You are on page 1of 16

Dini Araştırmalar, Ocak-Haziran 2017, Cilt : 20, Sayı: 51, ss.

153 - 168 • 153


DOI:

MÜSLÜMAN
MÜSLÜMANOLMAYANLARIN
OLMAYANLARINCEHENNEM’DE
CEHENNEM’DE
GÖRECEKLERĠ
GÖRECEKLERĠAZÂBIN
AZÂBINEBEDÎLĠĞĠ
EBEDÎLĠĞĠSORUNU
SORUNU
MÜSLÜMAN OLMAYANLARIN CEHENNEM’DE
GÖRECEKLERİ AZÂBIN EBEDÎLİĞİ SORUNU

Hasan
HasanRıza
RızaÖZDEMĠR
ÖZDEMĠR

Öz
Öz
Hasan Rıza ÖZDEMİR♣

Cehennem
Cehennemazâbının
azâbınınebedîliği
ebedîliğikonusu,
konusu,İslâm
İslâmtarihinin
tarihininilkilkdevirlerinden
devirlerinden
itibaren
itibarenbirbirilmî
ilmîmesele
meseleolarak
olarakeleelealınmıştır.
alınmıştır.Günümüzde
Günümüzdededebubutartışmalar
tartışmalar
Öz
devam
devam etmektedir.
etmektedir. Asr-ıAsr-ı saadetten
saadetten uzaklaşıldıkça,
uzaklaşıldıkça, yabancı
yabancı kültürlerin
kültürlerin
Cehennem azâbının ebedîliği konusu, İslâm tarihinin ilk devirlerinden
etkisiyle
etkisiyleİslâm
itibaren İslâm
birâleminde
âleminde
ilmî Kur‟an‟dan
meseleKur‟an‟dan
olarak ele sapmalar
sapmalar baş
başgöstermiş
alınmıştır. göstermişvevebirçok
Günümüzde debirçokbozuk
bozuk
bu tartışmalar
devaminançlar
görüşler,
görüşler, etmektedir.
inançlarveveAsr-ı saadetten
fırkalar
fırkalar ortaya uzaklaşıldıkça,
ortaya çıkmıştır. yabancı kültürlerin
çıkmıştır.Bunların
Bunların desteklenmesietkisiy-
desteklenmesi
le İslâm
amacıyla
amacıyla âleminde
dadahadisler Kur’an’dan
uydurulduğusapmalar
hadisleruydurulduğu tarihsel baş
tarihselolarakgöstermiş
olarakvariddir. ve
variddir. birçokâyetleri
Kur‟an
Kur‟an bozuk de
âyetlerigörüş-
de
ler, inançlar ve fırkalar ortaya çıkmıştır. Bunların desteklenmesi amacıyla da
keyfi
keyfiolarak
olarakte‟vil
te‟viledilmiştir.
edilmiştir.Makalede
Makaledebubugörüşgörüşmüzakere
müzakereolunacaktır.
olunacaktır.
hadisler uydurulduğu tarihsel olarak variddir. Kur’an âyetleri de keyfi olarak
İslâm‟dan
İslâm‟dan
te’vil önceki
önceki
edilmiştir. inanç
inançsistemlerinde
Makalede sistemlerinde
bu dedetartışılan
görüş müzakere tartışılanbubukonuda,
olunacaktır. konuda,dinler
dinler
tarihi İslâm’dan
tarihialanında
alanında önceki
önemli
önemli inanç sistemlerinde
incelemeleriyle
incelemeleriyle tanınan deMakdisî
tanınan tartışılan bu konuda, dinler
Makdisî(ö.355/966),
(ö.355/966), uhrevîtarihi
uhrevî
alanında
cezanın
cezanın önemli incelemeleriyle
mevcudiyetini
mevcudiyetini benimsemeyen
benimsemeyen tanınan
hiçbir Makdisî
hiçbir
din (ö.355/966),
dinmensubunun
mensubunun uhrevî cezanın
bulunmadığını
bulunmadığını
mevcudiyetini benimsemeyen hiçbir din men­subunun bulunmadığını ve ge-
vevegenellikle
genelliklecezanın
cezanınhak
hakedildiği
edildiğikadar
kadardevam
devamedip
edipbirbirgün
günsona
sonaereceğinin
ereceğinin
nellikle ce­zanın hak edildiği kadar devam edip bir gün sona ereceğinin kabul
kabul
kabuledildiğini
edildiğini
edildiğini söyler.
söyler.
söyler.
Azâbın
Azâbın ebedî
Azâbın ebedî olup
ebedîolup olmaması
olupolmaması
olmamasınoktasında
noktasında yapılan
noktasında yapılan
yapılandeğerlendirmelerin,
değerlendirmelerin,
değerlendirmelerin,
Kur’an’ın
Kur‟an‟ın
Kur‟an‟ın ilgili
ilgili
ilgili ayetlerinde
ayetlerinde
ayetlerinde geçen
geçen
geçen huld“‫”خلد‬
huld
huld ve
“‫ ”خلد‬ve ebed
veebed “‫”ابد‬kelimelerinin
ebed“‫”ابد‬ kelimelerinin
kelimelerinin söz-
lük
sözlük anlamı
sözlükanlamı dışında
anlamı dışında kazandığı
dışında kazandığı terim
kazandığı terimanlamı ve
terimanlamı yorum farklılıkları
anlamı veve yorum üzerinden
yorum farklılıkları
farklılıkları
yapıldığı görülmektedir. Özellikle mezheplerin ortaya çıktığı ve insanlara te-
üzerinden
üzerindenyapıldığı
yapıldığıgörülmektedir.
görülmektedir.Özellikle
Özelliklemezheplerin
mezheplerinortaya
ortayaçıktığı
çıktığıveve
sir ederek görüşlerini kendi yollarına çekme çabalarının yoğun olarak yaşan-
dığı dönemlerde
insanlara
insanlaratesir
tesirederek bugörüşlerini
ederek tarz tartışmaların
görüşlerinikendi hız kazandığı
kendiyollarına
yollarınaçekmeanlaşılmaktadır.
çekme çabalarının
çabalarınınyoğun
yoğun
olarak Cehennem
olarak yaşandığı azâbının
yaşandığı ebedî bu
dönemlerde
dönemlerde olmadığı
tarz fikri
bu tarz Mevlanâ hız
tartışmaların
tartışmaların Celâleddîn-i Rûmî
hız kazandığı
kazandığı
(ö.672/1273), İbn Teymiyye (ö. 728/1328), İbn Kayyım el-Cevziyye
anlaşılmaktadır.
anlaşılmaktadır.
(ö.751/1350) ve İbnu’l-Vezir’in (ö.840/1436) yanısıra Musa Carullah Bigiyef
Cehennem
Cehennemazâbının
azâbınınebedî
ebedîolmadığı
olmadığıfikri
fikriMevlanâ
MevlanâCelâleddîn-i
Celâleddîn-iRûmî
Rûmî
(ö.672/1273),
(ö.672/1273),

M.E.B’deİbn
İbn Teymiyye
Din Teymiyye
Kültürü (ö.(ö. 728/1328),
ve Ahlak 728/1328),
Bilgisi İbn
İbn Kayyım
Kayyım
dersi öğretmeni, el-Cevziyye
(Ankarael-Cevziyye
Sincan 100. Yıl
İmamhatip
(ö.751/1350)
(ö.751/1350) veveOrtaokulu), Ankara Üniversitesi
İbnu‟l-Vezir‟in
İbnu‟l-Vezir‟in (ö.840/1436) İlahiyat
(ö.840/1436) Fakültesi
yanısıra
yanısıra MusaTemelCarullah
Musa İslam Bilim-
Carullah
leri Tefsir Anabilim Dalı, Doktora öğrencisi, hasanriza75@hotmail.com
Bigiyef
Bigiyefveveİsmail
İsmailHakkı
Hakkıİzmirli
İzmirligibi
gibibazı
bazıson
sondevir
devirâlimleri
âlimleritarafından
tarafındandada
benimsenmiştir.
benimsenmiştir.
Ehl-i
Ehl-isünnet‟in
sünnet‟inbüyük
büyükçoğunluğu
çoğunluğuileileMu‟tezile,
Mu‟tezile,Şia
ŞiaveveHaricîler
Haricîlerahirette
ahirette
olarak yaşandığı dönemlerde bu tarz tartışmaların hız kazandığı
anlaşılmaktadır.
Cehennem azâbının ebedî olmadığı fikri Mevlanâ Celâleddîn-i Rûmî
(ö.672/1273), İbn Teymiyye (ö. 728/1328), İbn Kayyım el-Cevziyye
154 •
MÜSLÜMAN OLMAYANLARIN CEHENNEM’DE GÖRECEKLERİ
AZÂBIN EBEDÎLİĞİ
(ö.751/1350) SORUNU
ve İbnu‟l-Vezir‟in (ö.840/1436) yanısıra Musa Carullah
Bigiyef ve İsmail Hakkı İzmirli gibi bazı son devir âlimleri tarafından da
ve İsmail Hakkı İzmirli gibi bazı son devir âlimleri tarafından da benimsen-
benimsenmiştir.
miştir.
Ehl-i sünnet‟in
Ehl-i sünnet’in büyük
büyük çoğunluğu
çoğunluğu ile
ile Mu‟tezile,
Mu’tezile, Şia
Şia ve
ve Haricîler
Haricîler ahirette
ahirette
kâfirlere uygulanacak
kâfirlere uygulanacak azâbın
azâbın ebedî
ebedî olduğu
olduğu fikrini
fikrini benimsemişlerdir.
benimsemişlerdir.
Ehl-i sünnet
Ehl-i sünnet kelamcıları, ّ ٰ ‫ك َعهَى‬
kelamcıları, ‫ّللاِ يَ ٖسي ًشا‬ َ ِ‫ق َجهَىا َم خَبنِ ٖذيهَ ٖفيهَب اَثَذًا َو َكبنَ ٰرن‬ َ ‫اِ اَّل طَ ٖشي‬
“(Allah
“(Allah onları)
onları)
ise Allah'a
Allah'a ancak
çok ancak içinde
içinde
kolaydır.” ebedî4/169;
ebedî
(Nisâ, kalacakları
kalacakları Ahzâb, cehennemin
cehennemin
33/65) mealindeki yoluna iletir.
yoluna
mealindeki iletir.
âyetlereBu
Bu
ise çok kolaydır.” (Nisâ, 4/169; Ahzâb, 33/65) âyetlere
ise Allah'a çok kolaydır.” (Nisâ, 4/169; Ahzâb, 33/65) mealindeki âyetlere da-
dayanarak,
dayanarak,
yanarak, cehennem
cehennem
cehennem hayatının
hayatının
hayatının sonsuz sonsuz
sonsuz olduğu olduğu
olduğu fikrini
fikrinifikrini
benimsemiş, benimsemiş,
benimsemiş, bununbunun bunun
aksini

Hasan Rıza Özdemir, M.E.B‟de Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi öğretmeni,
savunan
aksini Cehmiye’yi
aksinisavunan
savunan bid’atçi
Cehmiye‟yi
Cehmiye‟yi olarakolarak
bid‟atçi
bid‟atçi nitelendirmişlerdir.
olarak nitelendirmişlerdir.
nitelendirmişlerdir.
(Ankara Sincan 100. Yıl İmamhatip Ortaokulu), Ankara Üniversitesi İlahiyat
Nitekim
Fakültesi
Nitekim
Nitekim zikredilen
Temel
zikredilen
zikredilen âyet
İslam âyet ile
Bilimleri
âyet ile birlikte yine
Tefsir yine
ile birlikte
birlikte Kur’an’da
Anabilim
yine geçen
Dalı,geçen
Kur‟an‟da
Kur‟an‟da ::: ‫ششُواُوا‬öğrencisi,
Doktora
geçen َ‫اِاِ ان ان اناا ٖناز ٖزيهَيهَ َككفَف‬
hasanriza75@hotmail.comٰ
ُ ‫ّللا‬ َ‫“ َو َوظَه‬Şüphesiz
ّ ٰ ّ ‫ظهَ ُم ُمىاىا نَنَْم ْم يَيَ ُك ُك ِه ِه‬
‫ّللا ُنِنيَِيَ ْغ ْغفِفِ َش َش نَنَهُهُْم ْم َو َ َو ََّلَّل نِنيَِيَهْهْ ِذ ِذيَيَهُهُْم ْم طَطَ ٖش ٖشييقًبقًب‬ “Şüphesizinkâr
“Şüphesiz inkâredenler
inkâr edenlerve
edenler ve zulmedenler
vezulmedenler
zulmedenler
(var
(var ya), ya),
ya), Allah Allah
Allah onları onları
onları asla asla
asla bağışlayacak bağışlayacak
bağışlayacak ve
1 ve doğru
ve doğru yola
doğru yola iletecek
yola iletecek değildir”.
iletecek değildir”.
değildir”.
(var
(Nisâ, 4:168) âyeti, inkârcılar ve zulmedenler için azâbın ne şekilde olacağını
(Nisâ, 4:168)
(Nisâ,
bildirmektedir. 4:168) âyeti, âyeti, inkârcılar inkârcılar ve ve zulmedenler
zulmedenler için
için azâbın
azâbın ne ne şekilde
şekilde
olacağını
olacağını Araştırmamızda bildirmektedir.
bildirmektedir. cehennem ve azâbın ebedîliği süreciyle ilgili kavram-
lar, Araştırmamızda
Kur’an bütünlüğü
Araştırmamızda bağlamında
cehennem
cehennem değerlendirilmiştir.
veazâbın
ve azâbın Kur’an’ı
ebedîliğisüreciyle
ebedîliği süreciyle ilgiliKerim’deki
ilgili kavramlar,
kavramlar,
âyetler, Kur’an’ın
Kur‟an bütünlüğü bütünlüğü
bütünlüğü bağlamında içerisinde değerlendirilmeyip
bağlamında değerlendirilmiştir. tek
değerlendirilmiştir. Kur‟an‟ı tek ele alına-
Kur‟an‟ı Kerim‟deki
Kerim‟deki
Kur‟an
rak yorumlandığında herkesin kendi doğrularına dayanak bulması son derece
âyetler, Kur‟an‟ın
âyetler,
kolaydır. Kur‟an‟ın bütünlüğü
bütünlüğü içerisinde
içerisinde değerlendirilmeyip
değerlendirilmeyip tek tek tek
tek ele
ele
alınarak
alınarak yorumlandığında
Oysayorumlandığında
Kur’an bütünlüğü herkesin
herkesin kendi
içerisinde doğrularına
çelişkiden
kendi dayanak
uzak dayanak
doğrularına bir bulması
kitaptır. son
Bu yakla-
bulması son
şım tarzı
derece
derece objektif bir sonuca ulaşılmasında yardımcı olur.
kolaydır.
kolaydır.
Anahtar
Oysa Kelimeler:
Oysa Kur‟an
Kur‟an Cehennem,
bütünlüğü
bütünlüğü Azâb,
içerisinde
içerisinde Sonsuz, Gayr-i
çelişkiden
çelişkiden uzak Müslim,
uzak Huld.Bu
bir kitaptır.
bir kitaptır. Bu
yaklaşımtarzı
yaklaşım tarzıobjektif
objektifbir
birsonuca
sonucaulaşılmasında
ulaşılmasındayardımcı
yardımcıolur.
olur.
Abstract
Anahtarkelimeler:
Anahtar kelimeler:Cehennem,
Cehennem,Azâb,
Azâb, Sonsuz,Gayr-i
Gayr-iMüslim,
Müslim,Huld.
Huld.
The Problem of Helpless Eternity That Sonsuz,
Non-Muslims Will See in Hell
The question of the eternity of the hell-of-cause has been dealt with as a
problem since the early ages of Islamic history. Various discussions on this
Abstract
Abstract
problemThe areProblem
continuing today.
OfHelpless
HelplessEternity
EternityThatThatNon-Muslims
Non-MuslimsWill WillSeeSeeIn
In
The Problem Of
The eternity of hell or the punishment has been discussed in the belief
Hell
Hell
systems before Islam. Makdisî, known for his important observations in the
Theofquestion
The
history question ofwas
of
religions, the eternity
the eternity
chosen of of the
not the hell-of-cause
hell-of-cause
to have has been
has
any religious been dealt with
dealt
affiliations with as
thatas
didaa
not adhere
problem
problem sinceto the
since the punishment,
the early
early ages
ages ofofand to continue
Islamic
Islamic as long as
history. Various
history. Various the combination
discussions
discussions on this
on this
provided,
problemare andcontinuing
are was chosen to be a day off.
today.
problem continuing today.
As a result of foreign cultures, deviations from the Qur'an in the Islamic
The eternity
The eternity of
of hell
hell or
or the
the punishment
punishment has has been
been discussed
discussed in in the
the belief
belief
world began and many distorted views, beliefs and divisions emerged as
systems before
systems before Islam.
Islam. Makdisî,
Makdisî, known
known for for his
his important
important observations
observations in in the
the
historyof
history ofreligions,
religions, was
was chosen
chosen not
notto
tohave
have any
anyreligious
religious affiliations
affiliationsthat
that did
did
not adhere
not adhere to
to the
the punishment,
punishment, and
and to
to continue
continue as
as long
long as
as the
the combination
combination
Hasan Rıza ÖZDEMİR• 155

“Golden age” moved away. Hadiths were invented for their support; The
verses of the Qur’an are distorted arbitrarily. One of these distorted views is
that "the hell is not eternal.
In this context, the idea that a kind of paradise life will be experienced in
hell, that little pleasure will be taken, that there will be no wisdom in eternal
punishment, that the divine mercy covers all the believers and the unbelievers,
and that all beliefs are right and correct. Finally, the pagan, the Ahl-i book,
the Mecussi, the Buddhist, all people have been put forward as “in fact”
worshiping Allah.
The justice and legal system that exists in the life of the world is not
always able to distinguish justice from unjustified and justice. However,
Allah, the Absolute Justice, will take a separate account with the Muslim and
the non-Muslim hereafter. There are many verses in the Qur'an about this. So
the fate of those who believe and do not believe will be different.
Keywords: Hell, Azâb, Infinite, Non-Muslim, Huld.

GİRİŞ
Cehennem azâbının ebedîliği meselesi, İslâm tarihinin ilk devirlerinden
itibaren bir problem olarak ele alınmıştır. Günümüzde de bu problem üzerinde
çeşitli tartışmalar devam etmektedir.
“Cehennem azâbının sonsuzluğu konusu İslâm’dan önceki inanç sistem-
lerinde de tartışılmıştır. Dinler tarihi alanında önemli incelemeleriyle tanınan
Makdisî (ö.355/966), uhrevî cezanın mevcudiyetini benimsemeyen hiçbir din
mensubunun bulunmadığını ve genellikle cezanın hak edildiği kadar devam
edip bir gün sona ereceğinin kabul edildiğini söyler.” (Topaloğlu, 1993:VII,
231) Bu düşünce İslam inanç esaslarıyla bağdaşmaz. Örneğin, Kur’an’da; “İs-
railoğulları: Sayılı birkaç gün müstesna, bize ateş dokunmayacaktır, dediler.
De ki (onlara): Siz Allah katından bir söz mü aldınız -ki Allah sözünden cay-
maz-, yoksa Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?”(Bakara,
2/80) buyrulmuştur. Diğer taraftan “Ehl-i Sünnet Kelamcıları ‘…Orada ebedî
kalıcıdırlar.’ (Nisâ, 4/169; Ahzâb, 33/65) mealindeki ayetlere dayanarak, ce-
hennem hayatının sonsuz olduğu fikrini benimsemiş, bunun aksini savunan
Cehmiye’yi bid’atçi olarak nitelendirmişlerdir.” (Karagöz vd, 2010:88)
“Asr-ı saadetten uzaklaşıldıkça, yabancı kültürlerin etkisiyle İslâm âle-
minde Kur’an’dan sapmalar baş göstermiş ve birçok bozuk görüşler, inançlar
ve fırkalar türemiştir. Bunların desteklenmesi amacıyla da hadisler uydurul-
zuk görüşlerden
r.” Bu
bozuk görüşlerden ebedî
biribiri
de de
bozuk görüşlerden olmadığı
“Cehennem
biri fikridir”.
azâbının
de olmadığı
“Cehennem
ebedî “Cehennem
ebedî “Buna bağlı
“Bunaolarak
azâbının
azâbının
fikridir”.
olmadığı fikridir”.bağlı
“Bunada cehennemde
olarak daolarak
bağlı bircehennem
çeşitbir ç
cehennemde
da
“Buna
r”. “Bunabağlı
fikridir”. olarak
“Buna
bağlı cennet
da da
bağlı
olarak hayatı
da yaşanacağı,
cehennemde
olarak
cehennemde
cennet bir bir
hayatı
cennetçeşit
cehennemde azaptan zevk alınacağı,
biryaşanacağı,
çeşit
yaşanacağı,
hayatı çeşit
azaptan zevk ebedî
alınacağı,
azaptan azapta
ebedî hikmet
azapta
zevk alınacağı, ebedîhikm
aza
azaptan
aşanacağı,
ağı, zevk
azaptan zevk olamayacağı,
alınacağı,
azaptan zevk ebedî
alınacağı, ebedî ilâhî
azapta
alınacağı, azapta
olamayacağı, rahmetin
hikmet
ebedî hikmet
ilâhî
olamayacağı, mü‟min-kâfir
azaptarahmetin
hikmet herkesi
mü‟min-kâfir
ilâhî rahmetin kapsadığı,
herkesi
mü‟min-kâfir her türlü
kapsadığı,
herkesi her tü
kapsadığ
tin 156
âhî mü‟min-kâfir
rahmetin •MÜSLÜMAN
inancın
herkesi
mü‟min-kâfir OLMAYANLARIN
hak ve doğru
kapsadığı,
herkesi herher CEHENNEM’DE
olduğu
türlü
kapsadığı, ve GÖRECEKLERİ
nihayet putperest, Ehl-i putperest,
kitap,
Ehl-iMecusi,
metin mü‟min-kâfir herkesi kapsadığı,
inancın hak ve
inancın
AZÂBIN EBEDÎLİĞİ SORUNU
hakher
türlü
doğru ve türlü
olduğu
doğru ve nihayet
olduğu ve putperest,
nihayet kitap, Mecu
Ehl-i kit
uğu ve olduğu
doğru
olduğu nihayet
ve nihayet Budistputperest,
putperest,
ve nihayet
putperest,gibi
Ehl-i tüm
kitap,
Ehl-i
Budist insanların
Mecusi,
Ehl-i
kitap,
gibi kitap,
Mecusi,
tüm
Budist gerçekte
Mecusi,
insanların
gibi tüm “Allah‟a
gerçekte
insanların ibadet “Allah‟a
“Allah‟a
gerçekte ettiği”
ibadet şeklinde
ettiği”
ibadet şeklin
ettiğ
mın insanların
gerçekte
nların muş;
gerçekte Kur’an
gerçekte
“Allah‟a âyetleri
görüşler
“Allah‟a ibadet
“Allah‟a
ibadet keyfi
ileri
ettiği”
görüşler te’villerle
sürülmüştür.”
şeklinde
ibadet
ettiği”
ileriettiği”
şeklindetahrif edilmiştir.”
(Sabri,
şeklinde
sürülmüştür.” 1996:9) Bu bozuk görüşlerden
(Sabri, 1996:9)
görüşler ileri sürülmüştür.” (Sabri, 1996:9)
biri de “Cehennem azâbının ebedî olmadığı fikridir”. “Buna bağlı olarak da
.” (Sabri,
ürülmüştür.”
tür.” 1996:9)
(Sabri, (Sabri,
cehennemde
Derin
1996:9)1996:9) çukur
bir çeşit Derin
anlamındaki
cennet çukur
hayatı çukurcehennem
anlamındaki
Derinyaşanacağı, kelimesi,
cehennem
anlamındaki
azaptan
nahivebedî
kelimesi,
zevkcehennem
alınacağı,
âlimlerinin
nahiv âlimleri
kelimesi, nahiv
ndaki
ur anlamındaki
mındaki azapta
cehennem
cehennem hikmet
çoğuna
kelimesi,
cehennem olamayacağı,
göre,
nahiv
kelimesi,
kelimesi, nahiv
çoğuna ilâhîAllah‟ın
Allah‟ın
âlimlerinin
nahiv
göre,
çoğuna rahmetin
ahirette mü’min-kâfir
âlimlerinin
âlimlerinin
göre, ahirette
Allah‟ın azap herkesi
azap edeceği azapkapsadığı,
ateşin
edeceği
ahirette adıdır. Yaygın
ateşin adıdır.
edeceği ateşin Yay
adıd
her türlü inancın hak ve doğru olduğu ve nihayet putperest, Ehl-i kitap, Mecu-
ahirette
nAllah‟ınazap
ahirette azap edeceği
ahirette görüşe
azap
edeceği göre
ateşin
edeceği
ateşin “Cehennem”
adıdır.
görüşeateşinYaygın
adıdır.
göre adıdır.
YaygınFarsça
Yaygın
“Cehennem”
görüşe göre bir kelime
Farsça
“Cehennem” bir olup
kelime Arapçalaşmıştır.
olup Bir
Arapçalaşmıştır.
si, Budist gibi tüm insanların gerçekte “Allah’a ibadet Farsça bir kelime
ettiği” şeklinde olup Arapçala
görüş-
Farsça
ehennem”
m” Farsça ler kelime
bir Farsça
kelime
bir başka
ileribir olupgörüş
sürülmüştür.”
olup ise,
olup Cehennem,
(Sabri,
Arapçalaşmıştır.
kelime 1996:9)
Bir
Arapçalaşmıştır.
Arapçalaşmıştır.
başka görüş
başkaise, İbranicedeki
Bir ise,
Cehennem,
görüş Bir çukur,
İbranicedeki
Cehennem, kuyu
çukur,anlamına
İbranicedeki kuyu gelen
anlamına
çukur, ge
kuyu anla
em,
e, İbranicedeki
Cehennem,
nnem, Derin
çukur,çukur
kuyu
İbranicedeki
İbranicedeki çukur, anlamındaki
“kihinnam” anlamına
çukur,
kuyu kuyu
“kihinnam” cehennem
kelimesinin
gelen
anlamına
anlamına gelen kelimesi,
Arapçalaşmış
gelen
kelimesinin
“kihinnam” nahiv
Arapçalaşmış
kelimesinin âlimlerinin
şeklidir.
şeklidir.
Arapçalaşmış ( çoğuna
( İbn Manzûr, I.525)
İbn Manzûr,
şeklidir. I.525)
( İbn Manzû
göre, Allah’ın ahirette azap edeceği ateşin adıdır. Yaygın görüşe göre “Cehen-
Arapçalaşmış
imesinin şeklidir.
Arapçalaşmış
n Arapçalaşmış şeklidir.Râgıb
( şeklidir.
İbn
( İbn (el-İsfahani
Manzûr,İbnI.525)
Manzûr,
Râgıb Manzûr,
I.525) de
I.525)
el-İsfahani
Râgıb “Cehennem”
de “Cehennem”
el-İsfahani kelimesini “Allah‟ın
kelimesini “Allah
nem” Farsça bir kelime olup Arapçalaşmıştır. Bir başkade
görüş“Cehennem”
ise, Cehennem, kelimesini
ni de de“Cehennem”
-İsfahani de tutuşturulmuş
İbranicedeki çukur,
“Cehennem”
“Cehennem” kuyu
kelimesini ateşi”
anlamına
kelimesini
kelimesini
tutuşturulmuş olarak
“Allah‟ın gelen
“Allah‟ın tanımlar
“kihinnam”
“Allah‟ın
ateşi”
tutuşturulmuş olarak vekelimesinin
kelimenin
ateşi” tanımlar
olarak aslının
Arapçalaş-
ve kelimenin
tanımlar Farsça Far
aslının
ve kelimenin aslı
rak tanımlar
ateşi” mışve
olarak şeklidir. ( İbn
olduğunu
kelimenin
tanımlar Manzûr,
aslının
veolduğunu
kelimeninI.525)
ve aslının
Arapçalaştırıldığını
Farsça
aslının söyleyenlerin bulunduğunu ifade
olarak tanımlar ve kelimenin ve FarsçaveFarsça
Arapçalaştırıldığını
olduğunu söyleyenlerin
Arapçalaştırıldığını bulunduğunu
söyleyenlerin if
bulundu
Râgıb el-İsfahani de “Cehennem” kelimesini “Allah’ın tutuşturulmuş
ırıldığını söyleyenlerin
Arapçalaştırıldığını
laştırıldığını eder.
söyleyenlerin (Râgıb,
eder. 1986:143)
bulunduğunu
söyleyenlerin ifade
bulunduğunu
bulunduğunu
(Râgıb, Cehennem
ifade
1986:143) ifade kelimesi
Cehennem Kur‟anda
kelimesi yetmiş
Kur‟anda yedi yy
yetmiş
ateşi” olarak tanımlar ve eder. (Râgıb,
kelimenin 1986:143)
aslının Cehennem
Farsça olduğunu kelimesi
ve Arapçalaş- Kur‟anda
Cehennem
1986:143)
43) tırıldığını
kelimesi
Cehennem
Cehennem kelimesisöyleyenlerin
ayette
kelimesi bulunduğunu
geçmektedir.
Kur‟anda yetmiş
ayetteKur‟anda
Kur‟anda ( yedi
yetmiş Bkz:
geçmektedir.
ayette (ifade
yetmiş
yedi eder.
Abdulbâkî,
yedi
Bkz:
geçmektedir. (Râgıb,
Abdulbâkî,
( Bkz: 1986:143)
1970:230-231) Cehen-
1970:230-231)
Abdulbâkî, 1970:230-231)
: Abdulbâkî,
edir. nem kelimesi1970:230-231)
1970:230-231)
( Bkz: Abdulbâkî, Kur’anda yetmiş yedi ayette geçmektedir. ( Bkz: Abdulbâkî,
Bkz: Abdulbâkî, 1970:230-231)BunlarınBunların elli ikisi Bunların elliMekkî, ikisielli yirmi
Mekkî, ikisialtısı
yirmi
Mekkî, Medenî
altısı
yirmi sureler
Medenîaltısı Medenî içinde yer
sureler içinde
sureler
1970:230-231)
ekkî, ikisiyirmi altısı almaktadır.
Medenî almaktadır. Cehennem almaktadır. Cehennem kelimesi Cehennem bu
kelimesikelimesi âyetlerde herhangi
bu âyetlerde bualmaktadır. bir
herhangiherhangi
âyetlerde sözlük bir söz
lli Mekkî, Mekkî,
yirmi yirmi
altısı
Bunların ellisureler
altısı
Medenî Medenî
ikisi sureler Mekkî, içinde sureler
içinde yirmi yeraltısı içinde
yer Medenî yer sureler içinde yer
anlamı taşımaktan
anlamı taşımaktan ziyade, birziyade, azâbı hak azâbı edenlerin
hak “iskân
edenlerin mahalli
“iskân ‫ای= َم ْث َىای‬
=“iskân
kelimesi
ehennem
m kelimesi bu Cehennem
âyetlerde
kelimesi
bu bu kelimesi
âyetlerde herhangi
âyetlerdeherhangi bu âyetlerde bir
herhangianlamı bir sözlük sözlük taşımaktan
herhangi sözlük bir sözlük ziyade, azâbı
anlamı hak edenlerin
taşımaktan ziya-mahalli mah‫َى‬
(mesvâ)” olarak tasvir ْ ‫ْانجَ َىاسدَا‬
, azâbı
tan
ade, ziyade,
azâbıhakhak de, edenlerin
azâbı
edenlerin
azâbı hak hak
“iskân
edenlerin (mesvâ)”
edenlerin
“iskân mahalli “iskân
“iskân
mahalli olarak
(mesvâ)” =‫ای‬ mahalli
=‫ای َى‬
mahalli ‫ َم ْث‬edilmiştir.
‫ َى‬tasvir َ ==‫ای‬edilmiştir.
‫م ْث‬olarak ‫ َم‬Kur‟an‟da
‫ ْث َى‬tasvir (mesvâ)”
edilmiştir. “helak
Kur‟an‟da
olarak tasvir yurdu
“helak
Kur‟an‟da edilmiş-=yurdu ‫ َس=انجَ َىاس‬yurdu
“helak
(dâru‟l-bevâr)”(dâru‟l-bevâr)” =(İbrahim, ‫َاس َى ْان‬ ‫=د ْان‬14/28)
َ ‫(ج‬İbrahim, ve‫“ د‬kötüve
َ14/28) yurt
“kötü= ve
‫اس‬ ‫“ان اذ‬kötü
ِ yurt ‫اسس=ُى ُء‬
ِ (sûü‟d-dâr)”
‫ان اذ‬ve‫اس س=ُى ُء‬
dilmiştir.
kedilmiştir.
tasvir edilmiştir. tir. Kur’an’da
Kur‟an‟da
Kur‟an‟da “helak
Kur‟an‟da “helak
“helak yurdu “helak
yurdu yurdu =‫اس‬ =‫اسجَ َى‬
(dâru‟l-bevâr)”
yurdu َ َ‫( ْانج‬İbrahim,
‫(ىاسدَا َس‬dâru’l-bevâr)” ‫َاس‬ (İbrahim,
14/28) 14/28) yurt ِ(sûü‟d-dâ
‫( سُى ُء ان اذ‬
(Rad, 13/25) gibi terkiplerle de nitelenen cehennem için, ayrıca “ne
14/28)
(İbrahim,
m, 14/28) “kötü
ve14/28)
“kötü
ve “kötüyurt
veyurt== ‫اس‬
“kötüِ =‫(ان اذ‬Rad, 13/25)
(sûü’d-dâr)”
ِ (Rad,
‫(ُى= ُءسانُى اذ ُء‬sûü‟d-dâr)”
ِ yurt
‫اس‬ ‫اسس‬ ‫سُى ُء ان اذ‬gibi
(sûü‟d-dâr)” 13/25) (Rad,
(sûü‟d-dâr)” terkiplerle gibi13/25) de nitelenen
gibi
terkiplerle terkiplerle cehennem
de nitelenen
de nitelenen için, ayrıca
cehennem için,
kötü
için,karagâh =ayrıca ‫س‬kötü
ُ ‫ا‬kötü َ
‫ َش‬ayrıca ْ
‫انق‬için, ‫س‬ ْ
‫“اثِ ُئس‬ne ْ
َ (َ‫انق‬bi‟se’l-karâr
erle
ibi
iplerle de de cehennem
nitelenen
terkiplerle de cehennem
nitelenen nitelenen
cehennem ayrıca
kötü için,
cehennem “ne
karagâh
için, َ=
karagâh
karagâh
“ne ‫ش‬ayrıca ‫س‬َ ==‫“ ُسثِ ْئ‬ne ‫س ْان‬َ ‫ ( (”) ثِ ْئ‬bi‟se’l-karâr
‫قَ َش(ا‬bi‟se’l-karâr (Sâd, )”38/60),
bi’se’l-karâr
(Sâd,)”)”38/60),“ne
(Sâd,
(Sâd, kötü “ne birkötü“
38/60),
yatak =yatak ‫“هَب ُد‬ne ْ
‫ان=ِم‬38/60), ‫س‬ ْ
‫بثِ ُدئ‬kötü ْ bir
َ‫( ِمه‬bi‟se‟l-mihâd)”(Sad,38/56), ‫ ُدثِ ْئ‬kötü “ne “ne kötü“ne birkötü dönüş
=(‫اثِ ْئ ُس‬bi‟se’l-karâr
‫س‬ َ ‫ ( ثِ ْئ‬38/60),
‫ ْانقَ( َش‬bi‟se’l-karâr
‫س‬ )”“ne
)” (Sâd,
bi‟se’l-karâr kötü
(Sâd, 38/60),
)” bir
(Sâd,
38/60), yatak =َ kötü
yatak
“ne ‫=ان‬ “ne ‫س‬َ bir ‫(ب‬bi’se’l-mihâd)”(Sad,38/56),
‫س ْان ِم‬ َ ‫( ثِ ْئ‬bi‟se‟l-mihâd)”(Sad,38/56),
َ‫(ه‬bi‟se‟l-mihâd)”(Sad,38/56),
bir kötü “nebir köt dö
bir dönüşyeri yeri ==“ne ُ‫“يش‬ne ‫ص‬ ْ
‫=ان َم‬kötü ‫س‬ ‫ص ْئي‬
ِ‫ ٖث‬bir ‫ ْان‬kötü
(bi‟se‟l-masîr)”
‫(م‬bi’se’l-masîr)” (Mücadele, 58/8) gibi ve terhib ve
َ ‫( ثِ ْئ‬bi‟se‟l-mihâd)”(Sad,38/56),
se‟l-mihâd)”(Sad,38/56),
‫ا‬bi‟se‟l-mihâd)”(Sad,38/56),
‫س‬ yeri ٖ kötü َ‫ ُش‬bir
yeri
“ne َ dönüş =‫س‬ َ ‫صثِي ْئ ُش‬
dönüş ٖbir ‫ ْان َم‬dönüş
(bi‟se‟l-masîr)” ‫س‬ َ ‫(ثِ ْئ‬Mücadele,
(bi‟se‟l-masîr)” 58/8)
(Mücadele, gibi terhib
(Mücadele, 58/8) gibi
58/8) terhibgib
‫( ثِ ْئس‬bi‟se‟l-masîr)”
‟l-masîr)”
‟se‟l-masîr)” tahvif
(Mücadele, ifade
(Mücadele, eden
tahvif
58/8)
(Mücadele,58/8) ünlemler
ifade
tahvif gibi eden
58/8)
gibi ifade deterhib
tahvif
terhib kullanılmıştır.
ünlemler
gibieden ve ifade ve terhib ünlemler
eden de (Bkz:
ve ünlemlerAbdulbâkî,
kullanılmıştır. de1970:230-231)
de kullanılmıştır. (Bkz:
kullanılmıştır. Abdulbâkî,
(Bkz: Abdulbâ (Bkz:
mler ünlemler
eden
nlemler de 1970:230-231)
“Ehl-i
de dekullanılmıştır. sünnet’in
kullanılmıştır. 1970:230-231)
(Bkz:
kullanılmıştır. (Bkz: büyük Abdulbâkî, çoğunluğu
1970:230-231)
(Bkz:
Abdulbâkî, Abdulbâkî, ile Mu’tezile, Şia ve Haricîler ahirette
“Ehl-i
kâfirlere uygulanacak“Ehl-i sünnet‟in
azâbınsünnet‟in ebedî
“Ehl-ibüyük olduğu çoğunluğu
büyük
sünnet‟in fikrini ile Mu‟tezile,
benimsemişlerdir.”(Temizk
çoğunluğu
büyük ile Mu‟tezile,
çoğunluğu Şia
ile ve Haricîler
Şia ve Haric
Mu‟tezile, Şia v
ük
net‟in
üyük çoğunluğu an,
büyük çoğunluğu
çoğunluğu 2009:5)
ile ile
Mu‟tezile,İmam
ahirette ile ahirette
Mu‟tezile, ŞiaEş’arî
kâfirlere
Mu‟tezile, Şia ve ahirette (ö.324/936),
Haricîler
ve kâfirlere Şia
Haricîleruygulanacak ve kâfirlere Cehmiye
Haricîler uygulanacak dışındaki
azâbın (ö.128/745)
ebedî azâbın
azâbın ebedî bütün
olduğu olduğu fikrinioldu fik
uygulanacak ebedî
İslâm âlimlerinin ahiret azâbının ebedî olduğu konusunda ittifak ettiklerini
ulanacak
lere
uygulanacak azâbın
uygulanacak
azâbın
ifade
benimsemişlerdir.”(Temizkan,
ebedî
azâbın
ebedî
etmiştir. olduğu
ebedî
(Eş’arî, olduğu fikrini
olduğu 2009:5)2009:5)
fikrini fikrini
benimsemişlerdir.”(Temizkan,
benimsemişlerdir.”(Temizkan,
1938:I.142)
İmam 2009:5)
Eş‟arî Eş‟arî
İmam (ö.324/936),
İmam (ö.324/93
Eş‟arî (
zkan,
mizkan,2009:5)
2009:5)İmam
dir.”(Temizkan, Cehmiye
İmamEş‟arî
2009:5) dışındaki
İmam
Eş‟arî
Cehmiye (ö.128/745)
(ö.324/936),
Eş‟arî
Cehmiye bütün
(ö.324/936),
(ö.324/936),
dışındaki (ö.128/745)
dışındaki İslâm
bütünâlimlerinin
(ö.128/745)İslâm ahiret
âlimlerinin
bütün İslâm azâbının
ahiret azâbı
âlimlerinin ahi
8/745)
daki bütün
(ö.128/745)
128/745) bütün Azâbın
İslâm
bütün
İslâm Ebedîyetini
âlimlerinin
İslâm Savunanların
ahiret azâbının
âlimlerinin
âlimlerinin ahiret Dayandıkları
ahiret azâbının
azâbının 4 Deliller
4 4
Azâbın sonsuzluğunu iddia edenlerin da­yanakları, Kur'ân-ı Kerîm’de
4 4 4
çoğu kez tekrarlanan ve “ebediyet” veya “uzun zaman” mânası taşıyan
8:I.142)
142) mânası taşıyanmânası “ ‫” خهذ‬taşıyan huld kavramı, “ ‫ ” خهذ‬huld bunun kavramı, üç âyette bunun “ ‫اَثَذًا‬üç ” ebeden âyette “ ‫ ” اَثَذًا‬ebeden
Azâbın
Azâbın sonsuzluğunu
Azâbın sonsuzluğunu iddia
sonsuzluğunu iddia iddia edenlerin edenlerinedenlerin dayanakları, dayanakları,dayanakları, Kur'ân-ı Kur'ân-ı
Kur'ân-ı
kaydıyla te‟kitkaydıyla edilmesi, te‟kit azâbın edilmesi, süreklilik azâbın arz süreklilik edeceğini arz ve edeceğini orada ve orada
Kerîm‟de
Kerîm‟de Kerîm‟de çoğu çoğu kez
çoğu kez kez tekrarlanan tekrarlanan ve
tekrarlanan ve ve “ebediyet” “ebediyet” veya
“ebediyet” veya veya “uzun “uzun zaman”
“uzun zaman”
zaman”
âbın
Azâbın Ebedîyetini
ölümün Ebedîyetini bulunmadığını Savunanların Savunanların
ölümün bulunmadığını belirten Dayandıkları Dayandıkları diğer âyetler belirten Deliller Deliller vediğer bu hususları âyetler veteyit bu hususları eden teyit eden
mânası
mânası mânası taşıyan taşıyan taşıyan “““ ‫خهذ‬ ‫خهذ‬ ‫ ””” خهذ‬huld huld huld kavramı, kavramı, kavramı, bunun bunun bunun üç üç üç âyette âyette âyette “““ ‫ ””” اَثااََثثََذًاذذًاًا‬ebeden ebeden
ebeden
hadislerdir. Onlar hadislerdir. ayrıca hak Onlar ile ayrıca bâtıl veya hak ile iman bâtıl ile veya Hasan küfüriman Rıza arasındaki ÖZDEMİR
ile küfür • 157arasındaki
âbın
Azâbınsonsuzluğunu sonsuzluğunu
kaydıyla
kaydıyla kaydıyla te‟kit te‟kit iddia
te‟kit iddia edilmesi,
edilmesi, edenlerin
edilmesi, edenlerin azâbın
azâbın azâbın dayanakları, dayanakları, süreklilik
süreklilik
süreklilik Kur'ân-ı arz
arz arz Kur'ân-ı edeceğini
edeceğini edeceğini ve ve ve orada orada orada
farkı, dine karşı farkı, duydukları dine karşı derin duydukları saygı ve derin samimi saygı duygu ve samimi ile korumak duygu ile korumak
‟de
îm‟de çoğu çoğu kez ölümün
ölümün ölümün kez tekrarlanan tekrarlanan bulunmadığını
bulunmadığını
bulunmadığını ve ve “ebediyet” “ebediyet” belirtenveya
belirten
belirten diğer
diğer diğer veya “uzun
âyetler
âyetler
âyetler “uzun zaman”ve
ve vezaman” bu
bu bu hususları hususları teyit
hususları teyit teyit eden eden
eden
istemişlerdir.huld Buistemişlerdir. kavramı, görüşü savunanlara
bunun Bu görüşü
üçile âyette göre, savunanlara kâfirler ebeden eninde
göre, kâfirler sonunda te’kit edil- sonunda
eninde
nası taşıyan taşıyan “ ‫خهذ‬ “hadislerdir.
hadislerdir.
hadislerdir. ‫خهذ‬ ” huld ” huld kavramı, Onlar
OnlarOnlar kavramı, ayrıca
ayrıca ayrıca bunun bunun hak
hak hak üç ile âyette
üç
ile bâtıl
bâtıl âyette
bâtıl“ veya veya ‫ثَذ”ًا اَثَ“ذ‬iman
‫ًا‬veya َ‫ا‬ebeden
iman iman ” ebeden ile
ile ilekaydıyla küfür
küfür küfür arasındaki arasındaki
arasındaki
azaptan mesi, kurtulacaksa azâbın azaptan süreklilik haklı kurtulacaksa arz ileedeceğini haksızhaklı ve ve iyi orada ile ile haksız ölümün kötü ve arasında bulunmadığını iyi ile fazla kötü arasında be­lirten fazla bir
bir
la
dıyla te‟kit te‟kit edilmesi,farkı,
farkı, farkı, edilmesi, dine
dinedine azâbın karşı
karşı azâbın
karşısüreklilik duydukları
duydukları
duydukları süreklilik arz derin
derin derin arz edeceğini saygı
saygı edeceğini
saygı ve
ve veve samimi
samimi samimi ve orada orada duyguile
duygu
duygu ilekorumak
ile korumak
korumak
fark diğer kalmamış âyetlerolur.
farkve bu
kalmamış Ayrıca hususları azap olur. teyit veAyrıca eden cezanın hadislerdir.
azap yaptırımı veteyit cezanın Onlar önemli ayrıcaölçüde
yaptırımı hak ile bâ­
önemli ölçüde
nmün bulunmadığını bulunmadığını istemişlerdir.
tıl veya iman ile
istemişlerdir.
istemişlerdir. belirten belirten diğer Buküfür
Bu Bu diğer âyetler
görüşü
görüşü görüşü âyetler
arasındaki ve savunanlara
savunanlara
savunanlara bu ve hususları
bu
farkı, dine hususları göre,
göre,göre, teyit
karşıkâfirler kâfirler kâfirlereden
duydukları eden eninde
enindeeninde derinsonunda sonunda
saygı ve
sonunda
zayıflar. samimi
Buna duygu zayıflar.karşılık azâbınkarşılık
Buna bir günazâbın sonaBuereceğini bir gün sona savunanlar ereceğini bazı savunanlar bazı
islerdir.
rdir. Onlar Onlar ayrıca
azaptan
azaptan azaptan ayrıca hak kurtulacaksa
kurtulacaksa
kurtulacaksa hak ileile ile
bâtıl korumak bâtıl veya haklı
haklı
haklı veya istemişlerdir.
iman ile
ile ileiman haksız
haksız haksız ile ile küfür ve
ve küfür
ve iyi
iyi görü­şü
arasındaki
iyi ile
ile arasındaki
ile kötü
kötü kötüsavunanlara arasında
arasında
arasında göre, fazla
fazla
fazla kâfir- bir
bir bir
ٰ ‫ ٰ ّ ٖف‬haksız ‫ ُسيهَب َم ْث‬ile
kı,
dinedine karşı
âyetlere,
karşı duydukları ler duydukları eninde özellikle so­nunda
âyetlere,
derin derin
‫ ع َٖهي ٌم‬azaptan
saygı saygı
‫ َسثاكَ َح ٖكي‬kurtulacaksa
‫ ٌم‬özellikle
ve samimi
ve
‫ّللاَُٖهياِ ٌم ان‬
samimi ‫ ّع‬duygu ‫ َحش َٖبكي َء ٌم‬duygu ‫كب‬ ‫ َم‬haklı ‫ثا‬ile َ ‫ ان اِ ا‬korumak
‫َّلس‬ ‫هَاِب‬ile
ile
‫ّللاُي‬
korumak
َ‫ ْم َمبخَ بشنِ َٖبذ َءيه‬ve ‫ ٰاِى ايَّل ُك‬iyi ‫يهَانىاب ٖف‬kötü ‫ قَخببنِ َ ٖلذ‬ara- ‫قَب َل انىاب ُس َم ْث ٰىي ُك ْم‬
fark
fark fark kalmamış
kalmamış
kalmamış olur.
olur.
olur. Ayrıca Ayrıca
Ayrıca olur. azapazap
azapAyrıca ve ve
ve cezanın cezanın
cezanın yaptırımı yaptırımı önemli
önemli ölçüde
ölçüde
“Allah sında da fazla buyurur “Allah bir fark ki:da kalmamış
Allah'ın buyurur dilediği ki: Allah'ın hariç,azap içinde
dilediği veyaptırımı ceza­nın ebedî hariç,kalacağınız
önemli ölçüde
yaptırımı
içinde ebedî önemli kalacağınız
mişlerdir.
lerdir. Bu Bu görüşü
zayıflar. zayıflar.
ölçüde za­yıflar.
zayıflar. görüşü savunanlara Buna Buna
Buna Buna savunanlara karşılık
karşılık
karşılık göre,
karşılık göre,
azâbın
azâbın
azâbın kâfirler azâbın kâfirler
bir
bir günbir gün
bir gün
gün eninde eninde
sona
sona sona sona sonunda ereceğini
ereceğini ereceğini sonunda ereceğinisavunanlar savunanlar
savunanlarsavunanlarbazı bazı
bazı
bazı
yer ateştir. Şüphesiz yerile ateştir. Rabbin Şüphesiz hikmetRabbin sahibidir,
ٰٰ ّ ٰ arasında hikmet bilendir.” sahibidir, (En‟âm, bilendir.” (En‟âm,
nptan kurtulacaksa kurtulacaksa âyetlere, âyetlere,
âyetlere,
âyetlere, haklı haklı ile özellikle
özel­likle
özellikle özellikle haksız haksız ‫ ٌٌمم‬ve ‫ع َٖه َع‬iyi
‫ع ٖٖيَهَه ٌييم‬ ve ‫حك ٖٖيكك ٌييم ٌٌمم‬ iyi
ٖile
‫ح‬ََ ‫ك َح‬ ََ ‫ك‬
‫ك‬ َ‫ َك‬ile
kötü‫ن َس ََثاسسثثاا‬ kötü
‫ن‬ ‫ِ ااِِ ان اا‬arasında ‫ّللاُُ ا‬‫ّللا‬ ُّّ‫ّللا‬ ‫شَبَب َء ََءء‬ ‫ش‬ ‫َم َبممبب شَب‬fazla ‫َّل‬
‫َّل‬ ‫اِ اااِ اا‬fazla
‫َّل‬ ‫ب‬
‫ب‬ َ ‫ه‬
‫ه‬ ‫ييهَب‬bir ‫يهَ ٖف ٖٖي‬
‫ف‬
‫ف‬ bir
َ‫يه‬ ‫ذ‬
‫ذ‬ٖ ‫خنِبب ٖننِِ ٖذ‬ ‫بل انىانانابىىاابب ُس ُُسس َم َْثمم ٰ ْْثثى ٰٰيىىييكُ ُُْككم ْْمم َخ ََب‬
‫خ‬ ََ ‫بلل‬َ ََ‫ق َبقق‬
6/128) ve ‫ق‬ ٌ ‫وش َٖهي‬6/128) ‫هَب َص ٖفي ٌش‬ve ‫ق ْم ٖفي‬ ٌُ‫بسَهينه‬ ‫ا‬ ‫ى‬ ‫ان‬ ‫ى‬ ‫ف‬ َ ‫ف‬ ‫ىا‬ ُ ‫ق‬ َ
‫ش‬ َ‫يه‬ َ ‫ز‬ ‫ا‬ ‫ن‬ ‫ا‬ ‫ب‬ ‫ا‬ ‫م‬ َ ‫ب‬ َ ‫ف‬ * َ َ ُ
‫ات‬ ُ ‫ى‬
ِ
َ ٰ‫ام‬ ‫س‬
َ
‫ان‬ ‫ث‬ ‫ا‬ َ‫يه‬
‫م‬ ‫َا‬ َ
‫د‬ َ ‫ب‬ ‫م‬ ‫ب‬ ُ
‫ه‬ ‫ي‬ ‫ف‬ َ‫يه‬ َ ‫بل خَ بنذ‬
kalmamışkalmamış olur. olur. Ayrıca Ayrıca َ ‫ش‬
ِٖ Allah'ın ‫و‬ َ yaptırımı ‫ش‬ ٌ ‫ي‬ ِ ‫ص‬ َ
ٖ yaptırımı ‫ب‬ ‫ه‬ ‫ي‬
َ ٖ ْ ِ önemli ‫ف‬ ‫م‬ ُ ‫ه‬ ‫ن‬ ٖ ‫بس‬ ‫ى‬ ‫ا‬ ‫ان‬ ‫ى‬ ‫ف‬
ِ ölçüde ‫ف‬ ‫ىا‬ ‫ق‬ َ ‫ش‬ َ‫يه‬ ‫ز‬ ِ ‫ن‬
ٖ َ ebedî ‫ا‬ ‫ب‬ ‫م‬‫َ ا‬ ‫ب‬ ‫ف‬ * َ
‫ات‬ ٖ ‫ى‬
َ ٰ‫ام‬ ‫س‬ ٖ ِ
‫ان‬ ِ َ ‫َخبنِ ٖذيهَ ٖفيهَب َمب‬
‫ث‬ ‫م‬ ‫َا‬ ‫د‬
“Allah
“Allah “Allah
“Allah da
da da daazap buyurur
buyurur
buyurur
buyurur azap ve cezanın ve ki:
ki: ki:cezanın Allah'ın
Allah'ın
Allah'ın dilediği dilediği hariç,
dilediği
dilediği hariç,
hariç, önemli
hariç, içinde
içinde içindeiçinde ölçüde ebedî
ebedî ebedîkalacağınız kalacağınız
kalacağınız
kalacağınız
‫كب فَشعَباب َء ٌل نَِس َثُّمبكَي اُِٖش اين ُذ َسثاكَ فَعاب ٌل نِ َمب ي ُٖشي ُذ‬ َ ‫َّلثا َم‬ ‫ ا َس‬sona ِ‫ضُ ان ا‬ ‫كا‬
ِereceğini َ ْ‫اَّلثَُّس‬ ‫شَب َءو ْ َس‬ * ‫ضُيهَ اِ ٖافَّليهَ َبمب‬ ‫َواَ امب انا ٖزيهَ ُس ِعذُوا فَفِ َواَى امب ْاناناَجٖزىا ِةيهَ خَب ُسنِ ٖ ِعذذيهَُوا ٖففَيفِهَبى ْان* َجىَاو ِة ْاَّلخَسَْبنِ ٖذ‬
ıflar.
r. Buna Buna karşılık karşılık
yer yer yer
yer ateştir. azâbın
ateştir.
ateştir.
ateştir. azâbın bir
Şüphesiz ŞüphesizŞüphesiz
Şüphesiz ‫ ا‬Rabbinْ hikmet bir gün gün sona Rabbin Rabbin
Rabbin ereceğini
hikmet hikmet
hikmet savunanlar
sahibidir, savunanlar
sahibidir,
sahibidir, sahibidir, bilendir.” bazıbilendir.” bazıbilendir.”
bilendir.” (En’âm, (En‟âm,
(En‟âm,
(En‟âm, 6/128)
‫طب ًء َغ ْي َش َمجْ ُزو ٍر‬ َ ‫كو ٍر َع‬ َُ ‫طَب ٰ ّ ًءَمب َغ ٰ ّيشَب َْش َء َم َسجْثُّز‬ ‫َّل‬ ‫ع‬ ِ ‫ا‬َ ُ‫ض‬‫ك‬ َ ُّ ‫ث‬ ‫س‬ ْ‫َس‬
َ ‫اَّل‬
‫ىي اانهََّلىانابىاا َ ِاِم ا‬ ‫ء‬َ ‫و‬ ‫َب‬
َ ‫ش‬ ‫ات‬ ُ ‫ب‬ ‫م‬َ ‫ى‬َ ‫َّل‬ ٰ‫ام‬ ‫ا‬
‫س‬ ِ ‫ا‬ ‫ان‬ ُ‫ض‬ ‫ث‬ِ ‫م‬
ْ‫َس‬
َ ْ ‫َا‬
‫اَّل‬‫د‬ ْ ‫و‬
َ ‫ب‬ ْ ‫م‬
َ ‫ات‬ ُ “Mutsuz ‫ى‬ َ ٰ‫ام‬ ‫س‬ ‫ان‬ ‫ث‬
ِ ‫م‬َ olanlara
‫َا‬‫د‬ ‫ب‬ ‫م‬
َ “Mutsuz olanlara
tlere,
e, özellikle özellikle 6/128)
6/128) ve‫ ٌم‬6/128) ‫ ٖكعي َٖه ٌمي ٌمع َٖهي‬ve ‫ َح‬ve
ve ‫ككي ٌم‬ َٖ ‫ق‬‫ق‬ٌٌ ‫قَح‬ ٌ‫شَٖه ٖيَهَه َسييثا‬ َ‫شك‬
‫ش‬ ‫ّللاُ ٌٌشش َاَِوس َووث ان‬ ‫ّللاَُءصَ َصصَصَٖفاِ ٖٖيفف ايين ٌش‬ ُُْ‫بسنََّلننََهُهه‬
‫شم َم َْْبممب ٖف َء ٖٖيففييه َشبههَََببب‬ ِِ ‫بسب‬
‫بس‬ ‫ى انى‬ ِ‫ىايفَيهَفهفََِبففِِىٖفا‬ ‫ش ُبققُُنِ ٖىاذٖفىا‬ ‫يهَ ٖذ َشخَيهَََقش‬ ‫اتانىا* َمب**ثفَ ُٰسبففىََببيََ امباَُمكمببثْما ٰن اااى ٖنناازي ٖ َززخُكب‬
ِ‫يهَ ْمن‬
َ‫يه‬ ‫ات‬ ُ ‫بل‬
ُُ ‫اتُس‬ ‫سامٰامٰقَ َىان َىىىا َب‬ ‫ثقَانبانان َسلامٰس‬ ِِ ِ ‫يهَ ٖف ٖٖيففييه َبههََبب َم ََبممببدَاددَاَا َم ََممث‬
‫ث‬ َ‫خن ِبب ٖننِِذ ٖٖذذيهَيه‬‫َخ ََبخ‬
ٖ َ ٖ ‫ا‬ َ
gelince; cehennemdedirler. gelince; cehennemdedirler. Onların oradaOnların şiddetliorada birْ soluyuşları şiddetli bir soluyuşları
lah
da buyurur da buyurur ‫ذ ُُذذ‬ki: ُ‫ببي يي ُٖش ٖيُشُشيي‬ki:
ٖ
Allah'ın
‫لنِ ننِِ َم ََبمم‬ ‫ل‬ٌٌ Allah'ın
‫كَ ف َففََعابععاباب ٌل‬ َ‫ك‬‫ك‬ َ َ‫ثثااك‬dilediği
‫ن َس ََثاسس‬ ‫ن‬ ‫ ان اا‬dilediği
ِ ِ ‫كاِ اا‬ ‫ك‬ ََ ‫ك‬ َ َ‫ َس ََثُّسسثُّثُّك‬hariç, ‫شَبَب َء ََءء‬
‫ش‬ ‫شَب‬hariç, ‫َّل َم ََبممبب‬ ‫َّل‬içinde ‫ضُ اِ اااِ اا‬
‫َّل‬ ِ ُ‫ض‬ içinde
ُ‫اَّلَسَْسَْسْض‬ ‫اَّل‬ ebedîْْ ْ ‫** َو َوو‬ebedî
‫اَّل‬ َ * ‫ب‬
‫ب‬ kalacağınız
َ َ ‫ب‬
‫ه‬
‫ه‬َ ‫ه‬ ‫ي‬
‫ي‬ ‫ف‬
‫ف‬ ‫ي‬ ٖ ٖ ‫ف‬
ٖ kalacağınız
َ‫يه‬
َ‫يه‬ َ‫يه‬ ‫ذ‬
‫ذ‬ ٖ ٖ ‫ذ‬ ِ ِ ‫ن‬
‫ن‬ ٖ ‫َب‬
ِ
‫َب‬‫ن‬ ‫خ‬
‫خ‬ ‫َب‬ ‫خ‬ ‫ة‬
ِ
‫ة‬ ِ ‫ة‬ِ ‫جاىىاا‬ ‫ىان ْْانان َج ََىج‬ ‫ُواف َ ِففََففِِىى‬ ‫سِع ِِععذذذُواُوا‬ ‫يهَ ُس ُُس‬ ‫ا‬
َ‫َو َا َووااََامبااممبباناناا ٖانناز ٖٖززيهَيه‬
vardır.”; “Rabbinin vardır.”; dilediği “Rabbinin hariç, ‫ضُ ا‬dilediği (onlar) gökler (onlar)
hariç, ve yer gökler durdukça veolanlara oyer durdukça o
eştir.
ateştir. Şüphesiz Şüphesiz ‫م ََممجْجْجْ ُز ُُززو ٍوور ٍٍرر‬Rabbin َ ‫غييي َْش ََْشْش‬ ‫غ‬Rabbin
ََ ‫طَبب ًء ًًءء َغ‬ ‫طب‬
َ‫ط‬ َ‫ع‬ ‫ع‬hikmet
ََ ‫ك َع‬ ‫ك‬ََ ‫ك‬ َ‫ َك‬hikmet
ُّ‫َبَب َء ََءء َس ََسسثُّثُّث‬sahibidir, ‫ش‬
‫ش‬‫ ََبممبب شَب‬sahibidir, ‫َّل َم‬ ‫ضُ ِاااِِ ااَّلَّل‬ ُ‫َسَْسْ ض‬bilendir.” ْ‫اَّلَس‬ ‫اَّل‬
‫اَّل‬ ْْ ْ ‫و َوو‬bilendir.”
َ َ ‫ات‬ ‫ات‬ُُ ‫ات‬ ُ ‫سامٰامٰ َى ََىى‬ ‫س‬ٰ‫(انانانسام‬En‟âm, ‫ث‬
ِِ ‫ث‬
‫ث‬ ِ ‫(م ََمم‬En‟âm, َ‫“ َم ََبممبب دَاددَاَا‬Mutsuz “Mutsuz “Mutsuz olanlara
“Mutsuz olanlara
olanlara
28)
ve ‫ق‬ ٌ ve ‫قش َٖهي‬ٌ ateşte َ gelince;
‫ص ٖ َفويشٌش َٖهي َو‬gelince;
gelince; gelince;
ebedî ‫ ا‬ateşte
‫بس ٖفنَيهُهَ ْمب ٖفصَي ٖفهَيب ٌش‬ ِ ‫م‬cehennemdedirler. َ‫انن‬kalacaklardır.
ْ ُ‫ه‬cehennemdedirler. ِ ‫ى فَانفِىاى‬
‫ى‬cehennemdedirler.
‫بس‬
cehennemdedirler. ‫ َشفَقُفِىا‬ebedî ‫يهَىا‬ ُ‫َ ٖزامبيهَانا ٖز َشق‬kalacaklardır. ‫افَناب‬Onların
Çünkü
‫اتب َ ام*ب‬ ُ Onların
َ‫ف‬Onların
Onların *‫ات َى‬ ُ ٰ‫سام‬orada ‫ثامٰ َانى‬
Rabbin,
ِ ‫ َمانس‬orada orada ِ şiddetli
‫َا‬orada
‫ثد‬ ‫ َمب‬Çünkü ‫ ٖف َميبهَبدَا‬şiddetli
istediğini
َ‫يه‬bir
‫ب‬şiddetli
şiddetliَ‫يه‬ ‫يهَبنِ ٖفذ‬ Rabbin,
‫ َخ‬soluyuşları
‫ َخبنِ ٖذ‬bir bir
hakkıyla
bir soluyuşları
istediğini
soluyuşları
soluyuşları vardır.”; hakkıyla
yapandır.”; “Rabbinin “Mutlu dilediği olanlara gelince, onlargelince, da cennettedirler.
‫ك ٌلفَ نِع َمب‬
‫ابل‬ َ ‫انكَ َساِثا انكَ َسفَثاعاب‬vardır.”; ُّ‫ث‬vardır.”;
vardır.”; ِ‫شسَبثُّ َءكَ َسا‬ َ ‫“ب اَّلش ََبمب َء‬Rabbinin
yapandır.”;
ِ‫“ َما‬Rabbinin
“Rabbinin ُ‫ض‬ ‫ضَُسْ اِ اَّل‬ ‫َسْ َو ْاَّل‬hariç, ‫اَّل‬*ْ ‫ َو‬dilediği *‫“في‬Mutlu
‫هَب‬dilediği
dilediği ٖ (onlar) ‫يهََبنِ ٖذفييهَهَب‬ ‫خ‬hariç, ‫ذ‬hariç,
hariç,ٖ ‫خَبن ِة‬ ‫ىا‬gökler
‫ َج‬olanlara ‫ىىا ِة ْان‬ ‫( َج‬onlar) (onlar)
َ‫ ف‬ve
ِ‫( ْانف‬onlar) ‫ى‬‫فَذفُِوا‬yer ‫ُوا ِع‬ ‫ذ ُس‬gökler ‫يهَع‬ ِ durdukça
gökler gökler‫ َواانَا ٖ ازمبيهَانا ٖز ُس‬ve ‫ب‬ve
ve ‫اَ ام‬onlar ‫و‬oَ yeryer
ateşte
yer durdukça
durdukça
durdukça
da ebedî ka-o
cennettedirler.
oo
Rabbinin lacaklardır. dilediği Rabbinin Çünkü hariç, Rabbin, dilediğigökler istediğini ve hariç, yer durdukça
gökler hakkıyla ve yapandır.”;
onlar yer durdukça da orada “Mutlu onlar ebedî olanlara da orada ebedî
‫غ ْي ًء َش َغ َميْش‬
‫ج‬ َ َ
‫ َسثُّ َعكَطب ًءَعط َب‬ateşte ‫ك‬ َ ateşte ‫َّل ش َمَبب َء ش َسَبثُّ َء‬ebedî ‫ا‬
‫ب‬ebedî
‫ضُ َاِم‬ ‫ا‬
‫َسْ اَِّل‬da ُ‫ض‬ ْ
‫اَّل‬kalacaklardır. ‫َسْ َو‬cennettedirler.
kalacaklardır. ‫اتاَّل‬ ْ ُ ‫ات َى َو‬ ُ ٰ‫ثسامٰ َانىسام‬ ِ ‫ثدَا َمان‬ ِ Rabbinin ‫م َبم‬Çünkü ‫“ د‬Mutsuz
َ ‫َا‬Çünkü ‫“ َمب‬Mutsuz Rabbin,
Rabbin, olanlara olanlara istediğini
istediğini hakkıyla
ateştegelince, onlar
ebedî kalacaklardır. Çünkü dilediği Rabbin, hariç, istediğini gökler vehakkıyla yer dur-
hakkıyla
kalacaklardır. kalacaklardır. Bu (nimetler) Bu bitmez, (nimetler) tükenmez bitmez, bir tükenmez lütuftur.” bir (Hûd, lütuftur.” (Hûd,
e;nce; cehennemdedirler.
cehennemdedirler. dukça
yapandır.”;
yapandır.”;
yapandır.”; onlarOnların da“Mutlu Onların
“Mutlu“Mutlu oradaorada ebedî orada
olanlara
olanlara
olanlara şiddetli
kalacaklardır. şiddetli gelince,
gelince,
gelince, bir bir soluyuşları
Buonlar soluyuşları
onlaronlar (nimetler) da
da da bitmez, cennettedirler.
cennettedirler.
cennettedirler. tükenmez
11/106-108) birdilediği lütuftur.” surelerinde
11/106-108) (Hûd, 11/106-108) yersurelerinde alan surelerinde istisnalara, yer alan yer ayrıca istisnalara,
alan istisnalara,Nebe suresinde ayrıca ayrıcaNebe Nebe suresinde
dır.”;
”; “Rabbinin “Rabbinin Rabbinin
Rabbinin Rabbinin dilediği dilediği
dilediği hariç,
dilediği hariç, (onlar)
hariç,
hariç,hariç, (onlar) gökler
gökler
gökler gökler gökler ve
ve ve veyer yer yer yer ve durdukça yer
durdukça
durdukça durdukça durdukça onlar
onlar onlar o oda da da orada orada ebedî
orada ebedî ebedî
‫ اَحْ قَبثًب‬suresinde ‫“ ََّلثِ ٖثيهَ ٖفيهَب‬Devirlerce ‫حْ قَبثًب‬Çünkü َ‫ََّلثِ ٖثيهَ ٖفيهَب ا‬içinde “Devirlerce
“Devirlerce kalacaklar” içinde içindekalacaklar” (78/23) kalacaklar” “Sınırlı (78/23) (78/23) bir“Sınırlı za-“Sınırlı bir bir za-
şteebedî ebedîkalacaklardır. kalacaklardır.
kalacaklardır.
kalacaklardır.
kalacaklardır. Bu
Bu Bu Çünkü (nimetler)
(nimetler)
(nimetler) Rabbin, Rabbin, bitmez,
bitmez, bitmez,istediğini istediğini tükenmez
tükenmeztükenmez hakkıyla hakkıyla bir
bir bir lütuftur.” lütuftur.” (Hûd,
lütuftur.” (Hûd,
(Hûd,
man za­man dilimi” dilimi” man mânasına mânasına dilimi” gelen gelen mânasına “‫ ”اَحْ قَبة‬gelen “ahkâb” “ahkâb” “‫بة‬ kav­ramına, ْ‫“ ”اَح‬ahkâb”
َ‫ ق‬kavramına, adaletadalet ilkesine
kavramına, ve adalet
dır.”;
andır.”;“Mutlu “Mutlu 11/106-108)11/106-108) olanlara olanlara surelerinde gelince, gelince, onlar yeronlar alan da istisnalara, da istisnalara, cennettedirler. cennettedirler. ayrıca Nebe suresinde
ilâhî
11/106-108) rahme­tin surelerinde gazâbını
surelerinde kuşattığı yer
yer alan
inancına
alan istisnalara, dayanırlar.ayrıca ayrıca Kur’ân’ı Nebe
Nebe Kerîm’de suresinde
suresinde ebe-
ilkesine ve ilâhî ilkesine rahmetin gazâbını kuşattığı inancına dayanırlar.
nin
bbinin dilediği dilediği ‫ًبًب‬diyet
hariç, ْ‫بب اَااََح‬anlamı­na
‫حْحْقَبققََببثثثًب‬hariç, ََ‫ههب‬gökler
‫يهَ ٖف ٖٖففييي َه‬ gökler
َ‫يه‬ َ‫َّلث ٖ ِِث ٖٖثثيه‬ ‫ َََّل َِّل‬ve gelebilecek
َ “Devirlerce“Devirlerce
“Devirlerce yer ve ve yer durdukça ilâhî durdukça âyetlerin içinde
içinde içinde
rahmetin onlar onlar çokluğuna
kalacaklar”
kalacaklar”
kalacaklar” da gazâbını orada
da orada rağmen ebedî (78/23)
(78/23) (78/23)
kuşattığı
ebedî fâniliğe “Sınırlı
“Sınırlı
“Sınırlı
inancına dayanırlar.
delâlet bir
birbireden za-
za-za-
Kur‟ân‟ı istisna Kerîm‟de âyet­lerine Kur‟ân‟ı ebediyet ebediyet Kerîm‟de anlamına
taraftarları ebediyet gelebilecek
tatminkâr anlamına bir (Hûd, âyetlerin
yorum gelebilecek getiremedikleri çokluğuna âyetlerin gibiçokluğuna
acaklardır.
klardır. Bu man man Bu man (nimetler) (nimetler) dilimi”
dilimi”
dilimi” bitmez, bitmez,
mânasına
mânasına
mânasına tükenmez tükenmez gelen
gelen gelenbir“‫بة‬ “‫بة‬“‫بة‬ bir lütuftur.” ََ‫ااََحْحْحْ َققق‬lütuftur.”””‫“ ” َا‬ahkâb” “ahkâb” “ahkâb” (Hûd, kavramına,
kavramına,
kavramına, adalet
adalet
adalet
rağmen azâbın fâniliğe süre­sini rağmen delâlet sınırlandıran fâniliğe eden ahkâb istisna
delâlet kavramını âyetlerine
eden istisna da tarafsız ebediyet âyetlerine bir taraftarları şekilde ebediyet ebediyettaraftarları
106-108)
-108) surelerinde surelerinde
ilkesine
ilkesine ilkesine yerve ve ve yer alan ilâhî
ilâhî ilâhî alan istisnalara, rahmetin
rahmetin istisnalara,
rahmetin ayrıca gazâbını
gazâbını
gazâbını ayrıca Nebe Nebe kuşattığı
kuşattığı
kuşattığı suresinde suresinde inancına
inancına inancına dayanırlar. dayanırlar.
dayanırlar.
lehinebir yorumlayamamışlardır. Ahkab, gibi“hukub” kelimesinin çoğuludur. Hu-
‫يهََّلثِ ٖ ٖثفييهَهَب ٖفاي‬َ ‫ث‬tatminkâr
ٖ ِ‫“ ََّلث‬Devirlerce
“Devirlerce kub, ard arda
Kur‟ân‟ı
Kur‟ân‟ı Kur‟ân‟ı içinde
yorum
tatminkâr
Kerîm‟de
Kerîm‟de
Kerîm‟de içindeolma manasını kalacaklar”
getiremedikleri
kalacaklar” bir yorum
ebediyetdaanlamına
ebediyet ebediyet (78/23)içererek “asır”
anlamına
anlamına
getiremedikleri
(78/23) “Sınırlı
azâbın süresini
“Sınırlı
gelebilecek
gelebilecek
gelebilecek ve “karn” bir gibi bir
za- âyetlerin
âyetlerin
azâbın
za-
âyetlerin
sınırlandıran
kelimeleri
süresini sınırlandıran
çokluğuna
çokluğuna
çokluğuna gibi peş
ahkâbpeşekavramını gelen ahkâb birçok da
seneyi َ kavramını َ َ tarafsız
َ kapsayan da bir bir tarafsız
devir şekilde demektir bir ebediyet ki şekilde
“seksen lehine küsur ebediyet yıl” lehine
dilimi”
n dilimi” mânasına mânasına
rağmen
rağmen rağmengelen fâniliğe
fâniliğe
fâniliğe gelen “‫بة‬delâlet “‫بة‬
delâlet ‫ق‬delâletْ‫“احْ ق”اح‬ahkâb” ” eden eden eden “ahkâb” istisna
istisnaistisna kavramına, kavramına, âyetlerine
âyetlerine
âyetlerine adalet adalet ebediyet
ebediyetebediyet taraftarları taraftarları
taraftarları
yorumlayamamışlardır. diye yaygındır. yorumlayamamışlardır. Her biriAhkab, bin sene “hukub” demek Ahkab, olankelimesinin ahiret “hukub” günleriyle, çoğuludur.
kelimesinin senesi üç yüzçoğuludur.
esine ve ve ilâhîilâhî tatminkâr
tatminkâr rahmetin
tatminkâr rahmetin bir
bir gazâbını
bir gazâbını
yorum
yorumyorumkuşattığı getiremedikleri
getiremedikleri
getiremedikleri kuşattığı inancına inancına gibi
gibi gibidayanırlar. azâbın
azâbın azâbın dayanırlar. süresini
süresini sınırlandıran
süresini sınırlandıran
sınırlandıran
altmış gün olmak üzere seksen yıl diye rivayet edilmiştir ki yirmi dokuz bin
‟ı
‟ân‟ı
Kerîm‟de
Kerîm‟de
ebediyet
ebediyet
ahkâb
ahkâb
sene
ahkâb anlamına
bir anlamına
kavramını
kavramını
kadar gelebilecek
da
devir demek
kavramını dagelebilecek
da âyetlerin
tarafsız
tarafsız
olur. âyetlerin
bir
5(Topaloğlu,
tarafsız bir çokluğuna
çokluğuna
bir 1993:232)
şekilde
şekilde
şekilde ebediyet lehine
ebediyet
ebediyet lehine
lehine
5
nmen fâniliğe
fâniliğe
delâlet
delâlet
eden
“Yetmişeden
istisna
bin istisna
yorumlayamamışlardır.
sene
yorumlayamamışlardır.
yorumlayamamışlardır. âyetlerine
âyetlerine
diyenler de ebediyet
Ahkab,
Ahkab,
Ahkab, ebediyet
“hukub”
olmuştur.
“hukub”
“hukub” taraftarları
Her taraftarları
nekelimesinin
olsa “hukub”,
kelimesinin
kelimesinin çoğuludur.
sonu olan
çoğuludur.
çoğuludur.
minkâr
kâr bir bir bir
yorum
yorummüddeti ifade
getiremedikleri ettiği
getiremedikleri için
gibigibi buradan
azâbın
azâbın cehennem
süresini
süresini azâbının
sınırlandıran
sınırlandıran sona ereceğini an-
lamak isteyenler olmuştur. Fakat şunu55 gözden
5 kaçırmamak gerekir ki tekil
âbkavramını
kavramınıda datarafsız
tarafsızbir birşekilde
şekildeebediyet
ebediyetlehine
lehine
umlayamamışlardır.
ayamamışlardır. Ahkab,
Ahkab,“hukub”
“hukub”kelimesinin
kelimesininçoğuludur.
çoğuludur.

5 5
gerekmez. Tefsircilere göre: B
süreyi
süreyi ifadeifade etmesinden
etmesinden çoğul çoğul olan olan “ahkab”ın
“ahkab”ın dada sonlu sonlu olması
olması
bulunduğu ve az bir müddetin
gerekmez.
gerekmez. Tefsircilere
Tefsircilere göre: göre: Bu Bu kelimede
kelimede ard ard arda
arda gelme
gelme manası
manası
kadar gidebileceği cihetle; dev
bulunduğu
bulunduğuveveazazbir birmüddetin
müddetindedeard ardarda
ardagelmesi
gelmesihalinde
halindesonsuza
sonsuza
158 •MÜSLÜMAN OLMAYANLARIN CEHENNEM’DE GÖRECEKLERİ (Yazır, ty:VIII, 5542)
kadar
kadar gidebileceği
gidebileceği cihetle;
cihetle; devirlerce,
AZÂBIN EBEDÎLİĞİ devirlerce, sonsuza
SORUNU sonsuza kadar
kadar demek
demek olur.”
olur.”
“Adalet ilkesine gelince, k
(Yazır,
(Yazır,ty:VIII,
ty:VIII,5542) 5542)
bir kelime olan “hukub”un, sonu olan bir süreyi ifade etmesinden insanın dünya çoğulhayatı
olan ile sınırlı o
“Adalet
“Adalet ilkesine
“ahkab”ın ilkesine gelince,
gelince,
da sonlu kişiyi
olması kişiyi azâba
azâbaTefsircilere
gerekmez. sürükleyen
sürükleyen küfür
küfür
göre: Bu veveinkâr
inkârard arda
kelimede
olması suç ve ceza dengesi
insanın gelme
insanındünya dünyamanasıhayatıbulunduğu
hayatı ile
ilesınırlı veolduğu
az birhalde
sınırlıolduğu müddetin de ard arda
haldeahiretteki
ahiretteki cezanıngelmesi
cezanın halinde son-
sonsuz
sonsuz
suza kadar gidebileceği cihetle; devirlerce, sonsuza kadar demek olur.”
Meselenin (Yazır,için suç ve c
çözümü
olması
olması ty:VIII,
suç
suç veve5542)ceza
ceza dengesi
dengesi açısından
açısından tereddütlere
tereddütlere yol yol açmıştır.
açmıştır.
yette aranmasının gerektiği şek
Meselenin
Meseleninçözümü “Adalet
çözümüiçin ilkesine
içinsuçsuçge­lince,
veveceza
cezakişiyi azâba sürükleyen
dengesinin
dengesinin kemiyetteküfür
kemiyette değilve
değil inkâr insanın
keyfi-
keyfi-
edici değildir.” (Topaloğlu, 1993
yette dünya hayatıgerektiği
yettearanmasının
aranmasının ile sınırlı şeklinde
gerektiği olduğu
şeklinde hal­de ahiretteki
ortaya
ortaya konan
konan cezanın
yorum
yorum sonsuz olması suç ve
dadatatmin
tatmin
ceza dengesi açısından tereddütlere yol açmıştır. Meselenin çözümü ebedî Azâbın için suçolduğunu sa
edici
edicideğildir.”
değildir.” (Topaloğlu,
(Topaloğlu, 1993:VII,
1993:VII, 232)
232)
ve ceza dengesinin kemiyette değil keyfi­yette aranmasının gerektiği şeklinde
delilleri şöyle sıralayabiliriz:
Azâbınor­taya
Azâbın konanolduğunu
ebedî
ebedî yorum da tatmin
olduğunu savunan
savunanedici değildir.”
İslâm
İslâm (Topaloğlu,
âlimlerinin
âlimlerinin 1993:VII, 232)
dayandıkları
dayandıkları
Azâbın ebedî olduğunu savunan İslâm âlimlerinin dayandıkları delilleri
Kâfirlerin ebedî olarak
delilleri
delillerişöyle
şöylesıralayabiliriz:
sıralayabiliriz:
şöyle sıralayabiliriz: özellikle ( ‫“ )خهذ‬Huld” ve ( ‫ابد‬
Kâfirlerin
Kâfirlerin ebedî
ebedî olarak
olarak cehennemde
cehennemde kalacakları,
kalacakları,
Kâfirlerin ebedî olarak cehennemde kalacakları,kerîmelerle Kur‟an‟da
Kur‟an‟daözellik-
Kur’an’da ifade edilmiştir. “H
özellikle
özellikle le( (‫)خهذ‬ “Huld”
‫“)خهذ‬Huld”
“Huld”ve ve ‫“ )ابد‬Ebed”
ve( (‫)ابد‬ “Ebed”kelimelerinin
“Ebed” kelimelerinin
kelimelerinin geçtiği
geçtiğiâyet-i
geçtiği kerîmelerle
âyet-i
âyet-i
ifade edilmiştir. “Huld” ve türevlerinin geçtiği âyetlerin otuz dördü
otuz cehennemle
dördü cehen- ilgilidir.
kerîmelerle
kerîmelerleifade edilmiştir.“Huld”
ifadeedilmiştir. “Huld”vevetürevlerinin
türevleriningeçtiği
geçtiğiâyetlerin
âyetlerin
nemle ilgilidir. Bu âyetlerin üçünde “Huld” kavramı “ ‫ ”ابدا‬lafzıyla lafzıyla te’kid
te‟kid edilmiş, bö
otuz
otuzdördü edilmiş, böylece azâbın sürekliliği açık ve kesin bir şekilde ifade edilmiştir.
dördü cehennemle
cehennemle ilgilidir.
ilgilidir. BuBu âyetlerin
âyetlerin üçünde
üçünde “Huld”
“Huld” kavramı
kavramı
bir şekilde ifade edilmiştir.
Öte yandan kâfirlerin azaplarının hafifletilmeyeceği, aksine artırılacağı, azâbı
““‫”ابدا‬
‫”ابدا‬lafzıyla
lafzıyla te‟kid
te‟kidedilmiş,
edilmiş,böylece
böyleceazâbınazâbınsürekliliği
sürekliliğiaçıkaçıkvevekesin
kesin
tatmaları için derilerinin veya vücutlarının devamlı olarak yenileneceği belir-aksine artırı
hafifletilmeyeceği,
bir
bir şekilde
şekilde
tilmiştir.ifade
ifade edilmiştir.
edilmiştir.
Bu itibarla Kur’an Öte Öte yandan
yandan
kâfirlerin kâfirlerin
kâfirlerin azaplarının
ebedî cehennemde azaplarının azâbın
kalacaklarını,
veya vücutlarının devamlı ol
kendilerindenaksine
hafifletilmeyeceği,
hafifletilmeyeceği, kesilmeyeceğini,
aksine artırılacağı, orada
artırılacağı, azâbıölmeyeceklerini
azâbı tatmaları
tatmalarıiçin söylemektedir.
için derilerinin(Yavuz,
derilerinin
1991:305) itibarla Kur‟an kâfirlerin ebed
veya
veya vücutlarının
vücutlarının devamlı devamlı olarakolarak yenileneceği
yenileneceği belirtilmiştir.
belirtilmiştir. Bu Bu
Kur’an’ın birçok âyetinde kâfirlerin cehennemde ebedî kalacakları kesilmeyeceğini,
kendilerinden bildi-
itibarlarilir.
itibarla Kur‟anBunlardan bir kaçını şöyle sıralayabiliriz:
Kur‟an kâfirlerin
kâfirlerin ebedî
ebedî cehennemde
cehennemde kalacaklarını,
kalacaklarını, azâbın
azâbın
(Yavuz, 1991:305)
kendilerinden
kendilerinden • “İnkâr edip, Allah’ınorada
kesilmeyeceğini,
kesilmeyeceğini, yolundan
orada alıkoyanları ve
ölmeyeceklerini
ölmeyeceklerini sonra da kâfir olarak
söylemektedir.
söylemektedir.
ölenleri Allah asla bağışlamaz.” (Muhammed, 47/34)
(Yavuz,
(Yavuz,1991:305)
1991:305)
• “İnkâr edenleri ve zalimleri Allah asla bağışlamaz Allah onlar için
içinde ebedîyen kalacakları cehennem yolundan başka bir yola eriştir-
66 (en-Nisa, 4 / 168, 169).
mez, bu Allah’a kolaydır”
• “Allah’a ve peygamberine kim karşı gelirse ona, içinde sonsuz ve te-
melli kalınacak bir cehennem ateşi vardır.” (el-Cin suresi, 72 /23)
• “Kitap ehlinden ve puta tapanlardan inkâr edenler, şüphesiz içinde te-
melli kalacakları cehennem ateşindedirler. İşte bunlar yaratıkların en
kötüsüdürler”(el- Beyyine, 98/6)
• “İnkâr edip, âyetlerimizi yalanlayanlar, işte onlar da ateşliktir, orada
temellidirler. Ne kötü bir dönüştür.” (et-Teğabün, 65/10)
Hasan Rıza ÖZDEMİR• 159

• “Doğrusu suçlular, temelli kalacakları cehennem azâbı içindedirler.


Azâba hiç ara verilmez. Onlar orada tamamen umutsuzdurlar.” (ez-
Zuhruf, 43/74–75)
• “Şüphesiz ki Allah kâfirlere lanet etmiştir. (Onlar) ebedî olarak kalı-
cıdırlar. (O gün) ne bir dost, ne bir yardımcı bulacaklar.” (el-Ahzap,
33/64–65)
Kâfirlerin cehennemde ebedî kalacakları ve asla cennete giremeyecekleri
hususunda Hz. Peygamber’den bize birçok hadis ulaşmıştır. Bunlardan bazı-
ları ise şunlardır:
• “Cennetlikler cennete, cehennemlikler de cehenneme yerleştikten sonra
bir münadi “Ey cennet halkı! Sonsuzluk var ölüm yoktur. Ve siz Ey ce-
hennem halkı (sizin için de) Sonsuzluk var ölüm yoktur” diye seslenir.”
(Buhari, 1992: VII, 199, 200).
• “Cennette münadinin biri şöyle seslenir: “Ey cennet şüphesiz ki sizin
için ebedîyen sıhhat var, hastalık yok ve sizin için ebedîyen yaşam var
ölüm yok, sizin için ebedîyen gençlik var ihtiyarlık yok, sizin için dâi-
ma nimetlenme mutluluk var sıkıntı ve keder yok” (Müslim, 1992: IX,
1973).
• “Her kim kendisini bir demir parçasıyla öldürürse, demiri elinde onu
karnına saplar halde cehennem ateşinde ebedîyen ve dâimî kalacaktır.
Her kim ki zehir içerek intihar ederse, o kimse de zehrini cehennem ate-
şinde ebedî ve dâimî kalarak içecektir. Her kim de bir dağdan yuvarla-
nır ve kendini öldürürse, o da cehennem ateşinde ebedî ve dâimî olarak
yuvarlanacaktır” (Buhari, 1992: VII, 32; Müslim, 1992:II, 301)

Kur’an’da belirtildiğine göre “Allah’ın dilemesi müstesnâ olmak üzere


gökler ve yer devam ettiği sürece azâb da sürecektir”(Hûd 11/107) İbn Abbas
“Gökler ve yeryüzü devam ettiği sürece orada ölüm yoktur ve orada sürekli
kalınacaktır” diyerek buradaki istisnanın ebedî hayat olan ahirette süreklili-
ği vurgulamak için olduğunu belirtmiştir. Ahiret hayatı ebedîdir, dolayısıyla
oradaki göklerin ve yerin varlığı da ebedîdir. Aynı âyette her ne kadar azâbın
devamı istisnâ kaydıyla ilâhî iradeye bağlanmışsa da Allah Teâlâ azâbı sona
erdireceğini beyan etmemiş hatta aksini bildirmiştir. Ahiret hayatının ebedî
oluşu dikkate alınırsa söz konusu istisnâ “Gökler ve yer var olduğu müddetçe”
şeklindeki ifadenin hissettirebileceği zaman sınırlandırmasını ortadan kaldır-
maya yönelik olmalıdır. Aksi takdirde bir sonraki âyette aynı kayıtlarla zikre-
160 •MÜSLÜMAN OLMAYANLARIN CEHENNEM’DE GÖRECEKLERİ
AZÂBIN EBEDÎLİĞİ SORUNU

dilen cennet nimetlerinin de sona ereceğini kabul etmek gerekir ki, bu nimet-
lerin kesintisiz olacağına dair bilgiyi veren âyetlerle çelişir. Her iki grup da
bulunduğu yerde sürekli kalacaktır. Bu ifade zihinde süreklilik ve kesintisizlik
anlamını canlandırmaktadır. Her ifadenin bir gölgesi vardır. Burada yer alan
bu ifadenin
edilmelidir. gölgesi2001:
(et-Taberî, de budur.
XII,Şu581-582;
halde ilâhî idareye1992:XIII,125-
er-Râzî, bağlanan istisna kaydı
ebedîyeti te’yit edici olarak kabul edilmelidir. (et-Taberî, 2001: XII, 581-582;
128; Kutup, 1990:VI,164; Temizkan, 2009:51)
er-Râzî, 1992:XIII,125-128; Kutup, 1990:VI,164; Temizkan, 2009:51)
Yukarıda da belirtildiği
Yukarıda gibi gibi
da belirtildiği azâbın uzun
azâbın devirler
uzun devirlerboyunca
boyuncadevam
devam edece-
ğini “‫( ”اَحْ قَبة‬Ahkab)
edeceğini (Ahkab)kelimesiyle ifadeifade
kelimesiyle eden eden
âyet (en-Nebe, 78/23) ya ehl-i
âyet (en-Nebe,
kıble ile ehl-i tevhid hakkındadır veya bu kelime “Ardı arkası kesilmeyecek,
78/23) ya ehl-i kıble ile ehl-i tevhid hakkındadır veya bu kelime “Ardı
sonsuza kadar peş peşe sürüp gidecek olan sonsuz devirler” anlamına gel-
arkası mektedir. Söz konusu
kesilmeyecek, âyetteki
sonsuza “Ahkab”
kadar peş sonlu
peşeuzun asırlar
sürüp anlamında
gidecek olanolsa bile
sonsuzebedîyet
devirler”ifade eden âyetler
anlamına daha çok ve
gelmektedir. Sözdaha sarihtir;
konusu binaen “Ahkab”
âyetteki aleyh tercihe şa-
yan olan bu âyetlerin ifade ettiği hükümdür. (et-Taberî, 2001: XII, 581; Yazır,
sonlu uzun asırlar
ty: VIII, anlamında olsa bile ebedîyet ifade eden âyetler daha
5542)
Müstefiz binaen
çok ve daha sarihtir; sünnet aleyh
bize kalbinde hardal olan
tercihe şayan tanesibukadar iman ifade
âyetlerin olanın ateş-
ten çıkacağını
ettiği hükümdür. haber vermektedir.
(et-Taberî, 2001: XII,Yine
581;şefaat
Yazır,hadisinde
ty: VIII,açıktır
5542)ki, günahkâr
Müslümanlar cehennemden çıkacaktır. Şayet kâfirler de çıkarılacak olsaydı
Müstefiz sünnet
Müslümanlar içinbize
tahsiskalbinde
edilen buhardal
durumtanesi
kâfirlerikadar iman olanın
de kapsamış olurdu. (İbn
Kayyim, ty: 746)
ateşten çıkacağını haber vermektedir. Yine şefaat hadisinde açıktır ki,
İlâhî rahmet dünyada
günahkâr Müslümanlar herkese şamil
cehennemden olduğu Şayet
çıkacaktır. halde ahirette
kâfirlersadece
de mü-
minlere tahsis edilmiştir. İlâhî rahmetin gazaptan geniş olması (İbn Kayyim,
çıkarılacak olsaydı
ty:755) Müslümanlar
ise azâbın için
mutlaka sona tahsismanasına
ereceği edilen bu durum
gelmez. kâfirleri
Bunu azâbın hafif-
letilmesi,
de kapsamış nimet (İbn
olurdu. gibi telakki
Kayyim, edilmesi veya azap görenlerin rahmete nail olan-
ty: 647)
lara nispetle daha az sayıda olması tarzında yorumlamak mümkündür. (Temiz-
İlâhî rahmet dünyada herkese şamil olduğu halde ahirette sadece
kan, 2009:51)
müminlere tahsis
Sahabe,edilmiştir. İlâhîSünnet
tabiîn ve Ehl-i rahmetin gazaptan
âlimlerinin geniş olması
kâfirlerin (İbn cehen-
ebedî olarak
nemde
Kayyim, kalacağı
ty:755) ise konusunda ittifak ettikleri,
azâbın mutlaka bu konuda
sona ereceği çıkan ihtilafın
manasına gelmez.yeni ol-
duğu ve bid’at ehline ait olduğu ifade edilmiştir. (İbn Kayyim, ty:745)
Bunu azâbın hafifletilmesi, nimet gibi telakki edilmesi veya azap
“Kesin naklî deliler varken aklî veya zayıf bazı naklî delillere dayana-
görenlerin rahmete
rak azâbın sonanail olanlara
ereceğini nispetle dinî
ileri sürmenin dahabirazdeğeri
sayıda olması
yoktur. Bu sebeple
deyorumlamak
tarzında Allah’ın kullarını azâba uğratmasında
mümkündür. (Temizkan,mutlaka bir hikmet aramak isabetli
2009:51)
değildir. Eğer hikmet aranır ve ebedî azâbın hikmete aykırı olduğu kabul edi-
Sahabe, tabiîn ve Ehl-i Sünnet âlimlerinin kâfirlerin ebedî olarak
lirse, uzun asırlar sürecek azâbın da hikmete aykırı olması gerekir. Zira ebedî
azâba dayanamayan
cehennemde aciz kullar ittifak
kalacağı konusunda uzun devirler sürecek
ettikleri, olan azâba
bu konuda da dayana-
çıkan
ihtilafınmaz.”
yeni( olduğu
Sabri, 1996: 22, 23,ehline
ve bid‟at 50, 108)ait olduğu ifade edilmiştir. (İbn
Kayyim, ty:745)
“Kesin naklî deliler varken aklî veya zayıf bazı naklî delillere
“Allah kâfirleri
“Allah kâfirleri ebedî
ebedî olarak
olarak azapta
azapta bırakacağını
bırakacağını haber
haber vermiştir
vermiştir
Hasan Rıza ÖZDEMİR• 161
(Vaîd). Azâbı sona erdirecek olursa sözünden dönmüş ve
(Vaîd). Azâbı sona erdirecek olursa sözünden dönmüş ve gerçek dışıgerçek dışı
beyandabulunmuş
bulunmuşolurolurki,
ki,bu
buAllah
Allah hakkındamuhaldir.”
muhaldir.”(Temizkan,
(Temizkan,
“Allah kâfirleri ebedî
beyanda olarak azapta hakkında
bırakacağını haber vermiştir (Vaîd).
Azâbı sona
2009:52)
2009:52) erdirecek olursa sözünden dönmüş ve gerçek dışı beyanda bulun-
muş Allah‟ı olur ki, bu Allahedip
inkâr hakkında ona eş muhaldir.”
eş koşmanın
koşmanın (Temizkan, cezası 2009:52)ancak ebedî ebedî olarak olarak
Allah‟ı inkâr edip ona cezası ancak
Allah’ı inkâr edip ona eş koşmanın cezası ancak ebedî olarak de-
devamedecek edecekbir birazapazapolabilir. olabilir.Daha Dahahafif hafif birceza, ceza,işlenen
işlenensuça suça denk
vam edecek
devam bir azap olabilir. Daha hafif bir bir ceza, işlenen suça denkdenk düş-
düşmez.
mez. Kur’ân-ı Kur‟ân-ı Kerîm‟de
Kerîm’de de de de
işaret işaret edildiği
edildiği gibi: ُ ْ ُ َ
gibi: َ‫ثَ ثَمْمْ ثَ ثَذَاذَان نَهُ ْهُم ْم َمبمب َكب َكوبوُىاىاي يُخ ْفُخفُىنَىن‬
düşmez. Kur‟ân-ı Kerîm‟de işaret edildiği gibi: َ
َ ‫ا‬ ْ ُ َ َ “Hayır!
َ ْ “Hayır! Daha Daha önce
َ‫“ ِم ِمه ْه ق ْجقَ ْج ُم ُم َونَوىْنَىْ ُس ُ ُّسد ُّدواوا ن نََعبَعبددُواُوا نِ نَِمبَمب و وُههُىاُىا َعىَع ْىًًُُ َواَِوواِواهُ ْهُم ْم ن نََكب َك ِبر ِر ث ثُىنَُىن‬Hayır! Daha önce önce
gizlemekte oldukları şeyler (günahlar) kendilerine göründü. Eğer (dünyaya)
gizlemekte oldukları
gizlemekte oldukları şeyler şeyler (günahlar) (günahlar) kendilerine kendilerine göründü. göründü. Eğer Eğer
geri gönderilseler yine kendilerine yasak edilen şeylere döneceklerdir. Zira
(dünyaya)
onlar gerçekten
(dünyaya) geri gönderilseler
gönderilseler(el-En‘âm,
geriyalancıdırlar.” yine
yine kendilerine kendilerine
6/128) Kâfirler yasak
yasakdünyada edilen
edilenebedî şeylere
şeylere ola-
rak kalsalar bile küfür
döneceklerdir. Ziraonlar ve inkârlarına
onlar gerçekten devam eder, durumlarında
yalancıdırlar.” (el-En„âm, bir değişiklik 6/128)
döneceklerdir. Zira gerçekten yalancıdırlar.” (el-En„âm, 6/128)
meydana gelmezdi. Bu onların ebedî bir inkâr psikolojisi içinde olduklarını
Kâfirlerdünyada
gösterir.
Kâfirler dünyadaebedî
Yalancılık ebedî
onlarda olarak
olarak karakter kalsalar
kalsalar halinibile bile
almıştır. küfürküfürDolayısıyla
veinkârlarına
ve inkârlarına ebedî devamdevam inkâ-
ra
eder, ebedî azap cezasının
durumlarında birverilmesi
değişiklik de meydana
mâkul ve mantıklıdır. gelmezdi.Bu (Makdisî,
Bu onların1899:I, ebedî
eder, durumlarında bir değişiklik meydana gelmezdi. onların ebedî
201-202; İbn Kayyim, ty: 746)
bir inkâr
bir inkâr psikolojisi
psikolojisi içinde
içinde olduklarını
olduklarını gösterir.
gösterir. Yalancılık
Yalancılık onlarda
onlarda
karakterhalini
karakter halinialmıştır.
almıştır.Dolayısıyla
Dolayısıylaebedî
ebedîinkâra
inkâraebedî
ebedîazap
azapcezasının
cezasının
Cehennem Azâbının Ebedî Olmadığını Savunanların Dayandıkları
verilmesi
Deliller
verilmesi de mâkul
de mâkul ve
ve mantıklıdır.
mantıklıdır. (Makdisî,
(Makdisî, 1899:I,
1899:I, 201-202;
201-202; İbn
İbn
“Cehennemin
Kayyim,
Kayyim, 746) ebediyeti konusundaki karşıt iki görüşten ilkinin
ty:746)
ty:
temsilcilerin­den Cehm b. Safvan’a göre hem cehen­nem hem de cennetin fâni
olması gere­kir; zira mantıkî olarak hâdis olan bir şey ebedî olamaz. Ancak bu
görüş Cehennem
Cehennem Azâbının
di­ğer hiçbir İslâm ekolünce Ebedî
Azâbının Ebedî
itibar Olmadığını
görme­miştir.
Olmadığını Çünkü hem Savunanların
ilâhî kudreti
Savunanların
hem de ilâhî rahmeti
DayandıklarıDeliller sınırlamakta,
Deliller ayrıca ebedi­yet fikrini ortadan kaldırmakta-
Dayandıkları
dır. Ebu’l-Huzeyl’in, İbnü’l-Arabi’nin görüşüne ben­zer şekilde cehennem için
“Cehennemin
ileri“Cehennemin
sürdüğü ebediyeti
yorumuebediyeti konusundaki
cennete dekonusundaki karşıt iki
teşmil etmesi, ce­hennem
karşıt ikiazâbını
görüşten
görüşten ilkinin
hissetmenin
ilkinin
ve cennet nimetlerinden
temsilcilerinden
temsilcilerinden Cehmzevk
Cehm b.b. almanın
Safvan‟a
Safvan‟a bir göre
gün
göreso­na ereceği
hem
hem sonucuna
cehennem
cehennem götüren
hem
hem de
de
bir telak­ki olup bu da âlimlerce ciddiye alınma­mıştır. Öte yandan Abdülkâhir
cennetin fâni olması
cennetin olması gerekir;
gerekir; zirazira mantıkî olarak
olarak hâdis
hâdis olan
olan birbir şey
şey
el-Bağdâdîfâniile birlikte genellikle kelâmmantıkî
kitapları ve konu ile ilgili di­ğer eser-
ebedîçoğu,
lerin
ebedî olamaz.
olamaz. Ancak
bütünAncak bu görüş
Ehl-i sünnet
bu görüş diğer ve
bilginlerinin
diğer hiçbir
ümmetin
hiçbir İslâm
İslâm ekolünce
geçmiş itibar
hayır­lılarının
ekolünce itibar
cehennem
görmemiştir. azâbının ebediyeti­ni
Çünkü hem benimsediklerini
kudreti kaydederlerse
ilâhî kudreti hem de de ilâhîde burahmeti
ilâhî isabetli
görmemiştir. Çünkü hem ilâhî hem rahmeti
değildir. Çünkü bilindiği ka­darıyla içlerinde Hz. Ömer, Ali ve İbn Abbas’ın
sınırlamakta,
da bulunduğu sekiz
sınırlamakta, ayrıca
ayrıca ebediyet
kadar fikrini
sahâbîfikrini
ebediyet ile tabiînortadan
ve onları
ortadan kaldırmaktadır. Ebu‟l-
takip eden nesil­lerden
kaldırmaktadır. Ebu‟l-
önemli bazı âlimlerle
Huzeyl‟in, İbn Teymiyye
İbnü‟l-Arabi‟nin ve onunbenzer
görüşüne yolunu benimseyenlerden
şekilde cehennem
cehennem olu­şan
için
Huzeyl‟in, İbnü‟l-Arabi‟nin görüşüne benzer şekilde için
bir grup âlim cehennem azâbının bir gün sona ereceğini kabul etmişler­dir.
ileri sürdüğü
ileri sürdüğü yorumu
yorumu cennete de de teşmil
teşmil etmesi,
etmesi, cehennem
cehennem azâbınıazâbını
Bunların bir kısmına görecennete
azapla bir­likte cehennemin kendisi de yok olacak,
diğer bir telakkiye
hissetmenin
hissetmenin göre isenimetlerinden
ve cennet
ve cennet cehennem boş zevk
nimetlerinden kalacaktır.
zevk almanın Hatta bir
almanın azâbı
bir günsonasona
gün eren
sona
ereceği sonucuna
ereceği sonucuna götüren
götüren bir
bir telakki
telakki olup
olup bu
bu da
da âlimlerce
âlimlerce ciddiye
ciddiye
alınmamıştır.Öte
alınmamıştır. Öteyandan
yandanAbdülkâhir
Abdülkâhirel-Bağdâdî
el-Bağdâdîile
ilebirlikte
birliktegenellikle
genellikle
benimseyenlerden oluşan bir grup âlim cehennem azâbının bir gün
(Topaloğlu,
sona ereceğini ereceğini 1993:7/232) kabul etmişlerdir. etmişlerdir. Bunların Bunların bir bir kısmına kısmına göre göre azapla azapla bir- bir-
sona kabul
likteKâfirlere
likte cehennemin
cehennemin
uygulanacak kendisi de
kendisi deolan yok cehennem
yok olacak, diğer
olacak, diğer azâbının bir telakkiye
bir
sona ereceğini
telakkiye göre ise
göre ise
kabul
cehennem eden âlimlerin boş OLMAYANLARIN kalacaktır. dayandığı Hatta deliller: azâbı sona sonaGÖRECEKLERİ eren kâfirlerin kâfirlerin cennete cennete
162
cehennem •MÜSLÜMAN boş kalacaktır. Hatta CEHENNEM’DE azâbı eren
AZÂBIN
Kur‟an-ıbile EBEDÎLİĞİ Kerîm‟de SORUNU geçen üçdeâyette cehennemde kalışın ebedî
girecekleri
girecekleri bile iddia iddia edilmişse edilmişse de bu bu görüş
görüş taraftar bulmamıştır.”
taraftar bulmamıştır.”
olmadığı açıkça belirtilmiştir. Bunlardan biri; ‫ات‬ ُ ‫ث انسامٰ َى‬ ِ ‫ٖفيهَب َمب دَام‬bulma­ َ‫خَ بنِ ٖذيه‬
(Topaloğlu,
kâ­firlerin
(Topaloğlu, cennete 1993:7/232)
1993:7/232) girecekleri bile iddia edilmişse de bu görüş َ taraftar
‫ ُذ‬mıştır.” ‫( ٌل نِ َم‬Topaloğlu,
‫ب ي ُٖشي‬Kâfirlere ‫ َسثاكَ فَعاب‬uygulanacak ُّ‫اِ اَّل َمب شَب َء َسث‬olan
‫كَ اِ ان‬1993:7/232) ُ‫اَّلَسْ ض‬ ْ ‫“ َو‬Rabbinin dilediği hariç, (onlar)
Kâfirlere uygulanacak olan cehennem cehennem azâbının sona
azâbının sona ereceğini ereceğini
gökler Kâfirlere ve yer uygulanacak
durdukça oolan ateşte cehennem ebedîazâbının kalacaklardır. sona ereceğini Çünkükabul Rabbin, eden
kabul eden
kabul eden âlimlerin
âlimlerin dayandığı
dayandığı deliller:
deliller:
âlimlerin dayandığı deliller:
istediğini Kur‟an-ı hakkıyla Kerîm‟de yapandır.” geçenüç (Hûd üçâyette 11/107)
âyette kâfirlerin göklerle
cehennemde kalışın yerin
ebedî
Kur’an-ı Kerîm’de
Kur‟an-ı Kerîm‟de geçengeçen üç âyette cehennemde
cehennemde kalışın kalışın ebedî ebedî ol-
devam
olmadığıaçıkça ettiği müddet
açıkçabelirtilmiştir. belirtilmiştir. kadar cehennem
Bunlardan ateşinde
biri; ‫ات‬ ‫ات‬ ُ kalacaklarını, fakat
َ‫خَخَببنِنِ ٖ ٖذذيه‬
madığı
olmadığı açıkça belirtilmiştir. Bunlardan
Bunlardan biri;
biri; ُ ‫ث انانسسامٰامٰ َىَى‬ ِ‫ث‬
ِ ‫يهَ ٖفٖفييهَهَبب َم َمبب ددَاَا َم َم‬
Allah‟ın dilemesi halinde bu ُ‫ض‬ sürenin kısaltılabileceğini
“Rabbinin dilediği hariç, haber(onlar)
hariç, veren
(onlar)
‫نن َسَسث اث اكَكَ فَفَععاباب ٌل ٌل نِنِ َم َمبب يي ٖ ُٖشُشيي ُذ ُذ‬ ‫ضُ اِاِ ا اَّلَّل َم َمبب ششَبَب َء َء َسَسثُّثُّكَكَ اِاِ ا ا‬ ْ‫اَّلَسَْس‬ ْ ْ ‫“ َوَو‬Rabbinin
‫اَّل‬ “Rabbinin dilediği
dilediği hariç, (onlar)
gökler
göklerveve
âyettir. “ yer Âyette
yer durdukçadurdukça yer alan o ateşte “gökler ebedîebedî kalacaklardır.
ve yer” kelimelerinden Çünkü Rabbin, istediğini
kastedilen,
gökler
hakkıylaveyapandır.” yer durdukça (Hûd 11/107) oo ateşte ateşte
kâfirlerin
kalacaklardır.
ebedî kalacaklardır.göklerle yerin devam
Çünkü
Çünkü ettiği
Rabbin,
Rabbin, müd-
dünya
istediğini hayatındaki
hakkıyla gökler ve(Hûd
yapandır.” yerdir. 11/107) Çünkü kâfirlerin âyetingöklerle devamında yerin
det kadar cehennem
istediğini hakkıyla yapandır.” ateşinde kalacaklarını, (Hûd 11/107) fakatkâfirlerin Allah’ın dilemesi göklerlehalinde yerin
bu
belirtilen
devam sürenin ettiği kısaltılabileceğini
Allah‟ın müddet kadar dilemesine kadarhaber bağlı
cehennem veren âyettir.
istisna kaydı
ateşinde “ Âyette bunu
kalacaklarını, yer alan “gökler
göstermektedir. fakat
devam ettiği müddet cehennem ateşinde kalacaklarını, fakat
ve
Eğer yer” kelimelerinden
karşıdilemesi grubun iddia kastedilen,
ettiği gibi dünya ahiretteki hayatındaki gökler
gökler ve yer haber ve yerdir.
kastedilmiş Çün-
Allah‟ın
kü âyetin dilemesi
Allah‟ın devamındahalinde halindebelirtilen bu
buAllah’ın sürenin
sürenindilemesine kısaltılabileceğini
kısaltılabileceğini bağlı istisna haber kaydıveren veren
bunu
olsaydı
göstermektedir.
âyettir. ““ Âyette bu istisna
Âyette yer Eğer aynı
yer alan karşı zamanda
alan “gökler grubun“gökler ve iddia ahiret
ve yer”ettiği hayatının gibi
yer” kelimelerinden ahiretteki da
kelimelerinden kastedilen, sona gökler ereceğini
kastedilen, ve yer
âyettir.
kastedilmiş
ifade olsaydı
olurdu.buHâlbuki istisna aynı zamanda ahiret hayatının da sona ereceğini
dünyaetmiş
dünya hayatındaki
hayatındaki gökler ahiret
gökler ve yerdir.
ve yerdir.yurdunun Çünkü
Çünkü
ebedî âyetin olduğunda,
âyetin devamında
devamında
Cehm
ifade etmiş olurdu. Hâlbuki ahiret yurdunun ebedî olduğunda, Cehm b. Saf-
b. van
belirtilen Safvan
ve Ebu’l-Huzeyl ve Ebu‟l-Huzeyl
Allah‟ın el-Allaf gibi
dilemesine el-Allafbağlı isimler gibi
dışında
istisna isimler
kaydı bütün dışında
bunu İslâm bütün İslâm
âlimleri
göstermektedir. ittifak
belirtilen Allah‟ın dilemesine bağlı istisna kaydı bunu göstermektedir.
etmiştir.”
âlimleri
Eğer karşı karşı (Temizkan,
ittifak grubun etmiştir.” iddia1993:52) (Temizkan,
ettiği gibi ahiretteki 1993:52)gökler ve yer kastedilmiş
ahiretteki
Eğer grubun iddia ettiği gibi gökler ve yer kastedilmiş
İkincisi: ‫ك َح ٖكي ٌم ع َٖهي ٌم‬
İkincisi: ‫ا‬ ‫ث‬ ‫س‬ ‫ن‬‫ا‬ ‫ا‬ ‫ّللا‬ّ ٰ ‫ء‬ ‫َب‬
‫ش‬ ‫ب‬ ‫م‬ ‫ا‬
‫َّل‬ ‫ ْم َخ‬sona ‫س َم ْث ٰىي ُك‬ereceğini
ُ ‫قَب َل انىاب‬...
olsaydı bu bu istisna istisna aynı aynı zamanda َ َ ِ
zamanda ُ َ
ahiret َ hayatınınِ َ‫بنِ ٖذيهَ ٖفيه‬da
‫ا‬ ‫ب‬
olsaydı ahiret hayatının da sona ereceğini
“Allah da
“Allah da diyecek diyecek ki:ki:“Allah’ın “Allah‟ın diledikleri diledikleri (affettikleri) (affettikleri) hariç,hariç, içindeiçinde ebedî
kurtarır” ifade
kalmak
ifade anlamına etmiş
etmiş üzereolurdu. olurdu.
duracağınız
gelir. Bunlardan Hâlbuki
Hâlbuki yer ateştir.” ahiret
ahiret ilki yurdunun yurdunun
Ey Muhammed!
cehennemin ebedî
ebedî sonlu olduğunda,
Şüphesiz
olduğunda,olacağı, seninCehm Cehm Rab-
ebedî
bin
b. ise hüküm
Safvan kalmak vevemüşrik üzere
hikmet
Ebu‟l-Huzeyl duracağınız
sahibidir, hakkıyla
el-Allaf gibi yer ateştir.”
bilendir.”
gibi Ey
isimler dışında (En’am,Muhammed!
dışında 6/128) Şüphesiz
“Tehdidin
bütün İslâm İslâm
ikincisib. Safvan bazıve Ebu‟l-Huzeyl ve inkârcıların el-Allaf cehennemde
isimler ebediyen bütün
ardından
senin Rabbin gelen “illâ mâşâallah” şeklindeki istisna ifadesi farklı yorumların
kalmaktan âlimleri kurtulacakları ittifakhüküm etmiştir.” ihtimalini
ve hikmet (Temizkan, sahibidir, 1993:52) hakkıyla bilendir.” (En‟am,
âlimleri
yapılmasına ittifak sebep etmiştir.” olmuştur. (Temizkan, Birhatıra görüşegetirmektedir. göre bu, “AllahOysa
1993:52) dilerse başka bu ebedîli-
6/128) “Tehdidin ardından gelen ّ ٰ “illâ mâşâallah”
‫ا‬ şeklindeki ُ ْ ‫ ا‬istisna
ği
birçok âyette bir müddet
İkincisi:
İkincisi: her iki sonra ‫م‬ٌ ‫ي‬ ‫َه‬
ٖ ‫ع‬
‫ ع َٖهي ٌم‬ihtimali sona
‫م‬ٌ ‫ي‬‫ك‬ٖ ‫ح‬
‫ك َح ٖكي ٌم‬َ erdirir”;
‫ك‬َ ‫ا‬
َ ‫ َسثا‬de‫ث‬ ‫س‬
َ ‫ن‬ ‫ا‬ ِ ‫ا‬
‫ّللاُ اِ ان‬ ُ başka
‫ّللا‬ ٰ
ortadan ‫ء‬
َ ‫َب‬
ّ ‫ َ َمب شَب َء‬kaldıran ‫ش‬ bir
‫ب‬ ‫م‬ görüşe
‫َّل‬ ِ ‫ا‬ ‫ب‬َ ‫ه‬‫ي‬ ‫ف‬ ٖ göre
َ‫يه‬‫ذ‬
‫نِ ٖذيهَ ٖفيهَب اِ اَّل‬açıklamalarٖ ِ ‫ىىابب ُس ُس َ َم ْث ٰىي ُك ْم َخب‬dilediği
‫ن‬ ‫ب‬ de
َ‫خ‬ ‫م‬
ْ “Allah,
‫ك‬ ‫ي‬ ‫ى‬ ٰ ‫ث‬ ‫م‬ ‫قَقَبب َلَل انان‬... ...
kimseleri
ifadesi
“Allah farklı orada
dasebeple diyecek ebedîki:
yorumların kalmaktan yapılmasına
“Allah‟ın kurtarır” diledikleri anlamına
sebep olmuştur.
(affettikleri)gelir. Bunlardan Birhariç, görüşeilki göre
içinde ce-
mevcuttur.
“Allah Bu da diyecek
hennemin sonlu olacağı, ikincisi ise bazı müşrik ve inkârcıların cehennemde söz ki: konusu
“Allah‟ın istisnayı, diledikleri bazı insanları
(affettikleri) sürekli
hariç, içinde
bu,ebedî “Allah kalmak dilerse üzerekurtulacakları bu ebedîliği bir
duracağınız yer müddet
ateştir.” sonra sona erdirir”;
Eygetirmektedir.
Muhammed! Şüphesiz başka
ebediyen
olarak ebedî
cehennemde kalmak kalmaktan bırakmanın,
üzere duracağınız Allahihtimalini yer içinateştir.” bir hatıra
mecburiyet Ey Muhammed! olmadığı, OysaŞüphesiz başka
birbirçok
senin görüşe âyettegöre
Rabbin her hüküm iki
de ihtimali “Allah,
veolduğu hikmet de dilediği ortadan sahibidir, kaldıran
kimseleri hakkıyla açıklamalar
oradabilendir.” ebedî mevcuttur.
kalmaktan (En‟am, Bu
O‟nun senin hür irade Rabbin ve hüküm isteği ileve hikmet şeklinde
sahibidir, anlamak
hakkıyla daha bilendir.” isabetli(En‟am,
sebeple söz konusu istisnayı, bazı insanları sürekli olarak cehennemde bırak-
6/128) Allah
manın,
görülmüştür.
6/128) “Tehdidin
için bir
Nitekim
“Tehdidin Hûdardından
mecburiyetgelen
sûresinin
ardından gelen 11“illâO’nun
olmadığı,
107.
“illâ mâşâallah”
âyetindeki
mâşâallah” şeklindeki
hür irade ve isteği
benzer istisna
birileistisna
şeklindeki oldu-
ğu şeklinde
ifadesi anlamak
farklı daha isabetli
yorumların görülmüştür.
yapılmasına Nitekim Hûd
sebepyapar”
olmuştur. Birsûresinin
görüşe göre107.
göre
ifadeninifadesi
ardından “Rabbin
farklı yorumların gerçekten istediğini
yapılmasına sebep buyurulması
olmuştur. Bir görüşe
âyetindeki benzer bir ifadenin ardından “Rabbin gerçekten istediğini yapar”
bu,
da bunubu, “Allah dilerse
dilerse (Karaman
göstermektedir.”
“Allah bu ebedîliği
ebedîliği bir
vd,bir müddet sonra
2006:470) sonra sona
sona erdirir”;
erdirir”; başka
başka
buyurulması da bunubu göstermektedir.” müddet
(Karaman vd, 2006:470)
bir görüşe
Üçüncü
bir görüşe
Üçüncü göre
âyet
âyetgöre
ise;de “Allah,
ise;
de ‫“ًب‬Allah, ‫ي‬dilediği
‫هَب اَحْ قَبث‬dilediği kimseleri
“Orada
‫ ََّلثِ ٖثيهَ ٖف‬kimseleri
“Orada orada
çağlar
orada ebedî
boyu
çağlar kalmaktan
kalacaklardır.”
ebedîboyu
kalmaktan
(en-Nebe, 78/23) azgınların cehennemde “Ahkab” süresince bekleyeceklerini
kalacaklardır.” (en-Nebe, 78/23) azgınların
11
11 cehennemde “Ahkab”
süresince bekleyeceklerini bildiren âyettir. Âyetteki ahkab “belirsiz
uzun süre” anlamına gelen kelimenin cehennem azâbının süresiyle
uzun süre” anlamına
da bunu göstermektedir.” (Karaman gelen kelimenin cehennem azâbının süresiyle
vd, 2006:470)
Üçüncüilgili
âyetolması,
ise; İslâm
‫ اَحْ قَبثًب‬âlimleri
‫ثِ ٖثيهَ ٖفيهَب‬arasında önemli
‫“ ََّل‬Orada bir görüş
çağlar boyu ayrılığının
ortaya(en-Nebe,
kalacaklardır.” çıkmasında 78/23) etkili olmuştur.
azgınların(Karaman vd, 2008:537)
cehennemde “Ahkab”
Hasan Rıza ÖZDEMİR• 163
“‫( ” ُحقُت‬Hukb)
süresince bekleyeceklerini kavramı,
bildiren Kur‟anda
âyettir. iki ayette
Âyetteki ahkab geçmekte
“belirsiz olup, [(el-
uzun süre”Kehf, 18/60)
anlamına ve yukarda
gelen mezkur
kelimenin olunanazâbının
cehennem (en-Nebe, 78/23)] mübhem
süresiyle
bildiren âyettir. Âyetteki
(sınırı ahkab
belli “belirsiz zaman
olmayan) uzun süre” anlamınaiçin
dilimleri gelenkullanılmıştır.(Râğıb,
kelimenin
ilgili olması,
cehennem İslâm
azâbının âlimleri
süresiyle ilgiliarasında önemli
olması, İslâm bir arasında
âlimleri görüş ayrılığının
önemli bir
görüş 1986:180)
ortayaayrılığının
çıkmasında ortaya çıkmasında
etkili olmuştur. etkili olmuştur.
(Karaman vd,(Karaman
2008:537)vd, 2008:537)
“‫( ” ُحقُت‬Hukb)
Hûd
(Hukb)kavramı,
kavramı,Kur’anda
suresinde iki iki
(11/107)
Kur‟anda ayette geçmekte
şâkîlere
ayette olup,olan
verilecek
geçmekte [(el-Kehf,
olup,azâbın
[(el- gökler ve
18/60) ve yukarda mezkur
yervevar olunan
olduğu (en-Nebe,
sürece devam 78/23)] mübhem
edeceğini (sınırı bellisonra,
belirttikten ol- “Ancak
Kehf, 18/60) yukarda mezkur olunan (en-Nebe,
mayan) zaman dilimleri için kullanılmıştır.(Râğıb, 1986:180)78/23)] mübhem
(sınırı Rabbinin dilediği hariçtir”
dilimleribuyrulmuşsa da bu istisna ile Allah‟ın
Hûdbelli olmayan)
suresinde (11/107)zaman
şâkîlere verilecek için
olan kullanılmıştır.(Râğıb,
azâbın gökler ve yer var ol-
duğu sürece devam
1986:180) edeceğiniuzatmayı
azap süresini belirttikten
mısonra,
yoksa“Ancak Rabbinin
kısaltmayı mıdilediği ha-
irade edeceğine dair
riçtir” buyrulmuşsa da bu istisna ileBununla
bilgi verilmemiştir. Allah’ın birlikte
azap süresini
aynı uzatmayı mı yoksagelen âyette
istisna ardından
Hûd suresinde
kısaltmayı (11/107)dair
mı irade edeceğine şâkîlere verilecek olan
bilgi verilmemiştir. azâbın
Bununla gökleraynı
birlikte ve
istisna
yer var cennet
ardından
olduğugelenehli hakkında
âyette
sürece dahakkında
cennet edeceğini
devam ehli yapıldıktan sonrasonra,
da yapıldıktan
belirttikten âyetin
sonra devamında “Bu
âyetin
“Ancak
devamında
Rabbinin “Bu bitmez
bitmez
dilediği tükenmezbir
tükenmez
hariçtir” birlütuftur”
lütuftur” (ً
buyrulmuşsa ‫ُوذ‬
da‫ذ‬bu
‫مج‬
ْ ‫ر‬
َ ‫َي‬
ًَistisna
ًْ ‫ً ًغ‬
‫َاء‬ deni-
ile‫ط‬Allah‟ın
‫ )ع‬denilerek
َ cennet
lerek cennet hayatının
hayatının sonsuzluğu
sonsuzluğu kesin olarak tasrih edilmiştir ki cehennem
azap süresini uzatmayı mı yoksakesin olarak
kısaltmayı tasrih
mı edilmiştir
irade edeceğineki cehennem
dair azâbı
azâbı hakkında böyle bir beyan yoktur. Buna göre 107. âyette yer alan şâkîle-
rin azap
bilgi hakkında
süresi
verilmemiştir. böyle bir
ile ilgiliBununla
istisna, ilahîbeyan
iradenin
birlikte yoktur.
aynı günün Buna
istisnabirinde
ardındangöre
bu azâbı107.
gelensona âyette
er- yer alan
âyette
direceği, 108.şâkîlerin
cennet ehli âyette
hakkındageçen
azap cennet
da süresiehliilehakkında
yapıldıktan ilgili istisna
istisna,
sonra ve bunun
ilahî
âyetin devamındaki
iradenin
devamında günün
“Bu birinde bu
açıklama ise ilâhî iradenin cennet hayatını ebedîyen sürdürme yönünde tecelli
bitmez fikriniazâbı sona
tükenmez erdireceği,
bir lütuftur” (ً
‫ُوذ‬ ‫ذ‬108.
‫مج‬ًَâyette
ًْ
‫ر‬
َ ‫َي‬ geçen
‫غ‬rahmetinin
ًً‫َاء‬ ‫َط‬ ‫)ع‬cennet
denilerek ehlicennet
hakkında istisna
edeceği vermektedir. Bu durum Allah’ın
ْ her şeyi kuşatmış
olduğu müjdesine
hayatının ve bunun
sonsuzluğudaha kesin
uygundur.
devamındaki Nitekim
olarak ashabtan
açıklama
tasrih iseHz.
edilmiştir kiÖmer,
ilâhî Abdullah
iradenin
cehennem b.
cennet
azâbı hayatını
Mes’ud, Abdullah
ebedîyenb. Amr, Ebû Said
sürdürme el-Hudritecelli
yönünde de söz edeceği
konusu ayetteki
fikrini istisna
vermektedir. Bu
hakkında böyle bir beyan yoktur. Buna göre 107.
kaydını bu şekilde yorumlamış ve cehennemin bir gün sona ereceğini kabul
âyette yer alan
etmişlerdir.
şâkîlerin azapdurum
Adı geçenAllah‟ın
süresi rahmetinin
sahabilerle
ile ilgili bunların
istisna, her şeyi
görüşüne
ilahî kuşatmış
iradeninuyan bir olduğu
günün kısım müjdesine
tabiîn,
birinde bu daha
yukarıdaki iki muhkem ayetin (Hud, 11/107; en-Nebe, 12 ehli78/23) cehennemde
azâbı sona erdireceği, 108. âyette geçen cennet hakkında istisna
kalışı “ebed” ve “hulûd” kelimeleriyle mutlak olarak ifade eden bütün vaîd
ve bununtahsis
ayetlerini devamındaki
ettiğini kabul açıklama
etmişlerdir. ise(et-Taberî,
ilâhî iradenin cennet
2001: XII, 582;hayatını
er-Râzî,
1990:XVIII, 63; İbn Kayyim,
ebedîyen sürdürme yönünde ty: 744-745; Temizkan,
tecelli edeceği 1993:52)
fikrini vermektedir. Bu
Kâfirlerin cehennemden çıkmayacaklarını ve azaplarının hafifletilmeye-
durum Allah‟ın rahmetinin her şeyi kuşatmış olduğu müjdesine daha
ceğini bildiren ayetlerin ise, cehennemin yok olmayacağını değil cehennem
var oldukça azâbın devam edeceğini gösterdiği
12 ifade edilmiştir. ( İbn Kayyim,
ty: 743)
Ancak, Taberî (310/922), İbn Kayyim el-Cevziyye (ö.751/1350) ve daha
pek çok Sünnî âlimin eserlerinde yer alan bazı kayıtlar, en azından İslâm’ın
ilk dönemlerinde böyle bir ittifakın olmadığını; zira sahabeden Hz. Ömer, Hz.
Ali, Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Mes’ud, Abdullah b. Amr, Ebu Hureyre,
Câbir b. Abdillah ve Ebu Saîd el-Hudrî; tâbiînden Şa’bî, Abd b. Humeyd ve
İshak b. Râheveyh gibi büyük selef âlimlerinin cehennemdeki azâbın uzun
164 •MÜSLÜMAN OLMAYANLARIN CEHENNEM’DE GÖRECEKLERİ
AZÂBIN EBEDÎLİĞİ SORUNU

bir süre devam ettikten sonra nihayete ereceği fikrini savunduklarını belge-
lemektedir. (el-Makdisî, 1899:I,200-201; İbn Kayyim, ty:743-744; Öztürk,
2011:255; Kalkan, 2007:121-122; Toprak, 2010:38)
“Cehennem azâbının ebedî olmadığı fikri Mevlânâ Celâleddîn-i
Rûmî (ö.672/1273), İbn Teymiyye (ö.728/1328) İbn Kayyım el-Cevziyye
(ö.751/1350) ve İbnu’l-Vezîr’in (ö.840/1436) yanı sıra Musa Cârullah Bigiyef
ve İsmail Hakkı İzmirli gibi bazı son devir âlimleri tarafından da benimsenmiş
olmakla birlikte Ehl-i sünnet ulemasının büyük çoğunluğu azâbın sonsuzluğu-
na ilişkin yorumu bir inanç umdesi olarak algılamıştır.”(Yavuz, 1991:IV,305)
“Büyük olasılıkla II.(VIII) yüzyılda başlayan katı tekfirciliğin giderek yay-
gınlaşması ve muhtelif mezheplerin elinde güçlü bir silah haline getirilmesine
bağlamak isabetli görünmektedir.” (Yavuz, 1991:IV.309)
Bütün bunlara ilaveten ahirette sadece günahkâr mü’minlere şefaat edile-
ceği ve cehennemden yalnız bu zümrenin çıkacağını ifade eden bazı hadisler
ile Allah’ın rahmetinin gazâbına baskın çıkmasının azâbın mutlaka sona ere-
ceği anlamına gelmediği, yaratıcıyı inkâr suçuna layık cezanın ebedî olması
gerektiği ve kâfirlerin cehennemde ebedî kalacakları hususunda sahabe, tâbiîn
ve Ehl-i sünnet âlimleri arasında ittifak olduğu vb. bir kısmı tartışmaya açık
argümanlarla cehennem azâbının sonsuzluğunu ispata çalışan çoğunluğun kar-
şısında yer alanlar ise, azâbın ebedîliğine işaret ettiği ileri sürülen “ebed” ve
“hulûd” kavramlarının arkaik Arapça’da sonsuzluk değil, değişikliğe uğrama-
dan bir yerde uzun süre beklemek anlamına geldiğini belirtmişlerdir.(Öztürk,
2011:256) Kur’an’da “ebeden” şeklinde yer alan bu kavram; biri hariç (Kehf,
18/3) “hulud” kelimesiyle birlikte on bir ayette; olumsuzluk ifade eden cümle-
ler içinde “asla, hiçbir zaman” anlamında, on beş ayette; bir şarta bağlı olarak
“süreklilik” anlamında yer almaktadır. (Abdulbâkî, 1970:1,230-231)Üç ayette
ise “hâlidin” lafzı ile beraber kâfirlerin cehennemdeki kalış süreleriyle ilgili
olarak kullanılmıştır. (en-Nisa, 4/169; el-Ahzab, 33/65; el-Cin, 72/23). “Huld”
kelime olarak bir yurtta kalmanın devamlılığını ve oradan çıkmamayı ifade et-
mektedir. (Râğıb,1986:220; İbn Manzûr, 1970:I,876 ) Mesela, Zemahşerî’nin
(ö.538/1143) Esâsü’l-belâğa’sında hulûd “Bir yerde uzun süre kalmak” diye
anlamlandırılmış; ayrıca geç yaşlanan ve yaşlandığı hâlde bir tek dişi dahi ek-
sik olmayan kişiyi Araplar’ın mecâzî manâda “muhlîd” lakabıyla andıklarına
bir kayıt düşülmüştür. ( Bkz. İbn Manzur, 1970:876; Öztürk, 2011:256)
Kelamcılar ise Kur’an’da geçen “ebed” ve “hulûd” kelimelerini
sözlük anlamı dışında terim olarak, sonsuzluk ve ebediyet manasında
kullanmışlardır. (Yavuz, 1991: IV. 308) Böyle bir yaklaşım doğru değildir.
lakabıyla
lakabıyla andıklarınabirbirkayıt
andıklarına kayıtdüşülmüştür.
düşülmüştür. ( ( Bkz.
Bkz. İbn Manzur,
Manzur,
lakabıyla andıklarına bir kayıt düşülmüştür. ( Bkz.İbn İbn Manzur,
1970:876;
1970:876;
1970:876; Öztürk,
Öztürk,
Öztürk, 2011:256)
2011:256)
2011:256)
1970:876; Öztürk, 2011:256)
Kelamcılar Kelamcılar ise Kur‟an‟da geçen “ebed” ve “hulûd” kelimelerini
Kelamcılar ise ise
Kelamcılar
Kur‟an‟dageçen
Kur‟an‟da
ise Kur‟an‟da
geçen“ebed”
“ebed”veve“hulûd”
geçen “ebed”
“hulûd” kelimelerini
ve “hulûd”kelimelerini
kelimelerini
sözlük anlamı sözlük anlamı dışında terim olarak, sonsuzluk ve ebediyet manasında
dışında terim olarak,sonsuzluk veHasan
sonsuzlukve Rıza ÖZDEMİR
ebediyet • 165
manasında
sözlük anlamı
sözlük dışında
anlamı terim
dışında olarak,
terim olarak, sonsuzluk ebediyet
ve ebediyetmanasında
manasında
kullanmışlardır. (Yavuz, 1991: IV. 308) Böyle bir yaklaşım doğru
kullanmışlardır. (Yavuz, 1991: IV. 308) Böyle bir yaklaşım doğru
kullanmışlardır.
kullanmışlardır. (Yavuz, 1991:
(Yavuz, 1991: IV.IV. 308) 308) Böyle Böylebirbiryaklaşım yaklaşım ٰ ‫عْص‬doğru
doğru
değildir. Ayrıca Kur‟an‟da: ‫ًا‬
‫ذ‬ ِ ‫ن‬ ‫ب‬ ‫خ‬َ ‫ا‬ ً‫َبس‬ ‫و‬ ُ ً
ْ ْ
‫ه‬ ‫خ‬
ِ ْ
‫ذ‬
değildir. Ayrıca Kur‟an‟da: ‫ّللاَ َو َسس َُىنَ ًَُ َو َيَت ا َع اذ ُحذُو َديُ ْيُ ْذ ْ ِخهًُ ْوَبسً ا َخَ بنِذًا‬ ُ ‫ي‬ ُ ‫ي‬ ‫د‬
َ ‫ُو‬‫ذ‬ ‫ح‬ ُ ‫ذ‬‫ا‬ ‫ع‬
َ َ ‫ت‬َ ‫ي‬‫و‬َ ُ ً َ ‫ن‬ ‫ُى‬
‫س‬ ‫س‬َ ‫و‬َ ّ َ ٰ ّ
‫ّللا‬ ‫َو َ َوم َْمْه ْهيَ يَع‬
ّ ٰ َ‫ّللا‬
‫ّللاَو َس َوس َسُىنسًُُىن َوًُيَت َوعيَذتَ َع ُح اذذُو ُح َد ُذيُويُ َدذيُ ِخهيُ ْذًُ ِو‬ ِ ِ ‫ْص‬
‫ْص‬
ّ ٰ ‫ْص‬
değildir. değildir.
Ayrıca Ayrıca Ayrıca
Kur’an’da:
Kur‟an‟da:
ََ ‫“ ٖفيفيهَبهَب َونَونًًَُُ َع‬Kim
ٌ ‫ع َزاةٌاةٌ ُم ٖ ُمهه‬
‫خهَب ًًُساوَبخ ًسبانِذًا َخبنِذًا‬
Kur‟an‟da: ِ َ‫َو َمو َمه ْهيَعي‬
ِ ‫ع‬
ٌ ‫يه‬
‫يه‬ ‫ز‬
ٖ ‫“ ٖفيهَب َونَ ًَُ َع َز َاةٌ ُم َه‬Kim ٖ “Kim Allah'a
Allah'a ve ve Peygamberine
Peygamberine karşı
karşı isyanisyan edereder ve ve
ٌ ‫يه ُم ٖه‬
‫يه‬ ٌ ٌ‫اة‬ ٖ ‫“ ٖفيهَب َونًُ َعز‬Kim“Kim Allah'a
Allah'a
Allah'a ve ve ve Peygamberine
Peygamberine Peygamberinekarşı karşı
karşıisyan isyan
isyaneder eder
ederve ve
ve
sınırlarınıaşarsa
sınırlarını
sınırlarını aşarsaAllah
aşarsa Allahonu,
Allah onu, onu,devamlı devamlıkalacağı
devamlı kalacağıbir
kalacağı birateşe
bir ateşesokar
ateşe sokarve
sokar veonun
ve onun
onun
sınırlarını aşarsa
sınırlarını aşarsa Allah onu, devamlı kalacağı‫ ا‬bir ateşe sokar ve onun Allah onu, devamlı kalacağı bir ateşe sokar ve onun
içinalçaltıcı
için
için alçaltıcıbir
alçaltıcı birazap
bir azapvardır.”
azap vardır.”ve
vardır.” ve َ ً ُ ْ
ve ‫َو َ َوم َمْه ْهيَقيَت ْقتُمْمْ ُم ُمؤ ْ ِؤمىِمبىًب ُمتَ ُمتَع َ ِّعم ِّذمًاذًاف ف َج َج َضا َضاؤيُؤيُ َج َجهَىهَ ُمىا ُم َخبخَنِبذنًِاذًا ٖفيٖفيهَبهَب‬
ُ ْ
için alçaltıcı
için alçaltıcı birَ ‫ ا‬azap bir azap vardır.” vardır.” ٰ ve ve
‫“ذًاهَب ٖفيهََب‬Kim ‫َو َمو ْمه ْهيَ ْقتيَُ ْقمْتُمْ ُم ْؤ ُم ِم ْؤىًب ِمىً ُمبتَ َعُم ِّتَم َذعًا ِّم فَذًا َجفَضَ ا َج ُؤضَيُا ُؤ َجيُهَىا َُم‬
‫جهَىَاخ ُبمنِذ ًَاخب ٖفنِي‬
‫ب‬ ‫م‬
ً ‫ي‬ ‫َظ‬
ٖ ‫ع‬ ‫ًب‬ ‫ث‬َ ‫ا‬ َ
‫ز‬ ‫ع‬
َ ُ ً
َ ‫ن‬ ‫ذ‬ ‫ع‬
َ َ ‫ا‬ ‫و‬
َ ُ ً َ ‫ى‬‫ع‬َ َ ‫ن‬ ‫و‬
َ ً
ِ َ ْ
‫ي‬ َ ‫ه‬ ‫ع‬
َ ّ ُ ٰ
‫ّللا‬ ّ ‫ت‬
َ ‫ض‬
ِ ‫غ‬ ‫و‬َ “Kim bir
bir müminikasden
mümini kasdenöldürürse
kasden öldürürse
öldürürse َ َ
‫ت ٰ ّّللاُ َ َعه ْي ًِ َ َون َ َعىًَُ َ َوا ا َع اذ َ نًُ َ َعزاثًب ع َٖظي ًمب‬ َ ‫َضت‬ ِ ‫“و َوَغغض‬Kim bir mümini
‫ب‬ ‫م‬ ‫ي‬‫َظ‬ ‫ع‬ ‫ًب‬ ‫ث‬ ‫ا‬ ‫ز‬ ‫ع‬
َ ُ ً ‫ن‬ ‫ذ‬ ‫ع‬
َ ‫ا‬ ‫و‬ ُ ً ‫ى‬ ‫ع‬
َ ‫ن‬ ‫و‬ ً
َ‫ ِ َ َعهَ ْي ًِ َونَ َ َعى‬kalacağı ْ
‫ي‬ ٰ ‫ه‬ ‫ع‬
َ ُ ‫ّللا‬ َ “Kim bir mümini kasden öldürürse
ً ‫ًُ َع َزٖاثًب‬içinde
‫ َع ٖظي ًمب‬cezası, َ‫ًُ َواَ َع اذ ن‬ebediyen ُ‫ّللا‬ّ ‫ت‬ َ ‫َض‬ ِ ‫ َوِغ‬cehennemdir.
“Kimَ bir mümini Allah ona kasden gazapöldürürse etmiş, onu
14 hazırlamıştır.” (en-Nisâ 4/14, 93)
lânetlemiş ve onun için büyük bir azap
14
14
buyrulmuş; sahih bir hadiste ise intihar
14 eden birinin de cehennemde kalış
süresine “hâliden-muhalleden ebeden” ifadesi kullanılmıştır. (İbn Kayyim,
ty:783-784) “Eğer “hulûd” ebediyet mânası taşısaydı büyük günah işleyen
müminlerin de Mu‘tezile’nin öne sürdüğü gibi cehennemde ebedî olarak
kalacaklarını ve hiçbir zaman buradan çıkamayacaklarını kabul etmek
gerekirdi. Halbuki Ehl-i sünnet âlimleri arasında müminlerin bir süre azap
gördükten sonra cehennemden çıkacakları noktasında icmâ vardır. Şu halde
“hulûd” ebediyet değil uzun süre anlamındadır.” (Yavuz, 1991: IV. 308)
Bu Kur’ânî argümanların yanında bazı hadislerde hiçbir hayır işleme-
yen ve azaptan kurtulmak dileğinde bulunan mücrimlerin cehennemden çı-
karılacaklarının belirtilmiş olması; Allah’ın rahmetinin dünyada olduğu gibi
ahirette de gazâbına baskın çıkacağının bildirilmesi; Allah’ın esmâ-i hüsnâ-
sından, inkârcılarla isyankârcıları cezalandıracağına işaret eden müntakîm ve
bir anlamda kahhâr ismi dışında kalan isimlerin hemen tamamının Allah’ın
affediciliğini, müşfik, rahman ve rahîm oluşunu ifade etmesi; azâbın ebedî-
liği konusunda ümmetin görüş ayrılığına düşmesi; Allah’ın azap tehdidinden
dönmesinin onun lütufkarlığına ve affediciliğine daha uygun olduğunun, keza
insanları günahları sebebiyle cezalandırmak yerine bağışlamak ve lütufla mu-
amele etmenin O’nun zatına daha çok yaraşacağının düşünülmesi ve nihayet
kısa bir ömürde işlenen sonlu günahlara, sonsuz ceza verilmesinin, kullarına
suç-ceza dengesine riayet edilmesini emreden ve cezalandırma konusunda
aşırıya gidilmesini yasaklayan Allah’ın ebedîyete nispetle çok kısa bir zaman
dilimini kapsayan dünya hayatında suç işleyenleri sonsuz bir azapla cezalan-
dırılması da ilâhî adalet açısından makul bulunmamıştır. (İbn Kayyim, ty:746;
Öztürk, 2011:258)
Cehm b. Safvan ve Ebu’l-Huzeyl el-Allâf’tan sonra cehennemin sonsuz-
luğu hakkındaki tartışmaları kızıştıran ve kendilerinden sonra kabul veya red
babında birçok eser yazılmasına neden olan İbn Teymiyye (ö. 728/1327) ve
talebesi İbn Kayyım el-Cevziyye (ö. 751/1350) olmuştur. (Kaya, 2009:531)
166 •MÜSLÜMAN OLMAYANLARIN CEHENNEM’DE GÖRECEKLERİ
AZÂBIN EBEDÎLİĞİ SORUNU

“Beşerî adalet mekanizmaları elden gel­diğince haklı ile haksızı birbirin-


den ayırmaya çalışsa da mutlak adaleti sağla­yamamaktadır. Hâkimlerin hâkimi
olan Allah, âhiret hayatında mücrimlerin mut­laka ayrı bir statüye tâbi tutula-
cağını bir­çok âyette açıklamıştır. Bu bakımdan iyi ile kötünün farklı şartlarda,
farklı sonuç­larla karşılaşacağı şüphesizdir. Kur’an ile birlikte bütün semavî
kitaplarda yer alan bu temel hükmü yok farz edecek bir yorumun isabetli
olmayacağı açıktır. Ancak suçluya uygulanacak cezanın son­suza kadar ateş
ve cehennem olması ge­rekli değildir. Tabiatı dolduran sayısız canlılar içinde
duygu ve düşünce gibi yük­sek iki yeteneğe sahip kılınan insanın bedenine
yönelik olumsuz bir eylem na­sıl ceza niteliği taşırsa onu arzuladığı, gelişmesi
ve yücelmesi için muhtaç ol­duğu bazı şeylerden yoksun bırakmak da ceza
niteliği taşır. İslâm inancına gö­re, ilâhî ruhun üflenişi ile değer kazan­mış olan
insanın ebedî mutluluğu an­cak Allah’ın rızâsına kavuşmak, O’na mu­hatap ol-
mak, O’nun cemâlini müşahede etmekle gerçekleşir. Cehennemdeki in­san bir
gün gelip de azaptan kurtulacak olsa bile kudsî âlemin dışında kalmak gibi bü-
yük bir cezadan kurtulamayacak, eğer ölecek olursa cennette ebedîleşenlerin
aksine yok oluşun karanlıklarına gömülecektir. Yücelerin yücesiyle ebe­diyete
kadar beraber olmaktan, O’nun rahmet ve cemâl âleminde yer almak­tan bü-
yük bir saadet tasavvur edileme­yeceği gibi bundan mahrum olmaktan büyük
ceza da düşünülemez.” (Topaloğlu, 1993:7/232)

SONUÇ
Cehennem azâbının ebedîliği konusu, İslâm tarihinin ilk devirlerinden
itibaren bir ilmî mesele olarak ele alınmıştır. Cehennem azâbının ebedî ol-
duğunu ve bir süre devam ettikten sonra son bulacağını savunanların ortaya
sundukları âyet ve hadis delilleri bulunmaktadır. Farklı sonuçlara varmaları-
nın sebebi; bu âyet ve hadisleri farklı yöntemsel temellerden hareket ederek
yorumlamalarıdır. Tartışmanın odağında tarafların delil olarak sundukları en
önemli argümanların başında âyetlerdeki huld ve ebed kelimelerinin manası-
nın farklı anlaşılması ve yorumlanması vardır.
Ehl-i sünnet, Şia, Mutezile ve Hâricî âlimlerin büyük çoğunluğu azâbın
ebedî olduğu görüşündedir.
Azâbın bir gün sona ereceği görüşü sahabeden Hz. Ömer, Hz. Ali, Ab-
dullah b. Abbas, Abdullah b. Mes’ud, Abdullah b. Amr, Ebu Hureyre, Câbir
b. Abdillah ve Ebu Saîd el-Hudrî; tâbiînden Şa’bî, Abd b. Humeyd ve İshak
b. Râheveyh gibi sahabi ve selef âlimleri ve ilk dönem kelamcılarından olan
Cehm b. Safvan ve Ebu’l- Huzeyl el-Allaf ile Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, İbn
Hasan Rıza ÖZDEMİR• 167

Teymiyye, İbn Kayyım el-Cevziyye ve İbnu’l-Vezîr’in yanı sıra Son dönem


İslam âlimlerinden Musâ Carullah Bigiyef ve İzmirli İsmail Hakkı tarafından
da savunulmuştur.
Mutlak adalet sahibi olan Allah’ın, mü’min ve kâfiri ahirette ayrı ayrı
hesaba çekeceğine ilişkin Kur’an’da pek çok ayet vardır. Yukarıda arz olunan
müzakereler ve söz konusu ayetlerden inanan ve inanmayanların akıbetlerinin
farklı olacağı anlaşılabilir. Buna göre de cehennemin ve azâbın sonsuzluğu
ile ilgili tartışmalara Kur’an ve sünnet bağlamında baktığımızda azâbın ebedî
olduğu fikrinin kolaylıkla anlaşılabileceği ifade olunabilir. Bu sebeple “Ce-
hennem azâbının ebedîliğini savunanların görüşünün”, dayandıkları deliller
ve kendi ilmi yöntemlerine dayanarak yaptıkları açıklamalar ile daha kuvvetli
olduğu kanaati öne çıkmaktadır.
Şüphesiz Allah âdildir ve merhametlidir. O kullarına dilerse merhamet
eder dilerse azap eder. Hüküm yalnızca O’nundur.

Kaynaklar
• Abdulbâkî, Muhammed Fuâd (1970). el-Mu’cemu’l-Mufehres li-Elfâzi’l-Kur’âni’l-Kerîm,
C.I.
• Buhârî, Ebu Abdullah Muhammed b. İsmâîl (1992). el- Câmiu’s-Sahîh, I-VIII İstanbul:
Çağrı Yay.
• el-Eş’arî, Ebu’l-Hasen Ali b. İsmaîl (1928). Makâlâtü’l-İslâmiyyîn, İstanbul.
• el-Makdisî, Mutahhar b. Tahir (1899). el-Bed’ ve’t Târîh, C.I., Paris.
• er-Râzî (1992). “Tefsîr-i Kebîr”, XIII, Ankara: Akçağ Yay.
• et-Taberî, Ebû Ca’fer Muhammed b. Cerîr (2001). Câmiu’l- Beyan ‘ân Te’vîli Âyi’l Kur’an,
Daru Hicr, Kahire.
• İbn Kayyım el-Cevziyye, Ebû Abdillah Muhammed b. Ebi Bekr b. Eyyub, (ty). Hadi’l-Er-
vâh ilâ Bilâdi’l-Efrah
• İbn Manzur (1970). “Lisanu’l Arab li’l Muhiyt”, “Huld”, C.I, Beyrut.
• Kalkan, Mehmet (2007). İbn Kayyim el-Cevziyye’nin Hâdi’l-Ervâh İlâ Bilâdi’l-Efrâh Ese-
ri Bağlamında Cennet İle İlgili Hadislerin Değerlendirilmesi, Basılmamış Yüksek Lisans
Tezi, Adana.
• Karagöz, İsmail- Karaman, Fikret- Paçacı, İbrahim- Canbulat, Mehmet- Gelişgen, Ahmet-
Ural, İbrahim (2015). “Dinî Kavramlar Sözlüğü”, Ankara: DİB Yay.
• Karaman, Hayreddin- Çağrıcı, Mustafa- Dönmez, İbrahim Kâfi- Gümüş, Sadrettin (2006-
2008). “Kur’an Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir” C.I-V., Ankara.
• Kaya, Veysel (2009). “İzmirli İsmail Hakkı’nın Cehennemin Sonluluğu Hakkındaki Risale-
si”, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, C.18, S.1:531
• Kutub, Seyyid (1990). “Fî Zılâl-il Kur’an”, C.6., İstanbul.
• Müslim, Ebu’l- Huseyin Müslim b. Haccac (1992). el- Camiu’s-Sahih, I- III, İstanbul:
Çağrı Yay.
168 •MÜSLÜMAN OLMAYANLARIN CEHENNEM’DE GÖRECEKLERİ
AZÂBIN EBEDÎLİĞİ SORUNU

• Öztürk, Mustafa (2011). Kur’an’ı Kendi Tarihinde Okumak, (Tefsirde Anakronizme Ret
Yazıları), Ankara: Ankara Okulu Yay.
• Râgıb el-İsfehani (1986). “el-Müfredât fî Garîbi’l-Kur’an”, İstanbul: Kahraman Yay.
• Sabri, Mustafa- Bigiyef, Musa Carullah (1996). “İlâhî Adalet-Rahmet-i İlahiye Bürhanla-
rı”, (sad, Ömer H. Özalp) İstanbul.
• Temizkan, Ahmet (2009). Kur’an’da Geçen Huld Kavramının Semantik Tahlili Bağlamın-
da Cennet Ve Cehennemin Ebedîliği Meselesi, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Kahraman-
maraş.
• Topaloğlu, Bekir (1993). “Cehennem”, D.İ.A., C.VII., İstanbul.
• Toprak, İbrahim (2010). Cennet Ve Cehennemin Ebedîliği, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi,
Konya.
• Yavuz, Yusuf Şevki (1991). “Azap”, D.İ.A. C. IV., İstanbul.
• Yazır, Elmalılı Muhammed Hamdi (ty). Hak Dini Kur‘an Dili, C.VIII., Eser Neşriyat.

You might also like