Professional Documents
Culture Documents
Su Yu Canlandırma
Su Yu Canlandırma
Geri dönüşüm
Günümüzde insan tarafından ağaç kesimi, hava kirliliği gibi yollarla tahrip edilen doğa insanlar için artık yeterince
enerji üretmemektedir. İnsanlar yeterli oksijen olmadan fazla besini tam olarak yakamaz ve bu da vücutta asidik
atıkların birikimine ve nihayetinde vücuttan uygun şekilde atılmaması halinde hastalıklara neden olur. Doğayla
uyum içinde yaşamalıyız.
Suyun Kerameti
Su Hayattır
“En iyi doktor sudur” diyen Yunan filozof Pindaros’un izinden giden birçok bilim insanı suyun iyileştirici gücü
üzerinde birçok araştırma yapmış ve suyun tıbbi faydalarını kanıtlamışlardır. Ulusal Sağlık Enstitüsü’nden (ABD)
Dr. Hoyt S. Makatee çağın hastalıklarının yaklaşık 1/3’ünün su dengesizliğinden kaynaklandığını
söylemektedir. Bilimdeki gelişmeler sayesinde su hakkındaki birçok bilinmeyen ortadan kaldırılmış olsa da, su hala
modern bilimle bile çözülemeyen birçok bilmeceye sahip maddelerden biridir. Ancak kimsenin suyun insanoğlu
da dahil olmak üzere tüm yaşamın kaynağı olduğu ve sağlığımızı korumak için mutlak bir rol oynadığı
konusunda en ufak şüphesi yok.
Hem dünya yüzeyinin hem de insan vücudunun %70’i sudan oluşur. Su insanoğlunun ve diğer yaşam biçimlerinin
kaynağıdır. Küçük bir göldeki bir balığın yaşamaya devam edebilmesi ve tarlalarda adı bile bilinmeyen birçok
küçük bitkinin güzel çiçekler açabilmesi suyun eseridir. Su ormanlar yaratır ve ağaçların lezzetli meyveler
vermesine yardım eder. Bu nedenle insanoğlunun yaşamını hastalıksız olarak geçirme hayalini
gerçekleştirebilecek tek şey sudur.
Su Sağlık Ve Yaşamda Ne Gibi Önemli Bir Rol Oynar?
Su insan embriyosunun %97’sini, bebeklerin %80’ini, 20’li yaşların ortalarındaki gençlerin %70’ini ve yaşlıların
%50’sini oluşturur. Bu nedenle suyun sağlık ve yaşamda ne kadar büyük bir rol oynadığı hakkında ne söylense
azdır. İnsan hastalıkları suyun insan vücudunu oluşturma rolü ile yakından ilişkilidir. İyi su hücrelerin biyolojik
aktivitesinin korunmasına yardımcı olur ve böylelikle sağlıklı bir yaşam sunarken, kötü su sağlığınızı
etkileyecektir.
Suyun insan vücudundaki rolü
Her şeyden önce en önemli savımız şudur: “su olmadan yaşayamaz ve sağlıklı
kalamazsınız.”
Sık sık susamak diyabet gibi bir takım hastalıkların belirtisidir ve vücutta su eksikliği
nedeniyle hastalık başlar.
Günümüzde suyun hücreleri oluşturan temel unsur olduğunu ve bu nedenle vücut hücrelerinin (aynı
zamanda kanın) sağlığının içme suyu kalitesine bağlı olduğunu biliyoruz. Son olarak, içme suyu seçiminin
sağlığımız için kesinlikle en önemli faktör olduğuna inanıyoruz.
Yaşlanma nedir?
Yaşlanma organizmada zaman içinde meydana gelen değişimlerdir. Yaşlanma çok boyutlu bir fiziksel,
psikolojik ve sosyal değişim sürecidir. Yaşlanmanın bazı boyutları zaman içinde gelişir ve genişlerken bazıları ise
geriler. Örneğin tepki süresi yaşa bağlı olarak yavaşlayabilirken, dünyada olup bitenler hakkında bilgi ve irfan
sahibi olma boyutu gelişebilir. Yaşlanma tüm insan toplumlarının, meydana gelen biyolojik değişimlerini ve
bunun yanında kültürel ve toplumsal geleneklerini de yansıtan önemli bir bileşenidir.
Yaşlanmanın su kaybı süreci ile bağlantılı olduğu görülmektedir. Su yeni doğan bebeklerde toplam vücut
ağırlığının %80’ini oluştururken, bu oran kişi yaşlandıkça kademeli olarak düşer. 24 yaşında bir gencin vücudunun
%70’i sudan meydana gelirken, 70 yaşında bir kişinin vücudundaki su miktarı %45-50’den fazla değildir. İlginç
olan, başta kalsiyum iyonları olmak üzere vücuttaki mineraller de yaşlandıkça su kaybıyla birlikte azalır.
MRI araştırması yapısal su seviyesinin orta yaştan sonra düştüğünü göstermektedir. Yapısal su seviyesindeki
düşüş suyun hücreleri koruma kabiliyetinde de düşüşe neden olur, böylece kanser hücrelerinin kolaylıkla
gelişebileceği bir ortam ortaya çıkar. Bu nedenle, kompakt yapılı su içme kanser veya diyabet gibi
yetişkinlikte ortaya çıkan hastalıkları önlemek için kestirme bir yol olarak nitelendirilebilir.
Kendimizi yaşlanmaktan ve hastalıklardan nasıl koruruz?
Yaşam hücre seviyesinde yaşam olayını kontrol eden bir kase sudur. Su, hücre çekirdeği
ve hücre zarı arasında oluşturduğu bağ zinciri ile hücreleri bir arada tutan geniş bir ağ
oluşturur.
Hastalık ve yaşlılığın nedeni yapılandırılmış suyun hücreden dışarı filtre edilmesi ve
arkasından vücudun kuruyup küçülmesidir.
Genç insanlar büyürken, vücut hücreleri ve kanları temiz ve sağlıklıdır, çünkü hücreleri taze
yapılandırılmış su ile doludur.
Ancak, yaşlanmaya yol açan aşamalı süreçler organ, doku, hücre, alt hücre ve moleküler
düzeylerde organizasyon kaybı ve su kaybı ile karakterize edilir.
Dahası, çeşitli işlev kayıpları, hastalıklar ve yaşlanma süreci ile karşı karşıya kalırız. Neyse
ki artık sorunlarımız için bir çözüm var; vücudumuzu Altıgen Su adı verilen yeni yaşam
suyu ile yeniden doldurarak hasar görmüş hücrelerimizi yeniden canlandırabiliriz.
Altıgen Su Nedir?
Doğrusunu söylemek gerekirse sıvı haldeki su, bir su molekülü olan H2O değildir. Bu su normal olarak su
molekülleri arasında hidrojen bağlanması yoluyla oluşan ‘su kümesi’ olarak bulunur ve resmi olarak (H2O)n
olarak ifade edilir; burada n su moleküllerinin sayısını temsil eder. n < 5 olduğunda su buhar haldedir ve n ≥ 5
olduğunda sıvı haldedir. n = 6 olan su ‘altıgen su’ olarak adlandırılır. İnsan vücudundaki su sabit sıcaklıkta %62
altıgen, %24 beşgen (n = 5) ve %14 diğer kümelerden (n > 7) meydana gelir.
Mikro-kümelenmiş su teorisi ilk olarak 1964 yılında Koreli Dr. Mu Shik Jhon ve Amerikalı Dr. Eyring tarafından
ortaya atılmıştır. Daha sonra 1970’lerde Dr. Mu Shik Jhon yeni altıgen su teorisini yayınlamıştır. Yaklaşık
200'den fazla su ile ilgili makaleden ilk altıgen su teorisini geliştirdi. Altıgen su termodinamik olarak beşgen sudan
daha stabildir. Sıcaklık ne kadar düşükse, daha fazla altıgen su bulunur. Su soğuduğunda, molekülleri yoğunlaşır
ve hacim düşer ve ısıl hareketler azalır. Bu,soğutucu su moleküllerinin daha yakın halde bulundukları
anlamına gelir. Altıgen su bu şekildedir. Altıgen su gibi ‘kompakt haldeki su’ insan hücrelerine kolaylıkla
nüfuz eder ve metabolizmayı destekler.
Sonuç olarak her gün yeterli miktarda vücut sıvısı ile aynı yapıda bulunan altıgen su içersek, cilt ve hücreler
nemlenir, atıklar atılır ve hücre ortamı sağlıklı kalır. Bu süreç bütün olarak hastalıklar için önleyici ve tedavi edici
etkiler gösterir.
NMR ile su kümelerinin boyutunu nasıl çıkarabiliriz?
Sıvı haldeki suyun şimdiye kadar geliştirilmiş yüksek teknolojilerle bile doğrudan gözlenmesi mümkün değildir, zira
su her zaman çok hızlı hareket eder. Kısa bir süre önce su kümelerinin boyutunu çıkarmak için dolaylı bir
yöntem önerilmiştir. Bu 17O NMR(Nükleer Manyetik Rezonans) yöntemidir. Oksijen doğal hayatta çoğunlukla
16O’dan oluşur; 17O oranı ise düşüktür. 16O nükleer bir spin’e sahip olmadığı için NMR ile ölçülemez, bu nedenle
17O ölçülür.
NMR atom çekirdeğinin manyetik rezonans durumunun ölçülmesi yöntemidir. Çekirdekte bu olay meydana
geldiğinde, enerji daha yüksek seviyede emilebilir.
Böylesi yüksek enerji hali zamanla daha düşük bir seviyeye iner ve bu süreç “gevşeme” olarak adlandırılır. Su
kümelerinin aktivitesi hızlandıkça, T2 (spin-spin gevşeme süresi) de artırılır. Kümeler boyut olarak küçüldüğünde,
aktiviteler hızlanır ve böylelikle T2 artar.
Hücre zarında “Aquaporin” adı verilen bir su yolu kanalı bulunur ve su bu kanaldan içeri ve
dışarı aktarılır.
1988 yılında Dr. Peter Agre bir hücre zarı proteinini ayırmada başarılı olmuştur; bir yıl sonra
su kanalının varlığı hakkında doğrulama çalışmaları yapılmış ve kabul edilmiştir. Dr. Agre
bu çalışması için 2003 yılında Nobel Kimya Ödülü’nü almıştır.
Aquaporin, ‘su gözeneği’ anlamına gelir ve tüm bitkilerde, hayvanlarda ve insanlarda
bulunur. Gözenek sayesinde içtiğimiz su vücudumuz tarafından emilebilmektedir.
Bir hücrenin nem aktarma süreci esnasında başka hiçbir madde molekülü birlikte hareket
edemez. Diğer bir deyişle, nem aktarıldığında, sadece şeker molekülleri değil aynı zamanda
pH değerini etkileyen hidrojen iyonları da dahil olmak üzere hiçbir iyonun geçmesine izin
verilmez. Bu hassas seçicilikle bile aquaporin saniyede yaklaşık 3 milyar su molekülü
taşıyabilir.
Aquaporin’in bu şekilde çalışmasının temelinde yatan neden yapısıdır. Bu protein hücre
duvarı üzerinde 2 nm (1 nm=10-9 m) uzunluğunda ve 0.3 nm kalınlığında bir aktarma kanalı
oluşturur. Bu boyutlar suyun (H2O) kolaylıkla geçmesi için yeterince büyük olmasına
rağmen diğer dev moleküllerin geçişi için yeterli büyüklükte değildir..
Aquaporin kanal boyutu 0.3 – 2.0 nm’dir. Sıvı (su) kanal boyutundan daha büyükse, zardan çok zor geçebilir.
Basit besin molekülleri o kadar geniştir ki hücrelere aktarılmaları çok zaman alır, ancak altıgen su molekülleri
hücreye kolaylıkla giriş ve çıkış yapacak derecede küçüktür.
Altıgen su molekülleri bu çok aktif kanal boyunda yoğunlaştığında , daha hızlı hareket eder ve atıkları etkili bir
biçimde temizlerler.
Unutmayın! Daha fazla altıgen su içmek vücudunuzun içini bile temizleyebilir.
İyon Kanalı Nedir?
Açık kanal adaptasyonu iyonların katalitik alan ile sıkı biçimde bağlı iyonların
bulunduğu enzim-substrat kompleksinin geçiş hali ile kıyaslanabilir. Kapalı ve
açık durum arasındaki adaptasyonsal değişim, geçidin açılıp kapatılmasına
istinaden geçitleme olarak anılır.
Normal oksijen atomunda çiftler halinde sekiz elektron bulunur. Oksijen atomunda bir
elektron kaçtığında, “aktif oksijen” adı verilen bir serbest oksijen radikali oluşur. Bu
nedenle tek elektrona sahiplerdir. Aktif oksijen çok kararsızdır ve bu nedenle diğer
maddelerden elektron alarak kararlı hale geçmeye çalışır. Bazı maddeler elektron
kaybettiğinde serbest radikallerle oksitlenir. Aktif oksijenin yaşlanma ile birlikte tüm
hastalıkların önünü açmasının nedeni budur.
Kolaylıkla ‘Altıgen Su’ oluşturabiliriz; bu su alkalindir ve asitli kanı hafif alkalin solüsyonuna dönüşecek şekilde nötralize
edebilir ve ayrıca Biyomembran hasarlarını iyileştirmek için Serbest Radikalleri O2- + 3H· + H+ → 4H2O şeklinde yok
edebilir.
Diğer bir deyişle, doğal madensel altıgen su vücutta optimum pH değerini korumak ve hücre zarlarının (Biyomembran)
oksitlenmesini engellemek için sıvıların asidifikasyonunu önleyebilir.
ORP Nedir?
ORP Oksitlenme-İndirgeme Potansiyeli anlamına gelir. İlk olarak oksitlenme veya indirgenmenin ne olduğunu
bilmemiz gerekir. Gördüğümüz paslanmış demir parçaları veya kahverengiye dönmüş elma dilimi görece yavaş
oksitlenme örnekleridir. Ateş ise hızlı oksitlenmeye örnektir. Oksitlenme iki atom arasında elektron alışverişidir.
Süreçte elektron kaybeden atom “oksitlenir”. Elektron kazanan atom ise “indirgenir”.
Vücudumuzda dolaşan kan yaşam sıvımızdır. Normal kanın pH değeri 7.4’tir, ancak hayvansal proteinlerin aşırı
tüketilmesi veya gerçek ve uzun süreli stres hali nedeniyle asitleşebilir. Kanın asitleşmesi biyomembranın (hücre
zarı) asitleşmesine ve dahası asitli atıkların hücrelerde birikmesine ve besinlerin emilimi ve boşaltılması gibi tüm
mekanizmaların aksamasına neden olacaktır.
Kanın asitleşmesinin başlıca faktörü laktik asittir. Laktik asit miktarı arttıkça, vücut yorulur ve hidrojen
iyonları aşağıdaki şekilde artar.
Metabolik süreçlerde istisnai bir durumda serbest radikaller baskın bir biçimde üretildiğinde (zararlı Reaktif Oksijen
Türleri nedeniyle), fosfolipit ve protein vb. içeren biyomembranlar (örn. hücre zarı, çekirdek zarı, hemosit zarı, kan
damarı) saldırıya uğrar ve hasar görür ve dahası küçülerek sertleşir. Sonuç olarak, bu atıklar temizlenemez ve
boşaltılamaz ve hücre içinde birikir ve yığılır.
Suyun Hücre Çekirdeği ve DNA Üzerindeki Rolü Nedir?
Su moleküllerinin devridaim hızları her katmanda farklıdır; sırası ile A için 10-6 s, B için 10-9
s, ve C için 10-12. A ve B katmanında suyun hareketi kısıtlı ancak C katmanındaki su
görece daha serbest hareket eder. Elektrostatik hidrojen bağlanma etkileşimi suyu A
katmanında hapseder.
Nefes almadan yaşayamayız. Solunum, oksijen alma ve aynı anda karbondioksit verme eylemidir. Bu gaz
alışverişi akciğerdeki alveoller sayesinde gerçekleştirilir. Alveol sayısının 300 milyon olduğu tahmin edilmekte olup
alveoller ile alınan hava hacmi dakikada yaklaşık 4 litredir. Havanın yaklaşık %20’si oksijenden meydana geldiği
için, akciğere dakikada 0.8 litre oksijen alınır. Bu oksijen kılcal damarlarda çözünür ve son olarak kana girer.
Oksijen vücudun her yerine genel olarak Hb-O2’nin bir formu olan eritrositte(%97) bulunan hemoglobin tarafından ve
çözünmüş oksijen (%3) olarak taşınır. Örneğin, aortta bulunan 100 ml kan 20 ml oksijen içerir. Bunlardan ikincisi
sadece 0.3 ml iken ilki 19.7 ml.ye karşılık gelir. Unutmayın! Oksijenin insan vücudunda taşınması kesinlikle
hemoglobine bağlıdır. Akciğere daha fazla oksijen girdiğinde, gaz halindeki oksijeni kabul etmek için kan akışı
hemen artar. Ancak, aşırı oksijen girdiğinde, kan akışını sağlayan organizmalar bozulur. Bu nedenle, yüksek
basınçlı oksijen kullanımına sadece acil durum halinde izin verilir. Havadan daha fazla oksijen alsanız bile,
hemoglobin miktarını artırmadan oksijenin tümünü etkili bir biçimde kullanamazsınız, çünkü kanda çözünen
oksijen miktarı Henry Yasası ile sınırlanır. Ancak buna alternatif olarak oksijenli su içmeyi koyabiliriz. Suda
çözünmüş oksijen, stabil olması nedeniyle aktif oksijenden farklıdır.
Vücut yaşam için her zaman organik ve inorganik minerallere ihtiyaç duyar. Organik mineraller gıdalardan
elde edilebilirken, inorganik mineraller taşlardan ve topraktan çıkan sudan elde edilir. Bu doğal bir olaydır.
Vücutta bulunan organik mineraller genellikle kemik bileşenleridir ve metabolik yolda koenzim olarak ve enzim-
proteinleri, hormonlar, vitaminler vb. ile çeşitli fonksiyonlarda
kullanılır.
Aynı zamanda, inorganik mineraller su içinde alkalin olarak
iyonlaşır ve alkalini korumak için kan içinde çözünür ve kan
akışını kolaylaştırmak için kanın viskozitesini düzenler ve buna
ek olarak kırmızı kan hücresinin elektrik potansiyelini artırarak
pıhtılaşmasını ayarlar.
İyonik mineraller besinlerin insan hücreleri tarafından emilmesine
ve asidik atıkların vücuttan atılmasına yardımcı olur. Bunlar
ayrıca su içinde çözülür ve enzimlerle birleşir ve temel iyonlu
mineraller yardımıyla metabolik yoldaki tüm kimyasal
reaksiyonları tetikleyebilir. Bu nedenle iyonlu mineraller kimyasal
reaksiyonların başlatıcıları olarak anılırlar.
İnsan hücresini oluşturan her doku yaklaşık %70 su içerir ve terleme ve dışkı atımı su olmadan gerçekleştirilemez.
Ancak, suyun büyük kısmı görevini beklediğimiz kadar yerine getiremez. İyi kalitede su, düşük sıcaklıkta normal
halinde alkalin, altıgen, iyonlu mineral su demektir. Günlük içilmesi gereken su hacmi 1.5 ~ 2 litre olarak
tavsiye edilmektedir. İçme zamanı uykudan önce ve sonra ve günün diğer saatlerinde de 1 ~ 2 bardaktır.
Yaşamımızda sağlığımızı korumaktan daha önemli bir şey yok. Sağlığımızı korumak için egzersiz yapmamız,
düzenli beslenmemiz ve iyi kalitede su içmemiz gerekiyor. Bu nedenle, dikkatli bir biçimde iyi kalitede su içmeye
özen göstermeliyiz.
Unutmayın! Vücudumuz altıgen suyu seviyor.
Su her zaman benzersiz sihirli ilaçtır. Bazı hastalıkların su ile tedavi edildiği gerçekten doğru mu? Günümüzde
bile Fransa’da, Lourdes’un güneyinde bulunan bir bölge Lourdes kaynak suyunun hastalıkları tedavi ettiğine
inanan birçok kişi tarafından
büyük ilgi görüyor. Bu
Lourdes bölgesini her gün
16.438 kişi ve yılda 6.000.000
kişi ziyaret ediyor. Lourdes
kaynak suyu iyileştirici
etkileriyle ünlü. Bu insanlar
modern tıpla tedavi edilemeyecek hastalıklara sahip hastalardır. Hastaların rahatsızlıkları arasında yarı veya
komple felç, kanser, böbrek yetersizliği, göz sorunları, çeşitli ciddi inflamasyonlar, TB, vb. yer alıyor. İnsan
beyninin algılayamadığı bazı mucizevi durumlar olsa da, bu kaynak suyu bu tedavi edilemez hastalıkları tedavi
edebiliyor. Ne bilim insanları ne de doktorlar bunun nedenini ortaya çıkaramıyor, fakat Lourdes sağlık müdürlüğü
bu durumu kesin tedavi belgesi ile tasdik ediyor.
Sağlığımızı nasıl koruyabiliriz?
Temizlik
Modern yaşam içinde birçok kişi yüksek kalorili gıdalar tüketiyor. Egzersiz, koşu vb. yaparak bu besinleri yakmak
için her türlü çabayı sarf ediyorlar. Egzersizde oksijen ile “daha fazla besini yakmak” için enerji gerekir. Koşan
insanların zor nefes almasının nedeni daha fazla oksijene ihtiyaç duymalarıdır. Enerji üretimi vücutta atık üretimine
neden olur. Bu nedenle insan vücudundaki atıkları atmak için organizmalar bulunur. İnsanlar yaşlandıkça,
organizmanın fonksiyonları günden güne kötüye gider ve vücutta atık birikimine neden olur. Vücutta biriken
atıklar hastalıklar için ortam hazırlar.
Su temizliği
İçi yoğun bir biçimde paslanmış boruları düşünelim. Bu boruları temiz tutmanın en iyi yolu boruları pası da
temizleyecek şekilde uygun bir su ile yıkamak olabilir. Buna “su temizliği" denir. Yeniden insana dönersek. İnsan
vücudunun ağırlık olarak yaklaşık %70’i sudan oluşuyor. İnsanlar her gün su içerler. Demek ki vücuttaki su sürekli
olarak yeni su ile değiştiriliyor.
Sağlığınız için iyi olan su hangisi?
Mineral zenginliği
İyi su için ikinci koşul insan vücudunun ihtiyaç duyduğu mineraller açısından zengin olmasıdır. Vücudumuz
çok çeşitli minerallere ihtiyaç duyar. Mineraller
vücudumuzun yalnızca %4’ünü kaplar, fakat yaşam
olgusu için gerçekleştirdikleri işlevler çok önemlidir. Enzim
proteinlerinin çalışması için ilk şart, her birinin belirli bir
minerale gereksinim duymasıdır. Örneğin, kalsiyum (Ca) ve
fosfor(P) gibi mineraller kemikler için temel yapısal
bileşenlerdir ve insan vücudunun elektriksel dengesini
koruyabilmesi için magnezyum (Mg), sodyum(Na) ve
potasyuma(K) ihtiyaç duyarlar. Ayrıca çok küçük miktarlarda
başka mineraller de gereklidir. Bu gibi mineral elementleri
iyonlar gibi suda tamamen çözünmelidir; zira hücre
duvarlarından serbestçe yalnızca iyon formunda
geçebilirler. İnsan vücudu su ve besinler yoluyla farklı
türde mineralleri sindirir. Bu nedenle su, vücudun ihtiyacı
olan bu mineralleri yeterli derecede tutma ihtiyacı duyar.
Çiftlik ürünleri kimyasal gübreler nedeniyle doğal sirkülasyonlarından koparıldığından, modern çağda yaşayan biz
insanlar zaten mineral eksikliği yaşarız. Bu eksiklik, kronik hastalıkların nedeni haline gelebilir. Günümüz
insanlarından birçoğu kronik mineral eksikliğinden mustariptir. Birçok rahatsızlıktan yalnızca yüksek mineral
yoğunluklu su içerek uzak kalabilirler.
Sağlığınız için iyi olan su hangisi?
Alkalilik
İyi su için üçüncü koşul suyun alkalin kalitesidir. Asitlik ve alkalilik birimi 1 ila 14 arasında değişen değerlere
sahip olan pH’dır. pH 7 değeri nötr olarak kabul edilir. 7’den yüksek pH değeri alkalilik belirtisi olup 7’den düşük
pH değeri asitlik göstergesidir. Normal kanın pH değeri
7.4’tir, ancak hayvansal proteinlerin aşırı tüketilmesi
veya gerçek ve uzun süreli stres hali nedeniyle
asitleşebilir. Kan asitleştiğinde, insan vücudunun
dengesi bozulur. Kanın damarlardan engellenmeden
akması durumunda metabolizma sorunsuz bir şekilde
çalışır, fakat bulanıklık nedeniyle kanın akamaması
halinde birçok problem başlar.
Altıgen Su
İyi su için dördüncü koşul altıgen su açısından zenginliğidir. İnsan vücudundaki su, sabit sıcaklıkta ağırlıklı
olarak beşgen ve altıgen suyun bir karışımıdır ve düşük sıcaklık altıgen suyu daha yüksek oranlara taşır. Bu oran
ne kadar yüksekse, su yapısı o kadar doğru
hale gelir ve insan vücuduna uygun özellikler
kazanır. Küçük su kümesi vücudumuzda
kolaylıkla emilir ve hem oksijeni yükselterek
hem de insan vücut hücresindeki atıkları yok
ederek metabolizmanın iyileşmesine yardımcı
olur. Kanser hücreleri komşu hücrelerle uyum
yakalamadan önce hızlı biçimde katlanarak
artarlar. Diğer dokulara saldırmaya devam eder
ve er geç bütün varlığı ölüme sürükler. Deneyler
kanser hücrelerinin gerçekten bol altıgen su
ortamında gelişemediğini kanıtlamıştır. Ayrıca
su yapısı elektrostatik ve manyetik alanlar
uygulanarak; kayalar veya seramik yayılımlı kızıl
ötesi ışınları, uzay enerjisi ya da belirli dalga boyu
ışıkları, düşük frekans ve bükülme dalgaları gibi
diğer yollarla da değişebilir. Günümüzde
altıgen suyla dolu su üretmek için birçok yöntem kullanılmaktadır. Bu şekilde oluşturulduğu anda, organizma
dış gerilimden ve düzensizlikten korunur; bu aynı zamanda fizyolojik etkinlik için de yüksek derecede etkilidir.
Sağlığınız için iyi olan su hangisi?
İyi su için beşinci koşul genellikle reaktif oksijen türleri (ROS) olarak adlandırılan aktif oksijeni imha etme
kapasitesidir. İnsanoğlu on dakikadan fazla oksijensiz kalırsa yaşamını
sürdüremez. Vücudumuz yaşam için gerekli enerjileri yaratmak için
oksijenden faydalanır. Ne yazık ki, oksijen birçok iyi özelliğinin yanı sıra
bir takım olumsuz özelliklere de sahiptir. Oksijen vücut içinde tüm
hastalıkların yaşla birlikte temel sebebi olan aktif oksijeni oluşturur.
Soluduğumuz oksijenin yaklaşık %2’si aktif oksijene dönüşür. Bu terim,
kimyasal yapısı oksijenden biraz farklı olan aktif bir oksijen türünü ifade eder.
Aktif oksijen tek bir elektrona sahiptir ve diğer maddelerden elektronlar alarak
kararlı hale gelmeye çalışır. Bu nedenle, aktif oksijenin yüksek tepkime gücü,
karşısındakinin ne olduğuna bakmaksızın dokulara, hücrelere ve bakterilere
tepki verir; önce birleşir, sonra yok eder. Nedeni ROS olan sayısız hastalık
bulunmaktadır: yaşlanma, kanser, diyabet, Alzheimer hastalığı, astım, atopik
dermatit, romatizma, katarakt, epilepsi, gebelik zehirlenmesi ve radyasyon
hastalıkları…... Aktif oksijenin etkileriyle bağlantısı olmayan hiçbir
hastalık olmadığını söylemek çok da abartılı olmayacaktır. Vücutta fazla
ROS’u ortadan kaldırma gücüne sahip su dolaşırsa, herhangi bir yan etki
olmaksızın ROS’a ilişkin ya da ROS’tan kaynaklanan hastalıkları tedavi
etmek mümkün olacaktır.
Sağlığınız için iyi olan su hangisi?
İyi suyun altıncı koşulu suyun iyi enerji tutması gerektiğidir. Deniz kabukluları, salyangoz, antilop boynuzu,
küçük ölçekte helezoni DNA moleküllerimiz ve büyük ölçekte helezoni kozmik bulutlar gibi çevremizdeki doğal
hayatta bu kadar çok helezoni yapı bulunmasının belirli bir nedeni yok. Küvetteki suyun
boşaltılırken neden delikten girdap gibi helezoni bir şekilde aktığını hiç merak ettiniz
mi? Su her zaman en az dirençle karşılaştığı yolu takip etmeye çalışır. Girdap
şeklinin sağladığı şey budur. Su sağlıklı kalabilmek için doğal olarak dönen
helezoni girdap hareketi yapma ihtiyacı duyar. Bunun nedeni bu hareketin suya
yaşam gücünü yeniden kazanma ve bu gücü koruma imkanı sunmasıdır. Bu şekilde su
iyi enerji içerir. Su girdap içinde aktıkça, suda daha yoğun olan asılı partiküller akış
merkezine doğru emilir, sürtünme direnci azalır ve akış hızı artar; sonuç olarak
çözünmüş minerallerin son derece yüklü koloidal partiküllere dönüşmesine yol açar. Bu
dönüşüm birçok insanın su sistemlerine Vortex Energizer taktıktan sonra klor tadında
ve su sertliğinde bir azalma olduğunu hissetmelerinin nedenini açıklayabilir. Bu da
kimyasal maddelerin tamamen bertaraf edilemese de insanoğlu için daha az zararlı bir
hale dönüştürülebildikleri önermesini ortaya çıkarır. Hangi oranda olursa olsun, enerjili
su içmek bağışıklık sistemini güçlendirir ve vücudun kirleticiler, kimyasal
maddeler ve elektromanyetik radyasyondan kaynaklı zararlı dış etmenlerle daha iyi biçimde mücadele
etmesini sağlar.
Actimo’nun Teknik Spesifikasyonları ve Özellikleri
Spesifikasyon
• Model : Ac-2000
• Boyut
o Altlık : 20 x 14.5 x 33.5 cm
o Sürahi: 19 x 12.5 x 25.5 cm
• Ağırlık : 2.1 kg
• Kapasite : 2 litre
• Optimizasyon süresi: 5 ila 7 dak
• Kartuş : Super Cube veya Mine-Q
Özellikler
• Actimo ileri teknoloji Manyetik (3,500 ila 4,400 Gauss) ve Girdap hareketini bir araya getirir ve böylelikle iyi
enerji içeren su üretir.
• Actimo aynı zamanda suyu yoğun yapılı (altıgen su) hale getirir
• Kartuşta bulunan seramik suya çeşitli mineraller ve uzak kızılötesi enerji kazandırır.
• Su molekülü dipolleri sayesinde manyetik güçten güçlü bir biçimde etkilenir ve bu yakın
su kümeleri (altıgen su) oluşumuna yol açar
• Girdap hareketi enerji vererek suyun fiziksel özelliklerini (pH ve iletkenlik) hafif biçimde
değiştirir.
• Girdap hareketi klor tadından azalmaya neden olur ve su kümeleri alanına bol miktarda
çözünmüş oksijen vererek suyu canlı hale getirir
3. Super Cube veya Mine-Q içindeki süper seramik suyu alkalileştirir ve minerallerle
canlandırır
• Çeşitli mineraller su içinde çok yavaş biçimde çözünerek suyu alkali hale getirir.
• Alkalin içme suyu asitli kanı tekrar alkalesans hale döndürebildiği için
Actimo suyu ince kan damarlarında kan akışını destekler.
Keosan Co., Ltd. tarafından Kore’de geliştirilen altıgen su üreticisi Actimo minerallerin iyonize edilmesini ve su
gözeneklerine oksijen kazandırılmasını kolaylaştırmak için saatin tersi yönünde girdap hareketini kullanarak
tasarlanmıştır. Altıgen suyu üretmek için gerekli kinetik enerji Manyeto-hidrodinamik aktivasyon yöntemi olarak
da anılan ve doğadaki en güçlü kinetik enerji olarak bilinen Merkezcil Dairesel Helezoni Hareketten elde edilir.
3.500 ila 4.400 Gauss arası manyetik alanda helezoni hareket, mineralli suyun enerjik olarak canlandırılmasını
sağlar. Su manyetik alanda dik olarak hareket ettikçe, özellikle Faraday etkisine göre serbest elektronlar su ve
iyonlu minerallerin kinetik enerjiyi elektrik enerjisine dönüştürmesini sağlar. Vücudunuz bu enerjili suyu absorbe
ettiğinde doku hücrelerini çok işlevsel hale getirmek için destekler ve böylece enerjiyi veya “chi” ( 気 )‘yi
canlandırır. Kan hücresi biyomembranları da kanı kılcal damarların her köşesine ulaştırmak için kardiyo-elektriği
kullanarak enerji kazandırılmış sudan güçlü biçimde etkilenir. Ayrıca, bu suya bilgiyi ezberleyebilen ve belleği
disket gibi diğerlerine aktaran bir dipol ile manyetiklik kazandırılır. İçtiğimiz su bilgi içeriyorsa, geniş hücreler ağı
biyolojik olayı doğru biçimde kontrol edecektir. Kan damarlardan akarken sürtünmeyi azaltmak için biyomanyetik
alan içinde dönecektir. Bu nedenle, manyetik altıgen su kan damarlarının içi temizlendiği için kan akışını
güçlendirir. Su içinde iyonize edilen inorganik mineraller vücut için faydalıyken, özellikle R/O filtresi ile arındırılan
damıtık su mineral eksikliğine neden olabilir ve ayrıca havadaki CO2’yi absorbe ettiği için kolaylıkla asidik hale
gelebilir. Ancak altıgen su başta kalsiyum iyonları olmak üzere doğal iyonlu mineraller içerir. Kalsiyum iyonları su
moleküllerinin altıgen hale geçmesine yardımcı olur aynı zamanda organik minerallerin kan içindeki asidik atıkları
kanı temiz ve sağlıklı hale getirecek şekilde atmak için harekete geçirir. Elektrik yüklü inorganik mineraller
organik maddeleri su içinde kendi kendine aktivasyon olmadan aktifleştirir ve kalsiyum iyonları asidik
atıklarla birleşerek bu atıkları vücut dışına atar. Sonuç olarak, kanın alkali düzeyi düşer ve sağlıklı hale
gelir. Artık Actimo altıgen suyu içmenin vücudun altyapısını güçlendireceğini biliyoruz.
“Mine-Q” ve “Super Cube” karşılaştırma testi sonuçları
Test sonuçları
Örnek
Örnek adı
no.
pH/ ORP NMR aralığı
Su Sıc.: 15°C
pH - 7.1 7.4
pH - 7.1 9.5
<7 gün sonra suda pisi balığı> <30 gün sonra suda elma>
<10 gün sonra suda yumurta> <30 gün sonra suda çivi>
Kan basıncında
bağıl değişim
Prof. ChungSoo Han Ph.D
tarafından test edilmiştir
CHUNGBUK NATIONAL
PTT’de bağıl
değişiklikler
değişiklikl er
UNIVERSITY, KORE
Patent (ABD)
ÖZET
<Tayvan> <Tayvan>
Sertifikalar
Sihirli Su
Yang H. Oh ve Gil-Ho Kim
YHO Bio-Science Ar-Ge Merkezi, Seul, Kore
Altıgen su teorisi kanser ve yaşlanma mekanizması ve olası iyileştirme etkileri ile
ilişkisini ortaya koymuştur. Üç farklı su şekli bulunur. Biri altıgen kanca şekilli, biri
beşgen kanca şekilli ve bir diğeri ise altıgen zincir şekillidir.
Diğer bir deyişle, su molekülleri ayrı ayrı bulunmaz fakat aynı şekilde moleküller
kümesi halinde bulunur. Donmuş kar ve buzul ısı ile çözülmedikleri veya darbe ile
hasar görmedikleri takdirde her zaman altıgen şekildedir. Sıvı haldeki altıgen su
sürekli şekil değiştirir. Moleküler simülasyonlarda yapılan deneyler üç su şeklinin
biyomoleküller ile daha yakın birleştirilmeleriyle daha fazla altıgen su içerdiklerini
göstermiştir. Bu organizmaların altıgen suyu sevdikleri anlamına gelir.
Ayrıca, kanser ve diyabetik hastalar üzerinde yapılan deneyler anormal hücrelerin
yakınındaki suyun düzensiz olduğunu ve normal hücrelerin yakınındaki sudan daha
fazla değişken olduğunu göstermiştir. Bu, hücrelerdeki yapısal suyun hücrelerin
normal durumunu korumada rol oynadığını ve herhangi bir nedenden dolayı yapısal
suyun hasar görmesi halinde kanser veya diyabetin ortaya çıktığını göstermiştir.
Deneyler, normal protein çevresinde kanserli protein çevresinden daha fazla altıgen
su olduğunu doğrulamaktadır. Hücrelerin su ortamı iyileştirilerek kanserli veya
diyabetik hücrelerin normalleştirilme olasılığını incelemek makul görünmektedir..
Altıgen su içimini artırmak için suyu soğuk içmek gerekir ve en iyisi suyu içmeden
önce iyonize veya manyetize etmektir. Araştırmalar 10oC’de %22 ve 0oC’de %26
olmak üzere düşük sıcaklıkta daha fazla sayıda altıgen yapı bulunduğunu
göstermiştir.-30oC ila -40oC sıcaklıklara kadar soğutulduğunda hemen hemen %100
oranında altıgen su elde edilebilir. Ayrıca, altıgen su yapısının artırmada bir başka
unsur da güçlü bir manyetik alan yaratılarak suyun manyetize edilmesidir.
Altıgen Su Hakkında Yayınlar
Altıgen Su Hakkında Yayınlar
LA(ABD)’de ‘Wave-Q’ Reklamı
LA(ABD)’de ‘Wave-Q’ Reklamı
Çin’de ‘Actimo’ Reklamı