You are on page 1of 161

BiZANS

İuPARAToRLuĞu
TARIHI
-'o
ı

$0]'ı DEıJıR
(r20r - r40r)
ta AAa a l^a t

0smanlı Türk - Bizans Miinasebetleri

Prof. Dr. Şerif BAŞTAV

ANKARA
1989
ISBN 975-456-024_2
ortı"t Kiiltiiriinü Araştırma Enstitüsü
1989

Yayınlayan : Türk Kültürünü 'Araştırma


Enstitüsü
l-7. Sokak 38, 06 490 Bahçelievler
- An}ara
Tel : 2l3 3ı 00 - 2ı3 4t 35
Dizilip basıldığ yerı Ankara
üniversitesi Basımevi
Ankara _ 1989
İçİxonxİr,rn

öNsöz I - XvI.
İSıANSUı,uN crni ALINMASI VE VIII. ı,ıirılrı,İN
İupanaroRruĞu oinİı.rıvır DENEMF'Lınİ 1ıioı _ ı282).
' iııya Edilen imparatörluğun içine Düştüğü Kriz l-l0' _ II. And_
ronikos'un Hdkimiyeti Devri l0-l6. - osmanlı Devletinin Kuruluşu
17_24. - iç Savaşlar Devri (132l_1325) 2445. _ III. Andronikos,un
HAkimiyeti Devri (1328-1341) 2B-4s. - vI. Ioannes Kantakuzenos
Devri (1347-1355) 48-61.
oSMANLILARIN AVRUPA'YA GEÇMELERi VE İMPA_
RAToRLUĞuN CAN ÇEKiŞMESi 1ııs+_ıısg) 6l_67.
V. Ioannes'in Batı Seyahati ve Mezhep Değiştirmesi (1369_1370)
67_70. _ osmanlı'ların Balkanlar'daki Fetihleri ve Bunun Bizans,taki
Akisleri 70-78. - Kosova Meydan Muharebesi (13g9) 7g_g0.
yrLDrRrM BAYEZiD DEVRI (1389_1403) 80_101.
II. Manuel'in HAkimiyeti Devri (l3}l-1425). Timur Vak,asr ve
Ankara Muharebesi (1402) 91-101. _ osmanlr imparatorluğunun
Siyasi Buhranı ve Bizans'ın Canlanması (1402-142l) t0l_105.
OSMANLI iı,ıp,q,ReroRLUĞUNUN YENIDEN CANLAN_
MASr VE BIZANS'rN SON MUKAVEMETi (1421_1448) 105_108
Paleolaog'ların Mukavemet Denemesi 108-109. _ II. Sultan Murad,
ın Başarılı Taarruzları t09_1l0. - İstanbul'un Muvakkat Durumu
1l0_l1l. _ Floransa ittihadı (1437_1439) 1l1_113. _ istanbul İttihadı
1|3_114. _ Bizans İmparatorluğunda Anarşi ve iç Harp I14-i16.
varna Meydan Muharebesi (1444) 116-120. - II. Kosova Muharebesi
-
(1448) |20-122' _ Fatih Sultan Mehmed ve Bizans'rn
Çöküşü (1448_
1453) 122-128. - Son Taaruuz tZB-132.

III
öNsöz*
Bu gün, ilim öleminde Bizans İmparatorluğu adı altında tanınan
ve bin yldan fazla süren uzun ömürlü devlet, aslınd.a bir Doğu Roma
imparatorluğudur. Nitekim, Bizanslılar kendi devletlerinin adı ola_
rak bunu hiç kullanmamış Ve İmparatorluğun adına ,,Roma Dev-
leti" ve kendilerine de "Romalılar" demişlerdir. Doğu Roma cİ.evle-
tinin başlaığıcı 330 yılıdır ve Bizans adr, modern devirde bu devle_
tin tarihi araştırılmağa başladığı Zaman' Batı ilim Aleminde kullanıl-
mağa başlamıştır. Zira,bu yeni devletin merkezi olarak seçilen yerde,
MilAddan önceki yüzyıllarda B2zantium adına bir şehrin bulunma-
srndan kaynaklanir. l. ve 2. yüzyıllarda, Doğudaki fetihlerden
sonra çok büyüyen ve hudutları aşrrı derecede genişleyen Roma
İmparatorluğunun doğu arazisi, çok uzak|ara kada"r erişiyordu, Ayru
?amanda Mrsrr, Suriye ve Anadolu gibi eski medeniyeiıerin bejigi
olan bu. sahalar, imparatorlukta her bakımdan ağır basmağa başla-
mıştı. Üstelik bu ülkeler, merkez Roma'dan çok uzakta biılunduk-
larrndan idare edilmeleri güçlükle karşılaşıyordu. Bu yüzden 2. ve
3. yüzyıllarda İmparatorlar artık, Roma'da oturmuyoriardı ve İm-
paratorluk için yeni bir merkez aranıyordu. İmparator Btıytık Kon_
sa'ntin, İstanbul'un bulunduğu sahayı İmparatorluk merkezi olmak
bakımından çok uyğun bulduğundan burada inşa ettirdiği yeni
başşehrinin 330 yılında açılışını yapıyor ve eski merkez Roma terke_
dildiğinden gittikçe ihmale uğruyordu.
Merkezi doğuya nakledilen devletin ordusu ve idare tarzı Roma'
lı, dili ve kültürü LAtindi. Bu yeni muhitte ise, çoktan beri burada
yerleşmiş bulunan Yunan di]i ve kıılttırıı ile doğunun saray, deı,let
göreneği ve teşrifatı bunlara eklenecekti. Ayrıca, 4' yizyılda devletin
dinleri arasında serbest bıraLıılan Hristiyanlık ta kuwetlenince, gele-
cekteki Bizans toplumunu oJuşturan unsurlar tamamlanmış olğor_
* Burada yayıııladığırrıız araştıfma, hazırlanmakta
olan aynı isimdeki kitabın
bir kısınıdır.
du. Bu suretle Eski Roma İmparatorluğundan çok farklı ve yeni coğ-
rafİ şartların belirlediği temeller üzerinde gelişen İmparatorlukta,
daha 6. yüzyılın sonunda Lötince tamamiyle unutuluyor Ve onun
yerini Yunan dili ve kültürü alıyordu.
Bundan sonraki yüzyıllarda bu yeni devletin en mühim prob-
lemleri arasrnda, devletin resmi dini haline gelen Hristiyanlık içincle
başgösteren itikat münakaşaları ile devleti dış düşmanlara karşr sa-
vunmak en büyük yeri alıyordu. İmparatorlu]< bu tarihten Şonra,
hayatının sonuna kadar hudutlarını savunabilmek için bütün kuv-
vetlerini harcamağa mecbur olmuştur. 4' yiÜızyıtda doğu hudutları
Sasanilerin tehdidi altındadır ve bu höl İslAmiyetin gelişmesi ile Sa-
sani devletinin sona ermesine kadar sürer. 4. ve 5. yüzyıIlarda Kuzey-
de ve Batr'da Cerman ve Türk kavimleri, bunların arkasından da
İslavlar ortaya cıkarlar. Türk kavimleri ile İslavlar, bundan sonraki
yüzyıllarda İmparatorluğu en fazla meşgul eden ve varlığını tehdit
eden düşmanların başında gelirler.
Hristiyanlığın kuwetlenerek yayılmağa başladığı 4. yüzyılclan
sonra, içine düştüğü büyük mezhep kavgalarr ve bunun sonunda LA-
tin Kilisesi ile ortaya çıi<an ihtilAflar, İmparatorluğu içericlen kemiren
başlıca meselelerdendir. 6. ve 7 ' yizyıllarda Balkanlarda ve İhlya,
da büyük arazi kaybına uğrayan ve Anadolu'da İslAmiyetin hücunı-
ları neticesinde hudutları çok daralan imparatorluk, sadece Anadolu
ile Yunanistan'daki arazisini koruyabiliyor ve bu suretle gerçek Bi_
zans devleti hiline geliyordu. Bundan böyle ortodoks mezhebi ile
Yunan dili ve kültürü, İmparatorluğun iki temel unsuru hAline gelir
ve bu vasfııır İmparatorluk hayatının sonuna kadar sürdürür. Mısrr,
Suğe ve Filistin'i İslömlara kaptıran, Italya'da Cermenlerin ve
Balkan'larda İslavların yerleştiği arazisini kaybeden devlet, başşehri_
nin önüne kadar gelen Arapları güçlükle geri püskürtür.
7..ve B. yüzyıIlarda Arap istilAsı, İslav akrnlan ve içeride patlak
veren İkonoklazm nrücadeleleri yüzünden çok buhranlı bir dönem
yaşayan İmparatorluk, 9. yüzyılrn sonundan başlamak üzere topar-
lanmaya başlar ve 10. yüzyılda İslöm Aleminin zaafa uğramasr ve iç
ihtilAflara düşmesini de fırsat bileı'ek karşr taarruza geçen Bizans,
lJzurı Zamandan beri ilk defa arazisini genişletir, 11. yüzyılda parlak
deıjrlerinden birini yaşar. Fakat, bu yüzyılın ikinci yarısırıda doğu-
da Türk kavimleri, batıda Normanlar İmparatorluğu tehdide başlar.
l l. yüzyılın ikinci yarısında idaredeki beceriksizlik ve buna paralel

VI
olarak mali ve askeri durumuırun sarsrlmasl üzerine, 12. yüzyılın so_
nuna doğru sür'atle çökme alimetleri gösterir ve |204 de IV. Haçlı
seferi düzenleyen IIristiyan ordularrnrn hücumlarr sorrunda parça|a'
nır. İmparatorluk arazisiniır büyük bir kısml Lxtinler arasında bölü-
şülür ve Grek halklnın bir kısmı Batı Anadolu'ya sığınır ve merkezi
İznik olmak üzere geçirdiği 57 yıllık sürgün hayatından sonra, başe_
hir İstanbul'da kurulan LAtin İmparatorluğunun zaiflemesi ve İznik
imparatorlarının dirayctli idareleri sayesinde, 1261 de eski başşehrini
alarak orada yerleşir. LAkin, bundan sonra yeni bir hayata başlayıın
İmparatorluk, eski parlak devirlerin bir gölgesinden ibarettir. Mali-
yesi, ordusu bozulmuş, yeni ve kuvvetli dış düşmanlarla çevrilmiş
bulunduğundan, bu yeni şartların mücadele dolu hayatına dayana'
mayarak sonunda Türkler tarafindaıı ortadan kaldırılır.

Burada yazdıklarrmız, lızun zamandan beri hazırlamakta ol_


duğumuz Bizans İmparatorluğu Tarihi'nin bir bölümünün son krs_
mıdır. Tafsilöta girıneden, ana hatlarrnda Bizans Tarihi ve ona Pa_
ralel olarak osnranlı Tarihi olayları krsaca anlatrlmaktadır. Bu araş-
tırmamız dahi, Türk _ Bizans münasebetlerinin ne kadar srkr ve önem]i
olduğunu göstermeğe yeterlidir SanrIrZ.
Ancak, rsrarla belirtelim ki Türk _ Bizans münasebetleri bundaı-ı
ibaret değildir. Hiç şüphesiz, Türk Aleminin en parlak ve cihanşii_
mul deı,lcti' Osmanlı İmparatorluğudur; bu scbeple de Türkiye'de
enfaz|a bilinmek isteneır ve alöka duyulan devri budur. Aslında Ana-
dolu, Türklüğü sinesincle toplayan bir beşik olmuş Ve onu dağılmaktan
korumuştur. Çünkü, İç Asya'dan Batr'ya doğru ilerleyen Türk göç
dalgaları, Aral gölünü ve Maveraünnehri geçtikten sollla, Hazar de'
nizi yüzünden iki büyük kola ayrrlmak zorunda kalmrştır. Hazat de-
nizi, Eski Anayurtlarından koparak Batı'ya doğru ilerleyen Türk mil-
Ietini ikiye ayrran en büyük engeldir. Daha MilAd'ın ilk yüz ylların-
dan başlamak üzere, Hazar denizinin kuzeyine yönelen Türk göçleri,
Güney Rusya bozkırlarını ve Balkan yaylalarını aşarak Karpat dağ-
larına ve Macar ovasrna kadar erişmiş ve bu çok geniş coğrafİ sahalar
içinde dağılarak kaybolmuştur. Güneye yönelen Türk dalgalarr ise,
bir taraftan iran'a ve Irak yarrmadasına, diğer taraftan da Anadolu-
ya girmiştir. Anadolu'ya giren Türk kavimleri, soılsuzluk içinde dağıl-
mak tchlikesine rığramazlar.

VII
Awupaida görülen ilk Türk kavmi Hunlardır.
mandan beri Batı Asya'da yaşayan İrani kavimı..i'
önce, uzun za-
ı.aı.i-iyetine son
y'|'I'! 4' y',zyılın sonunda Avrupa'ya giren ve orada ilk Türk dev_
letini kuran Hunların- hAkimiyeti ur.rt yiz
yıl ,ıır*.rir. rağmen,
BüYüK KAVİMLER GöÇ'ü;. r.n.p olmuş, Antik dünyanın o
zamanki etnik statüstıntı alttist etmiş, Cermen
kavimlerini bi,r daha
birleşememek üzere dağıtmış, her iki h.om.
I;;r;;r;;ı;ğ'.,nu alııml.
çlalt etmiş ve Avrupa'yr biyük bir tehlikeden ancak Attila,nın 453
deki ölümü kurtarmıştır

Hunlarrn hemen arkasrndan ,erleyen ve Hunrardan


sadece d'-
_yutı.rr,
l^erinin lehçe farkı ile ayrılan, yerıeşik hayata Juıru oıu,
ogur _ Türk kavimleri,' Iiun devietine son veriyor (463-465), onun
artrklarr üzerinde yerleşiyor Ve onun büyük j,ıı.r"tıra..,
dalanarak_yeni siyasi bir birlik meydana g.;.iyo.
de fay-
rr. ,,nriğur,, adı bu
karrşımın bir neticesi oluyor. Bu yeni devlet
Rizans ile sıkı münasebet-
lere girişiyor, bu bölgedeki btıtıın Türk
boyla.rr, .t.ufiru topıryo.,
daha sonra kururacak oran Tuna ve vorga
devretrerinin temeri bu su-
retle atılıyor. Fakat, onlarr takiben 6. yüzyılın
başında Kuzey Kaf-
kasya'ya giren SABİRLBR, daha kuwetli
ve deha iyi organize edil-
miş bir devlet kuruyorlar. O devrin en buyük
devleti arasrnda d:ıs"_ oluşturuyor, her iki
i;;;;ji,'.;s gibi iki
tarafln ittifalana ihtiyaç
duydukları ve l00 bin kişilik bir'ordu
çrkarabilen, ..rrrr"..i. makine-
gelişmiş harp tekniğine sahip bir devlet
11 T'lı"ın,
Gök-Türk hökimiyetinden kaçan ivenran,r"
iken, 55B de
tois"y" gir.r"ı. uii-
tün bu sahayr istila- €tmesi ile yeni ve daha
'ü;i *r öııünden
büyük topluluk
meydana geliyor. LAkin, kendilerini takibeden
Grık_Ttirklerin
kaçmak zorunda kalan Avar]ar,
çok sayıda Türk boyun,, u".rn..ı..ı.,_
de sürükleyerek bu günki Maca, orrurrrm
yerleşiyorlar.
Avarların uzaklaşmasından sonra, Kafkas dağlarıyla
ırmağ arasında :uzanan Tuna ır_
çok geniş sahada dağınık oürrı. yaşayan bü-
yeniden toparlanıyor, ,,BüYüı< ;ULö;R
lr*_Irt boyları
'L,,Il'--nı kuruyor ve bu dev]etin merkezi Kırım yarrmadasında
DEV-
lunuyordu' Fakat, 7.-yrtzyılın başında, Hazar bu_
denizi ıı. ar"ı. denizi,
Volga ve Don ırmaklan a.usrrda, Btıytik Göktürk
devletinin Batı,_
daki devamr sayılan HAZAR rıı,vi,rİ,"i"_k;;;].J''ıır.rir.,
yanm yüzyıllık ömrünün ardrndan Büyük
Bulg", D.'i;;i;;;a eriyor;
Bulgar devletini oluşturan Ttırk kavimlerinden
bir krsmı Hazar dev-
letine tibi oluyor, Hazar devletini tarrmak
krsmı ülkeyi terkederek Aşağı rrru
ırt"-"y* JtıyiıiJsayıdaki
,uırusında TUNA BULGAR
vIIr
DEVLETİ'ni kuruyor, diğer bir kitle de kuzeye giderek, Moğol is-
tilAsına kadar hökimiyetini sürdüren VOLGA BULGAR DEVLE-
Tİ'ni kuruyor.
400 yıldan fazla ömrüy|e Hazaı devleti, Hazar denizi ile Volga-
Don üçgeni esas olmak üzere Kuzey Kafkasya'da hüküm sürüyor,
devrin Bizans İmparatorluğu ve İslöm ölemi ile çok srkr askeı İ, siyasi
ve iktisadl münasebctler sürdürüyor. En kuwetli olduğu 9._10. yüz-
yıllarda, Avrupa'nın bu bölgesinde güçlü ordularl, sağlam maliyesi
ve her şeyden önce çok yoğun transit ticareti ile, zamanrnrn en kuwetli
ve sayğın bir devleti hAline geliyor.
55B de Kafkasya'yr terkederek Batı'ya doğru ilerleyen AVARLAR,
bu günki Macar ovasrnda yerleşiyor, Bizans İmparatorluğu, Cermen
kavimleri ve islavlarla sürdürdüğü mücadelelerden Sonra, bölgede
huzur ve refah sağlayan ve 250 yıl ömürlü zengin bir devlet hAline
geliyor ve bu devlete, bir taraftan Tuna Bulgar devletinin çok kuwet-
lenmesi, diğer taraftan Btıyıık Charles'ın B. yüzyıl sonunda giriştiği
sistemli seferler son veriyor. Güney İslavlarınr köle olarak kullanan ve
hudut savunmalarrna yerleştiren, düırya tarihinde ilk defa bütün Gü-
ney Islavlarrnı bir devlet idaresinde hirleştiren Avar devleti, bölgcde
arkasrnda büyük siyasi bir boşluk bıraiıyordu.

7. yizyılın sonunda Aşağı Tuna sahasrnda kurulan TUNA


BULGAR DEVLETI, Bizans, Franklar ve Avarlar'la giriştiği sıkı
siyasi, askeri ve iktisadi münasebetlerden sonfa, Doğu Avrupa'nın en
hareketli ticaret merkezi hAline geliyor ve rakip bir devlet olarak za-
man zaman Bizans'r tehdit ediyor. Büyük sayıdaki İslav kitleleri
üzerinde hüküm süren Türk _ Bulgar zümresi, l50 yıl sonra Türklü-
ğünü kaybediyor, önce Hristiyan oluyor ve arkasrndan Islavlaşıyor.
Fakat Bulgar devletine kuvrretli bir ordu nizamı, iyi işleyen bir devlet
teşkilAtı ile adlnı bırakarak tarihe karrşıyor.
Hazat imparatorluğunun 9. yüzyılda geçirdiği siyasi buhran Stra-
sındaki sarsrntıdan faydalanarak o zamana kadar Hazat hAkimiyeti
altında yaşayan Macarlar istiklAllerini kazanıyorlar ; Finnugor kavim_
leri arasında dünya tarihinde ilk defa siyasl bir varlık göstererek, Türk
kavimleri ile beraber yaşamanrn neticesi olarak muharip ve teşkilAtçı
bir toplum hAline geliyor. Devrin hem Bizans ve hem de İslöm kay-
nakları tarafindan bir Türk kavmi sayılıyor ve 9. yüzyılrn sonunda do-
ğudan ilerleyen kuwetli Peçenek kavminin tazyılı altında Don ve
Dinyeper sahasındaki yerlerini terk ile bu günkü Macar ovasına gi-

IX
derek yerleşiyor ve. bu yeni
çevrede, trpkr_ mıharip Türk kavimleri gibi,
lrökim tabaka vc siyasi ni'am ı.r.-uyu
kabiliyeili uı" .,.rrr. olduğunu
ispat ediyor. r

Tlzun zaman..Ural ve Volga ırmaklarr arasrnda oturarı


sonra Volga ırmağınr geçerek öorr"t, ve daha
boyunda y..i;ş;, ; zak d'enizi
ile Karadeniz sahillerinın bı.ıcıı< ııaı.imı
durumuna yükselen Peçenek-
ler' 9' yizyılrn sonuna.doğru Doğu
Avrupa'nrn en mtıhim siyasi fak_
torıi hAline gelmişlerdir. P.ç.r.iı.rin
tehdit etmeleri üzerine, aralarında
iura, d;;-d";u ticaretini
Bu yüzden 860 da Hazarlarla, r.i"r.ı.ı.t" kaçınılmaz bir hAl alır.
çatışmalar
oıu.,
Uzlar (oğuzlar) onluru ı.rrş ";r;;;;t!-ur,
anlaşma meydana
1lu:,"qu
Uzun süren mücadelele.'d.l'9"l, Peçenekler,91. gelir.
BB9 da Volga ırmağrnın
batuına geçmek zorunda kalırlar. Iiu
mtıcadeleler Hazar devletini
zaifletir ve Peçenekl.-."'Po" ve Dinyeper_arasındak
meleri de, Hazar kağanlığının ır, y,ı..a.ı.;
i aruziyiele geçir-
rraı.;-ıy.iı..ij, ,orru .r-
mesi neticesini doğurur.
Bu tarihten A.vrupa,nın başta gelen siyasi iktidarını
oluşturan '"İ3 P*"ğybu
PBÇENEKLER, brılg'ede ikiyüz yıldan fazla Bizans
paratorlrığu, Bulgarlar ve Rus]arlJ İm-
Mu.urıurr,, çrk;;k;dikleri ve
itibar ettikleri bir kudret vasfınr korurlar.
Bizans ""
İ"r;;;J;;ğunu
ukıştıran ve başşehrini ölümle tehdit çok
eden Peçenekler sonunda, Bizans
rmparatorluğunun hazırladığı bir komploya'kurban
t09l de Meriç ırmağı kıyısında Bizans'ın'müttefiki grJ.r."zg Nisan
rakip Türk kavmi Kurnandanlarla giriştikleri ;;ğ; büytik ve
muharebe sonunda
siyaset sahnesind.en tamamiyle silinen
Peienekler, r, oı-Jyiur, ,orru
Bizans' Macaristan ve Bu ginkii Romanya
ve Bulgaristan gibi diğer
Balkan ülkelerine dağılm4, büyük bir
bölümü Bizans ordusuna alın_
mış,. Hristiyanlığı kabul etmeleri icabetmiş
varlıklarını kaybetmişlerdir. '- *_rıgu"ı*or
' ve arkasından kavmi

Büyük oğuz kavmi ailesinin kalabalık bir kolu olan GUZ-


(U'()lar, dah19. yüzyılın sonunda çok Volga ırmağınrn doğusunda hare_
kete geçer ve Hazarlarla anlaşarak keniilerinin
batrsrnda oturan Pe_
çeneklere karşr mücadeleye başlar (860). Bu mücadeleler
Peçenekler Volga ırmağıni geç...k sonunda
ıu,r'ya ilerlemek zorunda kalırlar.
Fakat,
Ş1z'ları doğudan izleyen Kumanların baskısı urt*.u, orlu.
defa ll' yüzyrlın.ortasıncla Aşağı Tuna havalisine
9:^P:
l064 de btlttın Balkanları istilA eden bu'Ciğuzlar, erişirler.
bir taraftan Macaris-
tan'a grer diğer taraftan da büyük sayıda
bir kolları Selönik,e kadar
ilerler' Devrin en tanrnmış Bizans tarihçilerine
s*., öğJi"rın l064
x
deki göçleri, gerçek bir I(avimler lrareketi hölini alryor ve 600
bin kişi
kadai tutan, ioı"ı. çocuk mal ve mülkleri ile birarada Tuna ırmağlnı
Doğu Avrupa ülkeleri korkunç
|eçtiklerind.,-Birur' halkı ve bütün
ğir teh1ike ile burun buruna gelmiş bulunuyordu. Bizans yöneticileri-
nin büyük gayretleri sonunda Oğuzları krsrm 'kısrm ayırarak değişik
zaman, Av-
bölgelere ye-rleştirdikleri ve orduya ayrrarak dağıttıkları
,rr?,rrrr, il,, baıg.rirde inanılm az hit mucizenin gerçekleştirildiği
düştıntılüyordu.
Avrupa'nrn doğusunda görülen en son ve belki de en büyük
Türk
dalgasını kuueNİ,AR oluşturmuşlardır' Batı
Rus, Bizans ve kaynak_
kabile -
ıarirrda değişik isimler altında kaydedi1en Kumanların büyük bir
ler birliği o'iuşturduklarr anlaşllryor. Rus kaynaklarr Kumanlara
Poloı'ets,

Yunan"ve LAtin kaynakları'Ko,manos - Cunıanııs, Macarlar Kurı ıe A|'


manlar Falbenadrnı verirler. Bu isinrler aynl zamanda asrl Kumanların
antropolojik yaprlarına da uymaktadır. Zira, bu husustaki tasvirlerde
Kumanların Sarlşın, maıi gözlü, solgı-ın benizli ve yakışıklı insanlar
oldukları kaydedilir.
Bu günki bilgilerimize göre, 5' _ 7 ' yüzyıllarda Arnur rrmağı
boy-
bulunan ve Moğolistan'ın
larında, Uyg,r, medeniyeti 'Kun çevresine clahil
bu bölgesinJ" yuşuyur, adınd'a bir kabile vardı. Sonralari bağım-
ırı. g"ı., il., kabile 1017 tarihiırd.e, bu günkü Mançury'a'da ya-
",
şuyu, Kiuy kavminin baskısr altında
batıya doğru ilerlemek zoruırda
Krıman-
i.uıar. r, sıralarda kuvvetli bir kabileler birliği h1line gelen
ların bir kısmr Hazar deııızinin güneyine giriyor, diğer bir kolu
1050
büyük kavimler karışımr
sıralarında Avrupa',da görülerek bu bölgede
hareketinesebepoıt,yo",d,.30yılgibikısabirzamandaböyleçok
yaşayan
büyük mesafelei alan bu kavim, önce Karadenizin kuzeyinde
da}ıa da
a;;iu, ve Peçeıreklerin doğu kabilelerini bünyesine alarak a1an Ku-
kuwetlenmeı<te ıai. Bu surJtle önemli siyasİ bir güç
hAlini
ve buradan Hazar'
manlar, bu tarihten sonra İtil boyunda yerleşmiş
ve bu
lara karşr hücuma geçerek onlarin Harezm ile olan ticaretini
btıtgenin güney ile o"lan rnünasebetlerini kesmişlerdir'
Bundan soırraki
Kumanlar, Rus tarilıiniır aklşrncla en ön
ikiy"tı, yrĞ uukr, .zamaıda
,uf'ru y., alırlar. iç ihtilaflara düşen Rrıs. prensliklerinin kavgalarrna
karş-ışveböyleceDoğuAvrupatarihininbuyöresindeyenibirde-
,vi, açıI*rştır' bundan Jor.u, balgenin istep mıntıkasl hAkimiyeti uğ-
rur,da, Ruslarla Türkler arasrnda büyük bir mücadele başlamış
ve
bu mücad.ele Moğol istilösına kadar belirli aralıklarla iki tarafln
ba_

şarrlarr ve kayıpla"rı ile sürüp


gitmiştir' Sonuncl.a,.kalabalık Y''-Tji"
ili, ı.iı" oluşturan Ruslar üsti.in gelirler. Halbuki, bu deviıde Ku_

XI
manlarln dostluğunu ve ittifakını
kazanabilmek maksadiyle Rus
Knazlarr, Kumai Hanlarının irrı"rrl"
evlenmeği büyük bir mazha_
riyet saymrşlardır.
Bizans İmparatorluğu ile ilk temasları
l07B de olmuş ve bu te-
mas]ar bütün l l ' ve 12' yızyıl|arau
gat mıittefik
lrei"'il zaman
da düşman olarak sürmüştür. Arad"an
birhaiat'u.a*."'"".ku,iaybede-ail"ff 'l,s"
gelen yeni katılmalarla
i,;1TTİlr,',*}ş:xljİ
çok iuvvetler-iş, ır, y""l i.iı'rr-rırçeı<_
LAR'ın çok kuıvetli.olmalu.rru .ug-.r, gatıda
ta devam etmiş ve Kr-";
;;;yaşamak-
.Kıpçak uar, uriJGüney_Rusya isteplerinde
rafi bir isim olarak v.rı.ş-ıştır. üu.urirtar.,dur'u*i coğ-
İç Asya'da Talas ve i"!ı"rına Ve
ç, ,r,,uı.ıur'., k;;;;";;"r-
da yayı|an Kuman. Kıpçaklar, bir alan_
kim unsuru olmakta
- '*;"T:
üog'oı istilAsına L;;;;;;fu.nin hA-
9.lj-
muşIar, Romanya'd a_ dçvlet teşı<ıınae
-v"
"r-ışı.r"ai.' il;';;#;;i] ı.o* uı-
ıı.i""ı ıi"i*., o.o.rr"in ku_
}j'ş":dl büyük Rayl_arı oı-uş, gır"* imparatorluğunda en üst mev-
kilere kadar yükselmişle
ı+.'y"ryrıJu nrıgu, hükümdar hanedanları
bunlardan oluşmuştur. 'giiMoğoi ırtııarrrau, kaçan
Maca,ristan'a sığınmrş ve orda çok sayıda Kuman
daha sonra orduda ve dev_let idaresinde
önemli yerlere geImişlerdir.
' Buraya kadar saydığımız bütün
' Anadolu'da
. bu Ttırk kavimleri, sayıca belki
de yerleşenıJrde.,
safeler arasrnda dağlmış, devamlı
çot a"ı,, ı"ri; ijil;;iiir,'i'urro *"-
mJcad.].l.r- sonunda yenik düş_
müş' bu son durakları olan'ülkelerde
yerleşmiş, ,ı.r.. urirtıyanlığr
kabule.zorlanmışIar, ardrndan
da arkalarıırda hemen hiç bir iz bı-
r}-'"d.r." eriyip gitmişlerdir. Tüı.k ji.-i"i"-u;;;'o;;'..l
kolu hakkında en büyük hub., ı.uy"ug,;r, _ti}'unurr-
mtıhim
dı.r' Zira,.gelişmiş ve Antik
na,, rir"*r
çağdan n"rTirrti-u-la işlenen ve sürdürü-
rülen tarih yazıcılığı ve bu klvimlerle
olan stirekli temasları bunun
başlıca sebepleridir. Brru ."g*..
Bizantinoloji yani Bi'ns r:rj! ,,
iu.iÇ.'a. en az tan|nan ilim dalı
medenüeünin araştırılmasıdır. Elbette
bu araştırmalar bu günki ' Yunan
".rşirr-rı"rı ile de çok yakından
ilgilidir ve ikisi bir çok Avrupa ürir"'J.ı"rinde
beraber yürütüliir.

XII
BİZANS MEDENİYETİ A"RAŞTIRMALARI

Batı'da Bizans'r araştırma gayretleri oldukça eskiye dayanrr.


15' ve 16. yüzyıllarda, Avrupa içlerinde durdurulmaz bir haıde iler_
leyen Ttırklerin tarihi ve nereden gelip nasıl bu kadar kudrete eriş-
tikleri hususunda uyanan alAka, Batı ilim Alemini Bizans kaynakiarınr
araştrrmaya sevketmiştir. Rönesans ile başlayan Eski Yunan ve Ro_
ma tarih ve kültürünü araştırma çalışnıaları, Bizans,ın da öğrenilme_
sine sevkeder. Likin, Aııtrk kültüre karşl duyulan alAka'e hayranlığın
yanında Bizans araştırmaları çok geri kalır ve ihmal eclilir. Yine de
Fransa'da ve daha sonra Almanya'd,a canlanaıl Bizans filolojisi araş_
trrmalarr, l9. yiizyılın sonunda önce Fransa'da ,e ardından-Alniaıı_
ya'da çok kuvvetlenir ı'e nıoclern rnanada sistemli araştrmalar baş-
lamış olur.
lB92 -yılında Alman2a'nın Münih şelırinde bir Bizans Araştırma Ens-
titüsü kurı|ur Ve By<antinische (eüschrt't adında bir de dergi
çıkarıl_
maya başlar; aynı zamanda Rusya'da özellikle Bizans tarihi ve ktıI-
türü araştırmalarr sistemli olarak yapı|mava başlar.
I. Cihan Savaşrndan sonra tekrar başlayan ve bu defa btıtün Av-
rupa ülkelerine yaylan Bizans araştırmalarr, milletlerarası bir hAl alır,
ortaçağ Yunan dili, tarihi, edebiyatı, sanat tarihi yeni baştan ele alı-
nır. Disiplinin adı B-y4antinologie (Almancad,a Byzantinistik) olarak
tanınrr.
IJ Dıınya Savaşından vaktiyle Bizans ile azveyaçokilişki_
so_nra,
si bulunan bütün ülkeler, üıriversitelerinde Bizantinoıoji ktırstıleri
kurar, eski metinleri neşreder, Bizans'rn Sanat Ve arkeoloji eserlerini
meydana çıkarmak ve işlemek hususunda, birbirleriylc yauş içerisinde
büyük gayretler sarfederler. Sanat ve arkeoloji sahasınjaki ,*şur*r-
larrn çoğu, Türkiye veya eski osman]ı İmparatorluğu hudutları içiıı-
de yapılmaktadr. Cumhuriyet Ttırkiyesi, Antik irrru' r,e Biz.ans
maddi eserlcrinin en çok bulunduğu ülkedir ve brı sebeple de Bizaırs
Sanat ve arkeoloji mütehassısları Türkiye'de
çalışmayu iun atarlar.
Balkan ülkeleri ve Rusya dahil, bütün Avrupa'da Bizans tarihi
ve edebiyatı, dili, sanatr her yönü ile ele alınmıştır. Bizans araştrr_
ma]arı Iİ. Dünya savaşından sonra, Avrupa hudut]arrnı
çoktan aş_
mlş, önce Amerika'da rıe daha sonra Kinada'd'a, Avusturalya,da,
Güney Amerika'da, Japonya'da kürsüler kurulmuş ve araştrrmalar
derinliğine'başlanmıştır. Biitün bu rnanzara karşısında Türkiye,nin
höli hazindir vc maa]esef bu hususta eır geri kalmış ülkeyiz. Memle_
ketimizde henüz bir Bizans Araştırma merkcri mevcut a.gıaı..
ürri-
versitelerde bir Bizans tarihi kürsüsü yoktur; elli yıldan b"u yana
Bi-
zans tarihi, ortaçağ tarihi kürsüleri içinde ek bir'ders olmaktan
ileri
gidemenliştir. Hazırlık devresiııin
çok uzun sürmesi, eski ve yeni en
az altı yedi dil bilmeyi gerektiren bu disipline karşr gencler ilgi duy_
mamaktadırlar. Tesadüfen bu sahaya hei'es
'eden bi;ka; ilim adamı
da, bedbin ve böiümün acıklı durumu dolayısıyla istikbalinden ümitsiz-
dir. Boyle milrneti çok ve nimeti az bİ ilim sal-ıasına lıeves etmek bir
cesaret r.e fedakArlık, büyük bir rizk demektir.

Büyük Atatürk I935 yılıncla hususi bir kanrın


çıkararak Anka-
ra'da Dil ve Tarih-Coğrafya Fakiiltesini kurarken, Türklerle uzaktan
ı'eya yakından ilgili bütün filoloji kürsülerini: Sinoloji, Hindoloji,
Sümeroloji V.S. açmtş, nasrlsa bu kürsü rınutulmuştur. Haibuki kanaati_
mizce bir Bizantinoloji kürsüsi, en az yukarıda sayılanlar kaclar ve
hatta onlardan daha ınühimdir. Zira, tarihİ hAdiseierin değeri, son_
raki.zamanlar üzerindeki tesirleri ve neticeleri ile ölçüldüğünrien Bi-
zans Patrikliği, Yunaılistan'r, Ege Denizi, Kıbrrs,r ve oniı.ı Adaları
ile tesirleri ve neticeleri yaşayan bir devlettir. Türkler Bizans,in bü-
tününe sahip olmuş, fakat onun ne olduğunu ve kendisi ile olan mü_
nasebe-tlerini lAyikiyle öğrenememişlerclir. Bizans,r ve tarihini iyi cığ_
renmek demek, bir bakıma Türk dünyası tarihini iyi <ığrenmek de_
. mektir. Zita Bizans, daha 4. yüzyıldan lıaşlayarak Ttirklerin fasıiasız
olarak temas ve mücadelelerde bulunduğu en büyük, en uzun ömür]ü
bir devlet olduktan başka, daha başlaırgrçtan son anlara kadar, Türk_
lerle yalan temas]arı sebcbiyle onlar hakkında en fazla ve belki de eır
doğru ma]umat ı_crcn zengin kaynaklara sahiptir. Türk yazılı k";J
larınrn hiç bulunmadığı veya çok az olduğu bir devirde'Bizans, geliş_
miş tarih yazıcılık ananesi dolayısıyla Türklere dair
çok ,ergi, kuy-
naklar bırakmıştrr. Cumhuriyet Türkiyesi'nde özellikle İslami-Ttırk
ve Selçuklu, Osrnanlı tarih araştırmalarr bir lıayli gelişmekte ve iler-
lemekte bulunmasına rağmen, Bizans ve tsalkanlariu olu, temaslarr_
m,Zrn aTaştrrılmasr çok gerilerde bulunmaktadır. Kaanatimizce, bunıın

xrv
teldJisi için ülkemizde en kısa Zamanda bir Bi<ans Araştırma Merke<inirı ku'
rulması çok bii2ük bir ihtğaçnr.

Amerikalilar, 1930'ların sonlarrnda, Vaşington'da bir Bizans


Araştırma Merkezi kurmuşlardrr. Burası bir müze, resim ve arşiv kol-
leksiyonu ile zengin bir kütüphaneden oluşmaktadır. Çok zengin bir
ailenin vakfı olan bu müessese, 1940',da Harvard Üniversitesine bağ-
lanmıştır. Mükeıım'el kütüphanesi vc bol imkönları ile bu kurum, hu-
gün dünyada en iyi işleyen bir enstitüdür. Bizans ile uzaktan veya Va_
kından ilgili devamh l05 periodik satrnalan, en son araştırmaları si-
nesinde toplayan ve her yıl ilk baharda Bizans tarihi ve kültürü ile
ilgili symposiumlar düzenleyen Enstitii, II. Dünya sav'aşrndan sonra
Bizans araştrrmalarının dünya ölçüsünde artmasrna ve gelişmesine
katkıda brılunmuştur. Bugün, Amerika'nın başlıca üniversitesinde bir
Bizans kürsüsü mevcut olduktan başka, bütün dünya Bizans miitehas-
sısları bu müesseseye gelerek çalışmakta Ve bulasınrn zengin imkAn-
larından faydalanmayı ihmaI etmemektedirlel.
osmanlr Türkiyesi, bir islim devleti olarak daha başlangıçtaıl
itibaren islAmi eserler.i toplamaya büyük önem vermiştir. Bu itibarla
İstanbul ve Anadolu'nun başIrca büyük şehirlerindeki kütüplraneler
islim eserleri ile doludur. Yalnız istanbul'daki Süleymaniye Kütüp-
hasinde, B0 bin ciltten fazla Türk ve islAm elyazması mevcuttur. Fa-
kat buna karşılık Türkiye'de Yunanca eser yok denecek kadar azdrr.
Topkapı Sarayr Müzesinde sayıları sekiz_onu geçmeyen ve hemeir
hepsi Fatih der,rinden kalma el yazmasr vardrr.
Bizans, tarih ve teolojiye dair pekçok eser brraktıktan başka, en
büyük meziyeti, Antik Yunan eserlerini koruma ve sonraki za-
nranlara intikal ettirme hususunda görülür. Fakat, maalesef bu eserler
İstanbul'un fethinden öırce ve sonra Batl'ya kaçırılmış ve bu suretle
Vatikan dahil, Batı'nın büyük kütüphaneleriude toplanmıştır. Bugün
Bizans araştırmalarr yapacak olanlarrn hemen hepsi ya Vatikan'a veya
Paris'e, Yiyana'ya, Münih'e, oxford'a gitmeye mecburdur; zira bütün
Bizans ve hatla Antik Yunaır e| yazmalarr buralarda toplanmıştrr.
Yukarıda da işarct ettiğimiz üzere Türkiye, Ayasofya ve Kaariye
camii dalril, Bizans'rn pek çok sanat eseri ile arkeoloji malzemesine
sahip bulunmakla bu hususta olsun başta gelnıektedir. Halbuki, Rö-
nesanstan beri doğuda seyahat eden Avrupalı hümanistler, burada
sistemli olarak Yunan el yazmalarını. toplamış Veya bunlarr kopya
etmişlerdir. Ttirkiye Yunan e| yazmalarından mahrum olduğu gibi

XV
m.dern devirde, l9. yüzyılın sonılndan
itibaren Bizans ve hatta ken-
disi ile ilgili araştırm{a, trı.ip
dc ihmal etmiştir. Bugün Av_
"t-.yi
rupa Ve Amerika'da,.B,_ru.r' araştıı'maları
ile ilgili tutunmuş en az 15
kadar deıgi ile pekçok kaynrı.
sayısı binlere Varan araştrrma
Ve yay]m mevcuttur. Türkiye'nin ".ir_il.
hiçbir ı.iit.ıpıru.r.ri"al
tün Türkiye'de bunları bulmak hatta bü_
*ti.irı.,l,", aegiıair. F;k;, ". ;;rt,";#:
madıklarımızı Amerika yapm$
u" Jrgii, dünyada en zengin Bizans
araştırmaları merkezin.'uhip
oluştur.

Bu süne kadar, içı,I ii.' Bizans Tarihi yazrlamamıştrr.


-.
Burada' ^I:.y:. ,j.rş-"t istemiyoruz.
bunun sebepleıini
Bizans İmparatorlugu Tarihlerı,Tıı.ı.ı..l., gıru* ü.".r, toplu
ve sürekli ilişkilerini o-rt1Ya iı.-;i;,, çok sıkı
çıkarmaktan
zans-Türk münasebetlerini ayclınlatmak uzaktrr. önce, gayeleri Bi_
letler her şeyden önce kendi a.cii;i.. 7ırr, ir,un mi,.
tarihlerini araştırrrlar. L[eselA, Bizans
rmparatorluğıı tarihleri u.urrrriu-.,
liev'in eseri, Rus-Türk iyiı.rirden biri bulunan Vasi-
etraflı olarak .r|9s"*t_iuman) devri hAdiseterini çok
ortaya foyduğu haldf osmanlı_Bizans
hak]<ında çok yetersizgi'. münasebetleri
*o-Jt.oso.Ç
bu bir ihtisas meselesidir.'Biüindi*
ıç, de durum aynıdır. Sonra,
,J'..,_ır.. u.uşurr.roui_uit,i., p.on_
lemleri aydrnlatması beklenemL.
Zıra,. İormasyonu buna müsait
değildir' Bin yıldan fazla süren Bir;;;
Imparatorluğu tarihinin her
devresi üzerinde aynı derecede
ihtisaslaş.rriktu mtııikıın Jeğitdiı'.
Diğer taraftaıı, bir Bizans tarihi yazmanrn
uu'*:: Bizde, çoğu zaman yapıldığ'gibi, da çok kolay yolları
gerekli alıntılarla veni bir."y. mevcur';;;;r;;;"lardan
h" Ğyiuru getirilebilir. LAkin, hem
Türk-Bizans münisebetlerini
olmak' yani en yeni araştır-ıural,ç.ı. ivi'"yaınlatmak, hem de modern
faydalanmak istendiği zaman'
burada her şeydan c;nce.iirtisasu
,r" u|r, zamand,ageniş bir tarih
türüne ihtiyaç vardrr. Biz, bu kül-
,orr.,.r.,, vg ıı1e de kolay olmayan
seçtiğimizden işi ciddiye ,id,k,r. yolu
VolJre,in a.aıgı srbı i;h yapmry,
fakat tarihini yazmayı.ihmal .t-iş
tığı bu çok mühim
oıu, uri' iiııiti-irirruoş bırak-
uı.u, yu.Jrmcr olmayı düşündük. Bunu
'Yhidi
yaparken en iyi rehberimiz,
hocam ü.;';_ii}
Moravcsik'i'"B y Z anti n o t -".hr- Gyula
u r c i ca" adındakiikicildlikeseridir.
. Fakat, araştırmalarımızd-a karşiaştığmız
saha (Bizantinoloii araştırınaları en büyük güçlük, bu
naı.ımıiar, ü]k.;;;j. 1ilrr"tıur,
dergiler, yeni yair.r,lar) gerekli
masrdır. Bu yüzden,
;;i;"rin son d.erece yetersiz ol-
dolaşmak zorunda kaldık.ludapeşte, viyrr,u, ıvı;#;'ü;,#'lrurrr.,ou
xvr
ISTANBUL'UN GERi ALINMASI VB VIII. MTHAEL'IN
BIZANS İınpeı,lronıuĞrıuu DİRİLTME DENEıııEı,BRI

Bizans çevrelerinin iki nesilden beri hazırladıkları büyük tarihl


hödise nihayet gerçekleşir.
_
VIII. Miahel, 15 Ağustos 126l de Bü-
yük Konstantin]in şehrine parlak bir . merasimle ayakbasmaktadır'
i7 yıl stıren Lötin höiimiyeti deı,rinde İstanbul, servetinden ve şöhre_
eski
tinjen çok şey kaybetmişii: |204 yılında gaddarca yağm?e.dilen
g;yuk'girr", İmparatorluğunun haşmetli ve debdebeli başşehrin_
cten pek çok hazine Batıya1aşınmışü' Bütün hayatı boyunca
sefalet
pek
,,. ruı.ırııı. içinde çrrprru, Latin Imparatorluğu da, Bizansın çok
kiymetli .şyrrr* guird, satılığa çıkarmıştı. Ki1iselerin.lıazineleri so-
sefa1et yuvasına dön_
|rı*rrş, "*i.ı İ*puratorluk ,uiuy, (Vlakerna) büyük bir sevinç
kurtarrlması halk arasrnda
-ı;,ş,t'.'Fakat, şerr.io
jmünasebetle
yurut-rş ve bu merasimler hazrrlanmış ve Imparatorun
buşş"t r" clahil olması clolayısiyle dini bir Ayin tertibedilm\ti.
İmpa_
,uio, yoyu olarak öyine kaiılmrş, önce Studit manastrrrna ve oradan
Bi_
au eyuroıy a'ya kad.ar yürümüşiür. Patrik Eylül ayında' vaktiyle
,rr.r'I*puruio.lurrrrr,.'taç giydiklbri Ayasotya'da Mihael ile karısı
'Bıı suretle
Teodorahın başına İ-parito,ı'k tacını koymaktadır'
Bizans,rn.son Ve en uzun'ömürlü Paleolog'lar hanedanr
kurulmuş olur'

Bizans, daha İznik İmparatoru Vatatzes zamanrnda Balkanlarda


sonra
üstün bii d.uruııa erişmişti. Lxkin, İstanbul'un geri alınmasrndan
kavuşması,
büyük bir devlet meitebesine yükse1di ve eski Başşehrine
artık,
Bizans,a Baalılar arasrnda büyük bir itibar kazandırdı. Bizans
yeniden Akdeniz kıyısı meselelerinde söz sahibi olmağa başladı' El_
büyük tehlikeleri de beraberinde getir_
bette bu durum, uyn-
"u^unda kalabilmesi için, o Zamai1sahip bulun-
mekte idi. Yeni devletin ayakta
yeni vazifeler
duğundan çok claha fazla güce ve şartlara ihtiyaç vardr,
yükümlülükler ortala çrkmakta idi. Bunları karşılayabilmek için
""}"ri
iyi bir ordrrya ve kuwetli bir donanmaya ihtiyaç vardr' Geri alınan
Başehir haraptı, tamire muhtaçtı ve bu hAliyle
taşra için büyük bir
kaplsı açmakta idi. Daha 12. y..zyı|ın'ro.rrrrdu,
İi'.'uf
hAkim durumunu sürdürmesine imkln.olmadığı
birurr,r, .rki
meydana çıkmıştı.
Anadolu'da kurulan iznik Grek clevleti, içte
daha sağlam ve toplu idi.
LAkin bu taşra devlcti hiç bir Zaman Bizanslıları
oraslnr daima, eski.ve büyük devletin yeniden
tut-i, etııemiş ve
canlandırılması için bir
köprü olarak görmüşlerdir. Fakat LAtin
devleti, eski ,r. ttı|,it Bizans
rmparatorluğ'u bünyesinde_ öyle büyük rahneler
açm,ştr ki, geri alı-
nan Başşehir, bunların tedavisine asla muvaffaı.
oıamıyac aktı. 7'ira
İstanbul artık, her taraftan hücumlara^m
aruz zaifbir bünyeyc salıip
P:]Y""r:.au. Italy.an deniz devletleri, Bizans,ın bütün deniz sularına
hikimdiler. I(olonileri, İmparatorluğun bııtıın arazisi
üzerinde ya-
yılmıştı, Akdenizin doğu kesimindek] adaların
idiler' Yunanistan, daha önce olduğu gibi çog, onıurn tAbileri
şimdi de Frankların hAki-
miyeti altında bulunuyordr. G.eı.i..in idaresi
altında bu]unan ve
bütün Tesalya'yı da içine alan Epir, Bizans
ile birleşmekten şiddetle
kaçın^ıyor ve karşı koT,ry:r9".
!u]kr; yarımadasının Luzeyinde bu]u_
nan Sırp ve Bulgar gibi islav devletleri, imparatorlu k ,arurrna ola-
rak gittikçe büyümekte ve kuv'etlenmekte
idi]er. c",;; ;" devlet_
lerden hiç biri, tek başına Bi2ans ile boy
öIçüşebilecek kucrette değil
idiyse de, Batıdan imparatorluga karşl girişiiecek
dtışmanca bir ha_
rekete yardrma hazırdılar. Batrida ise'BĞans'a
ı.urş, aq-unlık duy_
gularr besliyenlerin Jayısl az değildi. Hususiyle
ratin aevıeti.,in ayak-
ta kalmasında menfaati olanlaibunların b,şında
gelmekte idiler. Bu
sebeple Bizans, Batıdan her zaman bir taarruz
bekliyebilirdi. Balkan
devletleri ile Batıdaki Bizans düşmaıılarının
birleşmelcri, Rizans,ln
sonu demek olurdu' Buna engel oiabilmek için
siyasi mavevra kabi_
sahip bir adama ihtiyaç vardı ve bu tabiliyet,
|]1etine VIII. Miha:l,
oe mevcuttu.

Imparatorluk, Batınrn taarruz planlarını


bertaraf e tmek ve im_
paratorluğun arazisi üzerinde kurulan Epir
devleti ile Latin devleti
artıklarını ortadan kaldırmak gibi ikili mücadele
vcrmek ,";";;'i;:
Bunlardan ikincisi, birincisinii g..ç;kı.l-.sine
lıağlıydı. Batıda Bi-
taarruz planırun
^n"? Anjou bu hareketinmerkezi b,rlr.,un SicilyJ,ja Manfred ve
Char]es reisleri idiler. Fakat, Sicilya,nın başarıya
erişebilmesi için, Papalığın bu işi desteklemesi'gereki'";;.
Bu se-
Sicilya ile Papalığin u.,laş-a'na engel olmak
P"ql:, lAzımdı. Mihael,
in bütün gayretleri işte bu ,rokta üzerinde toplanmaktadır.
Papalık,
Greklerin Başşehre yerleşmeleri ile İstanbul,un
LAtin Kilisesinden
o
uzaklaşmasını hazmedemiyordu. Bu yüzden, meselx Papa IV. Urban
(|26],_126+), Yunanistan'daki Franklarr Bizans'a karşı destekliyor
ve Bizans ile işbirliği paktı imzalayan Cenovalr'larr da aforoz etmekle
tehdit ediyordu. Sicilya'da hüküm süren Almanların Staufen hane_
danı ile Papalığın arasr öteden beri iyi değildi. Bu sebeple Sicilya
Krallığının Fransrz Kralının kardeşi Charles Anjou'ya geçmesine
yardımcı oldu. VIII. Mihael, Stau[en'larla Papa arasındaki gergin_
likten faydalanmayı ihmal etmediği gibi, Kiliselerin birleştirilmesi
tikrini ileri sürerek Papalıkla olan rnünasebetleri düzeltmeği başardı.

imparator, Yunanista'n'a karşı bir harekete geçmeden önce,


1259 Pelagonia muharebesinden beri elinde esir olarak bulunan
II. Willehardouin,i, kendisine vassal olmayı kabul eden bir yemin
verdikten sonra Ve ondan N{onemvasia,Maina ve Mistra'y devrala-
rak serbest bıraktı. Fakat bu işbirliği fazla sürnıedi, zira Papa Ville-
hardouin'i yemininden afvetti (126l sonu). Bunun üzerine Villehar-
douin Venedik ile işbirliği yaPmağa başladı. Peloponez'de patlak ve-
ren muharebede 5000 Selçuktu atlısının da desteklediği Bizans ordusu
başarı kazandı ve bu esnada Cenova donanmasl da Bizans'a yardıma
koştu. Aynı uralarda Epir Despotluğuna ve Bulgarlara karşı harp açıl-
dı. Bulgaristan'daki iç kargaşalıklardan faydalanılarak sahil kale-
leri olan Anchialos ve Mesembria'yı elegeçirdi, kara cihetinde de
imparatorluk lehine bir kısım hudut düzeltmeleri yapıldı. Epir'e
karş gir\ilen seferler başlangıçta faz|a başarılı olmadı, Epir Despotu
ancak 1264 d,e sulh aktine zorlandı ve imparatorun hökimiyetini ta_
nıdı.

Güney i1v|,1a'ya karşı girişilen muharebeler daha başlangıçtan


itibaren başarılı değildi; ücretleri iyi ödenmiyeı Selçuklu kuuuetltri
düşman tarafina geçmekte tereddüt etmediler. Dahasr, 1264 de Bi-
zans kuvvetleri ağlr bir yenilgiye uğrıyarak çekilmek zorunda kaldı-
lar. 1263 bahannda, Bizans'rn müttefiki bulunan Cenovalıların do-
nanmasl Venediklilere yenildi. Arada Venediklilerle uzlaşma de-
nemcsi bir netice vcrmemiş ve 1267 de Cenovalılarla ittifak yenilen_
miş ve Cenovalılar, kendilerine şehir içinde tahsis edilen yerlerden
çıkarılarak İstanbul'un Türkler tarafından zaptlna kadar oturduklarl
Galata'ya nakledilmişlerdir. Galata, bu tarihten sonra çok çabuk ge-
lişmiş ve bir ticaret merkezi hölini almıştır.

Cenova'nrn Bizans ile yeniden ittifaka varması Venedik'in te_


reddüdlerine nihayet vermiş ve 4 Nisan 1266 da beş yıllık Bizans -
Venedik andlaşması imzalanmış
hükümler andlaşmadan. , fakat bu kere Cenova,ya karşı olan
ç,ku,l-,;;;'
dar lta.yan şehir devletı*ı ;ı.
;;;I;;;"B;;;:, i?mana ka-
,"i
terkederek bir muı,azene siyaseti
,ururı, olurrk takibettiği politikayı
gtıtmegi denemektedir.
Papanın daveti,üzerine.İtalya,ya
giren Chaı'Ics Anjou, 26
1266 da Manfied ite giriştiği
;;;r."b.y; ;;;;;;;'Jİ;ıyu Şubatı<.uı,
olur ve Manfred bu muhirebl'de
Bu yeni sıcıl" r.c Napoli
ö]dürülür.
KraIı, Bizans için daha t.ı,ıiı.Jı
}ıimayesinde bulunmaktadtr.
ü.^ ı,aı
-An;or, J*ji*;;;:');" Papanın
İstanbul'dan kovulmuş butunan
Ch. kısa bir zaman sonra
L;;;, İmparatoru Il.Baldouiıı ile
istanbul'u geri almak-,,. urulu.rrral_'noıuş,.rek
imzaladı (27 IVIavıs 1,267).. u;;-;;şka üzere bir muahede
Baldouin'jn oglu ile de evlendirıı"r"t bu
-tJı.,ıy" anlaşma, Charles,ın kızı
üzerine bir se[er yaparak \Vilhetm .aiı"..ı.ii. ar*ror.u npi.
(\zillehardouin) ile buluştu ve
onun ittifakını sa.ğladi. Bu esnada
A.h)i,a Prensi
etti' Acahi'a Prensinin vArisi buluırun^iruır.ııa, a. cı,l.ı"],u yardım
nişanlandı. Bunlardaır başka Birar,sin_bıtıın Charles,ın Lir ogluıa
birleşiyorlardı. Sırbista" düşmanları Charles ile
". rrig;.i'iu, au
ss Charles,a
vrr4rrcr 4 ittifai<
rrtrlafi teklifin-
de bUlUndUlar

Bizans'ın durumu
çok kritikti, Papalıkla anlaşma girişimlerini
sürdüren Nlihael,'on_rrriu başaır
iuruiar'rupo.rrrr'guy.İi rııir",..ı
birleştirmek ve Arzr Mukaddesi
ı.r.tarrnaı.tı, Ch.Anjou,nun Bizans,r
elegeçirme planları onun hedefı
aeğiıJ;. 1204 den beri devam edcn
hidiselerdeır sadece Bizans'ı a.s"ç*;.kı.
Kiliseler Birliğinin sağlaoa-
mıyacağ anlaşıIrçıştı. Uzak gdrüjlıı
bir Kilise a.s"
ailesinin fetihlere dayanan.piurlu, ;"iiiiur,,
ile gerçekleştirilemezdi. Papanın
^rr;o,,
Anjou'lar politikasıni destekier g,ı.t.r-.ri,
yaklaştırmak için Vaslta olarak Miııaeı,ı ı<iıir.ı.l Birliğine
luilaııılan bir baskı unsuru idi. Fakat
1268 yılında Papa IV. Klemarr'ro,;ııiıı,
hem Papalık politikasının
değişmesine ı,e hem. Mi|ae-l,i" yo""'a.giştirmesine sebep
bir İtalyan olan veni *ıup, x. cril; ja, Kiliseler Birliğinin oldu ve
Mukaddesi kurtarma poiitikusrrrr., ve Arzr
^ıoyı"".,
ir.ur",ıı
Papalığn doğu politiiasrnda Kıi'J., girligi. bir taraftarı-?ai.
yordu' Arada, Yunanistan'daki yeniden ön plana
çıkı_
Franklann Bizans,a karşr tutumunda
bir değişiklik göze çarptığı gibi, Charles
nüfuzuna karşı da
Anjou,nun Balkanlardaki
'ui.n-j.Jyoi" i]. nu, başarılar sağlandı.
Ia bir anlaşma mümkün oır-uyrr.o;;;.u. k*ı, v.İri''İn;uSırplar- yuuıu-
şan Mihael, oğlu Andronikos'"'ı'ru.ur_k.ulrrrr, .evlendirdi'
Bulgarlarla olan münasebetler kızı ile
de bir a.a eski gerginliğini kaybetti.
4
Bu devirde Doğu Avrupa'da Rusya'da Altınordu devleti, Ön-
Asya'da Hülagü'nun Moğol İmparatorluğu ve Mrsrr'da Memlük
devleti üç mühim siyasi merkezdi. Aysa Moğol devleti ile Altınordu
devleti, 1259dan beri biribirinden kopnıuştu. Bağdad'r da işgalederek
Hindistan'dan Akdeniz'e kadar \Zanan geniş sahadaki HülAgü'nun
Moğol-devleti, l260 da Memlükler karşısında ağır bir yenilgiye uğradı.
Kıpçak _ Türk halkının büyük çoğunluğunu teşkil ettiği Memlük
devleti, 1250 den başlayarak Mrsır'a hikim olmuş ve orada Eyyü-
bilerin yerini alan bir Türk - Memlük devletini kurmuştu. Mem_
lüklular, l6. yüzyılda osmanhlar tarafindan bu devlete son verilinceye
kadar Mrsrr'da lıüküm sürerler. Devletin kuruluşundan başlayarak
Güney Rusya'da yaşıyan Türklerden pek çoğu Mrsrr'a göçeder ve bu
hareketin bir neticesi olarak Mlsrr, Altınordu ile temasa gelmektedir.
Her iki devletin, HülAgü'nun Moğol deı,letine karşı düşman olınasr,
bu iki devletin ancak deniz yolu ile ilişki kurmalarr neticesini doğurdu.
Bu yol üzerinde bulunan Bizans, böyle bir temasrn anahtarı hizmetini
görmekte idi. Bu sebeple Memlüklularla Güney Rusya'da hüküm sü_
ren Altınordu devleti arasında siyasl bir yakınlaşma kaçınılmaz bir
hAl aldı. Bunun dışında, geri alınan İstanbul, o zamanın Doğu Av-
rupa'Sı hAdiselerinde söz sahibi olmağa başlamıştı. Fakat VIII. Mi-
hael'in, Konya Selçuk devleti üzerinde bir baskı unsuru olarak Hü-
lögü devleti ile iyi münasebetler sürdürmesi, böyle bir yakınlaşmaya
engeldi. Bu suretle 1254 de Bulgarlarla anlaşan Altınordu Tatarları,
Bizans arazisine taartuz ederler. Bu esnada İmparatorluk ordusu ağır
bir yenilgiye uğrryor vebizzat İmparator VIII. Milıael bu badireden
Canlnl zor kurtarryor. Bu münasebetle Tatarlar, İmparatorluğun
Trakya arazisinde büyük tahribat yaparlar. 'Iatarlar, buna benzer
bir akınla İmparatorluk arazisini yeniden harabeye çevirirler.
Bu hAdiselerden sonra Bizans, Altınordu ile olan münasebetle-
rini düzeltmeğe zorlandıve 7272 de Nogay Han ile imzalanan andlaş-
ma, Bizans'a Bulgarlardan gelecek taarruzlara karşı emniyeti sağladı.
VIII. Mihael, kızr Euphrosyne'yi Nogay Haira verdi ve bununla
birlikte pek çok kıymetli hediye de gönderdi. Bu zamandan sonra,
Altınordu ve Mrsrr ile Bizans arasındaki münasebetler uzunca bir
zamafl iyi olmakta devam etti. Böylece Bizans, Bulgarlara karşı Altı-
nordu'yu, Sırplara karşı Macar ittifakını, en tehlikeli düşmanı olan
Ch. Anjou'ya karşı da Papalıkla- münasebeti sürdürmek suretiyle
düşmanlarınr engellemek yolunu meharetle kullandı.
Bundan sonraki siyasl hödiselerde Papalığın Kiliseler Birliğinde
ısrar.ettiği, hatta bu gaye uğruna Venedik'i de ölet etmek istedis ve
tam bu sıralarda Ch.Anjou'nun hem Venedik ile ve hem de Balkan
deı,letleri ile Bizans aleyhine ittifaklar aradığı bitinir. önce, Tesalya
Beyliği ile bir dostluk kurar ve arkaslndan da 1273 de More yar|ma-
dasına kuvrretli bir ordu çıkarrr, Arnavutluğun bir krsınrnı hxkimiyeti
altlna alır. Aynı yıl içinde Bulgaristan ve Sırbistan ile münasebet-
lerini sıklaştırır. Bizans'rn bütün düşmanları: LAtinler, Grekler, İs-
lavlar, Arnavutlar Ch.Anjou'nun riyaseti altında birleşirler. Charles,
İstanbul'un eski Kralı ile de sıhrıyet kurduğundan artik Bizans tah_
tı üzerindeki iddiaiarı gerçekleşme safhasrna çok yaklaşmış görünmek-
tedir.
Bu ağlr şartlar altında Papa X.Grdgoire da, Kiliselerin birleş-
tirilmesine ağlrlığını koyarak ısrar ettiğinden İmparator için artık
Paparun iradesine boyun eğmekten başka seçenek kalmamıştır. VIII.
Mihael, Bizans rahiplerinin büyük çoğunluğunun karşı kovmaşrna
rağmen 1273 de İstanbul'a gelmiş bülunan Papa muharahhaslarıyle
Kiliseler Birliğinde anlaşır ve rahiplerden bir krrrrrrr, da rıza göster-
meğe zorlar. Kiliseler Birliğinin imzası merasimi 6 Temmu7 ız74 de
L2on'da tamamlanır. İmparatorun yanında birlik andlaşmasrnrn altına
imzasrnr koyanlar arasrnda Georgios Akropolites, eski patriklerden
Germanos, İzmir Metropoliti Tlreophanes gibi Bizans ruhanilerinin
başta gelenleri bulunur ve böylece ikiyüz yıldan beri Papalığın
başlıca hedefini teşkil eden, çok kere müzakere konusu olduğu hAlde
her defasında neticesiz kalan Kiliseler Birliği, köğıt üzeriıde olsun
gerçekleşmiş olur.
İmpratorun, Roma Kilisesinin üstünlüğüıü tanımak suretiyle
takibettiği siyaset boşa çıkmamaktadır. Papanın baskısr altında Ch.
Anjou, Bizans'r istila planlarından Vazgeçmeğe ve l Mayıs 1276
yılına kadar süren bir mütareke aktetmeğe razi olur. Veneclik de
1275 Martında anlaşmasını iki yıl müddetle uzatmağa mecbur kalır.
Az önce bir savunma durumuna düşmüş bulunan Bizans, şimdi ye_
niden taarruz hareketlerine girişir. Daha Lyon Konsili devam eder_
ken Anjou'larrn Arnavutluktaki kıtaları Bizans'ın laarrüzuna uğradı,
Bizanslılar Berat ve Butrini gibi iki önemli kaleyi elegeçirdikten sonra
Draç'r ve Avlonya'yr muhasaraya başladılar' |275 yılında İmparatt-ı_
run kardeşi, kuwetli bir ordunun başında Tesalya'ya yürüdü. Fakat
Atina Dukalığının yardrma koşması sonucunda bu hareket başarrsız-
lıkla neticelendi, 1277 de girişilen ikinci Tesalya seferi rle başarılı
olmadı. LAkin Bizans, 1276 da girişilen Eğriboz (Negroponte) ve Ege
adalarlndaki deniz seferlerinde başarı kazaıdı ve Ege clenizinde yeni.
den Bizans donanmasr hAkimdi. -

6
Peloponez'de bu sıralarda beklenmiyen bir değişiklik oldu ve
l27B de II. Wilhelm Villehardouin ölünce, More Despotluğu Ch.
Anjou'nun hikimiyeti altına girdi. İlk bakışta Bizans'ln zararına gibi
görünen bu durum, Frank hökimiyetinin zaifleınesi sonucu Bizans'ın
lehine oldu. Daha önce II. \\'il1relm'in mücadcltı etmek zorunda
kaldığı güçlükler, bu defa Ch.Anjou'nun eyalet reisinirı üzerine yığı-
lıyordrı, sürekli muharebeler sonunda memleket harabeye dön-müş ve
LAtin hökimiyetinden memnun olmayan Grek halkı da ayaklanm4tı.
Bu şartlar altında İmparatorluk, Arkadiya'ya kadar uzaflarl sahada
kolayca hökimiyetini kurabildi.
Dış politikadaki brı başarılar, içeride vukubulan hAdiseler dola-
yısiyle bir anda tehlikeye girdi. Bizans halkı, rahiplerin mühim bir
kısmı ile bütün keşişler, Kiliselerin birleştirilmesine karşı idiler. Kilise
ile VIII. Mihael'in ilişkileri daha önce de bozulmuştu. Bizans tah_
tının vArisi çocuk yaştaki Ioannes Laskaris'in Mihael taraflndan göz_
lerinin oydurulmasrndan sonra Patrik, Paleologlan aforoz etmekle
tehdit etmişti. VIII. Mihael Patriği ve bir kıslm rahipleri mevkilerin_
dcn uzaklaştırınak suretiyle bu badireyi atlatmışsa da, halkln ve ki_
lise mensuplarrnın bir klsmı uzaklaştırılan Patrik Arsenios taraftarı
idi ve bunlann mukavemeti kırılamaınıştı. Bu defa VIII. Mihael
Papa ile anlaşarak Roma Kilisesinin üstünlüğünü kabul edince, büttın
halk bu davranışa karşı çıktı. Patriğin Papa ile varılan anlaşmaya kar-
şı gelmesi, işi büsbütün güçleştirdi ve bu sebeple yeni bir Patrik seçil_
mesi zarureti ortaya çıktı. Yeni seçilen Patrik Ioannes Bekkos Kilise-
ler Birliğini kabul etmişse de, Bizans Kilisesi içinde bir şizma başgöster-
di ve birliğe karşı ola.nlar, İmparatorun atalar dinine hlyanet ettiği-
ni, Lötinlerin ebedi bir Bizans düşmanı olduğuıru ilAn ettiler. Fakat
İmparator, devletin varlrğının sözkonusu olduğunu ileri sürerek
UNioN kararında direndi. Bunun neticesinde muhaliflere karşı gö-
rülme miş bir şiddet hareketine girişildi, hapishaneler her 'srnıftan Ve
yaştan kimselerle doldu bu şizma (ayrılık) İmparator ailesinin içine
kadar girdi.

Şiımanın doğurrİuğu güçlükler, nremleket içinde kargaşalıklara


sebep olmakla kalmıyarak komşu ülkelere de sirayet etti. Önce Bul-
garistan karşı çıktı ise de, ülkenin iç karışıklıkları'ndan faydalana.n
\4ihael, Bugaristan'ıhizaya getirmeği başardı. Epir Despotu onu taki-
betti ve az önce Arnavutluktan aldığl liman şehri Butrino'yu işgaletti.
Miheel'in uz|aşmaz düşmanı Tesalya Beyi Ioaırnes, yıllarca Batı dev-
letleri ile işbirliği Vaparak Bizans İmparatorluğunun eski toprakla-
nn: birleştirme çabalarına karşı mücadele
etmiş iken şimdi bütün Or-
todoksların hamisi kesilmekte ve ntıtiın
lJnion aleyhtarlarını etrafina
fi*',i*#,7,
de topladığı bir konsilde İ;;;.;';H#- (zındık)

Bizans - Roma Biriiğini ayakta trıtabilmek


için Papanın cla nıü-
cadele etmesi icabetmiştir. Papa X.Grdgoire,ın
sonra' Roma'da Sicilya Kralının niifuzu
ı2ıa au ölümünden
artmış ve Roma - Bizans
işbirliği duraklaüıştı. Papa ııı. ıvitoi. (1277_1280),
nı koymuşsa da, onun az sonra ölümü üzerine bu işe ağırlığ-
seçilen yeni Papa I\z.
Martin Napoli Kralıııın nüfuzu uıt*u girmiştir.
Martin, Anjou ailesinin is.tilö siyasetinin Aleti
Bir Fransız olan
hAtine gelmiştir. Papa_
run himayesi altında Ch.Anjou, eski
Kral IL Baldou'irr,ır'ogı, nııp
ve Venedik Cunıhuriyeti ,.Jrr,du .,Grekler
tin İmparatorluğunu kurtarmak,, maksadıyla ra-
'.;;;;;;*p.aıı",
3 Temmr, ı2gı d"
bir andlaşm aya varılt...Hat|a- rrpu,
|oı. daha ileri giderek VIII. Mi-
hael'i aforoz eder ve urı'tıyu" H.ıkı*durır.*,r_"rrnla işbir_
üği yapmaslnı yasaklar..bütün

Bcıylece VIII. Mihael'in Kiliseler politikası


iflas etmiş ve bizzat
Roma, bunun feshedildiğini'ilAn .,-işir.
Batı devletl";i İ';;.;;
karşr savaşmak üzere birieşirler:
"uİunAvignon,a *ril-ribulunan
o
Papa kendilerine moral verir, Venejıı.'aorrurr-asını
rine veriı', Balkan devletleri de Bizans Sici]ya,nın em_
Ch'Anjou ile işbirliği hAlinde b"l;;
,ı"yırı#ij; ;.ö:;e katıIır.
Sırp Kralı Mii;;i, Q2B2-
l32l) ile Tesalva Beyi Ioann.' ııluı."ao.rya;ya
taarr.r,
KraIı üskübü'elegeçirir. "d..l.r,
Srrp

Bulgaristan'da, İmparatorun adamr


olan III. Asen İvan,r yerin_
den uzaklaşhran Ve *i*.1i ,oyrrdrr__gelen
r.Georg Terter (t2B0*
i292) de, Boyarların temsilcisi
,unrı elegeçiriic" ıi-ru ,ı"y-
'rarı|i. r.ruıyu
hinde}i iepheye katıIır, Anjou'larlJ-r,.
etmeğe başlar. o zamana kadar
ile birlikte
-i.r.."
lıareket
Ch.Aniou, hedefine nr, yut_
laşmamış ve VIII.MihaeI de u"
a.....'tehlikeli uı. ar.u*, düşme-
mişti' Bizans İmparatorluğunun'or.r-g.ı-ış
gibi gor*ur.la".
Böyle kritik bir durumda vukubulan
mühim bir hidise,
ların istili planlarını altüst edeceı. g'ur* s.alay başarısının Anjou,
mrnı kutlayacaktı. İmparator VIII. "" Mihael bayra-
ile Arag""/"_]i."ı, ııı.
Peter, l266 da Manfred'i d"rri..."t
Si.iıy. Kralhğını elegeçiren Ch.
Anjou'ya karşı bir komplo hazırlad,ı1ar.-iıI. p",.,
idi ve Bizans, planlarınr gerçekleştirebilmek Manfred,in damadı
için ona madclİ yardımda
8
bulundu ve Peter bununla bir donanma meydana getirdi. Aynı za'
manda Sicilya'da yabancı lrökimiyete karşı halk ayaklanmaya tahrik
edildi. Anjou'larrn devamlı harp politikaları ile sir,il idarenin yolsuz-
luklarr, halk arasında büyük bir huzursuzluk yaratmrştı. Bizans'rn
para yardımı bu hoşnutsuzluğu büyük ölçüde destekledi. 31 Mart
l2B2 de, Paskalyanın ikinci gününde, akşam kilise çanları halkı iba-
cete davet ederkeır Palermo'da patlak Veretl Ve l-'ıütün Fransızlarrn
kıhçtan geçirilmesiıri işaret eden ayaklanma hareketi, çok çabuk bütün
ad,aya yayrldı Vt, son derece kanlı bir tarzda geliştirildi. Böylece Sicil-
ya'da Anjou lıikimiyeti sona ermekte idi. Ağustosta Peter donanmasr
ile Sicilya'ya yanaşü, Palermo'da Sicilya Kralı ilin edildi. Bundan
sonra Ch.Anjou, ancak italyan yarrmadasrndaki rnüIklerini muhafaza
edebildi. Papa da bu hAdise sonunda ağır bir darbe yemiş oluyordu.
Litin İmparatoru ünvanınr taşıyan Filip, lrayallerinin sona erdiğini
gördü, Venedik ise, Bizans'a ve Aragonya Kralııra yanaşmak için
firsat kollamaya başladı. Yirmi yıldan beri İmparatorluğa karşı ha-
zırlanan flrtına, VIII. Mihael'in dA.hiyane tertipleri sonunda suya
düşmcktc idi.
Batı'nrn Bizans'ı istilö tasawurları karşısında İmparatorluk ba-
şarılı olmuştu. LAkin, Imparatorluğun eski araızisini geıi almak üzere
girişilen muharebelerin neticeleri cılızdı. Balkan yarımadasrnln ya_
rısında İslav devletleri hA.kim bulunuyorlardı. Bir aralık İmparator-
luk, Bulgaristan'dan bir kısım arazi geri alııağa muvafiak oldu ise d-c,
Sırbistan tehditkör olmakta devam ediyordu. Denizlerde de hila
İtalyan şehir devletleri hüküm sürmekte idiler. Peloponez'in bir kıs-
mı büyük bir gayret sonunda İmparaiorluğa katılmış ise de, mühim
bir kısmı höla Frankların elinde bulunuyordu. Attik yarımadası ile
Böotia ve civar ada|ar da Frankların mülkleri idiler. Tesalya, Epir,
Etolia ve Arkadia Anjou'larrn hAkimiyetini tanryor ve İmparatorluğa
karşr sert bir tutum takınıyorlardı. Bizans'rn bu eski arazisini geri al-
mak hususundaki çabaları, burada olduğu kadar hiç bir yerde muka-
vemetle karşılaşmamıştı. 1204 de vukubulan facia, Bizans'rn iç çek\-
melerinin bir neticesi olduğu gibi, bu defa ayrılık istekleri lıirleştirme
çabalarrna şiddetle karşı koymakta idi. İmparatorluğun birleştirme
arzusuna karşı koyanların başı, Balkanlarda Tesalya magnatları idi-
ler.

Balkanlardaki sürekli lrarpler ve Anjou'lara karşı yapılan Savun-


ma muharebeleri, Bizans İmparatorluğunu bitkin bir hAle getirmişti.
VIII. Mihael'in Batr politikası, bu girişimlere sürükliyen fikirler bakı-
mlndan anahatlarlnda, Manuel Komnen,in Batı siyasetini anclırmak-
ta idi. Bu politika, Mısrrdarı İspanya'ya kadar u'Zanan sahalardaki
dünya hödiseleri üzerinde tc'sirini gösteren bir Cihan siyaseti
idi.
Fakat, devletin srrtına o zamanki Bizans'ın kaldıramı1a.ug,
kudu,
ağır yükler yükleııckte idi. Zira, Milıael,in büyük bir devlet
olmak
uğrundaki gayretleri, devletin lrayat kaynaklarını tüketmekte
icli.
Vaktiyle Manuel devrinde olduğu gibi
şimdi de, Anadolu,da Bizans,
ın kaışı koyma gücii kalınamlştr Ve Jıu husus İmparatorluk için ağır
neticeler doğuracaktı- Bizans İmparatorluğu, Mihael'in bütün
gay-
retlere ı'ağmen, sür'atie ve tedavisi imkAnsız bir
çöküntüye doğru iler_
liyordu. VIII. Mihael'in büyüklük tutkusuraulı İ-puratoriuğu ile
lraleflerinin süfli Bizaırs devleti arasıncla btiyük bir fark vardr.
Zira,
VIII. Mihael'in halefleri zamanında Bizans, önce küçük bir devlet
hölini alıyor ve daha sonra da komşulaı'ının siyaset arenasl oluyordu.
Bu }ııyıık değişikliğin sebebi
çok açıktı: VII[. N{ihael dAhiyane bir
dev]et adamı o]masrna karşllık, halefi II. Andronikos zaif ve yetersiz
bir adamdı. Sona ermek üzere bulunan l3. yİizyılda görülen Bizans,ın
süratli çöküşünün kökleri ise, derinlere kadar'inmeite idi, Devletin
biinyesindeki dertler tedavisi imkAnsız bir hal almıştı, dışarıdan
uğ_
radığı baskı]ar ise, Bizans'ı kaçınılmaz akibete doğıu sıırıı.ıııyordu.
Devletin organlarr çürümüştü vc VIII. Mihael za"manında uğradığı
haddinden fazla yüklenme, çöküntüyü hızlandrrdı. Tam bu sıralarda
genişlemekte olan Osmanlı ve Sırp deı,letleri ise, yeni bir devrin
baş_
ladığlna alAmetti. Doğudan ve Batrdan uyn, ,u^unda uğradığı taai-
ruzlar karşısında Bizans İmparatorluğu, askeri ve maİ bakımdan
Aciz bir duruma .düştü. Bizans'ın
çöküşü, işte Iıu iç ve dış faktc;rle-
riır neticesi idi.
II. Androııikos (l2B2-132B), yüksek ka]itede bir devlet adamr
olmamasrna rağmen, genellikle sanıldığı gibi zaif ve yeteneksiz
bir
insan da değildi. Devlet idaresi hatasız olmamakla beraber,
dev_
letin karşıkarşıya lıulunduğu problemleri
çözmek maksadiyle aldığı
tedbirler, onun devlet idaresinde anlayışlı bir hükümdu, oldrgrr,
göstermektedir. Yine de eger başarllı olamamışsa bu, hödiselerin
ar-
ut 9l"r] kudretini çoktan aşmlş bulunduğunu goste.i..
Çok iyi yetiş.
ıniş bir Prens o]an II. Andronikos, ilme r,." a.bıyutu karşı
çok ıgiııyai.
Devrin Theodor Metochites ve Nikeforos Gregoras giu .., ,#,rr-rş
fikir adamlarl, onun yakın çevresini teşkil ede"rlerdi.
Şayet siyasi sa-
hadaki çöküşüne rağmen, Paleologlar devri kültür sahasinda gel\miş
ve Istanbul da o zamanın kültür merkezi olabilmişse, bu işde Andro_
nikos'un }ıüyük payı vardı.
10
olarak
Daha babası hayatta iken Androııikos' Ortak
İmparator
Bizans,
devlet idaresine kutri,,rş ve tecrübe edinmişti. -b.aşlangıçtan
beriolduğugibişimdia.,ı,,,ı.,,ı.ryöndenolsunder,letinbirliğ.ivebö-
lünmezliğiprensibinetugı,ıai.Fuk.t,.devletmekanizmaslgittikçe
araslırd.aki ilişkiler gittikçe
laşka bir hal almış ,,," -Jrı.., ile eyaletler
gevşemişti. Bundan btıyle artık 'yuı"tı"'
bir eyalet reisi taraflndan
de vzıliler çoğunluk, Im-
merkezi idare namrrru ytır.tiıı, bu sebeple
seçilirlerdi. LAkin,
oaratorrın akrabası rÇJ rr.ai-leri gibi kimselerden
güvenin uzun sürmı:-
;;;;;; Jilrk a.giş,iriımesi, kendilerine olan
a;gi ur.ıu-,nr, ifuJe etmektedir. Bu suretle
bu çok ince o,an bağlaıın
altına gir-
kopmasl, eyaletlerin y"ıi top'ak- ağ-alarının lıikimiyetleri
mesinesebepoluyo..,.bt,yle.edeı.'*let.idaresiniııtemeliniteşkiledenkal-
hiyerarşisi ortadan
sıkr merkeziyetçi sistem ve bunun iyi işliyen
kıyordu.
Bi_
Geri alınan Başşehirde Paleologlar hanerlanrnrn yerleşınesi'
,u,,*uuy,ı.,oyl,,l,,,,',,.zaferiicli.Feodalleşmebuslradayeniden
erişiyor' Sivil ve
hız kazanıyor v. 14. yüzplda en yüksek seviyesine toprağa
üzerinde oturan
ruhani toprak sahipleri, mıııkıerirri ve bun.rn
bağlı serfleriq ( p aro iki) sayrsrnl artrrryor' geniş ölçüde' irotiyaz|ar
halkın gittikçe
,"*jo", ve bir ioı. -"uriyet elegeçiriy.ordu. Bunlar, ve dev-
artan sefaIeti ortasında, uy""ı' 'i,,iı"'ı'i'
hayat geçiriyorlar
letinyükümltılüklerindenherandahauzaklaşıyorlardı.Bunakarşılık
kalmıyor' bunun yanında
;;|;'; royı, mtııı.ıeri ortadan kalkmakla lrem de işçi giicünü büyük
küçük soylular da hem arazisini kaybediyor
sıklaşan düşman akın-
mülk sahiplerine kaptırıyordu' Bu -s"uıa'du
ı,u"uı"y' çevirmekte- ve bu akınlar karşlsında ancak
larr ise, memleketi
bu- harekct gittikçe
büyük mtılk sahipl-eJ uy"u'" kalabildiğinden
clevleti sadece siyasi yönden
hızrnr artırmuı.tuao Bı t''arzdaki gelişme
mecalsiz bir hale getirmekle kalJıyor' mali
ve askeri bakımdan da
vergi muafiyeti
zaata ığratıyordu. Büyük mülkler, artan bir tempoda
ödiyen köylü ve küçük
kazandığındrrr rr. n,',"' yaıırnda devlete vergi
devletin
asilzade sınrflarrnr btıytii mülkler ortadan kaldırdığından
toplanmasında görülen bo_
vergi gelirleri gittikçe azalıyor ve vergi
Bütün diğer
zukluklar da, büyüt olçüje buna yardım ediyordu'
a*"u sahipleri gıilı tı-u' (pronoia) mens'plT'-da imtiyazlarını
artrrmakta devam ediyorlardı' Başlangıçta PRoNoiA'laı
bir hizrnet
. karşıIığı faydalanmak ıir.r. ve miias tırakllması caiz o|mayan mülk-
tasarrufuna geç-
ı", oıjrrg* hAlde, zama;,a bu topraklar şahıs1arın
meğe ve babadan oğula verilmeğe iaşlanmıştır'
VIII' Mihaeli'in' daha

tahta çrktığr anda y?nJuşırr,"u iroroiu'ıur hibe ettiğini devrin tarih-


1l
çisi Paüymeİes yazar. Zama'n ilerledikçede İmparatorluk, Pronoia,
ları müIk edinmek istiyenlerin arzusunll yeriıre getirir
nunla beraber genellikle Pronoia mülkleri, biındanolmuştur. Bu_
gibi bundan sonra da, lrususİ bir statüye bağlı önce olduğu
olmakta devam etmiş
ve meselA satılması- yasak edilmiştir. LAkin
daLizm karşıslnda Pronoia sisteminin d., urıi ğittikçe ı.uru.tı.r.r, ı.o-
bir gerçektir. Bu sistç min böylece bozulmasından
;;fi;;;; sapırıargı
sonra, Biru* or-
dusunun büyük bir kısmı ııcrıtli askerden
toplanır ve bu hAl,
d_evlet nıaliyesine ağır yükler getirmiştir.
Bi]hassa VIII."i;; Mihael dev_
rinde büyük iddialarla girişilJn urk"ri seferler,
devlet maliyesini ke-
nıirııiştir. Bu esnada, hudut boylarında *"ıri.]ir-g"r"irondakiler
dışrnda, İmparatorluğun sefere ancuk 1 5000 -ç*rrubitdiği
kadar urı.i,
tahmin edilmektedir. Elbette, devletiıı parlak
devirlerinde sahip
olduğu orduya nisbetle ve hatta I(ornnenier
devri ile ı.orşrırştrrrıar_
ğıııda llu ordu az olmasrna rağmen, fakirleşmiş bi, İ;p;;;ior]uk
ve bilhassa çoğu ücretli o].an ü,;yl.-bi, ordr.r.*
için
uyuktututulabilmesi
yine'de ağ:r bir yük olmuştrr. iü,
şartlar uıtr.rdu'ordrn-un esaslı bir
taruda azaltılmaş icabetmiş ve II. Andronikos
b, işi yap-uk ,orr.,du
kalmıştır. Fakat, bu hususta da aldığı tedbirler
yur,ırş oeticele, v.rir.
MeselA, donanma büyük maddi fed"akArlık
ıcauetttjiglrra., aorrur-
mayı tamamen kaldırmayr Ve Cenova'nrn ittifakındaıı"faydalanmayı
düşünmesi, ekonomik bakımdan da devleti
Cenova,ya bagrmı, nır
h^le getirmeğe sebep olmuştur. İmparator,
kara ordusunu da son
derece azaltmış ve böylece ord,r, yok denecek
ıraı" g.i*ışiir. Yak-
laşan osınanlı akınları }arşısııda, böyte bir
dr.r-uo ;;ş;" Bizans
İmparatorluğunun *ukur,.m.t g,rrt.r;.rı elbette
beklenemezdi.
Bizans altınının değersiz madenlerle kıymetinden
düşürülmesi
neticesinde, iktisadi bir bıhran meydana gelmişti.
ll. ytizyıidan
_|_İ._' beri
si,|ikgİ değer ka;ıbeden Bizans altın, ( H-ip.rp. r ynzyı?da
nisbi bir değer kazanmış ve l3. yİizyılaarıru j.g".ii ),'
bii para olarak gir_
mişti. Bunun da sebebi, altın'oru.rr-,
!d 90 miktarrn.da art;rrlmasr
idi. Bu tarihten sonra, değer kaybetmeğe başlıyan
Hi|erper,in dış
itibarı da sarsı]maktadır. 13. yıızyilrn ortasından
i,ibaren daha üstün
değerdeki.-İtalyan şehir devletlerinin paralarr
karşısrırda devamlı
olarak gerilemiş ve bir zaman\ar dünya c;içiisünde
paranın,
'uyr';;; artık
artık hiç itibarı kalmamıştır. Meselö, 14. yİizyıIınortasında
asli
değerinin ancak yalrsınr tutturabilmektedir.
Bunun neticesi olarak
|iz,1ruta fiyatlar ölçüsüz derecede aftar, öze|likle gıda maddoleri
halk için bir dert olmağa başlar. Bundan
sonra Bizans,ın mall durumu
da gittikçe bozuluı, iktisadt hayatın gelişmesi
acıklı bir hal alır ve Bi_
T2
zans lıalkı bu yüzden iktisadi durumun btitüıı yükünü sine1e çeker.
Sürekli olaıak azalandevlet gelirlerini artırabilmek için II. Andronikos
vergileri yükseltmiş, fakat bu terlbir ancak geçici bir f:1ahla1a. yarata-
biliiştir.'Bu sıralarda gelirleıin 1 milyon Hipeıper olduğu bilinmek_
tedir. Fakat verginin a=rtrrllması nisbetinde lralkın yükünün ağırlaş_
tığı da bir gerç&tir, yine bu sıralarda ayni vergi toplanmasrna da
başlanmıştır. g, .rrrrda dcvlet gelirlcrinin artması sadece, gelirlerin
yıii.seltilmesi neticesi olarak kalmayıp II. Andronikos'uo büyük mülk
sahiplerinin imtiyazlarını daraltmasrnrn da bir neticesi oluyordu.
Bununlaberaber jişıi mülk sahipleri ile nufuzlu manastır nrülklerinden
fazla gelir sağlanamadığl anlaşıhyor.

II. Andronikos'un bu esnacla toplamayi başardığı vergi gelirlerinin


çağdaşlarınrn gözünde çok fazla
gibi görüımesi, bu devirde Bizans'rn
,."d.."., fakiilem\ oliuğunu gösteren delilleıden lıiridir. Bizans'rn
parlak devrini yrşujrğ' ilkbrta Qağ'da, yıllık gelirle,in o zamanın sağ-
iu* ult, purur, ı1e z-g milyonu bulmasına karşılık şimdi gelir ancak
t milyona erişebilmekte idi ve bu zanıanrn altınr, değer bakınırndan
eski devir altrnrnrn ancak yarısr kadardı. Elbette II' Andornikos'un
vergi reformundan önce, gelir çok daha azdı' Ştıphesiz vergiler
dev'ietin biricik gelir kaynagr olmamakla beraber, en büyük
dilimini
yiııe de bunlar iırştu..iyorırrdı. .Zıra, gümrük resminin büyük bir
Lısmı şimdi artık Bizans;a cleğil, İtalyan deniz devletlerine aitti.

o"uı"t idaresinin cari harcaınaları, gelirlerin biiyük ]ıir kısmınr


yutmakta, bundan başka Bizans'ın hudutlarınr sıkışbran konışu
ü1_
tutan donan-
i."I"r" büyük meblağlai öclenmekte, nihayet 20 kadırga
idi.
mayl Ve dooo ı.ışıiıJdaimi suvari orc]usırnu beslemek gerekmekte
Bu ordunun 2000 kişisi Avrupa yakasrrrda, 1000 kadarı da Anadolu'da
üslennıiş bulunmakia icli. imparator, gelirlerden büyük bir
kısııırnı
istiyen b, ordu masraflarını, maddİ durumun ağır olmasr sebebiyle
clalra tahta çıktığı esnada azaltmışve bir daha ordu harcamalarlnl
ar_

tırma imkhrrı b,rlamumlştır. Buna karşılık, hudutlar üzerine yüklenen


yabancrkavimlerdensulhsaünalmakmaksadıylaödenenmeblağlar,
hız_
iltiytıı. bir yekün tutmağa başlamış ve bu usul devletin çöküşünü
lu.'dırun fatttırlerden uiiı naııni almıştır. Kıiçtık bir devlet hölini alan
Bizans, eski parlak devirlerin hayali ile övünüyor, lakat ona löyık ol_
mak için ycrine getirilmesi gerekenleri üstlenemiyor, coğrafi duru-
*rrrr, gerektirdiği ihtiyaçları karşılanrak kudrctinden mahrum }ıu-
lunuyordu.

13
II' Andronikos'un clevlct idaresi, balıasrnın
kımlardan farketm'ekle kalmadl, siyasetinden bazı ba-
or"iııtı. }ıarpler bakımından büs-
bütün ayrıIdı. Zira, yeııijartlar
ir" ,roL,rau clevteti tu,,,u-iyl. değişik
bir politika takibetmeğe zorlamakta
IV' Martin'in Papa seçilmesind", ,r. h.ı"Kiliseleri }ıirleştirme siyase ti,
idi.-
Sicilya l",ıi"Lrra"n sonla,
ma,taslılı kay}ıetmişti. II. Anclronikos,
daha ."n,, irJrşr"jaır hemen
sonra Ortodoksiye kalacağını
.sadık. i]An etti. Bunun üzcrine VIII.
x{ihael'in Unioı, siyasetini L"ıriı .a.r, roannes Bekkos sörevinden
ayrıldı ı'e Lyon Sinodundan ,orr.u
tekrar Patrik oldu ve onun az sonra -.r,kiinden ,r"ı.iririrı"n rozef
ölürrıü üzerine de Kıbrıslı Geor_
gios Patrik seçildi. Böylece .rllu;;_;;ran
sona ermiş r,e L',ıon konsi_
linden beri devleti sika,, kAbus
";;;l"" kalkmıştı. LAkin, Bizans
I(ilisesinin bozulaır.de1sevi y.Ja*"t"rabilmesi
man ge'çmesi gerekti.
için daha uzün Za-
yanlısı "politikacılar"
+adi(.aı aalıit ,(eott partisi iı.lir-ı, hükiimet
lakabl i.ril.n "" ,urru-u
pur,ı ururrrrauki
yenideır a]evlendi. Çok önce vefat eden
Arsenios,u tuıtan Zt.ot,lar,
kiliseye ve devlet idaresine ı.a.ş,
laii., . Zamanilerlcdikçe
çıkan bu tartışmalar, müfrit taraftarlar dışında Arsenit,ierin çığrından
bir bölümünün 14' yiz yıl başında Kilise büyük
saflarına katılmasl ile sona
erdi.

Kilisenin mevkii
Y:'I-ryrrtorluğun bütıin manevi hayatı üze-
rindcki nüfuzu, kuvvetli bir brtoclok';l"" IL Andronikos,ulı hökimi_
yeti zamanından en yüksek seviyeye
Jşti. Letin hAkimiyeti devrine
rastlayan Ve uzun süren buhruidZn,
rasındaki çalkantılardan sonra Blzais
rjii'.ı*"_il;ir#ffi;cleri sı-
manastrr]arı artrk, mac]di yc
manevi bakımdan bir devreye
Piil"| erişti. Manastrrlar ve bunlar
arasında eıı kıdem]isi bulunan Athoi altın devrini yaşadı,
manevi güçleri afttı,. arazileri genişledi. ^unurt,
Aleksi Kornnen zamanından
be ri imparatorun
şahsrnu ırugıi uri, u]un ,,qrıro , manastırları, ] 3 l2
.
bir Imparatorluk fermanı iıJistanbuü deki
Patrikliğine bağlandı. Bundan
böyle. bütün Athos ınanastlrlarının reisi
ı,e ruhaniler-nieclisinin başı
(P r o to s
), Patrik tarafindan tayin eclilecekti. Kilise ırir-r.rşirira"
de bu sıralarda değişiklikler yapıldı.
BrrJu., sonraki gelişmelerde devlet
hudutlarr gittikçe daraldı ve küçüldü,
buna karşlrio.iodoı., il#;
hem elden çıkan arazi üzerinde, ı..- j.
Balkanlar'da, Kafkasya,da,
Rusya'da ' ' ' olmak üzere ortodoks
dünyasınrn nrerkezi olmakta de-
vam etti, Bizaııs dev]etiniıı tenrel bir unsuru
olarak kaldı.
Devletin içinde bulunduğu askerl
ve mall durumdan dolayı
Il'Andronikos, dış potitika
-."'.ı"ı.rirje çok ölçülü hareket etti. Bu
l4
yaparak devleti
yüzclen lrer yöndc dostane ve sulh yoluvla anlaşmalar
Batıdan ciddi
H;;;;;;"r;ğ" iri'u,,. Sicilia katliamrnd an beri
ile ilişkisi bulunaır devlet_
bir tehlike gortınmeireJır"'rug*.r, Bizans
ilk Macar Prensesi Anna'
lerle iyi münasebetl* r"'-"g] çal'it''
karısı
Markgrafinrn klzr
nrn erken ölümünden 'o"'J ı'2g+ de Monferrat
SclAnik üzerindeki taht
Irene ile evlencli, böyı".; Moırferrat ailesinin
iddiaları da sona oğlu ve tahtın vörisi IX' Mihael'i
""i'iş-oı"yordu' Batr',da Bizans'a karşı düşman-
ise, bir Brmeni P.",r*"ri ile evlendirdi.
kallrmamıştl' Buırun başlıca
Ca tasawurlar henüz tamamen ortadan
Kralı,- Anjou'larııl
iki mihrakı Fransa iı" xupoıı Krallığı idi' Napoli bir kıslm araziyi
Epir'deki
Bizans aleyhtarr politikasına vAris olmuştu'
Tesalya Beyi ile aralarrnrn açıl_
elegeçirmeği başardı ı'e bu hidise'
maslna sebep oldu ve Tesalya Beyi
Epir;e taaruz edince' Epirli'ler
Bizans'tan yardlm istediler' i]oyı"" uzun
bir ZarrraıL sonra Yunanis_
başladı' Faka.t' az. sonra Epir
tan'da hAdiseler Bizans lehine gel\meğe
Beyleri vel'at etti' Bu
Despotu iı" niru,"j'' "'ki dğ*u"''Tesalya
hödisedentaydalana,Slrplar,-Epirarazisinetaarruzetmektegecik-
mediler.
daha önce giriş_
Sırplarrn güneye doğru Bizans .arazisi üzerine
devam edecekti. Milu_
tiklerı taarruz|ar,;;;J; sonra artık
fasılasrz
tin(1282_132l),Bizans,rnelind,enÜsküb,üalmıştıve11297deBizans,
kaldı' Il'Andronikos'
rn Sırplara t-ş y'p"gr seferler de neticcsiz
SırpKralınuı.,,ı.-a.şiEudokia,yıverereksulhusağlamabağlarıak-
imparatoıundan dul kalan
tan başka çare bulamud'' Fuku" Trabzon
onun ycrine 5 yaşın-
uraoı.ir'yr'Milutin reddetti ve ll'Andronikos'
Bu evlenme lVlilutin'e ül-
daki kızı Simionisii vermek zorunda kaldı.
karş. onu güçlendiriyordu'
kesine itibar kazandrrryo, u, mulıaliflerine
Th'Metochites idaresin-
IJzun müzaı.""ı"a"o v' tanrnmrş bi}gin olan
ua'd'ğ' u'luş"'u'lu" So[Ta' 1299 yılında iki ülke
deki elçi ı-'.y.ti''i"
Bizans Prensesi' claha önce
araslnda sulh imzalandı' Kliçtik yaştaki
Miiutin'e gelin gidiyordu. Milutin tarafın-
iki c]efa evlenmiş bulunan-oı"ıa
_Priiep İştıp hattınrn ötesindeki
dan evvelc. .ı.gŞiı"' "e
Bizans arazisi Milutin'e cehiz verildi'
Bizansilevarrlaıdostlukanlaşmasl,SırpdevletiüzerindekiBi-
devlet idaresinde Grekleşmc
zans tesiriıri urtr.Jr. Sırp sarayırrdu ve
kuwetlendiveSte[ahDuşanzamanırıd,abutesirevcineçlktı.Bundan
gelişmeler_ çok dalgalı lıir seyir
sonraki yıllarda, iı.i a.'ı., arasrrrdu1i
kültür.tesirleri gün geç-
sürdürmüşse de, Bizans'rn Srrplar üzerindeki
tikçe arttı.
15
Bizairs'ın Balkanlarda bu derece zaif bir
cluruma düşmesi, İm-
paratoriuğun ma,li ve askeri yönden bitkin
bir hale ;;il* drş'p";-
tikada ise özel]ikle Anadolu]c,a karşılaştığl ölüm
derecesine
hAdiseler, Cenova rre Venedik ile sürdürülen 'aran
muharebelerin bir neticesi
idi' VIII.Mihaei'in_Venedik'in veya Cenova,nrn tek
taraflı nufuzu
ullPu. düşmtmek için çaba sarfetmesine karşılık
Il'Andronikos, bü_
yük siyasi iratalarclan birini işliyerek Cenova,yu
tütmuştu' Bu sıralarda Venedik, Ege denizinin'gtıney
;ry;;o yol.r.r.,
turunr,o rru._
mederken Cenova da Oniki aclalardla, Mur*urri"rrıraa.
denizde kuvvetii koloniler kurmtış u. coır,r;al
v. Kuru_
Karadenize vc Akdenize açılan deniz yollarınl ;;;i;il buradan
kontroltr altıncla bulun_
duruyordu. Bu suretle Cenova'nın
çok kuwetlenmesi neticesinde,
Cenova ile Venecli]< arasındaki eski rekabet
arth ve 1294 de bu iki
deniz hAkimi deı.'lct arasrnda bir harp patlak
verdi, kısa b,ır zaman
sonra Bizans İmparatorluğu da ıru ıra.ne
sürüklendi. İki italyan dev_
leti Başşehir öıründe biribirine girdiğinden
c;;;r;;]r#
dan lıimaye gördiiklerinden, muharele Venedik "" ile Bizans,, irturnrl,
da karşı-
karşıya gctirdi. Muharebenin en kızıştığı
bir anda Cenova, Bizans,ı
kendi başına terkederek Venedik ;ıe ıigg de
ebedi bir sın yaptı.
Sonunda Bizans ile Venedik arasında da l302
de Bizans,ın Venedik,,e
ağır bir tazmin.at ödemeğe mecbur olduğu bir
sulh imzalandı. Bizans
Venedik'e eski ticari imtiyazlarında, üi,
çoğunu u; Adalar
deııizinde bazı kolonileri de ona terketti. g, ".r;i dolayı
ı.aoıselerclen Ce_
nova, Galata'daki yerlcrini kuvı,etli surlar]a
tahkim ,orur'Ja kaldr.
da yetinmiyerek Ceırova kumanda, u. roçu];;;i;"p
P"1"..l1
dtnleriyle çok zenginleyen Bened otLo Zaccatia,
,rr-
1304 de Bizanslıların
e]inden Sakız adasını alch. Muharebeden her
ıiı İt ıyan a"uı.tı ı.rr-
vetlencrek çıkmış, fakat hiç._beklemediği bir
muhareil"y" r,ı..rı.ı..r"r,
"-'
Bizans, zarar görmüş, üstelik alçalmış"bir
hal. il;;;il

l6
OSMANLI DEVLETİNİ}{ KURULUŞU

Tam bu slralarda Anadolu'da dünya çapında önemli hödiseler


vukubuluyor ve bu hödiseler Bizans'r canevinden vuruyordu'
13'

yüzyılın o.turrrdu, büttın Yakındoğuyu altüst eden Moğol istilaiı


önünden kaçan sayıSrz Türli boyu Anadolu'ya sığınmrştı' Büyük
sa-

yıda insan Selçuklu-Bizans hududrarı üz<rine yığıldı ve bu insanlar


ioprak ve ganimet aramak suretivle Anadolu'nun batısında akınlara
buşıudrıur.- Zaman|a Türk akılnarr dozunu artrrdı, lAkin
Bizans'rn
mukavemeti zalfti. Bizans'rn İznik devleti zamanrnda kurulan sa-

vunma sistemi yıkılmış ve meııleket düşman hucumlarrna açılmıştı'


126l de eski Başşehr. tuşrr,rnu hidisesi, İr4paratorluğun Anadolu'
daki savunma sisteminin zaiflemesine sebebolmuştu. Devlet merkezi-
bu hödiseden sonra doğu hududundaır uzaklaşmakla kalmamrş'
İmparatorluk siyasetinin agırlık noktası da batıya kaymıştı' Resto-
-Balkanlardaki uğraşrları artmış ve Batıdan
.uryondrn sonra devletin
imparatorluğu tehdit eclen tehlikeler de, devletin bütün kuvvetlerinin
Arrrrpu yakasında toplanmasını gerektirmiş ve Anadolu'nun
Savun_

*rrr, askeri ve mali bakrmcian ihmale uğramıştı' Daha VIII' Mihael


veya
zamanında hudu t mıhafız|ar ıır ı n ücre tlerin i alamadıkları oluyor
Anadolu hudul muhafizlarının Avrupa yakasındaki muharebelere
götürüldükleri görülüyordu. Bunun yanıncla gittikçe kuwetlenen
ieodu1 sistem, nuart savunmastna ayrrlan' araziıin de ulalmasıı:a
yol
açniakta idi. Anadolu'daki savunma sisteminin bozulmasr, bu suretle
muhteliI faktörlerin birleşmesi neticesinde hızlanmıştı'

Türk fetihleri gittikçe hudut bölgeleri üzerine yükleniyor ve Bi_


zans şehirleri ancak şurada burada karşı koyabiliyor ve düşmanı geri
durdurmak
çekilmeğe zorlıyabiliyorlarsa d,a, açık sahalarda düşmanı
mümkün olamryordu. 1300 lerde hemen bütün Anadolu Türklerin
eline-düşmüştü. İznik, Izmit, Bursa, Sard, Alaşehir, Manisa ve bun_

T7
iar dışında Karadeniz'de Eregli Akdeniz'de izmir r_e Foça gibi bir
kısrm kaleler Ttırk istilAslna dalıa 'e
bir müddet karşıkovabildi. iethedilen
arazi Türk beyleri arasrnda bölüşülctüğünden, Batr _\nadolu'da birçok
Tıırk Beyliğinin kurulduğu görüldü. Eski Bitinşa Kocaali eı_aleti,
Osmanlr hanedanının kurucusu bulunan osman'ın hikimiçeti alnnda
idi. Kısa bir zaman sonra }ıem Bizans ve hem de Güneç i=laılan bu
dinastinin idaresi altında birleşecekti' Askeri iktidardan r_okun bulu_
nan Bizans, çaresiz bir facia ile ka.rşıkarşıya idi. Bir zaman]a: Bizans'
ın beşiği olan' Anadolu, ebediyyen kaybolmak üzere idi. II. _\ndron_
kos, imparatorluk arazisi üzerinde ye.leş-.k istiı_en ı-e buna mukabil
Türklere karşı yardım vaadeden Alanlara da boş r-ere bağlanmıştı.
Gerçekten anlaşma gereğince'bunlardan
çoluk çocuk l0.ı:ı00 k\i ka_
darı İmparatorluğa kabul edildi, lAkin netice olumsuzdu. onak im-
parator IX. Mihael tarafindan Türklere karşı Anadolu'şa ser-kedilen
Alan kıtaları, daha ilk karşılaşmada Tıırkler tarafindan rlagtılmış
ve bunun üzerine Alanlar süratle geri çekilmişlerdir.
İmparatorun çok sıkışık bir durıımda buluıduğu bövle bir za_
manda, Katalan kumpanyasının reisi Roger de Flor'un adamlan ile
birlikte Türklere karşı yardımda bulunmayı teklif Ltmesi. İmparator-
da yeni bir ümit uyandırdl. Cenkçi bir kumpanr-a olan Katalan_
ları Sicilya Kralı Frederik, Anjou'lara karşr yardımcı olarak dar-et
etmişti. Anjou _ Aragonya lrarbine nihayet vererek Sicilr-a'ı'a _\a-
gonya idaresinde bağımslzlık kazandrran Caltabellota sullı anlaşma-
sından sonra, Katalan ücretlileri geçim sıkıntrsrna düşmüş r.e bunlar iş
aramaya başlamışlardı. imparator, Katalanların teklifini memnun_
lukla karşıladr ve Katalanlardan 6500 kişi, l303 yılı sonunda istan_
bul'a geldi. Katalanla.a btıyıık bir iimit bağlıyan Andronikos, ı.arılaıı
anlaşmaya uygun olarak kendilerine clört aylık ücreti peşin ödedi r'e
reisleri Roger de Flor'a yeğeni Mafia Aseı'i ,evce olaiak vcrcliği gi-
bi ona bir de N{egas Dux ünrranııı taktı ve bı'ı ünıanınr sonraclan
se7ar rİitbesine çıkardı.
Katalanlar, l304 yllı başında Erdek yarımadasına çıkarak bura_
dan Türklerin muhasara altında tuttuklaı.ı Alaşehiı üzerinc yürüdü-
ler. Türkleri yenen Katalanlar buradan muzaffer olarak
şehre girer-
ler. Kışı orada geçiren Katalanlar ertesi yıl, Anadolu'da Türklere
karşı çok kanlı muharebelere girişir ve onlarr Toroslara kadar
çekil-
meğe zorlarlar. Fakat bu başarılarından soırra
çok şımaran İmpara_
torun bu disiplinsiz müttefikleri, Müslüman veya Hristiyan gözetme_

IB
den halka karşı saldrrıIara Ve şiddet hareketlerine girişmeleri sonunda
halkın şiddetli bir tepkisi ile karşılaşır. Buna karşıhk vermek üzere
Katalanlar bir Rizans şehri olan Manisa'yr muhasara altına alırlar.
İmparatorluk, bu azgın müitefiklerinden kurtulabilmek için, Bulgar-
luru kurş, göndermek bahaıesiyle onları İstanbul'a çağırır. Fakat,
Türklere karşı tekrar Anadolu'ya gönderileceklerini anlayaı Kata_
lanlar, buna karşı gelirler ve ücrctlerinin iyi ödenııediğini ileri süre-
rek gelmezler. Bu slrada hödiselerin çok vahim bir hal almasr üzerine,
irnp-aratorun çaresiz Katalanlar ile anlaştığı bir sırada, Katalan
reisi
öldürülmesi yüzün-
Roge, de Flor,un veliaht IX.Miael'in sarayında
d'ei' ga"aba gelen Katalanlar, rastlad'ıklarr her yerde
Bizans hılkı
üzerine atılarak her tara[r yağma' ve talan etmeğe başlamış ve
Biza'ns_

lıIarla aralarrnda şictdetli bir muharebe patlak vermiştir. Alanlarla


Türk yardımcr kuvvetl*rinin de katıldığı bir Bizans ordusu ile
Kata-
Bizans ağır bir
]anlar arasrnda çıkan bir muharebed'e, ord'usu çok
yenilgiye uğramış ve bu muharebede yaralanan IX'Mihael Cantnı
,o, ı.rrtur*rştır. Bu hödiseden Sonra, surlarla çevrili bazı müstahkem
mevkiler dışındaki bütün Trakya'nın Bizans arazisi, Katalanlarrn
yağ_

ma Ve kıtallerine sahne olur. imparatorluk namrna büyük bir


tehlike
Balkan-
meydana getiren ve iki yıl süren bu hxdise sebebiyle devletin
sırada her tarafr
larjaki btlttın organları çatırdamağa başlamış ve bu
yağma eden Katailanlaia Anadolu'dan gelen Türk ücretlileri de
|uirı-rşıurarr. Bu suretlc Katalanlar, az sonra Bizans ara,zisi üzerin_
de fetiiı1ere gireşecek olan osmanlılara zemini 6azırlamış olurlar.
özellikle Gelibolu ve civarrnda yerleşen Katalanlara karşr, Ce_
vc
novalıların giriştiği bir sefer d.e netice Vermez. Katalanlar süratli
yıldırım vari yaptıklarr baskınlarla önlerine çıkan bütün düşmanla-
etrafinda
,r.r, y"r"r".-ekte idiler. İkibuçuk yıl süren ve kendilerini
,o|ı,iu' reisleri arasrnda başgösteren bir ihtilaftan Sonra, artık bir
ır-ril" höline gelen Gelibolu'yu terkederek SelAnik'e doğru uzaklaş_
tıkları ZamaT| Imparatorluk, büyük bir kAbustan kurtulmuştu. Kuv-
vetli bir kale olan SelAnik'i elegeçirerniyen Bocafort Katalanları,
Kassandreia civarında yerleşirler' Geçtikleri yerlerde arkalarında
medeni eser bırakmayan Katalanlarrn bu hareketlerini, 5.yüzyılda
bütün Balkanları tahribederek italya'ya kadar ilerliyen Gotların
is_

tilAlanna benzetmekte bir hata olmasa gerektir'


Tesalya,yadoğruuzaklaşanKatalanlar,TrakyavelVladekonya,
da beraber çalıştıkları Türkleri İmparatorluğa miras bırakıyorlar-
dı' Sayısı lB00 kadar olmasına rağmen, Halil,in mahirane idaresi
altında bulunan bu Tıırkler, ıvırı..'aor;;
de bırakmış ve SelAnik ile'-.rk.r-urasındaki ;;; r'):ri" için-
ulaşıml ^'^rui
l3ll de Anadolu'dan yeni müfrezeler getirterek kesmişIerdi.
kendisine karşı gönderiien İmparurolırt kuwetlenen Halil,
ordusunu dağıtıyor ve tah-
tın vArisi Mihael de bu muharebeden
Canını zor kurtarryordu. Bu
ağır' durum karşısında
çaresiz kalan Mihael, Cenova,IıIardan ve
Sırplardan yardım istemel zorunda
Luı-ru ve l3l4 de Hali],in Tıirk-
Ieri' Gelibo]u'i"T'1o3 kılıçtaır ge-çiriımişlerair.
yardımcı olarak çğrdığı Srrpir. İmparatorluğun
ıri oog, \4akedonya ve Ege de_
nizi sahillerinden hoşIanmış u'. nrruau
yerleşmek urrrlurr.r, uçrgu
vurmuşIardır' Bu sureİle Sırplar
da, İmparator]uk için yeni bir teh-
like teşkil edecek hAle gelmeı.t.aırl.r.
Katalanların çekilmesinden
sonra Anadolu'daki eski yerlerine dönüyor ve yerleşerek
arazi elde etmek'Türkler,
çabalarına girişiyorlar. Bizans,ta vukubulan
'eni bu h,diseler' tam osmanhlJr n ortayaçıktıkları
büttin
vukubulduğu için ayrı bir or,.- bir zamancla
tuşo.
Moğol istilasından sonra Selçuk]u
devletinin dağılması Ve onun
arazisi üzerinde Türk Beyliklerinin
kurulması, Anadolu cihetinde Bi_
zans'a geçici bir terahlık sağIamıştı.
içinde bulunduğu
r"ıri'nJr"r; il'sıralarda
a.ğışlııı.ten faydalanmaslna engeldi'
Imparatorluğun bu 1'.:',-: 9u
bolgeje krilr;;iı;ceği kuwetıı
tu' Katalanlann AnaJolu'dan nı, orirsu
-ı+.yüzyılın
yok_
çekiimelerinden ro.*
başnda Anadolu, Türk akınc,ıur*u'iu*amiyle
Bizans'a karşı taaruza geçen Türk açıktı. Bu sıralarda
emirleri, Kütahya,daki Germ'iyan
Beytiği ile Aydın ,r. .ir,.r,r' elinde
brlrnd.,ran Menteşe Bevliği idi.
osmanlrlar da l30B den sonra Bizans'a
karşı giriştikleri akınları ar-
trrırlar' osman idaresinde önce İzmit
.iuu.rni *.ç.., o*-
manlıIar, az Sonıa Bursa'yr muhasara. "lı;;;;
altına alırlar. Bu Türk akın-
larrna karşr koyamıyan Bizans, onlara
kaışı İlhanlrlardan Lyaalan_
mayr tasarlamrş, Gazan Han'a İmparatorluk
ailesinden bir kız veril_
mek suretiyle ittifak düşünülmüş
ir" d., hu esnada GazanHanın ölü_
1" b: ittifak projesinin geıçekleşmerirr.
Moğollarla devam olmuştur. Yiııe cle
-tlrul.r"ı., *orrnda "rrg.ı
"d".,
karşı Moğollalır taarruzlara bu Türk emirliklerine
giriştikleri olmuşsa da, bu akınların
durumu değiştirebilec:k niteliite'olmad,ğ . .

uniuşrı.,oktudr..'
Iarı islim veya Hristiyan dinine ı.ur"rar.a"t 'ı,rrrrrrdu Mogoı_
mücadele, sonunda Moğolların girişılen
I'ıa*ı|.tı kabul etmeleri ile netice-
lenmektedir
20
14. yüzyılın başında Anadolu'daki Ttırk Beylikleri' Bizans'ın
altrnda
sahil şehirleri Murriru, Alaşehir, Sard gibi höla Bizans nufuzu
bulunan yerleri şiddeıle srkıştırıyorlardı. Türk korsanlar Marmara
denizine de girmiş ve Başşehrin önündeki adaları elegeçirmişlerdi.
Rum halkı, ,ut iı ş.ırirı.rine doğru çekilmekten başka çare bulamamış_
u. Türklerin bu' sırada Akdeniz sahillerindeki bütün adalara taaffuz
ettikleri ve buradan Trakya'ya da geçerek baştanbaşa akınlar yap_
tıkları, bu devrin tanınmrş iki tarihçisi Pachymereş ile Gregoras
ta_

rafindan anlablır. Ancak surlarla çevrili kuwetli şehirler, bu Türk


ve
akınlarından korunabildiler. Türk akıncıları Efes'i elegeçirmiş
akınla_
yağma etmişlerdi. Rodos adasrnr elegeçirmek üzere girişilen
bağlı
rın* neticesiz kaldığı anlaşıhyor. Sadece ismen İmparatorluğa
on yıl
bulünan Rodos hökimiyeti uğruna Rumlarla Türkler arasrnda
kadar mücadele edildği de anlatılır. Nihayet, Kudüs'ün Mısırlılar
tarafindan elegeçirilmesinden sonra oraclan kaçan.Saint _Jean şöval_
ile
yeleri, .ınce Kibrrr'a yerleşmiş lAkin orada da II' Hcnri Lusignan
in,ıuru düşerek kendilerine bir yer aramakta iken Güzel Filip
ile
Başlan-
Papa'nın teşviki neticesinde Rodos'a taaıtvza geçmişlerdir'
tek-
grçiu i*pu*,orrr, vassali olarak adayı ellerinde bulundurmayı
uzun sürcn bir
iiı şovalyeler, bu teklifin reddedilmesi
üzerine
"a"r, elegeçirirler'
muhasaradan Sonra, l5 Ağustos 1310 da Rodos kalesini
ikiyüz
Batı Hristiyan ileminin iĞri bir karakolu olarak şövalyelerin
hem Rumlar ve hem de
yıldan faz|'a bu ada üzerinde yerle şmeleri,
Menteşe
tiırkı., için aynı derecede felnketli olmuştur. Daha sonra
BeyliğiRodos,ugerialabilmekiçingirişimlerdebulunduisedebaşarı
sağlıyamamışür.

ŞayetbusıralardaTürkBeylikleriarasrndabirbirlikkurula-
biı'J;i beki İstanbul dahi Tı.ırklerin eline düşerdi. Fakat, Türk
Beylerinin her biri kendi başına hareket ediyor ve Türk
rakiplerine
k;;ş, J; Bizans imparatoruna olduğu kadar hasmane davranıyorlar-
ona hü-
dı. Bütün |4.ynzyıi boyunca Bizans İmparatorluğu safında,
cum edenle, i.uda, Türk vardı' Bu zamandan sonra Bizans'ın suku-
tuna kadar geçen devrede imparatorluk içinde Kilise
kavgaları, ar-
.kası kesilmek bilmiyen taht mücadeleleri, valilerin ve
eyalet kuman-
danlarınrn isyanları, sırf ticarl menfaatlerini clüşünen
İtalyan cum_
ve Batı
huriyetlerinin açıktan veya el altrndan çevirdikleri fesadlar
Avrupa,nın ilgisiz Ve iıodg6m davranrşları neticesinde Bizans,
bütün hayatl güçlerini kaybetmiş bulunuyordu'

Moğolların Güney Rusya'yr işgaletmelerinden beri Bizans, Ka-
radenizde emniyeti sağlıyabilmek için, Bizans prenseslerini Altınordu
Hanınrn haremine yollamaktan başka çare bulaınıyordu. Sulhun
dgvamını temin etmek maksadıyla Moğol Hanına gönderilen Bizaırs
elçileri, İmparatorun itaat ve sadakatini bildirmekte ve bu elçilere
orada tAbi bir hükümdarın elçilerine reva görülen muamele yapıl-
makta idi. Parçalara bölünen ve 13. yüzyılın sonrında Tatarların taz-
yikı altında yok olmak tehlikesi ile karşıkarşıya bulunan Bulgaristaı,
Nogay Hanın 1299 da iktidarını kaybetmesi üzerine toparlandı ve
Bizans'rn içine düştüği zaaftan fayd'alanarak evvelce kaybettiği ara-
ziyi geri almağa ve Bizans zaraTn7a kuwetlenmeğe başladı. Tlıeodor
Svetoslav (l300_1322), önce Balkan dağlarının güneyinde birçok
mühim kaleyi elegeçirdi r'e ardından da Karadeniz sahilindeki An-
chialos Ve Mesembria'yı zaptetti' Aciz durumdaki İmparatorluk,
Bulgar Çarıırın bu'ilerlemesini kabulden başka
çare brılamadı. Bu
şartlar altında 1307 de Bulgar Çarı ile bir anlaşma yaptı.
Fakat, Bizans'r tehdit eden tehlike bu sırada yiıre Batıdaır gel-
mekte idi. Orada, İstanbul LAtin İmparatorluğunu canlandırma
tasawurları hAla vaşryordu. 1305 de Fransa Kralı Güzel Filip ile
Charles de Valois, İstanbul'un geri alınmasından bahsediyor ve Pa-
pa V.Kleman da onları destekliyordu. LAtin İmparatorluğunun
vArisi sayılan Catherin de Courtenay ile 1301 de evlenen Ch. Valois,
Ch.d'Anjou'nun İstanbul'u geri alma planlarına sahip
çıkıyor ve
1306 da Venedik ile de bir andlaşma yaparak Bizans'r
çok zaif düş-
tüğü böyle bir zamaırda İstanbul tacını elde etmeğe
çalışıyordu.
Bizans ileri gelenleri arasında da Ch.Valois'yr destekliyenlere rast.
lul3ur], Bizans İmparatorluğunun sadece maddi bakımdan değil,
lAkin ahlak1 yönden de ne kadar Sarslntr geçirdiğini göstermesi sebe_
biyle dikkate değer.
Ch.Valois Katalanları elde etmeği tasarlamıştı. Fakat daha mü-
zakereler' devam ederken Katalanlar,-Kassandreia,yı terkederek Te-
salya'ya doğru ilerlediler. Tesalya, o zaman ismen olsun Bizans,a
bağlı olmakla beraber, eski kudretini kaybetmiş ve zaif düşmüştü.
Katalanlar burada bir mukavemete rastlaırmadan bir yl kadar ya-
şadılar ve oradan orta Yunanistan'a inerek Atina Dükünün lıizme-
tine girdiler. Altı ay Atina Dükünün lıizmetinde
çalıştıktan ve 30 ka_
dar kaleyi Atina Dükü namrna komşularından geri aldıktan Şonra,
Atina Dükü Gautier de Brienne ile ücret meselesinde ihtilafa düşerek

22
üzerlerine gönderilen Ve Sayrca üstün olan bir orduyu imha ile
(l5
Mart 131ı; reıı ve Atina civarlnda yerleştiler. Atina Dükü ve şöval-
yelerinden pek çoğu bu muharebede öldürülmüştür' Yüzyıl kadar
sııren Atina_ Frank ha'kimiyeti sona eriyor Ve onun yerine yetmiş
yıldan faz|a siirccek olan I(atalan hAkinriyeti geçiyordu (t3l1_
1 3BB).

Katalanların çok kanlı ve büyiik zaferlerle dolu maceralaıı bu


surctle sona eriyor , fakat Bizans imparatorluğu sahasında biı iktidar
boşluğu bırakıyordu. Bizans çoktan beri bir kudret olmaktan çıknııştı,
osmanh Türk hakimiyeti ise henüz oluş halinde idi. Bundan başka
Ch.Valoislnın imparatorluk üzerindeki iddiaşı da sönmüşti' Zira
karrsı 'ne LAtin impaıatorluğunun hukuki varisi Catherine de Cour_
tenay l30B dc vefai edince, Charles bu hakkını kaybediyor ve bu hak
kızı Catherine de Valois'ya geçiyordu' 1313 de henüz çocuk yaş-
taki Catherine cle Valois ile evlenen Philippe de Tarente bu hakkın-
dan faydalanarak İstanbul üzerinde emeller beslemekte isc de neticc
elde edemez. Bı suretle Batrnrn istanbul Lötin İmparatorluğunu
diriltme emelleri d.c suya düşmektedir. Bunun iizerine Venedik, 1310
da Bizans ile 12 yıllık bir mütareke aktettiği gibi, Sırp Kralı da Bi-
zans ile olan münasebetlerini artırarak Bizans Imparatoruna 2000
kişilik yardrmcı kuwet göndermektedir'
Bu sıralarda, More yarımaclasrnda da Bizans lehine bazı qeliş-
meler göriilecektir. Il.Andronikos'un 130B de idare sisteminde yap-
trğ, reior-1ar neticesini vermeğe başlar. Mihael Kantakuzenos ve
Aiıdronikos Asen (13l6-1323)in umuml valiliği sırasrnda More'de
Bizans idaresi kuwetlenir. More yarrmadasıntn en mühim limanr
olan Monemvasia'ya bir kısım imtiyazlar balışedilerek burasrnın
Koron ve Modon gibi Venedik'lerin elinde bulunan ticaret limanla-
rına rakibolması sağlanrr. Bu atada imparatorluk idaresi ile uzlaş-
map bir tutum içeiisird" bulunan Epir ve Tesalya'daki Angelos
hanedanrnın l3l8 cle sona ermesi ve Epir'de Anjou'lara 1ru"rn L'ıir
Despotun iktidara gelmeşi, Tesalya',da Il.Ioanııes'in ölümü, krtanrn.
krr.y klsmında Bizans hxkimiyetinin yerleşmesine yaramaktadır.
Lökin tam bu sıralarda Tesalya ı'e Yunaıristan'ın güney kısımları'
büyük sayıda Arnavut göçmenlerin istilasına uğrar' Atina Dukalığı-
nrn arazisinin mühim bir kısmlnı Katala.nlar elegeçirirler. Bir kısım
sahil şehirlerine Venedikliler yerleşir ı,e Bizans, bu hA.diseler karşısın-
da seyirci kalmaktan başka bir iş yapamaz'
İmparatorluk içeride, dini münakaşalar yüzünden bir türlü hu-
zura kavuşamamrştı. Bunların başında eski Patrik Arsenios taraftar-
larrnın sebep oldukları karışıklık gelmekte idi ve halkın ısrarr iizerine
Anasthas yeniden Patriklik makamlna getirildi, fakat bu da fayda
etmedi ve Anasthas uzaklaşmak zorunda kaldı (l3l2). Kilise büyük
bir anarşiye sahne oldu ve bunu takibeden 1l yılda beş Patrik değ\ti
ve bir ara bu makamrn boş kaldığı görüldü.

İç Savaşlar Devri (1328-134t)

İmparatorluk içindeki nifak daha da büyüktü. Ix'Mihael ile


Ermeni Kralı Il.Hetum'un kızkardeşindcn 1290 de dün1'aya gelen
genç Andronikos, uzun Zamafl ailenin gözdesi idi' t'Akin yirmi yaşını
idrak ettikten sonra, sürdürdüğü sefih ve savurgan hayat yüzünden
gözden düş!ü. Şiddetli münakaşalardan sonra Il.Andronikos ile to_ .

iunu 1308/de bir uz|aşmaya vardılarsa da, bu durum çok uzun sür-
medi. iki yıl sonra genç Andronikos'un adı, kardeşi Manuel'in ölümü
entrikasına karıştı. Bu acr haberi alan ve Selinik'te hasta yatağında
bulunan babası \,{ihael öldü (Ekim l320). Torununun ölçiisüz hareket-
rinden usanan II. Andronikos, onu tahta veraset hakkından mahrum
etmeğe ve diğer bir torununu aynr mevkie çıkarmağa karar verdi'
G.rrç Andronikos bunu öğrenir öğrenmez, ara|arında hassa ordusu
kumandanı Ioannes Kantakuzeııos'un da bulunduğu dostlarıyla ken_
di haklarını korumak için bir parti meydana getirdi ve Sırp Kralr
Milutinde onları desteklemeği kabul etti (l320). Yaşlı İmparator, bu
hödiseden korktu Ve torununu müebbet hapse mahküm etmeğe ka_
rar verdi Ve onu yüksek bir mahkeme önüne sevketti. Fakat, taraf'
tarlarrnın tezahürlerinden çekinerek onu şiddetle azarladıktan sonra
afvetti' Bunun üzerine genç Andronikos, taraftarlarrna masuniyet
istedi ise de bu istemi kabul edilmedi. Kendini emniyette hissetmiyen
Andronikos, Edirne'ye kaçtı ve taraftarları da onun yanrnda toplan-
dılar. Bu hAdise bir iç savaşın başlanğıcr oldu'


savaş, herşeyden önce VIII.Mihael'in takibettiği debdebeli
u" *uurrgun bir politika ile ll.Andronikos'un zaa[r sonunda mey-

24
dana gelen anarşi ve huzursuzluğun bir neticesi idi. Bu 34 yıl süren
karışrklık zamaııırıda, 2| yı| iç savaşla geçer Ve başlıca ikiye ayrılır:
1) iki Andronikos'un iç savaşlarr der'ri (1321-132B). 2) Ioannes Kan-
takuzenos'un ayaklanması (l34l-l355). Bu sürekli karışıklıklar
imparatorluğun dağılmasrna Ve savunmasının yok olmasına sebep
oldu, bunun neticesinde yabancılar bu iç Savaşa katıldılar. Gerçekte
bu hAdiseler imparatorluğun parçalanmasrna sebep oldu ve İmpa-
ratorluk bu ağır krizden bir daha kendini kurtar'amadı.
Bizans İmparatorluğunun içeriden dağılması, işte bu uzun süren
iç savaşlar sonunda vrkrbrıu.uktı. Yaşlı Ve genç Andronikos arasrn-
daki nifak ise, bunun sadece bir başlangıcını teşkil etti. Hanedanln bu
aiie kavgası ile ağır iç savaşlar devri başlıyordu Ve bu savaşlar İmpa-
ratorluğun son kuvvetlerini de eritecek \.e böylece Sırplarla Türkle-
rin ilerlemelerine uygun bir ortam hazırlanmış olacartı. Büyük baba
ile torun arasındaki ihtilaf, herşeyden önce şahsİ sebeplere dayanı_
yordu. II. Andronikos'un bir zaııanlar gözdesi olan III. Andronikos
IX.Mihael'in büyük oğlu idi, yakışıklı ve kabiliyetli bir gençti. Erken_
deıı ortak İmparator ilönedilen genç Andronikos, babasrndan son-
ra veliaht olarak kabul ediliyordu. Fakat, zamanla iki tara[ arasrna
bir soğuk|u-k girdi. Genç Andronikos'un lrafif meşrep tavır|an, öl-
Qrısfız davranrşları ve hayat tarzı, ahlakİ normlara bağlı
ya$ı impa-
ratorun sabrını taşırdı. Genç İmparator ise, babasının ve biiyük
babasının vesayeti altında yaşamaktan usanmıştl.

Genç Andronikos,u, Bizans soylularının genç nesilleri tutmak-


ta idi ve bu sebeple de sevimsiz olan yaşlı imparatora ka,rşı bir mu-
halefet oluşmuştu. Bunların başında Ill.Andronikos'un en iyi dostu
genç Ve zengin bir magnat olan loannes Kantaküıenos i|e, baba
tarafından Kuman menşeli, aıınesi yönünden ise İmparatorluk ailesi_
ne akraba bulunan kurnaz Ve maceraperest S1lrgianııes bulunuyor-
Iardı. Komplonun meydana gelmesinde Theodoros Synadenos ile
ikbale düşkün ve türedi bir adam olan Alexios Apokaukos'un da
önemli katkıları oldu ve bunlar Trakya'da ve Makedonya'da mühim
kumanda mevkilerinin başında bulunuyorlardı. Büyük paralar karşı-
lığında Kantakuzenos ve Syrgiannes te Trakya'da birer valilik elege_
çirmekte ic]-iler. Btl iki kafadar, elegeçirdikleri. bu eyaletleri iç savaşr
hazlrlamak için kullanacaklardı. Ağır vergilerden rztrlap çeken eya_
let halkını, İmparatora karşı ayaklandırmak zor olmadı. Genellikle
halkın genç Aırdronikos'a karşı daha fazla sempati beslediği Ve II.
Androııikos'un uzuıı süren hikimiyeti devrinde derletin uğradığı mu-
sibetler ve mali sıkıntllar dolaylsiyle baş vurduğu sıkı mali tedbirler
yüzünden kendisinin sevimsiz |ıir duruma düştüğü anlaşılıyor. Buıra
karşıhk, henüz bir mesuliyet yüklenmemiş brıIuıan III. Andronikos'
rııı, bütün muhaliflerin yaptıkları gibi, bol vaadlerde bulunarak de-
magojiye başvurmasr güç olmamıştır. Halkın sempatisini kazanabil-
nrek için büyük bir cömertlikle arazi ve imtiyaz dağıtmağa başladığı
görülür, bütün Trakya'nın vergiden muaf tutulmasınl sa\-unur.
IIL Andronikos'a iç sarıaşlarln başında btitün bu lrususlar bir üstün-
lük sağlamaktadır. Bu şartlar altında III.Aııdron.ikos'un ordusu Baş-
şehir üzerine yürüdüğü Zamely Trakya halkının büyük saylda katıl-
dığı görülür. Yaşlı İmparator, böyle bir ordunun yaklaşması hAlinde,
Başşehir halkının ayaklanmasından korkarak sulha yanaşır.

Varılaı anlaşmada imparatorltık iki Prens arasrnda bölünür


ve Ill.Andronikos, Trakya ile Makedonya'nrn bir kısmını elegeçirir,
buralarrnı henren taraftarlarına dağıtır (Haziran 1320) . İmparator-
luğun geri kalan kısmı, Başşehir ile birlikte Il.Andronikos'ta kalır.
Görünüşte yaşlı hükümdar, impaı'atorluğun birliğini korumak mak-
sadiyle dış dünya ile olan temaslarr üzerine alarak nazik bir durumu
kurtarmaktadır. Fakat, her iki taraf ta akitlere uymamış ve hei iki
taraf rakibinin zararrna olarak bir dış politika gütmekten çekin_
memiştir. B4ından başka, Ill.Andronikos'un adamları arasında da
aniaşmazlık çıkmış ı'e rekabet başgöstermiştir. Kantakuzenos ile Syrgi
annes arasrndaki ihtilafta, III.Andronikos Kantakuzenos'u tutunca,
Syrgiannes ihtiyar İmparator tarafına geçmekte tereddüt etmemiş ve
haıp yeniden patlak vermiştir. Zaman ilerledikçe halk ta III. And_
ronikos tarafina kaymava başlamıştır. Kantakuzenos'un maddi ve
manevi destegiyle kuwetlenen III.Andronikos, istanbul civarındaki
köy ve kasabalan da elegeçirir ve bunu görünce yaşh imparator ye-
niden sulh isteğinde bulunur (Temmuz 1322).
Aslında, bu kere sulh daha d.evamlı olacağa benziyordu ve III.
Andronikos son d,-fa elegeçirdiği yerlerin birçoğunu dedesine geri
verdi. Ill.Andronikos 2 Şubat l325de dedesinin yanında Ortak im-
paratoI tacını giydi ı,e Dimetoka'ya çekilerek İmparatorluğun sa_
vunmasıyla ciddi olarak ilgilenmeğe başladı. Her ne kadar bu iç sa-
vaşta fazla kan dökülmedi ise de, hAdise yine de içeride ve dışar:da

26
sebep olduğu olaylar bakımından mühinidi. Muharebeler dolayısivle
ordrıurın sürekli olarak hareket hA.linde bulrınması, özellikie Trak_
yer-
ya'da tarlaların sürülmesiııe engel olduğu gibi, memleketin başka
ierind: iktisadi hay211 çökertmişti'Yaştı imparatorun lıökimiyeti al-
tında kalan yerlerde nrerkezi iktidarın otoritesi sarsıldl. II.Andro-
ol-
nikos,un yeğeni olan SelAnik valisi Ioannes Paleologos, bağımsız
mak iddiası ile ortaya atıldı, devrin en tanr1lmlş Metochites ailesi
ta_
Sırp Kralrııdan' yardım
rafindan da destck gördü. Üstelik Ioannes'in
istemesi durumu btlsbıittın ağırlaştırdı ise de onun öliimü üzerine
bu
tehlikc orıadan kalkmış oldu.
Bizans imparatorluğunda bu iç savaşın sebep cılduğu karışıklık-
lard,an faydalanan Bulgar Çarı II' Georg Terter, Trakya'yr istilö
et-

miğ ve Fiiibe,yi elegeçirerek Edirne'nin surlarr önüne kadar


gelmişti.
Ilf.Antlronikos Bulgar çarrnr çekilmeğe zorladı' Bu arada 1323 de
Terter vefat ettiğinden virisleri arasrnda taht kavgası başgösterdi,
bunun üzerine Bizanslılar Filibe'yi geri almayr başardılar' Bu
hndi-
selerden sonra Bulgar tahtına, Kurnan meı\şeli bir Bulgar Prensi oları
Mihael Şişman ruhiboıd.,. Şişman'rn az Sonra Bizans ile bir sulh im_
zalaması neticesinde İmparatorluk için claha r,'ahim sonuçlar verecek
hAdiseler önlenmiş oldu.
Birinci karısı 1324 de vefat eden III. Anc{ronikos, |326 da Sovoie
Prensinin kız kardeşi Anna ile evlenmiş ve imparatorluk ailesi bu
.1,ıl içinde, uzun
olayı büyük nıerasim ve şenliklerle kutlamıştır. Aynı
zamandan beri Ttırklerin kuşatması altında bulunan Bursa Türk-
lerin fine dtışüyor ve osman, bu hödiseden ölüm döşeğinde haber-
dar ediliyord,r, Brrsa, osmanlrların eline düşen ilk büyük Bizans
şehri idi Ve aynr zamaııda osmanlrların
ilk Başşehri oJ-acaktı, osman
du br, şehirde defnedilen ilk osmanlı Padişahıdır. Imparator1uğun
Avrupa yakasr artık, bundan Sonra sıksık Türk akıncrlarrnrn ziıare-
tine şahii olur. Bu sıralarda istanbul'dan Dimetoka'ya gitmekte olan
III. Andronikos'un gelin alayı, tesadüfcn lıöyle bir akrncl krtasının
hücumuna uğramış, Andronikos ve dostu Kantakuzenos, bu esnada
vukubulan çarpışmalard.an yaralar alarak kurtulabilmişlerdir. L2ı.
kin, iç savaşrn sona ermiş bulunmasına rağmen, imparatorluğun du-
rumunc{a hAla bir düzelme görülmemektediı. Zıra, |ki Bizans Prensi
arasındaki münasebetlerin çok iyi olduğunrın saruldrğr bir sırada,
müşavirlerinin tahriki ile yaşlı İınparator torur"].una karşı yeni bir
mücadeleye hazıtlanmaktadı r.
27
Ill.Andronikos anlaşma çarelerine başvurdu ise de, arzusu ka-
bul edilmediğinden iç savaş yeniden patlak vermiş ve bu defa bu sa-
vaşa yabancrlar da katılmışlardır. III. Andronikos Bulgar Çarı Mi_
hael Şişman ile anlaşır, Il.Andronikos ise Srrp Kralı Stefan Deçanski
ile bir sulh akteder ve bu suretle iki Imparator arasrndaki üçüncü
muharebe 1327 baharında başlar. Bulgarlarla Sırplaı arasındaki re_
kabet te bu münasebetle patlak vermiş olur. LAkin bu kere de talih,
III. Andronikos tarafinda idi. imparatorluğun ümitsiz durumu Baş_
şehirde siyasİ havayı ağırlaştırrrken III. Andronikos'a katılmalar
artmakta idi. Ill.Andronikos, Sırp kıtalarıyle birleşmelerine imkön
vermeden Makedonya'da bulunan dedesinin kuvvetlerine karşı ba-
şarılı taarruzlat yaptı ve Bizans'ın Makedonya,daki büttın halkı
Ill.Andronikos taraflna geçti. Halkın daveti üzerine SelAnik teslim
alındr (ocak l32B). Başşehirde de memnuniyetsizlik son haddini bul_
muştu. Bulgar Çarının öniden yön değiştirerek yaşlı_ İmparatora
yardım etmesi de durumu değiştiremedi. III.Andronikos 28 \4ayıs
l32B de Başşehre girdiği zamarl, bir karşıkoymaya rastlamadan ikti-
darı elegeçirdi. Dedesini istifaya zorladı,lökin kendisine karşı hürmet_
kAr davrandr ve ona imparatorluk sarayrnda bir ikametgAh tahsis
edildi. Ancak iki yıl sonra, III. Andronikos taraftarlarınrn tavsiyesi
üzerine yaşlı İmparator rahip oldu ve 13 Şubat 1332 de ke\iş An_
tonius namiyle ve[at etti.

III. Andronikos'un hökirniyet devri (l328-t341)

Ill.Andronikos'un hAkimiyeti, Bizans'ta yeni bir neslin iktida-


ra gelmesi demek oluyordu. Bu yeni gurubun en bafiz siması ise
Ioannes Kantakrızenos _ldi. Bizans'ta son yıllarrn ayaklanma hare_
ketinin reisi bulunan Kantakuzenos, şimdi devletin yöneticisi idi.
Siyasl yetenekleri ile bütün akranlarından üstün olduğu anlatılan
Kantakuzenos, aynr zamanda bir şövalye kadar cesur, fakat kararsrz
bir mizaca sahipti. İmparatorun en yakın iş arkadaşı olan Kantaku_
zenos, onlrn en mahrem dostu ve akıl hocası idi. Andronikos kendi-
sini ortak İmparator yapmak istemiş; lökin Kantakuzenos bunu
,reddetmiştir. Paleologlara dost, soylu bir aileye mensup bulunan
Kantakuzenos, askeri sahadaki tecrübelerini, siyast ve diplomatik
kabiliyetini, Ill.Andronikos'un hizmetine vakfetmişti. Aynı zamafl-
da Başbakan, ordu kumandanı ve maliye nazüı hizmetini görüyordu,

28
Başlangıçta içişlerini de üstlenen Kantakuzenos' sonraları bu hizme-
ti, iür;i bir- adam, çok haris ve menşei karanlık bir kimse ola_
rak bilinen Apokaukos'a bırakmış, lökin daha sonraki hAdiseler sıra-
sında bu şahıs, devletin başına bir belA kesilmiştir. İyi bir maliyeci
olarak kabul edilcliğinden Kantakuzenos'un hirnayesine mazhar ol-
muş, fakat sonralarr ona hıyanette bulunmuştur. Son derece haris bir
adam olan Apokaukos, örice c]onanma kumandanr, arkasından da
İstanbul valisi olmayı başarmıştır.
savaş aıasrnda bir duraklama devrine rastlayan bu zaman-
iki iç
da III.Andronikos, dedesinin hatalarını isabetli bir tarzda teşhis ede-
rek büyü.k bir gayretle devlet irlaresine sarılnıış ve bir dereceye ka-
dar çoktiştı durdurabilmiş, lökin daha fazlasına gücü yetmediği gibi,
hökimiyeii de kısa sürmüştür. Andronikos daha çok askeri.sahada
başarllı oluyor, Kantakuzenos ise devlet idaresini elinde bulunduru_
yord,r. Demagojit vaadler devı'i iç Savaşln bitmesiyle sona eriyor'
iktid*.,r, ytıktı ve sorum1uluğu altına giren Andronikos ve Kanta_
kuzenos, çok kere claha önceki hükümetin aldığı tedbirleri uygula_ .

mağa meibur oluyordu. Bununla beraber, iç savaşın doğurduğu za-


.urı-ur, çok defa tamir imkinı olmamış, mali dtirum ağırlığıru hisset_
tirmekte sürüp gitmiş ı,e Bizans altını son yıllarda değerinden bir
hayli kaybetmiştir.

Bütün bu ktıttı şartlara rağmen yeni idareniır adliyede reform_


lar yapmayı kıaşardığı görülür. Biza.ns'rn bir alay konusu hölinc ge-
len rtılvet-ve irtikAp-alışkınlığına son vermek ijzete) daha II.Andro_
nikos zamanında Adliyede reform gerektiği inancrna varılmışfi. İm-
parator, 1296 da Senato seviyesinde en yüksek adli bir merci olmak
üzere sivil ve ruhanİ üyelerdeiı oluşan ve adaleti koruyacak on
iki
kişilik bir hökimler heyeti kurdu ise de, sonuç çok hayal kırıcı oldu
v" çok çabuk itibarınl kaybeden bu mahkeme çalışmalarını durdur_
*uk ,orrrnda kaldı. Bunun üzerine Ill.Andronikos, 1329 da iki sivil
ve iki din adamından oluşan yeni bir hAkimler heyeti kurdu. Çok
geniş selAhiyetlere sahip bulunan bu heyet, bütün ülkede adaleti
forryu.uk ve kararları değişmez olacakü. LAkin Ill.Adronikos da
bu yııksek mahker-neye bağladığı ümitlerde ağır bir tarzda aldandı.
Daha l337 de bu hökimlerden üçünün suçu sabit görüldüğünden sü-
rülmeleri kararlaştrrıldı. Buna rağmen bu yüksek hökimler kurulu,
günlük ihtiyaçların gerektirdiği aeşşiı.ıiı.ıe, yapılmak suretiyle Im_
paratorluğun Sonuna kadaı yaşamakta devam etti' Bu yüksek hökim-
ler kurrıluıruı r'ckilleri olarak eyalet1erde başhAkimler çalışırlardı.
Bu devirde göze çarpan htısusiyetlerden biri de, adalet işlerinde ra_
lriplerden büyük ölçüdc faydalan,lmasrdır. 4 kişilik yiiksek hAkimler
kurulunda iki ruhani bulunduktan başka, Patrikliğe bağlı olarak ta
ayrı bir ruhani mahkeme mevcuttu. Bu malrkeme, genellikle İmpa_
ratorluk mahkemesi ile paralcl olarak çalışır, ona yardım eder, za-
man zamarl ona karşı tavrr takındığı da olurdu.
Dış politikanın belirgin hatları, Anadolu'da osmanlı Türkleıi
nin, Balkanlar'da ise Sırpların sürekli olarak ilerlemeleri idi. Bu-
nuır yanrnda, LAtinler ile Grekl:r arasındaki anlaşmazlık ta gittikçe
artıyordu. osmanlılar ve Sırplar karşısında 2ıciz bir durumda bıılun-
duğu bir sırada imparatorluk, Batı Anadolu'nun Türk emirlikleri
sayesinde Kuzey Yunanistan'da \.e Ege sahillerinde bazı başarılar
elde edebildi. Yeni imparatorluk hükümetinin açı.k bir hAl alan
politikası, Kantakuzenos'un kuwetlenmekte olan osmanlı Türkle-
rine karşı, osmanlıların ilerlemesinden korkan komşu Türk Beylik-
leri ile işbirliği yapmaktı. Cenovalılara karşl ise, üstünli-iğünü onla-
ra kaptırdığı denizciliği ile ticaretini kurtarmak gayesini güdüyordu.
Bunun ilk şaru isc, Bizans donanmaslru kuvvetlendirmek olduğun-
dan İmparator Andronikos ve devlet adamr Kantakuzenos, gemi
iırşaatına büyük bir ağırlık verdiler. LAkin bu sıralarda devletin mali
sücü kuvvetli bir donanma inşasına yetmediğinden Kantakuzenos
ve diğer magnatlar, bu hususta yardımlarda 'bulunmuşlar ve bunun
ıreticesinde devlet r_c ordusu, devletiır zengin tabakasının maddi
nüfuzu altına girmiş oldu.
iyi bir asker olan ve her türlü bedent hareketlerde maharet sa-
hibi bulunduğu anlaşılan Ill.Andronikos, hAkimiyetinin mühim bir
kısmrnı şahsan idare ettiği ordusunun başında geçirmiş ve imparator-
luğun Balkanlardaki durumunu kuvvetlendirmeğe muvaffak olmy$_
tur. Bu yıllarda Sırbistan'ın kuwetlenmesi, Bizans'ı yeniden Bul-
garlarla birleşmeğe zorlamakta idi r'e Bizans iç savaşının sonuna
doğ'ru, Ill.Andronikos ilc Bulgar Çarı arasrnda baş göstcrcn ihtilaf,
her iki taraf hudutlarrnın tazyiki Ve yağma e dilmesi neticesini doğur_.
muştu. Lökin kısa zamanda sulhfeniden sağlanmış, hatta Sırplara
karşı bir pakt meydana gelmişti. Buna rağmen, ortak bir Bizans -
Bulgar hareketi görülmemektedir. III.Andronikos'un Sırp arazisine
doğru sokulduğu bir sırada, daha bir çatrşma hasıl olmadan Srrp
Kralı ile Bulgar Çarı arasında 1330 yılında Velbuzd (Küaendit) d,i,
Bulgarların ağır bir yenilgiye uğradıkları bir muharebe patlak ver_

30
bu haberi alaıı iınparator, kuvı,et1eriyle geıi çekildi..Bulgar
or_
di
'e
dusu imha edilmiş v. Brlgur Çarı Şişman da ağır bir
yenilgiye uğra_
dığından aZ SoT\Ta cılmtişttır. Bunun üzerine bir müddet önce Şiş_
r,nan'ın tahttan uzaklaştirarak hapsettiği kızkardeşi Anna hapisten
Stefan'a naip olarak Trrnova
çrı.rr,ı-rş ı'e küçük yuştuı.i oğlu Ivan
iuhtrrru çıkarılmıştır.' Şişman'ın ikinci karısr ve Andronikos'un
krz-
kardeşi 'ih.doru,y, ise, memleketten tardederek III. Andronikos'un
yrrrrru gondermijlerdlr. ıaıçin, Bulgar Boyarları bı küçük
onu kovmuş Ve onun '"ı:1ll
çocrğa ituut .t-.gi kabul etmiyerek
yerlne
inlirrr'.ı Şişman,ın bir yeğeni olan Iovan Alexander'i kendilerine Çar
seçmişlerdir (1331 baharı).

Velbuzd' muharebesi, Balkan ülkelerinin tarihinde


bir dönüm
bir hhl
noktası teşkil etmiş vc l\4akedonya etraflnd.aki mücadelelerde
mtihim neticesi ise' Balkanlarda
çaresi hizmetini görmüştür. En
öırp hAkimiyetinin iistiınlıiğıinü ispat etmesi olmuştur. Bu hödise,
GııneyDoğuAvrupa,srnda"u,ndu,sonrakigelişmelerdebirnirengi
bir kls-
noktası olıiaktadır. Sırp Kralı Niş ile Doğu Makedonya'nrn
mrnr elegeçirir. IıI.Andronikos, Bulgaristan'daki bu
gelişmelerden
ıuydrluĞuyı ve klzkardeşinin hukukunu aramayl düşünerek Bul-
g-irtur,r., hudut boyundaii bir kışm.kalesine saldrrır ve Karadeniz
sahilindeki liman şeiirlerinden Mesembria ile Anchialos'u
elegeçirir'
ve Stefan Deçanski'yi
Fakat bu arada Sırbistan'da soylular ayaklanır
aJ...t oğlı Stefun Duşan'ı (l331_1355) tahta çrkarrrlar.veBundan Stefan
sonra iki ko.,işo hükümjar bir sulh andlaşmasr imzalamış
Duşan' daha
Duşan, Çarrn kızkardeşi Helena ile evlenmiştir' Stefan
brşiurrgritun itibaren ttiytiı. Sırp soylularlnın fütuhat eme'llerinin
ui. *ti--es*ilidir. Gittikçe zaifleyen ve çökmekte olan Bizans ta,
Sırp_

ların bu emellerine yurdr-., olmuştur; zira Bizaııs'ın iç karışklık_


ları düşmanlarlnın ürslurrr, tahrik etmekte idi. Nitekim 1334
de,

Bizans'ın iç savaşlarlnda yön değiştirerek her iki cephede de mühinı


Ve ora-
hizmetler ğor"r, Birurrs soylusu Syrgiannes, Sırplara sığıhıyor
da iyi karşilanıyordu. Bu Bizans'h, Vatanına karşı Sırp
Krahna yararlr
hizmet gor-.kt"n çekinmemiştir' Daha o Zaman Ohrid'
Prilep'
Kastorya"veStrumicagibiBizans,ınMakedonya,dakibirçokkalesi
Srrp,ların eline geçmeı.tiaır. Ancak SelAnik, kuwetli surları sayesindc
,rir "u^u,
Sripiur,,. hü2mlarına karşı koyabilmiştir'
Bulgar Çarı da, hemen Bizans hududuna saldırmış ve az önce
Andronikos,un elegeçirdiği Bulgar şehirlerini geri almıştrr.
Ancak,
daha önceki huduiun ı.anrrı .Jıı'.resi ile aralarlnda bir sulh
anlaş_

31
mastna Varılır (ı332). Bulgar Çarı, bu sulhun imzalanabilmesi için
İmparatorun kızınr kendi cıgluna vermesini
şart koşuyor ve III.And_
ronikos, bu su]hü kabul etmek zorunda kalıyordu. Ill.Anc]ronikos
bunlardan başka Balkanlarrn batısında bir kisım araziyi kazanmayı
da başarmıştır. 1336 da dağ muharebelerine al$kın Türk kıtalarıııın
başnda Arnavut çeteleri üzerine bir tenkil seferi yaparak Arnavut_
ların sürülerinden çoğunu yağma'eder, aynı ,u^inju Epir,e bağlı
Akarnania. eyaletini kopur*uğu
-r.uuff k oır..
Özellikle Balkanlardaki eyaletlerin savunmaslna dikkat ed"en
III. Andronikos, Anadolu'daki Türk ilerlemesine karşr koyamamış
ve bu sebeple Andronikos devrinde İmparatorluk, Anadolu,daki son
kalelerini de elden çıkarmıştır. Andronikos'un' tahta
çıktığı sırada,
Anadolu Beyleri arasında. en kuwetlisi, merkezi Kııtahya Jıu., G.r-
miyan Beyliği idi. Moğoliar dahi sahillere kadar akınlar yaptıkları
halde, onun arazisine taarruza cesaret edemezlerdi. III.Andronikos,
Kapudağ yar:ınadasına kadar giderek Germiyan Beyi ile buluşmuş
'"'e Anadolu'daki Bizans arazisini savunabilmek için onunla bir and-
laşma imzalam'ştır.

l326 cta Bursa'yr elegeçirmiş bu]unmasına rağmen osman d.ev-


leti, Anadolu'daki Beyliklerin en küçüğü idi. IllAndronikos,un de-
desine karşı bir zater kazandığ sırada orhan Bey İznik,i muhasa_
ra etmişti. İmparator, acele topladığı bir ordr.ru., başında lznik,
in yard1mına koştu ise de Pelekanon'd'a yenildi ve iznik, l33l Martı
başında osmanlıların eline düştü. İznik'in za'ptındaıı sonra İzmit
üzerinde toplanan Türk taarruzları, imparator taraflndan
çok kere
püskürtülmüşse de 1337 de kalenin Türklerin eline geçmesine engel
olunamadı. Böylece l340 sıralarında Orhan'ın araziJi, Anadolu,nun
kuzey batısrnda bir ucu üsküdar'a kadar uzanan yüze yakin kaleyi
içine alıyordu. Artık, Osmanlı devleti diğer komşu Türk emirliklerini
tehdit edecek hAle gelmişti. Nitekim, 1337 de Karasi Beyliğinin içine
düştüğü krizden faydalanank Bergama'y, ,r. diğer birçok kaleyi ele
geçiriyor. ve osmanlıların bu ilerlemeleri sırasında Bizans1n herhangi
b_ir müdahalesi görülmüyordu. Anadolu'da artık Bizans, Alaşehir ve
Karadeniz Ereglisi gibi birbirinden uzak birkaç kaleye sahipti ve
hidiselerin gelişmesinde bu yerlerin hiç bir önemi yoitr. Biihynia
(Kocaeli) sahillerindeki fetihlerinden sonra Osmanlılar, komşu Türk
Beyliklerinin Zararlna kuwetli bazı kaleleri elegeçirerek Avrupa
yakasrna da geçmek suretiyle korsan akınları ve- iücumları yaP-
mağa başlamışlardır. Heı ne kaöar Andronikos bunlarr geri püskürt-

t.l
meği başardı ise dc, bu hticumlar ilerisi için büyük tehlike yaratacak-
tı.

İmparatorluk için hayati bir önemi olduğundan Andronikos,


dikkatini özel]ikli. sahil bolgelerinde Cereyan eden hödiseler üzerin_
de toplamıştıı. imparatorluk bu sııalarda en ziyade Saruhan, Aydın
gibi sahillerdeki Türk emiıliklerinin tertibettikleri korsan akrnların'
-dun
,uru, görüyordu. 1330 dan başlıyarak artan bu akrnlar, Ege kı-
yrlarında hem Bizans ve hem de Litin kolonilerini aynr derecede
iehdidetmekte idi, zira brınların Girit'e ve Eğriboz'a kadar eristiği
olrıyord^u. Mcnteşe Beyliği ile Tavas ve Alaiye Beyliklerini, Rodos
şövalyeleri ile Salaz ve Krbrıs donanması bir dereceye
kadar dizgin-
iiyebilmeı<te idi. Saruhan Beyi 1333 cle 75 parça gemiden oluşan bir
donanmanrn başında Trakya sahillerine yanaşlyor, Semendrek ada-
sını yağma ettikten son.ra sahile çıkıyor, fakat orada ordusunun başın-
cla III.Andronikos'a rastlıyorsa da, İmparator onlara taarruz etmeğe
cesaret edemiyor ve onlar da rahatsrz edilmeden tekrar gemilerine
biniyorlardı . Az zaman sonra Türk korsanlar Tekirdağr muhasara
altı;a alıyorlar ve İmparatorun şahsen idare ettiği bir sefer Sonunda
oradan uzaklaştırrlabiiyordu. Ertesi yıl bir Türk donanması Selönik
körfezine bir çıkarma yapıyor Ve o Slrada SelAnik'te bulunan III.
Andronikos ile Kantakuzenos, bunlara karşı yürüyerek kendilerini
geri çekilmeğe zorluyordu. Nihayet |337 de, osmanlı devleti arazi'
*i.rd.r, hareket eden bir kısım Türk korsaırlarr, İstanbrı]'a çok yakın
bir yere kadar sokuluyor ve Kantakuzenos şiddetli bir muharebeden
sonra onları geri püskürtüyor ve çoğunu denize döküyordu'
Türk korsanlarrnrn bu aman Vermeyen akınlarrna karşı koyabil-
mel için, kuvvetli bir harp filosuna ihtiyaç vardr, halbuki II.Andro'
nikos'un maddi sıkrntı sebebiyle donanmavr zaifletmesi yüzünden
Imparatorluk kuvvetli bir donanmaya sahip bulunınuyor ve torunu
III.Andronikos ta bu boşluğu rlolduramıyordu. Bu Türk korsanlarınr,
Sakrz adasında verleşen ve sadece şeklen İmparatorluğa bağlı bulu-
nan CenoVa'Iı Zaccaria kardeşlerin harp donanmasr bir dereceye ka-
dar frenliyebiliyor ve Türklerin gözünü korkutuyordu. Midilli adasr
da az sonra imparatorluktan tamamen koparak bağımsızlığını ilA.n
edecekti. Bu sahillere yapılan korsan akınlarr artık, Bizans'tan ziya'
de bu bölgede yerleşmiş bulunan LAtin kolonilerini tehlikeli bir du-
ruma sokmuştu.
Bu hAdiseler, İmparatorluk harp filosunun ne kadar zaiflediğini
ve Adalar denizi sahillerinde arazisi bulunan LAtin devletlefin de
33
korsan akınlarına karşı koyam ayacak derecede birlikten mahrum
bulunduklarını göstermeğe yeterlidir. Bu sebeple doğudaki kolonileri
arasrnda güçlükle ulaşımr sağlıyabilen Venedik, Pa|ahğa baş
vura_
rak Akdeniz'in korsan akınlarrndan kurtarılmu'i ıçır, ııii aeniz ıştir-
liği kurulmasrnı istedi. Zira, ancak bu sayede bir Haçlı seferi terti_
bedilebilirdi ve böyle bir harekete Bizalıs'ın da katılması
şarttı' Hem
bu suretle Bizans ile Papalık arasrnda dini birliğin kurulabileceği
tahmin edilmekte idi. Karısı Anna, bir Savoie Prensesi olduğundan
dolayr III. Androniko.s, bu tarzda bir yaklaşm aya taraftardı. Mihael
Paleologos, vaktiyle İstanb_ul'a karşı bir Haçlı'se[eri meydana gel_
mesine engel olmak için Kiliseler Birliğine başvurmuştu.
Şimdi ise,
Türkfere karşı imparatorluğa yardım ,,rknudiyı"'bir Haç_
lı seferine rrza gösterilmekte idi ve bu'ğıu-uı.
iutum lmparatorluğun Batı
siyasetinde bir yenilik teşkil ediyordu.
Il.Andronikos, hikimiyetiniir son yrllarında Fransa Kralına bir
anlaşma yapma arzüsunu açıklamış (1327) ı,e IllAndronikos dalıa
ileri giderek 1332 de Rodos'ta toplanan bir konferansa delegeler gön_
dermiş ve Türklere karşr Venedik ve Rodos
şövalyeleri iie birlikte
bir ittifak imzalamıştr ; lız+ de bu ittifaka Fransız Kralı ile Krbrıs ta
katılmakta idi. İmparator Andronikos, aynr zamand,a Papa XXII.
Jean'a haber göndererek Kiliseler Birliğine taıaftar olduğunu bildiri
yor, fakat celeyan eden müzakereler bir netice r,,crmiyo.:dr. Bu sıra_
larda vukubulan müzakereler, Venedik ile Cenova,nın arasının
açrlmasr ve Fransrz Kralı VI. Filip ile İngiltere Kralı III. Edvard
arasrnda siyasi temasların kesilmesi sonucu başarısızlığa uğramıştır.

Bu hidiselefe 1ıg Bizans halkının muhalefetine rağmen, III.


Andronikos, Papa XII.Benoit (133+-1342) ile Kilisel., Blrıigi *ese_
lesini gizlice konuşmakta devam ediyor ve bu maksadla iurr.r-,ş
keşiş Barlaam'r gönderiyor, fakat bu teşebbüs red cevabıyle karşıla-
nıyordu. Bizans, Ege sahilindeki arazisini koruyabilmek için, bu sa_
hillerde hüküm süren Türk Beyleıi ile Osmanlılara karşı işüıriıgl yap'
mayı düşündü ve yeni inşa edilen Bizans donanmasrnın da yurdr_
miyle Bizans'ın denizlerdeki durumunu -kuwetlendirmeyi denedi.
l329 da İmparatorluk donanmasrnın, Sakrz adasrnr ellerinde bulun_
duran ve bir zamandan beri Imparatorluğa itaati reddeden Cenova,
lı Zaccaria ailesine karşı yaptığr sefcr başarılı oldu ve ada tekrar
İmparatorluğa.bağlanarak l3_4dyıhna kadar Bizans,ın elinde kaldı.
Yine Cenova'lılarrn elinde bulunan Foça da, komşu Türk Beylikle_
rinin yardımiyle tekrar İmparatorluğun hAkimiyetini tanımağa zor- .

34
landı. Nihayet Midilli, Batrlıların eline düşmekten kurtarıldı. Bura-
da, 1204 de IV. Haçlı seferi esnasrnda Cereyan eden hidiselere ben-
zer bir durum görüldü ve Anadolu sahil Beyliklerine karşı kurulan ve
Bizans İmparatorunun da dahil bulunduğu Hristiyan birliği, Bizaru'
ın Midilli adasrna karşı hücuma geçmiş ı'e Bizans İmparatoru, bu
dindaşlarını Ttirk Beylerinin yardımiyle güçlükle uzaklaştırabilmiş-
tir.

LAkin İmparatorluk, en büyük başarısını Tesalya'da ve Epir'


de gösterecekti. Son büyük Tesalya Beyi Melissenos'un 1333 de ölü_
mü üzeıine Bizans, Tesalya'nın kuzeyini elegeçirdi. Devamlr olarak
parti kavgalarınrn hüküm sürdüğü Epir'de, Bizans partisinin başı
Despot Ioannes'in karısı tarafından zehirlenerek öldürülmesi, Bi-
zans'a firsat verdi. Çekirdeğini Türk kuwetlerinin oluşturduğu bir
ordunun başında Kaııtakuzenos Ve Ill.Andronikos, Epir üzerine
yürüdü ve asi Arnavut kuvvetlerini dağıttıktan sonra büttın Epir ve
Akarnania Imparatorluğa iIhak edildi. Epir Despotunun karısı Anna
ile çocuk yaştaki oğlu Nikeforos, Selönik'e sürgüne gönderildi. An-
jou'larrn Epir tahtının vArisi Nikeforos lelrine giriştikleri ayaklan-
maya teşvik hareketi de bir netice vermedi ve Nikeforos, Kantakuze_
nos'un bir kızı ile nişanlanarak SelAnik'teki sürgün yerine çekilmeğe
zorlandı ve Ioannes Angelos Epir'e vali tayinedildi. Böylece IV.
Haçlı seferinin ortaya çıkardığ Grek devletlerinden biri daha tarihe
karışmrş oluyordu ve Balkan yarımadasında başka bağmsız bir Grek
devleti kalmamıştı.

Likin Bizans, bu sihalarda kazandığr başarılarla fazla övüne-


miyecek ve buradaki arazisini kısa bir Zaman sonra Sırplara kaptrra-
caktı. Sırp Kralı Stefan Dtrşan, bu hAdiseden bir yıl sonra Arnavut-
ların hikim bulundukları yerleri zaptetti. Henüz bir iç savaştan çık-
mış bulunan Bizans, kuvvetli bir dış saldırıya karşı koyacak kudrette
değildi ve III.Andronikos devri, iç savaşların losa süren bir fasılasın-
dan ibaretti. onun ölümü üzerine patlak verecek olan ikinci iç saıaş,
neticeleri bakımıdan öncekinden çok daha ağır olduğundan Impa-
ratorluk bundan sonra artrk bir daha kendini toparlryamryacaktı.
I5 Haziran 134l de Ill.Andronikos, henüz 45 yaşında iken ge-
ride 9 yaşında bir erkek çocuğu Ve ona niyabet etmek üzere, Lötin
olduğu ve Katolik mezhebine mensup bulunduğu için halk tarafın-
dan sevilmiyen karısr Anna (Savoie)yı bırakarak vefat ediyordu.
Ill.Andronikos hayatta iken devleti fiilen idare eden Kantakuzenos,

35
v1si1ctine uyularak niyabet hcyeti başkanlığına
.İ,Tıl:r:::l
Illdr Ve Imparatoriçe Anna'nın da buna bfu itirazı olmadı. Androni-
gcti_

kos, devlet bünyesinde


..:P.Tlu-, yapmak ve içine iuiiusü çıkmaz-
dan kurtarmak üzere girişimlercle bulunduğu bi, sr.ada ,7.at .t*iş-
ti' Karıtakuzenos, onun yarıd,a bıraktıği işleri tamamlıyabjlecek
-
kudrette bir adamdı. LAkin, bu işlerde başar:lı
olabilmesi için Im_
paratorluk makamrnda gerekti-gi halde Kantakuzenos,
IIL Andronikos'un- ortak.bulunması
İmparato. iı*urrr,, isteyen teklifini reddet-
mişti. iktiaarı elinde.bulundurduğu böyle bir anaa
orary, yeniden
kurmay1 maliyeyi islAh etmeği ve yabancıların
isteklerini bertaraf
ederek İmparatorltığrı kuwetiendii.meği
tasarlıyordu. ıjı.i, Kur-
takuzenos, etraflna topladığı ve vaktiyle yardr-
ettiği insanların
kendisini kıskandıklarını farkedememişti.'Bunların
u'uşr,au, dini
mücadeleler srrasında Sinodun muhaleietine rağmen
k.ndisini d.s_-
tekliyerek Patriklik makamına getirdiği Kalekas
ile servete ve ikbale
kavuşmasrna yardım ettiği Meğaduk ipokaukos
gsliyordu. Apoka-
ukos, iki Andronikos arasındaki iç harpler srrasında
Ill.Andronikos
safında çarpışarak yararlık göstermiş ve bu hizmetlerinden
dolayı
Kantakuzenos tarafindan ihsanlara boğulmuştu.
kabiliyetli bir
adam olan Apokaukos, Kantakuzenos,a- karşı-gu1r.iÇok
ouıı.uurı.ca dav-
ranıyor, fakat ondan nefret ediyordu. Kurriuirr.ros,a
karşr oluşan
muhalefet unsurlarr arasında en telrlikelisi Apokaukos,tu.
Bıı iki şa-
hıs İmpaıatoriçe Anna nezdinde Kantakuzenos,a karşr,
onun İm-
paratorluk ailesi hakhnda fena niyetler beslediğini
ileri'stırerek iti_
matsızlık havası yaratmağa muvafiaı. oldu. Bizais Başşehrind;;";i.
kalar ve parti mücadeleleri hüküm sürüyordu, dr.r-rr,r.
sarsrl-
dığnı hisseden Kantaklızenos, istiflasını verdiyse de imparatoriçe
bunu geri çevirdi.
Fakat, bu esnada dış tehlikelerin de ardı kesilmiş
değitdi. Ttirk_
lerin Trakya sahillerini yağma ettikleri bir sırada yeniden
SelAnik'e kadar ilerlemişlerdir. Bulgarlar da İmpar";".i;';
'r*r;r; harp ile
te}ıdit etmekte idiler. Kantakuzeno;, İmparatorlugr.,
İuttı., atış_
manlarına kendi imkAn]arı ile toplıyabildiği ı.rvv.tĞrle
kaış koydu
ve tekrar sulhu sağladı, lratta Yuninistarı,dJİ.nparatorluğ;;
nu. kur'vetlendirmeği başardı. Acha'ia Prensli$,
irrr-,r_
u, ,rrri, g"up nr-
rada yerleşen Floransa']ı Bankeı ailesi Acciaiuoli idaresine "karşı
Bi_
ZanS'.. tercih etmektc idi. Böylece IV. Haçlı
seferinden bu yana At-
tik yarımadasına Bizanslılar ayak basıyorlardr ve Kantakuzenos
bu
hususu gururla belirtmekte idi. Fakat, Bizans,rn
g."iş];;;_"melleri
kursağında kalacak ve korkunç bir iç savaşın patlak
vermesi bunun-
36
de yok edecek-
la da kalmryarak o zamaY|sahip bulunduğu kudreti
ti.
lzakta bulunduğu
Muhalifleri, Kantaku'"'o*j"' başşehirdenonun bütün görevlerin-
bir andan ruyauıur.l.ui"jö-",.rısi,Jen
tıatta- istanbul'a gelmesini
dahi
den uzaklaştırılmasılı'ugı'dıu'' Kantaku_
engellediler. İ*pu"io'Jü:
i;i" jarlak..planlar hayaleden'
hanea'ıai ve tarafiarları istanbul'da
Zenos, bir anda d."i;;'du;r";;,
malları gaspedildi' Yeni niyabet
takibe uğradı, ""i.;;l;fr;Jiı""ı'
bulunmaı'tu'ı'ii ve ondan sonra
he_
hevetinin başında ı*p""'"'içe idi ve
Kalekas ile Apokaukos
,,",i,. kuvvetli -;t#"Pl.",ili";;;t' darbe
",, yakınları ffir;";ir.-.;'g"çır."şı.rdi. Bu |y:vetıı
trrlrrr,. ı<.uı-ua' ve 26 Ekim 1341
de
karşısında ru"'ukJlrıoJ hu"k't'i''
kendiniDimetoka,daimparatorilinetti.Fakattahtınmeşruvö,risi de-
etti ve imparatorluk ailesine
V.Ioannes'in hukukunu *ühuf"' ihma_
ğil, gaasıp Ap"k";;;:;
ı'*i' *"'dele edeceğini açıklamayı
letmedi.
karşılaştığı en ağrr krizler_
Bizans şimdi, uzun süren hayatında uuiit bir iktidar mü_
den birinin içi'," gi;;i$ı' s' y"'i lç^Savaş
"i'ı'
cadelesi olmaktan çıkaiak
derin dini "' 'o'yul kö]<Iere 'dayanrvordu'
kavgasrna büyük ölçüde
karışryoı__
Yabancılar, girurrr]r;-i, ı.ura.ş Kantakrı-
ıir veche kazanryor,
lar, siyasi partiterin mli"rJ.ı"*i',aini soylularla arhontlann mümes-
zenos bu sefer de;ş;;;ak
sahibi
vt'
u" b,rrriu?,i;;;;;" l4.yüziılda esnaftan, tüccardan
sili oluyor
ffi;bir ceıie tulunuyord"' P: gurupların
krsmen a" ı.oyltııeri';
büvük asilzadeye karşı duyd*ğ'
dü;;;'5 v" hasedi ' ziyadesiyle
oi'" 'İpokaukos' Bizans'ta 14'
tahrikeden u" çoı'_ı'u'i* bi' 'a'*
iç savaşın sosyal bir renk kazan.ma''
yüzyılda patlak ';';; bu ikinci İmparatorluk' içeride son
oluyordu' Bu iç savaş
sına sebep 'o""ı.du yabancı-
kudretini de kaybediyor ve
biribiri ile çarpış1; iki-pu-l:'-ise' tes_
Suretiyle onlara İmparatorluğu
ları bu ıç tuug'ıu"'ku"şt"*uk
lim etmiş oluyordu'
sebep o lduğu dint
Tam bu srralarda Bizans' Hes1ıchast'|arın Bizans
buhranrn içine düşmektedir'
Lxik veya ruhani olsun bütün
İ-pu"u,orlukta on yrl süresince şid-
halkını ilgilendire; bu hareket,
mücadele dini ihtilaf olmaktan çı-
detli çalkanuı-' "l'p oiu:.lk: beri'
uıu"rtt,- Bizans'ta çok eskiden
karak ağır bir ,*vriı."i, halini hayatı
,,k, bir keşiş yaşıyanlara
mukaddes ıri, ,r'i{l'ıçi";J H;rr*u;,
HESYCHASTE,;;.,,erıiirai.H.,y#u,*,ı+.ytızyılaabelirlibirmis-
Ktıkenleri, 11' yüzyılda yaşa-
dk_z;hidlik .kr;;; aa, oı*uı.tadrr.
ot
)a
yan büyük mistiklere kadar
çıkan Hesychasm hareketi, |A.ynzyıld.a
asrın başrnda Bizans arazisinde dolaşan Georgios Sinaites'in
mistik-
zahidlik öğretilerinin Bizans manastırlarında büyük
bir etki yap_
masıyla kuwetlenir. özellikle Bizans Ortodoks mezhebinin
sığnağı
ve koruyucusu bulunan Ayaroz dağında büyük bir ilgi
gö.üır.
Hesychastes'larrn biricik gayesi, Tanrı ile gizli
ve toptan bir
birleşmedir ve bu gayeye erişmenin iek yolu, btıtİn
au"y"r1 işlerden
mutlak surette uzaklaşarak ilAhi bir sükün içine (Hesy"irir;
gı.*"ı.-
tir' Bu dinl akımın tam bu srralarda Bizans topı,rmrnda bi, ,"-i,
bulabilmesi, anlaşılması güç bir rastlantı de5iiair. önce,
dış düş_
manların saldırrları ile huzuru kaçan cemiyetĞ iç hurple.in
sebebol_
duğu kargaşalık ve nihayet Arsenit boyle bir ak,il ;; ;-
şizmasr,
tam hazırlamrştl. İtalya,daki Kalabriya Greklerinden olup
9üryy
Selönik'e yerleşen BARLAAM',n burada karşılaştığı Hes|cııast
aı-
şünce ve davranışlarr şidde tle tenkide tmesi, hatta istihra ııe tairrıretmesi,
mücadelenin alevlenmesine sebeboldu. Tarihçiler, bu
mücadeleyi l4.
yüzyılın en mühim fikir hAdisesi kabul ederler,-hatta bir krsmı
bu
hareketin devrin en belirli kültür olayı olduğunu ileri
sürer. Lökin
bu ihtilafin gerçek yüzü henüz gereği gibi a"ydınlur-u-rş
olmakla
beraber, bunu Zelot'lar. hareketınin bır-deuuo, *uyurıu,
Dahası, burada dünyevl rahiplerle keşişlerin mıı.adeı.si
iu vardır.
gortıı-.ı.t"
ve..mücade]enin keşişlerin mutlak bir başarısı ile sona
edilmektedir. "iıgi kabul
Tanrnmrş Rus Bizantinisti F.I.Uspenski, Hesychast
mücadelesi-
nin temel unsurlarrnın , Doğu Kilisesinin bir do'ktrin olarak
kabul
ettiği Aristo felsefesi ile bu kilisenin reddeuiği Eflatun
doktrini arasın-
daki bir mücadele olduğunu ileri sürer. Başlangıçta felsefi
alanda mey-
dana çıkan tartrşma, sonunda dini sahaya kayıJırılmıştır. Bu
dokt_
rinin sözcüleri, milli Grek düşüncelerini Batıya kurş;-;;;rrmakla
kalmayarak, Aynaroz manastırlarının
şiddetl e taruf tuttukları fikir-
leri ve bütün Balkan yarrmadasrnı temsil eden bir tavır takınrrlar.
Netice olarak burada, Grek düşünce Aleminden nemalanan
Hesych-
ast'larrn savundukları ve bayraktarlığnı GEORGİOS PAiAnıaS,ın
yapt1ü.ı doğu mistisizmi ile AqUİNo'lu THoMAS,tan
ilhamıru alan
ve Akindynos ile Barlaam'ın savundukları Lötin ruhu
n. ,uryorrulır,.,l
karşılaşmakta idi. Hareketin temelinde, siyasl ve
malt üakımdan
gittikçe zaif düşen ve gün geçtikçe sinsi bir tarzda
Batı fikir hayatınrn
etkisi altına giren ortodoks <ilisesinin, kendısini artık
kolay bir şikör
saymaya başlıyan Batı kilisesine Karşı bir reaksiyon,
yut-aktadr..
3B
En büyük Hesychast ve Hesychia doktrininin kurucusu, geniş
kültürlü bir adam olan ve mümtaz bir yazat hüviyetiyle tanınan Se-
lönik Arşeveki GoRGİos peıe\fAs idi. Bunun dışında eserlerinde
Hesychast fikirleri yayanen tanınmış şahıs, Bizans mistiğiNIKOLAOS
KABAZlLAS'trr. Hesychast'ların nihai hedefi ilaht ışığın temaşasr_
dır ve bunun da yolu, zahidce bir riyazettir. Hazreti İsa'ya ııiyazı
ifade eden duarun söylenmesinden sonra, dua eden vecde gelir ve bu
esnada semavi şualarla çevrildiği bir anda ilöhl ışığı seyreder. Ta-
mamiyle Tanrıyı tanımak Ve temaşa etmek, onunla birleşmek için
bütün güçlerini bu maksada yöneltmek, bütün dünyadan ve bu dün-
yayı hatulatan her şeyden uzaklaşmak gerekir, zira bütün ruhunu ve.
kendini bu nokta üzerinde toplamak zorunludur. Bunu yapabilmek
için Hesychast kendini, bütün tasawurlardan, bütün düşüncelerden
ve emellerden uzaklaştırmalr, ruhunu bütün bildiklerinden kurtar-
malı ve gerçek bilgisizlik karanlığına varabilmek için mutlak bir ba-
ğımsızlığa kavuşmalıdt. Zira, bir Hesychast'ın en ulvi, en tesirli ve
*.rtük duası, Tanrıya direkt olarak ulaştırılan mesajdrr. İşte za_
"',
hidde vecd hali bu suretle hasıl olacak ve bu hil onun Tanrr ile bir-
leşmesini sağlıyacaktır. Bu vecd höline gelebilmek için ruh, muhitin
bütün duygulaıından minezzeh olacak, bütün bildiklerini unutarak
körküttık dilsiz ve sağr bir hal alacaktır. Şahsiyetini terkedecek, Şuu]
runu kaybederek ruhİ ve cismanl hayat duracak, fikir hareketsiz ve
temaşa hedefine yönelik kalacaktır. Bu suretle Hesychasm'ın asli
cevherini ruh ile, kalbile ve düşünce ile ilahi bir aşk oluşturur Ve onun
temaşas'na gayret eder.
Aynaroz dağ'n61, ve bilhassa Palamas tarafindan işIenen Hesy-
chasm düşünceleri, sonradan sistemli bir hal alır, bölümlere ayrılrr.
Bunların arasrnda dördüncü ve en yüksek mertebeye ise pek az kim-
se erişebilir. Keşişlerin çoğu, ancak birinci dereceye kadar erişebilir-
ler. Bu husustaki en btıyıık faaliyet, Georgios Palamas'ın adına bağlı-
dır. Barlaam bunun karşısına çıkmrş, geniş bilgisi ve kuwetli ifade
kabiliyeti ile şöhret yapmrş, lxkin Bizans'ın tanıdığı en büyük Alim-
lerden o|an Nikeforos Gregoras karşısrnda yenilmiştir. Barlaam Pa_
lamas'rn fikirlerini Hristiyan dininin temel akidelerine aylurı ve do-
layısiyle onu heretik sayıyordu, aralarındaki tarüşmalar yedi yıla
yal<rn sürdü (1333_1339). Sonunda 15 Haziran 134l de Ayasofya'da
toplanan konsil, Palamas'ı da davet.ederek bir höl çaresi aradı ve kon_
sil Palamas'r haklı buldu. Bunun üzerine Barlaam tekrar Batıya
döndü. LAkin bu hal tarzr ruhlarr teskin edememişti, bu yüzden de
Bizans yeni bir ihtilaf unsuru kazanmış oluyordu. Bundan başka, Bi_

39
zans tarafindan benimsenen bu
doktrin, Roma'nrn
biyle karşıIaşmakta idi. şiddetli red ceva-

İmparator III.Andronikos'un ölümünden


sonra tartrşmalar yeni
bir safhaya girdi. o Zamana kudu, iki
taraf arasrnda bir uzlaştırıcı-
lık arayan_ Georgios- Akindynos, puıo-u,
doktrini aleyhine döndü
ve bu
' yüzden Kantakuzenos;rn ig.rstos
1341 a. t.pı"ari, bi, ko.rsıı-
de mahküm oldu. LAkin u, ,or*-İÇratorluk
siyasetinde meydana
gelen değişiklik, bu dini
çatışınad. aJiı. dönüm noktası o.du. Zaif
bir teolog olan ve Palumas'ın ı.,ruu"iii
düşmanı Patrik Kui.ı.ur, giı
tikçe Hesychasm'a karşı bir tavır takındı
ve Palamas gözden düştü,
hatta aforoz edildi' Bu- kere u.ry.t
uri'ıarın çoğu, Kantakuzenos,u
tutmağa başladı. Hesychast *ıı.ua.ı.ri
siyasi bir veche kazarıdr ve
Imparatorluk iki karşıt cepheye ayrılmış
oldu.
Bu olayların sosyal yöndeki tepkileri
iç savaşın bütün sebepleı"i hemen ir;;." daha da şiddetli oldu
sosyaldi. İmparatorluğun
ve
çöküşü hrzlandıkca aı.i.ıiı. d. urtryo. ve iktisadi
nıf]ar arasrndaki mesafeyi uçryo..ır. durum, sosyal sı-
halk tabakaları çoğalırk.r, *"*"t ,r. l1şrada
ve şehirlerde büyük
-.rlkl., ince bir aristokrat taba-
kanın eline geçiyor ve fakirleşen zümrelerin
bu ,r",a ı.".ir'hrrr., ur-
İmparatorluk iktidannın kuwetli olduğu
'1yo'.d":
absolutizmi, srralarda Bizans
bürokratik hAkimiyetini eski
rine kurarak şehir hayatını merkezi iktidaraşehirlerin harabeleri üze-
tı' Merkezi iktidarın zaiflediği bir zamandu boyun eğmeğe zorlamrş_
ir., -uır?iii"guiı* Lr"-
vetlenmeğe ve şehir hayatı Ja yeniden
can'anmağa başladı. Lökin,
Bizans'ta bu defa merkezi idaıenin
y.rirr. iktidara gelen feodal kuv-
vetler, lmparatorlukta sanayiin ve ticaretin
serbest olarak gelişmesine
de engel oluyordu' Batı'da ayru devrede
başlıyan şehirlileşme başa-
rrya ulaşırkerı, Bizans.şehir hayatı
geri kaiıyor ve bunun rreticesi ola-
rak ta Bizans, iktisadi yönden İtaÇan
mürülüyordu şehir devletleri tara{indan sö-

Kantakuzenos ile niyabet heyeti arasındaki


mücadele, impara-
torluğun o zamana kadar açığa
lenmesine sebebolmuştu. İç
çıkmr|u, ,o*yul düşmanlığn alev_
ukos ile Kantakuzenos boğuşmarr'ıraıırrı
'u"uş,
daü başıanğrçtan beri, Apoka-
uıar. Apokaukos,Kautakrı-
zenos Ve onun yandaşIarr olan
aristokratla.u karş, uryuı. ıruıı. ı.lı.-
lerini başarı ile kışkırt1ı. Iki tarafin
Ju uaurrıu., onları, her türlü an_
Iaşma zeminini zorlıyarak*mtıcadele|e
rrrrı.ı.aı.lerinien savaş bü_
tün kızğınlığı ile başladı. Diplomatik
tertipler ve entrikalar, izclivaç-
lar, valileri ve kumandanları rüşvet
ve-menfaat karşılığ ifsat ]ıareket-
40
halkı karışk unsurlar_
leri biribirini izledi. Bilhassa, İmparatorluğun
sefaletin k^arıştığı büyiik
dan oluşan, erı btıytü l."gi"ıit iı9 ;". tazL ve bunun
ıi*rr. ş.r,ri s.ıa.rik't", *,,,'T miicadelesi en yüksek sey1veve
bir yeri olan ve
öze]
vr"r"a', azğıır bir hile geldi'
imparatoılukta
kuvvetli bir tcş-
i,;;ri'", bi'bında ıJJi"ıi bir şehir olan Selönik'te sahip- /elot'lar partisi
kilita ve bir a.r"..y.-kudar beiirıi bir ideolojiyc
hareket halkın basit
vardr. Bu yüzden u,,uau, aristokrat düşmanı iktidarı ele_
bir ayaklan.rrril oüurJ-J"gı, fakat_ 1-342 de Zelot'Iarııı
g.çi,-a.,iı"sistemliui.-ı-,aıaldı.Katakuzenostaraftarlarının
teşkil ettiler Ve soylulara
artmasr üzerine Z"|;;|"' burada, bir alay
karşr harekete geçtiler'
içerisinde idi'
Biribiri ile çarpışan her .iki tara[ maddi srkrntr güç
Para sağlamak maksacliyle imparatoriçe Ann1,
dayanılmasl
eşyayı \zabe'
mali tedbirı"r* n,şu"J'j; ı'"'ı*clen kıi-metli birçok
haneye yolladı, soylu-ların mallarına
el kondu' f)imetoka'da yerle_
ise ord'usunu nizama koydıı' Trakya
ve \{ake-
şen Kantakuzenos
cıoııya,dakikuleı.,ma,dan1arrnakendisinekatılmalarıemriniverdi.
scfcrlerçle başarılı olamadi,
1341 kışındr" 13' ;;;;;a kadar giriştiği
Edir.re'cl-e-dırrduruldu' Bu
istanbul üzerine v"pi'g, s.fe, englllerrd-i,
oğlu V.Ioannes'e parlak
srralarda irturbrl,i'a' İr"puru*rğe Arr.ra,
Kantakuzenos' SelA-
bir merasimı. i-|u'uioli't'u"'giydiriyordu'
Zelot'ların soylulara karş
nik üzerine ytlrıırriJ irtedi ise cle,-şehirde
harekete geçtikleriJ oJ"""'ı' b"'d"'
da 'iaz geçti' Sclönik valisi
soylulardan ilerigelenicr
acele ile şehri teJ etiek zorund'a kalmış'
de kaçmışla, .r. *uııu'ı haczedilm\tir'
Fakat z''amanila Ze|otiar da
bir krsmı Hesychast'lara
kendi aralarrrrd, ffi- uy.rlrrlur. Bunlardan
takırıırlar' Sadece sos-
yakın görültır, aig';ii"i ı'9 t$..k"tı bir tutum
Kantakuzenosla ve aris-
yal reformlil b";;;;; birleiebilmektedirler.
tokratlara krrş, ıçi" Paleologlar haned.anınr ve V.Ioannes'i
"ıd;;,
tutarlar. Fakat ı',r"i"ı,a"r, gor'd.rii.rr
yeni vali ile Zelot'larrn reisi
de anlaşamu, ffirJ. iiıı"r' Ze,o.,ar ıriiı.ti* sürerlcr. Böylece SelA-
"" müddetle kimseden emir alma-
nik,te reform y"rii*r-rı.r-, 1,edi yıl
dan hükmeder.
soylular her
. SelAnik'ten istanbul'a kada r uzanafl sA'halarda' yakınları bilc' can
tatafta yenilgiye "g'u-'ç*dr, Kantakuzeııos'un düşünerek onu
ve mal kurtarmaırin uıiiciı< yolunun bu olduğunu
hudud"na kadar çeki_
terkediyoılara'. g;_"ı"ıık durury{1 Sırbistan
len Kantakuzenos, (Temmuz 1342) Sırp
Kralı S.t9fan Duşan'a gitti
Sırbistan'da kaldıktan
ve orada iyı ı."rŞır"ar.-_ür,rr.u ni. *ııda"t
41
sonra, Sırp Kralına Priştina'ya
kadar olan bütün Makedonya,yı
vermeği vaadederek^bir andlaşm a
yaPtl ; ;;;;;;j,r]Ş Sırp yar-
drmcı kuwetleriyle SelAnik tir.ri.r"'hil.rım
etti ise de, Apokaukos,un
bir donanma ve bir o1{unyn buşnJu
şehri kurtarmağa gelmesiyle
başarısızlığa uğradı ve Verria krı;*irr"
sığındı' Ertesi yıl İzmir Beyi
IJmur'un sağlaclığı donanma n" ı.rrr,r"tı"rle
yeniden SelAnik üzerine
yapılan sefer de netice vermedi ve
buradan t.kru. D;-"tJu,ya dön-

Kantakuzenos,un yanında
çok az ad,amı vardı; Umur Bey 24
Ekim 1344 de HaçIıIa.,1 bir taarruzuna-
uğradığ için ondan bir yar-
dım bekliyemezdi- İmparatoriçenin iah.iı.ı
ve Bulgar Çu" ' J..ı.," S;;;", Duşan
Trakya'yı işgalediyorlardı' Apokaukos
+l:.-"nder,
Kantakuzenos'u öldürtmek üzere ,riirraıu, tertibetmiş fakat başa_
ramamıştr. LAkin bu yılın Sonuİ}a
doğıu durum dur"ıiı,^}rrp Kra-
lının kuvvetleri yardıma gelen ur""r'n.yin
Türkleri ,urrrrrraur, ç.-
kilmeğe zorland'ı. Kantakiızerror, Brlgurları
geri pı;.rı.o,r.,"*t Meıiç
nehrinin ötesine sürdü.ve az once B'uıgarlar"
tarafindan-zaptedilen
yerlerr geıi aldı. Hatta İmparatoriçe
Maiia au, eprı.rrtos_muhal:fet
etmese idi, Kantakuzenos iıe ,nıuşmuğa
hazırdı.
Bu andan itibaren,
?Srr-pii tempoda olmakla beraber, Kantaku_
zenos'urı durumu kuwetlendi. Lakf her iki taraf bitkin bir hate gel_
mişti' 1345 başında Kantakuzenos Edirne'yi
elegeçirdi. L-Imur Bev_
den ümidini kesen Kantakuzenor, o*-urlı
emiii'Orhan ö-?;
vurdu ve ona kızı. Theodora'y, vereceğini
vaadederek karşıIığnda
osyarnlı.rık:! sağIadı ı,e bunlan e,r*pu yakasrna
geçirdi. Bu kuv-
vetlerle işboli (Sozopolis) hariç, Karadeniz
sahilırr?.ı.i bu,tır, ş._
hirleri elegeçirdi, İstaıbul'u sıLıştr.dı. Fakat,
mesi için daha iki yıI geçmesi gerekecekti.
raşJJ .ıJgeçirebil-
Ka,taii r.ror;ir, noyı"
srkıntı içerisinde bulunduğu- bir sırada,.
kendisini İmpara torları ol Jıak ı.auuı _Tesalya,dan gelen bir elçi
e itiı.ıerini iliıdiriy"h;_;"
manasl, büyük müIk]ere sahip zengin bun un
bir eyelati" ii";;kuzenos,u
desteklemesi deınekti.
Kantakuzenos'un kuvvetlenmeğe başlamasr
tan'da taraftarlar kazanması, Sırp KraIı Duşan'ıve hele Yunanis_
ürkütmeğe yetti.
Onun gayesi, Bizans'ta taraitardan h";r;g;'l;"'Tr#ra
mesi değil, bu iç kargaşalardan faydalanröı. eriş_
sinden mümkün olduğu kadar rurıi
ı*prrr,"lı"ı. arazi-
|i^rç"Iar koparmaktı. İmpera-
toriçe Sırp Kralına- çoktan ueri ı.enaisine'yrrJrm
'Anna,
Kantakuzenos'u etmesi ve
terketmesi teklifinde bulunuyordu.
Steran Duşan
42
vardı ve
bu uygun teklifi kabulederek niyabet heyeti ile anlaşmaya yazı)'
g.rq-'i*prratorun kızkarcleşini oğlu lJroş'a nişanladı .(|343kuwetli
karşı şimdi
Böylece Kantakuzenos'un bir silih"arkadaşr' ona
bir düşman hAline gelmişti'
Türk Bey-
Bundan sonra Kantakuzenos'urr talii' Anad'olu'daki.
lerinebağlanıyord,.Ö,,..EgesahilindekiTürkBeyliklerivenihayet
Osmanlıların sahneye çık-ası, Bizans iç savaşrnın-.a$rlığını
onun
SelAırik'i elegeçire_
tarafina çevirmektedir.'Umur'Beyin yardımiyle
memiş ve Ka,ltak*r.r'o' burada şiddetli bir
mukaveınetle karşılaş-
zorunda kalmış ve N{ake-
mıştr. Bu sebeple Selinik'ten vazgeçmek
Duşan'a kaptırmrştı' Kan-
donya'nrn mühiın bir kısmrnı da ğteafan 'İrakya'ya hökim ola-
takuzenos, LImur Beyin yardımları sayesinde
Zira Türkler'
bilmiş, likin bu yu.a'* çok pahalıya malolmuştu' Imparatorluk
karşılrk'
geçtikleri heryeri ;fi, 'aıyo'ıu'a'' gerek Sırp_
ailesi Güney ı*ıurıl,,",u duyu"-uy' düşünmüştü' {aı<1t
faydalanarak ara-
lar, gerekse BulgaJr, Bizans'ın bu zaif anrnd'an bu Islav
zilerini genişletmekten başka bir gaye gütmed'iklerinden' Bizans hudu_
g'1i'aı' Buigar.-
ittifakı d'a Bizans'a iuydudu" çok zaiar
sürekli _olarak taraf
dunda ortaya çrı.urr'ı'iu" sergerdesi ilIonçilo'
değişciriyorvegünlükçıkarlannagörehareketediyordu.Başlangıç-
ta Umur Bey ile Kantakuzenos'un müttefiki
idi ve sonunda Rodop'
ların güneyird" b;;; iir Beylik kurmayr başardı' Sırp Kralı'
sonra Arnavutluğun
1343 de Makedonya'nın güneyınr zaptettikten
irr"rt, burada Anjou'ların elinde bulunan
fethini de tamamlJmışr.
Draç'a"ırruto*uJ,. ıi'ıg- Çarına büyük tavi1\er
verilmiş
\{omçilo'
:lT::i:,'
Imparatorı-
,ug**r, yard.ımı he-e"- hemen görülmedi'
ul"'ğ, fakat artık hem Kantakuzenos'a
çe Anna'dan ı.*pot tı',uarunı huzursuz
;; ;.; d. İ*paratoriçeye zarar|ai vermeğe ve by lojsevi
sergerde U1ur Bey tara-
bir höle getir-ege buşi'*'şt'' Sonund'a bu
frndan ye-ıfldi u. ıau* edilerek ortadan
kaldırıldı (1345)'

1345 yazına kadar Kantakuzenos'


bütün Trakya'yı hA'kimiyeti
vukubulan bir olay'
altına almap başardı' Tam biı srrad'a başşehirde
Kantakuzeıror' rrr1şid ko1uylaşt'r'yo'du'
I-puratorluk ailesinin kuv-
11 Ha_
vetli adam, u" do,ru',rna k'mandanı Megadtı'k .A.ıg|aukos'
bir sırada, orada
;i;;""|;i; de, İmparatorluk Sarayınr ziyo:ret ettiği sonunda
\ezatet aitında ui'i'oa""ıan mahkümların hücumukarşı bir ayak_
öl_

dürüldü. s.ıarit,l" J", uş,r, ,.ror* yanlrsı


Ze|ot'lata
Apo_
lanma oldu. Bu ırrr.ı.",i" başnda ise, İstanbul'dakı .diktatör
kaukos,unoğlubulunuyordu.IoannesApokaukos,Selönik,tekiaris.
43
tokrat düşmanı partiyi desteklemek üzere
gönderilmişti. L1kin, kısa
bir zaman sonra Zelot'Iarın reisi ile bozuştu,
onu öldürterek tek ba_
şrna şehrin hAkimi oldu. Babası tam bu sırada İr,rr,ır,.iau
katledil_
diğinden açıkça Kantakuzenos tarafina geçti.
Bu hAdise. Kantaku-
zeııos'uıı yandaşları arasında büyük bi. J.ür,ç
lar karşıllk vermekte gecikmedi,er. ı,, nı. de, Zelol,
Iourrnes Apo_
kaukos ve yaze yakrn adamr, acrklr bir 'u^uiro.r.u
tatzia;rdHj;e
brından sonra görtilmemiş bir tarzd'a zenginlerin
';.;;;;];; şehirde
takibi başladı. Ze_
Iotlann_hAkimiyeti yeniden kuruldu u. yriiur"u
tam nl, ır"lımsızlıkla
sürdü, Se]Anik ile imparatorluğuır diğer kısımları
arasınduı.ı nugır,
çok a.zaldı.
Biitün bu hAdiselere rağmen, özellikle Apokaukos,un
ölüdrül-
mesinden sonra Kantakuzenos'un başarısr
su götürmez bir h^l almış_
il' Kantakuzenos) siyasi ve ekonomil yönlerden kuwetli
taraftarla_
ra kavuşarak hedefine doğru emin adimlarla
yaklaş,.k"n, Başşehir_
deki.niyabet heyetinin
çözülmekte idi.'G..çi Ku_rrtukrr.rror,
eski kuwetli müttefiki -iktidarı
lJınur BŞa.r, artrk yardım ı.-r|"ro, zira,
Umur Bey, izmirde Haçlılara karş giriştigi ;
tımitsiz bir savaşta l34B
de şehit düştü. Fakat bu arada Ku.rükrr"r.os,
l346 da UmurBeyden
daha kudretli bir müttefike kavuşmakta idi
ve yeni -r,,.iLi osmanlı
hükümdarı orhan Bey idi. Arr.ai, Katakuzenos'un
orhan Beye karşı
beslediği duygular onu ileride ald'atacaktı'
Zira, or h a n ts. y Iı e
Uınur Beydi ve ne de osmanIıla, ayarr;;u
l-ıan Türkieri idiler. öncekilerin suru-
esir peşinde olmalarına karşılık, tıcret, yug-u rr.
osmun'lıl'aı
tikleri yerleri zaptetmek ve or ada yerleşmek mak- git-
sadrnı güd üyorla rdı. 1347 de, Sırp Kralr tarafından canevin-
den tehdit - edilen Kantakuzenos, mütiefiki o.hun,da;';;;,-
istemiş
ve orhan Bey ona, oğltı Süleymanidaresinde
ıo.uinı.iş'ııitii, kuwet
göndermiştir. Süleyman Bey kuvvetleri Bizans
- Sırp iirtııur, ı" arıu
ilgilenmeden gittikleri3erleri yağma ettiler,
ıruttu iı.rıgu; hudutları_
na kadar sokuldular. Tam bu sıra|ard,a, Sırplar
da Bizans,ın \ini bi_
tirmek üzere onu sıkıştırıyorlardı ve bu maksadla
Stefan Duşan, or-
Iıan Bey ile de ittifak aramış, fakat rivay.'"
gor", ;"", ı<J","ı.rr.-
olabilmişti. orhan Beyin durumu artık
x:', -'"g."ı
oldürrılmesinden çok kuıvetlenmişti.
az önce Apokaukos ta, büyük
da orhan'a ittifak teklifinde brılunmuş lakin onu -.uıugiu, ı.u.şı,ğn-
klzanamamıştı.
Apokaukos'un ölümünden sonra ise İmparatoriçe
Anna, Anad.olu,
da yardım aramakta devam etmiş ve 134i
Hazira", ır"şr"J. blrrhur,
dan 6000 kişilik bir yardım sağlamışsa da,
bu girişim acıklı bir tarzd,a
4t
başarısızlığa uğramıştı' Zira bu kuı'ı'etler, Kantakuzenos'a
karşı
taarruz etmiş ve oradan
çurpşu.uo" y.rj" nrig ar atazisine
zengin
ganimetler elde etmişlerdir.
Er\tiği başanlara gtivenerek Kantaktızenos' 2| Nlayıs |346
gi1di'
cia Edirne,de Kudüs PJtriğinin elinden İmparatorluk_tacını
muhasara
ii+o y,ı, boyuncl Kantakuzenos ve ücretlileri istanbu1'u
Kantaku_
alt,nda tuttular. Şehirrleı<i aristokrat zümre, artık aç*ça_
zenos,u desteklenıeğe karar \erdi. imparatoıiçe Anna, 2 Şubat 13'i7
ve onun tarat
de Patrik Kalekas'ı azletti, Plamas'r hapisteıı çıkardı
tarr izidor,u Patrik tayin ctti (|3+7-|g,+g). Kantakuzenos,'.3 Şiıbat
|347 d,e mukavemet g,;n-'d"ı. İstanbul'a girdi' zira
taraftarları ken-
muhafizları
disine ALTIN KAPI;yı açık bırakmışlardl. Şehrin
olmağa mecbur oldu' -paıa
Kan_
ile satın alındığından imparatoriçe telsim
meşru varisi
irı.*.""r_ö.rı. İ*puruto, kabul ediliyor Ve tahtın Ayrıca
\I.Ioannes ile birlikte hüküm sürmeleri kararlaştrrrlryordu'
Helena'yr
Kantakuzenos, l5 yaşındaki imparatora kızı 13 Yaş'ndaki
nişanlıyordu.

Vl.Ionnes Katakuzenos'ıın Hökirniyeti Devri (1347_1355)

İç savaştan galip çıkan ve istanbul'u elegeçiren Kantakuzenos'


henüz İ-parrto.l-rgrr. t tarafina hnkim değildi; başarısı iç savaşa
", hala hü-
ancak geçici oıurui son verebilm\ti. Zelot,lar SelAnik'te
kabul etmeği
küm sürüyor, Kantakuzenos'un İmparatorluğunu şid_
geri
detle reddediyor ve Başşehirden "e'i]'n her türlü
emri çeviriyor_
du.onlarınitaataltınaalınmasrdahabir.Zarrlanmeselesiidi.Kanta-kal-
ve' iktidarda
krr"rror, güç problemlerle karşıkarşıva bulunuyordu
nizamı iade edebilrnek gaye_
dığı sekiz*yrı ,ilr"*ir.., İmparator1ukta
işlerin ağırlığı
,ifı. irr.rri*ryu.uk bir eneıji ile çalıştı,
-Muy,, fakat sonu.nda

altrnda çöktü. Kantakuzeno"*, ı3 |347 de,Istanbul Patriğinin


Zira'
;ii"d""'imparatorluk tacıırı giymeile meşruluk kazarııyor'
aırcak Istanbul pririgl"i" gıyal.aigi taç, tartişmasız
kabul edilirdi.
bir gaasıptı. onun için,
Birçoklarınrr. ,ururrrri.a Kantakuz"rro, haıu
olduğıınu zihin-
V.Ioannes'in meşruluğunu tanıdığlnl, onun ortağr
]ıu.şartlar içiıde
lerde yerleştir-esi |"i.l,ı. impaılto'içe Anna ile_
j"uu*duo vazgeçiıebilmişti' Bu suretle
anlaşmrş Ve onu m,ikavemet"
meşru Sayal} bir zemin hazır-
ruı"oıojıu, ailesi ile Kantakuzenos'u
ile kendi
landı. III.Andronikos'un manevi kardcşi, V.Ioannes çocuk_
Iarrnın,, ortak b abası " gibi ünvaniar aldı, İmparatorlukta genel

45
bir af ilAnedildi. Böylece Kantakuzenos, iç savaşrn bütün izlerini
silmeği düşünüyordu.

En güç mesele, İmparatorlukta nizamı ve ref;ahı sağlamaktı.


Devletin hazinesi boştu: Kantakuzenos''un, soylularr hazinenin yar-
dımına teşvik eden girişimleri bir netice vermedi. İmparatorun bıi-
tüıl gayretlerine rağ'men, iki cephenin adamları biribirine dişbiliyor
ve Kantakuzenos'un adamları karşı tarafa verilen tavızleri kıskanı-
yordu. Başıbozukluk imparatorluk ailesine kadar sirayet etmiş ve
AsAyiş sağlanamamıştı. Türk akrncılar, ara]ıksız Trakya'ya akrnlar
yaplyorlardı. l34B de Karadeniz'de bir scferden dönen iki İmpara_
tor, bir Türk akıncı gurubuna karşı mulrarebe vermek zorunda kal_
ınıştr. Kantakuzenos'un Istanbul'u elegeçirmek maksadiyle bütı-ın
kuvvetlerini burada topladığı bir srrada, Sırp Kralı Makedonya'
da büyük ilerlemeler kaydetmişti. Kayındepederini, hikimiyeti ele-
geçirmeğe muvaffak olduğundan dolayı Üsküdar'a gelerek tebrik
eden orhan'dan Kantukuzenos, Sırplarr Makedonya'dan çıkarmak
için osmaıılı askeri yardımı istiyor ve orhan bu yardımr mJmnun-
lukla yapıyordu. Orhan, 20 bin kişilik bir kuwet gönderdi. Kanta_
kuzenos, yanrnda genç İmparator roannes olduğu hölde, Sırplarrn
çok sıkrştırdıkları ve düşmek iizere bulunan SelAnik üzerine yürüdü.
Lökin, imparatorların bir kadırga üze':inde SelAnik'e doğru yol aI-
dıkları bir sırada Orhan, anlaşıirnryan bir sebepten ğ9|2y1, Kantaku-
zenos'un oğlu Matheos idaresindeki Türk kuwetlerini geri çağırdı.
Bu sıralarda akınlar yapmak üzere Üstrumca munsabında Amfipo_
]is'te sahile çıkan bir Türk korsan filosu ile anlaşan Kantakuzenos,
onların yardımıyla Sırp Kralı Duşan'rn eliıre düşmekten SelAnik'i
kurtarabildi. SelAnik'te Ze|ot'ların hAkimiyeti 1349 sonunda dağıl-
mış Ve reisleri Andreas Paleologos Sırp Kralına kaçmıştı. Zelot'lar,
şehri Kantakuzenos'a teslim etmektense memnunlukla Sırp Kralrna
vermeğe hazırdıIar. Bu hödiseler yüzünden halkın daveti üzerine
Kantakuzenos, yanında Ioannes Paleologos olduğu hilde Ekim 1349
da ilk defa şehre girci. Fakat damadı orhan'ın azizliği yüzünden
SelAnik'te tutunamadı. Zira, yanında faz|a bir kuı'vet yoktu. Ze|ot'
lar arasındaki ihtilaf sonunda şehrin başuz kaldığ: bir anda vali A-
lexios Metochites, Kantakuzenos'a haber göndererek oıru şehre davet
etti. Kantakuzenos, yanrnda genç imparator Ioannes Paleologos ol-
duğu halde 1350 ocak ayında merasimle şehre girdi. Palamas, şehir
Metropolidi tayinedildi.

46
Kantakuzenos'un İmparatorluk tahtlna çıkması _Hesychast'larrn
devam etti;
da zaferi olmuştu. grrrr,rriu beraber., dini ihtilaflar yine
-Hesychast]ların ı.u'ş'"'auı'i partinin_Jıaşrnr]a Nikeforos Gre-
şimdi Kantakuzenos'un en dişli
goras bulunuyordu. Apokaukos'tan-s'on_ra'
İuş-u, olan Patrik Kalekas azledilmiş ve tanrnmış Hesychast'lar_
clan, Monemvu*ıu ıvı"iropolidi İzidor.
Pitriklik makamrna getirilmiş_
Kantakuzenos' 27 Ma-
ti. Dini polemiklere son ver-ek maksadiyle
Bu arada Patrik
yıs 1351 de Vlakern, "'uy"'d' bir konsii topladı'
en azğın muha-
İzidor ile Akindynos vefat'etti' Ewelce Barlaam'rn
ile alt etmiş olan
Iifi bulunan ve onu derin bilgisi, kuwetli talakati
gelen muhalifi idi'
Nikeforos Gregoras şimdi, Piamas'rn en başta
ve bazılarına.göre kuv_
Son Bizans d"vririrr'.r, nuyuı. ilim adamı
vetliedebidehasıvesağlamkarakteriilebütünBizansImparator-
Nikeforos Gregoras,
;ğ;; en büyük fikir adamlarrndan sayılanve-Union taraftarr o1-
geçmiş
zamania anti Hesychast'larrrr tarafına
kazanmak için
muştu. ı<u.r,uı.,r,.,,o*, onu Hesychu'iıu' iarafuna
N|!.v_eı 15 gün
bütün nüfuzunu ^-.rııu.r-rş fakaj başaramamlştr.
sürenkonsiı,o,,,,aupalamas,rnmuhalifleritel,inedildi,bunlarara-
sıncla Barlaam, Akidynos Ve Gregoras
ta bulunuyordu' Gregoras'
bile en-
Chora *urrur,rrrrru ı.Jpu'rıar, gozdJn düştü, ya^ y.azmaşna
sürmesine rağmen, Hesy-
çi "i*rar. Duhu bi, irtıaa",iu'tışmalarrn resml
chast,larrn tamoı*"ş ve bu.iiki, akımı, Bizans kilisesinin
"aferi az sonra Palamas aziz
doktrini mevkiine"yi'l-"ı*ış,ir. ölıımtınden fikirleri Bizans
Hesychasm
ilönedilir (ı357/5B)1 Bu zamanclan sonra
kilisesinintemelunsuruolarakd.evamed'ecektir.Nitekimdahason-
ralarrenmeşhur*i,tikı",d",.NikolasKabazilas,ölimkanonistSeli-
ve özellikle Roma lÇli_
nik,li Symeor, ıs._fııryrlda Union hareketine
Eugenikos gilıi.Bizaıxln büyük
sesine karş *tı"ujJ'.den Markos
_*uJ.""
ruhanileribunlar,,,*,,du,,yetişmiştir.BudevriııBizansImparator-
luğu için rr.*v"t u.**'ın kabulü, dinİ bir prob1em değil' ayru
yuz1ı||aida.scırıılen kuwetli
zamandaktıltıırel bir inanctı' ı'2' ve 13'
Latinleşmehareketinekarş,14.yüzyılınilkyarısındaBizans,takon-
ve bu akrm sadece Roma
zervaİıfbir YunJ'i'k uı'i-' ııaiim olur
Kilisesini d"ğiı, ;;;; ,u^und'u Batı kültürünü
de sert bir şekilde
reddeder.
Bu taze
Bizans iç savaşından en çok Sırplar faydalanmışlardır' koyma_
ilticlara, İmparatorluğun karşı
güce ve iyi bir
"J,iy, 'rırip
ya takatı yoktu. i.ia"ıı. drşrd, büttln
lVIakedonya, Stefan Duşa_
Serez ve Kvala'yı da
nın hökinıiy.ti uıtırıa girmişii. 1345 den sonra
41
elegeçircn Duşan, \zfcsta ve ijstrumca muırsahrna kadar sokularak
Ege denizine çrkmrş ı'e artık istanbul'u clegeçirme planlarını kur_
maya başlamıştı. SelAnik'in elegeçirilmesi hölindc, İmparatorluğun
geri kalan kısrmlarr da, telılikeye düşecekti ' l3+5 yılı sonundan baş-
Lıyaruk Sı.rplarin ve Greklerin İmparatoru ünvarırnı taşıyan Dlışan,
1346 Nisanında bir Paskalya günü, Sırp Patriği ilAnedilen İpek Met-
ropolidinin elinden imparatorluk tacı giyiyor, Trnova Patriği, ba-
ğrmsız ohrid \,{etropolidi ve Aynaroz manastlrının delegeleri de bu
merasimde hazır brılunuyorlard,. Stefan Duşan, hedefine çok yakın
görünüyorclu. Duşan, bundan sonra kendini sikkelerinde İmparator
giyisileri içinde gösterivor ve Bizans örneği üzerine bir saray hazır|a-
tıyor' Ve emirnamelerinde Sırplarrn Ve Greklerin İmparatoru ünva-
nını kullanıyordu. A'ynaroz dağında uzun bir seyahata çrkryor, cra_
daki manastrrlarr ziyaret ederek onlarr ihsanlara boğuyordu. Ayna_
roz'daki manastırlara birçok arazi vakfetmiş ve bundan başka onlara
pek çok muafiyet tanrmıştır. Bizans iç savaşının sona ermesi, Duşan'
ın ilerlemesini durduramamrştr. Daha Kantakuzenos'un hikimiye-
tiniır ilk yılında Epir'in istilisını tamamlıyor ve Tesalya'ya sahip olu-
yordu (l34B). Kantakuzenos hiç olmazsa Verria'yı ve 1350 de de
Vodena'vr geri almayı başardı. Fakat kısa bir zaman sonra bu kaleler
de yeniden Duşa.n'rn eline düştü. Büyük bir karşı koynıaya rastlama_
dan ve hiç bir önbmli meydan muharebesi vermedeıı. Duşan, o zanllan-
ki Bizans arazisinin 1/artslnl elegeçirmiş ve devletini iki misline yarın
genişletmişti. Ancak bir krsım kalelerde bir dereceye kadar mukave-
met görülmüş, fakat bunlar da fazla dayanamamışlardır. Duşan'rn
hAkimiyeti şimdi, Tuna kıyılarından Korint berzahrna, Adriyatiı<
sahillerinden Ege denizi kıyılarrna kad-ar uzanryordu. HAkimiyeti
altındaki tilkeler halkının yarısr Grekçc konuşan insaniardı. Hatta,
Greklerin yaşadıkları sahalar, devletin ağır basan tarafinr teşkil et-
mekte idi.'Duşan, İmparatorluğun Greklerin sayıca üstün oldukları
güney krsrmlarını şahsen yönetmekte Ve ana Sırp ülkelerinin idare-
sini oğlu Uroş'a brrakmaktadır. Bilhassa güney bölgelerinde saray
teşkilAtında, mülki idarede ve adliyede, büyük ölçüde Bizans'ı örılek
alan bir idare sistemi kuruluyor, lratta Bizans arhorıtlarından Sırbis-
tan'ın hökimiyetini tanryanlar da görülüyordu. Duşan'rn silAh arka-
daşları, yakınları ve soylular, Bizans'rn şcref ünvanlarrru kazanarak
devletin yüksek mertebelerine yerleştiler. Btı sınıflar eski hukuk ku-
rallarına göre yaşamakla beraber, idareci tabaka artık değişmiştir.
Bizans aristokrasisi, uzun süren iç savaşlardan sonra da İmpa-
ratorluğun geri kalaır kısmrnda durumunu kurtarabilmiş, fakat 1a-
4B
bancı]arın eline geçen uzak eyaletlerde, müiklerini ve mevkileıini
kaybetmişti. Bundan böyle ana topraklar da Sırpların tehdidi altrna
girmiş bulunuyorclu, şimdi artık hedef İstanbul'du. Fakat vaktiyle bu
büyük faaliyetler gösteren Symeon gibi şimdi Duşan da bu
"g".j,
hid.fi'r. erişemiyece kti. Zira donanmaya sahip olmadan istanbul'un
zaptınl gerçekleştirmek mümkün değildi. Venedik'in yardımınr sağ-
lamak hususunda yaptığı girişinıler hiç bir Sonuç Velmedi. Venedik,
za]f bir Bizans devleii verin-e güçlü bir Sırp iktidarını geçirecek ka-
dar siyasi idrAkten yoksun değildi. Stefan Duşan ile Venedik arasln-
da, |345 ile 1350 yılları arasında aralrksrz müzakereler sürmüş ve_
Venedik başarılar:ndhn dolayı kendisini tebrik etmiş fakat muhtelif
_ bahanelerle
oyalamak suretiyle istediği yardımı göndermekten ka_
çınmrştır. Diğer taraftan ayru Venedik, Bizans
ile bir andlaşma ak_
j.aiyor r.. Drşa.'u silöh yollamayr da ihmal etmiyordu. Lakin bu
uru'd,n Venedik'in Stefan Duşan'a bir kaç kadırga hediye ettiği de
bi_
linmektedil . Fakat, Stefan Duşaıl',rn Tesalya'yı elegeçirmesi ve Yu-
nanisian'daki başarıları Venedik'i ürkütmüş, l350 de tekrarlanan yar-
dım isteği bu sebepten reddedilmiştir.
Bu srralarda Vınedik ile Cenova arasında biı harp patlak ver-
miş r,e artık Venedik'ten yardı'm almaktan ünridini kesen Sıeflan Du-
şar, İstanbı.ıl'a karşr ortaklaşa bir se[er yaprlmasrnr sağlamak
üzcre
brhrn Beye bir elçi göndermiş ı,e teklif ettiği ittifak'ın sağlama bağ_
lanabilmesi için, Lızinı orhaı'ın oğluna vermeği kabul etmiştir.
Bu tekliti ,ryğ.,, bularak şartların müzakeresi _için orhan'rn Stefan
Duşan'a bir heyet gönderdiği, lökin bu temaslarr öğrenen ve böy_
ıe bir ittifakın g"rçJkı.ş-.rirrir, Birurrs'ın Sonu demek olacağını çok
iyi taktir Kurtukuzenos, rivayete göre yolda orhan'ın elçileriııi
"d"r,
pr*rry, düşürmüş, bir kısmınr öldürmüş, bir krsmrru da ellerindeki
^hediyeler|e-
birlikte Dimetoka'da hapsetmiştir. Bu hadiseden soıra
orhan ile Stefan Duşan arasrnda herhangi bir temasrn sürdüğüne
dair bir kayda rastlaimaz. Herhalde. kısa bir ZamaTI Sonra, her iki
tarafın maksatlarmrn aynr cılduğu anlaşılmış ve bu müzakerelerin
devamından bir fayda sağlanamıyacağrnr görmüş olmalarr ihtimali
vardır. Esasen Stefan Duşan, İstanbul'u kolayca elegeçireceğini dtı
şünürken Türkleri hesaba katmamış olacaktrr. Zira, çoktan
beri
İstanbul'un mirasrna konmayr düşünen ve bu sebeple de her tarafi
kollayan orhan Beyin, Stefan Duşana meydanı boş brrakacağı ta_
,urrurü edilemezdi' ğayet iki ordu karşrlaşsa idi dahi, fena-_techiz edi_
len Srrp ordusunun Türklerle başedebilecekleri de şüpheli idi. Nite_
ı<im, ıgs2 de Kantakuzenos ile V.Ioannes arasrndaki ihtilafta, Kan_
takuzenos Orhan Beydcn külliı etli para karşılığında 20 bin kişilik
bir kuwet sağlıyor Ve aynl zamanda C)rhan'a Trakya'da bir kale
vermeği de vaadediyordtı. Brı anlaşma sayesinde orhaır'ın oğlu Sü_
leyman idaresindeki Türk birlikleri, V.Ioannes'in yardrmına gelen
Sırp kuwctleıini Dimetoka'da dağıtıyorlar ve bu sayede 1352 Eyliı_
lünde bütün Trakya Kantakuzenos'a dönüyordu. Buna karşılık boş
yere Türklçri Kantakuzenos'taıı ayrrmayr deneyen V.Ioanıres, bunu
başaramayınca Bozca adaya kaçmaktaydı.

Denizlerde de İmparatorluk kayıplar veriyor, Cenova'lılar 1346


da Sakız adasınr tekrar işgalediyorlar ve burası az sonra bir tüccar
kumpanyasr olan Giustiniani'lerin üssü haline gelir ve 16. yüzvılın
ortalarında Türklerin eline geçmesine kadar onlarrn hökimiyeti al-
tında kalır. III.Andronikos'un kuwetlendirmek maksadıyla büyük
çabalar harcadığı Bizans donanması, son iç savaş esnasında mahıol-
muştu. Karada Sırplarla osmanlılar arasında çaresiz bir höle düşen
imparatorluk, denizlerde de Venedik ile Cenova önünde dciz bir
durumda bulunuyordu. Bizans hökimiyeti, Trakya ile Ege deııizinin
kuzeyindeki adalardan, 'Stefan Duşan tarafindan çepeçevre her ta-
rafı zaptedilerek ortada kalan SelAnik'ten ve nihayet uzaklara dü-
şen Peloponez'deki bir kısım aıazideı oluşuyordu.
imparatorluğun mali-vc iktisadi durumu ise, kaybettiği anzi-
den çok daha acıklı idi. Devletin başlıca dayanağl olan Trakya'da
halk, son iç savaşlar yüzünden ziraatin yapılamaması, ticaretin felce
uğramasr sebebiyle vergi <ıdiyecek durumda değildi. Sosyal mücade-
lenin ve yabancı akınlarrnın sahne olduğu ülke çöle dönmüş, ticaret
çok gerilemişti. Bu sıralarda Galata'nın gümrük gelirleri yılda 200
bin altına ulaşmasına karşılık, Bizans başşehrinin gümriik hxsılatı
30 bin altrna düşmüştü. Bizans altını (Hiperper), satın alma gücün-
den gittikçe kaybetmekte idi. Büttın bu sebeplerden dolayı 14. ynz-
yılrn başında gelirler azalmış ve devlet bütcesi çok mütevazi bir höle
gelmişti. Bu şartlar altında denk bir bütceden bahşetmek imkAnsız-
dı. Zira, karşılaştığı olaganüstü ihtiyaçlar srrasında devlet, mülk sa-
hiplerinin yardımlarına başvurmak, veya yabancılardan ödünç ve
yardım dilenmek gibi çareler aramak zorunda kalıyordu. impara-
toıiçe Aıına, daha iç savaşrn başında, Venediklilerden borç para
sağlıyabilmek maksadiyle hazineye ait mücevherleri ıehin olarak
vermiş, Venedik ile yapılan her yeni. anlaşmada söz konusu olmasına
rağmen, bedeli ödenemediği için bu mücevherler Venedik'in elinde
kalmıştır. 1350 de Moskova Prensinin Ayasofya'yı tamir ettirmek

50
maksadiyle gönderdiği yardımln, yerinde harcanmadıktan başka,
Türk ücretlileri sağlamak üzere kullanıldlğınr Gregoras, acı bir istih-
za ile nakleder. Eskiden sefahat Ve Savurganlık içinde yaşıyan impa-
ratorluk Sarayl şimdi, altın ve gümüş evani yerine teneke ve çanak
çömlek kullanmağa mecbur oluyor, dolalısiyle taç giyme merasim_
leri de çok sönük yapılabiliyordu. imparatorluk sofiasr artık, çok dalıa
mütevazi bir şekilde kurlılabilmekte idi.
Bütıin bunlar yetmiyormuş gibi 1348 de Kaıadeniz üzerinden
Asya'dan gelen veba imparatorluk'ta büyük tahripler yaptı, riva_
yetlere göre nüfusun yüzde onbeşinden fazlası telef oldu. Daha_çok
adalarda ve liman şehirlerinde görülen ve bu yoldan italya'ya ve
oradan da diğer Avrupa ülkelerine sirayet eden "K ara ölüm", üç
yıl sürdü ve pek çok insanr alıp götürdükten başka, iktisadi ve manevi
tesiri de çok yıkıcı oldu. Halk arasrnda dehşet uyandıran salgın, asabi
bir korkunun yayilmasına sebep oluyordu. Devrin Kantakuzenos ve
Gregoras glbi tanınmış tarihçilerinin- anlattıklarına göre hekimler, bu
hastalığa karşı ?ıciz bir duruma düşmüşlerdi. osmanlılarrn Avrupa'
ya geçmeleri ve Avrupa'da yerleşmek üzere sürekli taarruzlarda bu_
lunduk]arı bir srrada vukubulan bu hxdise de, osmanlıların şansrnr
artrrmrştr. Can derdine düşen Avrupah'nrn, orhan'ı veya osmanlılarr
düşünecek bir höli kalmamıştı. Devrin hemen bütün Bizans Ve Batılı
kronikleri taraflırdan etraflr bir surette nakledilen bu korkunç hasta-
lığın en başarılr tasvirini İtalyan edibi Boccacio, "DekamerOn"
adındaki eserinde yapmaktadır.
Gittikçe parçalanan, iç ihtilaflara düşen ve hxkimiyet için iki
ayrı hükümdar ailesinin çarpıştığı imparatorlugun dış düşmanları,
bu hödiseleri çok yakından izlemekte idiler. Bizans'a en yakın t:hli-
keyi artık Cenova teşkil ediyordu. İmparatorluğun başşehrini geri
almak üzere giriştiği tertibler sırasrnda VIII.Mihael (13 Mart 1261
Nymph6), donanmasrndaıı faydalanmak üzere Cenova'ya İmparator_
luk üzeıinde bir çok imtiyaz vermiş ve Venedik'e karşr bir muvazene
unsuru olarak Cenova'dan yararlanmayı düşünmüştü. VIII.Mihael,
günün icablarına göre bu ittifakta Venedik ile Cenova arasındaki
iekabetten faydalanmayı bilmiş, II. Andronikosta babasınrn bu si-
yasetinde bir değişiklik yapmamış ve hatta Cenova'lrları tercih ede_
rek Venedikliler ile aralarrndaki ıreflretten istifade etmiştir.
13.yy. sonunda Müsltımanlar, Haçlı seferlerinden sonra Doğuda
yerleşen Suriye'deki büttın Hristiyanlarr tardederek oradaki koloni_

51
lerine elkoymuşlardı. Venedik, lfzun lıir zaman bu sAhadaki büyük
ticari menfaatleri elinde bulundurmuş Ve siyasi nüfuz kazanmışlı.
Bu üstiin durumdan mahrum kalmasr Venedik'e çok ağır bir darbe
olmuştu. IV. Haçlı seferinden sonra Adalardan ve Bizans toprakla-
rından kovulan Cenova ise, Karade nizboğazı üzerinde esaslı bir tarz_
da yerleşıniş ve Karadeniz'e kadar ticari hAkimiyetini genişletmişti.
VIII. Mihael saycsinde elde ettikleri imtiyazlarla da Cenovahlar,
çok çabuk kuwetlenmiş ve zenginlemişlerdir. LAkin VIII. Mihael,
sadık bir müttefik olmadıklarına kanaat getirince CenovalıIarı, 1267
de şehrin surları içinde kend-ilerine talısis edilen yerden çıkararak
Halic'in karşı tarafındaki Galata'da yerleştirdi. Fakat bu'hAdise,
ilerisi için ağır neticeler doğuracaktı' Zira Cenovalılar burada, baş-
şehiin karşısında yabancr bir kale meydana getirmişlerdir. dI.And_
ronikos'un rızasiyle Galata'nın etrafinı surlarla ve hendeklerle çevi-
rir ve tahkim ederler. Kısa bir Zaman sonra bir çok resmi 'n'e lıususi
.binalarla donatrlan Galata, Podesta tinvanr verilen tıir genel vali
taraflndan idarĞ edilmeğe başlandi. ortodoks istanbul'un karşlsrnrJa
Katolik mabetleri, manastırları Ve demokratik idaresi ile devlet
içinde bir devlet doğdu ve III. Andronikos'un hAkimivetinin sonunda
Galata, hemen hemen bağımsrz. siyasi ve ckonomik bakımdan kuv-
vetli bir koloni lıxline geldi. Bu durum Venedik'i de tabiatiyle çok
rahatsız etmekte idi.

Cenova'lrların bu lıöli, şonraları Bizans için çok büyük bir


gaile olmağa başladı. Bizans'ın donanmadan yoksun olmasrndan
haddinden faz|a faydalanan Galata Ceneviz]ileri, Ege deniziniır,
Boğazlarrn've Karadenizin bütün ticaretini tekelleri altına almışlar-
dı. Kantakuzenos'un dış politikasıırda Cenovalılar, daima imparator-
luğun düşmanı olarak yer almakta idiler. Cenovalılarln son zamau-
lardaki kibirli tutumları ve Bizans iktisadi hayatına verdikleri zarar
yüzünden, bir çare aı'arnak gerektiğine inanan Kantakuzenos, impa-
ratorluğun içinde bulunduğu karışık duruma ve maliyesinin çok ağır
şartlarrna ıağmen, acele bir deniz filosu inşasına ve Galatalılara ta-
nlnan gümrük muafiyetinin azaItı|masrna karar verdi. LAkin, devle-
tin hazinesi boş olduğundan, servet sahiblerini yardıma çağırdı. Fa-
kat, iç savaşlar esnasrnda büyük mülkler de çok zara.r gördüklerin-
den, güçlükle 50 bin altın toplamayr başardı. Karadeniz ticaretinden
alınan gümrük resminiıı ytızde B7'si Galatalıların elinc geçtiğinden,
istanbul'un gümrük İarifesinde bir indirme yaparak bu gelirlerin
Bizans'rn hazinesine girmesi için çalıştı. Fakat, mcnfaatlerinin tehli-

52
kede olduğunu gören Ga,latalılar, imparatorlı,ıği k-.şi düşmanca
uzak_
hareketlerd1n çekinmediler ve Kantakuzenos''" buşş"hirden
de İmparatoriçe Anna'ya
ta bulunduğu bir anda, 15 Ağustos 1348
üzeri-
kabulü imkAnsrz bir tıliimatori ,ı"r..ek Bizans donanmasrnrn
neyüklendiler,.şehrinbanliyöleriniateşevererekBizansdonanma-
sının srğrndığı Fialiç bölgesini abluka altııra aldılar' Galatanın
bu-
lunduğıI teplyi surlarla..ie ,u-pularla tahkim ile Bizans tersaneleri-
n.,,e"kad,,gulu,,nutaaruzageçtiler.BuesnadaDimetoka,dabulu-
yardrm-rna koş_
narr Kantakuzenos acele ile Bkim buş"'cla başşehrin
Kantaku-
tu. Galatalıların ilk taarrıızları başarısızlıkla sona ermişti.
getird!ği d'onanma' Cenovalılarla
zenos'un acele olarak meydana
boy ölçüşmek üzere Halic,e sığındi ve Ceırovalrlar bundan çekindik-
ace-
lerlnden sullra yanaştılar. Fakat, Bizans filosu kumandanlarrnın
milik yapmalarr ve bir firtrnaırrn kopmasından melıaretle faydala_
1349)' im-
narı Cenovalılar, Bizans donanmasrnl batırd'rlar (5 Mart
pururo.rn y.rri ii, d'onanma teşkiline karar verdiği bir sırada Ce_
norru S.rrriosu, impar atofa tazminat ödenmesi suretiyle bir anlaş_
gönderdi' Zira, tam bu sıralarda Cenova ile
maya varrlmur,
"-riri
Venedikarasrndabirh"arppatlakvermeküzereidi.Bizans,ınCe-
boşa çık_
nova'nln vesayeti altında; kurttılmak için giriştiği çabalar
mrştr ve varllan yeni anlaşma gereğince Bizans, Galata tepelerinde
önce_
ni, ı.rrr- araziyii.rrovrlrlora tertediyor ve gümrük tarifelerinde
ı.ıgini ,,en im tiyazlı devlet" oldukları hususundaki maddeler
bir hal
yerinde kahyor ve Galata şehri istanbul için daha tehlikeli
alıyordu.
Birr.rı.* ile Cenova arasında imza|arıan bu sulh'
uzun ömürlü ol_
Venedik'i
mryacaktı. Çünkü Cenova'nrn bu derece kuwetlenmesi
rakibi
,uhurrrr.t*"g" yeterdi; Venedik Cenova'yı doğudaki_ başlıca Ka-
e"'lri :nary;n deniz devletinin özellikle
;r;il. menfaat1eri
rad.enizde ve Azak denizi sahasrnda çarpışmakta idi' Cenova'lılar
Kefe'yi ve l)on nehri munsabındaki Tanayis'i tahkim -etmişierdi'
bütün
Karadenizin giriş kısmı ile Ga|ata ellerinde bulunduğundan'
Karadenizticaretinikontrollerialtrndabulundurmakhevesiııeka-
pıldılar. Bu sebeple Cenovalılar boğazın en çok daraldığ:
bir yerde
dışında
tir gtımrıık muhafızlığı meydana getirerek kendi gemileriVenedik
herkesten gümrük ,"*# uıınuğa bağdılar' Bu işlem
en çok
ile Bizaırslıları ilgilendirmekte idi. Hatta Cenovalılar dalıa da iltri
Venedik
giderek Karaden]i, boğazındaki bu kontrolden kaçabilen
iicaret gemi1erine Kefe]de haciz koydular (1350). İki devletin men_
idi'
faatleri-brr.,r, chşında Adalarla Bge sahillerinde çarpışmakta
53
Bizans'ta Kantakuzenos ile tahtın meşru varisi V. Ioannes ara-
sında yeni bir iç savaş patlamak üzere idi ve tam bu sıralarda iı<i
İtalyan devleti arasrnda çıkmak üzere olan harp, İmparatorluğu is_
ter istemez yeni bir maceraya sürüklemek istidadı göstcriyordrı. Ve_
banın sebep olduğu tahriblerden henüz kurtulabilen Venedik, hum-
malı bir harp hazırlığına girişti. Cenova'nrn tutumundan şikAyet
eden Aragonya Kralr IV,Peter ile bir ittifak imzaladı ve Kantaku-
zenos'u da ittifaka girmeğe davet etti. Kantakuzenos başlanğıçta,
neticesi önceden kestirilemiyecek bir harbe eirmekten çekindi ise de,
sonradan o da katıldı. Aragonya'nın harbe katılması, Venedik'in
doğuda işini kolaylaştırmakta idi. Kantakuzenos, tarafsızlrk politi
kasını sürdüremedi. Venedik donanmasr Ga|ataya taarruza geçince,
Galatalılar istanbul'u top ateşine tuttular ve bu suretle Bizans, ken-
disini hiç istemediği bir harbin içinde buldu. İmparator, Venedik
donanmasını yardıma çağırdı ve Venediklilerle İmparatorluk için
şerefli olmıyan andlaşma imza|adı (Ağustos 1351). Bu harbin en şid_
detli çahşması, 13 Şııbat l352 de İstanbul önlerinde oldu ve iki tara-
fln toplam l50 harp gemisiniır katıldı$ muharebeye Bizans'ln L4'
kadrrgasr girmişti ve bunlar da Venedik'in yardımiyle teçhiz edilebil-
mişti. Bizans donanması bu muharebede batırıldı' LAkin, bütün gün
süren muharebede iki tarafın da kesin bir sonuç alamadığı anlaşıldı.
Muharebe, bundan sonra da her iki tarafin bitkin bir hale gelmesine
kadar Batr sularrnda devam edecekti. Bu harp dolayısiyle Cenova,
orhan Bey ile de bir dostluk andlaşmasr imzalamıştır (1352i 1353).
Bu hAdise ve Venedik-Aragonya donanmasrnııı lıatıya doğru çekil-
mesi, Bizans'r Cenova karşısında temamen ya|nız Ve savunmasız lır-
raktı. Bu güç durumda yeniden Cenova'ile anlaşmak zorunda kalan
Kantakuzenos, bir daha Venedik'e yardım etmiyeceğini vaat ede-
rek Silivri, Marmara Lreglisi ve Galata civarında bir kısrm araziyi
Cenova'ya terketmek zorunda kaldı. Bu anlaşnıa gereğince Bizaııs
donanmasrnın Karadeniz'e çıkması da yasaklanryordu. Bizans'ro bu
cephe değiştirmesi, Venediklilerin V.Ioannes ile anlaşmalarrna se_
beboldu. Kantakuzenos'a karşı mücadele edebilmek üzere V. Ioan-
nes, Venedik'ten 20 bin altın borç aldı ve bunun karşılığında onlara
Bozcadadayı vaadediyordu. Srrp Kralı da V. Ioannes'i Kantakuze-
nos ile mücadeleye teşvik ediyiırdu. İstanbul'da Cenova ile başlayan
harp devam ederken V.Ioannes, Kantakuzenos ile vardığı anlaşmayı
bozarak SelAnik'te hasmane hareketlere girişti. Kantakuzenos, V.
Ioannes'i Selönik'te bırakmlş ve bütün iktidarı kendi eline bulundu-'
rarak bu genç imparatoru bir kenara itmişti. SelAırik'te, zengin ta-

34
baka arasrnda Kantakuzenos'u sevmiyenler çoğunlukta idi ve V.
Ioannes'i sürekli olarak Kantakuzenos'a karşr tahriklerden çekinmi
yorlardı. Rüşte erişen V.Ioannes, yaşı ilerledikçe artık bir kenara itil-
miş olmaya karşı direnmeğe başlamıştı. Daha başlangıçtan itibaren
Kantakuzenos'un bütün hasımlarr da, meşru Prensin etrafinda top_
.

lanmakta idiler. SelAnik'te bulunan V.Ioannes, Sırp Krah Stefan


'müzakerelere
Duşan ile başladı ve Stefan Duşan, V.Ioannes'i tek
İmparator kabul ettiğini açıkladı (Haziran l35l). SelAnik'in zengiıı-
leri de şehri Sırp Krahna teslime varacak kadar ileri gidiyordu. Kan-
takuzenos, arada siyasi bir manev]:a ile ihtilafı çözümlemeği denedi:
oğlu Matheos'un hökim bulunduğu Rodop bölgesini Paleologlara
terked.ecek ve oğlu Matheos'a da, merkezi Edirne'de bulunan bölgeyi
timar olarak verecekti. Fakat bu aniaşma uzun sürmedi ve Kantaku-
zenos ta vaadlerini yerine getirmekte acele etmediğinden iç savaş
patlak verdi. V.Ioannes, Cenova donanmasının İstanbul'u tcdhit
ittiği bir sırada Edirne'yi işgaletti (Eylül 135l). Venedik loan,ıes'i
maddeten desteklemekte idi, Bulgarlar da Ioannesi tuttuk|arını açık-
ladılar. Bu sıkışık durumda Türk yardımcı kuvvetleriyle yetişen Kan-
takuzenos, Edirne'de içkalede mahsur bulunan oğlu Matheos'u kur-
tardı (Haziran 1352). V.Ioannes, elinde yeterince asker bulunma-
dığı için Dimetoka'ya çekildi. Öteden beri Kantakuzenos'lara karşı
hasmane tavır takrnan Edirne ve civarı, Kantakuzenos'un yardımcı
kuwetlerinin serbest yağma alanı hiline geldi. Bu kritik durumda
V.Ioannes, Bulgarları ve Sırplarr yardıma çağırdı ve Venedik ile de
bir anlaşma akdetti. Sırp I(ralından 4000 kişilik bir atlı kıtası yardı-
ma geldi. Fakat, Kantakuzenos ta Orhan Beyden yeniden yardrm
istedi. Kantakuzenos, Türklere ödiyeceği ücreti sağlıyabilmek için,
İstanbul'daki kiliselerin kıymetli eşyasınl satılığa çıkardı ve orhan
Beye Gelibolu'da bir kale vermeği vaadetti. 10 bin kişiden faz|a a|-
duğu sanılan biı Türk kıtasr, orhan Beyin oğlu Süleyman Paşa ida-
resinde Trakya'ya girdi. Bizans lrökimiyet kavgasının kaderi bu su-
retle, Türkleıle Sırplıların bahadırlık ve şecaatine terkedilmiş olu-
yordu. Türklerin üstünlüğü, davayı Kantakuzenos lehine çevirdi
ve Kantakuzenos, Türkler sayesinde otoritesine yeniden kavuştu.
Türk kıtalarının yaklaşması üzerine Bulgarlar harp meydanını ter-
kederek memleketlerine döndüler. V.Ioannes',in Türkleri kendi tara-
fina kazanmak için başvurduğu girişimler bir netice vermedi. I)ime-
toka civarında ı,ukubulan muharebede, Sırp kıtalarr ile V.Ioannes'in
Grek kuvr'etleri tamamiyle yok edildi (l352 sonbaharı). Bu srıretle
bütün Trakya vc Makedonya yeniden Kantakuzenosu tanıdr. Ioan-

b)
nes Paleologos Bozcaada'ya kaçarak kurtulmaktan başka çare bula-
madr. Bu muharebeler esnasında her iki taraf, karşı tarafi. tuttuğunu
ileri sürerek kendi memleketini insafsızca yağma ettirmekten çekin-
medi. V.Ioannes, 1353 de Venedik ile anlaşarak Ani bir baskın ile
Istanbul'u elegeçirmeği denedi ise de başaramadı ve bunun üzerine
tekrar SelAnik'e döndü, zira orada halkın çoğunluğu hila kendisini
tutuyordu.
1353 de Kantakuzenos, kaybettiği sAhaları yeniden elegeçirmiş
ve hAkimiyetinin evcine brişmiş görüntiyordu. Ioannes Paleologos,
başarrsrzlığrndan dolayı taraftarlarınca terkedilmiş ve sürgünde ya-
şamağzı başlamıştı. Şimdi fiilen tek hükümdar bulunan Kantakuze-
nos, hxkimiyeti kendi ailesine geçirebilmek için uygun zamanrn gel-
diğine kanaat getirdi. on yldan beri Paleologlar hanedanı ile harp
hölinde bulunmasına rağmen, yine de bu hanedanıri meşruluğunu
prensip olarak savunmuş, fakat artrk meşIu hükümdarr uzaklaştlr-
mayı aklına koymuştu. Kendisini tutan soylularrn da israrlarr üzeri-
ne, 1353 Maysında büyük oğlu Matheos'u Ortak İmparator ve ha-
lef ilAnederek V. Ioannes'e karşr şiddetli bir ittihamda bulundu. Bu
hAdise, iki hanedan arasındaki ilişkilerin nihai olarak kopması de-
me_kti. Patrik Kalliktstus, Matheous'un başına taç giydirmeği redde-
dince Kantakuzenos, bir sinod marifetiyle Patriği azlettirdi ve onun
yerine Patrik seçilen Filotheos, Matheos'un başına taç giydirmeği
kabul ettiğinden 1354 yılında Matheos, Vlakerna sarayrnda babasr
İmparator Kantakuzenos'un ve Patriğin elinden taç giydi; Bizans'
ta yeni bir hanedan doğmakta idi ve Kantakuzenos şimdi artık ikti-
darrnrn çok kuvvetlendiğini zannediyordu. Ldkin bu ikbal dnında
kendisini bu meukie 'getiren Tiirkleri unutmııştu. Osmanlılarr hasım-
larrna karşr yardıma çağrrarak onlara Makedonya ve Trakya'nrn
münbit vadilerini göstermiş, osmanlılar bu sayede ülkenin bütün
askerİ yollaırnı öğrenmişler, SelAnik, Edirne, Dimetoka ve hatta İs-
tanbul civarrnr artık yol etmişlerdi. İstanbul'un surlarr dibinde Os-
manlı askeri Kant'akuzenos'un önündc geçit iesmi yapmıştı. Kan-
takuzenos, bütün başarılarını orhan'a borçlu idi ve Kantakuzenos'
un drş siyasetinde Türkler, eSaS unsuT hAline gelmişlerdi. Bütün bun-
lara rağmen Kantakuzenos'un başarrları uzun ömürlü değildi; zira
Kantakuzenos'un muhalitleri gittikçe kuvvetleniyorlardr. Öirceki
Patrik Kallikstus, V. Ioannes'in yanına kaçmıştı ve zaman ilerledik-
çe Bizans halkının Kantakuzenos'a karşr duyduğu kin artmakta idi.
Ioannes Kantakuzenos ile V. Ioannes arasrndaki iç savaş esnasında,
İmparatorluk halkı arasrnda büyük bir fikir değişikliği olmuştu. Fa-

56
durumu lehine çevi'
kat Kantakuzenos hAla' Tiirklerin ,yardımivle had bir saf-
rebildi. 1354 sonun" JJ**,
K,a1t-akuzen.,''ul"vhturlığı
açrkladı' Kan-
V' Ioanıres'i ttıttuğunu
hava erişti u" i*tu'u"ı iuıt" yaşamağa
geçen l'ayatrnrn en zor giinlerini
takuzenos, çok çalkant'lı güırlerini geçiri-
ve İstanbul,j" n"i ,ro, bir muhafaza atlın"cla
başladı
yordu. Kantaku-
beklenmedik bir hndise'
Tam bu sıralarda vukubulan Balkanların
Bizans'rn ve hatta bütün
zenos'un kaderini.'"]i"'a"'u' başlanğıcı olacaktı'
geleceği bukr-,ndurr' ;;;;;;.
öneml.i olayların
ceıiııoıulaa bir kale vaadctmişti'
1352 de Kantaı.rrffi ö;;;*'"
üzerine' Gelibolu'dan 40-50
Kantakuzenos'un vaadini tutmamasr bir kal<:
kilometre *"uı'a'_iL]L'*
rzvıılpo
r'şu tu'unl'?u'- işgı'aıai' z -te'*ç1,"u:11,o'
üu't 1354 gecesi' Gelibolu'
Süleyman ve
ti, a"pi.*;tJ*.b.ıiırolu dahil birçok kalenin surları
da şiddetli az bir höte gelen Gelibolu'nun
evleri haraır"y" aorltı ve oturulam
zarar görmiyen komşu kasabalara
korkuya diişen halkı' deprcınclen. anlaşı-
bir soğuğ:un ı',tiı.ti- sürdüğü
göçetti. ey,rr. r*rira""iija.iıi özcllikle çocuklar r'e ka-
Ian bu *.,rrr*o.,-;;;;;;." irrurlurdi.
de, b"ri Gelibolu yarrmadasrnda
dınlar büyük ,uyiuL".l.Jl]"igs' işgalet-
Geübolu-kalesine girerek burasrnr
bulunan Türkler, ;ş ;;; s,rrlui, tamir ettirdi ve Ana-
tiler. Süleymr" P;uj;H;;"^"il;;;y"ri.|ti.ai. osmanlıların Rumeli'
burada
dolu,d.an Türkleri ğetirerek özcl_
buşlu*rı olryordu. Anadolu"nun
deki iskön çuırş*uirr_'bol'l.."- Rumeline geçerek
du, kerrdi' urrir|u, ile
likie yarı göçebe ii.ı. ı-,iıı., Rumelini v'atan tutmağa
r*'ı<.ı"
burada y.'ı'ş*"gl*;şiua'' Türklerc Çanakkale lıoğazlnı
'u't'k'
zamand.a
kararlr idiler. c.ilu"ı-', geçmeği
kontroi altında u'ı"'a"-a 'nı imkanını*u'J|'' ve Runreli'nc artık so'
plansı7 1ogma
ko1aylaştırıyo'a''-ö'ııı" nlıların :u::^'':" ^,dr':ri
oizuüo" orla1a çıkmıştı' Süley-
ııa ermiş ue girdikLeii- 1erde 1u'|'ş*' kadar olan
'iİiyiy,"i9i"yı, ve Tekirdagr'na
man Paşanr,
"ruT:l
lre t"iir t"ıı""_İstanbul'un bir kag ııil yakrnlna ka-
verleri zaptetmiş havası
başşelrrinde bir 'panik
dar sokulm'gu'a'' s' ı-'aaı'" Bizans
yarattı,herkeso.uu.*ı"Turktehdidialtınagirdiğinigörüyorclıı.
hicreietmek ve canlnı kuı-
Pek çok ı.i"*" ı'uşl}"#j""
u'i-'o'
But"yu
Kantakrızenos - ta' korkuya
tarmak içi,, çulşJı"."";;;;;ğ;'-#j"ar.' orhan ile uzlaş-
kapılarak ışıJi*i hatanın nihayet_larkırra vararak aclnacak maddİ
"" İH;J;fi',ü;;-Ii",ra" urı.,r,duğu
mak istedi
sıkrntrya
". ile Jnu ı"'uyu g:'i"::ğj:l düşündüğünden'
"ğ-';,__;;ra
VermcSlllt ;x'*"'İ.İ#;}fi
Io'ı,i.D,k;k;}ş,İffir#d*-,"r".ri;fu ucrrrouı"'"
emlr '^'
boşaltmaları için adamlarına
S7
ile bildirdi. Bu istek karşrsında Orhan'ın verdiği Cevap ve tutumu son
derece soğukkanlı idi. Türk hükümdarı, Çimbe gibi önemsi z
bir ka-
leyi ne Zaman o]sa tekrar e]egeçirebileceğini düşünerek bu kale için
gönderilen fidyeyi kabul etti; Gelibolu'nun iadesini ise ,,Allahrn ken_
disine bahşettiği bir kaleyi kimseye veremiyeceğini,, bildirerek red-
detti. Kantakuzenos höla, alün ödemek suretiylJ Türklerle anlaşabi-
leceğini düşündüğiinden İzmit körfezinde buluşmak üzere orhan
Beyden bir mülAkat istedi. Fakat Kantakuzenos, trlrş-u yerine
gel-
diği lıAlde, orhan Bey hastalığını bahane ederek gelmemiş ve boyle-
ce bütün müzakere yolları kapanmıştı. Kantakuzeiros'r., yiüdrrr artık
sönmekte idi ve kimse onun devrilmesini drırduram azdı. Zfua' Kan-
takuzcnos?u o Zamana kadar başarrya götüren ittifak sona ermişti
ve
nitekim hödiseleıin neticcleri çok çabuk görülecekti. Süleyman Paşa,
Haziran ayından sonra Trakya'da akınlarrnr artırdr ve Trakya,da
halk hasat işlerini dahi yapam az o\du' Başşehir ile lmparatorluğun
diğer ve özellikle batı eyaletleri arasındaki ulaşlma Tıirkler engel
oluyorlardı. Yalnız ve desteksiz kalan Kantakuzenos, İstanbul,a dön_
düğüırde Sırplara ve Bulgarlara başvurarak Balkan Hristiyanları
arasında bir savunma paktı teklifinde bulundu ise dc başaramadı,
aldıgı .cevaplar menfi oldu. Halk tarafindan bütün felAketierin başi
ve Türk ittifakiyle memleketi düşmanlara teslim etmiş olma.kla itti-
lıam edildiğinden, son bir çare olarak V. Ioannes ile anlaşmayl dc_
nedi, fakat buradan da arzusu ret cevabr ile karşılandı.

Gerçi Kantakuzenos, daha başlangıçtan beri Türkleri yardıma


çağrmakla tehlikeli bir oyuna girdiğinin farkında idi. LAkin asıl
şimdi, bütün ekdiklerinin mahsulünü toplamakta idi. ona muarrz
olanların başında, Patriklikten uzaklaştırdığı I(aliikstus geliyor ve
Kallikstus, Kantakuzenos'u Hristiyanları kAfirlere teslim etmiş ol-
makla, Ayasofya'nın tamiri için Büyük Rus Prensinin gc;ndeiaigi
parayL Orhan'a vernrekle ittiham ediyordu. Rum haIkı ise, Kantaku-
zenos'u taşkın ihtirasları uğruna, kendilerini tehlikeye ve mahva sü_
rükliyen bir adam gibi görmekte idi. 14. yiizıılıı ikinci yansında
Türkler, Avrupa salıillerinde görünmek için kararlı harekei ediyor-
]ardı. Kıbrıs Kralr ile Rodos şövalyelerinin, Türklerc kaışr Batıdan
imdat istiyen başvurularl faz|a bfu netice vernremişti. Bizans,ın iç
Savaşr ve özellikle Kantakuzenos'uır hasrmlarını altetme hrrsr, Türk_
]eıe bekledikleri firsatı ziyadesiyle vermişti ve Türkler başşehirdöki
şenliklere de katılır olmuşlardı. Türklerin, claha Kantakurenos,un
ilk yıllarıırdan başlayarak küçük guruplar lıilinde Avrupa yakasm-

5B
" da, Trakya da ve Gelibolu yarımadasrnda yerleştikleri biliniyorsa
teh-
Ju, nrrrıu, devletin nizamrna uyarak dikkati 9gkmediklerinden
likelisayılmamrşlardı.Ancak,Geliboludaüslerkazanarakyerleştik-
halkında
ten sonra, tehlileli olduklarr meydana çıknakta "-' }"t
Ttırk-
derin ve öni bir uyanlş göze çarpmaktadır' Bununla beraber'
lere karşı girişilen şıaa"tii bir mukavemet hareketine
hiç bir yerde
karşı da
rastlanmamaktadır. Bizans halkında, genç hükümdarlarına_
nesevgivenedekuwetlibirkarşıkoymagörülebilir.Rumlar,Kan-
takuzenos,tan genellikle korkuyoilar 'e devletin
içine düştüğü çık-
mazı, onun Tıırk ittifakı neticesi olarak görüyorlarsa
da' Ioannes
söylemek imkAnsızdır'
Paleologos,a da faz|a bir iimit bağladıklarını

(}enellikle tarilrçiler, Osmanlılarrıı Balkan yarlmadaslnda yer_


görürler' Fakat'
leşmelerinin t.k ,orr-l,'u olarak Kantakuzenos'u
Bizans1nveAvrupa,nınbuklsmlnrnTürkhAkimiyetialtınagirmesi-
gerekir'
nin birçok başka esaslı sebebinin bulunduğunu unutmamak
kavim-
Her şeyden önce asrl sebebi, Bizans'rn ve Balkan yarımadası
lerininTürkilerlemesinekarşıhiçbirmukavemetgöstermemeleridir.
Modern bir araştırmacıya göre "Kan takızenoS onları yardlma
"duhi,
Türkler bunun bir
kendileri
çugrrrnamrş o1sayjı
j aralrksız akınları ile Trakya'yı
yoirnu b., lurlur ı,,. .Zira Türkler,
istilöimkinrnıhazırlrmışlardı.Balkandevletlerininiçindebulunduk-
kal-
;;r;;i;;+" or.ıııuı" ,oryuı yapıları, Türk fetihlerinin karşı'hksız
masına yardım etmiştir. i}"''r* başka, bu bölgelerd9
h1küm süren'
kavimvemilletleriida,eedend.evletadamlarındanhiçbiride,Türk
hatta aksine
fetihlerinin ileride doğurabileceği tehlikeyi kestirememiş,.
Türklerle birleşmeyi tercih
olarak sırf kendi terrci menfaatieri uğruna
teşkil etmemekte, Ce_
etmişlerdir. Bu itibarla Kantakrızenos bir istisna
novalıların, Venedik,in, hatta Slrp Kralı Duşan'rn Türk
ittifakııra baş
imkAn verea
vurduklarr bilinmektedir. Kısacası, Osnranlr fetihlerine
halkının o esnada dini' ırki ve milli
şartlar herşeyden önce, bu bölge
6irıik ş,r,rrundan yoksun olmalarıdır'
Bizans'rn osmanlr fetihleri önünde güçsüz olduğu ve kendini
böylebirtehlikedentekbaşınakurtaramıyacağrartıkortayaçıkmışve
Batı
aı.ib.t kaçınılmaz bir h1l aimıştı. Bizaıls1 kurtarmanrn tek yolu,
Hristiyan ileminin yardımı olabilirdi. Fakat, Hristiyan ilemi de
birlikten mahrumdu. Fransız sarayında Türk tehlikesi lıenüz bir
prob-
lem olarak ortaya çıkmamıştı. Bu sırada doğuda eı çok menfatlerri
olan italyan devlellerinden Venedik ile Cenova, biribirleriyle mü-
cadele hAlinde idi; hatta kendi menfaatleri uğruna Türklerle
işbirliği

59
yapmaktan da çekinmeyorlardı. Macaristan, iç kavgalardair lıenüz
çıkmış ı.c bir toparlanma, kendi varlığını kuwetlendirme devresin;
girmiş bulunuyordu. Bizans halkı arasında imparatorluğuır Vcnedik'
c, I\{acaristan'a veya Srrbistan'a tcsliminden başka çare olmadığııı
görenlerin sayısı az değildi. Venedik'in İstanbul'daki tenrsilcileri,
l355 de, Bizans'ın içindc bulundufu tehlikeyi bütün çıplaklığı ile
Venedik Seıratosuna bildirmişlerdi. Şayet Venedik bir çaresine bak-
rnazsa, Bizans'rn Türklerin eline düşmesiiriıı mümkün olduğu anlatıl-
makta idi. osmanlıların bir macera lıeşirıde koşınadıkları, Aurupa'da
iıerleşmek istedikleri. hddiseleri 7akından ialiyenleriıı göfinden kaçmı2ordu.
Rivayete söıe Kantakuzenos'un kendisi de, Venedik lehine tah-
trııdan feragat etmeği teklif etmiş, fakat doğuda vukubulan hAdisele-
ri çok iyi bilen Venedik, bu daveti CeVapStZ brrakmıştı. Vene-
dik, daha ileri giderek Bizaırs'ın müstakbel efendisi gibi gördüğü
Tür]<lcrle anlaşma yoklamasında dahi bulunmuştu.
'Orhan ile olan münasebetlerinin kesilmesinden sonra, Cesareti
kırr]an ve yakınlarr tarafindan terkedildiğindeır yalnrz kalan Kanta-
kuzenos, başşehirde korku içindö yaşamağa başladı.' Halk tarafin-
dan başşehri C)rha.n'a teslim etmcği istemekle suçlanmakta idi. Bu
sıralarda Bozcaada'da bulunan Ioannes, Doğu Akdenizde ve Ada-
larderıizindeki korsaırlık hareketleriyle korku salan Cenova'lı Fran-
cesco Gattilusio ile anlaştı. Macera arayan bu adamın elinde, iyi do-
natılmış iki kadırga vardı. V.Ioannes ona' yapacağı yardlm karşılı-
ğında kızkardeşi Maıia ilc, İmparatorluğun hAla sahip bulunduğu
en büyük ada olan Midilli'yi cehiz olarak vermeği vaadetti. V.Ioan-
nes'i[ komşu adalardan kiralamayr başardığı az sayrdaki gemilerle
takviye edilen Gattilusio'nun adamları, |354 Kasrm ayrnrn firtınalı
bir gecesinde, başşehir limanlarından birine yanaştı. Ertesi sabah hal-
kın V.Ioannes lehine ayaklanması ile, Kantakuzenos tahtından uzak-
laştırıldı ve bir manastlra çekilen Kantakuzenos, daha otız yıla ya-
kın yaşadı. Son yıllarını Peloponez'deki oğlu Matheos'uıı yanrnda
geçirerek 15 Haziran l3B3 de Mistra'da ı,efat etti. Kantakuzenos,
bu uzun süren nikbeti esnasında, daha çok kendini sa.vunan ve'bir
nevi lratrralar mecmuası olan tarihi dışında dinİ ve felsefi eserle.ı de
yazmlştll. Dört kitaba ayırdığı tarihi, başhca l320-1356 yılları hAdi-
selerini içine alır. Hödiseler karşısrnda taraf tutar olmasrna ve kendi
aleyhindeki olaylarr ya hiç yazmamış veya biı' lıayli yunluşatnrış ol-
Inasrna rağmen cser'i, yirre de bu devir tarihi bakımından son derece
mühimdir ı,e kayı'ılarının doğruluğu ile dikkati çeker. Kantakuze-
nos'un tarilri aynı zamanda, Türk kavimlerinin |4.yizyıl tarihiıre

60
dair gayet kıymetli bir kayııaktır. Bulgarlara, Macarlara, Selçuklu-
lara, Memlüklerc dair de değerli haberler Verirse de, osmanlılara
daiı' olan kayıtları hem çok ühu rul,u, hem de çok daha etraflıdır.
Hidiselerin içinde yaŞayan ve çok tecrübeli bir devlet adamr sıfatiyle
verdiği malumat, bu devir lrakkında en mülrim haberleri içine alır
ve Gregoras'ın eserini- tamamlamasr veya hidiselerin kontrolü ba_
krmla'rrndan cla büyük bir ehemmiyeti haizdir. Dini eserlerindc
Hesychasmr Savllnmuş, hayatrırrn manastlrlarda geçen ylllar'lnda da,
Bizans'ta ve More varrmadasında vukubırlan hödiselere karışmak-
tan geri kaImamıştır.

osınanlıların Avrupa'da Yerleşıneleri ve Bizaııs İrnpara'


torluğunırn Can Çekişınesi (1355-1389) -

iç savaş1ar sonunda güçsüz düşen ve kendi kuvvetiyle bir daha


toparlanmağa muktedir bulunmıyan Bizans'ın karşısrna bu defa,
genç Ve dinamik osmanlr devleti çıkmakta idi. Buırdan sonra Bal-
kanlarda ı,e Bizans'ta vukubulacak hAdiselerin başlıca faktörü ar-
tık osmanlılardı. Anadol.ı yarrmadasrirın kuzey batısrnda yerleşen
vc kuvvetli Türk emirlikleri i}e çevrili bulunan osmanlı Beyliğinin
temelini, Ar,rupa'daki arazisi oluşturacaktı. osınanlıların emsalsiz
başarıları, Bizans ı,e diğer Balkan devletlerinin giiçsüzlüğü ve Batı
Flristiyan Aleminin bd esnada birlikten yoksun olmasr ile mümkün
olabiliyordu. Bizans'rn -iç savaşlarına kar1şalak Kantakuzenos'ı-ın
'yollarr }/a_
ye
nında çarpışmaları onlara, bir taraftan bütün zenginliği,
imkAnları ile Bizans'r görmeleriıre, diğer yandan da Balkan T)er-
letieriniır zaafını öğrenmeierine yarzımışlı. Bu dcrrrede Osına'rlılar,
tasavvur cttikleri fetihleri gerçekleştirebilmek için kendileriıre ge -
rekli bilgileri kolayca ve beklecliklerinden çok daha fazla lıir ölçüdt
cdinmişlerdir.
V.Ioannes'in hikimiyetiıri etegeçirdiği Bizans, harap, sosyal
huztırdarr mahlum, dini biıliği bozulmuş, btifıın teşkilAtı dağılmakta
olan bir devletti. V.Ioannes, birçok siyasi odaktan birinin başı olarak
iktidarda bulunuyordu ve dış düşmanlarının istedikleri her türlü
ta'yizi vermekten lıaşka çaresi yoktu. Tahta çıktığıırdan beri İtalyarı
devletlerinin tabii idi. Tahta çıkmasına yardım ettiğinden dolayı
Francesco Gattilusio'ya Midilli adasıru vermişti. oğlu Halil'in Foça
korsaiılarr tarafindan esir edilmesine sebep gösterilerek Kayın bi
raderi orhan Bey kendisini sıkıştırmakta idi. Bu yüzden orhan

6L
Bey ile imzalamağa mecbur olduğu bir anlaşma ile Türklerin daha
önce clegecirdikleri birçok Trakya şehrini onlara terketmeği kabul
etmek zorunda kalmışür. Ayrrca, hiia imparator ünvanlnı taşıyan
N{atheos Kantakuzenos ile mücadele etmesi icabetmiştir. Edirne ve
civarlnda bulunh,n topraklar üzerindeki h1kimiyetindeır vaz geçmek
istemiyen Matheos, Rodoplarda daha bir müddet karşı koymakta
devam eder ve buradan hareketle komşu Sırbistan arazisine taarcuza
geçtiğinden orada yakalanarak V. Ioannes'e telsim edilir; nihıyet
babasının da işe karlşmasr ile İmparatorluk haklarrndan 1357 de
vazgeçirilir. Kantakuzenos'un diğer oğlır Manuel'i, More raflma-
dasındaki hikimiyetinden vazgeçirmek için, Paleologlar tarafindan
girişilcn çabalar bir netice Vermez ve Paleologlaı. sonunda onun
Despotluğunu kabul etm€k zorunda kalrrlar. Ewelce babası tarafin_
dan, Türk korsanlarınrn saldrrrsrna ni}ıayet vermek ve yerliler ara_
srnda nizamr korumak maksadiyle buraya gönderilen Manuel, yarı-
madanrn emniyetini sağlamış ve meydana getirdiği küçiik bir filo
ile de, Türk korsanlarr uzaklaştrrmayr başarmışb. 1380 yılında Vu-
kubulan ölümüne kadar Paleponoz'i dirayetle idare eden ManueJ'
den soırra, imparatorluk haklarından mahrtrm edilmesi üzerine bu_
raya sığnan Matheos, onun yerini almış ve Matheos ta l3B2 de, ba-
basrndan az önce vefaı edince, yerine geçen oğlu, I\{ore hökimiyetini
elegeçirmişse de, bir yrl sonra vukubulan ölümünü müteakip Pelo-
ponez yarımadasr Paleologlar hanedanının hikimiyeti altına girmiş
ve Osmanlılar tarafindan zaptedilinceyc kadar onlarda kalmrştır.
Bizans imparatorluğunun durdurulmasr imkAnsız bir hAl alan bu
çöküntü devrinde, İmparatorluğun bu uzak ve sakin bölgesinde, kıs-
men olsun bir gelişmeğc ve medeni ilerlemeğe rastlarur. Önce, Kanta-
kuzenler idaresinde mrıhtar bir hayaı geçirdikten sonra, Paleologlar
hanedarundan bir 2ızdnın yönetiminde merkezi idareden oldukça
bağrmsrz, kendi başına bir idareye sahiptir. Despotlarııı idaresinde
More, Hellenizmin bir sığınağı hiline gelmiş ve merkezi Mistra,
bütün Bizans İmparatorluğu sihasından gelen ediblerin Ve sanatkar-
lann toplandığı bir şehir olmuştur.
V.Ioannes in tahta çıkmasr üzerine, dini ihtilaf yeniden baş-
göstermiş, Patrikliğe tckrar Kallikstus getirilmiş, Gregoras hapis-
ten çıkarılmış,.Palamas ile Gregoras arasrndaki çatışma yeniden can-
lanmışsa da, alevlenmesine engel olunmuştur. Fakat, 1360 da Gre_
goras vefat ettiği zaman Palamistler, onun na'şlnr İstanbul sokak-
larıırda sürüklemekten çekinmemişlerdir. imparatorun aczi şimdi,
Kantakuzenos'un iktidarı elegeçirdiği zamankinden daha fazla, im-

62
paratorluğun parçalanması daha kuwetli, malİ durrımu ise dalra
acıklı idi. Bir insan ömrü süresince üç kere iç Savaşa sahne olan İm_
paratorluk için artık kurtuluş ümidi yoktu. Bir zamanlar, İmparator_
luğun dayanağı olan sağlam parasından ve kuwetli mülki idaresin-
den eser kalmamıştı: hazine boşalmış, idare sistemi çöziilmüştü.
Eski kuwetli temel kurumların sadece adı kalmıştı. En önemli devlet
me'muriyetleri boş birer ünvan höline gelmiş, vergi kaynakları kuru_
muş, mali gücün yitirilmesi ve idari mekanizmanın çözüiüşü Bizans'
r yere sermişti. Buna rağmen Bizans'rn çöküşü daha bir müddet sür_
mtiş, hayrete değer dayanıklılığl onu ayakta tutabilmiştir. LAkin
artık Bizans İmparatorluğunun sorı yüz yılı, durdurulmasr müm-
kün olmayan bir çöküş tarihinden ibarettir. imparatorluğun cök_
mekte olduğu kimsenin meçhulü olmamakla beraber, Bizans mira-
srnrn bir Hristiyan devlete mi, yoksa Türklere mi nasip oldacağı so_
rusu henüz ortada idi.

İlk zamanl arc|a Bizaıs'rn mirasına konmrya eıl şanslr namzet


görünen Sırp Kralı Stefan Duşan, en olgun çağında ve henüz 47 ya-
şında iken 20 Arahk 1355 de vefat edince, yerine seçen genç yaştaki
oğlu Uroş (1355-137l), babasrnrn otoritesine ve enerjisine sahip bu_
lunmadığından, çok değ\ik unsurlardan meydana gelen Sırp dev-
letini ayakta tutamadı ve Stefan Duşan'ın hökimiyetine güçlükle
dayanabilen derebeyleri, bağrmsız lrareket etmeğe başladılar \ıe gev-
şek bağlarla bir arada tutulabilen devlet parçalandl. Her tarafta ba-
ğımsız Veya yarr bağımsız hanedanlar ortaya çıktı ve Stefan Duşan'
ın btıytık hayallerle Grek _ Sırp İmparatorluğu kurmağa çalıştığı
arazide şimdi, birçok küçük devlet kuruldu. Lökin Sırp devletinin
parçalanmasrndan Bizans hiç faydalanamadr, sadece kuwetli bir
hasmından kurtulmuş oluyordu. Hatta Bizans, Srrplarrn ewelce ken-
di bünyesinden kopardığı araziyi geri almayı deneyemiyecek derece-
de zaif]emiş durumda idi. Duşan'ın vefatı sadece Türklere yaramıştı
ve Balkan yarımadasında artık, Türk ilerlemesini durdurabilecek
başka siyasi bir kuwet yoktu ı,e Türk akıncılarr daha tehditkAr bir
hxl almışlardı. Bulgaristan, Bogomillerin sebebolduğu diıri karışık_
lıklar ve Bulgar Çarı Alexandr'ın Rumen olan ilk karrsı Theodora'
dan ayrılarak Yahudi kızı Rebeka ile evlenmesinden sonra, hxkimi_
yeti çevresini oğullarr araslnda bölmesi neticesindc zaiflemişti. oğul-
ları Alexandrln oltimünden sonra (1365) biribirleriyle mücadeleye
girmişler ve bu iç savaştan faydalanan Macarlar Vidin'i elegeçirmiş-
lerdi. Vidin'in Macarlar tarafınclan zaptedilmesi, Türklerin hödise_
lcrc karışmaslna sebep olacaktır. Artık Ttirkler, İmparatorluğuı elin_
de kalan Ve son eyaleti olan Trakya'va ayak basmışlardı. Siıleyman
Paşanın Gelibo]u'da yerleşmesind'en az Sonra, sistemli olarak Bal-
kan fetihlerine başladılar ı,c Süleyman'ın |357 deki ölümüne ka-
dar, Saros körfezi ve Marmara denizi arkasıncla bir seri sefer yapı-
larak iilkeler fethedilmiş olmakla beraber, brinlarrn kronolojisini
doğru olarak belirtemiyoruz. Süleyman Faşanın Çorlu'yu ve Dime-
toka'yı zaptederek Edirne ile İstaııbul arasındaki yolları kestiği bi-
linmektedir. Hatta l359 da, osmanlı birliklerinin istanbul surları
altında göründükleri kaydedilir. Çorlu ve Dimetoka, Süleyman'ın
erken ölümünden sonra tekrar Bizans'rn eline geçmişse de, Murad'
ın ilk saltanat ylllarında bu sahalarrn yeniden işgaledildiği anlatılr.
Sultan \4uracl zamanrnda bu havaliırin kazanrlması işi, Süleyman
Paşa ile birlikte Rumelinde ilk fetihleri gerçekleştir ri LuIu Şahin
Paşaya havale edilmişti' Türklerin ilk hedefi Edirne idi ve oraya eri-
şebilnrek için de yol üzerindeki Çorlu'nun zaptedilmesi ve bövlece
ordunun gerisini emniyet altına almak için gerekli idi. Şiddetl" kurş,
koyan Çorlu'nun hücum ile alınması lAzımgeldi vc arkasından da
136l de nihai olarak Dimetoka zaptedildi. iç savaşlar sonunda bir
harabeye dönen Trakya'ıın birçok şelrri' muka\iemet göstermeden
biribiri ardından teslim oluyordu. Liileburgaz ve Kırkkilise bunlar
arasrnda idi. Bir kaç ay içinde Trakya fethedilmiş ve başşehrin Bal_
]<anlarla olan ulaşlmı kcsilmişti
T. Sultan ],!uraı]:ııı Iıökimğeti (1362_I3Bg)' esnasında, Bizans
aralisinden başka diğer Balkan ülkelerinin zaptedilmesinde yeni bir
devre başlıyordu. Güney islavları da, genç ve dinamik osmanlr d,ev-
leti karşısında, tıpkı Bizans gibi iktidardan mahrunrdular. Dimeto_
ka'dan soırra Ttirklerin ertesi yıl Edirnc'yi zaptettikleri kaydedilirse
de, bu tarih üzerinde bu güne kadar tartışmasrz bir fikir birliğine
varılalıamıştrr. orhan Beyin vefatı tarihi de, osmanlı kaynakları
ile Batı vesikalarında biribirinden farklrdır. Fakat sAhanın yetkili
ilim adamlarr, orhan]ln ölümüniin 1362 oldugu üzerinde birleşir_
ler.

orhaır Bey devrinde Türkler, Rumeli yakasrnda sadece bir köprü


başı kuımuş ve bunun ciı'arındaki araziyi emniyet altına almışIaidı.
Btınunia beraber, o zarnana kadar tanınmamış bir kabile reisi iken
bir Uc Beyliğinden bir devlet kurmayr haşarmış olma meziyeti, or-
lran Beye aittir. Kendisi hakkındaki tasvirlerden son derece alçak
gönüllü, yorulmak bilmiyeir bir insan ve hedefini çok iyi çizmiş ka_

64
rarlı bir devlet adamı ve tarihin tanıdığ, kısa sürede çok işler görmüş
ve başarılr, fakat daima gösterişsiz kalabilmiş bir politikacı olduğu
anlaşıhyor. Uzun süren siyasi hayatr sona erdiği zaman Bizans İmpa-
ratorunun kaynbiraderi, Cenova'nın dostu ve müttefiki, Trakya'
nın sahibi ve herşeyden önce Bizans Imparatorluğunun metbuu
idi. 1359 yılında vassali V.roannes ite üsktldar'da bir mülAkat ya-
pan Orhan Beyin hiddetini gidermek için İmparator, onun istekle_
rini yerine getiriyor ve krzınr onun oğlu Halil'e nişanlıyordu. Ioannes
Kantakuzenos osmanlıları Avrupa'ya sokmuş, Ioannes Paleologos
ise, mukavemet etmeden. Trakya'yr onlara terketmişti.

Çorlu, Dimetoka ve Gümülcine'nin zaptı ile Türkler Meriç va-


disini elegeçirmişlerdi. Kırkkilise, Edirne üzerine yapılacak sefer
için stratejik rnühim bir yerdi. Babaeski civarrnda, Bizans-Bulgar
ordularının yenildiği kat'i bir muharebe vukubuldu. Babaeski yenil_
gisinden Sonra moralleri bozulan Edirne halkı, osmanlılara şehrin
kapılarınr açmakta gecikmedi. Edirne'nin zaptrndan sonra Lala Şa_
hin Paşayı oTaya yerleştiren Sultan Murad, kendisi Dimetoka'da
karargAh kurdu; fakat daha ileriye kadar yürüyen Lala Şahin Paşa;
1363 de Filibe'yi zaptetti ve Rumelinin ilk Beylerbeyisi olarak orada
yerleşti, Filibe, münbit bir vadinin ortasrnda zengin bir şehirdi, ziraati
ve özellikle pirinç mahsulü ile mühim bir yer tutuyordu. osmanlrlar,
onbeş ay içinde Trakya'nın başlıca stratejik mevkilerini elegeçirmiş-
lerdi. Elinde yeteri kadar ordusu bulunmayan İmparator V.Ioannes,
Trakya'nın elden çrkmasrna gözyummaktan başka çare bulamadr.
Üstelik varılan anlaşma gereğince Murad'ın Anadolu'daki' seferle-
rinde ona yardımcı kuwetler vermeği vaadediyordu (1362_1363).
Sultan Murad, l365 de Edirne'yi kendisine başşehir yaplyor ve boy-
lece Trakya'nın fethini tamamladığrnl Ve Avrupa'daki fetihleri için
Edirne'nin iyi bir hareket noktası olduğunu göstermiş oluyordu. Os-
manlı devleti artık, Balkan yarımadaslntn bellibaşlı iktidarı hxline
gelmişti. Trakya'da henüz elegeçirilemiyen kaleler mevcuttu. Fakat
Türkler, başlıca önemli yerleri artrk zaptetmişlerdi. osmanlılar, Ru-
melindeki fetihlerine paralel olarak gittikleri yerlere sistemli bir
İarzda Anadolu'dan naklettikleri Tiirk halkını yerleştiriyor ve fethedi-
len ülkenin yerli halkını büyük sayrda Anadolu'ya naklediyorlardı.
Zaptedilen topraklar Türk büyüklerine ve özellikle kumandanlara
timar ve ziamet olarak dağıtılmakta idi.
Duşan'ın ölümünden sonra feodal Beyliklere ayrrlan Sırbistan,
Bizans için artık Türklere karşı güvenilir bir müttefik olmaktan da çık-

65
mlştı. Buna ragmen V.Ioanncs, Sırpların ittifakından faydalanmayı
geç te olsa denedi (l362_1363). Patrik Kallikstus elçi olarak Serez'c
ğıttı ," orada Duşan'ın dul karrsı ilc müzakerclerde brlurr6'r)-(e dc,
az Soıra bu hatun ve arkasrndan da Kallikstus vefat ettiğindeir, te-
maslar bir netice vermedi. Bulgaristan'ın durtrmu ise daha kötü idi.
Zira Bulgaristan siyasi yönden parçalanmrş, dini ihtilaf lara düşmüş,
iktisadi yönden de bitkin bir hAle gelmişti. Bizans, brı eski müttefik
ve komşularından artık bir yardım bekleyemezdi. Dahası, başka hiç
bir devlete karşı çıkmağa takati olmıyan Bizans'rn, Bulgaristan'ırı bu
zaif durumundan fayda|anarak bir ara, Bulgarların bir müddet önce
elegeçirdikleri Karadenizdeki liman şehri Anchialos'ıı onlardan geri
almayı başardığı da görülecekti (1364). V.Ioannes'in'italyan deniz
devletleri ile yaptığı müzakereler neticesiz kalmıştrr. Bu sıkışık du-
rumda Türklere karşı yardım sağlamak izere, Bizans'rn bundan önce
de bir kaç defa başvurduğu Kiiiscleri lıirleştirme deııemesinde bulun-
maktan başka çare kalmamıştı. Kiliselerin birleştirilmesi Papalık yö-
nünden ezeli bir amaç olduğu için, Bizans İmparatorları içeridc veya
dışarıda güçlüklerle karşılaştıklarr her defasrnda, bunu bir koz olarak
kullanmayı Adet edinmişlerdi ve bundaır sonra da bu yola çok kere
başvurululacaktı. Son defa III.Andronikos, daha sonra imperatoriçe
Anna ve nihayet Ioanıles Kantakuzenos bunu denemişlerse de, bir
netice alrnamamı'ştı. Fakat V. Ioannes, son kurtuluş çaresi olarak
gördüğü UNioN problemine büvük bir ciddiyetle sarılmakta, 15
Aralık 1355 de Avignon'daki Papaya gönderdiği bir name il:, Papa-
hğın yapacağı askeri yardım karşılığı.nda önce kendisiniır ve altı ay
içinde de Bizans halkırun I(atolik mezhebinc gireceklerini vaat ile
güvence olarak 4_5 yaşındaki küçük oglu Manuel'i Papalık saıa}ına
rehine olarak göndermeği ve vaadlerini yerine getiremediği takdirde
tahtrnden ferağat edeceğini ileri sürmekte idi. Bu zamana kadar hiç
bir İmparatorun yapmadığı ve imparatorluk itibarını çok zedeliyen
bu teklifin, Papalık taraflndan ciddiye alınmadığl anlaşılınaktadır.
Önce, Papanrn istenilen yardımr yapacak durumda olmaması, diğer
taıaftan da V.Ioaınes'in din adamlarrırr böyle bir tutuma ikna ed"--
memesi yüzündeıı bu girişim de başarısızlığa uğramakta ve bir kaç yıl
ertelenmektedir. Bundanbaşka, Bizans'ta Kiliseleı: Birliğinc karşı olaıı-
larrn çok kuvvetli oldukları anlaşılmaktadıı. Aslında Bizaırs'ta, baş-
larında Iıatip ve ölim Demetrios Kydones'in bulunduğu hatırı sayrlır
bir Union taraftar mevcut idise de, ruhanilerin çoğunluğu ile halkın
büyük bir krsmı Ortodoksiye bağlı bulunduktan başka, Patrik Kal-

66
likstrıs'un da I(ilise hukukuırun en sadık koruyucusu olarak ortaya
çıktığı görüIüyor.
Sultan Murad ile alçaltlcı bir muahede imza|amak zorunda ka-
lan V. Ioannes, bir kaç yıl sonra yenideır Papalığa başvurmakta ve
bu defa Papalığın Türklere karşı bir Haçlı seferi hazır|amağa karar
verdiği görülmektedir. Kıbrıs Kralı Pierre ile Savoie Prensi Amddde'
nin denizden, Macar Kralı Büyük Lajos'un da karadan osmanll
arazisine taarrğz etmeleri planlanan-bu sefer, Krbrrs Kralrnın gel-
memesi yüzünden yapı|amaz. Bunun üzerine şahsen Macar Kralı
Büyük Lajos'a giderek yardrm dilenmek üzere yola çıkan V.Ioannes,
burada da bir netice elde edemez. 7,ita Macar Kralr da, her şeyden
önce mezhep değişikliğinde israr ediyor, hatta daha ileri giderek
İmparatorun Katolik mezhebi akidelerine göre yeniden vaftiz edil_
meii gerektiğini ileri sürüyordu. Bir Bizans imparatorunun Batının
yardımınr istemek üzere yaptrğı bu ilk seyahat, yalnız başarısrzlıkla
sorra .rm.kle kalmıyor, memleketine dönen imparator, Bulgar Kralı
Şişman tarafından arzisinden geçiş müsaadesi verilmediği
için yolu-
rra de'Vam edemiyerek, Macarların işgali altrnda bulunan Vidin'de
beklemek zorunda kalıyordu. Bu hödisede, babasr ile arasr bozuk olan
ve bir Bulgar Prensesi ile evli bulunan büyük oğlu Andronikos'un
parmağı olduğu sanılmaktadır. Nitekim, Andronikos babasrnr kur'
tur-uk için bir teşebbüste bulunmamrş, or'].un yerine (V.Ioannes'in
annesi Maria bir Savoie Prensesi olduğundan), kuzeni Savoies Prensi
VI.Amddde, kıiçtik bir filoiıun başında doğuya gelerek İmparatoru bu
güç durtımundan kurtarmrştır. Amddde bu münasebetle, 1366 yaz|n'
du'Birurr, sularrna giriyor ve ilk iş olarak ta Türklerin elinden Geli-
bolu'yu geri alıyor, oradan Bulgaristan üzerine giderek 1366 soırun_
da Bulgai Çarı Şişman'dan, V. Ioannes'i serbest brrakmasınr sağlıyor-
du. Amddde buırunla da yetinmiyerek Bulgarlarr Karadeniz kryısın-
daki Mesembria ve Sozopolis (İşbol) gibi kaleleri Bizans'a terket-
meğe zorluyordu. Am6d€e, bu hareketleri cümlesinden olarak Marma_
ra denizi kıylsında bulunan bir kaç Türk kalesine de saldırmış ve
buralarda hasarlara sebebolmuştur.
Bu hAdise Papalık ile Bizans imparatorunu biribirine yaklaştır-
mayı hedef edinmiş bulunuyor ve Am6d6e Savoie da, Türklere karşı
Bizans'a yardım etmek için Kiliselerin birleştirilmesinin şart olduğunu
düşünüyordu. onun arzusu üzerine İstanbul'da Papa elçisi Paulus
ile Bizans'ın devlet ve kilise ileri gelenlerinin katıldığ toplantıda
Union problemi müzakere edilir. Toplantıyı idare eden eski İmpa-
67
rator Ioannes Kantakuzenos, büttın müzpkereler boyunca kuvvetli
şahsiyeti ile herkesi İstanbul'da bir konsil
toplanmasına iknaa çalıştı
ir" d", bu teklif Papa tarafindan kabul edilnıedi. Papa, çoktan beri
mezhep değiştirmeğe hazır olduğunu bildiren İmparatoı ile şahsen
buluşmayı iei.ih eiti. Papanln askeri ve diplomatik sahada sarfcttiği
btiytık faaliyetin sonrndi, sad.ece iki Kilisenin birleştirilmesi ümidi
kalıyordu. LAkin, İstanbui'da Türklere karşı koymak hususunda iki
uy.i fiı.i. çarpışmakta idi. İmparator Ve çevresi, bir Haçlı seferinden
başka bir selömet ümidi görmemekte, Patrik Filotoes ile rahibler ise,
Ttirkıere karşı bütün ortodokslarıır birlcştirileceği bir cephc olrıştur_
mayr tavsiye etmek idiler'
_'Mezhep
V. Ioannes,in Batı Seyahati ve Değiştirrnesi
(136e-13.71)

V.Ioaruıeş Papanın da arzusu üzerine, Kiliseler Birliğini gerçek-


}eşfıimek maksadiyle Papanın ayağrna gitmeğe karar verdi. 1369
Nisanında Istanbui'dan ayrılarak 7 AğuStoS'ta İta1ya'ya çrktı ve Na-
poli üzerinden Roma',ya vardl. İmparator ile devlet ileri gelenlerin-
den bir lçısmr ve bunlar arasrnda mahrem müşaviri, devrin en ta-
n1nmrş ilim adamı Demetrios Kydones
ye imparatorun eniştesi Ce_
nova,li korsan Francesco Gattilusio ve başkaları bulunmaslna karşı_
lık, ruhanilerden kimse gelmemişti. Kantekuzeıüos'un israrla üzerin_
de durduğu istanbul'da bir konsil toplanmasr fikrinin reddedilmesin'
den sonru Bizans Kilisesi, Papanın arzu|aflna karşı çekingeıı bir
tavır_
takındı. imparatorun Roma'da baba mezhebine lıiyanet ettiği bir
srrada İstantuı'da Kantakuzenos'un Patrik dostu Filoteos, ortodoks
birliğini pekiştirme çabaları içinde bulunuyor, Rus, Güney İslav,
Srri}. 'n" ı'liff kiliselerine gönderdiği namelerle sadakat ve birlik
tavsiye ediyor ve onlarr Uıriona karşı teşvik ediyordu. V. Ioannes,
-dkimde'
ıg Roma'da dört Kardinal'in huzurunda mezhep değ\tir-
diğini resmen kabul ediyor ve 2l Ekimde-de Papa tarafindan Saint
Piirre ki1isesinde büyük bir merasim ile karşılanıyordu. Imparator,
tamamiyle Lötin Kiiisesine teslim olmuştu. Lxkin bütün bu işlem im-
paratorun şahsına ait olmaktan daha ileriye gidemiyecekti. zira İki
Kilise arasındaki anlaşmazlıklara en ufak bir çözüm getirilememiş_
ti. Seyahatin siyasİ neticesi de olumsuzdu' Zira,- bu birleşme so_
nu.rda Papanın Türklere karşr vaadettiği Haçlı seferi tertibi de ger_
gayretleri boşa çıkaımakta idi.
çekleşemedi. Bizans Kilisesi bütün bu
irrrr_ rağmen Papa, Hristiyanları Türklere karşr mücadeleye davet

68
etmekten geri kalmadı. Macar Kralı Bizans'rn davasına karşı il-
gisizliğini sürdürüyordu. Sadece Venedik, Türklerin ilerlemesinin
boğudaki menfaatlerini tehdit ettiğini düşünerek, LAtin Imparator-
luğunrı canlandlrma iddiasında[ Vazgeçerek Türklere karşı ortak ha-
rekette bulunmayr kabul ediyordu.

V.Ioannes, Roma'da gerektiğinden fazla kalmış ve Venedik ile


olan ilişkilerini de yüzüstü brrakmıştı. İmpar_ator, Roma'da iken Ve-
nediklilere olaıı borcunu ödiyeceğini ve yeni bir anlaşma yapacağını
açıklıyan bir ahitnam e imzalamış, fakat daha sonra vaadlerini rınut-
muştu. Annesi. otuz yıl önce Venediklilerden borç para almış ve bu-
na karşılık olmak üzere saraya ait mücevherleri rehin bırakmıştı.
Şimdi bu borçlar 35 bin f)ukayı bul'uyor ve bundan başka 1352 den
beri Bozcaadavı Venediklilere devredebileceğine söz vermiş bulu_
nuyordu. Üstelik, birçok ümit ile bağlandığı hölde Türklere karşr
Papalıktan elde edemediği yardımı, Venediklilerden alabileceğini
düşünmekte idi. Fakat Venedikliler, önce alacaklarını sağlama bağ_
lamayı istiyorlardı. l369 sonunda Venedik'e giden Ioannes, burada
l37i baharrna kadar kalacaktı. V.Ioannes, Venedik'te ilk iş olarak
Türklere karşı bir yardım aramayl değil, likin İtalya'da uzun süren
ikameti ve Roma'daki savurganlığı yüzündeır para srkıntısına düş-
tüğünden borç para istemeği denedi. Venediklileri müzakereye zor-
lıyabilmek için onlara Bozcaad'ayı terkedeceğini bildirmiş, Venedik'
te uzun süre kalması. ise yeni harcamalara yol açmıştı. Sonunda,
Bozcaadayı Venediklilere terketmesi karşılığında, rehinde bulunan
mücevherierin geri verilmesi, imparatoru memleketine götürecek
küçük bir filonun sağlanması ve 25 bin Duka peşin para ödenmesi
suretiyle anlaşmaya varrldı. Ioannes'e 4000 Duka da avans veri|e-
cekti (Nisa" iszi;. Bu anlaşmadan sonra Bozcaad?nrn Vencdikli-
lere teslimi gerekiyordu. Fakat, babasrnın yerine İstanbul'da ona
vekfllet eden V.Ioannes'in büyük oğlu Andronikos, Bozcaadayr Ve-
nediklilere teslim etmeği reddetti, bu suretle İnlparator için oldukça
yiz kızartıcı. lrAdiseler başlamakta idi. Parası olmadığı için memle-
iretine dönenıiyor ve Venedik'e olan borçlarınr ödeyemiyordu. İs_
tanbul da bıraktığr oğlu Andronikos, babasrnr bu güç durumdan kur_
tarmak için hiç bir gayret göstermedi. LAkin, İmparatorun İtalya
seyahatinde n az önce SelAnik valisi tayin ettiği ikinci oğlu Manuel,
btıytık annesi Maria nrı da yardımı ile gereken parayı tedarik ederek
babasını bu güç durumdan kurtardr. İmparator, iki yıldan fazla sü-
ren bir ayrılıktan sonra başşehrine dönüVor Ve herhalde, Türxlere

69
karşı Kiliseleri birleştirerek Batınrn yardımını aramantn hayal ol-
duğunu, acl tecrübelerden sonra öğrenmiş bulrınuyordu.

Trakya'nın başlıca kalelerini ve Edirne'yi elegeçiren Sultan


Murad, yeniden fethedilen arazide devletin teşkilAtını kurmak, dev-
lete iktisadi, askerİ ve idari yönlerden nizar'.rl vermek gayesiyle bu
sırada fetihlere ara vermiş görünüyor ve bu durgunluk devri, Bizans
halkına nefes alma firsatrnr bahşediyor. Fakat, gerek Doğudan gerek-
se Batıdan beklediği yardımı göremediğinden Bizans, osmanlrlar
karşrsrnda temamiyle yalnız ve yardımsız bir hAle düşmüştür. Üste-
lik İmparator, Bizans halkr nazarrnda eskisinden daha sevimsiz biı
höle gelmiştir: Batrya ortodoks olarak gitmiş, Katolik olarak dön-
müştür. Bu yüzden halkın büyük bir kısmı ile Kilise kendisini soğuk
karşılamıştır. Sultan Murad, az önce elinden alrnan Gelibolu'ya is-
tediği anda sahibobalilirdi, fakat bunun için acele etmedi. İ*pa.a-
tor, Batrdan döndükten sonra eskisinden daha fakirlemiş, üstelik ye-
rine- getiremi1-.eceği bir meselede yemin ederek kendini bağlamıştı.
fu sebeblerden dolayı da gittikçe kuwetlenen Sultan Murad ile olan
dostlı'ıkları bozuldu. İmparaıor için artı-k, Sultan Murad'a tibi ola-
rak haraç ödemek ve ömrünü sükünetle geçirmekten başka ç,kar yol
kalmamrştı. Buna rağmen, 1373 de Batıya gönderdiği Ioannes Las-
karis adlı elçi aracılığ ile, Batr hükümdarlarından yardım aradr, fa-
kat başaramayrnca Murad'ı metbuu olarak tanrdl, onun ordusunda
yardımcr kur,ııetlerle hizmet etmeği ve oğlu Manuel'i Sultan Murad'
ln Saray]na rehine olarak göndermeği kabul etti. V.Ioannes, Sultan
Murad ile vardığr son anlaşmadan önce, Papa Grdgoire'dan da yar-
dım istemiş ve devletinin tehlike içinde olduğunu anlatmış, likin
aldığı cevap, milletini Katolik Kilisesine bağlamayı kabul ettiği tak-
dirde, Bizans'r kurtaracağınl söylemek olmuşttı. ı37B de esaretteki
Aaignon'dan Roma'2a dönen Papanın uefat. etmesi, Papaya bir halef
seçme hususunda şizmanın meydana gelmesine sebebolmuştrı. Bu
durum, Balkanlarda Türk fetihlerini kolaylaştıracak A.millerden bir
yenisini eklemekte idi.
Sultan Murad, Trakya'daki osmanlı arazisini emniyet altrnda
bulundurabilmek için, bilhassa Fitibe ile Edirn-'ııin güvenliği yö_
nünden Balkan sıra dağlarına kadar Bulgaristan'ın elegeqirilmesi
gerektiğine inanryordu. 1362 ve 1363 yıllarında Nlurad, Bulgarlarin
mukavemeti ile karşılaştı. LAkin. 1365 de Bulgar Çarı Alaexandr'
rn, arkasında üç viris blrakarak ölüııü, Türklerin Bulgaristan'daki
emellerine yardlm edecekti. Tuna ile Rodop dağlau arasrnda ızarran

70
Orta ve Güne,* Bulgaristan lovan Şişman'a kalmıştr, merkezi Tır-
nova idi. Batı Bulgaristan ile Vardar vadisi Stratzimir'e düşüyordu,
bunun merkezi Vidin idi. Doğu Makedonya'nın Bulgarların elinde
kalaır ve merkezi Ktistendil olan krsmr, Konstantin adında bağımsız
bir Bulgar Prensinin elinde bulunuyor, Doburca ile Yukarı I(arade-
niz sahilleri, Dobrotiç'iır mülklerini oluşturuyor ve burada Bulgarlar
Kumanlar ve Alanlar karışık olarak yaşıyorlardı. Alexandr'ın oğul_
lannrn birleşememesi, Bulgaristan'ın taliini tehlikeye sürüklemek-
ıe idi. Babasınln mirasından en büyük payın Şişman'rn eline geçmiş
bulunması, Sıratzimiri Şişman aleyhine Murad ile birleşmeğe ka_
dar götürdü. Fakat tam bu sırada, Doğu Avrupa'da Katolik Kilise-
sinin şampiyonu rolünü üstlenen Macar Kralı Büyük Lajos'un Vidin'
i zaptederek Stratzimir'i hapse atması, hAdiselerin akrşını değiştirdi.
Macar Kralı, zaptedilen arazi izerinde I(atolik misyoneler gönde-
rerek halkı Roma Kilisesine bağlanmaya zorluyor, hatta çok kete
işkencelere kadar Varan kötü davranışlarda bulunuyordu. Bulgar-
larla Macar]ar arasındaki münasebetler, her iki tarafin şiddete baş-
vurmaları ile alevlenmekte gecikmedi. Zulme uğrıyan Batı Bulga-
ristan halkı, Macar hAkimiyetinden kurtulmak için herşeye ran o|^-
cak mertebeye ulaştı. Frank ve N4acar taarrızLarı yüzünden, ken-
dilerine zulüm ve şiddetle muamele eden bu dindanşlarına Türkleri
tercih eder oldular. Az önce Amcdde Sovoie tarafindan zaptedilerek
Greklere terkedilen ve Burgaz limanrna hAkim bir yerdeki Sozopolis
(İşbol), 1369 civarında l\4urad'rn eline geçti ve Bulgarlar, daha son'
ra Trakyanın birçok yeriııden kovuldular.

osııanlı'ların Balkan Fetihleri ve Bunun Bizans'taki


Akisleri
Bizans'rn ve Güney islavlarının gittikçe kuwetlenen osmanlı
devletinden korkmakta ne kadar haklı olduklarrnı, aZ Sonra vı-ıku_
bulan hidiseler dogrulayacaktı. Daha İmparator V.Ioannes, Batıda
Türklere karşı yardrm aramak için çabaladığı bir sırada, Doğuda
Patrik Filoteos, onun girişimlerini neticesiz bırakmak, Ortodoks Kili-
selerini birleştirerek hem Türklere Ve hem de Papalığa karşı bir cephe
meydana getirmek üzere gayretler sarfetmişse de, bir netice elde ede_
memişti. Bunun sebebi, bu bölgede hüküm süren iç karışıklıklar ve
ortak düşmana karşr birleşme şuurunun yokluğıı idi. Bulgaristan' az
önce açıklandığr üzere, Alexandr]ın oğullarr arasındaki ihtilaflar yü_
zünden birliğini kaybetmişti. Türk fetihlerinin ağrlığını bu sıralar_

7L
da artık en ziyade hisseden Sırbistan ise, birçok feodal
Beyin hükıım
sürdüğü, yrkrcı ve kanlı iç savaşlara sahne olmuş
bir devletti. Şişman,
l37l baharında durumun ağırlığnı ve Türk teırıiı.esinın gittıLç"
urt-
tığını bildirerek Makedonya'da hüküm süren Sırp Beyleiinden
' dım istedi. Zira artık-Türkler, yar-
Tuna kıyılarrna Ve üıaı"'ı.rpı arına
dar sokulmuşlardı. Makedonya'daki 3ırp arazisi de Türklerin ka-
teh_
didi altına girmişti. Stefan Duşan zamanında, Serez,den
Tuna neh-
rine kadar ıranu, sahanrn idaresini yürüten Dalmaçya,lı
iki kardeş
Uglyeşa ile Vukaşin, Stefan D,rşan'ın ölümünden
sonra bu sahaları
gaspederek bağımsız hareket etmeğe başlamış
u" ügıy.şu kendini
Kral ilönetmişti. Türkler önünde ienııteıl uır. arr,riru dtıştıığtıntı
göıen Uglyeşa, Bizans,a başvurarak müşterek düşmana
karşı be-
raber hareket edilmesi zaman,nln geldiğini hatırlattı.
Bunu sağlamak
için de, Stefan Duşan zamanında ilAnejilen muhtar
Sırp Kilisesi da-
:u"Ti?" vazgeçileceğini ve kendi hökimiyeti brılgesi'ndc_İstanbul
Patrikliğini tanıyacağInı bilclirdi. Fakat, kardeşi v,ituşıria.n
başka
Hristiyan Prenslerden ona katılan olmadı. oiarsunda
Sırplardan
başka Macarlar ve O]ahlar da bulunuyordu. İki
u;ao*, Jarıa' iı"
üzerine yürüdü. LAkin ordularinııı Edirne il"
.Edı1ne_
hudut kasabası Svilengrad arasındaki şi*dikiB"ig;;
ÇİRMEN,d" M"Jl ;hrini geç_
tiği bir sırada, daha az sayıdaki Tıırkierin Ani bir
g".. bur;nına uğ-
1ad!1r, 26 Eylıl l37l de vukubulan bu çarpışma esnasrnda Uglyeşa
ile Vukaşin öldürüldü ve orduları Türkler tarafindan imha edildi.
Böylece Balkanlarda o sırada Türklere karşı
koyabıı"."gi iki
hükümdar yok olmuştu. ';"rlanSııp
yenilgiden s9l-ıra Makedonya,daki
_Bu
arazisi-bağmsızlrğınr kaybediyor ve mahallin srrp ı.yüi-* ırrrıu,
a_rasrnda Uglyeşa'nın oğlu ve Slrp halk
şarkılarının ı.rır.r-r, Marko
Kralyeviç, Türk Padişahına tabiiyeti kabul ederek
oru uÇ Vjrme-
ğe ve seferlerinde kuwetleriyle beraber katılmağa ,or. iluyordr.
Grekler, bu sefer esnasında Sirplara yardımcı
oım"adıktan başka on-
ların yenilgilerinden fayd'alanarat Serez ve civarrnr
ele geçiriyor ve
|yraya İmparatorun'oğlu Manuel Despot tayin ediliyordu (Kasım
137l). Bu muharebeden az sollf?: Sofya'ya
dog., iı.rı;y;; Türklere
karşr Sırplarla ittifak ederek_ karş koymay,
derly"n Şişman da, İsker
vadisinde Samakov'da ağır bir yeniığiye uğradı
kederek
ve memleketini ter-
l"9:p dağlarrrun yıiksek tifı"rı.r" kaçmağa -..n* oıar.
açrlmıştı; lökin'Mrrud, büyük bir stratejik se-
İ,:firrr:T-Y:rad'a
zışte UstrumÇa Ve Vardar vadilerini emniyete
almadan ileriemeği
denemedi' 137l_1372-d'e, Kavala, Sere, v.
Drama uuy..iai, ıı"
Ewenoz Paşalar tarafından işgaıejiıir, Drama
ve Serez,ih Tüık ko_
lonileri tarafından iskAnına bişlarrrr. '
n.,
1371 Çirmen zaferi, osmanlıların 1453 den önce Balkanlarda kazan'
dıhları en bt!ıuk ue neticeleri bakımındaıı eıı mühim başarılardan hiri idi. Bıı
muharebeye katılmamış olmasrna ragmcn Bizans, bu hAdisenin sebe-
bolduğu neticeler dolayısiyle iliklerine kadar sarsılmıştır. Bu olay_
dur, ,irrru Bulgaristan bağımszlığlnı kaybediyor ve Sult1n Murad
|372 de Sırbistin'ın mühim bir kısmınr elegeçiriyordu. Murad, Ste-
fan Duşan'rn Makedonya imparatorluğunu- kendini faz|a zoillama'
dan yıkmıştı. Türkler bundan sonra Vardar vadisinde ilerliyor, eski
Sırbistan'ı ve Arnaıırtluğun bir kısmını zaptederek Adriyatik'e ka_
dar çıkıyorlardı. Çirmeır muharebesinden az sonra Bizans, osmanlı
Padiiahinın töbii tir devlet hAline geliyor, ona yıllık vergi vermeği
ve seferlerinde kendi kuvvetleriy|e katılmayı kabu| ediyordtı. Bıı
suretle osmanlıların Avrupa yakasında yerleşmelerinden henüz 20
yıl geçmeden Bizans ve Bulgaristan Türklerin vassalleri hAline geli-
iorü.. 1373 !ıaharında İmparator V.Ioannes, vassallik lrizmetini ye-
,ine getir*ek üzere Padişihın Anadolu'daki seferlerine katrlmakta
idi. Babasının bu Anadolu seferine katıldığı bir sırada ona vekölet
eden büyük oğlu Andronikos, Sultan Murad'rn Rumeli kuvvetlerinin
başında bırakiığı oğlu Savcı ile anlaşıp babalarını devirmek ve ik_
tidarı elegeçirrnek üzerc bir komplo düzenlemişlerdir. 1373 Mayı-
sında vukrrbulduğu anlaşılan isyan, Sultan Murad'tarafindan Istan-
bul,dan 40 kilometre mesafedeki Terkos civarrnda çok çabuk ve şid_
detle bastırılır. Orduları. tarafindan terkedilen iki Prens, Dimetoka'
ya sığınmış ve sonunda teslim olmak zorunda kalmışlardır. oğlu
Surr.irr'., önce gözierini oyduran Ve Sonra bir rivayete göre onu ida-
meden Murad, Ioannes'in de oğluna aynl cezayl ı'ermesini emreder'
Bu emre uymaktan başka çaresi olmayan Ioannes, \{urad'rn afzusu-
nu yerine getirmiş, lAkin oğlu Andronikos ile'torunu Ioannes'e karşr
girişilen kö"r etme_işlemi şiddetli olmadığı için Andronikos bu hA.di-
*""d., ,orr* ancak tir gr;zünü kaybetmiş, oğlunun gözleri ise iyileş-
miştir. Hapse atılan ,,i tuhtu Veraset hakkından mahrum edilen
AndronikoJun yerine loannes'in diğer oğlu . Manuel getirilmiş ve
Manuel 25 Bylül ı9ıg ae merasimle Ortak İmparator ilAnedilmiş-
tir.

Andronikos ve ailesi 1376 yıIına kadar Limni adasrnda hapsite


tutulur. Fakat, bu srralarda meydana gelen hxdiseler durumu altüst
etmektedir. V.Ioannes, Venedik'e olan ve ödiyemediği borçlar karşı_
lığında onlara Bozcaadayı vermeği vaadetmişti. V. Ioannes'in sözü_
nü tutmamasr üzerine, Venedik bir filosunu Bozcaadaya gönderdi

t.)
ve Ioaıınes'i vaadini yerine getirmeğe zofladı' Boğaz|at bakımrırdan
son derece mülrim bir mevkide bulunan bu adanın Vencdik,e veril_
ınesine hiddetlenen Cenovalılar, Sultan Murad ile de işbirliği y"'pa-
rak IV.Andronikos'un hapisten kaçmasına vardım ettiler. ız egrs-
tos I376 da, bir aydan fazla süren bir muhasaradan sonra istanbul,rı
elegeçiren lV.Andronikos, Bozcaadayı Cenovalılara veriyor ve İs-
tanbul'da bulunan bütün Venedik]ileri lıapse attrrıyor ve Gelibolu,
yu da Türklere iade ediyordu. Fakat Bozcaad,anın Cenovalılara kar-
şr koyması üzerine lV.Andronikos i]e Cenovalrların müşterek bir se-
fer yapmalarrna lüzum hasıl olmuştur. IV.Andronikos İstanbul,da
üç yıla yakın (1376-1379) hııküm sürdü. Sonunda Venediklilerin
yardımiyle hapisten kurtulmağa muvaffak ola.n V.Ioannes ile oğlu
Manuel, 1379 Temmuzu başında tekrar İstanbul'a girdiler ve Sul-
tan Murad'ın muvafakatini aldrktaır sonra imparatorluk tahtına
çıktılar. Türk Padişahlna vergi vermeği ve seferlerinde ona kuwet-
leriyle yardım etmeği kabul ediyorlarclı. Andronikos'uır zalimanc
idaresinden sol]Ta, şehir halkının Ioannes ile Manuel'i tercih ettik-
leri anlaşrlmakla beraber, bu sıralarda Bizans tahtrnı elde bulundu-
rabilmek için ancak, dış güçlerin menlaatlerine uygun olarak hareket
etmek esastı. Artık Doğuda menfaatleri bulunan Cenova ve Venedik
gibi iki İtalyan devleti ile osmanlr devleti, Bizans tahtrnın talii üze-
rinde söz sahibi idiler. Bu hAdiseler esnasınd a Galata,ya sığınan
IV.Andronikos, adamları taraflndan da terkedildiğinden yalnız kal-
mış Ve sonunda babasının ve Padişahın muvalakatiyle kendisine Si_
livri verilmiştir ki IV.Andronikos l3B5 dc vukubulan ölümüne ka-
dar orada yaşamıştrr.

Bizaırs sarayı, ve]iaht Manuel aracılığr ile her yıl 30 bin Duka
osmanlı Padişahına gönderiyoı ve ihtiyaç hAlinde l2 bin ki-
'ergiyi
şi kadar t,tan yaya ve atlıyı da yine Manuel idaresinde osmanlı_
]arın seferlerine yolluyordu. Bozcaada için Venedik ile Cenova ara- --
sındaki muharebe, her iki tarafın bitap bir hAle gelmesine kadar
şid-
detle sürüp gitmiş ve bir netice elde edmeyince B Ağustos 1381 de
Torino sulhü imzalamağa mecbur olmuşlardrr. Bu sulh hükümle_
rine göre ada ne Venedik'e ve ne de Cenova'Va ait olacak, surlarr yr-
kılacak, hallu başka bir yere nakledilecek ve bu suretle boşaltılan
ada, Savoie Prensinin görevlendireceği bir kumandan idaresinde bu_
lunacaktr. Fakat, aslında Bizans'a ait bulunan bu mühim acla üzerin-
deki pazarlıklar esnasında, Bizans hiç söz sahibi olmuyor ve ona bir
şey sorulmuyordu.

74
ff

V.Ioannes'in başşehre gelerek yerleşmcsinedn sonra Andronikos


İmparatorluktan vazgeçmiş ve Sultan Muracl da kendisini destekle-
mediğinden İstanbul'u terketmişti. Az sonra Cenova'lıların israr-
larr üzerinc babası ile barışan Andronikos'a Marmara sahilind. Si-
livri, Ereğli, Tekirdağı ve Panidos has olarak verilir. Bununla da
kalmıyarak imparator, IV.Andronikos ile oğlu Vll.Ioannes'in taht
üzrindeki haklarrnı tanıınağa mecbur olur. Bu yüzden, İmparator-
luk ailesinde tahta veraset meselesi etrafinda yeniden bir huzursuz-
luk ortaya çıktı ise de, l3B2 Kasımında problem hukuki bir statüye
bağlandı. Fakat artık imparatorluk, lranedan üyeleri arasında bölün-
dü ve V.Ioannes İstanbul'da hüküm sürerken, büyük oğlu Androni-
kos babasından çok Sultan Murad'a bağlı olarak \4armara sahiliırde
hAkim bulunuyordu. Veliaht Manuel, eski hAkimiyet dairesi olan SelA-
nik ve civarrnı idare ediyor, imparatorun üçüncü oğtu I. Theodoroş
ise, l3B2 den beri More yarrmadasrnın hAkimi bulunuyordu. Bu
devrede İmparatorluğun biricik başarrsr Peloponez'i Kaıı.takuzen'
lerin elinden geri alabilmek olmuştu. I. Theodoros (l382-1406), l3B2
de More Despotu tayin edildikten sonra, orada karşılaştığı güçlük-
leri bertaraf edebilmek gayesiyle Türk Padişahınrn vassali oluyor
ve oradaki iç ve dış düşmanlarrna karşı bu durtımundan faydalanryor,
mahallin aristokrasisini sindirmeğe muvaffak oluyor ve komşu LA-
tin Prenslikleri ile yaptığı mücadelelerle Bizans'rn Peloponez'deki
durumunu hatrrı sayılrr derecede kuwetlendiriyordu. Buna karşılrk,
Bizans'ın merkezindeki durum son derece kararsrz olmakla kalmıya-
rak her gün daha kötüye gitmekte idi. Dış düşmanların tazyiki gittik-
çe artıyor ve İmparator ile büyük oğlu araslndaki sadece zöhiri kur-
taran sulh da durumu ağırlaştırıyordu. Nitekim, Andronikos az son_
ra silAha sarrlıyor ve Silivri ile istanbul arasrndaki bir kaleyi ele ge-
çirmeğe yelteniyor ve V.Ioannes, ancak şiddetli bir muharebeden
sonra kendisine engel olabiliyordu ki bu hAdiseden kısa bir Zamarl
sonra IV.Andronikos vefat etmektedir (1385).
Bizans'rrr iç kavgalarrndan ustalıkla faydalanmasını bilen Sul_
tan Murad, biribiriyle mücadele eden taraflarr günün ica}ılarına
göre bazen birini ve bazen cliğerini desteklemek suretiyle istediği
gibi kullanmakta idi. Bu devrin başta gelen ilim adamlarrndan De-
metrios Kydones, 1378 de yazdığı bir mektupta, şehrin surları dr-
şındaki herkesin Türklere boyun eğdiğini, şehrin içindekilerin ise
sefaletiıı ve ayaklanmalarrn esiri bulunduğunu kaydetmek suretiyle
Bizans'rn içinde bulunduğu durumu çok iyi ifade ediyordu. Artık
Hristiyan Aleminde, Türklere karşı ko;ıabilecek güçte bir hüküm-
75
dara güçtü. İtalyan devletleri, Papanın tehditlerine rağ_
-rastlamak
men hem kendi aralarrnda mücadele ediyor ,,, h.- de her biri
ayi'ı
ayı'ı, Türklerle ittifak kurmayı kendi menfaatlerine daha uygrın
gö_
riiyorlardı. Nitekim Cenova 1385 cle, Venedikde 13BBde .Iürkierle
ittifak imza|amakta idi. 1386 da Ceno'a ile jmzalad,ğ,
V.Ioannes, Sultan Muracl ı,c Türkler dışında herkese kirşı-.,ahedeJe
Cenova,yı
savunacağını vaadediyordu.
Bu sıralarda, SelAnik valisi bulunaıı r.eliaht Manuel,in beklen-
medik lıir hareketi, hem imparator babasrnı huzursuz edecek hem
de Türkleri kızdıracaktı. imparatorluğun Makedonya,da SelAnik,
ten sonla Grek halkının cn yoğun olarak yaşadığı Serez,in, bir müd-
det önce osmanlrlar tarafindan ele geçirildigi bilinmekt"dir. Daha
Selönik valiliğinin ilk yıllar:nda Manuel, Seriz,de Osmanlılar a kar-
şı lralkı kışkırtıyor ve .soylularla anlaşarak kalecieki Türk garnizonu-
nu yokediyordu. Bu olayı habtr alan Sultan Murad, Hayieddin Pa_
şayı büyük bir ordu_ile Serez üzerine gönderdi fesada karışun Rum-
'e
Lar cezalandıırldı. Bununla da kalmıyarak Makeclonyu,nrn başşehri
SelAnik, muhasara altrna alrndı. Maıuel'in, sebebi ve planr iyi anla_
şılamayan bu hareketi, vassali bulunduğu Türk eÇenjisine karşı iş_
lenmiş düşüncesizce bir davranıştr; zira her bakımdan acınacak bir
hAlde bıılunan imparator babasrnın durumunu güçleştirmekte idi.
Ş:lİ1, ıihAi olarak. Türklerin hökimiyeti altına-aiındı (l9 Eylül
l3B3). \ıluhasara edilen SelAnik, deniz tarafindan
çevrilemediği için
üç yıla yakın karşı koydu ve nihayet l3B7 Nisanlnda Türklerin eline
geçti. Bu olaylar sebebiyle Sultan Murad'rn gazabını üzerine
çeken
Manuel, SelAnik'ten kaçmağa mecbur oldu ve İstanbul,da babasına
sığndı. Lökin İmparator, Sultan Murad'dan korktuğu için öz oğlu-
nu yanrnda alıkoyamadı ve bunun üzerine Manuel Midil]i ad'asrna
gitti, fakat adaryn hAkimi de korkusundan konuğunu ağırlıyamadı.
Manuel çaresiz, sonunda Bursa'ya giderek Sultan Murad'ın ayak-
larına kapandı ve afvini cliledi. Fakat, İmparatorluğun ikinci bü_
yük şehrinin kaybedilmesi, İmparatorluk ailesi içinde üir huzursuzluk
konusu oldu. V.Ioannes, bu hAdisenin sorumlusrı saydığ oğlu Ma_
nuel'in üzerinden bütün srfatlarını geri almakla kalmıyarai< kendi_
sini Limni adasına sürgüne gönderdi. LAkin belki de Sultan Murad,
ln aTaya girmesiyle, 13BB yılı sonunda Manuel ile babasr barıştırıldı.
Bu hAdiseler sırasında osmanlrlar boş durnıuyor ve Balkan ya-
rrmadasrnın batısrnda fetihlerini sürdürüyorlardı. önce Vardar
vadisinin emniyet altına alrnmasr geıekiyordu. l3B0 de iştip zaptedil_

76
di ve lıu havali iskAn edildikten sonra. ]Vlarrastır hücum
ile ele geçi-
kuzey hududu
rildi ve ardrndan Prilep fetlredilerek imparatorluğun
Arnavutlara
bııraya kadar dryurr*i oldu. Bu son iki şehir, batıda
,r" glr.ya" Epir;lilere karşı girişilecek seferler için iyi bir
hareket
,'okiu*, iai. ıg_Bs de de orrı'yi zaptedeıı. Hayreddin Paşa, bir kısım
Arnavut Beylerinin daveti üzerine onlarrn iç ilrtilaflarına .karışryor
ve bu suretle osmanlı ordularr, tarihte ilk ciefa olarak Adriyatik
sa-

hillerine kadar ilerlemiş oluyorlardı'


BalkanlardaenmühimstratejikyerlerdenbiriolanSofya,nın
osmanlrlar
1385 de zaptedildiği anlaşılmaktadır' Sofya, daha önce
fakat alrnamamlştlr. 1386 da
tarafından bir kaç defa muirasara edilmiş
hücum ile
Sırbistan'rn anahtarı olan Niş fethedilir ve bu kalenin
Sırpların ana
alrnmasr icabetmiştir. Bu }ıidiselerden sonra osmanlılar,
parlak
topraklarına girmiş bulunuyorlardı ve Türklerin bu derece
zaferlerle Avrupa'da ilerledikleri bir srrada, ciali !1
mukavemetle
karşrlaşmamşıa,d,,.FakatartıkBalkanlardakihAdiselerinakışrnda,
halefleri
bir iop*u ,roktuu pek yakındı' Duşan İmparator1ug"1:"
,ru*rrrdu en kuwetlisi ,oy,lo., Lazar, Duşan'ln oğlu Çar
Uroş'un l371
Kuzey
de ölümünden sonra Sirp ;Kralına halef olarak seçilmiş ve
Aslında zaif.bir Prens
Sırbistan,da hAkimiyetini ianıtmayı başarmlştı.
kısmen de
o|an Lazar, yine de mahalli Beyleri kismen mağlubetmiş'
kendi üstünlüğünü tanrmaya zorlamıştl' Çirmen muharebesinden
doğusunda
Sonra, Stafan Duşan İ-parutorl"ğunun Vard'ar ırmağrnrn
kalan bölümü osmanhların eline geçmişti' Kavala' Dram1ve Serez
Drama ile
Hayreddin Paşa ve Evrenoz n'y tu'un'dan işgaledilmiş'
Serez'e Türk nüfusu yerleştirırek kiıis.ı., cami höline
getirilmişti'
1372d'eVardar,ıg"ç.,,o,."anlrlar,Sırbistan,Arnavutluk,Bosnave
alqırcılar Adri_
hatta Dalmuçyu aJgürına kadar ilerliyerek bir kisım
ederken Yukarı
yatik denizirr. ı.uau_, erişmişlerdi. Bu hödise1er Cereyan
Uroş'un ölümü ile
Sırbistan,cla Nemanya hrrr.dur'rrr'n drekt dalınrn,
T'azar, Çar
sona ermesi üzerine Sırp Krallarının lralefi olarak seçilen
veya l(ral ünvanını almağa Cesaret edememiş sadece KNAZ ünva_

nınr kullanmıştrr. Hödiselerin ülkesi aleyhinde g'ı]ş*'\l:.


olcluğunu
veSultanMurad',rnçokkuwetlendiğinigörerek,Preıısliğininemni-
yetini sağlamak -ok*udiyı" Sultan Murad ile sulh yapmak
suretiyle
ona tebi olmayı kabul etmek zorunda kalmrşfir' Nitekim' Sultan
.

Murad,ın 1387 de Karaman üzerine yaptığl seferde Slrp


yardımcr
gönderdiği Rum
kuwetleri de hazrr bulunuyor ve imparator Ioanrres'in
kıt,alarr ile Lazar'ın volladıgı Sırp askeri, bu muharebede Şehzade
Bayezid,in idaresinde b'*rJ ord.usunun sol kanadrnı oluşturmuşlardı'
qn
aa
Aıac|olu seferinden menlleketlerine dönen Srrplılar, osmanlr
menfaatleri uğrunda uzak ülkelerde katlandrklarr mahrumiyeti ve
gördtikleri kötü muamelcyi, bu neviden yeni bir .seferin kendilerini
ölüme sevketmekten farkslz olacağınr belirterek acı bir şekilde şikA-
yette bulundular. Bu şikAyetlerden de fayda|anarak özellikle Niş'in
işgalinden beri artan mcmnuniyetsizliği fırsat bilen Lazar, memle-
iJti"l osmanlı boyunduruğundan'kurtarmak üzere bir gayrctte hu-
lunmağa karar verdi. Bir osmanlı istilAsıııın çok yakın olduğunu his_
seden yukarr Sırbistan ve Bosna halkl da, o z,amarra kadar asla milli
bir reis saymadıkları Lazat etrafinda toplanmağa karar verdiler. Fa-
katLazal,ın Bosna Kralı Tvartko ile olan münasebetleri', durumunıı
güçleştirmekte idi. Nemanya hanedanının yan dalrndan bulunaı
Tvartko, Çirmen muharebesinden sonra Lazar'ııı seçilmesine karşr
olan Vukaşin,in oğulları ile diğer muhalifleri safında yeralmış, l377
de Bosna ve Sırbistan Kralr ünvanını alarak taç giymiş, hem Lazar'
daır ve hem de Macar Krah Lajos'tan müstakil olarak hAkimiyetini
genişletmek yolunrı tutmuştu. Macarlarrn Dalmaçya üzerindeki id-
dialarından clolayı Venedik, Tvartko'yu tutmakta idi. l3B2 de Ma-
car Kralı Lajos'un ölümünden sonra Tvartko, Hırvatistan'da ve
Dalmaçya'da lıAkimiyetini sür'atle genişletti. Bu suretle Tvartko'
,r., çok çabuk artan ve ilk bakışta Duşan imparatorluğunun yerini
a|acak gibi görünen, fakat kısa süren iktidarı, keıtdisini o zamaıki
Balkan ülkeleri arasrnda en kuvvetlisi höline getirdi. Lazar, eski Sır-
bistan İmparatorluğuna dalril bulunaır birçok araziyi hökimiyeti al-
tına almasrna gözyummak zorunda kaldı. Lazar, Bizans ile olan
münasebetlerin idaresinde de uysallık gösterdi ve Sırp Kilisesinin
bağımsızlık iddialarını, istanbul Patrikliğinin üstünlüğünü tanrmak
suretiyle 1375 de tatlıya bağladı. Tvartko, Dalmaçya sahili üzerinde
durumunu tahkim etmeğe aralıksrz devam etti. Likin, Niş'in osman-
hlar tarafindan zaptedilmesi onu, müşterek düşman karşrsında La-
zaı'a yaTd:1m etmeğe zorladı. Zira hAdiseler artık, Tvartko'nun da ka-
pısrnı çalmağa başlamıştı. Bir osmanlı ordusu, Vardar'ı geçerek Bos-
na'yı istilö etmek üzere ilerlemekte idi. Tvartko ve Lazar idaresin_
deki Sırp ve Boşnak ordusu' 13BB de Toplica vadisinde bulunan
PLoÇNIK,te osmanlı ordusu ile karşılaşmrş Ve brı muharebede
20 bin kişi olduğu tahmin edilen Türk ordusunun ancak beşte bi-
ri, ölümden veya' esaretten ZoT kurtulabilmiştir. Boşnaklar da
Vlatko Vukoviç idaresinde BILEÇEA da ve RUDNİK',te Osmanlı
ordularını dağıtmışlardır.

ıo
ÖzelliklePLoÇNiKZAFERİ,Balkanlarınbütünİslavlralkl se-
arasıncla büyük bir sevinç yarattlve büyük ümidlerin doğmasııra
eden Osmanlı zaferleri,
beJıoldu. Z\ra, otuzy,ı;"; beri aralıksı, d.rru*
FIeIe, ba-
ır, rrıı. urrr,rdu yilğınhk ve ümidsizlik meydana gttirmişti.
ğ,r.rı, *iıl.tl., olarui
osmanlı orclularrnda gördiıkleri.hizmetler kah_
soyluları'_ o Zamana
i.Ji.i ve alçaltrcr idi. Büttin bu sebelılerle Sırptoplandı. Bosna Kralr
i.;;;, gortilmemiş bir larzda Lazar'ııetrafında
başka küçük Ar_
Tvartko, Arnavut tr.yi G.o'g Kastriota ve daha
Bulgar Prens-
navut u" Srrp Beyleri, o'ma]'ı'ıura karşı birleşiler'
Türklere karşı müca_
leri de, ır4urad ile mevcut anlaşmalarr bozarak
Beyi de' Rumenlerin
dele için asker vereceklerini vaadettiler' Eflak
buharekçtidestekliyeceklerinibildirdi.SultanMurad,beklenmedikdüş-
karşı birleşen
bir zaferden Sonra i.y..uru kapılarak kendisine
gini _bI.h.ataya düş-
manlarrna hemen bi,'d"' ve'meğ' kalkışmak
mediveb\razzamaırkazanmayavemüttefikleribiribirindenapr.
vergi ver-
bozarak
;;;; ;;d;;;r;. iik dersi, kenjisiyle olan ittifakıBulgar verdi'
meyi reddeden ve J'u' ile işbirliğine kalkışan Çarına

13BBbaharındaVezirÇandarhAliPaşaidaresinde.hareketege.
çen 30 bin k\ilik Türk ordusu, Bulgaristan'ln fethiıri ikmal etmeğe
Daha sonra
karar nercli, Pravadi, Şumnu ve Trrnova'yı zaptet|ti' arasında
ile Sişman
şahsen Bulgaristan ,r*i""
yürüyen Sultaır Murad
sonra sadrk kalacağrnr vaa-
ödenmemiş haracrrr verilmesi ve bundan
ve Şumnu artık bir
detmesi üzerine bir anlaşmaya varldı' Niğbolu
osmanhkalesiidi..ftırklerTunahattıüzerindeyerleşmişler<lir,e
jiş.r'un artrk, Murad'a karşı kurulan tertibe yardım edemezdi'

Kosova MeYdan Muharebesi (1389)

1389 baharınd'a yanındaki ve Ru-


Sultan \ı[urad, 'Bulgaris'an'dan hareket etti' |1ad9ıu
Kütahya ve Ha-
meli orduları ile Yakup
mideli Beyi Şehzade üye'id iie, diğer oğlu 5.u'1*i .Beyi
Beyi I(onstantin
ta beraberinde idi. Bunlardan başka Kııstendil
ilekendisinetimarolarakSerezverilmişbulunanSırpBeyiDragaş,
Vukaşin'in oğulları. da' ordu'
Çirnren muharebesinde öldürülen Bulgaristan'da bu'
suna yardımcı kuwetleri ile katılmakta idiler'
lunan Sadrrazam Ali Paşa da, yolda Padişalı ile birleşir' Osmair-
I(osova
lı ordusu ihtiman, Sofya, Küstendil ve Kratova üzerinden ve Mo-
güneyinde
orrurrr'u doğru yol alır' Kosova ovasr, Priştina'nrn
ravaırmağınrnyükarıkollarındanbiriolanSitnicavadisindebulu.
79
nuyoTdlı' I(osova ol/^asrnın güneyinde ise
üsküp vardır. İşte bu
. ovada 15 Haziran t3B9 tarihinde Sırbistan,rn
ve g".,;ilikrc Gtiney
Doğu Avrupa'sınrn belirliyecek olan büyük tarihi bir muha_
rebe cereyan edecekti. .ta_liini
Düşman ordusunda Sırplardan
lardan başka \{acarlar, ola-hlar ve Arnavuilar
varclı. iki "r"r"u""i_
taraf ordu-
sayılarr iyi bilinmemekle beraber, Sırp
:"1Y" ordusuırun daha kala_
balık olduğu tahmin edilmektedir. Muharcbeni;
;;şırrgıcında
Sırplar, osmanlı ordusunun sol kanadını sarsmağa
muvaffak oldular_
sa da, Şehzade Bayezid'in zanıaıırnda müdahalesi
üzeıine ııuharc_
Türkl^erin galibiyeti ile neticelenmiş
|: ve bu nıuharebe sonunda
p11saü Sırp devleti sona ermiştir. Bu zafeı, osmanl,ların Balkanları
fethindc Çirmen nruharebesinden sorra kazanclıkları
cn biiyük mu_
harcbe olmuştur. Mulıarebenin ]renüz başlangıcınd,
sız bir seyir takibettiği bir srrada Sultan Murad,
;; |ek karar_
N{iloş acllı bir Sırp
soylusu tarafindan öldürülmüşse de devlet
ricali tarafindan babası_
nın yerine osmanlı tahtına çıkarılan Yrldırın-ı Bayezi,d,
rece kritik muharebeyi başarı ile bitirmiştir.
t, ,o' a.-
Gerek Tü.k, g.rekse
Sırp ve hatta biitün Balkan milletleri tarihinde
bu muharebe son de-
rece mühim bir yer işğaletmekle beraber,
olay hakkında bildiklerimiz
çok azdır. Muharebenin Türkler taraflndan iararrrlrrus r^u, Lurar,rn
damadlarrndaıı biri olan Vuk Brankoviç'in,
muharebeniıı daha
başIangıcında 12 bin kişilik bir ordu ile harp
mcydanınr terketmesi,
biiyük ölçüde yardım ctmiştir. Bu hAdise Sırpların
moralinin bozul-
masına sebcbolmakru,-!u?u:e ileri gelen soyiulardan
bin kişi de esir
alınmaktadır. Bosna Kralı Tvartko Ja, yenilgiyi hisseder
etmez sür,
atle m üarebe meydanından uzaklaşmış Ve Canıru
kurtarıırışbr. Bu
suretlc Balkanlarda Türklere ı.rrş, ioyuırilen son L"u","t
t" bertaraf
edilmiş olur ve Türk orduları bu hAjiseclen sonla,
batıda sür,atle
ilerlemiş ve Macaristan hududuna kadar dayaıımışlardrr.
Bizans,ın
ömrü de bu tarihten sonra çok kısalmışa benzemektedir.
I.Sultan Murad, osmanlı devletinin temellerini atan
en mühim
hükümdarlardan biri idi. Murad, ihtiyatlı, itidalli,
son derece cev_
val, hareketlerinde daima ölçülü, karaılı, planlı hareketleri
dışında,
maiyetiyle en ufak bir ihtilafa yer vermed"r, ,uyg,
n" oa.i,"y. daya-
nan idaresi, herkese karşı adaletle
aman dileyenlere reva gördüğü insani muamel:
-.rr-"l.sil sözünde dur*u.r,
ilc düşmanlarının
dahi teveccüh ve itibarını kazinmış bir Türk Padişahı
ne kadar süren devlet idaresi esnasrnd'a, karşlaştığı
ıji. otr, ,"_
bütün güçlük_
leri yenmiş, parlak başarılar kazanmrş, Rumlara'vi
aıg.-, gr'stiyan
tebaaya gösterdiği müsamaha ile hakiı bir
şöhrete ;;;,l. Babası
80
orhan'daır dcvraldığ lıir devletten bir İmparatorluk yaratmış olmak
liyakatı kenrlisininıiir,

yılürıın Beyazrd Devri (1389-1403)

Kosova muharebesinin galibi olarak çıkan Tıldırım Ba2e1id,


Sırblılarla iyi münasebetler kurmaya dikkat etmekle, hem Sırbis-
tan'ııı Balkanlardaki önemli yerini iyi anladığını, hem de muharip
Sırp kavnrinin kendisinc iyi bir mütt:fik olacağını takdir ettiğini
göstermiştir. Bu sebeble hem L,azar'ın oğlu Stefan'a hem de hayatta
kalan diğer Sırp ileri gelenlcrine çok iyi muamele eder. Stefan, ev-
velce babasının elde ettiği biitüı imriyazllara kavuşuyor ı'e buna
karşılık osmaırlrlaııır müttefiki olarak muharabelerinde onlara !ar'
dımcı kuvvetleriyle kaüIma1 ı ve hir vassal olarak ta vergi ödemeyi
kabul ediyordu. Yıldlrım Ba;,ezid, Sırblarla vardığı bu aıılaşmayı
daha da pekleştirmek için, Ste[an?rn kız kardeşi ile evlenmekte idi.
Sırblılar bu anlaşmadan sonra, Bayezid hayatta kaldığı müddetçe
onun güvenilir miittefiki olmuşlar, gerek Niğbolu muharebesinde,
gerek Ankara muharebesincle yararlı hizmetlerde bulunmrışlardrr.
Bayezid, babasından teşekkül hilinde bulunan bir İmparatorluk
di:vralmıştı ve hemeır tamamiyle Avrupa yakasrnda kurulan bu
İmparatorluk, zaptedilmiş ülkelcrdeır çok, vassal devletlerden oluş_
makta idi. Devletin temelini mükemmel teşkilöta sahip bir ordu teş-
kil ediyordu ve bu ordrınun seçkin bir bölümü ise, yayalardan mey_
dana gelen yeniçeri krt'aları idi. Bayezid, bu İmparatorluğu mevcut
coğrafi hudutları içerisinde tamamlamak sevdasrna düştü. Bu sebeb-
le Anadolu'da ve Balkanlarda tabii lrudutlara erişrnek gerekiyordu.
Bunları yaparken, henüz bağımsızlığrnr koruyabilen Flristiyan Prens-
likleri ile, Anadolu Türk Emirliklerini ve Istanbul'u zaptederek bu-
rasıru bir İslim İmparatorluğunun merkezi hAline getirrnesi l2.zım'
dı. Timur'un sebebolduğu sarsrntr gelip çattığı zamaıl Bayezid, bu
plaulannı gerçekleştirmek üzere idi.
Kosova zalerinden sonra Bayezid, Bizans üzerindeki tazyikini
artrrdı. imparatorluk gün geçtikçe daha çok Bayezid'in iradesine
bağlanıyor, Bayezid her işc karışarak her türlü müstakil davranışa
engel olduğundan, Bizans acırıacak bir hxle gclmiş bulunuyor. Padi-
şah yalruz şehir drşındaki arazi üzerinde tahakkümle ka|mayarak,
şehiı içinde Cereyan eden hidiselerde de iradesini hissettiriyordu.
Paleologlarrn aile kavgalarına karışryor, onlardarr vassallık görev-
lerini harfiyyen yerine getirmelerini istiyor, gtinün şartlarına u},gun
bir taktik uygulayarak onlarrn zaafınd,an faydalanmay, hiç ihlal
etmiyordu. Önce İmparatorluk vergiye bağlanıyo. ve İmparator
Padişahın seferlcrine Vardımcı kur."vetler göndermeğe zorlanryor,
arkasından, Andronikos'un oğlu Ioannes'i destekliyerek onu Bi_
zans tahtrna çıkarıyordu. 14 Nisan 1390 da imparatorluk tahtrnı ele
geçiren Ioannes, Eylül başında N{anuel tarafindan uzaklaşbrılınca
Bayezid'e sığınıyor ve o da kendisine Silivri Ve civarrnr ficf olarak
veriyordu. Ioannes'in Bizans tahtrna çlkarılması, istanbul,u ele geçir-
mek için atılan ilk adımdı. Fakai Ioannes Manuel'in toplamağa mıı-
vaffak olduğu kuvvetlerle l7 Eylül l390 da başşehirden kovulduğun_
dan hökimiyeti çok krsa sürmüştü ve böylece Manuel ile babasi ye_
niden Bizans tahtına çıkıyorlardı'. Rizans hükümdarlan artık Baye_
zid'i.n arzularını kayrtsız şartsız yerine getirmeden istanbuı,da hü_
küm sürmenin mümkün olamlyacağını öğrenmişlerdi. V.Ioannes, bu
srralarda Bizans tahtını işgalederken veliaht Manuel Bursa,da Ba_
yezid'in sarayında Ve onun hizmetin.de bulunuyordu. Ayrıca bu sı-
ralarda biribirini takibeden hAdiseler, Bizans namlna çok yüz kızar-
trcı olmakta idi. V.Ioannes Ve oğlu Manuel, 1373 den beri Bayezid'
in ordularrnda, onun seferlerine yardımcr sıfatiyle katılarak hizmet
etmekte idiler. LAkin, o zamana kadar bir Bizans kalesine karşı Padişah
ile aynı safta muharebe ettikleri görülmemişti, sonunda bunu da gör-
meleri mukadderdi. Bu gün Manisa'nın bir ilçesi bulunan A l a e hi r
(Philadelphia), ttrafindaki bütün şehir ve kasaba]_ar coktan ş

beri Türkleriır eline geçtiği hilde, yuz yıLa yakın bir müddet bağım-
sızlığnı 'koruyabilmiş ve imparatorluğa bağlılığı da sözden ibaret
kalmıştı. Zengiı ve kalabalık bir nüfusa sahip bulunduğu anlaşılan
Alaşehir kalesi, Türk arazisi ortasında aşılmaz bir,kale teşkil etmekte
idi. Yıldırım Bayezid bu kaleyi ele geçirmeğe karai verdi ise de, muh-
kem bir kale olan Alaşehir cesaretle karşı koymakta direndi. Bunun
üzerine V.roannes ile Manuel'in yardımrna baş Vuran Padişah, on_
ların halka yaptıkları çağrılar bir netice vermeyince hücum ile ve
onların da yardımcr kuwetleri sayesinde kaleyi ele geçirmeği başar-
dr. Bunun dışında diğer bir hödise de, bu devir Bizans imparatorlu-
ğu haklında bir fikir vermesi bakımından çok dikkate değer. impa-
rator v.roannes, Bayezid'in Anadolu'da Karaman seferinde bulun-
duğu bir sıracia, artık devamlı olarak Türk tehdidi altında bulunan
başşehrin emniyetini sağlamak maksadiyle. istanbul surlarınrn Yal-
dızlı kapı ile Marmara denizi arasrndaki krsmını ve bilhassa Yaldızlı
kapının iki tarafindaki kuleleri tamirettirmişti. Yıldırrm Bayezid

82
bunu haber alınca İmparatora, bu kuleleri derhal yrktrrmasını, aksi
hAlde maiyetinde bulunan \4anuel'in gözlerini'oyduracağlnı tenbih
etti ve Ioannes, bu emri yerine getirnlekten başka çare bulamadı.
Büttin bu hidiseleri yaşadıktan sonra V.Ioannes, çok çalkantrlı ve
büyük maceralarla dolu geçen hayatrnr ikmal ederek 16 Şubat 1391
de 6l yaşrnda vefat etti.

İınparator II. Manuet (1391-1425)

Bursa'da bulunan Manuel, babasmrn vefatrnı haber a|ır almaz,


imparaio.luk tahtı üzerinde rrat ıaa1a eden yeğeni roannes'in hare-
kete geçmesine firsat vermemek için, bir yolunu bularak g|Ar"''Bıf, --.-
sa'dan kaçtr ve istanbul'da hAkimiyeti ele geçiıdi--rT-Şubat l392
de Ayasofya kilisesinde başına İmparatorJuk tacr konan Il.Manucl
(1391-1425), son devir Bizans Imparatorlarr arasrnda fizik yaprsr,
zekAsı, kültürü ve hepsinin üstünde herkese kendini kabul ettiren
şahsiyeti ile mümtaz bir sima idi. Edebiyata Ve Sanata karşı büyük
bir ilgi duyan lvIanuel, şahsen de iyi bir yazardı. Bir vassal olarak
Bayezid'in maiyetinde geçirdiği alçaltrcr muamelelere ve taliin ken-
disine hazırladığ ağr şartlara rağmen, hakkiyle yerini doldurabilen
bir hükümdardı. Kendisine haber vermeden maiyetindeki Manuel,
in yerini terketmiş olmasr Bayezid'i krzdırmrştı. istanbul'a bir elçi
göndeıen Bayezid-, vassallık hizmetinin kabul edilmesini, 1ıllık ver_
ginin artırılmasrnr istiyor "Şayet bunlarr yerine getirmezsen şehrin
surları içine kapan ve orada hüküm siflr, zira surlarrn dışındaki her
yer benimdir" diyordu. Bayezid, elçi heyetinin arkasrndan ordularrru
harekete geçirmiş, İstanbul'u abluka altına a|arak şehrin dışındaki
araziyi yağma ettirmiş ve Güney Trakya halkından bir kısmr Ana_
dolu'ya nakledildiği gibi, Theodros Paleologos idaresindeki More
yarrmadası da İaarruza uğramıştrr. Bu sıralarda başlayan istanbul
ablukasrnı.n 7 ay sürdüğü anlaşrlmaktadır ve İstanbul osmanlılar ta-
rafından ilk defa kuşatılmış olur. Bayezid, şehrin kara tarafindan
dlş düıya ile olan bütün ilişkilerini kesmiş ve bu sebeble şehir hallı
yalnız deniz yoluyla dış teması sağlıyabildiğinden ve bu da güçlükle
yapılabildiği için, İstaırbul'da yiyecek sıkrntısı son derece artmış ve
halk sefalete sürüklenmiştir" Yeteri kadar deniz gücüne sahip bulun-
mayrşı, Bayezid'in lstanbul'u her taraftan muhasara a|tına alması-
na engel olmuştur. Bu srralarda Anadolu'da Karaman Beyinin baş-
kaldrrmasr ve Macar Kralı Sigismund'un Bulgaristaı'a taarrİzu,
Bayezid'i Istanbul'da sürdürdüğü ablukayı kaldırmağa zorladı,
fakat İmparator ile dalıa ağ:r şartlarla bir milahede imzalamayr da
ihmal etmedi. Manuel, müsliimaırların hukuki işlcrini görmek üzere
İstanbul'da (Sirkeci'de) bir Türk kadısının bulundurulmaslna, Ce-
novalılarrn elinde bulıınan Galata kalesindeir I(Ağıthaneye kadar
üzanan sahada altı bin kişilik bir Türk krt'asınrır yerleştirilmesine
ve şe}ıir d4ındaki bağ ve balrçelerden osmanlı irazinesinc ondabir
vergisi ödenmesine rrza göstermekte idi.
Karaman Beyiııe karşı yaptığ'ı iik seferden Sonra Bayezicl, Koso-
va muharebesine katr]arak Sırp I(ralını destekliyen Eflak Preusi Mir_
çc'yi kendisine itaata ve vergi ödemeğe, bir vassal olarak seferlerinde
yardrmcı kuwetler göndernreğc razl etti. Arkasından da Bulgaris_
tan'a taarruz eden l\{acar I(ralı üzerine yi'irüdü, Tuna'nın sol sahi-
lindeki Küçük Niğbolu'yu zaptederek oradaki Türk garnizonunu
iınha eden Sigismrınd, Bayezid'in büyük bir oıdunun başında yak-
laşmakta olduğunu öğreniirce sür'atle elindeki kaleyi terkederek geri
çekildi. Bu hödiselerden sonra Bayezid, NIacarların ileride girişecek-
Ieri taarruzlar esnasında Şişman'ın davranışlarlnın nC olacağını kcs-
tiremediği için, onun Kosova muharcbesinden az önce babası Murad
ile vardığ anlaşmayı. terkedereii bu menrleketi ilhaka karar verdi.
Nitekim, 1399 baharında Şehzade Siileyman Çelebi idaresinde bulu-
nan bir osmanlr ordustı, Bulgaristan'rn başşehri 'Iırnova'yr üç aylık
bir muhasaradan sonra ele geçirdi. Halkıır bir krsmı Arradolu'ya nak-
ledildi, bu insanlar arasrnda Bulgar Patriği Eutlıiymius la vardı. Bul-
gar istiklAli ile beraber Bulgar Kilisesi de sona eı'mekte idi. Ttiıkler
bundan sonra Silistre, Niğ}ıolu, Vidin vc diğer Tuna boyundaki ka-
leleri tahkim ederek tıunların içine kı'ıvvetli garnizonlar yerleştirdiler.
Artrk, Bulgaristan dışında kalan ülkclcr, Eflak Beyi Mirçe, Sırp
Beyleri ve Bizans, osmanlrların vassalleri idiler. Hepsi Padişaha
vergi ödeyor ve scferlcrinde yardımcr kuvvetlerle ona katrlıyorlardr.
Ayrıca, büttın Hristiyaıı halk slnıf ve mevkii ne olursa olsun haraç
ödemeği mecburdu. Trabzoıı hariç, bütün Anadolu Türk ve ııüs-
lümandı. Fakat Bayezid'in Anadolu'daki hnkinıiyeti, daha sonıaki
hAdişelerin göstereceği üzere, Rumeli'deki kadar sağlam değildi.
Bayezid'in Anadolu'daki scferleri, Ruıııeli'di öngörülen fetihleri ger-
çekleştirmesine engel olmanııştır. Tvartko hayatta kaldığı müddetçe
Bosna'nrn bağımsızlığına savgrlr davranan Bayezid, onun 1391 de
ölümünden Sonra, az önce Balkanlarda ele geçirdiği bütün toprak-
ları fethetti. osmanlılar karşısında tek başına kalan Bosna, daha son-
raki yıllarda Türklere boyun eğınekten başka çare bulamadı. Bosna

M
ile 1398 de başlayan mücadele, fbsılalarla gelişmiş ve 1415 de Bosna
da, diğer Balkan ülkeleriııin kaderini paylaşmıştır'
Bu yıllarda afiık Bayezid, Bizans ve h,{orc üzerindeki tazy||ç|1i
gittikçc arttrlr. İmparatorluk llrı sıralarda sadece başşehirden ibaret'
Jayıatııir; zira bunun dışındaki arazi :iızerirıde osmanlılar isteclikle-
ri gibi lrüküm sürmekte idiler. Kuwetli suı:larınrn gerisine srğrnarak
var1ığrrrı sürdürmeğe çalışan başşelıirde, 1394 de yeniden başlayan
abluka scbebiyle çok sıkrntılr günler yaşanryordu. Şehrin kara tara-
flndan dş dünya ile olan temaslarr kesilmiş ı,e deniz üzerinde ıııku-
bulan ulaştırma da, kontrol altlnda bulundurulduğundan, grda ve
ihtiyaç mad<leleri sağlanması.'büyük güçlüklerle karşlaşıyordy-'---
Mor.-ya.r-adasr ise, ösmanlı akrncılarrnın ziyaretine sabıe-a1rri6k-
ta idi. Daha 1393 cle Tesalya'yr elegeçireıı Evrenoz-Tjey, bundan
sonraki yıllarda Yrınanistan işlerine I1-üdafi.-ale için karşısıııa çrkan
firsatlan.;ihmal ctmiyecekti. hıIore .Varımadasrnda hüküm süren karr_
karrşma fır-
şıklıklar, Osmaılılara burada Cereyaıl eden hAdiselere
satını bol miktarda bahşediyorclu. Yrınanistan'daki Katalan hiki-
miyeti sona ernriş ve d.aha 1379 yılında 'feb, Naı'arin kumpanyasr
tarafından ellerinden alınmıştı. Attik yarımadasında, l4.yüzyılın
ortalarından başlıyarak Yunanistaıı'da hikimiyetini sürdüren Flo-
ransa,lı bir tüccar aileşinir mümessili Atina Dükü I. Nerio Acciai-
iuoli (1388_1394) hüküm sürmekte idi. Nerio, uzunca bir zamandan
beri Korinti cle elindc buluııduruyordrı. Nerio ile damadı Mistra
Despotu Theodoros Paleologos'un arasl iyi olmayna karşlık her iki-
siniı Venedik ile olan mtınasebetleri gergindi. Hele Theodoros ile
Navaralr,larrır Acha'ia Prensi arasında sık slk mrrharebeler '"ııkubul-
makta idi. Fakat, 1394. Eytülünde Nerio'nun vefat etmesi ile hemen
bütün mülkleri I(e[alonya Dükü Carlo Tocco',ya intikal edince, Thde-
odoros haksızlığa uğradığını ilcri sürerek bacanağın4 karşı şiddetli
askerl tedbirlere baş vurdu, onun elindeı'ı. Korint'i aldı'

1394deBayezid,inhikimiyetiartıkevcineerişmişgörünüyor.
du. Balkan kavimlerini lıikimiyeti altına almrş, Ivfacar Kralınr Tuna',
run karşı tarafına sürmüş, Anadolu'nun büyük bir,kısmına salıip ol-
muştu. irtık eski Bizans imparatorları tavrınl takınıyor ve Serez'
de yaptığı bir toplantıda bu üstülı durumrınu açığa vuru1'ordu' Bu
topfantııin yaprlmasına More' hxdiseleri sebebolmuştu. Aralarındaki
ihiiıafıarı halledemeyen birbirine hasrm L4ore sakinleri Bayezid'e
başvuruyorlardı. Acha'ia'da ve Momenırasia'da huzursuzluğun se-
bebi Theodoros'ttı. Bir tarafta Acha'ia'da Navaralı'lara karşr mü_
B5
cadele ediyor, Monemvasia hikimi Mamonas'ı da kendine töbi
olmaya zorluyordu. Bu hödiseden sonra Bayezid, ı'asallerini Serez'
de topladı. Buraya gelenler: İmparator Il.Manuel, Mistra Despotu
Theodoros Paleologos, IV.Andronikos'un oğlu VII.Ioannes, lrayat_
ta kalan Srrp Prensleri Stefan Lazareviç ve Konstantin Dragaş ile
Vukaşin'in oğullarr idiler. Bayezid, burada şikAyetleri dinledi. Ma-
monas, Theodoros'tan şikAyetçi idi ve Theodoros onun arazisine
taarrıız ederek kendisini tAbi olmaya zorlamrştr. Bunun üzerine Ba_
yezid, toplantıda hazır bulunan İmparator Manuel'e hakaret etmiş
ve bir rivayete göre bütün Paleologlarr, hatta diğer Hristiyanları
öldürtmek istemiştir. Halbuki toplantıya katrlan VII.Ioannes'in
Bayezid'i amcaslna karşı tahrik ettiği bilinmektedir. Bayezid, The-
odoros'u bir kısrm kaleleri kendisine vermeğe zorladı. Fakat Baye-
zid'in maiyetinde bulunan Theodoros, gizlice buradan kaçmağa
muvaffak oldu. Mistra'ya dönerek bu hödiseden sonra Venedik ile
işbirliği yapmağa başladı. LAkin, ertesi yıl Theodoros bacanağı ile
miras meselesinde ihtilafa düşünce, Carlo Tocco Türklerden yardrm
istedi. Bunun üzerine Bvrenoz Bey idaresinde bir ordu More üzeri_
ne yürüdü ve Korint surlarr önünde Mistra Despotunun ordusuna
ağır bir darbe indirdi. Leontari ve Diakova (Akova) yı işgalettikten
sonra Tesaİya'ya geri döndü.
Eflak Beyi Mirçe, ızuTI zamancLan beri osmanlılar namına bir
huzursuzluk kaynağı olmakta devam ediyordu. Mirçe, Tuna'nın
sağ sahiline geçerek az önce osmanlılar tara{ından zaptedilen Bul-
garistan arazisine taarcuz ediyor, Macarlarla ittifak hAlinde Osr-nan-
Iılara karşr düşmanca tavrr takrnryor Ve Kosova muharebesinde Sırp_
lara yardım etmiş bulunuyordu. Anadolu'da ve Balkanlar'da duru_
munu emniyet altına a|aı Bayezid, Eflak Prensi Mirçe'ye karşı
harekete karar verdi. Vidin'den hareket eden Türk ordusu Kalafat'ı
zaptetti. Türk ordusunda vasallerden Kral Marko, Doğu Makedon-
ya Küstendil Beyi Konstantin Dragaş ve Stefan Lazareviç bulunu-
yordu. Ttırk kaynaklarrnrn Karinouasz dedikleri Rouine mevkiindt
Türkler, büyük kayıplar karşıhğında Mirçe'ye galip geldiler. 17
Mayls 1395 de vukubulduğu sanılan bu muharebede Kral Marko
ve Konstantin öldürüldükten başka, Türk büyüklerinden birçoğu
şehit oldu. Bu muharebeden sonra Mirçe yeniden osmanlılara Ver-
gi vermeği ve az önce almrş brılunduğu Dobruca ve Silsitreyi de Ttrk-
lere geri vermeği kabul etti. Bu suretle Tuna'nın geçit noktaları tek-
rar osmanlılarrn eline geçti ve buralarda Türk garnizoılar yerleş_
tirildi.

B6
osmanlrların Balkanlardaki başarıları ve Bulgaristan'ırı zaptı,
Batıda büyük akisler yaptı. osmanlılarla artık komşu hAline gelen
Macaristan, Türk tehdidini en çok hisseden devletler arasrnda bulrı-
nuyordtı. Türklerin More yarrmadasrna yaptıkları akınlar da, öze|-
likle, burada yaşıyan LAtin Beylikleri telöşa düşürmüştü. Macaristan
tahtı üzerinde henüz gereği gibi hnkim olamamış bulunan Macar
Kralı Sigismund ise, Bayezid ile yaptığı ilk çarpışmayı kaybetmiş
ve Batıdan yardım olmaksızrn osmanlılara karşı koyamıyacağını an-
lamıştr. Fakat, Batı Hristiyan dünyası bu sıralarda birlikten mahrum-
du. Papalık, kendi bünyesinde meydana gelen BÜYÜK ŞİZMA
hareketi yüzünden zaiflemiş bulunuyor, mezhep mücadelelerinden
dolayı da, Doğu ve Batı Kilistlleri gerginliğini koruyordu. o zamana
kadar devamlı olarak Türk tehdidi altında bulunan Bizans impara-
torlrığunun yardım çağrılarl ve Papaların. ihtarları, Batıda fazla
biı akis uyandıramamıştı. Haçlı seferi düşüncesi de bu devirde ar-
tık eskisi gibi Hristiyanlarr harek;te getiremiyordu. |4.y.y' Sonun-
da Kıbrıstan gelerek Paris'te yerleşen Philippe de Möziere'in tahrik-
leri ise, osmanlrlara karşı olmaktan ziyade Arzı Mukaddes'e karşr
idi. Doğuda en fazla menfaatleri bulunan iki italyan devleti Venedik
ve Cenova, aralarrnda brrleşerek osmanhlara karşı bir cephe teşkil
edecek yerde, herbiri kendi hesabrna Ve cok kere son derece küçü-
lerek. Murad veya Bayezid, ile iyi geçinme yolunu tutmakta idiler.

Fakat, bu sırada gittikçe artan Türk tehlikesi karşısında Papalarrn


teşviki ve Macar Kralının yardım çağrıları, başta Fransa olmak üze-
re birçok Batı şövaiyesi arasında bir karşılık gördii. Bununla beraber
gerek Fransa'da, geıekse diğer Batı ülkelerinde Türklere daiı yan-
lrş ve noksan lraberler dolaşmakta idi. Uzun süren kararsızlrktan
sonra Veıredik de Cenova ile bir anlaşmaya varmak suretiyle küçük
bir harp filosu ile muharebeye katılmağa karar verdi. Venedik hem
Bizans ile Macaristan'da toplanan Haçlılar arasrnda teması sağlaya-
cak, hem de Türklerin Anadolu'dan Rumeli'ye geçmelerine engel
olmak üzere boğazları tıtacaktı. Venedik'in bu muharebeye katıl-
mastnl, can çekişmekte olan Bizans imparatoru da çok istemekte idi.
Diplomatik faaliyetlerini artrran Macar Kralınrn Batılı Hükümdar-
ların saraylarrna yolladığı elçiler genellikle iyi karşılanmıştı. Mu-
lıarebeye katılanlar araslırda en faz|a Fransrz şövalyeleri başta gel-
mekte idiler: Burgundia tahtının vArisi Comte de Nevers ve Fransız
Mareşali Boucicaut, Jean de Vienne, d'Engerrand de Coucy gibi
Franslz ileri gelenleri idaresinde l000 Fransız şövalyesi dışında Hol-

B7
landa'dan, Savoie'dan, Lombardia'dan ve Almanya,nın her tarafin_
dan gelen devrin en mümtaz şövalyeleri, kendi sancaklarr altında
Macar Kralrnın idaresinde Türklere karşı ve orr.larr Avrupa,dao
çı-
karmak üzere yola koyuldu. Hem mrıharebeye katılan iimselerin
seçkin kimseler bulunması ve hem de Feodai
şövalyeliğin en son
büyük teşebbüsü olmasr dolayısiylc Niğoblu Haçlı sefeğ sona ef-
mekte olan ortaçağrn Avrrıpa tarihinde girişilen milletlerarası en
büyük hareketti. Bizans imparatoru Manuel de gizlice Haçlılarla
temas hilinde lıulunuyordu. Eflak Prensi Mirçe'nin Haçlılara katıl-
rnasr da sağlanmlştı.

\ıfacaristan'dan hareketinden ve özellikle Türklerin hAkiıniyeti


altında brılunan araziye girdikten Sonra, disiplinsiz davranan Ve yer_
li halka karş çok gaddar muamele eden Haçlı ordusu, Hristiyan halk
arasrnda bile korku ve endişe yaratmıştır. orşova'yı ve Vidin,i ele-
geçirdikten sonra Niğbolu kalesi önüne gelen Haçlilar kaleyi muha-
sara altrna almrşlar, fakat az sonra Bayezid'in orJusu ile yaklaşmak_
ta olduğunu öğrenerek mulrasarayı kaldırmağa mecbur oimuşlardrr.
Türklere karşr hareket hususunda ortak bir plan üzerind'e üi.ı.ş"-
meyen ve dolayısiyle herbiri kendi başına hareket eden Haçlı oıdu-
Sunun, Fraıısızlar tarafindan girişilen ilk ı-e kanlı bir tarz|a yürütü-
len hücumu, Türk ana kuwetlerine çarparak erimiş, bu hAdiseden
sonra Macar Kralr Sigismund'un yönettiği ikinci bıiyük taarruz da
hiç bir netice vermemiştir. 25 Eytul 1396 da aukubilan bu muha-
rebede . Haçlı ordusunun hezimeti tam olmuş, Batının iftihar vesilesi
olan pa1lak şövalye ordularının Türk yayası önündeki yenilgisi de,
Balkanlar'da ,e Doğu Avrupa'daki muharebelerde yeni bir devrirı
başlanğıcını göstermiştir.'Zira, Batılılar tarafindan rııodası geçmiş
bir ruhla ve yetersiz vasrtalarla girişilen Niğbolu muharebesinin,
muntazam osmanlı yayasrnın ağır şövalyelere karşı kazandığı bir
zafer olduğu kabul edilir. Batrnrrr mağrur
ştıvalyeleri ya harp mey-
danında oldıırıılmtış veya aZ önce hakir gördükleıi düşmana teslim
olmaktan başka çare bulamamışlardrr. Tarafsız modern araştrrıcrla-
rrn, ümsavi sayrda ordular arasrncla vukubulduğunu kabul ettikleri
Niğbolu muharebesinde, iki tarafin da zayiatı pet ytıksek olmuştur.
Fransrz tahtının vArisi Comte de Ne'ers, Maırcşal 'Boucicaut ve 24
kadar Fransız soylusu hariç, diğer bütün tutsaklar esir pazarlarına
gönderilmiştir. Macar Kralı Sigismund, muharebeni., son anında
Canıru zor kurtarmrş ve Rodos şövalyeleri Büyük üstadına ait bir
kayığa binerek Karadeniz tarafına kaçmış ve oradan bir Venedik
kadırgası ile İstanbul'a giderek uzun süren bir
1,olculuktan sonra
BB
memleketine dönmtıştür. NIacar soylularından pek çoğu muhare_
bede öldürülmüş, bir kısmı da Bayezid'e esir düşmüştür.

Niğbolu Haçlı seferi, Batılı hükümdarlar için çok ağır bir ders
olmuş ve bu hükümdarlar, kendilerine felöket gctiren Doğu mesele-
leğle bundan sonra ilgilenmek istememişlerdir. Niğbolu muhare_
besinin neticeleri, Bizans ve Balkanlar bakımıırdan cla çok ağırdı'
Önce, Niğbolu zaferinden sonra Türkler, henüz bağımsızlığınr koru_
yabilen Vidin'deki Bulgar devletinc nihayet ı'crirler. Bundan Soııra,
1397 de More yarrmadasrna giren Osmanh akrncrlarr More Despo-
tunun ordularınr dağıtmış, Venedik'in elinde bulunan Argos'a ve
Modon'a kadar sokularak her tarafı yağma ile ve Atina önüne sokul-
mak suretiyle bütün yarımadayr kolaçan etmişlerdir. Bundan böyle
aftık Bayezid'in bütıın dikkati Bizaırs üzerinde toplanmış, ilk sırada
Silivri zaptedilmiş ve More yarrmadasrna yapılan büyük akrn, Bizans'
a dışarıdin yardım edilmesine engel ölmak maksadiyle tertibedilmiş_
tir. Niğbolu zaferinden ve Venedik donanmasrnın uzaklaşmasından
az. Sonra İstanbul yeniden abluka altına allnrr ve çok srkıntılı günler
geçiren şehre elçiler gönderilerek Manuel'den' şehrin teslimi istenir-
se de, olumlu bir Cevap alınamaz. Bizans başşehrinin büyük bir srkrn_
tı içerisinde bulunmaSlflcf, Ve halkın çoğunun kaleyi teslim etmesi
için Manuel üzerinde baskı yaptığı bilinmesine rağmen, Bayezid'in
hücum ile şehri ele geçirmeğe kalkışmamasınl, uzun sürebilecek bir
muhasaıa için kendini hazıt bulmaması ile izah etmek mümkündür.
Bayezid henüz, böyle bir mrılıasara için gerekli toplara ve ,veteri ka-
dar donanmaya sahip bulunmuyordu. Bu sebebie de mahmisi bulu-
nan Vll.Ioannes'i Bizans tahtına çıkararak faz|a kan dökmeden is-
tanbul'u elegeçirme yolunu tercih etti. Bundan dolayı Vll.Ioannes'i
tahrik etmekten çekinmiyor ve Manuel'i de Bizans tahtıru Ioanııes'e
terketmeğe zorluyordu.

' Canrnı zor kurtararak haftalarca süren uzun bir seyahatten son_
ra güçlükle memleketine dönen Macar Krah Sigismund, Türklerr.
karşr yeni bir Haçlı seferi tertibetme düşüncesini hila terketnı.emişti.
Halbuki, Macaristan'da kendisini bekliyen güç probleiıler vardr.
Herşeyden önce tahtr sallantıda bulunuyordu. lJzun zaman Kra|'
larrndan haber alamayan Macar halkı ve özellikle idaıecileri, kendi
lerine yeni bir Kral aramağa başlamışlardr. Macar tahtr üzerinde
hak iddia eden Napoli Prensi I.6sz|6 ve taraftarları da faaliyetlerini
artırmışlardı. Venedik ise, Bizans ile tsayezid arasında bir yakınlaş-
ma meydana gelmesindeıı korkuyordu.
İçinde bulunduğu sıkışık durumdan
çok bunalan Bizans İmpa-
r'atoru Manuel, dayrsr Theodoros Kantakuzenos,u, yardım
aramak
üzere Batrya gönderdi- Bizans'ın elçileri Papalığa, Venedik Doce-
sine, Fransız Kralrna, ingiltereye ve Aragonyi,ya-giderek yardım
is-
tediler. Yalııız Frarısız Kralrndan ya.drm gaji Ğ Mareşal Bouci_
caut idareside 1200 kişilik bir kıtanın Bizans,a gonderilmesine ka-
rar verildi. LAkin bu arada imparator Manuel'iıi yeğeni VII.Ioan-
nes, Fransız Ktalına Bizans tahtrnı satmayı teklif
ve 1ıllık
25 bin Florin bir rahsisat ve Fransa'da kendisine bir "Jiyo,
jato verilmesi
karşlığ'ında imparatorluk üzerindeki haklarrndan feragat edebile-
ceğini bildiriyordu. Fakat Fransrz
'sarayrnln bu teklifi .;dd;y. alma-
dığ anlaşılmaktadır. Nitekim, ManueI'in yardrm ricaları kabule
şayan görülmüş ve 26 Haziran 1399 da Fransrz Mareşali Boucicaut,
|tiçtık bir filonun başnda Bizans'a yardım götürmek'izere yola
-cı-
karrlmıştır. Yolda Venedik ve Cenova donanmasrna mensup kadır-
gaların da katılması ile kuvveti artan Mareşal,
Çanakkale boğazı-
nı geçerek 17 Türk kadırgasınr mağlubetmiş, ondan sonra Marma_
ra denizi sahillerinde ve Karadeniz kryrsında bir kısrm Türk kaleleri
tahribetmiş ve Türkleri geri çekilmeğe zorlamıştrr. Türk donanması-
nın hcnüz zaif olmasrndan faydalanan Boucicau'nun, bu esnada da-
ha büyük başarılar elde edemenıekle beraber,
çok sıkıştrılan vc
zor yaşayan Bizans Başşehrinin nefes almirrr, ,uğıudrg, n"
.günler
Türklerin bıttın hücumlarrnı geri püskürttüği.i bilinmektJir.

İstanbul'u ancak kuwetli bir Haçlı ord'usunun kurtarabilece-


ğini iyi bilen Boucicaut, Şehrin savunması hususunda gerekli ted-
birleri aldr ve Manuel ile yeğeni Vll.Ioannes'i barıştıidı. IJzun
zamandan beri yeğeni Ioannes il'e arasr açık bulunan Manuel,in onun_
la barışmağa İ,za göstermesinin sebebleii arasında, loarınes,
i tutan kuwetli bir partinin bulunduğunu bilmesi Şehirde
de ağır basıyor-
du. Boucicaut'nun aracılığrnı yaptığ bu barlşma hAdiseJi, Bayezid'
in haberi olmadan vukubulmuştur. Manuel, Batıdan fazla bir ümidi
bulunm-amasına rağmen, Boucicaut'nun ısrarları üzerine
şahsen
Batılı Hükümdarları. ziyarct etmek suretiyle Ve son care olarak gör-
düğü bu yola başvurmağa mecbur olmuştur. Mun .ı'in seyahati es-
nasında yeğeni Vll.Ioannes, Başşehirde ona vekAlet edecekti. l0
Aralık 1399 tarihinde Mareşal Boucicaut ile beraber bir Venedik
kadırgasına binerek Başşehrini terkeden Manuel'in, karrsr ile küçük
vaştaki iki oğlu Ioannes ile Theodroros'u beraberinde götürmesi
'e bütün.şahsi hazinelerini alması, onun bir daha Başşjre dr;n-
90
itimadı olrıa-
me ümidini beslemediği dışınd'a, yeğeni loannes'e
istanbul'u abluka
;;ğr"; göstermesi ruı.,irrr'du, da dikkate değer. VII'Ioan-
altında bulunduran ve çok sılaştıran Bayezid'in' _""h-*'::
İstanbul''a bir Kadl
;_10 e'rirı.,, Bizanğ tahtına-çrktıktan Sonra, karşılığında, o
terkedilmesi
v.i"şiirı'"esi ve Silivri'nin kendisine M'""el'in Batı
l" ıiı" iddialarınd aTL vaz geçtiği -an]aştmakti*T Ioan-
seyahatine çrkmasrndar, ,orrğ v.ik,.buldn
bu hödise esnasında
nes,BayezidTimurvartasrnıbaşarrileatlattığıtaktirdeistanbul,u
p.iış.n, tesiim edecek ve kendisi Peloponnez'9,' ol1 I:'"1',^_T:}:::-
Ve şehrln ,çrn-
."ı.ti. truy"rid,in bu son İstanbul muhasarasr hakkında
eden kayrtları Dukas'a
de bulunduğu şartları veciz bir Surette tasvir
"Puiişrır,rr,
;;Jy;;"r. 1399 istanbul muhasarasl Slraslnda Kasım
Ve rivayete göre o
ruşrl ,rr*ı"rını elinde bulundurduğu anlaşılıvor
srralardaBayezidIstanbul,ukaradarrved.enizd.enikidefaçevirmiş.
karadan 400-bin asker
tir. Bir defasrnda muhasara a|tı ay sürmüş ve
rağmen şeh_
ile ilerlemiş ve denizden 60 gemi limanr sarmıştır''Buna idi' Şehir
rin alrnamu*rş oı-r*,"'' 'rb"bi, şicidetle karşı koyması
bulmuş
_

son haddini
halkının katlandığı sefalet, açlık ve-mahrumiyet
ve İmparator Manuel bu teiılikeli duruma fazla
dayanamayacağinr
de'.Venedik' S'"u:::" Timur
.ıryr..ı. Şehirden kaçmak istemişse'
İmparatoru bu
tehlikesinin yuı,ıuş*,ı<.iu olduğunu hatırlatarak
niyetinden vaz geçirmiştir'
ve karısı ile iki
imparator Manuel, Mod'on'da kataya çıkmış yoluna
Sonra
ogırr.;,iurd.şi M;r; Despot,, Theodoros,a bıraktrktan
devametmiştir.yun.,aukalabalıkbirmaiyetiyleseyahateden bir^merasimle
i*puru,or, ör". V"'"dik'e uğradı ve orada' büyYl.< mola verdik_
karşrlandı. Ardrndan Padrıa i'e Milano'da krsa bir
ten sonra 3 iHaziran 1400 d'e Paris'e vardı'
Ekim aylna kadar Pa'ris'
ve- Londra'da IV'Hanri
te kalan Manuel, Eı'ı-a" ingiltere'ye gitti
tarafından karşrlrJ, \,.e ı+öı Şubatıiıda
tekrar Paris'e dönerek
geçirdi' Fraıısız Kralr
22 Kasım 1402 tarihine kadar orada vakit
buradaki ikameti
Vl'Charles ile çok dostane münasebetler kuıdu'
esnasınd.adevamlımerasimlereveayinlerekatıIdı,avpartileriterti-
Vaatte bulunuldu'
bedildi, pek çok l;iy' aldı ve \'"ol'rrı.'r;'n"ı<.
Roma Imparator-
br.iııtı"'i.rgiıtere,d. Ve Fransa,da, Eski Bııvtlk
larrnınbirhalefigibikarşıiananveonlarrnhatrrasrnahürmeten yaptığı
il;;^ g5,.* i*puiuro, M'anuel'in, . Batılı Hükümdarlarla
Ve karşılıklı fi-
temaslar, bu iki ly, ar"y"nın biriiirine yaklaşmasl
da, asrl he-
kir mübadelesi bai<ımından son derece mühim olmuşsa
91
defi için elde ettikleri çok cılızdı. iki yıldan fazla kaldığı bu Batı ül_
kelerinden büyük itibar, tıol vaatleı' ı,e hediyelerle zengin hatıralar
toplanra dışrncla elde ettiği SolluÇ, bir kaç kadırga ile Fraılsrz Kra_
lırun ı,ermeği kabul cttiği 1200 kişilik bir krııızetten ibaretti. Paris'te
iken hemen büttın Hristiyan Hükümdarlariyle bir Haçlı seferi ter-
tibi için yazışmalar siirdürdü. Bu uzun süren yarüm arama temas-
larr sırasrnda, asla nlczhep değiştirme sözü etmeyen ve Paris'te dahi
Ortodoks öyinleri düzenleyeıı imparator N{anuel, Papa Bonifacius
tarafından soğuk karşılanmrş ve bu sebeble de kendisiyle karşılaşma
arzusu gösterilmemiştir. Buna rağmcn Paparun, bir Haçlı seferine ka-
tılmalaııl için Hristiya'nlar arasrnda tahrikler yaptığı bilinmektedir.
Manuel'in Batı seyahatine çıkmasından sonIa ooa ırekölet eden
Vll.Ioannes, Bayezid'in emirlet'ine uygun olarak lıareket ediyordu.
Başşehirde dtlrum son derece acıklı idi, halk açlıktan kırılıyordu
ve hazine boşalmıştı. Bayezid'in bu sıralarda şehri devanrlı olarak
abluka altına tutmak suretiyle tcslim olmağa mecbur etme yolunu
seçtiği anlaşılmaktadır. Fakat Bayezid'in vefbtrndan sonra VII.
Ioannes nufuzuntr temamen kaybetmiş; SelAnik üzerindeki iddiaları
da Manuel tarfrndan reddedilmiş ve Türk Padişahı ile ittifak ede-
rek vatana ihanetle suçlanmıştrr. R.ivayetlere göre sürgüne gönderil-
ıniş, fakat daha şonra kayınpederiııiır ve Boucicaut'nun aracılığ ile
ile SelAnik ve civarrnı almışlır.
Tiınur Vak'asi
Bayezid'in bütüır kuwetiyle orta Avrupa yakasında meşgul
lıulunduğu ve tekmil diplomasisini bu sahada yoğunlaştırdığı bir
sııada, imparatorluk için doğuda büyük bir telılikenin gelişmekte
olduğunu farkedemediği anlaşllmaktadır. Belki dc, hödiselerin mer-
kezinin osmanlı İmparatorluğlı arazisinden çok ızakta görünmesi'
onu yanıltmış olmalıdrr' Zita, Bayezid'irr hökimiyetinin zirvesinde
göründüğü bir srrada, Asya'nın batrsrnda diğer bir Türk Hükümdarı,
30 ;ııldan lıeri sürdürdüğü mücadeleden başarı ile çrkmış, taıtınma_
mış küçük bir Bey'likten bir imparatorluk meydana getirmişti. Cen-
giz evlAdının hAkim bulunduğu tsatı Türkistan bölgesinde si,vasi
faaliyetlere girişen bu Türlı Hükümdarı Tinıur, B Nisan 1336 da
Semerkand'ın güneyinde bulunan (vc bu gtin Şahri Sebz adını taşı-
yan) Keş şehrinde, Çağatay rrlusuna mensup Barulas aşireti reisle-
rinden Turagay'ıru oğlu olal'ak dtinyaya gelmişti. Barulas aşireti
Taşkent ve civarrnda hüküm sürmekte idi. Timur rüşte eriştiğ'i sıra-
larda Çağatay Hanlığı zaiflediğinden hAkimiyet, Çağatay sülilesi
namlna onların lıizmetindeki ııufuzlu Emirlerin eliııde bulunuyordu.
Sirderya civarırrcla Celİyir, Türkistan'da Dulgat ve Barulas kabilc-
lerinin Emirleri bunlarrrr meşhurlarrndandı. Bu Emirler, Çagatay
sülilesinclen birini Haır ilAnediyor r.'e kendileri hikimiyeti ellerinde
bulunduruyorlardı. Bunlar arasrnda dikkati çeken Tiınur, daha baş-
lanğıçtan itibaren dirayetli bir siyaset adamr olduğunu gösiermiştir.
Dostlarını iyi scçmiş r'e kudretinin üstünde düşmanlarla mücadeleye
girişmemeğ.e dikkat etmiştir. Bır bölgedc, 1358 de gelişen hAdiseler
Timur'uıı emellerine lrizınet cder. },4averaünnehri elegeçiren Doğu
Tiirkistan lrakimi Tuğluk Timur ile anlaşan Timur, Keş ve civarınrn
idaresini elegeçirir ve Tuğluk Timrrr Flanrn Maveraiinnehre Han
tayin ettiğ'i oğlu İlyas Hoca Timur'u maiyetine alır.
Timur'un siyasi başarrları, kaylnbiraderi ııe rakibi Emir Hü-
seyn'in düşmanlarr taraflndan öldüriilmesinden sonra biribirini ta-
kibeder. 1376 yrlııra kadar sürerı mücadelelerden sonra Harezm'in
lıir kısrm şchirlerini elegeçirir. 1379 da Hareznı',i elegeçiren Timtır,
l3B1 de Herat Emirliğine son vcrir. Sekseniılci yıllarda Irakı Acem'
deki Celxyirler ülkesine kaı'şı giriştiği mücadelclerdeı sonra 1386
da Tebriz,e girer. Önce Kaıs'ı elegeçirir ve kısa bir rnuhasaradan
sonra tcslim olaır Tif]is'e girerek kışı orada geçirir. Timur'un Azeı'-
baycan'daki ilerlemesi onu Kıpçak Hanı Toktamış ilc kaı:şıkarşıya
getirir. Azerbaycan üzerinde emeller besliyen Toktamış'ı mağlubeden
Timur oıı.u, t3B7 de Derbend'iıı kuzeyine geçmcğe zorlat'
Timur'un Batı Asya'daki ilerlemesi onu üç büyük devlct ilc
karşrlaştrrmakta idi: Doğu Avrrıpa'da Altınordu, Anadolu'da os-
nıaırlr imparatorluğu ve Mrsır'da Memlük devleti. Tirnrır'un ilk
sırada ve arka arkaya giriştiği seferlcrlc Altrnordu devletini yıkılma_
ya mahrümettiği rıe Rı-rs'ların Altlnordu hikiniiyetinden kurtulnra_
iarrnda ya.dı*cı olduğu gözc çaı.paı.. Karşısında birleşik bir ccphc
görmeyen Timur, çok müsait şartiar altında ilerlemekte idi. Bu üç
büyük devlet dışında, Mıslr ilc Timur ve Türkiye arasırrda Türkleş-
miş bir Celiyir Moğol devleti ile Anadolu'ı1uıl doğusunda Sivas -
Kayseri bölgesinde uzar1afl kuyvetli Lider Kadı Bürhaneddin'in
Türk Beyliği varclı. Anadolu'nun doğusunda yerleşen ve osmaıllı-
lara rakip bir tavır takrnan Kadı Bürhaneddin, daha çok Memlük-
lularla işbirliği yaplyor ve Memlük'luları.n lrem Timur'a vc hem de
osmanlrlara karşr bir paravaııası r,azifesini görüyordu. Anadolu'
da Memlük'lular karşısrnda büyümc Ve kuvvetlenme temayülü
gösteren osmanlı devleti, Dobruca rıe Bflak'r elegeçirmekle de Altı-
nordu ile temasa gelmiş ve hatta iki devlet araslnda hudut çatışma-
ları başlamıştı.
93
Bundan sonra Timur, Ermenistan'rn mühim
bir kısmında hü-
küm süren Karakoyunlu Türkmen Beyi Kara Mehmed'in
(l3B0-
l3B9] kendisine itaati rcdcletmesi üzerine, l3B7 baharında
Bayezid'i fethetmiştiı. Avnik ve Erzurum,u elegecirrnesi Doğu
üzerine
Eretna Erzincan Taharten, Erzurum'a gıa.Jt Tı-ur,a itaati-
P-rj'
ni bildirdi. 139l de Toktamış'a karşı üçünctı seferini yapan
ve Al-
tınordu'nun mühim merkezlerinden Saray ve Astırahan,ı
tahribeden
Timur, buradan Taşkent'e gitmiş ve l39i kışıru dinlenerek
ve tasar_
Iadığ "Beş Yıl Se|eri,, hazırlıkların, yupurul geçirmiştir_
Timur, bundan sonıa giriştiği ve "Beş Yıl Seferleri,,
adı verilen
, muharebeleri esnaşnda Bağdad'r, Mrrrrı,r, TJrfa'yı.ı"g.|;r,ıi.
ı3o+
yılında Karakoyunlu hükümd an Kata Yusufia kriş,
hr;.lete geçti.
Kara Yusuf'un sür'atle geri çekilmesi üzerine Avnik,i tekrar aldı. Bu-
radan kuzeye yönelen Timur, 14 Nisan 1395 de Terek
ırmağı kıyı-
snda Toktamış ile lıir daha çarplştı \,e onu yenerek firara zorladı.
Toktamış ile Kadı Bürhaneddir., ii-r.'rn jaha ilk
Batı Asya se-
Ibrinden sonra, Timur tehlikesine karşı bu saharun
iki büyük Lideri
olan Bayezid ile Berkuk,u uyarmak suretiyle Timur.,un
meydana
g.etirdiği tehlikeyi orİaya koymuş ve onları icılgede
bir savunma it-
tifakı oluşturmağa davet etmişıeidi. Uzun süren diplomatik
lardan Sonra, Timur'a karşr askeri bir ittifak ku.rıabiı-iş çalışma_
ve Irakr
Acem istilösından sonra Türkiye ve Suriye içlerine ytırıi*.
kararr
alan Timur, Erzurum'a kadar gelrniş ve kendisine karşı
oluşturulan
bu savunma ittifakı karşısınd.a istili hareketini durdurmak zorun-
da kalmıştı ' Zira,
!u dörtlü
mur'urı gerisinde askeri
ittifak üyelerinden olan Toktamış, Ti-
faaliyetlere başlayarak Timur,un uyrrı,,urn-
dan krsa bir süre sonra tahtını elegeçiriyor Ve bu hödise üemlüklu-
lar ve osmanlılar bakımından ,or1"r... mühim bir olav teşkil
edi_
yordu' Çünkü, Timur._istilösrnr on yıl geciktiriyor ve Timur,a
karşı
birleşmeleri için kendilerine zaman kazanma fırsatı
veriyordu. Fa_
kat, böIgede kendisine karş kurulabilecek ittifak üyelerini
birer birer
saf dışı etmeği düşünen Timur, 1395 de tekrar Toktamış
üzerine yü-
rümek lüzumunu hissetmiştir. Terek muharebesinde Toktamış,ı
güçlükle yenebilen Timur, onun firarrndan da huzursuz
olmuştur.
Zira, geniş topraklara Ve Sonsuz imkAnlara sahip bulunan Tokta-
mış'ın yeniden canlanmasr mümkündü. Bununla beraber, Timur,
l" Toktamış'a karşı .karunrlığı 1395 zaferi, orta eryu ul Güney
Doğu Avrupa, Ttirkiye ve Yakın Doso ba]<rmrndan son derece mtı_
him neticeler verecekti. önce bu zifer, Altınordu devletinin gele-
ceğini tayin etmiş ve bu devleti ikinci derece siyasl bir
kuruluş höli-
94
ne getirmişti. Ayrıca Timur'a, Tıirkiye ve Suriye istililarını uygu-
lamaya imkAn verecekti.
Yakııı Doğrı seferlerinden sonra Timur, birçok sebebdeır dolayı
1396 yılıncta Semerkand'a dönmek zorunda kaldı. Kısa bir zarnan
sonra c]a Hindistan'a bir sefer yaparak Türk-Afgan devletine ni}ıayet
verdi. Timur'trn Yakın Dcığu'dan bu uzaklaşmasr \'e mutlaka bir
Çin seferine çıkmak istediğinin bilinmesi, Bayezicl. başta olmak üzerc
üirçoklarrnda Timur'un bir daha Yakın Doğu'ya dönm:yeceği inti-
baını uyandırdı ve bu yanlış hesap özelliklc Osmanlı İmparatorluğuı
bakımrndan çok fena neticeler verecek hidiselerin başlanğıcı oldu.
Hatbuki Timur, Ttirkiye ve Yakın Doğu üzerindeki iddialarından
vazgeçmemişti. Bu bölgedeki clevletler ise, Timur'un Toktamış'a
kar.ş kazandığı zaferden sonra Ve onun bu sahadan uzaklaşmaslnr
firsit bilerek bu durumu kenc]i lehlerine çer'irmeğe kalkışmışlardır.
Lökin, yine de Timur'a karşı meydana gelen dörtlii ittifak düşüncesi
yokolmamış, Kadı Bürhaneddin ile Berkuk'un vefatlarrna kadar gös-
iermelik te olsa sürmüştür. Tecrübeli bir devlet adamr olan Memlük
Sultanr Berkuk'un, Timur'uır sebebolabileceği büyük felöketi bütün
açıklığl ile görmekle beraber yine de onu gelip geçici bir musibet
*.ydrğr, halbuki Balkanlarda ve Hristiyan ilemine karşı kazandığı
parlak başarılarla büttın islAm Aleminde büyük sevgi ve:rüfu-z kazaıan
bsmanlılardan çekindiği, dcvrin büyük islAm ilimi İgN HeınUN'
un kayıtlarrndan an|aşılmaktad.ır. Buna karşılık Yrldırrm Bayezid
tarafından Timur telılikesinin gereği kadar ciddiye alınmadığı, kendi
kuwetlerine ve başarrlarrna fazla güvenerek gur'ura kapıldığı bir
gerçektir.

Timrrr,un Bayezid,i kendisine karşı bir ittifaktan ayırmaya ça-


lışmasrna rağmen, Bayezid ile Berkuk arasrndaki münasebetler de-
va* ede. ve_Kahire'ye elçiler gönderilir, 1394 anlaşmaslnln yürürlük-
te olduğu belirtilir. Berkuk'un da dostluk münasebetlerinin de\'amrn-
dan yana olduğu biliniyor. Buna karşılrk Bayezid ile Kadı Bür-
haneddin arasrndaki münasebetlerin geliştiğine daiı kayıtlara rast-
lamryorrız. Buna rağmen, 1394 ile Kadı Bürhaneddiı'in l39B de
vukubulan ölümüıre kadar iki taraf arasrndaki ilişkiler görünüştc
iyi olarak sürer. Lökin, Kadr Bürhaneddin'in Bayezid'e güvenemedi-
ği, ancak Timur tehlikesi dolayısiyle iki taraf arasrnda
bir yaklaşma-
irın meydana geldiği anlaşılryor. Nitekim, Kadr Bürhaneddin'in ölü-
münden sonra vukubulan hödiseler, onun Bayezid'e itimat etmemek_
te haklı olduğunu ispat eder. Aslında bütün iyi niyet ve çabalara rağ-
men bu bölgedc sürekli bir işbirliğiniır
kurulamamasınrır başlrca
saiki Toktamışt'ı' 7'ira Tokta-rş,
-
,rhirr, tekrar kazanmak için giriş-
tiği mücadelede, önce Memlükierle bozuşmuş
Tuna rrmağr kıyılarıncla Bayezid ,; ;rh; sonra da,
ile savaşa tutuşmaktan
tir' Bunlardan Sonra, c;nce i(adı BtıJaneddin,in çekinmemiş-
ait aruziyi elegeçiren Bayezid, g".trl]r,
ölümü üzerine ona
olr-r"a."l.i"'or, Mem-
Anadolu'daı.i top.uı.ıo.,.,, işguı"t-"a
||}l[ii]l: ;.;;iy]; ittif;kı ço_

Kendisinin hölgcden uzaklaşmasınclan


sonra, Mrsır ve Su{iye,
deki adamlarrna karşı girişilen si.rdi.-.
_

hareketinden haberdar bu-


lunan Timur, taraftalaını özellikle
Kadı Bırhaneddin ile Karako_
yunlulara karşı harekete_ geçirmiştir.
Zira, böIgede +i;r;," karşı en
sert .tedbir]er alan Kadı Bürhaneddin
olmrş] r^rJ.yrrlu,lar ise
başlanğıçtan beri
li1ur'a
nlnmrştır' Lökin l39B
karşı amans ız bir mücadele vermekle ta_
de Kaclı Bırhaneddin'in aı.tryrrri, Karayö_
lük osman Bey tarafından öldürül-.ri,
bölgedeki ıraalr.i..i, akışrn_
{". v-'"ı bir başlarığç olmaktaclır. Zila, osrnanlılar idaresinde Ana-
dolu'nun birliğini kurmak ve bu ,,rr.,i.
sahip çıkmak emeli
iil;;ü ;;i";; mirasına
koşan Bayezid, bu emeline engel saydığ
Kadı Bürhanneddinin fesi1ae
r;ltımtınden ,ori* aogrda onun urur'irir.
lıarekete geçmekle kalmamış, az So,.Ta ku.ş,
Berkuk,un r;lıımıi üzerine de
Memlüklu'Iarın Güney Doğu Anadolu'daki
arazisine taaff,,z etmek-
ten çekinmemiştir. Bu suretle az önceleriııe
kadar Timur,a karş
sürdürülen işbirliğ'inin
1'erini düşmanlık almış ve bu durunr Timur,
un Suı"iye'de ve Anad-olu'da tasarladığr taarruz
hareketini kolaylaş-
tlrmıştlr. Bayezid ise, önce Anac]olu B-eylerine
krrşi A;;;;lu,yu bir_
lEtirmck üzere giriştiği seferler ve bu
cle.fa da Kadı Bür]raneddin
_irzanmlş
ve
Mcm]ük topraklarına elatmaş sebebiyle
birçok aui*."
ve müttefiklerini kaybederek Timur iarşısınrla
başarı şansınr yitir-
miştir.
Mutlaka Çin'i.fethetmeği düşünen Timur.
Memlük devleti ve
osmanlr İmparatorluğu gibi- ıı.i ı.rvv.tıi
siyasi k".;i;;; lrkasında
bırakarak uzakla'smarrın tedbirli bir hareket
olmadığını düşünüyor_
du' Daha Hindistan seferinde iken Yakın
Doğu'cla
kubulan hAdiseleri dikkatle izlemişti. """rr.uy.,devu_
Kadı tsürhaneddin ile Berkuk,
un vefat etmiş olmalarr Timur'un işini
ı.oıuyıuştr.-uı.tu iaı. g..t,rt,
un ölüniü ile Mısırda bir'otorite boşluğu
*.yhuru g.i*iş',r" orr.rr,
y3rine_ geçen oğlrı Fereç henüz p.t g.iç bulunınakla
kim olamamrştı. Bu hidiselerde','ro,r.] -Ti-rr,r; duruma hA-
;;;;;,riJu, uo noı-
96
gede yalnız osmanlı Padişahı kalıyordu. Bayezid ise, az öncc Ana_
dolu'da giriştiği ilhak fetihleri ile devietin bünyesine düşman unsuı-
lar almış ve bu suretle bir dış tehlike karşısında duıumunu zaifletmiş_
ti. Timur, bütün bu cihetleri iyi değerlendirerek Mrsrr, Suriye ve
Türkiyc üzerine yürümeğe karar verdi. 1399 Eylülüııde Semerkand'
dan hareketle kışı Karabağ'da geçi.di. İlk baharda topladığ büyük
kurultayada Türkiye, NIısrr ve Suiiye üzerine yapılması düşünülen
seferler konuşuldu ve istilx hareketinin planları en ince teferruatına
kadar hazrrlandı. Gürcistan'da durumu kendi lehine düzelterek Av'
nik'e gitti ve orada ordugAh kurdu. Timur, Mısır, Suı:iye ve Türki-
ye istilösına hazırdı. Mısır'da zaaf ve aııarşi emareleri başgöstermiş,
Bayezid'in mütearrız hareketinden dolayı Memlüklu'larla arası açıl-
mıştı. Timur, artık tıu iki devletin ayrı a}rr ezilmesi z ımanrnın gel-
diğine hükmediyordu. Pasinler ovaslna indiğinde birçok Hükümdar
ve Emir, kendisine tabiiyet ve tazimlerini bildirmek üzere geldi.
Bunlar arasrnda Bayezid'in ülkelerini ellerinden aldığı Menteşe,
Germiyan, Aydın ve Saruhan Beyleri de vardı. Bu Beyler, Bayezid
tarafından mülklerinin ellerinden alındığrnı şikAyet ile haklarırun
geri verilmesini istemekte idiler. Diğer taraftan, Timur'un önünden
kaçan Ahmet Celiyir ile Kara Yusuf Bayezid'e iltica etmiş ve iyi
karşılanmrşlardrr. Bu iki Asi Prensin Bayezid nezdinde iyi kabul
görmesi, Timur'un Anadolu istilxsını çabuklaştıran imillerdendir.
Nitekim Timur, Bayezid'e gönderdiği bir mektupta Kara Yusuf ile
Ahmet Celiyir'in kendisine teslim edilmesini veya öldürülmelerini
veya hiç olmazsa osmanlr ülkesinden kovulmalarrnr istemiş, aksi
hölde bir Savaşln kaçını.lmaz olduğunu bildirmiştir. Bayezid'in bu
isteği reddetmesi ve muharebeye hazır olduğunu bildirmesi üzerine
iki taraf araslnda harp zaruri bir höle gelmiştir. Bayezid'in Batıda
istanbul'u çok sıkıştırdığı ve şehri teslime zorlamağa çalıştığı bir sı-
rada 1400 de Anadolu'ya giren Tim1rr, şiddetli bir mulıasaradan
sonra Sivas'ı elegeçirdi ve halka ieci zulümlerde bulundu. Bu hare-
ket, Bayezid'e yapılmrş ilk ve çok ciddi bir ihtardı. Timur, bu suret-
le Bayezid'i kendisini metbuu tanlmaya zorlayabi|eceğini sanıyordu.
Fakat kudret ve şevketine çok inanan Bayezid, btıyle bir zillete düş-
meği akiından bile geçirmiyordu. Timur, Bayezid'i kendisine txbi
kıldıktan sonra Yakın Doğu'daki hökimiyetini emnivet altına almış
olacağrnr düşünerek Uzak Doğu'da, Çin'de yapacağı fetihlere dön-
mek niyetinde idi. Zira, Çin'de vukubulan hidiseleri yakından ta-
kibediyordu. Sivas'r elegeçirdikten sonla Elbistan ve Malatya izeri-
ne yürüdü ve her tarafl tahdbederek ilerledi. Timur, Bayezid'in mem_

97
leketini tahrip ilc halk arasında korku ve endişe yaratmağa ve mu_
kavemet arzularını kırarak Bayezid'in kendisi üzerine yürümesini
sağlamağa çalışıyordu. Halbuki Bayezid buna hazrr aegiıai vı Ti_
mur'un beklenmedik bir anda Suriye'de görünmesi orr,
şuşr.t-rş-
tı. Bayezid, Sivas'tan sonra Timur'un Tokat üzerine yüriyeceğini,
Batı Anadolu'ya varıncaya kadar birçok kaleyi zaptetmek zorunda
kalmak suretiyle oyalanacağrnr sanmıştı. Halbuki Timur, Sivas,ln
gösterdiği mukavemetten Sonra Anadolu şehirlerinin uzuo Zamaı|
mukavemet edeceklerini anladı. Bu yüzden Suriye üzerine döndü
ve Memlük Sultanrnı cezalandırmayı düşündü. Bayezid'in bu sıra-
da Kahire'ye gönderdiği elçi Hoca Firuz, lıir netice elde edemeden
döndü. Zira Bayezid, Memlüklu'ların itimadıru kaybetmiş Ve oırlar
nezdinde, ileride Timur VartasI at]atıldıktan sonra dalıa tehlikeli bir
düşman olacağ intibaını uyandırmıştı.
Timur, bu srrada Ayintap, Halep ve Şam'ı zaptetmiş bulunuyor-
du. Timur'un Suriye'yi zaptettikten sonra kendi üzerine yürüyece-
ğini düşünen Bayezid Kayseri'ye kadar ilerlemişse de Timur, ordu_
sunun Bayezid ile çarpışmak için ycterli olmadığrnı düşünerek Bağ_
dad'ı zapt ile ahalisini kılıçtan geçirdi. Bunun iizerine Bayezid 1401
Temmuz sonunda Erzincan'ı, az sonra Kemah'ı elegeçirdi. Tahar-
ten'in bütün ailesini Bursaya gönderdi. Bayezid, Erzincan se{brin_
den önce Mısır'a elçiler göndererek az önce Mrsrrlı'lardan kopardı_
ğr ülkeleri onlara iade ediyor ve Berkuk zamanıında kurulaır dost-
luk ittifakını yeniliyordu.
Timur ise, rrah Acerrıin zaptından sonra osmanlılarla girişe-
ceği bir harbe hazırlamak maksadiyle imparatorluğun bütün kuv-
vetleriyle kendine tAbi dev]etlerin lıükümdarlaıını, orduları ile bir-
likte maiyetine çağırryor ve Türkistan'dan getirttiği en seçkin kuv-
vetlerini torunu Mehmed Sultan'ın emrine veriyordu. Daha Suriye'
de iken Bayezid'e bir tehdit mektubu gönderen Timur, Bayezid'in
kendisine itaat etmesi l2ızım geldiğini bir daha hatırlatryor, fakat
Bayezid cevabrnda düşmana karşı hazır olduğunu bildiriyordu.
Bundan sonra sürdürülen mektuplaşmadan da bir sonuç alınamrş-
trr. Sureta sulh taraftarr görünen Timur'un karşılığında Bayezid;e
yaptığ teklifler onu kendisine tAbi bir hükiimdar saymak istediğini
ifade edi;ıordu. Bayezid'e üstünlük iddia eclen ve ondan itaat bek_
liyen Timur, Bayezid'den aldığı cevaplar karşrsında, Anadolu'ya
girme kararını verdi. o sıralarda Çin İmparatorunun vefat ettiğini
ve bu ülkede karışıklıklar çıktığını duyduğundan, Çin'i elegeçirıne-

9B
nin tam zar.rraTl, olduğunu düşünüyor, fakat arkasında osmanlı dev-
leti gibi kuwetli bir hasım bırakarak bölgeden uzaklaşmanın isa-
betsiz bir hareket olacağıru da iyi biliyordu. 1402 yılı başrnda emir-
lerini ve şehzadelerini toplayarak müşaverede bulunan Timur, on-
ların Müslüman öleminin büyük mücahidi olarak bildikleri ve sev-
dikleri Bayezid'e karşı bir seferi tasvip etmemelerine rağmen, karar-
larında israr ile harp mes'uliyetini ona yükliyebilmek maksadiyle
yeniden elçi yollıyarak Bayezid'e kabulü mümkün olmayan teklif-
ler yapıyordu. l3 Mart |402 cle Tebriz'den Bayezicl'e elçi gönderen
Tiınur, onu dostluğa yanaşmamak ve adamlarrndan Taharten'in
mülklerine taarııızda bulunmakla suçluyor ve mektubunun sonu-
nu bir tehdit ile bitiriyordu. Görünüşte sulha davet eden bu mektup,
aslrnda harbe tahrik ediyor, ancak kabahati Bayezid'e yüklemeğe
çalrşıyor ve bu davranışiyle ordusunda Bayezid ile bir harbe karşı
olanları kandırmak istiyordu. Diğer taraftan' Hristiyan devletleriyle
ve bunlar arasrnda Fransrz Kralı ile temasa geçerek onlara Bayezid
aleyhinde ittifak teklifinde bulunuyor, ayr\| zamanda kendisine baş-
Vuran Bizans İmparatoru ile Cenova'lılara da, yakında Bayezid'in
üzerine yürüyeceğini söyliyerek onları ferahlatıyordu. Nihayet Pa-
sinler ovasından Erzurum'a ve oradan da Erzincan'a giderek toTunu
Mehmet Sultanı Kemah'ın zapt'na me'mur ediyor. İki taraf arastn-
da muharebe artrk başlamıştır. Timur, Sivas'ta buluştuğu osmanlı
elçileri vasrtasiyle Bayezid'e son tekliflerini yapıyor, oğullarrndan
birisinin rehine olarak gönderilmesini, Aıradolu'nun kendisine ter-
keoilmesi icabettiğini, zira kendisinin Cengiz Han'ın oğullarırun
halefi ve virisi olduğunu ileri sürüyordu. Bayezid'in elçileri önünde
Sivas'ta ordusuna bir geçit resmi yaptrran Timur, Bayczid'den bir
Cevap alamadı. Fakat Bayezid'in Tokat'a kadar ilerlediğini öğıenin_
Ce, onurıla hemen bir meydan muharebesine girmiyerek Anadolu
içlerinde ilerlemek Suretiyle yolu üzerindeki her yeri tahribetmeğe
karar verdi. Ay'r, zamaıda Timur, osmanlı ordusunu Anadolu için-
de yormayr, srcakta bitkin bir hxle getirmeği dtıştındtı. Timur Kay-
seri'ye ve oradan ve Kırşehir'e doğru ilerlediği bir srrada, iki ordu
biribirine çok yaklaşmıştı. Fakat Timur, burada da muharebeyi ka-
bul etmiyerek Ankara istikametiırde ilerledi. Su menzillerini tutmak
ve kuyular kazmak maksadiyle öncülerini Ankara'ya gönderdi. Ti-
muT'uIı öncü kuwetleri Ankara kalesi kumandanı Yakup Beyi ka-
leye çekilmeğe zorladılar; Timur krsa zamanda Ankara ovasına
hikim oldu ve kaleyi muhasara altına aldı, fakat Bayezid'in yaklaş-
tığrnı öğrenerek muhasalayr kaldırdı. Daha önce Çubuk ovasrrıa

99
inen Timur orduları, Çubuk çayln' arkalarına almak, Bayezid,in
ordusunun gelebileceği yerlerde
çeşmeleri ve kuyuları iahribetmek,
geniş hendekler kazmak suretiyle muharebeye lıazırlandılar.

Bu sırada kurulan Osmanlr harp divanında. başta birinci vezir


Çandarlı Ali Paşa olmak üzere, Timur'a karşı açlk b'ir meydan mu_
haıebesine girilmesine karşı olanlar "
çoktu. Brrla.o g,ı.e dağlara
çekilnreli, her tarafta baskııılar yupurik düşmanr hırpJlamak, şehir
ve kalelerde yer yer müdafaalarda bulunmak ve nihayet uygun
bir
zamanda hücum ederek düşmanı yıpratmak suretiyle osmanlı
or_
dusu fazla zayiat vermeden zinde kaimalı idi. Zira, düşman ordusu
sayr Ve vasıf bakrmlndan üstündü. Ayrıca, enindc sonunda Timur
Anadolu'yu terkederek
lzak Doğu'ya gidecekti. Bundan başka
Müslüman ve Türk olan Timurlu'laia karşr sefere çıkrlmasr, osmanlı
saflarında fazla tasvip görmüyordu. Buna muhalif olan Hoca Firuz,
a göre ise, Timur ordusunun Anadolu'da daha fazla zulüm
ve tahri-
Pl yıpqr.usrnın süratle önü alrnmalr idi. Emirlerden
likle Padişah taralindan bu teklit tun"ı .Jiil;;" "iiri;;id,
çoğu ve öz-l_
derhal
Ankara istikametinde ilerlemiş, kaleyi Tatar zulmıınden kurtarmak
üzere cebrİ bir yürüyüşle yol alan ordu,
şiddetli sıcaklar altında An-
kara ovasrna eriştiğinde yorgun ve susuzluktan bitap bir hAle gel-
miş, diişmanın bu durumdan fayd'alanacağı düşüncesi ve hususiyle
Timur ordusu.iun sayı üstünltiğtı hakkııid aki rivayetLer, ordunun
moralinin bozulmasına sebebolm-uştur. Gerçekten, Timur,un bu es_
nada idare ettiği ordu hem sayr ve hem de techizat bakımından, o
zar^ana kadar çıkardığı ordularr ı hepsinden üsttindü. Muhtelif
ırk-
tan ve kavimden oluşan bu ordu, çoğu atlı olmak üzere 160 bini ge-
çiyor<iu. Hele torunu Mehmed Snltan idaresindeki Maveraünnehr
krtalarr kAmilen zrrhh suvarilerdi. Runa karşılık Timur ordusunda
da, Osmanlı ordusunun üstün. vasrflarına. dair mübalağalı
şayialar
yayılmıştı. Hristiyanlara karşr büyük başirılar elde eden Osma,nlı-
larln ve kuırzetli bir devlet şuuruna ,u_hip b.rırrrrn Anadolu,nun
ezilmesi mümkün olmıyacağnı, hatta bunun muvafik olmadrğını,
nıağlubedilse dalri elde tutulmaslnln mümkün olamıyacağlnl SaVu-
ıanlar vardı. islAm dünyasrnrn en iyi ordusu olun Arriolu mu_
haribinin sayrca üstünlükleri sebebiyle de yenilemez oldugu ileri
sürülmekte idi.
Bayezid, ordusunun bir kısmını Eflak'ta. Macaristaıı hudut-
larında, Rumelinin diğer kaleleri ile Anadolu'da birçok kalenin
muhafazasında görevlendirmek zorunda kalmıştı. Bu seLeble Baye_

100
zid'in muharebe meydanına getirebildiği ordu 70 bini geçmiyordu,
bunun da hemen yarıSı yaya idi. l0 bin kadar tutan zrrhlı Sırp or_
dusu Sırp Kralının idaresinde Osmanlı ordusuna katılmakta idi.
Rumeli ordularrnr Hoca Firuz, Sağ kanaddaki Anado1u ordusunu
ise Kara Timurtaş idare ediyordu. Yanında Mustafa, Musa ve İsa
Çelebilerin bulunduğu Padişah, Kapıkulunun kumandaru olarak
Yeziriazam Ali Paşa ile merkezde bulunuyordu. Rumelinin akıncı
]iıtaları ile Timur'dan kaçarak osmanlılara sığrnan Kıpçaklar, Kara
Tatarlar, Türkmenler, öncü olarak yerlerini almışlardı. Anadolu'
dan ve Rumeli'den toplanan ücretli asker ihtiyatta idi.
Timur'un ordusunda ise, sağ ve sol kanatlarda Timur'un torun-
larr, merkezde de kendisi yer almıştr' zB Temmuzda günün erken sa_
atlerinde başlayan muharebe akşam geç saatlere kadar sürdü. Baye-
zid, Timur ordusunun sayr üstünlüğünü görerek topladığı harp di-
vanında, yayasından üstün saldırılar beklediğine dair bir nutuk
çekti ise de, ordudaki menfi propagandalar askerin maneviyatınrn
bozulmasına sebep olduğu gibi, müslümanlara karşı Sırp askerinin
kullanılması da. orduda menfi tesir yapmıştı. Buna rağmen osmanlı
ordusu düşmana şiddetle saldırmış ve Timur ordusu kısa süren bir
Sarsmtı geçirmiştir. Bövle bir hücumu önceden hesaba katan Timur,
tedbirli davranmış ve bu sebeble en öne zincirlerle biribirine bağlı
bulunan Maveraünnehirden getirdiği zrrhlı alaylarl yerleştirmişti.
Filler üzerine yerleştirilen muhariplerle bu zırhlı suvarilerin Osman-
lr ordusu üzerine infilak eden humbara|ar atmaları, osmanlı hücu-
munun krrılmasrna sebep olmuştur. Muharebenin şiddetli bir inın-
da Timur tarafına geçen Tatarlar, osmanlı ordusuna ok atmağa baş-
lamrşlar, daha sonra da Germiyan, Aydın, Saruhan ve Menteşe
sipahileri karşı tarafta bulunan Efendilerinin yanına gççmiş ve Ti-
mur'un öğleden sonra ihtiyat kuwetlerini harbe sokması üzerine
susuzluk, srcak ve yogunluktan muztarip bulunan osmanlı ordusu,
üstün sayıdaki Tatar ordusunun, iki kanadına ve arkasına sarkması
neticesinde önce Osmanlı sipahisi bozguna uğramış Ve sonra yaya-
lara sıra gelmiştir. Buna rağmen osmanlı piyadesi muharebenin
bütün yükünü üzerine almış ve sonuna kadar muharebeyi sürdür-
müştür. İkindiye doğru muharebenin kaybedildiğini anlayan Stıley-
man Çelebi ile Veziriazam A|i Paşa ve ümeradan bir kısmı, döğü-
şerek ricate başladığı gibi, diğer kanadın kumandaru olan Mehmed
Çelebi de maiyetindeki kumandanlarla muharebe meydanını terket-
miştir. Sırp kuvvetleri, muharebe meydanllu en son terkeden kıta-
lardan olmuşlardır. Bu andan itibaren Timur ordusu' Osmanlı or-
t01
dusunu her taraftan kuşatmış Ve muharebenin en
. şiddetli safhasr
başlamıştır. Bayezid, sonuna kadar büyük bir
şecaatle mücadele
ederek askerine iyi bir örnek olmuştur. osmanlı ord.usunun her ta-
raitan sarıldığ ı'e yenilginin kesinleştiği bir sırada dahi, yanrnd.a
kalan üç biıı kişi ile düşmana karşı koymakta dcvam erlen Padişah,
beraberinde iki Be1lerbeyi ve emirlerden bir kısmı ile esir alınmış,
kumandanlardan bir çoğu askerinin başında ve muharebe meydanın-
da can vermiştir.

Timurı }atsı namazl vakti huzuruna çıkarılan Bayezid,i iyi


karşılamış, lAkin harbin mes'uliyetini ona yüklemeği ihma]'etmemis,
bununla beraber hayatının emniyette olduğunu niıaırmiştir. Baye-
zid'in arzusu üzerine Timur, oğullarından Mustafa ile üusa'yı da
buldurarak yaruna getirtmiştir. Timur'un Bayezid ile oğullarına
iyi davranmasrnın sebebi, Bayezid'in İslAm ileminde biyük bir
cihat kahramanr olarak bilinmesi ve Timur ordusunda da büyiik
bir itibara sahip bulunması idi.
Anadolu'da iki İslöm ordusu arasında vukubulaır savaşların
en büyüğü olan Ankara muharebesi, can çekişmekte bulunan Bizans
İmparatorluğu hayatınln varım asır uzamasına, osmanlıların Ru-
melideki arazisinin daralmasrna, Anadolu'da Türk birliği kurulmasr-
nın bir asra yakın geri kalmasına, Şehzadeler arasındu ,orrr.gelmiyen
iç savaşlara, Anadolu Ttırk Beylikierinin yeniden kurularali eslçisin-
den daha kuwetli bir hale gelmelerine, özellikle Doğu Anadolu'da
y-erleşen Akkoyunlu ve Karakoyunlu devletlefnin
çok kuwetlenerek
Osmanlılara karşı rakip birer devlet kesilmelerine sebep olmuştu.r.
Bu h'idiseden Sonra Sayrslz iç savaş sahnesi olan Anadolu hal-
kı, bu muharebenin sebebolduğu acrlarr ve feciy Afetleri yizyıllarca
unutmamıştrr. Timur'un Anadolu'da yaptığ tahriblerin en veciz
tasvirini, devrin Bizans tarihçisi Dukas şu bir kaç satırı ile ifade eder:
"Timur'un ordularrnın geçtiği yerde insan, ne bir köpek havla-
ması, ne bir kuş crvıltısı, ne de bir çocuğun ağlamasını duyabiliyor-
du".

102
OSMANLI İılpanarORLUĞUNUN SİYAsİ guHRaNI VE
BİzANS,ıı.{ CANLANLASI (|402_1421)

Ankara Muharebesinde osmanlı devleti dağılmış, Bayezid'in


oğulları arasrnda kavga çıkmış, Hristiyan Prensleri başkaldırmışlar,
Anadolu Beylikleri canlanmış ve Bizans eski topraklarını geri iste-
meğ'e başlamışir. ğq1rnla berab;ı, Hristiyan devletleriniıı hirbirie-
rine karşr duydırklari kıskançhk, hak iddia edenlere karşı takibettik_
leri beceriksiz politika, Osmanlr devletinin 20 yıldan daha az bir za'
manda yeniden kurulmasına ve bir istilö siyaseti gütmeye başlamasr-
na yardrm etti. Hiçb,r Zamaf;' Hıçlı seferi için bundan daha uygun
bir zaman bulııak müııkün değildi. Fakat tehlike geçnıiş bulunduğu
için bunu kimse düşünemedi. Batı'daki anarşi, İngiliz harpleri, Bü-
yük Şizma, Hussit harpleri, italyan devletleri arasındaki harpler
her türlü Haçlı seferi teşebbüsünü imkAnsız kılıyordu.
Doğu'da Bizans, bir isimden başka bir kudret değildi, yeniden
ele geçirdiği topraklar da dağınık bir hölde idi. Bizans artık, ikinci
derece bir devlet hxline düşmüştü. Doğu'da hökim bulunan Venedik
ile Macaristan, uzak görüşlü bir politikadan mahrum, gAh Türklere
düşman, gih onlarla müttefiktiler. Bundan başka her ikisi de, Batı'
da giriştikleri seferler dolayısiyle ziyadesiyle meşguldü: Venedik
civar devletlerle mücadelede ve bir istili siyaseti gütmekte, Macaris-
tan ise Alman ve Çek politikası dolayısiyle fazlasiyle engellenmiş
bulunmakta idi.
Türkler, korkunç bir buhran geçirdik_ten Sonra, Hristiyan devlet-
lerinin de yardımlarından faydalanarak ve duıumlarrnı düzelterek
ilerlemeğe ve Bizans'ın artlklarını temizlemeğe başladılar. Balkan
Hristiyan devletlerinden ve Macaristan'dan yardrm grıren Bizans ise,
son demine kadar Türklerle mücadeleyi terketmiyecektir. Bizans'in ca-
runı alabilmek için Türklerin daha yarım asır uğraşmaları icabetmiştir.
Daha Batıdan döner dönmez Manuele'in ilk işi beşşahirdeki
Kadı mahkemesine nilrayet vermek, camileri kapamak veya yıkmak
ve müslümanlara bahşedilen ticari iıntiyazları geri almak olmuştur.
Yeğeni ve Batı seyahatine giderken yerine vekil olarak bıraktığı VII.
Ioannes te derhal azledilir. I\{aılrıel, Süleyman Çelebi ile aktettiği

103
andlaşma uyarrnca Tesalya'yı, üstrumca vödisini, More,yi, İstan-
bul civarında bir krsım yerleri, Karadeniz limanları ile Trakya sahi-
lindeki bir krsım ada|arı geri almıştır. Hatta işler o kadar tersine
dönmüştür ki Süleyman Çelebi Manuel'in vassali hAline gelmiştir.
Bu yağmadan mahrum kalmak istemeyen Venedik cuınhuriyetine de
Süleyman, Türklerin doğudaki bütün mahreçlerini, Atina şehri ile
Eğriboz civarrnda bir kısım yerleri vermiştir.
Bayezid'in oğulları aras'ındaki kavgalar, bütün hıziyle devam
etmekte idi. Musa Çelebi ile Çelebi Mehmed başbaşa kalınca Bizans'
rn takınacağr tavrr, kardeşler arasındaki mü_cadelede durumu değişti_
rebilecekti. Musa Çelebi, Bizans'a karşı düşmanca duygular besledi
ve Gelibolu'yu geri almağa teşebbüs etti, hatta İstanbul,u almayı
denedi ise de kuvvetleri buna yetmedi. Bu hadiselerden sonra Manuel,
Çelebi Mehmed'i Avrupaya geçmeğe teşvik etti. N4ehmed Çelebi
Manuel'in sağladığ gemilerle İstanbul'a çrktı ve }ıardeşine karşı
şehri saıırndu. İzmir Beyi Cüneyt isyanını bastırdıktan sonra Meh-
med Çelebi, Trakya'ya girdi ve Musa'nrn şiddet hareketlerinden şi-
kAyetçi bulurıan Müslüman ve Hristiyan reislerinin de yardımiyle
Çamurlu mevkiinde Musa ile karşılaştı, ordusu dağıtıldı ve kendisi
boğduruldu (5 Temmuz 1413).
Böylece Mehmed Çelebi tek başına osmanlı devletinin başrna
geçmiş bulunuyordu. osrnanlı devleti, Bizans'rn ve Balkan devlet-
lerinin yardımı sayesinde yeniden kurulmakta idi. Mehmet Çelebi,
Bizans İrnparatoru Manuel'e karşı beslediği minnet ve dostluk duy-
gusu yüzünden istanbul'u rahat bıraktı. Bütün dikkatini Anadolu
tarafına çeviren Mehmed Çelebi, Rodos şövalyeleri, Cenova, Sakrz
ve Limni adalarınrn yardımiyle Cüneyd'in elinden İzmfu'i ve Ege
sahillerini aldı. Dört ayrı seferde de Karaman'r itaate zorladı. Bu su-
retle Anadolu'yu kendisine itaate sevketti ve burada d.urum Bayezid
devrindekinden daha iyi idi. Hristiyan devletler, osmanh devletinin
yeniden canlanmasına fırsat ,r..-"t ve yardrmda bulunmak yoluyla
i$edikleri hatayı, ancak o zaman anlamağa başlamlşlardır.

Il.Manuel'in Modre'eki önlemleri (l4l4_l4l5)


İmparator Manuel, Çelebi Mehmed ile aralarındaki dostluktan
istifade ederek More'de devletiniır durumunu takviyeyi ihmal et-
medi. Despot I.Theodoros'un ölümünden sonra More idaresi, Ma-
nuel'in oğlu Il.Theodoros Paleologos'a geçiyordu. İçeride durum
karışıktr. Buna rağmen Manuel, hAkimiyetini bııttin Peloponez,e

104
yaymak istiyordu. 1414 yılında More'ye giderek }ış orada geçiren
ivıurr.1, birkaç kale inşa ettirdi, bu esnada halktan büyük ölçüde
kendisine yardim yup,ljr. Buna karşrlık bir kısım Arhontlarla
Ve-
nedik bu işe muhalefet ettiler. 1416 \ı[artında istanbul'a dönen
N'fanuel, €ı" Prens Ioannes'i I\'Iore'ye gönderdi'
Ioannes, kardeşi Theodoros ile memleketi idare edecekti. Ahai'a
Litin Beyliğini ortadan kaldırmağa teşebbüs ettikleri bir sırada
(Mayıs ıiığ, Paleolog'ların More'de kuvvetlenmesinden endişe du-
yun V"rr.aik işe karştı. Bunun iizerine loannes, More'yi terketmeğe
*..br. oldu ve tarilıçi Sphrantzes ile loannes',in kardeşi Thornas burada
idareyi ele aldılar. Bizans idarecilerinin gösterdigi. ilgi ve bu
yarım-
uauy, ilerisi için bir sığnak olarak.düşünmeleri neticesinde bu ylllar_
da iyore'de, edebiyat-ve sanatta İstanbul'un tesirli olduğu görüldü.

Hristi1an Dezıletlerinin,Sauunması; osmanlı devletinin yeniden


canlan-ası sırasrnda basiretsiz ve kararsrz bir politika takibederi
Hristiyan devletleri, daha Bayezid'in venilgisi sırasrnda Haçlı seferi
ile
düşüncesini terketmişlerdi. Bunun cla baş!ıca saikleri V^enedik
Sigismund idi. Bayezid'in ölümünden sonraki yıllarda' Sırp 'Kralı
Lİzareviç Macar İ(ralına tibi olmayı kabul ettiğinden, Sigismund
kap'l-
Srrbistan ve Bosna üzerinde hökimiyetini tanıtmak sevdasına
oldu.
mıştı' Bu yüzden Venedik ile bir ihtilafa düşmesi kaçrnıImaz
Venedik, ğt"fun Lazareviç,in (1406), Il.Manuel'in (1a07) ve biz-
zat Sigismund'un (1409_1409) Haçlı seferi tertibi tekliflerine gecik_
tirici iıahiyette cevaplar veriyor ve Macar tahtı üzerinde hak iddia
eden Anjou sülölesinden L6szl6',nun kendisine 100 bin
Duka karşı_
lığında**,g,Dalmaçyasahillerinesahipolmayıdahafaydalıgörü-
yJrdr. Bu sJbeple, Venedik ile Macaristan arasında uzun sürecek ve
neticesi belli olmayan bir harp çıktı ve bu harp bir !"*-
fasıla ve
mütarekelerle 1437 yılııa ka-ilar devam ettiğinden' Türklere karşı
her türlü teşebbüsü imkxnsız bir hale getirdi. Bu devirde durumun
çok müsait oı-rrrrru rağmen bir Haçlı
seferi tertibedilememesinin
başlrca sebebi bu idi.
Bununla beraber, Çelebi Mehmed'in başarılarrndan sonra Ve-
nedik, İllirya'da ve dğuda bulunan müstemlekelerinin tehlikede
oıarrg,rr* anlamakta geJikmedi. 1415 yılından sonra Verıedik,
Ege
tedbirler almak
deniJinde yeniden .urr]ırru, Ttirk korsanlarrna karşı
zorunda kaldı ise de daha öteye gidemiyordu' İ.mparator Maııuel de
İstanbul'u kurtarm;_k
Çelebi \4ehmed ile olan dostluğuna rağmen,
ıiır, n., tarafİa yardım arryor, Aragonya Kralr Ferdinand'a, Sigis_
*und ile barıştırmağa teşebbüS ettiği Venedik'e başvuruyordu'
105
Hristiyan devletleri, Çelebi Mehmed'i zaif düşürnrek maksa_
dıyle onun başına bir DüZıııece vak'ası sardılar ve Mustafa, Bayezid,
iıı oğlıı olduğunu iddia ederek Anadolu'da bircok taraftar toplamağa
muvaffak oldtı; Dü<ııec: lfıısta/a, önce Venedik'e başvurdu ve Ve-
ncdik kendisini Eflak yovodasr Mirçe'ye yolladı. I\4ustafa, \4anue!,
I\{irçe ve Karaman Be,vinden oluŞan bir birlik tarafiıldan himaye
edildi. Venedik te onlarr destekliyordu. LAkin Çelebi Mehmed, 1415
de l12 gemiden meydana gelen bir donanma teçhiz ederek Akdeniz,
e çrkrnca durum derhal değişti, zira bu mühim bjr hAdise idi ve \/e-
nedik daima olduğu gibi ikiyüzlü bir oyun oynuyordu. Bir taraftan
Çelebi Mehmed aleyhindeki ittifaka girecekmiş gibi davranryor,
diğer taraftan Musa ile aktettiği ittifah onunla da yenilemek istiyor-
du. Harp istememesine rağmen Çelebi NIehmed'in Akdenizde hikim
olmasrndan da çok korkuyordu. İki donanmanın Gelibolu önünde
karşrlaşmasr, aralarındanda bir harbin patlamaslna yetmişti. Nite-
kim şiddetli bir muharebe sonunda Türk donanması imha edildi.
Bu hidise \Ienedık'in arzusunu yerine retirnreğe yaramIştl, zira os-
manlı donanmasından artık korkmasrna mahal yoktu. Ertesi yıl,
Çelebi Mehmed ile müzakerelere girişti ı,e l4l9 da imzalaılan bir
anlaşma ile işin içinden sıyrıldı. Hristiyan devletlerini Türk Padi_
şahı ile başbaşa bırakıyordu.
Düzmece Mustda'yı müdafaa ettiğinden dolayı Mehlııed Çelebi
ile Manuel arasında da harp patlak verdi, İzmir Beyi Cüneyt te Mus-
tafa'ya katılmıştı. Manuel ile Mirce'nin de arası açılmış bulunuyor_
du. Bundan faydalanan Çelebi Mehmed, Mirçe'yi vergi vermeğe zor-
Iadı ve ondan Tuna nehri üzerinde bir müstahkem mevki inşa etme
müsadesini kopardı. Bu geçici bozuşmanrn sonunda, Çelebi Mehmed
ile N{anuel arasrnda yeniden dostane münasebetleı. kuruldu. İki hü_
kümdarın 1420 de Üsküdar'da çok samimi bir buluşma yaptıkları.
anlat'lrr. Sultan Nfehmed. ertesi yıl bir av kazasında lıenüz 42 vaşın-
da iken öldü. İrnparator Manuel'ir, Türklere karşı tı-ıtumunda büyük
bir değişiklik o]madı. LAkin, Çelebi Mel-ımed'in yerino geçen enerjik
Ve genç oğlu II.Muracl, Bizans namrna çok iyi ııiyetler beslemiyordu.

106
osrnanlı İrnparatorluğunun Yeniden Doğınası ve Bizanş'
ın son Mulıaverrıeti (L42I-I+4B)
Babasrndan çok iyi devlet adamları ile iyi kumandanlar.devralan
Murad'rn başına-geçtiği osmanlı devleti, doğuda -hAkim_bir kuvvet
olmaktan hentız ,Zoiti ve bu sebeble de Sultan Murad, hAkimiyeti-
ırin ilk yıllarında komşulariyle iyi geçinmekte .fayda gö1ali' Fakat,
Hristiyan devletlerini'' basiretten-yoLs,rr, siyaseti ona,_ devletin öııceki
yıllarda kaybetmiş olduğu yerleri seri almasrna \:e kuVvetlenmesine
firsat verdi.
Bizans, dört yıl içinde (|42|*1425) osmanlı devletinin buhranlr
yıllarında iıae etiigi üstünlüğü kaybettikten irrş\u_, tekrar Türk ha-
limiyeti altrna gird1 ve varlı$ dahi bir mesele oldu. osmanlı dev-
leti, içine yuvalrlandığı buhiandan dirayetli idarecileri. ;ayesln{e
çok çutuk kendine gel-miş ve eskisinden daha mütearrrz bir
hil al-
-'şri. Osmanlrlar, iekrai eski hökim durtrmlarrna kavuşmuşlardır.
Bizans'a karşz girişik'n ilk hücıımtar (|42|-1425): imparator Ma-
nuel'in, Sultan MĞrd'rn daha tahta çıktığı ilk günlerden itibaren
Mustafa ile N{urad arasında bir terciir yipması icabetmiştir. Ma-
nuel, Murad.'a karş Mustafa'dan {1vdalanmayr- tasarla;ıarak onu
serbist brraktr ue ir-i, Beyi Cüneyt ile birleşen Mustafa Gelibolu'yu
muhasara altına aldı. Kuvvetlerinin bir kısmınr ve bunlar arasında
Rumlan Gelibolu önünde bırakan Mustafa, kendisi Edirne üzerine
yürüdü ve Murad tarafindan üzerine gönderilen._bir -orduyu 142l
yılı sonunda dağıttı. Bundan sonra Muitafa, Gelibolu'yu. da teslim
aldı. Devlet ricarinin rsrarlarına boyun eğerek Rum askeı'i4 Gelibo-
'üzerine,
JryParuto, Manuel
lu,ya sokmadan geri gönderrnesi ile
arası açıldı. Bu h5dised_=en sonra Manuel'in Sultan Murad'a yaptığı
sulh tsklifi, Cenovalrlarla yeni Foça'da avantajlı bir muahede aktine
muvaffak oları Murad taiafından reddedildi. Az sonra Cüneyd'in
hiyaneti ve adamlarr tarafindan terkedilen l\{ustafa da yakalanarak
boğduruldu.
Mustafa,mn bertaraf edilmesinden sonra sultan Murad'rn inti-
kam hissi İmparator Manuel üzerinde toplandı. _Sultan. Murad,
|422 Haziru''*du İstanbul'u ınuhasara altına aldı. \'aşlanan Ve
yorgun düşen imparator Manuel, iktidarı oğlu VIII.Ioannes'e ter-
d.rğı. bi, hrr.astiru çekildi. Murad ilc müzakerelere girişti ise de
Ioannes onu teskin edimedi. \4urad'ın toplarr ve ateşli silahları şehir
halkınrn moralini bozuyordu. Likin Murad, Ağustos sonunda mu-
hasarayr kaldırmak zorunda kaldı. I'akat, yine de şehir etrafında bir
kısrm kuvvet brrakmayl ihmal etmedi. Murad'ın btr başarrsızlı$ şüp-
hesiz, kuvvetli surlarlb çevrili bu denli büyük bir şelrrirı ele geçiril-
mesi için kuwetlerinin ve hazırlığının yetersiz olmasrndan ileri geli-
yordu.-Avrrca şehir, deniz tarafından da muhasara edilememiş, btinun
dışında şbhi, haıkın n bu derece mukavemet gösterecekleriııi de kes-

107
tirememiştir. Muhasarayı kaldıran Murad, kuwetlerinin mühim bir
kısmınr More'nin istilAsına göndermiştir. Turahan Bey idaresinde ya-
pılan bu büyük akrn, isyan eden i\{ore Arnavutlarının tenkili ile de
ilgilidir ve 5 Haziran 1423 tarihinde vukubulmuştur. Bu şıralarda
osmanlılara karşr birleşecek yerde I\ı[ore Despotu ile Aha'ia Prensi
de birbirleriyle mücadele halinde idiler' Venedik'in arabuluculrığu
ile taraflar arasrnda bir mütareke aktedilirse de, Turahan Bey uzak-
laşır uzaklaşmaz aralarındaki mücadele yine başlar.
Bu srralarda, Türkler uzulızaman Selönik civarrnda akınlar yap_
m,ş Ve ardından da SelAnik'i ele geçirmeyi akıllarına koymuşlardı.
Bu Tark tehdidi karşısında şehir, Venedik'in himayesine sığınmak_
tan başka çare bulamadı; zira Bizans devleti bu şehri elinde bulun-
duramı'yacağrru anlamıştı (1423). LAkin Sultan Murad, şehrin Ve-
nedik'e devredilmesine muvafakat etmemiş ve bu kalenin dedesinin
zamanında fethedildiğini ve kendisine ait olduğunu ileri sürmüştür.
Ancak Anadolu'da Karaman işleriyle meşgul bulunması ve Eflak
taht kavgaları ile olan ilgisi, Venedik'e karşı hemen bir harp ilin
etmesine engel olmuştur. Hristiyan devletleri, Sultan Murad'ın bu
meşgalelerinden de faydalanmayı düşünememişIerdir.
Eflak'ta Mirce'nin 14lB de ölümü üzerine oğulları arasında taht
mücadelesi başlamıştı. Türkler, bu firsattan fayd'a|anarak ilk defa
Transilvanya'ya girer ve Boğdan'a akınlar yaparlar. Mirçe'nin oğ1ıı
Kel Radul, Macar Kralrndan yardım gören kardeşi Dan tarafından
tahtından uzaklaştırrlrr. Radul, Tuna'yı geçerek Türklere iltica ile
Murad ile ittifak eder. Bu hAdiseler, Türk nüfuz sihasınrn bu bölge_
de yerleşmesinin bir başlangrcrnı teşkil eder.
Sultan Murad, İzmir Beyi Cüneyd'i himaye edeı Kastamonu
Be1ine karşı da sefere crkmak zorundakaldı ve sonunda onu bir sulha
razı ederek kızrnı kendisine vermeğe mecbur etti (1424-|425). Lökin,
Sultan Murad'ın düğün ile meşgul bulunduğu bir sırada Cüneyd
Bey tekrar İzmir'de göründü. Fakat, orada tutunamryarak Karaman
oğlunun yaırrna kaçtr ve Karaman Beyinin sağladığı yardımcr kuv_
vetlerin başına geçerek izmir üzerine yürüdü ve şehir civarrnr ele
geçirdi. Bunun üzerine Sultan Murad, müttefikleri bulunan Ceno-
va'lrlarrn donanmasınrn da yardrmı ile İzmir Beyine karşl sefere çıktr
ve onu Hypsela limanı civarrnda bütün ailesiyle birlikte elegeçirdi
ve boğdurdu. Cüne2d Be1ıi,n ortadan kaldırılmase, Sultan Murad'r en
büyük endişe kaynaklarından birinden kurtarıyordu. Anadolu'da
vaktiyle Timur'un ihya ettiği beyliklerin, Karaman dışındaki bü-

t0B
tün diğerleri artık Murad'a itaat ediyorlardı. Aı,rupa yakasında ise,
bu sıralarda Bohemya işleriyle çok meşgul bulunan ve Sultan Murad
ile aktettiği bir muahede uyarrnca onun girişinr|crine taraf.srz ka_
lan Macai Kralı Sigismund, aZ ö,.ce Sultan' Murad'a yaptığı sulh
,teklifi onun tarafindan reddedilen Venedik ile başbaşa kalmakta
idi.
Bu, yeniderr kurulan osmaırh devleti karşrsrnda Bizans Impara-
torluğu müttefikleri tarafindan terkedilmiş, Murad ile bozuşmuş Ve
üstelik te Paleologos hanedanı dza|arı arasında nifak çıkmış bulu_
nuyord'u. İhtiyarlayan ve morali bozularr Manuel, Türklerle sulh yap-
gün geçtikçe idareyi
-uk ,r" iyi geçinmek taraftarr idi. Buna karşılık,taraftardr. Bu sebeple
ele almakta bulunan Ioannes ise mukayemete
de Ioannes, ewelce babasınlır yaptığı gibi, yardım ve müttefikler ara-
mak maksadiyle Batı ülkelerine diplomatik bir seyahata çıktr. Kasım
-
ayı sonunda (1423) istanbul'dar hareket ile önce Venedik'e Ve soııra
üiıuro,yu gitti ve oradan cla Macaristan'a geçti. Bir yıl sonra geldiği
Macarisian dan Boğdan'a geçmek üzere bulunduğu bir sırada, Ma-
nuel ile Sultan Murad'ın sulh aktettiklerini öğrendi (Ekim l+24).
Tarihçi Sphrantrys'in de dahil bulunduğu bir Bizans_ murahhas
heyeti, E-f.r'i" Hristiyan devletlerle sulh müzakereleri sürdüren
Sritan Murad.'ın huzuruna çıkmış ve Sphrantzes'in kaleme aldığı
mütareke metni iki taraf heyetlerince kabul edildiğinden Bizans,
yeniden Türklerin vassali mevkiine düşınüştür. Bizans Imparatoru
tıırı. rudişahına yılda 300 bin akçe vergi <ıdiyecek ve Mesembria
hariç, Karadeniz'ieki ]iuıanları ona terkedecekti (22 Şubat |42+).
Manuel, Bizans imparatorluğu namına ağır şartlar içeren bu muahe_
deden sonra çok yuşu.rru-,ş ve 52 1ıllık trajedi ve felöketlerle dolu bir
hükümdarlıktan sonra, 2l Temmuz 1425 de 77 yaşında vefat etmiştir.

Paleolog'Iarın Mukaveıııet Deneıneleri


isteristemez Türklerin müttefiki olan VIII. Ioannes'in beş kar_
deşi daha vardr ve imparatorluğun Türkler ve Venedik tarafindan
t"hdid.di1.', eyaletleri bunlar arasrnda bölünmüş bulurruyordu.
Bu son Paleolog,lır, çok gayri müsait şartlara ve tehlikenin ağır
olmasına rağmen, kendi imkönları dahilinde bir hücüma karşı teşki-
lxtlanmayı ihmal etmediler. VIII.Ioannes, More'de Epir Despotu_
na karşr harp açtı (l427_2B) ve bu harp sonunda Epir Despotu kı-
zrru İmparatorun kardeşi Konstantin Dragas'a vermeğe mecbur ol_

r09
du' Ioaılnes, lstaabul'a döırclükten sol}ra büyük surlarr taııir ettir-
di' Ertesi yll,kardeşi Theocloros ile More liespotu bulunan Kons-
tantinos Dragas, Litin Arşeı,ekliğinin eliride buüunan
Patras şehrini
elegeçirdi. Bu hsusta Venedik'in protestoda bulunmasına
ehemmiyet
Zira, Sultan Murad'rn muvafakatini almıştı (5 Haziran
'ermedi.
|42g). Aynı sıralarda Thornas Paleologos ta,
Son LAtin Prensi Ahai,a
Despotunun kızınr ve mülklerinin bir kısmını ele
geçirmiş bulunu_
yordu. Venedik'in rızası hilAfina, Venedik'in hAkiıiiy.ti
,itrrrdu br-
]:3an_ıerler hariç, bütün More arazisi Bizans'ın .ıirr. g.|-.kte idi.
VIII.Ioannes, Venedik'in düşmanları ile de temaslarda
idi ve bun-
lar arasrnda, az önce Sultan -Murad ile bir mütareke
akteden Maca-
ristan Kralr da vardı.

Sultan Miırad,ın Başanlı Taarruzları

Paleolog'lar More fetihlerini tamamlarkşır Sultan Murad,


Manuel ile imzaladığı muahede
şartlarına sadakat göstererek İstan-
bul'un_işlerine karşr ildkur' davrarryor, diğer taraftan da her
cihet-
te teşebbüslerde bulunarak Anado]u'da ve Rumeli,de başhca
strate-
.jik mevkileri emniyct altına almağa çalışıyordl. Nitekim, Anadolu,
da en kuwetli rakip olan Karama., n.yıigı, dört yıl süren (1426-
1430) muharebe ve müzakerelerden sonra, İbrahim
Beyin Sultan Mu_
rad'ın vassali olmayı kabul etmesinden sonra ortadan kalkmakta
idi. Tinıur'un canlandırclığı siyasi teşekküller bu suretje sona eri_
yordıı.

Fakat Sultan en büyük gayretini Avrupa yakasında gös_


termiştir. 1423 den{urd,
beri Edirne'de yerleşerek btıttın balkan devlet-
Ierinin_kaprslnr çalıyor ve Sultan Bayezid gibi o devletleri
kendi ara_
zisine ilhak etmeyerek mağlupları kendi Prensleri idaresiıde
brra-
kryor ve onlardan ı'ergi toplamak ve askeri yardım sağlamakla
yeti_
niyordu. Sultan Murad, asıl faaliyetini Venedik'e ku.şi yöneltti.
Se-
lAnik'i elegeçirerek bir Balkan devleti hAline gelen ve \,{urad,ın
Cıı-
neyd, Düzmece Mustafa vc Karaman gibi bü"ti.in düşmanlarr
Aa yar-
dım eden Venedik, öıce SelAnık civarını kaybetti (1425_1430).
bul-
tan Murad, Karaman Beyini boyun eğmeğe mecbur ettikten
sonra
idare ettiği bir ordu ile (29 ıııu.t i+ıo; Selönik eleşçirildi.
rlP
Kiliseler camie çevrildi ve şehre Msülüman haik yerleştirildil Bu
hi_
dise, Avrupa'da büyük akisler uyanmasrna sebep oldu.

110
Bundan Sonra slra Sırbistan'a geliyordu' Stefan Lazeraviç'iır
veğeni ı:e ha\efi Corc Brankoaiç, Macaristan'ln hikimiyetinden ay_
rılmağa ve Sultan Murad'rn rrassalliğini kabııl etmeğe zorlandr (l42B).
Sultan Murad, Balkanlarda bilhassa hanedan değişmelerinden fay-
dalanıyordu. MeselA, Epir Despotu Carlo Tocco kendisine Yanya'
yr vermiş, ölümünden sonra Epir ve Akarnania üzerinde hAkimiyet
hakkını da ona tevdi etmiştir (143l). Macar Kralı Sigismund tara-
flndan tahta çıkarrlmış olmasına rağmen Eflak Prensi Dan da, \4u_
rad'a tabiiyetini bildiriyordu. Fakat oırı.ın ölümü üzerine oğlu Bas-
sarab (l43l), Sigismund ve Boğdan tarafından himaye edilen Mirçe'
nin iki oğlu Vlad Drakul ve Aldea ile tııht mücadelesine girişmeğe
mecbur oldu. Sultan Murad, brı yeni firsattan istifade etmeği ihmal
etmedi. Sigismund ile Murad arasrndaki 1433 mütarekesinin bozul-
masrna sebebolan beş yıllık (1432-37) muharebeden Ve Sigismuncl'
un ölümünden (9 Aralık'|437) sonra, Vlad Drakul da Sultan Murad'
a vassal olmaktan ve iki oğlunu öna rehine olarak göndermekten baş-
ka çare bulamadr. Bu stıretle Sultan Murad ve Türkler için l\(acaris_
tan'ın güney eyaletleri yolu da açılnırş bulunuyordu'

Böylece Sııltan Murad, bütün teşebbüslerinde muvaffak olmuş-


tu. 12 yıl gibi kısa bir Zamar. içinde (|+25-1437), Bayezid'in impa-
ratorluğundan daha geniş ve sağlam bir imparatorluk meydana ge-
tirmeği başarıırş, kuvvetli bir deniz dcvleti olan Venedik'i tahkil et-
mişti. Vassalleri ona mutlak bir itaate mecburdular ve müsamaha
tanımazdı. Padişahm haremine kızını göndermekte geciken Corc
Brankoviç, bu ihmalini Kruşevatz (1432 den sonra Alacahisar) ka-
lesini Sultan Murad''a terkederek ödemişti. Eflak'ın hnkimi sıfatiyle
artrk Macaristan'ı tehdit ediyor, en mühim ve ciddi hasmı olan Sigis-
mufıd'un elinden burasrnı koparmış bulunuyordu. Elbette Murad'
ın bu büyük başarıları Hristiyaıılarr telAşa düşürmüş, fakat ona karşı
hiçbir ciddi reaksiyoırda bulunamamrşlardır. 7.-ira, hir Haçlı seferi
tertibi için girişilen yetersiz bir kısım teşebbüsler, en büyür aldkasız'
lıkla karşılanmıştrr.

İstanbul'un Muvakkat Duruınu


Geçici olarak Murad'rn vassalliğiyle yetindiği Bizans devletiniu
d.urumu, bu büyük başarrlar sonunda gittikçe askıda kalıyor ve Mu-
rad namrna Bizans artik önemli bir kuwet teşkil etmiyordu. Üstelik,
Bizans'ın böyle tehlikeli bir durumda bulunduğu bir sırada Venedik-

llr
liler ile Cenovalılar arasında bir harbin patladığına şahit olunur.
Biİ Venedik donanması 1433 Eylülünde Ga|ata'ya hücum eder ve
ancak Vlll.Ioannesi'n işe miidahalesiyle Cenovalılar büyük bir fe-
lAketten kurtarrlır. Ertesi yrl Krrım'a gitmekte olan bir Cenova do-
nanmasl, İstanbul'un surları önünde görünür ve bunlarr imparator
güçlükle püskürtebilir.
Paleologos ailesi arasındaki anlaşmazlıkta, başka bir zaaf sebe-
bi teşkil etmekte idi. Vlll.Ioannes'in çocuğu olmadığından tahta
rramzet görünen Manuel'in ikinci oğlu Theodoros gittikçe kendini
tahtın sahibi Sayryor, roannes ise diğer kardeşi Konstantinos Dra_
gas'r tercih ediyordu. Her iki kardeş Murad'rn yardrmrna başvurdu-
ğundan roannes'in Anında müdahalesi bir iç harbin patlamasrna
engel oldu (1436). Bu şartlar altrnda istanbul'u elinde tutabileceğin-
den ümidini kesen Ioannes, Roma Kilisesi ile birleşme teşebbüsünü
tazeledi, bcıylece yeni bir Haçlr seferini başlatabileceğini umdu.

Floransa İttihadı (1437_|439)


1402 den sonra devleti yeniden kurduğu sırada Manuel, Türkleri
ürkütecek bir girişim olan (Union) fikrini tamamen unutmuştu.
I.Mehmed taraflndan osmanlr birliği yeniden kurulduktan Sonra
ancak, bu mesele onu meşgul etmeğe başladı. Konstanz Sinoduna bir
delege gönderdi (l4l7) ve bu delegenin teklifleri Papa V. Martin ta-
rafindan iyi karşılandı. Bu husustaki müzakereler Batı ile Ioannes
zamaıında da devam etti (1423). Fakat}Manuel ile Murad arasrn_
da bir sulh imzalanması bu müzakerelere son vermişti (|+24).
Türklerin Sel,inik'i zaptından sonra VIII. Ioannes, Papa V'
Martin'e yeniden teklifte bulundu ve 1430 yılında istanbul'da bir
okamenik Konsil toplanmasrnı istedi. LAkin Batı'nrn karışık duru-
mu, Rumlarla Lxtinleri ayru konsilde toplama güçlüğü, Rumlara
Ruhülkudsü kabul ettirebilme ve Papa'nrn otoritesi meselesi, bir Haç-
lı seferini tertibetmek gibi problemler, tarafların önünde aşılamaya-
cak birer engel gibi görünüyordu. Bir hil çaresine varabilmek için,
uzun yrllara ihtiyaç olduğu hissediliyor ve bu Za1plar. zarfında da
Türklerin durumlarrnr düzelteceklerinden şüphe edilmiyordu' Bun-
dan başka loannes, Batr'da seleflerinin buldukları kadar güvenilir
bir ortam da göremiyordu. Konstanz sinodunun daha da zaiflettiği
Papalık otoritesi, 1431 den beri Bazel Sinodunda münakaşa konusu
oluyor, Kiliselerin idaresini eline almış bulunan Sinod, hem Bohem-

1r2
ya'daki dini harplerc ve hem clc Yunan-Litin şizmaslna son Vcrmc-
ğe kararlı görünüyordu. İmparator, aynr zamanda Papaya ve Kon-
sile müracaate mecbur oldtı ve onlar da kendisine birbirine zıt teklif-
ler yaptılar. Böylece, Zamar. kaybediliyor ve taraflar aıasrnda sürekli
olarak elçiler gelip gidiyorlardı. Anarşi içinde bulunan Hristiyan
ölemi, Türklerle kumar oynuyor ve bir I(liseler Birliği (Union)
meydana geldiği zamanı artık, İstanbul'u kurtarmak husunda geç
kalınmış oluyordu. Nitekim, Konsilin toplanacağı şehrin belirlenmesi
için iki yıla yakın bit zaman müzakereler sürdürülmüştür. Bundan-
başka, bu uzun boylu müzakereler esnasrnda esas konu olan din
unutulmuş ve bir kenara atrlmıştı. Din hususunda bir anlaşma zemi-
ni, eskisinden daha müsait görünmekte idi. Grekler Batı teolojisini
şimdi daha iyi biliyoılardı. Bu sebeble, karşılıklr an|ama imkAnları
da artmrştı. Ortodoks Kilisesinin bütün üyeleri Union müzakerelerin_
de hazrr bulunacaklardı: bunlar' Doğu Patrikleri, Rus Prensleri,
Rumen Hospodarları, Sırp Despotu ve Trabzon Imparatoru idi.
imparatorun maiyetindeki müşavere heyeti içerisinde, Türklerih
muvafakati olmadan ittihat müzakerelerinin yapılamryacağrnr ile-
ri sürenler vardı. Markos Eugenikos ve Georgios Scholario's bun]ar-
dandı. Gerçekten Sultan Murad, İttihat fikrine muvafakat etme-
miş ve imparatorun başşehrinden ayrılmasrndan Sonra, İstanbul'
a taarruza hazrrlanmış ise de, Veziri Halil (Paşa) buna engel olmuş-
tur.

Papa ile tamamen münasebetlerini kesen Bazel Sinodu dza|arı,


B ocak l43B de Ferrara'da başlayan İıtihat Konsiline beklendikleri
halde gelmemişler, bunun yanında Batrlr Prenslerin de murahhas
göndermedikleri ortaya çıkmış ve bu olay, Vlll.Ioannes'in büyük
bir hayal krıklığına uğramasrna sebep olmuştur. Zira Ioannes, ger-
çekleşeceğini umduğu bir Unioıı'darr Sonra bir H ıçlı seferi tertib edi_
leceğini ümit etmekte idi. Bu toplantıya, Doğu meselelerine karşr
büyük bir ilgi duyan Burgundiya Prensi lyi Filip bir elçi göndermiş-
tir. Liiinlerlc Grekler tarafindan, tJnioıı'un gerçekleşmesini temenni
eden samimi raporlar sunulmuş olmasrna rağmen, müzakerelerdc
l}z|J|^L zaman bir ilerleme olmamış ve bu yüzden toplantrnrn neticesiz
kalmasından korkulmağa başlanmşı.tır. Bu srralarda Ferrara'da veba
çıkması üzerine, Papanrn emri ile (ocak l439'da) Konsile Floransa'
da devamına karar alrnmaktadır.
Sonunda, teolojik münakaşalardan hiç bir sonuç a|ınamıyacağı
anlaşrlınca, IV.Eugenius ile VIII.Ioannes tarafindan verilen yeterlik

113
önergesinde, Unioır taraftar1arrnrn teşkil edecckleri komisyonlarda
verecekleri karar esas alınarak anlaşmanrn imzalanması uygun gö-
rüldü. Union kararr 30 Martta delegelerc tebliğ edildi. Rrılrülkııdsün
iki şalıısta brılunduğu hakkinda Bessarion tarafindan lrazrrlanan ve-
sika 4 Haziran d.a Rtımlar, B Hazirıiırda da Papa tarafindan imza-
]andı.

Purgatorium ile mayasız ckmek hususunda da aırlaşma kolay


oldu. Papa otori.tesinin evrensel olduğu meselesi tehlikeli münakaşa-
lara yol açtı ise'de, neticedc bir uzlaşmaya varıldr ve Doğu Kilisesi
dışında Papa evrcnsel sayıldı. .Union tamamlaıımıştı. Fakat Union
metninin nilıai olarak kalenıe alrnmasr yoIuCLt lıir çalrşma gerekti-
recekti. Bu metırin 28 Haziranda Papa tarafindan imzalanmasl ka-
rarlaşıınldığı hAlde ancak 5 Temmı'ızda iınparator taraflndan imza
edildi. Union metni 6 Temmuzda mulrteşem bir merasimle ilAn edil-
di. Yunanca metin Bessarion ve Litincesi Julian Çeaarini tarafln.dan
okundu ve iki rahip sonunda birbirlcıini krıcakla"dı.

İstanbul İttihadı

26 Ağustosta yaprlan son biı toplaırtınıı ardrndarı, imparator


ve maiyctindekiler istanbul'a döncrler (l Şubat l4+0)' Bu Union
hükümleri gcreğince Doğu Kilisesine bağlı herkes: Ermeniler, Yaku-
biler, Keldaniler, \,faroniler ve I{abeşler Roma Kilisesi ile birlcşıniş
oluyord.u. İmparator ve Rum tcoloğlar, yiizyıllardaır beri İti Kilise
arasrnda mevcut ayrılık vc yanlış anlamalara son verdikleı'ine inanmrş
bulunuyordu. LAkin, İstanbul'a clöndükleriırde halkın \'e aşağl taba-
ka rahiplerin meseleyi lıiç te böylc kabiıllenmedik]eriııi anlamakta
gecikmediler. Saray muhitincle ve yüksek tabaka ı:uhaniler araslnda
da çok muhalif ı'ardı; tarihçi Splrrantzeste bunlar arasrnda buluıru-
yordu. imparator, ğelrirde gördüğü mukavemettcn dola1.r U'ırioır
karaı'rnı hemen ilöndan çckiııdi. Markos kardeşlcr (Eugenikos r'e
Ephcsos) de muhalifler safinda lııılunuvorlardı. Başlangıçta Unioıı
taraftarları arasrnda lıulrınan Geargios Scholarios ta sonradan bun-
larrn safına geçnıiştir. İmparatoruır tasvibi ile Litinlere k^arşı I\'Iar-
kos Ephesos ile Scholaricıs arasında Cereyan eden münazara tıiçlıir so-
nuç vermedi.
Halbuki Türk hAkiırıiycti altında yaşayalr rahipler, bu yeııi ida-
reye ıstnmışlardı ve onlarr LAtinlere tercih ediyorlardı. l436 dan ka-
lan bazr kayıtlara görc, bir kısım rahiplerin Türkçe konuştuğu ve
LL4
Ttirk giyisileri taşıdıklar: anlaşılıyor. Türk lıAkimiyeti altındaki yer-
lere tayin edilen rahiplerin bu tayinlerinin geçerli olabilmesi için,
Türk makamlarrnın tasvibinc ihtiyaç du1rrlmuştur.

Bizans İınparatorluğunda Anarşi ve İç Harp


Union münakaşaları giderek Paleologlar arasındaki aile kav-
gasll}a dönüştü. Union anlaşmazhklarından sonra, VIII.Ioannes'in
haledinin kim olacağı problemi ortaya atılmakta idi. Bizans tahtrna
Ioanncs'in iki kardeşi Konstantinos ile Theodoros namzet bulunmak-
la bcraber, imparator Konstantinos'u tercih ediyordu. IJnioıı'a karşı
olan Demetrios ise, muhaliflere güvenmökte idi. Demektrios, Ioannes'
in arztısu hilAfına Bulgarlarrn eski Asen ailesinden More Arhontu
Paul'un kızı ile evlenince, halef işinde partiyi kaybetti. Batılılar bir
Haçlı seferi hazırlamağa çalışırken Bizanslılar, Union problemini
herşeyin üstüne çıkarryor ve Paleolog'lar da bu skandalı bir iç harp
hiline getirerck Sultan Nlurad'r.r yardrmına başvurmaktan çekinmi-
yorlardı.
Demetrios, T'tirk yardlmcr kuwetleri ile başşehir üzerine yürü-
yor Ve her tarafi yakıp yıkıyordu (|442 yazı). \{ücadele, yine de
Sı-ıltan Murad'rn tavsiyesi üzerine kapatılmış ve Demetrios çekilmek
zorunda kalmrştır. Bundan az sonra, bu defa Tehodoros'un Impara-
tor'a karşr bir suikast hazırladığı bilinmektedir. Hülösa Faleolog'lar,
Istanbul'u tehdit edcn tehlikeyi unutarak taht kavgalanru sonuna
kadar blrakmamakta ısrar etmişlerdir.
Union gerçekleştikten sonra, Türklere karşr umrımi bir Haçlı
seferi tertibi düşünülmekte idi. Fakat, Avrupa'nın son derece karrşık
durumu buna engel olmuştur. 1439 ile 1442 arasında böyle bir lıare-
ket bahis konusu olamazdı ve bu sebeble de Sultan Murad Hristiyan-
lara karşı taarruzlarına devam etti: l43B de Transilvanya'ya girdi,
bir köprübaşı mevkiinde bulunan Tuna üzerindeki Semendre'yi
aldı (Mart_Ağustos 1439). Blinde sadece Adriyatik sahilinde bir kaç
kale kalan Despot Corc Brankoviç, Raguza'yave oradan da Venedik'
e sığnmağa mecbur oldu (l439_I4+0). Sultan Murad bundan sonra,
az önce Macar Krallığına getirilen Lelristan hükümdaıı L6sz|6'ya
karşı cla taaffuza geçti. Bu aıada iki defa muhasara etmesine rağmen
Belgrad'ı alanradr (1440). Transilvanya'yı çiğneyen ve Hermanstadt
(Nugy Szeben) ı yağma eden Türkler, Maros vadisinde Macaristan'
a girmeğe hazrrlanıyorlardı. Fakat tam bu esnada Hunyadi'nin
r15
beklenmedik bir mukavcmetiyle karşıiaştılar. Hunyadi, 1442 vc 1443
de arka arkaya iki Türk ordusunrı dağıttı. Hunyadi'nin bu başarıları
Batıda büyük bir heyccan uyandırdr ve o zamana kadar çok ağır
ilerleyen Haçlı sefeıi hazırlığnr canlandırdı. Papa, Italya'da Haçlı
seferi lehine vaizler verdirdi, Venedik te bu hareket ile ilgilenmeğe
ba$adı. Bu.sıralarda Macarrstan'a iltica etmiş buluna.n Srrp Despo-
tu Corc Brakoviç, Hunyadi ile dostane temaslar kurdu, onunla Ef-
lak voyvodası Vlad Drakul'u da içine alaır bir ittifak aktedcrek Sır-
bistan ve Bulgaristan'daır Türkleri kovmaya karar verdi. Her zaman,
iyi planlar kurmakta mahir olan Brarı.koviç'in hayalleri bu defa da
gerçekleşemedi. Rahip Julian Çe4rini, İmparator III.Frederik'i
bu harekeıin başna geçmeğe ikna edemedi. Venedik ise, Haçlı sefe-
rine katkıda bulunmak üzere vereceği gcmilerin, Mı,,ırdaki menfaat-
leriııin korunmasına kullanılmaları şartrnı ileri sürüyor ve Bizarıs
imparatorunun bir kaç kadırga rica eden talebine Cevap dahi verme_
yordu. Batılı Prenslerden ya|ıız Burgundiya Dukası ivi Filip ile Na_
poli Kralı Alfons, bu Haçlı seferi i]e ciddi olarak ilgilenmekte idiler.
.Fakat' Burgundiya Dukasının doğuya yolladığı kadırgalardan Bizans
hiç faydalanamadr, Venedik ise Macaristaıı'ı bir Haçlı seferi ter-
tibinde yardrmsız ve tek başına bıraktı.
Bu kez şartlar, Batılılar namına çok müsait olarak gelişmekte
idi. Hunyadi'nin başalarrnı haber alan Kaı'aman Beyi, Murad'a
karşı isyan etmiş ve onu 1443 yazında Anadolu'da bir se fere mecbur
etmişti. İlerlemiş bir mevsimde hazırlığınl tamamlıyan Hunyadi,
lıedef i Edirne ve İstanbul'u alııak olan meşhut ,o[J1uıı Se/'er''ine
çıktı. Anadolu'dan Rumeli'ye geçeır Sultan Murad, ağır hava şart-
larr altında ordusunun birçok yerde hczimete uğradığına şahit oldu.
Hunyadi ve müttefikleri, Morava vadisinden başlıyarak sürdürdükleri
başarılarla Sofya'yı geçerek Tra2an geçidine kadar ilerledeler: fakat Türk
ordusuırun bu (Izladi) geçidi kapaması ve çok şiddetli krşın bas_
kısı altrnda burada perişan bir hölde geri çekilııeğe mecbur oldular.
1444 başında Macaristan'a dönebilen Hunyadi, Sırbistan'ı Türkler-
den geri a|mayı başarmış ve Sultan Murad'rn prestijini ehemmıyetli
ölçüdt zedelemişti. Hristiyanların arka arkaya Türklere karşı ka-
zandığ bu zaferler, sonunda bir Haçlı seferi fikrini gerçekleştirmeye
yaradı' Macaristan'da Ve Balkanlardaki müstemlekelerini tekrar
kazanmayı ümideden Venedik, yeni bir sefer için birçok hazırlığa
haşladı. Se]önik rre Gelibo]u .üzeriııde. emeller besleyeıı Venedik,
yapılacak sefere bir donanma ile katılmayı üzerine aldı. Bu maksad_
la Buda'ya bir elçi gönderdi. Iyi Filipte göndereceği dört kadırganııı
116
kumandanı !\ravrin'i elçi olarak yolladı. Napoli Kralı küçük bir filo
vaaclediyor, Corc Brankoviç ve Vlad Drakul ile ittifakı sağlama bağ-
layan Macar I(ralı ise, müteakip.vazda harbe devam edeceğine dair
ycmin ediyordu.

Fakat, her zamanki gibi hazır]ık ve müzakerelerden bir Sonuç


alııramadıktan başka, müttefikler arasında da hiçbir anlaşma ger-
çekleşemedi. Nitckiın, henüz Macar ordusu hazrrlanamadan Vene_
dik donanmasr Modon'da bulunuyo'' (|444), Kardinal Çezarini ise
Papalık donanması ile ilgileniyordu. Diğer taraftan, sefer hazırlık_
ları sürerken Sırp Despotu Corc Brankoviç, Sultan Murad ile mü-
zakerelere girişiyor Ve onun tarafindan tatmin edildiği için de Padi-
şalı ile Macar Kralı arasında bir anlaşnla zemini yaratmaya gayret
ediyordu. İşin dikkate değer tarafı da, Brankoviç bu işleri çevirirkeo
müttefiki bulunan Macar Kralııra danrşmaya lüzum görmüyordu.
Bu cümleden olarak Buda'ya bir osmanlı elçisi gönderdi. Bu temas_
lar sonunda Sultan Murad ile Ul6szlö arasında sulh akti için karşılık-
lı yeminlerle ahjtleıde bulunulmuştur. LAkin, başta Papa elçisi ol_
mak üzcre, Batılıların teşvikleri üzerinc I\{acar Kralı yeminini boz_
muş Ve Varna muhaıebesine karar vermiştir. Arada, osmanJıların
srkış'1 bir drırrımda bulrınnıalarından faydalanan Karamaıı oğlu
İbrahim Bey yeniden isyan etmiş ve Sultan Murad, Sırp Despotu
Brankoviç i|e 1444 baharında bir muahede aktettikten sonı'a, Ana_
dolu'ya geçmeğe mecbrır olmuş ve sıkıştırılan İbrahim Bey, Sultan
Murad'ın bir akıabasına sığınarak merhamet diIemiş ve Murad tarafın-
dan bir daha affedilerek aralarrnda bir sulh aktedilmiştir (Haz. |444).
Bu hAdiselerden sonra Sultan Murad, oğlu Il.Mehmed lehine tah-
tından feragat tıderek Manisa'ya çekilmiştir (Ağustos I4++).

Varna Meydan Muharebesi (laa4)

Sultan Muracl'ın tahtından çekilmesini ve yerine tecrübesiz, I3


yaşında bir çocuğu brrakmasını firsat bilen Macarlar, Türklerle var_
dıkları yeminli andlaşmayı bozarak osmanlı arazisine taaffuza ge'
çerler. 2 Temmuz 1444 de ilerliyen Macar ordusu lB-22 Eylülde
Tuna'yı geçer. Varna'ya yönelik olarak ilerliyen Haçlrlar, orada ken_
dilerini beklemesi gereken Venedik dqnanmasına binecekler Ve Son_
ra istanbul üzerine yürüyeccklerdi. t6 Ekimde Eflak Beyi Vlad Dru-
kul'un kuwetleriyle sayıları artan Macarlar, Kasrm ayııida Varna'
ya erişirlei. 9 Kasımda Varna ovasrnda bulunan Hristiyan ordusu,

1r7
aynı günün akşamı Türk ordusunun kendisini takibettiğini gördü ıe
Türk ordusunun bu kadar yakın olmasrndan korkuya lapjdl. Ziıa,
o zama.,a kadar Türk ordusunun nerecle olduğunu bilen yoktu.
Bizans İmparatoru ve Papalık elçisi, Sultan Murad'ın Aıadoiu,da
Karamanlrlarla harbetmekte ' olduğunu bilciirmişlır<ii. Bu hAdisc,
Hristiyan ordusunda daha o zama,- biı moral toz.ıkluğu yarattı'
Üstelik, Türk ordusunun Saylsı en insaflı talrminlere göre Macar or-
dusu mevcudunun iki misli kadardı. Batı kaynaklarının verdiği 100
biı sayısı çok mübalağalı sayılsa dahi, Türk orclusunuır saylsl
60-70 bin arasında idi. Sultan Mrırad'ın yalnız boğazlarda.n geçir-
diği kuvvetlerin 40 bin kadar olduğu tahmin edilm&tedir.
Macarlarla Varna'da buluşması icabecl.eır Hristiyan donanmasr
gecikmişti, hatta bu donannıanın nercde olduğunu bilen de yoktu.
Bundan başka, bu c]onanmanın Türk ordusunu geriden vurarak bir
işe yarıyacağı da şüpheli idi. Macarların geri ile]irtibatı da Türkler
tarafindan kesilmişti. Bu şartlar altında, Hristiyan ordusu için-Türk-
lerle Varna ovasında bir muharebeye girmekten başka
çare kalma-
mIşİı Ve onlar da bu,ıu yaptılar. Varna yakrnlarında Macarlarla Türk-
ler arasıııda çok şiddetli bir muharebe cereyan etmiştir. Macarlar,
Türk ordusunun sağ ve sol kanatlarlnı hırpalamlşlar ve bu yüzden
uzun bir zaman zaferin hangi tarafta olacağııır kestirmek mümkiin
olamamış ve bu safhada Türk ordusundan fiiarlar başlamış, oıdunun
gerisinde ise panik baş göstermiştir. Ağır zırhlarla müce-hhez \,{a_
car suvarisinin Türk sipahilerine büyük kayıplar verclirdiği bir gei.-
çektir. LAkin, henüz muharebeye katılmamrş brır.ru., yeniçerilirin
son anda durumu dğştirmeği başardıkları muhakkaktir. Muhare-
benin bu bölümünde zaferi elde ettiklerini sanan Macar ve Leh ileri
gelenlerinin teşviki ile Türk ordusu saflarr üzerine sald,ran genç Ma-
car Kralr, kısa bir zaınanda çevıilerek öldürülmüş ve bu a*ııdan iti-
baren muharebenin kaybcdilmesinden sonra Mac arlat intizamsızca
harp meydanını terkederek kaçmışlardır. Karclinal
Çezarini de ölü-
ler arasındadrr.
Hristiyanların Varna'da uğradıklarr ezici yenilği, düşüncesiz
bir manevranın, disiplin noksanınrn ve kumanda mevkiinin kral ile
Huanyadi arasında bölünmüş o]masının bir neticesi idi. As]ında ivi
planlanmış olan Haçlı seferinin mağlubiyetinin en büyük mes,ulii,
vaktinde gclmesi gerektiği yere gelmiyen Venedik clonanması ku-
mandanr Loredano'dut. Zfua bu amiral, hem Muracl'ın ordusunun
Rumeli'ne geçmesine engel olamamlş, lrem de vaktinde Varna'ya

r18
giderek Haclıları İstanbul'a götürmeği başaramamıştır. KaçrrıIan
fırsat bir daha ele gcçmiyecekti ve İstanbul'u kurtarmak için girişilen
milletlerarasr son gayretler de bu suretle boşa gitıniş oltıyordu. Varna
yenilgisi lıaberi Batıya olclukça gcç erişti. Eğriboz adasında bulunan
Loredano, Vencdik'e lıaberi 2l N{art 1445 de verdiği Zaman ola'
dan, Padişahı sulha zor|ama hususunda talimat alıyordu.

Papa ise, Haçlı donanmaslna muharebeye devam etmesi emrini


veriyor ve hayatta olduklaıını zannettiği Macar Kralı ile Çezarini'
nin ıiranmasını istiyordu. İstanbul'da yenideıı düzenlcnen Papalık
ve Burgundiya donanmaları, Karadeniz'e açıldr ve Tuna munsabrna
kadar ilerliyerek bir kısrnı Türk mevzilerine taarruzlarda bulundu.
Bu siralarda A4acaristan Kral naibi seçilen Hunyadi ile hir Papalık
murahhası arasrnda başlıyan müzakereler, kışın vaklaşmasr üzerine
kesilıniş, doıanma önce İstanbul'a Ve oradan da Venedik'e dönmüş
ve Venedik Sultan Murad ile 25 Şııbat 1445 de bir muahede imza-
Layarak Haçlı seferine son vermiştir.

Buntınla beraber., Türklere mukavemet taraftar|arı yine de vaz


geçnıediler. İmparatorun elçileri bütüır Hristiyan ülkelerini dola-
şarak Türklere karşr yardım arlyor, Hunyadi ise, Varna muharebe-
sinde kendisine hiyanet eden Eflak Prensi Vlad Drakul'daır intikam
almak için fırsat kolluyordu. More'yi ellerinde bulundrıran İmpa-
Iatorun kaı'deşleri Konstantiııos Dragas ile Thomas Paleologos,
N{ore yarımadaslnr Bizans'rn bir mukavemet yuvası hAline getirme-
ğe çalışıyorlar (|444_|446), More'dc kaleleri tahkim ediyor, Türk-
lere tAbi bulunan Atina Dükü Nerio.Acciaiuoli'yi kendilerine vergi
vermcğe zorlrıyor ve Pindus'a kadar bütün Yunanistan yarrmadasrnı
ellerine geçirmeğe çalışıyorlardı. Bu çabalar, eSki Yunanistan hudut-
ları içerisinde ycni, bir Bizans taslağını geliştirme emellerinin belir_
tileri idi. Fakat, Varna bozgunundan sollra bu ümitlcrin boşa çıktığı
anlaşılmıştı. Rumlarrn More'de giriştikleri bu faaliyet, Venedik ile
olan münasebetlerinin de gerginleşmesine sebep olmuştu.
ozelliklc, Varna mrıharebesinden sonra doğudaki donanmaını
geri çekerek Sultan Murad ile bir andlaşma imzalıyaı Venedik,
Moıe Despotunu Sultan Murad karşlsında ya|nız bırakıyordu. Ni_
tekim Sultan \4urad 1446 yılında More yarımadasına karşı sefere
çıktığı zaman Despot Konstantinos, müttefiklerden ve dış yardımdarı
mahruın ve Türk Padişahının intikam hisleıinc maTüZ bulunuyordu.
Bu muharcbe hakkında etraflr malumat i,"."n er. kıymetli kaynak Hal-

119
kondil'in eseri Historiae'dir. 1446 Kasımr sonunda Kerme surlarr
önünde görünen Sultan Murad, kısa süren top ateşi sonunda l0
Aralıkta surları tahrip ederek aşmış Ve Türk ordusu bütün yarrma-
daya yayı|arak heı tarafı yağma etmiştir. Bu sefer esnasrnda pek çok
esir alrndı ve Atina Dükü de tekrar yerine getirildi. Despotlar, More'
de tutunabilmek için Türklere oldukça ağır bir vergi ödemek zorun_
da kalmışlardrr. Sultan Murad, Hunyadi ve Arnavut Beyi İskender
gibi iki telılikeli rakibine karşl mücadele etmek zoıunda kaldığı için,
Rum Despotlarrnı bu şartlar altında yerlerinde bırakmayı yeğ gör-
müştür.

Varna'da uğradlğı yenilgiyi unutamayan Hunyadi, nıemleke_


tine döndükten ve hele Kral naibi seçildikten soıra, düşmanından
bu yenilginin intikamıru almak maksadıyla bütün gayretini bu hede-
fe yöneltmiş r,e devletin bütiin imkiıılarıırı bu arzusuna erişebilecek
tarzda kullanmaya başlamıştı. LAkin, Varna yenilgisi Macaristan'ın
başına aşılmasr çok güç iç ve dış problemler çıkarmlştr. Bu tehlikeli
drrrumda, \{acar partileri arasrırdaki kavgaları lıir dereceye kadar
dizginlemek, büyük iktidara kavuşmuş mtılk sahibi oligarhların ik_
tidarrnr kırmak, devlet giicünü iç ve dış baskılara karşı koyabilecek
derecede kuwetlendirmek ve nihayet, devletin bütün gücünü topar-
layarak Tüıklere karşr koymak gerekiyordu. 5 Haziran |446 da Kral
naibi seçilen Hunyadi, Varna zaferirıden sonra Bizans ve Balkan
kavimleri arasında, yenilmez bir kuwet olduğu kanaatini uyandıran
Sultan Murad'a karşı çıkmak gibi çok ağır bir yükü üzerine aldığlnın
farkında idi. Macaristan'ın o zamanki idarecileri arasrnda bu son
derece güç ve yerine getirilmesi imkAnsız gibi görünen işi gerçekleş-
tirebilecek tek adam, Hunyadi idi. Flunyadi'nin müttefikler bulmak
için dış ülkelerle yaptığı diplomatik temaslar fazla bir netice r'ermedi.
Eflak Beyinin sekiz bin kişilik yardrmcr kuwetleri ile beraber 40 bin
kadar tahmin edilen bir ordu toplıyabilmişti. Bu ordu, Hussit tarzrn_
da mulrarebeye muktedir, çoğu Alman ve'Çek gibi yabancılardan
oluşan ücretlilerden ibaretti. İyi teçhiz edilmiş olan bu ordu, ateşli
silAhlar bakrmındaır Türk ordusuna üstün olduktan başka, ağır zırhlı
kıtalarr da ordunun €saslnl teşkil ediyordu. Hunyadi, kendi kuvvet-
leri dışında Arnavut Beyi İskender'in ittifakına güveniyordu. Kur_
duğu hayallere göre onunla birleşerek, öııce SelAnik'i ele geçirecek-
ler ve oradan da İstanbul üzerine yürüyeceklerdi. Bu iki müttefik,
yalnız Aragonya Kralı Alfonsnun himayesinden faydalanıyordu.
Hunyadi, Papalıktan bu hususta hiç bir yardım görmedi ve Papalı-

t20
-
için miisait
ğın o sırada geçirdiği buhraıılr yıllar böyle bir yardrm
Jlmadıktan başka, Papalığın Türk meselesini kendi iktidarının tak-
viyesi olarak kullanctığiau n., gün biraz daha açığa çıkryordu. italya'
aa i'e iç ihtilaflar bu sırada hAd bir safhaya erişmişti. Üste]ik Venedik
ile Arnavudluk münasebetleri de gerginliğini koruyordu. Avusturya
Kralı lll.Frederik ise, her zamanki gibi Hundayi'yi kösteklemeye
ve emellerine engel olmıya çalıştl.
Hunyadi ve iskender ittifakı, Sultan Murad için çok ciddi neti-
celer cloğurabilircli. Bu sebeble, muhasara altında bulundurduğu
İskender Beyin başşehri yanrnda az sayıda kuwet bırakarak bır habc_
ri alır a|maz Saofya'ya kadar geri çeki|di. Bu sıralarda Sırp Despotu
Brankoviç ile Hunyadi'nin mtinasebetleri çok gergin bir hAl alırıştı.
Bu yüzden Hunyadi'nin Sırp Despotunu kazanması mümkün ola-
madi. Aksine, bu esnada Sultan Mrırad ilE iyi geçinmek isteyen Bran-
koviç, Hunyadi'nin harp hazırlıklarını günügüniine takip etmiş vc
bunları Pajişaha yetıştirmiştir. Eylül sonunda Macaristan'dan ha-
reket eden Hunyadi, Eflak kuvvetleriyle Sırp topraklarrncla buhıştu.
Maksadrnr ve yürüyüş istikametini mümkün olduğu kadar Ttirkler_
den saklamağa çalışan Hunyadi, Kosova istikametinde ilerledi. Ga-
yesi İskender Bey ile birleşmekti. Kosova'dan Selönik'e kadar uzanal1
eski harp yolunu takip ederek bu mühim liman şchrini ellerine geçi-
receklerdi. Hunyadi'nin bütün başarılarr ve hayallerinin gerçekleşe-
_bulunuyordu.
bilmesi, İskender Bey ile burada buluşmasrna bağlı
Halbuki, Corc Brankoviç, Hunyadi'nin planlarını Suitan Murad'a
vaktinde haber verdiğinden bu projesi gerçekleşemiyecekti'
Sultan Murad, yaz başında muhasara altrnda tuttuğu İskender
Beyin baş şehri Kruya'yı, Hunyadi'nin harp hazırlıkları haberini alın_
ca Temmuz sonunda bırakmış, buradan sürat]e Sofua'va çekilerek
orad.a ord'usunu yeniden büyük bir ihtimamla gözden geçirmiştir.
Sultan Murad,ın bu sıralarda ordusunu tanzim ve teçhiz ederkeıı
gösterdiği bııytık titizlik ve itina, onun Hun1'adi ile girişeceği bir mu-
trrhur"ü"ye çok değer verdiğini göstermesi bakımrndan dikkate de-
ğer. o zamana kadar Osmanlılar taraflndan
açık bir meydan muha-
iebesinde top Ve tüfek kullanılmadığı hilde, bu defa bu mrıharebe-
de bu si]öhları kullanmağa mecbur olmalarr da bıınun açık bir deli-
Iidir.

T2T
II. KoSoVl\ MUHAREBESİ (++B)

. Sultaıı Murad tarafından kencli l:aşşehri içincle mahsur tutulan


İskeıder Rey, kaleyi beklemekte olan i'ıırk ç;'"u.rl"i ı.rriruyu
vaffak o^lduğu vaman2Hunyadı arirk rrıuharebeyi kaybetmiş buluıu- -.,-
yordu. Sultaır N{urad, Hunyadi'nin planlarrnı'sezdiği için-onun İs_
kender- Bey ile birleşırresiııe mahal vermeden N{Jcariarı I(osova
ovasrnda sıkrştırdı. Üç giin (17*20 Ekinı) süı'en kanlı bir muharebc-
dc Huoyadi, iyi teçhiz cdilmiş vc takıik ka.biliyeti üsttin bir orcluya
sahip olmasına_ rağ-men, Türk ordusunun üstün kuweti karşısınoa
hezimcte uğradı. Macarlarrn idare ettiği bu son Haclı seİ'eri, istan-
bul'u kurtaramamrşsa da, hiç olııazsa Türklerin iierlemesine biı
kaç yıl ara vermişti. Çünkü artrk,'Türk ilerleııesiııi cluıdurabilec:k
kuwetler yavaş yavaş saf dışı edilmekte idi. Mıcarla.nn uzun bir
Zaman Türklere karşı yeni bir srfcre çıkmalarr düşünülemezdi. L?ı-
kin' İskender Bey,
-aana
ıılr sııre Ttırkl;r namlna bir çıban başı ol-
makta devam edecekti.
Asıl adı Georg Kastriota olaıı İskender Be1, tanrnnrrş Arrıavut
bcylerinden Yrrvan Kastriota'nın oğlu idi. Bu beyin adlna izafe :di-
lerek Tuuaıı ili denilen arazi Osmanlılar tarafından işgal ediliırce
Ytıvan, oğluıru Edirne Sarayına göndermek zorunda kalnrış, buııa
karşılık ülkesinin başında brrakılmıştı'. osman]r sarayrnda teıbiye
gören, İslömiyeti kabu] edcn vc iskenclır adı alan G.org, babasınrn
1437 de ölümü üzcrinc Akçahisar (Kruya) Subaşılığına tayin edil-
nriş ı'e kendisine bir osmanlı tcbaası muamelcsi yapılmışür. LAkin,
1443 de osııanlı devletinde hasrl olan karışıklıklardan faydalanarak
ülkesine çekilmiş, bir timarlı olarak yapmast gerek:nlcri
}.apmamış
ve bunun üzerine Padişah tarafındaı Asi ilAnıdilmişti. İskender Be-
yin Varna muharabesine katılmadığı da bilinmektedir. Arnavut
kabileleri tarafrndan başkumandan ilAn edilerck kuwctli bir ordu
meydana getiren İskcnder Bey, kendisi üzerine gönderilen bir os_
manlr ordusunu dağıtır vc bu başarılarrndan dolayı Papa IV. Euge-
nius ve ]ıir kısım Hristiyan lrükümdarlar tarafınclan tebrik eclilir.
Bunlar arasrnda lVfacar Kralı ile Burgundiya Preırsi İyi Filip te var-
dır. Varna muharebesinden sonra İskender üzerinc gc;ndeiilen os_
manlı ]ruı,ı.etlcri de bir nelice elde edemiyor ve ağır kayıpları uğru-
)'orlar. İskcncler Beyin eski hAmisi veneait ile lrasrrrrn açıldğını

122
öğrenen Sultan l\4urad, şahsen idare ettiği bir ordunun baş_nda
Arnavutlrık üzerine bir seler yapmak zorırnda kalmıştır.
Hastalıklı bir adam olan Bizalıs iınparaıortı VIII. Ioanılcs.
Hristiyanların_ II. Kosoı,a mağ1ubiyeti haberiırdell sonra çok yaşa-
madı. İkinci dela Sultan Mı'ırad önüncle yenilgi.ve uğı'aııa-ına rağ-
men Hunyadi, Türkler karşrsında aşrlmaz biı'spier hizmetini görmek-
te devam etti. Buna karşılıÇ Macaristan'ın durumrı çok ağırdl ve
Hunyadi'ııin ülkesindeki prestiji de çok ' sarsılmrştr. Bu hödisedeıı
Sonra, Balkan milletlerinin Türklere karşı lıirleşmeleri imkAnı da
lremen lremen kalmamıştı. I(osr-ıva ııruharebesincle ağır kayıplara
uğranraslna rağmen Sultan Murad, krsa zalnanda kuırvetlerini to-
parladı ve bundan sonra dikkatini Arnavutluk üzerine çerrirdi. Fa-
kat İskender Bey, Raguza'dan başka bir ınüttefiki brıltınmamasına
ve Venedik ile münasebetlerinin iyi olmamasrna rağmeır, Sultaır
Murad'rn 1450 yazında I(ruya üzerine yaptığı sefer de akamete uğ-
radı. Beş ay süren (Temmuz-Kasım) I(ruya nruhasarasr, Sultan
Murad'ın bııytık kayıplar vcrerck çekilmesi ile neticeleırdi.
İskender Beyin bu zaferinin Batıdaki akisleri çok }ıüyük oldu
Ve o zamana kadar Hristiyan Aılemine karşı clurdutu|amaz bir kuv-
vet olarak ilerlemekte olan Türklcr önünde iskender Bey, ideta
Hristiyan dünyasının bir müdafii kesilmişti. Napoli Kra]ı Alions,
kendisine hemen yardrm e|i uzattı ve Venedik'e karşr onunla ittifak
aktetti. Daima istanbul'rr ele geçirmeği tasarlıyan Alfons, kendisini
Arnavudluk Krilı ilAn ediyordu.

Fetih Srıltan Mehmed ve Bizans'ın Çöküşü (1448_1453)


VIII' Ioannes'iıı ölümü ue halefinin seçilmesi: VIII. Ioannes, 23
yıl 3 ay hükümdarlıktan sonra 3l Ekim l44B de 65 yaşında öldü.
Bu uzun hükümdarlığı esnasında Bizans'r kurtarmak için cesaretle
mücadele etmiş, fakat hAdiseler onı_ın iktidarını çoktan aşmış bulun-
duğundan bütün planları boşa çıkmıştrr. Bu yüzden devleti, halefine
acıklı bir durumda terk etmeğe mecbur olmuştur. Daha hayatta iken
kardeşleri arasrnda başlayan taht etraflndaki çekişmeler, onun olımtı
üzerine yeniden canlarur. Ioannes, kendisine halef olarak |404 do-
ğumlu kardeşi Konstantinos'u tayin etmişti. Fakat, I(iliseler Birliğine
karşr olan halkın büyük bir kısmr Demetrios'u desteklenıekte idi.
Konstantinos'un uzakta bulunmasrndan faydalanan Demetrios, dev-
let idaresini ele geçirdi ve şehirde Savunma tedbirleri aidı. Likin,
(Manuel'in dulu olan) annesinin bir iç harpterr korkmasr r,e arhont-
larrn muhalefeti üzerine vazgeçti.
123
Bizans İmparatorunun seçilebilmesi için Sultan Mrırad'ın mu]
vafakatinin a]ınmasr gerekiyordu. Bu maksadla tarihçi Sphrantzes,
mrırahhas olarak gönderildi. 6 ocak 1449 da Mistra'da taç giyen Kons-
tantinos, 12 Martta istanbcıl'a geldi ve ilk iş olarak ta hecliyelerle Sul-
tan Mrad'a elçi göıderdi ve Paleolos'laıla Stıltan Mu,ad arasrnda
veni bir muahede aktedildi. Bu arada More'de bulunan Thomas ı,e
Demetrios tekrar mücadeleye başladı. Thomas, Türklerin de yar_
d_ımıyla Demetrios'un elinde bulunan şeJıirleri işgaletti. Bunun üzeiine
Konstantinos, hakemlik vazifesini üstlenerek iki kardeşi arasrndaki
mücadeleyi yatıştırmayı ba'şardr. LAkin aZ sonra miicadele yeoiden
aleılendi ve bu kavga, \,{urad'rn kumanclanı Turahan Bevin işe mü-
dahalesi ve Demetrios'rrn tarafinr tutmasr ile gelişti. Biz'ans'ın talii
ile alikadar görünmeyen bu iki Despot, Venedik'in arazisine karşr
da taarruzlarda bulunarak onu kendilerine karşı tahrikten çekinmi-
yorlardı. Esasen Kosn.tantinos ile Venedik'in arast da iyi değildi.
İstanbulun durumu.' Konstantinos tahta çıktığında Bizans,ın du-
rumu acıklr idi' Haçlı seferi teşebbüsü akamete uğı'amış bulunuuyor,
bu sıralarda İskender Beyin sürdürdüğü mücadele ise sadece faciarv
geciktirmeğe yarryordu. Sultan Murad, Arnavutluk dışında büttın
Balkanlara hxkimdi. More ve İstanbul da srkı bir itaat çenberi içine
ahnmış bulıınuyordu. Paleolog'larrn taht kavgasr ve din mücade-
leleri ona hizmet ediyordu. Padişah, meyveyi olgunlaştırmağa terk
etmişti. Halbuki Bizans halkının büyük bir kısmı endişe içinde idi r'e
bıı hıısus Georgios Scholarios'uır Demetrios'a yazdrğı mektupta açık-
çaifadesini huluvordı-ı. Batı Kilisesi ile birleşmeğe karşı olanlar ara-
sında Megadük Lrıkas Notaras ta brılunuyordu ve Bizans tarihçisi
Dukas'ln naklettiğine göre Bizans'ın bu en ön saftaki devlet adamı
bu husustaki fikirlerini,,Şehirde Kardinal'in Serpuşunu
görmektense Sultan'rn sarığrnı görmeği tercih e derim"
sözleriyle ifade ediyordu.
(Jnion Kararınııı Merasimle
İtilnı.' İstanbuı'da hiç bir zaman eksik
olrnayan dini ka1,naşma, İmparator iktidarının zaiflemesi sebeble-
rinden biri idi. Kardeşi Markos Ephesos'un ölümünden Sonra, onltn
izinde ilerliyen Ioannes Eugenikos ve Georgios Scholaıios (Gennadi_
os) un mukavemeti ile karşılaşan İmparator Konstantions, muhalif-
lerinin doğtılu üç Patriğin de'katılması ile bir konsil topladlklarına
şahit oldu. İmparator bu din adamlarrnrn sebep oldukları tahrikleri
engellemeğe muktedir değildi. Buna rağmen Union kararrrun ilAnı
ile bu ilrtilaflaıa bir son vermek gerekiyordu. Konstantinos, l45l de
Nisan ayında IV. Eugienus'un yerine Papa seçilen V. Nikola'ya elçi
gönderdi ı,e ondan IJnion'un ilAn edilmesi maksadıyla kuwetler ve

124
yardım ede_
bir elçi heyeti istedi. Papa, .İmparatora verdiği cncevapta ilim adaını
ceği vaadinde bulundu. İ-ailı" bu sırada devrii meşhur
3Z-niı"inii't;";;fi; ü;i;; uı.yı.'i"a. büyük bir piopaganda faali_
içi| ]rı*l":i''*j'-u'o-
;i,,e'iılii-lş,i. u"io";u- "'g'ı bı*u'ı
başka tavsiye ediyordu. Pa-
i'erdi ve şehri kurtarııial*u",İ"ı çareler
kendi imkin_
ortodokslaiın
;ffi,;"rr.;;;; ihii;;ç a"yulmadan ile lıalk
larrvle sehri kurtar",riıJ*i.ı.Jii ii.ii ,ıi.ıi'}'or \'e ateşIi vaizleri
tizeiinde de tesirli oluYordu'
Sadecc Lötin aleyhtarhğından beslenen bu
lrissi mukavemet'
teslim olmaktan başka
Batr'nrn yard.ımı oı-olrg, taiaırde-gizans'ın
22 Kasrmda Türkler' şehrin çevresini
çaresi olmadığını *r.r,"1io'a"' hAd bir safhaya
kuşattıkları bir sırada, içeride bu U.ni3n kavgalarr
uT_'lT1 Konsili
erişmiş buluıruyord".'n"yı' çalkantıIı bii ::'**'
r'e imparatorun da ha-
Iıükümleri, Papa eıçiri,in'v" iut'iğin katıldığı
yap-ı|aı bir top-
zır bulunduğıı 12 )ratık l4s2 taihinde A2asof1a'da
lantıd.a,300kadarrahibinclualarıu,,,,,duilönedildi.BuhAdise
muhaliflerinhiddetinibüsbütünartırdı.Dışarıdakişiddet.harcket-
boşaltıldı'.'Bi-
lerinin yarattığl ı.orı.., sebebiyle Ayasofya çok. ç*Y}
zans,lntaliiartıkbellioımuşt,.v,,,umuharebesiHaçlıseferifikri likrinin sona
nin iflasına ,uru*rş,,, Ayasofya toplantısı da Union
..*.ri manjsı.,ı ifade ediyordu'
FatihSultanMehnwd..Rrımlarböylebirbirleriylemücadeleeder.
başlamıştı'
lerken Istanbul üzerinde fırtına bulutları dolaşmağa
SultanMurad,ınzş"uot1451deEdirnecivarındave|atetmesiize.
rine, onun yerine o'gı; s"ı'uo Mehmed Padişah
oldu' Henüz 21
iclaıesinde tecrübe sa_
yaşında brlunmasıııi rağmen devlet ve orda
eden en mühim
hibi olan bu genç hııktildarı gece gündüz meşgul
o'1ıl: bu emeline
mesele, istanbul'un zapü idi' r'aı'at günün şartlarr
hernen erişmesirre tır mtadet engel olacaku' Vassalleri ile muahede-
leriyenilediktenveHunyadiıe.ıiç;ıllıkbirmütarekcaktettikten
sonra, Anadolu'da Ko'#o" oğlu İbrahim
Bey üzerine yürüdü'
kaldıran- ibrahim B-y,
Suhaıı Muracl,ın olıimtınden faydialaoaraı baş
kafa tutmığa ka-
c.rr.riyurırıurrr, ıruiiaıeri ile de birıeşerek Padişaha
üzerine ele
rar vermişti. ruı.ri'g."ç ve enerjik Padişalr'ın yaklaşması
geçirdiği şehirleri ioj" aırian dilemeğe mecbur oldu' Bu lrödi-
"a''"L taıraı.ı.uı. ettirmeğe koyul_
sedeır sonra Sultan N{ehmed, asıl gayesini
tedip ederı:k
du, Karaman dontışti' ıtuorrirı;ı.ı"li görülen yeniçeıileri
kadrolarrnr genişletti.
.İstanbul,unAblukase..SultanMehmed,önceIstanb'ul,rıtercrit
etmeğe ve ona h;;;Şi; ;;J;;imkanlarını kapamağa karar verdi.
Bu maksatla siyasi bir taarruza girişti' Bizans'a yardım edebilecek
125
i"ıütün devletlerle ittifak aktetti. 10 Eylül 14.5l de Veneclik ile bir
muahccle imzaladı, ardıırdanJinos Hunyadi ile aktedilen dalra mühim
bir mualrede uyar,ıCa, Padişah Tuna nehri üzerinde ycni hiç bir
talıkimatta bulunmamayı ve Eflak Prensi Valdislavln Macaristan
ile olan miinasebetlerine cngel olmamağı kabul etti. Muhasaraya
başlamadan kısa bir süre öncc, iıirisi More üzerine, diğeri de Arna-
'"'utiuk üzerine olm-ak i.izerc aynr zamanda iki büyiik şaşırtnra seferi
açtı; Arnavutlrık üzerine giı'işilen sefer başarısrzlıkla sonuçlandı ise
de, Padişah bu bölge kuvvetlerinin İstanbul'a yardrm etmelerine en-
gel olmuştur. Yine, muhasaraya başlaniadan önce Boğazın en dar
yerinde, iki ya}<a arasının 550 ııretre olciuğu Anadolu hisarrnın karşı_
sına Rumeli hisarrnı inşa ettirdi, bu inşa işi 1452 h4art _ AğuStoS ay_
larr arasrnda tamam|andı. Hisarın içine, Boğazdan muvasalayl ka-
pamaya yarayacak toplar yerleştirdi. 28 Ağustosta şehrin önünde
görünerek suriarrn her tarafinr gözden geçirdi. inrparatora harp ilA_
netti ve bu hareketlerden sonra Venedik, Fatilr ite siyasi münasebet-
lerini kesti. Venedik, Istanbı"ıl'a ,bir yardımcr kuvvet göndermeği
düşüııdü ise de, vakit artık geçti.
İstanbul'un Mııhasarası; Bütün Batıh müttcfikleri tarafinclan ken-
di lrAliıe brrakrlan istanbul, bu suretle l5,y.y. Aı,rupa'srnın eıı kuv_
vetli askeri teşkilAtı ile karşı karşıya bululruyordu. Türkler, mahstır_
lara nisbetle asker mevcudu, ulaştrrma, disiplin, teçhizat ve taktik
bakımından çok üstündüler. Askerlik metodları, çağdaş askeri metod_
lardan faı'ksızdl. \{ahsurlar, aralarrndaki dini ayrılıklara, maddi
imkö.n, asker -nreırcudu ve teçhizattaki noksanlarrna rağmen, kuv_
vetli surlarrn arkasında savunabilmek gibi bir üstünlüğe sahiptiler.
Vadelerinin gelmiş bulunduğunu sezmelerine karşrn, şerefli bir ölü-
mii seçtiklcri anlaşılıyordu.
İmparator, son ina kadar Batrdan gelecek bir yardımdaır ünri-
dini kesmemişti. Mtıhasara başladıktan soır;ı Batı ülkelerini dolaşan
elçileri, Floransa l(ralından ve inıparator III. Frederik'ten güzcl
vaadlerden başka bir şey sağlıyamadılar. Alman İmparatoru III.
Frederilı, Fatih'in Boğazı kesmesine karşr protestoda bulunrnakla
yetindi. Floransa Kralr, az ç].a olsa şehrin iaşesini destekleııeyi cle_
nedi. JAnos Hunyadi, muhasaranln devanrr hAlinde bir Haçlı seferi
tertip edeceğini, şehri }:ıışatmakta bulunan Fatih'e tehdit yollu bil_
clirmeği ihmal etmedi. Karadenizden gelerek istanbul'a girmekte
olan gemileri batırrlaır Veııedik, istanbul'un yarclımına bir donanma
yollamayı düşündiiğ'ü hAlde, İstanbul'un zaptedilmesinden tıirkaç

726
gün öırcesine kadar müzakereler lıila deı,am ediyordu. Papa V. Ni-
kola da böyle bir niyet sahibi olduğu lralde bunu bir ttirltı gerçekleş-
tilememiştir. Krsacasr, Ratılı devletler lürklerin I}oğ'ızlar iizerinde
yerleşmelerine engel olacak durıımda değildiler.

Batıdan geleır pek az ,,ardımcı hariç }ılrakılırsa istanbul, tama'_


men kendi kuvr'et ve imki.nları iie kendini saı,iınmak zorunda kaldı.
Galata sikinleri, Padişah ile sullı hAlinde bu]uıdrıklarrnr ı'e bunu
bozmak isteınediklerini ileri sürerek ihtiyatkör bir tavıı takıııclılar.
İmparator tarafindan ordunun murakabesiııe me'müır edilen Sphran-
tzes, keşişler ve göniillü yardrmcılar dahil biitün ordu mevctıdunun
4973 kişiden ibaret olduğunu görnıüştü. Şchircle bulunan 2000-3000
yabanclyı da bunlara ilAı,e etmek gerekir. Rumiarın çoğu ateşsiz si-
lahlarla harbedecekti ve teçlrizatları çok yetersizdi. \zIüdafilerin elin-
de sayıları yetersiz ufak demir toplar Var'dr. 12 ]ı{isaırda Haliç'te çc-
kilen zincirin arkasında 7_B lrarp gemisi ı,ardr ve cephane de çok
gayri muntazanr dağıtrlnrrştı, mali durum ise son derece ağırdl.

Bunun karşrsında brılunaıı Türk ordusunun lrazrrlığı mükemmel-


di. Fatih, Hristiyan r;eya Müslüman bütün vasallerinin kuvvetlerilri
toplamayı ihnıal etmeınişii. Corc Brankoviç'in gönderdiği Sırp ath_
laır da buolar arasııda kıuluıruyordu. Çağdaş kronikler, Fatih'iıı cr_
dusu hakkında 160 _ 200.000 gibi cok kabarık ve mübalağalr rakam-
lar verirlserse de Türk mulrarip sınıfi 60 binden az değildi. Diğer ka-
labalığı başıbozuk, tüccar v.s. oluşturuyordu. 10 bin kişilik yeniçeri,
oldunun nüvesini meydaııa getirııekte idi, bu kltalar Fatih tarafln_
dan az önce yeniden teşkil edilınişti. Ru sınrfln dindarlığı, disiplini,
Cesareti, manevra kabiliyeti vc çabuk lrareket etnıek husrısiyetleri
çok bArizdi. Bu seckin kıtaları gözleriyle gören ve bunlara hayraıı
kalan yabaıcr gözlemciler, bunların sükünetini, intizamınr anlat_
mak ve övmekle bitiremiyor ve 10 bin Türk askeriırin 100 bin Hristi-
yandan d'aha az gürültü yaptığırıı kaydediyorlar. Bu orduda topçrı
slnlfı da mühim bir yer tutuyordu. Türkler şehrin zaptedilmesinde
en büyiik başarrlarını bu topçulara borçludur]ar. özcllikle bu top_
ların surları yıkmak gayesiyle attrklarr taş gülleler, görülmemiş dere-
cede büyüktü ve yeni idi. Bunların maddi Ve marreı,i tahripleri ölçü_
süzdü, Sphrantzes, lrerbiri dört büyük toptan oluşan 14 batarya say_
n ı1ştı.

fuIacar asıllı orban tarafindan yapılan en büyük topia.rdan lıi-


rinin nrerni çapı 99 santimdi. Bunun çeı,resi 1.86 metre idi ıc Eclir-

L27
ne'den 60 öküz koşularhk ancak iki aycla istaırbul'a getirilcbilmiştir.
Bunun dışında Fatih, osmanlı devletinin o zamana kadar görmediği
büyüklüükte bir doıranmaya sahipti. Bir Bulgar mühtedisi olan Bal-
taoğlu'nun idaresinde bulunan doııanma, Galata rrhtrmrnrn önünde
demirledi ı'e orada bir tarassut karakolu meyd^ana getirdi. Bunlar-
dan 15 kadırga iyi teçlıiz edilmişti, lstanbul'un bütün tarihi boyunca
gördüğü 30. muhasara işte bu şartlar altında başladl, 3 büyük hü-
cumdan önce girişilen topçu ateşinden sonra şehir Türklerin eline
duştu.

Türkler, surlara önce 2 km. ve daha sonra 1200 in.kadar soku_


larak l l Nisanda ilk topçu ateşini açtılar, bu endaht sekiz gün sürdii.
Haliçte 20 Nisanda başlıyan donanma muharebesi Megadük Lukas
I{otaras'rn galibiycti ile sona erdi. Ertesi günü de, Marmaradan ge_
len üç Cenova gemisi, Türk donanlnaslnln gözleri önünde ve onlar-
daıı birçoğunu ezerek şehre girmeği başardı ve bunun üzerine Padi_
şah, donanma kumandanı Baltaoğlu'nu ayaklarr altrna alarak dövdü
ve öldürtmek istedi ise de vezirlerin araya girmesiyle affedildi. Bu
yeni zafer mahsurlar arasında ümit ve heyecan uyandrrd.r ise de, he-
de|inden şaşmayan ve hiçbir engel tanıhayan Fatih, Galatarun arka_
srndan sürükleyerek donanmanın bir krsmrnr Haliçe indirmeği ba-
şardı. Bu suretle Hristiyan donanmasrnrn arkasınr vurmuş oluyordu.
Bu gerçekleştirilmesi çok güç hareket 22-23 Nisan gecesi tamam-
landı; 17_20 metre uzunluğunda 70 \<adar gemi, bugün Tophane
denilen bir yerden 1333 metre uzunluğunda bir yoldan 41 metre
yükseklikteki bir sırttan aşrrılarak sürüklenmişti. Bu hxdise İstanbul
halkınr,r moralini bozmakta çok btiytık bir tepki yapmışsa da Padişa_
]ırn arzu ettiği netice elde edileınedi. Ziıa, ufak çaptaki bu gemiler
daha büyük boyutlarda ve tecriibeli denizcilerin idare ettiği Hristiyan
donaıımasrnrn taarruzdan korkuyor ve ödeta Haliçte mahsur kalmış
bulunuyordu. Nitekim, bu Türk donanmasrnın yakılmasr içın hazır_
]anan tertip vaktinde Padişaha haber verilrniş ve bu suretle hem
Türk donanmasr nıutlak bir felAketten kurtulmuş ve hem de bu giri_
şim, sahiıdeki Ttrk bataryalarırıın Hristiyan donanmasında bir kaç
gemiyi }ıatrrmalarr ile nihayete ermiştlr.
Hücumların yaptığı büyük tahıipler sonuııcia nlalrsuılaıın ta-
kati son derece azalmıştr. Ümitsiz günler geçiren İmparator, bir ver_
gi karşılığında Padişaha sulh teklifinde bulundu. Fakat Fatih'in 23
Nisanda verdiği karşıhk çok kesindi: O, ölü veya diri şehri ele geçire-
cekti. Neücenin çok yakın olduğunu hisseden Padişah, şehre yapr_

128
laıı lıiicumları fasrlasız artrrdı, fakat, 7 ve]12 Mayısta yapılan iki bü-
yük hücum da Rumlar tarafindan püskürtülmüştür.
14 Mayıstan başlayarak top ateşi şiddetini artrrdı; top ateşi ve
hücumlar su,larrn en zaif göriinen Aya Romani (Topkapı) kapısı
civarında yoğunlaştırıldı. 16 Mayısta donanma da Haliçteki zinciri
zorluyordu. Zira, karadan surlara karşı lağrm|ar kazıIatak yapılan
14 hücum da tardedilmişti. Mrıhasaradan 40 gün sonra, Tekfur sarayr
ile Edirnekapl Ve Kaligarya arasrnda üç büyük gedik açıldı, lökin
ınahsurlar bütün gayretleriyle bu gedikleri kapamağa kovrıldrıIar.
Son hücumdan önce Fatih, More hikimiyetinin kendisine verilmesi
şart]y]a şehri teslim etmesi için Konstantinos'a son bir teklifte bu-
lunmuş, fakat Imparator, şehri teslim etmektense carunı fedayaha7ır
olduğu cevabrnr vermiştir. Liıkin artrk, şehir halkıııın maneviyatr
bozulmuş, firarlar ve ayaklanmalar başgöstermişti. 2 Mayıstan beri aç-
lık hüküm sürmeğe, Lötin ve Rumlarrn kumanda heyetleri ara-
sındaki nifak son,haddini bulmaya başlamıştı. Bahdan ise hiçbir
yardım gelmedi ve kumandanlar aıtık ölmekten başka çare kalmadı-
ğını anladılar.

Son Taarruz

26 Mayısta toplanan son harp meclisinin ardından Fatih, umuml


taarTuz emrini verdi, 27 Mayısta orduyu teftiş etti. Askerin moralini
takviye etmek maksadıyla kendilerine şehrin bütün serveti vaad
edildi. Şehirde, 28 Mayıs günü çok heyecanlı !e son derece ümitsiz
bir atmosfer hissediliyordu. İmparatorun peşi sıra herkes Ayasofya'
ya gitti ve birl-.irini kucaklayarak yekdiğerinin günanlarrru bağış-
ladı. Taktis iyini yapıldr ve ardından da herkes tabyalardaki yerine
döndü. Büyük hücum, 28_29 gecesi sabahırun saat birbuçuğunda
başladı. Şehri oluşturan üçgenin her tarafında taatrız|ar ayTğ zaman-
da başlamakla beraber, ağırlığını Tekfur sarayr ile Aya Romani ka-
pısl arasr teşkil etmekte idi. Üç defa arka ar|<aya tekrarlanan hücum-
lardan sonuncusu, gün doğarken gelişti ve Aya Romani etraflnda
toplandı, Türk bayrağı şehirde göründüğü zamar" dahi, surlarda
çarpışmalar devam ediyordu. Türlçler Edirnekapı yanındaki Ker-
koporta'dan girdiler, Imparator ve maiyetindeki kıtalar Aya Roma-
ni de hila karşı koymakta devam ediyorlardı. Fakat artık çok kala-
balık Türk kümeleri taraflndan çevrilmişlerdi. Tam sabahleyin güneş
doğarken, surlarda açılan gedikler de zorlanmıştı. Bu arada yarunda-

t29
ki birkaç sAdık adamıyla çarpışarak Türkler üzerirre atılan XI. Kons_
tantinos, bu kalabalrk arasında öldürüldü, kimin taraflndan Ve ncIe_
de <ıldıırııldüğü dahi anlaşılmadı.
TÜRKLER ŞEHRE GİRMLŞLERD1; Türk askeri, hiddet l,e
savletle ilerlerken önüne gelen herkesi yok ediyordu. Kısa bir zarr.an
sonra süküna dönüşen bu ilk hiddetten sonra) şehirde sistemli lıir
yağm1 hareketi başladı. Halkın büyük bir kısmı Ayasofya'ya srğındı
ve öteden beri yaygın bir halde bulunan hürafeye'inandığindan bir
harika bekledi. Fakat kısa bir zamaT sonra kapılarr kırarak içeri gi_
ren Türkler, halkl esir etti ve }ıer tarafl yağmaya başladı. Fatih Sul_
tan Mehmed, şehirde bütün mukavemet hareketi kırıldıktan sonra
haşmetli bir maiyetin eşliğinde, İstanbul'a girdi ve doğru Ayasofya'
ya gitti. orada kürsüye çıktı ve az bir zao.an sonra bir imamrn yöne1-
tiği ilk namazınr krldr.
HELLEJ\. İSTİKLALİNİN S}NLI: Galata'nın tcslim olması ilc.
şehrin ele geçirilmesi tamamlanmış oldu. Fatih, eskiden beri Cenova'
lılara verilmiş olan imtiyazları onlara veniden bahşetti, lAkin şehrin
surlarını yıktırdı. IJzun ve şanlı bir tarihe sahip Bizans clevleti bu
srıretle sona ermiş bulunmakla beraber, biri More yarrmadasrnda ve
diğeri de Trabzon'da olmak üzere bağımsız iki Rum devleti hAla
yaşamakta devam ediyordu. Bunların da uzun zamaY: ayakta kalma-
]arr mümkün değildi, ancak sıralarrnr beklemeleri gerekiyordu.
Bütüır bu hödseler esnasrncla More'de bulunan despotlarclan
Demetıios ile Thomas, başşehre vardrm etmek hususunda hiçbir
gayret göstermemiş ve lstanbul'un zaptedilmesinden sonra İtalya,
yı kaçmağa hazırlanmışlardı. Fakat, Fatih Sultan Mehmed,rn kendi-
lerini teseJli ederek müzakerele re hazır olduğunu bildirmesi üzel.iıre
vassalliğini kabule razı o|dular. LAkin, Turahan Bey iclaresiıııIe bir
Türk ordusu More'ye girdi, varrmdanrn bir kısmının tethi bu suretle
tamamlanmış oluyordu. Az sonra Korint ve Patras ta Türklerın eli-
ne geçti, Demetrios'un kı7ı Helena Padişahın haremine gönderilrlı. (Ey-
lül - Ekim l45B).
Fakat, bir müddet sonra İskender Beyin bir kısım başarıları,rdan
heyecana kapılan Papa II'Pius (145B-l464), bir Haçlı scferi teıtibine
karar verince, Despot Thomas ta Padişalra karşı baş kaldırdı. Demetri
os'tın mülkleriıe de tecavüz etti (l459 başı). Moıe'deki bu kargaşadaıı
fa1'dalanan Fatih sultan Mehmed, Despot Demetrios'a yardrm baha-
nesiyle More'ye girdi. 30 Mayıs 1460 da More'nin başşehri Mistra

130
teslim oldu, Thomas ltalya'ya kaçtı. 1461 de bütün More yarrmada-
sı fetheclilerek bir Türk eyaleti höline getirildi.
More devletinden bir yıl sonra, Trabzon Rum İmparatorluğu
da tarihte karışryordu.' Hel]en dünyası, Kafkas ülkeleri ve Anadolu
islAm Türk devletleri arasındaki ıisttın coğrafi d.urumundan fayda-
lnarak 200 yıldan fazla süren hayatı boyunca çok iyi iktisadi brr seü-
yeye erişen Trabzon Rum devleti, Asya ile Karadeniz arasındaki
ticari mübadelenin de merkezi olmuştur. Bu müstesna durumu Trab-
zon'a, mühim bir İmparatorluğun merkezi olma imkAırnr bahşet_
mekte idi. LAkin, Bizans'ta olduğu gibi taht kavgalarr, Arhontlarla
merkezi iktidarın mücadelesi ve nihayet, yine Bizans'ıaki gibi İtalyan
ticaret kolonilerinin tasallutu, bu devleti de zaif düşürdü. Nitekim
Cenova'lılar, XIII. yy.dan beri bu sahada kurdukları ko]onilerle ik-
tisadi bakımdan hAkim bir mevkie erişmeği başarmışlardı. Bunun
yanında Trabzon çok kere, Venedik ile Cenova'run b, bölgede sür_
dürdüğü üstünlük mücadelesine salrne olmuştur.
\'foğol istilasrndan masun kalabilen Trabzon devleti, uzun bir
zamandan beri, muhtelif Türk devletlerinin hücumlarına uğramıştr.
osmanlrlarla Trabzon'un ilk temaslarr II.Murad ,u onni rastlar
ve Murad'rn kendileri üzerine gönderilen bir Türk ordusu Trabzon'
Iular taraflndan hezimete uğratılrr (la30). İstanbul'un zaptedilme_
sinden sonra birçok Rumun Trabzon'a i]tica etmesi Fatih'in hoşuna
gitmemiş ve bu olay Trabzon üzerine bir sefer yapmasrna sebep ol_
muştur. 1454 de Amasya Beyi Hızır, şehre kolayca girerek ganimet-
ler aldıktan sonra geri dönmüştü. Bunun üzerine İmparator Kalo-
ioannes, Padişahın vassali oima\rr kabullenmeğe ve yıllık 3 000 alnn
vergi ödemeğe mecbur oldu.

Bu onur kırıcr muahededen sonra Türklerden intikam almayı


düşünen Kaloioannes, Akkoyunlu-hükümdarı [jzun Hasan ile itti-
fak etti Ve ona kızı Theodora'yr verdi. Akkoyunlular arasrnda Theo_
dora'ya Dokuz Hatun, Despina Hatun ad]arr verilmiştir. Bu itti|aka
Karaman Beyi de katıldı. Fakat müttefiklerden biçhiri hücuma geç-
'edemiyor
meğe cesaret ve herbiri bu işi diğerinin yapmasını bekli-
yordu. Kaloioannes, intikam a|maya vakit bulamadan ve her şeye
razı' olınaya katlanarak l45B de vefat etti. Halef olarak geride 4 yaşn-
da oğlu V.Aleksi'yi bırakıyordu. LAkin, iktidarı kardeşi David ele
geçirdi ve David lJzun Hasan ile ittifakı yeniledikten başka Papa
II. Pius'a ı'e İyi Filip'e (1419-ı+67) yardım etmeleri ricasi ile eıii

r3r
ler yolladı, bir Haçlı seferi tertip edjlmcsini sitiyordu. Fakat teşeb-
büsten bir netice elde edilemedi.
David'in bu ihtiyatslzlığı kendisine acıklr bir sonuç hazırlayacak'
tr. Theodora'nrn tahrik ettiği UZun Hasan, Fatih Mehnıed'e Trab-
zon'dan vergi almaktaı vaz geçmesi ve vaktiyle Bayezid'iıı Timur'a
vermeği kabul ettiği verginin kendisine verilmesini isteyen bir ulti-
maton gönderdi. Bu sııalarda More'nin fethini tamamlamrş bulunan
Fatih, derhal bir ordu ve bir donanma meydana getirdi (I+61). Da-
aid'in müttefiki İsmail'in elinden ,Sinob'u aldı, Toroslarr geçti ve 17
gün sonra lJzun Hasan'ın payitahtı Diyarbekir önünde görüııdü.
Beklenmedik bir anda ı,e hazırlrksız yaka|anan Uzun llasan, Pacli-
şahtan sulh ricasında bulundu.Trabzon'a hiç bir yardımda bulunma-
ma1ı kabul ediyordu. Müttefikleri tarafindan terkedilerek tck başrna
bırakıIan David, kuwetli surlarla tahkim edilmiş ve toplarla mücehhez
bir şehirde, ancak 28 gün karşı koyabildi. David 15 Ağustos 146l de
Padişaha şehrin anahtarlarını teslim etti ve kendisi İstanbul'a göırderil-
di. Lxkin, Trabzon'un kaderi henüz Sona ermemişti. Zira Uzun Ha-
san'ın Rum karısr Komnen'lerin kızr Theodora, intikam lıissinden vaz
geçmemişti. Serez'de hapiste yaşayan f)avid'e 1467 de tahtının kur-
tarılacağı haberini iletti. Olayı haber alan Padişah, David ile oğulla-
ıınr Istanbul'a getirterek İslAm veya ölüm arasrnda bir seçirri ,vap-
malaıını emretti. İslAmiyeti kabul etmeği reddetmeleri üzerine baş-
ları vululdu.

132
İNnEKs
Acciaiuoli 36, 38,85, 119. 99, 100, 101, 102, 103, 104, 106, 108,
Achai'a 4,36, 85, l05, l0B, l10. ll0, 116, 1l7, ı1B, 125' |26.
Adalar 53. Anadolu hisarı 126.
Adalar denizi 33,66. Anchialos 3,22,31,66.
Adriatik 48,73,77,115. Andreas (Paleologos) 46.
Aiımet Celiyir 97. Anjou 4, 6, B, l05.
Akdeniz 1,2,5, 16, i8, 21, 34, 106. Anjou-Aragonya 18.
Akarnania 32, 35, 1ll. Anjou'lar B, 9, 15, 18,23,35,48.
Akçahisar (Kruya) ll1' l22. Andronikos (Paleologos) 4, 2l, 28, 30, 32'
Akindynos 38,40,47. 33,3+,36,67,69,73,75,82.
Akkoyunlu 96, l02, 13l. Andronikos II (Paleologos) l0, ll, 12, ı3,
Akropolites, Georgios 6. 14,15,16,18,23,24,,25,26,270280
Akova (Diakova) 86. 29. 33. 34, 51, 52.
Alacalıisar (Kruşevatz) 111. Andronikos III (Paleologos) 23' 24' 25'
Alaiye 33. 26,27,28,29, 30, 31, 32,33,34,350
Alanlar lB, 19, 71. 36,40,45,50, 51, 52, 66.
Alaşelıir (Philadelphia) 17, |B' 2|' 32' 82. Andronikos IV (Paleologos) 74'75'86.
Aldea (Rumcn prensi) lll. Angelos lranedanı 23.
Aleksis V(Trabzon veliahtı) l31, l32. Ankara xIV, Bı,99, l00, 102, 103.
Aleksander (Bulgar çarı) 3I, 42,63,70' 71. Anna (Macar prensesi) 15.
Alfons (Napoli kralı) 116, ı20, l23. Anna (Bulgar prensesi) 3l.
Ali Paşa (Çandarlı-sadrıazam) 79, l0l. Anna (Epir despotunun karısı) 35.
Alman(lar) l03, 120. Anna (Savoie prensesi- impelatoriçe) 27,
Almanya XIII BB. 34,35,36,41042,43,44,45,50,53,66,
Altınkapı 45o 49. Antik VIII, xII, XIII, xV.
Aitınordrı 5,22193,9+. Antik Yunan XV.
Amasya beyi Hızlr l31. Antonios 28. (II. Andronikos'un keşişlik adı).
Am€d€e (Savoie prensi) 67' 7l' Apokaukos, Aleksios 25,29,36,37,40,42o
Amerika XIV, XV, XVI. +3, 4+, 47.
Amerikalılar XV. Apokaulos, Ioannes 43, 44.
Amfipolis 46. Aquino'lu Thomas 38.
Amur ırmağı XI. Aragonya (kralı) 9, 54, 90, l05, 120.
Anadolu V, VI, VII, Ix, xII, xV, 2, l0, Aral gölü VII.
13, 16, l8, 19' 20, 2l' 22, 30, 32, 34, Arap istilAsı VI.
42, 43, ++, 57, 61, 65, 73, 78, 79, Bl, Argos Bg.
82,83,84,85, 86,.87, 93, 96, 97, gB, Aristo 38.

15r
Arkadia 7, 9. Balkan yarrmadası 2, 35, 38.
Arnavut 15, 23, 32, 35, 77, 79, 120, l2l, 122. Baltaoğlu l2B.
Arnavutlar 6, 32, 35, 43, 77, 80, l0B, Barlaam 34,38,39,47.
Arnavutluk 6,7, 43,73,77, l2l, l2B, 124, Barulas 92, 93.
126. Basarab ll1.
Arsenios (patrik) 7, 14, 24. Batı Anadolu VII, ıB, 30, 98.
Arzı Mukaddes 4,84,87' Batı Asya VIII, 93, 94,
Asen (İvan) B, (Maria) 18. Batı Bulgaristan 7l.
Asen aiiesi 115. Batı Hristiyan Alemi 2l.
Asen, Andronikos 23. Batı Kilisesi l24.
Astırahan 94. Batı Türkistan 92.
Asya 51, 92, l3l, Bayezid 77, 79, 80, Bl, 82, 83, 84, 85, 86,
Asya Moğol'devleti 5. 87, BB, Bg, 90, gl, 92, g+,95,96,97,
Athanas (patrik) 24. 98, 99, ı00, l01, l02, 103, l04, 105,
Athos (Aynaroz) 14. 106, ll0, lll, 132.
Atina 6,22,23,85, B9, t04, ı19, ı20. Bazel sinodu l12, l13.
Attik yarımadası 9, 36, 85, 96. Bekkos, Ioannes (patrik) 7, 14.
Attila VIII. Belgrad 115.
Aşağı Tuna VIII, Ix, x. Benoit XII (papa) 34.
Avarlar VIII, IX. Berat 6.
Avar devleti IX. Bergama 32.
Avignon 8,66,70. Berkuk (Mısır sultanı) 94, 95, 96, 98.
Avlona 6. Bessarion ll4.
Avnik 94, 98. Beş yıl seferi 94.
Avrupa VIII, IX, XI, XII, XIII, XIV, Beyleıbeyi 65, l02.
13, 17, 2|' 27, 32,42, 5ı, 58, 60, 6l, Bileça 78.
65, 73, 77, Bl, BB, 109, 110, 115, 126. Bithynia (Kocaeli) 18, 32.
Avrupa'lı hümanistler XI. Bizans V, VI, VII, VIII, IX, X, XI, XII,
Avusturya 12l. XIII, XIV, XV, XVI, l,2, 3, 4, 5,
Avustralya XIV. 6, 7, B, 9, l0, l 1, ı2, 13, 14, 15, |6,
Aya Romani (Topkapı) l29. 17, 18, lg, 20,21,22,23,24,25,27,
Ayasofya XV, l, 39, 50, 58, 83, 125, 129, 28, 29, 30, 31, 33, 34, 35, 36, 37 , 38,
130. 39, 40, 42, 43, 44, 47,48, 49, 50, 51,
Aydın 20, 33, 44, 94,97, 10ı. 52, 53, 54, 55, 56, 57,58, 60, 62, 64,
Ayıntap 98. 65, 66, 69, 70, 71, 72, 73, 7+,75, 79,
Aynaroz (Athos dağı) 38, 39,4B. 80, Bl, 83, 84, 85, 86, 87, BB, Bg, 90,
Azak denizi VIII, X. 9ı, 99, 102, l03, l04, ı05, l06, ı07,
Azerbaycan 93. 10B, l10, 1ll, ı15, l16, l18, l19, l20,
Eabaeski 65. 123, 124, 125, 130, 131.
'Bağdat 5,94,98. Bizans - Bulgar 65.
Baldouin II (Lntin imparatoru) 4, B. Bizans araştırma merkezi XV,
Balkan VII, X, XIII, XIV, 6, 8,9,22,31, Bizanslılar y 2' 6' 2+' l15.
'
33, 35, 38, 58, 59, 61, 63,64,65,70, Bizans - Roma Birliği B.
7l,76,78, B0, 85, l03, l04, 1ı0, l20, Bizans _ Türk XVI.
123. Bizantinoloji XII, XIV, XVI.
Balkanlar l,4,9'L4, 16, ı7, 19,30,3|,32, Bocafort 19.
57, 61, 64, 70, 72, 73, 77, 79, 80, Bl, Boccacio 51.
84, 86, 87, BB, 89, 95, 1ll, ı16, 124. Boğazlar 52, 54, 7 4, 126, 127.

r52
Boğdan ı0B, 109, 1l1. Cenova'h 33, 34, 68.
Bogomilizm 63. Cenovah'lar 3, 19, 20, 30, 34, 50, 51, 52,53,
Bohernya 109, 112. 74, 75,84,99, 107, lo8, 112, i30, 131.
Bolayır 57. Charles 4, 6.
Bonifacius (papa) 92. ChaıIes VI. (Fıaııslz kralı) 91.
Bosna 77, 78, 79,'80,8-t, 85, 105. Chaıles d'Aııjou 2,3,1, |l' 6,7, 8,9' 22' 23'
Boşnak(lar) 78, B0. Charles de \ialois 22, 23.
Boucicarıt (Fransız ınareşali) B7, BB, 89, 90, Cihan Savaşı L XIII.
92. Conıte de Nevers 87. BB.
Böotia 9. Crımlruriyet Türkiyesi XIII, xl\i'
Bozcaada 50, 54, 56, 60, (J9,73,7+. Cüneyt (izmir bcyi) 104, i06, 107' 108,

Buda 116, 117. i i0.


Budapeşte XVI.
Çağatay 92, 93.
Bulgar VIII, IX, 2, 3, 22,27, 30, 3l ' 32, +2' 10{.
Çamuılu
43, +5,63, 67,71, 79,84, 89, 128.
Çanakkale 57, 90.
Buigar(tar) VIII, IX, X, XII, 2, 3, 4, 5,
+2, +3, 55, 58'
Çandariı Ali Paşa (sadrıazaır-ı) 79, 100'
19,27,28,30, 31, 36,
Çek 103, 120.
61, 65, 66, 67, 70, 71, 72, 7-q, 84' 89'
Çin 95, 96; 97, 98.
t 15, l28.
Çimbe 57, 58.
Bulgaristan X, 3, 4' 6, 7, B, 9, 22, 31, 63, 66'
Çirmen 7?., 73, 77, 78, 79, 80.
70, 71, 73, 78, 79, 83,84, 86, 87, 116.
Çorlu 64, 65.
Bwgaz 7I.
ll3, Çu rırmağı) XlI.
Burgundiya 87, 116, 119, 122.
Çubuk (ovası) 99, (çayı) 1t]0.
Butrini 6, 7.
Büyük Atattirk XIV. Dalmaçya 72, 77, 78, |05.
Büyük Bulgar devleti \_III. Dan (Rumen Prensi) 108, 111'
Büyük Charles IX. Davicl (Trabzon Runi imparatoru) 131, 132'
Büyük Kavimler Göçü VIII. Dekamerorr 51.
Büyük Konstantin V, 1. Demetrios (Paleologos) 115, 123' 12+' 130'
Büyük Lajos (Macar kıalı) 67, 7l. Derbent 93.
Büyük Rus prensi 58. Despiııa Hatun l3l.
Büyük Şizma 87' 103. Diakova (Akova) 86.
Byzantinistik XIII. Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültcsi XIV'
Byzantinische Zeitschrift XIII. Dimetoka 26, 27, 37, +1, 42, 49, 50, 53, 55,
Byzantinologie XIII. 5b. b+, bJ, /J.
Byzantinoturcica XVI. Dinyeper IX, X.
Ryzantiıım V. Diyarbekir 132.
Dobruca 71, 86, 93.
Caltabellota I B. Dobrotiç 71.
Czrtherine de Corırtenay 22, 23. Doğu Akdeniz 60.
Catherine de Volois 23. Doğu Anadolu 96' 102.
Cermen(ler) VI, VIII, IX, 52. . Doğu Avrupa IX, x, xI, 5, 71, 86, BB, 93'
CelAyir 93, 97. Doğu Bayezid. 94.
Cenevizliler 52. Doğu Kilisesi 38, 114.
Cengiz 92,99. Doğu Makedonya 20, 31,71.
Cenova 3,4,12,16, 34, '19. 50, 51, 52, 53, Doğu patrikliği 113.
54, 55, 59, 60, 65, 68, 74,75,76,87, Doğu Roma impaıatorluğu V.
90,99, lO't, 112, 128, 131, Doğrı Türkistan 93

153
Dokuz Ilarun lgl.
Falben XI.
Don (ırmağı) VIII, IX, X,
Donets X.
53. Ilatilı XV, 123, 125, 126, l27, 12B, 12g,
I30, t3t,132.
Draç ıi, 43.
Dragaş'(\Iakedoııy;ı Sırp beyi; 79. Bd, ll2. _Fcrdinand (Aragonya kralı) 105.
Fereç (I\Iısır sultanı; 36.
I I9.
l)ıakıı.l 1VIad, Rumcn I'errara I 13.
1lıcnsi7 lll' llU, Filip B, 9.
1i7,119.
Drama 72, 77. Filip VI. (Fransa kralı) 34-.
Dukas (Bizans tarilrçisi) 91, 102' 12+. Filistin VI.
Dulgat 93. Filoteos (patrik) 56, 63, 6g, 71.
Duşan, Stefan (Sırp kralı) 15, 18, 79. Finıugor'IX.
Dün,va savaşı II. xIV, XV. Floransa 85, 87, BB, 90, 112, il3, 125, 126.
Düzmece Mustafa 106, l10. Floransa']ı 36.
Foça 16, 18, 34, 61, l07.
Edirnc 23. 24, 27 , 41. 12. 43, +tt. :-ı5, 56. 62, Frank(lar) IX, 2, 3, 4,7,9,23,71.
65,70, 72, t07, ll0, 116, 122, 125, Fıansa XIII, 3, 87, 90, ll5.
127. Fransa kralı. 3, 3+, go,91, 92, 99.
Edirnekapı 129. ' Fıansız(lar) 9, 59, B7, BB, 90.
Edvard ı[ngiliz kralı) 3{. Frederik III (Avustuıya kralı) 1l6, ı21, l26.
Efes 21, 109. Frederik (Sicilya kralı) lB.
Efiak 93,99, l00,.106,10B,1ll, ı16, l17,
lt9, 120, 121, 126. Galata 3. I6, .tl, 52, 59, S+, 74, 84, ltl,
Eflak Beyi 79, 84, 86, BB, 127, 128, 130.
EflAtun 38. Galataiılar 52, 53, 54.
Ege adaları 6. Gattilusio, Pıancesco 60, 6l, 68.
Ege denizi XlV, 6, 16,20, +8,50, 52, 105. Gauiier de .Brienne (Atina diikü) 22.
Ege sahilleri 30,53,8+,49, 53, 104. Gazan }lan 20.
Eğriboz (Negroponte) 6, 33, ı04, ll9. Gelibolu 19, 20, 55, 57, 58, 59, 6+,67,70,
Elbistan 93. 74,97, 104, 106, 107, lt6.
d'Engerrand de Coucy 87. Genç Andronikos (Paleoiogos) 24, 25, 26.
Eplıcsos I 14. Gannadios (Georgios Scholarios) lZ4.
Epir 2, 3o 4, 7, g, 12, 15, ZB, g2, BS, 4.g, 77, Georg (Kastriota) 79, 122.
l09, I ı l. Georgios (Kıbrıslı patrik) 14.
Epirliler 15. GeorgiosScholarios (Ganııadios) II3, l24'
Erdek IB. GeorgiosPalamas 38, 39. (bak. palamas).
Eregli lB, 75. GeorgiosSinaites 37 (bak. Sinaites).
Ermeni(ler) lS, 9q, tt+. Geımanos (patrik) 6.
Ermenistan 114. Germiyan 20,32,97, 101, 125.
Erzincan 94, 98, gg. Girit 33.
Erzurum 94, 98, gg. Giııstiniani (Ccnova'lı tüccar aile) 50.
Eski Yunan XIII. coı]ar l9.
Etolia 9. Gök _ Türk VIII.
Eudokia (Bizans prensesi) 15. Grigoire X (papa) 4, 6, B, 70.
Eugenikos, Mrkos, 47, lt3, ll4. Gregoras, Nikeforos l 0, 2 ı, 39, 47 , 51, 61, 62.
Eugenius IV. (papa) llg, 122. 124. Grek(ler) 2, 6, 7, B, 30, 35, BB, 48, SS" 71,
Erıphrosyne (Bizans prensesi) 5. 72, 76, lt3.
Eutliyınius (Bulgar pJtrigı; o+. Grek - Sırp 63.
Evrenoz bcy 72, 77, BS,86, Güz(Üz)hr X, xI, XI\r.
t54
Gümülcine 65. Hunyadi (Jönos) 1l5' 1l6, 11B, 119, 120,
Güney Amerika XIV. 121, 122, r23, 125, 126.
Güney Avrupa 8, 3l, 94. Hülagü 5.
Güney Doğu Anadolu 94. Hussit 103, 120.
Güney Doğu Avrupa 80, 84. Hypsela 108.
Güney Islavları IX, lB, 43,.6l, 64, 68, 7 l, 7+.
Güney İtalya 3, 38.
ibn Haldrın 75.
Güney Ruşya VII, xII, 5, 22. ibralıim (Karaman beyi) l12, I17, 125.
Güney Tıakya 83.. iç Asya VII, xII.
cürcistan 97. iç Savaşlar Devıi (l328-134l)
Gjizel Filip 21, 22.
ihtiman 79.
İkinci tsulgar devleti XlI.
Habeşler 114. ikonoklazm mücadelesi VI.
Haçlı seferi V, 3s, 35, 36, +2,44,5|,52,67, iihaniılar 20.
, 68, 87, BB, 89, 90, 92, 103, 105, 111, ilk ortaçağ 13.
l13, 115, l16, 1lB, ı19, ı22, l24' l25' iilirya 105.

126,132. İlyas Hoca Timur 93.


İngiliz l05.
Haliç 52, 53' 127, 12B' |29' ingiltere 90, 91.
Halil 20, 61, 65
Halil Paşa (Çandarlı - sadı'ıazam) i 13. loanııes Angelos 35.
Haikondil (Bizans tarihçisi) 1l9. Ioannes (Laskaris) (Tesalya lıeyi) 7' B' 23'
Hamideli 79. (Epir despotu) 35.
Hanri IV. (lngiliz kralı) 9l. Ioannes V (Paleologos) 37, 41, +5, +6, 49,
İIaıezr:n xI, 93. 50, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62,
Hayreddin paşa 72, 76, 77, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71,73,74,750
Harvard üniversitesi XV. 76, 77,82,83,
'82,
Hazar(Lar) VIII, IX, X, XI. Ioannes VII (Paleologos) 73, 75, 86,
Hazar denizi VII, VIII, IX, XI. 89, 90, 91, 92, 103.
Hellen 130, l3l. Ioannes VIII (Paleologos) 75, 105, 107, 109,
Helena (Bulgar prensesi) 3l, (Bizans pıen_ ıl0,112, ll3,1l5,123.
sesi) 45, 130. Iovan (Şişman) 7l.
Hellenizm 62. Ioannes, Apokaukos 43, 44.
Herat 93. Iozef (patrik) 14.
'Hermanstadt (Nagy Szeben) ll5. İpek metropoliti 48.
Hesychasm 37, 38, 39, 40,47,61. Irak VIL
Hesychast 37, 38, 39, 40,41,47. Irakr Acem 93, gat, 98.
Hesychastes 37, 38. İran VII, VIII.
Hesychia 37, 38, 39, irene (Monferrat prensesi) 15.
Hetum II (Ermeni kralı) 24. İsa (peygamber) 39.
Iliııdistan 5' 95' 96. isa Çelebi l01.
Hindoloji XIV. İskender (Arnavut beyi) l20, 12|, |22, l23,
Hiperper (Bizans altını) 12, 13, 50. r24,130.
Hırvatistan 78. isker (ırmağı) 72.
Historiae (Halkondil'in taıihi) l20. IslAm ölemi vI' Ix, 95, l02.
I{ızır (Amasya beyi) t3l. islAmiyet VI, 20, 122, 132.
lroca Firuz 98, l00, l0ı. İslöm _ Türk xIV, l3l.
Hollanda BB. İslav VI, Ix, 2, 9, 79.
Hun(lar) VIII. Islavlar \rI, IX, 6, 9.

155
Islav ittilakı 43.
ismail (Sinop beyi) Kaligarya I29.
I32.
Ispanya I0. (patrik) 56, 58, 62, 66.
-Kallikstus
Kaloioannes
istanb-rıl V, VII, 1,2,3, l3l .
+,:-ı, 6, l0, 16, IB, Kantakuzenos, Ioannes 22,
19, 21, 22, 23, 26, 27,
29, g3,
24, 25, 26, 27.
34', 3;., 2B'' 29, 30, 33, 35, 36, 3i, 4ü;,
+_1,42, 43, 4+, 45, 16, 48, +g, 52',, 53" ı1', +İ,
43,14, 45, +6,47, 48,49, 50,
5.t, 55, 56, s7, 58, 60, 62,6+,67.,68" 51', 52"
53, 54, 55, 56, 57, 58, sg,
69, 72, 73, 74, 75, 76, 78, 81, B2', B;" oo, oı, oı,
65, 66, 68, 75.
B4, BB, 99, 9l, 97, ıo+, ıos,',ıoı" Kantakuzeıos,
90,
l09,1ı0, ll1,1t2, l13,114, ııs, Mihael 23.
ııe, Kanada XIV.
lr9, t20, 122, 123, 124, ns;, 126:, 127"
I(apıdağı 32.
. l28, 130, 131, 132.
Karabağ 97.
Is1anlıul ittilıadı It4.
istanbııl LAtin İırrpaıaıoılrığu Karadc'niz X, XI, i6, IB,2Z,.Bl,
22. +2, +8,46,
]sıvdıı \'ı.\Iarar krall) 51,52, 53, 54,66,.67,88, 90, 104,
4. i09;
Işbol (Sozopolis) 42. ıl9, l26, l2B, I31.
Iştip i5, Ilaradeniz Ereğlisi 18, 32, 42,
76. 51, 53, 51,
italya.VI, 4,19,51,68, tig, 1ı6, 66, 67, 68.
12l,130, ou.uT1',
I3t. 77, 82, 83, 84, 104, 106, ı0B,
italyaır 2, 4, g, 12,13, i6, 110, il6, 117, 125, 131.
2l. 40, ill, 54, I(aramanirlar
i , 59, 61. 61, 6b, 7+,87, I03, I3l.
tıalyan deniz devlcıIcri j3,
I lg.
Kaıakoyı-ınlu 9't, 96,
J4, 5C. 102.
Itil ırnıağı XI. Kara Melımcd 94.
itti}ıat Konsili ll3. Kara öIüm 5l.
ivan Aiexander 31. Karasi 79.
ivan Srelan 1Bulgaı. prcnsi; Karasi beyliği 32.
3l.
(Fıansa k,'ul,ı l t3. I l6, I,22,.l31. Karpat dağları \,-II.
]rr'ail',
Izabella (Achai,a preırsesi) Kara Tatarlar l0l.
4.
Izidor (patrik) 45, 47. Kara Timurtaş l0I.
JzIadi gcçidi li6. Karayölük (osman bey) 96.
İznir 6, 18, 42, 11, 1()4, 106, |07. Kara Yrısuf 94, 96.
Izmit 17, 20, 32, 58. Karinovası (Rovinc) 86.
Iznik VII, l, 2, 17, 32. Kasımpaşa 9l.
Iznik imparator.luğu VlI. Kars 93.
Kassandrcia I9, 22.
Japonya XI\ı. Kaslamoni ı0B.
Jeaıı XXII (papa) 34. Kastoıya 3l.
Jean de Vieııne 87. Kastı.iota, Geoıg (Arnavut beyi)
79, 122.
Kaaıiye XV. Kastriota, yuvan 122.
Kabasilas, Nikolaos 59, 47. Katalan lB, 23, 85.
Kadı Burhaneddin 93, 94, 95, 96. Katalanlar lB, 19, 20, 23, 85.
Kafkas VIII, l3i. Katolik tilisesi 53, 71.
Kafkasya IX, 14. Kavala 47, 72, 77.
KAğıthane 84' Kayseıi 93, 98, 99.
Kahire 95, 98. Kefalonya 85.
Kalabria Kefe 53.
38.
Kalafat 86. Kel RadtıI l0B.
Kalekas (patrik) 26, 37, 40, Keldaniler l 14.
45, 47. Kemah gB, 99.

r56
Kerkopoıta l1!1. [,ajos (tr'Iacar kralı) 7B.
I(crme ll0. Lala Şalıin paşa 64, 65.
Keş 92. 93. Laskaris, Ioannes 1) iznik prcnsi 7, 2) llizans
elçisi 70.
Kiliseleı Birligi +..l. (j. 7. l+. 3,l',tr6,, 66, 68,
111. ll3.123.
LAszlö 1) (An_iou prensi I-,adislas) 89' 105.
2) N{acar krah 115.
KitaY XI. LAtin V, \'I, VII, XI, 1, 2, +,7, B,33,35,
Krbıs XI\-. 21. 33. 3+. 58, 87.
38, 78, 87, I05, 110, 125.
Klpçak \II. :ı. 93. l0l. Lirin imparatoı'Iuğıı 22. 23. 33, C9.
Kırım l l2. LAtin Kilisesi 2. 68.
I(ııklareli 6{. Litinlcr VII, 6, 7, 30. 112. 113, 114, 129.
I(ırkkilise 6{. (]5.
l,azar 77,78, 79, 80. 81.
Kırşehiı 99.
Leh (iieıi gelenleri) 11B.
Klemııı I\' pıpaı {.
I-elristaı-ı 1 15.
I(leman\- papa) 22.
Leontari 86.
Knaz XII. 77. l,imni 73, 76, l0+.
I(omaıros i Crınıantıs) XI. Lombardia BB.
Komnen 132.
Londra 91.
Komnenler 12, 132. Loredaıro 1lB, 119.
Komnen, ;\leksi 14. Lukas Notaras (megadük) 124, l28.
Konınen, -\lanııcl l0. Lusignan II, llenıi 21.
Koııstans sinodu l12. Lülebıırgaz 6,[.
Konstantin (Bulgar prensi) 71, 79. Lyon 6, 14.
Konstaı-ıtin Dragaş 86, 109, 110, 112, l1iı,
il9. 123, l2+, I2q, 130. N{acaı \,'II, VIII, Ix, xVI, 5, 15' 71,72'
Korıstantinos (Paleologos) l15, 123, l?.1, 83, BB, 89, 105, 117, 118, 119, 120.
129,130.
|22' ı27.
\{acaristan X, XII, 60, 80, 87, BB, 89, 99,
Konya Sclçuklu devleti 5ı.
100,103.10s.108. I09. ll0, lll. ili.
Korint 48, 85, 86, 130. 116, 119, 120, 121, r23, 126.
Koron 23. \,Iacar kralı 4' 67 69' 78, 8+, 85, 87, 88, 89,
Kosova I. 79, 80, 81, 84, 86, 121,122. '
105, 108, 110, 111, 115, 117, 118,
Kosova II. l2l, 122, 123. 1t9, 122.
Kratova 79. Nlacarlar IX, X, XI, 61, 63, 67, 71. 78, 80,
Kruşevatz (Alacalıisar) 11l. 84, 86, 117, 118, 122.
N{aina 3.
Kıuya (Akçahisar) 12l. I22, 123.
Makedonya B, 19, 20, 24, 25, 26, 28' 31,
Kudüs 21, 45' 48.
4t, +2, 43, 46, +7, 55, 56,72, 73, 76.
Kuman XII, B, 24, 25,27.
Malatya 97.
Kuman _ Kıpçak XII.
Malkara 57.
Kumanlar X, XI, XII, 71.
\Iamonas 86.
Kun XI. N{anastır 77.
Kuzey Kafkasya VIII, IX. Mançurya XI.
Kuzcy Sırbistan 77. \,Ianfred 2, 4, B.
Kuzey Yunanistan 30. N(anisa 17, 19, 21, 82, 117.
Küçük Niğbolu 84. Manrıcl II (Paleologos) 10, 23, 24, 62' 66,
Küstendil 71' 79' 86. 69,70,72,73,74,75,76, 82, 83, 81,
I(ütalıya 20' 32' 79. 86, 88, 89, 90, 91, 92, lo3, 104, 105,
Kydonös, Demetrios 66, 68, 75. i06, 107, 109, 110, 112,123.

T57
Sabirler VIII.
Splırantzes (Bizans taril-ıçisi) l05, 10g, 114,
Sakız adasl 16, 33, 34,50, I00, l04.
124, 127.
Saint Jean şövalyeleri 2l.
Staufcn (Alman hanedanı) 3.
Saint Pierre 68.
Stefan Deçanski (Sırp kralı) 28, 3l.
Saınakov 72.
Stelan Duşan (Sirp kralı; l5. g1, 95, 4l,42,
Saray 94.
43, 14, 46, 47, 48, 49,50, 55, 59, 63,
Saıd 17, 21.
65, 66, 72, 73, 77, 78.
Saros körlezi 64.
Stratimir (I}ıılgar prensi) 7I.
Saıuhan 33, 44, 97, 10l.
Strumica (kale) 31.
Sasaniler VI.
Suriye \2, VI, 51, 68, 94, 95, 96, 97, gB.
Savcı 73, 79.
SüIeymaniye kütüplranesi XV.
Savoie 67, 88.
Süleyman paşa (osmanlı
Savoic prensi 27, 7"1. şehzadesi) 44, 50,
55, 57, 58, 64.
Scholarios, Georgios (Gennadios) 1lg,
ll4, Süleynran Çelebi 84, l0l, 103, I04.
124, 12s.
Svetoslav,'Iheodor 22.
SelAnik X, 15, i9, 20, 23, 27, 28, 31,
3g, Sümeroloji XIV.
35, 36, 39, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 50, 5+,
Sviiengrad 72.
55, 56, 69, 75, 76,92,108, 110. lt2.
Symcon (SelAnik,li kanonist) 47.
116, 120, t2t.
Symeon (Bulgar çarı) 49.
Selçuk 96.
Synadenos, Tlıeodoros 25.
Sclçtıklu xI\'. 3, 20, 6l.
Syrgiannes 25, 26, 31.
Selçuklu - Bizans 17.
Semendre 115.
Şahri Sebz 92.
Semendrek 33.
Şam 98.
Semerkand 92, gS,97.
Şişman, \.{ihael (Bulgaı prensi) 27.
Sercz 47, 66, 72, 76' 77, 79, 85' 86,
ı32. Şişman (Bulgar carı) 28, gl, 67, 71, 72, 79,
Sicilya 2, 3, 4, B, g, 14, 15. o*-
Sicilya katliamı. 14, t5.
Şumnrı 79.
Sigismund 83, 84, 87, BB, 105, 109. Ill.
Sitistre 84, 86.
Taharten 94, 98, 99.
Silivri 5t, 74. 75. 82. 89, 91.
Talas XII.
Simonis (Bizans prensesi) 15.
Tanayis 53.
Sinaites, Georgios 38.
Taşkent 92, 94.
Sinoloji XI\ı.
Sinop 132.
Tatar(lar) 5, 22, 100, l0l
Tavas Beyliği 33.
Sirdeıya 93.
Sirkcci 84. Teb 23, 85.
Tebriz 93, 99.
Sitnica (N'Iorava rrmağrnın yukarı kolu) 79.
Sitas 93, 97, gB, 99. Tekfur sarayı (Valakerna) 129.
Tekirdağ 33, 57, 75.
Sırbistan 4,6,9,30, 31, 41, 48, 60, 62, 65, Terek Qrmağı) 94.
72,73, 77,78, 80, 81, 105, Itl, 116. Terkos 73.
Sırp(lar) 2, 4, 5, 10, 15' 20,24, 28, 30, 3l'
Terter, Georg (Bulgar çarı) B, 27.
35, 36, 42, 43, 44, 46, 47, 48, 49, 50, Tcsalya 2,.9,7,8, 9, 15, tg, 22,2g, gS,42,
55, 58, 63, 66,72, 77, 78,79, BO,81, 48, 49, 85. 86, 104.
84, 86, l01, 113, 1ı6, 117, 121, 127. T'heodor
Svetoslav 22.
Sırp kralı B, 15, 23, 27, 31, 35, 4l, 42, 43, Theodor.a
(Trabzon prensesi) l3l, 132.
4+, 46, 54, 55, 57, 77,7g, 84, l0l, 105.
Theodora (Bizans pıensesi) 3l, 42, 63.
Sozopolis (işbol) 67, 7t. Theodoros Synadenos 25.

160
Thıqirr ; Pıaişc 75,83, B5,86, 90, 80, 82, 84, 86, 87, 88, 89; 90, 103,
9]_ _ı"0{" :,Iğ I@' lı0, ıl2, ıı5. l04, l05, ı06, l0B, l09, ıll, ı12, l13,
Tb,cqicı.ı. f,ffin:ffi 90. ıl5, lı6, ıl7, ıl8' ı19, l20, ı2l,
Tııcoç.':.ItrE oeıagrİıı o. ı22' l23' l24' L25' 126' l27' |28' l29'
Tbe.ı* _}qııımo-m 38_ l30, ı3l.
Th@İİr Pııhtrİçd :,ai3. ı08. l10, ll9, l30, Türkmen 94.
]-ı: Türkmenler 10l.
Tifti J- Türk - Afgan 95.
Timı-: ğ- i:_ !']_ İJ. 9{, 95, 96, 97, 98, 99, Türk akıncıları 2l' 27.
il:._ _ j:. ::İ- ıs' ıı0' l32. Türk beyleri 2l,34' 35' 43.
Timı:ı:ı i ]İ]. Türk Beylikleri 20' 2|, 30, 32' 33' 34' 43,
Tırocn: J:- {iiE- ::- ;9. 84. Bl, ı02.
Tocc.,. CJr}ı 1: &b. llı. Türk _ Bizarıs münasebetleri vII, xvl.
ToLe: !€. i* Türk _ Bulgar IX.
Jg\ıa-.* Lgqı. hanı1 ${, 95, 96. Türklük IX.
Topba: 133 Türkiye VII, xII, XIII, xIV, xV, xvl,
Toplı?c l-'ı_ 93, 94, 95, 96, 97.
Toptag :ı:ıc }iuıcsi X\''. Türkmen Beyi 94.
Toplie -.i Tvartko (Bosna kralı) 78' 79' 80' 84.
Torloo 14. Tzympe (Çimbe) 57.
Torglı: i& :İ-
Trabzcc ::- lı3- ı30' ı3l, l32. Uc Beyliği 64.
Trabeoo l_,ç--ııorluğu 15, 84, l3l, l32. Uglyeşa (Sırp kralı) 72.
Trakı:ı 5- :'9- ]ü- 2l. 2+, 25, 26, 27, 33, UlAszlö (Macar kralı) ll7.
3.. +ı. {:_ {3. -ı6, 50, 55, 56, 58, 59, Umur (İzmir beyi) 42, 43, +4, 46,
o]. *" ;j. ;0' 7ı' t04. Union 7, B, |+, 47,66, 67, 68, ll2, ıl3,
Tran_.ilı-a:.z i{-8- ı ı5. lı4, ıl5, |25.
Tra1:an gtÇjd: ııradi) ı16. '24'
Ural (ırmağı) X, (dağlan) XII.
Tuğlu& Iı=.x 93- Urban IV (papa) 3.
Tıına \_III. I\ x' xI' 48, 70, 72,79, 84, Urfa 94.
8r' &,- !t, ıs, l08, l15, lı7, lı9, 126. Uroş (Sırp kıalı) 43, 48, 63' 77.
Tuna BuJgaı Dcıieti VIII, IX. Uspenski (Rus bizantinisti) 38.
Turagav 92. Uygur XI.
Turahan bC1' ı0s, l24, l30. Uzak Doğu 97, l00.
Türk \-I. \_Iı. \_III' Ix, x, xI, xII, Uz'lar X.
xI\-. s\-. IJzun }Iasan l31, ı32.
17, 18, 21, 30, 32, 33, 35,
{6, 50. 3ı' 55, 57, 58, 59, 60, 6ı, 62, Uzun Sefer 116.

63. 65, 6;. 70, 71,72,74,75,76,77, Üsküdar 32,46, 65, 106.


78. 79. 80, 81, 82, 84, 86, 87, 88, 90, Üsküp 8, t5, 80.
92, 93. ı00, l02, l05, 106, 107' l0B, Üstrumca (ırmağı) 4{,, 48, 72, |o4.
ı09' lı+' lt5' l16, ılB, l19, 120, ı2l,
122' 126' l2ı-, |2B, 129, l30, 13ı. Vardar 71, 72,73,76,77' 78.
Türkistan 93, 98. Varna ll7, lı8, ll9, |20' |22, L25.
Türkler VII, XI, XIII, XIV, XVI, 3, 5, Vasiliev XVI.
17, ı8' ı9, 20,2|,24,27,32,33,34, Vaşington xV, xVI'
36, 42, +3, 44, +9, 50,55, 56, 57, 58, Vatatzes (İznik Rum imparatoru) l.
59, 60, 6t, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, Vatikan XV.
69, 70, 71, 72, 73, 74,.75, 76, 77, 79, Velbuzd (Ki.istendil) 30, 31.

r61
Venedik 3, 4, S, 6,7, B, g, 16,22,29, 34, Yahudi 63.
. 49, 50, 5ı, 52, 53, 54, 55, 56, 59, 60, Yakın Doğu 17,94,95, 96, g7.
69, 73,.74,76,78, 95, 86, 87, BB, Bg, Yakubiler I14.
90' 9ı, l03, l04, l05, l06, l0B, 109, Yakup (osmanlı şehzadesi) 79.
ll0, lıl, t12, ı15, l16,1l7, tlB,119, Yakup bey (kale kumandanı) 99.
121, 122, t23, 124, 126, 130, l3t. Yaldızlıkapı 32.
Venedik- Aragonya 54. Yanya ll l.
Venedikliler 3,29, SI, 54, 69, 74. Yaşlı imparator Zti, 27.
Yerria 42, 48. Yıldırrm Bayezid B0; 8l, B2, 85, 95.
Vidin 63, 67, 71, 72,8,t, 86, BB, 89. Yukan Karadeniz 71.
Viyana XV, XVI. Yukarı Sırbistan 77.
Vlad Drakul (Rumen prersi) l1l, 1ı6, ı t7, Yunan V, VI, XI, XII, XIII, XIV, XV,
ı l9. XVI.
Vladislav (Eflak prensi) 126. Yunanca XII, XV, XVI, ll4.
Vlakerna (Tekfur sarayı) l, 47, 56. Yunanistan VI, XIV, 2, g, 4, lS, 23, g6,
Vlatko Vukoviç 78. 42. 49, 85, BB, I t9.
Vodena 48. Yunan _ LAtin şizması l 13.
Volga VIII, lX, X. Yunanlılık 47.
Volga Bulgar Devleti IX. Yuvan ili 122.
Voltaire XVI. Yuvan Kastriota 122.
Vukaşin (Sırp krah) 72,78,79, 86.
Vuk Brankoviç (Sırp despotu) 80. Zaccaria, Benedetto 16.
Wavrin I17. Zaccatia (Cenova'lı tüccar aile) 33, 34.
Wilhelm (Willehardouin) B, 4, 7. Zelot(lar) 14,38,41, 43,44, 15, 46.

162
YANLIş - DoĞRU cETvELİ

Sahife Saur Doğ.r-


V l0 adrna adrnda

\.ıIII l9 deha daha

XVI 22 ihtisaslaşmakta ihtisaslaşmak ta


l4 t4 zeolt zelot
l5 26 Simionis Simonis

t8 4 Kocaali Kocaeli
+5 9 Plamas Palamas

+i l1 Plamas Palamas

62 IB Paleponoz Peloponez

66 I ı'agmen rağmen

66 3B idise de idiyse de
67 23 Maria Anna
6B I müzpkereler müzakereler
68 ll etmek etmekte
69 3t Maria Anna
7l 2r dindanşlarına dindaşlarına
7l 22 Sovoie Savoie
iB 3B Bileçea Bileça
79 23 varrdı varrldı
79 26 r 359 l 389

BB JJ ümsavi müsavi
90 21 sıkrştrı1an sıkıştırılan
100 27 saltan sultan

r63
103 2 CANLANLASI CANLANMASI
10+ JJ More'eki More'deki
105 6 Ahai'a Achai'a
106 I5 aralarındanda aralarında
t0B 5 Ahai'a Achai'a
lt0 + hıusta hususta
110 6 Ahai'a Achai'a
110 35 Msülüman Müslüman
112 J Ioannesi'in foannes'in
11+ ,1 Sphrabtzeste Sphrantzes te
ll5 t0 Demektrios Demetrios
il6 t3 Mı ırdaki Mısır'daki
il6 40 Filipte Filip te
lrB 35 Huanyadi Hunyadi
ll9 32 donanmaını donanmasını
12+ 5 Mrad'a Murad'a
12+ 15 Kosntantinos Konstantinos
124 35 Konstantions Konstantinos
r28 J btıytlkltıtıkte büyüklükte
128 29 taarruzdan taaruzundan
131 4 tarihte tarihe
l3l 6 faydalnarak faydalanarak
132 7 ultimaton ultimatom

t64
ISBN 975-456-024-2

o fiirk Kiiütürünü Araştrrma Enstitiisü, 1989

Fiyatı: 7600 TL.

You might also like