You are on page 1of 15

SOSYAL HİZMETİN İLGİLİ BİLİM DALLARIY LA İLİŞKİSİ

• Sosyal Hizmet Mesleği


• Sosyal Hizmetin Diğer Disiplinlerle İlişkisinin Kapsamı
• Sosyal Hizmetin Diğer Disiplinlerle Detaylı İlişkisi
Ekip çalışmasında
Ekip Çalışması
Sosyal hizmet eklektik bilgi gereklilikler
temeline ve profesyonel
değerlere dayanan bir Yetki ve
meslektir. sorumlulukların
çatışma olmadan
paylaşılması,
Disiplinlerarası Çalışmada
Anahtar Kavram
Liyakata önem verme
Ortak iş alanlarının
belirlenmesi Ekip çalışmasına
inanma

Her disiplininin
Bilgi paylaşımının üyesinin kendi bilgisine
sağlanması saygı duyması
Ekip içi koordinasyonunun
sağlanması
SOSYAL HİZMET

Disiplinlerarası çalışmada Sosyal hizmetin diğer


hassasiyetler disiplinlerle detaylı ilişkisi
İşbirliğinin
gerekliliğinin kabul
edilmesi
Sosyoloji İle Sosyal Hizmet
İlişkisi

Antropoloji ile Sosyal


Hizmet İlişkisi

Psikoloji ile Sosyal Hizmet


İlişkisi
Görev paylaşımının
yapılması
Hukuk ile Sosyal Hizmet
İlişkisi

Sosyal Güvenlik ile Sosyal


Hizmet İlişkisi

Kamu Yönetimi ile Sosyal


Hizmet İlişkisi
Sosyal hizmetin diğer
disiplinlerle detaylı ilişkisi

Ortak hedeflerin
netleştirilmesi

2
GİRİŞ
Sosyal hizmet hem bir meslek hem de bir disiplindir. Meslek olarak, bireyin
karar verme özgürlüğünü kendi yararına kullanması açısından bilinçlenmesinde ve
yaşadığı çevrenin değişen sosyo-ekonomik koşullarına ve normatif sistemine uyum
sağlayarak toplumda verimli bir unsur olması yönünden gerekli olan değişmenin
yaratılmasında müdahale edebilecek bilgi, yöntem ve becerilere sahip hatta bu tür bir
müdahaleye yetkisi olan bir meslektir.
Sosyal hizmet mesleğinin kendine özgü müdahale yöntemleri, beceri, teknik,
ilke ve değerleri vardır. Sosyal hizmet bu donanımını mikro, mezzo ve makro
düzeylerdeki uygulamalarında kullanır. Sosyal hizmetin odağı çevresi içinde bireydir.
Bireyi bio-psiko-sosyal bir varlık olarak kabul eder ve bütüncül bir yaklaşımla ele alır. O
nedenle hizmet sunumunda diğer meslek ve disiplinlerle iş birliği yaparak ekip
çalışmasını gerçekleştirir. Mesleğin sunduğu hizmetlerin amaçları; sorun çözümleyici
(tedavi edici) ve önleyici olma, kalkınmayı sağlamadır [5].
Sosyal hizmet, günümüzün karmaşık ve sürekli değişen toplumunda
vazgeçilemez bir meslek durumundadır. Buna karşın, özellikle kolayca tarif
edilemediğinden ya da açıklanamadığından, sıklıkla yanlış anlaşılan bir uzmanlık
alanıdır.
Sosyal hizmet çeşitlilik ile karakterize edilen bir meslektir. Sosyal hizmet
uzmanları, farklı insanları ve pek çok farklı durumu içinde barındıran, geniş bir
yelpazedeki etkinliklerle meşgul olur [11].
Bu çerçevede sosyal hizmetin işlevlerini gerçekleştirmesi için disiplinlerarası iş
birliğine ve eklektik bilgiye ihtiyacı bulunmaktadır. Bu ünitede bu bilgi ihtiyacını
karşılamaya yönelik başlıklar yer almaktadır.

SOSYAL HİZMET MESLEĞİ


Sosyal hizmet, sosyal değişme ve gelişmeyi, sosyal bütünleşmeyi ve insanların
özgürleşmesini ve güçlenmesini arttıran uygulama odaklı bir meslek ve akademik
disiplindir. Sosyal adalet, insan hakları, kolektif sorumluluk ve farklılıklara saygı sosyal
hizmetin odağını oluşturan ilkelerdir. Sosyal hizmet kuramları, sosyal bilimler, insanî
bilimler ve yerel bilgiye dayalı olarak sosyal hizmet, yaşamsal zorluklarla baş etmek ve
iyilik halini geliştirmek amacıyla insanlarla toplumsal yapıları ilişkilendirir [1].
Sosyal hizmetin diğer bilim dallarıyla ilişkisini ortaya koymadan önce sosyal hizmet
hakkında kısa bir giriş yapmak, konunun daha iyi anlaşılmasına fayda sağlayacaktır.
Öncelikle bir meslek için şu beş temel unsuru tamamlaması gerekir:

• Sistematik kuram: Profesyonellerin soyut ilkeleri temel alan bilgiye sahip


olması, eylem gerektiren işlemleri yerine getirmesi ve yoğun bir resmî
eğitimin olması.
• Otorite: Meslek elemanlarının verdikleri hizmetlerin kapsamı ve doğası

3
hakkında anlamlı düzeyde denetime sahip olmaları.
• Toplumun onayı: Her meslek otoritesinin toplum tarafından
kabullenilmesini, onaylanmasını ve güçlenmesini ister.
• Etik kurallar: Meslek elemanlarının açık, sistematik, geçerli ve topluma
hizmet verme yönelimli davranış standartlarına sahip olması ve iş birliğine
dayalı, eşitlikçi ve destekleyici ilişkiler kurması gerekir.
• Meslek kültürü: Her mesleğin kendine has davranış, anlayış ve çalışma
biçimi vardır. Meslek kültürü meslek elemanlarının işine yüksek düzeyde
bağlılığını gerektirir [2].

Sosyal çalışma; (a)insanın doğayla ve insanla olan çelişkilerinin çözümüne


yardım etmeyi amaçlayan, (b) bu yardımı birey, grup, toplum düzeyinde
gerçekleştirmeye çalışan, (c) sosyal hizmetler, sosyal refah ve sosyal güvenlik
alanlarında sorunlara ilişkin etkinlik gösteren, (d) insan, toplum, sosyal çalışma ve
hizmet programları hakkındaki bilgilerle değişme açısından eğitilmiş ve (e) meslekî
ahlak kurallarına uyan uygulayıcılar ve bunların yardımcılarının meydana getirdiği bir
kadroya sahip bir meslektir [4].

Sosyal hizmet, günümüzün karmaşık ve sürekli değişen toplumunda


vazgeçilemez bir meslek durumundadır. Buna karşın, özellikle kolayca tarif
edilemediğinden ya da açıklanamadığından, sıklıkla yanlış anlaşılan bir uzmanlık
alanıdır.
Gelişmiş ülkelerdeki uygulamalarsa sosyal hizmet uzmanının lider rolünün en
belirgin örneklerini sunmaktadır.
En tipik örnek, ABD Başkanı Barrack Obama’dır. Kendisi sosyal hizmet eğitimi –
toplum organizasyonu alanında – aldıktan ve sosyal hizmet uzmanı olarak çalıştıktan
sonra hukuk tahsili yapmıştır. SHU olarak yaptığı çalışmaların, seçim bildirgesinde
etkili olduğu söylenmektedir.
Yine Amerika Birleşik Devletleri’nde 2011 yılında alınan verilere göre ABD
senatosunda bulunan (toplamda 100) senatörlerin 10’u sosyal hizmet uzmanı,
Temsilciler Meclisi’nde ise (toplam sayı 435) sandalyelerin 65’i sosyal hizmet
uzmanlarına aittir.

4
Şekil 2.1. Sosyal Hizmetin Fark Yaratması

Şekil 2.1.’de görüldüğü gibi sosyal hizmet uzmanları, insan hakları ve sosyal
adalet odaklı olmak zorundadır.
Sosyal hizmet (sosyal çalışma) aynı zamanda bir bilim dalının adıdır. Sosyal
Bilimler Ansiklopedisi (Encyclopaedia of the Social Sciences), sosyal bilimler, yarı sosyal
bilimler ve sosyal doğurguları olan bilimler sınıflaması yapmıştır [6].
Buna göre sosyal bilimler içinde şu disiplinler yer alır:

• Siyaset
• Ekonomi
• Hukuk

• Antropoloji
• Sosyoloji

• Penoloji (ceza bilimi)


• Sosyal hizmet

Yarı-sosyal bilimler içinde ise ahlak, felsefe, eğitim ve psikoloji yer alır. Sosyal
doğurguları olan bilimleri, biyoloji, coğrafya, tıp, dilbilim ve sanat olarak sınıflamıştır.

5
SOSYAL HİZMETİN DİĞER DİSİPLİNLERLE İLİŞKİSİNİN
KAPSAMI
Sosyal hizmet hem bir meslek hem de bir disiplindir. Meslek olarak; bireyin
karar verme özgürlüğünü kendi yararına kullanması açısından bilinçlenmesinde ve
yaşadığı çevrenin değişen sosyo-ekonomik koşullarına ve normatif sistemine uyum
sağlayarak toplumda verimli bir unsur olması yönünden gerekli olan değişmenin
yaratılmasında müdahale edebilecek bilgi, yöntem ve becerilere sahip hatta bu tür bir
müdahaleye yetkisi olan bir meslektir [3].
Bu yetkiye sahip olan sosyal hizmetin disiplinlerarası çalışmaya önem vermesi
temel bir zorunluluktur. Bunun altında kuramsal bilgi ve eklektik bir yapıya sahip
olmalıdır.
Sosyal hizmet, sosyal değişme ve kalkınmayı, sosyal içermeyi, insanların
güçlendirilmesi ve özgürleşmesini hedefleyen uygulama temelli bir meslek ve
akademik bir disiplindir. Sosyal adalet, insan hakları, ortak sorumluluk ve farklılıklara
saygı sosyal hizmet için temeldir. Sosyal hizmet mesleği, insan ve toplum bilimleri ve
yerel bilgiden oluşan eklektik bilgi temeli aracılığıyla insan refahını iyileştirmek için
bireyleri ve sistemleri bir araya getirir [1].
İnsan, bio-psiko-sosyal bir varlık olarak tanımlandığı için insanın davranışlarının
açıklanmasında eklektik yaklaşım kullanılmaya başlanmıştır.
Eklektik sosyal hizmet uygulamasının gerçekleşmesinin koşulu, referans
aldığımız –psikoloji, psikiyatri, sosyoloji, antropoloji temelli– bilgi kümelerine ilişkin
yeterli derinlikte bir birikimin tesis edilebilmesidir [11].
Sosyal hizmetin eklektik yapısının disiplinlerarası çalışmanın altında yatan felsefî
bakış olduğu düşünülmektedir.
Sosyal hizmetin bu eklektik yapısı ve disiplinlerarası bakışın ardından sosyal
hizmetin önemine ilişkin sorularına bakacak olursak;
Acaba sosyal hizmet mesleği olmasa idi, yoksul bir ailede büyüyen, okul
başarısızlığının nedenleri aile içi iletişimsizlik, yoksulluk kaynaklı olarak okul araç ve
gereçlerini temin edememe, sağlık sorunları ile baş edebilmede gerekli toplumsal
kaynaklara ulaşamayan bir gence kim yardım edecekti? Ya da eşi hapiste olan,
çocukları ile iletişim kuramama nedeni ile çocukları suç işlemeye yönelebilecek,
istihdam ve toplumsal yaşama katılamayan bir engelli kadının yaşamının pek çok
boyutunu saran sorun ve ihtiyaçları ile hangi meslek ilgilenecekti? Her mesleğin
kendine özel bir alanı ve sınırları vardır. Bir eğitimci çocukların eğitim ihtiyacıyla, bir
hemşire sağlık gereksinimiyle, bir avukat yasal sorunlar ile uğraşır. Oysa insan yaşamı
tüm boyutları ile bir bütündür. İnsanlar çeşitli sorunları aynı anda yaşarlar. İşte sosyal
hizmet, sosyal refah alanında yer alan tüm mesleklerin bir boyutu ile ilgilendiği
insanlara bir bütün olarak bakma, sorun ve ihtiyaçlarını bir bütün olarak görüp bu

6
anlamda meslekî müdahaleler geliştirme ihtiyacından doğmuştur. Böyle bir ele alış
geliştirilmese idi insan yaşamında yer alan sorun ve ihtiyaçlara bir bütün olarak
bakılamayacak, insanlar adeta yaşamlarının çeşitli boyutlarında yer alan sorunlar tek
tek parçacı bir yaklaşımla ele alındığında fonksiyonellikleri sağlanacak “mekanik
aygıtlar” olarak görülecekti [9].
Sosyal çalışma bilgisi, kuramla uygulamanın, düşünceyle yaşamın sürekli
birbiriyle yoğrulmasıyla oluşturulur. Hepimizin bildiği gibi yaşam ele avuca sığmaz,
sürekli değişir, devinir. Bu nedenle yaşamla iç içe bir mesleğin bilgisi de sabit, durağan,
tek tipçi olamaz.
Sosyal çalışma, konusu dâhilinde ve konusuyla ilgili geliştirilmiş her türlü
bilgiden özgürce yararlanır, tek bir kurama tek bir doktrine saplanıp kalmaz. Onları o
anki uygulamadaki ihtiyaç neyse ona göre keser, biçer ve birleştirir.
Burada söz konusu olan psikoloji, sosyoloji, ekonomi, antropoloji gibi farklı
disiplinlerin geniş alanlarından yaralanma hâline, sosyal çalışmanın eklektik bilgi
temeli denilmektedir.
Sosyal çalışmayı bu disiplinlerden 3 temel nokta ayırır:

• Birinci nokta, sosyal çalışmanın sorun çözmeye yönelmiş olmasıdır. Sosyal


çalışmanın konusunu bireysel ve toplumsal sorunlar meydana getirir.
• İkinci nokta, sosyal çalışmanın uygulamalı niteliğidir. Uygulamadaki amaç,
değişme yoluyla bireysel ya da toplumsal sorunların çözümüne yardımcı
olmaktır.
• Üçüncü nokta, sosyal çalışmanın insanı tüm olarak ele almasıdır. Sosyal çalışma
insanı tüm cepheleriyle beraber ve sorunları açısından ele alır [4].

Disiplinlerarası Çalışmada Anahtar Kavram: Ekip Çalışması


Ekip; ortak hedeflere adanmış, görevlerini yaparken birbirine güvenen ve
yüksek kalitede ürün veren insan topluluğudur.
Bir başka deyişle ekip, paylaşılan değerli bir amaca ulaşmak için, birbirine bağlı
olarak hareket eden iki veya daha fazla kişiden oluşan küçük gruplara denilir [10].
Ortak bir amaca, yaklaşıma ve bir dizi performans amaçlarına bağlı olan, belirli
becerilere sahip insan grubudur.

7
Şekil 2.2. Ekiplerin Gelişimi

Şekil 2.2.’de görüldüğü gibi ekip çalışması bazı temel gereklikler üzerinde bina
edilmiştir. Bu çerçevede ekip çalışmasında gereklilikler şu şekilde özetlenebilir:
• Yetki ve sorumlulukların çatışma olmadan paylaşma,
• Liyakata önem verme,
• Ekip çalışmasına inanma,
• Her disipinlin üyesinin kendi bilgisine saygı duymasıdır.
Ekip çalışması, ekip üyelerinin ortak amaçlarını gerçekleştirebilmek için,
düzenleyip geliştirdikleri, kapasitelerini en üst seviyede kullanabilecekleri bir süreçtir.
Böyle bir ortamda ekip üyeleri birbirinin yeteneklerine saygı duyar, birbirlerine insanî
duygularla bakar, düşüncelerini açıkça ifade eder ve ekip üyeleri birbirlerine karşı
sürekli iyi niyet besler.

Şekil 2.3. Takım Çalışmasının Önemi

8
Şekil 2.3.’de görüldüğü gibi takım çalışması başarının ön koşuludur. Takım
çalışmasında şu hassasiyetler yer almalıdır:
• Görev paylaşımının yapılması

• Ortak hedeflerin netleştirilmesi


• Ortak iş alanlarının belirlenmesi
• Bilgi paylaşımının sağlanması
• İş birliğinin gerekliliğinin kabul edilmesi
• Ekip içi koordinasyonunun sağlanması
Ekip çalışmasının en yaygın dezavantajı, farklı disiplin mensuplarının birbirleriyle
rekabeti ve uyuşmazlıkları çalışma barışını bozabilir. Avantajı ise ekip hâlinde
çalışmanın, yaratıcılık ve enerjiyi arttırmasıdır.
Etkin bir ekipte iletişim gerçekten karşılıklıdır ve insanlar birbirlerinin önerileri
üzerine bir şeyler eklerler, tartışmayı ilerletecek yeni bakış açıları getirirler ve
başkalarının kendi söyledikleri üzerine yaptıkları yorumlara ilgi gösterirler.
Sosyal hizmet uzmanlarının bilgilerini paylaştığı platformda yayınlanan Ekip
Çalışması adlı çalışma, ekip çalışmasını şu şekilde tarif etmektedir [12]:
Geniş anlamda toplumsal yaşamın olmazsa olmaz bir kuralıdır. İnsan toplumsal
bir varlık olduğuna göre kendisinden başka birine veya birilerine mutlaka ihtiyaç
duymaktadır. Fakat bunlar geleneksel anlamda yardımlaşma ve dayanışmanın
unsurları olup, birlikte hareket etmeyi çağrıştırmaktadır. Bu birlikte hareket etme, bir
hedef doğrultusunda meslek elemanlarından oluşursa ve meslek elemanları arasında
bilgi paylaşımı, fikir birliği ve meslekî müdahale gibi kavramları içerirse işte o zaman
ekip çalışması kavramı ortaya çıkmış olmaktadır.

SOSYAL HİZMETİN DİĞER DİSİPLİNLERLE DETAYLI İLİŞKİSİ


Her sosyal bilim, sosyal gerçekliğin yalnızca kendini ilgilendiren kısım ve
alanlarını inceler. Oysa sosyal gerçeklik bir bütündür. Bu bütünlüğü
açıklayabilmek için sosyal bilimler iş birliği yapmak zorundadır. Hiçbir bilim
toplumun tümünü kendi başına tam olarak açıklayamaz.
Sosyal hizmet uzmanları psikolog değildirler ama bilinç düzeyine yakın bireysel
problemler ile ilgilenirler (yurt dışında ve ülkemizde ek eğitimler alıp psikoloji ile ilişkili
alanlarda derinleşen sosyal hizmet uzmanlarının sayısı da az değildir).
Sosyal hizmet uzmanları sosyolog değildir ama sosyal sorunlar, sosyal sorunlara
yol açan genel sistemsel sorunlar, sosyal sorunların toplumsal ve bireysel etkileri,
değişmenin yönü ve belirleyicileri konusunda sosyoloji bilgisine de sahiptirler. Ayrıca
sosyal hizmet uzmanlarına, sosyologlardan farklı olarak, toplumsal ve bireysel değişme
noktasında işlevsel yol ve yöntemler de öğretilir.

9
Sosyal hizmet uzmanları ekonomist değildir; ancak ekonomik politikaların, gelir
dağılımındaki eşitsizliklerin ve yoksul grupların ortaya çıkmasındaki rolünün farkındadır.
Sosyal hizmet uzmanları adaletli sosyal politikaların oluşumuna katkı sağlamak yoluyla
ekonomik adalete de yönelir.
Sosyal hizmet uzmanları hukukçu değildir; ancak yasaları özelikle sosyal
güvenlik, sağlık, eğitim, sosyal yardım ile ilişkili yasaları bilir ve müracaatçılarının
vatandaş olmaktan kaynaklanan tüm haklarını kullanabilmeleri için onları
bilinçlendirir. Kullanamadıkları hakları kullanmalarına olanak sağlar. Müracaatçıların
sorunlarının çözümü, ihtiyaçlarının karşılanması için gerekli yeni hakların
savunuculuğunu yapar.Bu anlamda yasal sistemi bilirler ve yasal sistemi demokratik
düzen içinde müracaatçıların lehine değiştirmeye çalışır. Bu anlamda yasal
savunuculuk, vaka savunuculuğu ve politik savunuculuk sosyal hizmet uzmanlarının
vazgeçilmez fonksiyonlarıdır.
Sosyal hizmet uzmanları kamu yönetimi bölümü bitirmemişlerdir ama
bürokrasiyi bilirler. Bürokratik uygulamalar nedeni ile sosyal işlevselliklerini yerine
getiremeyen insanların lehine olmak üzere bürokratik sistemleri müracaatçıları için
değiştirmeye çalışırlar. Yine devlet ve vatandaş arasında her ikisini de geliştiren bir
olumlu ilişkinin temini bakımından çalışmalar yürütebilirler. Yine devlet organları ve
sivil toplumun müracaatçılara etkili hizmet sunabilmeleri için ağlar ve iş birlikleri
oluşturmak da sosyal hizmet uzmanının görevleri arasındadır.
Bu analizin ardından sosyoloji ile sosyal hizmet ilişkisi, antropoloji-sosyal hizmet
ilişkisi, psikoloji sosyal hizmet ilişkisi, sosyal güvenlik ile sosyal hizmet ilişkisi, hukuk ile
sosyal hizmet ilişkisi ve kamu yönetimi ile sosyal hizmet ilişkisi biraz daha detaylı ele
alınabilir.

Sosyoloji İle Sosyal Hizmet İlişkisi


Sosyoloji; toplumların meydana gelişini, gelişmesini, toplum içinde farklı
kesimlerde görülen sosyal olayları, sosyal olguları, sosyal kurumları, sosyal düzeni,
sosyal ilişkileri, sosyal yapı özelliklerini ve bu yapıda ortaya çıkabilecek değişme
eğilimlerini ele alarak inceleyen bir bilim dalıdır.
Sosyolog ise insan toplulukları ve toplumsal kurumların kökeni, gelişmesi, işlevi
ve birbirleriyle ilişkilerini; bu ilişkileri belirleyen ilke ve kurallar ile toplumsal sorunlar
ve çözüm yolları konularında araştırmalar yapan, araştırma sonucunda edinilen
bulguları yorumlayan ve önerilerde bulunan kişidir.
Sosyologlar, tarihsel belgeleri inceleyerek, gözlem ve görüşme gibi yöntemleri
kullanarak insan topluluklarının kökenini, gelişmesini, yaşayış tarzını ve sosyal
ilişkilerini araştırır.
Eğitimciler, yasa koyucular ve planlama uzmanları için toplum yapısı hakkında,
çevreye, sosyal geleneklere, aile, din, eğitim gibi sosyal kurumlar ve diğer sosyal

10
olaylara ilişkin bilimsel bilgiler toplar ve bunları yorumlar. Toplumsal sorunları saptar ve
bilimsel sonuçlar çerçevesinde çözüm önerilerinde bulunurlar.
Sosyal bilimlerden sosyoloji, daha çok bu insanların ilişkilerini ve bu ilişkilerin
nasıl ortaya çıktığını, nasıl değiştiğini; sosyal antropoloji bu insanların değerleri,
inançları, geleneklerini; sosyal psikoloji, grupların niteliklerini ve işleyiş
mekanizmalarını incelerken sosyal çalışma ise toplumsal refahı ve mutluluğu artırmak
için bu insanların nasıl etkileneceği konusuna yönelir [4].
Dolayısıyla nasıl ki eğitim fakültelerinde öğretmen, sosyoloji bölümlerinde
sosyolog, tıp fakültelerinde doktor yetişiyorsa, sosyal hizmet bölümlerinde de sosyal
hizmet uzmanı yetişir.
Kuşkusuz sosyoloji ve sosyal hizmet arasındaki ilişki birçok aşamadan geçmiş,
birçok iç ve dış faktörden etkilenmiştir. Bu ilişkinin başlangıcı, ortak ilişki aşamasıdır.
Ondan sonraki aşama kopma aşaması ve son olarak yeni yakınlaşma aşamasıdır. Bazı
yazarlar, sosyolojinin bittiği noktadan sosyal hizmetin başladığını söylemektedirler.
Onlara göre sosyolojinin ürettiği bilgiler ve araştırdığı olgular, sosyal hizmet
uygulamasına katkı sağlar. Bu doğrultuda sosyoloji bir bilimdir ve sosyal hizmet bir
meslektir algısı söz konusudur [7].
Her bilim ve meslek, kendi ilgi alanına giren konularda eğitildiğinden, bir başka
meslek grubunun işini yapması ve hatta sırf bu işleri yapabilmek için özel bir
yönetmelikle, olmayan ve icat edilen bir unvan alabilmesi hem etik hem hukuksal hem
de toplumsal açıdan kesin bir ifadeyle yanlıştır.
Bir ülkede belli alanlarda “yetişmiş meslek elemanının azlığı” gerekçe
gösterilerek herhangi bir mesleğin görev ve sorumlulukları başka mesleklere
devredilemez. Eğer gerçekten böyle bir ihtiyaç öngörülüyorsa (ki alınan sayısal verilere
göre yeterli kadro açılmadığı için istihdam edilmeyen sosyal hizmet uzmanları vardır ve
bu yıl itibariyle mezun olacak sosyal hizmet uzmanı sayısı belirgin derecede artış
göstermiştir), bu ihtiyaca binaen yapılacak şey yüksek lisans düzeyinde (bilimsel
hazırlıkla birlikte) yakın meslek alanlarında olanların “sosyal hizmet eğitimi” alması için
gerekli çalışmaları yapmaktır. Nasıl ki ülkemizde doktor eksikliği var diye hemşireler,
ebeler, diş hekimleri veya eczacılar sırf sağlık alanında yakın meslekler oldukları için
veya lisans eğitiminde birkaç ortak dersleri olduğu için bir yönetmelikle doktor olarak
çalıştırılmazsa, böyle bir yönetmelikle de gerekçe ne olursa olsun herhangi bir yakın
meslek grubu sosyal çalışmacı veya sosyal hizmet uzmanı olarak çalıştırılamaz.

Antropoloji ile Sosyal Hizmet İlişkisi


Antropoloji, insanın yeryüzündeki toplumsal gelişimini inceler. İnsan fizyolojisi
ve iskelet yapısı, dil, araç yapımı ve teknolojisi, fen, eğitim, siyaset, örgütlenme
türünden konular antropolojinin çalışma alanlarındandır.
Antropoloji insanları; buluşları, davranışları, inançları ve görüşleriyle sahip

11
olduğu kültürel faktörler açısından ele almaktadır. Antropolojinin konusu, insan,
toplumlar ve kültürlerdir.
Sosyal antropoloji; sosyal hayatı, kültürleri, yazının icadından önceki devirlerden
başlayarak bugüne kadarki sosyo-kültürel gelişmeleri incelemektedir.
Dinî, siyasi, iktisadi ve sosyal müesseselerin (kurumların) yapılarını, folklorik
hususiyetlerini inceleyen, etnoloji ile psikoloji arasındaki münasebetleri mukayeseli
olarak araştıran bir disiplindir.
Sosyokültürel antropoloji bir bilim dalıdır. Geçmişte ve günümüzde yaşanan
kültürel çeşitliliği araştırmaktadır. Sosyal antropologlar kültürü, kökeni, gelişimi,
çeşitliliği ve zaman ile topluluklar içerisindeki değişimi ekseninde anlamaya
çalışmaktadır.
Antropoloji (özellikle sosyal antropoloji) sosyal hizmet uygulamalarına önemli
bir katkı sunmaktadır. Toplumu mercek altına alarak kültürlerin ve bilhassa alt
kültürlerin incelenmesi, sosyal hizmetin ekosistem yaklaşımını doğrudan olumlu
etkileyecek niteliktedir.

Psikoloji ile Sosyal Hizmet İlişkisi


Psikoloji, insan davranışları ve zihinsel süreçleri ile birlikte bunların altında
yatan nedenleri inceleyen ve araştıran bilim dalıdır. Psikoloji, diğer bilimlere kıyasla
çok daha kısa bir geçmişe sahiptir. Bu kısa süre içinde psikoloji değişik biçimlerde
tanımlanmıştır. İlk tanım, insan zihninin yapısının incelenmesi biçimindeydi. İnsan
zihnini gözleyebilmenin olanaksızlığı karşısında psikologlar, psikolojiyi "gözlenebilen
davranışların bilimsel incelemesi" biçiminde tanımlamışlardır.

Şekil 2.4. Psikoloji ile Sosyal Hizmetin İşbirliği

12
Şekil 2.4’de görüldüğü gibi Psikoloji, insan davranışlarını konu edinen bir
bilim dalıdır. Çoğu psikolojik olayın temelinde toplumsal öğeler mevcuttur.
Sosyal hizmetin eklektik yapısı, psikoloji biliminin bilgilerine önemli
derecede ihtiyaç duymaktadır. Çünkü psikoloji, bireyi tek başına ele alır; sosyal
hizmet ise bireyi grup içinde değerlendirerek bireylerle çalışır. Psikoloji temel
bilgisi, sosyal çalışmacının bireyi tanımasında önemli rol oynamaktadır. Sosyal
psikoloji, adlî psikoloji, klinik psikoloji bilgisi uygulamaların güçlendirilmesi
bağlamında olmazsa olmazdır. Bununla birlikte başta psikodinamik kuram
olmak üzere diğer kuramların/yaklaşımların katkısı da yadsınamaz.
Psikolojinin alt alanları şu şekildedir:
• Klinik psikoloji
• Sosyal psikoloji
• Deneysel psikoloji
• Fizyolojik psikoloji
• Gelişim psikolojisi
• Endüstri ve örgüt psikolojisi
• Eğitim psikolojisi
• Öykü psikolojisi
• Din psikolojisi
• Çocuk psikolojisi

Hukuk ile Sosyal Hizmet İlişkisi


Hukuk, toplumda insanlararası ilişkileri düzenleyen, uyulması zorunlu kurallar
bütünüdür. Hukuk, toplum ile sıkı ilişkilidir. Bu kuralların uzun ömürlü olması, o
toplumun sosyal yapısına uygun olmasına bağlıdır.
Hukuk ve sosyal hizmet arasında, sosyal hizmet uzmanlarının hizmet
alanlarının ihtiyaçlarına cevap verebilmek için bilmesi gereken ancak onlar
tarafından yapılacak belirli eylemleri gerektirmeyen ya da buna izin vermeyen
detaylı kuralları içeren iki kapsamlı düzenlemeyi; sosyal hizmet hukuku ile sosyal
refah hukukunu, biçimlendiren hukukî yetkiler ile hukukî görevleri içeren bir ayrıma
gidilebilir [13].
Bu iki alan birbirine oldukça yakındır.
Sosyal hizmet hukuku bireyleri, sosyal hizmet uzmanlarının bu bireyler hakkında
hukukî yükümlülüklere sahip olmaları çerçevesinde tanımlar. Önleyici, koruyucu ve
rehabilite edici müdahalelerin doğasını ve çerçevesini belirler.

13
Şekil 2.5’de görüldüğü gibi hukuk; mümkün olan müdahalenin koşullarını,
müdahalenin önündeki engellerin giderilmesine yönelik teminat ve mekanizmalarla
birlikte düzenleme altına alır ve meslekî uygulamanın hesap verilebilir olmasına çalışır.

Şekil 2. 5. Hukuk ile Sosyal Hizmetin Eşdümü

Sosyal Güvenlik ile Sosyal Hizmet İlişkisi


Temelde sosyal güvenlik de sosyal hizmet de, varlık nedeni sosyal riskler ya da
sosyal sorunlar olsun, insanları başkalarının vicdanına terk etmeme noktasından
hareket etmektedir. Her ikisinde de insan faktörü ve toplum yapısı, iç içe geçmiş iki
temel değişkeni oluşturmaktadır.
Toplum, insanın kendisinin ve çevresinin değişmesinden ortaya çıkan tüm
sorunların kaynağını içinde barındırarak değişmekte, toplum değişirken onu oluşturan
bireylerin sorunları da ait olduğu sınıf ya da kültürel doku içerisinde
farklılaşabilmektedir. Sosyal güvenlik ilke olarak parasal sosyal gelirlerle sosyal riskleri
karşılamaya çalışsa bile, bunu mal ve hizmet biçimindeki sosyal gelirlerle desteklemek
zorundadır. Kaldı ki birçok sosyal güvenlik düzenleri bazı alanlarda, örneğin
hastalıkların tedavisinde, nesnel sosyal gelir (tedavi parası ödeme yerine tedavi
hizmeti sunma) yolunu seçmiş bulunmaktadır.
Buna karşılık sosyal hizmetler de ilke olarak mal ve hizmet biçiminde yararlar
sağlamaya yönelik olmakla birlikte, belirli koşullarda parasal sosyal gelirlere yer
vermek zorundadır.
Bununla birlikte sosyal güvenlikle sosyal hizmetlerin bu ölçüte dayanılarak
birbirinden tam olarak ayrılması, sınırlarının çizilmesi pek mümkün olmamaktadır.
Özellikle sosyal yardımlar ya da devletçe bakılma gibi yöntemlerin sosyal güvenlik
sistemi içerisinde işler kılınması hâlinde, sosyal güvenlikle sosyal hizmet aynı artı
değeri üreten bir işlev temelinde bütünleşmektedir [2].
Sosyal güvenlik ve sosyal hizmetler birbirlerine organizasyon, sosyal gelirlerin
sağlanış biçimi ve finansman ilkeleri yönlerinden de yaklaşmaktadır.

14
Kamu Yönetimi ile Sosyal Hizmet İlişkisi
Kamu yönetiminin ayrı bir çalışma alanı olarak doğuşu ve gelişimi, kamu
yönetiminin diğer disiplinlerle olan ilişkileri, kamu yönetiminde amaçların saptanması,
karar verme ve politika belirlenmesi, kamu yönetiminde temel yönetim
fonksiyonlarının yeri ve bunların Türkiye’deki uygulamaları ile ilgili örnek olaylar,
yönetsel reformun, çağdaş yönetim yaklaşım ve tekniklerinin kamu yönetiminde
uygulanması önem taşımaktadır [8].
Sosyal hizmet uzmanları uygulamalarını büyük ölçüde kamu sektöründe
yürütmektedir. Bu doğrultuda da sosyal hizmet eğitimi sürecinde de kamu yönetimi
dersi yer almakta ve bu bilginin önemi vurgulanmaktadır.
Sosyal hizmet bilimi, çok boyutlu, yapısı gereği ilgili diğer bilim dallarıyla
ilişkilidir. Bu bazen eğitim sürecinde olabileceği gibi bazen de sosyal hizmet
uzmanlarının alandaki uygulamalarında işe yaramaktadır.
Bu ünitede sosyal hizmetin ilgili bilim dallarıyla ilişkisi konusu olabildiğince
detaylı olarak aktarılmaya çalışılmıştır. Bununla birlikte öğrencilerin bu konuda daha
fazla makale/kitap okuması önerilir.

•Her sosyal bilim, sosyal gerçekliğin yalnızca kendini ilgilendiren


Örnek

kısım ve alanlarını inceler. Oysa sosyal gerçeklik bir bütündür. Bu


bütünlüğü açıklayabilmek için sosyal bilimler iş birliği yapmak
zorundadır. Hiçbir bilim toplumun tümünü kendi başına tam olarak
açıklayamaz.

15

You might also like