You are on page 1of 171

ANKARA ÜNİVERSİTESİ

ECZACILIK FAKÜLTESİ
YAYINLARI
Sayı : 63

MESLEKÎ LATİNCE

Dr. H. BRUNNER Prof. Dr. Pharm. N. TANKER

7 n _ ANKA R A - 1 9 8 8
I U . 615
RU
O Y, 5
ANKARA ÜNİVERSİTESİ i * , / I C. q ~
1 v
ECZACILIK FAKÜLTESİ ^ ' I Ofc,
YAYINLARI
Sayı : 63

Eczacılık, Botanik ve Tıp


Öğreniminde Yardımcı

MESLEKÎ LATİNCE
İkinci Baskı

Dr. H. BRUNNER Dr. Pharm. N. TANKER


Graz, Avusturya Ankara Üniversitesi
Türkçe Çevirmeni ve Eczacılık Fakültesi
Lâtince Okutmam Farmakognozi Profesörü

ANKARA - 1 9 8 8
ÖNSÖZ

İlk basılan sayıların bitmesinden sonra da gerek Eczacılık Fa-


külte ve Yüksek Okulları ve gerekse diğer kuruluşlar tarafından
çokça aranması, kitabın yeniden basılması gereğini doeurmuş ve
aranan bir kitap olması da yazarlara büyük kıvanç vermiştir.
Ailevî nedenlerle yurduna dönmek zorunda kalan Dr. BRUN-
NER(*), ikinci vatanı olarak benimsediği ve çok sevdiği Türkiye-
deki gelişmeleri yakından izlediği ve Türkiye'de iken ders verdiği
öğrencilerini, öğrencilikleri dışında insan olarak ta gururla hatırla-
dığı için, ikinci baskının hazırlanmasını ve gerçekleştirilmesini bü-
yük bir hevesle desteklemiştir.
Türkçeleştirilmiş bir dil, gerekli düzeltme ve eklerle düzenlen-
miş olan bu baskının hazırlanmasında yardımcı olan Dr. Erendiz
ÖZBAYOĞLU'naC*) ve baskı işini büyük bir titizlikle başarmış
olan A. Ü. Basımevi mensuplarına bir kez daha teşekkür etmek
isteriz.

N. TANKER ve H. BRUNNER
(Aralık 1977)

(•) Dr. H. BRUNNER, halen, Graz (Avusturya) Z.B.G'de diplomalı Türkçe


çevirmeni ve Latince öğretmeni olarak görev yapmaktadır.
(**) Dr. E. ÖZBAYOĞLU A. Ü. Eczacılık Fakültesi, Latince öğretim görevlisidir.

III
BÎRÎNCÎ BASKININ ÖNSÖZÜ

Latince, Eczacılık öğreniminde yer alan Anatomi, Botanik, Kim-


ya, Galenik, Farmakoloji ve Farmakognozi gibi fen bilimleri ala-
nında önemli ve yardımcı bir dildir. Bu esas, kitabın hazırlanmasında
daima ön planda tutularak, Latince'nin ancak eczacılık ile ilgili esasları-
nı öğreten bir ders kitabı olmasına çalışılmıştır. Bu çalışma klasik
Latince yönünden çok eksik görülebilir; ancak amacımız öğrencinin,
eczacılık öğrenimi sırasında karşılaşacağı terimlerin anlamını kavra-
masını sağlamak ve bu kelimelerden, kendi kendine bazı şekiller oluş-
turabilecek kadar gramer kuralı öğretmektir. Esasen Eczacılık Fakülte-
lerindeki toplam 24 saatlik ders süresince, ancak bu esaslara değinile-
bilir.
Bu kitabın meslek hayatında da eczacıya ve botanikçiye bir anah-
tar vazifesi görebileceğini; mesleki terimlerin büyük çoğunluğunu içine
alan geniş bir sözlük içermesi bakımından da, her zaman için bir tekrarla-
ma ve bir danışma aracı olarak kitaptan yararlanılabileceğini ümit ve te-
menni ediyoruz.
Kitapta geçen tıbbi terimlerin, tıpta kullanılan Türkçe karşı-
lıklarının büyük bir kısmı Doç. Dr. O. Altmkurt1 ve Dr. Ö. Ağbaba2
tarafından denetlenmiştir; gösterdikleri büyük ilgi ve yardımdan dolayı
kendilerine burada da teşekkür etmek isteriz. Ayrıca değerli fikirlerinden
yararlandığımız Dr. W. Ritter,ei de müteşekkiriz. Manüskrinin dakti-
loda yazılmasını kısa zamanda ve büyük bir titizlikle başarmış olan
Bn. Leman Toprak ve Güvendi Matbaası sahip ve mensuplarına da teşek-
kür ederiz.
H. BRUNNER, N. TANKER
(1969)
1) Ankara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmakoloji Kürsüsü
2) İstanbul Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Mikrobiyoloji Kürsüsü
3) Braunschvveig Teknik Üniversitesi, Farmasötik Kimya Enstitüsü

y
İçindekiler
Sayfa
GİRİŞ 1
KISALTMALAR 3
I. LATİNCE'DE OKUNUŞ, VURGU VE YAZIM 5
II. İSİM
Giriş 7
I. GRUP (a çekimi) 8
Genetivus'un kullanılışı 9
İsim tamlaması 9
Miktar belirtilmesi 9
a çekimi'ne giren kelimeler 9
II. GRUP (o ç e k i m i ) ıı
tsim tamlaması 12
Miktar belirtilmesi 13
A altgrubuna giren kelimeler 13
C altgrubuna giren kelimeler 14
III. GRUP (üçüncü çekim) 15
Ü ç ü n c ü çekime giren kelimeler 17
IV. GRUP (u çekimi) 21
u çekimine giren kelimeler 21
V. GRUP (e çekimi) 22
YER GÖSTEREN ÖZEL İSİMLER . 22
Anadolu'nun botanikte geçen bölgeleri 23
KÜÇÜKLÜK GÖSTEREN ÎÇTAKILI İSİMLER 23
III. SIFAT
Giriş 26
I. GRUB'A GİREN SIFATLAR 27
A. Masculinum isimler yanında o çekiminin A alt-
grubunda geçen takıları alan sıfatlar 27

VII
Sayfa
a. Yalın sıfatlar 29
b. İçtakılı sıfatlar 30
1. -aceus, -a, -um alan sıfatlar 30
2. -aeus, -a, -um alan sıfatlar 30
3. -anus, -a, -um alan sıfatlar 30
4. -arius, -a, -um alan sıfatlar 3i
5. -aticus, a,-um alan sıfatlar 3i
6. -atus,-a,-um alan sıfatlar 3i
7. -bundus, -a, -um alan sıfatlar 33
8. -eus, -a, -um alan sıfatlar 33
9. -icius, -a, -um ve -itius, -a, -um alan sıfatlar . . . 33
10. -icus,-a,-um alan sıfatlar 33
11. -idus, -a, -um alan sıfatlar 34
12. -inus, -a, -um alan sıfatlar 34
13 . -orius,-a,-um alan sıfatlar 34
14. -osus, -a, -um alan sıfatlar 34
c. Bileşik sıfatlar 35
1. -folius,-a,-um ve -phyllus,-a,-um ile teşkil
edilen sıfatlar 35
2. -florus,-a,-um ve -anthus,-a,-um ile teşkil
edilen sıfatlar 36
3. -ideus,-a,-um ile teşkil edilen sıfatlar 36
d. Grup'andırılmayan sıfatlar 37
B. Masculinum isimler yanında o çekiminin B altgrubunda
geçen takıları alan sıfatlar 37
-fer, -fera, -ferum ve -ger, -gera, -gerum ile teşkil edi-
len sıfatlar 37
II. GRUBA GİREN SIFATLAR 38
İki takı alan sıfatlar 42
a. Yalın sıfatlar 42
b. İçtakılı sıfatlar 42
c. Bileşik sıfatlar 43
Üç takı alan sıfatlar 44
Bir takı alan sıfatlar 44
Sıfat-fiiller 44

VIII
Sayfa
SIFATLARIN ÜSTÜNLÜK DERECELERİ 45
Üstünlük derecesi (Comparativus) 45
En üstünlük derecesi (Superlativus) 46
Dereceleri kurallara uymayan sıfatlar 47
RENKLER 47
YER GÖSTEREN SIFATLAR 48
İLÂÇ ÇEŞİTLERİ 49
SAYILAR 50
1. Asıl sayılar 50
2. Sıra sayıları 52
3 . Sayı zarfları .. 52
Sayı belirten önekler 52
Botanikte geçen bazı ölçü terimleri 53
IV. ZARF
Sıfatlardan yapılan zarflar 55
Diğer bazı zarflar 56
V. EDAT
Ablativus ile bağlanan edatlar 57
Accusativus ile bağlanan edatlar 57
Latince kelimelerde önek olarak kullanılan Latince
edatlar (Praepositiones) 58
VI. GREKÇE'DEN GELEN KELİME GÖVDELERİ 61
VII. BİTKİ TANIMLARI (Descriptiones herbarum) 66
VIII. REÇETELERDE LATİNCE (Praescripta) 69
LİTERATÜR 71
SÖZLÜK 73

IX
Giriş

Kitap, gramer ve sözlük olmak üzere iki kısımdan meydana gel-


miştir.
Eczacılık öğreniminde geçen ve Meslekî Latince'yi öğrenip an-
lıyabilmek için gerekli gramer bilgisi, birinci kısımda yer almıştır.
Kurallar için verilen örnekler eczacılıkta ve botanikte geçen kelime-
lerden seçilmiştir; böylece öğrenci, Latince dersinin uygulamalarında
yakından bildiği ve tanıdığı kelimeleri kullanabilecektir. Her gramer
kuralından sonra o konu ile ilgili kelimelerden meyana gelmiş listeler
verilmiştir; her ne kadar bu listelerin uzun olduğu düşünülebilirse de,
gerçekte bunlar eczacılıkta geçen terimlerin ancak bir kısmıdır. Bu
suretle öğrenim ve meslek hayatında çok geçen bu kelimelerin yazım
ve söylenişinin kontrolü ve olabilecek yanlışların düzeltilmesi ders
esnasında yapılabilecek, sonuçta da bu terimler anlamları ile birlikte,
doğru olarak ezberlenmiş olacaktır. Listeler, ya anlamları birbirine
yakın kelimelerden gruplar oluşturmak suretiyle, ya da alfabetik
sıraya göre düzenlenmiştir. Örnek olarak geçen ve listelerde yer alan
kelimelerin hepsi sözlüğe alınmıştır.
Gramer kısmında, klasik dilin öğretiminde kullanılan kitap-
larda rastlanan sıra bir dereceye kadar izlenmiş olmakla beraber,
fiillere yer verilmemiştir. Çünkü Meslekî Latince dersinin gayesi
cümle kurmak değil, eczacılığın çeşitli alanlarında geçen Latince
terimlerin kolaylıkla hatırda tutulmasını ve bu alanlarla ilgili ma-
kalelerin, Latince terimler yönünden, daha kolay anlaşılabilmesini
sağlamaktır. Bu tip yazılarda da fiillere çok nadir rastlanır. Bun-
ların ve bilhassa reçetelerde geçen fiillerin Türkçe karşılıkları da
zaten sözlükte verilmiştir.
Botanik bakımdan, bitki tanımlarına (deskripsiyon'lara) da
önem verilmiştir. Bu gün dahi, deskripsiyonların Latince yazılma-
sı tercih edilmektedir. Bu konuda bir fikir vermek amacıyla kita-

1
ba, Türkçe çevirisiyle birlikte bir deskrispsiyon örneği alınmıştır.
Hazırladığımız sözlük yardımıyla bir deskripsiyonun tercüme edil-
mesi kısmen kolaylaşacaktır, fakat kitap daha çok temel isteyen öğ-
renci için hazırlandığından, bu özel alanda ilerlemiş olanlara yeterli
gelmiyebilir.
Kimyasal terimler, anlamı çok kolay fakat açıklaması bu kitapta
olanaksız olan kelimelerdir, bu nedenle kitabımızda, en çok geçen
terimlerden sadece bazı örnekler vermekle yetindik.
Grekçe'den Meslekî Latince'ye geçmiş bazı kelime gövdeleri ve
önekler vardır. Bunlardan yararlanılarak yapılmış kelimelerin ço-
ğu önemli olduğundan, ayrı başlıklar altında ve örneklerle bera-
ber, listeler halinde verilmiştir. Benzer şekilde, reçetelerde geçen
Latince terimler ve en önemli ilâç çeşitlerinin isimleri de ayrı bi-
rer başhk altında, kitapta yer almıştır.
Kitabımızın ikinci kısmını sözlük oluşturur. Birinci kısımda
geçen kelimelerin hepsi sözlükte bulunmaktadır. Bunlara ek olarak
eczacılık öğreniminde geçen tıbbî terimler (ki bunlar sözlüğe T.
harfi ile alınmıştır), histoloji dahil olmak üzere anatomi ve zooloji
terimleri de A. ve Z. harfleriyle ifade edilerek sözlüğe alınmıştır.
Sözlüğün sadece eczacılar için değil, botanik ve kısmen tıp alanın-
da da yararlı olacağı düşünülmüştür ve ümit edilmektedir. Bu ba-
kımdan bilhassa botanikte geçen terimlerin büyük çoğunluğunun
bulundurulmasına çalışılmıştır. Sözlüğe alman kelimelerin Türk-
çe karşılıkları ile esas anlamları arasında bir değişiklik varsa ve esas an-
lamın bilinmesi meslekteki anlamı kavramaya yararlı olabilecekse,
Latince ve Grekçe'den gelen kelimelerin esas anlamları köşeli pa-
rantez içinde verilmiştir. Bunun dışında, yazılan Türkçe anlam bir-
den fazla ya da değişik olursa, bu fark 1, 2, 3 gibi sayı ya da B. (bo-
tanik), Z. (zooloji) gibi harflerle belirtilmiştir.
Sözlüğe, sadece derse devam eden öğrenciye hitap etmiyeceğini
düşünerek, genel kültür bakımından yararlı olacak kelimeler de alın-
mıştır. Teleskop gibi yabancı dillerde çok geçen ve Türkçe'ye alınmış
kelimeler tk. kısaltması ile belirtilmiş ve temel kelimelerin yanında
gösterilmeğe çalışılmıştır.
Kısaltmalar

A. Anatomi (histoloji dahil)


Abl., Ablativus hali
Akk., (Acc.) A.ccusativus hali
Ar. Arapça
B. Botanik
bkz. bakınız
Cğr. Coğrafya
cf. confer, karşılaştırınız
Comp. Comparativus, sıfatın üstünlük derecesi
çın. çekilmez
D. Dativus hali
e. edat
f femininum isim
Fiz. Fizik
G. Genetivus hali
Gal. Galenik
gen. genellikle
Geom. Geometri
Gr. Grekçe'den gelen kelime ya da kelime gövdesi
İbr. İbranice
İt. İtalyanca
K. Kimya
kıs. kısaltma
Lat. Latince'den gelen kelime ya da kelime gövdesi
m. masculinum isim
N. Nominativus hali

3
n. neutrum isim
örn. örneğin
öz. özellikle
Pl. Pluralis = çoğul
R. Reçetelerde (özellikle) kullanılan
s. sıfat
Sg. Singularis = tekil
Sup. Superlativus, sıfatın en üstünlük derecesi
T. Tıp
tk. Grekçe veya Latince gövdelerden türetilmiş ve Türkçe-
leşmiş yabancı kelime
T.K. Türk kodeksi
Z. Zooloji
z. zarf
( ) Açıklama, tanım ve bazan da ilâve edilebilecek kelime,
takı ya da harfler.
[ ] Klasik Latince ya da Grekçe'de kullanılan ve Meslekî
Latince'deki anlamın kavranması için yardımcı mana ve
bununla ilgili açıklamayı gösterir,
t Terk edilmiş, fakat eski Meslekî Latince metinlerinde
geçen kelimeleri gösterir.
Madde başı kullanılan kelime yerine kullanılır.

4
I. Latince'de Okunuş
Vurgu ve Yazım

Latince'nin her yerde kabul edilip kullanılan belirli bir oku-


nuşu yoktur. Eskiden konuşulan Latince asırlar boyunca değişik-
liğe uğramıştır, bugün klasik ve Meslekî Latince'nin okunuşu, her
memlekette o memleketin dilinin özelliklerine göre farklıdır.
Bu kitapta, Türkiye'deki klasik filoloji kürsülerinde okutulan
söyleniş (telâffuz) kuralları yerine, Eczacılık Fakültelerindeki öğ-
retim üyelerinin alıştığı söyleniş şekillerine yakın kurallar verilmeğe
çalışılmıştır. Bu, Türkiye'de fen bilimleri alanında en fazla benimsen-
miş olan şekildir. Buna rağmen, herkes söyleniş şeklini seçmekte öz-
gürdür, yeter ki seçilen bir tarza bağlı kalınsın.

1. Sesli harfler:
a, e, i, o, u, y [ü veya i ]• dir;
ae ve oe bir tek harf gibi [e ] ve [ö ]: anaemia, oedema;
au ve eu birbirine kaynaştırılarak, bir hece içinde, yani sürek-
li bir sesle okunur: aurum, eucalyptus;
ei ve ie iki hece olarak okunur [ei ] ve [ie ]: rei, dies.

2. Sessiz harfler2 ve okunuşları:


Sessiz harflerin çoğu Türkçe'deki gibi okunur, yalnız bazıları
farklıdır.
c sessiz harfler ve a, o, u, au önünde [k]: icterus, caries; e, i,
y, ae, oe önünde [s] okunur: cera, medicina, caeium.
g [g]: gutta; e ve i önünde [j ] okunabilir: gingiva.
1) Köşeli parantez içinde, bu bölümde, harflerin okunuşu verilmiştir.
2) m, r, gibi harfler ses tellerinin katılmasıyla çıkartıldığı ve bu nedenle «sesli» olduğu
halde, gramer kitaplarında geçen «sessiz» terimi burada da kullanılmıştır.

5
Çekim: Türkçe'den farklı olarak Latince'de birkaç çeşit ç e k i m
vardır, yani isimler birkaç gruba ayrılır ve her bir gruba ait isim
kendine özgü hal takılarını alarak çekilir:
I. Grup (a çekimi)
II. Grup (o çekimi)
III. Grup (üçüncü çekim)
IV. Grup (u çekimi)
V. Grup (e çekimi)

I. GRUP (a çekini)
örnek:
N. gemma konca [isim tamlamasında: koncası ]
G. gemmae koncanın [koncasının ]
D. gemmae koncaya [koncasına ]
Acc. gemmam koncayı [koncasını ]
Abl. gemma koncada(n) [koncasında(n) ]
N. gemmae koncalar [koncaları ]
G. gemmarum koncaların [koncalarının ]
D. gemmis koncalara [koncalarına ]
Acc. gemmas koncaları [koncalarını ]
Abl. gemmis koncalarda(n) [koncalarından]
Burada gemm- gövde, bu gövdeye değişik hallerde takılan
ekler (-a, -ae, -ae v. s.) t a k ı dır. "Gemma-konca" kelimesinin öğre-
nilmesi gereken sözlük ş e k l i ise gemma,-ae f. dir.
KURAL: N. sg. takısı -a, G. sg. takısı -ae olan isimler a çekimine
girer ve femininum'dur.
İstisna: collega,-ae "meslektaş" m. ve f. olarak kullanılır.
Not: Grekçe'den gelen ve a çekimine giren bazı isimler bazı hallerde farklı takılar
alır:
a) N. sg. -e, G. sg. -es takısı alan feminin isimler acc. sg.'da -en, abl. sg.'da -e takısı
alırlar, örneğin:
aloe,-es f. sarısabır dyspnoe,-es f. nefesdarlığı, dispne
benzoe,-es f. benzoe perone, -es f. kamış kemik, fibula
b) N. sg.-es, G. sg.-ae takısı alan maskulin isimler acc. Sg.'da -en veya -am, abl. sg.'da -e
veya -a takısı alırlar, örneğin:
diabetes, -ae m. şeker hastalığı
ascites,-ae m. asit

8
Genetivus'un kullanılışı
İsim tamlaması: Türkçe'deki is ; m tamlamaları hem yalrn hal (gül
koncası) hem de -in hali (gülün koncası) ile yapıldığı halde, Latin-
ce tamlamalarda her zaman genetivus hah (gemma rosae) kullanılır,
örneğin:
gemma,-ae f. konca, rosa-ae f. gül:
gül koncası [gülün koncası]1 gemma rosae
rosa,-ae f. gül aqua,-ae f. su:
gül suyu [gülün suyu] 1 aqua rosae

Tamlamada (veya isim takımında) yalm halde bulunan ve yar-


dımcı formada -in eki alan tamlıyan 2 Latince'de G. halindedir ve
genellikle arkada bulunur.
Miktar göstermek için de G. hali kullanılır; genellikle miktarı be-
lirtilen maddeyi gösteren kelime önde, ölçü gösteren kelime ise ar-
kada bulunur, örneğin:
aqua,-ae f. su, phialia,-ae. f. şişe :
bir şişe su [suyun bir şişesi ] aquae phiala
aqua,-ae f. su, gutta,-ae f. damla:
bir damla su [suyun bir damlası ] aquae gutta

a çekimine giren kelimeler:


vita,-ae f. nebula' capsula
natura gelatina scatula
cena charta lagena /lagoena
diaeta mistura /mixtura phiala
therapia tinctura essentia
vitamina tab(u)letta calcaria
medicina pilula magnesia
anatomia ampulla camphora
chirurgia pasta terebinthina
officina lana materia
pharmacia cera substantia
pharinacopoea creta
1) Doğru bir çeviri yapabilmek için, bu yardımcı forma göz önünde bulundurula-
bilir.
2) Türkçe gramerinde isim tamlamalarında önde bulunan kelimeye tamlıyan, arkada
bulunana da tamlanan denir.
3) Gövdesi -ul- ya da -ol- harfleriyle biten, a ve o çekimlerine giren ve N. sg.'da üç ve-
ya üçten fazla heceden ibaret olan isimler, kelimenin sondan üçüncü hecesinde vur-
guludur (s. 24'e de bakınız).

9
massa urına flora
copia urea familia
terra saliva silva
argilla pituita planta
arena lacrima herba
plumula
figura protuberantia stipula
forma porta lamina
formula fossa gemma
fissura corolla
linea pustula corona
signatura fistula anthera
causa glandula
flexura noxa cellula
arteria fractura membrana
vena ruptura fibra
aorta inertia testa
lympha sommclentia vagina
medulla insomnia cepa
spina pulpa
vertebra dementia drupa
tracbea anaemia hacca
cochlea leucaemia siliqua
conjunctiva colica
cornea hernia macula
retina angina nota
pupilla influenza costa
orbita pneumonia carına
palpebra urticaria ala
lingua cholera columna
gingiva lepra coma
maxilla lyssa seta (saeta)
struma squama
mandibula inertia verruca
tonsilla papilla
mjrama amoeba cupula
mamilla spongia arista
tunica formica spatha
vıpera inflorescentia
palma rana umbella
patella taenia panicula
placenta spica
sepia acantha
coxa balaena axilla
urethra
vesica
prostata

10
barba mentha tilia
clava senna liquiritia
cauda malva amygdala
unda scilla ephedra
serra china jalapa
hasta althaea oryza
sagitta gentiana ipecacuanha
stella valeriana
luna yucca farina
flamma melissa resina
chamomilla galla
hora belladonna
hebdomada

II. GRUP (o çekimi)

Bu çekime giren isimler üç altgrupta toplanır:


A) Bu altgruba giren isimler N. sg.'de -us, G. sg. 'de -i takısını alır
ve maskulinum'dur; ağaç isimleri ile carbasus,-i "gaz" ve bolus,-i
"kil" femininum'dur.

Örnek:

Sg. N. succus usare [isim tamlamasında: usaresi ]


G. succi usaren'n [usaresinin ]
D. succo usareye [usaresine ]
Acc. succum usareyi [usaresini ]
Abl. succo usarede(n) [usaresinde(n) ]
Pl. N. succi usareler [usareleri ]
G. succorum usarelerin [usarelerinin ]
D. succis usarelere [usarelerine ]
Acc. succos usareleri [usarelerini ]
Abl. succis usarelerde(n) [usarelerinde(n) ]

Not: Grekçe'den gelen ve A altgrubuna giren maskulin isimlerde, N. sg. halinde -us
yerine -os takısına da rastlanır, örneğin:
adelphos,-i m. kardeş
nephros,-i m. böbrek
strychnos,-i m. ve f. kargabüken

11
fungus thymus citrus f.
bacillus eucalyptus f. amygdalus f.
coccus pinus f. ricinus f.
chondrus

o çekiminin C altgrubuna giren isimler:


individuum.-i n. segmentum hilum
praeceptum antrum ovum
praescriptum stratum ovulum
vitrum sceletum ovarium
litrum sensorium gynoecium
semilitrum cranium
pauxillum tympanum dorsum
criterium cerebrum flagellum
experimentum brachium flabellum
scalpellum peritonaeum peltum
balneum intestinum cilium
collyrium rectum tomentum
collutorium vexillum
infusum dumetum amentum
decoctum haustorium rostrum
extractum cambium spirillum
fluidextractum folium bacterium
derivatum capitulum caelum
acetum receptaculum saxum
vinum labium /labrum pratum
oleum labellum
sebum petalum linum
vaselinum sepalum cinnamomum
lanolinum tepalum anisum
linimentum filamentum colchicura
unguentum staminodium triticum
oculentum sporangium gossypiurn
suppositorium indusium balsamum
fomentum velum colophonium
emplastrum pricarpium amylum
depilatorium tegmentum gelatinum1
ceratum integumentum morphinum'
granurn pistillum strychinum1
granulum carpellum opium
granulatum lomentum penicillinum
sedimentum saeptum / septum serum
praecipitatum pigmentum vaccinum
1) İngilizce yazılmış kitaplarda bu kelimeler a çekimindedir: gelatina, morphina, strych-
nina. Aynı şekilde insulinum /a, pepsinum /a, atropinum /a, santoninum /a, chi-
ninum /a ve quininum /a, cocainum /a, coffeinum /caffeina, codeinum /a da rastlanır.

14
venenum phenolum glycerinum
talcum chloroformium ammonium
benzinum alcoholatum acidum
benzolüm oxyduml

Bütün kimyasal elementler de C altgrubuna girer. Bunların


bellibaşlıları:
Al Aluminium H Hydrogenium
Sb Antimonium, Stibium I Jodum
Ag Argentum Li Lithium
As Arsenum Mg Magnesium
Au Aurum Mn Manganum
Ba Bari um Na Natrium, Sodium
Bi Bismuthum N Nitrogenium
Br Bromum O Oxygenium
Cd Cadmium Pb Plumbum
Ca Calcium K Potassium, Kalium
C Carboneum Ra Radium
Ce Cerium Sn Stannum
Cl Chlorum Sf Strontium
Cr Chromium Th Thorium
Cu Cuprum Ti Titanium
Fe Ferrum U Uranium
He Helium V Vanadium
Hg Hydrargyrum Zn Zincum

m . GRUP (üçüncü çekim)


Bu gruba giren isimlerde N. sg. 'in yapılışı için kesin bir kural
yoktur. N. sg. şeklinin bilinmesi, cinsin saptanmasına yarar, diğer hal-
leri yapabilmek için zorunlu olan G. sg. şeklinin bilinmesidir.
Bu gruptaki G. sg. takısı daima -is tir. Bu takı kaldırılarak is-
min gövdesi elde edilir ki, buna aşağıdaki cetvelde gösterilen takı-
lar eklenerek diğer hallere geçilir. (Burada klasik dil bakımından bü-
tünlük düşünülmemiş ve açıklamalar, öğrencilerin kolayca anlayıp
yararlanacağı biçimde kısaltılmış ve basitleştirilmiştir.)
Sg. Pl.
N. (m.f.) -es, (n.) -a(-ia)
G. -is (-ios, -eos) -um (-ium)2
D. -i -ibus
Acc. (m.f.) -em (-im,-in;-a), (n.)=N. = N.
Abl. -e (-i) = D.
1) oxydum ferri; magnesii, zinci v. s. demir oksit, magnezyum oksit, çinko oksit
2) Gövdesinin sonunda (yani G. takısı olan -is'in önünde) iki veya üç sessiz harf bulunan
isimlerde (örn. vent-, dent-, gland-); G ve H gruplarına giren isimlerde rastlanır.

15
Üçüncü çekimdeki isimler, çoğunlukla N. sg. ve G. sg. 'deki şe-
killerine ve cipslerine göre, birkaç altgrupta toplanabilir. Çekim
bakımından en önemli fark, yukarıdaki cetvelde de görüldüğü gibi,
masculinum ve femininum isimler ile neutrum isimler arasında ol-
duğu halde, m. ve f. isimler ile n. isimler için sadece birer örnek ver-
mekle yetinilmiyerek çeşitli gruplara ait birkaç örnek verilmesi daha
uygun görülmüştür.

Örnekler :
A grubu C grubu
N. liquor çözelti1 regio bölge
G. liguoris çözeltinin regionis bölgenin
D. liquori çözeltiye regioni bölgeye
Acc. liquorem çözeltiyi regionem bölgeyi
Abl. liquore çözeltide(n) regione bölgede(n)
Pl. N. liquores çözeltiler regiones bölgeler
G. liquorum çözeltilerin regionum bölgelerin
D. liquoribus çözeltilere regionibus bölgelere
Acc. liquores çözeltileri regiones bölgeleri
Abl. liquoribus çözeltilerde(n) regionibus bölgelerde(n)
İsim gövdeleri: liquor-, region-
Sözlük şekilleri: Iiquor,-oris m.; regio,-onis f.

Ç grubu G grubu
N. radix kök classis sınıf
G. radicis kökün classis sınıfın
D. radici köke classi sınıfa
Acc. radicem kökü classem sınıfı
Abl. radice kökte(n) classe smıfta(n)
Pl. N. radices kökler classes sınıflar
G. radicum köklerin classium sınıfların
D. radicibus köklere classibus sınıflara
Acc. radices kökleri classes sınıfları
Abl. radicibus köklerde(n) classibus sınıflarda(n)
İsim gövdeleri: radic-, class-
Sözlük şekilleri: radix,-icis f.; classis,-is f.
1) Bundan önceki çekim örneklerinde verilen ve isim tamlamasında kullanılan şekiller
bundan böyle verilmeyecektir.

16
grubu H grubu
Sg. N. corpus vücut animal hayvan
G. corporis vücudun animalis hayvanın
D. corpori vücuda animali hayvana
Acc. corpus vücudu animal hayvanı
Abl. corpore vücutta(n) animali hayvanda(n)
Pl. N. corpora vücutlar animalia hayvanlar
G. corporum vücutların animalium hayvanların
D. corporibus vücutlara animalibus hayvanlara
Acc. corpora vücutları animalia hayvanları
Abl. corporibus vücutlarda(n) animalibus hayvanlarda(n)
İsim gövdeleri: corpor-, animali-
Sözlük şekilleri: corpus,-oris n.; animal,-alis n.

A) N. sg. 'i -or, G. sg.'i -oris ile biten isimler bu gruba girer ve
bunlar m. dir. İstisna: arbor,-oris f. "ağaç".
levator extensor tumor
rotator dilatator vapor
supinator constrictor (h)umor
flexor sopor liquor
arrector dolor color
abductor calor odor
adductor rubor aequator

B) N. sg.'i -er, G. sg.'i -eris ile biten isimler. Bunların bazıları m.,
bazıları da n. dur.
cadaver,-eris n. zingiber,-eris n. aer', aeris m. 2
tuber,-eris n. suber, -eris n. aether,-eris m.
papaver,-eris n. ver, veriş n. cancer,-eris m.
piper,-eris n. ureter,-eris, m.

C) N. sg. biçimi -o ile biten isimler bu gruba girer. Bunlardan


N. sg. ve G. sg. biçimleri -do,-diniş, -go,-ginis, -io,-ionis olanlar
f., diğerleri ise m. dir. İstisna: ordo,-inis m. "takım"; papilio,
-onis m. "kelebek"; tendo,-inis m. "kiriş"; turio,-onis m.
"yeni açılmış tomurcuk"; caro, carnis f. "et".
abductio,-onis f. flexio,-onis f. praescriptio,-onis f.
adductio.-onis f. arrectio,-onis f. trituratio,-onis f.
rotatio,-onis f. dilatatio,-onis f. extractio,-onis f.
supinatio,-onis f. constrictio,-onis f. maceratio,-onis f.

1) sayfa 5 teki kuraldan farklı olarak ae harfleri bu kelimede iki hece olarak okunur.
2) Acc. sg. -a.

17
emulsio,-onis f. radiatio,-onis f. inflammatio,-onis f.
suspensio,-onis f. refIectio,-onis f. constipatio,-onis f.
granulatio,-onis f. lumbago,-inis f.
confectio,-onis f. libido,-inis f. prurigo,-inis f.
potio,-onis f. emotio,-onis f. impetigo,-inis f.
lotio,-onis f. commotio,-onis f. luxatio,-onis f.
relaxatio,-onis f. perforatio,-onis f.
solutio,-onis f.
mucilago,-inis f. inhibitio,-onis f.
inhalatio,-onis f. stimulatio,-onis f. sectio,-onis f.
injectio-,-onis f. inspiratio,-onis f. regio,-onis f.
operatio,-onis f. exspiratio,-onis f.
purgatio,-onis f. expectoratio,-onis f. aberratio,-onis f.
unctio,-onis f. mictio,-onis f. margo,-inis f.
transfusio,-onis f. palpitatio,-onis f. hirudo,-inis f.
frictio,-onis f. mutatio,-onis f. cartilago,-inis f.
digestio,-onis f. vibrio,-onis f.
derivatio,-onis f. assimilatio,-onis f.
praecipitatio,-onis f. dissimilatio,-onis f. homo,-inis m.
saturatio,-onis f. embryo,-onis m.
sterilisatio,-onis f. infectio,-onis f. pulmo,-onis m.
fıımigatio.-onis f. irritatio,-onis f. sapo,-onis m.
carbo,-onis m.

Ç) N. sg.'de -x ile biten isimler bu gruba girer ve genellikle f. olup


-x, -xy, -ynx ile biten isimlerle thorax, -acis "göğüs kafesi, toraks"
m. dur.
crux, crucis f. radix,-icis f. frutex,-icis m.
varices,-um f.1 pix, picis f. suffrutex,-icis m.
appendix,-icis f. filix, filicis f. cortex,-icis m.
fauces, faucium f.2 smilax,-acis f. apex,-icis m.
faex, faecis f. salix,-icis f. latex,-icis m.
borax,-acis f. larix,-icis f. calyx,-ycis m.
nux, nucis f. stryrax,-acis f. larynx,-yngis m. s
spadix,-icis f. index,-icis m. pharynx,-yngis m.3.

D) N. sg. 'de -as ile biten isimler, Bunlar genellikle f., yalnız kim-
yasal terimler m. dur.
gravitas,-atis f. fertilitas,-atis f. carbonas,-atis m.
graviditas,-atis f. summitates,-um f.4 nitras,-atis m.
varietas,-atis f. quantitas,-atis f. sulphas,-atis m.®
sterilitas,-atis f. aestas,-atis f.
cavitas,-atis f.

1) Sg. şekli varix,-icis f. çok nadiren kullanılır.


2) Sg. şekli faux, faucis kullanılmaz; G. Pl.teki -ium takısı kurala uymaz (bkz. s. 15 not 2)
3) Gövde sonunda 2 sessiz harf bulunduğu halde G. Pl. takısı -um dur.
4) Sg. summitas,-atis f. az kullanılır.
5) Acetas, arsenas, benzoas, boras, chloras, chromas, citras, glucoıtas, lactas, oleas,
phosphas, salicylas, stereas, tannas, tartras v. s. benzer kelimelerdir.

18
E) N. sg.'i sessiz bir harften son -s ile biten isimler. Bunlar ge-
nellikle f., bazıları da m. dir
glans, glandis f. dens, dentis m.
pars, partis f. fons, fontis m.
lens, lentis f. pons, pontis m.
frons, frontis f. adeps, adipis m.
hiems, hiemis f. infans,-ntis m. f.-

F) N. sg.'i -es veya -is ile biten ve G. sg.'deki hece adedi N.'tekin-
den bir fazla olan isimler. Bunlardan -is,-idis ve -is,-itis ile bi-
ten isimler f., diğerleri m. dur. İstisna: lapis,-idis "taş" ve -is,
-itis ile biten kimyasal terimler de m. dur.
fomes, fomitis m. appendicitis,-idis f.2
stipes, stipitis m. f. hepatitis,-idis f.
paries, parietis m. retinitis,-idis f.
pes, pedis m. cystitis,-idis f.
sanguis,-inis m. iris,-idis f.
pulvis,-eris m. epidermis,-idis f.
cinis,-eris m. berberis,-idis f.
sulphis,-itis m.1 mays, maydis f.
arsenis,-itis m. adonis,-idis m. f.

G) N. sg.'i -es veya -is ile biten ve G. sg. 'deki hece adedi N.'tekine
eşit olan isimler. Bunlar genellikle f., bazıları da m. dur. Bu
grupta G. Pl. takısı -ium'dur.
sepes,-is f. cutis,-is f.4 crisis,-is f.5
indoles,-is f. diarthrosis,-is f.3 phthisis,-is f.5
naris,-is f.4 tussis,-is f.4
axis,-is f. auris, -is f. pertussis,-is f.'
basis,-is f.5 pelvis,-isf. sitis,-is f.4
analysis,-is f.3 cystis,-is f. febris,-is f.4
dosis,-is f.3 biliş,-is f.
classis,-is f. orbis,-is m.
sinapis,-is f. anamnesis,-is f.3 finiş,-is m.
hydrastis,-is f. diagnosis,-is f.5 collis,-is m.
avis,-is f. narcosis,-is f.s ensis,-is m.

1) Bisulphis, hydrochloris, hypophosphis, nitris, phosphis ve diğer asit tuzlan aynı


şekilde yapılır.
2) N. sg.'de -itis ile biten isimler tıpta iltihap gösterir; diğe bazı örnekler: arthritis,
carditis, gastritis, otitis v.s.
3) G. sg. 'de -is takısı yerine -ios ve -eos takılarına da rastlanır. Acc. sg. -im, -in; Abl.
sg. -i (-e).
4) Acc. sg. -im ve -em, Abl. sg. -i ve -e
5) G. sg.'de -is takısı yerine -ios ve -eos takılarına da rastlanır. Acc. sg. -im, -in; Abl.
sg. -i (-e)

19
V. GRUP (e çekimi)
Bu gruba giren isimler N. sg.'de -es, G. sg.'de -ei takıların alır
ve femininum'dur. yalnız dies, diei £ 'gün" ve meridies,-ei ''öğle" mas-
culinum'dur.
Örnek:
Sg. N. species tür
G. speciei türün
D. speciei türe
Acc. speciem türü
Abl. specie türde(n)
Pl. N. species türler
G. specierum türlerin
D. speciebus türlere
Acc. species türleri
Abl. speciebus türlerde(n)
Sözlük şekli: species,-ei f.
Bu gruba giren bazı isimler:
dies res
facies glacies
caries scabies
materies

YER GÖSTEREN ÖZEL İSİMLER

Latince yazılmış botanik kitaplarında bitkilerin yayılış alan-


ları, eski Latince bölge isimleri ile gösterilmiştir. Bu konuda bota-
nikle ilgili Latince kitaplarında (örn. Stearn 215 - 234), tarih at-
laslarından ve coğrafya sözlüklerinden1 geniş ölçüde yararlanılabilir.
Botanik kitaplarında çok görülen ve kitabımızın sözlük kıs-
mına alınmış bazı önemli yer ve bölge isimleri vardır. Bugünkü Tür-
kiye sınırları içinde kalanlardan en çok geçen isimler buraya da alın-
mıştır.
Yer gösteren isimler Latince'de de büyük harfle yazılır. Eski
Anadolu'daki bölgelerin isimleri ve Latince yazılmış botanik kitap-
larında kabul edilen sınırları2 şöyledir:
1) S. Öngör, Coğrafya Sözlüğü, Is/anbul (1961); Webster's Geographical
Dictionary, Springfield (1949)
2) Tarih boyunca Anadolu'daki bölgelerin sınırları, siyasî nedenlerden ötürü sık sık
değişikliğe uğradığından burada verilen sınırlara farklı kitaplarda, farklı şekilde rast-
lanabilir.

22
Armenia : (Türkiye sınırları içindeki kısmı) Kars - Erzurum^
Tunceli - Elazığ - Diyarbakır - Siirt - Bitlis - Van böl-
gesi.
Bithynia : Bursa - İzmit - Bolu - Zonguldak bölgesi.
Cappadocia : Sivas'ın güney kısmı - Yozgat'm güney kısmı - Kır-
şehir - Niğde - Malatya'yı içine alan bölge.
Caria : Muğla - Aydın çevresi.
Ciliçia : Toros dağlarıyla Akdeniz arasında kalan ve Ermenek'-
ten itibaren Mersin - Adana ovasını içine alan bölge
Galatia : Ankara ve çevresi.
Ionia : Gediz nehri ile Bodrum arasında İzmir - Söke çev-
resi.
Isauria : Pisidia ile Cilicia arasında kalan (Beyşehir'den Alan-
ya'ya doğru uzanan) saha.
Lycaonia : Konya ve çevresi.
Lycia : Fethiye ile Antalya arasında kalan yarımada.
Lydia : Manisa - Eşme çevresi.
Mysia : Çanakkale - Balıkesir bölgesi.
Pamphylia : Antalya - Alanya bölgesi.
Paphlagonia : doğuda Kızılırmak'a kadar Çankırı - Kastamonu
bölgesi.
Phrygia : Denizli - Uşak - Kütahya - Eskişehir-Afyon çevresi.
Pisidia : güneyde Toroslar'a kadar Burdur - İsparta çevresi.
Pontus : Bartın - İnebolu arası ile Sinop - Samsun - Amasya -
Tokat - Yozgat'm kuzey kısmı - Sivas'ın kuzey kıs-
mı - Erzincan - Gümüşhane'yi içine alan ve Çoruh
nehrine kadar uzanan bölge.
Amanus : Hatay çevresi.
Taurus : Toros dağları.
Antitaurus : Gülek Boğazının doğusunda, Toros dağlarının devamı.

KÜÇÜKLÜK GÖSTEREN İÇTAKILI İSİMLER

Latince'de genellikle isim gövdesi değişmeden eklenen -ol-,


-ul- ve bazan da -el- içtakıları Tükçe'de -cik, -cık, -cuk takıları gibi
çoğunlukla bir şeyin küçüğünü ifade eder1.
1) Benzer şekilde, bu içtakılar sıfatlarda da kullanılır, örneğin:
parvus,-a,-um küçük, parvulus,-a,-um küçücük

23
a veya o çekim grubundaki bir isimden türetilen içtakılı yeni
isimde cins ve çekim bakımından bir değişiklik görülmez; halbuki
III., IV. ve V. nci isim gruplarına giren bir isimden türetilen ve kü-
çüklük gösteren içtakılı yeni ismin cinsi aynı kaldığı halde grubu
değişerek, f. olduğu takdirde a çekim grubuna, m. veya n. olduğu
takdirde de o çekiminin A veya C grubuna girer.
arteria-ae f. arter arteriola,-ae f. küçük arter
bractea,-ae f. brakte bracteola,-ae f. küçük brakte, brakteol
fossa,-ae f. çukur fossula,-ae f. küçük çukur
siliqua,-ae f. B. silik va silicula,-ae f. B.küçük silikva
umbella,-ae f. B. şemsiye uınbellula,-ae f. B. küçük şemsiye
bulbus,-i m. soğan bulbulus.-i m. küçük soğan
globus,-i m. küre globulus,-i m. küçük küre
tubus,-i m. boru, tüp tubulus,-i m. küçük boru, küçük tüp
gramım,-i n. tane granulum,-i n. küçük tane
cornu,-us n. boynuz corniculum,-i n. küçük boynuz
calyx,-ycis m. kaliks calyculus,-i m. küçük kaliks
dens, dentis m. diş denticulus,-i m. küçük diş
unguis,-is m. tırnak unguiculus,-i m. küçük tırnak
radix,-icis f. kök radicula,-ae f. küçük kök
caput,-itis n. baş capitulum,-i n. başçık
corpus,-oris n. vücut corpusculum,-i n. küçük vücut
rete,-is n. ağ reticulum,-i n. küçük ağ

Kelime yapısı kurallarına göre bazan ufak farklar görülebilir.


Örneğin corniculum,-i n., denticulus,-i m. sözcüklerinde olduğu gi-
bi, ismin esas gövdesi ile küçüklük gösteren içtakı arasına -ic - eki
girer.
Bazan esas isim ile içtakı alan isim anlamca, hem büyüklük
hem de biçim bakımından ayrılık gösterir.
lingua,-ae f. dil linfcula,-ae f. dilcik
ligula,-ae f. gramine yaprağında
dil şeklinde çıkıntı
pluma,-ae f. tüy plumula,-ae f. bitki embriyonunda
gövde
Iocus.-i m. yer loculus,-i m. küçük boşluk, B.
ovaryumun veya kar-
pellerin gözlerinin her
biri
cerebrum.-i n. beyin cerebellum,-i n. A. beynin bir kısmı,
beyincik
ovum.-i n. yumurta ovulum,-i n. övül, tohum taslağı

24
funis,-is m. ip funiculus,-i m. ipçik, funikulus, A.
kordon, küçük ipsi
bir oluşum, B. övü-
lün plasentaya bağ-
landığı sap
pes, pedis m. ayak pedunculus,-i m. çiçek sapı
auris,-is f. kulak auricula,-ae f. kulak kepçesi, (kalp-
te) kulakçık

Bazan da Meslekî Latince'de esas sözcük ile içtakı almış sözcük


arasında anlamca hiç bir ilişki yoktur.
forma,-ae f. biçim formula,-ae f. formül
clavis,-is f. anahtar clavicula,-ae f. köprücük kemiği

Küçüklük gösteren içtakılı isimlerden bazılarının yalnız takılı


şekilleri kullanılır, takısız şekilleri kullanılmaz.
capsula,-ae f.1 kapsül petiolus-i m. yaprak sapı. petiyol
cellula,-ae f.' hücre scrupulus,-i m. ufacık parça
cupula,-ae f. kubbe, kadeh tumulus,-i m. Cğr. A. tepecik
pilula,-ae f.' hap

1) Capsa, cella, pila v. s. Meslekî Latince'de kullanılmaz.

25
III. Sıfat

Giriş

Bir sıfatın görevi, yanında bulunduğu ismi nitelemektir. Nite-


lediği isimle ilgili olduğundan, Latince'de isimle beraber sıfat ta
çekilir.

KURAL : 1 . Bir sıfat, yanında bulunduğu isim ile beraber çekilir,


yani ismin cinsine, haline ve sayısına (tekillik - çoğul-
luk) uyar.
2. Sıfat genel olarak isimden sonra gelir. Türkçe'ye çe-
virirken sıfat öne alınmalıdır.

Sıfatlar çekim bakımından iki gruba ayrılabilir:


I. GRUP : I. ve II. isim grubunun takılarını alan sıfatlar,
II. GRUP : Genellikle III. isim grubunun takılarını alan sı-
fatlar.

Sıfatlar gövde yapısı bakımından da başlıca üç gruba ayrıla-


bilir:
a. Yalın sıfatlar, esas gövdelerine doğrudan doğruya hal takısı
alan sıfatlardır.
b. İçtakılı sıfatlar, ismin ve nadiren yalın sıfatın veya fiilin göv-
desine bir içtakı eklenmesinden sonra hal takısı alan sıfatlardır.
İsim, yalın sıfat ve fiil gövdesi ile içtakının anlamları biliniyorsa,
meydana gelen sıfatın anlamı da, genellikle, tahmin edilebilir.
c. Gövdesi iki kelimeden yapılmış bileşik sıfatlar.

26
I. GRUBA GİREN SIFATLAR

Bunlar, I. ve II. isim grubu'nun takılarını alır; bu gruba giren


bir sıfat,
a. masculinum isimler yanında o çekiminin A (nadiren B)
grubunda geçen takıları alır, yani succus(nadiren ager, puer)
gibi çekilir, (bkz. s. 12),
b. femininum isimler yanında a çekiminde geçen takıları
alır, yani gemma gibi çekilir (bkz. s. 8),
c. neutrum isimler yanında o çekiminin C grubunda geçen
takıları alır, yani folium gibi çekilir (bkz. s. 12).

Örnekler:
Gövdesi magn- olan sıfat (sözlük şekli: magnus,-a,-um "büyük")
şu şekilde çekilir:
m. isimler yanında f. isimler yanında n. isimler yanında

N. magnus magna magnum


G. magni magnae magni
D. magno magnae magno
Acc. magnum magnam magnum
Abl. magno magna magno
N.- magni magnae magna
G. magnorum magnarum magnorum
D. magnis magnis magnis
Acc. magnos magnas magna
Abl. magnis magnis magnis

Gövdesi nigr- olan sıfat (sözlük şekli: niger, nigra, nigrum1 "siyah")
şu şekilde çekilir:
Sg. N. niger nigra nigrum
G. nigri nigrae nigri
Diğer haller de magnus,-a,-um'da olduğu gibi yapılır, yani fark
sadece N. Sg. m.'dadır.
1) I. Grup sıfatların gövdesi -r ile biten bazı çekim biçimlerinde, -r'den önce bire harfi
bulunur. Bu e harfinin hangi sıfatlarda bulunacağı tayin edilemiyeceğinden sözlüğe,
yanlışlık yapılmaması için, bu gibi sıfatların m., f. ve n. biçimlerinin tümünün yazılması
uygun görülmüştür.

27
a. Birinci gruba giren sıfatların masculinum isimler ile beraber
çekimi.
hortus,-i m. bahçe; magnus,-a,-um büyük

Sg. N. hortus magnus büyük bahçe


G. horti magni büyük bahçenin
D. horto magno büyük bahçeye
Acc. hortum magnum büyük bahçeyi
Abl. horto magno büyük bahçede(n)
Pl. N. horti magni büyük bahçeler
G. hortorum magnorum büyük bahçelerin
D. hortis magnis büyük bahçelere
Acc. hortos magnos - büyük bahçeleri
Abl. hortis magnis büyük bahçelerde(n)
pulvis,-eris m1, toz; purus,-a,-um temiz

Sg. N. pulvis purus temiz toz


G. pulveris puri temiz tozun
D. pulvere puro temiz toza
Acc. pulverem purum temiz tozu
Abl. pulvere puro temiz tozda(n)
Pl. N. pulveres puri temiz tozlar
G. pulverum purorum temiz tozların
D. pulveribus puris temiz tozlara
Acc. pulveres puros temiz tozları
Abl. pulveribus puris temiz tozlarda(n)
b. Birinci gruba giren sıfatların femininum isimlerle beraber
çekimi.
phiala,-ae f. şişe; magnus,-a,-um büyük

Sg. N. phiala magna büyük şişe


G. phialae magnae büyük şişenin
D. phialae magnae büyük şişeye
Acc. phialam magnam büyük şişeyi
Abl. phiala magna büyük şişede(n)
Pl. N. philae magnae büyük şişeler
G. phialarum magnarum büyük şişelerin
D. phialis magnis büyük şişelere
Acc. phialas magnas büyük şişeleri
Abl. phialis magnis büyük şişelerde(n)
1) 3. çekim, F grubu, s. 19.
margo,-inis f. kenar; ruber, rubra, rubrum kırmızı
N, margo rubra kırmızı kenar
G. marginis rubrae kırmızı kenarın
D. margini rubrae kırmızı kenara
Acc. marginem rubram kırmızı kenarı
Abl. margine rubra kırmızı kenarda(n)
N. margines rubrae kırmızı kenarlar
G. marginum rubrarum kırmızı kenarların
D. marginibus rubris kırmızı kenarlara
Acc. margines rubras kırmızı kenarları
Abl. marginibus rubris kırmızı kenarlarda(n)

c. Birinci gruba giren sıfatların neutrum isimlerle beraber


çekimi.
foIium,-i n. yaprak; magnus,-a,-um büyük

Sg- N. folium magnum büyük yaprak


G. folii magni büyük yaprağın
D. folio magno büyük yaprağa
Acc. folium magnum büyük yaprağı
Abl. folio magno büyük yaprakta(n)
Pl. N. folia magna büyük yapraklar
G. foliorum magnorum büyük yaprakların
D. foliis magnis büyük yapraklara
Acc. folia magna büyük yaprakları
Abl. foliis magnis büyük yapraklarda(n)
Birinci gruba giren sıfatlar, s. 27'de görüldüğü gibi, m. isimler
yanında o çekiminin A (veya nadiren B) grubunda geçen takıları alır.
A. Masculinum isimler yanında o çekiminin A grubunda geçen ta-
kıları alan sıfatlar gövde yapısı bakımından aşağıdaki şekilde sınıf-
landırılabilir :
a. Yalın sıfatlar: Gövdesine doğrudan doğruya hal takısı alan
sıfatlardır.
magnus,-a,-um multus siccus
altus paucus laevus
excelsus totus2 crudus
grossus verus purus
1) 3. çekim, C grubu, s. 17.
2) İstisna olarak her üç cinste G. sg. totius, D. sg. toti'dir.

29
latus nâvus cavus
longus rectus vivus
oblongus amarus planus
angustus alienus crassus
parvus clarus laxus
nanus aequus densus
bonus bellus nudus
malus var i us hirtus

b. İçtakılı sıfatlar: Gövdeye içtakı ilâvesinden sonra hal takısı


alan sıfatlardır. Latince'de çok fazla rastlanan içtakılar, sıfatlara
genellikle belirli bir anlam verirlerse de kurallara uymıyan anlamdaki
kelimelerin sayısı hiç te az değildir.

İçtakılı sıfatlar birkaç altgrupta toplanabilir:


1. -aceus,-a,-um: benzerlik gösterir, örneğin herbaceus,-a,-um
(herba,-ae f.)1 "otsu".
cretaceus (creta,-ae f.)1 rosaceus (rosa,-ae f.)
coriaceus (corium,-i n.) setaceus (seta,-ae f.)
foliaceus (folium,-i n.) violaceus (viola,-ae f.)
olivaceus (oliva,-ae f.) vitaceus (vitis,-is f.)
membranaceus (membrana,-ae f.)

Anlamca yukarıdaki kurala doğrudan doğruya uymayan sıfat-


lar da vardır:
amylaceus (amylum,-i n.) nişasta içeren
oleaceus (oleum,-i n.) yağa benzer; yağlı
oleraceus (olus,-eris n.) sebzeye benzer; sebze olarak yetiştirilen
papyraceus (papyrus,-i m.) 1. papirüs bitkisine benzer; papirüs bit-
kisinden elde edilmiş
2. kâğıt gibi ve opak
sebaceus (sebum,-i n.) içyağma benzer; içyağından yapılmış, içyağlı

2. -aeus,-a,-um: bkz. yer gösteren sıfatlar s. 49.


3. -anus,-a,-um: durum (bkz. yer gösteren sıfatlar s. 49) ve ilgi
gösterir.
montanus (mons, montis m.) dağlarda bulunan
urbanus (urbs, urbis f.) şehirlerde bulunan
humanus (homo,-inis m.) insan ile ilgili

1) Parantez içinde bulunan sözcükler hem temel sözcüğü göstermek hem de evvelce
geçmiş olan kelimeleri tekrarlamak amacıyla buraya alınmıştır ve bu sözcüklerin
hepsi kitabın arkasındaki sözlükte bulunmaktadır. Parantez içinde bir sözcük veril-
mediyse, ya bir temel kelime mevcut değildir ya da var olan sözcük eczacı için önem
taşımaz.

30
4. -arius,-a,-um: genellikle ilgi gösterir, örneğin agrarius,-a,-um
(ager, agri m.) "tarla ile ilgili, tarlalarda yetişen".
arenarius (arena,-ae f.) kum ile ilgili, kumlu toprakta yetişen
coriarius (corium,-i n.) sepileme ile ilgili
veterinarius veteriner, baytarlık ile ilgili

5. -aticus,-a,-um: yetişme yerini gösterir.


silvaticus/sylvaticus (silva,-ae f.) ormanda yetişen
aquaticus (aqua,-ae f.) suda yetişen

6. -atus,-a,-um : benzerlik, içerme, ait olma, ilişki ya da bir


eylemin sonucunu belirtir.

Örnekler : stellatus (stella,-ae f.) yıldızlı


saponatus (sapo,-onis m.) sabun içeren
lanatus (lana,-ae f.) yünlü
siccatus (siccare) kurutulmuş
medicatus bromatus (bromum,-i n.)
deresinatus vresina,-ae f.) chloratus (chlorum,-i n.)
examaratus (amarus,-a,-um) sulfuratus (sulfur,-uris n.)
exoleatus (oleum,-i n.) jodatus (jodum,-i n.)
excorticatus (cortex,-icis m.) benzoatus (benzoe,-es f.)
mundatus ferratus (ferrum,-i n.)
depuratus (purus,-a,-um) salicylatus
rectificatus (rectus,-a,-um) oxydatus (oxydum,-i n.)
raffinatus
exsiccatus (siccare) prostratus
granulatus (granulum,-i n.) resupinatus
praeparatus reclinatus
praecipitatus inclinatus
pulveratus (pulvis,-eris m.) declinatus
hydrogenatus (hydrogenium,-i n.) curvatus
saccharatus (saccharum,-i n.) arcuatus (arcus,-us m.)
albuminatus (albumen,-inis n.) carinatus (carina.-ae f.)
anisatus (anisum,-i n.) circinnatus
opiatus (opium,-i n.) verticillatus (vertex,-icis m.)
camphoratus (camphora,-ae f.) decussatus
glycerinatus (glycerinum,-i n.) perfoliatus (folium,-i n.)
liberatus (liber, libera, liberum) connatus
inspissatus innatus
concentratus lanceolatus
cristallisatus (cristallus,-i m.) ovatus (ovium,-i n.)
destillatus (stilla,-ae f.) cochleatus (cochlea,-ae f.)

31
testiculatus (testiculus,-i m.) squamatus (squama,-ae f.)
oblongatus (longus,-a,-um) irabricatus (imbrex,-icis m.)
palmatus (palma,-ae f.) corticatus (cortex,-icis m),
sagittatus (sagitta,-ae, f.) bracteatus (bractea,-ae f.)
hastatus (hasta,-ae f.) glomeratus (glomus,-eris n.)
flabellatus (flabellum,-i n.) agglomeratus
pennatus (penna,-ae f.) aggregatus (grex, gregis m.)
lunatus (luna,-ae f.) echinatus
lunulatus (Iunula,-ae f.) perforatus (foramen,-inis n.)
falcatus (falx, falcis f.) rostratus (rostrum, -i n.)
gladiatus (gladius,-i m.) cristatus (crista,-ae f.)
cordatus (cor, cordis m.) coronatus (corona,-ae f.)
peltatus (peltum,-i n.) labiatus (labium-i n.)
rotatus (rota,-ae f.) flagellatus (flagellum,-i n.)
rotundatus (rotundus,-a,-um) capitatus (caput,-itis n.)
orbiculatus (orbis,-is m., clavatus (clava,-ae f.)
orbiculus,-i m.)
angulatus (angulus,-i m.) foliatus (folium,-i n.)
quadratus paniculatus (panicula,-ae f.)
deltatus umbellatus (umbella,-ae f.)
obdeltatus petiolatus (petiolus,-i m.)
spatulatus pedunculatus (pedunculus,-i m.)
laciniatus (lacinia,-ae f.) corollatus (corolla,-ae f.)
aculeatus (acus,-us f.) barbatus (barba,-ae f.)
aristatus (arista,-ae f.) jubatus (juba,-ae f.)
apiculatus (apex,-icis m., capillatus (capillus,-i m.)
apiculus,-i m.)
subulatus (subula,-ae f.) penicillatus (penicillus,-i m.)
hamatus (hamus,-i m.) virgatus (virga,-ae f.)
truncatus (trucus,-i m.) plicatus (plica,-ae f.)
acuminatus (acumen,-inis n.) sulcatus (sulcus,-i m.)
alatus (ala, -ae f.) reticulatus (rete,-is n.,
caudatus (cauda,-ae f.) reticulum,-i n.)
undatus (unda,-ae f.) canaliculatus (canalis,-is m.,
undulatus (undula,-ae f.) canaliculus,-i m.)
serratus (serra,-ae f.) annulatus (annulus,-i m.)
dentatus (dens, dentis m.) odoratus (odor,-oris m.)
mucronatus venenatus (venenum,-i n.)
ciliatus (cilium,-i n.) baccatus (bacca,-ae f.)
crenatus (crena,-ae f.) spicatus (spica,-ae f.)
crenulatus (crenula,-ae f.) campanulatus (campanula,-ae f.)
sinuatus (sinüs,-us m.) urceolatus (urceolus,-i m.)
lobatus (lobus,-i m.) coloratus (color,-oris m.)
emarginatus (margo,-inis f.) carminatus
notatus (nota,-ae f.) incarnatus (caro, carnis m.)
maculatus (macula,-ae f.) purpuratus
punctatus (punctum,-i n.) . cupreatus (cumprum,-i n.)
striatus (stria,-ae f.) auratus (aurum,-i n.)

32
7. -bundus,-a,-um: bir işi yapanı gösterir.
floribundus (flos, floris m.) çiçeklenen
ridibundus (ridere) gülen

8. -eus,-a,-um: renk, şekil ve kalite bakımından benzerlik veya


kullanılan materyeli belirtir, örneğin vitreus,-a,-um, (vi-
trum, -i n.) "camdan yapılmış"; arboreus,-a,-wn (arbor,-oris
f.) "ağaç şeklinde". (Yer gösteren sıfatlar s. 49'a da bakınız.)
carneus (caro, carnis m.) lapideus (lapis,-idis m.)
castaneus (castanea,-ae f.) niveus (nix, nivis f.)
cinereus (cinis,-eris m.) osseus (os, ossis n.)
corneus (cornu,-us n.) piceus (pix, picis f.)
giganteus (gigas,-antis m.) sulfureus (sulfur,-uris n.)

Anlamca yukarıdaki kurala doğrudan doğruya uymayan sıfat-


lar da vardır:
aereus (aer, aeris m.)' hava içeren, B. havada bulunan
calcareus (calx, calcis f.) kireçli, B. kireçli toprakta yetişen
cereus (cera,-ae f.) balmumundan yapılmış, balmumu içeren;
renk ve koku bakımından balmumuna benzer

9. -icius,-a,-um ve -itius,-a,-um; bir eylemin sonucunu ifade eder.


adventicus (advenire) dışarıdan gelmiş, yabancı, normal dışı
factitius (facere) [yapılmış ] sunî, yapay, artifisyel
insiticius (meyve ağaçlarına) aşılanmış

10. -icus,-a,-um: ilgi ifade eder, örneğin diabeti,cus,-a,-um (dia-


betes,-is m.) "şeker hastalığı ile ilgili".
aromaticus technicus
anhydricus syntheticus
balsamicus (basamum,-i n.) elasticus
proteinicus domesticus (domus,-us f.)
physiologicus rhombicus (rhombus,-i m.)
narcoticus (narcosis,-is f.) cylindricus
gynaecologicus (gynaecologia,-ae f.) ellipticus
hepaticus (hepar,-atis n.) metallicus
urologicus
catharticus boricus
acusticus nitricus
sulfuricus

1) Söylenişi için s. 17, not l'e bkz.

33
11. -idus,-a,-um: bir hali ifade eder, örneğin humidus,-a,-um
(humor,-oris m.) '"rutubetli".
acidus hybridus / hibridus
aridus liquidus (liquor,-oris m.)
calidus (calor.-oris m.) nitidus
fluidus (fluere) pellucidus (lux, lucis f.)
floridus (flos, floris m.) perliquidus'
foetidus splendidus
frigidus (frigor,-oris, m.) subliquidus
gravidus trepidus
hispidus

12. -inus,-a,-um: ilgi, ilişki ya da hal, benzerlik veya biçim ifa-


de eder, örneğin ner\inus,-a,-um (nervus,-i m.) "sinirler ile
ilgili, sinir teskin edici"; amygdalinus,-a,-um (amygdala,-ae
f.) "bademe benzer".
anthracinus (anthrax,-acis m.) lupulinus
argentinus (argentum,-i n.) marinus (mare,-is n.)
b;tulinus(betula,-ae f.) masculinus (mas, masculus)
cannabinus (cannabis,-is f.) matutinus
corallinus ovinus (ovis,-is f.)
femininus (femina,-ae f.) palatinus (palatum-i n.)
fibrinus (febris,-is f.) ursinus (ursus,-i m.)
intestinus uterinus (uteris,-i m.)
kalinus (kali n.) vitellinus {vitellus-i, m.)

13. -orius,-a,-um: bir eylem ile ilgiyi gösterir.


exploratorius (explorare) araştırma yapmak ile ilgili
masticatorius çiğneme (hareketi) ile ilgili
respiratorius (respirare) nefes alma (hareketi) ile ilgili

14. -osus,-a,-um: bolluk1, çokluk, birşeyce zenginlik gösterir;


bir çok hallerde ise miktar kastedilmeyebilir. Örneğin granu-
losus, -a, -um (granulum, -i n.) "çok graniillü" veya "granüllü";
ramosus,-a,-um (ramus,-i m.) "çok dallı"; vinosus,-a,-um
(vinum,-i n.) "çok şarap içeren" veya "şarap içeren".
acetosus (acetum,-i n.) bituminosus (bitumen,-inis n.)
adiposus (adeps, adipis m.) calosus (callus,-i m.)
angulosus (angulus,-i m.) capillosus (capillus,-i m.)
aquosus (aqua,-ae f.) farinosus (farina,-ae f.)

1) Bu bolluk anlamı, çoğu kez kaybolur.

34
filamentosus (filamentum,-i n.) pilosus (pilus.-i m.)
foliosus (folium,-i n.) pulposus (pulpa,-ae f.)
frondosus (frons, frondis f.) rugosus (rugae,-arum f.)
glandulosus (glandula,-ae f.) spinosus (spina,-ae f.)
gummosus (gummi n.) spinulosus (spinula,-ae f.)
maculosus (macula,-ae f.) spirituosus (spiritus,-us m.)
maraillosus (mamilla,-ae f.) succosus (succus,-i m.)
mucosus (mucus,-i m.) tomentosus (tomentum,-i n.)
nervosus (nervus,-i m.) venenosus (venenum,-i n.)
nodosus (nodus,-i m.) venosus (vena,-ae f.)
oleosus (oleum,-i n.) verrucosus (ve.ruca,-ae f.)
papillosus (papilla,-ae f.) vesiculosus (vesicula,-ae f.)

Anlamca yukarıdaki kurala doğrudan doğruya uymayan sıfat-


lar da vardır:
bulbosus (bulbus,-i m.) çok bulb(us)lu; bulba benzer, bulb taşıyan
fruticosus (frutex,-icis m.) çalı şeklinde
racemosus (racemus,-i n.) rasem şeklinde
globosus (globus,-i m.) küre şeklinde
spongiosus (spongia,-ae f.) süngerimsi
bracteosus (bractea,-ae f.) brakteye benzer
paludosus (palus,-udis f.) bataklıkta yetişen
uliginosus (uligo,-inis f.) rutubetli toprakta (bataklıkta) yetişen
nemorosus (nemus,-oris n.) ormanda yetişen
fumosus (fumus,-i m.) duman renginde

c. Gövdesi iki sözcükten yapılmış bileşik sıfatlar: 8u sıfatlardaki


ikinci sözcük birinci tarafından nitelenir. Burada, örnek olarak, öğ-
renciler için önemli üç altgrup veriyoruz.

1. -folius,-a,-um; -phyllus,-a,-um (Gr.) " yapraklı" demektir.

Örnekler:

acutifolus,-a,-um (acutus,-a,-um) [yaprakları sivri olan]


sivri yapraklı
gossypifolius,-a,-um (gossypium,-i n.) [yaprakları pamuğunki gibi]
quadrifolius,-a,-um (quattüor) dört yapraklı
cyc!ophyllus,-a,-um (cyclo-) daire biçiminde yapraklı
stenophyllus,-a,-um (steno-) dar yapraklı
aphyllus,-a,-um yapraksız

35
angustifolius (angustus,-a,-um) lauri- (laurus,-i f.)
asperi- (asper,-era,-erum) mille- (mille)
castaneae- (castanea,-ae f.) obtusi- (obtusus,-a,-um)
cere- (cera,-ae f.) plani- (planus,-a,-um)
cordi- (cor, cordis n.) pruni-
crenati- (crenatus,-a,-um) aeterni-
crispi- (crispus,-a,-um) pauci-
cunei- (cuneus,-i m.) longi-
ensi- (ensis,-is m.) amenti-
grandi- (grandis,-e) micro-
integri- (integer,-ra,-rum)

2. florus,-a,-um; -anthus,-a,-um: " . çiçekli" demektir.

Örnekler:
amentifIorus,-a,-um (amentum,-i n.) [çiçekleri tırtıla benzer ]
tırtıl çiçekli
noctiflorus,-a,-um (nox, noctis f.) geceleyin çiçek açan
dianthus,-a,-um (di-) iki çiçekli
pycnanthus,-a,-um (pync-) sık çiçekli

cauliflorus- (caulis,-is f.) pauci- (pauci,-ae,-a)


laxi- (laxus,-a,-um) sessili- (sessilis,-e)
longi- (longus,-a,-um) tubuli- (tubulus,-i m.)

3. -ideus,-a,-um': " şeklinde olan, benzer" demektir.

Örnekler:
cephaIoideıts,-a,-um (cephalo-) [baş şeklinde ] başa benzer
conoideus,-a,-um (conus,-i m.) koniye benzer
ovoideus,-a,-um (ovum,-i n.) yumurtaya benzer

amygdaloideus disco- rhombo- sphaero-


bulbo- ellipso- scapho- trapezo-
cubo- lambdo- sesamo- trocho-
delto- petalo-

1) Grekçe'den gelen -id- gövdesi «biçim» demektir.

36
d. Gruplandırılraıyan sıfatlar: Bu sıfatlar A altgrubundaki ta-
kıları alır, fakat yukarıdaki grupların hiçbirine sokulmamıştır.
sectus,-a,-um immaturus arrectus succulentus
fractus hibernus alternus esculentus
transversus nocturnus oppositus vinolentus
diffusus appositus
medius obtusus erectus hirsutus
intermedius retusus compositus minutus
apertus rotundus maritimus dilutus
malignus acutus asepalus absolutus
lotus partitus sensitivus aculus '
mixtus repandus adhaesivus deciduus
expressus extrorsus aperativus annuus
fixus introrsus carminativus continuus
suillus reflexus aestivus perpetuus
ustus superus sativus vacuus
compactus inferus contiguus
adultus externus cornutus fecundus
maturus internus nasutus rotundus
profundus

B. Masculinum isimler yanında o çekiminin B grubunda geçen takı-


ları alan, yani ager veya puer gibi çekilen sıfatlar nispeten az oldu-
ğundan sınıflandırılmadan verilecektir. Yalnız burada, gövdenin so-
nundaki r'nin önünde bulunan e harfinin, bazı sıfatlarda bütün bi-
çimlerde, bazılarında ise sadece m. N. sg. biçiminde var olduğuna
dikkat edilmelidir.
asper,-era,-erum pulcher,-ra,-rum glaber,-ra,-rum
tener,-era,-erum aeger,-ra,-rum integer,-ra,-rum
liber,-era,-erum ruber,-ra,-rum scabeı ,-ra,-rum
dexter,-(e)ra,-(e)rum niger,-ra,-rum

Birleşik sıfatlarda geçen -fer(us),-fera,-ferum ve bazan -ger,


-gera, -gerum, " taşıyan." " getiren" demektir.

Örnekler:
somnifer,-fera,-ferum (somnus,-i m). uyku getiren, uyutucu
sudorifer,-fera,-ferum (sudor,-oris m.) terletici
spiciger,-gera,-gerum (spica,-ae f.) başak taşıyan
cerifer (cera,-ae f.) dactyli- (dactylus,-i m.)
cruci- (crux, crucis f.) ensi- (ensis,-is m.)
cupuli- (cupula,-ae f.) foramini- (foramen,-inis n.)

37
fructi- (fructus,-us m.) pili-(pilus,-i m.)
gemmi- (gemma,-ae f.) pomi-(pomum,-i n.)
globi- (globus,-i m.) sebi- (sebum,-i n.)
globuli- (globulus,-i m.) semini- (semen,-inis n.)
grani- (granum,-i n.) subuli- (subula,-ae f.)
lacti- (lac, lactis n.) succini- (succinum,-i n.)
margariti- (margarita,-ae f.) vini- (vinum,-i n.)
nuci- (nux, nucis f.)
ovi- (ovum,-i n.) laniger,-gera,-gerum (lana, -ae f.)
pubiger,-gera,-gerum (pubes,-is f.)

II. GPUBA GİREN SIFATLAR

Bu gruba giren sıfatlar, III. isim grubunun hal takılarını, fa-


kat Abl. sg.'de -i, N. Pl. n.'da -ia ve G. Pl.'de -ium alır.
Bu sıfatlar N. sg. 'deki takı sayısına göre üç bölüme ayrılır:
N. sg. de 2 takı alan sıfatlar
N. sg. de 3 takı alan sıfatlar
N. sg. de 1 takı alan sıfatlar

N. sg.'de 2 takı alan sıfatlar: N. sg. 'de m. ve f. için aynı , n.


için ise farklı takı gösterenler, örneğin m. f. isim yanında similis,
n. isim yanında simile "benzer".

Sözlük şekli: similis,-e


m.f. isim yanında n. isim yanında

Sg. N. similis simile


G. similis
D. simili
Acc. similem simile
Abl. simili
Pl. N. similes similia
G. similium
D. similibus
Acc. similes similia
Abl. similibus

38
N. sg.'de 3 takı alan sıfatlar: İki takı alan sıfatlar gibi çekilir,
fakat N. sg'de üç cins için de farklı takı alırlar, örneğin m. isim ya-
nında acer, f. isim yanında acris, n. isim yanmda acre "keskin".
Bu sıfatlar sözlüğe kısaltma yapılmadan alınır: acer, acris, acre.

m. isim yanmda f. isim yanmda n. isim yanında

N. acer acris acre


G. acris acris acris
D. acri acri acri
Acc. acrem acrem acre
Abl. acri acri acri
N. acres acres acria
G. acrium acrium acrium
D. acribus acribus acribus
Acc. acres acres acria
Abl. acribus acribus acribus

Çekim örneğinde görüldüğü gibi 2 takılı sıfatlara kıyasla tek fark


N. sg'dedir.
N. sg. 'de 1 takı alan sıfatlar ve -ns ile biten partisipler (sıfat
fiiller): Bu bölüme giren sıfatların N. sg.'de m. f. n. cinsleri için
bir tek şekil vardır, yalnız Acc. sg. ve N. Acc. pl'de cinsler bakı-
mından fark görülür, örneğin m. f. n. isim yanmda s i n i p l e x ,
G. sg. s i m p 1 i c i s "basit".

Sözlük şekli: simplex,-icis.


m.f. isim yanında n. isim yanında

Sg. N. simplex
G. simlicis
D. simplici
Acc. simplicem simplex
Abl. simplici
Pl. N. simplices simplicia
G. simplicium !

D. simplicibus
Acc simplices simplicia
Abl. simplicibus

39
Bu bölüme giren bazı Örnekler:
Sözlük şekli: par, paris sapiens,-ntis repens,-ntis
eşit akıllı sürünen (sıfat
Sg.N. m.f. n. par sapiens repens
G. paris sapientis repentis
D. pari sapienti repenti
v.s. v.s. v.s.1

İki takı alan sıfatların isimler ile beraber çekimi:


pulvis,-eris m. toz; volatilis,-e uçucu

sg. N. pulvis volatilis uçucu toz


G. pulveris volatilis uçucu tozun
D. pulveri volatili uçucu toza
Acc. pulverem volatilem uçucu tozu
Abl. pulvere volatili uçucu tozda(n)
Pl. N. pulveres volatiles uçucu tozlar
G. pulverum volatiilum uçucu tozların
D. pulveribus volatilibus uçucu tozlara
Acc. pulveres volatiles uçucu tozlan
Abl. pulveribus volatilibus uçucu tozlarda(n)
os, ossis n. kemik; brevis,-e kısa

Sg. N. os breve kısa kemik


G. ossis brevis kısa kemiğin
D. ossi brevi kısa kemiğe
Acc. os breve kısa kemiği
Abl. osse brevi kısa kemikte(n)
Pl. N. ossa brevia kısa kemikler
G. ossium brevium kısa kemiklerin
D. ossibus brevibus kısa kemiklere
Acc. ossa brevia kısa kemikleri
Abl. ossibus brevibus kısa kemiklerde(n)
1) İsim olarak kullanıldığı zaman Abl. sg. -e takısı alır. Fakat Meslekî Latince'de bu
fark genellikle önemsenmez.

40
Üç takı alan sıfatların isimleıle beraber çekimi:
planta,-ae f. bitki; silvester, silvestris, silvestre ormanda yetişen

Sg- N. planta silvestris ormanda yetişen bitki


G. plantae silvestris ormanda yetişen bitkinin
D. plantae silvestri ormanda yetişen bitkiye
Acc. plantam silvestrem ormanda yetişen bitkiyi
Abl. planta silvestri ormanda yetişen bitkide(n)
Pl. N. plantae silvestres ormanda yetişen bitkiler
G. plantarum silvestrium ormanda yetişen bitkilerin
D. plantis silvestribus ormanda yetişen bitkilere
Acc. plantas silvestres ormanda yetişen bitkileri
Abl. plantis silvestribus ormanda yetişen bitkilerdefn)

Bir takı alan sıfatların isimlerle beraber çekimi:


potio,-onis f. posyon; expectorans,-ntis balgam söktürücü
N. potio expectorans balgam söktürücü posyon
G. potionis expectorantis balgam söktürücü posyonun
D. potioni expectoranti balgam söktürücü posyona
Acc. potionem expectorantem balgam söktürücü posyonu
Abl. potione expectcranti balgam söktürücü posyonda(n)
N. potiones expectorantes balgam söktürücü posyonlar
G. potionum expectorantium balgam söktürücü posyonların
D. potionibus expectorantibus balgam söktürücü posyonlara
Acc. potiones expectorantes balgam söktürücü posyonları
Abl. potionibus expectoran- balgam söktürücü posyonlar-
tibus da(n)
unguentum,-i n. pomat; leniens,-ntis yumuşatıcı
N. unguentum leniens yumuşatıcı pomat
G. unguenti lenientis yumuşatıcı pcmadın
D. unguento lenienti yumuşatıcı pomada
Acc. unguentum leniens yumuşatıcı pomadı
Abl. unguento lenienti yumuşatıcı pomatta(n)
N. unguenta lenientıa yumuşatıcı pomatlar
G. unguentorum lenientium yumuşatıcı pomatların
D. unguentis lenientibus yumuşatıcı pomatlara
Acc. unguenta lenientia yumuşatıcı pomatları
Abl. unguentis lenientibus yumuşatıcı pomatlarda(n)

41
İki takı alan sıfatlar da gövde yapısı bakımından sınıf-
landırılabilir.

a. Yalın sıfatlar:
gravis,-e mollis
levis dulcis
brevis suavis
mitis affinis (finiş,-is m.)
fortis pinguis
grandis perennis
viridis inermis larma,-orum n.)
communis edulis
tenuis acaulis (caulis,-is m.)
omnis

b. İçtakılı sıfatlar: Bu sıfatlar da içtakılarına göre gruplan-


dırılmıştır, fakat bu içtakıların anlamını kesin olarak saptamak, her-
zaman olası değildir.
variabilis hiemalis (hiems, hiemis f.)
flexibilis majalis
spectabilis viminalis
saxatilis (saxıım,-i n.) officinalis (officina,-ae f.)
volatilis neutralis
medicinalis (medicina,-ae f.)
normalis
terminalis (terminus,-i m.) abdominalis (abdomen,-inis n.)
axialis (axis,-is f.) brachialis (brachium,-i n.)
basalis (basis,-is f.) bronchialis (branchus,-i m.)
centralis (centrum,-i n.) buccalis (bucca,-ae f.)
lateralis (latus,-eris n.) caecalis (caecum,-i n.)
bilateralis caudalis (cauda,-ae f.)
collateralis cerebralis (cerebrum,-i n.)
marginalis (margo,-inis f.) costalis (costa,-ae f.)
radialis (radius,-i m.) corticalis (cortex,-icis m.)
dentalis (dens, dentis m.)
verticalis digialis (digitus,-i m.)
horizontalis dorsalis (dorsum,-i n.)
ovalis (ovum,-i n.) facialis (facies,-ei f.)
pyramidalis fetalis (fetus,-us m.)
spiralis frontalis (frons, frontis f.)
genitalis (genus,-eris n.)
vegetalis gingivalis (gingiva,-ae f.)
animalis (animal,-alis n.) intestinalis (intestinum,-i n.)
cerealis labialis (labium,-i n.)
lacrimalis (lacrima,-ae f.)
vernalis (ver, veriş n.) lingualis (lingua,-ae f.)
aestivalis
autumnalis (autumnus,-i m.)

42
mentalis (mentum,-i n.) alaris (ala,-ae f.)
nasalis (nasus,-i m.) auricularis (auricula,-ae f.)
oralis (os, oris n.) capillaris (capillus,-i m.)
peroralis ciliaris (cilium,-i n.)
orbitalis (orbita,-ae f.) clavicularis (clavicula,-ae f.)
palpebralis (palpebra,-ae f.) capsularis (capsula,-ae f.)
pectoralis (pectus,-oris n.) glandularis (glandula,-ae f.)
pulmonalis (pulmo,-onis m.) vascularis (vas, vasis n.)
renalis (ren, renis m.) granularis (granulum,-i n.)
seminalis (semen,-inis n.) lenticularis (lens, lentis f.,
spinalis (spina,-ae f.) lenticula,-ae f.)
squamalis (squama,-ae f.) lobaris (Iobus,-i m.)
temporalis (tempus,-oris n.) nuclearis (nucleus,-i m.)
thoracalis (thorax, -acis m.) papillaris (papilla,-ae f.)
trachealis (trachea,-ae f.) palmaris (palma,-ae f.)
urinalis (urina,-ae f.) peduncularis (pedunculus,-i m.)
urogenitalis pupillaris (pupilla,-ae f.)
vaginalis (vagina,-ae f.) salivaris (saliva,-ae f.)
ventralis (venter,-tris m.) testicularis (testiculus,-i m.)
vertebralis (vertebra,-ae f.)
vesicalis (vesica,-ae f.) arvensis (arvum,-i n.)
visceralis (viscera,-um n.) hortensis (hortus,-i m.)
zonalis (zona,-ae f.) pratensis (pratum,-i n.)
caelestis (caelum,-i n.)
circularis' rupestris (rupes,-is f.)
orbicularis(orbis,-is m.) lacustris (lacus,-us m.)
anularis (anulus,-i m.) fertilis
angularis (angulus,-i m.) fragilis
stellaris (stella,-ae f.) infantilis (infans,-ntis m. f.)
acicularis (acicula,-ae f.) nobilis
navicularis (navicula,-ae f.) sessilis
cochlearis (cochlea,-ae f., solubilis
cochlear,-arisn.) sterilis
Iinearis(l inea,-ae f.) subtilis
umbellaris (umbella,-ae f.) textilis
basilaris (basis,-is f.) utilis
axillaris (axilla,-ae f.) vegetabilis
petiolaris (petiolus,-im.) virilis
vulgaris (vulgus,-i n.) volatilis
singularis volubilis
versatilis

c. Bileşik sıfatlar: İki sözcükten yapılmış bileşik sıfatlarda geçen


-formis,-e " şeklinde" demektir; örneğin filiformis,-e "iplik
biçiminde, ipliksi".
1) Gövdelerinde 1 harfi bulunan isimlere sıfat takısı olarak -alis yerine -aris eklenir.

43
arciformis (arcus,-us m.) fungi- (fungus,-i m.)
calcei- (calceus,-i m.) fusi- (fusus,-i m.)
carini- (carina,-ae f.) lingui- (lingua,-ae f.)
clavi- (clavis,-is f.) napi- (napus,-i m.)
cochleari- (cochlear,-aris n.) pampini- (pampinus,-i m.)
cordi- vcor, cordis n.) papilli- (papilla,-ae f.)
cruci- (crux, crucis f.) pedi- (pes, pedis m.)
cunei- (cuneus,-i m.) piri-,pyri- (pirum,-i n.)
cupuli- (cupula,-ae f.) reni- (ren, renis m.)
cyathi- (cyathis,-i m.) spici- (spica,-ae f.)
digitali- (digitus,-i m.) tubi- (tubus,-i m.; tuba,-ae f.)
ensi-(ensis,-is m.) tubuli- (tubulus,-i m.)
falci- (falx, falcis f.) vermi- (vermiş,-is m.)
flabelli- (flabellum,-i n.) vermiculi- (vermiculus,-i m.)
flagelli- (flagellum,-i n.)

Üç takı alan sıfatlar:


acer, acrıs, acre
çeler, celeris, çelere
campester, campestris, campestre (campus,-i m.)
silvester, silvestris, silvestre (silva,-ae f.)
terrester, terrestris, terrestre (terra,-ae f.)

Bir takı alan sıfatlar: Bu başlık altında toplanan sıfatlar


temel sözcükleri bakımından çok değişiktir. Bunları iç yapılarına göre
düzenlemek yerine takılarına göre sıralamanın öğrenci için daha
yararlı olacağı düşünülmüştür.
tenax,-acis simplex,-icis praecox,-ocıs -color,-coloris
fugax,-acis duplex-icis ferox,-ocis -ceps,-cipitis
capax,-acis triplex,-icis velox,-ocis
fallax,-acis multiplex,-icis par, paris
audax,-acis helix,-icis dispar, disparis
efficax,-acis mas, maris

-ides ve -odes ekleri ile de (cf. s. 36 -ideus) benzerlik anlatan bile-


şik sıfatlar yapılır:
aloides,-is fragariodes
circoides iridiodes
pinoides pulmonariodes

Sıfat-füller (ortaçlar)1 ve gövdesi -nt- eki ile biten sıfatlar:


Meslekî Latince'de fiiller çok az fakat buna karşılık sıfat-fiiller ol-
dukça fazla geçtiği için bu kitapta fiiller anlatılmamıştır. (Özellikle
1) Latince gramerinde kullanılan deyim participium = partisip'tir.

44
reçetelerde geçen fiil şekilleri ise sözlük kısmında bulunmaktadır).
Sıfat-fiiller şekil ve çekim bakımından bir takılı sıfatlara uyduğundan,
öğrenmede kolaylık sağlaması düşüncesiyle, bu bölüme alınmıştır.
dilatans,-ntis serpens frutescens
fervens adstringens fruticans
bulliens constringens arborescens
fumans urens senescens
fragrans pubescens
decurrens olens acaulescens
descendens deodorans
ascendens graveolens sapiens
scandens suaveolens valens
eminens succulens bivalens
adhaerens albescens prudens
decumbens canescens ingens
(de)pendens flavescens vehemens
procumbens lutescens recens
repens rubescens frequens
reptans rufescens virulens
natans virescens
fluitans

SIFATLARIN ÜSTÜNLÜK DERECELERİ

Sıfatların şimdiye kadar gösterilen temel şeklinden başka üs-


tünlük ve en üstünlük şekilleri de vardır.

ÜSTÜNLÜK DERECESİ (Comparativus)


Üstünlük derecesi, sıfat gövdesine N. sg.'de m. ve f. cinsler
için -ior, n. cinsi için de -ius eklenerek yapılır, üstünlük derecesin-
de bulunan her sıfat, isimlerin III. grubu gibi çekilir.1
Örnekler: longus,-a,-um "uzun"; longior (m.f), longius (n.)
(sözlük şekli: longior,-ius) "daha uzun"; sapiens,-ntis "akıllı",
sapientior,-ius "daha akıllı"; acer, acris. acre "keskin", acrior,-ius
"daha keskin."
m. ve f. isim yanında n. isim yanında
Sg. N acrior acrius
G. acrioris
D. acriori
Acc. acriorem acrius
Abl. acriore
1) Diğer sözcüklerle, II gruba giren sıfatlardan Abl. sg. ve N. pl.n. hallerinde değişiktir
(bkz. s. 38-39).

45
m. ve f. isim yanında n. isim yanında
Pl. N. acriores acriora
G. acriorum
D. acrioribus
Acc. acriores acriora
Abl. acrioribus

Bazı sıfatlar, eczacılıkta, yalnız üstünlük derecesinde kullanı-


lırlar [Bunların temel şekli yoktur, en üstünlük derecesi ise Meslekî
Latince'de geçmez] örneğin süperior,-ius "(daha) üstte bulunan";
inferior,-ius "(daha) altta bulunan"; exterior,-ius "(daha) dışta bu-
lunan"; interior,-ius "(daha) içte bulunan".

EN ÜSTÜNLÜK DERECESİ (Superlativus)


En üstünlük derecesinde bulunan bütün sıfatlar a ve o çekim-
lerine göre çekilir. Bunlar, sıfat gövdesi ile -us,-a,-um çekim takısı
arasına giren ve en üstünlük durumunu belirten içtakı bakımından
3 gruba ayrılabilir:
a. En üstünlük belirtisi olarak -issim- içtakısı alan sıfatlar. Bunlar
çok fazla sayıdadır.

Örnekler:
longus,-a,-um longissimus,-a,-um en uzun , çok uzun
brevis,-e brevissimus,-a,-um en kısa, çok kısa
sapiens,-ntis sapientissimus,-a,-um en akıllı, çok akıllı

b. En üstünlük şekillerinde -errim- hecelerini içeren sıfatlar:


1. N. sg. m. şekli -r ile biten ve I. sıfat grubuna girenler (bkz.
s. 37)

Örnek:
pulcher, pulchra, pulchrum pulcherrimus,-a,-um en güzel, çok güzel

2. Gövdeleri -r ile biten ve II. sıfat bölümüne girenler:

Örnek:
acer, acris, acre acerrimus,-a,-um en keskin, çok keskin

c. -ilis ile biten ve en üstünlük şekillerinde -illim- hecelerini içeren


sıfatlar şunlardır:

46
Örnekler:
facilis,-e facillimus,-a,-um en kolay, çok kolay
difficilis,-e difficillimus,-a,-um en zor, çok zor
similis,-e simillimus,-a,-um en benzer, çok benzer
dissimilis,-e dissimi llimus,-a,-um en farklı, çok farklı
humilis,-e humillimus,-a,-um en alçak, çok alçak
gracilis,-e gracillimus,-a,-um en narin, çok narin

Dereceleri kurallara uymıyan sıfatlar:


bonus,-a,-um (iyi) melior,-ius optimus,-a,-um
malus,-a,-um (fena) pejor,-jus pessimus,-a,-um
parvus,-a,-um (küçük) minör,-us minimus,-a,-um
magnus,-a,-um (büyük) majör,-jus maximus,-a,-um
multi,-ae,-a (çok) plures,-a plurimi,-ae,-a

RENKLER'

albus (beyaz) atratus


albescens, albicans, albidus coracinus
leuco-2, argo- ebeneus
calcareus fulgineus
candidus piceus
canus, incan pullus
cretaceusus
eburneus, eborinus fuscus (kahverengi)
gypseus badius
lacteus castaneus
niveus cupreatus, cupreus
brun(n)eus, fuscatus, spadiceus,
phaeo-
griseus (gri) hepaticus
argentatus, argentinus, argureius porphyreus
caesius ferrugineus, rubiginosus
cineraceus
cinereus luteus (sarı)
fumeus, fumosus alutaceus
lividus, plumbeus armeniacus
murinus auratus, aureus, chryso-
schistaceus cerinus, cereus
citreus, citrinus
niger (siyah) croceus
anthracinus flavidus, flavus, luteolus, lutescens
âter, mela-
1) Daha uzun bir liste W. T. Stearn, Botanical Latin, 243'te verilmiştir.
2) Grekçe'den gelen renk terimleri genellikle tek başına değil, yalnız bileşik kelimelerin
kısımları olarak kullanılır.

47
gilvus lilacinus
xaııtho- lividus
ochreaceus, oc(h)reus violaceus
sulphureus
vitellinus ruber (kırmızı;
carminatus, coccineus
viridis (yeşil) carneus, incarnatus
aeruginosus corallinus
olivaceus flammeus,igneus
prasinus, smaragdinus phoeniceus, purpuratus, purpureus,
chloro- roseus, rhodo-
ruber, erythro-
caeruleus (mavi) rubens, rubescens, rubeus
azureus ribudus, rubicundus
cyan(a)eus rufus
glaucescens sanguineus
glaucus sclareus

Renklerle ilgili diğer bazı terimler:


coloratus obscurus, phaeus
decoloratus pallidus
discolor pictus
luminosus, splendidus variegatus
marraoratus vernicosus
opacus versicolor

YER GÖSTEREN SIFATLAR

Bitkiler isimlerini bazan yetiştikleri yer ve yöreden alırlar (örn.


Digitalis trojana, Cyclamen cilicicum). Bu sözcükler çoğunlukla yer
gösteren isimlerden (bkz. s. 22) oluşturulmuş sıfatlardı ve Mesleki
Latince'de aslında hem küçük hem de büyük harfle başlıyabilir, fakat
botanikte tür ismi olarak hep küçük harfle başlar.

Örnek:
Turcicus, tureicus Türk, Türkiye ile İlgili, Türkiye'de yetişen,
Türkiye'de bulunan, Türkiye'den gelen

Yer gösteren isimlerden oluşturulan sıfatların bir kısmı I. grup


sıfatlara, bir kısmı da II. grup sıfatlara girer.
Not: önek olarak kullanılan s u b - «hemen hemen», a t r o - «koyu» demektir.. Renk
terimlerinin önünde buluunan c 1 a r e kelimesi «açık» anlamına gelir: subcaeruleus.
atrosanguineus, clare roseus gibi.

48
I. gruba giren sıfatlar: Bunlar genellikle şu ekleri alırlar. 1 :
-icus,a,-um
cappadocicus,-a,-um Cappadocia'da yetişen2
caricus,-a,-um Caria'da yetişen
chalcedonicus,-a,-um İstanbul'un Kadıköy yakasında yetişen
ponticus,-a,-um Pontus'ta yetişen

-anus,-a,-um; -enus,-a,-um; -inus,-a,-um.


trojanus,-a,-um eski Truva yakınlarında yetişen
peruvianus,-a,-um Peru'da yetişen
damascenus,-a,-um Şam yakınlarında yetişen
florentinus,-a,-um Floransa yakınlarında yetişen
alpinus,-a,-um Alplerde yetişen

-(a)eus,-a,-um; -ius,-a,-um
europaeus,-a,-um Avrupa'da yetişen
smyrnaeus,-a,-um İzmir yakınlarında yetişen
phoeniceus,-a,-um Finike'de yetişen
ionius (jonius),-a,-um Ionia'da yetişen
lycius,-a,-um Lycia'da yetişen
lydius,-a,-um Lydia'da yetişen
phrygius,-a,-um Phrygia'da yetişen

-iacus,-a,-um
armeniacus,a,-unı Eski Ermenistan'da yetişen
austriacus,-a,-um Avusturya'da yetişen
syriacus,-a,-um Suriye'de yetişen

II. Gruba giren yer sıfatları:


-ensis,-e
halepensis,-e Halep'te yetişen
sinensis, -e Çin'de yetişen
chinensis,-e Çin'de yetişen

İLAÇ ÇEŞİTLERİ

Aşağıdaki sıfatların neutrum şekilleri, isim olarak kullanıldığı


zaman ilâç çeşitlerini anlatır.
1) Daha uzun bir ek listesi W. T. Stearn, Botanical Latin, s. 213-214'te verilmiştir.
2) Yer gösteren sıfatlar çoğunlukla bitki isimlerinde kullanıldığından listelerimize yalnız
«yetişen» çeviri biçimi alınmıştır. Fakat bazan örnekte verilen diğer çeviri biçimleri
daha uygun olabilir.

49
Örnekler:
externus,-a,-um dışta bulunan, dışarıdan kullanılan
externum,-i n. dışarıdan (haricen) kullanılan ilâç
externa.-orum n.(Pl.) dışarıdan (haricen) kullanılan ilâç çeşitleri
desinficiens,-ntis s. dezenfektan ilâç
desinficientia, -i um n. (Pl.) dezenfektan ilâç çeşitleri
anaestheticus,-a,-um antıseptıcus,-a,-um prophylacticus,-a,-um
analepticus,-a,-um antisiphyliticus,-a,-um rhinologicus,-a, -um
analgeticus,-a,-um antispasmodicus,-a,-um sedativus,-a,-um
antiasthmaticus,-a,-um cardiacus,-a,-um stomachicus,-a,-um
antemeticus,-a,-um cardiotonicus,-a,-um tonicus,-a,-um
anthelminthicus,-a,-um carminativus,-a,-um
antiarthriticus,-a,-um catharticus,-a,-um absorbens,-ntis
antibioticus,-a,-um cholagogus,-a,-um anticoagulans,-ntis
anticonvulsivus,-a,-um dentifricius,-a,-um aperiens,-ntis
antidiarrhoicus,-a,-um diaphoreticus,-a,-um demulcens,-ntis
antidiphterici's,-a,-um diureticus,-a,-um desinficiens,-ntis
antiepi lepticus,-a,-um drasticus,-a,-um detergens,-ntis
antihidroticus,-a,-um emeticus,-a,-um effervescens,-ntis
antimalaricus,-a,-um haemostaticus,-a,-ura emolliens,-ntis
antimycoticus,-a,-um hidroticus,-a,-um expectorans,-ntis
antiparasiticus,-a,-um hypnoticus,-a,-um laxans,-ntis
antiphlogisticus,-a,-um insecticidus,-a,-um leniens,-ntis
antipyreticus,-a,-um internus,-a,-um purgans,-ntis
antirheumaticus,-a,-um ophthalmicus,-a,-um roborans,-ntis
stimulans,-ntis

SAYILARI

Meslekî Latince'de sayılar genellikle sayıyla (Romen veya Arap


sayısı ), nadiren de, aşağıda verildiği şekilde, sözcük halinde yazılir.

1. ASIL SAYILAR (bir, iki, on, yüz gibi)


Sayılar, onluk dizilerdeki son iki sayı (8, 9) hariç, Türkçe'deki
gibi yapılır (örn. 25 = viginti quinque, 36 = triginta sex) 2 .
Onluk dizilerin son iki sayısı ise kendisinden sonra gelen diziden 2 veya
1 çıkartmak suretiyle yapılır (örn. 38 = d u o d e q u a d r a g i n t a ,
59 — undesexaginta).
1) Bazı konular çok önemli olmadıkları düşüncesiyle tamamen kitabın dışında bırakı-
lacak yerde, bunların esasları kısa bir şekilde verilmeğe çalışılmıştır. Sayılarla ilgili
daha uzun bir liste J. W. Cooper., A. C. Mc Laren, Latin for Pharmaceutical Students,
s. 19 ve 36'da bulunmaktadır.
2) Nadiren, Türkçe'den farklı olarak, quinque et viginti, sex et triginta şekli de kullanılır.

50
Bir, iki, üç ile yüzün ve binin katları çekilir, diğer asıl sayılar
çekilmez.
m. isim f. isim n. isim m. isim • f. isim n. isim
yanında yanında yanında yanında yanında yanında
N. unus una unum duo duae duo
G. unius unius unius duorum duarum duorum
D. uni uni uni duobus duabus duobus
Acc. unum unam unum duos duas duo
Abl. uno una uno duobus duabus duobus

m. isim f. isim n. isim


yanında yanında yanında
N. tres tres tria
G. trium trium trium
D. tribus tribus tribus
Acc. tres tres tres
Abl. tribus tribus tribus

CC N. m. ducenti f. ducentae, n. ducenta; G. m. ducentorum f. ducentarum n.


ducentorum v. s. I. gruptaki sıfatlar gibi
MMM N. tria milia1, G. trium milium, D. tribus milibus v. s.
IV quattuor, V quinque, VI sex, VII scptera, VIII octo, IX novem, X decem,
XI undecim, XII duodecim, XIII trcdecim, XIV quattuordecim, XV quindecim,
XVI sedecim, XVII septendecim, XVIII duodeviginti, XIX undeviginti, XX viginti
XXI viginti unus (-a,-um) = unus (-a,-um) et viginti; XXII viginti duo (-ae,-o) =
duo (-ae,-o) et viginti v. s XXVIII duodetriginta, XXIX undetriginta, XXX
triginta
XL quadraginta, L quinquaginta, LX sexaginta, LXX septuaginta, LXXX octoginta
XC nonaginta, C centum,
CC ducenti,-ae ,-a, CCC trecenti,-ae,-a, CCCC quandringenti,-ae,-a, D quingenti,-
-ae,-a, DC sescenti,-ac,-a, DCC septingeııti,-ae,-a, DCCC octingenti,-ae,-a, C Mnongenti,
-ae,-a, M mille, MM duo milia.

Asıl sayılar reçetelerde iki şekilde kullanılır:


a. Adet göstermede:
capsula I = capsula (N. sg.) una
capsulac III = capsulae (N. pl.) tres

b. Ölçmede (ağırlık, uzunluk, miktar tayininde):


aquac litra II (aquac G. sg., litra N. pl. n., II = duo N. pl.)
unguenti gr. C (unguenti grammata centum)
foliorum lauri gr. XX (foliorum G. pl., lauri G. sg., XX = viginti)

1) Milia sözcüğü, 3. isim grubu'nun H altgrubuna giıen sözcükler gibi çekilir.

51
2. SIRA SAYILARI {birinci, ikinci, onuncu gibi):
Sıra sayıları da I. gruptaki sıfatlar gibi çekilir ve sıfatlar gibi
isimlerle beraber kullanılır.
I. primus,-a,-um', II. secundus,-a,-um', III. tertius,-a,-um, IV. quartus,-a,-um, V.
quintus,-a,-ura, VI. sextus,-a,-um, VII. septimus,-a,-um, VIII. octavus,-a,-um, IX. no-
nus,-a,-um, X. decimus,-a,-um.
XI. undecims,-a,-um, XII. duodecimus,-a,-um, XIII. tertius decimus,-a, -um, . . . .
XVIII. duodevicesimus,-a,-um, XIX. undevicesimus,-a,-üm, XX. vicesimus,-a,-um,
XXX. tricesimus,-a,-um, XC. quadragesimus,-a,-um, L. quinquagesimus,-a,-um,
LX. sexagesimus,-a,-um, LXX. septuagesimus,-a,-um, LXXX. octogesimus,-a,-um, XC.
nonagesimus,-a,-um,
C. centesimus,-a,-um, CC. ducentesimus,-a,-um, M. millesimus,-a,-um

Sıra sayıları reçetelerde en çok ilâcın alınacağı saati belirtmek


için kullanılır.
Saat 1-11 a.m. = ante2 meridiem = öğleden evvel
Saat 13 - 23 p.m. = post2 meridiem = öğleden sonra
gece saat 3'de [üçüncü saatte öğleden evvel ]
hora III. (=tertia) a.m.
akşam saat 7'de [yedinci saatte öğleden sonra]
hora VII. ( = septima) p.m.

Not: meridie «öğleyin», media nocte «gece yarısı» demektir.

3. SAYI ZARFLARI3 (bir defa, iki defa gibi):


semel-bir defa, bis-iki defa, ter-üç defa, quater-dört defa, quinquies-beş defa,
sexies-altı defa, septies-yedi defa, octies-sekiz defa, novies -dokuz defa, decies-on
defa, vicies-yirmi defa.

SAYI BELİRTEN ÖNEKLER:


Klâsik Latince'den gelen bazı sözcük gövdeleriyle eski Grekçe-
den gelen sözcük gövdelerinde kullanılan ve sayı belirten önekler bir-
birinden farklıdır, örneğin Lat. biflorus,-a,-um, Gr. dianthus,-a,-um
"iki çiçekli".
1) Kimyasal terimlerde geçen proto- ve deuto- önekleri aslında «ilk, birinci; çift, ikinci»
demektir.
2) bkz. s. 79
3) Bu terim klasik Latince'nin gramerinden devralınmıştır.

52
Latince'den Gerekçeden
gelen önekler gelen önekler
1 uni- mon(o)- bir, tek unidentatus tek dişli
monanthus tek çiçekli
2 bi(s)-' di- iki (defa), çift bialatus iki kanatlı
diantherus iki anterli
3 tri- tri(cho)- üç tricolor üç renkli
trigonus üç köşeli

Latince Grekçe
4 quadr(i /u)- tetr(a)- dört
5 quinqu(e)-
quinci- pent(a)- beş
6 sex hex(a)- altı
7 septem- hept(a)- yedi
8 octo- oct(a /o)- sekiz
9 novem /n- enne(a)- dokuz
10 decem- dec(a)- on
100 cent(i)- hekato(n)- yüz
1000 mille- chili(o)- bin

semi- hemi- yarım semiapertus yarı(m) açık


hemisphaerieus yarım küre şeklinde
sesqui- birbuçuk sesquipedalis birbuçuk ayak
uzunluğunda
pauci- olig(o)- az paucispinus az dikenli
oligocarpus az meyveli
mult(i)- pleio- çok multangulus çok köşeli
poly- polystichus çok sıralı

BOTANİKTE GEÇEN BAZI ÖLÇÜ TERİMLERİ 2 :

linea,-ae f. [çizgi ] İngiliz sistemine göe 2. 1167 mm, Fransız


sistemine göre 2.325 mm.
linearis.-e linea uzunluğunda
pollex,-icis m. [başparmak ] aşağı-yukarı 2.54 cm (başparmağın
ilk boğumunun uzunluğu)
pollicaris,-e pollex uzunluğunda
1) bi- botanikte bazan da «ikinci derecede de» anlamına gelir, örneğin bipennatus
«ikinci derecede de pennat».
2) Bitki tanımlarında geçen bu terimler, çoğunlukla acc. halinde bulunur.

53
uncia,-ae f. = pollex
uncialis = pollicaris
pes, pedis m. [ayak ] tngiliz ölçü sistemine göre 30.5 cm, Fran-
sız sistemine göre 32.5 cm.
pedalis,-e pes uzunluğunda
brachium,-i n. kol
brachialis,-e kol uzunluğunda
Ölçü gösteren sıfatlara sayı belirten önekler de takılır:

örnekler:
duolinearis,-e iki linea uzunluğunda
quinquepollicaris,-e beş pollex uzunluğunda
triuncialis,-e üç uncia uzunluğunda
sesquipedalis,-e birbuçuk pes uzunluğunda

54
IV. Zarf

Zarflar, fiil ve sıfatları niteleyen ve çekilmeyen sözcüklerdir.


Çoğunlukla sıfatlardan yapıldığı gibi diğer gövdelerden de türeti-
lebilir ve hatta, doğrudan doğruya kendisi zarf olan sözcükler de vardır.
Sıfatlardan yapılan zarflarda, zarfın aldığı ekler türediği sıfa-
tın eklerinden farklıdır. Bir sıfattan türetilecek zarfın,
a) temel şekli, I. grup sıfatlarda gövdeye -e takısı, II. gruba
girenlerde sıfatın gövdesine genellikle -iter takısı ve gövdesi
-nt- ile biten sıfatlara -er takısı ekleyerek;
b) üstünlük derecesi, I. ve II. gruptaki sıfatların gövde-
lerine (dereceleri kurallara uymayan sıfatların ise üstün-
lük derecesindeki gövdelerine) -ius takısı ekleyerek;
c) en üstünlük derecesi ise, I. ve II. gruptaki sıfatların en
üstünlük derecesindeki gövdelerine -e takısı ekleyerek yapılır.

Örnekler:
a) Zarf'm temel şekli:
sıfat
sıfat gövdesi zarf Türkçe anlamı
I. grup purus,-a,-um pur- pure temiz (bir) şekilde
sıfatlar pulcher, pulchra, pulchr- pulchre güzel (bir) şekilde
pulchrum
İstisna: bonus,-a,-um oon- bene iyi (bir) şekilde
II. grup acer, acris, acre acr-
acr- acriter keskin (bir) şekilde
sıfatlar sapiens,-ntis sapient- sapienter akıllı (bir) şekilde
İstisna: facilis,-e facil- facile kolay (bir) şekilde

55
b) Zarfın üstünlük derecesi:
sıfat
Sıfat gövdesi zarf Türkçe anlamı
purus,-a,-um pur- purius daha temiz şekilde
acer, acris, acre acr- acrius daha keskin şekilde
İstisna: mel- melius daha iyi şekilde
bonus,-a,-um

c) Zarfın en üstünlük derecesi:


Sup. sıfat
sıfat gövdesi zarf Türkçe anlamı
purus,-a,-um purissim- purisime en temiz şekilde
acer, acris, acre acerrim- acerrime en keskin şekilde
facillis,-e facilUm- facillime en kolay şekilde
İstisna: optim- optime en iyi şekilde
bonus,-a,-um

Diğer zarfların yapılışı hakkında kurallar yerine, çok geçen


sözcüklerin alınması daha uygun görülmüştür. (Bu liste dışında ka-
lan bazı zarflar sözlükte bulunmaktadır.)
alternatim almaşık olarak
cochleatim tek tek kaşık halinde, kaşık kaşık
guttatim damla halinde, damla damla
statim hemen
cot(t)idie, quotidie hergün, günde
dein(de) sonradan
fere hemen hemen, takriben, yaklaşık
hodie bugün
mane sabahleyin, sabah
perinde aynı şekilde
postridie ertesi gün
c(a)eterum bundan başka, ayrıca
demum nihayet, sonunda
interdum bazan
iam daha, henüz
etiam de (da), ayrıca
imprimis her şeyden önce, özellikle
satis yeterli, yeter miktarda; oldukça
cito çabuk
illico hemen
alibi başka yerde
ibi orada
nunc şimdi
semper daima
simul aynı zamanda, beraber
vix hemen hemen, (çok az, birazcık), ancak, hemen hemen değil

56
V. Edat

Bir cümlede kavramlar arasında anlam ilgisi kurmaya yarıyan


kelimelerden edatlar, diğer Avrupa dillerinde olduğu gibi, Latince-
de de isim ile beraber kullanılır.
Bu sözcükler, bazan isme bir takı ekleyerek (-e,-a; -de,-da; -den,
-dan) , bazan bir edat kullanarak (dolayı, için, ile, göre) ve bazan da
takı almış bir isim yardımıyla (etrafında, yanında) Türkçe'ye çevrilir.
Latince'de edatlarla beraber kullanılan isimler, edatına göre,
ya Acc. veya Abl. takısı alır. Bu kuralın istisnaları da vardır, örne-
ğin in edatı bazan Acc. bazan da Abl. ile bağlamr. Türkçe'ye çev-
rilirken ismin sonundaki Acc. ve Abl. takılarının çekim cetvellerinde
gösterilen Türkçe anlamı dikkate alınmaz.

Abl. ile bağlanan edatlar:


1
a, ab -dan, -den
cum ile (beraber)
e, ex' -den, içinden
in -de (yer), içinde (yer, vakit)2
pro için, olarak kullanılan3
sine -sız, -siz, -suz, -süz

Acc. ile bağlanan edatlar:


4
ad -e kadar (azamî miktar, yer) yanın(da)
adversus -e karşı, -e doğru
ante -den evvel
1) Sesli harf ile başlayan bir kelime önünde yalnız ikinci şekil kullanılır
2) in phiala, in die; fakat: initio.
3) guttae pro oculis [gözler için damlalar] göz damlası; mixtura procollyrio [kolir
olarak kullanılan karışım]
4) Bitki tayinlerinde bazen eş anlamda olan «ad Acc. usque» kullanılır.

57
apud yanıııda
circa etrafında, takriben, yaklaşık olarak
circum etrafın(d)a
contra -e karşı
in içine
infra altında, -den az
inter arasın(d)a
intra için(d)e, esnasında
iuxta hemen yanında
per sırasında, -den geçerek
post -den sonra
praeter -den başka , dışında
prope -e yakın
propter -den dolayı
secundum -e göre
secus boyunca
supra üstünde, üzerinde
trans- -den geçerek, karşı taraf(t)a, başka yere

LATİNCE KELİMELERDE ÖNEK OLARAK KULLANILAN


LATİNCE EDATLAR (praepositiones)
Önek olarak bir edat kullanmak suretiyle türetilen sözcükler-
de edatın esas anlamı çoğu zaman silikleşir. Her ne kadar bu yeni
kelimelerde edat sık sık değişikliğe uğrarsa da, değişikliğe uğrama-
yanlar yine de çoğunluğu oluşturduğundan, bu önekleri öğrenmek,
sözcüklerin anlaşılması için yararlı olacaktır.

önek anlam örnek


ab- uzatma, uzak durum abaxialis
abs- c, t önünde absconditus
abstractus
ad- yakın(d)a, yakının(d)a adhaerens
ac- c önünde yakınlaşma, yakın durum accretus
af- f önünde affinis
ag- g önünde agglomeratus
al- 1 önünde allatus
an- n önünde annexus
ap- p önünde appendix
ar- r önünde arrectus
as- s önünde assimilatio
at- t önünde attenuatus

58
önek anlam örnek
ante- önceden, ön antebrachium
antecedens
cırcum- etrafta, etrafında circumanalis
(cum-) birbirine yaklaşma,
beraber, yanyana
co- sesli harf ve h önünde coagulum
col- 1 önünde collateralis
com- b, m, p önünde compositus
con- c, d, f, g, j, n, qu
s, t, v önünde connatus
cor- r önünde corrigens
de- aşağıya doğru hareket, depressus
ayrılma
des- sesli harf önünde desinficiens
di(s)- birbirinden hareket, dilatator
olumsuzluk dissimilis
e- veya ex- dışarıya hareket, dışardaki edentatus
durum; yoksunluk, -sız; exsertus
tamamen exsiccatus
ex- sesli harf vc h
önünde (muhakkak) examaratus
ef- f önünde effusus
extr(a)- dışarıda, dışarıya extraordinarius
extrorsus
1. içe doğru hareket, injectabile
içerisinde olma
il- I önünde illustris
im- b, p, m önünde immersus
ir- r önünde irradiatio
2. -siz (yoksunluk), illegitimus
olumsuzluk immaturus
irregularis
infra- altta infranodalis
inter- arası intereostalis
intra- içeri(de) intramuscularis
ob- ters, aşağıya, karşı obovatus
oc- c önünde occidentalis
of- f önünde offere
op- p önünde oppositus
per- 1. arasından,-den,-den ge- perfoliatus
pel- I önünde çerek pellucidus
2. çok percalefactus
3. sonuna kadar, tamamen perfeetus
prae- evvel, önce; önde praecox
praemorsus
pro- dışarıya, öne doğru; procumbens
önce proangiosperma

re- recurvatus
retro- geri; tekrar
retrorsus
segregatus
ayrılma
sub- 1. altında, altta bulunan submersus
suc- c önünde succubus
suf- f önünde suffrutescens
sug- g önünde suggerere

2. hemen hemen, âdeta, subserratus


biraz subacaulis
subfuscus
subrotundus
subliquidus

süper-, üstte, üstünde superficialis


supra- suprarenalis
trans- -den geçerek transfusio
başka taraf(t)a,
başka yere

60
VI. Grekçe'den Gelen ve Mesleki
Latince'de Çok Geçen Kelime
Gövdeleri

Grekçe'den gelen kelime gövdeleri1, meslekî Latince'de çoğun-


lukla bileşik kelimelerde geçer ve Latince'nin takılarını alır.
Bir birleşik kelimede, kural olarak, Latince ve Grekçe'den gelen gövde-
ler yanyana bulunamaz. Klasik dilde bulunmayan pyrolignosus gibi
istisnalar ise, meslekî ihtiyaçlar karşısında oluşturulmuştur. Diğer
modern dillerde olduğu gibi, Türkçe'de de bu gövdelerden türetilmiş
çok sayıda kelime vardır.

Mesleki Latince'de Türkçe'de kullanılan


Grekçe gövde Türkçesi geçen örnekler yabancı sözcükler
acanth- diken brachyacanthus
aem-, haema(to)- kan anaemia, haematoma hemostatik
haemo-
aer(o)-' hava aereus anaerop
aetio- neden aetiologia etiyoloji
-alg-, -algia ağrı analgeticum, myalgia nevralji
amphi- etrafta; çift, iki amphicarpus anfiteatr
a(n)- -sız aphyllus, anhydricus anemi
ana- yukarıya, yukarıda anatropus analiz
andr(os)- erkek, insan; B.stamen androeceum androfobi
anemo- rüzgâr anemophilus anemogam
anth(o)- çiçek polyanthus antoloji
anthrop(o)- insan anthropomorphus antropoloji

1) Grekçe'den gelen gövdeler Gr. kısaltması ile kitabın sözlük kısmında bulunmaktadır.
Bu listeye alınanlar ise ezbere bilinmesi en çok gerekli olan gövdelerdir. Grekçe'den
gelen gövdelere ait daha etraflı bilgi E.C. Jaeger, «A Source book...» ve CI.F. Werner,
«Wortelemente...» isimli kitaplardan sağlanabilir.
2) ae harfleri iki hece olarak okunur.

61
ant(i)-1 karşı antibioticum antipati
apo- [ayrılma ] apopetalus apokarp
arthr(o)- eklem aıthrologia artrit
ast(e)r(o)- yıldız geaster astronomi
auto- kendi autotrophus otomobil
bi(o)- hayat amphibius simbiyoz
brachy- kısa brachyphyllus brakisefal
brady- yavaş bradygenesis bradikardi
compyl(o)-2 eğik, eğilmiş campylacanthus kampilotrop
card(io)- kalp cardiotonicum kardiyografi
carp- meyve polycarpus karpel
cathar- temiz catharticus
centr- 1. diken, B. mahmuz centranthus
2. merkez, orta centrum santral
cephal(o)- baş cephaloideus makrosefal
chlamyd- [manto ] B. örtü monochlamydeus aklamideik
chlor(o)- yeşil chlorophyllum kloroform
chori- ayrı, ayrılmış, choriphyllus koripetal
serbest
chrom(ato)- renk chromatophorus kromozom
chron(o)- vakit chronometer kronik
chrys(o)- altın chrysogonus krizantem
crypt(o)- saklanmış, saklı cryptanthus kriptogam
cycl(o)- daire cyclophyllus bisiklet, siklon
dactylo- parmak dactylis daktiloskopi
dec(a)- on decandrus dekatlon
derm(ato)- deri epidermis dermatoloji
di- iki (defa), çift diacanthus dikotiledon
dia- birbirinden, arada, dialysis diyafram
-den geçerek
diplo- çift, iki misli diplotaxis diplofaz
disc(i /o)- yuvarlak levha discoglossus disk
dynam- kuvvet dynamicus dinamit
dys- normalden ayrı; dyspnoe dizanteri
fena
ecto- dış(arıda) ectoderma
em-, en- iç(inde, -ine) encephalum amboli
endo- İÇ endocarpus endoderma
epi-, eph- üstünde epicalyx epitel
erythr(o)-, ereutho- kırmızı erythrophyllus eritrosit
eruthro-
exo- dış, dışarıya, dışarıda exorrhizus eksoterm
gast(e)r(o)- mide epigastricus gastrit

1) Bu öneke Latince gövdeleriyle beraber sık sık rastlanır, örneğin anticoagulans «kanın
pıhtılaşmasını önliyen».
2) c harfi Grekçe'de yoktur; Grekçe'de>t (kappa) yazılan ve [k ] okunan harf, Mesleki
Latince'de genellikle c olarak yazılır

62
gae(o)-, ge(o)- dünya, toprak hypogaeus coğrafya
gen- gelişme, cins, men- amphigenus genetik
şe, aile
gloss(o)-, glott(o)- dil glossopodium epiglot
glyc(o /y)- tatlı glycophyllus glikoz
gon- köşe tetragonus poligon
graph- yazma, tarif, anlatma cardiographia , grafik; coğrafya
gymno- çıplak gymnospermus jimnastik
gyn(aeco)- kadın gynaeceum jinekoloji
haem(ato)-, bk. aem-
heli(o)- güneş helianthus helyografi
hemi- yarım hemisphaera hemisellüloz
hept(a)- yedi heptagonus
hetero- diğer, çeşitli, farklı heterophyllus heterogen
hex(a)- altı hexandrus heksan
hidr(ot)- ter hidroticum
hippo- at hippocastanum hipodrom
histo- doku histologia histolitik
homo(io)- benzer, eşit, aynı homocellularis homogen
hydr(o)- su hydrogamus hidrofil
hygr(o)- yaş, ıslak, nem(li) hygroscopius higrometre
hyper- üst(ünde); (normal- hypertrophia hiperbol
den) fazla
hypn(o)- uyku hypnoticus ipnotizma
hypo-, hyph- (altında), aşağı; hypogaeus hipotansiyon
(normalden) az
-id- resim, şekil scaphoideus elipsoit
iso- eşit isodiametricus izomer
leuc(o)- beyaz leucaemia lökosit
log- kelime, konuşma(k); homologus filoloji
toplama(k)
-logia bilim biologia jeoloji
ly(o/s)-,lyt- eritme, çöz(ün)me dialysis hidroliz
macr(o)-, büyük macropodus makrosefal
meg(a)-, megastigmus megafon
megal(o)- megalophyllus megalomani
mei- (daha) küçük meifolius meyozis
mer- kısım isomerus polimerizasyon
mes(o)- orta(da) mesentericum mezokarp
meta- sonradan, arkada; metatarsus metafaz
değişik (değişme); metazoa metafizik
sırada, arası, metastasis metamorfoz
ortada
met(e)r- ölçme, ölçü diameter termometre
micr(o)- küçük microcarpus mikrop
mon(o)- tek, bir monochromus monolog
morph- şekil heteromorphus morfoloji
my- göz kırpma myops miyopi
my(o)-, myos- [fare ] kas myologia miyokard
neo- yeni, taze, körpe neotypus neolitik
neur(o)- sinir neuralgia nöroloji, nevralji
nom- kanun astronomia otonomi
oct(a / o)- sekiz octandrus oktan, oktaedre,
oktagon
odon(to)- diş macrodontus ortodonti
oec(o)-, oic(o)- ev androeceum, ekonomi
monoicus
oligo- az oligosporus oligosakarit
op- görme, göz myops optik
ophthalmo- göz ophthalmicus oftalmoloji
orth(o)- düz, doğru dik orthotropus ortografi
osteo- kemik periosteum osteolodi
p(a)ed(io)- çocuk, kukla paediatria pedagog
pan(to)- heı, tam, bütün pantropicus panteon
para-1 boyunca, yanında, paracorolla paralel
yakın
path(o)- hastalık pathologia psikopat
pent(a)- beş pentandrus pentan
peri- etrafta, etrafında perigynus periskop
phaeo- kahverengi phaeophyceae
phag- yemek oesophagus polifaji
phaner(o)- görülebilen, görünür phaneranthus fanerogam
pharmaco- ilâç pharmacia farmakoloji
phil(o)- sevme; dost hygrophilus hemofili
phob-, phobia korkma, korku hydrophobus fobi
-phor- taşıyan trichophorus fosfor
phos-, phot (o)- ışık phosphorus fotoğraf
phyll- yaprak monophyllus klorofil
physi(o)- tabiat physiologia fizik
phyt- bitki spermatophyta fitopatoloji
platy- yassı platyphyllus platform
pl(e)io- [daha çok ] birkaç pleiochasium
çok sayıda
pneum(ato)-, nefes pneumaticus pnömoni
pno- dyspnoe
pod- ayak macropodus antipot
poly- çok polyanthus polimerizayon
pros- -e doğru;yanın(da)a, prosencephalon prostat
yakın, üstelik,ön
(tarafta bulunan)
prot(o)- ön tarafta, ön(d)c; protophloema prototip
önce, ilk, birinci; protoplasma
ilkel protozoa
pseud(o)- yalancı, yanlış, pseudanthus psödoparenkima
benzer

1) Bu öneke Latince gövdelerle beraber sık sık rastlanır, örneğin paranasalis, paracorolla

64.
psych(o)- ruh psychologia psikanaliz
pycn(o)- sık, yoğun pycnanthus piknometre
pyr(o)- ateş antipyreticum pirosfer
rhiz(o)- kök exorrhizus
rhodo- gül; kırmızı rhodophyceae
schiz(o)- yarma schizocarpus şizofreni
scop-, scep- bakma hygroscopicus mikroskop
sperm(ato)- tohum microspermus sperma
sphaer(o)- küre sphaericus atmosfer
stat- dur(dur)ma haemostaticus statik
sten(o)- dar stenopetalus stenografi
sthen(o)- kuvvet asthenia nevrasteni
stom(ato)- ağız stomatitis anastomoz
syl-sym-, sympetalus simbiyoz,
syn- beraber, ortak synanthus sentez
tachy- tachygenesis taşikardi
tele- çabuk telencephalon teleskop
tetr(a)- uzak; son, hedef tetragonus tetraedr
therap(eu)-
dört therapeuticus terapi
therm(o)-
tedavi isothermus termofor
tom-
sıcak, ılık dichotomus mikrotom,
kesme anatomi
ton- [gerilim ], kuvvet cardiotonicus tonik
tri(cho)- üç triandrus trigonometri
trichotomus
tricho- kıl, saç trichostylus trişin
trop- dönme amphitropus tropik
troph- besle(n)me autotrophus hipotrofi
typ(o)- cins, çeşit neotypus tip
xyl(o)- odun xylosteus ksilofon
zo(o)- canlı zootherapia zooloji
zyg(o)- [boyunduruk ] zygomorphus
B. iki eşit parça ile
ilgili
VII. Bitki Tanımları
(Descriptiones herbarum)

Geçen yüzyıllarda botanikçiler, bitki tanımlarının (des-


kripsiyonlannın) her ülkede anlaşılabilmesini sağlamak amacıyla,
bunları Latince yazmayı uygun görmüşler ve buna alışmışlardır. Ör-
neğin 1867 - 1888 yıllarında, İsviçreli botanikçi E. Boissier tarafın-
dan yayımlanmış olan ve Türkiye florasını geniş ölçüde içine alan
ilk eser, «Flora Orientalis1», Latince yazılmıştır. Bugün bile, yeni
bitkilerin tanımlarının «International Code of botanical Nomencla-
ture»'ye göre Latince yazılması zorunludur2.
Bu gibi tanımları anlayıp dilden dile çevirerek bitkileri tayin
etmek, daha ziyade, botanikçilerin görevi olduğundan, meslekî La-
tince'nin ancak temelini öğretmek gayesiyle yazılmış bir kitapta
(ve verilen bir derste) bu tanımlara geniş ölçüde yer verilemez. Fa-
kat bu kitapta gösterilen gramer ve sözlükteki kelimeler yardımıy-
la tayinler üzerinde çalışmağa başlanabilir. Aslında, gramer bilen
bir kimse için tayin, sadece sözlük ve alışkanlık meselesidir.
Tanımlardaki ilk adımları kolaylaştırmak amacıyla, aşağıda Türk-
çe çîvirili bir örnek verilmiştir:
C. libanoticum Hildebr3.
Tuber parvum vel mediocre, vix ultra Tüber küçük veya orta büyüklükte,
4 cm 0 , paulum compressum, initio çapı 4 cm'den ancak fazla, az basık,
puberulum mox glabrum et suberoso- başlangıçta ince tüylü, az sonra tüysüz ve
corticatum, in facie inferiore-deinde mantar yapısında kabuklu, alt yüzde (da-
saepe -jz lateraliter-fasciculato-radi- ha sonraları da az çok yan taraflarda)
cigefum. demet şeklinde köklü.

1) E. Boissier, Flora Orinentalis, 5 cilt, Geneva (1867-1888)


2) W. T. Stearn, Botanical Latin, s. 156 (1973)
3) O. Schvvarz, Systematische Monographie der Gattung Cyclamen L., Teil I., Feddes
Rep. 58, 255 (1955)

66
Folia synanthia, ovato-reniformia, ro- Yapraklar (çiçeklerle) aynı zamanda çim-
tundata margine leviter angulato- lenir (açılır), ovat-reniform, rotundat,
subintegra vel paucidentata argenteo kenarları hafifçe köşeli-tama yakın, veya
zo-nata petiolis geniculato-ascenden- seyrek dişli, gümüşî kuşaklı, yaprak
dibus. sapları (dirsek şeklinde kıvrılan) eklemli
ve yükselici.
Flores vernales, odorati, sat magni vel Çiçekler ilkbaharda açar, kokulu, oldukça
mediocres, geniculatim pedunculati; büyük veya orta büyüklükte, eklemli saplı,
calycis laciniae ovato-lanceolatae acu- kaliks lobları ovat-lanseolat, sivri uçlu,
tatae 3-5 nerviae; 3-5 damarlı;
corollae tubus urceolatus ore lato; co- korolla tübü urseolat (testi şeklinde),
rollae lobi ovato- el oblongo-lanceo- ağzı geniş; korolla lobları ovat veya
lati, obtusi vel apiculato-acutati vel a- oblong-lanseolat, küt veya birdenbire kü-
cutiusculi, clare rosei vel purpurascen- çük ince bir uçla biten, ya da az sivri,
tes basi minus colorati macula lata at- açık kirmızı veya erguvanı", tabana doğru
ro-purpurea notati, usque ad 30 mm. renk daha açık ve tabanda siyah-erguvanî
longi; geniş bir nokta ile işaretli (işaretlenmiş),
30 mm kadar uzun;
filamenta distincta; antherae luteae filamentler belli, anterler sarı, sırtta
dorso saepe purpurascentes; ekseriya erguvanî
stylus paulum exsertus; capsula sub- stilus biraz dışarı çıkmış (açıkta); kap-
globosa; pollinis granula' ca. 15 u. 0 ; sül hemen hemen küremsi, polen taneleri
chromosomata maiuscula 2n = 30. takriben 15 [i çapında; kromozomlar
büyükçe 2n = 30.

Latince yazılmış tariflerden çeviriler yapmak zorunda kalan ec-


zacı ve botanikçilere bir dereceye kadar faydalı olabilir düşüncesiyle,
tariflerde rastlanan kelimelerin ve kısaltmaların çoğu, bu kitaptaki
sözlüğe alınmıştır. Bulunmayanlar ise şu kaynaklarda aranabilir:

BISCHOFF, G. W., Wörterbuch der beschreibenden Botanik, 2. Auflage, Schweizer-


bart'sche Verlagshandlung und Druckerei, Stuttgart (1857)
COSTE, H., Flöre descriptive et illustree de la Fıance, Vol. 1. Seconde tirage, Librairie
des sciences et des art, Paris (1937)
JACKSON, B. D.,. A Glossary of Botanic Terms, Forlh edition, G. Duckworth and
Co., London (1928, yeni baskı 1965)
KENNETH, J. H., Henderson's Dictionary of Biological Terms, Eighth edition, Oliver
and Boyd, Edinburgh (1963)
LAWRENCE, G. H. M., Taxonomy of Vascular Plants, Eighth printing, The Macmillan
Company, New York (1969)

1) Schwarz'da yanlış olarak «granulae» dir.

67
Latince sözcük, sözlükteki başka bir sözcükten yararlanılarak daha iyi anlaşabı-
lecekse o sözcüğe bkz. kısaltması ile bakılması salık verilmiştir. Anlamı tamamen
aynı olan sözcükler ise = işaretiyle bağlanmıştır. Ayrıca sözlüğün yanlış kullanılmama-
sı için s. 3'teki kısaltma listesini de dikkate almak yararlı olur.
>
Folia syııanthia, ovato-reniformia, ro- Yapraklar (çiçeklerle) aynı zamanda çim-
tundata margine leviter angulato- lenir (açılır), ovat-reniform, rotundat,
subintegra vel paucidentata argenteo kenarları hafifçe köşeli-tama yakın, veya
zo-nata petiolis geniculato-ascenden- seyrek dişli, gümüşî kuşaklı, yaprak
dibus. saplan (dirsek şeklinde kıvrılan) eklemli
ve yükselici.
Flores vernales, odorati, sat magni vel Çiçekler ilkbaharda açar, kokulu, oldukça
mediocres, geniculatim pedunculati; büyük veya orta büyüklükte, eklemli saplı,
calycis laciniae ovato-lanceolatae acu- kaliks lobları ovat-lanseolat, sivri uçlu,
tatae 3-5 nerviae; 3-5 damarlı;
corollae tubus urceolatus ore lato; co- korolla tübü urseolat (testi şeklinde),
rollae lobi ovato- el oblongo-lanceo- ağzı geniş; korolla lobları ovat veya
lati, obtusi vel apiculato-acutati vel a- oblong-lanseolat, küt veya birdenbire kü-
cutiusculi, clare rosei vel purpurascen- çük ince bir uçla biten, ya da az sivri,
tes basi minus colorati macula lata at- açık kirmızı veya erguvanî, tabana doğru
ro-purpurea notati, usque ad 30 mm. renk daha açık ve tabanda siyah-erguvanî
longi; geniş bir nokta ile işaretli (işaretlenmiş),
30 mm kadar uzun;
filamenta distincta; antherae luteae filamentler belli, anterler sarı, sırtta
dorso saepe purpurascentes; ekseriya erguvanî
stylus paulum exsertus; capsula sub- stilus biraz dışarı çıkmış (açıkta); kap-
globosa; pollinis granula1 ca. 15 [x 0 ; sül hemen hemen küremsi, polen taneleri
chromosomata maiuscula 2n = 30. takriben 15 [i çapında; kromozomlar
büyükçe 2n = 30.

Latince yazılmış tariflerden çeviriler yapmak zorunda kalan ec-


zacı ve botanikçilere bir dereceye kadar faydalı olabilir düşüncesiyle,
tariflerde rastlanan kelimelerin ve kısaltmaların çoğu, bu kitaptaki
sözlüğe alınmıştır. Bulunmayanlar ise şu kaynaklarda aranabilir:

BISCHOFF, G. W., Wörterbuch der beschreibenden Botanik, 2. Auflage, Schweizer-


bart'sche Verlagshandlung und Druckerei, Stuttgart (1857)
COSTE, H., Flöre descriptive et illustree de la Fıance, Vol. 1. Seconde tirage, Librairie
des sciences et des art, Paris (1937)
JACKSON, B. D.,- A Glossary of Botanic Terms, Forth edition, G. Duckworth and
Co., London (1928, yeni baskı 1965)
KENNETH, J. H., Henderson's Dictionary of Biological Terms, Eighth edition, Oliver
and Boyd, Edinburgh (1963)
LAWRENCE, G. H. M., Taxonomy of Vascular Plants, Eighth printing, The Macmillan
Company, New York (1969)

1) Schwarz'da yanlış olarak «granulae» dir.

67
STEARN, W. T., Botanical Latin, David aud Charles, Devon (1973)
STEINMETZ, E. F. Vocabularium Botanicum, İkinci baskı E. F. Steinmetz, Amsterdanı
(1953)
ZANDER, R., ENCKE, F„ BUCHHEIM, G„ Handwörterbuch der Pflanzennamen,
9. Auflage, Eugen Ulmer, Stuttgart (1964)

68
VIII. Reçetelerde Latince
(Praescripta)

Klasik dillerden Latince, bazı alanlarda eskiden sahip olduğu


anlaşma aracı özelliğini koruduğu halde, bazı alanlarda ise eski ö-
nemini kaybetmiştir. Bu gün botanik terimlerde Latince hâlâ kullanılır
ve bu, dilleri farklı memleketlerdeki botanikçilerin de anlaşmasını
kolaylaştırır; reçete'de kullanılışı ise hemen hemen tamamen bırakıl-
mıştır.
Reçete, bir hasta hakkında ve hastanın yararına, o ülkedeki
hekim ile eczacının anlaşmasını sağlayan bir araçtır.
Türkiye'de hekim reçeteyi Fransızca ve Türkçe yazar, Latince'-
den alınmış terimler ise nispeten çok azdır. Şu halde öğrenciye La-
tince reçete yazmasını öğretmek, hiç bir yarar sağlamıyacaktır. Bu
düşünceyle kitabımızda bu konuya geniş yer verilmemiştir. Diğer
taraftan Türkiye'de yazılmış reçetelerde her zaman rastlanan La-
tince terimleri ve bunların kısaltılmış şekillerini bir eczacının kesinlikle
bilmesi gerekir. Bunlardan en önemlileri şunlardır:

aa ana herbirinden
ad ad -e kadar
bol. bolus büyük hap, bol
decoct. decoctum dekoksiyon
D.P. directione propria tarif üzre
gtt. gutta, guttae damla(lar)
inf. infusum infüsyon
inj., inject. injectio enjeksiyon
1in. linimentum liniment
pro usu ex. pro usu externo haricen (dışarıdan) kul-
lanmak üzere

69
q. s. quantum satis yeteri kadar
(sufficit, sufficiant)
R„ Rp„ rp. recipe alınız (eczacıya hitaben)
sum. sume, sumat al, alsın (hastaya emir)
us. ex. usus externus haricen (dışarıdan) kul-
lanılır.

Reçetelerde nisbeten daha az rastlanan terimler R. kısaltma-


sı ile kitabın sözlük kısmına alınmıştır. Bu konuda daha fazla bilgi
almak isteyenler literatürde (s. 71) kayıtlı olan AHRENS, COOPER-
McLAREN, YALVAÇ'ın kitaplarına bakabilirler. Aynı amaçla yarar-
lanılabilecek şu kitaplar da vardır:

JENKINS, G. L., FRANCHE, E., BRECHT, E. A., SPERANDIO, G. J., Scoville's


The Art of Compounding, New York (1957)
REUTER, F., Formulae magistrales Berolinenses, VVeidmann, Berlin (1966)
YARAR, N. R., Reçete nasıl yazılır, Dördüncü baskı İstanbul (1S48)

70
BİBLİYOGRAFYA

AHRENS, G., Naturwissenschaftliches und medizinisches Latein, 3. Auflage, Barth


Verlag, Leipzig (1963)
AKSEL, î. Ş., Psikiyatri, 2. baskı, İsmail Akgün Matbaası, İstanbul (1959)
BAILEY, L. H., Manual of Cultivated Plants, Sixth printing, The Macmillan Company,
New York (1961)
BAYTOP, A., Farmasötik Botanik, İstanbul Üniv. Yay. No. 2311, Ecz. Fak. Yay. No. 25,
Baha Matbaası, İstanbul (1977)
BAYTOP, T., Türkiye'nin Tıbbi ve Zehirli Bitkileri, İstanbul Üniv. Yay. No. 1039, Tıp
Fak. Yay. No. 59, İsmail Akgün Matbaası, İstanbul (1963)
BEDEVIAN, A. K. Illustrated Polyglottic Dictionary of Plant Names, Argus and Papa-
zian Presses, Cairo (1936)
BERKOL, N. A., ZEREN, Z., Bir ciltte anatomi, Filiz Kitabevi, İstanbul (1966)
BOISSIERE, G., Larousse Medical Illustre, Librairie Larousse, Paris (1952)
BERGER, F„ Handbuch der Drogenkunde, 7 cilt, Verlag W. Mandrich, Wien (1949-1967)
BISCHOFF, G. W., Wörterbuch der beschreibenden Botanik, 2. Auflage, Schvveizerbart'-
sche Verlagshandlung und Druckerei, Stuttgart (1857)
COOPER, J. W., McLAREN, A. C„ Latin for Pharmacuetical Students, Sixth edition,
Pitman Medical Publishing Co., London (.1957, yeni baskı 1964).
COSTE, H., Flöre descriptive et illustree de la France, Vol. I, Second tirage, Librairie
des sciences et des arts, Paris (1937)
DAVIS, P. H., Flora of Turkey and the East Aegean Island, Vol. 1, 2, 3, 4, 5, Univer-
sity Press, Edınburgh (1963, 1966, 1970, 1972, 1975)
DEMİRİZ, H., Farmakobotanik, 4. baskı, İstanbul (1965) (teksir)
Dorlann's Illustrated Medical Dictionary, 24th edition, W. B. Saunders Company, Phila-
delphia (1965)
FEATHERLY, H. I., Taxonomic Terminology of the Higher Plants, 2. edition, Hafner
Publishing Company, New York (1965)
HENSS, D., CIBA, W., GLOTZBACH, H., Fremdwörterbuch naturwissenschaftlicher
Begriffe, Aulis Verlag, Deubner und Co., Köln (1966)
HUNNUIS, L„ Pharmazeutisches Wörterbuch, W. de Gruyter, Berlin (1955)
JACKSON, B. D., A Glossary of Botanic Terms, Forth edition, G. Duckworth and Co.,
London (1928, yeni baskı 1965)

71
JAEGER, E. C., A. Source-book of Biological Names and Terms, Third edition, Charles
C. Thomas, Springfield U. S. A. (1955)
KENNETH, J. H., Henderson's Dictionary of Biological Terms, Eighth edition, Oliver
and Boyd, Edinburg (1963)
LAWRENCE, G. H. M., Taxonomy of Vascular Plants, Eighth printing, The Macmillan
Company, New York (1969)
MULDOON, H. C., Lessons in Pharmaceutical Latin, Fourth edition, Chapman and Hail
Ltd., London (1947)
NOYAN, F„ insan anatomisi, İstanbul Üniv. Yay. No. 1232, Ecz. Fak. Yay. No. 5, İstan-
bul (1965)
ÖNGÖR, S., Coğrafya sözlüğü, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul (1961)
PSCHYREMBEL, W. Medizinisches VVörterbuch, W. de Gruyter, 185, 250. Auflage,
Berlin (1969)
SCHNEIDER, I., Lingua Latina medicinalis, 4 Auflage, Max Hueber Verlag, München
(1970)
SCHULZ, K. -H., Fachlatein, 4 Auflage, VEB Fachbuchverlag, Leipzig (1968)
STEARN, W. T., Botanical Latin, David and Charles, Devon (1973)
STEINBICHLER, E., Lexikon für die Apothekerpraxis in sieben Sprachen, Govi Verlag,
Frankfurt a. M. (1963)
STEINMETZ, E. F„ Vocabularium Botanicum 2. baskı. E. F. Steinmetz, Amsterdam
(1953)
TAYLOR, N. B., TAYLOR, A. E. , Stedman's Medical Dictionary, 19th edition, The
Williams and VVilkins Comp., Baltimore (1957)
Webster's Geographical Dictionary, G. and C. Merriam Co., Springfield U. S. A. (1949)
VVEHRHAHN, H. R., STÖTZEL, P„ Die botanischen Pflanzennamen, 6. Auflage,
Pfanneberg und Co., Giessen (1955)
WERNER, Cl. F., Wortelemente lateinisch-griechischer Fachausdrücke in den biologisc-
hen Wissenschaften, 2. Auflage, Akad. Verlagsgesellschaft Geest und Portig K.-G.,
Leipzig (1961)
YALVAÇ, C., Eczacılıkta Latince, (üçüncü baskı). Güzel İstanbul Matbaası, Ankara (1971)
ZANDER, R., ENCKE, F„ BUCHHEIM, G., Handwörterbuch der Pflanzennamen,
9. Auflage, Eugen Ulmer, Stuttgart (1964)
ZEREN, Z., Anatomi sözlüğü, İstanbul Üniv. Yay. No. 838, Tıp Fak. Yay. No. 36, Çe-
likcilt Matbaası, İstanbul (1959)
ZEREN, Z., ERALP, 1., Kısa topoğrafik anatomi, Nurettin Uycan Matbaası, İstanbul
(1965)

72
S Ö Z L Ü K

i
Latince sözcük, sözlükteki başka bir sözcükten yararlanılarak daha iyi anlaşabi-
lecekse o sözcüğe bkz. kısaltması ile bakılması salık verilmiştir. Anlamı tamamen
aynı olan sözcükler ise = işaretiyle bağlanmıştır. Ayrıca sözlüğün yanlış kullanılmama-
sı için s. 3'teki kısaltma listesini de dikkate almak yararlı olur.
>
A
a, sesli harf ile başlayan kelime önün- abusus.-us m. [kötüye kullanma] kö-
de ab e. + Abl. den, dan tü alışkanlık
a-, sesli harf ve h önünde an- Gr. absyssinicus,-a,-um Habeşistan ile ilgili
[yoksunluk] -sız ac ve
a., aa. T. bkz. arteria acanth(o)- Gr. diken
aa kıs. R. = ana herbirinden acantha,-ae f. diken
ab-, c ve t önünde abs- [uzatma, uzak acanthocarpus,-a,-um meyveleri dikenli
durma ] olan
abaxialis.-e [eksenden uzak] eksantrik acaulescens,-ntis [gövdeyi teşkil et-
abbreviatura,-ae f. kısaltma miyen] B. gövdesiz
abbreviatus,-a,-um kısaltılmış acaulis,-e B. gövdesiz
abdomen,-inis n. karın, abdomen accisus,-a,-um (emarginat yaprağa kı-
abdominalis,-e karın ile ilgili yasla) girintisi akut (sivri); bkz.
abductio,-onis f. uzaklaştırma emarginatus
abductor,-oris m. uzaklaştırıcı kas accretus,-a,-um [Gelişme sonucu ya-
aberratio,-onis f. sapma, inhiraf (sis- pışmış ] yapışık, B. başka bir
tematikte istisna) bitkiye yapışık ve onunla beraber
abiens, abeuntis [uzaklaşan ] B. niha- büyüyen
yetlenen, son bulan, sonuçlanan accuratus,-a,-um dikkatli
abies,-etis f. göknar, köknar acephalus,-a,-um başı olmayan, asefal
ablutio,-onis f. yıkama, yıkamak için acer,-eris n. isfendan (bitki)
kullanılan ilâçlı su acer, acris, acre keskin, T. hâd
abnormis,-e anormal acerbus,-a,-um acı
abortivus,-a,-um çocuk düşürmeye ne- acerosus,-a,-um iğne biçiminde (şerit
den olan şeklinde, uca doğru çok incelen,
abortus,-us m. düşük (yavrunun yaşaya- sert)
bilecek hale gelmeden doğması) acervatus,-a,-um yığın biçiminde top-
abruptus,-a,-um [kırılıp ayrılmış ] B. lanmış
birdenbire biten acervus,-i m. yığın
abs- bkz. ab- acetas,-atis m. asetat
absces3us,-us m. apse acetosus,-a,-um (çok) sirkeli; ekşi
absconditus,-a,-um saklanmış acetum,-i n. sirke
absinthium,-i n. apsent (bir içki) -aceus,-a,-um benzerlik ifade eder bkz.
absolutus,-a,-um mutlak, absolu, salt s. 30
absorbens,-ntis absorbe edici achillea,-ae f. civanperçemi (bitki)
absorbens,-ntis n. absorbe edici ilâç achlamydeus,-a,-um örtüsüz, (çiçeğin)
abstractus,-a,-um [bir yerden çekip kaliksi ve korollası bulunmayan,
alınmış] abstrakt aklamideik
achylia 76

aclıylia,-ae f. mide usaresinin yokluğu adductor,-oris m. yakınlaştırıcı


acicula,-ae f. [küçük iğne ] adelp- Gr. kardeş (bkz. monadelphus)
acicularis,-e küçük iğne şeklinde, kü- adenitis,-idis f. lenf bezlerinin (gud-
çük iğnemsi delerinin) iltihabı, adenit
aciculatus,-a,-um B. yüzeyi iğne ile aden(o)- Gr. salgı
çizilmiş gibi adenophorus,-a,-um salgı taşıyan
acidum,-i n. asit adeps,adipis m. yağ
acidus,-a,-um ekşi adhaerens,-ntis yapışıp kalan
aconıtum,-i n. kaplanboğan (bitki) adhaesivus,-a,-um yapışkan, yapışan
acrior,-ius (acer'den Comp.) daha kes- adhibere R. kullanmak
kin adiposus,-a,-um (çok) yağ içeren
acro- Gr. uç, uçlu, sivri aditus,-us m. giriş yeri, A. organın ağzı
acrocarpus,-a,-um meyveleri sivri olan adjecens,-ntis bitişik
acrodynia,-ae f. T. akrodinya, akrodini adjantum,-i n. baldırıkara (bitki)
(el ve ayak parmak uçlarının ağ- adlatus,-a,-um getirilmiş
rısı) ad libitum R. isteği kadar
actinacanthus,-a,-um dikenleri ışınsal admirabilis,-e çok güzel, şayanı takdir
dizilmiş adnatus,-a,-um birşeyin yüzeyine yapışık
actın(o)- Gr. ışın adonis,-idis m. f. kanavcıotu
actinomorphus,-a,-um ışınsal adscendens,-ntis = ascendens
adstringens,-ntis daraltıcı, büzücü, bu-
acu- Gr. işitme
ruşturucu
aculeatus,-a,-um B. Z. dikenli
acumen,-inis n. uç adstringens,-ntis n. dokuların, küçük
acuminatus,-a,-ıım (akut yaprağa kı- damarların ve bazı açıklıkların
yasla) ucu uzamış ve sivrilmiş, (orifislerin) büzülmesini sağlayan
uçlu; bkz. acutus ilâç
acus,-us f. iğne adsurgens,-ntis yükselen
acusticus,-a,-um işitmeye özgü adulterinııs,-a,-um [sahte] karışmış, tağ-
acutangulus,-a,-um köşeleri sivri olan şiş edilmiş, katıştırılmış
acutatus,-a,-um sivri uçlu adultus,-a,-um olgunlaşmış
acutifoiius,-a,-um sivri yapraklı aduncus,-a,-um çengel şeklinde
aeutilobus,-a,-um lobları sivri olan adustus,-a,-um [hafif yanmış, kısmen
acutiusculus,-a,-um az sivri yanmış ]
acutus,-a-,um sivri, T. hâd, akut. B. advenire varmak
adventicius,-a,-um dışardan gelmiş, ya-
sivri (yaprağın) kenarları hemen bancı, normal dışı
hemen düz ve 90 dereceden küçük adversus e. + Acc. -e karşı, -e doğru
bir açı meydana getirmiş adversus,-a,-um (belli) bir yere yönel-
ad e. + Acc. -e kadar (azamî miktar; miş
yer), yanın(d)a; için aeg- Gr. keçi
ad-1 [yaklaşma, yakın durum ], ya- aeger, aegra, aegrum hasta
nın(d)a, yakının(d)a aegrotus,-a,-um hasta
adamantinus,-a,-um çelik gibi sert; bkz. aegypti(a)cus,-a,-um Mısır ile ilgili
substantia aem- Gr. kan; -tk. anemi
addere ilâve etmek, katmak aequaiis,-e eşit, denk, aynı yaşta
adductio,-onis f. yaklaştırma (vücudun aequator,-oris m. birşeyi iki eşit parçaya
orta eksenine yaklaştırma) ayıran çizgi; ekvator

1) Bu önek kendisinden sonra gelen harfe göre değişir (bkz. s. 58).


77 aliquot

aequatus,-a,-um düz, düzgün, B. (yap- agnatus,-a,-um aynı familyaya bağlı


rağın) her iki yarısı da eşit agnus,-i m. kuzu
aequi- eşit ag(og)- Gr. getirmek, götürmek, sev-
aequilobus,-a,-um lobları aynı büyük- ketmek; tk. pedagog, kolagog
lükte olan agora- Gr. meydan, alan
aequus,-a,-um eşit agoraphobia,-ae f. açık yer(leı)den,
aer, aeris m. hava alan(lar)dan korkma
aer(o)1- Gr. hava agr(o)- Gr. 1. tarla; toprak 2. vahşi
aereus,-a,-um' [hava içeren] B. havada (ehli olmaya), yabanî
bulunan agrarius,-a,-um = agrestis
aerobius.-a.-um1 [aero-, bi- ] havada agrestis,-e tarla ile ilgili
yaşıyan, aerop agricultura,-ae f. ziraat, tarım
aerophobia,-ae f.1 aerofobi (havadan, agrio- Gr. yabanî, yabanıl
hava akımlarından korkma) ai- Gr. daima
aeruginosus,-a,-um bakır pası renginde, aiti(o)- Gr. sebep; tk. etiyoloji, neden
koyu yeşil Ajax, Ajacis m. Homeros'un tlyada'-
aerugo,-inis f. bakır pası sında bir kahraman
Aesculapius,-i m. Asclepius'un Latince ala-ae f. kanat
ismi, Eskülap alaris-e kanat ile ilgili, kanat şek-
aestas,-atis f. yaz linde; t = axillaris
aestivalis,-e yaz ile ilgili, yazın yetişen alatus,-a,-um kanatlı
veya çiçek açan albescens,-ntis beyazımsı
aestivatio,-onis f. çiçek tomurcuğunda alb(i/o)- beyaz
kaliks ve korollanın durumu albicans,-ntis = albescens
aestivus,-a,-um = aestivalis albidus,-a,-um oeyazımsı, beyaza ba-
aether,-eris m. eter kan
aethereus,-a,-um eter içeren albifrons,-ndis yaprakları beyaz olan
aethiop(ic)us,-a,-um abyssinicus albulus,-a,-um beyazımsı
aetiologia,-ae f. [neden bilgisi, sebep albumen,-inis n. yumurta akı, albü-
bilgisi] etiyoloji min
-aeus,-a,-um yer gösterir; bkz. 49 albuminatus,-a,-um albüminli
afer, afra, afrum Afrika ile ilgili albus,-a,-um beyaz
affectus,-a,-um müteessir, etkilenmiş alcohol,-olis n. (m.) alkol
affinis,-e [yanında bulunan ] yakın, alcoholatum,-i n. alkola, alkoolat (Gal.
ilgili alkol ile distile edilerek hazırlanan
affixus,-a,-um yapış(tırıl)mış preparat)
africanus,-a,-um = afer algeriensis,-e Cezayir ile ilgili
afrodisiacum,-! n. = aphrodisiacum -alg-,-a!gia Gr. ağrı
afrodisiaeus,-a,-um = aphrodisiacus algor,-oris m. soğuk hissi, üşüme hissi,
agavoides,-is B. agave (bir bitki)'ye ürperti
benzer alibı z. başka yerde
ager, agri m. tarla alienus,-a,-um yabancı
agglomeratus,-a,-um birleşmiş, yığılmış alimentarius,-a,-um gıda, besi, besle(n)-
aggregatus,-a,-um toplanmış, toplu me ile ilgili
vaziyette alimentum,-i n. gıda
agitare R. çalkalamak aliquot R. birkaç

1) ae harfleri bu sözcükte iki hece olarak okunur.


antecedens 80

aııtecedens,-ntis [daha önce geçen ]; antiasthmaticus,-a,-um nefes darlığına


tk. antesedan (astıma) karşı kullanılan
antemeticum,-i antemetik ilâç antibioticum,-i n. antibiyotik ilâç
antemeticus,-a,-um kusmayı önleyici, an- antibioticus,-a,-um antibiyotik (mikroor-
temetik ganizmaların üremesine engel olan)
anterior,-ius Comp. daha önde bulunan antice z. önde
anterolateralis,-e önde ve yanda bulu- anticoagulans,-ntis kanın pıhtılaşmasını
nan önliyen, antikoagulan
anthelix,-icis m. [karşı kıvrım ] A. anticoagulans,-ntis n. antikoagulan ilâç
(kulakta) anteliks anticonvulsivum,-i n. konvülsiyona kar-
anthelmint(h)icum,-i n. solucan ilâcı şı kullanılan ilâç
anthelmint(h)icus,-a,-um barsak solu- anticonvulsivus,-a,-um konvülsiyona kar-
canlarına karşı kullanılan, ver- şı kullanılan
mifüj, vermisid anticus,-a,-um = introrsus
anthera(at)- Gr. 1. = antho- 2. in- antidiarrlıoicum-i n. ishal (diyare) ilâcı,
floresans, çiçek durumu diyarede kullanılan ilâç
anthema,-atis n. infloresans, çiçek duru- antidiarrhoicus,-a,-um diyare'ye (ishale)
mu karşı kullanılan, antidiyareik
anthemium,-i n. = inflorescentia antidiphthericum,-i n. difteriye karşı kul-
anthera,-ae f. B. anter lanılan ilâç
anth(o)- Gr. çiçek ; tk. antoloji bkz. antidiphthericus,-a,-um difteriye karşı
anthologia kullanılan, antidifterik
anthologia,-ae f. [G. antho-, log-: antidotum,-i n. panzehir, antidot
çiçek topluluğu] «çiçek demeti», antidysentericum,-i n. dizanteri ilâcı,
antoloji dizanteride kullanılan ilâç
anthracinus,-a,-um kömüre benzer, kö- antidysentericus,-a,-um dizanteriye kar-
mür gibi siyah (biraz maviye şı kullanılan
bakan) antiepilepticum,-i n. epilepsi ilâcı, epi-
anthrax,-acis m. kömür, T. 1 = car- lepside kullanılan ilâç
bunculus 2. şarbon hastalığı antiepilepticus,-a,-um epilepsiye (sara'ya)
anthrop(o)- Gr. insan karşı kullanılan
anthropologia,-ae f. [insan bilimi ] antifebrile,-is n. ateş düşürücü ilâç
antropoloji antifebrilis,-e ateşe karşı kullanılan,
anthropamorphus,-a,-um insan şeklinde ateş düşürücü
olan antihemorrhoidalis,-e basura karşı kul-
antiıropophobia,-ae gf. insanlardan, ce- lanılan
miyetten korku antihidroticum,-i n. terlemeyi önleyici
-anthus,-a,-um . . . . çiçekli; bkz. s. 36 ilâç
anti- Gr. karşı; tk. antipati antihidroticus,-a,-um ter kesici, terle-
antianthracicus,-a,-um şarbon hastalığına
meyi önleyici
karşı kullanılan
antiarthriticum,-i n. artrit ilâcı, artritte antimalaricum,-i n. sıtma'ya karşı kul-
kullanılan ilâç kullanılan ilâç, sıtma ilâcı
antiarthriticus,-a,-um artrite (eklem il- antimalaricıts,-a,-um sıtma'ya karşı kul-
tihabına) karşı kullanılan, ant- lanılan
artritik antimonium,-i n. antimon, antimuan (Sb)
antiasthmaticum,-i n. astım ilâcı, as- antimycoticum,-i n. mantar hastalıkları-
tımda kullanılan ilâç na karşı kullanılan ilâç
81 apicalis

antimycoticus,-a,-um mantarlara karşı Antitaurus,-i m. Gülek Boğazı'nın do-


kullanılan, mantar hastalıklarına ğusunda Toros dağları'nın de-
karşı kullanılan vamı
antinephriticum,-i n. nefrit ilâcı, nefritte antitetanicus,-a,-um tetanoz'a karşı kul-
kullanılan ilâç lanılan
antincphriticus,-a,-um böbrek iltiha- antitropus,-a,-um [karşı yöne dönmüş ]
bına (nefrit'e) karşı kullanılan antrum,-i n. [mağara] A. 1. özellikle
antineuralgicum,-i n. nevralji ilâcı, nev- kemikli çeperi olan ve hemen
raljide kullanılan ilâç hemen tamamiyle kapanmış boş-
antincuralgicus,-a,-um sinir ağrısına kar- luk 2. midenin pilora en yakın
şı kullanılan, antinevraljik kısmı
antiophidicus,-a,-um yılan zehirine kaşı anularis-e halka biçiminde
anulatus,-a,-um (küçük) halka şeklinde,
kullanılan, antiofidik (küçük) halka(lar) taşıyan
antiparasiticum,-i n. parazit ilâcı anulus,-i m. [küçük halka] A. B. hal-
antiparasiticus,-a,-um parazitlere karşı ka, yüzük şeklinde oluşum
kullanılan anuria,-ae f. idrar çıkaramama, anüri
antiphlogisticum,-i n. iltihabı azaltan a mis,-i m. [halka ] A. anus
ilâç -anus,-a,-um durum ve ilgi gösterir; bkz.
antiphlogisticus,-a,-um iltihaba karşı kul- s. 30 ve 49
lanılan, antiflojistik aorta,-ae f. aort
antipyreticum,-i n. ateş düşürücü ilâç aorticus,-a,-um aort ile ilgili
antipyreticus,-a,-um ateşe karşı kul- aortitis,-idis f. aort iltihabı
lanılan, ateş düşürücü, antipire- aparine [Gr. apairo = almak, tutup
tik çekmek; Galium aparine'rim (tır-,
antiquus,-a,-um antik, antik zamanlarda manıcı yoğurtotunun) eski ismi ]
yaşıyan (geçmiş bir zamana özgü) aperativus,-a,-um müshil laksatif
antirachiticum,-i n. raşitizm, ilâcı aperiens,-ntis [açan ] laksatif, (en hafif)
antirachiticus,-a,-um raşitizme karşı kul- dışkı kıvamını yumuşatıcı müshil
lanılan aperiens,-ntis n. laksatif ilâç
antirheumaticum,-i n. romatizma ilâcı aperire açmak
antirheumaticus,-a,-um romatizmaya kar- aperitivus,-a,-um [açan ] iştah açısı,
şı kullanılan aperitif
antiscar)aticus,-a,-um kızıl hastalığına apertura,-ae f. delik, açıklık
karşı kullanılan apertus,-a,-um açık
antiscrophulosus,-a,-um antiskrofüloz, apex,-icıs m. A. B. uç, tepe
sıracaya karşı kullanılan aphonia,-ae f. sesin çıkmaz oluşu
antisepticum,-i n. antiseptik ilâç aphrodisiacum,-i n. cinsel duyguları kam-
antisepticııs,-a,-um patojen mikroorga- çılayan ilâç, afrodiyak
nizmaların gelişmesini önleyici, an- aphrodisiacus,-a,-um cinsel duygulan
kamçılayan, afrodiziyak
tiseptik
Aphrodite,-es f. Afrodit, Grek dininde
antisiphyliticum,-! n. frengi ilâcı, fren-
güzellik ve aşk ilâhesi
giye karşı kullanılan ilâç
aphthae,-arum f. T. aft, ateşli seyreden
antisiphyliticus,-a,-um frengiye karşı kul-
ve ağızda olan inflamasyonlıı has-
lanılan
talık
antispasmodicum,-i n. spazm çözücü ilâç
aphyllus,-a,-um yapraksız
antispasmodicus,-a,-um spazma karşı
apicalis,-e B. uçta bulunan
kullanılan, spazm çözücü
astrapophobia 84

astrapophobia,-ae f. yıldınmdan kork- auris,-is f. kulak


ma aurum,-i n. altın (Au), altın para
astrictus,-a,-um sertleşmiş auster.-auitri m. güneyden esen rüzgâr,
astrologla,-ae f. [yıldız bilimi ] münec- güney rüzgârı
cimlik ilmi, astroloji austerus,-a,-um buruk, mayhoş, sek
astronomia,-ae f. yıldız bilimi, astro- australiensis,-e Avustralya'da yetişen,
nomi Avustralya'ya ait
ataxiophobia,-ae f. [Gr. a-,taxi-, phob- ] australis,-e güneyde bulunan
düzensizlikten korkma austriacus,-a,-um Avusturya ile ilgili,
ater, atra, atrum siyah Avusturya'da yetişen
athl(o>- sporcuların yarışması; tk. de-
aut veyahut
katlon
autem fakat
-aticus,-a,-um yetişme yerini gösterir;
auto- Gr. kendi kendine; tk. otomobil
bkz. s. 31
autonomia,-ae [kendi kendine kanun
atratus,-a,-um siyahımsı, siyaha bakan
hazırlama] muhtariyet, özerklik,
atricapillus,-a,-um siyah saçlı
otonomi
atro- koyu
atrophia,-ae f. beslenme bozukluğu do- autophobia,-ae f. kendi kendinden, ben-
layısıyla bir veya birçok organın liğinden. korkma
hacım ve ağırlık bakımından autotrophus,-a,-um kendi kendini bes-
küçülmesi leyen
atropina,-ae f., atropinum,-i m. atropin autumnalis,-e sonbahar ile ilgili, son-
attenuatus,-a,-um [ad-, tenuis: ince hale baharda çiçek açan
dönmüş] gittikçe daralan; basit, autumnus,-i m. sonbahar
basitleşen auxilium,-i n. yardım
-atus,-a,-um benzerlik, ihtiva etme, özgü avena,-ae f. yulaf (bitki)
olmayı gösterir; bkz. s. 31 aversus,-a,-um diğer yana dönmüş
aucuparius,-a,-um [avis, capere ] kuş Avicenna,-ae m. İbnisina, filozof
tutmak ile ilgili avicula,-ae f. küçük kuş
audax,-acis cüıetli avicularis,-e [küçük kuş ile ilgili ]
audire işitmek B. kuş yemi olarak kullanılan
auditus,-us m. işitme duygusu avis,-is f. kuş
aurantiacus,-a,-um portakal kırmızısı axialis,-e eksen ile ilgili, eksende bulu-
aurantium,-j ıı. portakal nan
auratus,-a,-um [altunî] sarı; altın be- axilla,-ae f. A. koltuk, B. yaprak
nekli, yaldızlanmış koltuğu
aureus,-a,-um altınsarısı renginde axillaris,-e A. koltuğa ait, koltuk altına
aurieula,-ae f. kulakçık ait, B. yaprak koltuğunda oturan
auricularis,-c kulakçık şeklinde, ku- axis,-is f. Geom A. B. Z. eksen
lak kepçesi şeklinde, kulak kep- azureus,-a,-um [gök mavisi ] açık par-
çesi ile ilgili lak mavi
auriculatus,-a,-um B. kulakçıklı (taban- azygos s. [Gr. a-, zyg- ] çift durumda
da iki küçük yuvarlak lop taşıyan) olmayan, tek
77 aliquot

aequatus,-a,-um düz, düzgün, B. (yap- agnatus,-a,-um aynı familyaya bağlı


rağın) her iki yarısı da eşit agnus,-i m. kuzu
aequi- eşit ag(og)- Gr. getirmek, götürmek, sev-
aequiIobus,-a,-um lobları aynı büyük- ketmek; tk. pedagog, kolagog
lükte olan agora- Gr. meydan, alan
aequus,-a,-um eşit agoraphobia,-ae f. açık yer(leı)den,
aer, aeris m. hava alan(lar)dan korkma
aer(o)1- Gr. hava agr(o)- Gr. 1. tarla; toprak 2. vahşî
aereus,-a,-um' [hava içeren] B. havada (ehlî olmaya), yabanî
bulunan agrarius,-a,-um = agrestis
aerobius,-a,-um' [aero-, bi- ] havada agrestis,-e tarla ile ilgili
yaşıyan, aerop agricultura,-ae f. ziraat, tarım
aerophobia,-ae f.1 aerofobi (havadan, agrio- Gr. yabanî, yabanıl
hava akımlarından korkma) ai- Gr. daima
aeruginosus,-a,-um bakır pası renginde, aiti(o)- Gr. sebep; tk. etiyoloji, neden
koyu yeşil Ajax, Ajacis m. Homeros'un tlyada'-
aerugo,-inis f. bakır pası sında bir kahraman
Aesculapius,-! m. Asclepius'un Latince ala-ae f. kanat
ismi, Eskülap alaris-e kanat ile ilgili, kanat şek-
aestas,-atis f. yaz linde; t = axillaris
aestivalis,-e yaz ile ilgili, yazın yetişen alatus,-a,-um kanatlı
veya çiçek açan albescens,-ntis beyazımsı
aestivatio,-onis f. çiçek tomurcuğunda alb(i/o)- beyaz
kaliks ve korollanın durumu albicans,-ntis = albescens
aestivus,-a,-um = aestivalis albidus,-a,-um oeyazımsı, beyaza ba-
aether,-eris m. eter kan
aethereus,-a,-um eter içeren albifrons,-ndis yaprakları beyaz olan
aethiop(ic)us,-a,-um abyssinicus albulus,-a,-um beyazımsı
aetiologia,-ae f. [neden bilgisi, sebep albumen,-inis n. yumurta akı, albü-
bilgisi] etiyoloji min
-aeus,-a,-um yer gösterir; bkz. 49 albuminatus,-a,-um albüminli
afer, afra, afrum Afrika ile ilgili albus,-a,-um beyaz
affectus,-a,-um müteessir, etkilenmiş alcohol,-olis n. (m.) alkol
affinis,-e [yanında bulunan ] yakın, alcoholatum,-i n. alkola, alkoolat (Gal.
ilgili alkol ile distile edilerek hazırlanan
affixus,-a,-um yapış(tırıl)mış preparat)
africanus,-a,-um = afer algeriensis,-e Cezayir ile ilgili
afrodisiacum,-i n. — aphrodisiacum -alg-,-algia Gr. ağrı
afrodisiacus,-a,-um = aphrodisiacus a!gor,-oris m. soğuk hissi, üşüme hissi,
agaroides,-is B. agave (bir bitki)'ye ürperti
benzer alibi z. başka yerde
ager, agri m. tarla alienus,-a,-um yabancı
agglomeratus,-a,-um birleşmiş, yığılmış alimentarius,-a,-um gıda, besi, besle(n)-
aggregatus,-a,-um toplanmış, toplu me ile ilgili
vaziyette alimentum,-i n. gıda
agitare R. çalkalamak aliquot R. birkaç

1) ae harfleri bu sözcükte iki hece olarak okunur.


alius 78

alius, alia, aliud başka ambo (m., n.), ambae f. her iki
allatus,-a,-um [ad-, latus : bir yere ge- ambra,-ae f. Ak amber [kaşalot ba-
tirilmiş ] yakınlaş(tırıl)mış lıklarından (Physeter macroc.e-
allo- Gr. başka phalus) elde edilen bir madde ]
allotropicus,-a,-um besinini başka or- amellus,-i n. bugün Aster amellus de-
ganizmalardan sağlıyan nilen bitki, italya'nın Mellus
alnus,-i f kızılağaç deresinin kenarında yetiştiği için
aloe,-es f. sarısabır (bitki) amentiflorus,-a,-um tırtıl çiçekli
aloeticus,-a,-um aloe içeren amentum,-i n. B. tırtıl, kedicik
aloides,-is aloe'ye benzer americanus,-a,-um Amerika'da yetişen,
alpestris,-e Alpler'de yetişen Amerika'ya ait
alpigenus,-a,-um = alpestris ammoniatus,-a,-um amonyaklı
alter, altera, alterum ikisinden biri ammonium,-i n. amonyum
alternans,-ntis almaşık olarak dizilmiş amnion,-i n. A. fetusu kaplıyan zar
alternatim z. almaşık olarak amoeba,-ae f. amip
alternativus,-a,-um B. (tomurcukta) yap- amoenus,-a,-um hoş, latif
raklar iki sıra üzerine dizilmiş (iç- amorphus,-a,-um şekilsiz, amorf
ve dış), ve iç sıradaki yaprak- amphi- Gr. etrafında, etrafta; çift, iki;
lardan iki tanesinin birbirine kom- tk. anfiteatr
şu olan yarımları, dıştaki bir yap- amphiarthrosis,-is f. A. yarı oynak
rak tarafından örtülmüş olan amphibius,-a,-um karada ve suda yaşayan
alternatus,-a,-um = alternus amphicarpus,-a,-um iki çeşit meyvası olan
alternifolius,-a,-um yaprakları almaşık amphigenus,-a,-um birşeyin bütün çev
durumda olan resinde gelişmiş
alternus,-a,-um alternan, almaşık amphitropus,-a,-um [etrafında dönmüş ]
althaea,-ae f. hatmi (bitki) amphoter- Gr. her ikisinde(n) de
altus,-a,-um yüksek amplexicaulis,-e (yaprakta), laminanın
alumen,-inis n. şap tabanı göveyi sarar biçimde
aluminium,-i n. alüminyum (Al) amplifolius,-a-um geniş yapraklı
aluta,-ae f. sepilenmiş hayvan derisi ampius,-a,-um geniş, büyük
alutaceus,-a,-um [sepilenmiş deri sarısı ] ampulla,-ae f. B. A. Gal. ampul
beyaza bakan sarı ampullaris,-e A. ampul ile ilgili
alveolaris,-e alveol ile ilgili amputatio,-onis f. A. ampütasyon
alveolatus,-a,-um [küçük oyuklu] B. amygdala,-ae f. B. badem, A. amigdal,
bal peteği şeklinde oyulmuş bademcik
a!veolus,-i m. küçük oyuk, A. alveol amygdalinus,-a,-um bademe benzer, ba-
alveus,-i m. oyuk dem île ilgili
alypum,-i n. [Gr. a-, lyp- : ağrısız] amygdaIoideus,-a,-um badem'e benzer
globularia (bitki)'nin eski ismi amygdalus,-i f. badem ağacı
a. m. = ante meridiem (bkz. meridies) amylaceus,-a,-um nişasta içeren
Amanus,-i m. Cğr. Hatay çevresi amylum,-i n. nişasta
amarellus,-a,-um (bir)az acı an- Gr. bkz. a-
amarus,-a,-um acı, kekre ana bkz. aa
amax(o)- Gr. vasıta, araç ana- Gr. yukarıda, yukarıya
ambi- iki, çift anaemia,-ae f. [Gr. an-, aem- ] anemi,
ambiguus,-a,-um şüpheli, kuşkulu kansızlık
ambilateralis,-e her iki tarafı ile ilgili anaerobius,-a,-um havasız "(oksijensiz)
ambivalens,-ntis iki değerli yerde yaşıyan, anaerop
79 antebrachium

anaestheticum,-i n. duyu giderici ilâç, aneurysma,-atis n. T. arterlerin bölgesel


anestetik ilâç genişlemesi
anaestheticus,-a,-um duyu (his) giderici, anfractuosus,-a,-um = spiralis
uyuşturucu, anestetik ang(e)io- Gr. [kap ] A. damar
analectus,-a,-um Gr. toplanmış angelica,-ae f, melekotu (bitki)
analepticum,-i n. uyarıcı (stimülan) ilâç angina,-ae f. anjin
analepticus,-a,-um güç ve canlılık verici, angio- Gr. dar
öz. solunum ve dolaşım sistemi angioIogia,-ae f. damar bilimi
merkezlerini uyarıcı (stimülan) angioma,-atis n. damarın selim tümörü
analgeticum,-i n. ağrı dindirici ilâç angiospermus,-a,-um tohumları kapalı
analgeticus,-a,-um ağrı dindirici olan
analis,-e anus ile ilgili angioticus,-a,-um t damar(lar) ile il-
analysis,- is f. analiz, tahlil gili
anamnesıs,-is f. bir olayın oluş hikâyesi, anguilla,-ae f. yılan balığı
T. hastalığın hikâyesi, anamnez anguineus,-a,-um yılan'a benzer
anastomosis,-is f. B. damarların bir- anguis,-is m. f. yılan
birine değdikleri yerde birleşmesi, angularis,-e köşeli
B. ağızlaşma, anastomoz angulatus,-a,-um köşeli
anastomoticus,-a,-um anastomoz ile ilgili angulosus,-a,-um (çok) köşeli
angulus,-i m. köşe, açı
anatomia,-ae f. anatomi (canlı varlığın
angustatus,-a,-um daralmış
yapısını araştıran ilim), teşrih
angustus,-a,-um dar
anatropus,-a,-um [yukarıya dönmüş ]
anhydricus,-a,-um susuz (suyu bitmiş),
B. övül funikulus'a nazaran 180
anhidr(ik), anhidrit
derece aşağıya dönmüş
anhydrosis,-is f. su içermeme hali
anceps,-cipıtis iki taşlı, B. öz. her iki
anima,-ae f. ruh
tarafı veya kenarı keskin animal,-alis n. hayvan
anchi- Gr. yakın animalis,-e hayvandan gelen, hayvan-
anchylosis,-is f. T. eklemin yapışıklık na ait, hayvansal
veya bünye değişmesi neticesi animus,-i m. ruh, akıl
hareketsiz hale gelmesi anisatus,-a,-um anason içeren, anason
ancyra,-ae f. Ankara'nın Roma dev- gibi kokan
rindeki ismi anisum,-i anason
ancon(a)eus,-i m. dirsek kası annexus,-a,-ımı [ad-, nexus: bir yere
andr(os)- Gr. erkek, insan, B. öz. stamen bağlanmış] B. = adnatus
androcceum.-i n. [Gr. andr-, oic-: annulatus,-a,-um = anulatus
erkek organların evi ] erkek or- annulus,-i m. = anulus
ganların topluluğu; cf. gynoe- annis.-i m. sene, yıl
ceum annuus,-a,-um bir yıllık, her sene çıkan
androphobia,-ae f. erkeklerden korku, anopheles,-is m. anofel, sivrisinek
androfobi anorexia,-ae f. iştahsızlık
androsaemum,-i n. [Gr. andros,- aem-: ansa,-ae f. A. halka, kangal
(insan) kan(ı) renginde ] anser,-eris m. kaz
anemo- Gr. rüzgâr ante e. + Acc. -den evvel; ante mer-
anemogamus,-a,-um rüzgârla tozlaşan, idiem bkz. meridies
anemogan ante- önceden, ön
anemophilus,-a,-um rüzgârı seven, ane- antea z. daha önce
mofil antebrachium,-! n. önkol
antecedens 80

antecedens,-ntis [daha önce geçen]; antiasthmaticus,-a,-um nefes darlığına


tk. antesedan (astıma) karşı kullanılan
antemeticum,-i antemetik ilâç antibioticum,-i n. antibiyotik ilâç
antemeticus,-a,-um kusmayı önleyici, an- antibioticus,-a,-um antibiyotik (mikroor-
temetik ganizmaların üremesine engel olan)
anterior,-ius Comp. daha önde bulunan antice z. önde
anterolateralis,-e önde ve yanda bulu- anticoagulans,-ntis kanın pıhtılaşmasını
nan önliyen, antikoagulan
anthelix,-icis m. [karşı kıvrım ] A. anticoagulans,-ntis n. antikoagulan ilâç
(kulakta) anteliks anticonvulsivum,-i n. konvülsiyona kar-
anthelmint(h)icum,-i n. solucan ilâcı şı kullanılan ilâç
anthelmint(h)icus,-a,-um barsak solu- anticonvulsivus,-a,-um konvülsiyona kar-
canlarına karşı kullanılan, ver- şı kullanılan
mifüj, vermisid anticus,-a,-um = introrsus
anthem(at)- Gr. 1. = antho- 2. in- antidiarrhoicum-i n. ishal (diyare) ilâcı,
floresans, çiçek durumu diyarede kullanılan ilâç
anthema,-atis n. infloresans, çiçek duru- antidiarrhoicus,-a,-um diyare'ye (ishale)
mu karşı kullanılan, antidiyareik
anthemium,-! n. = inflorescentia antidiphthericum,-i n. difteriye karşı kul-
anthera,-ae f. B. anter lanılan ilâç
anth(o)- Gr. çiçek ; tk. antoloji bkz. antidiphthericus,-a,-um difteriye karşı
anthologia kullanılan, antidifterik
anthoiogia,-ae f. [G. antho-, log-: antidotum,-i n. panzehir, antidot
çiçek topluluğu] «çiçek demeti», antidysentericum,-i n. dizanteri ilâcı,
antoloji dizanteride kullanılan ilâç
anthracinus,-a,-um kömüre benzer, kö- antidysentericus,-a,-um dizanteriye kar-
mür gibi siyah (biraz maviye şı kullanılan
bakan) antiepilepticum,-i n. epilepsi ilâcı, epi-
anthrax,-acis m. kömür, T. 1 = car- lepside kullanılan ilâç
bunculus 2. şarbon hastalığı antiepilepticus,-a,-um epilepsiye (sara'ya)
anthrop(o)- Gr. insan karşı kullanılan
anthropologia,-ae f. [insan bilimi ] antifebrile,-is n. ateş düşürücü ilâç
antropoloji antifebrilis,-e ateşe karşı kullanılan,
anthropomorphus,-a,-um insan şeklinde ateş düşürücü
olan antihemorrhoidalis,-e basura karşı kul-
anthropophobia,-ae gf. insanlardan, ce- lanılan
miyetten korku antihidroticum,-i n. terlemeyi önleyici
-anthus,-a,-um . . . . çiçekli; bkz. s. 36 ilâç
anti- Gr. karşı; tk. antipati antihidroticus,-a,-um ter kesici, terle-
antianthracicus,-a,-um şarbon hastalığına
meyi önleyici
karşı kullanılan
antimalaricum,-i n. sıtma'ya karşı kul-
antiarthriticum,-i n. artrit ilâcı, artritte
kullanılan ilâç kullanılan ilâç, sıtma ilâcı
antiarthriticus,-a,-um artrite (eklem il- antimalaricı<s,-a,-um sıtma'ya karşı kul-
tihabına) karşı kullanılan, ant- lanılan
artritik antimonium,-i n. antimon, antimuan (Sb)
antiasthmaticum,-i n. astım ilâcı, as- antimycoticum,-i n. mantar hastalıkları-
tımda kullanılan ilâç na karşı kullanılan ilâç
81 apicalis

antimycoticus,-a,-um mantarlara karş ı Antitaurus,-i m. Gülek Boğazı'nın do-


kullanılan, mantar hastalıklarına ğusunda Toros dağları'nın de-
karşı kullanılan vamı
antinephriticum,-i n. nefrit ilâcı, nefritte antitetanieus,-a,-um tetanoz'a karşı kul-
kullanılan ilâç lanılan
antinephriticus,-a,-um böbrek iltiha- antitropus,-a,-um [karşı yöne dönmüş ]
bına (nefrit'e) karşı kullanılan antrum,-i n. [mağara ] A. 1. özellikle
antineuralgicum,-i n. nevralji ilâcı, nev- kemikli çeperi olan ve hemen
raljide kullanılan ilâç hemen tamamiyle kapanmış boş-
antineuralgicus,-a,-um sinir ağrısına kar- luk 2. midenin pilora en yakın
şı kullanılan, antinevraljik kısmı
antiophidicus,-a,-um yılan zehirine kaşı anularis-e halka biçiminde
anulatus,-a,-um (küçük) halka şeklinde,
kullanılan, antiofidik (küçük) halka(lar) taşıyan
antiparasiticum,-i n. parazit ilâcı anulus,-i m. [küçük halka] A. B. hal-
antiparasiticus,-a,-um parazitlere karşı ka, yüzük şeklinde oluşum
kullanılan anuria,-ae f. idrar çıkaramama, anüri
antiphIogisticum,-i n. iltihabı azaltan anus,-i m. [halka ] A. anus
ilâç -anus,-a,-um durum ve ilgi gösterir; bkz.
antiphlogisticus,-a,-um iltihaba karşı kul- s. 30 ve 49
lanılan, antiflojistik aorta,-ae f. aort
antipyreticum,-i n. ateş düşürücü ilâç aorticus,-a,-um aort ile ilgili
antipyreticus,-a,-um ateşe karşı kul- aortitis,-idis f. aort iltihabı
lanılan, ateş düşürücü, antipire- aparine [Gr. apairo = almak, tutup
tik çekmek; Galium aparine'nin (tır-,
antiquus,-a,-um antik, antik zamanlarda manıcı yoğurtotunun) eski ismi ]
yaşıyan (geçmiş bir zamana özgii) aperativus,-a,-um müshil laksatif
antirachiticum,-i n. raşitizm, ilâcı aperiens,-ntis [açan ] laksatif, (en hafif)
antirachiticus,-a,-um raşitizme karşı kul- dışkı kıvamını yumuşatıcı müshil
lanılan aperiens,-ntis n. laksatif ilâç
antirheumaticum,-i n. romatizma ilâcı aperire açmak
antirheumaticus,-a,-um romatizmaya kar- aperitivus,-a,-um [açan ] iştah açısı,
şı kullanılan aperitif
antiscarlaticus,-a,-um kızıl hastalığına apertura,-ae f. delik, açıklık
karşı kullanılan apertus,-a,-um açık
antiscrophu!osus,-a,-um antiskrofüloz, apex,-icis m. A. B. uç, tepe
sıracaya karşı kullanılan aphonia,-ae f. sesin çıkmaz oluşu
antisepticum,-i n. antiseptik ilâç aphrodisiacum,-i n. cinsel duyguları kam-
antisepticııs,-a,-um patojen mikroorga- çılayan ilâç, afrodiyak
nizmaların gelişmesini önleyici, an- aphrodisiacus,-a,-um cinsel duyguları
tiseptik kamçılayan, afrodiziyak
antisiphyliticum,-i n. frengi ilâcı, fren- Aphrodite,-es f. Afrodit, Grek dininde
giye karşı kullanılan ilâç güzellik ve aşk ilâhesi
antisiphyliticus,-a,-um frengiye karşı kul- aphthae,-arum f. T. aft, ateşli seyreden
ve ağızda olan inflamasyonlıı has-
lanılan
talık
antispasmodicum,-i n. spazm çözücü ilâç
aphyllus,-a,-um yapraksız
antispasmodicus,-a,-um spazma karşı
apicalis,-e B. uçta bulunan
kullanılan, spazm çözücü
apicula 82

apicula,-ae f., apiculum,-i n. ince, sivri arachnoides,-is örümceğe veya örümcek


uç ağına benzer
apiculatus,-a,-um i'fıce uçlu, B. birden- arachnoideus,-a,-um = arachnoides
bire küçük bir uçla biten, apikulat araneosus,-a,-um örümcek ağlarıyla dolu
apiculus,-i m. [küçük ince uç ] araneus,-i m. örümcek
apis,-is f. arı arbitrium,-i n. karar, hüküm
apivorus,-a,-um [arıları yiyen ] arbor,-oris f. ağaç
apo- Gr. [ayrılma ifade eder ] arborescens,-ntis ağacımsı, ağaçsı
apocarpus,-a,-um B. karpelleri serbest arboreus,-a,-um ağaç şeklinde
(ayrı) olan , apokarp arbuscula,-ae f. [küçük ağaç ]
apocrinus,-a,-um salgılayan, ifraz eden arhustum.-i n. çalı, funda
apoptetaius,-a,-um B. petalleri serbest arbustus,-a,-um çalı şeklinde
(ayrı) olan, apopetal arcanum-i n. sır
apophysis,-is f. bir çeşit kemik çıkıntısı, arche- Gr. eski
apofiz archi- Gr. en mühim
apoplexia,-ae f. T. apopleksi, bir beyin arcticus,-a,-um arktik
damarının tıkanması veya kanama- arct(o)- Gr. ayı; kuzey
sına bağlı olarak ve beyin hücre- arctostaphylos [Gr. arcto-, staphyl-]
lerinin beslenememesi sonucu bir- ayı üzümü (bitki)
den bilinç kaybı ve beyindeki si- arcuatus,-a,-um ark şeklinde, yay şek-
nirlerin zararlanma derecesine göre linde
felç hali arcus,-us m. ark, yay, kavis
apostema,-atis n. apse arduus,-a,-um dik yokuşlu, sarp
apparatus,-us m. cihaz, aparey, aygıt arena,-ae f. kum
appendicitis,-idis f. apendiks iltihabı, arenarius,-a,-um [kum ile ilgili ] kumlu
apandisit toprakta yetişen
arenosus,-a,-um kumlu
appendix,-icis f. [ad-, pendere] kat-
argentatus,-a,-um gümüş ile örtülü, gü-
kı, ek, ilave (örn. kitabın so-
müşe benzer, gümüşi, gümüş ren-
nunda), A. organ eki, öz. apen-
ginde
diks (kör bağırsak)
argenteus,-a,-um = argentinus
appositus,-a-um [ad-, positus: yanına
argentinus,-a,-um gümüş renginde
konmuş ] yanyana bulunan
argentum-i n. gümüş (Ag)
aptus,-a,-um uygun argilla,-ae f. balçık, kil
apud e. 4- Acc. yanında argo- Gr. beyaz
aqua,-ae f. su argureius,-a,-um = argentatus
aquaeductus,-us m. [su kemeri ] A. ka- arhythmia,-ae f. T. kalbin çalışmasındaki
nal, boru düzensizlik, aritmi
aquaticus,-a,-um suyu seven, suda yeti- aridus,-a,-um kuru
şen arillus,-i m. B. bazı tohumlan saran etli
aqueus,-a,-um sudan yapılmış, sulu zar
aquifolius,-a,-um [acus, folium ] yap- arista,-ae f. B. kılçık (arista genellikle
rakları batıcı olan bir costa'nın devamıdır ve bazan
aquila,-ae f. kartal apeks'in aşağısında lamina'dan
aquosus,-a,-um (çok) sulu ayrılır)
arabicus,-a,-um Arabistan'da bulunan, aristatus,-a,-um kılçıklı (değişik uzun-
Arabistan'da yaşıyan lukta, düz, sert ve batıcı bir uç
arachis,-idis f. yerfıstığı (bitki) ile birdenbire biten) kılçık taşı-
arachn- Gr. örümcek yan, B. aristalı
83 astragalus

arithm(o)- Gr. sayı, rakam; tk. arit- articulus.-i m. diyartroz, oynak, eklem
metik artificialis,-e sunî, yapma, yapay
-arius,-a,-um ilgi gösterir, bkz. s. 31 artus,-us m. mafsal, eklem
arma,-oram n. silâhlar arundinaceus,-a,-um saza, kamışa benzer
armeııia,-ae f. (Türkiye sınırları için- arando,-inis f. saz, kamış
deki kısmı) Kars - Erzurum arvensis,-e tarlalarda bulunan
-Tunceli - Elazığ - Diyarbakır- arvum,-i n. ağaçsız, bakımlı ve tarıma
Siirt - Bitlis - Van bölgesi elverişli toprak; tarla
armeniacus,-a,-um 1. kayısı rengi, biraz ascendens,-ntis B. K. yükselen
kırmızıya bakan sarı 2. eski ascites,-ae f. T. bazı hastalıklar dolayı-
Armenia'da yetişen sıyla periton boşluğundan sıvı
arnica,-ae f. dağ tütünü (bitki) toplanması hali, asit
aromaticus,-a,-um aromatik, aromalı, asclepiadeus,-a,-um Asclepias bitkisine
güzel kokulu, ıtrî benzer
arrectio,-onis f. dikleştirme asclepias,-adis f. [eskiden hekimlikte
arrector,-oris m. dik durduran kas, örn. kullanıldığı için; bkz. Asclepius ]
musculus arrector pilorum kılları bir bitki adı
dikleştiren kas Asclepius,-i m. Eskülap, Yunan mito-
arrectus,-a,-um [ad-, rectus ] dik, yatık lojisinde bir şifa tanrısı; bkz.
olmayan, bir eksenle 30 dereceden Aesculapius
küçük açı oluşturan ascorbicus,-a,-um K. askorbik
arrhizus,-a,-um köksüz asepalus,-a,-um sepalsiz
ars, artış f. sanat asepsis,-is f. mikroorganizmalardan ta-
arsenas,-atis m. arsenat, arseniat mamen kurtarılmış durum
arsenicosus,-a,-um arsenik içeren asiaticus,-a,-um Asya'da yetişen
arsenis,-itıs m. arşeni t aspectus,-us, m. görünüş, aspekt
arsenum,-i n. arsenik (As) asper, aspera, asperam sert, kaba, B.
arteria,-ae f. atardamar, arter, kalpten düz olmayan, pürüzlü
kanı gönderen damar; T. a. = aspergillus,-i m. bir çeşit fırça
arteria N. Sg. , aa. = arteriae aspergil!iformis,-e B. fırça şeklinde
N. Pl. asperulus,-a,-um biraz sert, biraz kaba
arteriola,-ae f. T. arteriyol, küçük in- asphyxia,-ae f. oksijen yokluğundan ileri
ce arter gelen boğulma, nefes kesilmesi,
arteriosus,-a,-um T. arterce zengin asfiksi
arteriovenosus,-a,-um T. arter ile ven aspidiodes,-is eğreliotuna benzer
arasında bulunan aspidium,-i n. eğreltiotu
arthritis,-idis f. eklem iltihabı, artrit assimilatio,-onis f. [Ad-, similis: ben-
arthr(o)- Gr. eklem, mafsal, oynak zer hale gelme ve getirme ] B.
arthrodia,-ae f. çok az ve yüzeyleri bir- özümleme, Z. hazım yoluyla al-
biri üzerinde kayarak oynıyan dığı besini kendi cismine benzetme,
eklem asimilasyon
arthrodynia,-ae f. eklem ağrısı art- assurgens,-ntis B. = ascendens
rodini asterias Gr. Z. deniz yıldızı
arthrologia,-ae f. eklem bilimi, artroloji ast(e)r(o)- Gr. yıldız
arthropathia,-ae f. eklem hastalığı asthenia,-ae f. [Gr. a-, sthen- ] kuvvet-
articulatio,-onis f. oynak, eklem sizlik
articulatus,-a,-um [eklemlerle birleş- asthma,-atis n. astım
miş ] astragalus,-i m. f. geven (bitki)
astrapophobia 84

astrapophobia,-ae f. yıldırımdan kork- auris,-is f. kulak


ma aurum,-i n. altın (Au), altın para
astrictus,-a,-um sertleşmiş auster,-auitri m. güneyden esen rüzgâr,
astrologia,-ae f. [yıldız bilimi ] münec- güney rüzgârı
cimlik ilmi, astroloji austerus,-a,-um buruk, mayhoş, sek
astronomia,-ae f. yıldız bilimi, astro- australiensis,-e Avustralya'da yetişen,
nomi Avustralya'ya ait
ataxiophobia,-ae f. [Gr. a-,taxi-, phob- ] australis,-e güneyde bulunan
düzensizlikten korkma austriacus,-a,-um Avusturya ile ilgili,
ater, atra, atrum siyah Avusturya'da yetişen
athl(o)- sporcuların yarışması; tk. de- aut veyahut
katlon autem fakat
-aticus,-a,-um yetişme yerini gösterir; auto- Gr. kendi kendine; tk. otomobil
bkz. s. 31 autonomia,-ae [kendi kendine kanun
atratus,-a,-um siyahımsı, siyaha bakan hazırlama] muhtariyet, özerklik,
atricapillus,-a,-um siyah saçlı
otonomi
atro- koyu
autophobia,-ae f. kendi kendinden, ben-
atrophia,-ae f. beslenme bozukluğu do-
liğinden korkma
layısıyla bir veya birçok organın
autotrophus,-a,-um kendi kendini bes-
hacım ve ağırlık bakımından
leyen
küçülmesi
autumnalis,-e sonbahar ile ilgili, son-
atropina,-ae f., atropinum,-i m. atropin
attenuatus,-a,-um [ad-, tenuis: ince hale baharda çiçek açan
dönmüş] gittikçe daralan; basit, autumnus,-i m. sonbahar
basitleşen auxilium,-i n. yardım
-atus,-a,-um benzerlik, ihtiva etme, özgü avena,-ae f. yulaf (bitki)
olmayı gösterir; bkz. s. 31 aversus,-a,-um diğer yana dönmüş
aucuparius,-a,-um [avis, capere ] kuş Avicenna,-ae m. İbnisina, filozof
tutmak ile ilgili avicula,-ae f. küçük kuş
audax,-acis cüıetli avicularis,-e [küçük kuş ile ilgili ]
audire işitmek B. kuş yemi olarak kullanılan
auditus,-us m. işitme duygusu avis,-is f. kuş
aurantiacus,-a,-um portakal kırmızısı axialis,-e eksen ile ilgili, eksende bulu-
aurantium,-i n. portakal nan
auratus,-a,-um [altunî ] sarı; altın be- axilla,-ae f. A. koltuk, B. yaprak
nekli, yaldızlanmış koltuğu
aureus,-a,-um altınsarısı renginde axillaris,-e A. koltuğa ait, koltuk altına
auricula,-ae f. kulakçık ait, B. yaprak koltuğunda oturan
auricularis,-e kulakçık şeklinde, ku- axis,-is f. Geom A. B. Z. eksen
lak kepçesi şeklinde, kulak kep- azureus,-a,-um [gök mavisi ] açık par-
çesi ile ilgili lak mavi
auriculatus,-a,-um B. kulakçıktı (taban- azygos s. [Gr. a-, zyg- ] çift durumda
da iki küçiik yuvarlak lop taşıyan) olmayan, tek
B
babylonicus,-a,-um Babil çevresinde ye- bene [bonus sıfatından zarf] iyice, iyi
tişen bir şekilde
bacca,-ae f. B. üzümsü meyva benedictus,-a,-um [takdis olunmuş ] şifa
baccatus,-a,-um üzümsü meyva taşıyan, kudretine sahip
dokusu üzümünkü gibi etli ve benignus,-a,-um selim, iyi tabiatlı
sulu olan benzinum,-i n. benzin
bacillaris,-e çubuk biçiminde benzoas,-atis m. benzoat
bacillum,-i n. küçük değnek, çubuk benzoatus,-a,-um benzoe içeren, benzoik
bacillus,-i m. basil (çubuk şeklinde bak- asit içeren
teri), Gal. devat kalem (T.K.), benzoe,-es f. benzoe (bir cins reçine)
kalem şeklinde preparat benzolüm,-i n. benzol, benzen
bactericidus,-a,-um bakteri öldürücü berberis,-idis f. kadın tuzluğu (bitki)
bacterium,-i n. bakteri betula,-ae f. huşağacı
badius,-a,-um biraz kırmızıya bakan betulinus,-a,-um huşağacına benzer
kahverengi betulus,-a,-um = betulinus
balaena,-ae f. balina bi- 1. Lat. bkz. bis- 2. Gr. bkz. bio-
baleanicus,-a,-um Balkan'larda yetişen, bialatus,-a,-um iki kanatlı
Balkan yarımadasında yetişen bibere içmek
balneum,-i n. banyo (tedavi amacıyla bibulus,-a,-um bkz. charta
hazırlanan ilaçlı su) bicalicatus,-a-,-um iki kaliksi olan
balsamicus,-a,-um balsam içeren biceps, bicipitis iki başlı
balsamum,-i n. balsam bicolor,-oris iki renkli
barba,-ae f. sakal biconjugatus,-a,-um ikinci derecedeki
barbadensis,-e Batı Hint adalarından petiollerin heı biri bir çift yaprak-
Barbados'ta yetişen çık ile biten
bicomis,-e iki boynuzlu
barbarus,-a,-um yabancı
bicornutus,-a,-um = bicornis,-e
barbatus,-a,-um [sakallı ] uzun yumuşak
bicostatus,-a,-um B. = binervis,-e
tüylerle kaplı, B. yüzeyin bazı
bicrenatus,-a,-um (yaprağın kenarındaki)
noktalarında uzun tüy demetleri
oymaların herbiri yine oymalı,
taşıyan
ikinci derecede de krenat
barbitalum,-i n. K. barbital, veronal
bicuspidatus,-a,-um iki tane sivri ucu
barbula,-ae f. sakalcık; barbula bir- olan
ci = hirci, barbula tragi = tragi bidens,-ntis iki dişli
barbulatus,-a,-um [sakalcıklı ] bidentatus,-a,-um (yaprağın kenarındaki)
barium -i n. baryum (Ba) dişlerin kendisi de dişli, ikinci dere-
basalis,-e A. B. tabanda bulunan cede de dişli
basilaris,-e taban (temel) ile ilgili, bidestillatus,-a,-um iki kez distillenmiş
tabanda bulunan biduum,-i n. iki günlük süre
basilicus,-a,-um [krala ait ] bkz. vena biduus,-a,-um iki günlük
basis,-is f. [temel ] taban, K. baz biennis,-e iki senelik
bechicus,-a,-um öksürük ile ilgili biennium,-i n. iki senelik süre
belladonna,-ae f. güzelavratotu; bella- bifacialis,-e [iki yüzlü ] B. (yaprakta)
don iki yüzü birbirinden farklı olan
bel lus,-a,-um güzel (=dorsiventralis)
bifariam

bifariam z. iki sıra halinde (aynı şekilde biserialis,-e iki sıra üzerine dizilmiş
trifariam v.s. yapılır) (aynı şekilde triserialis v.s. yapı-
bifarius,-a,-um = distichus lır)
bifer,-a,-um senede iki defa çiçeklenen biseriatus,-a,-um = biserialis
veya meyva veren biserratus,-a,-um ikinci derecede de
bifidus,-a,-um hemen hemen yüzeyin serrat (cf. serratus)
yarısına kadar ikiye bölünmüş, bisexualis,-e erkek ve dişi organlara
iki çatallı; bkz. fissus sahip, hermafrodit, hünsa, er-
biflorus,-a,-um (basit yaprağın sapının) selik, erdişi
ucunda, aynı noktadan iki yaprak bismuthum,-i n. bizmut (Bi)
(çık) çıkan bispinosus,-a,-um iki dikenli
bifolius,-a,-um iki yapraklı bistorsus,-a,-um iki defa çevrilmiş
biformis,-e iki şekli olan bisulphis,-itis m. bisülfit
bifurcatus,-a,-um = bifurcus biternatus,-a,-um [İkinci derecede de
bifurcus,-a,-um iki defa çatallanmış, ternat] ternat yaprağın yaprak-
çift çatallı cıkları da ternat (aynı şekilde tri-
bigeminatus,-a,-um B. = biconjugatus, ternatus v. s. yapılır)
T. ikili bithynia,-ae f. Bursa - İzmit - Bolu
bigeminus,-a,-um çift, iki misli - Zonguldak arasındaki bölge
bijugus,-a,-um (pennat yaprağın) sa-
bithynicus,-a,-um Bithynia'da yetişen
pı iki çift yaprakçık taşıyan (triju-
bitumen,-inis n. bitum, sakız, zift
gus v.s. aym şekilde yapılır)
bituminosus,-a,-ıun bitümce zengin
bilabiatus,-a,-um iki dudaklı
bivalens,-ntis K. iki değerli
bilateralis,-e iki yanda bulunan, iki
bivalvis,-e iki kapaklı
taraflı
bivittatus,-a,-um iki şeritli
biliş,-is f. safra
bilobatus,-a,-um = bilobus blandus,-a,-um hoş
bilobus,-a,-um iki loblu
blattaria,-ae f. [Blatta orientalis =
bilocularis.-e iki gözlü
bimestris,-e [bi-, mensis ] iki ay yaşı- = hamam böceği: hamam böceği
yan, iki ay çiçek taşıyan ile ilgili bitki v.s. ]
biııatus,-a-ıım = bifoliatus blepharadenitıs,-idis f. gözkapağının ve
binervatus,-a,-um iki damarlı, çift da- dolayısıyle bezlerinin iltihabı
marlı blepharitis,-idis f. gözkapağının iltihabı
binervis,-e = binervatus bol- Gr. atmak
bini,-ae,-k ikişer bol. bkz. bolus
bi(ont)- Gr. hayat, canlı, tk. biyoloji boletus,-i m. bir cins mantar
biologıa,-ae f. [hayat bilgisi ] biyoloji bolus,-i f. kil
bipartitus,-a,-um iki parçaya ayrılmış bolus,-i m., R. kıs. bol. büyük hap, bol
bipennis,-e çift tüysü bonus,-a,-um iyi
bipennatus,-a,-um [ikinci derecede de boras,-atis m. borat
pennat] pennat yaprağın yap- borax,-acis f. boraks, sodyum borat
yaprakları da pennat (aynı şe- borealis,-e kuzeyde bulunan, kuzey ile
kilde tripennatus v.s. yapılır) ilgili
bipunctatus,-a,-um çift noktalı boricus,-a,-um bor içeren, borlu, borik
biradiatus,-a,-um iki ışınlı borum,-i n. bor
bis iki defa bos, bovis m. f. sığır
bi(s)- iki, çift, iki defa, B. öz. ikinci de- botanicus,-a,-um botanik ile ilgili
recede de botryoides,-is üzüm salkımına benzer
87 caducus

botulus,-i m. sucuk bromatum,-i n. bromat


brachi- kol bromatus,-a,-um brom içeren, bromlu,
brachialis,-e kol ile ilgili; B. kol (bkz. hidrobromik asit ihtiva eden
brachium) uzunluğunda olan bromidum,-i n. bromür
brachiatııs,-a,-um dalları dekusat (bkz. bromoformium,-i n. bromoform
decussatus) ve yayılmış (açık) olan bromum,-i n. brom (Br)
brachio- = brachi- broııehialis.-e nefes borusu ile ilgili
brachiocephalicus,-a,-um kol ve baş ile bronchitis,-idis f. bronş iltihabı
ilgili bronchus,-i m. bronş, nefes borusu,
brachium,-i n. kol; B. kol uzunluğu, akciğer borusu
ortalama 65 cm. bruma,-ae f. kış
brachy- Gr. kısa brumalis,-e kışın bulunan, kış ile ilgili
brachyacanthus,-a,-um kısa dikenli brun(n)eus,-a,-um kahverengi
brachycarpus,-a,-um meyveleri kısa olan bucca,-ae f. yanak
brachycephalus,-a,-um [Gr. brachy-, buccalis,-e 1. yanak ile ilgili 2. ( = oralis)
cephal- ] kısa başlı, brakisefal ağız ile ilgili
brachyphyllus,-a,-um kısa yapraklı
bucinator,-oris m. [boru çalan ] A. yanak
bractea,-ae f. brakte, çiçek sapının
adalesi, üfürücü kas
tabanında bulunan yaprakçık bulbiformis,-e soğan (bulb) şeklinde
bracteatus,-a,-um brakteli bulboideus,-a,-um bulbus'a benzer, soğa-
bracteola,-ae f. brakteol na benzer
bracteosus,-a-um çok brakteye sahip,
bulbosus,-a,-um çok bulb(us)lu, bulb
çok brakteli; brakteye benzer
taşıyan; bulba benzer
brady- Gr. yavaş
bulbulosus,-a,-um ufak bulb'lu (soğanlı)
bradycardia,-ae f. [kalbin yavaş hare- bulbus,-i m. toprak altında bulunan
keti] bradikardi, kalp ritminin soğan, A. bulbus (beynin kısmı)
normalden yavaş oluşu bulla,-ae f. A. B. bûl, kabarcık
bradygenesis,-is f. yavaşlavtıl)mış ge- bulliens,-ntis kaynıyan, kaynar
lişme
-bundus,-a,-um bir işi yapanı gösterir;
brasiliensis,-e Brezilya'da yetişen, Bre-
bkz. s. 33
zilya'ya ait
bursa,-ae f. çanta
bregma,-atis n. kafatasının alın ve yan
kemikleri arasına kalan eklem butyraceus,-a,-um tereyağına benzer
noktası butyram,-i n. tereyağ
brevirostris,-e kısa gagalı buxııs,-i m. şimşir (bitki)
brevis,-e kısa byzantinus,-a,-um İstanbul bölgesinde
britannicus,-a,-um Büyük Britanya'da yetişen
yetişen Byzantium,-i n. İstanbul (eski Bizans)

C
Ca. T. ( = carcinoma) kanser cadere düşmek
ca. bkz. circa cadmium,-i n. kadmiyum (Cd)
cacao,-onis m., cacao çm. kakao caducus,-a,-um erken düşen , zamansız
cadaver,-eris n. ceset, kadavra düşen , düşücü
caecalis 88

caecalis,-e kör bağırsak (apendiks.bkz. meydana gelen ince cidarlı, paren-


appendix) ile ilgili kimatik doku
caecum,-i n. kör bağırsak, apendiks, calomel, calomellis n. cıva klorür, mer-
çekum küroklorür, kalomel
caecus,-a,-um kör calor,-oris m. ısı
caedere kesmek calvaria,-ae f. kafatası
caelestis,-e gökten gelen, gök mavisi calvus,-a,-um saçsız, kılsız, tüysüz
caelum,-i n. gök, hava calx, calcis f. 1. kireç 2. topuk
calycinus,-a,-um kaliks'e benzer
caeruleus,-a,-um gök mavisi
calycuîus,-i m. küçük kaliks, kalikül
caesius,-a,-um gri mavi
calyptra,-ae f. [takke ] B. kaliptra,
caespes,-itis m. çimen, çim, B. küme,
yüksük, örn. kökün genç ucunu
demet
saran yüksük şeklinde bir kılıf
caespitosus,-a,-um çim gibi sık dizi'miş calyx,-ycis m. kaliks, çanak
caeteri,-ae,-a = ceteri,-ae,-a cambium,-i n. B. kambiyum, kök ve
c(a)eterum z. bundan başka, ayrıca ve gövdede ikinci büyümeyi sağ-
caffeina,-ae f. kafein lıyan doku, büyütken doku
calaber, calabra, calabrum İtalya'nın camelus,-i m. deve
Kalabrya yanmasında yetişen campanula,-ae f. küçük çan, B. çançiçeği
calaminum,-i n. kalamin, içinde az mik- campanulatus,-a,-um çan biçiminde
tarda demir oksit bulunan çinko campester, campestris, campestre tar-
oksit lalarda yetişen
calamus,-i m. kamış, boru; yazı kalemi camphora,-ae f. kâfur
calcanearis,-e topuk kemiği ile ilgili camphoratus,-a,-um Gal. kâfurlu, B.
calcaneus.-i m. topuk kemiği kâfur gibi kokulu, kâfura benzer
calcar,-aris n. mahmuz campylacanthus,-a,-um eğik dikenli
calcareus,-a,-um kireçli, kireç gibi beyaz, campyl(o)- eğik , eğilmiş
B. kireçli toprakta yetişen campylopodus,-a,-um ayağı eğrilmiş, bü-
calcaria,-ae f. kireç külmüş
calcarinus,-a,-um mahmuz ile ilgili campylotropus,-a,-um B. övül kıvrıl-
calceiformis,-e ayakkabı biçiminde mış ve mikropil hilum'a yaklaş-
calceolarhıs,-a,-um (küçük) ayakkabı mış, kampilotrop
veya terliğe benzer canadensis,-e Kanada'da yetişen
calceolus,-! m. küçük ayakkabı, küçük canaliculatus,-a,-um küçük kanala sahip;
terlik boyuna oluklu
calceus,-i m. ayakkabı, terlik canaliculus,-i m. küçük kanal
calcicus,-a,-um kireç içeren canalis,-is m. kanal
calcinosis,-is f. T. yaygın kireç birikmesi, cancellatııs,-a,-um B. parankiması (bkz.
kalsinoz parenchyma B.) yok olmuş, yal-
calcitrapa,-ae f. ayak tuzağı, ayak nız damarları kalmış ve bunlar
kapanı ağızlaşarak bir çeşit ağ meydana
calcium,-i n. kalsiyum (Ca) getirmiş
calefactus,-a,-um ısınmış cancer,-eris m. kanser, T. karsinom
calidus,-a,-um ılık; tk. kalori cancerophobia,-ae f. = carcinomato-
callosus,-a,-um nasırlı phobia
callus,-i m. 1. nasır 2. T. kallus (kırıl- candidus,-a,-um parlak beyaz
dıktan sonra meydana gelen kemik canescens,-ntis grimsi
dokusu) 3. B. zedeleme sonunda caniater, caniatra, caniatrum gri, siyah
89 carpus

caninus,-a,-um [köpeğe özgü] B. sık cardia,-ae f. A. mide ağzı, kardiya


sık rastlanan cardiacum,-i kalp ilâcı
caninus,-i m. köpek dişi (insanda) cardiacus,-a,-um 1. kalp şeklinde, kalp
canis,-is m. f. köpek ile ilgili, kalpte kullanılan 2. mide
cannabinus,-a,-um kenevire benzer ağzı ile ilgili
cannabis,-is f. kenevir (bitki) cardinalis,-e (en) önemli, bellibaşh, kar-
cantharidatus,-a,-um kantarid içeren dinal
cantharis,-idis f. kuduz böceği, kantarid card(io)- Gr. kalp
canthus,-i m. göz kapağı birleşeği (göz cardiographia,-ae f. [Gr. cardio-,graph-:
kapaklarının birleştiği yer), gö- kalbin yazısı ] kalp hareketlerini
zün köşesi gösteren çizgi, kardiyografi
canus,-a,-um grimsi beyaz cardiophobia,-ae f. kalp hastalığından
capax,-acis [içine alan, alabilen ] ge- korkma
niş cardiotonicum,-i n. miyokardı (kalp
capere yakalamak, tutmak, almak adalesini) kuvvetlendirici ilâç
capillaris,-e saça benzer, saç gibi ince cardiotonicus,-a,-um miyokardı kuv-
capillatus,-a,-um saçlı vetlendiren
capillosus,-a,-um çok saçlı, B. çok kıllı carditis,-idis f. kalp iltihabı
capillus,-i m. saç teli
carduchus,-i m. Kürt
capitatus,-a,-um baş şeklinde
cardunculus,-i m. [küçük carduus ]
capitulatus,-a,-um başçık şeklinde
carduus,-i m. devedikeni (bitki)
capitulum,-i n. başçık
Caria,-ae f. Muğla-Aydın çevresi
Cappadocia,-ae f. Sivas'ın güney kıs-
caricus,-a,-um Caria'da yetişen
mı - Yozgat'ın güney kısmı -
caries,-ei f. çürüme, öz. diş çürümesi
Kırşehir - Niğde - Malatya'yı içi-
ne alan bölge carina,-ae f. [gemi omurgası] A. orta-
cappadocicus,-a,-um Cappadocia'da ye- sında çıkıntılı bir sırt taşıyan yapı,
tişen B. omurga şeklindeki kısım, «ka-
capra,-ae f. keçi yık»
caprifoliıun,-i n. [keçiler tarafından carinatus,-a,-um omurga şeklinde
yendiği için ] carminativum,-i n. karminatif ilâç
capsicum,-i n. kırmızı biber (bitki) carminativııs,-a,-um karminatif, mide ve
capsula,-ae f. A. B. Gal. kapsül barsaklarda gazların oluşumunu
capsularis,-e kapsül ile ilgili önleyici ya da mevcut olanları
caput, capitis n. baş, A. kemiğin başı, absorbe ederek giderici
B. bazı mantarların peridiyumu carminatus,-a,-um lâl renginde
(bkz. peridium) carneus,-a,-um et rengi, açık kırmızı
carbasus,-i f. gazlı bez, gaz carnivorus,-a,-um et yiyen
carbo,-onis m. kömür carnosus,-a,-um etli, etsi dokulu
carbonas,-atis m. karbonat caro,-carnis f. et
carboneum,-i n. karbon (C) caroticus,-a,-um carotis ile ilgili
carbunculus,-i m. kömür gibi siyah renkli carotis,-idis f. karotis (baş kanını aort'a
tehlikeli kan çıbanı,şirpençe, atraks götüren en önemli atardamar)
(bkz. anthrax) carp- Gr. meyve
carcinoma,-atis n. T. kıs. Ca. kanser, carpellum,-i n. B. karpel, meyva yap-
habis (kötü tabiatlı) ur, karsi- rağı
nom carpicus,-a,-um el bileği ile ilgili
carcinomatophobia,-ae f. kanserden kork- carpinus,-i f. gürgen ağacı
ma carpus,-i m. el bileği
cartilagineus 90

cartilagineus,-a,-um kıkırdağımsı cau)iflorus,-a,-um çiçekleri gövdede otu-


cartilaginosus,-a,-um çok kıkırdaklı ran
cartilago,-inis f. kıkırdak caulinus,-a,-um B. gövdede bulunan,
Carum carvi [Ar. karviya = kimyon ] gövdeye özgü
kimyon (bitki) caulis,-is m. B. gövde
caruncula,-ae f. [etçik ] küçük etsi causa,-ae f. neden
çıkıntı causticus,-a,-um kostik, yakıcı
carus,-a,-um sevgili cautus,-a,-um dikkatli
caryophyllatus,-a,-um karanfile benzer; cavere dikkatli olmak, bir şeyden çekin-
Eugenia caryophyllata ağacının mek
çiçek tomurcukları karanfil adı cavernosus,-a,-um çok sayıda boşluk
içeren
altında drog ve baharat olarak cavitas,-atis f. boşluk
kullanılır. cavum,-i n. A. kavite, boşluk
caryophy llus bkz. dianthus, caryophylla- cavus,-a,-um kovuk, oyuk, içinde bir
tus
boşluk bulunan
castanea,-ae f. kestane (bitki) cedrus,-i f. sedir ağacı
castaneus,-a,-um kestane rengi çeler, celeris, çelere çabuk, hızlı
castor,-oris m. kunduz cellula,-ae f. hücre
castus,-a,-um iffetli cena,-ae f. yemek, yemek zamanı
casus,-us m. [düşme] T. vak'a; (gra- centaureum,-i n., centaurium,-i n. (bkz.
merde) hal centum, aurum ]
cat(a)- Gr. aşağıya, aşağıda centesimus,-a,-um yüzüncü
cataclitum,-i n. yastık cent(i)- yüz. B. çok
catarius,-a,-um [catus,-i m. erkek kedi ] centifolius,-a,-um çok yapraklı
kedilere tesirli centr- Gr. 1. diken, B. mahmuz 2. mer-
catena,-ae f. zincir kez, orta; tk. santral
cathar- Gr. temiz centralis,-e ortada bulunan
catharsis,-is f. [temizleme ] 1. psiki- centranthus,-a,-um çiçekleri mahmuzlu
yatride Freud'un tedavi metodu. centrum,-i n. merkez, orta noktası
2. ishal 3. ıslah centum yüz
catharticum,-i n. müshil ilâç cepa,-ae f. soğan
catharticus,-a,-um [temizleyici] gen. müs cephal(o)- Gr. baş
hil; f kan temizleyici cephaloideus,-a,-um başa benzer
catheter,-eris m. idrar yolu, damar içi -ceps,-cipitis -başlı
veya başka bir boşluğu muayene cera,-ae f. balmumu
veya tedavi maksadıyla kullanılan ceraceus,-a,-um = cereus
sonda, kateter cerasum,-i n. kiraz meyvesi
caucasicus,-a,-um Kafkas dağlarında cerasııs,-i f. (Prıınus cerasus) kiraz ağacı
yetişen cer(ato)- Gr. boynuz
cauda,-ae f. kuyruk ceratonia,-ae f. keçiboynuzu (bitki)
caudalis,-e 1. kuyruk veya ona benzeyen ceratum,-i n. Gal. çera (balmumu, yağ,
anatomik yapı ile ilgili 2. alt (iki parafin ve benzerlerinden hazır-
ayaklılar için), arka (dört ayak- lanan preparat)
lılar için) ceratus,-a,-um mumlu; bkz. charta
caudatus,-a,-um kuyruklu ceraunophobia,-ae f. yıldırımdan, gök
caudicula,-ae f. [kuyrukçuk ] B. po- gürlemesinden korkma
linyum'a bağlı sapçık (bkz. pol- cerealis,-e hububat veren, hububat ile
linium) ilgili
91 cholera

cerebellaris,-e cerebellum ile ilgili chamomilIa,-ae f., Matricaria chamo-


cerebellum,-i n. beyincik milla (mayıs papatyası)'nın drog
cerebralis,-e-beyin ile ilgili olarak kullanılan çiçeği
cerebrum,-i n. beyin; bkz. commotio charta,-ae f. kâğıt; ~ bibula sünger
cerefolius,-a,-um yaprakları mumla kap- kâğıdı; ; ~ cerata mumlu kâğıt;
lanmış gibi ~densata mukavva; ~ explora-
cereiformis,-e mum şeklinde toria turnsol kâğıdı ; ~ stannata
cereolus,-i m. [küçük mum ] f Gal. ka- kurşun kâğıdı
lem şeklinde preparat chartaceus,-a,-um kâğıda benzer
cereus,-a,-um balmumundan yapılmış, chartophyllus,-a,-um yaprakları kağıt gibi
balmumu içeren ; renk veya koku olan
bakımından balmumuna benzer chas- Gr. bölünme
cereus,-i m. mum ch(c)ilo- Gr. dudak
cerifer,-fera,-ferum mum taşıyan chiasma,-atis m. A. çaprazlama
cerinus,-a,-um balmumu renginde, bal- chili(o)- Gr. bin
mumu sarısı china,-ae f. kınakına (bitki)
cerium,-i n. seryum(Ce) chinensis,-e Çin'de yetişen, Çin'e özgü
certus,-a,-um emin, sağlam chinina,-ae f., chininum,-i n. kinin
cerumen,-inis, n. kulak kiri chirurgia,-ae f. [Gr. chir- = el, urg- =
cervicalis,-e boyun ile ilgili yapmak ] cerrahlık, operatörlük
cervicula,-ae f. boyuncuk chirurgus,-i m. cerrah, operatör
cervinus,-a,-um geyiğe ait , geyik ren- ehlamyd- Gr. [bir çeşit manto ] (cf.
ginde dichlamydeus)
cervix,-icis f. A. boyun chloras,-atis m. klorat
cervus,-i m. geyik chloratum,-i n. klorat
cessatio,-onis f. kesilme, durma, fasıla, chloratus,-a,-um klor içeren, hidroklor-
ara ik asit içeren
cetaceum,-i n. balıknefsi, kaşalot balığı- chloridum,-i n. klorür
nın (Physeler macrocephalus) ka- chlor(o)- Gr. yeşil
fa boşluklarında bulunan yağlı chloroform(i)um,-i n. klorofom
maddenin temizlenmiş şekli chlorophyllum,-i n. bitkilere yeşil renk
treteri,-ae,-a diğerleri, ete. = et cetera veren madde, krorofil
[ve diğerleri ] ve saire chlorum,-i n. klor (Cl)
ceylanicus,-a,-um Seylan adasında yetişen choana,-ae f. koana, burnun arka boş-
cf. bkz. conferre luğu
chalaza,-ae f. B. bir ovülde nusellus'un chol- Gr. safra
(bkz. nucellus) tabanı, kalaza, cholagogum,-i n. safra salgısını artı-
şalaza ran ilâç
Clıalcedon,-onis f. eski çağdaki İstan- eholagogus,-a,-um safra salgısını (if-
bul'un Kadıköy yakasının ismi razını) artıran
chalcedonicus,-a,-um Chalcedon çev- cholangitis,-idis f. safra yollarının ilti-
resinde yetişen habı
chamac- Gr. alçak, basık choledochııs,-a,-um [safra ihtiva eden ]
chamaecerasus,-a,-um küçük kiraz ağa- koledok, duetus coledochus bkz.
cı gibi duetus
clıamaedrys s. alçak ve meşeye benzer cholera,-ae f. kolera (pirinç suyu rengin-
(yapraklı) de ishalle seyreden bağırsak hasta-
chamaepitys s. alçak Piııus gibi lığı)
chondritis 92

chondritis,-idis f. kıkırdak iltihabı cinis,-eris m. kül


chondnıs,-i m. bir çeşit kırmızı alg cinnamomeus,-a,-um tarçın renginde
chorditis,-idis f. ses tellerinin iltihabı (sarı ve kırmızıyla karışmış par-
chori- Gr. ayrı, ayrılmış, serbest lak kahverengi)
choripetalus,-a,-um petalleri serbest olan, cinnamomum-i n. tarçın
koripetal circa. kıs. ca. 1. z. takriben, etrafta 2.
choriphyllus,-a,-um yaprakları serbest e. + Acc. etrafından, takriben,
olan yaklaşık olarak
chorisepalus,-a,-um sepalleri serbest olan, circinalis,-e = circinatus
korisepal circin(n)atus,-a,-um zemberek, spiral
chrom(ato)- Gr. renk şeklinde
chromas,-atis m. kromat circoides,-is halkaya benzer
chromatophorus,-a,-um renk taşıyan, circularis,-e daire biçiminde, yuvarlak
kromatofor circulus,-i m. (küçük) daire
chromium,-i n. krom (Cr) circum e. + Acc. etrafta, etrafında
chromosoma,-atis n. [renk taşıyan ci- circum- etrafta, etrafında
sim ] kromozom circumanalis,-e anus'un etrafında bulu-
chron(o>- Gr. vakit; tk. sinkronizasyon, nan
senkronize, kronik cirrh- Gr. sarı
chronicus,-a,-um T. müzmin, kronik, cirrhosis,-is f. T. siroz, bir organın yağlı
süreğen dejenerasyonu
chronometer,-metri m. [vakit ölçer ] cirrhus,-i m. (yanlışlıkla cirrus yerine
kronometre kullanılır)
chrys(o)- Gr. altın cirrosus,-a,-um (t cirrhosus)
chrysanthemum,-i n. [Gr. chrys-, an- 1. yaprağın tepesi esnek, iplik şek-
them-: altın renginde çiçek] kri- linde ve helisel uzantı (sülük) ile
zantem (bitki) biten 2. (pennat yaprağın sapı)
chrysogonus,-a,-um altın köşeli bir sülük ile biten
chylus-i m. bağırsak lenfası, şilüs cirrus,-i m. kıvrım, iplik şeklindeki olu-
chymus,-ı m. mideden bağırsağa geçen şum, saçak, B. sülük; tek hücre-
ve kısmen sindirilmiş (hazmo- lilerde dokunma organı ödevi
lunmuş) yarı sıvı besin, kimus gören kalın bir kirpik
cibus,-i m. yemek, yiyecek cito z. çabuk
cicatrix,-icis f. T. yara nişanı (izi), citras,-atis m. sitrat
nedbe citrellus,-a,-um sarımsı
ciconıa,-ae f. leylek citreus,-a,-um = citrinus
-cid- öldürücü; örn. bactericidus citrinus,-a,-um (açık) limon sarısı
ciliaris,-e kirpikler ile ilgili citriodorus,-a,-ıun limon kokulu
ciliatus,-a,-um kirpikli citrus,-i f. limon ağacı
Cilicia,-ae f. Ermenek - Amanos dağ- clad(o)- Gr. dal
larına kadar Adana ovası çevresi clare z. (renk terimlerinde) açık
cilicicus,-a,-um Cilicia'da yetişen clarus,-a,-um parlak, açık; ünlü
cilium,-i n. A. B. kirpik classis,-is f. sınıf
cimex,-icis m. tahtakurusu claustrophobia,-ae f. kapalı yerlerden
cinchona,-ae f. kınakına (bitki) korkma
cineraceus,-a,-um kül rengine bakan clausus,-a,-um kapatılmış
cinereus,-a,-um kül rengi clava,-ae f. topuz
cingulum,-i n. A. kemer, kuşak clavatus,-a,-um topuz şeklinde
93 commilito

clavicula.-ae f. A. köprücük kemiği, coeliacus,-a,-um karın boşluğu ile ilgili


B. (küçük) sülük coeruleus,-a,-um = caeruleus
clavicularis,-e köprücük kemiği ile il- coffeinum,-i n. kafein
gili cohaerens,-ntis yapışık (genellikle benzer
claviformis,-e topuz şeklinde kısımlarda)
clavis,-is f. [anahtar ] (sistematikte) coitophobia,-ae f. cinsel ilişkiden kork-
tayin anahtarı; B. sülük ma
clavus,-i m. [çivi ] nasır coitus,-us m. çiftleşme
clematis,-idis f. akasma (bitki) colchicum,-i n. çiğdem (bitki)
clepto- Gr. çalma colica,-ae f. kolik, sancı
cIeptomania,-ae f. çalma tutkusu, çal- colitis,-idis f. kalın bağırsağın iltihabı
ma alışkanlığı, kleptomani colIapsus,-us m. kollaps (damar içindeki
clinoideus,-a,-um [yatağa benzer ] kanın yetersiz hissedilmesine bağlı
clinopodium [Gr. eline = yatak; po- ve bilinç kaybıyla beraber görülen
dium = ayakçık ] halsizlik ve baygınlık)
clithrophobia,-ae f. = claustrophobia collateralis,-e [yanları beraber olan ]
clipeatus,-a,-um kalkan biçiminde yanyana bulunan; yan(lar)da bu-
clipeus,-i m. kalkan (silah) lunan
clymenus,-a,-um B. tırmanan collega,-ae m. f. meslektaş
clypeatuş,-a,-um = elipeatus collemplastrum,-i n. kauçuk yakısı
coacervatus,-a,-um = aggregatus collicuIus,-i m. tepecik
coadnatus,-a,-um = cohaerens col!is,-is m. tepe
coaetaneus,-a,-um aynı yaşta, aynı za- collodium,-i n. kolodyum
manda mevcut olan colloidalis,-e koloidal
coagulans,-ntis pıhtılaştırıcı colloquium,-i n. görüşme
coagulatio,-onis f. pıhtılaşma collum,-i n. A. B. boyun
coagulum,-i n. pıhtı collunarium,-i n. burun banyosu
coalitus,-a,-um = cohaerens collutorium,-i n. gargara, kolutuar
cocaina,-ae f., cocainum,-i n. kokain collyrium,-i n. göz banyosu, kolir
coccineus,-a,-um = carminatus colon,-i n. A. kolon (kalın bağırsak)
coccus,-i m. 1. yumurta kabuğu 2. ceviz colophonium,-i n. kolofan
vs. kabuğu 3. böcek kozası 4. color,-oris m. renk
yuvarlak bakteri -color.-coloris -renkli
cochlea,-ae f. [salyangoz] A. koklea, coloratus,-a,-um renkli, boyanmış
içkulağın salyangoz biçimindeki columba,-ae f. güvercin
bölümü columbarius,-a,-um güvercine benzer
cochlear(e),-is n. kaşık, kaşık dolusu columella,-ae f. [küçük sütun ]
cochleariformis,-e kaşık şeklinde columna.-ae f. sütun, kolon
coch!earis,-e 1. kaşık şeklinde 2. kok- coma,-ae f. [yele, bir tutam saç] B.
lea ile ilgili; vida şeklinde, A. bir tohumun ucundaki tüy top-
koklea ile ilgili, salyangoza ben- luluğu
zer, B. kaşık şeklinde; çiçek tomur-
cuğunda diğerlerini saran dış petal coma,-atis n. bilinç kaybı, koma
kaşık şeklinde comatus,-a,-um yeleli
cochleatim z. tek tek kaşık halinde, kaşık commilito,-onis m. [cum-, miles ] ar-
kaşık kadaş, öz. aynı zamanda ve aynı
cochleatus,-a,-um salyangoz şeklinde fakülte veya Üniversitede öğıenim
codeina,-ae f., codeinum,-i n. kodein yapan öğrenci
commiscere 94

commiscere karıştırmak congestus,-a,-um bir yere getirilmiş,


commissura,-ae f. B. birleşme (bağlan- yığın haline getirilmiş
ma) yeri, dikiş, A. birleşek conglomeratus,-a,-um = glomeratus
commotio,-onis f. sarsıntı, sarsılma; ~ conicus,-a,-um koni biçiminde
cerebri beyin sarsılması; ~ re- conium,-i n. baldıran (bitki)
tinae retina'nın sarsılmas conjugalis,-e evlilik ile ilgili
communicans,-ntis birleştirici conjugatus,-a,-um 1. (pennat yaprağın)
communis,-e müşterek; adi sapı bir çift yaprakçık taşıyan 2.
commutatus,-a,-um değiştirilmiş = bifoliatus
comosus,-a,-um B. [bir tutam saç şek- conjunctiva,-ae f. bağdoku, öz. gez küre-
linde ] sinin ön kısmı ile göz kapaklarının
compactus,-a,-um tıkız iç yüzünü kaplıyan mükoz tabaka,
comparare mukayese etmek, karşılaş- konjonktif
tırmak conjunctivalis,-e konjonktif ile ilgili
complures,-a birkaç conjunctivitis,-idis f. konjonktif iltihabı
compositus,-a,-um Gal. kıs. comp. [yan- connatus,-a,-um [beraber doğmuş, do-
yana konmuş ] birleşik, B. değişik ğuştan yapışık ] B. konnat (yap-
bölümleri veya dallanmaları olan raklar karşılıklı ve tabanda birleş-
compressus,-a,-um boyuna basık miş)
conamen,-inis n. deneme connectivum,-i n. anterin iki tekasını
concavus,-a,-um içbükey, konkav (bkz. theca) birleştiren doku
concentratus,-a,-um kesif, yoğun, kon- connivens,-ntis (tedricen) birbirine yak-
( santre, derişik laşan, toplanan
coııcha,-ae f. [midye, istiridye ] kulak conoideus,-a,-um koniye benzer
kepçesi çukuru veya burundaki consensus,-ııs m. oybirliği, A. organların
kıvrımlı kemikler gibi deniz mi- uyumlu işemesi
naresine benzer biçimde oluşum consilium,-i n. konsültasyon (birkaç he-
conchiflorus,-a,-um çiçekleri midye şek- kimin birlikte karar vermek üzere
linde toplanması)
concisus,-a,-um kesilmiş, kesilerek par- consolidus,-a,-um [içinde boşluk ol-
çalanmış mayan ] sağlam, dayanıklı
concussus,-a,-um çalkalanmış, çalkalana- conspergere serpmek, ekmek, saçmak
rak karıştırılmış constipatio,-onis f. kabızlık
condensus,-a,-um sık, kesif, yoğun constrictio,-onis f. daraltma
conditio,-onis f. şart constrictor,-oris m. daraltıcı
condvlus,-i m. A. bir kemiğin ucun- constringens,-ntis daraltıcı, büzücü
daki yuvarlak eklem yüzü, kondil constringere daraltmak, büzmek
confectio,-onis f. şeker veya bal ile consuetudo,-inis f. alışkanlık
hazırlanan ilâç contactus,-a,-um değinmiş
conferre bir araya getirmek; karşılaş- contactus,-us m. temas, dokunum, do-
laştırmak; cf. kıs. = confer kar- kunma; (elektrikte) devrenin ka-
şılaştır panması, kontak
confertus,-a,-um [bir araya getirilmiş ] contagiosus,-a,-um bulaşık
birbirine çok yaklaşmış contentus,-a,-um memnun
confluens,-ntis (akarak bir yerde birle- contiguus,-a,-um birbirine değen
şen) continuus,-a,-um devamlı, sürekli
congerere bir yere getirmek, yığın haline contortus,-a,-um döndürülmüş, vida gibi
getirmek burulmuş
95 cosmo

coııtra e. 4- Acc. -e karşı corniculum,-i n. küçük boynuz


contractilis,-e kasılabilen, kasıcı corniger,-a,-um boynuz taşıyan
contractus,-a,-um çekilmiş, kasılmış cornu,-us n. boynuz
contusus,-a,-um döğülmüş, ezilmiş cornutus,-a,-um boynuz taşıyan
conus,-i m. Geom. koni, A. koni şek- corol!a,-ae f. [taç ] B. korolla (çiçek-
linde oluşum, B. kozalak te petallerden oluşan tabaka)
convaliaria,-ae f. inci çiçeği corollaceus,-a,-um korollaya benzer
convallariodes,-is convallaria'ya benzer corollatus,-a,-um korolla'ya sahip, ko-
conventus,-us m. toplantı rolla şeklinde
convexus,-a,-um dışbükey, konveks corollinus,-a,-um = corollaceus
convo!utus,-a,-um tomar haline geti- corona,-ae f. [taç ] B. korolladaki (bkz.
rilmiş, biri tamamiyle diğerinin corolla) bazı ekler, A. öz. dişin
içine kıvrılmış diş etlerinden çıkan kısmı, diş
convulsıo,-onis f. T. santral etkili ve kronu, diş kapağı
istem dışı adale kasılması ve coronalis,-e taç ile ilgili
coronans,-ntis bir şeyin üstünde bulu-
çırpınma; tk. konvülsiyon, istem
nan, B. apekste bulunan
dışı çırpınma
coronarius,-a,-um taç veya çelenk şek-
copaiva,-ae f. kopahu (bir cins oleo-
linde; daire biçiminde dizilmiş
resin) coronatus,-a,-um corona'ya sahip
copia,-ae f. miktar coronopus [Gr. corone = karga,
copiosus,-a,-um bol (miktarda mevcut), pus = ayak ]
mebzul corpus,-oris n. vücut, cisim
coquere kaynatmak corpusculum,-i n. [küçük cisim ] kor-
cor, cordis n. kalp, yürek puskül
coracideus,-a,-um kargaya benzer, kar- corr. bkz. corrigere
ga gagasına benzer corrigens,-ntis [yanyana koyarak düzene
coracinus,-a,-um kuzguni siyah, par- sokan] düzelten, öz. koku ve tad
lak siyah düzeltici, korijan
corallinus,-a,-um mercana benzer, mer- corrigere düzeltmek; corr. kıs. 1. =
can kırmızısı, koray correctum düzeltilmiş 2. = correxi
corax,-acis m. karga düzelttim
cordatus,-a,-um kalp şeklinde, yüreksi corrugator,-oris m. kırıştırıcı
cordiformis,-e = cordatus cortex,-icis A. B. kabuk, korteks,
coriaceus,-a,-um derimsi örtü, A. öz. beynin dış zarı
coriarius,-a,-um sepileme ile ilgili corticalis,-e korteks ile ilgili
corium,-i n. sepilenmiş deri, A. deri, corticatus,-a,-um dış dokusu içtekinden
derma daha sert olan; kabuklu
cormus,-i m. B. zarımsı yapraklarla corticosus,-a,-um kalın kabuklu
çevrilmiş, etli, dik bir toprakaltı corvus,-i m. karga
gövdesi; gövde yumrusu, kormus corymbus,-i m. [uç; çiçek demeti] B.
cornea,-ae f. gözde saydam tabaka, koremb, yalancı şemsiye
kornea cosme(to)- Gr. tanzim etmek, düzeltmek,
süslemek
cornealis,-e kornea ile ilgili
cosmetologia,-ae f. [süsleme bilimi ]
corneus,-a,-um boynuz gibi, boynuzsu;
kosmetoloji
bkz. stratum
cosmo- Gr. düzen; (Allah tarafından
corniculatus,-a,-um küçük boynuz taşı-
düzenlenmiş) evren; süs, güzel
yan
cosmologia 96

cosmologia,-ae f. [evren bilimi ] kos- crisis,-is f. kriz


moloji crispus,-a,-um buruşuk, kıvırcık
cosmophyllus,-a,-um güzel yapraklı crista,-ae f. A. B. ibik
costa,-ae, f. A. kaburga, B. bitkilerde cristallinus,-a,-um kristal şeklinde
kaburgaya benzer kısım cristallisatus,-a,-um kristallenmiş
costalis,-e kaburga ile ilgili cristallus,-i m. kristal, billûr
costatus,-a,-um B. = uninervis cristatus,-a,-um ibik şeklinde
cot(t)idie z. R. hergün, günde criterium,-i n. kıstas, kriter, T. araz,
cotula,-ae f. [tasçık, çanakçık ] semptom, hastalık belirtisi
cotyl- Gr. oyuk, kap croceus,-a,-um safran rengi
cotyledon,-onis f. B. bitki taslağında crocus,-i m. safran (bitki)
yaprakçık cruciatus,-a,-um haç şeklinde
cotyIicus,-a,-um kap şeklinde crucifer,-fera,-ferum haç taçıyan
coxa,-ae f. [kalça ] A. kalça kemiği, cruciformis,-e haç biçiminde
koksa crudus,-a,-um çiğ, işlenmemiş, ham
coxitis,-idis f. kalça kemiği (koksa) cruralis,-e bacak ile ilgili
iltihabı crus, cruris n. bacak
crampus,-i m. T. kas krampı crux, crucis f. haç
cranialis,-e kafa ile ilgili cyrptanthus,-a,-um çiçekleri saklı olan
cranium,-i n. kafa iskeleti crypt(o)- Gr. saklı, saklanmış
cras z. yarın cryptogamus,-a,-um B. üreme organ-
crassitudo,-inis f. kalınlık ları saklı olan, kriptogam
crassiusculus,-a,-um biraz etli crystallus,-i m. = cristallus
crassus,-a,-um semiz, şişman, B. etli cton- Gr. öldürme
crataegus,-i f. alıç (bitki) cubare yatmak
creber, crebra, crebrum sık, bol miktarda cubeba,-ae f. kübaba (Piper cubeba
mevcut bitkisinin drog olarak kullanılan
cremor,-oris m. f hayvansal ve bitkisel meyvaları)
maddelerden elde edilen bulamaç cubitus.-i m. dirsek
crena,-ae f. kertik, çentik, B. oyma cuboideus,-a,-um küpe benzer
crenatus,-a,-um kertikli, B. oymalı, kon- cubus,-i m. Geom. küp
veks dişli cucullatus,-a,-um kukuleteli
crenula,-ae f. küçük kertik, küçük çen- culex, culicis m. sivrisinek
tik, küçük oyma culpa,-ae f. suç, kabahat
crenulatus,-a,-um B. ince oymalı, kü- cum e. + Abl. ile; (beraber) yanmana
çük oymalı cum-1 birbirine yaklaşma, beraber, yan-
Creta,-ae f. Girit adası yana
creta,-ae f. tebeşir cumulus,-i m. yığın, höyük
cretaceus,-a,-um tebeşire benzer, tebe- cuneatus,-a,-um = cuneiformis
şir gibi beyaz cuneiformis,-e [kama şeklinde ] B. kö-
creticus,-a,-um Girit'te yetişen şeleri yuvarlak ters üçgen şek-
crı'briformis,-e süzgeç şeklinde linde
cribrum,-i n. süzgeç cuneoides,-is kamaya benzer
crinaiis,-e saç ile ilgili, saça benzer cuneus,-i m. kama
crinis,-is m. saç cupreatus,-a,-um bakır renginde
crinitus,-a,-um B. = barbatus cupressus,-i f. servi (bitki)

1) Bu önekin sadece türevleri kullanılır bkz. s. 59


97 decathlon

cupreus,-a,-um = cupreatus cygnus,-i m. kuğu


cuprum,-i n. bakır (Cu) cy)indricus,-a,-um silendrik
cupula,-ae f. [kubbe ] B. kadeh, ku- cyma,-atis n. B. yalancı şemsiye
pula, A. kupula, tepe cymbiformis,-e sandal şeklinde
cupularis,-e cupula ile ilgili cyminum,-i n. [kimyon bitkisinin eski
cupulifer,-fera,-ferum B. kupula (bkz. ismi ] (Ar. kamoun, Ibr. kam-
cupula) taşıyan mon)
cura,-ae f. endişe, tasa, ihtimam, özen cymosus,-a,-um yalancı şemsiyeye benzer
curatio,-onis f. hekimsel kıyafet cyn(o)- Gr. köpek
curtus,-a,-um kısa cynoglossum [Gr. cyn(o)-, gloss-: kö-
curvatus,-a,-um eğri, eğrilmiş pek dili gibi]
curv(i)- eğik cynophobia.-ae f. köpekten korkma
curvispinus,-a,-um diken(ier)i eğik olan cypariss- Gr. sedir
cuspidatus,-a,-um [cirit şeklinde ] l.azar cypridophobia,-ae f. [ «Cypris» Afrodit'in
azar daralarak sivri uçla biten 2. B. bir ismi] 1. = coitophobia 2. =
yaprağın tepesi sert uzantılı venereophobia
cuspis,-idis m. cirit Cyprus,-ı f. Kıbrıs
custos,-odis m. bekçi cysticus,-a,-um kese ile ilgili
cutaneus,-a,-um deri ile ilgili cystis,-is f. A. kese, T. kist (sıvı, gaz
cutis,-is f. deri veya yarı katı madde içeren anor-
cyaneus,-a,-um [peygamber çiçeği gibi mal kese)
mavi] cystitis,-idis f. idrar kesesi (mesane)
cyathus,-i m. bardak iltihabı
cycl(o)- Gr. daire; tk. siklon, bisiklet cystoma,-atis n. T. kistli tümör (kistler-
cyclophyllus,-a,-um daire biçiminde yap- den yapılmış bir neoplazma)
raklı cyto- Gr. hücre
cyclus,-i m. Geom. daire; siklik devir cytologia,-ae f. hücre bilimi, sitoloji
cydonia,-ae f. ayva (bitki) cytoplasma,-atis n. sitoplazma, hücre
cycnus,-i m. = cygnus zarı

D
dactylifer,-fera,-ferum [parmak taşıyan ] de-, sesli harf önünde des- [aşağıya
B. hurma taşıyan doğru hareket; ayrılma]
dactyl(o)- Gr. parmak; tk. daktiloskopi deaurare yaldızlamak
d(a)emon(o)- Gr. cin, şeytan debilis,-e zayıf, takatsiz, güçsüz
damascenus,-a,-ınri Şam yakıı.larında ye- debilitas,-atis î. takatsizlik, güçsüzlük
tişen debitus,-a,-um gerekli, uygun
Damascus,-! f. Şam dec(a)- Gr. on
daphnoides,-is dafne'ye (mezeryon'a) decandrus,-a,-um'on stamenli
benzer decapsulatio -onis f. bir kapsülün
dare vermek teşekkülü
davisianus,-a,-um Davis'e (bir botanik- decathlon,-i n. on çeşit oyundan oluşan
çi) ait spor yarışması, dekatlon
decem 98

decem(-) on dejectio,-onis f. [aşağıya atma ] T.


decemplex,-plicis on misli 1. mantal depresyon, melankoli
decidere düşmek 2. = defaecatio
deciduus,-a,-um B. olgunlaşma tamam- deliqııescens,-ntis [eriyen buz gibi ya-
landıktan sonra düşen, düşücti yılan ] B. yan dallar öyle gelişmiş
dcciduus.-i m. süt dişi ve bölünmüş ki ana eksen kay-
decies on defa bolmuş
decimus,-a,-um onuncu delirium,-i n. bilinç kaybı
decipiens,-ntis aldatan, aldatıcı deltatus,-a,-um delta (bkz. deltoides) şek-
declinatus,-a,-um aşağıya doğru eğilmiş linde, deltat, deltamsı, eşkenar
declive,-is n. yamaç üçgen şeklinde
declivis,-e eğik, meyilli deltoides,-is 1. Grekçe'deki A (delta =
decoctum,-i n., R. kıs. decoct. Gal. de- "D") harfine benzer, üçgene ben-
koksiyon zer. 2. geometrideki deltoid şek-
decoloratus,-a,-um rengi giderilmiş linde
decompositus,-a,-um B. compositus'a deltoideus,-a,-um = deltoides
kıyasla, bölümler veya dallan- dementia,-ae f. demans, bunama; ~
malar bileşik praecox [erken bunama ] f =
decorticatus,-a,-um kabuğu çıkarılmış hebephrenia
decrescens,-ntis azalan; bkz. decrescen- demersus,-a,-um = submersus
te(r) pinnatus demulcens,-ntis [yumuşatıcı ] (öz. mu-
decubitus,-us m. uzun süre yatmaktan kozaların) tahrişini (iritasyonunu)
meydana gelen yara önleyici veya giderici
decumbens,-ntıs yatıcı, sürünücü ve ucu demıılcens,-ntis n. (mukozanın) tah-
yükselen rişini önleyici veya giderici ilâç
decurrens,-ntis [aşağıya koşan ] B. (örn. demum z. nihayet, sonunda
Iamina'nın tabanı) dekurent, göv- denaturatus,-a,-um denatüre edilmiş, do-
deye yapışık olarak aşağıya doğru ğal halini kaybetmiş
uzanmış, aşağıya inen (uzanan) dendr(o) - Gr. ağaç
decursivus,-a,-um = decurrens dendroideus,-a,-um ağaca benziyen, te-
decursus,-us m. seyir (örn. hastalığın pede birkaç dala ayrılarak ağacın
seyri) tepesine benzemiş
decussatus,-a,-um haç biçiminde dizilmiş, dens, dentis m. diş; ~ caninus = caninus
B. karşılıklı-çapraz, dekusat (isim); ~ incisivus = incisivus, ~
defaecatio,-onis f. defekasyon, dışkı molaris = molaris
yapma densatus,-a,-um [sık olmuş ] bkz. charta
deferens,-ntis aşağıya götüren; bkz. duo densus,-a,-um sık, kesif, yoğun
tus dentalis,-e A. diş(ler) ile ilgili
deflexus,-a,-um = declinatus dentatus,-a,-um dişli
defluvium,-i n. [aşağıya akma ] saçla- denticulatus,-a,-um küçük dişli
rın (ve kılların) dökülmesi denticulus,-i m. dişçik
degener,-eris orijininden uzaklaşmış, de- dentifricium,-i n. diş temizleyici madde
jenere dentifricius,-a,-um dişleri temizlemek
degeneratio,-onis f. soysuzlaşma, yoz-
laşma, dejenerasyon amacıyla kullanılan
dehiscens,-ntis açılan, yarılan dentitio,-onis f. (çocukta) süt dişlerinin
dehiscentia,-ae f. açılma dişetiden çıkması
dein(de) z. sonradan denudatus,-a,-um [çıplak olmuş ]
dialysis

deodorans,-ntis koku giderici desinfectio,-onis f. enfeksiyon yapan


deontologia,-ae f. [Gr. deonta = ge- mikroorganizmalardan kurtar(ıl)-
rekli olanlar ] ödev bilimi, de- ma
ontoloji desinficiens. ııtis s. dezenfektan, patojen
dep. bkz. depuratus mikroorganizmaları öldürücü
depauperatus,a-,-um [fakirleşmiş ] az ge- desinficiens,-ntis n. dezenfektan ilâç
lişmiş destillatus,-a,-um destillenmiş, damıtıl-
dependens,-ntis sarkık mış
depilatorium,-i n. kıl düşürücü ; tk. det. bkz. determinare
depilasyon detergens,-ntis deterjan, temizleyici
depressio,-onis f. depresyon, ruhsal ve detergens,-ntis n. temizleyici ilâç
bedensel baskı ile husule gelen deterior,-ius Comp. kalitesi daha düşük
düşkünlük olan
depressor,-oris m. fonksiyonu baskı determinare tayin etmek, teşhis etmek;
ile engelliyen ya da geciktiren det. = determinavit tayin veya
şey teşhis etti
depressus,-a,-um 1. dikey olarak ba- deterrimus,-a,-um kalitesi en düşük olan
sılmış 2. kısa ve enine gelişmiş detruncatus,-a,-um kütük gibi kesilmiş
vaziyette, detrunkat
depurativus,-a,-um temizleyici, f kan te-
deuto- K. çift, ikinci
mizleyici
deviatio,-onis f. yolundan sapma
depuratus,-a,-um R. kıs. dep. temizlen-
dexter, detxt(e)ra, dext(e) rum sağ tarafta
miş
olan
deresinatus,-a,-um reçinesi çıkarılmış
dextrinum,-i n. desktrin
derivatio-onis f. türeme dextrodeviatio,-onis f. yolundan sağa
derivatum,-i n. türev sapma
derma,-atis n. deri dextrorsus,-a,-um soldan sağa doğru
dermaticum,-i n. deri hastalıklarında dönen
kullanılan ilaç di- Gr. iki (defa), çift
dermaticus,-a,-um deri ile ilgili, öz. dia- Gr. birinden; arada ; -den geçerek
deri hastalıklarına karşı kullanı- diabetes,-is m. şeker hastalığı
lan diabeticus,-a,-um şeker hastalığıyla ilgili
dermatitis,-idis f. deri iltihabı diacanthus,-a,-um iki dikenli
derm(ato)- Gr. deri diachylos (m.f),-on(n.) Gr. çok sıvı içe-
dermatoiogia,-ae f. deri bilimi, derma- ren
toloji diadelphus,-a,-um [iki kardeşe sahip ]
dermatosiophobia,-ae f. deri hastalık- B. diadelf, stamenleri iki grup
larınan korkma halinde toplanmış
des- bkz. de- diadematus,-a,-um süslü
descendens,-ntis B. K. inen diaeta,-ae f. perhiz, diyet
descensus,-us m. aşağıya inme diagnosis,-is f. teşhis, diagnoz
describere tarif etmek, tanımlamak; dialypetalus,-a,-um ayrı petalli, petalleri
describit tarif eder; descripsi ta- ayrı olan
rif ettim; descripsit tarif etti dialysatus,-a,-um diyalize edilmiş
descriptio,-onis f. B. bitki tarifi (tanı- dialysepalus,-a,-um ayrı sepalli, sepalleri
mı) ayrı olan
dcsenzymatus,-a,-um [enzimi ayrılmış ] dialysis,-is f. [dia-,lys-] diyaliz (yarı
fermenti tahrip edilmiş geçirgen bir zardan geçirerek ayır-
desertus,-a,-um terkedilmiş, bırakılmış ma)
diameter 100

diameter,-metri m. çap dies, diei m. gün; diebus alternis R.


diandrus,-a,-um [iki erkekli ] iki sta- her ikinci gün, iki günde bir
menli differe farklı olmak; differt farklıdır
diantherus,-a,-um iki anterli difficilis,-e zor
dianthus,-a,-um iki çiçekli, çift çiçekli; diffusus,-a,-um dağılmış, dağıtılmış, ya-
Dianthus caryophyllus karanfil çiçeği yılmış
diaphanus,-a,-um Gr. şeffaf, saydam digerere sindirmek, hazmetmek
diaphoresis,-is f. terleme, ter ifrazı,
digestio,-onis f. sindirim
diyaforez
digestivum,-i n. sindirim kolaylaştırıcı,
diaphoreticum,-i n. terletici, ter artırıcı
ilâç hazmettirici ilâç, dijestif
diaphoreticus,-a,-um terlemeyi kamçıla- digestivus,-a,-um sindirim ile ilgili
yan, terletici, diyaforetik digestorius,-a,-um sindirim (sindirme)
diaphragma,-atis n. [Gr. dia-,phragm- ] ile ilgili
diyafram digitalis,-e parmak ile ilgili, B. parmak
diaphysis-is f. kemik gövdesi, diyafiz (bkz. digitus) uzunluğunda olan
diarrhoe,-es f. ishal digitalis,-is f. yüksükotu (bitki)
diarthrosis,-is f. bir oynak (eklem) çe- digitatus,-a,-um [parmaklı ] B. (pal-
şidi: arasında kıkırdak bulun- matus'a kıyasla) loblar daha az
mayan kemik eklemi, tamoynak ve dar
(eklem), di(y)artroz digitus,-i m. parmak; B. parmak uzun-
dicarpus,-a-um iki meyveli luğu, ortalama 8 cm.
dichasium,-i n. B. terminal çiçeğin altın- digynus,-a,-um B. iki pistilli
da ve karşılıklı olan iki dalı aynı dilatans,-ntis genişletici (s.)
şekilde gelişmiş infloresans, dikas- dilatare genişletmek
yum dilatatio,-onis f. genişletme
dichlamydeus,-a,-um [iki örtülü ] B. dîlatator,-oris i. dilatasyon yapıcı, geniş-
hem kaliks hem de korallası olan letici kas
(çiçek) dılatatus,-a,-um genişletilmiş
dicho- Gr. çift, iki
diligens,-ntis itinalı, özenli
dichotomus,-a,-um [ikiye kesilmiş ] B.
dilutus,-a,-um sulandırılmış, dilüe, sey-
ikiye ayrılmış, (dal ve damarlar)
daima ve birçok defalar ikiye ay- reltilmiş
rılmış, dikotom dimidiatus,-a,-um [yarıya bölünmüş ]
diclinus.-a.-um [iki yataklı ] B. tek eşeyli, yarım, B. yarısı gelişmiş
erkek ve dişi organları ayrı çiçek- dimidium,-i n. yarı
lerdi olan dimidius,-a,-um yarım
dicotyledoneus,-a,-um iki kotiledonlu, dimorphus,-a,-um iki şekilli
çift çenekli, dikotil dioecus,-a,-um = dioicus
dictus,-a,-um söylenmiş, emredilmiş dioicus,-a,-um [iki evli] B. iki evcikli,
didigitato-pinnatus,-a,-um her iki tara- dioik
fında yaprakçıklar bulunan ikinci dipetalus,-a,-um iki petalli
derecedeki petioller çift çift esas diphyllus,-a,-um iki yapraklı
petiolun ucunda toplanmış (aynı diplo- Gr. çift, iki misli
şekilde tridigitato-pinnatus v.s. diploe,-es f. kafa kemiklerinin iki la-
yapılır) minası (kutbu) arasındaki sür.-
didym- Gr. [ikiz ] çift gerimsi doku
didynamus,-a,-um [çift kuvvetli ] B. diploicus,-a,-um diploe ile ilgili
erkek organları ikişer ikişer aynı diploideus,-a,-um çift, diploid; bkz. -ploi-
olan deus
101 domesticus

diplophasis,-is f. [gelişmenin ikili fazı ] distorsio,-onis f. burkulma


diplofaz, bir canlının gelişmesinde ditio,-onis f. böl^e, mıntıka; dit. medit. =
nukleus'un diploid olduğu faz ditio mediterranea Akdeniz böl-
diplotaxis,-is f. [iki sıra halindeki dizgi ] gesi
dipterus,-a,-um [Gr. pter- ] iki kanatlı diu z. uzun bir süre
directio,-onis f. istikamet, yön; emir; diuresis,-is f. idrar salgısı, diürez
directione propria , R. kıs. D,P. diureticum,-i n. diüretik (idrar söktürü-
[özel emire göre ] tarif üzere cü) ilâç
di(s)- [biribirinden hareket ; fark; o- diureticus,-a,-um idrar söktürücü, diüre-
lumsuzluk ] tik, müdrir
disc(i)- Gr. yuvarlak levha, disk diurnus,-a,-um [dies ] bir günlük; çiçek-
disciformis,-e disk şeklinde leri bir gün yaşıyan; gündüz çi-
discipulus,-i m. öğrenci çek açan, gündüz rastlanan
disc(o)- = disci- diutius z. Comp. daha uzun bir süre
discoglossus,-a,-um dili disk şeklinde divaricatus,-a,-um düzensiz olarak sap-
olan mış, dağınık
discoidalis,-e = disciformis divergens,-ntis birbirinden uzaklaşan
discoides,-is = disciformis diverticulum,-i n. [yol sapması] A. diver-
discoideus,-a,-um = disciformis tikül (anatomik bir oluşumla ba-
discolor,-oris alaca, çeşitli renkli; öz. ğıntısı olan ve bir çıkmaz şek-
(yaprağın) iki yüzü değişik renk- linde biten anormal boşluk)
te olan dives, divitis zengin
discophorus,-a,-um [yuvarlak levha taşı- dividere bölmek
yan ] divisio,-onis f. bölüm
discretus,-a,-um ayrılmış divulsio-onis f. yırtılma
discus,-i m. [kalın, yuvarlak levha] doctor,-oris m., kıs. Dr. doktor; ~
disk, B. tabla, disk juris, kıs. Dr. jur. hukuk doktoru;
dispar.-paris eşit olmayan ~ medicinae, kıs. Dr. med. tıp
dispermus,-a-,um iki tohumlu doktoru; ~ pharmaciae, kıs. Dr.
dispersio,-onis f. yayılma pharm. eczacılık doktoru; ~ phi-
dispnea,-ae f. = dyspnoe losophiae, kıs. Dr. phil. felîefe
disscctio.-onis f. diseke etme, açımlama doktoru ; ~ rerum naturalium,
(teşrih) kıs. Dr. rer. nat. [tıbbî şeylerin
dissectus,-a,-um kesilmiş, yarılmış doktoru ] fen doktoru; ~ scien-
disseminatus,-a,-um yaygın, yayılmış tiarum naturalium, kıs. Dr. sc. nat.
(ekilerek yayılmış) tabiî ilimler doktoru; ~ theolc-
dissinıilatio,-onis f. farklı hale gelme, giae, kıs. Dr. theol. din bilimi
disimilasyon doktoru
dissimilis.-e birbirinden değişik dodeca Gr. oniki
distachys s. iki başaklı dolabratus,-a,-um iki ucu sivri kazma
distalis,-e merkezden uzak durumda olan şeklinde
(karşıtı: proximalis) dolabriformis,-e = dolabratus
distans.-ntis seyrek, birbirinden uzak dolicho- Gr. uzunca
durumda dolichocephalus,-a,-um uzun kafalı, do-
distichus,-a,-um iki (karşılıklı) sıra üze- likosefal
rine dizilmiş (sıralanmış), diştik dolor,-oris m. ağrı
distinctus,-a,-um ayrı, değişik, fark edi- domcsticus,-a,-um [ev ile ilgili ] B.
lebilen, belli bahçede yetiştirilen, bostan bit-
dornus 102

kisi olarak yetiştirilen, Z. ehli, dumosus,-a,-um çalımsı, çalı ile dolu


evcil duo, (m.n.), duae (f.) iki (bkz. s. 51)
domus,-us f. ev duodecim oniki
donec -ıncaya kadar duodecimus,-a,-um onikinci
dorsalis,-e sırt ile ilgili, sırt tarafında duodenalis,-e onikiparmak bağırsağı ile
bulunan ilgili
dorsifixus,-a,-um sırta takılmış duodeni,-ae,-a onikişer
dorsiventralis,-e A. sırttan karına doğru, duodenum,-i n. onikiparmak bağırsağı
arkadan öne doğru, B. = bifa- duodeviginti onsekiz
cialis duolinearis,-e iki linea uzunluğunda
dorsum,-i n. A. B. sırt (bkz. linea)
dosis,-is f. R. kıs. dos. doz duplex,-plicis iki misli
d. p. bkz. directio duplicato-pinnatus,-a,-um = bipinnatus
Dr., Dr. jur., Dr. med.. Dr. phil., Dr. duplieato-ternatus,a-um = biternatus
rer. nat., Dr. sc. nat., Dr. theol., duplicatus,-a,-um çift
bkz. doctor dura,-ae f., dura mater = pachymeninx
draco,-onis m. ejder durities,-ei f. sertlik
dracunculus,-i m. yılanyastığı (bitki) duruş,-a,-um sert
irasticum,-i n. çok kuvvetli müshil ilâç dynam- Gr. kuvvet; tk. dinamit
drasticus,-a,-um çok kuvvetli müshil dynamicus,-a,-um kuvvet ile ilgili,
(önce fekaloid sonra su gibi de- dinamik
fekasyona neden olan müshil) -dyni-, -dynia Gr. ağrı, örn. arthrodynia;
drom(o)- Gr. koşma tk. -dini
drupa,-ae f. eriksi meyva dys- normalden ayrı; fena; zor
-dry(o)-, -drys meşe dysbasia,-ae f. yürüyememek hali
dubiosus,-a,-um şüpheli dysenteria,-ae f. [barsakların anormal
ducentesimus,-a,-um iki yüzüncü çalışması ] ishal, dizanteri
ducenti,-ae,-a iki yüz
dysentericus,-a,-um dizanteriye neden
ductulus,-i m. kanalcık, borucuk
olan; dizanteride kullanılan
ductus,-us m. A. kanal, boru, iç salgı-
ları boşaltmaya yarıyan bir boru; dyskinesia,-ae f. bir organın zor ve
anormal fonksiyonu, diskinezi
ductus choledochus (bkz. chole- dyspepsia,-ae f. [Gr. dys-,peps-, pess- =
dochus) koledok kanalı; ductus sindirme ] sindirim bozukluğu,
deferens (bkz. deferens) sperma dispepsi
kanalı; ductus resinifer (bkz. re- dysphagia,-ae f. yutmada zorluk çek-
sinifer) reçine kanalı me, yutma güçlüğü
dulcamarus,-a,-um tatlı-acı dysphrenia,-ae f. ruh düzensizliği
dulcis,-e tatlı dyspnoe,-es f., dyspnoea,-ae f. nefes dar-
dumetum,-i n. çalılık lığı, solunum güçlüğü, dispne
dysuria,-ae f. ağrılı ve zor idrar yapma

E
e (sesli harfle başlayan kelime önünde ebeneus,-a,-um abanoz gibi siyah
ex) e. + Abl. -den, içinden eborinus,-a,-um fildişi renginde
e- veya ex- (sesli harf ve h önünde mu- ebulus,-i m. bodur mürver'in (Sam-
hakkak ex-) f önünde ef- dışarıya bucus ebıtlus'un) eski ismi
hareket ; yoksunluk, -sız ebur,-oris n. fildişi
103 encephal

cburneatio,-oııis f. A. kemiğin fildişine ellipticus,-a,-um elips biçiminde, B.


benzer katı ve tıkız bir madde her iki ucu sivri elips şeklinde
şekline dejenere oluşu em- Gr. bkz. en-
eburneus,-a,-um fildişi renginde emaciatio,-onis f. aşırı zayıflama
eccrinus,-a,-um ifraz eden, salgılayan emansio,-onis f. [gelmeme ]
echinatus,-a,-um [kirpi gibi dikenli ] B. emarcidus,-a,-um gevşek (olmuş), zayıf
sert kıl veya düz dikenlerle kaplı (olmuş); beyazlaşmış
echinus,-i m. kirpi emarginatus,-a,-um B. ortada az derin
eco- = oico-; tk. ekonomi ve yayık girintili
ecto- dış(arıda) embolia,-ae f. embolus nedeniyle bir
ectoderma,-atis n. = ectodermis damarın tıkanması, amboli
ectodermis,-itis f. A. B. dış deri, ekto- emboliformis,-e tıkaç şeklinde
dermis, ektoderma embolus,-i m. pıhtı, T. bakteri, yağ,
ectoplasma,-atis n. hücrede proto- hava veya başka cins maddeler-
plazmanın dış tabakası den oluşan ve bir kan damarını
eczema,-atis n. ekzama, mayasıl tıkayan tıkaç
edentatus,-a,-um dişsiz embryo-onis m. embriyon, cenin, dölüt
edentulus;-a,-um = edentatus B. gelişme neticesinde yeni bitki-
editio,-onis f. baskı yi meydana getirecek olan bitki
edulis,-e yenir, yenilebilir taslağı
ef- bkz. e- embryologia,-ae f. embriyoloji, oluşum
efferens,-ntis dışarıya götüren (teşekkül) anatomisi
effervescens,-ntis köpüren, köpürücü, emenagogum,-i n. âdet söktürücü ilaç
efervesan emenagogus,-a,-um âdet söktürücü
effervescens,-ntis n. efervesan ilâç emendare düzeltmek
efficax,-ntis tesirli emesis,-is f. kusma
effusus,-a,-um [ex-, fusus: dışarıya dö- emeticum,-i n. kusturucu ilâç
külmüş ] çok yaygın emeticus,-a,-um kusturucu
e. g. bkz. exemplum emeto- Gr. kusma
ejaculatio,-onis f. fışkırtma eminens,-ntis etrafındakilerden yüksek
ejacu!atorius,-a,-um fışkırtıcı, fışkırttıran eminentia,-ae f. çıkıntı
elasticus,-a,-um elastikî emissarium,-i n. çıkartıcı kanal
elaterius,-a,-um fırlatan emittere dışarıya göndermek
elatineus,-a,-um [Gr. elate = gcknar: emolliens,-ntis [yumuşatıcı ] deri veya
göknar'a benzer ] yaprakları gök- mukozanın tahrişini azaltıcı veya
narınki gibi olan giderici
elatus,-a,-um yüksek emo)liens,-ntis n. deri veya mukoza tah-
electro- Gr. kehribar; elektrik rişini azaltıcı veya giderici ilâç
electrophobia,-ae f. elektrikten korkma emotio,-onis f. heyecan
electruarium,-i n. lapa veya hamur ha- emplastrum,-i n. yakı
linde galenik peparat empyema,-atis n. T. plevra boşluğunda
electus,-a,-um seçkin cerahat toplanması, ampiyem
elephas,-antis m. fil emulsificans,-ntis emülsiyon yapıcı
elevare kaldırmak, hafifletmek emulsio,-onis f. emülsiyon
elixir n. çm. T. K. iksir (alkol, kompoze en-,p ve b önünde em- Gr. içinde, içine
tentür, şeker veya gliserin ihtiva enamelum,-i n. dişin minesi
eden preparat) enarthrosis,-is f. yuvarlak eklem
eilipsoides,-is elips şeklinde encephal- Gr. beyin
encepbalicus 104

encephalfcus,-a,-um beyin ile ilgili epenchyma,-atis n. beyin boşluğunun


encephalon,-! n. beyin içini döşiyen hücre tabakası
encephalum,-i n. = encephalon eph- Gr. bkz. epi-
endemius,-a,-um yerli ephedra-ae f. denizüzümü (bitki)
endivia,-ae f. [Gr. end(on) = içinde; ephelis,-idis f. çil
Lat. via: yollarda yetiştiği için ephemerus,-a,-um bir günlük
(?)] epi- sesli harf ve h önünde eph- Gr.
endo- Gr. iç üst (ünde)
endocarditis,-idis f. kalp içzarınm iltihabı epicalyx,-ycis m. B. kaliks'in üstünde
endocardium,-i n. kalbin içzarı, endo- ^ulunan tabaka
kard epicarpium,-i n. = exocarpium
endocarpium,-i n. B. meyve kabuğunun epicranius,-a,-um kafaüstü
iç tabakası, endokarp epidermicus,-a,-um üstderi tabakasıyla
endodermis,-itis f. B. A. içderi, endoder- ilgili
mis, endoderma epidermis,-idis f. A. B. üstderi, epidermis,
endo)ympha,-ae f. iç kulak zarının epiderma
labyrinthus'un içindeki sıvı, iç- epig(a)eus,-a,-um toprağın (hemen) üs-
lenfa, endolenfa tünde bulunan
endometricus,-a,-um ıterus'un içindeki epigastricus,-a,-um karın ya da mide
doku ile ilgili üstünde bulunan
endothelium,-i n. A. seroz boşlukları, kan epigastrium,-i n. karının iki kaburga
damarları ve lenf yollarının iç kavsi arasında kalan bölgesi, epi-
yüzündeki yassı hücre tabakası, gastr
endotel epiglotticus,-a,-um epiglot ile ilgili
endothoracicus,-a,-um toraks'ın (göğüs epiglottis,-idis f. dilin kökünde bulunan
kafesinin) içinde olan ve yutkunma sırasında nefes bo-
enema,-atis n. lavman rusunu kapatan yassı kıkırdak,
enervis,-e B. damarsız epiglot
enne(a)- Gr. dokuz epigynus,-a,-um B. ovaryumun üstünde
enormis,-e normalden büyük, çok bü- bulunan
yük epilepsia,-ae f. epilepsi, sara illeti
ensifer,-fera,-ferum kılıç taşıyan epiphyllus,-a,-um yaprak üstünde bulu-
ensifo)ius,-a,-um yaprakları kılıç bi- nan veya yetişen
çiminde epiphysis,-is f. uzun kemiklerin ucu,
ensiforrais,-e kılıç şeklinde (oldukça epifiz
diiz, tepesi sivri) epiphyticus,-a,-um başka bitkiler üze-
-ensis, -c yer gösterir; bkz. s. 49 rinde yaşıyan fakat parazit ol-
ensis,-is m. kılıç mayan, epifit
entemo- Gr. böcek epiploon,-i n. bağırsakları tutan askı,
entemogamus,-a,-um B. polenleri böcek- epiplon
ler tarafından taşınarak tozlaşan, epistropheus,-i m. [döndüren] ikinci
entemogam boyun omuru
enter(o)- iç; iç organ epithelium,-i n. vücudun bütün serbest
entericus,-a,-um iç organlar ile ilgili yüzeylerini kaplayan damarsız hüc-
enteritis,-idis (ince) bağırsak iltihabı re tabakası, epitel
enuresis,-is f. irade dışı işeme; enuresis epithymus,-a,-um kekik bitkisi üstünde
nocturna gece işemesi yetişen
-enus,-a,-um yer gösterir; bkz. s. 49 equisetum,-i n. atkuyruğu (bitki)
105 exsiccatus

equus,-i m. at dışarı çıkması, fırlaması, eventras-


erectio,-onis f. dik durum yon
erectus,-a,-um (dim)dik, dikduran ex e. +"Abl. bkz. e
erem(io)- Gr. yalnız ex- bkz. e-
ereuth(o)- = erythro- exacerbatio,-onis f. hastalığın yeniden
ereuthophobia,-ae f. yüzünün kızar- alevlenmesi, eksaserbasyon
masından korkma exaltatus,-a,-um yüksek (olmuş), yük-
ergasiophobia,-ae f. işten korkma; ame- seltilmiş
liyattan korkma exanthema,-atis n. yaygın deri dökün-
erinaeeus,-a,-um [kirpiye benzer ] tüsü
erinaceus,-i m. kirpi examaratus,-a,-um acılığı giderilmiş
erosio,-onis f. Cğr. aşınma exasperatus,-a,-um sert noktalardan do-
erostris,-e gagasız layı pürüzlü
erosus,-a,-um B. kenarı düzensiz girintili excellens,-ntis kendini belirten
çıkıntılı excelsus,-a,-um yüksek
erot(o)- Gr. fizik anlamıyla aşk excitans,-ntis T.=stimulans
erotophobia,-ae f. fizik anlamıyla aşktan, excorticatus,-a,-um kabuğu çıkarılmış
cinsî sevgiden korkma excretum,-ı n. çıkartı, ifrazat, salgı
erratum,-i n. hata, yanlışlık excurrens,-ntis [dışarıya koşan] B. ana
eructatio,-onis f. geğirme eksen uzamış
eruthro- = erythro- exemplum,-i n. misal; exempli gratia,
erytlıema,-atis n. eritem, kızartı kıs. e. g. örneğin
erythematosus,-a,-um eritem ile ilgili exertus,-a,-um = exsertus
erythro- Gr. kırmızı exiguus,-a,-um çok küçük, küçücük
erythrocytus,-i m. kandaki alyuvar, erit- exitus,-us m. ölüm, eksitüs
rosit exo- Gr. dış(arıya, -arıda)
erythrophyllus,-a,-um kırmızı yapraklı exocarpium,-i n. B. meyva kabuğunun
esculentus,-a,-um = edulis dış kısmı, eksokarp
esse imek; est -dir; sunt -dirler; sit olsun exoleatus,-a,-um yağı çıkarılmış
essentia,-ae f. esans (uçucu yağ) exorrhizus,-a,-um kökleri dışarıda olan
est bkz. esse exothermus,-a,-um [ısıyı dışarıya ve-
esuries,-ei f. iştah ren] ısı verici, eksoterm
et ve; et - et hem - hemde expectorans,-ntis [göğüs temizleyici ]
ete. bkz. ceteri balgam söktürücü, ekspektoran
etesi- Gr. sene expectorans,-ntis n. ekspektoran ilâç
ethmoides,-is kalbura benzer expectoratio,-onis f. göğsün (akciğerin)
etiam z. da (de), ayrıca temizlenmesi
eu- Gr. iyi expeditio,-onis f. R. teslim etme
eucalyptus,-i f. okaliptüs (bitki) experimentum,-i n. deney, tecrübe
eucephalus,-a,-um başı iyi gelişmiş explere doldurmak
euphorbia,-ae f. sütleğen (bitki) explorare araştırma yapmak
Europa,-ae f. Avrupa exploratorius,-a,-um araştırma yapmak
europaeus,-a,-um Avrupa'da yetişen ile ilgili
-eus,-a,-um renk, şekil ve kalite bakı- expressus,-a,-um suyu çıkarılmış
mından benzerlik veya kullanılan ex(s)ertus,-a,-um çevresindekilerden da-
materyeli belirtir; bkz. s. 33 ha uzun veya yüksek, açıkta kalan
eventratio,-onis f. karın boşluğundaki exsicans,-ntis kurutucu
organların biı delik veya yırtıktan exsiccatus,-a,-um tamamen kurutulmuş
exspiratio 106

exspiratio,-onis f. nefes verme extra e. + Acc. -in dışında


extendere yaymak, genişletmek, uzat- extra- dışarıda, dışarıya
mak extractio,-onis f. tüketme
extensor,-oris m. ekstansiyon yapıcı extractum,-i n. [dışarıya çekilmiş ]
kas
ekstre, hulâsa
extensus,-a,-um uzatılmış
extraordinarius,-a,-um [kural dışı olan ]
extentio,-onis f. [uzatma ]
exterior,-ius Comp. (daha) dışta bulu- extremitas,-atis f. kol, bacak, kanat
nan yüzgeç gibi organ
externum,-i n. dışarıdan (haricen) kul- extrorsus,-a,-um [extr-, versus ] dı-
lanılacak ilâç şarıya dönmüş, dışarıya bakan,
externus,-a,-um dış, dışarda bulunan, dı- dışarıya doğru
şarıda kullanılan exulceratio,-onis f. ülserin oluşması

F
facere yapmak; fac yap, fiant yapılsın- fascia,-ae f. sargı, şerit, kolan, A. fasya,
lar, fiat yapılsın, fit yapılır (örn. adaleleri) örten tabaka;
facialis,-e yüz ile ilgili fascia bulbi göz küresini örten zar
facies,-ei f. yüz, surat, çehre; yüzey fascialis,-e demet haline gelmiş
facilis,-e kolay fasciarius,-a,-um şerit şeklinde (dar ve
factitius,-a,-um [yapılmış ] yapay, ar- çok uzun)
tifisyel fasciatus,-a,-um = fascialis
factus,-a,-um yapılmış fasciculatus,-a,-um demet (çik) şek-
facultas,-atis f. imkân, olanak linde
faenum,-i n. = foenum fasciculus,-! m. demetçik
faex, faecis f. maya fasciola,-ae f. küçük şerit
fagus,-i f. kayınağacı fascis,-is m. demet
falcatus,-a,-um = falciformis^ fastidium,-i n. nefret
falcîformis,-e orak şeklinde, oraksı fastigium-i n. [çatı tepesi ]
fallax,-acis aldatıcı fauces, faucium f. A. boğaz (ağız boş-
falsinervis,-e B. yalancı damarlı, iletim luğu ile yemek borusu arasındaki
dokusu bulunmayan ve fakat da- bölüm) B. çiçeklerin boğazı
mar görünüşünde yapılı fauna,-ae f. bir bölgeye veya kıt'aya ait
falsus,-a,-um yanlış, yalancı hayvanların tümü
falx, falcis orak faux, faucis f. t boğaz
fames,-is f. açlık favosus,-a,-um = alveolatus
familia,-ae f. aile, B. Z. familya favus,-i m. kellik, kel hastalığı
farfara,-ae f. [far = kepek, un;-fara = febrilis,-e ateşli, ateş ile ilgili
-fera: unla kaplanmış gibi] febris,-is f. (hastada) ateş, hararet
-fariam z. bkz. bifariam fecundus,-a,-um verimli
farina,-ae f. un fel, fellis n. öd, safra
farinosus,-a,-um [çok unlu] B. un ile felix,-icis mutlu
kaplanmış gibi felleus,-a,-um safra ile ilgili
107 florus

femina,-ae f. [bayan ] dişi fı'nis,-is m. hudut, hedef, son


femininus,-a,-um dişi firmus,-a,-um sert, sağlam
femoralis,-e uyluk kemiği ile ilgili fissura,-ae f. yarık
femur,-oris n. A. uyluk kemiği fissus,-a,-um [çatlamış] B. (yaprağın)
fenum,-i n. =foenum çatlakları yaklaşık olarak ortaya
fere z. hemen hemen, takriben kadar uzanan; bileşik sıfatlarda
-fer(us),-fera,-ferum taşıyan, getiren; «-fidus,-a,-um» kullanılır, örn.
bkz. s. 37 pennatifidus, palmatifidus
ferox,-ocis yabanî, vahşî fistula,-ae f. [boru ] T. fistül (normalde
ferratus,-a,-um demir içeren bulunmayan ve vücut içindeki ce-
ferrugineus,-a,-um pas rengi rahat veya salgıyı başka bir yere
ferrugo,-inis f. pas akıtan kanal), B. iki ucu kapalı
ferrum,-i n. demir (Fe) boru
fertilis,-e verimli, fertil fistulosus,-a,-um boru şeklinde
fertilitas,-atis f. verimlilik fit bkz. facere
fervens,-ntis (kor halinde) sıcak fixus,-a,-um takılmış, sabit
fervere, kor halinde olmak flabellatus,-a,-um yelpaze biçiminde, yel-
fetalis,-e fetus (embriyon, cenin) ile pazemsi
ilgili flabellum,-i n. A. B. yelpaze
fetus,-us m. embriyon (cenin) flaccidus,-a,-um soluk
fiat, fiant bkz. facere flagellatus,-a,-um kamçılı
fibra,-ae f. lif flagellatum,-i n. Z. kamçılı
fibrinus,-a,-um ateş ile ilgili , ateşe karşı flagellum,-i n. A. B. kamçı, kamçı şek-
kullanılan linde uzantı
fibrosus,-a,-um dokusu çok lifli flamma,-ae f. alev
fibula,-ae f. A. fibula, kamış kemik f)ammeus,-a,-um ateş kırmızısı
(bacak iskeletinin bir kemiği) flammula,-ae f. küçük alev
-ficatıo,-onis f. yapılma, gelişme ,örn. flavescens,-ntis sarımsı
bkz. ossificatio flavidus,-a,-um = flavus
fictile,-is n. t toprak vazo flavus,-a,-um sarı, sarımtrak
ficus,-i f. incir ağacı flexibilis,-e [dönebilen, bükülebilen ]
-ficus,-a,-um yapan B. esnek
-fidus,-a,-um bkz. fissus f!exio,-onis f. kendi üstüne bükülme,
figura,-ae f. endam, şekil, Geom. ci- flexor,-oris m. fleksiyon yapan, bükücü,
sim katlıyan kas
filamentum,-i n. [tel, lif] B. filament, f!exuosus,-a,-um çok zikzaklı
stamenin sap kısmı flexura,-ae f. [ eğilme yeri ] A. dirsek
filamentosus,-a,-um [(çok) lifli veya li- flexus,-us m. bükülme (öz. eklemler
lamentli ] filamentlerden veya lif- için)
lerden meydana gelmiş; ipliksi flora,-ae f. flora, bir bölgede yetişen
filiformis,-e iplik şeklinde bitkiler
filipendula,-ae f. [filum, pendulus: sarkık floralis,-e çiçeğe ait
lifli ] Florentia,-ae f. Floransa
filtrare süzmek fIorentinus,-a,-um Floransa yakınların-
filtrum,-i n. süzgeç, filtre da yetişen
filum,-i n. lif floribundus,-a,-um çiçeklenen
fimbria,-ae f. saçak floridus,-a,-um çok çiçekli
fimbriatus,-a,-um saçaklı -florus,-a,-um . . . . çiçekli; bkz. s. 36
flos 108

flos, floris m. çiçek -formis,-e . . . . şekilli, -e benzer; bkz.


floscuIum,-i n. küçük çiçek s. 43.
fluere akmak formula,-ae f. formül
fluidextractıım,-i 11. [sıvı ekstre ] mayi formcatus,-a,-um kubbeli
hulâsa, T. K. seyyal hulâsa fomix,-icis m. kubbe, A. formiks, çık-
fluidus,-a,-um sıvı, mayi (katı olmayan) maz
fluitans,-ntis akan suyun içinde duran fortis,-e cesur, kuvvetli
-fluus,-a,-um [akan ] fortitudo,-inıs f. cesaret
focus,-i m. [ocak] Fiz. T. odak, fokus fossa,-ae f. [hendek] A. kemik üzerinde
(T. hastalığın çıktığı yer) girinti halinde çukur, fossa
foeniculum,-i n. rezene (bitki) fossula,-ae f. A. küçük fossa
foenum,-i n. kuru ot fovea,-ae f. çukur
foetidus,-a,-um fena kokulu foveatus,-a,-um çukurlu
foetor,-oris m. fena koku foveola,-ae f. küçük çukur
foliaceus,-a,-um yaprağa benzer fractio-onis f. kırılma; (matematikte)
foliaris,-e yaprak ile ilgili; yapraksı, kesir
yaprağa benzer; yaprağa sokulmuş fractura,-ae f. kırık, fraktür
veya eklenmiş fractus,-a,-um kırılmış
foliatus,-a,-um yapraklı, yaprak taşı- frag- kırma, kıran
yan fragaria,-ae f. çilek (bitki)
-foliatus,-a,-um bkz. bifoliatus, trifo- fragariodes,-is çilek bitkisine benzer
liatus fragilis,-e kırılabilir, kırılır, gevrek
folioIum,-i n. yaprakçık fragmentum,-i n. [bir şeyden kırılıp ay-
foliosus,-a-um (çok) yapraklı rılan parça ] kısım, fragman
folium,-i n. B. yaprak, Gal. varak (ince- fragrans,-ntis güzel kokulu
cik madenî yaprak) frangere kırmak
-folius,-a,-um . . . -yapraklı; bkz. s. 35 fraxinus,-i f. dişbudak (bitki)
follicuIitis,-idis f. folikül iltihabı frenulum,-! n. [gemcik] A. sabit yer-
follicu)us,-i n. A B. folikül (B. bir kar- den hareketli yere doğru geçen
pelden yapılmış ve karpelin dikişi bir mukoza zarı, frenulum
boyunca açılan meyva), T. çok frenum-i n. gem
küçük iç ve dış salgı bezi ve kesesi fremitus,-us m. hırıltı, fremisman
fomentatio,-onis f. tedavi amacıyla sıcak frequens,-ntis sık sık olan; tk. frekans
bir sıvı ile ıslatılmış pansumanın fricare ovmak, oğmak
uygulanışı frictio,-onis f. friksiyon
fomentum,-i n. pansuman frigidus,-a,-um soğuk
fomes, fomitıs m. kav frigor (frigus).-oris m. soğuk
fons, fontis m. memba, kaynak frondosus,-a,-um yaprak taşıyan, yap-
fonticulus.-i m. A. bıngıldak, fontanel raklı, yaprak dolu
foramen,-inis n. delik frons, frondis f. ağacın yaprakları
foraminifer,-fera,-ferum [delik taşıyan ] frons, frontis f. alın
delikli frontalis,-e 1. alın ile ilgili 2. vücudun
foraminosus,-a,-um çok delikli ön kısmı ile ilgili
forma,-ae f. şekil, biçim fructifer,-fera,-ferum meyva taşıyan
formatio,-onis f. şekil verme, şekillen- fructus,-us m. meyva
dirme frugilegus,-a,-um meyveleri toplayan
formica,-ae f. karınca frustum,-i n. parça
formicatio,-onis f. vücutta karıncalanma frutescens,-ntis çalımsı
109 gelatina

frutex,-icis m. çalı, funda, ağaççık fundiformis,-e sapan şeklinde


fruticans,-ntis çalımsı fundus,-i m. dip
fruticosus,-a,-um çalı, funda şeklinde fungieidus,-a,-um mantar öldürücü
fachsia,-ae f. küpe çiçeği (bitki) fungiformis,-e mantar şeklinde
fuga,-ae f. kaçış fungus,-i m. mantar
fugax,-acis [kaçmaya eğilimli, kaçabilir, funiculus,-i m. [ipçik ] A. (sinir sis-
kaçan ] B. çok çabuk ölen, düşen teminde, spermatik kordonda, gö-
veya bozulan bek kordonunda) küçük ipsi bir
fulgineus,-a,-um is karası oluşum, B. ovülü plasentaya bağ-
fulgor,-oris m. şimşek lıyan sap, funikulus
fuIgur,-oris n. = fulgor funus,-eris n. ip
fuligo,-inis f. is furcatus,-a,-um çatal şeklinde
fumans,-ntis gaz, buhar, duman çıkar- furor,-oris m. hiddet
tan, dumanlı furunculus,-i m. kan çıbam (cf. carbuncu-
fumaria,-ae f. şahtere (bitki) lus)
fumeus,-a,-um = fumosus furfur, furfuris m. kepek
fumigatio,-onis f. (dezenfektan) buhar fuscatus,-a,-um kahverengi
veya dumanlara maruz bırakma fuscus,-a,-um = fuscatus
fumosus,-a,-um duman rengi(nde) fusiformis,-e iğ şeklinde
fumus,-i m. duman fusus,-a,-um dökülmüş
funda,-ae f. sapan fusus,-i m. iğ

6
gae(o)- Gr. dünya, toprak; tk. coğrafya, ganglion,-i n. gangliyon: 1. sinir hüc-
jeoloji relerinin meydana getirdiği bir çeşit
galact(o)- Gr. süt topluluk 2. lenf düğümü
Galatia,-ae f. Ankara ve dolayları gangliosus,-a,-um çok gangliyon taşı-
galaticus,-a,-um Galatia'da yetişen yan
galeobdolon [Gr. galev = gelincik (hay- garganicus,-a,-um İtalya'nın Apulya böl-
van), kedi; bdolos = fena koku: gesindeki Garganus dağlarında
toz haline getirilmiş yaprakları yetişen
fena koku çıkartan ] gargarisma,-atis n. gargara ilâcı
galla,-ae f. mazı gaster, gastris f. mide (nadiren karın)
Gallia,-ae f. Fransa gast(e)r(o)- Gr. mide
gallicus,-a,-um Fransa'da yetişen, Fran- gastricus,-a,-um mide ile ilgili
sa'ya özgü gastritis,-ıdis f. [mide iltihabı] mide
gallus,-i m. horoz bozukluğu, gastrit
gam(o)- Gr. [evlenme ] birleşme (cf. gastrointestinalis,-e mide ve bağırsak-
anemogamus); birleşik, bitişik (cf. larla ilgili
gamopetalus) gaudium,-i n. sevinç
gamopetalus,-a,-um = sympetalus geaster, geastri m. yeryıldızı (bitki)
gamophobia,-ae f. evlilikten korkma gelatina,-ae f., gelatinum,-i n. jelatin
gelatinosns
110

gelatinosus,-a,-um jelatinimsi, doku ve gibbus,-a-,um = gibbosus


görünüş bakımından jelatine ben- giganteus,-a,-um dev gibi büyük
ziyen gigant(o)- Gr. dev
gelidus,-a,-um soğuk gilvus,-a,-um koyu grimsi sarı
gelu,-us n. buz tutması, don gingiva,-ae f. dişeti
geminatus,-a,-um çift gingiva)is,-e dişetleri ile ilgili
gemellus,-a,-um çift; ikizlerden biri olan gingivitis,-idis f. dişeti iltihabı
gemma,-ae f. konca, dal tomurcuğu gbıglymus,-i m. A. reze eklem, gingli-
gemmifer,-fera,-ferum konca, dal to- mus
murcuğu taşıyan glabella,-ae f. A. kaş arası, glabella
gen- Gr. gelişme; cins, aile, menşe glaber, glabra, glabrum [saçları dökül-
genesis,-is f. gelişme müş ] kılsız, tüysüz, çıplak
genetica,-orum n. [gelişme ile ilgili olan glacialis,-e buz ile ilgili, buza benzer,
bilimler] genetik buzlu
geniculatim z. diz şeklinde kıvrılmış glacies,-ei f. buz
tarzda, eklemli biçimde gladiatus,-a,-um kılıç şeklinde
geniculatus,-a,-um diz şeklinde kıvrılmış, gladiolus,-i m. [küçük kılıç ] glayol
eklemli (bitki)
genitalis,-e cinsiyet organları ile ilgili gladius,-i m, kılıç
genitofemoralis,-e cinsiyet organları ve glandula,-ae f. B. salgı tüyü, A. bez,
uyluk ile ilgili gudde
genitoinguinalis,-e cinsiyet organları ve glandularis,-e gudde ile ilgili
kasık ile ilgili glandulosus,-a,-um guddeler ile dolu,
gentiana,-ae f. centiyane (bitki) (çok) guddeli
genu,-us n. diz glans, glandis f. B. palamut
genuinus,-a,-um hakiki, gerçek glaııcescens,-ntis mavimsi
genus,-eris n. cins, nevi, (sistematikte) glaucoma,-atis n. göziçi tansiyonunun
cins yüksek olmasından ileri gelen has-
ge(o)- Gr. = gaeo- talık, glokom
geographia,-ae f. [dünya tarifi] coğ- glaucus,-a,-um gri yeşil, çam gibi yeşil;
rafya (dokunulmamış meyva gibi) du-
geologia,-ae f. [dünya bilimi ] jeoloji manlı tabakayla kaplı
geometria,-ae f. [toprak ölçme bilimi globifer,-fera,-ferum [küre taşıyan ]
geometri1 globosus,-a,-um küre şeklinde
gephyr(o)- Gr. köprü globularia,-ae f. [çiçekleri küçük küre
-ger,-ge.-a,-gerum taşıyan, getiren, bkz.
şeklinde olan ] türbit (bitki)
s. 37
globulifer,-fera,-ferum [küçük küre ta-
geranium,-i n. turnagagası (bitki)
şıyan ]
gerere getirmek, çıkarmak
geriatria,-ae f. [ger- = ihtiyar(lık) globulus,-i m. A. B. küçük küremsi ci-
jatr-] ihtiyarlık hastalıkları bilimi sim; globulus vaginalis Gal. =
Germania,-ae f. Almanya ovulum
germanicus,-a,-um Almanya'da yetişen, globus,-i m. küre
Almanya'ya özgü glochidiatus,-a,-um [sakallarla donatıl-
gibberosus,-a,-um = gibbosus mış ] B. sakal gibi tüylerle örtülü
gibbosus,-a,-um şişkinleşmiş, kambur glomeratus,-a,-ıun yumak şeklinde, yu-
şeklinde tümsekti maklaşmış

1) İlk defa arazi ölçmede kullanılmıştır.


111 gymn(o)-

glomerulosus,-a,-um yumakçıklı gramen,-inis n. gramine


glomerulum,-i n., glomerulus,-i m. [yu- graminosus,-a,-um çok otlu
makçık ] T. böbreklerin süzme gramma,-atis n. gram
fonksiyonu yapan damar yu- grandis,-e büyük
makçığı, glomerül, B. bir in- granifer,-fera,-ferum tane taşıyan
volukrumla beraber kapitulum yıl- granularis,-e granüle şeklinde
dızları granulatio,-onis f. granülasyon
glomiformis,-e yumak biçiminde granulatum,-i n. granül(den oluşan mad-
gIomus,-eris n. yumak de), çok küçük tanecik şeklinde
gloria,-ae f. ün madde
gloriosus,-a,-um ünlü granulatus,-a,-um = granülaris
gloss(o)- Gr. dil granulosus,-a,-um (çok) granüllü
glossopharyngeus,-a,-um dil ve farenks granulum,-i n. [tanecik 1 granül
ile ilgili granum-i n. tane
glossopodium,-i n. [dil şeklinde yaprak graph-,-graphia Gr. yazma, yazı, tarif,
tabanı ] anlatma; tk. grafik, grafoloji
glott(o)- Gr. = glosso- graphologia,-ae f. [yazı bilimi ] grafoloji
glottieus,-a,-um dil ile ilgili gratis z. bedava
gluconas,-atis m. glukonat gratus,-a-,um minnettar; hoş
gluma,-ae f. graminelerde zarımsı gravedo,-inis f. nezle
brakte (bkz. bractea) graveolens,-ntis çok kokulu
glumella,-ae f. graminelerde, spikula gravida,-ae f. gebe kadın; gravida 1.
ekseninde, çiçekle beraber bulunan = primigravida; garvida II.
brakteol = secundigravida
g!utaeus,-i m. kabaet, but graviditas,-atis f. gebelik, gravidite
glutinosus,-a,-um zamklı, zamklı bir sal- gravidus,-a,-um gebe
gı ile örtülü gravis,-e ağır
glycerinatus,-a,-um gliserin içeren gravitas,-atis f. ağırlık
glycerinum,-i n. gliserin grex, gregis m. sürü, küme, B. tür veya
glyc(o)- Gr. tatlı hibrid grubu
glycophy)lus,-a,-um tatlı yapraklı griseus,-a,-um gri
glycosis,-is f. tatlı şeker, glikoz grossularius,-a,-um ham incire benzer
glycy- Gr. = glyco- grossulus,-i m. ham incir
glycyrrhiza,-ae f. [Gr. glycy-, rhiz-] grossus,-a,-um kaba, hantal
meyan (bitki) gubernaculum,-i n. [yöneten şey, gemi
gomphosis,-is f. kakılmış eklem, gomfoz dümeni]
(örn. dişin alveol içindeki duru- gummi n. çm. zamk
mu) gummosus,-a,-um zamk içeren, zamklı
gon- Gr. köşe; tk. poligon gustatorius,-a,-um tada yardımcı, tat
gossypifo!ius,-a,-um yaprakları pamu- verici
ğunki gibi gustus,-us m. tat duygusu
gossypium,-i n. B. Gal. pamuk gutta,-ae f. damla R. kıs. gtt. damlalar
gracilis,-e narin, zarif guttatim z. R. damla damla, damla ha-
gradatim z. R. azar azar, tedricen linde
graecus,-a,-um Yunan, Yunanistan'da guttur,-uris n. boğaz, gırtlak
yetişen gymn(o)- Gr. çıplak; tk. jimnastik1

1) Eski Yunanistan ve Roma'da kültürfizik mayosuz yapıladı.


gymnophobia 112

gymnophobia,-ae f. çıplaklıktan kork- hastalıkları bilimi, ginekoloji, ji-


ma nekoloji
gymnospermus,-a,-um tohumları açık- gynaecologicus,-a,-um kadın hastalık-
ta olan ları ile ilgili
gynaeceum,-i n. ginekeum, çiçeğin dişi gynaephobıa,-ae f. kadın(lar)dan kork-
organlarının topluluğu; cf. and- ma
roeceum gynoeciutn,-i n. = gynaeceum
gyn(aeco)- Gr. kadın; B. pistil gypseus,-a,-um alçı gibi beyaz
gynaecoIogia,-ae f. [kadın bilimi ] kadın gyratus,-a,-um = circinnatus

H
hab. bkz. habitare haemorrhagia,-ae f. [Gr. haemorhag- ]
habere sahip olmak kanama, hemoraji
habitare ikâmet etmek, oturmak; hab., haemorrhoidalis,-e kalın bağırsak ile
habitat [oturuyor ] (bitkinin yetiş- ilgili
tiği yeri gösteriyor) haemorrhoides,-um m. basur, hemoroid
habitus,-ııs m. vücudun dış görünüşü haemostaticum,-i n. hemostatik ilâç
hadro- Gr. kaba, kuvvetli haemostaticus,-a,-um kan(ama) dindirici.
hadrocentricus,-a,-um [kuvvetli kısmı hemostatik
ortada bulunan ] B. ksilemi ortada Haemııs,-i. m. Balkan dağları
bulunan haerere asılı bulunmak
haematicus,-a,-um T. kan ile ilgili halepensis,-e Halep yakınlarında yetişen
haematiticus,-a,-um kan kırmızısı Halicarnasus,-i f. Bodrum
haem(ato)- Gr. = aem- halimifolius,-a,-um yaprakları karapazı-
haematoma,-atis n. [kan kesmesi ] da- nınki gibi
marın vücut içinde kopması nede- halimus,-i m. karapazı'nın (bir bitki)
niyle meydana gelen kan toplan- eski ismi
ması hallux,-ucis m. ayak başparmağı
hama- Gr. aynı zamanda, beraber
haematophobia,-ae f. kandan korkma
hamamelis,-idis f. cadıfındığı, hamamelis
haematuria,-ae f. idrarda kan bulunması,
(bitki)
hematüri
hamatus,-a,-um çengel şeklinde
haem(o)- Gr. = aem-
hamulus,-a,-um A. çengelcik
haemocatharticus,-a,-um f kan temiz- hamus,-i m. çengel, kanca, olta
leyici hapax z. Gr. bir defa
haemophilia,-ae f. [kanamayı sevme ] hapaxanthus,-a,-um bir tek defa çiçek-
kanın pıhtılaşmaması (anneden lenen ; cf. monocarpus
gelen ve erkek çocukta görülen haplo- Gr. tek, basit
ve kan pıhtılaşma faktörü nok- haploideus,-a,-um tek, haploid; bkz.
sanlığından dolayı kanın durma- -ploideus
ması), hemofili haplophasis,-is f. [gelişmenin tekli fazı]
haemophthalmus,-i m. gözde kanama, haplofaz, bir canlının gelişmesinde
gözün kanlanması nukleus'un haploid olduğu faz
113 hidroticum

hasta,-ae f. cirit hepar,-atis n. karaciğer


hastatus,-a,-um cirit ucu şeklinde, yap- hepaticus,-a,-um karaciğer ile ilgili [ka-
rağın tabanındaki loplar birden raciğer renginde ] çok az sarıya
genişleyerek orta eksenden uzak- bakan kahverengi
laşmış hepatitis,-idis f. karaciğer iltihabı
haustorium,-i n. emeç, emici kök hept(a)- Gr. yedi
haustrum,-i n. kalın bağırsağın boğumu heptagonus,-a,-um yedi köşeli
haustus,-us m. [yudum ] içilecek ilâç heptapetalus,-a,-um yedi petalli
hebdomada,-ae f. hafta Heracles,-is m. Herküi
hebephrenia,-ae f. [gençlikte bunama ] heracleum,-i n. [Herkül'e ait; Herkül ta-
şizofreninin bir şekli rafından tedavi amacıyla kul-
hebeticus,-a,-um erginlik ile ilgili lanılan bitki ]
hec(a)to(n>- Gr. yüz(sayı); tk. hektolitre herba,-ae f. ot (otsu bitkinin topraküstü
hedera,-ae f. sarmaşık (bitki) kısmı)
hederaceus,-a,-um sarmaşığa benzer herbaceus,-a,-um otsu, zarımsı yaprak-
helianthus,-i m [güneş çiçeği ] ay çiçe- lar gibi ince, yeşil ve hücreli
ği herbarium,-i n. kurutulmuş bitki ko-
helic(o)- Gr. salyangoz, helezon şekli; leksiyonu
tk. helisel Hercules,-is m. = Heracles
heli(o)- Gr. güneş heri z. R. dün
helioscopius,-a,-um güneşe bakan hermaphroditus,-a,-um erdişi, hermaf-
helium,-i n. helyum (He) rodit
helis,-icis helisel Hermes,-is m. Grek dininde ticaret ilâhi
helleborus,-i m. noelgülü (bitki) ve ilâhların habercisi
hellebrifolius,-a,-um yaprakları noelgü- Hermus,-i m. Gediz nehri
lü'nünkü gibi hernia,-ae f. fıtık, herni
helmins, helminthis f. bir cins solucan; heter(o)- Gr. diğer, çeşitli, farklı [örn.
cf. anthelminthicum heteromorphus: çeşitli şekilli]
helminthiasis,-is f. barsaklarda parazit heterocarpus,-a,-um çeşitli meyvalı
bulunmasından dolayı hastalıklı heterogenus,-a,-um [menşei farklı ]farklı,
hal, bağırsak kurtları hastalığı heterogen
helmintho- Gr. solucan heterolepis Gr. s. [çeşitli pullu ]
Helvetia,-ae f. İsviçre heteromorphus,-a,-um farklı şekilli, çe-
helveticus,-a,-um İsviçre'de yetişen, İs- şitli şekilli
viçre'ye ait heterophyllus,-a,-um çeşitli yapraklı,
hemer- Gr. gün farklı yapraklı
hemeralopia,-ae f. [gündüz görme ] hex(a)- Gr. altı; tk. heksan (altı kar-
gece körlüğü bonlu hidrokarbür)
hemeranthus,-a,-um gündüz çiçek açan hexagonus,-a,-um altı köşeli
hemi- Gr. yarım; tk. hemiselüloz hexandrus,-a,-um altı erkek organı olan,
hemicrania,-ae f. yarım başLğrısı, mig- altı stamenli, heksandr
ren, ekseriyetle başın bir tarafında hiatus,-us m. adaleler arası yarık,
sürekli ve şiddetli başağrısı çatlak (örn. doğumda bazı ada-
hemisphaera,-ae f. yarımküre, hemisfer lelerin birbirinden ayrılması)
hemisphaericus,-a,-um yarımküre şek- hibernus,-a,-um kış ile ilgili
linde hibridus,-a,-um = hybridus
hemisphaerium,-i n. beynin yarım küre- hidr(o)- Gr. ter
lerinden biri hidroticum,-i n. = diaphoreticum
hidroticus 114

hidroticus,-a,-um = diaphoreticus hordeum,-i n. arpa (bitki)


hiemalis,-e kış ile ilgili, kışın çiçek açan horizontalis,-e yatay
hiems, hiemis f. kış hortensis,-e bahçelerde yetişen
hiero- Gr. kutsal hortus,-i m. bahçe
hilum,-i z. [göbek ] B. hilum (funiculus- hostis,-is m. düşman
un övül ile birleştiği yer; nişas- humanus,-a,-um insan ile ilgili
tanın oluşum merkezi) humeralis,-e pazı kemiği ile ilgili
hine z. buradan; hine inde buradan da humerus,-i m. pazı kemiği
oradan da, her taraftan humidus,-a,-um rutubetli
hippo- Gr. at; tk. hipodrom humifusus,-a,-um = procumbens
hippocampus,-i m. Z. denizaygırı, A. humilis,-e alçak
beynin bir kısmı (h)umor,-oris m. rutubet
hippocastanum,-! n. atkestanesi (bitki) hyalinus,-a,-um cam gibi renksiz ve şef-
hippt>potamus,-i m. su aygırı, hippopotam faf (geçirgen)
hirci,-orum m. ( = barbula hirci) A. kol- hybridus,-a,-um çaprazlamayla mey-
tuk(altı) kılları dana gelmiş, melez, hibrit
hydrargyrum,-i n. civa (Hg)
hircus,-i m. keçinin erkeği
hydrastis,-is f. hidrastis (bitki)
hirsutus,-a,-um kılları sert ve dik, fakat
hydratus,-a,-um K. su içeren
batıcı değil
hydr(o)- Gr. su
hirtus,-a,-uın kısa kıllı, kılları kısa sert
hirudo,-inis f. Z. sülük hydrogenatus,-a,-um hidrojenlenmiş
Hispania,-ae f. İspanya hydrogenium,-i n. hidrojen (H)
hispanicus,-a,-um İspanya'ya ait, İs- hydroIysis,-is f. [eriterek birbirinden
panya'da yetişen, bulunan ayırma ] su ile ayırma, hidroliz
hispidus,-a,-um (domuz kılı gibi) kılları hydrogamus,-a,-um B. polenleri su ara-
uzun-sert ve bazan batıcı cıyla taşınarak tozlaşan
hist(o)- Gr. doku hydrophilus,-a,-um suyu seven, hidrofil
histologia,-ae f. doku bilimi, histoloji hydrophobia,-ae. f. sudan korkma
histolysis,-is f. doku erimesi, histoliz hydrophobus,-a.-um sudan çekinen
histolyticus,-a,-um doku eritici hydrops,-opis m. dokuda veya bedenin
hodie z. bugün her hangi bir boşluğunda su
holo- Gr. tam; tk. holozit toplanması; hydrops peritonaei =
holocrinus,-a,-um [tamamiyle ayıran ] ascites
holosericeus,-a,-um B. ince ipeksi tüy- hygr(o)- Gr. yaş, ıslak, nem(li)
lerle kaplanmış hygrophilus,-a,-um [rutubeti seven ] ru-
homo,-inis m. insan tubetli yerde yaşıyan
homoceliularis,-e benzer hücreli, eş- hygrophobia,-ae f. rutubetten, ıslaklık-
hücreli tan korkma
homogenus,-a,-um kökeni aynı olan, hygroscopius,-a,-um [neme bakan ] nem
homogen, homojen çekici, nemlenen
homo(io)- Gr. benzer, eşit, aynı hymen,-inis n. kızlık zarı
homologus,-a,-um eş anlamda, eşit, hyoseyamus,-! m. banotu
homolog hyparterialis,-e arterin altında bulunan
homotropus,-a,-um [aynı yöne dönmüş] hyper- Gr. üst(ünde), (normalden) fazla
hoplo- Gr. silâh tk. hiperbol
hora,-ae f. saat; vakit hyperemesis,-is f. aşırı derecede kusma
hordeolum,-i n. T. (gözde) arpacık, blep- hypericum,-i n. binbirdelikotu
haritis'in (bkz. blepharitis) bir hypertonicus,-a,-um yüksek basınçlı, os-
şekli motik
115 illico

hypertrophia,-ae f. T. hipertrofi: 1. hypogastricus,-a,-um midenin altında bu-


tümöral olmayan aşırı büyüme lunan
2. doku elemanlarının sayıca değil hypogastrium,-i n. alt karın, karnın en
boyca büyümesi 3. artan fonksiyo- alt bölgesi, hipogastr(iyum)
na bir cevap olarak bazı organların hypoglossus,-a,-um dilin altında bulu-
büyümesi nan
hyph- Gr. = hypo- hypogynus,-a,-um B. ovaryumun altında
hypn(o) - Gr. uyku; tk. ipnotizma bulunan
hypnoticum,-i n. uyku ilâcı hypoleucuü,-a,-um alt tarafı beyaz
hypnoticus,-a,-um uyku ile ilgili, uyutucu hypophosphis,-itis m. hipofosfit
hyp(o)- sesli harf önünde hyph- Gr. alt hypophysis,-is f. hipofiz (beynin taba-
(mda), aşağı; (normalden) az; tk. nında bulunan ve hayat için en
hipotansiyon, hipotonik önemli fonksiyonlara etkili sal-
hypocholia,-ae f. mide usaresi salgısının gıları düzenliyen bez)
noksanlığı, hipokoli hypopithys s. Gr. Pinus (çam) altında
hypochondrium,-i n. epigastrium'un ya-
yetişen
nında bulunan üstkarın bölgesi,
geğrek, hipokondr(iyum) hyposmia,-ae f. koku alma duyusunun
hypocotyledon.-onis f. [kotiledon al- azalması
tında bulunan ] bitki taşlığında hypotrophia,-ae f. bazı hücre ve dokuların
sapçık beslenme yetersizliği sonucu fonk-
hypodermicus,-a,-um altderi tabakası ile siyonunu ve gelişimini kaybetmesi,
ilgili hipotrofi
hypogaeus,-a,-um = subterraneııs hypsiphobia,-ae f. yükseklikten korkma

İ
ı
-iacus,-a,-um yer gösterir bkz. s. 49 idio- özel, has, hususi
ibi z. orada idoneus,-a,-um uygun
ibidem z. aynı yerde -idus,-a,-um bir hali ifade eder; bkz.
ichthy(o)- Gr. balık s. 34
-icius,-a,-um bir eylemin sonucunu ifade ignavia,-ae f. meşgalesizlik, işsizlik, tem-
eder; bkz. s. 33 bellik
Iconium,-i n. Konya ve çevresi igneus,-a,-um = flammeus
icterus,-i m. sarılık (hastalık) ignis,-is m. ateş
ictus,-us m. felç ignotus,-a,-um bilinmeyen, meçhul
-icus,-a,-um ilgi ifade eder; bkz. s. 33 il- bkz. in-
ve 49 ile, ilis n. böğür
-id- Gr. resim, şekil, biçim i)eum,-i n. ince bağırsağın alt kısmı
-ides,-is = -ideus iieus,-u m. bağırsak boğulması, düğüm-
i. e. bkz. id est lenmesi
id est, kıs. i.e. yani illegitimus,-a,-um [in-, lex ] yasaya uy-
-ideus,-a,-um Gr. benzerlik ifade eder; mayan, kanunun aksine olan
bkz. s. 36 illico z. R. hemen
interraptio 118

interruptio-onis f. inkıta, kesilme, arası ionius,-a,-um Ionia'da yetişen


kesilme ir- bkz. in-
interruptus,-a,-um fasıla verilmiş, arası ira,-ae f. öfke
kesilmiş; bkz. interrupte pinnatus iracundus,-a,-um kızgın, cfkeli
interstitium,-i n. aralık, mesafe iridicus,-a,-um gözün iris'i ile ilgili
intervallum,-i n. aralık iridiodes,-is lris'e (süsençiçeğine) ben-
interventricularis,-e ventriküller arasın- zer
da bulunan iris,-idis f. A. iris (gözde pigment taba-
intestinalis,-e bağırsak kanalına özgü kası), B. iris, süsen (bitki)
intestinum,-i n. bağırsak; intestinum irıtis,-idis f. iris iltihabı
jejunum = jejunum irradiatio,-onis f. [bir şeyin içerisine doğ-
intestinus,-a,-um bir şeyin içinde bulu- ru ışın gönderme ]
nan, iç irregularis,-e kural dışı, kurala aykırı,
intra e. + Acc. içinde, esnasında düzensiz
intra- içeri(de); tk. intravenöz irritans,-ntis tahriş edici, muharriş, iri-
intraalveolaris,-e alveoller içinde bu- tan (dalama yapan)
lunan irritatio,-onis f. tahriş, dalama
intramolecularis,-e molekül içinde Isauria,-ae f. Pisidia ile Cilicia arasında
intramuscularis,-e adale içine kalan (Beyşehir'den Alanya'ya
intricatus,-a,-um birbiriyle çok karışmış doğru uzanan) alan
intr(o)- içeriye doğru isauricus,-a,-um Isauria'da yetişen
introcurvus,-a,-um = inflexus islandicus,-a,-um Islanda'da yetişen
introflexus,-a,-um = inflexus iso- Gr. eşit
introitus,-a,-um giriş (yeri) isodiametricııs,-a,-um çapları eşit olan
intromissio,-onis f. [içeriye sokma] isomerus,-a,-um [Gr. iso-, mer- ] kı-
introrsus,-a,-um [intro-, versus ] içeriye sımları eşit olan, izomer
doğru, içeriye dönmüş, içe bakan isothermus,-a,-um eşit sıcaklıkta olan
intus z. iç taraf(t)a isthmicus,-a,-um isthmus ile ilgili
-inus,-a,-um ilgi veya hal; benzerlik veya isthmus,-i m [Cğr. berzah, kıstak ] A.
şekil ifade eder bkz. s. 34 ve 49 iki organın arasındaki dar boğum
inversus,-a,-um ters veya boğaz
involucellum,-i n. çiçek durumunda ikin- ita şöyle
ci derecede bir yer işgal eden bir iter, itineris n. yol
involukrum, involusel iterare R. tekrarlamak (tekrar vermek)
involucrum,-i n. aynı nodus'ta çevrel iterum z. tekrar
olarak dizilmiş braktelerin oluş- -itius,-a,-um bir eylemin sonucunu ifade
turduğu halka, involukrum eder; bkz. s. 33
involutus,-a,-um (her iki) kenarı içe -itis,-itidis f. iltihap; örn. aortitis aort
doğru kıvrılmış iltihabı; appendicitis apendisk il-
Ionia,-ae f. Gediz nehri ile Bodrum tihabı
arasında - izmir - Söke çevresi -ius,-a,-um yer göterir; bkz. s. 49

J
jalapa,-ae f. calapa (bitki) jatrogenıa,-ae f. bir hastada tedavi
jam z. daha, henüz sonucu meydana gelen anormal
jatr(o)- Gr. hekim, doktor; tk. psikiyatri durum
115 illico

hypertrophia,-ae f. T. hipertrofi: 1. hypogastricus,-a,-um midenin altında bu-


tümöral olmayan aşırı büyüme lunan
2. doku elemanlarının sayıca değil hypogastrium,-i n. alt karın, karnın en
boyca büyümesi 3. artan fonksiyo- alt bölgesi, hipogastr(iyum)
na bir cevap olarak bazı organların hypoglossus,-a,-um dilin altında bulu-
büyümesi nan
hyph- Gr. = hypo- hypogynus,-a,-um B. ovaryumun altında
hypn(o) - Gr. uyku; tk. ipnotizma bulunan
hypnoticum,-i n. uyku ilâcı hypoleucus,-a,-um alt tarafı beyaz
hypnoticus,-a,-um uyku ile ilgili, uyutucu hypophosphis,-itis m. hipofosfit
hyp(o)- sesli harf önünde hyph- Gr. alt hypophysis,-is f. hipofiz (beynin taba-
(ında), aşağı; (noımalden) az; tk. nında bulunan ve hayat için en
hipotansiyon, hipotonik önemli fonksiyonlara etkili sal-
hypocholia,-ae f. mide usaresi salgısının gıları düzenliyen bez)
noksanlığı, hipokoli hypopithys s. Gr. Pinus (çam) altında
hypochondrium,-i n. epigastrium'un ya- yetişen
nında bulunan üstkarın bölgesi,
geğrek, hipokondr(iyum) hyposmia,-ae f. koku alma duyusunun
hypocotyledon.-onis f. [kotiledon al- azalması
tında bulunan ] bitki taşlığında hypotrophia,-ae f. bazı hücre ve dokuların
sapçık beslenme yetersizliği sonucu fonk-
hypodermicus,-a,-um altderi tabakası ile siyonunu ve gelişimini kaybetmesi,
ilgili hipotrofi
hypogaeus,-a,-um = subterraneus hypsiphobia,-ae f. yükseklikten korkma

i
-iacus,-a,-um yer gösterir bkz. s. 49 idio- özel, has, hususi
ibi z. orada idoneus,-a,-um uygun
ibidem z. aynı yerde -idus,-a,-um bir hali ifade eder; bkz.
ichthy(o)- Gr. balık s. 34
-icius,-a,-um bir eylemin sonucunu ifade ignavia,-ae f. meşgalesizlik, işsizlik, tem-
eder; bkz. s. 33 bellik
Iconium,-i n. Konya ve çevresi igneus,-a,-um = flammeus
icterus,-i m. sarılık (hastalık) ignis,-is m. ateş
ictus,-us m. felç ignotus,-a,-um bilinmeyen, meçhul
-icus,-a,-um ilgi ifade eder; bkz. s. 33 il- bkz. in-
ve 49 ile, ilis n. böğür
-id- Gr. resim, şekil, biçim ileum,-i n. ince bağırsağın alt kısmı
-ides,-is = -ideus ileus,-u m. bağırsak boğulması, düğüm-
i. e. bkz. id est lenmesi
id est, kıs. i.e. yani illegitimus,-a,-um [in-, lex ] yasaya uy-
-ideus,-a,-um Gr. benzerlik ifade eder; mayan, kanunun aksine olan
bkz. s. 36 illico z. R. hemen
illustris 116

illustris,-e [ışığın içinde bulunan ] göz inclinatio,-onis f. eğilim


kamaştıran, göze çarpan; meşhur inclinatus,-a,-um eğilmiş
im- bkz. in- includens,-ntis saran
imago,-inis f. resim inelusus,-a,-um kapatılmış, sarılmış, mah-
imbecillus,-a,-um takatsiz, kuvvetsiz, güç- sur kalmış
süz incompletus,-a,-um tam olmayan, ta-
imber, ımbris m. şiddetli yağmur mamlanmamış
imberbis,-e [in-, barba: sakalsız] B. incretum,-i n. bir guddenin ya da başka
tüysüz organın, kan içine salgıladığı mad-
imbrex,-icis m. kiremit de, iç salgı
imbricatus,-a,-um kiremit şeklinde dizili incultus,-a,-um işlenmemiş, tımar edil-
immaturus,-a,-um olgunlaşmamış, ol- memiş (örn. bir arazi)
mamış, ham incus, incudis f. örs
immersus,-a,-um (içine) batırılmış indehiscens,-ntis açılmayan, yarılmayan
immobilis,-e kımıldanamaz, kımıldatıla- index,-icis m. 1. indeks (kitabın için-
dekiler); 2. indis, örn. kırılma
maz; hareketsiz
indisi
immortalis,-e ölmez, ölümsüz
immutatus,-a,-um değişmemiş India,-ae f. Hindistan
imparipinnatus,-a,-um (pennat yaprak indicans,-ntis gösteren
sapı) tek bir yaprakçık veya bir indicatio,-onis f. hastalıkta uygun te-
sülük ile biten davi şeklini gösterme
imperfectus,-a,-um tamamlanmamış indicus,-a,-um Hindistan'da yetişen,
impetigo,-inis f. kaşıntılı kızarıklık Hindistan'a özgü , Hint
impetus,-us m. hücum indirectus,-a,-um [direkt olmayan ] do-
impiger, impigra, impigrum çalışkan laylı, indirekt
impressio,-onis f. başka bir oluşumun, individuum,-i n. [in-, dividere: bölüne-
bir kemik veya organın yüzeyinde meyen ] fert, birey
meydana getirdiği çukur indoctus,-a,-um okumamış
imprimis z. her şeyden önce, özellikle indoles,-is f. hüner, istidat, yetenek
impurus,-a,-um temiz olmayan indumentum,-! n. B. bitkiyi kaplıyan her
imus,-a,-um en altta bulunan türlü (örtü tüyü, salgı tüyü, mum-
in e. + Acc. içine lu tabaka gibi) örtü
indusium,-i n. [peçe] B. eğrelti otunda
in e. + Abl. -de (yer), içinde (yer,vakit)
spor kümelerini örten ince zar,
in-, 1 önünde il-, b, p, m. önünde im-,
örtü
r önünde ir- 1. içe doğru hareket,
industria,-ae f. gayret
içerisinde olma 2. -siz (yoksun-
inedia,-ae f. aç kalma, oruç
luk), olumsuzluk ( = Gr. a-, an-)
ineptus,-a,-um [in-, aptus ] uygun ol-
inaequalis,-e [eşit olmıyan ] B. (yapra-
mayan
ğın) iki tarafı eşit olmayan
inermis,-e [in-, arma ] silâhsız, B. diken-
incanus,-a,-um grimsi beyaz; çok kısa siz
ve sık tüylerle örtülü inertia,-ae f. bir organın veya kasın
incarnatus,-a,-um et renginde; etlenmiş, işlemez hale gelmiş olması, örn.
etrafında et gelişmiş inertia uteri
incisivus,-a,-um kesen, kesici infans,-ntis m. f. çocuk
incisivus,-i m. kesici diş infantilis,-e çocuğa özgü, çocuğa uygun
incisura,-ae f. A. çentik infectio,-onis f. bulaşma, enfeksiyon
incisus,-a,-um derin kesik(ler)le (düzen- infectorius,-a,-um boya veren, boyacı
li) bölünmüş tarafından kullanılan
117 interradicularis

inferior,-ius Comp. (daha) altta bulu- ınjectio,-onis f., R. kıs. ınj., inject. en-
nan jeksiyon
inferus,-a,-um altta, aşağıda bulunan injicere [içeriye atmak ] şırınga etmek,
inficere bulaştırmak, zehirlemek enjekte etmek
infimus,-a,-um en altta bulunan innatus,-a,-um 1. irsi, yaradılıştan var
infirmitas,-atis f. takatsizlik, güçsüzlük olan 2. bir şeyin ucuna yapışık
infirmus,-a,-um takatsiz, zayıf, güçsüz inodorus,-a,-um kokusuz
inflammatio,-onis f. iltihap insanabilis,-e tedavi edilemez
inflatus,-a,-um [hava ile ] şişmiş insecticidum,-i n. böcek öldürücü ilâç,
inflexus,-a,-um (birdenbire) içeriye insektisit
doğru dönmüş insecticidus,-a,-um böcek öldüren
inflorescentia,-ae f. çiçek durumu, in- inseminatio,-onis f. 1. tohumlama 2. ya-
flöresans pay tohumlama 3. bir sper-
influenza,-ae f. grip mium'un, ovum'un içine girmesi
informis,-e biçimsiz, şekilsiz insertus,-a,-um içeriye sokulmuş
infra e. + Acc. -in altında, -den az insipidus,-a,-um tatsız, tadı olmayan
infra- altta; tk. infraruj (dalga boyu insiticius,-a,-um (meyva ağaçlarında)
kırmızının altında olan) aşılanmış
infraclavicularis,-e köprücük kemiği- insomnia,-ae f. uykusuzluk
nin altında bulunan inspiratio,-onis f. nefes alma
infractus,-a,-um B. = inflexus inspissatio,-onis f. yoğunlaştırılma
infranodalis.-e bir nodus'un altında inspissatus,-a,-um yoğunlaştırılmış
bulunan insufflatio,-onis f. yapay solunum
infraorbitalis,-e göz çukurunun altında insuia,-ae f. ada
bulunan insulina,-ae f., insulinum,-i n. ensü-
infrascapularis,-e kürek kemiğinin al- lin (insülin)
tında bulunan insuper z. bundan başka
infrasternalis,-e sternum'un altında bu- integer, integra, integrum tam
lunan, bkz. sternum integumentum,-i n. A. vücudu örten lifli
infratemporalis,-e şakağın altında bulu- bir doku, B. övülün dış örtüsü
nan inter e. + Acc. -in arasın(d)a
infundibularis,-e huni şeklinde inter- arası
infundibuliformis,-e = infundibularis interclavicularis,-e köprücük kemikleri
infıındibulum,-i n. huni arasında bulunan
infusum,-i n., R. kıs. inf. infüsyon intercostalis,-e kaburgalar arasında bu-
ingens,-ntis iri, cesim lunan
inguen, inguinis n. kasık interdictus,-a,-um yasaklanmış, yasak
inguinalis,-e kasık ile ilgili edilmiş
inhalatio,-onis f. inhalasyon (nefes yo- interdum z. bazan
luyla ilâç alma) interior,-ius Comp. (daha) içte bulunan
inhibere [engel olmak ] inhibe etmek, interlobaris,-e loplar arasııida bulunan
yavaşlatmak intermedius,-a,-um arada bulunan, or-
tada. bulunan
inhibitio,-onis f. frenleme, inhibisyon,
internationalis-e milletlerarası, uluslar-
tesirini azaltma arası
initium,-i, n. başlangıç internum-i n. içeriden (dahilen) kul-
injectabile,-is n. enjektabl (enjekte edi- lanılan; içerde bulunan
len) ilâç interradicularis,-e kökler arasında bulu-
injectabilis,-e enjekte edilebilen nan
interruptio 118

interruptio-onis f. inkıta, kesilme, arası ionius,-a,-um Ionia'da yetişen


kesilme ir- bkz. in-
interruptus,-a,-um fasıla verilmiş, arası ira,-ae f. öfke
kesilmiş; bkz. interrupte pinnatus iracundus,-a,-um kızgın, cfkeli
interstitium,-i n. aralık, mesafe iridicus,-a,-um gözün iris'i ile ilgili
intervallum,-i n. aralık iridiodes,-is İris'e (süsençiçeğine) ben-
interventricularis,-e ventriküller arasın- zer
da bulunan iris,-idis f. A. iris (gözde pigment taba-
intestinalis,-e bağırsak kanalına özgü kası), B. iris, süsen (bitki)
intestinum,-i n. bağırsak; intestinum iritis,-idis f. iris iltihabı
jejunum = jejunum irradiatio,-onis f. [bir şeyin içerisine doğ-
intestinus,-a,-um bir şeyin içinde bulu- ru ışın gönderme ]
nan, iç irregularis,-e kural dışı, kurala aykırı,
intra e. + Acc. içinde, esnasında düzensiz
intra- içeri(de); tk. intravenöz irritans,-ntis tahriş edici, muharriş, iri-
intraalveolaris,-e alveoller içinde bu- tan (dalama yapan)
lunan irritatio,-onis f. tahriş, dalama
intramolecularis,-e molekül içinde Isaurıa,-ae f. Pisidia ile Cilicia arasında
intramuscularis,-e adale içine kalan (Beyşehir'den Alanya'ya
intricatus,-a,-um birbiriyle çok karışmış doğru uzanan) alan
intr(o)- içeriye doğru isauricus,-a,-um Isauria'da yetişen
introcurvus,-a,-um = inflexus islandicus,-a,-um Islanda'da yetişen
introflexus,-a,-um — inflexus iso- Gr. eşit
introitus,-a,-um giriş (yeri) isodiametricııs,-a,-um çapları eşit olan
intromissio,-onis f. [içeriye sokma] isomerus,-a,-um [Gr. iso-, mer- ] kı-
introrsus,-a,-um [intro-, versus ] içeriye sımları eşit olan, izomer
doğru, içeriye dönmüş, içe bakan isothermus,-a,-um eşit sıcaklıkta olan
intus z. iç taraf(t)a isthmicus,-a,-um isthmus ile ilgili
-inus,-a,-um ilgi veya hal; benzerlik veya isthmus,-i m [Cğr. berzah, kıstak ] A.
şekil ifade eder bkz. s. 34 ve 49 iki orgamn arasındaki dar boğum
inversus,-a,-um ters veya boğaz
involucel!um,-i n. çiçek durumunda ikin- ita şöyle
ci derecede bir yer işgal eden bir iter, itineris n. yol
involukrum, involusel iterare R. tekrarlamak (tekrar vermek)
invoIucrum,-i n. aynı nodus'ta çevrel iterum z. tekrar
olarak dizilmiş braktelerin oluş- -itius,-a,-um bir eylemin sonucunu ifade
turduğu halka, involukrum eder; bkz. s. 33
involutus,-a,-um (her iki) kenarı içe -itis,-itidis f. iltihap; örn. aortitis aort
doğru kıvrılmış iltihabı; appendicitis apendisk il-
Ionia,-ae f. Gediz nehri ile Bodrum tihabı
arasında - İzmir - Söke çevresi -ius,-a,-um yer göterir; bkz. s. 49

J
jalapa,-ae f. calapa (bitki) jatrogenia,-ae f. bir hastada tedavi
jam z. daha, henüz sonucu meydana gelen anormal
jatr(o)- Gr. hekim, doktor; tk. psikiyatri durum
119 laciniatus

jatrorrhiza,-ae f. [hekimin kökü ] bir juba,-ae f. yele


bitki adı jubatus,-a,-um yeleli
jecus,-oris n. karaciğer jucundus,-a,-um hoş
jejunalis,-e jejunum ile ilgili jugians,-ndis f. ceviz (bitki)
jejunitis,-idis f. jejunum iltihabı jugum,-i n. [boyunduruk ] A. organ ka-
jejunum,-i n. duodenum'dan sonra bartısı, B. bir tek petiyol'a bağlı
gelen ince bağırsağın ikinci kısmı yaprakçık çiftçi
jejunus,-a,-um aç karnına juncus,-i' m. saz, hasır
jentaculum,-i n. kahvaltı juniperus,-i f. ardıç (bitki)
jodatium,-i n. iyodat jus, juris n. hukuk
jodatus,-a,-um iyodat içeıen, hidro-
justitia,-ae f. adalet
iyodik asit içeren
juvans,-ntis yardımcı
jodium,-i n. iyodür
juvare yardım etmek
jodoformium,-i n. iyodoform
juvenis,-is m. delikanlı
jodum,-i iyot (I)
juxta e. + Acc. -e yakın, -in hemen
Jonia = Tonia
yanında
jonius = ionius

K
kali n. çm. potas klimakterium,-i n. hormonal fonksiyon-
kalinus,-a,-um potas içeren , sapo ka- ların yetersizliği ile meydana gelen
linus potas sabunu dengesizlik, örn. kadında adet
kalium,-i n. potasyum (K) kesilmesi, klimakter
kardiographia ,-ae f. = cardiographia klysma,-atis n. lavman
karduchus,-i m. = cardi'.chus kolpitis,-idis f. vajen iltihabı
keratitis,-idis f. kornea iltihabı (bkz.
cornea)

Iabellum,-i n [küçük dudak ] B. dudak biyle içinden kolayca çıkılamıyan


(dudak şeklinde petal) yer), A. iç kulağın bir kısmı
labialis,-e A. dudak ile ilgili, B. dudağa )ac, lactis, n. süt
benzer lacerta,-ae f. kertenkele
labiatus,-a,-um dudaklı lacertus,-i m. [kol ]
labium,-i n. A. dudak, kenar, B. dudak lacer(us), lacera, Iacerum [yırtılmış ]
labor,-oris m. iş derin kesiklerle düzensiz bölünmüş
labrum,-i n. - labium iacinia,-ae f. saçak şeklinde lob
labyrinthus,-i m. dehliz, labirent (yol- laciniatus,-a,-um düzensiz derin kesil-
ların çokluğu ve karışıklığı sebe- miş ve lobları dar ve sivri uçlu olan
locomotivus 122

locomotivus,-a,-um hareket ile ilgili lupus,-i m. Z. kurt (köpekgillerden), T.


locu!icidus,-a,-um [loculus, caedere ] B. 1. deri tüberkülozu (1. vulga-
karpelleri sırtından açılan ris) 2. etiyoloji ve tedavisi tam-
loculus,-i m. [küçük yer ] küçük boş- bilinmeyen kollajen doku hasta-
luk, B. ovaryumun veya karpel- lığı
lerin gözlerinin her biri )uscinia,-ae f. bülbül
locus,-i m. yer luteoluş,-a,-um açık sarı, sarımsı
log- Gr. kelime konuşma(k), topla- lutescens,-ntis = luteolus
ma(k); tk. filoloji, monolog, dia- luteus,-a,-um sarı
log, antoloji (bkz. anthologia) lux, lucis f. ışık
-logia Gr. talimat, bilim; tk. jeoloji luxatio,-onis f. çıkık, lüksasyon
lomentum,-i n. her bölmesinde bir to- Lycaonia,-ae f. Konya ve dolayları
hum bulunan kuru meyva lycaonicus,-a,-um Lycaonia'da yetişen
longi- uzun Lycia,-ae f. Fethiye ile Antalya arasında
longibracteatus,-a,-um brakteleri uzun
olan kalan yarımada
longiflorus,-a,-um uzun çiçekli ]ycius,-a,-um Lycia'da yetişen
longifolius,-a,-um uzun yapraklı Lydia,-ae f. Manisa - Eşme çevresi
longitudinalis,-e uzunluğuna, boyuna lydius,-a,-um Lydia'da yetişen
longitudo,-inis f. uzunluk lyco- Gr. kurt (köpekgillerden)
longus,-a,-um uzun lycoctonus,-a,-um [Gr. lyco-, cton.: kur-
lotio,-onis f. [yıkama ] losyon du öldüren]; Aconitum lyco-
lotus,-a,-um yıkanmış ctonum kurtboğan bitkisi
lucidus,-a,-um parlayan lycopodium,-i n. [Gr. lyco-, pod- ]
lucius,-i m. turna balığı lympha,-ae f. lenf
ludus,-i m. oyun lymphaceus,-a,-um lenf ile ilgili, len-
lumbago,-inis f. lumbago, romatizmal fatik
bel adalesi ağrısı lymphaticus,-a,-um lenfa(lar) ile ilgili,
lenfatik
Iumbricalis,-e solucana benzer
lymphonodus,-! m. lenf düğümü
lumbricoides,-is = lumbricalis
ly(o)- Gr. çöz(ün) me
lumbus,-i m. bel
lyophilus,-a,-um çözünmeye hevesli;
lumen,-inis n. [ışık ] B. bitki hücre-
sinin merkezindeki boşluk, A. tk. liyofil
boru şeklinde olan bir organın lyp- Gr. ağrı, ıstırap
boşluğu lyratus,-a,-um her iki kenarda tabana
Iuminosus,-a,-um parlak ' doğru gittikçe küçülen _ birkaç
luna,-ae f. ay körfez bulunan
Iunatus,-a,-um ay biçiminde lys- Gr. = lyo-; tk. hidroliz
lunulatus,-a,-um küçük ay şeklinde lyssa,-ae f. kuduz hastalığı
lupulinus,-a,-um şerbetçiotu'na (Hu- Iyssophobia,-ae f. kuduzdan korkma
mulus tupulus) benzer lyt- Gr. = lyo-

M
m. bkz. musculus maceratio,-onis f. Gal. maserasyon (al-
macer, macera, macerum zayıf , cılız kol veya suyla bitkilerden bazı
macerare masere etmek maddelerin çıkartılması)
123 matemus

maduna,-ae f. makine, alet, cihaz mandibularis,-e altçeneye ait


macies,-ei f. zayıflık mane z. R. sabah, sabahleyin
macıs, macidis f. küçük hindistancevizi'- manganesium,-i n. = manganum
nin arillus'u; bkz. arillus manganımı,-i n. mangan(ez) (Mn)
macr(o)- Gr. büyük mania,-ae f. aşırı sinirlilik, düşüncelerin
macrocarpus,-a,-um büyük meyveli çabuklukla geçişi, heyecan ve dik-
macrocephalus,-a,-um büyük başlı katin sabit iutulamayışı eşliğinde
macrodontus,-a,-um büyük dişli ruhsal düzensizlik, tutku, örn.
macrolepis Gr. s. büyük pullu megalomania büyüklük tutkusu
macropodus,-a,-um büyük ayaklı manifestus,-a,-um belli
macula,-ae f. (büyük ) leke, benek manna,-ae f. kudret helvası
maculatus,-a,-um lekeli, benekli manubrium,-i n. [sap ]
maculosus,-a,-um çok lekeli, çok benekli manus,-us f. el
madescens,-ntis akan mare, maris; n. deniz
magis z. daha çok, daha büyük ölçüde margarita,-ae f. inci
magister, magisrtri m. [usta, öğretmen ] margaritifer,-fera,-ferum inci taşıyan
magistratus,-us m. memur, makam marginalis,-c kenarda bulunan
magnesia,-ae f. magnezyum oksit margo,-înis f. kenar
magnesium,-i n. magnezyum (Mg) marianus,-a,-um Meryemana'ya ait
magnitudo,-inis f. büyüklük marinus,-a,-ıım deniz ile ilgili, denizde
magnus,-a,-um büyük yaşıyan, denizden gelen
majalis,-e mayıs ayında çiçek açan maritimus,-a,-um denizde veya deniz
majör,-jus (magnus'tan Comp.) daha kenarında bulunan, denize ait
büyük marmor,-oris n. mermer
majusculus,-a,-um oldukça büyük marmoratus,-a,-um (mermer gibi)
mala,-ae f. yanak B. değişik renkte damarları olan
malaria,-ae f. sıtma hastalığı mas, maris m. hayvanın veya bitkinin
malaris,-e yanak ile ilgili erkeği, erkek
maledicus,-a,-um tahkir eden masculinus,-a,-um erkek, eril
malignus,-a,-um habis, kötü tabiatlı; masctılus,-a,-um = masculinus
malin, vahim massa,-ae f. külçe, yığın, kütle, topak
malleus,-i m. [çekiç ] A. kulakta çekiç masseter,-eris m. çiğneme kası, maseter
kemiği massetericus.-a,-um çiğneme kası ile
maltum,-i n. malt ilgili
malus,-a,-um fena masticatio,-onis f. çiğneme
malva,-ae f. ebegümeci (bitki) masticatoriu.*;,-a,-um çinemekte yardım-
mamilla,-ae f. [memecik ] meme başı cı, çiğneme ile ilgili
mamillaris,-e A. memebaşına ait, B. mastiche,-es f. sakız
memebaşı şeklinde çıkıntı mastitis,-idis f. meme iltihabı
mamillatus,-a,-um B. = mamillaris mast(o)- Gr. memebaşı, meme
mamillosus,-a,-um memebaşına benzer mastoides,-is memebaşına benzer, me-
çıkıntılara sahip, çok papilli mebaşı) şeklinde
mamma,-ae f. meme mastoideus,-ii,-um = mastoides
mammalis,-e dişinin memesine ait mater, matris f. anne; dura mater =
mammosus,-a,-um memeye benzer, me- pachymeninx
melere benzer çıkıntılı, (büyük) materia,-ae f. madde
memeli materies,-ei f. madde
mandibula,-ae f. alt çene matemus,-a,-um anne ile ilgili
Matricaria 124

Matricaria chamamilla bkz. chamo- meiacanthus,-a,-um küçük dikenli


milla meifoIius,-a,-um [daha küçük yapraklı ]
matronalis.-e yaşlı hanımla ilgili küçük yapraklı
maturitas,-atis f. olgunluk meiosis,-is f. [küçülme ] Z. bölünerek
maturus,-a,-um olgun çoğalma, meyozı's
matutinus,-a,-um sabah ile ilgili, sabah- mel, mellis n. bal
leyin görünen, B. öğleden evvel mela- Gr. siyah
çiçek açan melaleucus,-a,-um siyah-beyaz
maurus,-i m. berberi (kuzey Afrika melancholia,-ae f. [safranın siyah oluşu ]
Arabi) T. mantal depresyon, melankoli
mays, maydis, f. mısır bitkisinden melandinaceus,-a,-um yel değirmeninin
(Zea mays) elde edilen bir drog kolunun şekli
(Stylus Maydis) melaninum,-i n. siyah veya koyu kah-
maxilla,-ae f. üst çene verengi pigment
maxillaris,-e üst çeneye ait mela(no)- Gr. = mela-
maximus,-a,-um (magnus'tan Sup.) en melanospermus,-a,-um tohumları siyah
büyük olan
meatus,-us m. A. yol melior,-ius (bonus'tan Comp.) daha iyi
medialis,-e vücudun orta çizgisine yakın melissa,-ae f. [Gr. arı ] oğulotu, melisa
bulunan (bitki)
madianus,-a,-um ortada bulunan, A. göv- melit(o)- Gr. bal
denin tam ortasından ve önden mellificus,-a,-um bal yapıcı
arkaya dikey olarak geçen plân mellitus,-a,-um ballı, bal gibi tatlı
ile ilgili meIo,-onis m. [Gr. mel- = elma ] ka-
vun
medicamentum,-i n. ilâç
meloniformis,-e kavun biçiminde
medicatus,-a,-um ilâç içeren, tıbbi
membrana,-ae f. A. B. zar, membran
medicine,-ae f. 1. tıp, hekimlik 2. ilâç
membranaceus,-a,-um zarımsı, ince ve
medicinalis,-e tıpta kullanılan, tıbbi
yarı geçirgen dokulu
medicus,-a,-um tıbbî
memoria,-ae f. hafıza, bellek
medicus,-i m. hekim, doktor
meninges,-um f. beyin ve omurilik boş-
mediocris,-e orta büyüklükte, orta ka- luklarını döşeyen zarlar
litede meningicus,-a,-um meninks ile ilgili bkz.
mediterraneus,-a,-um Akdeniz ile ilgili meninx
medius,-a,-um ortada bulunan, orta meningitis,-idis f. beyin zarı ve omurilik
medulla,-ae f. ilik ; medulla spinalis o- zarı iltihabı
murilik meningoencephalitis,-idis f. beyin ve
medullaris,-e ilik ile ilgili, ilik yapısında beyin zarlarının iltihabı, menen-
olan goansefalit
medusa,-ae f. Z. denizanası, medusa meninx,-ingis f. beyin ve omurilik zarı,
(hayvan) meninks
meg(a)- Gr = macro-; tk. megafon meniscus,-i m. [küçük ay ] A. bazı
megal(o)- Gr. = macro- eklemlerde bulunan ay şeklinde
megaIomania,-ae f. büyüklük tutkusu kıkırdak levha
megalophyllus,-a,-um büyük yapraklı mens, mentis f. akıl
megalopsia,-ae f. normalden büyük gör- menses,-(i)um m. aybaşı (ginekolojide)
me mensis,-is m. ay
megastigmus,-a,-um stigması büyük menstrualis,-e ay ile ilgili; aybaşı ile
mei- Gr. Comp. (daha) küçük, daha az ilgili
125 mobilis

menstruatio.-onis f. âdet, aybaşı metritis.-idis f. uterus iltihabı


mensura,-ae f. ölçü metus,-us m. korku
mentalis, e 1. [raentum,-i n.] çene ile meus,-a,-um benim (ki)
ilgili 2. [mens, mentis f. ] akıl ile mexicanus,-a,-um Meksika'da yetişen,
ilgili Meksika'ya ait
mentha,-ae f. nane (bitki) miasma,-atis n. f hastalığa neden olan
mentholum,-i n. mentol, mantol madde
mentum,-i n. [çene ] A. çeneucu micranthus,-a,-um [Gr. micr-, anth- ]
mercator,-oris m. tüccar küçük çiçekli
meridianus,-a,-um öğle ile ilgili micr(o)- Gr. küçük
meridies,-ei m. öğle; ante meridiem, kıs. microbium,-i n. [küçük canlı ] mikrop
a.m. öğleden evvel; post meridiem, microcarpus,-a,-um küçük meyveli
kıs. p.m. öğleden sonra; meridie microorganisma,-atis n. [küçük canlı ]
öğleyin, öğle vakti mikroorganizma
mer(o)- Gr. bölüm, kısım; tk. izomer, microphyllus,-a,-um Gr. ufak yapraklı
polimerizasyon microspermus,-a,-um küçük tohumlu
mesenceptıaIon,-i n. orta beyin, mesense- mictio-onis f. idrarın çıkarılması
fal miles, militis m. asker
mesentericus,-a,-um mesenterium ile ilgili miliaceus,-a,-um dan'ya benzer
mesenterium,-i n. bağırsakları karın du- milium,-i n. darı'nm eski ismi
varına bağlıyan zar, ince bağırsak mille(-) bin, B. çok
askısı, mesanter millefolius,-a,-um [bin yapraklı ] B.
mes(o)- Gr. ortada bulunan çok yapraklı
mesocarpium,-i n. meyva kabuğunun millesimus,-a,-um bininci
orta kısmı, mezokarp minimus,-a,-um (parvus'tan Sup.) en
meta- Gr. sonradan, arkada; değişik, küçük
değişme; sırada, ortada, arası minium,-i n. K. kırmızı kurşun oksit,
metabolisma,-atis n. [değişik şekle sok- minyum
ma ] canlı organizmada vukubulan, minör,-us (parvus'tan Comp.) daha
yıkıcı ve yapıcı kimyasal değişik- küçük
lik, metabolizma minus z. daha az; plus minus bkz. plus
metacarpus,-i m. eltarağı minutus,-a,-um çok küçük
metallicus,-a,-um madensel, maden gibi miosis,-is f. pupilla'nın daralması, mi-
parlıyan yozis
metamorphosis,-is f. [değişik şekil alma ] miscere karıştırmak
metamorfoz misericordia,-ae f. merhamet
metaphasis,-is f. bir canlının gelişme- missio,-onis f. gönderme
mistura,-ae f. = mixtura
sinde ikinci, faz, arafaz, metafaz
mitella,-ae f. a kol askısı
metaphysica,-orum n. [fizik ötesi ] me-
mıtis,-e mutedil, ılıman, hafif, Gal.
tafizik
dilüe, seyreltik
metastasis,-is f. [başka yere yerleşme ]
mitra,-ae f. baş sargısı
metastaz
mittere göndermek
metatarsus,-i m. ayak tarağı
metazoon,-i n. [daha sonra yaşıyan ] mixtum,-i n. karışım
meteorismus,-i m. mide ve bağırsak mixtura,-ae f. karışım, karışık ilâç
içinde fazla gaz, meteorizm, gaz mixtus,-a,-um karıştırılmış
met(e)r- Gr. ölçme, ölçü; tk. termo- mm. bkz. musculus
metre, geometri (bkz. geomet- mobilis,-e kımıldanabilen, kımıldatıla-
ria) bilen; tk. otomobil
modül us 126

modulus,-i m. ölçü monticolus,-a,-um dağda yaşıyan, dağ-


modus,-i m. ölçü da yetişen
molaris,-is m. azı dişi monticu!us,-i m. dağcık
moles,-ıs f. yük mora,-ae f. gecikme; tereddüt, bekleme;
molimen,-inis n. ıstırap, rahatsızlık sine mora R. beklemeksizin, te-
mollis,-e yumuşak reddüt etmeden
mollities,-ei f. yumuşama morbilli,-orum m. kızamık hastalığı
mollugo [mollis'ten türetilmiş ] çm. morbus,-i m. hastalık
yumuşakça morio,-onis m. [soytarı, maskara ]
molluscus,-a,-um yumuşak morph- Gr. şekil
monadelphus,-a,-um [tek kardeşU ] mo- morphina,-ae f., morphinum,-i n. mor-
nadelf, stamenlerin filamentleri fin
bir tek tüp halinde birleşmiş morpho)ogia,-ae f. [şekil bilimi ] mor-
monandrus,-a,-um B. tek stamenli foloji
monanthus,-a,-um tek çiçekli mors, mortis f. ölüm
moniliformis,-e gerdanlık şeklinde, teş- morsus,-us m. ısırma
bih biçiminde mortalıs,-e ölümlü, fani, ölümle ilgili
mon(o)- Gr. bir, tek; tk. monolog morus,-i f. dut ağacı
[bkz. log-] mos.moris m. örf, adet, tarz; more
monocarpus,-a,-um bir tek defa meyva dicto R. söylendiği (emredilmiş)
veren ve sonra ölen; cf. hapa- tarzda
xanthus moschatus,-a,-um misk gibi kokan
mono<-ephalus,-a,-um tek başlı motus,-us m. hareket
monochasium,-i n. B. dallanması al- mox z. yakında, az sonra, kısa bir za-
ternan ve birer dalı daima ana man içinde
eksen durumunda olan inflore- mucilaginosus,-a,-um müsilaj içeren,
sans, monokazyum müsilajlı
monochlamydeus,-a,-um tek örtülü, B. mucilago,-inis f. B. müsilaj (bitkilerdeki
çiçekte yalnız kaliks veya yalnız etken maddelerden biri), Gal. müsi-
korolla bulunan, monoklamideik laz (bir çeşit gelenik preparat)
mucosa,-ae f. ağızdan rektuma kadar
monochromus,-a,-um tek renkli
boşluğun yüzeyini örten ince, za-
monoclinus,-a,-um [tek yataklı ] B. er-
rımsı tabaka, mukoza
dişi
mucosus,-a,-um sümüklü; mukoza ile
monocotyledoneus,-a,-um tek kotiledonlu, ilgili
tek çenekli, monokotil mucro,-onis m. sivri uç
monogynus,-a,-um tek pistilli mucronatus,-a,-um B. mukronat , or-
monoicus,-a,-um [tek evli ] B. tek ev- tada küçük ve sivri bir dişi olan
cikli, monoik mucus,-i m. müküs, sümüksü sıvı
monopeta!us,-a,-um tek petalli muliebris,-e dişi
monophobia,-ae yalnızlıktan korkma mulier, mulieris f. hanım
monophyllus,-a,-um tek yapraklı multangulus,-a,-um çok köşeli
monosepalus,-a,-um tek sepalli mult(i)- çok
monospermus,-a,-um tek tohumlu multi,-ae,-a çok
monostachys tek başaklı multibulbosus,-a,-um çok yumrulu
monostichus,-a,-um tek sıra üzerine di- multicapsularis,-e çok kapsüllü
zilmiş multicaulis,-e B. çok gövdeli
mons,-montis m. dağ multiceps,-cipitis B. çok başçıklı, çok
montanus,-a,-um dağlarda bulunan kapitulumlu (bkz. capitulum)
127 naris

multicolor,-oris çok renkli musculus,-i m. [küçük fare] A. kas;


multidigitato,-pinnatus bkz. didigitato- m. = musculus N. sg.; mm. -
pinnatus musculi N. pl.
multifidus,-a,-um B. hemen hemen yü- mutare değiştirmek
zeyin yarısına kadar ve çok par- mutatio,-onis f. [değişme ] B. mutasyon,
çaya bölünmüş (yarılmış) kalıtım faktörlerinin değişmesi,
multiflorus,-a,-um çok çiçekli T. erkek çocukta ses kalınlaşması
multifolius,-a,-um çok yapraklı muticus,-a,-um B. uçta uzantısı bulun-
multiformis,-e çok şekilli mayan, dikensiz, kılçıksız
multijugus,-a,-um bkz. bijugus mutilatio,-onis f. sakat etme, kötürüm
multilobus,-a,-um çok loblu etme
multilocularis,-e B. çok gözlü; bkz. lo- my- Gr. 1. Göz kırpma 2. = myo-
culus myalgia,-ae f. kas ağrısı
multinervis,-e çok damarlı mydriasis,-is f. pupilla'nın genişlemesi
multipartltus,-a,-um çok parçaya ayrılmış myel(o) - Gr. ilik
multipetalus,-a,-um çok petalli myi- Gr. sinek
multipinnatus,-a,-um bkz. bipinnatus myiodes,-is s. sineğe benzer
multiplex,-plicis çok misli my(o)- Gr. [fare ] kas
multiserialis,-e çok sıralı myocardıtis,-idis f. kalp adalesi iltihabı.
multiternatus,-a,-um bkz. biternatus myocardium,-i n. kalp kası, miyokard
multitudo.-inis f. çokluk, kalabalık myologia,-ae f. kas bilimi, miyoloji
multivalvis,-e çok kapaklı myometrium,-i n. uterus'un kas tabakası
myopia,-ae f. [gözün kırpılması ] uzağı
multus,-a,-um çok
iyi görememe, miyopi
mundare temizlemek
myops, myopis [gözlerini kırpan] miyop
mundatus,-a,-um [temizlenmiş ] meyva
myos- Gr. = myo-
kabuğu çıkarılmış
myosis,-is f. (yanlışlıkla miosis yerine
mundities,-ei f. temizlik
kullanılır)
mundus,-a,-um temiz myositis,-idis f. kas iltihabı
mundus,-i m. dünya myring- Gr. kulak, zarı, timpan zarı
muralis,-c duvarda yetişen myringa,-ae f. kulak zarı, timpan zarı,
murarius,-a,-um = muralis timpanum
murinus,-a,-um [fare renginde ] kır- myringitis,-idis f. kulak zarı iltihabı
mızıya bakan gri myrrha,-ae f. müra
murus,-i m. duvar myrtus,-i m. mersin (bitki)
mus, muris m. fare Mysia,-ae f. Çanakkale-Balıkesir bölgesi
muscularis,-e kas ile ilgili mysicus,-a,-um Mysia'da yetişen

n. bkz. nervus sık küre biçiminde


naevus,-i m. ben narcosis,-is f. narkoz
nanus,-a,-um çok küçük, cüce gibi kü- narcoticus,-a,-um uyuşturucu, bayıltıcı,
çük, bodur narkotik
napiformis,-e [şalgam şeklinde ] B. ba- naris,-is f. burun deliği
nasalis 128

nasalis,-e burun ile ilgili nephritis,-idis f. böbrek iltihabı, nefrit


nasus,-i m. burun nephros,-i m böbrek
nasutus,-a,-um burun taşıyan nervatus,-a,-um B. damarlı
natans,-ntis t yüzen ] suyun yüzeyinde nervinus,-a,-um sinirlet ile ilgili
duran -nervius,-a,-um -sinirli
natare yüzmek nervosus,-a,-um B. çok damarlı; damar-
natio,-onis f. millet ları çıkık, T. çok sinire sahip; sinir
natrium,-i n. sodyum (Na) (ler) ile ilgili
natura,-ae f. tabiat, yaradılış, doğal nervus,-i m. A. sinir, B. yaprak damarı;
özellik A. n. = nervus
naturalis,-e doğa ile ilgili, doğal nes(o)- Gr. ada
natus,-a,-um doğmuş neuralgia,-ae f. Gr. [sinir ağrısı] nö-
nausea,-ae f. nozea (bulantı ve bulantı ralji, nevralji
hissi) neurilemma,-atis n. sinir zarı
navieula,-ae f. küçük sandal, küçük gemi neuritis,-idis f. sinir iltihabı, nevrit
navicularis,-e (küçük) sandal şeklinde neur(o)- Gr. sinir
navis,-is f. sandal, gemi neuroglia,-ae f. sinir lifleri arasındaki
doku
Neapolis,-is f. Napoli
neurologia,-ae f. sinir bilimi, nöroloji
neapolitanus,-a,-um Napoli yakınlarında
neurosis,-is f. T. nevroz, nöroz (bir
yetişen
çeşit sinir hastalığı)
nebula,-ae f. [küçük bulut, sis ] Gal. püs-
neutralis,-e nötr(al), tarafsız
kürtülen (yağlı) ilâç, T. gözün
nexus,-a,-um [nectere'den partisip ] bağ-
korneasında (bkz. cornea) bir bu-
lanmış
lanıklık
niccolum,-i n. nikel (Ni)
necessarius,-a,-um gerekli
nicotiana,-ae f. tütün (bitki)
necro- Gr. ölü
nidus,-i m. yuva
necrophilia,-ae ölülerden hoşlanma, nigella,-ae f. çörekotu
cinsel arzusunu ölüler üzerinde niger, nigra, nigrum siyah (biraz griye
tatmin etme bakan)
necrophobia,-ae f. cesetten korkma nigricans,-ntis siyaha bakan
nectar,-aris n. [mitolojide ilâhların içece- nihil hiç bir şey
ği ] B. bazı yaprak veya çiçeklerde, nisi değil ise, yok ise
özel bezler tarafından salgılanan nitens,-ntis parlıyan
tatlı madde, balözü, nektar nitidus,-a,-um parlak, düz ve cilâlı
nectariferus,-a,-um nektar taşıyan, ba- nitras-,-atis m. nitrat
lözü salgılayan nitricus,-a,-um azotlu, nitrik
nectarium,-i n. balözü salgılayan gud- nitrogenium,-i n. nitrojen, azot (N)
de (bez) , nektaryum nivalis,-e kar ile ilgili
nectere bağlamak niveus,-a,-um kar beyazı
neglectus,-a,-um ihmal edilmiş nix, nivis f. kar
nemoralis,-e orman ve korularda yeti- nobilis,-e asil, soylu
şen noctiflorus,-a,-um geceleyin çiçek açan
nemorosus,-a,-um = nemoralis noctu z. geceleyin
nemus,-oris n. ormancık, koru nocturnus,-a,-um gece ile ilgili, yalnız bir
neo- Gr. yeni, taze, körpe gece devam eden
neonatus,-a,-um yeni doğmuş nodiflorus,-a,-um çiçekleri düğümlerde
neotypus,-a,-um [yeni tipten olan ] ne- bulunan
otip nodosus,-a,-um (çok) düğümlü
129 obtusus

nodulus,-i m. düğümcük noxia,-ae f. = noxa


nodus,-i n. düğüm, B. gövde üzerinde yap noxius,-a,-um zararlı
rakların bağlandığı veya dalların nubecula,-ae f. [küçük bulut ]
çıktığı yer. nubes,-is f. bulut
noli tangere dokunma ! nucellus,-im. [küçük nux ] B. ovülde em-
nom- Gr. yasa ; tk. astronomi briyon kesesini taşıyan bir kısım
nomen,-inis n. isim nucha,-ae f. ense
non değil nuehalis,-e ense ile ilgili
nonagesimus,-a,-um doksanıncı nuclearis,-e nukleus ile ilgili
nonaginta doksan nucleus,-i m. A. B. nukleus, çekirdek
nongenti,-ae,- a dokuzyüz nudus,-a,-um çıplak
nonus,-a,-um dokuzuncu nullinervis,-e = enervis
normalis,-e düzenli nullus,-a,-um hiç kimse, hiç (bir şey
noso- Gr. hastalık numerosus,-a,-um bol sayıda mevcut
nosoconium,-i n. hastane numerus,-i m. rakam, sayı
nosophobia,-ae f. hastalıklardan korkma nummularius,-a,-um madensel paraya
noster, nostra, nostrum bizim(ki) benzer
nota,-ae f. işaret, benek, (yazıda) not nummus,-i m. madensel para
notatus,-a,-um benekli nunc z. şimdi
notus,-a,-um bilinmiş, tanınmış nutans,-ntis [başını eğen ] B. aşağıya
doğu eğilmiş
novem dokuz
nutare başını eğmek
novies dokuz defa
nutricius,-a,-um [besleme ile ilgili] bes-
novus,-a,-um yeni leyen, besleyici, gıda veren
nox, noctis f. gece; R. media nocte nux, nucis f. ceviz, fındıksı meyva, nuks
[gece yarısında] gece yarısı nyct(o)- Gr. gece
noxa,-ae f. [zarar ] hastalık nedeni nyctophobia,-ae f. geceden korkma

0
ob e. + Acc. -den dolayı obovatus,-a,-um ters yumurta şeklinde,
ob-, c önünde oc-, f önünde of-, p önün- ters ovat, obovat
de op- ters; aşağıya; karşı obscurus,-a,-um koyu renkli
obcordatus,-a,-um ters kalp şeklinde obserere tohum ekmek, kaplamak
obdeltatus,-a,-um ters delta şeklinde; obsitus,-a,-um örtülü
bkz. deltatus obsoletus,-a,-um artık kullanılmayan,
obducere örtmek, kaplamak modası geçmiş
obductus,-a,-um kaplanmış obstetricius,-a,-um doğumda yardımcı
obesitas,-atis f. şişmanlık obstetrix,-icis f. ebe
obliquus,-a,-um [eğik, eğri ] B. (yap- obstipatio,-onis f. [sıkışıklık ] T. kabız-
rağın) iki tarafı hemen hemen eşit lık
oblongifolius,-a,-ıım oblong yapraklı obstipus,-a,-um eğri
oblongus,-a,-um uzunca B. oblong, kö- obturatus,-a,-um tıkaç (tıpa) ile kapatıl- .
şeleri yuvarlak dikdörtgen şek- mış
linde obtıısus,-a,-um küt, ucu az yuvarlak
oc- 130

oc- bkz. ob- olea,-ae f. zeytin (bitki)


occasio,-onis f. fırsat oleaceus,-a,-um yağa benzer, yağlı
occideııtaIis,-e [ob-, cadere: güneşin oleaginosus,-a,-um yağlı, yağ veren
batışı ile ilgili ] batıda bulunan oleas,-atis m. oleat
occıpitalis,-e artkafa ile ilgili olens,-ntis kokan, kokulu
occiput,-itis n. artkafa, başın arkası oleosus,-a,-um yağlı
occlusio,-onis f. [kapatma ] T. tıkanma oleraceus,-a,-um sebzeye benzer, sebze
occlusus,-a,-um sarılmış, saklanmış, mu- olarak yetiştirilen
hafaza edilmiş olere kokmak
occultus,-a,-um saklanmış, gizli oleum,-i n. yağ, (uçucu olduğu zaman)
ochraceus,-a,-um toprak rengi, hâki, esans
biraz kahverengine bakan sarı olfactorius,-a,-um koku almada yardımcı
oc(h)reus,-a,-um = ochraceus olfactus,-us m. koku duygusu
oct(a)- Lat. Gr. sekiz oliganthus,-a,-um az çiçekli
octandrus,-a,-um sekiz stamenli olig(o)- Gr. az: tk. oligosakkarit
octanguIus,-a,-um sekiz kcşeli oligocarpus,-a,-um az meyvalı
octavus,-a,-um sekizinci; tk. oktav oligosporus,-a,-um az sporlu
octies sekiz defa oliguria,-ae f. idrar çıkarmanın azalması
octingenti,-ae,-a sekizyüz olitor,-oris m. sebze yetiştirici
olitorius,-a,-um sebze olarak kullanı-
octo(-) Lat. Gr. sekiz
labilen
octogesimus,-a,-um sekseninci
oliva,-ae f. zeytin; A. zeytin biçiminde
octoginta seksen oluşum
oculentum,-i n. göze sürülecek pomat olivaceus,-a,-um zeytuni, zeytin yeşili
oculus,-i m. göz olivaris,-e zeytin ile ilgili
odon(to)- Gr. diş olus,-eris n. sebze
odonto!ogia,-ae f. [diş bilimi] odonto- olusatrum,-i n. [olus, ater: sebze olarak
loji
kullanılan ve yapraklan hemen
odor,-oris m. koku
hemen siyah olan ]
odoratus,-a,-um güzel kokulu
omentalis,-e omentum ile ilgili
-odorus,-a,-um -kokulu
omentum,-i n. mideden diğer karın or-
oec(o)- Gr. ev; tk. ekonomi
ganlarına geçen tek ya da iki
oedema-atis n. ödem; vücutta (doku-
katlı karın zarı, peritonaeum'un
larda) su toplanması
bir kısmı
oesophagicus,-a,-um yemek borusu ile
ommato- Gr. göz
ilgili
omnino z. tamamiyle
oesophagus,-i m. [Gr. oiso- = getirme,
omnis,-e herbir, hepsi, bütün
götürme; phag-] yemek borusu
onom(ato)- Gr. isim; tk. taksonomi,
oestrifer,-fera,-ferum [oestrus = atsineği
anonim
sığır sineği: at veya sığır sineği
taşıyan ] ontogenesis,-is f. bir bireyin gelişme ve
of- bkz. ob- büyüme dizisi, ontogenez
offerre [bir kimsenin karşısına çıkar- ontogeneticus,-a,-um ontogenez ile il-
mak, götürmek ] sunmak gili
officina,-ae f. [iş odası ] eczane onus, oneris n. yük
officinalis,-e eczanede kullanılan, ilâç oo- Gr. yumurta
kodeksinde kayıtlı oogenesis,-is f. yumurtanın gelişmesi
officium,-i n. vazife oolemma,-atis n. yumurtayı saran zar
oic(o)- (modern kelimelerde bazan eco-) oophoron,-i n. A. B. ovaryum, yumur-
Gr. = oeco- talık
131 otitıs

oophorus,-a,-um yumurta taşıyan organon,-i n., organum,-i n. organ


op- 1. Gr. görme; göz 1. Lat. bkz. ob- orientalis,-e doğuda bulunan
opacus,-a,-um mat, donuk, opak, say- orificium,-i n. A. açıklık, vücuttaki delik
dam olmayan veya yarık, orifis, B. spor vs.'nin
operatio,-onis f. ameliyat çıktığı açıklık
operculum,-! n. [kapatan kısım] Z. origanifolius,-a,-um yaprakları mercan-
balığın solungacı köşke benzer
ophid(io)- Gr. yılan origanum,-i n. mercanköşk (bitki)
ophthalm(o)- Gr. göz origo,-inis f. asıl, menşe, köken
ophthalmicum,-! n. göz ilacı, gözde kul- -orius,-a,-um bir eylem ile ilgiyi gös-
lanılan ilaç terir; bkz. s. 34
ophthalmicus,-a,-um göz ile ilgili, göz ornith(o)- Gr. kuş
hekimliğine dair, gözde kullanılan, ornithogamus,-a,-um kuşların yardımıyla
göz hastalıklarını iyileştirici tozlaşan
ophthalmo!ogia,-ae f. göz bilimi, oftal- ornus,-a,-um [dağlarda yetişen veya
moloji süslü]
opiatus,-a,-um afyon içeren orth(o)- Gr. düz, doğru, dik; tk. or-
opinio,-onis f. kanı, görüş tografi
opistho- Gr. arkada orthodontia,-ae f. [dişleri düzene koy-
opium,-i n. afyon ma ] ortodonti
oppositum,-i n., kıs. opp. zıt, karşıt orthopedia-ae f. [ayağın düzeltilmesi ]
oppositus,-a,-um karşı karşıya bulunan ortopedi
oppressio,-onis f. sıkıntı duygusu, sı- orthotropus,-a,-um aynı (düz) yöne dön-
kışma, nefes tutulması, daralma müş, B. ovülde, mikropil ve hilum
duygusu karşılıklı kutuplarda olan
opticus,-a,-um görme ile ilgili; tk. op- ortus,-a,-um [doğmuş ] bir şeyden çı-
tik kan veya olagen
optimus,-a,-um (bonus'tan Sup.) en iyi oryza,-ae f. pirinç (bitki)
opus,-eris n. eser (meydana getirilen os, oris n. ağız
değerli şey) os, ossis, n. kemik; os sacrum = sac-
opusculum,-i n. küçük eser rum
ora,-ae f. kenar oscillatorius,-a,-um = versatilis
oralis,-e ağız ile ilgili osculum,-i n. [küçük ağız]
orbicıılaris,-e daire biçiminde, yuvar- osseus-,a,-um kemiksi
lak ossiculum,-i n. kemikçik
orbiculatus,-a,-um daircnsi, tamamen ossificatio,-onis f. kemikleşme
yuvarlak şekilde osteo- Gr. kemik
orbiculus,-! m. küçük daire osteologia,-ae f. kemik bilimi, osteo-
orbis,-is m. daire loji
orbita,-ae f. göz çukuru ostitis,-idis f. kemik iltihabı
orbitalis,-e göz çukuru ile ilgili ostium,-i n. T. ağız, delik, giriş
orchiodes,-is orkis'e benzer, orkide'ye -osus,-a,-um gen. bolluk, çokluk ve bir
benzer şeyce zenginliği ifade eder; bkz.
orchis,-idis f. salep (bitki), orkide s. 34
orchitis,-idis f. testis iltihabı ot- Gr. kulak; tk. mikroti (kulak kep-
ordinarius,-a,-um normal, adî çesinin doğuştan küçük oluşu)
ordo,-inis m. [sıra] (sistematikte) ta- oticus,-a,-um kulak ile ilgili
kım otitis,-idis f. kulak - iltihabı
otologıcum 132

otologıcum,-i n. kulağa uygulanacak ilaç, ovis,-is f. koyun


kulak ilâcı ovoideus,-a,-um yumurtaya benzer
otoIogicus,-a,-um kulakta kullanılan ovulum,-i n. B. övül, tohum taslağı,
ovalifolius,-a,-um oval yapraklı Gal. övül, vajinal olarak kullanılan
ovalis,-e yumurta şeklinde, oval preparat
ovaricus,-a,-um ovaryum ile ilgili ovum,-i n. yumurta
ovarium,-i n. A. B. yumurtalık, över, oxy- Gr. keskin, batıcı
ovaryum (dişi üreme hücrelerini oxyacanthus,-a,-um sivri dikenli
veren organ) oxydatus,-a,-um oksitlenmiş
ovatus,-a,-um ovat, yumurtanın boyuna oxydum,-i n. oksit; oxydum ferri demir
kesiti şeklinde oksit
ovifer,-fera,-ferum yumurta taşıyan oxygenium,-i n. oksijen (O)
ovilis,-e koyundan gelen oxymel,-mellis n. Gal. içinde bal çö-
ovmuş,-a,-um koyun ile ilgili, koyuna zülmüş sirkeli preparat
uygun, koyuna özgü oxyphyllus,-a,-um sivri yapraklı

P
pabulum,-i n. yem pallor,-oris m. solgunluk, beniz sarılığı;
pachy,- Gr. şişman mathk
pachymeninx,-ingis f. beyin ve omurilik palma,-ae f. el ayası
boşluklarını döşiyen zarlardan ka- palmaris,-e el ayası ile ilgili
lın olanı ( = dura mater) palmatus,-a,-um el şeklinde (genellikle
Padus,-i m. İtalya'daki Po nehri beş loblu ve loblarının orta da-
paediatria,-ae f. çocuk hekimliği, pedi- marları bir noktada birleşen yap-
yatri rağa verilen sıfat)
p(a)ed(io)- Gr. çocuk, kukla; tk. peda- palpebra,-ae f. üst göz kapağı
gog palpebralis,-e üst göz kapağı ile ilgili
paediophobia,-ae f. bebeklerden, kuk- palpitatio,-onis f. çarpıntı
lalardan korkma paludosus,-a,-um bataklıkta yetişen
pala,-ae f. kürek palus,-udis f. bataklık
palaeo- Gr. eski palustris,-e bataklıkta yetişen
Palaestina,-ae f. Filistin Pamphylia,-ae f. Antalya - Alanya böl-
palatinus,-a,-um damakta bulunan gesi
palatum,-i n. damak
palatus,-a,-um kürek şeklinde pamphylicus,-a,-um Pamphylia'da yeti-
palea,-ae f. gramine çiçeğinde brakteol şen
paleaceus,-a,-um küçük, dik, zarımsı pampinus,-i m. tırmanan bitkilerde tu-
pullarla kaplı tunma filizi
palidosus,-a,-um bataklıkta yetişen pancreas,-atis n. pankreas
pallidus,-a,-um sararmış, benzi atmış; so- pancreaticus,-a,-um pankreas ile ilgili
luk panduratus,-a,-um keman şeklinde ve her
pallium,-i n. [bir cins manto] beyin iki yanı derin körfezli
kabuğu, palyum panduriformis,-e = panduratus
133 patellaris

panicula,-ae f. B. bileşik salkım paracystium,-i n. idrar kesesinin etra-


paniculatus,-a,-um bileşik salkım şek- fını saran doku
linde paraduodenalis,-e duodenum'nun yanın-
panis,-is m. ekmek da bulunan
paıı(to>- Gr. hep, tam, bütün; tk. parallelus,-a,-um Gr. [birbirinin yanın-
panteon [bkz. theo-: bütün ilâh- da ] paralel
ların tapınağı] parare hazırlamak
pantropicus,-a,-um [her yöne dönen ] paratus,-a,-um hazır(lanmış)
pantropik parce z. az, nadiren
papaver,-eris n. haşhaş pardus,-i m. pars, leopar
Paphlagonia,-ae f. doğuda Kızdırma- parenchyma,-atis n. A. belirli bir fonk-
ğa kadar Gerede-Kastamonu çevresi siyon gösteren doku kısmı veya
paphlagonieııs,-a,-um Paphlagonia'da hücreler grubu, B. ince çeperli ve
yetişen birbirinden farklı olmayan izo-
papilio,-onis m. kelebek diametrik hücreler, parankima
papilla,-ae f. [memebaşı ] A. B. papil, parentes,-um m. ebeveyn
siğil paries, parietis m. duvar, A. Fiz. cidar,
papillaris,-e papil ve (öz. B.) siğil ile çeper
ilgili parietalis,-e duvar, cidar ile ilgili
papillosus,-a,-um (çok) papilli veya si- paripinnatus,-a,-um (pennat yaprağın
ğilli sapı) bir çift yaprakçık ile biten
pappus.-i n. B. papus (şemsiye biçimin- parotidicus,-a,-um parotis ile ilgili
de kıllar) parotis,-idis f. kulakaltı tükürük bezi,
papula,-ae f. papül, (deride görülen içi parotis
su dolu kese şeklinde kabarcık) parotitis,-idis f. parotis iltihabı
papyracetıs,-a,-um l. papirüs bitkisine pars, partis f. kısım
benzer, papirüs bitkisinden elde parthenius,-a,-um [parthenos Gr. =
edilmiş 2. kâğıt gibi ve opak virgo ] kadın hastalıklarında kul-
papyrifer,-a,-um [ [kâğıt veren ] kâğıt lanılan
imalinde yardımcı partim z. kısmen
papyrus,-i m. Eski Mısır'da, papirüs partitus,-a,-um [bölünmüş ] B. hemen he-
denilen yazı malzemesinin elde men tabana kadar yarılmış
edildiği bitki (Cyperus papyrus); partus,-us m. doğum
kâğıt parulis,-idis f. [ulis Gr. = dişeti ] dişeti
par, paris eşit apsesi
-par- bkz. -parus parureterius,-a,-um üreter'in yanında bu-
par(a)- Gr. boyunca, yanında, yakın; lunan; bkz. ureter
tk. paralel -parus,-a,-um doğuran
parabolicus,-a,-um parabol şeklinde, B. parvus,a,-um küçük
şekli ovat ile elips arası, tepesi parvuhıs,-a,-um çok küçük, küçücük
obtus passerinus,-a,-um [passer = serçe ] ser-
paracolicus,-a,-um colon'un yanında bu- çe ile ilgili
lunan; bkz. colon pasta,-ae f. pat, hamur, macun, T.K.
paracolpium.-i n. vajenin etrafını saran pasta
doku pastillus,-i m. f pastil
paracorolla,-ae f. [korolla'nın yanında pastor,-oris m. çoban
bulunan kısım ] korollanın eki, patella,-ae f. dizkapağı kemiği
parakorolla patellaris,-e dizkapağı ile ilgili
patelliformis 134

patelliformis,-e dizkapağı şeklinde peduncularis,-e pedunculus ile ilgili


patens,-ntis [açık bulunan ] yayvan, pedunculatus,-a,-um saplı
yayılmış pedunculus,-i m. çiçek durumunun, çi-
pater, patris m. baba çeğin veya meyvanın sapı, pedon-
path(o)- Gr. kötü etki altında uuıunma, kul, A. sap
zarar görme, ıstırap çekme, has- pejor,-jus (malus'tan Comp.) daha fena
ta(lık); tk. psikopat = ruhen pel- bkz. per-
hasta olan kimse pelargonium,-i n. sardunya (bitki)
pathologia,-ae f. [hastalık bilimi ] pelecanus,-i m. kaşıkçı kuşu
patoloji pellucidus,-a,-um [per-, lux: ışığı ge-
patientia,-ae f. sabır çiren ] veffaf, saydam
patria,-ae f. vatan peltatus,-a,-um [kalkanlı ] kalkan şek-
patulus,-a,-um yayık linde, kalkana benzer, B. yaprak
pauci,-ae,-a az, az miktarda mevcut sapı yaprağın ortasında veya
pauci- az ortasına yakın bir yere bağlı
paucidentatus,-a,-um az dişli peltum,-i n. kalkan
pauciflorus,-a,-um az çiçekli pelvinus,-a,-um pelvis ile ilgili
paucifolius,-a,-um az yapraklı pelvis,-is f. leğen (kalça içi boşluğu)
paucispinus,-a,-um az dikenli pelvis, havsala
paucus,-a,-um az, az miktarda mevcut pendens,-ntis = dependens
paulum, z. az, biraz pendere asılı blunmak
pauper,-eris fakir, yoksul pendulimıs,-a,-um = pendulus
pauxillum,-i n. biraz pendulus,-a,-um (uzunca ve) sarkık
pavo,-onis m. tavus kuşu penicillatus,-a,-um fırça şeklinde
pavoninus,-a,-um [tavus kuşu ile ilgili ] penicillinum,-i n. penisilin
alaca, çok renkli; tavus kuşundaki penicillus,-i m. fırça
gibi mavi renkli peninsula,-ae f. yarımada
pavor,-oris m. korku penis,-is m. kamış, erkek üreme or-
pax, pacis f. barış ganı, penis
pecten,-inis m. [tarak ] A. tarak penna,-ae f. tüy
pectinatus,-a,-um tarak biçimine pennatus,-a,-um — pinnatus
pectoralis,-e göğüs ile ilgili, göğüs tara- pent(a)- Gr. beş; tk. pentan
fından bulunan, göğiis için yapılan pentagonus,-a,-um beş köşeli
pectus,-oris n. göğüs pentagynus,-a,-um beş pistilli
peculiaris,-e özel pentandrus,-a,-um beş stamenli
pecunia,-ae f. para pentanthus,-a,-um beş çiçekli
pedalis,-e ayak (bkz. pes 2.) uzunluğun- pentapetalus,-a,-um beş petalli
da pentaphyllus,-a,-um beş yapraklı
pedatus,-a,-um [ayaklı ] B. palmatus'a pentapterus,-a,-um beş kanatlı
kıyasla, en alttaki iki lop tekrar pentasepalus,-a,-um beş sepalli
küçük loplara ayrılmış; bkz. pal- pentaspermus,-a,-um beş tohumlu
matus pentastachys s. beş başaklı
pedicellatus,-a,-um pedicellus'a sahip, pentastichus,-a,-um beş sıra üzerine di-
pedicellus'ta bulunan zilmiş
pedicellus,-i m. sapçık, öz. infloresans- pente Gr. beş
taki bir çiçeğin sapı peps- sindirime
pediculus,-i m. Z. bit, B. = pedicellus pepsina,-ae f., pepsinum.-i n. pepsin
pcdiformis,-c ayak şeklinde per e. + Acc. sırasında, -den geçerek
135 pharmacopoea

per-, 1 önünde pel- 1. arasından, -den pernities,-ei f. mahvolma


geçerek 2. çok 3. sonuna kadar, peronaeus,-a,-um perone ile ilgili
tamamen perone,-es f. kamış kemik, fibula
peractus,-a,-um [sonuna kadar yapılmış ] peroralis,-e ağız yoluyla alınan
bitmiş, bitirilmiş, tamamlanmış perpendicularis,-e = verticalis
perbrevis,-e çok kısa perpetuus,-a,-um devamlı, sürekli
percalefactus,-a,-um çok ısınmış persistens,-ntis B. kalıcı
peregrinus,-a,-um yabancı personatus,-a,-um maskeli
perennans,-ntis =perennis,-e pertussis,-is f. boğmaca
perennis,-e çok senelik pertusus,-a,-um B. yüzeyinde düzensiz
perfectus,-a,-um [= peractus ] tamam- boşluklar bulunan
lanmış peruvianus,-a,-um Peru'da yetişen Peru'
ya özgü
perfoliatus,-a,-um(yaprak) laminası göv-
pes,pedis m. 1. ayak 2. ingiliz ölçü
de tarafından delinmiş
sistemine göre 30.5 cm; Fransız
perforatio,-inis f. delme, delinme
sistemine göre 32.5 cm.
perforatus,-a,-um delinmiş, çok delikli pess- = peps-
pergamenus,-a,-um Bergama ile ilgili,
pessimus,-a,-um (malus'tan Sup.) en
Bergama yakınlarında yetişen;
fena
parşömene (yazı için hazırlanmış pestis,-is f. veba
hayvan derisine) benzer petaloideus,-a,-um petale benzer
Pergamum,-i n. Bergama petalum,-i n. B. petal, taç yaprağı
pergere devam etmek (korollayı oluşturan yapraklardan
peri- Gr. etrafta, etrafında; tk. periskop biri)
periarterialis,-e arterin etrafında bu- petiolarıs,-e saph, petiyol üzerine otur-
lunan muş
pericardium,-i n. kalp dış zarı, perikard petiolatus,-a,-um saplı
pericarpium,-i n. perikarp, meyva kabuğu petiolus,-i m. sap, yaprak sapı, peti-
pericranium,-i n. kafatasının perios- yol
teum'u (kemik dışzarı) petrosus,-a,-um kayamsı, kayalı
periculosus,-a,-um tehlikeli phaeo- Gr. kahverengi, esmer
peridium,-i n. [dolap ] bir çok mantarın phaeophyceae,-arum f. esmer yosunlar
sporoforlarını saran dış duvar phaeus,-a,-um koyu renkli
perigynus,-a,-um B. [ovaryumun etrafın- phag,- Gr. yemek; tk. polifaji
da bulunan ] perigin, respetaku- phalanx,-angis f. parmak kemiği
lumu (bkz. receptaculum) çukur, phallus,-i m. = penis
ovaryumu serbest ve üst durumlu phaneranthus,-a,-um çiçekleri açıkta bu-
olan lunan
perinaeum,-! n. A. apışarası phaner(o)- Gr. görünebilen, görünür
perinde z. aynı şekilde phanerogamus,-a,-um açık tohumlu, fa-
periodontium,-i n. diş kökü zarı nerogam
periosteum,-i n. kemik dışzarı, periyost pharmacia,-ae f. eczacılık
periphericus,-a,-um çevresel, periferik pharmaco- Gr. ilâç, ecza
peritonaeum,-i n. karın zarı, periton pharmacologia,-ae f. [ecza bilimi ] far-
perliquidus,-a,-um akıcı (alkol, eter gibi) makoloji
permanens,-ntis kalıcı, devam eden, pharmacophobia,-ae f. ilâçlardan kork-
devamlı, sürekli ma
permeabilis,-e geçirgen pharmacopoea,-ae f. ilâç kodeksi
pharyngıcus 136

pharyngicus,-a,-um farenks ile ilgili toxico-, triscaideca-, venereo-,


pharyngitis,-idis f. farenks iltihabı xeno-, zoo-, v. s.
pharynx,-yngis m. yutak, farenks phoca,-ae f. fok balığı
phaseolus,-i m. fasulya (bitki) Phoenica,-ae f. Finike
phenacetinum,-i n. fenasetin, organik bir phoeniceus,-a,-um = purpureus
madde phoenicius,-a,-um Finike'de yetişen
pheng(o)- Gr. ışık phon(o)- Gr. ses, gürültü; tk. telefon
phengophobia,-ae f. güneş ışığından, (bkz. tele-), megafon, fonetik
ışıktan korkma phonophobia,-ae f. gürültülü bir şekilde
phenoIum,-i n. fenol ya da yüksek sesle konuşmaktan
phiala,-ae f. şişe korkma
phil(o)- Gr. sevme, dost; tk. filoloji -phor- Gr. taşıyan; tk. fosfor
philologia,-ae f. [kelimeleri sevme ] fi- phos- Gr. ışık
loloji phosphas,-atis m. fosfat
philosophia,-ae f. [bilgeliği sevme] fel- phosphis,-itis m. fosfit
sefe; tk. filozof phosphorus,-i m. [ışık taşıyan ] fosfor
philtrum,-i n. 1. = filtrum 2. burun altı phot(o)- Gr. = phos-; tk. fotoğraf
oluğu photophobia,-ae f. ışıktan korkma
phleb- Gr. damar, ven (toplardamar) phragm- Gr. çit, perde; tk. diyafram
phlebitis,-idis f. ven iltihabı, flebit [ayıran peıde ]
phlegmona,-ae f. bağ dokusunun ce- phragmites,-is s. çit ve perde yapmakta
rahatlanmış olması, flegmon kullanılan
phloio- Gr. [kabuk] B. iç kabuk; tk. phren- Gr. akıl; tk. şizofreni ([akıl bö-
floem lünmesi ] erken bunama denen
phlomoides,-is [phlomis = Kudüs ada- akıl hatalığı)
çayı, halk arasında şalba, çalba phrenes, phrenum f. diyafram
denilen tüylü bir bitki ] phlomis'e Phrygia,-ae f. Denizli - Uşak - Kütahya -
benzer Eskişehir - Afyon çevresi
phlox, phlogis f. [alev ] Kuzey Amerika- phrygius,-a,-um Phrygia'da yetişen
da yetişen ateş çiçeği phthisiophobia,-ae f. tüberkülozdan kork-
phob- Gr. korkma, korku ma
phobia,-ae f. mantıklı olmayan veya phthisis,-is f. verem, tüberküloz
hastalık derecesinde her türlü kor- phy- Gr. gelişme
ku veya ürkeklik, fobi; bkz. aero-, phyll- Gr. yaprak; tk. klorofil
agora-, amaxo-, andro-, anemo-, phyllocladum,-i n. B. yaprak görevi
anthropo-, astrapo-, ataxio-, au- yapan ve laminaya benzer şekilde
to-, cancero-, cardio-, carcino- genişlemiş ve yassılaşmış olan kısa
mato-, cerauno-, claustro-, clep- sürgün, filloklat
to-, clithro-, coito-, cyprido-, der- phyllophorus,-a,-um yaprak taşıyan
matosio-, electro-, emeto-, er- -phyllus,-a,-um . . . . yapraklı; bkz. s. 35
gasio-, ereutho-, eroto-, gamo-, phylum,-i n. sistematikte birlik
helmintho-, h(a)emato-, h(a)emo-, phys(a)- Gr. kese
hydro-, hygro-, lepro-, lysso-, physi(o)- Gr. tabiat; tk. fizik
mono-, necro-, noso-, nycto-, physiologia,-ae f, canlıların normal fonk-
odonto-, p(a)edio-, pharmaco-, siyonlarını inceleyen ilim, fizyo-
phengo-, phomo-, photo-, pht-
loji
hisio-, pono-, pyro-, scabio-, tap-
physiologicus,-a,-um fizyoloji ile ilgili,
ho-, thalasso-, thanato-, thermo-,
fizyolojik
137 pleura

physodes,-is keseye benzer piscis,-is m. balık


phyt- Gr. bitki; tk. fitopatoloji Pisidia,-ae f. güneyde Toroslara kadar
picea,-ae f. lâdin (bitki) Burdur - İsparta çevresi
pieeus,-a,-um katran renginde, kahve- pisidicus,-a,-um Pisidia'da yetişen
rengine bakan siyah pistillum,-i n. 1. havaneli 2. B. pistil (gi-
pıcro- Gr. acı nekeumu teşkil eden organların
pictus,-a,-um boyanmış her biri, bkz. gynaeceum)
pigmentum,-i n. [boya] pigment (his- pituita,-ae f. balgam, A. pitüit bezi
toloji ve botanikte) boyar madde -pit(ys) Gr. çam
pila,-ae f. top pix, picis f. katran
pilifer,-fera,-ferum kıl taşıyan, B. (yap- placenta,-ae f. A. plasenta (fetüsü ana
rağın) tepesi çok ince zayıf bir rahmine bağlıyan özel bir yapı),
uçla biten (ginekolojide) son , B. tohum tas-
pilosellus,-a,-um küçük kıl taşıyan laklarının ovaryum içinde bağlan-
pilosus,-a,-um B. kısa, ince, zayıf tüy- dığı doku, plasenta
lerle örtülü plağa,-ae f. vuruş, kaza
pilula,-ae f. [küçük top ] hap, pilül planta,-ae f. B. bitki, A. ayak tabanı
pilum,-i n. mızraklı kargı; (eczacılıkta) plantagineus,-a,-um sinirliota benzer
havaneli plantago,-inis f. sinirliot
pilus,-i m. kıl plantare bitki dikmek
pimenta,-ae f. Hint biberi (bitki) plantaris,-e ayak tabanı ile ilgili
pinealis,-e A. çam kozalağına benzer planum,-i n. düzlem
pineus,-a,-um pinus'a (çama) benzer planus,-a,-um yassı, düz
pinguiculus,-a,-um oldukça yağlı plasma,-atis n. plazma, bazı dokuların
pinguis,-e (sabit) yağlı (kan, adele) bileşimine giren sıvı
pinnatus,-a,-um tüylü, tüy şeklinde, B. kısım; kan plazması (kanın kır-
(yaprak sapının) her iki tarafında mızı ve beyaz kürecikleri, mineral
basit yaprakçıklar bulunan, pen- tuzları proteidleri, kolesterin ve
nat; alternatım pinnatus (pennat lipidleri taşıyan sıvı kısmı)
yaprakta) yaprakçıkları yaprak platinum,-i n. platin
sapı üzerinde almaşık olarak dizil- platy- Gr. yassı; tk. platform
miş olan; decrescente(r) pinnatus platypetalus,-a,-um petalleri yassı olan
(pennat yaprakta) yaprağın taba- platyphyllus,-a,-um yaprakları yassı olan
nından tepesine doğru yaprak- platyspermus,-a,-um tohumlan yassı olan
çıkların büyüklüğü azalan; in- plebs, plebis f. avam
terrupte pinnatus (pennat yap- pl(e)io-Gr.[dahaçok] birkaç, çok sayıda
rakta) yaprakçıklar bir büyük p)eiochasium,-i n. B. dalları vertisillat
bir küçük olmak üzere almaşık ola- (bkz. verticillatus) uçtaki çiçeğin
rak sıralanmış; bkz. digitato- altındaki vertisillat dalları da ay-
pinnatus, didigitato- pinnatus, bi- nı şekilde gelişmiş çiçek durumu,
pinnatus vs. pleyokasyum
pinoides,-is = pineus pleiopetalus,-a,-um çok petalli
pinus,-i f. çam ağacı pleiophyllus,-a,-um çok yapraklı
piper,-eris n. biber (bitki ve baharat) pleiosepalus,-a,-um çok sepalli
piperitus,-a,-um bibere benzer pleiospermus,-a,-um çok tohumlu
piriformis,-e armut biçiminde plenus,-a,-um dolu
pirum,-i n. armut (meyva) pleura,-ae f. göğüs kafesinin iç yüzü ile
pirus,-i f. armut ağacı akciğerlerin üzerini örten zar,
plevra
pleuralis 138

pleuralis,-e plevra ile ilgili başparmağında damla hastalığı,


pleuritis,-idis f. plevra iltihabı (çoğun- nikris
lukla tüberkülotik), zatülcenp, plö podagrarius,-a,-um nikriste kullanılan
rezi podalgia,-ae f. ayak ağrısı
-plex,-plicis -misli, -katlı poet- Gr. yapan, meydana getiren
plexus,-us m. A. sinir, ağrı poeta,-ae f. şair
plica,-ae f. kıvrım, pli poet(ic)- Gr. yapıcı
plicatus,-a,-um paralel ve birkaç pli polio- Gr. gri
halinde katlanmış poliosis,-is f. saçların ağarması, be-
plietesialis,-e [Gr. pleio-, etesi- J bir- yazlaşması
kaç sene geliştikten sonra bir de- pollen,-inis n. B. çiçek tozu, polen
fa çiçek açan ve meyvadan sonra pollex,-icis m. 1. el başparmağı 2. tak-
hemen ölen riben 2.54 cm (başparmağının
Plinius,-i m. Romalı yazar (M. S. I. ilk boğumunun uzunluğu)
yüzyıl) pollicaris,-e pollex (bkz.) uzunluğunda
-ploideus,-a,-um sitolojide (bkz. cytolo- pollinatio,-onis f. tozlaşma
gia) geçen ve kromozom sayısı ile poliinium,-i n. kütle halinde birleşmiş
ilgili bir ek, cf. haploideus, dip- polen taneleri, polinyum
loideus poly- Gr. çok
pluma,-ae f. kuş tüyü polyacanthus,-a,-um çok dikenli
plumbago,-inis f. grafit madeni polyadelphus,-a,-um [çok kardeşli ] B.
plumbeus,-a,-um kurşunî, maviye yakın stamenlerin filamentleri üç veya
gri daha çok demet halinde birleşmiş
plumbum,-i n. kurşun (Pb); plumbum polyandrus,-a,-um B. çok stamenli
oxydatum bkz. lithargyrum polyanthemus,-a,-um birkaç tane in-
p!umosus,-a,-um (çok) tüylü floresans'ı olan
plumula,-ae f. [tüycük] B. 1. bitki tas- po!yanthus,-a,-um çok çiçekli
lağında gövdeyi meydana geti- polycarpicus,-a,-um birkaç defa meyva
recek olan tomurcuk 2. gövdenin verebilen
vegetasyon noktası polycarpus,-a,-um çok meyvaya sahip
plures,-a (multi'den Comp.) daha çok polycaulis,-e B. çok gövdeli
plurimi,-ae,-a (multi'den Sup.) en çok polycephalus,-a,-um çok başlı, B. çok
plus, z. daha çok; plus minus az çok kapitulumlu; bkz. capitulum
pluvialis,-e yağmur ile ilgili polychasium,-i n. [Gr. poly-, chas- ]
çok defa bölünmüş çiçek durumu
p. m. = post meridiem (bkz. meridies)
polycladus,-a,-um çok dallı
pneum(ato)- Gr. nefes; tk. pnömoni,
polycotyledoneus,-a,-um B. çok kotile-
dispne
donlu
pneumaticus,-a,-um solunum ile ilgili
polydactylus,-a,-um çok parmaklı
pneumonia,-ae f. akciğer iltihabı, za-
polyedrus,-a,-um Geom. çok yüzlü
türrie, pnömoni polygamus,-a,-um B. poligam, hem tek
pneumothorax,-acis m. dahilen akciğer- eşeyli hem de hermafrodit çi-
lerin yırtılmasıyla veya haricen en- çekleri bir arada taşıyan
jeksiyonla plevra boşluğuna hava polygonus,-a,-um çok köşeli; tk. po-
veya gaz gitmesi, pnömotoraks ligon
pno- Gr. = pneumat- polygynus,-a,-um çok pistilli
pod- Gr. ayak; tk. antipot polymerus,-a,-um çok kısımlı, K. ya-
podagra,-ae f. [Gr. pod-, agra- = bağ, pısında esas molekülü çok defa
köstek: ayak kösteği] T. ayak tekrarlanan; tk. polimerizasyon
139 pratensis

polymorphus,-a,-um çok şekilli positio,-onis f, durum


polypetalus,-a,-um çok petalli positus,-a,-um [ponere'den partisip ] kon
polyphagia,-ae f. hastanın çok yemek muş
yemesi, polifaji posse yapabilmek
polyphyllus,-a,-um çok yapraklı post e. + Acc. -den sonra; post me-
polypodium,-i n. [podio- Gr. = ayak- ridiem bkz. meridies
çık] posterior,-ius Comp. daha sonra, daha
polyporus,-a,-um çok delikli arkada bulunan
polyrrhizus,-a,-um çok köklü posticus,-a,-um 1. arka tarafta bulunan
polysepalus,-a,-um çok sepalli 2. = extrorsus
poIyspermus,-a,-um çok tohumlu postis,-is m. direk
polysporus,-a,-um çok spor taşıyan postremus,-a,-um Sup. en son, en arka-
polystachys s. çok başaklı da bulunan
poIystichus,-a,-um çok sıralı postridie z. R. ertesi gün
polystilus,-a,-um B. çok stiluslu potabilis,-e içilir
polyuria,-ae f. atılan idrar miktarının potamo- Gr. dere
artması, poliüri potare içmek
polyvaIvis,-e çok kapaklı potassium,-i n. potasyum, kalium (K)
pomifer,-fera,-ferum ağaç meyvası taşı- potens,-ntis kudretli
yan potentia,-ae f. kudret
pomum,-i n. ağaç meyvası potestas,-atis f. kudret
ponderosus,-a,-um ağır potio,-onis f. [içme ] posyon (Gal. gen.
pondus,-eris n. ağırlık şeker içeren ilâçlı su)
ponere koymak potus,-us m. içilecek şey
pono- Gr. çaba; yorgunluk prae- evvel, önce; önde
pons, pontis m. köprü, A. pons, beyin praeceptum,-i n. emir, talimat
ile bulbus (soğancık) arasında praecipitare çöktürmek, çökmek
bulunan santral sinir sistemi par- praecipitatio,-onis f. çöktürme, çökme
çası praecipitatus,-a,-um çöktürülmüş
pont- Gr. deniz. öz. Karadeniz praecox,-ocis vaktinden erken çıkan,
ponticus,-a,-um 1. Karadeniz ile ilgili gelişen, olgunlaşan, vuku bulan
2. eski Pontus'ta yetişen praefloratio,-onis f. = aestivatio
Pontus,-i m. Bartın - İnebolu arası ile praemorsus,-a,-um [ön tarafı ısırılmış ]
Sinop - Samsun - Amasya - B. (trunkat yaprağa kıyasla) kesik
Tokat - Yozgat'ın kuzey kısmı- ucu düzensiz girintili çıkıntılı
Erzincan - Gümüşhane'yi içine praeparatum,-i n. [önceden hazırlan-
alan ve Çoruh nehrine kadar uza- mış madde] preparat
nan bölge praeparatus,-a,-um hazırlanmış
poples,-itis m. dizin arkasındaki çukur praepatellaris,-e dizkapağı önünde bu-
popliteus,-a,-um poples ile ilgili lunan
popuius,-i f. kavak (bitki) praeputium,-i n. sünnet derisi
populus,-i m. halk, toplum praepyIoricus,-a,-um pilor önünde bu-
porphyreus,-a,-um kırmızıya bakan kah- lunan; bkz. pylorus
verengi praescriptio,-onis f. reçete
porta,-ae f. kapı, A. bazı organların giriş praescriptum,-i n. reçete
yeri praeter e. + Acc. -den başka, dışında
portio,-onis f. [bölüm, kısım ] prassinus,-a,-um çimen yeşili
porus,-i m. delik pratensis,-e çayırlarda yetişen
pratum 140

pratum,-i n. çayır proprius,-a,-um ait, özel, özgü


pridie z. önceki gün propter e. + Acc. -den dolayı
primigravida,-ae f., gravida. I. ilk defa prorumpens,-ntis dışarıya çıkan
gebe kalan kadın pros- Gr. -e doğru; yânın(d)a, yakın,
primipara,-ae f. ilk defa doğuran kadın üstelik, ön (tarafta bulunan)
primula,-ae f. çuhaçiçeği prosencephalon,-i n. ön beyin, prosan-
primus,-a,-um ilk, birinci sefal
principalis,-e en mühim, en önemli prostata,-ae f. prostat (mesanenin altında
prisma,-atis n. Geom. prizma, menşur ve erkeklerde bulunan bir gudde)
pristinus,-a,-um eski prostaticus,-a,-um prostat ile ilgili
prius z. önceden prostatitis,-idis f. prostat iltihabı
pro e. + Abl. için, olarak kullanılan prostho- Gr. = proto-
pro- dışarıya, öne doğru, önüne; önce prostratus,-a,-um yatkın
proangiosperma,-atis n. angiospermlerin proteinicus,-a,-um protein içeren
bir fosil şekli prot(o)- Gr. ilk, birinci; ön tarafta,
probabiliter z. muhtemelen, olasılı ön (d)e; ileri
procambium,-! n. B. primer floem ve protogynus,-a,-um dişi çiçekleri erkek
primer ksilemi meydana getiren çiçeklerinden evvel olgunlaşan
meristematik doku protophloema,-atis n. B. primer yapıda
procerus,-a,-um = elatus floemin gelişen ilk hücreleri
processus,-us m. çıkıntı protoplasma,-atis n. hücrenin sitoplazma,
procumbens,-ntis [öne yatık ] yere yatık, çekirdek ve plastidlerden oluşan
yerde sürünücü canlı kısmı
productus,-a,-um uzanmış protractus,-a,-um uzatılmış
professor,-oris m. profesör protuberantia,-ae f. A. kabartı
profundus,-a,-um derin pro usu externo, R. kıs. pro us. ex. dı-
projectio,-onis f. [öne atma ] şarıdan kullanılmak üzere
prolapsus,-us m. [öne kayma ] T. öne, proximalis,-e merkeze yakın durumda o-
dışarıya kayma (örn. prolapsus lan (karşıtı distalis)
ani, uteri anus veya uterusun dı- proximus,-a,-um en yakın
şarıya kayması) prudens,-ntis zeki
prolongatus,-a,-um uzatılmış pruina,-ae f. kırağı
prominentia,-ae f. çıkıntı pruinosus,-a,-um kırağı düşmüş gibi
promptus,-a,-um hazır prurigo,-inis f. kaşıntılı deri hastalığı,
pronatio,-onis f. dönme, öz. el bileğinin kuru kaşıntı
içe dönmesi pruritus,-us m. kaşıntı
proııator,-oris m. döndüren kas, öz. pseudanthus,-a,-um [yalancı çiçek ]
el bileğini içe döndüren kas pseud(o)- Gr. yalancı, yanlış, taklit, ben-
pronus,-a,-um üst yüzü aşağıya dönmüş zer; tk. psödoparenkima
şekilde yatkın pseudoparenchyma,-atis n. [yalancı pa-
prope e. + Acc. -e yakın renkima ]
prophasis,-is f. mitoz bölünmenin ilk psych(o)- Gr. ruh; tk. psikopat (bkz.
evresi, profaz patho-), psikanaliz, psikiyatri
prophylacticum,-i n. profilaktik ilâç psychologia,-ae f. ruhbilimi, psikoloji
prophylacticus,-a,-um önleyici, profilak-
psychro- Gr. soğuk
tik
psyllium [Gr. psil - = çıplak ]
Propontis,-idis f. Marmara denizi
propositus,-a,-um öne konmuş, öne sü- ptarmicus,-a,-um aksırtıcı
rülmüş ptarmus,-i m. aksırma
141 pyrifolius

pterocarpus,-a,-um meyvesi kanatlı pulverulentus,-a,-um ince bir toz ta-


pter(ygo)- Gr. kanat bakası ile kaplanmış gibi
pterygoides,-is kanada benzer pulvinar,-aris n. yastık
ptialismus,-i m. tükürük salgısının art- pulvinatus,-a,-um yastık biçiminde
ması pulvis,-eris m. toz
ptosis,-is f. [düşme] örn. gözkapağının pumex,-icis m. sünger taşı
düşmesi pumilus,-a,-um = nanus
pııbens,-ntis ince tüylenen, ince tüylü punctatus,-a,-um noktalı
puberulus,-a,-um ince tüylü punctum,-i n. nokta
pubes,-is f. tüy, A. yetişkinlerde kıllarla pungens,-ntis [batıcı ] (yaprağın) tepesi
kaplanan hipogastrik bölge, B. azar azar keskin bir uç halinde
gövde ve yaprakları örten ince biten
tüyler pupilla,-ae f. [bebek] gözbebeği
pubes, puberis büluğa ermiş pupillaris,-e gözbebeği ile ilgili
pubescens,-ntis ince tüylenen, ince tüylü, purgans,-ntis purgatif (dışkı yapma (de-
B. çok kısa, zayıf, sık tüylerle kaplı fekasyon) sayısını arttıran ve dış-
pubiger,-gera,-gerum tüy taşıyan kıyı sulandıran, müshil özelliğinde
pudendalis,-e edep yeri ile ilgili olan)
pudendum,-i n. edep yeri purgans,-ntis n. purgatif ilaç
pudor,-oris m. utanma, ayıp purgatio,-onis f. temizleme
puella,-ae f. kız purpura,-ae f. [eski Finike'de erguvanî
puer,-i m. oğlan boya çıkarılan bir sümüklü bö-
pucritia,-ac f. çocukluk zamanı cek ]
puerpera,-ae f. lohusa purpurascens,-ntis erguvanimsi
puerperium,-i n. loğusalık (loğusanın purpuratus,-a,-um = purpureus
doğumdan sonraki yatakta kalma purpureus,-a,-um erguvanî
günleri) purus,-a,-um temiz, saf, sade
pugna,-ae f. savaş pus, puris n. cerahat
pulcher, pulchra, pulehrum güzel pusillus,-a,-um çok küçük
pulchritudo,-iııis f. güzellik pustula,-ae f. püstül (derinin altında ce-
pulex,-icis m. pire rahat ile dolu kabarcık)
pullus,-a,-um kuzgunî siyah
puteus,-a,-um çürümüş
pulmo,-onis m. akciğer
putorius,-a,-um fena kokulu
pulmonalis,-e akciğcr ile ilgili
pycnanthus,-a,-um sık çiçekli
pulınonaria,-ae f. ciğerotu
pycn(o)- Gr. sık, kesif, yoğun
pulmonariodes,-is ciğerotuna benzer
pycnometer,-metri m. yoğunluk (kesa-
pulpa,-ae f. B. etli mezokarp, A. bir
fet) ölçen, alet, piknometre
organın yumuşak kısmı, pulpa,
pyelitis,-idis f. böbrek kaliksinin ve pel-
Gal. lâpa, bulamaç; pulpa dentis
dişin yumuşak iç kısmı visinin iltihabı
pulpitis,-idis f. diş pulpasınm iltihabı pygmeus,-a,-um = nanus
pulposus,-a,-um [çok pulpa içeren] pylorus,-i m. mide kapısı, pilor
pulpa şeklinde, etli pyramidalis,-e piramit şeklinde
pulsus,-us m. nabız pyrenaicus,-a,-um Pirene'lerde yetişen,
pultiformis,-e ezme, macun, lâpa şek- Pirene'lerle ilgili
linde pyrifer,-fera,-ferum armut taşıyan
pulveratus,-a,-um pulverize edilmiş, toz pyrifolius,-a,-um yaprakları elma ve
haline getirilmiş armut ağacınınkilere benzer
pyr(o)- 142

pyr(o)- Gr. ateş; tk. pirosfer (bkz. sphaer-) pyrophobia,-ae f. ateşten, yangından
pyrolignosus,-a,-um [Gr. pyr-, Lat. lig- korkma
nuın ] ateş yardımıyla odundan pyrum,-i n. = pirum
elde edilmiş pyxidium,-i n [kutucuk ] B. kapaklı
pyromania.-ae f. yangın çıkarma tut- kapsula, piksidyum
kusu, piromani pyxis,-idis f. Gr. kutu, öz. hap kutusu

quadragesimus,-a,-um kırkıncı
« quartus,-a,-um dördüncü
quadraginta kırk
quadrangularis,-e dört köşeli quassia,-ae f. acıağaç (bitki)
quadratus,-a,-um kare şeklinde quater dört kez
quadr(i)- dört; bi- ve tri- önekleri ile quat(t)uor dört
yapılan kelimelere benzer sözcük- quattuordecim öndört
ler, quadr- öneki ile de yapılır. -que ve
quadricolor,-oris dört renkli quercus-us f. meşe (bitki)
quadricostatus,-a,-um B. dört damarlı quercinus,-a,-um meşe'ye benzer
quadrıdentalis,-e dört dişli quies, quietis f. sükûnet
quadridigitato-piıuıatus bkz. didigitato- quindecim onbeş
pinnatus quingenti,-ae,-a beş yüz
quadrifolius,-a,-um dört yapraklı quinina,-ae f., quininum,-i n. kinin
quadringenti,-ae,-a dört yüz quinquagesimus,-a,-um ellinci
quadru- = quadri- quinquaginta elli
quadrupes,-pedis dört ayaklı quinque beş
quadruplex,-plicis dört misli, dört katı quinqu(e)- beş; bi-, tri- ve quadr- ö-
quantitas,-atis f. miktar nekleriyle yapılan kelimelere ben-
quantum ne kadar; quantum satis (est), zer sözcükler quinqu(e)- öne-
quantum sufficiat, quantum suffi- kiyle de yapılır
cit, R. kıs. q. s. yeteri kadar quinquies beş defa
quantus,-a,-um ne kadar, ne kadar quintus,-a,-um beşinci
büyük quotidie z. = cottidie
q.s. bkz. quantum

R
rabies,-ei f. kuduz hastalığı radialis,-e merkezden çevreye doğru,
racemosus,-a,-um rasem şeklinde ışınsal
racemus,-i m. B. salkım, rasemus radians,-ntis ışınsal
rachitis,-idis f. raşitizm radicalis,-e B. kökten çıkan
143 resupinatus

radicaııs,-ntis kök meydana getiren rectus,-a,-um doğru, düz


radieatus,-a,-um köklü recurvatus,-a,-um = reflexus
radiciger,-gera,-gerum kök taşıyan recurvus,-a,-um bkz. reflexus
radicula,-ae f. kökçük referre (geri) getirmek veya götürmek,
radieularis,-e [kökçük ile ilgili] retuli (geri) getirdim veya götür-
radiculatus,-a,-um küçük köklü düm
radium,-i n. radyum (Ra) reflexio,-onis f. .yansıma
radius,-i m. ışın, Geom. yarıçap, B. reflexus,-a,-um geriye doğru eğilmiş
Umbelliferae familyasında şemsi- refractio,-onis f. ışığın kırılması
yenin (bkz. umbella) bir kısmı; refractus,-a,-um = reflexus
Compositae familyasının kapi- refrigerans,-ntis serinletici, dinlendirici
tulumunda (bkz. capitulum) dışta refrigerare serinletmek
bulunan dilsi çiçek regalis,-e [krala ait ] B. çok güzel, fev-
radix,-icis f. kök kalade, olağanüstü
raffinatus,-a,-um rafine edilmiş, temiz- regio,-onis f. Cğr. A. bölge
lenmiş regnum,-i n. [krallık]
ramealis,-e dal ile ilgili regularis,-e kurala uygun, düzenli
ramentaceus,-a,-um B. tomurcuğu pul reinfectio,-onis f. yeniden bulaşma
ile örtülmüş, tomurcuğu pullara relapsus,-us m. [geriye kayma ] (iyileş-
sahip meden sonra) hastalığın tekrarı,
ramentum,-i n. B. tomurcuk üstünde nüküs
(tomurcukta) pul relaxatio,-onis f. gevşeme
rameus,-a,-um = ramealis remedium,-i n. t ilâç
ramifer,-fera,-ferum dal taşıyan remotus,-a,-um uzak, ayrı, geriye çekil-
ramosus,-a,-um (çok) dallı miş
ramus,-i m. A. B. dal ren, renis m. böbrek
rana,-ae f. kurbağa renalis,-e A. böbrek ile ilgili, B. böb-
rapa,-ae f. küçük şalgam, kolza rek şeklinde
raphaninus,-a,-um turp gibi reniformis,-e böbrek şeklinde
raphid(o)-,raphis Gr. iğne
repandus,-a,-um B. girinti ve çıkıntıları
rapunculus,-i m. ufak kolza
yayık
rarus,-a,-um seyrek, nadir, ender
repens,-ntis sürünen
raucedo,-inis f. sesin kısık olması, ses
repentinus,-a,-um anî, birdenbire
kısıklığı
repere sürünmek
raucitas,-atis f. = raucedo
re- geri(ye) arkasına; tekrar repetere tekrarlamak
recens,-ntis taze, yeni, körpe reptans,-ntis sürünücü
receptaculum,-i n. [kap, depo] B. çi- res, rei f. şey; Dr. rer. nat. bkz. doctor
çek tablası, reseptakulum residuunı.-i n. geri kalan kısım, kalıntı,
recessus,-us m. girinti bakiye, artık
recipere almak; recipe, R. kıs. rp., Rp. resina,-ae f. reçine
al resinifer,-fera,-ferum reçine taşıyan
reclinatus,-a,-um geriye eğilmiş; B. (yap- resorcinum,-i n. rezorsin, organik bir
rak) sapa doğru dönmüş madde,
rectalis,-e rektum ile ilgili; bgz. rectum respirare nefes almak
rectificatus,-a,-um [düzeltilmiş ] temiz- respiratorius,-a,-um nefes alma (hare-
lenmiş keti) ile ilgili
rectum,-i n. rektum (kalın bağırsağın restis,-is f. ip
son bölümü) resupinatus,-a,-um sırta dönmüş
rete 144

rete,-is ~n. ağ rho- Gr. = rhe-


retentio,-oııis f. [geri tutma] T. geride rhodo- Gr. gül (rengi), kırmızı
tut(ul)ma (örn. idrarın dışarı çı- rhododendron,-i n. [gül ağacı] orman
kamayıp içeride kalması) gülü (bitki)
reticularis,-e (küçük) ağ ile ilgili, ağ rhodophyceae,-arum f. kırmızı yosunlar
şeklinde rhombeus,-a,-um Geom. eşkenar dört-
reticulatus,-a,-um küçük ağ şeklinde gen (baklava) şeklinde, rombik
reticulum,-i n. küçük ağ, ağcık rhombicus,-a,-um = rhombeus
retina,-ae f. (gözde) ağ tabaka, retina rhomboides,-is = rhombeus
retinaculum,-i n. polinyum (bkz. polli- rhomboideus,-a,-um = rhombeus
nium)'un sapının tabanında bu- rhombus,-i m. eşkenar dörtgen (baklava
lunan yapışkan bir levhacık şekli)
retinervis,-e B. ağımsı damarlı rhus, rhois f. sumak, somak (bitki)
retinitis,-idis f. retina iltihabı ricinus,-i f. hintyağı ağacı
retro- = re- ridere gülmek
retrocurvus,-a,-um = reflexus ridibundus,-a,-um gülen
retroflexus,-a,-um = reflexus rigidus,-a,-um = sert
retroperitonealis,-e karın zarının arka- rigor,-oris m. sertlik, katılık; rıgor mor-
sında bulunan tis ölüm sertliği, cesedin katılaş-
retrorsus,-a,-um [retro-, versus ] geriye ması
rima,-ae f. yarık, çatlak, aralık
dönmüş
risorius,-a,-um gülme ile ilgili, gülmek-
retuli bkz. refcrre
te yardımcı, güldürücü
retusus,-a,-um ortada kısaca girik
risus,-us m. gülme, gülmeye benzer
revolutus,-a,-um her iki kenarı dışa doğ-
yüz fadesi
ru kıvrılmış
rivalis,-e derede veya dere kenarında
rex, regis m. kral
yaşıyan
rhabdo- Gr. sopa
rivus,-i m. dere
rhach(it)- Gr. omurga
roborans,-ntis kuvvetlendirici
rhag- Gr. kırmak roborans,-ntis n. kuvvetlendirici ilaç
r(h)aphc,-es f. dikiş robur,-oris n. kuvvet
rhe- Gr. akma romanus,-a,-um Roma'lı; Roma ve çev-
rheum,-i n. ravend (bitki) resinde yetişen
rheuma,-atis n. [akma] romatizma; ek- rosa,-ae f. gül (bitki)
lem iltihabı, = rhuma rosaceus,-a,-um güle benzer; pembe
rhin- Gr. burun roseus,-a,-um [gül rengi] gül pembesi
rhinitis,-idis f. burunun (mikrop sebe- rosmarinus,-i m. biberiye (bitki)
biyle) iltihaplanması rostellatus,-a,-um küçük gagalı, B. (yap-
rhiııoccros unicornis [Gr. rhin-, cer- ] rağın) ucu azar azar sert, uzun ve
gergedan ve hafifçe eğri bir uzantı ile biten
rlıinulogicum,-! n. buruna uygulanacak i- rostratus,-a,-um gaga şeklinde
lâç rostrum,-i n. gaga
rhi»olopicus,-a,-um burun hekimliği ile rota,-ae f. tekerlek
ilgili, burunda kullanılan rotatio,-onis f. rotasyon yapma (ek-
rlıiz(o)- Gr. kök lemde dönme)
rhizoma,-atis n. köksap, toprakaltı göv- rotator,-oris m. rotasyon yapan, dön-
desi, rizom düren kas, çevirici kas
rlıi/.opoda,-orum n. [kök ayaklılar ] rotatus,-a,-um tekerlek şeklinde, yu-
Z. Protozoa'ların en ilkel sınıfı varlak
145 salpinx

rotula,-ae f. [küçük makara] f diz ruderalis,-e B. süprüntü ve çörçöp


kapağı; bir nevi pastil arasında yetişen
rotundatus,-a,-um [yuvarlak olmuş, yu- rudimentum,-i n. (örn. bir organın) de-
varlaklaştırılmış ] B. rotundat, yu- jenere olmuş kalıntı(sı)
varlakça rufescens,-ntis kırmızımsı
rotundus,-a,-um yuvarlak, B. yuvarlağa rufus,-a,-um doru, tilki rengi, kahveren-
yakın oblong gine yakın kırmızı
rp., Rp. bkz. recipere rugae,-arum f. yüzde buruşukluk
rubellae,-arum f. kızamıkçık (kızamığa rugosus,-a,-um kırışık, buruşuk
benzer bir çocuk hastalığı) ruııcinatus,-a,-um B. runsinat, her iki ke-
rubens,-ntis kırmızımsı narda loplar sivri ve lopların uçla-
rı yaprak tabanına doğru yönelmiş
rubeolae,-arum f. kızamık
rupes,-is f. kaya, yamaç
ruber, rubra, rubrum kırmızı
rupestre,-is n. taşlık bölge, taşlık arazi
rubescens,-ntis = rubens rupestris,-e kayalarda yetişen
rubeus,-a,-um = rubens ruptura,-ae f. yırtık, ruptür
rubicundus,-a,-um = rubidus rus, ruris n. [şehir dışı bölgeler ] kır
rubidus,-a,-um kıpkırmızı Russia,-ae f. Rusya
rubiginosus,-a,-um = ferrugineus russicus,-a,-um Rusya'da yetişen, Rus-
rubor,-oris m. kırmızılık, kızıllık ya'ya özgü
ructus,-us m. geğirti, geğirme rusticus,-a,-um kırda yetişen
rudens,-ntis m. ip ruta,-ae f. sedefotu

S
sabinus,-a-,um Roma'nın güneyinde bu- sagitta,-ae f. ok
lunan Sabinya bölgesinde yetişen sagittatus,-a,-um [ok şeklinde, oksu,
saccharatus,-a,-um şekerlenmiş okucu şeklinde ] B. (yaprak ta-
saccharinum,-i n. sakarin banındaki) iki lop düz, genişlemiş
saccharum,-i n. şeker kamışı, şeker uzamış, sagitat
sacculus,-i m. torbacık, kesecik sal, salis m. tuz
saccus,-i m. torba, kese salacitas,-atis f. cinsel isteğin aşırı
sacer, sacra, sacrum kulsal, mübarek olması
sacralis,-e sakrum ile ilgili (bkz. sac- salamandra,-ae f. semender
rum) salicarius,-a,-um söğüt'e benzer
sacrum,-i n. sağrı, kuyruk sokumu, sak- salicyias,-atis m. salisilat
ıum; os sacrum kuy. uk sokumu salicylatus,-a,-um salisilat içeren
kemiği (beş sakral omurun kay- saliva,-ae f. tükürük, salya
naşmasıyle meydana gelmiş ke- salivantium,-i n. = sialagogum
mik) salivaris,-e tükürük ile ilgili
saepe z. ekseriya, çoğunlukla sa!ivatic,-onis f. aşırı tükürük salgısı
saepes,-is f. çit salivatorius,-a,-um tükürük ile ilgili
saeptum,-i n. = sepluın salix,-icis f. söğüt (bitki)
saeta,-ae f. = seta salpinx, saipingis f. boru
salsus 146

salsus,-a,-um tuzlu scaph(o)- Gr. sandal


saltem z. en az, hiç olmazsa scaphoides,-is sandal şeklinde
salvia,-ae f. adaçayı (bitki) scaphoideus,-a,-um = scaphoides
salvus,-a,-um sıhhatli, sağlıklı scapula,-ae f. kürek kemiği, skapula
sambucus,-i f. mürver (bitki) scapularis,-e kürek kemiği ile ilgili
sanctus,-a,-um mukaddes, kutsal scapus,-i m. B. skapus, gövdesiz bit-
sanguineus,-a,-um kan kırmızısı, kah- kilerde çiçeğin veya çiçek duru-
verengine bakan kırmızı munun sapı
sanguis,-inis m. kan scariosus,-a,-um kuruyarak buruşmuş,
sanitas,-atis f. sıhhat, sağlık büzülmüş dokulu; kuru deri gibi
santonina,-ae f., santoııinum.-i n. san- pulsu dokuyla kaplı
tonin scarlatina,-ae f. kızıl hastalığı
sanus,-a,-um = salvus scatula,-ae f. kutu
saphenos [lbr. sâfin = saklayan ] sceleratus,-a,-um [deni, rezaletli ] B.
sapiens,-ntis akıllı zehirli, zehirleyici
sapientia,-ae f. bilgelik sceletum,-i n. iskelet
sapo,-onis m. sabun scep- Gr. = scop-
saponatus,-a,-um sabun içeren schistaceus,-a,-um arduvaz rengi
sarc- Gr. et schiz(o)- Gr. yarma; tk. şizofreni (bkz
sarcoma,-atis n. T. sarkom (mezanşim phren-)
dokularından köken alan habis schizocarpus,-a,-um meyvesi ayrılan
tümör), bir çeşit kanser schoenocaulon,-i n. bitotu (bitki)
sartorius,-a,-um [terzi ile ilgili ] schoenoprasum,-i n. [schoeno- = saz
satitas,-atis f. tok olma hasır; prasum = sarmısak gib
sat(is) z. yeteri kadar, kâfi miktarda; ol- bitkiler]
dukça scientia,-ae f. bilim
sativus,-a,-um ekilen, yetiştirilen scilla,-ae f. adasoğanı (bitki)
saturatio,-onis f. doymuşluk scissus,-a,-um yarılmış
saturninus,-a,-um kurşun ile ilgili sclareus,-a,-um al renkli
saxatilis,-e kayalarda yetişen sclera,-ae f. gözakı, sklera
saxifragus,-a,-um [saxum,frangere: kaya sclero- Gr. sert
kıran ] sclerodermia,-ae f. [derinin sert olu-
saxum,-i n. kaya şu ] derinin sertleşmesi, kalınlaş-
scaber, scabra , scabrum keskin; düz ması ve esnekliğini kaybetmesi
olmayan, pürüzlü; sert, kısa, es- ile beliren bir hastalık
nek olmayan çıkıntılarla kaplı sclerosis,-ıs f. T. kronik, iltihabı kö-
scabies,-ei f. uyuz kenli bir sertleşme
scabiophobia,-ae f. kaşınmaktan, u- scop- Gr. bakmak; tk. mikroskop
y uzdan korkma scopae,-arum f. [süpürge ]
scabridus,-a,-um sertçe kısa çıkıntılarla scoparius,-a,-um fırça olarak kullanı-
az çok kaplanmış labilen
scala,-ae f. [merdiven ] scribere yazmak
scalen(o)- Gr, eğri scriptor,-oris m. yazar
scalenus,-a,-um üç kenarı da değişik olan scrobicuIatus,-a,-uoı B. çok sayıda kü-
üçgen şeklinde çük çukurlu
scalpellum,-i n. bisturi, neşter, skalpel scrophularia,-ae f. sıracaotu
(operatörün teşrih bıçağı) scrophulosis,-is f. sıraca, skrofüloz (a-
scandcns.-ntis B. sarılarak yükselen denit tüberküloz); bkz. adenitis
147 septicidalL

scrotalis,-e skrotum ile ilgili selectio,-onis f. [seçme ]


scrotum,-i n. husye torbası, skrotum sella,-ae f. [koltuk ] A. eyer
scrupulus,-i m. ufacık parça semel bir kez
scutatus,-a,-um kalkan şeklinde semen,-inis n. tohum
scutelIiformis,-e B. küçük kalkan şek- semi- yarım
linde semiapertus,-a,-um yarı açık
scutum,-i n. kalkan semicircularis,-e yarım daire biçiminde
se- [ayrılma belirtir ] semidecandrus,-a,-um beş stameli
sebaceus,-a,-um içyağına benzer, iç- semiglobosus,-a,-um yarım küre şeklinde
yağından yapılmış, içyağlı semihora,-ae f. yarım saat
sebifer,-fera,-ferum içyağı taşıyan, iç- semilitrum,-i n. yarım litre
yağlı semilunaris,-e yarım ay şeklinde
sebum,-i n. içyağı semilunatus,-a,-um = semilunaris
secale,-is n. çavdar (bitki) seminalis,-e tohum ile ilgili
secedere ayrılmak seminifer,-fera,-ferum tohum taşıyan
secretum,-i n. salgılanmış madde, salgı, semipollicaris,-e yarım polIex uzunlu-
sekret ğunda (bkz. pollex)
secretus,-a,-um [ayrılmış ] salgılanmış semireticulatus,-a,-um yarı ağımsı
sectio,-onis f. kesme, kesilmiş parça seıniteres,-itis kesiti yarımdaire şeklinde
seetus,-a,-um kesilmiş olan
secundifIorus,-a,-um (cf. secundus) çi- semper z. daima, herzaman
çekleri yalnız bir tarafta bulunan semperflorens,-ntis daima çiçekli olan
secundigravida,-ae f. gravida II ikinci sempervivus,-a,-um her zaman canlı
defa gebe kalan kadın olan, ölümsüz
secundipara,-ae f. ikinci defa doğuran senectus,-utis f. ihtiyarlık
senecens,-ntis yaşlanan
kadın
senex, senis m. ihtiyar adam
secundum e. + Acc. -e göre
senilis,-e yaşlılıkta görülen, yaşlılık ile
secundus,-a,-um ikinci; izleyen; bütün
ilgili
kısımları dönerek aynı tarafta
senilitas,-atis f. ihtiyarlık
toplanmış
senium,-i n. = senilitas
securis,-is f. balta
senna,-ae f. sinameki
secus e. + Acc. boyunca sensim z. tedricen, azar azar
sed fakat sensitivus,-a,-um duygusal, sensitif
sedans,-ntis sedatif, teskin edici, müsek- sensorium,-i n. duyguların tümü
kin, yatıştırıcı sensorius,-a,-um duygulara yardımcı
sedativum,-! n. sinir yatıştırıcı ilâç, sedatif sensus,-us m. duygu
sedativus,-a,-um sinir yatıştırıcı, teskin sepalum,-i n. B. sepal, çanak yaprağı
edici, nörosedatif (kaliksi oluşturan yapraklardan
sedecim onaltı biri)
sedere oturmak separare ayırmak
sedile,-is n. sandalya sepes,-is f. — saepes
sedimentum,-i n. sediman, tortu septalis,-e A. septum ile ilgili
sedulus,-a,-um çalışkan septem(-) yedi
seges,-etis m. hububat tarlası septemtriona!is,-e kuzeyde bulunan
segmentum,-i n. [kesilmiş parça ] A. septendecim onyedi
B. bölüm, segment septicidalis,-e [septum = bölme; cae-
segregatus,-a,-um [se-, grex: sürüden dere = kesmek ] B. karpellerin
ayrılmış ] ayrılmış birleştiği yerden açılan
sepiticidus 148

sepiticidus,-a,-um = septicidalis sialagogus,-a,-ıım tükürük salgısını uya-


septies yedi kez rıcı ya da artırıcı
s"ptimana,-ae f. hafta sialolithis,-idis f. tükürük bezinde taş
septimus,-a,-um ycdinci oluşması
septingenti,-ae,-a yediyüz sialorrh(o)ea,-ae f. tükürük ifrazının
septuagesimus,-a,-um yetmişinci artması
septuaginta yetmiş sibilans,-ntis ıslık çalar gibi
septum,-i n. A. B. bölme sibiricus,-a,-um Sibirya'da yetişen
serialis,-e sıra halinde dizili siccare kurutmak
sericeus,-a,-um ipekli, uzun, düz ipek siccatus,-a,-um kurutulmuş
gibi tüylü, ipek gibi parlayan siccus,-a,-um kuru
sericum,-i n. ipek signare etiketlemek
series,-ei f. seri, sıra, dizi signatura,-ae f. 1. imza 2. etiket
sermo,-onis m. nutuk, söylev signum,-i n. işaret
sero z. geç silex,-icis m. kuvars
serosus,-a,-um serumca (bkz. serum) zen- silicium,-i n. silisyum
gin, seröz silicula,-ae f. küçük silikva (bkz. siliqua)
serotinus,-a,-um [geç (görünen) ] sene siliqua,-ae f. B. silikva (hardal tipi mey-
sonuna doğru yetişen va şekli)
serpens,-ntis yılankavi, yılan gibi kıv- silva,-ae f. orman
rılan silvaticus,-a,-um ormanda yetişen
serpere sürünmek silvester, silvestris, silvestre = silva-
serpyllum,-i n. [sürünücü] ticus
serra,-ae f. testere similis,-e benzer
serratus,-a,-um testere dişli, B. dişlerin
similitudo,-inis f. benzerlik
uçları apeks'e yönelmiş, serrat
simplex,-icis bir katlı, yalınkat; sade,
serum,-i n. serum, fibrinsiz plazma suyu
basit, B. hemen hemen bölünmemiş
sesamoides,-is susama benzer
veya dallanmamış; simplicissi-
sesamum,-i n. susam (bitki)
mus B. hiç bülünmemiş veya hiç
sescenti,-ae,-a altıyüz
dallanmamış
sesqui- birbuçuk
sesquipedalis,-e birbuçuk pes uzunlu- simul z. aynı zamanda, beraber
ğunda (bkz. pes) sinapis,-is f. hardal (bitki)
sessilifIorus,-a,-um çiçekleri sapsız olan sinapisatus,-a,-um hardal içeren
sessilis.-e oturan, B. sapsız sinciput, sıncipitis n. önkafa, sinsiput
seta,-ae f. B. sert, kısa kıl sine e. + Abl. -siz
setaceus,-a,-um sert, kıssa kıla benzer sinensis,-e Çin'de yetişen
s:tosus,-a,-um sert kısa kıllar taşıyan; singularis,-e tek
(yaprağın) tepesi azar azar çok singultus,-us nı. hıçkırık
ince ve sivri bir uç halinde biten sinlster, sinistra, sinistrum sol
sex altı sinistrorsus,-a,-um sağdan sola doğru
sexagesimus,-a,-ıım altmışıncı dönen
sexaginta altmış sinuatus,-a,-um körfezli, B. (yaprağın
sexies altı kez kenarında) almaşık olarak derin
sextus,-a,-um altıncı girintili ve çıkıntılı
si eğer; si opus est R. gerekirse sinüs,-us m. körfez, A. oyuk, boşluk
sia)(o)- Gr. tükürük sinusitis,-idis f. sinüs iltihabı, sinüzit
sialagogum,-i n. tükürük salgısını uya- sirupus,-i m. = syrupus
ran ilâç sit bkz. esse
149 spinulosus

sitis,-is f. susama, susuzluk spatiosus,-a,-um geniş


situs,-us m. durum; in situ bulunduğu spatium,-i n. ara, aralık
yerde spatulatus,-a,-um B. (yaprak) oblong,
smaragdinus,-a,-um = prasinus alt ucu çok fazla uzamış ve spatül
smilax,-acis f. saparna (bitki) şeklini almış, spatulat
Smyrna,-ae f. İzmir'in eski ismi species,-ei f. tür, Pl. Gal. enva (T. K.)
smyrnaeus,-a,-um İzmir yakınlarmda ye- specimen,-inis n. numune, örnek
tişen speciosus,-a,-um muhteşem, mükemmel
sodium,-i n. sodyum (Na) spectabi!is,-e hoş görünüşlü
sol, soiis m. güneş speetare bakmak
solaris,-e güneş ile ilgili sperma,-atis n. tohum, erkek üreme
solidus,-a,-um katı, sert hücresi
solitarius,-a,-um tek başına spermaticus,-a,-um sperma ile ilgili
solstitialis,-e yaz ile ilgili spermatitis,-idis f. T. sperma kanalı
solubilis,-e çözülebilen, çözünebilen (duetus deferens) iltihabı
solum,-i n. dip sperm(ato)- Gr. tohum
solum z. yalnız spermatogenesis,-is f. spermaların ge-
solus,-a,-um yalnız, tek başına lişmesi
solutio,-onis f. solüsyon, çözelti, eriyik spermatophyta,-orum n. tohumlu bitki-
solvere eritmek, çözmek ler
soma,-atis n. vücut spermatozoon,-i n. erkek tohum hücresi
som(ato)- Gr. vücut, cisim; tk. kro- spes, spei f. umut, ümit
mozom sphaeranthus,-a,-um çiçekleri küremsi o-
somnifer,-fera,-ferum uyku getiren, uyu- lan
tucu
sphaericus,-a,-um küre ile ilgili, küremsi
somnium,-i n. rüya sphaer(o)- Gr. küre
somnolentia,-ae f. uyuklama, her zaman sphaerocarpus,-a,-um meyveleri kürem-
uykuya eğimli oluş si olan
somnus,-i m. uyku sphaeroides,-is küreye benzer
-sophia,-ae f. bilgelik (cf. philosophia) sphenoides,-is kamaya benzer
sopor,-oris m. dalgınlık, derin uyku sphincter,-eris m. büzücü kas, sfinkter
soporificus,-a,-um derin uyku veren (vücuttaki bir boşluk veya kana-
sordes,-is f. kir lın ağzını büzmeğe yarayan kas)
sordidus,-a,-um kirli spica,-ae f. başak
soror,-oris f. kız kardeş spicatus,-a,-um başak şeklinde
sorus,-i m. B. sporangiumların topluluğu spiciger,-gera,-gerum başak taşıyan
spadieeus,-a,-um 1. (hur.na gibi) koyu spiculatus,-a,-um küçük başak şeklinde;
kırmızımsı - kahverengi 2. spa- ince, etli, dik çıkıntılarla kaplan-
diks şeklinde, spadiks taşıyan mış
spadix,-icis f. B. çomak, spadiks (ek-
seni kalın ve etli olan spica) spina,-ae f. B. diken, A. dikensi çıkıntı
spano- Gr. az bulunur, nadir, ender spinalis,-e diken şeklinde; omur ve
sparsus,-a,-um dağınik omurga ile ilgili
spartium,-i n. katırtırnağı (bitki) spinatus,-a,-um dikenli
spasmus,-i m. [çekme; büzülme] T. spinosus,-a,-um (çok) dikenli; proces-
düz kaslarda ve düz kaslı organ- sus spinosus omurda dikensi çı-
larda daralma kıntı
spatha,-ae f. B. bir infloresansın taba- spinula,-ae f. dikencik
nında bulunan yaprakçık spinulosus,-a,-um çok dikencikli
Spiralis 150

spiralis,-e helezon şeklinde, helisel stellaris,-e yıldız şeklinde


spirillum,-i n. spiral (helezon) şeklinde stel)atus,-a,-um yıldız biçiminde, yıl-
bakteri dızlı; çevrel (B. parçalar ver-
spirituosus,-a,-um (çok) alkol içeren ticillatus'a kıyasla dar)
sp:ritus,-us m. 1. alkol 2. ruh stelliformis,-e yıldız şeklinde
splanchnıcus,-a,-um iç organ(lar)la il- sten(o)- Gr. dar; tk. stenografi
gili, splanknik stenopetalus,-a,-um petalleri dar olan,
splen, splenis m. dalak dar petalli
splendens,-ntis parlıyan , parıltılı stenophyllus,-a,-um dar yapraklı
splendidus,-a,-um = luminosus sterilis,-e kısır, B. verimsiz, Gal. temiz
spondylitis.-idis f. omur iltihabı sterilisatio,-onis f. [kısırlatma] bütün
spongia,-ae f. sünger canlı organizmaların ve sporların
spongiosus,-a,-um süngerimsi tahribi veya ortadan kaldırılması
sporangium,-i n. sporangiyum, spor ke- sterilitas,-atis f. kısırlık, verimsizlik
sesi sternalis,-e sternum ile ilgili
spumans,-ntis köpüren, köpüklü sternum,-i n. göğüs kemiği, sternum
spurius,-a,-um B. yalancı sternutatio,-onis f. aksırma
sputum,-i n. balgam sternutatorium,-i n. aksırtıcı ilâç
squama,-ae f. pul sternutatorius,-a,-um aksırtıcı
squamalis,-e pul ile ilgili steth(o)- Gr. göğüs ; tk. stetoskop
squamatus,-a,-um pullu [göğüse bakmak üzere kullanılan
squamella,-ae f. küçük pul, pulcuk alet]
squamosus,-a,-um pullarla kaplanmış; sthen(o)- Gr. kuvvet; tk. nevrasteni
pula benzer stibium,-! n. antimon, antimuan, (Sb)
squarrosus,-a,-um kabuklu, kepekli stigma,-atis n. [işaret] A. B. başçık,
ssp. bkz. subspecies stigma, Z. bir kamçılının (flagel-
stachys Gr. başak latum'un) göz beneği
stamen,-inis n. B. stamen, erkek organ stilla,-ae f. damla
staminodium,-i n. B. verimsiz stamen, stillatim z. R. damla olarak
staminod stimulans,-ntis uyarıcı, stimülan
stannatus,-a,-um bkz. charta stimulans,-ntis n. stimülan ilâç
stannum,-i n. kalay (Sn) stimulatio,-onis f. uyarma
stapes,-pedis m. özengi, A. iç kulak stimulus,-i m. stimulus, uyarı, tembih
kemiklerinden biri (özengi ke- stipes, stipitis m. sap, öz. mantar veya
miği) yosunlarda talus'un (bkz. thallus)
staphyl(o)- Gr. üzüm salkımı sapı
staphylococcus,-i m. üzüme benzer stipitatus,-a,-um B. pedonkul veya peti-
şekilde toplanmış bir çeşit bakteri, yolden değişik özel bir sapı olan
stafilokok stipula,-ae f. B. yaprak tabanının iki
staphys Gr. üzüm yanında bulunan ekler, kulakçık,
staphysagrius,-a,-um [Gr. staphys, agr- ] stipula
karpeller veya meyvalar üzüm çe- stoma,-atis n. [ağız] B. yapraklarda
kirdeği gibi şişkin karınlı su ve hava alışverişini sağhyan
stat- Gr. dur(dur)ma; tk. statik hücre, gözenek, T. 1. (vücutta)
statim z. B. hemen küçük bir delik 2. iki boşluk ya da
status,-us m. hal, vaziyet, durum kanal arasındaki veya bunlarla
stearas,-atis m. stearat vücut yüzeyi arasındaki açıklık
stella,-ae f. yıldız (ağız)
151 substantıa

stomachicum.-i n. iştah açıcı ve sindirim subclasis,-is f. (sistematikte) altsınıf


uyarıcı ilâç subclavius,-a,-um köprücük kemiğinin
stomachicus,-a,-um mide ile ilgili; sto- altında bulunan
maşik, midevî; iştah açıcı ve sin- subcordatus,-a,-um = B. hemen hemen
dirim uyarıcı kalp şeklinde
stomachus,-i m. mide subcostalis,-e kaburganın altında bulu-
stomatitis,-idis f. ağız mukozasının il- nan
tihabı subcutaneus,-a,-um derinin altında bu-
stom(ato)- Gr. ağız lunan
stratum,-i n. tabaka; stratum corneum subdivisio,-onis f. (sistematikte) alt-
derinin ölü hücrelerinden mey- bölüm
dana gelen dış tabakası suber,-eris m. mantar (B. odunlu bit-
strenuus,-a,-um dayanıklı kilerde kabuğun dış kısmı)
streph,-strept(o)- Gr. dön(dür)me suberosus,-a,-um dokusu mantar görü-
strepıtus,-us m. gürültü nüşünde olan
streptococcus,-i m. bir çeşit bakteri, subfamilia,-ae f. (sistematikte) altfamil-
streptokok ya
stria,-ae f. şerit, çizgi subfuscus,-a,-um hemen hemen kah-
striatus,-a,-um [şeritli] B. yüzeyi bo- verengi
yuna ince çizgili, A. çizgili subglobosus,-a,-um hemen hemen kü-
strictura,-ae f. daralma, dar yer remsi
strictus,-a,-um dümdüz subinde z. R. sık sık
strigosus,-a,-um basık, sert ve esnek subinteger, subintegra, subintegrum he-
strobilus,-i m. = strobulus men hemen tam
strobulus,-i m. kozalak subito z. aniden
stroma,-atis n. A. temel doku subliber,-libera,-liberum hemen hemen
strontium,-i m. stronsiyum (Sr) serbest
stroph- = streph- sublimatus,-a,-um süblimleşmiş, süb-
structura,-ae f. yapı, bünye lime edilmiş
struma,-ae f. guatr sublingualis,-e dilin altında bulunan
strumarius,-a,-um guatra benzer subliquidus,-a,-um kıvamlı (gliserin, bal
strumitis,-idis f. guatr iltihabı gibi)
strumosus,-a,-um guatra sahip submersus,-a,-um suya gömülmüş, B.
strychnina,-ae f., strychninum,-i n. strik- su altında yetişen
nin subordo,-inis f. (sistematikte) alttakım
strychnos,-i f. kargabüken (bitki) subramosus,a,-um âdeta dallanmış
stylus,-i m. B. stilus, boyuncuk (dişi subrotundus,-a,-um âdeta yuvarlak
organın bir kısmı) subscriptio,-onis f. reçetede, doktorun
styrax,-acis f. sığala eczacıya verdiği talimat (ilâcın
suaveolens,-ntis tatlı kokulu hazırlanma, şekil ve alana iadesi
suavis,-e tatlı hakkında)
sub- c önünde suc-, f önünde suf-, g subserratus,-a,-um az dişli, küçük dişli
önünde sug- 1. altında, altta bu- subspecies,-ei f., kıs. ssp., subsp. (sis-
.lunan (örn. subterraneus) 2. he- tematikte) alttür, subspesiyes
men hemen (örn. subinteger); substantıa,-ae f. madde, cevher, öz;
âdeta (örn. subramosus) ~ adamantina = enamelum;
subacaulis,-e hemen hemen gövdesiz ~ compacta kemiğin tıkız ve gözeli
subcaeruleus,-a,-um hemen hemen ma- olmayan tabakası; ~ spongiosa ke
vi, mavimsi miğin süngerimsi kısmı
subtendineus 152

subtendineus,-a,-um kirişin altında bu- sulfas,-atis m. sülfat


lunan sulfis,-ıtis m. sülfit
subterraneus,-a,-um toprak altında bu- sulfur,-uris n. kükürt
lunan sulfuratus,-a,-um kükürt içeren
subtilis,-e ince sulfuricus,-a,-um sülfürik, kükürtlü
subula,-ae f. biz sulphur,-uris n. = sulfur (Anglo - Ame-
subulatus,-a,-um biz şekline (şerit şek- rikan devletlerde)
linde, çok dar ve uca doğru çok sulphureus,-a,-um B. kükürt sarısı
incelen) sumere almak; sumat, R. kıs. sum. al-
subulifer,-fera,-ferum biz şeklinde oluşum sın; sume, R. kıs. sum. al
taşıyan summitates,-um f. B. dal uçları
suc- bkz. sub- summus,-a,-um en üst
successus,-us m. başarı sunt bkz. esse
succinifer,-fera,-ferum kehribar -taşıyan süper e. + Acc. üstünde
succinum,-i n. kehribar süper- üstte, üstünde
succosus,-a,-um usareli, özlü superbus,-a,-um gururlu, mağrur
succubus,-a,-um [sub-, cubare: altta supercilium,-i n. kaş
yatan ] B. (her yaprak) üstteki superficialis,-e yüzeyde bulunan, yü-
tarafından kısmen örtülmüş zeyel
succulens,-ntis etli superficies,-ei f. [süper, facies ] yüzey,
succulentus,-a,-um [usare taşıyan ] B. satıh
etli, sukulent (dokusu çok hüc- superior,-ius Comp. (daha) üstte bulu-
nan
reli ve sulu)
superus,-a,-um daha üstte olan
succus,-i m. usare, B. meyvanın suyu, supinator,-oris m. supinasyon yapan,
T. öz. succus gastricus mide suyu yukarıya döndüren kas
sucus,-i m. = succus supinatio,-onis f. supinasyon yapma
sudor,-oris m. ter (yukarıya dönme)
sudorifer(us),-fera,-fenım [ter getiren ] suppositorium,-i n. Gal. supozituvar
terletici suppuratio,-onis f. Cerahatin oluşması
suecicus,-a,-um İsveç ile ilgili supra e. + Acc. üzerinde, üstünde
suf- bkz. sub- supra- — super-
sufficere kâfi gelmek, yetmek; sufficit, supramargina lis,-e kenarın üstünde bu-
sufficiat bkz. quantum lunan
suffocatio,-onis f. boğulma suprapleuralis,-e plevranın üstünde bu-
suffrutescens,-ntis B. yarıçalı şeklinde lunan
olan suprarenalis,-e böbreğin üstünde bulu-
suffrutex,-icis m. yarıçalı nan
suffruticosus,-a,-um yarıçalı şeklinde supravesicalis,-e idrar kesesinin üstünde
sug- bkz. sub- bulunan
suggerere [sub-, gerere: alttan çıkar- supremus,-a,-um en üstte bulunan
mak ] tahmin etmek sura,-ae f. baldır
w
suicidium,-i n. intihar suralis,-e baldır ile ilgili
suillus,-a,-um domuzdan gelen; adeps surculus,-i m. B. sürgün, fidan
suillus domuz yağı surdus,-a,-um sağır
sulcatus,-a,-um B. (boyuna) oluklu, yiv- sus, suis m. f. domuz
li suspensio,-onis f. Gal. süspansiyon
sulcus,-i m. B. oluk, yiv, A. oluk (sinir (sıvı içinde erimeden asılı dur-
veya damarın geçtiği çukur yuva) ma)
153 tax(i)onomia

suspensorius,-a,-um asmaya yarıyan synanthus,-a;-um beraber çiçeklenen B.


sustentaculum,-i n. [destek ] aynı zamanda yapraklanan ve
sutura,-ae f. B. dikiş yeri, sutur, T. yara çiçek açan
kenalarım birleştiren dikiş, sütür, synarthrosis,-is f. oynamaz eklem, si-
dikiş nartroz
syl-, sym-, syn- Gr. beraber, ortak; syndesmologia,-ae f. eklem bilimi, sin-
tk. sentez, simbiyoz, sinkroni- desmoloji
zasyon synopsis,-is f. özet, kısaltma, hulâsa,
icmal
sylvaticus,-a,-um = silvaticus synovia,-ae f. eklem boşluklarında bu-
sym-, syn- beraberlik gösterir lunan ve eklemlerin oynamasını
symbiosis,-is f. [ortak yaşama] sim- kolaylaştıran sıvı
biyoz synthesis,-is f. sentez
sympathicus,-i m. sempatik sistem (or- syntheticus,-a,-um sentetik
ganların vejetatif hayatını düzen- Syria,-ae f. Suriye
liyen iki sinir sisteminden biri) syriacus,-a,-um Suriye'de yetişen, Su-
sympetalus,-a,-um petalleri bitişik riye'ye özgü
symphysis,-is f. yapışıklık, kemik yapı- syrupus,-i m. şurup
şıklığı, simfiz systema,-atis n. sistem

T
tabacum,-i n. Nicotiana tabacum isimli talus,-i m. topuk kemiği, talus
bitki yapraklarından hazırlanan tamarindus,-i f. demirhindi (bitki)
(içilen) tütün tamen z. ona rağmen
tabletta,-ae f. tablet tandem z. sonunda, nihayet
tabula,-ae f. yazma tahta, (hastanın
yatağının üstünde) hasta tabelası, tangere dokunmak
cetvel tannas,-atis m. tannat
tabuletta,-ae f. = tabletta tantus,-a,-um o kadar büyük
tachy- Gr. çabuk, hızlı tapho- Gr. gömülme, mezar
tachycardia,-ae f. [kalbin çabuk ha- taraxacum,-i n. karahindiba (bitki)
reketi ] kalp ritminin normalden tardus,-a,-um hantal, ağır hareketli
hızlı oluşu, taşikardi tarsus,-i m. ayak bileği
tachygenesis,-is f. çabuk gelişme tartarus,-i m. şarap tortusu
tactus,-us m. dokunma duygusu tartras,-atis m. tartrat
taedium,-i n. nefret Tauria,-ae f. Kırım
taenia,-ae f. = tenia taurus,-i m. boğa
taeniasis,-is f. barsakta tenya bulun- Taurus,-i m. Toros dağları
masından ötürü hastalıklı hal, ten- tauto- Gr. aynı
ya hastalığı tautomeria,-ae f. [bölümlerin aynı ol-
taeter, taetra, taetrum çirkin ması ] K. totomeri
talcum,-i n. talk tax(i)-,-taxis sıra, düzen
tax(i)onomia,-ae f. [Gr. taxi-, onom-:
talis,-e böyle, şöyle, bu şekilde isimlerin bir düzene göre sıralan-
talpa,-ae f. köstebek ması ] taksonomi
taxus 154

taxus,-i f. porsuk ağacı (yaprak sapının ucunda) aynı


tazetta,-ae f. [İt. fiııcancık ] noktadan üç yaprakçık çıkan (cf.
technicus,-a,-um fennî , teknik binatus)
tectorius,-a,-um örtmeye yarıyan, ör- ternus,-a,-um çevresel olarak üçlü dizil-
ten miş
tectum,-i n. çatı terra,-ae f. toprak, yer
tectus,-a,-um örtülmüş, kaplanmış terrester, terrestris, terrestre karada ye-
teğmen,-inis n. örtü tişen; toprak üstünde bulunan
tegmentum,-i n. tohum örtüsü tertius,-a,-um üçüncü
tela,-ae f. dokuma, A. örgü, doku; ~ de- testa,-ae f. B. tohum kabuğu
purata hidrofil gaz bezi testicularis,-e testikül ile ilgili
tele- Gr. uzak; son; hedef; tk. teleskop, testiculatus,-a,-um testikül şeklinde
telepati = birbirinden uzak kal- testiculus,-i m. testis, testikül, erkeklik
dığı halde aynı etki altında bezi, erbezi
bulunma, uzaduyum testis,-is m. = testiculus
te (encephalon,-i n. beynin uç (son) testudo,-inis f. kaplumbağa
kısmı, telensefal tetanus,-i m. tetanos
Telephios s. [Telephos, Herkül'ün tetr(a)- Gr. dört; tk. tetraedr
oğullarından biri, eski destanlarda tetradynamus,-a,-um [dört kuvveti ] B.
bir kraldır ] Telephos'a ait erkek organlardan ikisi kısa,
telm(ato)- Gr. bataklık dördü uzun
temporalis,-e şakak ile ilgili tetragonolobus,-a,-um lobları dört kö-
temporarius,-a,-um [hava gibi ] deği- şeli
şik tetragonus,-a,-um dört köşeli
tempus,-oris n. 1. şakak, 2. vakit, devir tetragynus,-a,-um dört pistilli
temulentus,-a,-um [sarhoş ] sarhoş edi- tetrahit [Gr. tetra-, Lat. itus = tur (?):
ci, uyuşturucu, uyutucu dört yaprağı aynı düzeyde bu-
temulus,-a,-um = temulentus lunan]
tenax,-acis [tutucu ] yapışkan, daya- tetrandrus,-a,-um dört stamenli
nıklı tetrapetalus,-a,-um dört petalli
tendineus,-a,-um kirişli, kirişsi tetraphyllus,-a,-um dört yapraklı
tendo,-inis m. kiriş tetrapterus,-a,-um dört kanatlı
tenea,-ae f. güve tetraspermus,-a,-um dört tohumlu
tener, tenera, tenerum ince, narin textilis,-e dokunmuş, örülmüş, dokuma
tenia,-ae f. [şerit ] Z. tenya, şerit için kullanılan
tenuis,-e ince textus,-a,-um dokunmuş
tepalum,-i n. B. tcpal, perigon yaprağı thalanıus,-i m. [yatak (odası) ] B. çiçek
tepidus,-a,-um ılık tablası, A. talamus (orta beyinde
ter üç defa bulunan, beynin en büyük çekir-
terebinthina,-ae f. terementi deği)
terere sürterek toz haline getirmek thalass(o)- Gr. deniz
teres,-etis kesiti yuvarlak olan thalassophobia,-ae f. denizden korkma
tergum,-i n. sırt thallus,-i m. B. iletme demetleri oluş-
tergus,-oris n. = tergum mamış ve organ olarak farklaş-
terminalis,-e uçta, sonda bulunan mamış hücre topluluğu
terminus,-i m. 1. [son ] B. uç 2. terim thanato- Gr. ölüm
ternatus,-a,-um B. 1. bir noktadan çık- thanatophobia,-ae f. ölümden korkma,
mış üç yaprakçık taşıyan 2. tanatofobi
155 tragus

thapsus,-a,-um sarı tmoleus,-a,-um Manisa ve Boz dağla-


theca,-ae f. [örten, saran veya içine rında yetişen
alan oluşum ] B. anterin polen Tmolus,-i m. Manisa ve Boz dağları
keselerini taşıyan kısmı; tk. dis- tom- Gr. kesme, ayırma; tk. mikrotom,
kotek anatomi, atom
thelitis,-idis f. meme ucu iltihabı tomentosus,-a,-um (çok) keçeli
thenar,-aris n. el ayasının başparmak tomentıım,-i n. keçe
hizasındaki kabartısı, tenar ton- [gerilim] kuvvet
theo- Gr. ilâh, Allah, tanrı tonicum,-i n. kuvvetlendirici ilâç
theologia,-ae f. ilâhiyat, teoloji tonicus,-a,-um kuvvetlendirici, tonik
therap(eu>- Gr. tedavi; tk. terapi tonsilla,-ae f. A. tonsil, bademcik, amig-
therapeuticus,-a,-um tedavi ile ilgili, dal
terapötik tonsil!aris,-e A. bademcik(ler) ile ilgili
therapia,-ae f. tedavi; tk. fizikoterapi tonus,-i m. [gerilmiş durum, gerilim]
theraı(o)- Gr. sıcak(lık), ılık(lık); tk. gerginlik hali
termofor topo- Gr. yer
thermometer,-metri m. sıcak ölçer, ter- tormen,-inis n. ıstırap, Pl. gen. sancı
mometre tormentum,-i n. sancı
thermophobia,-ae f. sıcaktan korkma torminalis,-e kolik dindirici
thoracalis,-e toraks (göğüs kafesi) ile torsio,-onis f. [dön(dür)me]
ilgili tortus,-a,-um çevrilmiş, bükülmüş
thorax,-acis m. toraks (göğüs kafesi) torus,-i m. [yatak, yastık] 1. çiçek tab-
thorium,-i n. toryum (Th) lası 2. hücreler arasındaki kenar-
thrombosis,-is f. 1. tromboz, bir trombus lı geçidin ortasında bulunan ka-
(bkz. thrombus)'un oluşması 2. lınlaşmış kısım, yastıkçık
bir trombus'un varlığı tostus,-a,-um ateş yardımıyle kurutulmuş,
thrombus,-i m. T. kanın doku içinde kavrulmuş
pıhtılaşması veya damarı kısmen tot o kadar çok
ya da hemen hemen tamamen totus,-a,-um tam, bütün
kapatan tıkaç, trombus tox(ico)- Gr. zehir
thymolum,-i n. timol (organik bir mad- toxicophobia,-ae f. zehirlenmekten kork-
de) ma
thymus,-i m. B. kekik, A. timüs (ak- toxicum,-i n. zehir
ciğerlerin üstünde, tiroit bezinin toxicus,-a,-um zehirli
altında ve çocuklarda bulunan, trabs, trabis f. direk
yaşlılarda küçülen bir iç salgı trabecula,-ae f. [küçük direk ] A. uzantı
bezi) trachea,-ae f. A. trakea, nefes borusu
tibia,-ae f. kaval kemiği, tibya (bacak B. trake, odun borusu
kemiklerinden dıştaki, öndeki) trachealis,-e A. nefes borusu ile ilgili
tibialis,-e tibya ile ilgili B. trake ile ilgili
tilia,-ae f. ıhlamur (bitki) tractus,-us m. A. çizgi, şerit, demet, kor-
timor,-orus m. korku don
tinctor,-oris m. kumaş boyacısı trag- Gr. erkek keçi
tinctorius,-a,-um boya veren, kumaş bo- tragacantha,-ae f. kitre, kitre zamkı
yamakta kullanılan tragi,-orum m. dış kulak yolundaki
tinctura,-ae f. Gal. tentür kıllar ( = barbula tragi)
titaniunı.-i n. titan(yum) (Ti) tragus,-i m. erkek keçi, A. kulak kep-
titabatio,-onis f. sendeleme çesindeki çıkıntı
tranqaillus 156

tranquillus,-a,-um sakin trichanthus,-a,-um kıl gibi çiçekli


trans- -den geçerek, karşı taraf(t)a, trichinosis,-is f. trişin hastalığı
başka yere tri(cho)- Gr. üç
transferre taşımak, nakletmek tricho- Gr. kıl, saç; tk. trişin
transfusio,-onis f. [başka yere dökme ] trichocarpus,-a,-um B. meyvası kıllarla
kan nakli, kan verme kaplı
transitivus,-a,-um [geç(ir)meye yarıyan ] trichocephaIus,-a,-um [başı kıllı ] B.
transplantatio,-onis f. [bir bitkiyi başka kapitulum'ları kıllı; bkz. capitu-
bir yere dikme] transplantasyon lum
(bir doku veya organı, aynı veya trichocladus,-a,-um B. dalları kıllı
başka bir canlıya nakletme, ek- trichoideus,-a,-um kıla benzer
leme) trichophorus,-a,-um kıl taşıyan
transpositio-onis f. [başka yerde bulun- trichophyllus,-a,-um B. yaprakları kıllı
durma ] A. şekil, durum değiş- olan
mesi trichostylus,-a,-um stilus'u tüylü
transversalis-e enine trichotomus,-a,-um üç parçaya kesilmiş
transversus,-a,-um kat'eden, enine tircolor,-oris üç renkli
trapeziformis,-e yamuk şeklinde (yalnız tricornis,-e üç boynuzlu
karşılıklı iki kenarı paralel olan tricuspidatus,-a,-um bkz. cuspidatus
dörtgen şeklinde), levha şeklinde tridactylites,-is [üç parmaklı ]
trapez(o)- Gr. masa, levha , Geom. tridentatus,-a,-um üç dişli
yamuk tridigitato-pinnatus,-a,-um cf. digitato-
trapezius,-a,-um = trapeziformis pinnatus; (basit yaprak sapının)
trapezoıdes,-is = trapeziformis ucunda aynı noktadan üç yap-
trauma,-atis n. vurma yarası, yara rakçık çıkan; quadrifoliatus, quin-
traum(ato)- Gr. yara quefoliatus vs. aynı şekilde yapı-
trecenti,-ae,-a üç yüz lır.
tredecim onüç triduum,-i n. üç günlük süre
tremor,-oris m. titreme triduus,-a,-um üç günlük
tremuius,-a,-um titrek triennis,-e üç senelik
trepidus,-a,-um = tremulus triennium,-i n. üç senelik süre
tres (m. f.), tria (n). üç (bkz. s. 51) trifariam z. bkz. bifariam
tri- Lat. Gr. üç, üç defa ; tk. trigono- trifarius,-a,-um üç sıra üzerine dizilmiş
metri trifidus,-a,-um B. hemen hemen yüzeyin
triacanthus,-a,-um üç dikenli yarısına kadar üç parçaya ayrılmış;
triadelphus,-a,-um [üç kardeşli ] B. sta- bkz. fissus
menlerin filamentleri üç grup ha- triflorus,-a,-um üç çiçekli
linde birleşmiş trifoliatus,-a,-um üç yapraklı
trialatus,-a,-um üç kanatlı trifolium.-i n. [üç yapraklı ] yonca
triandrus,-a,-um üç stamenli trifolius,-a,-um — trifoliatus
triangularis,-e üç köşeli, üçgen şeklinde triformis,-e üç şekilde olan
triangulum,-i n. üçgen trlfurcatus,-a,-um üç kez çatallanmış
triangulus,-a,-um = triangularis trlfurcus,-a,-um üç çatallı
trianthus,-a,-um üç çiçekli trigeminatus,-a,-um üç çift olarak
tribasicus,-a,-um üç bazlı tr:geminus,-a,-um üç misli, üç kez var
tribus,-us f. (sistematikte) bir birlik olan
triceps,-cipitis üç başlı triginta otuz
tricesimus,-a,-um otuzuncu trigonus,-a,-um üç köşeli
157 tussis

trigynus,-a,-um üç pistilli truncatus,-a,-um [kesilmiş ağaç gövdesi


trijugus,-a,-um bkz:' bijugus (kütük) şeklinde ] B. kesik küt
trilobatus,-a,-um üç loblu truncus,-i m. B. ağaç gövdesi, A. göv-
trilobus,-a,-um = trilobatus de
trilocuIaris,-e üç gözlü tuba,-ae f. borozan
trimestris,-e üç ay yaşıyan (süren) tubaeformis,-e borozan şeklinde
trimorphus,-a,-um üç şekilde tuba!is,-e tuba ile ilgili
trinatus,-a,-um = trifoliatus tubarius,-a,-um = tubalis
trinervus,-a,-um B. üç damarlı tuber,-eris n. B. yumru, tüber, A. tüm-
triornithophorus,-a,-um B. taşıdığı üç sek
çiçek kuş şeklinde olan tuberalis,-e A. tümsek ile ilgili
tripartitus,-a,-um üçe bölünmüş tuberculatus,-a,-um küçük çıkıntı veya
tripetalus,-a,-um üç petalli siğillerle kaplı
triphyllus,-a,-um üç yapraklı tuberculosis,-is f. tüberküloz, verem
tripinnatus,-a,-um bkz. bipinnatus tuberculosus,-a,-um B. = tuberculatus
triplex,-plicis üç misli, üç katı tuberculum,-i n. B. küçük yumru, yum-
triplo- Gr. üç misli, üç katı rucuk, A. küçük kabartı, tüm-
tripterus,-a,-ıım üç kanatlı sekçik, tüberkül
triquetrus,-a,-um üç köşeli tuberositas,-atis f. pürüz
triscaidecaphobia,-ae on üç kişi bir tuberosus,-a,-um (çok) yumrulu, yumru-
arada olmaktan korkma lar taşıyan veya meydana getiren;
trisepalus,-a,-um üç sepalli yumruya benzer
triserialis,-e bkz. biserialis tubiformis,-e boru şeklinde; borozan şek-
trispermus,-a,-um üç tohumlu linde
tristiehus,-a,-um üç sıra üzerine dizilmiş tubuliflorus,-a,-um çiçekleri küçük tüp
trisulc(at)us,-a-,um üç oluklu şeklinde olan
triternatus,-a,-um bkz. biternatus tubu)osus,-a,-um (küçük) tübe benzer
triticeus,-a,-um buğday tanesine ben- tubulus,-i m. A. küçük boru şeklinde
zer yapı
triticoideus,-a,-um buğdaya benzer tubus,-i m. [boru , kaval ] B. tüp
triticum,-i n. buğday (bitki) tulipa,-ae f. lâle (bitki)
trituratio,-onis f. toz haline getirme, tumere şişmek
toz haline getirilmiş madde tumidus,-a,-um şişmiş
trivalvis,-e üç kapaklı tumor,-oris m. şişme, tümör
trivialis,-e adî tumulus,-i m. Cğr. A. B. tepecik
trochiscus,-i m. [tekerlekçik ] hap, tab- tunica,-ae f. [gömlek ] A. doku taba-
let, pastil kası B. çeşitli zar
trochlea,-ae f. [makara ] turbinalis,-e kıvrık, helisel kıvrılmış
trocho- Gr. tekerlek turbinatus,-a,-um (ters) koni şeklinde
trochoideus,-a,-um tekerleğe benzer turbo,-onis m. kasırga
Troia,-ae f. =• Troja Turcia,-ae f. Türkiye
Troja,-ae f. Truva turcicus,-a,-um Türkiye ile ilgili, Tür-
tro]anus,-a,-um eski Truva yakınlarında kiye'de yetişen
yetişen turio,-onis m. yeni açılmış tomurcuk
trop- Gr. dönme; tk. fototropizma = turris,-is m. kule
ışığa yönelme
troph- Gr. besle(n)me; tk. hipotrofi tussilago,-inis f. öksürükotu, deveta-
tropicus,-a,-um tropiklerde yetişen, tro- banı (bitki)
piklere özgü tussis,-is f. öksürük
tutuş 158

tutuş,-a,-um sağlam typho- Gr. buhar


tympanicus,-a,-um kulakzarı ile ilgili typhus,-i m. 1. typhus exanthematicus
tympanum,-i n. [davul ] A. timpan, [Gr. exanthein = çiçeklenmek ]
kulak zarı tifüs, lekeli humma; 2. typhus
typhomania,-ae f. T. şiddetli mani abdominalis tifo, kara humma
(bkz. mania) belirtileriyle birlikte (bir bağırsak hastalığı)
görülen ve koma ile sonuçlanan typ(o)- Gr. cins, çeşit, tip
bir çeşit meningoensefalit typo!ogia,-ae f. [tipler bilimi ] tipo-
typhl(o)- Gr. kör loji
typhlitis,-idis f. kör barsağın iltihabı typus,-i m. [örnek ] tip

U
ubi nerede uncinatus,-a,-um çengelli, (yaprağın) ucu
ulceratio,-onis f. ülser; ülserleşme birdenbire geriye kıvrılmış
ulcus,-eris n. ülser, mukoza (bkz. mu- unctio,-onis f. yağ ve merhemin sürül-
cosa) tabakasında oyulma sonucu mesi
oluşan yara uncus,-i m. A. B. kanca, çengel biçimin-
ule,-es f. yara izi, nedbe deki yapı, öz. hippocampus'un
uliginosus,-a,-um bataklıkta yetişen çengel şeklindeki kısmı (uncus
uligo,-inıs f. toprağın nemi; bataklık hippocampis; bkz. hippocampus)
ulmaricus,-a,-um karaağaç'a benzer unda,-ae f. dalga
ulmarius,-a,-um = ulmaricus undatus,-a,-um dalgalı
ulmus,-i f. karaağaç undecim onbir
ulna,-ae f. dirsek kemiği undecimus,-a,-um onbirinci
ultimus,-a,-um son (s.) undeviginti ondokuz
umbella,-ae f. şemsiye undula,-ae f. küçük dalga
umbellatus,-a,-um [şemsiye şeklinde] undulatus,-a,-um [küçük dalgalı) B.
B. infloresansı şemsiye şeklinde yüzeyi düz değil, almaşık olarak
olan konveks ve konkav
umbellifer,-fera,-ferum şemsiye taşıyan unedo [Plinius'a göre: (meyvanın tadı
umbellula,-ae f. küçük şemsiye kötü olduğu için) «yalnız bir tane
umbilicatus,-a,-um [göbekli] B. = pel- yenir» ]
tatus unguentum,-! n. pomat, merhem
umbilicus,-i m. göbek unguicularis,-e (küçük) tırnak biçiminde,
umbo,-onis m. [göbek; kalkanın orta- tırnaksı
sındaki kabarık yer ] unguiculus,-i m. küçük tırnak, B. küçük
umbra,-ae f. gölge tırnak gibi çıkıntı
umbrosus,-a,-um çok gölgeli unguis,-is m. tırnak, tırnaksı oluşum,
umerus,-i m. = humerus A. 1. tırnak 2. tırnağa benzer
umor,-oris m. = humor küçük bir kafa kemiği
uncia.-ae f. B. = pollex unicapsularis,-e bir kapsüllü
uncialis,-e B. = pollicaris unicolor,-oris tek renkli
159 vaginans

unicornis,-e tek boynuzlu uretericus,-a,-um üreter ile ilgili


unidentatus,-a,-um tek dişli urethra,-ae f. üretra, idrar kesesinden
nnifIorus,-a,-um tek çiçekli sonra idrar yolu
unifolius,-a,-um tek yapraklı urethralis,-e üretra ile ilgili
uniformis,-e tek şekilli urethritis,-idis f. üretra iltihabı
uniglumis,-e tek glumalı; bkz. gluma urgens,-ntis âcil, ivedili
unijugatus,-a,-um = conjugatus urina,-ae f. idrar, ürin
unijugus,-a,-um 1. = bifoliatus 2. — urinalis,-e idrar ile ilgili
conjugatus urinarius,-a,-um = urinalis
unilabiatus,-a,-um tek dudaklı urogenitalis,-e cinsiyet ve idrar organ-
unilateralis,-e tek tarafta bulunan ları ile ilgili
unilobatus,-a,-um tek loblu uro)ogicus,-a,-um idrar yollarına dair
urophobia,-ae f. uygun olmayan zaman-
uniIocularis,-e tek gözlü
da işemeden korkma
uninervis,-e B. tek damarlı
uropoeticus,-a,-um idrar yapıcı
uniserialis,-e tek sıralı ursinus,-a,-um ayı ile ilgili, ayılara uy-
unisexualis,-e tek cinsli gun veya özgü
univalvis,-e B. tek kapaklı ursus,-i m. ayı
univalvus,-a,-um = univalvis urtica,-ae f. ısırganotu
universalis,-e umumî, genel urticaria,-ae f. kurdeşen, ürtiker
univittatus,-a,-um tek şeritli usque ad -e kadar
anus,-a,-uın bir (tek) (bkz. s. 51) ustus,-a,-um yanmış
uraemia,-ae f. üremi (üre'nin kanda usurpare kullanmak
yükselmesi) usus,-us m. kullanılış, örf, adet; usus
uralensis,-e Ural dağlarında yetişen externus, R. kıs. us. ex, [dışardaki
nranium,-i n. uranyum (U) kullanılış ] dışarıdan (haricen) kul-
urbanus,-a,-um şehirlere özgü, şehir(ler)- lanılan
de yetişen, bulunan ut 1. nasıl 2. için, öyleki (amaç gösteren
urbicus,-a,-um = urbanus cümlede)
urbs, urbis f. şehir uterinus,-a,-um uterus'a ait, uterusta
urceoIatus,-a,-um testi şeklinde bulunan
urceolas,-i m. küçük testi uterus,-i m. rahim, uterus, döl yatağı
urea,-ae f. üre utilis,-e faydalı yararlı, fayda ile kul-
urens,-ntis [yanan] B. ısırıcı; doku- lanılabilen
nulduğunda muharriş bir su çı- utiiitas -atis f. fayda, yarar, menfaat
karan ve esnek olmayan sivri utriculus,-i m. [kırbacık ]
tüylerle kaplı
ureter,-eris n. üreter, böbrekten idrar uva,-ae f. üzüm
kesesine (bkz. vesica) kadar idrar uvula,-ae f. [üzümcük ] A. küçük dil
yolu şeklinde oluşum

V
vacca,-ae f. inek vaginalis,-e vajen ile ilgili
vaccinum,-i n. aşı, aşı maddesi vaginans,-ntis B. (örn. gramine yap-
vacuus,-a,-um boş raklarında) sapı kın gibi saran,
vagina,-ae f. B. km, vagina, A. vajen kın, oluşturan
vaginatus 160

vaginatus,-a,-um kınlı vel veyahut, ya da


vagus,-a,-um [seri, sebatsız ] B. belli velle istemek
bir yönü olmayan velox,-ocis süratli, hızlı
vagus,-i m. A. onuncu kafa çifti (pnö- velum,-i n. [yelken ] B. perde gibi bölme
mogastrik sinir), vagus siniri zarı, (mantarda) peçe, A. ve-
vaginervus,-a,-um B. düzensiz damarlı lum palatinum yumuşak damak
valens,-ntis kuvvetli velutinus,-a,-um kadife tüylü
valeriana,-ae f. kediotu bitkisi (valer- vena,-ae f. toplardamar, karadamar, ven;
yan) vena basilica kol venası
valetudo,-inis f. sıhhat, sağlık venalis,-e piyasada bulunan, ticarî, ti-
vallecula,-ae f. [vadicik] carette bulunan
vallis,-ls f. vadi, dere venenatus,-a,-um zehirli
valva,-ae f. [kapı ] B. kapak, valf venenosus,-a,-um = venenatus
valvaris,-e kapak ile ilgili venenum,-i n. zehir
valvatus,-a,-um 1. kapaklı, valflı 2. venereophobia,-ae f. zührevî hastalıklar-
(yaprakların) ancak kenarlar(ı) bir- dan korkma
birine değen venosus,-a,-um [çok damarlı ] B. yan
valvula,-ae f. [küçük kapı ] A. küçük dallar tekrar bölünmüş, A. ven
kapak şeklinde oluşum valvül ile ilgili, venleri çok olan
vanadium,-i n. vanadyum (V) venter,-tris m. karın
vanilla,-ae f. vanilya (bitki) ventralis,-e karın ve karın organları ile
vapor,-orıs m. buhar ilgili, karın tarafında bulunan
var. bkz. varietas ventriculus.-i m. [karıncık ] 1. mide (örn.
variabilis,-e [değişebilen ] çeşitli ulcus ventriculi mide ülseri) 2.
varicella,-ae f. T. suçiçeği hastalığı kalpteki alt boşluklardan biri 3.
varices,-um f. bkz. varix beyindeki küçük boşluklardan biri
variegatus,-a,-um çeşitli renklerde be- ventus,-i m. rüzgâr
nekli, alaca venula,-ae f. küçük ven
varietas,-atis f., kıs. var. çeşitlilik B. Venüs,-eris f. Roma devrinde güzellik
varyete ve aşk ilâhesi; Grekçe ismi:
variola,-ae f. T. çiçek hastalığı Aphrodite
varius,-a,-um çeşitli ver, veriş n. ilkbahar
varix,-icis f. (gen. Pl. varices kullanılır) veratrum,-i n. çöpleme (bitki)
toplardamar genişlemesi, varis verbascum,-i n. sığır kuyruğu (bitki)
vas, vasis n. [kap ] A. B. damar verbum,-i n. söz, kelime, sözcük; (gra-
vascularis,-e [küçük kap ile ilgili ] A. merde) fiil
damarla ilgili, B. saksı, şeklinde verecundus,-a,-um utangaç, çekingen
vasculosus,-a,-um çok damarlı verisimilis,-e muhtemel, olası
vaselinum,-i n. vazelin vermicularis,-e solucana benzer
vasodilatatorius,-a,-um T. damar geniş- vermiculus,-i m. küçük solucan
letici (ve sonuç olarak tansiyon vermiformis,-e solucan şeklinde olan
düşürücü) vermiş,-is m. solucan
vastus,-a,-um iri; tenha, ıssız vernalis,-e ilkbahar ile ilgili, ilkbaharda
vegetabilis,-e nebati, bitkisel, bir bitki çiçek açan
ile ilgili vernatio,-onis f. tomurcukta yaprakların
vegetalis,-e bitkisel durumu
vehemens,-ntis şiddetli vernicosus,-a,-um vernik gibi parlıyan,
vehiculum,-i n. vasıta , araç vernikli gibi parlak
161 virüs

vernix,-icis f. vernik, A. fetüsün, cil- vexillum-i n. B. bayrakçık


dini örten yağlı tabaka via,-ae f. yol
vernıca,-ae f. T. siğil, B. siğil biçimin- vibrio,-onis f. virgül şeklinde bakteri
de çıkıntı vibrissae,-arum f. burun kılları
verrucosus,-a,-um siğillerle (siğilimsi çı- viburnutn,-i n. kartopu (bitki)
kıntılarla) kaplı vicies yirmi kez
versatilis,-e [dönebilen ] B. versatil (örn. vicus,-i m. köy
filament anterin sırtına hafifçe
videlicet (kıs. viz. yalnız İngilizce'de
bağlı olduğundan hareketli)
kullanılır) yani
versicolor,-oris şanjanlı
videri görünmek; vide(n)tur görünü-
versus e. + Acc. (bir yere) doğru
versus,-a,-um dönmüş yorlar)
vertebra,-ae f. omur vigil-,ilis dikkatli, gözü açık
vertebralis,-e omur ile ilgili viginti yirmi
vcrtebratus,-a,-um B. (yaprakta) ara- villi,-orum m. ince uzun kıllar
lıklı olarak daralmalar ve her villosus,-a,-um uzun, ince, yumuşak
daralmadan sonra kulak şeklinde tüylerle örtülü, ipek gibi tüylü
çıkıntılar gösteren vimen,-inis n. ince uzun dal, öz söğüt
vertere döndürmek dalı
vertex,-icis m. (kafada), tepe viminalis,-e dalları uzun, silindir şek-
verticalis,-e bir doğru veya düzleme linde olan
göre dik, dikey vincere yenmek
verticillatus,-a,-um çevrel vincetoxicus,-a,-um zehir tesirini gide-
vertigo,-inis f. [vertere] baş dönmesi rici
verus,-a,-um doğru gerçek, doğal vinicolor,-oris şarap renginde (koyu
vescus,-a,-um zayıf kırmızı)
vesica,-ae f. (her çeşit) kese, A. torba,
vinifer,-fera,-ferum [şarap taşıyan ]
kese, öz. idrar kesesi; vesica fellis
safra kesesi vinolentus,-a,-um sarhoş ; şarap içeren
vesicalis,-e kese (öz. idrar kesesi) ile vinosus,-a,-um (çok) şarap içeren B. =
ilgili vinicolor
vesicarius,-a,-um havayla şişmiş, keseler vinum,-i n. şarap
ile dolu viola,-ae f. menekşe
vesicula,-ae f. kesecik violaceus,-a,-um menekşe renginde
vesiculosus,-a,-um küçük keseler ile dolu vipera,-ae f. yılan
vesper, vesperi m. akşam vir, viri m. erkek
vespere R. akşam üzeri vires bkz. vis
vespertinus,-a,-um akşama özgü, ak- virescens,-ntis yeşilimsi
şamleyin görünen
virga,-ae f. ince, uzun çubuk
vestibulum,-i n. A. dehliz
virgatus,-a,-um çubuk gibi ince ve uzun,
vestigium,-i n. iz
vestimentum,-i n. elbise çubuk şeklinde
vestis,-is f. = vestimentum virgo,-inıs f. evlenmemiş kız, genç bakire
veterinarius,-a,-um baytarlık ile ilgili viridis,-e yeşil
veterinarius,-i m. veteriner, baytar virilis,-e erkek (s.)
vetus,-eris s. ihtiyar virosus,-a,-um [zehirli ] fena kokan,
vetustus,-a,-um ihtiyar, eski usaresi veya salgısı zenirli olan;
vexillaris,-e 1. bayrak şeklinde 2. çiçek virüs içeren
tomurcuğunda petallerin hepsi bay virulens,-ntis aktif, etkin, etkili, virülan
rakçık tarafından sarılmış virüs,-i n. [(fena kokan) zehir ] virüs
162

vis f. (Acc. vim, Abl. vi; diğer Sg. vix z. hemen hemen, ancak, hemen
halleri kullanılmaz; Pl. vires, vi- hemen değil
rum vs., kuvvet vız. bkz. videlicet
viscera,-um n. iç organlar vocabulum,-i n. söz, kelime, sözcük
visceralis,-e iç organlar ile ilgili vocalis,-e sesi olan
viscidus,-a,-um zamklı, yapışkan vola,-ae f. [iç bükey yüzey ] el ayası,
viseosus,-a,-um = viscidus ayak tabanı
volaris,-e el ayası veya ayak tabanı
viscum,-i n. ökseotu ile ilgili
visus,-us m. görme, görme yeteneği, volatilis,-e uçan, uçucu, gaz haline gelen
görme duygusu volubilis,-e sarılıcı
vita,-ae f. hayat volumen,-inis n. hacım
vitaceus,-a,-um asmaya benzer voluptas,-atis f. eğlence
vitalba,-ae f. [bkz. vitis, albus] vomer,-eris m. [sapan demiri ] A. (bu-
vitamina,-ae f. vitamin runda) sapan kemiği
vitellinus,-a,-um yumurta sarısı rengi, vomitio,-onis f. kusma
kırmızıya bakan sarı vomitivus,-a,-um kusturucu
vitellus,-! m. yumurta sarısı vomitorius,-a,-um kusturucu; kusan
viticella,-ae f. küçük bağ vomitus,-us m. kusma, kusmuk; ~
vitiligo,-inis f. pigmenti bozulmuş, pig- gravidarum gebelik kusması;
mentsiz kalmış deri bölgesi ~ marinus deniz tutması
vitis,-is f. bir asma (bitki) türü -vorus,-a,-um yiyen; cf. carnivorus
vitium,-i n. hata, yanlış vox, vocis f. ses, terim
vitreus,-a,-um camdan yapılmış, cama vulgaris,-e adî
benzer vulgus,-i n. halk, avam
vitrum,-i n. cam, camdan yapılmış kap; vulnerarius,-a,-um [yara ile ilgili ] öz.
in vitro [cam kapta ] yara kapatıcı
vitta,-ae f. şerit vulneratus,-a,-um yaralanmış
vitulinus,-a,-um danaya benzer vıılnus,-eris n. yara
viviparus,-a,-um doğuran vulpes,-is f. tilki
vivus,-a,-um canlı; in vıvo [canlıda ] vulva,-ae f. vulva, dişide genital organ

X
xantho- Gr. sarı xylosis,-is f. odun şekeri, ksiloz
xeno- Gr. yabancı xyIosteus,-a,-um odunu kemik gibi sert
xiph(o)- Gr. kılıç olan
xyl(o)- odun; tk. ksilofon, ksi!;m xyph(o)- Gr. xipho-

Y
yucca,-ae f. avize ağacı (bitki)
l
zincum,-i n. çinko (Zn) zoophobia,-ae f. hayvanlardan korkma,
zingiber,-eris n. zencefil zoofobi
zona,-ae f. kuşak zootherapia,-ae f. [hayvan tedavisi ]
zonalis,-e kuşak şeklinde zooterapi
zonatus,-a,-um kuşaklı zyg(o)- Gr. [boyunduruk ] B. iki eşit
zo(o)- Gr. canlı, hayvan parça ile ilgili
zoologia,-ae f. [hayvan bilimi ] zooloji zygomorphus,-a,-um [iki eşit parça ha-
zoophagus,-a,-um [hayvan yiyen ] et linde bulunan ] bir eksene göre
yiyen simetrik olan, zigomorf
< W

zincum,-i n. çinko (Zn) zoophobia,-ae f. hayvanlardan korkma,


zingiber,-eris n. zencefil zoofobi
zona,-ae f. kuşak zootherapia,-ae f. [hayvan tedavisi ]
zonaIis,-e kuşak şeklinde zooterapi
zonatus,-a,-um kuşaklı zyg(o)- Gr. [boyunduruk ] B. iki eşit
zo(o)- Gr. canlı, hayvan parça ile ilgili
zoologia,-ae f. [hayvan bilimi ] zooloji zygomorphus,-a,-um [iki eşit parça ha-
zoophagus,-a,-um [hayvan yiyen ] et linde bulunan ] bir eksene göre
yiyen simetrik olan, zigomorf

You might also like