Professional Documents
Culture Documents
X
X
o
<
C/)
:*
TARKOVSKİ
TARKOVSKÎ
İçsel Uzamdan G elen Şey
SLAVOJ ZIZEK
EN CO RE
İngilizce Orijinali
The Thingfrom lnner Space © Slavoj Zizek
Encore Yayınları
Tekrar Yayıncılık Bilişim ve T ic. Ltd. Şti.
Sertifika No: 29423
Zambak Sokak, No: 13/3 34435 Beyoğlu İstanbul
iletişim@encorekitap.com
ISBN 9 7 8 -6 0 5 -8 5 4 1 4 -4 -3
Kapak Resmi: Stalker film karesi
Baskı: Sena Ofset Ltd. Şti Sertifika No: 12064
Litros Yolu 2. Mat. Sit. 4N B 7-9-11 Topkapı - İstanbul
Önsöz
ri ele alacağım .
Sözü edilen Şey ’in, içsel bir uzamdan geldiğini
Star W ars’m ilk sah n esinden dah a iyi kanıtlayan bir
şey olamaz. Ö nce, tüm gördüğümüz bir boşluktan iba
rettir; sonsuz karanlık bir gökyüzü, evrenin meşum ve
dipsiz kuyusu, uzayın koordinatlarını bildiren soyut
noktalar olarak sağa sola saçılm ış parıldayan yıldızlar,
sanal nesneler; derken birdenbire adeta stereofonik
bir sistem den, sanki derinlerimizdeki arka fondan
gelen olağanüstü bir ses işitiriz. Bu ses, sesin kaynağı
olan görsel bir nesneyle buluşur; Titanik’in uzaydaki
em sali, devasa bir uzay gem isi ekran gerçekliğinin
çerçevesinden muzaffer bir edayla içeri girer. Bu
n esn e-Ş ey ’in gerçekliğe fırlatılan bir parçamız olarak
sunulduğu aşikârdır. D evasa Şey ’in sahneye davetsiz
girm esi ferahlık getirir ve ad eta boşluk korkusunu,
evrenin sonsuz boşluğuna gözümüzü dikip bakm anın
yarattığı endişeyi ortadan kaldırır. Peki, gerçek tesiri
bunun tam aksi yönde ise? Hiçbir şey beklemediğimiz
anda davetsizce çık agelen devasa G erçek’in dehşetiy
le baş başa kalırsak? “Hiçbir şey yerine niçin bir şey
var?” metafizik sorusunun tem elinde belki de işte bu
“hiçbir şey yerine Bir-Şeyin (G erçek’in lek esin in )”
deneyim lenm esi vardır.
“ C insel İlişki Yoktur”
Kuşkusuz, Şey’e dair en iyi öm ek, T he Thing’den
tutun da nispeten güncel bir film olan Similla’s Sen se
o f Snoıı/a dek çeşitli film lerde tezahür eden, bir başka
evren den gelen gizemli hortlak, alien, insanlık dışı
fakat bir o kadar hayat dolu ve çoğu zaman kötü em el-
leri olan nesnedir. Burada L acan ’m T he Ethics o f P sy -
choanalysis sem inerinde das Ding’e dair verdiği örnek-
lerden birini unutm am ak gerekir: M arx kardeşlerden
dilsiz Harpo M arx’ın espritüel bir d eh a mı yoksa tam
bir aptal mı olduğunu asla anlayamayız ve bu neden le
o bir canavara benzetilir. Çocuksu masumiyet, iyilik
ve aşırı ahlaksızlık ve cin sel sapkınlığı kişiliğinde
bütünleştiren bu karakterin nasıl birisi olduğunu bir
türlü anlayamayız. C en n etten kovulm adan önceki
ilahi masumiyeti mi yoksa iyi ile kötü arasında fark
tanımaz saf egoizmi mi tem sil etmektedir?^ Bu mutlak
Abyss (1 98 9 )
için konuşam adığı halde mikrofona konuşan karısını
içsel Uzamdan Gelen Şey
7 Garip olan şu ki, dünyayı tehdit eden devasa bir kornet konu
lu diğer bir 1998 gişe bombası Armageddorı da yine bir baba kız
ensest çiftine odaklıdır. Fakat burada kornetin yıkıcı gücü,
kızına aşırı bağlı babanın (Bruce W illis) kızının kendi yaşıtı bir
adamla aşk ilişkisine kızgınlığında somutlanır. Anlam lı bir
şekilde, kınama kendini yok edici değil daha “pozitiftir. Baba
kendini Dünya’yı kurtarmak için feda etmektedir, tabii ki altta
yatan libidinal düzeyde, kızının genç sevgilisiyle evliliğini kut
samak için kendini resimden siliyordur.
yaşıtındaki bir kadın uğruna onu terk etm esini kabul
edem eyen kadın kahram anın kendini yok eden öfke
sini simgeler. Yaptığı yayında halka yaklaşan faciayı
anons eden (M organ Freem an’ın siyaseten doğrucu
bir tarzda sah n elediği) d evlet başkanı, gerçek baba
nın ideal bir karşıtı olarak davranır, şefkatli bir baba
figürü olarak (karısı ortalıkta görünm ez!) basın kon
feransında kızın ilk soruyu sorm asına izin vererek onu
ayrıcalıklı bir konuma koyar. G öktaşının patem al
otoritenin karanlık ve acayip altyapısıyla olan bağı
kadın kahram anın başkanla iletişim kurma biçim inde
ortaya konur: A raştırm a sırasında ELLE ile ilişkili eli
kulağında bir m ali skandali (hüküm etin büyük bir
illegal harcam ası) keşfeder, ilk aklına gelen şey tabii
ki başkanın bir seks skandalına karıştığı ve “Elle”nin
de onun gizli sevgilisini ima ettiğidir. A rdından
gerçeği öğrenir: “E.L.E.” dünyadaki yaşamı tam am en
yok etm eye varabilecek bir kaza tehdidi söz konusu
olduğunda acil önlem ler alm ak için türetilm iş bir kod
isimdir, ve hüküm et faciadan bir milyon A m erika
lının kurtulacağı büyük bir yeraltı korunağı inşa
etm ek için gizlice para harcam aktadır. Dolayısıyla
yaklaşan göktaşı, belli ki patem al vefasızlığın, global
faciayı harekete geçirm esidir, gen ç karısı babasını
İçsei Uzamdan Gelen Şey
D eep lm pact
(Yasak Planet) karşıt noktasının en ucuna varırız: Her
iki durumda da baba-kız ensest ilişkisi olm asına rağ
m en Forbidden Planet yok edici canavar babanın en
sest ölüm arzusunu hayata geçirirken D eep îm pact’de
kızın arzusu gerçekleştirilir. Sah ild e kucaklaşan kız ve
babanın d evasa dalga tarafından yutulduğu sahne,
(Fred Z innem ann’ın From H ere to Eternıt/y’sinde
[insanlar Yaşadıkça, 1953] izlediğim iz) stan d art
Hollywood çiftine (Burt L ancaster ve D eborah Kerr)
dair klasik sahneyle, dalgaların h afif h afif dokun
duğu kum saldaki sevişm e sahnesiyle bağlantılı olarak
okunmalıdır. D eep Impact’taki çift norm al değil sah i
den ölümcül, ensest bir çiftir. O halde dalga da kıyıyı
hafifçe süpüren sakin bir esinti değil d evasa ve öldü
rücü bir darbedir.
İd-M akinesi
Şim di esas olarak, sözünü ettiğimiz Şey ’in özgül bir
versiyonuna, sim gesel ile G erçek arasındaki aralığın
kapandığı (kutsal ya da yasak bölge) M ıntıka’ya
odaklanm ak istiyorum. D aha açık ve kabaca söyler
sek onda doğrudan doğruya arzularımız som utlaşır (ya
da, K ant’ın transandantal idealizm inin kesin terim le
riyle ifade edersek, sezgilerimiz bu bölgede doğrudan
üretici h ale gelirler - K ant’a göre bu sad ece sonsuz
tanrısal A klı tanım layan şeylerin durumudur).
td-M akinesi olarak, yani tatm in edilm em iş fantazi-
lerim izin doğrudan so m utlaşm asın ı sağ lay an bir
mekanizma olarak Şey fikri, daim a saygın değilse bile
epey köklü denebilecek bir soyağacına sahiptir. S in e
mada, her şey Fred W ilco x ’un T he Forbidden Planet
( Yasak G ezegen , 1956) film iyle başlar, burada
Shakespeare’in T he T em pest (Fırtına) eserindeki an la
tı iskeleti uzak bir gezegene taşınm ıştır: Bir adada,
henüz bir başka erkekle karşılaşm am ış kızıyla yalnız
yaşayan bir babanın huzuru bir grup uzay seyehatçisi-
nin adaya gelm esiyle altüst olur. Kısa bir süre sonra
İçsel Uzamdan Gelen Şey
isterik patlam alar fazla yakın bir kam era çekim iyle
yansıtılır, ad eta kam eranın kendisi dinam ik isterik
patlam anın bir parçası olur, kızgın suratları tuh af bir
şekilde biçimsizleştirir ve kendi açısın ın dengesini
kaybeder...
B ununla birlikte Solaris, bu standart am a görmez-
likten gelinen eril senaryoya kilit bir özellik ekler:
Erkeğin bir semptomu olarak kadının bu yapısının
sadece Erkek kendisinin bu Ö teki Şey ’i ile, onun en
derin rüyalarını “okuyan” ve bu rüyaları semptomu
olarak, öznenin kabullenm eye hazır olm adığı kendi
doğru m esajı olarak geri döndüren merkezsizleşmiş,
donuk m akineyle yüzleştiği sürece bir işlerliği olabilir.
Burada Solaris’in Jungcu yorumu reddedilm elidir:
So laris’in işaret ettiği sadece (erkek) öznenin redde
dilm iş içsel itkilerinin yansıması, som utlanm ası d eğil
dir; burada dah a önem li olan bu “yansım a”nın mey
d an a gelm esi için nüfuz edilem eyen Ö teki Şey ’in
zaten var olm ası gerektiğidir; gerçek m uam m a işte bu
Şey ’in varlığıdır. Tarkovski ile ilgili problem k endisi
nin basbayağı Jungcu yorumu desteklem esidir, buna
göre dışsal yolculuk kişinin psişesinin derinliklerine
doğru çıkılan içsel yolculuğun bir yansım ası ve/veya
dışsallaşm asıdır. So laris’le ilgili bir ropörtajda durum
şöyle açıklanır: “K elvin’in So laris’teki misyonunun
tek bir am acı olabilir: Ö tekini sevm enin hayat için
bir zorunluluk olduğunu göstermek. Aşksız bir erkek,
erkek değildir......” *4 Buna bariz bir tezat olarak,
Lem ’in romanı, Solaris gezegeninin dingin dışsal
varlığına, (K an t’m buraya çok uygun düşen ifadesini
kullanırsak) “düşünen Şey ”e odaklanır: Rom anın
işaret ettiği nokta tam da So laris’in bizimle iletişim i
mümkün olmayan, nüfuz edilem ez bir Ö teki olarak
kalm asıdır - en deruni, en çok reddettiğimiz fantazi-
lerimizi yeniden gündem e getirdiği halde “Q ue vuoi?”
[Sen kimsin?] baştan sona nüfuz edilem eyen bir var-
lık olarak kalır (N için böyle yapar? T am am en m eka
nik bir tepki midir? Bizimle şeytani bir oyun mu
oynar? R ed d edilm iş hakik atim izle yüzleşmem ize
yardımcı mı olur - yahut bizi buna mı zorlar?). Dola
yısıyla, Hollyvvood’ta bir film e konu olmak için ro
m anların ticari am açla yeniden yazılması furyasına
T arko vsk i’yi de d ah il etm ek ilgin ç olabilirdi:
Nostalgia
olduğunu ifşa eder. Bu sahneyi kahram anın yanan bir
içsel Uzamdan Gelen Şey
Stalker
nun yanlış ve yanıltıcı olmasıdır: Esas olan, sınırın
İçsel Uzamdan Gelen Şey
Sacrifice
bu eylemi gerçekleştirirler. Erland Josephson, ihtiyar
budala D omenico olarak Nostalgia’da kendini herke-
sin içinde tutuştururken S acrifice’ın kahram anı ise en
değerli varlığını, “kendinden içre” olan evini yakar. ^
Bu mantıksız fedakârlıklar, obsesif-nevrotik dürtüsel
eylem in tüm hakkını verir: Eğer ben bunu (fedakâr
davranış) sergiliyorsam, bu facia (Sacrifice'da atom
savaşıyla gelen dünyanın sonu) gerçekleşm eyecek
veya geri alınacaktır. “Eğer böyle yapmazsam (şu
taşın üstünden iki kere atlamazsam, ellerim i şöyle
koymazsam, vs) kötü bir şey olacak” m ealindeki dür-
tüsel jesttir bu. (B u dürtüsel fedakârlığın çocuksu-
luğu, Nostalgia’da açık ça görülür; kahram an, ölmüş
D om enico’nun buyruğuna göre dünyayı kurtarmak
için yarısı boş bir havuzdan elinde m umla g e ç e r ...)
Psikanalizden bildiğimiz gibi, burada söz konusu olan
açığa çıkm asından korktuğumuz katastrofik X jouis-
sance’dan başka bir şey değildir.
İLİNEN
OÛ
8
“ 7i2ek için Tarkovski’yi ilginç kılan onun filmlerin-
^—deki özgün biçimdir. Tarkovski maddi unsurları
zamanın kendisi olarak kullanır ama aniden en içsel
alana ilişkin olan zamanın melankolikliğini, belir
sizliğini bize hissettirir. 2i2ek’e göre Tarkovski’de
gerçekliğin tam da maddi dokusunun dağılmasıyla
ruhani bir derinliğe ulaşılır. Tarkovski, kendimizi
maddi gerçekliğin üstüne yükselterek ulaştığımız
standart ruhani motiflerin ötesine, daha derin, daha
önemli deneyimlere sürükler bizi. Tarkovskici mın
tıkada özel hiçbir şey yoktur, her şey aynı ve bildi
ğimiz gibidir. İşte tam da bu sebepten inançlarımızı,
korkularımızı, iç dünyamıza ait şeyleri buraya yan
sıtabiliriz.