Bütün ülkelerin proleter/eri� birie şiniz!

Ocak 1974

Tiirl<iye t<omünist Part is i Merl<ez /(omitesi organ1

Atılım
BiLDiRi
TKP, eline yeni, keskin bir silôh alıyor.
ATillM. Bu od gelişigüzel konmomıştır. Memlekette bunalım, politik durum gittikçe ağırlaşıyor. Genel seçimlerin üstünden

Merkez Komitesi organının çı kışı, porti­ i ki bucuk aydan fazla bir zaman geçti. Meclis çalışamıyor. Halkın istediği demokra­

nin gelişmesindeki oşo moylo özdeştir. tik bir hükümet hala kurulamadı. Bunun suçlusu, sorumlusu AP, DP, C GP, . M SP'nin

Komünist Partisi atılımlar yapmak, yığın başını tutanlardır. Bir sorumlusu da, işçi sınıfına karşı büyük burjuvazinin çı karla­

portisi olma k zorundadır. Bugün portiyi rını savunan Türk- Iş'in başındaki sarı sendika ağalarıdır. Bu gerici politikacıların,

kolkındır mok, onur sekter, tutucu akım­ Cumhurbaşkanının, generallerin arkasında işbirlikçi büyük burjuvazi, kasırga vur­

lara, li kidatörlere karşı savun mak, içine guncular, yerli- yabancı büyük tekeller ve Ameri kan emperyalistleri duruyor.

düştügü kısır döngeyi kırmak ön plana Talu hükümeti seçimlerde yenilgiye uğramış politikacılardan, gerici partilerde:ı

girmiştir. Bu savaşta başarı kozanmak kuruludur. Bu hükümet sıkıyönetimi, terörü,talanı alabildiğine uygulamış, iflas et­

Leninci bir atılı m ister. miştir. Böyleyken, büyük burjuvazi, e mperyalistler böylesi bir hükümeti halka dayat­
makta ayak diriyorlar. Bütün ayak oyunlarının, Çankaya'da dönen entrikalorın nede­
Sonra, işbirlikçi burjuvazinin diktotora­
ni, büyük burjuvazinin, Amerikan emperyalistlerinin hegemonyasını zorla sürdür mek,
sına, Amerikan ağalığına karşı, ulusol
hükümeti bırakmamak istemeleridir.
boğımsızılık, demokratik bir düzen, so;­
Pahalılık, işsizlik, enflasyon, yı kı m alabildiğine sürüp gidiyor. Yıkım hızlandıkça,
yol, politik oluşumlar için, bu uğurdo sa­
büyük burjuvazinin, NATO'ya, A merikan e mperyaliz mine bağlılığı da artıyor. Büt­
vaşacak bir halk hükü meti için olon sa­
çede NATO masrafları kabarıyor. Amerikalılar Incirlik gibi üslerini genişletiyor. Bu,
vaş yeni yeni atılımları gerektirme ktedir.
Türkiye halkının ulusal bağımsızlık hareketine, komşularımıza, özellikle Arap halkimı­
Komünist Portisi böylesi atılımiara daha
na karşı yapılıyor.
güçlü araçlarla, yayın orgonlorıylo geç­
Bu hıyanet politikasına karşı halkın, özellikle işçi sınıfının zincirleme grevlerle be·
mek zorundadır.
!iren direnişi güçleniyor. 14 E kim genel seçimleri, 9 Aralık yerel seçimleri bu direni­
TKP, işçi sınıfının en yLiksek politi k ör­
şin geniş yığınları kap sadığını gösteriyor.
gütüdür. O, köylülerin, geniş, değişik halk
Türkiye Ko münist Partisi bu duru mda, en kısa zamanda genel seçimlere gidilme­
yığınlarının, kat manlarının çı karlarını,
sini zorunlu buluyo•. Bunun için de yurtseverlerden bir seçim hükümeti kurulmalıdır.
ulu>ul boğımsıılığı savunur. Bu uğurdo
Böyle bir hükü metin kurulmasına yönelik eyle m, bütün yurtseverler için günün başta
savaşır. TI(P bu görevlerini ancak yığın
gelen orta k savaşıdır.
hareketleriyle boğlanmokla yerine geı;_
Türkiye Komünist Partisi
rebilir. Bu do yeni savaş örgütleri kur­
4 Ocak 1974 Merkez Komitesi
ınokla, yeni sovos ta ktiği, yöntemi, biçimi
kullanmalda yerine getirilir. Bunlar atı­
lım, girişim, a kıllı savaş i st er . GUR B E T Y OLLARINDA PA H/I,LJL I KLA SA VA Ş !

Partinin savaş programını, politikasını,

belgilerini yığınlaro yay mak, strateji ve
taktiğini açık seçik göstermek ko münist­
lerin, parti üyelerinin görevidir. Portinin
radyoları var, dergileri var. A ma bunlar
yeter değildir. Lenin, yoıılı ko münist ba­
sın için kollektif propagandacı, kollektif
örgütçü demiştir. Lenin'in bu
öğütü kuloğımızdo kCıpedir.
Atılım yapmak, yığınlara in mek, onla­
rın savaşlarını örgütlemek, yığınların sa­
vaşlorındon dersler alma k demektir. Bir
de, partimizin savaş gelenekleri, töreleri,
paslan mor silahları, deneyleri
M. Suphiler hem TKP'yi kurdular, he m
"Yeni Dünya .. gazetesini çı kardılar. On­
lardan sonra gelen kuşaklar: ··Komünist",
"Orak-çekiç" gibi gazeteleri uzun yıllar
yaydılar. ATill M bu savaş yolundan yü­
rüyece ktir.
Atılı m ko münist basının Leninci gele­
neklerini sürdürecektir. TKP, proleter en­
ternasyonalizmine bağlı kalacaktır. l(o­
münist ve işçi partilerinin birliğini savu­
nacaktır ı
Vadellerde ekmek kavgası veren işçi­
rerimizin çoğu Batı Almanyadodır. Bun­
lar tam bir ge ta hayatı yaşıyor. Horlanıp
aşağılanıyor, tekeller tarafından gad­
darca sö mürülüyor. E v derdi, kira derdi,
doktor derdi, çocuklarına okul derdi Iş­
çiierimizin belini büküyor. E mperyalizmin
tarihsel
şifa bulmaz derin bunalı mları ise, dert­
lerine her gün yenilerini katıyor. Köle gi­
bi çalıştırılan bu işçiler bunalımın
kurbanıdırlar. Batı Almanya hükümeti
Türkiyeden işçi almayı durdurdu, sözleş­
mesi dolan işçileri sınır dışı ediyor. Otur­
vardır.
ma izinlerini uzat mıyor. Bu yüzden işçile­
rimiz endişeli, tedirgin ve yarın korkusu
içindedirler. Son günlerde yüzbinlerce
Türk işçisi işsiz kaldı. Her gün Tür kiyeye
dönme tehlikesiyle karşı karşıyadırlar.
Türkiyede ise iş yok, işsiz çok. E mperya­
lizmin bir hammadde ve ucuz işgücü pa­
zarı durumuna getirilen Türkiye ekono­
misi işsizleri kucaklıyacak güçte değildir.
işçilerimizi e mperyalist tekellere sudan
ucuza satan Demirelleri, Feyzioğullarını,
(Devamı Sa. 2)
Geride bıraktığı mız yıl içinde dünyada
en büyük fiyat artışları memleketimizde
görüldü. Bunu, Türkiyenin de aday üye
olduğu Ortak Pazar istatistikleri açıkladı.
E sasen Ticaret Bakanlığı da. geçen yıla
kıyasla toptan satış fiyatlarında artışın
ortalama U0 25'i bulduğunu kabul etmek
zorunda kaldı. Geniş tüketim maddeleri­
nin piyasa fiyatları ise, % 50 ile % 300
ilk arasında artmıştır.
Pahalılık, tıpkı sömürü gibi, ekonomik
bunlaım gibi kapitalizme özgü bir derttir.
Elbette ki bu derdi diğer kapitalist ülke­
ler de çekiyor. Ama Türkiyedeki pahalılık
öldürücü bir hastalık halini almıştır. Bu­
na da ülkemizin kapitalizmin, emperya­
lizmin politik, ekonomik ve askeri blok­
Iarına so kulmuş olması yol açmıştır. Tür­
kiye, NATO üyeliği sebebiyle büyük bir
orduyu ayakta tutmak, bütçesinin yarısın­
dan fazlasını silahlanmaya ayırmak zo­
runda bırakılıyor. Ote yandan ise, mem­
leketin yera1tı ve yerüstü zenginliklerinin
yabancı tekellere peşkeş çekilmesi, ege-
( Devamı Sa. 3)
 IŞÇI SINI FININ
DUŞ MA NLARI
14 Ekim seçimlerinden sonra aylarca
halkın özlemlerini dile getirecek, reform­
ları gerçekleştirecek bir hükümet kuru­
lamadı. Sıkıyönetimin dayattığı TaiCı hü­
kümeti halk düşmanı, sömürü ve talan
politikasını bütün şiddetiyle sürdürdü.
Halkın iradesine dayanan bir hüküme­
tin kurulmasını engelleyen gerici güçl8r,
işçi sınıfının birliğini parçalamak için
Türk-Iş başındaki Tunç-Demirsoy gibi sarı
sendikacıları politika piyasasına daha
sık sürdüler.
Faşizmin Almanya ve italya'da insanlık
için bir tehlike olarak belirdiği dönemde,
faşist hükümetler, sarı sendikacıları işçi
sınıfının birliğini parçalamak için kullan­
mışlardı. Türkiye'de de bu böyle oluyor.
Gerici iktidarlar, özellikle 29 aylık sıkıyö­
ııetim döneminde Amerikan beslernesi
Tunç ve Demirsoy'u işçi sınıfının hak al­
mo mücadelesini ezmek ve onun birliğini
pGrçalamak için silôh olarak kullandılar
ve kullanıyorlar.
Demirsoy-Tunç grubu ta öteden beri
gerici hükümetleri, kanlı terörü destekle­
diler. Binlerce iş·çi ve sendikacının tutuk­
lanmasına, zındanlara atılmasına, terö­
rü.ı daha şiddetli bir biçimde sürdürül­
mesille yardımcı oldular. işçi sınıfına
aç. ktan açığa ihanet ettiler. Ayda 20'şer
bin lira ile safa süren bu sendika ağaları,
üç-beş kuruş zam uğrunda çetin bir mü­
ca:ıele sürdüren işçileri sattılar. Yerli ve
yal�ancı tekellere Türk işçisini daha kolay
soy:ıbilmeleri için yardım ettiler. Bu sen­
dika ağalarının bütün çıkışları sahtedir
ve her fırsatta işçiyi satmaya hazırdırlar.
Bunun için de sarı sendikacılığa karşı
mücadele yürütmek, patraniara ve onları
destekliyen işbirlikçi hükümete karşı sa­
vaştan ayrılmaz.
Gittikçe güçlenen ve her dönemeçte sı­
nıf bilincini daha iyi kavrayan işçi sınıfı­
nın bu savaşı, ancak, ilerici sendikalar
etrafında birliğini güçlendirmek ve elele
harekete geçmekle mümkün olabilir. Ge­
ricilerin bileği bükülebilir. Emperyalizmin
ve yerli işbirlikçilerin maşası olan Türk­
iş yöneticileri bu yığınsal örgütün başın­
dan uzaklaştırılabilir.
Birlik, işçi sınıfı için vazgeçilmez bir
belgidir.
* ne, NATO harpçılarının, Amerikan em­
Bütün ülkelerle, Arap komşularımızla,
sosyalist devletlerle, özellikle Sovyetler
Birliği ile karşılıklı fayda ve eşitliğe
dayanan, ekonomik, politik, kültürel
içtenli ilişkiler kurulmalı ve geliştirilmeli­
dir.
(TKP programtndan)
IŞÇi - KO YLO BAGLA ŞIKLIGI
Devrim hareketinin önemli sorunlarındon biri de işçi-köylü bağlaşıklığı sorunudur.
Bilimsel sosyalizmi, işçi sınıfının ideolojisini yaratan Marks ve Engels işçi-köylü bağ­
laşıklığı konusunu enine-boyuna inceliyerek açıklığa kavuşturmuşlardır. Marksizm bi­
limini yeni buluşlarla zenginleştiren Lenin de, dünyada ilk sosyalist devrimi gerçek­
leştirerek ilk işçi-köylü egemenliğini kurarak işçi-köylü bağlaşıklığını pratikte uygula­
mıştır.
Bütün dünyadaki komünist ve işçi partileri gibi, Türkiye işçi sınıfının Marksist-Leni­
nist politik öncü örgütü olan Türkiye Komünist Partisi de, 53 yıldan beri işçilerle köy
emekçileri arasında sağlam bir bağlaşıklığın kurulması için savaşagelmiştir. TKP ku­
ruluşunun daha ilk gönünden beri savunduğu ve gerçekleştirilmesi için çetin müca­
dele verdiği TEK CEPHE'nin omurgasını, belkemiğini, şüphe yok ki, işçi-köylü bağla­
şıklığı teşkil etmektedir. TKP'nin gerek eski programlarında, gerekse yeni hazırlanan
programında işçi-köylü bağlaşıklığına büyük bir önem verilmekte ve «işçi sınıfının
doğal müttefiki, toprDksız ve az topraklı köy emekçileridir» denilmektedir.
Neden topraksız ve az topraklı köy emekçileri işçi sınıfının doğal müttefikidir? BLi­
tün dünya nimetlerini, maddi ve manevi değerleri yaratan işçi sınıfıyle köy emekçileri,
sömürü ve saygun sisteminin eğemen olduğu toplumda en çok ezilen ve horlanan sı­
nıflardır. Bu bakımdan hem işçi sınıfının, hem de köy emekçilerinin menfaatleri, bu
sömürü ve soygun düzeninin ortadan kaldırılması için birlikte mücadeleyi zorunlu kılar.
Ancak işçi-köylü bağlaşıklığının kurulmasında işçi sınıfı öncülük rolünü oynar. Ça­
ğımızın en devrimci sınıfı, en ilerici ideolojiyi benimsiyen işçi sınıfıdır.
işçi sınıfına, devrim hareketine düşman her soydan ve boydan bozguncular, mao­
cular, provokatörler, işçi sınıfının bu tarihi misyonunu ve rolünü inkôr etmektedirler.
işçi-köylü bağlaşıklığının kurulmasını baltalamaya çalışmaktadırlar. Bu tür sapık
akımların, hem işçi hareketine, hem de halkımızın kurtuluş mücadelesine 12 Mart
cunta darbesinden bu yana ne kadar zararlı olduğu bugün iyice anlaşılmıştır. Tür­
kiye Komünist Partisinin etkin mücadelesi sonucunda sapık akımlar bozguna uğra­
tılmıştır.
Memlekette son gelişmeler işçi-köylü bağlaşıklığının kuvvetlenmekte olduğunu
gösteriyor. Son işçi grevlerinin köy emekçileri tarafından desteklenmesi, grevci işçi­
lere köylülerin yiyecek ve diğer yardımlarda bulunması, diğer taraftan da işçi sınıfı­
nın, gerçek işçi sendikalarının, köylü hareketlerini desteklemesi, köklü bir toprak re­
formunun gerçekleşmesi için mücadele etmesi, bunun en belirgin örııekleridir. Ko­
münist Partisi ve komünistler bu savaşı sürdüreceklerdir.
-X-
*
«TKP'nin uzak amacı Türkiyede sosyalizmi kurmaktır.
Ancak sosyalist bir devrim sonucunda temel üretim araçlarının kamulaştırılmasıyle,
burjuva devlet mekanizmasının baştan aşağı yıkılmasıyledir ki, Türkiye ve halkımız
her türlü sömürü ve zorbalık biçimlerinden kurtulabilir. Ancak o zaman memleketin
üretim güçleri sınırsız bir yükselme yoluna girebilir. Baskının, sömürünün, ezginin,
zorbalığın her türü kökünden kazınabilir, Türkiyede yaşayan halkların gerçek kardeşlik
ve dostluğu kurulabilir.» (TKP programından)
GURB E T Y OLLARINDA
Vehbi Koçları, holdingçi paşaları bu so­ işçilerimizin sorunlarıyla yakından ilgi­
runlar hiç ilgilendirmiyor. Onların gözü leniyor. lşçilerimize eşit işe eşit ücret,
işçilerimizin alın teriyle biriktirdikleri dö­ eşit politik ve sosyal haklar sağlanması,
vizlerde. Bu paralar ulusal endüstrinin bulundukları ülkelerdeki sendikalara ak­
kurulması, yeni iş alanları açılması yeri­ tif 'Üye olmaları, öteki ülkelerden işçilerle
enternasyonalist dayanışma bağlarını
peryalistlerinin çıkarları için harcanıyor. güçlendirmeleri için savaşmaktadır. TKP,
Sarı sendika ağaları Tunç ve Demir­ patron, tekel ve polis baskısına, işten çı­
soylar da bunlara kullukta kusur etmi­ karma ve sınır dışı etme gibi zorbalıklara
yorlar. Batı Almanyalarda işsizliğe, kor­ son verilmesi, mesken sorununun işçiler
kunç bir duruma itilen yüzbinlerce işçi­ yararına çözümlenmesi, ailelerin birleş­
mizi aldatıyorlar. Bu işçi düşmanı, halk mesi, çocukların ana dillerinde eğitim
düşmaniarına karşı savaş günün savaşı­ görmesi, işçi dövizlerinin sermaye para­
dır, kaçınılmazdır. babalarının değil, halk yararına, yurt ya­
Türkiye Komünist Partisi, yadellerdeki rarına harcanması için savaşmaktadır.
 SO S YALI S T UL K EL ERDE Nazım 72 yaşında

20 Ocak Nazım Hikmet'in doğum gü­

1973, Sovyetler Birliğinde en fazla buğday, pamuk ve diğer tarım ürünü elde edi­
nüdür. N. Hikmet TKP'de otuz yıl boyun­
len yıl olmuştur. Gene Bu yıl S B'de 450 milyon ton petrol çıkarılmış, demir ve çelik
ca Marksist-Leninist devrim öğretisini iş­
üretimi de dünya çapında rekor kırmıştır. S BKP ve devleti bu başarıları gözönünde
çi sınıfına ve halk yığınlarına yaymak uğ­
bulundurarak ücret ve emekçi aylıklarını, öğrenci burslarını yükseltmiş, daho iyi ya­ runda savaştı. Partimizin bu eski ve sadık
şam ve çalışma koşulları yaratmıştır. S B'nde geçen yıl 11 milyon 300 bin yurttaş yeni üyesi, yaşadığı yıllarda olduğ.u gibi, bu­
konutlara taşınmıştır. Ulkede tüketim malları üretimi biteviye artmıştır.
gün de yeryüzünün en büyük şairlerinden
S BKP'nin 24. Kongresinde alınan kararları yerine getiren Sovyet halkı, bütün dün­
biridir. Bu sadece doğuştan beraberinde
ya halklarıyle barış içinde yaşamak istemektedir. S B'nin izlediği sürekli Leninci barış
getirdiği engin kabiliyelin değil, insanlık
politikası, dünya barışının ana dayanağıdır. S B, israil'in saldırısına uğrayan Arap tarihinin en adil, en dürüst düzeni olan
halklarının meşru haklarını savunmakta ve Orta-Doğu'da adaletli ve sürekli'bir barı­ komünizme inancının sonucudur.
şın sağlanması için çaba harcamaktadır. S B, birçok devletlerle imzaladığı antlaşma­
Nazım Hikmet. gençlik yıllarından ha­
lario uluslararası gerginliği önemli ölçüde azaltmıştır. S B, 45 Asya, Afrika ve Güney­ yata gözlerini yumduğu güne kadar ko­
Amerika ülkesiyle ekonomik ve teknik işbirliği anlaşmaları imzalamıştır. Şimdiye ka­ münizm davasına, Oktobr devrimine, bu
dar bu ülkelerde 700 endüstri ve tarım işletmesi, 90 yüksek ve orta-meslek okulu kur­ yüce devrimin somut anıtı Sovyetler Bir­
muştur. S B azgelişmiş ülkeler haklarının emperyalist sömürüye korşı, ulusal ilerleme liğine, Türkiye Komünist Partisine inan­
uğrundaki girişimlerini her bakımdan desteklemektedir. cını, bağlılığını, sevgisini, her biri diğe­
1973 yılı, komşumuz Bulgaristan emekçileri için de çok başarılı bir yıl olmuştur. rinden daha güzel, daha coşkun, daha
işçi ve köylüler BKP'nin yönetiminde 1972'ye kıyasla sanayi üretimini% 10,7, tarımsal inandırıcı şiirlerle dile getirmiştir . . . Do­
üretimi% 3,1, Ulusal Gelir% 8,7 oranında arttırmışlardır. ğum unun 72. yıldöümünde, TKP MK üyesi
büyük şairin unutulmaz hatırası önünde
G ENÇLIK HAR E K E TI V E SA P lK PAHALILIKLA SA VA Ş! saygıyle eğilirken, ölümsüz şiirlerinden
A KIMLAR birini sunuyoruz:
men sınıfların yabancılarla işbirliği yap­
Türk gençliğinin savaşı dün alduğu gi­ ması nedeniyle memleket bir soygun
bi, bugün de anti-emperyalist bir nitelik alanına dönmüştür. Böyle bir düzende fi­
taşıyor. Bu savaş gittikçe daha bilinçli, yatlar elbette gelişigüzel artacaktır ve
örgütlü şekilde yürütülmektedir. Fakat gelecekte de artmaya devam edecektir.
Türk burjuvazisi gençliğin bu savaşını Emekçi yığınların böyle bir durum kar­ SENi DU ŞUNU YORUM
engellemek için çeşitli yöntemlere baş­ şısında kollarını bağlayıp oturmaları ta­
vurmaktadır. Bir yandan bu savaşa doğru bii ki beklenemez. Netekim Türkiye işçi Türkiye Komünist Partisi
yön verecek parti ve temel ideolojik ki­ sınıfı, faşist biçimi i�tidarın en azgın dö­ TKP'em benim,
tapları yasaklıyor, öte yandan, bu savası nemlerinde bile, ücretierin hayat şartla­ seni düşünüyorum.
yanlış yola saptırmak için koyu şövenizmi rına göre ayarlanması uğrunda bilinçli Sen dünümüz, bugünümüz,
körüklüyor, gençliğin arasına sapık akım­ ve örgütlü bir savaş yürüttü ve yürütmek .. yarınJmJzsJn,
ları sokuyor. Bu sapık akımların başını tedir. Pahalılığa karşı savaş günlük ya­ en büyük usta!JğJmJz,
Maocular, Troçkistler çekiyor. Amaçları şayışımızın iyileşmesi için olduğu kadar, en ince hünerimizsin,
gençliğin, kendisine yol gösteren işçi sı­ bozuk düzenin ortadan kalkması, Ame­ sen akhmJz, yüreğimiz
nıfının yanında yer almasını önlemek. rikan emperyalizminin, yabancı sermaye­ ve yumruğumuzsun.
Anti- emperyalist savaşı burjuvazinin kuy­ nin kapı dışı edilmesi için verilmelidir. Bu Dünyada bir am/Jr şan/i soyun var:
ruğuna takmaktır. Gençliği ilerici dünya savaşta, işçi sınıfının tüm emekçiler tara­ sen küçük kardeşişin VKP (B) nin.
gençlik hareketinden ayırmaktır. fından her an desteklenmesi gereklidir. Sen bana bugü'n
Bugün, sanık sandalyesine oturtulmuş Pahalılığın nedenlerini, buna karşı ör­ mübarek olmndaki yara yerin/e
yüzlerce genç vardır ki, bunların bir ço­ gütlü savaşın önemini tarlada, fabrikada, ve işçi bileklerinde
ğu, sapık akımların kurbanıdır. Gerçek­ şantiyede. emekçilerin toplu bulunduğu zincir izleriyle göründün,
ten anti-emperyalist duygularla savaşa her yerde, yurttaşlara, herkesten iyi ko­ yürüyorsun dimdik, plfll plfll.
atılmış olan bu gençler Maocular, Troç­ münistler anlaiabilirler. Anti-emperyalist Omründe ya/mı seninle.
kistler tarafından aldatıldıklarını Sıkıyö­ mücadelenin bir parçası olan pahalılığa ve senin sal1nda olmakla övündüm.
netim Mahkemelerindeki öz eleştirilerle karşı savaşta halk yığınlarını seferber et­
ortaya koydular. Maocular, dış ülkeler­ mek komünistlerin görevidir . . .
deki gençlerimiz arasında boş durmuyor­
lar. Boş durmasalar da etkileri her geçen
gün biraz daha azalıyor. Bunda, Maa­
cuların seçimlere katılmama çağrısına
rağmen kazanılan başarı da rol oynadı.
TKP'nin, her komünistin sapık akımlara
karşı savaşması doğaldır. Fakat, bu sa­ Y E NI YillN iL K HAF TA SI
vaş sırasında bir ayırım yapmak gerek.
Gençleri sapık yollara sevkedenlerle, •Avrupa kapitalist ·ülkeleri Komünist ve işçi partileri Batı Almanyanın Essen kentinde
bunlara kapılniış yurtsever gençleri bir toplandılar. Avrupadaki yabancı işçilerin durumunu görüştüler, kararlar aldılar. Top­

tutmamalıyız. Bu gençleri kendimizden, lantıya Türk işçilerinin sorunlarını TKP delegeleri getirdiler.

devrim hareketinden uzaklaştırmamalıyız.

Odevimiz, bu gençlere doğru yolu gös­ • Pragda Barış ve Sosyalizm Problemleri " Yeni Çağ» Dergisi Konseyinin toplantısı

termek, onları anti-emperyalist mücade­ oldu. TKP delegelerinin de katıldığı toplantı, Türkiyedeki faşist terörü, baskıyı da sert

leye kazanmaktır. bir şekilde protesto etti.

 PARTI YASAMI •

T O R KiY E K O M O N i ST PART i Si T O R KiY E K O M O N i ST PART i Si TKP VE U LU SA L BURJU VAZ i

VE
YIG I N SAL OR G O T L E R
Komünistler eme kçilerin, işçi sınıfının,
aydınların, gençliğin bulunduğu her yer­
de çalışaca klardır. Bu, partiyi yığınlara
indirmenin kaçınılmaz yol larından biri­
dir. Sendikalar, gençlik ve aydın örgüt­
leri, silôhlı kuvvetler, esnaf dernekleri yı­
ğınsal örgütler arasındadır. Hattô bazan
doğrudan doğruya ko münistlerin veya
onlara yakın olanların kurduğu ilerici,
devrimci örgütlerde bile, komünistler ba­
zı koşulları gözönünde tutarak çalışmak
zorundadı rio r.
Sendi kalarda ko münistlerin çalış ma
şartları öteki yığınsal örgütlerden ayrı bir
nitelik taşır. Çünkü sendikalar işçi sınıfı­
nın yığıns a l örgütleridir. Biliyoruz bur­
juvazinin de sendikalarda bir çalış ma
taktiği vardır. Bu taktik sendi kaları e ko­
no mi k savaş çıkmaztna sür me k ve bu kı­
sır dönge içinde işçi sınıfını burjuvazinin
ege menliğinin bir parçası haline getir­
me ktir. Tür k-Iş'in başını tutan Demi rsoy­
Tunç grubunun tutu mu bunun en açık ör­
neğidir. Ko münistler sendikalarda ö rgüt­
lenerek bu tip sendikaetiara karşı a kt !­
lıca bir savaş yürütme k zorundadırlar.
On ların hıyanetini her zaman konkre
olaylar içinde ya kalama k ve açığa vur­
mak savaşın en iyi şeklidir. Şüphe yok ki
komünistler sendikalarda işçi sınıfının
daha yü ksek bir gündelik elde etmek,
daha iyi mesken ve yaşa m şartlarına,
daha geniş bir sosyal sigorta siste mine
kavuş mak savaşının da başını çekecek­
lerdir. A ma unutmayacaklar ve işçi sını­
fına da unuttur moyacaklardır ki, daha
yükse k bir yaşam seviyesine ula ş m a k
sö mürgen sınıfların elinden iktidarı al­
maya bağlıdır. Bunun için de e mpery,ı­
lizme, işbir likçi burjuvaziye karşı ulusal
bağımsızlık ve de mokrasi için şaşmaz bir
savaş yürütmek gerekir.
Lenin, işçi sınıfı neredeyse ko münistler
de oradadır diyor. Yani komünistleri işçi
sınıfından ayırmak dene melerine karşı
şiddetle direniyar. Bugün Türkiye'de iki,
hattô üç sendikal a kım vardır. Biri D2-
mirsoy-Tunç grubunun başını tuttuğu
Türk-Iş, ötekisi DISK, üçüncüsü de Bo·
ğımsız Sendika lar !(onfederasyonu. Ko­
münistler her üç sendikal a kımda da hiç
bir ayırı m yap madan çalışmalıdırlar. işçi
hare ketinin gerçek bir sendi kact!ıkto bir­
leşmesi için savaşırlar, savaşmalıdırlar.
T KP YA Y l NLAR I
• SOVY ETL ER BIR LIGI KO MONi ST PARTi S iNiN PRO GRA MI
• NAZl M HIK M ET, BOTONE SERLERI (8 cilt çıkmıştır)
• BIL I M SEL KO MONIZ M
• LENIN ( Biyografisi)
iŞÇi SINIFININ
E M E KÇ iL E Ri N PART i S iD iR
Toplumun başı çeken devrimci gücü,
bütün kıymetleri, ulusa l zenginlikleri ya­
ratan işçi sınıfıdır. Işçi sınıfı üretici tek
sınıf olduğundan toplumun basını çeken
başta gelen devrimci güçtür. işçi sınıfı
yalnız değil bu ödevinde, aydınlar, bilim
adamları yani, esasında fikir isçileri de­
diğimiz zümreler onun bünyesinin ayrıl­
maz parçası olara k he m maddesel, i'Yem
fikirsel üretimde işçi sınıfının içindedirler.
Türkiye Komünist Partisi üretken işçi sı­
nıfının öncü, çekici gücüdür. Burjuvazi de
bunu bildiği için ko münist partisini ya­
saklama k yoluna gitmiştir. Yasa klamak
ne deme ktir? Komünist Partisini işçi sını­
fından, e me kçi halktan izole etme k de­
me ktir. Burjuvazi yalnız kanunlarla, te­
rörle, Komünist Partisini işçi sınıfından
e mekçi halktan izole et me kle yetin memiş,
bir de oportünistlerle, likidatörlerle de
partiyi yığınlardan ayırmak yoluna git­
miştir. Burjuvazinin bu tutumu Tür kiyede
sınıf savaşının amansız şartlar altında
geçtiğinin delillerinden biridir. Bundan
ötürü, Ko münist Partisi saflarında, onun
doğduğu günden bLt yana açık gizli liki­
dotörler türemiştir. Bunlar hattô zaman
za man parti yönetirr,ine ha kim ol mak i m­
kônlarını bile bulmuş, partiyi bir aydın
topluluğu, bir ıııünakaşa klübü haline
getir meye çalış mışlardır. Bunun karşısına
da her zaman Leninci görüş di kilmiş,
partiyi yığınlara götür mek, onu işçi sını­
fının gerçe k bir öncü partisi haline getir­
mek savaşını yürütmüştür. Yani bu de­
me ktir ki, işçi sınıfının burjuvaziye karşı
sınıf savaşı komünist partisinin saflarında
da yürütül müştür.
TKP'nin progra mı şöyle diyor: "TKP de­
rin ve ağır gizlilik koşulları içinde sava­
şıyor. .. Bu deme ktir ki, bugün bütün parti
militanlarını derin gizlili k şartları içinde
partiyi yığınlara indirme k gibi çetin bir
ödev be kliyor. Bu ödev nasıl başart!a­
ca ktır? Komünistler işçi sınıfının günlü k
e kono mik ve politik bütün sorunlarını be­
ni msiyece k ve bu sorunların çözümlen­
mesi için savaşacaklordır. Bundan dolayı
bütün parti militanları için günün şiarı
şudur: Fabri kalara, işlet melere! Işçi sını­
fının bulunduğu her yere 1
Tür kiye Komünist Partisi, Anayurdun
ulusal çıkaılarını savunan, emperyalizme,
onunla işbirliği kuran te kellere karşı de­
mo krati k bir düzen, gerçe k bir hal k hükü­
meti için direnen ulusal burjuvazinin her
olumlu girişimini deste klemişti r. Anayuı­
dun, hal kımızın, proletaryanın menfaal­
leri bunu gere ktiriyN. TKP'nin Eyle m Pro­
gramında bu ilkeye açık seçı k yeı veri:
miştir.
Söz yok, ulusal burjuvazi de bir boy­
dan değildir. Tutarlısı, sallontt !ısı, ür keği,
kaypağı, daha atılı mlısı, emperyalizme,
gericiliğe karşı savaşı sürdürücüsü var­
dır. Bunu biz, CHP'de sola doğru açılan
yelpazede açıkça görebiliyoruz.
Seçimlerin üstünden üç ay geçti. Hü­
kü met kurula madı. Meclis ha var, ha �·ok
gibi bir şey. Bu durumu AP, DP, C GP,
M SP gibi işbirli kçi partiler yarattı. Bun­
lar, sı kıyönetimden kal ma TaiCı hüküme­
tinde ba kanlıkları paylaşıp oturdula r.
Böylesi bir hükümet işlerine yaradı. Böy­
lece işbirlikçi burjuvazi, yabancı tekeller,
geniş yığınları, orta katmanları, ulusal
burjuvazinin belli bir kesimini daha ko­
lay soyuyar, talan ediyordu.
Halk, bu duruma son veril mesi için di­
reniyor. Yeni seçimlere git me k kaçınıl­
mazdır. Talancılarııı hü kümeti, seçimler
sonucu düşmüştür. işbaşında kalması
suçtur, Anayasaya karşıdır. Seçimleri ya­
paca k hal ktan yana bir hci kümet kurul­
ma lıdır. CHP seçimlerde hal ktan deste k
gördü. O, bu desteğin gere ktirdiği so­
ru mluluğu da o muzlarına almıştır.
Halkın kurulmasını istediği hükü met,
ilk elde sı kıyöneti min getirdiği faşist bas­
kı, terör yasalarını, anti-demo krati k ya­
saları derhal kaldır malıdır. Politik suç­
ları da kapsıyan bir Genel Af Yasası çı­
karmalıdır. Ulusal artı k sistemine daya­
nacak, 18 yaşındaki gençlere oy ha k kı
tanıyacak, yurt dışındaki işçileriınize seç­
me ve seçilme ha k kını kullan ma olanağı
yarataca k bir Seçi m Kanunu hazırlo malı­
dır.
işbir likçi büyü k burjuvazi, gerici paıti­
ler halkın istediği böyle bir hükümelin
kurul masını engelleme yoluna gittiler.
Çankayada, partilerin kulislerinde pa­
zarlıklar oldu.
Ko münist Partisi, elindeki bütün ola­
naklar ve araçlarla bu durumu yığınlara
göstermeye, duyur maya, onları savaşlara
sürmeye, savaşı örgütlerneye çalışıyor.
Me mle kette kol gezen zorbalık lara karşı
ulusal bağımsızlı k ve demokratik bir dü­
zen için savaşta ulusal güçlerin o muzo­
muza vermeleri zorunluktur. TKP, ulusal
burjuvaziye karşı politikasını buna göre
ayarlıyor.

Fiyatı 25 Kr. ATILIMI OKU VE OKUT!