You are on page 1of 11

04.05.

2021 Gel ş m Ps koloj s

Caretta caretta yavruları

2.6.1. Dürtü ve Güdü Nedir?

Kalıtsal davranışlar, çgüdüseld r. İçgüdü ned r? Bunun ç n davranışın dürtü ve güdü le olan l şk s n konuşmamız gerek r. Organ zma, b r davranışa başlamaya ht yaç duyar. İhtiyaç se organ zmanın iç denge halinin korunmasını ya da
yen den oluşturulmasını sağlayan şeyd r. Davranış, organ zmaya bunları tem n etmel d r. Dolayısıyla organ zma, davranmak ç n öncel kle b r ht yaç duymalıdır. Örneğ n, organ zma acıkmış olsun. Bu ht yaç, davranışa g den yolda
organ zma ç n b r rahatsızlık oluşturmalıdır. Bu rahatsızlığa dürtü d yoruz. Dürtü, b r çsel ger l md r. Aynı örnekten devam edel m; organ zma, açlık dürtüsü duyuyor. Davranış, son tahl lde bu dürtüyü yok edecek olan faal yett r. Yan
serg leyeceğ davranış örnektek organ zmayı doyurmadığı sürece, organ zma davranmaya devam edecekt r. Dürtü duyan organ zma, duruma göre en uygun davranışı serg lemeye yönel r. Bu yönelmeye güdülenme d yoruz. Güdü, dürtüyü
ortadan kaldıracak davranışı hazırlayan çsel b r yönel md r. Örnektek organ zmamız avlanmaya güdülenm ş olsun. Bu güdülenme le serg led ğ avlanma davranışı onu doyurunca davranış sonlandırılır. Çünkü ht yaç ortadan
kaldırılmıştır. Dolayısıyla dürtü duymaz, dürtü olmadan da herhang b r davranışa güdülenmez.

Böcek avlayan kurbağa

İk tür güdüden bahsedeb l r z. İlk , ilkel (biyolojik) güdüler: Organ zmanın davranışa güdülenmeye kalıtsal olarak hazır olduğu anlamına gel r. D ğer se sekonder (psikolojik) güdüler: Organ zmanın o davranışa deney mler sonucunda
güdülenmes demekt r. İçgüdüsel davranışlar, organ zmanın b r davranışı serg lemeye b yoloj k olarak güdülenmes le serg lenen davranışlardır. Ps koloj k güdülenmeye de oruç tutma davranışını örnek vereb l r m. Organ zma, çok temel
olan b yoloj k b r ht yacına rağmen başka b r ht yacını karşılamak ç n, b yoloj k olarak değ l ps koloj k olarak güdülend ğ davranışı serg leyeb l r. B yoloj k ya da ps koloj k güdüler çatışırsa hang s n n öncel kl olacağı organ zmanın o
bağlamdak öncel kl ht yacına göre değ ş r.

2.7. Öğrenme Nedir?

Canlılar, b r uyaranla b r kere karşılaştıkları zaman serg led kler davranışın ş ddet n aynı uyaranla tekrarlı karşılaşmaları sonucunda değ şt reb l rler. Aynı uyaranla tekrar karşılaşıldığında davranışta meydana gelen azalmaya alışma,
artmaya se duyarlılaşma d yoruz. Burada lk defa organizmanın kendi deneyimi sonucunda davranışında meydana gelen bir değişimden bahset yoruz. Alışma ve duyarlılaşma, en temel öğrenme süreçler d r. Örneğ n duvar saat n n s z
rahatsız eden t k tak sesler n b r zaman sonra duymamak alışmadır. Son seste b r korku f lm zlerken evden gelen ufacık b r tıkırtıya çığlıklar atarak tepk vermek de duyarlılaşmaya örnekt r. Öğrenme, deney m neden yle davranışın
değ şmes d r; ancak bu değ ş m, kalıcı değ ld r. Öğren lm ş davranışlar, genell kle uzun süreli olur. Öğrenme bağlamı sürekl yse veya tekrar ederse bu süre daha da uzar. Tat lden sonra eve geld ğ n zde duvar saat n z n t k taklarını tekrar
duyab l rs n z ama evde b r müddet zaman geç rd kten sonra bu sesler artık tekrar duymadığınızı fark eders n z.

2.7.1. Klasik Öğrenme Nedir?

B r refleks, spes f k uyaranı dışında başka b r uyarana da serg leneb l r m ? Hatırlayacağınız üzere Pavlov, yanıtın evet olduğunu klasik koşullama le ortaya koymuştur. B r refleks kalıtsal olarak ortaya çıkaran spes f k uyaran le o refleks
açısında nötr olan (o refleks tet klemeyen) başka b r uyaran zamanda ve mekanda eşleş rse ve bu eşleşme sıklığı ne kadar artarsa, organ zmanın gelecekte o refleks o nötr uyaran tek başına ortaya çıktığında da gösterme olasılığı yüksel r.
Örneğ n köpekler, et kokusuna salya salgılarlar. Et kokusu, salya salgılama refleks n kalıtsal olarak ortaya çıkaran uyarandır. Fakat s z et kokusu her ortaya çıktığında z l de çalarsanız, köpeğ n z b r zaman sonra sadece z l çaldığında da
salya salgılayacaktır. Burada organizma, kalıtsal davranış repertuarında olan bir davranışı, o davranışın ortaya çıkmasında biyolojik olarak herhangi bir güdülenmeye neden olmayan nötr bir uyarana karşı da göstermeyi öğreniyor. Z le salya
salgılamaya ps koloj k olarak güdülen yor. Bu güdülenme de b yoloj k ht yaçla l şk l . Z l ses , yemeğ n s nyal oluyor. Bu bağlamda köpeğ n z le salya salgılaması adapt f açıdan etk l b r davranış değ l m d r? Çünkü s nd r m s stem n
yemeğe hazırlıyor. Tıpkı et kokusu g b . Yan canlılar, öğrenerek davranışlarının çevreler ne uyumu ç n sadece kalıtsal olan güdülenmelerle kısıtlı kalmıyor. Öğrenme, canlıların çevreler ne uyum sağlamasında genel b r yetenek olarak
karşımıza çıkıyor.

2.7.2. Operant Öğrenme Nedir?

Pek , b r organ zma kalıtsal davranış repertuarında olmayan davranışları da öğreneb l r m ? Bunun da yanıtı evet. En bas t nden operant koşullama ded ğ m z yoldan. Organ zma, ht yaçlarını g deren davranışları zaman ç nde daha sık cra
etmeye güdülen r. Örneğ n, b r ked y b r odaya hapsett ğ m z hayal edel m. Odanın ne kapısı ne penceres olsun. Ked , lk n tüm odayı dolaşacaktır muhtemelen. Belk b r köşeye şeyecekt r. İlk end şey atlattıktan b r süre sonra acıkmaya
başlar. Açlık dürtüsü g tg de ked y ele geç r r. Ancak bu ortam, bu dürtüyü ortadan kaldıracak uygun davranışları serg leyeb leceğ b r yer değ ld r. Örneğ n avlanamaz. Bu sefer akla yatkın olan olmayan b rçok şey yapmaya başlar. Odayı
y ce keşfetmek ç n her çatlağı tırnaklar mesela. Ked n n karnını doyurmak ç n yapab leceğ h çb r şey yoktur. Artık oda ç nde dört dönüyordur. Yüksek duvara doğru atladığını hayal edel m. Üst üste zıplarken tavandan m n k b r paket
mama düşsün. Ked , düşen şey koklar ve yenecek b r şey olduğunu tesp t ett ğ anda açlıktan gözü dönmüş b r halde o yemeğ tüket ver r. Artık daha az açtır. Daha sak nd r. B raz d nlen r. Açlık, zamanla tüm beden n tekrar ele geç r r. Y ne
nlemeye, m yavlamaya başlar. Duvara doğru tekrar zıplamaya başlar ve y ne b r paket mama gel r. Bu döngünün böyle devam ett ğ n düşünel m. B rkaç gün sonra ked , açlık duyduğunda olduğu yerde sak nce üç defa zıplamaya
güdülenm ş halded r. Acıkınca üç defa zıplar, ne b r eks k ne b r fazla. Ve y yecek gel r. Doymazsa b r daha zıplar. Y ne y yecek gel r. Doyunca b r daha zıplamaz çünkü ht yacı kalmamıştır. Acıkınca ve doyana dek üçer defa zıplayarak mama
alır.

2.7.3. Ödül ve Ceza Nedir?

Ş md sahne arkası. Bu h kayedek odanın tavanında b r ked ye ömrü boyunca yetecek kadar mamanın depolandığı b r mekan zma vardır. Odanın zem n kocaman b r tartıdır. Bu tartının ölçtüğü ağırlığın üçüncü defa sıfıra nmes le
tavandak mekan zmaya elektr k g der ve b r paket mama otomat k olarak odaya düşer. Buna Skinner kutusu den r. Ked n n bu mekan zmadan h ç haber yoktur. Olmasına da gerek yoktur. Ked m z, acıktığı zaman üç defa zıplamayı
öğrenm şt r. Zıplama davranışı, mama ödülü ç n b r araçtır. Ked m z n davranış repertuarına kalıtsal olmayan, yen b r davranış eklenm şt r. Bu odada acıkınca üç defa zıplamaya güdülenm şt r artık. Karnı tokken zıplama davranışı
görülmez. Çünkü mamanın ödül gücü düşmüştür. Tokken yemeğe ht yaç duymamaktadır. Zıplaması ç n acıkması gerek r. Bu h kayede ked m z n kaç zamanda kaç defa zıpladığında b r mama alacağını değ şt reb l r z. Bu değ ş kl klerle
ked m z n zıplama davranışının zaman ç ndek sıklık m ktarını etk leyeb l r z. Ya da bel rl b r davranışının sonucunda hoşuna g tmeyecek b r uyaranla karşılaşmasını sağlayarak o davranışın zaman ç ndek sıklığını azaltab l r z. Araçsal
öğrenmede b r davranışın zaman ç ndek sıklığını arttıran uyarana ödül, azaltana se ceza den r. B r davranış sonucunda hoşa g tmeyen b r uyaranın organ zmadan uzaklaştırılması o davranışın zaman ç ndek sıklığını arttıracağı ç n o
uyaranın yok olmasına da ödül der z. Ya da b r davranış sonucunda hoşa g den b r uyaranın organ zmadan uzaklaştırılması o davranışın zaman ç ndek sıklığını azaltacağı ç n o uyaranın yok olmasına da ceza der z.

https://cdn-ac kogret m. stanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/gel s m_ps koloj s /1/ ndex.html 11/76


04.05.2021 Gel ş m Ps koloj s

Truman Şov (1998) s ml f lmde b z m odamızdan çok daha büyük b r odanın öyküsü anlatılmaktadır

2.8. Tüm Bunlar Yeter Mi?

Gördüğünüz üzere canlıların davranışlarının b yoloj k veya ps koloj k nedenler vardır. B r canlının davranışları zaman ç nde b yoloj k sebeplerle de değ şeb l r, ps koloj k sebeplerle de. B r çocuğun davranışlarında gözlenen
karmaşıklaşmanın ger s nde büyük olasılıkla bu temel süreçler rol oynar. Burada davranışın uyaran-tepki ilişkisi olduğunu tekrar hatırlayalım. Ş md ye kadar karmaşıklaşmanın davranış tarafından b r l steye ulaştık: Refleksler, türe özgü
kalıplaşmış davranış örüntüler , alışma-duyarlılaşma, klas k öğrenme ve araçsal öğrenme. Genell kle beyn olan etobur canlılarda davranışın neden çok boyutlu olab ld ğ n , aynı uyaran karşısındak b reyler n neden farklı davranışlar
serg leyeb ld ğ n tartışmaya geçel m ş md . Bu tartışma ç n uyaranların algılanmasındak karmaşıklaşmayı ncelemem z lazım. Bazı canlılar neden dünyayı çok boyutlu algılar? Beynin bununla l şk l olduğundan söz etm şt m. Esas
evr msel baskının hız olduğunu, bu canlılarda davranışın görece hızlı cereyan ett ğ n söylem şt m.

2.8.1. Bireysel Davranış Farklarının Kökeni Nedir?

Hızın k bağlamı olduğunu düşüneb l r z. İlki, avların da genellikle avcıları gibi hızlı davranması. Y yecek kaynağına ulaşmak hayatta kalmak ç n elzemd r. Yem olmamak da öyle. Bu, tahm n edeceğ n z üzere hem av hem avcı üzer nde b r
doğal seçilim baskısı demekt r. Diğeri ise özelikle memelilerde gördüğümüz cinsel eşleşme süreci, yan cinsel seçilim baskısı. Y yecek kaynaklarına ulaşab len b reyler n evr msel açıdan etk l olab lmeler ç n üremeler de gerekl d r. Hem
eşler n hem eş arayan d ğer türdaşların hem de muhtemelen b rçok türden b rçok b rey n ştahını kabartan avların, uyum baskısı altında kuşaklar boyunca çok daha hızlanacaklarını tahm n edeb l r z. Ya da farklı davranışlar seç l me
uğrayacak ve yen türler ortaya çıkacaktır. Esk türler, kaynaklara ulaşımı yen türler tarafından kısıtlanacağı ç n zamanla yok olacaktır. Ya da davranışları esneteb lmek ç n uygun b yoloj k yet ler seç lecek, aynı tür ç nde kategor k olarak
farklı davranab len b reyler ortaya çıkacaktır. Canlılık tar h nde bu olasılıkların heps n n gerçekleşmekte olduğunu göreb l yoruz. Psikoloji açısından bizi ilgilendiren kısmı bireyin davranışlarını esnetebilmesi. Bunun ç n beyn n özell kle
etobur memel lerde daha katmanlı ve karmaşık b r yapıya dönüştüğünü b l yoruz. Etobur memeler ler n bu evr m , eşleşme ve avlanmanın güvenl şek lde sürdürülmes ç n b reyler üzer nde b r bağlam oluşturmuştur: Sürü.

2.8.2. Sürü Nedir?

Sürü hayatında—tıpkı avlanma ve ç leşmede olduğu g b —başka hızlı b reylerle b rl kte davranılır. Bu b reylerle b rl kte davranmak; avlanma, güvenl k, eşleşme g b parametrelerde tek tek b reyler n şanslarını arttırır. Bu grubun üyeler ,
artık sadece anlık av ve eşleşme ç n değ l, uzun sürel b rl kte yaşam ç n b rb rler n uygun şek lde algılamalıdır. Burada uyaran,—tıpkı eş ve avda olduğu g b —b r d ğer canlıdır. B ld ğ n z üzere canlılar davranır, hatta hayvanlar hızla
davranır. Sürü ç nde yaşayan organ zmaların etraflarında b rçok hızlı değ ş kl k olur. Bu organ zmalar bu değ ş kl klerle baş edeb lecek yet lere sah p olmalıdır. Bunun ç n bey n, örneğ n bellek üzer nden, değ ş kl klere rağmen b r
devamlılık algılar. Sürü organ zmalarında buna benzer b rçok yet gel şm şt r.

F l sürüsü

İlk sürüler n, yavrularına b r müddet bakım veren türler n bu bakıma neden olan bağlanmayı akrabalarına da yöneltmes yle ortaya çıktığını düşünüyoruz. Ancak zamanla akraba olmayan b reylerle de sürü olab len türler ortaya çıkmıştır.
D ğer sürü üyeler , organ zma ç n artık baskın uyaranlardır. Onların hızlı ve karmaşık davranışları organ zma tarafından parça parça duyumsansa da b r bütünlük ç nde algılanmalıdır. Ancak b r üyen n çevres n bütünlük ç nde algılaması
sürü ç n yeterl değ ld r. D ğer üyelerle b rl kte davranab lmek ç n b r de iletişim gerekl d r. Böylece farklı b reysel algılar eşgüdümleneb l r. Ps koloj de b rçok z h n model yle anlaşılmaya ve açıklanmaya çalışılan b r tuhaf olgu burada
bel rmekted r: Bilinç.

2.8.3. Bilinç ve Kültür Nedir?

B l nç, komada ya da der n b r uykuda değ lsen z mütemad yen deney mled ğ n z b r şeyd r. Uyaranları fark eders n z ve çevren zdek ler n o uyarana yönel k farkındalıklarını da fark eders n z. Böylece “sosyal” olursunuz. B l nc n evr msel
tar hte ortaya çıkmasının ardında, partner n algılarını doğrudan b lememek ve fakat onunla b r şek lde uyumlu davranmak ç n o algıları tahm n etmek baskısı olduğu düşünüleb l r. B reysel algının çok boyutlu b r hale gelmes le grup
algısının b reyler tarafından paylaşılması eşzamanlı süreçlerd r. Öznell k der nleşt kçe sosyall k karmaşıklaşmıştır. B z nsanlar, bu nedenle davranışlarımızı b l nc n ve kültürün çarklarıyla çeş tlend r r z. B z dünyayı kend m z n nasıl
algıladığını partner m z nk n de b ld ğ m z g b b l r z. Büyük kalabalıklar hal nde, b rl kte ve ahenk ç nde yaşayab lmek ç n partner m z n algılarını düzenleyeb ld ğ m z g b kend algılarımızı da düzenleyeb l r z. Bu noktada yukarıdak
davranış çeş tl l ğ l stes ne kültürel öğrenme de eklen r. Kültür, b r türün k kuşağı arasında b yoloj k olmayan yollarla aktarılan her şeyd r. Kültürel öğrenme, kültür üreten türler n öncek kuşaklardan gözleyerek ve/ya sembol k yollardan
b lg alab lmes d r. Bu öğrenme, salt davranışsal değ ld r ve b lg veren kaynağın sosyal bir sinyal üretmes gerek r. Örneğ n nsan yavrusu, ona b r şey öğretmeye kalktığınızda s z n bu n yet n z anlayab l r ve öğrett ğ n z şeyle lg l olmayan
davranışlarınızı görmezden gelerek öğrett ğ n z şey n ger s ndek mantığı kavrayab ld ğ n göstereb l r (Butler ve Markman, 2012). Bu, taklitten farklıdır.

https://cdn-ac kogret m. stanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/gel s m_ps koloj s /1/ ndex.html 12/76


04.05.2021 Gel ş m Ps koloj s
B r nsan klanın hatıra “fotoğrafı”

2.9. İnsanın Psikolojik Gelişiminin Kaynağı Nedir?

Çocuklarımızın sosyal s nyaller algılama yet ler b yoloj kt r. Bu yet ler, onların dünyayı nasıl çok boyutlu algılayab lecekler ne yönel k b r potans yel yaratır. Uyaranların çok boyutlu algılanması, tepk ler n de çeş tlenmes yle l şk l d r.
Hatırlayacağınız üzere, gel ş msel ps koloj n n esas meseles n n b rey n davranışında gözlenen bu değ ş m olduğundan söz etm şt m. Gel ş msel ps koloj n n kurucularından added len Piaget’n n z h nsel gel ş m model , doğuştancı olsa da
evr msel b r açıklama sunmaz. Dolayısıyla gerçek anlamda b yoloj k temell b r model değ ld r. Ancak çocukların dünyayı zamanla nasıl çok boyutlu ve karmaşık algıladıklarını ayrıntılı olarak tasv r eder (P aget, 1970, 1971). Evr msel ve
kültürel öykü, b r d ğer kurucu olan Vygotsky’n n çalışmalarında mevcuttur. Vygotsky, aynı dünyanın çok boyutlu algılanmasının çocuğun türe özgü evr msel potans yel le kend ne özgü kültürel deney m n n b rleşmes nden
kaynaklandığını vurgular (Vygotsky, 1978, 1987). Burada deney m oldukça öneml d r. İnsan deney m özel b r çevrede gerçekleş r. Bu çevre kültüreld r. Başka nsanları ve kültürel olguları çer r. İnsan, partnerler yle b rl kte araçlar yaratıp
kullanarak çevres ne müdahale eder, onu da değ şt r p dönüştürür. B reyler ve toplumlar arasındak davranış farklarının ps koloj k temeller konusunda Vygotsky öneml ölçüde b r parad gma kurucu olmuştur. Vygotsky’e göre çocuğun
gelişimi üç zaman ekseninin çakışmasıyla vuku bulur: Türünün milyonlarca yıllık evrimi, kültürünün binlerce yıllık tarihi ve kendisinin ömrü. Bunlar gelişimin üç kaynağını yaratır: Beden, toplum ve birey. B r nsanın davranışları, b yoloj k ve
kültürel aktarımın ömür boyunca b rleşmes yle, kültürel b r çevrede, b r k ml olarak değ ş me uğrar, karmaşıklaşır ve dönüşür.

2.9.1. Piaget'nin Organizmacı Paradigması

P aget ve Vygotsky, gel ş msel ps koloj tar h boyunca sürecek temel tartışmaları karşılıklı eleşt r lerle b ç mlend rm ş kurucu s mlerd r. P aget, aslen b r zoologdur. B lg n n doğası ve hayvanların dünya hakkındak b lg ler nasıl ed nd kler
üzer ne çalışmıştır. Çalışmaları onu nsanların b lg ed nme süreçler ne dek sürüklem şt r. Ona göre nsanlar dünyayı akt f şek lde tems l etmekted r. Bunu şema kavramıyla tanımlar. Uyaranların her türde aynı şek lde tems l ed lmed ğ n
b len P aget, b r nsanın da uyaranları her zaman aynı şek lde tems l etmed ğ n fark etm şt r. Yan çevre, her tür ç n farklı olduğu g b her organ zmanın gel ş m sürec nde de farklı şek llerde algılanır. P aget, bu noktada b r nsanın çevres yle
g rd ğ epistemolojik l şk n n sıçramalı b r gel ş msel trend zled ğ n gözlem şt r. Ona göre nsan yavrusu, bel rl per yotlarla değ şen davranışlarıyla çevres n farklı yaşlarda farklı algıladığını fade etmekted r. Bu değ ş m n kaynağı, P aget'e
(1970, 1971) göre b yoloj kt r.

Jean P aget (d.1896-ö.1980)

İnsanlar, d ğer hayvanların da yaptığı g b ama k m konularda da tamamen kend ler ne özgü b r şek lde b lg ler n oluştururlar. P aget, bu dev n m , zamanı geld ğ nde gerekl çevresel şartlarla buluşursa ortaya çıkan b r d z sıralı b yoloj k
yetenek paket şekl nde tanımlamıştır. Bu yetenekler, somuttan soyuta doğru g der ve zamanla b rb r üzer ne b ner. Öncek yetenek görülmeden sonrak görülmez; ve yen yetenek, esk s n çererek onu ortadan kaldırır. İnsan, b r yeteneğ
ortaya çıkarmaya en hazır olduğu gel ş msel dönemde o yetenekle lg l çevresel etk lere oldukça hassastır. Buna kritik dönem den r. P aget'ye göre gel ş m, olgunlaşma le çevren n en elver şl şek lde kes şt ğ aralıklarda sıçramalar yaparak
lerler. Böylece her b r aşamadak yetenek, nsan yavrusunun çevres yle g rd ğ l şk dek z h nsel b r dengesizliği çözerek tekrar b r denge durumu yaratır. Bu şek lde ürett ğ m z b lg ler n geçerl l ğ ve dolayısıyla davranışlarımızın da
çevrem zle uyumu artar. P aget, bu gel ş m n erken ergenl ğe kadar çarpıcı ve hızlı olduğunu vurgulamıştır. D kkat edersen z P aget, ep stemoloj k gel ş m problem ne b yoloj n n term noloj s n kullanarak yaklaşmaktadır. Ona göre bu
gel ş m n tamamen nsana özgü b r z rves vardır ve o z rveye varab len nsanların gel ş m genel olarak tamamlanmıştır. Bu z rve, sembol k tems ller üzer ne şlem yapab lme yeteneğ d r.

2.9.2. Vygotsky'nin Tarihsel-Bağlamsal Paradigması

P aget, bebekl kten ergenl ğe doğru çok d nam k b r şek lde vuku bulan ep stemoloj k gel ş m z yades yle ayrıntılı tasv r etm şt r. Ancak onun teor k açıklamalarında neden sorusunun s stemat k yanıtlarına pek rastlanmaz. P aget, gel ş m
ç n b yoloj k b r kaynak tasavvur eder ancak çel şk l b r şek lde evr msel b r öykü sunmaz. Ayrıca nsan yavrusunun doğuştan get rd ğ gel ş m potans yel n ortaya çıkarab lmes ç n gerekl görse de çevrey gel ş m n b r kaynağı olarak
düşünmez. B r süre tıp eğ t m almış b r hukukçu, f lolog ve öğretmen olan Vygotsky (1978, 1987) se nsan yavrusunun b yoloj k varlığının zaman ç nde ps koloj k ve toplumsal b r varlığa dönüşümünü açıklamaya çalışmıştır. Vygotsky,
P aget'n n s stemat k gözlemler ne pek t raz etmemekted r. Onun eleşt r s , P aget'n n açıklamalarındak nedensel l şk ler n idealist kalmasınadır. Yan P aget'n n tüm t t zl ğ ne rağmen amp r k düzeyde bet msel kaldığını, nedensel
l şk ler salt teor k ele aldığını düşünmekted r. Onun bireyci, bağlamsız ve tarih üstü açıklamalarını problemli görmektedir.

Vygotsky'e göre nsan türü özel b r sürü hayvanıdır. İnsan davranışları, sadece b yoloj k yollardan bel rlenmez; ve nsan, gel ş m sırasında doğa karşısında tek başına değ ld r. İnsan, çevres ndek nsanlarla etk leş me g rerek, onları
gözleyerek ve onlarla paylaştığı semboller üzer nden yen becer ler kazanır. Bu becer ler, bel rl b r kültürdek araçlar üzer nden kayıt altına alınmıştır. Çocuğun dünya le d ğer nsanlar hakkındak algı ve b lg ler n değ şt reb lmes ne
yararlar. İnsan türü, antropolojik açıdan araç tasarlayıp geliştirebilmesi ve araç kullanarak araç yapabilmesiyle karakterizedir. İnsan yavrusu, bu araçlarla çevr l olan, özel b r çevreye doğar. Bu araçları çselleşt rerek gel ş m n n b yoloj k
sınırlarını aşacak şek lde kend ne ve çevres ne müdahale eder.

Lev Vygotsky (d.1896-ö.1934)

Vygotsky'e göre nsan yavruları, bu araçlar sayes nde d ğer nsanlarla etk leş mlere g rerek öğrenmeye evr msel olarak mot ved r. Bu etk leş mlerde nsan yavruları, başkalarının d kkatler n , algılarını, bellekler n ve davranışlarını kontrol
edeb ld kler g b kend b yoloj k yetenekler olan d kkatler n , algılarını, bellekler n ve davranışlarını da kontrol etmey öğren rler. Böylece b yoloj k varlıklarını toplumsal b r varlığa dönüştürürler. Bu çerçevede sosyal etkileşim, Vygotsky
için gelişimin esas kaynaklarından biridir. Çevreyle araçlar kullanarak g r len etk leş m, çocuğa kalıtımsal davranışlar ve/ya temel öğrenme süreçler n n ötes ne geçmek ç n özel b r tar hsel bağlam sunmaktadır. Bu konudak en etk l araç,
hatta Vygotsky'e göre “araçların aracı,” d ld r. D l aracılığıyla çocuk, b reysel algılarının ötes ndek kültürel b lg lere ulaşab lme kab l yet kazanır (Yıldız, 2020). D l n çselleşt r lmes ve kend ne yönel k kullanımıyla b rl kte çocuklar, b yoloj k
kapas teler n yüksek ps koloj k süreçlere dönüştürürler. Böylece d kkatler seç c leş r, algıları zeng nleş r, bellekler güçlen r ve davranışları b reyselleş p çeş tleneb l r.

Vygotsky'e göre gel ş m, P aget'n n dd asının aks ne, ömür boyu ve anbean gerçekleş r; fakat, P aget'dek g b , y ne b r k msel b r süreçt r. Bu süreçtek n cel b r k mlerden n tel ksel dönüşümler zuhur eder. İnsanlar, kendi başlarına
yapabildikleri şeylerden, yapamadıkları ama etkileşime girdikleri insanların yapabildikleri şeylere doğru, o insanlarla birlikte yapabildikleri şeyleri adım adım içselleştirerek gelişirler. Gel ş m n yayıldığı bu alana Vygotsky “proksimal (yakınsak)
gelişim” dem şt r. İnsanın b reysel gel ş m , hem tür oluştan hem de sosyal etk leş mlerden kazandıklarının bu etk leş msel alanda fade ve kend ne mal ed lmes d r. Gördüğünüz üzere Vygotsky gel ş m tar hsel ve toplumsal b r bağlamda
ama her nsan ç n bireysel olarak ele almaktadır.

https://cdn-ac kogret m. stanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/gel s m_ps koloj s /1/ ndex.html 13/76


04.05.2021 Gel ş m Ps koloj s

Bölümü b t rd ğ n zde Gattaca (1997) s ml f lm zlemen z tavs ye eder m

Bölüm Özeti

  Ps koloj b l m , b reyler n davranış çeş tl l ğ n nceler. Ps koloj n n b r parçası olan gel ş msel ps koloj , b r b rey n davranışlarının zaman ç ndek değ ş m ve dönüşüm örüntüler n de nceler. Bölüm boyunca bu değ ş m ve dönüşüm
kaynaklarını ve süreçler n anlamaya çalıştık. Öncel kle b rey, öncek kuşaklardan gelen b yoloj k enformasyonun çevreyle etk leşmes sonucunda b r d z davranış serg leyeb lme kapas tes yle dünyaya gelmekted r. Bunlara kalıtsal
davranışlar d yoruz. B rey n çevres ne uyumlu davranışlar serg leyeb lme yollarından b r d ğer se öğrenmed r. Öğrenme, b rey n kend deney mler sonucunda davranışlarında meydana gelen görece kalıcı değ ş mlerd r. Dolayısıyla b rey n
ya tür oluşu ya da kend deney mler neden yle bel rl b r şek lde davranacağını söyleyeb l r z. B reysel deney m, davranış çeş tl l ğ n n ps koloj k eksen n oluşturmaktadır. Ancak sıra nsan türüne geld ğ nde davranış çeş tl l ğ , kalıtsal ve/ya
temel öğrenme prens pler yle öngörülemeyecek derecede artab lmekted r. Bu büyük davranış çeş tl l ğ n n arkasında yatan ps koloj k süreçler anlamak ç n farklı b reyler n dünyayı nasıl farklı algılayab lecekler ne odaklanmamız
gerekt ğ n tartıştık. Bu çerçevede gel ş msel ps koloj n n kurucularından sayılan P aget'n n ep stemoloj k gel ş m model b ze yardımcı olab l rd . P aget'ye göre nsan yavrularının çevrey algılamaları olgunlaşmaya bağlı olarak
değ şmekted r. Çocuklar, her b r olgunlaşma evres nde dünyayı o evren n z h nsel örgütlenmes temel nde akt f olarak tems l etmekte ve o z h nsel tems ller arasında veya üzer nde o z h nsel kapas te n spet nde şlem yapab lmekted r.
B yoloj k zem nde kurgulanan bu görüşe göre çocukların dünyadan b lg ed nme yolları değ şt kçe davranışları da değ şmekted r. P aget'n n bu görüşünü eleşt ren Vygotsky'e göreyse nsan yavruları dünyayla tek başlarına l şk ye g rmezler.
İnsan, evr msel olarak sosyal yet lerle donanmıştır. Bu yet ler sayes nde öncek kuşaklardan sadece b yoloj k yollardan değ l, kültürel yollardan da b lg ed neb lmekted r. B yoloj k varlık, bu kültürel yollardan gelen kaynakları
çselleşt rd kçe dönüşüme uğramaktadır. İnsan gel ş m , öncek kuşaktan aktarılan b yoloj k ve kültürel malzemen n sosyal etk leş mler sırasında bütünleş p b rey n yüksek ps koloj k süreçler ne dönüşmes yle meydana gelmekted r. Bu
nedenle Vygotsky, sosyal etk leş m gel ş m n ana kaynaklarından b r olarak değerlend rmekted r.

Kaynakça

Butler, L. P., ve Markman, E. M. (2012). Preschoolers use ntent onal and pedagog cal cues to gu de nduct ve nferences and explorat on. Child Development, 83(4), 1416–1428.

Dürüşken, Ç. (1994). Ant kçağ’da ‘psykhe’ kavramına genel b r bakış. Felsefe Arkivi, 75-85.

P aget, J. (1970). Genetic epistemology (E. Duckworth, Çev.). New York: Columb a Un vers ty Press.

P aget, J. (1971). Biology and knowledge: An essay on the relations betweenorganic regulations and cognitive processes (B. Walsh, Çev.). Ed nburgh: Ed nburgh Un vers ty Press.

Vygotsky, L. S. (1978). Mind in Society: The Development of Higher Psychological Processes. Cambr dge, MA: Harvard Un vers ty Press.

Vygotsky, L. S. (1987). Th nk ng and speech. The collected works of L. S. Vygotsky, Vol. 1. Problems of general psychology (R. W. R eber & A. S. Carton, Ed.). New York, NY: Plenum.

Yıldız, T. (2020). The most e ect ve element n conceptual zat on s soc al nteract on, not source or modal ty: a new model of the conceptual development n ch ldren. Learning, Culture and Social Interaction, 24, 100377. DOI:
10.1016/j.lcs .2019.100377

https://cdn-ac kogret m. stanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/gel s m_ps koloj s /1/ ndex.html 14/76


04.05.2021 Gel ş m Ps koloj s

Ünite Soruları

1. "Halet ruh ye" ne demekt r?

A) Ps koloj

B) Depresyon

C) Ruh durumu

D) Nefes

E) Mantık

2. Hang s canlıların ortak özell kler nden b r değ ld r?

A) Çoğalma

B) Davranış

C) Oks jenl solunum

D) Kalıtım

E) Adaptasyon

3. Hang s doğrudur?

A) Refleksler ç n bey n şarttır.

B) Öğrenme ç n bey n şarttır.

C) Bellek ç n bey n şarttır.

D) Algılama ç n bey n şarttır.

E) Duyumsama ç n bey n şarttır.

4. Başı olan b r organ zma ç n hang s denemez?

A) Beyn vardır.

B) Bel rl b r davranma yönü vardır.

C) Alıcı nöronları ve/ya duyu organları başta yoğunlaşmıştır.

D) Reflekslere ht yacı kalmamıştır.

E) Yüzü davranma yönünded r.

5. Hang s yanlıştır?

A) Klas k öğrenmede organ zma, kalıtsal davranış repertuarı le kısıtlıdır.

B) Organ zma, operant öğrenme le yen davranışlar kazanab l r.

C) Klas k öğrenme bağlantısal değ ld r.

D) Operant öğrenme bağlantısaldır.

E) Alışma ve duyarlılaşma bağlantısal değ ld r.

6. Vygostky’e göre hang s nsan gel ş m n n zaman eksenler nden b r değ ld r?

A) Türün evr m

B) Kültür tar h

https://cdn-ac kogret m. stanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/gel s m_ps koloj s /1/ ndex.html 15/76


04.05.2021 Gel ş m Ps koloj s
C) B rey ömrü

D) Gel ş m evreler

E) Anbean gel ş m

7. Hang s proks mal gel ş m alanıyla lg l değ ld r?

A) Şemalar

B) Araçlar

C) Sosyal etk leş m

D) Yapab len başkası

E) İçselleşt rme

8. P aget’n n teor s hang s le tanımlanab l r?

A) Organ zm k

B) Bağlamsal

C) Mekan k

D) Kes ts z

E) Tar hsel

9. Ep genet k hakkında hang s doğrudur?

A) Ep genet k, organ zmanın öğrend ğ şeyler n genler ne geçmes d r.

B) Tek yumurta k zler arasındak farklılıkların sebeb ep genet k olab l r.

C) Ep genet k ve çevresel faktörler, organ zmanın genler n değ şt r r.

D) Genler n çalıştırılması, ep genet k ve çevresel faktörlerden etk lenmez.

E) Ep genet k yapı ve süreçler, organ zmanın çevres ne uyumunu sağlar.

10. Hang s sosyal davranışlardan b r değ ld r?

A) B rl kte avlanma

B) B rl kte savunma

C) İlet ş m

D) Sosyal h yerarş

E) Göç

CEVAP ANAHTARI

1. c 2. c 3. d 4. d 5. c 6. d 7. a 8. a 9. b 10. e

https://cdn-ac kogret m. stanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/gel s m_ps koloj s /1/ ndex.html 16/76


04.05.2021 Gel ş m Ps koloj s

3. FİZİKSEL BÜYÜME VE MOTOR GELİŞİM- DİNAMİK SİSTEMLER TEORİSİ ÇERÇEVESİNDE YENİ YAKLAŞIMLAR

Giriş

Motor gel ş m; yaşam boyunca hareket n gerekler , b rey n b yoloj s ve çevre koşulları arasındak etk leş m n meydana get rd ğ motor davranıştak sürekl değ ş md r. Motor becer ler n ed n lmes n n sab t b r zamanı yoktur. Her becer
öncek motor kazanımların b r ürünüdür ve sonrak kazanımlara katkı sağlar. Bu bölümde gebel kten doğum sonrasına motor gel ş m süreçler ve d nam k s stemler teor s n n motor gel ş me da r açıklamaları ele alınacaktır.

3.1. Fiziksel Büyüme ve Gelişme

İnsan gel ş m gebel ğ n başlangıcından t baren başlar, yaşam boyu devam eder ve ölümle sonlanır. Yumurta ve sperm n b rleş m gebel ğ n başlangıcını bel rler ve gebel kle başlayan doğum önces gel ş m, doğumla sona erer.

Büyüme ve gel ş m kavramları sık sık b rb rler n n yer ne kullanılsa da her b r b r farklılığa vurgu yapar. En sade anlamda f z ksel büyüme b r k ş n n beden n n, uzuvlarının olgunlaşma süres boyunca uğradığı bedensel büyüme olarak
açıklanır (Gallahue, Ozmun ve Goodway, 2020) ve boy uzaması, k lo artışı, d şler n çıkması, beden oranlarının değ şmes , kem k ve kas gel ş m , s n r s stem ve duyu organlarının gel ş m n g b süreçler çer r (Gümüşdağ ve Yıldırım, 2018).

En sade anlamda gel ş m se b r k ş n n zaman ç nde fonks yon düzey ndek değ ş kl kler anlamına gel r (Gallahue, Ozmun ve Goodway, 2020). Büyüme ve gel şmen n temposu bel rl dönemlerde hızlanma ve yavaşlamalar le seyreder.
Değ ş k beden kısımları ve organları farklı hızlarda gel ş m göster r. Beden kısımlarının gel şmes nde ve bu gel ş m n hızında b reysel farklılıklar söz konusudur. Genel olarak gel ş m baştan ayağa, merkezden dışa doğru b r yol zler
(Gümüşdağ ve Yıldırım, 2018).

Dünyaya gelen her b rey, henüz anne karnında ken f z ksel olarak gel şmeye başlar. Dünyaya geld ğ nde de bu gel ş m hızlanarak devam eder. Önceler refleks olarak kend n gösteren hareketler n bazıları, refleks olarak ömür boyu devam
ederken, bazıları da zamanla organların b l nçl olarak kullanılması le motor becer lere dönüşür. Nefes alıp vermek ya da göz kırpıştırmak ömür boyu b rey n stem dışında da olsa devam eden refleks f hareketlerken tek ayak üzer nde
sekmek ya da kâğıt kesmek, organların kullanımının b l nçl olması le yapılan eylemlerd r. Motor gel ş m değ ş kl klere uğrasa da yaşam boyu devam devam eden b r süreçt r (Gümüşdağ ve Yıldırım, 2018).

Doğum önces ve erken bebekl k boyunca nsan vücudunun büyük b r oranını baş oluşturur. Yen doğmuş b r bebeğ n başı beden n n d ğer kısımlarına göre daha gen şt r. Boynunda çok az güç vardır, başını d k tutamaz ama bazı reflekslere
sah pt r. On k ay çer s nde bebekler oturab l r, ayakta durab l r, eğ leb l r ve genell kle yürüyeb l r hale gel rler. Bu esnada bebeğ n f z k gel ş m k türlü b r örüntü tak p eder. Bu örüntülerden lk sefalakaudal lkes d r; bu lkeye göre en
erken büyüme da ma en tepede yan “başta” gerçekleş r ve yukarıdan aşağıya doğru b r sey r zler. İk nc s se proks mod stal örüntüdür; büyüme vücudun ortasından uçlarına doğru gerçekleş r. Örneğ n bebek, eller n , parmaklarını kontrol
edemeden önce gövde ve kol kaslarını kontrol eder (Santrock, 2016).

Ş md döllenmeden doğum sonrası lk k yıla kadar olan büyüme ve gel şme seyr n ele alacağız.

3.1.1. Doğum Öncesi Fiziksel Gelişim

Döllenme le b rl kte, doğum önces gel ş m n öyküsü başlar. Doğum önces gel ş m n lk dönem , döllenm ş yumurta dönem yan z got dönem d r (Gebel ğ n başlangıcı- 1. Ha a) (Berk, 2013). Gebel k z gotun, uterus duvarına yapışması
le başlar. İlk ha ada döllenm ş yumurtanın boyutunda b r değ ş m olmaz. İlk ha anın sonunda z got b r nç’ n 0.01’ kadar b r gen şl kted r. Döllenm ş yumurtaların yaklaşık %50’s n n lk üç aylık süre ç nde düştüğü tahm n ed lmekted r
(Gallahue, Ozmun ve Goodway, 2020). İk nc ha a le gel şmekte olan canlıyı koruyan amn yon, bes n keses , plasenta, göbek bağı g b yapılar bu dönemde b ç mlenmeye başlar (Berk, 2013).

Z got k dönem tak p eden Embr yonal Dönemde (2. Ha a-2. Ay) embr yon k hücreler n katmanlar hâl nde farklılaşması başlar. İlk ay sonunda, hücren n üç katmanında bel rg n derecede b r şek llenme meydana gel r. Duyu organları ve
s n r s stem n n gel şt ğ ektoderm şek llenmeye başlar. Mezoderm; kas, skelet ve dolaşım s stem nden sorumludur. Endoderm; boşaltım s stem ve salgı bezler nden sorumludur. Embr yon k dönem n sonunda, vücudun bütün parçaları bu
üç çeş t hücre t p nden gel şm ş olur ve lkel olarak yapılanır. Özel hücreler, bes n n organ zmaya taşındığı ve atıkların organ zmadan atıldığı plasenta olarak şek llen r. D ğer özel hücre katmanları da göbek kordonu dışından embr yoyu
saran amn yon zarını oluşturur (Gallahue, Ozmun ve Goodway, 2020). Beş la sek z nc ha alar arasında b rçok dış beden yapısı b ç mlen r ve dokunma duyusu gel şmeye başlar. En hızlı doğum önces değ ş kl kler embr yo dönem nde
meydana gel r. Beden n bütün parçaları b ç mlenmekte olduğundan embr yo olumsuz etk lere açıktır fakat embr yonun büyümes ndek kısa zaman aralığı c dd zarar olasılıklarını sınırlandırır (Berk, 2013).

Embr yonal evreden sonra gelen Fetüs dönem gebel ğ n sonuna kadar devam eden en uzun doğum önces dönemd r. Bu büyüme ve b tme evres sırasında canlı, özell kle dokuzuncu ha adan y rm nc ha aya kadar hızla büyür (Berk,
2013). Fetüs dönem n n lk aşaması olan erken fetal dönemde (3 - 6 ay) yen anatom k özell kler n oluşumu gerçekleşmese de fetüs bu dönemde kontrol ed lemeyen çeş tl faktörlerden kolayca etk leneb l r. Üçüncü ayın sonunda fetüs,
yaklaşık 8 cm uzunluğundadır. C nsel değ ş m devam eder, d ş kökler oluşur, m de ve böbrek fonks yon kazanır ve ses teller oluşmaya başlar. Üçüncü ayın başında lk refleks f hareketler h ssed l r. Fetüs, ağzını açıp kapar, yutkunur,
yumruğunu sıkar ve hatta refleks f olarak başparmağını emer. Gel ş m hızı, dördüncü ayda en hızlı sev yeded r. Dördüncü aydak ağırlık ve boy, üçüncü aydak ölçüler k ye katlar (Gallahue, Ozmun ve Goodway, 2020). Dokuz la on k nc
ha alar arasında dış c ns yet organları y ce b ç mlenm şt r ve fetüsün c ns yet açıkça bell hale gel r (Berk, 2013). Hareketler, anne adayları tarafından lk kez fetal dönem n lk evres nde h ssed l r. Der , saç ve tırnaklar bel rg nleş r. İç
organlar gel ş m ne devam eder ve gerçek anatom k boyutlarına yaklaşır. Bütün vücut geç c olarak lanugo den len çok yumuşak b r tüy tabakası tarafından kaplanır. Doğumdan sonra b raz kalmakla b rl kte lanugo, genel olarak doğumdan
önce dökülür (Gallahue, Ozmun ve Goodway, 2020). On üç la y rm dördüncü ha alar arasında hızla büyümey sürdüren fetüs sese tepk ver r halded r. Embr yo örtüsü ve nce tüy örtüsü fetüsün der s n amn yon sıvısı ç nde çatlamaktan
korur (Berk, 2013). Altıncı ayın başında, fetüs yaklaşık 33 cm boyuna ve 0.45 kg ağırlığına ulaşır. Bu ay boyunca, fetüsün üçüncü aydan ber kapalı olan göz kapakları açılır (Gallahue, Ozmun ve Goodway, 2020); gözler ışığa duyarlıdır (Berk,
2013).

Fetüs dönem n n k nc aşaması geç fetal dönemd r (7-9 Ay). Yed nc aydan t baren fetüs, ağırlığını üçe katlar. Der altında ağlı c lt katmanı oluşur ve fetüse yalıtım ve bes n desteğ sağlar. Yed nc ay boyunca fetüs, büyük olay ç n d nlen r
g b genel olarak sess zd r. Doğumdan sonrak lk ha alarda özel b r bakım gerekt rse de fetüsler n büyük b r bölümü yed nc aydan sonra yaşarlar. Sek z nc ve dokuzuncu aylarda fetüs daha akt f olmaya başlar. Doğum sürec fetüsün değ l,
plasenta ve uterus kaslarının kasılması le başlar (Gallahue, Ozmun ve Goodway, 2020). Fetüsler n büyük çoğunluğu doğuma hazırlık olarak baş yukarıda konumuna döner (Berk, 2013). Gebel ğ n yaklaşık kırkıncı ha asında doğum
meydana gel r. Gebel k dönem n n normal değ ş m aralığı 38 la 42 ha a arasındadır. Normal b r çocuk doğumda bebek 48-53 cm uzunlukta ve 3-4 kg ağırlığındadır (Gallahue, Ozmun ve Goodway, 2020).

3.1.2. Doğum Süreci ve Bebeklikte Fiziksel Gelişim

Doğum sürec evreler hal nde meydana gel r. İlk evre en uzunudur. Rah m kasılmaları başlangıçta 15-20 dak ka aralıklıdır ve uterustan doğum kanalına doğru hareket eder. Bu süre b r dak ka aralığa kadar ner. Kasılmalar kadının
serv ks n n esnemes ve açılmasını sağlar. Bu evren n sonundan t baren kasılmalar serv ks yaklaşık 10 cm açarak gen şletm ş olur. İlk çocuğuna sah p olan kadın ç n bu lk evre yaklaşık 12-16 saatler arasında sonlanır. İk nc evre bebeğ n
başının serv ks kanalına doğru hareket le başlar ve annen n beden nden tamamen çıktığı zaman sonlanır. Her kasılma le anne, bebeğ aşağı doğru ter. Bebeğ n başı çıktıktan sonra kasılmalar her dak ka olmaya başlar. Doğum sonrası
evre se üçüncü evred r. Bu evre doğum evreler ç nde en kısasıdır, b rkaç dak kada sonlanır. Plasenta, göbek kordonu ve d ğer membranlar bu evrede ayrılır (Santrock, 2016).

Doğumdan sonrak lk k yıldak gel ş m çok şaşırtıcıdır. Çocuk; m n c k, yardıma muhtaç, sürekl yatan ve kısmen harekets z b r varlıktan oldukça büyük, özerk, ayakta duran ve akt f b r çocuk olma yönünde lerleme kaydeder. Çocuğun
f z ksel gel ş m motor gel ş m üzer nde bel rl etk lere sah pt r. Mesela, baş ölçüsü çocuğun denge gel ş m n etk leyecekt r. El ölçüsü, değ ş k boyutlardak objelerle olan temas b ç m , güç gel ş m n ve yer değ şt rme hareketler n n
başlangıcını etk leyecekt r. Beden oranlarındak artış eş t değ ld r ve baştan ayağa, merkezden dışa gel ş m lkes nden etk len r (Gallahue, Ozmun ve Goodway, 2020).

Yen doğan dönem genel olarak doğumdan sonra lk k ya da dört ha ayı oluşturur. T p k olarak b r yen doğan 48-53 cm uzunluğundadır ancak kafa boyutu bu uzunluğun yaklaşık dörtte b r kadardır. Oransal olarak büyük kafa boyutu,
çocuğun denge kazanımını ve dengey devam ett rmes n güçleşt r r. Gövden n bacakların uzunluğuna oranı 4’te 3'tür. Gözler, yet şk n ölçüsünün yarısı; gövde, b r yet şk n boyutunun y rm de b r kadardır. Erkek çocuğun doğum ağırlığı, kız
çocuğun doğum ağırlığından yaklaşık %4 daha fazladır. Yen doğanının k losunda çevresel ve kalıtımsal faktörlere bağlı olarak değ ş mler gerçekleş r (Gallahue, Ozmun ve Goodway, 2020).

Yen doğanın doğum ağırlığı, annen n sosyoekonom k düzey ve beslenmes le yakından l şk l d r. Düşük doğum ağırlığına sah p ve erken doğmuş bebekler eğer yeters zl kler çok ağır değ lse yaşıtlarını yakalama eğ l m nded r. Uygun
büyüme; düzenle beslenmey , olumlu sağlık koşullarını ve uygun b r çevrey gerekt rmekted r. Kısmen yeters z beslenen ya da hasta olan b r çocuğun büyüme hızı yavaşlar ve sonra hastalığın sonlanası ya da yeterl beslenme le b rl kte
normal yörünges nde yen den hızlanır (Gallahue, Ozmun ve Goodway, 2020).

Yen doğanın gel ş m ve büyümes açısından doğumla k yaş arasında uyku ve uyanıklık örgütlenmes oldukça öneml d r. Yen doğan b r günde genell kle yaklaşık 18 saat uyur (Santrock, 2016). Bebeğ n toplam uyku süres yavaş yavaş
azalır. Bebek 2 yaşına geld ğ nde günde 12-13 saat uykuya gereks n m vardır. Zamanla uyku-uyanıklık örüntüsü güneş n batış ve doğuşuna uyarlanmış b r plana doğru geç ş yapar. Yen doğanların gündüzden çok gece uyumalarına karşın
uyku-uyanıklık döngüler nde doygunluk ve açlık öneml b r bel rley c d r. Değ şen uyku-uyanıklık döngüler bey n gel ş m nden kaynaklanmakla b rl kte toplumsal çevre tarafından da etk lenmekted r (Berk, 2013). Yen doğan b r bebek
ağırlığının her 453 gramı ç n günde 50 kalor tüketmeye ht yaç duyar. G tt kçe artan b r görüş olarak, bebeğ n anne sütü le beslenmes nek sütüne nazaran hem bebek hem anne açısından üstünlüklere sah pt r (Santrock, 2016).

İlk yılda, hem ağırlıkta hem de uzunlukta hızlı artış görülür. Doğum ağırlığı, beş nc ayda k ye, lk yılın sonunda üçe ve 30 ayın sonunda da dörde katlanmaktadır. Boy uzunluğu, lk doğum gününde yaklaşık 76 cm’ye ulaşmaktadır. Altı
aydan sonra, normal b r çocukta göğüs bölges baş çevres nden daha hızlı büyümekte ve bu büyüme yaşla beraber artmaktadır. İk nc yıldak f z ksel büyüme, hızlı adımlarla devam etmes ne rağmen lk yıldan daha yavaştır. İk yaşlarında
sıradan b r erkek çocuğunun boyu yaklaşık 89 cm, ağırlığı se 12.7 kg'dır. Kızlar yaklaşık 86 cm ve yaklaşık 12 kg'd r. Büyüme baştan ayağa, merkezden dışa b r sıra zled ğ nden, beden parçalarının ölçüsündek artış eş t değ ld r. Üst kolun
büyümes , alt kol ve el n büyümes nden önde g tmekted r. Baş büyümes bebekl kten sonra yavaşlar; gövde büyümes orta hızda lerler; kol büyümes daha hızlı ken, el ve ayak büyümes çok hızlı olmaktadır (Gallahue, Ozmun ve Goodway,
2020).

3.2. Motor Gelişim

Motor gel ş m; yaşam döngüsü boyunca hareket n gerekler , b rey n b yoloj s ve çevre koşulları arasındak etk leş m n meydana get rd ğ motor davranıştak sürekl değ ş md r. Bu gel ş m sürec yaşla l şk l d r fakat yaşa bağlı değ ld r.
Hareket yetenekler n n ve hareket becer ler n n kazanımı açısından her çocuk kend zaman ç zelges nde tek başınadır. Gel ş m n yaş dönemler sadece bel rl davranışların gözleneb ld ğ yaklaşık zaman aralıklarını tems l eder. Bu dönemler
aşırı değer vermek gel ş m sürec n n devamlılığı, hassas yet ve b reysell ğ kavramlarını zedeleyeb l r (Gallahue, Ozmun ve Goodway, 2020). Motor gel ş m modeller n n en öneml ler nden b r Gallahue’n n “Üç Ayaklı Kum Saat ” Model d r.
Yaşam boyu süren motor gel ş m süreçler ve ürünler , Kum Saat model kullanılarak kavramsallaştırılmıştır. Gallahue’n n “Üç Ayaklı Kum Saat Model nde” hareket becer ler n n, b rey n b yoloj s n n ve öğrenme ortamı koşullarının nasıl
etk leş mde bulunduğu açıklanmaktadır. B rey n kum saat n “kum” (örneğ n, hayat nesnes ) le doldurmasını sembol ze eder. Kum saat n n ç ne hayat nesneler koymak gerekmekted r. Bu kum k farklı kaptan kum saat n n ç ne g rer.

https://cdn-ac kogret m. stanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/gel s m_ps koloj s /1/ ndex.html 17/76


04.05.2021 Gel ş m Ps koloj s
Bunlardan b r s çevre, d ğer se kalıtımdır. Kalıtımsal kabın b r kapağı vardır, genet k yapımız gebel kte bel rlenm şt r ve kabın ç nde kum m ktarı sab tt r. Ancak çevresel kabın kapağı yoktur; bu sayede kum yığınına yan çevreye sah p
olab l r ve kum saat n ze daha fazla kum doldurab l rs n z. Bu modele göre kum saat n n tabanından yukarıya doğru sırayla hareket dönemler ; refleks f hareketler, lkel hareketler, temel hareketler ve özelleşm ş hareketler dönem
şekl nded r (Gallahue, Ozmun, Goodway, 2000).

https://cdn-ac kogret m. stanbul.edu.tr/auzefcontent/19_20_Guz/f z ksel_buyume_ve_motor_gel s m/6/ ndex.html

Refleksler yen doğanın en açık örgütlü davranış örüntüler d r. B r refleks bell b r uyarılma b ç m ne doğuştan ve otomat k b r tepk d r. Bazı refleksler n yaşamda kalma değer vardır. Kökseme refleks anne sütü le beslenen b r bebeğ n
meme başını bulmasına yardım eder. Eğer emme otomat k olmasaydı, türümüzün b r kuşak ç n b le yaşamda kalma olasılığı çok düşük olurdu. Moro refleks n n ya da kavrama refleks n n bebekler n anneler ne tutunmalarına yardım etm ş
olab leceğ ne nanılmaktadır (Berk, 2013). Ş md bazı refleksler nceleyeceğ z.

3.2.1. Yenidoğan Refleksleri

Refleksler nsan hareket n n lk şekl olup motor gel ş m sürec yle lg l öneml b lg ler sağlar. Bebeğ n refleks f davranışları yen doğan dönem nde b r nc l b lg toplama kaynağıdır. İlk refleks f davranışlar le sonrak steml hareketler
arasında b r bağ olduğu görülmekted r. İlkel refleksler n çoğu bebeğ n yaşamıyla lg l ken ( lkel yaşamsal refleksler) d ğerler doğumdan sonra 9-15. Aylarda oluşan stem hareketler n (duruşa l şk n refleksler) öncüsüdür. İlkel refleksler n
k ana fonks yonu; beslenme ve korunmadır. Duruşa l şk n refleksler konusunda se öneml tartışmalar söz konusudur. Son yıllarda bu refleks f hareketler n daha sonrak steml hareketler n temel n oluşturduğu varsayılmış ve
göster lm şt r. Bu konuya l şk n detaylı anlatım d nam k s stemler başlığı altında yer almaktadır. İlkel refleksler; Moro ve rk lme refleksler , arama ve emme refleks , palmar yakalama refleks , bab nsk ve plantar kavrama refleks , as metr k
ve s metr k ton k boyun refleksler g b reflekslerd r. Duruşa l şk n refleksler se steml hareketlere benzer; çekme refleks , emekleme refleks , adımlama ve yüzme refleks g b refleksler duruşa l şk n reflekslerd r (Gallahue, Ozmun ve
Goodway, 2020).

İlkel refleksler

İlkel refleksler bebeğ n beslenmes ve korunması le yakından lg l olan reflekslerd r.

Moro ve rk lme refleks

Moro ve rk lme refleks bebeğ sırt üstü yatırıp, bebeğ n karnına haf fçe vurarak ortaya çıkarılab l r. Bu refleks bebeğ n öksürmes ya da hapşırması g b kend çıkardığı b r ses b le uyarab l r. Bu refleks uyarıldığında kollar an den ger l r ve
parmaklar açılır. Bacaklar ve ayak parmakları da aynı hareket yapar (Moro refleks ). Sonra kollarını kend ne doğru çekerek ( rk lme refleks ) b r kucaklama hareket yapar (Berk, 2013). Moro refleks doğuştandır ve tak p eden 6 ay boyunca
görülür (Gallahue, Ozmun ve Goodway, 2020). İnsanın evr msel geçm ş nde bebeğ n annes ne yapışmasına yardım etm ş olab l r (Berk, 2013).

Arama ve emme refleks

Arama ve emme refleksler bebeğ n annes nden beslenmes n sağlar. Ağız çevres ndek uyarma bebeğ n uyaranın kaynağına başını çev rmes le sonuçlanır. İlk b rkaç ha a çok güçlü olan bu refleks yavaş yavaş ağzı uyaranla b rleşt ren
hassas amaçlı b r davranış olarak görünen baş çev rmeye dönüşür. Dudakların, d ş et n n, d l n ya da damağın uyarılması se bebekte emme refleks n ortaya çıkartır. Emme refleks n n k aşaması sıkıştırma aşaması ve em ş aşamasıdır. Bu
refleksler n k s de normal gel ş m gösteren tüm yen doğanlarda görülür. Arama refleks üçüncü ha adan sonra steml baş çev rme hal n alırken (Berk, 2013) emme üçüncü ayın sonunda refleks olmaktan çıkar ve steml tepk olarak
devam eder (Gallahue, Ozmun ve Goodway, 2020).

Palmar yakalama refleks

İlk k ay boyunca bebek eller n sıkıca kapalı tutar. Avuç ç n n uyarılmasıyla el baş parmağı kullanmadan nesnen n etrafını sıkıca kapatır. Nesneye güç uygulandığında kavrama daha da sıkılaşır. Bu refleks genell kle doğumda görüşür ve lk
dört ay boyunca devam eder (Gallahue, Ozmun ve Goodway, 2020).

Bab nsk ve Plantar Kavrama refleks

Yen doğanda Bab nsk refleks ayak tabanına vurularak anlaşılır. Ayak tabanını başparmaktan topuğa kadar okşandığında ayak çer doğru bükülürken başparmaklar dışarı doğru açılır. Kas s n r s stem olgunlaştıkça ayak tabanına uyaran
ver ld ğ nde parmaklarda oluşan kasılmayla bab nsk refleks , plantar kavrama refleks ne dönüşür. Bab nsk refleks dördüncü aya kadar devam ederken bu aydan sonra on k nc aya kadar süren plantar kavrama refleks ne dönüşür.
Plantar kavrama refleks bebeğ n ayak tabanına bastırıldığında kolayca fark ed l r (Gallahue, Ozmun ve Goodway, 2020).

As metr k ve s metr k ton k boyun refleksler

Bebek uyanık olarak sırt üstü yatarken başını b r tarafa döndürdüğünüzde bebek b r eskr mc poz syonunda yerde yatar; b r kol yüzün döndüğü tara ak gözün önünde, d ğer kol se uzanmış halde durur. Bu refleks dört ay c varında
kaybolur. Bebeğ steğe bağlı uzanma ç n hazırlıyor olab leceğ düşünülmekted r (Berk, 2013).

Duruşa l şk n refleksler

Duruşa l şk n refleksler otomat k olarak bebeğ n çevreyle bağlantılı olarak d k poz syona geleb lmes n sağlar. Bu refleksler sonrak steml hareketlerle l şk lend r l r.

Emekleme refleks

Emekleme çocuğun lk öneml lokomotor hareketler nden b r emeklemed r. Çocuk yüzü koyu durumda yatarken ayak tabanlarından b r ne basınç uygulandığında bu refleks görüleb l r. Bebek bacaklarını yukarı ve aşağı yönde hareket
ett rerek emekleyecekt r (Gümüşdağ ve Yıldırım, 2018). Refleks f olarak emeklemede hem alt hem de üst uzuvlar kullanılır. Genell kle doğuştan olan bu refleks üçüncü ya da dördüncü aylarda kaybolur (Gallahue, Ozmun ve Goodway,
2020). Yed nc ay c varında görülen steml emekleme le emekleme refleks arasında b r bağ olduğu görüşü yaygındır. Bu aylardan sonra emekleme becer s nde uzmanlaşan çocuk yürüme becer s n gel şt rmeye çalıştırmaktadır
(Gümüşdağ ve Yıldırım, 2018).

Adımlama refleks

Bebek d k tutulduğunda beden ağırlığı düz yüzeyde öne ver ld ğ nde, ler ye yürüme hareket olarak tepk ver r. Bu hareket sadece bacaklarla sınırlıdır (Gallahue, Ozmun ve Goodway, 2020). Çabuk k lo kazanan bebeklerde 2 ay, daha zayıf
bebeklerde daha uzun b r süre görülmeye devam eder. Bebeğ steml yürümeye hazırlar (Berk, 2013).

Yüzme refleks

Bebek suyun yüzey ne bırakıldığında r tm k bacak, kol uzatma hareketler le yüzme hareketler serg ler. Bu stems z hareketler genell kle dördüncü ay c varında yok olur. McGraw, yüzme refleks n n yürümen n öncül refleks olduğunu öne
sürmüştür. Temel olarak, refleks f yüzme hareket ne aracılık eden s n r kas mekan zmasının bebeğ n refleks f emekleme ve adım atma hareketler n n akt ve olması le aynı olab leceğ n bel rtm şt r (Gallahue, Ozmun ve Goodway, 2020).

Refleksler değerlend rmen n önem

Yen doğan refleksler n n büyük çoğunluğu lk altı ay ç nde kaybolmaktadır. Araştırmacılar bunun neden n n bey n kabuğu gel şt kçe davranış üzer ndek steml denet m n artması olduğuna nanmaktadır. Gel ş msel açıdan refleksler
öneml b lg ler sağlar. Zayıf refleksler, olmayan refleksler ya da aşırı katı, abartılı refleksler ve gel ş mde doğal olarak kayboldukları noktanın ötes nde ısrarlı refleksler bey n kabuğunda hasarın şaret olab l r. B r gözlemc n n gel ş msel
değerlend rme açısından başka özell kler yanında refleksler de değerlend rmes gerekl d r (Berk, 2013).

3.2.2. Bebeklikte Motor Gelişim

Hemen hemen bütün ana babalar bebekler n n lk kez başını kaldırdığı, nesneler ç n uzandığı, kend başına oturduğu ve yürüdüğü zamanı kaydederek, yen motor becer ler n gel ş m n dört gözle beklerler. Her yen motor becer yle,
bebekler bedenler n ve çevrey yen b r b ç mde denet m altına alırlar. Örneğ n, d k oturab lmek bebeklere dünyaya bütünüyle yen b r bakış açısı sağlar. Uzanma bebeklere nesneler üzer nde eylemde bulunarak onlar hakkında b lg
ed nme fırsatı ver r. Bebekler kend başlarına hareket edeb ld kler nde, çevrey keşfetme fırsatları kat kat artar. Bebekler n motor başarılarının toplumsal l şk ler üzer nde güçlü b r etk s vardır. Yen yürümeye başlayan 12 aylık b r bebek,
ana babasının uyarılarına karşın ulaşma sınırlarının ötes ndek nesneler raflardan çekmey sürdürdüğünde, ebeveyn küçük çocuğu el nden tutarak ve etk nl kler n yen den yönlend rerek hareketler n sınırlar. Bebekler n yen motor
yeterl kler üzer nde çalışırken serg led kler gülme, gülümseme ve cıvıldama g b neşe bel rt ler başkalarında bebekler n çabalarını daha da cesaretlend ren hoşa g d c tepk ler tet kler ve bu yolla bebeğ n etk nl kler artırılır. Motor
becer ler, duyusal ve toplumsal yeterl kler, b l ş ve d l b rl kte gel ş r ve b rb r n destekler (Berk, 2013).

Bebek doğduğunda kasları üzer nde çok az kontrole sah pt r. Gövdes n d k tutarsa başı öne doğru düşer (Gallahue, Ozmun ve Goodway, 2020). Altıncı ha ada bebek başı yukarıda, d k tutulduğunda başını d k tutar (Berk, 2013). İlk ayın
sonuna kadar, yüzüstü poz syonda yattığında çenes n kaldırab l r (Gallahue, Ozmun ve Goodway, 2020). İk ay c varında kend s n eğ ml poz syondan kolları üzer nde kaldırab l r hale gel r ve yandan ger ye doğru yuvarlanab l r (Berk,
2013). Dört aylık b r bebek bel bölges nden desteklenerek oturab l r. Bu dönemde gövden n üst bölümünü kontrol edeb l r fakat henüz alt bölümün kontrolüne sah p değ ld r. Yed nc aya kadar desteks z olarak oturab l r hale gel r
(Gallahue, Ozmun ve Goodway, 2020).

Bebek yed nc ayda emekler ve sek z nc ayda ayağa kalkmak ç n toplanır. Bağımsız olarak yürüyeb lme yeteneğ se, b r d z lkel deney m n ardından kazanılır. Eşyaya tutunarak ya da onu çekerek ayakta durab lme, ortalama olarak 36-40.
ha alar arasında gerçekleş rken çocuk tek başına 48. ha a c varında ayağa kalkab l r. On üç aylık ken acem ce yürümeye başlayab l r. İk yaşına geld ğ nde objeler düşürmeden alab l r, kolaylıkla yürüyeb l r (Mengütay, 2005’den akt.,
Gümüşdağ ve Yıldırım, 2018). Atlamanın lk basamağı olan yüksek b r yerden aşağı sıçrama hareket se yaklaşık 18 aylıkken gözlen r. B r ayakla sıçrayarak d ğer ayağa nme şekl ndek atlama hareket ortalama 2 yaşında yapılır (Gümüşdağ
ve Yıldırım, 2018). Dokuz ay 3 ha a c varında el çırpma oyunu oynar, on b r ayda se yalnız başına ayağa kalkab l r. On b r ay üç ha a c varında yalnız başına yürür, bu dönemde ayrıca k küp kullanarak kule yapab l r. On dört ay c varında
karalama yapab l r. On altı ayda merd ven çıkma, 23 ay c varında yer nde zıplama, 25 ayda se ayak parmakları üzer nde yürüme g b becer ler gel şt rm ş hale geleb l r (Berk, 2013).

Hareketler kullanılan kas gruplarına dayalı olarak sınıflandırılır; kaba motor hareket becer ler , uzun kasların kullanımını; nce motor hareket becer ler se küçük kasların kullanımını çer r. Bazı hareketler se her k kas grubunun
eşgüdümlü olarak kullanımını gerekt r r. Pek çok hareket n gel ş m büyük kaslar düzey nde başlar ve zamanla küçük kasların da kullanılab l r hale gelmes yle ncel r.

https://cdn-ac kogret m. stanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/gel s m_ps koloj s /1/ ndex.html 18/76


04.05.2021 Gel ş m Ps koloj s
Kaba motor becer ler bebekler n çevrede dolaşmalarını sağlayan emekleme, ayağa kalkma ve yürüme g b davranışlar üzer nde denet m kurma anlamında kullanılmaktadır. İnce motor becer ler uzanma ve kavrama g b daha küçük
hareketlerle lg l d r (Berk, 2013). Man pülat f hareketler olarak fade ed len uzanma, yakalama, bırakma g b becer ler se hem kaba motor hem de nce motor hareketler kapsar (Gümüşdağ ve Yıldırım, 2018). Uzanma, yakalama, bırakma
g b becer ler b r d z aşamadan geçerek gel ş m göster r. Bu becer ler n gel ş msel sırası ve başlangıç yaşı Tablo 1’de sunulmuştur.

*Tablo 1 Uzanma, yakalama ve bırakma becer ler n n gel ş msel sırası ve yaklaşık başlangıç yaşı

Becer ler Seç l Becer ler Yaklaşık Başlangıç Yaşı

Uzanma Etk l olmayan uzanma B r nc -üçüncü ay

Uzanma le lg l özell klere sah p olma Dördüncü ay

Kontrollü uzanma Altıncı ay

Yakalama Yakalama refleks Doğumla b rl kte

İsteml yakalama Üçüncü ay

İk el parmakları le yakalama Üçüncü –beş nc ay

Tek el parmakları le yakalama Dokuzuncu ay–On dördüncü ay

Kıskaç hareket (baş ve şaret parmağı) le yakalama On sek z nc ay

Kontrollü yakalama

Yardımsız yemek yeme

Bırakma Temel bırakma On k le on dördüncü ay

Kontrollü bırakma On sek z nc ay

*Gallahue, Ozmun ve Goodway’den (2020, s. 146) alınmıştır.

Bebeğ n motor gel ş m ndek bu k lometre taşları genel yaş eğ l mler n tems l etmekted r. Her k lometre taşına tam olarak ulaşma yaşında b reysel farklılıklar vardır. Motor becer ler n değ şmez b r zamanı yoktur ve becer ler b rb r nden
l şk s z kazanımlar değ ld r. Aks ne her becer daha öncek motor kazanımların b r ürünüdür ve yen kazanımlara katkıda bulunur. İlk k yılda motor yeterl klerdek dev dönüşümler çsel ve dışsal b rçok etmen b rl kte etk ler. D nam k
s stemler bakış açısı motor gel ş m n nasıl seyrett ğ n anlamada b ze yardımcı olmaktadır (Berk, 2013).

3.3. Motor Gelişime Güncel Bakış-Dinamik Sistemler Teorisi

Gel ş mc Arnold Gessel çocuklardak f z ksel ve motor gel ş m n n dünyanın her yer nde aynı sırada ve benzer yaşta oluştuğunu bel rtm şt r. Olgunlaşma alanındak kuramcıların çalışmaları gel ş m n evrensel yönler le lg l d r. Bu
çalışmalardak temel unsur dünyadak bütün çocukların (kültür/ toplumdan bağımsız; merkez s n r s stem ve organları sağlam) doğal olarak gel ş m sağladıkları yönünded r. Gesell, yaptığı çalışmada 1000’n n üzer nde çocuğu ncelem ş
ve çocuklarda kavramanın, oturmanın, ayakta durmanın veya koşmanın her zaman aynı sırada ve yaklaşık benzer yaşta ortaya çıktığını gösterm şt r. Gesell, olgunlaşma kavramını açıklamasının merkez ne alır, motor gel ş m genet k b r
planın olgunlaşması le l şk lend r r (Akt., Orhan ve Ayan, 2018). Fakat sonrak araştırmalar gel ş m n temel taşlarının sırasının Gessel’ n gösterd ğ g b sab t olmadığını ve Gessel’ n öne sürdüğü kadar kalıtıma dayanmadığını gösterm şt r
(Santrock, 2016). Bebekl k ve erken çocukluk dönem nde becer ler n kazanım sırası genell kle benzer olmasına rağmen kazanım hızı çocuktan çocuğa farklılık göstereb l r. Z ra erken motor gel ş m sadece nöroloj k olgunlaşmanın b r
fonks yonu değ l aynı zamanda hareket becer s n n talepler çevre koşulları, b rey n b yoloj k özell kler n n de dah l olduğu k ş sel b r organ zasyon s stem n n sonucudur. Bebeğ n motor gel ş m hızındak değ ş kl kler, gel ş m n kend
kend n düzenleme s stem ç nde yer alan d nam k b r s stem olduğunu göstermekted r (Gallahue, Ozmun ve Goodway, 2020). Son 20 yılda, motor gel ş m alanındak çalışmalar ps kologların motor becer ler n nasıl gel şt ğ ne l şk n yen
bakışlar get rmes n sağlamıştır (Santrock, 2016).

Etk s g tt kçe artan b r teor olan d nam k s stemler teor s Thelen ve Sm th (1998) tarafından ortaya konmuştur. D nam k s stemler teor s ne göre bebekler algı ve eylemle motor becer ler n b rleşt r r. Genelde algıyı pas f b r süreç olarak
alma eğ l m ndey zd r. Fakat D nam k S stemler Teor s dünyada var olan b lg y pas f şek lde almadığımızı, algının akt f b r süreç olduğunu öne sürer. Ama yalnızca organ zma çevreden etk lenmez aynı zamanda çevrey etk ler.
Organ zmanın çevrede yaptığı değ ş mler yen seç l m baskıları oluşturur ve organ zmalar çevreye uyum göster rken eş zamanlı şek lde çevreler n n doğasını değ şt r rler

D nam k s stemler teor s n n gel ş me bakış açısını daha y anlamak ç n b r örnek verecek olursak, bebek yürümey ancak bacak kaslarının s n r s stem tarafından kontrol ed leb lmes yle, bacakları ağırlığını taşıyacak kadar gel şt ğ nde ve
hareket etmey sted ğ nde öğren r. B r motor becer y y ce öğrenmek, becer n n çeş tl b leşenler n n eşgüdümlü şek lde akt f kullanma çabasını gerekt r r. Bebekler yen b r görev stend ğ nde muhtemel çözümler n farkına varır ve seçer,
kend mevcut hareket örüntüler n b raz değ şt rerek değ şm ş örüntüler b r araya get r rler. İlk adım, bebek yen b r başarıya güdülend ğ nde ortaya çıkar (Santrock, 2016).

Thelen ve Sm th (1998) d nam k s stemler üzer ne kapsamlı açıklamalar yapmışlardır. “Karmaşadak düzen, zaman ve mekanda yaşayıp değ şen örüntüler ve bütün, parçalarının toplamından fazlasıdır” şekl ndek fadeler d nam k
s stemler teor s n n temel fadeler d r. D nam k s stemler teor s n n “resm n bütünü” görüşüne sah pt r. Bu görüşe göre gel ş m yalnızca gel şen s stem molekülden kültüre, bütün düzeylerdek çoklu, karşılıklı ve sürekl etk leş m n ve
m l san yelerden yıllara kadar pek çok zaman ölçeğ nde ortaya çıkan süreçler göz önünde bulundurarak anlayab l r z (Thelen ve Sm th, 1998).

D nam k s stemler teor s n n daha y anlaşılması açısından dağdan akan su benzetmes son derece uygundur; su dağdan akarken deb s , zem n, hava koşulları g b pek çok etkene bağlı olarak çeş tl noktalarda hızlı, çeş tl noktalarda
damla damla akab l r, ya da bazı noktalarda b r k p göl oluşturab l r. Ş ddetl b r yağmur ya da kuraklık sonrası suyun durumu değ ş kl kler göster r. Akıntının mevcut durumunu anlamamız ç n, yer çek m g b nedensel düzeyde b lg ler n
yanı sıra, dağın esk jeoloj k çağlardan yakın dönemdek durumuna dek pek çok zaman d l m n göz önünde bulundurmamız gerekmekted r (Thelen ve Sm th, 1998).

“B reysel hız k ş l kler ” d nam k s stemler teor s n n öneml kavramlarından b r d r. Thelen, Corbetta ve Spencer (1996) bebekler n b r hedefe ulaşamama hareketler esnasında ürett kler tüm hareketler rapor etm şlerd r. Bunun
sonucunda bazı öneml sonuçlara ulaşmışlardır. B r nc s bebekler az çok benzer y hareket ve temas hızı üzer nde b rleşm şlerd r; oyuncağı çok hızlı veya çok yavaş tutmak şlevsel değ ld r. İk nc s bu ortaklaştıkları hız çözümünde
ortalama olarak b reysel hız k ş l kler ve ç d nam kler kalmıştır. Örneğ n b r çocuk d ğer nden daha hızlı hareket etm şt r. Üçüncüsü ulaşma ve ulaşamama hareketler nde b reysel hareket hızı arasında yakın b r l şk vardır. Son olarak daha
hızlı hareket per yodları değ şkenlerdek st krarsızlık ve zayıf kontrolle l şk l yd .

Klas k b r d nam k s stem teor s deney nde bebeklerdek veya çevresel bağlamdak çok bas t değ ş kl kler n, beyn n olgunlaşmasının kaçınılmaz sonucu olduğuna nanılan b r değ ş m n gel ş msel açıklamasını değ şt rm şt r. Thelen (1986)
daha öncek bölümlerde açıkladığımız “adımlama refleks n n” beyn n olgunlaşması le gerçekten kaybolup kaybolmadığını ncelem şt r. Araştırmacılar “Duruştan veya bacaklara eklenen ağırlıktan etk lenen yapısal mekan zmanın doğası
ned r?” sorusunu sormuşlardır. Bebekler n ayakları üzer nde ağırlıklarını destekler ken adımlama hareket n n yen den ortaya çıkması d kkat çek c d r. Araştırmacıların mekan k b r man pülasyonu farklı b r gel ş msel g d şat ortaya
çıkarmıştır. Normalde adım atmayan 7 aylık bebekler n, küçük, motorlu b r koşu bandının yavaş hareket eden kayışları üzer nde ayakları desteklend ğ nde oldukça koord nel ve dönüşümlü adımlar attığını keşfetm şt r. Bu adımlama koşu
bandı çalıştırıldığında hemen başlamış ve bebekler tıpkı yet şk nler g b adım hızlarını koşu bandının hızına göre ayarlamışlardır.

Thelen, F sher ve R dley-Johnson’ın (1984) yaptığı d ğer b r deneyde de benzer sonuçlar elde ed lm şt r. Üç aylık bebekler n bacaklarına küçük ağırlıklar ekleyerek bacak ağırlığını man püle eden araştırmacılar bacak ağırlığı arttığında
bebekler n daha az adım attıklarını ve fleks yon hareketler n n daha zayıf olduğunu bulmuştur. Bebekler n bacaklarını suya batırarak bacak ağırlığının etk s n azalttıkları durumda se adım atma hızının arttığını ve eklem fleks yonlarının
daha fazla olduğunu görmüşlerd r. Araştırmacılar bu bulgular ışığında kas gücü gel ş m n n ağırlık artışı le eş zamanlı olmayab leceğ n gösterm şt r. Adımlama refleks n n ortadan kalkmasının beyn n olgunlaşması sebeb yle alt düzey
refleks f hareketler n bastırılıyor olmasından z yade asenkron f z ksel büyüme sebeb yle le bebeğ n bacak ağırlığını kaldıracak kas gücüne sah p olmamasından dolayı gözlenemed ğ n öne sürmüşlerd r.

D nam k s stemler yaklaşımında vurgu s stem n bütününe, s stem n parçaları arasındak etk leş me, s stem n d ğer s stemler le etk leş m ne ve yaşam boyu gel ş m ve değ ş m ned r. Davranış anlıktır fakat her hareket gelecektek b r
hareket de etk ler. Gel ş m k ş ye özgü yollardan benzer sonuçlara doğru b r değ ş m sürec d r. Kend n düzenleyen, örgütleyen s stemlerde zaman ç ndek değ ş me vurgu yapılmaktadır. S stem uyumun bozulması durumunda yen den
dengeye ulaşmayı hedefler, denge hal ne ulaşmak ç n mevcut sağlayıcılar/olanaklar (a ordances) çerçeves nde yen den örgütlen r. Buna göre her beden n kend olanakları ve o beden n çevre le etk leş m nde sah p olduğu çevresel
olanakları mevcuttur. Teor n n d ğer b r öneml kavramı se terc h ed len durum/çek c (attractor) kavramıdır. Bu kavram s stem n ç nde bulunma eğ l m nde olduğu ortamı fade eder. B r kararlı denge durumundan d ğer b r denge hal ne
(çek c durum) geçmek ç n denge hal n kaybetmek gerekmekted r. Denge hal kaybolduğunda, organ zma bu çek c duruma eğ l m göster r. Davranış örüntüler çok kararlı ve sab t olduğunda yen çözümler keşfetme ve onları b rleşt rme
fırsatı da olmayacaktır. Aslında uyumsuz davranış aşırı st krarın b r sonucudur (Thelen, 2005).

D nam k s stemler teor s yen davranışların nereden geld ğ n sorar. Yen karmaşık becer ler, karmaşık b r s stem n parçalarının b rb r yle etk leş m nden, parçalar arasındak ve yaşayan organ zmaların kend ler n örgütleyen doğasından
ortaya çıkar. Tek b r hücreden çeş tl karmaşık örgütlenmeler sonucunda b r embr yo gel şmes , yen b r organ ya da uzvun doğum önces gel ş m sırasında b r d z yapılanma sonucu nasıl gel şt ğ n hatırlayalım. Bütün bu süreç d nam k
s stemler teor s n n gel ş msel bakış açısına b r örnekt r. Yen b r becer n n ortaya çıkış sürec n ele alacak olursak; b r bebeğ n b r oyuncağı almak ç n hareket n n lk ortaya çıkışını düşünel m. Bebek lk önce şleyen b r n bulma çabasıyla
rastgele b r b ç mde pek çok davranışı deneyecekt r. Hang ler n n şe yaradığını, yarama ht mal n n olduğunu görür-örneğ n stenen oyuncağın üzer nde durduğu kumaşı çekmek- yen b r davranış oluşturur ya da o davranış üzer nde
ayarlamalar yapacaktır. Hem problem n doğası, hem çocuğun mevcut motor becer ler hem de güdüler bel rl b r zaman ve durumda ney n gel şeceğ n bel rler. Davranışın gel ş m nde b reysel hız k ş l kler öneml b r rol oynar. Teor ye göre
başlangıçtak küçük b r değ ş m ya da etk daha sonra çarpıcı değ ş mler ya da etk lerle sonuçlanab l r. B r bebek b rçok denemeden sonra kend başına ayakta durab lecek kadar güçlenecek olan davranışın başlangıçta küçük

https://cdn-ac kogret m. stanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/gel s m_ps koloj s /1/ ndex.html 19/76


04.05.2021 Gel ş m Ps koloj s
çeş tlemeler n dener (M ller, 2008). S stemdek en küçük değ ş mler b le s stem n tamamında değ ş me yol açar. N cel b r değ ş m daha sonra farklı b r becer şekl nde ortaya çıkana kadar aşamalı b r şek lde değ şeb ld ğ ç n n tel b r
değ ş me götüreb l r. Örneğ n b r bebeğ n kasları her geçen gün güçlen r (n cel b r değ ş m) ve bebek b r gün oturma poz syonuna geçer (n tel b r değ ş m). D nam k s stemler teor s n n en lg çek c yanı gel ş m n, pek çok özell ğ n ve b rçok
anal z düzey n çermes d r (M ller, 2008).

Bölüm Özeti

İnsan gel ş m gebel kle başlar, yaşam boyu devam eder ve ölümle sonlanır. Yumurta ve sperm n b rleş m gebel ğ n başlangıcını bel rler; gebel kle başlayan doğum önces gel ş m, doğumla sona erer. Büyüme ve gel ş m kavramları sıklıkla
b rb rler n n yer ne kullanılsa da her b r b r farklılığa vurgu yapar. En sade anlamda f z ksel büyüme b r k ş n n beden n n, uzuvlarının olgunlaşma süres boyunca uğradığı bedensel büyüme ken, gel ş m, k ş n n zaman ç nde fonks yon
düzey ndek değ ş kl kler anlamına gel r. Büyüme ve gel şmen n temposu bel rl dönemlerde hızlanma ve yavaşlamalar göster r. Dünyaya gelen her b rey n f z ksel gel ş m anne karnındayken başlar. Dünyaya geld ğ nde se bu gel ş m
hızlanarak devam eder. Önceler refleks olarak kend n gösteren hareketler n bazıları, refleks olarak ömür boyu devam ederken, bazıları da zamanla organların b l nçl olarak kullanılmasıyla motor becer lere dönüşür. Doğumdan sonrak k
yılda gel ş m çok şaşırtıcıdır. Çocuk; yardıma muhtaç, sürekl yatan ve kısmen harekets z b r varlıktan oldukça büyük, özerk, ayakta duran ve akt f b r çocuk olma yönünde lerler. Motor gel ş m; yaşam boyunca hareket n gerekler , b rey n
b yoloj s ve çevre koşulları arasındak etk leş m n meydana get rd ğ motor davranıştak sürekl değ ş md r. Bu süreç yaşla l şk l d r fakat yaşa bağlı değ ld r. Hareket becer ler n n kazanımı açısından her çocuğun zaman ç zelges b r c kt r.
Yaş dönemler ne aşırı değer vermek gel ş m sürec n n devamlılığı, hassas yet ve b reysell ğ kavramlarını zedeleyeb l r. Olgunlaşmacı bakış açısına sah p gel ş m açıklamaları çocuklardak f z ksel ve motor gel ş m n n dünyanın her yer nde
aynı sırada ve benzer yaşta oluştuğunu bel rtm şt r. Bu çalışmalardak dd a dünyadak bütün çocukların (kültür/ toplumdan bağımsız; merkez s n r s stem ve organları sağlam) doğal olarak gel ş m sağladıkları yönünded r. Fakat güncel
yaklaşımlar gel ş m n temel taşlarının sab t olmadığını ve dd a ed ld ğ kadar kalıtıma dayanmadığını gösterm şt r. Son yıllarda etk s g tt kçe artan d nam k s stemler teor s ne göre, bebekler algı ve eylemle motor becer ler n b rleşt r r. Bu
teor dünyada var olan b lg y pas f şek lde almadığımızı, algının akt f b r süreç olduğunu öne sürer. Organ zmanın çevrede yaptığı değ ş mler yen seç l m baskıları oluşturur ve organ zmalar çevreye uyum göster rken eş zamanlı şek lde
çevreler n değ şt r rler.

Kaynakça

Berk, L. E. (2013). Çocuk gelişimi. (A. Dönmez, Çev.). Ankara: İmge K tabev .

Gallahue, D. L., Ozmun, J. C., & Goodway, J. D. (2014). Motor gelişimi anlamak. Bebekler, çocuklar, ergenler, yetişkinler. (D. S. Özer ve A. Aktop, Çev. Edt.). Ankara: Nobel Yayıncılık. (Or j nal basım yılı 2012).

Gümüşdağ, H., ve Yıldırım, M. (2018). Spor bilimlerinde çocuklarda motor gelişim. Ankara: Nobel Yayıncılık.

M ller, P. H. (2008). Gelişim psikolojisi kuramları. (Z. Gültek n, Çev.). Ankara: İmge K tabev .

Orhan, R., ve Ayan, S. (2018) Ps ko-Motor ve gel ş m kuramları açısından spor pedagoj s . Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 8(2), 523-540.

Santrock, J. W. (2016). Yaşam Boyu Gel ş m Ps koloj s . (G. Yüksel, Çev. Edt.). Ankara: Nobel Yayıncılık.

Thelen, E. (2005). Dynam c systems theory and the complex ty of change. Psychoanalytic dialogues, 15(2), 255-283.

Thelen, E. & Sm th, L. B. (1998). Dynam c systems theory. In W. Damon (Ser es Ed.) & R.M. Lerner (Vol. Ed. ), Handbook of child psychology: Vol. 1. Theoretical models of human development (5th Ed.). New York: W ley.

Thelen, E., Corbetta, D., & Spencer, J. (1996). The development of reach ng dur ng the f rst year: The role of movement speed. Journal of Experimental Psychology: Human Perception and Performance, 22, 1059–1076.

Thelen, E. (1986). Treadm ll-el c ted stepp ng ìn seven-month-old nfants. Child Development, 57, 1498-1506.

Thelen, E., F sher, D. M., & R dley-Johnson, R. (1984). The relat onsh p between phys cal growth and a newborn reflex. Infant behavior and development, 7(4), 479-493.

https://cdn-ac kogret m. stanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/gel s m_ps koloj s /1/ ndex.html 20/76


04.05.2021 Gel ş m Ps koloj s

Ünite Soruları

1. İnsanın f z ksel gel ş m aşağıdak lerden hang s le başlar?

A) Erken Fetal dönem

B) Geç Fetal Dönem

C) Z got Dönem

D) Yen doğan dönem

E) Embr yo dönem

2. En hızlı doğum önces değ ş m hang dönemde gerçekleş r?

A) Erken Fetal dönem

B) Geç Fetal Dönem

C) Z got Dönem

D) Yen doğan dönem

E) Embr yo dönem

3. Doğum önces dönemlerden hang s nde lk refleks f hareketler ortaya çıkar?

A) Erken Fetal dönem

B) Geç Fetal Dönem

C) Z got Dönem

D) Yen doğan dönem

E) Embr yo dönem

4. Reflekslerle g l aşağıdak fadelerden hang s yanlıştır?

A) İsteml olarak kontrol ed leb l r.

B) İnsan hareket n n lk şekl d r.

C) Bazı refleks f hareketler n daha sonrak steml hareketler n temel n oluşturduğu düşünülmekted r.

D) Refleks f davranışları yen doğan dönem nde b r nc l b lg toplama kaynağıdır

E) Refleksler b rb r nden farklı zamanlarda ortaya çıkar ve kaybolur.

5. Aşağıdak lerden hang s lkel reflekslerden değ ld r?

A) Moro refleks

B) Bab nsk refleks

C) Emekleme

D) Plantar refleks

E) Arama-emme refleks

6. Motor gel ş m le lg l aşağıdak fadelerden hang s yanlıştır?

A) Her becer daha öncek motor kazanımların b r ürünüdür ve yen kazanımlara katkıda bulunur.

B) Motor becer ler n ed n lmes n n sab t b r zamanı yoktur.

https://cdn-ac kogret m. stanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/gel s m_ps koloj s /1/ ndex.html 21/76

You might also like