You are on page 1of 2

1) Levinas bağlamında etik ilişkinin rolü nedir? Yüz ve başkası arasındaki ilişki nedir?

Levinas insan yüzünden hareketle bir etik düzlem kurmaktadır. Buna göre insan etiği tanrısal olan
insan yüzünde başlar. Bir yüzle karşı karşıya geldiğimizde onun varlığını bilebiliriz fakat öncelikle
kendimizin bir yüzü olduğunu anlarız, başkası dolayımıyla. Levinas etik ikilemden hareket ederek
öteki ve ben düşüncesini temel almıştır. Etik, öteki üzerine uygulanabiliyorsa ondan söz edebiliriz.
Bunu ise insanın yüzü bize sağlar. İnsanın yüzü salt kendi için olan bir şey değil, arkasında başka
şeyler barındıran durumdadır. Buna göre bir insan yüzüne baktığımızda sorumluluklarımızı görebiliriz,
onun hakkında bir şeyler düşünebiliriz. Bir ifade olarak karşımıza çıkar insan yüzü. İnsanın yüzünden
ruhunu görebiliriz belki de.

Yüz ile karşılaşmak bazen bir anımsana meselesidir. Öncelikle bize sorumluluklarımızı hatırlatır. Bu
zamandan sonra yüz bize kendini dayatır. Kendini göstermek için fırsat kollar… Yapmak istenilen ne
varsa bu yüz çerçevesindeki bakış ve ifadede kendini bulur kendini ona doğrultur. Levinas’ın etiği ilk
felsefe olarak konumlandırmak istediği nokta buradan hareketle düşünülmüş olmalıdır. Tüm o ifadeler
bizi etkiler ve bir davranış kalıbı oluşturmamıza imkân sağlar. Bu sayede hareket edebilmekteyiz. Yüz
bize bazı anlarda itaat ettirebilir ya da en azından bunu arzulayabilir. Zaten tartıştığımız şeyi etraflıca
incelediğimizde bir tahakküme ulaşmamız işten bile değildir. Etik, özneler arası bir tahakküm
ilişkisinde yumuşatıcı etki yapan bir hava yastığı gibidir. Kolay yoldan ele geçirebilmeyi sağlar. Tatlı
dilli olmak yılanı deliğinden çoktan çıkarmıştır. Bazı zamanlarda etik meseleleri pasif şiddet olarak
adlandırabiliyorum. Yüz bu şiddetin ilk ayağı ve dayanak noktasıdır. Bir bakış bizi sınırlandırır evet
ama şiddet diye üstünde durduğumuz şeyin kendisi de bir çeşit sınır çekme eylemi değil midir? Şiddet,
önce kişilere sonra toplumlara bir form vermek üzere işleyen bir sistemdir. Etik bunun karşısında gibi
görünürken bunu zorbalıkla değil zararsız nispeten tepki görmeyeceği bir yerden yapmaya çalışır. Yüz
bu bağlamda etiği zorbalık haline getirebilir bir potansiyele sahiptir. Levinas’ın belki de hayvanın
yüzünde etik olanı görememesinin sebebi hayvan yüzünün bir zorbalığı çağrıştırmıyor olmasındandır.
Çünkü iyiliğin olduğu yerde kötülük olması gerektiği gibi etik olanı görebileceğimiz bir yüzün
zorbalık potansiyelinin de bulunması gerekir gibi geliyor bana. Tabi bunları sezgisel olarak
söylüyorum.

4)Lyotard’ a göre postmodern toplumda bilgi nedir, bilginin yeri ve önemi nedir?

Bilgiye dair yürütülen tartışmaların hepsinde bilginin niteliği, nerede olabileceği, yapısı gibi şeyler
tartışıldı. Tüm düşünürler bilginin ve hakikatin neliğine dair araştırmalar yaptılar. Her dönemde her
savaşta her devrimde bilginin yönelimi ve yapısına dair çözümlemeler bulunduğu duruma ayak
uydurmak zorunda kaldı. Aslına bakılırsa bu bilgiyi çözümlemeye dair yapılan tüm tartışmalar bilgiye
bir değer biçmeye yönelikti. Endüstrileşmeyle birlikte bilgi belki de tarihte ilk kez değer sorunu
yaşamaya başladı. Bilgi rafa kaldırıldı mahiyetinde bir şey değil elbette. Bildik bilgi analizlerinden
farklı olarak yepyeni bir bilgi anlayışıyla karşı karşıyayız günümüzde. Fiziksel ya da manevi her şeye
değer biçildiği bu günlerde bilgi de artık alınıp satılan bir yapı kazanmıştır Lyotard ‘a göre. Bilgi güç
nesnesi haline gelmiştir. Elbette Francis Bacon da bilginin gücü getireceğini savunup düşüncesini
buna uygun olarak temellendirmeye çalışmıştı fakat onun bilgi-güç ikiliği finansal bir kaygıyla
oluşturulmuş değildi. Günümüzde bilgi sadece para edecek ve gücün devamlılığını sağlayabilecekse
değerlidir. Hakikat, özgürlük gibi bilgi kaynakları artık eski önemi yitirmiştir. Bilgi bir devamlılığa
götürebilecekse değerlidir. Aynı zamanda bilginin bilgisayar diline aktarılabiliyor olmasından da söz
eder Lyotard. Sanırım kitaplarda artık önemini yitirmeye başlayacak. Düz kâğıt üzerine yazılan hiçbir
şeyi okumak istemeyecek insanlar. Yazılım olarak kodlanabildiği sürece ciddiye alınacak tüm bilgiler.
Lyotard postmodernizm ’in bilimin seyrini de değiştirdiğinden bahseder. Bilime saygınlığını ve
yetkinliğini veren üstanlatı’nın yerini gücün arttırılmasına yönelik bilgi anlayışları aldığından dolayı
bilimsel söylem de bir nesne haline gelmiştir. Yalnızca para getirecek bilimlere yatırım yapılarak geri
kalanı kendi kaderlerine terk edilmiştir. Bu bilim için bir yıkım olmasa da anlatım tarzının değişmesi
eylem tarzının da değişmesine ön ayak olmuştur. Bu çağda bilgi entelektüel birikimimizi geliştirmek
için değil çıkara dayalı amaçla kullanılan bir meta haline dönüşmüştür. Lyotard bugün daha da
belirginleşecek olan bu saptamalarını önceden çok iyi analiz edebilmiştir. Kapitalizmin genişlemesiyle
birlikte insan algısı, yaşama biçimlerinden sonra modern insanın akli faaliyetleri de tek
tipleştirilmiştir. Özetle bilgi ve bilim alanlarının mahiyeti parasal kaygılara hizmet edecek şekilde
dönüşmüş aynı zamanda değerine değer katan bilgi mefhumu artık ikincil bir düzeye düşürülmüştür.
Asıl olan ise paradır.

You might also like