Professional Documents
Culture Documents
lA\AHTI
V M •
BiN DOKUZ YUZLERiN BA$1NDA
BERLiN'DE �OCUKLUK
Pasajlar (1993)
Tek Yon (1999)
Bin Dokuz Yiizlerin Ba�mda Berlin' de �ocukluk (2004)
WALTER BENJAMIN
c;:eviren:
Tevfik Turan
Ya�anh
omo
iSTANBUL
Yap1 Kredi Yaymlan- 1967
Edebiyat- 561
Mummerehlen • 9
Tiergarten • 12
Kayzerpanorama • 16
Zafer Siitunu • 20
Telefon • 23
Kelebek Av1 • 25
Yola <;1k1;> ve Donii;; • 28
Cinsiyetin Uyam;;1 • 31
K1;; Sabah1 • 32
Steglitzer-Genthiner Caddeleri Ko;;esi • 34
Herr Knoche ile Fraulein Pufahl • 37
Magdeburger Platz Pazar Hali • 39
Ate;; • 41
Athkarmca • 46
Kunduz ·• 47
Bir Oliim Haberi • 50
Pfaueninsel ve Glienicke • 52
Blumeshof 12 • 56
Okuma Sand1g1 • 61
Dolaplar • 63
Ogrenci Kitaphg1 • 67
Saklamlacak Yerler • 70
Bir Hortlak • 72
Davet • 74
Dilenciler ve Fahi�eler • 78
Kazalar ve Ciiri.imler • 80
Diki� Sand1g1 • 84
Bir Noel Melegi • 87
iki Madeni Nefesliler Orkestras1 • 90
Kambur Adamcik • 93
Sonsoz • 96
Notlar • 107
"Ey, fOcukluk giinlerinin kz� �ekeriyle kaplz
nar gibi kzzarmz� zafer siitunu"1
Mummerehlen
9
kay1 havaya kaldmrken, golgesi
ni tuvalin bulutlanyla buzullan
mn iizerine dii�iiriiyordu. Gene
de, kii�k Alplinin dudaklanm
c;evreleyen zoraki giiliimseme,
salon palmiyesinin golgesinde
kalan c;ocuk yiiziindeki bakl�m
yiirek burkuculugu kadar i�lemi
yor ic;ime. i skemleleri ve sehpala
n, goblenleri ve �ovaleleriyle bir
yandan boudoir'a4, bir yandan i�
kence odasma benzeyen o atolye
lerin birinden geliyor palmiye.
Ba�1m ac;lk ayakta duruyorum;
sol elimdeki devasa sombreroyu
nice provalarla ogrenilmi� bir za
Walter ve Georg Benjamin, Schreiberhau 'da, rafetle tutuyorum. Sag el, a�agtya
yakla!jlk 1902. dogru egilmi� tokmagi on planda
goriilen bir bastonla me�gul, bas
tonun ucu ise bir bahc;e masasmm iistiinden sarkan tavusku�u tii
yii demetinin ic;inde gizlenmi�. iyice kenarda bir yerde, kap1 per
desinin yanmda, dar bir korsaj ic;inde annem put gibi duruyor.
Bir terzi mankeni gibi, kadife kostiimiime bakmakta; kostiim ise
katbekat bordiirler, �eritlerle siislii haliyle bir moda dergisinden
c;lkmt�a benziyor. Fakat ben, burada beni c;evreleyen her �eyle oy
le bir benzerlik ic;indeyim ki, ben olmaktan c;lkmt�Im. Nasil pa
vurya bir deniz hayvanmm kabugunda banmrsa, ben de ic;i bo
�almi� bir kabuk gibi oniimde duran on dokuzuncu yiizyilm ic;in
de oyle banmyorum. Kabugu kulagrma tutuyorum. Ne i�itiyo
rum? Sahra toplannm veya Offenbach'm balo miiziginin giiriiltii
siinii degil, fabrika sirenlerinin haykln�m1 veya oglenleri borsa
salonlanru c;mlatan bagn�lan da degil, hatta atlann parke ta�la
nndan gden nal seslerini ya da muhahz taklmmm mar� miizigini
de degil. llayir, benim i�ittigim, bir teneke kovadan demir sobaya
dokiilen antrasitin c;lkardtgt klsaclk �aprrh, gaz lambast gomlegi
nin alev ahrkl•n Gikardigt poflama ve caddeden bir at arabas1 ge
c;erken lamha �i�esinin pirinc; yuvasmda hngrrday1�1. Ba�ka sesler
10
de var, anahtar sepetininS �akrrhs1, on merdivenle arka merdiven
deki iki zil; nihayet, kii«;i.ik bir <;ocuk tekerlemesi de var aralarm
da: "Sana bir �ey anlataytrn I Murnmerehlen iistiine." Tekerleme
<;arp1hlrnl�; gene de <;ocuklugun biitiin o <;arp1hlrm� diinyasma
yer var i<;inde. Bir zamanlar yeri tekerlemenin i<;inde olan "Reh
len adh Muhrne" tekerleme bana ilk defa soylendiginde, <;oktan
I
11
Tiergarten9
Bir �ehirde yolunu bulamamak pek bir �ey ifade etmez. Bir
�ehirde, ormanda kaybolur gibi kaybolmak ise egitim ister. Bu
nu ba�arana cadde isimleri kuru dallarm c;thrhst gibi seslenme
li, �ehir merkezindeki dar sokaklar ona giiniin hangi saati oldu
gunu dag ba�mdaki bir golciigun kesinligiyle yansttmahdu.
Ben bu sanah gee; ogrendim; ogrenince de, ilk btrakhgt izleri
defterlerimin arasmdaki kurutma kagttlarmda beliren labirent
ler olan riiyayt gerc;ege c;evirdi bu sanat. Haytr, ilk izleri degil,
c;iinkii onlardan once de bir labirent vard1 ki, omrii belki hep
sinden uzun siirmii�tiir. Ariadne'si eksik olmayan bu labiren
teiO giren yol Bendlerbriicke' den11 gec;iyor, bu kopriiniin hafif
kavsi yoluma c;tkan ilk tepenin s1rt c;izgisi oluyordu. Tepenin
eteklerinden pek uzak degildi hedef: Friedrich Wilhelm ile Kra
lic;e Luise. Yuvarlak kaideleri iizerinde, onlerinden akan bir su
yun kuma yazd1g1 egrilerin biiyiisiiyle ta� kesilmi�c;esine yiik
seliyorlardt tarhlarm ic;inden. Hiikiimdarlardan c;ok, kaideleri
ne yonelmeyi seviyordum, c;iinkii bunlann iistiinde olup biten
ler, ilintileri baktmmdan muglak da olsa, mekanca daha bir ya
kmdt. Bu yolumu �a�m�m ic;inde bir i� oldugu benim ic;in ta
ba�tan beri burada, faytonlarla beylik arabalarm turladtgt yol
dan sadece birkac; adtm ileride, biitiin parkm en garip ko�esinin
uyumakta oldugunu hie; ac;tga vurmayan o geni�, stradan mey
dandan belliydi. Daha pek erken almt�hm bunun i�aretini.
Evet, burada veya buraya yakm bir yerde kurmu� olmahydt
otagm1 Ariadne; yakmmda ilk defa ve bir daha hie; unutmama-
12
Tiergarten semlinde Herkules koprusu, yakla�zk 1900.
13
nin �aprazma gelen yerde oturmak durumunda oldugunu anh
yordum. Daha sonralan yeni ko�eler ke�fettim; obiirleri hakkm
da bilgim arth. Ama ne bir k1z, ne bir ya�anh, ne bir kitap bana
bu ko�e iizerine yeni bir �ey anlatabilecekti artik. Nitekim otuz
yil sonra, <;evreyi iyi bilen biri, Berlinli bir <;ift<;i, �ehirden epey
ce uzakla�hgimiz bir giiniin donii;;iinde beni yanma ald1gmda,
izledigi yollar bu bah�eden de ge<;ecek ve buraya suskunluk to
humlanm ekecekti. Benim oniimden basamaklan iniyordu ve
her biri dik geliyordu kendisine. A;;ag1ya gotiiriiyordu bu basa
maklar, varolu;;un degilse bile, elbet bu bah�enin analanna. Yii
riidiigu asfaltm iizerinde ad1mlan yankdamyordu. Oniimiizii
aydmlatan havagaz1 lambasmdan miiphem bir 1;>1k dii;;iiyordu
yolumuza. Tiergarten villalarmm kii�iik merdivenleri, siitunlu
antreleri, frizleri, ba;;kiri;;leri - ilk defa biz oluyorduk, kelimesi
kelimesine ciddiye alan onlan; en ba;;ta da, oturulan i<; kisimlar
da c;ok ;;ey degi;;mi;; bile olsa, camlanyla eskiden neyseler hala
ayms1 olan o merdiven bo;;luklanm. Okuldan sonra, merdiveni
<;Ikarken duraklad1gimda, kalbimin vuru;; aralanm dolduran o
14
mrsralar hiUa hatmmdadrr. Sistine Madonnasr gibi bo�lukta
yi.izen bir kadmm, elinde bir <;elenkle, bir ni�in i<;inden beliri�i
ni gosteren camdan i.izerime r�ryan mrsralar. Okul <;antamm
omuzlanmdaki kayr�lanm ba�parmagrmla iterek srrhmr hava
landmrken okurdum: "C::ah�ma vatanda�m ziynetidir I Bere
kettir zahmetin kar�rhg1." A�agrda sokak kaprsr, bir hortlagm
mezarma donerken <;rkardrgma benzer bir i<; <;eki�le kapamr,
kilidine otururdu. Dr�anda yagmur yagryor olurdu belki.
Renkli camlardan biri a<;rkh ve damlalarm trkrrhsmm tempo
suyla devam ederdi merdiven <;rkr�. 0 zamanlar yi.izi.ime bakan
karyatitlerin ve atlaslanniS, tann ve melek heykelciklerinin
arasmda en sevdiklerim ise, varolu�a veya bir eve atrlan adrma
gozkulak olan o i.izeri toz tutmu� e�ik erbabr si.ilalesiydi. C::i.in
ki.i beklemenin ustasrydr onlar. Oyle olunca da, bir yabancryr
mr bekliyorlar, eski tannlarm doni.i�i.ini.i mi.i, yoksa otuz yrl on
ce okul <;antasryla ayaklan dibinden ge<;ip giden <;ocugu mu,
onlar i<;in farketmiyordu. Gi.in onlarm burcundaysa, eski Bah 16
antik <;agm bahsr olur, o <;agm ri.izgarlan esip Hesperidlerin el
malanyla17 yi.ikli.i mavnalanm Landwehrkanal boyunca yava�
yava�, yana�acaklan Herakles iskelesine dogru yi.iri.iten gemi
cilere ula�rrd1. Ve gene, <;ocuklugumdaki gibi, Hydra ile Ne
mea aslam18 Grof5er Stern19 <;evresindeki cengelde yerlerini
ahrlard1.
15
Kayzerp anorama
16
0riedrichstrafle ile Behrenstrafle'nin kii§esi. Panopticum'un [balmumu heykeller ve fe§itli
rarip e§ya sergisi] bulundugu pasaj, yakla§lk 1900.
17
bak1�la dogard1 bu kanaat- bu kadar ihti�am1 tek bir oturumda
sonuna kadar gormek imkans1zd1. Ve o zaman olu�urdu o -hi<;
yerine getirilmeyen- ertesi gi.in bir daha gelme karan. Ama,
daha ben heni.iz tamamen karanm1 vermeden, benimle arasm
da sadece bir tahta paravanm bulundugu bi.iti.in o mekanizma
sars1hr, ki.i<;i.ik penceresindeki resim sallamr, ardmdan da go
zi.imi.in oni.inde, sola dogru kaybolur giderdi. Burada aslmda
doldurup bitirdikleri omi.irlerinin otesini ya�ayan sanatlar, on
dokuzuncu yi.izyllla birlikte uyanm1�lardu. Erken kalkm1� sa
yllmazlar, ama gene de, Biedermeier21 donemine selam dura
bilecekleri bir zamana yeti�mi� oldular. 1822 yllmda Daguerre,
Paris'teki panoramasm1 a<;ml�h. 0 gi.in bu gi.indi.ir bu billuri,
pmlhh sand1klar, uzaklarm ve ge<;mi�in bu akvaryumlan, mo
damn canh oldugu bi.iti.in bulvarlan ve gezileri yurt edinmi�
tir. Ve boyle yerlerde olsun, pasajlarda ve pavyonlarda olsun,
snoplarla sanat<;1lara memnuniyetle i� vermi�lerdir; ta ki <;o
cuklann, <;izdigi <;emberler i<;inde en sevin<; verici olan <;embe
rin -en gi.izel, en bol resimli meridyenin- kayzerpanoramadan
ge<;tigi yeryi.izi.iyle dostluk kurmalanm saglayan birer oda ha
line gelene kadar. Oraya ilk girdigimde, o alabildigine ince i�
lenmi� vedi.itlerin22 zamam <;oktan ge<;mi�ti. Ama son izleyici
leri <;ocuklar olan o sihir hi<; zay1flamaml�h. Bu sihir beni bir
ogle sonras1 Aix �ehrinin �effaf resmi kar�1smda, <;mar yaprak
lan arasmdan Cours Mirabeau'ya23 doki.ilen zeytuni 1�1k i<;in
de, tabii benim hayahmm diger donemleriyle hi<;bir ortak nok
tasl olmayan bir zamanda, bir kere oynam1� olduguma ikna et
meye bile yeltenmi�ti. Zaten, yolculuklarda garip olan �uydu:
Vard1klan uzak di.inya her seferinde yabanCl bir di.inya ve bu
di.inyanm i<;imde uyandud1g1 hasret her seferinde insam bilin
meze ayartan bir hasret degil, zaman zaman daha hafif bir
hasret olarak hissedilen s1la hasreti oluyordu daha <;ok. Ama
bu belki de, her �eyin i.izerine yumu�ak yumu�ak di.i�en hava
gaz1 1�1gmm eseriydi. Yagmur yagd1gmda ise, o zaman elli res
min hepsinin teker teker, iki si.itun halinde yaz1h oldugu afi�
ler kar�1smda oyalanmam gerekmezdi - i<;eriye girerdim ve
gerek fiyortlarda, gerek hindistancevizi palmiyelerinin i.izerin
de, ak�amlan odevlerimi yaparken ki.irsi.imi.i aydmlatan 0 aym
18
1�1g1 bulurdurn. Ola ki birdenbire 1�1k diizeninde bir hata, i�in
de rengin rnanzaradan kayboldugu o nadir alacakaranhg1 ya
ratsm. 0 zarnan, kiilden bir gok altmda siikut i�inde uzamyor
rnu� gibi olurdu goriintii; sanki daha dernin, biraz daha dikkat
etrni� olsarn, riizgarm ve �anlarm sesini duyrnu� olabilecegirn
hissine kapdud1rn.
19
Zafer Siitunu24
20
i<;in. Ama aralarmda en <;ok, liseli ile devlet adam1 arasmdaki
ol<;iiye stgmaz u<;urumu kendi usuliince kapatan bir tanesini
severdim. Bu bir piskopostu, elinde kendi idaresinde bulunan
katedrali tutuyordu ve bina o kadar kii<;iik yapllmt�?h ki, Anker
oyun kiiplerimle aymsm1 ben de yapabilirdim. 0 zamandan
beri bir Azize Katharina'ya rastlaytp da tekerlegi, bir Azize
Barbara'ya rastlaytp da kulesi nerede diye bakmmadtgtm ol
mamt�?hr. Zafer Siitunu'nun siislerinin nereden geldigini bana
a<;tklamayt ihmal etmemi�?lerdi. Ama ben siitunu olu�?turan top
narnlularmm neyin nesi oldugunu tarn kavrayamarnt�?hm:
Frans1zlar rn1 altmdan toplarla savai?a <;tkrnt�?lardt, yoksa onla
rm elinden alman alhm biz eritip top dokrnekte mi kullanmt�?
hk? Kari?l kar�?tya oldugurn i?ey, o muhte�?em kitap kar�?tsmdaki
halirne benziyordu; aym sava�?m resirnlenmi�? gunliiguydii bu
kitap ve hi<;bir zaman bitiremedigimden, biitiin agtrhg1yla iis
tiime biniyordu. ilgimi <;ekiyordu gunliik; i<;indeki muharebele
rin planlanm iyi biliyordum; ama gene de, altm yaldtz kabart-
21
mah kapagmdan <;tktp i<;ime yayllan isteksizlik gittik<;e bi.iyi.i
yordu. Altm pmlhsmm daha da ugursuz oldugu yer, Zafer Si.i
tunu'nun alt k1smm1 saran revaktaki fresk dizisiydi. Arka du
varmdan yanstyan lo� bir 1�1gm doldurdugu bu mekana hi<; gir
medim; orada, Dore'nin, Dante'nin Cehennem'ine yaphgt ve her
a<;1�1mda deh�ete kapllmadan edemedigim gravi.irleri ti.iri.inden
tasvirlerle kar�Ila�maktan korkuyordum. Bana oyle geliyordu
ki, ba�anlan orada, si.itunlu salonda uyuklayan o kahramanlar
da kendi ba�lanna kaldtklannda, hpkt kastrgalann kam<;tladtgt,
etleri kanayan aga<; govdelerine yamanm1�, buzullarm arasmda
buz kesmi� halde karanhk dehlizlerde <;ile dolduran si.iri.i si.iri.i
zavalhlar kadar bahts1zd1. i�te bu yi.izden bu revak cehennem
di, yukanda panldayan Viktoria'nm <;evresinde ko�an o in(lyet
gormi.i�ler <;emberine tam uygun di.i�en kar�1 kutup. Baz1 gi.in
ler yukanda insanlar olurdu. Arkalarmda gokyi.izi.i, siyah kon
turlan varm1�, <;tkartma resim dosyalarmdaki ki.i<;i.ik figi.irler
mi� gibi gori.ini.irlerdi gozi.ime. Ben de zaten elime makas1 veya
tutkal <;anagmt almaz mtydtm,. <;ah�mam bittikten sonra, boyle
heykelcikleri ci.imle kapllarmm onlerine, <;ahlann ardma, si.i
tunlarm arasma ve daha ba�ka, beni <;eken her yere dagttmak
i<;in? Boyle bahtiyar bir iradenin yarahklanydt yukanda, l�tkta
ki o insanlar. Bir ebedi pazar gi.ini.iydi.i etraflanm saran. Yoksa,
sadece ebedi bir Sedan Gi.ini.i mi.iydi.i?
22
Telefon
23
vermesmm ne vahim sonw;lara yol a\hgm1. Saat ikiyle dort
arasmda, gene bir okul arkada�1mm benimle goru�mek istedigi
s1rada \ah�1, sadece annemle babamm ogle istirahahm degil,
aym zamanda dunya tarihinin, orta yerindeyken esiri olduklan
bir \agm1 altust ederdi. Santrallarla arada hep bir fikir aynhg1
olurdu, babamm �ikayet merkeziyle konu�urken yagdird1g1
tehditlerle azarlar da cabas1. Ama onun as1l zevk i\inde kendin
den ge\tigi alemler, dakikalarca, kendini unutma raddelerine
gelinceye kadar \eviredurdugu manyeto koluna adanm1� olan
lardl. Eliyse, raksmm �ehvetine kapllm1� bir dervi� gibi olurdu.
Ama benim yuregim \arpard1, boyle durumlarda memurenin,
sallapatiliginin cezas1 olarak, \arpllma tehlikesiyle yuz yuze
geldigine kesin gozuyle bakard1m. Telefon o zamanlar ahlm1�
ve d1�lanm1� bir halde, arka koridorun bir ko�esinde, kirli \a
ma�Ir sand1g1yla gaz saatinin arasmda, hani \mlamasmm Ber
lin evinin urkuntlllerini daha da arthrd1g1 o yerde as1hydi. Ve
ben o zaman, neredeyse hepten sersemlemi� bir halde, dar ve
karanhk koridorda el yordam1yla epey bir ilerledikten sonra,
yaygaray1 susturmak i\in elimi uzahp, her biri halter agirhgm
daki iki kulakhg1 yerlerinden \ekip ba�1m1 aralanna kishrdi
gimda, cihazdan gelen sese amans1z bir bi\imde teslim olmu
�um demekti. Bu sesin ustume abam�mdaki o yurek daraltan
kuvveti hafifletecek hi\bir �ey yoktu. Sesin i\imde zaman, go
rev ve niyete yonelik her fikri yok edi�ini, kendi du�unu�umu
hi\e indirgeyi�ini acizce bir aCiyla izler, otelerden gelen sesin
emri altma giren medyum gibi, bana telefondan ge\ip gelen ilk
iyi teklife hemen teslim olurdum.
24
Kelebek Avz
25
Braul!ausberg'den r;evreye bakz$. Aynz donemin kartpostalz. Sanat kitaplarz basan
Robert Hugel Yaymevi, Potsdam.
26
kinlerin kar�nsma \lkt�mdaki s1rnna vanlmazhgt korumu� bu
kelime. Uzun zaman susulmu�lugu i\inde nurlanm1�. Kelebek
dolu havada oylece titre�mekte "Brauhausberg" kelimesi. Pots
dam yakmlannda, Brauhausberg adh tepedeydi yazhgtmlZ.
Ama biitiin agtrhgmt kaybetti bu isim, bir bira fabrikastyla ise
hi� ilgisi kalmad1, arhk olsa olsa yazlan annemi-babam1 ve beni
banndtrmak i�in orada yiikseliveren, maviliklerin sard1g1 bir
tepe. Ve onun i�indir ki, benim �ocuklugumun Potsdam'1 da
oyle, sanki sogut kelebekleri, atalantalan, giindiiztavuslan ve
turuncusiisliileri, Kudiis'iin bur�lanyla surlanmn lacivert ze
min iizerinde belirdigi o pmlhh Limoges minesi resimlerden
birinin iistiine serpilmi��esine, maviliklere biiriinmii� halde
duruyor.
27
Yola c;zkz? ve Donil?
·,
28
Stettin lstasyon u'nda bagaj teslim kzsmz, Waldemar Titzenthaler, 1 897·
29
Arna, daha dernin <;evrerni saran yakmhk da uzaklara ka<;Iyor
du. Ev hahralarda ba�kala�rn1� gibiydi. Diiriilrni.i� hahlan, ke
ten ortiilere sanhp dikilrni� avizeleri, klhf ge<;irilrni� koltukla
nyla, jaluzilerinden s1zan yan aydmhg1yla, biz daha ekspresi
rnizin basarnagma ayag1rniZ1 basarken, bir saattir ag1r ag1r yer
le�rneye ba�layan tozun i.isti.ine belki de <;ok ge<;rneden kendi
h1rs1z izlerini b1rakacak olan yabanCI tabanlara, hafif ayak ses
lerine duyulan bir bekleyi�e kap1 a<;ard1. Bu yi.izden, her sefe
rinde yurtsuz biri olarak donerdirn tatilden. i sterse izbe bir
bodrurn ko�esi olsun, larnbas1 yanan -Once yak1lrnas1 gerekrne
yen- her yer, bahda karanhga gorniilen evirnizle kar�Ila�tmldi
gmda, g1pta edilesi bir yer gibi gelirdi. 0 zarnan, Bansin' den ya
·
30
Cinsiyetin Uyanz�z
31
Kz§ Sabahz
32
derdim. i �te o koyu renkli, steak meyva kar�tmdaydt, seyahat
ten doniip yamma gelmi� bir dost gibi bildik ve degi�mi�. Ka
ranhk sobastcagt iilkesinde yaphgt yolculuk olmu�tu, giiniin
benim i<;in haztr tuttugu her �eyin rayihasm1 ona veren. Bunun
i<;in de, <;tplak yanaklarmda ellerimi ISihrken, i<;ime beni her se
ferinde elmay1 ISirmaktan ahkoyan bir tereddiidiin yaytlmasi
garip olmazd1. Bana kokusunda getirdigi o varia yok aras1 miij
denin dilime ge<;erek <;abucak ka<;tverecegini hissederdim. Oyle
bir miijdeydi ki bu, verdigi �evk beni bazen, okula dogru yii
riirken bile hala teselli ediyor olurdu. Tabii, okula gelince, stra
ma dokunur dokunmaz, daha demin u<;up gitmi�e benzeyen
mahmurluk on kat biiyiimii� olarak yeniden belirirdi. Ve mah
murlukla beraber o dilek: doyastya uyuyabilmek. Bunu belki
bin kere dilemi�imdir ve dilek sonralan sahiden ger<;ekle�mi�
tir de. Ama bu ger<;ekle�menin, siirekli bir i� ve giivenli ekmek
kap1s1 konusunda beslemi� oldugum iimidin her seferinde bo�a
<;tkhgmt farkedi�imde oldugunu gorene kadar uzun bir zaman
ge<;mi�tir.
33
Steglitzer-Genthiner Caddeleri Ko�esi
34
bergler, Lindenheimlar, Stargardlar arasmdaki dunurlukleri,
oturduklan yerleri, ba�larmdan ge<;en tath, tats1z olaylan bilir
di. Ama �imdi <;ocuklan, hatta belki torunlan buraya, eski Ba
ll'ya yerle�mi�, Prusya generallerinin veya terkedip geldikleri o
kii<;iik �ehirlerin adlanm ta�1yan sokaklarda oturuyorlard1. Da
ha sonralan s1k s1k, bindigim ekspres boyle kii<;iik, ucra yerle
rin k1y1smdan ko�up ge<;erken, demiryolu setinden a�ag1, kii
\iik <;iftlik evlerine, avlularma, samanhklanna, <;ahlanna bak
lm� ve kendi kendime sormu�umdur: Benim o zamanlar kii<;iik
bir <;ocuk olarak odalanna girdigim o ihtiyar teyzeciklerin, an
ne-babalannm golgelerini terkedip geldikleri yerler i�te buralar
olmasm? 0 odalarda orselenmi�, kmlgan bir ses bana s1r<;adan
bir merhaba derdi. Ama bu ses hi<;bir yerde, orgiisii Tante Leh
mann' dan duydugum kadar narin ve akordu beni orada bekle
yen �eyle oylesine ahenkli bir ses olmazd1. <::unkii Tante Leh-
35
mann, ben odaya girer girmez, hepsi de bir saat mekanizmasi
nm dakikligine denk bir canhhk i<;inde elarabalan, kazmalan,
lambalanyla hareket eden kii<;iik kalfalan, kazmaolan, takim
ba1?lan olan biitiin bir maden ocagm1 barmd1ran biiyiik cam
sand1gm oniime konmasma ozen gosterirdi. Bu oyuncak -eger
oyuncak tabiri caizse- zengin bir 1?ehirli ailenin <;ocuguna, <;ah-
1?Ilan yerlere ve makinalara bir goz atmanm <;ok goriilmedigi
bir zamandan kalm11?h. Boyle yerler arasmda da maden ocag1
eskiden beri ozel bir onem ta1?1yordu; sadece ag1r bir <;ah1?ma
nm, biitiin gayretli insanlann faydalanmas1 i<;in ocagm derin
liklerinden <;ekip <;1kard1g1 hazineleri degil, aym zamanda Bie
dermeier <;agmm, Jean Paul'u, Novalis'i, Tieck'i ve Wemer'iyle
kendini adad1g1 o 1?ehla baki1?1 gosterdigi i<;in de. - Bu cumbah
daire, i<;inde boyle degerli 1?eyler bannd1ran mekanlara yak11?rr
bi<;imde, <;ift kat gizlenmi1? bir haldeydi. Sokak kap1smdan he
men sonra, giri1?te, solda koyu renkli, <;mg1rakh daire kap1s1 ge
lirdi. Bu kap1 oniimde a<;Ild1gmda, dik ve nefes kesici bir mer
diven <;1kard1 yukanya, benzerlerine sonralan sadece koy evle
rinde rastlad1g1m cinsten. Yukandan gelen zay1f gaz lambas1
11?Igmda ya1?h bir hizmet<;i kadm duruyor olurdu ve ben hernen
sonra, onun korumas1 altmda, o karanhk dairenin holiine a<;I
lan ikinci e1?igi ge<;erdim. Zaten, bu daireyi o ya1?hlardan biri ol
maksizm tasavvur edemezdim. Bunlar, arhk suskunluga go
miilmii1? olmakla birlikte, aralarmdaki ortak servetlerini te1?kil
eden hahralan payla1?hklan kimseler olan hammlanm sadece
kelimesi kelimesine anlamakla kalmaz, onlan her yabano kar-
1?ISmda a<;1k almla temsil etmeyi de bilirlerdi. Ama bu ternsil i1?i
ni herkesten kcilay benim kar1?1mda becerirlerdi, <;iinkii beni ek
seriya hammlanndan <;ok daha iyi anlarlard1. Buna kar1?1hk ben
de onlara sayg1, hatta hayranhk dolu gozlerle bakard1m. Ham
mefendilerinden ekseriya daha ag1r, daha gii<;liiydiiler, hem de
bu sadece viicut<;a boyle degildi; ve i<;erisi, salon, benim i<;in
hazen maden ocagma ve <;ikolataya ragmen, evin ya1?h destegi
nin geldigimde beni bir yiikten kurtanrcasma paltomu ald1g1,
giderken de kasketimi, beni takdis etmek istercesine, almma
bashrd1g1 o kap1aras1 kadar <;ok 1?ey ifade etmezdi.
36
Herr Knoche ile Fraulein Pufahl
37
Knoche ald1. Herr Knoche, annemin-babamm beni yardimlany
la Kayzer'in ordusundaki gorevime bir an once haz1rlamak zo
runda olduklanna inand1klan astsubaylar tiiriinden biriydi.
Herr Knoche bana yaz1 dersi veriyordu; bek<;iler de bedenegiti
mi. Anne-babalarm i<;giidiisii, gorevi mahkemelerde, vergide,
poliste infaz alan s1mfa giiveniyordu. Bu s1mftan alan tek bir
ogretmen gelip ge<;mi�se, o da Herr Knoche'ydi. Zadegan evle
rinde kendini dizginlemek zorunda idiyse, kendisine emanet
edilen s1mfta -bu s1mf sonra benim s1mf1m oldu- dizginleri
hepten koyverirdi. Bu, s1mfm Savignyplatz' a ta�mmasmdan ki
sa bir zaman onceydi. 0 zamanki yeri PassauerstrafSe'ydi. Bir
okul binas1 degil, olsa olsa sadece akaret olarak dii�iiniilmii�,
ruhsuz bir binayd1 buras1. Orada, o karanhk dershanede Herr
Knoche'nin yonetimi altmda olup biten itici geliyordu bana.
Ama onun o dayak sahnelerinden biri degil kendisiyle kar�Ila�
hgim yer, her insamn <;ocuklugunda ya�ad1g1 s1radan bir an.
Oniinde iki kanad1 da kapah bir ciimle kap1s1 belirir ve kendisi
ne bu kapmm giiniin birinde a<;1hp onu hayata giden yola sah
verecegi temin edilir. Dersimiz �ark1yd1. Wallenstein' dan35 ath
nm �ark1s1m ogreniyorduk: "Haydi kalkm arkada�lar, atlara,
atlara, I Er meydanma, hiirriyete ko�ulsun! I Meydan, ki erke
gin degeri var orda hala, I Tarhhyor orda hala yiirek." Herr
Knoche s1mfa, son m1srada ne demek istendigini sordu. Tabii,
kimse cevap veremedi. Dogrusu da buydu anla�Ilan Herr Knoc
he i<;in; a<;1klad1: "Bunu biiyiiyiince anlayacaksm1z." $imdi bii
yiidiim. Herr Knoche'nin bize o zaman gosterdigi kapmm i<; ta
rafmda duruyorum. Ama kanatlan hala kapah. Ben bu kap1dan
ge<;me �erefine katllmad1m.
38
Magdeburger Platz Pazar Hali
39
Magdeburger Platz 'ta 5 no.lu Pazar Hali, Hermann Ruckwardt, 1 899.
40
Ate�
41
ru yakla�hg1m, hasta yatag1mda
saatlerin yakla�hgm1 goriir gibi
gorme egilimi. Bunun i<;in, bir
yolculuktan alabilecegim en bii
yiik zevki alamam, eger istasyon
da treni uzun uzun beklememi�
sem; gene bunun i<;indir hediye
vermenin bende tutku haline gel
mesi, <;iinkii ba�kalan i<;in siirpriz
olan �eyi ben, hediyeyi veren ola
rak, ta onceden goriiyorumdur.
Hatta bu, hastanm yatagmda sir
tim yashklara dayamas1 gibi, bek
leme siiresine yaslamp gelmekte
olana dogru bakma ihtiyaCI, daha
sonralan kadmlann, ne kadar sa
Pauline Benjamin, kzzlzk soyadz birla ve uzun beklemem gerektiy
Schoenjlies, yakla�zk 1 896. se, goziime o kadar giizel goriin-
melerine yol a<;mi�hr. Ba�ka za
manlar varhgm en iicra ve sessiz yeri olan yatag1m, ben hasta
olunca, ev halk1 indinde ge<;erli bir mertebe ve saygmhk kazan
mi� olurdu. Uzun bir sure i<;in, ak�amm okuma ve mumlarla
oynama gibi gizli seriivenlerine sahne olmayacakh arhk. Yash
gm altmda, her gece tekrarlanan yasak adetin ardmdan son bir
gii<;le yerine itilen kitap yoktu arhk. Ve o lava selleri, stearini
eriten o kii<;iik yangm odaklan da boyle haftalar boyunca orta
dan kalkard1. Evet, belki de hastahgm benim elimden <;ahp al
d1g1 �ey, benim i<;in gizli bir tedirginlikten azade olarak asla oy
nanmami� olan o soluk soluga, suskun oyundan ba�ka bir �ey
degildi: daha sonralan duyacag1m ve gecenin aym k1psmda
oynanan, buna benzer bir oyuna e�lik eden tedirginligin haber
cisi. Hastahgm gelmesi gerekiyordu, vicdamm1 rahatlatmak
i<;in. Ve bu vicdan, ak�amlan yatag1ma yatmhrken beni bekle
yen buru�uksuz <;ar�afm her bir noktas1 gibi temiz oluyordu.
<;ogu zaman annem yapard1 yatag1m1. Divandan, yashklarla
k1hflan silkeleyi�ini seyreder ve bu s1rada, banyoya sokuldu
gum ve arkasmdan porselen bir tepsi iizerinde yatag1ma ak�am
42
kahvalhsmm getirildigi ak�amlan dii�iiniirdiim. Karmakan�1k
yabani ahududu dallan arasmdan, smn arkasmdan bir kadm
goriiniir, riizgara iizerinde �u vecizenin yazth oldugu bir �eridi
a\ardt: "ister doguya git, ister bahya I En iyisi yuvandtr." Ve
ak�am kahvalhsmm ve ahududu dallannm hahrast, viicut bir
�eyler yemek ihtiyacm1 a�m1� oldugu duygusuna ne kadar ka
pllmt�sa, bir o kadar ho� olurdu. Buna kar�thk doyastya hikaye
\ekerdi cam. Hikayeleri dolduran o gii\lii akmh viicudun ta
i\inden ge\er ve hastahk adma ne varsa, selin siiriikledigi \ah
\trpt gibi gotiiriirdii. Agn bir su bendiydi, hikayeye sadece ba�
langt\ta diren\ gosterirdi; sonra, anlah gii\lendik\e, bu bendin
dibi oyulur, sonunda unutu�un U\urumuna siiriiklenirdi. Ok
�ama olurdu bu sele yatagmt haztrlayan. Ok�anmayt severdim,
\iinkii birazdan annemin agzmdan dolu dizgin dokiilecek olan
hikayeler, �imdiden elinde ktptrdanmaya ba�lard1. Bunlarla
birlikte, siilalem hakkmda ogrenmi� oldugum tek tiik bilgiler
de giin yiiziine \1kard1. Atalardan birinin strastyla ne i�ler yap
mt� oldugu, biiyiikbabanm koydugu hayat kurallan saythrdt
kar�1mda; sanki, soyum sayesinde elimde tuttugum o biiyiik
kozlan erken bir oliimle elden \Ikarmamm fazla acelecilik ol
dugunu kavramam istenirmi�\esine. Oliime ne kadar yakla�h
gtma giinde iki kere bakard1 annem. Sonra, termometreyle
usulca pencereye veya lambaya dogru gider ve o kii\iik cam
tiipii, sanki i\inde hayahm sakhym1� gibi dikkatle tutard1. Be
nim i\in sonralan, biiyiidiik\e, bedende ruhsal olanm varhgt,
cam borucugun i\inde olup da bakt�lanmm bir tiirlii yakalaya
madtgt o hayat ipliginin nereye kadar \Ikhgt kadar zor \OZiiliir
bir bilmece te�kil etmemi�tir. 01\iilmek yorard1. Bu i�ten sonra
en \Ok istedigim, tamamen yalmz kahp yashklanmla ugra�mak
olurdu. <;iinkii yashklanmm kenar \izgilerini, tepe ve dag strt
larmm bana heniiz pek bir �ey ifade etmedigi zamanlarda bile
iyi biliyordum. Oyle ya, onlan olu�turan kuvvetlerle birlik ha
lindeydim yorgammm altmda. Onun i\in bazen, bu dag strast
nm i\inde bir magara olu�tururdum. Girerdim i\ine; yorgam
ba�1ma \eker, kulagtml o karanhk bo�luga verir, oradaki sessiz
lige arada bir sozler atar, sonra bunlarm hikaye olup geri do
nii�lerini izlerdim. Kimi zaman parmaklar da i�e kan�1r, kendi-
43
leri bir olay sahnelerdi; ya da "diikkan" yaparlard1 beraberce,
ortaparmaklann meydana getirdigi "tezgah"m ardmdan iki
sen�eparmagt ben mii�?teriye hararetle ba�? sallard1. Ne var ki,
onlann oyununu <;ekip <;evirme istegim de, giiciim de gittik<;e
zaytflardl. Sonunda, neredeyse hi<; ilgisiz bir halde izler hale
gelirdim, yangmm kemirdigi bir �?ehri yagmalamaya koyulmui?
�?iipheli bir tembeller giiruhuna benzeyen parmaklanmm ko
�?U�?turmasml. Bunlara giivenmeye hi<; gelmezdi. �iinkii, ma
sumken biraraya gelmi�? de olsalar, bu iki kafilenin, birbirlerini
nasll buldularsa aym sessizlik i<;inde, tekrar ayn ayn yollanna
gitmeyeceklerinden hi<; emin olamazd1 insan. Ve gittikleri yol
hazen, bitiminde tath bir dinleni�?in, kapah gozkapaklarmm ar
dma serili alevden tiilde oyna�?arak el eden o goriileri ortaya <;t
kardtgt, yasak bir yol olurdu. �iinkii her tiirlii itina veya sevgi,
yatagtmm durdugu odayt evimizin biitiiniine eksiksiz bir bi
<;imde eklemeye yetmezdi. Ben ak�?amm gelmesini beklemek
zorundaydtm. 0 zaman, kap1 lambanm oniinde a<;thp lamba
mn fanusu sallana sallana e�?igi ge<;ip bana dogru ilerlediginde,
sanki giindiiziin her saatini ftr dondiiren o altm hayat topu be
nim odama, ktytda k6�?ede kalmt�? bu hiicreye ilk defa ula�?abil
mi�? gibi gelirdi. Ve daha ak�?amm yammda �?6yle iyice rahat et
mesine ftrsat bile kalmadan, benim i<;in yeni bir hayat ba�?lardt;
daha <;ok, ate�?le ge<;en eski hayat lambanm I�?tgi altmda bir an
dan otekine, <;i�ek gibi a<;ard1. Yahyor olmamdan ba�?ka bir �?ey
yoktu, l�?lktan otekilerin oyle kolayca kazanamayacagt bir avan
taj elde etmeme izin veren. istirahahmdan ve yatagtmm hemen
yakmmda bulunan duvardan faydalanarak I�?tgt golge oyunla
nyla selamlardtm. Parmaklanmm oynamasma izin verdigim
biitiin o oyunlar, bir kat daha miiphem, daha gorkemli ve daha
i�lerine kapah bir bi<;imde duvar kagtdmm iistiinde tekrar beli
rirdi. "Ak�?amm golgesinden korkacak yerde, deniyordu oyun
kitabtmda, ne�?eli �ocuklar onu eglenmek i<;in kullamr." Bunun
ardmdan bol resimli a<;tklamalar geliyordu, yatagm duvanna
dag ke<;isi, piyade, kugu ve adatavi?am resimlerini nasll yanst
tabilecegimi gosteren. Tabii, benim ba�?arabildigim ender ola
rak, agzm1 a<;m•�? kurttan ileri gidebiliyordu. Ne var ki bu agtz
o kadar biiyiik ve o kadar a<;tkh ki, <;ocuk hastahgmm bile beni
44
ele ge�irrnesine izin verilrneyen bu rnekanda, o kurdu diinyay1
yokeden Fenriswolf38 olarak dola�hrrnadan edernezdirn. Sonra,
giiniin birinde �ekip giderdi hastahk. Yakla�an iyile�rne, do
gum gibi, ate�in bir kere daha ac1 verici bir bi�irnde s1khg1 bag
Ian gev�etirdi. Benirn varhg1rnda hizrnet�iler gittik�e daha s1k
bir �ekilde annernin yerini alrnaya ba�lard1. Ve bir sabah yeni
den, uzun bir aradan sonra ve daha giiciirnii iyice toplarnarn1�
bir halde, hah dovrne sesine verirdirn kendirni: yiikselip pence
relerden giren ve kendine �ocugun kalbinde, sevgilinin sesinin
erkegin kalbinde edindiginden daha derin bir yer edinen, alt
tabakanm dili olan, ger�ek yeti�kinlerin, hi� kesilrneyen, konu
sundan saprnayan, bazen yava�layan, ternbelce ve hafifleyerek
her bir �eye haz1r oldugunu belirten, gene bazen, sanki a�ag1da
yagrnurdan bir ka�an varrn1��asma, a�1klanarnaz bir dortnala
ko�u tutturan hah dovrne sesine. Hastahgm ba�lang1�ta benirn
le dii�iip kalkrnas1 nasll farkma bile vanlrnaz bir yava�hkla ol
duysa, gitrnesi de oyle olurdu. Ne var ki, onu tarn unutrnaya
ba�lad1g1rnda son bir selarn1 ula�1rd1 bana, karnernde. Ka�Irdi
girn saatlerin toplarn1 yaz1h olurdu alt ucunda. Kesinlikle, kahl
digirn saatler kadar gri, rnonoton gelrnezlerdi bana, tersine, ga
zinin gogsiindeki renkli �eritler gibi dururlard1 orada, dizi dizi.
Hatta, benirn goziirnde uzun bir ni�an dizisini sirngelerdi "Na
rnevcut: yiiz yetrni� ii� saat" ibaresi.
45
Atlzkarznca
46
Kunduz
47
hic;bir zaman kimselerin bulunmad1g1 on bahc;eler. Boyle yerler
de, ashnda oniimiizde olan her bir ;;ey sanki gec;mi;;e kan;;m1;;
gibi goriiniir. Hayvanat Bahc;esi'nin bu k1smmdayd1 i;;te, her ne
zaman yolum ;;a;;1p da oraya varsa, bir kaphca parkmm ortasm
da dururmu;;a benzeyen havuzun duvannm iistiinden ic;ine
bakmama izin verilen yer. Buras1 kunduzun kafesiydi. Gerc;ek
ten bir kafes; c;iinkii hayvanm c;ogu zaman bulundugu havuzun
korkulugu, kahn demir c;ubuklardan oriilmii;; bir parmakhkla
c;evriliydi. Arka tarafta, beyzi havuzun arka plamm kiic;iik bir
kayahk, magarahk bic;iminde in;;a edilmi;; bir yap• s1mrhyordu.
Hayvana mesken olarak dii;;iiniilmii;;tii, ama ben onu hic;bir za
man o yapmm ic;inde gormedim. Onun ic;in de s1k s1k, sonsuz bir
bekleyi;; ic;inde, bu dibi goriilmez ve kara derinligin kar;;•smda,
bir yerlerinde kunduzu gorebilirim diye dikilip durmu;;umdur.
Sonunda, eger istedigim olduysa, sadece bir an ic;in olurdu; c;iin
kii goz ac;1p kapaymcaya kadar kayboluverirdi sarmcm 1;>llhh sa
kini 1slak gecesinin ic;inde. Tabii, kunduzun kondugu yer ger-
48
<;ekte sam1<; degildi. Ama ben suyuna bakmca, her seferinde,
yagmur �ehrin biitiin IZgaralanna, sanki s1rf bu havuza dokiiliip
hayvamm beslemek i<;in akm edermi� gibi gelirdi. <;iinkii nazh
bir hayvand1 burada banndmlan ve bo�, nemli magaray1 sigi
naktan <;ok tapmak olarak kullanan. Yagmur suyunun kutsal
hayvamyd1 o. Ama yagmurun kanallannda, sulannda m1 olu�
mu�tu, yoksa sellerinden ve s1zmtliarmdan beslenmekle mi kah
yordu, buna karar veremezdim. Hep alabildigine me�guldii, ya
�ad1g1 derinliklerde onsuz edilemezmi�<;esine. Ne ki, ben nice
uzun ve aziz giinler boyunca almm1 parmakhgma dayayabilir
de onu seyretmeye gene doyamazd1m. Bu bak1mdan da, yag
murla gizli bir akrabahg1 oldugunu gosterirdi. <;iinki.i bana hi<;
bir giin, yagmurun ince veya kaba di�leriyle yava� yava� saatle
rini, dakikalanm tarad1g1 giinler kadar uzun ve aziz gelmezdi.
Ki.i<;i.ik bir k1zm uysalhg1yla egerdi gi.in ba�m1 bu kur�uni tara
gm altmda. Ben de o zaman doymak bilmeden onu seyreder
dim. Beklerdim. Hafiflemesini degil. Daha <;ok, gittik<;e daha bol
doki.ilmesini. Camlarda trampet <;ah�1m, oluklardan bo�am�m1
ve gurultularla kanal borulanndan a�ag1ya akl�m1 dinlerdim.
Yagmur iyiydi, bana gi.iven hissettirendi. Ve kendi gelecegim
bo�amr gelirdi bana dogru, be�ik ba�mda bir ninni soylenirmi�
<;esine. Ne iyi kavrard1m, insanm yagmur i<;inde bi.iyi.idi.igi.ini.i.
Bugulanm1� camm ardmda ge<;en boyle saatlerde kunduzun ya
mnda, onun evinde olurdum. Fakat bunun boyle oldugunu da
ancak, bir dahaki sefer kafesinin oni.inde dururken anlard1m. 0
zaman gene uzun uzun beklemem gerekirdi, o siyah, parlak vii
cut f1rlay1p <;Ikana, sonra hemen gene dahp acele i�lerine segirte
ne kadar.
49
B ir GlUm Haberi
50
nya iradesi d1�mda oldu samnm, bana bir kuzeninin olii
miinden bahsetti. Kuzen beni hi<; ilgilendirmeyen, ya�hca bir
adamd1. Ama babam haberi bana biitiin aynnhlanyla veri
yordu. Benim sorum iizerine, kalp sektesinin nasil bir �ey ol
dugunu anlath, uzun uzad1ya. Anlahlandan pek bir �ey kap
mi� degildim. Ama o ak�amki haliyle odam1 ve yatag1m1 yaz
mi�Im akhma, tipk1 insanm, giiniin birinde ugray1p, unuttu
gu bir �eyi almak zorunda kalacagm1 sezinledigi bir yeri akh
na yazmas1 gibi. Bunun ne oldugunu y1llar sonra ogrendim.
0 odada babam benden haberin bir par<;asmi gizlemi�ti. Ku
zeninin frengiden oldiigiinii.
51
Pfaueninse[42 ve Glienicke
52
Pfaueninsel. Harabe iislubunda yaprlmr? Kraliyet Yazlrgr, yakla�zk 1 890.
53
ic;inde biitiinle;;rni;; degildi. Daha c;ok, her bir ternrin k1skanc;
bir tavtrla, kendine ozgii rnekanlar ve alabildigine kendine oz
gii bir giyirnle biitiin otekilerden aynhp kendi ic;ine kapanrnaya
c;ah;;tyordu. Gene bu erken donernin bir ozelligi, sporda -hele
hele burada yapllan tiiriinde- havayt belirleyen unsurun ek
santrik yonii olrnastyd1. 0 yiizden, bu hangarlarm ;;urasmda
burasmda, erkek, kadm ve c;ocuk bisikletlerinin yamnda, on te
kerlekleri arka tekerlekten dort be;; kere daha biiyiik ve hava
daki selelerinde bir nurnara ic;in c;ah;;rna yapan akrobatlann yer
ald1g1 modern bisikletler de dola;;tyordu. Yiizrne salonlarmda
ekseriya yiizrne bilenler ve bilrneyenler ic;in ayn havuzlar bulu
nur; onun gibi burada da bir aynrndan soz edilebilirdi. Bu c;iz
gi, asfalt iizerinde c;ah�rnak zorunda olanlar ile hangardan c;t
ktp bahc;ede pedal c;evirrnelerine izin verilenler arasmdan gec;i
yordu. Benirn bu ikinci gruba yiikselrnern bir vakit ald1. Fakat
sonunda, giizel bir yaz giinii serbest btrakthp ac;tkhavaya gon
derildirn. Uyu;;rnu;; gibiydirn. Yol c;akdhydt; ta;;lar gtctrdtyor
du; ilk defa olarak, goziirnii alan bir giine� kar�Ismdaydtrn ve
siperligirn yoktu. Daha once asfalt golgelik, yolsuz ve rahat gel-
54
mii>ti. Oysa burada her virajda tehlikeler pusudayd1. Bisiklet,
serbest donmeli olmadigi, yol da heni.iz di.iz oldugu halde, ken
di kendine gidiyor gibiydi. Ama ben sanki daha once hi<;: i.ize
rinde oturmam1i' gibiydim. Gidonunda bir kendi bai>ma buy
rukluk bai>gosterdi. Her ti.imsek dengemi elimden ald1 alacak
gibi oluyordu. Di.ii>meyi unutah <;:ok olmui'tu, fakat derken, yer
<;:ekimi y1llardir feragat ettigi bir hakk1 yeniden talep edecek ol
du. Birdenbire, ki.i<;:i.ik bir yokui>tan sonra, yol durup dururken
al<;:ahverdi ve topragm beni dorugundan ai'ag1 kayd1ran o dal
gasi, lastiklerimden bir toz ve <;:akll bulutudur yi.ikseltti. Yanla
nndan ge<;:tigim dallar yi.izi.imi.i s1ymr ve ben durabilme i.imidi
mi hepten kaybetme noktasma gelirken, birdcnbire girii'in
oni.indeki hafif ei'igin bana el sallad1gm1 gordi.im. Kalbim vura
vura, ama hala arkamda b1rakhg1m inii'in verdigi hiZla, bisikle
timin i.isti.inde, hangann golgeliginde beliriverdim. Bisikletten
atlayii>Imm i<;:inde bir gi.iven vard1: Nas1l prenslikler vcya kral
hklar evlenme yoluyla imparatorun idaresi altma giriyorduysa,
bu yaz tren istasyonuyla birlikte Kohlhasenbri.ick, iskelelerine
kadar uzanan kemerli revaklanyla Griebnitzsee, ciddi bur<;:la
nyla Babelsberg Saray1 ve Glienicke'nin hoi> kokulu <;:ift<;:i kuli.i
beleri de yolun dalgas1yla yaphg1m izdiva<;: sayesinde, bir o ka
dar kolayca kucag1ma di.ii>eceklerdi.
55
Blumeshof 1 2
56
bile iftihar vesilesi olamazd1. <;iinkii, her ne kadar yetmi�li yil
larm mobilyalan daha sonraki Art Nouveau'nunkilerden �ok
daha dayamkh idiyseler de, en karakteristik yonleri, i�leri za
manm ak1�ma b1rak1�larmdaki ve kendi geleceklerini hi�bir
noktada akllCI bir hesaba kitaba degil, sadece malzemenin da
yamkhhgma baglay1�larmdaki sallapatilikti. Burada hakim
olan mobilya �e�idi, bir�ok yiizy1lm siislemelerini iizerinde bir
le�tirmekte gosterdigi ba�mabuyrukluktan otiirii kendisiyle ve
kendi kahCihgiyla oylesine dopdoluydu ki, herhangi bir a�m
mayi, sah�1, ta�mmay1 hesaba katm1yordu ve kendi sonuna hep
aym yakmhg1 ve kendi sonundan hep aym uzakhg1 koruyordu:
Her �eyin sonu gibi goriiniiyordu bu son. Sefaletin bu mekan
larda hi� yeri olamazd1, oliimiin bile yeri olmad1g1 gibi. Bura
larda olmeye mahal yoktu; nitekim sakinleri de sanatoryumlar
da oliir, mobilyalarsa hemen, ilk miras�1 ku�agmm elinden, es
kiciye devredilirdi. Bunlarda oliim ongoriilmemi�ti. Onun i�in
giindiizleri o kadar rahat goriiniirler, geceleriyse kotii riiyalara
sahne olurlard1. Binanm ayak bashg1m merdiven yuvas1, once
kollanm1 bacaklanm1 ag1rla�tmp dermandan kesen, sonra da
beni, ozledigim o e�ikle aramda sadece birka� ad1m kalm1�ken,
pen�esine ahveren bir kabusun yuvas1 oldugunu gosterirdi.
Boyle riiyalar orada saglayacag1m korunmu�luk duygusu i�in
odedigim bedeldi. Anneannem Blumeshof'ta olmedi. Kar�Ism
daki dairede �oktan beri, daha ya�h olan babaannem oturuyor
du. 0 da ba�ka bir yerde oldii. Boylece bu cadde benim i�in bir
cennet, oliimsiiz ama gene de aram1zdan aynlm1� biiyiikanne
lerin golgelerini barmd1ran bir iilke haline geldi. Ve hayalgiicii
bir bolgenin iistiine tiiliinii sermeyegorsiin, o tiiliin kenarlanm
da ak1l almaz k1vnmlarla siislediginden, yakmlarda bulunan
bir koloni mallan diikkamm45 tiiccar olan biiyiikbabamm bir
amh haline getirdi, s1rf onun sahibinin ad1 da Georg oldugu
i�in. Erken olmii� olan biiyiikbabamn portresi canhsmm bii
yiikliigiinde, kansmm portresiyle simetrik bi�imde, dairenin
daha iicra k1simlanna giden koridorda as1hyd1. <;e�itli vesileler
olurdu buralara hayat ta�1yan. Evlenmi� bir k1z �ocugun misa
fir geli�i, �oktand1r kullamlmaz olmu� bir dolap odasm1 a�hnr
di; ba�ka bir arka oda, biiyiikler ogle uykusuna yathklarmda,
57
Berlin 'de bir dairenin salonu, Walter Benjamin 'in koleksiyonundan, Sasha Stone.
beni misafir ederdi; bir i.ic;i.inci.isi.i, eve bir terzi kadmm geldigi
gi.inlerde diki� makinasmm hk1rhsmm duyuldugu odayd1. Bu
arka odalardan benim ic;in en onemlisi locaydi46, ister daha mi.i
tevazi do�enmi� haliyle yeti�kinlerin pek deger vermedigi bir
yer oldugu ic;in olsun, ister boguk da olsa cadde gi.iri.iltiisii du
yuldugu, ister gozlerimin oni.ine kapiCilanyla, c;ocuklan ve la
terna c;algiCilanyla yabanCI avlulan serdigi ic;in olsun. Zaten, lo
cadan oni.ime ac;1lan, gori.inti.ilerden c;ok sesler olurdu. Hem,
mahalle kibard1 ve avlularmdaki hayat hic;bir zaman pek hare
ketli degildi; burada yapllan i� de, yaplld1g1 ki�iler olan zengin
lerin si.ikunundan haberdard1 ve her �ey aniden, derin bir pa
zar gi.ini.i huzuruna gomi.ili.ip gitmeye haz1r gori.ini.irdi.i. Onun
ic;in pazar gi.ini.i locamn gi.ini.iydi.i. Pazar, hep bir eksikleri var
ml� gibi duran obi.ir odalarm bi.iti.ini.iyle asia kavrayamad1klan
gi.indi.i, c;i.inki.i otekilerin arasmdan SlZlp gec;erdi bu gi.in ve onu
sadece, i.istlerine hahlann as1hp <;Irpildigi smklarm oldugu ve
obi.ir localarm da bakhg1 avluya bakan loca tutabilirdi; Zwolf
Apostel ve Matthaus47 kiliselerinin i.izerine boca ettigi c;an ses-
58
leri yiikiinden tek bir titre�im bile kenarmdan ko�esinden ka
ytp gitmez, ak�ama kadar locada istif istif ytglltp kahrd1. Bu da
irenin odalan saytca <;ok olmaktan ba�ka, ktsmen <;ok da geni�
ti. Anneannemi cumbasmda, <;ok ge<;meden diki� kutusunun
yanmda, meyva ya da <;ikolatayt oniimde bulacagtm ko�esinde
selamlamak i<;in, once o kocaman yemek odasm1, sonra da
cumbah oday1 bir u<;tan bir uca ge<;mem gerekirdi. Ama bu
odalann ne i<;in yapllm1� oldugunu ancak Noel bayrammm bi
rinci giinii gosterirdi. Tabii, bu biiyiik bayramm ba�langtcl her
ytl garip bir gii<;liikle birlikte gelirdi. Hediyelerin konmu� oldu
gu uzun masalarm iistii, hediye verilecek olanlann <;oklugun
dan otiirii, dopdolu olurdu; <;iinkii dii�iiniilenler sadece, biitiin
dallan ve kollanyla aile mensuplan degildi, hizmet edenlerin
de yeri vard1 agacm altmda, iistelik o an gorevde olanlann yam
s1ra, emekliye aynlm1� olanlann da. Onun i<;in, biitiin bu stkl
�Ikhk i<;inde, ogleden sonra, biiyiik yemegin bitiminde eski bir
hizmetkara veya kaptcmm <;ocuguna yemek verilmesi gereke
bileceginden, insan onceden kestirilmez bir bi<;imde saha kay
bma ugramayacagmdan hi<; emin olamazd1. Fakat gii<;liik bura
da degil, ba�langt<;ta, <;ift kanath kapmm a<;tldtgt andaydt. Bii
yiik odanm gerilerinden agacm 1�1lhst vururdu. Uzun masalar
da bir kan� yer yoktu ki, insam hi<; degilse badem ezmeli, <;am
dah siislii bir <;erez tabag1 <;agmyor olmasm; bir de, her taraftan
el eden bir siirii oyuncak ve kitap. iyisi mi, <;ok goniil baglama
mahydt her birine. Acele edip benim olacakm1� goziiyle bakh
gtm bir hediyenin sonradan bir ba�kasmm kazamlm1� hakk1
oluvermesi biitiin giiniimii berbat edebilirdi. Bundan ka<;mmak
i<;in, e�ikte mthlamp kahrdtm; dudaklanmda, agacm 1�Ilhsmm
m1 uyandtrdtgmt, yoksa, bana aynlm1� hediyelerden �a�kma
donmii� bir halde, yakla�maya cesaret edemeyi�imden mi kay
naklandtgmt kimsenin bilemeyecegi bir giiliimseme. Ama niha
yet, boyle gostermelik gerek<;elerden de, hatta asll gerek<;em
den bile daha derin, ii<;iincii bir �ey vard1 bana hiikmeden. Oy
le ya, oradaki hediyeler heniiz, benim olmaktan az1c1k daha
<;ok, hediye edenin mahydt. Kmlgandllar; onlan herkesin gozii
oniinde elime ahrken bir beceriksizlik yapmaktan korkum bii
yiiktii. Ancak dt�anda, holde ktz onlan ambalaj kagtdma sard1-
59
gmda, hediyeler de boylece iiekillerini kaybederek kutulara,
boh<;alara girip bize kendilerinin yerine rehin olarak agirhklan
m b1rakhklannda emin olurduk, onlann yeni mallanm1z olarak
bize ait olduklanndan. Saatler sonra vanrd1 iii oraya. Sonra, he
diyeler sanhp sarmalanm1ii, s1k1ca baglanmlii olarak elimizde,
akiiam karanhgma <;Ikhgimizda, fayton apartman kap1smm
oniinde bekler, kar pervazlann ve <;itlerin iistiinde dokunulma
illlii halde, kaldmmda daha bir kirlice duradurur, Liitzowufer
tarafmdan bir k1zagm <;mg1rag1 duyulur ve birbiri ardmca ay
dmlanan gazh sokak lambalan, bu tath bayram akiiam1 dahi
degnegini omuzuna atmadan edemeyip dolaiian fenercinin gii
zergahml a<;1ga vururken, iiehir oylesine kendi alemine dalm1ii
olurdu ki, benim ve mutlulugumun agirhg1yla dolu bir <;uvala
benzerdi.
60
Okuma Sandzgz
61
rarada olabilmesine hayrandtm. Bir hituftu bu. Ve bu li.itfu elde
etmek i�in itaatle �abalayan sag elim ula�amtyordu ona. Dt�an
da oturup duracakh, se�ilmi�leri i�eriye almakla gorevli kap1c1
gibi. Bu yi.izden, elin o harf levhactklanyla ili�kisi feragatle do
lu bir ili�kiydi. Bu ili�kinin bende uyandudtgt hasret, onun �o
cuklugumla ne ol�i.ide ozde� bir �ey oldugunun delilidir. San
dtkta ger�ekten aradtgtm �ey �ocuklugun kendisi: mekam, dizi
lip kelime olmas1 istenen harf levhactklanm �1talanna oturtur
ken elin yaphgt hareketin i�inde olan bi.iti.in bir �ocukluk. El o
hareketin ri.iyasm1 hala gorebilir, ama uyamp da onu ger�ekten
yapmayt hi� beceremeyecektir. Bunun gibi, yi.iri.imeyi nasll og
rendigimi ri.iyamda gorebilirim. Ama bunun bana bir faydas1
yoktur. $imdi yi.iri.iyebiliyorum, yi.iri.imeyi arhk ogrenemem.
62
Dolap lar
63
maz bir istegim oldugunu dii�iiniince, kendimi o hiinerimin
masallarm kii<;iik bir karde�i oldugunu dii�iinmeye yatkm bu
luyorum, <;iinkii onlar da, en azmdan beni ruhlar ve biiyi.iler
diinyasma davet edip sonra aym �a�mazhkla yahn ger<;ege geri
verir, ger<;ek de beni bir <;orabm avutuculuguyla kar�Ilard1. Bu
nun ardmdan y1llar ge<;ti. Biiyiiye olan giivenim sarsilmi�h ar
hk; onu geri getirmek i<;in daha keskin uyarhlara ihtiya<; vard1.
Bi.iyi.iyi.i garipte, korkun<;ta, metrukta aramaya ba�lad1m; ve ge
ne bu sefer de, onu tatmaya ugra�hg1m yer bir dolabm onii ol
du. Ama oyun daha ciiretli bir oyundu. Masumiyet ge<;ip git
mi�ti arhk ve bir yasakh oyunu yaratan. Bana yasak olan �ey,
kaybolan masal diinyasmm yerini gayet iyi tutacak bir �ey ve
receklerini umdugum yaztlard1. Ger<;i ba�hklan -"Die Ferma
te" [Uzun Es], "Das Majorat" [Evladiyelik], "Haimatochare"
bana karanhk kahyordu. Ama anlamadigim biitiin ba�hklara
kar�1hk elimdeki garanti, "Hortlak<;I Hoffmann"49 ad1 ve bu
adamm kitaplannm kapagm1 asla a<;mamam yolunda verilmi�
Siki talimath. Sonunda onlara ula�mayi ba�ardim. Ogleden on
celeri, bazen oyle rast geliyordu ki, annem �ehirden, babamsa
diikkandan heniiz donmeden, ben okuldan eve gelmi� oluyor
dum. Boyle giinlerde aziCik olsun zaman kaybetmeden kitap
dolabma yollamyordum. Garip bir mobilyayd1 bu. Cephesin
den, i<;inde kitaplar barmdird1g1 anla�Ilmazd1. Kap1larmm me�e
<;er<;eveleri i<;inde camdan dolgular vard1. Hem, bu dolgular
kii<;iik par<;alardan olu�uyor, kur�undan bir <;ember ise her bir
par<;ayi yanmdakinden aymyordu. Ne var ki bu kii<;iik camlar
kirmiZI, ye�il ve san renkteydiler ve hi<; mi hi<; �effaf degildiler.
Dolayisiyla, bu kap1lardaki cam sa<;mahkh; ve cam bu kaderi
nin ociinii almak istermi�<;esine itici, kimseyi yakmma davet et
meyen yans1malar sa<;ardi ortahga. Ama bu mobilyay1 saran
naho� hava bana o zamanlar dokunmu� olsayd1, bu da, ona
kar�I o sag1r, aydmhk ve tehlikeli ogleden once saatinde planla
digim saldmya azmettirici bir sebep daha buldugum anlamma
gelirdi. C::ifte kap1y1 a<;ar, kitap sirasmda degil, onun arkasmda
aramam gereken cildi el yordam1yla bulur, hummah bir �ekilde
sayfalan <;evirip, kaldigim yeri a<;ar ve oldugum yerden kipir
damadan, dolabm a<;Ik kap1s1 dibinde sayfalan u<;ar gibi oku-
64
yarak annemin-babamm gelmesine kadar olan zamandan fay
dalanmaya bakard1m. Oyle okuyu okuyuverdigimden hi<;bir
�ey anlamazd1m. Gene de, her bir hortlak sesinin, her geceyan
smm ve her lanetin verdigi deh�et, her an daire kap1smda
anahtar sesini ve babamm bastonunun sofada bastonluga dii
�erken <;1kard1g1 boguk darbeyi bekleyen kulagm korkulanyla
kertelenir ve kemale ererdi. - Fikir iiriinlerinin bu evde sahip
olduklan ayncahkh yerin bir i�aretiydi, biitiin dolaplar i<;inde
tek bunun a<;lk kalmasl. <;iinkii biitiin oteki dolaplara ula�ma
nm tek yolu, o ylllarda her ev kadmma evin her ko�esinde e�lik
eden, gene de ikide birde kaybedilip aranan anahtar sepetin
den ge<;erdi. Kadmm kan�hrd1g1 anahtar y1gmmm �ang1rhs1
ba�lahrd1 evle ilgili her i�i; kaos isyan halindeydi o y1gmm i<;in
de ve bu isyan, kutsal diizenin tablosu ardma kadar a<;llm1� do
lap kapllannm ardmdan, bir sunak dolabmdan goriiniir gibi,
bize selam verene kadar siirerdi. Bu kaos benden de sayg1 ve
hatta kurban isterdi. Her Noel ve dogum giinii eglencesinden
sonra, hediyelerden hangisinin, anahtanm benim ad1ma anne
min saklad1g1 "yeni dolap" a vakfedilecegine karar verilmesi
gerekirdi. Kilit altmda olan her �ey daha uzun sure yeni kah
yordu. Ama benim akhm yeniyi yeni tutmakta degil, eskiyi ye
nilemekteydi. Benim kendimin, ailenin Yenisinin, eskiyi kendi
nin kllarak yenilemesi ise <;ekmecede biriktirdigim koleksiyo
nun eseri oluyordu. Buldugum her ta�, kopanlm1� her <;i<;ek ve
tutulmu� her kelebek benim i<;in bir koleksiyonun ba�lang1c1
oluverirdi; ve sahip oldugum her ne varsa, biitiiniiyle benim
tek koleksiyonumu olu�turuyordu. "Ortahg1 toplama" i�i, hirer
sabah ylld1z1 olan dikenli kestanelerle, bir giimii� hazinesi olan
stanyol )<ag1tlanyla, tabutlar olan oyun kiipleriyle, totem aga<;
lan olan kaktiislerle ve kalkanlar olan bak1r feniklerle dolu bir
binay1 yerle bir etmek olurdu. Boylece biiyiir ve boylece klhk
tan k1hga girerdi, <;ocuklugun gozlerdeki, <;ekmecelerdeki, ku
tulardaki varhg1. <;iinkii bir zamanlar o eski koy evinden masa
la ge<;en �ey -Meryem'in <;ocuguna yasak olan o son oda__so bii
yiik�ehir evinde ufala ufala dolap haline gelmi�ti. 0 giinlerin
ev idaresinde biitiin dolaplarm en karanhk suraths1 ise biifeydi.
Evet, bir kiler ve kilerin muglak esrannm ne oldugunu, geni�,
65
kiitleli ve almhg1yla tavana kadar uzanan biife ile kap1s1 arasm
daki orans1zhgm farkma varabilmi� olan kavrar ancak. Odada
ki yeri iizerinde, hpk1 ta eskiden gayrimenkulle mobilyap bira
raya getirmi� bir akrabahgm �ahidi olarak yiikseldigi zamanda
sahip oldugu haklara benzer, tescilli haklan vard1 sanki. Etrafta
her ne varsa hepsini ISSIZ kllan temizlikc;i kadm onunla ba�a c;I
kamazdl. Kadm sadece, biifenin oymalarmda, istiridye bic;imli
yanmkubbelerinde, teraslannda, �ahni�lerinde, ciimle kapllan
nm arasmda ve kaplamah yiizeylerinin oniinde duran giimii�
buz kovalanyla c;orba kaselerini, Delft vazolanyla Mallorca se
ramiklerini, bronz vazolarla cam kupalan indirip yan odaya y1-
gard1. Taht kurmu� olduklan yerin yalc;m yiiksekligi bunlan
her c;e�it pratik kullamma yabanCI k1hyordu. Bu yiizden biife
nin, tapmak tepeleriyle bir benzerliginin oldugu dogruydu.
Aynca, putlarm etraflanna toplamaktan ho�land1klan tiirden
zenginlikleriyle gosteri� yapabiliyordu. Bu gosteri� ic;inse, evde
davet verilen giinler en uygun f1rsath. Daha ogleyin biifenin
battal govdesi ac;Ilu, suye�ili renkli yosunu and1ran kadifeyle
kaph gozlerinde saklanan, evin giimii� hazinesini gosterirdi ba
na. Ama orada ne varsa, ondan onar tane degil, hay1r, yirmi�er
veya otuzar tane vard1. Hele ben o uzun mu uzun kahve ka�1g1
veya b1c;ak destegi, meyva b1c;ag1 veya istiridye c;atah dizilerini
goriince, bu bollugun verdigi zevk ile sanki beklenen misafirle
rin de birbirlerine o masa tak1mlan kadar benzer c;1kacag1 kor
kusu ic;imde bir kavgaya tutu�urdu.
66
Ogrenci Kitap lzgz
67
mn san�m k1zlanna, efendilerine sadakat yemini eden vasalla
ra; fakat ote yanda, entrikalar kuran hain kahya ile Roman i.il
kelerinden birinin parah askerligini yapan yersiz-yurtsuzlar da
eksik degildi. Ve biz ti.iccar ogullan ve ozel dam�man <;ocukla
rmm bi.iti.in bu efendilerin ve u�aklarm ne menem �eyler oldu
guna akll erdiremeyi�i sanki onlann kendinden ho�nutlugunu
bir o kadar arttmrd1 da, bize hi<; ald1rmadan evlerimize yerle�
meye koyulurlard1. $atolarmm i.izerindeki amblem onlara ba
bamm deri koltugundan selam gonderirdi, onlann sofralarmda
elden ele dola�an bira ma�rapalan bizim <;ini sobalanm1zm
i.izerindeki raflarda emre amade beklerdi ve iskemlelerin onla
rm erat salonlarmda oteye beriye <;aprazlamasma itilivermi�,
hep birilerinin yolunu kesecek bi<;imde duru�lan hpk1 bizdeki
Aubusson hahlarmm i.isti.indeki gibiydi, tek farkla: Bizimkilerin
i.isti.inde ata biner gibi oturmu� tek bir arabaCI yamag1 bile go
ri.ilmezdi. Fakat bir durum vard1 ki, iki di.inyanm kayna�masm1
fazlas1yla gi.izel bir bi<;imde ger<;ekle�tiriyordu. Bir gen<;lik der
gisinde oluyordu bu ve akhmda sadece, renkli bir resimle ilgili
yeri kald1. Bu sayfay1 her a<;1�1mda deh�etimden bir par<;a bile
eksilmezdi; ka<;ard1m, aym zamanda arard1m da; kaplld1gim
duygu, daha sonralan, Robinson'un Cuma'ya ilk defa yabanCI
ayak izlerini ve bunlann yamba�mda kurukafayla iskeleti gos
terdigi resim kar�1smda hissettigime benziyordu. Ama <;ok da
ha muglak bir deh�etti, uyur halde ve elinde bir smk gibi egrice
tuttugu �amdanla bir galeriden ge<;mekte olan beyaz gecelikli
kadmdan yayllan deh�et. Kadm kleptomand1 (Kleptomanin);
ve bu kelime, di�lerini gosteren, koti.i bir on sesin zaten oylesi
ne hortlaks1 olan "Ahnin" [olmi.i� aile bi.iyi.igi.i (kadm)] heceleri
ni <;arp1hr, bozard1, hpk1 Hokusai'nin bir oli.i <;ehresini birka<;
flr<;a darbesiyle hayalete <;evirdigi gibi - bu kelime beni deh�ete
salar, huzurumu bozard1. Kitap -ad1 Kendi c;abasz yla idi- <;oktan
ortaokul birdeki yerine donmi.i� olurdu, evin Berlin odasm
dan53 daha arkadaki odalarma giden koridor hala, �atodaki ka
dmm geceleri gezdigi uzun galeri olmaya devam ederken. Bu
kitaplar ister ban�<;Il veya ti.iyler i.irpertici, ister sik1c1 veya si.i
ri.ikleyici olsunlar, sihirlerini hi<;bir �ey arthramazd1 da, eksilte
mezdi de. <::unki.i bu sihir kitaplarm i<;erigine muhta<; degildi,
68
Berlin ' in Charlottenburg semtinde, Savignyplatz'ta Kaiser Friedrich Okulu,
aynz diinemin kartpostalz.
69
Saklamlacak Yerler
70
yerlerinde, bo� goz <;ukurlannda, kaskah agzmda hediyeler
bulunur, biiyii tecriibesi ilme donii�iirdii. 0 karanhk evi, bu
ilmin miihendisi olarak biiyiisiinden anndmr, paskalya yu
murtalanm arardim.54
71
Bir Hortlak
72
Boylece o eski, esrarengiz, vaktiyle yeri iplik <;1kng1 olan i�leme
ve dokuma biiyiisii, cennetle cehennem olarak ikiye aynlm1�h.
Riiya ise bunlarm ikincisinden <;1kma bir riiyayd1: iizerinde
ipekler as1h, tahtadan bir tezgahta bir �eylerle ugra�an bir hort
lak. Hortlak bu ipekleri a�myordu. C::ekip yanma alm1yordu,
ahp gotiirmiiyordu da; aslmda onlarla veya onlara bir �ey yapl
yor degildi. Ama gene de biliyordum, <;ahyordu; aynen, efsane
lerde insanlarm bir hortlaklar sofras1yla kar�Ila�hklarmda, ora
daki hortlaklann bir �eyler yedigini, i<;tigini gormeseler bile, bir
sofra ba�mda olduklanm anlamalan gibi. i�te bu riiyayd1 ken
dime saklad1g1m. Bunu takip eden gece ise, ah�1lmad1k bir saat
te -sanki onceki riiyanm i<;ine bir ikincisi giriyormu� gibiydi
annemin ve babamm odama girdigini goriiyordum. Kap1y1 ki
litleyip odamda kald1klanm gormeden tekrar uyumu�um. Erte
si sabah uyand1g1mda, kahvalhda yiyecek bir �ey yoktu. 0 za
man anlad1m ki, ev soyulmu�tu. Ogleyin akrabalar gelip en ge
rekli �eyleri getirdiler. Kalabahk bir haydut <;etesi geceleyin eve
girmi�ti. iyi ki, deniyordu, evde <;1kard1klan seslerden <;ok ki�i
olduklan anla�Ilmi�h. Sabah yakla�ana kadar siirmii�tii bu teh
likeli ziyaret. Annem-babam bo�u bo�una pencerenin ardmda
giiniin agarmasm1 beklemi�ler, sokaga dogru bir i�aret gonde
rebileceklerini ummu�lard1. Ben de kan�tmlm1�hm olaym i<;i
ne. Ger<;i, ak�amleyin <;it kap1smda duran k1zm davram�I hak
kmda soyleyebilecegim bir �ey yoktu, ama onceki gece gordii
gum riiyay1 merakla dinliyordu herkes. Merak, Mavisakal'm
kans1 gibi, bu riiyanm odac1gma giriyordu.58 Ve daha konu�ur
ken deh�etle farkma vanyordum: 0 riiyay1 asla ele vermeme
liydim.
73
Davet
74
te, sadece daha uzak mekanlara
<;ekilmi� olur, orada bir siirii
ayak sesinin ve konu�manm
hayhuyu ve tortusu i<;inde, da
ha dalgalarla karaya vuruldu
gu anda ktymm 1slak <;amurun
da stgmak arayan bir canavar
gibi kaybolurdu. Ve onu ftrla
hp ortahga atan u<;urum benim
smtftmm u<;urumu oldugun
dan, ben de bu stmfla ilk boyle
ak�amlarda tam�m1�1mdtr. Te
kin goriinmemi�tir gozume.
$imdi odalan dolduran �ey her
neyse, onun elle tutulmaz, kay
gan ve �u an <;evresinde oyna� Sogar1 motifli rorba kfisesi,
hgi herkesi bogmaya siirekli Meifien, yakla?lk 1730.
haz1r bir �ey oldugunu hisset-
mi�imdir; zamam ve yeri kar�1smda kor, besin aray1�mda kor,
davram�mda kor. Babamm boyle bir ak�am giydigi, bt<;ak gibi
diimdiiz frak gomlegi goziime tam bir z1rh gibi goriinmii� ve
bir saat once heniiz bo� sandalyeler iizerinde gezdirdigi bakl
�mda �imdi ke�fetmi�imdir silahlanmt�hgt. Bu arada bir ugultu
odama dahp girmi� olurdu: Goriilmez olan kuvvetlenmi�, her
uzvunda kendi kendisiyle gorii�melerine ba�lamt�h. insan na
stl bir deniz hayvamnm kabuguna kulak verirse, o da kendi
me�um mmlhsma kulak veriyordu; riizgara kap1lm1� yapraklar
gibi kendi kendine ol\iip bi<;iyor, ocakta kiitiik gibi <;thrd1yor
ve sonra sessiz sessiz, dii�iip kendi iistiine kapamyordu. $imdi,
hesaba stgmaz olanm daha birka<; saat once yolunu a<;mi� ol
maktan pi�manhk duydugum an gelmi�ti. Bir <;trpxda yapllan
bir �eydi bu: Yemek masas1 bir <;1rp1da ikiye aynlm1� ve aradaki
bo�lugu, alttan <;Ikanhp a\Ilan bir tabla, biitiin misafirlere otu
racak yer saglayacak bi<;imde kapatmi�h. Sonra, sofra kurmak
ta benim de yard1m etmeme izin verilmi�ti. Hem bu arada sa
dece elimden ge<;en gere<;lerin bana �eref bag1�layan �eyler -Is
takoz <;atallan, istiridye bi<;aklan- olmas1yla da bitmiyordu i�,
75
giindelik hayatm daha bildik nesneleri de torensi bic;imleri ic;in
de c;tktyordu ortaya. Bardaklar ye�il Roma bardagt59, bodur,
kesme Porto �arab1 bardagt, filigran i�li yayvan �ampanya bar
dagt kthgmda; tuzluklar giimii�ten hokkalar olarak; �i�elerin
tepelerindeki hpalar agtr, metal ciiceler veya hayvanlar bic;i
minde. Nihayet, her servisteki bir siirii bardaktan bir tanesinin
iizerine, misafire kendisini bekleyen yeri gosteren karh koyaca
gtm zaman gelirdi. Bu kiic;iik kartla eseri tamamlam1� olurdum;
ardmdan, son bir defa, hayranhk ic;inde, arhk sandalyelerinden
ba�ka eksigi olmayan masamn etrafm1 dola�trken, ancak o za
man doldururdu ic;imi, bana biitiin tabaklardan el sallayan o
kiic;iik ban� i�areti. Peygamberc;ic;egiydi bunlar, kusursuz por
selenden yemek tak1mm1 kiic;iik motifler halinde saran; oyle bir
ban� i�areti ki, tathhgmt ancak, biitiin obiir giinlerde kar�lma
c;tkan o obiir, sava�c;1 motifle tam�1k olan gozler kavrayabilirdi.
Mavi renkli sogan motifine60 gidiyor akhm. Bu motiften, �imdi
kar�1mda pmlhlar sac;an bu masanm c;evresinde yapllm1� nice
cenk boyunca, yalvar yakar bana yardtm etmesini dilemi�im
dir. Say1s1z defalar dallanm, siirgiinlerini, c;ic;eklerini, sarmalla
nm izlemi�imdir, kendimi en giizel bir tabloya bile hic;bir za
man vermedigim kadar vererek. Kimse hic;bir zaman bir dost
lugu, benim bu mavi sogan motifinden istedigim pervastzhkla
istemi� olamaz. Bana stk stk ogle yemegini zehir eden o denk
olmayan miicadelede miittefikim olmasm1 o kadar dilemi�im
dir. Ama hie; ba�aramadtm bunu. C::iinkii bu motif C::inli bir ge
neral kadar sahhkh, onun da be�iginin kenannda haz1r bulun
mu�tu. Annemin onu garkettigi �eref payeleri, tak1m1 bir resmi
gec;it ic;in dizi�i, taburun zayiata ugrayan her bir mensubu ic;in
mutfaktan yiikselen agttlar benim dostluk c;agnlanm1 iimitsiz
kthyordu. C::iinkii sogan motifi, soguk ve sinsi, benim bakt�lan
ma yiiz vermiyordu ve yapraklanndan en kiic;iigiinii bile gore
ve yollamayacakh, beni korumas1 ic;in. Bu soframn torensi go
riiniimii beni o felaket motiften kurtanrd1, ki sadece bu bile ne
�elenmem ic;in yeterliydi. Fakat ak�am yakla�hkc;a, bana daha
ogle iizeri vaadettigi o panldayan, o mutluluk dolu �eyin iistii
ne de bir keder perdesi yaythrdt. Ve sonra annem, evde kalacak
oldugu halde, iyi geceler demek ic;in �oyle bir odama ugrad1-
76
gmda, ba;;ka giinler bu s1ralarda yorgammm iistiine hangi he
diyeyi buakhgm1 c;ift kat hissederdim: giiniin heniiz kendisine
ay1rd1g1 saatler oldugu, benim de bu saatleri, bir zamanlar be
begimi ald1g1m gibi, uykuya dalarken rahat rahat yamma ald1-
g1m bilgisi. Bu saatlerdi, gizlice ve o farkmda olmadan, c;ekip
diizelttigi yorgammm k1vnmlanna dokiilen. Ve i;;te gene o sa
atler, evden <;1kmak iizere oldugu ak;;amlarda bile, daha ic;eri
deyken boynuna dolad1g1 ba;;ortiisiiniin siyah oyalan k1hgmda
bana dokunarak teselli verirdi. Severdim onun yakmhgm1 ve
ho;; bir koku olarak bana verdigini: 0 ba;;ortiiniin golgesinde,
san ta;;m hemen yamba;;mda kazand1g1m her dilim zaman, be
ni operken ertesi sabah ic;in vaadettigi kestane fi;;eklerinden da
ha c;ok mutlu ederdi. Sonra, d1;;andan babam seslendiginde,
annem kalk1p giderken ic;im arhk sadece, onu o pmlhs1 ic;inde
davete gonderiyor olmanm gururuyla dolard1. Ve bilincinde ol
madan, yatag1mda, uykuya dalmadan hemen once, kiic;iik bir
bilmecenin gerc;egini hissederdim: "Ak;;am ne kadar ilerlerse,
misafirler o kadar giizelle;;ir."
77
Dilenciler ve Fahifeler
78
yayan, ya da kendini koza gibi saran kiirkiiniin altmda, daha
geli�memi� bir halde uyuyan Psyche'yi61 anyordu. Gen;ekte
kapsad1g1 �eylerin ii�te birini gormiiyor hissini veren bir bak1�
�imdi i�ime yanyordu. Daha o zamanlar, annem oraya buraya
takthp uyur gibi yiiriidiigiim i�in azarladtgmda, i�inden �Ika
mtyor goriindiigiim bu sokaklarla birlik olup annemin ege
menliginden ka�abilecegim ihtimalini belli belirsiz seziyordum.
En azmdan -maalesef aldahCI bir duygu da olsa- ona ve stmft
ma veda etme duygusunun pay1 olmu�tu, sokak ortasmda bir
fahi�eye bir �eyler soylemenin 0 e�siz �ekiciligine kapllmamda.
i� o noktaya gelene kadar saatler siirebilirdi. Bu strada duydu
gum deh�et ise, harekete ge�mesi i�in bir soru sormamn yeterli
oldugu bir otomat kar�1smda duyabilecegimin aymstydt. Boy
Ieee athm sesimi yanktan i�eri. Sonra, zonklayan kulaklanm
uguldamaya ba�ladt; bense o makyajh dudaklardan dokiilen
sozleri toplayacak halde degildim. Oradan ka�hm ve aym gece
-ve daha nice geceler- o goziipek�e deneyi tekrarladtm. Sonra,
hele bazen ancak sabaha kar�1, bir avlu giri�ine dahp durakla
dtgtmda, sokagm asfalttan baglarma iflah olmaz bir �ekilde do
lanmt� bulunuyordum; beni kurtaran eller ise ellerin en temiz
leri olmuyordu.
79
Kazalar ve Cilrilmler
80
ran sirnidiyle oliirne niiJanh oluiJu beyhudeydi. Dstlerinden
ge�tik�e k1zoglank1z olduklanm anlard1rn. Sonunda da, bogu
lanlar iizerinde yap1lacak canland1rrna denernelerini gosteren
levhalarla yetinrnek zorunda kahrdtrn. Arna bu hareketler bana
Bergarna Miizesi'ndeki savaiJ�Ilar kadar yabanCI kahrd1. Dernek
ki felaket i�in her yerde tedbir ahnrniiJh; iJehir ve ben onu yu
rnuiJaCik bir yataga yahrrniiJhk, arna o hi�bir yerde gosterrni
yordu kendini. Evet, keiJke bakiiJlanrn Elisabeth Hastanesi'nin
s1k1 s1k1 kapah panjurlanm delip ge�ebilseydi! Liitzowstra
Be' den ge�tik�e, buradaki baz1 panjurlann giinortas1 kapah ol
dugu dikkatirni �ekrniiJti. Sorurna cevap olarak, boyle odalarda
"ag1r hastalann" yathgm1 ogrenrniiJtirn. Azrail'in, ilk dogacak
�ocuklan olecek olan M1s1rhlann evlerini parrnagtyla gosterdi
ginden soz edildigini iiJiten Yahudiler de, o evleri gozlerinin
oniinde, benirn panjurlan kapah kalan bu pencereler kariJISmda
duydugurn dehiJetle canlandurniiJ olrnahlar. Arna iiJini acaba
ger�ekten yap1yor rnuydu o, Azrail? Yoksa gene de, giiniin bi
rinde panjurlar a�1hyor, agu hasta iyileiJrnekte olan hasta ola
rak pencereye uzamyor rnuydu? Ona yard1m edilemez rniydi:
oliime, yangma, veya sadece, camlanrnda davul �alan, ama on
Ian hi� mi hi� k1rmayan doluya? Ve felaket ile ciiriim nihayet
gelip �athklannda, bu yaiJantmm, etrafmdaki her iJeyi -evet, rii
ya ile ger�eklik arasmdaki eiJigi bile- hi�e indirgemesi mucizevi
bir iJey degil rniydi? 0 yiizden bilmiyorum, bir riiyadan m1
kaynaklamyordu, yoksa riiyada sadece defalarca tekrarland1g1-
m m1 gordiim. Ne olursa olsun, "zincire" dokundugum anda
canlamveriyordu bu yaiJanh. "Once kapmm zincirini takrnay1 ·
81
Berlin 'de Chausseestrajle'de bir yangzm sondiirmeye falzf?ii n itfaiye ekipleri,
Waldemar Titzenthaler, 1 897.
82
yeti�rni� bile olsa, hi<;bir �ey gorernezdi insan. Sanki �ehir alev
lerin iistiine ktskan<;hkla kol kanat geriyor, onlan avlunun veya
<;atmm ta i<;erlerinde besliyor ve orada yeti�tirdigi o ate�li, o
gorkernli hindiyi herkesin goziinden esirgiyordu. Sondiirrne
ekipleri <;tktp geliyordu arada s1rada i<;eriden, arna onlar da do
yastya tatrn1� olduklan beklenebilecek o rnanzaraya laytkrnt�
gibi goriinrniiyorlardt. Olaya tarn hakkm1 verenler sadece aylak
seyircilerdi. Sonra ikinci bir ekip horturnlan, rnerdivenleri, tan
kerleriyle gelince, o da ilk ba�taki aceleci rnanevralanndan son
ra, hiikiirn siirrnekte olan ternbelligin i<;inde yerini bulrnu�, bu
rnigferli ve kavi takviye ekibi de goriinrneyen bir yangmm dii�
rnam olrnaktan <;ok koruyucusuyrnu� izlenirnini uyandmyor
du. Fakat <;ogu zarnan, arkadan ba�ka araba da gelrnezdi; aksi
ne, birdenbire polislerin de azaldtgt ve yangmm sondiiriilrnii�
oldugu farkedilirdi. insan yangmm kasten <;tkanlrnt� oldugunu
onaylayacak kirnseyi bularnazd1.
83
Diki§ Sandzgz
84
ayakta duruyor, kasketimin terli
lastik bagm1 kemiriyordum, ek;;i
geliyordu tad1 agztma. Boyle, i.ize
rimde diki� malzemesinin en sert
bir bi<;imde hi.iki.im si.irdi.igi.i anlar
da, i<;imde inat ve ofke kendini his
settirmeye ba�lard1. Sadece, strhma
<;oktan ge<;irmi� oldugum elbiseye
yonelik bu ihtimam sabnm1 <;etin
bir smava soktugu i<;in degil, ha
ytr, bundan da fazla, i.izerimde ya
ptlan bu muamele ile oni.imde seri
li o rengarenk ibri�imler, ince igne
ler, boy boy makaslar arasmda en
ufak bir oranh bile bulunmadtgt
i<;in. i<;ime, bu sandtgm daha yapt
h�mdan beri diki� i<;in mi di.i�i.ini.il Walter vc Georg Benjamin bahriyeli
mi.i� oldugu konusunda �i.ipheler klyafetiyle, yak/a�1k 1903.
girerdi - �imdi bazen sokaklarda
kar�1ma <;1k1veren ve uzaktan bakmca bir �ekerlemeci vitrinin
de mi, yoksa kuafor vitrininde mi durdugunu aytrt edemedi
gim etajerlere benziyordu. Ve makaralannm arasmda bir konu
�am olsaydt, neredeyse ktrk ytl sonra tamdtgtm Odradek adh
makara, pek de �a�umazdtm. Ger<;i yazar bu konu�an ve mer
divenlerde, oda ko�elerinde dola�1p duran esrarengiz makara
ya "aile babasmm kaygtst"63 adm1 verir. Ama soz konusu olan,
cinsiyet ili�kilerinin tersine dondi.igi.i o bulamk ailelerden biri
nin reisi olsa gerekti. En azmdan, daha o zamanlar bile, iplik
makaralannm edepsizce ayarhlanyla bana eziyet ettigini hisse
diyordum. Bu davetin hedefi ortadaki bo�luktu, evvelinde htzh
doni.i�i.iyle ipligin makaraya sanlmasm1 saglayan milin oturdu
gu. Sonradan bu bo�luk iki tarafmdan da, <;ogu zaman siyah
olan ve altm yaldtzla �irketin adm1 ve ipligin numarasm1 belir
ten yuvarlak birer etiketin altmda kaybolurdu. Parmak u<;la
nmla bu yapragm ortasma bashrmak istememe yol a<;an ayarh
fazla bi.iyi.ik, o noktamn ytrhlmastyla a<;Ilan delige dokunmanm
verdigi doyum fazla derindi. - Sandtgm, bu makaralarm bira-
85
rada durdugu, siyah igne ciizdanlannm pmldad1g1, makaslar
dan her birinin kendi deri k1hfma sokulu bulundugu iist b<:Hge
sinin yan tarafmda o karanhk yeralh diinyas1, \Oziilmii� \ilele
rin hiikiim siirdiigii, lastik �erit arhklarmm, kop\alann, ipek
par\alarmm alt alta iist iiste oldugu y1gm vard1. Diigmeler de
vard1 bu 1skartanm arasmda; bazllan o �ekildeydi ki, hi\bir za
man hi\bir elbisede goriilmii� degildiler. Benzerlerini \Ok daha
sonralan buldum: Gokgiiriiltiisii tanns1 Thor'un arabasmm te
kerlekleri olarak, yiizyllm ortalarmda kii\iik bir ogretmenin bir
okul kitab1 i\in \izdigi bi\imleriyle. Demek bir hayli siirmii�,
bu sand1gm diki� i�lerinden ba�ka bir �ey i\in ongoriilmii� ol
dugu yolundaki �iiphemin soluk bir resimde onaym1 bulmas1.
- Pamuk Prenses'in annesi diki� dikmekte, d1�andaysa kar yag
maktadir. Etraf ne kadar sessizse, bu en sessiz ev i�i de o kadar
biiyiik saygmhk kazamr. D1�anda karanhk ne kadar erken ba
sarsa, makas1 da o kadar s1k isterdik. $imdi arhk biz de, kahn
bir yiin ipligin tembel tembel sarkhg1 igneyi gozlerimizle izle
yerek bir saati ge\iriyorduk. �iinkii ses \Ikarmadan her birimiz
online diki� oyuncagmi alml� -kagit tabaklar, kurutma kagitla
n, k1hflar-, iizerindeki ornege gore \i\ekler i�liyor olurduk. Ve
kag1t hafif bir \Ihrhyla igneye izleyecegi yolu a\arken, arada Sl
rada beni ayartan sese uyup i�in arka yiiziinii \evirir, ignenin
beni hedefe yakla�hran her bah�1yla daha bir \etrefille�en ag
orgiisiine hayran hayran bakardlm.
86
Bir Noel Melegi
87
Laterrzacz, Waldemar Titzerzthaler, 1897.
olan biitiin anlar i�inde en korku dolu olamyd1 bu: Avluya ba
kan bir dairenin bulamk penceresinde, ignelerini ve dallanm
karanhga feda etrni�, eri�ilrnez arna gene de yakm bir taktrnyll
dtza donii�iirdii. Fakat boyle bir takrmylldtz nasll ara s1ra bu
terkedilrni� pencerelere �eref veriyor, bu arada bir�ok ba�ka
pencere karanhk kahyor, gene ba�kalan ise, daha da kederli,
onceki ak�arnlann gaz 1�1gmda solup gidiyorduysa, benirn go
ziirnde, bu Noel pencereleri i�erilerinde yalmzhgt, ya�hhg1 ve
rnahrurniyeti -bunlann hepsi o fakir insanlarm suskunlukla
sakladtgt �eylerdi- banndmyordu. Sonra akhrna, annernin-ba
barnm o anda haztrhgmt yaphklan hediyele�rne fash geliyordu.
Arna daha, ancak kesin bir rnutlulugun yakmhgmm verebilece
gi bir yiirek agtrhgtyla pencereye strhrnt �evirir �evirrnez, oda
da yabanc1 bir varhgm oldugunu hissediyordurn. Bu bir riiz
gardan ba�ka bir �ey degildi, oyle ki dudaklanrnda olu�an keli
rneler, hantal bir yelkenin aniden �1kan serin bir esinti kar�tsm
da yaphgt k1vnrnlara benziyordu: "Her yll doniip gelir I C::o
cuk isa buraya I iner diinyarntza I insanlar arasma" - bu soz
lerle i�lerinde olu�rnaya ba�larn1� olan rnelek, gene bu sozlerle
88
Piramit bifiminde Noel suslemesi. Walter Benjamin 'in ko/eksiljO I I I I /Ida/1 bir fotograf.
89
iki Madenf Nefesliler Orkestrasz
90
Tiergarten 'daki Neuer See gii/Uniin buz tutmu� hali, 190 1 .
91
Tiergarten parkmda dad1lar, 1901.
eve gotiiriirdii.
92
Kambur Adamczk
93
ce ku�lan iyice ge<; bir saatte, dt�anda tavuk<;ukla horozcuga
rasthyordu: Diki� ignesiyle topluigne, ikisi birden, "�imdi orta
hk zifir gibi kararacak" diyordu. Ama bunun iizerine, geceleyin
kendilerine yer gosteren hanCiya yaphklan kotiiliigiin herhalde
sadece �aka oldugunu samyorlard1. Oysa ben deh�ete dii�iiyor
dum. Onlann soyundand1 kambur adam. Ama yamma daha
fazla yakla�mtyordu. Ancak �imdi anladtm admm ne oldugu
nu. Annem soylemi�ti bana, kendi de bilmeden. "<::olpa selam
eder" derdi bana hep, bir �eyi ktrdtgtmda veya dii�tiigiimde.
$imdi anhyorum, neden soz ettigini. Soziinii ettigi, yiiziime
bakm1� olan kambur adamctkh. Bu adamctk kimin yiiziine ba
karsa, o kimse dikkat etmez. Kendine de etmez, adamCiga da.
$a�km �a�km, bir kmk dokiik ytgmt kar�tsmda kalakahr: "Mut
fak<;tgtma gideyim, I <::orbactgtml pi�ireyim; I Bir kambur
adamok orda, I Kasecigimi k1rd1 bile." Onun belirdigi yerde
ben kaybediyordum. Oyle bir kaybedi� ki, nesneler ka<;tp ka<;tp
gidiyordu, ta ki bah<;e bir yll i<;inde bah<;ecik, odam odaCik, s1ra
da stractk olana kadar. Kii<;iiliiyorlardt ve sanki strtlannda, on
Ian uzun bir zaman i<;in adamogm diinyasmm birer par<;ast ha
line getiren bir kambur biiyiiyordu. Adamcik her yere benden
once yeti�iyordu. Benden once davramp yoluma <;tktyordu. Fa
kat bana, yamna vardtgtm her nesneden unutu�un yan hissesi
ni kopanp almas1 dt�mda, bir �ey yapmtyordu bu me�um tah
sildar: "Odactgtma gideyim, I LapaCigtml yiyeyim; I Bir kam
bur adamok orda, I <::oktan yemi� bitirmi�." Boylece, adamCik
stk stk kar�tma <;tktyordu. Yalmz, ben onu hi<; gormedim. Hep
oydu beni goren. Ve ben kendimi ne kadar az goriirsem, o beni
bir o kadar daha keskince goriiyordu. Samnm, olmekte olamn
gozleri onlinden aktp ge<;tigi anlahlan o ''biitiin hayat", bizim
hepimizin o adamctgm kafasmda olan goriintiilerimize benzer
resimlerden olu�uyor. <::abucak aktp ge<;iyor bunlar, hpkt bu
giinkii sinematograflanmtzm bir zamanlar onciileri olan o s1k1
s1k1 ciltlenmi� kitaplarm yapraklan gibi. Ba�parmak hafif bir
bastm�la elimizdeki kitabm kenanm stvazlardt; o zaman, sani
yelik bir sure i<;in, birbirlerinden hemen hemen hi<; farkl olma
yan resimler goriiliirdii. Elle tutulmaz akt�lan i<;inde, i�i ba�m
da boksorii ve dalgalanyla cebelle�en yiiziiciiyii gosterirlerdi.
94
AdamCikta benim de resimlerim var. 0 beni saklandigim yerde
de gordii, kunduzun kafesi oniinde de, kii> sabahmda da gordii,
arka koridordaki telefonun bai>mda da, Brauhausberg' de kele
beklerimle de gordii, madeni nefesli <;alg1lar ei!liginde buz pis
timde de, dikii! sand1gmm oniinde de gordii, <;ekmeceme egilir
ken de, Blumeshof'ta da gordii, yatakta hasta yatarken de, Gli
enicke' de de gordii, tren istasyonunda da. $imdi ii!ini bitirmii!
bulunuyor. Ama sesi, gaz lambas1 gomleginin VIZiltismi andi
ran, yiizy1lm ei!igini ai>IP gelen sesi arkamdan i>U sozleri fisildi
yor:
"<::ocuk<;agzim, ah n' olursun,
Kambur adamCigi da kat duana."
95
Sonsoz
96
- ... ... -..,
97
.
r·
..
••
98
tin Adorno'nun iki yay1mmm bin;ok yerinde diizeltmeler ve
bu arada bulunmu� baz1 ek pan;alar i\eriyordu, fakat metnin
genel durumu i\in sozkonusu olan belirsizligi ortadan kald1-
ram1yordu.
Benjamin'in 1 940'ta Paris'ten ka\madan once saklanmasm1
saglad1g1 ve o zamandan beri kay1p sayllan bir miktar kag1t an
cak 1 981 'de aym �ehirdeki Milli Kiih.iphane'de bulundu. Bunlar
arasmda Bin Dokuz Yilzlerin Ba�mda Berlin 'de <:;ocukluk'un bir
daktilo niishas1 da vard1; 1 938' de ortaya \1km1� olan bu son el
versiyonu, o zamana kadar bilinen tek ni.isha, yazarm kendisi
nin kitabm bi.ih.ini.ine nasll bir bi\im vermek istedigini gosteri
yordu. "Bibliothek Suhrkamp" dizisinde bag1ms1z bir cilt halin
de \lkan kitabm yerini almak iizere 1987'de yay1mlanan ve iki
yll sonra Toplu Yazllar kapsammda ek bir cilt olarak da basllan
bu metin, Benjamin'in kitabm1 onceki yay1mlanndan bildigini
sanan okuru yeni ve belli bir oranda ba�ka bir kitab1 ahmlamak
durumunda b1rak1yordu. Yazann son versiyona ald1g1 otuz me
tin iizerinde yaphg1 degi�iklikler, derine inen ve Benjamin'in
ge\ donemi i\in gayet karakteristik degi�ikliklerdi. Egilim ola
rak, daha genel nitelikteki gozlemler azaltllm1�h; eski metindeki
her bir par\amn asll konusu a\1smdan okumaya engel olacak ne
varsa amans1z bir bi\imde ahlm1�h. Metnin bir\ok yerindeki kl
saltmalar, yogunla�tumalar, ama aynca eklemeler de, di.i�iince
nin kesin bir bi\im almasma veya i.islubun di.izeltilmesine hiz
met ediyordu. Benjamin'in ge\ doneminin i.islup ideali -\ocuk
luk hahralannm son versiyonunun da gosterdigi gibi- kendine
ozgi.i olanm gayet nesnel bi\imde dile getirilmesiydi; hem He
bel'.den, hem Brecht'ten gelen, gene de \Ok kokli.i bir bi\imde
Benjamin' e ozgii olan, alabildigine karma�1k bir lakonizm.
Bin Dokuz Yilzlerin Ba�mda Berlin 'de <:;ocu kl u k un ba�ka bir
'
99
deki Yahudi burjuvazisi i\inde bir \Ocuklugu tam bir yi.izyll
-ama ne yiizy1l- ezip ge\mi;;. Goriinii;;e bak1hrsa, Benjamin'in
\Ocukluk kitabmm meydana geli;;ine ve yay1mlam;;ma ili;;kin
veriler, kendi paylarma, yazann "Tarih yazmak demek, ylllan
belirten say1lara fizyonomilerini vermek demektir" soziinii
onaylamak istiyorlar.
1 00
D 1 e Y u m m e r e h L e n
ml c h zu e1nem .}e i a t : de:r: Llw:r.un: eh .IM!!• . .a u .:1 aver e t e hen Ter at.� l l
tc: mi:r: d i e ...e l t . .Jedoch auf gu te /J t , e e wit "· �U� · "'-'"' ' die in
i h:r Inneres !'lh:r ten. .d. Jedez Ana t o ' .,. r ;lz,. ::e ci H . ::,o wo ll te
e.-:r-- AU..11ol..
...... ........_
:na �---� Und. dar LIII -..u r d e ich so r at lo a , wenn oan
!::l .:nde brach te ::Jail mien ei r.em r o n �epinllel t e n •·roepekt der ,'.l
pt!ll dar , u.na me1ne iie cr.te , d. i c ein Ge:l! sbar t h- t l e i n erhe Oefi mu5-
te, legte aut d.ie '>o lken und Fi:rnen de:r 3eepa•• : uz;,; i hr e n : , c hat
ten. .JOCb !las 611quti.lte :.&oh e l u 1.1::1 den :cunei d<!a ic le 1 ue:; . . e lpler a
�...,;1.-....,J-
i ll t nicb\ 110 eallla'*'fJI:fC1lM wi a de:r .Slick, a<!r aua ue, .. 1ndezant-
1 1 ta , 4aa 1:::� �ha t tan dar Zimr.ler pa llll e l iegt , e i o h in mich aenkt.
Bin Dokuz Yiizlerin Ba�mda Berlin' de <;:ocukluk, Gieflen niishasl, daktilo sayfasl.
101
nada' daki bir sahaf iizerinden GiefSen' a, Justus Liebig Universi
tesi'nin Yeni Alman Edebiyah boliimiine ula�h. Bu versiyonun
Benjamin'in haztrhklarmt bitirmi� oldugu ilk versiyon olmas1
muhtemel; bunun dt�mdaki kopyalar sunulduklan yaymevlerin
de kaybolmu� bulunuyor. Benjamin 10.12. 1932'de, kitabm yirmi
dort pan;adan ibaret "ge<;ici" bir niishasm1 Kudiis'teki Scholem'e
gonderir; daha o s1ralar "maniiskrinin son �eklinin (. .. ) otuz par
<;adan olu�acagt" bellidir. Daha sonraki, ahctsi tarafmdan
15.1.1933 �eklinde tarihlenen bir mektupta Benjamin, Scholem' e,
kendisinden klsa bir sure once aldtgt, "Cinselligin Uyam�t" ba�
hkh metni <;tkarmak yolundaki tavsiyeye uyacagmt bildirir. Ger
<;i GiefSen niishas1 ongoriilen otuz pan;aya ula�rnaktadu, fakat
bu saymm i<;inde "Cinselligin Uyam�1" da vardtr: Yazar ancak
28.2.1933'te, dt�anda btrakllan bu metin sayllmadtgmda soz ko
nusu alan otuzuncu par<;ayt ''bir hafta once" bitirdigini yazabile
cektir. Bu baklmdan, GieBen'da bulunan versiyonun 10 Arahk
1932 ile 1933 ocak ayt ortas1 arasmda ortaya <;1km1� olmas1 gere
kir. i <;erigi de bu tarihlemeyi dogrular gibidir: Dosya, Frankfurter
Zeitung ve Vossische Zeitung'da 1 4.7.1933'e kadar yaytmlanan on
yedi metinden on alhsmi i<;ermektedir; sadece, Frankfurter
Zeitung' da �ubatta <;tkan "Ge<; Kalmak" eksiktir: Benjamin bu
par<;ayt 1928'de <;tkan Tek Yon adh kitabmda bulundugu i<;in <;I
karmt� olabilir. GieBen niishasmda bundan ba�ka, 1933 haziran
veya temmuzunda yazlldtgt kesin alan ve Benjarnin'in "Murn
merehlen" yerine kitabm "en ba�ma" koymak istedigi "Localar"
ba�hkl1 yaz1 eksiktir.
GiefSen niishasmm metin varhgt 1933' e kadar yay1mlanm1�
alan gazete versiyonlarma alabildigine yakmdtr. Bu versiyonlar
ile dosya arasmdaki farklar <;ogu durumda, gazete redaksiyon
lanmn azizligiyle a<;tklanabilir: Benjamin'in kullandtgt noktala
ma genel olarak kullamlan noktalamaya benzetilmi�, onun ne
sir iislubunun ak1�1 bir<;ok paragrafa boliinerek kesilmi� veya
yer darhgma Benjamin'in metni ktsalhlarak <;are bulunmu�tur.
1933'iin ikinci yansmdan ve 1934 yllmdan kalan gazete basktla
n arasmda Benjamin'in siirgiinde -onun i<;in siirgiin 1933 mar
tmm ortasmda ba�lamt�h- yazdtgt ve bu yiizden GiefSen dosya
sma giremeyen metinler de vardtr; ornegin, yukanda sozii edi-
1 02
�a c$ereft(l�ttt.
�-���rroi'eher ronnen tmr !&rg�enee- gana ··aurilc!gel»lnmn.
- »a� ift ui>effeid}t gu,t. �r €:4Joc! bte �i>ebet:I}af!en� llmte
4t ,t-crta�b. �f! . hrl�,i'nt· !1!ugenbfic! (lufijoren mft{rten, un:fere
��fud}t .au b�tfte9en. � abet betfreqen ltllir fte, mt1> um fo
1itfl'er, ie berfunfttttt hal �rgeffene in unl · Iiegt. JlBie bai
beclorene mort, '0015 e'ben . notf} G'U'f U'llltten 2t�n fag, bit
.Bunge ·au b.tmoftljenif�r �efiiigeiunir· lofen ltriirbt, fo f4eint
unl5 ·ba� metgeffen-e fd)'!tm bo:nt ganaen ge'Leoten 2elieJt, �
e! unl berfprld)t: iJterretd)t ift, tnal5 iJergeffene! fo li�
ftf}!iletf unb trad}tig mad}t, nid)te• anbetd .ai15 b-re 6pur l�r·
fdjolktret �I;n'(leiten, in bit h}ir urrl5 ni(9t me'f}r fin:bett
fonnten. mtdlieid;t .. ift . feine IDnfd}un� mit ben . etaunayeit
unferer aerfallrnen ' �ljiiufe bal5 �'ij-eimni�, (lU� 'bem � .
it&er001lert. mlie bem aud; 1ei - fU.t .jebttt gibt d �nge, Me
bauer�ftere ®emol}n9eiten fn t'Qm entfalteten al15 eire anberett.
�n fqnen fortnfen j\(9 .b'it �iiljigfeiten, bie fii r fein �afein
mitbtfl:iitrtObO!r · tmtrben. llnb roeii bal5, !l)a� mein eigend <Jilt:"
ge'f}t. 2ef� unb €5'd}tei'flen ltXIten, moec!t von ali-eni, rod mil:
in frii l} eten �lj.ren unterfam, ni�tB griiflere 6el}n judjt
a!J bet 2if.efafkn·. C$t e,t:�t'QU!H mtf . ffeinen 5r1ifeid)en 'hie �
2ettern, efnaein, tn beutfd)tt €ld)tift, in 'bet fie jiinger unl>
·
� .
1tTtt iljn mirrlidj au bo!Iaieljen. 6o fann id}- babon triiumen; � .;;t; . :
� t.c9 eintOOI ba!S (Me()en lttnte. !Dod} bai l)!Ift mir ni(9ti. �1·
ihm fnnn id) gel}en.; geqen Iemtn ntd}t meqr.
·
•·· ·
'
. • , . � ;� ..
.. �
Frankfurter Zeitung, 14 Temmuz 1933, kupur: "Okuma Sandzgz ", Bin Dokuz Yi.izlerin
Ba�mda Berlin' de <;:ocukluk'un onbaszmz.
1 03
len "Localar" dan bai>ka, "Ay", "Erkek <;ocugun Kitaplan"
( "Sevilen Kitaplar" ad1 altmda da yayimlanmii>hr), "Renkler"
veya "Krumme StraiSe" Baz1lan ozellikle bai>anh olan bu me
0
1 04
Alrnanya'da basllrnasm1 saglarnak ve bunun kar�1hgmda onli
ne ahlacak, ciizi de olsa hayati onern ta�1yan telif iicretini ala
bilrnek i<;in, kendi tercih ettigi takrnaad1 olan "Detlef Holz" u
kullanrnak zorunda kah�1 gosteriyor.
Benjamin Bin Dokuz Yiizlerin Ba�mda Berlin 'de c;ocukluk'un
yayirnlanrnasmi nas1l bir kaderin bekledigini onceden gorrnii�e
benziyor; en azmdan, bu konuda hayallere kapilrnadigmi daha
1933 �ubah sonunda yazd1g1 bir rnektubun �u boliirnii gosteri
yor: "Bunun kitap olarak yayirnlandigmi gorrne iirnidi yok de
necek kadar az. Gayet iyi oldugunu, Oliirnsiizliigiin onu rna
niiskri olarak da yamna <;ag1racagm1 herkes biliyor. Basllan ki
taplar bas1lrnaya daha <;ok ihtiya<; duyanlar oluyor." Ger<;i eli
nizdeki bu yay1rnla birlikte kitabm iki otantik versiyonu basll
rni� oluyor, fakat kitap son bi<;irnini kendi kendine bulabilrni�
degil; o da yazan gibi tarihin "kasap tezgah1" iizerinde bir kur
ban. GieBen versiyonunun son versiyon olmadigi, Benjarnin'in
bu dosyay1 bitirdikten sonra yazrnaya devam etrnesinden bile
a<;Ik<;a belli oluyor. Fakat, bu ilk bi<;irnin as1l <;ekici ve onernli
tarafm1 olu�turan pek <;ok �eyin <;1kanlrn1� oldugu son el versi
yonu da kesin bi<;irnini ahp kapahlrn1� degil, daha ba�ka rnetin
lerin elden ge<;irilrnesiyle tarnarnlanrnas1 tasarlanrn1� bir eser.
Boylece, Benjarnin'in ba�ka eserleri gibi, Bin Dokuz Yiizlerin Ba
�mda Berlin 'de c;ocukluk da bir <;e�it olu�um halinde eser olarak ka
hyor; oznel a<;1dan bakmca, elbet bitirilrnez bir �ey degil, arna
nesnel olarak bitirilrnerni�. Bunun i<;in Adorno hakh olarak,
Benjarnin'in hahralarmda <;izdigi tablolann iizerine daha o za
rnandan "Hitler devletinin golgesi"nin dii�rnii� oldugu husu
sunda 1srar ediyordu: "Benjarnin'in anlathklannda uyanrnaya
yeltene p sahneleri saran hava oliirnciildiir. Buralara rnahku
rnun bakl�lan deger ve o buralan rnahkurn olrnu� biri olarak
algllar."
Rolf Tiedemann
1 05
Notlar
1 07
14 Liitzowufer: Liitzow Sahili. Burada Liitzow suyun degil, Berlin'i kate
den Spree nehrinin bir kolu iizerindeki, caddesi ve parklanyla bir k1y1
pan;:asmm ad1d1r. (<;ev. n.)
15 Eski Yunan mimarisinde siitun yerine kullamlan kadm heykellerine
"karyatit", erkek heykellerine "atlas" denir. (Ed. n.)
1 6 Eski Bah, "Der alte Westen" ile, Berlin'in �imdi merkezinde kalan
Charlottenburg, Wilmersdorf, Zehlendorf ve Tiergarten gibi semtleri
kastediliyor. (<;ev. n.)
1 7 Yunan mitolojisinde Hesperidler, tannlann bah<;esindeki altm elmala
nn koruyuculand1r. (Ed. n.)
18 Yunan mitolojisinde Hydra, y1lana benzeyen, dokuz ba�h bir yarahk;
Nemea aslam ise, insanlara zarar verdigi i<;in Herakles tarafmdan Ne
mea vadisinde i:ildiiriilen asland1r. (Ed. n.)
19 GroBer Stern: Biiyiik Y1ldiz. Berlin'in Bah kenan ile merkezini birle�ti
ren geni� bulvar iizerindeki en biiyiik meydan. Zafer Siitunu (bkz. not
24) Nazi di:ineminde bu meydana ta�mm1�hr. (<;ev. n.)
20 Kayzerpanorama, "Kaiserpanorama" : Sinemanm i:inciileri arasmda
olan ve ii<;boyutlu bir gi:iriintii veren bu cihazlardan toplam elli tane
kadar yap1lm1�h. (<;ev. n.)
21 Biedermeier: 1815-1 848 arasmda, i:izellikle Almanya, Avusturya, Ku
zey italya ve iskandinavya'da gii<;lenmekte olan burjuvazi i<;inde etki
sini gi:istermi� sanat ak1m1. Klasisizm ile Romantizm arasmdaki geri
lim i<;inde geli�en bu ak1m ya�ama bi<;imini, mobilyalan, miizigi ve
resmi etkilemi�tir. (<;ev. n.)
22 Vediit: Aslma uygun olarak resmedilmi� tabiat veya �ehir manzaras1
(Kar�Ih: prospekt, perspektif derinligi az olan manzara resmi). (<;ev. n.)
23 Aix, Cours Mirabeau: Giiney Fransa'daki Aix-en-Provence �ehri ve bu
�ehirde kafeleriyle iinlii Mirabeau Bulvan. (<;ev. n.)
24 Zafer Siitunu, "Siegessaule" : A<;Il1�1 Sedan zaferinin 3. yildi:iniimiinde
(bkz. not 25) yapilan bu siitun, Prusya'nm Danimarka (1 864), Avustur
ya (1 866) ve Fransa (1870/71) kar�Ismda kazand1g1 zaferlerin amsma,
Almanya'nm "milli abidesi" olarak dikilmi�tir. (<;ev. n.)
25 Sedan Giinii: Prusya'nm 2 Eyliil 1 870'te kazand1g1 ve Fransa sava�mm
sonucunu belirleyen son zaferin pldi:iniimii. Bu zaferin tarihi i:inemi, o
zamana kadar bagimSIZ devletler olan Alman prensliklerinin Prusya
i:inderliginde birle�erek Alman imparatorlugu'nu (1871 -1918) olu�tur
masma yol a<;mas1d1r. (<;ev. n.)
26 Boer: Hollanda ki:ikenli Giiney Afrikah. ingiltere'ye ve Almanya'ya
kar�I kazand1klan sava�lar Giiney Afrika'ya bagimsizhk, Boerlere de
bu iilkenin efendileri olma konumunu getirir. (<;ev. n.)
27 Siegesallee: Zafer Bulvan. Bugiin arhk olmayan bulvar 1 873'te, Ki:i
nigsplatz'taki Zafer Siitunu'na yi:inelen bir cadde olarak yap1lmi�,
1895-1901 arasmda Brandenburg ve Prusya hiikiimdarlarmm heykel
leri ve biistleriyle siislenmi�ti. (<;ev. n.)
1 08
28 Brauhausberg: Birahane (bira fabrikast) Tepesi. Berlin'in giineyinde,
Potsdam yakmmda bir yer ve cadde ad1. (<;:ev. n.)
29 Botanik tamburu: Toplanan bitki orneklerinin ezilmeden ta�mmasm1
saglayan, bir kemerle omuza astlabilen teneke kutu. (<;:ev. n.)
30 Anhalter Bahnhof: Anhalt istasyonu. Bir merkez gan olmayan Ber
lin'de .;e�itli yonlerden gelen trenlerin son duraklan olarak 19. yiiz
ytlm ortalarmda yap1lm1� bir dizi istasyondan biri. Bunlara trenlerin
gittigi yonlere uygun adlar verildiginden (Stettiner, Hamburger,
Gorlitzer Bahnhof gibi), Anhalt yoniine bakan istasyon da, "dur
mak" anlamma gelen "anhalten" kelimesini .;agn�hran bu ad1 almt�
h. (<;:ev. n.)
31 Tante: "Teyze", "hala", "yenge" veya akraba olmayan kadmlar it;in
kullamlan "teyze" anlamlarma gelir. (<;:ev. n.)
32 Markisches Land, ktsa adtyla Mark, Berlin'i .;evreleyen ktrsal bolgedir.
Geni� diizliikleri, say1s1z akarsulan ve golleriyle dikkati .;eken ve pek
verimli olmayan bu topraklarda 20. yiizytlm ba�mda geleneksel bir ta
nm ekonomisi hakimdi. Ayms1, Berlin'in kuzeybahsmda, Balhk Deni
zi'ne kadar uzanan Mecklenburg bolgesi it;in de ge.;erlidir. (<;:ev. n.)
33 Yazar h harfini iinsiizlerden saymtyor, .;iinkii Almancada bu harf ken
dinden onceki iinliiniin uzun telaffuz edildigini gosterir. (<;:ev. n.)
34 Kenotafion (Yunanca "kenotaphion": Bo� mezar): Ba�ka bir yerde def
nedilmi� birinin temsill mezan. (<;:ev. n.)
35 Wallenstein: Friedrich Schiller'in (1 759-1 805) dramas1. (<;:ev. n.)
36 Ceres: Romahlann dininde, yenilecek bitkilerin biiyiimesini yoneten
tann.;a; kendisine kah yalmz olarak, kah yer tanns1 Tellus'la beraber
taptmlmt�hr. Ceres kiiltiiniin yerini erken bir donemde Demeter kiiltii
ahr. (<;:ev. n.)
37 Naiad (Yunanca "akmak" anlamma gelen "naiein"den): Yunan mito
lojisinde akarsu perilerinden biri. Temiz suyla ili�kili olu�larmdan do
layt giizel, aynca yardtmsever periler olarak amhrlar. Obiir peri tiirleri
gibi omiirleri .;ok uzundur, fakat oliimsiiz degildirler. (<;:ev. n.)
38 Fenriswolf, Fenrir: Kuzey A vrupa mitolojisinde ate� tanns1 Loki ile
dev anas1 Angrboda'nm canavar oglu. Biiyiilii bir bagla kayalara bagh
olarak tutulan Fenrir'in serbest kalacagt giinden duyulan korku stkt;a
i�lenmi�tir. (<;:ev. n.)
39 Arion: ib 7. yiizytlda ya�am1� Yunan lirik �air. Herodotos'un anlathgt
efsaneye gore, korsanlar tarafmdan denize ahlan Arion, bir yunus ba
hgt tarafmdan kurtanlmt�hr. (Ed. n.)
40 Europe: Yunan mitolojisinde Fenike krah Phoiniks ya da Agenor'un
k1z1. Boga kthgma giren Zeus tarafmdan ka.;mlarak Girit' e gotiiriildii.
Daha sonra Girit krah Asterion'la evlendi. (Ed. n.)
41 Eilsen, Bad Pyrmont: Orta Almanya'daki bu kiit;iik �ehirler 19. yiizyll
da kaphcalarmdan otiirii biitiin Avrupa aristokrasisinin ugragt haline
gelmi�ti. (<;:ev. n.)
1 09
42 Pfaueninsel: Tavus Adas1. Berlin'i <;evreleyen <;ok saytdaki golden bi
rindeki bir ada. (�ev. n.)
43 Hohenzollern: Brandenburg-Prusya Prensligi'ni (1415-1918) ve Alman
imparatorlugu'nu (1871-1918) yoneten hanedan. (�ev. n.)
44 Blumes-Hof, Blume-zoof: Bir sokak ad1 olan Blumeshof (Blume Avlu
su) kelimesindeki "Blume" ad1 "<;i<;ek" anlamma gelir. (�ev. n.)
45 Koloni mallan diikkam: Eskiden, kolonilerden getirilen gtda ve ihtiya<;
maddelerinin sahldtgt diikkan. (�ev. n.)
46 Loca (Almancas1 "Loggia"): i<;erlek bir balkona a<;tlan oda. (�ev. n.)
47 Zwolf-Apostel ve Matthaus: On iki Havari ve Matta (kiliseleri) .
(�ev. n.)
48 Demosthenes: Atinah hatip ve devlet adam1 (i6 384-322). Adm1 ta�l
yan altmt� soylev vardtr. Soylevlerinin gii<;liiliigii, getirdigi kamtlarm
kesinligi, sozii dallandmp budaklandumamas1 onu belagat sanatmm
en onemli isimlerinden biri haline getirmi�tir. (Ed. n.)
49 E.T.A. Hoffmann (1 776-1 822): Romantizm doneminin, biiyiilii, esra
rengiz, tabiatiistii unsurlan ustahkla i�lemi� bir yazan. (�ev. n.)
50 Grimm masallan arasmda bulunan "Marienkind"de (Meryem'in �o
cugu), Meryem Ana'nm yoksul bir oduncu ailesinin klZlm evlat edini
�i, fakat ktzm on dort ya�mdayken yasak bir kap1y1 a<;hgt ve su<;unu
Meryem'e itiraf etmedigi i<;in Cennet'ten kovulu�u anlahhr. (�ev. n.)
51 Tabakskollegium: Tiitiin Ehli. Tiitiin i<;meyi seven bir hiikiimdar olan
I. Friedrich Wilhelm, her ak�am dam�manlanm, subaylan, bilginleri,
bakanlan ve davetlileri biraraya getirdigi, sadece tiitiin ve bira sunu
lan, rahat bir ortam i<;inde tarih, politika, ilahiyat, ahlak ve iktisat ko
nulan iizerine konu�ulan, Frans1z, Hollanda ve Alman gazetelerindeki
yaztlar iizerine tarh�tlan toplanhlan gelenek haline getirmi�ti. Zaman
la "Tiitiin Ehli" toplanhlanna "Tiitiin Parlamentosu" denmeye ba�la-
·
1 10
narak ogrencilere ezberletildikten ba�ka, m1sralan bin;:ok siislemede
kullamlan, bilinmese olmaz bir metin haline gelmi�tir. <C::e v. n.)
58 Charles Perrault'nun 1 7. yiizyilda yazd1g1 "Mavisakal" adh hikayede,
gaddar bir �ovalyenin, gen<; ve merakh kanlanm yasak bir odaya gir
dikleri i<;in oldiirii�ii anlatihr. <C:: e v. n.)
59 Roma bardag1: Renkli ayag1 dibine dogru kalmla�an bir tiir �arap bar
dagi. (C:: e v. n.)
60 Sogan motifi: Uslupla�tmlm1� sogan ba�I, <;i<;egi ve yaprag1 motiflerin
den olu�an, geleneksel bir siisleme. <C:: e v. n.)
61 Psyche (Yunancada "ruh", "can"): Eros'un sevgilisi; Eros'un annesi
Aphrodite'nin h1�mma ugrar, fakat sonra Zeus tarafmdan oliimsiiz ki
lmarak Eros'la evlenir. Yunan mitolojisinde kelebek ile simgele�tiril
mi�tir. (C:: e v. n.)
62 Gnadige Frau: Kelime anlam1 "liitufkar hamm" olan bu ifade ozellikle
toplumsal konumu yiiksek kadmlara kar�I, Tiirk<;edeki "hammefendi"
gibi, hitap olarak kullamhrd1. Konu�ma dilinde, vurgusuz hecelerin
yutulmas1yla <;ogu zaman "Gnafrau" bi<;imini ald1gmdan, <;ocuk Wal
ter i<;in, "diki�<;i kadm" anlamma gelen "Nah-Frau" kelimesini <;agn�
tmyor. (C:: e v. n.)
63 "Aile babasmm kayg1s1" : Kafka'nm bu ad1 ta�1yan metninde, Odradek
diki� ipligi makarasmm evin kah bir ko�esinde belirip kah bir siire i<;in
gozden kaybolu�u, varhgmm herhangi bir hedefi olmad1g1 i<;in de gii
niin birinde olemeyecegi anlatihr. <C:: e v. n.)
64 Saman, isa'nm bir ah1rda dogduguna inamld1gmdan, Noel dekorasyo
nunda <;ok kullamlan bir malzemedir. (C:: e v. n.)
65 Noel tabag1: Noel adetleri arasmda, ortaya i<;inde fmd1k fistik, �ekerle
me gibi �eyler bulunan, isa'nm dogumuyla ilgili motiflerle siislii bir
tabak konmas1 da yer ahr. (C:: e v. n.)
66 Noel agacmm gizliligi: Bir adete gore Noel agao, <;ocuklar i<;in siirpriz
olmas1 i<;in, eve gizlice getirilir ve ak�amm yakla�tig1 saatlerde gizlice
siislenir. <C:: e v. n.)
67 Bu biiyiik parkm i<;indeki biiyiik gezinti yoluna "Dedikodu Bulvan"
(Lasteral � eeradrta� ilmi.Sfi'f��v.wm� v� Miiii�'te.Ki �ehir parklarmda ve
baz1 sayfiyeyer�en �de de bu ad�.\' l!i �I � '!_l} gez�l �r vard1. (C:: e v. n.)
.
68 Rousseau Afj.asi:.1.xiJ):�$0eiS<\t: ti:ens�:·f;.i�.nc�Franz ( 1 740-1817) ta
rafmdan D�ssau yakmlarmda yaphr• b¥1< Worlitz bah<;elerinde
bulunan bir;ada. <C:: e v. n.) .
69 Neuer See (Yeni GoD: Berlin'in merkez'indeki Tiergarten semtinde, bir
kanalm geni�letilmesiyle olu�turulmu� golciik. <C:: e v. n.)
70 Georg Scherer, Alman halk edebiyatmm soyleyi� ozelliklerinden esin
lendigi �iirlerinin yam s1ra, <;ocuklar ve gen<;ler i<;in yazd1g1, 19. yiizyil
da <;ok yaygm olan bir dizi �iir ve �ark1 kitab1yla tammr. Alman (:ocuk
Kitabz da bunlardan biridir. (C:: e v. n.)
111