You are on page 1of 4

BRONZ DÖNEMİ: Cama dair en eski bilgiler Mezopotamya yerleşimlerden bilinmektedir.

Camın ilk kullanıldığı yer bugünkü bilgiler


ışığında Mezopotamya’dır. 3.bin sonları ve 2.binlerde özellikle Mezopotamya Uygarlıkları ve Mısır’da camdan önce fayans ile
karşılaşılmaktadır. Bu fayans kullanımından sonra fayansta kullanılan sırrın daha yoğun kullanıldığı cam elde edilmiştir. 3.binin
sonlarından itibaren cam kullanılmaya başlanmıştır. Arkeolojik veriler en çok 2.binde bulunmuştur.

MEZOPOTAMYA: Mezopotamya’nın ilk uygarlıklarından olan Sümer yerleşimlerinde ele geçen cam boncuklar, tarih içindeki camın en
eski örneklerini oluşturmaktadır. İÖ.XXVIII.yüzyıl tarihini veren Mezopotamya - Eshunna’da yapılan kazılarda mavi cam boncuklar
ortaya çıkartılmıştır. Aynı şekilde Ur’un İÖ.XXIII.yüzyıl katmanlarından da opak mavi renk cam blokları gelmektedir. Boncukların
dışında camdan silindir, mühür, küçük objeler yapıldığı ve kakma olarak kullanıldığı bilinmektedir.

Cam akışkan ve sıcak bir malzemedir. Şekillendirmek için belirli araçlar kullanılır. Bunlardan biri çubuklardır. Cam sıvı bir malzemedir
daha sonra katılaşır. Akışkan malzeme kalıba dökülür. Kalıpta boncuklar yapılmaktadır. Uzun bir süre sadece kalıpta camdan
boncuklar ve aplikler yapılmıştır. Renkleri genelde mat, (kobalt ve turkuaz) renkli camlardan yapılmıştır. Erken dönem camlarının
hepsi bu şekildedir. Erken dönem camları o dönemin değerli taşlarının alternatifi olarak yapılmış olabilir. (turkuaz taşı ya da lapis
lazuli yerine).

Yaklaşık olarak 2.binin ortalarından itibaren cam ustaları camı farklı şekillerde değerlendirmeye başlamışlardır. İlk olarak
MÖ.16.yy’da cam kaplarla karşılaşılmaktadır. (Ur-Mezopotamya: Kapalı kaptır,10 cm yük. Koku kabı). Bu kaplarla birlikte cam
yapımında yeni bir teknik kullanılmaya başlanmıştır. Bu teknik İç kalıplama tekniğidir. Cam kapların içerisinde kozmetik malzemeler
konulmaktadır. Sarayda ve tapınaklarda kullanılmaktadır.

İç Kalıplama Tekniği: İlk olarak bir çekirdek oluşturulmaktadır. Çekirdek çamur, kil ve saman gibi piştikten sonra rahatlıkla
dağılabilecek malzemelerden oluşur. Balçık kıvamındaki malzeme çamur haline getirilir ve bir çubuk üzerinde form verilir. Daha
sonra eriyik camın içerisine daldırır ve üzeri camla kaplanır. Cama şeklini verir ve camla sarar. Bir çubuk yardımıyla camın üzerini
şekillendirir. En son kulplar eklenir. Soğumaya bırakılır. Cam dışarda bırakılırsa soğuk havayla temas edince kırılır ve patlar. Bu
yüzden camlar ikinci bir fırında soğumaya bırakılır. İçerisindeki kuru çamur soğuduktan sonra çıkarılır. Bu teknik MÖ.2.binin
ortalarından MS.1.yy. ortalarına kadar kullanılmıştır. (1600 yıl). Bu teknikle kapalı kaplar (Alabastron gibi küçük koku kapları)
yapılmıştır.
Mezopotamya, Sümer kentleri, Babil Uygarlığı, Asur Uygarlığı, Mısır, Doğu Akdeniz Kent Krallıkları, Kıbrıs, Girit’te Kiklad, Kıta
Yunanistan’da Miken Uygarlığı ve İtalya’da Villanova’da cam üretimi görülmektedir.

Birincil Üretim Yapan Merkezler: Mısır, Sidon ve Tyre. Akdeniz uygarlıklarındaki yerleşimler ham cam ihracatı yapmışlardır. Köken
olarak Mısır ve Doğu Akdeniz’dir ancak biçim olarak kendi formlarıdır.

MISIR: Mısır önemli cam yapım merkezlerinden biridir. Nedeni ise silika ve kuvarslı kumun bu bölgede bulunmasıdır. Mısır’ın
kendine has bir sanatsal anlayışı vardır. Bu anlayış cam eserlere de yansımıştır. İç kalıplama tekniği kullanılmıştır. Mat beyaz sarı ve
mavi iplikli örnekler görülmektedir. 1- Sadece kobalt mavi alabastron. 2- Sürmedanlık. Biçimi papirüs bitkisine benzemektedir.
Mimari olarak mısır sütunlarında da görülen Mısır’a hastır. 3- Kozmetik malzemeleri için kullanılan kaplar, kobalt mavi üzerine sarı
ve beyaz iplikler ile zikzak bezemeler yapılmıştır.

Mısır camı işleme konusunda Mezopotamya’ ya göre çok daha gelişmiştir. Mısırlı ustalar 2.binde camdan heykelcikler, tıkaçlar,
pendantlar ve aplikler yapmışlardır. Bu aplikler çok sık olarak mobilyalarda kullanılmıştır. (Örn: Tutankhamun’un tahtı). Kalıp olarak
taş, ahşap ve kil kullanılmıştır.

DOĞU AKDENİZ: MÖ.2.binde ticaretle uğraşan yerleşimler görülmektedir. Bu sırada Anadolu’da Hitit vardır. Girit’te Kiklad, Kıta
Yunanistan’da Miken Uygarlığı vardır. Doğu Akdeniz’e bakıldığında cam heykelcikler ve cam boncuklar görülmektedir. *Kalıba
dökülerek yapılmıştır. Büyük olasılıkla tapınaklara adak olarak bırakılan heykelciklerdir.
MİKEN VE AKDENİZ: Batı’ya bakıldığında Minos, Miken ve Ege Adalarında karşımıza çıkmaktadır. Miken’de cam kaplarla çok
karşılaşılmamaktadır. Genellikle cam boncuklar görülmektedir.

* Miken - Kalıpta şekillendirilmiş boncuklardır. Kobalt mavi renktedir. (Dönemin moda rengi). Beyaz ve sarı bezeme amaçlı
kullanılmıştır.

* Kalıpta yapılmış çeşitli formlarda, şerit ya da pendant şeklinde yapılmış örneklerdir.

ULUBURUN BATIĞI: MÖ.14.yy’a tarihlendirilmektedir. Cam ticareti ile ilgili en önemli buluntudur. Kaş yakınlarında bulunan batık
içerisinde ticari malları ile birlikte bulunmuştur. Çok sayıda 10-15 cm çapında ve 6-10 cm kalınlığında tekerlek şeklinde cam külçeler
geçmiştir. Bir grup kobalt mavi bir grup bakır mavi rengindir. Renklere göre külçelerin ölçüleri farklıdır. Buna göre külçeler farklı
merkezlerden alınmış olmalıdır. Batıkta aynı zamanda Miken boncukları, fildişi ve şarap ele geçmiştir.

ANADOLU: Bu süreçte Orta Anadolu’da, birazda Ege’de ve Akdeniz’de Hitit hakimdir. (MÖ.2.bin) Hattuşa’da ele geçen kil tabletlerde
cam ile ilgili bilgilere ulaşmaktayız. Boğazköy, Gordion ve Kaman Kalehöyük’te cam boncuklar bulunmuştur. Bu boncuklar Hitit
merkezlerinin çoğunda görülmektedir. Kargamış Baraj Kazısı’nda, Gaziantep Şaraga Höyük’te bu dönemi yansıtan cam boncuk
örnekleri ile karşılaşılmaktadır. Bu boncuklara bakıldığında Mezopotamya’da görülen kalıpta şekillendirilen boncuklarla karşılaşılır.
Büyük ihtimalle bu bölgelere (Hitit) ithal edilmişlerdir.
Aynı zamanda iç kalıplama tekniğinde yapılmış cam kap örnekleri de görülmektedir. Hitit yerleşimlerinde ikincil üretim cam üretimi
vardı. (Boğazköy ve Kaman-Kalehöyük örnekleri). MÖ.2.binde Doğu Akdeniz’de olduğu gibi Astarte ya da İştar olarak tanımlanan
kalıpta yapılmış tanrıça örneklerine Boğazköy’de de karşılaşılmaktadır.

Hitit yerleşiminde ele geçen cam eserlerin kimyasal olarak kökenine bakıldığında hepsinin Doğu Akdeniz ve Mısır kökenli olduğu
görülmektedir. (Kobalt ve bakır katkılı). Sonuç: Hitit ikincil üretim yapmaktaydı. Birincil üretim yapan merkezlerden cam külçe alıp
eriterek kap ve boncuklar yapıyorlardı.

You might also like