fakir bir yetim sana gel-
suretiyle koyunlar› ço¤ald›. miflti. Bir koyun kesip ai-
lenle yedi¤in hâlde ona
Bir kimse, Yakûb aley-
vermedin. Ben yetim ve
hisselâma suâl etti ki: fakirleri sevdi¤im kadar
- Gözün niçin görmü- hiçbir fleyi sevmem. Hay-
yor, belin niçin büküldü? di bir yemek haz›rla, fa-
- Gözüm, Yusuf’a a¤la- kirleri davet et!”
d›¤›m için görmüyor. Bün- Yakûb aleyhisselâm
yamin’e üzüldü¤ümden da, oruçlu olanlar› akflam,
dolay› da belim büküldü. oruç tutmayanlar› da sa-
Bu s›rada Cebrail aley- bah yeme¤e davet etti.
hisselâm gelip dedi ki: Bilindi¤i gibi, nihayet
- Hâlinden flikâyet mi iki çocu¤una kavufltu. fiu
ediyorsun? hâlde, yetime merhamet
- Ben sadece kederimi etmeli, ona zulmetmeme-
Allaha arz ediyorum. Ya li, hakk›n› yememelidir!
Rabbi, gözleri görmez,
beli bükülmüfl flu çok yafl- Yakûb aleyhisselâm›n
l› ihtiyara merhamet eyle! o¤ullar›
‹ki o¤lumu bana geri ver! Yakûb aleyhisselâm›n,
Cebrail aleyhisselâm on iki o¤lu vard›r. Yakûb
dedi ki: aleyhisselâm›n lâkab› Is-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 368
YAKÛB ALEYH‹SSELÂM

rail oldu¤u için, o¤ullar›- bunun neslinden gelmifl-


na ve onlar›n soylar›ndan tir. Arz-› mukaddes torun-
gelenlere “Benî ‹srail= ‹s- lar aras›nda taksim edilin-
railo¤ullar›” denilmifltir. ce, Lâvî soyundan gelen-
Yakûb aleyhisselâm›n, lere ayr›ca bir yer veril-
alt›s› ilk zevcesi Leyâ’dan; meyip, di¤er bölgelerin
dördü, câriyeleri bulunan mahsullerinin onda biri
Belhe ve Zulfâ’dan; Yusuf veriliyordu.
ve Bünyamin de ikinci ha- 4- Yehûda: Yakûb
n›m› olan Râhil’den do¤- aleyhisselâm›n sözünü
mufllard›r. dinledi¤i, Yusuf aleyhis-
Bunlar on iki erkek kar- selâmdan sonra ak›lca
defl olup, s›ra ile flunlar- en üstün olan o¤ludur.
d›r: Leyâ’dan do¤mufltur.
1- Robîl: En büyük o¤- Davud aleyhisselâm, Be-
ludur. Leyâ isimli ilk zev- nî ‹srail hükümdarlar› ve
cesinden do¤mufltur. Bu- Hazreti ‹sa bunun so-
nun soyundan gelenler, yundan idi. Bunun nes-
Filistin’in kuzeydo¤u k›s- linden gelenler Filis-
m›nda yerleflmiflti. Remle tin’de, Kudüs’ün güne-
yak›nlar›nda kabri veya yinde ve Lût gölünün
makam› ziyaretgâht›r. bat›s›nda olan bölgede
2- fiem’ûn: Yakûb aley- yerleflmifllerdir.
hisselâm›n, yaflça ikinci 5- Zablûn (Yâlün): Ya-
büyük o¤ludur. fiem’ûn’un kûb aleyhisselâm›n ilk ha-
neslinden gelenler de Lût n›m›ndand›r. Onun soyun-
gölünün bat› sahilinde yer- dan gelenler Taberiye Gölü
leflmifllerdir. ile Akdeniz aras›nda olan
3- Lâvî: Annesi Le- bölgede yerleflmifllerdir.
yâ’d›r. Hazreti Musa ve 6- Isâhâr: Bu da ilk zev-
Harun aleyhimesselâm cesi Leyâ’dan do¤mufltur.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 369
YAKÛB ALEYH‹SSELÂM

Yakûb aleyhisselâm›n o¤lu Yusuf’a çekti¤i hasret,


‹lâhilerde dile getirilmifltir. Bir tanesi k›saca flöyledir:

A⁄LAR YAKÛB A⁄LAR


Ben bir Yakûb idim kendi hâlimde,
Mevlân›n ismi var idi dilimde,
Ald›rd›m Yusuf’u Kenan ilinde,
A¤lar Yakûb a¤lar Yusuf’um deyü.
Att›lar kuyuya flehit kast›na,
Cebrail yetiflti Mevlâ dostuna,
‹hlas ile ç›kt› suyun üstüne,
A¤lar Yakûb a¤lar Yusuf’um deyü.
Yusuf’un gömle¤in al kan ettiler,
Kurtlar yedi diye bühtan ettiler,
Yusuf’u götürüp bilmem n’ettiler,
A¤lar Yakûb a¤lar Yusuf’um deyü.
Akar da Yakûb’un gözünün yafl›,
Âh çekip eritir da¤ ile tafl›,
Yusuf’u kuyuya att› kardefli,
A¤lar Yakûb a¤lar Yusuf’um deyü.
Bezirgânlar geçip giderken yoldan,
Yusuf’u ç›kard› bulup kuyudan,
Yusuf sonra oldu M›s›r’a sultan,
A¤lar Yakûb a¤lar Yusuf’um deyü.
Bir dertli bulsam da derdime yansam,
Yand›m hasretine ba¤r›m da¤lasam,
Yusuf’um cemalin bir dahi görsem,
A¤lar Yakûb a¤lar Yusuf’um deyü.

peygamberler tarihi ansiklopedisi 370


YAKÛB ALEYH‹SSELÂM

7- Dân: Belhe isimli câ- Bünyamin’in do¤umun-


riyeden do¤mufltur. Onun dan k›sa bir müddet son-
neslinden gelenler, Filis- ra vefat etmifl idi.
tin’in kuzeyindeki bölge- Bünyamin’in çok evlâ-
lerde yerleflmifllerdir. Filis- d› oldu. Kenan iline dö-
tin’in kuzeyinde bu isimde nünce, onlara çok az bir
bir kasaba da vard›r. toprak verildi¤i için Ku-
8- Neftâli: Annesi Bel- düs’e gittiler. Baz› harp-
he’dir. Nesli, Ürdün vadi- lerde telef olmufllarsa da
sinin bat›s›nda ve di¤er sonra tekrar ço¤alm›fllar-
kabilelerin yerleflti¤i böl- d›r. Kur’an-› kerimde zik-
genin daha kuzeyinde redilen Tâlut, Bünya-
yerleflmifllerdir. min’in neslindendir.
9- Âflir: Yakûb aleyhis- Yakûb aleyhisselâm›n
selâm›n Zülfâ adl› câriye- o¤ullar›ndan her birinin
sinden dünyaya gelmifltir. sülâlesine torun mana-
10- Câd: Bunun da an- s›nda “S›bt” ve hepsine
nesi Zülfâ’d›r. birden torunlar manas›n-
da “Esbât” denir.
11- Yusuf: Annesinin
ad› Râhil’dir. Yusuf aleyhis-
selâm, Yakûb aleyhisselâ- Yakûb aleyhisselâm›n
m›n peygamber olarak va- hususiyetleri
zifelendirilen o¤ludur. ‹sra- Yakûb aleyhisselâm;
ilo¤ullar›na gönderilen Allahü teâlân›n seçti¤i,
peygamberlerin birço¤u kendi zaman›nda yafla-
onun neslindendir. yan insanlar›n görünüfl,
12- Bünyamin: Yakûb huy ve yaflay›fl yönünden
aleyhisselâm›n 12. ve en en üstünü idi. Bu¤day be-
küçük o¤ludur. Hazreti nizli, uzun boylu, nazik
Yusuf’un anadan da kar- yap›l› bir bedene sahipti.
deflidir. Annesi Râhil, Babas› ‹shak aleyhisse-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 371
YAKÛB ALEYH‹SSELÂM

lâm gibi; halim, selim, yu- teâlâ, Kur’an-› kerimin


muflak huylu, do¤ru sözlü Sâd suresi 46. âyetinde
olup, kerim ve cömert idi. mealen; (Biz ‹brahim, ‹s-
Bu güzel huy ve vas›f- hak ve Yakûb’u âhireti dü-
lar›ndan baflka; Kur’an-› flünme hasletiyle mümtaz
kerimde flu hasletleri de ihlas sahipleri k›ld›k) bu-
bildirilmektedir: yurarak, Yakûb aleyhisse-
Dinde kuvvetli idi. Yani lâm›n ihlas sahibi oldu¤u-
ibâdet ve taatte devaml› nu beyan buyurdu.
idi. Allahü teâlân›n dinini Salihlerdendi. Enbiya
insanlara tebli¤ etme hu- suresi 72. âyetinde me-
susunda, her türlü feda-
alen; (Biz ‹brahim’e, iste¤i
kârl›ktan çekinmemiflti. Bu
üzerine ‹shak’› ve iste¤in-
u¤urda gelen türlü meflak-
kat ve s›k›nt›lara karfl›, sa- den ziyade olarak torunu
b›r ve sebat göstermiflti. Yakûb’u ihsan ettik.
Bu husus, Kur’an-› kerimin Biz onlar›n hepsini sa-
Sâd suresi 45. âyetinde lihlerden k›ld›k) buyurula-
mealen; (Kullar›m›z ‹bra- rak Yakûb aleyhisselâm›n
him, ‹shak ve Yakûb’u da salihlerden oldu¤u bildiril-
hat›rla ki; onlar taat ve di.
ibâdette, kuvvet, kudret
Bitmeyen, güzel bir
ve dinde basiret sahibidir)
sabra sahipti. O¤ullar›n›n
buyurulmak suretiyle ha-
ber verilmektedir. ayr›l›¤›na karfl› sabretti¤i
Kur’an-› kerimde bildirildi.
‹hlas sahibiydi. Kalbi
tertemiz ve bütün kötü- Rüya tabirini bilirdi.
lüklerden uzak olup, her O¤lu Yusuf aleyhisselâ-
yapt›¤›n› sadece Allahü m›n rüyas›n› tabir etti¤i
teâlân›n r›zas›na kavufl- Yusuf suresinde bildiril-
mak için yapard›. Allahü mifltir.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 372
YUSUF
ALEYH‹SSELÂM
ATILACAK
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

YUSUF K›ssalar›n en güzeli


ALEYH‹SSELÂM; Yusuf Yusuf aleyhisselâm›n
aleyhisselâm Yakûb aley- k›ssas›na, tarih kitaplar›n-
hisselâm›n o¤ludur. Kur’an- da ve baflka eserlerde de
› kerimde Hazreti Yusuf’un yer verilmifltir. Ancak,
k›ssas›, bafl›na gelen hâdi- Kur’an-› kerimde, eflsiz bir
seler genifl olarak bildiril- ifade; benzeri olmayan bir
mifl; Yusuf suresi ile En’âm fesahat ve belâgatla anla-
ve Mümin surelerinde on- t›lm›flt›r. Böylece baflka ki-
dan bahsedilmifltir. Yusuf taplar›n anlat›fllar›,
aleyhisselâm›n k›ssas›, bir- Kur’an-› kerimin yüksek
çok ibretleri, hikmetleri, in- fesahat ve belâgat› yan›n-
celikleri; âlimlerin, devlet da pek sönük kalm›flt›r. Bu
adamlar›n›n ve onlar›n yüzden Yusuf aleyhisselâ-
emirlerinde olanlar›n hâlle- m›n k›ssas›n›n anlat›ld›¤›
rini; düflman›n eziyetine Yusuf suresi için, bizzat Al-
sabretmeyi, gücü yetti¤i lahü teâlâ mealen buyur-
hâlde düflman›ndan inti- mufltur ki:
kam almamay›; iffet, tevhid,
rüya tabiri, idarecilik, iktisa- (Bu sure-i celîleyi sana
dî tedbirlerle alâkal› dünya vahyetmemizle ahsen-ül-
ve ahirete dair pek çok fay- kasas› [k›ssalar›n en güze-
dalar›; hasedin noksanl›k ve lini] anlataca¤›z. Hâlbuki,
Allahü teâlân›n yard›m›n- sen daha önce bundan
dan mahrum kalmaya; sab- [Yusuf aleyhisselâm›n k›s-
r›n ise, s›k›nt› ve gamlardan sas›ndan] asla haberdar
kurtulmaya sebep oldu¤u- de¤ildin.) [Yusuf 3]
nu; Hazreti Yakûb’un sab- Mekkeli müflrikler, Re-
retti¤i için maksuduna ka- sûlullah efendimize suâl
vufltu¤unu; Yusuf aleyhis- sorarak s›k›nt› vermek,
selâm›n da sabredenlerden Onu zor durumda b›rak-
oldu¤unu ihtiva etmektedir. mak için, Medine Yahudile-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 375
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

rine adam gönderip, çeflitli mas›, babalar›n›n onlara


suâller ö¤rendiler. Bu suâl- karfl› olan ilgisini daha da
lerden biri de; “Yakûb aley- art›rd›. Di¤er kardeflleri,
hisselâm›n evlâd› ve ailesi onlar› k›skanmaya bafllad›.
neden M›s›r’a göç etmifl- Babas›, Hazreti Yusuf’u
tir? Hazreti Yusuf’un k›ssa- küçük oldu¤u için, halas›-
s› nedir?” fleklindeki suâl- n›n yan›na b›rakt›. Hazreti
lerdi. Mekkelilerin bu soru- Yusuf halas› ölünceye ka-
lar› üzerine Allahü teâlâ, dar onun yan›nda kald›.
Yusuf suresini gönderdi. Yakûb aleyhisselâm, k›z
Böylelikle, Yusuf aleyhisse- kardeflinin vefat›ndan
lâm hakk›nda en do¤ru ve sonra kendi yan›na al›p,
en güzel bilgileri Müslü- bir an bile ayr› kalamaz ol-
manlar ö¤renmifl oldular. du. Bu durum kardeflleri-
Yakûb aleyhisselâm›n nin k›skançl›klar›n›n iyice
12 o¤lu olmufltur. Bunlar- artmas›na sebep oldu.
dan Hazreti Yusuf ile kar- Yusuf aleyhisselâm bü-
defli Bünyamin, Hazreti yüdükçe, Allahü teâlân›n
Yakûb’un en küçük o¤ulla- lütfuyla gittikçe güzellefli-
r› idi. yor, ahlâk ve yüz güzelli¤i
ile insanlar›n sevgisini cez-
Yakûb aleyhisselâm,
bediyordu. Çünkü onda
Hazreti Yusuf do¤unca, al-
Allahü teâlân›n verdi¤i ay-
n›ndaki nübüvvet nurunu r› bir güzellik vard› ve ger-
görmüfl, bu yüzden ona çekten çok güzeldi. Nite-
di¤er o¤ullar›ndan daha kim Resûlullah efendimiz,
fazla ihtimam gösterir ol- Mirac gecesi semaya gö-
mufltu. türüldü¤ünde Hazreti Yu-
Bilhassa annesinin, suf’u gördü. Cebrail aley-
Bünyamin’in do¤umun- hisselâma; “Bu kimdir?”
dan sonra vefat› ve Yusuf diye sordu. Cebrail aley-
ile kardeflinin öksüz kal- hisselâm da; “Yusuf aley-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 376
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

hisselâmd›r.” dedi. Eshab-› Hazreti Yusuf’un anlat-


kiram da; “Onu nas›l gör- t›klar›n› dinleyen Yakûb
dün?” diye suâl ettiler. Re- aleyhisselâm, on bir y›ld›-
sûlullah efendimiz de; z›n Hazreti Yusuf’un kar-
“Ondördüncü gecedeki ay deflleri, Günefl’in kendisi
gibi.” buyurdular. ve Ay’›n da zevcesi oldu¤u
Yusuf aleyhisselâm, bir fleklinde tabir etti. Yakûb
cuma gecesi, babas›n›n aleyhisselâm, ilerde di¤er
yan›nda yat›yordu. Ans›- o¤ullar›n›n Hazreti Yu-
z›n, heyecanla uyand›. Ba- suf’a itaat edeceklerini,
bas› Yakûb aleyhisselâm, hatta Hazreti Yusuf’un,
“Ne oldu, bir fley mi var?” kendisini bile geçece¤ini
diye sorunca, flöyle anlatt›: anlad›. Rüya tabirinde ma-
- Rüyamda, yüksek bir hir olan evlâtlar›n›n, Yusuf
da¤›n tepesinde imiflim. aleyhisselâm›n rüyas›n›
Etrafta ›rmaklar, yeflil duyduklar› takdirde onu
a¤açlar vard›. Bu s›rada k›skanacaklar›n›, hatta
gökten, on bir y›ld›z, Gü- fleytan›n vesvesesi ile ona
nefl ve Ay gelip bana sec- bir kötülük bile yapmaya
de ettiler. kalk›flacaklar›n› düflündü.

peygamberler tarihi ansiklopedisi 377


YUSUF ALEYH‹SSELÂM

Hazreti Yusuf’a tembih hisselâm›n kardeflleri rüya


edip dedi ki: tabirini iyi bilirlerdi. Bu se-
- Ey o¤ulcu¤um! Sak›n beple Yakûb aleyhisse-
rüyan› kardefllerine anlat- lâm, onlar›n Yusuf’a haset
ma! Sonra fleytan›n ves- etmelerinden korktu¤u
vesesi ile helâk›n için sana için, haset ederler, dedi.
kötülük yap›p, tuzak ku- Bir baba evlâd›n›n hay›rl›
rarlar. Muhakkak ki fley- olmas›n› ister, fakat kar-
tan, insan›n apaç›k düfl- defl kardeflin kendinden
man›d›r. Rabbin bu rüya hay›rl› ve daha iyi olmas›-
ile dereceni yükseltti¤i gi- n› istemez. Yusuf aleyhis-
bi seni seçecek, peygam- selâm gördü¤ü rüyay› kar-
berlik verip, sana rüya ta- defllerine anlatsayd›, bu
biri ilmini ö¤retecek. Alla- onlar›n hofluna gitmeye-
hü teâlâ seni aziz eyleyip, cekti. Çünkü rüyan›n insan
sana devlet ve ululuk ve- üzerinde tesiri vard›r. Nite-
recek, kardefllerin sana kim bir hadis-i flerifte bu-
muhtaç olacaklard›r. Daha yuruldu ki:
önce atalar›n ‹brahim ve (Sâlih, iyi rüyadan kalb
‹shak’a nimetlerini pey- sevinir. Bu rüya Allahü te-
gamberlik ile tamamlad›- âlâdand›r. Kötü rüya
¤› gibi sana ve Yakûb’un hulmdür [korkulu rüyad›r],
soyuna da nimetlerini ta- kalb onu istemez. Böyle
mamlayacakt›r. fiüphesiz rüya fleytandand›r. Biriniz,
ki, Rabbin bu nimetlere hofluna giden bir rüya gö-
müstahak olanlar› bilir. rürse, onu sevdi¤i kimse-
Lâz›m olan ifllerde hikme- ye anlats›n. Hofluna git-
tini icra eder. meyen bir rüya görürse,
Yakûb aleyhisselâm, onu kimseye anlatmas›n.)
o¤luna ihtiyatl› davranma- Yakûb aleyhisselâm
y› bu flekilde tavsiye et- Yusuf aleyhisselâm›n rü-
miflti. Çünkü, Yusuf aley- yas›n› üç fleyle tabir etti: 1-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 378
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

Yusuf aleyhisselâma pey- Yusuf’a olan sevgisini


gamberlik verilece¤i, 2- kendileri aç›s›ndan hatal›
Rüya tabiri ilminin ö¤reti- buluyorlard›.
lece¤i, 3- Allahü teâlân›n, Fakat Yakûb aleyhisse-
onun üzerindeki nimetleri- lâm, Yusuf aleyhisselâm›,
ni tamamlayaca¤›... elinde olmayarak ister iste-
Bu rüya hâdisesinden mez kalben seviyordu. Ay-
sonra, Hazreti Yakûb’un r›ca Yusuf ve kardefli Bün-
Hazreti Yusuf’a karfl› olan yamin’in anneleri, daha
muhabbeti daha da artt›. onlar çocuk iken öldü¤ü
Elinde olmadan ona ve do- için onlara daha fazla sevgi
lay›s›yla Hazreti Yusuf’la ve flefkat göstermiflti. Bir
anneleri ayn› olan kardefli de Yakûb aleyhisselâm,
Bünyamin’e daha çok ilgi Hazreti Yusuf’ta, di¤er
göstermeye bafllad›. Hazre- o¤ullar›nda görmedi¤i
ti Yakûb’un di¤er o¤ullar›, rüfld ve asaleti görmüfltü.
babalar›n›n Yusuf aleyhis- Sevgisinin bir sebebi de
bu idi. Buna ilâveten Yusuf
selâm ve kardefline olan bu
aleyhisselâm da, babas›-
sevgisini görüp, k›skan›-
n›n r›zas›n› celbedici güzel
yorlard›. Diyorlard› ki:
hizmetler yap›yordu.
- Onlar daha küçükler,
Yakûb aleyhisselâm›n
bir faydalar›, ifl yapabile-
di¤er o¤ullar›, fleytan›n
cek durumlar› yok. Hâlbu- da vesvesesiyle Hazreti
ki biz, güçlü kuvvetli kim- Yusuf’u iyice k›skand›lar.
seleriz. Geçim ifllerini biz Zaten öteden beri babala-
görüyoruz. Babam›za da- r›n›n ona gösterdi¤i sevgi
ha faydal›y›z. Buna ra¤- ve verdi¤i k›ymet, onlar›
men babam›z, onu bizden yak›p bitiriyor, babalar›-
fazla seviyor. n›n sevgisini, Yusuf’un
Bu sebeple, Yakûb üzerinden al›p, kendileri-
aleyhisselâm›n Hazreti ne çekmeye çal›fl›yorlar-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 379
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

d›. Bunda baflar›l› olam›- Neticede hepsi, Yusuf


yorlard›. Bir de buna rüya aleyhisselâm› kuyuya at-
hâdisesinden sonra Ya- makta ittifak ettiler. Atma-
kûb aleyhisselâm›n Haz- ya kararlaflt›rd›klar› kuyu,
reti Yusuf’a alâkas›n›n bi- bilinen bir kuyu idi. Ona
raz daha artmas› üzerine, gidip-gelen çok olurdu.
haset ve k›skançl›klar› Kuyuya att›klar›nda he-
had safhaya ulaflt›. men ölmeyece¤ini, ora-
Bunun üzerine toplan›p dan geçen yolcular›n onu
ç›kar›p götüreceklerini,
aralar›nda konufltular. Yu-
dolay›s›yla oradan kurtu-
suf’u babalar›ndan uzak-
laca¤›n› kuvvetle umuyor-
laflt›rmaya karar verdiler.
lard›.
Bunun için de; “Ya öldürü-
rüz veya onu babam›za Yakûb aleyhisselâm›n
ulaflamayaca¤› çok uzak o¤ullar›, Hazreti Yusuf’u
bir yere b›rak›r›z. Burada kuyuya atma karar›n› ver-
onu y›rt›c› hayvanlar yer dikten sonra, kardefllerini
babas›ndan istemek iflini
veya ölür.” dediler. Hazre-
Yehûda’ya havale ettiler.
ti Yusuf’u bu flekilde uzak-
Çünkü Yakûb aleyhisse-
laflt›rmakla, babalar›n›n
lâm, di¤er o¤ullar› içinde
sevgisini kendilerine çeke-
en çok Yehûda’n›n sözüne
ceklerini zannediyorlard›.
itibar ederdi. Ayr›ca Yehû-
Ancak yapt›klar› iflin da, Yusuf’un öldürülmesi-
büyük günah oldu¤unu ne raz› de¤ildi. Kardeflleri-
bilmiyor da de¤illerdi. An- nin ona bir kötülük yap-
cak Yusuf aleyhisselâm› malar›ndan korktu. Onlar-
uzaklaflt›r›nca, babalar›na dan, öldürmeyip kuyuya
güzel hizmetlerde bulu- atacaklar›na dair kesin söz
nup, babalar›n›n sevgisini ald›. Hep birlikte Yakûb
kendi üzerlerine çekecek- aleyhisselâm›n huzuruna
lerini umuyorlard›. vard›lar. Yehûda, kardefl-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 380
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

leri ad›na babas›ndan, lâm, bu rüyadan sonra kar-


Hazreti Yusuf’la beraber defllerinin Yusuf’a bir fley
k›rlara gitmek için izin is- yapmalar›ndan korkar ol-
tedi. mufltu. Bunun için Hazreti
Di¤er kardefller de ba- Yusuf’u kardeflleriyle gön-
balar›na diller döktü. Her dermek istemiyordu. Onla-
zaman yapt›klar› gibi, erte- ra dedi ki:
si gün de koyunlar›n› ot- - Onu götürmeniz beni
latmak için k›ra giderek, mahzun eder. Siz ondan
çay›r ve çimenler üzerinde habersiz iken kurt gelip,
istirahat edip, koflu ve ok onu yemesinden korkar›m.
atma yar›fl› yapacaklar›n› - Biz kuvvetli bir cema-
ve yanlar›nda Yusuf’u da at iken onu kurt yerse, âciz
götürmek istediklerini ve güçsüz kimseler olmufl
söylediler ve dediler ki: oluruz.
- Ey babam›z! Kardefli- Yakûb aleyhisselâm,
miz Yusuf’u da yar›n bi- o¤ullar›n›n teminat verip
zimle k›ra gönder, yesin, ›srar etmeleri ve Hazreti
içsin, ok atmak ve koflmak Yusuf’un da onlarla bera-
suretiyle oynas›n. Biz onu ber gitmek için meyletme-
elbette muhafaza ederiz. si üzerine, kazaya raz›
Yakûb aleyhisselâm, rü- olup, izin verdi.
yas›nda on tane kurdun Bu arada Yakûb aley-
Hazreti Yusuf’a hücum hisselâm; “Onu kurt ye-
edip, öldürmeye çal›flt›klar›- mesinden korkar›m” sözü
n› görmüfltü. O kurtlardan ile o¤ullar›na ipucu verdi.
biri onu himaye etmifl, bu Hazreti Yusuf’un bafl›na
s›rada yer yar›larak Yusuf getirecekleri iflten sonra,
aleyhisselâm oraya girmifl, dönüfllerinde, babalar›na
üç gün sonra tekrar ortaya verecekleri cevab› onun
ç›km›flt›. Yakûb aleyhisse- a¤z›ndan ald›lar. Çünkü
peygamberler tarihi ansiklopedisi 381
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

onlar, o zamana kadar, türdüler. Yolculuk gerçek-


kurdun insan› yiyebilece- ten güle oynaya bafllam›fl-
¤ini bilmiyorlard›. Âlimle- t›. Yusuf aleyhisselâm,
rimiz buradan, kiflinin has- “Ne iyi ettim de kardeflle-
m›na ipucu telkin etmesi- rimle beraber ç›kt›m.” di-
nin uygun olmad›¤›n› an- ye düflünmeye bafllam›flt›.
lam›fllard›r. Nitekim hadis- Ancak bu nefleli durum
i flerifte; “Belâ, a¤›zdan ç›- uzun sürmedi. fiehirden
kan söze ba¤l›d›r.” buyu- iyice uzaklafl›p, ba¤›rmak-
ruldu. la duyulamayacak kadar
Yakûb aleyhisselâm sa- bir mesafeye gelince, kar-
bah olunca, Hazreti Yu- deflleri Yusuf aleyhisselâ-
suf’a; “Gel flimdi seni bir ma eziyet etmeye bafllad›-
kere öpeyim ve güzel ko- lar.
kunu koklayay›m. Belki A¤abeyleri, Hazreti Yu-
bir daha seni göremem. suf’a yapt›klar› eziyetleri o
Zira dünya ayr›l›k evidir.” kadar art›rd›lar ki, Yehûda,
dedi. Elbisesini giydirdi, onu öldüreceklerinden
güzel kokular sürdü. Ba¤- korktu. Onlara dedi ki:
r›na bas›p öptükten sonra - Bana, onu öldürme-
kardefllerine ›smarlay›p, yece¤inize dair söz ver-
“Yusuf’u iyi gözetin!” diye mifltiniz!
tembih etti. Onlar da göze-
tip koruyacaklar›na dair Bunun üzerine eziyeti
söz verdiler. b›rakt›lar. Az sonra atmay›
kararlaflt›rd›klar› kuyunun
yan›na vard›lar. Bu kuyu-
Hazreti Yusuf’un nun üst taraf› dar, alt› ise
kuyuya at›lmas› geniflti. Kardeflleri, Yusuf
Kardeflleri, Yusuf aley- aleyhisselâm› kuyunun
hisselâm› al›p, gayet izzet bafl›na getirdiler. Gömle-
ve ikram ile k›ra do¤ru gö- ¤ini ç›kar›p ald›lar. Yusuf
peygamberler tarihi ansiklopedisi 382
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

aleyhisselâm kardefllerine Bu sözlerle kuyuya b›-


bak›yordu. Kardefllerden rakt›lar. Kuyuda su vard›.
biri dedi ki: Yusuf aleyhisselâm suyun
- Ey Yusuf! fiunu iyi bile- içine düfltü. Bu s›rada Yu-
sin ki bugünden sonra biz- suf aleyhisselâm flu duây›
leri de, baban› da bir daha okudu: “Ya flâhiden gayre
göremeyeceksin. Çünkü... gâibin ve ya karîben gayre
baîdin ve ya gâliben gayre
Bir baflka kardefli de bu
ma¤lûbin. ‹c’al lî min emrî
sözü tamamlad›:
ferecen ve mahrecâ. = Ey
- Çünkü seni flimdi flu gâib olmayan fiâhid! Ey
kuyuya b›rakaca¤›z. uzak olmayan Karîb! Ey
Bu sözler flaka ile söy- ma¤lûp olmayan Galip!
lenmifl sözler de¤ildi. Böy- Beni bu musibetten kur-
lece kararlar› Hazreti Yu- tar! Bunun için bana bir ç›-
suf’a tebli¤ edilmiflti. Der- k›fl yolu nasip et!”
hal kollar›ndan tutarak ku- Bu esnada Allahü te-
yuya sark›tt›lar. Yusuf âlâdan Cebrail aleyhisse-
aleyhisselâm kardeflleri- lâma; “Kuluma yetifl ey
ne, yapt›klar› hareketin, Cebrail!” hitab› geldi.
babalar›n›n sevgisini ka- Cebrail aleyhisselâm
zand›rmayaca¤›n› belirt- derhal yetiflerek onu bo-
mesine ra¤men dinleme- ¤ulmaktan kurtard› ve
diler ve dediler ki: onu, suyun içindeki bir ka-
- Haydi Yusuf yolun aç›k yan›n üstüne oturttu. Son-
olsun, güle güle... Bir daha ra Yusuf aleyhisselâma
bizimle babam›z›n aras›na Allahü teâlân›n selâm›n›
gireyim deme sak›n! Ayr›- tebli¤ etti ve “Sen kardefl-
ca öldürmedi¤imiz için bi- lerine birgün bu yapt›klar›-
ze teflekkür borçlu oldu¤u- n› haber vereceksin!” de-
nu da hiç unutma sevgili di. Ayr›ca duâ etmesini,
kardeflimiz... Allahü teâlâya yalvarma-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 383
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

s›n›, Allahü teâlân›n yap›- kabul eden, k›r›k kalbleri sa-


lan duâlar› kabul edece¤i- ran, iyilefltiren, her güçlü¤ü
ni söyledi. fiöyle duâ et- kolaylaflt›ran, her garibin
mesini bildirdi: sahibi ve yaln›zlar›n teselli
“Allahümme ya kâflife edicisi, ey kendisinden bafl-
külli kürbetin ve ya mûcibe ka ilâh olmayan! Beni için-
külli da’vetin ve ya câbire de bulundu¤um s›k›nt›dan
külli kesîrin ve ya müyessi- kurtarman›, onun için bana
re külli asîrin ve ya sâhibe bir ç›k›fl yolu nasip etmeni,
külli garîbin ve ya mûnise muhabbetini kalbime koy-
külli vahîdin ve ya lâ ilâhe man›, böylece benim için
illâ ente es’elüke en’tec’ale senden baflka bir düflünce
lî ferecen, mahrecen ve en ve zikir olmamas›n›, her
takzife hubbeke fî kalbî türlü musibetten muhafaza
hatta lâ yekûne lî hemmün buyurman›, bana merha-
ve lâ zikru gayrike ve en metinle muamele etmeni
tehfezanî ve terhamenî ya isterim. Ey merhametlilerin
Erhamerrâhimîn = Ey her en merhametlisi olan Alla-
belây› kald›ran, her duây› h›m!”
peygamberler tarihi ansiklopedisi 384
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

Yusuf aleyhisselâm ku- ra; “Sürülerinize mi bir


yuda Cebrail aleyhisselâ- fley oldu? Ne var?” dedi.
m›n ö¤retti¤i duây› edip, Onlardan; “Hay›r!” ceva-
Allahü teâlây› zikretmeye b›n› al›nca, Hazreti Yu-
bafllad›. Allahü teâlân›n suf’un nerede oldu¤unu
isimlerini (Esmâ-i hüsnâ- sordu. Onlar da getirdikle-
y›) söyledi. Melekler Yusuf ri kanl› gömle¤i göstere-
aleyhisselâm›n zikrini du- rek dediler ki:
yup, çevresine topland›lar. - Ey babam›z! Biz yar›fl
Yusuf aleyhisselâmla ya-
yapmak üzere gitmifl, Yu-
k›nl›k peyda ettiler. Bu se-
suf’u da eflyalar›m›z›n ve
beple Yusuf aleyhisselâm
elbiselerimizin yan›na b›-
kuyuda yaln›zl›k çekmedi.
rakm›flt›k. Geri döndü¤ü-
Kardeflleri, Yusuf aley- müzde bir de ne görelim,
hisselâm›n s›rt›ndan ç›kar- onu kurt yemifl. Biz do¤ru
d›klar› gömle¤i, kana bula- söyleyenler olsak da sen
d›lar ve Yakûb aleyhisselâ- bize inanmazs›n.
ma götürdüler. “Yusuf’u
kurt yedi. ‹flte onun kanl› - Hay›r, nefsleriniz sizi
gömle¤i!” diye göstere- aldat›p böyle büyük bir
ceklerdi. Babalar›n›n yan›- ifle sürüklemifl. Art›k bana
na akflam vakti geldiler. düflen sabr-› cemildir. Si-
Çünkü onlar için bu za- zin bu yapt›klar›n›z üzeri-
man, mazeret için en mü- ne sabr›mla Allahü teâlâ-
sait vakitti. Eve yaklafl›r- dan yard›m isterim.
ken, her biri yalanc›ktan Yakûb aleyhisselâm,
a¤lamaya, ba¤r›fl›p 盤r›fl- o¤lu Yusuf’un kana bulan-
maya bafllad›. m›fl gömle¤ini yüzüne gö-
Yakûb aleyhisselâm züne sürdü, gömle¤e bak-
onlar›n a¤lamalar›n› iflitip t›. Kanl› gömle¤in hiç y›r-
d›flar› ç›kt›, hepsini üzün- t›lmam›fl oldu¤unu görün-
tülü bir hâlde gördü. Onla- ce; “O kurdun Yusuf’uma
peygamberler tarihi ansiklopedisi 385
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

karfl› flefkati sizden fazla mümkündür. ‹nsanda nef-


imifl. Vallahi bugüne ka- sanî ve ruhî sebepler var-
dar bu kurt gibi yumuflak d›r. Nefsanî sebepler, insa-
huylusunu görmedim. n› belâ ve musibete karfl›
O¤lumu yemifl de s›rt›n- feryada yöneltir. Ruhî se-
daki gömle¤ini bile y›rt- bepler ise, sabretmeye ve
mam›fl.” dedi ve takdîre kadere r›za göstermeye
raz› olup, sabr-› cemilin sevkeder. Belâ ve musibete
kendisi için en güzel yol duçar oldu¤u zaman, insa-
oldu¤unu söyledi. n›n içinde, bu iki s›n›f ara-
Bu sözü ile asl›nda on- s›nda mücadele bafllar. Al-
lar›n yapt›klar› hilenin far- lahü teâlân›n yard›m› ol-
k›na vard›¤›n› o¤ullar›na mazsa, nefsanî sebeplere
hissettirmiflti. Ayr›ca ufak galip gelinemez. Çünkü in-
bir araflt›rma ile mesele- san›n nefsi devaml› feryat
nin asl›n› da ö¤renebilirdi. eder, hiçbir zaman sab›r ve
Ancak ilâhi takdîrin böyle r›za göstermez.
oldu¤unu anlad›¤› için, Al- Asl›nda Yakûb aleyhis-
lahü teâlâdan sabr-› cemil selâm, o¤ullar›n›n Hazreti
diledi. Bu hâdise ayr›ca Yusuf’a haset ettiklerini ve
göstermifltir ki; hile ya- onun hayatta oldu¤unu bi-
panlar mutlaka bir yerde liyordu. Çünkü daha önce
aç›k vermekte ve hileleri gördü¤ü rüyay› Yusuf’a;
ortaya ç›kmaktad›r. “Rabbin seni seçecek!”
Yakûb aleyhisselâm, fleklinde tabir etmiflti.
o¤ullar›n›n verdi¤i habere
karfl› tahammül gösterebil-
mek için, Allahü teâlâdan Hazreti Yusuf’un
yard›m istedi. Çünkü, sab- M›s›r’da sat›lmas›
redebilmek, musibete ta- Yusuf aleyhisselâm ku-
hammül göstermek, ancak yuya at›ld›ktan bir müddet
Allahü teâlân›n yard›m› ile sonra, Medyen’den gelip
peygamberler tarihi ansiklopedisi 386
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

M›s›r’a gitmekte olan bir Hazreti Züleyha


kervan, kuyunun yak›n›nda Yusuf aleyhisselâm› ku-
konaklad›. Su getirmesi için yudan ç›karan kervanc›lar,
sakalar›n› kuyuya gönder- onu M›s›r’a götürüp paza-
diler. Saka, kuyunun bafl›na ra ç›kard›lar. Birçok kimse
var›p, kovas›n› sark›tt›. Ko- ona müflteri oldu. Fiyat›
va, kuyunun dibine inince, çok yükseldi. Yüzünde par-
Yusuf aleyhisselâm da ko- layan nur, herkesi celbedi-
vayla beraber d›flar›ya ç›kt›. yor, görenleri hayran b›ra-
Saka, su beklerken, gözün k›yordu. Herkes onu sat›n
görmedi¤i derecede güzel almak istiyordu. Hatta bir
bir çocuk ç›km›flt›. Heyecan- kocakar› bile iki yumak ip-
la arkadafllar›na, “Müjde,
likle onu sat›n almak iste-
iflte bir civan!” diye seslen-
di. O s›rada M›s›r Firavu-
di. Yusuf aleyhisselâm sü-
nu, Reyyân bin Velîd Amâ-
kût etti. Hiç konuflmad›.
likî idi. Onun, yetkilerini
“Ben Yakûb aleyhisselâm›n
havale etti¤i bir maliye ve-
o¤luyum!” demedi. Zira
kili vard›. Ona “Azîz” de-
kervanc›lar kendisini b›rak-
nirdi. Azîz, Hazreti Yusuf’u
sa bile, kardefllerinin kendi-
sini rahat b›rakmayacaklar›- kervanc›lardan çok yüksek
n› biliyordu. Ayr›ca kervan- bir fiyata sat›n ald›. Ancak
c›lar da onu köle olarak sa- sat›n almak için verdi¤i pa-
t›p üç befl kurufl menfaat- ra, Yusuf aleyhisselâm için
lenmeyi umuyorlard›. Böy- çok az bir para idi.
le bir durumda onu serbest Allahü teâlâ Azîzin kal-
b›rakmazlard›. bine, Yusuf aleyhisselâ-
Bu hâdiseden sonra, m›n muhabbetini yerlefl-
kardeflleri kuyuya gelip bak- tirdi. Eve var›nca, han›m›
m›fllar, Yusuf aleyhisselâm› Zeliha’ya dedi ki:
bulamay›nca, öldü diye ke- - Bu çocu¤a iyi bak, ik-
sin hüküm vermifllerdi. ramda kusur etme! Köle
peygamberler tarihi ansiklopedisi 387
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

gibi, hizmetçi gibi küçük Yusuf aleyhisselâm da bir


düflürücü ifllerde kullan- aile ortam›na kavuflmufl-
ma ve azarlama! Ona iz- tu. Aradan zaman geçip
zet ve ikramda bulun! Hazreti Yusuf büyüdükçe,
Umulur ki, bize faydas› Züleyha’da da bir hâller
olur. Yahut onu evlât edi- olmaya bafllam›flt›. Zaten
niriz. Hazreti Yusuf’un yüzünde
Yusuf aleyhisselâm› parlayan nübüvvet nuru,
sat›n alan M›s›r Azîzinin, herkesi hayran b›rak›rd›.
Bu hâl, Züleyha’n›n ona
han›m› Zeliha (Farsça; Zü-
âfl›k olmas›na yol açm›flt›.
leyha)’dan çocuklar› olma-
Hazreti Yusuf için süsleni-
m›flt›. Azîz, o yüzden Yusuf
yor, onu kendisine celbet-
aleyhisselâm› evlât edin-
mek için hâlden hâle giri-
meyi düflünmüfltü.
yordu. Fakat Yusuf aley-
Yusuf aleyhisselâm, hisselâm hiç itibar etmi-
M›s›r Azîzinin evinde ga- yordu.
yet rahatt›. Azîz, han›m›na Azîzin han›m› Züleyha,
s›k› s›k›ya tembih etmifl, genç ve güzel bir kad›nd›.
ona ihtimam göstermesi- Azîz ise ›nnin, yani iktidar-
ni söylemiflti. Bu arada s›z, güçsüz bir kimse idi.
Hazreti Yusuf, babas›ndan Yusuf aleyhisselâm ise
ve kardefllerinden y›llar ak›llara durgunluk verecek
geçmesine ra¤men hiç derecede güzeldi.
haber alamam›flt›. Ancak Birgün Züleyha evde
flimdilik yapabilece¤i bir kimse yokken, kap›lar› ka-
fley de yoktu. pad› ve ondan murad al-
Züleyha böyle tatl› ve mak istedi. “Hemen yan›-
sevimli çocu¤u ömründe ma gel!” dedi. Daveti ga-
hiç görmemiflti. Ona ge- yet aç›kt›. Ancak Yusuf
rekli ihtimam› gösteriyor, aleyhisselâm bir peygam-
yan›ndan ay›rm›yordu. berdi ve Allahü teâlâdan
peygamberler tarihi ansiklopedisi 388
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

korkar, böyle bir ihaneti o¤lu ve Azîz ile karfl›laflt›-


yapamazd›. Bunun üzeri- lar. Her ikisi de orada du-
ne hemen dedi ki: ruyordu.
- Efendim iyi bakman Züleyha, kocas› olan
için, beni sana b›rakt›. Bu- Azîzi görünce, töhmet kor-
nun karfl›l›¤›nda onun ha- kusu ile Yusuf aleyhisse-
remine h›yanet etmekten lâmdan önce söze bafllad›:
Allaha s›¤›n›r›m. Zina ile - Senin han›m›na kas-
nefsine zulmedenler felah tedenin cezas› nedir?
bulmazlar, maksatlar›na
Sonra da, kocas›n›n,
kavuflamazlar.
Yusuf aleyhisselâm› öl-
Züleyha, arzusuna ka- dürmesinden korktu. Da-
vuflmay› kafas›na koy- ha kocas›n›n konuflmas›-
mufltu. Yusuf aleyhisselâ- na f›rsat vermeden, sözü-
m›n reddetmesiyle pes ne flöyle devam etti:
edecek de¤ildi. Yalvar›yor,
çeflitli vaatlerde bulunu- - Onun bu cezas›, an-
yordu. Ancak Allahü teâlâ- cak hapse at›lmas›, tasar-
n›n korumas› alt›nda olan ruftan men edilmesi yahut
Yusuf aleyhisselâm hep sopa ile dövülmesidir.
reddediyordu. Bir ara f›r- Züleyha, sopa ile dövül-
sat›n› bulan Yusuf aleyhis- mesinden önce, hapsedil-
selâm, kap›ya at›ld›. Zü- mesini söyledi. Çünkü Yu-
leyha da peflinden kofltu. suf’u çok seviyordu. Se-
Ona yetiflince, kap›dan ven, sevdi¤inin ac› çekme-
ç›kmamas› için, arkas›n- sini istemez. Ayr›ca Yusuf
dan gömle¤ini yakalay›p, aleyhisselâm hakk›nda ha-
kendisine do¤ru çekti. pis ve ona azap etmekten
Çekmesi ile beraber göm- biri ile muamele edilmesi
le¤in arkas› y›rt›ld›. Bu hâl- lâz›m gelece¤ini aç›kça be-
de kap›dan d›flar› ç›k›nca, yan etmedi ve onu koru-
Züleyha’n›n amcas›n›n mak için de umumî bir ifa-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 389
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

de kulland›. Yap›lacak mu- Züleyha hakl›; arkas›ndan


amelenin de uzun de¤il, bir y›rt›lm›flsa, Yusuf do¤ru
veya iki gün gibi k›sa bir söyleyicidir.
müddet olmas›n› istedi. Hâkim mevkiinde olan
Yusuf aleyhisselâm onun kifli, Hazreti Yusuf’un
bu sözlerini iflitince, kendisi- gömle¤inin arkadan y›rt›l-
ne isnat edilen bu töhmeti m›fl oldu¤unu ve Yusuf
defetmek için dedi ki: aleyhisselâm›n do¤ru
- O benim nefsimden söyledi¤ini anlay›nca, Zü-
murad almak istedi. Ben leyha’ya döndü ve dedi ki:
ise teklifini kabul etmeyip - Hiç flüphe yok ki, bu
kaçt›m. sizin kurdu¤unuz tuzaklar-
Asl›nda, Yusuf aleyhis- dan biridir. fiüphe yok ki,
selâm, Züleyha’n›n kendi- siz kad›nlar›n tuzak ve hi-
sine yapt›klar›n› iffla et- leniz büyüktür.
mek istemiyordu. Ancak Bütün alâmetler, hâdi-
Züleyha, onun hakk›nda seye Züleyha’n›n sebep ol-
bu sözleri sarfedip flerefi- du¤unu gösterince, Azîz
ne ve nezaketine yak›flma- utand›. Yusuf’un do¤ru,
yan sözler sarfedince, bu kar›s›n›n ise yalan söyledi-
töhmetin alt›ndan kalk- ¤ini anlad›. Ancak bu duru-
mak zorunda kald›. Bu se- mun yay›lmamas› için,
beple; “O benim nefsim- Hazreti Yusuf’a; “Ey Yusuf,
den murad almak istedi.” bu durumu kimseye söyle-
dedi. Yoksa, Züleyha’n›n me! Bu mesele yay›lma-
bu hâlini iffla etmezdi. s›n!” dedikten sonra, kar›-
Bu s›rada Züleyha’n›n s›na dönerek sözlerine
akrabalar›ndan biri flöyle flöyle devam etti:
hüküm verdi: - Ey kad›n! Sen de gü-
- E¤er Yusuf’un gömle- nah›n için tevbe et! Çünkü
¤i, önünden y›rt›lm›flsa, hata edicilerden oldun.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 390
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

Hazreti Yusuf’un kendi- ham etmeyip, hakk›nda


sine isnat edilen töhmet- umumî ve kapal› sözler
ten, suçtan uzak ve temiz söylemifl, Yusuf aleyhisse-
oldu¤una dair baflka alâ- lâm ise, hiç korkmadan
metler de vard›. Bunlardan iflin asl›n› oldu¤u gibi an-
birincisi; Hazreti Yusuf as- latm›flt›. Suçlu olsa idi, hâ-
l›nda hür olmas›na ra¤- diseyi bu kadar aç›k anla-
men, görünüflte Azîzin kö- tamazd›. Azîzin han›m›na
lesiydi. Böyle bir kimse- böyle harekette bulunan
nin, efendisinin han›m›na kimsenin, korkusundan bu
el uzatmas› mümkün ol- kadar aç›k ve rahat konufl-
mazd›. Bu uzak bir ihtimal- mas› mümkün olmazd›.
dir. ‹kincisi; gerek Azîz, ge- Görünüflte mesele ka-
rekse yan›nda bulunanlar, panm›fl gibiydi. Zira ne Zü-
Hazreti Yusuf’un kap›dan leyha bu ifli sa¤da solda
ç›kmak için süratle kofltu- anlat›p kendini ele vermek
¤unu görmüfllerdi. E¤er ister, ne de Azîz meseleyi
niyeti kötü olsayd›, kap›- anlat›p kendini zor durum-
dan ç›k›p, hemen oradan da b›rak›rd›. Ancak Züley-
uzaklaflmaya çal›flmazd›. ha’n›n Hazreti Yusuf’a yap-
Üçüncüsü; Züleyha’n›n, t›klar›, bir müddet sonra
gayet güzel bir flekilde hizmetçiler vas›tas›yla M›-
süslenmesine karfl›l›k, s›r ahalisi taraf›ndan du-
Hazreti Yusuf, k›l›k ve k›yâ- yulmufl, kad›nlar aras›nda
feti bak›m›ndan tabiî ve yay›lm›flt›. Aralar›nda ko-
sade idi. Dördüncüsü; Haz- nufluyorlard›:
reti Yusuf hep emin ol- - Kad›n dedi¤inin bir fle-
mufl, onlar›n yan›nda uzun refi ve haysiyeti olur. ‹nsan
müddet kalm›fl, böyle bir Azîz gibi bir adam›n han›m›
hâl vuku bulmam›flt›. Be- olur da hizmetçisinden mu-
flinci olarak; Züleyha, aç›k- rad almaya kalkarsa, buda-
tan Yusuf aleyhisselâm› it- la deriz biz ona...
peygamberler tarihi ansiklopedisi 391
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

- Azîzin çocu¤u olmad›- Asl›nda M›s›rl› kad›nla-


¤›n› bilmiyor musunuz? r›n bu sözleri hileden bafl-
Kad›nca¤›z ne yaps›n, hiç ka bir fley de¤ildi. Çünkü
olmazsa hizmetçisiyle ol- onlar, Yusuf aleyhisselâ-
sun gönlümü edeyim, de- m›n güzelli¤ini iflitmifller
mifltir... ve onu görmek hevesine
düflmüfllerdi. Bu gayeleri-
- Ben olsam ölürüm, yi-
ne eriflmek istediler. Bu-
ne hizmetçi ile gönül birli- nun için aralar›nda böyle
¤i edemem. Herkes haddi- konuflup, onu ay›plad›lar.
ni bilmeli... Bundan maksatlar›, Züley-
Bu çeflit sözler etrafta ha’y› ay›plamak de¤il, Zü-
söylenir olmufltu. Zaten leyha’n›n, bu sözleri duya-
gizlenmesi de pek müm- rak, kendisini mazur gös-
kün de¤ildi. Böyle yüksek terebilmek için, Yusuf
mevkide bulunanlar›n ha- aleyhisselâm› onlara gös-
yatlar› her zaman dikkatle termek mecburiyetinde
takip edilir olmufltur. kalmas›n› sa¤lamakt›. Bu
han›mlar ancak Hazreti
Kad›nlar, bu sözleri Yusuf’u bu flekilde görebi-
rastgele söylemifl de¤il- leceklerini san›yorlard›.
lerdi. ‹nsan bazen fark›n-
Gerçekten de Yusuf
da olmadan bir fleyler ko-
aleyhisselâm›n güzelli¤i
nuflabilirdi. Fakat Züley- fevkalâde idi. Âdem aley-
ha’y› ay›playan kad›nlar, hisselâma çok benzerdi.
ne konufltuklar›n›n fark›n- K›tl›k zaman›nda açl›k s›k›n-
da idiler. Bilerek konufl- t›s›ndan muzdarip olan M›-
mufllard›. Böyle konufl- s›rl›lar, onun yüzünü gör-
malar›yla, güya, Züley- mekle s›k›nt›lar›n› giderirler
ha’n›n yapt›¤› iflten kendi- ve açl›klar›n› unuturlard›.
lerinin uzak olduklar›n› da Bütün bunlara ra¤men Yu-
ifade etmek istiyorlard›. suf aleyhisselâma güzellik-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 392
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

ten bir parça verilmiflti. Hazreti Aifle’den, Resû-


Muhammed aleyhisselâ- lullah efendimizin güzelli-
ma ise tamam› verilmifl, fa- ¤i sorulunca, flu mealde
kat setredilmiflti. Çünkü bir fliir söyledi:
Muhammed aleyhisselâm, - Yusuf aleyhisselâm›
cümle mahlûkat›n en güze- sat›n almak için artt›rmaya
li ve Allahü teâlân›n sevgili- ç›kan M›s›r zenginleri, Mu-
si idi. hammed aleyhisselâm›n
Yusuf aleyhisselâmda yüzünün güzelli¤ini iflit-
cemâl, Resûlullah efendi- mifl olsalard›; güzelli¤i dil-
mizde cemâl ve kemâl lere destan olan Yusuf
vard›. Yusuf aleyhisselâ- aleyhisselâm için hiç para
m›n cemâli görülünce, el- vermezler, bütün varl›kla-
ler kesildi. Resûlullah r›n› Muhammed aleyhis-
efendimizin kemâli ile, selâm›n yüzünü görebil-
zünnarlar kesildi, putlar k›- mek için saklarlard›. Haz-
r›ld› ve küfür bulutlar› da- reti Yusuf’un yüzünü gö-
¤›ld›. rünce ellerini kesen M›s›r
Eshab-› kiram, Pey- kad›nlar›, Muhammed
gamber efendimize sor- aleyhisselâm›n parlak al-
n›n› görselerdi, ellerinin
dular:
yerine kalblerini keserler
- Siz mi güzelsiniz, Yu- ve hiç ac› duymazlard›.
suf aleyhisselâm m›?
Züleyha, M›s›r kad›nla-
Resûlullah efendimiz r›n›n, Hazreti Yusuf’a olan
buyurdu ki: muhabbeti sebebiyle ken-
- Kardeflim Yusuf ben- disini ay›plad›klar›n› du-
den sabîh [yüzü güzel], yunca; “Yusuf aleyhisse-
ben ondan melîhim [se- lâm gibi cemâl sahibi efl-
vimliyim.] Onun görünen siz birisine yaln›z ben de-
güzelli¤i, benim görünen ¤il, herkes metfun ve hay-
güzelli¤imden çoktur. ran olur. Siz de görün ba-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 393
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

kal›m, siz ne diyeceksi- Kad›nlar, rüyada görül-


niz?” diye düflünerek, onu mesi bile düflünülemeyen
sevmekte mazur oldu¤u- bir erkek güzeli olan Yusuf
nu göstermek için bir ziya- aleyhisselâm› görünce,
fet tertip etti. Kendisini kendilerinden geçtiler. Hay-
ay›playan ve arkas›ndan ran hayran Yusuf aleyhis-
konuflan k›rk kadar han›m› selâma bak›yor, gözlerini
davet etti. Onlar için daya- ondan ay›ram›yorlard›. Ce-
n›p rahat edecekleri yas- mâlinin heybetinden, yüzü-
t›klar; b›çakla kesilerek ye- nün güzelli¤inden, kendile-
necek yiyecekler haz›rlad›. rini unutmufllard›. Rüyada
Züleyha’n›n davet etti- m›, yoksa hayal âleminde
¤i kad›n misafirler, gelip mi yaflad›klar›n› bilemez
oturdular. Züleyha, onla- hâlde idiler. Fark›nda olma-
r›n her birine birer b›çak dan ellerindeki b›çaklarla
verdi. Misafir kad›nlar, meyve yerine, hiç ac› duy-
yast›klara kibirli bir flekilde madan, ellerini kestiler.
yasland›lar ve aralar›nda Yusuf aleyhisselâm›n
konuflup gülerek yiyecek- kendilerine ve yiyecekleri-
lerini bݍakla kesip yeme- ne iltifat ve itibar etmedi-
ye bafllad›lar. Bu kad›nlar ¤ini gören kad›nlar, onda,
memleketin ileri gelen ha- meleklerin hususiyetini
n›mlar› idi. Bu s›rada Zü- seyrettiler. Ona hayran
leyha, baflka bir odada kald›klar›ndan ellerini kes-
giydirilip kuflat›lan Yusuf tiklerinin fark›nda de¤iller-
aleyhisselâma, kad›nlara di. Onun güzelli¤ini ve ce-
görünmesini ve karfl›lar›- mâlinin heybetini hiçbir
na ç›kmas›n› söyledi. Yu- insanda görmemifllerdi.
suf aleyhisselâm, Züley- Hepsi bir a¤z›ndan; “Bu
ha’dan çekindi¤i için, em- insan olamaz, bu kerim bir
rine muhalefet etmedi. melektir!” demekten ken-
Kad›nlara göründü. dilerini alamad›lar
peygamberler tarihi ansiklopedisi 394
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

M›s›r’da, insanlar ara- mu onlara ancak bu flekil-


s›nda bir kimsenin güzelli- de anlatabilirdi. Onlar›n
¤i mele¤e benzetilerek ifa- bu zavall›, ne yapacaklar›-
de edilmekte idi. Çünkü, n› bilmez hâlini gülümse-
onlar›n nazar›nda en çirkin yerek seyreden Züleyha
mahlûk fleytan, en güzel dedi ki:
varl›k da melektir. Bu yüz- - ‹flte gördünüz mü? Siz
den mele¤e benzetme ya- benden daha çok k›nan-
parlard›. Yusuf aleyhisse- maya, ay›planmaya lây›k-
lâm› gören M›s›rl› kad›nlar s›n›z. Çünkü, onu bir defa
da, onun fevkalâde güzel- görmekle kendinizi kaybe-
li¤ini ifade etmek için me- dip, ellerinizi kesti¤inizin
le¤e benzetmifllerdi. bile fark›nda olmad›n›z.
Bir müddet odada du- Ben ise, uzun zamandan
ran Yusuf aleyhisselâm beri onunla birlikteyim.
Züleyha’n›n emriyle oday› Fakat hiçbir vakit sizin bu
terk etti. Onun odadan ç›k›- hâlinize düflüp, hayranl›-
fl›n› flaflk›n bak›fllarla izle- ¤›mdan dolay› kendimden
yen kad›nlar›n gözleri, bir geçmedim. E¤er flimdi
müddet kap›ya çak›l› kald›. gördü¤ünüz gibi, onu ön-
Nihayet ellerinde hissettik- ceden gözünüzün önüne
leri ac›yla kendilerine gel- getirseydiniz beni mazur
diler. Parmaklar›na bakt›k- görür, bu sevgimden do-
lar›nda, elma yerine elleri- lay› beni k›namazd›n›z.
ni kestiklerini anlad›lar. B›- Züleyha, Yusuf aleyhis-
çaklar› b›rakarak ellerinde- selâm› kad›nlar›n karfl›s›-
ki kan›n durdurulmas› ile na ç›karmakla, kendisinin
u¤raflmaya bafllad›lar. devaml› olarak içinde bu-
Züleyha, hakk›nda de- lundu¤u zor durumu onla-
dikodu yapan kad›nlara ra göstermek istemiflti. Zi-
karfl› bir zafer kazanm›flt›. ra onlar, bir defa Yusuf
‹çinde bulundu¤u duru- aleyhisselâm› görmekle
peygamberler tarihi ansiklopedisi 395
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

kendilerinden geçmifller masumiyet gösterip tekli-


ve ellerini kestiklerinin bile fimi kabul etmedi. Yemin
fark›nda olmam›fllard›. ederim ki, e¤er ona em-
Böylece, kendisinin Hazre- retti¤im fleyi yapmazsa,
ti Yusuf’a karfl› davran›flla- muhakkak zindanlarda sü-
r›nda hakl› oldu¤unu; as›l rünür!
onlar›n gülünç duruma Kad›nlar›n hiçbiri, “Evli
düfltüklerini göstermifl bir kad›n bunu nas›l düflü-
oluyordu. nür, ay›b›n da bir hududu
Kad›nlar›n hiçbirinin, olmal›” diyecek hâlde de-
“Hay›r, ben so¤ukkanl›l›¤›- ¤ildi. Zira ellerinin kesil-
m› muhafaza ettim, duy- mesi gözler önünde idi.
gular›ma hakim oldum. De¤il bunu söylemek,
Akl›mdan hiçbir fenal›k hepsi birden, Hazreti Yu-
geçmedi ve kendimi kay- suf’un bafl›na toplan›p de-
betmedim!” demeye hak- diler ki:
lar› kalmam›flt›. Çünkü her - Azîzin han›m›n›n em-
biri hâlen kanamakta olan rine karfl› gelmen sana bir
parmaklar›n› s›k›yor, akan fayda getirmez. Üstelik
kan› durdurma çabas›yla hapse düfler, hakaret ve
u¤rafl›p duruyorlard›. Dil- zillete u¤rars›n.
lerini tutmaman›n cezas›n› Yusuf aleyhisselâm›n
bu flekilde çekiyorlard›. karfl›s›nda kendilerini unu-
Züleyha onlara unuta- tan ve ona ra¤bet göste-
mayacaklar› bir ders ver- ren bu kad›nlar, bundan
dikten sonra, sözlerine sonra onu Züleyha’n›n ar-
flöyle devam etti: zusuna uymaya teflvik et-
- Yemin ederim ki, ben tiler.
ondan murad almak iste- Züleyha, güzelli¤inin
dim. Bu ifl için talepte bu- yan›nda mal, servet ve
lundum. O ise bu hususta mevki sahibi idi. E¤er ar-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 396
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

zusuna uymazsa, onu iyice art›nca, Allahü teâlâ-


hapse att›rabilir, iftira ede- ya s›¤›n›p duâ etti. Bafl›na
bilir, hatta öldürtebilirdi. gelen bu musibetten ko-
Art›k Züleyha evine s›k runmas›n› istedi ve flöyle
s›k misafir getiriyor, onlar- niyazda bulundu:
dan yard›m almak istiyor- - Ey Rabbim! Zindan
du. Kad›nlar hem Yusuf bana, bu M›s›rl› kad›nlar›n
aleyhisselâm› bir daha beni davet ettikleri fley-
görmek, hem de Züley- den daha hofl geliyor. On-
ha’ya yard›m etmek için lar›n isteklerini yapmak-
geliyorlard›. Kimisi Züley- tansa, zindan› tercih ede-
ha’n›n iste¤ini yapmas›n› rim. Ya Rabbi! E¤er sen
isterken, kimisi de kendi onlar›n hilelerini benden
gönlünü yapmas›n› bile çevirmezsen, onlara mey-
teklif ediyordu. leder, böylece sefihler
Ancak bir peygamber zümresine dahil olurum.
olan Yusuf aleyhisselâm Azîz, bu iflte Yusuf
hiçbirine iltifat etmiyordu. aleyhisselâm›n suçsuz ol-
Onlara Allahtan korkmala- du¤unu anlad›¤› için her-
r›n› hat›rlat›yordu. Ancak hangi bir ceza vermeye
istenilmeyen bütün fleyler- lüzum görmemiflti. Bu de-
le tehdit ediliyor, karfl›l›¤›n- fa Züleyha baflka hilelerle
da insan nefsinin ra¤bet et- Yusuf aleyhisselâm› elde
ti¤i fleyler teklif ediliyordu. etmeye çal›flt›. Yusuf aley-
hisselâm ise onun hâlleri-
Hazreti Yusuf’un ne iltifat etmedi. Züleyha,
zindana at›lmas› Hazreti Yusuf’tan ümidini
Yusuf aleyhisselâm, kesince, kocas›na dedi ki:
kad›nlar›n, fuhflu güzel - Bu Kenanl› genç, beni
gösteren hileleri ve kendi- insanlar aras›nda rezil et-
ne lây›k olmayan teklifleri ti. Kendi nefsinden murad
peygamberler tarihi ansiklopedisi 397
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

almak istedi¤imi söyledi. danda kald›¤› bilinme-


Bu hususta mazur oldu- mektedir. Yusuf aleyhis-
¤umu insanlara anlata- selâm; zindanda, uzun za-
mad›m. Ya bana izin ver, man kalm›fl, kurtulma
beni k›namamalar› için in- ümidi tükenmifl insanlar
sanlara mazur oldu¤umu gördü. Zindan halk› da te-
anlatay›m veya onu hap- miz ruhlu, güzel ve güler
set! yüzlü, her yönüyle mü-
Di¤er kad›nlar›n koca- kemmel bir insanla ilk de-
fa karfl›lafl›yorlard›. Hiçbi-
lar› da han›mlar›n› koruya-
rinin hat›r›ndan onun bir
bilmek için Azîze bask› ya-
suç iflleyebilece¤i geçmi-
p›yorlard›.
yordu.
Hazreti Yusuf’un ka-
Yusuf aleyhisselâmla
d›nlar›n tasallutundan
beraber, M›s›r Firavunu-
kurtulmak için yapt›¤› du- nun iki kölesi de zindana
ây› Allahü teâlâ kabul etti. at›lm›flt›. Bunlardan biri
Baflta Azîz olmak üzere, ekmekçisi, di¤eri de fler-
M›s›rl› kad›nlar›n kocalar› betçisi idi. Her ikisi de Fi-
da kad›nlar›n mekik dokur ravuna karfl› suç iflledikle-
gibi Hazreti Yusuf’u gör- rinden buraya gönderil-
meye gelmelerine mâni mifllerdi.
olmak için bir çare düflün-
Yusuf aleyhisselâm,
düler. zindanda hastalar› ziyaret
Neticede Azîz, dediko- eder, onlar›n ifllerini görür
dular›n son bulmas› için ve s›k›nt›s› olanlar› ferah-
en uygun yolun Yusuf’un land›r›rd›. Biri bir fleye
hapsedilmesi oldu¤una muhtaç olsa, onun için,
karar vermiflti. Böylece zindandakilerden para
Yusuf aleyhisselâm zin- toplar ve yard›mda bulu-
dana at›ld›. Uzun zaman nurdu. Geceleri daima na-
orada kald›. Kaç sene zin- maz k›lar ve Rabbini zikre-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 398
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

derdi. Belâlara u¤rayan, fierbetçi ile


hayattan ümitlerini kes- ekmekçinin rüyas›
mifl hüzünlü kimseleri te- Hazreti Yusuf zindanda
selli eder, onlara derdi ki: iken peygamber oldu¤u bil-
- Sizi müjdelerim! Sab- dirilmifl ve rüya tabiri de
rediniz! Allahü teâlâ size ö¤retilmiflti. Yusuf aleyhis-
ecrinizi verir. selâm, burada sözleri, ilmi
Zindandakilerin her biri ve hâlleri ile insanlara do¤-
ona muhabbet eder; “Ey ru yolu gösteriyor; dedele-
Yi¤it! Ne güzel yüzlü, tatl› rinden ‹brahim aleyhisselâ-
sözlü ve iyi huylusun!” m›n dininin hükümlerini
derlerdi. ‹lk geldi¤inde zin- anlat›yor; Allahü teâlây› bir
dan arkadafllar› sormufl- bilip, Ondan baflka hiçbir
lard›: fleye ibadet etmemelerini
- Ey güzel yüzlü deli- söylüyordu. Firavunun ek-
kanl›! Söyle sen kimsin? mekçisi ve flerbetçisi de Yu-
Yusuf aleyhisselâm da suf aleyhisselâm› dinleyen-
flöyle cevap vermiflti: ler aras›nda idi.
- Ben Halilullah ‹bra- Birgün Hazreti Yusuf,
him’in o¤lu ‹shak’›n o¤lu ekmekçi ile flerbetçinin ya-
Safiyyullah Yakûb’un o¤- n›na u¤ram›flt›. Onlar›
luyum. dertli ve düflünceli gören
Onun suç iflleyebilece- Hazreti Yusuf dedi ki:
¤ine inanmayan zindan - Sizi dertli ve düflünce-
müdürü bile Yusuf aley- li görüyorum. Bir fley mi
hisselâma demiflti ki: oldu?
- Ey delikanl›! Gücüm - Ey nur yüzlü kifli! ‹ki-
yetse seni sal›verirdim. miz de birer rüya gördük.
Buna imkân›m yok. Fakat, Neye delâlet ettiklerini bil-
zindanda istedi¤in yerde miyoruz. Lütfen bize anla-
kalabilirsin! t›r m›s›n?
peygamberler tarihi ansiklopedisi 399
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

- Gördüklerinizi anlat›n - Ey nur yüzlü genç! Bi-


da tabir edeyim. ze bu rüyalar›n yorumunu
Birisi anlatmaya baflla- yap, biz seni iyilik yapan,
d›: iyili¤i seven bir insan ola-
rak görüyoruz.
- Ben kendimi rüyamda
üzüm s›k›p flarap yapar- Hazreti Yusuf rüyala-
ken gördüm. r›n yorumunu yapmadan
önce, onlara hak din hak-
Di¤eri de rüyas›n› flöy- k›nda bilgi verdi ve dedi
le anlatt›: ki:
- Ben kendimi bafl›m›n - Size gelecek olan bir
üzerinde ekmek tafl›rken yeme¤in, daha gelmeden
gördüm. Kufllar o ekme¤i önce onun ne yeme¤i ve
yiyordu. lezzetinin nas›l oldu¤unu,
Böylece rüyalar›n› anlat- miktar›n› size haber veri-
malar›ndan sonra dediler ki: rim. Bu Rabbimin bana

peygamberler tarihi ansiklopedisi 400


YUSUF ALEYH‹SSELÂM

ö¤rettiklerinden, bildir- hü teâlâ o putlar›n ilâh ol-


diklerindendir. duklar›na dair hiçbir delil
Ben sizin zannetti¤iniz indirmedi, bildirmedi. Kul-
gibi Allahü teâlây› inkâr lar›n dünya ve ahiretteki
eden bir kavmin dininde bütün ifllerinde hüküm
de¤ilim, hiçbir zaman da yaln›z Allahü teâlâya aittir.
olmad›m ve bozuk dinler- O, kendisinden baflkas›na
den de uza¤›m. Ben dede- ibadet etmemenizi emrey-
lerim Hazreti ‹brahim, lemifltir. Çünkü, ibadete
Hazreti ‹shak ve babam müstahak olan yaln›z
Hazreti Yakûb’un dini olan Odur. ‹flte dosdo¤ru olan
tevhid dini üzereyim. Her- din budur. Fakat insanlar›n
ço¤u bunu bilmiyorlar.
hangi bir mahlûku Allaha
ortak koflmak bize yak›fl- Yusuf aleyhisselâm rü-
maz. yay› tabir etmeden önce,
Allahü teâlân›n peygam-
Hazreti Yusuf böylece
beri oldu¤unu söyleyip,
hak dini anlatt›ktan sonra,
mucize gösterdi. “Size ge-
sözlerine flöyle devam etti:
len yemekler daha gelme-
- Ey zindan arkadaflla- den, cinsini ve tad›n› ha-
r›m! Sizin alt›n, gümüfl, ber veririm.” dedi. Pey-
demir ve baflka fleylerden gamberler ailesinden gel-
yap›lm›fl, kimseye zarar ve di¤ini, baba ve dedeleri-
faydaya gücü yetmeyen nin peygamber oldu¤unu
irili ufakl› çok say›daki put- bildirdi. Babas›n›n Yakûb,
lar›n›z m› hay›rl›; yoksa, bir dedelerinin ‹brahim ve ‹s-
ve her fleye galip olan Alla- hak aleyhimüsselâm oldu-
hü teâlâ m›? Sizin, Onu b›- ¤undan bahsetti. Hazreti
rak›p tapt›klar›n›z; atalar›- ‹brahim ve ‹shak aleyhis-
n›z›n ve kendinizin takm›fl selâm, M›s›r’da da bilinir,
oldu¤unuz kuru adlardan peygamber olduklar› ka-
baflka bir fley de¤ildir. Alla- bul edilirdi. Bu yüzden Yu-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 401
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

suf aleyhisselâm, aç›klad›- - Ey zindan arkadaflla-


¤› tevhid itikad›n›n onlar r›m! Sizden biri kurtula-
taraf›ndan kabul görmesi cak ve tekrar efendisinin
ve sözüne itibar edilerek hizmetine girecek, ona
kendisine itaat edilmesi flerbetçilik yapacakt›r. Di-
için, peygamber ailesin- ¤erinize gelince, o as›la-
den geldi¤ini söyledi. cak ve kufllar tepesine ko-
Yusuf aleyhisselâm, nacak, bafl›n›n etini yiye-
zindan arkadafllar›n› üç ka- cektir. Aç›klanmas›n› iste-
demede Hak dine davet et- di¤iniz rüya hakk›nda hü-
miflti. ‹lk önce tevhid itika- küm ve takdir böyle olup,
d›n›n lüzumunu, Allahü te- aynen gerçekleflecektir.
âlâya inanman›n gerekli ol- Hazreti Yusuf, rüyalar›
du¤unu anlatt›. Sonra Alla- böyle tabir ettikten sonra,
hü teâlâdan baflka fleyle- kurtulaca¤›n› söyledi¤i
rin, putlar›n ibadete müsta- kimseye dönerek dedi ki:
hak olmad›klar›na dair de-
- Kurtuldu¤un zaman
liller getirdi. Son olarak da
efendinin yan›nda benden
hak dini, akl›n ve naklin ka-
bahset!
bul edece¤i bir flekilde or-
taya koydu. Nitekim; “‹flte Resûlullah efendimiz
dosdo¤ru olan din budur. Yusuf aleyhisselâm›n fler-
Fakat insanlar›n ço¤u bu- betçiye söyledi¤i sözle il-
nu bilmiyorlar.” sözü de gili olarak buyurdu ki:
bunu göstermektedir. (Allahü teâlâ, kardeflim
Yusuf aleyhisselâm, rü- Yusuf’a [aleyhisselâm]
yalar›n›n tabirini isteyen rahmet etsin. O, flerbetçi-
zindan arkadafllar›na, tev- ye; “Beni efendinin yan›n-
hid inanc›n› anlat›p pey- da an!” demeseydi, zin-
gamber oldu¤unu aç›kla- danda befl seneden sonra
d›ktan sonra, onlar›n rüya- yedi sene daha kalmaya-
lar›n› tabir etmeye bafllad›: cakt›.)
peygamberler tarihi ansiklopedisi 402
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

Zindandan kurtulan fler- Nitekim flair Nâbi flöyle de-


betçiye fleytan vesvese mifltir:
verdi¤i için, Firavuna, Haz- Yani; Nâbi (sen üzülme)
reti Yusuf’tan bahsetmeyi bir emrin yap›lmas› hakk›n-
unuttu. Nitekim ayet-i keri- da Allahü teâlâ bir fleyi ira-
mede mealen; (Fakat fley- de edip dileyince; onun ye-
tan, efendisine anmay› ona rine getirilmesi için umul-
unutturdu.) [Yusuf 42] bu- mayan yönlerden, çeflitli
yurulmufltur. sebepler ortaya ç›kar›r.
Yusuf aleyhisselâm›n
rüya gören zindan arkadafl-
Firavunun rüyas›
lar› çok geçmeden zindan-
dan ç›kar›ld›lar. Rüyalar›n›n Allahü teâlân›n, Yusuf
neticesi, Yusuf aleyhisselâ- aleyhisselâm hakk›nda
m›n tabir etti¤i gibi ç›kt›. takdîr etti¤i zindanda kal-
fierbetçi, Firavunun yan›n- ma müddetinin sonlar›
da eskisinden daha iyi bir yaklaflm›flt›. Ancak Allahü
makama kavufltu. Ekmekçi teâlân›n âdeti sebeplerle
ise as›ld› ve beynini kufllar yaratmak idi. Bunun için
yedi. fierbetçi zindandan de sebeplerini yaratt›. Ni-
kurtulunca, Firavunun ya- tekim zaman›n M›s›r fira-
n›nda fleytan›n vesvesesiy- vunu olan Reyyan, bir ge-
le Yusuf aleyhisselâm› ce bir rüya gördü. Dehflet-
unuttu. Neticede Allahü te- le uyand›. Bir müddet gör-
âlâ, Yusuf aleyhisselâm›n dü¤ü rüyay› düflündü, bir
zindanda bir müddet daha fleye yoramad›. Tekrar
kalmas›n› dilemifl, onun uyumak istedi, fakat uyu-
sözünü ve fleytan›n unut- yamad›. Zira zihni gördü-
turmas›n› buna sebep k›l- ¤ü rüya ile meflgul idi.
m›flt›r. Cenab-› Hak bir fleyi Sabah olunca ilk ifl ola-
murad edince, sebeplerini rak memleketindeki bütün
de yaratt›¤›n› herkes bilir. müneccimleri, sihirbazla-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 403
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

r›, rüya tabircilerini topla- - Bu anlatt›klar›n›z kar›-


d›. Onlara izzet ve ikramda fl›k bir rüyad›r. Biz böyle
bulundu. Sonra rüyas›n› hesaba kitaba gelmeyen
anlatt›: rüyalar›n tabirini bilmeyiz.
- Bu gece rüyamda ye- Firavun ve kâhinler
di tane iri, semiz inek gör- aras›nda cereyan eden bu
düm. Daha sonra ortaya konuflmalar›n yap›ld›¤›
ç›kan yedi tane c›l›z ve za- mecliste, Yusuf aleyhisse-
y›f inek o semiz inekleri lâm›n zindan arkadafl›
yedi. Ayr›ca yedi adet ye- olan flerbetçi de bulunu-
flil taze baflak gördüm. Ye- yordu. Kalbi s›zlad›. He-
di tane de kuru baflak var- men Yusuf aleyhisselâ-
d›. Bu baflaklar da yeflil ba- m›n; “Beni efendinin ya-
flaklar› mahvettiler... n›nda an!” sözünü hat›rla-
Firavun bunlar› anlat- d›. Firavuna dedi ki:
t›ktan sonra, divan üyele- - Zindanda ilmi ve iba-
rine ve âlimlere ve rüya ta- deti çok salih bir zat vard›r.
bircilerine birer birer göz Rüyan›z›n tabirini bilecek
gezdirerek sözlerini flöyle biri varsa, o da bu faziletli
bitirdi: zatt›r. Onun ilim ve hikmet
- Ey ileri gelenler! E¤er sahibi bir zat oldu¤unu
gerçekten rüya tabirinde herkes tasdik eder. Ben ve
mahirseniz, benim rüyam› arkadafl›m Ekmekçi zin-
tabir ediniz! danda iken gördü¤ümüz
Allahü teâlâ bu kimse- rüyay› ona tabir ettirmifl-
lerin basiretlerini ba¤la- tik. Rüyalar›m›z, tabir etti-
m›flt›. Tabir etmeleri ¤i gibi ç›kt›. ‹zin verirseniz
mümkün de¤ildi. Zira tak- rüyan›z› ona tabir ettirip
dîr Hazreti Yusuf’un zin- geleyim.
dandan ç›kmas› idi. Kâhin- Firavun, sevinç ve
ler dediler ki: memnuniyet göstererek,
peygamberler tarihi ansiklopedisi 404
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

flerbetçiyi Yusuf aleyhis- Firavun ve avenesi, Yusuf


selâm›n yan›na gönderdi. aleyhisselâm›n faziletin-
fierbetçi, Hazreti Yusuf’un den habersiz olduklar› gi-
yan›na var›nca dedi ki: bi, di¤er insanlar da fazilet
- Ey Yusuf! Ey S›ddîk! ve üstünlük sahibinin kad-
Bize, yedi zay›f ine¤in, ye- rini anlayamayacak kadar
di semiz ine¤i yedi¤i ve gaflet içindeydiler. Bu ve
yedi kuru bafla¤›n da yedi benzeri sebeplerden dola-
yeflil bafla¤› yok etti¤i flek- y›, kat’î bir ifade yerine
linde görülen rüyan›n ta- “Umulur ki...” dedi.
birini haber ver! Umulur Yusuf aleyhisselâm rü-
ki, Firavun ve yan›ndakile- yan›n tabirini flöyle yapt›:
re isabetli tabirinizle döne-
- Yedi semiz inek ve ye-
rim de, onlar, bu vesile ile
di yeflil baflak bolluk ve ge-
senin gerçek de¤erini an-
larlar. nifllik y›llar›d›r. Yedi zay›f
inek ve yedi kuru baflak k›t-
fierbetçinin burada l›k y›llar›d›r. fiimdi yedi y›l
“Umulur ki...” gibi ihtima-
ziraatteki âdetiniz üzere
le yer vermesinin baz› se-
mahsul ekin. Yiyece¤iniz
bepleri vard›r: fierbetçi,
az bir miktar› d›fl›nda, bu¤-
birçok kâhinin, hakk›nda
day› saklay›n. Bu bolluk y›l-
söz söylemekten âciz kal-
lar› geçtikten sonra yedi
d›¤› bir rüyay›, Yusuf aley-
hisselâm›n da tabir ede- sene k›tl›k olacak. Bu k›tl›k
memesinden çekiniyordu. seneleri için evvelce birik-
Ayr›ca Firavun ile yak›nla- tirdi¤iniz bu¤day›n, to-
r›n›n, Hazreti Yusuf’un ce- humluk olarak saklayaca-
vab›n› anlayabileceklerin- ¤›n›z az bir miktar›ndan
den pek ümitli de¤ildi. An- baflkas›n› o vakte yetiflen-
lasalar bile do¤rulu¤una ler yiyip bitirecekler.
itimat edeceklerini kat’î K›tl›k seneleri geçtik-
olarak bilmiyordu. Ayr›ca, ten sonra bir bereketli y›l
peygamberler tarihi ansiklopedisi 405
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

gelecek. O sene ya¤mur- Fakat Yusuf aleyhisse-


lar ya¤›p her çeflit mahsul- lâm bu daveti hemen ka-
de bereket olacak. ‹nsan- bul etmeyerek flöyle ce-
lar, o zaman üzüm, zeytin, vap verdi:
susam gibi fleylerin usare- - Efendine dön de elle-
sinden, suyundan ve hay- rini kesen o kad›nlar›n zo-
vanlar›n sütünden çok is- ru neydi, kendisine sor!
tifade edecekler. Benim Rabbim onlar›n hi-
fierbetçi teflekkür ede- lelerinin ne oldu¤unu, ne
rek ayr›ld›. Hazreti Yu- söylediklerini, ne yapt›kla-
suf’tan duydu¤u rüyan›n r›n› elbette bilir.
tabirini Firavuna haber Firavuna bu durum ile-
verdi. Firavun bu tabiri be- tildi. Meseleyi tahkik eden
¤endi ve dedi ki: Firavun, o kad›nlar› derhal
- Onu bana getiriniz! yan›na getirterek sordu:
Bu hâdise, ilmin fazile- - Yusuf’un nefsinden
tini göstermektedir. Çünkü murad almak istedi¤iniz
Allahü teâlâ, Yusuf aley- vakit ne hâlde idiniz? Onu,
hisselâm›n ilmini onun Züleyha’n›n emrine itaate
dünyevî bir s›k›nt›dan kur- teflvik ederken size karfl›
tulmas›na vesile k›ld›. ‹lim, bir meylini hissettiniz mi?
kiflinin dünyevî s›k›nt›dan Kendisinde bir kötülük,
kurtulmas›na vesile oldu- flüphe götürür bir hareket
¤u gibi, ahiretteki s›k›nt›- gördünüz mü?
s›ndan kurtulmas›na da Kad›nlar böyle bir so-
vesile olacakt›r. fierbetçi, ruyla karfl› karfl›ya kala-
Firavunun emri üzerine, caklar›n› hiç hesap etme-
Yusuf aleyhisselâm›n ya- mifllerdi. Hazreti Yusuf’un
n›na giderek, “Ey büyük suçsuz yere hapsedilmesi
zat, Firavun seni istiyor!” onlar›n da vicdan azab›
dedi. çekmelerine sebep olmufl,
peygamberler tarihi ansiklopedisi 406
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

ancak zamanla unutmufl- ç›kmas›n› istiyordu. Zira


lard›. Firavunun bu mese- zindana bir suçlu olarak
leyi açmas›yla, eski vicdan de¤il de iftira at›lm›fl bir
azaplar› tazelenmiflti. Su- mazlum olarak at›lm›fl idi.
çu yine Hazreti Yusuf’a Yusuf aleyhisselâm, yap›-
y›kmak mümkün idi, fakat lan daveti kay›ts›z flarts›z
tekrar vicdan azab›na düfl- kabul edip, zindandan ç›k-
mek vard›. Bunun üzerine makta acele etse idi, Fira-
ellerini kesen kad›nlar›n vunun kalbinde bu iftira-
hepsi, Yusuf aleyhisselâ- dan bir eser ve flüphe ka-
m› tenzih edip, onun te- labilirdi. Fakat zindandan
mizli¤ine ve iffetinin yük- ç›kmadan önce, mesele-
sekli¤ine flehadet ederek nin araflt›r›lmas›n› isteme-
dediler ki: si; kendisine at›lan iftira-
dan uzak ve temiz oldu¤u-
- Hâflâ! Biz onun hiçbir na delâlet etti¤i gibi, zin-
kötü hâline, hiçbir günah›- dandan ç›kar›ld›ktan son-
na muttalî olmad›k. ra da k›nanmaktan kurtul-
Züleyha da, mecliste mufl olacakt›.
idi. Han›mlar onun yüzüne Yusuf aleyhisselâm›n,
bak›p; “Sen ne dersin?” kendi durumunu, kendisi-
gibi bir imada bulundular. ne iftira eden, o ellerini ke-
Azîzin han›m› Züleyha da; sen kad›nlara sorarak arafl-
“fiimdi hak ortaya ç›kt›. t›rmas›n› Firavuna teklif et-
Ben onun nefsinden mu- mesi de; bu meselede te-
rad almak istemifltim. O miz, nezih ve suçsuz oldu-
ise, fleksiz flüphesiz do¤ru ¤unun ayr› bir delilidir.
söyleyenlerdendir!” dedi. Yusuf aleyhisselâm›n,
Hazreti Yusuf saraya kendisine gelen elçiye
davet edildi¤i hâlde, he- böyle demesinin sebebi,
men bu daveti kabul et- Kur’an-› kerimde mealen
medi. Durumun ayd›nl›¤a flöyle beyan buyuruldu:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 407
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

(Benim, iflin do¤rusu- m›n hâlleri Firavunun da


nun anlafl›lmas›na vesile hofluna gitti. Çünkü, rüya
olan bu teflebbüsüm, tabiri ilmine vâk›ft›. Zin-
onun [Azîzin] g›yab›nda dandan ç›kmaya heves-
[han›m›na] h›yanet etme- lenmemifl, ellerini kesen
di¤imi, Allahü teâlân›n ha- kad›nlar›n hâlinin araflt›r›l-
inlerin hilelerini muvaffa- mas›n› istemifl, bir de ken-
kiyete erdirmeyece¤ini disine yap›lan iftiradan
bilmesi içindi.) [Yusuf 52] uzak olup temiz ve günah-
Yusuf aleyhisselâm, s›zl›¤›n› göstermiflti.
zindana girince Cebrail Ayr›ca Yusuf aleyhisse-
aleyhisselâm gelmifl ve lâm›n çok ibadet ve taat
kendisine; “Allahüm- yapmas› da, Firavunun ho-
mec’al lî min indike fere- fluna giden bir yönü idi.
cen ve mahrecen, verzuk- Bütün bunlar; Yusuf aley-
nî min haysü lâ ahtesib = hisselâm›n ilminin çoklu¤u
Allah›m! Bana kendi kat›n- baflta olmak üzere, kendisi-
dan, içinde bulundu¤um ne güvenilmesine ve ziya-
bu s›k›nt›dan ç›k›fl ve kur- desiyle hayranl›k duyulma-
tulufl yolu nasip eyle. Beni s›na sebebiyet verdi. Böy-
ummad›¤›m yerden, r›z›k- lece Firavun, Yusuf aley-
land›r!” duâs›n› ö¤retmifl- hisselâm hakk›nda hüsnü-
ti. Yusuf aleyhisselâm da zan sahibi oldu.
böyle duâ ederdi. Hükümdarlar›n ortak
yönü, en de¤erli kimseleri
ve en k›ymetli fleyleri ken-
Hazreti Yusuf’un dilerinde bulundurmak is-
maliye naz›r› olmas› temeleridir. Zaman›n M›s›r
Allahü teâlâ, onun bu Firavunu da, böyle üstün
duâs›n› kabul etti. Zindan- hasletlere sahip olan Yusuf
dan ç›kmas› için sebepler aleyhisselâm›, kendisine
yaratt›. Yusuf aleyhisselâ- müsteflar edinmek istedi.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 408
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

Bu sebeple, “Onu bana ge- di. Kendilerine daima yar-


tirin, kendisini has müste- d›mc› oluyordu. Yusuf
flar edinip ifllerimi ona b›- aleyhisselâm zindandan
rakay›m!” dedi. Firavunun ç›karken, zindandakilere
emri üzerine bir elçi, Yusuf veda edip flöyle duâ etti:
aleyhisselâm›n yan›na gel-
“Allah›m! Hay›rl›, salih
di. Firavunun kendisini ça-
kimselerin kalblerini onla-
¤›rd›¤›n› söyledi. Yusuf
aleyhisselâm, hakikat orta- r›n üzerine çevir! Onlar-
ya ç›kt›¤› için de Firavunun dan haberleri gizli tut-
davetini kabul etti. ma!”
Zindan arkadafllar›, Yu- Yusuf aleyhisselâm›n
suf aleyhisselâm›n arala- bu duâs›ndan sonra, ha-
r›ndan ayr›l›fl›na çok üzül- berler herkesten önce ha-
düler. Çünkü ondan hep pishanedekiler taraf›ndan
iyilik ve fayda görmüfller- ö¤renilmeye bafllad›. Zin-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 409
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

dan›n kap›s›na; “Buras›, - Sen bugünden itiba-


belâ, musibet ve hüzün ren bizim nezdimizde mü-
evi, dirilerin kabri, düfl- him bir mevki sahibisin,
manlar›n sevinç, dostlar›n her iflte eminsin, itimat
tecrübe yeridir” diye yaz- edilen bir müsteflars›n!
d›. Gusül abdesti al›p elbi- Firavun, Yusuf aleyhis-
selerini de¤ifltirdi. Sonra selâmla konufltukça, ona
Firavunun saray›n›n kap›- olan hayranl›¤› gitgide art›-
s›na kadar geldi. Bu s›ra- yordu. Hâlbuki Yusuf aley-
da, “Rabbim, dünyam ve
hisselâm› ilk gördü¤ünde;
yaratt›klar› hakk›nda bana
“Bunca yafll› bafll› sihirbaz
kâfidir. Ondan baflka ilâh
ve kâhinin tabir edemedi¤i
yoktur!” diye duâ etti.
rüyay› bu genç mi yorum-
Firavunun odas›na gi- lad›?” diye sormaktan ken-
rince; “Allah›m! Bana on- disini alamam›flt›.
dan hay›r gelmesini nasip
et! Onun ve baflkas›n›n Firavun, rüyas›n›n yo-
flerrinden sana s›¤›n›r›m!” rumunu, bir de Yusuf
diye duâ etti. aleyhisselâm›n a¤z›ndan
dinlemek istedi. Yusuf
Firavun kendisini gö-
aleyhisselâm, Firavunun
rünce, Yusuf aleyhisselâm
rüyas›n› ve tabirini flöyle
Arapça selâm verdi. Fira-
anlatt›:
vun, çok lisan bilirdi. Han-
gi lisan ile konuflursa, Yu- “Rüyanda, Nil nehri ke-
suf aleyhisselâm da o dil nar›nda semiz ve güzel ye-
ile cevap verirdi. Arapça di ine¤in ortaya ç›kt›¤›n›
ve ‹braniceyi de onun bil- gördün. Sen onlar›n gü-
di¤i lisanlardan fazla ola- zelliklerine hayran hayran
rak biliyordu. Firavun, on- bakarken, aniden suyun
daki bu hâllere hayran ol- kabard›¤›n› sonra da kuru-
du. Çok iltifatlarda buluna- du¤unu gördün. Bu s›rada
rak dedi ki: Nil’in kokmufl çamurlar›n-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 410
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

dan, zay›fl›ktan kar›nlar› Bu s›rada yeflil baflaklar


yap›flm›fl yedi ine¤in ç›kt›- aras›ndan bir atefl ç›kt›. Bu
¤›n› gördün. Bunlar yedi atefl onlar› yak›p karartt›.
semiz ine¤in aras›na girip, ‹flte, senin gördü¤ün rüya
onlar› y›rt›c› hayvanlar›n budur!”
parçalad›¤› gibi parçalad›- Yusuf aleyhisselâm›
lar. Etlerini yediler, derile- dikkatle dinleyen Firavun
rini parçalad›lar ve kemik- dedi ki:
lerini k›rd›lar. Sen, zay›f ol-
malar›na, semiz ineklere - Ey S›ddîk! Gördü¤üm
galip gelip, onlar› yemele- rüyay› oldu¤u gibi anlat-
rine ra¤men, kendilerinde t›n. Hiç hata etmedin. Sen-
hiç semizleflme olmad›¤›- den dinlediklerim, gördü-
n› görüp hayret ettin. ¤üm bu rüyadan daha ga-
rip ve hayret vericidir.
Bu s›rada aniden, tane-
fiimdi bunun için ne ted-
si dolgun yedi yeflil ve ta-
bir almam›z gerekti¤ini
ze baflak gördün. Bunun
söyle!
hemen yan›nda, kuru ve
siyah yedi baflak daha var- Firavun rüyan›n tabiri-
d›. Hepsinin kökleri sulu ni daha önce dinledi¤i için
bir yerde idi. Sen ise kendi sadece rüyay› dinlemekle
kendine hayret içerisinde; yetindi. Yusuf aleyhisse-
“Bitkilerin yeri ayn›, hepsi lâm söze bafllad›:
de sulu bir yerde bulunu- - Bolluk senelerinde
yor. Fakat bu yedisi yeflil bol bol ekin ekmenizi tav-
ve meyveli; flu yedisi ise, siye ederim. Çünkü bu y›l-
siyah ve kuru, bu nas›l larda tafl ve kerpiç üzerine
oluyor?” diyordun. ekin ekseniz yine bitecek-
Bu s›rada rüzgâr esti. tir. Daha sonra büyük am-
Kuru ve siyah olan baflak- barlar yapt›r›n ve ekinleri
lar›n yapraklar›, yeflil ba- saplar› ile beraber ambar-
flaklar›n üzerine da¤›ld›. larda saklay›n! Bu flekilde
peygamberler tarihi ansiklopedisi 411
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

ekinler bozulmadan kal›r, - M›s›r’›n hazinelerinin


hem de saplar, hayvanlar›- idare iflini bana b›rak! Ben
n›z için yem olur. Halka da onu müstahak olmayanlar-
ekinlerinden ihtiyaçlar› dan muhafaza etmeye
kadar›n› yemelerini, geri- muktedirim, tasarruf yolla-
ye kalan›n› saklay›p koru- r›n› bilirim. Bu büyük ve
malar›n› emretmelisin. mühim ifli hakk›yla yapa-
Saklad›¤›n bu kadar yiye- r›m!
cek, M›s›r halk› ve etraf›n- Melik bu teklifi memnu-
dakiler için kâfi gelir. Böy- niyetle kabul etti. Böylece
lece daha evvel kimsenin Hazreti Yusuf M›s›r diyar›n-
toplamad›¤› mal› topla- da Firavundan sonra en
m›fl olursunuz. çok sözü geçen kimse oldu.
K›tl›k zaman› her taraf- Asl›nda halk›n ifllerinde
tan insanlar, yiyecek al- tasarruf ve yetkiyi almas›,
mak için size gelirler. Top- Yusuf aleyhisselâma va-
lad›¤›n›z yiyecekleri, onla- cip idi. Bundan dolay› ifli
ra satars›n›z. Bu flekilde üzerine almak ona câiz ol-
hem onlar ihtiyaçlar›n› gi- du. Halk›n ifllerinde tasar-
derir ve hem de devlet ha- ruf ve yetkiyi ele almas›-
zinesi mal ile dolar! n›n Yusuf aleyhisselâma
Yusuf aleyhisselâm›n vacip olmas›n›n birkaç se-
bu tavsiyeleri, Firavunun bebi vard›:
çok hofluna gitti. Fakat bu Yusuf aleyhisselâm Al-
iflte kendisine yard›m ede- lahü teâlâ taraf›ndan in-
bilecek, kabiliyetli birini ta- sanlara gönderilen bir
n›m›yordu. Yusuf aleyhis- peygamber idi. Onun için
selâma dedi ki: mümkün oldu¤u kadar, in-
- Bu hususta bana kim sanlara ifllerinde faydal›
yard›mc› olur? Bu ifli be- olmas› lâz›m ve vacip idi.
nim için kim yapar? Yusuf aleyhisselâm,
peygamberler tarihi ansiklopedisi 412
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

yak›nda k›tl›k çekilece¤ini, Züleyha ile evlenmesi


bu seneler için tedbirli ve Züleyha aradan y›llar
ihtiyatl› bulunulmazsa, geçmesine ra¤men, Haz-
halk›n büyük bir k›sm›n›n reti Yusuf’u unutmufl de-
helâk olaca¤›n› vahiy ile ¤ildi. Ancak eskiden Haz-
ö¤renmiflti. Allahü teâlâ- reti Yusuf kendi evinde ve
n›n, Yusuf aleyhisselâma emrinde idi. fiimdi ise
k›tl›¤›n zarar›n›n az olmas› böyle bir durum olmad›-
için tedbir almas›n› emret- ¤›ndan, Yusuf aleyhisselâ-
mifl olmas› muhtemeldir. m› eskisi gibi görme imkâ-
n› da yoktu. Bu arada Azîz
Ayr›ca lây›k olanlara
ölmüfl, Züleyha da serbest
faydal› olmak, onlardan
kalm›flt›.
zarar› defetmek aklen de
güzel bir ifltir. Yusuf aley- Züleyha, kocas›n›n ölü-
münden sonra her fleyden
hisselâm halk›n faydas›na
el etek çekip, saraydan
olan ifllerde titizlik göster-
uzaklafl›p, bir viranede ya-
mekle mükellef idi. Hazi- flar olmufltu. Yusuf aleyhis-
nenin idaresi onun elinde selâm›n Maliye Naz›r› ol-
olmad›kça, üstlendi¤i va- mas›ndan sonra, kocas›n-
zifeyi yerine getirmesi dan kalan ziynet ve mal›n›
mümkün de¤ildi. Vacip bir da¤›tmaya bafllad›. Yusuf
iflin yerine getirilmesine aleyhisselâmdan bahse-
sebep olan fley de vacip den herkese veriyordu.
olur. Bundan dolay›, M›s›r Elinde, avucunda hiçbir fle-
hazinelerini ele almak iste- yi kalmad›. ‹yice fakir düfl-
mesi, Yusuf aleyhisselâ- tü. Hak dini seçip, kendisini
ma vacip ifllerdendi. Yok- ibadet ve taate verdi.
sa k›tl›kta, insanlar›n ihti- Züleyha, birgün Yusuf
yaçlar›n› gidermesi müm- aleyhisselâm›n yolu üstü-
kün olamazd›. ne ç›k›p dedi ki:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 413
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

- Sultanlar› emrine is- Bundan böyle Züleyha


yan ile köle eden, köleleri gerçek manas›yla mutlu-
emrine itaatle sultan eden lu¤u tadacakt›. Gören ka-
Allahü teâlây› tesbih ede- d›nlar›n ellerini kesecekle-
rim. O, her türlü noksan- ri derecede güzel bir koca-
l›ktan uzakt›r. s› vard›. Ayn› zamanda ko-
Züleyha’n›n sesini du- cas›, zaman›nda yaflayan
yan Yusuf aleyhisselâm, insanlar›n g›pta edecekleri
onu tan›y›p iltifatlarda bu- derecede üstün bir edep
lundu. Daha sonra, Fira- ve terbiye numunesi idi.
vunun da arac›l›k yapma- Züleyha’n›n ikinci mutlu-
s›yla, Allahü teâlân›n emri lu¤u da, Hazreti Yusuf’un
tan›tt›¤› hak dini tan›m›fl,
üzerine nikâh k›y›p, onun-
ona inanm›fl ve ebedî hu-
la evlendi. Yusuf aleyhis-
zura kavuflmufl olmas›yd›.
selâm, Züleyha’n›n yan›na
Beraber ibadet ediyor ve
girince sordu ki:
kocas›n›n emirlerine seve-
- Evlilik yoluyla meflru rek uyuyordu. Zaman›n-
flekilde bir araya gelme- daki müminlerin annesi
miz, senin bir zamanlar is- olma flerefine de kavufl-
temifl oldu¤undan hay›rl› mufltu.
de¤il mi? Yusuf aleyhisselâm›n
Bunun üzerine Züley- Züleyha’dan iki o¤lu ile
ha’n›n cevab› flöyle oldu: Rahmet ad›nda bir k›z› ol-
- Ey S›ddîk, beni ay›pla- du. Yûflâ aleyhisselâm ve
ma! Bildi¤in gibi ben; mal, Eyyûb aleyhisselâm›n ha-
mülk, güzellik gibi dünya n›m›, Yusuf aleyhisselâ-
nimetlerine sahip bir kad›n- m›n soyundand›r.
d›m. Ancak kocam kad›nla- Yusuf aleyhisselâm,
ra yaklaflmaktan mahrum- devlet ifllerinde bütün
du. Sen de benim gördü- yetkileri eline al›nca, gele-
¤üm en güzel kimseydin! cek k›tl›k senelerini düflü-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 414
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

nerek, çeflitli tedbirler al- Herkes bu bolluk y›lla-


maya bafllad›. Ülkenin r›nda, k›tl›¤› hat›rlar›na bile
her taraf›na haber gönde- getirmek istemiyorlard›.
rip, insanlar›n ziraatle Yedinci bolluk senesi bit-
meflgul olmas›n› istedi. meye yak›n insanlar, acaba
Ekilmedik hiçbir yerin b›- Firavunun rüyas› gerçekle-
rak›lmamas›n› ve her ta- flecek mi diye bekliyor, k›tl›-
raf›n ekinlerle doldurul- ¤›n gelmesini hiç arzu et-
mas›n› emretti. Bu hâl miyorlard›. Ancak sekizinci
tam yedi sene devam etti. sene ya¤mur mevsimi gel-
Elde edilen mahsulün di¤i hâlde bir damla bile
beflte birini devlet hesab›- ya¤mur düflmüyordu. O
na vergi olarak toplad›. zaman Firavunun rüyas›-
Bunun için kaleler ve de- n›n gerçekleflti¤ini herkes
polar yapt›rd›. Bolluk se- anlad›. Ancak Firavun bu
nelerinde toplad›¤› yiye- rüyay› görmeseydi k›tl›k ol-
cekleri, ekinleri, baflaklar› mazd›, diyen nasipsizler de
ile buralarda depolad›. ‹n- vard›. Nil nehri neredeyse
sanlara çok iyilik ve ih- kuruyacak hâle gelmiflti.
sanlarda bulundu. K›tl›¤›n ilk senesinde,
M›s›r halk› Hazreti Yu- insanlar biriktirdikleri yi-
suf’tan çok memnundu. yecekleri bitirdiler. Yusuf
Onlara hep adaletle mu- aleyhisselâmdan para ile
amele ederdi. Bolluk se- yiyecek sat›n almaya bafl-
neleri böylece geçip gitti. lad›lar. Yusuf aleyhisse-
Peflinden bütün fliddetiyle lâm, kim olursa olsun kim-
k›tl›k bafllad›. O zamana seyi kay›rmadan, ilerde s›-
kadar böyle k›tl›k görül- k›nt› olmamas› için, yiye-
memiflti. Bir damla ya¤- cek almaya gelene, bir de-
mur düflmedi¤i gibi, yer- ve yükünden fazla yiyecek
den bitki nam›na hiçbir vermezdi. Bu hususta
fley bitmez oldu. adaletten asla ayr›lmazd›.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 415
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

Yusuf aleyhisselâm›n M›s›r’da halk, k›tl›k y›lla-


bizzat kendisinin köle ola- r›ndan önce biriktirdi¤i
rak sat›ld›¤› M›s›r’da, her- mahsulü yerken, civar yer-
kes onun eline bakar ol- lerde böyle bir tedbir al›n-
mufltu. ‹nsanlar, ak›n ak›n mad›¤› için büyük s›k›nt›
gelip, yiyecek bir fleyler al- çekiliyordu. K›tl›k, Kenan ili-
mak için ç›rp›n›rlard›. Aç ne ve fiam taraflar›na da
insanlar, Yusuf aleyhisse- isabet etmiflti. Baflkalar› gi-
lâm›n mübarek yüzünü bi, Yakûb aleyhisselâm›n
görünce, açl›klar›n› unu-
evindekiler de k›tl›¤›n s›k›n-
turlard›. Yusuf aleyhisse-
t›s›n› çekiyordu. M›s›r’da
lâm Firavuna da, yiyece¤i
halka verdi¤i gibi verir, in- bu¤day›n bulundu¤u, bafl-
san olarak herkesin hakk›- ka yerlerde bu¤day›n eseri-
n› gözetir ve baflkalar›n- nin bile bulunmad›¤› habe-
dan fazla vermezdi. Bu- ri civar yerlere yay›lm›flt›.
nunla beraber Firavuna Bunu ö¤renen insanlar,
çok iyi muamele ederdi. ak›n ak›n M›s›r’a gelmeye
Çünkü kendisini hazinele- bafllad›lar. Ne kadar k›y-
rinin bafl›na geçirerek metli mal ve elbiseleri var-
bunca insan›n s›k›nt›dan sa bu¤dayla de¤ifltiler.
kurtulmas›na vesile olan Yusuf aleyhisselâm in-
Firavun idi. sanlar›n hâlini, dertlerini iyi
Yusuf aleyhisselâm, Fi- anlamak için karn› doyas›-
ravunun Allahü teâlâya ve ya yemek yemezdi. K›tl›¤›n
kendisinin peygamberli¤i- hüküm sürdü¤ü yedi sene
ne inanmas› için, gayret boyunca âdeti böyle ol-
ederdi. Hazreti Yusuf’un mufltu. Ona derlerdi ki:
bu güzel muamelesi saye-
sinde, Firavun ve daha - Sen ac›km›yor musun
pek çok insan imanla fle- ey Yusuf?
reflendi. - Elbette ac›k›yorum.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 416
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

- O hâlde neden yemi- du. Firavun da bu durum-


yorsun? M›s›r hazineleri dan çok memnun idi.
senin emrinde de¤il mi? Bu amans›z k›tl›k Ke-
- Kendim doyarsam, aç nan ilinde Yakûb aleyhis-
kalanlar›n hâlini unutaca- selâm›n evinde de hisse-
¤›mdan, dertlerini anlaya- diliyordu. Bu¤day ve ek-
mayaca¤›mdan korkuyo- mek nam›na bir fley kal-
rum. mam›flt›. M›s›r’da bu¤day
Böylece o Peygamber, bulundu¤u haberi buraya
her insan için geçerli olan, da gelmiflti. Yakûb aley-
“Tok aç›n hâlinden anla- hisselâm o¤ullar›na dedi
maz” gerçe¤ine iflaret edi- ki:
yordu. - M›s›r’a gidip biraz
bu¤day getirin! ‹flittim ki
Kardeflleri M›s›r’da M›s›r sultan›n›n bir hazi-
nedar› varm›fl ve tah›l am-
M›s›r’da tedbir al›nd›¤›
için k›tl›k fazlas›yla hisse- barlar›n›n hepsi onun elin-
dilmiyor, ancak civar de olup, dedemiz ‹brahim
memleketlerde ziyadesiy- aleyhisselâm›n dini üzere
le hissediliyordu. M›s›r’da imifl. Nas›l bir kimse oldu-
bu¤day oldu¤unu ifliten- ¤unu gidip görün ve “Biz
ler, mal ve para olarak ne- ‹brahimo¤ullar›ndan›z!”
leri varsa al›p geliyorlar ve deyin. Belki ‹brahim aley-
bunlar› verip bu¤day al›- hisselâm›n soyundan ol-
yorlard›. Hazreti Yusuf bu du¤unuzu bilir de size ko-
ifli bizzat kendisi kontrol layl›k gösterir.
ediyordu. Böylece bu¤day Bünyamin haricindeki
s›k›nt›s› çekenler, bu¤daya di¤er on o¤lunu M›s›r’a
kavuflup sevinç içinde dö- gönderdi. Bünyamin, Haz-
nüyor, M›s›r hazinesi de reti Yusuf ile ayn› anne-
alt›n vb. fleylerle doluyor- den kardefl olup, Hazreti
peygamberler tarihi ansiklopedisi 417
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

peygamberler tarihi ansiklopedisi 418


YUSUF ALEYH‹SSELÂM

Yakûb onu yan›ndan hiç ümitle geldik. Lütfen bizi


ay›rmazd›. Hazreti Yu- eli bofl çevirmeyin.
suf’un ayr›l›k ac›s›n› onun- - Siz bu¤day al›c›lar›na
la teskin ediyordu. de¤il, casuslara benziyor-
Hazreti Yusuf, huzuru- sunuz.
na giren on kiflilik bir gru- - Do¤ru söylüyoruz. ‹h-
bu gördü¤ü vakit gözleri- tiyar bir baban›n on evlâ-
ne inanamad›. Evet, bun- d›y›z. Babam›z›n ismi Ya-
lar kendi kardeflleriydi. ‹ç- kûb’dur. Beldemizde k›tl›k
lerinde sadece Bünyamin var. M›s›r’dan baflka yerde
yoktu. Onlara sordu: bu¤day bulunmad›¤›n› ve
- Ne istiyorsunuz? senin iyi bir kimse oldu¤u-
- Bu¤day istemeye gel- nu duyan babam›z, bizi
dik. gönderdi.
- Hangi beldenin insan- Kardeflleri Hazreti Yu-
lar›s›n›z? suf’u tan›mam›fllard›. Zira
- Kenan ilinden geliyo- Yusuf aleyhisselâm maka-
ruz. m›nda heybetli oldu¤un-
dan, huzuruna gelenler
- Oras› M›s›r’a çok uzak mübarek yüzüne baka-
de¤il midir? mazlard›. Bir de Hazreti
- Öyledir efendim. An- Yusuf bir devletin bafl›nda
cak araya açl›k girdi¤i za- bulunmakta idi. Onlar, Yu-
man uzaklar yak›n oluyor. suf aleyhisselâmdan ayr›l-
- Yurdunuzu ne hâlde d›ktan sonra hiç haber ala-
b›rakt›n›z? mam›fllar, hatta onun,
- K›tl›ktan baflka bir fley böyle bir devlete kavufla-
yoktur. Sadece kurak ha- ca¤›n› hat›rlar›ndan bile
va, sadece aç insanlar var- geçirmemifllerdi.
d›. Sizin, gelenleri bofl çe- Ayr›ca, Yusuf aleyhis-
virmedi¤inizi duyduk, selâm daha çocuk iken ay-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 419
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

r›lm›flt›. fiimdi ise yüzü, Yusuf olan o o¤lunu çok


boyu ve flekli de de¤iflmifl- severdi. K›rda telef oldu.
ti. Yusuf aleyhisselâm ise Onun üzüntüsünden dola-
onlar› hemen tan›m›flt›. Zi- y› babam›z, ismi Bünya-
ra onlar hiç de¤iflmemiflti. min olan küçük kardeflimi-
Hazreti Yusuf kardeflle- zi yan›ndan hiç ay›rmaz.
ri için sofra serdirdi. Çeflit- Yusuf’a çok üzüldü¤ün-
li ikramlarda bulundu. den dolay› gözleri de gör-
Kardeflleri ziyadesi ile mez oldu. Bir ev yapt›rd›.
memnundu. Daha sonra Yusuf’a olan üzüntüsü se-
Hazreti Yusuf’un emriyle bebiyle o eve Beyt-ül-ah-
develer getirildi. Hizmetçi- zân dedi. Her gün o eve
ler çuvallar› doldurmaya girer, Yusuf diye a¤lar. Ba-
bafllad›lar. Biraz sonra bam›z bütün bu üzüntüle-
Hazreti Yusuf kardefllerine rini bu kardeflimizle teskin
sordu: eder.
- Siz on kiflisiniz. Hâl- Yusuf aleyhisselâm,
buki deve say›s› onbir. Ha- âdeti oldu¤u üzere flah›s
ni bu bir devenin sahibi? bafl›na bir deve yükünden
fazla bu¤day vermezdi.
- Efendim, flu anda biz Onlara da birer deve yükü
onbir kardefliz. Memleket- verip paralar›n› ald›. Ayr›-
te kalan bir kardeflimiz da- ca Bünyamin için de bir
ha vard›r. Ancak babam›z deve yükü verdi. Sonra
onu yan›ndan pek ay›r- flöyle buyurdu:
mak istemiyor?
- Sizin sözünüzden, ba-
- Baban›z neden onu ban›z›n, yan›nda b›rakt›¤›
yan›ndan ay›rmak istemi- kardeflinizi daha çok sev-
yor? di¤i anlafl›l›yor. Bu ise, in-
- Babam›z›n, o küçük san› hayrette b›rak›yor.
kardeflimizin annesinden Çünkü sizin bu kadar ce-
bir o¤lu daha vard›. Ad› mâl ve olgunluk sahibi ol-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 420
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

man›za ra¤men, baban›- Olur ki, ailelerine döndük-


z›n o kardeflinizi daha çok leri zaman bunun fark›na
sevmesi, onun ak›l, fazilet var›rlar da, belki yine kar-
ve edep bak›m›ndan kâ- deflleri Bünyamin ile bera-
mil birisi oldu¤unu göste- ber buraya dönerler.” em-
riyor. Bu yüzden onu gör- rini verdi. Böylece onlar›n
mek istiyorum, onu bana tekrar gelmelerini teflvik
getiriniz! E¤er getirmez- etmek istedi.
seniz bir daha size zahire Hazreti Yusuf’un kar-
vermem. Görüyorsunuz deflleri gördükleri ikram-
ki, size de, baban›z›n ya- dan son derece memnun
n›nda kalan kardefliniz olmufllard›. Getirdikleri
ad›na da zahire veriyo- çuvallar t›ka basa doldu-
rum. Ben misafirperverle- rulmufl ve çok fazla da bir
rin hay›rl›s›y›m. E¤er onu ücret al›nmam›flt›. Hazreti
da getirmezseniz, art›k Yusuf’tan gördükleri ikra-
benim yan›mda size hiçbir m› ara s›ra dile getirmek-
zahire yoktur! Yan›ma da ten kendilerini alam›yorlar-
gelmeyiniz, diyar›ma da d›. Konufla, gülüfle yollar›-
girmeyiniz! na devam ediyorlard›. An-
cak onlar› düflündüren bir
Hazreti Yusuf bu sözle-
fley vard›. Maliye Naz›r› ke-
ri âmirane söylemiflti. Kar-
sin konuflmufltu. Kardeflle-
deflleri korka korka cevap rini bir dahaki gelifllerinde
verdiler: getirmezler ise, o zaman
- Onu babas›ndan iste- hiç bu¤day alamayacaklar-
yecek ve emrinizi yerine d›. fiimdi nas›l edip de ba-
getirmeye çal›flaca¤›z. balar›ndan izin alacaklar›n›
Daha sonra Hazreti Yu- düflünüyorlard›.
suf hizmetçilerine, “Onlar- Yusuf aleyhisselâm›n
dan al›nan paray› gizlice kardeflleri, Yakûb aleyhis-
yüklerinin içine koyun! selâm›n yan›na var›nca,
peygamberler tarihi ansiklopedisi 421
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

daha yüklerini açmadan, Yusuf’un bafl›na nelerin


babalar›na, M›s›r’da gör- geldi¤ini sizler daha iyi bi-
dükleri izzet ve ikram›, lirsiniz. Ancak Allahü te-
kendilerine gösterilen iyi âlâ en hay›rl› koruyucudur
muameleyi etrafl›ca anlat- ve tevekkül edip, ifllerimi
t›ktan sonra dediler ki: Ona b›rakt›m. O, merha-
- M›s›r Maliye Naz›r›n› met edenlerin en merha-
çok iyi bir insan olarak metlisidir.
gördük. Bize ikramda bu- Yakûb aleyhisselâm›n
lundu. Akrabam›z olsa, o bu sözünden, onun gitme-
kadar ikram› bize yapa- sinde fayda gördü¤ü için,
mazd›. o¤ullar›n›n Bünyamin’i
- E¤er bir daha giderse- götürmelerine izin verdi¤i
niz, ona benden selâm anlafl›lmaktad›r.
söyleyin ve “Babam›z sa- Yakûb aleyhisselâm›n
na duâ ediyor!” deyin! o¤ullar› yüklerini aç›nca,
Bunun üzerine o¤ullar›, zahire karfl›l›¤›nda verdik-
Yakûb aleyhisselâma flöy- leri bedellerin kendilerine
le dediler: iade edildi¤ini gördüler.
- Baba, bizimle beraber Karfl›laflt›klar› bu manzara,
Bünyamin’i de gönderme- babalar›na M›s›r Azîzi hak-
dikçe bize verilecek zahire k›nda arz ettiklerini teyit
yasaklanm›flt›r. Bizimle eder mahiyette oldu¤u
birlikte kardeflimizi de için sevindiler. Babalar›n›n
gönder ki, tekrar bu¤day huzuruna var›p nazik ve
ve yiyecek alal›m. Hiç flüp- hürmetkâr bir ifade ile du-
hen olmas›n ki, biz onu rumu bildirdiler:
mutlaka koruruz. - Ey babam›z! Daha ne
- Onu koruyaca¤›n›za istiyoruz, bundan ziyade
ve muhafaza edece¤inize iyilik olur mu? Iflte serma-
dair size nas›l güvenirim? yemiz de bize iade edilmifl.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 422
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

Biz onunla tekrar ailemize Burada ibret al›nacak


zahire getiririz. Kardeflimizi bir husus vard›r: Hadis-i
de koruruz. Kardeflimiz flerifte; (Belâ [bazen] insa-
Bünyamin’i götürmekle bir n›n konufltu¤u söze ba¤l›-
deve yükü zahire de fazla d›r.) buyuruldu¤u gibi, Ya-
al›r›z. Bu getirdi¤imiz az bir kûb aleyhisselâm daha
zamanda tükenecektir, bizi önce o¤ullar›na; “Yusuf’u
idare etmez. kurt yemesinden korkuyo-
- O akçeyi geri götü- rum.” buyurmufl, kendisi-
rün, belki yan›lm›fllard›r ne musibet bu cihetle gel-
veyahut bizi denemifller- mifl, o¤ullar›; “Yusuf’u
dir. “Peygamber o¤ullar›- kurt yedi!” demifllerdi. Bu-
d›r. Görelim, helâli haram› rada da; “Etraf›n›z›n kufla-
seçerler mi?” demifl olabi- t›l›p çaresiz kalm›fl olma-
lirler. n›z...” buyurdu. Yine bu
yönden musibete duçar
Yakûb aleyhisselâm
oldu.
sözlerine flöyle devam etti:
Yakûb aleyhisselâm,
- Bünyamin’i bana sa¤
o¤ullar›n›n Yusuf aleyhis-
salim getirece¤inize dair
selâma yapt›klar›n› bilme-
Allahü teâlâ ad›na yemin
sine ra¤men, Bünyamin’i
edip teminat vermedikçe
onlarla beraber gönderdi.
asla sizinle göndermem.
Çünkü, onlarda Yusuf
Ancak etraf›n›z›n çevrilip
aleyhisselâma karfl› gör-
çaresiz kalm›fl olman›z du-
dü¤ü hasedi, Bünyamin’e
rumunda izin veririm.
karfl› görmemiflti. Onlar›n,
O¤ullar› yemin ederek ona karfl› iyi niyet sahibi
teminat verince, Hazreti olduklar›n› görüyordu. Bir
Yakûb izin verdi ve dedi ki: de k›tl›k bütün fliddeti ile
- Allahü teâlâ bizim sürüyordu. M›s›r Azîzin-
söyledi¤imiz flu sözlere den zahire alabilmek için
vekildir. buna mecburdu.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 423
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

O¤ullar› ikinci sefere Bu sözüyle onlar üzeri-


haz›rlan›rken, Yakûb aley- ne nazar isabet edece¤in-
hisselâm, evlâtlar›na yol- den korktu. Hâlbuki M›-
culu¤a ç›kmadan önce ba- s›r’a ilk gidifllerinde böyle
z› tavsiyelerde bulundu. bir tavsiyede bulunma-
Çünkü o¤ullar›, yak›fl›kl›, m›flt›. Çünkü o zaman kim-
cemâl ve kemâl sahibi, se onlar› tan›m›yordu.
boylu boslu ve kuvvetli Yakûb aleyhisselâm›n
olup, hepsi de bir baban›n o¤ullar›, M›s›r’a vard›klar›
o¤lu idiler. Yusuf aleyhis- zaman, babalar›n›n emri-
selâm›n onlara ikramda ne uyarak ayr› ayr› kap›lar-
bulundu¤u, M›s›r halk› ta- dan flehre girdiler. Yusuf
raf›ndan da biliniyordu.
aleyhisselâm›n yan›na gi-
Bu sebeple orada flöhret-
derek, ihsanlar›na teflek-
leri vard›. Yakûb aleyhis-
kür ettiler. Ayr›ca babalar›-
selâm, M›s›r’a hep birlikte
n›n selâm ve duâlar›n› bil-
girerken, nazar de¤mesin-
direrek dediler ki:
den endifle etti¤i için onla-
ra dedi ki: - ‹flte o küçük kardeflimiz
budur, onu da getirdik.
- Ey o¤ullar›m! M›s›r’a
var›nca, hepiniz bir kap›- Yusuf aleyhisselâm on-
dan girmeyin! Her biriniz lara gereken ikram ve ilti-
ayr› ayr› kap›lardan girin! fatta bulundu. Hatta önce-
Bununla beraber bu sö- kinden daha çok ikramda
zümle Allah›n kazas›ndan bulundu. Onlar› yeme¤e
hiçbir fleyi sizin üzeriniz- davet etti. Her bir sofraya
den gideremem. Hüküm ikifler kifli oturttu. Onbir ki-
ve kaza ancak Allahü te- fli olduklar›ndan, Bünya-
âlâdand›r. Ben ancak Ona min yaln›z kald›. Bu s›rada
güvenip dayand›m. Te- kardefli Bünyamin, Yusuf
vekkül edenler de Ona gü- aleyhisselâm› hat›rlay›p
venip dayanmal›d›r. a¤lad› ve kendi kendine,
peygamberler tarihi ansiklopedisi 424
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

“Kardeflim Yusuf sa¤ olsa - Kardeflim Yusuf sa¤


idi, Sultan beni de onunla olsa idi, ben de onunla ay-
beraber oturturdu.” diye n› odada kal›rd›m.
söylendi. Bu hâli gören Yusuf
Bu esnada Yusuf aley- aleyhisselâm, “Gel, sen
hisselâm kardefllerine de- de benim odamda misafir
di ki: ol!” dedi. Fakat Bünya-
- Bu kardefliniz yaln›z min, Yusuf aleyhisselâm›n
kald›. kardefli oldu¤unu hâlâ an-
- Onun bir kardefli var- layamam›fl ve kardefllerin-
d›, öldü. den ayr› kald›¤›na bile
üzülmüfltü. Bunun fark›na
Bunun üzerine Yusuf varan Hazreti Yusuf, bu-
aleyhisselâm, “Öyleyse lunduklar› odada kimseyi
onu yan›ma oturtay›m!” b›rakmad› ve Bünyamin’e
diyerek, Bünyamin’le ayn› dedi ki:
sofraya oturdu. Bünya-
min, sofrada hem yemek - Benim sana kardefl
yer, hem de s›k s›k Yusuf olmam› ister misin?
aleyhisselâma bakard›. - Senin gibi eflsiz bir in-
Yusuf aleyhisselâm sordu: sanla kardefl olmay› kim
- Niçin bana böyle dik- istemez ki? Ama senin ba-
katli dikkatli bak›yorsun? ban Yakûb aleyhisselâm
ve annen Râhil de¤il ki...
- Vefat eden kardeflim
size çok benzerdi de onun Bu defa Hazreti Yu-
için... suf’un gözleri dolmufltu.
Akflam olunca, yat›p is- - Neler oluyor sana ey
tirahat etmek için iki kifliye Azîz? Seni üzdüm mü?
bir oda gösterildi. Fakat - Ben senin kardeflin
Bünyamin yine tek kald›. Yusuf’um. Art›k huzurlu
Bunun üzerine a¤lad› ve günlere kavufltun demek-
dedi ki: tir. O hâlde kardefllerinin
peygamberler tarihi ansiklopedisi 425
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

yapt›klar›ndan dolay› mah- bir fleyi çal›nsa, mal sahibi


zun olma! de mal›n› h›rs›z›n elinde
Bünyamin bir anda fla- yakalasa, mal› çalan, mal
fl›rm›fl, neye u¤rad›¤›n› bi- sahibine kölelik ederdi.
lemez olmufltu. Y›llard›r Musa aleyhisselâm zama-
özlenen, ard›ndan gözyafl› n›na kadar, bu hüküm ay-
dökülen a¤abeyi hiç nen devam etmiflti.
umulmayan bir zamanda Yusuf aleyhisselâm da
karfl›s›na ç›km›flt›. Bu an- bunu bildi¤inden, alt›ndan
cak rüyalarda görülebile- yap›lm›fl bir su tas›n›, kim-
cek bir mutluluktu. Hazreti senin haberi olmadan kar-
Yusuf kardefline sar›lm›fl, defli Bünyamin’in yükü-
hasret gideriyordu. nün içine koydurttu.
Yusuf aleyhisselâm Yusuf aleyhisselâm›n
Bünyamin’e; “Sana söyle- kardeflleri, her fley haz›r
diklerimi kardefllerine olunca, vedalaflarak yola
söyleme!” diye tembih et- koyuldular. Keyiflerine di-
ti. Bünyamin ayr›lmak is- yecek yoktu. Yine oldukça
temedi¤ini söyleyince, yüklü bir erzak alm›fllar,
Hazreti Yusuf dedi ki: ayr›ca büyük bir izzet ve
- Fakat babam›z›n be- ikram görmüfllerdi. fiehir-
nim yoklu¤uma ne kadar den henüz ayr›lm›fl say›l›r-
üzüldü¤ünü bilirsin. Sen lard› ki, arkalar›ndan yük-
de, bir sebep olmadan bu- selen bir ses onlar› dur-
rada kal›rsan, üzüntüsü maya mecbur etti:
daha da artar. Buna baflka - Ey kafile ehli! Durun!
bir yol bulal›m. Muhakkak siz h›rs›zlars›n›z!
- Karar senindir. ‹stedi- Ayn› zamanda kendile-
¤ini yap! rine do¤ru dolu dizgin gel-
‹brahim aleyhisselâ- mekte olan bir grup insan
m›n dininde, bir kimsenin gördüler.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 426
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

Münadinin; “Ey kafile istemelerindendir.


ehli, muhakkak siz h›rs›z- Münadi ve yan›ndakiler,
lars›n›z!” sözünü söyle- onlar›n sözündeki inceli¤i
melerinin sebebi, alt›n tas› anlad›klar›ndan, ikinci defa
aray›p bulamay›nca; “Bu- olarak; “Azîzin tas›n› çald›-
rada flu kafiledekilerden n›z!” yahut “Azîzin su kab›
baflkas› yok idi. Demek ki çal›nd›!” demeyip; “Azîzin
tas› bunlar ald›lar.” diye su kab›n› zayi ettik. Onu ar›-
düflündükleri içindi. yoruz!” demeye mecbur
Yusuf aleyhisselâm›n oldular.
kardeflleri, flanlar›na ya- Kardefllerin yüzlerinde
k›flmayan böyle bir suçun hiçbir korku ve endifle se-
üzerlerine at›lmas›na çok zilmiyordu. Kendilerinden
üzüldüler. Gelenlere döne- emin bir tav›rlar› vard›.
rek dediler ki: Bunca iyiliklerini gördük-
leri bu zata karfl› bir de
- Ne kayboldu? Arad›- ihanet etmeyi düflünmüfl
¤›n›z nedir? olamazlard›. Kardefllerin
- Azîzin su kab›n› ara- biri söz ald›:
maktay›z. Onu bulup geti- - Vallahi siz de bilirsiniz
rene bir deve yükü bahflifl ki, biz buraya fitne ve fe-
var. sat ç›karmak için gelme-
Yusuf aleyhisselâm›n dik. Biz h›rs›z da de¤iliz.
kardefllerinin, münadiye; - E¤er “H›rs›z de¤iliz!”
“Hay›r biz çalmad›k!” ye- sözünüzde yalanc› ç›kar-
rine, “Ne kayboldu? Ara- san›z, eflyam›z› sizde bu-
d›¤›n›z nedir?” demeleri; lursak, sizin dininizde h›r-
“Bizim h›rs›z olmam›z s›zl›¤›n cezas› nedir?
flöyle dursun, sizden zaten - Su kab› kimin yükünde
bir fley çal›nmam›flt›r. Bu bulunursa, cezas› onun kö-
bir kay›p olabilir” demek le yap›lmas›d›r. Biz h›rs›zl›k
peygamberler tarihi ansiklopedisi 427
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

yaparak zulüm yolunu tu- de herhangi bir flüphe do-


tanlar› böyle cezaland›r›r›z. ¤arak itiraz edilmesini ön-
- Böyle bir cezaya biz lemek istedi. Yoksa iflin
de raz›y›z. Dönün, araya- hakikati ortaya ç›kacak,
ca¤›z! Suçsuz oldu¤unuz maksat hâs›l olmayacakt›.
anlafl›l›ncaya kadar sizleri Arama, Bünyamin’in yü-
yan›m›zda tutaca¤›z. On- küne gelince, Yusuf aley-
dan sonra yolunuza de- hisselâm dedi ki:
vam edersiniz. - Bunun bir fley alm›fl
Yusuf aleyhisselâm›n olaca¤›n› zannetmem.
adamlar›, onlar› Yusuf
Kardeflleri de, “Böyle
aleyhisselâm›n huzuruna
olursa, hem siz, hem biz
getirdiler. Yusuf aleyhisse-
lâm aratmaya kardefli vicdanen rahat oluruz.”
Bünyamin’in yükünden dediler.
bafllatmad›. Onun yükünü Bunun üzerine Bünya-
sonraya b›rakt›. Böylece, min’in yükü de arand› ve
di¤er kardefllerinin kalbin- su kab› oradan ç›kt›.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 428
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

Bunu gören kardeflleri hofla gitmeyen bu manzara


utançlar›ndan bafllar›n› ön- karfl›s›nda ne yapacaklar›n›
lerine e¤diler. Bünyamin’e flafl›rd›lar. Bunun üzerine
dönerek onu ay›plamaya on kardefl; “Su kab›n›n
ve k›namaya bafllad›lar: Bünyamin’in yükünden
- Bizim bafl›m›za sen ne- ç›kmas› hayret edilecek bir
ler getirdin? Bizi rezil ettin! fley de¤ildir. Nitekim onun
Yüzümüzü kara ç›kard›n! kardefli de daha evvel h›r-
Yusuf aleyhisselâm›n s›zl›k yapm›flt›.” diyorlard›.
maksad›; kardefli Bünya- Böylece kardefller, içlerinde
min’i yan›nda al›koymakt›. saklad›klar›n› d›flar› vuru-
Bu ise, ancak babas› Ya- yorlard›.
kûb aleyhisselâm›n dinine Yusuf aleyhisselâma
göre mümkündü. Allahü nisbet ettikleri h›rs›zl›k, Ya-
teâlâ Yusuf aleyhisselâma kûb aleyhisselâm›n k›z
bu tedbiri vahiy ile ö¤retti. kardeflinin Yusuf aleyhis-
Firavunun h›rs›z hakk›nda- selâm› yan›nda al›koymak
ki kanunu, h›rs›z›n dövü- için baflvurdu¤u çare idi.
lüp, çald›¤› mal›n iki kat› ‹brahim aleyhisselâm›n
ile ödetilmesi fleklinde idi. kemerini Yusuf aleyhisse-
Bu kanuna göre, Yusuf lâm›n üzerine ba¤layarak
aleyhisselâm›n kardeflini onu yan›nda al›koymufltu.
yan›nda al›koymas› müm-
Gerek Yusuf aleyhisse-
kün de¤ildi.
lâm›n ve gerekse Bünya-
min’in durumlar›nda h›r-
Bünyamin’i yan›nda s›zl›k yoktu. Ancak h›rs›zl›-
al›koymas› ¤a benzer bir görünüfl bu-
Su kab›, umduklar›n›n lundu¤u ve bafllar›na ge-
aksine Bünyamin’in yükün- len bu hâdiseden canlar›
den ç›k›nca, di¤er on kar- s›k›ld›¤› için kardeflleri
defl telâflland›lar. Hepsi hiç böyle söylemifllerdir.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 429
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

‹çlerinden biri yine ken- tekrar söylüyorlard›.


dini tutamayarak Bünya- Yusuf aleyhisselâm
min’in üstüne yürüdü: kardefllerinin durumunu
- Yaz›klar olsun sana ey izliyor, bir fley söylemiyor-
Bünyamin! Bizi zor du- du. Ne sözle ve ne de fiille
rumda b›rakt›n. Demek ki bu iflin hakikatini, onlara
anan Râhil sadece iki h›r- aç›klamad›. Kendi kendi-
s›z do¤urmufl... ne; “Sizin durumunuz da-
ha kötüdür. Siz benim gibi
- Vallahi ben h›rs›zl›k masum bir kardeflinizi çal-
yapmad›m. d›n›z, babas›ndan ay›rd›-
- Peki bu tas senin çu- n›z, götürüp kuyuya b›rak-
val›nda ne ar›yor? t›n›z. ‹flin hakikatinin sizin
- Kimin koydu¤unu da, söyledi¤iniz gibi olmad›¤›-
nas›l konuldu¤unu da bil- n› Allahü teâlâ çok iyi bil-
miyorum. mektedir.” diye düflündü.
Art›k olan olmufltu. Ka- Yakûb aleyhisselâm›n
b› çuvala kim koyarsa koy- o¤ullar›, yükleri aranma-
dan önce kendi dinlerinde
sun netice ayn› kap›ya ç›-
h›rs›zl›¤›n hükmü soruldu-
k›yordu. Bünyamin’e söy-
¤unda, sadece çalan›n
lenen sözlerin hepsi, di¤er
mal sahibine köle olaca¤›
kardefllerin içini boflaltma- hükmünü beyan etmifller-
lar›na yar›yordu. Onlar›n di. Tabiî ki onlar, kendile-
bir korkular› da, art›k M›s›r rinden böyle bir fleyin vaki
topraklar›na girmelerinin olaca¤›n› tahmin etmiyor-
yasaklanmas› idi. ‹çlerini lard›. Ancak bekledikleri-
fliddetli bir s›k›nt› basm›fl- nin aksine su kab› Bünya-
t›. Ne yapacaklar›n›, ne min’in eflyas› aras›ndan
söyleyeceklerini bilmiyor- ç›k›nca; bu defa affetme-
lard›. H›rslar›n› yenemi- nin de, fidye alman›n da
yorlar, ayn› fleyleri tekrar caiz oldu¤unu beyan etti-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 430
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

ler. Yusuf aleyhisselâm›n yapm›fl olurum. Bu sebep-


flefkat ve merhametini cel- le teklifinizi kabul ede-
betmek için de dediler ki: mem.
- Ey Azîz! Çok muhte- Yusuf aleyhisselâm›n,
rem bir babam›z vard›r. babas›na bulundu¤u yeri
Kaybolan kardeflimizin haber vermeyip, kendisini
ac›s›n› Bünyamin’le unu- gizlemesinde; babas›n›n
tur ve onu bizden çok se- pek çok üzülece¤ini bildi¤i
ver. Biz onun yerini doldu- hâlde, Bünyamin’i yan›n-
ramay›z. Onun yerine biri- da al›koymas›nda ve kar-
mizi al›p onu azat eyle! Biz defllerine bu flekilde mu-
muhakkak seni ihsan amele etmesinde çeflitli
edenlerden görüyoruz, bu hikmetler vard›r. Bunlar-
ihsan›n› tamamla! dan en mühimi fludur:
Babalar› Yakûb aleyhis- Yusuf aleyhisselâm,
selâm›n peygamber oldu- bütün bunlar› kendili¤in-
¤unu, Bünyamin’i geri ge- den de¤il, Allahü teâlân›n
tirmek üzere babalar›na emri ile yapt›. Onun, kulla-
söz verdiklerini söylediler. r›ndan hiç kimsenin bil-
Ancak Yusuf aleyhisselâm medi¤i s›rlar› vard›r. Yarat-
onlara flöyle cevap verdi: t›klar› hakk›nda diledi¤i
- Eflyam›z› buldu¤u- flekilde tasarruf sahibidir.
muz kimseden baflkas›n› Allahü teâlân›n Yakûb
al›koymaktan Allahü te- aleyhisselâm›n mihnet,
âlâya s›¤›n›r›z. Çünkü bu ac› ve s›k›nt›lar›n› art›rma-
takdirde, biz de elbette s›, s›k›nt›lara karfl›l›k, dere-
zalimlerden oluruz. Bafl- cesini daha da yükseltmek
kas›ndan meydana gelen içindi. Böylece, Yusuf
bir suçtan dolay› bir kim- aleyhisselâm›n durumunu
seye eza edersem, verdi- Yakûb aleyhisselâmdan
¤iniz fetvaya göre zulüm gizledi.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 431
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

Yakûb aleyhisselâm›n su kab›n›n Bünyamin’in


o¤ullar›, kardeflleri Bün- yükünden ç›kt›¤›n› gör-
yamin’i kurtarmaktan dük. Biz gayb› yani onun
ümitlerini kesince bir ke- gerçekten çal›p çalmad›¤›-
nara çekilip, kendi arala- n› bilmeyiz. Zaten gayb›
r›nda konuflmaya bafllad›- Allahü teâlâdan baflkas›
lar. Bir müddet aralar›nda bilmez.”
meseleyi konufltuktan Kardefllerin büyü¤ü
sonra, en do¤rusunun, babalar›n›n inanmas› için,
babalar›na dönüp, hâdi- kardefllerine flöyle söyle-
seyi aynen anlatmak ol- melerini de tembih etti:
du¤una karar verdiler.
Büyükleri dedi ki: - Yine babam›za, “E¤er
bize inanmazsan, içinde
- Babam›z›n bizden Al-
bulundu¤umuz M›s›r hal-
lahü teâlân›n ad›yla temi-
k›na ve aralar›nda geldi¤i-
nat alm›fl oldu¤unu, daha
miz kervana da, su kab›n›n
evvel de Yusuf hakk›nda
onun yükünde nas›l bu-
iflledi¤imiz kusuru bilmez
lundu¤unu sor. Biz, haki-
misiniz? Muhakkak bilirsi-
katen do¤ru söyleyicile-
niz. Art›k ben, babam ba-
na izin verinceye, yan›na riz.” deyin!
ça¤›r›ncaya, Allahü teâlâ Büyüklerini ve Bünya-
kardeflimi kurtararak iade- min’i M›s›r’da b›rakan do-
sine hükmedinceye kadar kuz kardefl, babalar›n›n
M›s›r’dan ayr›lmam. Ba- yan›na döndü. M›s›r’da
bam›za hâdiseyi oldu¤u kalan büyüklerinin talima-
gibi anlat›p deyin ki: “Ey t› üzerine, bafllar›ndan ge-
babam›z! Muhakkak ki o¤- çenleri ve olup bitenleri
lun Bünyamin bizim gör- babalar›na anlatt›lar. Ya-
dü¤ümüze göre h›rs›zl›k kûb aleyhisselâm, bu an-
yapt›. Biz ancak gördü¤ü- lat›lanlar› üzüntü içinde
müze flahitlik ederiz. Zira dinledi ve dedi ki:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 432
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

- Hay›r! Do¤rusu nefs- Yakûb aleyhisselâm,


leriniz size bu ifli süsleye- Bünyamin’in hayatta ve
rek güzel gösterdi. Yoksa yerinin belli olmas›na kar-
M›s›r Azîzi, bizim dinimiz- fl›l›k Hazreti Yusuf hakk›n-
de h›rs›z›n esir edilece¤ini da bir bilgi alamamas› se-
ne bilsin? Art›k bana dü- bebiyle sadece Hazreti Yu-
flen sabr-› cemildir. Umu- suf’a olan hasretini dile
lur ki, Allahü teâlâ o¤ulla- getirmiflti.
r›m›n hepsini birden bana Yakûb aleyhisselâm;
getirir. fiüphesiz Allahü bafl›na gelen a¤›r ve bü-
teâlâ alimdir, hakimdir. yük bir musibete ra¤men,
Yakûb aleyhisselâm›n daima sab›rl› oldu. Asla
üzüntü ve kederi son ald›¤› feryat ve figan etmedi. ‹n-
haberle daha da artm›flt›. sanlara da flikayette bu-
Zaten uzun zamandan beri lunmad›. “Ben kalbimde
üzüntü ve elem içerisin- tutamad›¤›m hüzün ve
deydi. Fakat, Allahü teâlâ- kederimi, yaln›z Allahü te-
n›n kendisini bu s›k›nt›dan âlâya arz ediyorum.” di-
yak›nda kurtaraca¤›n› da yerek hâlini Allahü teâlâya
biliyordu. Çünkü belâ ve s›- arz etti.
k›nt› pek fliddetlenip son Bir defas›nda Azrail
hadde geldi¤i vakit, ondan aleyhisselâm Yakûb aley-
kurtulmak daha çabuk olur. hisselâm›n yan›na gelmifl-
Yakûb aleyhisselâm bu ti. Azrail aleyhisselâma
üzüntüsünü flöyle dile ge- sordu:
tirdi: - Yusuf’umu görmeden
- Yusuf’un firak›yla be- benim ruhumu almaya m›
ni kaplayan fliddetli hüzün geldin?
ve hasretim! Gel, iflte flu - Hay›r, senin hüzün ve
an senin tam gelme za- kederine ifltirak etmek için
man›nd›r. geldim.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 433
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

Bu arada Hazreti Yakûb ram ettik. Afl›r› gitmele-


hastalanm›fl ve baca¤›nda rinden ötürü onlar› bu fle-
siyatik hastal›¤› da mey- kilde cezaland›rd›k.)
dana gelmiflti. Bu a¤r›lar› [Enam 146]
da çok s›k›nt› veriyordu. Yakûb aleyhisselâm,
Bir gece a¤r›lar› dayan›l- Hazreti Yusuf’tan ayr›ld›¤›
maz hâle gelince, flayet Al- andan itibaren gözünün
lahü teâlâ bu hastal›ktan yafl› hiç dinmedi. Döktü¤ü
flifa verirse, en sevdi¤i ye- gözyafl› hiçbir fleyle k›yas-
mekleri yememeyi nezret- lanamazd›. Neticede gö-
ti. züne ak düfltü. Bütün bun-
Bir zaman sonra flifa lar onun bir an olsun Alla-
buldu. Bunun üzerine en hü teâlây› anmas›na mâni
sevdi¤i deve eti ve deve olmad›. Çünkü s›k›nt›da
sütünü yemedi ve içmedi. olan, üzülen kalbler Allahü
Bundan sonra Allahü te- teâlâya daha yak›nd›r ve
âlâ, onun kendine haram onunla meflguldür. Böyle
k›ld›klar›n› ‹srailo¤ullar›na ac› ve s›k›nt›lar, Allahü te-
haram k›ld›. Nitekim âlâdan baflka düflünceleri
Kur’an-› kerimde mealen kalbden ç›kar›r. Neticede
buyuruldu ki: kul, Allahü teâlâya daha
(Tevrat’›n indirilme- çok yönelir, daha çok duâ
sinden önce ‹srail’in eder.
[Hazreti Yakûb’un] kendi- Yakûb aleyhisselâm›n
ne haram etti¤inden bafl- çok a¤lad›¤›n› gören o¤ul-
ka bütün yiyecekler ‹sra- lar›, torunlar› ve hizmetçi-
ilo¤ullar›na helâl idi.) [Al-i leri dediler ki:
Imran 93] - Yusuf’u anmaktan ge-
(Yahudilere her t›rnak- ri durmuyor, onun sevgi-
l›y› haram ettik. Koyunun sinde gevfleklik göstermi-
ve s›¤›r›n iç ya¤›n› da ha- yorsun. Vallahi sonunda
peygamberler tarihi ansiklopedisi 434
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

ya kederinden hastalan›p nun için çocuklar›na Haz-


eriyeceksin, yahut helâk reti Yusuf’u aramak için
olacaks›n. gitmelerini söyledi.
- Ben kalbimde tuta- Yakûb aleyhisselâm›n
mad›¤›m hüzün ve kederi- o¤ullar›, babalar›n›n tavsi-
mi, ancak Allahü teâlâya yesi üzerine M›s›r’a dön-
arz ediyorum. Size ve bafl- düler. Yusuf aleyhisselâ-
kas›na flikâyetim yoktur. m›n huzuruna var›nca de-
Beni flikâyetim ile baflba- diler ki:
fla b›rak›n. fiikâyetimi - Ey Azîz! Bize ve aile-
Rabbime arz edeyim. Ben, mize darl›k, k›tl›k, fakirlik
sizin bilemeyece¤iniz nice ve açl›k ulaflt›. Çok az ve
fleyleri, Allahü teâlâ tara- ehemmiyetsiz bir serma-
f›ndan vahiyle biliyorum. ye ile geldik. Bize daha ön-
Ey o¤ullar›m, M›s›r’a ce tam bedelle verdi¤in
gidin! Yusuf ile kardeflle- gibi tam ölçek ver ve hak-
rinden haber sorun! Alla- k›m›zda lütufkâr davran!
hü teâlâdan ümit kesme- Zira Allahü teâlâ, lütufkâr
yin! Çünkü, kâfirlerden davrananlar› dünyada ve
baflkas›, Allahü teâlâdan ahirette en güzel flekilde
ümit kesmez. mükâfatland›r›r.
Yakûb aleyhisselâm Yusuf aleyhisselâm on-
Hazreti Yusuf’un sa¤ oldu- lara sordu:
¤unu vahiy yoluyla bili- - Siz sonunun neye va-
yordu. Ayr›ca Yusuf aley- raca¤›n› bilmeden Yusuf’a
hisselâm›n çocuklu¤unda ve kardefline yapt›¤›n›z
gördü¤ü rüyas›n›n do¤ru iflin kötülü¤ünü anlay›p,
ç›kaca¤›na inan›yordu. ondan tevbe ettiniz mi?
Çünkü, Yusuf aleyhisse- Yusuf aleyhisselâm,
lâmda rüfld ve kemâl alâ- onlar›n yalvar›fllar›n›, ça-
metlerini görmüfltü. Bu- resiz kald›klar›n› ve açl›k
peygamberler tarihi ansiklopedisi 435
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

içinde bulunduklar›n› gö- tevbe ve istigfârda bulun-


rünce, merhametinden malar›n› sa¤lamak istiyor-
dolay› onlara kendisini ta- du. Yoksa maksad›, onlar›
n›tmak istedi. Ancak Alla- paylamak ve k›namak de-
hü teâlân›n hakk›n› kendi ¤ildi.
hakk›na tercih etti. Onlara, Yusuf aleyhisselâm›n,
gerek kendisine yapt›klar› kendisine yap›lan fleyleri
zulmü ve gerekse kardefli sormas› üzerine, kardeflle-
Bünyamin’i kendilerinden ri dikkatle ona bakt›lar.
ay›rman›n, onu aralar›nda Sonra flaflk›nl›k içinde de-
hor ve hakir tutman›n çir-
diler ki:
kinli¤ini sordu. Bunu, flef-
katinden dolay›, onlara - Yoksa sen gerçekten
din hususunda nasihat et- Yusuf musun?
mek maksad›yla yapm›flt›. - Evet, ben Yusuf’um
Böyle yapmakla, onlar›n ve bu kardeflim Bünya-
günahlar›n› ikrar ederek, min’dir. Allahü teâlâ bizi
peygamberler tarihi ansiklopedisi 436
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

birbirimize kavuflturmak- bir yana, ondan kurtulduk-


la bize ihsanda bulundu. lar› için huzur duyan kar-
Muhakkak ki, kim farzlar› defller, o günden bu yana
yerine getirmek, günah- hiç piflman olmam›fllard›.
lardan sak›nmak suretiyle En son Bünyamin olay›n-
Allahü teâlâdan korkar ve da da yine kardefllerine
belâlara sabrederse, Alla- suç isnad›nda bulunmala-
hü teâlâdan mükâfat›n›
r›, Hazreti Yusuf’a duyduk-
al›r. Çünkü Allahü teâlâ ih-
lar› öfkeyi içlerinden ata-
san sahiplerinin mükâfat-
lar›n› zayi etmez. mad›klar›n› göstermiflti.
Ama Ilâhî takdîr her defa-
Yusuf aleyhisselâm,
s›nda onlar› Hazreti Yu-
böyle söylemekle kardefl-
lerinin kendisine yapt›¤› suf’un aya¤›na getirmifl
zulmün ve buna karfl›l›k ve yalvarma durumuna
Allahü teâlân›n lütfetti¤i düflürmüfltü. Art›k Yusuf
zafer ve nusretin büyüklü- aleyhisselâm›n fazilet ve
¤ünü aç›klad›. Sanki flöyle meziyetini ve günahkâr ol-
demek istedi: “Ben, zu- duklar›n› itiraf ederek de-
lümlerin en büyü¤ü ile diler ki:
zulmetti¤iniz, buna karfl›- - Vallahi Allahü teâlâ
l›k da Rabbimin en yüksek zikretti¤in yüksek s›fatlar,
makam ve mertebeyi ver-
güzel ahlâk, ilim, hilm ve
di¤i kimseyim. Beni öldür-
saltanatla muhakkak seni
meye teflebbüs etti¤iniz
ve kuyuya att›¤›n›zda âciz bizden üstün k›ld›. Muhak-
bir kimseydim. fiimdi ise, kak ki, biz sana yapt›¤›m›z
gördü¤ünüz gibiyim.” muameleden dolay› gü-
Art›k ayaklar suya er- nahkâr olduk.
miflti. Hazreti Yusuf’u kü- Yusuf aleyhisselâm on-
çük bir çocukken kuyuya lar›n itiraflar› üzerine flöy-
atan, vicdan azab› çekmek le cevap verdi:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 437
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

- Bugünden sonra gü- - M›s›rl›lar, flimdiye ka-


nah›n›z› zikretmek sure- dar hakk›mda; “Az dirhe-
tiyle benim taraf›mdan si- me sat›lm›fl bir köleyi, bu
ze bir k›nama ve ay›plama mertebeye kavuflturan Al-
yoktur. Allahü teâlâ sizi lahü teâlây› tenzih ede-
ba¤›fllas›n. O merhametli- riz!” diyorlard›. fiimdi ise
lerin en merhametlisidir. sizin sayenizde fleref bul-
Bundan sonra Hazreti dum. Herkesin nazar›nda
Yusuf kardefllerine geç- yükseldim. Çünkü onlar,
mifli ile ilgili hiçbir kelime sizin benim kardefllerim
söylemeyecek ve onlar› oldu¤unuzu, benim de ‹b-
utand›rma yoluna gitme- rahim aleyhisselâm›n to-
runlar›ndan Yakûb aley-
yecekti. “Allahü teâlâ sizi
hisselâm›n o¤ullar›ndan
ba¤›fllas›n!” sözüyle, tev-
oldu¤umu ö¤rendiler.
be ederlerse, Allahü te-
âlân›n onlar› ba¤›fllayaca- Yusuf aleyhisselâm›n
¤›n› da onlara müjdeledi. kendisine zulmeden kar-
Onlar da yapt›klar› iflin defllerine gösterdi¤i bu
kötülü¤ünü ve günahkâr asil davran›fl; Resûlullah
olduklar›n› da itirafla, tev- efendimizin Mekke-i mü-
be ve istigfârda bulundu- kerremenin fethinde,
lar. kendisini ve eshab›n›
yurtlar›ndan ç›karan
Yusuf aleyhisselâm Mekkelilere gösterdi¤i
kardefllerine çok izzet ve âlicenapl›¤a benzemekte-
ikramda bulundu. Onlar dir. Resûlullah efendimiz
da dediler ki: Mekke’nin fethedildi¤i
- Siz bizi sabah akflam gün, Kâbe-i muazzama-
yeme¤e davet ediyorsu- n›n kap›s›n›n iki taraf›n-
nuz. Biz ise yapt›klar›m›z- dan tutarak, Kureyfl müfl-
dan ve kusurumuzdan do- riklerinin ileri gelenlerine
lay› utan›yoruz. buyurdu ki:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 438
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

- Benden ne umars›n›z, - Bunu babama götü-


size ne yapaca¤›m› zanne- rün, yüzüne sürsün. O, be-
dersiniz? nim kokumu koklas›n ve
- ‹stedi¤ini yapabilirsin. gömle¤imi gözlerine sür-
Fakat biz senden hay›r sün. O art›k rahatl›kla gör-
umar›z. meye bafllar. Sonra ba-
Bunun üzerine âlemle- bam ve siz, bütün çoluk
re rahmet olarak gönderi- çocu¤unuzla birlikte geri
len Resûlullah efendimiz bana gelin!
flöyle buyurdu: Bundan sonra Yusuf
- Size kardeflim Yu- aleyhisselâm, kardeflleri-
suf’un söyledi¤ini söyle- nin bütün sefer ihtiyaçlar›-
rim. Yani, “Bugünden n› haz›rlad›. Ayr›ca, babas›
sonra günah›n›z› zikret- Yakûb aleyhisselâma ve-
mek suretiyle benim tara- rilmek üzere, onun bütün
f›mdan size bir k›nama ve hanedan› ile birlikte M›-
ay›plama yoktur!” s›r’a teflriflerini isteyen bir
mektup da verdi. Kardefl-
Yusuf aleyhisselâm,
leri gömle¤i de alarak yola
kardefllerine kendisini ta-
ç›kt›lar.
n›tt›ktan sonra, babas› Ya-
kûb aleyhisselâm›n hâlini, Di¤er taraftan Yakûb
kendisinin yoklu¤undan aleyhisselâm, gömle¤in
sonra onun ne durumda yola ç›kar›ld›¤› saatte, de-
oldu¤unu sordu. Onlar da; rinden derine çekti¤i bir-
“Senin için üzüldü ve çok kaç nefesten sonra yan›n-
a¤lad›. Bu sebeple gözleri dakilere dedi ki:
görmez oldu.” diye cevap - E¤er bana yafll›l›k se-
verdiler. Bunun üzerine bebiyle noksan ak›ll›l›k
Yusuf aleyhisselâm, he- nisbet etmezseniz, ben
men gömle¤ini ç›kar›p on- muhakkak Yusuf’un koku-
lara verdi ve dedi ki: sunu duyuyorum.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 439
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

- Vallahi sen Yusuf’a Yakûb aleyhisselâm›n


olan afl›r› muhabbetinde gözleri aç›l›nca, o¤ullar›na
devam ediyorsun. Onu dedi ki:
unutam›yor, hâlâ ona ka- - Ben size, “Sizin bil-
vuflaca¤›n› umuyorsun. meyece¤iniz fleyleri, Alla-
Allahü teâlâ Yusuf aley- hü teâlâ taraf›ndan biliyo-
hisselâm›n lâtif ve has ko- rum!” demedim mi?
kusunu Hazreti Yakûb’a Onlar›n bilmedi¤i fley-
mucize olarak ulaflt›rm›flt›r. den murad›, Yusuf aley-
Müjdeci gelip de Hazreti hisselâm›n hayatta oldu-
Yusuf’un gömle¤i Hazreti ¤u ve Allahü teâlân›n bir-
Yakûb’un yüzüne sürülün- birlerine kavuflturaca¤›d›r.
ce, Yakûb aleyhisselâm es- Yakûb aleyhisselâm, müj-
kisi gibi görmeye bafllad›. deyi getiren Yehûda’ya
Bu hâdise Kur’an-› ke- sordu:
rimde mealen flöyle be- - Yusuf [aleyhisselâm]
yan buyuruldu: ne durumdad›r?
(Vaktaki müjdeci geldi. - M›s›r Azîzidir.
Yusuf’un gömle¤ini [Ya-
kûb aleyhisselâm›n] yüzü- - Mülk ve saltanat› ben
ne sürdü. Gözleri aç›l›ver- ne yapay›m? Ben hangi
di.) [Yusuf 96] din üzere oldu¤unu soru-
yorum.
Müjdeyi getiren Yehû-
da idi. Daha yola ç›kma- - Elhamdülillah ‹bra-
dan önce demiflti ki: him aleyhisselâm›n dini
üzeredir.
- Babama; “Yusuf’u
kurt yedi” diye kanl› göm- - ‹flte flimdi nimet ta-
le¤ini götürerek, üzülmesi- mam oldu!
ne sebep olmufltum. fiimdi Yapt›klar› hatadan art›k
de onun gömle¤ini ben piflman olan o¤ullar› ba-
götürüp sevindireyim. balar›na dediler ki:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 440
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

- Ey bizim babam›z! Al- duâ ve tevbelerin kabulü


lahü teâlâdan bizim için için en uygun zamand›r.
günahlar›m›z›n magfireti- Yakûb aleyhisselâm;
ni iste! Gerçekten biz gü- o¤ullar›n›n hakikaten gü-
nahkârlardan olduk. nahlar›na piflman olup,
Yakûb aleyhisselâm da tevbe edip etmediklerini
bu flekilde suçlar›n› itiraf ve tevbelerinin ihlâsla
edip af dileyen o¤ullar›na olup olmad›¤›n› anlamak
flöyle cevap verdi: için istigfâr etmeyi gecik-
- Sizin için, Rabbime, tirmifltir.
sonra istigfâr ederim. Ha- Yakûb aleyhisselâm;
kikat fludur ki, çok günah “Sizin için sonra istigfâr
örtücü, çok merhamet ederim!” dedi. Bu, mazlu-
edici ancak Odur! mun affetmesi flart›n› bil-
Yakûb aleyhisselâm, di¤inden; “Ancak Hazreti
o¤ullar› için istigfâr› he- Yusuf’la görüfltükten son-
men o s›rada yapmad›. Bi- ra sizi affederse, istigfâr
lâkis, sonra Allahü teâlâ- ederim” demektir. ‹stigfâ-
dan onlar için af ve magfi- r›, Hazreti Yusuf’la görüfl-
ret dileyece¤ini vadetti. tükleri vakte kadar tehir et-
Bunun birçok sebepleri ti.
bildirilmifltir: Yakûb aleyhisselâm,
Yakûb aleyhisselâm, is- duâ edece¤i gece, seher
tigfâr› seher vaktine tehir vaktinde kalk›p namaz k›l-
etti. Çünkü seher vakti du- d›. Namaz›n› bitirince; “Al-
âlar›n kabul olmas› için en lah›m Yusuf için üzüldü-
uygun zamand›r. ¤üm, onun için taham-
Yakûb aleyhisselâm, mülsüzlük gösterdi¤im
o¤ullar› için magfiret dile- için beni ve Yusuf’a yap-
meyi Cuma gecesine b›- t›klar›ndan dolay› da o¤ul-
rakt›. Zira Cuma gecesi, lar›m› af ve magfiret ey-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 441
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

le!” diye duâ etti. Allahü Reyyân, beraberlerinde


teâlâ, Yakûb aleyhisselâ- askerleri ve M›s›r halk›n-
ma onlar› af ve magfiret dan da pek çok kifli olmak
etti¤ini vahiyle bildirdi. üzere Yakûb aleyhisse-
lâm ve yan›ndakileri kar-
Hazreti Yakub’un fl›lamaya ç›kt›lar. Süslü
devesine binmifl olan
M›s›r’a gitmesi Hazreti Yakûb, evlâtlar›
Yusuf aleyhisselâm, ve kalabal›k maiyeti ile
kardeflleri ve babas›ndan yaklafl›yordu.
baflka öteki akrabalar›n› Bu s›rada Cebrail aley-
da M›s›r’a getirmek üzere hisselâm gelerek, Hazreti
yüz binek ve ayr›ca sefer Yakûb’a dedi ki:
için gerekli fleyleri eksik-
siz yollam›flt›. Kardeflleri - Semaya bak, nice za-
Kenan iline var›nca, bir man sizin elem ve üzüntü-
müddet, M›s›r yolculu¤u nüz sebebiyle hüzünlü
için haz›rl›k yapt›lar. Ya- olan melekler, sürur ve se-
kûb aleyhisselâm aile vincinizi görmek üzere
fertlerini toplad›. Haz›rl›k- seyre ç›km›fllar.
lar›n› bitirip yola ç›kt›lar. 8 Hazreti Yakûb, Hazreti
veya 10 gün süren bir yol- Yusuf’u görünce, devesi
culuktan sonra M›s›r’a üzerinde duramayarak ye-
yaklaflt›lar. re indi. Yehûda’n›n omu-
Yusuf aleyhisselâm zuna dayanarak yürüme-
Hazreti Yakûb’un M›s›r’a ye bafllad›.
yaklaflt›¤› haberini al›nca, Yakûb aleyhisselâm ge-
M›s›r sultan› Reyyân’a lenlere bakt›. En önde bulu-
babas›n›n ve akrabalar›- nan, k›yafeti ile dikkatini çe-
n›n, M›s›r’a yak›n bir yer- ken Yusuf aleyhisselâm›
de olduklar›n› söyledi. iflaret ederek, yan›nda bu-
Yusuf aleyhisselâm ve lunan Yehûda’ya; “Bu kim-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 442
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

dir?” diye sordu. Yehûda; bu ihsanlardan birinin de


“Yusuf aleyhisselâmd›r.” zindandan kurtulmas› ol-
diye cevap verdi. Birbirleri- du¤unu belirterek dedi ki:
ne iyice yaklafl›nca, Yusuf - Rabbim bana ihsan
aleyhisselâm önce selâm etti. Çünkü beni zindan-
vermek istedi. Cebrail aley- dan ç›kard›.
hisselâm dedi ki:
Yusuf aleyhisselâm,
- Önce Hazreti Ya- zindana düflmeden önce
kûb’un selâm vermesi kuyuya at›lm›flt›. Bu s›ra-
münasiptir. da, Allahü teâlân›n kendi-
Hazreti Yakûb; “Esselâ- sini sa¤ salim olarak kuyu-
mü aleyküm, ey hüzün ve dan ç›karmas›ndan bah-
kederleri gideren Yusuf!” setmedi. Çünkü orada kar-
diye selâm verdi. ‹kisi de deflleri de vard›. Onlar›
birbirlerine sar›ld›lar. Y›l- utand›rmak istemedi.
larca süren hasretlerini gi- Bundan sonra Yusuf
derdiler. Hazreti Yakûb to- aleyhisselâm babas›na
runlar›n› da kucaklay›p flöyle dedi:
koklad›.
- Ey babac›¤›m! ‹flte
Yusuf aleyhisselâm›n bu, evvelce gördü¤üm rü-
saltanat taht› vard›. Babas› yan›n aç›klamas›d›r. Haki-
ile üvey annesini taht›na katen Rabbim, o rüyay›
ç›kar›p oturttu. Babas› ile tahakkuk ettirdi. Beni zin-
üvey annesine yapt›¤› ik- dandan ç›kar›p mülk ih-
ram, kardefllerine yapt›- san etti. fieytan benimle
¤›ndan daha fazlayd›. kardefllerimin aras›n› ha-
Çünkü, tahta sadece o iki- set ile bozduktan sonra,
sini ç›karm›flt›. Allahü teâlâ sizi Kenan di-
Sonra Yusuf aleyhisse- yar›ndan M›s›r’a getirdi.
lâm, babas›na, nail oldu¤u Muhakkak ki, Rabbim dile-
lütuf ve ihsanlar› anlatt› ve di¤i fleyleri çok güzel ve
peygamberler tarihi ansiklopedisi 443
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

çok ince tedbir edendir. devaml› iman›m›zda sabit


fiüphesiz ki kullar›n›n men- k›lmas›n› diliyorum.
faatlerine olan fleyleri hak- Yusuf aleyhisselâm,
k›yla bilen, her fleyi hikme- sonunun iyi ve ak›betinin
tinin icabettirdi¤i flekilde güzel olmas› için Allahü
vaktinde yapan Odur. teâlâdan hüsn-i hatime is-
Böylece Hazreti Yusuf, teyerek flöyle duâ ederdi:
çocukken görüp, babas›- - Ya Rabbi! Bana mülk-
n›n, “Kardefllerine anlat- ten, M›s›r sultanl›¤›ndan
ma!” dedi¤i rüyas›n›n bir nasip verdin, rüya tabi-
gerçekleflti¤ini ifade etti.
rini ö¤rettin. Ey gökleri ve
yeri yaratan Rabbim! Sen,
Hazreti Yusuf’un dünyada da ahirette de
mucizeleri yard›mc›m ve ifllerimin
Yusuf aleyhisselâm velisisin. Benim can›m›
sohbet esnas›nda, babas›- Müslüman olarak al! Beni
na dedi ki: salihler zümresine kat!
- Babac›¤›m, benim ay- Yakûb aleyhisselâm
r›l›¤›m sebebiyle, gözlerini Yusuf aleyhisselâm›n ya-
kaybedinceye kadar a¤la- n›nda 24 sene yaflad›. Ba-
d›n. Allahü teâlân›n bizi, bas› ‹shak aleyhisselâm›n
k›yamette buluflturaca¤›n› yan›na defnedilmesini va-
bilmiyor muydun? siyet etti. Yusuf aleyhisse-
- Biliyordum o¤lum, fa- lâm babas›n›n vasiyetini
kat senin dinine bir zarar yerine getirdi. Cenazesini
getireceklerinden ve bu su- tabutla Halilürrahman’a
retle senin ile benim aram› götürdü. Bu s›rada Yakûb
açacaklar›ndan korktum. aleyhisselâm›n kardefli ‹ys
Bütün korkum, dinine za- de vefat etti. Yusuf aley-
rar gelmesiydi. Bu bak›m- hisselâm her ikisini de
dan, Allahü teâlâdan bizi defnederek M›s›r’a döndü.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 444
YUSUF ALEYH‹SSELÂM

Yusuf aleyhisselâm, Yusuf aleyhisselâm da


babas›n›n vefat›ndan bir duâ etti. Allahü teâlân›n iz-
müddet sonra vefat etti. niyle, a¤açlar›n yapraklar›
Musa aleyhisselâm, kabri- birleflerek paha biçilmez
ni bulup, mübarek cesedi- bir kumafl oldu.
ni oradan alarak Yakûb Yusuf aleyhisselâm›n da
aleyhisselâm›n da metfun kendisine mahsus baz› hu-
bulundu¤u Halilürrah- susiyetleri vard›. Bu hususi-
man’daki yere defnetti. yetler birçok flekillerde imti-
Yusuf aleyhisselâm›n han edilmesinden sonra
da birçok mucizeleri gö- onda tebarüz etti. ‹mtihan-
rüldü. Bunlardan baz›lar› lar›n hepsinde Allahü teâlâ-
flunlard›r: n›n izniyle muvaffak oldu.
Yusuf aleyhisselâm›n Allahü teâlâ, ona kullar›n›n
lisan› çok tatl›yd›. Sözünü idaresini verdi. ‹nsanlar›n
duyan›n kalbi ona meyle- ihtiyaçlar›n› güzel bir flekil-
derdi. Onun tatl› dili sebe- de karfl›lad›. M›s›r kad›nlar›
biyle birçok kimse imanla taraf›ndan çirkin ifller yap-
flereflendi. mas› teklif edildi. Fakat o,
zindan› tercih etti. Ken-
Yusuf aleyhisselâm›n disine iyilikte bulunan M›s›r
mübarek yüzünde, günefl Azîzinin hakk›n› gözeterek,
gibi nur parlard›. Huzuru- küfrân-› nimetten kaç›nd›.
na gelen bir âmân›n Yusuf Züleyha’n›n tekliflerini red-
aleyhisselâm›n yüzünün dedip, iyilik gördü¤ü kim-
nuru ile görmeye bafllad›- seye ihanet etmedi. Hiçbir
¤› bildirilmifltir. menfaat ve zarar, onun
Hazreti Yusuf’un huzu- do¤ruyu söylemesine mâni
runa gelen nüfuzlu bir olamad›. Allahü teâlâ onu,
kimse, yapraklar›n bir ara- yüce kitab› Kur’an-› kerim-
ya gelerek kumafl olmas›- de S›ddîk=Çok do¤ru söz-
n› mucize olarak istedi. lü” olmakla övdü.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 445
F‹HR‹ST

ÂDEM ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .17

fi‹T ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .53

‹DR‹S ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .59

NUH ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .71

HÛD ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .139

SAL‹H ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .193

ZÜLKARNEYN ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .225

‹BRAH‹M ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .235

LUT ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .309

‹SMA‹L ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .327

‹SHAK ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .343

YAKUP ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .351

YUSUF ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .373


HAKÎKAT K‹TÂBEV‹
TAKDÎM EDER

• Büyük boy, lüks cildli, 1248 sayfal›k


bu k›ymetli eserde, do¤umdan
ölüme kadar, hayât›n›zda lâz›m
olacak bütün dînî bilgileri ASLINA
uygun olarak bulacaks›n›z.

• ‹yi bir müslimân olmak için, sevmek


ve sevilmek için, huzûrlu olmak
için, okunacak tek eser...

HAKÎKAT K‹TÂBEV‹
Darüflflefeka Cad. 57/A P.K.: 35
34262 Fatih-‹STANBUL
Tel: 0.212.523 45 56-532 58 43
www.hakikatkitabevi.com
e-mail: bilgi@hakikatkitabevi.com
ONÜÇ
KIYMETL‹
ESER
Toplam (5504) sayfal›k
bu k›ymetli eserler,
göz nûru dökülerek
uzun y›llar›n çal›flma
netîcesi hâz›rlanm›fl,
‹SLÂM dînini asl›na
uygun anlatan en
k›ymetli eserlerdir.
ATILACAK

You might also like