Professional Documents
Culture Documents
14 Fed 54 FB 31 Ad 0 e
14 Fed 54 FB 31 Ad 0 e
Prof.Dr.Süleyman ATEŞ
Bazı çevrelerde islâm'ın, kadın haklarını son derece - E y Allah'ın Peygamberi, müslüman olduğumdan
kısıtladığı, kadını peçeye sokup dört duvar arasına ka beri İslâmın tadını tam alamadım. Çünkü cahillik
pattığı, onun kişiliğini yıprattığı, ezdiği iddia edilmektedir. devrinde bir kızım vardı. Karıma onu süslemesini emret
tim. Sonra onu götürüp yüksek bir uçurumdan aşağı
Tanınmış bir dergide "Eşitsizliğin kaynağı islâm mı?"
attım. " B a b a , beni niçin öldüreceksin?" demişti. Onun bu
başlığı altında bir yazı yayınlanmıştı. Doçent titrini
sözünü hatırladıkça içim yanıyor, hiçbir şey beni teselli
taşıyan yazar, islâmdan önce Orta A s y a ve Arabistan'da
etmiyor.
kadının, daha özgür olduğu savını ileri sürüyordu.
Varsayımlarını da herhalde tanımadığı için olacak İslâm Peygamber (s.a.v.), İslâmın, câhiliyye devrinde işle
kaynaklarına değil, İslama karşı pek de sempatik nen günahları sileceğini buyurmuş ve onu tevbe ve istiğ
olmayan Avrupalı yazarlara dayandırıyordu. Margaret fara davet etmiştir. 3
ni önlemek için böyle yaparlardı. Evlendikten sonra da güzeliyle v e r i r i z . Müslüman erkekler ve müslüman
11
hayatı onlara zindan ederlerdi, işte Nisa Suresi'nin ikinci kadınlar, mü'min erkekler ve mü'min kadınlar, tâate devam
ve üçüncü âyetleri, yetimlerin mallarını yemeyi, mallarına eden erkekler ve tâate devam eden kadınlar, doğru erkek
konmak için onlarla evlenmeyi yasaklamıştır: ler ve doğru kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden
kadınlar, (gönülden Allah'a) saygılı erkekler ve (gönülden
Yetim kızlarla evlendiğiniz zaman onlara karşı adaletli Allah'a) saygılı kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka
davranamayacağınızdan korkarsanız, başka kadınlarla veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar,
evleniniz. ırzlarını koruyan erkekler ve ırzlarını koruyan kadınlar,
Allah'ı çok zikreden erkekler ve zikreden kadınlar: (işte)
Tenkid edilen bir husus da İslâm'ın, dörde kadar
Allah, bunlar için bağış ve büyük bir mükâfat hazır
kadınla evlenmeye müsade edişidir. Evvelâ şunu belirt
lamıştır. 12
korunanızdır. 8
^Abdulâziz Çaviş, Anglikan Kilisesine C e v a p , Çeviren: Mehmet Akif,
Sadeleştiren: Süleyman Ateş, A n k a r a , 1974, s.164-166.
O'dur ki sizi bir tek nefisten yarattı, gönlünün ısınması için 8
4 9 / H u c u r â t S u r e s i : 13.
eşini de kendisinden var etti.^ Rableri onlara şöyle dedi:
B e n sizden, erkek-kadın hiçbir çalışanın işini zayi etmeye
9
7 / A ' r â f S u r e s i : 189.
ceğim, hep birbirinizdensiniz. Erkek ve kadından her kim
10
 I İ imran Suresi: 95.
1 0
yaparlarsa onları hafifçe dövünüz. Sizin de onların geçim metodu gösterilmektedir. Önce kadına tatlı dille öğüt ver
lerini ve giyimlerini sağlama, onların sizin üzerinizdeki hak meli, hattâ bazı hediyelerle gönlünü kazanıp yola getir
larındandır.13
Aile reisi olmalarının ikinci sebebi de erkeklerin, B i z Kureyşliler, karılarınızın sözünü dinlemezdik.
Medine'ye geldik, Medinelilerin, karılarının sözleriyle
çalışıp kazanmaları, kadınların mehirlerini vermeleri,
gezdiklerini gördük. Bizim kadınlarımız da onların kadın
geçimlerini sağlamalarıdır. Kadının geçimini sağlamak,
larından öğrenip, bize karşılık vermeye başladılar. Bir gün
erkeğin üzerine farzdır. Kendilerini himaye edip geçim karıma kızdım. Çünkü yapmak istediğim bir şeyde bana:
lerini sağlamalarına karşılık kadınların da kocalarına itaat
-Şöyle yapsan daha iyi olur, dedi.
etmeleri gerekir. Allah'ın, kendilerini koruması, muvaffak
kılmasıyla, namuslarını, kocalarının bütün haklarını - S e n kim oluyorsun ki benim işime burnunu sokuyorsun,
dedim. Karım:
korurlar. Karı-koca arasında gizli kalması gereken şeyleri
kimseye söylemezler.
- S e n , sana karşılık verilmesini istemiyorsun a m a kızın, Erkeklerin bir derece fazla hak sahibi olmaları, aile
Allah'ın Resulüne öyle karşılık veriyor ki Peygamber, bir hayatının kuruluşundan ileri gelir. Aile reisi erkektir. Aileyi
günü kırgın, dargın geçiriyor, d e d i .1 7
sevdirildi: Güzel koku, kadın ve gözümüzün bebeği kılınan hükümette başbakanın, devlette Cumhurbaşkanının oyu
namaz. ' daha ağırlıklı, hakkı diğerlerinden fazladır. Yönetimin
doğal gereği budur. B u n d a garipsenecek ne var?
iddiaya göre "Kur'ân-ı Kerîm'in Bakara Suresinin Bugünkü laik toplumda de aile reisi erkek değil midir?
178. âyetinde öç almak için öldürülecek insanlar arasın Batılı ailede kadın, tamamen kendi başına buyruk
da kadın, özgür insan ile köle dışında üçüncü bir sınıf mudur? Bırakın insanları, hayvanlar üzerinde yapılan
oluşturuyor." Söz konusu edilen âyet şöyledir: araştırmalar göstermiştir ki erkeğin dişisine karşı bir ağır
Ey inananlar, öldürmede kısas, size farz kılındı (Katilin de lığı, etkenliği vardır. Yaratılış kanunlarını değiştirmek
öldürülmesi gerekir). Hür yerine hür, köle yerine köle, mümkün değildir.
kadın yerine kadın.
Bazı yazarlar tarafından anlamı çarpıtılan Bakara:
Câhiliye çağında kabileler, kendilerini birbirlerinden
Sûresinin 223. âyetinin mânâsı şudur: "Kadınlarınız sizin
üstün görürlerdi. Şayet kuvvetli kabilenin kölesi öldürülse
tarlanızdır. Tarlanıza nasıl dilerseniz öyle varınız."
yerine hür bir erkek; hür bir erkek öldürülürse yerine iki
hür erkek, kadın öldürülse, yerine erkek öldürmek ister O günkü yahudilerden bazıları, kadınla şu veya bu
lerdi. Böylece o kabile, kendi kölelerinin, başkalarının hür şekilde cinsel ilişkide bulunurlarsa, doğacak çocuk şaşı
lerine; kadınlarının, başkalarının erkeklerine; bir erkek olur, derlermiş. İşte bu münasebetle inen bu âyet, kadı
lerinin, başkalarının iki erkeğine denk olacak kadar şeref na, normal yoldan, istenilen biçimde varılabileceğini
li olduğunu gösterirdi, işte âyette ancak köle karşılığında bildirmiştir. Âyet, kadını tarlaya benzetiyor. Tarla ürün
köle, kadın karşılığında kadın, hür erkek karşılığında hür verdiği gibi kadın da ürün verir. Ona varmaktan asıl mak
erkek öldürüleceği bildirilerek bütün kabilelerin ve insan sat, şehvet tatmini değil, çocuk sahibi olmak, nesli devam
ların eşit olduğu, herhangi bir kabilenin veya milletin, ettirmektir. Allah, kadın ve erkeğe şehvet duygusunu da
ötekinden farkı veya üstünlüğü bulunmadığı anlatıldı. birbirlerine yaklaşıp birleşmeleri, neslin devam etmesi
Âyetin maksadı, kadını üçüncü sınıf olarak saymak değil, için vermiştir. Kadın, şehveti tatmin aracı değil, şehvet
her yerde aynı cinsten insanların birbirine eşit olduğunu neslin vasıtasıdır. Nesil de ancak belli yere varmakla
belirtmektir. Bunu başka şekillerde yorumlamak doğru ürer. işte âyette "O belli yere hangi yandan dilerseniz
değildir, Âyet, bütün kadınların birbirine denk, erkeklerin oradan varabilirsiniz" buyuruluyor.
birbirine denk olduğunu belirtiyor. Hiçbir kabileye veya
Evet cinsel birleşmenin amacı çocuktur. Fakat kör
millete üstünlük tanımıyor.
şehvet duygusu, özellikle şu yirminci yüzyılda birçok
Hz.Peygamber (s.a.v.)'in: "Eğer bir insanın, diğer bir insanların ruhunu sarmış, onlarda şehvet, vâsıta değil,
insana secde etmesini buyuracak olsaydım, kadına, gaye olmuştur. Bazı çevreler, açık saçık filimler, sinema
kocasına s e c d e etmesini e m r e d e r d i m . " mealindeki
22 ve dergilerle, her türlü yayın araçlarıyla insanların
hadise gelince bu hadis graptir. Peygamberin böyle kafasını şehvet hisleriyle doldurup onları ilimle uğraş
söylediği çok şüphelidir. Gerçekten Peygamber (s.a.v.)'in maktan alıkoymak, bozmak, dejenere etmek isterler.
böyle söylediğini kabul etmek bile bu sözün amacı, Böyle sürerse insanlık değerlerini yitirecek, şehvetten
kadını kocasına itaate, ona saygılı davranmaya teşviktir. başka birşey düşünmeyen nesiller, toplumun başına belâ
Aile saadeti, karşılıklı sevgi ve saygıya bağlıdır. Ailenin olacaklardır.
reisi erkektir. Müslüman aile reisi, karısına karşı kaba Şahitlik sorununa gelince: Evet İslâm, bazı konular
davranmaz. Müslüman kadın da kocasına saygı gösterir. daki şahitlik meselesinde iki kadını bir erkeğe denk tutar.
Eğer ailede sevgi ve saygı olmaz da kadın kendi başına Bunun sebebi, erkeği kadından üstün görmesi değil,
buyruk, çocuklar kendi başlarına buyruk olursa o ailede kadının erkeğe göre daha unutkan olmasıdır. Çünkü
mutluluk ve birlik, dirlik olmaz. çocuklarının terbiyesi, evinin tertip ve düzeni gibi birçok
Bakara Suresinin 228. âyeti, boşanmış olan karı
kocayı birleşmeye teşvik etmektedir: 1 7
M ü s l i m , Talâk, b.5, h.31, 34; Ahkâmu'l-Kur'ân, c.3, s.1507-1510.
işler meşgul olan kadın, aynı zamanda çok hassas haklarından yoksun yaşıyor, bir eşya gibi kabul ediliyor
olması yüzünden zamanla unutkan olur. Bundan dolayı du. Kur'ân, onun elinden tutup yükseltmiş, hak ve yüküm
borç senedi yazımında: "Erkeklerinizden iki kişiyi de şahit lülükleri olan saygıdeğer bir insan yapmıştır.
tutun. Eğer iki erkek yoksa razı olacağınız şahitlerden bir
İddiaya göre güya Kur'ân, 4/Nisâ Suresinin 24.
erkek ve iki kadın şahitlik etsin. Tâki kadınlardan biri
âyetinde evlenme imkânı bulamayan erkeklerin, evli
unutursa diğeri ona hatırlatsın..." buyurulmuştur.
23
Âyette dikkat edilecek önemli bir husus da vardır ki Sayın yazar, yanlış yargılarına devam ediyor:
o da erkek gibi kadına da borç ve vasiyet hakkının tanın "Erkeğe tanınan bu geniş haklara karşılık, zina eden
mış olmasıdır. Ölen kimse, erkek olsun, kadın olsun, kadın, ölünceye kadar evde hapsedilme cezasına çarp
borcu verilip vasiyyeti yerine getirildikten sonra geri kalan tırılabilir" diyor. Evet islâmda ilk önce zinâ hakkında bu
mirası taksim edilir. Bu, kadına bütün medenî ve sosyal ceza getirilmiştir. 4/Nisa Suresinin 15. âyetinde, fuhuş
hakların tanınması demektir. Kadın mülk sahibi olur, yaptıkları, dört tanıkla saptanan kadınların, ölünceye, ya
miras bırakır, miras alır, vasiyyet eder, vasiyyeti yerine da Allah kendilerine bir yol gösterinceye dek evde tutul
getirilir, borç alıp verebilir. Kur'ân, kadına her türlü maları emredilmektedir. Bu âyette belirtilen fuhuş, sevici
mülkiyet ve mülkünde tasarruf hakkını tanıdığı gibi lik denilen, kadınlar arası cinsel ilişki (homoseksüellik) tir.
60/Mümtehine Suresinin 12. âyetiyle ona oy verme hakkı Edepsizliğin topluma yayılmaması için bu kadın
da tanımıştır. Halbuki Batı toplumlarında yakın zamana ların, sokağa bırakılmamaları emrediliyor. Allah'ın kendi
kadar evlenen kadının mülkiyet hakkı yoktu. En ileri ülke lerine göstereceği yol da evlenmeğe işarettir. Yani
sayılan isviçre'de bile kadınlara oy hakkı verilmesi, daha evlenirlerse evden giderler, böylece namusları korunur.
çok yenidir, birkaç yılı geçmez. O y s a İslâm, onbeş asır
önce kadına bütün işlemleri yapma hakkı verdiği gibi 16. âyette de erkekler arasındaki homoseksüelliğin
nikâh esnasında konulacak bir şart ile kocasını boşama cezası belirtilmiştir ki bu da ta'zîrdir. Yani halkın içinde
hakkı dahi vermiştir ki bunlar, o günkü dünya şartlarıyla dövülüp rezîl edilmeleri, toplumda böyle bir şeyin yapıl
karşılaştırılırsa kadın lehine büyük inkılâblardır. Bunları maması için başkalarına da böylece gözdağı verilmesidir.
bir çırpıda inkâr etmek, güneşi balçıkla sıvamaya benzer.
Kur'ân indiği zaman kadın, mirastan ve birçok sosyal ;
2/Bakara Suresi: 282.
Bu âyetlerde belirtilen hükümler her cinsin kendi müezzini gördüm, büyük bir ihtiyardı." demiştir (Ebû
aralarında yaptıkları sapık ilişkiler hakkındadır. Asıl zinâ Dâvûd, Salât: 62, h.592).
denilen, kadın erkek arası gayri meşru ilişkinin cezası,
Hâkimin Müstedrek'inde yer alan bu hadîs (1/23),
her birine yüz sopa vurmaktır (Nisa: 2).
Ebû Davud'un başka bir rivayetinde biraz daha ayrıntılı
Görülüyor ki Kur'ân, fuhuş işleyen erkek veya kadın olarak geçer:
arasında bir ayrım yapmıyor. İkisini de aynı şekilde c e z a
"Abdullah ibn Cumey 'demiş ki: Ninem ve Abdu'r-
landırıyor. Ancak zayıf, kendisini zor koruyabilecek olan
Rahmân ibn Hallâd el-Ensârî bana şunu anlattılar:'
cariyenin cezasını indiriyor. Öyle ise Kur'ân'ın, erkeğe
Peygamber (s.a.v.), Bedir Savaşına giderken, Nevfel kızı
kesin üstünlük tanıdığını iddia etmek doğru olamaz.
Ümmü Varaka, kendisine:
Sayın yazara göre "Selçuk kadını, İslâmlığı be
- E y Allah'ın Elçisi, dedi, izin ver, ben de seninle
nimsemekle birlikte özgür yaşantısını tümüyle
beraber savaşa katılayım. Yaralılarınızı tedâvî eder,
yitirmemiştir. Bilimsel çalışmalarda, hayır işlerinde, sanat
hastalarınıza bakarım. Umulur ki Allah bana şehîtlik
çalışmalarında hâlâ kadınların bir ağırlğı vardı.
nasîb eder!
Osmanlıların ilk çağlarında da kadınların toplumsal etkin
liği sürdü. Daha sonra tarihin karanlık peçesi arkasına Peygamber (s.a.v.) ona:
gizlenen kadınların sesleri uzun yıllar boyu duyulmadı..." - S e n evinde kal, dedi, yüce Allah, sana şehîtlik
Bu sözlerden, sanki İslâmın, kadının hürriyetini nasîb edecektir!
tamamen elinden aldığı, onu toplumsal hayattan uzak Bundan böyle ona: 'Şehîde' derdi.
laştırdığı, fakat Selçukluların İslâmı benimsemekle
beraber onun kadınlar hakkındaki katı hükümlerini pek Kur'ân'ı okumuştu (iyi biliyordu). Peygamber (s.a.v.)
uygulamadıkları anlaşılır. den, evinde, kendisine ezan okuyacak birini tutması için
izin isteyen Ümmü Varaka, bu izni aldı.
Tarihte Peygamber devrinden sonra kadının örtün
Ümmü Varaka'nın m ü d e b b e r bir kölesi ve cariyesi 25
kendisinden sonra bir öğretmen gibi sahabilere "-Allah'ın Elçisi'nin dediği çıktı. 'Haydi, o şehîdeyi
Peygamberin sözlerini öğretmişlerdir. ziyaret edin! demişti." 27
cağı, ihtilaflıdır. Biz, fakîhlerin görüş ayrılıklarını bırakıp, Bütün bunlar, ilk islâm çağında kadının toplum ha
Peygamberimizden gelen hadîsi inceleyelim: yatından uzaklaştırılmadığını gösterir. Kadına peçeyi
Ebû Dâvûd, ibn Hanbel, Hâkim ve ibn Huzeyme'nin getiren İslâm değildir. Elbise üstüne baştan aşağı bir örtü
rivayet ettikleri hadise göre, kadının, kendi ev halkı olan
kadın ve erkeklere imamlık yapması caizdir.
2 4
M ü s l i m , Cihâd: b.22, h.64-67; Ahkâmu'l-Kur'ân: 3/1502.
Hanım sahâbîlerden Ümmü Varaka adında bir 2 5
M ü d e b b e r : Sahibi ölünce özgür olacak köle, demektir.
Ensâr kadını vardı. Kur'ân'ı cem'etmiş (ezberlemiş) olan 26
E b û Dâvûd, S a l â t b.62, h.591.
bu hanıma, Peygamber (s.a.v.), kendi ev halkına namaz 27
H i l y e t u ' l - E v l i y â : ? /63.
kıldırmasını emretmiştir. ( A v n u ' l - M a ' b û d Şerhu Süneni Ebî Dâvûd, 2/301-302, 1338/1968; keza
28
örtmek, eski bir Arap geleneği idi. Kadın eğer, örtü birini sevmek, ona bağlanmak ne? Her gün biriyle düşüp
almadan dışarı çıkarsa, bazı kimseler onu cariye sanarak kalkmak gerekir onlara göre. Evlilik kurumu, günden
ardına düşerlerdi, işte tanınıp da sataşılmaması için hür güne değerini yitirmekte, nikâhsız yaşamalar artmaktadır.
kadınlara, geleneklere uygun olarak, sokağa çıkarken Bu başıboşluk, kadını çok mu mes'ud edecektir? Birkaç
(abâye veya cilbâb) denen dış örtülerini üstlerine almaları ay, birkaç yıl sonra fizikî güzelliğini, gençliğini yavaş
emredilmiştir.29
yavaş yitirince kadının nasıl bir ümitsizliğe, mutsuzluğa
düştüğünü Avrupa'yı görenler bilirler.
Henüz örtünme âyeti inmeden önce Hz.Ömer, bir
gün çarşıda rastladığı abâyesiz bir kadını çubukla Bizim toplumumuzda 20-25 yıl öncesine kadar
dövmüş, kadın onu Peygamber (s.a.v.) şikâyet edince anneler, babalar yapayalnız bir eve terk edilmezlerdi.
Hz.Ömer kendisini şöyle savunmuş: Çünkü Kur'ân-ı Kerîm: "Rabbin, yalnız kendisine tap
- Y a Resulâllah, o kendisini belli etmedi. B e n manızı ve anneye babaya iyilk etmenizi emretti, ikisinden
üzerinde cilbâb görmeyince onu câriye sandım. birisi, yahut her ikisi, senin yanında ihtiyarlık çağına
ulaşırsa sakın olara " ö f deme, onları azarlama, onlara
işte ondan sonra örtünmeyi emreden 33/Ahzâb
güzel söz söyle. Onlara acımadan dolayı alçakgönüllülük
Suresinin 59. âyeti inmiştir. islâmdan önce de hür
30