You are on page 1of 121

7/22/2019 S.

Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

AİLE SAADETİ 
Yazan S. Muhammed Saki Erol
SEMERKAND : 73
islâm Ahlâkı: 1
ISBN: 975-6333-90-1
Editör Dr. Dilaver Selvi

TashihMehmetMehmet
Kapak Akben Günyüzlü
iç Düzen M. Vehbi Ümit
Baskı Sistem Matbaacılık
Davutpaşa Cad. Yılanlı Ayazma Sok. No.
Davutpaşa/istanbul
Tel: 0212 482 11 01
(yaygın dağıtım)
Nisan 2006, istanbul 2. Baskı
Bu eserin tüm yayın hakları Semerkand Basım Yayın Dağıtım San. Tic. Ltd. Şti.'ne
aittir.
GENEL DAĞITIM POZİTİF Yayın Dağıtım
Eyüp Sultan Mah. Osmangazi Cd. Esma Sk. No: 4 Samandıra - İSTANBUL
Tel: 0 216 311 13 35 Faks: 0 216 311 83 03
İÇİNDEKİLER
Önsöz .......... 11
YUVA EMANETİ ......... 15
Yuvadaki Hayat ......... 18
Asıl Amaç ......... 19
Dünyada Mutluluk Nedir? ....... 21
Maddî Zevklerle Gelen Mutluluk ....... 23
Dünyada Her İstediğimiz Niçin Olmaz? ....... 25
İbret: Seven Razı Olur ....... 27
İbret: Acılar İçinde Bulunan Mutluluk ...... 28
İbret: Rabbim'in Tercihi Daha Güzel ....... 30
Olanda Bir Hayır Vardır ....... 31
Ailede Mutluluğun Şifresi ....... 33
ibret: O Benim için Bir Servetti ...... 36
Her Şey Para ve Güzellik Değildir ....... 38
Güzel Geçinme Güzel Ahlâktır ....... 40
ibret: Hanımın Hatasını Hizmetine Bağışla ....... 42
Güzel Geçinme Bir Sanattır ..... 44
Güzel Geçinmenin Sırrı ....... 46
İbret: Kusurumu Ailemde Seyrediyorum ....... 47
Güzel Geçinme Yüce Allah'ın Emridir ....... 48
Hz. Peygamber Hiç Aile Problemi Ya şamadı mı? ...... 50
Güzel Geçinme Örnekleri ....... 52
Aman Kızım Dikkat Et! ....... 52
Sonunda Yine Kocaya Sığınılır ....... 53
Huzur Barıştadır ........ 54
Dilimle Kızarım Kalbimle Değil! ........ 55
Özür Dilemesini Bilmeli ......... 56
Kavgayı Bitirme Usulü ......... 58
Kocasını Ateşten Kurtaran Kadın ....... 59
Tövbe Etmeyen Terk mi Edilmeli? ...... 61
Kadının Mazur Olduğu An ....... 62
Sevindirmek ve Gönül Almak ........ 63
Gönülde Saklı Hazineler ........ 65
Yaşa ve Fıtrata Uygun Eğlence ....... 67
imanı Kâmil Baba ........ 68
Dengeli Hareket Etmek ....... 70
Yersiz Şüphe ve Fitneye Gerek Yok ....... 72
Huzuru Kaçıran Hastalık: Boş Şüphe ..... 73
Düşünceden Sorumlu Değiliz ...... 75
Kontrol İsteyen Kadın ....... 76

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 1/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Aşkta Kıskançlık Vardır ...... 77


Kadın Emanettir ....... 78
Kıskançlık Nedir? ...... 79
Yerinde Kıskançlık ........ 80
İbret: Sevgili Cennette de Özele Hastır ...... 82
Geçimsizli ği Çözme Yolu ........ 83

İ bret: DÜ
KADINA Hanımın Arkasından
ŞEN GÖREVLER Konu
...... 87şulmaz ..... 85
Evin Reisi Kocadır ....... 87
Emrine itaat Edilecek Koca ....... 89
İtaatle Gelen Mutluluk ........ 91
Kadının Temel Görevleri ....... 93
Yuvaya Girmeden Önce Hazırlık ...... 94
Kadının Evin İçindeki Hizmetleri ...... 96
Kadına Düşen Görevler ....... 98
Kadına Farz Olan Hizmetler ....... 100
İbret: Allah İçin Yuvanın Yükünü Çeken Kadın ...... 102
İbret: Cennetlik Annenin Dünya Çilesi ....... 103
Kadının Kocasının Yakınlarına Hizmeti ....... 105
Hizmetten Kaçış Yok ....... 107
Yeni Evlilere Yeni Ev ........ 108
Gelin-Kaynana Kaynaşması ....... 109
Dikkat Edilecek Bir Husus: Kayın Meselesi ....... 111
ibret: Kadın İçin Cihada Bedel Ameller ........ 114
Anneyi Cennete Götüren Çile ...... 115
Kadın İçin En Hayırlı Namaz Yeri ........ 115
Kadın Kocasını Dövebilir mi? ..... 116
Kadınların Evin Dışına Çıkması ....... 118
ibret: Kadın İçin En Hayırlı Durum ....... 122
Kocanın İzni Niçin Önemli? ...... 124
Kocadan izinsiz Yapılabilecek İşler ...... 125
Vefat Eden Kocaya Gösterilecek Vefa ...... 127
HAK MESELESİ ........ 131
Yüce Yaratıcı'nın Hakkı ........ 133
Anne Baba Hakkı ...... 136
ibret: Ne Yapsan Hakkını Ödeyemezsin ..... 139
Anne Baba Hakkının Büyüklü ğü ..... 140
Anne Babaya itaatin Önemi ..... 143
İbret: Hz. Peygamber'e Kom şu Olmanın Yolu ..... 145
İbret: Ölürken Dili Tutuldu ...... 148
Anne Babaya iyilik ...... 150
İbret: Hizmet, İffet ve Adaletin Kerameti ..... 154
Anne Baba Rızası ...... 157
İbret: Rabbim'le Anne Babam Razı Olduktan Sonra! ...... 157
İbret: Anne Duası ile Gelen Rahmet ..... 158
Babaya Düşen Vazifeler ...... 162
İbret: Ne Yaptın ki Ne Bekliyorsun! ...... 165
Anne Babaya İtaatin Sınırı ...... 169
İbret: Bin Canını Versen Rabbim'e İsyan Etmem! ..... 170
İbret: O Razı Olunca, Ben de Razıyım ...... 173
KADIN HAKLARI ...... 175
İbret: Herkese Hakkını Ver ...... 178
İbret: Önce Muhabbet, Sonra İbadet ..... 180
Kadının Miras Hakkı ...... 181
Kadının Diğer Hakları ..... 183
Nafile İbadet için Kadın İhmal Edilmez ...... 185
Hz. Peygamber'in Hak Hususundaki Hassasiyeti ...... 188
Hak Korumada Sıra ....... 191
Hayvanların da Hakkı Var ....... 192
İbret: Karınca da Hakkını Alır ....... 195
İbret: Senin de Başına Vururlar ...... 196

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 2/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Hakta Mümin-Kâfir Ayırımı Olmaz ...... 197


İbret: Düşman da Olsa Hakkı Yenmez ...... 198
ibret: Âlemi Ayakta Tutan Adalet ...... 200
AZGIN NEFİSLERİN ISLAHI İÇİN CEZALANDIRMA USULÜ ...... 203
İşin Aslı ...... 204
Aslı Rahmet Olan Cezalar ...... 207

Bir Ceza
Yuvayı Usulü Olarak
Yıkımdan Dayak
Kurtaran ..... 208 ..... 209
Cezalandırma
Kadını Islahta Takip Edilecek Sıra ..... 211
1. öğüt ...... 211
2. Fiilî Tavır ....... 213
3. Usulünce Cezalandırma ...... 213
Kadın Niçin Haddi Aşar? ...... 216
Haddini Aşan Kocayı Kim Islah Edecek? ...... 217
İbret: Hayırlı İnsan Hanımını Dövmez ..... 219
ibret: Cezaya Dikkat, Fazlası Sana Döner ..... 220
AİLE ve MANEVİ HAYAT ..... 223
Zikir ....... 224
Zikrin Faydaları ....... 227
Kalbin Islahı ve Gıdası ...... 234
Gizli Zikre Özel Defter ...... 235
Sabır-Rıza-Tövbe ...... 236
Dua ........ 239
Duada Vesilenin Yeri ...... 244
Yalnız Allah'tan İstemek Nasıl Olur? ...... 247
Mürşid İnsana Ne Kazandırır? ..... 250
İbret: Ümmet İçin Ağlayan Âşıklar ..... 251
Maddî Sıkıntıların Çözümü: Kanaat ve İktisat .... 253
İbret: Midem İçin Yüzümün Suyunu Dökemem ..... 258
İsrafın Sonu ..... 259
İbret: Allah ile Zengin Olan Gönül ..... 261
Dünyada Hangi Gruptanız? ..... 262
Vefat Edenlerimize Karşı Vazifelerimiz .... 264
Kadınların Hayır ve Hizmetleri ..... 272
ibret: Dili Yüzünden Ateşe Gitti ..... 278
Fedakârlık Zamanı ...... 278
Hayırda Seçme ve Hizmette Sınır Olmaz ..... 280
İbret: Zerre Zayi Olmaz ..... 285
Önsöz
Alemlerin Rabbi yüce Allah'a sonsuz hamdolsun. Bütün âlemlere rahmet olarak
gönderilen Resûl-i Kibriya Muhammed Mustafa Efendimiz'e, en güzeli ile salât ve
selâm olsun.
Kıymetli okuyucularımız,
Elinizdeki eser, aile hayatımızı ilgilendiren islâmî hüküm, hukuk, edep ve ahlâk
esaslarını işlemektedir.
Günümüzde aile konusunda pek çok sıkıntı ya şanmaktadır. Aile içinde
geçimsizlikler, boşanmalar, yanlış davranış ve uygulamalar haddinden fazladır.
Bu konuda kardeşlerimizden bize pek çok şikâyet geldi ve yardım istendi. Biz de
elinizdeki eseri hazırlayarak bu alandaki ihtiyacı bir derece gidermeye
çalıştık.
Eserde aile içindeki sorunların çözüm yolları, güzel geçimin ve huzurun nasıl
temin edileceği özetle anlatılmıştır. Önce, ailenin asıl hedefi belirlenmiş,
sonra bizleri bu hedefe ulaştıracak ilâhî hüküm ve edepler i şlenmiştir. Ailede
kocanın ve kadının yeri, bunların birbirlerine karşı hak ve vazifeleri, anne
baba hukuku, çocuklara kar şı görevlerimiz, ailenin huzuruna yardımcı olacak
zikir, dua, sabır, rıza, kanaat, sadaka ve hizmet gibi güzel ahlâklar ele
alınmı ştır. Her konuda İslâm tarihinden yaşanmış örnekler verilerek, konunun
daha rahat anlaşılması sağlanmıştır. Gaye, kıssadan hisse alıp güzel ahlâkta
bizden önceki sâlihlere uymaktır.
Dünyada herkes mutlu olmak için evlenir, yuva kurar, çocuk sahibi olmak ister.
Çokları mal, para ve itibar pe şinde koşar, böylece ömrünü tüketir. Sonu ölüm ve

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 3/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

ayrılık olan bu dünyada acaba gerçek mutluluk nedir? Her gün elindeki ömür
sermayesi eriyip giden bir insanın, sevdiklerinden ayrılma korkusunu kim
dindirecek ve mecburen gideceği yeni âlemde ona bitmeyen bir mutluluğu kim
garanti edecek?
Hiç şüphesiz ebedî mutluluk, bitmeyen bir sermaye ve ölmeyen bir sevgili ile
mümkün olur. Bu sermaye ilâhî a şk ve iman, o sevgili de hayatın ve ölümün sahibi

yüce Allah'tır.
ile biter. Bu dünyada
Sonuçta hayatın Allah için
sahibine olmayan
hesap herde
vermek işvardır.
in sonu Her
ayrılık ve a
akıllı ğlama
bunu
düşünmek zorundadır.
Dinimiz İslâm bizleri hem dünyada hem de âhirette mutlu yapmak için
gönderilmi ştir ve bunu garanti etmi ştir. İslâm, âlemlerin sahibi yüce Allah'ın
insanlığa en büyük ikramıdır. Onu doğru olarak öğrenip ihlâsla yaşamaktan başka
bir huzur ve kurtulu ş yolu yoktur.
islâm, insan hayatının her sahasında ona rahmet olacak ilim, amel, hüküm ve
edepleri öğretmiştir. Bunlara hudûdullah denir. Hudûdullah, yüce Allah'ın kulunu
cennete götürmek için çizdiği sınırlar demektir. Kim, ölene kadar bu sınırlara
yani helâle ve harama dikkat ederek ya şarsa kesin cennete gider, ilâhî rızâya ve
cemâle erer, ebediyen mutlu olur.
İşte elinizdeki eser, yüce Allah'a iman ve itaatle mutlu olmuş erkek ve
kadınların aile ahlâkını konu etmektedir. Yüce Allah bu dostlarını Ahzâb
sûresinin 35. âyetinde bize şöyle tanıtmıştır:
"Allah'a teslim olmuş erkekler ve kadınlar. şeksiz ve şüphesiz bir şekilde iman
etmiş erkekler ve kadınlar. Sürekli itaat içinde bulunan erkekler ve kadınlar.
Özü ve sözü dosdoğru erkekler ve kadınlar. Allah yolunda sabreden erkekler ve
kadınlar. Allah'tan korkan ve hep huşu içinde bulunan erkekler ve kadınlar.
Hayır yollarında bolca sadaka veren erkekler ve kadınlar. Haramlardan kaçarak
hakkı ile oruç tutan erkekler ve kadınlar. Namuslarını haramdan koruyan erkekler
ve kadınlar. Yüce Allah'ı çokça zikreden erkekler ve kadınlar var ya!.."
Bu sıfattaki bahtiyarlara verilen ilâhî müjde şudur:
"Allah onlar için bir ma ğfiret ve büyük bir mükâfat (cennet ve cemâlini)
hazırladı."
Hepimizin bu müjdeye ulaşması dileğiyle.
S. Muhammed Saki Erol
Yuva Emaneti
Yuva, Allah Teâlâ'nın insanlığa en büyük emanetlerinden biridir. Din ve dünya
hayatı yuva ile güzel ve düzenli olur. Yuvasız dinî hayat tam ya şanamaz. Bekâr
insan noksandır. Yuva olmadan dünya hayatı da güzel ve düzenli olmaz. Bunun için
yuva herkese hayır getiren mübarek, mahrem ve şerefli bir emanettir.
ilk yuva cennette kurulmuştur. Hz. Âdem (a.s) ile Hz. Havva validemizin
evlilikleri cennette olmuştur. Bu sebeple Allah için yapılan evlilikte,
cennetten bir tat vardır.
Evlilik, dünyada cennetin bir numunesini yaşamak ve bir derece cennet hayatının
tadını tatmaktır. Cennete girildiğinde yuvasız ve yalnız hiç
15
Evlilik, kâinata yayılan ilâhî Sevgiyi beraber tatmak demektir.
16
kimse kalmayacak, herkes bir aile ortamında olacaktır.
Yuva, insanlık cemiyetinin temelidir. Evlilik, bu temeli Allah'ın adıyla atmak
ve insanlık şerefine uygun bir bina yapmaktır. Dünyada insanlık hayatı yuva
üzerine kurulmuş ve aile düzenine göre şekillendirilmiştir.
Bütün dinlerde aile yuvası temel birimdir; insanlık binasının esasıdır. Aile
olmadan, nesep korunmadan din yaşanamaz, hukuk uygulanamaz, hayatın bir mânası
olmaz. Bunun için şu beş esasın muhafazası bütün dinlerin ortak hedefi olmu ştur:
1. Tevhid inancını ve dini korumak.
2. Canı korumak.
3. Aklı korumak.
4. Namusu, aileyi ve nesli korumak.
5. Malı korumak.
Yüce Allah kullarına evlenmeyi ve yuva kurmayı emretmi ştir. Çünkü erkek ve kadın
bu fıtrat üzere yaratılmıştır. Kulluk, fıtrata uyarak yapılınca güzel ve tamam
olur. Yoksa din noksan yaşanır. Din noksan ya şanınca insan da noksan kalır.

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 4/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

İnsan noksan olunca, muhafazası gereken be ş esası hakkı ile muhafaza edemez.
Kâmil olmak için evlenmek, yuva kurmak, yuva hukukunu ayakta tutmak şarttır.
Evlenmek, bir insanlık görevidir. Bütün peygamberlerin sünneti ile amel
etmektir. Edep üzere kurulan bir yuva, insanın şahsına, ailesine ve bütün
insanlığa bir hizmettir.
Yüce Allah cemiyette herkesi insanlığın ve aile yuvasının bir işinden sorumlu

tutmuştur.
belirtmi Resûlullah Efendimiz (s.a.v), kimin neden sorumlu olduğunu şöyle
ştir:
"Hepiniz birer çobansınız; hepiniz sorumluluğunuz altındaki şeylerden
sorumlusunuz. İdareciler, yönettikleri halktan sorumludur. Koca, ailesinin
himaye ve terbiyesinden sorumludur. Kadın, kocasının evinden (onun şeref ve
nesebini korumaktan) sorumludur. Hizmetçi ailenin malından sorumludur. Kısaca
herkes üstlendiği şeylerden sorumludur."1
Buhârî, Ahkâm, 1; Müslim, Imâre, 20; Ebû Davud, Imâ-re, 1,13; Tirmizî, Cihâd,
27; Ahmed, Müsned, 2/5, 54, 55; ibn Hibbân, Sahîh, nr. 4491.
Sevgi, yüce Allah'ın erkekle kadın arasına koydu ğu bir rahmettir.
17
Yuvada zahmetle rahmet iç içedir. Bu zahmeti Allah için çekenler, içindeki
rahmeti bulurlar.
18 hekimhan
Yuvadaki Hayat
Edep üzere kurulan yuvada iki türlü hayat vardır: Biri manevî hayattır. Bu,
kalbin uyanması ve Allah'a yönelmesidir. Bunun meyvesi âhirette cennet
nimetleridir. Çünkü insan evlilik ile yuvada bir huzur bulur ve tat alır. Bu
tadın hiç bitmemesini ister. Bu ise dünyada mümkün değildir. Ebedî tadın yeri
âhirette cennettir. Kendisi seven ve ailesini düşünen kimse, dünya tadıyla
yetinmeyip cennete yönelir. Oraya girebilmenin yolu iman, ibadet ve güzel
ahlâktır. Bu durumda kul, kendisini cennet nimetlerine götürecek imana yapışır,
ibadetlere yönelir, güzel ahlâka sarılır. Yuva bunun sebebi olur.
Evlili ğin insana faydası sadece bu olsaydı, yine içine girmeye ve zahmetini
çekmeye değerdi.
Yuva ile bulunan diğer hayat, yeni nesil kazanmaktır. Nesil insanın bir şekilde
kendi varlığını devam ettirmesidir. Nesil, malı de ğil manevî değerleri korumak,
taşımak ve yaymak için lâzımdır.
İslâm ümmetinin çoğalması ve kuvvetlenmesi için evlenip yuva kurmak ayrı bir
fazilettir. Bunun bir de âhiretteki netice ve müjdeleri vardır. Bu konuda
Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
l^
"Evleniniz, çoğalmız, çünkü ben âhirette sizin çoklu ğunuzla diğer ümmetlere
övüneceğim."2
"Rabbimizl Bize eşlerimiz ve çocuklarımızdan gözümüzü aydın edecek nesiller ver
ve bizleri takva yolunda gidenlerin rehberi yap"3 âyetinde yuvanın hedefleri
gösterilmektedir. Bunlar, takva, terbiye, güzel nesil ve yeryüzünde Cenâb-ı
Hakk'ın şahitleri olmaktır.
Günümüzde insanlık cemiyeti böyle yuvaların özlemini çekmektedir.
Asıl Amaç
Evlilikle kurulan yuvanın asıl amacı, ilâhî emre uyarak vazife görmektir. En
önemli vazife, yuvadaki edep ve hukukları koruyarak Allah rızâsına ulaşmaktır.
Bu temel vazifelerin başında erkek ile kadının haramdan korunması, birbiriyle
kalp huzurunu yakalaması, bu huzurla güzel kullu ğa koşması ve cemiyete iyi bir
nesil yetiştirmesi gelir. Evlenmenin amacı, sadece erkek ve kadının cinsel
duygularını tatmin etmekten ibaret değildir. Şehvet duygusu neslin devamı için
bir araçtır.
Yuva, kâinata yayılan ilâhî sevgiyi beraber tatmak içindir. Sevgi, yüce Allah'ın
erkekle kadın
2 Ahmed, Müsned, 2/245; ibn Hibbân, Sahîh, nr. 4028; Abdürrezzâk, Musannef,
nr. 10391.
3 Furkan 25/74.
AİLE SAADETİ 
Yuvada niyet ebediyen beraberliktir.
19

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 5/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

AİLE SAADETİ 
Edep,
herkes
için, en
kalıcı
sermaye,

en süslü
elbise ve
en
emniyetli makamdır.
20
arasına koyduğu bir rahmettir. Bütün yuvaları ayakta tutan, anne ile babayı
kaynaştıran, onlara yuvanın yükünü ta şıtan bu rahmet ve sevgidir.
Hadiste bu rahmet bir misalle şöyle anlatılır:
'Yüce Allah rahmetini yüz parçaya böldü. Bir parçasını dünyadaki varlıklar
arasında paylaştırdı. Bunun tecellisini her varlıkta görebilirsiniz. Hayvanlarda
bile. Hani, bir hayvan yavrusunu emzirirken incinmesin diye aya ğını kaldırır ve
rahatça emmesini sağlar ya; işte bu o rahmetin eseridir. Bütün vahşi hayvanlar o
rahmet ile yavrularına şefkat gösterir, onları korur, besler ve büyütür. Yüce
Allah kıyamet günü bu bir rahmeti doksan dokuz rahmetiyle birle ştirip halka öyle
rahmet eder."4
Akıl sahipleri bundan ibret almalıdır.
Yuva, yârin ve yavruların sığındığı, korunduğu ve barındığı bir yer demektir.
Yuva, baba ocağı, anne kucağıdır. Ocak sabrı, kucak merhameti temsil eder.
Yuvada zahmetle rahmet iç içedir. Bu zahmeti Allah için çekenler, içindeki
rahmeti bulurlar.
Yuva rahmet, ibret, hikmet ve hayat dolu bir yerdir. Onu sırf bir eğlence olarak
görmek, koca kâinatı bir keyfe kurban etmek olur. Bu, şahsa,
4 Müslim, Tevbe, 19-20; Ibn Mâce, Zühd, 35; Ahmed, Müsned, 2/434; 3/55.
yuvaya ve insanlığa karşı işlenmiş bir cinayet olur.
Mümin, yuvaya Allah'ın adıyla adım atmalıdır. Niyeti güzel, hedefi cennet
olmalıdır. Birkaç günlük beraberlik için nikâh kıyılmaz, yuva kurulmaz. Yuvada
niyet ebediyen beraberliktir. Hedef kendisini, ailesini ve yavrularını ate şten
korumaktır. Anne ve babanın tek derdi bu olmalıdır. Bunun yolu da edeptir.
Edep, herkes için, en kalıcı sermaye, en süslü elbise, en güzel hediye, en
kazançlı miras ve en emniyetli makamdır. Edep, sevgiyle Ce-nâb-ı Hakk'ın
davetine uyup cennet rehberi Hz. Muhammed'e (s.a.v) tâbi olmaktır. Bakınız bir
arif ne demiş:
Muhabbetten Muhammed oldu hâsıl; Muhammed'siz muhabbetten ne hâsıl?
Dünyada Mutluluk Nedir?
Mutlu olmak bütün insanların tek arzusudur. Mutluluk fıtrata, cinsiyete, nefse
ve zevke göre değişse de hedef birdir; o da sevinmek ve huzurlu olmaktır.
insan için huzur gönülle bulunacak ve tadılacak bir şeydir. Huzur sebepleri her
gönüle göre değişir. Bir gönüle acı veren şeyler, diğerine tat verebilir. Bir
gönlün kaçtığı ve korktuğu şeylerle
AİLE SAADETİ 
Maddî zevklerin süresi kısadır, tadı azdır.
21
r
AİLE SAADETİ 
Dünya insan
için, insan
ise kulluk
için
yaratılmıştır.
22
diğeri ünsiyet ve muhabbet bulabilir. Bir gönlün sıhhat ve zenginlik içinde
bulduğu huzuru, diğeri hastalık ve fakirlik halinde yakalayabilir. Huzura giden
yollar, halkın fıtratları adedince farklıdır.
Konumuz, yüce Allah'ın dostluğu için yaratılan insanın huzuru ve mutlulu ğudur.
Dinimizde mutluluk insan için bir hayal de ğildir. O hayat olarak hazırlanıp

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 6/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

önümüze konmuştur: Mutluluğa giden yol açılmı ş, ulaşma şekli öğretilmiş,


örnekleri gösterilmiştir.
Bu mutluluk gönlün yüce Allah ile huzur bulduğu iman, sevgi ve edep yoludur. Bu
yolda acı-tatlı her şey mutluluğa hizmet eder. Zaten mutluluk sevgili için
çekilen çile ölçüsünde tatlı olur. Bunun için peygamberler ve â şıklar yüce dosta
giden yolda çile çekmeyi rahatlı ğa tercih etmişlerdir.

Ancak insan Nefis


etmesidir. nefsinin bir bir
aceleci özelli ği var; yaratılmı
özellikte o da aceleyi sevip
ştır. kolayı
Âyette tercihği gibi:
belirtildi
"İnsan, hayrı ister gibi şerri ister; çünkü o çok acelecidir."5 Bir anlık geçici
zevk uğruna, gelecekte bulacağı ebedî saadeti terkeder. Bunun için dünya der,
Mevlâ demez; haramlardaki tada yönelir, hayırların sonunda saklı cenneti görmez.
Bu dünyadaki sevinçler, sevilen şeyin özelliğine göre uzun veya kısa sürer.
İnsan da o kadar mutlu olur.
5 Isrâ 17/11.
Asıl mutluluk insanın bütün zamanına ve varlı ğına yansıyan mutluluktur. Mutlu
insanın bütün zamanları ve vücut azaları ula ştığı mutluluktan payını almalıdır.
Mutluluk veren şeyden insanın nefsi sevindiği kadar, ruhu da sevinmelidir.
Bedeni rahat ettiği gibi kalbi de huzur bulmalıdır. Mutluluk vücutta dengeli bir
şekilde paylaşılmazsa, geçici bir zevk olur; bir taraf gülerken diğer taraf
ağlar.
Dinimiz dengesiz bir mutluluktan sakındır-maktadır; manevî hayat gibi maddî
hayatın da düzenli ve güzel olmasını emretmektedir.
insanın üzerinde nefsinin hakkı olduğu gibi, ruhunun da hakkı vardır. Karnı gibi
kalbi de gıda ister. Bedeni gibi gönlü de rahatlık arar. Kısaca her azamız
bizden huzur hakkını ister. Ayrıca ailemizin ve çevremizin de bizde hakları
vardır.
Üzerimizdeki en büyük hak yüce Yaratıcı-mız'ındır.
Bir kimse bütün bu hakları korumadan mutlu ve kutlu bir insan olamaz.
Maddî Zevklerle Gelen Mutluluk
Nefsin hoşlandığı her şeyde -buna günahlar da dahildir- az çok bir zevk vardır.
Bu zevk maddîdir. Ona kolay ula şılır fakat hemen kaybedilir. Çünkü onun özelli ği
böyledir. Maddî zevklerin sü-
AILE SAADETİ 
Sevginin kıblesi yüce Allah'tır.
23
AİLE SAADETİ 
İman ve
edeple yüce
Allah'a
bağlanmayan
kalplere
hakiki ve
daimî huzur
haram
kılınmıştır.
24
resi kısadır, tadı azdır. Madde yok olmaya mahkûmdur. Böyle bir zevk ruhu
sevindirmez, kalbi huzurlu etmez; gönülde bir hasret bırakır gider.
Sofrasına koyduğu yemekle sevinen ve mutlu olan kimsenin zevki, lokması damaktan
geçene kadardır. Ondan sonrasını göz görmek istemez; çünkü görülmesi kimseye
zevk vermez. Ye-me-içme sürekli bir mutluluk sebebi olamaz, kalbi dolduramaz,
ruhu doyuramaz; gönülde bir hasret bırakır gider.
Zevk kaynağı giyim-kuşam olan kimsenin mutluluğu kısa zamanda sönmeye mahkûmdur;
çünkü bu kimse gönül huzurunu her gün solacak bir şeyde aramaktadır. Elbise
solunca mutluluk da söner. Bu zevk de ruha yetmez; gönülde bir hasret bırakır
gider.
Mutluluk sebebi, helâlinden şehvetini tatmin etmek olan kimsenin sevinci devamlı
değildir. Bu zevk de insanı sürekli mutlu etmez; gönülde bir hasret bırakır
gider.
Bir de bu tür zevkler helâl yoldan aranıyorsa böyledir; eğer onlar haram yoldan
aranıyorsa hepten felâkettir.

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 7/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Kısaca dünya malı ve maddî zevkler insan ruhuna sürekli bir huzur ve mutluluk
veremez. Dünya insan için, insan ise kulluk için yaratılmı ştır. Yüce Mevlâ'mız
bütün akıl ve kalp sahiplerine ebedî mutlulu ğun yolunu şöyle tarif ediyor:
"Uyanın ve şunu anlayın! Kalpler ancak Allah'ın zikri ile huzur bulur." 6
Allah için olan bütün güzel niyetler, işler, sevgiler, secdeler, dualar,
tövbeler, istiğfarlar, hayırlar ve hizmetler hep Hakk'ı zikirdir. Kim Hakk'ı

zikrederse Hak da onu zikreder. Hak yolunda bir adım atana O en az on rahmetle
mukabele eder.
Sevginin kıblesi yüce Allah'tır. İman ve edeple yüce Allah'a bağlanmayan
kalplere hakiki ve daimî huzur haram kılınmı ştır.
Hazineyi yanlış yerde aramayalım.
Rahman olan Allah'tan daha merhametli kim vardır?
O, ne güzel koruyucu ve ne güzel yârdır.
Dünyada Her İstediğimiz Niçin Olmaz?
Cevap kolay: Kul olduğumuz için olmaz.
Her istediği olan sadece yüce Allah'tır. O, bu sıfat ve yetkide tektir, orta ğı
yoktur. Kul kulluğunu bilsin, haceti için Rabb'ine yönelsin, verilmeyince
sabredip rıza göstersin, diye her istediği verilmez.
Bir de dünya ile cennetin farkı bilinsin diye kula burada her istedi ği verilmez.
Cennette ise
* Ra'd 13/28.
AİLE SAADETİ 
Kul
kulluğunu
bilsin,
haceti için
Rabb'ine
yönelsin,
verilmeyince
sabredip
rıza
göstersin,
diye her
istedi ği
verilmez.
25
AİLE SAADETİ 
Dünya ile
cennetin
farkı
bilinsin
diye kula
burada her
istedi ği
verilmez.
26
kulun bütün istedikleri verilir. Bu, yüce Allah'ın cennete giren kullarına bir
vaadi ve müjdesidir. O'nun vaadi hak, gerçekleşmesi muhakkaktır.
Kul dünyada bir şeyin olmasını ister; yüce Allah'ın da o konuda bir istediği
vardır. Kulun istediği şey Allah'ın istediğine uyarsa yaratılır; uymazsa yüce
Allah'ın istediği olur.
Bu durumda kul iki şeyden birini yapar; ya yüce Rabb'inin verdiğine razı olur
rahat eder ya da itiraz ile her ânı sıkıntı içinde geçer, itirazına tövbe
etmezse sıkıntı ve azabı âhirette de devam eder.
Dünyada mutluluk, nefsimizin her istedi ğini elde etmek ve onun keyfince ya şamak
değildir. Mutluluk, elindekine sevinebilmek ve onunla yeti-nebilmektir. Bu da
yüce Yaratıcı'nın takdir ve taksimine razı olmakla olur.
Kul, elinden geleni yaptıktan sonra yüce Mevlâ'sına güvenmelidir. O'nun her
hükmünün bir hayır taşıdığını bilmelidir. Verdiğine şükür, vermediğine
sabretmelidir. İnsan yapmadığı hayırlar için nefsine kızabilir; fakat, niye

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 8/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

istediklerimi yaratmıyor ve vermiyor, diye yüce Yaratıcı'sına kızma, sitem ve


serzeniş hakkı yoktur.
Mümin günahları dışında başına gelen her şeyi hoş görmekle rahat eder.
Vermeyince Mevlâ, ne yapsın Mecnûn ile Leylâ.
Rabb'inin hükmüne razı olan rahat eder.
Kadere teslim olan kederden kurtulur.

Elindekine kanaat
Cenâb-ı Hakk'ı edeninmümin,
tanıyan, geçimikimseye
kolay ve huzuru
haset çok olur.
etmez.
Haset eden mesut olmaz.
tas. İBRET E&,
Seven Razı Olur
Hz. Musa (a.s), bir münâcâtında, Allah Te-âlâ'ya, "Ey Rabbim, kulların içinde
hangisi sana daha sevimlidir?" diye sordu; Allah Teâlâ,
"Sevdi ğini elinden aldığımda bana teslim olan ve isyan etmeyen kimsedir" diye
vahyetti. Hz. Musa (a.s),
"Yâ Rabbi, kulların içinde en çok kime gazap edersin?" diye sordu; Allah Teâlâ
şu cevabı verdi:
"Bir işte önce hayırlısını benden isteyip bir hüküm verdi ğimde takdirime kızan
kimsedir."7
Allah Teâlâ kudsî bir hadiste şöyle buyurmuştur:
7 Ebû Tâlib el-Mekkî, Kalplerin Azığı, 3/173 (istanbul: Se-merkand, 2003);
Gazâlî, İhya, 5/65 (Beyrut 2000).
AİLE SAADETİ 
Mutluluk, elindekine sevinebilmek ve onunla yetinebilmektir.
27
AİLE SAADETİ 
Mümin
günahları
dışında
başına gelen
her şeyi hoş 
görmekle
rahat eder.
28
"Kim benim hükmüme rıza göstermez, verdiğim musibete sabretmezse benden ba şka
bir rab arasın!"8
<Â İBRET ik
Acılar İçinde Bulunan Mutluluk
Sahabeden İmrân b. Husayn (r.a) karın ağrısı hastalığına yakalanmıştı. Bu
nedenle otuz yıl boyunca sırt üstü yatmak zorunda kalmıştı. Ayağa kalkamıyor ve
oturamıyordu. Kendisi için hurma dallarından bir yatak yapılmış, yatağının
altına bir delik açılmış ve altına taharetini yaptığı bir kap konmuştu. Bir
defasında Mutarrif ve Alâ (rah) onun ziyaretine gelmi şti. Mutarrif, Hz. imrân'ın
(r.a) bu halini görünce ağlamaya başladı.
İmrân, "Niçin ağlıyorsun?" diye sordu. O da, "Seni bu sıkıntılı durumda gördüğüm
için" dedi. İmrân (r.a),
"Ağlama, Allah Teâlâ'ya sevimli gelen, bana da sevimli gelir" dedi ve ardından
şunu ekledi:
Beyhakî, Şuabü'l-imân, nr. 200; Taberânî, el-Kebîr, 22/321; Heysemî, Mecmau'z-
Zevâid, 7/207; Süyûtî, es-Sagîr, nr. 6009, 6010, 9027.
"Sana bir şey söyleyeyim; belki Allah Teâlâ onunla seni faydalandırır. Ancak onu
ben ölünceye kadar gizle, kimseye söyleme. Melekler, beni ziyaret ediyorlar,
onlarla sohbet ve muhabbet ediyorum, bana selâm veriyorlar, selâmlarını
işitiyorum."9
Hz. imrân (r.a), bu sözüyle, ba şındaki bu musibetin bir ceza olmadı ğını
bildirmek istiyordu. O, yüce Rabb'inden gelene sabır ve rıza gösteriyor, o halde
kulluğa devam ediyordu. Onun bu edebine kar şı yüce Allah meleklerini kendisine
gönderip acısını dindiriyor, kendisine özel ikramda bulunuyor, imanını tasdik
ediyor, sabrının mükâfatını veriyordu.
Kul yüce Rabb'inden razı olursa, Rabb'i de ondan razı olur. Kadere itiraz eden
kimse, başını bir demir tokma ğa vurmuş olur. Demire ne olacak, olan ba şa olur!

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 9/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

9 İbnü'l-Esîr, ÜsdM-Gâbe, 3/408-409 (Beyrut 1997); Ga-zâlî, İhya, 5/70.


AİLE SAADETİ 
Haset eden mesut olmaz.

29
AİLE SAADETİ 

Kul yüce
Rabb'inden
razı olursa,
Rabb'i de
ondan razı
olur.
30
<Â İBRET Ik
Rabbim'in Tercihi Daha Güzel
Sa'd b. Ebû Vakkas (r.a) Mekke'ye geldiği zaman gözleri görmez olmu ştu. Halk,
coşkuyla onun yanına geliyor ve her biri kendisi için dua etmesini istiyordu. O
da, her biri için ayrı ayrı dua ediyordu. O, duası makbul bir kimseydi; çünkü
Allah Resulü (s.a.v) onun duasının kabul edilmesi için Rabb'ine dua etmi şti.
Abdullah b. Sâib anlatır: Ben henüz genç iken Sa'd'a geldim, ona kendimi
tanıttığımda beni tanıdı ve, "Sen Mekke'nin Kur'an hafızlarından ve âlimlerinden
değil misin?" diye sordu. Ben de, "Evet" dedim. Bir olay anlattım ve sonunda
kendisine,
"Ey amca, sen makbul birisin ve dua isteyenler için dua ediyorsun; kendin için
dua etsen de Allah Teâlâ gözlerini tekrar açsa" dedim. Hz. Sa'd tebessüm etti ve
şöyle dedi:
"Ey oğul, Allah Teâlâ'nın isteğiyle olan bu durum, benim için, nefsimin
isteğiyle gözümün açılmasından daha güzeldir."10
10 Gazâlî, İhya, 5/71; Ebû Tâlib el-Mekkî, Kalplerin Azı ğı,
3/181.
Olanda Bir Hayır Vardır
Yüce Yaratıcımız bu dünyada her şeyi iyilik j olsun, iyili ğe sebep olsun, diye
yaratmıştır. Bütün i mesele hayatı do ğru okumak, doğru anlamak ve [doğruluk
üzere yaşamaktır.
Yaşadığımız dünyada rahatlık ile sıkıntı iç j içe örülmü ştür. Burası imtihan,
amel ve sabır yur-jdudur. Burada nefsimizin her istediği olmaz. Onun her
istediğinin olmayışında pek çok hayır vardır. Bu hayrın ne oldu ğunu kul bilmese
de yü-jce Yaratan bilir. O'nun her i şi güzeldir.
Yüce Rabbimiz her işindeki güzelliği şöyle | anlatır:

"Eğer Allah kullarına rızkı (malı, makamı, ni-! metleri) bol bol verseydi
muhakkak yeryüzünde azarlardı. Fakat O her şeyi dilediği bir ölçüye göre
indirir, verir. Okullarının bütün hallerinibilmek-i te ve görmektedir."11
Bu âyeti bir kudsî hadis şöyle açıklar:
"Bazı mümin kullarımın imanını fakirlik korur; I onu zengin etsem ahlâkı
bozulur. Bazı mümin \kullarımın imanını zenginlik korur; onu fakir et-
Şûrâ 42/27.
AİLE SAADETİ 
Bütün
mesele
hayatı
doğru
okumak,
doğru
anlamak ve
doğruluk
üzere
yaşamaktır.
31
AİLE SAADETİ 

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 10/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Bir şeyin hoşumuza


gitmeyişi
onun kötü
ve hayırsız
olduğunu göstermez.
sem kalbi bozulur. Bazı mümin kullarımın imanını sıhhat korur; onu hasta etsem

edebi bozulur. Ben


hali bozulur. Bazı mümin kullarımın
kullarımın işleriniimanını
ilmimlehastalık korur; onu
tedbir ederim; ben sıhhatli
onların etsem
kalplerini ve gizli hallerini çok iyi bilirim."12
Bir şeyin hoşumuza gitmeyişi onun kötü ve hayırsız olduğunu göstermez. Bazan
hoşlanmadı ğımız şeylerin içinde, daha sonra pek çok hayrın bulunduğunu görürüz.
Mümin için acı-tatlı her i ş hayırlıdır.
Bazı sıkıntılar mümine manevî dereceler kazandırır; sevabını ço ğaltır, onu yüce
Allah'a yaklaştırır.
Bazı sıkıntılar müminin kusurlarına kefaret olur, onun günahlarını temizler.
Bazı sıkıntılar, mümini kötü işlere bulaşmaktan alıkoyar; acı onu meşgul eder,
günaha ve zulme giden yolunu tıkar.
Bazı sıkıntılar mümine dünyada verilmiş bir cezadır, onu burada çeker, âhirete
cezası kalmaz. Burada üzülür, orada sevinir.
Bazı sıkıntılar müminin kalbini niyaza, dilini duaya alı ştırır. Yüce Allah
müminin edep içinde
12 ibn Ebü'd-Dünyâ, Kitâbü'l-Evliyâ, nr. 1; Beyhakî, el-Es-mâ ve's-Sıfat, 1/204;
ibn Asâkir, Târîhu Medineti Dı-ma şk, 7/95-96 (Beyrut 1995); İbn Kesîr, Tefsir,
7/206; Heysemî, Mecmau'z-Zevâid, 10/270.
inlemesinden, yani samimi bir kalple Rabb'iyle konuşmasından hoşlanır; onun
sesini meleklerine dinletir. Allah kırık ve yaralı gönüllere özel olarak nazar
buyurur, mahzun kullarını çok sever.
Bakınız, Hak dostu İbrahim Hakkı Erzurumî (k.s) ne diyor:
Hak serleri hayreyler, Zannetme ki gayreyler, Arif anı seyreyler, Mevlâ görelim
neyler, Neylerse güzel eyler.
Deme niçin bu böyle, Yerincedir o öyle. Bak sonuna seyreyle, Mevlâ görelim
neyler, Neylerse güzel eyler.
Ailede Mutluluğun Şifresi
Atalarımız, "Gönül sevince samanlık seyran olur" demişlerdir.
Yuvadaki mutluluğun şifresi; rıza, vefa, sevgi ve sabırdır, diyor bir âlim.
Önce şunu bilelim: Evlenen iki kişi birbirinin nasibidir. Bu nasip, Allah'ın
ilminde kesinleşmiş bir takdirdir. Bu nasibe razı olmak imanın gere ğidir.
AİLE SAADETİ 
Bazı
sıkıntılar,
müminin
kalbini
niyaza,
dilini
duaya
alıştırır.
33
AİLE SAADETİ 
Evlenen
iki kişi
birbirinin
nasibidir.
34
Ona helâlinden ulaşmak farz olduğu gibi, ulaşınca hakkını korumak da farzdır.
Hayırlı eş Allah'ın kuluna özel bir ikramıdır, hayırsız eş ise dünyanın en a ğır
imtihanıdır.
Ailemizin saadeti onu acısıyla birlikte kabul etmeye ba ğlıdır. Bu işin temeli de
rızadır.
Ailede mutlu olmak için karı kocanın birbirlerinin her şeyinden hoşlanması
gerekmez. Koca hanımının bir huyundan veya durumundan ho şlanmadığı zaman onu
hemen gözden ve gönülden çıkarmamalıdır. Kadının kocasına karşı durumu da

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 11/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

aynıdır. Kim bilir nefsimizin hoşlanmadığı o durum içinde nice saklı hayırlar
vardır. Bu, ileride gözükecektir. Sabredilirse anla şılır.
Ailedeki mutlulukta rıza ve vefa çok önemlidir. Ailesine razı olan rahat eder,
vefa gösterenleri yüce Allah mükâfatlandırır.
Bir olaya sadece nefisle de ğil, aynı zamanda vicdan, akıl, insaf ve sevgiyle de
bakmalıdır.

Sevdiğimizi
çekmek, kusuru ile
sıkıntısına kabul etmek
sabretmek, mutluluk
hatasını için ilk
affetmek, onunadımdır. Ayrıca
için hayır dua onun
etmekyükünü
iyi
geçim için vazgeçilmez şeylerdir. Aslında sevginin zevki de bu çile içinde
gizlidir.
Bir ailenin çok basit tartışmalardan dolayı birbirine kızıp küserek hemen
boşanmayı düşünmeleri doğru değildir. Bu konuda yüce Allah bütün aile reislerini
şöyle uyarmaktadır:
Oli
"Kadınlarınızla iyi geçinin. Eğer onlardan hoşlanmazsanız (hemen boşamaya
gitmeyin, sabredin ve şunu bilin) sizin hoşlanmadığınız bir şeyde Allah pek çok
hayır yaratır."13
Aynı şeyler kadından da istenir.
Kusursuz dost arayan kimse yalnız kalır. Kusursuz insan nerede? Bir kimsenin iyi
hali kötü halinden daha fazla ise o kimse iyi insan kabul edilir ve kusurları
affedilir. Yeter ki bu kusurlar Allah'a şirk koşmak ve namusunu kirletmek gibi
kusur ve günahlardan olmasın.
Bu konuda Rahmet Peygamberimiz (s.a.v) |aile reislerine şu inceliği
hatırlatmı ştır:
"Kadın aslı itibariyle farklı yapıda yaratılmıştır; onu sürekli aynı halde
tutamazsın. Onunla bulunduğu o halde geçinmeye bak. Yoksa onu istedi ğim gibi
dosdoğru yapayım dersen kırarsın. Onun kırılması bo şamaktır."14
Nisa 4/19.
114 Buhârî, Nikâh, 79; Müslim, Radâ', 59; Tirmizî, Talâk, 12; İbn Hibbân,
Sahîh, nr. 4179; Ahmed, Müsned, 2/449.
AİLE SAADETİ 
Yuvadaki mutluluğun şifresi; rıza, vefa, sevgi ve sabırdır.
35
AİLE SAADETİ 
En
geçimsiz
insanda
bile hoşa
gidecek bir
özellik
bulunur.
Haksız ve gereksiz yere boşamak ise yüce Allah'ın hiç sevmeyip gazap ettiği bir
iştir. Diğer hadiste şöyle buyrulur:
"Mümin erkek bir kusurundan dolayı hemen hanımına kızmasın. Onun bir huyundan
hoşlanmazsa hoşlanacağı ve razı olacağı başka bir huyu vardır, ona baksın."15
En geçimsiz insanda bile hoşa gidecek bir taraf bulunur. Kadın veya erkek
birbirinin önce iyi taraflarını düşünmelidir. İyi yönüne şükretmeli, kötü yönünü
ise sabredip idare yoluna gitmelidir. Eğer bir kadın namus kusuru i şlemiyorsa,
onun diğer davranış  bozukluklarına sabredilmelidir.
Sabır ve idare ahlâkına sahip olan kimse, hem emanetine aldığı ailesine iyi
davranıp sevap alır hem de çilenin içindeki huzuru yakalamı ş olur.
J& ibret i&b O Benim İçin Bir Servetti
Bir Hak dostunun hanımı oldukça sert, geçimsiz ve sevimsizdi. Kocasına her gün
dili ve haliyle sanki cehennem azabı çektiriyordu. Bu zat ise onun her haline
sabrediyor, nefsini sabra alıştırıyor, bu ateşin içinde her gün pişiyordu. Güzel
15 Müslim, Radâ1, 61; Begavî, Mesâbîhu's-Sünne, nr. 2417; Münzirî, et-Tergîb,
nr. 2882.
ahlâkı elde etmek için bunu bir fırsat görüyordu. | Bunun için onu boşamayı hiç
düşünmüyordu.

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 12/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Bu zatı tanıyan dostları onun durumuna çok I üzülüyordu. Kadına hiçbir nasihat
fayda vermiyordu. Öyle oldu ki bu zata acıyan bazıları kadı-|nın ölümü için dua
etmeye başladılar.
Bir gün kadının eceli geldi, öldü. Kocasının I dostları o günü bayram ilân
ettiler. Kadını bir an evvel topra ğa verdikten sonra sevinerek kocası-jnın
yanına geldiler; ona,

"Efendim, biz dediler.


kurtuldunuz!" size taziyeye
Allah de ğil, sakin
dostu tebrikve
et-Jmeye geldik;Yüzünde
dü şünceliydi. gözünüzbir
aydın olsun,
sevinç izi
yoktu. Aksine değerli bir şeyini kaybetmiş gibi üzüntülüydü. Bunun sebebini
(şöyle açıkladı:
"Ben bugün gerçekten çok üzgünüm. Bu ka-Jdın benim için bir servetti. Ben onun
kötü huyları-jna sabrederek yüce Rabbim'in razı olacağı güzel ¦ ahlâkları elde
ediyordum; böylece pek çok sevap jve manevî derece kazanıyordum. Ne yazık ki
İsimdi bu servetim toprağa gömüldü, böyle bir kâr [kapısı kapandı!"
Demek ki mutlu olmanın yolu çoktur. İnsan jbiraz işlerin sonunu düşünse, biraz
geniş olsa, biraz da aklını ve gönlünü kullansa çok şeyin üste-Jsinden gelir.
AİLE SAADETİ 
Sırf
güzellik
ve
zenginlik
saadet
için
yetmez.
37
AİLE SAADETİ 
Koca
hanımının bir
huyundan
veya
durumundan
hoşlanmadı ğı
zaman
onu hemen
gözden ve
gönülden
çıkarmamalıdır.
38
Her Şey Para ve Güzellik Değildir
Bu dünyada tek mutluluk sebebi para veya güzellik değildir. Hanımı güzel, kocası
zengin olan bütün ailelerin mutlu oldukları dü şünülmesin. Sırf güzellik ve
zenginlik saadet için yetmez. Hatta bunlar ço ğu zaman aile için saadet yerine
felâket sebebi olmaktadır.
Bunun için Allah Resulü (s.a.v) yuva kuracak gençlere, mutluluk için dindar,
akıllı ve dengeli kadını tercih etmelerini tavsiye etmi ş; bazan güzelliğin,
zenginli ğin ve nesebin âfet sebebi olacağını hatırlatmıştır.16
Hanbelî mezhebinin imamı Ahmed b. Han-bel (rah), iki tane kızı olan bir aileye
kız istemeye gitmişti. Kızların biri çok güzeldi, di ğerinin ise bir gözü kördü.
Ahmed b. Hanbel,
"Hangisi daha akıllıdır?" diye sordu; bir gözü olmayanın daha akıllı oldu ğunu
söylediler. Büyük âlim,
"Beni onunla evlendiriniz, ben onu tercih ediyorum" dedi.17
Tarihte güzelliğin veya paranın şımarttığı insan pek çoktur. Ruh doktorları
hastalarının ço-
16 bk. Bezzâr, Müsned, nr. 1404; Taberânî, el-Kebîr, 18/38-39; Heysemî,
Mecmau'z-Zevâid, 4/255.
17 Ebû Tâlib el-Mekkî, Kalplerin Azığı: Kutü'l-Kulûb, 4/448 (istanbul:
Semerkand, 2003).
ğunluğunu zenginlerin ve güzel kadınların olu şturduğunu söylüyorlar.
Nesebi, itibarı, mesleği ve güzelliği ile kocasının başını sıkıntıya sokan
kadınlar da az değildir.

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 13/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Bekâr bir gencin şu sözleri hayret vericidir:


"Ben yüzü çirkin fakat ahlâkı güzel bir kadınla evlenmek istiyorum. Yüzü öyle
çirkin olsun ki benden başka kimse onun yüzüne bakmasın; bakan da zevk almasın.
Çünkü tanıdıklarımdan birinin yüzü güzel fakat ahlâkı bozuk, şımarık, süsüne ve
gezmeye düşkün bir karısı var; ba şına belâ oldu. Adam onu ne terkedebiliyor ne
de tedavi. Sık sık şöyle yakınıyor:

Ne yapaca
ölse ğımı şaşırdım
de kurtulsam vallahi! Tek çare olarak ölümü görüyorum. İkimizden biri
şu belâdan!"
Allah korusun, nefis haramlarda huzur aramaya başlayınca, ailede ne vefa kalır
ne de safa.
Özü gibi yüzü de güzel, gönlü gibi dili de tatlı, maneviyatı gibi maddiyatı da
zengin olan fakat asla kul oldu ğunu unutmayan edep timsali nice erkek ve
kadınlar da vardır. Onlar herkes için sevgi ve edepte rehber insanlardır.
Müslümanların yüz akıdır.
Tekrar hatırlatıyoruz:
Mutluluk cefada gizli, vefada saklı bir manevî safadır.
AİLE SAADETİ 
Ailesine razı olan rahat eder, vefa
gösterenleri yüce Allah mükâfatlandırır.
39
AİLE SAADETİ 
Sevdiğimizi
kusuru ile
kabul etmek
mutluluk
için ilk
adımdır.
40
Mutluluk edepli olmaktır.
Bunun ölçüsü, edep peygamberi Hz. Mu-hammed'e (s.a.v) uymaktır.
Mutluluk, Cenâb-ı Hakk'ı ve halkı razı ederek sevinmektir.
Mutluluk, sevdiklerimizi sevindirerek huzur bulmaktır.
Mutluluk, nefsimizle birlikte ruhumuzu da sevindirmektir.
Mutluluk, cennete giden yolu seçmektir.
Güzel Geçinme Güzel Ahlâktır
Güzel geçimin başladığı nokta gönüldür. Gönlün gıdası sevgidir. Sevginin kayna ğı
yüce Allah'tır. Daimî huzur yüce Allah iledir.
Gerçekten Allah'a yönelmiş, ilâhî aşktan bir derece tatmış, maddenin ötesinde
bir âlemin olduğunu anlayıp ona kalbini açmış bir insanla geçinmek çok kolaydır;
çünkü bu insanın derdi Allah'tır, huzuru Hak iledir.
Hep "ben" diyende huzur olmaz, "ben haklıyım" diyenle hak bulunmaz.
Güzel geçim güzel ahlâktır. Güzel ahlâkın temeli tevazudur. Tevazu, ailede,
işte, cemiyette ve her yerde güzel geçim için vazgeçilmez bir ahlâktır. O elde
edilmeden gerçek huzur bulunmaz.
Tevazu, yüce Allah'ın azameti kar şısında iki büklüm olup, nefsini hiç bilmek,
kulluktaki kusurlarını görüp kendi haline üzülmektir.
Tevazu, kendinin haddini, karşıdakinin hakkını bilmektir.
Tevazu, hakkına razı olmaktır.
Tevazu, doğruyu kim söylerse söylesin kabul etmektir.
Tevazu, yüceliğin ancak Allah'a ait olduğunu anlayıp kendini beğenmeyi ve halkı
küçük görmeyi terketmektir.
Tevazu, her kulda yüce Hak'tan bir hak ve de ğer olduğunu bilip Allah için onlara
edeple davranmaktır.
Tevazu, "herkes yahşi ben yaman" diyerek kendi noksanlarına bakmak ve
kusurlarına çare aramaktır.
Kusuru kendisinde arayan kimse, hem kusurunu kolay bulur hem de karşısındakine
karşı edepli olur. Niyeti do ğruyu bulmak olana yüce Allah yardım eder, sabır
verir, anlayışını açar, kalbini genişletir, nefsinin sertliğini giderir,
şeytanın hilesini gösterir, Hakk'ı sevdirir, haklıyı buldurur.
Böylece hayat güzel olur.
Bencil ve kibirli bir aile, ne yaparsa yapsın huzuru bulamaz.

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 14/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Yüce Yaratıcı'sının hükmü karşısında saygı ile eğilmeyen baş kibirlidir. Kibirli


kimse katı olur.
AİLE SAADETİ 
Bir
kimsenin iyi hali kötü halinden daha fazla ise o kimse iyi insan kabul edilir ve
kusurları affedilir.

41
AİLE SAADETİ 
Eğer bir kadın
namus kusuru
işlemiyorsa,
onun diğer
davranış 
bozukluklarına
sabredilmelidir.
42
Kibirli kimse ince bir a şkla sevmeyi bilmez, incelip de bir gönüle giremez.
Böyle biri düşmanıyla değil, dostuyla bile geçinemez. Ta tövbe edip gerçek
tevazuyu elde edene kadar...
Aşağıdaki örnek İslâm'ın nuru ile terbiye olan sert bir insanın nasıl
inceldiğini göstermektedir:
<Â İBRET £k
Hanımın Hatasını Hizmetine Bağışla
Hz. Ömer (r.a) devrinde bir adam hanımı ile arada bir ağız kavgası edip
çekişiyordu. Adam hanımına laf anlatamayınca bunalmı ş, halifeden yardım ve akıl
istemek için evine gelmişti.
Evin kapısını çalmak için yakla ştığında içeriden bir kadının yüksek sesle
konuştuğunu duydu. Biraz dikkat edince, bunun Hz. Ömer'in (r.a) hanımı olduğunu
anladı. Baktı ki Hz. Ömer de aynı durumda. Adam şaşırdı; koca halife, kendisine
karşı sesini yükselten hanımını sükûnetle dinliyordu. Kapıyı hiç çalmadan hemen
geri döndü.
O sırada Hz. Ömer (r.a) birinin kapıya do ğru geldiğini farketmişti. Gelen
kimsenin kapıyı çalmadan geri döndü ğünü görünce, hemen arkasından çıkıp adamı
geri çağırdı ve ne için geldiğini, niçin geri döndüğünü sordu. Adam,
"Yâ Ömer, bir derdim vardı, size akıl danışmaya gelmiştim; fakat gördüm ki siz
de aynı dert içindesiniz. Onun için rahatsız etmek istemedim!" dedi. Hz. Ömer
(r.a),
"Derdin neydi?" diye sordu. Adam,
"Hanımım, bazan bana kar şı evde yüksek sesle konu şuyor, sözlerime sertçe
karşılık veriyor, canımı sıkıyor. Gördüm ki bu durum sizin evde de oluyor" dedi.
O zaman Hz. Ömer (r.a) adamı bir kenara çekerek ona,
"Bak, hanımların kocaları üzerinde pek çok hizmeti ve hakkı vardır. Bunun için
onlara tahammül etmeliyiz. Onlar bizim evimizi beklerler. Ekmek ve yeme ğimizi
pişirirler. Çocuklarımızı emzi-rirler. Elbise ve evimizi temizlerler. Nefsimizi
teskin eder ve bizi harama düşmekten korurlar. Ben bana bu kadar hizmeti dokunan
bir kadına niçin tahammül etmeyeyim" dedi.
Bunları bir halifeden dinleyen adam, biraz dü şündü ve,
"Benim eşim de aynı hizmetleri görüyor" dedi. O zaman Hz. Ömer (r.a),
"Karde şim, hanımının sıkıntısına tahammül göster. Dünya hayatı çok kısadır,
gelir geçer" dedi.18
18 bk. Zehebî, el-Kebâir, s. 179.
AİLE SAADETİ 
Tevazu, hakkına razı olmaktır.
43
AİLE SAADETİ 
Allah ile
huzur
bulanlar
öyle bir
kabiliyet
kazanır ki

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 15/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

artık
kendisini sevmeyeni bile sever.
Hak adına yeri gelince demir gibi sert olan Hz. Ömer (r.a), yine Hak hatırına
yeri gelince kadife gibi yumuşak olabilmekteydi. Onun tek derdi Hakk'ın hatırını
korumaktı.
İşte tevazu denen şey budur.

İ nsan Geçinme
Güzel halka gösterdi ği tevazu kadar Hak katında yücelir.
Bir Sanattır
Asıl güzel geçim, kötü ve aksi insanla olur. Güzel huylu kimse ile ho ş geçinmek
kolaydır; buna gerçek manada güzel geçim denmez.
Ailemiz ahlâkımızı yansıtan bir aynadır. Herkes kendisini en iyi bu aynada
görür. Ailede yapmacık olmaz, gizli huylar saklanmaz; içimizde ne varsa dı şarıya
o çıkar.
Bir kadının en güzel şahidi kocasıdır; kocanın da şahidi hanımıdır. Herkes
kendisini ailesine karşı davranışları ile tanımalı, nefsinin huylarını bu
ortamda tesbit etmeli ve yanlışını tedaviye çalışmalıdır.
Bunun için Allah dostları kendilerindeki ahlâkı görmek, ölçmek ve geli ştirmek
için yanlarında kötü davranışlı bazı insanların bulunmasına razı olurlar, bunu
bir fırsat bilirler ve ondan istifade ederlerdi.
Velîlerden Yahya b. Ziyâd'ın (rah), kötü huylu bir kölesi vardı. Bir gün
kendisine, "Bu kötü huylu köleyi niçin yanında tutuyorsun; onu sat da kurtul.
Sen bunu bedava vermiş olsan yine kazançlı olursun" dediklerinde, o büyük zat
şöyle demiştir:
"Hayır onu satmayacağım, ben onun kötü huylarına sabrederek geni ş olmaya ve
yumuşak davranmaya alışıyorum."19
Lokman Hekim'e (a.s), "Sen bu güzel ahlâkı kimden öğrendin?" diye sormuşlar, o
da şu cevabı vermiş:
"Kötü ahlâklı kimselerden öğrendim; onlarda gördüğüm kötü işleri ben terkettim;
böylece güzel ahlâkı elde ettim."
Güzel ahlâk dünyanın en büyük servetidir. Ona sahip olan kimse öyle mutlu olur
ki artık bu kimsenin huzurunu kimse bozamaz. Çünkü o, yüce Allah ile huzuru
bulmuştur ve herkese huzur verir.
Allah ile huzur bulanlar öyle bir kuvvet ve kabiliyet kazanır ki artık kendisini
sevmeyeni bile sever, ona gelmeyene gider, haksızlık edeni affeder, vermeyene
verir. Sertlik gösterene gülümser. Kendisine cahilce davranan kimseye hiç
bulaşmaz, ona acır ve "kal selâmetle" deyip yoluna devam eder.
Kuşeyrî, Kuşeyrî Risalesi, s. 471 (İstanbul: Semerkand,
2004).
AİLE SAADETİ 
Eğer sen
eşinin güzel
huylu ve
ahlâklı
olmasını
istiyorsan,
kendin yüce
Allah'a
karşı doğru
olmaya
bak.
45
AİLE SAADETİ 
Aile reisi
olan erkek
yüce
Allah'a
karşı
sorumludur.
Onun
ailesine
güzel

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 16/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

davranması farzdır.
46
Mümin her işte kendi ahlâkını kontrol etmelidir. O, kendisine nasıl
davranıldı ğına değil, kendisinin nasıl davrandığına bakmalıdır. Ona karşı
hanımı, çocuğu, komşusu, iş arkadaşı bir kusur yapsa ilk sorusu şu olmalıdır:
"Ben yüce Rabbim'e karşı ne kusur işledim ki bana karşı bu kusur işlendi. Acaba,

bunun başımave
Evet akıllı gelmesinde
adaletli benim birböyle
kimseler kusurum
düşvar mıdır?"
ünür. Kendisinde bir kusur bulursa onu
terkeder ve Allah'tan affını ister. Sonra karşısındaki kimsenin kusuru için bir
mazeret arar. Mazeret bulursa onu affeder, bulamazsa kendisini güzel bir şekilde
uyarır; kusurunu anlaması için yardımcı olur. Böyle bir kimsenin kızması da
sevmesi gibi fayda verir, insanı kötülükten kurtarır.
İşte bu ahlâka sahip olan bir kadın veya erkek, hayatının her ânını huzur içinde
ve hayır üzere geçirir. Böyle bir kalbi ve ince edebi elde etmek için ne yapılsa
azdır. Rehbere gitmeden iş çok zordur.
Güzel Geçinmenin Sırrı
Büyük velî İmam Şa'rânî (k.s) güzel geçimin sırrını şöyle açıklar:
"Mümin kardeşim! Eğer sen hanımının doğru, güzel huylu ve ahlâklı olmasını
istiyorsan, kendin yüce Allah'a karşı doğru olmaya bak. Bir-
çok insan bunu bilmediklerinden kendi nefislerinin huylarına bakmadan hanımının
ahlâkından şikâyet etmektedir. Eğer bu inceliği bilmiş olsalardı önce kendi
kusurlarına bakar, onları düzeltirlerdi ve böylece hanımlarının kötü ahlâkı da
kendiliğinden düzelmiş olurdu.
Allah kendisinden razı olsun, ben bu durumu kendi ailem üzerinde çok denedim.
Ben ne zaman açık veya gizli bir kusur i şlesem bunun hemen onda bir yansımasını
görürdüm. Halbuki o gerçekte güzel ahlâklı bir kadındı. Ancak ben de ğişince o da
elinde olmadan değişiyordu. Buna çok defa şahit oldum. Bunun için hanımımda
sevmediğim bir hareket görsem hemen kendimi kontrol ederdim. Onun benim yüzümden
değiştiğini düşünürdüm. Ben kendime çeki düzen verince onun da kendili ğinden
düzeldiğini görürdüm."20
A İBRET Ik
Kusurumu Ailemde Seyrediyorum
Fudayl b. iyâz (k.s) demiştir ki:
"Ben yüce Allah'a karşı bir kusur i şlediğim zaman, bunun sonucunu bineğimde,
hizmetçimde ve hanımımda görürdüm. Onların bana karşı
20 Şa'rânî, Levâkıhu'l-Envâri'l-Kudsiyye fî Beyâni'l-Envâri'l-Kudsiyye, s. 333
(Halep 1993); el-Uhudü'l-Kübrâ, s. 402 (istanbul: Bedir, 1982).
AİLE SAADETİ 
Kadınlarınız
hakkında
Allah'tan
korkun.
Onlar sizin
yanınızda
bir
emanettir.
47
AİLE SAADETİ 
İyi geçim,
karşındaki
öfkelenip
kendini
kaybetti ğinde,
akıllı olmak,
ağır
davranmak ve sabretmektir.
48
tavrı değişir, huyları sertleşirdi. Ben bunu anlar, pişman olur, hemen tövbe ve
istiğfar ederdim. Onların da kötü huyu yok olurdu. Ben bundan tövbemin kabul
edildi ğini anlardım. Çok defa da tövbe edip pişmanlık duyduğum halde bineğimin

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 17/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

huysuzlu ğu, hizmetçi ve hanımımın itaatsizliği devam ederdi. Ben bundan tövbemin
kabul edilmediğini anlar, daha dikkatli olurdum."21
Güzel Geçinme Yüce Allah'ın Emridir
Aile reisi olan erkek yüce Allah'a karşı sorumludur. Onun ailesine güzel
davranması farzdır. Zulüm haramdır. Bunun için kadınlarla güzel geçinmelidir.
Onlardan gelecek sıkıntılara katlanmalıdır. Kadınların tabiatı bunu

gerektirmektedir.
yüce Allah, Böyle davranmakla kişi onlara merhamet etmiş olur. Bu konuda
"Hanımlarınızla iyi geçinin"22 buyurmuştur.
Diğer bir âyette onların hakkını yücelterek, şöyle buyurmuştur:
"Onlar (kadınlar) sizden sağlam bir söz almışlardı."23
21 Şa'rânî, a.g.e., s. 333.
22 Nisa 4/19.
23 Nisa 4/21.
Başka bir âyette de,
"...Ve yanınızdaki arkadaşa iyilikte bulunun..."24 buyurmaktadır.
Müfessirlerden bazıları, "yanınızdaki arkadaş"ifadesiyle kastedilen kimsenin
evdeki hanım olduğunu söylemişlerdir.25
Hz. Peygamber'in (s.a.v) vefatından önce ashabına tavsiyede bulunduğu ve sesi
kısılınca-ya kadar tekrar ettiği üç tavsiye arasında kadınlara iyi davranma
konusu da vardı. Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"Namaza dikkat edin, aman namaza dikkat edin. Elinizin altında bulunanlara
güçlerinden fazla yük yüklemeyin."26
"Kadınlarınız hakkında Allah'tan korkun I Onlar sizin yanınızda bir
emanettir."21
"Siz onları yüce Allah'ın emaneti olarak aldınız ve Allah'ın emri ve izni ile
namuslarını kendinize helâl kıldınız."25
Hanımla iyi geçinmek demek sadece ona eziyet etmemek de ğildir. Bilakis hanımdan
gelecek eziyetlere de katlanmak demektir. İyi geçin-
24 Nisa 4/36.
25 Kurtubî, el-Câmi, 5/165.
26 Ebû Davud, Edeb, 123; ibn Mâce, Vesâyâ, 1, Cenâiz, 64.
27 Nesâî, eS'Sünenü'l-Kübrâ, nr. 7097.
28 Müslim, Hac, 148.
AİLE SAADETİ 
Peygamber Efendimiz bütün aile reislerine örnek bir koca, örnek bir baba ve
örnek bir arkadaştı.
49
AİLE SAADETİ 
Annelerimiz,
Peygamber
Efendimiz'e
bazan sabır
gerektirecek
anlar
yaşatırlardı.
50
mek, hanım öfkelenip kendini kaybettiğinde, akıllı olmak, ağır davranmak ve
sabretmektir,
Hz. Peygamber Hiç Aile Problemi Ya şamadı mı?
Bazıları Hz. Peygamberin (s.a.v) ailesi içinde hiç sıkıntı ve problem
yaşamadığını düşünür. Durum hiç de böyle de ğildir.
Peygamber Efendimizin (s.a.v) pak zevceleri annelerimiz her zaman sakin,
sabırlı, hoşgörülü ve geniş gönüllü değillerdi. İnsanlık icabı bazan
fıtratlarında bulunan hislere mağlûp olup farklı hallere girerlerdi. Âlemlere
rahmet Peygam-berimiz'e canlarını kurban etmeye hazır olan bu annelerimiz, bazı
durumlarda kadınlık hisleriyle hareket eder, bir anda kontrolü elden çıkarır,
ona karşı daha sonra kabul etmeyecekleri ve üzülecekleri tavırlara girer,
değişik sözler sarfederlerdi.
Bunun sebepleri vardı.

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 18/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Önce yüce Allah habibi Hz. Muhammed'in (s.a.v) güzel ahlâkını insanlı ğa
göstermek istiyordu. Bu güzelli ğin aile ortamında da görülmesi gerekiyordu. Bu
şekilde bütün aile reislerine örnek bir kocanın, hocanın, babanın, dedenin,
komşunun ve arkadaşın nasıl olacağı gösterilmiş olacaktı.
Bu hikmet ve faydalar için Peygamber Efen-dimiz'e (s.a.v) sabır isteyen olaylar
yaşatıldı. Ha-

ne-i
latif saadetteki annelerimiz,
dokunuşlarla sallıyor, ellerinde
titretiyorolmadan
ve bu şo cennet
ekilde gülünü
onun bazan gül
içindeki sert, bazan
kokusunun dışa çıkmasına sebep oluyorlardı.
Annelerimizin bu rahatlığı Resûlullah Efendimizin (s.a.v) onlara gösterdiği
tevazu, yakınlık ve hoşgörüden ileri geliyordu. Çünkü rahmet Peygamberi (s.a.v),
karşısındaki insanın seviyesine göre davranıyordu. Herkese anladığı dilden hitap
ediyordu. Asla peygamberlik makamının a ğırlığı ve ciddiyeti ile etrafındakileri
sıkıp bunaltmıyordu.
Annelerimizden bazıları Resûl-i Ekrem'e (s.a.v) sabahtan akşama kadar küserdi.
Bazan da Peygamber Efendimiz (s.a.v) onlara küsüp kusurlarını anlamaları için
tavır gösterir, süre verir, kendilerinden bir zaman ayrı dururdu. Ama hiçbir
defasında elle vurmak, sopa gösterip korkutmak gibi bir tavra girmemi ştir. Değil
annelerimize, senelerce hizmetiyle şereflenen kimselere bile bir kere elini
kaldırmamı ştır.
Resûlullah Efendimiz (s.a.v) bütün bunları
I ümmetine örnek olsun diye yapıyordu. Zaten kendisine Allah tarafından verilen
birden fazla evlenme izni, ümmetine yuva edebini ö ğretmesi, ai-içinde kalan
fakat insanlara lâzım olan güzel sdeplerin annelerimiz tarafından ortaya
çıkarıl-nası içindi.
Sonra aynı zamanda birden fazla kadınla yunayı paylaşmak ve her bir kadının
fıtratına uygun
AİLE SAADETİ 
Birden
fazla
kadınla
evlenip,
her birinin
fıtratına
uygun
davranıp,
hepsini
memnun
etmek çok
zordur.
51
AİLE SAADETİ 
Resûl-i
Ekrem
kadınlara ve
çocuklara
karşı
insanların en
merhametlisi
idi.
52
davranıp hepsini memnun etmek kolay değildir. Bu ancak yüce Allah'ın yardımı ile
mümkündür.
Bir kadının yükünü çekip onu memnun etmekten âciz kalan günümüzdeki aile
reisleri, durumlarına bakıp yüce Peygamberimizin (s.a.v) büyüklüğünü biraz daha
anlama imkânı bulmuş olur.
Güzel Geçinme Örnekleri
Yüce Allah, bizden uymamızı istedi ği bütün ahlâkî esasları peygamberleri ve
onların izinden giden dostları ile bize göstermi ştir. Ailedeki güzel geçim de
buna dahildir.

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 19/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Peygamberler ve sâlihler yüce Allah'ın insanlıktan istedi ği güzel ahlâkı


yaşayarak öğretmişlerdir. Bütün müminler onlara bakıp ibret almalıdır. Kötü
ahlâkımızı ve çevremizden edindiğimiz kusurlarımızı devam ettirmeye
çalışmayalım; şu örneklerden payımıza düşeni almaya bakalım.
Aman Kızım Dikkat Et!
Bir gün Hz. Ömer'in (r.a) hanımı onun konu şmasına karşılık verdi; bu duruma

öfkelenen
"Sen bana Hz. Ömer,mı veriyorsun?" dedi. Hz. Ömer'in hanımı,
karşılık
"Resûlullah (s.a.v) senden hayırlı oldu ğu halde, onun hanımları da ona kar şılık
veriyorlar.

Hatta küs durdukları gün bile oluyor" dedi. Bunları i şiten Hz. Ömer durumdan
ürktü ve,
"Eğer kızım Hafsa da Resûlullah'a karşılık verdiyse zarar etti, mahvoldu!" dedi.
Sonra kızı Hafsa'ya (r.ah) gelerek,
"Kızım Hafsa! Sakın Ebû Bekir'in kızı Âi-şe'ye bakıp aldanma! Çünkü Resûlullah
(s.a.v) onu çok sever" diyerek kızını bu konuda uyardı ve Peygamber Efendimizi
(s.a.v) hiçbir şekilde üzmemesini söyledi.29
Sonunda Yine Kocaya Sığınılır
Bir gün bir mesele hakkında Hz. Resûlullah (s.a.v) ile Hz. Âi şe (r.ah) arasında
bir anlaşmazlık oldu. Öyle ki meselenin izahı için Hz. Ebû Bekir'i (r.a)
aralarında hakem tayin ettiler. Hz. Ebû Bekir yanlarına gelince Peygamber
Efendimiz (s.a.v) Âişe validemize,
"Sen mi önce konuşmak istersin, yoksa ben mi önce konu şayım?" dedi. Hz. Âişe
(r.ah),
"Önce sen konuş ama sadece doğruyu söyle!" dedi. Bu söz kar şısında çok
sinirlenen Ebû Bekir (r.a) kendini tutamayarak kızı Âişe'ye öyle bir tokat attı
ki Hz. Âişe'nin (r.ah) ağzı kanadı. Âi-
29 Buhârî, Nikâh, 84; Mezâlim, 25; Müslim, Talâk, 31, 34; Nesâî, es-Sünenü'l-
Kübrâ, İşretü'n-Nisâ, 57; ibn Hibbân, Sahîh, nr. 4187.
AİLE SAADETİ 
Dilimle kızarım kalbimle değil...
53
AİLE SAADETİ 
Bazan
erkeği
idare
etmek evin
hanımına
düşer. En
zor anlarda
ondaki
annelik
şefkati ve
sabrı
yuvayı
ayakta
tutar.
54
şe validemiz hemen Resûlullah'm arkasına sı ğındı. Hz. Ebû Bekir ona dönerek,
"Ey nefsinin düşmanı! Resûlullah doğrudan başka bir şey söyler mi?" dedi. Bunun
üzerine Resûl-i Ekrem (s.a.v),
"Yâ Ebû Bekir! Biz seni bunun için ça ğırma-mıştık!" buyurarak saadetli zevcesini
yine korumasına aldı.30
Enes (r.a) demiştir ki: "Resûl-i Ekrem (s.a.v), kadınlara ve çocuklara kar şı
insanların en merhametlisi idi."
Huzur Barıştadır
Bir gün Hz. Ebû Bekir (r.a), Hz. Resûlullah'm (s.a.v) hane-i saadetine gelmi şti.
İçeri girmek için kapıyı çaldı, izin istedi. O sırada evin içinden kızı Âi şe'nin
(r.ah) sesi geliyordu. Bir durum olmu ş, kızı Hz. Peygamber'e yüksek sesle cevap
veriyordu. Hz. Ebû Bekir (r.a) içeri girer girmez tokatlamak için kızını

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 20/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

yakaladı. Allah'ın Resulü hemen araya girerek ona mani oldu. Hz. Ebû Bekir
öfkeli halde dışarı çıktı. Allah'ın Resulü, Hz. Âi şe'ye (r.ah),
"Gördün mü seni onun elinden nasıl kurtardım!" dedi.
Gazâlî, İhya, 2/56; Zebîdî, İthâfü's-Sâde, 6/139.
Birkaç gün sonra Ebû Bekir (r.a) tekrar kızı-I nın evine geldi, Allah'ın Resulü
ile kızını barışmış I ve muhabbet ederken gördü; onlara,

"Beni kavganıza
misiniz?" dahil
deyince, ettiğiniz
(peygamber gibi barı
Efendimiz ş ve I muhabbetinize de dahil eder
(s.a.v),
"Evet ederiz, gel" buyurdu.31
Dilimle Kızarım Kalbimle Değil!
Allah'ın Resulü, Hz. Âişe'ye (r.ah),
"Ben senin bana kızgın olup olmadığını anlı-jyorum"dedi. Âişe (r.ah),
"Nereden anlıyorsun?" dedi. Resûlullah î(s.a.v),
"Benden hoşnut olduğunda, 'Muhammed'in İRabb'ine yemin ederim' diyorsun. Bana
kızdığında ise, 'İbrahim'in Rabb'ine yemin ederim' diyor-Jsun." Bunun üzerine
Âişe (r.a),
"Doğru söylüyorsun! Fakat ben adını dilimde |anmasam bile kalbimde anarım"
karşılığını verdi.32
Bu örnekte hem gizli bir a şk hem de büyük ¦bir edep vardır. Âi şe annemiz (r.ah)
bazı durumlarda fıtratına müdahale edemeyip kızgınlık hali-
~Ebû Davud, Edeb, 92.
Buhârî, Nikâh, 108, Edeb, 63; Müslim, Fezâilü's-Sahâbe, 90.
AİLE SAADETİ 
Aile reisine düşen
görevlerden biri de hanımın hoşuna gidecek işler yapmak, onu sevindirmek, zaman
zaman şakalaşmak ve onu rahatlatmaktır.
55
AİLE SAADETİ 
Yüce
Allah'ın
haklarını en
iyi bilen ve
en güzel
koruyanlar,
halkın
haklarını da
o derece
güzel
korurlar.
56
ne girse de şerefli kalbi Resûl-i Ekrem'e (s.a.v) sevgi ve saygısını hiç
kaybetmemi ştir. Kızgın iken Peygamber Efendimiz'in adını anmasa bile dedesi Hz.
İbrahim'in (a.s) adını anardı. Ba şkası aklına gelmezdi.
Resûl-i Ekrem (s.a.v) hanımlarına,
"Âişe hakkında beni üzmeyin! Zira Allah'a yemin ederim ki ondan ba şka
hiçbirinizin yatağında bana vahiy gelmemiştir."33 derdi.
Özür Dilemesini Bilmeli
Allah'ın Resulü bir seyahatte bulunuyordu. Yanında annelerimizden -Allah
kendilerinden razı olsun- Hz. Ümme Seleme ile Hz. Safiyye (r.ah) bulunuyordu.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) yolculukta da gecelerini hanımlarının yanında
sırasıyla geçiriyordu.
Sıranın Hz. Ümmü Seleme (r.ah) validemizde bulunduğu bir akşam vaktiydi.
Resûlullah Efendimiz (s.a.v), Ümmü Seleme zannederek Safiyye validemizin (r.ah)
devesine yanaşmış, gelmişken biraz eğlenmiş ve kendisiyle bir müddet konu şmuştu.
Sonra sıranın onda olmadığını anlayınca, hemen Ümmü Seleme validemizin (r.ah)
yanına geldi. Annemiz bu gecikmeden ve o
33 Buhârî, Menâkıb, 62; Nesâî, Işretü'n-Nisâ, 3, 36; Ahmed, Müsned, 6/293.
konuşmadan rahatsız oldu. Kadınlık kıskançlı ğı tuttu ve öfke ile,
"Sen ki Allah'ın peygamberisin, benim günümde nasıl o kadınla konu şuyorsun!"
diyerek biraz serzenişte bulundu. Allah'ın Resulü, onun bu hızlı çıkışını bir
derece haklı buldu, kendisini mazur gördü ve sükût buyurdu. Onun bu sükûnet ve

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 21/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

tevazusunun peşinden Ümmü Seleme validemiz (r.ah) büyük bir üzüntü duydu,
söylediklerine pişman oldu, Allah'tan affını istedi ve Peygamber Efendimiz'e
(s.a.v),
"Yâ Resûlallah, beni böyle söylemeye kıskançlık şevketti; benim için Allah'tan
af isteyiniz!" diyerek özür diledi.34
Evet, bazan aile arasındaki sıkıntılı durumlarda gösterilen azıcık sabır, biraz

ho
birşgörü ve bir anlık
ateş korudur, sükût,
buna binlerce
bir de kelimeden
kıskançlık hayırlı
harareti sonuç kor,
eklenirse verir. Kızgınlık
aleve dönüşür.
Alevi sudan başkası söndüremez.
Nefis ateş, kalp su gibidir. Nefis kızınca harareti yükselir; ona kızgın bir
nefisle karşılık verilince ateşe ateş katılmış olur. Bu durumda iki nefis de
azar ve kontrolden çıkar. Bu durumda ateşe biraz daha ateş atılmış, hararetine
hararet ka-j tılmış olur. Allah korusun, ateş alevlenince nereyi yakacağı
bilinmez. Bazan insan pireye kızar yor-
Ibn Sa'd, Tabakat, 8/76 (Beyrut 1997).
AİLE SAADETİ 
Cenâb-ı
Hakk'm
âşıkları
halkı
sevmekten
ve onlara
hizmetten
zevk
alırlar.
57
AİLE SAADETİ 
Elinde sevgi
sermayesi
olan kimse,
bunu önce en
yakınlarına
harcamalıdır.
58
gani yakar; yorgan yanmış, pire kaçmış, adam ortada kalmış olur.
Koca kızıp sesini yükseltince hanım susmayı tercih ederse koca daha fazla
alevlenmeden söner. Fakat o da heyecanlanıp sesini yükseltirse bu defa bir adım
geri atıp sükûneti tercih etmek kocaya düşer. Eğer koca hepten kontrolü kaybedip
sesini yükselterek kadına üstün gelmeye çalı şırsa kavga başlamış olur. Böyle bir
kavgada sevinecek tek taraf vardır, o da şeytandır.
Kavgayı Bitirme Usulü
Rahmet Peygamberimiz (s.a.v) bir gün ashabına,
"Size cennetlik kadınların kimler olduğunu haber vereyim mi?" buyurdu. Ashap,
"Buyrun, haber verin yâ Resûlallah" dediler. Peygamber Efendimiz (s.a.v) bu
saadeti hak eden kadınları şöyle tanıttı:
"Onlar kocalarını çok severler. Onlara çocuk verirler. Bir kızgınlık anında veya
kendisine kötü davranıldığmda ya da kocası ona kızdığında elini kocasının elinin
üzerine koyar ve ona,
'İşte elim elinde; sen benden razı olmadıkça uyku uyumayacağım' der."35
35 Taberânî, el-Kebîr, 19/140; el-Evsat, nr. 1764; Heysemî, Mecmau'z-Zevâid,
4/312; Münzirî, et-Tergîb, nr. 2899.
Böyle bir kadın karşısında eriyip yumuşama-yacak ve kusurun biraz da kendisinde
olduğunu söylemeyecek erkek çok azdır. Kocasına karşı tevazu gösterip sabırla bu
formülü uygulayan kadının dünyası da âhireti de cennet olur. Böyle özür dileyen
bir kadının özrünü kabul etmeyen ve ona hâlâ sert davranan erkeğin de hesabını
Allah görür.
Kocasını Ateşten Kurtaran Kadın
Bazan erkeği idare etmek evin hanımına düşer. En zor anlarda ondaki annelik
şefkati ve sabrı yuvayı ayakta tutar. Koca ahlâk olarak çökmüş, maddî olarak
iflas etmiş ve her yönüyle yardıma muhtaç hale gelmiş olabilir. Böyle bir
noktada müslüman kadına büyük i ş düşmektedir. O, iman, sabır ve vefa ile hem

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 22/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

yuvasını kurtarabilir hem de bu büyük hizmetiyle cennet kadınları arasında yer


alabilir. Tıpkı Hz. Peygamberin (s.a.v) kızı Hz. Zeyneb (r.ah) gibi.
Hz. Zeyneb (r.ah), Resûlullah Efendimiz'in Hz. Hatice'den (r.ah) ilk kızıydı.
Teyzesinin oğlu Ebü'l-Âs ile evlendirilmişti. Resûl-i Ekrem (s.a.v)
peygamberliğini ilân edince, kızı Zeyneb (r.ah) müslüman oldu, fakat damadı eski
dininde kaldı, müslüman olmaya yanaşmadı. Hanımı Zeyneb (r.ah) ona hak dini

anlattı, kabulü
AİLE SAADET İ  için rica ve ısrar etti, ancak fayda vermedi.
Sevdiğine verecek bir gül
bulamazsan Allah için bir kez olsun sen gül...
59
AİLE SAADETİ 
Sevgisiz
insan
âşıkların
gözünde
ölüdür.
60
Medine'ye hicret edildi. Ebü'l-Âs karısı Zey-neb'in hicretine engel oldu, onu
Mekke'de tuttu. Hz. Zeyneb (r.ah) iki acıyı birden yaşıyordu. Birincisi, kocası
müşrik olarak kalmıştı, ikincisi de babası Hz. Muhammed'den ayrılmı ş, hicret
edememişti. Bu ayrılık ciğerini dağladı. Sabretti; haline rıza gösterdi.
Kocasının hidayete gelmesi için dua etti.
Hicretin ikinci senesinde Bedir Savaşı oldu. Bu savaşa Ebü'l-Âs da katılmı ştı.
Müslümanlar onu esir alıp Hz. Peygamber'e (s.a.v) teslim ettiler. Esirler
kendilerini serbest bıraktırmak için fidye vermeye razı oldular. Hz. Zeyneb
(r.ah) kocasını kurtarmak için fidye olarak bir gerdanlık ile bazı şeyler
gönderdi. Bu gerdanlık annesi Hz. Hatice'nin (r.ah) ona dü ğün hediyesi olarak
taktığı kendi gerdanlığı idi.
Allah Resulü bu gerdanlı ğı görünce tanıdı. Hz. Hatice'yi (r.ah) hatırladı,
hüzünlendi, ağladı ve sahabelere,
"İsterseniz bu esiri vereceği bir söz karşılığı bana bağışlayın, bu gerdanlığı
da Zeyneb'e (r.ah) geri verin" teklifinde bulundu. Ashâb-ı kiram, "Ba ş üstüne"
dediler. Ebü'l-Âs'tan Zeyneb'i (r.ah) bo- şayıp Medine'ye gönderme sözü alındı,
gerdanlık geri gönderildi. Hz. Zeyneb (r.ah) anla şma gereği Medine'ye geldi.
Fakat gönlü kocasının hak dine girmesini ve yeniden yuvasına kavu şmasını
istiyordu. Sabırla duaya devam etti. Nihayet hicretin yedinci senesinde kocası
gönül hoşluğu ile müslüman oldu, Medine'ye geldi, Allah Resûlü'ne müslüman
olduğunu bildirdi.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) hem müslüman oluşuna hem kızının sevdiği kocası ile
yuvasına kavuşmasına sevindi. Böylece bir sabır ve vefa örneği hanımın duası
gerçekle şti. Hem kocası hem yuvası kurtuldu.
Bu buluşmanın üzerinden bir sene geçti. Hicretin sekizinci senesinde vefa sahibi
Hz. Zeyneb (r.ah) vefat edip cennetteki evine ta şındı.36
Tövbe Etmeyen Terk mi Edilmeli?
Günümüzde de buna benzer durumlar yaşanmaktadır. Karı-koca helâl haram
düşünmeden bir hayat yaşarken, içlerinden biri tövbe edip helâl ve harama dikkat
ederek yaşamaya çalışmaktadır. Bu durumda aile içinde ciddi sorunlar
yaşanabilmektedir. Tabii olarak biri diğeriyle çelişmeye ve çatışmaya
başlamaktadır. Şeytan bu durumu fitneye alet edebilir. Dikkat edimelidir.
Bu sorunların çoğu sabır, iyi niyet, isti şare, ikna, samimiyet ve dua ile
çözülebilir.
Hemen boşanmayı düşünmeye gerek yoktur. Hele yeni tövbe eden bir kocanın eski
vaziye-
bk. Ibn Sa'd, Tabakat, 8/30-36.
AİLE SAADETİ 
"Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en güzel davrananmızdır..."
Hadis-i Şerif
61
AİLE SAADETİ 
Bir erkeğin

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 23/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

en güzel
oyunu eşi ile
yaptığı
latifeler ve
onun gönlünü
alıcı

hareketlerdir.
62
te göre yaşayan hanımına kötü kadın gözüyle bakması çok yanlı ştır. Çünkü o
hayatı beraber paylaşıyorlardı. İlk tercihleri öyleydi. Yanlış da olsa bunu
güzel görüyorlardı.
Şimdi ise Allah'ın rahmetiyle kalp uyandı, gönül gözü açıldı; haramlar içinde
yaşanan aşkın güzel değil, ateş olduğu anlaşıldı. Fakat bunu anlayan tek taraf
oldu.
Bundan sonra ona düşen iş, Hz. Zeyneb (r.ah) gibi sevdiği hayat arkadaşını
güzele, edebe, cennet yoluna çekmek için sabırla çabalamak olmalıdır. Bu da ayrı
bir ibadet çeşididir.
Bunun için alışkanlığın hemen terkedileme-yeceği bilinmelidir. Konuşarak ikna
yoluna gitmelidir.
Kalbin yüce Allah'ın elinde oldu ğuna ve onu istediği yöne çevireceğine
inanmalıdır. Bunun için duaya sarılmalı ve sabırla devam etmelidir.
Sonuç -inşallah- hayırlı olacaktır.
Kadının Mazur Olduğu An
Rahmet Peygamberimiz (s.a.v) mümin bir kadının temel görevlerini ve kocası ile
anlaşamadığı zaman yapacağı işi şöyle belirtmiştir:
"Allah'a inanan mümin bir kadının, kocasının istemediği kimseyi izin verip evine
alması helâl değildir.
Yine kocası istemediği halde ondan izinsiz I dı şarı çıkması, kocası hakkında
olumsuz şeyler söyleyen bir kimseye itaat etmesi, kocasının yata ğını terketmesi,
kocasını dövmesi de helâl de-\ğildir.
Kadın kocası ile çekiştiğinde kocası kendisi-\ne bir taşkınlık ve haksızlık
ederse gelip kocasıy-\la barışsın ve onu razı etmeye çalışsın. Eğer kolca onun
sözünü kabul eder ve barışırsa ne güzel! lAllah bu kadının özrünü kabul eder ve
yüzünü lağartır. O gerekeni yapmış olur, kendisine bir gü-\nah yazılmaz.
Fakat koca razı olmaz ve barı şmazsa kadının yapacağı bir şey kalmamıştır; o
Allah katında nazurdur; vebal kocaya aittir."37
Sevindirmek ve Gönül Almak
Aile reisine düşen görevlerden biri de hanımın hoşuna gidecek işler yapmak, onu
sevindirmek, zaman zaman kendisiyle şakalaşmak ve onu rahatlatmaktır. Bu onun
sıkıntılarını giderir, öfkesini dindirir, üzüntülerini azaltır, yorgunlu ğunu
alır ve kendisine çalışma zevki verir.
Rahmet Peygamberimiz de (s.a.v) böyle yapıyordu. O yüksek derecesine ra ğmen, ev
halkının seviyesine inerek kendileriyle şakalaşıyordu.
37 Hâkim, Müstedrek, 2/190; Taberânî, el-Kebîr, 20/62, 106; Heysemî,
Mecmau'z-Zevâid, 4/313.
AİLE SAADETİ 
Sert, kaba ve asık suratlı insanı ne halk sever ne de Cenâb-ı Hak sever.
AİLE SAADETİ 
Hiç kimse
hakkında
zan,
tahmin,
hayal, rüya
ve keşif ile
hüküm
verilmez.
64
Bunu onlar için bir hak görüyordu. Bunun için tevazu gösteriyor, herkese derece
ve seviyesine uygun davranıyordu. Aşk budur, edep bunu istiyor, dinimiz de bize
bunu emrediyor.

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 24/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Allah Resulü, yüce Rabb'ine ibadet için hazırlandığı zaman ayrı bir edep,
ciddiyet ve teva-zuya bürünürdü.
Savaşlarda ashabının önünde ayrı bir heybet içinde endi şesiz, korkusuz bir
kahramanlık sergilerdi.
Evinde hanımları ile birlikte olunca ise ne şeli haline döner, tebessüm eder,
rahat olur, herkesi rahatlatır, halktan biri gibi sade, sakin ve sıcak olurdu.

Çocuklara
arasındakikar şı
yaş davranı
 ve şışdaha
davranı başkaydı.
 mesafesini Onların
rahatça diliyle konu
kaldırırdı. şurdu.
Onların Çocuklarla
gönlüne
girmeyi başarırdı. Çocukların elinden tutar gezdirir, kucağına alır öper, omzuna
kaldırıp taşırdı. Bazan da diz çöker, onları sırtına alır, elleri ve dizleri
üzerinde yürüyerek evin içinde dolaştırırdı. Arada bir de tebessüm ederek,
"Bineğiniz ne güzel değil mi?" diyerek gönüllerini okşardı.
Bütün bunlar ondaki yüksek ahlâktan kaynaklanıyordu.
Hak dostları şu ölçüyü tesbit etmişlerdir: Kim yüce Allah'a ne kadar yakınsa,
halka da o derece
[fakın olur. Yüce Allah'ın haklarını en iyi bilen ve 3n güzel koruyanlar, halkın
haklarını da o derece jüzel korurlar.
Bu bir inceliktir. Sevgi ahlâkıdır. Kalpteki Allah sevgisinin varlıklara
yansımasıdır.
Cenâb-ı Hakk'ın âşıkları halkı sevmekten ve onlara hizmetten zevk alırlar. Bir
gönül yapmak Kabe'yi yeniden yapmak gibi sevaptır. Ho ş edilen gönül, annenin,
babanın, hanımın ve yavrunun gönlü olunca sevabı daha çok olur; çünkü birinci
hak onlarındır.
Elinde sevgi sermayesi olan kimse, bunu ön-\e en yakınlarına harcamalıdır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v), 'Yapacağınız bir hayra önce en yakınlarınızdan
başlayın"38 buyurmuştur.
Gönülde Saklı Hazineler
İyilik, ikram ve hediye deyince hemen akla para ve mal gelmesin. Bunların
dışında bir insanı zengin ve memnun edecek nice şeyler vardır. Asıl zenginlik
gönül zenginliğidir. İnsanın gönlünde saklı öyle hazineler vardır ki onlar
verdikçe ço-9alır; sakladıkça kalbi sıkar, cimrilik yaptıkça gön-lü daraltır. Bu
hazinelerin başında sevgi gelir.
Nesâî, Zekât, 51; İbn Hibbân Sahîh, nr. 3341; Beyhakî, es-Sünenü'l-Kübrâ, 8/345.
AİLE SAADETİ 
Erkek
hanımına
güvenmelidir.
65
AİLE SAADETİ 
Hiç kimse
hakkında
onun
görünen bir
kusurundan
başka
kusurunun
olduğunu
söyleme
hakkımız
yoktur.
66
İşte bir kocanın hanımına, bir dostun arkada şına malın dışında yapabileceği
ikram ve iyilik çe şitleri:
Gönlü rahatlatacak bir tebessüm. Kalbe kuvvet verecek tatlı bir söz. Hizmete
hizmet katacak ve morali düzeltecek bir takdir.
Neşeyi yerine getirecek bir şaka. Nefsin bunalımını hafifletecek bir övgü.
Kızgınlı ğı söndürecek bir hoşgörü, iç sıkıntısını giderecek bir teselli.
Sevildiğini hissettirecek bir buse. Hoşa gidecek güzel bir davranış. Allah'ın
rahmetini çekecek bir hayır dua. Günahları dökecek bir göz yaşı ve istiğfar.
İncitmeden verilecek bir gül.

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 25/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Kimseyi sevmeyen ve kimse tarafından sevilmeyen bir mümin olamaz. Bu hal imana
ters bir şeydir. Bu, derin bir hastalıktır. Doktoru bulunup ilâcı içilmezse, -
Allah korusun-zararı imana dokunur. Peygamber Efendimiz (s.a.v), "Kimseyi
sevmeyen insanda hayır yoktur" uyarısında bulunç mu ştur.
Sevgisiz insan âşıkların gözünde ölüdür.
Yaşa ve Fıtrata Uygun Eğlence

Mutluluk, denge
ihtiyaçlarını ve düzen
görür. içinde
Birini ya şedip
memnun amaktır. Dengeli
diğerini insan,
ihmal ruhu
etmek gibibozar.
huzuru nefsinin de
İnsan
ibadet, iş, ilim, bilim, sanat, Allah yolunda hizmet gibi uğraşıları nasıl
gerekli görüyorsa helâl dairede e ğlenmeyi de hayatın bir parçası görmelidir.
Aile reisi, bu konuda sadece kendisinin de ğil hanım ve çocuklarının da
ihtiyacını imkânı ölçüsünde gidermelidir.
Âlemlere rahmet Peygamberimiz (s.a.v), ba-
Izan ailesini neşelendirecek işlerle onların gönlünü alır, sıkıntılarını
giderirdi.
Bir defasında Resûlullah Efendimiz (s.a.v) ianımı Hz. Âi şe (r.ah) ile koşu
yarışı yaptılar. Ya-¦ışı Hz. Âişe (r.ah) kazandı. İkinci yarışmalarında Hz. Âişe
(r.ah) biraz kilo aldığı için yarışı kaybet-i. Hedefe vardıklarında Hz.
Peygamber (s.a.v),
"Sen şişmanlık sebebiyle kesildin. Birinci yarı şı sen, bunu da ben kazandım; bu
onun karşılığı oldu" 39 buyurdu.
Âişe (r.ah) validemiz anlatıyor:
"Aşure gününde Habeşliler ile bir grup insanın seslerini duydum. Kendi
aralarında oynuyorlardı. Bu durumdan ho şlandığımı anlayan Resûl-i Ekrem (s.a.v),
AİLE SAADETİ 
Ebû Davud, Cihâd, 61; ibn Mâce, Nikâh, 5; Ahmed, Müs-ned, 6/39, 264.
Görmediğimiz
kusuru
söylemek
değil,
düşünmek bile
yanlıştır,
vebaldir. Bu,
kötü zandır.
Dinimizde
kötü zan
yasaklanmı ştır.
67
AİLE SAADETİ 
Yerinde kıskançlık
harama giden yolu tıkamaktır.
68
"Oyunlarını görmek ister misin?" ded\. Ben de,
"Evet" dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v), onlara haber yolladı, onlar
da benim bulunduğum yere geldiler. Resûlullah (s.a.v) kapının arasında durdu,
elini kapının önüne koydu, bir elini de arkaya uzattı. Ben de çenemi onun
mübarek elinin üzerine koydum. Onlar oynuyor ben de böylece seyrediyordum.
Resûl-i Ekrem (s.a.v) iki veya üç kere bana,
"6u kadar yeter mi?" diye sordu. Ben de,
"Biraz daha seyredeyim" dedim. Biraz sonra Hz. Peygamber (s.a.v) bana yine aynı
şekilde sordu. Ben,
"Evet, yeter" dedim. O zaman Allah Resulü oynayanlara işaret buyurdu, onlar da
dağıldılar.40
İmanı Kâmil Baba
Allah'ın Resulü şöyle buyurmuştur:
} s oy S f s t s
o > o
» •» .1 if' , -I-» "¦'-'•-Ofl.l , -
•'il I- ^
^ gfljgllj LûJb^- *_£JL~o~l \j\S_l (yX»y*j\ Lo

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 26/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

"Müminlerin iman yönünden en kâmili, ahlâkı en güzel olanı ve aile fertlerine


karşı en merhametli davrananıdır." 41
40 Buhârî, Nikâh, 114; Müslim, Salâtü'l-îdeyn, 18.
41 Ebû Davud, Sünnet, 15; Tirmizî, Radâ', 11; Nesâî, işre-tü'n-Nisâ, 66.
Başka bir hadis-i şerifte de şöyle buyurmuştur:
"Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı idavrananınızdır. Aranızda kendi

ailesine
anın."42 karşı en hayırlı davranan benim. E şiniz vefat ettiği zaman onu hayırla
Lokman Hekim demiştir ki:
"Akıllı kimse, halkın içine çıkınca ciddi tavır alır, evine gelince ise
çocuklarına karşı onların Seviyesinde davranır."
Allah'ın Resulü ashabını evlili ğe teşvik ederken önce genç ve bakire kızları
tercih etmelerini [avsiye etmiş, sebebini de,
"Kendisiyle oynayıp şakalaşırdın" diye açıklamıştır.43
Bir erkeğin en güzel oyunu e şi ile yaptığı latifeler ve onun gönlünü alıcı
hareketlerdir. Aynı şekilde baba, çocuklarına karşı da neşeli olmalı, onların
seviyesine inmeyi başarmalı, buna alışmalıdır.
insan velî, vali, sultan, sûfî kim olursa olsun, evine girince dışarıdaki
ciddiyetini bırakmalı, hanımının ve çocuklarının tabiatına uygun söz, şaka,
nükte, oyun türü şeylerle onları neşelendirme-lidir. Baba bunu beceremezse,
onların bu ihtiyaç-
42 Tirmizî, Menâkıb, 64, ibn Mâce, Nikâh, 50; Heysemî, Mecmau'z-Zevâid, 4/303;
Hatîb Tebrîzî, Mişkât, nr. 2352.
Buhârî, Nikâh, 122; Müslim, Radâ', 57.
AİLE SAADETİ 
Kadın, kendisini koruyan ve kıskanan kocasını takdir eder, ona güvenir.
69
AİLE SAADETİ 
Sebepsiz,
gereksiz,
delilsiz ve
boş 
vesveseden
kaynaklanan
kıskançlık
âfet olur.
70
larını başkaları ile gidereceklerini bilmelidir. Bu arada harama dü şerlerse,
sebebi şu asık suratlı babadır.
Sert, kaba ve asık suratlı insanı ne halk sever ne de Cenâb-ı Hak sever. Allah
Resulü dili ve haliyle etrafına eziyet veren, geçimsiz, huysuz, kaba, katı
yürekli, acı sözlü, sert yüzlü kimselerin cehennemlik olduğunu haber
vermiştir.44
Allah korusun, böyle bir hal insanlığın iflasıdır. Hele bir de bu tür
davranışları müslümanlık, hocalık veya sûfîlik adına yapmak tam bir cinayettir.
Düşmanına rahmet istemesi gereken bir mümin, ailesine ve en yakın dostlarına
nasıl zahmet olup durur. Bu huyu tedavi ettirmelidir. Manevî kalp doktorlarına
gidip kalbi yumuşatacak, dili terbiye edecek ilâçları içmelidir.
Her kötü halin bir tövbesi ve tedavisi vardır. Yeter ki ölmeden önce ilâç
içilsin.
Dengeli Hareket Etmek
Erkeğin dikkat etmesi ve uyması gereken edeplerden bir tanesi de, kadına şaka
yapmakta, isteklerine uymakta ve ona kar şı davranışlarında, kadının ahlâkını
bozacak, onun yanındaki vakarı-
44 Buhârî, Edeb, 6; Eymân, 9; Müslim, Cennet, 46; Tirmizî, Cehennem, 13; ibn
Mâce, Zühd, 4; Ahmed, Müsned, 2/169.
İni, itibarını düşürecek kadar ileri gitmemesi gerektiğidir.
Orta yolu seçmeli ve ona göre hareket etmelidir.
Kadında hoş olmayan bir şey gördüğünde, jrazı olmadığını göstermeli, yaptığı
yanlışa göz /ummamalı ve müsaade etmemelidir.

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 27/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Hasan-ı Basrî (rah), "Allah'a yemin ederim ki, zamanımızda hanımının keyfine
tâbi olan kimseleri, yüce Allah mutlaka yüz üstü cehenneme atar" demiştir.
Kısaca, yer ve gök adaletle ayakta durur. Adalet terkedilince her şey altüst
olur. O halde gerek kadınların arzularını yerine getirmede gerekse geri
çevirmede orta yolu tutmalı, lâzım olanı yapmalı ve böylece yuvayı selâmetle
yürütmelidir.

Resûl-i
İdare ve Ekrem
işini (s.a.v) şöyle
bütünüyle buyurmu
kadına ştur:
veren bir toplum asla felah bulmaz."45
Kısaca kadınların hem sabır isteyen ahlâkları hem de zaafları vardır. Kötü
yönlerini ve ahlâklarını idare etmek için siyaset ve sertlik, zaafları-
45 Buhârî, Megâzî, 81; Tirmizî, Fiten, 75; Nesâî, Âdâbü'l-Kudât, 8; Taberânî,
el-Evsat, nr. 4052; Heysemî, Mec-mau'z-Zevâid, nr. 9060.
AİLE SAADETİ 
Kıskançlık
hem
kadında
hem
kocada
olur.
71
AİLE SAADETİ 
Koca,
hanımına
dinî
emirlerden
herhangi
birini yerine
getirmediği
için, tepki
gösterebilir;
tavır
alabilir.
72
nı idare etmek için de merhamet ve yumu şaklık lâzımdır.
Bu konuda mahir bir doktor gibi davranmalıdır. Ehil doktor hastalık nisbetinde
ilâcının dozunu ayarlar. Bu sebeple koca ilk önce kadının ahlâkını tanımalı,
sıfatlarını iyi tesbit etmeli, fıtratını öğrenmeli, sonra da ona göre
davranmalıdır. f
Yersiz Şüphe ve Fitneye Gerek Yok
Erkeğe düşen vazifelerden biri de hanımını korumada ve kıskançlıkta haddi a şıp
yersiz şüphelere ve boş kuruntulara düşmemesidir. Bu işte de orta yolu bulmalı,
dinimizin ölçülerini esas almalıdır.
Dinimizin, bir insanı tanıma ve hakkında hüküm vermede bize öğrettiği ölçü
şudur:
Hiç kimse hakkında zan, tahmin, hayal, rüya ve ke şif ile hüküm verilmez. Bir iş,
güneş gibi açık olmadıkça, hakkında hüküm vermede acele edilmez, ihtimal
dahilinde olan bir şey, olmamışsa "oldu" denmez. Olumsuz bir durumda i ş,
olduğundan fazla abartılmadan, fitne yapılmadan incelenir.
Özellikle küfür ve namusla ilgili suçlamalarda çok dikkatli olmalıdır. Bir
mümine küfre girdi veya namusunu kirletti demek için, yapılan i ş, aksine hiçbir
ihtimal kalmayacak şekilde açık ve kesin olmalıdır. Yoksa iftira olur. Küfür
hükmü kâfir
diyene döner. Bu kimse ayrıca adalet vasfını ve şahitlik ehliyetini kaybeder.
Tövbe etse de ölene ] kadar yalancı lekesi ile gezer.
Kadında açıkça görülen kusurlara ve devam I eden kötü hareketlere göz yummamalı,
onu anlayacağı bir dille uyarıp, doğruyu söyleyerek düzelmesi için kendisine
yardımcı olmalıdır. Bu, sevgi-|nin gere ği, vefanın icabı ve arkadaşlığın
hakkıdır.
Bunun yanında kadın hakkında kötü düşün-Icelere ve yanlış kanaatlere götürecek
derecede vesveselere kapılmamalıdır. Onun gizli yönlerini ara ştırmamalıdır. Her
şeyi iğneden ipliğe incelemeye gerek yoktur. Bir kimsenin görünen hal ve

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 28/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

[hareketlerine göre hüküm vermek yeterlidir. Bunun için Allah'ın Resulü, hainlik
yapıyor zannı ile (kadınların hatalarını araştırmayı yasaklamıştır.46
Erkek hanımına güvenmelidir. Kadın bu gü-Iveni açıkça zedeleyecek bir hale
girmiyorsa endi-Jşe etmeye gerek yoktur. Dinimiz zahire bakar. İh-Itimale değil,
ortada olan işe göre hüküm verilir. [Herkesin kalbini ve niyetini ancak Allah
bilir.

Huzuru
BazılarıKaçıran
ailesiHastalık:
hakkında Bo ş Şüphe
şüphe hastalığına yakalanır. Kendince olmadık şeyleri
hayal eder, gördüğü kötü rüyalardan bile etkilenip hanımını
Müslim, İmâre, 184; Ahmed, Müsned, 3/302; Taberânî, el-Evsat, nr. 1854
AİLE SAADETİ 
Dinimizde yuvanın reisi ve sorumlusu erkektir.
AİLE SAADETİ 
Erkek
hakka
uyduğu,
hayırlı ve
doğru olanı
istedi ği
sürece
kadının
kocasına
itaat etmesi
farzdır.
74
veya kızını takibe alır. İşe gidiyor gibi yapıp evin etrafını kontrol eder,
hatta aniden eve girip bir şeyi unutmuş gibi yaparak kanepe altlarına varana
kadar her yeri teftiş eder. Hiçbir şeyden habersiz olan kadın da, "Bu adam ne
yapıyor, ne arıyor?" diye şaşırır kalır. Bütün bunlar yanlıştır.
Böyle bir sorunu olan kocaya şahit oldum. Adam hanımının bakışlarına varana
kadar her hareketinden olumsuz bir mâna çıkardı ğını, kendisinden hep
şüphelendi ğini, başka bir erkeği sevdiğini zannettiğini söylüyordu. Bundan
dolayı onu sıkı bir takibe almı ştı. İçine düştüğü durumu hanımına açıkça
söylemekten çekiniyordu. Fiilî olarak hiçbir olumsuz şeye de rastlamamıştı.
Gördüğü kötü rüyaları bile tahminine delil olarak kullanıyordu. Adam,
düşüncelerini haklı çıkaracak hiçbir şey bulamadığını fakat çok bunaldığını
söylüyor, eğer bu bir vesvese ise nasıl kurtulacağını soruyordu.
Bunun boş bir vesvese ve şeytanın oyunu olduğu kesindir. Yuvanın huzurunu bozmak
isteyen insan şeytanları da kocayı bu tür şüphe ve fitneye düşürebilir.
Uyanık olmalı ve ölçüyü korumalıdır. Ölçü, duydu ğuna göre değil, gördüğüne göre
hüküm vermektir.
Bir kadın Allah'a ve âhirete iman ediyor, beş vakit namazını kılıyor ve örtüsünü
koruyorsa, gö-
rünürde itaat içinde ise, helâl ve haramın ne olduğunu bilip haramlardan
kaçıyorsa, erkeğine baş kaldırmıyor ve onun hak olan bütün arzularını îlinden
geldiği kadar yerine getiriyorsa, bu kadın İçin şüpheye düşmeye hiç gerek
yoktur.
Kadın hiç günah işlemeyecek, kusur yapma-/acak demek doğru değildir. Bir iki
kusurlu davra-ıışından dolayı hemen hanımını veya kızını suçlamaya gerek yoktur.
Düşünceden Sorumlu Değiliz
Kadın veya erkeğin aklından kötü bir işi yapmak geçebilir. Kötü bir i ş dille
söylenmez veya bizzat işlenmezse bir günah yazılmaz. Hatta içinden geçen kötü
hislere ve vesveseye uymadığı için sevabı bile vardır.
Kimseyi tahmin ile mahkûm edemeyiz. Kimsenin aklından geçeni bilmek ve ona göre
tavır almak gibi bir görevimiz yoktur.
Hiç kimse hakkında onun görünen bir kusurundan ba şka kusurunun olduğunu söyleme
hakkımız yoktur. Görmediğimiz kusuru söylemek değil, düşünmek bile yanlıştır,
vebaldir. Bu, kötü zanna girer; dinimizde kötü zan yasaklanmı ştır.
AİLE SAADETİ 
Ailenin varlık sebebi, keyif ve eğlence değil, ilâhî emanetleri taşımaktır.
75

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 29/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

AİLE SAADETİ 
Evlenen
bir kadının
üzerindeki
en büyük
hak

kocasının
76 hakkıdır.
Kontrol İsteyen Kadın j
Konumuzu ilgilendiren ve tehlikeli olan durum, kadının kocasından nefret ederek
yüz çevirmesi, başka bir erkeği sevmesi, ona ulaşmak gizli yollar araması, edebe
dikkat etmemesi, -Allah korusun- sonu zinaya gidecek i ş ve davranışlardan hiç
çekinmemesi ve bu tavrında ısrar etmesidir.
İşte böyle bir kadın hakkında şüphelenip onu kontrol ve takibe almak, tehlikeye
düşmeden uyandırmak, caydırmak ve kurtarmak erkeğin hakkıdır, vazifesidir. Bu
tedavide korkutma, yatağını ayırma ve gerekirse sert davranma izni de vardır.
Bütün bu takip ve tedbirler kadının büyük günaha düşmemesi içindir. Allah
korusun, bir kadının zina gibi büyük bir günahı i şlediği kesin tesbit; ve ispat
edilirse, bakire ve evli oluşuna göre zina | cezası vardır. Bu konuda fıkıh
kitaplarına göre hüküm verilir. Bu cezayı şahıslar değil, yetkili makamlar
verir. Böyle bir makam yoksa kocanın yapabileceği tek şey bu çirkin işi yapan
kadını boşa- ¦ maktır.
Herkes için emniyetli olan dinimizin ö ğrettiği edebe uymaktır. Edep, her konuda
helâle harama dikkat etmektir. Kadın, kendi başına buyruk yaşamamalı, evin
dışına kocasından izinsiz çıkmamalı, izinle çıktığı zaman da örtüsüne, edebine,
hareket ve konuşmalarına dikkat etmelidir.
Aşkta Kıskançlık Vardır
Hz. Âişe (r.ah) validemiz anlatıyor:
Resûlullah (s.a.v) bir gece yanımdan çıktı. Diğer hanımlarının yanına gitti
zannederek bende bir gayret ve kıskançlık oluştu. Halim değişti. Resûl-i Ekrem
(s.a.v) yanıma dönünce bendeki de ğişikliği ve heyecanı görünce,
"Neyin var ey Âişe, yoksa kıskandın mı?" dedi. Ben de,
"Benim gibi güzel bir kadın senin gibi birini tabii ki kıskanır!" dedim. O zaman
Resûlullah (s.a.v),
"Anlaşılan sana şeytanın gelmişi"dedi. Ben,
"Ey Allah'ın Resulü, benimle birlikte şeytan var mıdır? diye sordum, Hz.
Peygamber (s.a.v),
"Evet, vardır"buyurdu. Ben,
"Her insanla birlikte bir şeytan bulunur mu?" dedim, Resûlullah (s.a.v),
"Evet, bulunur" buyurdu. Ben,
"Peki senin de yanında şeytan bulunur mu?" diye sordum, Resûl-i Ekrem (s.a.v),
"Evet, bulunur, fakat Allah bana yardım etti, Şeytan bana teslim oldu"buyurdu.47
Müslim, Kıyamet, 70; Ahmed, Müsned, 6/115; Hâkim, Müstedrek, 1/228-229; Beyhakî,
es-Sünenü'l-Kübrâ, 2/116.
AİLE SAADETİ 
Erkek önce
annesinin ve
babasının,
sonra
hanımının
hakkını
düşünmelidir.
77
AİLE SAADETİ 
Annesini
üzüp
hanımını
sevindiren
bir
kimsenin
yüzü

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 30/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

gülmez.
78
Kadın Emanettir
Irz ve namus, iman gibi de ğerlidir. Onlar bir erkeğe verilmiş en büyük, en
kutsal emanetlerdir. Onları korumak için gerekirse can verilir. Bu bir mertlik
ve şehidliktir. Edep Peygamberimiz (s.a.v), yüce Allah'ın kıyamet günü şu üç

kimseye rahmet nazarı ile bakmayacağını ve onları cennete koymayacağını haber


vermiştir:
; Sı
1. Anne babasına haksız yere isyan eden ve onların hakkını çi ğneyen kimse.
2. Hanımını yabancılardan kıskanmayan
(onun haram iş ve ilişkilerinden zevk alan) erkek (deyyus).
3. (Kılık, kıyafet, hal ve hareketleri ile) erkeklere benzemeye çalışan
kadın.48
Bu kimseler tövbe etmeden ölürlerse sonuç budur. Ancak kul kusurunu anlar ve
tövbe ederse rahmete ve cennete yönelmi ş olur.
48 Nesâî, Zekât, 69; Ahmed, Müsned, 2/134; Ebû Ya'lâ, Müsned, nr. 5556.
Kıskançlık Nedir?
Meşru olan kıskançlık, kendisine ait özel ve mahrem bir şeyi koruma altına almak
ve onu kimse ile paylaşmamaktır. Ailede kıskançlık, kendisine emanet edilen bir
kadını gereği gibi muhafaza etme gayretidir.
Kıskançlık harama giden yolu tıkamaktır. Kadını ateşe düşmekten korumaktır.
Nefsi, edep ve emniyet dairesinde tutmaktır. Namusa gelecek tehlikeyi sezmek ve
önceden tedbir almaktır. Kıskançlık, nikâhında ve sorumlu ğunda olan bir kadının
şerefini zedeleyecek, namusunu kirletecek, edebini zayi edecek ve kendisini
utandıracak hallerden onu korumaktır. Kısaca kadını haramdan, haramı kadından
uzak tutmaktır.
Buna gayret de denir. Kıskançlık yeri gelince farzdır.
Kıskançlık yerinde, gereğinde ve ayarında olursa, tehlikelere karşı emniyet
olur. Kadın, kendisini koruyan ve kıskanan kocasını takdir eder, ona güvenir.
Sebepsiz, gereksiz, delilsiz ve boş vesveseden kaynaklanan kıskançlık ise âfet
olur; kadını erkeğinden soğutur, yuvanın tadını bozar. Buna dikkat etmelidir.
AİLE SAADETİ 
Terbiye bir
babanın ve
annenin
çocuklarına
bıraktığı en
kalıcı
mirastır.
79
AİLE SAADETİ 
Örf ve
âdetlerden
gelen yükler
bazan kadına
zulüm
derecesine
çıkmaktadır.
Kadın annelik
ve ev işleri
dışında fazla
yıpratılmamak.
80
Yerinde Kıskançlık
Kıskançlık hem kadında hem kocada olur. Daha çok kocadan beklenir; çünkü evin,
yuvanın, namusun ve malın sorumlu bekçisi odur. Kadınını kıskanmamak, onun
namusunu korumamak, kendisini haram işlerden sakındırmamak haramdır. Kadının
kocasından başka birine bu imkânı vermesi de haramdır.

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 31/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Mümin kadın, hanım sıfatıyla ancak kocasına aittir. Diğer kimseler onu ancak bir
anne, bacı, teyze, hala veya mümin kardeşi olarak sevebilir. Bunun da hukuku ve
edepleri vardır.
Kıskançlık, edebince olmalıdır. Kadını kıskanma iki türlü olur.
Biri ciddi ve haklı bir sebebe dayanır. Di ğeri ise ortada hiçbir sebep, alâmet
ve işaret yokken bir vehme kapılıp kıskançlık göstermektir.

Allah'ın
Uli Resulü bu konuda şöyle buyurmuştur:
"Yüce Allah'ın sevdiği kıskançlık bir şüphe üzerine olan kıskançlıktır; nefret
ettiği kıskançlık ise herhangi bir şüphe olmadığı halde kişinin ev halkını
kıskanmasıdır."49
49 Ebû Davud, Zekât, 66; Nesâî, Cihâd, 114; ibn Mâce, Nikâh, 56; Ahmed,
Müsned, 5/445.
Çünkü bu kıskançlık insanı Kur'an'da yasaklanan kötü zanna sevkeder; halbuki
zannın bir kısmı günahtır.
Hz. Ali (r.a) şöyle diyor: "Ailene karşı aşırı derecede kıskanç olma; sonra
bundan dolayı onu kötü i şler yapmakla suçlarsın."
Yerinde olan kıskançlık ise gereklidir. Bu ayrıca övülmü ş bir tavırdır, iffetli
ve namusunu seven erkek haklı olarak kıskançlık göstermelidir.
Yüce Allah'ın kıskançlığı, kulunu haramdan sakındırmasıdır.
Resûl-i Ekrem (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"Yüce Allah kıskanır. Mümin kul da kıskanır. Yüce Allah kulun haram kılınan bir
şeyi işlemesini kıskanır (onu bundan sakındırır). Bunun için gizli-açık bütün
kötü işleri yasaklayıp haram kılmıştır."50
Resûlullah (s.a.v) konuyla ilgili bir hadisinde Şöyle buyurur:
"Muhakkak ki yüce Allah bazı kıskançlıkları sever, bazı kıskançlıklara da
buğzeder. Aynı şekilde bazı gurur ve kibri sever, bazılarına ise buğzeder.
Sevdiği kıskançlık, kocanın bir şüphe neticesinde hanımını kıskanmasıdır.
Sevmediği kıskançlık ise ortada herhangi bir şüphe ve leke ol-
Buhârî, Nikâh, 107; Müslim, Tevbe, 36; Tirmizî, Radâ', 14; Ahmed, Müsned, 2/342.
AİLE SAADETİ 
Kocanın
maddî
imkânı varsa
hanımına
yardımcı
olacak ev
aletleri veya
hizmetçi
tedarik
etmelidir.
81
AİLE SAADETİ 
Koca hiçbir
özrü yokken
zaruri nafakayı
temin
etmekten,
çalışmaktan ve
evin dış 
hizmetlerinden
kaçamaz.
82
madiği halde kocanın ailesini kıskanmasıdır. Yüce Allah'ın sevdiği gurur ve
kibir, kişinin düşmanla karşılaştığında ve bir sıkıntı ile kar şı karşıya
geldiğinde onurlu davranıp yiğitlik göstermesidir. Buğzettiği gurur ve kibir
ise, bâtıl ve boş bir işte kendini beğenip kibirlenmesidir."51
Kadının hiçbir gerek yokken yabancı erkek-: lerin yanına girmesine ve sokaklarda
gezmesine! izin vermemelidir.

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 32/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Hz. Ali (r.a) bir hutbesinde şöyle demiştir: "Bana gelen habere göre
kadınlarınız çarşılarda erkeklerle omuz omuza gidiyormuş. Onları hiç kıskanmıyor
musunuz? Dikkat edin, kadınını kısmayan kimsede hayır yoktur."52
<Â ibret ik SeVgili Cennette de Özele Hastır
Resûl-i Ekrem (s.a.v) şöyle anlatmıştır:
"Isrâ gecesinde (mi'raca çıkartıldığımda) cennette bir köşk gördüm. Köşkün

yanında bir kadın


'Ömer'indir' abdest
denildi. alıyordu.
O kö 'Bu
şkü gezmek köşk kimin?'
istedim, fakat diye sordu
Ömer'in ğumda bana,
kıskançlı ğını
hatırladığım için vazgeçtim."
51 Ebû Davud, Cihâd, 104; Nesâî, Zekât, 66.
52 Begavî, Şerhu's-Sünne, 5/194, Beyrut 2003 (2366 nolu| hadisin şerhinde).
Resûlullah'ın (s.a.v) bu sözlerini işiten Ömer |(r.a) ağlamaya başladı ve, "Size
karşı da mı kıskançlık duyaca ğım, ey Allah'ın Resulü!" dedi."53
Geçimsizli ği Çözme Yolu
Eşler arasında bir nefret, anlaşmazlık ve ge-Pçimsizlik olur da meseleyi kendi
aralarında çöze-mezlerse yapılacak iş şudur:
Eğer geçimsizlik her iki taraftan veya erkekten kaynaklanıyorsa -kadının erkeğe
gücü yetmeyeceği için- her ikisinin aile efradından birer hakem seçilir.
Hakemler her iki tarafı bir mecliste dinleyerek, önce sorunu bulmaya, sonra onu
giderip iki tarafı barıştırmaya çalışırlar. Bu konuda yüce Allah şu yolu
gösteriyor:
"Eğer hakemler gerçekten barıştırmayı (eşler de barışmayı) isterlerse Allah bu
işte onları muvaffak eder."54
Bir gün Hz. Ömer (r.a), aralarında geçimsizlik olan bir karı-kocanm aralarını
bulması için bir hakem tayin etti ve onların yanına gönderdi. Tayin ettiği hakem
Hz. Ömer'in (r.a) yanına gelerek, aralarını bulamadığını söyledi. Bunun üzerine
Hz. Ömer (r.a), adamı azarladı ve şöyle dedi: "Yüce Allah kitabında,
53 Buhârî, Bed'ü'l-Halk, 8, Nikâh, 108; İbn Mâce, Mukaddime, 11; ibn Hacer,
Fethu'l-Bârî, 10/400-401.
54
Nisa 4/35.
AİLE SAADETİ 
Allah Resulü sevgili kızının bir yandan ibadet, di ğer yandan hizmetle
olgunlaşmasını, sevap almasını ve gelecek nesillere örnek olmasını istiyordu.
83
AİLE SAADETİ 
Kadının
kocasının
anne ve
babasına
bakması ve
onlara
hizmet
etmesi bir
hayır ve
fazilettir.
84
'Eğer hakemler gerçekten barı ştırmayı (eşler de barışmayı) isterlerse Allah bu
işte onları muvaffak eder' buyuruyor; çabuk git ve onların arasını bul, gel!"
dedi.
Bunun üzerine adam geri döndü, niyetini gü-zelle ştirdi, onlara güzel davrandı ve
aralarını düzelterek geri döndü.
Eğer geçimsizlik kadından kaynaklanıyorsa -erkekler kadınlar üzerinde velayet
sahibi oldukları için- erkek kadına fiilen engel olur, icap ederse usulünce
uyarır ve onu itaate zorlayabilir.
Aynı şekilde kadın farz ibadetleri terkediyor ve haramları i şliyorsa koca onu
önce Allah rızâsı için bilgilendirir, uyarır ve sakındırır. Kadın isyanda ısrar
ediyorsa erkek usulünce onun, kötü işlerine fiilen engel olur.
Ancak her şeyde olduğu gibi, kadını terbiyede de sıra gözetilmelidir. Önce güzel
bir şekilde nasihat edilmeli, tavsiyelerde bulunulmalı, her türlü kötü hallerden
çekindirmeli ve korkutmalıdır.

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 33/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Şayet kadın yapılan bu tavsiyelere aldırı ş etmiyor, kendine çeki düzen


vermiyorsa, onu yatakta yalnız bırakmalı, kendisine sırtını dönmelidir.
Bu tepkiye karşılık verip kendini düzeltmiyorsa, aynı odada olmak üzere yata ğını
bir günden üç güne kadar ayırmalıdır.
Yapılan bütün bu ikazlara rağmen kötü huylarını terketmiyorsa, bu takdirde
doğruyu anlaması için gerekli yöntemleri uygulamalıdır.

Adamın
nedir?" biri
diye Resûl-i
sorunca Ekrem'e (s.a.v)
Peygamber gelerek,
Efendimiz "Kadının
(s.a.v) şöylekocası üzerindeki
buyur-I muştur; hakkı
"Kendisi gibi onun da yiyecek ve giyecek ih-j tiyaçlarını giderir. Ona lanet
okumaz, halkın için-j de rezil etmez. Onu dövmez, ancak zaruret hâsıl 1 olursa
fazla incitmeden dövebilir. Küstüğünde evi \terkedip gitmez, gerekirse evinin
içinde kalarak [küser."55
Koca, hanımına dinî emirlerden herhangi bikini yerine getirmediği için, tepki
gösterebilir; tavır (alabilir, Allah için kızarak bir zaman küs durabilir.
J& İBRET Bk
Hanımın Arkasından Konuşulmaz
Sâlihlerden birinin hanımıyla arası açıktı. iKadında sevmedi ği haller vardı,
düzelmiyordu. |Bu da onu üzüyordu. Tanıdıkları kendisine, kadı-|nın durumunu
sorduklarında,
"Bir erkeğe nikâhı altındaki hanımı hakkında [hayırdan başka bir şey söylemesi
uygun değildir" jdiyerek, aile sırrını kimseye açmıyordu.
155 Ebû Davud, Nikâh, 41-42; Nesâî, es-Sünenü'l-Kübrâ, nr. 9171; ibn Mâce,
Nikâh, 3; Taberânî, el-Kebîr, 19/424,428.
AİLE SAADETİ 
Hizmet gönülsüz olarak yapılırsa tat vermez ve bir sevap getirmez.
85
AİLE SAADETİ 
Annesinin ve
babasının
hakkını
korumak,
sürekli
hizmetlerini
yapmak
kadına değil,
kocanın
kendisine
farzdır.
86
Sonunda bu kadını boşadı. Ona, niçin bo şa-dığı sorulduğunda, şu cevabı verdi:
"O benden ayrılmış bir kadındır; benim nikâhım ve sorumluluğum altında değildir.
Bu durumda olan biri hakkında ben nasıl bir şey söylerim!"
Büyük velî İmam Sühreverdî (k.s), bu zattaki ahlâkı şöyle özetler:
"işte bu ahlâk, kullarının kötülüklerini örtüp iyi hallerini gösteren yüce
Allah'ın ahlâkı ile ah-lâklanmaktır."56
AİLE SAADETİ 
56 Sühreverdî, Avârif, s. 439.
Evin Reisi Kocadır
Dinimizde yuvanın reisi ve sorumlusu erkektir. Sevk ve idare ondadır. Erkek
hakka uyduğu, hayırlı ve doğru olanı istediği sürece kadının kocasına itaat
etmesi farzdır.
Burada itaat edilen koca de ğil, onun temsil ettiği makamdır. Aile reisliği yüce
Allah'ın erkeğe yüklediği bir görevdir. Bu reis, yüce Allah'ın ailedeki halifesi
ve görevlisidir. Koca aile içinde hak dinin bekçisi, ilâhî emirlerin takipçisi
ve güzel ahlâkın temsilcisidir. O yuva içinde emredilen farz-tan yapmak ve
haramlardan kaçmakla yükümlüdür. Aile fertlerinin geçim, bakım, terbiye ve
heplerinden sorumludur. Onu teftiş eden ve hesabını görecek olan yüce Allah'tır.
87
AİLE SAADETİ 
Bir evin gelini,
kayınpederi ile

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 34/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

kayınvalidesinin
evlâdı
olmuştur.
88
Koca, hanımına haram bir i şi emretme hakkına sahip değildir; emrederse sözü
dinlenmez. Hanımdan istenen şeyler dinimizin emirleri ise ona itaat Allah'a

itaat olur.
Dinimizde İtiraz
iki kişi ise
bir hakka karşı]birinin
yola çıksa, gelmektir;
so-j bunun
rumlu sonu felâkettir.
ba şkan olması gerekir.
Diğeri ona tâbi olur. j Yolun düzeni ve selâmeti ancak buna ba ğlıdır.; Yuva da
böyledir ve ondaki sorumluluk daha] önemlidir. Yuva, senelerce, ölüme kadar
süren ¦ bir beraberlik ve yolculuktur. İşin bir de âhiretM vardır. Bu yolun sonu
cennettir.
İşte dinimize göre aile kurumu, cennete gitmek için yola çıkmış bir kocanın ve
hanımının Allah için sözleşmesidir. Onları cennete çağıran ve içindeki ebedî
saadeti vaad eden âlemlerin sahibi yüce Allah'tır.
Kim O'nun çağrısına uyarsa -inşallah- cenf nete girer.
O'nun çağrısı dindir.
Çağıran Hz. Muhammed'dir (s.a.v).
Bu çağrı bize kadar gelmiştir.
Cenneti arzulayan ve Allah'ın cemâlini görme hasretiyle yanan bir kadın ve erkek
için eri önemli iş, gönül hoşluğu ile yüce Rabb'inin dave-| tine ve davetçisine
uymaktır.
Koca bu yolda bir vasıtadır. Bir kadın yüce] Allah'a itaatini kocası üzerinde
görür ve gösterir.:
I Koca da böyledir. Onun da edep aynası ailedir. Bu duruma rahmet Peygamberimiz
(s.a.v) şöyle dikkat çekmiştir:
"Bir kadın kocasına ait bütün hakları yerine îgetirmedikçe Allah'ın haklarını
yerine getirmiş ol-
ımaz.
'57
Emrine İtaat Edilecek Koca
Şunu iyi bilmeli: Erkek de kadın da kuldur. Kulun kula hükmü ve hâkimiyeti
olmaz. Aslında hiçbir kul, kendiliğinden itaati hak etmez. Bir peygamberin bile
kendinden kaynaklanan bir yetkisi, etkisi ve insanları ba ğlayıcılı ğı yoktur. Onu
âlemlerin Rabbi yüce Allah seçer, sever, insanların önüne kendi yolunda rehber
yapar ve kullara da, "Buna itaat edin" emrini verir; i şte o zaman o şahsa itaat
etmek her kula farz olur. Bu durumda peygambere itaat yüce Allah'a itaattir.
Aynen bunun gibi, bir koca da kendi başına itaati hak etmez. Ancak getirildi ği
makam ve üstlendiği görevi icabı itaat gerekli olur; çünkü Allah onu bir ailenin
reisi yapmıştır. Kendisini bu i şe göre yaratmıştır. Bu yaratılış kabiliyetine
göre ona görev ve yetki vermiştir.
Bu görev aile fertlerini koruma, terbiye etme, ihtiyaçlarını giderme ve onları
hak üzere yönetmedir.
57 Bezzâr, Müsned, nr. 1472; Taberânî, el-Kebîr, nr. 5084; Heysemî, Mecmau'z-
Zevâid, 4/308.
AİLE SAADETİ 
Allah'a ve âhiret gününe iman eden bir mümin, cennete girene kadar hayra ve
hizmete doymaz.

89
AİLE SAADETİ 
Müslümamn
en önde
gelen sıfatı
etrafına
hizmet
sunup
rahmet
olmaktır.
90

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 35/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Ailenin varlık sebebi, keyif ve e ğlence değil, ilâhî emanetleri taşımaktır. Bu


emanet güzel kullukla hak dini yaşamak ve temsil etmektir. Bu temsilde reis olan
baba, yüce Allah'a karşı sorumludur.
Baba yuvayı edep ve adalet üzere yönetmekten sorumludur. Kendisine ve ailesine,
Allah'ın hükmüne göre güzel olan şeyleri emreder, kötü olan şeyleri yasak eder.
Kendisi bu hükümleri gücü nisbetinde uygular, di ğerlerine örnek olur.

Ailede
seyirci kadın, haddi
kalamaz. aşıpve
Görevi haramlara
şefkati bula
gereşğınca
i onuailenin reisi
düzeltmeye olan
çalı koca
şır. Bu buna
düzeltmeyi
yaparken nazın ve sözün fayda vermedi ği yerde tepki ve tedavi de ğişir.
Bir kadının, kendisine Allah'ın hükmünü söyleyen kocasına itaat etme görevi
vardır. Bu itaat görünüşte kocaya, aslında Cenâb-ı Hakk'adır; çünkü kocanın
ondan istediği her şeyi yüce Allah istemektedir. Koca, baba sıfatıyla da
çocuklarına karşı aynı görevdedir.
Koca gibi, hakkı tebliğ eden hoca, âlim ve mürşidler de hak adına itaati hak
eder. Hakkı ve adaleti ayakta tutan idareciler de böyledir.
Halk arasında güzel bir tabir vardır: "Hak karşısında boynum kıldan incedir."
Yiğitlik, tevazu gösterip hakka boyun eğmektir.
Eğer evin reisi olan erkek kötü i şleri emrediyorsa, ailesi ona itaat etmez.
Çünkü bu reis adaleti çi ğnemiş, görevini kötüye kullanmış ve bundan dolayı itaat
edilme hakkını kaybetmiştir. Allah'a isyanda hiçbir kula itaat edilmez. Bu
durumda kadının değil, kocanın uyarılması ve ıslah edilmesi gerekir.
İtaatle Gelen Mutluluk
Şu hadisler kadının kocasına karşı temel görevlerini ve itaatin sonundaki
nimetleri haber vermektedir:
° »r -f'°
"Kocası kendisinden razı olduğu halde vefat eden her kadın cennete girer."58

"Kadın beş vakit namazını kılar, ramazan orucunu tutar, namusunu korur ve


kocasına itaat ederse ona, 'Hangi kapısından istersen oradan cennete gir'
denilir."59
58 Tirmizî, Radâ', 10 (nr. 1161); ibn Mâce, nr. 1854.
59 Ahmed, Müsned, 4/341; İbn Hibbân, Sahîh, 9/471; Heyse-mî, Mecmau'z-Zevâid,
4/306; Münzirî, et-Tergîb, nr. 2887.
AİLE SAADETİ 
Bu ümmet, erkeği ve kadını ile insanlara hayır ve hizmet ta şımakla görevlidir.
91
AİLE SAADETİ 
Mümin asla
cimri, bencil
ve kalbi katı
olamaz. Bu
hastalıklara
tutulan
kimse
imanın
tadım
alamaz.
92
"Kadınlar çocuklarını karınlarında ta şır, doğurur ve onlara merhamet ederler.
Kadınlar bir de kocalarına karşı nankörlük etmeseler, namazlarını kılanlar
cennete girerler!"60
Kadınlar uyarılıyor:
Bir defasında Resûlullah Efendimiz (s.a.v),
"Cehennemi gördüm; baktım, oradakilerin ço ğunun kadınlar olduğunu gördüm"
buyurdu. Bunu işiten kadınlar,
"Neden ya Resûlallah?" diye sordular. Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle cevap
verdiler:
"Çünkü siz kadınlar çok şikâyette bulunuyor, kocalarınıza nankörlük
ediyorsunuz."^
Resûl-i Ekrem (s.a.v) zararın nereden geldiğine şöyle dikkat çekiyor:

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 36/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

"Cenneti gördüm; baktım, kadınlar orada çok az. 'Kadınlar nerede?' diye sordum;
cennetin bekçisi bana, 'İki kırmızı madde onları cennete girmekten alıkoydu'
dedi."62
Resûlullah'ın (s.a.v), iki kırmızı ile kastetti ği şeyler, kadınların israfa
kaçan ve fakirleri kıskandıran ziynetleri ile giydikleri süslü elbiselerdir.
60 Ibn Mâce, Nikâh, 62; Ahmed, Müsned, 5/192.

61
19. Buhârî, îdeyn, 7; Müslim, îdeyn, 4; Ebû Davud, Salât, 248; Nesâî, îdeyn,
62 Buhârî, Rikak, 16; Tirmizî, Cehennem, 11; Ahmed, Müsned, 1/234; İbn
Hibbân, Sahîh, 16/521.
Kadının Temel Görevleri
İbn Abbas (r.a) anlatıyor: Has'am kabilesinden bir kadın gelerek Hz. Peygamber'e
(s.a.v),
"Ey Allah'ın Resulü! Benim kocam yok ve evlenmek istiyorum. Kocanın hanımı
üzerindeki hakları nelerdir?" diye sordu. Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle
buyurdu:
"Bir kadının kocasına karşı görevleri şunlardır:
Kocası onu cinsî ihtiyacı için çağırdığında hiçbir engel çıkarmadan hemen yerine
getirir.
Kocasından izinsiz evden bir şey vermez. Eğer verirse, sevabı kocasının günahı
da kendisinin olur.
Kocasından izin almadan nafile oruç tutmaz. Şayet tutarsa sadece aç ve susuz
kalmış olur, hiçbir sevap kazanamaz.
Kocasından izinsiz evinden çıkmaz. Eğer çıkarsa eve dönûnceye veya tövbe
edinceye kadar melekler o kadına lanet eder. "63
Kocanın hakkının büyüklüğünü şu hadisten daha güzel anlatan bir söz yoktur:
Bezzâr, Müsned, nr. 1464: Ebû Ya'lâ, Müsned, nr. 2455; Heysemî, Mecmau'z-Zevâid,
4/307. Beyhakî, es-Süne-
nü'l-Kübrâ, 7/292; 1611, 1612.
İbn Hacer, el-Metâlibü'l-Aliye, nr.
AİLE SAADETİ 
Gelin
kaynanasının
kızı, o da
gelinin
annesi
yerindedir.
92
AİLE SAADETİ 
Kayınvalide
demek, asıl
anne yerine
geçen anne,
kayınbaba da
asıl baba
yerine geçen
baba
demektir.
94
"Eğer birine Allah'tan başkasına secde etmesini emredecek olsaydım; kocanın
hanımı üzerindeki hakkının büyüklüğünden dolayı kadının kocasına secde etmesini
emrederdim."64
Peygamber Efendimizin (s.a.v) belirttiği gibi, evlenen bir kadının üzerindeki en
büyük hak kocasının hakkıdır. Erkek için ise annesinin hakkj bütün hakların
önünde gelir.65
Erkek önce annesinin ve babasının, sonra hanımının hakkını dü şünmelidir.
Annesini üzüp hanımını sevindiren bir kimsenin yüzü gülmez. Böyle yapanın hayatı
sıkıntılı, ölümü zor, hesabı çetin olur. Bu konuda sahabeden Hz. Alkame'nin
(r.a) vefat anında yaşadığı hal çok ibret vericidir. Bunu anne baba haklarını
anlatırken zikeredeceğiz.
Yuvaya Girmeden Önce Hazırlık

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 37/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Bir kadın yuvaya girmeden önce, ailesi tarafından yuvaya hazırlanmalıdır. Kadına
lâzım olacak işler, sanatlar, hizmetler ve güzel ahlâklar ö ğretilmelidir. Arada
bir güzel fikir ve tavsiyeler ile gençlerin gönül hazinesini
zenginle ştirmelidir. j
Anneler ve babalar kızlarını yeni yuvaya emanet ederken, verdikleri terbiyenin
meyvesini

64 Ebû Davud,
el-Müstedrek, Nikâh, 41; Ibn Mâce, Nikâh, 4; Ahmed, Müs-ned, 4/381; Hâkim,
2/187.
65 Bezzâr, Müsned, nr. 1462; Heysemî, Mecmau'z-Zevâid, 4/309.
alacaklarını bilmelidir. Terbiye bir babanın ve annenin çocuklarına bıraktı ğı en
kalıcı mirastır. Onlara verilen terbiye iyi ise faydalı, kötü ise zararlı bir
miras ve ad bırakılmış olur.
Esma bint-i Hârice el-Fezârî evlenip zifafa gireceği kızına şu öğütlerde
bulunmuştur:
"Yavrucu ğum! Artık doğup büyüdüğün yuvandan çıkıyorsun ve hiç tanımadı ğın birine
hayat arkadaşı oluyorsun.
Sen ona yeryüzü gibi ol; o da sana gökyüzü gibi olsun.
Sen ona istirahat yeri ol; o da sana direk olsun.
Sen ona câriye ol; o da sana köle olsun.
Bir şey isterken çok ısrarcı olma ki, sana kızmasın.
Ondan fazla uzak kalma ki, seni unutmasın. Sana yaklaştığında sen de ona sokul.
Senden uzak kaldığında sen de belli bir mesafede dur.
Onun burnunu, kulağını ve gözünü kötü koku, ses ve görüntülerden koru.
Kocanın burnu senden sadece güzel kokular koklasın.
Kulağı sadece güzel sözler işitsin.
Gözü sana baktığında sadece güzellikler 9örsün."
AİLE SAADETİ 
Gelin
kaynananın rakibi değil, oğlunun refikidir, yani can dostudur. "Oğlumu benden
ayırdı" diye geline tavır almak helâl değildir.
95
AİLE SAADETİ 
Gelini,
her işe
koşturulacak
bir hizmetçi
gibi görmek
de doğru
değildir.
96
Kadının Evin İçindeki Hizmetleri !
Saadet asrında başta Allah Resûlü'nün hanımları olmak üzere, diğer sahabe
hanımları evin iç işlerinde gerekli hizmetleri görüyorlardı. Yemek yapmak, evin
temizlik ve düzenini sağlamak, çocuklarla ilgilenmek, gelen misafirlere ikram
etmek gibi işler kadının tabii görevleri arasındaydı.
Kadının kocasının evindeki eşyalarını ve malını korumak da ayrı bir görevidir.
Hz. Âişe validemiz (r.ah), Allah Resûlü'nün elbiselerini bazan yıkayarak bazan
eliyle ovalayarak temizlediğini,66 hatta Peygamber Efendimiz (s.a.v) mescidde
itikâfta iken başını yıkayıp taradığını haber vermiştir.67
Yine Âişe validemiz (r.ah) der ki:
"Allah Resûlü'nün hanımları içinde Safiy-ye'den (r.ah) daha güzel yemek yapan
kimse görmedim. Bir defasında yemek yapıp benim odamdayken Resûlullah'a (s.a.v)
göndermi şti. Kıskançlıktan olsa gerek yemek tabağını görünce beni bir titreme
aldı, kendimi tutamadım ve taba ğa vurup kırdım. Allah Resûlü'ne,
'Bunun cezası nedir?' diye sordum;
66 Buhârî, Vüdû, 64; Müslim, Taharet, 105, 108; Begavî, Mesâbîhu's-Sünne, nr.
342-343.
67 Buhârî, Taharet, 113, Savm, 79; Müslim, Hayız, 6-10; Nesâî, Taharet, 176.
'Kırdı ğın tabağın yerine yeni bir tabak, döktüğün yemeğin yerine de benzerini
yapıp ona göndermendir' buyurdu."68

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 38/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Yine Âişe validemiz (r.ah) der ki: "Allah Resulü ashabı ile birlikte oturuyordu.
Kendisine yemek yaptım. Diğer hanımı Hafsa da (r.ah) yemek yapmıştı. Benden önce
Peygamber Efendimiz'e (s.a.v) gönderdi. Bu beni rahatsız etti."69
Bir defasında Allah Resulü, evine getirdi ği misafirleri için Hz. Âişe validemize
(r.ah), "Ey Âişe, bize yiyecek getir, bize su getir" şeklinde talepleri olmuş ve
annemiz hepsini hazırlayıp ikram etmiştir.70

Resül-i
hamur yo-Ekrem'in
ğururdu,(s.a.v)
ayrıca pak
derizevceleri
tabaklar,arasında Zeyneb
temizler, binti
kurutur ve Cah ş (r.ah),
ondan çeşitlievde
şeyler dikerek satar, para kazanır, Allah yolunda sadaka verirdi.71
Allah Resulü, kızını Hz. Osman (r.a) ile ev-lendirdi ği zaman, "Kızım, Osman'a
ikramda bu-lun. ona iyi hizmet et" diye tembihlemi ştir.
Ebû Davud, icâre, 89; Tirmizî, Ahkâm, 23; Nesâî, İşre-tü'n-Nisâ, 4.
ibn Hacer, Fethu'l-Bârf, 5/420 (Beyrut 2000) Ebû Davud, Edeb, 95; ibn Mâce,
Mesâcid, 6; Hâkim, Müstedrek, 4/271.
bk. Müslim, Nikâh, 9, 89; Ahmed, Müsned, 3/165; İbn Tabakat, 8/85-86.
AİLE SAADETİ 
Allah için halka hizmet ve hayır dua etmek
peygamberlerin ahlâkıdır.
97
AİLE SAADETİ 
Peygamberimiz
kızı Fâtıma'yı
evlendirirken
ona, "Sen evin
iç işlerini gör,
Ali de dış 
işlerini görsün" buyurmuştur.
98
Resûlullah (s.a.v), kızı Fâtıma'yı (r.ah) evlendirdi ği zaman ona, "Sen evin iç
işlerini gör, Ali de evin dış işlerini görsün" buyurarak, aralarında i ş taksimi
yapmıştır.72
Hz. Fâtıma (r.ah) evin iç işlerine yetişemediği için Allah Resûlü'nden bir
hizmetçi istemek zorunda kalmış; fakat Peygamber Efendimiz (s.a.v) önce di ğer
fakir müslümanların ihtiyacını düşündüğü için kendisine hizmetçi verememiştir.73
Kadına Düşen Görevler
Âlimler bu hadislerden şu hükümleri çıkarmışlardır:
1. Evin iç i şlerinden kadın sorumludur. Kadın, gücünün yetti ği ölçüde yemek
yapmak, ekmek pişirmek, evin temizliği gibi örfen bir kadından beklenen şeyleri
yapmakla yükümlüdür.
2. Bu işler kadına ait olmasaydı, Resûlullah (s.a.v) Hz. Ali'yi (r.a) uyarır,
ona bu işleri kendisinin yapmasını veya yapacak birini bulmasını emrederdi.
3. Kadın şerefli bir aileden gelse veya itibarlı bir meslek sahibi olsa bile,
kocası fakir olup hizmetçi tutma imkânı yoksa bu tür işler ona aittir.74
72 ibn Hacer, el-Metâlibü'l-Âliye, nr. 1594.
73 Buhârî, Menâkıb, 38 (nr. 5362); Müslim, Zikir, 80-81 (nr-2727); Ebû Davud,
Edeb, 109 (nr. 5063); Tirmizî, Da-avât, 58 (nr. 3408); Ahmed, Müsned, 1/106.
74 ibn Hacer, Fethu'l-Bârî, 10/634-635.
4. Bütün bunlar dinimiz tarafından güzel ve gerekli görülmü ştür. Örf de böyle
oluşmuştur. Tarihimizde yuva bu anlayı ş üzere şekillenmi ştir. Kadının fıtratına
da bu özellikler yerleştirilmiştir. Normal durumlarda görev da ğılımı böyledir.
Ancak bazan durum tam tersine gelişebilir.
Kadın hasta, yaşlı, aşırı meşgul olup evin hizmetlerini göremeyebiiir. Bu
durumda başka bir çıkar yol bulunmazsa yemek, temizlik gibi işleri geçici olarak
erkek üstlenir.
Bazan erkek zaruri sebeplerden dolayı nafaka temininden âciz kalabilir. Bu
durumda kadının imkânı varsa me şru dairede evin geçimine yardım etmesi büyük bir
hayır ve fazilet olur.
Sahabeden Abdullah b. Mesud'un (r.a) hanımı Zeyneb (r.ah) el sanatı ile yaptı ğı
işlerden para kazanır, eşine ve çocuklarına harcardı. Bunun bir sevabının olup
olmadı ğını Peygamber Efendi-miz'e (s.a.v) sorunca şu cevabı aldı:

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 39/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

"Sen kocana ve çocuklarına harcama yapmaya devam et; bunda senin için iki çeşit
sevap vardır. Biri, yakınlarını gözetme sevabı, diğeri de sadaka sevabıdır."75
Atalarımızın, "Yuvayı dişi kuş yapar" sözü boşuna söylenmiş değildir.
75 Ahmed, Müsned, 2/373; Bezzâr, Müsned, nr. 949; Hey-semî, Mecmau'z-Zevâid,
3/117-118.
AİLE SAADETİ 

Kadının
99 kendisine nikâh düşen bir erkekle konuşması, zaruret kadar olmalıdır.
AİLE SAADETİ 
Dinimizin emrettiği
bütün
hükümler
herkes için
rahmet ve
saadet sebebidir.
100
Kadına Farz Olan Hizmetler
Bazı âlimler kadına ev i şlerini emreden bir âyet yok diye onlara belirli
görevler dışında evdeki hizmetlerin farz olmadığını söylemiştir. Bu tes-bite
göre kadının kocasına karşı temei görevleri şunlardır:
1. Koca istediği zaman cinsî ihtiyacını görmek.
2. Hamile ise çocu ğunu taşımak ve doğurmak.
3. Kocasına itaat etmek, namusunu korumak.
Bunlar böyle olmakla birlikte annenin ev içindeki görevlerini sadece bunlardan
ibaret görmek, ailede güzel geçimi sa ğlamak ve huzuru temin için yeterli
değildir.
Erkeğin cinsî ihtiyacı sürekli olmaz. Çocuk ömürde belirli sayıda olur. Anne
kısır, baba hasta veya ihtiyar ise çocuk derdi hiç bulunmaz. Halbuki evdeki yeme
içme, temizlik, eşyaların bakımı, evin kontrolü her zaman olur.
Yukarıda verdiğimiz hadisler, kadının evde yapacağı birçok hizmetin bulunduğunu
göstermektedir. Özellikle, "Kadın da kocasının evinden ve çocuklarından
sorumludur"76 hadisi, kadına evin içinde pek çok sorumluluk yüklemektedir.
Sorumlu demek sahip çıkan, koruyan ve ıslah eden demektir. Evin içinde kocanın
hakların-
76 Buhârî, Ahkâm, 1; Müslim, imâre, 20; Ebû Davud, İmâ-re, 1, 13; Tirmizî,
Cihâd, 27; Ahmed, Müsned, 2/5, 54, 55; ibn Hibbân, Sahih, nr. 4491.
dan başka korunacak çok şey vardır. Evin temizliği, düzeni, çocukların bakımı,
korunması, temizliği ve bir derece eğitimi, misafirlere ikram, yuvanın
komşularla olan hukukunun güzel olması bunların ba şında gelmektedir.
Koca, kadından hizmet beklerken, dinimizin kendisinden istemediği şeyleri talep
etmemelidir. Örf ve âdetlerden gelen yükler ve sorumluluklar bazan kadına zulüm
derecesine çıkmaktadır. Kadın annelik ve ev işleri dışında fazla yıpratılma-
malıdır.
Kocanın, maddî imkânı varsa hanımına yardımcı olacak ev aletleri veya hizmetçi
tedarik etmelidir.
Koca hiçbir özrü yokken zaruri nafakayı temin etmekten, çalı şmaktan ve evin dış 
hizmetlerinden kaçamaz. Bunları yapmadığı gibi evin dış işlerini kadınına
yüklemesi zulümdür, günahtır. Kadın, özürsüz olarak evini ve kendisini ihmal
eden, günlük zaruri ihtiyaçlarını sağlamayan ve bu ihmalinde ısrar eden bir
kocadan boşanma davası açabilir. Bundan mesul olmaz.
Evin geçim masraflarından erkek sorumludur; ancak bazan kadının desteği
gerekebilir. Bu da güç nisbetinde ve me şru dairede olabilir.
AİLE SAADETİ 
"Evinizde
yapacağınız
hizmetleriniz
size Allah
yolundaki
mücahidlerin
sevabını
kazandırır."

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 40/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Hadis-i Şerif
101
AİLE SAADETİ 
Evi kadına
dar eden
geçimsiz

erkeğin
vebali
büyüktür.
102
A İBRET ik
Allah İçin Yuvanın Yükünü Çeken Kadın
Ebû Bekir'in (r.a) kızı Esma (r.ah) anlatıyor:
"Zübeyr (r.a) ile evlendim. Zübeyr'in bindiği atından ve su çeken devesinden
başka ne kölesi ne de yeryüzünde bir varlı ğı vardı. Ben atının suyunu, yemini
verirdim. Atının bakımını yapıyordum. Devesine hurma çekirde ği döver ve yedirir-
dim. Su taşır, su kabı delindiği zaman tamir ederdim, hamurunu yoğururdum.
Bir defasında Medine'nin dışından başımın üstünde hurma çekirdekleri ta şıyordum.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) ile yolda kar şılaştım. Başımın üzerinde, hurma
çekirdekleriyle dolu sepet vardı. Beni gören Resûlullah (s.a.v), deveye, "nıh,
nıh" diyerek onu çökertti. Maksadı beni terkisine almaktı. Ben erkeklerle
birlikte gitmekten utandığım için çekindim, deveye binmedim. Kocam Zübeyr'in
kıskançlığı aklıma geldi; çünkü o insanların en kıskancı idi. Allah'ın Resulü
benim utandığımı anladı, devesini kaldırıp sürdü.
Ben bu olanları Zübeyr'e anlattığımda bana,
'Allah'a yemin ederim ki, senin ba şının üzerinde çekirdekleri taşıman,
Resûlullah'ın terkisine binmenden benim için daha ağırdır' dedi.
Sonra babam Ebû Bekir (r.a) bana bir hizmetçi gönderdi, o beni ata bakmaktan
kurtardı. Babam bu yaptı ğı ile sanki beni azat etmi ş oldu."77
Kocaları İslâm'ın tebliği ve cihad hizmetleriyle meşgul olan Asr-ı saadet
kadınları, gerektiği zaman evin iç işleri yanında dış işlerine de el
atıyorlardı. Bu kocanın onu ihmalinden de ğil, durumun gereğinden
kaynaklanıyordu. Şu halde aile yükünü kocasıyla birlikte ölene kadar çekecek
olan bir kadının hizmetlerini birkaç işle sınırlamak doğru değildir.
Bir de şu örneği okuyalım:
Jk İBRET Ük
Cennetlik Annenin DünYa Çilesi
Hz. Peygamber'in (s.a.v) göz bebe ği, sey-yidlerin annesi Hz. Fâtıma (r.ah), el
değirmeninde elleri kabarıp yara olana kadar un öğütür ve hamur yoğururdu. Bir
gün bu durumu kocası Hz. Ali'ye (r.a) açtı. Hz. Ali (r.a), "O zaman babana
söyle, gelen esirlerden senin için bir hizmetçi versin" dedi. Hz. Fâtıma (r.ah),
Hz. Resûlullah'a (s.a.v) giderek,
İbn Sa'd, Tabakat, 8/250; Buhârî, nr. 3151; Müslim, nr. 2182; Nesâî, es-
Sünenü'l-Kübrâ, nr. 9170; Ahmed, Müs-ned, 6/347.
AİLE SAADETİ 
Bir kadın için en hayırlı yer, evinin içidir.
103
AİLE SAADETİ 
Tedavi,
eğitim,
hizmet ve
zaruri ihtiyaç
durumları
hariç, kadın
evinin
dışında
olmamalıdır.
104
"Yâ Resûlallah, işlerimde yardımcı olacak, üzerimden ağırlığı kaldıracak bir
yardımcıya ihtiyacım var!" deyince, Resûlullah (s.a.v),

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 41/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

"Suffe ehli fakir müslümanlar ihtiyaç içinde iken size nasıl hizmetçi ayırayım.
Sana bir hizmetçiden daha hayırlı bir şey söyleyeyim mi?" di- i
ye sordu, Hz. Fâtıma (r.ah),
"Evet yâ Resûlallah!" deyince, Peygamber] Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurdu:
"Uyumadan önce otuz üçer defa sübhânel-l lah, elhamdülillah, Allahüekber deyin
ve, tâ ilâhel illallahu vahdehû lâ şerike lehu' zikriyle yüze ta-\ marnlayın, bu

sizin içinEfendimiz
Peygamber hizmetçiden daha kızına
(s.a.v) hayırlı-\
iki dır."™
hiz-j
met şekli belirlemişti: Birincisi yüce Rabb'ine kar-i
i şı görevlen, diğeri de kocasının ev işleri. Böylece]
Allah Resulü sevgili kızının bir yandan ibadet, di ğer yandan hizmetle
olgunlaşmasını, sevap al-j masını ve gelecek nesillere örnek olmasını isti-j
yordu.
İnsanı cennete götüren güzel ahlâkın birta-j rifi şudur: Allah'ın emirlerini
ihlâsla yerine getir-j mek; O'nun yarattıklarına sevgi ile hizmet etımekj
Bu hizmete en yakından başlanır.
Buhârî, Menâkıb, 38 (nr. 5362); Müslim, Zikir, 80-81 2727); Ebû Davud, Edeb, 109
(nr. 5063); Tirmizî, Dij avât, 58 (nr. 3408); Ahmed, Müsned, 1/106.
Kadının Kocasının Yakınlarına Hizmeti
Kadının kocasının anne ve babasına bakması ve onlara hizmet etmesi bir hayır ve
fazilettir. Büyük sevaptır. Bu hizmetler yuvanın huzuru, vefanın gereği ve
insanlık icabı gönüllü olarak yapılmalıdır. Hizmet gönülsüz olarak yapılırsa tat
vermez ve bir sevap getirmez.
Bazan bu hizmetler kadını a şar, yorar ve bunaltır. Bu durumda kocanın, hanımına,
"Her ne olursa olsun bunu yapacaksın" demesi doğru değildir. Koca bu durumlarda
hanımına yardımcı eleman ve alet tedarik etmelidir. Maddî imkânı yoksa bizzat
kendisi yardımcı olmalıdır. Çünkü annesinin ve babasının hakkını korumak,
sürekli hizmetlerini yapmak kadına değil, kocanın kendisine farzdır.
Şunu da hatırda tutmak gerekir: Bir evin gelini, kayınpederi ile
kayınvalidesinin evlâdı olmuştur. Onlara yapacağı her hizmet, kocasına bir vefa
olduğu gibi, kendisi için de büyük sevaptır. Hizmet edene hizmet edilir. Seven
sevilir. Büyüklerine Allah için hizmet edenlere, büyüyüp ya şlandıkları zaman
yüce Allah hizmet edecek kimseler yaratır.
Allah Resulü, sahabeden Câbir'e (r.a), niçin bakire bir kızla evlenmedi ğini
sorunca, o şöyle demiştir:
"Babam Abdullah vefat etti, bana yedi tane kız bıraktı. Bu kardeşlerime
bakması, onların
AİLE SAADETİ 
Kadına hac
farz
olmuşsa,
kocası hac
yapmasına
engel
olamaz.
105
AİLE SAADETİ 
Anne babası
hasta olup
kendisine
ihtiyaçları
olan bir
kadın
onlarla
ilgilenmek
için izinsiz
gidebilir.
106
saçlarını taraması ve işleriyle ilgilenmesi için bu işlerde tecrübeli dul bir
kadınla evlendim." Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v), yaptı ğını güzel ve
yerinde bularak,

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 42/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

"İsabet etmişsin, Allah hanene bereket versin, hayırlı olsun"diye hayır dua
etmiştir.79
Allâme İbn Hacer (rah) bu hadisin açıklamasında der ki:
"Bir kadının kocasına, kocasının çocuklarına ve sorumluluğu altındaki diğer aile
fertlerine hizmet etmesi dinimizin istedi ği ve güzel gördüğü bir şeydir.
Kocanın hanımından kendisi dışındaki aile fertlerine hizmet istemesinde bir

günah yoktur.
Hz. Câbir Bu konuda
(r.a), yerle
babasının şik âdete bakması
yetimlerine göre hareket edilir.
için dul kadınla evlendi ğini
söyleyince, Allah Resulü bunu güzel bulmu ş ve kendisine hayır dua etmi ştir.
İmam Mâlik (rah), kocasının imkânı olmayınca kadının, itibarlı ve meslek sahibi
bir kadın da olsa ev hizmetlerini görmesinin vacip olduğunu söylemiştir."80
Hizmetten Kaçış Yok
Allah'a ve âhiret gününe iman eden bir mümin, cennete girene kadar hayra ve
hizmete doymaz.
Müslümanın en önde gelen sıfatı etrafına hizmet sunup rahmet olmaktır. Bu ümmet,
erkeği ve kadını ile insanlara hayır ve hizmet ta şımakla görevlidir. Bu da güce
göre olur.
Mümin asla cimri, bencil ve kalbi katı olamaz. Bu hastalıklara tutulan kimse
imanın tadını alamaz.
Her mümin, gözünün gördüğü muhtaçlara gücü kadar yardım etmekle görevlidir. Bu
kimse akraba değil, bir komşu da olabilir. Aç, hasta ve hizmete muhtaç bir
insanı görünce, "Bana ne?" diyemeyiz, elimizden ne geliyorsa onu yaparız. Bu
kimsenin müslüman olması da şart değildir. Komşumuz veya iş arkadaşımız olan bir
gayri müslim kimsenin hastalığı, açlığı ve güvenliği, komşu ve arkadaş olarak
bizi ilgilendirir.
Sorumluluğumuz altındaki hayvanların haklarını korumak da temel görevlerimiz
arasındadır.
Bu hizmetler nafile sadaka cinsinden olup duruma göre vacip olur.
79 Buhârî, Nikâh, 10; İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, 10/154.
80 ibn Hacer, Fethu'l-Bârî, 10/635.
AİLE SAADETİ 
Kadın,
kocası izin
vermese de
belirli
aralıklarla
anne
babasını
ziyaret
edebilir.
107
-
AİLE SAADETİ 
Dünya
tarihinde
zulümle
payidar,
isyanla
bahtiyar
olmuş 
kimse
yoktur.
108
Yeni Evlilere Yeni Ev
Dinimizde tavsiye edilen, yeni evlenen kimselere ayrı ev açmaktır. Maddî imkân
varsa vej başka bir engeli yoksa yeni evlenenlerin müstakil bir eve veya en
azından bütün ihtiyaçlarına cevap verecek bir odaya ta şınmaları pek çok yön-1
den faydalıdır.
Anne baba, bakıma muhtaç ve fakir değilseler çocuklarına ayrı ev açmalıdır. Bu
evin reisi ve geçiminden sorumlusu evlenen erkek olmalıdır. Ona bu imkân verilip

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 43/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

aile reisi olma sorumluluğu hisset-tirilmelidir. Çocuk akıllı, bulû ğa ermiş ve


ev geçindirecek bir mesleğe sahipse gerekli olan budur.
Ayrıca yeni evlilerin birbirine karşı rahat hareket edecekleri zaman ve
mekânları olmalıdır. Evlilik, bir yönüyle nefsin helâl dairede eğlencesidir. Bu
muhabbeti gençlerin elinden almak veya onun alanını daraltmak do ğru değildir.
Anne baba gerekli görürlerse yeni evlileri yakından kontrol edip destek

verebilirler.
Yeni evlilerin hepten baş başa kalması da bazan onları zor durumda bırakabilir.
Bunun için sıkıştıkları anda tecrübelerinden istifade edecekleri büyüklerinin
yanlarında olması büyük bir kazançtır.
En iyisi, bir zaruret yoksa yeni evlilerle büyüklerin aynı dairede de ğil, yan
yana veya yakın evlerde oturmasıdır.
Gelin Kaynana Kaynaşması
Gelin kaynanasının kızı, o da gelinin annesi yerindedir. Olayı böyle kabul etmek
yuvanın mutluluğu için çok önemlidir.
Kayınvalide demek, asıl anne yerine geçen anne, kayınbaba da asıl baba yerine
geçen baba demektir.
Anne babaya, "Öf bile demeyin" buyuran yüce Allah'tır. Gelin veya damat büyük
küçük kime ne türlü bir hizmet ederse, bunu Allah için yapmalıdır. Böyle yaparsa
karşılığını Allah'tan alır.
Gelin kaynananın rakibi değil, oğlunun refikidir, yani can dostudur. "Oğlumu
benden ayırdı" diye geline tavır almak helâl değildir.
Gelini, her işe koşturulacak bir hizmetçi gibi görmek de doğru değildir.
Gelin yeri gelince evin büyüklerine elinden gelen hizmeti yapmalıdır. Bu
sevaptır. Fakat bir gelinden yirmi dört saat kaynanasının ve kayın-babasının
gözü önünde bulunması, devamlı hizmete hazır olması, kendi zevk ve ihtiyaçlarını
bir kenara atarak hep onlarla ilgilenmesi istenemez. Hele bir zaruret yokken
bunu istemek hiç doğru değildir.
Bir kadının yüce Allah'a karşı yapacağı farz '^adetleri yanında, kocasına kar şı
görece ği farz hizmetleri de vardır.
AİLE SAADETİ 
Yüce
Yaratıcımız'in kulu
üzerindeki hakkı, O'na hiçbir şeyi ortak
koşmadan sadece O'na ibadet ve kulluk yapmaktır.
109
AİLE SAADETİ 
Allah Teâlâ
Kur'ân-ı
Kerîm'de
kendisine
ibadetten
sonra anne
babaya
itaati
emretmiştir.
110
Kadının kocası dışında evin diğer fertlerin] karşı bu derece sorumlu oldu ğu bir
görevi yoktur.1
Bazı bölgelerde gelinin özellikle kayınbabası-na ya şmak tutması yani onunla
konuşurken sesini kısması, sessiz bir şekilde nefesle konuşması dinden değil
örften gelmektedir. Dinimizde büyüklerin yanında edeple ve yeri gelince sesi
kısarak konuşma vardır. Konuşulan makama göre söz, ses ve tavır ayarlanır. Ancak
konuşma bir eziyet çeşidine dönmeden yapılır.
Maalesef günümüzdeki konuşmaların pek çoğunda edebe uyulmamaktadır. Büyük küçük
herkesle arkadaş gibi konuşmak, rahatça oturup kalkmak, serbestçe gülüp
neşelenmek doğru değildir. Böyle yapmak dinimizin terbiyesine aykırıdır; aradaki
hürmeti zedeler, muhabbeti yok eder, sonuçta herkesi üzer.
Müslüman bir erkek ve kadın, anne ve babasına "anneciğim, babacığım " gibi
gönüllerini alıcı bir şekilde hitap etmelidir.

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 44/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Büyüklere karşı yumuşak bir üslûpla konuşmalıdır. Büyüklerin yanında kahkaha ile
değil. sessiz ve tebessüm şeklinde gülmelidir. Kahkaha ile gülmenin güzel olduğu
hiçbir yer yoktur. Genç-ler büyüklerinin yanında ve her mecliste oturu şla" rina
dikkat etmelidir. Hasta ve özürlü değilse, yayvan ve yan üstü yatar gibi
oturmamalıdır. Bü-
tün bunlar güzel geçimin bir parçasıdır; terbiyenin yansımasıdır.

Bir de aile
büyüklere fertleri
gücüne göre arada bir
hediye hediyeleşmelidir.
vermelidir. Büyükler küçüklere
Bunun kalplerdeki soğukluğu küçükler
ve
sıkıntıyı giderip muhabbeti artırmada mühim bir etkisi vardır. Yapan kimse
anında etkisini ve faydasını görecektir.
Yuvada hoş geçim için tavsiye edilen güzel bir i ş de aile fertlerinin birbirine
hayır dua etmesidir. Rabb'i ile baş başa kaldığı bir anda, elini açıp e şi, dostu
veya bir yakını için,
"Yâ Rabbi, şu falanca kulunu affet, ona rahmet et, cennetini lütfet" gibi
yapılacak bir hayır dua, o kimseye karşı kalpteki bütün sıkıntıları giderir ve
gönüle tarifi imkânsız manevî bir tat verir.
Allah için halka hizmet ve hayır dua etmek peygamberlerin ahlâkıdır. Her müminde
bu şerefli ahlâktan bir derece bulunmalıdır. Herkes iman ve sevgi ile kalbinin
ne kadar geniş olduğunu bu ahlâkı ile ölçebilir.
Dikkat Edilecek Bir Husus: Kayın Meselesi
Kocanın erkek kardeşine kayın denir. Kadın 'Çin kocasının erkek kardeşi, kendi
kardeşi gibi değildir. Fakat bazı bölgelerde kayın evin bir oğlu
AİLE SAADETİ 
Kul, anne
ve babasına
iyilik ve
ihsanda
bulunduğu
müddetçe
ömrü
bereketli
olur.
m
AİLE SAADETİ 
Kim Allah
Teâlâ'ya
şükreder,
fakat anne
ve babasına
teşekkür
etmezse,
onun şükrü
kabul
olmaz.
112
veya kadının kardeşi gibi görülüp kadın kocasının • akıllı ve bulûğa ermiş 
kardeşi ile konuşma, oturma ve benzeri durumlarda öz karde şi gibi serbest
davranır. Bu haramdır, yanlıştır, sakıncalıdır.
Kadın kaynı ile el ele tutamaz ve onun elini öpemez. Kayın da yengesinin elini
tutamaz ve öpemez. Kadın kaynı ile tek ba şına, yanında mahrem gerekli olan bir
yolculuk yapamaz. Bir zaruret ve ihtiyaç yokken yanlarında üçüncü bir ki şi
olmadan baş başa kalamaz.
Kayın yengesinin yüz ve ellerinden ba şka bir yerine örtüsüz olarak bakamaz.
Koca ile baldızı arasındaki hüküm de kadın ile kaynı arasındaki hüküm gibidir.
Kadının kendisine nikâh düşen bir erkekle konuşması, zaruret kadar olur. Zaruret
fazlası sakıncalı ve zararlıdır.
Allah Resulü, "Size nikâhı düşen kadınların yanına onlar tek ba şına iken
girmekten sakının" \
buyurdu. Ashap,
"Yâ Resûlallah, kocanın erkek kardeşi hakkında ne buyurursunuz?" diye
sorduklarında, Peygamber Efendimiz,

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 45/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

"O durum ölümden daha beterdir!"^ buyurdu.


81 Buhârî, Nikâh, 111; Müslim, Selâm, 20; Begavî, Mesâbî-hu's-Sünne, nr. 2302.
Şu hadis de herkesi uyarmaktadır:
"Bir erkek, kendisine nikâh düşen bir kadınla baş başa kalmasın; çünkü
üçüncüleri şeytan olur
(Onlara vesvese verip kötü işlere sebebiyet ve

rir)."82
Bu emir ve edeplere dikkat etmeyen müslü man aileler, hatalarının acı
sonuçlarını yaşarlar. Bulûğa ermiş kaynı veya kayınları ile aynı evde kalan pek
çok kadın, bu durumdan ciddi olarak şi kâyet etmektedir. Bunda haklıdırlar.83
Allah'a karşı sorumluluk taşıyan bir kadın, bulûğa ermiş bir kaynı yanında bütün
sözlerine ve hareketlerine dikkat etmek zorunda kalacaktır. Aynı şartları
sürekli paylaştığı için bunun pek çok zorluk ve imtihanı olacaktır, olmaktadır.
Bu yüzden aile düzeni ve kocası ile huzuru bozulan nice kadınlar vardır.
Kadın kocasının kardeşlerine kocası veya mahrem bir yakını yanında iken yemek
ikram edebilir, belirli hizmetleri yapabilir; onların çama şırlarını yıkayabilir.
Fakat kocası yokken akıllı ve bulû ğa ermiş kaynı ile aynı evde tek ba şına
kalmamalıdır. Hele kocası gece i şinde çalışıyorsa,
Tirmizî, Radâ', 16, Fiten, 7; Ahmed, Müsned, 1/26. Bu konuda Sefa Saygılı
Evlilikte Mutluluk Sanatı adlı eserinde (s. 100-105) kaynı, kayınpederi ve
eltisi ile deği-Şik problemler yaşayan kadınların şikâyetlerinden çarpı-cı
örnekler vermiştir. Sözün özü şudur: Dine uyulmazsa, düzen bozulur.
AİLE SAADETİ 
"Siz
babalarınıza iyilik ve itaat ediniz ki çocuklarınız da size iyilik ve itaat
etsinler."
Hadis-i Şerif
113
AİLE SAADETİ 
Bulûğ 
çağma
kadar bir
çocuğun
bakım,
eğitim,
terbiye ve
farz olan
ilimlerinin
öğretilmesi
babaya
aittir.
114
kaynı ile aynı dairede geceyi yalnız geçirmesi he-1 lâl değildir.
Bir zaruret varsa, yanlarında üçüncü bir mah-1 rem kimse bulunmalıdır. Bu
durumda mahzur or-j tadan kalkar. Şunu unutmamalıdır:
Şeytan insanı bir kötülüğe çekmek ve hede fine ula şmak için insanın iyilik,
sevgi ve merha-j met duygularını kullanır. Ona hayır kapısında yakla şır. Karşı
taraf ile hukuk oluşturur, birbirine güvendirir, yakınlaştırır ve -Allah
korusun- boş biı anda naho ş işlere bulaştırır. Onun için kimse aklına, ilmine ve
nefsine güvenmemelidir. Her halükârda emniyet edeptedir.
Dinimizin uymamızı istediği bütün hükümle| herkes için rahmet ve saadet
sebebidir. Gayj kalbin takvasını ve yuvanın tadını korumaktır.
A İBRET I&,
Kadın İçin Cihada Bedel Ameller
Hz. Enes (r.a) anlatıyor: Bir gün kadınlar top luca Hz. Peygamber'e (s.a.v)
gelerek,
"Ey Allah'ın Resulü, erkekler Allah cihada çıkarak bütün fazileti ve şehidiik
şerefini elde ettiler. Bizim için Allah yolunda bu fazileti elde edecek bir amel
yok mudur?" diye dertlendiler Hz. Peygamber (s.a.v) onlara şu cevabı verdi:
"Evinizde yapacağınız hizmetleriniz size Allah yolundaki mücahidlerin sevabını
kazandı-

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 46/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

rır.
" 84
Anneyi Cennete Götüren Çile
Resûl-i Ekrem (s.a.v) buyurmuştur ki:
"Çocukları için çektiği sıkıntılardan dolayı yanakları sararmı ş bir kadın
cennette benimle komşudur. Bu kadın, kocasından dul kalmış, çocukları hayırlı

bir şekilde
Kadın İçin Enbüyüyünceye veyaYeri
Hayırlı Namaz ölünceye kadar kendini onlara adamış kadındır."85
Kadınlar şartlar müsaitse vakit namazları, cuma ve bayram namazları için camiye
gidip cemaate katılabilirler. Ancak bunda giyim ku şam ve gidiş geliş edeplerine
dikkat etmeleri gereklidir. Kadınların camiye gitmeleri, erkeklere oldu ğu gibi
emredilmemiştir; sadece müsaade edilmiştir. Harama sebep olduğu zaman ise
yasaklanmı ştır.
Resûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) kadınlar için en hayırlı namaz yerini ve şeklini
şöyle tarif buyurmuştur:
Ebû Ya'lâ, Müsned, nr. 3416; Bezzâr, Müsned, nr. 1475; Heysemî, Mecmau'z-Zevâid,
4/304; ibn Hacer, el-Metâ-libü'l-Âliye, nr. 1595. Ebû Davud, Edeb, 121.
AİLE SAADETİ 
Aile içinde
Allah rızâsı
için yapılan
bütün
çabalar,
çalışmalar
ve
harcamalar
birer
sadakadır,
hayırdır,
hizmettir.
115
AİLE SAADETİ 
En güzel
hizmet,
insanın
nefsine ve
nesline
edep
kazandırmasıdır;
çünkü
edebin sonu
cennettir.
116
"Kadının Rabb'ine en yakın olduğu yer, evinin iç kısmıdır. Kadının, evinin
avlusunda kıldığı namaz mescidde kıldığı namazdan daha faziletlidir. Evinde
kıldığı namaz avluda kıldığı namazdan daha faziletlidir. Evin iç kısmında
kıldığı namaz evinin açık yerinde kıldığı namazdan daha faziletlidir."86
Diğer hadis-i şerifte şu uyarı yapılır:
"Kadın avrettir, dışarı çıktığı zaman şeytan ona gözünü diker (Onu fitneye alet
etmek için fırsat kollar)."87
Kadın Kocasını Dövebilir mi?
Kadının söz ve hareketleriyle kocasına eziyet etmesi yasaktır. Kadın kocasını
dövemez; bu haramdır. Koca daya ğı hak edecek işler yaparsa ona bu ilâcı ba şkası
verir. Kadın kendisini haksız yere döven kocasına eliyle mani olabilir.
Hanımını haksız yere döven zalim koca aile çevresi tarafından ıslah edilemezse
durum hâkime intikal ettirilir. Hâkim durumu tesbitten sonra kocayı uyarır,
gerekirse uygun bir ceza verebilir, hatta durum aralarını ayırmaya kadar
gidebilir.
86 Ebû Davud, Salât, 53; Zebîdî, İthaf, 6/230
87 Tirmizî, Radâ', 18 (nr.1173); ibn Huzeyme, Sahih, 3/93; ibn Hibbân, Sahîh,
12/412.

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 47/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Hâkim, kocaya hanımına vurduğu tokat, tekme ve dayak için kısas uygulamaz.
Asr-ı saadet'te bir kadın Allah Resûlü'ne gelerek kocasının kendisine tokat
attığını, öyle ki yüzünde izi çıktı ğını şikâyet etti. Peygamber Efendimiz
(s.a.v),
"Erkeğin bunu yapmaya hakkı yoktur" buyurdu ve kısas yapılmasını gerekli gördü.
O sırada yüce Allah şu âyeti indirdi:

"Erkekler kadınlar
sorumludurlar. "88 üzerinde (bakım ve terbiyeleri konusunda) yönetici ve
Bunun üzerine Allah Resulü kısastan vazgeçerek şöyle buyurdu:
"Biz bir şey istedik, Allah da ba şka bir şey istedi. "89
Resûlullah Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"Bir kadın dünyada kocasına eziyet etti ğinde, o adamın hurilerinden olan e şi o
kadına şöyle der: Ey kadın! Allah canını alsın! Ona eziyet et-
Nisâ 4/34.
ibn Cerir, Câmiu'l-Beyân, ilgili âyetin tefsiri; ibn Kesîr, Tefsîr, 2/913-914
(Beyrut 1998); Süyûtî, ed-Dürrü'l-Men-sûr, 2/513.
AİLE SAADETİ 
Bir kimseyi ibadet, hizmet gibi gönül huzuru isteyen bir işe çağırırken, çok
tatlı ifadeler kullanmalıdır.
117
AİLE SAADETİ 
"Ben ne
kusur
işledim ki
bu kadından
yana çok
sıkıntı
çekiyorum.
Yoksa
benim
kusurlarım
mı ona
yansıyor?"
118
mel O, senin yanında bir misafir; yakında bize gelecek!"90
Hadisten şu anlaşılıyor: Emrine itaat edilecek koca güzel ahlâklı ve hayırlı bir
insandır. O Allah dostudur; Allah'ın emirlerini yaşama derdin-dedir. Böyle bir
insanı incitmek yüce Allah'ı gazaba getirir, ayrıca melekler ve cennet sakinleri
de o kadına gazap ederler.
Haksız yere bir kadını incitmek de helâl de ğildir.
Kötü ahlâklı kadını kocasının terbiye hakkı ve görevi vardır. Bu terbiyenin
içine gerekirse ölçülü dayak da girer. Ancak kötü ahlâklı kocayı kadın terbiye
ile yükümlü değildir. Kadın sadece ona nasihat eder, uyarı yapar, hayır dua ile
ıslahına yardımcı olur; fakat onu korkutarak terbiye etmeye kalkmaz.
Kadın kocasının kötü ahlâkına sebep olmuyor, rıza göstermiyor ve ona fiilen
katılmıyorsa, kocanın işlediği günahlardan sorumlu olmaz.
Kadınların Evin Dışına Çıkması
Evin dışı, kadının kendisine nikâh düşen kimselerle yüz yüze geldiği, içli dışlı
olduğu yerlerdir. Bir evin özel mülküne dahil olup yabancıla-
90 Tirmizî, Radâ', 19; İbn Mâce, Nikâh, 62; Ahmed(= Müs-ned, 5/242.
¦''<
rın izinsiz giremeyeceği avlusu, çatısı, dinlenme yerleri, bahçesi, ba ğı,
havuzu, spor alanı evden sayılır.
Allah'a ve âhiret gününe inanan müslüman kadının bir görevi de sevgi, sabır ve
edeple yuvasını beklemektir. Kadının emniyeti ve huzuru evindedir; evinde
olmalıdır.
Yuva, yârin ve yavruların sığındığı, barındığı ve korunduğu yer demektir.
Evinin dışında huzur ve rahatlık arayan bir kadın, aradığı huzuru asla
bulamayacaktır. Evi kendisine dar gelen bir kadının işi zordur. Evi kadına dar
eden geçimsiz erkeğin de vebali büyüktür.

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 48/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Zamanımızda, özellikle şehirlerde çarşı-pa-zarlarda, cadde ve sokaklarda bir


zaruret yoksa bulunmamalıdır. Buralar kadınlar gibi erkekler için de zararlıdır.
Bu devirde halkın içinde harama bulaşmadan yaşamak elinde ateş koru taşımaktan
daha zordur.
Bunun için erkek kadın her müslümanın midesi gibi dinini de dü şünmesi farzdır.
Bir mümin helâl dairede iş, alışveriş, eğitim, ilirn, hayra davet, tedavi,

akraba hukukunu
çıktığında, korurca,
Allah yolundahasta
çıkmıziyareti
ş olur. ve umuma ait hizmetler için dı- Şan
Harama düşmeden yapılacak bir gezi, piknik, dinlenme, seyahat, oyun ve
eğlenceler de di-
AİLE SAADETİ 
Sabredin;
ibadete,
örtüye,
zikre
devam edin.
Kimseyle,
özellikle
anne
babanızla
din
konusunda
kavgaya
girmeyin.
119
AİLE SAADETİ 
Söz
kavgaya
dönüşüyorsa
işi sükût
ederek
savın.
120
nimizde güzel görülmüştür. Bütün bunları yâpe ken temel ölçü şudur:
1. O vakit içinde yapılması gereken farz amel terkedilmemeli.
2. Bir harama düşülmemelidir.
Kadının dışarı çıkması zaruri ve hayırlı bir işi için de olsa edep ölçülerine
dikkat etmek zorundadır; yoksa kazancı zararını kapatmaz.
Cami, türbe ve tarihî yerlerin ziyareti; kermes, vakıf çalı şmaları, hayır
hizmetleri, sanat etkinlikleri, davet ve tebliğ vazifeleri gibi güzel i şleı için
evin dışına çıkan bir kadının hem niyeti güze olmalı hem de hal ve hareketleri
edebe uymalıdır aksi durumda sonuç hayra çıkmaz.
Şu hadis-i şerif herkese bir gerçeği hatırlatıp yor:
"Kadın örtü içinde olması gereken bir varlık] tır. Kadın evinin dışına çıktığı
zaman şeytan on gözünü diker (onu harama nasıl alet edeceğin^ düşünür)."9^
Allah Resulü (s.a.v), "Güzel ve çekici kokulafi sürünüp kokusunu etrafa yayarak
mescide giden\ kadının bu haliyle kıldı ğı namazı kabul etmeye ğini
bildirmektedir."92
91 Tirmizî, Radâ', 16; Ibn Huzeyme, Sahîh, nr. 1685.
92 Ebû Davud, Tereccül, 7; ibn Mâce, Fiten, 19.
Âişe validemiz (r.ah) kendi devrindeki kadınların mescide giderken süslenme,
koku sürünme ve güzel elbiseler giyinme gibi hallerini görünce rahatsız olmu ş ve
bunu şöyle dile getirmiştir:
"Eğer Allah'ın Resulü kendinden sonra şu kadınların ne yaptıklarını görseydi,
(namaz için de olsa) onların evlerinden dı şarı çıkmasını yasaklardı."93
ibn Hacer (rah) der ki: "Kadınların mescide çıkması yasaklanmadı. Bu konuda
dikkat edilecek nokta fitne ve fesada sebep olmamaktır. Bunun için Allah Resulü,
kadınların dışarı çıkarken koku sürünmelerini ve süslenmelerini yasak
etmiştir."1
'94
İmam Gazâlî (rah), bu konuda şöyle demiştir:

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 49/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

"Allah'ın Resulü kocalarının müsaadesi olduğu takdirde kadınların bayram gibi


özel günlerde dışarı çıkmalarına izin vermi ştir. Bu zamanda da edep ve iffetine
dikkat eden kadınların, kocaları izin verdiği takdirde bayram ve vakit namazları
için dışarı çıkması mubahtır. Fakat onlar için en selâmetlisi ve fitneden en
uzak olanı ibadetlerini de evlerinde yapmalarıdır.
Kadının, mühim bir i şi yoksa evinden dışarı Çıması uygun değildir. Çünkü bir

gerek yokken
Buhârî, Ezan, 163; Müslim, Salât, 144. ibn Hacer, Fethu'l-Bâri, 2/623.
AİLE SAADETİ 
Doğru
bildiklerinizi
Allah için
yapın.
Gösterişe
kaçmayın.
Kimseden
alkış ve
aferin
beklemeyin.
121
AİLE SAADETİ 
Güzellik
gönülde
ve edepte
olursa
devamlı
olur.
122
dışarı çıkmak ve sokaklarda dolaşmak, kadının edebini zedeler, saygınlığını yok
eder. Hatta çoğu zaman harama sebep olur. Kadın mühim bir işi için dışarı
çıktığında ise bakışlarını kontrol etmeli, kendisine helâl olmayan erkeklere
onları etkileyecek ve harama sebep olacak şekilde bak-mamahdır."95
A İBRET İk
Kadın İçin En HaYırlı Durum
Hz. Ali (r.a) şöyle anlatır:
"Bir gün Hz. Resûlullah (s.a.v) bize, 'Birka-, dm için en hayırlı durum
hangisidir?' diye sordu. O anda bir cevap veremedim. Fâtıma'nın yanına dönünce,
"Ey Muhammed'in (s.a.v) kızı! Hz. Resûlullah (s.a.v) bize bir mesele sordu,
nasıl cevap vereceğimiz bilemedik" dedim. Fâtıma,
"Ne sordu?" dedi. Ben, "Bir kadın için en hayırlı durum hangisidir?" diye sordu,
dedim. Fâtıma,
"Bunun cevabını bilemediniz mi?" dedi. Ben de, "Hayır, bilemedik!" dedim. O
zaman Fâtıma,
"Bir kadın için en hayırlı durum, (bir zaruret^ hali hariç) onun yabancı bir
erkeği görmemesi; ya-95 Gazâlî, ihya, 2/61.
bancı bir erkeğin de onu görmemesidir" dedi. Aksam olunca Hz. Resûlullah (s.a.v)
ile birlikte oturuyorduk. Ben, Peygamber Efendimiz'e (s.a.v),
"Ey Allah'ın Resulü! Siz bize bir mesele sormuştunuz, biz de bilememiştik. Bir
kadın için en hayırlı durum, onun yabancı bir erkeği görmemesi; yabancı bir
erkeğin de onu görmemesidir" dedim. Resûlullah Efendimiz (s.a.v),
"Bunu sana kim söyledi?" buyurdu. Ben de,
"Fâtıma" dedim. Peygamber Efendimiz (s.a.v),
"Doğru söylemiş; şüphesiz Fâtıma benden bir parçadır" buyurdu.96
Bir kadın için en hayırlı yer, evinin içidir. Namaz için bile olsa kadının
dışarı çıkması daha hayırlı değildir. Tedavi, eğitim, hizmet ve zaruri ihtiyaç
durumları hariç, kadın yuvasının dışında olmamalıdır. Kalbini ve edebini dü şünen
kimseler için bu çok önemlidir.
Bir kadın için en kutsal vazife anneliktir, en emniyetli yer yuvasıdır, en güzel
arkadaş Allah 'Çin yaşayan kocasıdır, en hayırlı meşguliyet ibadettir, en
huzurlu an yavrularının sevincini seyret-mektir, en güzel süs edeptir.

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 50/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

bk. Müttakî-i Hindî, Kenzü'l-Ummâl, nr. 46011. Daha kısa bir rivayet için bk.
Ebû Nuaym, Hilye, 2/50-51; Bezzâr, Müsned, nr. 526; Heysemî, Mecmau'z-Zevâid,
4/255.
AİLE SAADETİ 
İyi niyet ve
ibadet için

de olsa
kocanın
veya
hanımın
hakkını
ihmal
etmek hak
değildir.
123
AİLE SAADETİ 
Camide
umum
cemaate
imamlık
yapmak,
minarede
ezan
okumak da
kadına
verilmeyen
bir
görevdir.
124
Kocanın İzni Niçin Önemli? ,i
Dinimizde koca, evin reisidir. Bu reis, yuvanın bütün zaruri ihtiyaçlarını
görmekle yükümlü olduğu gibi, ailesinin namus ve edebini korumakla da
görevlidir. Nikâh ile kadın kocanın himayesi ve emri altına girmi ş olur. Koca
kadından, kadın da kocasının namus ve evini korumaktan sorumludur. Bu konumdaki
bir reis, Allah için itaati hak eder, onun sözü dinlenir, hükmü ba ğlayıcı olur,
hakkı büyüktür.
Bu taksime göre kadının ibadet, hizmet ve icraat yeri öncelikle evinin içidir.
Bazan kadının evin dışında yapması gereken işler ve hizmetler olur. Bunlar
şahsa, aileye veya çevreye ait şeyler olabilir.
Bu durumda koca, hanımına evin dışına çıkış konusunda genel ve özel izinler
verebilir. Kadın da buna göre hareket eder.
Genel izin, ev çevresinde, kendi mahallesinde veya belirli bir bölge içinde
yapaca ğı işler için kadına verilen izindir.
Yakın akraba ziyaretleri, komşularla ilgilenme, yakın çevredeki işlerin takibi,
hizmetler, eğitim, ilim ve sanat faaliyetlerine katılım gibi i şlerde koca
hanımına genel bir müsaade verebilir. Bunlar dine ve örfe göre güzel olup
kadınları ilgilendiren sosyal hizmetlerdir. Kadın kocanın bu genel iznini kötüye
kullanmamalı, haddi aşmamalı, bu işleri edebine uygun bir şekilde yerine
getirmelidir
Özel izin, özel işler ve özel durumlar içindir. Özel izin alınan konuda kadın
genel izni kullanamaz, kocası ile istişare yapar, ayrıca izin ister, karara göre
hareket eder.
Koca, kadına bazı isimler vererek bu kişilerle buluşmasını kısıtlayabilir. Evine
almamasını istediği kimseleri belirtip, zararlı gördüğü kimselere giriş yasağı
getirebilir. Kadın bunlara dikkat etmek zorundadır.
Koca, kadının bazı düğün ve benzeri eğlencelere gitmesini yasaklayabilir.
Koca izin yetkisini kullanırken keyfine göre de ğil dinin ölçülerine göre hareket
etmelidir. Kadının helâlinden e ğlenme, gezme, seyahat etme, arkadaşlarıyla hoş 
vakit geçirme gibi tabii ihtiyaçlarını ölçülü olarak yerine getirmesine müsaade
etmelidir.
Kocadan İzinsiz Yapılabilecek İşler

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 51/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Kadın için bazı işler vardır ki koca izin ver-mediği zaman da onlar yapılabilir.
Bunlar özetle Şunlardır:
1- Kadına hac farz olmu şsa, kocası hac yapısına engel olamaz. Bunun için kadın
bir mah-rerni ile farz haccına gidebilir. Nafile hac için ko-Casından izinsiz
gidemez.
AİLE SAADETİ 

Ş eytan sadece
yaptırarak kötü i şleri değil, hayırlı işleri de kullanıp usulsüz ve
evin
huzurunu kaçırabilir.
125
AİLE SAADETİ 
Kur'an ve
Sünnet'e
uymayan
her iş 
dengesizdir; dengesiz her iş zararlıdır.
126
2. Kadın kendisine farz ilimleri kocasından öğrenemiyorsa veya kocası evde
bunun imkânla-rını hazırlayamıyorsa, çevresindeki bir ilim meclisine gidebilir.
Fetva gerektiren bir meselesi varsa ehline danışabilir.
3. Kadının bir kimseden alacağı veya bir kimseye vereceği varsa, başka yol
bulamayınca kendisi gidip ilgilenebilir.
4. Anne babası hasta olup kendisine ihtiyaçları olan bir kadın onlarla
ilgilenmek için izinsiz gidebilir. Ancak bu ilgilenme gündüz olmalı, kadın gece
evine dönmelidir. Zaruret varsa kadın hasta anne babasının yanında izinsiz de
kalabilir.
Kadın, yakın akrabası da olsa gece misafir kalaca ğı her yer için kocasından izin
almalıdır.
5. Kadın, kocası izin vermese de belirli aralıklarla anne babasını ziyaret
edebilir. Bazı âlimler kadın anne babasını haftada bir ziyaret eder, demi ştir.
Bu görüşün uygulanma zorluğu vardır. Bu durum, aynı mahallede oturanlar için
mümkündür. Uzak mesafede oturanlar için bir zaruret ve hacet yokken haftada bir
ziyaret hem zor hem de gereksizdir.
Anne babayı ziyaret süresi, duruma, örfe, ik' lime ve ihtiyaca göre değişir.
Koca, anne ve babasının hanımına zarar verdi ğini, yuva huzurunu ve ahlâkını
bozduğunu görüyorsa, ziyaretleri için izin vermeyebilir.
Kadının amca, hala, teyze, ağabey gibi yakın akrabalar için senede bir ziyareti
yeterlidir. İmkânı yoksa bir günah olmaz.
Koca, hanımının önceki kocasından çocuklarını aynı mahallede oturuyorlarsa
haftada bir görmesine izin vermelidir. Buna mani olamaz.97
Günümüzde telefon, internet, faks gibi ileti şim araçları ile akrabaların
durumunu ve hatırını sormak da başka imkân olmayınca bir ziyaret yerine geçer.
Gaye, haber almak, sıkıntıları paylaşmak ve akraba hukukunu korumaktır.
Vefat Eden Kocaya Gösterilecek Vefa
Kadının görevlerinden biri de kocası vefat etti ğinde dört ay on gün yas tutması
ve iddet bek-lemesidir. Bu konuda yüce Allah şöyle buyurur:
"Sizden biri öldüğünde geride bıraktığı eşleri dört ay on gün (evlerinde,
evlenmeden) beklesinler."m
Bu konu için bk. el-Fetâva'l-Hindiyye, 1/556 (Bulak 1310); Zeydân, el-Mufassal
fîAhkâmi'l-Mer'e, 7/288-297; Hamdi Döndüren, Delilleriyle islâm İlmihali, s.
252-253. Bakara 2/234.
AİLE SAADETİ 
Erkek için
dışarıdaki
farz
ibadetler
ve zaruri
işler bitip
eve
dönünce,
evde

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 52/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

ailesinin
hakkı
başlar.
127
AİLE SAADETİ 
İbadet için de

olsa
ihmalhanımını
etmek,
görmezlikten
gelmek
doğru
değildir.
128
Kadın bu süre içinde süslenmez, güzel kokular sürünmez, kimseye evlenme
teklifinde bulunmaz, kendisine evlenme teklifinde bulunulmaz, bu niyetle
süslenip dikkat çekmeye çalışmaz. Hastalık, korku, yalnızlık, ihtiyarlık, geçim
için çalışmak gibi bir zaruret yoksa evin dı şına çıkmaz.
Zeyneb binti Ebû Seleme (r.a) anlatıyor:
"Peygamber Efendimizin (s.a.v) eşlerinden biri olan Ümmü Habîbe'nin (r.ah)
babası Ebü Süf-yân b. Harb vefat etmişti. Baş sağlığı için Ümmü Habîbe'nin (
r.ah) yanına gittim. Ümmü Habîbe (r.ah) içinde kına ve çeşitli maddeler bulunan
bir koku istedi. İlk önce o kokuyu bir kızın başına sürdü. Sonra da kendi
yanaklarına sürdükten sonra dedi ki:
"Allah'a yemin ederim ki benim koku sürmeye ihtiyacım yok, ancak ben Resûl-i
Ekrem'in (s.a.v),
'Allah'a ve âhiret gününe iman eden bir kadına, kocasından başka vefat eden
hiçbir kimse için üç günden fazla yas tutması helâl de ğildir. Kocası içinse dört
ay on gün yas tutar' buyurdu ğunu duydum; bu yüzden koku sürünüyorum.""
Kadın ayrıca, vefat eden kocasının affı için Allah'a yalvarmalı, hayır dua
yapmalı, gücü yeterse onun adına sadaka vermeli, çocuklarına sahip çıkmalı,
terbiyeleri ile meşgul olmalı, kocasını hayırla anmalı, arkasından kusurlarını
kimseye anlatmamalı, vefalı olmalı, saygı göstermeli ve böylece yüce Allah'ın
rızâ ve rahmetini istemelidir.
99 Buhârî, Cenâiz, 30; Müslim, Talâk, 58; İbn Hibbân, Sa-hfh, nr. 4304.
AİLE SAADETİ 
Bütün
ibadetler
nefsin
keyfine göre
değil,
dinimizce
öğretilen
edebe göre
yapılmalıdır
ki, Allah
için
yaşanmış 
olsun.
129
AİLE SAADETİ 
Hak, yüce Allah'ın isimlerinden biridir. Yüce Allah haktır; O'nun varlı ğı hak,
hükmü hak, sözü hak, vaadi haktır ve olması muhakkaktır.
Hak, kâinata konmuş ilâhî bir dengedir; hak sahibine hakkını vermemek bu dengeyi
bozmaktır.
Hak, her varlığa verilmiş özel bir imtiyazdır; bunu ona lâyık görmemek, Cenâb-ı
Hakk'a itirazdır.
Hak, Cenâb-ı Hakk'ın çizdi ği bir sınır, verdi ği bir hüküm, belirlediği bir
ölçüdür. Bu sınırı a ş-ffiak, hükme uymamak, ölçüyü dikkate almamak zulümdür.
Dünya tarihinde zulümle payidar, isyanla bahtiyar olmuş kimse yoktur.
Yüce Allah her varlı ğa bir hak belirlemiştir; bu hakkı korumasını istemektedir.
131

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 53/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

AİLE SAADETİ 
Nafile ibadet için
dahi izin
gerekli
iken,
hanımını

keyfi için ihmal etmek büyük


kusurdur.
132
Üzerimizde kendi nefsimizden sonra sırasına göre annemizin, babamızın, hanımın
veya kocanın, kardeşin, komşunun, arkadaşın, dostun hatta dü şmanın bile hakkı
vardır.
İnsanlar gibi hayvanların da hakkı vardır.
Eşyanın, malın mülkün kendine has birer' hakkı oldu ğu gibi hayatın, zamanın,
ömrün, aklın, ilmin, sevginin, gözün, kula ğın ve benzeri bütün, nimetlerin de
birer hakkı vardır.
Bu hak, Cenâb-ı Hakk'ın onlara karşı yapmamızı istediği şeyleri yapmaktır.
Nefsimize ağır gelse de hakkı sahibine teslim etmelidir. Bu konuda şu hadis-i
şerifi hiç unutmayalım. Allah R> sûlü Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"Kıyamet günü insanlar çıplak, sünnetsiz w yanlarında hiçbir şey olmadan mahşer
yerine tirilir. Sonra Allah Teâlâ, herkesin i şiteceği bir Ş( kilde şöyle
seslenir:
Hüküm ve mülk sahibi benim, hesabı gö cek de benim. Bugün hiçbir cehennemlik
kimse cennetlik birinden hakkını almadan cehenneme girmeyecek; önce hakkını
alacak, sonra ateşe girecek. Aynı şekilde cehennemlik birinde hakkı olan bir
cennetlik de ondan bu hakkını almadan cennete girmeyecek. Bu hak, bir tokat
vurmak dahi olsa bile onun hesabını görürüm." i:
Bunun üzerine Allah Resûlü'ne, "Bizler yüce Mlah'ın huzuruna çıplak, sünnetsiz
ve yanımızda
Iiçbir şey olmadan geleceğiz, bu ödeşme nasıl lacak?" diye soruldu; Allah Resulü
şu cevabı erdi:
"Alacaklıya, kendisine haksızlık edenin iyiliklerinden verilir, iyiliği yoksa
alacaklının kötülüklerden ona yüklenir."100
Yüce Yaratıcı'nın Hakkı
Kulun üzerinde en büyük hak, yüce Yaratı-cı'nındır. Bütün âlem O'nun mülküdür.
Bütün insanlar O'nun kuludur. Asıl hak mülke sahip olanındır. Bu durumda bütün
hamd, şükür, övgü, sevgi, hürmet, hizmet yüce Allah'a aittir ve O'na lâyıktır.
Var olmak, varlık âleminde hayat bulmak insan için en büyük bir nimettir.
Ruh, kalp, akıl, idrak, anlayış, göz, kulak, dil, e|, ayak, hareket gibi insana
has özelliklerle donatılmak en büyük ikramdır.
Hidayete ve hak yoluna ulaştırılmak, İslâm dini ile şereflenmek tarifi imkânsız
bir ihsandır.
Ahmed, Müsned, 3/495; Hâkim, Müstedrek, 2/437-438; Heysemî, Mecmau'z-Zevâid,
10/345-346.
AİLE SAADETİ 
Hepimiz bir
damla
sudan
yaratılmışız.
Tevazu
gösterelim.
Kusur
işleyince
özür
dileyelim.
133
AİLE SAADETİ 
Hak sahibi
kadar, hak
sırasını
bilmek de

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 54/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

önemlidir.
134
Bunları verene vefa gerekmez mi? Bunca nimet bir şükür ve teşekkür istemez mi?
Elbette ister.
Nimete şükür üç şekilde olur:
1. Nimetin kimden geldi ğini bilmek, ona minnet duymak, kendisini sevmek, övmek

ve
2. yüceltmek.
Nimetin üzerinde onu verenin hakkı olduğunu kabul etmek ve o nimet ile
sahibine isyan etmemek.
3. Nimeti ve vereni gizlememek, ulaştığı nimete sevinmek ve onu halka ilân
etmek. Ulaştığı nimette halkın hakkı varsa onlara haklarını vererek, sevinç ve
şükürlerine sebep olmak.
Yüce Yaratıcımız'ın kulu üzerindeki hakkı, kulun O'na hiçbir şeyi ortak koşmadan
sadece O'na ibadet ve kulluk yapmasıdır. Yüce Allah'ın kulu üzerindeki hakkı
öyle büyüktür ki bunu bilen bütün peygamberler, melekler ve sâlihler, yüce Allah
için canlarını vermişler, sonra bunu az bularak,
"Allahım bizi affet, seni hakkı ile tanıyıp yüceltemedik, ancak biz sana şirk
koşmadan huzuruna geldik" demişlerdir.101
Gavs-ı Sânî (k.s) hazretleri bir defasında, Al-J lah Teâlâ'nın kulları
üzerindeki hakkını anlatırken! şu sohbeti yaptılar: 101 bk. Heysemî, Mecmau'z-
Zevâid, 1/51-52.
"Rabbü'l-âlemin'in yüceliği ve hakkının bü-
Iyüklüğü âhirette anlaşılır. İnsan ölünce gözünden perde kaldırılır, hakikat
güneş gibi ortaya çıkar. Âhiret hakikat âlemidir. Herkes asıl hüküm, şeref
mülkün kime ait olduğunu orada bilir. Resûlul-|lah Efendimiz (s.a.v), yüce
Allah'ın hakkının ne <adar büyük oldu ğunu şöyle bildirmiştir:
'İnsan âhirette şunu anlar: Eğer kul anasın-ian doğduğu andan itibaren yaşlanıp
ölene kadar başını yere koyup devamlı secdede bulun-aydı (ve hep Rabb'ini
övseydi) yüce Allah'ın rızâsı kar şısında bu çok az kalırdı.'102
Peygamber Efendimiz (s.a.v), yüce Allah'a şirk koşmadan ölen kulun da yüce Allah
üzerinde bir hakkı ve alaca ğı olduğunu haber vermiştir. Bu hak, Allah'ın mümin
kulunu affedip azap etmemesidir."103
Aslında kulun kendisinden kaynaklanan bir sebeple yüce Allah üzerinde bir hakkı
ve alacağı olmaz; fakat yüce Allah kendisine şirk koşmayan kulunu affetmeyi
kendisi için bir hak görüp müminlere rahmetini vaad etmi ştir. O'nun vaadi hak,
gerçekle şmesi muhakkaktır.
102
Ahmed, Müsned, 4/185; Taberânî, el-Kebîr, 17/122; Heysemî, Mecmau'z-
Zevâid, 1/51. 103 Buhârî, Cihâd, 46, Libâs, 101; Müslim, İmân, 38-39.
AİLE SAADETİ 
Farzı terkedip nafilenin peşine koşan kimse, hata etmektedir.
135
AİLE SAADETİ 
Annesini
ihmal edip
arkadaşına
ikram
etmek hak
değildir.
136
ANNE BABA HAKKI
Allah Teâlâ Kur'ân-ı Kerîm'de kendisine ibadetten sonra anne babaya itaati
emretmiştir. Çünkü insanın varlığının hakiki sebebi Allah Te-âlâ'dır; zahirî
sebebi de anne ve baba yapılmıştır.
Dinimizde yüce Allah'ın hakkından sonra gelen en büyük hak, anne baba hakkıdır.
Bu öyle büyük bir haktır ki yüce Mevlâ, âyetlerde kendi hakkının pe şinden hemen
anne babanın hakkını zikrederek şöyle buyurmuştur:
ÜCİ-I
»\j\

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 55/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

 c
"Rabb'in sadece kendisine kulluk etmenizi] ve anne babanıza güzel muamele
yapmanızı em- j reff/. Onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlanırsa
kendilerine 'öf bile deme, onları azarlama, her ikisine de yumu şak ve güzel söz
söyle. Onlara karşı şefkatli ve alçak gönüllü ol. Onlar için şöyle dua et:
'Rabbim, onlar beni küçükken yeti ştirip büyüttükleri gibi şimdi de sen onlara

acıyıp rahmet et.'" 104


isrâ 17/23-24.
Bundan daha güzel ifade olmaz.
Yani, anne ve babanıza iyilik ederek ve onlara acıyarak muamele ediniz. Onlar
yaşlandıkları zaman, onlara sert söz söylemeyiniz. Onların hizmetini seve seve
yapınız; çünkü onlar daha önce sizin için nice fedakârlıklar yapmı şlardı. Onlara
yumuşak ve kibar söz söyleyiniz.
İbn Ömer (r.a) âyet-i kerimeyi şöyle tefsir etmiştir: "Anne ve babaya hitap
ederken, 'Babacığım, anneciğim' demelidir."
Atâ b. Ebû Rebâh (rah) bu âyet-i kerimenin tefsirinde, "Onların yanında
konuşurken, gözü onlara doğru çevirmeden, kendilerine dik dik bakmadan
konuşmalıdır" demiştir.
Yine Atâ b. Ebû Rebâh, "Onları azarlama"
âyetini, "Onlara karşı elini silkeleme" diye tefsir etmi ştir.105
Mücâhid (rah) ise şöyle demiştir: "Anne babanızı isimleri ile çağırmayınız.
Onları yalanlamayınız. Onlarla yumuşak konuşunuz. Onlara boş söz söylemeyiniz."
Hasan-ı Basrî (rah) "...o ikisi (anne ve baban) için öf bile deme..." âyetini
şöyle tefsir etmiştir:
"...Annen ve baban senin yanında iyice ihtiyarlayıp lâzımlık tutunurlarsa öf
deme, kendilerini azarlama ve def-i hacette bulunduklarında burnu-105 İbn Kesîr,
Tefsir, 5/2082 (Beyrut 1998).
AİLE SAADETİ 
Kendi
hanımına
sert
davranıp
yabancılara
efendilik
yapmak
nezaket ve
mürüvvete
sığmaz.
137
AİLE SAADETİ 
Kendi
evlâtlarına
hiç
tebessüm
etmezken,
tanımadı ğı
çocuklara
gülücükler
dağıtana
merhametli
insan
denmez.
138
nu tutma! Çünkü sen küçükken onlar senden i ğrenmiyorlar ve burunlarını
tutmuyorlardı..."
Anne babaya iyilik yapmak, onlara dil uzatmamak, onlara kar şı gelmemek onlara
itaattendir. Anne babaya karşı gelmek, kendilerini dil veya hal ile incitmek
büyük günahtır. Dinen mahzurlu olmayan hususlarda anne babaya kar şı
gelmemelidir.
"Bana şükret, anne babana da te şekkür I
et"106 âyetinin tefsirinde büyük müfessir Süfyân b. Uyeyne (rah) şöyle demiştir:

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 56/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

"Kim beş vakit namazı kılarsa yüce Allah'a şükretmiş olur. Kim de beş vakit


namazın peşinden anne babasının affı için dua ederse onlara teşekkürü yerine
getirmiş olur."107
Tabiînin büyüklerinden Kâ'b el-Ahbâr (rah) demi ştir ki:
"Allah Teâlâ, kul, anne ve babasına âsi olduğu zaman, onu helak etmekte acele
eder. Kul, | anne ve babasına iyilik ve ihsanda bulunduğu müddetçe ömrü

bereketli olur.
nisbetin-de Onlara yapılacak
hacetlerini iyilik, bir şeye ihtiyaç duyduklarında güç
gidermektir."
Biri Resûl-i Ekrem'in (s.a.v) yanına geldi ve, "Yâ Resûlallah! Babam malımı
elimden almak is-
tiyor, ne yapayım?" dedi. Bunun üzerine Server-i (s.a.v) ona,
"Sen de malın da babanındır" buyurdu.108
<Â İBRET ilk
Ne Yapsan Hakkını Ödeyemezsin
Abdullah b. Ömer (r.a), annesini sırtına almı ş tavaf yaptıran bir ki şi gördü.
Adam İbn Ömer'e (r.a), "Ey İbn Ömer! Böyle yapmakla annemin hakkını ödemi ş olur
muyum?" diye sordu, ibn Ömer,
"Onun hakkının yüzde birini ödeyemezsin. Ancak iyi bakarsan ona yapaca ğın küçük
hizmete çok sevap verilir" buyurdu.109
Hasan-ı Basrî (k.s) Kabe'yi ziyaret ve tavaf ederken bir zat gördü. Adam
arkasında bir zenbil ile tavaf ediyordu. Ona,
"Arkadaş, arkandaki yükü koyup öyle tavaf etsen daha iyi olmaz mı?" dedi. O zat,
"Bu arkamdaki yük değil, babamdır. Bunu Şam'dan yedi kere buraya getirip tavaf
yaptırdım; Çünkü bana dinimi, imanımı o ö ğretti. Beni İslâm
106 Lokman 31/14.
107 Kurtubî, el-Câmi; cüz 24, s. 61.
Ebû Davud, Büyü, 79 (nr. 3530); ibn Mâce, Ticârât, 64 (nr. 2291-2292); Ebû
Nuaym, Hilye, 5/378. 09 Buhârî, Edebü'l-Müfred, nr. 11; Âlûsî, Rûhu'l-Meânî,
cild 8. cüz 15, 57.
AİLE SAADETİ 
"Bir kimse herkese iyi davransa da kümesindeki hayvanına kötü
muamele yapsa o kimse güzel ahlâk sahibi de ğildir."
139
AİLE SAADETİ 
İnsan anne
ve babasına
iyilikte
bulunduğu
müddetçe
ömrü
bereketli
olur.
140
ahlâkı ile yetiştirdi" dedi. O zaman Hasan-ı Basrî] hazretleri adama dedi ki:
"Kıyamet gününe kadar böyle arkanda getirip' tavaf yapsan, bir defa kalbini
kırmakla bu yaptığın hizmet boşa gider ve yine bir defa gönlünü yapsan, bu kadar
hizmete karşılık olur."
Anne Baba Hakkının Büyüklü ğü
İmam Kurtubî (rah) demiştir ki: "Anne babaya iyilikte bulunmak, onlara itaat
etmek, sadece müslüman anne babaya mahsus değildir. Anne baba kâfir bile olsalar
onlara iyilik yapılır."
Amr b. Mürre el-Cühenî (r.a) şöyle rivayet et-j mistir:
Bir kişi, Resûlullah Efendimizin (s.a.v) yanı-^ na geldi ve;
"Ey Allah'ın Resulü, ben be ş vakit namazı kılıyorum, ramazan-ı şerif orucunu
tutuyorum, ze-; kâtımı veriyorum ve haccımı yapıyorum. Benim yapmam gereken
başka bir şey var mı?" diye sordu. Peygamber Efendimiz (s.a.v);
"Kim anne ve baba hukukuna riayet ederek bunları yaparsa peygamberlerle ve
sıddıklaria beraber olur"11 ° buyurdu.
Biri Resûlullah Efendimiz'e (s.a.v), "Biat \ç\ sana geldim; ancak geride anne
babamı a
vaziyette bıraktım" deyince, Resûlullah Efendimiz (s.a.v);

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 57/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

"Anne babana dön; onları ağlattığın gibi güldür"'111 buyurdu.


Selemeoğullan'ndan biri Resûlullah'a (s.a.v) gelerek; "Yâ Resûlallah! Annem ve
babam vefat ettiler. Acaba onlara yapabileceğim bir iyilik var mı?" diye sordu.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurdu:
I -^ g ' jLaJc^^lj I ^ g ¦'c- d
s vf

"Evet, vardır. Bunlar,


affedilmelerini anne
istemen, babana hayır
vasiyetlerini dua etmen,
yerine Allah
getirmen, Teâlâ'dan
yakın akrabalarını
ziyaret edip haklarını koruman ve onların samimi dostlarına ikramda bulunmandır.
"112
Ebû Ümâme (r.a) anlatıyor: Bir adam,
"Ey Allah'ın Resulü, anne ve babanın çocuk-
In üzerinde hakları nedir?" diye sorunca Resûl-i Ekrem,
10 Münzirî, et-Tergîb, nr. 3688.
|"1 Ebû Davud, Cihâd, 31 (nr. 2528); Buhârî, Edebü'l-Müf-
red, nr. 13; Nesâî, Bîât, 10. |"2 Buhârî, Edebü'l-Müfred, nr. 35, Ebû Davud,
Edeb, 118;
İbn Mâce, Edeb, 2.
AİLE SAADETİ 
Kul anne ve babasına âsi olduğu zaman Allah onu helak etmekte acele eder.
141
AİLE SAADETİ 

"Yarm Hak divanını kurunca,


Kanunî'den
hakkın alır
karınca."
142
"Onlar senin cennet veye cehenneme girme sebebindir; kendilerine ona göre
davran""3 buyurdu.
Anne babanın çocuğu üzerinde on hakkı vardır:
1. Anne baba aç oldukları zaman onları doyurur.
2. Giyeceğe muhtaç oldukları zaman, e ğer gücü yeterse onları giydirir.
3. Hizmete muhtaç iseler onların hizmetini görür.
4. Onlar kendisini çağırdıkları zaman onların davetine icabet eder ve hemen
yanlarına gider.
5. Bir şey emrettikleri zaman emirleri günah olmadığı müddetçe yerine getirir.
6. Anne baba ile konuşurken yumuşak konu-; şur.
7. Onları isimleri ile çağırmaz.
8. Onlarla beraber yürürken arkalarından yü rür.
9. Kendisi için istediğini, onlar için de ister.j kendisi için istemediği bir
şeyi onlar için de iste-; mez.
;j •.
10. Kendisine dua ettiğinde, yüce Allah'ta^ onlar için de af ve ma ğfiret diler.
j i
Vefatlarından sonra anne babayı razı etmek üç şeyle mümkün olur:
1. Çocuk, Allah Teâlâ'nın emirlerine uyup yasaklarından sakınmak suretiyle
sâlih olursa. Çünkü anne baba çocuklarının sâlih olmasına sevinmesi kadar hiçbir
şeye sevinmez.
2. Anne babanın akraba ve dostlarını ziyaret etmekle.
3. Anne baba için Allah Teâlâ'dan af ve ma ğfiret dilemek, onlar için sadaka
vermek ve iyilik yapmakla.
Anne Babaya İtaatin Önemi
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
^U°! *J[ 'S&\'Jj J ^Ci I d I.... oLfyî l^ J j
"Biz insana"... 'Bana şükredin, anne babanıza da teşekkür edin' diye vasiyet
ettik. Dönüş banadır.""4
Allah Teâlâ, anne ve babaya şükrü, kendisine şükür birlikte zikretmiştir. Demek
ki Cenâb-ı Hakk'a şükür, anne babaya te şekkürle tamam °'ur. Kim Allah Teâlâ'ya
şükreder, fakat anne ve babasına teşekkür etmezse, onun şükrü kabul ol-maz. Bu
konuda Peygamber Efendimiz (s.a.v) bizleri şöyle uyarmıştır:

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 58/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

113
İbn Mâce, Edeb, 1 (nr. 3662).
114
Lokman 31/14.
AİLE SAADETİ 
Senin, hak adamı olup olmadı ğın bir alacak anında, kavga zamanında ve dü şmanın

kar
143şısında belli olur.
AİLE SAADETİ 
Mümin,
dost-düşman
ayrımı
yapmadan,
kim haklı ise
ona hakkını
vermekle
yükümlüdür.
144

"Allah Teâlâ'nın rızası, anne ve babanın rı-1 zâsındadır. Allah Teâlâ'nın


gazabı, anne ve ba-\ banın gazabındadır."115
Abdullah b. Amr (r.a) şöyle rivayet etmiştir:
Bir adam Resûlullah'ın (s.a.v) huzuruna gel-] di ve,
"Yâ Resûlallah! Sizinle beraber cihada gel-] mek istiyorum" dedi. Resûl-i Ekrem
(s.a.v) ona, "Annen ve baban var mı?" diye sordu; O da, "Var" dedi. Resûlullah
(s.a.v), "Onun yanında bulun, senin cihadın budur, ona hizmet et"UG buyurdu.
Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"Allah'ın bir kimseden razı olması babasının rızasına ba ğlıdır. Allah'ın gazabı
da babanın gazabına bağlıdır. "uı
Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir defasında minberde hutbe verirken,
"Burnu yere sürtülsün, burnu yere sürtülsün" buyurdu. "Kimin, yâ Resûlallah?"
dediler. "Anne ve babasından biri veya ikisi yanında ihtiyarladı ğı
115 Buhârî, Edebü'l-Müfred, nr. 2; Tirmizî, Birr, 3. >
116 Buhârî, Edeb, 3; Müslim, Birr, 1 (nr. 5); Buhârî, Edebü'l-Müfred, nr. 20.
117 Tirmizî, Birr, 3 (nr. 1899).
halde (onlara yapacağı hizmetle) cenneti kazanamayan kimsenin""8 buyurdu.
Sahabeden biri, Peygamber Efendimiz'e gelerek,
"Yâ Resûlallah! En önce kime iyilik edeyim?" diye sordu; Resûlullah Efendimiz
(s.a.v), "Anne-ne"buyurdu. "Sonra kime?" diye sordu; Peygamber Efendimiz (s.a.v)
yine, "Annene" buyurdu. Üçüncü defa aynı soruyu sordu, yine, "Annene" buyurdu.
"Sonra kime?" diye sorunca; Resûlullah Efendimiz (s.a.v), "Babana ve sonra
sırasıyla akrabalarına" 119 buyurdu.
Annenin, babadan önde tutulması, annenin çocuk için daha çok zahmet çekip
yorulması, ona karşı daha şefkatli olması ve çocuğa hizmetinin çokluğundandır.
*â İBRET ik
Hz. PeYgamber'e Komşu Olmanın Yolu
Hz. Musa aleyhisselâm, Tûrisînâ'da Hak Te-âlâ ile özel konuşma yaparken,
"Yâ Rabbi! Âhirette benim komşum kimdir?" diye sordu. Cenâb-ı Hak ona,
18 Müslim, Birr, 3; Tirmizî, Daavât, 100; Buhârî, Edebü'l-Müfred, nr. 21; Ahmed,
Müsned, 2/254. 119 bk. Buhârî, Edeb, 2; Müslim, Birr, 1; ibn Mâce, Edeb, 1 (nr.
3658); Buhârî, Edebü'l-Müfred, nr. 3.
AİLE SAADETİ 
Herkesin niyetine ve işine şahit olarak yüce Allah yeter.
145
AİLE SAADETİ 
Gizli-açık,
büyük-küçük
bütün
günahlar
kalbi

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 59/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

kirleten, aklı
karartan ve
manevî
hisleri
öldüren birer hastalıktır.
146

"Yâ Musa!
(a.s) Senin
hemel komşun,kasabın
bahsedilen falan yerde,
yanına fala] kasaptır"
gitti. diye
Kasap Hz. Mu! vahyetti. Hz.iman
sa'ya (a.s) Musa
ediyor fakat kendisini tanımıyor-] du. Hz. Musa (a.s) adama,
"Beni misafir eder misin?" diye rica etti. Ka-i sap olur dedi, beraberce eve
gittiler. Yemek za-j manı gelince, kasap bir parça et pi şirdi. Duvardaki asılı
zenbili aşağı indirdi, içinde bulunan ve zayıflıktan iki büklüm olmu ş bir kadına
eti yedirdi, suyunu içirdi, üstünü ba şını temizleyip zenbile koydu. Hz. Musa
(a.s),
"Bu senin neyindir?" diye sordu. Kasap, "Ar nemdir. İhtiyar olup bu hale geldi.
Tek başına otı ramayıp düştüğü için böyle zenbilin içine ko; dum. Her sabah,
akşam bu şekilde hizmetini be görüyorum" dedi. Kasap annesine yemek veri] ken,
annesi,
"Yâ Rabbi, ben oğlumdan razıyım, sen razı ol, o ğlumu cennette Hz. Musa'ya (a.s)
kor şu eyle" diye dua ediyordu.
Hz. Musa (a.s) bu duayı i şitti. Kasaba döne rek,
"Müjde sana, Allah Teâlâ annenin duası kabul etti, senin günahlarını affetti ve
seni ce nette bana kom şu yaptı" buyurdu.
Muhammed b. Münkedir (r.a) gecelerini ibadetle geçirirdi. Ama annesi kendisinden
sabaha kadar ayaklarını ovmasını istedi ğinde namazını bırakıp annesinin isteğini
yerine getirirdi ve bu hareketi nafile namazından daha üstün sayardı.120
Anne babaya iyi davranmak farzdır. Kötü davranmak haramdır. Yüce Allah'a şirkten
sonra en büyük günah, anne babayı haksız yere incitmek ve haklarını çiğnemektir.
Allah Teâlâ, "Biz insana, anne ve babasına karşı iyi davranmasını tavsiye
ettik"121 buyurmuştur.
Resûl-i Ekrem (s.a.v), bir gün ashabına,
"Size büyük günahların en büyüğünü bildireyim mi?" diye sordu. Ashâb-ı kiram,
"Evet, bildir yâ Resûlallah" dediler. Server-i Âlem, "Allah Te-âlâ'ya şirk
koşmak, anne ve babaya âsi olmaktır"
buyurdu ve bir yere dayanmakta iken doğruldu. Sonra,
"/// dinleyin! Bir de yalan yere şahitlik yapmaktır"^2 buyurdu.
Görüldüğü gibi Fahr-i Âlem (s.a.v) anne babaya isyanı, onlara fena muamele
etmeyi, onların
120 Ebû Nuaym, Hilye, 3/150.
121 Ankebût29/8.
' Buhârî, Edeb, 6, isti'zân, 35; Müslim, imân, 38; Tirmizî, Tefsîr, Nisa (nr.
3017), Birr, 4.
AİLE SAADETİ 
Dinimiz İslâm'ın terbiyesindeki bir kimse, değil insana, kendisine zararı
olmayan bir hayvana bile vuramaz.
147
AİLE SAADETİ 
Haksız yere
insanların da
hayvanların
da yuvası
yıkılmaz,
huzuru
bozulmaz.
148
hukukuna riayet etmemeyi, Allah Teâlâ'ya şirk koşmakla beraber zikretmiştir.
Bundan şiddetle kaçınmalıdır.
Ebü'd-Derdâ (r.a) anlatıyor:
Resûlullah'ın (s.a.v) şöyle buyurduğunu işittim:
"Baba (ve anne) cennetin orta kapısıdır. İs-1 tersen (onlara hizmetinle) bu
kapıyı muhafaza et, istersen (onları inciterek) bu kapıyı terket."123

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 60/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

A İBRET ilk
Ölürken Dili Tutuldu
Enes b. Mâlik (r.a) şöyle anlatmıştır:
Peygamber Efendimiz'in (s.a.v) zamanında, Alkame adında bir genç vardı. Hep taat
üzere; olup kış ve yaz oruç tutar, geceleri sabaha kadar ibadet ederdi. Bir gün
fenalık geçirdi, dili tutuldu. Durumunu Resûlullah'a (s.a.v) haber verdiler.'

Resûl-i Ekrem
Alkame'ye (s.a.v)
kelime-, Hz. Ali
şehâdeti ile Ammâr
söyletmek b. çalı
için Yâsir'l onun da
ştılarsa yanına
dili gönderdi. Onlar,
dönmedi. Hz.
Ali, Bilâl-i Habeşî'yi Resûlullah'a gönderip durumu bildirdi. Resûlullah
(s.a.v),
"Alkame'nin annesi babası var mı?" diye sordu. Orada bulunan ashâb-ı kiram,
"Yaşlı bir anı nesi var" dediler. Server-i Âlem (s.a.v),
123 Tirmizî, Birr, 3 (nr. 1900); ibn Mâce, Edeb, 1 (nr. 3663)]
"Annesini buraya getirin" buyurdu. Hemen annesini çağırdılar. Resûl-i Ekrem
(s.a.v) ona,
"Alkame'ye ne oldu, anlat! Seninle geçinmedi nasıldır?" buyurdu. Annesi şöyle
anlattı:
"Yâ Resûlallah! Alkame çok iyidir. İbadet eh-
Iidir; hep ibadet ve taat üzeredir. Ama ben ondan azı değilim. Çünkü o,
hanımının rızasını benim izamdan önde tutmaktadır."
Resûlullah Efendimiz (s.a.v),
"Dilinin tutulması bu yüzdendir. Ona hakkını helâl et dili açılsın" buyurdu.
Annesi,
"Ey Allah'ın Resulü! O benim hakkımı çok çiğnedi; hakkımı helâl etmem" dedi.
Peygamber Efendimiz (s.a.v),
"Ey Bilâl! Ashabı ça ğır; etraftan odun topla-sınlar, ate ş yaksınlar, Alkame'yi
yakacağız; çünkü annesi ondan razı değildir" buyurdu. Annesi,
"Yâ Resûlallah! Oğlumu, gözümün önünde mi yakacaksınız? Kalbim buna nasıl
dayanır?" deyince, Resûl-i Ekrem (s.a.v),
"Cehennem ateşi, dünya ateşinden çok daha kızgın ve yakıcıdır. Sen ondan razı
olmadıkça, onun hiçbir itaati makbul de ğildir" buyurdu. Annesi feryat ederek,
"Yâ Resûlallah! Ben ondan razı oldum. Hak- helâl ettim" dedi ve eve gitti. Eve
gittiğinde
AİLE SAADETİ 
Bir hayvan insanlara ve çevreye zarar vermeye ba şlarsa ona en kolay yoldan engel
olunur; icap ederse öldürülür.
149
AİLE SAADETİ 
Kimse,
yanında
hizmetini
gören
hizmetçiyi,
dili veya
eliyle
incitemez,
haksız yere
dövemez.
150
Alkame'nin sesini duydu. Kelime-i şehâdet söylüyordu. Dili açılmıştı. Aynı gün
vefat etti. Resûlul-lah Efendimiz (s.a.v) cenaze namazını kıldırdı ve defin
işinde bulundu. Sonra şöyle buyurdu:
"Ey ashabım, ey muhacir ve ensarl Hanımını annesinden üstün tutana, Allah Teâlâ
ve melekler lanet ederler. Onun farz ve nafile ibadetleri kabul edilmez."124
Anne Babaya İyilik
Ebû Hüreyre (r.a) anlatıyor: Bir adam Hz. Peygamber'e gelerek,
"Ey Allah'ın Resulü, kendisine iyi davranıp hoş sohbette bulunmama en fazla kim
hak sahibidir?" diye sordu. Hz. Peygamber (s.a.v),
"Annen!"diye cevap verdi. Adam,
"Sonra kim?" diye sordu; Resûlullah (s.a.v),
"Anneni"diye cevap verdi. Adam tekrar,

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 61/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

"Sonra kim?" diye sordu; Resûlullah (s.a.v)j yine,


"Anneni"diye cevap verdi. Adam,
"Sonra kim?" diye sorunca; Allah Resûlüj (s.a.v) bu dördüncüde,
124 bk. Râzî, Mefâtîhu'l-Gayb, 1/328; Bursevî, Rûhul-Be-] yân, 3/246; 4/314.
"Babanl" buyurdu.125
Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

A İLE SAADET
"Siz İ 
insanların hanımlarına kar şı iffetli davranın ki sizin hanımlarınız da
iffetli olsun. Siz babalarınıza iyilik ve itaat ediniz ki çocuklarınız da size
iyilik ve itaat etsinler."126
İbn Amr (r.a) anlatıyor:
Bir adam, cihada katılmak için Hz. Peygam-ber'den izin istedi. Resûlullah
(s.a.v),
"Annen baban sağ mı?" diye sordu. Adam,
"Evet" deyince, Peygamber Efendimiz (s.a.v),
"(Onlara hizmet de cihad sayılır), sen onlara hizmet ederek cihad yap"127
buyurdu.
Muâviye b. Cüheyme'nin anlattığına göre, Cüheyme (r.a) Hz. Peygamber'e (s.a.v)
gelerek,
"Ey Allah'ın Resulü, ben gazveye (cihada) katılmak istiyorum, bu konuda sizinle
istişare etmeye geldim" dedi. Resûlullah (s.a.v),
125 Buhârî, Edeb, 2; Müslim, Birr, 1 (nr. 1).
126 Hâkim, Müstedrek, 4/154; Münzirî, et-Tergîb, nr. 3663. '" Buhârî, Cihâd,
138, Edeb, 3; Müslim, Birr, 1 (nr. 5); Ebû
Davud, Cihâd, 31 (nr. 2529); Tirmizî, Cihâd, 2 (nr. 1671); Nesâî, Cihâd, 5.
Hiç kimse
çırağını,
işçisini, emri
altındaki bir
kimseyi
suçsuz yere
azarlayamaz,
kmayamaz,
horlayamaz,
dövemez.
151
AİLE SAADETİ 
Dinimizde
haksız yere
dövmek
haram olduğu
gibi, elindeki
alet, silâh,
sopa, bıçak
ve demir türü
bir şeyle
insanları
korkutmak da
yasaktır.
152
"Annen var mı?" diye sordu. O da,
"Evet" deyince,
Peygamber Efendimiz (s.a.v),
"Öyleyse onun hizmetinden ayrılma, çünkiA senin için cennet onun aya ğının
altındadır":2S bu-f
yurdu.
Hâlid b. Mikdâm şöyle demiştir:
Ben Allah Resûlü'nün anber saçan a ğzındafl şunları işittim:
"Cenâb-ı Hak sizin için annelerinize iyilik > itaat ile ondan sonra derece
derece akrabanıza^ iyilik ve ihsanı tavsiye eder."129
Hz. Ebû Bekir'in (r.a) kızı Hz. Esma (r.ah)j anlatıyor:

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 62/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Henüz İslâm'la şereflenmemiş oan müşri| annem yanıma geldi. Ona karşı nasıl
davranmar gerektiğini Hz. Peygamber'den (s.a.v) sorarak,
"Annem yanıma geldi, benimle (görü şüp ko-j nuşmak) arzu ediyor, anneme iyi
davranayım! mı?" dedim, Resûlullah Efendimiz (s.a.v),
"Evet, ona gereken hürmeti göster" buyurdu.130
128 Nesâî, Cihâd, 6.

129
130 ibn Mâce,
Buhârî, Edeb,
Edeb, 8,1Zekât,
(nr. 3661).
14 (nr. 50); Ebû Davud, Zekâ| 34; Buhârî, Edebü'l-
Müfred, nr. 25.
İbn Ömer (r.a) anlatıyor:
Bir adam Resûlullah Efendimiz'e gelerek,
"Ben büyük bir günah işledim, buna tövbe imkânım var mı?" dedi. Hz. Peygamber
(s.a.v),
"Annen var mı?" diye sordu. Adam, "Hayır, yok" dedi.
"Peki, teyzen var mı?" diye sordu. Adam, "Evet, var" deyince Resûlullah (s.a.v),
"Öyle ise ona iyilik yap (Ona yapaca ğın iyilik \e hizmet günahlarını
temizler)'1'buyurdu.131
Ebû Üseyd Mâlik es-Sâidî (r.a) anlatıyor:
Bir adam, "Ey Allah'ın Resulü, anne ve babamın vefatlarından sonra da
kendilerine iyilik yapma imkânı var mı, onlar için nasıl iyilik yapabilirim?"
diye sordu. Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
"Onlara hayır dua edersin, günahlarının affı için Allah'a yalvarırsın, varsa
vasiyetlerini yerine getirirsin, anne ve babanın akrabalarının haklarını görüp
gözetirsin ve onların dostlarına ikramda bulunursun."™2
AİLE SAADETİ 
131 Tirmizî, Birr, 6.
132 Ebû Davud, Edeb, 129 (5142); ibn Mâce, Edeb, 2.
Bir kimseyi
haksız yere
eliyle
incitmek
haram olduğu
gibi, diliyle
üzmek,
hakaret
etmek,
küçültmek,
alaya almak,
arkasından
gıybetini
yapmak da
haramdır.
153
AİLE SAADETİ 
Cihaddan
gaye,insan
öldürmek
değil,
insanların
cennete
giden yolunu
tıkayan
engelleri
ortadan
kaldırmaktır.
154
Abdullah b. Ömer (r.a) anlatıyor: ;
Resûlullah'ın (s.a.v) şöyle buyurduğunu işittim:
"Kişinin yapacağı en üstün iyiliklerden biri, ölümünden sonra babasının
dostlarıyla ilgilenmesi ve onlara iyilikte bulunmasıdır."133
Ömer b. Sâib (rah) şöyle rivayet eder:

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 63/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Peygamberimiz (s.a.v) bir gün otururken süt-babası çıkageldi. Resûlullah (s.a.v)


hürmeten, onun için, giydi ği şeylerden birini serdi ve üzerine oturttu. Az sonra
sütannesi geldi. Peygamber Efendimiz (s.a.v) bunun için de elbisenin di ğer
tarafını serdi, kadın üzerine oturdu. Biraz sonra sütkardeşi geldi. Resûlullah
(s.a.v) kalkarak onu da önüne oturttu."134
a ibret il Hizmet, İffet Ve Adaletin Kerameti

Resûlullah Efendimiz
"Sizden öncekiler (s.a.v)
içinde şöyle
(İsrâilo anlatmıştır:üç kişi yolda yürürlerken
ğulları'ndan)
şiddetli bir yağmura tut-tuldular. Yakınlarında bulunan bir dağdaki mağaraya
sığındılar. O esnada dağdan kopup gelen
133 Müslim, Birr, 4; Ebû Davud, Edeb, 119 (nr. 5143); Tirmi-zî, Birr, 5.
134 Ebû Davud, Edeb, 119 (nr. 5145).
büyük bir kaya parçası mağaranın ağzına yuvarlandı; çıkış deliğini üzerlerine
kapattı. Bu hal karşısında aralarından biri diğerlerine,
'Hayatınızda Allah için yapmış olduğunuz amellerinize bakınız; onların hürmeti
bereketine, Allah'a (c.c) dua ediniz; umulur ki Allah Teâlâ ta şı aralar ve bu
sıkıntıyı giderir' dedi.
Bunun üzerine içlerinden biri şöyle dua etti:
'Ey Allahım! Benim yanımda hayli ya şlanmış annem ve babam vardı. Ben onların
sütünü içir-meden çocuklarıma ve aileme bir şey vermezdim. Bir gün ormanda bir
ağaçla uğraşırken geç kaldım, geldiğimde uyumuşlardı. Onların içeceği sütü sağıp
kendilerine getirdim, baktım uyumuşlardı, onları uyandırmaktan çekindim. Onlara
içirme-den önce çocuklarıma ve aileme içirmeyi de güzel bulmadım. Süt kabı
elimde onların uyanmasını bekledim; böylece şafak söküp tan yeri ağarın-caya
kadar onlar uyudu, ben bekledim. Fecirle birlikte uyandılar, sütlerini içtiler.
Yâ Rabbi! Eğer bu amelimi senin rızân için yaptıysam, bize bir yol aÇ da içine
düştüğümüz şu sıkıntıdan kurtulalım' dedi. Bunun üzerine ma ğaranın ağzını
kapatan a biraz aralandı, fakat çıkılacak gibi de ğildi. Bir diğeri şöyle dua
etti:
'Ey Allahım! Amcamın bir kızı vardı. İnsanlar 'Cinde en çok sevdi ğim o idi.
Ondan, bana yaklaşmasını istedim. O da bundan kaçındı. Nihayet, bir
AİLE SAADETİ 
Dinimizde insanlar gibi hayvanlar da haksız yere incitilemez, dövülemez.
155
AİLE SAADETİ 
İlâhî cezalar,
usulünce
uygulandığında
yapanı günah kirinden temizler.

156
kıtlık senesinde sıkıntıya düştü, ihtiyacı için bana geldi. Kendisine, bana
teslim olması için 120 dinar altın verdim. O da kabul etti. Kendisine yaklaşıp
temasta bulunacakken bana,
'Ey Allah'ın kulu! Allah'tan kork; nikâhsız olarak bekâret mührümü bozma!' dedi.
O bana insanların en sevgilisi olduğu halde hemen o işten vazgeçtim. Verdiğim
altınları kendisine bıraktım. Yâ Rabbi! Bunu sırf senin rızân için yaptıysam,
içine düştüğümüz şu sıkıntıyı gider, bizi buradan kurtar!' dedi. Kaya biraz daha
aralandı, fakat çıkılacak gibi de ğildi.
Üçüncüleri ise şöyle dua etti:
'Ey Allahım! Ben ücretle i şçi çalıştırırdım, onların ücretini günlük olarak
verirdim, fakat işçilerden biri ücretini almadan gitti. Ben de onun bu ücretini
çalıştırdım. Hatta ondan birçok mal elde ettim. Uzun bir müddet sonra o işçim
dönüp geldi ve,
'Ey Allah'ın kulu, bana ücretimi ver!' dedi Ben de kendisine, 'Şu gördüğün deve,
koyur inek, hayvan sürüleri ve köleler senindir!' dedir Adam hayret edip, 'Ey
Allah'ın kulu, benimle ala| etme!' dedi. Ben de,
'Gerçekten seninle alay etmiyorum; onlar nindir, al götür' dedim; o da hepsini
alıp götür Ey Allahım, eğer ben bunu senin rızân için yaP İ tıysam, şu içine
düştüğümüz sıkıntıdan bizi kur

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 64/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

tar!' dedi. O zaman kaya tamamen açıldı, adamlar mağaradan yürüyerek


çıktılar."135
Anne Baba Rızası
Abdullah b. Amr b. Âs (r.a) naklediyor: Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu:
"Allah Teâlâ'nın rızâsı, anne ve babanın rı-zasındadır. Allah Teâlâ'nın gazabı,
anne ve babanın gazabındadır."136

Ebü'd-Derdâ (r.a)
"Baba cennetin anlatıyor:
orta Resûlullah
kapısıdır. Dilersen (s.a.v) şöyle
bu kapıyı buyurdu:
terket, dilersen muhafaza
et."™7
*â İBRET ik
Rabbim'le Anne Babam Razı Olduktan Sonra;
Hz. Ömer (r.a), bir bayram günü oğlunun eski elbisesini giydiğini gördü. İmkân
bulup da ona yeni bir elbise alamamı ştı. Onu bu halde görünce ağladı. Oğlu,
Buhârî, Edeb, 5; Müslim, Zikir, 27; Ahmed, Müsned, 2/116. Hadisin son kısmı
için bk. Ebû Davud, Büyü', 27.
136 Buhârî, Edebü'l-Müfred, nr. 2; Tirmizî, Birr, 3.
'3? Tirmizî, Birr, 3 (nr. 1900); ibn Mâce, Edeb, 1 (nr. 3663).
AİLE SAADETİ 
Evin reisi,
yüce
Allah'a
karşı
sorumlu bir
memurdur.
157
AİLE SAADETİ 
Koca,
hanımının
kendisine
değil, yüce
Allah'a karşı
isyan içinde
olmasına
üzülmelidir.
158
"Niçin ağlıyorsun?" diye sordu. Hz. (r.a),
"Diğer çocuklar seni bu eski elbise içinde \ rünce kalbinin incinmesinden ve
üzülmende^ korkuyorum" dedi. Oğlu,
"Babacığım, insan bunun için kalbi kırılın üzülmez ki! Bir insan ancak yüce
Allah'ın rızâsına dan mahrum kalır yahut anne babasının hakkır çi ğneyip onları
incitirse o zaman üzülür. Ben seri memnun ederek Allah Teâlâ'nın benden razı
masını ümit ediyorum" dedi.
Hz. Ömer (r.a) oğlundan bunları işitince, ağ ladı, onu bağrına bastı, kendisine
hayır dua etti.1
<Â İBRET İk,
Anne Duası ile Gelen Rahmet
Büyük velîlerden Ebû Ali Dekkak (k.s) anlatıyor:
"Ebû Amr-ı Bîkendî bir mahalleden geçiyordu. Mahalle halkı, gencin birini
tutmuş, kendilerini rahatsız ediyor diye mahalleden dı şarı atmaya
çalışıyorlardı. Gencin annesi olduğu anlaşılan bir kadın ise ağlıyordu.
Ebû Amr, kadıncağıza acıdığı için mahalle halkına ricada bulunup, kendi hatırı
için, bir defaya
138 Gazâlî, Mükâşefetü'l-Kulûb, s. 419 (Beyrut 1991).
mahsus olmak üzere genci affetmelerini, tekrar rahatsız etmesi halinde, hemen
çıkarmalarını istedi Ebû Amr'ın hatırı için, halk genci serbest bıraktı.
Bir zaman sonra, Ebû Amr yine o yerden geçerken, o kadının yine a ğladığını
gördü. Sebebini sorunca, gencin vefat etti ğini öğrendi. 'Peki, halinde düzelme
olmuş muydu?' diye sordu. Kadın şöyle anlattı:
Vefatı yaklaştığında beni yanına ça ğırdı ve şöyle dedi:
'Öldüğüm zaman, ölüm haberimi kimseye duyurma. Onları rahatsız etmiştim.
Cenazeme gelmedikleri gibi, bana da lanet ederler. Ben yaptıklarıma pi şman

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 65/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

oldum. Çok göz yaşı döktüm, inşallah Rabbim beni affeder. Sen de benim için
Allah Teâlâ'ya dua et. Beni kabre defnederken, senden ba şka kimse bulunmasın.
Defin işi bittikten sonra da beni affetmesi ve hesabımın kolay geçmesi için
Cenâb-ı Hakk'a dua et. Çünkü annenin duası kabul olunur.'
Bunları söyledikten sonra vefat etti. Ben vasiyetini aynen yerine getirdim.
Kabrin başından ayrılacağım sırada, kabirden oğlumun sesini işittim. Şöyle

diyordu:
'Anneciğim! Eve dönebilirsin. Rahat ol. Be-nim için üzülme. Artık ben, kerem
sahibi olan Rabbim'e kavuştum.' "139
139 kuşeyrî, Risale, s. 309; Bursevî, Rûhu'l-Beyân, 10/358.
AİLE SAADETİ 
Yüce
Allah'ın
yardımı ve
koruması
olmadan
güzel ahlâklı
olmak,
nefisleri
terbiye
etmek
mümkün
değildir.
159
AİLE SAADETİ 
Baba ve anne
çocuklarından
yapmasını
istedikleri
güzel şeyleri
önce
kendileri
yapmalı ve
buna devam
etmelidir.
I
160
Âlim ve evliyanın büyüklerinden Hakîm-i Tir-mizî (k.s) ilim ö ğrenme arzusu ile
yandığı gençlik günlerinde bir gün, iki arkadaşıyla anlaşıp başka yerlere
gitmek, oralarda ilmini artırmak ve Allah Teâlâ'nın rızâsını kazanmak istedi. Bu
karar ve anlaşmayı annesine açıkladı. Annesi buna çok üzülerek,
"Yavrucu ğum! Ben zayıf, kimsesiz ve hastı yım. Benim hizmetlerimi sen
yapıyorsun. Beni yalnız, çaresiz kime bırakıyorsun?" dedi.
Bu sözler üzerine genç Muhammed b. Ali Tirmizî'nin gönlüne dert düştü ve
arkada şlarıyla yaptığı anlaşmayı bozup seferden vazgeçti, iki arkada şı ise onu
yalnız bırakıp, ilim tahsili için yola çıktılar. Buna ziyadesiyle üzülen
Muhammed b. Ali, ne annesinden ayrılabildi ne de gönlünden ilim aşkını silip
atabildi. Yalnız kaldığı zamanlarda, tenha yerlerde uzun uzun ağlardı.
Yine bir gün mezarlıkta oturmuş ağlıyor, hem de,
"Ben burada cahil ve ilimden mahrum kaldım, arkada şlarım âlim gelecekler" diye
düşünüyordu. Böyle ağladığı bir sırada yanına aniden nuranî yüzlü, tatlı sözlü
bir ihtiyar çıkageldi ve,
"Yavrum, niye ağlıyorsun?" diye sordu. O da başından geçenleri anlattı.
Bunun üzerine o zat, "Kısa zamanda o iki arkada şını ilimde geçmen için, her gün
sana ders
vermemi arzu eder misin?" diye sordu. O da, "Evet, arzu ederim" cevabını verdi.
Bunun üzerine bu tatlı sözlü, nur yüzlü mübarek ihtiyar, Muhammed b. Ali'ye her
gün ders verdi. Üç yıl devamlı ders okudu. Üç yıl sonra, bu mübarek zatın Hızır
aleyhisselâm olduğunu anladı.
Hakîm-i Tirmizî şöyle demiştir:
"Bu büyük devlet bana, annemin rızası ve duası bereketiyle ihsan olundu."

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 66/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Evliyanın büyüklerinden Muhammed Bâkibil-lah (k.s) ilk günlerini şöyle


anlatmıştır:
"Manevî terbiyeye ilk girdiğim günlerde muhterem annem, kararsızlığımın,
kudretsizliğimin ve zayıflığımın çokluğunu görünce, kırık ve mahzun bir kalp ile
ihtiyaç ve acz içinde ağlayarak Allah Teâlâ'ya yalvarıp, şöyle dua etti:
"Ey benim ve seni istemekte her şeyden vazgeçmiş ve gençliğin lezzet ve

arzularından
daha fazla yael çekmi
şatma ş olan
ki, oğlumun
oğlu-mun Rabb'i!
maksadına Yaşonu
kavu maksadına
mamasına kavuştur veya beni
ve elemine
dayanamıyorum."
Annem çok defa gece yarıları dı şarı çıkar, Al-'an Teâlâ'ya böyle münâcât ve dua
ederdi. O dua Ve yalvarmaları sebebiyle, Cenâb-ı Hak benim ^a'P gözümü açtı.
Allah Teâlâ benim adıma ona 6n iyi kar şılıklar ve bol sevaplar versin."
AİLE SAADETİ 
Anne babanın çocukları için yaptığı dua kabul edilir.
161
AİLE SAADETİ 
Allah
Resulü,
hiçbir zaman
bir kadını
veya
hizmetçiyi dövmemiştir.
162
BABAYA DÜŞEN VAZİFELER
Baba, ailenin reisi olup ailedekilerin din dünyalarından sorumludur. Bulû ğ 
çağına kadar bir çocuğun bakım, eğitim, terbiye ve farz olan ilimlerinin
öğretilmesi babaya aittir. Baba ya kendisi öğretmeli ya da öğretene
göndermelidir. Bu işte anne de babanın yardımcısı olup ikinci derece sorumludur.
Özellikle kız çocuklarının terbiye ve yetişmesinde annenin hizmeti büyüktür.
Bütün bunlar emanete sahip çıkmak ve yüce Allah'a karşı sorumluluğumuzu yerine
getirmektir. Aile içinde Allah rızâsı için yapılan bütün çabalar, çalı şmalar ve
harcamalar birer sadakadır, hayırdır, hizmettir. En güzel hizmet, insanın
nefsine ve nesline edep kazandırmasıdır; çünkü edebin sonu cennettir. Edep,
zengin fakir her ailenin kurtuluş sebebidir. Ona yönelmelidir.
Edep, helâl dairede yaşamaktır; bu da her i şini âlemlerin Rabbi yüce Allah'ın
emrine göre yapmaktır.
Resûlullah Efendimiz (s.a.v) bir aile resinin temel görevlerini özetle şöyle
belirlemiştir:
"Çocuğun baba üzerinde üç hakkı vardır:
1. Ona güzel bir isim koyması.
2. Okuma yazmayı (ve farz ilimleri) öğretm si.
3. Evlenecek yaşa gelince onu evlendirme-
'140
AİLE SAADETİ 
Hz. Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Çocuklarınıza yedi yaşına geldiği
zaman namazı (öğretin ve kılmalarını) emredin. On yaşına geldiklerinde
kılmazlarsa el ile hafifçe dövün. On ya şında yataklarını ayırın."141
Yüce Allah, rahmet Peygamberimiz'in (s.a.v) şahsında bütün aile reislerine şu
emri vermiştir:
"Ailene namazı emret; kendin de ona sabırla devam et. Senden rızık istemiyoruz;
seni biz rı-zıklandınyoruz. Güzel sonuç, takva ile elde edilir."142
Bu âyet indiği zaman, Hz. Fâtıma (r.ah) ile Hz. Ali yeni evlenmişler ve özel bir
eve ayrılmışlardı. Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v), sevgili kızı Hz. Fâtıma
(r.ah) ile damadı Hz. Ali'yi (r.a) sabah namazına kaldırmak için evlerine kadar
bizzat [teşrif ediyor, zahmete giriyor, kendilerine şefkatle beslenerek,
140 Müttakî-i Hindî, Kenzü'l-Ummâl, nr. 45416.
141 Ebû Davud, Salât, 26; Tirmizî, Salât, 182. Tâhâ 20/132.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) nefsi için kimseden intikam almamıştır.
Allah'ın
emrettiği
dışında

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 67/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

kimseye lanet
okumamıştır.
142
163
AİLE SAADETİ 
Dayak, ufak tefek

çekişmelerde
değil, ciddi
kusurları
düzeltmede
en son çare
olabilir.
164
"Allah size rahmet etsin, haydin namaza!"diye ça ğırıyordu. Buna altı ay devam
etti.143
Anne ve babalar bu konuda çok hassas olmalıdır. Uyku halindeki bir kimseyi
ibadet gibi gönül huzuru isteyen bir işe çağırırken, çok tatlı ifadeler
kullanmalıdır. Sert davranışlar ve hakaret içeren sözlerle ibadete ça ğrılmaz.
Çocuklarımızı ibadete çağırırken gerekirse ciddi olmalı, fakat asla nefret
ettirmemelidir. Buna özellikle sabah namazında dikkat etmelidir. Bu işte yüce
Allah'tan yardım istemeli, sabır, dua ve tevazu ile yuvamıza ilâhî rahmeti
çekmelidir.
Din konusunda baba ve anneye dü şen en önemli iş, çocuklarından yapmasını
istedikleri güzel şeyleri önce kendilerinin yapması ve buna devam etmesidir.
Âyette, "Ailene namazı emret, sen de sabırla ona devam et!" buyrularak bize,
terbiyenin temel kuralı öğretilmektedir. Bu hüküm, bütün hayırlı i şlerde
böyledir.
Hz. Ali (r.a) der ki:
"Çocuklarınıza şu üç şeyi öğreterek terbiyi! verin:
1. Onlara Hz. Peygamber'in (s.a.v) sevgisir aşılayın.
2. Hz. Pegamber'in (s.a.v) Ehl-i beyt' İni sev dirin.
:.
bk. Süyûtî, ed-Dürrü'l-Mensûr, 5/613.
3. Kur'ân-ı Hakîm'i okutun (ilâhî edepleri ö ğretin). Şüphesiz Kur'an hafızları
Allah'ın gölgesinden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde
peygamberler ve seçilmiş kullar ile birlikte olurlar."144
<Â ibret Ik Ne Yaptın ki Ne BekliVorsun;
Adamın biri yanında oğlu ile birlikte Hz. Ömer'e (r.a) gelerek, "Bu benim
oğlumdur; bana karşı geliyor" diye şikâyette bulundu. Bunun üzerine Hz. Ömer
(r.a) adamın oğluna, "Allah'tan korkmuyor musun, niçin anne babana karşı
geliyorsun? Anne babanın evlâdı üzerinde şu kadar hakkı var" diye genci uyardı.
O zaman, genç çocuk,
"Ey müminlerin emîri, çocu ğun baba üzerinde hiç hakkı yok mudur?" diye sordu.
Hz. Ömer
de (r.a),
"Evet vardır. Çocuğa iyi bir anne seçmesi, do ğunca güzel bir isim koyması, ona
Kur'ân-ı Ke-rîm'i ve farz ibadetlerini ö ğretmesi, evlenecek ya-§a gelince
evlendirmesi, çocuğun babası üzerindeki haklarındandır" buyurdu. O zaman çocuk,
"Vallahi, babam, müslüman kadınları bırakıp 400 dirheme satın aldı ğı bir câriye
ile evlendi. Ba-
144 Müttakî-i Hindî, Kenzü'l-Ummâl, nr. 45409.
AİLE SAADETİ 
Anne baba
çocuklarının
yapmasını
istedikleri
güzel şeyleri
önce
kendileri
yapmalıdır.
165

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 68/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

AİLE SAADETİ 
Kendini
tatmin,
hırsını teskin
için kadın
dövülmez.

na güzel bir ve
ı Kerîm'den isim vermedi. İsmimi
ibadetlerden hiçbirböcek
şey ömânasına
ğretmedi" gelen
dedi.Cu'la koydu.
Bu sözler Bana Kur'ân-
üzerine Hz.
Ömer, çocuğun babasına dönerek,
"Oğlum bana itaat etmiyor, diyorsun. Halbuki o sana karşı gelmeden önce sen onun
haklarını çiğnemişsin; şimdi kalk ve oğluna karşı vazifeni yap"diye adamı
azarladı.
Adamın biri Abdullah b. Mübârek'e (rah) gelerek, çocu ğundan şikâyet etti.
Abdullah b. Mübarek,
"Çocuğuna hiç beddua ettin mi?" diye sordu. Adam,
"Evet, ettim" deyince, Abdullah b. Mübarek, "Çocuğun ahlâkını sen bozmuşsun"
dedi.145 Ebü'l-Esved ed-Düelî (r.a) oğullarına hitaben,' "Ben sizin
küçüklüğünüzde, büyüklüğünüzde ve hatta siz doğmadan size iyilik ettim" dedi
Onlar da,
"Öbürlerini anladık, ama biz doğmadan önce ] bize nasıl iyilik ettin ki?"
dediler. Cevap şu oldu: "Ben size soyu temiz, asalet ve edebi yerir de bir anne
seçtim; kimsenin ona bir şey söylj meye dili varamaz."146
166
145 Gazâlî, İhya, 2/1037.
1"6 Mâverdî, Edebü'd-Dünyâ ve'd-Dîn, s. 236.
Birinin, babasını dövdüğü görüldü. Çocuğa, «Niçin babanı dövüyorsun, onu bırak"
dediler. Bunu üzerine babası, "Ona dokunmayın, beni dövsün. Çünkü ben babamı
aynen bu yerde dövmü ştüm. Ben nasıl babamı burada dövdüysem şimdi de aynı yerde
oğlum beni dövüyor" dedi.
İnsan anne babasına, büyüklerine ve üstatlarına kar şı yaptığı kusurlarına samimi
bir tövbe edip helâllik almazsa, cezasını dünyada benzer bir kusur ile çeker.
Bunun bir de âhireti vardır. Bir i şte hüküm sahibi yüce Allah olursa, kimse
haksız iken haklı duruma geçemez. Şimdiden bunu düşünmeli ve bütün kusurlarımıza
tövbe etmelidir.
Sâlihlerden biri, oğluna bir şeyi yapması için hiç emretmezdi. Şayet bir ihtiyaç
olursa oğluna değil başkasına emrederdi. Ona bunun sebebi sorulunca şöyle
demiştir:
"Oğluma bir şey emredersem belki emrimi tutmaz da bana karşı gelebilir. Bu
yüzden cehennem ateşine müstehak olur. Halbuki ben oğlumun cehennem ateşinde
yanmasını istemiyorum. Bunun için ona doğrudan bir emir vermiyorum."
Abdullah b. Ömer (r.a) şöyle demiştir: "Çocuğunu terbiye et; çünkü sen, çocu ğuna
öğrettiğinden mesulsün. O da sana yapacağı iyilik ve itaatten mesuldür."
İbn Nüceyd (k.s) der ki: " İnsanı terbiye et-^ek, ona mal ile ihsanda bulunmaktan
daha hayırlıdır."
AİLE SAADETİ 
Zayıf karakterli kadınları bazan kendi annesi, bazan kayınvalidesi, bazan da
arkada ş 
çevresi
kocasına karşı
kışkırtıp aile
huzurunu
bozar. Buna
dikkat
etmeli...
167
AİLE SAADETİ 
Kötü huylu,
sert mizaçlı,
kaba
davranıştı,
ağzı küfürlü,

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 69/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

haddini
bilmez bir
koca,
hanımının
başına
belâdır.

168
Sa'dî-i Şîrâzî (k.s) şöyle der: "Ey insanoğlui] Adının unutulmamasını istersen,
çocuğuna ilim hüner, marifet öğret ve onu akıllı yetiştir. Böyle yaparsan
arkanda seni rahmetle anan bir kişi bırakmış olursun."147
Yine Sa'dî-i Şîrâzî (k.s) anlatıyor: Diyarbakır'da yaşlı bir adamın misafiri
idim. Adam çok zengindi ve güzel bir o ğlu vardı. Bir gece bana şöyle anlattı:
"Ömrümde bundan başka evlâdım olmadı. Buradaki vadide bir ağaç vardır ve ziyaret
yeridir. Herkes orayı ihtiyacı için ziyarete gider. Ben de: birçok gece o ağacın
dibinde Cenâb-ı Hakk'a yalvardım. Bana bu çocu ğu ihsan buyurdu. İşittiğime göre
oğlum arkadaşlarına yavaşça demiş ki:
'Keşke ben de o ağacın yerini bilseydim de gidip babamın ölmesi için dua
etseydim.' "148
Yıllar geçip gider de, babanın mezarını bir kere bile ziyaret etmezsin. Sen
baban için ne hayır işledin ki kendi oğlundan bir hayır göresin!149
Bir baba, çocuğuna bulûğ yaşına kadar farz ilimleri ve ibadetleri ö ğretir,
kendisi de yaparak örnek olursa temel vazifesini tamamlamış olur. Çocuğun bulûğ 
çağından veya evlendikten sonra yapacağı kusurlarından baba sorumlu olmaz. Yef
ter ki o kötü işlere baba sebep olmasın.
147 Şeyh Sa'dî, Bostan, s. 360.
148 Şeyh Sa'dî, Gülistan, s. 219 (trc. s. 144).
149 Şeyh Sa'dî, Gülistan, s. 220 (trc. s. 144).
Baba ve annenin görevleri bunlarla sınırlı | değildir.150
ANNE BABAYA İTAATİN SINIRI
Eğer bir anne baba, çocuklarına yüce Yara-
Itıcı'ya karşı isyanı emrederlerse işte o zaman kendilerine itaat haklarını
kaybederler. Hak yolundaki rehberimiz Hz. Muhammed Efendimiz (s.a.v) bu konuda
bize şu ölçüyü vermiştir:
"Yüce Yaratıcı'ya isyanı emreden hiç kimseye itaat edilmez."151
Bu kimse anne baba, hoca, koca, a ğa, paşa ve padişah da olsa hüküm de ğişmez.
150 Ailenin çocuklara karşı vazifeleri hakkında geni ş bilgi için Semerkand
yayınları içinde çıkan Temel Aile ilmihali adlı esere bakınız.
151 bk. Buhârî, Ahkâm, 4; Müslim, imâre, 38; Ebû Davud, Ci-hâd, 86; Tirmizî,
Cihâd, 29; Ahmed, Müsned, 3/213; Hâkim, Müstedrek, 3/123.
AİLE SAADETİ 
Bir evde her zaman
haddini aşan, huzuru bozan kadın olmaz.
Bazan bu hal erkekte de bulunur.
169
AİLE SAADETİ 
Hak yiyen,
haram
işleyen, evi
ihmal eden,
görevlerini
yerine
getirmeyen,
evin reisi
koca da
olabilir.
170
A İBRET Ük J
Bin Canını Versen Rabbim'e İsVan Etmem;
Ashaptan Sa'd b. Ebû Vakkas (r.a) şöyle anlatmıştır:
Müslüman olmadan evvel anneme kar şı çok iyi davranırdım. Müslüman olup Hz.
Peygamber'e (s.a.v) tâbi olunca, annem buna razı olmadı. Bana, "Ey Sa'd, sende

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 70/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

gördüğüm bu yeni dine girme işin nedir? Sen ya bu dini terkedip eski dinine
(putperestli ğe) dönersin ya da ben hiçbir şey yiyip içmem, ölene kadar aç
dururum. Ben bu halde ölünce insanlar seni, 'Ey annesinin katili' diye
ayıplarlar" dedi. Ben kendisine,
"Anneciğim, böyle yapma, ben hiçbir şey için dinimi terketmem!" dedim. Bir gün
yemeden durdu; zorlanmaya başladı. Bir gün daha aç bekledi. Bu defa daha

ş iddetli
"Ey anne,zorlandı. Onun bu
şunu iyi bil; halini
vallahi görünce
senin bin kendisine,
tane canın olsa, her bir canın da
açlıktan tek tek çıksa ben bu dinimi asla terketmem; ister ye ister yeme!"
dedim. Benim ciddi olduğumu görünce, derhal açlık boykotunu terkedip yemeye
başladı.152
152 Süyûtî, ed-Dürrü'i-Mensûr, 6/521-522; ibn Kesîr, Tefsir, 6/2745. Burada,
isim Sa'd b. Mâlik olarak geçmektedir.
Diğer bir rivayette annesi, o ğlunu yukarıda geçen Kur'an âyetini hatırlatarak
kınamı ş ve,
"Senin inancına göre Allah anne babaya iyi davranmayı emrediyor. Ben de senin
annenim; sana bu dediğimi yapmanı emrediyorum!" demiş-
tir.
153
Günümüzde de benzer olaylar olmaktadır.
Bazı aileler dinin edep ve hükümlerinden uzak bir hayat sürmektedir. Bu aileler
medeniyet ve özgürlük adına pek çok haram işi güzel diye i şlemektedir. Tabii
olarak çocukları da bu atmosfer içinde yeti şmektedir. Günün birinde aile
fertlerinden biri bu haramlara tövbe ederek Allah'a dönmekte, İslâm'ın helâl ve
haram hükümlerini uygulamak istemektedir, işte bu noktada imtihanı
başlamaktadır.
Tövbe eden, ailenin çocu ğu olunca, taassup içindeki ailenin tepkisi daha farklı
olmaktadır. Anne baba bu gelişmeden sevineceğine, sinir krizi geçirmektedir.
Bazı anne babalar dine dönen, namaza başlayan, başını kapatan çocuğu için
delirdi demektedir. Bazıları alıp doktora götürmekte, bazıları vazgeçirmek için
büyü gibi her yolu denemektedir. Allah'a dönen çocu ğunu mirasından mahrum
örnekle tehdit eden anne babalar da vardır. Bütün bu örnekleri bizzat işittik.
Bir kısmı bize sorul-153 Ebû Ya'lâ, Müsned, nr. 782.
AİLE SAADETİ 
Kadının, elinden ekmek yediği kimseye el kaldırması do ğru değildir. Bunun için
dinimizde, dayağı hak eden kocayı dövme işi kadına verilmemiştir.
171
AİLE SAADETİ 
Kadın
kocasının
yaptığı
kötülüklere
rıza
göstermiyorsa
onun bu kötü
işlerinden
sorumlu
değildir.
172
du. Soranlar, "Bu durumda ne yapacağız?" diye! çare arıyorlardı.
h
Onlara özetle şunları söyledik:
Bu durum ilk defa sizin ba şınıza gelmiyor; tarih boyunca olmuştur; ihtimal,
kıyamete kadar: da olacaktır. Bu bir imtihandır.
Karşılaştığınız tepkiden korkmayın. Allah diyen haklıdır, hayra dönen hak
yoldadır. Size karşı çıkanları şimdilik mazur görün; çünkü onlar! hakkı
bilmiyorlar, görmüyorlar, anlamıyorlar. On-î lar Mevlâ'ya de ğil şeytana kulak
veriyorlar; doğ- j rüya tersten bakıyorlar; zehre bal, bala zehir di-' yorlar.
Sabredin; ibadete, örtüye, zikre devam edin. Kimseyle, özellikle anne babanızla
din konusunda kavgaya girmeyin. Kendiniz ikna olmuşsanız, onları ikna etmek için
fazla çırpınmayın. işi zamana bırakın. Kendileriyle dünya işlerinde, evin içinde

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 71/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

güzel geçinin. Sadece onların haram olan isteklerine uymayın. Söz kavgaya
dönüşüyorsa sükût ederek savın. Doğru bildiklerinizi Allah içir yapın. Gösterişe
kaçmayın. Kimseden alkış ve aferin beklemeyin. Herkese yapamıyorsanız d anne
babanıza hidayete ermeleri için dua edin.
Bundan sonrası yüce Allah'ın hükmüne kalmıştır. O, ne dilerse o olur. Hidayet
O'nun elindedir. Kullar ancak bir vesiledir.

A. ibret ükEfendimiz
Resûlullah O Razı Olunca, BenCüleybib
(s.a.v), de RazıYım
isimli bir sahâbîyi evlendirmek
istiyordu. Cüleybib (r.a) kısa boylu ve zahiren görünü şü sevimsiz biri idi.
Resûlullah (s.a.v) Cüleybib için ensardan bir kızın babasına dünürlüğe gitti.
Kızın babası, "Annesine bir danı şayım, ona göre karar verelim!" dedi. Peygamber
Efendimiz de (s.a.v),
"Evet, bu güzel olur" buyurdu. Adam evine gitti, durumu hanımına açtı; kadın,
"Hayır, vallahi olmaz! Allah Resulü kızımız için bula bula Cüleybib'i mi buldu!
Biz onu nice isteyenlere vermedik" diye kar şı çıktı. Kız perdenin gerisinden
bunları dinliyordu. Kızın babası ailenin olumsuz kararını haber vermek için Hz.
Resûlul-lah'a (s.a.v) gitmeye hazırlanıyordu; o sırada genç kız yanlarına çıktı
ve onlara, şu âyeti okudu:
"Allah ve Resulü bir işe hüküm verdiği zaman, mümin erkek ve kadınların onun
aksine bir tercih yapma hakkı yoktur. Kim Allah ve Resû-lü'ne karşı gelirse
apaçık bir sapıklığa düşmüş 
O/U/"."154
Sonra şöyle dedi: "Ben Allah Resûlü'nün be-nırrı için razı oldu ğu şeye razıyım
ve emrine tes-154 Ahzâb 33/36.
AİLE SAADETİ 
Kadın, huysuz kocasına öğüt vermeli, onun ıslahı için dua etmeli.
17z
1
AİLE SAADETİ 
Kadın kötü
ahlâklı ve
ailesine
zulmeden bir
kocanın çilesini
çekmek
zorunda
değildir.
Hakemler
durumu
düzeltemezse,
iş mahkemeye
intikal eder.
174
lim oldum. Siz Allah Resûlü'nün emrini geri mi çevirmek istiyorsunuz; eğer o
sizin için damat olarak bu adama razı oldu ise beni onunla evlendirin!" dedi.
Onun bu sözü anne ve babanın aklım ba şına getirdi ve,
"Kızımız doğru söylüyor!" dediler. Kızın babası hemen Resûlullah'a (s.a.v)
giderek, "Eğer siz kızımızın onunla evlenmesine razı iseniz biz de razıyız"
dedi. Peygamber Efendimiz (s.a.v),
"Ben razıyım" buyurdu ve kızı Cüleybib (r.a) ile evlendirdiler.
Resûlullah Efendimiz (s.a.v), daha sonra kızı yanına çağırdı; onu takdir ederek,
kendisine rızkının bol ve geçiminin güzel olması için hayır dua etti. Bundan
sonra ensar içinde bu kadından daha fazla mal ve hayır sahibi kimse olmadı. Hz.
Enes (r.a) der ki: "Ben Medine'de Cüleybib'in hanımından daha fazla hayır yapan
ve malından in-fak eden kimse görmedim."
Cüleybib (r.a) Peygamber Efendimizle (s.a.v) katıldığı bir savaşta şehid düştü.
Şehid düşmeden önce müşriklerden yedi kişiyi öldürmüştü. Resûlullah Efendimiz
(s.a.v) onun için,
"Bu bendendir; ben de ondanım" buyurdu.155

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 72/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

155 Birbirini tamamlayan rivayetler için bk. Ahmed, Müsned, 3/136; Abdürrezzâk,
Musannef, nr. 10333; ibn Hibbân, Sahîh, nr. 4059; İbnü'l-Esîr, Üsdü'l-Gâbe,
1/334 (Beyrut 1997); İbn Abdülber, el-istiâb, 1/336-337 (Beyrut 1995)-
Bazan anne baba kendileri ve çocukları adına ilâhî emrin dışında tercihler
yapabilir; helâl ve hayırlı olanı bırakıp harama yönelebilir. Çocuk farkında
olursa bu yanlışa katılmamalı, ayrıca münasip bir dille onları uyarmalı ve

kendilerine niçin nefsi


Bazan da insanın katılmadı ğını açıkça
kendisini söylemelidir.
haram i şlere davet eder; aynı şekilde ona da
itaat etmemelidir. Şu kesin olarak bilinsin ki haram i şlerde saadet yoktur.
Nefsin ilâcı, Allah'a ve Resûlü'ne itaattedir. Hayır ve huzur bundadır. Yüce
Allah'a razı olanın yüzü güler. Güzel i ş, nefsin hoşuna giden değil, âlemlerin
Rabbi Allah'ın razı oldu ğudur, işlerin sonu önemlidir. Güzellik gönülde ve
edepte olursa devamlı olur. Haram işlerde güzellik yoktur.
Allah'a ve Resûlü'ne isyan olan bir i şte kimseye itaat edilmez, edilmemelidir.
KADIN HAKLARI
Günümüzde çok tartışılan ve yanlış anlaşılan konulardan biri de ailede ve
cemiyette kadının haklarıdır.
Kulun hakkını Cenâb-ı Hak belirler. Mülk sahibi O'dur; hüküm de O'na aittir. O,
kime neyi ver-mişse ona razı olunmalıdır. Gaye nefsi değil yüce Rabb'i razı
etmektir. İnsan nefsi Allah'tan razı
AİLE SAADETİ 
Hayırlı insan hanımını dövmez.
175
AİLE SAADETİ 
Eşler
birbirine
hesap
sorarken, bu
hesabın da
bir hesabının
olduğunu
unutmamalı.
176
olmadıkça hiçbir şeye razı olmaz, hiçbir şey onı| tatmin edip gözünü doyurmaz.
Resûlullah Efendimiz (s.a.v) insanın yaratılı-şındaki bu hırsı anlatırken, şöyle
buyurmuştur:
"İnsana bir vadi dolusu altın verilse ikincisini ister, ikincisi verilse
üçüncüsünü ister, o bir türlü doymak bilmez. Onun gözünü ancak bir avuç toprak
doyurur (İnsan kabre girince bu hırstan kurtulur). Fakat kim tövbe ederse Allah
tövbesini kabul eder."'56
Erkek ve kadının yaratılışına göre vazifelen değiştiği gibi, aldıkları vazife ve
sorumluluklara göre de hakları de ğişik olmaktadır. Herkes yüce Allah'ın
kendisine belirlediği hakkını istemekte eşittir, fakat herkesin alacağı hak,
isteyece ği hizmet ve bekleyeceği hürmet eşit değildir.
Kadının yuvada farklı durumları vardır. K din kocasının hanımı iken,
çocuklarının da anne-sidir. Hanım olarak kocasına karşı mühim vazifeleri vardır.
Öyle ki kocanın hakkının büyüklü ğünü ifade için Peygamber Efendimiz (s.a.v)
şöyle buyurmuştur:
I
f
-
- °. f f - f ' "f'

Buhârî, Rikak, 10; Müslim, Zekât, 116-117; Tirmizî;] Zühd, 27.


"Eğer bir insanın diğer insana secde etmesi dinimizde caiz olsaydı, hakkının
büyüklüğünden dolayı kadının kocasına secde etmesini emreder
"157
dim.
Tabii ki buradaki koca yuvayı Allah'ın emaneti gören, sözü hak, işi hak,
istedi ği hak olan ve hakları koruyan âdil bir kocadır. Kendisi yüce Rabb'ine

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 73/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

secdeye yanaşmayan, işi hakka uymayan ve haramları emreden bir koca, böyle bir
hürmeti ve hizmeti hak etmez.
Fakat kadını anne olarak ele aldığımızda durum değişmektedir. Çocukları önünde
anne, babadan daha fazla hak ve hizmete lâyıktır. Gönlünü hoş tutma ve güzel
geçim konusunda babadan üç derece önde gelir.
Sahabelerden bir tanesi, Hz. Peygamber'e gelip, "Anne babamdan hangisi daha

fazla iyilik
Peygamberi yapmama
(s.a.v) üçve kendisiyle
defa ilgilenmeme
anneyi zikretmi lâyıktır?" diye sorunca, rahmet
ş, dördüncüde,
"Anneden sonra baba gelir, sonra sırasıyla yakın akrabalarla ilgilenmek
gerekir"'58 buyurmuştur.
157 Ebû Davud, Nikâh, 40; ibn Mâce, Nikâh, 4; İbn Hibbân, Sahîh, nr. 4171;
Beyhakî, es-Sünenü'l-Kübrâ, 7/292 Tirmizî, Birr, 1; Ebû Davud, Edeb, 120; İbn
Mâce, Edeb, 1; Ahmed, Müsned, 5/3, 5.
AİLE SAADETİ 
İnsanın kalbi
günahlarla
kirlenir,
zayıflar,
hasta olur.
Hatta
günahta
devam ve
ısrar edilirse
kalp manen
ölür.
177
AİLE SAADETİ 
İnsanın hakikati
olan kalbin huzuru,
yüce Allah iledir.
178
J&İBRET Bk
Herkese Hakkını Ver
Hz. Resûlullah (s.a.v), Selmân-ı Fârisî (r.a) ile Ebü'd-Derdâ'yı (r.a) kardeş 
yapmıştı. Selmân-ı Fârisî, Ebü'd-Derdâ'yı ziyarete geldi ğinde hanımını eski-
püskü bir elbise içinde gördü; durumunu sorunca kadın,
"Karde şinin dünyada kadına veya ba şka bir' şeye ihtiyacı yok, bizimle hiç
ilgilenmiyor!" dedi. Biraz sonra Ebü'd-Derdâ geldi, Selmân-ı Fârisî ona merhaba
etti. Sonra ona yemek getirdi, Selmân-ı Fârisî,
"Haydi ye" dedi. Ebü'd-Derdâ,
"Ben oruçluyum" dedi. Selmân-ı Fârisî,
"Vallahi sen yemeden ben bir şey yemeyeceğim" dedi. Bunun üzerine Ebü'd-Derdâ
(nafile orucunu açarak) yemek yedi. Selmân-ı Fârisî, o gece Ebü'd-Derdâ'nın
yanında kaldı. Gecenin bir kısmı geçince Ebü'd-Derdâ geceyi ibadetle geçirmek
için kalktı; Selmân-ı Fârisî ona engel olarak,
"Ey Ebü'd-Derdâ, Rabb'inin sende hakkı var, ailenin sende hakkı var, bedeninin
sende hakkı var; her hak sahibine hakkını ver. Devamlı oruç tutma; bazan oruç
tut, bazan ye. Gecenin bir kısmında uyu, bir kısmında kalk ibadet et. Hanımınla
ilgilen ve bazan onunla birlikte ol" dedi. Sabah vakti yaklaşınca Selmân-ı
Fârisî,
"Şimdi kalk, ibadet edelim" dedi ve ikisi birlikle kalkıp gece namazı kıldılar,
sonra sabah namazı için mescide gittiler. Hz. Peygamber (s.a.v) namazı
kıldırınca Ebü'd-Derdâ kalkıp Resûlullah Efendimiz'in huzuruna gitti ve Selmân-ı
Fârisî'nin kendisine söylediklerini haber verdi; Hz. Peygamber (s.a.v), Selmân-ı
Fârisî'nin söylediklerini aynen tekrarlayarak,
"Selmân doğru söylemiş"159 buyurdu.
Yine bütün geceyi ibadetle gündüzleri de oruçla geçiren Abdullah b. Amr'ı,
rahmet Peygamberi (s.a.v) şöyle uyarmıştır:
"Böyle yapma, bazan oruç tut, bazan tutma; gecenin bir kısmında kalk ibadet yap,
bir kısmında yatıp uyu. Hiç şüphesiz bedeninin sende hakkı var, gözlerinin sende
hakkı var, hanımının sende hakkı var, misafirinin sende hakkı var."160

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 74/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

159 Buhârî, Savm, 51; Tirmizî, Zühd, 64; ibn Hibbân, Sahîh, nr. 320; Beyhakî,
es-Sünenü'l-Kübrâ, 4/276.
AİLE SAADETİ 
Allah Teâlâ dışında hiçbir şey kalbi daimî bir huzura, sükûna, sevgiye ve
emniyete ulaştıramaz.

160
Buhârî, Savm, 55.
179
AİLE SAADETİ 
Kalbin
temizlenmesi
ve nefsin
terbiyesi için
en etkili ilâç
Allah
Teâlâ'yı
zikirdir.
180
*& İBRET Üb»
Önce Muhabbet, Sonra İbadet
Ebû Saîd-i Hudrî (r.a) anlatıyor:
Hz. Peygamberin (s.a.v) huzurunda bulunuyorduk, bir kadın geldi, Allah Resûlü'ne
şu şikâyette bulundu:
"Kocam Saffân b. Muattal, ben namaz kıldı ğımda beni dövüyor, oruç tuttuğumda
orucumu açtırıyor, sabah namazını da güne ş doğunca kılıyor."
Kocası Saffân da oradaydı, Allah Resulü ona hanımının söylediklerinin ne
olduğunu sordu. Saffân şu açıklamada bulundu:
"Onun, 'Namaz kıldığımda beni dövüyor' sözünün aslı şudur: Bu kadın namaz
kılarken çok uzun sûreler okuyor, beni bekletiyor, kendisine böyle yapma dedim,
dinlemedi, ben de dövdüm."
Bunu dinleyen Allah Resulü, "Bir kısa sûre okunsa insana yeteri" buyurdu. Saffân
sözüne şöyle devam etti:
"Onun, 'Oruç tuttuğumda orucumu açtırıyor' sözüne gelince, bunun aslı şudur: Bu
kadın ben izin vermediğim halde sürekli nafile oruç tutuyor. Ben genç biriyim,
sabredemiyorum, kendisiyle eğlenmek istiyorum, o da orucum diyor, bunun için
oruç tutmasını istemiyorum."
Bunu dinleyen Allah Resulü, "Hiçbir kadın kocasının izni olmadan nafile oruç
tutmasın!" buyurdu.
Saffân sözüne şöyle devam etti:
"Onun benim güneş doğmaya yakın namaz kıldığım sözüne gelince, durum şudur: Ben
ailemin geçimi için gece çalışan biriyim. Bizim iş hayatı böyledir. Gece geç
yattığım için (bazan) sabah namazına vaktinde uyanamıyorum" dedi.
Bunu dinleyen Allah Resulü, "Ey Saffân, uyandığında namazını kıl!" buyurdu.'161
Demek, iyi niyet ve ibadet için de olsa kocanın veya hanımın hakkını ihmal etmek
hak değildir. Gaye, yüce Allah'ı razı etmektir. Rabbimiz bizden edebe uygun
hareket etmemizi istemektedir.
Edep, ilme uyarak korunur.
Kadının Miras Hakkı
Mirasta kadının hakkı erkekten farklıdır. Erkek, ailenin geçim, bakım, tedavi,
eğitim gibi temel ihtiyaçlarını temin ile görevli olduğu için, babanın mirası
paylaşılırken kız kardeşinin iki katı Paya sahiptir.
161 Ebû Davud, Sıyâm, 74; Ahmed, Müsned, 3/80; Hâkim, Müstedrek, 1/436; İbn
Hibbân, Sahih, nr. 1488. Hadisin açıklaması için bk. Ali el-Kârî, Mirkatü'l-
Mefâtîh, 6/375-376 (Beyrut 2001).
AİLE SAADETİ 
"Hiçbir
kadın
kocasının
izni
olmadan

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 75/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

nafile oruç
tutmasın."
Hadis-i Şerif
181
AİLE SAADETİ 
Zikir, kalbin

yüce Rabb'ini
anması, O'na
bağlanması,
her an O'mm
rahmeti içinde
yaşadığını
farketmesidir.
182
Kocanın mirasında zevcenin, çocukların mirasında annenin payı erkeklere göre
biraz azdır. Bu yüce Allah'ın belirledi ği bir haktır.
Mirası bu ölçülere göre taksim etmek önemli bir vazifedir. Bunun sebepleri
vardır. Aksini savunmak veya mirasta e şitlik aramak yanlıştır.
İslâm aile hukukunda ailenin reisi erkektir. Erkek, ailenin geçim, yeme içme,
giyim, kuşam, barınma, tedavi, eğitim gibi temel ihtiyaçlarından sorumludur.
Normal şartlarda kadının ailede masrafı gerektirecek hiçbir sorumluluğu yoktur.
Bu kadar yükün altında olan bir erkeğe babasının mirasından biraz fazla
verilmesi tam bir adalettir. Bunda kız çocu ğunu küçümseme, geri plana itme veya
ihmal etme gibi bir şey yoktur. Zaten bu kız, evlenip gittiği yuvada mirastan
fazla pay almış bir erkeğin hanımı olacaktır. Böylece, kocasının payı ile kendi
payı bir araya gelince denge sa ğlanmaktadır.
Kadına babasından veya annesinden miras olarak hiçbir şey bırakılmamış olabilir.
Kadının evlenirken bir mal varlığına sahip olması lâzım de ğildir.
Sonra her babanın erkek ve kız çocuklarına illa bir miras bırakma görevi yoktur.
Mümkünse güzel olur, değilse vebali yoktur.
Bir kadının babası veya başka bir yetkili, kadına, mirastan dinimizin
belirlediği haktan fazlasını vermişse kadın onu erkek kardeşlerine iade et-
melidir. Kadın diğer vârislerle anlaşmazsa ve he-lâlleşmezse vebale girer.
Vârisler isterlerse ona bu miktarı ba ğış yapabilirler.
Kadının Diğer Hakları
Dinimizde kadının evinin dışında cemiyetin önemli işlerinde görev alma hakkı
vardır.
Kadın, seçme ve seçilme yetkisine sahiptir. Eğitim, sağlık, sanat, hukuk,
asayiş, harp, hizmet gibi en önemli alanlarda ehil oldu ğu her işi icra imkânı
vardır. Bütün bunlar, kadının fıtratına ve edebine uygun şekilde yapılır.
Kadının gücünü aşan, fıtratına ters gelen i şlere heves etmesi, kendisini ezer,
etrafını üzer, işi perişan eder. Meselâ bu işlerden biri en üst seviyede devlet
başkanlığıdır. Bu, en mühim kararların verildi ği, orduların sevk ve idare
edildi ği, sürekli mücadele ve koşmayı gerektiren bir görev olup kadının
fıtratına uygun değildir. Bunun için bu görev kadına uygun görülmemiş ve ondan
istenmemiştir. Meşhur hadis-i şerifte bu işi yapanların yüzünün gülmeyeceği
şöyle haber verilmiştir:
"İdare ve işini bütünüyle bir kadına veren !?Plum felah bulmaz!"162
öuharî, Megâzî, 81; Tirmizî, Fiten, 75; Nesâî, Âdâbü'l-Kudât, 8; Taberânî, el-
Evsat, nr. 4052; Heysemî, Mec-mau'z-Zevâid, nr. 9060; Süyûtî, es-Sagfr, nr.
7393.
AİLE SAADETİ 
Kadının en önemli görevi anneliktir.
183
AİLE SAADETİ 
Erkekler
kadınların
yapaca ğı
çok işi
yapabilirler.
Ancak

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 76/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

annelik
sadece
kadınlara
verilmiştir.
184
Camide umum cemaate imamlık yapmak, minarede ezan okumak da kadına verilmeyen

biri görevdir.
Kadının en önemli görevinin annelik oldu ğunu hiçbir zaman unutmamalıdır.
Erkekler kadının gördüğü her işi icabında yapabilirler, fakat annelik görevini
yapma imkânları yoktur. Yüce Yaratıcı bu temel görevi sadece kadın cinsine
yüklemiştir. Bu görev neslin devamı için şarttır. Kadını bu görev-; den
uzaklaştırmak, ancak bir milletin kökünü kurutmaya ve insanlığı yok etmeye
hizmet eder.
Dinimizde kadınların haklarını yüce Allah be-1 lirlemiş ve her müslümana bunları
korumasını emretmiştir. Kadınların bunların dışında kendilerini savunmaya ve hak
arama derdine düşmesine gerek yoktur.
Hz. Peygamber (s.a.v), önceleri kadınların haklarını koruma altına almak için
herkesin ölmeden vasiyet yaparak kadın ve çocukların haklarını korumasını
emretmişti. Daha sonra gelen âyetlerle herkesin hakkı belli olunca, Resûlullah
Efendimiz (s.a.v), Veda haccında,
"Hiç şüphesiz Allah, erkek kadın her hak sahibine (mirastaki) hakkını vermi ştir;
artık ölen kimsenin (miras için) vârislere bir vasiyet yapmasına gerek
yoktur"'163 buyurdu.
Dinini keyfine göre değil de yüce kitabına göre yaşamak isteyen her müslüman
erkek ve 163 Ebû Davud, Vesâyâ, 6; Tirmizî, Vesâyâ, 5.
kadın, bu hakları bilmeli ve korumalıdır. Hak yiyip tövbe etmeyenin hakkından
Cenâb-ı Hak gelir.
Bir de kadının özellikle kocası tarafından ko-Irunması gereken hakları vardır.
Bu konuda Allah jîeâlâ şöyle buyurur:
° ı ^ 'ti
"Erkeklerin kadınlar üzerinde haklan oldu ğu gibi, kadınların da erkekler
üzerinde belirli hakları vardır. Bununla birlikte erkeklerin kadınlar üzerinde
bir derece üstünlük (ve sorumlulu ğu) vardır.'"164
Kocanın ve kadının bu hakları, ayrı bir bölümde ele alınacaktır.
Nafile İbadet İçin Kadın İhmal Edilmez
Ebû Musa-i Eş'arî (r.a) naklediyor:
Osman b. Maz'ûn'un (r.a) hanımı Hz. Pey-gamber'in (s.a.v) hanımlarının yanına
girdi. Annelerimiz onu bu şekilde kötü ve pejmürde bir halde görünce, kendisine,
"Sen Kureyş'in en zengin adamının hanımı iken ne bu halin?" diye sordular. O da,
"Kocam geceleri ibadetle, gündüzleri de sürekli oruç tutmakla me şgul; benimle
hiç ilgilenmi-'irâ 2/228.
AİLE SAADETİ 
Kadınların haklarını yüce Allah belirlemiş ve herkese bunları korumasını
emretmiştir.
185
AİLE SAADETİ 
Allah dostları,
kalbin ilâcı
olan zikri
günlük "vird"
haline
getirmişlerdir.
186
yor" dedi. Hz. Peygamber (s.a.v) eve gelince, pak zevceleri kadının durumunu
kendisine haber verdiler. Resûlullah Efendimiz (s.a.v), Osman b. Maz'ûn (r.a)
ile karşılaşınca, ona,
"Ey Osman, ben senin için güzel bir örnek değil miyim?" diye sordu, Osman b.
Maz'ûn,
"Anam babam sana feda olsun Ey Allah'ın Resulü, bu nasıl söz?" dedi. Allah
Resulü,

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 77/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

"Geceleri sürekli ibadetle, gündüzleri de oruçla geçiren sen de ğil misin? Böyle
yapma! Hiç şüphesiz hanımının senin üzerinde hakkı var, bedeninin senin üzerinde
hakkı var. Gecenin bir kısmını ibadetle geçir, bir kısmında uyu. Bazan oruç tut,
bazan ye. İbadet için hanımını ihmal etme!" buyurdu.
Bu ikazı alan sahâbî, hanımı ile ilgilenmeye başladı. Aslında kadın, süslenmeyi
ve koku sü-rünmeyi seven bir hanımdı. Kocası ilgisiz kalınca o da bunları

terketmi
saadete ş ti. Bu ilgiden
annelerimizin sonrageldi
yanına tekrar bakımını
ğinde, sankigüzelle ştirdi.
yeni gelin Bir ara
gibiydi. yine hane-i
Annelerimiz,
hayretle durumunu sorunca kadın,
"Diğer hanımların kocalarının ilgilendiği gibi benim de kocam ilgilendi de böyle
oldum" dedi.165
165 İbn Hibbân, Sahîh, nr. 316; Ebû Ya'lâ, Müsned, nr. 7242; Heysemî, Mecmau'z-
Zevâid, 4/301-302.
Diğer rivayette, gelen kadının Huveylid bint i (r.ah) olduğu
belirtilmektedir. Peygamber Efendimiz (s,a.v) kadının pejmürde halini görünce,
onu bekâr ve fakir zannedip, durumunu Âişe validemize (r.ah) sordu. Âişe
validemiz, kadının evli olduğunu, fakat zengin kocasının ilgisizliği yüzünden
kadının kendine bakımı terkedip bu hale düştüğünü söyledi. Allah Resulü hemen
kocasını çağırıp,
"Sen benim sünnetimden yüz mü çevirdin?" diye sordu. Osman b. Maz'ûn da (r.a),
"Hayır, bilakis ben senin sünnetinin pe şindeyim" deyince, Peygamber Efendimiz
(s.a.v),
"Allah'tan kork, benim sünnetim böyle değil!"
buyurdu ve sünnetini söyledi.166
Yine ibadet aşkı ile evlenmeyi terketmek isteyen ve ailelerini ihmal eden bir
gruba rahmet Peygamberi (s.a.v), şu uyarıyı yapmıştır:
"Size ne oluyor ki böyle yapıyorsunuz? Vallahi ben sizin Allah'tan en çok
korkanınızım ve O'na karşı en takvâlı olanınızım; bununla birlikte ben bazan
oruç tutar bazan yerim. Geceleri hem namaz kılar hem de uyurum. Kadınlarla
evlenirim. Kim benim sünnetimden yüz çevirirse benden de ğildir."167
AİLE SAADETİ 
Sürekli zikir sayesinde kalp, sanki yüce Allah'ı görür gibi ibadet etmeye
başlar.
166 Ahmed, Müsned, 6/268. Aynı konuda bk. Ebû Davud, Tetavvu', 27 (nr. 1369).
16?
Buhârî, Nikâh, 1; İbn Hibbân, Sahîh, nr. 317.
187
AİLE SAADETİ 
Nafile
ibadet ve
hizmet gibi
hayırlı işler
nedeniyle
eşlerin
birbirlerini
ihmal
etmeleri
doğru
olmaz.
188
Günümüzde bazı kimseler, değil ibadet, ilim ve hizmet uğruna, ölçüyü kaçırarak,
aile ve çocuklarını ihmal etmektedir. Bu haksızlıktır; hak dinin terbiyesine
terstir. Şeytan sadece kötü işleri değil, hayırlı işleri de kullanıp usulsüz ve
ölçüsüz yaptırarak evin huzurunu kaçırabilir.
Aynı şekilde bazı kadınlar da hizmet adına, ailede huzuru bozacak davranı şlara
girmektedir. Hele bazı kadınlar özel toplantı, sohbet ve muhabbet partilerine
katılarak evinin zaruri işlerini ve kocanın hakkı olan hizmetleri yüz üstü
bırakmaktadır. Bunlar insanı mesut etmez, mesul eder.
Kur'an ve Sünnet'e uymayan her i ş dengesizdir; dengesiz her iş zararlıdır.
Hz. Peygamber'in Hak Hususundaki Hassasiyeti

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 78/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Âlemlere rahmet Peygamberimizin (s.a.v) ailesinin hakkını korumadaki şu örnek


hali, onu seven bütün ümmete ders olarak yeter.
Âişe validemiz (r.ah) anlatıyor:
Bir gece Allah Resulü yanıma geldi, yata ğa girdi, öyle ki cildi cildime de ğdi.
Sonra bana,
"Ey Âişe, izin ver de kalkıp Rabbim'e ibadet edeyim" dedi. Ben de,

"Hiç şüphesiz
gelmesini senin yakınlı
de severim" ğın benim hoşuma gider, ama ben senin arzunun yerine
dedim.
Bunun üzerine Allah Resulü kalktı, evdeki su kırbasının yanına gitti. Ondaki su
ile abdest aldı, fazla da su kullanmadı. Sonra namaza durdu, Kur'an okudu,
ağlamaya başladı. Baktım ki göz yaşları göğsüne doğru akıyordu. Namazın sonunda
oturdu, Allah'a hamd ve sena etti. Yine a ğlıyordu. Öyle ki göz yaşları kucağına
dökülüyordu.
Sonra sağ yanı üzere uzandı, sağ elini yanağının altına koydu, yine ağlıyordu.
Göz yaşları yere damlıyordu. Nihayet fecir vakti geldi, Bilâl içeri girdi,
kendisine sabah namazının vaktinin girdi ğini bildirmeye gelmişti. "Ey Allah'ın
Resulü, namaz vakti girdi" dedi; onu böyle ağlıyor görünce,
"Ey Allah'ın Resulü, Allah senin geçmiş ve gelecek günahlarını atfetmi şken sen
neden ağlıyorsun?" diye sordu. Peygamber Efendimiz (s.a.v),
"Ey Bilâl, ben (bunca ihsanlara kar şı) şükreden bir kul olmayayım mı? Hem ben
nasıl ağlamam, bu gece Allah bana şu âyetleri indirdi:
"Hiç şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gecenin ve gündüzün birbiri peşi
sıra gelişinde Qerçek akıl sahipleri için nice âyetler vardır.
Onlar ayakta dururken, otururken ve yanları üzeri yatarken (her hallerinde)
Allah'ı zikrederler. Göklerin ve yerin yaratılı şını düşünürler. Sonra,
'Rabbimiz, sen bunları boş yere yaratmadın. Se-
AILE SAADETİ 
Zikir
insanın
marifetini
ve
muhabbetini
artırır,
manevî
derecesini
yükseltir.
189
AİLE SAADETİ 

I.
I
Kadın
nafile oruç
tutarken
kocası
yanında ise
onun iznini
almalıdır.
190
ni bütün noksan sıfatlardan tenzih eder, uzak tutarız. Sen bizi cehennem
ateşinden koru' derler."
Allah Resulü sonra şöyle buyurdu:
"Bu âyetleri okuyup da üzerinde hiç dü şünmeyenlere çok yazık!"168
Demek ki bir peygamber bile nafile ibadet için hanımını ihmal etmiyor. Erkek
için dışarıdaki farz ibadetler ve zaruri işler bitip eve dönünce, evde ailesinin
hakkı başlar. İbadet için de olsa hanımı ihmal etmek, görmezlikten gelmek doğru
değildir.
Asıl iş, hakları koruyarak ibadet yapmaktır. Her hak sahibine hakkını vermek bir
ibadettir. Bütün ibadetler nefsin keyfine göre değil, dinimizce öğretilen edebe
göre yapılmalıdır ki din Allah için ya şanmış olsun.

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 79/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Kadın nafile oruç tutarken kocası yanında ise onun iznini almalıdır; çünkü
gündüz kocanın nefsine ait hizmetleri görmek, nafile ibadetten daha önce gelir.
Aynı şekilde koca da bütün geceyi ilim veya ibadetle geçirecek ve hanıma hiç
vakit ayır-mayacaksa hanımından izin almalıdır. Fazilet, edep ve efendilik
budur.
Hadisten öğrendiğimize göre, erkek ilk yatış anında hanımı ile birlikte olsa ve

bu
168beraberlik
ibn Hibbân,uyuyana
Sahîh,kadar devam
nr. 620; etse
Ebü'ş-Şbu yeterlidir.
eyh, Hanım
Ahlâku'n-Nebi 186; ibn Kesîr,
Tefsir, 2/828-829 (Beyrut 1998).
(uyuduktan sonra gece ibadetine veya sabah na-nazına kalkmak için izin istemeye
gerek yoktur.
Nafile ibadet için böyle izin gerekli iken, hanımını sırf keyfi için ihmal
edenlerin büyük kusur işlediği kesindir. Nefsimize yan çıkıp kibirlenmenin bir
faydası ve fazileti yoktur. Hepimiz bir damla sudan yaratılmışız. Tevazu
gösterelim. Kusur işleyince çocuk da olsa özür dileyelim.
Çocuklarımıza bu ahlâkları gösterelim ki onlar da İslâm'ın güzelliğini evlerinde
görsünler, yüce dinimizi sevsinler, bizi örnek alıp ahlâk edinsinler ve bu
mirası gelecek nesillere aktarsınlar.
Bizler çocuklarımıza edebi miras bırakalım yeter. Onlara mal bırakamazsak
üzülmeyelim; edep onların dünyasını cennet etmeye ve âhiret-te cennete götürmeye
yeter.
Hak Korumada Sıra
Hak sahibi kadar, hak sırasını bilmek de önemlidir.
Farzı terkedip nafilenin peşine koşan kimse, hata etmektedir. Çünkü en önemli
hak her vaktin içindeki kuldan istenen farzı yapmaktır. İmâm-ı Rabbânî'nin (k.s)
belirtti ği gibi yüce Allah'ın emri °lan bir farzı yapmak, binlerce sünnetten,
bir sünnet binlerce edepten üstündür.
Annesini ihmal edip arkada şına ikram etmek hak de ğildir.
AİLE SAADETİ 
Geceyi
ibadetle
geçirecek
bir erkek
hanımından
izin
almalıdır.
191
AİLE SAADETİ 
Her işinde
ihlâstan
ayrılmayan
ve helâle-
harama
dikkat
ederek
yaşayan
kimse
daimî zikir
içindedir.
192
Kendi hanımına sert davranıp yabancılara efendilik yapmak nezaket ve mürüvvete
sığmaz.
Kendi evlâtlarına hiç tebessüm etmezken, tanımadı ğı çocuklara gülücükler
dağıtana merhametli insan denmez.
Günümüzde, kendisine, yuvasına, komşusuna ait hizmetlerden kaçıp kendini
hayvanların hizmetine adamış kimseler vardır. Hayvan sevilir, korunur, beslenir;
fakat bunun bir sırası ve usulü vardır. Meselâ, güzelliğim bozulacak diye çocuk
sahibi olmaktan kaçıp süs köpeği besleyen bir kadın, kendisine, sevgisine,
vaktine ve nakdine yazık etmiştir.
Kadının görevi köpek yavrusu beslemek değil, kendi yavrusunu büyütüp beslemek ve
terbiye etmektir. Köpeğin görevi, yeri ve yiyeceği bellidir.

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 80/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Yanındaki fakir komşusu çocuğuna çorba bulamazken, bir kemiğe razı olacak köpeğe
her gün yüzlerce lira harcamak, merhamet ve adalet değildir.
Hayvanların da Hakkı Var ?, j|
Bir Allah dostu şöyle der:
"Bir kimse herkese iyi davransa da kümesin-deki hayvanına kötü muamele yapsa o
kimse güzel ahlâk sahibi değildir."169

Bir kedi yüzünden


Efendi-miz'in cehenneme
(s.a.v) giren
bildirdi ğinekadının haberiümmetlerden
göre, önceki çok ibret vericidir. Peygamber
bir kadın evindeki
kediyi bir yere hapsetti, ona yiyecek vermedi, serbest de bırakmadı ki hayvan
başının çaresine baksın. Bu halde hayvan açlıktan öldü; bu zulmü yüzünden kadın
cehenneme girdi.170
insan, dışarıdaki her hayvandan sorumlu de ğildir; fakat koruma ve hizmetine
aldığı her hayvandan sorumludur. Bu hayvanın yemesi, içmesi, sıhhati, kesim
hayvanı ise zamanı gelince güzel bir usulle kesimi sahibi üzerine bir haktır.
Açlıktan sırtı karnına yapışmış bir hayvanı gören rahmet Peygamberi (s.a.v),
hemen durdu, insanları uyararak şöyle buyurdu:
"Şu dilleri bağlı hayvanlar hakkında Allah'tan korkun; onlara güzelce binin ve
onları güzelce kesip yiyin; onları böyle aç ve bitkin bırakma-
l/;n "171
169 Kuşeyrî, Risale, s. 317.
Hayvanın hakkı onu yaratıldığı hizmet ala-n|nda kullanmaktır. Hayvanları oyun
eğlenceye ^et etmek, hedef yapıp atış talimi yapmak, onla-rı birbiri ile
dövüştürmek, hayvana lanet okumak yasaktır.172
170 Buhârî, Bed'ü'Halk, 16; Müslim, Selâm, 151.
171 Ebû Davud, Cihâd, 44.
"2 i'güi hadisler için bk. Müslim, Birr, 80; Ebû Davud, Cihâd, 50-51; Tirmizî,
Cihâd, 30.
AİLE SAADETİ 
Hayvanın
hakkı, onu
yaratılı şına
uygun
hizmette
kullanmaktır.
193
AİLE SAADETİ 
Zikir kulu
yüce Rabb'i
ile beraber
eder. Kul
yüce
Rabb'ini
zikretti ği
sürece
Rabb'i de
kulunu
zikreder.
194
Ayrıca, hayvanın bakımını güzel yapmak, onu aç susuz bırakmamak, yük hayvanı ise
haddinden fazla yük yüklememek gerekir.
Eti için beslenen hayvanı keserken yüce Allah'ın adını zikretmek, keskin bir
bıçakla güzelce kesmek hayvanın sahibi üzerindeki hakkıdır.
Bütün bunlarla birlikte onları bizim emrimize ve hizmetimize veren Rabbimiz'i
tanımak, O'na çokça şükretmek, O'nu teşbih ve zikretmek en temel haklardandır.
Bunlar yapılmazsa Allah korusun insan, etini yedi ği, üzerine bindiği hayvandan
aşağı bir dereceye düşer.
Hayvanların haklarından biri de onların üze-i rinde zuhur eden ilâhî âyetleri,
yaratıcı kudretin tecelli ve cilvelerini seyretmek, onlardaki sırrı düşünüp
ibret almak ve böylece bir çeşit fikir, zikir ve şükürle ibadet yapmaktır.

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 81/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Hayvanlar yüce Allah'ın hizmet ordusudur; onlarla insanlara hizmetler sundu ğu


gibi, bazan onlarla zalim insanlara ceza da verir. Kuşlarla Ebrehe'nin ordusunu,
sinekle Nemrud'u, çekirge ile bazı azgın kavimleri helak etti ği gibi...
Yeryüzündekilere merhamet edene, gökteki ler de merhamet eder.
Acıyana acınır.
Seven sevilir.

A
<ÂİLE SAADET
İBRET Ikİ 
Karınca da Hakkını Alır
Bir gün Osmanlı Padişahı Kanunî Sultan Süleyman (rah), Şeyhülislâm Ebüssuûd
Efendi'ye (rah) şiir halinde şöyle bir soru sormuş:
"Meyve dalına konsa bir karınca, Vebali olur mu karıncayı kırınca?"
Ebüssuûd Efendi (rah), kendisine yine şiir şeklinde şu cevabı göndermiş:
"Yarın Hak divanını kurunca, Kanûnî'den hakkın alır karınca."
Âhirette Hakk'ın divanı kurulunca öyle bir adalet uygulanır ki kimsenin zerre
kadar hakkı zayi olmaz. Birbirine haksızlık eden hayvanların arasında bile kendi
hallerine uygun ödeşme yapılır. Bunun için bilerek bir insana ve hayvana
haksızlık etmekten sakınmalıdır.
Zikir nurları içinde kaybolan kimsenin yüzü güzel, sözü tatlı olur. Bakı şı feyiz
akıtır, gülüşü huzur verir.
195
AİLE SAADETİ 
Zikir
sayesinde
kul Allah
Teâlâ ile
özel sohbet
ve muhabbet
eder.
196
Sl İBRET ik
Senin de Başına Vururlar
Velîlerden Ebû Süleyman Havvâs (k.s) şu olayı anlatır:
Bir merkebe binmiş gidiyordum. Sinekler merkebin ba şına konup onu rahatsız
ediyorlardı. O da ba şını yere eğip duruyordu. Ben de elimdeki sopa ile başına
vuruyordum. Bir ara merkep başını kaldırarak bana,
"Vur bakalım, bir gün senin ba şına da aynı şekilde vurulur!" dedi.
Olayı nakleden Hüseyin Râzî, Ebû Süleyman'a, "Gerçekten bu olayı ya şadın mı?"
diye sorunca, Ebû Süleyman, "Evet, senin beni işittiğin gibi ben de merkebin
söylediğini işittim" demiştir.173
: İnsan olsun hayvan olsun hepsinin bir hakki var. insanlar gibi hayvanlar da
birer emanettir.] Yaratan her şeye şahittir. O'nun mülkünde yaşı-1 yoruz, hak
sahibi O'dur. Öyleyse O'nun yarattığı bütün varlıklara nasıl davranacağımızı
O'ndan öğrenelim, ölçüyü bilelim, dikkat edelim. Özür dilenecek bir i ş yapmışsak
şimdiden özür dileyelim-
Kuşeyrî, Risale, s. 440.
Hakta Mümin Kâfir Ayırımı Olmaz
Cenâb-ı Hak, müslümanlara karşısındaki herkese ilme ve adalete uygun
davranmalarını emretmiştir, ilâhî hüküm şudur:
"Ey iman edenler, adaleti titizlikle ayakta tutun. Kendinizin, anne babanızın ve
akrabalarınızın zararına da olsa Allah için do ğru şahitlikte bulunun. Haklarında
hüküm verdikleriniz veya şahitlikte bulunduklarınız zengin veya fakir
olabilirler, siz onları kayırma derdine dü şmeyin; Allah onlara sizden daha
yakındır. Kötü arzularınıza uyup adaletten sapmayın. Şayet doğruyu eğer büker ve
şahitlikten vazgeçerseniz, biliniz ki Allah bütün yaptıklarınızdan
haberdardır."174
Hak verilirken uzak-yakın, dost-düşman, zengin-fakir, amir-memur, paşa-köle
ayırımı yapılmaz. Cenâb-ı Hakk'ın ölçüsüne göre kim neyi hak etmi şse o kendisine
verilmelidir.
Âdil insan, haksız ise kendi nefsini bile mahkûm eder, o, oğlunu kızını kayırma
derdine düşmez. Parayı veya sopayı görünce hükmünü değiştirmez.

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 82/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Âlemlere rahmet Hz. Muhammed Efendimiz (s.a.v) bir zenginin i şlediği hırsızlığı
affettirmek 'Çin gelen sahabelerine sitem ederek,
"Vallahi sizden öncekiler bu yüzden helak oldular. Onların içinde bir zengin suç
işlese onu af-
AİLE SAADETİ 
Yeryüzündekilere merhamet edene, göktekiler de merhamet eder

174
Nisa 4/135.
197
T
AİLE SAADETİ 
Bizi
sevmeyenin
hakkını
korumak
mertliktir.
.198
feder, fakir suç işleyince hakkından gelirlerdi. Vallahi, kızım Fâtıma bile
hırsızlık yapmış olsaydı onun da elini keserdim"175 buyurdu ve zengine gereken
ceza verildi.
İşte kâinat bu ahlâka muhtaçtır. Bu ahlâka ulaşmadan hiçbir fert, ev, cemiyet ve
millet huzuru sağlayamaz. Bu ilâhî bir kanundur, aksine gidenin ba şarı şansı
yoktur.
Kimse, insanlara yüce Allah'tan daha merhametli değildir. Onun vermediği bir
hakkı vermeye kalkmak, ceza verdi ğine acımak gerçekte bir merhamet ve adalet
değildir.
Ayağı kesilmesi gereken bir hastaya acıyıp kesimi yapmamak merhamet midir?
S. İBRET £L
Düşman da Olsa Hakkı Yenmez
I
Ca'de b. Hübeyre (r.a), Hz. Ali'nin (r.a) yanına geldi. Onun hüküm verirken
gösterdi ği dikkat ve adaletine çok hayret ediyordu. Hayretini şöyle dile
getirdi:
"Ey müminlerin emîri! Sana dava çözdürmek için iki adam geliyor. Biri seni
canından, aile ve malından daha çok seviyor. Diğeri ise elinden 175 Buhârî,
Fezâilü Ashâbi'n-Nebî, 18; Müslim, Hudûd, 11;
Tirmizî, Hudûd, 6; Nesâî, Kat'u's-Sârik, 5, 6; Ahmed.
Müsned, 3/356, 395.
i
gelse seni boğazlamak istiyor. Buna rağmen sen, bazan seni sevmeyen kimseyi
haklı görüp diğerini mahkûm ediyorsun! Bu nasıl oluyor?"
Hak dostu Hz. Ali (r.a) eliyle adamın gö ğsüne vurarak, şöyle dedi:
"Bu öyle bir i ştir ki, eğer bana ait olsaydı senin dedi ğin gibi beni seveni
kayırırdım, fakat bu ancak Allah için yapılacak bir i ştir; keyfine göre hüküm
verilmez."176
İnsanın hak adamı olup olmadığı bir alacak anında, kavga zamanında ve düşmanı
karşısında belli olur. Bizi sevmeyenin hakkını korumak mertliktir. Terbiye ve
edep seviyemiz böyle zamanlarda belli olur.
Allah dostundan "hakkımı yiyecek" diye korkmaya gerek yoktur; çünkü o nefsini
değil haklıyı kayırır. Bundan dolayı onlara Hak dostu denir. Gerçekten kimin Hak
dostu olduğu yarın Hak divanında belli olur, fakat bugün de Hak dostlarının
içini dışa yansıtan güzel halleri vardır.
AİLE SAADETİ 
176 Müttakî-i Hindî, Kenzü'l-Ummâl, nr. 14350; Kahdehlevî, Hayâtü's-Sahâbe,
2/349-350.
Zikir ile
desteklenen kalp iyiyi
farkeder.
199
AİLE SAADETİ 
Kim hakkı

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 83/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

korursa,
Cenâb-ı
Hak da
onu korur.
200
J& İBRET î&fa

Alemi Ayakta
Ashaptan Tutanb.
Abdullah Adalet
Revâha (r.a), Resûlul-lah (s.a.v) tarafından Hayber
bölgesindeki arazilerin ürünlerini tesbit, tefti ş ve taksimi ile
görevlendirilmişti. O bölgede müslümanlarla anla şma yapmış olan yahudiler
yaşıyordu.
Abdullah b. Revâha (r.a) her sene gelir, ne kadar ürün yetişmişse tesbit eder,
yarısını kendilerine ayırmalarını, yarısını da İslâm devletine teslim etmelerini
söylerdi.
Yahudiler, Hz. Peygamber'e (s.a.v) gelip onun tesbit ve taksim konusundaki aşırı
titizliğinden şikâyet ettiler. Bir ara da kendisine rüşvet teklif ettiler. Bunun
üzerine Abdullah (r.a) onları toplayarak şöyle dedi:
"Ey Allah'ın düşmanları, bana haram mı yedirmek istiyorsunuz? Vallahi ben, bana
insanların en sevimlisi olan bir peygamberin yanından geldim. Siz ise bu küfür
halinizle varlıklar içinde hiç sevmediğim kimselersiniz. Bununla birlikte, size
olan kızgınlığım ve Hz. Peygamber'e (s.a.v) olan sevgim beni, size kar şı
adaletsiz davranmaya sevketmez. Ben, anla şmaya göre hakkınız ne ise onu size
veririm."
Bunu işiten yahudiler, ¦
"İşte gökleri ve yerleri ayakta tutan adalet budur" dediler.177
Yüce Allah müminlere yeryüzünde hakkı ayakta tutma görevi vermiştir. Sadece
hakkı korumak için hâkim ve şahit olmamızı emretmiştir. Mümin, dost-düşman
ayrımı yapmadan, kim haklı ise ona hakkını vermekle yükümlüdür. Kendi zararına
da olsa hakkı söylemekle görevlidir.
Kim hakkı korursa Cenâb-ı Hak da onu korur.
Herkesin niyetine ve işine şahit olarak yüce Allah yeter.
O'nun güzel isimlerinden biri de Hakk'tır.
177 ibn Kesîr, el-Bidâye ve'n-Nihâye, 4/199; Kandehlevî, Ha-yâtü's-Sahâbe,
2/164.
AİLE SAADETİ 
Bazı yer ve zamanlarda dil ile zikir yapılamazsa da kalple zikre hiçbir mani
yoktur.
201
AİLE SAADETİ 
Ceğadandıtıma
Dinimiz rahmet dinidir; peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) bütün âlemlere rahmet
olarak gönderilmiştir; kitabımız Kur'an bir hidayet, nur, huzur, şifa ve terbiye
kitabıdır; ancak insan nefsini terbiye ederken, bozulmuş fıtratını düzeltirken,
kötü huylarını iyisi ile de ğiştirirken hiç rahatı bozulmayacak, canı yanmayacak,
nefsi sıkılmayacak demek yanlıştır.
Dinimiz ne emretmişse sonuçta hepsi insan ve insanlık için bir rahmet, şifa ve
huzur sebebidir. İnkâr kiriyle kararmış kalpler anlamasa, ilâhî aŞkı tatmamış ve
terbiye olmamış nefisler kabul
203
AİLE SAADETİ 
Allah
Teâlâ'yı
çokça
zikreden
kul, zikrin
nuru ile
kendisini
tanır,
kalbini,
ruhunu ve
diğer

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 84/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

manevî
cevherlerini
keşfeder.
204
etmese de durum budur. Bu din, akılla ortaya konup düzenlenmiş bir sistem de ğil,
bütün akıllan yaratan yüce Allah'ın terbiyesidir. Kulu yaratan onun derdini ve

dermanını bilmezinkâr
Sonra dinimizde mi? ve isyan kirlerinden temizlenmiş akılların kabul
edemeyeceği hiçbir şey yoktur.
Gizli-açık, büyük-küçük bütün günahlar kalbi kirleten, aklı karartan ve manevî
hisleri öldüren birer hastalıktır. Bu hastalıkların insan bünyesinden
temizlenmesine terbiye denir. Bu temizlik yapılırken, tedavi gereği, nefse açı
veren bazı uygulamalar da yapılabilir.
Sonuç sıhhat ve afiyet olunca, birkaç gün acı ilâç içmeye itiraz edilir mi?
Ayağı kangren olmuş bir kimsenin ayağının kesilmesine acımak aynı hastalığın
bütün vücuduna yayılmasını beklemek değil midir? Bu tavır hasta için bir
merhamet midir yoksa cinayet midir?
Dinimiz yoldan çıkmış, çevresine zararlı hale gelmi ş nefislerin ıslahı için ilâç
ve tedavi hükmünde dayakla cezalandırmayı me şru görmektedir. Tabii ki usulüne
göre ve hukukuna riayet etmek şartıyla.
İşin Aslı
Dayak iki türlüdür. Biri zulüm, di ğeri lâzımdır-Lâzım olan dayak ilâçtır...
Zulüm olan dayak haksız yere atılan dayaktır. Böyle bir dayak değil insana,
hayvana bile uygulanmaz. Vurulursa haram olur, hesabı sorulur, cezası vardır.
Bu zulmü dünyada pek çok şahıs ve devlet tarih boyu işlemiştir ve hâlâ
işlemektedir. Bunu her dinden ve milletten yapan vardır. Zulüm olan dövme
eskiden olduğu gibi el, sopa ve kamçı ile olmuyor. Medeniyet yarışında olan
zalimler bu işi tank ve top ile yapıyorlar. İşin tuhafı bu zalimler yaptıklarına
kahramanlık, özgürlük, demokrasi ve hak mücadelesi diyerek zulümlerini
gizliyorlar.
İslâm'ın terbiyesinde bir kimse, de ğil insana, zararı olmayan hayvana bile
vuramaz, korkutamaz, yuvasını yıkamaz. Usulünce kesim ve avlanma durumu hariç,
zararı olmayan bütün hayvanlar koruma altındadır. Ancak bir hayvan insanlara ve
çevreye zarar vermeye ba şlarsa ona en kolay yoldan engel olunur; icap ederse
öldürülür.
Kimse, yanında hizmetini gören hizmetçiyi, dili veya eliyle incitemez, haksız
yere dövemez. Hiç kimse çırağını, işçisini, emri altındaki bir kimseyi suçsuz
yere azarlayamaz, kınayamaz, horla-yamaz, dövemez.
Dinimizde haksız yere dövmek haram oldu ğu gibi, elindeki alet, silâh, sopa,
bıçak ve demir türü bir şeyle insanları korkutmak bile yasaktır.
Bir kimseyi haksız yere eliyle incitmek haram oldu ğu gibi, diliyle üzmek,
hakaret etmek, küçült-mek, alaya almak, arkasından gıybetini yapmak | 205
AİLE SAADETİ 
Allah Teâlâ
kendisini
genişlik
anında
çokça
zikreden
kullarını
dar ve zor
anında
yalnız
bırakmaz.
1
AİLE SAADETİ 
Dünyada çok
zikredenler
âhirette çok
gülerler.

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 85/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

da haramdır. Hatta karşısındaki insana gözüyle sert bakarak tedirgin ve rahatsız


etmek bile yasaktır.
Allah'ın dininde insan bu kadar muhterem, şerefli ve koruma altındadır. Rahmet
dini budur; bu dinde normal şartlarda kimseye zahmet vermek yoktur.
Dinimizde, ölen kimseye bile hürmet edilir; hakaret edilmez. Bizimle savaşan ve
savaş meydanında öldürülen düşmanımızın bile ölüsüne kar şı zulüm, hakaret türü

bir şey yapılmaz.


süründürülüp Vücudu
intikam kesilip
alınmaz. do ğranmaz,
Cihaddan gaye, ate şte öldürmek
insan yakılmaz,de
yerlerde
ğil, insanların
saadet yolunu tıkayan engelleri ortadan kaldırmaktır. Bu arada, insanlık
bünyesini inkâr ve zulümle kemiren zalimler, yüce Allah'ın emretti ği şekilde
tedavi edilir, temizlenir, cemiyet canilerden kurtarılır. Bu nefse göre değil,
ilâhî emre göre yapılırsa hayır olur; yoksa anar şi olur. Anarşi çıkarmak ise
haramdır. Dinimizde insanlar gibi hayvanlar da haksız yere incitilemez,
dövülemez. Kesilecek hayvanın bile incitilmeden en rahat şekilde kesilmesi
gerekir. Âlemlere rahmet Peygamber Efendimiz (s.a.v), yüzüne damga
yapılmış bir hayvan görünce insanları şöyle uyarmıştır:
size ulaşmadı mı? Bunları yapmaktan sakı-
206
"Hayvanların yüzüne damga vuran ve rın yüzüne vurarak döven kimseleri
lanetlediği
nın.
"178
Aslı Rahmet Olan Cezalar
İslâm dininde suçlara verilen bütün cezalar, mahir bir doktor tarafından ölümcül
bir hastalığın tedavisi için hazırlanmış ilâç gibidir. İnsanın iç bünyesini en
iyi bilen yüce Allah, onların kötü sıfatlarını tedavi etmek ve haram işlere
meyillerini engellemek için bu cezaları belirlemi ştir.
Bu cezalar bütün insanlığın ıslah ve huzuru için en kesin çözümdür. Hem kötü
işleri yapanlar hem de yapmayanlar için bir rahmettir, ilâhî cezalar, usulünce
uygulandığında yapanı günah kirinden temizler, yapmayanı günaha meyilden korur.
Suçlara uygulanan cezadaki faydaya bakılmalıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v),
işlenen kötü bir işe belirlenen cezanın verilmesinin bütün insanlık için ne
derece faydalı olduğunu şöyle belirtmiştir:
"Yeryüzünde bir haddi (Allah'ın belirledi ği cezayı) uygulamak, insanlık için,
kurak topraklarına kırk gece ya ğmur yağmasından daha hayırlıdır." m
178 Ebû Davud, Cihâd, 52.
179 Nesâî, Kat'u's-Sârik, 7; ibn Mâce, Hudûd, 3.
AİLE SAADETİ 
Dinimizde,
inkâr ve
isyan
kirlerinden
temizlenmi ş 
akılların
kabul
edemeyeceği
hiçbir şey
yoktur.
207
I
J
AİLE SAADETİ 
Günlük vird,
ders ve
hizmetlerine
edebince
devam eden
kimseye
büyü, sihir,
vesvese gibi
şeyler zarar

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 86/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

vermez.
208
Yüce Allah'ın,
L
"Ey akıl sahiplen, kısasta (yapılan bir kötü i şin karşılığını vermede) sizi için
hayat vardır"^

âyeti, ilâhî cezaların


ifade etmektedir. insanlık
Bundan için bir
daha güzel nasıl birolamaz.
tarif rahmet oldu ğunu en veciz şekilde
Bir Ceza Usulü Olarak Dayak
Dinimizde, bazı durumlarda dövmeye müsaade edilmi ştir; ancak bu dayak ilâç
hükmünde olan bir ceza çeşididir.
Dayak ve dövme deyince akla çocuk, kadın veya hizmetçi gelir; bu do ğru değildir.
Dayak hak edene atılır. Bu i şte erkek-kadın, sultan-köle, amir-memur, zengin-
fakir, şehirli-köylü gibi bir cins ve sınıf ayrımı yoktur.
Haddi aşan, zulüm yapan, can yakan, yuva yıkan, temiz namusları karalayan erkek-
kadın herkese bu ilâçtan verilir, verilmelidir. Bu ilâcı verecek el ve makam
değişse de sonuç değişmez.
Yüce Allah, temiz, iffetli bir kadına zina etti diye iftira eden ve bunu ispat
edemeyen erkeklere iftira cezası olarak seksen sopa vurulmasını emretmiştir.181
180 Bakara 2/179.
181 Nûr24/4.
Yine, zina eden bekâr bir erkek ve kadına 100 sopa vurulması emredilmiştir.182
Aslında ağır gözüken bu cezada büyük hayır vardır. Çünkü ba şına bu cezanın
gelece ğini kesin olarak bilen kimseler, iffetlerini ayaklar altına alıp o kötü
işe bulaşmazlar. Böylece hem kendileri hem de kar şısındaki kimse âfetten
kurtulur; aileler yıkılmaktan, iffet ve namuslar kirletilmekten korunmu ş olur.
Böyle bir cezanın varlığı bile, azgın nefisleri engelleyebilir.
Adaleti uygulayacak ve halkın huzurunu sa ğlayacak hâkimlerin takdirine ve
sorumluluğuna bırakılmış cezalar da vardır. Bunlara dinimizde "ta'zîr cezası"
denir. Bunların içinde azarlama, korkutma, gerekti ğinde dayak, dövme ve hapis
gibi tedavi türleri vardır.
AİLE SAADETİ 
Yuvayı Yıkımdan Kurtaran Cezalandırma
Dinimizde şartları oluştuğunda aile reisine, yuvayı yıkıma doğru götüren
hanımını fazla incitmeden döverek cezalandırma hakkı verilmi ştir.
Bunu şu âyet-i kerimeden anlıyoruz:
"Size baş kaldırıp isyan eden kadınlarınıza önce ö ğüt verin, öğüt yetmezse
onları yatakta
188
Nûr 24/2.
Nakşibendî
yolunun
bütün
terbiyesi
kalbin
gafletten
uyanıp
zikirle çalışması ve Allah ile huzur bulması içindir.
209
AİLE SAADETİ 
Zikirle
çalışmaya
başlayan
kalp tıpkı
saat gibidir;
sahibi başka
işlerle
meşgul olsa
da o zikir
halindedir.
210

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 87/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

yalnız bırakın, bununla da düzelmezse onları dövün. E ğer size itaat edip
uslanırlarsa artık onlara zarar verecek bir yola girişmeyin. Şüphesiz Allah
yücedir, büyüktür."™3
İşte bazılarının anlamakta zorlandığı dayak âyeti budur. Âyet, her kadının
değil, kocasına karşı haksız yere isyan eden azgın bir kadının usulünce
dövülmesinden bahsetmektedir. Bu, zevk almak, hırs çıkarmak için değil, kadını

ıslah içinyapacak
Bu ıslahı yapılması istenen
koca, bir cezalandırma
evin reisidir. yöntemidir.
O, ev düzeni içinde yüce Allah'ın
hükümlerini uygulamakla görevli bir hâkimdir. Bu hâkim akıllı, dirayetli,
dengeli, aile reisi olma özelliklerini ta şıyan, yuvayı ayakta tutan, geçim
yükünü çeken, hanımını ve çocuklarını haramlardan koruyan, onları seven ve hak
üzere yöneten biridir.
Evin reisi, yüce Allah'a kar şı sorumlu bir memurdur. Bulundu ğu makam ve aldığı
görev itibariyle kendisine hak dairede itaat etmeyi Allah istemektedir. Baba
görevinde haksızlık ederse onun da hesabını görecek, hakkından gelecek başka bir
makam vardır.
Görevini yapan ve itaati hak eden bu baba, ailesi için kendini feda ederken,
evin hanımı bir ahlâk ve davranış bozukluğu içinde olabilir. Yani kocasının
normal isteklerine cevap vermez. Sö-
183 Nisa 4/34.
zünü dinlemez. Ev içindeki görevlerini yerine getirmez. Kocanın hakkı olan
süslenme ve temizliğe dikkat etmez. Eve sahip çıkmaz. Çocuklarla ilgilenmez.
Kocasından izin alması gereken i şlerde izin almaz, izinsiz ve gereksiz yere evin
dışına çıkar; keyfine buyruk yaşar. Kocasına karşı gelir, kötü sözler söyler,
hakaret eder ve benzeri haller içinde yüzer gider.
Bu hal, kadının edebini ve dengesini kaybetti ği bir durumdur. Bu kadın hastadır.
Bu hasta kadın, bir yabancı de ğil ki evin reisi onu evden kovsun veya
kendisinden kaçıp kurtulsun. O bu yuvanın hanımı ve çocuklarının annesidir.
Vefa gereği kocanın ona yardımcı olması gerekir.
AİLE SAADETİ 
Kadını Islahta Takip Edilecek Sıra
Böyle haddini aşmış bir kadının ıslahı için yüce Allah kocaya şu yollan tavsiye
etmektedir:
1. Öğüt
Koca bildiği kadarıyla, samimiyet ve şefkatle hanımını uyarır, ona yanlı şlarını
söyler, yapması gereken doğruyu gösterir, düzelmesini bekler. Ona Allah'tan
korkmasını, bu yaptıklarının helâl olmadı ğını, hakkı çiğnediğini, günaha
girdiğini söyler.
Kalbin gıdası
zikirdir.
Günahlar ise
şeytanın
gıdasıdır.
Kalbim
diriltmek ve beslemek isteyen kimse yüce Allah'ın zikrini çok yapmalıdır.
211
AİLE SAADETİ 
Kula, sıhhat
gibi hastalık
da kalbini
Allah'a
bağlamak
için
verilmiştir.
212
Koca, kadının kendisine değil, yüce Allah'a kar şı isyan içinde olmasına
üzülmelidir. Nefsinin keyfini değil, kadının edebini düşünmelidir. Bunun için
sabırla öğüde devam etmelidir.
Öğüdün belli bir sayısı ve günü yoktur. Koca ' defalarca hanımını uyarır.
Kendisi cahil veya sert \ mizaçlı ise bu i şi yapacak, emin ve ehil bir tanıdık :
da bulabilir.

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 88/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Koca ayrıca yüce Allah'a yönelmelidir. İlâhî yardım olmadan bu azgın nefsin
ıslah olmayacağı bilinmelidir. Bunun için hacet namazı kılmalı, kendisinin ve
hanımının ıslahı için dua etmelidir. Evine rahmet çekmek için imkânı varsa
sadaka vermeli, fakirleri sevindirmeli, sâlihlerden hayır dua istemelidir.
Böylece şeytanın oyununu bozmalı ve şeytanla iş birliği eden hanımını bu
girdaptan kurtarmaya çalışmalıdır.

Âyet-i celilenin
bahsedilirken, az öncesinde
onların güzel
bu güzel ahlâklı
hali, kadınların
Allah'ın korumasısıfatlarından
sayesinde buldukları
bildirilmi ştir.184 Demek ki yüce Allah'ın yardımı ve koruması olmadan güzel
ahlâklı olmak, nefisleri terbiye etmek mümkün de ğildir.
Koca, aynı zamanda kendi nefsine de dönüp, "Ben ne kusur i şledim ki bu kadından
yana çok sıkıntı çekiyorum. Yoksa benim kusurlarım mı ona yansıyor?" diye kendi
kusurlarını araştır-184 bk. Kurtubî, el-Câmi', cüz 5, s. 149 (Nisa 34. âyetin
tefsiri)-
malı, tövbe etmeli, gördüğü yanlışlarını düzeltip saadeti Allah'ın rahmetini
istemelidir.
2. Fiilî Tavır
Sözün ve öğüdün fayda vermediği yerde fiilî olarak başka bir yol denenir. Bu da
kadını yatakta yalnız bırakmak, geçici olarak kendisinden sevgi ve ilgiyi
kesmek, birlikte yapmamaktır.
Bazı kadınlar, sözden anlamaz ama kocası tarafından evin içinde bir kenara
itildi ğinde ve yatakta yalnızlığa terkedildiğinde, biraz düşünür, yumuşar, geri
adım atar, düzelir.
Bu da bir fayda sağlamaz ise demek ki kadın yuvasının değil keyfinin
derdindedir. Ona başka bir ilâç gerekmektedir. Bu azgın kadını bo şayıp yuvayı
dağıtmadan önce evin içinde ıslah etmek için kocaya tavsiye edilen bu ilâç onu
korkutmak ve usulüne uygun dövmektir.
Galibiyet gibi
mağlubiyet de kula marifet ve edep
kazandırsın diye takdir edilmiştir.
3. Usulünce Cezalandırma
Bu safhada kadını döverek cezalandırma, Çok hassas bir i ştir. Bu, ağır bir
hastaya yan tesiri Çok olan bir ilâcı vermeye benzer. Bu ilâç yerinde ve
ayarında olmazsa, fayda yerine zarar verir, zul-^e dönü şür, haram olur. Zalimin
hesabını Allah 9örür. Hz. Peygamber (s.a.v), i şin inceliğine dik-
213

AİLE SAADETİ 
Olaylara
gönlün bakışı
önemlidir.
Yani işleri
tatlandıran
veya
anlaştıran gönüldür.
214
kat çekmek için, bir defasında kızılacak bir i ş ya. pan hizmetçisine,
"Eğer âhirette kısas korkusu olmasaydı şu misvakla senin canını biraz
yakardım"^85 buyurmuş ve ondan da vazgeçmiştir.
Allah Resulü, hiçbir zaman bir kadını veya hizmetçiyi dövmemi ştir. Saadetli
hanesindeki aile fertleri her zaman huzur içinde olmamı şlardır. Ba-zan rahmet
Peygamber'ini (s.a.v) üzecek, kızdıracak, sükût buyurup bir kenara çekilmeyi
gerektirecek haller olmuştur. Bütün bunların içinde dille uyarıdan başka, el
veya sopa ile bir dövme olayı olmamı ştır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) nefsi için kimseden intikam almamıştır. Allah'ın
emrettiği yerlerin dışında kimseye lanet okumamıştır. Kendisi hiç yapmamakla
birlikte sözden ve halden anlamayan azgın kadının dövülmesine müsaade ederken,
şu ölçüleri getirmiştir:
Yüze, göze, kafaya, karın boşluğuna, edö| yerine vurulmayacak.
n

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 89/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

185 Buhârî, el-Edübü'l-Müfred, nr. 182, 184; ibn Sa'd, Taba-kat, 1/289 (Beyrut
1997); Ebû Ya'lâ, Müsned, nr. 6901, 6944; ibn Hacer, el-Metâlibü'l-Âliye, 2/124;
Heysernî, Mecmau'z-Zevâid, 10/353.
Hiçbir organ zedelenmeyecek, saç ba ş yolunmayacak.
Kadına lanet okunup küfürlü sözler söylenmeyecek.
Sopa, demir gibi tehlikeli bir alet kullanılmayacak.

Dövme
Kadın halkın
dövülüp içinde de
kapı dı şğil,atılmayacak.
arı gizli ve kendi evinde
Kadını olacak.
dövdü ğünü kimseye söylemeyecek.
Dövme ve kavga sürekli olmayacak.
Dayağa ufak tefek çeki şmelerde değil, ciddi kusurları düzeltmede en son çare
olarak başvurulacak.
Dövme ilk anda değil, öğüt ve yatağı ayırdıktan sonra kadında bir düzelme
olmazsa düşünülecek.
Kadın itaat edince dayağa son verilecek.186
Ahlâk yönüyle hasta olan bir kadına bu ilâcı veremeyecek koca, bu i şe hiç el
atmamalıdır; çünkü haddini aşarsa Allah katında mesul olur, kadının bir uzvunu
veya vücudunu telef ederse tazminat öder. 187
186 bk. Taberî, Câmiu'l-Beyân, 4/94-98; Kurtubî, el-Câmi', cüz 5, s. 151-152;
Süyûtî, ed-Dürrül-Mensûr, 2/251-254.
187
Kurtubî, el-Câmi', cüz 5, s. 151.
AİLE SAADETİ 
Allah ile hoş olmuş 
güzel
gönüller her şeyde bir güzellik arar.
215
r
AİLE SAADETİ 
Kötü işler,
güzel
niyetle iyi
olmaz.
Fakat iyi
işler kötü
niyetle iyi
olmaktan
çıkar.
216
Dövmeye, fayda vereceği bilindiği zaman başvurulur. Kendini tatmin, hırsını
teskin için kadın dövülmez.
Erkek kadının dayaktan anlamayacağını kesin bilirse, dövmeyi terkedip boşamadan
önceki son merhaleye geçer. O da erkeğin ve kadının ailelerinden arabulucu birer
hakem seçmektir.
Hakemler de fayda vermezse bu kadını nikâh altında tutmanın hiçbir mânası ve
faydası yoktur. Artık onu usulüne uygun boşama yolu gözükmüştür.
Koca, boşama hukukuna göre kadını bo şayıp kendisini de kadını da bu çileli
hayattan kurtarır. Böyle bir boşamadan erkek mesul olmaz.
Kadın Niçin Haddi Aşar?
Kadının haddi aşması birkaç sebepten olabilir:
1. Bazı kadınların karakteri bozuktur; kalbi katı, nefsi şımarık, ahlâkı
kötüdür. Bozuk işlerden zevk alır, güzel geçimden daralır, edepten sıkılır.
Böyle bir kadının tedavisi çok zor olup kocayı a şar. Onun manevî terbiye
rehberlerine ve ruh doktorlarına gitmesi gerekir.
2. Bazı kadınlar kocasını hiç sevmez, sevemez, bir türlü yuvasına ısınamaz;
çünkü kendisi istemeden zoraki evlendirilmiştir. Tek duası kocasının ölmesi veya
bir yolunu bulup bu evden git'
mesidir. Koca çok sabırlı ve maharetli olursa bu Kadını kazanabilir.
3. Allah korusun, bazı kadınların gözü başka bir erkektedir. Bu bir vesvese
değil kesin karar şeklindedir. Bundan vazgeçemez, vazgeçmek de istemez. Her
bahane ile evli oldu ğu kocasından kurtulma yollarını arar. Bunun için devamlı

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 90/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

azgınlık yapar, sürekli kocanın damarına basar, huzuru bozar. Bunun tedavisi
zordur, fakat mümkündür.
4. Bazı kadınlar cahildir, zayıftır, herkesten etkilenir, kötü örneklere
imrenir, bilmeden kocasına sıkıntı verir. Bu zayıf karakterli kadınları bazan
kendi annesi, bazan kayınvalidesi, bazan da arkadaş çevresi kocasına karşı
kışkırtıp aile huzurunu bozar. Sebebi iyi bilinirse bunun tedavisi kolaydır.

5. Bazışlı,
davranı kadınları çileden çıkaran
ağzı küfürlü, haddini ise kocadır.
bilmez Kötü hanımının
bir koca, huylu, sert
başmizaçlı, kaba Bu
ına belâdır.
durumda kadın sabrının bittiği yerde kendisini savunmaya ve kocanın zıddına
gitmeye başlar. İşte o zaman da kavga kaçınılmaz olur.
Bu halde erkek önce kendisini düzeltirse kadın kendili ğinden düzelebilir.
Haddi Aşan Kocayı Kim Islah Edecek?
Bir evde her zaman haddini aşan, huzuru bozan kadın olmaz. Bazan bu hal erkekte
de bu-
AILE SAADETİ 
Her sıkıntı aslında bir rahatlı ğın habercisidir.
217
AİLE SAADETİ 
Her
kaybediş 
yeni bir
kazancın
başlangıcı
olabilir.
Çünkü yüce
Allah, her
zorluğun
peşinde
muhakkak
bir
kolaylığın
olduğunu
müjdeliyor.
218
lunur. Hak yiyen, haram işleyen, evi ihmal eden asıl görevlerini yerine
getirmeyen evin reisi koca da olabilir. Bu adamın ıslahı gerekir, ama onu kim
ıslah edecektir?
Kadının elinden ekmek yediği kimseye el kaldırması doğru değildir; bu mürüvvete
sığmaz. Bunun için dinimizde, dayağı hak eden kocayı dövme işi kadına
verilmemiştir.
Kadın kocasının yaptığı kötülüklere rıza göstermiyorsa onun bu kötü işlerinden
sorumlu değildir. Elinden gelen hizmetini yapmaya devam eder; ancak kocanın
haram isteklerine itaat etmez, onunla kavgaya da girmez.
Kadın kocasına öğüt verir, ıslahı için dua eder, kötü haline üzülür, fakat
düzelsin diye dayak atamaz. Bu, aile reisli ğine ve kocanın hukukuna saygının
icabıdır. Ancak bu koca kendisini haksız yere dövmeye kalkarsa, kadın gücü
yeterse ona mani olur.
Azgın koca, hanımına ve çocuklarına fiilen zulüm yapar, onları hırpalar, döver
ve ciddi olarak tehdit ederse kadın çaresiz de ğildir; önce iki tarafın
ailesinden oluşacak hakemlere başvurur.
Kadın kötü ahlâklı ve ailesine zulmeden bir kocanın çilesini çekmek zorunda
değildir. Hakemler durumu düzeltemezse, iş mahkemeye intikal eder. Mahkeme
bunları boşayabilir.
188 Ebû Davud, Nikâh, 41; ibn Mâce, Nikâh, 51; Dârimî, Nikâh, 24; ibn Hibbân,
Sahih, nr. 4189.
AİLE SAADETİ 
A İBRETİk
Hayırlı İnsan Hanımını DöVmez
Peygamber Efendimiz (s.a.v), ashabını, "Allah'ın kadın kullarını
dövmeyiniz"'diye uyardı. Hanımını dövenler dövme işine son verdiler. Kadınlar

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 91/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

bunu fırsat bilip kocalarıyla tartışmaya başladılar. Hz. Ömer, Allah Resûlü'ne
gelerek,
"Kadınlar kocalarıyla tartışmaya başladı!" dedi. Bunun üzerine Resûlullah
Efendimiz (s.a.v) haddini aşan kadınların dövülmesine müsaade etti. Bu izni alan
kocalar hemen o gece kadınlarının canını yakmı ş olacaklar ki ertesi gün çok
sayıda kadın Allah Resûlü'nün evine gelerek kocalarını şikâyet ettiler. Bunun

üzerine
"Pek çok Peygamber Efendimiz
kadın kocasından (s.a.v)
şikâyet ashabını
için toplayarak,
evimize kadar geldi; şunu iyi bilin ki
kadınlarını dövenler sizin hayırlılarınız değildir" diye kendilerini uyardı.188
Yüce Allah, şer gibi
gözüken nice işlerin içinde pek çok hayır saklamıştır.
219
AİLE SAADETİ 
Şer, sonu
kötü biten
ve insanı
ilâhî azaba
iten iştir.
Sonu
rahmete
çıkan bir
şeye kötü
denmez.
220
d$ İBRET 2k
CezaYa Dikkat, Fazlası Sana Döner
Hz. Âişe validemiz (r.ah) anlatıyor:
Allah Resûlü'nün yanına bir adam gelerek,
"Yâ Resûlallah! Benim birçok kölem var; onlar bana yalan söylüyor, beni
aldatıyor, bana isyan ediyorlar. Ben de onlara kötü söyleyip kendilerini
dövüyorum. Benim durumum nedir?" diye sordu, Allah Resulü şöyle buyurdu:
"Onların sana karşı yaptıkları hainlikler, yalanlar ve isyanlar ile senin kötü
konuşmaların ve cezaların âhirette hesaplanır. Eğer senin verdiğin ceza onların
yaptıklarına denk ise sana iyilik veya kötülük olarak bir şey gerekmez. Şayet
senin verdiğin ceza, onların yaptıklarından daha aşağıda ise kalan kısmından
dolayı sana sevap verilir. Eğer senin verdiğin ceza, onların işledikleri suçun
üzerinde ise bu fazla cezadan dolayı sana kısas uygulanır."
Bunu işiten adam bir kenara çekilip ağlamaya başladı. Anlaşılan onlara hak
ettikleri cezadan fazla ceza vermiş olmaktan endişe ediyordu. Allah Resulü,
sözlerini şöyle tamamladı:
"Sen Allah'ın kitabındaki şu âyeti okumadın mı?"
¦ I S" -t' \
"Biz kıyamet gününde, adalet terazilerini kurarız. Orada hiç kimseye hiçbir
şekilde haksızlık edilmez. Yapılan iş hardal tanesi kadar küçük de olsa onu
teraziye getirir, hesabını görürüz. Biz hesap görücü olarak herkese yeteriz."189
Bunları işiten adam,
"Ey Allah'ın Resulü, ben kendim için bu kölelerimden ayrılmaktan daha hayırlı
bir şey göremiyorum. Sizleri şahit tutarak söylüyorum, ben bütün kölelerimi azat
ettim" dedi.190
Bu ölçü herkes için geçerlidir. Erkek-kadın hepimiz birine hesap sorarken, bu
hesabın da bir hesabının olduğunu unutmayalım.
Enbiyâ 21/47.
Tirmizî, Tefsîru Sûre (22), 2 (nr. 3176); Ahmed, Müsned,
6/280; Heysemî, Mecmau'z-Zevâid, 10/352.
AİLE SAADETİ 
Dua, ilâhî huzura sunulan bir dilekçedir.
221
AİLE SAADETİ 
1
(Alfa ve Jllâmv

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 92/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Günümüzde insanların çoğu bunalım içindedir. Bunun tek sebebi, fakirlik,


işsizlik, yalnızlık, bekârlık, hastalık veya ihtiyarlık de ğildir. Böyle
olmayanların da huzuru yoktur; endişe, korku ve stres bunalıma dönüşmüştür. Asıl
sebep huzurun yanlış yerde aranması ve kalp hastalığıdır. Buna hedef sapması da
diyebiliriz.
İnsanın kalbi günahlarla kirlenir, zayıflar, hasta olur. Hatta günahta devam ve

ısrar
olur. edilirse kalp
Bu durumda onumanen ölür.
hiçbir şey O zaman etmez,
tatmin insan et ve kemikten
kendisine daimîibaret bir varlık
bir huzur vermez.
Her zevki anlık olur; kısa sürede biter. Her biti ş kalbe bir endişe atar, hasret
bırakır, gelecek korkusu salar.
223
AİLE SAADETİ 
Dua başlı
başına bir
ibadet
olduğu için
onun da
birtakım
usul ve
edepleri
vardır.
224
Halbuki insan yüce aşk için yaratılmıştır. Bütün kabiliyetler ona bunun için
verilmiştir. İnsanın hakikati olan kalbin huzuru yüce Allah iledir. O'nun
dışında hiçbir şey kalbi daimî bir huzura, sükûna, sevgiye ve emniyete
ulaştıramaz, acısını dindiremez, korkusunu gideremez; çünkü kalbin sahibi yüce
Allah şu kesin hükmü haber vermiştir:
"Uyanın ve şunu anlayın! Kalpler ancak Allah'ın zikri ile huzur bulur."191
Bunun için insanların ve cemiyetin huzurunu sadece yemek, içmek ve e ğlencede
aramak yanlıştır; bu beyhude bir çırpınıştır. Bunun için bir insanı, aileyi ve
cemiyeti ayakta tutan manevî ilâçlardan bazılarını hatırlataca ğız. Bunlar zikir,
dua, rıza, sabır, kanaat, sadaka, cömertlik, hayır ve hizmet gibi kalbe ilâhî
rahmeti çekecek ve insanı manen destekleyecek amellerdir.
ZİKİR
Bütün ariflerin tecrübe ve tesbitine göre, kalbin temizlenmesi ve nefsin
terbiyesi için en etkili ilâç Allah Teâlâ'yı zikirdir.
Zikir, gizli veya açık şekilde kalp ve dil ile Allah Teâlâ'nın adını anmak, O'nu
hatırda tutmak ve O'nunla huzur halini bulmaktır.
191 Ra'd 13/28.
Zikir, kalbin yüce Rabb'ini anması, O'na ba ğlanması, her an O'nun rahmeti içinde
yaşadığını farketmesidir.
Zikir, kulun, her haliyle Allah'a itaat içinde olmasıdır.
Zikir, kalbin Allah ile irtibatı ve manevî gıdasıdır.
Büyük arif Mevlânâ Hâlid-i Bağdadî (k.s), sadık müridi Şeyhülislâm Mekkizâde
Mustafa Âsim Efendi'ye yazdığı bir mektupta zikrin önemini kısaca şöyle ifade
etmiştir:
"Düzgün bir itikada sahip olup hak mezheplerden birine uyarak farzları yerine
getirdikten sonra, ibadetlerin en yücesi ve en faziletlisi gizli zikre devam
etmektir.
Zikir esnasında insan, Allah Teâlâ'nın kendisini gördüğünü, işittiğini ve hiçbir
şeyin O'ndan gizli kalmadı ğını bilmelidir. Bu bilme, taklitle de ğil, tahkikle
elde edilen bir ilim olmalıdır. Buna yakîn ilmi denir.
Yakîne ulaşmak için insanın Allah'tan gayri her şeyden yüz çevirip ihlâs, edep
ve sevgiyle sünnete sarılması gerekir. Bunun en güzel yolu, ir şadla görevli
Allah dostlarından birinin terbiyesi ve tasarrufu altına girmektir.
Gücünüzün yettiği kadar, gizli zikre özen Gösteriniz, büyük sâdâtların himmet ve
tasarrufla- | 225
AİLE SAADETİ 
Arifler, usul olmadan vüsûl olmaz, edebi
korumayana dost perdeyi açmaz, demişlerdir.
AİLE SAADETİ 

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 93/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Arş-ı âzam,
kâinatın
kalbidir, ilâhî
hükümlerin
icra
makamıdır.

Ar ş, duaların
yükseldi ği ve
kabul edildiği
yerdir.
226
rını üzerinize çekmeye çalışınız. Sahip olduğunuz yüksek rütbeler sizleri
bunlardan alıkoymasın. Bu büyüklerden alacağınız azıcık nisbet bile sizlere çok
şey kazandırır."192
Günümüzde, zikir deyince, farz bir amel değil, nafile bir ibadet akla geliyor.
Bazı insanlar, beş vakit namazını kılan, Kur'an'ı okuyan, ilimle u ğraşan,
haramlardan kaçan müminlerin, zaten zikir yaptı ğını; ayrıca bir zikre ihtiyacı
olmadı ğını düşünüyor.
Evet, bu sayılan ibadet ve ameller bir çe şit zikirdir, fakat kalbe ilâç olacak,
nefsi uslandıracak zikir, hepsinden ayrı bir ameldir. Allah dostları, kalbin
ilâcı olan zikri günlük "vird" haline getirmi şlerdir. Bu sayede zikir, onların
tüm benliklerini sarmış, bütün vakitlerine yayılmış ve hayatlarının ayrılmaz bir
parçası olmuştur.
Böyle bir zikir sayesinde kalp, sanki yüce Allah'ı görür gibi ibadet etmeye
başlar. O'nu göremese de O'nun sürekli kendisini gördü ğünü bilir. Buna, daimî,
kalbî, zatî, sultanî zikir denir. Hadislerde anlatılan "ihsan" makamı budur.
Allah dostları için yüce Allah'ı zikir, kalbin huzurudur, sevincidir, ilâcıdır.
Zikirsiz kalbin nuru söner, kararır ve -Allah korusun- sonuçta kalp ölür. Bu
halden yüce Allah'a sığınırız. 192 Mevlânâ Hâlid, Mektubat, 10. Mektup.
Zikir, farzdır. Usul ve şekli insan fıtratına göre değişik olsa da her müminden
istenen şey, sürekli yüce Rabb'ini hatırlaması, O'nu sevmesi, övmesi ve her
halde itaat içinde olmasıdır.
Zikrin aslı, kalbin yüce Rabb'ini hatırlaması ve bütün azaların edeple itaat
içinde bulunmasıdır.
Her işinde ihlâstan ayrılmayan ve helâle-ha-rama dikkat ederek yaşayan kimse
daimî zikir içindedir.
ZİKRİN FAYDALARI
Zikri emreden birçok âyet ve hadis mevcuttur. Zikrin faydaları, sevabı ve
fazileti konusunda bu kadar âyet ve hadisin gelmesi onun mümin için bir hayat
sebebi olduğunu gösteriyor. Zikirle kalplerini ihya eden Allah dostları, zikrin
nimetlerini ve faydalarını bizzat müşahede ettikleri için onu bütün insanlara
şiddetle tavsiye etmişlerdir. Şimdi âyet ve hadislerde zikir hakkında verilen
müjdeleri özetlemeye çalışacağız:
Zikir, kulu yüce Rabb'i ile beraber eder. Kul yüce Rabb'ini zikretti ği sürece
Rabb'i de kulunu zikreder.
"Siz beni zikredin ki ben de sizi zikredeyim" 193 âyeti bunu ifade eder.
193
Bakara 2/152
AİLE SAADETİ 
Duadan önce Allah Teâlâ'ya hamdetmeli, O'nu güzel isimleriyle yüceltmelidir.
227
m
AİLE SAADETİ 
Duanın
önüne
Allah'ın
habibi
Resûlullah
Efendimiz'in
(s.a.v) güzel
ismini

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 94/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

eklemeli,
ona salât ve
selâm ile
duayı
süslemelidir.
228

Arifler, bir insanın


zikrin şeref Allah'ı
ve faziletini zikretmesinin
anlatmaya, bundan
insanı zikreba
koşka faydası
şturmaya olmasa, bu müjde
yeterdi,
demişlerdir.
Resûlullah Efendimiz (s.a.v),
"Cennet bahçelerine uğradığınız zaman oradan bolca istifade edin, içine girin,
yiyin içini" buyurdular.
Ashap,
"Bu cennet bahçeleri neresidir?" diye sorduklarında, Peygamber Efendimiz
(s.a.v),
"Zikir halkalarıdır"194 buyurdu.
Zikir bahçelerinde ilâhî a şk, muhabbet, rahmet, sekinet, nur, ihlâs, edep,
tövbe, göz yaşı, sevgi, feyiz, meleklerin teşrifi, istiğfarı ve hayır duası gibi
manevî meyveler mevcuttur.
Zikir vuslat yoludur. Zikir, kulu yüce Rabb'ine yakla ştırır. Zikir, insanın
marifetini ve muhabbetini artırır, manevî derecesini yükseltir. İhlâsla yapılan
zikir kul ile Rabb'i arasındaki bütün perdeleri kaldırır, engelleri a ştırır.
Resûlullah Efendi-miz'in belirttiği gibi, zikirdeki bu özellik hiçbir amelde
yoktur. 195
194 Tirmizî, Daavât, 82; Ahmed, Müsned, 3/150. ,
195 Tirmizî, Daavât, 6; ibn Mâce, Edeb, 53; Ahmed, Müsned
1/190.
Zikir kalbin cilâsıdır, onu manevî kirlerden temizler, içindeki gafleti yok
eder. Kalp zikrin nurları ile aydınlanır ve parlar. Bu nur insanın bütün
vücuduna yayılır, her organ ondan bir pay alır, nur-lanır, vücut Allah
sevgisiyle tatlanır. Zikir nurları içinde kaybolan kimsenin yüzü güzel, sözü
tatlı olur. Bakışı feyiz akıtır, gülü şü huzur verir. Her hali hayrı yansıtır. Bu
kimse yeryüzünde Allah Te-âlâ'nın canlı şahididir. Kendisine bakana Allah'ı
zikrettirir, hayrı sevdirir.
Zikir manevî zevk kapılarını açar. Zikir sayesinde kul Allah Teâlâ ile özel
sohbet ve muhabbet eder. Cenâb-ı Hak, kendisini zikredenin en yakın dostu ve
sohbet arkadaşı olur, kalbini şenlendirir, onu doyumsuz ve benzersiz zevklere
ulaştırır. Büyük ariflerden ibrahim b. Edhem (rah) bu zevki şöyle tarif eder:
"Yüce Rabbim kendisini seven ve çokça zikreden dostlarının kalbine öyle bir zevk
koymuştur ki, eğer dünya sultanları bunun ne kadar tatlı olduğunu bilselerdi onu
ele geçirmek için bütün ordularıyla ariflerin kalbine hücum ederlerdi. Ancak
Allah dostları bunu gizlerler, sultanlar da bundan habersizdirler."
Zikir kalbi şenlendirir, kalpten gamı, kederi, stresi giderir. Âlemlerin Rabbi
ile huzur bulmuş kalpten boş sıkıntılar ve yersiz korkular çeker gider. Kalbi
zikir ile şenlenmiş bir kul hiçbir zaman | 229
AİLE SAADETİ 
Ayet ve hadislerin ö ğrettiği özlü duaları tercih etmelidir.
AİLE SAADETİ 
Duayı Allah
Teâlâ'ya
hamdederek
ve
Peygamber
Efendimiz'e
salavat
getirerek
bitirmelidir.
230
yalnızlık korkusu yaşamaz, ne olacağım sıkıntısı çekmez, rızık endişesine
düşmez. Zindana atılsa saraydaki gibi rahat eder.

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 95/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Zikir kalpteki imanı kuvvetlendirir, kalbe manevî hayat ve ne şe verir, kalpten


şek ve şüpheyi giderir; böylece insan inandığı şeyleri tereddütsüz kabul eder,
Allah'a teslimiyeti tam olur, yakî-ni artar, ihlâsı elde eder.
O zaman ibadetler tatlı ve kolay olur. Kul taklitten kurtulur. Balık için su ne
ise, kalp için de zikir odur. Zikirsiz kalp ölür. Kalbi ölü bir insandan hayırlı
ve tatlı işler çıkmaz.

Zikir
şeytanıkalbi şeytanın
"hannas" vesvese,
sıfatıyla hileşve
tanıtmı hâkimiyetinden kurtarır. Allah Teâlâ
tır.196
Hannas, sinsi, korkak, boş bulunca dalan, kar şı durunca kaçan demektir.
Şeytan kalbi boş bulunca dalar, kalp zikre geçince hemen kaçar. Zikir devam
ettiği sürece şeytan kalbe yol bulamaz. Kalbe girmek ister fakat zikrin nuru onu
yakar. Böylece insan en büyük dü şmanından kurtulmuş olur.
Şeytanı yakan zikir ihlâsla edep üzere yapılan ve gafletten uzak olan zikirdir.
İçinde Allah rızâsı ve edep bulmayan zikir, kalpten şeytanı değil, ilâhî rahmeti
uzakla ştırır.
196 Nâs 114/4.
AİLE SAADETİ 
Şeytanı kalbimizden, işimizden, evimizden, ailemizden, çocuklarımızdan,
soframızdan uzaklaştırmak istiyorsak, bunun tek yolu ihlâsla zikirdir.
Zikir kötülüklere karşı en sağlam bir kaledir, insanı haramlardan kurtarır.
Zikirle meşgul olan bir kalp ve dil, gıybet, yalan, laf ta şıma, fitne yayma gibi
haram ve boş işlere vakit bulamaz. Bir çeşit ibadet, hizmet ve zikir ile meşgul
olmayan kimsenin boş işlerden korunması mümkün de ğildir. Kalbe gelen günah
arzularını zikirle söndürme ve hayra yönlendirme imkânı vardır. Zikir ile
desteklenen kalp iyiyi kötüyü farkeder. DüS. İCİn en
Zikir bütün zamanlarda ve mekânlarda yapı- güzel zaman labilir. Zikrin dı şındaki
her ibadetin belirlenmiş bir zamanı ve şekli varken, zikir için herhangi bir
zaman ve mekân sınırlaması yoktur. Bazı yer ve zamanlarda dil ile zikir
yapılamazsa da kalple zikre hiçbir mani yoktur.
Zikir kalbin kapılarını açar. Allah Teâlâ'yı çokça zikreden kul, zikrin nuru ile
kendisini tanır, kalbini, ruhunu ve di ğer manevî cevherlerini ke şfeder. Onları
çalıştırır, geliştirir ve kullanır. Onlarla yepyeni ilimler elde eder, kalp gözü
açılır, dünyanın ve âhiretin gerçek yönünü görür. Cenâb-ı Hakk'ın kâinattaki
tecellilerini ve sanatını seyreder. Böylece yüce Allah'a imanı ve muhabbeti
artar. Ona hayran olur, sevgi ve tazimle teslim olur. | 231
anıdır.
AİLE SAADETİ 
Farz
namazlardan sonra,
gecenin son
üçte biri
içinde, seher
vakitlerinde
yapılan
dualar, ilâhî
huzura
hemen
yükselen
dualardır.
232
Zikir insana rahmet kapılarını açar. Kul yüce Rabb'ini zikretti ği sürece O'nun
nazarı ve rahmeti altında bulunur. Allah Teâlâ kendisini geni şlik anında çokça
zikreden kullarını dar ve zor anında yalnız bırakmaz, dua ve isteğini boş 
çevirmez. Böyle kullarını özel olarak destekler.
Zikir kula semanın kapılarını açar. Zikir meclislerine ilâhî rahmet, nur ve
feyiz iner. Melekler zikredenlerin meclisine gelir, onların affı için Allah'a
yalvarırlar. Zikreden kimseyi Allah Teâlâ kendi katındaki melekler arasında
zikreder, melekler onu tanır ve kendisiyle dost olurlar. Böylece kulun göklerde
ismi anılır, cismi tanınır, hatırı sayılır.

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 96/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Zikir insana cennet kapılarını açar. Allah Te-âlâ'yı çokça zikreden mümin erkek
ve kadınlara yüce Rabbimiz mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamı ştır.197 Bu
mükâfat cennet ve cemâlullahtır.
Zikir mahşer günü zafer biletidir. Dünyada çok zikredenler âhirette çok
gülerler. Allah Teâlâ mahşerde zikir ehlini özel himayesine alır, rahmet
gölgesinde gölgelendirir. Resûlullah Efendimizin (s.a.v) müjdelediği gibi,

Cenâb-ı
197 AhzâbHakk'ı çokça zikreden erkek ve kadınların hesabı kolay olur.198
33/35.
198 Müslim, Zikir, 4; Tirmizî, Daavât, 128, Ahmed, Müsned,
2/323.
Zikir insanı en büyük felâket olan cehennem ateşinden korur. Resûlullah
Efendimiz (s.a.v), insanı ateşten kurtaracak en güzel amelin zikir oldu ğunu
müjdelemiştir.199
Allah Teâlâ, müminleri kalplerine yerleşen kelime-i tevhid ve zikir üzere
dünyada ve âhirette sabit tutaca ğını haber vermiştir.200 Kulun yüce Rabb'ini
zikretmesi öyle büyük bir sermayedir ki, ömründe bir kere olsun samimi olarak
"lâ ilahe illallah" diyen kimse, bu zikrin bereketine ebedî ate şte kalmayıp
cennete girecektir.201
Zikre ait bu müjdeler herkes içindir. Erkek-kadın, genç-ihtiyar, fakir-zengin
herkes bu nimetlere davet edilmi ştir.
Kul kalbi ve dili ile ne kadar zikir çeker ve buna devam ederse o derece ilâhî
ikram ve müjdelere ulaşır. Allah dostları iman ve namazdan sonra en fazla zikrin
üzerinde durmuşlardır. Çünkü onlar zikirle elde edilecek nimetleri bizzat
tatmışlar, onun kalp hastalıklarına kesin ilâç olduğunu görmüşler ve zikri
herkese tavsiye etmişlerdir.
insan ve cin şeytanlarının hile, vesvese ve kötülüklerinden korunmanın en güzel
yolu sürekli zikir halinde olmaktır. Zikir kalesine giren kimse
199 Tirmizî, nr. 3377; ibn Mâce, nr. 3790.
200 İbrahim, 14/27.
201 Buhârî, imân, 34; Müslim, imân, 325; Tirmizî, Sıfâtu Cehennem, 9; Ahmed,
Müsned, 5/236; ibn Hibbân, Sahîh, nr. 200.
AİLE SAADETİ 
Zulme
uğranıp
kalbin
mahzun
olduğu
anlarda ve
Allah için
yolculuk
yaparken
yapılan
dualar en
makbul
dualardır.
AİLE SAADETİ 
Maddî veya
manevî bir
sıkıntıya
düşünce iki
rek'at hacet
namazı kılıp
peşinden dua
ve istiğfar
etmek
sıkıntının
kalkması için
en güzel bir
vesiledir.
234

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 97/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

emniyette olur. Bunun için günlük vird, ders ve hizmetlerine edebince devam eden
kimseye büyü, sihir, vesvese gibi şeyler zarar vermez.
Kısaca, Allah Teâlâ'yı zikir kalbin hayatıdır, tadıdır, ilâcıdır, gıdasıdır,
cilâsıdır. Zikirsiz kalp zayıflar, hastalanır, kararır, kapanır, katıla şır,
sonunda ölür. Bu halden yüce Allah'a sığınırız.202
Kalbin Islahı ve Gıdası

Gavs-ı Bilvânisî Seyyid Abdülhakim Hüseynî (k.s), zikrin hedefini şöyle


belirtir:
"Nakşibendîlik'te temel esas, zikrederek kalbi ıslah etmektir. Nakşibendî
yolunun bütün terbiyesi kalbin gafletten uyanıp zikirle çalışması içindir.
Çalışmaya başlayan kalp tıpkı saat gibidir;: sahibi başka işlerle meşgul olsa da
o, zikir halinde çalışmasına devam eder. Bundan dolayı insanın her ânı ibadetle
geçer."
Gavs-ı Sânî Seyyid Abdülbaki hazretleri de] (k.s), bir sohbetinde şöyle
buyurdular:
"Kalbin gıdası zikirdir. Günahlar ise şeytanın gıdasıdır. Kalbini diriltmek ve
beslemek isteyen kimse yüce Allah'ın zikrini çok yapmalıdır. Günah işleyenler,
kalplerini zayıflatıp şeytanı kuvvetlen-
Zikrin fazileti, çeşitleri, şekilleri ile ilgili geniş bilgi ve deliller için
bk. Münzirî, et-Tergîb, 2/365-509 (Beyrut 1996>; Abdülkadir isâ, el-Hakaik
ani't-Tasavvuf, s. 130-234.
203
İşte Allah dostları bu özel deftere amel yazdırmak için çalışırlar. Gizli zikrin
en güzel sonucu, kulun kalbinin Rabb'i ile huzur bulması, O'na âşık 803 Ebû
Ya'lâ, Müsned, nr. 4738; İbn Hacer, el-Metâlibü'l-ÂH-ye, nr. 3421; Heysemî,
Mecmau'z-Zevâid, 10/81.
dirmiş olurlar. Şeytanı kuvvetli olanın dini zayıf ' AILE olur. Onun için
haramlardan uzak durmalıdır."
GİZLİ ZİKRE ÖZEL DEFTER
Resûlullah Efendimiz (s.a.v) kalp ile yapılan gizli zikrin faziletini şöyle
anlatmıştır:
"Hafaza meleklerinin işitmedi ği gizli zikir, açık zikirden yetmiş derece daha
üstündür. Kıyamet günü olduğunda Allah Teâlâ bütün halkı hesap için toplar.
Amelleri yazan melekler, yazdıkları ne varsa getirir ortaya koyarlar. Allah
Teâlâ onlara,
'Bakın hele, kul için yazmadığınız bir şey kaldı mı?' diye sorar. Melekler de,
'Rabbimizl Biz bu kulun bildiğimiz ve gördüğümüz her şeyini yazdık' derler. O
zaman Allah Teâlâ o kula,
'Senin bizim yanımızda gizli/özel muhafaza edilmiş bir dosyan/defterin var. Onu
melekler bilmezler. Onu ben yazdım, kar şılığını da ben vereceğim. O senin yapmış 
olduğun gizli zikirdir' "buyurur."""
SAADET İ 
Kalbimiz
O'na
yöneldiğinde
ve dilimizden
derdimiz
döküldüğünde
bizi
dinlemekte
ve, "Ne
istiyorsun
kulum?" diye
karşılık
vermektedir.
235
AİLE SAADETİ 
Bize
kendisinden
istemeyi O
emretmiştir.

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 98/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

"Benden
isteyin ki size
vereyim"
demiştir.
236
olması ve ismini yüce Allah'ın özel defterine yaz-dırmasıdır. Bu, sadıkların

i şidir.
mesle Sıddıkların
ğidir. yoludur.
Sâdâtların verdiğNak şibendî
i ders büyüklerinin meşrebidir. Âşıkların
budur.
SABIR-RIZA-TÖVBE
İnsanın başına şu dört durumdan biri gelir: Nimet, mihnet, musibet, mâsiyet.
Nimete ulaşınca şükretmelidir. Mihnet ve sıkıntıya düşünce sabretmelidir.
Mâsiyeti yani günahı tövbe ve isti ğfar ile temizlemelidir. Bunları yapan kul,
her halde Allah'a yaklaşmış ve başına gelen her şeyden hayırlı bir sonuç almış 
olur. Aksi durumda, acı-tatlı her şey zarar sebebi olur.
Aslında kula sıhhat gibi, hastalık da kalbini Allah'a ba ğlamak için verilmiştir.
Zenginlik gibi fakirlik de cennete girme sebebi yapılmı ştır. Galibiyet gibi
mağlubiyet de kula marifet ve edep kazandırsın diye takdir edilmiştir. Bütün
bunların bir hesabı ve hedefi vardır. Olaylara gönlün bakı şı önemlidir. Yani
işleri tatlandıran veya acılaştıran gönüldür. Allah ile ho ş olmuş güzel gönüller
her şeyde bir güzellik arar; ağzına acı konsa onu bal niyetiyle yutar. Günah ile
kararmış ve tadını kaçırmış gönüller ise cennete girse kusur arar; ta tövbe edip
Allah diyene kadar.
Velîlerden İbrahim b. Edhem (k.s) yaya olarak Allah'ın evi Kabe'yi ziyarete
gidiyordu. Yolda
atlı bir zatla karşılaştı. Adam, "Ey ihtiyar, nereye gidiyorsun?" diye sordu.
İbrahim b. Edhem (k.s), "Allah'ın evini ziyarete gidiyorum" dedi. Adam,
"Bir bineğin yok, o kadar yolu böyle nasıl gideceksin?" diye sordu. İbrahim b.
Ethem,
"Benim birçok bineğim vardır; onlara binerek yoluma giderim" dedi. Adam, "Nedir
onlar, hani neredeler?" diye sorunca, hazret şu cevabı verdi:
"Başıma bir sıkıntı gelince sabır bineğine binerim. Bir nimete kavuşunca şükür
bineğine binerim. Bir musibetle kar şılaşınca rıza bineğine binerim. Nefsim beni
kötü bir şeye çağırınca, ömrümün kalan süresinin geçen süresinden daha az
olduğunu düşünüp ondan vazgeçerim." Bunları duyan adam,
"Ey efendi, vallahi asıl binekli olan sensin, yaya kalan benim. Yürü, yolun açık
olsun!" dedi.204
Neyin hayır neyin şer olduğunu tesbit için aklı hakem yapamayız. Onun tesbiti
yüce Yaratı-cı'ya aittir. Yüce Yaratıcı'nın güzel dediği şeyler güzeldir; kötü
diye tarif ettiği şeyler kötüdür. Bu işte akla, vahye tâbi olmak düşer. Yoksa
son hükmü akıllar vermeye kalkarsa bir aklın ak dediğine diğeri kara der;
insanlık birbirini yer.
Bir de musibet ile mâsiyeti karıştırmamak gerekir. Musibet, bizim irademiz
dışında başa gelen
Yüce Rabbimiz öyle
zengindir ki, kendisinden istendikçe ho şnut olur. Kendisinden bir şey
istemeyene kızar, kapısını çalmayana gazap eder.
204
Bursevî, Rûhu'l-Beyân, 2/157.
AİLE SAADETİ 
Hacet kapısı
herkese her gün
açıktır. Yüce
Allah her gün,
"Ey kullarım"
diye
seslenmektedir.
238
sıkıntı ve felâketlerdir. Mâsiyet ise, sakının diye yasaklanan fikir ve
işlerdir. Bunlara kısaca haram denir. İşte dünyada kötü olan şeyler bunlardır.
Başımıza gelen bir musibetten sorumlu değiliz; fakat işlediğimiz haramlardan
sorumluyuz.

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 99/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Bir kazada bütün ailesini kaybeden kimse mesul de ğildir; ama ailesini yalana
alıştıran, günaha bulaştıran kimse mesuldür.
Kötü işler, güzel niyetle iyi olmaz. Fakat iyi i şler kötü niyetle iyi olmaktan
çıkar. Meselâ, -zaruret hali hariç- hangi niyetle içilirse içilsin içki içmek
helâl olmaz, güzel bulunmaz. Fakat kötü niyetle -meselâ sırf mü şteri toplamak
için- kılınan namaz, kötü bir fiile dönüşür; kula sevap yerine azap getirir.

Ba şa gelen
kulun sıkıntılara
yüzünü güldürecekisyan edilirse
bir nimet şerre
olur. Her dönüşür;aslında
sıkıntı fakat sabredilirse sonuçta
bir rahatlı ğın
habercisidir. Her kaybediş yeni bir kazancın başlangıcı olabilir. Çünkü yüce
Allah, her zorluğun peşinde muhakkak bir kolaylığın olduğunu müjdeliyor.205
Nefsimizin kötü ve sevimsiz gördü ğü nice işlerin, aslında hayırlı olduğunu
bildiriyor.206 Kul kendisine düşeni yaptıktan sonra ilâhî tecelliye, şükür,
sabır, rıza veya istiğfarla mukabele etmelidir.
205 İnşirah 94/5-6. ™ Bakara 2/216.
Yüce Allah, şer gibi gözüken nice işlerin için de pek çok hayır saklamı ştır.
Acele ile feryat ve isyan etmeden, i şin sonu beklenirse bu hayırlar görülür.
Asıl şer, sonu kötü biten ve insanı ilâhî azaba iten i ştir. Sonu rahmete çıkan
bir şeye kö tü denmez.
DUA
Dua, ilâhî huzura sunulan bir dilekçedir.
Dua, kulun gönlünü ve derdini yüce Rabb'ine açmasıdır.
Dua her halde yapılacak özel bir ibadettir.
Dua, arzedildiği makama uygun olunca muhakkak kabul edilir. Dua başlı başına bir
ibadet olduğu için onun da birtakım usul ve edepleri vardır. Arifler, usul
olmadan vüsûl olmaz, edebi korumayana dost perdeyi açmaz, demi şlerdir.
Duanın kıblesi arş-ı âzamdır. Arş-ı âzam, Allah Teâlâ'nın azametini ve
saltanatını temsil eder. Arş-ı âzam, kâinatın kalbidir, ilâhî hükümlerin icra
makamıdır. Arş, duaların yükseldiği ve kabul edildi ği yerdir. Her kul için
semada arşa açılmış kapılar vardır: Tövbe kapısı, dua kapısı, rahmet kapısı,
rızık kapısı, amellerin arz kapısı gibi. Bu kapılar, insan ölene kadar kapanmaz,
yeter ki insan onlardan içeri girmesini bilsin.
AİLE SAADETİ 
Eğer Allah
Tl /VIA
Teala
kullarına
vermek
istemeseydi,
"Benden
isteyiniz"
diye emir
vermezdi.
239
AİLE SAADETİ 
Duada
samimi ve
ısrarlı
olmalıdır. Bir
kere istedim
verilmedi,
demek
yanlıştır.
240
Şimdi, dualarımızı arşa yükseltecek ve ilâhî huzurda kabulüne vesile olacak usul
ve edepleri özetleyeceğiz. Bu edeplerin bir kısmı duanın yapılış şekli ve zamanı
ile ilgilidir. Bunlar şunlardır:
Duayı süslemeli ve ilâhî huzura sunulmaya hazır hale getirmelidir. Bunun için
dua yaparken mümkünse abdestli olmalıdır. Yüz kıble tarafına çevrilmelidir.
Elleri semaya doğru açmalıdır. Duadan önce Allah Teâlâ'ya hamdetmeli, O'nu güzel
isimleriyle yüceltmelidir.

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 100/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Duanın önüne Allah'ın habibi Resûlullah Efendimizin (s.a.v) güzel ismini


eklemeli, ona sa-lât ve selâm ile duayı süslemelidir.
Sonra kusurlarımız için istiğfar edip boyun bükerek yüce Rabbimiz'in rahmetine
ne kadar muhtaç olduğumuzu halimizle dile getirmeli ve peşinden duaya
geçmelidir.
Âyet ve hadislerin ö ğrettiği özlü duaları tercih etmelidir.

Duayı Allah Teâlâ'ya


bitirmelidir. hamdederek
Duadan sonra veyüze
elleri Peygamber Efendimiz'e
sürmelidir. salavat
Dua için getirerek
mübarek zaman ve
mekânları güzel bir fırsat bilmelidir.
Bütün vakitlerde dua edilebilir. Dua için en güzel zaman ihtiyaç ânıdır. İçine
düşülen herhan-^ gi bir sıkıntı, musibet, hastalık, darlık, kuraklık,;
kıtlık, yalnızlık, korku, stres, manevî bunalım, gönül darlığı, kalp katılığı,
şiddetli vesvese ve günahlara meyil anları dua kapısını çalma zamanlarıdır.
Ayrıca farz namazlardan sonra, gecenin son üçte biri içinde, seher vakitlerinde
yapılan dualar, ilâhî huzura hemen yükselen dualardır. Zulme u ğranıp kalbin
mahzun olduğu anlarda ve Allah için yolculuk yaparken yapılan dualar en makbul
dualardır.
Maddî veya manevî bir sıkıntıya düşünce iki rek'at hacet namazı kılıp pe şinden
dua ve istiğfar etmek sıkıntının kalkması için en güzel bir vesiledir. Bunlar
duanın arşa yükselmesi ve kabul görmesi için zahiren dikkat edilecek vazife ve
edeplerdir. Bir de işin özünü oluşturan edepler vardır. Bunlar duanın ruhu
durumunda olup kalple ilgilidir. Bu edepleri şu şekilde özetleyebiliriz:
İnsan önce, duasız kulluğun ve ilâhî dostlu ğun olmayacağını bilmelidir.
Dua ibadetlerin özüdür. Bütün ibadetler yüce Allah'a kullu ğun bir ifadesidir.
Dua bu kulluğu en güzel şekilde ifade ve ispat eder. Çünkü insanın her an
ihtiyaç içinde olduğunu bilmesi ve muhtaç olduğu her şeyi sebepli veya sebepsiz
olarak yaratacak yüce Yaratıcı'ya yönelmesi en büyük kulluktur. Bunu bilmek ve
O'na yönelmek farzdır.
AİLE SAADETİ 
'İnsan, 'Ben Allah'tan istedim de bana isteğim verilmedi' demediği ve istemeye
devam ettiği müddetçe istediği kendisine verilir."
Hadis-i Şerif
241
AİLE SAADETİ 
Dilin ucuyla değil,
gönülden dua
etmelidir.
Zira kalp ile
yüce yaratıcı
arasında
gafletten
başka bir
perde yoktur.
242
Dua, ümit, sevgi ve gönül hoşluğu içinde yapılmalıdır. Çünkü kendisinden bir şey
istedi ğimiz yüce Allah, bizim hakiki dostumuz ve sahibimiz-dir. O bize gönlümüz
kadar yakındır. Kalbimiz O'na yöneldiğinde ve dilimizden derdimiz döküldüğünde
bizi dinlemekte ve, "Ne istiyorsun kulum?" diye kar şılık vermektedir.
Bize kendisinden istemeyi O emretmi ştir. "Benden isteyin ki size vereyim"
demiştir. Duadan kaçanları kınamıştır. Güzel kulluk ve samimi dua edenlere
cenneti müjdelemiş, kibirlenip dua ve ibadetten kaçanlara cehennemi
hazırlamıştır.207
Resûlullah Efendimizin (s.a.v) belirttiği gibi yüce Rabbimiz öyle zengindir ki,
kendisinden istendikçe hoşnut olur. Kendisinden bir şey istemeyene kızar,
kapısını çalmayana gazap eder. Kapısı herkese açıktır. Bütün kullara her
istedikleri- j ni verse hazinesinden hiçbir şey eksilmez.
Yüce Allah, affedilmek isteyeni affeder, hidayet isteyeni hidayete ulaştırır,
sıhhat ve afiyet isteyeni rahatlı ğa kavuşturur, rızık isteyeni genişliğe
çıkarır, ateşten korunmak isteyeni cehennemden uzakla ştırır. Sevgi ve rızasını
isteyeni rahme-tiyle destekler, cennet yoluna sevkeder. Bu hacet kapısı herkese
her gün açıktır. Yüce Allah her gün, "Ey kullarım" diye seslenmektedir.208

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 101/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

207 Mü'min 40/60.


208 Buhârî, Edebü'l-Müfred, nr. 129; Müslim, Birr, nr. 1994-1995; Hâkim,
Müstedrek, 4/241.
Bu davete gönül açalım, kulak verelim.
Kısaca kendisinden isteyeni seven, her istenene gücü yeten yüce Rabbimiz'den bir
şey isterken sevinçli, ümitli ve mütevazi olmalıyız. Bir arifin dediği gibi,

e ğer Allah Teâlâ kullarına vermek istemeseydi, "Benden isteyiniz" diye emir
vermezdi.
Duada samimi ve ısrarlı olmalıdır. "Bir kere istedim verilmedi" demek yanlı ştır.
Allah Te-âlâ'dan bir şey istemek başlı başına bir ibadettir. Her ibadete en
azından on sevap verilir. Resûlullah (s.a.v),
"İnsan, ben Allah'tan istedim de bana isteğim verilmedi, demediği ve istemeye
devam ettiği müddetçe istediği kendisine verilir"209 buyurmu ştur.
Peygamber Efendimizin (s.a.v) şu müjdesi duaya sarılmak için yeterlidir:
"Allah Teâlâ, yeryüzünde dua eden hiçbir müslûmanın isteğini boş çevirmez,
muhakkak bir karşılık verir ya kulun iste ği şeyi verir, ya onun yerine
kendisinden bir kötülüğü defeder ya da isteğinin karşılığını âhirete saklar."210
Ayrıca kul şunu bilmelidir ki Cenâb-ı Hak devamlı kendisine yalvaran kullarını
çok sevmektedir. Onun için bazan kulunun iniltili sesini dinle-
AİLE SAADETİ 
Vesile, kuldan bir şeyi
yaratmasını değil, o şeyi Allah'a arzetmesini istemektir.
209 Müslim, nr. 2735; Tirmizî, nr. 3602-3603.
210 Tirmizî, nr. 3568, Hâkim, Müstedrek, 1/497.
243
AİLE SAADETİ 
Vesile, Allah
Teâlâ'dan bir
şey isterken
ben değil, biz
demektir.
İsterken
tevazu
gösterip nefsi
geri çekmek,
dostu ileri
sürmektir.
244
mek için istediği şeyi geciktirmektedir. Çünkü bu samimi yalvarmalar en güzel
bir zikir çeşididir. Bu hal ayrıca kulun acizliğini ispat etmekte ve nefsi yüce
Rabb'ine yöneltmektedir.
Demek ki kul Rabb'inden bir şey ister, Rabb'i onu dinler ancak verilecek şeyi
yüce Rabb'i tercih eder. Bu bir hastanın durumuna benzer. Hasta doktoruna
seslenir, ondan bir şeyler ister. Şefkatli doktor bu sesi i şitir, fakat bazan
hastanın istedi- i ğini değil, başka bir şeyi verir. Çünkü hastanın iyi-; ligi
ondadır. ı
Kısaca, "Ey Rabbim!" diyen hiçbir kul eli bo  dönmez.
ş
Duada en önemli nokta kul kimden ne istedi ğini bilmelidir. Dilin ucuyla de ğil,
gönülden dua etmelidir. Zira kalp ile yüce Yaratıcı arasında gafletten ba şka bir
perde yoktur.
DUADA VESİLENİN YERİ 
Bazıları şunu soruyor:
"Dua, kulun Allah Teâlâ'dan dünya veya âhi-reti ile ilgili bir şey istemesidir.
Herkes isteğini kendi dili ve kalbi ile Allah'a arzedebilir, çünkü yüce Allah,
"Benden isteyin, isteğinizi vereyim" buyuruyor. Duada birilerini aracı yapmak
şart mıdır? Bu iş, Allah'ı bırakıp ba şkalarına yönelmek ve sonuçta şirke düşmek
olmaz mı? Her şey Allah'ın
irade ve yaratmasıyla olduğuna göre, bir kimse peygamber veya velî de olsa
başkasına ne verebilir? Velîleri vesile etmenin dindeki yeri ve duadaki gere ği
nedir?"

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 102/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Elbette her kulun kalbinden geçen düşüncelerini Allah Teâlâ bilir ve dilinden
dökülen duasını işitir. Ancak Cenâb-ı Hak her işittiğini kabul etmez, kulun her
istedi ğini vermez.
Vesile, bir şeyi Allah'a işittirmek için değil, kabul ettirmek için yapılır.
Vesile, bir dostun diliyle derdimizi yüce Allah'a açmaktır.
Vesile, bir dost ile birlikte yüce Allah'a yalvarmaktır.

Vesile
Vesile, kuldan bir gafil,
kalbimizi şeyi yaratmasını değil, o
gönlümüzü hasta, şeyi Allah'a
nefsimizi arzetmesini
cahil, istemektir.
halimizi harap görüp
dua mihrabından bir adım geri çekilerek; oraya kalbi uyanık, gönlü yanık, sesi
tanıdık, nefsi terbiye olmuş, hali güzel bir dostu geçirmektir. Sonra onun
arkasında durup onun kalbi ve diliyle yüce Allah'a ihtiyacımızı arzetmektir.
Vesile Allah'ın şahitlerini ve âşıklarını aracı yapıp Allah'a gitmektir.
Yani vesile Allah Teâlâ'dan bir şey isterken ben de ğil, biz demektir. Allah'tan
bir şeyi topluca
AİLE SAADETİ 
Niyeti
Allah'a
gitmek olan
kimseye
bütün
ibadetler,
taatler,
hayırlar,
hizmetler,
nimetler ve
kâinat bir
vesileden
ibarettir.
245
AİLE SAADETİ 
"Yâ Rabbi, şu
sâlih kulunun
(peygamberin
veya velînin)
hürmetine ve
senin katındaki
dostlu ğunun
hatırına şu
ihtiyacımı
gider, beni
affet!"
246
istemektir. İsterken tevazu gösterip nefsi geri çekmek, dostu ileri sürmektir.
Niyeti Allah'a gitmek olan kimseye bütün ibadetler, taatler, hayırlar,
hizmetler, nimetler ve kâinat bir vesileden ibarettir.
ihtiyacımızı Allah'a arzederken sâlih bir kimseyi iki şekilde vesile edebiliriz:
Birincisi, Allah dostuna, bizim adımıza Allah'tan bir şey istemesini veya
günahlarımızın affı için Allah'a istiğfar etmesini istirham ederiz. O sâlih
insan da isterse elini açar ve, "Allahım! Şu kuluna isteğini ver, onu affet,
cehennemden koru, cennetine koy!" şeklinde hayır dua eder.
Böyle bir dua talebinde bulunmakta hiçbir sakınca yoktur. Bunu sâlih ve kâmil
bir kimseden isteyebileceğimiz gibi herhangi bir müminden de isteyebiliriz.
Dinimizde birbirine hayır dua etmek, Allah'tan di ğer mümin kardeşinin affını
istemek teşvik edilmiştir. Bu davranış her iki taraf için de hayırlı ve
kazançlıdır. Hatta, başkası için dua ve istiğfar etmek muttaki insanların en
önde gelen ahlâkıdır. Bu ahlâk Allah Teâlâ'nın emri ve Hz. Pey-gamber'in (s.a.v)
sünnetidir.
Sâlih insanları vesile etmenin ikinci şekli şöyledir:
Allah Teâlâ'dan bir şey isterken, "Yâ Rabbi, şu sâlih kulunun (peygamberin veya
velînin) hürmetine ve senin katındaki dostlu ğunun hatırına şu ihtiyacımı gider,
beni affet!" denebilir.

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 103/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Burada vesile yapılan sâlih kuldan istenen hiçbir şey yoktur. Her şey âlemlerin
yüce Rabb'inden isteniyor, ancak dilekçemizin başına Allah'a hamd, Resûlü'ne
salât ettikten sonra, Hak katında kabul görmü ş bir dostun ismi ekleniyor. Kul
bununla şöyle demek istiyor:
"Yâ Rabbi! Ben senin rahmetine muhtacım, kapına geldim; ancak senin yüce
huzurunda bir şey istemeye yüzüm yok. Çünkü benim kusurum ve gafletim çok. Sen

bana benim
muamele halime
yap. Onun göre değil;
hatırına şu ş
benim dostunun güzel halinin
u işimi hayırla hatırına
sonuçlandır, rahmetinle
sıkıntımı gider,
günahımı affet."
Dua kulun, hüküm yüce Allah'ındır.
YALNIZ ALLAH'TAN İSTEMEK NASIL OLUR?
Vesileye itiraz edenler ve onu şirk gösterenler Fatiha süresindeki şu âyeti sık
sık sözlerine delil gösterirler:
"Allahım! Ancak sana kulluk eder, sadece senden yardım isteriz."
AİLE SAADETİ 
Benim kusurum ve gafletim çok. Sen bana benim halime göre de ğil; şu dostunun
güzel halinin hatırına rahmetinle muamele yap.
247
AİLE SAADETİ 
Eldeki her
nimetin
şükrü, o
nimetin
aslında Allah
Teâlâ'ya ait
olduğunu
bilip onu
Allah
yolunda
kullanmakla
olur.
248
Hemen şunu belirtelim ki bu âyet, vesileyi inkâr edenlerin değil, onu kabul ve
tatbik edenlerin delili olmaktadır. Çünkü bu sûreyi herkes tek başına okuduğunda
da "Allahım! Sadece senden yardım isteriz" demektedir. Yani, âyette Allah'tan
bir şey isterken ben değil, biz şeklinde dua edilmesi öğretilmektedir. Bunun
mânasını ve hikmetini müfessirler şöyle açıklıyorlar:
Bu âyette kula edep ve tevazu ö ğretiliyor. Mümin ilâhî huzurda derdini açarken
nefsini o huzurda tek ba şına söz söylemeye ehil görmüyor, kendisini di ğer
müminlerin içine katıp onların sâ-lih ve kâmil olanlarını kendisine destek
yapıyor, kalpler ve gönüller birle şip ortak bir dille, "Yâ Rabbi, senden
isteriz, senden istiyoruz" deniyor.
İşte hak olan ve tasavvufta uygulanan vesile bundan başka bir şey değildir. Yani
vesile, beni, benliği bırakıp, her mümini kendi parçası görerek birbirine dua
etmek ve topluca sadece Allah'tan istemektir. Bu şirke değil, yalnızca duaların
kabulüne ve şükre vesiledir.
Eğer âyette geçen, "Sadece senden isteriz"
ifadesinin asıl mânasını düşünmeden ve hiçbir ayırım yapmadan, "Her şey sadece
Allah'tan istenir, kim Allah'tan başkasından bir şey isterse şirke düşer!" diyen
kimse, kendisi başta olmak üzere, herkesi şirkin içine itmiş olmaktadır. Çünkü
istenecek şeylerin içine ekmek, yemek, ilâç, para,
ilim, akıl, yardım gibi günlük hayatta birbirimizden istediğimiz şeyler de
girmektedir.
"Kimse kimseden bir şey istemesin, kimin ne ihtiyacı varsa sadece Allah'tan
istesin, çarşı-pa-zarlar, okullar, hastahaneler, eczaneler paydos edilsin, yoksa
bir kimseye, 'Bana şunu ver, bunu ver' diyen herkes şirke düşecek!" diyen
kimseye denebilecek en dostça söz şudur:
Allah sana birazcık akıl fikir versin. Allah bu dini ve milleti senin şerrinden
korusun!
Allah Teâlâ dünyayı sebepler âlemi olarak yaratmı ştır. Bu âlemde her insana
farklı kabiliyet, fazilet, mal, mülk ve yetkiler vermi ştir. Bununla kimin nasıl

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 104/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

davranacağını ortaya koymak istemektedir ve herkesi verdi ği nimetin şükründen


hesaba çekecektir.
Eldeki her nimetin şükrü, o nimetin aslında Allah Teâlâ'ya ait oldu ğunu bilip
onu Allah yolunda kullanmakla olur. Fakir zenginden, cahil âlimden, hasta
doktordan, zayıf güçlüden, gafil ariften bir şey isterken, aslında Allah'a ait
bir nimeti istediğini bilmelidir. İsteyen de veren de verilen de yüce Allah'ın

mülküdür,
Allah Teâlâhepsi kendilerine verilen
peygamberlerine güzelce jlâ-hî görevi
tâbi olan velîyapmakla görevlidir.
kullarına birçok manevî
nimet, yetki ve imkân vermi ştir. Onların kalbini nur, irfan, ilim, feyiz ve
sevgisiyle doldurmuştur. Onları maneviyat | 249
AİLE SAADETİ 
Asıl veren
Allah'tır,
velî sadece
manevî
nasipleri
sahiplerine
ulaştırmakla
görevlidir.
AİLE SAADETİ 
Kanaat, kararını
bilmek, eldeki
ile yetinmek,
hacetin
dışındaki
şeylere göz
dikmemek, az
mala sahipken
korkmamak,
çok mal içinde
şımarmamaktır.
250
âleminin sultanı yapıp, ellerine manevî hazinelerin anahtarlarını vermi ştir. Kim
onlardan bir şey isterse Allah'ın kendilerine emanet etti ği nimetlerden istemiş 
olmaktadır. Asıl veren Allah'tır, velî sadece manevî nasipleri sahiplerine
ulaştırmakla görevlidir.
MÜRŞİD İNSANA NE KAZANDIRIR?
Büyük velî Şah-ı Nakşibend (k.s) Allah dostlarının i şini şöyle özetlemiştir:
"Bizler, Allah Teâlâ'ya ulaşmada bir vasıtayız. Bizden kesilip asıl maksada,
Cenâb-ı Hakk'a bağlanmak gerekir. Gerçek mürşidlerin yolu budur.
Allah Teâlâ'ya vâsıl olan arifler, di ğer insanlara bu işte rehberlik ederler.
Onlar bu yolun çocuklarını önce hakikat be şiğine yatırıp sıkıca bağlarlar.
Vuslata kadar onları terbiye sütü ile beslerler. Cenâb-ı Hakk'a vuslat hâsıl
olunca, özel bir şekilde bu takip ve terbiye i şini keserler. Böylece müridlerini
Allah Teâlâ'nın huzurunda kabul görmüş, mahrem daireye girmiş biri yaparlar,
sonra aradan çekilirler.
Artık bundan sonra müridler, arada bir vasıta olmaksızın Allah Teâlâ'dan ilim ve
feyiz alacak hale gelirler, buna güç yetirebilirler.
İşte bu hale ula şmak bir mürşid ile mümkündür. Böyle bir hali elde eden kimse,
sonsuz bir ömür bulsa ve bütün ömrünü bu nimete şükür için harcasa yine de bu
nimetin şükrünü yerine getirmiş olamaz. Hakk'a yakın olmak lâzım, halka
değil."211
<sü İBRET Üt
Ümmet İçin AğlaVan âşıklar
Hak dostu, aşk rehberi Hz. Mevlânâ (k.s) za-irnanında şöyle bir olay
yaşanmıştır.
Fakih Sirâceddin Tatarî Konya'ya gelerek Hz. Mevlânâ'ya (k.s) tâbi ve teslim
olmuş, ondan edep ve ilâhî a şk dersleri alıyordu. Bir gün Hz. Mevlânâ (k.s), ona
iltifat buyurup,
"Sirâceddin, hazır ol bu gece seni yanıma alaca ğım, özel sohbetimde
bulunacaksın" dedi.

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 105/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Fakih Sirâceddin buna çok sevindi. Bunu çok istiyordu. Sevincinden elindeki
bütün giyecek ve yiyeceklerini fakirlere dağıttı. Bugün benim bayramımdır, diye
sevincinden uçuyordu.
Gece olunca Hz. Mevlânâ'nın (k.s) gelece ği yeri düzenledi, istirahat buyurur
diye özel bir yer hazırladı. Çünkü hazretin gündüz meşguliyeti ve ^ Ahmed
Sıddıkî, Şah-ı Nakşibend, s. 115.

A
İİ LE SAADET
ktisat, İ 
her
işte dengeli
olmak,
ölçülü
davranmak,
orta yolu
tutmak, güce
göre yük
almak,
israftan
kaçmak,
aşırılıktan
sakınmaktır.
251
AİLE SAADETİ 
Doyumsuzluk,
midenin değil
kalbin
hastalığıdır.
Doymak
bilmeyen mide
değil, nefistir.
252
gece ibadetleri çok idi. Yoruluyordu. Hazret ak şam teşrif etti. Sirâceddin'e,
"Sen git, dinlen" dedi. Fakih Sirâceddin emirdir diye yata ğına uzandı, fakat hiç
uyumadı. Uyku nerede? Ba şı yastıkta, gözü kapıda öylece bekledi.
Hz. Mevlânâ (k.s), öbür odada ibadet, zikir, murakabe gibi gece ibadetleriyle
meşguldü. Sabah yaklaştı, fakat hazret hâlâ ibadet halindeydi. Fakih Sirâceddin
baktı ki şafak sökmek üzere, gece bitiyor, fırsat gidiyor. Dayanamadı elinde
olmadan,
"Ey efendim, köleniz sizi beklemekten öldü" diye ba ğırdı. Hz. Mevlânâ (k.s)
odaya teşrif etti, selâm verdi ve ona şunları söyledi:
"Sirâceddin, eğer biz uyursak, bu kadar uyuyan ümmete ve talebelerimize kim ilâç
olur. Ben Allah'a söz verdim ve şunu üzerime aldım:
Bize gelen ve tâbi olan kimselerin Allah'tan affını isteyece ğim. Onların
nefislerini terbiye ile uğraşacağım, kâmil olmalarını sağlayacağım. Allah'ın
izniyle hepsini iman ve edeple süsleyip ate şten kurtaracağım, cennete
girmelerine ve cennette yüksek makamlar almalarına vesile olacağım. Hazret sonra
şu mânada bir şiir okudu:
'Ey doğru dürüst bir hayır i şlememi ş ve hayırdan yana iflâs etmi ş olan kimse!
Halin ne olur-
sa olsun sen yine bize gel, katıl ve razı ol. Biz se nin gibi yüz binlerin i şini
gördük, yükünü taşıdık, senin de işini görürüz, yükünü taşırız." Fakih Si
râceddin (rah) der ki:
"Sonra mescide gittik. Ben bu sözleri ve müj deleri Hz. Mevlânâ'ya tâbi olmuş,
terbiye eşiğine baş koymuş müridlerine anlattım; hepsi sevinçle rinden şükür
secdesine kapandılar, ağladılar."212
işte bütün Allah dostları, gavs ve kutub diye bilinen velîlerin görevi budur.
Allah için halka hizmet ve himmet.
MADDÎ SIKINTILARIN ÇÖZÜMÜ KANAAT ve İKTİSAT
Kanaat ve iktisat iki büyük hazinedir. Bu hazinelere fakirlerden çok zenginler
muhtaçtır.

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 106/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Kanaat, kararını bilmek, eldeki ile yetinmek, hacetin dışındaki şeylere göz
dikmemek, aza rıza, çoğa vefa göstermek, az mala sahipken korkmamak, çok mal
içinde şımarnlamaktır.
iktisat ise her işte dengeli olmak, ölçülü davranmak, orta yolu tutmak, güce
göre yük almak, israftan kaçmak, a şırılıktan sakınmaktır.
iktisadın zıddı israftır. İsraf ihtiyacın dışında harcama yapmaktır. Müsrif

dengesiz insandır,
212 bk. Ahmed Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, 1/488-489 (istanbul 2001).
AİLE SAADETİ 
İsraf ve
doyumsuzluk
hastalığından
kurtulmayan
hiç kimse hür
olamaz, huzur
bulamaz,
korkudan
kurtulamaz.
253
AİLE SAADETİ 
Kanaat
etmeyen
insanın
malı
arttıkça
derdi de
artar.
254
kendisinin ve malının gerçek de ğerini bilmeyen kimsedir. Bilmedi ği için her
şeyini çok basit değer ve zevkler için zayi eder. Müsriflik şeytanın ahlâkıdır.
Müsrifler şeytanların kardeşi ve yoldaşıdır.
israf sadece malda olmaz. Maddî ve manevî bütün cevherlerini boşa harcayarak,
diliyle, gözüyle, düşünceleriyle, sevgisiyle, vakit ve nakitle-riyle haddi aşan,
haram işlere bulaşan herkes müsriftir.
Yalan söyleyen bir dil, sözü israf etmiş olur. insanlara haset ve hakaretle
bakan bir göz, nazarlarını israf etmi ş olur. Haram iş ve e ğlencelerde geçen
ömür, israf edilmiş olur. Hile ve hıyanet planları yapan akıl, israf edilmiş 
olur. Şeytanî şehvetlerde harcanan sevgi, israf edilmi ş olur. Kısaca, haramda
kullanılan her şey israf edilmiş olur.
insanlar israf deyince genelde çöpe ekmek atmayı veya yemek dökmeyi dü şünürler.
Evet bunlar israftır, fakat asıl israf, vücuda alınan gıdaları zulüm ve kötülük
yolunda kullanmaktır. Aldığı gıdaları haram yolda harcayan bir kimse, gıdasını
çöplüklerden alsa bile israf etmi ş olur.
Kanaatin zıddı duyumsuzluktur. Doyumsuz-luk, midenin değil kalbin hastalığıdır.
Doymak bilmeyen mide değil, nefistir. Ne yiyeceğim, korkusunu çeken mide de ğil
kalptir. İsraf ve doyumsuz-luk hastalığından kurtulmayan hiç kimse hür olamaz,
huzur bulamaz, korkudan kurtulamaz.
Çünkü kanaat etmeyen insanın gözü dünya ile doymaz. Bu kimse önce mala ula şma
derdiyle yanar. Sonra mal için şeref ve haysiyetine varana kadar pek çok şeyini
satar. Eğer aradığı mala ulaşırsa, bu defa onu nasıl koruyacağım derdi içini
sarar. Kanaat etmeyen insanın malı arttıkça derdi de artar. Bu dertten
kurtulmanın iki çaresi vardır:
Kanaat veya kara toprak!...
Kanaat eden kimse az ile yetinip çalı şmaktan kaçan kimse değildir. Kanaat işte
değil aşta olur. İş herkesi, aş ise nefsimizi ilgilendirir. Kana atkâr insan çok
yemek için çok çalışmaz. Daha fazla keyif edeyim, diye mal toplamaz. O çok
çalışır ama az harcar. Az ile yetinir, yetinmesini bilir. Fazlasını çevresine
verir, fazlası yoksa endişelenmez.
Mümin Allah yolunda hizmet etmek için çok çalışır. Bir insanın nefsi için
haddinden fazla harcama yapmasına cömertlik denmez. Cömert, nefsi için aza

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 107/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

kanaat eden fakat başkalarına hayır ve hizmette sınır tanımayan, Allah yolunda
vermekten usanmayan insandır.
Cömertler, Resûlullah Efendimiz'in (s.a.v),
"Gerçek mümin, cennete girene kadar hayra doymaz"213 diye tarif ettiği
bahtiyarlardır.
213 Tirmizî, ilim, 19.

A İLEinsanın
Bir SAADETİ 
kendisine
haddinden
fazla
harcama
yapmasına
cömertlik
denmez.
255
AİLE SAADETİ 
Cömert,
nefsi için
aza kanaat
eden fakat
başkalarına
hayır ve
hizmette
sınır
tanımayan,
Allah
yolunda
vermekten
usanmayan
insandır.
256
Resûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) maddî hayatımızın en temel iki prensibini şöyle
belirtir:
"İktisat eden geçim sıkıntısı çekmez."
2U
"Kanaatin peşine düşün; şüphesiz kanaat hiç tükenmeyen bir maldır."2W
Peygamber Efendimiz'in (s.a.v) her devirde insanlı ğın dertlerine deva olan şu
mühim uyarılarını hatırlayalım:
"Zenginlik mal çokluğu ile değildir. Asıl zenginlik gönlün zengin olmasıdır."216
"Allah'ın taksimine razı ol ki insanların en zengini olasın."2U
"Kimin derdi âhiret olursa Allah onun kalbine zenginlik koyar. Onun da ğınık
işlerini toplar, dünya ona kolay gelir. Kimin de bütün derdi dünya olursa Allah
onun gözünün önünden fakirliği hiç ayırmaz, işlerini dağıtır. Bu kişinin düzeni
olmaz,
214 Ahmed, Müsned, 1/447; Taberânî, el-Kebîr, nr. 10118; Heysemî, Mecmau'z-
Zevâid, 10/ 252.
215 Taberânî, el-Evsat, nr. 6918; Heysemî, Mecmau'z-Zevâid, 10/256.
216 Buhârî, Rikak, 15; Müslim, Zekât, 120; Tirmizî, Zühd, 40.
217 Tirmizî, Zühd, 2.
dünya da ancak kendisine takdir edildiği kadar gelir."™
Tarih şahittir ki israf edenler iktisat ve kanaat edenler kadar hayattan zevk
alamazlar. Gönlü do yumsuz olan kimse, dünyada hangi tadı tatsa hangi nimete
ulaşsa onunla yetinmez, fazlasını is ter. Helâl nimetler ve zevkler herkese
yeterken müsrif kişi harama dalar. Onun nefsini haramlar bi le doyurmaz. Bu
haramlar onu bunalıma sürükler
Bundan sonra intiharları düşünmeye başlar Alkol ve uyuşturucu maddelerden medet
bekler. En seviyesiz işlere el atar. Farklı tatlar arar. Fakat bulamaz. Buna
insanlık krizi denir. Bu krizde insan paradan kıymetsiz, e şyadan değersiz bir
hale düşer. Böylesi bir ortamda din ihmal edilir. Mal tercih edilir. Şehvet için
şeref satılır. Yüz kuruşluk işler için yüzsüzlerin önünde yüzsuyu dökülür. E ğer

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 108/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

bu hale düşen insanımız iktisattaki izzeti, kanaatteki şerefi bilseydi, sırtıyla


odun taşıyarak geçimini sağlamayı tercih ederdi.
Bu yolla belki çok mal kazanamazdı ama insanlığını korurdu. Aklı başında bir
insana şu ha-dis-i şerif çok şey ifade eder:
218 Tirmizî, Kıyamet, 30; ibn Mâce, Zühd, 2; ibn Hibbân, el-ihsân, nr. 680.
AİLE SAADETİ 

"Gerçek
mümin,
cennete
girene
kadar
hayra
doymaz."
Hadis-i Şerif
257
AİLE SAADETİ 
"Allah'ın
taksimine
razı ol ki
insanların en
zengini
olasın."
258
"Kim emniyet ve afiyet içinde sabaha çıkar ve günlük yiyeceğine de sahip olursa
sanki bütün dünya kendisinin gibidir."2n
M İBRET £k
Midem İçin Yüzümün Suyunu Dökemem
Bir zamanlar cömertliği ile dillere destan olan Hâtem-i Tâî, misafirlerine büyük
bir ziyafet vermiş, kırk tane büyük baş hayvan kesmişti. Ayrıca herkese güzel ve
kıymetli hediyeler dağıtmıştı. Aynı gün şehrin dışına gezmeye çıkmıştı. Yolda
bir ihtiyar gördü. Sırtına odun yüklemiş, iki büklüm olmuş gidiyordu. Odunların
bir kısmı dikenli olduğundan ihtiyarın el ve yüzünde çizik halinde kanamalar
görünüyordu. Hâtem ihtiyarı durdurdu ve,
"Be adam, sen Hâtem-i Tâî'yi tanımaz mısın? O şu anda herkese ziyafet ve
hediyeler veriyor. Sen de git, ihtiyacını al, be ş kuruşluk diken ile u ğraşma"
dedi.
O kanaatkar ihtiyar, Hâtem'in ismini duymuştu, fakat onu hiç görmemişti.
Kendisine dönerek,
"Ben bu dikenli yükümü izzet ve şerefimle taşıyorum. Onu taşırken yüzümden ter
dökülüyor,
Tirmizî, Zühd, 34; İbn Mâce, Zühd, 9; Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, nr. 300.
fakat kimseye yüzümün suyu dökülmüyor. Ben saadeti gidip de midem için Hâtem-
i Tâî'nin minneti altına girmem, hürriyetimi kimseye vermem" dedi.
Bir gün bir mecliste Hâtem-i Tâî'ye şunu sordular:
"Bu dünyada senden daha cömert ve şerefli bir insan gördün mü?" Cevabı şu oldu:
"O sırtıyla odun taşıyan ve bana minnet etmeyen ihtiyar, benden daha şerefli,
daha mert ve daha yüksek bir kimsedir."220
İsrafın Sonu
israf hırsı doğurur, hırstan da üç netice çıkar: Birincisi: Hırslı ve mal
düşkünü kimse kana-atsiz olur. Kanaatsizlik insanın çalışma şevkini kırar. Şükür
yerine şikâyet ettirir, insanı tembelli ğe atar. Helâl kazancı terkettirir, haram
yollardan zahmetsiz mal aratır. Bu yolda insan izzet ve şerefini feda eder.
İsrafa dalan milletlerde tüketenler çoğalır, üretenler ise azalır. O vakit
toplumun ayakta durmasını temin eden sanat ve hizmetler durur veya durma
noktasına gelir.
İkincisi: Hırsın sonucu pi şmanlık ve perişanlıktır. Kâinatta mal hırsı ile huzur
bulmuş, rahat etmiş hiçbir insan veya hayvan yoktur. 220 Sa'dî-i Şîrâzî,
Gülistan, s. 127; Said Nursî, Lemalar, s. 142.
Kimin derdi âhiret olursa Allah onun kalbine zenginlik koyar. Onun da ğınık
işlerini toplar, dünya ona kolayca gelir.
259

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 109/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

AİLE SAADETİ 
İsraf
edenler,
iktisat ve
kanaat
edenler

kadar
hayattan
zevk
alamazlar.
260
Üçüncüsü: Mal hırsı ihlâsı yok edip insanı riyakâr, gösteri ş düşkünü ve bencil
yapar. Bu sonuçların en önemlisi de budur. Çünkü bu hırs içinde Allah'a güzel
kulluk yapılamaz. Kalp huzur içinde yüce Rabb'ine yönelemez. İnsan kula, kulluk
yapar hale gelir. Bu tam bir felâkettir. Kanaat ve iktisat nefsi susturmak,
kalbi rahatlatmak içindir. Bu da huzurla ibadet için lâzımdır. Hedef keyif de ğil
kulluktur.
Demek ki rahatlık çok malda de ğil, az mala kanaat etmektedir. Şu hadis-i şerif
insan fıtratını ortaya koymaktadır:
v_-ii
L>£j LÂJ]\
"İnsanoğlunun iki vadi dolusu altını olsa, bir üçüncüsünü daha ister. Onun
gözünü ancak toprak doyurur. Allah tövbe edenlerin tövbesini kabul eder."22'
Allah Teâlâ, tövbe edip kendisine yönelen kullarının kalbini kendi sevgisi ile
zenginle ştirir. Allah ile zengin olan gönül, hür olur. Bu gönül geni şlik halinde
şükürle, sıkıntı anında sabır ve niyazla Rabb'ine yönelir, rahat eder.
221 Buhârî, Rikak, 10; Müslim, Zekât, 116-118; Tirmizî, Zühd, 27.
<&İBRET £k Allah ile Zengin Olan Gönül
Hz. İsâ (a.s), bir adama u ğradı. Adam gözleri kör, alaca ten hastalığına
yakalanmış, iki tarafı felç olmuş kötürüm bir halde yatıyordu. Bütün bu dertler
içinde adam, "Çok insanları içine düşürdüğü hastalıktan beni kurtaran Allah'a
hamdolsun" diyordu. Hz. İsâ (a.s) adama,
"Ey adam, Allah seni hangi hastalıktan kurtardı ki şükrediyorsun?" diye sordu.
Adam, "Ey Allah'ın peygamberi! Yüce Allah bana kendisini tanıttı, kalbime iman,
marifet ve sevgisini koydu; bu durumda ben ne kadar zenginim ve kalbinde iman
nuru olmayan bütün insanlardan daha hayırlı bir haldeyim" dedi. Hz. isâ, adama,
"Doğru söyledin, elini bana uzat" dedi. Adam elini ona uzattı, Hz. İsâ (a.s)
adamın elini tuttu, dua etti, adamın bütün hastalıkları iyi oldu, bedeni ve yüzü
güzelleşti. Bundan sonra bu adam Hz. İsa'nın (a.s) yakın arkadaşı oldu, onunla
birlikte ibadet yaptı.222
Arifler der ki: "Bir insanı yüce Allah sever ve himaye ederse, âlem ona dü şman
olsa bir zararı dokunmaz. Bir insana bütün âlem dost olsa da yüce Allah dü şman
olsa âlemin dostluğunun ona bir faydası olmaz."
222 Gazâlî, ihya, 5/75.
AİLE SAADETİ 
Gönlü doyumsuz olan kimse, dünyada hangi tadı tatsa, hangi
nimete
ulaşsa
onunla
yetinmez,
fazlasını
ister.
261
AİLE SAADETİ 
İsrafa dalan
milletlerde
tüketenler
çoğalır,
üretenler ise
azalır.
262

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 110/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Bir insana dünyada verilen en büyük nimet iman ve afiyet nimetidir. En önemlisi
imandır. Her mümin bu iman cevherini koruma derdine düşme-li, bunu her şeyin
üstünde görmelidir. Çünkü iman cennetin bileti ve ebedî saadetin garantisidir,
imansız insan, sadece et ve kemikten ibarettir.
Dünyada Hangi Gruptanız?
Resûlullah Efendimiz (s.a.v), dünyada yaşayan insanların dünya nimetlerine

bakışlarına
gönlüne göreve onu kullanı
sonuç aldığınışlarına
şöyle göre
haberdört gruba
vermi ştir:ayrıldıklarını ve herkesin
"Üç şey var ki onların gerçek olduğuna yemin ederim. Size ayrıca bir söz
söyleyeceğim, onu da iyi belleyin. Üzerine yemin edece ğim üç şey şunlardır:
1. Vereceği sadakadan dolayı hiç kimsenin malı noksanlaşmaz.
2. Kendisine zulmedilen bir kul, sabrettiğinde, Allah muhakkak onun izzetini
artırır.
3. Dilencilik yapan bir kimseyi Allah, fakirlikten kurtarmaz. Şimdi,
söyleyeceğimi iyi belleyin. Dünyada dört grup insan vardır:
Birinci gruptaki kula, Allah mal ve ilim verdi-O da malı tasarruf ederken ilme
göre hareket edip Allah'tan korktu, yakın akrabasını gözetti ve
malında Allah'ın bir hakkı olduğunu bildi. Bu, derecelerin en üstünüdür.
İkinci gruptaki kula, Allah ilim verdi fakat mal vermedi. O da gerçekten samimi
bir niyetle, 'Eğer benim de malım olsaydı şu falanca gibi hayır yolunda amel
ederdim' dedi. Bunların ikisinin sevabı e şittir.
Üçüncü gruptaki kula, Allah mal verdi ancak ilim vermedi. O da malını cahilce
kullandı. Onu harcarken Allah'tan korkmadı, yakın akrabasının hukukunu gözetmedi
ve malında Allah'ın hakkı olduğunu bilmedi. Bu hal, derecelerin en kötüsüdür.
Dördüncü gruptaki kula, Allah mal da ilim de vermedi. O ise, 'E ğer benim de
malım olsaydı şu falanca gibi harcardım' diyerek üçüncü gruptaki-ne özendi. Bu
ikisinin günahı eşittir."223
İşte dünya budur; herkesin hizmetine sunulmuştur. Birine rahmet sebebi, diğerine
azap vesilesi olmaktadır. Suç dünyanın de ğil, onu kullananlarındır. Bu nasıl
oluyor, deme hakkımız yoktur. Yüce Mevlâ'nın şu hükmüne kulak verelim:
"Kim şu geçici dünyayı isterse diledi ğimiz kimselere istediğimiz kadarını bu
dünyada geçici olarak veririz. Ama sonra, cehennemi ona mesken yaparız. Kınanmı ş 
ve zelil bir halde oraya girer. Her kim de âhireti ister ve mümin olarak orası
için çalışırsa, çalışmaları kabul edilip güzelce
223 Tirmizî, Zühd, 17; Mansûr Ali Nâsıf, et-Tâc, I, 56.
AİLE SAADETİ 
Mal hırsı, ihlâsı yok edip, insanı riyakâr, gösteri ş düşkünü ve bencil yapar.
263
AİLE SAADETİ 
"İnsanoğlunun
iki vadi
dolusu altını
olsa, bir
üçüncüsünü
daha ister.
Onun gözünü
ancak toprak
doyurur. Allah
tövbe
edenlerin
tövbesini
kabul eder."
Hadis-i Şerif
264
karşılığı verilir. İşte bu şekilde her birine Rabb'inin ihsanından veririz.
Rabb'inin ihsanı kısıtlanmış değildir."224
Arifler Allah'tan sadece O'nun rızâsını isterler. Bir ömür boyu kapısında kabul
beklerler. Bu uğurda canlarını verirler. Bunun için dünya ve âhireti feda
ederler. Allah için ne yapsalar az görürler; az oldu, derler. Sonra edeple
ellerini açar,

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 111/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

"Allahım! Seni hakkıyla övemedik, sena edemeyiz de. Sen kendini nasıl yüce
bilirsen öylece yücesin" diye yalvarırlar.
insan hedefini Allah'ın rızâsı yapıp, kalbini terbiye ve tezkiye ederek i şlerini
zikir, şükür, hizmet ve edebe çevirince eline geçen her türlü nimet, rahmete
dönüşür. Her kazancı helâl olur. Bu güzel niyetiyle her yaptığı iş, sevap olur.
Herkes önce şu dünyada neyin peşinde ve kimin i şinde olduğunu tesbit etmeli.

Gönlünün kıblesini
O'nu arar. iyi bulur.
O'nu arayan belirlemeli.
Bulan Kalp Cenâb-ı Hakk'a ba ğlanırsa göz her şeyde
da kurtulur.
Vefat Edenlerimize Karşı Vazifelerimiz
Vefat eden bir müminin üzerinden kulluk mükellefiyeti dü şer, fakat dünya ile
bütün irtibatı kesilmez. Öyle yollar vardır ki mümin o vesilelerle kabrinde
rahmet ve nura ulaşır. Allah için birbirini
İsrâ 17/18-20.
sevenler dünyada olduğu gibi kabirde ve mahşerde de birbirlerine yardımcı
olurlar.
Vefat edenler için yapılacak en güzel iş, onu güzel halleriyle anmaktır. Onun
için hayır dua ve istiğfar etmek ve onun adına hayırlı i şler yapmaktır
"Vefat eden yakınlarım ve dostlarım için ne yapabilirim?" diyenlere, Resûlullah
Efendimiz (s.a.v) şu amelleri tavsiye etmiştir:
"İnsanoğlu öldüğü zaman ameli kesilir, an cak şu üç yolla kendisine sevap
gelmeye devam eder:
1. Sadaka-i câriye (Yani insanların faydalandı ğı hayırlar).
2. İstifade edilen ilim.
3. Kendisine dua eden sâlih evlât. "225
Diğer bir hadiste, sadaka-i câriye sayılan bazı güzel işler şöyle sıralanmıştır:
"Hiç şüphesiz şu şeylerin sevabı mümin öldükten sonra kendisine gelmeye devam
eder:
1. Öğrenip başkalarına yaydığı faydalı ilim.
2. Arkasından kendisine istiğfar eden sâlih evlât.
225 Buhârî, Edebül-Müfred, nr. 38; Müslim, Vasiyyet, 14; Ebû Davud, Vesâyâ, 14;
Tirmizî, Ahkâm, 36.
AİLE SAADETİ 
Allah ile zengin olan gönül, hür olur. Bu gönül geni şlik halinde şükürle,
sıkıntı anında sabır ve niyazla Rabb'ine yönelir, rahat eder.
265
AİLE SAADETİ 
Bir insana
dünyada
verilen en
büyük nimet
iman ve
afiyet
nimetidir.
266
3. Vârislerine bıraktı ğı (okunup amel edilen) mushaf.
4. Bina ettiği mescid veya yolcular için yaptırdığı kervansaray.
5. Diktiği ağaç.
6. Akıttığı nehir veya açtığı su kuyusu.
7. Sıhhat ve afiyet içinde iken malından ayırıp verdiği sadaka."226
Selemeoğulları kabilesinden bir adam Hz. Peygamber'e (s.a.v) gelerek,
"Yâ Resûlallah! Vefatlarından sonra anne ve babam için yapacağım bir iyilik var
mıdır?" diye sordu, Resûlullah (s.a.v) ona şöyle buyurdu:
"Evet, onlar için yapacağın iyilik, kendilerine dua ve isti ğfar etmen,
vasiyetlerini yerine getirmen, onların yakını olan akraba hukukunu gözetmen ve
onların arkadaşlarına ikramda bulunman-
dır."227
"Allah Teâlâ, ölümünden sonra bir kulun derecesini yükseltir. Kul, 'Yâ Rabbi,
bunun sebebi nedir?' diye sorar; Allah Teâlâ, 'Dünyada çocu-
226 Birbirini tamamlayan rivayetler için bk. ibn Mâce, Mukaddime, 20; ibn
Huzeyme, Sahîh, nr. 2490; Heysemî, Mec-mau'z-Zevâid, 1/167.
227 Buhârî, Edebü'l-Müfred, nr. 3 5; Ebû Davud, Edeb, 118 ibn Mâce, Edeb, 2.

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 112/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

ğun senin için dua ve istiğfar etti (Bu sebeple dereceni yükselttik)'
buyurur."22S
Hz. Enes (r.a) anlatıyor:
Sa'd b. Ubâde, Hz. Peygamber'e (s.a.v) gelerek,
"Yâ Resûlallah! Annem vefat etti, herhangi bir vasiyette de bulunmadı. Ben onun
adına sadaka versem bunun kendisine bir faydası olur mu?" diye sordu, Resûlullah

(s.a.v),
"Evet, onun için su da ğıt" buyurdu.229
Ebû Hüreyre (r.a) anlatıyor:
Bir adam Hz. Peygamber'e (s.a.v) gelerek,
"Babam vefat etti, bir miktar mal bıraktı; herhangi bir vasiyette bulunmadı. Ben
onun adına sadaka verirsem onun günahlarına kefaret olur mu?" diye sordu.
Peygamber Efendimiz (s.a.v),
"Evet, olur"buyurdu.230
Aynı şekilde bir kadın, ölen annesi için vereceği sadakanın bir sevabı olup
olmadı ğını sorunca, Resûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v),
228 Buhârî, Edebü'l-Müfred, nr. 36; ibn Mâce, Edeb, 1; Ah-med, Müsned, 2/509;
Beyhakî, es-Sünenü'l-Kübrâ, 7/79; Heysemî, Mecmau'z-Zevâid, 10/210.
229 Taberânî, el-Evsat, nr. 8057; Heysemî, Mecmau'z-Zevâid, 3/138.
230 Müslim, Vasiyyet, 11; Nesâî, Vesâyâ, 8.
AİLE SAADETİ 
"Vereceği sadakadan dolayı hiç kimsenin malı noksanla şmaz.'
Hcıdis-i Şerif
267
AİLE SAADETİ 
Kendisine
zulmedilen
bir kul
sabretti ğinde,
Allah
muhakkak
onun izzetini
artırır.
268
"Evet, sevabı olur, onun adına sadaka ver"
buyurdu.231
Resûlullah Efendimiz (s.a.v) ölenin mümin olması şartıyla, onun adına köle azat
etmenin, sadaka vermenin, hacca gitmenin sevabının kendisine ula şacağını beyan
etmiştir.232
Şafiî âlimlerinden İmam Nevevî (rah) bir önceki hadisin şerhinde demiştir ki:
"Bu hadiste, ölünün arkasından verilen sadakanın ölüye fayda vereceği ve
sevabının ona ulaşacağı hakkında bir delil vardır. Âlimlerin üzerinde ittifak
ettiği görüş de budur. Yine âlimler duanın ölüye ula şacağı, borçları ödendiğinde
kendisinden düşeceği, gitmediği haccı varsa onun adına gidildiğinde geçerli
olacağı konusunda da ittifak etmişlerdir."233
Okunan Kur'an'ın ölüye ula şması konusunda âlimler arasında farklı görü şte
olanlar vardır. İlk devir Şafiî ve Mâlikî âlimlerinden bir grubun dı şında, diğer
mezhep müctehidleri ve daha sonra gelen Şafiî ve Mâlikî âlimleri okunan
Kur'an'ın sevabının bir mislinin de bu sevabın ba ğışlandığı ölülere ulaşacağı
konusunda görüş birliği etmişlerdir. Ümmetin genel uygulaması da böyledir.234
231 Müslim, Zekât, 16; Ebû Davud, Vesâyâ, 15.
232 Ebû Davud, Vesâyâ, 16.
233 Nevevî, Müslim Şerhi, 7/ 91.
234 ibn Âbidîn, Reddü'l-Muhtâr, 3/151-153; Zühaylî, el-Fık-hü'l-islâmî, 2/
550-552.
Âlimlerimizin çoğunluğu okunan Kur'an'ın sevabının ölüye ula şacağını kabul ve
ispat etmişler, bu konuda geniş açıklamalar yapmışlar ve pek çok örnek
vermişlerdir.
Şunu unutmamak gerekir ki cenaze namazı, bu hususta en büyük delildir. Çünkü bu
namazın aslı dua ve isti ğfardır.

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 113/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Bu duadan maksat, ölüye fayda vermek, imanına şahitlik yapmak ve üzerine ilâhî
rahmeti çekerek kabrindeki suallerde kendisine yardımcı olmaktır.
Kabir ziyaretlerinde yapılan dua ve istiğfar, okunan Kur'an ve salavat ile de
aynı şey istenmektedir. Nitekim, Hz. Resûlullah (s.a.v), bir cenazeyi definden
sonra orada bulunan ashabına,
"Kardeşiniz için istiğfar edin. Allah Teâlâ'dan onu (kelime-i şehâdet üzere)

sabit kılmasını
buyurarak, isteyin,
müminlere çünkü
kabirde şu andaolunmasını
yardımcı ona sual sorulmaktadır"235
istemiştir.
imam Kurtubî'nin (rah) belirtti ği gibi ölüye okunacak Kur'an, bir dua ve sadaka
çeşididir. Sadakanın pek çok çeşit ve şekli vardır. Hadis-i
235 Ebû Davud, Cenâiz, 74; Hâkim, Müstedrek, 1/370.
AİLE SAADETİ 
"Dilencilik
yapan bir
kimseyi,
Allah
fakirlikten
kurtarmaz."
Hadis-i Şerif
269
p
AİLE SAADETİ 
Ölüye
okunacak
Kur'an, bir
dua ve
sadaka
çeşididir.
270
şeriflerde namaza, her türlü zikir ve te şbihlere de sadaka ismi verilmiştir.236
Vefat eden anne baba ve müminler adına yapılacak hayrın, verilecek sadakanın
belirli bir günü ve vakti yoktur. Vefatından sonra kıyamete kadar kendisi için
yapılacak her türlü dua ve isti ğfar, bütün sadaka ve hayırlar, kendisine hediye
edilecek Kur'an ve salavatlar kabrinde ona fayda verir.
Bunlarla ölenin ya manevî derecesi yükseltilir yahut bir günahı affedilir.
Böylece kabirdeki huzuru ve nimetleri artar. Ancak duaların ve hayırların daha
fazla kabul edileceği an ve aylarda bu hediyeler ço ğaltılmalıdır.
Cuma günü ve geceleri, seher vakitleri, ramazan ayı, mübarek geceler, bayram
günleri, Kabe'yi ziyaret ânı, Arafat'ta vakfe zamanı, Hz. Re-sûlullah'ı (s.a.v)
ziyaret zamanları, sâlihlerle sohbet ve zikir vakitleri ve kalbin ihlâslı oldu ğu
her an, dua, istiğfar ve hayırların en makbul oldu ğu zamanlardır.
Bu vakitleri ganimet bilmeli ve vefat eden dostlara özellikle o zamanlarda
manevî hediyeler göndermelidir. Ölüye Kur'ân-ı Hakîm'den hangi âyet ve sûre
okunup bağışlansa faydalı olur.
Ancak bazı sûrelerin okunması Hz. Peygamber (s.a.v) tarafından özellikle tavsiye
edilmi ş, di-236 Kurtubî, et-Tezkire, s. 75.
ğer bazı sûrelerin de okunması sâlihlerin tecrübesiyle tercih edilmi ştir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v),
"Ölülerinize Yâsîn sûresini okuyunuz"Z21 buyurmu ştur.
Âlimler, Yâsîn sûresinin ölen kimsenin hem vefatı anında hem de kabri başında
okunabileceğini söylemişlerdir.238
Bazı sûre ve âyetler var ki Resûlullah Efendimiz (s.a.v) onlar üzerinde çok
durmuş ve okunmalarını tavsiye buyurmu ştur.
Bunlar içinde Kur'ân-ı Hakîm'in esası ve anası diye tanıtılan Fatiha sûresi,
kabir azabına mani olan Mülk sûresi, Kur'an'ın üçte birine denk görülen İhlâs
sûresi, her türlü şerre karşı birer siper vazifesi gören Felak ve Nâs sûreleri,
Kur'an'ın en büyük âyeti olan Âyetü'l-kürsî239 gibi fazileti öne çıkarılan sûre
ve âyetler üzerinde sahabe, tabiîn ve büyük âlimler çok durmuşlar, diriler ve
ölüler için bunları tavsiye etmi şlerdir.
Ashaptan Abdullah b. Ömer (r.a), vefat edenin kabri başında Bakara sûresinin ilk
beş âyetini

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 114/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

237 Ebû Davud, Cenâiz, 19; Nesâî, Sünenü'l-Kübrâ, nr. 1 0913, 10914; İbn Mâce,
Cenâiz, 4.
238 Süyûtî, Şerhu's-Sudûr, s. 404.
239 Müslim, Salâtü'l-Müsâfirîn, 254, 259, 264; Tirmizî, Fezâ-İlü'l-Kur'ân, 1,2,
9, 11, 12.
AİLE SAADETİ 

Kalp
BulanCenâb-ı Hakk'a bağlanırsa, göz her şeyde O'nu arar. O'nu arayan bulur.
da kurtulur.
271
AİLE SAADETİ 
Vefat edenler
için yapılacak
en güzel iş,
onun için
hayır dua ve
istiğfar etmek
ve onun adına
hayırlı işler
yapmaktır.
272
(Elif lâm mîm'i) ve sonunu (Âmenerresûlü'yü) okumayı müstehap görmüştür.240
Bir konuda müstehap hükmünü vermek ancak bir delille (Kitap veya sünnetle)
mümkündür. Abdullah b. Ömer'in (r.a) bu hükmü, sünnetten gördü ğü bir uygulamaya
göre verdiğini söyleyebiliriz.
Nitekim İmam Taberânî'nin rivayet ettiği bir hadis-i şerifte, Hz. Resûlullah
(s.a.v), ölünün kabri ba şında bunların okunmasını tavsiye etmiştir.241
Bu konuyu biraz açmamızın sebebi, zamanı-mızdaki maddeci anlayışın her şeyi akıl
ve madde ölçüleriyle değerlendirip, ölümü, ölüm ötesini, ölenlere yapılacak
hizmetleri ve bizden önce giden büyüklere karşı gereken hürmetleri unutmasından
dolayıdır.
Ne mutlu, kendisi ölüp gittiğinde, geride onu unutmayan, en tatlı anlardaki ve
kıymetli zamanlardaki dualarına onu da katan, arada bir onun için de göz ya şı
akıtan vefalı dostlar bırakan mümine!..
Kadınların Hayır ve Hizmetleri
Hayır ve sadaka sadece mal ve para ile olmaz, insanı cömert edecek bir değil
binlerce yol
240 Beyhakî, es-Sünenü'l-Kübrâ, 4/ 56.
241 Taberânî, el-Kebîr, nr. 13613; Heysemî, Mecmau'z-Ze-vâid, 3/44.
vardır. Müslüman bir kadın da bu şerefli ahlâktan nasibini almalı ve cömertlerin
safına katılmalıdır.
Miras, mehir, hediye ve ticaret yoluyla geliri olan ve elindeki miktar zenginlik
nisabına ulaşan müslüman bir kadın, bu maldan zekât ve sadaka-ı fitir vermek,
kurban kesmek ve gücü yetiyorsa hacca gitmekle mükelleftir.
Bunları yaptıktan sonra sıra fazilet olan infak şekillerine gelir ki müslüman
kadın, bu konuda serbesttir. Şahsî malını istediği hayır yollarında
harcayabilir. Bu konuda kocasının izni de şart değildir. Ancak kocası fakirse
ona bağışlaması, malını çocuklarına harcaması, en yakın akraba veya kapı
komşularından vermeye başlaması daha faziletlidir.
Şahsî malı olmayan ve ancak kocasının getirdi ğini harcama durumunda olan
müslüman bir kadın, kocasının malından ve evin iç işlerinden sorumludur.
Evin dışındaki harcamalarında ise kadın, genel veya özel izin almalıdır:
Genel izin, her müslümanın yapması tavsiye ve teşvik edilen hayır türlerini
içerir. Meselâ biraz ekmek ve su isteyeni boş çevirmemek, ödünç bir şey isteyen
komşulara yardımcı olmak, eve gelen misafire ikramda bulunmak, fakir ve muhtaç
komşulara bir parça yiyecek göndermek gibi şeyler, genel iznin içine girer.
AİLE SAADETİ 
"Sadaka,
Allah
Teâlâ’nın
gazabını
söndürür,

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 115/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

kötü ölüme
engel olur."
Hadis-i Şerif
273
AİLE SAADETİ 
"Kıyamette

herkes,
görülenehesap
kadar,
sadakasının
gölgesi
altında
olacaktır."
Hadis-i Şerif
274
İslâmî örfe göre bunlara genel olarak izin verilmiştir. Bunlar eli dar da olsa
her müslümanın yapabileceği hayır çeşitleridir. Bu hususlarda cimrilik
etmemelidir.
Özel izin ise bunların dışındaki hayırlarda gerekir. Kocanın izni olmadan o tür
hayırları yapmamalıdır. Ancak koca, elinden ne geliyorsa yap, diye bir izin
vermişse o zaman serbesttir.
Kadın veya hizmetçi tarafından evin reisinin malından yapılan her türlü hayrın
bir sevabı onu yapana, bir sevabı da bu malı kazanan kocaya yazılır.
Bu konuda Resûlullah Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"Bir kadın, kocasının malından ve yiyece ğinden haddi aşmadan hayır yolunda infak
ederse kendisine bir sevap yazılır. O malı kazanan kocaya da bir sevap yazılır.
Hizmetçinin hayır yolundaki harcamaları da böyledir. Birinin sevabı diğerinin
sevabına noksanlık getirmez."242
Hz. Ebû Bekir'in (r.a) kızı Esma (r.ah) arılatıyor:
"Hz. Peygamber'e (s.a.v) geldim ve,
'Yâ Resûlallah! Benim herhangi bir malım yok, ancak kocam Zübeyr'in eve
getirdikleri var. Benim onlardan hayır yapmamda bir sakınca var 242 Buhârî,
Büyü', 12; Müslim, Zekât, 80-81.
mıdır?' diye sordum. Peygamber Efendimiz (s.a.v),
'Gücünün yettiği kadar (kendi malından ve rızasıyla kocanın malından)243 hayır
yap. Elini sıkı tutma ki Allah da sana kar şı rahmetini kısmasın'244 buyurdu."
Resûlullah (s.a.v) buyurmuştur ki:
"Ey müslüman kadınlar! Bir komşu, diğer komşusu için yapabileceği hiçbir hayrı
küçük görmesin; bir koyun bacağıyla da olsa ikramda bulunsun."245
Hz. Âişe validemiz (r.ah) Hz. Resûlullah'a (s.a.v), iyilik ve ikrama hangi
komşudan başlayaca ğını sorunca, Peygamber Efendimiz (s.a.v) ona da şu cevabı
verdi:
"Kapısı sana en yakın olan kom şudan başla."246
Resûlullah Efendimizin (s.a.v) sadaka ile ilgili şu müjdelerini bir kere daha
hatırlayalım:
"Sadaka, dünyada belâlara, âhirette ise cehennem azabına kar şı bir siperdir."
"Sadaka, Allah Teâlâ'nın gazabını söndürür, kötü ölüme engel olur."
243 Nevevî, Müslim Şerhi, 7/120.
244 Buhârî, Zekât, 22; Müslim, Zekât, 89.
245 Buhârî, Edeb, 30; Müslim, Zekât, 90.
246 Buhârî, Edeb, 32.
AİLE SAADETİ 
"Ey kadınlar! Takılarınızdan da olsa çokça sadaka verin ve fazlaca isti ğfar
edin."
Hadis-i Şerif
275
AİLE SAADETİ 
Müslüman
annenin
cömertli ği ve
iyilik

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 116/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

severliği
evdeki
çocuklar için
güzel bir
örnek
olacaktır.

276
"Kıyamette herkes, hesap görülene kadar, sadakasının gölgesi altında olacaktır."
Hadis-i şerif cehennem ehlinin ekseriyetinin durmadan lanet okuyan, devamlı
şikâyette bulunan ve kocalarının iyiliğini inkâr eden kadınlar olduğunu
bildiriyor.247 Allah Resulü kadınlar için azaptan kurtuluş yolunu şöyle tarif
etmiştir:
"Ey kadınlar! Takılarınızdan da olsa çokça sadaka verin ve fazlaca isti ğfar
edin."248
Resûlullah Efendimizin (s.a.v) yanına bir kadın geldi. Yanında da kızı
bulunuyordu. Kızın elinde ise kalınca iki bilezik vardı. Peygamber Efendimiz
(s.a.v),
"Onların zekâtını veriyor musun?" diye sordu, kadın, "Hayır" dedi. Resûlullah
(s.a.v),
"Allah'ın kıyamet günü senin eline ate şten iki bilezik takması hoşuna gider
mi?"diye sordu, Kadın,
"Hayır, sevmem" dedi ve hemen bileğinden bilezikleri çıkarıp Resûlullah'ın
(s.a.v) önüne bıraktı ve,
"Bunlar Allah ve Resulü yolunda sadakadır" dedi.249
247 Buhârî, Hayız, 6; Müslim, İmân, 132; Nesâî, Zekât, 82; ibn Mâce, Fiten,
19.
248 Buhârî, Zekât, 48; Müslim, Zekât, 45-46, imân, 132; Tir-mizî, Zekât, 12.
249 Ebû Davud, Zekât, 4.
İmam Tirmizî'nin rivayeti ise şöyledir:
Resûlullah (s.a.v) aynı soruyu iki kadına sordu, onlar da aynı cevabı verince,
Peygamber Efendimiz (s.a.v),
"Öyleyse onların zekâtını verin" buyurdu.250
Farz olan zekâtı vermek cömertlik değildir, ancak cimrilikten kurtulmaktır.
Resûlullah Efendimizin (s.a.v) belirttiği gibi, "Müminin elindeki malda, zekâtın
dışında, yerine getirmesi gereken ba şka haklar da vardır."251
Müslüman bir koca hanımını, çocuklarını ve elinin altında bulunan kimseleri
cimrilik ahlâkından kurtarmalı, onları ba şkalarına iyilik yapmaya teşvik
etmelidir. Bir dilim ekmek, bir çe şit meyve, bir bardak su, bir parça tatlı ile
de olsa arkadaş veya komşulara ikram etmeye alıştırmalıdır.
Müslüman annenin cömertliği ve iyilik severli ği evdeki çocuklar için güzel bir
örnek olacaktır. Baba daha çok dışarıda bulunduğu için, komşularla iyi geçinme,
onlara iyilik etme konusunda çocuklara ders verecek annedir.
Müslüman bir kadının farz ibadetlerden sonra en büyük vazifesi, kocası ile iyi
geçinmesi, diline sahip olması, kimseyi çeki ştirmemesi, komşularına eziyet
etmemesi ve hiç kimseyi alaya al-mamasıdır.
250 Tirmizî, Zekât, 12.
251 Tirmizî, Zekât, 27; ibn Mâce, Zekât, 3.
AİLE SAADETİ 
Müslüman bir kadının farz
ibadetlerden sonra en büyük vazifesi, kocası ile iyi geçinmesi ve diline sahip
olmasıdır.
277
AİLE SAADETİ 
İslâmî
hizmetler
her devirde,
Allah
rızâsına âşık
ve fedakâr
insanların
omuzlarında

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 117/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

yürümü ştür.
278
<s£S İBRET ^
Dili Yüzünden Ateşe Gitti
Bir defasında Resûlullah Efendimiz'e (s.a.v) bir kadından bahsedildi. Bu kadının
geceleri namaz kıldığı, gündüzleri oruç tuttu ğu, fakat diliyle kom şularını

üzdüğühayır
"Onda haberyoktur.
verildi. Peygamber
(Tövbe Efendimiz
etmeden ölürse) (s.a.v),
o, ate ştedir"buyurdu.
Başka bir kadından daha bahsettiler. Onun sadece beş vakit namazı kıldığını,
ancak ramazan orucunu tuttuğunu, takılarından da bir miktar sadaka verdi ğini,
bundan başka bir ibadetinin olmadığını, fakat diliyle (ve eliyle) hiç kimseye
eziyet vermediğini söylediler. Resûlullah Efendimiz (s.a.v) bu kadın hakkında,
"O, cennettedir" buyurdu.252
Fedakârlık Zamanı
Öyle zamanlar olur ki Hak yolunda erkek-ka-dın herkesin bir fedakârlık yapması
lâzım gelir. O zaman elde avuçta ne varsa ortaya koyma zamanıdır. İslâmî
hizmetler her devirde, Allah rızâsına â şık ve fedakâr insanların omuzlarında
yürümüştür.
252 Hâkim, Müstedrek, 4/166. Zehebî de bu hadisin sahih olduğunu belirtmiştir.
Nice fedakâr ve cefakâr müslüman kadınlar bile ğindeki bilezikleri, kulağındaki
küpeleri, par-mağındaki yüzükleri Allah yolundaki hizmetlere tasadduk etmiş ve
süslenme hakkını cennete saklamıştır.
Çeyizini, kendi eliyle ördüğü birkaç danteli, üç-beş çorabı, dokuduğu bir-iki
kilimi satıp Allah yolundaki hizmetlere katkıda bulunmaya çalı şan kadınların
sayısı hiç de az de ğildir.
Allah yolunda cihad ve hizmet eden İslâm ordusuna birkaç evlâdını birden
gönderip, "Eğer cihaddan geri durursanız yahut sava ştan ve ölümden kaçarsanız
sütümü ve emeklerimi size helâl etmem" diyen ve ciğerparelerini Allah yolunda
feda eden nice anneler mevcuttur. Hz. Ömer (r.a) devrinde edep ve edipliği ile
meşhur şaire kadın Hz. Hansa (r.ah) gibi...
Müslüman kadın evindeki çocuklarına verece ği edep ve ilmin bir çe şit sadaka
olduğunu bilmelidir.
Kızına güzel edep, hayırlı ilim ve faydalı sanat öğreten bir anne, ölümden
sonrası için en güzel sadakasını bırakmı ştır.
Müslüman kadının, evin içindeki fertlere ve özellikle ihtiyar dede ve nineye
Allah rızâsı için yapacağı hizmetler, birer sadakadır.
AİLE SAADETİ 
Müslüman kadın evindeki çocuklarına verece ği edep ve ilmin bir çe şit sadaka
olduğunu bilmelidir.
279
AİLE SAADETİ 
Kızma güzel
edep, hayırlı
ilim ve
faydalı sanat
öğreten bir
anne,
ölümden
sonrası için
en güzel
sadakasını
bırakmıştır.
280
Müslüman kadın, yemeğinin suyunu biraz fazla koymalı, bir fakir veya yetime
veyahut gelecek bir misafire ondan ikram etmeyi dü şünmelidir. Bu niyet bile onun
kalbindeki cömertlik ve hayır duygularını canlı tutacaktır.
Müslüman kadın, iyilik ve hizmetlerini gösteriş, heyecan ve birilerine şirin
gözükme düşüncesiyle yaparsa Allah katında eme ği zayi olur. Hizmetlere sadece
Allah rızâsı için katılmalı ve gücünün yetti ğini üstlenmelidir. Adının
duyulmasını değil, o işin hakkıyla görülmesini hedefe almalıdır.
Hayırda Seçme ve Hizmette Sınır Olmaz

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 118/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

Her hayrın ayrı bir fazileti ve değişik bir lezzeti vardır. Bunun için az da
olsa her hayırdan bir hissemizin olmasına çalı şmalıyız. Bir yetimi sevmek veya
fakiri sevindirmek nasıl büyük bir fazi-letse darda kalmış birine yardımcı
olmak, karnı aç olan bir yolcuyu doyurmak, ilim için bir müessese kurmak,
evlenecek bir fakire ön ayak olmak da o derece faziletli ve lezzetlidir.
Allah Teâlâ'nın rızâsı taatlerde, gazabı günahlarda, dostları insanların

arasında
şekilde, gizlidir. Hangi hayrımızın
hangi günahımızın affımıza
bizi azaba vesile
götürece olacağını bilemeyiz.
ğini kestiremeyiz. Aynı
Yine, hangi
kalbi kırarsak Allah'ın gazabına uğrayaca ğımızı da far-
kedemeyiz. En emniyetlisi, hiçbir hayrı küçümsemeli; hiçbir kötülüğü basite
almamalı ve haksız yere hiçbir insanı incitmemelidir.
Allah rızâsı için yapaca ğımız birçok hayır çeşidi ile herkesin gönlünü ve
hayırduasını alabiliriz.
"Sen bir hayır yap at denize, balık bilmezse Hâlık bilir" sözü kime yapılırsa
yapılsın, hiçbir hayrın zayi olmayacağını anlatmak için söylenmiştir.
Cennetin her kapısı ayrı bir hayır ehline tahsis edilmiştir; onun bütün
kapılarından çağrılmak isteyen kimse, o kapılara has iyiliklere talip olmalıdır.
Ne mutlu o kimseye ki güzel ahlâkı ve cömertli ği ile dünyada gönüllerdeki sevgi
cennetine girmiştir ve bunun hediyesi olarak âhirette de ebedî saadet yurdu olan
gerçek Cennete davet edilmiştir, işte müjde:
Resûlullah Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurdu:
"Kim Allah yolunda en kıymetli mallarından infak ederse, cennetin kapılarından
davet edilir. Cennetin sekiz kapısı vardır. Namaz ehlinden olan bir kimse, namaz
kapısından çağrılır. Cihad ehlinden olan bir kimse, cihad kapısından ça ğrılır.
Sadaka ehlinden olan bir kimse, sadaka kapısından çağrılır. Oruç ehlinden olan
kimse, reyyân kapısından çağrılır."
AİLE SAADETİ 
Müslüman kadının, evin içindeki fertlere ve özellikle ihtiyar dede ve nineye
Allah rızâsı için yapaca ğı hizmetler, birer sadakadır.
281
AİLE SAADETİ 
Müslüman
kadın,
yemeğinin
suyunu biraz
fazla koymalı,
bir fakire,
yetime veya
bir misafire
ondan ikram
etmeyi
düşünmelidir.
282
Hz. Ebû Bekir (r.a), :
"Yâ Resûlallah! Söylediklerinizin hepsini yapan bir kimsenin durumu nedir? Bütün
bu kapılardan çağrılacak kimse var mıdır?" diye sordu. Re-sûlullah (s.a.v),
"Evet, vardır. Öyle ümit ediyorum ki onlardan biri de sen olursun"253 buyurdu.
Hayrın sonu hayra çıkar. Güzel niyetle yapılan her hayrın ayrı bir kerameti
vardır. Nedir o keramet denirse, âlemin efendisi Hz. Resûlullah'ı (s.a.v)
dinleyelim:
"İsrailo ğulları zamanında254 bir adam,
"Ben bu gece malımdan bir sadaka vereceğim" dedi ve sadakasını alıp evinden
çıktı.
Sadakayı (bilmeden) bir fahişe kadının eline koydu. Sabah olunca durum
farkedildi; insanlar,
"Bu gece bir fahişeye sadaka verilmiş" diyerek konuşmaya başladılar. Adam,
"Allahım! Bu fahişeye verdiğim sadakadan dolayı sana hamdolsun" dedi.
Adam tekrar,
"Muhakkak bir sadaka vereceğim" diyerek evinden çıktı. Bu defa sadakayı bir
zenginin eline koydu. Sabah olunca durum anla şıldı, insanlar,
253 Buhârî, Savm, 4; Müslim, Zekât, 85.

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 119/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

254 Ahmed, Müsned, 2/350.


"Bu gece bir zengine sadaka verilmiş" diye rek konuşmaya başladılar. Adam,
"Allahım! Bu zengine verdi ğim sadakadan dolayı sana hamdolsun" dedi.
Adam tekrar, "Bu gece de bir sadaka vere ce ğim" diyerek evinden çıktı. Bu defa
sadakayı bir hırsızın eline koydu. Sabah olunca durum anla şıldı ve insanlar,
"Bu gece bir hırsıza sadaka verilmiş" diyerek konuşmaya başladılar. Adam,

"Allahım! u fahişeye, zengine ve hırsıza verdiğim sadakadan dolayı sana


hamdolsun"Şdedi.
Rüyasında255 kendisine bir melek gelerek,
"Senin vermiş olduğun sadaka Allah katında kabul edildi. Fahişeye verdiğin
sadakanın bereketine, umulur ki o, iffetli bir kadın olur. Şu sadaka verdiğin
zengin de, bundan ibret alır da, Allah'ın kendisine verdiği nimetlerden
başkalarına infak eder. Kendisine verdiğin sadakanın bereketine şu hırsız da,
belki hırsızlıktan elini çeker" dedi.256
Resûlullah Efendimiz (s.a.v) bu şahsın örnek halini anlatarak, onun samimi niyet
ve itilâsını takdir etmi ştir.
AİLE SAADETİ 
255 Nesâî, Zekât, 47. İmam Sindî haşiyesinde. 266 Buhârî, Zekât, 14; Müslim,
Zekât, 78; Nesâî, Zekât, 47; Ahmed, Müsned, 2/350.
Hizmetlere sadece Allah rızâsı için katılmalı ve gücünün yetti ğini
üstlenmelidir.
283
AİLE SAADETİ 
Dinimizin
uymamızı
istedi ği bütün
hükümler
herkes için
rahmet ve
saadet
sebebidir.
284
Demek ki iyi niyetle verilen bir sadaka, zahiren yerini bulmasa da sahibine
sevap getirmektedir. Ahlâkı kötü insanlara Allah rızâsı için yapılan iyilik ve
ikramlar, onun ıslahına vesile olabilir.
Hayır yaparken her zaman şahıs seçmek doğru değildir. Kapımıza gelen kimsenin
şekline aldanmayalım. Öyle insanlar vardır ki halk kendisine hiçbir kıymet
vermezken o, Allah Teâlâ'nın velî kullarından biridir. Onun için atalarımız,
"Her geceni Kadir, her geleni Hızır bil!" demişlerdir.
Şu hadis-i şerif bu sözü tasdik eder:
"Allah kıyamet gününde, 'Ey âdemo ğlu! Ben hasta oldum da sen beni niçin ziyaret
etmedin?' diye sorar. Âdemoğlu, 'Yâ Rabbi! Sen âlemlerin Rabbi'sin, ben seni
nasıl ziyaret edebilirim?' der. Allah Teâlâ,
'Falan kulumun hasta olduğunu bildiğin halde niçin onu ziyaret etmedin? Eğer onu
ziyaret etseydin, beni onun yanında bulacaktın' der ve yine sorar:
'Ey insanoğlu I Senden yiyecek istedim, beni niçin doyurmadın?' Kul,
'Yâ Rabbi! Sen âlemlerin Rabbi oldu ğun halde ben seni nasıl doyururum?' diye
sorar. Allah Teâlâ,
'Hatırlasana, falan kulum senden yiyecek istedi, sen onu doyurmadın. Bilmiyor
musun, eğer onu doyursaydın, (yaptığın hayrı) benim katımda bulacaktın (Onun
ihtiyacını görüp sevindirmekle beni memnun etmi ş olacaktın)' diye cevap verir.
Ve tekrar,
'Ey âdemoğlu! Senden su istedim bana su vermedin' der. Kul,
'Yâ Rabbi! Sen âlemlerin Rabbi oldu ğun halde ben sana nasıl su verebilirim?'
diye sorar. Allah Teâlâ,
'Hatırlasana, filan kulum senden su istedi, sen vermedin. E ğer ona su verseydin
bunu benim indimde bulurdun' cevabını verir."257
Jk İBRET İlk
Zerre ZaYi Olmaz
Bir gün Hz. Âişe validemize (r.ah) bir dilenci geldi, bir şeyler istedi. Annemiz
üzerini yokladı, elbisesinin cebinde sadece bir adet kuru üzüm buldu. Onu

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 120/121
7/22/2019 S. Muhammed Saki Erol Aile Saadeti

dilenciye uzattı. Dilenci verilenin bir üzüm tanesi oldu ğunu farkedince,
almaktan çekinir gibi davrandı. Kendine göre, annemizin bu kadar küçük bir şeyi
sadaka vermesini hoş bulmadı. Etrafındakiler de durumu biraz yadırgadılar. Âişe
validemiz (r.ah), elindeki üzüm tanesini uzatıp,
257 Müslim, Birr, 43.
AİLE SAADETİ 

"Evinizde
yapaca ğınız
hizmetleriniz
size Allah
yolundaki
mücahidlerin
sevabım
kazandırır."
Hadis-i Şerif
285
AİLE SAADETİ 
Mümin
asla cimri,
bencil ve
kalbi katı
olamaz.
Bu gibi
kişiler
imanın
tadım
alamaz.
286
"Al onu; eğer kabul edilirse onun içinde, yüce Allah'ın sayıp âhirette amel
terazisine koyacağı nice zerreler var" dedi.258
Hz. Âişe annemiz (rah) bu sözüyle, Zilzâl süresindeki, "Kim zerre kadar hayır
yaparsa onu görür. Kim de zerre kadar kötülük yaparsa onu görür" âyetine i şaret
etmiştir.
Allah rızâsı için yapılan bir i şe küçük ve az denmez. Hayır yaparken kullardan
utanmak ve hayırdan geri kalmak yanlı ştır. İhlâs, amelde kullara değil, yüce
Mevlâ'ya bakmaktır.
Yüce Mevlâ'nın rızâsı hayırlar içinde gizlidir. Az çok demeden elden gelen hayrı
yapmalıdır. O, kulundan razı olursa, kulun ameline göre de ğil, kendi rahmetine
göre ikram eder. O'nun kulundan azıcık razı olması her şeyin üzerindedir.
Yüce Rabbimiz cennete ve cemâle giden yolda cümlemizi muvaffak etsin.
S ö ü ü ü All h i i di ğ d b di ti k l kl i

http://slidepdf.com/reader/full/s-muhammed-saki-erol-aile-saadeti 121/121

You might also like