You are on page 1of 5

t oplumsol.

org
http://www.toplumsol.org/cinde-kamuoyunu-bicimlendirmeye-calisan-7-dusunce-akimi-i-cheng-enfu/

toplumsol
Çin’de Kamuoyunu Biçimlendirmeye Çalışan 7 Düşünce
Akımı – I Cheng Enfu
Bu röportaj Temmuz 2012 de Çin’de Guangming Daily adlı önde gelen bir günlük gazetede
yayınlanmıştır. Okuyucu şu soruyu sorabilir, peki Çin’in en etkili partisi olan ÇKP kamuoyunda
etkili olan bu eğilimler karşısında ne yapmaktadır? Bu karmaşık soruya kanımca şu yanıt
verilebilir: ÇKP bu düşüncelerin kendi izlediği politikaları engellememesi için dolaylı ve yumuşak
biçimlerde tartışmalara katılmakta belirli eğilimleri diğerlerine karşı desteklemekte, tartışmaların
çığırından çıkacağı bir biçim almasına karşı yumuşatıcı bir tutum almaktadır.

Cheng Enfu - toplumsol | Aralık 5, 2012

Çevirenin önsözü:

Bugünkü Çin’de her toplumda olduğu gibi


kamuoyunda, partiler içinde (ÇKP dahil) ve dışında
bireylerde çok çeşitli sol, sağ, orta (ara) toplumsal
düşünce eğilimlerinin bulunması söz konusudur.
Bunları akademik düşünce dünyasında veya
yayıncılık (kitap), dergiler, web dergileri bloglarda görebiliyoruz. Bu alanlar parti içi düşünce
hayatına göre, görece daha serbest alanları oluşturmaktadır. Bu alanlardaki düşünce yaşamını
kurallar, organ kararları vb. yöntemlerle denetlemeye, engellemeye çabalamak veya bastırmak
hem olanaksız hem de sakıncalı görülmektedir. Ayrıca bu alanlarda çeşitli gruplaşmalar ve çeşitli
eğilimlerin düşünsel dayanışma ve yetkilileri etkilemek için daha özgür bir biçimde hareket
edebilmesi mümkün olabilmektedir ve bu belirli ölçüde makul ve meşru kabul edilmektedir. Fakat
bu tür çabaların ve davranışların aynen parti dışındaki alanlarda yaşandığı gibi, parti içinde de
yaşanabileceğini düşünmek ve beklemek gerçekçi olmayacaktır, çünkü partiler amaçları ve
işlevleri gereği, düşünce ve davranış alanının çok daha disiplin içerdiği organlarla çalışan tipte
örgütlerdir. Partiler, sınıf mücadelesinin en yüksek en gelişkin ve karmaşık biçimini sürdüren
tipte uzmanlaşmış örgütlerdir. Bu anlamda kanımca aşağıdaki kişisel akademik tartışma amaçlı
yazı sadece kamuoyunda ve akademik vb. düşünce alanında var olan çeşitli ideolojileri
incelemekte “partideki politik kanatlar” ile ilgili bir değerlendirme getirmemektedir. Diğer deyişle
bu yazı kişisel akademik tartışma amaçlı bir yazıdır ve Cheng Enfu’nun kurumsal kimliği ile
kamuoyu ile paylaştığı bir açıklama değildir. Bu röportaj Temmuz 2012 de Çin’de Guangming
Daily adlı önde gelen bir günlük gazetede yayınlanmıştır. Okuyucu şu soruyu sorabilir, peki
Çin’in en etkili partisi olan ÇKP kamuoyunda etkili olan bu eğilimler karşısında ne yapmaktadır?
Bu karmaşık soruya kanımca şu yanıt verilebilir: ÇKP bu düşüncelerin kendi izlediği politikaları
engellememesi için dolaylı ve yumuşak biçimlerde tartışmalara katılmakta belirli eğilimleri
diğerlerine karşı desteklemekte, tartışmaların çığırından çıkacağı bir biçim almasına karşı
yumuşatıcı bir tutum almaktadır.

(Cem Kızılçeç)

Ülkedeki Yedi İdeolojik Eğilimi Doğru Ele Almak ve Sosyal Bilim Alanındaki
Araşt ırmalarımızda Bağımsız Bir Biçimde Yenilikler Yapmak Üzerine

Çin’deki Marksizm Akademisi Başkanı Profesör Cheng Enfu ile röportaj: Bilindiği gibi Marksizm
Akademisi 2005 yılından bu yana Çin Sosyal Bilimler Akademisi adlı hükümete think-tank hizmeti
sunan bir kurum bünyesinde faaliyet göstermektedir.

Cheng Enf u Kimdir? 1950, Şanghay doğumlu, doktora çalışmaları eğitmeni, Merkezi Halk
Kongresi milletvekili, Marksizm Akademisinin akademik başkanı (Ç.N: Çin’de bu
tür kurumlarda bir de politik sorumlu bulunmaktadır). Bu sorumlulara genellikle başkan
yardımcısı unvanı verilmektedir. Cheng Enfu partinin çeşitli konularda, özellikle ekonomik
sorunlarla ilgili olarak toplantılara davet ederek görüşlerini aldığı, davet edilerek görüşleri
alınan, Çin’de ve Japonya’daki çeşitli etkili gazetelerde Çin’in dördüncü nesil iktisatçıları
arasında önde gelen bir figür ve Çin’deki en yaratıcı iktisatçılarından biri olarak
değerlendirilmektedir. Cheng Enfu bu akademinin başkanı sıfatıyla çeşitli görevleri
yürütmektedir.

Soru: Sayın C. Enfu, sıkı bir politik inancın önkoşulunun ideolojik netlik olduğu açık. Sizce
bugün Çin’deki düşünce yaşamında hangi ideolojik eğilimler bulunmaktadır? Bunların
temel düşünceleri nelerdir? Sizce Çin sosyalizminin gerekleri çerçevesinde felsefi ve
sosyal bilimler alanındaki çalışmalar, hangi yolu ve tarzı izlemelidir?

C.E: Kanımca Çin’de gerçekte bugün yedi önemli ideolojik eğilim bulunmaktadır. Bunlar:
Neoliberalizm, Demokratik Sosyalizm, Yeni Sol, Eklektik Marksizm, Ortodoks Marksizm, Geçmişi
Canlandırmaya Dönük Eğilim ve Yenilikçi Marksizm. Burada toplumsal ideolojik eğilim terimini nötr
bir kavram olarak kullanıyorum, kanımca Marksizm üzerine çeşitli farklı yorumlar da ideolojik
eğilim olarak nitelenebilirler. Bunlar arasında Ortodoks Marksizm, Demokratik Sosyalizm,
Geçmişi Canlandırmaya Dönük Eğilim eskiden beri Çin’de varolan düşünceler iken Neoliberalizm,
Yeni Sol ve Eklektik Marksizm son dönemde yeni doğmuş olan düşüncelerdir. Bunlardan
Neoliberalizm, Eklektik Marksizm ve Demokratik Sosyalizm sağ kanatta görülebilir.

Soru: Britanya’da 1870’lerde ciddi bir ekonomik kriz yaşanmıştı. Bu günlerde T.H. Green,
ilk kez bir yandan Britanya’daki Liberal geleneği muhafaza eden, öte yandan da devletin
ekonomik yaşamda etkin bir rol oynamasını mümkün kılacak ekonomiye devlet
müdahalesini öngören teoriyi ortaya atmıştı. 1890 yıllarından itibaren Liberal parti içinde ve
dışında kendilerini “kolektivistler” olarak adlandıran çok sayıda radikal aydın, eşitlikçi ve
dayanışmacı yeni bir toplum kurma düşüncesini savunmuşlardı. O günlerde bunların
savunduğu teorinin halk içinde yaygın kullanılan adlandırılması neoliberalizm olmuştu.
Sizin “neoliberalizm” kavramınız neleri içermektedir?

BİRİNCİ AKIM: Neoliberalizm


C.E: Neoliberalizm tekelci kapitalist sınıfın ideolojisini, ekonomik teorisini ve politik önerilerini
temsil etmektedir. Neoliberalizmin dört teori ve politikası vardır.

Birincisi, neoliberalizm ekonomik yaşamı kuralsızlaştırmadır (de-regulation). Neoliberalizm,


ekonomik hayatın ve bölüşüm ilişkilerinin devlet tarafından planlanmasının ekonomik özgürlüğü
tahrip edeceğini ve “ekonomik insanın” iştiyakını öldüreceğini savunmaktadır. En iyi sonucun
alınabilmesi için piyasanın özgürce faaliyet göstermesi gerekmektedir.

İkincisi, neoliberalizm, ekonominin özelleştirilmesini savunmaktadır. Ancak özelleştirme


koşullarında serbest pazarın işlevleri en iyi bir biçimde ortaya çıkabilir. En etkin işletme tipi özel
mülkiyet altındaki işletme tipidir, kamusal kaynaklar özelleştirilmelidir. Neoliberalizm kamusal
kaynakları, devlet mülkiyeti altındaki sektörü ve devlet kurumlarını en aza doğru azaltma veya
sıfırlama çabası içindedir. Çin‘de de bunlar toprakların, işletmelerin, okulların, posta
hizmetlerinin, madenlerin, kamu tesislerinin ve ulaşımın tümünün özelleştirilmesi gerektiğini
savunuyorlar.

Üçüncüsü, neoliberalizm, ekonomik yaşamı liberalleştirmeyi savunmaktadır. Ekonomik ve politik


alandaki faaliyetlerde en temel ilke, özgür tercihe saygı olmalıdır. Şahsi mülkiyet edinmede,
ticaret yapmada, tüketimde ve istihdamda (çalışma yaşamında) sınırsız özgür haklara sahip
olmak gerekmektedir. Fakat neoliberalizm emeğin özgür dolaşımına karşı çıkmaktadır. Onun
ekonomik yaşamın liberalleştirilmesi teorisinin ardındaki gerçek ABD‘ nin hâkimiyetinde yürüyen
bugünkü adaletsiz ekonomik küreselleşmeyi ve dünyadaki adaletsiz eski ekonomik düzeni
korumaktır.

Dördüncüsü, Neoliberalizm servetlerin kişiselleşmesini savunmaktadır. Refah devletine ve


işçilerin ve diğer emekçi kitlelerin yaşam koşullarının iyileştirilmesine karşı çıkmaktadır. Ve bu
yaklaşımı, onun en tipik özelliğidir. Bütün bunlara karşın kanımca neoliberalizmin bu nitelikleri Çin
içindeki ve dışındaki akademik çevrelerde yeterince net bir biçimde ortaya koyulmamaktadır.
Çin’de, neoliberalizm, asgari ücret ve işçiler ile işveren arasındaki iş sözleşmeleri gibi yasalara da
karşıdır. Neoliberalizme ve 1990’lardaki Washington ekonomik doktrinine (Washington
Consensus) angaje olduğunu söyleyeceğimiz bu akıma bağlı olanlar sayıca azdır fakat giderek
daha fazla etkilerini arttırmaktadırlar.

Bana göre, Pekin Üniversitesi profesörleri Zhang Weiying ve Yao Yang Çin’de neoliberalizmin en
önde gelen temsilcileridir.

İKİNCİ AKIM: Demokrat ik Sosyalizm

Soru: Demokratik Sosyalizmin dünyada genel olarak yönlendirici ideolojide çoğulculuğu


savunduğunu biliyoruz. Demokratik Sosyalizm ilk kez Eduard Bernstein tarafından 1899
yılında “Sosyalizmin Önkoşulları” kitabında ortaya atılmıştı. Haziran 1951’de de Sosyalist
Enternasyonal yaptığı kuruluş konferansında kuruluş ilkeleri olarak “Demokratik
Sosyalizmin Amaçları ve Görevleri” başlıklı bir açıklamayı karar altına almıştı. Bu toplantıda
Demokratik Sosyalizm net bir biçimde ideolojik-politik programatik bir başlık haline
getirilmiş ve açıkça Bilimsel Sosyalizme karşı konumlandığını ortaya koymuştu. Sizce
Demokratik Sosyalizmi nasıl ele almalıyız?

Demokratik Sosyalizm, sosyal demokrat, sosyalist ve işçi partilerinin uluslararası alanda


Sosyalist Enternasyonalin ideolojik sistemlerini tanımlayan bir kavramdır. 20. yüzyılın başlarında
Batılı toplumlarda kapitalist reformist bir ideoloji yaygın hale gelmiş ve oradan dünyadaki çeşitli
ülkelere de yayılmaya başlamıştır. Bu akımın kaynağı Birinci Sosyalist Enternasyonalin sağ
kanadıdır ve kurucu babası ve “Demokratik Sosyalizmin” temel düşüncelerini oluşturan Eduard
Bernstein’dır. Bu akım Bernstein revizyonizmini ve Keynes’in iktisadi teorilerini kendi kök
kaynakları ve bileşenleri olarak görmektedir. Günümüzde Demokratik Sosyalizm yalnız bir teori
olarak değil, aynı zamanda bir pratik türü olarak değerlendirilebilir. Demokratik Sosyalizmi
benimseyen partiler 1920’lerden itibaren iktidar partileri haline gelmişler veya diğer partilerle sıra
içinde, kimi zaman o kimi zaman diğerleri, kapitalist ülkelerde/uluslarda iktidarı
yönlendirmektedirler. Böylece dünyadaki değişimlere büyük etkilerde bulunmaktadırlar.

Birincisi, Demokratik Sosyalizm, Marksizmin yönlendirici ideoloji olarak alınmasına karşı


çıkmaktadır. Demokratik Sosyalizm dünya görüşleri alanında ve yönlendirici ideoloji alanında
çoğulculuğu, çeşitli farklı köklerden çıkmış ve ilerlemiş olan sosyalist düşüncelerin çoğulculuğunu
savunmaktadır.

İkincisi, Demokratik Sosyalizm, burjuva sınıfına özgü olan çok partili politik sistemi ve partilerin
dönüşümlü bir biçimde ülkeyi yönetmesini savunmaktadır. Bu inancı benimseyen çeşitli adlarla
faaliyet gösteren partiler, içlerinde var olmuş olan işçi sınıfına özgü nitelikleri tasfiye etmişler,
etmektedirler ve Marksizmin örgütsel ilkesi olan demokratik-merkeziyetçilik ilkesine karşı
çıkmaktadırlar. Çin’deki Demokratik Sosyalist akım, Çin Komünist Partisi‘nin bir çıkar grubu
olarak kendine özgü özel çıkarları bulunduğunu ve iktidardaki tek güçlü parti olması nedeniyle
yolsuzlukları önlemesinin mümkün olmadığını iddia etmektedirler.Çindeki demokratik sosyalizm
ÇKP’nin işçi sınıfının öncü partisi nitaliğini aşındırmaya çabalamakatadır, aynı zamanda parti
üyelerinin dini inançları benimseme özgürlüğüne sahip olmasını savunmaktadır.

Üçüncüsü, Demokratik Sosyalizm, sosyalizmin, üretim araçlarında kapitalist özel mülkiyet


kaldırılmaksızın gerçekleştirilebileceğini savunmakta ve sosyalist toplumun sosyalist doğasını
belirleyen şeyin üretim araçlarının mülkiyet yapısının asli nitelikleri olduğu görüşüne karşı
çıkmaktadır.

Toplumsal mülkiyet ile özel mülkiyet arasında ayrım yapılmamasını ve “karma ekonomi”
sistemini savunmaktadır. Buna göre karma ekonomi tüm kamu ve kamu dışı işletmeleri
kapsamalıdır. Bölüşümde emek katkısına göre bölüşüm yerine üretim araçlarının özel mülkiyeti
temelinde sermayenin katkısına göre bölüşümü savunmaktadır. Bu akım Deng Xiaoping’in
üretim araçlarında kamu mülkiyetinin hakim olduğu bir yapı içinde halkın ortaklaşa refah
ulaşması üzerine görüşlerini tek yanlı alarak kendi görüşlerine dayanak yapmaya çalışmaktadır.
Bu akım özel mülkiyet ve sınıf bölünmelerini ortadan kaldırmayı öneren komünizmi ütopik bir
hayal olarak görmektedir.
Dördüncüsü, Demokratik Sosyalizm, toplumsal gelişmede komünizm hedefinden vazgeçmiştir;
bu akıma göre komünizm nihai bir hedef olarak sadece ütopik bir idealdir ve bunun yerine sosyal
adalet, özgürlük, demokrasi ve dünya barışını içeren bir toplumsal sistem hedefi için mücadeleyi
önermektedir. Bu sistem, özgürlük, eşitlik ve adalet gibi burjuva akılcılığının ve burjuvanın etik
ilkelerine dayalı olacaktır.

Pekin Renmin Üniversitesi profesörü Xie Tao ve Ulusal Savunma Üniversitesi profesörü Xin
Ziling Çin’de bu eğilimin önde gelen temsilcileridir, bunların yayınları (Tarihsel Araştırmalar)
Yanhuangchunqiu dergisi ve Çin’in Demokratik Sosyalizmi siteleridir. Bu ikincisinde söz konusu
sitenin Çin Burjuvazisini savunduğu yazılıdır.

Çeviren: Cem Kızılçeç

Devamı için:

http://www.toplumsol.org/cinde-kamuoyunu-bicimlendirmeye-calisan-7-dusunce-akimi-ii-cheng-
enfu/

(toplumsol.org)

Benzer Yazılar:

1. Rosa Luxemburg ve Otonom Sosyalizmin Mirası Üzerine Düşünmek – Jianhua Lin


2. Stalin Modeli Üzerine Tarihsel ve Gerçekçi Bir Perspektiften Düşünmek-II Prof Zheng
Zhisheng

3. Devrimci Bir Yenilenmeye İhtiyaç Var! – Akif Kara


4. ‘Dünyada Siyasi İklim Değişiyor, AKP de Nasibini Alacak’ Alper Taş – II
5. Darbeden Bugüne Türkiye Ekonomisinin Dönüşümü -Mustafa Durmuş

6. Daha Fazla Özelleştirme Dolandırıcılığına Hayır – Boris Kagarlitski


7. Stalin Modeli Üzerine Tarihsel ve Gerçekçi bir Perspektiften Düşünmek-I Prof Zheng
Zhisheng

8. AKP’nin 10.Yılında Bay Metiner’e Sorular – Akif Kara


9. Big Brother ve Onların Çocukları İş Başında! – Akif Kara
10. Geçmişin İzinde ‘Yeni’nin Arayışı – Akif Kara

Kategoriler:

You might also like