You are on page 1of 154

AÖF Kitapları Öğrenci Kullanım Kılavuzu

Öğrenme çıktıları
Bölüm içinde hangi bilgi,beceri ve yeterlikleri
kazanacağınızı ifade eder.

Tanım
Bölüm içinde geçen
önemlikavramların
Bölüm Özeti tanımları verilir.
Bölümün kısa özetini gösterir.

Dikkat
Konuya ilişkin önemli
Sözlük uyarıları gösterir.
Bölüm içinde geçen önemli
kavramlardan oluşan sözlük
ünite sonunda paylaşılır.

Karekod
Bölüm içinde verilen
Neler Öğrendik ve Yanıt Anahtarı
karekodlar, mobil
Bölüm içeriğine ilişkin 10 adet
cihazlarınız aracılığıyla
çoktan seçmeli soru ve cevapları
sizi ek kaynaklara,
paylaşılır.
videolara veya web
adreslerine ulaştırır.

Öğrenme Çıktısı Tablosu


Araştır/İlişkilendir/Anlat-Paylaş
İlgili konuların altında cevaplayacağınız soruları, okuyabileceğiniz
ek kaynakları ve konuyla ilgili yapabileceğiniz ekstra etkinlikleri gösterir.
Yaşamla İlişkilendir
Bölümün içeriğine uygun paylaşılan yaşama dair gerçek kesitler
veya örnekleri gösterir.
Araştırmalarla İlişkilendir
Bölüm içeriği ile ilişkili araştırmaların ve bilimsel çalışmaları gösterir.
Uluslararası
Hukuk I

Editörler

Prof.Dr. Ayşe Nur TÜTÜNCÜ


Doç.Dr. Elif UZUN

Yazarlar

BÖLÜM 1, 2, 3 Doç.Dr. Elif UZUN

BÖLÜM 4, 5, 8 Doç.Dr. Galip Engin ŞİMŞEK

BÖLÜM 6, 7 Prof.Dr. Ayşe Nur TÜTÜNCÜ


T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 3500
AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 2337

Bu kitabın basım, yayım ve satış hakları Anadolu Üniversitesine aittir.


“Uzaktan Öğretim” tekniğine uygun olarak hazırlanan bu kitabın bütün hakları saklıdır.
İlgili kuruluştan izin almadan kitabın tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt
veya başka şekillerde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz.

Copyright © 2017 by Anadolu University


All rights reserved
No part of this book may be reproduced or stored in a retrieval system, or transmitted
in any form or by any means mechanical, electronic, photocopy, magnetic tape or otherwise, without
permission in writing from the University.

Öğretim Tasarımcısı
Dr.Öğr.Üyesi Mestan Küçük

Grafik Tasarım ve Kapak Düzeni


Prof.Dr. Halit Turgay Ünalan

Dil ve Yazım Danışmanı


Öğr.Gör. Olcay Saltık

Ölçme Değerlendirme Sorumlusu


Öğr.Gör. Günnur Tuba Türksavaş

Dizgi ve Yayıma Hazırlama


Gül Kaya
Murat Uzun
Burak Arslan
Gülşah Sokum
Sinem Yüksel

ULUSLARARASI HUKUK I

E-ISBN
978-975-06-2868-9

Bu kitap ANADOLU ÜNİVERSİTESİ Basımevinde basılmıştır.


ESKİŞEHİR, Ağustos 2018
3059-0-0-0-2009-V01
İçindekiler

Tarihsel Gelişim ve Uluslararası


BÖLÜM 1 BÖLÜM 2
Kuram Hukukun Kaynakları

Giriş ................................................................. 3 Giriş ................................................................. 25
Uluslararası Hukukun Tanım ve Kapsamı ..... 3 Uluslararası Hukukun Asli Kaynakları ......... 26
Tanım ve Temel Kavramlar .................. 3 Uluslararası Antlaşmalar ...................... 26
Uluslararası Hukukun Hukukilik Uluslararası Örf Ve Adet ...................... 26
Niteliği ................................................... 4 Hukukun Genel İlkeleri ......................... 28
Yardımcı Kaynaklar ....................................... 30
Uluslararası Hukukun Kapsamı ........... 5
Yargı Kararları ....................................... 30
Tarihsel Gelişim ve Kuramsal Yaklaşımlar ... 6
Öğreti ..................................................... 30
Klasik Dönem ........................................ 7
Hakkaniyet ve Nısfet .................................... 31
Modern Dönem ..................................... 11
Kaynaklar Arasındaki Hiyerarşi .................... 32
Devletlerin Tek Taraflı İşlemleri ................... 33

Uluslararası Uluslararası
BÖLÜM 3 BÖLÜM 4
Antlaşmalar Hukukta Kişilik

Giriş ................................................................. 43 Giriş ................................................................. 67
Andlaşmaların Yapılması ve Uluslararası Hukuk Kişiliği ve Tanıma ......... 67
Uygulanması .................................................. 44 Kişilik ...................................................... 67
Antlaşmaların Oluşumu ........................ 44
Tanıma  .................................................. 68
Türk Hukukunda Uluslararası
Devlet Türleri ................................................. 72
Antlaşmalar ........................................... 48
Antlaşmaların Geçersizliği .................... 51 Devletin Unsurları ......................................... 74
Antlaşmaların Çatışması ....................... 54 Ülke ........................................................ 74
Antlaşmaların Üçüncü Devletlere Etkisi .. 55 Uluslararası Hukukta Ülke Kazanma
Antlaşmaların Yorumu ......................... 55 Biçimleri ................................................. 74
Çekince ................................................... 56 Ülke ile İlgili Uyuşmazlıklarda İleri
Antlaşmaların Sona Ermesi ........................... 57
Sürülen Bazı Esaslar .............................. 77
Antlaşma Hükmüyle Sona Erme .......... 58
İnsan Topluluğu .................................... 78
Tarafların İradesiyle Sona Erme ........... 58
Egemen Siyasal Otorite ........................ 79
Fesih veya Çekilmeyle Sona Erme ....... 58
Antlaşmanın İhlali Sonucu Sona Erme .... 58 Yeni Devletlerin Ortaya Çıkışı ve Halefiyet
Antlaşmanın Uygulanmasının (Ardıllık) Meselesi ......................................... 79
İmkânsızlaşması Sonucu Sona Erme ... 59
Koşulların Değişmesi Sonucu Sona Erme .. 59
Sonradan Ortaya Çıkan Jus Cogens
Kurallara Aykırılık Nedeniyle
Sona Erme .............................................. 60
Antlaşmaların Sona Ermesinde Usul ... 60

iii
Uyuşmazlıkların
Uluslararası
BÖLÜM 5 BÖLÜM 6 Barışçıl Çözüm
Teşkilatlar
Yolları

Giriş ................................................................. 89 Giriş ................................................................. 105


Uluslararası Teşkilatların Tarihsel Gelişimi Uluslararası Barışçıl Çözüm Yollarının
ve Hukuk Kişiliği  ........................................... 89 Gelişimi ve Önemi ......................................... 105
Tarihsel Gelişim ve Uluslararası Uluslararası Uyuşmazlıkların Tanımı
Teşkilat Türleri ...................................... 89 ve Çeşitleri ...................................................... 107
Uluslararası Teşkilat Tanımı ve Uluslararası Uyuşmazlık ....................... 107
Teşkilatların Hukuki Kişiliği ................. 92 Hukukî Uyuşmazlwık
Uluslararası Teşkilatlarla İlgili ve Siyasî Uyuşmazlık ............................. 107
Hukuki Sorunlar ............................................ 94 Barışçıl Uyuşmazlık Çözüm Yolları ...... 108
Uluslararası Teşkilatların Kurucu Anlaşma Usulleri ................................... 108
Antlaşmalarının Yorumu ve Diplomasi Görüşmeleri ......................... 108
Teşkilatların Yetkileri ve Siyasi Teşkiller Nezdinde
Sorumluluğu Meseleleri ....................... 94 Çözüm Usulü ......................................... 109
Uluslararası Teşkilatların Üye Olan Yargı Usulleri ......................................... 111
ve Olmayan Devletler ve Özel Hukuk
Kişileri ile İlişkilerine Uygulanacak
Hukuk ..................................................... 97

Uluslararası Devletin Yargı


Muafiyeti ve
BÖLÜM 7 Hukukta Kuvvet BÖLÜM 8 Diplomatik İmtiyaz
Kullanımı ve Muafiyetler
Giriş ................................................................. 121 Giriş ................................................................. 137
Savaşı Ortadan Kaldırma Girişimleri ............ 121 Devletlere ve Temsilcilerine Uygulanan
Birleşmiş Milletler Şartı Uyarınca Kuvvet İmtiyaz ve Muafiyetler ................................. 137
Kullanımı ........................................................ 123 Devletin Yargı Muafiyeti İlkesi ............ 137
Kuvvet Kullanma Yasağının Kapsamı ... 124 Devlet Başkanı ile Hükümet
Meşrû Müdafaa Hakkının Kapsamı ve Başkanı ve Dış İşleri Bakanının Yargı
Şartları .................................................... 125 Muafiyeti ............................................... 138
Devletin Askeri Kuvvetlerinin ve
Savaş Gemilerinin Statüsü .................... 138
Diplomatik İmtiyaz ve Muafiyetler ............. 140
Diplomatik Misyon ve Personel ........... 140
Konsoloslar ............................................ 141

iv
Önsöz

Sevgili öğrenciler,
Ulaşım ve iletişim olanaklarının artışı, dünya- Ünitelerin başında belirlenen Amaçlarımız ile
yı her geçen gün daha küçük bir mekan haline o ünitenin amacı ortaya konulmaktadır. Her
getirmekte ve insanlar arası ilişkilerin sıklığını ünitenin başında Anahtar Kavramlar ile üni-
ve türünü değiştirmektedir. Bu değişim, dev- tenin içindeki önemli kavramların dikkatinizi
letler arasındaki ilişkilere de yansımaktadır. çekmesi amaçlanmaktadır. Ünite içinde yer
Dünya devletleri, eskiye oranla çok daha ya- alan açık uçlu Sıra Sizde çalışmaları ile ünite-
kınlaşmış durumda ve–aksi tutum sergileyen de edindiğiniz bilgileri kendi kendinize değer-
birkaç devlet dışında- çok daha yoğun temas lendirmeniz ve tartışmanız beklenmektedir.
içindedirler. Bu gelişme, insan toplulukların- Ünitenin sonunda yer alan Okuma Parçası,
dan da bildiğimiz üzere, çözülmesi gereken konuyu farklı bir şekilde ele alan yazarların
sorunları da beraberinde getirir. Bahsi geçen görüşleriyle tanışmanızı sağlayarak, yeni yak-
sorunların çözümünde ilk akla gelen yol, ilkel laşım olanaklarını değerlendirmenizi imkan
toplulukları andırır şekilde, kaba güce başvu- verecektir. Yaşamın İçinden ile güncel haber-
rulmasıdır. Ne yazık ki dünya tarihi, anlaşmaz- lerle konuları somutlaştırabileceğiz. Kendimizi
lıkların çözümünde tercih edilen kaba gücün, Sınayalım ile de, işlenen konuyu kavrayıp kav-
yani savaşın yıkıcı örnekleriyle doludur ve yine ramadığınızı anlamanız amaçlanmaktadır.
de ne yazık ki savaşlar döneminin sona erdiğini

iddia etmek mümkün değildir. Ancak, insanlık,
devletler arasındaki uyuşmazlıkların çözümü
için, yerel/ulusal ölçekte yapmayı başardığı
gibi uluslararası alanda da bir hukuk düzenini
kurma idealini hayata geçirebileceği inancını Editörler
hala taşımaktadır. Sorunların, anlaşmazlıkla- Prof.Dr. Ayşe Nur TÜTÜNCÜ
rın ve çıkar çatışmalarının mümkün olan en
az zararla halledilebilmesi için başvurulabile- Doç.Dr. Elif UZUN
cek, devletler arasındaki ilişkileri düzenleyen
kuralların ve bu kurallara uymayı sağlayacak
mekanizmaların sayısı her geçen gün çoğal-
maktadır. İşte elinizdeki Uluslararası Hukuk
kitabı, devletler arası ilişkilerin ‘hukuk’ adını
alan düzenini ele almaktadır. Uluslararası hu-
kukun öneminin her zamankinden daha fazla
hissedildiği çağımızda, bu kitabın uluslararası
hukuku anlamayı kolaylaştıracak bir anahtar
olmasını diliyoruz.

v
Bölüm 1
Tarihsel Gelişim ve Kuram
öğrenme çıktıları

Tarihsel Gelişim ve Kurumsal Yaklaşımlar

1 2
2 Klasik ve Modern Dönemlerde uluslararası
Uluslararası Hukukun Tanım ve Kapsamı hukukun gelişimi ile uluslararası hukuka
1 Uluslararası hukuku tanımlayabilme kuramsal yaklaşımları özetleyebilme

Anahtar Sözcükler: • Uluslararası Hukuk Tarihi • Uluslararası Hukuk Felsefesi • Doğal Hukuk
• Hukuki Pozitivizm • Hukuki Realizm • Marksizm • Feminizm

2
Uluslararası Hukuk I

GİRİŞ lararası hukuk söz konusu olduğunda iktidar ve


Uluslararası hukuk ‘uluslararası hukuk kişileri hukuk kişileri ortadan kalkar. Uluslararası hukuk
arasındaki ilişkileri düzenleyen ilke ve kurallar’dır. ilke ve kurallarını uluslararası hukuk kişileri oluş-
Elbette böyle geniş bir başlık için verdiğimiz bu turur. Uluslararası hukukta kişi kavramı, öncelik-
tanımı hakkıyla anlayabilmek için öncelikle bu le devletlere karşılık gelir. Devletlerin ‘eşit’ ve ‘ege-
tanımın içerdiği kavramları açıklığa kavuşturmak men’ oldukları kabul edilir. Devletler arasındaki
gerekiyor. Kitabımızın bu ilk ünitesi ile izleyen ilişkiler siyasi veya ekonomik açıdan bağımlılık
üç ünitesi tam da bu amaca hizmet ediyor. Bu ilk gibi görünse de uluslararası hukuk eşit ve egemen
ünitede ise bir bütün olarak uluslararası hukuk dü- devletler ilkesine dayanır. Geçtiğimiz yüzyılın or-
şüncesi üzerinde duracağız. Kitabın 2-4. Ünitele- tasından sonra yaşanan bazı gelişmeler, uluslarara-
ri uluslararası hukuk kişiliğini ve uluslararası hu- sı örgütlerin ve hatta gerçek kişilerin (bireylerin)
kuktaki ilke ve kuralların nasıl yaratıldığını ortaya de uluslararası hukuk kişisi sayılmasıyla sonuç-
koymaya çalışıyor. Ancak bu üniteye başlayabilmek lanmıştır. Artık uluslararası örgütlerin de hukuk
için, yine de ‘kişilik’ kavramı hakkında birkaç nok- kişisi olduğu yaygın olarak kabul edilmektedir.
taya işaret etmemiz gerekiyor. Bireylerin de çeşitli uluslararası hukuk mekaniz-
malarına başvurma olanağına sahip oldukları bir
gerçektir. Bununla birlikte, uluslararası örgütler
ULUSLARARASI HUKUKUN TANIM de, bireylerin uluslararası hukuk mekanizmala-
VE KAPSAMI rını harekete geçirme kabiliyetine sahip olmala-
rı da, devletlerin varlığına bağlı olduğundan, en
Tanım ve Temel Kavramlar azından kuramsal olarak, uluslararası hukuk kişisi
dendiğinde akla devletler gelmektedir.
‘Kişi’ kavramı, hukuk düzeninin kuruluşun-
da, hukuki kurum ve mekanizmaların işleyişinde Uluslararası hukukun tarihsel ve kuramsal ge-
hayati öneme sahiptir. Hukuk insanların gözün- lişimiyle ilgili açıklamalarımızın daha iyi anlaşıla-
de genelde kurallardan ibarettir. İşte bu kurallar, bilmesi için, uluslararası hukuk ve ilkeleriyle ilgili
‘kişiler’e haklar vermekte ve yükümlülükler yük- başlangıç düzeyinde bazı tespitler yapmamız gere-
lemektedir. Bu hak ve yükümlükler çerçevesinde kiyor. Bu konuyla ilgili ayrıntılı bilgiyi, ‘Uluslara-
‘kişiler’ oluşturduğu hukukun mekanizmaları rası Hukukun Kaynakları’ başlığı altında bir sonra-
kullanmak suretiyle sahip oldukları durumun ki ünitede bulacaksınız.
veya gerçekleştirdikleri eylemlerin hukuki so- Yukarıda belirtildiği üzere, iç hukuka dayanan
nuçları bulunduğunu, haklarının ihlal edildiğini, sıradan bir hukuk anlayışı, iktidarın koyduğu, en
ihlali gerçekleştirenlerin sorumlu olduğunu, bu azından iktidarın (devletin) koruması altındaki
sorumluluk çerçevesinde belli davranışlarda bu- kuralları akla getirir. Uluslararası hukukta iç
lunma yükümlülüklerinin bulunduğunu vb. iddia hukuktakine benzer bir iktidar bulunmadığına
ederler. Gündelik hayatımızda tabi olduğumuz ve göre, uluslararası hukuk kurallarının kaynağına
adına devlet denen yapının hem yaratıcısı hem de ilişkin bir soru akla gelebilir. Bu aşamada, söz
ürünü olan hukuk açısından kişi, öncelikle insan- konusu kuralların devletler tarafından ortaklaşa
lardır. Hukuk, hak ve yükümlülük açısından bazı yapıldığı söylenebilir. Uluslararası hukuku oluş-
kişi ve mal topluluklarını kişi olarak kabul eder. turan ilke ve kurallar temelde devletlerin uzun
Bunların ilki hukuk ‘gerçek kişi’, ikincisi ise ‘tüzel süren uygulamalarının ardından kural olarak ka-
kişi’ olarak adlandırılır. bul ettikleri davranışlardan ve devletler arasında
Devletin egemenlik alanında geçerli olan hu- iki veya çok taraflı olarak akdedilen antlaşma-
kuk, uluslararası hukukta iç hukuk veya ulusal/ lardan çıkarılır. Çok taraflı antlaşmaların tür ve
milli hukuk olarak adlandırılır. Bu hukuk düzeni sayısı da, bu antlaşmalara taraf olan devletlerin
ile bu düzenin kabul ettiği kişi kavramı aynı za- sayısı da Birleşmiş Milletler’in (BM) kuruluşuyla
manda devlet veya merkezî siyasi iktidar ile bu ik- birlikte ciddi artış göstermiştir. Bunun bir sonu-
tidarın üzerinde güç sahibi olduğu kişiler arasında cu da, uluslararası hukukun yazılı kurallarındaki
hiyerarşik bir ilişkiyi de yansıtır. Ne var ki ulus- artıştır.

3
Tarihsel Gelişim ve Kuram

Uluslararası Hukukun Hukukilik yönelmiş birincil kurallar “Yap!” veya “Yapma!”


Niteliği anlamını içerirken, ikincil kurallar, bu kurallar
Gerek kamuoyunda gerekse bazı akademik eser- hakkındadır. Kuralların nasıl yapılacağını ve de-
lerde, uluslararası hukukun hukuk olarak adlandı- ğiştirileceğini, yargılamanın nasıl yapılacağını ve
rılmasının doğru olmadığı çünkü bu alanda asıl bir kuralın o sisteme dâhil olup olmadığını söy-
önemli unsurun hukukilik değil güç sahibi olma lerler. Söz konusu bu kurallar bütününe ‘sistem’
olduğu zaman zaman dile getirilir. Bunun bir ne- niteliği veren, Hart’ın ‘tanıma kuralı’ adını verdiği
deni uluslararası hukukun özellikleri iken bir diğer ikincil kuralların son türü olan kuraldır.Tanıma
nedeni devletler arasındaki ilişkilerde ortaya çıkan kuralı sayesinde, bir kuralın söz konusu sisteme
hukuksuzluk örnekleridir. ait olup olmadığını ‘önceden’ söylemek mümkün-
dür. Hart’a göre ikincil kurallar, ilkel toplulukla-
Belirttiğimiz gibi bu tarz eleştiriler sadece siya- rın hukukunu gelişmiş toplumların hukukundan
setçilerden veya sıradan vatandaşlardan gelmemek- ayıran şeydir. Bir kurallar sistemi ikincil kurallara
tedir. Özellikle hukuk ve hukuki sorunlar üzeri- sahipse, bu, hukukun gelişmişliğinin göstergesi
ne yoğunlaşmış hukuk filozoflarının bir kısmı da olmaktadır.
uluslararası hukukun gerçekten hukuk olmadığını
iddia etmektedir. İç hukuku çıkış noktası olan bu
filozoflara göre bir hukuktan bahsedebilmek için
toplumda bir iktidar ile iktidarın çıkardığı kurallar
Modern devlet: Avrupa’da 17. yüzyıldan
bulunmalı, kurallar yaptırımla desteklenmeli, etkili
itibaren, Kilise’nin etkisinden kurtulmuş,
bir yargılama aygıtı bulunmalı ve yargılama sonun-
seküler egemenlik anlayışına dayanan,
da verilen kararlar uygulanıyor olmalıdır. Hukuk
merkezî iktidarın ülke toprakları üzerinde
sayılmanın koşulları bu şekilde belirlenince, ulus-
otorite sahibi olduğu, tek bir hukukun ve
lararası hukuk da bu tanıma uymadığından, bir
merkezî bir ordunun bulunduğu devlettir.
hukuk düzeni olarak görülmemeye başlanır. Zira
Ulus devlet deyimi de eş anlamlı olarak
uluslararası toplulukta, iç hukuktakine benzer bir
kullanılır.
iktidar yoktur. Uluslararası hukuk kurallarından
bahsedildiğinde, böyle bir iktidarın çıkardığı ku-
rallar tespit edilemez. Yargılama mekanizmaları da,
iç hukuktaki zorunluluk koşulundan farklı olarak, Hart uluslararası hukuk ile ilgili tartışmasının
devletlerin iradesine bağlı olarak kurulmakta ve başında, “Uluslararası hukuk gerçekten hukuk
çalışmaktadır. Belki de en önemlisi, yaptırımların mudur?” sorusunu ciddiye almamız gerektiğini
uygulanmasındaki farklılıklardır. Böyle bir hukuk söyler. Böyle bir şüphenin en önemli nedeni,
yaklaşımını dillendiren ve uluslararası hukukun ‘hukuk’ sözcüğünü iç hukuka gönderme yaparak
‘hukuk’ niteliğinin tartışılmasına neden olan en kullanmaktır. Böyle bakıldığında hukuk; bir ik-
önemli düşünür, İngiliz hukuk filozofu John Aus- tidarın, bu iktidarın yarattığı kuralların, kural-
tin (1790-1859) olmuştur. Austin’e göre uluslara- ların yaptırımla desteklenmiş olmasının ve ku-
rası hukuk hukuk değil, kendi deyimiyle, pozitif ralların etkin bir şekilde uygulanıyor olmasının
ahlaktır. varlığını varsayar. Hukuk bu şekilde görülecek
Austin’in hukuk anlayışını ana hatlarıyla pay- olursa uluslararası hukukun yasama organından,
laşıyor olmasının zorunlu sonucu, uluslararası zorunlu yargılama yetkisine sahip yargı organla-
hukuku reddetmek değildir. Bunun çarpıcı bir rından ve yaptırımları uygulayacak zor kullanma
örneği, hukuk felsefesi akımları arasındaki ayrıma gücüne sahip bir iktidarın yokluğundan hareket-
işaret eden bazı kabuller açısından Austin’i takip le, uluslararası hukukun esasında hukuk olma-
ederken Austin’in kuramını geliştiren 20. yüzyı- dığını söylemenin mümkün olabilecektir. Hart’a
lın büyük hukuk filozofu H.L.A. Hart’ın (1907- göre bu bir yanılgıdır. Zira Hart’a bakacak olur-
1992) yaklaşımıdır. Hart modern devletlerin sak, ikincil kurallar bir kurallar bütününe hukuk
hukukunu bir kurallar sistemi olarak görür. Söz demenin ölçütü sayılmaz. Söz konusu unsurların
konusu system birincil ve ikincil (asli ve tamam- uluslararası hukukta bulunmamasının anlamı,
layıcı) kuralların birleşiminden oluşur. Bireylere onun ilkel, tamamlanmamış bir hukuk olduğu-
dur. Böyle bakıldığında uluslararası hukuk, sa-

4
Uluslararası Hukuk I

dece birincil kurallara sahip toplulukların kural- adaletsiz sonuçlarına rağmen, bir uluslararası hu-
larına benzemektedir. Yani, bir sistem değil, tek kukun var olduğu rahatlıkla söylenebilir. Nitekim,
tek kurallardan oluşmuş bir hukuk bulunmakta- adaletsizlik ve eksiklik sadece uluslararası hukukun
dır. Oysa Hart, bu tartışmayı yürütürken ulusla- değil ulusal hukukların da özelliğidir.
rarası hukukun ulusal hukuktan ne kadar farklı
olduğuna değil, ulusal hukuka ne kadar benze-
diğine bakılması gerektiğini söyler. ‘Uluslarara-
Uluslararası Hukukun Kapsamı
sı hukuk’ ifadesini ilk defa kullanan Bentham’a Uluslararası hukukun kapsamını kısaca dile ge-
atıfla Hart, ‘uluslararası hukukun hukuka ye- tirecek bir tanım vermek zordur. Bunun bir nedeni
terince benzediğini’ söyler. Ancak bu benzerlik uluslararası ilişkilerin gelişimindeki hız, diğer bir
biçim açısından değil içerik açısındandır ve bir nedeni ise uluslararası hukukun mahiyeti hakkın-
ulusal hukuka uluslararası hukuktan daha fazla daki tartışmalardır. Bu nedenle, uluslararası huku-
benzeyen herhangi bir sosyal kurallar grubu yok- kun kapsamına, başlıklar halinde bakmanın daha
tur (Hart 1997, s. 213-37). kolay olmaktadır. Uluslararası Hukuk I ve Ulusla-
rarası Hukuk II kitaplarında ise, uluslararası huku-
Demek ki, ulusal hukuku temel alarak yapılan
kun kapsadığı alanın tamamı değil, en önemlileri
hukuk tanımı, uluslararası hukuku hukuk olarak
ele alınacaktır.
adlandırmayı kabul etmemektedir. Oysa hukuku
daha geniş bir şekilde düşünecek olursak, ulusla- Ilk başta uluslararası hukuk, Avrupalı devlet-
rarası hukuku, en azından, yaygın bir nitelemeyle ler arasındaki diplomatik ilişkiler, savaş ve bazı
‘lex imperfecta’ –tamamlanmamış, yetkin olmayan egemenlik sorunları hakkındaki kuralların ince-
hukuk- olarak görebiliriz. Farklı bir akıl yürüt- lenmesiyle sınırlıydı. Devletler arası ilişkilerdeki
me sonucunda da aynı sonuca ulaşılabilmektedir. gelişim süreciyle birlikte, çok daha geniş ve kar-
Atalay’ın ifadesiyle; maşık sorunlar uluslararası hukukun ilgi alanına
girmiş bulunmaktadır. Devletler pek çok konuda
“bir hukuk düzeninin, bu arada uluslararası eskisine oranla daha fazla iş birliği yapma ihti-
hukukun, yetkinlik ya da başka türden bir niteli- yacı hissetmekte, bu amaçla uluslararası örgütler
ğe sahip olup olmadığının bilgisi, kendisine hukuk kurmaktadır. Her geçen gün ulusal düzeyde çö-
denilenden değil; ancak onun düzenlediği toplumsal zümlenmesi mümkün olmayan sorunların sayı-
ilişkilerden; yani onun gerçek varoluş koşullarından, sı artmakta, devlet faaliyetleri ülke topraklarını
nihayet söz konusu olan uluslararası hukuk oldu- aşabilmektedir. İletişim, ticaret, ekonomi, finans,
ğuna göre, uluslararası toplumdan elde edilebilir.” çevre, kalkınma gibi konular salt ulusal olmaktan
(Atalay 1997, s. 12) çıkmıştır. Uluslararası göç, mülteci ve sığınmacı-
ları uluslararası bir sorun hâline getirmiştir. Dev-
Demek ki, hukuk sadece ulusal hukuk anla- letler arasındaki güç dengelerinin istikrarsız yapısı
mında kullanılırsa, uluslararası hukukun hukuk nedeniyle devletler, aralarındaki bütün rekabete
olup olmadığı sorusu da gereksiz hale gelmekte- rağmen, çok daha karşılıklı olarak bağımlı hale
dir. Zira uluslararası hukuk zaten devlet, hatta gelmiştir.
ulus devlet sonrası bir tarihsel yapı ise uluslararası Uluslararası hukuk bütün bu gelişmeler sonu-
hukukun yetkinliğini veya varlığını, onu müm- cunda, geleneksel olarak ilgilendiği devlet, halefi-
kün kılan devlet(ler)in yarattığı aynı zamanda da yet, sorumluluk, savaş hukuku, antlaşmalar huku-
o devlet(ler)i yaratan hukuk düzen(ler)ine bağla- ku, deniz hukuku, uluslararası su yolları hukuku ve
mak çelişki olacaktır. diplomatik ilişkiler hukuku gibi konuların yanında,
Dile getirilen diğer itiraza bakacak olursak, uluslararası örgütler, ekonomi ve kalkınma, nükle-
medyanın ve uluslararası siyasetin öne çıkardığı ör- er enerji ve nükleer silahlanma, hava ve uzay hu-
neklerin ötesinde daha derin bir inceleme, devletle- kuku, deniz yataklarının kullanımı, çevre, iletişim
rin pek çok kuralı şu veya bu sebeple hem kendileri ve insan haklarının uluslararası düzeyde korunması
hem de diğer devletler açısından bağlayıcı kabul gibi daha yeni konularla da ilgilenmektedir. İnsan
ettiğini, söz konusu kurallara uyma sıklığının ih- ihtiyaçlarının ve insani etkileşimlerin yarattığı yeni
lal sıklığından daha fazla olduğunu gözlemlemek uzmanlık alanlarının uluslararası hukuku etkileme-
mümkündür ve eksikliklerine, aksaklıklarına, bazı ye devam edeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

5
Tarihsel Gelişim ve Kuram

Öğrenme Çıktısı
1 Uluslararası hukuku tanımlayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Son yıllarda Türkiye’nin


de bir şekilde etkilendiği Uluslararası hukukun ulusal
uluslararası hukuk sorunla- hukuka benzer şekilde mer-
rını hatırlamaya çalışın. Bu kezi bir gücün yönetimine
olaylarla ilgili yargılarınızın Ulusal hukuk ile uluslarara- girmesi için nasıl bir dünya
‘hukuk’ ve ‘adalet’ kavram- sı hukuku ilişkilendirin. düzeni olmalıdır? Gelecekte
larıyla ilgisini kurun. Ulus- böyle bir sonucun ortaya
lararası hukukun niteliğini çıkmasını olanaklı görüyor
bu düşünceler etrafında musunuz?
tartışın.

TARİHSEL GELİŞİM VE bir hukukun geçerli olduğu, tek bir ordunun ve


KURAMSAL YAKLAŞIMLAR merkeze bağlı kolluk kuvvetlerinin görev yaptığı
modern devletlerin veya ulus devletlerin ortaya
Buraya kadar olan kısımda uluslararası huku-
çıkmasından sonraki döneme dayanır. Modern
kun merkezine devletleri koyduk. Tarihsel gelişim
devletler en güçlü hâlleriyle 18. ve 19. yüzyılda
için biraz daha esnek bir kavram olan “toplum”u
ortaya çıkmıştır. Anacak 1648 Westphalia Barış
tercih ederek toplumların ilişkilerindeki kural-
Antlaşması, hem modern devletlerin ortaya çı-
lara bakacak olursak tarihte biraz daha geriye
kışı hem de modern uluslararası siyasi ilişkilerin
gidebiliriz. Tarihsel araştırmalar, bu türden ku-
yapısı için önemli bir tarihtir. Bu belirleme mo-
ralların tarihin her döneminde var olduğunu, en
dern uluslararası hukuku yaklaşık 350 yıllık bir
azından birbirleriyle ilişkiye giren toplumların
gelişmenin ürünü kılarsa da aşağıda göreceğimiz
bazı kuralların varlığını iddia ettiğini açıkça gös-
gibi, son elli yıldaki gelişmeler uluslararası hu-
termektedir. Uluslararası hukuk sıklıkla, Roma
kukta büyük değişime neden olmuştur. Tarihsel
İmparatorluğu’nda Roma vatandaşı olmayanlar
gelişimin kaydettiği değişimleri daha iyi izleyebil-
için varolduğu kabul edilen ius gentium -kavim-
mek amacıyla, uluslararası hukuku iki dönemde
ler hukuku- kavramına dayandırılır. Gerçekten
inceleyeceğiz. Bunlardan ilki 1648’den I. Dünya
de “uluslararası hukuk” olarak kullandığımız ifa-
Savaşı’na kadar olan döneme, ikincisi ise I. Dünya
denin İngilizcede (international law) J. Bentham
Savaşı sonrasından günümüze kadar olan döneme
tarafından 18. yüzyılda ilk defa kullanılmasına
karşılık gelir. İlk dönem kuramsal açıdan ulusla-
kadar ius gentium –kavimler hukuku- ifadesinden
rarası hukukun ‘klasik dönem’i, ikinci dönem de
türetilen ve Türkçede ‘milletler hukuku’ olarak
‘modern dönem’i olarak isimlendirilebilir.
dile getirilebilecek kavramlar (İng. law of nations)
kullanılıyordu. Hâlen bazı Avrupa dillerinde aynı
deyim kullanılmaya devam etmektedir (ör. Alm.
Avrupa Kamu Hukuku: Westpahlia
Völkerrecht). Ne var ki günümüzdeki uluslararası
Barışı’nın ardından Avrupalı devletler ara-
hukuk, ilk örneklerini Avrupa’da gözlemlediği-
sındaki uygulamaların gelişmesiyle varlık
miz, etnik açıdan nispeten homojen veya homo-
kazandığı çeşitli devletler ve hukukçularca
jenleştirilmiş, seküler, merkezî iktidarın ülke top-
iddia edilmiş ilkelerin genel ifadesidir.
raklarında tartışmasız otorite sahibi olduğu, tek

6
Uluslararası Hukuk I

Bu dönemleri incelemeden işaret etmemiz ge- sayıda devletin uluslararası sisteme katılması ve de-
reken bir husus bulunuyor. Bu kitapta el alınan ğişik din ve mezheplerin yan yana yaşaması, [artık]
uluslararası hukuk tarihi, uluslararası hukukun Avrupa’da normal karşılanacaktır” (Sander, 2005,
Avrupalı tarihidir. Bu kısmın başında yaptığımız s. 101). Antlaşma, bütün tarafların Antlaşma’nın
kapsayıcı yaklaşımla, Avrupa dışında ve söz konusu hükümlerini diğerlerine karşı korumayı gerektiren
tarihlerden çok önce de farklı toplumlar arasında- kolektif bir güvenlik sistemi kurmuştur. Güvenlik
ki ilişkilerle ilgili kuralları ele alabilirdik. Bununla sistemiyle ilgili hükümler hayata geçirilememiştir
birlikte günümüzde geçerli olan uluslararası hukuk ancak Avrupa, ortaya çıkan yeni güç dengesiy-
sistemi, Avrupa devletlerinin arasındaki ilişkilere le bir süreliğine nispeten istikrara kavuşmuştur.
karşılık gelen “Avrupa Kamu Hukuku” temelinde Nitekim bu dönemde Avrupa’daki devletler ara-
gelişim göstermiştir. Bu devletler arasındaki iliş- sındaki dengeye dayanan ilişkiler, Avrupa Kamu
kileri düzenleyen kurallar, söz konusu devletlerin Hukuku adı verilen bir tür uluslararası hukuk dü-
küresel ölçekte siyasi ve ve ekonomik güç olması şüncesinin ve uygulamasının ortaya çıkmasına ne-
sonucu kimi zaman doğal yollarla, kimi zaman den olur. Her ne kadar Kilise Avrupa siyasetinde
da askeri ve ekonomik zorlamayla yayılmıştır. II. artık ağırlığını kaybetmişse de Katolik akılcı doğal
Dünya Savaşı sonrasında pek çok devletin ulusla- hukuk düşüncesi, devletlerin haklarına ve birbir-
rarası hukuk sistemine bağımsız devletler olarak lerine karşı yükümlülüklerine dair daha önce var
katılması, tarihsel gelişmelerdeki kurucu unsurla- olmayan bir anlayış ortaya çıkarmıştır.
rı arka plana iter gibi olmuştur ancak, günümüz Napolyon’un kıtayı hakimiyeti altına alma ça-
uluslararası hukukunun Batılı, asıl olarak da Avru- bası sonucu Avrupa Kamu Hukuku bir süreliğine
palı bir kaynağı olduğu rahatlıkla söylenebilir. Bu askıda kalmıştır. Napolyon Avrupa’yı sadece askerî
yüzden biz de halihazırdaki uluslararası hukukun gücüyle tehdit etmemiştir. Teşvik ettiği ve yaydığı
tarihini Avrupalı kökleriyle ele alıyoruz. özgürlük ve milliyetçilik düşünceleri ile birlikte,
Avrupalı iktidarlar yepyeni bir sorunla karşılaşmış
Klasik Dönem olmaktadır. 1815 tarihli Viyana Kongresi, son-
radan Fransa’nın da katılımıyla Avrupa’nın bü-
yük güçleri arasında barışı yeniden kurar. Ancak
1648 Sonrası Avrupa’da Devletler Balkanlar’la ve zayıflamış Osmanlı Devleti’yle ilgili
Arası İlişkiler ve Hukuk görüş ayrılıkları yeni kurulmuş düzeni sona erdirir.
Avrupa’da 1618-1648 yılları arasında yaşanan
savaş ve karmaşa hâli ‘Otuz Yıl Savaşları’ olarak Avrupalı Olmayan Devletlerle İlişkiler
anılır. Savaş, ilk bakışta Katolik Alman devletleri
Portekiz ve İspanya’nın 15. yüzyılda başlattı-
ile Protestan Alman devletleri arasındaki mezhebe
ğı sömürgecilik, kısa sürede Hollanda, Fransa ve
dayalı bir savaştır. Ne var ki mezhep çatışmasının
İngiltere’nin de katılımıyla Avrupalı devletlerin
yanında, hem Protestan hem de Katolik prensler
dünyanın geri kalan kısmını paylaşma mücadele-
de Kilise’nin otoritesinden kurtulmayı amaçlıyor-
sine dönüşmüştür. Sömürgeciliğin uluslararası hu-
du. Taraflar bir yandan birbirleriyle diğer yan-
kuk açısından önemli sonuçları olmuştur.
dan da Kilise ile mücadele ediyordu. Savaşlarda
Fransa, İspanya, Danimarka, Hollanda ve İsveç Değinilmesi gereken ilk husus, sömürgeleştir-
gibi yeni ve eski güçlerin de çıkarları çatışıyor- me sürecinde Avrupalı devletlerin kendilerinden
du. 1648’teki Westphalia Barış Antlaşması, 30 oldukça farklı toplumlarla karşılaşmış olmasıdır.
Yıl Savaşları’nı sona erdirmiştir, ancak bundan Bu karşılaşma ilk başta, mesela, Amerikan yerlile-
çok daha büyük bir anlama sahiptir. Antlaşmayla rinin insan olup olmadıklarının, hukuki haklara,
sonuçlanan konferans öncekilerden farklı olarak siyasi niteliğe sahip olup olmadıklarının tartışıl-
dinî nitelikte değildir. Temsil gücünü kaybeden masına neden olmuştur. Bu tartışmanın sonucu
Kilise’nin yanında, Protestanlık ile Kalvinizm, yerliler açısından hiç de iyi olmamıştır. Avrupalılar
Katolikliğe ilaveten meşru kabul edilir olmuştur. ilk başlarda güç yetirebildikleri durumda karşılaş-
Alman prenslikleri 300 kadar devlet olarak ulusla- tıkları bu ‘tuhaf ’ toplulukları köleleştirmişler ve
rarası siyaset sahnesine çıkmıştır. Sander’in deyi- topraklarını istila etmişler, aksi durumda ise siyasal
miyle, Westphalia Barışından sonra “çeşitli ve çok varlıklarını tanıyarak ticari ilişkiler kurmuşlardır.

7
Tarihsel Gelişim ve Kuram

Sanayi Devrimi’nin Avrupalı devletleri eko-


nomik ve askerî açıdan dünyanın hakim güçleri
Asgarî uygarlık standardı: Avrupalı
yapmasıyla, ‘beyaz adam’ın üstünlüğü uluslararası
devletler vatandaşlarının diğer devletlerin
ilişkilere de damgasını vuracaktır. Avrupalılar, 19.
idari ve hukuki yapısı nedeniyle maruz kal-
yüzyılın sonuna gelindiğinde, uluslararası hukuk
dığı hak kayıpları için talepte bulundukla-
sisteminin tümüyle hakimi hâline gelmiş, Avrupalı
rında, bazı asgari uygarlık standartlarının
olmayanlar ise bu sistem içerisinde yer alabilmek
bulunduğunu; zarar gören vatandaşlarının
için, Avrupalı devletlerle eşit muameleye tabi ola-
söz konusu devletin hukuku neyi öngö-
bilmek için “uygar” olduklarını ispata zorlanmış-
rürse öngörsün, bu standartlar uyarınca
lardır. Nitekim 19. yüzyılda Avrupalı devletler ile
tazmin edilmesi gerektiğini söylüyorlardı.
diğer devletler arasındaki uyuşmazlıkların çözü-
Bunun yanında Avrupalı olmayan devlet-
müyle ilgili sorunlar, ‘asgari uygarlık standardı’
ler vatandaşlarının Avrupa devletlerinde
gibi kavramlar çerçevesinde tartışılacaktır.
ticaret ve seyahat hakkını talep ettiğinde
karşılarına asgari uygarlık standartlarına
uymadıkları gerekçesi koyuluyordu. De-
Sömürgecilik: 15. yüzyıldan itibaren yim, somut ve kesin standartlar olmaktan
Avrupa devletlerinin Amerika, Afrika, çok, Avrupa devletlerinin hukuk kuralla-
Hindistan, Avustralya ve okyanuslardaki rına gönderme yapmak için kullanılmıştır.
adaları hakimiyetlerine alma sürecidir.

Klasik Dönemde Kuram


Uluslararası hukukun klasik dönemdeki ku-
ramsal inşasını doğal hukukçu ve pozitivist görüş-
Sanayi Devrimi: Bu ifade, 18. yüzyıldan
ler ayırımıyla incelemek mümkündür. Esasında bu
itibaren İngiltere ve diğer Avrupa devlet-
sınıflandırma sadece uluslararası hukuk açısından
lerinde teknolojik buluşlarla üretimde
değil, genel olarak hukukla ilgili olarak yapılır. Bu-
makinelerin kullanılmaya başlaması, fab-
rada değineceğimiz akım ve kişiler ise uluslararası
rikaların kurulması ve üretim maliyetleri-
hukuk hakkında özel olarak görüş belirtmiş olan-
nin azalmasını anlatmak üzere kullanılır.
lardır. Ortaya koydukları görüşlerin dikkat çeken
Sanayi Devrimi’ni gerçekleştiren ülkeler,
bir özelliği, kuramcıların görüşlerini salt bilimsel
dünya ticaretinde etkileri hâlâ süren bir
veya felsefi çalışmalar çerçevesinde değil, ulusla-
avantaj yakalamışlardır.
rarası alanda çıkan sorunlar üzerine, özellikle de
mensubu bulundukları devletlerin çıkarları açısın-
Kuzey Amerika’daki İngiliz sömürgelerinin dan dile getirmiş olmalarıdır. Ancak bu düşünür-
1776’da bağımsızlıklarını ilan ederek Amerika kı- lerin salt kendi devletlerinin çıkarlarını meşrulaş-
tasında yeni bir dönemi başlatması, sömürgecili- tırma amacını taşıdıklarını söylemek doğru olmaz.
ğin uluslararası hukuk açısından bir başka önemli
sonucudur. 19. yüzyılın sonlarında Latin Amerika Doğal Hukuk
devletlerinin de İspanya ve Portekiz hakimiyetin- Antik Yunan felsefesine kadar götürebileceği-
den teker teker ayrılmaya başlamasıyla, esas itiba- miz doğal hukuk düşüncesinin uluslararası hukuk
rıyla Avrupa Kamu Hukukunun parçası olmaya alanındaki en önemli temsilcisi Hugo Grotius’tur
devam eden Amerikan devletleri, özellikle Ameri- (1583-1645). Ancak doğal hukukçu görüşün tem-
ka Birleşik Devletleri ile Latin Amerika devletleri silcisi olmanın ötesinde, Grotius, aynı zamanda
arasındaki ilişkiler, uluslararası hukuka başka bir uluslararası hukukun kurucusu kabul edilir.
boyut kazandırmıştır. Uluslararası sorunları güç
Genel bir tanımla doğal hukuk düşüncesi, hu-
dengelerini gözeten ve güce dayanan perspektifle
kukun şeyin beşerî bir ürün olmaktan ziyade insan
çözme şeklindeki Avrupalı yaklaşım, Amerika kıta-
yapımı kuralların temelinde, üzerinde veya ötesin-
sında hukuki çerçevesini bulmuştur.
de bulunan ideal bir düzene işaret ettiğini söyler.

8
Uluslararası Hukuk I

Mevzu (konulmuş) hukuk ancak bu ideal huku- telikli hukuk ve felsefe yaklaşımlarının ilkini temsil
ka benziyorsa hukuk olarak adlandırılabilecektir. eder. Bununla birlikte Grotius’un, düşüncelerini
Dolayısıyla doğal hukuk, insan yapımı hukuk İspanyol ve İtalyan düşünür ve din adamlarından
için model alınması gereken bir yapıdır. Bu ideal beslenerek oluşturduğunu not etmek gerekiyor.
hukuk, farklı doğal hukukçu düşünürlerce fark- Klasik Dönem’de uluslararası hukuk hakkındaki
lı şekillerde temellendirilir. Bir görüşe göre doğal kuramsal yaklaşımın temel taşlarının Francisco
hukukun kaynağı doğa düzenidir. Doğal hukukun de Vitoria’ya (1480?-1546) ait olduğunu söyleye-
bu türü ağırlıklı olarak Antik Yunan felsefesinin biliriz. İspanyol bir ilahiyatçı olan Vitoria, Tho-
erekselci anlayışından doğmuştur ve nesnelerin do- mas Aquinas geleneğine bağlıdır. Aquinas’ın akıl-
ğaları gereği ulaşmaya çalıştığı bir mükemmelliği cı din yaklaşımı ile hümanizm etkisinde yetişen
veya temelinde ahenk (uyum) olan bir kozmolojiyi Vitora’nın uluslararası hukuka katkısı, dönemin
merkeze alır. sömürgecilik faaliyetlerinde ülkesi İspanya’nın ya-
Başka bir görüş, etkisini bazı çevrelerde hâlen hut İspanya adına Güney Amerika’yı ‘fetheden’
devam ettiren dinî doğal hukuk görüşüdür. Dini savaşçıların Amerikan yerlileriyle olan ilişkileri
doğal hukuktaki ideal hukuk, Tanrı’nın buyrukla- hakkında Hristiyan ilahiyatının görüşlerini ortaya
rına ve isteklerine karşılık gelir. Bir başka doğal hu- koyarken gösterdiği yaklaşımdır. Vitoria, ilk İspan-
kuk düşüncesi de, büyük ölçüde dinî doğal hukuk yol ‘fatihlerin’ yerlileri insan saymayarak katlet-
görüşünden kaynaklanmış olan akılcı doğal hukuk melerine ve topraklarına el koymalarına karşı ge-
anlayışıdır. Bu görüşe göre, insan ve topluma ilişkin liştirdiği ‘haklı savaş’ düşüncesiyle, yerlilerin siyasi
bilgimiz çerçevesinde akıl vasıtasıyla bulunabilecek varlıklarının bulunduğunu, Hristiyan olmadıkları
kurallar bulunmaktadır. Akılcı doğal hukuk, din- için insan sayılmayacakları düşüncesinin yanlış
den ayrı olarak temellendirilmiş bir ahlak anlayışı- olduğunu savunmuştur. Avrupa’nın siyaseti, hu-
nı da kuramın merkezi yapar. Saydığımız bu doğal kuku ve hatta insan olmayı Hristiyanlık temelinde
hukuk yaklaşımları farklı temellere sahip olmakla tanımladığı, üstelik kralların ve papaların dünyayı
birlikte ideal kabul ettikleri hukukun özellikleri- sahiplenme ve Hristiyanlaştırma ‘aşkıyla’ yanıp tu-
ni belirlerken aynı şeyi söylerler: Doğal hukukun tuştuğu böyle bir dönemde, her türlü mevcut ve
ilke veya kuralları evrensel ve ebedidir; haklar ve gelmesi muhtemel tepkiyi bir kenara atarak, farklı
yükümlülükler insanların, iktidarların arzu ve ka- siyasal toplulukların bulunduğunu, bu topluluklar-
rarlarından bağımsızdır. la ancak meşru sayılabilecek şartlar çerçevesinde sa-
vaşılabileceğini, asıl olanın dostane ilişkiler kurmak
olduğunu, diğer milletlerin mensuplarının, karşı-
lıklı olmak kaydıyla Avrupa’da Hristiyanların sahip
Erekselcilik: Bütün varlıkların doğala- olduğu haklara sahip olması gerektiğini söylemesi,
rında bulunan bir erek (gaye, hedef, telos) büyük önem taşır. Vitora’nın bütün bu görüşlerini
bulunduğunu ve varlıkların bu ereğe ulaş- seküler değil dini temellerle açıklamış olması, yaşa-
maya çalıştıklarını söyleyen görüş. dığı dönem açısından önemini artırmaktadır.
Bir başka İspanyol Francisco Suárez (1548-
1617) ile İtalyan Alberico Gentili (1552-1608) do-
ğal hukukçu önemli düşünürlerdir. Bu iki düşünür,
Kozmoloji: Evrenin bir bütün olarak Vitoria ile başlayan bir çizginin Grotius’a ulaşması-
kaynağına ve yapısına dair anlayış; evre- nı sağlamıştır. Grotius, akılcı doğal hukuk düşün-
nin kaynağı ve yapısını inceleyen bilim cesini savunarak doğal hukukun Tanrı olmasaydı
dalı veya felsefe disiplini. da var olacağını söyler. Doğal hukuk bu anlamda,
insanların bir arada yaşamalarının kendiliğinden,
doğal ve zorunlu sonucudur. Grotius, savunduğu
doğal hukuk düşüncesini Iure Belli ac Pacis (Savaş
Hugo Grotius’un önemli bir uluslararası hukuk
ve Barış Üzerine) adlı kitabında savaşlar bağlamın-
kuramcısı olduğunu, hatta uluslararası hukukun
da somutlaştırmıştır.
kurucusu olarak anıldığını söylemiştik. Grotius’un
temsil ettiği akılcı doğal hukuk anlayışı, gerçekten Düşünüre ait bir başka önemli eser ise, Mare
de modern çağın seküler –din veya Kilise dışı- ni- Liberum (Serbest, Açık Deniz) adını taşır. Mare Li-

9
Tarihsel Gelişim ve Kuram

berum, açıkça, Grotius’un ülkesi Hollanda’nın acil hukukun bazı temel ilke ve kuralları da ortaya çık-
ihtiyaçları üzerine kaleme aldığı bir kitaptır. Zira maya başlamıştır. İlk yerleşen ilkelerden biri, dev-
Hollanda, Doğu Hindistan’a giden ticaret yolların- letlerin toprakları üzerinde egemenliğe sahip oldu-
daki denizler üzerinde hak iddia eden Portekiz’le an- ğudur. Bunun dışında yerleşmeye başlayan ilkeler
laşmazlık yaşıyordu. Mare Liberum ise özetle, deniz- şu şekilde sıralanabilir:
lerin uluslararası mülkiyete sahip olduğunu, bütün • Açık denizler tek tek devletlerin egemenli-
milletlerin, devletlerin denizlerde seyahat etme ve ğinde değildir.
başka milletlerle, devletlerle ticaret yapma hakkına
• Devletler diğer devletlerin yargılamasından
sahip olduğunu savunur. Düşünürün ortaya koydu-
bağışıktır.
ğu bu görüş daha sonra genel kabul görmüştür.
• Devletler, pacta sunt servanda -ahde vefa-
ilkesi çerçevesinde diğer devletlerle yaptık-
Pozitivizm ları antlaşmalara bağlı kalmalıdır.
Uluslararası hukuktaki kuramsal tartışmalar • Yabancılar kişisel ve mali açıdan tabi olduk-
içinde doğal hukuk düşüncesinin 18. yüzyılın ba- ları devletçe korunabilirler.
şına kadar etkili olduğu görülmektedir. 18. yüzyıla Eklenmesi gereken başka bir husus diplomatik
gelindiğinde ise işler değişecektir. Artık Kilise es- ve konsolosluk ilişkileri hakkındaki bazı kuralların
kisi kadar güçlü değildir; ulus devletler palazlan- bu dönemde geliştiğidir.
mış, bazıları ciddi güce ulaşmıştır; sonuç itibariyle
doğal hukukun iktidarların egemenliğini sınırlayışı Egemenlik kavramının güçlenmesiyle birlik-
sorgulanır hâle gelmiştir. Hollandalı bir düşünür te, Klasik Dönem’de, devletlerin diğer devletlere
olan Cornelis van Bynkershoek (1673-1743), ulus- karşı güç kullanması konusunda kuramsal sınırlar
lararası hukuktaki pozitivist yaklaşımın öncüsü ortadan kalkmıştır. Her ne kadar doğal hukukçu
kabul edilmektedir. Bynkershoek’u doğal hukuk- düşünürlerin geliştirdiği haklı savaş kuramı dev-
çulardan ayıran, uluslararası hukuk kurallarının letlerin savaş ilan edebilmesi için meşru müdafaa,
içeriğiyle ilgili ulaştığı veya ortaya koyduğu farklı bir zarara maruz kalma vs. gibi bazı koşulların var-
görüşler değildir. Özellikle açık denizler konusun- lığını aramışsa da pozitivistlerin devlet iradesini
da Grotius’un görüşlerini geliştirmiştir. Ancak o, öne çıkaran görüşlerinin kabul edilmesiyle klasik
salt akli çıkarımları uluslararası hukuk kurallarının dönemin son dönemlerinde devleti sınırlayacak
dayanağı olarak görmez. Bunun yerine uluslararası bir neden kalmamıştır. Gerçi, uygulamada, doğal
hukuku devletlerin iradesine ve uzun süredir yapı- hukuk görüşünün etkili olduğu dönemde de haklı
lagelen uluslararası örf ve âdetlere (uluslararası tea- savaş kuramı hukuki değil ahlaki ve dinî içerikte
müllere) dayandırır. kalmış, devlet pratiğini etkilememiştir. Kafa karı-
şıklığına neden olmamak için şu noktanın altını
İsveçli yazar Emerich von Vattel (1714-1767), çizmeliyiz: Devlet egemenliğinin sınırlanmamış
doğal hukukçu görüşler ile pozitivist görüşleri olması, devletlerin başka devletlerin egemenliğini
uzlaştıran bir isim olarak karşımıza çıkmaktadır. tanımadığı anlamına gelmez. Bilakis, uluslararası
Vattel devletlerin hak ve yükümlülükleri doğal hu- hukuk açısından, savaş ve işgal sonucu elde edilen
kuktan aldığını kabul etmekle birlikte, bunların topraklar, savaşı kazanan işgalci devletin toprakları
devletler arasındaki uyuşmazlıklarda anlamlı ola- sayılmıştır. Bu dönemde devletler arasındaki ant-
bilmesi için, söz konusu hak ve yükümlülüklerin laşmalarla kurulan ittifakların bir kısmında devlet-
bizzat devletler tarafından kendileri için tanınmış, lerin birbirlerine karşı askeri güç kullanmama söz
kabul edilmiş olması gerektiğini söyler. Bu görü- ve vaadi içermesi bu durum bakımından kanıt teş-
şüyle kendisinden sonra gelecek yazarları büyük kil etmektedir.
ölçüde etkilemiştir. 
Bu dönemin önemli bir özelliği Westphalia
sonrasında Avrupa devletlerinin yaşadıkları ihtilaf-
Klasik Dönemde Uluslararası ları barışçıl yollarla çözmesini sağlayan bir uygu-
Hukuktaki Gelişmeler lamanın ortaya çıkmış olmasıdır. Özellikle İngil-
Bu dönemde devletler arası ilişkilerin bir hu- tere ve Amerika Birleşik Devletleri arasında ticari
kuka ve düzene bağlı olarak yürüdüğünü söylemek uyuşmazlıkları çözmek için kurulan hakem ko-
mümkün değildir. Ancak bu dönemde uluslararası misyonlarının gösterdiği başarı, Avrupa’da bir dizi

10
Uluslararası Hukuk I

antlaşmanın yapılmasına yol açmıştır. Ancak bu nularındaki uluslararası belgelerdir. (Ayrıntılı bilgi
antlaşmalar iki taraflıdır ve uluslararası uyuşmaz- için bkz. Uluslararası Hukuk II 4. Ünite.)
lıkların çözümü için genel bir düzen yaratmamıştır. Uluslararası hukuk bu dönemde, uluslararası
örgütlerle de tanışmaya başlamıştır. 1864 Cenevre
Konvansiyonu, Uluslararası Kızıl Haç Örgütüne,
savaşlarda yaralıların tedavisiyle ilgili özel bir statü
Hakemlik: Devletler aralarındaki uyuş- tanır. Ayrıca, devletlerin çeşitli alanlarda işbirliği
mazlıkları barışçı yollarla çözmek için za- yapma kararları, uluslararası örgütlerle vücut bul-
man zaman hakem komisyonları kurarlar. muştur. Bu çerçevede sayılması gereken ilk iki ör-
Bu komisyonlar (heyetler) her iki tarafın güt, 1865’te kurulan Uluslararası Telgraf Birliği ile
rızasıyla kurulmuştur; hukukçulardan, 1874’te kurulan Evren Posta Birliği’dir.
özellikle de uyuşmazlık konusuyla ilgili ve
uluslararası hukuk açısından uzmanlaşmış
kişilerden oluşur. Devletler bu komisyon- Modern Dönem
ların verdiği kararlara uyacaklarını, komis-
yonun kuruluşunda beyan ederler. I. Dünya Savaşı Sonrası Devletler
Arası İlişkiler ve Hukuk
I. Dünya Savaşı, Avrupa’daki dengeleri değiştir-
Uluslararası köle ticaretinin yasaklanmış olması mekle kalmamış, aynı zamanda uluslararası hukuk
bu dönemin önemli gelişmelerindendir. 18. yüzyıl- sisteminde de esaslı bir değişikliğe yol açmıştır.
da Avrupa küresel ticarette üstün konuma gelmişti. Almanya, Versay Antlaşması ile savaşın sorumlusu
Ancak bu ticaretin konusu sadece mallar değil, aynı ilan edilmiş, topraklarının bir kısmını kaybede-
zamanda insanlardı. 16. yüzyılda İspanyolların La- rek üzerine bir de savaş tazminatı ödemiştir. Savaş
tin Amerika’ya başlattığı Afrikalı köle ticareti, 18. sonrasında Avrupalı devletlerin dünya siyasetinde
yüzyılda İngiltere’nin tekeline geçmişti. İngilizlerin sahip olduğu güç nispeten azalmış, Amerika Birle-
yaklaşık yüz yılda Amerika’ya taşıdığı köle sayısı 2 şik Devletleri yeni bir güç olarak ortaya çıkmıştır.
milyonun üzerindedir. Toplamda ise Afrika’dan Ku- 1917’deki devrimle bir süreliğine kendi içine kapa-
zey ve Güney Amerika kıtalarına en az 15 milyon nan Sovyetler Birliği de bir süre sonra önemli bir
köle taşınmıştır. Köle ticaretinin yasaklanmasında güç haline gelmiştir.
ilk adım uluslararası köle ticaretine hakim durum-
da olan İngiltere’den gelmiştir. 1814’te Fransa ve
İngiltere arasındaki antlaşmanın ardından yapılan Milletler Cemiyeti’nin Kurulması
çok taraflı antlaşmalarla uluslararası köle ticareti Milletler Cemiyeti’nin kuruluşu, uluslarara-
yasaklanmıştır. Ne var ki, bu yasak, köleliğin ya- sı siyasette ve uluslararası hukukta devrimsel bir
saklanması anlamına gelmez; devletler kendi top- adımdır. 1920’deki ilk genel kurulunu 41 devle-
raklarındaki uygulamalara devam etmiştir. tin katılımıyla gerçekleştiren Cemiyetin kuruluş
Uluslararası hukukun önemli dalların biri olan amacı, uluslararası barış ve güvenliği sağlamak,
İnsancıl Hukuk, klasik dönemde ortaya çıkmıştır. savaşın engellenmesi için bazı yükümlülükler ge-
İnsancıl hukukun temelini oluşturan ve Cenevre tirmek, uluslararası uyuşmazlıkların uzlaşmayla
Sözleşmeleri olarak anılan bir dizi sözleşme, savaş çözümünü sağlamak olarak belirtilmiştir. Cemi-
teknolojilerinin gelişmesi sonucu savaşlardaki ka- yet, modern uluslararası hukuk kuramlarının ilk
yıpların artmasının ve savaşanlar ile sivillerin bü- örneklerini bünyesinde barındırmıştır. Ancak II.
yük zararlar görmesinin ardından imzalanmıştır. Dünya Savaşı’nın çıkmasını engelleyememiş ol-
Bu yönde uluslararası kuralların konmasına ön- ması nedeniyle yerini Birleşmiş Milletler sistemine
cülük eden, Cenevre Kantonu yasalarına göre ku- bırakmıştır.
rulmuş özel bir dernek olan Uluslararası Kızıl Haç Cemiyet bünyesinde 1921’de kurulan Lahey
Örgütü olmuştur. 1864 Cenevre Konvansiyonunu Uluslararası Daimi Adalet Divanı, uluslararası hu-
takiben 1899 ve 1907 tarihli Lahey Barış Konfe- kukun gelişimine büyük katkı sağlamıştır. Divan
ransları, savaşta yaralıların tedavisi, sivillerin zarar görev yaptığı süre içinde 32 karar, 28 de danışma
görmemesi ve bazı silahların kullanılmaması ko- görüşü vermiştir. Bu karar ve görüşler bazı ulus-

11
Tarihsel Gelişim ve Kuram

lararası hukuk kural ve ilkelerinin açıklığa kavuş- Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Çin, Rusya
masını sağlamıştır. Aynı zamanda Divan devletler ve Fransa’nın daimi Güvenlik Konseyi üyelikleri
tarafından bir otorite kabule edilmiş, daha sonra ve sahip oldukları veto yetkisi, sözgelimi Vietnam
BM bünyesinde kurulacak Uluslararası Adalet Savaşı sırasında Güvenlik Konseyinin herhan-
Divanı’nın yakalayacağı başarıya hizmet etmiştir. gi bir karar alamaması ile sonuçlanmıştır. Doğ-
Uluslararası hukukun en önemli eksikliklerinden rusu, Güvenlik Konseyinin veto yetkisine sahip
biri, uluslararası yargı organlarıdır. Daimi Adalet üyelerinden birinin, hakkında karar alınacak bir
Divanı, daha önce kurulan hakem heyetlerinin de devletle ilgili bir çıkarı söz konusu olduğunda,
ötesine gitmiş, uluslararası yargının olanaklılığına Konsey’den karar çıkarmak hâlen mümkün ol-
ilişkin umutları artırmıştır. mamaktadır.
Batı Devletler ilk yıllarında BM Genel
II. Dünya Savaşı Sonrasındaki Kurulu’nda açık bir üstünlüğe sahip olmuştu.
1960’lara gelindiğinde ise, sömürge devletleri ba-
Gelişmeler
ğımsızlıklarına kavuşmuş Afrika ve Asya’da ortaya
Milletler Cemiyeti sistemi II. Dünyası Savaşı’nın çıkan pek çok yeni devlet uluslararası hukuk siste-
çıkmasını engelleyememiş, Naziler tarihe kara bir mine dahil olmuştur. II. Dünya Savaşı’nın hemen
leke olarak geçecek eylemlerden sonra durdurula- arkasından Sovyetler Birliği’nin başını çektiğini
bilmiştir. Pek çok kent ağır bombardıman altında Sosyalist Blok da hesaba katıldığında, uluslararası
kalmış, büyük askeri ve sivil kayıplar ortaya çık- topluluk ve buna bağlı olarak siyaset, II. Dünya
mıştır. Esasında savaşı bitiren hamle bile geçtiğimiz Savaşı öncesine oranla büyük bir değişim geçirmiş
yüzyılın en büyük acılarından biriyle sonuçlanmış- oluyordu. Uluslararası mali kuruluşlar, uluslararası
tır: Amerika Birleşik Devletleri’nin Hiroşima ve ticaret ve siyaset dikkate alındığında ise, Batılı dev-
Nagazaki’ye attığı atom bombaları neden olduğu letlerin uluslararası hukuktaki ağırlığını sürdürdü-
ölümlerin ve sakatlanmaların yanında, nükleer si- ğünü söyleyebiliriz.
lah kullanımının yegâne örneğidir. Nüremberg ve
Tokyo’da kurulan uluslararası mahkemeler, savaş
suçlularını yargılasa da, sadece savaşın mağlupları Modern Dönemde Kuram
arasındaki suçluların bir kısmının yargılanabildiği, Klasik dönemin kuramları doğal hukuk ve
galipler safındaki savaş suçlularının yargılanmadığı pozitivizm, modern dönemde de taraftarlarınca
unutulmamalıdır. savunulmaya devam etmektedir. Bunun yanında
uluslararası hukukun olgunlaşması ve uluslararası
siyasette daha önemli bir yere sahip olması, çok sa-
Birleşmiş Milletler’in Kurulması
yıda yaklaşımın ortaya çıkmasına neden olmuştur. 
Uluslararası hukuk sistemi günümüzde, Bir-
Modern dönemde uluslararası hukukun daha
leşmiş Milletler (BM) çatısı altında somutlaşmak-
belirli hale gelmesi, uluslararası hukuk sistemine
tadır. Savaşın sona ermesinden yaklaşık bir buçuk
gittikçe artan oranda daha fazla devletin dahil ol-
ay önce imzalanan BM Şartı, 1945 Ekim’inde
ması, özellikle insan hakları ve uluslararası ticaret
yürürlüğe girmiştir. Örgütün temel hedefi, ulus-
alanlarında uluslararası hukukun ulusal hukuklarla
lararası ilişkilere hukuk ve düzen getirilmesi ve
bütünleşmeye başladığı bir dönemdir. Bu ünite-
etkin bir kolektif güvenlik sistemi kurulmasıdır.
nin sonunda, öncelikle bu bütünleşme düşünce-
Bu hedefi gerçekleştirmek üzere devletlerin güç
sini daha önceden, modern dönemin başları sayı-
kullanımı meşru müdafaa haricinde yasaklan-
labilecek tarihlerinde yansıtan, önemli bir hukuk
mıştır. Milletler Cemiyetinde bulunmayan bir
filozofu Hans Kelsen’in (1881-1973) görüşlerine
mekanizma olan Güvenlik Konseyi, uluslararası
yer veriyoruz. Arkasından yirminci yüzyılın sosyal
barış ve güvenliğin bozulduğuna ve ekonomik ve
bilimler alanındaki gelişmelere paralel şekilde ulus-
askeri önlemler almaya karar verme yetkisine sa-
lararası hukuk alanında da ortaya çıkmış eleştirel
hip olmuştur.
yaklaşımları ve hâkim Batılı kapitalist uluslararası
BM’nin getirdiği mekanizmanın, Güvenlik hukuk paradigmasının karşısındaki Marksist yak-
Konseyi’nin yapısı nedeniyle, özellikle Soğuş Sa- laşımı göreceğiz.
vaş döneminde hedefine ulaşabildiği söylenemez.

12
Uluslararası Hukuk I

yaşamla ilişkilendir

‘Karadziç’e 40 yıl hapis verilmesi adalet Ban, açıklamasına şöyle devam etti:
için tarihi bir gün’ “Bu karar, sorumluluk mevkisinde bulunan
BM Genel Sekreteri Ban, “Bosna Kasabı” herkese, eylemlerinden dolayı hesap sorulacağı
Radovan Karadziç’e 40 yıl hapis cezası verilmesi konusunda önemli bir mesaj göndermektedir.
kararına ilişkin, “Bugün bölge halkı ve uluslara- Adaletten kaçanlar, uluslararası toplumun, so-
rası adalet için tarihi bir gün” dedi. rumluları yargı önüne çıkarmaya dönük kollektif
BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, “Bosna kararlılığından kurtulamaz.” 
Kasabı” Radovan Karadziç’e 40 yıl hapis cezası İngiltere Dışişleri Bakanı Hammond
verilmesi kararının diğer sorumlulara da mesaj İngiltere Dışişleri Bakanı Philip Ham-
gönderdiğini kaydetti. mond da Karadzic’e verilen ceza ile ilgili olarak,
Ban, Bosnalı Sırpların eski lideri Karadziç’in “Nuremberg’den sonra Avrupa’daki en büyük
mahkum edilmesine ilişkin BM Sözcülüğü aracı- savaş suçu yargılamasında Karadzic’in mahku-
lığıyla yaptığı açıklamada, “Bugün bölge halkı ve miyeti, hiç kimsenin adaletten kaçamayacağını
uluslararası adalet için tarihi bir gün.” ifadelerine gösteriyor” dedi.
yer verdi.
“Bu karar sorumluluk mevkisindeki herkese Kaynak: TRT Haber, 24 Mart 2016, http://
önemli bir mesaj” www.trthaber.com/haber/dunya/karadzice-
Karadziç’in, BM Eski Yugoslavya Uluslara- 40-yil-hapis-verilmesi-adalet-icin-tarihi-bir-
rası Ceza Mahkemesi (ICTY) tarafından yargı- gun-241134.html
lanan en üst düzey görevli olduğunu hatırlatan

Hans Kelsen: Ulusal Hukuk ile lar, hem yapılış şekilleri hem de içerikleri itibariy-
Uluslararası Hukukun Tekliği le Anayasaya bağlıdırlar. Yasaların altında, mesela
Ünitenin başından itibaren, uluslararası hukuk yönetmelik de varlığını üstteki normlara, yasalara
ile ulusal hukukları ayrı düzenler olarak sunan bir ve Anayasa borçludur. Bu yapının dışında kalan
dil kullandık. Esasında bu, uluslararası hukuk ku- herhangi bir norm veya kural, hukuk normu kabul
ramı açısından “düalizm” (ikicilik) olarak anılan edilmeyecektir. Bu durumda, bir kuralın hukuk
yaklaşımın yansımasıdır. Bunun yanında, Kelsen’i kuralı olup olmadığını belirlemek için sisteme ait
en önemli temsilcisi sayabileceğimiz bir başka gö- olup olmadığı belirlenmelidir. Söz konusu yapıya
rüş, uluslararası hukuk ile ulusal hukukları tek bir ait olmanın başka bir koşulu, normun, üstte yer
bütünün farklı düzlemleri olarak kabul eder. Bu alan normların belirlediği usule uygun yapılmış ol-
görüş ise, “düalizm”în karşısında “monizm” (tekçi- masıdır. Bunun yanında normlar hiyerarşisinin en
lik) olarak adlandırılır. tepesinde bulunan Anayasa da bir norm olduğu-
na göre, o da geçerliliğini başka bir norma borçlu
Hukuk, Kelsen’e göre, normların oluşturdu-
olmak zorundadır. Kelsen’in Temel Norm (Alm.
ğu hiyerarşik bir yapıdır (normlar hiyerarşisi). Bu
Grundnorm) olarak isimlendirdiği bu norm, varsa-
yapının en üstünde (veya bakış açısına göre temel
yımsal bir normdur ve bütün bir norm sistemine
olmak itibarıyla en altında) bulunan normdan aşa-
geçerlilik kazandırmak üzere tasarlanmıştır. Bütün
ğıya doğru farklı normlar bulunur. Bir devletin sa-
sistemin ayakta durmasını sağlayan bu norm, “Ana-
hip olduğu hukuk açısından bakılacak olursa, en
yasaya uyulmalıdır” şeklinde tasavvur edilebilir.
üstte Anayasa bulunur. Onun altında yer alan yasa-

13
Tarihsel Gelişim ve Kuram

uluslararası hukuk alanında bu böyledir ve söz ko-


nusu durum da bütün bir uluslararası hukuk top-
Normlar hiyerarşisi: Hukuk düzeni içeri-
luluğunu etkilemektedir. İşlevleri bir iş bölümünü
sinde normların birbirinden türeyerek va-
rolabildiğini söyleyen ve H. Kelsen’e atıfla
yansıtan, normları yaratacak ve uygulayacak organ-
meşhur olan anlayış. lar yoktur. Genel normların teşekkülü teamül yahut
antlaşma yoluyla, yani özel bir yasama organı eliyle
değil hukuk topluluğunun üyelerinin bizzat kendi
Bir devlet içerisindeki hukuk böyle bir hiye- eliyle gerçekleşir. Genel normların somut olayla-
rarşik yapıyla açıklanır ancak Kelsen meseleyi bu- ra uygulanması da aynı şekilde gerçekleşir. Çıkar-
rada bırakmaz zira normlar sistemini bir bütün larının ihlal edildiğini düşünen devlet, başka bir
olarak görme eğilimindedir. Dolayısıyla uluslara- devletin sorumlu olduğu hukuka aykırı eyleme ait
rası hukuk, yani devletler arasındaki kurallar da maddi olayın gerçekleşip gerçekleşmediğine bizzat
bir normlar sistemidir ve ulusal hukuklarla bir kendisi karar verir. Ve uyuşmazlığı hukuken dü-
bütün oluşturur. Uluslararası hukukun temelin- zenlenmiş bir usul çerçevesinde çözecek nesnel bir
de antlaşmalar varsa bu antlaşmaların temelinde otoritenin yokluğu durumunda, eğer diğer devlet
de ‘pacta sunt servanda’ –ahde vefa, söze bağlılık- iddia olunan hukuka aykırı eylemi inkâr ederse,
ilkesi vardır. Uluslararası hukukun olanaklılığını hukuku ihlal edilmiş devlet genel uluslararası hu-
devletlerin iradesine bağlayan “iradecilik” veya kukun cebri eylemiyle, yani misilleme yahut savaş-
“sübjektivizm” gibi düşünceler, böylece Kelsen la ihlalci devlete karşılık vermeye yetkilidir. Devlet
tarafından reddedilmiş olur. Kelsen’in kendi ifa- hukuk sisteminin gelişiminde de çıkış noktası olarak
deleriyle: hizmet etmiş olan bu ihkak-ı hak tekniği kolektif
ve mutlak sorumluluk ilkelerinin bireysel sorumlu-
“Uluslararası hukuk devletlerarası ilişkileri dü- luk ve kusur sorumluluğu ilkelerine üstün olmasına
zenlemek üzere yaratılmış normlardan oluşur. Bu vurgu yapar. Hukuka aykırı bir eylemin sonuçları,
normlar ilk olarak devletlerin eylemleri, yani tekil tekil devletin organı olarak iş gören, kasıtlı olarak
devletlerin hukuk sistemlerinin yetki verdiği organ- yahut ihmaliyle hukuka aykırı eylemin maddi ola-
ların eylemleri ile yaratılmıştır. Bu tip normlar asıl yının meydana gelmesine neden olan gerçek kişinin
itibariyle teamül yoluyla yaratılmıştır. Bu normlar doğrudan kendisine yönelmemiştir. Bilakis, sonuç
genel uluslararası hukuka aittirler zira bütün devlet- başkalarına, hukuka aykırı eyleme katılmamış ve
lere yükümlülük yükler ve hak verir. Bunlar arasında onu engelleme imkânı olmayan kişilere yönelmiştir.
pacta sunt servanda olarak bilinen norm özel öneme Misilleme ve savaş, eylemleri yahut ihmalleri devle-
sahiptir. Bu norm uluslararası hukuk topluluğunun te isnat edilerek uluslararası hukukun ihlali sayılan
süjelerine [yani tekil devletlere] davranışlarını –yani devlet organlarını vurmaz; misilleme ve savaş ‘halk’ı
organlarının ve vatandaşlarının davranışlarını- ant- oluşturan insan kitlelerini vurur veya belli bir or-
laşmalar yoluyla düzenleme yetkisi verir.” (Kelsen ganı,–modern savaşlarda halk ile orduyu ayırmak
2016, 135) mümkün olduğu müddetçe- orduyu vurur. (Kelsen
2016, 137-8)
Kelsen’e göre uluslararası hukuk, Hart’ın da ile-
ri sürdüğü gibi henüz ilkel bir düzeydedir: Bu ilkel durum uluslararası hukuk için son nok-
ta değildir; aşamalı olarak terk edilecektir. Ulusla-
“Uluslararası hukuk halen ilkel bir hukuk siste- rarası hukuk düzeni kendi organlarını adım adım
midir; devlet hukuk sisteminin çoktan tamamlamış yaratmaktadır. Kelsen’e göre merkezileşme organik
olduğu gelişiminin başındadır. Hala geniş çaplı bir bir bütünle, evrensel bir hukuk topluluğuyla, yani
ademimerkezilik söz konusudur –en azından genel dünya devletiyle son bulacaktır.

14
Uluslararası Hukuk I

araştırmalarla
ilişkilendir
Uluslararası Hukuk Vasıtasıyla Yükümlü- kişiye yükümlülük yüklemek ve hak vermek aynı
lüklerin ve Hakların Dolaylı Yüklenmesi ve niteliğe sahiptir. Devlet bir hukuk kişisidir ve
Verilmesi hukuki kişiler olan devletlere yükümlülük yükle-
Uluslararası hukuk devletlere yükümlülük- yen ve hak veren uluslararası hukukun normaları
ler yükler ve haklar verir. Bu, uluslararası hukuk tamamlanmaya ihtiyaç duyan eksik normlardır.
bireylere yükümlülük yüklenmez ve hak vermez Bu normlar, zorunlu olarak içeriklerini oluşturan
şeklinde anlaşılmamalıdır –ne ki genellikle böyle insan davranışının sübjektif unsuru değil objek-
anlaşılır. Her türlü hukuk esasen insan davranı- tif unsurunu belirlerler. Belirledikleri sadece ne
şını yönetir, hukuki bir yükümlülüğün de huku- yapılması veya yapılmaması gerektiğidir, kimin
ki bir hakkın da içeriği ancak ve ancak bir insan –hangi tekil insanın- yapacağı veya yapmayacağı
davranışı olabilir (diğer maddi olaylar sadece in- değil. Uluslararası hukuk bu bireyin belirlenme-
san davranışıyla ilişkilendirilebildikleri müddetçe sini devlet hukuk sistemine bırakır. Devletin bu
içeriğe dahil olabilir.); ve insan davranışı da sade- şekilde yetkilendirilmesi, ‘uluslararası hukuk sa-
ce tekil insanların davranışı olabilir. Ululslararası dece devletlere yükümlülük yükler ve hak verir’
hukukun devletlere yükümlülükler yüklediği ve veya ‘uluslararası hukukun süjeleri sadece dev-
haklar verdiğini söylemek basitçe şu anlama gelir: letlerdir’ şeklindeki uluslararası hukuk anlayışı-
Uluslararası hukuk doğrudan düzenlediği devlet nın yükümlülük yüklemedeki ve hak vermediki
hukuk sistemi aracılığyla tekil bireylere dolay- özelliğinin hukuki anlamını tam anlamıyla yan-
lı bir şekilde yükümlülük yükler ve haklar verir sıtmaktadır. Dolayısıyla ifade edilen şey basitçe
(zira ‘devlet’, herşeyin ötesinde, basit bir kişileş- şudur: Uluslararası hukuk devlet hukuk sistemi
tirme ifadesidir). Bir devlete uluslararası hukuk aracılığıyla bireylere dolaylı bir şekilde yükümlü-
vasıtasıyla yükümlülükler yüklemek ve hak ver- lük yükler ve hak verir. 
mekle devlet huku sistemi vasıtasıyla hukuki bir Kaynak: Kelsen (2016), ss. 138-139

Realist Yaklaşımlar kün değildir. Bu nedenle yargıçlar, verdikleri karar-


Hukuki realizm iki ayağı vardır: Amerikan ve İs- larda bu değişimi göz önüne almalıdır.
kandinav. Amerikan Hukuki Realizmi 20. yüzyılın
ortalarına kadar Amerikan hukuk düşüncesinde ha-
kim olan hukuk anlayışını temsil eder. Akım içinde Amerikan Hukuki Realizmi: Hukuku
yer alan yazarların en temel özellikleri, (1) yargısal mahkemelerin fiilî uygulamarında arayan
kararların verilmesinde hukuk kurallarının oynadığı hukuk okulu. En önemli temsilcileri O.W.
rolden şüphe duymaları ve (2) hukuksal araştırma- Holmes, Jerome Frank ve K. Llewellyn’dir.
nın konusu olarak yargıyı merkeze almaları, bunun
tespit edilmesi için de tek yolun, fiilen uygulanan
hukukun ortaya çıkarılması olduğuna inanmalarıdır. Amerikan Hukuki Realizminin uluslararası hu-
Realistler, dönemlerinde geçerli olan hukukun ne ol- kuk düşüncesine etkisi Eleştirel Hukuk Okulu’na
duğuna ilişkin soyut açıklamalara ve mahkemelerde yaptığı etkiyle ortaya çıkar. Eleştirel Hukuk
hüküm verme sürecinde emsal kararlara, mevcut hu- Okulu’nu ayrı bir başlık altında incelemeyeceğiz
kuk kurallarına katı bağılılık ile mantıksal çıkarım ancak bu okul Amerikan realizmiyle olan ilişkisinin
metoduna karşı çıkmışlardır. Realistlere göre toplum yanında Marksist temellere de sahiptir ve aşağıda
devamlı değişmektedir ve hukuk, toplumsal faydaya ele alacağımız Marksist yaklaşımla ortak noktalara
hizmet eden bir araç olarak, bu değişime mümkün sahiptir. Amerikan realistlerinin ortaya koyduğu ve
olduğunca ayak uydurmak zorundadır. Bunun, du- Eleştirel Hukuku Okulu’nun sahiplendiği hukuki
rağan karar ve içtihatlarla gerçekleştirilmesi müm- belirsizlik düşüncesi, Marksistlerin uluslararası hu-

15
Tarihsel Gelişim ve Kuram

kuku analiz ederken uluslararası hukuk kuralların- len de durum böyledir. Gördüğümüz gibi bu duygular,
dan başka bir yere bakarken kullandıkları önemli bazı fiili toplumsal koşulların en üstünde, ideolojik,
bir argüman olmuştur. Hukuki belirsizlik, hukuki yani metafizik bir üstyapı oluştururlar. İnsan davra-
kararların oluşmasında hukuk kurallarının neden nışı hakkındaki belirli bir düzenin –adalet mahkeme-
sonuç ilişkisi ölçüsünde etkili olmadığını söy- leri, savcılar, icra memurları ve diğer idari otoriteler
ler. Somut bir hukuki uyuşmazlığın ne olduğunu tarafından- sürdürülmesine dayanırlar. Bu ideolojik
hukuk kurallarını bilerek önceden tahmin etmek üstyapı, binlerce yılın sonunda, fantastik yapısının bi-
mümkün değildir. Amerikan realistlerinin yargıç linmemesi ve gerçek arka planının görülememesi nede-
ve jüri üyelerinin psikolojisi üzerine yaptığı vurgu, niyle, milletler arası ilişkilere taşınmıştır. Ortak adalet
Eleştirel Hukuk Okulu’nda ideolojiye kayacaktır. duygusu hakkındaki düşüncelerin temelini bilinçsiz bir
Uluslararası hukuk alanında ‘realizm’ etiketiyle şekilde de olsa oluşturan toplumsal gerçeklikler devlet
ortaya çıkan düşüncelere asıl kaynaklık eden, hu- sınırları içerisinde, sadece bireyler arasındaki ilişkiler-
kuki realizmin İskandinav ayağıdır. İskandinav de vardır. Milletlerarası ilişkilerde bulunmaz. Bunun
Hukuki Realizmine göre hukuk, sadece gözlem- yanında, burada bile, siyasal ilişkilerin barışçıl bir çer-
çevede sürdürüldüğü dönemlerde, sözde milletlerarası
lenebilir olaylar çerçevesinde açıklanabilir ve bu ol-
kuralların sürdürülmesinin belli olgulara dayandığı
guların incelenmesi, yani hukuk bilimi, nedensellik
iddia edilebilir. Ancak, bir devletin varlığı ya da haya-
alanındaki olaylarla ilgili diğer bilimler gibi gerçek
ti bir çıkarı söz konusu olduğunda çatışma çok şiddetli
bir bilimdir. Dolayısıyla hukukun bağlayıcılığı ya
bir hale gelmişse, adalet duyguları genellikle herhangi
da geçerliliği, hak, ödev, mülkiyet gibi nosyonlar,
bir olguya dayanmaz. Bu tip durumlarda “adalet” sa-
hayal ürünü oldukları, metafizik dünyanın hayali
dece hakkın ihlaline dayanan, bir devletin “hakkı” ve
varlıkları olarak fiilî bir varlığa sahip olmadıkları
onun “hukuki” talepleri gibi gizemli güçlere duyulan
için yadsınmıştır. Halbuki uluslararası hukuk da inancın da içinde yer aldığı bir güce sahiptir. Bu inanç,
dahil olmak üzere genel olarak klasik hukuk düşün- gerçek olgularla karşılaşıldığında gücünü kaybetmekle
cesi, hak ve ödev gibi metafik kavramlar olmadan kalmaz, aynı zamanda, gerçekliğe dayanmadığı için,
çalışamaz. Hukuk düşüncesi ister pozitivist isterse çoğunlukla bir devletin bencil çıkarlarının aşırılaştırıl-
doğal hukuk görünümlü olsun, şöyle ya da böyle masının aracına dönüşür.
bu metafik kavramlara dayanmak zorundadır. Hu-
“Milletler hukuku”nun savaşın karmaşasını dü-
kuk düşüncesinden bütün bu metafizik kavramları
zelttiği düşünüldüğü durumlar ise, bunun iç hu-
attığımızda geriye kalan çıplak bir güçtür.
kuktan ödünç alınmış boş bir ideoloji olduğunu ve
herhangi bir gerçek temele dayanmadığını ispatla-
maktadır. Bir devlette, ortak adalet duygusuna ilişkin
İskandinav Hukuki Realizmi: Finlandi- bulduğumuz düşünceler en azından fiilen var olan
ya, Danimarka, Norveç ve İsveç’te etkili olguların ifadesidir –yanlış, doğru gibi. Devletler ara-
olmuş, hukuk düşüncesinden metafizik sında, tehlikeli ve barışın tehdit edildiği durumlarda,
ögelerin atılmasını savunan hukuk okulu. haklara ve ödevlere ilişkin boş, soyut düşüncelerden
En önemli temsilcileri A. Haegerström, K. ve onlara bağlı olduğu varsayılan düşüncelerden baş-
Olivecrona, V. Lundtsedt ve Alf Ross’tur. kasını bulamayız. İç hukukun öne çıkan kavramları
için söylenebilecek şey, belki de, “Dumansız ateş” ol-
duklarıdır. Ne var ki, tehlikeli durumlarda, milletler
İskandinav Hukuki Realizmi’nin önemli isim- hukukunun kavramları, sadece dumandır.
lerinden V. Lundstedt, uluslararası hukukla ilgili İç hukuktaki gibi hukuksal bir mekanizmanın
değerlendirmesinde şu görüşlere yer verir: dengi bir mekanizma bulunmadıkça, milletler hu-
kuku, metafizik hayallerden öteye gidemez. Gerçek-
Milletlerin hakları, haklarının ihlali, suçları konu- liklerin hiçbirinin bulunmadığı, farklı tanımlardan
sunda yapılan tüm konuşmalar esasen yanlış bir ben- bahseden kişiler tarafından zihinlerden gizlenmiştir.
zetmeye dayanır. Bir devletteki bireylerin ilişkilerine (Lundstedt 1932, s. 335)
gönderme yapan bu ortak adalet duygusu düşüncesi,
çok basit bir şekilde sözde egemen devletler arasında- İskandinav Realizminin bu düşüncelerine devam
ki ilişkilere de uygulanmaktadır. Bununla birlikte, bir ettiren Morgenthau gibi bazı yazarlar, uluslararası
devlet içerisindeki insanların ortak adalet duyguları, hukuk sorunlarının esasında siyasal sorunlar olduğu-
esaslı bir gerçeklik temelinden yoksun olmuştur ve ha- nu, ‘hukuk’ etiketiyle öne sürülen argümanları belir-

16
Uluslararası Hukuk I

leyen şeyin de yine siyaset olduğunu söyler. Huku- Marksist yaklaşım yerel yahut ulusal hukuklar
ki belirsizlik düşüncesine göre hukuk adına verilen açısından yaptığı bu belirlemeyi uluslararası ilişki-
kararlar esasında kimi zaman psikolojik kimi zaman ler ve hukuk düzeyine taşır. Devletlerin birbirleriy-
da ideolojik karakterdedir. Uluslararası hukukta ise le olan ilişkilerini iktisadi bir mücadele olarak gö-
görülen, ulusal çıkarlardır. Uluslararası hukukçular rür. Bazı devletler diğerleri üzerinde güç veya baskı
esasında ulusal çıkarları hukuki forma sokmaktadır.  kullanarak farklı bağımlılık ilişkileri geliştirirler.
Kimi zaman bu ilişki bir işgal ve ilhak ilişkisi olur
Marksist Yaklaşımlar ve bir devlet başka bir devletin topraklarını ele ge-
çirir. Marksist yaklaşıma göre bu işgal veya ilhakın
Marksizmin bir uluslararası hukuk, hatta hu- asıl anlamı ve amacı, işgal edilen ülkenin kaynakla-
kuk kuramı geliştirmiş olmasını boşuna bekleme- rına el konulması ve ucuz iş gücü elde edilmesidir.
mek gerekir. Bunun nedeni, hukukun, Marksizmin Kimi zaman işgal veya ilhak söz konusu olmaz fa-
terminolojisini kullanacak olursak, bir üstyapı ku- kat kuvvet kullanma tehdidi veya ekonomik baskı
rumu olmasıdır. Hukuk bir üstyapı kurumu olarak gibi araçlarla bazı devletler diğer devletlerden eko-
üretim ilişkileri tarafından belirlendiğinden Mark- nomik ayrıcalıklar talep ederler. Nihayet bir başka
sist incelemede kendi başına incelenmeyi hak eden ilişki türü olarak sömürgecilik karşımıza çıkar ki
bir kurum veya olgu olmaktan çıkar. Ancak bu nihayetinde burada da bütün mesele iktisadidir.
bakışın bizzat kendisi de hukuk hakkında önemli
bir şeyler söylemektedir. Dolayısıyla kabaca da olsa, İşgal, ekonomik ayrıcalıklar ve sömürgecilik
Marksizmin hukuk ve uluslararası hukuk hakkında uluslararası ilişkiler tarihinin nispeten eski örnek-
söyledikleri kuramsal literatürde önemli yer tutar. leridir. Özellikle İkinci Dünya Savaşından sonraki
Önce kısaca Marksizmin anahtar kavramlarını ve siyasal gelişmelerde işgale çok daha az rastlanır; kü-
devletin ve hukukun kökenine ve mahiyetine iliş- resel ekonominin ve siyasetin gündemi ekonomik
kin iddiasını görelim. ayrıcalıklar değil, bilakis, ayrıcalıkların kaldırılarak
serbest ticaretin oluşturulmasıdır. Nihayet sömür-
Marks’a göre insanın ve toplumun temeli maddi
gecilik de aşamalı olarak ortadan kalkmış, sömürge
malların üretimidir. Bir toplumda malların üretil-
devletlerin tamamı özgürlüklerine kavuşmuştur.
mesi, bölüşülmesi ve birbiriyle değiştirilmesi çer-
Ancak Marksist yaklaşım özü yahut temeli itibarıy-
çevesinde ortaya çıkan ilişkiler, üretim ilişkilerini
la değişen bir şey olmadığını, görünüşteki ilişkile-
oluşturur. Toplumların ilk bakışta göze çarpan ve
rin ve söylemin değiştiğini ama emperyalizmin, sö-
zihinsel çabanın veya düşüncenin ürünüymüş gibi
mürgeciliğin devam ettiğini, iktisadi savaşın daha
görünen bütün özellikleri esasında üretim ilişkilerin-
da sertleştiğini savunur. Zira sömürgecilik kalkmış
ce belirlenmiştir. Üretim ilişkileri veya iktisadı yapı
gibi görünse de karşılıklı bağımlılık olarak adlan-
altyapı olarak, hukuk, devlet, din, siyaset, sanat gibi
dırılan uluslararası ilişkiler tezi de modern ulusla-
kurumlar da üstyapı olarak isimlendirilir. Bu üstyapı
rarası hukukun ve Birleşmiş Milletlerin temelini
kurumları, tarih boyunca farklı üretim ilişkilerin-
oluşturan eşit ve egemen devletler söylemi hiç de
ce farklı şekillerde belirlenmiştir. Köleci toplumun
hukuku ve sanatı kendine özgü, feodal toplumunki gerçekçi değildir. Karşılıklı bağımlılık yoktur; bazı
kendine özgü, kapitalist toplumunki kendine özgü- devletler diğerlerine daha çok bağımlıdır. Eşit ve
dür. Ama unutulmaması gereken bu üstyapı kurum- egemen devletler yoktur; mevcut uluslararası hu-
larının daima altyapı tarafından belirlendiği gerçeği- kuk sisteminin hukuki muhakemenin doğasından
dir. Kapitalist toplum açısından düşünülecek olursa da kaynaklanan yapısı, güçlü devletlerin lehine
bu dönemin hukuku, kapitalist üretim ilişkilerinin sonuç çıkarmaya imkân verir. Ekonomik ayrıca-
devamını sağlamak, onu güvence almak üzere ortaya lıkların kalkıp yerine serbest ticaretin gelmesi, ta-
çıkmıştır. Bu durumda üretim araçlarına sahip olan rifelerin tek tipleştirilmesi sadece bir yanılsamadır
burjuva sınıfının iktidarını güç vasıtasıyla kullan- çünkü ekonomik olarak güçlü devletler serbest ti-
maya devam etmesinin bir aracı olmaktan başka bir carette daima daha kârlı çıkmaktadır. Sınıraşan çok
işlevi yoktur. Marksist projeksiyon çerçevesinde pro- uluslu şirketlerin uluslararası siyasete hakim olma-
leter yani işçi sınfının diktatörlürüğünü takip eden sıyla birlikte, uluslararası hukukun sermaye lehine
sınıfsız toplumda hukuk silinip gidecektir, çünkü çalışan bir kurum olduğu eskisinden çok daha açık
sınıfların olmadığı bir durumda sınıf tahakkümünü bir şekilde ortaya çıkmıştır. Bu gerçeklik karşısında
garanti edecek bir güce ve böyle bir gücün aracı olan klasik uluslararası hukuk yaklaşımlarının tamamı
hukuka ihtiyaç da kalmayacaktır. geçersiz ve yanıltıcıdır. 

17
Tarihsel Gelişim ve Kuram

Feminist Yaklaşımlar si de farklılıkları kabullenir. Yaptığı tespit ise daha


Gerek sosyal bilimlerde gerekse hukuk ve siyaset radikaldir: Kadın ile erkek farklı deneyimlere sahip
teorisinde yirminci yüzyılın ikinci yarısından sonra cinsler olarak farklı dillere sahiptir. Hukuk ise eril
önemli iddialar ortaya koymuş yaklaşımlardan birisi bir dille kurulmuştur. Erkeğin dili rekabet, bencillik
feminizmdir. Feminist hareketin hukuka yaklaşımı ve saldırganlık dolu iken kadının dili özen, bakım
kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmayı talep ve empati ile nitelenir. Son olarak radikal feminist
etmekten başlayan ve radikal eleştiriye uzanan bir hukuk teorisi kadın ile erkek arasında köklü bir ayı-
yelpaze oluşturur. Eşitlikçi feminist hukuk teorisi, rımın bulunduğu söyler. Ancak bu ayırımın radikal
bir teori olmaktan ziyade, kadınlarla erkeklerin eşit feministlerce algılanış şekli, ezen-ezilen ilişkisi ola-
olduğu iddiasına sahiptir. Bu iddia, feminist hareket rak ortaya çıkar. Erkekler kadınlar üzerinde tahak-
içerisinde kronolojik olarak erken yaklaşımları tem- küm kurmuşlardır ve bu tahakküm oldukça bilinçli
sil eder zira dönem açısından kadınların öncelikli ve sistematik bir şekilde gerçekleştirilmeye devam
sorunu, erkeklerin akıl ve beceri açısından kadınlar- etmektedir. Bu tahakkümün sonucu olarak hukuk
dan üstün olduğu şeklindeki hakim paradigmanın da sadece erkek gözünden yaratılmıştır. Hukukun
sonucu olarak hak sahibi olmada da ikincil durumda kadınlarla ilgili sorunu kadınlara eşit hak tanıyıp
olmasıdır. Buna göre kadınlar ile erkekler arasında tanımaması değil, hukuksal kavram evreninin erkek
biyolojik yapının sonucu olarak farklı muameleyi bakış açısıyla ve erkek tahakkümünü mümkün kıla-
haklı kılacak herhangi bir gerekçe yoktur. Farklılık cak tarzda kurulmuş olmasıdır.
yanlısı feminist teoriler ise eşit hak sahibi olmanın Feminist teorilerdeki bu farklı yaklaşımların
yeterli olmayacağını düşünürler. Bu teoriler eşitlikçi uluslararası hukukta da paralel talep ve iddialarla
teorilerin aksine farklılığı kabul etme ve bu farklı- ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Söz gelimi, eşitlikçi
lıktan sonuç çıkarma eğilimindedirler. Kadınların feminist hukuk teorisinin uluslararası hukuk ala-
biyolojik farklılıkları, özellikle de doğurganlıkları, nındaki yansıması, kadınların eşit bireyler olarak ta-
gündelik yaşamlarını zorunlu olarak etkilemektedir. nınması için uluslararası belgeler üretilmesini talep
Eşit hak sahibi olmak, esasında kadınların bu biyo- etmek olmuştur. Feminist yaklaşımlar, uluslararası
lojik farklılık nedeniyle mağdur edilmesi anlamına hukukta kadınların korunması gereken grup olarak
gelir. Farklılık yanlıları genel itibariyle kadınlar için tanınmasından uluslararası hukuk düzeninin saldır-
korumacı önlemlerin alınmasını talep ederler. Bir ganlık ve rekabet temelinde kurulmuş eril bir düzen
başka yaklaşım olan kültürel feminist hukuk teori- olduğunu iddia etmeye giden bir yol izlerler.

Öğrenme Çıktısı
2 Klasik ve Modern Dönemlerde uluslararası hukukun gelişimi ile uluslararası hukuka
kuramsal yaklaşımları özetleyebilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

II. Dünya Savaşı’nın mağ- Realist Okulun uluslara-


lupları olan Almanya ve rası hukuku siyasetle ve
Japonya’da kurulan uluslara- devletlerin çıkarlarıyla öz-
deşleştiren yaklaşımını na-
rası savaş suçları mahkeme- Uluslararası hukuka rea-
sıl değerlendiriyorsunuz?
leri, bazı üst düzey komutan list yaklaşımlar ile Marksist
Uluslararası hukuku devlet-
ve yöneticileri cezalandır- yaklaşımları ilişkilendirin.
lerin kendi çıkarları dışında
mıştı. Bu yargılamaların tam
bütün devletlerin çıkarları-
bir adalet sağlamış olup ol- nı önemseyen bir hale getir-
mayacağını tartışın. mek mümkün müdür?

18
Uluslararası Hukuk I

ÖÇ 1 Uluslararası hukuku tanımlayabilme

Uluslararası Hukukun Tanım ve


Kapsamı

Uluslararası hukuk, ‘uluslararası hukuk kişileri arasındaki ilişkileri düzenleyen ilke ve kurallar’ olarak tanımlana-

bölüm özeti
bilir. Uzun süre sadece devletlerin uluslararası hukuk kişiliğine sahip olduğu düşünülmüştür. Ancak artık ulusla-
rarası örgütlerin de uluslararası hukuk kişiliğine sahip olduğu kabul edilmektedir. Yine bireylerin de uluslararası
hukukta kişi olarak kabul edildiğini gösteren bazı uygulamalar bulunmaktadır. Bununla birlikte, uluslararası
örgütlerin ve bireylerin uluslararası hukuk düzeninde geçerli işlemler yapabilmeleri, devletler sayesinde mümkün
olması nedeniyle uluslararası hukuk kişiliği kavramında ağırlığın devletlerde olduğu söylenebilir.

Klasik ve Modern Dönemlerde uluslararası


ÖÇ 2 hukukun gelişimi ile uluslararası hukuka
kuramsal yaklaşımları özetleyebilme

Tarihsel Gelişim ve Kurumsal


Yaklaşımlar

Modern uluslararası hukukun tarihi, Avrupa’da ulus devletlerin ortaya çıkmasıyla başlar. Ulus devletlerin ortaya
çıkışına etkisi ve Avrupa’daki devletler arasındaki ilişkileri kazandırdığı boyut nedeniyle, 1648 Westphalia Barış
Andlaşması bir dönüm noktasıdır. Kilise’nin gücünü yitirdiği bu dönemde, farklı mezheplerden farklı milletle-
re sahip devletlerin bir arada yaşamaya başlaması, birbirleriyle olan ilişkilerin zeminini de değiştirmiştir. Klasik
dönemin sonu kabul edilen I. Dünya Savaşı’na kadar Avrupa’da Avrupa Kamu Hukuku adı verilen bir düzen
kurulmuştur. Bu düzen, devletlerin birbirleriyle olan ilişkilerdeki uygulamaların düzenlilik kazanmasıyla ortaya
çıkmıştır. Bu dönem, Avrupa’nın küresel bir güç olarak ortaya çıkmasına da sahne olur. Avrupalı olmayan dev-
letlerle ilişkiler, güç dengesine bağlı olarak ya sömürgeleştirmeyle yahut da işbirliğiyle sonuçlanmıştır. Avrupalı
devletlerin genel tutumu, Avrupalı olmayan devletlerin yeterince uygar olmamaları nedeniyle, sınırlı hukuki
talepleri bulunabileceği yönündedir. Uluslararası hukukta modern dönemin başlangıcı kabul edilen I. Dünya
Savaşı ile birlikte, uluslararası topluluğun Avrupa merkezli yapısı değişmeye başlar. Amerika Birleşik Devletleri
ve Rusya’nın uluslararası düzene bir güç olarak katılması, daha sonraları ise sömürgeleştirilmiş topraklarda
yeni bağımsız devletlerin ortaya çıkması, Avrupa merkezli uluslararası hukuk yapısını değiştirmiştir. I. Dünya
Savaşı’nı takiben kurulan Milletler Cemiyeti, uluslararası hukuk düzeninin sağlanması ve devam ettirilmesi
için atılmış ilk büyük adımdır. Cemiyet II. Dünya Savaşı’nın çıkmasını engelleyemediği için dağılmışsa da,
yerine kurulan Birleşmiş Milletler, bazı olumsuzluklara rağmen, uluslararası hukukun tespiti ve uygulanması
açısından büyük önem taşımaktadır.
Klasik dönemde uluslararası hukukun kuramsal altyapısı iki rakip düşünceyle oluşturulmuştur. Rasyonalist doğal
hukuk düşüncesini temsil eden Hugo Grotius, uluslararası hukuk açısından devletlerin sahip olduğu hakları,
devletlerin iradeleri veya güçleri ile değil, aklın gereği olarak savunur. Bununla birlikte Grotius’un Hıristiyan ilahi-
yatçı İspanyol Vitoria ve Suarez’den önemli ölçüde etkilendiği de gerçektir. Doğal hukuk düşüncesinin karşısında
pozitivizm olarak adlandırılan görüş, devletlerin sahip olduğu hakları gerekçelendirirken aklî çıkarımlara değil
devletlerin iradelerine ve uygulamaya atıf yapar. Modern dönemde de uluslararası hukuktun klasik dönemindeki
doğal hukukçu ve pozitivist akımlar varlığını devam ettirmektedir. Sosyal bilimlerdeki gelişmelere paralel olarak
farklı uluslararası hukuk yaklaşımları da görülür. Realist yaklaşımlar uluslararası hukuku bir uluslararası politika
meselesi olarak kabul eder. Marksist yaklaşımlar uluslararası ilişkileri ekonomik bir mücadele olarak görür ve
hukuku da bu mücadelenin aracı kabul eder. Hukuk, emperyalist ve sömürgeci devletelere hizmet etmektedir.
Feminist yaklaşımlar ise uluslararası hukukun eril bir dile sahip olduğunu söyleyerek farklı kümelenmeler çerçeve-
sinde kadınların haklarının korunmasını veya kadınların özel korumaya sahip olmasını isterler. Modern dönemde
uluslararası hukuktaki en önemli kuramsal yaklaşımlardan birisini temsil eden H. Kelsen ise iç hukuku bir norm-
lar hiyerarşisi olarak görür, uluslararası hukuk ile iç hukukları bir bütün olarak kabul eder.

19
Tarihsel Gelişim ve Kuram

1 H.L.A. Hart’ın hukuk anlayışı içinde doğ- 6 Birleşmiş Milletler’in öncülü olan uluslarara-
rudan bireylere yönelmiş ve ‘Yap!’ ‘Yapma!’ anla- sı örgüt aşağıdakilerden hangisidir?
mını içeren kurallara verdiği isim aşağıdakilerden
neler öğrendik?

hangisidir? A. Milletler Cemiyeti


B. Evrensel Posta Birliği
A. Değiştirme kuralı B. Muhakeme kuralı C. Uluslararası Telgraf Birliği
C. Tanıma kuralı D. İkincil kurallar D. Uluslararası Kızıl Haç Örgütü
E. Birincil kurallar E. Lahey Daimi Adalet Divanı

2 Roma hukukunda o gün için ‘kavimler huku- 7 Kelsen’in uluslararası hukukun temeli olarak
ku’ anlamına gelen, bugün kullandığımız ‘uluslara- gördüğü ilke aşağıdakilerden hangisidir?
rası hukuk’ kalıbını karşıladığı söylenebilecek ifade
A. Kirleten öder
aşağıdakilerden hangisidir?
B. Devletlerin eşit egemenliği
A. Ius civile B. Ius gentium C. İç hukukun üstünlüğü
C. Res publica D. Ius commune  D. Doğal hukuk
E. Mare nostrum E. Pacta sunt servanda – Ahde vefa

3 Aşağıdakilerden hangisi modern uluslararası 8 Hukukun bağlayıcılığı, geçerliliği, hak, ödev,


ilişkiler açısından bir başlangıç olarak görülebilir? mülkiyet gibi nosyonları hayal ürünü oldukları,
metafizik dünyanın hayali varlıkları olarak fiilî bir
A. 1648 Westphalia Barış Andlaşması varlığa sahip olmadıkları için yadsıyan hukuk oku-
B. 1453 İstanbul’un fethi lu aaşağıdakilerden hangisidir?
C. 1492 Amerika kıtasının keşfi
A. Doğal hukuk
D. 1618 Otuz Yıl Savaşlarının başlaması
B. İskandinav Hukuki Realizmi
E. 1480, Frascisco de Vitoria’nın doğumu C. Hukuki Pozitivizm 
D. Amerikan Hukuki Realizmi
4
Denizlerin uluslararası mülkiyete sahip ol- E. Marksizm
duğunu, bütün milletlerin, devletlerin denizlerde
seyahat etme ve başka milletlerle, devletlerle ticaret 9 Devletler arasındaki ilişkiyi ekonomik mü-
yapma hakkına sahip olduğunu söyleyerek akılcı cadele, uluslararası hukuku da bu ekonomik mü-
doğal hukuk anlayışını savunan düşünür aşağıda- cadelenin aracı olarak gören görüş aşağıdakilerden
kilerden hangisidir? hangisidir?
A. Hart B. Austin A. Doğal hukuk B. Feminizm
C. Grotius D. Bentham C. Pozitivizm D. Marksizm
E. Vitoria E. Realizm 

5 İlk İspanyol fatihlerin Güney Amerika’yı fet- 10 Aşağıdakilerden hangisi feminist hukuk yak-
hederken yerlileri insan saymayarak katletmesine laşımlarının talepleri arasında yer alamaz?
karşı geliştirdiği haklı savaş düşüncesiyle yerlilerin A. Kadınlar erkeklerle eşit haklara sahip olmalıdır.
de siyasal varlıklarının olduğunu savunan düşünür
B. Kadınlar kendilerine has özellikleri nedeniyle
aşağıdakilerden hangisidir?
özel koruma görmelidir.
A. Suarez B. Gentili C. Kültür ve gelenekler gerektirdiği takdirde ka-
C. Grotius D. Vitoria dınların ikincil statüsü korunmalıdır. 
E. Bynkershoek D. Erkeklerin kadınlar üzerindeki tahakkümüne
son verilmelidir. 
E. Hukukun eril dili açığa çıkarılmalıdır. 

20
Uluslararası Hukuk I

Yanıtınız yanlış ise “Uluslararası Hukukun Yanıtınız yanlış ise “Milletler Cemiyeti’nin
1. E 6. A
Hukukilik Niteliği?” konusunu yeniden göz- Kurulması” konusunu yeniden gözden ge-
den geçiriniz. çiriniz.

neler öğrendik yanıt anahtarı


Yanıtınız yanlış ise “Tarihsel Gelişim ve Ku- Yanıtınız yanlış ise “Hans Kelsen: Ulusal
2. B 7. E
ramsal Yaklaşımlar” konusunu yeniden göz- Hukuk ile Uluslararası Hukukun Tekliği”
den geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “1648 Sonrası Avrupa’da


3. A 8. B Yanıtınız yanlış ise “Realist Yaklaşımlar” ko-
Devletler Arası İlişkiler ve Hukuk” konusu-
nusunu yeniden gözden geçiriniz.
nu yeniden gözden geçiriniz.

4. C Yanıtınız yanlış ise “Doğal Hukuk” konusu- 9. D Yanıtınız yanlış ise “Marksist Yaklaşımlar”
nu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.

5. D Yanıtınız yanlış ise “Doğal Hukuk” konusu- 10. C Yanıtınız yanlış ise “Feminist Yaklaşımlar”
nu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
1 Anahtarı

Türkiye’nin yakın coğrafyasında son yıllarda gündeme gelen en önemli


olay, belki de Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere öncülüğünde oluştu-
rulmuş çok uluslu gücün Irak’a müdahalesidir. Müdahale, 11 Eylül 2001’de
Amerika’da gerçekleşen terör eyleminden sonra, ABD’nin Irak’ı, kendisini
tehdit eden terör örgütlerine yardım sağladığı ve kitle imha silahları bulun-
durduğu suçlamasıyla gerekçelendirilmiştir. Müdahalede ABD yanında başka
devletler varsa da, ABD’nin Irak’ı işgali olarak görülmektedir. İşin ilginç yanı,
müdahale öncesi uzun süredir Irak üzerindeki Birleşmiş Milletler ambargosu
ve denetimi çerçevesinde Irak uluslararası toplumun ve Birleşmiş Milletler’in
gündemindeydi. Birleşmiş Milletler aldığı bir kararla, Irak’ı silahsızlanma
Araştır 1 konusundaki vaadlerini yerine getirmeye çağırır. Sonraki gelişmelerde ise
BM’nin aldığı herhangi bir somut karar olmadan, çok uluslu güçler, BM ka-
rarlarına uyulmadığı gerekçesiyle müdahaleyi gerçekleştirirler. Bu müdahale,
gerçekleştirenler açısından uluslararası hukuka uygundur. Ne var ki daha mü-
dahale öncesindeki tartışmalar sırasında Fransa, Güvenlik Konseyi daimi üyesi
olarak herhangi bir müdahaleyi veto edeceğini ilan etmiştir. Müdahale sırasın-
da ve sonrasında bazı itirazlar geldiyse de durum kabullenilmiş durumdadır.
Müdahalenin güçlü devletler tarafından ve BM müdahakeye ilişkin net kararı
olmaksızın yapılmış olması, uluslararası hukuk açısından tartışmaya açık bir
durum arz etmektedir.

21
Tarihsel Gelişim ve Kuram

Araştır Yanıt
2 Anahtarı

II. Dünya Savaşı, pek çok ülkede büyük acılara yol açmıştır. Almanya ve Ja-
ponya’daki savaş suçlularının yargılanabilmiş olması uluslararası hukuk açı-
sından bir başarı olarak kabul edilebilir. Ne var ki bu mahkemeler, savaşı
kazananların kurduğu mahkemelerdir. Yapılan yargılama doğrudur. Suçlular,
Araştır 2 gerçekten suçludur. Ancak mahkeme, savaşın sadece bir tarafını mahkûm et-
miştir. Bu savaşta ABD tarafından kullanılan iki atom bombasının yol açtığı
büyük acının sorumlularının yargılanması gerektiği bir süre düşünülememiş-
tir bile.

kaynakça
Akbaş, K. (2015) “Hukuka Marksist Yaklaşım ya da Lundstedt, V. (1932) “The Responsibility of Legal
“Marksist Hukuk Yaklaşımı””, Çağdaş Hukuk Science for the Fate of Man and Nations”, New
Düşüncesine Giriş, Ed.: E. Uzun, İthaki, York University Law Quarterly Review, C. 10,
İstanbul, ss. 49-74. ss. 326-40.
Akbaş, K. (2015) Hukukun Büyübozumu, Malanczuk, P. (2006), Akehurst’s Modern
NotaBene, İstanbul. Introduction to International Law, Routledge,
Londra ve NewYork.
Atalay, A. H. (1997) Uluslararası Hukukun
Oluşumu, Göçebe Yayınları, İstanbul. Otto, D. (2016) “Feminist Approaches to International
Law”, The Oxford Handbook of The Theory of
Byers, M. ve G. Nolte (2007) ABD Hegemonyası International Law, Ed.: A. Orford, F. Hoffmann
ve Uluslararası Hukukun Temelleri, Ankara: ve M. Clark, Oxford University Press, Oxford, ss.
Phoenix. 488-504.
Çelebi, H. (2010) “Uluslararası Hukukta Eleştirel Polat, N. (1999) Ahlak, Siyaset, Şiddet: - Bir Kuram
Yaklaşımlar”, Uluslararası İlişkiler, C. 7, S. 25, Olarak Uluslararası Hukuk, Kızılelma Yayınevi,
Bahar 2010, ss. 69-90. İstanbul.
Gürgey, F.İ.Ç. (2014) “Feminist Hukuk Teorisi” Sander, O. (2005) Siyasi Tarih – İlkçağlardan 1918’e,
Nedir?, Hukuk Kuramı, C. 1, S. 5, Eylül-Ekim İmge Kitabevi, Ankara. 
2014, ss. 28-44.
Uzun, E. (2012) Uluslararası Hukuk I (1. Ünite),
Hart, H.L.A. (1997) The Concept of Law, Oxford AÖF Yayınları, Eskişehir.
University Press, Oxford.
Uzun, E. (2015) “Amerikan Hukuki Realizmi”,
Jütersonke, O. (2016) “Realist Approaches to Çağdaş Hukuk Düşüncesine Giriş, Ed.: E.
International Law”, The Oxford Handbook of Uzun, İthaki, İstanbul, ss. 75-89.
The Theory of International Law, Ed.: A. Orford,
F. Hoffmann ve M. Clark, Oxford: Oxford Uzun, E. (2015) “İskandinav Hukuki Realizmi”,
University Press, ss. 327-343. Çağdaş Hukuk Düşüncesine Giriş, Ed.: E.
Uzun, İthaki, İstanbul, ss. 91-112.
Kelsen, H. (2016) Saf Hukuk Kuramı – Hukuk
Kuramının Sorunlarına Giriş, Çev.: Ertuğrul Uzun, E. (2010) “Haklı Savaş Düşüncesinin Batılı
Uzun, Nora, İstanbul. Kökleri: İlk Çağlardan Yirminci Yüzyıla Jus Ad
Bellum Kavramı”, UHP, C. 6, S. 21, ss. 19-33.
Knox, R. (2016). “Marxist Approaches to International
Uzun, E. ve E. Uzun (2009) “Uluslararası Hukukun
Law”, The Oxford Handbook of The Theory of
Temelleri ve Francisco de Vitoria”, UHP, C. 5, S.
International Law, Ed.: A. Orford, F. Hoffmann
18, ss. 39-60.
ve M. Clark, Oxford University Press, Oxford, ss.
306-326. Yılmaz, E. (1992) Hukuk Sözlüğü, Yetkin, Ankara.

22
Bölüm 2
Uluslararası Hukukun Kaynakları
öğrenme çıktıları

1 2
Uluslararası Hukukun Asli Kaynakları Yardımcı Kaynaklar
1 Uluslararası hukukun asli kaynaklarını 2 Uluslararası hukukun yardımcı
sıralayarak açıklayabilme kaynaklarını sıralayarak tanımlayabilme

Hakkaniyet ve Nısfet

3 4
3 Uluslararası uyuşmazlıkların çözümünde Kaynaklar Arasındaki Hiyerarşi
hakkaniyet ve nısfetin uygulanma 4 Uluslararası hukukun kaynaklarını
olanaklarını tartışabilme bağlayıcılıkları açısından karşılaştırabilme

Devletlerin Tek Taraflı İşlemleri

5
5 Uluslararası hukukta devletlerin tek taraflı
işlemlerinin hak ve yükümlülük doğuran
niteliğini betimleyebilme

Anahtar Sözcükler: • Uluslararası andlaşmalar • Uluslararası örf ve adet kuralları • Hukukun genel ilkeleri
• Hakça ilkeler • Hakkaniyet ve nısfet • Tek taraflı hukuki işlem

24
Uluslararası Hukuk I

GİRİŞ c. Uygar milletlerce kabul edilen genel hukuk


ilkelerini;
‘Hukukun kaynakları’ ifadesi, hukuk tekniği
açısından, belli bir hukuk sisteminde geçerli olan d. 59. madde hükmü saklı kalmak üzere hu-
kuk kurallarının belirlenmesinde yardımcı
kuralları belirlemeye yönelmiş ölçütleri karşılamak
araç olarak yargı kararları ile çeşitli mil-
üzere kullanılır. Geçerlilik ölçütleri ‘hukukun kay- letlerin en yetkin yazarlarının öğretilerini
nakları’ başlığı altında incelendiğinde, genellikle uygular.
ne tür kuralların söz konusu hukuk sisteminde
2. İşbu hükümler taraflar mutabık iseler Diva-
‘geçerli hukuk kuralı’ sayılacağı belirtilir. Bir ku- nın hakkaniyet ve nısfetle karar vermek yetki-
ralın geçerli bir hukuk kuralı olduğunu söylemek sine halel getirmez.”
iki anlama gelir: Kuralın muhatapları açısından,
Divan Statüsü’ndeki bu unsurlar, uluslarara-
söz konusu kural uyulması gereken, bağlayıcı bir
sı hukukun kaynakları hakkındaki genel kabulü
kuraldır. Mahkemeler veya hakem heyetleri gibi
yansıtır. Bununla birlikte, söz konusu listeleme-
yargılama yetkisine sahip kurumlar açısından ise
nin sadece Divan’ı bağladığı, Divan dışındaki
geçerli hukuk kuralı, bakmakta oldukları davada
yargı organlarının (ve hakem heyetlerinin) farklı
uygulanma olanağına sahip olma anlamına gelir.
kaynakları benimseyebileceği ve uygulayabileceği
Yargı organları, kararlarını bu kurallara dayanarak
unutulmamalıdır. Statü’nün önemi, belirttiğimiz
verirler. Uluslararası hukukun kaynakları ifadesi
gibi genel kabulü de büyük ölçüde yansıtması ve
de devletler açısından bağlayıcı, uyulması gereken
Divan’ın Birleşmiş Milletler bünyesinde uluslara-
kural türlerini ve uluslararası yargı organlarının ka-
rası hukukun en önemli uygulayıcısı olarak sahip
rarlarına dayanak yaptığı kural ve ilkeleri anlatmak
olduğu konumdan kaynaklanmaktadır.
üzere kullanılır.
Statü’de sayılan kaynakların tarihsel olarak en
Uluslararası hukukun kaynakları genel olarak
eskisi uluslararası örf ve adetlerdir. Teamül veya ya-
maddi ve şekli kaynaklar şeklinde ikiye ayrılır.
pılageliş olarak da adlandırılan örf ve adetler, dev-
Maddi kaynak ifadesinden hukukun biçimlenme-
letlerin birbirleriyle olan ilişkilerinde uzun süreden
sinde etkisi olan faktörler anlaşılmaktadır. Sözgeli-
beri yapageldikleri ve artık o şekilde davranılması
mi siyasi, sosyal ve ekonomik olaylar hukuk kuralı-
gerektiği yönünde bir inanç oluşmuş uygulamalara
nın biçimlenmesinde etkisi olan faktörlerdir. Şekli
karşılık gelir. Bununla birlikte özellikle son elli yılda
kaynaklar ifadesinden ise içeriğe, o kuralın içeriği-
uluslararası hukukun yaşadığı gelişmeyle çok taraflı
ne bağlayıcılık kazandıran işlemler ve olaylar anla-
antlaşmalar devletlerin büyük bir kısmı açısından
şılmaktadır. Bir kurala yahut o kuralın öngördüğü
bağlayıcı ve ortak bir hukuku doğurmuştur. Çok
şekilde davranmaya hukuki nitelik kazandıracak
taraflı antlaşmaların ortak bir uluslararası hukuktan
olan, onun hukukun şekli bir kaynağında öngörül-
bahsedilmesini mümkün kılan önemine rağmen,
müş olmasıdır. İç hukuklarda bu iki kaynak arasın-
uluslararası uyuşmazlıklarda uygulanacak hukukun
daki fark kesindir. Ancak uluslararası hukuk açısın-
halihazırdaki en önemli kaynağı, iki taraflı veya
dan bunu söylemek pek mümkün değildir. Bazen
bölgesel uluslararası antlaşmalardır. Bu antlaşmalar
bir şekli kaynak, diğer bir şekli kaynağın maddi
taraf sayısının azlığı nedeniyle ortak bir uluslararası
kaynağını oluşturabilir veya tersi olabilir.
hukuku yansıtmasa da uygulamada taraflar açısın-
Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) kurucu dan hak ve borç doğurmakta ve uyuşmazlıklar ant-
belgesi olan Statüsü’nde (md. 38(1)), Divanın uy- laşmalar temelinde çözümlenmektedir.
gulayacağı kurallar şu şekilde belirlenmiştir:
Uluslararası örf ve adet ile uluslararası antlaş-
“1. Görevi, kendisine havale edilen uyuşmazlıkla-
malar, uyuşmazlıkların çözümü için temel kuralları
rı uluslararası hukuka uygun olarak çözmek
içerse de çoğu durumda kararın verilebilmesi için
olan Divan,
yeterli olmaz. Bir uyuşmazlığın çözümünde huku-
a. Uyuşmazlık hâlindeki devletlerce açıkça
kun genel ilkeleri daima tamamlayıcı bir rol üstle-
kabul edilmiş kurallar koyan gerek genel
nerek etkili olur. Bazı durumlarda ise örf ve adet,
gerekse özel uluslararası antlaşmaları;
antlaşmalar veya hukukun genel ilkelerinin yanında
b. Hukuk kuralı olarak kabul edilmiş olan
Divan Statüsü’nde de belirtildiği gibi yargı organ-
genel bir uygulamanın kanıtı olarak ulus-
lararası örf ve adeti;
ları yardımcı kaynaklar olarak isimlendirilebilecek
başka kaynaklara başvurabilir, bu çerçevede çeşitli

25
Uluslararası Hukukun Kaynakları

devletlerin mahkemelerinde verilmiş kararları ve genel kuralların azlığı, devletler arasındaki antlaş-
farklı milletlerden uluslararası hukukçuların görüş- maların önemini daha da artırır. Uyuşmazlığın çö-
lerini kararına dayanak yapabilir. Nihayet, hakka- zümüne yönelik iddialar ve eğer bir yargı makamı-
niyet ve nısfet olarak anılan bir kavram, tarafların na gönderildi ise bu makamın kararı, antlaşmanın
kabulü durumunda, Divan’ın genel hukuk ve adalet içeriğinden kaynaklanır.
düşüncesiyle karar verebileceğini söyler. Bu ünitede, Uluslararası antlaşmalarla ilgili uluslararası
söz konusu hukuk kaynaklarını ele alacağız. hukuk oldukça gelişmiştir. ‘Antlaşmalar Hukuku’
başlığını taşıyan bir sonraki ünitede, uluslararası
ULUSLARARASI HUKUKUN ASLİ antlaşmalarla ilgili daha ayrıntılı bilgi bulacaksınız.
KAYNAKLARI

Uluslararası Antlaşmalar araştırmalarla


Uluslararası antlaşma, en genel şekliyle, ulus- ilişkilendir
lararası hukuk kişilerinin yine uluslararası hukuk
uyarınca birbirleri açısından hak ve yükümlülük Uluslararası hukukun en eski ve geleneksel
yarattıkları karşılıklı irade beyanıdır. Bu kapsayıcı kaynağı örf ve adet kurallarıdır. Bir diğer kay-
tanım, klasik devlet tanımına uymayan yönetimle- nak iki veya çok taraflı uluslararası antlaşma-
rin ve uluslararası örgütlerin yaptığı antlaşmaları da lardır. Dünya üzerinde, tarihte ve günümüzde,
uluslararası antlaşma olarak görür. Ancak gelenek- taraflarını bağlayıcı güce sahip olan çok taraflı
sel olarak anlaşıldığı şekliyle bir uluslararası antlaş- antlaşmalara tüm devletlerin dahil olduğu bir
manın tarafları, devletlerdir. örnek bulmak zordur. Devletler başta olmak
Öyleyse uluslararası hukukun kaynakların- üzere uluslararası hukukun sujeleri için ortak
dan biri, devletler arasında yapılan antlaşmalardır. bağlayıcı kurallar oluşturmak ve onların ken-
Devletler tarih boyunca birbirleriyle antlaşmalar dilerini bu tür kurallar ile bağlı hissetmelerini
yapagelmişlerdir. Uzun süre bu antlaşmalar iki ta- sağlamak son derece güçtür. “Uluslar ailesi”,
raflı olmuştur. Bununla birlikte özellikle güvenlik devlet benzeri bir birlik değildir. Kurallar koya-
kaygılarıyla ve savaş dönemlerinde kurulan ittifak- cak merkezi bir otoritesi ya da yasama meclisi
lar antlaşma metinlerine dökülmüştür. İkiden fazla bulunmamaktadır.
devlet arasında yapılan antlaşmalar, çok taraflı ant- Kaynak: Karakoç (2006), s. 87.
laşmalar olarak adlandırılır. Ancak çok taraflı ant-
laşmalardan bölgesel düzeyde olanların ve özellikle
de uluslararası siyasette ön planda olan devletlerin Uluslararası Örf ve Adet
en azından bir kısmının da katıldığı çok sayıda Örf ve adet kuralları (yapılageliş kuralları, te-
devletin taraf olduğu çok taraflı antlaşmaların öne- amül), devletlerin birbirleriyle olan ilişkilerindeki
mi büyüktür. Zira bu çok taraflı antlaşmalar, taraf fiili davranış ve tutumlarıyla ortaya çıkar. Gerek
sayısının fazlalığı itibariyle ortak bir uluslararası tarihsel açıdan gerekse özellikle çok taraflı ant-
hukuka yaklaşan kurallar koyarlar. laşmalara rastlamadığımız dönemlerde, devletler
İki taraflı veya birkaç devlet arasındaki çok ta- arasındaki ilişkiler tümüyle örf ve adet kuralları
raflı antlaşmalar, günlük hayatta vatandaşların yap- biçiminde düzenleniyordu. Bu kuralların varolu-
tığı sözleşmelere benzer. Geleneksel olarak hukuk şuna ilişkin temel düşünce, devletlerin uzun süre,
bilimi sözleşmeleri hukuk kaynağı olarak saymaz. konusuna bağlı olarak genel veya bölgesel nitelikte-
Ancak bir sözleşmenin varlığı durumunda, hukuka ki istikrarlı uygulamalarının bir kural düşüncesine
uygun olmak kaydıyla sözleşme hükümleri taraflar dayalı olmasının, yerleşmiş bir kuralın varolduğu-
açısından kanunlar kadar bağlayıcıdır; mahkeme nu gösterdiği şeklindedir. Yukarıda atıf yaptığımız
uyuşmazlığı mevcut sözleşme çerçevesinde çöze- UAD Statüsü’nde yer alan ifade açısından düşüne-
cek olursak, Divan, önüne getirilen bir uyuşmazlığı
cektir. Uluslararası antlaşmalar da uyuşmazlık du-
çözerken, öncelikle böyle bir örf ve adet kuralının
rumunda çözümün dayanacağı metin olarak karşı-
varolduğunu tespit edecektir. Bunun yanında genel
mıza çıkar. Uluslararası hukukta kodifiye edilmiş
itibariyle devletlerin ve fiili olarak da UAD dışın-

26
Uluslararası Hukuk I

daki uluslararası uyuşmazlıkları çözme makamla- rekli uygulanmış olması aranır. Süreklilikten kasıt,
rının sıklıkla örf ve adet kavramına atıf yaptığını, kuralın konusunu oluşturan olayın gerçekleştiği her
belli davranış yükümlülüklerini örf ve adet kuralı durumda, söz konusu davranışın da devlet tarafın-
olarak belirlediğini söyleyebiliriz. dan yerine getirilmesidir. Örf ve adet düşüncesinin
Genel olarak kabul edildiği şekliyle, belli şe- temelinde, bu süreklilik koşulu bulunur. Süreklilik,
kilde davranma yükümlülüğünün bir örf ve adet doğal olarak kısa olmayan bir süreyi gerektirir. Zira
kuralından kaynaklandığını söylemek için aranan özellikle uluslararası alanda, bir örf ve adet kuralın-
bazı koşullar bulunmaktadır. Bu koşullar, maddî dan bahsetmeyi gerektirecek davranışların sıklıkla
ve psikolojik olmak üzere iki gruba ayrılır. Mad- ortaya çıkmasını beklememek gerekir. Bununla
di koşullar, örf ve adet kuralından bahsedebilmek birlikte, bir örf ve adet kuralının oluşması için çok
için devletlerin belli bir davranışta, sürekli olarak uzun süreden beri yapılıyor olma koşulu da bulun-
bulunmasını ve bu uygulamanın genel olmasını mamaktadır. Yine süreklilik, istikrarı gerektirdiğin-
gerektirir. Psikolojik koşul ise, bu sürekli ve genel den, olumlu davranışın kesintisiz olmasının yanın-
davranışın bir kural düşüncesine dayanılarak yapıl- da, olumsuz davranışların da sürekli ve kesintisiz
masını gerektirir; yani devletler, bu davranışı, bu olması gerekir. Başka bir deyişle, bir devletin belli
şekilde davranmaları gerektiği düşüncesiyle yerine bir eylemine itiraz eden devlet, en azından kendisi
getiriyor olmalıdırlar. açısından bir örf ve adet kuralının bağlayıcı olma-
sını engellemiş olur. UAD, 1951 tarihli İngiltere
Örf ve adet kuralına kaynaklık eden davranış,
ve Norveç arasındaki Balıkçılık Davası kararında,
devletlerin birbirleriyle olan ilişkileri açısından yap-
bir örf ve adet kuralına sürekli ve kuşkuya yer ver-
tıkları eylemlerdir. Sözgelimi bir devletin, başka dev-
meyecek şekilde karşı çıkan devletler bakımından
letlerin diplomatik temsilcilerine, mesela büyükelçi
bu kuralların geçerli olmayacağı açıkça kabul edil-
ve konsoloslarına çeşitli ayrıcalıklar tanımış olabilir.
miştir. Dolayısıyla bir devlet örf ve adet kuralına
Bu ayrıcalıklar yasal düzenlemelerle sağlanmış olabi-
baştan itibaren itiraz ederek bu kuralın kendisi açı-
leceği gibi, söz konusu devletin yargı organları, hatta
sından geçerli olmasını engelleyebilir.
kolluk kuvvetleri de yasal düzenlemede açıkça yer
almasa bile diplomatik temsilciler konusunda belli Örf ve adet kuralının oluşması için aranan bir
şekilde davranıyor olabilirler. Mesela bu konuyla il- başka maddi koşul, genelliktir. Genellik, birden faz-
gili açık bir antlaşma olmasa bile, diplomatik temsil- la devletin aynı yöndeki uygulaması anlamına gelir.
ciler hakkındaki adli soruşturmalar olağan usulden Çıkarları özel olarak etkilenen devletler dahil olmak
farklı olabilir, hatta hiçbir yargılama yapılmaksızın üzere yaygın ve temsil edici bir çoğunluk tarafından
sorunlar doğrudan devletler arası görüşmelerle gide- kabul edilmiş bir uygulamanın bulunması gerekir.
riliyor olabilir. Dolayısıyla devletin sadece dış işleri Buradaki aynı yönde nitelemesinden, devletlerin
bakanlığı personeli gibi üst düzey yetkilileri değil, aynı davranışı sergilemeleri anlaşılabileceği gibi, bir
yasama, yürütme ve yargı olarak bir bütün hâlinde devletin sürekli davranışına, bu davranışın etkilediği
devlet sınırları içinde yaptıkları uygulamalar da dev- diğer devlet veya devletlerin itiraz etmemesi de an-
letin uygulaması olarak görülür. Bunun yanında, laşılmalıdır. Bunun yanında genellik, doğal olarak
sadece olumlu eylemler değil olumsuz eylemler de öncelikle çok sayıda devletin aynı yöndeki davranı-
devletin uygulaması sayılır. Olumsuz eylemden ka- şına karşılık gelir. Ancak bütün devletlerin istisnasız
sıt, bir devletin başka bir devletin uygulamalarına aynı yönde hareket etmeleri zaten mümkün olmadı-
itiraz etmemesidir. Yani sadece olumlu davranışlar- ğından, geniş bir uygulamanın örf ve adet kuralının
la devletlerarası uygulama oluşmamakta, yapmama oluşması için yeterli olduğu kabul edilir. Genellik,
veya çekimser kalma şeklindeki davranışlarla da dev- örf ve adet kuralının ilgili olduğu olaya göre daha
letlerarası uygulama oluşabilmektedir. az katılımlı hatta iki devlet arasındaki ilişkilerde bile
ortaya çıkabilir. Bölgesel veya yerel örf ve adet ku-
ralları denilen kurallarda, belli bir uygulamanın ilgi-
lilerinin genel uygulaması dikkate alınır. Sözgelimi
Diplomatik temsilci:
komşu devletlerin kıyıdaş oldukları bir denizdeki
Devletleri adına hareket eden ve özel ola-
faaliyetleriyle ilgili olarak yapageldikleri eylemler sü-
rak bu alanda görevlendirilmiş kişiler. reklilik kazanmış, bu kıyıdaş devletlerin çoğu aynı
yönde hareket etmiş iseler, bölgesel bir örf ve adet
kuralından bahsetmek mümkün olabilir. Bölgesel
Bir örf ve adet kuralından bahsedebilmek için,
örf ve adetlerde bu kuralın oluşması için devletin
örf ve adet kuralına kaynaklık eden davranışın sü-

27
Uluslararası Hukukun Kaynakları

iradesinin açık olması gerekir. Diğer bir ifade ile antlaşma ve örf ve adet kurallarıyla aynı düzeyde
olumlu irade açıkça belirtilmiş olmalıdır; sadece ses- mi olduğu yoksa bunlardan sonra mı geldiği de
siz veya hareketsiz kalmak, bölgesel örf ve adet kura- düşünülebilir. Bu konudaki genel eğilim, mevcut
lının oluşmasına neden olmamaktadır. ve açık antlaşma hükümleri ile kanıtlanabilir uy-
Bu maddi koşulların yanında, bir örf ve adet gulamalar bulunduğu takdirde, hukukun genel
kuralının varlığından bahsedebilmek için, devletle- ilkelerinin tamamlayıcı bir rol oynadığını kabul
rin örf ve adete kaynaklık eden davranışı, bir kural etme yönündedir. Özellikle UAD açısından düşü-
düşüncesiyle yerine getirmiş olmaları gerekir. Dev- nülecek olursa hukukun genel ilkelerini bir hukuk
letlerin herhangi bir kural yahut hukuki yükümlü- kaynağı olarak saymadaki amaç, Divan’ın önüne
lük düşüncesine dayanmadan yaptıkları eylemler, gelen bir uyuşmazlığı, antlaşma hükümleri ile örf
örf ve adet kuralı oluşturmaz. ve adet kurallarında uyuşmazlık konusu olaylarla
ilgili açık kurallar bulunmadığı gerekçesiyle red-
detmesini engellemektir. Böylece genel hukuk il-
Hukukun Genel İlkeleri kelerine biçilen rol, antlaşmalarda ve örf ve adet
Devletler arasındaki uyuşmazlıkların çözümün- kurallarında hüküm bulunamadığı, başka bir ifa-
de antlaşmalar ile örf ve adet kuralları yanında dik- deyle boşluk bulunan durumlarda, tamamlayıcılık
kate alınan ve uygulanan bir başka hukuk kaynağı, işleviyle kararın verilmesini olanaklı kılmaktır. Ne
hukukun genel ilkeleridir. UAD Statüsünde kulla- var ki yargı organlarının hukukun genel ilkelerini
nılan ifade, “uygar milletlerce kabul edilen” hukuk boşluk doldurma aracı olarak kullanmalarını, iç
ilkelerine atıf yapıyorsa da, günümüzde uygar olma hukuklardaki, sözgelimi Türk medeni hukukun-
tartışmasının yapılmadığını ve bütün devletlerin daki yargıcın kendisini yasakoyucu yerine koyarak
uygar kabul edildiğini söyleyebiliriz. karar vermesi ile karıştırmamak gerekir. Uluslara-
Yukarıda ele aldığımız iki hukuk kaynağına rası bir uyuşmazlıkta hukukun genel ilkelerini ka-
oranla hukukun genel ilkeleri, daha soyut ve belir- rarının dayanağı yapan karar organı, yeni bir kural
siz bir nitelik taşır. Devletler arasındaki bir antlaş- koymamakta, devletlerin iradesini yansıtan hukuk
ma metni, yazılı olmak açısından somuttur. Örf ve ilkelerini saptamakta ve hayata geçirmektedir.
adetlerin varlığı ise, devletlerin uygulamaları göste- Hukukun genel ilkelerinin belirlenmesinde
rilerek kanıtlanabilir niteliktedir. Ancak hukukun devletlerin irade ve kabulüne vurgu yapılması, bu
genel ilkeleri, uyuşmazlık hakkında karar verecek ilkelerin örf ve adet kuralları ile karıştırılması sonu-
kişilerin kabul ve saptamasına dayanır. cunu doğurabilir. Nitekim uluslararası literatürde
‘Hukukun genel ilkeleri’ ifadesinin nasıl anla- bu iki hukuk kaynağının esasında aynı olduğunu
şılması gerektiği de uluslararası literatürde tartışma savunan yazarlar da bulunmaktadır. Bazı durum-
konusu olmuştur. Bu ifadeyle ‘uluslararası huku- larda gerçekten bu iki hukuk kaynağı birbirine
kun genel ilkeleri’nin kastedildiğini iddia edenle- büyük ölçüde yaklaşsa da örf ve adet kuralların-
rin yanında, ‘iç hukuklarda varolan genel hukuk dan farklı olarak bazı genel hukuk ilkelerinin uy-
ilkeleri’nin uluslararası nitelikteki uyuşmazlıklara gulandığı ve uygulanabileceği gerçektir. Buradaki
uygulanacağını iddia edenler de bulunmaktadır. fark, öncelikle, yukarıda da belirttiğimiz gibi, örf
Ancak her iki anlamın da hukukun genel ilkeleri ve adet kurallarının saptanması ile hukukun ge-
olarak kabul edilebileceğini söylemek mümkün- nel ilkelerinin saptanması arasındadır. Örf ve adet
dür. Ancak bu kaynağa başvurabilmek için genel- kurallarının saptanması durumunda, uyuşmazlığı
likle şu hususların gerçekleşmesi aranır: çözecek yargı organı, örf ve adet kuralının varlığı-
na dair devletlerin uygulamalarını gösterir kanıtlar
1) Genel hukuk ilkelerine başvurabilmek için
arayacak ve kararını buna dayandıracaktır. Bunun
uyuşmazlığın tarafı olanlar açısından o konuyu
yanında hukukun genel ilkeleri söz konusu oldu-
düzenleyen bir uluslararası örf ve adet kuralının
ğunda, uygulamanın varlığı aranmaksızın, yargı or-
yahut antlaşmanın bulunmaması gerekir.
ganlarının hukuk bilgi ve algısı ön plana çıkacaktır.
2) Genel hukuk ilkeleri uluslararası antlaş- İşaret edilebilecek ikinci fark, hukukun genel ilke-
malar ile örf ve adet kurallarıyla çatışmıyor lerinin iç hukuku da kapsar şekilde düşünülmesi
olmalıdır. Eğer çatışıyorsa uygulanmaz veya durumunda, kuralın uygulanma alanının uluslara-
uygulama sırasında çatışmaya izin verilmez. rasılık niteliği dikkate alınmaksızın, genel bir hu-
UAD Statüsünün hukukun kaynaklarını liste- kuk düşüncesinin genel hukuk ilkesine kaynaklık
lemesinden hareketle, hukukun genel ilkelerinin edebileceğidir.

28
Uluslararası Hukuk I

Bir ilkenin genel hukuk ilkesi olarak saptanması faaliyetinin doğası itibariyle kullanılan, hukukun
ve karara dayanak yapılması için, söz konusu ilke- dayandığı düşünülen adalet kavramına gönderme
nin bütün devletlerin tartışmasız kabul ettiği bir yapar. Bazı durumlarda genel olarak hukuk, özel
ilke olması aranmaz. Ancak bununla birlikte, uyuş- olarak da uluslararası hukuk, görülmekte olan da-
mazlığın niteliği ve tarafların hukuk sistemlerine vaya uygulanabilecek kuralları tüm açıklığıyla ve
göre değerlendirme yapılması da kaçınılmazdır. ayrıntısıyla bünyesinde barındırmaz. Böyle bir be-
Kuramsal açıdan üzerinde konuşulması bazı güç- lirsizlik, hatta daha doğru bir ifadeyle kural yok-
lükler çıkarsa da hukukun genel ilkelerinin en azın- luğu durumunda dahi, dava ve mevcut diğer ku-
dan bir kısmının saptanmasında büyük sorunlar çık- rallar bir karar verilmesini zorunlu kılıyor olabilir.
maz. Zira farklı kültürlere, farklı tarihsel süreçlere ve İşte böyle bir durumda hukukta karar makamının
farklı coğrafyalarla ait olsalar da hukuk sistemleri en doldurması gereken hukuki boşlukların bulundu-
temel konularda büyük benzerlik gösterir. Sözgeli- ğu kabul edilir. Hakça ilkeler veya hakkaniyet de
mi, dava açma hakkı, savunma hakkı, tazminat hak- bu hukuki boşlukların doldurulmasında gündeme
kı, hakkın kötüye kullanılamaması gibi kurumlar, gelir. Zira kural yokluğuna rağmen karar verilecek
hukuk sistemlerinin özünü oluşturur. Yine irade sa- yani bir hukuk boşluğu doldurulacaksa, böyle ey-
katlıklarının veya olağanüstü koşulların sözleşmelere lem keyfi olamayacak, tarafların ve genel olarak hu-
etkili olabileceği, pek çok hukuk sisteminde kabul kuk düşüncesinin ulaşmaya çalıştığı kabul edilen
edilmiştir. İnsan hakları ile ilgili küresel gelişmeler adalet hayata geçirilecektir.
çerçevesinde, ayrımcılık yasağı, adil yargılanma hak- Bununla birlikte, özellikle farklı görüşleri temsil
kı gibi kavramların da hukuk sistemleri açısından eden hukuk sistemlerine sahip devletler arasındaki
ortak noktalar oluşturduğu söylenebilir. Hukuk sis- uyuşmazlıklar söz konusu olduğunda böyle bir ada-
temleri arasında bu tip temel konulardaki ayrılıklar let düşüncesinin kolaylıkla hayata geçirilemeyeceği
ancak ayrıntı düzeyinde kalmaktadır. de açıktır. Hakça ilkeler, günümüzde daha çok de-
Genel ve soyut bir ifade olan hukukun genel il- niz alanlarındaki sınırlamaların belirlenmesinde ve
kelerinin hangi ilkeleri içerdiğini açıkça ve tümüyle gelişmekte olan devletlerin, refahın fakir ve zengin
listelemek olanaklı değildir. Böyle bir listeleme, esa- devletler arasında daha adil bir biçimde dağıtılarak
sında, bu hukuk kaynağının tamamlayıcı işlevi açı- yeni bir küresel ekonomik düzen kurulması gerek-
sından da uygun olmaz. Bununla birlikte, uluslarara- tiği yönündeki iddialarıyla gündeme gelmektedir.
sı hakemlik ve yargı organlarının uygulamalarından Sözgelimi, UAD, 1993 tarihli bir kararında, Nor-
yola çıkarak, bir kısmını yukarıda saydığımız, kabul veç ve Danimarka arasındaki deniz alanının sınırla-
görmüş bazı genel hukuk ilkelerinden bahsedilebilir. rının belirlenmesinde, uluslararası deniz hukukuna
Üzerinde sıkça durulan bir hukuk genel ilkesi, ait uluslararası hukuk metinlerini uygularken, da-
‘hakça ilkeler’dir. ‘Hakkaniyet’ (İng. equity) olarak vanın özel koşullarını da dikkate almış ve bu özel
da isimlendirilen hakça ilkeler, hukuki karar verme koşulların adalet ve hakkaniyet çerçevesinde çözü-
me kavuşturulması yönünde karar vermiştir.

ÖÇ 1 Uluslararası hukukun asli kaynaklarını sıralayarak açıklayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Kendinizi, uluslararası bir


uyuşmazlığı uluslararası hu- Uluslararası andlaşmaların
kuk uyarınca çözmekle gö- hukukun asli kaynakların- Çok taraflı uluslararası and-
revlendirilmiş bir hakem ola- dan olmasını kitabın ilk laşmaların hukuk kaynağı
rak düşünün. Bu konumdaki bölümünde gördüğünüz re- olmak bakımından değerini
bir kişinin uygulayacağı hu- alist uluslararası hukuk yak- tartışın.
kuku bulmasının ne anlama laşımı ile ilişkilendirin.
geldiğini açıklamaya çalışın.

29
Uluslararası Hukukun Kaynakları

YARDIMCI KAYNAKLAR Karar verilirken sadece uluslararası yargı organ-


larının değil, iç hukuklar çerçevesinde ulusal mah-
kemelerin verdiği kararlardan da yararlanılabilir. Bu
Yargı Kararları yararlanma, özellikle uluslararasılık özelliği taşıyan
Yukarıda da belirttiğimiz gibi, UAD Statüsü olaylarda verilen kararlar açısından söz konusudur.
md. 38(1)(d), uygulanacak hukuk kurallarının Nitekim, sözgelimi diplomatik dokunulmazlıkla il-
saptanmasında yardımcı kaynak olarak yargı ka- gili uluslararası hukukun gelişiminde Batılı devlet-
rarlarına yer verir. Bu hükümde yer alan ‘yargı ka- lerin iç hukuklarında ulusal mahkemelerce verilen
rarı’ geniş anlama sahip olup uluslararası yargı ve kararların etkisi büyük olmuştur.
hakemlik kararları yanında iç hukuklardaki yargı
kararlarını da kapsar.
Öğreti
Yargı kararlarının uygulanacak hukukun sap-
tanmasına kaynaklık etmesi, Statü’de belirtildiği Statü’nün yer verdiği bir başka yardımcı hukuk
üzere, yardımcı olma işlevine sahiptir. Dolayısıyla kaynağı, öğreti/doktrindir. Öğreti, araştırma alanı-
bundan önce ele aldığımız kaynaklar, yani antlaş- nın uzmanlarınca ortaya konan görüşlerdir. Bu çer-
malar, örf ve adet hukuk ve hukukun genel ilkeleri, çevede, karar verilirken, uluslararası hukukçuların
Divan’ın önündeki davaya uygulanabileceği düşü- çeşitli şekillerde ortaya koydukları görüşlerden de
nülen kuralın kapsamı konusunda duraksama ya- yararlanabilecektir.
şanıyorsa, Divan, yargı kararlarından yola çıkarak Öğreti, uluslararası hukukun az gelişmiş alanla-
uygulanacak kuralı, diğer bir ifadeyle uluslararası rında çok daha etkili olmaktadır. Nitekim uluslara-
hukuk kuralını çeşitli yargı kararlarından yararla- rası hukukun bir bütün olarak oldukça ilkel olduğu
narak saptayabilecek yahut bir kuralın kapsamını dönemlerde, öğreti, yani uluslararası hukukçuların
bu çerçevede belirleyebilecektir. görüşleri, uluslararası hukukun her alanındaki tar-
Söz konusu hüküm, Statü’nün 59. maddesine tışma, iddia ve kararda büyük öneme sahip olmuş-
gönderme yaparak Divan’ın verdiği kararların sade- tur. H. Grotius’la başlayan uluslararası hukukun
ce dava konusu olayın tarafları açısından ve davayla hangi kurallardan oluştuğunu göstermeye çalışan
ilgili olarak bağlayıcı olduğunu hatırlatır. Bunun eserler, uzunca bir süre talep, iddia ve kararlara kay-
anlamı, Divan’ın verdiği bir kararın sonra meydana naklık etmiştir. Ancak uluslararası hukuk geliştikçe
gelecek olaylar açısından bir ‘kural’ niteliği taşıma- ve asli kaynaklar belirginleştikçe, öğretinin yargı
dığıdır. Bu açıdan Divan’ın işlevi, özellikle Ang- kararlarında kendisine bulduğu yer de azalmıştır.
lo-Sakson hukukundaki yargı kararlarının sonraki Özellikle günümüzde, küresel ölçekte uluslararası
davalar açısından diğer mahkemeleri de bağlayıcı hukukla ilgili yayınların çeşitliliğinde ve sayısın-
rolünden açıkça ayrılmıştır. Bununla birlikte, ge- daki artış, pratik olarak öğretinin takip edilmesi-
rek Divan’ın gerekse başka yargı organlarının ver- ni ve kararlara gerekçe oluşturmasını da zorlaştır-
dikleri kararları istikrarlı bir şekilde benzer olaylar maktadır. Bununla birlikte, uluslararası hukukun
açısından da devam ettirdikleri gözlemlenmekte ve tartışmalı ve az gelişmiş yahut yeni ortaya çıkmış
hatta beklenmektedir. Kısaca ifade edecek olursak alanlarında, öğreti etkisini devam ettirmektedir. Bu
Divan’ın vermiş olduğu bir karar, sonraki davalarda etki Divan kararlarında açıkça gözlemlenmese bile,
verilecek kararın temelini oluşturmaz ancak Divan, uluslararası hakemlik kararları, uluslararası hukuk-
daha önce benzer bir olayda verdiği karardan, yeni çuların eserlerine sıklıkla gönderme yapmaktadır.
davada yararlanabilir.

30
Uluslararası Hukuk I

ÖÇ 2 Uluslararası hukukun yardımcı kaynaklarını sıralayarak tanımlayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Uluslararası hukukun yar-


Yeni gelişen uluslararası hu- Yargı kararlarının hukuk
dımcı kaynağı olarak öğreti
kuk alanlarında öğretinin kaynağı olmasını değerlen-
ile hukukun genel ilkelerini
rolünü tartışın. dirin.
ilişkilendirin.

HAKKANİYET VE NISFET göre çözmeye karar veremez. Tarafların bu konuda


Uluslararası hukukun kaynaklarını listeleyen mutlaka talepte bulunmuş olması gerekir. Divan’a
UAD Statüsü md. 38’in yukarıda da alıntıladığımız taraflarca hakkaniyet ve nısfete göre karar verme yet-
ikinci fıkrası, buraya kadar gördüğümüz hukuk kay- kisi verilmesi, yargıcın mutlaka 38/1’de öngörülen
nakların yanında, bir davanın çözümünde bir başka kurallara dayanmayacağı anlamına gelmez. Somut
olanağa daha işaret eder. Bu, Divan’ın hakkaniyet ve olayda adil olanı bulmaya çalışırken Divan, yukarıda
nısfete göre karar verebilmesi olanağıdır. bahsettiğimiz kaynaklara da başvurabilir.
Esasında hakkaniyet ve nısfeti teknik anlamıy-
la bir ‘hukuk kaynağı’ olarak görmek zordur. Zira
Re’sen:
bu konuda farklı görüşler de bulunmakla birlikte,
Kendiliğinden, herhangi bir isteğe, talebe
hakkaniyet ve nısfete göre karar verme, Divan’ın,
gerek olmadan.
davanın taraflarının kabul etmesi şartıyla, mevcut
uluslararası hukuku zorunlu olarak uygulamak yeri-
ne, daha esnek karar vermesini olanaklı kılar. Hatta
böyle bir temele dayanan kararın, mevcut uluslara- Divan’ın bugüne kadar verdiği kararlarda, hak-
rası hukukun hükümlerini aşabileceği, bir anlam- kaniyet ve nısfete göre karar verilmiş olmasının ör-
da ‘olması gereken hukuk’ düşüncesine dayanarak neği yoktur. Bununla birlikte uluslararası hakemlik
yargıçların adalet duygusunu yansıtabileceği söy- organları, hakkaniyet ve nısfet çerçevesinde karar
lenebilir. Divan re’sen davayı hakkaniyet ve nısfete verebilmektedirler.

ÖÇ 3 Uluslararası uyuşmazlıkların çözümünde hakkaniyet ve nısfetin uygulanma


olanaklarını tartışabilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Tarafların Divan’a aralarında-


ki uyuşmazlığı çözerken hak-
Devletler aralarındaki uyuş-
kaniyet ve nısfete göre karar
mazlığın çözümünde hak-
vermesini talep ettiğini düşü-
Hakkaniyet ve nısfet ile kaniyet ve nısfetin uygu-
nün. Böyle bir kararı verirken
hakça ilkeleri ilişkilendirin. lanmasına rıza gösterirken
Divan’ın diğer hukuk kay-
neyi amaçlamış olabilirler?
naklarına, başka bir ifadeyle
Tartışın.
uluslararası hukuka dayanıp
dayanamayacağını tartışın.

31
Uluslararası Hukukun Kaynakları

KAYNAKLAR ARASINDAKİ gulama, hukukun iyi bilinen bir ilkesinin, ‘sonraki


HİYERARŞİ kural eski kuralı kaldırır’ ilkesinin de sonucudur.
İster ulusal isterse uluslararası hukuk olsun, Antlaşma ile örf ve adet kuralları aynı konuyu
hukuk kuralları farklı türlerde ortaya çıkar. Farklı düzenlemekle birlikte, bu düzenlemenin kapsamı
türlerdeki hukuk kurallarının, hukuk kaynakları- açısından farklılık bulunuyor olabilir. Bu durumda
nın bağlayıcılığı da farklıdır. Kuralların bir sistem yine hukukun iyi bilinen bir ilkesi, ‘özel nitelikli
oluşturduğu düşünülür ve bu farklı türdeki kurallar kurallar genel nitelikli kurallara tercih edilir’ ilkesi
sistem içindeki yerlerine göre aynı zamanda belli uyarınca, bu iki kuraldan hangisi daha özel, daha
bir hiyerarşinin, yani altlık-üstlük ilişkisinin konu- dar bir düzenleme yapıyorsa o tercih edilir.
su olurlar. Nihayet, örf ve adet kuralı, bir antlaşmadan
Bazı kuralların diğer kurallardan üstte olma- sonra ortaya çıkmış ve bu antlaşmanın ilgili hü-
sının anlamı, bu kurallar arasında kapsamları iti- kümlerine aykırı bir içerikle olmuş olabilir. Ulusal
bariyle bir çatışma olduğu takdirde altta olanlara hukuklarda da görülen kanunların uzun süre uygu-
tercih edilecekleridir. Başka bir ifadeyle, yargı or- lanmamasından kaynaklanan bir tartışma, ulusla-
ganları böyle bir çatışma durumunda üstün olan rarası hukuk açısından da sürdürülerek uzun süre
kuralları uygulayacaklardır. Ulusal hukuklarda uygulanmamış bir antlaşma hükmünün yanında
böyle bir hiyerarşi, bazı organların alttaki hukuk aynı zamanda ona aykırı bir devlet uygulamasının
kurallarını üstteki hukuk kurallarına aykırılıkları kesintisiz devam etmesinin, antlaşmadan sonra or-
nedeniyle iptal edebilmesi mekanizmasıyla destek- taya çıkan örf ve adet kuralının geçerli olacağını
lenir. Sözgelimi, Türk hukuk sisteminde Anayasa kabul etmek mümkündür.
Mahkemesi Anayasaya aykırılık tespit ettiği du- Antlaşmalar ile örf ve adet kuralları arasındaki
rumda kanunları, Danıştay ise kanuna aykırılık ilişkide son olarak uluslararası hukukun emredici
tespit ettiği durumda yönetmelikleri iptal edebil- kuralları konusuna da değinmek gerekiyor. Ulusla-
mekte, yürürlükten kaldırabilmektedir. rarası literatürde ‘jus cogens’ kurallar olarak bilinen
Uluslararası hukuk kurallarının da hiyerarşik bu kurallar, 1969 tarihli Viyana Antlaşmalar Huku-
bir sistem oluşturduğu kabul edilir. Ancak ulus- ku Sözleşmesi’nin 53. maddesinde şu şekilde yer alır:
lararası hukuk düzeninde ulusal hukuklara benzer
bir iptal veya yürürlükten kaldırma mekanizması “...milletlerarası genel hukukun emredici bir nor-
mu, bir bütün olarak Devletlerin milletlerarası
bulunmaz. Bunun yerine yargı organları, verdikleri
toplumunun, kendisinden hiçbir surette sapmaya
kararlarla bu hiyerarşiyi tanır ve sürdürürler. müsaade edilmeyen ve ancak aynı nitelikte olan
Uluslararası hukuk kuralları hiyerarşisinde en daha sonraki bir milletlerarası genel hukuk nor-
üstte uluslararası antlaşmalar ve uluslararası örf ve mu ile değiştirilebilecek olan bir norm olarak ka-
adet kuralları bulunur. İlkesel olarak bu iki kural bul ettiği ve tanıdığı bir normdur.”
türü ağırlık bakımından birbirlerine denk kabul
edilir. Bununla birlikte somut durumlarda orta- Dolayısıyla bu nitelikte kurallar söz konusu ol-
ya çıkan çatışmanın niteliğine göre bir belirleme duğunda, bu kuralların antlaşmalara tercih edilece-
yapmak gerekebilir. Ancak bu belirleme hiyerarşik ği söylenebilir. Bununla birlikte, hangi kuralların
ilişkiden değil, genel bir hukuk anlayışından kay- jus cogens hükmünde olduğu konusunda tartışma-
naklanır. ların sürmekte olduğu da belirtilmelidir.
Aynı konuda birbirinden farklı içeriğe sahip UAD Statüsü’nün yukarıda alıntıladığımız
antlaşma ile örf ve adet kuralı varlığında, bazı du- 38(1) maddesinde, hukukun genel ilkeleri yardım-
rumlarda, antlaşmanın önceliğe sahip olduğu söy- cı kaynaklardan önce, uluslararası antlaşmalar ve
lenebilir. Zira örf ve adet kurallarının varlığından uluslararası örf ve adet hükümleri ile birlikte sayıl-
bahsedebilmek için, esasında, uzun süreli ve dev- maktaydı. Ancak hukukun genel ilkelerinin işlevi-
letler tarafından kesintisiz uygulamaya konu olmuş nin, dava konusu olayı çözümünde antlaşmalara ve
kurallar bulunmalıdır. Ancak bir antlaşma örf ve örf ve adet kurallarına dayandırılan hukukta ortaya
adet kuralına rağmen akdedilmişse bu durumda çıkabilecek bir boşluğun doldurulması olduğunu
devletlerin iradelerinin antlaşma hükümleri uya- söylemiştik. Dolayısıyla bu kurallar arasında hiye-
rınca ortaya çıktığı kabul edilmek gerekir. Bu uy- rarşik bir ilişki kurmak zordur.

32
Uluslararası Hukuk I

UAD Statüsünde yardımcı kaynaklar olarak yer alan yargı kararları ve öğreti, uygulama açısından da
açıkça ilk gruptaki kuralların altında yer alır. Yargı kararları ve doktrin arasında ise açık bir hiyerarşik ilişki
olmasa bile, yargı kararlarının biraz daha üstte görüldüğünü söylemek mümkündür.
Hakça ilkeler, belirttiğimiz gibi, hukukun genel ilkeleri altında görülerek ayrı bir kaynak olarak dahi
kabul edilmeyebilir. Ayrı bir kaynak olarak kabul edildiği durumda ise hakça ilkeler, hiyerarşinin alt sıra-
larında yer alacaktır.
Hakkaniyet ve nısfet söz konusu olduğunda ise tarafların, davanın çözümünde mevcut uluslararası hu-
kuk kuralların bağlayıcılığı yerine yargı organının adalet anlayışına açıkça rıza göstermeleri söz konusudur.
Hakkaniyet ve nısfet uygulaması her ne kadar mevcut uluslararası hukuktan tümüyle uzaklaşamayacaksa
da, böyle bir durumda hiyerarşiden bahsetmek mümkün değildir.

ÖÇ 4 Uluslararası hukukun kaynaklarını bağlayıcılıkları açısından karşılaştırabilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Uluslararası hukukun kay-


Bu bölümde anlatılan hiye- Uluslararası hukukun kay-
nakları arasındaki hiyerar-
rarşi kavramını, Kelsen’in nakları arasında net ve kesin
şide devletlerin yaptıkları
ilk bölümde anlatılan bir hiyerarşik ilişkinin ku-
andlaşmaların üst sırada ol-
Grundnorm anlayışı ile iliş- rulamıyor olmasının nedeni
masının nedeni ne olabilir?
kilendirin. ne olabilir? Tartışın.
Tartışın.

DEVLETLERİN TEK TARAFLI İŞLEMLERİ


Yukarıda, bir hukuk kaynağı türü olarak uluslararası antlaşmaları ele almıştık. Antlaşmalar, iki veya çok
taraflı uluslararası hukuk işlemleridir. Bunun yanında bir de devletlerin tek taraflı olarak yaptıkları bazı
eylemler vardır ki bazı yazarlarca bu eylemler ‘tek taraflı hukuki işlemler’ olarak isimlendirilir. Tek taraflı
hukuki işlemler, geleneksel olarak uluslararası hukukun kaynakları arasında sayılmaz. Nitekim UAD Sta-
tüsü’ndeki listede de böyle bir madde bulunmaz. Bununla birlikte, devletlerin tek taraflı işlemlerinin ulus-
lararası uyuşmazlıkların çözümünde hak ve yükümlülük yaratan işlemler olarak kabul edilebilmektedir.
Bir devletin herhangi bir eyleminin tek taraflı bir hukuki işlem kabul edilebilmesi için, öncelikle, tek
taraflı bir irade açıklamasının bulunması gerekir. Tek taraflı irade beyanını yapan kişi (devlet), bağlanmak
niyetiyle hareket etmelidir, yani ileride beyanın gerektirdiği şekilde davranacağını düşünüyor olmalıdır.
Bağlanma niyetinin olup olmadığı, beyanın yapıldığı hâl ve koşullara ve beyanın içeriğine bakılarak tespit
edilir. Bu irade beyanı bağımsız olmalıdır; yani başka bir irade ile birlikte anlam ifade eden veya hukukun
öngördüğü bir statükonun uygulanmasına yol açan bir kural olması nedeniyle hukuki sonuçlara yol açan
bir irade beyanı olmamalıdır.
Uluslararası hukukta kabul edilen tek taraflı hukuki işlemler; vazgeçme, tanıma, tebliğ, kınama ve tek
taraflı söz vermedir.
Vazgeçme, bir hukuk kişisinin kendi iradesiyle bir hakkını başkasına devretmeksizin terk etmesidir.
Tanıma, bir hukuk kişisinin hukuken önem taşıyan bir konuda, o durumun varlığının saptandığına ve
meşruiyetinin kabul edildiğine dair tek taraflı irade beyanıdır.
Kınama veya protesto, belirli bir durumun, iddianın yada davranışın meşruiyetinin kabul edilmediği-
ne dair tek taraflı bir irade beyanıdır.

33
Uluslararası Hukukun Kaynakları

Tebliğ, bir devletin hukuken önem taşıyan bir durumu bir veya birkaç devletin bilgisine sunmasıdır.
Tek taraflı söz verme ise, bir hukuk kişinin belirli bir konuda belirli bir şekilde davranacağını, hiçbir
koşul koymadan, diğerlerince kabul edilmesini beklemeden, belirten tek taraflı irade beyanıdır.
Tek taraflı hukuki işlemler, beyanda bulunan için hukuki sonuç doğurur. Bununla birlikte tek taraflı
işlemlerle başka hukuk kişileri için hak yaratılması mümkündür. Ancak bazı tartışmalar olmakla birlikte,
tek taraflı hukuki işlemlerin başka hukuk kişileri için borç veya yükümlülük yaratacağı, genel olarak kabul
edilmemektedir.

ÖÇ 5 Uluslararası hukukta devletlerin tek taraflı işlemlerinin hak ve yükümlülük doğuran


niteliğini betimleyebilme

Araştır 5 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Devletlerin tek taraflı iş-


Devletlerin tek taraflı iş- lemlerinin hukuk kaynağı
Devletlerin tek taraflı işlem-
lemlerinin hukuk kaynağı olarak kabul edilmemesi
leri ile örf ve adet hukuku-
olabilmesinin temeli ne ola- durumunda ne gibi huku-
nu ilişkilendirin.
bilir? Tartışın. ki sorunlar ortaya çıkabilir?
Tartışın.

yaşamla ilişkilendir

yeniden başlatılması yönündeki çabaları torpil-


lemekte” uyarısı da yapıldı. Bu bağlamda, özel-
likle Kudüs’ün demografik yapısının, statüsünün
ve kültürel kimliğinin değiştirilmesi yönündeki
Türkiye’den İsrail’e ‘şiddetli’ kınama teşebbüslerinin kaygı yarattığını da vurgulayan
Türkiye, İsrail’in, uluslararası toplumun Bakanlık, İsrail’in, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te
ısrarlı çağrılarını hiçe sayarak Doğu Kudüs’te yürüttüğü yerleşim faaliyetlerini durdurması ve
1300’den fazla yeni yerleşim birimini inşası kara- nihai statü müzakerelerini olumsuz etkileyecek
rını almasını şiddetle kınadı. tek taraflı adımlardan kaçınması beklentisini de
Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada dile getirdi.
“İsrail’in, uluslararası toplumun müteaddit de-
falar yaptığı çağrıları hiçe sayarak, bu kez Doğu Kaynak: Radikal 12.11.2010
Kudüs’te 1,300’ün üzerinde yeni yerleşim birimi
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType
inşası kararı almasını şiddetle kınıyoruz” deni-
=RadikalDetay38ArticleID=10287508category
lirken “Bu tür faaliyetler, barış görüşmelerinin
ID=81

34
Uluslararası Hukuk I

Uluslararası hukukun asli


ÖÇ 1 kaynaklarını sıralayarak
açıklayabilme

Uluslararası hukukun asli kaynakları, uluslararası andlaşmalar


Uluslararası Hukukun Asli
Kaynakları ile uluslararası örf ve adet kurallarıdır. Tamamlayıcı bir işleve
sahip olan hukukun genel ilkeleri de, asli kaynaklardan kabul
edilir.

bölüm özeti
Uluslararası hukukun yardımcı
ÖÇ 2 kaynaklarını sıralayarak
tanımlayabilme

Uluslararası hukukun yardımcı kaynakları, öğreti ve yargı ka-


Yardımcı Kaynaklar rarlarıdır. Uluslararası uyuşmazlıkların çözümünde yargı or-
ganları, asli kaynaklardan çıkardıkları hükümleri uygularken,
uluslararası hukuk alanında uzmanlaşmış yazarların eserleri ile
uluslararası ve ulusal yargı organlarının daha önce vermiş ol-
dukları kararlardan yararlanabilirler. Bunun yanında hukukun
genel ilkelerinden sayılabilecek ‘hakkaniyet’in de, yargı organ-
larının başvurabileceği yardımcı bir hukuk kaynağıdır.

Uluslararası uyuşmazlıkların
ÖÇ 3 çözümünde hakkaniyet ve nısfetin
uygulanma olanaklarını tartışabilme

Uluslararası hukukun kaynaklarını listeleyen UAD Statüsü


Hakkaniyet ve Nısfet Divan’ın hakkaniyet ve nısfete göre karar verebilmesine ola-
nak sağlar. Hakkaniyet ve nısfete göre karar verme, Divan’ın,
davanın taraflarının kabul etmesi şartıyla, mevcut uluslararası
hukuku zorunlu olarak uygulamak yerine, daha esnek karar
vermesini olanaklı kılar.

35
Uluslararası Hukukun Kaynakları

Uluslararası hukukun
ÖÇ 4 kaynaklarını bağlayıcılıkları
açısından karşılaştırabilme

Hukuk kaynakları kendi arasında bir hiyerarşi oluşturur. Bu


Kaynaklar Arasındaki Hiyerarşi hiyerarşi, bazı kuralların öncelikle uygulanacağını gösterir.
Uluslararası hukuk kuralları hiyerarşisinde en üst sırada ulusla-
rarası andlaşmalar ile örf ve adet kuralları bulunur. Bu kurallar
bölüm özeti

bağlayıcılık açısından eşit görülmekle birlikte, uygulamada aynı


konuyla ilgili olmaları durumunda uluslararası andlaşmalar öne
çıkar. Hukukun genel ilkeleri, hukuk boşluğu bulunduğu tak-
dirde gündeme gelir. Yardımcı kaynaklar olan yargı kararları ve
öğreti arasında açık bir hiyerarşi ilişkisi bulunmasa da, ilkinin
biraz daha üstün görüldüğü söylenebilir.

Uluslararası hukukta devletlerin tek


ÖÇ 5 taraflı işlemlerinin hak ve yükümlülük
doğuran niteliğini betimleyebilme

Devletlerin tek taraflı işlemleri, uluslararası uyuşmazlıkların


Devletlerin Tek Taraflı İşlemleri çözümünde hak ve yükümlülük yaratan işlemler olarak kabul
edilmektedir. Uluslararası hukukta kabul edilen tek taraflı hu-
kuki işlemler; vazgeçme, tanıma, tebliğ, kınama ve tek taraflı
söz vermedir.

36
Uluslararası Hukuk I

1 Aşağıdakilerden hangisi uluslararası hukukun 6 Bir hukuk kişisinin hukuken önem taşıyan
asli kaynaklarından biridir? bir konuda, o durumun varlığının saptandığına ve
A. Öğreti meşruiyetinin kabul edildiğine dair tek taraflı irade

neler öğrendik?
B. Yargı kararları beyanı aşağıdakilerden hangisidir?
C. Hukukun genel ilkeleri A. Tanıma
D. Uluslararası antlaşmalar B. Vazgeçme
E. Hakkaniyet ve nısfet C. Tebliğ
D. Tek taraflı söz verme
2 Uluslararası örf ve adet kurallarıyla ilgili ola- E. Kınama
rak aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A. Teamül kuralları da denir.
7 Uluslararası antlaşmalarla ilgili olarak aşağı-
daki ifadelerden hangisi yanlıştır?
B. Uluslararası hukukun yardımcı kaynaklarından
biridir. A. Asli kaynaktır.
C. Bir kuralın örf ve adet kuralı olabilmesi için B. Uluslararası hukuk kişileri arasında yapılır.
maddi ve psikolojik koşulları yerine getirmesi C. Hak ve yükümlülükler yaratır.
gerekir. D. Örf ve adet kurallarından her anlamda üstün-
D. Örf ve adet kuralına kaynaklık eden davranış, dür.
devletlerin birbirleriyle ilişkileri açısından yap- E. İki veya çok taraflı olabilir.
tıkları eylemlerdir.
E. Bölgesel örf ve adet kuralları da vardır. 8 Bir hukuk kişisinin kendi iradesiyle bir hak-
kını başkasına devretmeksizin terk etmesine ne ad
3 Uluslararası hukukun tamamlayıcı kaynağı verilir?
aşağıdakilerden hangisidir? A. Vazgeçme
A. Hukukun genel ilkeleri B. Tebliğ
B. Uluslararası antlaşmalar C. Kınama
C. Uluslararası örf ve adet D. Tanıma
D. Yargı kararları E. Tek taraflı söz verme
E. Öğreti
9 Aşağıdaki eşleştirmelerden hangileri yanlıştır?
4 Aşağıdakilerden hangisi yardımcı kaynaklar- I. Antlaşmalar-Asli kaynak
dan biridir?
II. Örf ve adet- Yardımcı kaynak
A. Uluslararası antlaşmalar
III. Yargı kararı- Tamamlayıcı kaynak
B. Hukukun genel ilkeleri
C. Yargı kararları IV. Öğreti- Yardımcı kaynak
D. Hakkaniyet ve nısfet V. Hukukun genel ilkeler-Yardımcı kaynak
E. Uluslararası örf ve adet hukuku
a. I. IV. V.
b. II. III. V.
5 Hakkaniyet ve nısfetle ilgili olarak aşağıdaki c. IV. V.
ifadelerden hangisi yanlıştır? d. I. II.
A. Statünün 38/2. maddesinde düzenlenmiştir. e. I. II V
B. Somut olayda adil olanı bulma anlamındadır.
C. Üç işlevi olduğu kabul edilir. 10 Hukuki karar verme faaliyetinin doğası iti-
D. Divan’ın daha esnek karar vermesini olanaklı bariyle kullanılan, hukukun dayanağı düşünülen
kılar. adalet kavramına gönderme yapan aşağıdakilerden
E. Divan re’sen hakkaniyet ve nısfete göre karar hangisidir?
verebilir. A. Antlaşma
B. Öğreti
C. Yargı kararı
D. Hukukun genel ilkeleri
E. Hakça ilkeler

37
Uluslararası Hukukun Kaynakları

Yanıtınız yanlış ise “Uluslararası Hukukta


1. D 6. A Yanıtınız yanlış ise “Tek Taraflı Hukuki İş-
Kaynaklar” konusunu yeniden gözden geçi-
lemler” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
riniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı

2. B Yanıtınız yanlış ise “Uluslararası Örf ve 7. D Yanıtınız yanlış ise “Uluslararası Antlaşma-
Adet” konusunu yeniden gözden geçiriniz. lar” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

3. A Yanıtınız yanlış ise “Hukukun Genel İlkele- 8. A Yanıtınız yanlış ise “Tek Taraflı Hukuki İş-
ri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. lemler” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Uluslararası Hukukta


4. C Yanıtınız yanlış ise “Yardımcı Kaynaklar” ko- 9. B
Kaynaklar” konusunu yeniden gözden geçi-
nusunu yeniden gözden geçiriniz.
riniz.

5. E Yanıtınız yanlış ise “Hakkaniyet ve Nısfet” 10. E Yanıtınız yanlış ise “Hakça İlkeler” konusu-
konusunu yeniden gözden geçiriniz. nu yeniden gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
2 Anahtarı

Bir uyuşmazlığın tarafları, belli bir olayla ilgili olarak karşıt iddialarda bulu-
nurlar. Uyuşmazlığı çözmeye yetkili kişi veya kurum, kararını mevcut kural-
lara dayandırır. Uluslararası bir uyuşmazlık söz konusu olduğunda, kararın
dayanağı uluslararası hukuktur. Herhangi bir devletin yaptığı yargılama faali-
yetinde, yargı organının saptayacağı olgu, üstün iktidarın koyduğu kurallara
aykırı davranılıp davranılmadığıdır. Devletler arasındaki bir uyuşmazlıkta ise
kurallar, doğrudan veya dolaylı olarak devletler tarafından yaratılır. Doğrudan
yaratılmasının en açık örneği, uyuşmazlığa düşen devletler arasında bulunabi-
lecek bir andlaşmalardır. Dolayısıyla böyle bir andlaşmanın varlığı durumun-
da, yargı organı bu andlaşma uyarınca hüküm verecektir. Bunun yanında,
uluslararası ilişkilerin doğası itibariyle bazı kurallar örf ve adetle belirlenmiş
Araştır 1 olabilir. Yargı organı, devletlerin eylemlerinin böyle bir örf ve adet kuralını
gösterdiğini saptadığında, kararını bu hukuk kaynağına dayandıracaktır. Böy-
lece yargı organı, zaten varolan ve içeriği büyük ölçüde belli olan bir hukuku,
vermiş olduğu kararla hayata geçirmiş olmaktadır. Bu hukuk, tarafların da da-
hil olmak istediği hukuktur. Zira uluslararası hukukta, iç hukuklarda olduğu
gibi zorla mahkemeye getirme ve mahkeme kararlarını zorla uygulama imkanı
yoktur. Uluslararası ilişkilerin gerekleri, devletlerin işbirliği yapma ihtiyacı
içerisinde olmaları gibi nedenlerle, mevcut hukuk düzenine rıza gösteren bir
devlet, böyle bir yargılamanın tarafı olmayı ve verilecek karara uymayı taah-
hüt eder. Yargı organı, vereceği kararla, sadece iki devlet arasındaki değil, genel
bir uluslararası hukuk düzeninin varlığını da güçlendirmiş olur.

Öğreti uluslararası hukukun yardımcı kaynakları arasındadır. Bir bağlayıcılığı


bulunmadığından da rahatça göz ardı edilebilir. Uluslararası hukukun erken
dönemlerinde öğretinin uygulamaya büyük etkisi olmuştur. Ancak belli alan-
larda iki ve çok taraflı andlaşmaların yapılmış olması, uzun süre uygulanan örf
Araştır 2 ve adet hukuku kuralları ile uzmanlaşmış yargı organlarının kararları öğretiyi
gün geçtikçe arka plana atmıştır. Ne var ki uluslararası hukukun gelişmekte
olan alanlarında yeni yapılacak andlaşmalar da, devletlerin pratikleri de ve
yargı organlarının kararları da kaçınılmaz olarak öğretiden etkilenmektedir.
38
Uluslararası Hukuk I

Araştır Yanıt
2 Anahtarı

Hakkaniyet ve nısfet, tarafların uluslararası hukukun bağlayıcılığını bir ke-


nara bırakarak, Divan’dan, Divan’ın adalet düşüncesine göre karar vermesini
istemeleridir. Dolayısıyla Divan, Statü md. 38(1)’de yazılı hukuk kaynakları-
na uymak zorunda olmadığı gibi, genel kabul görmüş hiyerarşiyi de izlemek
zorunda değildir. Ancak bunun anlamı, Divan’ın söz konusu hukuk kaynak-
larını kesinlikle dikkate almaması gerektiği de değildir. Yani Divan, tarafların
Araştır 3 talebi üzerine hakkaniyet ve nısfete göre karar vereceğinde, pekala söz konusu
hukuk kaynaklarını gözetebilir, mevcut hiyerarşiyi izleyebilir. Zaten Divan’ın
mevcut uluslararası hukukun tamamen aksi yönde bir kararını ‘hakkaniyet ve
nısfet’ olarak adlandırması yahut böyle bir kararın ‘adil’ olduğunu söylemesi
olanaklı değildir. Hakkaniyet ve nısfet, belki, uluslararası hukuktaki genel bir
hükmün haklı bir istisnasını oluşturacak pek az olayda gündeme gelebilir.

Uluslararası hukukun asli öznesi devletlerdir. Her ne kadar uluslararası hukuk


her geçen gün devlet dışındaki varlıklara da özne statüsü tanımakta ise de,
ilk başlardan beri uluslararası hukuka karakterini veren, devletlerin iradeleri
olmuştur. Dolayısıyla da uluslararası hukukun kaynakları arasında devletlerin
yaptıkları andlaşmalar üst sıradadır. Bunun yanında uluslararası hukukun hâlâ
Araştır 4 pek çok durumda varlığını devam ettiren bir ilkesi olarak, devletler eşit ve
egemen varlıklardır. Kendi rızaları olmadan bir yaptırıma maruz bırakılmaları
neredeyse mümkün değildir. Devletlerin uluslararası bir mahkemede yargıla-
nabilmeleri için, o devletin bir andlaşmayla o mahkemenin yargı yetkisini ka-
bul etmiş olması gerekir. Bu da andlaşmaların uluslararası hukukun temelini
oluşturmaya devam etmesi anlamına gelir.

Hukukta özne olabilmek, sadece hak ve yükümlülük sahibi olmak anlamına


gelmez. Hukukta özne olmak aynı zamanda kendi eylemleriyle, sözleşme-
ler yoluyla kendisi için hak ve yükümlülük yaratabilmek anlamına da gelir.
Araştır 5 Sözleşmelerin yanında hukukta özneler tek tarafları eylemleriyle de hak ve
yükümlülük yaratabilirler. Hukuk düşüncesinin zorunlu sonucu olarak dev-
letlerin tek taraflı eylemleri hukuk kaynağı olarak kabul edilir.

39
Uluslararası Hukukun Kaynakları

kaynakça
Acer, Y. ve İ. Kaya (2010), Uluslararası Hukuk –
Temel Ders Kitabı, Ankara: USAK Yayınları.
Doğan, İ. (2016) Devletler Hukuku, Ankara:
Astana.
Karakoç, İ. (2006), Uluslararası Hukukta Emredici
Kural Olgusuna Tarihsel Bir Yaklaşım, Dokuz
Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi,
Cilt: 8, Sayı: 1, 2006, s.87-122.
Malanczuk, P. (2006), Akehurst’s Modern
Introduction to International Law, Londra ve
NewYork: Routledge.
Pazarcı, H. (2010) Uluslararası Hukuk, Ankara:
Turan Kitabevi.
Ünal, Ş. (2005) Uluslararası Hukuk, Ankara:
Yetkin.
Yılmaz, E. (1992) Hukuk Sözlüğü, Ankara: Yetkin.

40
Bölüm 3
Uluslararası Antlaşmalar
öğrenme çıktıları

1 2
Andlaşmaların Yapılması ve Uygulanması Andlaşmaların Sona Ermesi
1 Uluslararası andlaşmaların yürürlük 2 Uluslararası andlaşmaların sona erdirilme
kazanmasını açıklayabilme koşullarını listeleyebilme

Anahtar Sözcükler: • Uluslararası andlaşma • Bağlanma • Onaylama • Katılma • Geçersizlik


• Çekince • Fesih • Çekilme

42
Uluslararası Hukuk I

GİRİŞ leridir. Bu konuyu aşağıda, antlaşmaların oluşumu


Bir uluslararası antlaşma, “uluslararası huku- başlığı altında ele alacağız.
kun kendilerine bu alanda yetki tanıdığı kişiler ara- Bir metnin uluslararası antlaşma kabul edilebil-
sında, uluslararası hukuka uygun bir biçimde, hak mesi için, en az iki tarafı bulunması gerekir. Dola-
ve yükümlülükler doğuran, bunları değiştiren ya yısıyla devletlerin tek taraflı irade beyanları antlaş-
da sona erdiren yazılı irade uyuşması”dır (Pazarcı ma değildir. Bunun yanında antlaşmalar iki devlet
2003, s. 43). arasında yapılabileceği gibi bir antlaşmanın ikiden
Bir önceki ünitede de belirttiğimiz gibi, ulus- fazla tarafı da olabilir. İki devlet arasında yapılan
lararası antlaşmalar, uluslararası hukukun aslî antlaşmalar iki taraflı antlaşmalar, ikiden fazla tara-
kaynaklarındandır. Yazılı olmaları ve taraflarının fı olan antlaşmalar ise çok taraflı antlaşmalar olarak
iradesini ortaya koymaları açısından, uyuşmazlık- adlandırılır.
larda uygulanacak kuralların belirlenmesinde bü- Antlaşmalar, taraflar arasında hak ve yüküm-
yük öneme sahiptirler. lülükler doğurur veya varolan yükümlülükleri de-
Tarihsel açıdan uluslararası hukukun en eski ve ğiştirir yahut sona erdirir. Uluslararası ilişkilerde
önemli kaynağı örf ve adet kuralları olmakla bir- zaman zaman rastlanan hak ve yükümlülük doğur-
likte, özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısında yapılan mayan irade beyanları bu kapsamda değerlendiril-
antlaşmaların sayısında büyük bir artış olmuştur. mez. Bu tip irade beyanları ile iki veya daha fazla
İki taraflı antlaşmaların yanında uluslararası top- devlet, belli yöndeki tutumlarını dile getirmekte-
lumun genelini ilgilendiren konularda yapılan çok dir. Çoğunca iyi niyet veya temenni düzeyinde ka-
taraflı antlaşmalar ile mevcut örf ve adet hukukunu lan bu beyanlara dayanılarak herhangi bir hukuki
yazılı hâle getiren temel antlaşmalar, uluslararası talepte bulunulamaz.
hukukun kaynağı olmak açısından antlaşmaların Devletler arasında yapılan bir antlaşmanın, ta-
önemini artırmıştır. raflarca uluslararası hukuka tabi kılınmaması ola-
Yukarıda verdiğimiz tanımda, antlaşmaların, naklıdır. Bu durumda antlaşmanın yürütülmesiyle
uluslararası hukukun kendilerine bu alanda yetki ilgili hükümler, tarafların belirlediği hukuka tabi
tanıdığı kişiler arasında yapıldığını belirttik. Bu olacaktır. Uluslararası hukuk hükümleri, uluslara-
kişilerle kastedilen öncelikle uluslararası hukuk rası hukuka tabi kılınan antlaşmalar açısından ge-
kişileridir. Bununla birlikte, bazı durumlarda ulus- çerlidir.
lararası hukuk kişisi sayılabileceği kabul edilen bi- Son olarak, devletler arasındaki irade uyuşma-
reylerin antlaşma yapma yetkisi olmadığı gibi, tam larından ‘yazılı’ olanların uluslararası antlaşma sa-
olarak uluslararası hukuk kişisi sayılmasa bile bazı yıldığını belirtmek gerekir. Nitekim Viyana Sözleş-
sınırlı hukuk kişiliğine sahip yönetimler ile anaya- mesi de yazılılık unsuruna yer vermektedir.
sal statüleri izin verdiği ölçüde federe devletler de ‘Antlaşma’ (İng. treaty) kelimesini, uluslararası
antlaşma yapabilmektedir. Bu açıklamadan da an- hukukun kaynağı olan, devletler arasındaki irade
laşılacağı üzere, egemen devletlerin ve uluslararası uyuşmasının genel bir nitelemesi olarak kullanıyo-
örgütlerin uluslararası antlaşma yapabileceğinde ruz. Bununla birlikte, gerek yabancı dillerde gerek
kuşku yoktur. Türkçede, hem bu anlamdaki irade uyuşmaları
1969 tarihli Viyana Antlaşmalar Hukuku Söz- hem de uluslararası hukuk kaynağı oluşturmayan
leşmesi, uluslararası hukukun devletler arasındaki nitelikteki irade uyuşmaları için kullanılan pek çok
antlaşmalarla ilgili hükümlerini düzenler. Sözleş- isim bulunmaktadır. Bunların bir kısmının anlamı-
menin içerdiği hükümlerin büyük bir kısmı, aynı nı bilmek, uluslararası ilişkilerde ortaya çıkan bel-
zamanda, örf ve adet kuralı hâline gelmiş bulun- geleri tanımada ve bu belgeleri uluslararası hukuk
maktadır. Türkiye bu Sözleşme’nin tarafı değildir. açısından değerlendirmede faydalı olacaktır:
Bu ünitede antlaşmalar, asıl olarak söz konusu Söz- Anlaşma: En az resmi işlem gerektiren antlaş-
leşme temelinde incelenecektir. ma türüdür.
Ayrıca 1986 tarihli Devletler ve Uluslararası Sözleşme (Konvansiyon): Genellikle önemli ve
Örgütler ya da Uluslararası Örgütler Arasındaki kural koyucu çok taraflı antlaşmaları bildirmektedir.
Antlaşmalar Hukuku Viyana Sözleşmesi vardır. Statü: Genellikle uluslararası organların çalış-
Uluslararası antlaşma yapmaya yetkili olmaktan ma kuralları ve koşullarını kapsayan antlaşmaları
anlaşılması gereken ikinci nokta, devletler arasın- belirtmektedir.
daki antlaşmaları yapmaya yetkili devlet temsilci-
43
Uluslararası Antlaşmalar

Genel senet (Umumi senet): Genel nitelikli serbesttir. İki taraflı antlaşmalarda genellikle taraf
hükümler içeren çok taraflı antlaşmalar için kul- devletlerin dışişleri ve antlaşmanın konusuyla ilgili
lanılmaktadır. bürokratlarının imza aşamasından önce yaptıkları
Son senet (Nihai senet): Bir kongre ya da kon- toplantılarla metni hazırladıkları gözlemlenmekte-
feransta kabul edilen antlaşmalar ile kimi zaman dir. Çok taraflı antlaşmalar söz konusu olduğunda
toplantıya katılan tarafları da sayan antlaşma nite- ise, birkaç devletin öncülüğünde veya bir ulusla-
likli bir belgeyi belirtmektedir. rarası örgütün girişimiyle, antlaşmanın konusu
ve kapsamı çerçevesinde ilgili devletlere çağrı ya-
Misak (Pakt): Uluslararası ilişkilerin temel dü-
pılmakta ve konferans adı verilen, katılımcı dev-
zenine ilişkin çok taraflı antlaşmaları bildirmede
letlerin yetkilendirilmiş temsilcilerinin katıldığı
başvurulmaktadır.
toplantılar çerçevesindeki tartışmalarla antlaşma
Şart: Uluslararası yaşamı düzenleyen temel ve metinleri hazırlanmaktadır. Bunun yanında, ulus-
kurucu nitelikli antlaşmaları belirtmektedir. lararası bir örgüt bünyesinde, üye devletlerle yazış-
Protokol: Antlaşmalar hukukundaki anlamıyla malar yürütülmek suretiyle de antlaşma metinleri
sınırlı nitelikli antlaşmaları ya da bir ana antlaşma- hazırlanabilmektedir.
yı tamamlayıcı ve ayrıntıları düzenleyici nitelikteki Yukarıdaki gibi çeşitli yöntemlerle metin hazır-
antlaşmaları belirtmektedir (Pazarcı, s. 47-48). landıktan sonra, bu metnin resmileştirilmesi (tev-
sik edilmesi) gerekir. Tevsik işlemi 1969 Viyana
ANDLAŞMALARIN YAPILMASI VE Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi md. 10’da düzen-
UYGULANMASI lenmiştir. Maddeye göre antlaşma metninde öngö-
rülen bir usulle veya antlaşmaya katılan devletlerin
Andlaşmaların yapılması ve uygulanması ço-
mutabık kaldıkları bir usulle tevsik edilir. Ancak
ğunluğu devletler arasındaki uygulamalardan
böyle bir usul yoksa, devletlerin temsilcilerinin ant-
kaynaklanan ve büyük oranda Viyana Antlaşma-
laşma metnini imzalamaları, ad referandum im-
lar Hukuku Sözleşmesi’nde de yansıtılan usullere
zalamaları veya parafe etmeleriyle antlaşma tevsik
tâbidir. Bu başlık altında andlaşmaların yapılma-
edilmiş olur.
sıyla ve uygulanmasıyla ilgili uluslararası hukuk te-
amül ve kurallarını göreceğiz.
Ad referandum imza
Antlaşmaların Oluşumu hükümete danışma koşullu imza anlamı-
Taraflar arasında hukuki sonuç doğuran bir na gelmektedir.
uluslararası antlaşma, çeşitli aşamalardan geçerek
ortaya çıkar. Bu aşamalar, antlaşmaların hazırlık
aşaması, tarafların antlaşmalara bağlanma aşama- Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi md. 7,
sı ve antlaşmaların hüküm doğurmaya başladığı, böyle bir metni kimlerin imzalayabileceğini belirtir.
başka bir deyişle antlaşmaların içeriğine uygun
davranma yükümlülüğünün ve aykırı davranma “Yetki belgesi
durumunda devletin sorumluluğunun doğduğu 1. Bir antlaşma metninin kabulü veya tevsiki
yürürlük aşamasıdır. amacıyla veya Devletin bir antlaşma ile bağlan-
ma rızasını açıklaması amacıyla bir kişinin bir
Devleti temsil ettiği şu hâllerde kabul edilir:
Hazırlık Aşaması a- uygun bir yetki belgesini gösterdiği zaman;
Hazırlık aşaması, bir antlaşma metninin yazılı veya
hâle getirilmesi süreci ile bu metnin taraflarca im- b- ilgili Devletlerin uygulamasından veya diğer
zalanarak resmileştirilmesi, genel olarak kullanılan şartlardan niyetlerinin o şahsın bu amaçlar için
şekliyle tevsik edilmesi anlamına gelir. Antlaşma Devleti temsil ettiğini kabul etmek ve yetki belge-
metninin yazılı hâle getirilmesi süreci açısından, sini bertaraf etmek olduğu ortaya çıktığı zaman;
uluslararası hukukun belirlediği özel bir yöntem 2. Görevleri gereği ve yetki belgesine başvurmaksı-
ve şekil yoktur. Antlaşmanın tarafları metnin ha- zın aşağıdaki kişilerin Devletlerini temsil ettikleri
zırlanması yönteminin belirlenmesi konusunda kabul edilir:

44
Uluslararası Hukuk I

a- Devlet Başkanı, Hükümet Başkanı ve Dışişleri Böyle bir denetleme isteğinin haklılığı, özellikle dı-
Bakanları, bir antlaşmanın akdi ile ilgili her tür- şişleri bakanları ve diplomatik temsilcilerin hazırlık
lü işlemin yapılması amacıyla; sürecine katıldığı antlaşmalar dikkate alındığında,
b- Diplomatik misyon başkanları, kendilerini daha kolay kavranabilir.
akredite eden Devletle akredite oldukları Devlet Değinilmesi gereken önemli bir nokta, imzalan-
arasındaki bir antlaşmayı metin olarak kabul et-
mış ancak henüz bağlayıcı hâle gelmemiş bir met-
mesi amacıyla;
nin, imzalayan devlet açısından tamamen hüküm-
c- Devletler tarafından bir milletlerarası konfe- süz olmadığıdır. Yani yetkili bir devlet temsilcisi
rans veya bir milletlerarası örgüt veya organların-
bir uluslararası antlaşmayı imzalamış ancak henüz
dan birine akredite olan temsilciler, o konferans-
ta, örgütte veya organda bir antlaşma metnini
bağlanma süreci tamamlanmamış ise bu devlet söz
kabul etmek amacıyla.” konusu antlaşmanın henüz tarafı olmadığı hâlde,
bu antlaşmanın konu ve amacını ortadan kaldıra-
Bu hükme göre, uygun bir yetki belgesi göste- cak hareketlerden kaçınmak zorundadır (Viyana
ren kişiler ile ilgili devletlerin uygulamasından veya Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi, md. 18).
diğer şartlardan söz konusu devletlerin kendilerini
temsil ettiğini kabul ettikleri sonucu çıkan kişiler, Basit Usulle Bağlanma
temsil yetkisine sahiptir. Bunun yanında bazı ki-
Her ne kadar bağlanma sürecini, metinleri
şilerin görevleri gereği ve yetki belgesine ihtiyaç
yetkili kişilerce resmileştirilmiş antlaşmaların dev-
olmaksızın devletlerini temsil ettikleri kabul edilir.
letlerin iç hukuklarındaki onaylama süreci olarak
Bunlar, devlet başkanı, hükûmet başkanı ve dışişle-
belirlediysek de bazı durumlarda devletler imza aşa-
ri bakanıdır. Devletler tarafından antlaşma yapmak
masından başka bir onay işlemini gerekli görmemiş
üzere yetkilendirilmiş ve görevlendirilmiş diploma-
olabilirler. Böyle bir durumda yetkili temsilcilerin
tik misyon başkanları ile temsilcilerin de söz konu-
antlaşmayı imzalamış olması, aynı zamanda bağ-
su antlaşmalar açısından tevsik etme yetkisi vardır.
lanma anlamına gelir. Ancak imzanın bağlanma
Bir devleti temsil etmeye yetkili olmayan bir ki- etkisi doğurması için, bizzat antlaşmanın imzanın
şinin bir antlaşmanın akdedilmesiyle ilgili yaptığı bağlayıcılığını içermesi, antlaşma konusunda görü-
bir işlem, o devletçe sonradan teyid edilmedikçe şen devletlerin imzanın bağlayıcılık etkisi üzerinde
hukuki sonuç doğurmaz. anlaşmış olmaları veya temsilcilerin yetki belgesi-
Türk hukuk sisteminde uluslararası antlaşma- nin böyle bir hüküm içermesi gerekir (Viyana Ant-
larla ilgili olarak atanacak Türkiye Cumhuriyeti laşmalar Hukuku Sözleşmesi, md. 12).
temsilcileri ve bu temsilcilerin yetkileri, Cum- Basit usulle bağlanmanın başka bir örneği, ya-
hurbaşkanı kararıyla belirlenir. Bu kararlar Resmi pılan antlaşmanın devletler arasında değiş-tokuş
Gazete’de yayınlanmaz (Milletlerarası Andlaşmala- edilen belgelerle oluşturulmasıdır. Bu durumda,
rın Onaylanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkın- belgelerin değiş-tokuş edilmesiyle antlaşma bağ-
da Cumhurbaşkanı Kararnamesi madde 1). layıcılık kazanmış olur. Böyle bir sonuç için de,
antlaşmayı oluşturan belgelerin böyle bir etkiyi
Bağlanma Aşaması öngörüyor olması veya devletlerin böyle bir etki
üzerinde anlaşmış olmaları gerekir (Viyana Antlaş-
Devletler arasında hazırlanmış ve yetkili kişiler-
malar Hukuku Sözleşmesi, md. 13).
ce resmileştirilmiş bir antlaşma metninin varlığı,
yürürlüğe girmiş, dolayısıyla hak ve yükümlülük Devletler imza ve belge değiş-tokuşu dışında
doğuran bir antlaşmanın ortaya çıktığı anlamına kendi belirleyecekleri başka yöntemlerle de başkaca
gelmez. Bağlayıcı bir metin olarak antlaşmanın va- bir onaya gerek olmaksızın bağlayıcılık kazanacak
rolabilmesi için, ‘bağlanma’ adı verilen bir sürecin antlaşmalar yapmakta serbesttirler (Viyana Antlaş-
daha sonuçlanması gerekir. Bu süreç, devletlerin, malar Hukuku Sözleşmesi, md. 11).
metni tevsik edenler devlet başkanı veya hükümet
başkanı gibi meşru ve en üst düzey temsilcileri bile Onaylamayla Bağlanma
olsa, uluslararası yükümlülükler altına girmeyi, ge-
Yukarıda açıklanan basit usulle bağlanmanın
nelde, iç hukuklarında farklı şekillerde denetleme-
yanında, devletlerin uluslararası andlaşamalara
ye tabi tutmak istemelerinden kaynaklanmaktadır.

45
Uluslararası Antlaşmalar

daha çok onaylama yoluyla bağlanmayı tercih et- 1. Bir Devletin bir antlaşma ile bağlanma rızası
tiklerini söylemek mümkündür. Onaylama, yet- aşağıdaki hâllerde onay ile açıklanır:
kili devlet temsilcilerinin tevsik ettikleri antlaşma a- antlaşma, bu rızanın onay suretiyle açıklana-
metninin, iç hukuklarda öngörülen mekanizmayla cağını öngörüyorsa;
devlet adına bağlayıcı olduğunun kabulü anlamı- b- görüşmeci Devletlerin onayın gerekli olduğu
na gelir. Böylece tevsik ettikleri antlaşma metni, hususunda mutabık oldukları başka türlü tespit
devletlerin iç hukuklarında tercih ettikleri yöntem edilirse;
çerçevesinde, devlet başkanının, yasama organının c- Devlet temsilcileri antlaşmayı onaya tabi ola-
veya bu ikisinin birlikte ortaya koyacağı bir uygun rak imzaladığı zaman; veya,
bulma, kabul etme veya onaylama işlemiyle, bu d- Devletin antlaşmayı onaya tabi olarak imza-
devlet açısından bağlayıcılık kazanır. Devletler iç lama niyeti temsilcisinin yetki belgesinden anla-
hukuklarında onaylama usulünü serbestçe belirle- şıldığı zaman veya görüşmeler esnasında açıklan-
yebilirler. Hatta bazı devletler, yetkili temsilcileri- dığı zaman.
nin imzalarının bağlanma açısından yeterli oldu-
ğunu kabul ederek ayrı bir onay aşamasını gerekli 2. Bir Devletin bir antlaşmayla bağlanma rızası
görmeyebilirler. onayınkine benzer şartlar altında kabul veya tas-
Bir uluslararası antlaşmanın onaylamayla bağ- viple de açıklanır.”
layıcılık kazanacağı, antlaşma metninde açıkça
ifade edilebileceği gibi, tarafların antlaşma görüş- Katılmayla Bağlanma
melerindeki ifade ve tutumlarından da çıkarılabilir Çok taraflı antlaşmalar, yukarıda da belirtti-
(Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi, md. 14). ğimiz gibi, pek çok devletin katıldığı görüşmeler
İkili antlaşmalar söz konusu olduğunda, genel- çerçevesindeki tartışmalar sonucu hazırlanır. Ha-
likle, antlaşmanın iç hukukta onaylandığını gösterir zırlanan antlaşma metninin görüşmelere katılan
onay belgeleri belli bir yerde yahut gönderilerek de- devletler tarafından imzalanması beklenir. Ancak
ğiş-tokuş edilir. Çok taraflı antlaşmalarda ise, antlaş- görüşmelere katılan bir devlet, istediği takdirde,
ma metninde veya antlaşma görüşmeleri sırasında, pekâlâ antlaşmayı imzalamayabilir. Bunun yanında
bir veya birkaç devletin depoziter (depo mercii) görüşmeye katılan bazı devletler antlaşmayı imza-
olarak devletlerin onayla ilgili durumlarını bildiren lamakla birlikte, onaylama aşamasında belirlenen
onay belgelerini toplayacağı ve ilgili yazışmaları ve süre içerisinde onay belgesini depoziter devlete ilet-
bildirimleri yapacağı belirlenir. Antlaşmayla bağlan- meyebilir. Son bir ihtimal olarak, antlaşma görüş-
mak isteyen imzacı devletler onay belgelerini yine melerine katılmamış bir devlet, antlaşmanın tarafı
antlaşmayla belirlenen süre çerçevesinde bu depo olmak isteyebilir. Bu durumlarda devletlerin daha
mercii devletlere gönderirler. Onay belgesinin ilgili sonra antlaşmanın tarafı olabilmesine, katılmayla
devlete teslimi ile antlaşma, devlet açısından bağla- bağlanma ismi verilir. Böyle bir olanağın buluna-
yıcılık kazanmış olur. Ancak unutmamak gerekir ki, bilmesi için ya antlaşma metninin antlaşmaya ka-
bağlayıcılık kazanmış olma, otomatik olarak antlaş- tılma yoluyla bağlanılabileceğini açıkça belirtmesi
manın yürürlüğe girmesi ve hak ve yükümlülük do- yahut da antlaşmanın tarafı devletlerin daha sonra
ğurmaya başlaması anlamına gelmez. oybirliğiyle alacakları bir kararla bu olanağı kabul
etmeleri gerekir.
Katılma yoluyla antlaşmayla bağlanma usu-
Depo mercii lü Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi, md.
Çok taraflı uluslararası antlaşmalarda usu- 15’de düzenlenmiştir. Maddeye göre;
lü işlemleri yerine getiren merciidir. Ant-
laşma metninde belirlenir. “Bir antlaşma ile bağlanma rızasının katılmayla
açıklanması
Aşağıdaki hâllerde bir Devletin bir antlaşma ile
Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi md. bağlanma rızası katılma ile açıklanır:
14 şu şekildedir; a- antlaşma, bu rızanın katılma yoluyla açıkla-
nacağını öngördüğü zaman;
“Onaylama, kabul veya tasviple bir antlaşmayla
bağlanma rızasının açıklanması

46
Uluslararası Hukuk I

b- görüşmeci Devletlerin bu rızanın o Devletçe ka- 2. Böyle bir hüküm veya mutabakat yoksa, ant-
tılma yoluyla açıklanabileceği hususunda mutabık laşma bütün görüşmeci Devletler için antlaşma ile
oldukları başka türlü tespit edidiği zaman; veya bağlanma rızası tespit edilir edilmez yürürlüğe girer.
c- bütün taraflar daha sonra bu rızanın o Devlet 3. Antlaşmanın yürürlüğe girmesinden sonraki
tarafından katılma yoluyla açıkla-nabileceği hu- bir tarihte bir Devletin antlaşma ile bağlanma
susunda mutabık kaldığı zaman.” rızasını açıklaması hâlinde, antlaşma aksini ön-
görmedikçe, o Devlet bakımından antlaşma o ta-
Viyana Sözleşmesi, onaylama ve katılmayla bir- rihte yürürlüğe girer.
likte ‘kabul’ ve ‘uygun bulma’ yoluyla bağlanmayı 4. Bir antlaşma metninin tevsiki, Devletlerin
da aynı hükümler çerçevesinde ele alır. Esasında antlaşma ile bağlanma rızasının tespit edilmesi,
‘kabul’ ve ‘uygun bulma’, çeşitli devletlerin iç hu- yürürlüğe giriş tarzı veya tariıhi, çekinceler, de-
kuklarınca belirlenen daha basit bağlanma usulleri- poziter makamının işlevleri ve antlaşmanın yü-
ni de kapsayan bir anlama sahiptir. rürlüğe girmesinden önce zorunlu olarak ortaya
çıkan diğer meseleleri düzenleyen hükümleri, ant-
laşma metninin kabulü (adoption) zamanından
Bağlanma Tarihi itibaren uygulanır.”
Bağlanma tarihi, kural olarak, bir tarafın bağlan-
ma iradesinin diğer taraf veya taraflarca resmi olarak Bir antlaşmanın ne zaman ve nasıl yürürlüğe gi-
bilindiği andır. Basit imza ile bağlanma usulü kabul receği, görüşmeci devletler tarafından belirlenebi-
edilmişse, imzaların atılarak imzalı antlaşma nüsha- lir. Eğer devletler böyle bir konuda anlaşmamışlarsa
sının diğer tarafa teslim edildiği an; belge değişimi bu durumda bütün görüşmeci devletler bağlanma
kabul edilmişse, ilgili belgelerin değiş-tokuş edildiği iradelerini belirlenen usulde ortaya koymadıkça,
an, bağlanma anıdır. Onaylama yoluyla bağlanma antlaşma yürürlüğe girmez. Yani görüşmeci dev-
söz konusu olduğunda, devletin onay belgesini di- letlerin bir kısmının bağlanma iradelerini ortaya
ğer taraflara veya varsa depo merciine teslim ettiği koymuş olması, antlaşmanın yürürlüğe girmesi için
yeterli değildir.
an, kendisi açısından antlaşmanın bağlayıcı olduğu
andır. Katılma yolunda da katılma iradesini gösteren Antlaşmada yürürlük için bütün devletlerin ira-
belgenin diğer taraflara veya varsa depo merciine tes- delerini bildirmelerini zorunlu kılmayan bir tarz ve
lim edilmesiyle bağlanılmış olunur. tarih belirtilmişse antlaşma, bu tarihten sonra ant-
laşmayla bağlandığını bildiren devlet için bağlan-
ma iradesini bildirdiği tarihten itibaren yürürlüğe
Yürürlük Aşaması girmiş sayılır. Aksi durumun antlaşmayla belirlen-
Yukarıda da belirttiğimiz gibi, bir antlaşmanın mesi de mümkündür.
imzayla resmileştirilmiş olması veya taraf devletle- Özellikle çok taraflı antlaşmalarda, yürürlük
rin bağlanma iradelerini belirtmiş olmaları, bu ant- tarz ve tarihi belli koşullara bağlanır. Genelde iz-
laşmanın otomatik olarak yürürlüğe gireceği, yani lenen yol, belli sayıdaki devletin onay belgesini
devletler açısından hak ve yükümlülük doğuracağı, göndermesini takip eden belli bir süre içerisinde
antlaşma hükümlerine aykırı eylemler durumunda antlaşmanın yürürlüğe gireceğinin kabul edilmesi-
talep ve dava hakkı doğuracağı anlamına gelmez. Bu dir. Bu süreç, uzun bir zaman alabilir. Sözgelimi,
sonucun doğması -teknik ifadesiyle ‘antlaşmaların 1982 tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku
hüküm doğurması’- için, antlaşmanın yürürlüğe de Sözleşmesi, yürürlük tarihi olarak 60 devletin onay
girmiş olması gerekir. Antlaşmanın yürürlüğe girme- veya katılma belgesinin tesliminden 12 ay sonrasını
si demek içeriğin hukuki olarak sonuç doğurmaya belirlemiştir. Sözleşmenin yürürlüğe girmesi ancak
başlaması demektir. Uygulanmaya başlamasıdır. 1994 yılında mümkün olmuştur.
Antlaşmaların yürürlüğe girmesi Viyana Antlaş- Bir antlaşmanın yürürlüğe girene kadar, tümü-
malar Hukuku Sözleşmesi madde 24’de düzenlen- nün ya da bir kısmının geçici olarak uygulanması da
miştir. Maddeye göre; mümkündür. Bu durum Viyana Antlaşmalar Huku-
ku Sözleşmesi madde 25’de şu şekilde düzenlenmiştir;
“Yürürlüğe girme
“Madde 25- Geçici uygulama
1. Bir antlaşma, kendisinin öngördüğü veya gö-
rüşmeci Devletlerin mutabık kalabilecekleri tarz- 1. Bir antlaşma veya bir antlaşmanın bir bölümü
da ve tarihte yürürlüğe girer. a- antlaşmanın kendisi öngörürse veya

47
Uluslararası Antlaşmalar

b- görüşmeci Devletler başka bir tarzda böyle uluslararası bir sorumluluk doğurur. Bu sorumlu-
mutabık kalırlarsa, antlaşma yürürlüğe girinceye luk çerçevesinde devlet antlaşmanın hükümlerini
kadar geçici olarak uygulanır. ihlal ettiği takdirde uluslararası alanda sorumlu
2. Antlaşma başka türlü öngörmedikçe veya gö- olacak, uluslararası hukukun antlaşmaların ihlali-
rüşmeci Devletler başka türlü mutabık kalma- ne bağladığı sonuçlar ortaya çıkacaktır. Bir antlaş-
dıkça, bir antlaşmanın veya bir antlaşmanın bir manın tarafı olunmasıyla, antlaşmanın iç hukukta
bölümünün bir Devlet bakımından uygulanma- hüküm doğurması birbirinden farklıdır. Ulusla-
sına, o Devlet, aralarında geçici olarak antlaş- rarası antlaşmaların iç hukuktaki yeri, devletin iç
manın uygulandığı diğer Devletleri antlaşmaya hukukunun, özellikle de anayasasının antlaşmalara
taraf olmamak hususundaki niyetinden haberdar verdiği önemle belirlenir.
ederse, son verilecektir.”
1982 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90.
Bunun için, geçici uygulamanın andlşamada maddesi, bir sonraki başlık altında ele alacağımız
öngörülmesi ya da görüşmeye katılan tarafların usul uyarınca yürürlüğe giren uluslararası antlaşma-
başka yollarla bunu kabul etmeleri gerekir. Aksine ların kanun hükmünde olduğunu belirtir. Dolayı-
bir hüküm yoksa veya görüşmeci taraflar aksine sıyla iç hukukta hüküm doğurabilecek hükümler
bir karar almamışlarsa geçici uygulama ilgili bir içeren uluslararası antlaşmalar usulüne uygun bir
devletin antlaşmaya taraf olmama kararını bildir- şekilde yürürlüğe girmiş ise idare (yürütmenin ilgili
mesiyle sona erer. görevlileri) ve yargı, böyle bir antlaşmanın hüküm-
lerini, TBMM tarafından çıkarılmış kanunlar gibi
görecek; eylem ve kararlarını bu çerçevede oluştura-
Antlaşmaların Tescil ve İlanı caktır. Sözgelimi, bir devlet ile bu devletin vatandaşı
Klasik antlaşmalar hukukunda antlaşmaların iş adamlarının Türkiye sınırları içerisinde yapacakla-
tescil ve ilan edilmesiyle ilgili bir zorunluluk yok- rı ticari faaliyetlerden elde ettikleri gelirin Türk ma-
tur. Ancak ilk defa Milletler Cemiyeti Misakı’nın kamlarınca vergilendirilmemesi hükmünü içeren
8. maddesinde daha sonra Birleşmiş Milletler Ant- bir antlaşma yapılmış ise vergi memurları bu faali-
laşmasının 102. maddesinde buna ilişkin düzenle- yetlere vergi tahakkuk ettirmeyecek, vergi tahakkuk
me yapılmıştır. Bu düzenlemeler gizli antlaşmala- ettirildi ise yapılan itirazda vergi mahkemelerini bu
rın yapılmasını engellemek içindir. işlemi iptal edecek, eğer böyle bir vergi tahsil edildi
BM Şartı md. 102’ye göre üye devletlerin Şar- ise talep üzerine iade edilmesine karar vereceklerdir
tın yürürlüğe girmesinden sonra akdedecekleri ve eylem ve kararlarını, kanun sayılan uluslararası
her antlaşma veya uluslararası taahhüt BM Genel antlaşma hükümlerine dayandıracaklardır.
Sekreterliği’ne tescil edilecektir. Sekreterlik bu tescil Türk hukuk sisteminde uluslararası antlaşmalar
edilen antlaşmaları ilan ile yükümlüdür. Bu mad- her ne kadar kanunlarla eş sayılmışsa da Anayasa-
de uyarınca tescil edilmeden yapılan antlaşmalar nın 90. maddesiyle belli bir ayrıcalığa sahiptirler.
hiçbir şekilde BM’nin herhangi bir organı önünde Bu ayrıcalık, usulüne göre yürürlüğe girmiş ulus-
ileri sürülemez. Bu durum BM’ye özgüdür. Gizli lararası antlaşmaların Anayasaya aykırı oldukları
antlaşmaların yapılmasının önüne geçmek için ge- iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurulamama-
tirilmiş bir usuldür. 1969 Viyana Konvansiyonun- sından kaynaklanır. Zira böyle bir hüküm olmasa
da BM üyesi olup olmadığına bakılmaksızın tüm idi, antlaşmaların da kanunlar gibi Anayasa Mah-
devletlerin antlaşmaları tescil yükümlülüğü olduğu kemesince anayasaya aykırılık açısından denetlene-
ve bu yükümlülüğün ise depo merciinin işlevlerin- bilmesi mümkün olacaktı.
den olduğunu belirtmiştir. Ancak tescil ettirmeme
Uluslararası antlaşmaların kanun sayılması, hu-
bir geçersizlik nedeni olarak sayılmamıştır.
kuk tekniği açısından bazı sorunlar çıkarabilmekte-
dir. Anayasa her ne kadar uluslararası antlaşmaların
Türk Hukukunda Uluslararası Anayasa Mahkemesine götürülebilme olanağını or-
Antlaşmalar tadan kaldırmışsa da antlaşmalara kanunlara eş bir
konum atfetmiştir. Sorun, aynı konuyu farklı şe-
Uluslararası Antlaşmaların Türk killerde düzenleyen antlaşmalar ile kanunların aynı
Hukukundaki Yeri anda varolması durumunda ortaya çıkar. Ulusla-
rarası antlaşmaların kanun hükmünde olmasının,
Bir devletin uluslararası bir antlaşmayla bağ-
aynı konumda bulunmak anlamına gelmediği, ça-
lanmış, böyle bir antlaşmanın tarafı olmuş olması,
tışma durumunda uluslararası antlaşmalara üstün-
48
Uluslararası Hukuk I

lük tanınması gerektiği iddiaları bulunmakla bera- taraf olunan uluslararası antlaşmalar ile kanunla-
ber, genel kabul, bu iki normu aynı düzeyde kabul rın aynı konularda farklı hükümler içermesi duru-
etme yönündedir. Dolayısıyla antlaşma hükümleri munda, uluslararası antlaşmaların geçerli olacağı
ile kanunların çatışması durumunda, sadece iç hu- kabul edilmiştir. Böylece temel hak ve özgürlükler
kuktan değil hukukun genel ilkelerinden kaynak- alanındaki uluslararası antlaşmalara kanunların
lanan çatışma normları uygulanmaktadır. Çatışma üzerinde bir konum verilmiş, meclisin sadece ka-
normları, aynı düzeyde normların çatışması du- nun çıkararak bu antlaşma hükümlerini uygula-
rumunda, yakın tarihli normun eski tarihli norma namaz hâle getirmesinin ve uluslararası hukukun
tercih edileceğini söyler. Bu durumda ise, devlet bir ihlal edilmesinin önüne geçilmek istenmiştir.
uluslararası antlaşmayla iç hukukta etki doğuracak Bu genel düzenlemelerin yanında Türkiye Cum-
bazı yükümlülüklerin altına girer, ancak daha son- huriyeti Anayasası, değişik hükümlerde uluslararası
ra çıkardığı bir kanunla bu yükümlülüklere farklı antlaşmalara ve uluslararası hukuka gönderme ya-
bir içerik kazandırırsa, yürütme ve yargı organları, parak, devletin bazı eylemlerinin uluslararası ant-
yakın tarihli olan kanunu uygulamak durumunda laşmalara ve hukuka uygun olması gerektiğini de
kalırlar. Böylece devletin uluslararası düzeyde üst- hükme bağlamıştır. Sözgelimi, eğitim ve öğrenim
lendiği bir sorumluluk, antlaşma hükmünde her- hakkını düzenleyen 42. maddenin son fıkrası, eği-
hangi bir işlem yapılmadan değiştirilmiş olur. tim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına
Türkçeden başka hiçbir dilin anadili olarak okutu-
lamayacağını; bu kurumlarda okutulacak yabancı
Çatışma normları dillerin ve yabancı dille eğitim ve öğretim yapan
Aynı konuyu düzenleyen farklı kuralların kurumların tabi olacağı esasların kanunla düzen-
aynı anda yürürlükte bulunması duru- leneceğini belirttikten sonra, uluslararası antlaşma
munda, bunlardan hangisine öncelik ve- hükümlerinin saklı tutulduğunu belirtir. Anaya-
rileceğini söyleyen ilkelerdir. sanın 92. maddesi ise, Türk Silahlı Kuvvetlerinin
yabancı ülkelere gönderilmesi ve yabancı silahlı
kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasına izin verme
Anayasa, böyle bir sorunu en azından temel hak yetkisini TBMM’ye vermekle birlikte, taraf olunan
ve özgürlüklerle ilgili uluslararası antlaşmalar bakı- uluslararası antlaşmaların gerektirdiği durumları,
mından ortadan kaldırmıştır. 2004 yılında yapılan bu yetkinin istisnası olarak kabul etmiştir (Ayrıca
bir değişiklikle, temel hak ve özgürlüklerle ilgili bkz. TC Anayasası md. 15, 16, 38/son).

yaşamla ilişkilendir

İşbirliği Anlaşması”na göre, Türkiye ve Sırbis-


tan, doğal kaynakların korunması, çölleşme ve
kuraklıkla mücadele, erozyon kontrolü, mevcut
ormanların korunması ve rehabilitasyonu için
ulusal mevzuatlarına dayanarak eşitlik, müteka-
biliyet ve karşılıklı yarar temelinde bilgi, deneyim
ve teknoloji paylaşımı ile iş birliği yapacak.
Türkiye’nin Sırbistan ile ormancılık alanın- ORMANCILIK ALANINDA İŞ BİRLİĞİ
da iş birliği için imzaladığı anlaşma, Resmi
Taraflar arasında ağaçlandırma, web tabanlı orman
Gazete’de yayımlandı.
yangını bilgi sistemi, orman zararlıları ve böcekle-
riyle mücadele, orman ekosistemlerinin izlenmesi,
Belgrad’da 10 Ekim 2017’de imzalanan “Türkiye fidanlık ve fidan üretim teknikleri, toprak, eroz-
Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuri- yon, sel ve taşkın kontrolü ve çölleşme ile mücade-
yeti Hükümeti Arasında Ormancılık Alanında le gibi alanlarda iş birliği sağlanacak.

49
Uluslararası Antlaşmalar

Anlaşma çerçevesinde iki ülke, ormancılık ala- Anlaşmaya göre, Türkiye ve Sırbistan, iş birliği-
nındaki araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde nin etkili bir şekilde uygulanması için “Ortak
bilimsel ve teknik bilgi ve belge paylaşımında Komite” kuracak. Her iki ülke de anlaşmanın
bulunacak, uzman, araştırmacı, danışman ve per- yürürlüğe girmesinin ardından 3 ay içinde bu iş
sonel değişimi yapacak, ortak çalıştay, toplantı, birliği faaliyetlerinin yürütülmesinden sorumlu
seminer, eğitim programı düzenleyecek ve ortak “ulusal koordinatör” tayin edecek.
projeler hazırlayacak.
Kaynak: Sabah Gazetesi 09.Nisan.2018
https://www.sabah.com.tr/ekonomi/2018/04/09/
milletlerarasi-anlasma-resmi-gazetede-yayimlandi

Türk Hukukunda Antlaşmalara Taraf Türk kanunlarına değişiklik getiren her türlü
antlaşmaların yapılmasında birinci fıkra hükmü
Olma Süreci uygulanır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına göre antlaş- Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası
maları Cumhurbaşkanı onaylar (md. 104). Ancak antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkın-
Cumhurbaşkanı’nın onaylamasından önce tamam- da Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mah-
lanması gereken bazı aşamalar vardır. Üstelik ulus- kemesine başvurulamaz. (Ek: 7.5.2004-5170/7
lararası antlaşmaların onaylanması usulü, antlaş- md.) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak
manın türüne göre farklılık gösterir. ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla
kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi
1982 Anayasası madde 90 şu şekildedir;
nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlera-
“Milletlerarası antlaşmaları uygun bulma rası antlaşma hükümleri esas alınır.”
MADDE 90.- Türkiye Cumhuriyeti adına ya-
bancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla Maddeye incelediğimizde Anayasanın onaylan-
yapılacak antlaşmaların onaylanması, Türkiye ma usulü açısından antlaşmaları iki gruba ayırdı-
Büyük Millet Meclisinin onaylamayı bir kanunla ğını görmekteyiz. Birinci grup antlaşma için önce
uygun bulmasına bağlıdır. TBMM’nin uygun bulma kanunu çıkartması ge-
Ekonomik, ticarî veya teknik ilişkileri düzenleyen rekmektedir. Anayasa md, 90(1)’e göre olağan yol
ve süresi bir yılı aşmayan antlaşmalar, Devlet Ma- budur. İkinci grupta belirlenen istisnai durumlar
liyesi bakımından bir yüklenme getirmemek, kişi dışında uluslararası antlaşmalar, TBMM’ye sunu-
hâllerine ve Türklerin yabancı memleketlerdeki lur ve TBMM uygun görürse bu durumu bir ‘Uy-
mülkiyet haklarına dokunmamak şartıyla, yayım- gun Bulma Kanunu’ ile karara bağlar. Konuyla il-
lanma ile yürürlüğe konabilir. Bu takdirde bu ant- gili olarak düzenlenen Milletlerarası Andlaşmaların
laşmalar, yayımlarından başlayarak iki ay içinde Onaylanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında
Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine sunulur.
Cumhurbaşkanı Kararnamesi madde 2’ye göre: “
Milletlerarası bir antlaşmaya dayanan uygulama Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve
antlaşmaları ile kanunun verdiği yetkiye dayanı- milletlerarası kuruluşlarla yapılacak andlaşmalar
larak yapılan ekonomik, ticarî, teknik veya idarî
Cumhurbaşkanı kararı ile onaylanır. Bir milletle-
antlaşma-ların Türkiye Büyük Millet Meclisince
uygun bulunması zorunluğu yoktur; ancak, bu rarası andlaşmanın onaylanması veya bunlara ka-
fıkraya göre yapılan ekonomik, ticarî veya özel tılma, ikinci ve üçüncü fıkralarda belirtilen haller
kişilerin haklarını ilgilendiren antlaşmalar, ya- dışında, onaylamanın veya katılmanın Türkiye Bü-
yımlanmadan yürürlüğe konulamaz. yük Millet Meclisi tarafından bir kanunla uygun
bulunmasına bağlıdır.” Bu durumda antlaşmalar
için Cumhurbaşkanı kararı gerekecektir.

50
Uluslararası Hukuk I

Onaylama konusu olan uluslararası antlaşma- İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Cumhurbaşkanı
nın Türkçe metni ile antlaşmada muteber olduğu Kararnamesi’sinde de bu konuda düzenlemeler
belirtilen dil veya dillerden biri ile yazılmış metni, vardır. İstisna grubu antlaşmalar sadece Milletle-
onaylamaya ilişkin Cumhurbaşkanı kararına ekli rarası Andlaşmaların Onaylanmasına İlişkin Usul
olarak Resmî Gazete’de yayımlanır. Bir uluslararası ve Esaslar Hakkında Cumhurbaşkanı Kararnamesi
antlaşmanın veya Türkiye Cumhuriyetini bağlayan uyarınca Cumhurbaşkanı’nca doğrudan onaylanır.
bir uluslararası antlaşmanın belli hükümlerinin Tür- İstisna grubu antlaşmalar da iki gruba ayrılır. Birin-
kiye Cumhuriyeti bakımından yürürlüğe girdiği, bir ci alt-grubu oluşturan antlaşmaların ekonomik, ti-
uluslararası antlaşmanın uygulama alanının değiş- cari ya da teknik ilişkileri düzenlemesi, süre olarak
tiği, uygulanmasının durdurulduğu ve sona erdiği 1 yılı aşmaması, devlet maliyesine bir yüküm getir-
tarihler; Cumhurbaşkanı kararı ile tespit olunarak memesi, kişisel statüye ve Türklerin yabancı devlet-
Resmî Gazete’de yayımlanır. Bir uluslararası antlaş- lerdeki mülkiyet haklarına dokunmaması gerekir.
ma, yürürlük tarihinin tespitine dair Cumhurbaş- Bu antlaşmalar meclise sunulmamaktadır ancak
kanı kararında belirtilen yürürlüğe giriş tarihinde Resmi Gazetede yayımlanmasından itibaren 2 ay
kanun hükmünü kazanır. (Milletlerarası Andlaşma- içinde meclise bilgi verilmesi yükümlülüğü vardır
ların Onaylanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkın- (Anayasa madde 90/2). İkinci alt-grup ise daha ön-
da Cumhurbaşkanı Kararnamesi madde 3). ceden yapılmış bir antlaşmaya dayanılarak yapılan
Bunun yanında onaylanması için uygun bulma uygulama antlaşmaları ve yasaların önceden tanı-
kanuna gerek olmadan Cumhurbaşkanı tarafından dığı yetkiye dayanılarak yapılan ekonomik, ticari,
doğrudan onaylanan istisna grubu antlaşmalar var- teknik ya da idari antlaşmalardır (Anayasa madde
dır (Milletlerarası Andlaşmaların Onaylanmasına 90/3). Bu antlaşmalar için Meclis’e bilgi verilmesi-
İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Cumhurbaşkanı ne gerek yoktur.
Kararnamesi madde 2). Bu gruba giren antlaşmalara Anayasa md. 90/4 uyarınca herhangi bir ant-
‘istisna grubu antlaşmalar’ denir. İstisna grubu ant- laşmanın Türk kanunlarında değişiklik getirmesi
laşmalar yukarıda verdiğimiz Anayasa md. 90’nın durumunda ana kural uygulanır. Yani böyle bir
ikinci ve üçüncü fıkralarında düzenlenmiştir. Ay- durumda TBMM’den uygun bulma kanunu çı-
rıca Milletlerarası Andlaşmaların Onaylanmasına kartılmalıdır.

araştırmalarla
ilişkilendir
“...Türkiye’nin taraf olduğu bir antlaşmanın özünde değişiklik getiren bir sonraki antlaşma, yürütme-
nin tek başına yapabileceği antlaşmalar arasında değildir. Bunun mümkün kılmak için, Divan’ın Doğu
Grönland’ın Hukuki Statüsü Davasında vermiş olduğu 1933 tarihli yargısından esinleneceğine dair
haberler doğruysa, şunu hatırlatmakta fayda vardır: O yargı “sözlü anlaşmalar” bakımından örnek oluş-
turur; akdi usulü ayrıca düzenlemiş bulunan “antlaşmalar” için değil! Öte yandan, Anayasamıza göre
“kanun hükmünde” olan bir antlaşmanın değiştirilmesini sonuçlayacak bir antlaşma yapmak, Divan’ın
o yargıda vurguladığı üzere, “Dışişleri Bakanının kendi yetkileri içinde bulunan bir sorun” değildir. De-
ğildir; çünkü, Anayasamız “kanunlara değişiklik getiren her türlü antlaşmanın” yapılmasını, bir kanunla
uygun bulma koşuluna bağlamıştır.”

Kaynak: Toluner, s. 263.

Antlaşmaların Geçersizliği
Bazı durumlarda şeklî olarak bir antlaşma bulunmasına rağmen uluslararası hukuk, bazı antlaşmaları
geçersiz kabul eder. Böyle bir antlaşmanın varlığı durumunda, antlaşmanın geçersizliği iddia edilebilir ve
antlaşmayla ortaya çıkan yükümlülüklere dayanılarak yapılan talepler geri çevrilebilir. Viyana Sözleşmesi,
geçersizlik iddialarının ancak Sözleşmede yer alan hükümler çerçevesinde ileri sürülebileceğini hükme
bağlar (Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi md. 42/1).

51
Uluslararası Antlaşmalar

Antlaşmanın Yetkili Kişilerce Taraf İradesindeki Sakatlık


Yapılmaması Antlaşmanın oluşturulması sürecinde tarafların
Bir antlaşmanın geçerli olabilmesi için, antlaş- iradesindeki sakatlık, antlaşmanın geçersiz kılına-
ma yapmaya yetkili kişilerce oluşturulması gerekir. bilmesi olanağını doğurur. İrade sakatlıklarının
Bu konuda kimlerin yetkili olduğunu yukarıda başında tehdit ve zorlama gelir. Bu çerçevede kuv-
görmüştük. Antlaşmaların yapılmasında ortaya vet kullanılarak veya kuvvet kullanma tehdidiyle
çıkması olası bir durum, bir antlaşmanın uluslara- bir devletin antlaşma yapması sağlanabileceği gibi
rası hukukun yetkili saydığı kişilerce yapılmasına devlet temsilcisi tehdit edilerek antlaşma yapmaya
rağmen, bu kişilerin temsil ettikleri devletin iç hu- zorlanmış olabilir. Viyana Antlaşmalar Hukuku
kukunca yetkilendirilmemiş olmalarıdır. Sözgelimi Sözleşmesi, md. 51 ve 52 bu durum şu şekilde dü-
bir devletin iç hukuku her türlü antlaşmanın ancak zenlenmiştir;
yasama organının onayı ile bağlayıcılık kazanacağı-
nı öngörmesine rağmen, bir devlet temsilcisi, me- “Madde 51- Bir devlet temsilcisinin zorlanması
sela devlet başkanı, imzayla bağlayıcılık kazanacağı Bir Devletin temsilcisine karşı yöneltilen hareket
öngörülmüş bir antlaşmayı imzalamış olabilir. veya tehditler ile tehdit edilerek sağlanan devleti-
nin bir antlaşma ile bağlanma rızasının açıklan-
Antlaşmaların yetkili kişilerce yapılmaması du- masının herhangi bir hukuki etkisi olmayacaktır.
rumu Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi md.
Madde 52- Tehdit veya kuvvet kullanılması yo-
46’de düzenlenmektedir. Maddeye şu şekildedir; luyla bir devletin zorlanması
“Madde 46- İç hukukunun antlaşma akdetme Birleşmiş Milletler Şartı’na geçirilmiş olan millet-
yetkisiyle ilgili hükümleri lerarası hukuk ilkelerini ihlal edecek şekilde kuv-
vet kullanma tehdidinde bulunmak veya kuvvet
1. Bir Devlet, bir antlaşmayla bağlanma rızası-
kullanmak suretiyle yapılması sağlanan bir ant-
nın iç hukukunun antlaşma akdetme yetkisiyle il-
laşma batıldır.”
gili hükümlerini ihlal etmek suretiyle açıklandığı
vakıasına rızasını geçersiz kılan bir gerekçe ola-
Antlaşmayı akdiyle ilgili devletin temsilcisinin
rak başvuramaz, meğer ki ihlal aşikar ve iç huku-
ayartılması da geçersizlik nedeni olabilir. Temsil-
kunun temel önemi haiz bir kuralı ile ilgili olsun.
cinin iradesini değiştirecek nitelikte bir ayartma
2. Bir ihlal, söz konusu meselede normal uygu- olmalıdır. Bu durum Viyana Antlaşmalar Hukuku
lamaya göre ve iyi niyetle hareket eden herhangi Sözleşmesi madde 50’de düzenlenmiştir. Madde şu
bir Devlet için objektif olarak açık görünüyorsa, şekildedir;
aşikârdır.”
“Madde 50- Bir Devletin temsilcisinin ayartılması
Madde uluslararası düzeydeki bağlayıcılık ile iç Bir Devletin bir antlaşma ile bağlanma rızasının
hukuk hükümlerini birbirinden ayırır. Bu hükme açıklanması temsilcisinin başka bir görüşmeci
göre, bir devlet, antlaşmanın yetkisiz kişilerce ya- devlet tarafından doğrudan veya dolaylı şekilde
pıldığını iddia ederken iç hukukuna dayanamaz. ayartılması suretiyle sağlandıysa bu devlet böyle
Devletin böyle bir durumda iç hukukuna dayana- bir ayartılmaya antlaşma ile bağlama rızasını ge-
bilmesi, yani kendi hukuki düzenlemelerinin ihlal çersiz kılan bir gerekçe olarak başvurabilir.”
edilmiş olmasını antlaşmanın geçersizliği için ge-
rekçe olarak gösterebilmesi için, ihlalin açıkça bel- Antlaşma hükümlerine temel oluşturan bazı
li olması ve ihlal edilen iç hukuk kuralının temel olguların taraflardan birinin kasten çarpıtmasıyla
öneme sahip olması gerekir. gerçeğe aykırı bir şekilde antlaşmada yer almış ol-
ması da olanaklıdır. Böyle bir hile veya aldatılma
Geçersizlik iddiasının devlet temsilcinin yet- da, antlaşmaların geçersizlik nedenleri arasında-
kisini aşmasına dayanması durumunda, böyle bir dır. Hile, Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi
iddianın kabul edilebilmesi için, temsilcinin yetki- madd. 49 şu şekilde düzenlenmiştir;
lerinin sınırının antlaşmanın diğer taraf veya taraf-
larına bildirilmiş olması gerekir (Viyana Antlaşma- “Madde 49- Hile
lar Hukuku Sözleşmesi md. 47). Bir Devlet bir antlaşmayı diğer bir görüşmeci
Devletin hileli davranışı ile yapmaya itildiyse, bu
Devlet hileye antlaşmayla bağlanma rızasını ge-
çersiz kılan bir gerekçe olarak başvurabilir.”

52
Uluslararası Hukuk I

Antlaşmanın yapılması sırasında devletin varlı- Geçersizlik İddiasında Bulunma Usulü


ğına inandığı bazı olgular, gerçeğe aykırı biçimde Yukarıda saydığımız geçersizlik nedenlerinden
antlaşmanın önemli bir unsuru olarak antlaşma- birinin varlığı durumunda, antlaşma kendiliğinden
da yer almışsa, hataya dayanılarak geçersizlik id- geçersiz hâle gelmez. Geçersizlik iddiasında bulun-
diasında bulunulabilir. Ancak böyle bir iddiada ma usulüyle ilgili Viyana Antlaşmalar Hukuku
bulunabilmek için, hatanın oluşumuna katkıda Sözleşmesi’nde düzenlemeler vardır. Konuyla ilgili
bulunmamış olmak gerekir. Hatayı düzenleyen Vi- madde 65, 66 şu şekildedir;
yana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi md. 48 şu
şekildedir; “Madde 65- Bir antlaşmann geçersizliği, sona
ermesi, antlaşmadan çekilme veya hükümlerini
“Madde 48- Hata askıya alma konusunda izlenecek usul
1. Bir Devletin bir antlaşmadaki bir hataya ant- 1. Bu sözleşmeye göre gerek bir antlaşma ile
laşma ile bağlanma rızasını geçersiz kılan bir bağlanma rızasındaki bir sakatlığa, gerekse bir
gerekçe olarak başvurabilmesi için hatanın ant- antlaşmanın geçersizliği, sona erdirilmesi, antlaş-
laşma yapıldığı zaman o Devletçe varlığı farke- madan çekilme veya yürürlüğünün askıya alın-
dilen ve antlaşma ile bağlanma rızasının esaslı masıyla ilgili bir sebebe dayanan bir taraf, diğer
bir temelini teşkil eden bir olay ve durumla ilgili tarafları, iddiasından haberdar etmek zorunda-
olması gerekir. dır. Bildirim, antlaşmayla ilgili olarak alınması
2. Söz konusu Devlet kendi davranışı ile hataya önerilen tedbirleri ve sebeplerini belirtir.
katkıda bulunduysa veya şartlar o Devleti muh- 2. Acil durumlar dışında, bildirimin alınmasın-
temel bir hatadan haberdar edecek şekilde ise, 1. dan en az üç aylık bir sürenin geçmesinden sonra
paragraf hükümleri uygulanmaz. hiçbir taraf herhangi bir itiraz ileri sürmediyse,
3. Bir antlaşmanın sadece kaleme alınışı ile ilgili bildirimi yapan taraf önerdiği tedbiri 67. mad-
olan bir hata onun geçerliliğini etkilemez; o za- dede öngörüldüğü tarzda yerine getirebilir.
man 79. madde uygulanır.” 3. Ancak, diğer herhangi bir taraf itiraz etmişse,
taraflar Birleşmiş Milletler Şartı’nın 33. mad-
Jus Cogens Kurallara (Emredici desinde belirtilen araçlarla bir çözüm bulmaya
Kurallara) Aykırılık Nedeniyle çalışacaktır.
Geçersizlik 4. Aşağıdaki paragraflarda yer alan hiçbir hü-
küm tarafların ihtilafların çözümü hususunda
Nihayet, sonuçlandırıldığı anda uluslararası hu-
kendilerini bağlayan yürürlükteki herhangi bir
kukun emredici kurallarından birine aykırılık taşı- hükme göre sahip oldukları hak ve yükümlülük-
yan bir antlaşmanın da, geçersiz olduğu kabul edil- leri etkilemeycektir.
mektedir. Konuyu düzenleyen Viyana Antlaşmalar
5. Kırkbeşinci maddeye halel gelmemek üzere, bir
Hukuku Sözleşmesi md. 53 şu şekildedir; Devletin 1. paragrafta açıklanan bildirimi daha
önce yapmamış olması antlaşmanın icrasını talep
“Madde 53- Bir milletleraras emredici hukuk
eden veya ihlal edildiğini ileri süren diğer tarafa
normu ile çatışan antlaşmalar
cevaben böyle bir bildirimde bulunmasına engel
Bir antlaşma yapılması sırasında milletlerarası teşkil etmez.
genel hukukun emredici bir normu ile çatışıyorsa
Madde 66- Yargısal çözüm, tahkim ve uzlaşırma
batıldır. Bu sözleşme bakımından milletlerarası
usulleri
genel hukukun emreredici bir normu, bir bütün
olarak Devletlerin milletlerarası toplumunun, 65. maddenin 3 cü parafına göre itirazın ileri sü-
kendisinden hiçbir surette sapmaya müsaade edil- rüldüğü tarihten itibaren 12 aylık bir süre içinde
meyen ve ancak aynı nitelikte olan daha sonraki hiçbir çözüme varılamadıysa, aşağıdaki usul iz-
bir milletlerarası genel hukuk normu ile değişti- lenecektir:
rilebilecek olan bir norm olarak kabul ettiği ve a- 53 cü ve 64 cü maddenin uygulanması veya
tanıdığı bir normdur.” yorumu ile ilgili bir ihtilafın taraflarından her-
hangi birisi, yazılı bir dilekçe ile, ihtilafı Mil-
letlerarası Adalet Divanı’nın kararına sunabilir,
meğer ki taraflar müşterek rızalarıyla ihtilafı ha-
keme havele etmekte mutabık kalsınlar.

53
Uluslararası Antlaşmalar

b- bu Sözleşmenin Kısım V’inde yer alan diğer rak ardarda yapılan antlaşmaların tarafları olan
maddelerin herhangi birisinin veya yorumu ile Devletlerin hakları ve yükümlülükleri, aşağıdaki
ilgili bir ihtilafın taraflarından herhangi birisi paragrafa uygun şekilde tespit edilecektir:
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ne bir talepte 2. Bir antlaşma, bir önceki veya sonraki antlaş-
bulunmak suretiyle bu Sözleşmenin Ek’inde belir- manın hükümlerine tabi olduğunu veya onlarla
tilen usulü harekete geçirebilir.” bağdaşmaz addedilemeyeceğini belirttigi zaman,
o diğer antlaşmanın hükümleri üstündür.
Madde 65’e göre, geçersizlik iddiasında bulu-
3. Daha önceki bir antlaşmanın bütün taraf-
nan taraf, diğer taraf veya tarafları iddiasından ha- ları aynı zamanda sonraki antlaşmaya da taraf
berdar etmeli ve antlaşmayla ilgili alınması gereken olduğu fakat önceki antlaşma 59 uncu madde-
önlemleri bildirmelidir. Üç ay içerisinde herhangi ye göre sona erdirilmediği veya yürürlüğü askıya
bir itiraz gelmezse geçersizlik iddiasında bulunan alınınadığı zaman, daha önceki antlaşma sadece
taraf, bildirdiği önlemleri alabilir. Diğer taraf veya hükümlerinin sonraki antlaşmayla bağdaşması
taraflar bu süre içerisinde geçersizlik iddiasına iti- ölçüsünde uygulanır.
raz ederlerse, barışçıl çözüm yoluyla anlaşmazlığın 4. Sonraki antlaşmanın tarafları önceki antlaşma-
çözülmesine çalışılır. Madde 66’ya göre, on iki ay nın taraflarının tamamını kapsamadığı zaman:
içerisinde anlaşma sağlanamazsa, Birleşmiş Millet- a- her ikisine taraf olanlar arasında üçüncü pa-
ler Genel Sekreteri aracılığıyla özel bir uzlaştırma ragrafta yer alan aynı kural uygulanır.
komisyonu kurulur. Bununla birlikte, geçersizlik b- her iki antlaşmaya taraf olan bir Devletle sa-
iddiası jus cogens kurala aykırılığa dayanmış ve on dece antlaşmaların birisine taraf olan bir Devlet
iki ay içinde devletler arasında bir anlaşma sağlana- arasında, her iki Devletin tarafı oldukları antlaş-
mamış ise uzlaştırma komisyonu yerine doğrudan ma bunların karşılıklı hak ve yükümlülüklerini
Uluslararası Adalet Divanı’na gidilebilecektir. yönetir.
5. Dördüncü paragraf hükümleri, 41. maddeye
veya 60. maddeye göre bir antlaşmanın sona erdi-
Antlaşmaların Çatışması rilmesi ile veya yürürlüğünün askıya alınmasıyla
Devletler, aynı anda tarafları farklı devletlerden ilgili herhangi bir meseleye veya bir Devletin baş-
oluşan pek çok antlaşmanın tarafı olurlar. Zaman ka bir Devlete karşı, başka bir antlaşma gereğince
içerisinde taraf olunan bazı antlaşmalar, eski ant- üstlendiği yükümlülüklerle bağdaşmayan bir ant-
laşmalarla aynı konu ve kapsamda olabilir. Aynı laşmanın yapılması veya uygulanması sebebiyle
konuda, taraflarından en az birini aynı devletin bir Devlet için doğabilecek herhangi bir sorum-
oluşturduğu birden fazla antlaşma bulunması, ant- luluk meselesine, halel getirmez.”
laşmaların çatışması olarak adlandırılır. Zira böyle
Sözleşmede antlaşmanın taraflarının hepsinin
bir durumda devlet aynı anda, aynı konuda farklı
aynı olması olasılığı ile tarafların farklı olması olası-
yükümlülükler altına girmiş demektir.
lığını ayrı ayrı hükme bağlar. Buna göre, eski tarihli
Antlaşmalar bazen, başka antlaşmalara açık- bir antlaşma ile yeni tarihli bir antlaşmanın tarafla-
ça gönderme yaparak, çatışma durumunda han- rının hepsi aynı ise yeni tarihli antlaşma üstün tu-
gi antlaşmanın üstün tutulacağını belirtebilir. Bu tulur ve eski tarihli antlaşmanın sadece yeni tarihli
durumda, sözgelimi, yeni yapılan bir antlaşmanın, antlaşmayla çatışmayan hükümleri uygulanmaya
eski tarihli bir antlaşmaya tabi olduğu, dolayısıyla devam eder. İki antlaşmanın taraflarının farklı ol-
çatışan hükümler söz konusu olduğunda eski ant- ması durumunda ise eğer iki antlaşmaya da taraf
laşmanın üstün tutulacağı belirtilmiş olabilir. olan devletler var ise bu devletler arasındaki ilişkide
Asıl sorun, antlaşmaların başka antlaşmalarla yine yeni tarihli antlaşma hükümleri üstün tutu-
böyle açık bir ilişki kurmaması durumunda ortaya lacak, eski tarihli antlaşmanın yeni tarihli antlaş-
çıkar. Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi md. mayla çatışmayan hükümleri uygulanmaya devam
30 konuyu şu şekilde düzenlemiştir; edecektir. Bunun yanında her iki antlaşmaya da ta-
raf olan devlet ile bu iki antlaşmadan sadece birine
“Madde 30- Ayn konu hakkında birbirini takip taraf olan devlet arasındaki ilişkide, her iki devletin
eden antlaşmalaın uygulanması
taraf olduğu antlaşma hükümleri geçerli olacaktır.
1. Birleşmiş Milletler Şartı’nın 103 üncü mad-
desi saklı kalmak üzere, aynı konuyla ilgili ola-

54
Uluslararası Hukuk I

Antlaşmaların Üçüncü Devletlere “Madde 31- Genel yorum kuralı


Etkisi 1. Bir antlaşma, hükümlerine antlaşmanın bütü-
nü içinde ve konu ve amacının ışığında verilecek
Antlaşmalar, kural olarak, sadece tarafları için
alelade manaya uygun şekilde iyi niyetle yorum-
hak ve yükümlülük yaratır (pacta tertiis ilkesi);
lanır.
üçüncü kişiler, antlaşma hükümlerinden etki-
2. Bir antlaşmanın yorumu bakımından, (ant-
lenmez. Bununla birlikte bazı antlaşmalar, ant-
laşmanın) bütünü, girişini ve eklerini içine alan
laşmanın tarafı olmayan devletlerle ilgili hak ve metne ilaveten, aşağıdakileri kapsar:
yükümlülüklerden bahsediyor olabilir. Böyle bir
a- antlaşmanın akdedilmesi ile bağlantılı olarak
antlaşmanın söz konusu hükümlerinin hukuki
bütün taraflar arasında yapılmış olan antlaşmay-
etkisinin bulunabilmesi için, yükümlülük yaratıl- la ilgili herhangi bir anlaşma;
dığı durumlarda ilgili devletin bunu açıkça kabul
b- antlaşmanın akdedilmesi ile bağlantılı oiarak
etmiş olması, hak yaratıldığı durumlarda ise du-
bir veya daha fazla tarafça yapılan ve diğer ta-
ruma rıza göstermiş olması gerekir (Viyana Söz- raflarca antlaşmayla ilgili bir belge olarak kabul
leşmesi, md. 34-6). edilen herhangi bir belge.
3. Antlaşmanın bütünü ile birlikte aşağıdakiler
(de) dikkate alınır:
Üçüncü kişi
a- Taraflar arasında antlaşmanın yorumu veya
Hukuki bir işlemin doğrudan tarafı veya
hükümlerinin uygulanması ile ilgili olarak yapı-
konusu olmayan hukuk kişileri. Burada, lan daha sonraki (tarihli) herhangi bir anlaşma,
antlaşmaya taraf olmayan devletler anla-
b- Tarafların antlaşmanın yorumu konusundaki
mında kullanılıyor.
mutabakatını tespit eden antlaşmanın uygulan-
ması ile ilgili daha sonraki herhangi bir uygula-
İstisnai bazı durumlarda, antlaşmaların, kabul ması.
veya rıza aranmaksızın da üçüncü kişiler açısından c- Taraflar arasındaki ilişkilerde milletlerarası
da hukuki etki yaratabileceği kabul edilmektedir. Bu hukukun tatbiki kabil herhangi bir kuralı.
tür etki yaratan antlaşmalara ‘objektif durum yara- 4. Tarafların bir terime özel bir mana vermek
tan antlaşmalar’ denir. Yani bu antlaşmalar sadece istedikleri tespit edilirse, o terime o mana verilir.
tarafları ilgilendirmek açısından subjektif olmaları-
nın yanında, herkesi ilgilendiren, dolayısıyla başka Maddde 32- Tamamlayıcı yorum araçları
devletlere de yükümlülük getiren objektif nitelikte 31. maddenin uygulanmasından hasıl olan ma-
antlaşmalardır. ‘Herkese karşı’ anlamına gelen ‘erga nayı teyid etmek veya 31. maddeye göre yapılan
omnes’ ifadesiyle de anılan bu etkiye sahip antlaşma- yorum,
lar, devletlerin siyasal statüleriyle, devletlerin silahsız- a- manayı muğlak veya anlaşılmaz bırakıyorsa,
landırılması ve askersizleştirilmeleriyle, uluslararası b- çok açık bir şekilde saçma olan veya makûl
önem ve niteliğe sahip akarsularla veya bazı uluslara- olmayan bir sonuca götürüyorsa, manayı tespit
rası örgütlerin hukuk kişiliğiyle ilgili olmaları açısın- etmek için antlaşmanın hazırlık çalışmalarına ve
dan uluslararası kamu düzeniyle ilişkilendirilir. yapılma şartları dahil, tamamlayıcı yorum araç-
larına başvurulabilir.

Antlaşmaların Yorumu Madde 33- ki veya daha fazla dilde tevsik edilmiş
Antlaşmalar tarafların iradesini yansıtan metin- olan antlaşmaların yorumu
ler olmakla birlikte, bu irade metnin yazılışından 1. Bir antlaşma iki veya daha fazla dilde tevsik
açıkça anlaşılamayabilir. Antlaşma hükümlerinin edildiği zaman, görüş ayrılığı hâlinde, belirli bir
uygulanması sırasında tarafların metne verdiği an- metnin üstün tutulacağını metnin kendisi öngör-
lam konusunda anlaşmazlık ortaya çıkabilir. Yargı medikçe veya taraflar öyle kararlaştırmadıkça,
organları antlaşmayı yorumlamak suretiyle, metnin herbir dildeki metin aynı şekilde geçerlidir.
getirdiği hak ve yükümlülüklerin kapsamını belir- 2. Metnin tevsik edildiği dillerden gayrı bir dilde-
lemek durumundadırlar. Konuyu Viyana Antlaş- ki bir antlaşma sureti, ancak antlaşmanın öngör-
mesi veya tarafların kabul etmesi hâlinde geçerli
malar Hukuku Sözleşmesi madde 31, 32 ve 33 şu
bir metin telakki edilir.
şekilde düzenlemektedir;

55
Uluslararası Antlaşmalar

3. Antlaşma hükümlerinin herbir geçerli metinde Mümkün olduğunca çok devletin taraf olmasını
aynı manayı taşıdığı farz edilir. hedefleyen antlaşmalar ise çekince koyulmasına
4. Birinci paragrafa göre, belirli bir metinin üs- açıktır. Bir antlaşmada çekince beyanına ilişkin
tün tutulduğu durumlar saklı kalmak üzere, ge- yasak veya sınırlama yoksa bile, antlaşmanın diğer
çerli metinler arasında yapılan bir karşılaştırma, tarafları açıkça kabul etmedikçe, antlaşmanın ko-
31. ve 32. maddelerin uygulanmasının ortadan nusu ve amacıyla uyumsuz çekinceler geçersizdir.
kaldırmadığı bir mana farkı ortaya koyarsa,
antlaşmanın konu ve amacı gözönünde tutuldu-
Çekince, antlaşmanın imza, onay veya katılma
ğunda metni en iyi uzlaştıran mana benimsene- aşamasında bildirilir ve yazılı bildirim zorunludur.
cektir.” Antlaşmayla bağlandıktan sonra çekince beyan edi-
lemez.
Madde 31 uyarınca antlaşma, antlaşmada kul- Çekincenin diğer devletler tarafından kabul
lanılan terimlere kendi bağlamları içerisinde ve edilmesi veya çekinceye itiraz edilmesi mümkün-
antlaşmanın konu ve amacı ışığı altında verilecek dür. Bu durumlar Viyana Antlaşmalar Hukuku
normal anlamlarına uygun bir şekilde, iyi niyetle Sözleşmesinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
yorumlanmalıdır. Terimlerin bağlamı, antlaşmanın Madde 20, 21 ve 22’e göre;
ekleriyle birlikte bu antlaşmayla ilgili yapılmış baş-
kaca antlaşmaları ve ilgili diğer metinleri de kapsar. “Madde 20- Çekincelerin kabulü ve çekincelere
itiraz
Antlaşmaya 31. madde uyarınca verilen anlamı
desteklemek için veya yapılan yorum metni muğ- 1. Bir antlaşmanın açık bir şekilde izin verdiği
lak ve anlaşılmaz bıraktığı yahut açıkça saçma ve bir çekincenin diğer akit Devletler ta-rafından
daha sonra herhangi bir şekilde kabulü gerekmez,
kabul edilemez olduğu durumlarda anlamı belirle-
meğer ki antlaşma aksini öngörmüş olsun.
mek için tamamlayıcı yorum araçlarına başvurmak
mümkündür. Sözleşmenin 32. maddesi sınırlayıcı 2. Görüşmeci Devletlerin sınırlı sayısından ve bir
antlaşmanın konu ve amacından antlaşmanın
bir liste vermemekle birlikte bu araçlardan özellik-
bütün taraflar arasında bir bütün olarak uygu-
le ikisine yer verir. Buna göre, antlaşma metninin lanmasının her birinin antlaşmayla bağlanma rı-
yorumunda, antlaşmanın hazırlanması aşamasında zasının esaslı bir şartı olduğu anlaşıldığı zaman,
yapılan çalışmalarda tarafların dile getirdikleri gö- bu çekince bütün tarafların kabulünü gerektirir.
rüşler ile antlaşmanın yapılmasıyla ilgili koşullar, 3. Bir antlaşma bir milletlerarası örgütün bir ku-
metnin yorumlanmasında dikkate alınabilecektir. rucu belgesi olduğu zaman ve başka türlü öngör-
Antlaşma metni yorumlanırken taraflarca res- medikçe, bu çekince o örgütün yetkili organının
mileştirilmiş, tevsik edilmiş metin esas alınır. Bu kabulünü gerektirir.
nokta, antlaşmaların kaleme alındığı dil ile dev- 4. Bir önceki paragrafın kapsamına girmiyen du-
letlerin resmi dilleri arasında ortaya çıkması olası rumlarda ve antlaşma aksini öngör-medikçe:
farklılıklar açısından önem taşır. Eğer antlaşma a- diğer bir akit Devletin bir çekinceyi kabul
birden fazla dilde kaleme alınmış, yani taraflar bir- etmesi, çekince ileri süren Devleti diğer Devlet
den fazla dildeki antlaşma metnini tevsik etmiş ise bakımından, antlaşma bu Devletler arasında yü-
yorum yapılırken farklı dillerdeki anlamlar birbir- rürlüğe girerse veya girdiği zaman, antlaşmanın
leriyle bağdaştırılır. bir tarafı yapar;
b- diğer bir akit Devletin bir çekinceye yaptığı bir
itiraz, antlaşmanın itiraz eden Devletle çekince
Çekince ileri süren Devlet arasında yürürlüğe girmesini
Uluslararası bir antlaşmaya taraf olmak isteyen engellemez, meğer ki aksi bir niyet kati şekilde
bir devlet, antlaşmanın bazı hükümlerinin kendisi itiraz eden Devlet tarafından açıklanmış olsun:
için uygulanmamasını veya farklı uygulamasını is- c- bir Devletin bir antlaşma ile bağlanma rıza-
teyebilir. Devletin bu yöndeki isteği, çekince olarak sını açıklayan ve bir çekince içeren bir işlemi en
adlandırılır. azından başka bir akit Devlet çekinceyi kabul
eder etmez hüküm doğurur.
Çekince, çok taraflı antlaşmalar söz konusu ol-
duğunda gündeme gelir. Bazı antlaşmalar, antlaş- 5. İkinci ve dördüncü paragraflar bakımından ve
maya çekince konulmasına izin vermezken, bazıları antlaşma başka türlü öngörmezse, bir çekince, bir
Devletin bundan haberdar edilmesinden sonraki
antlaşmanın bir kısım hükmünü çekinceye kapatır.

56
Uluslararası Hukuk I

oniki aylık bir dönemin sonuna kadar veya, Dev- sında yürürlüğe girmesine itiraz etmemiş olduğu
letin antlaşma ile bağlanma rızasını daha son- zaman, çekincenin ilgili olduğu hükümler iki
raki bir tarihte açıklaması hâlinde, bu rızasını Devlet arasında çekince ölçüsünde uygulanmaz.
açıkladığı tarihe kadar, çekinceye hiçbir itirazda
bulunmamış olması hâlinde, o Devlet tarafından Madde 22- Çekincelerin ve çekincelere yapılan
kabul edilmiş addedilir. itirazlaın geri alınması
1. Antlaşma başka türlü öngörmedikçe, bir çekin-
Madde 21- Çekincelerin ve çekincelere yapılan ce her zaman geri alınabilir, ve çekinceyi kabul
itirazlaın hukuki etkisi etmiş olan bir Devletin rızası geri alma için ge-
1. 19, 20 ve 23 üncü maddelere uygun şekilde di- rekli değildir.
ğer bir taraf bakımından tesis edilen bir çekince: 2. Antlaşma başka türlü öngörmedikçe, bir çekin-
a- çekince ileri süren Devletin diğer tarafla iliş- ceye yapılan bir itiraz her zaman geri alınabilir.
kilerinde, çekincenin ilgili olduğu antlaşma hü- 3. Antlaşma başka türlü öngörmedikçe veya başka
kümlerini çekince ölçüsünde degiştirir, ve türlü mutabık kalınmadıysa;
b- diğer tarafın çekince ileri süren Devletle ilişki- a- bir çekincenin geri alınmasını diğer bir akit
lerinde, bu hükümleri aynı ölçüde degiştirir. Devlet bakımından ancak o Devlet bu konudaki
2. Çekince, antlaşmanın diğer taraflarının ken- bildirimi aldıktan sonra hüküm doğurur.
di aralarındaki ilişkilerde antlaşma hükümlerini b- bir çekinceye yapılan bir itirazın geri alınması
değiştirmez. ancak çekinceyi ileri süren Devletin bu konudaki
3. Bir Çekinceye itiraz eden bir Devlet antlaş- bildirimi almasından sonra hüküm doğurur.”
manın kendisiyle çekince ileri süren Devlet ara-

ÖÇ 1 Uluslararası andlaşmaların yürürlük kazanmasını açıklayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

İki devlet arasında yapılan bir


andlaşmayla, devletlerden bi-
risi, topraklarından kaynakla-
Bir devletin devlet başka-
nan ve diğer devletin toprak-
nının yurt dışı ziyareti sıra-
larına ulaşan bir nehirden her
sında imzayla bağlanılacağı
ay belli miktarda suyun bu Andlaşmaların geçersizliğiy-
hükmü içeren bir uluslara-
devlete ulaşmasını taahhüt le ilgili jus cogens kurallara
rası andlaşmayı imzaladı-
eden bir andlaşma yapma- aykırılık ile devlet egemen-
ğını düşünelim. Böyle bir
ya karar versinler. Andlaşma liği kavramını ilişkilendirin.
durumu uluslararası and-
akdedilmeden nehrin kuru-
laşmalar hukuku açısından
masıyla andlaşma konusu-
tartışınız.
nun imkânsızlaşmış olması,
andlaşmayı geçersiz kılar mı?
Tartışınız.

ANTLAŞMALARIN SONA ERMESİ


Her devlet, çeşitli konularda pek çok iki veya çok taraflı antlaşmanın tarafıdır. Bu antlaşmalar devletlere
bazı yükümlülükler yükler. Uluslararası antlaşmalar, bazı yazarlarca uluslararası hukukun temeli sayılan
‘ahde vefa’ (söze bağlılık) ilkesinin somutlaşmış hâlidir. Devletler bu antlaşmaların sonsuza dek bağlayıcı
olmasını istemeyebilirler. Bu durumda antlaşmaların sona ermesi konusunda anlaşmaları pekâlâ müm-

57
Uluslararası Antlaşmalar

kündür. Ancak tarafların istedikleri her an antlaş- Bir antlaşma taraflara antlaşmayı sona erdirme
maların getirdiği bağlayıcılıktan kurtulabilmeleri veya antlaşmadan çekilme hakkı tanımış olabilir.
de ‘ahde vefa’ ilkesinin, dolayısıyla da uluslararası Ancak böyle bir hüküm bulunmasa dahi, tarafla-
hukukun getirdiği güvencenin sarsılması anlamına rın fesih veya çekilme olasılığını benimsedikleri
gelir. Uluslararası hukuk, antlaşmaların sona erme- belli ise yahut antlaşmanın doğası itibariyle fesih
sini mümkün kılan hükümlerin yanında, değindi- ve çekilme hakkı bulunuyorsa, tek taraflı fesih veya
ğimiz keyfiliği ortadan kaldıran, güvence sağlayan çekilme ile antlaşmanın sona erdirilmesi müm-
hükümler de içermektedir. kündür. Özellikle ittifak antlaşmaları ile bazı ticari
antlaşmaların doğası itibariyle taraflara fesih ve çe-
Antlaşma Hükmüyle Sona Erme kilme hakkı verdiği kabul edilmektedir. Yine ulus-
Antlaşmalar, kendi içlerinde sona ermeyle ilgi- lararası bir mahkemenin kuruluşuna taraf olunma-
li hükümler içerebilir. Sözgelimi antlaşmanın belli sı durumunda da devletlerin antlaşmadan çekilerek
bir zamana kadar geçerli olduğu veya belli bir ola- söz konusu uluslararası mahkemenin yargı yetkisi
yın gerçekleşmesiyle sona ereceği zaten daha baştan dışında kalabilecekleri söylenebilir. Antlaşmada ak-
taraflarca belirlenmiş olabilir. Bunun yanında ant- sine hüküm bulunmadığı takdirde, böyle bir fesih
laşmalar tarafların -genellikle belli bir ihbar süresini veya çekilme hakkının kullanılabilmesi için en az
takiben- çekilme haklarının olduğu hükmünü de on iki aylık bir ihbar süresi öngörmektedir.
içeriyor olabilir. Böylece, antlaşmada belirlenen sü-
renin dolması, olayın gerçekleşmesi veya taraflara
tanınan çekilme hakkının kullanılmasıyla, antlaş- Antlaşmanın İhlali Sonucu Sona Erme
ma sona erer yahut çekilme hakkını kullanan dev- Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi md.
let açısından bağlayıcılığını kaybeder. 60, bir antlaşmanın önemli bir şekilde ihlal edil-
mesini, antlaşmanın kısmen veya tamamen sona
erdirilmesi yahut yürürlüğünün durdurulması
Tarafların İradesiyle Sona Erme
(askıya alınması) için bir sebep olarak kabul eder.
Bir antlaşmanın, taraflarının hepsi aynı yönde Sözleşmeye göre önemli ihlal, Sözleşmenin kabul
karar verdiği takdirde, tamamen veya kısmen sona
ettiği sona erme nedenleri olmaksızın bir antlaşma-
erdirilmesi yahut yeni bir antlaşmayla eski antlaş-
nın tanınmaması yahut antlaşmanın konusu veya
manın bazı hükümlerinin geçersiz kılınması müm-
amacının gerçekleşmesi için temel olan bir hükme
kündür. Tarafların iradesiyle sona erme nedenleri
sübjektif sona erme nedenleri denilmektedir. aykırı davranılmasıdır (md. 60/3). Böyle bir du-
rumda antlaşma kendiliğinden sona ermemekte;
önemli ihlal, iki taraflı antlaşmalarda diğer tarafa,
Fesih veya Çekilmeyle Sona Erme çok taraflı antlaşmalarda ise hatalı devletin dışın-
Konuyla ilgili olarak Viyana Antlaşmalar Hu- daki devletlere yahut sadece özel olarak ihlalden
kuku Sözleşmesi 56. madde düzenleme yapmıştır. etkilenen devlete, bu ihlale dayanarak antlaşmayı
Maddeye göre; sona erdirme veya askıya alma yetkisi vermektedir
(md. 60/2).
“Madde 56- Sona erme, fesih veya çekilme husu-
sunda hiçbir hüküm ihtiva etmeyen bir antlaş-
manın feshi veya antlaşmadan çekilme Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi madde
1. Sona ermesiyle ilgili hiçbir hüküm taşımayan 60 şu şekildedir:
ve fesih veya çekilmeyi öngörmeyen bir antlaşma,
aşağıdaki hâller gerçekleşmedikçe feshe veya çekil- “Madde 60 - Bir antlaşmanın ihlal edilmesi so-
meye tabi değildir: nucu sona erdirilmesi veya yürürlüğününaskıya
alınması
a- tarafların fesih veya çekilme ihtimalini kabul
etme niyetleri tespit edilmedikçe; veya 1. İki taraflı bir antlaşmanın akit taraflardan
birisi tarafından esaslı bir şekilde ihlali (material
b- fesih veya çekilme hakkı antlaşmanın niteli-
breach), diğer tarafa antlaşmayı sona erdirme veya
ğinden zımnen çıkarılmadıkça.
tamamen veya kısmen yürürlüğünü askıya alma
2. Bir taraf 1. paragrafa göre antlaşmayı feshetme gerekçesi olarak bu ihlale başvurma hakkını verir.
veya ondan çekilme niyetini en az 12 ay önceden
2. Çok taraflı bir antlaşmanın akit taraflardan
bildirecektir.”
birisi tarafından esaslı bir şekilde ihlali

58
Uluslararası Hukuk I

a- diğer tarafların oybirliği ile antlaşmanın yü- gerekçesi yapabilmesi için, imkansızlığın antlaş-
rürlüğünü tamamen veya kısmen askıya almala- manın ifası için kaçınılmaz olan bir nesnenin
rını veya antlaşmayı, daimi olarak ortadan kalkması veya tahrip ol-
i- kendileriyle kusurlu Devlet arasındaki ilişkiler masından ileri gelmesi gerekir. İmkansızlık geçici
bakımından, ya da, ise, ancak antlaşmanın yürürlüğünü askıya alma
sebebi yapılabilir.
ii- bütün taraflar arasında, sona erdirme hakkını
verir. 2. İfa imkansızlığı, bir tarafın gerek anlaşmadan
b- antlaşma ile bilhassa etkilenen bir tarafa, doğan bir yükümlülüğünü, gerekse antlaşmanın
kendisi ile kusurlu Devlet arasındaki ilişkiler ba- diğer herhangi bir tarafına karşı borçlu olunan
kımından antlaşmanın yürürlüğünü tamamen diğer herhangi bir yükümlülüğünü ihlal etmesi
veya kısmen askıya almasının gerekçesi olarak bu neticesi meydana gelmişse, o taraf, antlaşmayı
ihlale başvurma hakkını verir. sona erdirme, antlaşmadan çekilme veya yürürlü-
ğünü askıya alma gerekçesi olarak bu imkansızlı-
c- kusurlu Devletten başka herhangi bir tarafa, ğa dayanamaz.”
antlaşmanın yürürlüğünü kısmen veya tamamen
kendisi bakıınından askıya alma gerekçesi olarak
ihlale başvurma hakkı verir; ancak bunun için
Koşulların Değişmesi Sonucu Sona
antlaşma öyle bir nitelikte olmalı ki, bir tarafın Erme
antlaşma hükürmlerini esaslı bir şekilde ihlal et- Bir antlaşmanın yapıldığı zaman tarafların
mesi herbir tarafın antlaşmadan doğan yüküm- iradesine yön veren koşulların zaman içerisinde
lülüklerini ifa etme durumunu köklü bir biçimde önemli ölçüde değişmesi, tarafların antlaşmayla
değiştirsin. bağlı kalmaya devam etmek istememelerine neden
3. Bu madde bakımından bir antlaşmanın esaslı olabilir. Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi,
bir şekilde ihlali aşağıdakilerden -ibarettir: koşullardaki değişimin antlaşmanın sona erdiril-
a- antlaşmanın, bu Sözleşmenin tasvip etmediği mesi, antlaşmadan çekilme veya antlaşma hüküm-
bir şekilde inkar edilmesi; veya lerini askıya alma için geçerli bir sebep olduğunu
b- antlaşmanın konu veya amacının gerçekleştiril- kabul eder (rebus sic stantibus ilkesi). Bununla bir-
mesi için elzem olan bir hükmün ihlal edilmesi. likte, değiştiği iddia edilen koşulların, antlaşmanın
4. Yukandaki paragraflar bir ihlal hâlinde uy- yapılma zamanında tarafların iradesinin oluşumu
gulanabilecek herhangi bir antlaşma hükmüne açısından temel nitelikte olması ve taraflarca ant-
halel getirmez. laşmanın yapımı sırasında öngörülememiş olan
5. 1-3 ncü paragraflar insani nitelikteki antlaş- değişimin antlaşmanın getirdiği yükümlülükleri
malarda yer alıp kişilerin korunmasıyla ilgili hü- kapsamını köklü şekilde değiştirmesi gerekmekte-
kümlere, bilhassa bu gibi antlaşmalarla himaye dir. Sözleşmenin getirdiği bir başka sınırlama, ko-
edilen kişilere karşı herhangi bir misilleme şeklini şulların değişmesine başvurma olanağının devletler
yasaklayan hükümlere uygulanmaz.”
arasındaki sınırları belirleyen antlaşmalarda ve ko-
şulların değişimine uluslararası hukuktan kaynak-
Antlaşmanın Uygulanmasının lanan bir yükümlülüğü yerine getirmemek suretiy-
İmkânsızlaşması Sonucu Sona Erme le neden olan taraf açısından kabul edilmemesidir.
Bir antlaşmanın yürütülmesinin temelini oluş- Konuyla ilgili olan Viyana Antlaşmalar Huku-
turan konunun kaybolması veya tahrip olması, ku Sözleşmesi, md. 62’ye göre;
antlaşmanın sona erdirilmesi veya kaybolma yahut
tahrip olma geçici ise, askıya alınması için haklı bir “Madde 62- Şartların Esaslı Şekilde değişmesi
sebep oluşturur. Ayrıca böyle bir imkânsızlığa ne-
1. Bir antlaşmanın akdedilmesi sırasında mevcut
den olan taraf, imkânsızlık sebebiyle sona erdirme
veya askıya alma hakkına sahip değildir. olan şartlarda meydana gelen taraflarca öngö-
rülmeyen esaslı bir değişikliğe, aşağıdaki şartlar
Konuyla ilgili düzenleme yapan Viyana Antlaş- yerine gelmedikçe, antlaşmayı sona erdirme veya
malar Hukuku Sözleşmesi, md. 61 şu şekildedir; antlaşmadan çekilme için bir gerekçe olarak baş-
vurulamaz:
“Madde 61- Sonraki imkansızlık a- bu şartların mevcudiyeti, tarafların antlaşma
1. Bir tarafın bir antlaşmayı ifa etme imkansızlı- ile bağlanma rızalarının esaslı bir temelini teşkil
ğını antlaşmayı sona erdirme veya ondan çekilme etmedikçe; ve

59
Uluslararası Antlaşmalar

b- değişiklik antlaşmaya göre hala icra edilecek Konuyla ilgili Viyana Antlaşmalar Hukuku
yükümlülüklerin kapsamını köklü bir şekilde de- Sözleşmesine madde 64 şu şekildedir;
ğiştirme etkisini haiz olmadıkça.
2. Şartlarda meydana gelen esaslı bir değişikliğe “Madde 64- Milletlerarası genel hukukunun yeni
bir antlaşmayı sona erdirmek veya ondan çekil- bir emredici normunun ortaya çıkması
mek için bir gerekçe olarak şu hâllerde başvuru- Eğer milletlerarası genel hukukun yeni bir em-
lamaz. redici normu ortaya çıkarsa, bu normla çatışan
a- antlaşma bir sınırı tesis ediyorsa; veya mevcut herhangi bir antlaşma batıl hâle gelir ve
sona erer.”
b- esaslı değişiklik ona başvuran tarafın ya antlaş-
madan doğan bir yükümlülügünü ihlal etmesinin
ya da antlaşmanın diğer herhangi bir tarafına Antlaşmaların Sona Ermesinde Usul
karşı herhangi bir milletlerarası yükümlülüğünü
ihlal etmesinin neticesi ise. Antlaşmaların tarafların rızasıyla sona ermesi
durumunda herhangi sorun yaşanmaz. Ancak ta-
3. Yukandaki paragraflara göre bir taraf esaslı
bir şart değişikliğine bir antlaşmayı sona erdirme
raflardan birisi, yukarıda sayılan tek taraflı fesih,
veya ondan çekilme gerekçesi olarak başvurula- çekilme veya antlaşmanın yürürlüğünü durdurma
biliyorsa, değişikliğe, antlaşmayı askıya almanın yollarından birine başvurduğunda, antlaşmaların
bir gerekçesi olarak da başvurulabilir.” geçersizliğiyle ilgili usule benzer bir şekilde, diğer
tarafları durumdan haberdar etmeli; diğer taraflar-
dan itiraz gelmezse gerekli önlemleri üç ay sonra
Sonradan Ortaya Çıkan Jus Cogens uygulayabilir. İtiraz hâlinde belli bir süre içinde
Kurallara Aykırılık Nedeniyle Sona barışçıl yollarla çözüm getirmeliler. Bununla bir-
Erme likte antlaşmanın sona erdirilmesi sonradan ortaya
Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesine göre, çıkan bir jus cogens kurala aykırılığa dayandırılmış
uluslararası hukukun yeni bir jus cogens kuralının ve taraflar on iki ay içinde anlaşamamışlarsa, Ulus-
(emredici kuralın) ortaya çıkması durumunda, bu lararası Adalet Divanı’na gidilebilecektir (Viyana
normla çatışan mevcut antlaşmaların geçersiz hâle Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi, md. 65-66).
geleceğini ve sona ereceğini belirtir.

ÖÇ 2 Uluslararası andlaşmaların sona erdirilme koşullarını listeleyebilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Türk Boğazlarından geçişi


1936 tarihli Montrö And-
laşması düzenlemektedir. Andlaşmaların geçersizliği
Bu andlaşmadan önce 1923 hallerinden biri olan taraf
Andlaşmaların sona erme-
tarihli Lozan Boğazlar And- iradelerindeki sakatlık ile
sinin bir usule bağlanmış
laşması vardı. Lozan Boğaz- andlaşmaların sona erme
olmasının gerekçesi ne ola-
lar Andlaşmasının yapıldığı nedenlerinden biri olan ko-
bilir. Tartışın.
döneme göre şartlar değiş- şulların değişmesini ilişki-
miştir. Bu durumda Andlaş- lendirin.
manın ne şekilde sona ermiş
olabileceğini tartışınız.

60
Uluslararası Hukuk I

Uluslararası andlaşmaların
ÖÇ 1 yürürlük kazanmasını
açıklayabilme

Uluslararası bir andlaşmanın yürürlük kazanması için, öncelik-


Andlaşmaların Yapılması ve
Uygulanması le, uluslararası hukukun yetkili kıldığı kişiler tarafından hazır-
lanarak resmileştirilmelidir. Devletler resmileştirilen bu andlaş-
ma metnine bağlanma iradelerini ortaya koyarlar. Bu iradenin

bölüm özeti
nasıl ortaya koyulacağı genellikle andlaşmaların içerisinde yer
alır. Böylece devletler imza veya belge değişimi gibi basit bir
usulle bağlanabilecekleri gibi, iç hukuklarında gerekli görülen
aşamaların tamamlanmasının ardından bağlanma iradelerini de
bildirebilirler. Seçilen usule göre bağlanma iradesinin bildiril-
mesiyle bağlanma gerçekleşmiş olur. Bir andlaşmanın yürürlü-
ğe girmesi ise, ya andlaşmayla belirtilen tarih veya koşulların
gerçekleşmesi sonucu yahut da bağlanma iradesinin diğer ta-
raflara bildirilmesiyle gerçekleşir. Devletler bazı sınırlar dahi-
linde andlaşmaların kendilerine uygulanmasını istemedikleri
hükümlerine çekince koyabilirler. Yetkili kişilerce yapılmamış,
tarafların iradesinin sakatlanmış olduğu veya jus cogens kural-
lara aykırı andlaşmalar, geçersiz kabul edilir.

Uluslararası andlaşmaların
ÖÇ 2 sona erdirilme koşullarını
listeleyebilme

Bir andlaşmanın sona ermesi için taraflar andlaşmaya belli bir


Andlaşmaların Sona Ermesi tarihi veya belli koşulların gerçekleşmesini işaret eden bir hü-
küm koyabilirler. Bunun dışında andlaşmalar taraflardan biri-
nin tek taraflı bir eylemle andlaşmayı feshetmesine veya andlaş-
madan çekilmesine olanak tanıyabilmektedir. Bazı durumlarda
da, diğer tarafların rızası olmasa bile taraflardan birinin tek ta-
raflı bir eylemle andlaşmayı sona erdirebileceği kabul edilmiştir.
Andlaşmanın yapıldığı zamanki şartların önemli ölçüde değiş-
miş olması, andlaşmanın önemli hükümlerinin karşı tarafça ih-
lal edilmiş olması, andlaşmanın konusunun imkânsızlaşması ve
andlaşmanın sonradan çıkan jus cogens kurallara aykırı olması,
andlaşmayı sona erdirme nedenleri arasında yer alır.

61
Uluslararası Antlaşmalar

1 Uluslararası antlaşmalarla ilgili olarak aşağıdaki 6 Anayasamıza göre usulüne uygun olarak yürür-
ifadelerden hangisi yanlıştır? lüğe giren uluslararası antlaşmalar ne hükmündedir?
neler öğrendik?

A. Antlaşma akdetme yetkisi olanlar arasında olur. A. Kanun B. Yönetmelik


B. Yazılıdır. C. Genelge D. Anayasa
C. İrade uyuşmasıdır. E. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi
D. İki taraflı veya çok taraflı olabilir.
E. Yardımcı kaynaktır. 7 Türkiye iç hukukunda uluslararası antlaşmala-
rın akdedilmesiyle ilgili olarak aşağıdaki ifadelerden
2 Aksini öngören bir durum yoksa yetki belgesi hangisi yanlıştır?
olmadan aşağıdakilerden hangisi bir antlaşma metni- A. Temel hak ve özgürlüklerle ilgili antlaşmalar ka-
ni tevsik edemez? nundan üstündür.
A. Adalet Bakanı B. Antlaşmaları 1982 Anayasası madde 104’e göre,
B. Hükümet Başkanı Cumhurbaşkanı onaylar.
C. Devlet Başkanı C. İstisna grubu antlaşmalar vardır.
D. Dışişleri Bakanı D. Antlaşmalar iç hukukta yürürlük tarihinin tes-
E. Diplomatik misyon başkanı pitine dair Cumhurbaşkanı kararında belirtilen
tarihte yürürlüğe girer.
E. Antlaşmalar aleyhine Anayasa Mahkemesi’ne gi-
3 Aşağıdakilerden hangisi antlaşma ile bağlanma dilebilir.
işlemlerinde basit usule örnektir?
A. Onay 8 Aşağıdakilerden hangisi antlaşmanın geçersizlik
B. Katılma nedenlerinden biri değildir?
C. İmza
A. Hata sonucu antlaşmaya taraf olma
D. Kabul
B. Devlet temsilcisini tehdit
E. Uygun bulma
C. Jus cogense aykırılık
D. Önemli ihlal
4 Yetkili devlet temsilcilerinin resmileştirdikleri E. Antlaşmanın yetkili kişilerce yapılmaması
antlaşma metninin, iç hukuklarda öngörülen meka-
nizmayla devlet adına bağlayıcı olduğunun kabulü
anlamına gelen bağlanma usulü aşağıdakilerden han- 9 Aşağıdakilerden hangisi antlaşmanın sona erme
gisidir? nedenlerinden biri değildir?
A. İmza A. Antlaşmanın konusunun imkânsızlaşması
B. Mektup teatisi B. Antlaşmanın yetkili kişilerce yapılmaması
C. Katılma C. Önemli ihlal
D. Onay D. Fesih
E. Kabul E. Çekilme

5 Antlaşmalar uluslararası alanda hüküm doğur- 10 Objektif hukuki durum yaratan antlaşmalar
ması ne zaman hüküm doğurmaya başlar? aşağıdakilerden hangisiyle ilgilidir?
A. Onaylandığı zaman A. Antlaşmaların yorumu
B. Yürürlüğe girdiği zaman B. Antlaşmaların çatışması
C. Bağlanıldığı zaman C. Antlaşmaların üçüncü devletlere etkisi
D. İmzalandığı zaman D. Antlaşmaların geçersizliği
E. Görüşüldüğü zaman E. Antlaşmaların sona ermesi

62
Uluslararası Hukuk I

Yanıtınız yanlış ise “Uluslararası Antlaşmala-


1. E Yanıtınız yanlış ise “Antlaşmanın Unsurları” 6. A
rın Türk Hukukundaki Yeri” konusunu ye-
konusunu yeniden gözden geçiriniz.
niden gözden geçiriniz.

neler öğrendik yanıt anahtarı


Yanıtınız yanlış ise “Türk Hukukunda Ulus-
2. A Yanıtınız yanlış ise “Hazırlık Aşaması” konu- 7. E
lararası Antlaşmalar” konusunu yeniden göz-
sunu yeniden gözden geçiriniz.
den geçiriniz.

3. C Yanıtınız yanlış ise “Bağlanma Aşaması” ko- 8. D Yanıtınız yanlış ise “Antlaşmaların Geçersiz-
nusunu yeniden gözden geçiriniz. liği” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

4. D Yanıtınız yanlış ise “Bağlanma Aşaması” ko- 9. B Yanıtınız yanlış ise “Antlaşmaların Sona Er-
nusunu yeniden gözden geçiriniz. mesi” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Antlaşmaların Üçüncü


5. B Yanıtınız yanlış ise “Yürürlük Aşaması” ko- 10. C
Devletlere Etkisi” konusunu yeniden gözden
nusunu yeniden gözden geçiriniz.
geçiriniz.

Araştır Yanıt
3 Anahtarı

Viyana Andlaşmalar Hukuku Sözleşmesi, geçersizlik nedenlerini sınırlı sayı-


da belirlemiştir. Yani Sözleşmede sayılan nedenler dışında geçersizlik iddia-
sında bulunmak mümkün değildir. Ancak andlaşmanın akdedilmeden önce
andlaşma konusunun imkânsızlaşmış olması, andlaşmanın uygulanmasını da
imkânsız hale getirmektedir. Eğer Sözleşmenin lafzına sıkı sıkıya bağlı kalına-
Araştır 1 caksa, imkânsızlığın bir geçersizlik nedeni sayılması mümkün olmaz. Bununla
birlikte ortaya çıkan durum, taraf iradelerinde sakatlık bulunduğunu da gös-
termektedir. Eğer taraflardan birisi bu imkânsızlık durumunu biliyor ise, bu
durumda hile yapmış demektir ki, bu bir geçersizlik nedenidir. Eğer her iki
taraf da bu durumdan haberdar değilse, esasında ortada bir hata vardır ve bu
da bir geçersizlik nedenidir.

Türkiye, 1923 yılında imzalanan Lozan Boğazlar Sözleşmesi’nin günün şart-


larına uymadığı gerekçesiyle, 1936 yılında Boğazlar için yeni bir rejim sap-
tanmasını içim bir uluslararası konferans çağrısı yapmıştır. Askersizleştirilmiş
Araştır 2 bölgeler olması ve savaş durumu şartların değişmesine gerekçe olmuştur. Bu
çağrı üzerine gerçekleştirilen Montrö Boğazlar Sözleşmesi uluslararası hukuk
açısından andlaşmaların objektif sona erme nedenlerinden biri olan ve and-
laşmanın yapılması sırasındaki şartlarda köklü değişiklik anlamına gelen rebus
sic stantibus ilkesine dayandırılmıştır.

63
Uluslararası Antlaşmalar

kaynakça
Acer, Y. ve İ. Kaya (2010), Uluslararası Hukuk – Temel Ders Kitabı, Ankara: USAK Yayınları.
Çolaker, M. (2010) Temel Hak ve Özgürlüklere İlişkin Uluslararası Antlaşmaların İç Hukukta Doğrudan
Uygulanması, Ankara: Adalet.
Gündüz, A. (1998) Uluslararası Hukuk, Temel Belgeler, Örnek Kararlar, Geliştirilmiş 3. Baskı, İstanbul:
Beta.
Malanczuk, P. (2006), Akehurst’s Modern Introduction to International Law, Londra ve NewYork: Routledge.
“Milletlerarası Andlaşmaların Onaylanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Cumhurbaşkanı Kararnamesi”,
Cumhurbaşkanı Kararnamesi Sayı 9, R.G. 15/07/2018.
Pazarcı, H. (2010) Uluslararası Hukuk, Ankara: Turhan Kitabevi.
Toluner, S. (2004) Uluslararası Hukuk Açısından Türkiye’nin Bazı Dış Politika Sorunları, Genişletilmiş 2.
Baskı, İstanbul: Beta.

64
Bölüm 4
Uluslararası Hukukta Kişilik

Uluslararası Hukuk Kişiliği, Devlet ve


öğrenme çıktıları

Tanıma

1 2
1 Bir devletin uluslararası hukuk kişiliğinin Devlet Türleri
diğer devletlerce tanınması işleminin 2 Uluslararası hukukta karşılaşılan devlet
niteliğini ve özelliklerini listeleyebilme türlerini tanımlayabilme

Yeni Devletlerin Ortaya Çıkışı ve Halefiyet


(Ardıllık) Meselesi
Devletin Unsurları 4 Bir devletin sona ermesinden sonra

3 4
3 Bir devletin devlet olarak ortaya çıkabilmesi aynı topraklarda yenilerinin ortaya çıkış
için taşıması gereken özelliklerini biçimleri ve bunlara bağlı uluslararası
tanımlayabilme hukuki sonuçları değerlendirebilme

Anahtar Sözcükler: • Uluslararası Hukuk Kişiliğ • Tanıma • Ülke • Halefiyet

66
Uluslararası Hukuk I

GİRİŞ haiz olduğu kabul edilen bir başka yapı uluslararası


Uluslararası Hukukta Kişilik Ulusal hukuklarda- teşkilatlardır. BM Adalet Divanı tarafından verilen
kine benzer bir biçimde uluslararası hukukta da belli tanıma göre uluslararası teşkilatlar devletlerin hukuka
bir olayda hukuken uygulanabilir durumda olan ku- uygun amaçlarını gerçekleştirmek üzere daimi olarak
rallarla getirilmiş haklar ve borçları yerine getirmesi bir araya gelerek oluşturdukları, bu amaçları yerine
istenen hukuk kişilerinin kimler olduğu bu kişilerin getirmek üzere bir takım organlarla donattıkları, hu-
uluslararası hukuk düzeni tarafından söz konusu kuki yetkiler ve sorumluluklar bakımından teşkilat ve
kapasiteye haiz olduklarının kabul edilmesine bağ- üyeleri arasında bir ayrım bulunan ve bir uluslararası
lıdır. Bu çerçevede bu ünitede uluslararası hukuk antlaşma ile kurulmuş olan hukuk kişileridir (BM
adını verdiğimiz ve esas olarak devletler arasındaki Adalet Divanı’nın 1949 tarihli Tazminatlar Danışma
ilişkileri bir düzene koymak üzere ihdas edilmiş olan Görüşü). Divan aynı kararında uluslararası hukuk
hukuk dalının muhatabı olan devlet dediğimiz siyasi kişiliğinin kapsamı bakımından teşkilatlar ile devlet-
yapıların ortaya çıkışı, yetkileri, unsurları ve değişik ler arasında bir paralellik kurulamayacağını ve her bir
şekillerde sona ermelerine ilişkin meselelerin ulusla- teşkilatın hak ve yetkilerini saptamada ilgili teşkilat-
rarası hukukun kendisi tarafından düzenlenmiş ol- ların kurucu antlaşmasına bakılması gerektiğini ifade
duğu biçimiyle ele alınmaktadır. etmiştir. Bununla beraber uygulamada teşkilatların
genellikle şu yetki ve imtiyazlara haiz olduğu görül-
mektedir: a) antlaşma yapma yetkisi; b) Uluslararası
ULUSLARARASI HUKUK KİŞİLİĞİ talepte bulunma yetkisi; c) Üye devlet ülkelerinde
VE TANIMA temsilci bulundurma ve bir takım muafiyetlere haiz
olma; d) Uluslararası alanda sorumluluk. Uluslarara-
Kişilik sı hukukta kişilikleri objektif olarak tanınan devletler
Uluslararası hukukta sadece devletlerin, ulusla- ve teşkilatların dışında ihtiyaçlar doğrultusunda dev-
rarası teşkilatların ve kısmen de özel kişilerin ulusla- let dışı bir takım siyasi yapılara da (sömürge halkları,
rarası hukuk kişiliği vardır. Uluslararası hukukta ka- ulusal kurtuluş örgütleri, muharip güç vb.) sınırlı bir
bul gören tanıma göre devlet, belirli bir ülke parçası kişilik tanınması mümkündür.
üzerinde teşkilatlanmış olan bir siyasi otorite altın- Son olarak özel kişilerin uluslararası hukuk kişi-
da yaşayan insan topluluğunun oluşturduğu sürekli liği meselesine değinelim. Bu konuda her ne kadar
egemen varlıktır. Bu unsurlara sahip olan devletin hukukçular arasında hâlâ tartışmalar yaşansa da
uluslararası hukuk kişiliğine haiz olduğu kabul edilir. uluslararası uygulamaya baktığımızda devletlerin
Uluslararası hukuk kişiliği devletlere öncelikle ba- aralarında yaptıkları bazı antlaşmalarda özel kişilere
ğımsızlık ve eşitlik gibi iki temel hak bahşeder. Bu birtakım haklar bahşettiği ve özellikle insan hakları
kişliliğin uluslararası alanda devlete sağladığı diğer ve yatırımların korunması ile ilgili antlaşmalarda özel
hak ve yetkiler ise şunlardır: a) Uluslararası alanda kişilere devletlere karşı doğrudan başvurabilecekleri
hak sahibi olma ve bu hakkı ileri sürebilme ehliyeti; uluslararası mahkemeler kurdukları görülmektedir.
b) Borçlanma ve eylem ve işlemlerinden sorumlu tu- Bunun yanında son yıllarda uluslararası ceza mah-
tulabilme ehliyeti; c) Diğer uluslararası hukuk kişileri kemeleri yoluyla bireylerin uluslararası suçlardan
ile hukuki ilişki kurma ehliyeti (Bunun içine ulusla- yargılandığını da müşahede etmekteyiz. Yine yakın
rarası antlaşmalar yapma, diplomatik ilişki kurma ve zamanda çok uluslu şirketlerin insan hakları ve çevre
devletlere sağlanan hukuki muafiyetlerden yararlan- ile ilgili konularda uluslararası hukuka göre sorumlu-
ma gibi yetkiler girer). Uluslararası hukuk kişiliğine luk üstlenmelerine yönelik çalışmalar yapılmaktadır.

araştırmalarla
ilişkilendir
Afrika kıtasının kuzey batısında yer alan Batı Sahra bölgesinde İspanyol sömürgesinin sona erme-
sinden sonra bu bölgeyle ilgili komşu devletler Fas, Moritanya ve Cezayir burada hak iddia etmişlerdir.
Fas iddiasını İspanyol idaresinden önce bu bölgede asırlar boyu sürekli ve çekişmesiz olarak egemenlik
kullanmış olması ve ayrıca bölgenin kendi ülkesine coğrafi olarak daha yakın olması vakıasına dayan-
dırmıştır. Moritanya ise iddiasını halk unsurunu esas alan tarihi süreklilik ilkesine dayandırmıştır. Buna
göre Batı Sahra Moritanya ülkesinde yaşayan halk ile aynı dil, din ve yaşam biçimini (sosyal teşkilat ve

67
Uluslararası Hukukta Kişilik

hukuk) paylaşan toplulukların yaşadığı bir yerdir. Cezayir ise sömürgeciliğin tasfiyesinde öne çıkan bir
hak olarak kendi kaderini belirleme hakkını savunmuş ve Batı Sahra’da yaşayan toplulukların görüşü-
ne başvurulmasını istemiştir. Birleşmiş Milletler Adalet Divan olayla ilgili kararında bölgede sömürge
idaresinin kurulduğu 1884 yılında burada yaşayan göçmen kabilelerin ilkel de olsa sosyal ve siyasi bir
örgütlenmeye sahip olduklarından hareketle buranın sahipsiz bir ülke sayılamayacağı tespitini yapmış-
tır. Yine Divan’a göre buranın Fas ve Moritanya ile bazı bağlarının bulunmasına rağmen bu bağların
Batı Sahra üzerinde ülkesel egemenlik sağlayacak nitelikte olmadığına ve bu nedenle Batı Sahra halkı-
na serbest iradeleri uyarınca geleceklerini kararlaştırma hakkının tanınması gerektiğine hükmetmiştir.
Divan Fas’ın iddiasını coğrafi yakınlığa rağmen bölgede egemenliğin Fas tarafından etkin bir şekilde
kullanıldığını gösteren delillerin bulunmadığı gerekçesiyle reddetmiştir. Moritanya’nın iddiası ise iki
ülke halkları arasında pek çok bakımdan bağlar olsa da bu halklar arasında aynı hukuki birim içinde
bütünleşme konusunda bir irade ve bağlılık bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.

Kaynak: BM Adalet Divanı’nın Batı Sahra Danışma Görüşü, (1975) ICJ Reports

Tanıma Uluslararası hukukçular arasında tanıma işle-


Yukarda anlatılan ülke, nüfus ve etkin siyasi minin niteliği konusunda tartışmalar yaşanmış-
otorite unsurlarına haiz olan bir devletin otomatik tır. Kimilerine göre bu işlem kurucu nitelikte bir
olarak söz konusu uluslararası hukuk kişiliğine sa- işlem olup kişilik ancak bu tanıma işleminden
hip olup olamayacağı sorusu uluslararası hukukta sonra geçerlilik kazanır. Buna karşı diğer bazı hu-
tanıma konusu altında ele alınmaktadır. kukçular tanımanın hem bir vakıayı beyan edici
hem de kişiliği kurucu bir işlem olduğu görüşünü
benimsemiştir ki bugün uluslararası uygulamada
ağırlık taşıyan bu görüştür. Bu açıdan bir devletin
Tanıma tanınmamış olması onun diğer devletlerle ilişkile-
Yeni oluşmuş bir siyasi varlığın bir devlet rinde uluslararası hukuka tabi olmaması sonucu-
olduğunun diğer devletlerce tüm hukuki so- nu doğurmaz. Bir başka ifade ile tanınmamış bir
nuçlarıyla kabul edildiğini bildiren işlemdir. devlet sahipsiz bir toprak parçası muamelesi gö-
remez. Yani tanıma kurucu olsa bile tanınmamış
olma tanımayan devletlere tanınmamış devletin
Devletlerin iç hukuklarında hukuk kişiliğinin topraklarına serbestçe girme veya ona karşı ulusla-
doğumu ve sona ermesi kanun yapan organ tara- rarası hukukun kuvvet kullanma yasağı gibi temel
fından çıkartılan iç hukuk işlemleri ile saptanır. bazı kurallarını uygulamaktan kaçınma gibi haklar
Ancak uluslararası alanda böyle bir merkezi kanun vermez. Ancak tanınmamış olmanın o devlet açı-
yapıcı organ bulunmadığından uluslararası alanda sından antlaşmalara taraf olamama veya eski dev-
yukarıdaki unsurlara sahip olan bir varlığın devlet letin yaptığı anlaşmalara ve yabancı devletlerdeki
olma potansiyeli taşısa da bir devlet olarak ulusla- mallarına halef olamama, uluslararası teşkilatlara
rarası topluma kabul edilmesi her zaman mümkün üye olamama, büyükelçi gönderememe veya kabul
olmamaktadır. Zira uluslararası hukukta bir dev- edememe, ulusal veya uluslararası yargı organlarına
letin uluslararası topluma kabul edilebilmesi onun başvuramama ve devletlere yabancı ulusal hukuk-
uluslararası hukuk kişiliğinin diğer devletlerce larda tanınan yargı bağışıklığından yararlanamama
tanınması şartına bağlıdır. Bu tanıma uluslarara- gibi olumsuz sonuçları olmaktadır.
sı toplumu oluşturan her devlet tarafından kendi
Bugün uluslararası hukukta tanıma konusunda
adına yapılması gereken bir işlemdir.
kabul edilen ortak görüş bunun bir niyet meselesi
Tanıma tanıyan açısından tanınanın devlet olarak olduğu yönündedir yani devletlerin siyasi takdirine
varlığını hukuken kabul etme ve tanınan ile resmi bırakılmıştır ve hukuki bir zorunluluk yoktur. Siyasi
uluslararası ilişkilere girme (elçi gönderme vb.) sonu- bir karar olması itibariyle devletlerin henüz tam ola-
cunu doğurur. Ancak bu tanıma nispidir yani diğer rak oluşmamış varlıkları siyasi gerekçelerle tanımala-
devletlere de tanıma yükümü yüklemez. Bir devleti rı suretiyle erken tanıma veya bunun aksine yerleşik
tanıma işleminin istisnaları olsa da geri alınamayaca- siyasi yapıları tanımamak suretiyle geç tanıma yap-
ğı kabul edilmekte olup diplomatik ilişkilerin kesil- maları da uygulamada rastlanan durumlardır.
mesi tanımanın geri alınması anlamını taşımaz.

68
Uluslararası Hukuk I

Tanıma konusunda belli bir şekil şartı yoktur. devletle iktisadi ve diplomatik ilişkilere girmekten
Dolayısı ile devletler bu konudaki niyetlerini açıkça kaçınmak zorunda olsalar da bu yasak insani ko-
ortaya koyan bir tanıma beyanında bulunabilecekle- nularla ilgili antlaşmalar bakımından söz konusu
ri gibi söz konusu devletle girişilen birtakım ilişkiler değildir. Aynı şekilde işgalci devletin işgal edilen
tanıma niyeti ile yapılmışsa bu takdirde de tanıma ülke halkının yararına yapmış olduğu resmi işlem-
gerçekleşir. Ancak “örtülü tanıma” olarak da adlan- ler de geçerli kabul edilir. Bunun yanında buralarda
dırılan bu ikinci tip tanımada niyetin saptanması egemenlik yetkisi etkin kontrolü elinde bulundu-
her zaman kolay olmayabilir. Dolayısı ile bu niye- ran işgalci güce ait sayıldığından uluslararası hu-
tin varlığı açısından ilişik türler arasında bir ayrım kukun ilgili kurallarının (insan haklarına ilişkin
yapma yoluna gidilmiştir. Bu bakımdan mesela çok antlaşmalar, savaş hukukuna ve insancıl hukuka
taraflı bir konferansa katılma katılanların birbirini dair konvansiyonlar vb.) uygulanmasından ve bun-
tanıması sonucunu doğurmaz, keza bir uluslararası ların ihlalinden de o güç sorumlu olur. Zira BM
teşkilata üye olmanın da diğer üyeler bakımından Adalet Divanı’nın 1971 tarihli Namibya Danışma
tanıma sonucunu doğurmayabileceği de kabul edil- Görüşü’nde de ifade ettiği üzere bir devletin ulus-
mektedir. Yine esir değişimi ve ateşkes gibi sınırlı lararası sorumluluğunun hukuki esası bir ülkenin
ikili antlaşmalar yapmanın veya çok taraflı ticaret fiilen kontrol edilmekte oluşudur.
antlaşması yapılmasının da tanıma sayılmayacağı de- Tanıma konusunda üzerinde durulması gereken
ğerlendirmesi uluslararası hukukta yapılmıştır. An- diğer bir konu tanınmış bir devlet ülkesinde isyan
cak kapsamlı iki taraflı antlaşmalar yapmanın veya çıkması hâlidir. Bu durumda uluslararası hukuka
diplomatik ilişkilere girmenin örtülü tanıma anla- göre isyancılara yardım hukuka aykırı, tanınmış hü-
mına geleceği yönünde bir genel kabul mevcuttur. kümete yardım ise hukuka uygundur. Fakat isyancı-
Kural olarak bir devletin ülkesinin başka bir dev- lar o ülkede veya belli bir parçasında “etkin kontro-
letçe işgali, işgal edilen devletin kişiliğini kendiliğin- lü” ele geçirir ve bu durum bir devamlılık arz etmeye
den sona erdirmez. Bu bakımdan tanıma hukukun- başlarsa bu takdirde diğer devletler bu yeni devleti
da 1931 yılında Japonya’nın Çin’i işgali nedeniyle tanıyabilir. Örneğin, Yugoslavya’nın dağılması sonu-
ABD tarafından “Stimson Doktrini” olarak bilinen cu ortaya çıkan Hırvatistan, Slovenya, Bosna Her-
açıklamanın yapılması ile başlayan uygulama sonu- sek, Makedonya ve son olarak Kosova’nın tanınma-
cunda “uluslararası hukuka aykırı biçimde kuvvet sında batılı devletler çabuk davranırken Abhazya ve
kullanımı sonucu oluşan devletlerin ve ülke kaza- Güney Osetya’nın Gürcistan’dan kopması sonucu
nımlarının tanınmaması” yönünde bir kural oluş- bunları tanıyan ilk devlet Rusya olmuştur. Ancak
muştur. Bu kural daha sonra 1970 BM Devletlera- bir ülkedeki isyancıların etkin kontrolü ele geçirir-
rasında Dostça İlişkiler ve İşbirliği İlkeleri Bildirisi ken uluslararası hukukun bu alandaki emredici ku-
ve diğer birtakım uluslararası belgelerde uluslararası rallarına (jus cogens) -etkin kontrolü kazanmak için
hukukta yazılı hale getirilmiştir. Örneğin BM Adalet başka bir devletin silahlı gücünden yardım almama,
Divanı’nın 1971 tarihli Namibya Danışma Görüşü insancıl hukukla ilgili kurallara uyma vb.- uygun
ile İsrail’in Filistin topraklarında duvar inşasının davranmış olmaları gerekir. Aksi takdirde diğer dev-
uluslararası hukuka aykırılığına ilişkin 2004 tarihli letler bakımından isyancıların kurduğu devleti tanı-
Filistin Duvarı Danışma Görüşü kararı; Güvenlik mama yükümlülüğü ortaya çıkar. BM Adalet Divanı
Konseyi’nin 1990 tarihli 662 sayılı Irak’ın Kuveyt’i Kosova’nın bağımsızlık ilanının uluslararası hukuka
işgal kararı. Bu kurala dayanılarak İsrail’in 1967 yı- uygunluğuna ilişkin 2010 tarihli Kosova’nın Bağım-
lında Filistin topraklarını ve Suriye’ye ait Golan te- sızlık İlanı Danışma Görüşünde kuvvet kullanma
pelerini işgalinin, 1979 yılında Fas’ın Batı Sahra’yı yasağı gibi ‘jus cogens’ nitelikteki yasaklara aykırı
işgalinin, Irak’ın 1990 yılında Kuveyt’i işgali sonu- olmadıkça ilan edilen bir devletten ayrılmaya ilişkin
cu oluşan durumun ve 1994 yılında Ermenistan’ın bağımsızlık kararlarını yasaklayan bir kuralın ulus-
Azerbeycan’a ait Dağlık Karabağ’ı işgalinin de tanın- lararası hukukta mevcut olmadığına hükmetmiştir.
ması yasaklanmıştır. 2008 yılında Rusya-Gürcistan Tanıma ile ilgili bir başka durum “muhariplik”
savaşı sırasında Rusya’nın ayrılıkçı Abazya ve Güney veya “ayaklanan sıfatının tanınması (belligerency
Osetya’ya desteği ve yine Rusya’nın desteği ile ba- veya insurgency)” durumudur. Bu sıfatın tanınması
ğımsızlığını ilan eden Kırım’ın 2014 yılında Rusya tanınan ile tanıyan arasındaki ilişkilerde savaş huku-
tarafından ilhakı da bu kapsamda ele alınmaktadır. kunun uygulanması sonucunu doğurur. Bu sıfatın
Her ne kadar kuvvet kullanma sonucu işgal edi- tanınması için şu şartların bulunması gerekir: a)
len ülkeyle ilgili konularda diğer devletler işgalci Yaygın bir çatışmanın, varlığı; b) Çatışanların belli

69
Uluslararası Hukukta Kişilik

bir bölgeyi ele geçirmeleri ve burada etkin olmaları; bul edilen Çin Halk Cumhuriyeti resmi hükümet
c) Silahlı kişilerin merkezi bir otoriteye tabi düzen- olarak tanınmaya başlanmıştır. Tayvan’ın hukuki
li bir birlik oluşturmaları ve savaş hukukuna uygun statüsü ise tartışmalıdır, ancak 2001 yılında Dünya
davranmaları (asker sivil hedef ayrımı, sivillerin Ticaret Örgütü’ne üye olmuştur.
hakları vb.). Bunların varlığı hâlinde özellikle self- Hükümetlerin tanınması konusunda yapılan
determinasyon hakkını kullandığını ileri sürerek ça- bir ayrım “de facto” ve “de jure” tanıma ayrımı-
tışan gruba diğer devletler muhariplik sıfatı tanıya- dır. Bu ayrımın temelinde yine etkinlik ölçütü
rak uluslararası antlaşmalar yapma yoluna gidebilir. bulunur. Bu bakımdan şayet rakip hükümet etkin
Bunlar arasında ulusal kurtuluş hareketi niteliği taşı- kontrolü ele geçirmiş fakat devamlılığı konusunda
yanlara BM Genel Kurulu tarafından gözlemci sta- kuşku varsa veya diğer devletlere karşı uluslararası
tüsü verilerek Kurul çalışmalarına katkıda bulunma- yükümlülükleri üstleneceği yönünde şüpheler var-
ları sağlanmaktadır. Bu çerçevede Filistin Kurtuluş sa diğer devletler önce de facto tanıma yapabilirler.
Örgütü’ne 1974 yılında gözlemci statüsü ve 2012’de De facto tanımanın özelliği geri alınabilmesidir.
üye olmayan gözlemci devlet statüsü verilmiştir. Ancak söz konusu hükümet devamlılık arz et-
Tanıma konusunda yapılması gereken diğer bir meye başlar ve üstlendiği yükümleri de gereği gibi
ayrım devlet ve hükümet tanıması arasındaki ayrım- yerine getirirse de facto tanıma de jure tanıma
dır. Kural olarak devlet tanınması hükümetin de ta- hâline getirilir. Bazen bir ülkede hem de jure tanın-
nınması anlamına gelir ve bu süreklilik arz eder yani mış hem de de facto tanınmış iki rakip hükümet
devletin hükümetindeki değişiklik ne kadar köklü bulunabilir. Bu durumda uluslararası alanda hak ve
olursa olsun devletin uluslararası kişiliğini ve ulusla- borçları kimin üstleneceği konusunda bir sorun çı-
rarası alandaki hak ve borçlarını etkilemez. kar. Uluslararası hukuka göre resmi diplomatik iliş-
Ancak bir devletin ülkesinin tamamında veya kiler ancak de jure hükümetle yürütülebilir ve yine
bir kısmında kontrolü ele geçirmeye çalışan rakip o devletin yabancı ülkelerdeki malları üstündeki
bir hükümetin ortaya çıkması durumunda devlet hak talebi yetkisi de jure hükümete aittir. Ancak
ve hükümet tanıması birbirinden ayrılabilir. Bu fiilen de facto hükümetin elinde bulunan mallar
bakımdan anayasaya aykırı yollarla, örneğin bir bakımından tasarruf yetkisi bu hükümetin olur.
ayaklanma veya darbe yoluyla hükümetin değiş- Tanıma açısından tanımanın gerçekleştiği ta-
mesi hâllerinde çıkarları etkilenen devletlerin yeni rihten itibaren mi yoksa önceye etkili olarak mı
hükümeti tanıyıp tanımayacağı sorunu uluslararası hüküm doğuracağı da birtakım karışıklıklara yol
hukukta ele alınmış ve bu konuda farklı kriterler açmaktadır. Uygulamada tanımanın önceye etkili
ileri sürülmüştür. Bu kriterlerden biri meşruluk öl- olarak yapıldığını gösteren örnekler bulunmaktadır
çütüdür. Bu ölçüte göre bir hükümetin tanınması ancak de facto hükümetin etkinliği ele geçireme-
için meşruluğunun bir seçimle doğrulanması ge- diği alanlarla ilgili işlemlerinin tanınması de jure
rekir. Kimi yazarlar bu ölçütü iç işlerine karışma tanınıncaya kadar ertelenebiliyor.
saymış ve uluslararası hukuka aykırı bulmuştur. Tanınmamış hükümetlerin yapmış olduğu iş-
İkinci kriter uluslararası yükümlülükleri ifa ölçü- lemler bakımından da uluslararası hukuk özel bir
tüdür. Buna göre anayasaya aykırı yollarla gelen bir düzenlemeye gitmiştir. Buna göre böyle bir hükü-
hükümetin tanınması için yeni hükümetin eskisi- metin yaptığı işlem ülke aşıcı nitelikte değilse (söz
nin yüklenmiş olduğu uluslararası yükümlere bağlı konusu devletin yabancı ülkelerdeki hak ve borçlara
kalacağını açıklaması gerekir. Son bir ölçüt ‘etkin ilişkin değilse) ve bu işlem o devlet ülkesindeki hak
kontrol ölçütü’dür. Uygulamada çoğunlukla be- dağılımını gerçekleştirecek etkinlikte ise ve yine ada-
nimsenen bu ölçüte göre ülkenin büyük bir kısmı let gereği bu işlemin geçerliliğinin kabul edilmesi
üzerinde etkin kontrol kuran bir hükümete karşı gerekiyorsa bu takdirde bu işleme yabancı mahke-
direnen başka bir gücün bulunmaması hâlinde ta- melerde etki tanıma yoluna gidilebilir. Bu açıdan
nıma yapılması uygun olur. Ancak bu konuda si- uygulamada özellikle tanınmamış bir hükümetin iş-
yasi öncelikler de büyük rol oynamaktadır. Buna lemine etki tanınmaması özel kişilerin menfaatlerini
en iyi örnek Tayvan’dır. İkinci Dünya Savaşı son- olumsuz yönde etkiliyor ve bu işlem yabancı devletin
rası Çin’de çıkan iç savaşı 1949’da komünistler ka- kamu düzenine aykırılık da teşkil etmiyorsa yabancı
zanınca milliyetçi parti lideri Çan Kayşek Tayvan’a mahkemeler adalet gereği bu işlemleri geçerli kabul
sığınmış ve 1970’lere kadar Çin’in resmi hükümeti
etmektedir. Bu açıdan tanınmamış hükümetin çıkar-
sayılmıştır. Ancak ABD’nin ping-pong diplomasisi
dığı doğum, evlilik ve boşanma kayıtlan ile konso-
sonucu 1971 yılında Birleşmiş Milletler’e üye ka-
losluk işlemlerine geçerlilik tanındığı görülmektedir.

70
Uluslararası Hukuk I

Hükümetlerin tanınması ile bağlantılı bir başka ranti Antlaşması’nın IV. Maddesi’ne dayandırmak-
mesele sürgündeki hükümet tanımıdır. Bu tanım tadır. Bu madde antlaşmalara taraf devletlere adada
genellikle self-determinasyon hakkını kullanan kurulan ortaklık yapısını değiştirmeye yönelik ha-
halkların ülke dışında kurduğu hükümetlere ve bir reketlere müdahale yetkisi tanımaktadır. Türkiye’ye
yabancı devletin işgali sonucu ülkesinden çıkartı- göre Kıbrıs’lı Rumlarca başlatılan ve adayı Yuna-
lan meşru hükümetlere uygulanmaktadır. nistan ile birleştirmeyi amaçlayan ENOSİS darbesi
Türkiye 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nın ulusla- adada kurulan düzene aykırı olduğundan Türkiye
rarası hukuka uygunluğunu Türkiye, Yunanistan, antlaşmalarda kurulan düzeni korumak için ilgili
İngiltere ve Kıbrıs’taki Türk ve Rum toplumlarınca maddeye dayanarak müdahale etmiştir. Müdahale-
imzalanan ve adada yaşayan Türk ve Rumların ken- nin ardından adanın Türk halkı 1975 yılında Kıbrıs
di kaderlerini belirleme hakkı (self-determinasyon) Türk Federe Devleti’ni ilan etmiş ve 1983 yılında da
ekseninde benimsedikleri ortak bir Kıbrıs devletini Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti adıyla bağımsızlıkla-
kuran 1959 Zürih ve Londra Antlaşmaları’na ek Ga- rını ilan etmişlerdir.

ÖÇ 1 Bir devletin uluslararası hukuk kişiliğinin diğer devletlerce tanınması işleminin


niteliğini ve özelliklerini listeleyebilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Tanıma şarta bağlı olarak Uluslararası hukuk kişili- Devlet niteliği taşımayan
gerçekleştirilebilir mi, ör- ğini uluslararası hukukun varlıklar var mıdır uluslara-
nek var mı araştırınız. tarihçesiyle ilişkilendiriniz. rası hukukta araştırın.

yaşamla ilişkilendir

Hukuki statüsü tartışmalı olan platform-ada,


1967’de İngiliz ordusunun eski binbaşısı Roy Ba-
tes ve ailesi tarafından işgal edildi. Uluslararası
karasularda bulunduğu için adanın devlet statü-
süne çıkarılabileceğini ilan eden Bates kendine
“prens” unvanı da verdi.
Dünyanın en küçük devleti “Sealand” satılık.
Ertesi yıl Kraliyet Donanması Roy’u adadan
İngiltere açıklarında, bundan 40 yıl kadar atmaya çalıştı, ancak platformdan açılan uyarı
önce, İngiliz Roy Bates tarafından kurulan dün- ateşine maruz kalan askerlerin girişimi başarılı
yanın en küçük devleti “Sealand” satışa çıkarıldı. olmadı. Daha sonra da bir İngiliz savcı platfor-
The Times gazetesinin haberine göre, eski bir as- mun İngiliz karasularının 3 mil açığında olması
keri platform olan ve 550 metre karelik oturula- dolayısıyla Roy Bates’i haklı bile buldu.
bilir alana sahip “Sealand Prensliği”, kimse tara-
fından tanınmayan bir devlet. Sadece helikopter 1974’te ise Roy Bates işi bir anayasa çıkarmaya
ya da gemiyle ulaşılabilen devlet için sahipleri 10 kadar vardırdı ve ardından “egemenlik simgesi olarak”,
milyon sterlin istiyor. Bu kadar çok para istenme- bir bayrak, milli marş ve Amerikan Doları ile eşdeğer
sinin nedeni ise bu küçük devletin niteliklerin- bir para birimi olan Sealand Dolarını kabul etti.
den kaynaklanıyor: sınırsız deniz manzarası, tam Kaynak: Milliyet Gazetesi, 8 Ocak 2007 http//
bir sükunet garantisi ve vergilerin olmaması .... www.milliyet.com.tr/2007/01/08/son/sondun09.asp

71
Uluslararası Hukukta Kişilik

DEVLET TÜRLERİ olmadığından antlaşma akdetme yetkisi gibi ulus-


Uluslararası hukuk uygulamasına baktığımızda lararası hukuki ehliyetleri yoktur.
devletlerin kendi aralarında farklı ölçütlere göre
kategorilere ayrıldığını görmekteyiz zira devletlerin
her biri aynı haklara ve uluslararası alanda işlem 1781-88 arası ABD, 1847’ye kadar İsviçre,
yapma yetkisine haiz değillerdir. 1958-63 Birleşik Arap Cumhuriyeti, 2003-
6 Sırbistan ve Karadağ’ı konfederasyondur.
Devletler arasındaki ayrımın bir nedeni dev-
letlerin iç örgütlenmesindeki farklılıklara dayan-
maktadır. Bu açıdan ilk kategoride yer alan basit
devlette uluslararası kişilikle ilgili yetkiler tek bir Federasyon adı verilen yapılarda yasama, yürüt-
siyasi otoritenin elinde (genellikle hükümet, bazen me ve yargı yetkileri federe devletlerle federal dev-
meclis) toplanmıştır. Buna karşı bileşik devletler let arasında paylaşılmıştır. Bu paylaşma ülkesel ve
adı verilen ikinci türde bu yetkiler merkez ve alt fonksiyonel olarak iki şekilde yapılır. Federal devlet
otoriteler arasında paylaşılmıştır. Bu tür kendi için- anayasası federe devlet yasalarının üstündedir ve uy-
de şahsi birlikler, gerçek birlikler, konfederasyonlar gunluk denetimini federal üst mahkeme yapar. Keza
ve federasyonlar şeklinde tezahür ederler. Şahsi bir- federal devlet kanunları federe devletler ülkesindeki
liklerde birliğin içinde yer alan devletler uluslarara- kişi ve şeyler üzerinde doğrudan uygulanır ve uygu-
sı hukuk kişiliğini korur. Şahsi birliğe örnek olan lanmazsa federal devlet bunları zorla uygulatabilir.
İngiliz hükümdarı tarafından temsil olunan İngiliz Uygulamada bazen federe devletlere sınırlı bir ulusla-
Commonwealth’i verilebilir. İlk olarak 1926 Bal- rarası antlaşma yetkisi tanınsa da bu yetkinin kaynağı
four Deklerasyonu ile ortaya çıkan bu yapı, 1949 uluslararası hukuktan ziyade federal anayasanın buna
Londra Antlaşması ve 1965 yılında bir sekreterya- izin veren hükümleri ile antlaşmayı yapan üçüncü
nın kurulmasından sonra üye devletlerin bir araya devletin buna ilişkin rızasıdır. Yani üçüncü devlet-
geldiği bir uluslararası örgüt hâlini almışsa da bu lerin federe devlet ile antlaşma yapma zorunluluğu
teşkilata üyelik İngiltere’de yaşayan kimi üye ülke yoktur. Dolayısı ile federal devletlerde federe devlet-
vatandaşlarına buradaki seçimlerde oy kullanma lerin yetkisi içine bırakılan alanlarda da antlaşma yet-
ve yabancı ülkedeyken İngiliz elçiliklerinden ya- kisi nihai olarak federal devlete aittir (ABD Yüksek
rarlanma hakkı da tanınmaktadır. Şahsi birlikle- Mahkemesi’nin Missouri V. Holland Davası kararı).
rin amacı genellikle uluslararası barış ve güvenlik, ABD anayasasına göre uluslararası alandaki yetkiler
demokrasi, uluslararası ticaret, fakirlikle mücadele başkan ve kongre yani yürütme ve yasama arasında
ve çevre gibi belli konularda uluslararası alanda iş paylaştırılmıştır. Buna göre başkan bir antlaşmayı
birliği yapma ve bu konularda üyeler arasında ortak imzalamadan önce kongreden izin almalıdır. Ancak
kurallar oluşturmaktır. Genellikle monarşik devlet yalnız başkanın yetki alanına giren ve “executive ag-
biçiminin benimsendiği hâllerde ortaya çıkan diğer reements” denen antlaşmalar bakımından böyle bir
bir yapı gerçek birliktir. Burada aynı hükümdarın izne gerek yoktur. Yine Almanya Federal Devleti’nde
emri altında farklı devletler mutlak olarak birleşir- federal hükümetin bir uluslararası antlaşmayı imzala-
ler, örneğin 1801 Birlik Antlaşması uyarınca Bir- madan önce federal meclis olan Bundestag’ın iznini
leşik Krallık, İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey alması gerekir. Uluslararası sorumluluk açısından da
İrlanda adı verilen dört ülkeyi temsil etmektedir. federal devlet federe birimlerin yetkisi altında gerçek-
Bu devletler iç işlerinde bağımsız olup kendi parla- leşen ihlallerden sorumludur.
mentoları ve kendi hukuk sistemlerine sahip olsalar
da dış ilişkilerinde tamamı ile hükümdara bağlıdır-
lar ve kendilerine ait uluslararası kişilikleri yoktur. ABD, Almanya, Rusya, Avustralya federasyonudur.
Konfederasyonda bağımsız devletler uluslara-
rası varlıklarını sürdürürler ve sadece ortak güven-
lik ve dış ilişkiler gibi bazı amaçları gerçekleştirmek Devlet türleri içinde başka bir sınıflandırma öl-
üzere bir uluslararası antlaşma yapmak suretiyle çütü bağımsızlık kategorisidir. Bu açıdan devletler
biraraya gelirler. Konfederasyonlarda üye devletler tam bağımsız ve bağımlı devletler şeklinde ikiye
uluslararası hukuk kişiliklerini yitirmezler ve dola- ayrılmaktadır: Tam bağımsız devletler uluslararası
yısı ile konfederasyonun da kendine ait bir hukuki hukuk uyarınca üstlendikleri hak ve borçlar dışında
kişiliği yoktur. Burada üye devletler “diet” adı veri- başka bir otoriteye tabi olmayan devletlerdir. Ba-
len ortak bir organda temsil olunur ve bu organda ğımlı devletlerde bir hami devlet (protectorate) ve
kararlar oy birliği ile alınır. Gevşek bir ittifak nite- bir de bu devletin vesayeti altındaki tabi devlet veya
liği taşıyan konfederasyonların uluslararası kişiliği toprak parçası (suzerain) bulunmaktadır. Sömürge

72
Uluslararası Hukuk I

toprakları ile hami devletler arasında kurulmuş let kendi adına teşkilatlara üye olabilmekte ve kendi
olan bağımlılık ilişkileri Milletler Cemiyeti düzeni başına dava açabilmektedir. Bu konuda ilginç bir
ile manda rejimi adı verilen bir statüye ve Bir- başka örnek de Vatikan’dır. 1929 Lateran Concordat
leşmiş Milletler’in kuruluşunun ardından da vesa- Antlaşması ile Vatikan Şehri üzerindeki egemenliği
yet rejimine evrilmiş ve söz konusu sömürgelerin İtalya tarafından tanınan Vatikan/Papalık uluslarara-
bağımsızlıklarını kazanmalarından sonra ortadan sı alanda kendi adına diplomatik ilişkilere girmekte
kalkmıştır (bkz., BM Vesayet Konseyi’nin 25 Ma- ve uluslararası antlaşmalar yapmaktadır.
yıs 1994 tarihli kararı). Ancak günümüzde daha Devlet türleri arasında bir başka model tarafsız
farklı bağımlılık ilişkileri bazı batılı devletler ile eski devlet (neutrality) statüsüdür. Tarafsızlık esas olarak
sömürge toprakları arasında devam etmektedir: Ör- uluslararası hukuk tarafından düzenlenmiş bir statü
neğin, Fransa ile Fransız Guyanası, İngiltere ile Ber- olup bir savaş durumunda buna katılmak istemeyen
muda, ABD ile Porto Rico arasındaki ilişkiler; Kıbrıs devlete uygulanır. Tarafsız kalan devlet savaşanlar
adasındaki İngiliz askeri üs bölgesi ile Akdeniz çıkı- arasında ayrım yapmamayı (ülkesini ve kaynaklarını
şındaki Cebelitarık bölgesi hâlen İngiltere egemen- kullandırmamayı) taahhüt eder fakat ülkesinde bulu-
liğindedir. Rusya ile Baltık denizi kıyısındaki Trans- nan yabancı özel kişilerin davranışlarını engellemez.
dinyester ve İspanya ile Fas kıyısındaki Ceuta ve Bunun yanında tarafsız devlet savaşanların serbest
Melilla arasındaki ilişkiler de buna benzetilebilir. Bu ticareti ile ilgili getirilen kısıtlamalara (abluka, harp
ilişki türünde genellikle hami devlet savunma ve dış kaçaklarının önlenmesi vb.) uymak zorundadır. Aksi
ilişkilerde tek yetkilidir ve bunun karşılığında tabi takdirde savaşanların bu kısıtlamalara uyulup uyul-
devleti korumakla yükümlüdür. Ancak uygulamada madığını tarafsız devlet gemi ve araçları üzerinde
bazı tabi devletler hami devletten izin almadan sı- denetleme hakkı vardır. Bu modelin bir başka çeşidi
nırlı birtakım uluslararası ilişkilere (ticari ve teknik sürekli tarafsızlaştırılmış devlet statüsüdür. Örneğin
antlaşmalar) girmişler ve bu durum uluslararası İsviçre 1815’te yapılan bir antlaşma ile bu tür bir sta-
kişilik bakımından sınırlı kişiliğe haiz tabi devletler tüye kavuşmuştur. Bu statü bir uluslararası antlaşma
(protected states) statüsünün yaratılması sonucunu ile kurulur. Böylece bir savaş durumunda tarafsızlığa
doğurmuştur (örrnek olarak Çin-Tibet, Danimar- uymak antlaşmanın tarafları açısından bir antlaşma
ka-Grönland, Fransa-Monako, Fransa-Andorra, yükümü hâline getirilir. Bu antlaşmada taraflar ayrıca
İtalya-SanMarino, İsviçre-Lichtenstein, İngiltere-- söz konusu ülkenin tarafsızlığına saygı gösterilmesini
Channel Islands arasındaki ilişkiler). Bu statüye göre sağlama garantisi ve ülke bütünlüğüne saygı göste-
hami devletin yapmış olduğu kanunlar ve antlaşma- rilmesi yükümünü yüklenirler. Bu suretle sürekli ta-
lar doğrudan tabi devlet ülkesinde uygulanmamak- rafsızlık kollektif garanti altına alınmış olur. Bu statü
ta veya tabi devlet hami devletin girdiği bir savaşa Kıbrıs için 1960 Antlaşmaları ile sağlanmaya çalışıl-
doğrudan taraf olmuş sayılmamakta, yine tabi dev- mış ancak bunun uygulanması mümkün olmamıştır.

ÖÇ 2 Uluslararası hukukta karşılaşılan devlet türlerini tanımlayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

1957 Roma Andlaşması ile kurulan ve 1992


Maastricht Andlaşması ile Avrupa Birliği
adı verilen 27 üyeli siyasi yapı üye dev-
letler arasında mal, hizmet ve iş gücünün
serbest dolaşımı amacıyla kurulmuştur. Bu Devlet türlerini andlaş- Başarısız devlet, serseri
teşkilatta kararlar üye devletlerin katıldığı ma akdetme yetkisiyle devlet gibi tanımlamala-
Konsey tarafından alınmakta, Komisyon
tarafından icra edilmekte ve üye devletlerin ilişkilendiriniz. rı araştırın.
bu kararlara uyması teşkilatın Mahkemesi
tarafından denetlenmektedir. Sizce bu si-
yasi yapı yukarda bahsedilen devlet türleri
içinden birine uymakta mıdır?

73
Uluslararası Hukukta Kişilik

DEVLETİN UNSURLARI lirlenmektedir. Bazen de sınır taraflar arasındaki


Daha önce de belirttiğimiz üzere devlet belirli bir çekişmesiz uygulama veya bir mahkeme kararı ile
ülke parçası üzerinde teşkilatlanmış olan bir siyasi saptanır. Ancak sınır sonradan mahkeme kararı ile
otorite altında yaşayan insan topluluğunun oluştur- saptanıyorsa tarafların geçmişe yönelik iddiaları o
duğu sürekli egemen varlıktır. Bu tanıma göre dev- dönemin hukuku ışığında değerlendirilmeli ve yıllar
letin şu unsurlara sahip olması gerekiyor: 1. Belli bir içinde değişen koşullar çerçevesinde hangi devletin
ülke parçası üzerinde yerleşik olma; 2. Belli sayıda ve söz konusu toprak parçasına ilişkin egemenlik iddi-
kendi kendini idare edebilecek yetenekte bir insan asının belge ve olaylara bakılarak daha üstün geldiği
topluluğu; 3. Ülke üzerinde bağımsız bir şekilde ege- saptanmalıdır (BM Adalet Divanı’nın 1994 Libya/
menlik, yani yasama, yürütme ve yargı alanlarında Çad Davası kararı ve 2002 Kamerun v. Nijerya Da-
sürekli olarak etkin kontrol icra eden bir siyasi oto- vası kararı). Sınır antlaşmalarında sınırlar dağlar,
ritenin varlığı. 1933 tarihli Montevideo Devletlerin akarsular veya göller gibi coğrafi öğelere göre ya da
Hak ve Yükümlülüklerine İlişkin Konvansiyon’da da enlem ve boylam gibi doğal olamayan öğelere göre
yer alan bu unsurların birer uluslararası örf ve adet belirlenir (dağların en yüksek noktalarını birleştiren
kuralı hâline geldiği iddia edilmektedir. hat, göller veya kapalı denizlerde kıyı devletlerinin
kıyılarına eşit uzaklıktaki orta hat, akarsularda ana
kanalın ortasından çizilen orta hat -ulaşımda kulla-
Ülke nılıyorsa ulaşıma elverişli kanalın orta hattı-). Son-
Devlet ülkesi bir devletin egemenlik yetkilerine raki aşamada bir karma sınır komisyonu tarafından
sahip olduğu yeryüzü parçasıdır. Devletin ülkesi işaretleme yapılır ve haritalar düzenlenir. Ayrıca dev-
devlet yetkisinin yer ve kişiler bakımından temel letler arasındaki bir andlaşma veya teamül gereği bir
hukuki dayanağını ve sınırlarını, yeryüzünde değişik toprak veya deniz alanı birden fazla devletin ortak
devletlerin yetki alanlarını ortaya koyar (1928 Pal- egemenliğine tabi tutulabilir (bkz., Fonseca Körfezi)
mas Adası Hakemlik kararı). Devlet ülkesi üç farklı veya bütün devletlerin kullanımına açık bir hale ge-
mekândan oluşabilmektedir: kara ülkesi (toprak ve tirilebilir (bkz., Montreaux Andlaşması, madde 28
üstündeki doğal kaynaklar, toprak altı ve madenler, ve Süveyş Kanalı Andlaşması, madde 1).
nehir ve göller), deniz ülkesi (denize kıyısı olan dev- Mevcut sınırların korunması günümüzde artık
letlerin iç suları ve karasularını kapsar -bunların öte- BM Antlaşması Madde 2/4 gereğince koruma altına
sinde yer alan kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik alınmıştır. Buna göre devletlerin ülke bütünlüğüne
bölgede devletin bir takım ekonomik hakları varsa ve siyasal bağımsızlığına karşı kuvvet kullanılamaz
da egemenliği yoktur-), hava ülkesi (uzay hariç top- ve dolayısıyla belirlenmiş sınırlar kuvvet kullanma
rak ve deniz ülkesi üzerindeki hava sahası). yoluyla değiştirilemez. Keza aynı zamanda bir ulus-
Bir devletin sınırlarının coğrafi bir bütünlük gös- lararası teamül kuralı hâline gelmiş olan bu kural
termemesi veya tartışmalı oluşu onun devlet olması gereği sınır antlaşmalarının koşullarda köklü deği-
vasfını etkilemez. Ülkenin tamamının kaybı devletin şiklik veya antlaşmalara halefiyet gibi değişiklikler-
ortadan kalkması anlamına gelse de bu kayıp sonra- den etkilenmeyeceği kabul edilmektedir. Yine bu tür
dan telafi edilebilirse devletin kişiliğinin devam etti- antlaşmalar objektif durum yaratan antlaşmalar ka-
ği kabul edilmektedir. ABD’nin Alaska eyaleti veya tegorisi içinde değerlendirilmekte ve antlaşma tarafı
Danimarka ile Grönland aynı devleti oluştursalar da olmayan diğer devletlere karşı da ileri sürülebilmek-
birbirinden coğrafi olarak ayrı duran toprak parça- tedir. Türkiye Devletinin kara sınırları Bulgaristan,
larıdır. Hindistan ve Pakistan sınırı 1947 yılından Yunanistan ve Suriye açısından 24 Temmuz 1923
beri Keşmir yüzünden tartışmalı oluşu veya 1948’de Lozan Barış Antlaşması, 5 Haziran 1926 Irak sınırı
kurulmuş olan İsrail’in 1967 savaşı sonucunda elde Antlaşması, 23 Ocak 1932 İran sınırı Antlaşması ve
ettiği toprakların bu ülkenin sınırı olarak kabul edil- Ermenistan ile Gürcistan açısından 1921 Moskova
memesi söz konusu devletlerin uluslararası hukuk ve Kars Antlaşmaları ile saptanmıştır.
kişiliğini etkilememektedir. Kuveyt’in 1990 yılın-
da Irak tarafından işgal ve ilhakı ile 1991 yılındaki Uluslararası Hukukta Ülke Kazanma
kurtuluşu arasında geçen sürede hukuki kişiliğinin Biçimleri
devam ettiği kabul edilmiştir. Uluslararası hukukun yeryüzü konusunda ge-
Bir devlet ülkesinin kara sınırları ilke olarak tirmiş olduğu hukuki düzen üç ayrı statüye ayrıl-
antlaşmalar yoluyla saptanır. Genellikle ikili bazen maktadır: 1. Bir devletin ülkesel egemenliğine tabi
de çok taraflı antlaşmalar yoluyla ülke sınırları be- olan ülke statüsü (res in possesione); 2. Herhangi bir

74
Uluslararası Hukuk I

devletin ülkesel egemenliğine tabi olmamakla bera- mesi için başvurulması zorunlu usuller değildir. 16-
ber devlet egemenliğine tabi kılınabilecek sahipsiz 29 Eylül 1913 Osmanlı- Bulgar Barış Antlaşması,
ülkeler statüsü (res nullius); 3. Herhangi bir devle- 1-14 Kasım 1913 Osmanlı-Yunan Barış Antlaşması
tin egemenliğine tabi olmamakla birlikte devletlerin sı, 24 Temmuz 1923 Lozan Barış Antlaşması sı, 30
egemenlik iddia edemeyecekleri herkesin ortak kul- Ocak 1923 Türk ve Rum Ahalinin Mübadelesine
lanımına açık coğrafi alanlar statüsü (res communis). dair Antlaşma ve son olarak 1939 Hatay devrine iliş-
Uluslararası hukuka göre bir devletin ülkesel kin Ankara Antlaşması’nda vatandaşlık seçimi veya
egemenliğine tabi olan ülkeler ile sahipsiz ülkeler zorunlu göç gibi hususlar yer almıştır.
değişik usullerle kazanılabilir, devredilebilir veya Devir işlemi bir ivaz karşılığı yapılabileceği gibi
terk edilebilir. Bu açıdan incelenmesi gereken ülke ivazsız da olabilir. Fransa 1803’de Louisiana’yı, Rus-
kazanma yöntemleri devir, işgal, kazandırıcı zama- ya 1867’de Alaska’yı ABD’ye bedel mukabilinde
naşımı, katılma ve fetihtir. devretmiş, İspanya Cebelitarık’ı İngiltere’ye 1713
Devir bir devletin belirli bir ülke parçası üzerinde yılında ivazsız devretmiştir. Ancak devrin kuvvet ve
haiz olduğu egemenlik hakkından diğer bir devlet zor kullanılarak yapılmamış olması gerekir. Genel-
lehine olmak üzere bir antlaşma ile vazgeçmesidir. likle devrin iki unsurdan oluştuğu kabul edilir: a)
Yine bir antlaşma ile bir devletin sona erdirilip bu devir konusunda yapılmış bir anlaşma; b) ülkenin
devletin ülkesinin başka devletlere devredilmesine fiilen devri. Bu açıdan uluslararası hukukun “hiç
de uygulamada rastlamak mümkündür. 1919 Versay kimse hukuken haiz olduğu haklardan fazlasını baş-
Antlaşması ile Almanya Alsas-Loren’i Fransa’ya dev- kasına devredemez ilkesi” gereği bir devrin hukuken
retmiştir. 1990 yılında Doğu Almanya Demokratik geçerli olabilmesi için devreden devletin söz konusu
Cumhuriyeti imzaladığı Birleşme Antlaşması ile Fe- ülke üzerinde hak sahibi olmuş olması gerekir. Yine
deral Almanya Cumhuriyeti lehine ülkesi üzerindeki devir işleminin tamamlanmış sayılması ve devra-
haklarını devretmiştir. Bağımsız Devletler Toplulu- lanın o ülkede meydana gelen olaylardan sorumlu
ğunu kuran 1991 Minsk ve Alma Ata Antlaşmaları tutulabilmesi için zilyetliğin geçmiş olması gerekir.
ile SSCB’nin ilgili bölgelerdeki hakları ayrılan cum- Bu çerçevede ele alınması gereken bir başka ku-
huriyetlere devredilmiş ve son olarak 1992 Bratisla- rum kiralamadır. Buna göre bir devlet ülkesinin bir
va Antlaşması ile Çekoslovakya’nın hakları Çek ve parçasını başka bir devlete kiralayabilir ve kiralama
Slovak devletlerine devredilmiştir. Yugoslavya örneği süresince söz konusu toprak kiralayanın egemenli-
ise bir devir değil dağılma olarak ele alınmaktadır. ğine girer. Hong-Kong 1898 yılında Çin tarafından
Devir konusunda dikkat edilmesi gereken bir husus İngiltere’ye 99 yıllığına kiralanmış ve 1997 yılında
ilgili tarafların iradeleri sonucu oluşan bu işlemin tek Çin’e iade edilmiştir. Ancak burası hâlen özerk bir
taraflı bir işlem olan terkten ayrılması gerektiğidir. idare ile yönetilen toprak parçası olup Dünya Ti-
(BM Adalet Divanı’nın 2008 Malezya/Singapur caret örgütü gibi bazı teşkilatlara kendi başına üye
Davası kararı) Türkiye 1923 tarihli Lozan Antlaş- olabilmektedir. Küba’da bulunan Guantanamo böl-
ması md. 16 gereği gesi de 1903 yılında ABD’ye kiralanmış olup halen
bu antlaşmayla sap- bu ülkenin kontrolündedir. Kiralama egemenliğin
tanmış sınırlar dışın- geçmediği bir devletin bir başka devlete toprak-
da kalan ülkeler üze- dikkat larından geçme hakkı vermesi (BMAD’nın 1969
rindeki haklarını terk Devir devredilen toprak- tarihli Hindistan Topraklarından Geçiş Hakkı Da-
etmiş ve bunların ba- larda üçüncü devletlere ait vası kararı) veya üs kurma hakkı vermesi (Türki-
zıları manda rejimine hakları etkilemez. ye’deki NATO üsleri hakkında ayrıntılı bilgi için
tabi kılınmıştır. Ünite 8’e bakınız) gibi durumlardan ayrılmalıdır.
Devir devredilen ülke parçasında yaşayan ki- İşgal bir devletin bir ülkeyi egemenliğine tabi
şiler bakımından bir düzen değişikliğine yol açar. kılmak niyet ve iradesiyle o ülkede egemenliği-
Devirle birlikte o ülkede yaşayan kişiler devralan ni kullanarak kazanmasıdır. Osmanlı İngiltere ile
devletin vatandaşlığını kazanırlar. yaptığı 1878 antlaşması ile Kıbrıs’ın sadece idare
hakkını İngiltere’ye devretmişse de İngiltere 1914
Uygulamada yapılması planlanan devri plebisit
yılında burayı kendi egemenliğine katmış ve Tür-
yolu ile o ülkede yaşayan kişilerin egemenlik değişik-
kiye 1923 Lozan Antlaşması ile bu durumu kabul
liğine rıza göstermeleri şartına bağlayan veya bu kişi-
etmiştir. Ancak günümüz uluslararası hukukunda
lere vatandaşlığı seçme ya da göç etme hakkı tanıyan
devletlerin egemen eşitliği ve iç işlerine karışma
örnekler mevcuttur. Ancak bunlar devrin gerçekleş-
yasağı gereği başka bir devlete ait ülke parçasının

75
Uluslararası Hukukta Kişilik

işgal suretiyle kazanılması ve bu tür durumların haklarına bir tecavüzün bulunmaması ve daha sonra
diğer devletlerce hukuki olarak tanınması müm- da diğer devletlerin itirazlarına yol açmamış olması
kün olmadığından, bu gün yalnızca sahipsiz toprak demektir (BM Adalet Divanının 1962 tarihli Preah
parçaları işgal yoluyla kazanılabilir. Buna göre işgal Vihear Tapınağı Davası kararı). Ancak diğer devlet-
üç unsurdan oluşmaktadır: a) sahipsiz bir toprak ler o ülkede kullanılan egemenliği sadece protesto et-
parçası; b) egemenliğe tabi kılma niyet ve iradesi; mekle yetinmiş bunu engellemek veya kendi hakları-
c) egemenliğin kullanılması. Günümüzde işgal ge- nı teyit etmek için herhangi bir egemenlik işleminde
nellikle kime ait olduğu tartışmalı sınır bölgelerine bulunmamışlarsa bu durumda işgal sonucu oluşan
ilişkin uyuşmazlıklarda kullanılan bir yöntemdir. egemenlik meşru hâle gelebilir. Egemenliğin sürek-
Ülkenin sahipsiz olması başka bir devletin ege- liliğinden anlaşılması gereken ise ülkenin coğrafyası,
menliğine tabi olmaması demek olup o ülkede yerli iklimi ve meskun olup olmamasına göre değerlen-
bir halkın bulunması veya diğer devletlere mensup dirilir. Bu açıdan ülkenin her yerinde ve her zaman
kişilerin burada mensubu oldukları devletle ilgisi ol- fiilen bir kontrol icra edilmese de hakkın korunması
mayan özel faaliyetlerde bulunmaları önem taşımaz. için gereken ölçüde yapılmış faaliyetler yeterli sayı-
Ancak ülkede yaşayan yerli halk ilkel de olsa sosyal labilir. Gerçeklik (etkinlik kriteri de denilmektedir)
ve siyasal bakımdan teşkilatlanmış ise o ülke sahip- ise ülkede fiilen tek başına devlet fonksiyonları ifa
siz ülke sayılmamaktadır. BM Adalet Divanı 1975 etmek demektir. Devlet şayet gerek milli gerek ulus-
tarihli Batı Sahra kararında söz konusu bölgenin İs- lararası işlemlerinde o ülkeye kendi ülkesiymiş gibi
panya kolonisi olduğu yıllarda üzerinde teşkilatlan- bir düzen getiriyor ve uluslararası hukukun o ülke
mış bir halk olduğundan sahipsiz ülke olmadığına nedeniyle kendisine yüklemiş olduğu yükümleri de
dolayısı ile Fas’ın orayı işgal edemeyeceğine karar yerine getiriyorsa o ülkede egemenlik gerçek anlam-
vermiştir; yine aynı mahkeme 2004 tarihli Duvar da kullanılıyor demektir.
kararında İsrail’in Filistin topraklarının sahipsiz ülke
olduğu iddiasını reddetmiştir. Bir ülke parçası başka
bir devlet tarafından terk edilmişse bu takdirde de Hindistan 1961 yılında Hindistan’ın batı kı-
burası sahipsiz ülke statüsü taşır. Sahipsiz ülkelerde yısında bir Portekiz kolonisi olan Goa’yı işgal
egemenliğin kullanılmasına kadar geçen süre içinde etmiş ve Portekiz bu durumu kabul etmiştir.
kişiler arası ilişkiler bunların mensubu bulunduğu
devletin hukukuna tabi olur. Kazandırıcı zamanaşımı işgalden farklı olarak
İşgal açısından gerekli olan egemenliğe tabi kıl- gerek bir devletin egemenliğine tabi ülkelerde gerek
ma niyet ve iradesi bu iradeyi ortaya koyacak eylem uluslararası topluma ait olan ve bütün devletlerin ya-
ve işlemlerin niteliği açısından ortaya çıkmaktadır. rarlanmasına açık olan alanlarda uygulama alanı bu-
Bu bakımdan bir ülkede özel kişilerin yapmış olduk- labilir. Açık denizin kıyıya yakın kesimlerinde ülke
ları eylem ve işlemler mensubu bulundukları devlet devletinin bu esasa dayanarak hak sahibi olabileceği
bakımından bir hak ve borç yaratmamaktadır. An- uluslararası yargısal içtihat tarafından kabul edilmiş-
cak bu kişilerin devlet tarafından yetkili kılınmış tir. Kazandırıcı zamanaşımını ileri sürebilmek için
olmaları veya bunların sonradan onaylanması ha- egemenliğin kullanılmasının uzun süreye yayılması
linde devlet açısından hak doğurucu bir irade oluş- ve çekişmesiz olması yani asıl hak sahiplerinin bu
turabilir. Yine devletin yetkili organları tarafından o vakıayı açıkça ya da zımnen kabul etmiş olmaları
ülkeye yönelik olarak yapılmış yasama, yürütme ve gerekir (BM Adalet Divanı’nın 1986 Burkina Faso/
yargılama faaliyetlerinin bulunması bu iradeyi açık- Mali Davası kararı, 1999 Botswana/Namibya Dava-
ça ortaya koyabilir. BM Adalet Divanı 2007 tarihli sı kararı, 2008 Malezya/Singapur Davası kararı ve
Nikaragua-Honduras Davası kararında küçük deniz 2009 Kosta Rika v. Nikaragua Davası kararı).
kayalıkları üzerinde egemenliğin nitelik ve nicelik Katılma bir devletin egemenliğine tabi olan bir
olarak devlet gücünün görece ufak bir biçimde gös- ülkenin doğal olaylar nedeniyle genişlemesidir. Ör-
terilerek kurulabileceğini belirtmiştir (ayrıca bkz., neğin; bir nehrin kıyılarında meydana gelen deği-
Divan’ın 1953 Minqiers and Echrehos Davası kararı şiklikler, devletin karasularında bir adanın oluşması
ve 2002 Pulau Ligitan Davası kararı). vb. Bu yerlerin kazanılabilmesi için ayrıca bir işlem
İşgal için bulunması gereken son unsur söz ko- yapmaya gerek yoktur. Ancak sınır teşkil eden nehir-
nusu ülkede çekişmesiz ve sürekli olarak gerçek lerde nehrin ortasından geçtiği ve sınırı oluşturduğu
egemenlik işlemlerinin yapılması gerekliliğidir. Çe- kabul edilen orta hat nehir yatağının değişmesinden
kişmesizlikten kasıt başlangıçta diğer devletlerin etkilenmez ve eski hat geçerliliğini sürdürür.

76
Uluslararası Hukuk I

Fetih kuvvet kullanma ve kuvvet kullanılarak ların saptanmasında egemenlik değişikliğinden


sınırların değiştirilmesi yasağının geçerli olmadığı önceki ülke sınırları ve burada yaşayan halkların
dönemde yapılmış ve kimi zaman keşif kimi za- durumu esas alınmalıdır. Uti possidetis adıyla da
man fetih adını taşıyan bir ülke kazanma biçimidir. anılan bu ilke İspanyol idaresinden kurtulan La-
Ancak günümüzde BM Şartı Madde 2(4) uyarın- tin Amerika devletleri arasında uygulanmıştır.
ca kuvvet kullanma veya tehdidinde bulunma ya- Bu çerçevede bağımsızlıklarını kazanan devletler
saklandığından buna aykırı biçimde ortaya çıkan eski İspanyol eyalet sınırlarını yeni devlet sınırı
hukuka aykırı durumların diğer devletlerce meşru olarak kabul etmişlerdir. Bu ilke daha sonra ba-
olarak tanınması yasaklanmış ve bu sayede fetih ğımsızlıklarını kazanan Afrika ve Asya devletleri
esasına dayalı hak iddialarının diğer devletlerin arasında da uygulanmıştır. 1960 tarihli Sömürge
rızası ile geçerlilik kazanması engellenmiştir. 1990 Ülke ve Halklarına Bağımsızlık Verilmesine dair
yılında Irak’ın Kuveyt’i ilhakı üzerine Güvenlik Bildiri’de kolonilerin bağımsızlığa kavuşmaları
Konseyi tarafından kabul edilen 662 (1990) sayılı sırasında ortaya çıkacak sınırlarda mevcut sınırla-
kararda söz konusu ilhakın geçersiz ve hükümsüz rın değiştirilmemesi gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca
olduğu ifade edilmiştir. 1945 yılında BM Şartının BM Adalet Divanı’nın 1986 tarihli Burkina Faso-
yürürlüğe girmesinden önce Japonya’ya ait Kuril Mali Davası’nda tarihi süreklilik prensibinin self-
Adalarını fetheden Sovyetler Birliği bunları halen determinasyon prensibi ile birlikte sömürgeciliğin
iade etmemekte ve bu yüzden Japonya ile Rusya tasfiyesi sürecindeki Afrika devletlerinin ülkesel sı-
arasında bir barış antlaşması yapılamamaktadır. nırlarına ilişkin mevcut durumun korunmasındaki
çıkarları açısından önemli bir hukuk ilkesi olduğu-
Ülke ile İlgili Uyuşmazlıklarda İleri na hükmetmiştir. Ancak Bangladeş ve Pakistan’ın
Sürülen Bazı Esaslar Hindistan’dan ayrılmaları, Eritre’nin Etyopya’dan
ayrılması ve Singapur’un Malezya’dan ayrılması
Devletlerin bir ülke parçasının kime ait oldu-
gibi bazı durumlarda bu kuraldan sapmalar da ya-
ğuna ilişkin uyuşmazlıklarda iddialarını güçlen-
şanmıştır. Mevcut sınırların korunması ilkesi günü-
dirmek için başvurdukları esaslardan en önemlile-
müzde artık sınır çatışmalarının ve etnik temizleme
ri coğrafi yakınlık ilkesi, tarihi süreklilik ilkesi ve
hareketlerinin önlenmesi açısından başvurulan bir
kendi kaderini belirleme hakkıdır.
hukuk kuralı haline gelmiştir. Sovyetler Birliği’nin
Coğrafi yakınlık ilkesi uygulamada iki anlamda dağılması sırasında yapılan 1991 Minsk Antlaşma-
kullanılmaktadır. Birincisinde bir ülke üzerindeki sı ile yine aynı yıl açıklanan Alma Ata Bildirisin-
egemenlik iddiası oranın devlet ülkesinin coğrafi de birliğe üye cumhuriyetlerin sınırları korunmuş
olarak devamı olduğu vakıasına dayandırılır. İkin- ve bağımsızlık ilanları bu çerçevede tanınmıştır.
cisinde ise egemenlik iddiası söz konusu coğrafi Yugoslavya devletinden ayrılan cumhuriyetlerin
alanın devletin ülkesine daha yakın olduğu esasına hukuki durumunu ele alan 1992 Badinter Komis-
dayandırılır. Bu ilkeye dayalı hak iddiaları ancak söz yonu raporu da cumhuriyetler arasındaki mevcut
konusu bölgeyle ilgili diğer devletlerin herhangi bir sınırların korunması gerektiğine karar vermiştir.
egemenlik kullanımı olmamışsa geçerlidir. Bu ilke
günümüzde özellikle kuzey ve güney kutup bölge-
lerine ilişkin hak iddialarında gündeme gelmiştir.
Sektör prensibi denilen bu yaklaşım uyarınca ku- Uti possidetis, neye sahipsen ona sahip kal
tup dairesi içinde ülkesi bulunan her devlet kendi anlamındadır.
ülkelerinin en doğu ve en batı uçlarından geçen ve
kutup noktasında birleşen boylamlar arasında kalan
Kendi kaderini belirleme (self-determinasyon)
bütün alanlar üzerinde hak iddia etmişlerdir. Ancak
hakkı yakın zamanlara kadar dil, inanç ve kültür
bu iddialar diğer devletler tarafından kabul görme-
esasına göre saptanan toplulukların bir ülke üzerin-
miş olup hâlihazırda güney kutbuna ilişkin haklar
deki egemenlik değişikliğinde söz sahibi olmalarını
burada faaliyette bulunan devletler tarafından 1959
öngören siyasi bir ilke olarak düşünülmüştür. 1918
Washington antlaşması ile özel bir rejime tabi kılın-
yılında ABD Başkanı Wilson bu ilkeyi sömürge
mıştır. Buna göre bu bölge sadece barışçıl ve bilim-
topraklarını sömürgeci devlet yararına değil orada
sel amaçlarla kullanılmaya açık tutulmuştur.
yaşayan halklar yararına yönetme amacıyla Milletler
Tarihi süreklilik ilkesi daha çok sınır uyuşmaz- Cemiyeti idaresinde kurulan manda rejimine sok-
lıklarında başvurulan bir esastır. Buna göre sınır-

77
Uluslararası Hukukta Kişilik

mak için savunmuştur. Ancak İkinci Dünya Savaşı İsrail tarafından inşa edilen duvara ilişkin danışma
sonrasında bu anlayış değişmiş ve BM Şartı Madde görüşünde kendi kaderini tayin hakkının erga om-
1(2)’ye göre “milletler arasında halkların eşit hakları nes, yani herkese karşı ileri sürülebilir bir hak oldu-
ve kendi kaderini belirleme ilkesine saygı esasına da- ğundan hareketle bütün devletlerin Filistin halkının
yalı dostane ilişkileri geliştirmek” teşkilatın amaçları bu hakkını yaralayan söz konusu duvarın inşasını
arasında sayılmış ve BM Şartı Madde 73’de koloni hukuka aykırı saymaları gerektiği kararına varmıştır.
halklarının kendi kendilerini yönetme imkânlarının Bu hakkın çerçevesini çizen uluslararası belge-
geliştirilmesi gereği ifade edilmiştir. Buna göre halk- lerde söz konusu hakkın sömürge halkları açısından
lar kendi siyasi rejimi ve anayasal düzenini serbestçe ele alındığı dikkat çekmektedir. BM uygulamasın-
belirleyecekler ve ülke topraklarının geleceği ile ilgili da da bu hakkın sömürge ülkeleri dışında mevcut
kararlarda söz sahibi olabileceklerdir. Bu çerçevede bir devletin ülkesinde yaşayan halklar bakımından
vesayet rejimi adı verilen yeni bir idare biçimi ortaya uygulanmadığı ve bu halkalara tanınmış bir dev-
konmuş ve buna göre sömürgeci devletlere yönet- letten ayrılma hakkı vermediği kabul edilmektedir.
tikleri yerlerdeki halkların kendi devletlerini kurma- Keza 1970 tarihli Bildiri ile 1992 tarihli Azınlıklara
larına yardım etme görevi ve BM Teşkilatına da bu İlişkin Bildiri’de bu hakkın “ülkede yaşayan bütün
görevlerin ifasını denetleme yetkisi verilmiştir. BM halkı ırk, inanç ve renk ayrımı yapmaksızın temsil
Adalet Divanı bu denetleme yetkisi meselesini 1950 eden bir hükümete haiz olan egemen ve bağımsız
ve 1971 tarihli Namibya Danışma Görüşü kararla- devletlerin ülke bütünlüğü veya siyasi birliğinin
rında ele almıştır. tamamen veya kısmen parçalanmasına veya ihlal
BM Genel Kurulu bu ilkeyi 1960 tarihli Sömür- edilmesine yol açabilecek herhangi bir harekete
ge Ülke ve Halklarına Bağımsızlık Verilmesine dair müsaade etme veya teşvik etme biçiminde yorum-
Bildiri ile teyit etmiş ve 1966 tarihli BM Kişisel ve Si- lanamayacağı” hükmü getirilerek bu durum teyit
yasi Haklar Sözleşmesi ve aynı tarihli BM Ekonomik, edilmiştir. Ancak Kanada Yüksek Mahkemesi’nin
Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi’ne ortak madde 1998 tarihli Quebec kararında tek taraflı ayrılma
1 “Bütün halklar self-determinasyon hakkına haiz- hakkının aşırı ve devamlı zulme tabi olma duru-
dir. Bu hak uyarınca siyasi statülerini serbestçe tayin munda ortaya çıkabileceği ifade edilmiştir.
ederler ve iktisadi, sosyal ve kültürel gelişmelerini ser- Bu çerçevede uluslararası hukukta tanınmış bir
bestçe gerçekleştirirler. Bu konvansiyona taraf olan devletin sınırları içinde yaşayan azınlık durumun-
devletler BM Şartı hükümlerine uygun olarak self- daki halklara kendilerini de temsil eden demok-
determinasyon hakkının gerçekleştirilmesini teşvik ratik bir hükümete sahip oldukları sürece kendi
edecekler ve bu hakka saygı göstereceklerdir” diyerek kaderini belirleme hakkını ileri sürerek “ayrılma
söz konusu prensibi hukuki bir hak olarak tanımış- hakkı”nın tanınması kabul edilmemiştir. Bu tür
tır. BM Genel Kurulu 1970 tarihli Devletlerarasında ayrılma taleplerine başka devletlerden gelen siyasi
Dostça İlişkiler Bildirisi’nde sömürge halklarına bu ve ekonomik yardımlar ise iç işlerine karışma yasa-
hakkın kapsamı çerçevesinde bağımsız bir devlet kur- ğının ihlali olarak değerlendirilmektedir.
ma veya başka bir devletle birleşme imkânı da veril-
miştir. Bunun yanında Bildiri’de söz konusu halkları
bu haktan mahrum etmeyi amaçlayan müdahaleler İnsan Topluluğu
yasaklanmış ve buna yeltenenlere karşı halklara başka Bir devletin ortaya çıkması için aranan ikinci
devletlerden yardım alma hakkı tanınmıştır. Bu saye- unsur insan topluluğudur. Bunun için nüfusun
de bu halklara yardım eden devletler sömürgeci dev- kalabalık olup olmaması çok önem taşımamakta
letin iç işlerine karışma yasağını ihlal etmiş sayılma- ancak bu nüfusun devamlılığı şartı aranmaktadır.
yacaklardır. Birleşmiş Milletler Adalet Divanı 1975 Bu çerçevede devletlerin eşitliği prensibi gereği bir
tarihli Batı Sahra Danışma Görüşü kararında sömür- milyarı aşan nüfusu bulunan Çin ile 28 bin nüfus-
ge idaresi altında yaşayan göçmen kabilelerin ilkel de lu Liectenstein devleti BM Genel Kurulunda aynı
olsa sosyal ve siyasi bir örgütlenmeye sahip olmaları kategoride değerlendirilmektedir.
hâlinde sömürge rejimi sonrası bu halkın kendi kade-
rini belirleme hakkına haiz olduğuna hükmetmiştir.
Divan 1995 tarihli Doğu Timor kararında kendi Devamlı nüfus bulunmadığı için Antark-
kaderini tayin hakkının doğal kaynaklar üzerinde tika; evlenmek ve çocuk sahibi olmak ya-
tasarrufta bulunma hakkını da içerdiğine hükmet- sak olması nedeniyle Vatikan bir devlet
miştir. Divan 2004 tarihli Filistin Toprağı üzerinde olamamaktadır.

78
Uluslararası Hukuk I

Devletin unsuru olan insan topluluğunun aynı olmasıdır. Uluslararası hukuka göre bu siyasi yapı-
ırk ve dinden olması gerekmese de bir topluluğun nın belli bir türde olması gerekmemektedir. BM
devlet oluşturabilmesi için bunların o devletin uy- Genel Kurulu’nun 1970 tarihli Devletlerarasında
rukluğunda bulunması gereklidir. Uyrukluk birey- Dostça İlişkiler Bildirisi’ne göre “Her devlet bir
leri belli bir devlete vatandaşlık bağı ile bağlayan başka devletin müdahalesi olmaksızın dilediği si-
sürekli hukuki ilişki olarak tanımlanmaktadır. Uy- yasal, ekonomik, sosyal ve kültürel sistemini seçme
rukluk ilişkisi ilgili devlete vatandaşları kendi ül-
hususunda vazgeçilmez bir hakka sahiptir”.
kesinde bulunsun bulunmasın bu kişiler hakkında
hukuki kurallar koyma ve bunları kendi ülkesinde Bir devletin egemenliği onun siyasal otoritesi-
uygulama yetkisi verir. Devletlerin iç hukuklarında ni kullanma alanının sınırlarını oluşturur. Yani bir
vatandaşlık hukuku kapsamında incelenen uyruk- devlet ancak siyasal otoritesini kullandığı yerler ve
luk ilişkisi kan bağı, doğum yeri, oturulan yer, ev- kişiler bakımından kanun koyup bunları uygula-
lenme gibi değişik kıstaslara göre düzenlenmekte- yabilir ve uluslararası hukukun kişisi olarak kendi
dir. 1966 tarihli Uluslararası Sivil ve Politik Haklar adına hareket edip, hak ve borç altına girebilir. Bu
Konvansiyonu’na göre her vatandaşın kanunlara çerçevede devletin egemen olması için öncelikle
uygun bir şekilde mensubu bulunduğu ülkeden ‘bağımsız’ olması gerekir. Bağımsızlık söz konusu
ayrılma ve istediği zamanda dönme hakkı vardır. devletin hukuken ve fiilen başka bir devletin yöne-
tim ve himayesi altında olmaması demektir. Yine
Egemen Siyasal Otorite bir devletin oluşabilmesi için kullandığı siyasal oto-
Devlet olmanın üçüncü unsuru söz konusu ritenin ‘etkin’ olması şarttır. Etkinlik ülkede düzen
ülke parçasında yaşayan insan topluluğu üzerinde ve asayişin sağlanması, uluslararası taahhütlerin ye-
egemenlik icra eden siyasal bir otoritenin kurulmuş rine getirilebilmesi gibi temel devlet fonksiyonları-
nı yerine getirebilme yeteneğini ifade eder.

ÖÇ 3 Bir devletin devlet olarak ortaya çıkabilmesi için taşıması gereken özelliklerini
tanımlayabilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Minerva olarak adlandırılan Devletin unsurları ile tanı- Kutup bölgeleri hangi kap-
varlık devlet midir araştırınız. ma konusunu ilişkilendirin. samda olabilir değerlendiriniz.

YENİ DEVLETLERİN ORTAYA ÇIKIŞI VE HALEFİYET (ARDILLIK)


MESELESİ
Uluslararası hukukta yeni devletlerin ortaya çıkması değişik şekillerde olmaktadır. Bunlardan en yaygın
görüleni eski kolonilerin bağımsızlıklarını kazanarak uluslararası hukuk kişiliğine kavuşmalarıdır. 1945-
80 yılları arasında bu suretle 100 kadar yeni devlet ortaya çıkmıştır. Bu duruma bir başka örnek haksız
olarak işgal edilen devletlerin bağımsızlıklarını tekrar kazanarak yeniden devlet olarak ortaya çıkmalarıdır.
1940 yılında Sovyetler tarafından işgal edilen Estonya, Latviya ve Litvanya, 1991 yılında tekrar bağımsız
olmuş ve uluslararası hukuk kişiliğine kavuşmuşlardır. Bundan sonra ikinci en yaygın usul bir devletten
ayrılan bir siyasi birimin yeni bir devlet olarak tanınmasıdır. Bu suretle 1947’de Pakistan, Hindistan’dan;
1965’de Singapur, Malezya’dan; 1971’de Bangladeş, Pakistan’dan; 1993’de Eritre, Etyopya’dan; 2002’de
Doğu Timor, Endonezya’dan; 2006’da Karadağ ve 2008’de de Kosova Sırbistan’dan ayrılmıştır. Diğer bir
usul mevcut bir devletin devri veya dağılması sonucu yeni devletlerin ortaya çıkmasıdır. Bu çerçevede 1990

79
Uluslararası Hukukta Kişilik

yılında Doğu Almanya bir antlaşma ile ülkesindeki Halefiyetle ilgili ele alınması gereken ilk sorun
bütün haklarını Federal Almanya Cumhuriyeti’ne antlaşmalara halefiyet meselesidir. Bu konu ülke
devretmiştir. 1991 yılında Sovyetler Birliği bir devri, devletlerin parçalanması ve birleşmesi olarak
antlaşma ile 15 farklı cumhuriyete bölünmüştür. ayrı ayrı ele alınmıştır. 1978 Sözleşmesi’ne göre ba-
1992 yılında Çekoslavakya devleti bir antlaşma ile ğımsızlığına kavuşan sömürge devletlerde, yeni dev-
iki yeni devlete bölünmüştür. Yine 1992-93 yılları let sömürgeci devletin yapmış olduğu antlaşmalarla
arasında Yugoslavya’nın parçalanması sonrası orta- bağlı değildir. Bu kategoride işgalden kurtulanları
ya beş ayrı devlet çıkmış bunların arasında yer alan da sayabiliriz. Bunun istisnası sınır ve ulaşım hakkı
Sırbistan ve Karadağ oluşturdukları yeni Yugoslav- tanıyan antlaşmalardır (1985 tarihli Guinee Deniz
ya Federal Cumhuriyeti’nin eski Yugoslavya’nın Sınırı Hakemlik kararı). Bir devletten ayrılma ya
devamı olduğunu ileri sürmüşse de bu iddiası ulus- da bir devletin parçalanması hâllerinde ise yine ant-
lararası hukukta kabul edilmemiş ve 2006 yılında laşmaların sürekliliği ilkesi uygulanır yani sonraki
Karadağ’ın ayrılmasıyla yeni devlet, Sırbistan adını devlet öncekinin yaptığı antlaşmalar ile bağlı ka-
almıştır. Ancak SSCB’nin parçalanması sonucu ku- lır. Rusya Sovyetler Birliği’nin yaptığı antlaşmalara
rulan Rusya Federasyonu eski Sovyetler Birliği’nin uyacağını açıklamıştır. Yugoslav Federasyonu’ndan
devamı sayılmış ve BM üyeliği dahil Sovyetler’in ayrılan Bosna-Hersek, Makedonya, Hırvatistan ve
sahip olduğu bütün uluslararası hak ve yükümlere Slovenya kendilerini Federasyon’un yaptığı çok ta-
eskisi gibi sahip olduğu kabul edilmiştir. Bir baş- raflı antlaşmalar ile bağlı saymışlardır. Aynı ilkeyi
ka usul devletlerin birleşmesi ile yeni bir devletin Çekoslavakya’nın bölünmesinden sonra Çek ve
ortaya çıkmasıdır. Bu konudaki örnekler arasında Slovak devletleri de izlemiştir. Ancak askeri üs ve-
1964 yılında Tanganyika ile Zanzibar’ın birleşmesi rilmesi, ittifak, savunma veya tarafsızlık gibi siyasi
ile Tanzanya Cumhuriyeti’nin kurulması, 1976 yı- antlaşmalar sonraki devleti bağlamaz. Ülke devri
lında Kuzey ve Güney Vietnam’ın birleşmesi ile Vi- hâllerinde ülke sınırları ile ülke toprakları, nehir-
etnam Sosyalist Cumhuriyeti’nin kurulması, 1990 ler ve denizlerinden ulaşımı düzenleyen antlaşma-
yılında kuzey Yemen ile güney Yemen’in birleşmesi lar aynen devam ederse de diğer tüm antlaşmalar
ile Yemen Cumhuriyeti’nin kurulması sayılabilir. için nisbilik ilkesi uygulanır yani antlaşma sadece
Devletlerin halefiyeti hususundaki uluslararası taraf devleti bağlar ve halef devlete geçmez. Bunun-
kuralları düzenleyen iki antlaşmadan ilki 1978 ta- la beraber çok taraflı antlaşmalarda halef devletin
rihli Devletlerin Antlaşmalara Halefiyeti Sözleşmesi bir bildirim ile söz konusu antlaşmaya halef olma
ve ikincisi de 1983 tarihli Devlet Malları, Arşivleri imkânı getirilmiştir. Federal Almanya bu hakkı
ve Borçlarına Halefiyet Sözleşmesi’dir. Bu antlaş- kullanarak doğunun taraf olduğu bazı çok taraflı
malarda halefiyet daimi bir ülkesel değişim sonucu antlaşmalara halef olmuştur. Devletlerin birleşmesi
bir ülkede uluslararası ilişkilerden sorumluluğun bir halinde ise siyasi niteliktekiler hariç yine antlaşma-
devletten diğerine geçmesi şeklinde tanımlanmıştır. ların sürekliliği ilkesi esas alınır ve sonraki devlet
Bu tür ülkesel değişiklikler yukarda ele aldığımız öncekilerin yaptığı antlaşmalar ile bağlı kalır.
gibi ülkenin bir devletten diğerine devri ya da dev- Halefiyetle ilgili ikinci mesele malvarlığı, ar-
letlerin birleşmesi veya parçalanması gibi hukuki şiv ve devlet borçlarına halefiyet konusudur. 1983
veya fiili nedenlerle ortaya çıkar. Bu nedenle ha- Sözleşmesi’ne göre bir ülke parçasının devri hâlinde
lefiyet hükümet ve rejim değişikliği ile ilgilenmez. el değiştiren ülkede bulunan tüm taşınmazlar yeni
Bunun sonucunda o ülkede önceki devletin varlığı devletin olur. Taşınırların ise yerel yönetime ait olan-
kesintiye uğrayacağından halef olan devletin önceki ları halef devlete geçer. Birleşme halinde de önceki-
devletin uluslararası yükümleri ile bağlı kalıp kal- nin tüm malları sonrakine geçer. Ayrılma ve parça-
mayacağı sorunu halefiyet hukukunun konusunu lanma hâllerinde ise önceki devletin sonraki devlet
oluşturur. Uygulamada halefiyetle ilgili sorunları ülkesinde kalan taşınmazları ile bu ülke parçasına
önlemek amacıyla meseleyi düzenleyen bir halefiyet ilişkin faaliyetlere bağlı taşınırlar sonraki devlete ge-
antlaşması yapılması yoluna gidilmektedir. çer. Bu konu genellikle bir uluslararası antlaşma ile

80
Uluslararası Hukuk I

düzenlenmektedir. 1992 tarihli Moskova Antlaşma- Uluslararası teşkilatlara üyeliğe halefiyet konu-
sı ile SSCB ‘nin malları cumhuriyetler arasında pay- sunda eski devletin üyeliği devam ettikçe yenisinin
laştırılmıştır. Eski Yugoslav Federasyonu’ndan ayrı- otomatikman üye olamayacağı kabul edilmekte-
lan devletler arasında paylaşım aralarında yaptıkları dir.1947 yılında Pakistan Hindistan’dan ayrılınca
2001 tarihli Halefiyet Antlaşması ile düzenlenmiştir. BM’ye üyelik için başvurmak durumunda kalmış-
Arşivler de sonraki devletin ülkeyi olağan biçime yö- tır. Aynı kural dağılma durumunda da uygulanır.
netebilmesi için gerekli olduğu ölçüde sonraki devle- 1991 yılında Ukrayna, Belarus ve Rusya hariç
te geçer. Bir devletin borçları bakımından ise sömür- Sovyetlerden kopan diğer cumhuriyetler, 1991 yı-
geler hariç ilke olarak önceki devletin borçlarının lında Yugoslavya’dan kopan devletler ve 1993 yı-
sonrakine geçeceği kabul edilse de ayrılma veya par- lında Çekoslavakya’yı dağıtan Çek ve Slovak dev-
çalanma hâllerinde borçların hakkaniyet ölçüsünde letleri üyelik için başvurmuşlardır. Ancak birleşme
geçeceği bunun da sonraki devlete geçen mallar ve hâlinde eski devletlerin üyeliği otomatik olarak
haklara bakılarak saptanacağı kabul edilmiştir. yeni devlete geçer.

ÖÇ 4 Bir devletin sona ermesinden sonra aynı topraklarda yenilerinin ortaya çıkış biçimleri
ve bunlara bağlı uluslararası hukuki sonuçları değerlendirebilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

X devleti bölünür, X devle-


tinin Y parçası Z’ye geçer. Y
Halefiyeti andlaşmalar hu-
parçasında yaşayan insanlar Halefiyet teorilerini anlatınız.
kukuyla ilişkilendirin.
hangi devletin vatandaşı
olacaktır?

81
Uluslararası Hukukta Kişilik

Bir devletin uluslararası hukuk kişiliğinin


ÖÇ 1 diğer devletlerce tanınması işleminin
niteliğini ve özelliklerini listeleyebilme

Uluslararası hukukta kabul gören tanıma göre devlet belirli bir


Uluslararası Hukuk Kişiliği, ülke parçası üzerinde teşkilatlanmış olan bir siyasi otorite altında
Devlet ve Tanıma yaşayan insan topluluğunun oluşturduğu sürekli egemen varlıktır.
Ancak bu unsurlara haiz olan her siyasi yapının uluslararası huku-
ka göre otomatik olarak uluslararası hukuk kişiliğine sahip olama-
bölüm özeti

yacağı ve yeni oluşmuş bir siyasi varlığın bir devlet olduğunun di-
ğer devletlerce tanındığını gösteren bir işleme gerek olduğu kabul
edilmektedir. Bu işlemin niteliği, biçimi, etkileri ve hangi hallerde
uluslararası hukuka aykırı olduğunun incelenmesi gerekir.

Uluslararası hukukta karşılaşılan devlet


ÖÇ 2 türlerini tanımlayabilme

Uluslararası hukukta devletlerin kendi aralarında farklı ölçütlere


Devlet Türleri göre kategorilere ayrıldığını görmekteyiz. Devletler arasındaki
ayrımın bir nedeni devletlerin iç örgütlenmesindeki farklılıklara
dayanmaktadır. Bu açıdan ilk kategoride yer alan basit devletler
yer almakta ikinci kategoride ise şahsi birlikler, gerçek birlikler,
konfederasyonlar ve federasyonlardan oluşan bileşik devletler bu-
lunmaktadır. Diğer bir sınıflandırma devletlerin diğer devletlerle
ilişkilerini dikkate almakta ve bu kategoride bağımsız devletler,
bağımlı devletler ve tarafsız devletler yer almaktadır. Devletler
arasındaki bu ayrımlar söz konusu devletin uluslararası hukuk
kişiliğini ve dolayısıyla uluslararası hukuk uyarınca kullanacağı
hak ve yetkilerin kapsamını etkilemektedir.

Bir devletin devlet olarak ortaya çıkabilmesi


ÖÇ 3 için taşıması gereken özelliklerini
tanımlayabilme

Uluslararası hukuka göre bir devletin mevcut olabilmesi için


Devletin Unsurları onun kendine ait bir ülke ve burada yaşayan bir insan topluluğu-
na sahip olması ve yine kendi başına teşkilatlanarak kurduğu bir
egemen siyasi otoriteyi kullanması gerekmektedir. Bu bölümün
amacı bir devletin haiz olması gereken bu unsurları ayrıntılı ola-
rak incelemek ve bunlara uygulanan uluslararası hukuk kuralları
hakkında bilgi vermektir.

Bir devletin sona ermesinden sonra aynı topraklarda


ÖÇ 4 yenilerinin ortaya çıkış biçimleri ve bunlara bağlı
uluslararası hukuki sonuçları değerlendirebilme

Uluslararası hukuk kişiliğine haiz bir devlet kimi sosyal ve siyasi


Yeni Devletlerin Ortaya Çıkışı nedenlerle bu kişiliğini kaybedebilir ve onun yerine ülkesinde yeni
ve Halefiyet (Ardıllık) Meselesi bir veya birkaç devlet kurulabilir. Bu hallerde eski devletin yapmış
olduğu uluslararası antlaşmalar ile üstündeki malvarlığı ve borç-
ların hukuki akıbeti uluslararası hukukta halefiyet bahsinde ele
alınmaktadır. Bu bölümde yeni devletlerin ortaya çıkış nedenleri
ve bunların hak ve borçlara halefiyeti hakkında bilgi verilmektedir.

82
Uluslararası Hukuk I

1 Uluslararası hukuk kişiliği devletlere aşağıda- 5 Tanınmamış bir hükümetin yaptığı hangi işlem-
kilerden hangisini sağlamaz? ler uluslararası hukukta geçerli kabul edilmektedir?
A. Uluslararası hak sahibi olma ehliyeti A. Uluslararası alanda yürütülen resmi işlemler

neler öğrendik?
B. Borçlanma ehliyeti B. Doğum, evlilik ve boşanma kayıtlan ile konso-
C. Diğer devletlerin iç işlerine gerektiğinde müda- losluk işlemleri
hale etme ehliyeti C. Yabancı devletlerde bulunan milli mal varlığı
D. Diğer uluslararası hukuk kişileri ile ilişki kurma ve haklarına ilişkin işlemler
ehliyeti D. Uluslararası yargıya başvurma işlemleri
E. Diğer devletleri uluslararası alanda dava etme E. Ülkesindeki yabancıların mal varlıklarına el
koyması
2 Bir devletin uluslararası hukuk kişiliğinin ka-
bul edilmesi anlamına gelen tanıma işlemi hangi 6 Federal devletler için aşağıdakilerden hangisi
sonuca yol açmaz? yanlıştır?
A. Tanınan devletle uluslararası hukuka göre iliş- A. Federal devlet anayasası federe devlet yasaları-
kiye girme nın üstündedir.
B. Tanımayı geri alabilme B. Federal devlet kanunları federe devletler ülke-
C. Tanınan devlete elçi gönderme sindeki kişi ve şeyler üzerinde doğrudan uygu-
D. Ulusal hukuklarda tanınan yargı bağışıklığın- lanır.
dan yararlanma C. Federal devletlerde federe devletlerin uluslara-
E. Tanınan devletle uluslararası antlaşmalar yapma rası antlaşma yapma yetkisi yoktur.
D. Federal devletlerde uluslararası alanda antlaşma
yapma yetkisi başkan tarafından kullanılır.
3 “De facto” ve “de jure” tanımaya ilişkin aşağı- E. Federal devletle federe devletler arasındaki yet-
dakilerden hangisi yanlıştır? kiler anayasada paylaştırılmıştır.
A. Bir ülkede hem “de jure” tanınmış hem de “de
facto” tanınmış iki rakip hükümet bulunamaz. 7 Aşağıdakilerden hangisi bir devletin unsurla-
rı içine yer almaz?
B. “De jure” tanıma geri alınamaz.
C. “De facto” tanıma geri alınabilir. A. Belli bir ülke parçası
D. Resmi diplomatik ilişkiler ancak “de jure” hü- B. Belli sayıda ve kendi kendini idare edebilecek
kümetle yürütülebilir. yetenekte bir insan topluluğu
C. Ülke üzerinde etkin kontrol
E. Bu ayrımın temelinde etkinlik ölçütü bulunur.
D. Diğer devletlerce tanınmış olma
4 Bir devletin ülkesinde isyan çıkması ve isyan- E. Diğer devletlerden bağımsız olma
cıların ülkenin belli bir kısmında etkin kontrolü
sağlayıp bağımsız bir devlet kurmaları halinde diğer 8 Uluslararası hukukta tanınmış bir devletin
devletleri bunu tanımaktan alıkoyan kural nedir? sınırları içinde yaşayan azınlık durumundaki bir
halkın kendi kaderini belirleme hakkını ileri süre-
A. Etkin kontrolün bir başka devletin silahlı güçle- rek ayrılması hangi koşularda mümkündür?
rinden alınan yardımla kurulmuş olması
B. Bağımsız bir devletin ülke bütünlüğünün ko- A. Kendilerini temsil eden demokratik bir hükü-
runması ilkesi metin olmaması halinde
C. Halkların kendi kaderini belirleme hakkı B. Devletin azınlıkların bağımsız devlet kurması-
D. Doğal kaynaklar üzerinde egemenlik hakkı na izin vermemesi halinde
E. Kurulan devletin diğer devletlerden aldığı borç- C. Devletin azınlıkların kendi ordularını kurması-
ları ödemek istememesi na izin vermemesi halinde
D. Devletin azınlıkların kendi adlarına diplomatik
ilişkilere girmelerine izin vermemesi halinde
E. Azınlıkların ayrılma mücadelesini diğer devlet-
lerin askeri desteği ile sürdürmesi

83
Uluslararası Hukukta Kişilik

9 Bir devletin unsurlarından biri olan egemen si- 10 Bir devletten ayrılma ya da bir devletin parça-
yasal otoritenin taşıması gereken özellikler nelerdir? lanması hallerinde uygulanan antlaşmaların sürekli-
liği ilkesi ne demektir?
neler öğrendik?

A. Bağımsızlık ve etkinlik
B. Zenginlik ve güç A. Antlaşmalar uluslararası hukukun kaynakların-
C. Cesaret ve sadakat dan biridir
D. Yandaş medya B. Antlaşmalar sadece tarafları arasında hak ve
borç doğurur
E. Demokratik yasalar
C. Antlaşmalar sadece ona rıza gösterenleri bağlar
D. Sonraki devlet öncekinin yaptığı antlaşmalar
ile bağlı kalır
E. Antlaşmaların iç hukuka etkisi

84
Uluslararası Hukuk I

1. C Yanıtınız yanlış ise “Kişilik” konusunu yeni- 6. C Yanıtınız yanlış ise “Devlet Türleri” konusu-
den gözden geçiriniz. nu yeniden gözden geçiriniz.

neler öğrendik yanıt anahtarı


2. B Yanıtınız yanlış ise “Tanıma” konusunu ye- 7. D Yanıtınız yanlış ise “Devletin Unsurları” ko-
niden gözden geçiriniz. nusunu yeniden gözden geçiriniz.

3. A Yanıtınız yanlış ise “Tanıma” konusunu ye- 8. A Yanıtınız yanlış ise “Devletin Unsurları” ko-
niden gözden geçiriniz. nusunu yeniden gözden geçiriniz.

4. A Yanıtınız yanlış ise “Tanıma” konusunu ye- 9. A Yanıtınız yanlış ise “Devletin Unsurları” ko-
niden gözden geçiriniz. nusunu yeniden gözden geçiriniz.

5. B Yanıtınız yanlış ise “Tanıma” konusunu ye- 10. D Yanıtınız yanlış ise “Halefiyet” konusunu ye-
niden gözden geçiriniz. niden gözden geçiriniz.

85
Uluslararası Hukukta Kişilik

Araştır Yanıt
4 Anahtarı

Kural olarak bir devletin başka bir devleti ya da hükümeti tanıması şarta bağlan-
mamaktadır. Ancak istisnai olarak şartlı tanıma da olabilmektedir. Bu durumun
örneği Avrupa Birliği’nin Doğu Avrupa ve Balkanlar da kurulan yeni devletle-
ri tanıma sürecinde görülmüştür. Birlik ileri sürdüğü 5 şartın gerçekleşmesiyle
Araştır 1 tanıma işleminin olacağını söylemiştir. Bu 5 şart; insan haklarına saygı; azınlık
haklarının garanti altına alınması; sınırların değişmezliğine saygı; bölgesel gü-
venlik ve istikrara katkıda bulunma ve devletlerin halefiyetiyle ilgili uyuşmaz-
lıkları barışçıl yollarla çözme. Bosna- Hersek, Slovenya ve Hırvatistan kabul
ettiğini beyan etmişler ve 1992’ nin ilk günlerinde Birlik bu devletleri tanımıştır.

Her ne kadar bugün Avrupa Birliği adını almış olan siyasi yapının üye dev-
letler arasında kurduğu çok gelişmiş bir hukuki düzenden yola çıkan bazı
hukukçular bu yapının bir federasyon niteliği taşıdığını iddia etmekteyseler
de bu görüş uluslararası hukukta kabul görmüş değildir. Zira esas olarak bir
Araştır 2 uluslararası andlaşma olan 1957 Roma Andlaşması ile kurulmuş olan ve yine
birtakım uluslararası andlaşmalarla geliştirilmiş olan bu yapı üye devletlerin
uluslararası hukuk kişiliğine son vermeyip onların dışında bir kişiliği olan bir
uluslararası teşkilat mahiyetindedir ve uluslararası alanda da bu şekilde mua-
mele görmektedir.

Devlet olma unsurlarından olan kara ülkesi devamlı olarak yaşanabilir du-
rumda olmalıdır. 1970’de Pasifik’te mercan kayalıklar üzerindeki Minerva
Araştır 3 adında devlet ilan edilmiş ama kabul edilmemiştir. Bunun sebebi Minerva’nın
üzerinde bulunduğu mercan kayalıklarının yıl boyunca sürekli olarak su üs-
tünde kalmamasıdır.

Kural olarak halef devletin vatandaşlığının kabul edildiğidir. Bununla birlik-


te, seçme hakkı olarak adlandırılan bir hak tanınabilir. Bu hakkın tanınması
Araştır 4 zorunlu değildir. Devletin takdirindedir. Olayda eğer Z devleti, bu hakkı tanı-
maz ise Y ülkesinde yaşayan insanlar Z’nın vatandaşı olacaktır.

86
Uluslararası Hukuk I

kaynakça
Acer, Y. ve İ. Kaya (2010) Uluslararası Hukuk Temel Sur, M. (2006,) Uluslararası Hukukun Esasları, 2.
Ders Kitabı, Ankara: USAK. Baskı, İstanbul: Beta.
Aksar Yusuf (2015), Teoride ve Uygulamada Pazarcı, H, (2010) Uluslararası Hukuk, Ankara:
Uluslararası Hukuk I, 3. Baskı, Ankara: Seçkin. Turan Kitabevi.
Aust, A. (2010) Handbook of International Law, Toluner, S. (1989), Uluslararası Hukuk Dersleri
2nd Edit., Cambridge University Press. Devletin Yetkisi, 4ncü Baskı, İstanbul:Beta.
Brownlie, I. (1998) Principles of Public International The Foreign Relations Law of the United States,
Law, Clarendon Press. Volumes 1 and 2, 1990, American Law Institute.

87
Bölüm 5
Uluslararası Teşkilatlar
Uluslararası Teşkilatlarla İlgili Hukuki
Uluslararası Teşkilatların Tarihsel Gelişimi Sorunlar
öğrenme çıktıları

1 2
ve Hukuk Kişiliği 2 Uluslararası teşkilatların kurucu
1 Uluslararası teşkilatların hukuki kişiliğini andlaşmalarının yorumu ve teşkilatların
tanımlayıp türlerini sınıflandırabilme tabi oldukları hukuku açıklayabilme

Anahtar Sözcükler: • Milletler Cemiyeti • Birleşmiş Milletler • NATO • Dünya Ticaret Örgütü
• Avrupa Birliği • Uluslararası Teşkilatların İmtiyaz ve Muafiyetleri • Fonksiyonel Himaye

88
Uluslararası Hukuk I

GİRİŞ konuyla ilgili sorunları ele aldıkları ve çözüme yöne-


Uluslararası Teşkilatlar Bu ünitede uluslararası lik anlaşmalar yaptıkları hükümetlerarası konferans
hukuk kişileri arasında devletlerden sonra ikinci yöntemine başvurdukları da görülmektedir.
sırada yer alan uluslararası teşkilatların ortaya çı- Yirminci yüzyıla girildiğinde devletlerin arala-
kışı, türleri ve yetkilerine ilişkin uluslararası hukuk rındaki ilişkileri mutlak egemenlik anlayışına da-
kuralları ele alınacaktır. Her ne kadar devletler gibi yalı bir biçimde sürdürme politikaları iki dünya
tam hukuk kişiliğine ve buna bağlı hak ve yetkilere savaşı yaşanması sonucunu doğurmuş ve bu duru-
haiz olmasalar da günümüzdeki uluslararası ilişki- mun sürdürülemez olması nedeniyle uluslararası
lerde yaşanan artışın meydana getirdiği ihtiyaçlara ilişkilerin yönetilmesine ilişkin yeni yöntemlerin
cevap vermek üzere sayıları giderek artan uluslara- arayışı başlamıştır. Bu arayışın ilk meyvesi Birinci
rası teşkilatların uluslararası hukuk tarafından nasıl Dünya Savaşı’ndan sonra 1919 Versay Antlaşması
muhatap alındığı ve bunların kendilerine özgü ki- ile kurulmuş olan Milletler Cemiyeti’dir. Bu teşki-
şiliklerinden kaynaklanan meselelerin hangi huku- latla amaçlanan uluslararası barış ve güvenliği ilgi-
ki esas ve yöntemlerle çözüldüğü bu ünitenin ana lendiren sorunları Cemiyet’in örgüt yapısı içinde
konusunu teşkil etmektedir. ele almak suretiyle devletlerin tek başlarına karar
vermelerinin önüne geçmek olmuştur. Ancak Ce-
miyet kararlarının yalnızca tavsiye niteliğinde ol-
ULUSLARARASI TEŞKİLATLARIN duğu kabul edildiğinden bu yapı devletler arasın-
TARİHSEL GELİŞİMİ VE HUKUK daki ilişkilerde alınan kararlarda etkin olamamış ve
KİŞİLİĞİ ikinci büyük savaşın yaşanmasına engel olamamış-
Uluslararası hukuk açısından uluslararası teşki- tır. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra uluslararası iliş-
latların bir hukuk öznesi sayılabilmesi için öncelik- kilerin başka savaşlara kurban edilmesini önleyecek
le halledilmesi gereken sorun uluslararası teşkilatla- bir sisteme oturtulması konusunda devletler ara-
rın hukuk kişiliği meselesidir. Aşağıda uluslararası sında bir ortak görüş oluşmuş ve bu amaçla 1945
teşkilatların hukuk kişiliğine ilişkin meseleleri ala- San Fransisko Konferansı ile başlayan müzakereler
cağız. Ancak öncesinde uluslararası teşkilatların ta- aynı yıl imzalanan Birleşmiş Milletler (BM) Şartı
rihsel gelişimine bakmamız gerekiyor. ile hedefine varmıştır.

Tarihsel Gelişim ve Uluslararası


Teşkilat Türleri Türkiye bu örgüte 1932 yılında üye olmuş-
Ondokuzuncu yüzyıla kadar devletlerin araların- tur ancak ABD üye olmaktan kaçınmıştır.
daki ilişkileri genellikle yürütme organı ve bu organa
bağlı diplomasi ve güvenlik bürokrasisi aracılığıyla
sürdürmeye yönelik anlayış, bu yüzyıldan itibaren
devletler arasındaki ilişkilerin ticari ve teknolojik San Fransisko Konferansına katılan Türki-
gelişmelerin artışına paralel bir şekilde artması ve ye bundan ötürü örgütün asli üyesi sıfatı-
karmaşıklaşmasıyla değişmeye başlamıştır. Devletler na haizdir.
başlangıçta bu yeni gelişmeleri yönlendirmek ve yö-
netebilmek amacıyla egemenliklerine fazla müdahale
hakkı vermeyen daha çok teknik ve idari konularda Bu teşkilatın yapısı Cemiyet’inkinden farklı bir
iş birliğini gerçekleştirmeyi amaçlayan uluslararası biçimde oluşturulmuş (1946 nisan ayında toplanan
bir nehir olan Ren nehrindeki trafiği düzenleme- Milletler Cemiyeti Genel Kurulu teşkilatın 19 Nisan
ye yönelik Ren Komisyonu, bazı teknik konularda 1946 itibarıyle sona erdiğine ve bütün arşiv ve malla-
uluslararası standartlar getirmeyi amaçlayan, örnek rının BM’e aktarılmasına karar vermiştir.) ve ulusla-
olarak Uluslararası Telekominikasyon Birliği ve rarası barış ve güvenliği ve insan haklarını ilgilendiren
Evrensel Posta Birliği gibi teşkilatlar kurma yoluna meselelerin devletlerin yürütme organlarının dışında
gitmişlerdir. Yine aynı dönemde uluslararası barış faaliyet gösteren bir uluslararası bürokratik yapı ta-
ve güvenliği sağlamak amacıyla devletlerin 1815 Vi- rafından da izlenmesine ve yönlendirilmesine imkân
yana ve 1899-1907 La Haye Konferansları gibi bu tanınmıştır. Ancak bu amaçla kurulan teşkilatın ana

89
Uluslararası Teşkilatlar

karar alma organı olan ve bütün üye ülkelerin katıl- ve Belarus aralarında imzaladıkları bir andlaşma ile
dığı Genel Kurul’a sadece tavsiye niteliğinde karar Avrasya Ekonomik Topluluğu’nu kurmuşlardır.
alabilmesi yetkisi tanınmıştır. Teşkilatın uluslararası İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan bir
barış ve güvenliğe ilişkin durumlarda bağlayıcı ka- başka teşkilatlanma alanı uluslararası ekonomik ilişki-
rar alma yetkisine sahip organı olarak içinde İkinci lerdir. Devletlerin teknolojik imkânlarla artan ekono-
Dünya Savaşı’nı kazanan beş devletin daimi üye ola- mik ilişkilerini devletin egemenliği prensibine oturtan
rak bulunduğu on beş üyeli Güvenlik Konseyi ku- korumacı anlayış yalnızca ekonomik bir mesele olma-
rulmuştur. Bu organa BM Şartı’nın VII. Bölümü’ne yıp kimi hâllerde savaş da yol açabilen bir güvenlik
göre uluslararası barış ve güvenliğin tehdit edildiği meselesi de olduğundan bu konuyu da bir uluslararası
veya bozulduğu durumlarda bu durumu ortadan kal- bürokratik yapı içinde ele alma lüzumu ortaya çıkmış-
dırmak amacıyla silahlı güç kullanma dahil gereken tır. Bu amaçla ilk olarak 1944 yılında yapılan anlaş-
her türlü tedbiri alma yetkisi verilmiştir. Ancak için- malarla Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası adı
de yer alan daimi üye devletlerin soğuk savaş ortamı- verilen iki teşkilat kurulmuş ve bu teşkilatlar vasıtasıy-
nın ideolojik kamplaşmasından etkilenerek teşkilatın la devletlerin mali yapıları kontrol altına alınarak dev-
amaç ve hedefleri uyarınca davranmamaları örgütün letlerin finansal konularda tek başlarına karar almaları
etkinliğini önemli ölçüde azaltmıştır. Bununla bera- nedeniyle ortaya çıkabilecek uluslararası parasal den-
ber teşkilat ana organlarının istemesi hâlinde hareke- gesizlikler (özellikle dış borç aldığı kurumlara yapaca-
te geçebilen ve tavsiye niteliğinde kararlar alabilen bir ğı ödemeleri aksatması) önlenmeye ve gelişmekte olan
Genel Sekreterlik ve bir Ekonomik ve Sosyal Kon- devletlerin alt yapı sorunlarını çözmeye yönelik pro-
sey ile devletlerin talebi hâlinde devreye girebilen bir jelere dış finansal destek bulmada karşılaşabilecekleri
Uluslararası Mahkeme şeklinde düzenlenmiş olan bu problemler giderilmeye çalışılmıştır. Bu teşkilatlarda
uluslararası bürokratik örgütlenme yeni bir dünya sa- kararlar üyelerin katkı payına göre oy hakkına sahip
vaşının ortaya çıkmasını önlemiş ve uluslararası iliş- oldukları guvernörler kurulu tarafından alınmaktadır.
kilerle ilgili hemen her konuda uluslararası işbirliğini Uluslararası ekonomik ilişkileri serbest hâle getire-
artıracak kararlara öncülük etmiştir. cek düzenlemeler getiren diğer bir yapı 1948 yılında
İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemin soğuk GATT adıyla kurulan ve 1995 yılında Dünya Ticaret
savaş ortamının etkisiyle siyasi ve askeri alanlarda Örgütü adını alan uluslararası teşkilattır. Bu teşkilat
kamplaşan devletlerin savunma alanında BM çatısı vasıtasıyla uluslararası ticarette devletlerin tek başla-
altında kurulması planlanmış olan ortak askeri güç rına kendi pazarlarını (özellikle gümrük tarifeleri ve
yerine ortak meşru müdafaa hakkına dayalı NATO kotalar yoluyla) korumaya yönelik kararlar almasının
ve Varşova Paktı adı verilen iki farklı bölgesel gü- önlenmesi ve aralarındaki ekonomik meseleleri kendi
venlik teşkilatı kurma yoluna gitmeleri uluslararası mahkemeleri yerine bir uluslararası hakem mahkeme-
barış ve güvenliğe ilişkin meselelerin ortak bir çatı si önüne getirmek suretiyle çözmeleri amaçlanmıştır.
altında ele alınması imkânını zayıflatıcı bir faktör 1945 sonrası dönemde devletlerin kendi başlarına
olmuştur. Bu kamplaşmayı aşmak üzere 1975 yılın- çözmekte zorlandıkları diğer bazı sorunları uluslarara-
da başlayan düzenli aralıklarla toplanan uluslararası sı teşkilatlar yoluyla düzenledikleri göze çarpmaktadır.
konferanslar şeklinde ortaya çıkan ve 1994 yılında Bu teşkilatlar uzman oldukları alanla ilgili sorunları
bir uluslararası teşkilat hâline gelen Avrupa Güven- organları vasıtasıyla ya da kurdukları komisyon ve ko-
lik ve İşbirliği Teşkilatı faklı iki kampa mensup dev- miteler aracılığıyla ele alarak hukuki ve teknik çözüm-
letlerin güvenlik sorunlarını barışçıl yöntemlerle ler üretmektedirler. Uzmanlaşılan konular arasında
çözmelerine yönelik bir ortam yaratmaya çalışılmış yer alan gıda, eğitim, sağlık, çevre, kültür, taşımacılık
ve özellikle silahlanma yarışının durdurulmasında ve kalkınma gibi geniş uluslararası işbirliğini gerekti-
oldukça başarılı sonuçlar vermiştir. Bu teşkilat So- ren konular özellikle Birleşmiş Milletler Teşkilatı çatısı
ğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra Doğu Avrupa, altında faaliyet gösteren bir takım teşkilatlar tarafın-
Balkanlar, Kafkasya ve Orta Asya’da Sovyet siste- dan düzenlenmektedir (ör., FAO,UNICEF,WHO,
minden çıkan ülkelerin karşılaştıkları siyasi, sosyal UNEP, UNESCO, IMO, ICAO, UNDP vd.) Bun-
ve ekonomik sorunları çözmeleri için bunlara huku- ların yanında savaşta önce kurulmuş olan ve 1945’den
ki ve teknik destek vermektedir. Yine bu dönemde sonra BM bünyesine katılan Evrensel Posta Birliği,
Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından 1993 Uluslararası Komünikasyon Birliği ve çalışanların
yılında yapılan bir andlaşma ile baltık devletleri ha- hakları ve güvenliğine ilişkin konularda faaliyet gös-
riç bütün eski Sovyet cumhuriyetlerinin üye olduğu teren ILO gibi teşkilatlar da mevcuttur.
Bağımsız Devletler Topluluğu kurulmuştur. 2000
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra uluslararası iliş-
yılında Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan
kiler alanını devletlerin tekelinden almaya yönelik

90
Uluslararası Hukuk I

anlayış sadece dünya çapında değil bölgesel düzeyde lat bir kaç farklı özelliği içinde barındırabilmektedir.
de etkili olmuştur. Bölgesel açıdan en etkin yapılar Teşkilatlar açısından yapılan ilk ayrım açık ve kapalı
arasında Avrupa kıtasında oluşturulan iki teşkilat teşkilatlar ayrımıdır. Teşkilatlarda üyelik ve üyeliğin
öne çıkmaktadır. Bunlardan birincisi 1949 yılın- getirdiği hak ve yükümlülükler konuları genellikle
da kurulmuş olan Avrupa Konseyi adını taşıyan ve teşkilatın kurucu antlaşmasında ayrıntılı olarak dü-
Avrupa’da demokrasi ve insan haklarını devletlerin zenlenir. Şayet buna ilişkin düzenleme yapılmamış-
üstünde bir denetime tabi kılmayı amaçlayan teş- sa üyelik kurucu antlaşmanın değiştirilmesi usulü-
kilattır. Teşkilatın işleyişi Parlamenterler Meclisi ve ne tabi olur. Açık teşkilatlarda üyeliğe kabul sadece
Bakanlar Komitesi tarafından gerçekleştirilmektedir. müracaat ve üyelerin çoğunluğunun kabulü üzerine
Bu teşkilat özellikle kendi bünyesi içinde 1950 yı- mümkündür. Bu tür teşkilatlara örnek olarak BM
lında imzalanmış Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi çatısı altında faaliyet gösteren uzmanlık teşkilatları
ve bu sözleşmeye devletlerin uymasını denetleyen gösterilebilir. Buna karşı kapalı teşkilatlarda üyelik
1959 yılında kurulmuş Avrupa İnsan Hakları Mah- sıkı şartlara bağlanmıştır. Mesela BM’e üye olabil-
kemesi aracılığıyla Avrupa kıtasında yaşayanların mek için üyelik talebinin Güvenlik Konseyi daimi
insan haklarını koruma görevini yerine getirmekte- üyelerin hiç birisinin veto etmediği toplam dokuz
dir. Bu mahkemeye başvuru hakkı her akit devlete olumlu oyla Genel Kurul’a tavsiye edilmesi ve Genel
ve Sözleşmenin ihlali dolayısıyla mağdur olduğunu Kurul’un da bunu 2/3 çoğunlukla kabulü gerekmek-
düşünen her kişiye açık tutulmuştur. Avrupa’da böl- tedir. Yine NATO teşkilatına ve AB’ne üyelik için
gesel ekonomik ilişkilerin bir uluslararası yapının üyelik talebinin mevcut üyelerin oybirliği ile kabulü
kontrolünde sürdürülmesine yönelik ortak kanaatin şartı aranmıştır. Kimi teşkilatlarda ise üyelik belli bir
oluşumuna imkân tanıdığı bir başka teşkilat 1957 coğrafyada bulunan ya da belli bir dine mensup olan
Roma Antlaşması ile kurulan Avrupa Ekonomik devletlere açık tutulmuştur (ör., Afrika Birliği Teş-
Topluluğu’dur. Bu yapı ile üye devletler aralarındaki kilatı, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı, Arap
ekonomik ilişkileri Avrupa çapında organize edecek Birliği Teşkilatı, İslam Konferansı Teşkilatı vb.).
bir uluslararası bürokratik teşkilatın kontrolüne bı- Teşkilatların niteliklerine göre yapılan ayrımlar-
rakmayı ve bu suretle ekonomileri birbirine entegre dan bir diğeri teşkilatın faaliyet gösterdiği alanların
ederek tek bir Avrupa ekonomik pazarının kurulma- çeşitliliğine göre yapılan ayrımdır. Bu açıdan bazı teş-
sını amaçlamışlardır. Bu teşkilatın temel organları kilatlar uluslararası toplumu ilgilendiren pek çok ko-
Avrupa Parlamentosu, Bakanlar Konseyi, Komisyon nuda faaliyet göstermekte olduklarından genel amaçlı
ve Adalet Divanı’dır. Bu teşkilatın başarısı üye dev- teşkilat olarak adlandırılırlar. Bu tür teşkilatlara örnek
letleri aralarında 1992 yılında Avrupa Birliği (AB) olarak barış ve güvenlik, demokrasi, insan hakları,
adını verdikleri yeni bir yapılanmayla dış işleri poli- ekonomik kalkınma gibi konularda faaliyet gösteren
tikaları ile göç, uyuşturucu ve terör gibi uluslararası BM, Avrupa Konseyi ve AGİT gösterilebilir.
adli konularda iş birliği yapmaya ve 1999 yılında
Buna karşı yine uluslararası toplumu ilgilendiren
ortak para kullanmaya yöneltmiştir. Avrupa çapın-
belli bir konuda faaliyet gösteren özel amaçlı teşkilat-
daki bu yapılanmaların başarısı dünyanın geri kalanı
lar bulunur. Bu teşkilatlar uluslararası ilişkilerin bir
içinde bir örnek teşkil etmiş ve Amerika, Afrika ve
düzen gerektirdiği ekonomik, sosyal ve teknik alan-
Asya kıtalarında da savunma, demokrasi, insan hak-
larda faaliyet gösterirler (ör., Dünya Ticaret Örgütü,
ları ve ekonomik entegrasyonu ilerletmeye yönelik
OECD, ILO, UNESCO, Uluslararası Denizcilik
bölgesel teşkilatlar kurulmuştur. Örnek olarak Ame-
Örgütü, Uluslararası Telekominikasyon Birliği vb.).
rikan Devletleri Teşkilatı, Afrika Birliği, Arap Birli-
ği, NAFTA, MERCOSUR, COMESA, CISFTA, Teşkilatlar arasında yapılan bir başka ayrım ise
ASEAN vd. verebiliriz. teşkilata tanınan karar alma yetkisinin niteliğine
göre yapılmaktadır. Bu açıdan teşkilatlar üye devlet-
ler açısından sadece tavsiye niteliğinde kararlar alabi-
lenler ve üye devletleri bağlayıcı kararlar alabilenler
Türkiye Avrupa konseyi’ne kuruluşundan
olarak ikiye ayrılmaktadır. Bunun yanında bağlayıcı
beri üyedir. kararlar alabilen teşkilatların bazıları söz konusu ka-
rarı teşkilatın karar alma organındaki temsilcilerin
oy çokluğu ile alabiliyorsa bu tür teşkilatlara supra-
Bu bölümde son olarak uluslararası hukukta
nasyonel teşkilatlar adı verilmektedir. BM teşkilatı-
teşkilatlar arasında bunların bir takım özellikleri ele
nın karar alma organları bu ayrıma göre incelendi-
alınarak yapılmış sınıflandırmalardan bahsetmek ge-
ğinde görülmektedir ki Genel Kurul, bütçe, geçici
rekmektedir. Ancak bu sınıflandırmalar teşkilatları
üye seçimi ve yeni üye alımı dışındaki konularda
birbirinden kesin çizgilerle ayırmayıp bazen bir teşki-

91
Uluslararası Teşkilatlar

sadece tavsiye niteliğinde kararlar alabiliyorken Gü- Uluslararası teşkilatların tanımına ilişkin kay-
venlik Konseyi, uluslararası barış ve güvenliğe ilişkin naklarda bu tanımda yer alan bir başka unsur söz
kararlar alma yetkisini hem tavsiye hem de bağlayıcı konusu teşkilatın hukuki kişiliğinin (burada söz
kararlar alma şeklinde kullanabilmektedir. Yine AB konusu edilen bir teşkilatın uluslararası hukuktaki
adı verilen teşkilatın karar alma organı olan Bakan- kişiliği olup üye devletlerin iç hukuklarında haiz
lar Konseyi’nin ağırlaştırılmış (üye devletlerin nüfus oldukları kişilik ilgili devletin düzenlemelerine tabi-
oranlarına göre) ya da basit oy çokluğu ile bütün dir) varlığıdır. Uluslararası hukukun kişileri olarak
üyeler için hem bağlayıcı hem de tavsiye niteliğinde kabul edilen devletlerin yanısıra uluslararası teşkilat-
kararlar alma yetkisi bulunmaktadır. ların da hukuki kişiliğe haiz olduğunun kabulü on-
ların da uluslararası alanda bir takım hak ve borçlara
Uluslararası Teşkilat Tanımı ve ehil olmaları sonucunu doğurur. Ancak uluslararası
Teşkilatların Hukuki Kişiliği teşkilatların devletlerden farklı bir siyasi yapıya haiz
olmaları (Teşkilatların ülke, halk ve ülkesel egemen-
Uluslararası teşkilatların tanımı konusunda teş- lik gibi unsurları bulunmamaktadır.) ve devletler
kilatların hukukunu düzenlemek üzere hazırlanmış tarafından genellikle bir antlaşma ile kurulmaları
milletler arası antlaşmalarda (ör.,1975 tarihli Evrensel bunlara tanınan uluslararası kişiliğin farklı olması
Nitelikteki Uluslararası Teşkilatlarla İlişkilerde Dev- gerektiğini bize göstermektedir. Bu farkların neler
letlerin Temsiline dair Viyana Konvansiyonu, 1986 olduğu konusunda bize yol gösteren yine BM Adalet
Devletler ve Uluslararası Teşkilatlar veya Uluslararası Divanı’nın 1949 tarihli “Tazminatlar” kararıdır. Di-
Teşkilatların Kendi Aralarındaki Antlaşmalar Huku- van, Birleşmiş Milletler’in uluslararası alanda kendi
kuna dair Viyana Konvansiyonu vd.) açık bir tanım adına hak arama yetkisi olup olmadığı sorusuna ce-
vermekten kaçınıldığı göze çarpmaktadır. Bu ant- vap aradığı bu kararında işe bir uluslararası teşkilat
laşmalar uluslararası teşkilatları tanımlarken sadece tanımı vererek başlamıştır. Bu tanıma göre ulusla-
“hükümetlerarası teşkilat” demekle yetinmiştir. Buna rarası teşkilatlar “devletlerin hukuka uygun amaç-
karşın Uluslararası Hukuk Komisyonu tarafından larını yerine getirmek üzere daimi olarak bir araya
hazırlanmakta olan fakat henüz devletler tarafından gelerek oluşturdukları, bu amaçları gerçekleştirmek
kabul edilmediğinden sadece bir antlaşma taslağı ni- için bir takım organlarla donattıkları, hukuki yetki
teliği taşıyan Uluslararası Teşkilatların Sorumluluğu- ve sorumluluklar bakımından teşkilat ve üyeleri ara-
na dair Konvansiyon’un ikinci maddesi daha ayrıntılı sında bir ayrım bulunan ve bir uluslararası antlaş-
bir tanım içermektedir. Bu maddeye göre uluslararası ma ile kurulmuş olan uluslararası hukuk kişileridir.”
teşkilat “bir antlaşma ya da uluslararası hukuka tabi Divan bu tanımdan yola çıkarak bir örgütün hukuk
bir başka enstrümanla kurulmuş olan ve kendine ait kişiliğinin mevcudiyeti için söz konusu örgütün ku-
uluslararası hukuki kişiliği olan bir organizasyondur”. rucu antlaşmasında bazı unsurların bulunması ge-
Yukarıda bahsettiğimiz kaynaklarda yer alan ta- rektiğine yönelik bir ölçüt ortaya koymuştur. Buna
nımlardan hareketle uluslararası hukukun kişilerin- göre bir teşkilatın kendine ait bir hukuki kişiliğinin
den biri olan uluslararası teşkilatların bir uluslararası kabul edilebilmesi için kurucu antlaşmada ona ait
antlaşma veya bir başka uluslararası hukuk enstrü- bir takım organların (genellikle bir genel kurul, bir
manı (ör., BM Endüstriyel Gelişme Teşkilatı ile BM idare organı ve bir sekreterya) oluşturulmuş olması
Ticaret ve Gelişme Teşkilatı birer BM Genel Kurul ve teşkilatın bu organlar vasıtasıyla kullandığı kendi-
kararı ile kurulmuştur) ile kurulabileceğini söylemek sine ait birtakım yetkilerinin bulunması önem taşır.
mümkündür. Yine uluslararası teşkilatların üyeleri Diğer bir deyişle bir teşkilatın hukuki kişiliği onun
bakımından günümüzde karşılaştığımız bir başka kendisini kuran devletlerden bağımsız bir şekilde
önemli husus artık teşkilatlara devletlerin yanında hareket edebilecek teşkilat ve yetki yapısına sahip
başka teşkilatların da üye olarak katılabilmesidir. olduğu ölçüde mevcut olabilir. Bu konuda dikkate
Ayrıca kimi uluslararası teşkilatların üye olmayan alınması gereken bir başka husus da söz konusu teş-
devletler, hükümet dışı sivil toplum kuruluşları kilatın kendisine ait bir bütçesinin olup olmadığı-
veya ulusal kurtuluş hareketlerinin (ör., BM Genel dır. Uluslararası teşkilatların bütçeleri genellikle üye
Kurulu’nda Filistin Yönetimi’ne tanınan gözlemci devletlerin katkı payları ve bazı durumlarda da teşki-
statüsü gibi) organlarının çalışmalarına farklı statü- latların muhtelif faaliyetlerinden elde edilen kazanç-
lerde katılabilmelerine izin verdikleri görülmektedir. lardan oluşmaktadır. Ancak bir bütçenin teşkilatın
Bu statüler katılımcıya oy hakkı vermese de gündemi amaçları doğrultusunda gerçekleştirilen faaliyetler-
takip etme ve görüş sunma gibi haklar tanımaktadır.
92
Uluslararası Hukuk I

den doğan giderleri karşılamak üzere teşkilatın yetkili organı tarafından alınan kararlar uyarınca kullanılması
teşkilatın bağımsız kişiliğinin tespitinde önemli bir unsurdur.
Divan’ın söz konusu kararda teşkilatların uluslararası kişiliğine dair yaptığı bir başka tespit bu kişiliğin
teşkilata üye olmayan devletler açısından tanınması gerekip gerekmediğine ilişkindir. Bu konuda Divan’ın
getirdiği ölçüt uluslararası toplumun çoğunluğunu temsil eden çok sayıda devletin biraraya gelerek oluş-
turduğu bu yapının üye olmayan devletler açısından bir “objektif uluslararası kişiliğe” haiz olabileceği
yönündedir. Yani BM örgütü uluslararası alanda eylem ve işlemlerde bulunurken üye olmayan devletler
bu örgütün hukuki kişiliğini tanımadıklarını iddia edemezler. Her ne kadar bu ölçüt BM gibi bir örgüt
açısından kolaylıkla kabul edilse de onun kadar çok sayıda üyeye ve geniş yetkilere sahip olmayan örgütler
açısından aynı ölçütün uygulanabilirliği bir sorun teşkil etmektedir. Bu nedenle diğer teşkilatlar açısından
uluslararası hukuk kişiliğinin üye olmayan devletlere karşı iddia edilebilmesi ilgili devletin söz konusu
teşkilatla spesifik olayda bir hukuki ilişkiye girme iradesi göstermiş olup olmadığına göre karar verilmesi
gereken bir husustur.

araştırmalarla
ilişkilendir
İsrail’de BM arabulucusu olarak görev yapan etme hakkına sahip olduğuna hükmetmiştir. Di-
görevlinin öldürülmesi üzerine BM Genel Kurulu van ikinci aşamada teşkilat ile görevlileri arasındaki
Adalet Divanı’ndan bir teşkilat görevlisinin göre- bağı incelemiş ve bu bağın teşkilata amaçlarını ye-
vini yerine getirirken bir zarara uğraması halinde rine getirebilmesi için görevlilerine gereken koru-
BM’in bu zarardan sorumlu tutulması gereken mayı sağlama zorunluluğu getirdiğine karar verdik-
devlete karşı uluslararası alanda bir tazminat tale- ten sonra teşkilatın görevlilerini uluslararası alanda
binde bulunma hakkı olup olmadığı konusunda fonksiyonel himaye yetkisinin BM Şartı’nda örtülü
görüş açıklamasını istemiştir. Divan kararında ilk olarak bulunduğu sonucuna varmıştır.
olarak BM’in kendisine ait bir objektif hukuki
kişiliği olduğuna ve teşkilatın kendisine karşı yük- Kaynak: BM Adalet Divanı’nın 1949 tarihli
lenilmiş bir uluslararası hukuki yükümün ihlali BM Hizmetinde Uğranılan Zararların Tazminine
halinde bir zarar doğmuşsa bunun tazminini talep ilişkin İstişari Mütalaa, (1949) ICJ Reports

ÖÇ 1 Uluslararası teşkilatların hukuki kişiliğini tanımlayıp türlerini sınıflandırabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Mal ve hizmetlerle ilgili uluslararası ticare-


tin üye devletler arasında serbestçe yapıl-
masını sağlamak amacıyla kurulmuş olan
Dünya Ticaret Örgütü üye devletlere örgüt
andlaşmalarına aykırı bir şekilde ticareti kı-
sıtlayıcı kararlar alan diğer bir üye devlete
karşı örgütün hakem mahkemesinde dava Uluslararası teşkilatların
Avrupa Birliğinin hukuk
açma hakkı getirmiştir. Bu mahkemenin kişiliğiyle devletlerin hu-
kişiliğini değerlendiri-
kararları sadece tavsiye niteliğinde olsa da kuk kişiliğini ilişkilendi-
bu kararlara uyulmaması halinde kazanan niz.
rin.
taraf meseleyi örgütün Genel Konseyi’ne
getirebilir. Genel Konsey haksız çıkan tara-
fın andlaşmalardaki yükümlerine uymasını
isteyen bir karar alabilir. Sizce Dünya Tica-
ret Örgütü teşkilata tanınan karar alma yet-
kisinin niteliğine göre ne tür bir teşkilattır?

93
Uluslararası Teşkilatlar

ULUSLARARASI TEŞKİLATLARLA Kimi gelişmiş teşkilatlarda yetki ile ilgili uyuşmaz-


İLGİLİ HUKUKİ SORUNLAR lıklar teşkilatın yargı organına bırakılmıştır. Bu tak-
Uluslararası teşkilatların çok taraflı yapısı ve bu dirde ilgili mahkeme kurucu antlaşmaya uluslararası
teşkilatların hukuki zeminin henüz gelişmekte olma- antlaşmaların yorumuna ilişkin hukuk kurallarını
sı nedeniyle uluslararası teşkilatlarla ilgili çıkacak hu- uygulamak suretiyle sorunu hukuki yoldan gider-
kuki sorunların çözümünün nasıl olacağı da üzerinde meye çalışır. Bu açıdan BM Adalet Divanı teşkilat
durulması gereken bir meseledir. Aşağıda uluslararası organlarının talebi doğrultusunda kullandığı istişa-
teşkilatlarla ilgili hukuki sorunlara değineceğiz. ri mütala yetkisini bu tür sorunları incelemek üzere
kullanmıştır. Örnek olarak Divan’ın 1954 tarihli İdari
Hakem Mahkemesi kararı, 1962 tarihli BM’in Bazı
Uluslararası Teşkilatların Kurucu Giderleri kararı ve 1971 tarihli Namibya kararına
Antlaşmalarının Yorumu ve bakılabilir. Yine AB Adalet Divanı’nın bu teşkilatın
Teşkilatların Yetkileri ve Sorumluluğu yetkilerinin neler olduğuna karar verme konusunda
Meseleleri münhasır yargı yetkisi mevcuttur. Bu konuda BM
Uluslararası teşkilatların genellikle devletler ara- Adalet Divanı’nın 1949 Tazminatlar kararında orta-
sında yapılan bir uluslararası antlaşma ile kuruldu- ya koyduğu uluslararası teşkilatların “örtülü yetkileri”
ğunu ve bazı nitelikleri taşımaları hâlinde kendilerine prensibi önemlidir. Divan bu prensibe dayanarak üye
ait bir uluslararası hukuk kişiliği kazandıklarını gör- devletlerin teşkilata karşı yüklendikleri yükümlerin
müştük. Bu açıdan bakıldığında teşkilatların ulus- niteliği ve teşkilatın uluslararası alanda yüklendiği
lararası hukukun asli kişileri olan devletlerin irade- yükümlerin niteliğine bakılarak kurucu antlaşmada
lerinden türemiş hukuk kişileri olduğunu söylemek açıkça yer almasalar da bir teşkilatın kuruluş amacı-
mümkündür. Keza BM Adalet Divanı 1996 yılında nı gerçekleştirmek için gereken örtülü yetkilere haiz
verdiği Nükleer Silahların Kullanılmasının Meşrui- sayılabileceği yorumuna gitmiştir. Ancak bu tür bir
yeti kararında bu durumu tespit ederek uluslararası yoruma dayalı yetki ihdasının yargı yoluyla örtülü bir
teşkilatların uluslararası hukukun kişisi olmakla bir- yasama faaliyeti hâline dönüşmesi riski vardır. Zira
likte devletler gibi genel yetkiye haiz olmadıklarını ve böyle bir yorumla teşkilatın yetkilerinin giderek art-
özellik prensibi gereği sınırları kurucu devletlerin iler- ması ve üye devletlerin egemenliğinin kendi rızaları
letilmesini istedikleri ortak menfaatlerin bir fonksiyo- dışında sınırlandırılması mümkündür.
nu olarak beliren ve üye devletlerce teşkilata verilmiş Yukarıda da belirtildiği üzere uluslararası teş-
olan yetkilerle donatıldıklarını ifade etmiştir. Ancak kilatların kullandığı yetkiler ve uluslararası so-
kurucu andlaşma yorumlanırken teşkilatın niteliğine,
rumluluğu bakımından devletlerle aralarında bir
ona yüklenen görevlerin etkin bir şekilde yerine geti-
paralellik kurmak yanlış olup bu konuda kurucu
rilmesi için gerekli olan yetkilere ve teşkilatın kendi
antlaşmaya bakarak karar vermek gerekmektedir.
uygulamasına dikkat edileceği de vurgulanmıştır.
Bununla beraber bugün uluslararası alanda faaliyet
Bir teşkilatın yetkilerinin neler olduğu ve bu gösteren teşkilatların çoğunluğu açısından şu aşağı-
yetkileri hangi organlar vasıtasıyla kullanacağı teşki- da yer alan yetkilerin ve sorumlulukların mevcudi-
latın kurucu antlaşmasında tanımlanır. Ancak teş- yetinden söz edilebilir:
kilat organları bu yetkilerini kullanırlarken zaman
a) Antlaşma yapma yetkisi
zaman alınan kararların kurucu antlaşmada belir-
lenen yetki sınırları içinde kalıp kalmadığı (Kal- Her ne kadar bir teşkilatın kurucu antlaşmasında
madığı tespit edilirse ya karar geçersiz olur ya da açıkça teşkilata tanınmış bir antlaşma yapma yetkisi
kurucu antlaşmanın değiştirilmesi yoluna gidilerek bulunmasa da bu yetkinin kurucu antlaşmayı yorum-
kararın alınması meşrulaştırılır.) bir hukuki sorun lamaya yetkili organ tarafından kurucu antlaşmanın
olarak ortaya çıkar. Bu tür hukuki sorunları çözme bir bütün olarak yorumundan hareketle “örtülü yetki-
yeri genellikle teşkilatın kendi organları olmakta- ler” prensibi doğrultusunda kabul edilmesi mümkün-
dır. Ancak pek çok teşkilatta sorunu çözen organ dür. Mesela BM Şartı bu konuda bir hüküm taşımasa
yine tartışmalı kararı veren ya da bunu icra eden da bu teşkilatın üye devletlerle genel merkez antlaş-
organ olduğundan hukuki bir mesele olan yetki maları, bir takım askeri antlaşmalar (barışı sağlama ve
meselesinin yargısal usullerle ele alınması mümkün koruma gücü antlaşmaları vb.) ve diğer teşkilatlarla iş
olmamaktadır. Bu durumda hukuka aykırılığı iddia birliği antlaşmaları yaptığı görülmektedir. Uluslararası
eden devlet açısından karara uymak ya da teşkilat- teşkilatların yapmış oldukları antlaşmalara uygulana-
tan ayrılmaktan başka çare bulunmamaktadır. cak hukuku tespit etmek üzere 1986 tarihli Devletler

94
Uluslararası Hukuk I

ve Uluslararası Teşkilatlar ve Uluslararası Teşkilatların laşmaları) suretiyle belli bir ülkede faaliyette bulun-
Kendi Aralarındaki Antlaşmalara dair Viyana Kon- mak üzere vazifelendirdiği görülmektedir. Uluslara-
vansiyonu yapılmıştır. Konvansiyon’un 6. maddesin- rası teşkilatların etkin bir şekilde işleyebilmesi için
de bir teşkilatın antlaşma yapma yetkisinin o teşkilatın teşkilatın ve teşkilat bünyesinde faaliyet gösteren
kurallarınca belirleneceği öngörülmüştür. Uluslararası personelin ve bunların kullandığı bina, belge ve araç
teşkilatların antlaşma yapma yetkisi açısından ortaya gereçlerin asgari birtakım imtiyaz ve muafiyetlerden
çıkabilecek bir başka sorun söz konusu yetkiyi hangi faydalanması gerekmektedir. Ancak devlet temsilcisi
organın kullanacağı ve söz konusu antlaşmayı teşkila- diplomatlara tanınan diplomatik imtiyaz ve muafi-
tın tek başına yapıp yapamayacağıdır. Bu mesele yine yetlerden daha dar bir koruma öngören ve fonksiyo-
teşkilatın kurucu antlaşmasının yorumlanması sure- nel muafiyet (Bunun içine genellikle yargı muafiyeti
tiyle çözülmekte ve AB’in yaptığı kimi antlaşmalarda ve vergi muafiyeti gibi konular girmektedir.) adı ve-
olduğu gibi antlaşmanın gereği gibi yerine getirilmesi rilen bu kurallar teşkilat görevlilerine sadece görevle-
için gerekiyorsa yapılacak antlaşmaya teşkilatın yanın- ri icabı yaptıkları işler bakımından hukuki bir takım
da üye devletler de taraf olmaktadır. muafiyetler getirmektedir (Divan’ın bu muafiyetler-
b) Uluslararası talepte bulunma yetkisi le ilgili 1989 tarihli BM’in İmtiyaz ve Muafiyetleri
BM Adalet Divanı 1949 tarihli “Tazminatlar” Konvansiyonu kararı ve 1999 tarihli İnsan Hakları
kararında BM’in talepte bulunma yetkisini bunun Komisyonu Raportörü’nün Muafiyeti kararı mev-
teşkilatın amaç ve fonksiyonlarını etkin bir şekilde cuttur.). Yine teşkilatların kendi çalışanlarının gö-
yerine getirmesi için zorunlu olduğu gerekçesine revleri sırasında uğradıkları hukuka aykırılıklardan
dayandırmıştır. Buradan hareketle diğer teşkilatlar korunabilmesi amacıyla uluslararası alanda “fonksi-
bakımından da uluslararası talepte bulunma yetki- yonel himaye” hakkı denen bir hakkı kullanmaları
sinin kurucu antlaşmanın yorumlanması suretiyle mümkündür. BM Adalet Divanı bu konuyu 1949
ortaya koyulabileceği söylenebilir. tarihli Tazminatlar kararında ele almış ve bu hakkın
BM Şartı içinde bulunan bir örtülü yetki olduğuna
Bu yetki ile bağlantılı bir başka durum teşki- karar vermiştir.
latların uluslararası mahkemeler önünde hak ara-
ma yetkisidir. Bu açıdan teşkilatların uluslararası BM Şartı’nın 105. maddesi teşkilatın ve teşkilat
kişiliğine ve talepte bulunma yetkisine dayanarak görevlilerinin üye devletlerin her birinin ülkesinde
uluslararası mahkemeler önünde bulunma yetkisi amaçlarını yerine getirebilmesi için gereken imtiyaz
olduğu kabul edilmekteyse de bu tür mahkemeler- ve muafiyetlere haiz olacağını ve yine teşkilatta gö-
de başvuru hakkı genellikle devletlere tanındığın- revlendirilmiş üye devlet temsilcilerinin ve teşkilat
dan teşkilatlar bu yolu pek fazla kullanamamakta- memurlarının görevlerini bağımsız bir biçimde yeri-
dır. Bu açıdan önemli bir örnek BM Adalet Divanı ne getirebilmeleri için gereken imtiyaz ve muafiyet-
Statüsü’nde bazı teşkilatlara tanınmış olan danışma lere sahip olacakları hükmünü getirir. Bu maddede
görüşü alma hakkıdır. Bu hakka dayanarak BM yer alan imtiyaz ve muafiyetleri ayrıntılı bir şekilde
Genel Kurulu ve Güvenlik Konseyi doğrudan her düzenlemek amacıyla ayrıca 1946 tarihli BM’in İm-
konuda ve BM’in diğer organları ile BM çatısı al- tiyaz ve Muafiyetlerine dair Konvansiyon ile 1947
tında faaliyet gösteren uzmanlık teşkilatları ise fa- tarihli Uzmanlık Teşkilatlarının İmtiyaz ve Muafi-
aliyet gösterdikleri alanla ilgili bir hukuki sorun yetlerine dair Konvansiyon yapılmıştır. Diğer teş-
hakkında Genel Kurul’un izni ile bu mahkemeden kilatlar bakımından ilgili uluslararası kurallar 1975
danışma görüşü isteyebilir. tarihli Devletlerin Evrensel Nitelikteki Uluslarara-
sı Teşkilatlarla İlişkilerinde Temsiline dair Viyana
c) Misyon gönderme ve imtiyaz ve muafiyetler Konvansiyonu’nda düzenlenmiştir. Avrupa İnsan
kullanma Hakları Mahkemesi bir teşkilat çalışanının iş huku-
Uluslararası teşkilatların kurucu antlaşmaları ku uyuşmazlığına dair bir davada teşkilata tanınan
açıkça veya örtülü şekilde söz konusu teşkilata üye muafiyetlerin makul alternatif hak arama yollarının
olan veya olmayan devletlere ya da diğer teşkilatlara mevcut olması halinde yargılama hakkının ihlal edil-
resmi diplomatik temsilci veya teşkilat adına faaliyet mesi sonucua yol açmayacağını ifade etmiştir.
görecek kişileri gönderme yetkisi tanıyabilir. Uygu- Yine uygulamada teşkilatların kendisine tanın-
lamada teşkilatların faaliyet konularına göre sivil ya ması gereken muafiyetler konusunda ilgili teşkilatın
da askeri kişileri ilgili ülke ile antlaşma yapmak (ör., meseleyi faaliyette olduğu devlet ile bir antlaşma
BM ve NATO’nun yaptığı kuvvetlerin statüsü ant- yaparak düzenleme yoluna gittiği görülmektedir.

95
Uluslararası Teşkilatlar

Mesela BM ve ona bağlı uzmanlık teşkilatlarının me bağlanmaya çalışılmış ve yönlendirme, yardım ve


ABD’de bulunan binalarının statüsünü belirlemek yataklık halleri dışında da bir üye devletin teşkilatın
üzere bu ülke ile 1947 yılında bir genel merkez ant- söz konusu hukuka aykırı eyleminden doğan sorum-
laşması yapılmıştır. BM Adalet Divanı bu antlaşma luluğu açıkça kabul etmesi veya üçüncü tarafı bu
ile ilgili 1989 tarihli BM’in İmtiyaz ve Muafiyetleri sorumluluğu üstlenmiş olduğuna inandırmış olması
Konvansiyonu kararında söz konusu antlaşmanın halinde de sorumlu tutulabileceği öngörülmüştür.
ABD’ni antlaşma ile ilgili bir uyuşmazlık hâlinde BM kendi görevlilerinin neden olduğu haksız
BM ile birlikte bir uluslararası hakem mahkemesine fiil ve sözleşmeden kaynaklanan zararlarda genellikle
başvurmak zorunda bıraktığını ifade etmiştir. Türki- kendi sorumluluğunu kabul ederek bunu tazmin yo-
ye ile BM teşkilatı arasındaki ilişkiler 1965 yılında luna gitmektedir. Ancak uygulamada BM Güvenlik
yapılmış olan BM Teşkilatı ve İhtisas Teşekkülleri ile Konseyi’nin uluslararası barış ve güvenliği bozan bir
Hükümetimiz Arasında Yapılan Değiştirilmiş Tek- devlete karşı aldığı kararlar uyarınca yürütülen barış
nik Yardım Standart Antlaşması’nda düzenlenmiştir. gücü operasyonları sırasında verilebilecek zararların
d) Teşkilatın uluslararası alanda sorumluluğu nasıl tazmin edileceği konusunda sorunlar yaşanabil-
Bir uluslararası teşkilatın üye devletlerden ayrı mektedir. Bu tür operasyonlarda bu gücün komutası
bir hukuki kişiliğinin olması hâlinde o teşkilatın iş- prensip olarak BM Genel Sekreteri ve onun emri al-
levlerini yerine getirirken ortaya çıkabilecek hukuka tındaki komutanlarda olsa da sahada bu gücün içinde
aykırı durumlardan sorumlu tutulması mümkün ve bulunan üye ülke askerleri gönderen devlet ile BM
gereklidir. Bu sorumluluğun teşkilatın her tür orga- arasında yapılmış bir antlaşma ile düzene koyulmuş
nı ve teşkilat görevlilerinin teşkilat adına gerçekleş- bir ilişki çerçevesinde kendi komutanlarına bağlı ola-
tirdikleri faaliyetleri kapsadığı söylenebilir. Ancak rak çalışmaktadırlar. Bu antlaşmalarda söz konusu as-
bu gün için AB gibi istisnalar dışında kurucu ant- kerlerin tabi olacakları hukuk da hükme bağlanmakta
laşmalarında bu sorumluluğun ve buna ilişkin yar- ve bu genellikle gönderen devletin kendi hukuku ol-
gısal yolların düzenlendiği hükümler taşıyan ulusla- maktadır. Gönderen devlet bu antlaşmada askerlerin
rarası teşkilatların sayısı çok azdır. Bu açıdan mesela disiplinini sağlama ve gerektiğinde bunları cezalandır-
BM Adalet Divanı’nda sadece devletlere karşı dava ma yükümü altına girmektedir. Bununla beraber bu
açılabilir. Bu nedenle Divan 1971 tarihli Namibya tür operasyonlara katılmış devletlere karşı açılmış da-
kararında teşkilatın diğer organlarının almış olduğu valarda verilmiş olan bazı mahkeme kararlarında ni-
kararlar hakkında yargılama yapma yetkisine haiz hai komuta kontrolünün NATO veya BM’de olması
olmadığına hükmetmiştir. Dolayısıyla her bir teş- nedeniyle sorumluluğun da ilgili teşkilata ait olması
kilatın yetkili organı uluslararası hukuka aykırılığı gerektiğine karar verilmiştir. Örneğin, Avrupa İnsan
iddia olunan eylem ve işlemleri kendi başına denet- Hakları Mahkemesi’nin 2001 tarihli Bankovic kara-
lemek zorundadır. Ancak IMF gibi bazı teşkilatlarda rı, 2007 tarihli Behrami kararı; ancak aynı mahkeme
teşkilatın karar alma organı bu tür hukuka aykırılık 2011 tarihli Al-Jedda kararında olayda BM’in etkin
iddialarını denetleme amacıyla bağımsız bir panel kontrolü olmadığından ihlalden operasyona katılan
oluşturma yoluna giderken ICAO ve FAO gibi diğer üye devletin sorumlu olduğuna karar vermiştir.
bazıları ise hukuki sorunların çözümlenmesi için bir
uluslararası mahkemeye veya tahkime başvurma hak-
kı tanımıştır. Uluslararası teşkilatların sorumluluğu- BM Güvenlik Konseyi: Türkiye 2009-
na uygulanacak hukuk kuralları Uluslararası Hukuk 2010 döneminde geçici üyesi olmuştur.
Komisyonu tarafından ele alınmış ve bu konuda bir
taslak antlaşma hazırlanmıştır. Taslak antlaşmanın 3.
maddesi bir eylem veya ihmalin uluslararası hukuk Yine bu operasyonlar sırasında askerlerin mey-
çerçevesinde teşkilata atfedilebilmesi ve o teşkilatın dana getirdiği maddi zararlardan kaynaklanan mali
bir uluslararası yükümlülüğünün ihlalini teşkil etme- sorumluluk konusu teşkilat ile güce katılan devlet
si halinde teşkilatın sorumlu tutulabileceğini ve bu arasında yapılan bir antlaşmaya tabi olmaktadır.
durumda teşkilatın söz konusu ihlali sona erdirme Bu operasyon sırasında gücün kullanıldığı devlet
ve zararı tazmin etme yükümünün ortaya çıkacağı- ülkesinde ortaya çıkabilecek hukuka aykırı maddi
nı öngörmektedir. Bu taslakta tartışmalı bir mesele zararların tazmini konusu ise uygulamada bu dev-
olan üye devletlerin teşkilatın hukuka aykırı eylem ve let ile teşkilat arasında yapılan bir başka antlaşma
işlemlerinden sorumlu tutulup tutulamayacağı hük- ile çözülmektedir. Bunun yanında BM Güvenlik

96
Uluslararası Hukuk I

Konseyi’nin uluslararası barış ve güvenliği bozan bir uluslararası antlaşmalar ve uluslararası hukukun ge-
devlete karşı aldığı ambargo ve operasyon kararından nel kuralları ile bağlı olduklarını ifade etmiştir. Yine
olumsuz şekilde etkilenen üçüncü kişi ve devletlerin AB Adalet Divanı gibi kendi içinde oldukça kapalı
bu zararlarını telafi etmek üzere BM bünyesinde fa- bir sistem inşa etmiş olan bir kurucu antlaşmanın yo-
aliyet gösterecek bir tazminat komisyonu kurulması rumlanması ve uygulanmasını denetlemekle görevli
da mümkündür. Ancak bu durumda sorumluluk bir mahkemenin bile içtihatlarında yeri geldiğinde
barışı bozan devlete ait sayıldığından ödenen tazmi- uluslararası hukuka başvurduğu görülmektedir.
natlar bu devletten tahsil edilmektedir. Genellikle bir uluslararası teşkilatı kuran ant-
laşma üye devletlerin iç hukuklarını düzenlemeye
Uluslararası Teşkilatların Üye Olan yönelik hükümler taşımaz. Bu nedenle kurucu ant-
ve Olmayan Devletler ve Özel Hukuk laşmada yer alan ortak amaçların gerçekleştirilmesi
Kişileri ile İlişkilerine Uygulanacak için teşkilat organlarının aldıkları kararların üye
Hukuk devletlerin iç hukuklarını ilgilendiren kısımlarının
yerine getirilmesi o devletlerin iradesine bırakılmış-
Uluslararası teşkilatların üye devletlerle ilişkileri-
tır. Bu çerçevede BM Şartı’nın 2(7) maddesi açıkça
nin hangi hukuka tabi olacağı sorunu zaman zaman
teşkilatın yetkilerinin üye devletlerin iç hukukları-
tartışılan bir meseledir. Bu konuda kabul gören görüş
na karışamayacağı hükmünü taşır. Ancak AB’de ol-
bu ilişkinin kurucu antlaşmada belirlenen esaslar çer-
duğu gibi kurucu antlaşmada bu konuda farklı bir
çevesinde yürüyeceği yönündedir. Ancak uluslararası
düzenlemeye gitmek ve teşkilat organlarının alaca-
teşkilatların faaliyete geçtikten sonra organları vasıta-
ğı kararların üye devletlerin iç hukuklarında doğ-
sıyla hukuk yapma imkanına sahip oldukları da bir
rudan etki doğurmasını sağlamak da mümkündür.
gerçektir. Bu açıdan teşkilatın yetkili organının aldığı
kurucu antlaşmanın uygulanmasına ve yorumlaması- Teşkilatların üye olmayan devletlerle araların-
na ilişkin kararlar ile yine teşkilatın antlaşma yapma daki ilişkilere uygulanacak hukuk konusunda ilk
yetkisine dayanarak yaptığı uluslararası antlaşmalar- hatırlanması gereken teşkilat kurucu antlaşmasının
da yer alan hususlar teşkilatın üye devletlerle ilişkisi- buna taraf olmayan devletler açısından bir hak ve
ne etki edecektir. Bunun yanında teşkilatın kendi iç borç doğurmayacağı hususudur. Her ne kadar bu
işleyişi ve çalışanları hakkında aldığı kararlar da üye konuda bir istisna taşıyan BM Şartı madde 2(6)
devletlere karşı ileri sürülebilir. Teşkilat organlarının uyarınca bu teşkilata üye olmayan devletler de
eylem ve işlemlerinin kurucu antlaşmaya uygunluğu- Şart’ın prensiplerince hareket etmek zorunda bı-
nun denetimi meselesi ise ya bu tür uyuşmazlıklara rakılmışlarsa da bu durumun diğer teşkilatlar açı-
bakmak üzere teşkilat bünyesinde kurulmuş bir mah- sından geçerli olması mümkün değildir. Buna göre
kemede ya da teşkilat ile üye devletler arasında yapıla- bir teşkilat ile uluslararası antlaşma yaparak ya da
cak diplomatik müzakereler yoluyla ele alınmaktadır. başka bir biçimde hukuki bir ilişkiye girmiş üye
olmayan devlet ile teşkilat arasındaki ilişkiye sade-
Teşkilat ile üye devletler arasındaki ilişkiye yu-
ce söz konusu uluslararası antlaşmanın hükümleri
karıda bahsolunan kuralların dışında uluslararası
ve/ya bu ilişki ile ilgili uluslararası hukukun genel
hukukun genel kural ve prensiplerinin de uygulanıp
kural ve prensipleri uygulanabilir. Ancak üye olma-
uygulanmayacağı konusunda görüş ayrılığı vardır.
yan devletin de teşkilatın tüzel kişiliğine ve onun iç
Bazı hukukçular kurucu antlaşmayı kapalı bir sistem
işleyişine ilişkin kurallara saygı göstermesi gerekir.
olarak düşünmekte ve uluslararası hukuka bu ilişkide
hiç yer vermemekteyken diğer bazıları kurucu antlaş- Son olarak üzerinde durulması gereken bir mese-
manın da bir uluslararası antlaşma olarak uluslararası le teşkilatların günlük işlerinde özel hukuk kişileri ile
hukukun bir parçası olduğunu kabul etmektedirler. ilişkiye geçmelerinden kaynaklanan sorunlardır. Bu
Bu ikinci görüşe göre kurucu antlaşmanın yorumu konuda uluslararası teşkilatların kendi bünyelerinde
ve uygulanmasında ilgili uluslararası hukuk kuralları- çalışanların çalışma hayatına ilişkin özel düzenleme-
na antlaşmanın açık hükümleri ile ters düşmedikleri ler yaptıkları ve bu konuda çıkabilecek uyuşmazlık-
ölçüde başvurulabilir. Uluslararası uygulamaya bakıl- larla ilgilenen idari mahkemeler kurdukları görül-
dığında bu konuda BM Adalet Divanı 1980 tarihli mektedir. Bu konuda BM Genel Kurulu tarafından
Dünya Sağlık Örgütü ile Mısır arasındaki Antlaş- teşkilat ile teşkilat görevlileri arasında çıkabilecek
manın yorumuna ilişkin kararında uluslararası teş- uyuşmazlıklarla ilgilenen bir BM Uyuşmazlık Mah-
kilatların kendi kurucu antlaşmaları, taraf oldukları kemesi ve bir de BM Temyiz Mahkemesi kurulmuş-

97
Uluslararası Teşkilatlar

tur. Yine BM uzmanlık kuruluşlarında çalışanların davalarına ILO İdari Mahkemesi bakmaktadır. Bunun
dışında bir teşkilatın bir devletin hukuk düzeni çerçevesinde o düzene tabi özel hukuk kişileriyle bir özel
hukuk ilişkisine girmesi de mümkündür. Bu hâllerde bu ilişkinin tabi olacağı hukuk ilişkinin konusuna
göre saptanır. Şayet ilişki bir akit ilişkisi ise bu genellikle taraflar arasında yapılan akitte tanımlanan hukuka
tabi olur. Bu ya bir millî hukuktur ya da farklı millî hukuklardan derlenmiş kurallardan oluşan hukuk genel
prensipleri adı verilen bir özerk hukuki düzendir. Böyle bir saptama yapılmamış veya ilişki bir akit ilişkisi
değilse uygulanacak hukuk meselenin ortaya çıktığı devletin hukuk düzenindeki kanunlar ihtilafı kurallarına
göre belirlenir. Ancak bu davalarda teşkilatın ve görevlilerinin imtiyaz ve muafiyetleri meselesi de gündeme
geleceğinden özel kişilerin hak aramalarında sorunlar yaşanabilir.

yaşamla ilişkilendir

iddianamede, 63 yaşındaki Ermeni asıllı Rum


vatandaşı Sevan ve Mısırlı Nadler’in tutuklanma-
sını ve New York’a getirilmesini talep etti.
BM sözcülerinden Ferhan Hak, günlük basın
brifinginde sorular üzerine, BM’nin devam eden
BM’nin Irak’la ilgili eski Gıda Karşılığı Pet- soruşturmayla ilgili başından beri Amerikan ma-
rol Programı başkanı Benon Sevan hakkında kamlarıyla işbirliği yaptığını ve yapmaya devam
yolsuzluk davasına başlandı. New York’da görü- edeceğini söyledi. Sözcü Hak bu bağlamda, BM
len davanın bugün açıklanan iddianamesinde, Genel Sekreteri Ban Ki-Moon’un BM’nin ahlaki
Sevan, 1996-2003 yılları arasıda yürürlükte olan değerlere olan bağlılığına son derece önem ver-
Gıda Karşılığı Petrol Programının başkanıyken, diğini belirtti. Sevan Benon, 7 Ağustos 2005’te
Irak hükümetinden 160 bin dolar rüşvet almak- BM’deki görevinden istifa etmiş ve New York’dan
la suçlandı. İddianamede Sevan’ın söz konusu ayrılarak vatanı Güney Kıbrıs’a dönmüştü.
parayı eski BM Genel Sekreteri Butros Gali’nin
kayınbiraderi iş adamı Epraim Nadler’den aldı- Kaynak: Hürriyet Gazetesi 17.01.2007
ğı iddia edildi. Davanın savcısı Michael Garcia, http://www.hurriyet.com.tr dunya/5789452_p.asp,

ÖÇ 2 Uluslararası teşkilatların kurucu andlaşmalarının yorumu ve teşkilatların tabi oldukları


hukuku açıklayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Fede-


ral Cumhuriyeti içinde başlayan silahlı
çatışmalar bu devletin parçalanmasına
yol açmıştır. Bu çatışmaların uluslararası
barış ve güvenliği tehdit ettiğine karar ve- Uluslararası teşkilatların BM Şartı’nı teşkilat ku-
ren Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kurucu andlaşmalarını rucu andlaşması olarak
1999 tarihli 1244 sayılı kararında Kosova andlaşmalar hukukuyla değerlendirmesini yapı-
ilişkilendirin. nız.
özerk bölgesini BM adına yönetmek üze-
re bir Geçici İdare Otoritesi (UNMIK)
kurulmasına karar vermiştir. Sizce bu ka-
rar teşkilatın hangi yetkisi içinde yer alır?

98
Uluslararası Hukuk I

Uluslararası teşkilatların hukuki


ÖÇ 1 kişiliğini tanımlayıp türlerini
sınıflandırabilme

Uluslararası Teşkilatların Ondokuzuncu yüzyıldan itibaren devletler aralarındaki siyasi,


Tarihsel Gelişimi ve Hukuk ekonomik, sosyal ve teknik konularla ilgili artan ilişkilerinde
Kişiliği işbirliğini ve koordinasyonu sağlamak üzere uluslararası alanda
faaliyet gösteren teşkilatlar kurmaya başlamışlardır. Yirminci

bölüm özeti
yüzyılda bu tür yapılar sayıca ve nitelik olarak artış göstermiş-
tir. Günümüzde uluslararası teşkilatlar uluslararası ilişkilerin
önemli bir unsuru haline gelmiştir. Uluslararası hukukta teşki-
latlar teşkilata üye olma, teşkilatın amaçları ve teşkilatın karar
alma yetkisi bakımından sınıflandırılmaktadır. Günümüzde ar-
tık uluslararası teşkilatların bir çoğu kendi başına hareket etme
ve uluslararası alanda kendi adına hak ve borç sahibi olma im-
kanına kavuşmuştur. Buna göre uluslararası teşkilatlar bir ulus-
lararası hukuk kişisi olarak hem üye olan hem de üye olmayan
devletlerle uluslararası hukuki ilişkiye girebilmektedir.

Uluslararası teşkilatların kurucu


andlaşmalarının yorumu ve
ÖÇ 2 teşkilatların tabi oldukları hukuku
açıklayabilme

Bir uluslararası teşkilatın uluslararası alanda hangi yetkileri


Uluslararası Teşkilatlarla İlgili
Hukuki Sorunlar kullanabileceğine o teşkilatın kurucu andlaşmasına bakılarak
cevap verilebilir. Ancak bazı durumlarda kurucu andlaşmada
açıkça yer almayan yetkiler de teşkilatın amaçlarına bakılarak
kabul edilmektedir. Günümüzde bir çok teşkilatın uluslarara-
sı andlaşma yapma, talepte bulunma, misyon gönderme gibi
yetkilere sahip olduğu ve uluslararası alanda hukuken sorum-
lu tutulduğu görülmektedir. Uluslararası teşkilatların üye olan
devletlerle girdikleri ilişkiye kurucu andlaşma ve uluslararası
hukukun diğer ilgili kural ve prensipleri uygulanırken, üye ol-
mayan devletlerle ilişkilerinde aralarında mevcut andlaşma ve
uluslararası hukukun diğer kuralları uygulanmaktadır.

99
Uluslararası Teşkilatlar

1 Türkiye’nin 2009-2010 döneminde geçici 5 BM Adalet Divanı’nın uluslararası teşkilatla-


üyelik yaptığı BM organı hangisidir? rın devletler gibi her türlü yetkiye haiz olmadığını
açıklamak üzere kullandığı prensip hangisidir?
neler öğrendik?

A. Genel Kurul
B. Güvenlik Konseyi A. Özellik prensibi
B. Bağımsızlık prensibi
C. Ekonomik ve Sosyal Konsey
C. Örtülü yetkiler prensibi
D. Vesayet Konseyi D. Amaçsallık prensibi
E. Adalet Divanı E. İhtiyatlılık prensibi

2 Avrupa Konseyi bünyesi içinde 1950 yılında 6 BM Adalet Divanı’nın 1949 tarihli Tazmi-
imzalanmış Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne natlar kararında örtülü yetkiler prensibine dayana-
devletlerce uyulmasını denetlemek üzere kurulmuş rak tanıdığı uluslararası yetki hangisidir?
olan Mahkeme’ye kimler başvurabilir? A. Uluslararası antlaşma yapma yetkisi
A. Sözleşmeye üye devletler B. Uluslararası talepte bulunma yetkisi
B. Mağdur üye devlet vatandaşları C. Uluslararası alanda fonksiyonel himayede bu-
lunma yetkisi
C. Mağdur üye devlet tüzel kişileri
D. Uluslararası mahkemelere başvurma yetkisi
D. Üye devletin kontrolünde bulunan yerlerde ya- E. Misyon gönderme yetkisi
şayan mağdur herkes
E. Hepsi 7 Kosova’nın BM kontrolünde bulunduğu dö-
nemde NATO bombardımanı sırasında bırakılmış
3 BM Genel Kurulu’nda gözlemci statüsü olan ancak patlamamış bir bombanın sonradan patlaması
Filistin Yönetimi 2011 yılında BM’e tam üyelik sonucu bir çocuk ölmüştür. Çocuğun babası NATO
başvurusu yapmıştır. ABD bu başvuru hakkında aleyhine BM Adalet Divanı’na dava açmak isteme-
siyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
veto yetkisini kullanabilir mi?
A. Divan sadece devletlerin diğer devletlere karşı
A. Üyelik başvurusu vetoya tabi değildir açtığı davalara bakma yetkisine haizdir
B. ABD veto etse bile Genel Kurul üye yapabilir B. NATO eylem ve işlemlerinde uluslararası hu-
C. Güvenlik Konseyi’nin olumlu kararı üyelik için kuka uymak zorunda değildir
gereklidir C. NATO yetkisini aştığı için uluslararası alanda
D. BM açık bir teşkilattır sorumlu tutulamaz
E. Filistin Yönetimi bir devlet değildir üye olamaz D. Sorumluluk NATO’yu görevlendiren BM Gü-
venlik Konseyi’ndedir
E. Olaydan çocuğun babası sorumludur
4 Bir uluslararası teşkilatın kurucu antlaşma-
sında teşkilatın üye devletlerin ülkesinde hukuki 8 Yukardaki soruda geçen olayda çocuğun ba-
kişiliğe sahip olacağına dair bir hüküm (ör., BM bası ölümden patlamanın olduğu yerde BM adına
Şartı madde 104) olması onun uluslararası hukuk görev yapan Fransız askerlerinin sorumlu oldu-
kişisi olduğu anlamına gelir mi? ğunu iddia ederek Fransa aleyhine Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi’ne dava açabilir mi?
A. Milli hukuklardaki hukuk kişiliği ile uluslarara-
sı hukuk kişiliği birbirinden ayrıdır A. Fransız askerleri BM komutasında görev yap-
B. Teşkilat bu hükme dayanarak uluslararası alan- tıklarından olaydan BM sorumlu tutulabilir
da hak iddia edebilir B. Şayet askerler Fransa’nın komutasında ise Fran-
sa sorumlu tutulabilir
C. Böyle bir hükümden yola çıkılarak üye devlet- C. Olayda askerlerin etkin kontrolü kimde ise o
lerin teşkilatın uluslararası kişiliğini kabul ettik- sorumlu tutulabilir
leri sonucuna varılabilir D. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi silahlı çatış-
D. Bu örtülü yetkiler kapsamında ele alınmalıdır ma sırasında olan olaylara bakamaz
E. Uluslararası mahkemelerde dava açılabilir E. Olaydan çocuğun annesi sorumludur

100
Uluslararası Hukuk I

9 BM Güvenlik Konseyi’nin VII. Bölüm yetki- 10 Avrupa Birliği ile tam üyelik müzakerele-
leri çerçevesinde aldığı bağlayıcı bir kararın insan ri yürüten Türkiye’den, Birliğin Güney Kıbrıs ile
haklarına aykırı olduğu iddia edilebilir mi? yapmış olduğu üyelik antlaşmasına uyması istene-

neler öğrendik?
A. BM Şartı ve uluslararası insan hakları hukuku bilir mi?
iki ayrı hukuk düzeni olduğundan birbirlerini A. Türkiye üyelik müzakereleri sürecinde Birliğin
etkilemezler yapmış olduğu antlaşmalarla bağlıdır
B. BM Şartı’nın 1. maddesine göre teşkilatın B. Türkiye’nin tam üye olmadığı Birliğin yapmış
amaçlarından biri insan haklarına saygıyı sağ- olduğu antlaşmalara Türkiye taraf olmadığın-
lamak olduğundan Güvenlik Konseyi kurucu dan bu antlaşmaya uymak zorunda değildir
antlaşmaya aykırı böyle bir karar alamaz C. Güney Kıbrıs’ı tanımayan Türkiye’ye bu ant-
C. Güvenlik Konseyi uluslararası barış ve güvenli- laşma ileri sürülemez
ği sağlamak için her türlü kararı alabilir D. Güney Kıbrıs adanın tamamını temsil etme-
D. BM teşkilatı insan hakları antlaşmalarına taraf mektedir
olmadığından bunlara uymak zorunda değildir E. Kıbrıs Devletini kuran 1960 antlaşmaları
E. BM teşkilatına dava açılamaz Türkiye’nin adada bir çözüm olmadan Güney
Kıbrıs’la bir antlaşma yapmasını yasaklar

101
Uluslararası Teşkilatlar

Yanıtınız yanlış ise “Tarihsel Gelişim ve Yanıtınız yanlış ise “Uluslararası Teşkilatların
1. B 6. C
Uluslararası Teşkilat Türleri” konusunu ye- Kurucu Antlaşmalarının Yorumu ve Teşki-
niden gözden geçiriniz. latların Yetkileri ve Sorumluluğu Meseleleri”
neler öğrendik yanıt anahtarı

konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Tarihsel Gelişim ve Yanıtınız yanlış ise “Uluslararası Teşkilatların
2. E 7. A
Uluslararası Teşkilat Türleri” konusunu ye- Kurucu Antlaşmalarının Yorumu ve Teşki-
niden gözden geçiriniz. latların Yetkileri ve Sorumluluğu Meseleleri”
konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Tarihsel Gelişim ve Yanıtınız yanlış ise “Uluslararası Teşkilatların
3. C 8. C
Uluslararası Teşkilat Türleri” konusunu ye- Kurucu Antlaşmalarının Yorumu ve Teşki-
niden gözden geçiriniz. latların Yetkileri ve Sorumluluğu Meseleleri”
konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Uluslararası Teşkilat Ta- Yanıtınız yanlış ise “Uluslararası Teşkilatla-
4. A 9. B
nımı ve Teşkilatların Hukuki Kişiliği” konu- rın Üye Olan ve Olmayan Devletler ve Özel
sunu yeniden gözden geçiriniz. Hukuk Kişileri ile İlişkilerine Uygulanacak
Hukuk” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

5. A Yanıtınız yanlış ise “Uluslararası Teşkilatların Yanıtınız yanlış ise “Uluslararası Teşkilatla-
10. B
Kurucu Antlaşmalarının Yorumu ve Teşki- rın Üye Olan ve Olmayan Devletler ve Özel
latların Yetkileri ve Sorumluluğu Meseleleri” Hukuk Kişileri ile İlişkilerine Uygulanacak
konusunu yeniden gözden geçiriniz. Hukuk” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
5 Anahtarı

Her ne kadar Dünya Ticaret Örgütü devletlerin uluslararası ticareti belli bir
takım prensipler doğrultusunda serbestleştirmek üzere uluslararası andlaş-
malar yaptıkları bir platform niteliğinde olsa da bu andlaşmalara uyulmasını
Araştır 1
denetleyen uyuşmazlık çözüm mekanizması üye devletleri teşkilatın kural ve
amaçları doğrultusunda hareket etmeye zorlayabildiğinden bağlayıcı kararlar
alabilen bir teşkilat sayılmalıdır.

BM Şartı teşkilatın organı olan Güvenlik Konseyi’ne uluslararası barış ve gü-


venliği sağlama yükümü yüklemiş ve bu vazifesini yerine getirebilmesi için
Şart’ın VII. Bölümünde bu organı silahlı güç kullanmayı da içeren istisani
yetkilerle donatmıştır. Her ne kadar VII. Bölümde bir uluslararası idare kur-
Araştır 2 ma yetkisi açıkça yer almasa da bu yetkinin örtülü olarak bu organa verildiği
iddia edilebilir. Keza yine bir BM Güvenlik Konseyi kararıyla Yugoslavya’da
işlenen uluslararası suçları yargılamak üzere kurulan uluslararası mahkeme
yargı yetkisini Güvenlik Konseyi’nin VII. Bölüm yetkilerine dayandırmıştır
(Prosecutor v. Dusko Tadic kararı).

102
Uluslararası Hukuk I

kaynakça
Aust, A. (2010) Handbook of International Law, Sur, M. (2006) Uluslararası Hukukun Esasları, 2.
Cambridge University Press. Baskı, İstanbul: Beta.
Başak, C. (2010) Uluslararası Örgütler, Ankara: Şimşek, G. E. (2004) The Responsibility of Member
Seçkin. States for the Violation of International
Obligations by International Organisations,
Brownlie, I. (1998) Principles of Public International
Yayımlanmamış Doktora Tezi, University of
Law, Clarendon Press.
Exeter UK.
Pazarcı, H. (2010) Uluslararası Hukuk, Ankara:
Turan Kitabevi.

103
Bölüm 6
Uyuşmazlıkların Barışçıl Çözüm Yolları
Uluslararası Uyuşmazlıkların Tanımı ve
Çeşitleri
öğrenme çıktıları

Uluslararası Barışçıl Çözüm Yollarının 2 Uluslararası hukukta barışçıl çözüm

1
Gelişimi ve Önemi

2
yollarını gruplandırabilme
1 Uluslararası barışçıl çözüm yollarının 3 Barışçıl çözüm yollarından yargı usullerini
gelişimini özetleyebilme listeleyebilme

Anahtar Sözcükler: • Uluslararası uyuşmazlık • Hukukî Uyuşmazlık • Siyasî Uyuşmazlık


• Anlaşma Usulleri • Yargı Usulleri

104
Uluslararası Hukuk I

GİRİŞ Uluslararası uyuşmazlıkların barışçıl çözüm yolları,


Kitabımızın bu bölümünde bahsedeceğimiz kabul edilen birtakım sözleşmelerle düzenlenmiş-
uyuşmazlıkların barışçıl yollarla çözümü düşün- tir fakat bu yollara başvuru, tamamen devletlerin
cesi, uluslararası hukukta henüz kuvvet kullanma isteklerine bırakılmıştır. Devletler, gerek haklarını
hakkında genel bir yasaklamanın olmadığı “klâsik” gerekse menfaatlerini korumak üzere savaşa başvu-
dönemde geliştirilmiştir. Ancak, BM Şartı’nın ru yetkilerini saklı tutmuştur.
kabulü ile üye devletlerin aralarındaki sorunları Durum Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra değiş-
uluslararası barış, güvenlik ve adaletin zarar gör- miştir. Amacı dünya barış ve güvenliğini korumak
meyeceği bir biçimde, barışçıl yollarla çözmeleri olan bir teşkilât, Milletler Cemiyeti kurulmuştur.
öngörülmüştür. Bununla birlikte, uluslararası hu- Bu teşkilâtın ortak güvenlik sisteminin temeli-
kukta, uyuşmazlıkların çözüm süreci ile bunun ni, devletlerin savaş yetkilerinin sınırlandırılması
şekli ve hukuki yöntemleri tarafların rızalarına teşkil eder. Sınırlamalara rağmen, savaşa gidildiği
bağlıdır. Uluslararası uyuşmazlıkların barışçıl yol- hâllerde saldırgana karşı uygulanacak zorlayıcı ted-
larla çözüm yolları genellikle; “anlaşma usulleri”, birler sistemi tamamlamaktadır.
“siyasi usuller-siyasi teşkiller nezdinde çözüm usu- Savaş, uyuşmazlıkların çözümünde kanuni bir
lü “, “yargı usulleri” olarak sınıflandırılıp incelen- yol olmaktan çıktığı oranda yerini barışçıl yollar al-
mektedir. Anlaşma usulleri, uyuşmazlığın tarafla- maktadır. Milletler Cemiyeti Misakı ile sınırlanan
rının, ya kendi aralarında veya diğer üçüncü taraf devletlerin savaş yetkileri, 1928 Briand Kellog Pak-
ya da tarafların yardımıyla diplomasi görüşmeleri, tı ile terk edilmiştir. Bu gelişme, Birleşmiş Milletler
iyi mesai, arabuluculuk, soruşturma ve uzlaştırma Şartı ile tamamlanmıştır. Birleşmiş Milletler Şartı
komisyonları suretiyle uyuşmazlığın çözümüne uluslararası ilişkilerde yalnız savaşı değil, kuvvet
ilişkin iken, siyasi usuller, siyasi teşkiller ağırlıklı kullanmayı ve kuvvet kullanma tehdidini de yasak-
olarak BM önündeki çözümü, yargı usulü ise ya lamıştır. Bu suretle uluslararası ilişkilerde temel bir
bir mahkeme ya da bir hakem yargısı gibi sorunla değişme olmuştur. Uluslararası hukuk düzeninde,
ilgisi olmayan üçüncü bir tarafın soruna çözüm ge- bu düzen dâhilinde çıkacak uyuşmazlıkların barış-
tirmesini içermektedir. çıl yoldan çözümünü öngören kurallar mevcuttur.
19.yüzyıldan itibaren uluslararası hukuk kuralları,
en büyük gelişimi bu alanda göstermiştir.
ULUSLARARASI BARIŞÇIL
ÇÖZÜM YOLLARININ GELİŞİMİ VE 1899’da uluslararası uyuşmazlıkların barışçıl
usullerle çözümü hakkında bir sözleşme kabul edil-
ÖNEMİ
miştir ve 1907 tarihli II. Lahey Konferansı’nda bu
Devletlerin uluslararası ilişkilerinde kuvvet kul- sözleşme geliştirilmiş ve 18 Ekim 1907’de aynı ad
lanmaları, Birinci Dünya Savaşı’na kadar yasaklan- altında yeni bir sözleşme yapılmıştır. Bu sözleşme-
mış değildir. 1899- 1907 Lahey Konferansları’nda ler, özellikle arabuluculuk ve soruşturma komis-
savaş yetkisinin sınırlandırılması sorunu doğrudan yonları kurulmasını ihtiva etmektedir. Bunun yanı
doğruya ele alınmamıştır. 1899- 1907 Lahey Kon- sıra hukukî bir yol olarak da hakemlik müessesi ele
feransları, o tarihte zaman zaman bütün devletlerin alınır ve hakemlik yoluna başvurulmasına dair ku-
katılması, sorunların soyut olarak ele alınması, sa- ralları içerir.
vaş hukuku bakımından temel olan örf ve adet ku-
Barışçıl çözüm yolları günümüzde önem ta-
rallarının kodlaştırılması, devletlerin üzerinde sü-
şımaktadır. Zira, kuvvet kullanma, uluslararası
rekli organların bulunması fikrinin ilk defa ortaya
hukuk itibariyle yasaklandığı için günümüzde
atılması gibi devletler hukuku bakımından önemli
uyuşmazlıkların çözümlenmesi konusunda başvu-
birtakım özelliklerin görüldüğü toplantılardır.
rulacak tek yol barışçıl çözüm yolları olmaktadır.
Zaten Birleşmiş Milletler Şartı’ nın 2/3. maddesin-
Lahey Konferansları’nda savaş hukuku de de üye devletlere barışın bozulmasını doğuracak
düzenlenmiş, bugün dahi yürürlükte olan uluslararası mahiyetteki uyuşmazlıkların çözülme-
kara, deniz, tarafsızlık, savaşın başlaması, sini adalet ve uluslararası hukukun prensiplerine
esir ve yaralılara yapılacak muameleye dair uygun olarak barış yollarıyla gerçekleştirme yükü-
andlaşmalar yapılmıştır. mü yüklemiştir.

105
Uyuşmazlıkların Barışçıl Çözüm Yolları

Sisteme baktığımızda uluslararası uyuşmazlıkların kuvvet yoluyla çözümlenmesine yasak getirilmiştir.


Bunu destekleyen pek çok belge de vardır, en önemlilerinden biri tarihli BM Şartı Uyarınca Dostane
İlişkiler ve İşbirliği ile İlgili Uluslararası Hukuk İlkeleri Konusunda Bildiri’sidir. Devletler, bu Bildiri’de
uyuşmazlıklarını barışçıl yollardan çözümlemek konusunda ilke kabul etmişlerdir.
Bu Bölüm’de Birleşmiş Milletler Şartı’nın 33’üncü maddesinde sıralanan uyuşmazlık çözüm yöntem-
lerini gözden geçireceğiz.

yaşamla ilişkilendir

“BM, Bolivya’daki siyasi krize barışçıl çö- Genel Sekreter Guterres’in, Bolivya’daki ge-
züm için temsilci gönderecek lişmelerden derin endişe duyduğunu, tüm taraf-
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Anto- lara şiddetten kaçınma ve maksimum itidal gös-
nio Guterres, Bolivya’daki seçimler ve ardından Evo terme çağrısında bulunduğunu belirten Dujarric,
Morales’in devlet başkanlığı görevinden istifasıyla ülkedeki siyasi krize barışçıl çözüm bulma çaba-
başlayan siyasi krize barışçıl çözüm bulma çabala- larını desteklemek için Bolivya’ya bir BM temsil-
rını desteklemek için bir temsilci gönderecek. cisinin gönderileceğini söyledi.”
Dujarric, Bolivya’ya daha önce Kolombiya,
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Gürcistan, Afganistan, Burundi ve Guatemala’da
Antonio Guterres, Bolivya’daki seçimler ve ar- özel temsilci olarak görev yapan Jean Arnault’ın
dından Evo Morales’in devlet başkanlığı görevin- gönderileceğini ifade etti.
den istifasıyla başlayan siyasi krize barışçıl çözüm
bulma çabalarını desteklemek için bir temsilci
gönderecek. Kaynak: AA, 15 Kasım 2019
BM Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Du- h t t p s : / / w w w. a a . c o m . t r / t r / d u n y a / b m - b -
jarric, günlük basın brifinginde, Bolivya’daki si- olivyadaki-siyasi-krize-bariscil-cozum-icin-
yasi krize ilişkin değerlendirmede bulundu. temsilci-gonderecek/1646067

ÖÇ 1 Uluslararası barışçıl çözüm yollarının gelişimini özetleyebilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

A devleti B devletinin arala-


rında yapılan ticaret andlaş-
masını yanlış uyguladığını
Uluslararası hukukun orta- Uluslararası barışçıl çözüm
iddia etmektedir. B devleti
ya çıkışıyla barışçıl çözüm yollarının gelişiminin ulus-
A devletinin iddiasını kabul
yollarının çıkışını ilişkilen- lararası barış ve güvenliğe
etmemektedir. Bu durumda
diriniz. etkisini tartışınız.
iki devlet aralarındaki uyuş-
mazlığı ne şekilde çözmeli-
dir tartşınız.

106
Uluslararası Hukuk I

ULUSLARARASI Hukuk, bazı alanlarda kural koymamaktadır.


UYUŞMAZLIKLARIN TANIMI VE Hukukun suskun olduğu konularda çıkan uyuş-
ÇEŞİTLERİ mazlıklar ile bir hukuk normunun değiştirilmesi
talebiyle ortaya çıkan uyuşmazlıklar ise siyasî uyuş-
mazlıklar olarak nitelendirilmektedir. Hukukun
Uluslararası Uyuşmazlık düzenlemediği alanlarda devletler, birbirlerinin
Uluslararası Daimi Adalet Divanı Mavrom- çıkarlarını uzlaştıracak şekilde değil, çıkarlarına ay-
matis Davası’nda uluslararası uyuşmazlığı, hukukî kırı olarak hareket ederlerse taraflar arasında huku-
bir noktada veya olay üzerinde anlaşmazlık, iki şa- kun bu uyuşmazlığı nasıl çözümleyeceği konusun-
hıs arasında hukukî tez veya çıkar çatışması olarak da bir anlaşmazlık yoktur. Zira, uygulanacak bir
nitelendirir. Yakın zamanlara kadar uluslararası hukuk kuralı mevcut değildir. Burada söz konusu
uyuşmazlıklar, sadece devletler arasında meydana olan, çıkar uyuşmazlığını, bu durumun uluslararası
gelen uyuşmazlıklar iken, yeni gelişmeler, bireyle- hukuka uygunluğunun kontrolü için değil, tarafla-
re tanınan yetki, uluslararası kurumlardaki önemli rı uzlaştıracak belli bir şekilde hâlletmektir.
gelişmeler neticesinde doğrudan doğruya bireyi ve Siyasi uyuşmazlıklar, hukukun düzenlediği
kurumları ilgilendiren uluslararası uyuşmazlıkların alanlarda da çıkabilir. Taraflardan biri, çıkarının
çözümlenmesi sorununu da gündeme getirmiştir. hukukun düzenlediğinden başka bir şekilde dü-
Barışçıl çözüm yolları, özellikle devletlerin dünya zenlenmesini istiyorsa bu da siyasi uyuşmazlık olur.
barışını tehdit veya ihlâl etmesi durumunda bu Burada taraflardan biri, hukukun değiştirilmesini
uyuşmazlıkların giderilmesi ihtiyacına cevap ver- talep etmektedir. En önemli ve en tehlikeli siyasi
mek üzere düzenlenmiştir. uyuşmazlıklar, bunlardır.
Siyasi uyuşmazlıklar, daha çok anlaşma usulleri
Hukukî Uyuşmazlık ve Siyasî ile hâlledilebilir. Hukuki uyuşmazlıklarda tahkim
Uyuşmazlık ve adli yargı usulleri uygun olsa da siyasi uyuşmaz-
lıklar da hakeme götürülebilir. Hukuki uyuşmaz-
Uluslararası uyuşmazlıklar, niteliklerine veya lıklarda diğer çözüm usullerine tâbi tutulabilir.
önemlerine göre ayırıma tâbi tutulabilirler. Nite- Aynı türden uyuşmazlıkların birçok usullerle halli
liklerine göre, bunlar hukuki uyuşmazlık ve siyasî olanak içindedir.
uyuşmazlık olarak ayrılabilir. Bir meselenin bazı
Uyuşmazlıkların önem derecesine göre
noktaları siyasî, bazı noktaları hukukî olabilmek-
hâlledilmesi daha çok anlaşma usullerinde, siyasî
tedir. Uyuşmazlık niteliği itibarıyla hem hukuki,
organlar önünde söz konusu olmaktadır. BM or-
hem de siyasi olabilir. Bu durum çoğu kez tarafla-
ganlarının, BM Şartı m.33 uyarınca uzaması ulus-
rın takındıkları tavra bağlıdır.
lararası barış ve güvenliği tehdit edebilecek mahi-
Genel olarak bakıldığı zaman hukuki uyuşmaz- yette anlaşmazlık ve durumlara müdahale etmek
lıktan anlaşılması gereken, tarafların karşılıklı hak- görev ve yetkisi mevcuttur.
ları konusunda anlaşmazlığa düştükleri uyuşmaz- Siyasi uyuşmazlık olarak Almanya Polonya ara-
lıklardır. Hak, hukukun koruduğu çıkardır. Her sındaki Dantzig meselesi ile İsrail’in Golan Tepe-
çıkar, hukuk karşısında değer ifade etmez. Taraflar lerini işgali belirtilebilir. Kıbrıs meselesi ise hem
arasındaki uyuşmazlık noktası, eğer hukukun taraf- hukuki hem de siyasi veçheleri olan bir meseledir.
lar arasındaki çıkar uyuşmazlığını nasıl çözümledi-
ği üzerine ise burada hukukî uyuşmazlık söz konu-
sudur. Hukukî uyuşmazlık, daha çok bu kuralların Golan Tepeleri, Suriye’nin güneybatı
yani pozitif hukuk kurallarının uygulanmasına ve ucunda yer alan ve zengin su kaynakları
yorumlanmasına ilişkin olan bir uyuşmazlıktır. Bu bulunan bir bölgedir. 1967’de, Altı Gün
çeşit uyuşmazlıkların halli, yürürlükteki hukukun Savaşlarında İsrail tarafından işgal edilerek
tarafların çıkarlarını nasıl hâllettiğinin tespit ve 1981’de tek yanlı olarak ilhak edilmiştir.
tayininin açıklanmasına bağlı olduğu için hukukî
uyuşmazlıkların hâlinde en uygun usuller tahkim
ve adli yargı yollarıdır.

107
Uyuşmazlıkların Barışçıl Çözüm Yolları

Barışçıl Uyuşmazlık Çözüm Yolları


Barışçıl uyuşmazlık çözüm yollarını, “anlaşma usulleri”, “siyasi usuller-siyasi teşkiller nezdinde çözüm
usulü”, “yargı usulleri” olarak ayırmamız mümkündür.
Anlaşma usullerinin ortak özellikleri, sonuçlarının ihtiyari olması, yani tarafların isteğine bağlı ol-
masıdır. Bu usuller çerçevesinde uyuşmazlığın çözülmesi yoluna gidilirse kısaca uyuşmazlığı taraflar
çözecektir. Öngörülen bu usuller taraflar arasındaki anlaşmayı kolaylaştırmak için konulmuştur. Ama
taraflar bir antlaşma yaparak bu usullerden birine başvurulmasını zorunlu hâle getirebilirler.
Yargı usulleri denilen usuller ise bağlayıcıdır. Ama yargı yoluna başvurmak ihtiyaridir. Taraflar istediği tak-
dirde ise anlaşma usullerinden farklı olarak bağlayıcıdır. Taraflar buna uymak zorundadır ama iç hukuktaki gibi
cebrî icra meselesi yoktur. Ancak, bu kararın hukukî nitelik itibariyle bağlayıcı olması özelliğini değiştirmez.
Barışçıl çözüm yollarına, kısaca özellikle Birleşmiş Milletler Şartı’nın VI. Bölüm, m.33’te yer verilir.
Madde, uyuşmazlıkların anlaşma usulleri, yargı yolu veya hakemlik ve siyasî teşkiller nezdinde çözülmesini
söyler. Madde 33 şu şekildedir;

“1. Süregitmesi uluslararası barış ve güvenliğin korunmasını tehlikeye düşürebilecek nitelikte bir uyuşmazlığa
taraf olanlar, her şeyden önce görüşme, soruşturma, arabuluculuk, uzlaşma, hakemlik ve yargısal çözüm yolları
ile, bölgesel kurulu ya da anlaşmalara başvurarak veya kendi seçecekleri başka yollarla buna çözüm aramalıdırlar.
2. Güvenlik Konseyi, gerekli gördüğünde, tarafları aralarındaki uyuşmazlığı bu gibi yollarla çözmeye çağırır.”

araştırmalarla
ilişkilendir
“33. maddede “ilk önce” ifadesi kullanıla- BM Antlaşması’nın 33. maddesinin uyuşmaz-
rak çeşitli barışçı çözüm yöntemlerinin sayılmış lık tarafları için barışçıl çözümün sağlanması
olması, bu yöntemlerden tümünün sırasıyla de- doğrultusunda hiçbir şekilde öncelikle görüşme
nenmesini gerekli kılıp kılmadığı sorusuna yol yöntemine başvurulması gibi bir yükümlülük ge-
açabilmektedir. Oysa bu sorunun yanıtı açık- tirmediğini vurgulamıştır.”
tır. Uluslararası Adalet Divanı’nın Kuzey De-
niz Kıta Sahanlığı Davası’na ilişkin kararına Kaynak: Mengiler, s. 45
karşı görüş belirten yazısında Yargıç Morelli,

Anlaşma Usulleri
Anlaşma usulleri, en eski, en klâsik uyuşmazlık çözüm türlerindendir. Bunları şu şekilde sıralamak
mümkündür:
• diplomasi görüşmeleri,
• dostane teşebbüs (iyi mesai),
• arabuluculuk,
• tahkikat komisyonları (araştırma veya soruşturma komisyonları),
• uzlaştırma komisyonları.

Diplomasi Görüşmeleri
Diplomasi görüşmeleri konusu problemsiz bir şekilde açıklanabilir. Devletlerin en kolay yapabilecek-
leri şey aralarında uyuşmazlık olan bir mesele hakkında karşılıklı görüşmede bulunmaktır. En basit uyuş-
mazlık çözüm yolu budur.

108
Uluslararası Hukuk I

İyi Mesai veya Dostane Teşebbüs Uzlaştırma Komisyonları


İyi mesai veya dostane teşebbüs denilen usul, Uzlaştırma komisyonları, şu özelliği ihtiva eder.
uyuşmazlığa düşen ve bu uyuşmazlığı çözmek Araştırma komisyonları uyuşmazlığın sadece mad-
için karşılıklı görüşmeye başlamış ama birtakım di yönleriyle ilgilenirken uzlaştırma komisyonları
sebepler dolayısıyla bu görüşmeleri kesilmiş olan uyuşmazlığın çözümü için teklifte bulunur. Bunla-
devletlerin aralarındaki sorunu çözmek üzere tek- rın kabulü mecburi değildir. Komisyonlar siyasî ol-
rar görüşmeleri başlatmak ve devam ettirmeleri mayan kişilerden oluşur. Bunlar ya önceden vardır
için teşvik etmek manasına gelmektedir. Bu bir ya da antlaşmayla oluşturulur ve taraflar arasında
devlet ya da devletler topluluğu veya bir teşkilât görüş ayrılığı olan noktaları aydınlatarak bunların
tarafından yapılabilir. Böyle bir girişimde bulu- üzerinde anlaşabilecekleri öneriler sunarlar. Arabu-
nan uyuşmazlık taraflarıyla aynı masaya oturmaz, luculuğu siyasi etkilerden kurtarmak maksadı he-
taraflar arasında müsait bir ortam yaratmak su- deflenir. Uzlaştırma komisyonları masaya oturur,
retiyle bunların görüşmeleri imkânını hazırlar ve tarafları dinler, önerileri tarafların anlaşabileceği
ilgili tarafları karşı karşıya getirir, kendisi çekilir. şekilde biçimlendirir ve bir süre içerisinde bir rapor
Üçüncü devlet bu yolu teklif edebilir veya uyuş- hazırlayarak sunar. Taraflar eğer söz konusu rapor-
mazlığın tarafları böyle bir teşebbüste bulunması- daki çözümü kabul ederlerse bu rapor yayımlanır.
nı isteyebilirler. Ancak, uyuşmazlığı çözen komisyonun hazırlamış
olduğu rapor değildir; raporda önerilen çözüm
üzerine tarafların anlaşmaya varmasıdır. Eğer taraf-
Arabuluculuk lar rapor üzerinde anlaşamazlarsa uzlaşma komis-
Arabuluculuk, iyi mesainin bir adım daha ile- yonunun bu noktada başarısız olduğu belirtilir.
risidir. Burada arabulucu devlet ya da devletler
topluluğu veya teşkilât, papalık olabilir. Bunu iyi
Siyasi Teşkiller Nezdinde Çözüm
mesaiden ayıran üçüncü kişi uyuşmazlık içinde
olan taraflarla aynı masaya oturur; diğerinde on- Usulü
ları bir araya getirip ayrılmaktaydı. Burada kendisi Siyasi usuller, özellikle uyuşmazlığın siyasi teş-
de masaya oturmaktadır. Diğerlerini dinler, kendi killer önündeki çözümüdür. Milletler Cemiyeti,
görüşünü belirtir ve iki tarafın da kabul edebileceği Bölgesel Anlaşmalar ve Birleşmiş Milletler’de öngö-
görüşler belirtir. rülen çözüm usulü, bu usullerdendir. Bu teşkilatlar,
uyuşmazlıkların yalnız tarafları değil, uluslararası
toplumu da ilgilendirdiği esasından hareket etmek-
Araştırma Komisyonları tedir. Günümüzde özellikle Genel Kurul, Güvenlik
Araştırma komisyonları, uluslararası uyuşmaz- Konseyi ve bölge teşkilatları uyuşmazlığın barışçıl
lıkta fiilî olan noktaların, vakıaların gerekliliği- yollarla çözümlenmesinden esinlenerek birtakım
ni araştırmakla görevli bir ihtisas komisyonudur. çözümler gerçekleştirmektedir. Burada ağırlıklı ola-
Çünkü bu noktalar önem taşıyabilmektedir. Bazen rak Birleşmiş Milletler önündeki çözüm yollarına
sorunun çözümlenmesi bakımından bazı konular- değinilecektir. Birleşmiş Milletler de uluslararası
da bunların yetkileri ve görevleri genişletilebilir. uyuşmazlıkların barışçıl yollarla çözümlenmesinde
Sadece vakıaların gerekliliği veya fiilî noktaların yeni bir dönem teşkil etmiştir.
gerekliliğini araştırmakla kalmaz, daha da genişle- Taraflar klâsik barışçıl çözümlere başvurduk-
tebilir, ara buluculuk yapma yetkisi de olabilir. larında, Milletler Cemiyeti ve Birleşmiş Milletler
Araştırma komisyonun rolü, olayın maddî uyuşmazlığa müdahale etmemiş ve etmemektedir.
unsurlarıyla ilgili tarafsız ve objektif bir araştırma Yani, uzaması uluslararası barış ve güvenliği tehdit
yapmaktan, sonuçları ve niteliğiyle ilgili bir çözüm eden uyuşmazlık olduğunda, bu uyuşmazlıkta ta-
şekli belirlemekten, elde ettiği bulguları bir raporda raflar kendilerine bırakılan barışçıl çözüm yollarına
tespit ederek bu şekilde en azından tarafların vakı- müracaat etmezlerse teşkilatlar söz konusu uyuş-
ayı veya sorun olan hususları görmek suretiyle bir mazlığa el koymaktadırlar. Birleşmiş Milletler’de
çözüm tarzı üretmelerine yardımcı olmaktan iba- çözüm mekanizmasına etkisi olabilecek organ-
rettir. lar, Genel Kurul ve Güvenlik Konseyi’dir. Genel
Sekreter’in de uyuşmazlıkların barışçıl yollarla çö-
zülmesinde önemli bir rolü vardır.

109
Uyuşmazlıkların Barışçıl Çözüm Yolları

Genel Kurul Güvenlik Konseyi, önce söz konusu uyuşmazlığın


Genel Kurul, genel yetkili bir organdır ve barış ve güvenliği bozacak nitelikte olup olmadı-
uluslararası uyuşmazlıkların barışçıl yollarla çözü- ğına bakacaktır. Uyuşmazlık ve durum, hakikaten
münde yetkileri oldukça fazladır, Şart’ta belirtilen barış ve güvenliği tehlikeye düşürüyorsa üç tür tav-
bütün konularda yetkisi vardır ve anlaşma çerçeve- siye kararı alabilir:
sine giren her türlü mesele ve işleri görüşmek, 12. • Taraflara 33. maddede yüklendiği yükümü
madde dışında, Genel Kurul’ca gerçekleştirilebilir. hatırlatır. Maddeye göre uzaması uluslara-
Güvenlik Konseyi bir uyuşmazlık veya durum kar- rası barış ve güvenliğin muhafazasını teh-
şısında antlaşmanın kendisine yüklediği görevleri dit edebilecek nitelikteki bir uyuşmazlıksa
yerine getirdiği nispette Genel Kurul, bu uyuşmaz- taraflar, bu uyuşmazlığın çözülmesini her
lık ya da durum hakkında tavsiyede bulunmamalı- şeyden önce görüşme, soruşturma, ara-
dır, meğerki Güvenlik Konseyi bunu ondan istesin. buluculuk, tahkim ve yargı yoluyla veya
Genel Kurul, uyuşmazlıkların barışçı yollar- bölge teşkil veya antlaşmalarına başvura-
dan hâlledilmesi için gerekli görürse uzlaştırma rak yahut kendi seçecekleri barış yollarıyla
komisyonları, araştırma komisyonları veya arabu- aramalıdırlar.
lucu tayin edebilir ve uluslararası dostane ilişkileri • Tarafların bu uyuşmazlığın çözümü için
tehlikeye sokacak herhangi bir durumun barış yo- daha önce kabul etmiş oldukları bütün
luyla düzelmesini sağlamak için birtakım önlemler usulleri de göz önünde tutarak, onlara
tavsiye edebilir. Tarafların VI. Bölüm çerçevesinde uyuşmazlığın çözümü için somut bir usul
anlaşmasını sağlamaya çalışır; ama tarafların yerine önerebilir.
karar veremez. • Tarafları dinler ve uluslararası hukuku ve
adaleti göz önünde bulundurarak arabu-
lucu gibi bir çözüm yolu önerisinde bu-
Güvenlik Konseyi
lunur. Yalnız bunun taraflarca Güvenlik
Güvenlik Konseyi’nin olaya müdahale edebil- Konseyi’ne getirilmiş olması gerekir.
mesi için ise uyuşmazlığın ciddi nitelikte olması ge-
Çözüm yolu önerisine dair karar, bağlayı-
rekir. Herhangi bir uyuşmazlığın veya uluslararası
cı değil, tavsiye niteliğinde bir karardır. Çözüm
bir anlaşmazlıkla sonuçlanabilecek ya da uyuşmaz-
imkânlarının büyük bir çoğunluğu 33’üncü
lık doğurabilecek bir durumun uzamasının ulus-
maddeye göre tasarlanmıştır. Bazen burada ön-
lararası barış ve güvenliği tehdit etmesi durumu
görülen önlemlerin izlenebilmesi için, Güvenlik
söz konusu olabilir. Bu durumda Güvenlik Kon-
Konseyi’nce yardım önerilebilir. Bazen Konsey’in
seyi devreye girebilecektir. Her BM Teşkilatı üyesi,
bu fonksiyonlara ilişkin yardımı, görevinin bir par-
taraf olduğu ya da olmadığı bu nitelikteki uyuş-
çası olarak sunulur.
mazlık veya durum üzerine Güvenlik Konseyi’nin
dikkatini çekebilir. Teşkilat üyesi olmayan bir
devlet antlaşmada belirtilen barış yoluyla çözme Genel Sekreter
mükellefiyetini bu uyuşmazlık için önceden ka- Bazen Genel Sekreter, barışçıl çözümleri etkin
bul etmek şartıyla Güvenlik Konseyi’nin dikkatini kılmak için kendi çözüm önerilerini sunabilir. Bu
çekebilir. Genel Sekreter, uluslararası barış ve gü- karşılıklı etkileşim, Genel Sekreterin iyi mesai
venliği tehlikeye sokacak her türlü hususu Güven- yapması istenen kararlarla da kanıtlanmaktadır.
lik Konseyi’ne sunabilir. Genel Kurul da meseleyi Meselâ 1947’deki Hollanda-Endonezya uyuş-
Güvenlik Konseyi’nin dikkatine sunabilir. mazlığı; 1956’daki Arap-İsrail silâh bırakma an-
Bu tür uyuşmazlıkları Birleşmiş Milletler laşmalarının zorlayıcı icrası; 1965’deki Keşmir’de
Teşkilatı’na üye olan devletler her şeyden önce ken- ateşkesin gözetimi (Pakistan ve Hindistan’ın bir
di seçecekleri barışçıl yollarla çözebilirler. Çözeme- türlü paylaşamadığı Orta Asya’daki sorunlu bölge-
dikleri takdirde Güvenlik Konseyi’ne getirebilirler. yi en son 1977’de Pakistan kazandığı askeri zafer-
Uyuşmazlık ve durum, barış ve güvenliği tehdit le topraklarına katmıştır fakat masa başında batılı
ediyorsa ve taraflar kendi seçecekleri barışçıl yol- ülkelerin yoğun diplomasi ve propagandalarıyla
larla söz konusu uyuşmazlığı bir çözüme kavuştu- geçmişten bu yana Pakistan’a ait Keşmir toprak-
ramamışlarsa üye devletlerin Güvenlik Konseyi’ne ları hâlâ iki ülke arasında paylaşılamamaktadır.);
götürme yetkisi artık bir yüküme dönüşmüştür. Doğu Timor’e temsilci gönderme; 1982’deki
Falkland uyuşmazlığında (İspanya’nın halefi oldu-

110
Uluslararası Hukuk I

ğunu ileri süren Arjantin’in kendisinin bir parçası Güvenlik Konseyi, gerekli olursa kendi yetki-
olduğu iddiası ile 1982’de Falkland ve Güney Ge- si altında alınan zorlayıcı tedbirlerin uygulanması
orgia Adalarını işgal etmesi ile başlayan savaştır. için bizatihi kendisi yetki kullanabileceği gibi bölge
Savaşın sonucunda, adalar İngiltere kontrolünde antlaşmaları ve teşkillerini de kullanabilir. Bölgesel
kalmaya devam etmiş fakat Arjantin de adalar teşkilâtların da zorlayıcı önlem alabilmesi için yet-
üzerindeki hak iddiasından vazgeçmemiştir.) veya kilendirilmesi icap eder.
çok sayıdaki bu gibi uyuşmazlıkta içerilen durum
bu şekilde gerçekleşmiştir.
Yargı Usulleri
Genel Sekreter, olağan olarak bazen özel, ba-
zen kamuya açık müzakerelerin sürdürülmesine Uyuşmazlıkların barışçıl çözüm yollarından biri
yardımcı olmaktadır. Genel Sekreter, Güvenlik de yargı usulüdür. Yargı usulü, sorunun uyuşmazlı-
Konseyi’nin incelemesi altındaki durumlarda doğ- ğa taraf olanlar dışında bir organ tarafından zorun-
rudan müzakerelerde aktif rol oynamış ve müza- lu olarak kesin ve bağlayıcı bir şekilde çözülmesi
kereleri kolaylaştırmıştır. Kıbrıs uyuşmazlığında demektir.
durum bu olmuştur. Tarafları masaya oturmak is- Uluslararası yargı açısından, iki temel sorun
temeyen doğrudan olmayan müzakerelerde de aynı vardır:
şekilde yardımcı olur. İsrail Arap uyuşmazlığında • Zorunlu yargının gerçekleşmesi meselesi
ateşkes müzakereleri bu yöndedir. • Daimilik (süreklilik)
Güvenlik Konseyi, bazen arabulucu veya ha- Daimilik, uyuşmazlık doğduğu anda uyuşmaz-
kem sağlanmasını isteyebilir. 1947-54 Hollanda- lığın sunulabileceği önceden kurulmuş bulunan bir
Endonezya uyuşmazlığında, Kıbrıs uyuşmazlığının yargı organının bulunması demektir. Uluslararası
ilk yıllarında ağırlıklı olarak bu şekilde çözüm üre- sistem bunu ancak 20. yy.’da gerçekleştirebilmiştir.
tilmiştir.
Gerekli üçüncü taraf yöntemlerini 33’üncü
madde, belirler. Sadece Güvenlik Konseyi’nin per- Hakemlik Usulü
sonel sağlaması hususunda ısrarcı olmaz. Genelde Uluslararası yargıdan önce hakemlik usulü bu-
Güvenlik Konseyi’nce bir meselenin ele alınması lunmaktaydı. Hakemlik usulünün çeşitli şekilleri
ve çeşitli üye ülkelerden devlet adamlarınca ken- vardır. Bunlar imparator ya da Papa olabilir. Karma
di hükümetinin direktifleriyle hareket eden, ama komisyonlar oluşturulabilir. Hakemlerin kararları
bir bütün olarak BM toplumunca aranan barışçıl da bağlayıcıdır ve iki tarafın da seçeceği ajanlar an-
çözümün desteklenmesinde uzlaştırıcı rol oynayan laşamazlarsa, üçüncü bir komisyon kurulmaktadır.
karşılıklı etkileşim vardır. Hakem mahkemesi, üç veya beş kişilik heyetler-
Şart’ın 52. maddesi uyarınca bölge devletleri den oluşur ve tarafsız üyeler işin başından itibaren
arasında çıkan uyuşmazlıklarda bölge antlaşması vardır. Hakem mahkemesi usulünde her şey taraf-
akdeden ve kuruluş vücuda getiren Birleşmiş Mil- ların iradesine göre belirlenir. Yani seçilecek kişiler,
letler üyeleri, Güvenlik Konseyi’ne meseleyi sun- hangi hukukun uygulanacağı, seçimin nasıl yapıla-
madan önce iş bu antlaşma ve teşkilatlar vasıtasıy- cağı gibi hususlar taraflarca belirlenmektedir. Hu-
la barış yoluyla çözmek için bütün çabalarını sarf kuk dışına çıkma yetkisi yani hakkaniyet ve nısfete
eder. Örneğin Kuzey Atlantik Antlaşması Teşkilâtı göre çözme yetkisi de verilebilir.
(NATO) ve 1970’li yılların başında soğuk savaş Daimi Adalet Divanı’nın kurulması ile daimilik
koşullarındaki Avrupa’nın bölünmüşlüğüne son kısmen gerçekleştirilmiştir; ama mecburiyet me-
verilmesi, güvenlik ve istikrarın sağlanması ve katı- selesi bütün gelişmelere rağmen gerçekleştirilmiş
lan devletler arasında bu amaca yönelik işbirliğinin değildir.
geliştirilmesi düşüncesiyle kurulmuş olan Avrupa
Uyuşmazlığı yargı önüne götürme zorunlulu-
Güvenlik ve İşbirliği Teşkilâtı (AGİT)’de bu çeşit
ğu ve mahkemenin uyuşmazlığa bakmak zorunda
meselelerde rol oynar.
olması; yargı mecburiyeti denildiği zaman bu iki
husus düşünülebilir. Her iki açıdan da uluslararası
toplumda zorunlu yargı gerçekleşmiş değildir.
NATO 9 Nisan 1949’da Washington Ant-
laşması ile kurulan bir kolektif savunma
örgütüdür.

111
Uyuşmazlıkların Barışçıl Çözüm Yolları

Sürekli Mahkemeler-Uluslararası c. saptandığı takdirde, uluslararası bir yükümlü-


Adalet Divanı lüğe aykırılık oluşturabilecek her olayın gerçekliği;
Divan’da dava açmak ehliyetini haiz olmak, uyuş- d. uluslararası bir yükümlülüğe aykırı bir davra-
nışın gerektirdiği zarar giderimin niteliği ya da
mazlığı Divan’a götürmek mecburiyeti anlamına gel-
kapsamı.
memektedir. Divan Statüsü’nün 36. maddesine göre
Divan, tarafların kendisine sunacağı uyuşmazlıklara 3. Yukarıda sözü edilen bildirimler hiçbir koşula
bakar. Yani, taraflar anlaşarak bir uyuşmazlığı Divan’a bağlı olmadan yapılabileceği gibi, birkaç devlet
götürebilirler. Bu anlaşma uyuşmazlık doğmadan ya da belirli devletler bakımından karşılıklı olma
koşuluna bağlı olarak, ya da belirli bir süre için
önce olabileceği gibi, uyuşmazlık doğduktan sonra
yapılabilir.
da olabilir. Taraflar önceden bir uyuşmazlığı Divan’a
götürmeyi taahhüt etmişlerse uyuşmazlık çıktığı tak- 4. Bu bildirimler Birleşmiş Milletler Genel
dirde o anlaşma uyarınca uyuşmazlığı Divana götür- Sekreteri’ne tevdi edilir, o da bunların birer
me mecburiyetleri vardır. Antlaşma, sadece uyuşmaz- örneğini işbu Statü’nün taraflarına ve Divan
lığın barışçıl yollarla çözümü konusunda olabilir. Bu Yazmanı’na iletir.
durumda mesela, 26 Eylül 1928 tarihli Uluslararası 5. Uluslararası Sürekli Adalet Divan Statüsü’nün
Uyuşmazlıkların Barışçıl Yollarla Çözümüne Dair 36. Madde’si uyarınca yapılmış ve
Umumi Tahkim Senedi’ne olduğu gibi diplomasi süresi henüz bitmemiş bildirimler, işbu Statü’nün
yoluyla çözülemeyen bütün uyuşmazlıkların çözümü tarafları arasındaki ilişkilerde, söz konusu bil-
için mecburi olarak uzlaştırma komisyonlarına baş- dirimlere göre geri kalan süre için ve bu bildi-
vurma zorunluluğu getirilmiştir. Antlaşma hükmün- rimlerin koşulları uyarınca Uluslararası Adalet
de, uzlaştırma komisyonlarında çözülemeyen husus- Divanı’nın zorunlu yargısının kabulünü içerir
ların tarafların mutabakatı veya bu olmazsa bir tarafın sayılacaklardır.
talebi üzerine hakemliğe havale edilebileceği belirtil- 6. Divan’ın yetkili olup olmadığı konusunda bir
mektedir. Ya da herhangi bir antlaşmanın içinde bir uyuşmazlık çıkması durumunda, Divan karar
kayıt olabilir. Bu kayda tahkim kaydı denir. Mesela verir.”
bir ticaret antlaşması, ilgili anlaşmanın uygulanma-
sından ve yorumlanmasından çıkacak uyuşmazlıkla- Bu yetkiyi tanımış bir devletle bir uyuşmazlık
rın Divan’da çözümlenmesini öngörebilir. çıkarsa herhangi bir antlaşma yapmaya gerek kal-
maksızın o uyuşmazlık Divan’a götürülebilir bu
durumda uluslararası sistemde kabul edilen ihtiyari
Uluslararası Adalet Divanı BM altı asli or- adaletin dışında mecburi bir yargı yolu kabul edil-
ganından biridir. miş olur. Bu yetkiyi kabul eden devletin, artık tek
taraflı bir irade beyanıyla aynı vecibeyi kabul eden
bir başka devlete karşı Divan’ın hukuki uyuşmazlı-
Bir de Divan Statüsü’nün m.36/2 uyarınca ğı çözme yetkisini tanıması gerekir.
ihtiyarî kayıt denilen bir kayıt vardır. Yani ihtiyarî Bu kabul belirli bir süre içinde yapılabilir. Me-
kayıt, Statü’nün içindeki bir hükümdür. Madde 36 sela, Divan Statüsü’nün 36/2. maddesi uyarınca
şu şekildedir; uyuşmazlıkları çözme yetkisini 5 yıl süreyle kabul
ediyorum gibi, süre sonunda yetki kabulünün ye-
“1. Divan’ın yetki alanı tarafların kendisi- nilenmesi gerekir.
ne sunacağı bütün işlerle Birleşmiş Milletler Süre şartı dışında karşılıklılık şartı konabilir.
Antlaşması’nda ya da yürürlükteki antlaşma ve Aslında gerek yoktur. Çünkü zaten m. 36/2 ken-
sözleşmelerde özel olarak öngörülmüş bütün du- disi gibi kaydı kabul eden devlete karşı uygulanır.
rumları kapsar. Belirli bir devlet grubunun katılımı şart koşulabilir.
2. İş bu Statü’ye taraf olan devletler, herhangi bir Örneğin, ben bu uyuşmazlığı Divan’a götürürüm
anda, aynı yükümlülüğü kabul eden herhangi bir ama nükleer silâhların yasaklanması konusunda
başka devlete karşı, konusu hepsine ilişkin olarak silâh üreten devletlerce bunun kabul edilmiş olması
Divan’ın yargı yetkisini fiilen ve özel anlaşma ol- koşuluyla bunu kabul ediyorum gibi.
maksızın zorunlu olarak tanıdıklarını bildirirler:
Bir devlet Divan’ın yetkisini tam olarak hiçbir
a. bir antlaşmanın yorumlanması; sınırlama getirmeksizin kabul etmiş, bir başka dev-
b. uluslararası hukuka ilişkin her konu; let sınırlı olarak kabul etmişse bu durumda en dar

112
Uluslararası Hukuk I

olarak kabul eden devletin kabul ettiği uyarınca çö- rar verir. Ondan sonra kabul edilir bulursa
züm sağlanacaktır. esası hakkında karar verecektir.
Herhangi bir yetkisizlik kaydı ileri sürülmeden
Divan’ın uyuşmazlığın esasına girmesi kabul edi-
lirse Divan’ın yetkisi zımnen kabul edilmiş olur. Yargılamanın yenilenmesi, muhakemenin
Güvenlik Konseyi’nin tavsiyesine uyularak yargı iadesi anlamındadır.
yoluna başvurulması söz konusu olabilir.
Divan’ın kararı, kesin ve bağlayıcıdır. Aynı
uyuşmazlık dolayısıyla iki defa yargılama yapıla- Divan kararlarının icrasının nasıl olacağı soru-
maz. Bir defa karar verilmişse aynı olaya dayanıla- nunda yetki, Birleşmiş Milletler Şartı’nın m.94/2.
rak bir başka dava açılamaz. fıkrası uyarınca Güvenlik Konseyi’ne verilmiştir.
Madde şu şekildedir;
Ancak iki durumda uyuşmazlığın Divan’a tek-
rar götürülmesi mümkündür: “1. Birleşmiş Milletler’in her üyesi, taraf oldu-
• Kararın yorumu için taraflar anlaşarak Divan’a ğu tüm uyuşmazlıklarda, Uluslararası Adalet
gidebilirler. Kararın anlamında ve kapsamın- Divanı’nın kararına uymayı yükümlenir.
da bir uyuşmazlık çıkarsa herhangi bir tarafın 2. Bir uyuşmazlığın taraflarından biri, Divan’ın
istemi üzerine bunun yorumu Divan’a aittir. verdiği bir hükme göre kendisine düşen yüküm-
Yorum kesin hüküm hâline gelmiş olan karara lülükleri yerine getirmezse, öbür taraf Güvenlik
yeni bir mahiyet vermez. Sadece karar çerçe- Konseyi’ne başvurabilir, Konsey de, gerekli gö-
vesi içindeki anlamı açıklar. Statü’nün 60/2. rürse, hükmün yerine getirilmesi için tavsiyelerde
maddesi bunu düzenlemektedir. bulunabilir ya da alınacak önlemleri kararlaştı-
• İade-i muhakeme denilen bir husus vardır. rabilir.”
Bu da davanın görülmesi esnasında taraflar-
ca ve Divan’ca bilinmeyen bir olay sonra- Bir uyuşmazlığa taraf olan devletlerden biri
dan ortaya çıkarsa muhakemenin iadesinin Divan’ın verdiği hükme göre kendisine düşen
istenmesidir. Olayın bu mahiyette olup ol- görevleri yerine getirmezse, diğer taraf Güvenlik
madığına Divan karar vermektedir. Olayın Konseyi’ne başvurabilir. Konsey, lüzum gördüğü
bilinmemesi, anılan tarafın veya iadeyi iste- takdirde hükmün yerine getirilmesi için birta-
yen tarafın kusurundan kaynaklanmamalı- kım tavsiyelerde bulunabilir ve birtakım tedbir-
dır. İade talebi, hükmün verilmesinden iti- ler alınmasına karar verebilir. Ancak, Güvenlik
baren on yıl, yeni olayın keşfinden itibaren Konseyi’nin bunu yapması için bir yükümlülüğü
en geç 6 ay içinde yapılmalıdır. Divan, önce yoktur. Bu açıdan Şart’ta, Divan kararlarının icra
bu talebin kabul edilip edilmeyeceğine ka- edilmesi meselesi eksik düzenlenmiştir.

ÖÇ 2 Uluslararası hukukta barışçıl çözüm yollarını gruplandırabilme


ÖÇ 3 Barışçıl çözüm yollarından yargı usullerini listeleyebilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Birleşmiş Milletler Genel


Kurulu, uluslararası barışçıl
Uluslararası Adalet
ilişkileri tehlikeye sokacak
Divanı’nın kararını yerine Barışçıl çözüm yollarıyla
bir durumun düzelmesini
getirmeyen bir devletin ic- uluslararası teşkilatları iliş-
sağlamak için önlem alın-
raya zorlanması sizce müm- kilendiriniz.
masını önerdiğinde taraflar
kün müdür?
bu öneriye uymak mecburi-
yetinde midir tartışınız.

113
Uyuşmazlıkların Barışçıl Çözüm Yolları

Uluslararası barışçıl çözüm


ÖÇ 1 yollarının gelişimini
özetleyebilme

Savaş, uyuşmazlıkların çözümünde kabul edilen bir yol değil-


Uluslararası Barışçıl Çözüm
Yollarının Gelişimi ve Önemi dir. Barışçıl yollarla sorunlar çözülmelidir. Milletler Cemiyeti
Misakı ile sınırlanan devletlerin savaş yetkileri, 1928 Briand
Kellog Paktı ile terk edilmiştir. Bu gelişme, Birleşmiş Milletler
bölüm özeti

Şartı ile tamamlanmıştır. Birleşmiş Milletler Şartı uluslararası


ilişkilerde yalnız savaşı değil, kuvvet kullanmayı ve kuvvet kul-
lanma tehdidini de yasaklamıştır. Uluslararası hukuk düzenin-
de, bu düzen dâhilinde çıkacak uyuşmazlıkların barışçıl yoldan
çözümünü öngören kurallar mevcuttur. 19.yüzyıldan itibaren
uluslararası hukuk kuralları, en büyük gelişimi bu alanda gös-
termiştir.

Uluslararası hukukta
ÖÇ 2 barışçıl çözüm yollarını
gruplandırabilme
Barışçıl çözüm yollarından
ÖÇ 3 yargı usullerini
listeleyebilme

Uluslararası uyuşmazlık, bir hukukî bir noktada veya olay üze-


Uluslararası Uyuşmazlıkların
Tanımı ve Çeşitleri rinde anlaşmazlık, iki şahıs arasında hukukî tez veya çıkar çatış-
masıdır. Niteliklerine göre, bunlar hukukî uyuşmazlık ve siyasî
uyuşmazlık olarak ayrılabilir. Hukukî uyuşmazlık, pozitif hukuk
kurallarının uygulanmasına ve yorumlanmasına ilişkin olan bir
uyuşmazlıktır. Hukukun suskun olduğu konularda veya bir hu-
kuk normunun değiştirilmesi talebiyle ortaya çıkan uyuşmazlık-
lar ise siyasî uyuşmazlıklar olarak nitelendirilmektedir.
Yargı usulüyle uyuşmazlık, taraf olanlar dışındaki bir organca
zorunlu olarak kesin ve bağlayıcı bir şekilde çözüme kavuşturu-
lur. Bu konuda önce hakemlik usulü daha sonra sürekli mah-
kemeler ortaya çıkmıştır. Hakemlik usulünde her şey tarafların
iradesine göre belirlenir. Sürekli mahkemelerde, özellikle üni-
tede değinilen Uluslararası Adalet Divanı’nda ise, uyuşmazlık
önceden belirlenen kurallar uyarınca çözülür. Uluslararası yar-
gıda mecburi yargı usulü yoktur. Taraflar uyuşmazlık doğma-
dan önce veya sonra anlaşarak meseleyi yargı yoluna götürürler.

114
Uluslararası Hukuk I

1 1899-1907 Lahey Konferansları’yla ilgili ola- 4


Aşağıdakilerden hangisi anlaşma usullerin-
rak aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? den arabuluculuğu tanımlar?

neler öğrendik?
A. Devletlere uluslararası ilişkilerinde kuvvet kul- A. Görüşmeleri kesilmiş olan devletlerin araların-
lanmaları yasaklanmıştır. daki sorunu çözmek üzere tekrar görüşmeleri
B. Savaş yetkisinin sınırlandırılması sorunu dolay- başlatması ve devam ettirmeleri için teşvik et-
lı olarak ele alınmıştır. mektir.
C. O tarihte zaman zaman bütün devletler katıl- B. Uluslararası uyuşmazlıkta fiilî olan noktaların,
mıştır. vakıaların gerekliliğini araştırmakla görevli or-
D. Savaş hukuku kuralları kodlaştırılmıştır. gandır.
E. Devletlerin üzerinde sürekli organların bulun- C. Uyuşmazlık içinde olan taraflarla aynı masaya
ması fikri ilk defa ortaya atılmıştır. oturup, onları dinleyerek, iki tarafın da kabul
edilebileceği görüşleri belirten bir anlaşma usu-
2 Aşağıdaki ifadelerden hangisi uluslararası lüdür.
uyuşmazlıklar açısından yanlıştır? D. Uyuşmazlık olan bir mesele hakkında karşılıklı
görüşmede bulunmaktır.
A. Bir hukukî noktada veya olay üzerindeki anlaş- E. Uyuşmazlığın siyasî teşkiller önündeki çözü-
mazlıktır. müdür.
B. Sadece devletler arasında meydana gelen uyuş-
mazlıklardır.
C. Niteliklerine ve önemlerine göre ayırıma tâbi
5 Uyuşmazlık ve durumun uzaması uluslarara-
tutulabilir. sı barış ve güvenliği tehdit ederse aşağıdakilerden
hangisi uygulanmaz?
D. Günümüzde doğrudan doğruya bireyi ve ulus-
lararası kurumları ilgilendiren uyuşmazlıklar A. BM Güvenlik Konseyi, tarafların bu uyuşmaz-
da, bu uyuşmazlık kapsamda değerlendirilir. lığın çözümü için daha önce kabul etmiş ol-
E. Uluslararası Daimi Adalet Divanı’nın Mavrom- dukları bütün usulleri de göz önünde tutarak,
matis Davası’nda tanımlanmıştır. onlara uyuşmazlığın çözümü için somut bir
usul önerebilir.
B. BM Genel Kurulu, gerekli görürse uzlaştırma
3 Hukukî uyuşmazlık hususunda şu ifadeler- komisyonları, araştırma komisyonları veya ara-
den hangisi doğrudur? bulucu tayin edebilir.
A. Çözümünde en uygun usuller anlaşma usulle- C. BM Genel Sekreteri, bazen özel, bazen kamuya
ridir. açık müzakerelerin sürdürülmesine yardımcı
B. Pozitif hukuk kurallarının uygulanmasına ve olmaktadır.
yorumlanmasına ilişkin uyuşmazlıktır. D. BM Vesayet Konseyi, tarafların VI. Bölüm çer-
C. Hukukun suskun olduğu konularda çıkan çevesinde anlaşmasını sağlamaya çalışır;
uyuşmazlıklardır. E. Taraflar kendi seçecekleri barışçıl yollarla söz
D. Bir hukuk normunun değiştirilmesi talebiyle konusu uyuşmazlığı bir çözüme kavuşturabilir.
ortaya çıkan uyuşmazlıklardır.
E. İsrail’in Golan Tepelerini işgali bu çeşit bir
uyuşmazlıktır.

115
Uyuşmazlıkların Barışçıl Çözüm Yolları

6 Uluslararası Adalet Divanı ile ilgili aşağıdaki- 9 Uzlaştırma komisyonlarıyla ilgili olarak aşa-
lerden hangisi yanlıştır? ğıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
neler öğrendik?

A. Divan’da dava açmak ehliyetini haiz olmak, A. Uyuşmazlığın çözümü için teklifte bulunur.
uyuşmazlığı Divan’a götürme mecburiyeti an-
B. Siyasî olmayan kişilerden oluşur.
lamına gelir.
C. Arabuluculuğu siyasî etkilerden kurtarmak
B. Divan’ın kararı, kesin ve bağlayıcıdır.
maksadı hedeflenir.
C. Aynı uyuşmazlık dolayısıyla iki defa yargılama
D. Uyuşmazlığı çözen komisyonun hazırlamış ol-
yapamaz.
duğu raporda önerilen çözüm değil, tarafların
D. Statü’ye taraf olan devletler ihtiyarî kayıtla baş- anlaşmasıdır.
vurabilirler.
E. Olayın sadece maddî unsurlarıyla ilgilenir.
E. Herhangi bir yetkisizlik kaydı ileri sürülmeden
uyuşmazlığın esasına girmesi kabul edilirse, yet-
kisi zımnen kabul edilmiş olur. 10 Tahkim kaydı aşağıdakilerden hangisidir?
A. Tek taraflı bir irade beyanıyla aynı vecibeyi
7 Aşağıdaki usullerden hangisi anlaşma usulle- kabul eden bir başka devlete karşı Divan’ın
rine dâhil değildir? hukukî uyuşmazlığı çözme yetkisini tanıyan
kayıttır.
A. İyi mesai
B. Herhangi bir antlaşmanın içinde uyuşmazlığı
B. Arabuluculuk yargıya havale eden bir kayıttır.
C. Diplomasi görüşmeleri C. Diplomasi yoluyla çözülemeyen bütün uyuş-
D. Uzlaştırma komisyonları mazlıkların çözümü için mecburi olarak uzlaş-
E. Uluslararası tahkim tırma komisyonlarına başvurma zorunluluğu
getiren kayıttır.
8 Siyasî teşkiller önündeki çözümün esası nedir? D. Uyuşmazlığın çözümünde hukuk dışına çıkma
yetkisi yani hakkaniyet ve nısfete göre çözme
A. Uyuşmazlıkların yalnız tarafları değil, uluslara- yetkisi veren kayıttır.
rası toplumu da ilgilendirdiği esasından hareket E. Divan’ın uyuşmazlığın esasına girmesinin ve
etmektedir. yetkisinin zımnen kabul edildiği kayıttır.
B. Taraflar adına karar vermektir.
C. Tarafları, uyuşmazlığı çözmeye zorlamaktır.
D. Bölge teşkil veya antlaşmalarına başvuru yolu-
nu açmaktır.
E. Bölgesel teşkilâtların da zorlayıcı önlem alabil-
mesini sağlamaktır.

116
Uluslararası Hukuk I

Yanıtınız yanlış ise “Uluslararası Barışçıl Çö- Yanıtınız yanlış ise “Sürekli Mahkemeler-
1. A 6. A
züm Yollarının Gelişimi ve Önemi” konusu- Uluslararası Adalet Divanı” konusunu yeni-
nu yeniden gözden geçiriniz. den gözden geçiriniz.

neler öğrendik yanıt anahtarı


Yanıtınız yanlış ise “Uluslararası Uyuşmaz-
2. B 7. E Yanıtınız yanlış ise “Anlaşma Usulleri” konu-
lıkların Tanımı ve Çeşitleri” konusunu yeni-
sunu yeniden gözden geçiriniz.
den gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Hukukî Uyuşmazlık ve Yanıtınız yanlış ise “Siyasî Teşkiller Nezdin-
3. B 8. A
Siyasî Uyuşmazlık” konusunu yeniden göz- de Çözüm” konusunu yeniden gözden geçi-
den geçiriniz. riniz.

4. C Yanıtınız yanlış ise “Anlaşma Usulleri” konu- 9. E Yanıtınız yanlış ise “Anlaşma Usulleri” konu-
sunu yeniden gözden geçiriniz. sunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Siyasî Teşkiller Nezdin- Yanıtınız yanlış ise “Sürekli Mahkemeler-
5. D 10. B
de Çözüm” konusunu yeniden gözden geçi- Uluslararası Adalet Divanı” konusunu yeni-
riniz. den gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
6 Anahtarı

A ve B devleti arasındaki uyuşmazlık hukuki uyuşmazlıktır. Sorunlarının te-


melini aralarındaki bir andlaşmanın uygulanması oluşturmaktadır. Hukuki
uyuşmazlık kısaca bir hukuk kuralının uygulanmasından ya da yorumlanma-
sından kaynaklanan uyuşmazlıktır. A ve B devleti bu konuda anlaşamadıkları
için aralarındaki uyuşmazlık hukuki uyuşmazlıktır. Savaş, uyuşmazlıkların çö-
Araştır 1 zümünde kabul edilen bir yol değildir. Barışçıl çözüm yollarıyla sorunlar çö-
zülmelidir. Milletler Cemiyeti Misakı ile sınırlanan devletlerin savaş yetkileri,
1928 Briand Kellog Paktı ile terk edilmiştir. Bu gelişme, Birleşmiş Milletler
Şartı ile tamamlanmıştır. BM Şartı madde 33’de bu yollar sayılmaktadır. A ve
B devleti bu yollara başvurarak sorunlarını çözebilir.

Birleşmiş Milletler Şartı’nın m.94/2. fıkrası uyarınca, bir uyuşmazlığa taraf


olan devletlerden biri Divan’ın verdiği hükmü yerine getirmezse, diğer taraf
Güvenlik Konseyi’ne başvurarak Konsey’in gerekli önlemleri almasını isteye-
Araştır 2 bilir ancak burada Güvenlik Konseyi’nin bunu yapması için bir yükümlülüğü
yoktur. Bu konuda devleti kararın icrasına zorlayacak bir mekanizma mevcut
değildir.

117
Uyuşmazlıkların Barışçıl Çözüm Yolları

kaynakça
Acer, Y. ve İ. Kaya (2010) Uluslararası Hukuk, Temel Merrills, J. G. (2005) International Dispute
Ders Kitabı, Ankara: Usak Yayınları. Settlement, Cambridge University Pres.
Collier, J. G. ve V. Lowe (1999) The Settlement of Pazarcı, H. (2010) Uluslararası Hukuk, Ankara:
Disputes in International Law: Institutions and Turan Kitabevi.
Procedures, Oxford University Press.
Sur, M. (2008) Uluslararası Hukukun Esasları,
Doğan, İ. (2016) Devletler Hukuku, Ankara: Astana. İstanbul: Beta. Mavrommatis Davası, Permanent
International Court of Justice, Serie A, No.2, s.11
Gündüz, A. (1998) Uluslararası Hukuk, Temel
Belgeler, Örnek Kararlar, Geliştirilmiş 3. Baskı, Yılmaz, E. (1992) Hukuk Sözlüğü, Ankara: Yetkin.
İstanbul: Beta.
Odman, T. (2002) Uluslararası Uyuşmazlıkların
Higgins, R. (1995) “Peaceful Settlement of Disputes”, Yargı Dışı Barışçıl Yöntemlerle Çözümlenmesi
89 American Society of International Law ve Barışı Destekleme Operasyonları, Adana:
Proceedings, 294. Çağ Üniversitesi Yayınları.
Mengiler, Ö. (2005) Birleşmiş Milletler Çerçevesinde Ünal, Ş. (2005) Uluslararası Hukuk, Ankara: Yetkin.
Uluslararası Uyuşmazlıkların Barışçı Çözümü,
Ankara: Platin Yayınları.

118
Bölüm 7
Uluslararası Hukukta Kuvvet Kullanımı
Birleşmiş Milletler Şartı Uyarınca Kuvvet
Kullanımı
öğrenme çıktıları

1 2
Savaşı Ortadan Kaldırma Girişimleri 2 BM Şartı uyarınca kuvvet kullanımının
1 Savaşı ortadan kaldırma girişimlerini yasağının ve meşru müdafaa hakkını
özetleyebilme açıklayabilme

Anahtar Sözcükler: • Kuvvet Kullanma • Meşru Müdafaa • Önleyici Meşru Müdafaa • Silahlı Saldırı
• Ortak Güvenlik Sistemi

120
Uluslararası Hukuk I

GİRİŞ Cemiyet üyeleri, böylesi bir uyuşmazlık çıkar-


BM Şartı’nın kabulüne kadar olan süre boyun- sa bu uyuşmazlığı ya hakeme mahkemeye veya
ca, kuvvete baş¬vurmak devletler için bir haktır, Cemiyet Konseyi’nin incelemesine sunacaklar
ancak gerek silahlı güce başvurulması gerek çatış- (Milletler Cemiyeti Misakı m.12), hemen savaşa
manın yürütülmesi bazı kurallara bağlanmıştır. Bu başvuramayacaklardır. Uyuşmazlık yargı yoluna
süreçte kuvvete başvurma, önce kısıtlanmış ve sonra götürülmeyecekse mutlaka Cemiyet Konseyi’ne
da yasaklanmıştır. 1920’de Milletler Cemiyeti Mi- götürülmelidir. (Milletler Cemiyeti Misakı m.15)
sakı daha sonra 1928’de Briand-Kellogg Paktı bu Hakem veya mahkeme kararı kesin hüküm doğu-
yönde ilk adımları atmıştır. 1945 BM Şartı’yla da rur. (Milletler Cemiyeti Misakı m.13) Kararı kabul
bu konuda en ileri ve kapsamlı düzenleme yapılmış- eden tarafa karşı savaş yapılamaz. Her iki taraf yargı
tır. BM Şartı devletler için kuvvet kullanma ve kuv- kararını tanımazsa 3 aylık moratoryumdan sonra
vet kullanma tehdidinde bulunmayı yasaklarken, savaş hakkı doğar. Konsey, bir rapor hazırlar. Rapor
bir çatışmaya savaş adı verilip verilmemesine önem oybirliği ile kabul edilirse ve taraflardan biri bunu
vermemiştir. Şart’ta sadece kuvvet kullanma veya kabul etmişse ona karşı savaşa gitmek hukuken ya-
tehdidine yasak getirilmiş değildir; aynı zamanda, saktır. Ancak, çoğunlukla karar aldıysa 3 aylık mo-
uluslararası ilişkilerde kuvvet kullanma yetkisini ratoryumdan sonra her iki taraf da savaşa gidebilir.
merkezileştirme çabası da vardır. BM Şartı’nın ge-
tirdiği bu yasağın istisnaları, Şart’ta belirtildiği üzere
meşru müdafaa durumu ve ortak güvenlik sistemi Moratoryum, Milletler Cemiyeti Misakı
gereği Güvenlik Konseyi otoritesi altında girişilen uyarınca uyuşmazlıkların barışçıl yollarla
eylemlerdir. Kitabın bu bölümünde BM Şartı uya- çözümünde belirli yükümlülüklere baş-
rınca kuvvet kullanma yasağının içeriği ve devletlere vurmadan savaş yetkisinin kullanılmasını
yasaklanan hukuku uygulama fonksiyonunun tam geciktiren süreyi ifade eder.
anlamıyla teşkilât organlarına devredilmemiş olma-
sı sebebiyle bu yasağın istisnası olan meşrû müdafaa
kavramının kapsamı ile şartları ele alınacaktır. Milletler Cemiyeti sistemi içinde müeyyide sa-
vaşları denilen savaşlar da kabul edilmiştir. Misak
içerisinde 16. madde buna bir düzenleme getir-
SAVAŞI ORTADAN KALDIRMA
mektedir. Hakem veya Cemiyet Konseyi’nin tespit
GİRİŞİMLERİ ya da mahkemeye havale etme prosedürü getiren
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra yapılan Versay 13. ve 15. madde ihlâl edilerek bir savaş yapılmışsa
Barış Antlaşması’na kadar savaş, devletler için bir Misak’a göre bu savaş geri kalan bütün üyelere kar-
haktır ve kuvvet kullanmayı yasaklayan herhangi şı yapılmış bir savaş sayılır ve aralarında bir savaş
bir uluslararası hukuk kuralı yoktur. 1899-1907 hâlinin doğduğu kabul edilir.
Lahey Konferansları’nda kabul edilen kurallarla, Cemiyet’teki açıkları tamamlamak için 1924’te
savaşı düzenlemeyi ve savaşın acılarını azaltacak Cenevre Protokolü ve 1925’te Lokarno Antlaşması
birtakım tedbirler almayı amaçlayan kurallar yapıl- yapılmıştır. Bunlarda kuvvet kullanmayı tamamen
mış ama savaş yasaklanamamıştır. yasaklamamaktadır.
Birinci Dünya Savaşı, barış hukukunun, özellik- Bunun dışında kuvvet kullanmanın yasaklan-
le teşkilatlar hukukunun barışın sağlanması çabala- ması yönünde başka çabalar da olmuştur. En önem-
rının biçimlenmesi açısından önemli rol oynamıştır. lisi Stimson Doktrini ve Briand-Kellog Misakı’dır.
En önemli etkisi ise, Birinci Dünya Savaşı sonra-
sında Milletler Cemiyeti’nin kurulması olmuştur. Stimson Doktrini, Amerikan Dışişleri Bakanı
Milletler Cemiyeti Misakı, uyuşmazlıkların barışçıl Stimson’un kanunsuz işgal ve işgalin doğurduğu fi-
yollarla çözümü konusunda belirli yükümlülükler ili sonuçlarını tanımayacaklarını duyurması esasına
öngörür. Savaş yetkisi bu yollara başvurmadan kul- dayanır. 27 Ağustos 1928’de imzalanan Briand-Kel-
lanılamayacaktır. Bu yüküm, yalnızca üye devletleri log veya Paris Paktı ise savaş yetkisi açısından genel
bağlamaktadır. Düzenleme, savaş ya da kuvvet kul- bir düzenleme getirir. Pakt, bütün saldırı savaşla-
lanılmasını yasaklama şeklinde değil, kuvvet kullan- rını yasaklamıştır. Bu genel yasaklama, Misak’la
manın geciktirilmesi şeklindedir. karşılaştırıldığında, onun başlıca ilerici özelliğidir.

121
Uluslararası Hukukta Kuvvet Kullanımı

Ancak devletlerin, meşrû müdafaa durumunda, uluslararası bir zorlama önlemi olarak Pakt’a aykırı davra-
nan devlete karşı savaşa gitme hakkı gibi, Pakt’a taraf olmayan devletler arasında veya bu devletlere karşı
savaşa gitme hakkı da muhafaza edilmiştir.
Başlangıçta taraf olan ve olmayanlar arasındaki ilişkilerde uygulanmaması yönündeki sınırlama, zaman
içinde kaybolmuş ve dünyadaki bütün devletlerin bağlanmış olduğu bir antlaşma olmamasına rağmen,
İkinci Dünya Savaşı’ndan önce, bazı Lâtin Amerika Devletleri ve savaş sonrası kurulan bütün yeni devlet-
ler açısından örf ve âdet hukukunu oluşturmuştur. Pakt, İkinci Dünya Savaşı sonrasında, uluslararası ve
iç hukuk mahkeme kararlarında baskın bir uygulama alanı bulmuştur. Genel olarak Misak’tan bir adım
daha ileri bir düzenleme olmakla beraber, uygulanmasına dair hiçbir mekanizma (olumlu, barışçıl yollar;
olumsuz, savaştan vazgeçme gibi) oluşturulmuş değildir. Savaşa varmayan kuvvet kullanma açısından ise,
önceki dönemden farklı bir düzenleme getirilmemiştir. Dolayısıyla, bu durum açık bir sorun olarak varlı-
ğını sürdürür. Pakt, bugün de yürürlüktedir ancak, BM düzeni dolayısı ile etkisi azalmıştır.

ÖÇ 1 Savaşı ortadan kaldırma girişimlerini özetleyebilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

BM Şartı’nın kabulüne ka- Briand-Kellog Paktı ve Mil-


dar geçen sürede savaşı orta- Savaşı ortadan kaldırma gi- letler Cemiyeti Mısakı’nın
dan kaldırma girişimlerinin rişimlerini barışçıl çözüm BM Şartı’nı oluşturmakta
gelişimini ve düzenledikleri yollarıyla ilişkilendiriniz. etkisi olmuş mudur değer-
ana hususları tartışınız. lendiriniz.

yaşamla ilişkilendir

ve AB dönem başkanı Fransa “hemen ve koşul-


suz” ateşkes ilan edilmesi çağrısında bulundu
ve krizin çözümlenebilmesi amacıyla temasların
Gürcistan Rusya’ya savaş ilan etti.
artırılacağını bildirildi. Gürcistan’ın ayrılıkçı böl-
Gürcistan ve Rusya arasında savaş çıktı. gesi Güney Osetya’daki Rus barış gücü askerle-
ABD, Rusya’dan saldırıyı durdurmasını istedi. rinin Komutanı Murad Kulahmedov, başkent
Rusya NATO ülkelerini suçladı. MOSKOVA/ Tshinvali’nin “yerle bir edildiğini” açıklarken,
TİFLİS - Gürcü birliklerinin, tek yanlı bağımsız- Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili, ül-
lık ilan eden Güney Osetya bölgesinde başlattığı kesinin hava sahasına giren 2 Rus savaş uçağının
kapsamlı askeri harekat devam ediyor. Gürcistan düşürüldüğünü, Güney Osetya’ya 150 Rus tan-
parlamentosu “savaş hali” ilan ederken, ABD kının girdiğini kaydetti.
başta olmak üzere birçok ülkeden “ateşkes ilan
edilmesi” yönünde çağrılar gelmeye devam edi- Kaynak: Radikal, 09 Ağustos 2008
yor. Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev, http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aTy
Güney Osetya’daki Rus vatandaşlarının ölümün- pe=RadikalDetayV38ArticleID=8926948Categ
den sorumlu tutulacakların cezalandırılacağı yö- oryID=81
nünde açıklamada bulunurken, Avrupa Konseyi

122
Uluslararası Hukuk I

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ŞARTI BM amaçlarına ulaşmak için gereken ilkelerin


UYARINCA KUVVET KULLANIMI düzenlendiği, yukarıda bahsettiğimiz kısımları dü-
zenleyen BM Şartı’nın 2. Maddesi şu şekildedir;
BM Şartı’nın 2. maddesinin 3. fıkrası, teşkilat
üyelerine uyuşmazlıklarını barışçıl yollarla çözüm- “Birleşmiş Milletler örgütü ve üyeleri, 1. Mad-
leme yükümü getirmektedir. Şart’ın 33. maddesi dede belirtilen amaçlara ulaşmak üzere aşağıdaki
ise, bu yolları, görüşme, soruşturma, arabuluculuk, ilkelere uygun biçimde hareket edeceklerdir:
uzlaşma, yargı yolu ve bölgesel örgütler aracılığı 1. Örgüt, tüm üyelerinin egemen eşitliği ilkesi üzeri-
olarak düzenler (Bkz. Ünite 6). ne kurulmuştur.
BM Şartı’nın 2. maddesinin 4. fıkrası, her tür- 2. Tüm üyeler, üyelik sıfatından doğan hak ve çıkar-
lü kuvvet kullanma ve kuvvet kullanma tehdidin- lardan tümünün yararlanmasını sağlamak için,
de bulunmayı yasaklar. Ancak, hukuki denetim işbu Antlaşma’ya uygun olarak üstlendikleri yü-
mekanizmaları, 1945’den beri çökmüş veya çeşitli kümlülükleri iyi niyetle yerine getirirler.
örnek olaylarda ihlâl edilmiştir. BM’in kendisi de 3. Tüm üyeler, uluslararası nitelikteki uyuşmazlık-
Kongo’da, bireyler kadar hükümetlerce de Şart’ta altı larını, uluslararası barış ve güvenliği ve adaleti
çizilen teşkilat amaçlarına oturtmakta zorluk çekilen tehlikeye düşürmeyecek biçimde, barışçı yollarla
kuvvet kullanımına başvurmuştur. Bu, bizi Şart hü- çözerler.
kümleri altında savaş statüsü konusuna getirir. 4. Tüm üyeler, uluslararası ilişkilerinde gerek her-
Şart’ta savaş ve savaşa başvurma kavramları yeri- hangi bir başka devletin toprak bütünlüğüne
ne, kuvvet kullanma ve kuvvet kullanma tehdidine ya da siyasal bağımsızlığa karşı, gerek Birleşmiş
atıf yapılması onun en çarpıcı özelliğidir. Böylelik- Milletler’in Amaçları ile bağdaşmayacak herhan-
le, “savaş” teriminin anlamına ilişkin olarak önceki gi bir biçimde kuvvet kullanma tehdidine ya da
belgelerde sorun olan teknik zorluklar aşılmıştır. kuvvet kullanılmasına başvurmaktan kaçınırlar.
Şart, aynı zamanda açık bir şekilde savaşa varma- 5. Tüm üyeler, örgütün işbu Antlaşma gereği giriştiği
yan zor kullanma eylemlerini de ihtiva eder. Bu tüm eylemlerde örgüte her türlü yardımı yaparlar
eylemler de kuvvet kullanmayı gerektirdiği ölçüde, ve Birleşmiş Milletler tarafından aleyhinde önle-
üye devletlere yasaklanmıştır. Şart’ta sadece birey- me ya da zorlama eylemine girişilen herhangi bir
lerin kuvvet kullanma veya tehdidine yasak getiril- devlete yardım etmekten kaçınırlar.
miş değildir; aynı zamanda, uluslararası ilişkilerde
kuvvet kullanma yetkisini merkezileştirme çabası 6. Örgüt, Birleşmiş Milletler üyesi olmayan devletle-
da vardır. Bu merkezileştirme çabası, ortak güven- rin de, uluslararası barış ve güvenliğin korunma-
lik sorunlarını içermektedir. sının gerektirdiği ölçüde bu ilkelere uygun biçimde
hareket etmesini sağlar.
BM Şartı m. 2/4’ün, sadece Teşkilat’a üye olanlar
üzerinde değil, evrensel olarak bağlayıcı bir hukuk 7. İşbu Antlaşma’nın hiçbir hükmü, Birleşmiş
yarattığı, buradaki ilkenin, örf ve âdet hukuku ol- Milletler’e herhangi bir devletin kendi iç yetki
duğu söylenebilir. Divan, 1986 tarihli Nikaragua’ya alanına giren konulara müdahale yetkisi vermedi-
Karşı Askerî ve Benzeri Faaliyetler Davası’ndaki yar- ği gibi, üyeleri de bu türden konuları işbu Antlaş-
gı kararında, kuvvet kullanma ve iç işlere karışma ma uyarınca bir çözüme bağlamaya zorlayamaz;
yasağı ile meşrû müdafaa hakkına ilişkin örf ve âdet ancak, bu ilke, VII. Bölüm’de öngörülmüş olan
kurallarının Şart’ın bu konudaki hükümlerinin ya- zorlayıcı önlemlerin uygulanmasını hiçbir biçim-
nında ayrı bir varlığının olduğu sonucuna varmış de engellemez.
olmakla beraber, bu farklılığı doğrulayabilmiş değil-
dir (Tütüncü, s. 18).

123
Uluslararası Hukukta Kuvvet Kullanımı

Kuvvet Kullanma Yasağının Kapsamı


Kuvvet kullanmada sözü geçen kuvvetten kastedilen nedir?
1. Bu kuvvetin silâhlı kuvvet olduğu genel olarak kabul edilmektedir. Bir başka devlete karşı doğru-
dan silâhlı kuvvet kullanırsa m.2/4 ihlâl edilmiş olmaktadır.
2. Bir devlet bir başka devlete karşı doğrudan kuvvet kullanmaz; ama o devlete karşı kuvvet kulla-
nanlara askeri malzeme, eğitim tesisi ya da üs sağlarsa buna dolaylı kuvvet kullanma denilmekte-
dir. Bu çeşit kuvvet kullanma da kuvvet kullanma yasağına, yani m.2/4’e aykırı bir durum olarak
nitelendirilmiştir.
Devlet uygulamasında sıklıkla karşılaşılan temel sorun, m. 2/4’ün kuvvet kullanmayı başlatmak için
genel bir yasak getirip getirmediği yönündedir. Şart’ta ülke bütünlüğü ve siyasî bağımsızlığa karşı veya
teşkilât amaçlarıyla bağdaşmayan herhangi bir surette kuvvet kullanma söz konusu edilmiştir. O zaman
şu soru sorulabilir? Bir devlet, diğer bir devletin ülkesel bütünlüğü veya siyasi bağımsızlığını hedef al-
mayan, bir hakkın elde edilmesi amacına yönelik olan kuvvete başvurabilir mi? Bu noktada, bireysel
olarak kuvvet kullanılmasında hükümetlerin inisiyatifine izin veren bir yorum benimseyen görüşler var-
dır. Ancak, m. 2/4’ün herkesi kucaklayan ve genel bir anlamda yorumlanması gerekir. Ayrıca, m. 2/4’te
yasak olan sadece ülke bütünlüğü ve siyasi bağımsızlığa karşı değil, aynı zamanda teşkilat amaçlarıyla
bağdaşmayan herhangi bir surette kuvvet kullanılmasıdır. BM’in amaçlarından biri de barışın korunması,
bozulmasına yol açabilecek uyuşmazlıkların adalet ilkeleri ve uluslararası hukuk kuralları uyarınca barış-
çıl yollardan çözümlenmesidir. Ülke bütünlüğü ve siyasi bağımsızlığa karşı olmasa da kuvvet kullanma,
bu temel amaca aykırı olur. Bir hakkın elde edilmesi için kuvvet kullanılmasının yasak olmadığını ileri
sürmek, BM Şartı’na rağmen bizzat ihkak-ı hakkın devletlere saklı tutulması anlamını taşıyacaktır. Bu
da Şart’ın temel felsefesine aykırı olur. Uluslararası hukukta 1919 sonrasındaki değişim, savaşın ve diğer
kuvvet kullanılması yollarının kaldırılması amacını taşımaktadır.
İktisadi, siyasi ve ideolojik baskılar da kuvvet kullanma
eylemleri yanında yasaklanmış olup olmadığı tartışılmıştır.
İhkak-ı hak, hakkını kendi kuvvetiyle Bir görüş, Önsöz ve 44. maddenin “silâhlı kuvvet”ten, 51.
elde etmektir. maddenin ise, “silâhlı saldırı”dan bahsettiğini belirtir. Bu
bakımdan söz konusu eylemlerle ilgilenmez. Öte yandan
bir diğer görüşe uyarıca, kuvvet teriminin anlamı, hükmün
amacı göz önüne alınarak saptanmalıdır. Dolayısıyla, bu tür zorlayıcı eylemlerin de yasaklanmış olduğunu
kabul etmek gerekir. BM Teşkilâtı çerçevesinde hazırlanan 1970 tarihli BM Şartı Uyarınca Dostane İlişki-
ler ve İşbirliği ile İlgili Uluslararası Hukuk İlkeleri Konusunda Bildiri’nin her iki görüşü de destekleyecek
bir biçimde hazırlanmasına çalışılmıştır. Şart’ın kendisi de, m. 2/4’te zikredilen genel ilkeden muaf tutul-
mamıştır. Bu bağlamda belge, üyelerin m. 2/3’teki uyuşmazlıkların barışçıl yollarla çözümü ve Önsöz’deki
ortak çıkarların gereği dışında silâhlı kuvvet kullanmaması yükümleri ile bağlantı kurularak ele alınmalıdır.
Kuvvet kullanma yasağının kapsamı dışında kalan başlıca iki eylem vardır:
• BM Şartı m. 51’e göre girişilen eylemler (meşrû müdafaa).
• Güvenlik Konseyi yetkesi altında girişilen eylemler.

Yetke, otorite, egemenliği kullanma, buyurma kudreti anlamındadır.

124
Uluslararası Hukuk I

araştırmalarla
ilişkilendir
“... Kıbrıs olayı Güvenlik Konseyi’nde Rum O statünün varlığını sürdürmesini istemek de-
yanlısı çevrelerde hep 1974’den sonra başlatıldı- mek ki bizim hakkımız; ayrıca garanti ettiğimiz
ğı için ve Türk Askeri Harekatı da Şart’a aykırı bir husustur. O statünün temelinde ise iki top-
olarak değerlendirildiği için, Kıbrıs da gerçekleş- lumun eşitliği gibi Kıbrıs Adası coğrafyasında,
tirilen fiili durumun kuvvet kullanılarak gerçek- Türk-Yunan dengesinin korunması gereği yatar.
leştirilen bir fiili durum olduğunu ve dolayısıyla Varlık nedeni budur; devletin varlık nedeni bu-
bunun tanınmaması gerektiği diğer toplum üye- dur. Şimdi iki toplumun eşitliği bir kenara atılı-
lerinin bunu tanımama yükümü altında olduğu yor, Türkiye’ye dışarıya çık deniliyor........ Annan
tezi işleniyor ve bu revaçta maalesef. Belgesi garantiyi içeriğinden soyuyor ve yalnız
Bizim görüşümüze göre 1974 Harekatı hu- kendimize karşı işleyecek bir garanti haline ge-
kuka aykırı değildir; oluşturduğum teze göre bu tiriyor. Güvenlik Konseyi’ni getiriyor içeriye so-
bir meşru müdafaadır. Nasıl meşru müdafaadır? kuyor. Barış gücünü içeriye sokuyor; yani büyük
Türkiye açısından meşru müdafaadır, Kıbrıs’ta devletleri ve Avrupa Birliği’ni içeriye sokuyor.”
belirli bir statüdeki devletin varlığını sürdürmesi
hakkının korunması için yapılan bir harekattır.... Kaynak: Toluner 2004, s. 254-255.

Meşrû Müdafaa Hakkının Kapsamı ve edebilmek için kuvvet kullanma zaruretinin var ol-
Şartları ması ve kullanılan kuvvetin orantılı olması gerekti-
Şart’ta kuvvet kullanma yasağına açıkça öngö- ğini ileri sürmüştür. A.B.D.’ye göre meşrû müdafaa
rülen tek istisna, meşrû müdafaa hakkıdır. Ulusla- zaruretinin, ağır, ezici ve başka hiçbir imkân verme-
rarası Adalet Divanı, Nikaragua Davası’nda, BM yen, düşünmeye zaman bırakmayan nitelikte olma-
Şartı kadar teamül hukuku altında da doğal olan sı gerekir. Meşrû müdafaa durumunda olunması
meşrû müdafaa hakkını vurgular. Klasik uluslara- için hakkın ihlâl edilmesi lâzımdır. Müdafaanın
rası hukukta bile meşrû müdafaa kavramı, savaşa zorunlu olması gerekir. Müdafaa zorunluluğundan
varmayan zorlama eylemleri arasında ayrı bir yere kastedilen şudur: Ani, ezici, alınacak tedbirlerde bir
sahip eylem olarak kabul edilmiştir. seçim olanağı ve bir düşünme zamanı bırakmayan,
kendini müdafaa zorunluluğunun bulunması ge-
Meşrû müdafaa hakkının kapsamı ve şartları, rektir. Ani olması demek, misilleme yapılamayacak
kuvvet kullanmanın bireylere yasak olduğu hukuk ve gelecekte vuku-u muhtemel ihlâllere karşı da
düzeninde önem taşır; zira meşrû müdafaa ancak önleyici bir tedbir olarak meşrû müdafaa esasına
bu takdirde istisnai bir hak olabilir. Bu aşama, en iyi dayanılarak harekete geçilemeyecek olması demek-
şekliyle BM döneminde gerçekleştirilmiştir. Klasik tir. Ama Caroline Olayı’nda olduğu gibi ihlâl edile-
uluslararası hukukta meşrû müdafaanın olabilmesi ceği muhakkak ise, bu takdirde klâsik uluslararası
için birtakım şartlar aranmaktadır. Bu şartlara, ge- hukukta meşrû müdafaa durumunda bulunuldu-
nellikle Caroline Olayı dayanak olmuştur. Caroli- ğunun gerçekleştiği kabul edilmektedir. Buna du-
ne Olayı kısaca, 1837 yılında, Kanada’da, Birleşik ruma, önleyici meşrû müdafaa denmektedir. Ör-
Krallık’a karşı isyanda isyancılara yardımda bulunan neğin bir silâhın sadece satın alınıp bulundurulması
Caroline gemisinin Niagara nehrinin Amerikan kı- dışında ülkeye konuşlandırılmış, ateş etmeye hazır
yısında bağlı bulunduğu bir sırada İngilizlerce ateşe durumda bulundurulması durumunda zarar göre-
verilerek, şelâleden aşağı atılması üzerine Birleşik cek devletin durumunun önleyici meşrû müdafaa
Krallık ve Amerika arasında ortaya çıkan uyuşmaz- nedeni olarak ileri sürülmesi mümkündür. Bugün
lıktır. Birleşik Krallık, meşrû müdafaa hakkı oldu- de bunu ileri süren devletler vardır. Müdafaa zorun-
ğunu ve henüz saldırı gerçekleşmeden de bu hakkı- luluğunun ezici olması lâzımdır, yani, normal ulus-
nı kullanacağı iddiasında bulunmuştur. A.B.D. ise lararası hukukta geçerli mekanizmalara başvurarak
buna itiraz etmiş ve meşrû müdafaa hakkından söz

125
Uluslararası Hukukta Kuvvet Kullanımı

hakkınızı elde etme olanağı mümkün olmayacaktır. Meşrû müdafaanın ne kapsamda uygulanacağı
Bu şarta dayanarak doktrinde bazı görüşler diyor konusunda değişik yorumlar ortaya çıkmıştır. Aca-
ki, bütün haklar değil, bazı hayati önem taşıyan ba 51. madde meşrû müdafaa hakkını tanımlayan
nitelikteki haklar meşrû müdafaa esasına dayanıla- bir madde midir, yoksa devletlerin esasen haiz ol-
rak korunabilir. Bir de meşrû müdafaanın ihlâlinin dukları hakkı beyan eden ya da doğal olarak sahip
durdurulması ve önlenmesi maksadıyla sınırlı ola- oldukları bu hakkı saklı tutan bir madde midir?
rak yapılması icap eder. Yani orantılı olması veya Eğer beyan edicidir ya da saklı tuttukları bir mad-
makul olması şeklinde ifade edilir. Klasik uluslara- dedir denilirse meşrû müdafaa hakkı kapsamının,
rası hukuk bu şartları öngörmektedir. Günümüzde yalnız 51. maddeye göre değil, daha önce kazan-
de bu geçerlidir. dığı anlama göre bunun değerlendirilmesinin yolu
açılır. Bir kısım görüş der ki 51. maddede yer alan
bu hüküm, uluslararası hukukta geçerli olan meşrû
Henüz hak ihlâl edilmemiş ama gelecekte müdafaaya ilişkin tek hükümdür. Daha önce mev-
vukuu bulması ihtimali olan değil muhak- cut olan ve daha geniş olan meşrû müdafaa hakkı,
kak olan saldırı durumunda önleyici meş- bugünkü hukuk altında ve bu madde altında, 51.
ru müdafaa kabul edilir. maddedeki hüküm karşısında uygulanması müm-
kün olan bir durum değildir. 51. maddenin yer
Bu şartların oluşturduğu süre savaş yapma hak- almasıyla birlikte, daha önce mevcut durumun uy-
kının sınırlandırılmadığı dönem içerisinde, dolayı- gulanması imkânı kalmamıştır. Bu maddeye göre,
sıyla bu konuda değerlendirme yapılırken bunun meşrû müdafaa hakkının doğması için hedef bir
üzerinde durmak icap eder. Güvenlik Konseyi’ne devletin silâhlı saldırıya maruz kalması gerekir. Do-
zorlayıcı tedbir alma yetkisi uluslararası toplumda layısıyla, silâhlı saldırı gerçekleşmeden önce meşrû
bir zabıta fonksiyonu uygulaması için verilmiştir. müdafaaya başvuru yetkisi yoktur.
Yoksa barış ve güvenliği ihlâl etmeyen birtakım Meşrû müdafaa hakkının kapsamıyla ilgili
ihlâller olursa bu durumda Güvenlik Konseyi zor üzerinde durulacak diğer bir husus, hangi hak
kullanmak zorunda kalmamaktadır. Dolayısıyla ihlâllerinin devleti meşrû müdafaa durumunda bı-
devletler bu düzen altında aralarındaki uyuşmaz- rakacağı meselesidir. Bu konuda herhangi bir hak-
lıkları barışçıl yollardan çözümlemeleri icap eder. kın kuvvet kullanarak ihlâli acaba meşrû müdafaa
Ancak yargı usulleri dışındaki diğer barışçıl yollar hakkını verir mi? Yoksa bu haklar önemlerine göre
bağlayıcı ve zorlayıcı hüküm ifade etmezler. Yargı ayrılmalı mıdır? Kimisinde meşrû müdafaa anla-
yoluna gitmek için tarafların rızasının olması gere- mında kuvvet kullanmayı kabul edip kimisinde
kir. Dolayısıyla devletlere yasaklanan hukuku uy- ellemeyeceksiniz. Bu konuda da yine tartışmalı
gulama fonksiyonunun tam anlamıyla teşkilat or- olan görüşler vardır. Meşrû müdafaa kavramının
ganlarına devredilmemiş olması yüzünden, kuvvet ayrılmaz bir parçası olan zorunluluk ve orantılı-
kullanma yasağının tek istisnası olan meşrû müda- lık şartının, bazı yazarlara göre, ihlâl edilen hak-
faa kavramının kapsamı sorunu gündeme gelmiştir. kın niteliğinin göz önünde tutularak bir ayırım
Meşru müdafaayı düzenleyen BM Şartı madde yapılmasını gerekli kıldığını belirtmektedirler.
51 şu şekildedir: Dolayısıyla ülke bütünlüğü ve siyasi bağımsızlı-
ğın vazgeçilmez bir unsuru olan hak ve değerler
“Bu Antlaşma’nın hiçbir hükmü, Birleşmiş Milletler açısından doğrulanması icap eder. Meşrû müda-
üyelerinden birinin silahlı bir saldırıya hedef olması ha- faanın kullanılabilmesi için önemsiz kalan hak
linde, Güvenlik Konseyi uluslararası barış ve güvenliğin ve değerlerin kuvvet kullanmak yoluyla da iddia
korunması için gerekli önlemleri alıncaya dek, bu üyenin edilmesi durumunda, başka tedbirlerle buna kar-
doğal olan bireysel ya da ortak meşru savunma hakkına şı korunması icap eder. Ülke bütünlüğü ve siyasî
halel getirmez. Üyelerin bu meşru savunma hakkını kul- bağımsızlık açısından önem taşımak meselesinde,
lanırken aldıkları önlemler hemen Güvenlik Konseyi’ne ülke dışında bulunan vatandaşların canına veya
bildirilir ve Konsey’in işbu Antlaşma gereğince uluslarara- malına yönelmiş bir saldırı ile ülkede bulunan ki-
sı barış ve güvenliğin korunması ya da yeniden kurulması şilerin canına ve malına yönelmiş saldırılarını ülke
için gerekli göreceği biçimde her an hareket etme yetki ve bütünlüğü ve siyasî bağımsızlık açısından taşıdığı
görevini hiçbir biçimde etkilemez.” değer ve etkisi birbiriyle aynı olmaz. Ancak önem-

126
Uluslararası Hukuk I

li olan bu hak ve değerlerin bulunduğu yer değil, nu ileri sürmek, saldırganın ilk darbeyi vurmasını
devletin ülke bütünlüğü ve siyasî bağımsızlığı ile tanıma şeklinde olacaktır.
aralarında mevcut olan ilişkidir. Bugünkü hukuk içerisinde düşünüldüğü za-
Meşrû müdafaanın uygulanması açısından fizik- man, önleyici meşrû müdafaayı savunan yazarlar,
sel konum meselesi, bu ilişki değerlendirilirken yani Divan’ın Korfu Boğazı Davası’na atıfta bulunmak-
ülke bütünlüğü ve siyasî bağımsızlığıyla aralarında tadırlar. Bu dava, iki Birleşik Krallık savaş gemisinin
mevcut olan ilişki değerlendirilirken göz önünde Korfu Boğazı’nın Arnavutluk kesiminden geçerken
bulundurulacak faktörlerden bir tanesidir. Bir başka ateş açılması ve yeni döşendiği saptanan mayınlara
yazara göre meşrû müdafaa hakkı esas itibariyle dev- çarpması sonucunda can ve mal kaybının doğma-
letin ülkesine ve fiziksel varlığına karşı yöneltilmiş sıyla Arnavutluk ve Birleşik Krallık arasında çıkan
olan kuvvet kullanma eylemlerine bir tepki olarak uyuşmazlık üzerine görülen davadır. 1996 tarih-
ileri sürülmüş bir haktır. Bu nedenle artık ülke dı- li Divan’ın Nükleer Silahların Meşruluğuna Dair
şında bulunan vatandaşların can ve malını korumak Danışma Görüşü uyarınca meşrû müdafaa yoluyla
için veya herhangi bir hakkın kuvvet kullanılmak kuvvet kullanılması için, müdafaa gerekli, orantılı ve
suretiyle ihlâline karşı meşrû müdafaa durumunda derhal olmalı ve kuvvet kullanan silahlı saldırıya ma-
bulunulduğu ileri sürülemez. O zaman meşrû mü- ruz kalmalıdır. Müdafaanın gerekli olması, saldırı-
dafaa esasıyla, hakkını kendi kuvvetiyle elde etmek nın durdurulması için kuvvete başvurmaktan başka
arasındaki fark ortadan kalkar. Bunun Şart’ın man- bir yol olmamasıdır. Derhal olması, zaman içinde,
tığına ters düşen bir çözüm olması söz konusudur. saldırı henüz sona ermeden, saldırı sırasında olması
Özellikle İngiliz doktrin ve uygulamasında bu nok- demektir. Orantılı olması, saldırının durdurulma-
tada meşrû müdafaa hakkının kapsamını genişleten sı ve defedilmesi, eğer önleyici meşrû müdafaanın
bir yorum ortaya çıkmaktadır. Klasik hukukta dev- varlığı kabul ediliyorsa vukuunun önlenmesi ama-
lete, yabancı ülkede bulunan vatandaşlarını koruma cını gerçekleştirecek ölçüde olması demektir. Meşrû
hakkı tanınmıştır. Ülke devletinin, bu yükümlülüğü müdafaa hakkının işlevi, hukukî “status quo’yu”
yerine getirmediği durumlarda vatandaşı bulun- korumak, bozulmuşsa iade etmektir. Hukuka aykı-
duğu devletin meşrû müdafaa hakkına dayanarak rılığı cezalandırma ve zararı tamir işlevi yoktur. Şart
bunu kullanması mümkün olabilir. Meşrû müda- düzeninde önleyici meşrû müdafaa hakkının olup
faada zorunluluk olması ve orantılılık bunu garanti olmadığı hususunda Divan, Nikaragua Davası’nda,
eder. Vatandaşların değerli malvarlığı hakları olursa hiçbir görüş ifade etmemiştir.
ne olacaktır? Bu durumda zararın önlenmesi için
müdahalede bulunma hakkı var mıdır? Bu noktada,
can korunmasına nazaran daha tereddüt içindedir- Danışma görüşü, Divan’ın, BM Şartı ge-
ler. Çünkü birincide insani nedenler de beraberinde reğince ya da bu Şart hükümlerine uygun
geldiği için daha açık olarak davranabilmektedirler. olarak görüş istemeye yetkili kılınmış her
Ama malvarlığı hakları söz konusu olduğunda daha organ ya da kuruluşlun isteği üzerine her
kuşkulu bir tutum sergilenir. İngiliz uygulamasında, türlü hukuksal soruna dair verdiği görüştür.
1956’da Mısır üzerine yapılan silahlı müdahalede,
İzlanda’yla olan balıkçılık uyuşmazlıklarında bu Bush Doktrini olarak adlandırılan ve 11 Eylül
klâsik hukukta görülen meşrû müdafaa hakkının sı- olayı ile başlayan süreç, uluslararası hukukun sınır-
nırlanmadığı ve yabancı devlet ülkesinde can ve mal- larını, önleyici meşrû müdafaa hususunda çok daha
varlıklarını korumak için harekete geçme hakkını da fazla genişletmeye teşebbüs ederek klasik anlayıştan
kapsadığı anlayış geçerli olmuştur. farklı olarak muhakkak değil, muhtemel olan sal-
Önleyici olduğu iddia edilen müdafaanın dırılara karşı da harekete geçme, devlet dışındaki
meşrû müdafaa kavramına girip girmediği veya aktörlerin gerçekleştirdiği eylemlere ve sadece hak-
devleti meşrû müdafaa durumunda bırakıp bı- lara değil, Amerikan menfaatlerine saldırı olması
rakmadığı klasik hukuk anlamında orantılı ya da durumunda da meşrû müdafaa hakkına dayanarak
makul olma ölçüsü içinde değerlendirilerek çö- cevap verilmesini kabul etmektedir. Divan, Bush
zümlenecek bir husustur. Hukukun sağladığı bu Doktrini uygulaması sonrasında 2005 tarihli Kon-
güvenceye rağmen, devletin öldürücü bir saldırı- go Davası Kararı’nda da bu konuda herhangi bir
nın vukuu bulmasını beklemek zorunda olduğu- görüş belirtmemeyi tercih etmiştir.

127
Uluslararası Hukukta Kuvvet Kullanımı

Bir devlet diğer devlete karşı, silahlı saldırı niteli- • Şu eyleme de benzer bir kuralın ifadesi ol-
ği taşımayan hukuka aykırı kuvvet kullanma eylem- ması nedeniyle ayrıca atıfta bulunulmuştur:
lerini önlemek amacıyla üçüncü bir devletle, ortak Bir başka devletin mevcut rejimini zorla de-
meşrû müdafaa esası dışında bir hukukî esasa daya- virmeye yönelik yıkıcı, terörist veya silâhlı
narak önlem alabilir mi? Divan, 1986 tarihli yargı eylemleri teşkilatlandırma, yardım etme,
kararında, bu konuda geçerli ilkeler olarak şunları kışkırtma, malî destek sağlama, teşvik etme,
ifade etmiştir: “Bir devlet ülkesindeki karşı güçleri müsamaha etme veya başka bir devletteki iç
desteklemek amacıyla o devletin millî yetkisine giren karışıklıklara karışma;
işlere karışma yasağını öngören bir kural günümüz
hukukunda mevcut değildir. Karışma yasağını ihlâl
eden davranışlar, doğrudan veya dolaylı kuvvet kulla- Self-determinasyon ilkesi kısaca halkın ken-
nımını içerirse, kuvvet kullanma yasağını ihlâl eder.” di geleceğini kendisinin kararlaştırmasıdır.
Bir komşu devletin hukuka aykırı eylemlerine hedef
olan devlet, buna karşı koyabilmek için bir üçüncü Saldırıyı tanımlayan metin ise, saldırı eylemleri-
devletin silâhlı kuvvetlerini ülkesine çağırabilir. Bu ni şöyle belirlemiştir:
silâhlı kuvvetlerle birlikte kendi ülkesinde kuvvet • Devletin silahlı kuvvetleriyle bir başka
kullanabilir. Ülke bütünlüğü ve siyasi bağımsızlığı devlet ülkesini istilâ etmesi veya buna sal-
korumak ve bunun için bir başka devletle işbirliği dırması veya geçici nitelikte de olsa bu gibi
yapmak her devletin meşrû olan doğal bir hakkıdır. bir istilâ veya saldırı sonucunda ortaya çı-
Divan’a göre, ortak meşrû müdafaa hakkına daya- kan herhangi bir askeri işgal veya bir başka
narak haklı gösterilmeyecek olan, hedef devlet ülke- devletin ülkesinin veya bir kısmının kuvvet
si dışında hedef devletin bir başka devletle beraber kullanımıyla ilhak edilmesi;
kuvvet kullanma yoluna gitmesidir. • Devletin silâhlı kuvvetleriyle bir başka dev-
Divan 1986 tarihli Nikaragua Davası’nda, let ülkesine karşı bombardımana girişmesi
silâhlı saldırının tanımını, yukarıda zikrettiğimiz veya devletin bir başka devlet ülkesine karşı
“1970 tarihli Bildiri ve 1974 tarihli 3314 (XXIX) herhangi bir silah kullanımı;
sayılı Genel Kurul Kararına Ekli Saldırının Tanı- • Bir devletin liman veya kıyılarının bir başka
mına ilişkin Metne” atıfta bulunarak yorumla- devletin silâhlı kuvvetleriyle ablukası;
maktadır ve bu noktada bireysel veya ortak meşrû
• Bir devletin silâhlı kuvvetleriyle bir başka
müdafaa arasında herhangi bir fark gözetmemiştir.
devletin kara, deniz veya hava filolarına
İlk metinde yani 1970 tarihli Bildiri’de şu eylemler
saldırması;
ayrıca sıralanarak yasaklanmıştır:
• Devletin kabul eden devletle varılan anlaşma
• Bir başka devletin mevcut uluslararası sınırları- uyarınca bir başka devlet ülkesinde bulundur-
nı ihlâl etmek için ya da ülkesel uyuşmazlıklar- duğu silâhlı kuvvetlerini, antlaşmada öngörü-
la devletlerin sınırlarına ilişkin sorunlar dâhil, len şartlara aykırı biçimde kullanması veya bu
uluslararası uyuşmazlıkların çözümü için kuv- kuvvetlerin o ülkedeki varlığını antlaşmanın
vet kullanma veya tehdidinde bulunma; sona ermesinden sonra da sürdürmesi;
• Kuvvet kullanılmasını gerektiren misillemeler; • Devletin, ülkesini, bir başka devlet tarafından
• Halkların eşit hakları ve self-determinasyon bir üçüncü devlete karşı bir saldırı eyleminin
ilkesine, dair hükümlerde açıklandığı bi- yapılması için kullanılmasına izin vermesi;
çimde halkların self-determinasyon özgür- • Bir devlet tarafından veya onun adına, bir
lük ve bağımsızlık haklarından mahrum başka devlete karşı sıralanan saldırı eylem-
edecek herhangi bir zorlayıcı eylem; lerinden sayılmasını gerektirecek ağırlıkta
• Bir başka devlet ülkesinde iç karışıklık veya silâhlı kuvvet kullanma eylemleri yapan
terörist eylemleri teşkilatlandırma, kışkırt- silâhlı kişileri, grupları, gayr-ı muntazam
ma, yardım etme veya bunlara katılma veya birlikleri veya paralı askerleri gönderme veya
ülkesinde bu gibi eylemlerin yapılmasına bu gibi davranışlara esaslı biçimde karışma.
yönelik teşkilâtlanmış faaliyetlere rıza gös- • Bu eylemler, bir savaş ilânı olmasa da, 3. mad-
terme, eğer bu eylemler kuvvet kullanma de uyarınca saldırı eylemi olarak nitelendiril-
veya tehdidinde bulunmayı içeriyorsa; miştir.

128
Uluslararası Hukuk I

Bir saldırının silâhlı saldırı niteliğinde olup ol-


madığı konusunda Milletlerarası Adalet Divanı ilk
Uluslararası Hukuk Komisyonu Birleş-
defa Nikaragua Kararı’nda “boyut ve etki” (scale
miş Milletler’in kurulmasıyla Genel Ku-
and effect) ölçütünü (Nikaragua Davası: parag.
rula yardımcı olarak oluşturulan kodlaştı-
195) getirmiş kuvvet kullanımlarını bu kriterler
rılacak kuralları belirleyerek metin haline
çerçevesinde tasnif etmiştir. Divan Petrol Platform-
getiren komisyondur.
ları Davası’nda ise, boyut ve etkisi itibarıyla ağır
düzeyde olan kuvvet kullanımlarını silâhlı saldırı
Uluslararası Hukuk Komisyonu (UHK), saldı-
olarak nitelendirmek suretiyle meşrû müdafaa hak-
rının tanımına ilişkin çalışmalara 1951’de başlamış,
kının varlığına hükmetmiştir.
ancak genel ve soyut bir tanım yapma çabaları başarılı
olmayarak konuyu “İnsanlığın Barış ve Güvenliğine NATO Siber Savunma Mükemmeliyet Merke-
Karşı İşlenen Suçlarla İlgili Taslak Koduna” dahil et- zi Uluslararası Bağımsız Uzmanlar Grubu tarafın-
miştir. 1974 tarihli Genel Kurul’un saldırıyı tanımla- dan hazırlanan “Siber Savaşa Uygulanacak Hukuk
yan metninin kabul edilmesinden sonra, İlgili Taslak Hakkında Tallinn El Kitabı” uyarınca devletlerin
üzerindeki çalışmalar ancak 1996 yılında tamam- kuvvet kullanımına ilişkin değerlendirme yapma-
lanmıştır. Taslak, Komisyon’un insanlığın barış ve sını etkileyen resmi ve tüketici olmayan kriterler
güvenliğini tehdit olarak algıladığı ve bu nedenle de şunlardır: -Şiddet düzeyi, aciliyet, doğrudan kişi ve
uluslararası ceza yargı yetkisine tabi olmasını gerekli nesneleri etkilemesi, etkilerin ölçülebirliği, askeri
gördüğü suçları beş kategoride sıralamıştır. Saldırı, bu özellik, devletin katılımı, yasallık karinesi.
listenin başında yer alır. Komisyon, insanlığın barış ve Silahlı saldırı niteliğini taşımayan kuvvet kul-
güvenliğine karşı suçlar arasına “saldırı tehdidi”ni de lanma eylemlerini hedef devlet ülkesinde durdur-
ekleyerek, Genel Kurul tarafından tanımlanan bütün mak mümkün değilse hedef devlet ülkesi dışında
saldırı eylemlerine dönüş yapmıştır. kullanabilecek hukuka uygun kuvvet kullanma
1974 tarihli Genel Kurul Kararı, saldırıyı Gü- biçimi, orantılı karşı önlem alma olabilir. Ancak
venlik Konseyi’ne rehberlik etmek amacıyla tanım- bu karar, başka bazı sorunları beraberinde getirir.
larken, 1996 tarihli UHK Taslağı ise, saldırı için Önlemlerin, coğrafi uygulama alanı belirtilmiş de-
bireysel cezai sorumluluk tesis etmeye çalışır. An- ğildir. Hedef devlet, bu önlemleri tek başına ülkesi
cak UHK, saldırı suçunu örf ve adet hukuku olarak dışında kullanabilir mi? Bu önlemler ülke dışında
tanımlamış ve suçun genel tanımını açık bir şekilde silâhlı kuvvetleri tarafından girişilen eylemleri kap-
önermemeye karar vermiştir. Nürnberg ilkelerini sar mı? Cevap olumlu ise, bunu hangi hukukî esas
onaylamış ve saldırı suçlarının uluslararası hukuk altında haklı gösterebilecektir? Ancak, Divan bu
çerçevesinde cezalandırılabilir olduğunu doğrula- konuda kargaşa yaratan bir yargı kararı vermiştir.
mıştır. Saldırı suçu, taslak madde 16’da yer almak- Saldırı kavramı, bu eylemlerle sınırlı değildir ve
tadır. Buna göre bir devlet tarafından işlenen saldırı Güvenlik Konseyi, BM Şartı uyarınca başka eylem-
suçunun planlanması, hazırlanması, başlatılması leri de saldırı olarak nitelendirebilir. Ancak, dev-
veya yürütülmesine lider ya da idareci olarak aktif letleri kuvvet kullanımına başvurmaktan yoksun
şekilde katılan bir kişi saldırı suçundan sorumlu ola- bırakmayan meşrû müdafaa istisnaî durumunda
caktır. UHK, bir devlet tarafından yapılan saldırı- bile, kuvvet kullanılması BM’in ve nadiren de böl-
nın, saldırı suçundan dolayı bireysel sorumluluk için gesel teşkillerin kontrolüne tâbi kalmaktadır. Yani,
bir ön koşul olduğunu vurgulamıştır. devletler meşrû müdafaa hakkını, Güvenlik Konse-
yi uluslararası barış ve güvenliğin muhafazası için
Saldırının Tanımına ilişkin Metin’de (dolaylı
gerekli tedbirleri alıncaya kadar kullanabilirler. Bu
kuvvet kullanma eylemi niteliğini taşıyan eylem-
hak uyarınca alınacak önlemler, hemen Güvenlik
ler, burada sıralanan saldırı eylemlerinden biri sa-
Konseyi’nin bilgisine sunulmalıdır.
yılmasını gerektirecek ağırlıkta ise ve devlete isnat
edilebilecekse devlet tarafından ve onun namına Güvenlik Konseyi’nin her an soruna el koyma
gönderme eylemine esaslı katılma), saldırı olarak yetkisi saklı tutulmuştur. Güvenlik Konseyi, meşrû
değerlendirilebilir. Saldırının tanımı, Bildiri’de müdafaa hakkına dayanılarak yapılan eylemleri de-
tanımlanan dolaylı kuvvet kullanma eylemlerinin ğerlendirmek ve gerekli tedbirleri almak konusun-
tümünü kapsamamaktadır. da karar vermelidir. Oysa çoğu kez soğuk savaşın
bir aracı olarak kullanılan veto yetkisi dolayısıyla

129
Uluslararası Hukukta Kuvvet Kullanımı

bu tür bir karar alamaz hale gelmiştir. Ortak güvenlik sistemi bu yüzden etkin olamamış ve meşrû müdafaa
hakkı istisnaî ve geçici olmaktan çıkmıştır. Güvenlik Konseyi’nin karar alma yetkisi, barış ve güvenliğin
korunması veya iadesi amacıyla sınırlıdır (m. 39). Üye devletler, bu tedbirlerin yeterliliğini tartışma yet-
kisini haiz olmayıp Şart’ın 24 ve 25. maddeleri uyarınca bunlara uymak durumundadır. Zorlayıcı tedbir-
ler almak yetkisi -ki bunlar silahlı kuvvet kullanılmasını gerektiren ve gerektirmeyen tedbirler olabilir-,
uluslararası bir zabıta fonksiyonu olarak Güvenlik Konseyi’ne verilmiştir. Uluslararası barış ve güvenliği
etkilemeyen ihlâller karşısında zor kullanarak hukuku uygulamak yetkisi yoktur. Hukukun uygulanması,
Şart düzeninde büyük ölçüde devletlerin iyi niyetine bırakılmıştır. Ama hukukun uygulanmasını sağlamak
için kuvvet kullanmak hakkı devletlerin elinden alınmış, Teşkilât organlarına ise, tam anlamıyla devredile-
memiş olduğu için meşrû müdafaa hakkı saklı tutulmuştur.

ÖÇ 2 BM Şartı uyarınca kuvvet kullanımının yasağının ve meşru müdafaa hakkını


açıklayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Mart 2010’da bir Güney


Kore savaş gemisinin bat-
masıyla ortaya çıkan Kuzey Kuvvet kullanma yasağı ve Kuvvet kullanma yasağının
ve Güney Kore arasındaki meşru müdafaayı NATO ile günümüzdeki önemi nedir
gerginliği kuvvet kullanma ilişkilendiriniz. açıklayınız.
ve meşru müdafaa bilgileri-
niz ışığında tartışınız.

130
Uluslararası Hukuk I

Savaşı ortadan kaldırma


ÖÇ 1 girişimlerini özetleyebilme

Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra yapılan Versay Barış


Savaşı Ortadan Kaldırma
Girişimleri Antlaşması’na kadar savaş, devletler için bir haktır ve bunu ya-
saklayan bir uluslararası hukuk kuralı yoktur. Uluslararası hu-
kukta 1919 sonrasındaki değişim, savaşın ve diğer kuvvet kul-

bölüm özeti
lanılması yollarının kaldırılması amacını taşımaktadır. Birinci
Dünya Savaşı sonrasında Milletler Cemiyeti’nin kurulması ile
de kuvvet kullanılması yasaklanmamış ancak geciktirilmiştir.
1928 tarihli Briand-Kellog Paktı genel olarak Milletler Cemiye-
ti Misakı’ndan bir adım daha ileri bir düzenleme olmakla bera-
ber, kuvvet kullanılmasına tam bir yasak getirmemiştir. Paktın
uygulanmasına dair hiçbir mekanizma oluşturulmuş değildir.

BM Şartı uyarınca kuvvet


ÖÇ 2 kullanımının yasağının ve meşru
müdafaa hakkını açıklayabilme

BM Şartı’nın 2. maddesinin 4. fıkrası, her türlü kuvvet kul-


Birleşmiş Milletler Şartı
Uyarınca Kuvvet Kullanımı lanma ve kuvvet kullanma tehdidinde bulunmayı yasaklar. M.
2/4’te yasak olan sadece ülke bütünlüğü ve siyasî bağımsızlı-
ğa karşı değil, aynı zamanda teşkilât amaçlarıyla bağdaşmayan
herhangi bir surette kuvvet kullanılmasıdır. Şart’ta kuvvet kul-
lanma yasağına açıkça öngörülen tek istisna, meşrû müdafaa
hakkıdır. Meşrû müdafaa yoluyla kuvvet kullanılması için, mü-
dafaa gerekli, orantılı ve derhal olmalı ve kuvvet kullanan silâhlı
saldırıya maruz kalmalıdır.

131
Uluslararası Hukukta Kuvvet Kullanımı

1 Aşağıdaki uluslararası belgelerden hangisinde 6 Aşağıdaki durumlardan hangisinde orantılı


neler öğrendik?

kuvvet kullanma tamamen yasaklanmıştır? karşı önlem alma yoluna başvurulabilir?


A. Milletler Cemiyeti Misakı A. Silahlı saldırı niteliği taşıyan kuvvet kullanma
B. Briand-Kellog Paktı B. Zararı tamir amaçlı kuvvet kullanma
C. Versay Barış Antlaşması C. Devlet adına silahlı saldırı eylemi yapan paralı
D. Birleşmiş Milletler Şartı asker gönderme
E. Lokarno Antlaşması D. Hedef devlet ülkesinde kuvvet kullanma
E. Silahlı saldırı niteliği taşımayan kuvvet kullanma
2 Aşağıdakilerden hangisi kuvvet kullanma yasağı
kapsamındaki kuvvet çerçevesinde değerlendirilmez?
7 Milletler Cemiyeti Misakı uyarınca savaş yet-
A. Silahlı kuvvet kullanma kisi aşağıdaki yollardan hangisine başvurduktan
B. Dolaylı kuvvet kullanma sonra kullanılabilir?
C. Ülke bütünlüğüne karşı kuvvet kullanma
D. Siyasi bağımsızlığa karşı kuvvet kullanma A. Hakeme başvuru
E. Bir hakkın elde edilmesine yönelik kuvvet kul- B. Askeri tedbirlere başvuru
lanma C. Veto yetkisine başvuru
D. Komisyona başvuru
3 Meşru müdafaa ile ilgili aşağıdaki ifadelerden E. Meşru müdafaaya başvuru
hangisi yanlıştır?
A. Geçici ve istisnai bir haktır. 8 Aşağıdaki uluslararası belgelerden hangisi si-
B. Silahlı saldırıya karşılık yapılır. lahlı saldırının tanımında dikkate alınmalıdır?
C. Derhal olmalıdır.
A. Cenevre Protokolü
D. Hukuka aykırılığı cezalandırmalıdır.
E. Gerekli olmalıdır. B. Paris Paktı
C. 1970 tarihli bildiri
4 Aşağıdakilerden hangisi Birleşmiş Milletler D. Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsü
Şartı çerçevesinde silahlı saldırı oluşturan bir eylem E. Birleşmiş Milletler Şartı
değildir?
A. Kuvvet kullanma gerektiren misilleme 9 Aşağıdakilerden hangisi meşru müdafaa ve
B. Bir antlaşma uyarınca başka bir ülkede silahlı kuvvet kullanmayla ilgili değildir?
kuvvet bulundurma
A. Korfu Boğazı Davası
C. Bir devlet ülkesinin bombalanması
B. Kuzey Denizi Kıta Sahanlığı Davası
D. İstila veya saldırı sonucunda ortaya çıkan her-
hangi bir askeri işgal C. Kongo Davası
E. Liman ve kıyıların ablukası D. Caroline Olayı
E. Nikaragua Davası
5 Bush Doktrini, klasik önleyici meşru müda-
faa konusundaki uluslararası hukuk sınırlarını aşa- 10 Güvenlik Konseyi aşağıdakilerden hangisi se-
ğıdakilerden hangisi açısından genişletmemiştir? bebiyle ortak güvenlik sistemini etkili olarak işlete-
A. Yabancı ülkedeki malvarlığına silahlı saldırıya memiştir?
karşı harekete geçme
A. Maddi sıkıntı
B. Gerçekleşmesi muhtemel olan silahlı saldırıya
karşı harekete geçme B. Askeri yetersizlik
C. Devlete silahlı saldırıya karşı harekete geçme C. Veto yetkisi
D. Haklara silahlı saldırıya karşı harekete geçme D. Üye devletlerin isteksizliği
E. Muhakkak silahlı saldırıya karşı harekete geçme E. Düzenleme yetersizliği

132
Uluslararası Hukuk I

Yanıtınız yanlış ise “Savaşı Ortadan Kaldır- Yanıtınız yanlış ise “Meşrû Müdafaa Hakkı-
1. D 6. E
ma Girişimleri” konusunu yeniden gözden nın Kapsamı ve Şartları” konusunu yeniden
geçiriniz. gözden geçiriniz.

neler öğrendik yanıt anahtarı


Yanıtınız yanlış ise “Kuvvet Kullanma Yasa- Yanıtınız yanlış ise “Savaşı Ortadan Kaldır-
2. E 7. A
ğının Kapsamı” konusunu yeniden gözden ma Girişimleri” konusunu yeniden gözden
geçiriniz. geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Meşrû Müdafaa Hakkı- Yanıtınız yanlış ise “Meşrû Müdafaa Hakkı-
3. D 8. C
nın Kapsamı ve Şartları” konusunu yeniden nın Kapsamı ve Şartları” konusunu yeniden
gözden geçiriniz. gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Meşrû Müdafaa Hakkı- Yanıtınız yanlış ise “Meşrû Müdafaa Hakkı-
4. B 9. B
nın Kapsamı ve Şartları” konusunu yeniden nın Kapsamı ve Şartları” konusunu yeniden
gözden geçiriniz. gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Meşrû Müdafaa Hakkı- Yanıtınız yanlış ise “Meşrû Müdafaa Hakkı-
5. A 10. C
nın Kapsamı ve Şartları” konusunu yeniden nın Kapsamı ve Şartları” konusunu yeniden
gözden geçiriniz. gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
7 Anahtarı

Birinci Dünya Savaşı sonrasına kadar savaş devletler için bir haktır; dolayı-
sıyla kuvvet kullanmak yasaklanmamıştır. Birinci Dünya Savaşından sonra
Milletler Cemiyeti Misakı, Briand-Kellog Paktı savaşın ortadan kaldırılma-
Araştır 1 sı girişimlerinde önemli yeri olan uluslararası belgelerdir. Bu belgelerle savaş
tam olarak yasaklanmamakla birlikte sınırlandırılmıştır. İkinci Dünya Savaşı
sonrası kurulan Birleşmiş Milletler savaşı tam anlamıyla yasaklayan bir düzen
oluşturmuştur.

Olayda savaş gemisinin batmasına neden olan torpidonun Kuzey Kore silah
envanterinde kayıtlı silahlarla örtüştüğü belirlenmiştir. Bu çerçevede, Güney
Kore’nin elindeki verileri BM Güvenlik Konseyi’ne götürerek, Kuzey Kore’ye
karşı çok daha sert tedbirler uygulanması için baskı yapacağı beklentisi üze-
rine Kuzey Kore’ nin ‘Yaptırıma gidilirse savaş dahil her türlü yanıt verilir’
Araştır 2 tehdidiyle karşılık vermesi günümüz uluslararası hukukun kurallarıyla bağ-
daşmaz. Çünkü devletler aralarındaki uyuşmazlığı kuvvet kullanma ile değil
barışçıl yollarla çözmelidir. Kuvvet kullanmak ve kuvvet kullanma tehdidinde
bulunmak yasaklanmıştır. Tek izin verilen güç kullanma meşru müdafaa ola-
bilir. Olayda meşru müdafaanın şartlarının uygun olması koşuluyla bu hakka
başvurabilecek olan Güney Kore’dir.

133
Uluslararası Hukukta Kuvvet Kullanımı

kaynakça
Acer, Y. ve İ. Kaya (2010) Uluslararası Hukuk, Temel Gündüz, A. (1998) Uluslararası Hukuk, Temel
Ders Kitabı, Ankara: Usak Yayınları. Belgeler, Örnek Kararlar, Geliştirilmiş 3. Baskı,
İstanbul: Beta.
Bozkurt, E. (2007) Uluslararası Hukukta Kuvvet
Kullanımı, Ankara: Asil. Doğan, İ. (2016) Devletler Hukuku, Ankara: Astana.
Buergenthal, T. ve S.D. Murphy (2007) Public Evans, M.D. (2010) International Law, Third
International Law, West Publishing Co., Forth Edition, Oxford University Press.
Edition.
Pazarcı, H. (2010) Uluslararası Hukuk, Ankara:
Case Concerning Military and Paramilitary Activities in Turan Kitabevi.
and against Nicaragua Judgement, I.C.J. Reports
Toluner, S. (2004) Uluslararası Hukuk Açısından
1986., p. 392. (Nikaragua Davası).
Türkiye’nin Bazı Dış Politika Sorunları,
Advisory Opinion on the Legality of Use of Nuclear Genişletilmiş 2. Baskı, İstanbul: Beta.
Weapons under International Law, Advisory
Tütüncü, A. N. (2006) İnsancıl Hukuka Giriş,
Opinion, 35 ILM 809, 827 (1996) (Nükleer
İstanbul: Beta.
Silahların Meşruluğu Danışma Görüşü).
Schmitt, N. (2013) Tallinn Manual on the
Case Concerning Armed Activities on the Territory of the Congo,
International Law Applicable to Cyber Warfare,
I.C.J., Judgement of 19 December 2005, Judgment,
Cambridge University Press, s. 49-52. Ayrıca
I.C.J. Reports 2005, p. 168. (Kongo Davası)
Türkçe kısa bir özeti için bkz: https://www.
The Corfu Channel Case (1949), I.C.J. Reports, p.4. mgk.gov.tr/index.php/siber-savasa-uygulanacak-
(Korfu Boğazı Davası) hukuk-hakkinda-tallinn-el-kitabi-uluslararasi-
siber-guvenlik-hukuku (21.03.2019).
Case Concerning Islamic Republic of Iran v. United
States of America, Judgment, I.C.J. Reports 2003, Yılmaz, E. (1992) Hukuk Sözlüğü, Ankara: Yetkin.
p. 161, parag. 51. (Petrol Platformları Davası, Oil
Ünal, Ş. (2005) Uluslararası Hukuk, Ankara: Yetkin.
Platforms).

134
Bölüm 8
Devletin Yargı Muafiyeti ve Diplomatik
İmtiyaz ve Muafiyetler
öğrenme çıktıları

Devletlere ve Temsilcilerine Uygulanan


İmtiyaz ve Muafiyetler
1 Bir devlete diğer devlet ülkesinde sağlanan
muafiyetleri tanımlayabilme Diplomatik İmtiyaz ve Muafiyetler

1 2
2 Bir devletin devlet ve hükümet başkanına 3 Bir devletin diplomatik temsilcilerine başka
veya askerlerine ve savaş gemilerine yurt ülkelerde tanınan imtiyaz ve muafiyetlerin
dışında tanınan statüyü tanımlayabilme içeriğini ve sınırlarını sınıflandırabilme

Anahtar Sözcükler: • Devletin Yargı Muafiyeti İlkesi • Egemenlik İşlemi • Devlet Başkanının Muafiyetler
• Savaş Gemisi • Yabancı Askerler • Nato • Diplomatik Personel • Diplomatik İmtiyaz ve Muafiyetler

136
Uluslararası Hukuk I

GİRİŞ lerin yapabileceği ve kamu otoritesinin kullanıldığı


Bu ünitede uluslararası hukukun en eski ve uy- işlemlere muafiyet tanıma yoluna gidilmektedir. Bu
gulamada en az sorun çıkartan alanlarından biri olan iki tür işlem arasındaki ayrımı yapmak her zaman
bir devletin kendisinin veya diplomatik temsilcileri- kolay olmamakta bu konu kimi zaman yasalarda
nin bir başka devletin ulusal hukuk düzeni içinde kimi zaman da yargı mercii önünde çözümlenmekte
kendi uluslararası hukuk kişiliğine bağlı olarak orta- ve genellikle işlemin önce doğasına bu yeterli olmu-
ya çıkan haklar ve borçlar ele alınmaktadır. Devlet- yorsa amacına bakılarak karara varılmaktadır. Yakın
lerin uluslararası alanda haiz oldukları egemenliğin zamanlarda açılan bazı davalarda uluslararası hukuk-
ulusal hukuklardaki bir yansıması sonucu ortaya ta jus cogens nitelikteki kuralların ihlali halinde mu-
çıkan söz konusu imtiyaz ve muafiyetler her devle- afiyetin geçersiz olduğu iddia edilmiş ancak mahke-
te hem kendi ulusal hukuklarında diğer bir devlete meler bu iddiaya olumsuz yaklaşmıştır.
ve onun diplomatik temsilcilerine nasıl davranması
gerektiğini ve bu amaçla alacağı tedbirleri düzenle-
mekte, hem de bunun gereği gibi yerine getirilme- Kamu sağlığı nedeniyle alınan kararlar
mesi halinde uluslararası alanda bu durumu düzelt- egemenlik işlemine örnektir. Diğer taraf-
mek için yapılması gerekenleri belirlemektedir. tan terörizmin finansmanı ve işkence suçu
kabul edilmemektedir.

DEVLETLERE VE
TEMSİLCİLERİNE UYGULANAN Bu konuda uluslararası örf ve adet hukuku-
İMTİYAZ VE MUAFİYETLER na göre bir devletin yabancı bir devlet mahkemesi
önünde yargılanamayacağı ilkesinin iki temel istis-
nası vardır: Taşınmazlara ilişkin ayni hak iddiaları
Devletin Yargı Muafiyeti İlkesi
ve muafiyetten vazgeçilmesi durumu. Yabancı bir
Devletlerin egemen eşitliği prensibi çerçevesinde devlet ülkesinde bulunan devlet gayrimenkullerine
bir devlete başka bir devlet ülkesinde tanınan hakla- ilişin ayni hak davaları bunlar diplomatik temsilcilik
rın başında devletin yargı muafiyeti ilkesi gelir. Ar- olarak kullanılmadıkça taşınmazın bulunduğu dev-
tık bir örf ve adet kuralı olarak kabul edilen bu ilke letin hukukuna ve mahkemelerinin yetkisine tabidir.
tarihsel olarak “par in parem non habet imperium” Yine devletlerin aralarında yaptıkları antlaşmalarla
yani eşitin eşit üzerinde egemenliği olmaz anlayışı- veya bir özel kişi ile yapılan ticari akitte yer alan bir
na dayanmaktadır. Bu ilkeye göre bir yabancı devlet şartla özel hukuka ilişkin birtakım uyuşmazlıkların
rızası olmadıkça başka bir devletin yargı organınca bir milli mahkeme önüne veya uluslararası tahkime
yargılanamaz ve cebri icraya tabi tutulamaz. Bu mu- götürülmesini önceden kabul etmeleri durumunda
afiyetten yararlanacak olanlar devletin kendisi, eylem bu yargı muafiyetinden vazgeçme olarak değerlendi-
ve işlemleri (kanunları, idare ve yargı kararları vb.), rilir. Ancak yargı muafiyetinden vazgeçme cebri icra
egemenlik yetkisini kullanan organları, resmi görev- muafiyetinden de vazgeçme anlamına gelmemekte
lileri, temsilcileri (diplomatik temsilciler için özel ku- ve devlet aleyhine verilmiş bir mahkeme kararının
rallar vardır), kamu yararına kurulmuş kurumları ve söz konusu devlete ait mallar üzerinde icrası için ay-
mallarıdır. Bu konuları ele alan 1972 tarihli Devletin rıca bir izin alınması gerekli görülmektedir. Devlet
Muafiyetine dair Avrupa Konvansiyonu ve 2004 ta- mallarına karşı cebri icra yapılabilmesi için bunların
rihli BM Devletlerin ve Bunların Malvarlığının Yar- şu sıralanan kamusal işlerde kullanılmıyor olması
gısal Muafiyeti Konvansiyonu bulunmaktadır. Ulus- gerekir: diplomatik misyon malları, askeri mallar,
lararası hukukta ve uygulamada muafiyet konusunda merkez bankası hesapları, devlete ait kültürel, tarihi
mutlak muafiyet ve sınırlı muafiyet şeklinde iki an- ve bilimsel eserler, devlet arşivleri.
layış mevcuttur. Günümüzde artık sınırlı muafiyet
2004 tarihli BM Konvansiyonu’nda şun-
anlayışı doğrultusunda devletlerin eylem ve işlemleri
lar devletler tarafından yapılan özel hukuk işlemi
“egemenlik işlemi” ve “özel hukuk işlemi” şeklinde
olarak sayılmıştır: mal veya hizmet satımına veya
ikiye ayrılmakta ve devlete özel kişilerin yaptığı tür-
sınaî veya mesleki nitelikteki ticari akit ve işlemler,
den işlem ve eylemlerinden doğan yükümlerine iliş-
borçlanma akitleri veya benzeri finansal nitelikte
kin davalarında muafiyet tanınmayıp sadece devlet-
işlemler. Devlete ait gemiler (uçak ve uzay gemileri

137
Devletin Yargı Muafiyeti ve Diplomatik İmtiyaz ve Muafiyetler

dâhil) bakımından bunlar hakkında yabancı ülke lıdır). Bununla beraber bunların resmi görevi sona
mahkemelerinde açılan davalarda muafiyete haiz erdikten sonra resmi görevi sırasında işlediği suçlar
oldukları kabul edilse de 1926 tarihli Kamuya Ait bakımından muafiyeti devam etse de şayet bu suçlar
Gemilerin Muafiyetine ilişkin Brüksel Antlaşması savaş suçu, insanlığa karşı suç, soykırım suçu veya iş-
ve buna ek 1934 Protokolü ticari amaçla kullanılan kence suçu oluşturuyorsa bu suçlar bakımından milli
devlet gemilerinin ticaret gemisi gibi muamele gö- mahkemeler önünde yargılama yapılabileceği yönün-
receği kuralını getirmiştir. de işaretler vardır (BM Adalet Divanı’nın 2002 tarihli
Tutuklama Müzekkeresi kararı, İngiliz Yüksek Mah-
kemesinin 2000 tarihli Pinochet kararı, İngiliz mah-
Konvansiyon’un bazı hükümleri uluslara- kemesinin eski İsrail dışişleri bakanı hakkındaki 2009
rası örf ve âdeti yansıtmaktadır. tarihli yakalama kararı). Bu muafiyetlerin yanında her
devletin ülkesinde bulunan yabancı devlet başkanı,
hükümet başkanı ve dış işleri bakanını ve bunlarla
1972 tarihli Devletin Muafiyetine Dair Avru- beraber seyahat eden aile üyelerini her çeşit saldırıya
pa Konvansiyonu ve buna ek Protokol’de de şu (maddi ve manevi) karşı koruma ve bu konuda gere-
konularda devletin yargı muafiyeti konusunda is- ken önlemleri alma yükümü vardır (1973 tarihli Dip-
tisnalar kabul edilmiştir: taşınmaz mallara ilişkin lomasi Ajanları dâhil Uluslararası Alanda Korunan
davalar, mallara ilişkin miras, iflas ve fikri haklar Kişilere Karşı İşlenen Suçların Önlenmesi ve Cezalan-
davaları, kişi veya mallara karşı haksız fiillere iliş- dırılması Sözleşmesi). Bu konuda Türk Ceza Kanunu
kin tazminat davaları (bunun için haksız fiilin ve 340-43. maddeler yabancı devlet başkanı, temsilcileri
failin dava açılan ülkede olması gerekir), iş görme ve bayrağına karşı suçları karşılıklılık şartı ile özel ola-
akdine ilişkin davalar (iş görenin çalıştıran ülke va- rak cezalandırma yoluna gitmiştir.
tandaşı olduğu durumlar ile görülen işin egemenlik
yetkisinin kullanılması ile ilgili olduğu durumlar Devletin Askeri Kuvvetlerinin ve
hariç), akitten doğan borç davaları, şirket ortaklığı
Savaş Gemilerinin Statüsü
davaları, fikri mülkiyet davaları ve ticari faaliyetlere
ilişkin davalar. Keza Konvansiyon akit taraf mah- Devletin kamu otoritesini kullandığının ka-
kemesinde dava açma veya açılmış bir davaya mü- bul edildiği ve bu çerçevede bazı muafiyetlere haiz
dahil olmanın da muafiyetten vazgeçme sayılacağı olduğu konulardan bir diğeri de devletin askeri
kuralını benimsemiştir. Bu konularda Türk Millet- kuvvetlerinin ve savaş gemilerinin statüsüdür. Bir
lerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Kanunu’nun devletin savaş gemisi o devletin egemenliğini tem-
33. Maddesi uyarınca “yabancı devlete, özel hukuk sil eder. Bu nedenle bir savaş gemisinin başka bir
ilişkilerinden doğan hukuki uyuşmazlıklarda yargı devletin deniz ülkesinde neden olduğu zarardan
muafiyeti tanınmaz” kuralı getirilmiştir. Bir devlete bayrak devletinin sorumlu olduğu ve tazminata
karşı açılan davanın ilmühaberi mahkeme tarafın- ilişkin talebin diplomatik yoldan yapılması gerek-
dan ilgili devletin dışişleri bakanlığına (elçiliğine tiği kabul edilir. Uygulamada da zarara uğrayan
değil) mahkemenin bulunduğu devletin diploma- devlet mahkemelerinin hiçbir surette olaya müda-
tik kanalları tarafından bildirilmelidir. hil olmadıkları görülmektedir. Bununla beraber bir
devlete mensup askeri kuvvetlerin resmi bir görevle
ve yabancı devletin rızası ile başka bir devletin kara
Devlet Başkanı ile Hükümet Başkanı ülkesinde uzun süre bulunmaları meselesi uluslara-
ve Dış İşleri Bakanının Yargı Muafiyeti rası hukuk tarafından ele alınmış ancak yeknesak
Yabancı devlet başkanı ile hükümet başkanı ve dış bir düzen oluşturulamamıştır. Ancak belli bir so-
işleri bakanının yargı muafiyeti de günümüzde artık runla ilgilenmek veya belli bir görevi ifa etmek üze-
bir örf ve adet kuralı hâline gelmiş olup hukuk dava- re yurt dışına ilgili ülkenin rızasını aldıktan sonra
ları bakımından sadece resmi işlemleri (Bunların res- gönderilen sivil özel misyon görevlileri için 1969
mi olmayan eylem ve işlemlerine ilişkin davalar ancak tarihli Özel Misyonlar Konvansiyonu yapılmıştır.
görevlerinin sona ermesinden sonra açılabilir), ceza Bununla beraber yabancı asker veya resmi görev-
davalarında ise her bakımdan muafiyetten yararlanır- lilerin casusluk veya örtülü operasyonlar gibi faali-
lar. (bunlar dışındaki devlet görevlilerinin muafiyeti yetlerde bulunmaları halinde ülke devletinin rızası-
resmi görevleri çerçevesinde kalan faaliyetlerle sınır- nın ortadan kalkacağı ve bu faaliyetlerin iç işlerine

138
Uluslararası Hukuk I

karışma ve hatta kuvvet kullanma yasağını ihlal et- muafiyete haiz oldukları ve bu açıdan ülke devle-
mesi halinde ilgili devlete müdahale hakkı vereceği tinin askeri birliğin disiplinine ve iç idaresine karı-
kabul edilmektedir. Uluslararası hukukta örtülü şamayacağı görüşü kabul görmektedir. Bu mesele-
operasyonlar ülke dışındaki politik, ekonomik ve ye özel bir düzen getiren antlaşma Türkiye’nin de
askeri şartları etkileme amacıyla yapılan ve bunla- taraf olduğu Kuzey Atlantik Antlaşması (NATO)
rı yapan ülkenin açıkça belli edilmediği eylemlere ve bununla bağlantılı 1954 tarihli Türkiye ile ABD
denilmektedir. Bunların arasında politik partilere Arasında Kuvvetlerin Statüsüne Dair Sözleşmenin
parasal ve benzeri destek verme, propaganda yap- (SOFA) Tatbikatına Dair Antlaşma’dır.
ma, siyasi suikastlar düzenleme, isyancılara silah Bu Antlaşma’ya göre vatana ihanet ve casus-
ve lojistik destek verme gibi faaliyetler yer almak- luk suçlarında gönderen devletin münhasıran
tadır. Bunların yanında askeri, politik veya ticari yetkili olduğu, ayrıca gönderen devletin malına,
nitelikte gizli bilgi toplama veya bu tür bilgilerin güvenliğine ve vatandaşına karşı yine o devletin
istenmeyen kişilerce öğrenilmesini engelleme gibi vatandaşınca işlenen suçlarda veya resmi vazifenin
amaçlarla yapılan casusluk faaliyetlerinin uluslara- ifası dolayısıyla işlenen suçlarda gönderen devle-
rası hukuka aykırı olup olmadığı tartışılmakta ve tin yargı yetkisini kullanmasında öncelik hakkı
kimi hukukçular bu tür faaliyetleri önleyici meşru olduğu kabul edilmiştir. Neyin görevin ifası sa-
müdafaa hakkına dayandırmaktadır. yılacağı gönderen devletin takdirindedir. Hukuk
davaları bakımından ise gönderen devlet askeri
mensubunun resmi vazifesini ifası sırasında vuku
Sivil özel misyon görevlileri antlaşma gö- bulan haksız fiil zararlarına ilişkin davalarda mua-
rüşmeleri yapmak, antlaşmanın uygulan- fiyetin ileri sürülebileceği ve tazminatın gönderen
masını denetlemek gibi görevler ifa eder. ve kabul eden devletçe beraberce ödeneceği, an-
cak resmi vazife dışındaki fiil ve ihmallerden ya da
hukuki mukavelelerden doğan borçlar bakımın-
Uluslararası hukukta ülke devletinin rızası ile dan muafiyetin iddiasının ileri sürülemeyeceği ve
o ülkede bulunan yabancı asker kişilerin görevle- kabul eden devlet mahkemelerinin yetkili olacağı
rini ifaları sırasında işledikleri suçlar bakımından kabul edilmiştir.

yaşamla ilişkilendir

Pakistan Cinayetle Suçlanan Amerikalı Görevliyi Yargılayacak.


Pakistan’da bir mahkeme iki kişiyi öldürmekle suçlanan tutuklu Amerikalı konsolosluk görevlisinin
yargılanacağını açıkladı.
Amerika, İslamabad Büyükelçiliği’nde sözleşmeli olarak çalışan Raymond Davis adlı güvenlik görev-
lisinin diplomatik dokunulmazlığı olduğunu, dolayısıyla derhal serbest bırakılması gerektiğini savunuyor.
Geçen ay ilk kez mahkemeye çıkarılan Raymond Davis, aynı gerekçeyle imzalaması gereken bel-
geleri imzalamayı reddetmiş ve Lahor’daki mahkeme duruşmayı 3 Mart tarihine ertelemişti. Duruşma
bugün 8 Mart’a ertelendi.
CIA ajanı olduğu söylenen Davis, geçen ay, Lahor’da, iki sivili vurarak öldürmüştü. Davis, saldırıya
hedef olduğunu ve kendisini savunmak amacıyla ateş açmak zorunda kaldığını ileri sürüyor. Davis, daha
sonra konsolosluktaki güvenlik ekiplerinden yardım istemiş ve olay yerine yetişmeye çalışan konsolos-
luk aracı yolda bir Pakistanlıya çarparak ölümüne sebep olmuştu.

Kaynak: http://www.turkishny.com/ hot-news/50-hot-news/48855.pakistan-cinayetle-suclanan-


amerikali-görevliyi-yargılayacak

139
Devletin Yargı Muafiyeti ve Diplomatik İmtiyaz ve Muafiyetler

ÖÇ 1 Bir devlete diğer devlet ülkesinde sağlanan muafiyetleri tanımlayabilme


ÖÇ 2 Bir devletin devlet ve hükümet başkanına veya askerlerine ve savaş gemilerine yurt
dışında tanınan statüyü tanımlayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

1985 yılında Türk Meltem


hücumbotu ile SSCB savaş
gemisinin Marmara’da çar-
pışmasına ilişkin ölen Türk
denizcilerin aileleri tarafın- Uluslararası hukukun diğer
Devleti tanıma ile diploma-
dan açılmış zararın tazmini kişiliği olan teşkilatların bir
tik imtiyaz ve muafiyetleri
davasında Yargıtay 1987 ta- devlet ülkesinde muafiyeti
ilişkilendirin.
rihli kararında Sovyet devle- olabilir mi tartışınız.
tinin yargı muafiyetine haiz
olduğuna karar vermiştir.
Sizce Yargıtay’ın kararı ye-
rinde midir?

DİPLOMATİK İMTİYAZ VE MUAFİYETLER

Diplomatik Misyon ve Personel


Yabancı bir devlet ülkesinde gönderen ülkenin kişiliğini temsil eden diplomatik temsilcilerin hukuki sta-
tüsü sorunu milletlerarası hukukun en eski konularındandır. Bu konudaki milletlerarası örf ve adet kuralları
1961 tarihinde kabul edilmiş olan Diplomatik İlişkilere dair Viyana Konvansiyonu’nda yazılı hâle getirilmiştir
(BMAD’nın 1980 tarihli Tahran’daki Amerikan Diplomatik ve Konsolosluk Personeli kararı). Bir diplomatik
misyonda çalışanlar temsil yetkisine haiz misyon şefi, diplomatik personel, idari ve teknik personel ve müstah-
demler olmak üzere dört gruba ayrılır. Misyon şefleri de büyükelçiler, ortaelçiler ve maslahatgüzarlar olarak üç
sınıftan oluşur. Misyon şefinin emri altında diplomat sıfatıyla çalışan müsteşar, başkatip, ikinci katip, üçüncü ka-
tip ve ataşeler bulunur (1994 tarih ve 4009 sayılı Dışişleri Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun).
Bir kişinin misyon şefi olarak atanabilmesi için bu kişiye gönderen devlet tarafından atamasının yapıl-
dığını gösteren bir güven mektubunun verilmesi ve kabul eden devletin de buna rıza göstermesi (agrément)
gerekir. Göreve başlamış misyon şefi kabul eden devlet tarafından istenmeyen kişi (persona non grata) ilan
edilirse gönderen devlet bu kişiyi ya makul bir süre içinde
geri çağırmak ya da görevine son vermek zorundadır. İs-
tenmeyen kişi ilan ederken kabul eden devletin herhangi
Diğer diplomatik ajanlar için sadece bir bir sebep göstermesi gerekmemektedir. Ancak uluslararası
liste verilir. hukuka göre diplomatik temsilcinin herhangi bir nedenle
yerinde bulunmaması veya geri çağırılması kendiliğinden
diplomatik ilişkinin bittiği anlamına gelmez.
Viyana Konvansiyonu’na göre diplomatik misyonların işlev ve amaçları; a) gönderen devleti temsil et-
mek (antlaşma görüşmelerini yürütmek, notaları iletmek vb.), b) gönderen devletin veya vatandaşlarının
çıkarlarını korumak, c) kabul eden devletle resmi görüşmeler yapmak, d) hukuka uygun yollarla kabul eden
devletle ilgili bilgi toplamak ve rapor vermek, e) gönderen devleti iktisadi, kültürel ve bilimsel olarak tanıt-
mak. Misyon bu görevleri yerine getirirken kabul eden devletin kanunlarına uymak, iç işlerine karışmamak
(gönderen devlet adına yapılan siyasi açıklamalar hariç), misyon binalarını amaç dışı kullanmamak ve ticari
faaliyette bulunmamak zorundadır. Diplomatik imtiyaz ve muafiyetleri incelerken bunları devletlere tanınan
yargı bağışıklığından ayırmak gerekir. Bu çerçevede örneğin bir büyükelçinin büyükelçilik binasının res-

140
Uluslararası Hukuk I

torasyonu için yapmış olduğu bir hizmet sözleşmesi kabul eden devlet bunları saldırılara karşı korumak-
ile ilgili bir hukuki uyuşmazlık çıktığında büyükel- la ve saldırganları cezalandırmakla yükümlüdür.
çinin görevi gereği yaptığı bu sözleşmenin tarafının Diplomatik personel bulunduğu ülkede kar amaçlı
gönderen devlet olduğu ve bu konuda kabul eden bir faaliyette bulunamaz. Diplomatlar tutuklana-
devlet mahkemelerinde diğer devlet aleyhinde açıla- maz ve zorla aranamaz. İstisnai olarak suçüstü du-
cak davanın diplomatik muafiyetlerden ziyade dev- rumlarda kısa süreli gözaltına alınabilir. Bu çerçe-
letlere tanınan yargı bağışıklığına ilişkin kurallara vede ceza davalarında diplomatik ajan tam bir yargı
göre çözümlenmesi gerektiği unutulmamalıdır. Bu muafiyetine haizdir. Hukuk ve idari davalarda ise
ve benzeri olaylarda meseleyi ele alırken olayla ilgili misyon faaliyetinde kullanılan taşınmaz malla ilgili
diplomatın devleti adına mı şahsı adına mı hareket olmayan diğer taşınmazlara ilişkin ayni hak dava-
ettiğinin dikkate alınması gerekecektir. larında, ajanın mirasçı olduğu davalarda ve ajanın
Diplomatik misyon binası ve burada çalışanlar gö- bir ticari işiyle ilgili davalarda yargı muafiyeti uygu-
revlerini gereği gibi yerine getirmek için birtakım do- lanmaz. Bu konularda açılmış davalarda mahkeme-
kunulmazlıklardan yararlanabilirler. Diplomatik iliş- lerin kararları ajanın kişi ve konut dokunulmazlığı
kilerin kesilmesi veya savaş durumunda dahi bunlar ihlal edilmedikçe icra edilebilir. Bunların dışındaki
devam eder. Bu çerçevede misyon binalarına ve araç- konularda da gönderen devlet diplomatik ajanına
larına misyon başkanının izni olmadan girmek, bura- karşı açılmış bir davada yargı muafiyetinden vazge-
larda arama veya cebri icra işlemi yapmak (misyonun çebilir. Diplomatik ajanın yurt dışından getirdiği
banka hesabı dahil), arşiv ve belgelere el koymak ya- şahsi bagajı ve kişisel eşyaları gümrükte aranamaz
saklanmış olup kabul eden devlet buralara herhangi ve bunlardan gümrük vergisi alınmaz. İstisnası it-
bir saldırı yapılmaması ve hasara uğratılmaması için hali kanunen yasak maddelerin varlığına ilişkin
uygun olan bütün önlemleri almak ve misyonun fa- ciddi nedenlerin bulunması hâlidir. Bu kişilerin
aliyetlerini sürdürebilmesi için gereken ortamı sağla- görevleri sırasında seyahat ederken transit geçtikle-
mak yükümü altındadır. Ancak bu dokunulmazlıklar ri ülkeler bunu engellememekle yükümlüdür. Mis-
kötüye kullanılmamalı ve şayet burada bir suç işlenirse yonda çalışan idari ve teknik personel ve bunların
veya adi suçlar işleyenler buralara sığınırlarsa misyon aile üyeleri ceza davalarında tam bir muafiyete ha-
şefi bunu mahalli makamlara bildirmeli ve gereğini izken hukuk davalarında sadece görevleri sırasında-
yapmalıdır. Her ne kadar kabul eden devlet suçun iş- ki eylem ve işlemler için bu muafiyeti ileri sürebi-
lenmesinin önlenmesi veya cezalandırılması için ge- lirler, müstahdemler ise yalnızca görevleri sırasında
reken tedbirleri alabilirse de her halükarda bu amaçla yapmış oldukları eylem ve işlemler açısından yar-
misyon şefinden izin alınmadan misyon binasına zor- gı muafiyetine haizdirler. Misyonda çalışıp kabul
la girilemez Siyasal nitelikte suç işleyenlerin misyon eden devletin vatandaşı olanlar sadece görevleri ile
binasına sığınma hakkı olup olmadığı tartışmalıdır ilgili faaliyetler açısından muafiyete haizdirler.
(BM Adalet Divanı’nın 1950 tarihli Haya de la Tor-
re kararı). Misyon faaliyetleri ile ilgili resmi haberleş- Konsoloslar
menin, üçüncü taraflara ifşa edilmiş bilgiler hariç, ve
diplomatik ajanların kişisel haberleşmesinin dokunul- Konsoloslar diplomatik ajanlar gibi siyasi tem-
mazlığı vardır. Diplomatik evrak veya resmi araçlarda silci olmayıp yetkileri yer ve konu bakımından
bulunan diplomatik çanta açılamaz ve alıkonulamaz. sınırlı resmi devlet temsilcileridir. Bu çerçevede
Kabul eden devlet misyon üyelerine ülkesinde seya- konsolosluk ilişkisi resmi diplomatik ilişki kurul-
hat etmek, kendi bayrak ve armalarını kullanmalarına madan da bulunabilir. Bunların hukuki statüleri
izin vermek ve ayrıca kamusal ve askeri yükümlerden 1963 tarihli Viyana Konsolosluk İlişkilerine dair
muaf tutmakla yü- Konvansiyon’da düzenlenmiştir. İki tür konsolos
kümlüdür. Misyon vardır: Meslekten yetişme memurlar ve memur ol-
binaları ve burada mayan fahri konsoloslar. Bunlar bir atama belgesi
kullanılmak üzere it- ile göreve gider ve gönderilen devletin izni (exequ-
hal edilen eşyalar her
dikkat atur) ile işe başlarlar. Her konsolosun kabul eden
türlü vergi, gümrük Türk Ceza Kanunu madde devlet ülkesinde antlaşma ile saptanmış bir faaliyet
ve harçtan muaf olup 342 bu duruma ilişkin özel bölgesi bulunur. Bir konsolos izin verilirse birden
misyon faaliyetleri ile bir düzenleme yapmıştır. fazla devletin konsolosluk işlevlerini ifa edebilir.
ilgili resmi işlemler de
vergilendirilemez.
Diplomatik personel ile bunların aile üyeleri ve Konsolosların faaliyet bölgesine, konso-
yaşadıkları konut ve kullandıkları araçlar diploma- losluk havzası denir.
tik dokunulmazlık ve muafiyetlerden yararlanır ve
141
Devletin Yargı Muafiyeti ve Diplomatik İmtiyaz ve Muafiyetler

Viyana Konvansiyonu’na göre konsolosun iş- ler. Mahalli makamlar konsolosların vazifelerinden
levleri şunlardır: biri olan tutuklu gönderen devlet vatandaşları ile
• Gönderen devletin ticari ve iktisadi çıkarları- görüşmelerini ve bu kişiye bir avukat bulmalarını
nı korumak ve bunlarla ilgili rapor vermek, sağlamak için tutuklu kişiyi bu haktan haberdar
etmek ve tutukluluk hâlini konsolosa bildirmek
• Gönderen devletin ve bu devlet mensubu
zorundadır. Konsolosluk memurları, binaları, ar-
özel ve tüzel kişilerin çıkarlarını korumak
şivleri ve çantalarının dokunulmazlığı vardır (fah-
ve bunlara kişisel meseleleri ile ilgili huku-
ri konsoloslar hariç) ve kabul eden devlet bunları
ki yardım ve koruma sağlamak,
korumak için gereken önlemleri almak zorundadır.
• Gönderen devlet vatandaşlarına pasaport Konsoloslar ceza davalarında dava görüldüğü sıra-
vermek veya buraya gitmek isteyen yaban- da tutuklanamazlar. Ancak ağır ceza davalarında
cılara vize vermek, mahkeme kararıyla bu mümkündür. Konsolosluk
• Gönderen devletle ilgili işlerde noterlik memurları ile idari ve teknik personel cezai, hukuki
yapmak, ve idari davalarda yalnızca konsolosluk işlevlerinin
• Gönderen devletin tabiiyetinde bulunan ifası sırasında yapılmış olan eylem ve işlemlerden
gemi ve uçaklarla ilgili işlemler yapmak. ötürü (trafik kazaları ve şahsi sözleşmeler hariç)
yargı muafiyetine haizdirler. Gönderen devlet bu
muafiyetten vazgeçebilir. Konsolosluk binaları ve
burada yapılan işlemlerden alınan harçlar vergiden
Kişisel meseleler tutuklanma, doğum, nü- muaftır. Konsolosluk memurlarının vergi, gümrük
fus, askerlik, miras, vesayet gibi durumlardır. ve diğer kamusal yükümlülüklere (askerlik, çalış-
ma izni, sigorta vb.) ilişkin muafiyetleri diplomatik
temsilcilerinki ile aynıdır. Fahri konsolosların ve
Bu vazifelerini yaparken konsoloslar kabul eden bulundukları binanın herhangi bir muafiyeti yoksa
devletin kanunlarına uymak, iç işlerine karışma- da bunların konsolosluk faaliyetleri ile ilgili eylem
mak, ticari faaliyette bulunmamak ve konsolosluk ve işlemlerinin cezai, hukuki ve idari konularda
binalarını amaç dışı kullanmamakla yükümlüdür- yargısal muafiyetleri mevcuttur.

araştırmalarla
ilişkilendir
1979 İran Devrimi sırasında ABD’nin Tahran Büyükelçiliği ve bazı konsoloslukları İranlı bazı silahlı
sivil gruplarca işgal edilerek bir kısım diplomatik ve konsolosluk personeli uzun süre rehin tutulmuş ve elçilik
arşivi yağmalanmıştır. Saldırı sırasında elçilik İran Dış İşleri Bakanlığından yardım çağrısında bulunmuşsa
da buna yanıt alınamamış ve işgal başladıktan sonra da İran hükümeti bunu sona erdirmek üzere herhangi
bir faaliyette bulunmamıştır. ABD konuyu BM Adalet Divanı’nın önüne taşımıştır. Divan 1980 tarihli Tah-
ran’daki Amerikan Diplomatik ve Konsolosluk Personeli hakkındaki kararında İran devletinin olaydan önce
gereken uygun tedbirleri almaması ve olaydan sonra hareketsiz kalmasının uluslararası hukukun devletlere
yabancı diplomatların kişisel güvenliğini ve diplomatik misyon binaları ile arşivlerinin dokunulmazlıklarını
temin etme yükümü yükleyen kurallarına aykırı olduğuna hükmetmiştir. İran devletinin söz konusu elçilik
görevlilerinin casusluk faaliyetinde bulundukları iddiasına karşı da Divan diplomatik imtiyaz ve muafiyetlere
ilişkin kuralların uluslararası topluluğun güven ve refahı için vazgeçilmez nitelikte olduğunu ve bunların hiç-
bir koşulda ortadan kaldırılamayacağını ifade etmiştir. Divan İran devletinin bu tür faaliyetler karşısında yine
uluslararası diplomatik hukuk kuralları içinde yer alan diplomatik ilişkileri kesme ve diplomatları istenmeyen
kişi ilan etme gibi yöntemlerle hakkını araması gerektiğine karar vermiştir.

Kaynak: BM Adalet Divanı’nın 1980 tarihli Tahran’daki Amerikan Diplomatik ve Konsolosluk


Personeli kararı, (1980) ICJ Reports.

142
Uluslararası Hukuk I

ÖÇ 3 Bir devletin diplomatik temsilcilerine başka ülkelerde tanınan imtiyaz ve


muafiyetlerin içeriğini ve sınırlarını sınıflandırabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

1993 yılında Türkiye’nin


Bern Büyükelçiliği önün-
de PKK sempatizanlarının
gerçekleştirdiği gösteri sıra-
sında göstericilere büyükel-
çilik binasından ateş edilmiş
ve bunun sonucunda bir Diplomatik temsilcilikle İstenmeyen adam ilanının
gösterici ölmüştür. Türki- uluslararası kişilik konusu- devletlerin ilişkileri üzerinde
ye Büyükelçisi ateş edenin nu ilişkilendirin. etkilerini değerlendiriniz.
kendisi olduğunu söylemiş
ve İsviçre hükümeti tarafın-
dan “istenmeyen adam” ilan
edilmiştir. İsviçre hüküme-
tinin kararı hukuka uygun
mudur?

143
Devletin Yargı Muafiyeti ve Diplomatik İmtiyaz ve Muafiyetler

ÖÇ 1 Bir devlete diğer devlet ülkesinde sağlanan


muafiyetleri tanımlayabilme

Bir devletin devlet ve hükümet başkanına veya


ÖÇ 2 askerlerine ve savaş gemilerine yurt dışında tanınan
statüyü tanımlayabilme

Devletlere ve Temsilcilerine Devletlerin yargı muafiyeti ilkesi gereği bir yabancı devlet rıza-
Uygulanan İmtiyaz ve sı olmadıkça başka bir devletin yargı organınca yargılanamaz ve
bölüm özeti

Muafiyetler cebri icraya tabi tutulamaz. Ancak günümüzde sınırlı muafiyet


anlayışı doğrultusunda devletlerin eylem ve işlemleri “egemenlik
işlemi” ve “özel hukuk işlemi” şeklinde ikiye ayrılmakta ve dev-
lete özel kişilerin yaptığı türden işlem ve eylemlerinden doğan
yükümlerine ilişkin davalarında muafiyet tanınmamaktadır.
Yabancı devlet başkanı ile hükümet başkanı ve dış işleri baka-
nının yargı muafiyeti de günümüzde artık bir örf ve adet kuralı
haline gelmiş olup bu kişiler özellikle resmi işlemleri bakımından
mutlak muafiyetten yararlanırlar. Yine bir devlete ait savaş ge-
milerinin ve yabancı bir ülkede bulunan asker kişilerin görevin
ifası sırasında meydana gelen olaylar bakımından muafiyete haiz
oldukları kabul edilmektedir.

Bir devletin diplomatik temsilcilerine başka ülkelerde


ÖÇ 3 tanınan imtiyaz ve muafiyetlerin içeriğini ve
sınırlarını sınıflandırabilme

Bir devleti başka bir devlet ülkesinde temsil etmekle görevlendi-


Diplomatik İmtiyaz ve
Muafiyetler rilmiş diplomat ve konsolosların görevlerini gereğince yerine geti-
rebilmelerini sağlamak üzere kendilerine ve çalıştıkları mekânlara
uluslararası andlaşmalarla garanti altına alınmış oldukça geniş
imtiyaz ve muafiyetler tanınmaktadır.

144
Uluslararası Hukuk I

1 1982 Falkland savaşı sırasında Arjantin uçak- 4 Suudi Arabistan yetkilileri tarafından Suudi
ları tarafından bombalanan Liberya bandıralı ge- Arabistan’da iken işkenceye uğradıklarını iddia eden
minin sahibi Arjantin devletine karşı Amerikan kişiler İngiliz mahkemesinde tazminat davası açmış,
temyiz mahkemesi kararında söz konusu devletin

neler öğrendik?
mahkemesi önünde tazminat davası açmış fakat
ABD mahkemesi davaya bakmaktan kaçınmıştır. bu konuda yargı bağışıklığına haiz olamayacağına
Bunun hukuki gerekçesi nedir? karar vermiştir. Bunun hukuki gerekçesi nedir?
A. Devletin yargı muafiyeti ilkesi. A. Suudi yetkililerin insan haklarını tanımamaları
B. Savaş gemilerinin yol açtığı zararlardan devletin B. Suudi Arabistan’ın bu suçu ülkesinde cezalan-
sorumlu olması kuralı dırmaması
C. Devlet gemilerinin muafiyeti kuralı C. Vücut dokunulmazlığı ilkesinin hukuken ko-
D. Savaş durumunda meydana gelen yan hasar runması kuralı
(collateral damage) ilkesi D. İşkence suçunun bir egemenlik işlemi sayılma-
E. ABD uygulaması ması
E. Evrensel yargı ilkesi
2 Japonya’da meydana gelen nükleer santral pat-
laması ertesinde Tayland hükümeti bu ülkeden mal 5 İngiltere’de Amerikalı askerlere eğitim hizmeti
ithalini sağlık gerekçesi ile durdurmuştur. Bu dur- veren birimin başındaki subay yanında çalışan İngi-
durma kararı nedeniyle zarara uğrayan Japon şirketi liz hocaya hakaret etmiş ve bu kişi de subayı İngiliz
Tayland aleyhine Japonya’da tazminat davası açmış mahkemesinde dava etmiştir. Mahkeme kararında
ancak mahkeme davaya devam edilemeyeceğine karar davaya devam edilemeyeceğine karar vermiştir. Bu-
vermiştir. Mahkemenin kararının gerekçesi nedir? nun hukuki gerekçesi nedir?
A. Meselenin Tayland’ın iç işleri ile alakalı olması A. Yabancı asker kişilerin görevlerini ifaları sıra-
B. Japon mallarına uygulanan tedbirin “ihtiyatlı- sında işledikleri suçlar bakımından muafiyete
lık ilkesine” uygun olması haiz olması
C. Kamu sağlığı nedeniyle alınan kararların ege- B. Olayın hakaret suçu olması
menlik işlemi olması C. Askerlikte hakaretin olağan sayılması
D. “Kirleten öder” ilkesi D. İngiltere ile ABD’nin müttefik olması
E. Devlet gemilerinin muafiyeti kuralı E. Evrensel yargı ilkesi

3 1995 yılında Gazze’de bomba yüklü bir 6 Nijerya savunma bakanlığının İngiltere’de bir
otobüsü patlatarak bir Amerikalı’nın ölümüne şirketle anlaşma yaparak aldığı çimentonun parası-
yol açan teröristin İran devleti tarafından finanse nı rejim değişikliği sonrası yeni Nijerya hükümeti
edildiği gerekçesi ile Amerika mahkemesinde İran ödemek istememiş ancak şirket tarafından açılan
aleyhine tazminat davası açan kurbanın ailesinin davada İngiliz mahkemesi Nijerya’nın yargı mua-
talebini mahkeme kabul etmiştir. Bunun hukuki fiyeti iddiasını uygun bulmamıştır. Bunun hukuki
gerekçesi ne olabilir? gerekçesi nedir?
A. Terörizmin finansmanının bir egemenlik işlemi A. Nijerya’da rejimin değişmiş olması
kabul edilmemesi B. Nijerya savunma bakanlığının muafiyete haiz
B. Özel kişilerin mağdur olmuş olması olmaması
C. Evrensel yargı ilkesi C. Çimento alım-satım işleminin bir özel hukuk
D. İran’ın terörist devlet kabul edilmesi işlemi sayılması
E. ABD ile İsrail arasındaki müttefiklik ilişkisi D. Nijerya’daki yeni hükümetin demokratik ol-
maması
E. Nijerya merkez bankasının İngiliz bankaların-
da hesabı olması

145
Devletin Yargı Muafiyeti ve Diplomatik İmtiyaz ve Muafiyetler

7 Amerika’nın Avusturya elçiliğinde çalışan 9 Karayolunda özel aracı ile hız yaparken dur-
Avusturya vatandaşı şahıs tam olarak belirtilmeyen durulan bir yabancı diplomatın aşırı derecede al-
güvenlik gerekçesi ile işten çıkarılmıştır. Buna karşı
neler öğrendik?

kollü olduğu anlaşılmış ve polis tarafından alkolün


ilgili şahıs Avusturya mahkemesinde işten çıkarma etkisi geçinceye kadar karakolda alıkonulmuştur.
tazminatı davası açmış ve mahkeme Amerika’nın Bu kararın hukuki gerekçesi ne olabilir?
yargı muafiyeti iddiasını kabul etmemiştir. Bunun
hukuki gerekçesi nedir? A. Diplomatik muafiyetlerin trafikte geçerli olma-
ması
A. Söz konusu şahsın Avusturya vatandaşı olması B. Diplomatların suçüstü durumlarda kısa süreli
B. Davanın iş görme akdine ilişkin bir dava olması gözaltına alınabileceği istisnası
C. Güvenlik gerekçesinin nedeninin belirtilmemiş C. Trafikte seyreden üçüncü kişileri zarardan ko-
olması ruma yükümü
D. Olayın elçiliğin işleyişi ile doğrudan alakalı ol- D. Diplomatların bulundukları ülkenin yasalarına
maması uyma yükümü
E. Evrensel yargı ilkesi E. Evrensel yargı ilkesi

8 Büyükelçilik binasının boyanması için elçili- 10 Türkiye’nin bir konsolosunca işlendiği ile-
ğin bulunduğu ülkedeki bir dekoratör ile anlaşma ri sürülen uyuşturucu kaçakçılığı davasına bakan
yapan büyükelçi yapılan işin kalitesini beğenmemiş yabancı mahkeme konsolosun tutuklanarak yargı-
ve işin bedelini ödememiştir. Dekoratörün açtığı lanması kararını vermiştir. Bu kararın hukuki ge-
davaya bakan mahkeme davaya devam etmeme ka- rekçesi nedir?
rarı almıştır. Bu kararın gerekçesi nedir?
A. Evrensel yargı ilkesi
A. Büyükelçinin diplomatik muafiyeti B. Uyuşturucu kaçakçılığının organize bir suç ol-
B. Binanın korunması ve bakımı için gereken ted- ması
birleri alma kuralı C. Suçun konsolosluk faaliyeti sayılmaması
C. İç işlerine karışma yasağı D. Konsolosun kaçma tehlikesinin olması
D. Büyükelçilik binasının dokunulmazlığı ilkesi E. Konsolosların muafiyetleri ile ilgili ağır ceza
E. Devletin yargı bağışıklığı ilkesi davaları istisnası

146
Uluslararası Hukuk I

1. A Yanıtınız yanlış ise “Yargı Muafiyeti İlkesi” 6. C Yanıtınız yanlış ise “Yargı Muafiyeti İlkesi”
konusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.

neler öğrendik yanıt anahtarı


2. C Yanıtınız yanlış ise “Yargı Muafiyeti İlkesi” 7. B Yanıtınız yanlış ise “Yargı Muafiyeti İlkesi”
konusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Diplomatik Misyon ve


3. A Yanıtınız yanlış ise “Yargı Muafiyeti İlkesi” 8. E
Personel” konusunu yeniden gözden geçiri-
konusunu yeniden gözden geçiriniz.
niz.

4. D Yanıtınız yanlış ise “Yargı Muafiyeti İlkesi” 9. B Yanıtınız yanlış ise “Diplomatik Misyon ve
konusunu yeniden gözden geçiriniz. Personel” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Devletin Askeri Kuvvet-


5. A 10. E Yanıtınız yanlış ise “Konsoloslar” konusunu
lerinin ve Savaş Gemilerinin Hukuki Statü-
yeniden gözden geçiriniz.
sü” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
8 Anahtarı

Bir devletin savaş gemisi o devletin egemenliğini temsil ettiğinden ve bir savaş
gemisinin başka bir devletin deniz ülkesinde neden olduğu zarar durumunda
Araştır 1 hiçbir surette zarara uğrayan devlet mahkemelerinin olaya müdahil olmaması
kuralı gereği Yargıtay’ın kararı yerindedir.

Uluslararası hukuka göre kabul eden devlet diplomatik misyon binalarını içindeki
diplomatik personeli meydana gelebilecek her türlü saldırı ve zarara karşı korumak
zorundadır. Ancak kabul eden devletin bu konuda gereken tedbirleri alamaması
Araştır 2 veya almak istememesi durumunda söz konusu şahısların ve gönderen devletin
gerekli korumayı sağlamak üzere meşru müdafaa hakkına başvurabileceği kabul
edilmektedir. Bununla beraber olayda olduğu gibi İsviçre hükümetinin büyükelçi-
yi “istenmeyen adam” ilan etmesi uluslararası diplomatik hukuka uygundur.

147
Devletin Yargı Muafiyeti ve Diplomatik İmtiyaz ve Muafiyetler

kaynakça
Acer, Y. ve İ. Kaya (2010) Uluslararası Hukuk Temel Pazarcı, H. (2010) Uluslararası Hukuk, Ankara:
Ders Kitabı, Ankara: USAK. Turan Kitabevi.
Aust, A. (2010) Handbook of International Law, Sur, M. (2006) Uluslararası Hukukun Esasları, 2nci
2nd Edit., Cambridge University Press. Baskı, İstanbul: Beta.
Brownlie, I. (1998) Principlesof Public International Toluner, S. (1989) Uluslararası Hukuk Dersleri
Law, 5th Edit., Clarendon Press. Devletin Yetkisi, 4ncü Baskı, İstanbul: Beta.
Foakes, J. ve E. Wimshurst (2005) State Immunity: The Foreign Relations Law of the United States,
the United Nations Convention and its effect, Volumes 1 and 2, 1990, American Law Institute.
Chatham House.

148

You might also like