Professional Documents
Culture Documents
Joseph Campbell - Kahramanın Sonsuz Yolculuğu
Joseph Campbell - Kahramanın Sonsuz Yolculuğu
KABALCI YAYINEVİ
Ankara Cad. No: 47 Cağaloğlu 34112 İSTANBUL
Tel: (0212) 526 85 86 Faks: (0212) 513 63 05
yayinevi@kabalci.com.tr www.kabalciyayinevi.com
internetten satış: www.kabalci.com.tr
ISBN 975-8240-04-8
Baskı: Yaylacık Matbaacılık San. Tie. Ltd. $t.i. (0212 567-8003)
Litros Yolu Fatih San. Sitesi No: 12/197-203 Topkapı-IST.
JOSEPH CAMPBELL
KAHRAMANIN
SONSUZ
YOLCULUĞU
Çeviren:
Sabri Gürses
Anne ve Babama
ÖNSÖZ
1 Sigmund Freud, The Future of an Illusion, çev. James Strachey vd, Standard
Edition, XXI; Londra: The Hogarth Press, 1961 (ash 1927), s. 44-45.
9
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
10
PROLOG
MONOMİT
1. Mit ve Düş
13
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
14
MONOMİT
15
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
3 Geza Röheim, The Origin and Function of Culture (Nervous and Mental Di
sease Monographs, No. 69, New York, 1943), s. 17-25.
4 D. T. Burlingham, “Die Einfühlung des Kleinkindes in die Mutter," Imago,
XXI, s. 429; alıntılayan Geza Röheim, War, Crime and the Covenant (Journal
of Clinical Psychopathology, Monograph Series, No. 1, Monticello, N. Y.,
1945), s. 1.
5 Röheim, War, Crime and the Covenant, s. 3.
16
MONOMİT
17
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
18
MONOMİT
19
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
20
MONOMİT
21
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
Wien, 1925), s. 355: Ing. çev. Beatrice M. Hinkle, Psychology of the Unconsci
ous, A Study of the Transformations and Symbolism of the Libido (New York:
Dodd, Mead and Company, 1937), s. 413.
22
MONOMİT
23
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
14 Harold Peake ve Herbert John Fleure, The Way of the Sea ve Merchant Ven
tures in Bronze (Yale University Press, 1929 ve 1931).
15 Leo Frobenius, Das unbekannte Afrika (Münih: Oskar Beck, 1923), s. 10-13.
24
MONOMİT
25
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
17 T. S. Eliot, The Waste Land (New York: Harcourt, Brace and Company,
London: Faber and Faber, 1922), 340-345. [Çorak Ülke, çev. Suphi Ayti-
mur, Adam Yayınları, 1990, s. 55, d. 340-345.]
26
MONOMİT
27
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
19 “Kolektif bir doğanın, dünyanın her yerinde mitlerin parçalan ve aynı za
manda bilinçdışı kökenin yerel ve tikel ürünleri olarak beliren biçim ya da
imgeleri” (C. G. Jung, Psychology and Religion, [Collected Works, Cilt 11;
New York ve Londra, 1958], par. 88. Aslı 1937’de İngilizce yazılmıştır. Ay
rıca bkz. aynı yazar, Psychological Types, dizin ).
Dr. Jung’un belirttiği gibi (Psychology and Religion, par. 89), arketipler ku
ramı kesinlikle onun yaratımı değildir. Nietzsche ile karşılaştırın:
“Uykumuzda ve düşlerimizde insanlığın bütün düşüncelerinden geçeriz.
28
MONOMİT
Yani, insan düşlerinde akıl yürüttüğü gibi akıl yürüttü uyanık olduğu bin
lerce yıl boyunca. ... Düş bizi insan kültürünün erken devrelerine geri gö
türür ve onu daha iyi anlamamıza yardımcı olur” (Friedrich Nietzsche, Hu
man all too Human, Cilt I, 13; alıntılayan Jung, Psychology and Religion, par.
89, n. 17).
Adolf Bastian'ın, ilkel ruhsal karakterinde (Stoik Logoi spermatikoi ile bağ
lantılı olarak), “bütün sosyal yapının içinden organik biçimde geliştiği ma
nevi (ya da ruhsal) başlangıç eğilimleri” olarak görülmesi gereken ve bu şe
kilde tümevarımsal araştırmanın temelleri olacak olan etnik “Temel Fikir
ler” kuramı ile karşılaştırın (Etnische Elementargedanken in der Lehre vom
Menchen, Berlin, 1895, Cilt I, s. ix).
Franz Boas ile karşılaştırın: “Waitz’in insan türlerinin birliği sorununu
ayrıntılı tartışmasından bu yana, insanın zihinsel özelliklerinin dünya üze
rinde temelde hep aynı olduğuna dair hiçbir şüphe olamaz” (The Mind of
Primitive Man, s. 104. Yayım hakkı, 1911, The Macmillan Company, izin
alınarak kullanılmıştır). “Bastian kürenin her yerinde insanlığın temel fi
kirlerinin ürkütücü monotonluğundan bahsediyordu” (a.g.e., s. 155). “Bir
birine bağlı fikirlerin belirli düzenleri bütün kültür tiplerinde tanınabilir"
(a.g.e., s. 228).
Sir James G. Frazer’la karşılaştırın: “Eski ve modern zamanlardaki bazı
araştırmacılara uyarak, Batılı halkların, Doğunun daha eski uygarlığından
Ölen ve Yeniden Doğan Tanrı inancını, bu inancın tapınanların gözleri
önünde gerçekleştiği kutsal törenle birlikte ödünç aldığını varsaymamız
gerekmez. Doğunun ve Batının dinleri arasında bu yönden izlenebilecek
benzerlikler büyük bir olasılıkla, çoğuna göre, yanlış biçimde de olsa,
farklı ülkelerde ve farklı gökler altında insan aklının benzer yapıları üze
rinde işleyen benzer nedenlerin etkisi olan, kaza eseri olan rastlantılar de
diğimiz şeylerdir” (Altın Dal, tek ciltlik basım, s. 386. Yayım hakkı, 1892,
The Macmillan Company’ye aittir ve izin alınarak kullanılmıştır).
Sigmund Freud ile karşılaştırın: “Daha en başından düşlerdeki simgeciliği
farketmiştim. Fakat ancak adım adım artan deneyimin sonucu olarak ve
Wilhelm Stekel’in çalışmalarının etkisi altında, sınırlarının ve öneminin
tam bir değerlendirmesini yapabildim. ... Stekel kendi simgeler yorumunu
sezgi yoluyla, simgeleri hemen anlamadaki kişisel becerisinin yardımıyla
29
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
30
MONOMİT
31
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
adam bana karşıya geçmem için gayet tabii yardım edeğini söyledi.
Küçük tahta bir kutu çıkarıp nehrin kıyısına yerleştirdi, hemen bu
kutuya basıp kolayca karşıya atlayabileceğimi gördüm. Tehlikenin
geçtiğini biliyordum ve adamı ödüllendirmek istedim.
Bu düşü düşünürken gittiğim yere gitmem gerekmediği, asfalt
kaplı sokaklar boyunca daha rahat bir yürüyüşü seçebileceğime dair
bir hisse kapılıyorum. Kirli ve çamurlu bölgeye gitmiştim, çünkü ma
cerayı yeğliyordum ve başlamışken devam etmeliydim. ...Düşte nasıl
ısrarla dosdoğru gittiğimi düşündüğüm zaman, ileride şu sevimli, çi
menli nehir ve ötedeki güvenli, yüksek, taş döşeli yol gibi iyi bir şey
ler olduğunu biliyor olmalıymışım gibi görünüyor. Böyle düşündü
ğümde, ruhsal anlamda doğmak -ya da daha doğrusu yeniden doğ
m ak - kaçınılmaz bir şeymiş gibi geliyor. Belki de bazımız barış nehri
ni ve ruhun hedefine giden yolu bulmadan önce karanlık ve dolam
baçlı yollardan gitmek zorundadır.”22
Düş gören kişi önemli bir opera sanatçısıdır ve gündüzün güvenle
işaretlenmiş sıradan yollarını değil de, kulakları dışa olduğu kadar içe
de açık olanlara gelen o özel, zar zor duyulur çağrının macerasını izle
meyi seçen herkes gibi onun da, genelde karşılaşılmayan güçlüklerin
arasında, “sağlıksız, çamurlu sokaklar arasında” yolunu tek başına
bulmalıdır; ruhun karanlık gecesini, Dante’nin “yaşam yolculuğumu
zun orta yeri, karanlık ormanı“ dediği yeri ve cehennem çukurlarının
acılarını tanımıştır:
32
MONOMİT
33
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
öğrenmiştir:
34
MONOMİT
Çizim 2. Minotauromakhia.
35
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
2 . Tragedya ve Komedya
36
MONOMİT
29 James Joyce, A Portrait of the Artist as a Young Man (The Modem Library:
Random House, Inc.), s. 239. [Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi,
çev. Murat Belge]
30 Aristoteles, On the Art of Poetry (çev. Ingram Bywater, Gilbert Murray’in
önsözüyle, Oxford University Press, 1920), s. 14-16. [Poietika, çev. Nazile
Kalaycı]
37
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
31 Robinson Jeffers, Roaıı Stallion (New York: Horace Liveright, 1925), s. 20.
32 Euripides, Bacchae, 1017 (çev. Gilbert Murray).
38
MONOMİT
33
Euripides, The Cretans, frg. 475, akt. Porphyrius, De abstiııentia, IV, 19, çev.
Gilbert Murray. Bu şiirin tartışması için bkz. Jane Harrison, Prolegomeııa to
a Study of Greek Religion (3. baskı, Cambridge University Press, 1922), s.
478-500.
39
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
40
MONOMİT
41
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
3 . Kahram an ve Tanrı
42
MONOMİT
43
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
kırmaya çalışır.
Düşman hortumlar, kayalar, şimşek ve alev, keskin köşeli duman
silahları, yanan kömürler, sıcak küller, kaynar çamurlar, fokurdayan
kumlar ve dört kat karanlıkla, Kurtarıcı’ya saldırdı, fakat bütün silah
lar, Gautama’nın on kusursuzluğunun gücüyle göksel çiçeklere ve
merhemlere dönüştü. O zaman Mara çekici hizmetçilerle birlikte kız
ları Arzu, Özlem ve Şehvet’i çağırdı, fakat Yüce Varlık’ın zihni bulan
madı. Tanrı, sonunda Kıpırtısız Noktada kendisinin oturması gerekti
ğini söyledi, ustura kadar keskin diskini öfkeyle fırlattı ve ordusuna
dağların sarp kayalarıyla saldırmalarını emretti. Fakat Geleceğin
Buddhası yalnızca elini parmak uçlarıyla yere dokunmak için kı
pırdattı ve böylece Toprak tanrıçasından orada oturmanın onun hakki
olduğuna tanıklık etmesini diledi. Tanrıça yüz, bin, yüz bin kükreyiş
le tanıklık etti, böylece Düşman’m fili Geleceğin Buddhası’na boyun
eğerek yere çöktü. Ordu bir anda dağıldı ve bütün dünyaların tanrı
ları çiçek taçları dağıttı.
Gün batmadan ilk zaferini kazanmış olan fatih, gecenin ilk nöbe
tinde daha önceki varoluşlarının bilgisini edindi, ikinci nöbetinde her
şeyi bilen tasavvurun tanrısal gözünü ve son nöbetinde nedenler zin
cirinin kavrayışını. Gün ağarırken mükemmel aydınlanmayı yaşamış-
44
MONOMİT
45
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
40 Büyük ölçüde Jataka, Giriş, I, 58-75 (çev. Henry Clarke Warren, Buddhism
in Translations (Harvard Oriental Series, 3) Cambridge, Mass.: Harvard
University Press, 1896, s. 56-87) ve Ananda K. Coomaraswamy tarafından
Buddha and the Gospel of Buddhism (New York: G. P. Putnam’s Sons, 1916, s.
24-38) olarak derlenen Lalitavistara'dm kısaltılmıştır.
41 Çıkış, 19:3-5.
46
MONOMİT
rin her biri için ateşten birer taç taşıyan altı yüz bin, üç bin beş yüz ve
elli melek vardı. Üçüncü yanda bu meleklerin iki katı vardı; dördüncü
yanda ise sayılamayacak kadar çoktular. Çünkü Tanrı tek bir yönden
değil, her yönden aynı anda belirdi, ama bu Onun görkeminin dün
yayı olduğu kadar gökleri de doldurmasını engellemedi. Sayılamaya
cak kadar çok olmalarına rağmen Sina Dağı’nda bir kalabalık yoktu,
kargaşa yoktu, herkese yer vardı.”42
Yakında göreceğimiz gibi, ister Doğu’nun engin, neredeyse okya
nus büyüklüğündeki imgelerinde, ister eski Yunanların güçlü anlatı
larında ya da ister Incil’in muhteşem efsanelerinde olsun, kahramanın
macerası normal olarak yukarıda anlatılan çekirdek birimin kalıbını
izlemektedir: dünyadan ayrılma, birtakım güç kaynaklarına dalma ve
yaşam yenileyen bir dönüş. Batı’nın Musa’nın On Emir’iyle kutsanma
sı gibi, Bütün Doğu da Gautama Buddha’mn getirdiği lütufla -onun o
enfes iyi Yasa öğretisiyle- kutsanmıştır. Eski Yunanlar ateşi, bütün in
san kültürünün ilk desteğini, Prometheus’larmın dünyayı aşan kahra
manlığına ve Romalılarda, dünyalarını destekleyen şehirlerinin kuru
luşunu, fethedilen Troia’dan ayrılıp ölülerin o tekinsiz yeraltı dünyası
nı ziyaretinin ardından Aineias’a bağladılar. Her yerde, hangi alanda
olursa olsun (dinsel, politik ya da kişisel), gerçekten yaratıcı olan ey
lemler dünyadaki bir ölümün sonucu olarak sunulmuştur; ve kahra
manın var olmadığı, yeniden doğmuş, yüceltilmiş ve yaratıcı güçle do
natılmış biri olarak geri gelmesini sağlayan dönem konusunda da in
sanlık hemfikirdir. Bu yüzden, hep sergilenmiş olanı yeniden görmek
için, bir dizi kahraman figürünü evrensel maceranın klasik aşamala
rından geçerken izlemek yeterli olur. Bu yalnızca bizim bu imgelerin
42 Louis Ginzberg, The Legend of the Jews (Philadelphia: The Jewish Publicati
on Society of America, 1911), Cilt III, s. 90-94.
47
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
48
MONOMİT
bozduğu güçler onu içten ve dıştan parçalayacak kadar sertçe geri te
pebilir - Prometheus gibi kendi zarar görmüş bilinçdışmın kayasına
zincirlenebilir. Ya da, üçüncü bir biçimde, eğer kahraman güvenli ve
istekli dönüşünü yaparsa, yardıma geldikleri tarafından öylesine boş
bir yanlış anlaşılmayla ve ilgisizlikle karşılanabilir ki, yaptıkları hiçbir
anlam taşımayabilir. İlerideki bölümlerin üçüncüsü bu olasılıkların
tartışmasını altı altbaşlık altında sonuçlandıracaktır: (1) “Dönüşün
Reddedilişi,” ya da inkar edilen dünya; (2) “Büyülü Kaçış,” ya da Pro-
metheus’un kaçışı; (3) “Dışarıdan Gelen Kurtuluş”; (4) “Dönüş Eşiği
nin Aşılması,” ya da sıradan dünyaya dönüş; (5) “İki Dünyanın Us
tası”; (6) “Yaşama Özgürlüğü,” nihai ödülün doğası ve işlevi.43
Monomitin karmaşık kahramanı sıradışı yetenekleri olan bir kişi
dir. Sıkça toplumu tarafından ödüllendirilir, sık sık tanınmaz ya da
reddedilir. O ve/veya kendini içinde bulduğu dünya simgesel bir ek
siklik duymaktadır. Peri masallarında bu belli bir altın yüzüğün yok
luğu kadar hafif olabilirken, kıyamet tasavvurunda bütün dünya fizik
sel ve ruhsal yaşamı yıkıma uğramış ya da uğrama noktasına gelmiş
olarak gösterilebilir.
Tipik olarak peri masalının kahram anı kendi bölgesine ait, m ikro-
kozm ik, m itin kahram anı ise dünya tarihine ait, m akrokozm ik bir za
fer elde eder, ilki -sırad ışı güçlerin ustası haline gelen en genç ya da
küçüm senm iş ç o c u k - kişisel zorbalarına karşı üstünlük elde ederken,
50
MONOMİT
51
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
52
MONOMfr
nın, kozmik yılanın dünyaya destek olan başı vardır.48 Yaşam ağacı,
yani evrenin kendisi bu noktadan büyür. Kökleri ağırlığını taşıyan ka
ranlıktadır; zirvesinde altın güneş kuşu tünemiştir; dibinde bir pınar,
bitmez tükenmez bir kuyu fışkırır. Ya da figür, tepesinde bir ışık lotu
su gibi bir tanrılar şehri ve içinde değerli taşlarla aydınlanan demonlar
şehri olan kozmik bir dağ olabilir. Yine, figür, bu noktada oturmuş ya
da durmakta olan (söz gelimi Buddha’mn kendisi ya da dans eden
Hindu tanrıçası Kali) ya da ağaca bağlanmış (Attis, Isa, Wotan) koz
mik bir kadın ya da erkek olabilir; çünkü Tannnın yeniden doğumu
olarak kahramanın kendisi, dünyanın göbeği, sonsuzluğun enerjileri
nin zamana karıştığı doğum noktasıdır. Bu yüzden Dünya Göbeği sü
rekli yaratımın bir simgesidir: bütün her şeyin içinde barınan şu sü
rekli canlanma mucizesi sayesinde dünyanın süregitmesinin dayanık
lılığının sırrı.
Kuzey Kansas ve güney Nebraska Pawneeleri arasında, Hako ayini
sırasında şaman ayağıyla bir daire çizer. “Daire bir yuvayı temsil eder,”
dediği söylenir şamanın, “ve ayakla çizilir, çünkü şahin yuvasını pen
çeleriyle yapar. Yuvasını yapan kuşu taklit ediyorsak da, eylemin bir
başka anlamı daha vardır; insanlar içinde yaşasın diye dünyayı yapan
Tirawa’yi düşünüyoruz. Eğer yüksek bir tepeye çıkar ve çevreye bakı
nırsanız, göğün her yönden yere değdiğini göreceksiniz ve bu dairesel
alanda insanlar yaşar. Bu yüzden yaptığımız daireler yalnızca yuvalar
değildir, ayrıca Tirawa-atius’un bütün insanların yaşama yeri için
yaptığı daireyi de temsil eder. Daireler akraba grupları, klan ve kabile
yi de karşılar.”49
48
Bu, aydmlanışımn beşinci haftasında Buddha’yı koruyan yılandır. Bkz. ge
ride, s. 44.
Alice C. Fletcher, The Hako: A Pawnee Ceremony (Yirmiikinci Yıllık Rapor,
53
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
54
MONOMİT
55
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
56
MONOMİT
54 Kuran, 5:108.
55 Lat. En mukaddes yer -yn.
57
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
58
MONOMİT
59
BÖLÜM 1
YOLA ÇIKIŞ
1. M aceraya Çağrı
“Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde,
insanların ah şöyle olsa, ah böyle olsa diye bir dilek dileyip de dilekle
rinin hemen yerine geldiği eski zamanların birinde bir kral yaşarmış.
Kaç kızı varsa, hepsi de pek güzelmiş bu kralın. Ama ille de en küçük
leri yok mu, bir güzel, bir güzelmiş ki, güneşe sen doğma ben do
ğayım diyormuş. Kralın sarayının bitişiğinde kocaman ve karanlık bir
orman, bu ormandaki yaşlı bir ıhlamur ağacının altında da bir kuyu
bulunuyormuş. Havalar çok sıcak olduğunda, küçük prenses saray
dan çıkıp ormana gider, serin kuyunun başında oturup dinlenirmiş.
Altın bir topu varmış, canı sıkıldıkça havaya atıp atıp tutarmış; en çok
sevdiği oyunmuş bu.
“Bir defasında, aksilik bu ya, küçük prensesin havaya attığı top ge
ri dönüp elceğizine gelmemiş de yere düşmüş, kuyuya doğru yuvar
lanmaya başlamış. Prenses gözleriyle topu izlemiş; top da gide gide
cump diye kuyuya düşmesin mi! Bir anda kuyunun sularına gömülüp
kaybolmuş. Bunun üzerine prenses ağlamaya başlamış; ağladıkça ağ
lamış, ağladıkça ağlamış, bir türlü yaş dinmemiş gözünde. O böyle acı
acı sızlanıp dururken, ansızın bir ses gelmiş kulağına. ‘Derdin ne gü
zel prensesim?’ demiş ses. ‘Öyle acı acı feryat ediyorsun ki, taş olsa da
yanmaz, erir yüreği insanın.’ Prenses, bu ses nereden geldi deyip bir
sağına bakmış, bir soluna bakmış, ne görse beğenirsiniz? Kocaman ka
fasını sudan çıkarmış suratsız bir kurbağa. ‘Demek konuşan şendin?’
63
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
demiş prenses. ‘Ah, Ah! Ben ağlamayayım da kimler ağlasın! Bir altın
topum vardı, kuyuya düşüp kayboldu.’ Kurbağa: ‘Sen ağlama, prense
sim! Ben bir çaresine bakarım,’ diye cevap vermiş. ‘Altın topunu ku
yudan çıkarırsam, bana ne verirsin peki?’ diye sormuş ardından.
Prenses de: ‘Sen ne isterse, canım kurbağacığım,’ demiş. ‘Giysilerimi
mi istersin, incilerimi mi, mücevherlerimi mi, yoksa başımdaki şu al
tın tacı mı? Hepsi sana feda olsun!’ Ama kurbağa şöyle karşılık vermiş:
‘Giysilerin de senin olsun, inci ve mücevherlerin de, altın tacın da!
Sen yeter ki beni sev, beni arkadaş edin kendine, yanından ayırma!
Yemek yiyeceğin zaman beni kaldır, yanına oturt, senin altın tabağın
dan yemek yememe, senin bardağından su içmeme, senin yatağında
uyumama izin ver, başka şey istemem. Bunları yapacağını söyle, ben
de kuyuya dalayım, altın topunu çıkarıp getireyim sana.’ Bu sözleri
işiten prenses: ‘Peki, istediklerinin hepsini yapacağım, yeter ki sen al
tın topumu bul getir bana!’ demiş. O böyle demiş ama, içinden de
şöyle geçirmiş: ‘Şu sersem kurbağanın söylediklerine de bak! Kendi
gibi kurbağaların yanında suyun içinde yaşar o, hiç insanla arkadaşlık
edebilir mi?’
“Prenses böyle düşünedursun, kurbağa ondan söz aldı ya, kafasını
suya daldırdığı gibi kuyunun dibine yollanmış, çok geçmeden kolları
nı ve bacaklarını kürek gibi kullanarak yine çıkıp gelmiş suyun yüzü
ne, ağzında tuttuğu altın topu fırlatıp çimenlerin üzerine atmış. O gü
zelim oyuncağını görünce sevincinden deliye dönmüş prenses, eğilip
altm topu yerden almış. Artık durur mu! Elinde topla hoplaya zıplaya
uzaklaşmış oradan. Kurbağa arkasından seslenmiş: ‘Beni bırakıp nere
ye gidiyorsun? Beni bırakıp nereye gidiyorsun? Ben senin gibi hızlı
koşamam!’ Ama ne çare! Avazı çıktığı kadar vıraklaması bir işe yara
mamış. Hiç oralı olmamış prenses, koşup doğru saraya gelmiş, zavallı
64
KAHRAMANIN MACERASI
1 Grimm’s Fairy Tales, No. 1, “The Frog King.” [Türkçesi: Griırtm Masalları, 2
cilt, çev. Kamuran Şipal, Istanbul: Afa Yayınlan, 1989, Cilt I, s. 7-8.]
2 The Psychopatology of Everyday Life (Standart Baskı, VI; orjinali 1901.)
3 Evelyn Underhill, Mysticism, A Study o f the Nature and Development of Man’s
Spiritual Consciousness (New York: E. P. Dutton and Co., 1911), Kısım 11,
“The Mystic Way,” Bölüm II, “The Awakening of the Self.”
65
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
landığmda bir ölüme ve bir doğuma eşitlenen bir ruhsal geçiş anı ya
da ayininin- gizemiyle perdeyi kaldırır. Alışılmış yaşam ufku genişle
miştir; eski kavramlar, idealler ve duygusal kalıplar artık yetmez; bir
eşiği aşma zamanı gelmiştir.
Çağrının tipik ortamı karanlık orman, büyük ağaç, çağıldayan
kaynak ve kaderin gücünün taşıyıcısının beklenmedik, tasarlanmamış
ortaya çıkışıdır. Sahnede Dünya Göbeği’nin simgelerini görürüz. Kur
bağa, küçük ejder, başı dünyayı destekleyen ve hiçliğin yarı tanrısal,
yaşam sağlayan güçlerini temsil eden yeraltı dünyası yılanının daha
gelişmiş eşdeğerleridir. Derin karanlık suların az önce dibe çekmiş ol
duğu altın güneş topla birlikte yukarı çıkar: O anda, pençelerinde do
ğan güneşi taşıyan Doğu’nun büyük Çin Ejderhası’na ya da bir sepet
içinde ölümsüzlük meyvelerini taşıyan yakışıklı genç ölümsüz Han
Hsiang’ı başının üstünde taşıyan kurbağaya benzemektedir. Freud bü
tün kaygı anlarının, anneden ilk ayrılış anının -doğum anında solu
ğun sıkışması, kanın hücum etmesi, v b .- acı dolu hislerini yeniden
ürettiğini öne sürmüştür.4 Buna karşılık, bütün ayrılık ve yeni doğum
anları da kaygı üretir, ister Kral Babasıyla kurulmuş olan ikili birlikle
rinden ayrılmak üzere olan kral çocuğu olsun, ister şimdi Bahçe’nin
idilinden ayrılmaya hazır olan Tann’nın kızı Havva, ister yaratılmış
dünyanın son ufuklarının ötesine geçen aşın yoğunlaşmış Geleceğin
Buddhası olsun, hep aynı tehlikeyi, güven kazanmanı, sınamayı, geçi
şi ve doğumun gizemlerinin tuhaf kutsallığını simgeleyen arketipsel
imgeler harekete geçer.
66
KAHRAMANIN MACERASI
67
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
68
KAHRAMANIN MACERASI
ya çalıştı, fakat o ağacın ardına saklanıp ağaca tırmandı. Kız onu yaka
lamak için atıldı, fakat kirpi ulaşılamayacak bir yere doğru ilerledi,
“iyi,” dedi kız, “kirpiyi yakalamak için tırmanacağım, çünkü o diken
leri istiyorum ve gerekirse tepeye dek tırmanırım.” Kirpi ağacın tepe
sine ulaştı, ama kız yaklaşıp da onu tutmak üzereyken, pamuk ağacı
birdenbire uzadı ve kirpi tırmanmayı sürdürdü. Kız aşağı bakınca ar
kadaşlarının ona el ettiğini ve aşağı inmesi için yalvardıklarını duydu;
fakat kirpinin büyüsüne kapıldığından ve yerle arasındaki büyük me
safeden korktuğundan ağaca tırmanmayı sürdürdü, aşağıdan bakanlar
için ufacık bir nokta olup da en sonunda kirpiyle göğe varıncaya dek
tırmandı.6
İki düş, haberci figürünün, dönüşüm için hazır olan ruhta kendili
ğinden belirdiğini göstermeye yeterli olacaktır, ilki yeni bir dünya gö
rüşü arayan genç bir adamın düşüdür:
“Bir sürü koyunun otlandığı yeşil bir otlaktayım. ‘Koyunlarm Ot
lağı.’ Koyunların otlağında tanımadığım bir kadın duruyor ve yolu
gösteriyor.”7
İkincisi, kız arkadaşı yakın zamanda veremden ölmüş olan genç
bir kızın düşüdür; hastalığın ona da bulaşmış olmasından korkmak
tadır.
“Çiçekli bir bahçedeydim; güneş kan rengi bir ışıkla batmak üze
reydi. Sonra önümde, benimle oldukça ciddi, derin ve korkutucu bir
69
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
sesle konuşan kara, soylu bir şövalye belirdi: ‘Benimle gelecek misin?’
Yanıtımı beklemeden, elimden yakaladı ve beni sürükledi.”8
İster düş ister mit olsun, bu maceralarda, yaşamda yeni bir döne
mi, aşamayı belirterek birdenbire rehber olmak üzere ortaya çıkan fi
gürün karşı koyulmaz ölçüde büyüleyici bir havası olduğu görülür.
Karşılaşılması gereken, ve -bilinm ez ve şaşırtıcı olsa, hatta bilinçli ki
şiliğe korkutucu gelse b ile- her nasılsa bilinçdışına tanıdık gelen şey
kendini bildirir; ve daha önce anlam dolu olan şey, tuhaf biçimde de
ğer kaybına uğrayabilir: altın topun ansızın kuyuya düşmesinin ardın
dan kralın çocuğunun dünyasında olduğu gibi. Dahası, kahraman bir
süre bildik uğraşlarına dönse bile, bu uğraşıları bir sonuç vermeyebi
lir. O zaman, gücün bir dizi işareti, -aşağıda yer alan ve dünya edebi
yatındaki en tanınmış maceraya çağrı örneği olan, aşağıdaki “Dört işa
ret” efsanesinde olduğu gibi gibi- çağrılar artık reddedilemez hale ge
linceye dek peşpeşe görünecektir.
Genç prens Gautama Sakyamuni, Geleceğin Buddhası yaşamı terk
etme düşüncesine kapılmasın diye babası tarafından yaşlanma, has
talık, ölüm ya da rahipliğe ilişkin bütün bilgilerden korunmuştu; çün
kü doğumunda ya bir dünya imparatoru ya da bir Buddha olacağı ke
haneti yapılmıştı. Seçimini kral olması yönünde yapan kral, oğluna,
aklı dünyaya bağlansın diye üç saray ve kırk bin dansçı kız sundu. Fa
kat bunun tek sonucu kaçınılmaz olan şeyi hızlandırmak oldu; çünkü
daha çok gençken, delikanlı tensel eğlenceler dünyasından bıktı ve
öteki deneyim için hazır hale geldi. Hazır olduğu an, uygun haberciler
hemen belirdi.
70
KAHRAMANIN MACERASI
71
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
72
KAHRAMANIN MACERASI
2 . Çağrının Reddedilişi
73
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
74
KAHRAMANIN MACERASI
14
A.g.e., sonuç.
75
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
76
KAHRAMANIN MACERASI
77
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
78
KAHRAMANIN MACERASI
25 Bkz. Otto Rank, Art and Artist, çev. Charles Francis Atkinson (New York:
Alfred A. Knopf, Inc., 1943), s. 40-41: “Eğer nevrotigi üretken tiple kıyas
larsak, ilkinin itkiler yaşamı üzerinde abartılı bir denetimden acı çektiği
bellidir. ... ikisi de temelde kendini olduğu gibi kabul eden ortalama tip
ten, iradelerini kendilerini yeniden biçimlendirmede deneme eğilimleriyle
ayrılırlar. Fakat şu farklılık vardır: nevrotik, egosunun bu iradi yeniden
yapımında, yıkıcı başlangıç çabasından öteye gitmez ve bu yüzden kendi
sinden bütün yaratıcı oluşumu çıkarıp onu ideolojik bir soyutlamaya ak
tarmayı başaramaz. Üretken sanatçı da ... ideolojik olarak biçimlenmiş bir
egoyla sonuçlanan bir kendinin yeniden yaratımıyla başlar; [fakat onun
durumunda] bu ego, o sırada, yaratıcı istem gücünü kendi kendisinden o
kişinin ideolojik temsillerine kaydırabilecek ve böylece onu nesnel olarak
kavrayabilecek bir konumdadır. Bu sürecin bireyin kendi içinde ve yalnız
yapıcı değil, yıkıcı yönleriyle de belli bir ölçüde sınırlanmış olduğu belirtil
melidir. Bu da herhangi bir zorlu üretici çalışmanın ‘nevrotik’ bir doğanın
hastalıklı krizleri olmaksızın çıkmadığını açıklamaktadır.”
79
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
80
KAHRAMANIN MACERASI
benim hiç sığmayacağım bir yer; hayır, ölüm şarabmı içsem bile.”
Şah Şehriyar oğlundan bu sözleri dinledi ve onun için ışık karanlı
ğa dönüştü, içi acıyla doldu; yine de oğlunu çok sevdiğinden, istekle
rini yinelemedi, öfkelenmedi, ona her tür yakınlığı gösterdi.
Bir yıl sonra, baba tekrar sordu, ama genç, başka şairlerden dizeler
aktararak öneriyi yine reddetti. Şah vezirine danıştı ve vezir şu öğüdü
verdi: “Ey Şah, bir yıl daha bekle ve onunla evlilik konusunu yeniden
konuş, ama tek başına değil, ona bütün emir ve vezirlerin hazır oldu
ğu ve ordunun senin önünde beklediği bir gün konuş onunla. Ve
hepsi toplandığında oğlunu, Kamerüzzaman’ı çağır; ve geldiği zaman
evlilik konusunu vezirlerin, ekabirin ve devlet memurlarının ve su
bayların önünde aç; çünkü onların varlıklarından kesinlikle sıkılıp
utanacaktır ve arzuna karşı gelmeye cesaret edemeyecektir.”
Beklenen an gelip de Şah Şehriyar devletin önünde emir verdiğin
de, prens bir an başını eğdi, sonra babasına dönüp gençliğin toyluğu
ve budalalığıyla yanıt verdi: “Kendi adıma hiçbir zaman evlenmeyece
ğim; hayır, ölüm şarabını içmeyeceğim! Sana gelince, sen yaşlandın ve
bilgeliğin azaldı: daha önce iki kez bana bu evlilik konusunu sorma
dın mı, ben de yanıtımı vermedim mi? Sen gerçekten de bunamışsın
ve bir koyun sürüsünü bile yönetemezsin!” Kamerüzzaman böyle de
yip ardında kavuşturduğu ellerini çözdü ve babasının önünde öfkeyle
kollannı sıvadı; sonra, ne dediğini bilmeden, aklı başından gitmiş bir
halde bir yığın şey söyledi efendisine.
Şah şaşırmış ve utanmıştı, çünkü bütün bunlar önemli bir gün için
toplanmış devlet adamlarının ve askerlerin önünde oluyordu; ama
makamının büyüklüğü hemen sarıverdi onu ve oğluna bağırıp onu
titretti. Sonra muhafızları çağırıp “Yakalayın onu!” diye emir verdi.
Onlar da öne atılıp yakaladılar ve ellerini arkasında bağlayıp efendisi
81
İ
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
nin önüne getirdiler. Prens korku ve kaygı içinde başını eğdi ve bütün
yüzü ter içinde kaldı; ve utanç ve şaşkınlık her yerini kapladı. O za
man babası ona acımasızca bağırıp çağırdı: “Sen kime bağırıyorsun,
zina veledi ve rezil süt çocuğu! Bana subaylarımın ve askerlerimin
önünde nasıl bu şekilde yanıt verirsin? Ama ne yazık ki hiç kimse
dövmemişti seni. Bu yaptığın şeyi kullarımdan biri yapmış olsaydı ba
şına neler gelirdi biliyor musun?" Ve kral memlüklerine onun iplerini
çözmelerini ve sarayın kulelerinden birine hapsetmelerini söyledi.
Böylece prensi alıp içinde harap olmuş bir salonla, ortasında yıkık
bir kuyu olan eski bir kuleye, içeriyi süpürüp üzerine bir yastıkla bir
iki çul attıkları bir sedir yerleştirdikten sonra kapattılar. Sonra büyük
bir lamba ve bir mum getirdiler, çünkü içerisi gündüz bile çok ka
ranlıktı. Sonra memlükler Kamerüzzaman’ı oraya bırakıp kapıya bir
hadım yerleştirdiler. Bütün bunların ardından, prens suçluluk hisse
derek ve babasına kırıcı bir şekilde saldırmış olmasından pişmanlık
duyarak, üzgün bir halde, kalbinde bir ağırlıkla kendisini sedire attı.
Bu arada uzak Çin imparatorluğunda, Şah Gayyur’un, Adalar ve
Denizler ve Yedi Saray’ın efendisinin kızı da aynı haldeydi. Güzelliği
öğrenildikçe ve adıyla ünü komşu ülkelere taşındıkça, bütün krallar
onunla evlenmek için babasına haber göndermişlerdi ve kral da kızma
konuyu danışmıştı, ama kız evlilik sözünden hoşlanmıyordu. “Ah ba
ba,” demişti, “evlenmeyi düşünmüyorum; hayır, hiç düşünmüyorum;
çünkü erkekleri yöneten bağımsız bir kız ve kraliçeyim ben ve bir er
keğin beni yönetmesini hiç arzulamıyorum.” Ve o talipleri reddettik
çe, taliplerin hevesi arttı ve Çin Adalan’nın bütün krallıkları babasına
kızla evlenmek isteyen mektuplarla birlikte hediyeler, görülmemiş
şeyler gönderdi. Kral nişan konusunda yeni öneriler sunarak onu tek
rar tekrar sıkıştırdı, ta ki kız sonunda ona kızgınlıkla dönüp şöyle
82
KAHRAMANIN MACERASI
bağırdı: “Ah baba, eğer evlenme konusunu bir daha açarsan, odama
gidip bir kılıç alacağım ve sapını yere ucunu göğsüme dayayıp o ar
kamdan çıkana dek üzerine dayanacağım, böyle öldüreceğim kendi
mi.”
Kral bu sözleri duyar duymaz ışık karanlık oldu gözlerinde ve kal
bi birden alev alıverdi, çünkü kızının kendini öldüreceğinden korktu;
ve kızının söyledikleri ve talibi olan krallar yüzünden kafası karıştı.
Kıza şöyle dedi: “Eğer ille de evlenmeyeceğim diyorsan, faydası yok:
odanda oturursun.” Sonra onu bir eve yerleştirip bir odaya kapattı,
onu gözleyecek dadılar olarak on yaşlı kadın buldu ve Yedi Saray’a
yaklaşmasını yasakladı, Dahası, ona darılmış gibi yaptı ve krallara bir
Cinin kızını delirttiğini söyleyen mektuplar gönderdi.26
Dişi ve erkek kahramanların her ikisi de ters yolu izlemişken ve
aralarında koca bir Asya kıtası varken, yazgıları ebedi olarak birleşmiş
bu çiftin birleşmesini sağlamak için bir mucize gerekecektir. Yaşamı
olumsuzlayan büyüyü kırabilecek ve iki çocuksu babanın öfkesini
dağıtabilecek bir büyü nereden gelebilir?
Bu sorunun yanıtı dünyanın bütün mitolojilerinde aym. kalacaktır.
Çünkü, Kur’an’m kutsal sayfalarında sıkça yazdığı gibi: “Allah kurtar
maya da kadirdir." Tek sorun mucizenin mekanizmasının ne olacağı
dır. Ve bu da, ancak bu Binbir Gece eğlencesinin ilerleyen aşamaların
da belli olacaktır.
3. Doğaüstü Yardım
83
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
koruyucu bir figürle (genellikle ufak tefek yaşlı bir kadın ya da erkek)
olandır.
Örneğin bir Doğu Afrika kabilesi, Tanganyikalı Wachagalar,
umutsuzluk içinde güneşin doğduğu ülkeye doğru yola çıkan, Kya-
zimba adlı çok yoksul bir adamdan söz eder. Uzun zaman yol almış
ve yorulmuştu; öylesine durmuş, gittiği yöne doğru umutsuzca bakı
yordu, birden peşinden birinin geldiğini duydu. Döndü ve eli ayağı
tutmaz, ufak tefek bir kadın gördü. Kadın yanma yaklaşıp orada ne
aradığını sordu. Ne aradığını söylediği zaman, elbisesini onun etrafına
doladı ve topraktan havalanarak onu güneşin günün ortasında durak
sadığı o zirveye götürdü. Sonra büyük bir gürültü patırtıyla oraya do
ğudan bir takım adamlar geldi ve aralarında, gelir gelmez bir inek
parçalayıp yardımcılarıyla birlikte yemeğe oturan parlak bir şef vardı.
Yaşlı kadın ondan Kyazimba için yardım istedi. Şef adamı kutsadı ve
eve gönderdi. Ve dediklerine göre ondan sonra adam zenginlik içinde
yaşamış.27
Güneybatıdaki Amerikan Kızılderilileri arasında bu müşfik roldeki
sevilen kişilik, yeraltmda yaşayan büyükanne benzeri ufak tefek bir
kadın olan Örümcek Kadın’dır. Navaho’ların ikiz Savaş Tanrısı baba
ları olan Güneş’in evine doğru kutsal bir yolu izleyerek giderken, bu
ufak tefek harika insana rastladılar: “Oğlanlar kutsal yolda hızla gidi
yordu ve gündoğumundan hemen sonra, Dsilnaotil yakınlarında, yer
den duman çıktığını gördüler. Dumanın çıktığı yere gittiler ve ye-
raltındaki bir evin bacasından çıktığını gördüler. Dumandan kapkara
olmuş bir merdiven delikten aşağı uzanıyordu. Evin içine doğru bak
tıkları zaman içerideki yaşlı kadın. Örümcek Kadın şöyle dedi: ‘Hoş-
geldiniz çocuklar. Girin. Kimsiniz, böyle yürüyerek nerelerden geli
84
KAHRAMANIN MACERASI
85
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
86
Levha 111. Tanrıların Anası (Nijerya).
Levha IV. Tanrı Savaş Giysileriyle (Bali).
KAHRAMANIN MACERASI
30 Bkz. Oswald Spengler, The Decline of the West, çev. Charles Francis Atkin
son (New York: Alfred A. Knopf, Inc., 1926-28), Cilt 1, s. 144. “Napol
yon’un kendisinin,” diye ekliyor Spengler, “ ‘somut bir insan’ olarak Ma-
rengo’da düştüğünü varsayarsak, o zaman belirttiği şey aslında bir başka bi
çimde gerçekleşmiş olacaktı.” Bu anlamda ve bu ölçüde kişisellikten çıkmış
olan kahraman, çağ açıcı eyleminin dönemi sırasında kültür sürecinin di
namizmini canlandırır; “bir olgu olarak kendisi ve diğer olgular arasında
metafizik ritmin bir uyumu vardır” (a.g.e., s. 142). Bu Thomas Carlyle’ın
"Her Şeye Kadir” olan Kahraman Kral fikrine karşılık gelir (On Heroes, He
ro-Worship and the Heroic in History, VI. Konuşma).
Helenistik dönemde Hermes ve Thoth’un bir karışımı, bütün sanatlann ve
özellikle de simyanın efendisi ve öğretmeni sayılan Hermes Trismegistus,
“Üç Kere En Büyük Olan Hermes” figüründe etkili olmuştu. Mistik metal
lerin yerleştirildiği “hermetik” olarak sıkıca kapatılmış imbik, ayrı bir dün
89
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
90
KAHRAMANIN MACERASI
91
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
35 İfrit güçlü bir Cindir. Maridler, Cinlerin daha da güçlü ve tehlikeli bir sını
fıdır.
92
KAHRAMANIN MACERASI
“Ve efendim,” dedi, “ben her gece ona gidip yüzünde gözlerimi do
yurma payımı alıyorum ve gözlerinin arasından öpüyorum; yine de,
aşkım yüzünden onu incitmiyorum.” Maymunah’m onunla Çin'e
uçup prensesin güzelliğine, sevimliliğine, görkemine ve ölçülerinin
mükemmelliğine bakmasını istedi. “Ve sonra, eğer istersen,” dedi,
“ödüllendir ya da cezalandır beni; çünkü sensin emreden ve yasakla
yan.”
Maymunah, az önce Kamerüzzaman’ı görmüşken, yeryüzündeki
başka bir yaratığın kutsanmayı hak edeceğine inanmıyordu. “Pöh!
Pöh!” diye bağırdı. Dahnaş’a güldü ve öfkeyle yüzüne bağırdı. “Doğru
su, bu akşam bir genç adam gördüm,” dedi, “öyle ki, eğer bir düşte
görseydin hayranlıktan dona kalırdın ve açık ağzından salyalar akar
dı.” Ve o da gördüğünü anlattı. Dahnaş kimsenin Prenses Budur’dan
güzel olacağma inanmadığını söyledi ve Maymunah ona onunla aşağı
gelip bakmasını emretti.
“Duydum ve emre uyuyorum,” dedi Dahnaş.
Böylece alçaldılar ve salona girdiler. Maymunah Dahnaş’ı yatağın
yanma getirdi ve elini uzatıp Kamerüzzaman’ın parıldayan, ışıldayan
ve doğan güneş gibi yanan yüzündeki ipek örtüyü kaldırdı. Bir an ona
bakakaldı ve sonra Dahnaş’a sertçe dönüp şöyle dedi; “Bak, ey lanet
lenmiş ve sakın delirme; kız oğlan kızım ben, ama kalbimi çalıverdi
bu.”
“Allah’a şükredin, Efendim, O affeder sizi,” dedi Dahnaş; “fakat bir
şey daha var, o da şu, kadının hali erkeğinkinden başkadır. Allah’ın
gücüyle, sevdiğiniz, güzellikte ve sevimlilikte ve görkem ve mükem
mellikte benim prensesime yaratıkların içinde en çok benzeyen şey; ve
sanki bir elmanın iki yarısı gibiler.”
Bunları duyduğu zaman ışık karanlık oldu Maymunah’m gözünde
93
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
94
KAHRAMANIN MACERASI
'Î O .
38 Leonhard S. Schultze, Aus Natnaland und Kalahari (Jena, 1907), s. 392.
A.g.e., s. 404, 448.
40 David Clement Scott, A Cyclopaedic Dictiomry of the Mang’anja Language
Spoken in British Central Africa (Edinburgh, 1892), s. 97.
Bunu on iki yaşındaki bir çocuğun şu düşüyle karşılaştırın: “Bir gece ayak
larımdan birini kaybettiğimi düşledim. Onun yerde yattığını düşündüm ve
böyle bir şeyi beklemediğimden üzerine düştüm. Aynı ayağım gibiydi.
Ayak birdenbire sıçradı ve ardımdan koşmaya başladı; sanınm camdan dı-
şan fırlayıverdim, bahçeden koşarak geçip caddeye çıktım, vargücümle ko-
95
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
96
KAHRAMANIN MACERASI
97
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
98
KAHRAMANIN MACERASI
99
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
100
KAHRAMANIN MACERASI
bile dışına çıkan her kahraman -hem en büyülü güçle saldıran- böyle
demonlarla karşılaşmalıdır.
ilgi çekici iki Doğulu öykü, bu akıl bulandırıcı geçişin tuhaflıkları
nı aydınlatmaya ve ondan yoksun olan bir maceracının mahvolacağı
türden zeki bir ruhsal hazırlıklılığm önünde korkuların nasıl kaybola
cağını göstermeye yarayacak.
ilki, beşyüz arabalık zengin yükler taşıyan kervanını düşüncesizce,
susuz bir şeytan çölüne sokan Benaresli bir kervanbaşınm öyküsü.
Tehlikeler için uyarılmış olduğundan, arabalara suyla dolu büyük tor
balar yerleştirme önlemini almıştı, yani akılcı düşünüldüğünde üç yüz
kilometrelik çölü geçirtne niyeti oldukça iyiydi. Fakat geçişin yarısına
vardığı sıralarda, çölde yaşayan dev şöyle düşündü, “Ben bunların
yanlarındaki suyu atmalarını sağlayacağım.” Böylece, saf beyaz öküzle
rin çektiği, tekerleri çamurla sıvanmış ve tam tersi yönden gelen, kalbi
heyecanlandıracak bir araba yarattı. Önünde ve arkasında başları
ıslak, elbiseleri ıslak, beyaz ve mavi su zambakları yüklenmiş, ellerin
de kırmızı ve beyaz lotus çiçeği demetleri taşıyan, su zambaklarının
lifli saplarını çiğneyen, çamura bulanmış, üzerlerinden su, ve çamur
damlayan şeytanlar yürüyordu. Ve kervan ile şeytan topluluğu birbir
lerinin geçmesi için kenara çekilirken, dev, kervanbaşım dostça se
lamladı. “Nereye gidiyorsunuz?” diye sordu kibarca. Kervanbaşı yanıt
verdi: “Bayım, biz Benares’ten geliyoruz. Fakat siz beyaz ve mavi su
zambakları yüklenmiş, ellerinizde kırmızı ve beyaz lotus çiçeği demet
leri taşıyarak, su zambaklarının lifli saplarını çiğneyerek, çamura bu
lanmış. üzerinizden su ve çamur damlatarak yaklaşıyorsunuz. Geldiği
niz yolda yağmur mu yağıyor? Göller tamamen mavi ve beyaz su zam
bakları, kırmızı ve ak lotus çiçekleriyle mi kaplanmış?"
Dev: “Şu koyu yeşil ağaç hattını görüyor musun? Oranın ötesi bü
101
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
102
KAHRAMANIN MACERASI
104
KAHRAMANIN MACERASI
105
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
106
KAHRAMANIN MACERASI
5. Balinanın Kamı
107
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
108
KAHRAMANIN MACERASI
109
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
Musa’yla karşılaştırın.
61 Sir James Frazer, Altın Dal (tek ciltlik baskı), s. 347-349. Yayım hakkı, The
110
KAHRAMANIN MACERASI
111
Çizim 5. Gece-Deniz Yolculuğu: -Yusuf Kuyuda:
İsa'nın Defiıedilnıesi: Yunus ve Balina.
BÖLÜM II
ERGİNLENME
1. Sınavlar Yolu
Eşiği aştıktan sonra, kahraman bir dizi sınavdan geçmek üzere tu
haf biçimde akışkan, belirsiz biçimlerin düş dünyasında ilerler. Bu,
mit-maceranın sevilen bir aşamasıdır; mucizevi sınavlar ve işkenceler
le dolu bir dünya (edebiyatı yaratmıştır. Kahraman bu bölgeye girme
den önce karşılaştığı doğaüstü yardımcının önerileri, tılsımları ve gizli
araçlarından yardım almaktadır. Ya da insanüstü yolculuğu sırasında
kendisini her yerde destekleyen iyi kalpli bir güç olduğunu ilk kez
burada da farkedebilir.
“Zor görevler” motifinin en bilinen ve en büyüleyici örneklerinden
biri, Psykhe'nin kayıp aşığı Eros’u aramasıdır.1 Burada bütün başlıca
roller tersine dönmüştür: aşığın gelini elde etmeye çabalaması yerine,
gelin aşığını elde etmeye çabalar; ve kızını aşığından uzak tutrüaya ça
balayan acımasız bir baba yerine, oğlu Eros’u gelininden saklayan
kıskanç anne Venüs vardır. Psykhe Venüs’e yalvardığı zaman, tanrıça
onu sertçe saçlarından kavrar ve başını yere çalar, sonra bir yığın buğ
day, arpa, darı, haşhaş tohumu, fasulye, mercimek alıp birbirine ka
rıştırır ve kıza gece olmadan bunları ayırmasını emreder. Psykhe’ye
bir kannca ordusu yardım eder. Sonra Venüs, ona tehlikeli bir orma
nın içindeki ulaşılmaz bir ovada yaşayan keskin boynuzlu ve ısırığı öl
dürücü olan, tehlikeli bir vahşi koyunun altın yününden getirmesini
113
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
söyler. Fakat yeşil bir kamış, koyunun oradan geçmesi sırasında çev
redeki kamışlara takılan altın bukleleri nasıl toplayacağını anlatır ona.
Tanrıçanın bu sefer de, hiç uyumayan ejderhaların yaşadığı yüksek
bir kayanın üzerindeki dondurucu bir pınardan bir şişe suya ihtiyacı
vardır. Bir kartal gelip mucizevi işi başarır. Psykhe'ye, son olarak ye
raltı çukurundan doğaüstü güzelliklerle dolu bir kutu getirmesi emre
dilir. Ama yüksek bir kule ona aşağıdaki dünyaya nasıl ineceğini söy
ler, Kharon için para ve Kerberos için rüşvet verir ve yolunu kolay
laştırır.
Psykhe'nin yeraltına yolculuğu, peri masallarının ve mitlerin kah
ramanlarının üstlendiği bu türden sayısız maceradan ancak biridir. En
tehlikelileri arasında uzak kuzey halklarının (Laponlar, Sibiryalılar,
Eskimolar ve bazı Amerikan Kızılderili kabileleri), hastaların kayıp ya
da yolunu şaşırmış ruhlarını arayıp geri getirmeye çabalayan şaman-
larmkiler vardır. SibiryalIların şamanı, macera için bir kuşu ya da ren
geyiğini, şamanın kendisinin gölge ilkesini, ruhunun şeklini temsil
eden büyülü bir giysiye bürünmüştür. Davulu binek hayvanıdır - kar
tal, ren geyiği ya da at; onun üstünde uçtuğu ya da gezdiği söylenir.
Taşıdığı sopa yardımcı araçlarından biridir. Ve bir dizi görünmez
yakın arkadaş eşlik eder ona.
Laponlar arasındaki ilk gezginlerden biri, ölüler krallığına olan tu
haf yolculuklarından birinin ürkütücü aşamalarının canlı bir tasvirini
bırakmıştır.2 Öte dünya bitimsiz gecenin mekânı olduğundan, şa
manın ayini karanlıktan sonra gerçekleşmelidir. Dostlar ve komşular
114
KAHRAMANIN MACERASI
115
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
4 Uno Harva, Die religiösen Vorstellungen der Altaischen Völker (“Folklore Fel
lows Communications,” No 125, Helsinki, 1938), s. 558-559; G. N. Potanin,
Oçerki severo-zapadnoy Mongolii (St. Petersburg, 1881), Cilt IV, s. 64-65’ı iz
leyerek.
5 Göza Röheim, The Origin and Function of Culture (Nervous and Mental Di
sease Monographs, No 69), s. 38-39.
6 A.g.e., s. 38.
116
KAHRAMANIN MACERASI
7 A.g.e., s. 51.
8 Underhill, a.g.e., Kısım 11, Bölüm 111. Karşılaştınn, geride, s. 65, dipnot 3.
9
Wilhelm Stekel, Fortschritte und Technik der Traumdeutung, s. 124.
10 Swedenborgs Drömmar, 1744, “Jemte andra hans anteckningar efter origi-
117
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
118
KAHRAMANIN MACERASI
15 Ag.e., s. 45.
16 Ag.e., s. 208.
17 Ag.e., s. 216.
18 Ag.e., s. 224.
19 Ag.e., s. 159.
119
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
kez kardeşimle beni saran kalın demir zinciri farkettim.” Kardeş, diye
belirtiyor Dr. Stekel, hastanın hastalığıydı.20
“Dar bir köprüden geçiyorum,” diye düş görüyor onaltı yaşında
bir kız. “Birdenbire köprü parçalanıyor ve suya düşüyorum. Ardım
dan bir polis suya atlıyor ve güçlü kollarıyla beni kıyıya getiriyor. Bir
denbire bana ölü bir bedenmişim gibi geliyor. Polis de çok solgun gö
rünüyor, bir ceset gibi.”21
“Düş gören tamamen terkedilmiş ve derin bir mahzende yalnızdır.
Odasının duvarları giderek daralır ve daralır, bu yüzden kıpırdaya
maz.” Bu hayalde anne rahmi, kapatılma, hücre ve mezar fikirleri bir
leşmiştir.22
“Sonu gelmez koridorlardan geçmek zorunda olduğumu düşlüyo
rum. Sonra uzun süre hamamlardaki havuzlara benzeyen küçük bir
odada kalıyorum. Beni havuzu terk etmeye zorluyorlar ve nemli, kay
gan bir geçitten geçip küçük bir kapıdan çıkıyorum. Yeniden doğmuş
gibi hissediyorum kendimi ve şöyle düşünüyorum: ‘Bu benim analizi
me göre ruhsal bir yeniden doğuş demektir.’ ”23
20 Ag.e., s. 21 .
21 Stekel, Die Sprache des Traumes, s. 200. “Doğal olarak,” diye yazıyor Dr.
Stekel, “‘burada ‘ölü olmak,’ ‘canlı olmak’ demektir. Yaşamaya başlıyor ve
memur da onunla Yaşıyor.’ Birlikte ölüyorlar. Bu çok sevilen ikili intihar
fantezisine ışık tutuyor.”
Ayrıca bu düşün, Lancelot’un Kraliçe Guinevere’yi Kral Ûlüm’ün kalesin
den kurtarma romansında görülen ünlü evrensel mitolojik kılıçtan köprü
(bıçak ağzı, geride, s. 33) imgesini de içerdiğine dikkat edilmelidir (bkz.
Heinrich Zimmer, The King and the Corpse, ed. J. Campbell (New York:
Bollingen Series, 1948), s. 171-172; ayrıca D. L. Coomaraswamy, “The Peri
lous Bridge of Welfare,” Harvard Journal of Asiatic Studies, 8).
22 Stekel, Die Sprache des Traumes, s. 287.
23 A.g.e., s. 286.
120
KAHRAMANIN MACERASI
24 “Soru yeni değildir,” diye yazıyor Dr. C. G. Jung, “çünkü eski çağlarda ö ya
da bu biçimde tanrılara inanılmıştı. Sadece simgecilikteki benzersiz bir
yoksullaşma bizim yeniden tannları ruhsal etkenler, yani bilinçdışının ar-
ketipleri olarak keşfetmemizi sağlayabilir. ... Cennet bizim için boş bir yer,
bir zamanlar varolan şeylerin hoş bir anısı haline geldi. Fakat kalbimiz pa-
nl panl ve sırlar varlığımızın köklerinde huzursuzca kıpırdanıyor” (“Arc
hétypes of the Collective Unconscious," par. 50).
25 Kur’an, 2:214.
121
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
122
KAHRAMANIN MACERASI
123
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
124
KAHRAMANIN MACERASI
2. Tanrıçayla Karşılaşma
27 Ya da, James Joyce’un ifade ettiği gibi: “Karşıt eşitler, doğanın ya da ruhun
tek bir gücünden, onun dışavurumu yoluyla ve tek hali olarak türemiş ve
uyumsuzluklanmn kaynaşmasıyla yeniden birleşmek için kutuplaşmış
karşıt eşitler” (Finnegans Wake, s. 92).
125
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
28 Jeremiah Curtin, Myths and Folk-Lore of Ireland (Boston: Little, Brown and
Company, 1890), s. 101-106.
126
KAHRAMANIN MACERASI
29
Geride, s. 62-63.
10 Eski Yunan panteonundaki adıyla, Artemis -yn.
127
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
128
Levha V. Tanrıça Sekhmet (Mısır).
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
130
KAHRAMANIN MACERASI
131
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
kalıcı bir etkileri olan ve “Tantra" adıyla bilinen bir mistik geleneği destek
ler. Tantra simgeciliği ortaçağ Budizmiyle Hindistan’dan Tibet’e, Çin’e ve
Japonya’ya taşınmıştır.
Mücevherler Adası’nın aşağıdaki tasviri Sir John Woodroffe’un, Shakti and
Shakta (Londra ve Madras, 1929), s. 39 ve Heinrich Zimmer’in, Myths and
Symbols in Indian Art and Civilization, ed. J. Campbell (The Bollingen Series,
1946), s. 197-211 adlı kitaplanna dayanmaktadır. Mistik adamn bir tasviri
için, bkz. Zimmer, Resim 66.
132
KAHRAMANIN MACERASI
koparılmış bir insan kafasını saçlarından tutuyordu; sağ üst eli “kork
ma” ifadesiyle kaldırılmıştı, alttaki ihsanlar sunuyordu. Kolye olarak
insan kafalarından yapılmış bir çelenk taşıyordu; etekliği insan kollan
yığınıydı; uzun dili kan emmek için uzanmıştı. O, Kozmik Güç, evre
nin bütünlüğü, bütün karşıtlık çiftlerinin, mutlak yıkımın dehşetini
kişiliksiz, ama anneye özgü bir güvenle, harika biçimde birleştiren
uyumuydu. Tanrıça bunun tersine olarak zaman nehrini, yaşamın akı
şını, bir anda yaratır, korur ve yok eder. Adı Kali, Kara Olan’dır; sanı,
Varoluş Okyanusu’nun ötesindeki Gemi.34
Ramakrişna sessiz bir öğleden sonra Ganj'dan güzel bir kadının çı
kıp onun meditasyon yaptığı kuytuya geldiğini gördü. Bir çocuk do
ğurmak üzere olduğunu anladı. Bir anda bebek doğdu ve kadın onu
nazikçe emzirdi. Birden, her nasılsa korkunç bir görünüme büründü,
çocuğu şimdi çirkin olan ağzına aldı, parçaladı, çiğnedi. Yuttuktan
sonra Ganj'a geri döndü ve ortadan kayboldu.35
Ancak en yüksek düzeyde ayırt etmeye yetenekli dehalar bu tanrı
çanın yüceliğinin tam bir açıklamasını sağlayabilir. Düşük insanlar
için o görkemini azaltır ve onların gelişmemiş güçlerine uygun biçim
lerde görünmeyi kabul eder. Onu tamamen kavramak ruhsal olarak
hazırlanmamış herhangi biri için korkunç bir kaza olacaktır: arzulu
genç Aktaion’un talihsiz olayının da gösterdiği gibi. Bir aziz değildi,
fakat normal insani (yani, çocuksu) aşırı ve hafif arzu, şaşkınlık ve
korku ölçüleriyle yaklaşılmaması gereken bir biçimle karşılaşmak için
hazırlıksız bir sporcuydu.
Mitolojinin resim dilinde, kadın bilinebilenin bütününü temsil
133
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
134
KAHRAMANIN MACERASI
Olioll, Brian ve Fiachra ayıu şekilde yola çıkıp aynı kuyuya vardı
lar. Her biri su için yaşlı kadınla karşılaştı, ama öpmeyi reddetti.
Sonunda Niall gidip kuyuya vardı. “ ‘Kadın, bırak su alayım!’ diye ba
ğırdı. ‘Veririm,’ dedi kadın, ‘beni bir öp sen.’ Oğlan dedi ki: ‘Seni yal
nız öpmeyip bir de kucaklayayım!’ Sonra onu kucaklayıp öptü. Bu
nun ardından ona yeniden baktığında bütün dünyada ondan daha gö-
zalıcı, bütün evrende ona benzer bir kız yoktu: sanki her yerinde,
başından ayağına dallardaki son kar duruyordu; dolgun ve kraliçeye
yarışır kolları, uzun ve bakımlı parmakları, dümdüz bacakları vardı;
pürüzsüz, yumuşak ve beyaz ayakları iki bronz sandaletle basıyordu;
üzerinde en seçme bezlerden koyu kırmızı bir harmani ve takı olarak
da ak gümüşten bir broş vardı; inciden parlak dişleri, büyük şahane
gözleri, vişne kadar kırmızı bir ağzı vardı. ‘îşte, kadın, bir cazibeler
bütünü,’ dedi genç adam. ‘Bu doğru gerçekten.’ ‘Peki sen kimsin?’ di
ye sordu genç. ‘ “Hükümranlığım” ben,’ dedi kadın ve şöyle söyledi:
“ ‘Ey Tara Kralı! Ben Hükümranlığım. . . .
“ ‘Şimdi suyunu al,’ dedi, ‘ve kardeşlerine git; dahası, senin ve ço
cuklarının olacak sonsuza dek krallık ve yüce güç. ... Ve başta beni
çirkin, kaba, tiksinç, sonunda da güzel görmüştün, işte bu bile hü
kümranlık demek: çünkü savaş olmadan, şiddetli çatışma olmadan za
fer gelmez; ama sonuçta, kral olan şimdi görünene değil gelecekte ola
cağa bakar.’”36
36
Standish H. O’Grady, Silva Gadelica (Londra: Williams and Norgate, 1892),
Cilt II, s. 370-372. Değişik çeşitlemeleri Chaucer’m Carıterbury Tales, “The
Tale of the Wyf of Bathe”de; Govver’ın Tak of Florent’inde; onbeşinci yüzyıl
ortası şiiri The Weddynge of Sir Gaweıı and Dame Raguell’de ve onyedinci
yüzyıl baladı The Marriage of Sir Gawaine’de bulunabilir. Bkz. W. F. Bryan
ve Germaine Dempster, Sources and Analogous of Chaucer’s Canterbury Tales
(Chicago, 1941).
135
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
136
KAHRAMANIN MACERASI
137
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
yerden alıp duvara çarptı. Düştüğü zaman o bir kurbağa değil, yumu
şak ve güzel gözleriyle bir kral oğluydu. Sonra evlendiklerini ve ikisi
nin kralla kraliçe olduğu genç adamın krallığına güzel bir arabayla git
tiklerini öğreniriz.
Ya da bir daha; Psykhe bütün güç görevleri tamamladığında, Jüpi
ter ona bir parça ölümsüzlük iksiri verdi; böylece şimdi mükemmel
hale gelmiş cennette, sevdiği Eros’la sonsuza dek bir olabilirdi.
Yunan Ortodoks ve Roma Katolik kiliseleri, Meryem Yortusu’nda
aynı mysteria’yı kutlar; “Bakire Meryem cennette, Krallar Kralının
yıldızlı tahtında oturduğu gelin odasına alınır.”
“Ey sabah kadar parlak en saf Bakire, nereye gidiyorsun? Ne güzel
ve tatlısın sen, Ey Sion’un ay kadar hoş, güneş kadar benzersiz kızı.”38
38 Vespers’de Kutsal Bakire Meryem Yortusu Şöleni için karşılıklı okunan ila
hiler (15 Ağustos): Aşai Rabbani kitabından
138
KAHRAMANIN MACERASI
139
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
140
KAHRAMANIN MACERASI
vücut ve her şeyden öte kadın, artık zafer değil yenilgi simgeleri olur.
Püriten tektanrıcı, dünyayı reddeden bir etik sistemi o zaman mitin
tüm imgelerini kesin bir biçimde ve hemen dönüştürür. Kahraman
etin tanrıçasıyla masum kalamaz artık; çünkü o günah kraliçesi ol
muştur.
“Bu ceset benzeri vücut için ilgi duyduğu sürece bir insan,” diye
yazıyor Hindu keşiş Şankaraçarya, “kirlidir ve doğumdan, hastalıktan
ve ölümden acı çektiği gibi düşmanlanndan da acı çeker; fakat kendi
ni saf, İyinin ve Kıpırdatılamazın özü saydığı zaman, özgürleşir. ... Atıl
ve müstehcen bir doğası olan vücudun bu sınırlamasını fırlatıp atın.
Onu düşünmeyin artık. Çünkü kusulan bir şey (çünkü vücudunuzu
kusmaksınız) hatırlandığı zaman ancak tiksinti uyandırabilir.”41
Bu Batı’daki azizlerin yaşamlarında ve yazılarında görülene benzer
bir bakış açısıdır.
“Aziz Peter kızı Petronilla’mn çok güzel olduğunu farkedince,
Tanrı’nın ona ateşli bir hastalık verme lütfunu göstermesini sağladı.
Bir gün müritleri yanındayken Titus ona şöyle dedi: ‘Bütün has
talıkları sağaltıyorsun, neden Petronilla’yı iyileştirip yataktan kalk
masını sağlamıyorsun?’ Peter ona şöyle yanıt verdi: ‘Çünkü şu anki
halinden hoşnutum.’ Bu onu iyileştirecek gücü yok demek değildi;
çünkü, hemen kıza şöyle dedi: ‘Kalk Petronilla, bize bir şeyler hazırla.’
Genç kız iyileşerek kalktı ve onlara hizmet etti. Ama bitirdiğinde, ba
bası şöyle dedi: ‘Petronilla, yatağına dön!’ Kız döndü ve hemen yine
ateşlere yakaladı. Daha sonra Tanrı sevgisi mükemmelleşince babası
ona tam sağlığını geri verdi.
“Bu sırada, güzelliğiyle çarpılmışa dönen Flaccus adlı bir soylu,
141
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
onunla evlenmek istedi. Kız şöyle dedi: ‘Eğer benimle evlenmek ister
sen, beni evine götürecek bir genç kız topluluğu gönder!’ Ama kızlar
gelince, Petronilla hemen kendini oruç ve dua etmeye verdi. Aşai Rab
bani ayinine katılarak yatağına uzandı ve üç gün sonra ruhunu
Tanrı’ya teslim etti.”42
“Çocukken Clairvauxlu Aziz Bernard başağrılarına tutulmuştu. Bir
gün, acılarını şarkılarıyla dindirmek üzere genç bir kadın ziyaretine
geldi. Fakat sinirli oğlan onu odadan kovdu. Ve Tanrı onu bu davra
nışı için ödüllendirdi; çünkü hemen yatağından kalkıverdi, iyileşmişti.
“Küçük Bernard’ın böyle bir eğilimi olduğunu farkeden insanın en
eski düşmanı, kendini onun bekareti için tuzaklar kurmaya adadı.
Çocuk, şeytanın heveslendirmesiyle bir gün bir bayana bir süre baka-
kalmıştı ve kendinden utandı, yakınlardaki bir gölün buzlu suyuna gi
rip orada kemikleri donuncaya kadar kaldı. Başka bir sefer, uyurken
genç bir kız yatağına çıplak halde geldi. Onu farkeden Bernard, ses et
meden yatağın yattığı kısmından uzaklaştı ve diğer yana dönerek uyu
maya devam etti. Onu bir süre çekiştirip iteleyen zavallı yaratığın ar-
lanmazlığınm yerini öyle bir utanç kapladı ki, sonunda kalkıp kendi
ne karşı korku ve genç adama karşı hayranlıkla dolu olarak oradan
kaçtı.
“Yine, bir keresinde Bernard arkadaşlarıyla tanınmış zengin bir
kadının davetiyle evine gittiğinde, kadın delikanlının güzelliğini farke
derek onunla yatma arzusuna kapıldı. O gece yatağından kalkıp ko
nuğunun yanma yattı. Fakat delikanlı, yakınında birini duyar duymaz
142
KAHRAMANIN MACERASI
bağırmaya başladı: ‘Hırsız! Hırsız!’ Kadm hemen telaş içinde kaçtı, bü
tün ev ayağa kalktı, fenerler yakıldı ve herkes hırsızı aramaya koyul
du. Kimse bulunamayınca, gözlerini kapayamayıp kalkarak yine ko
nuğunun yatağına yönelen bu kadının dışında herkes yatağına, uyku
suna döndü. Bernard yine bağırdı: ‘Hırsız!’ Ve yine telaşlar ve arama
lar! Bunun ardından, kadm kendini bir. üçüncü kez daha aynı hale
düşürdü; bu yüzden sonunda kötü niyetinden, korku ya da cesaret
sizlikle vazgeçti. Ertesi gün yolda giderken arkadaşları Bernard’a niye
o kadar çok hırsız düşü gördüğünü sordu. Onlara şöyle dedi: ‘Ger
çekten de bir hırsızın saldırılarını püskürtmeliydim, çünkü ev sahi
bem, kaybetseydim bir daha hiç bulamayacağım bir hâzinemi çalmaya
çalıştı.’
“Bütün bunlar Bemard’ı yılanla birlikte yaşamanın çok tehlikeli bir
şey olduğuna iknâ etti. Bu yüzden dünyayı terk etmeye ve Sistersiyen
manastırına girmeye karar verdi.”43
Buna rağmen, ne manastır duvarları, ne de çölün ıssızlığı dişi var
lıklardan koruyabilir; çünkü münzevinin eti kemiklerine yapışık kal
dığı ve sıcaklık verdiği sürece, yaşamıp imgeleri aklını karıştırmaya
hazırdır. Mısır’da, Teb’de çileye çekilen Aziz Anthonius’u çekici yal
nızlığına çullanan dişi demonların alevlendirdiği arzulu sanrılar ra
hatsız ediyordu. Dayanılmaz çekicilikteki kalçaları ve dokunulmak
için çıldıran göğüsleriyle bu tür hayaletler, tarihin bütün münzevi
barınaklarında görülmüştür. “Ah! Bel ermite! Bel erm ite!. . . Si tu posais
ton doigt sur mon épaule, ce serait comme une traînée de feu dans tes ve
ines. La possession de la moindre place de mon corps t’emplira d ’une joie
plus vehemente que la conquête d ’un empire. Avance tes lèvres. ...”44
43 A.g.e., CXVII.
44
Gustave Flaubert, La tentation de Saint Antoine (La reine de Saba).
143
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
144
KAHRAMANIN MACERASI
145
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
146
KAHRAMANIN MACERASI
solu bir kadınınkidir; çünkü Tann karşıt çiftleri içerir ve onların ötesinde
dir. Şiva’nın yüz ifadesi ne acılı ne de neşelidir, fakat dünyanın saadet ve
acısının ötesinde, ama yine de içinde olan Duygusuz Zerafet’in çehresidir.
Coşkuyla dökülen lüleler, artık yaşam dansıyla uçan Hintli Yoga’nm uzun
taranmamış saçlarını temsil eder; çünkü yaşamın neşe ve hüzünlerinde
tanınan ve içe çekilme meditasyonuyla bulunan varlık, aynı, evrensel, ikili
olmayan, Varlık-Bilinç-Saadet’in iki yönüdür. Şiva’nın bilezikleri, kolluk
ları, halhalları ve brahman ipi4 canlı yılanlardır. Bu, onun, bütün canlı
larıyla birlikte evrenin içinde ve evrenin kendisi olarak tezahürünün mad
desel ve biçimsel nedeni olan Tanrı’nın gizemli Yaratıcı Enerjisiyle, Yılan
Gücüyle güzelleştirilmesi demektir. Şiva’nın saçlannda, ölümün simgesi,
Yıkımın Efendisinin alın takısı olan bir kafatasıyla birlikte onun dünyaya
diğer ihsanlan olan doğumun ve çoğalmanın simgesi olan bir hilal de gö
rülür. Ayrıca saçlannda, sarhoş edici bir madde hazırlanan datura bitkisi
nin çiçeği vardır (Dionysos ve Ayin şarabıyla karşılaştınn). Lülelerinde
tanrıça Ganj’ın küçük bir tasviri bulunur; çünkü tanrısal Ganj’ın yaşam ve
kurtuluş sunan sularını, daha sonra insanlığın ruhsal ve fiziksel yenilenme
si için hafifçe dünyaya akıtmadan önce kendi başında karşılayan odur.
Tanrı’nın dans duruşu, dört bilinçlilik halinin ve bunların deneyim alan
larının sözel eşdeğeri olan simgesel AUM ya da & hecesi olarak gör
selleştirilir. (A: uyanan bilinç; U: düş bilinci; M: düşsüz uyku; kutsal hece
nin çevresindeki sessizlik Tezahür Etmemiş Aşkınlık’tır. Bu hecenin bir
tartışması için, bkz. ileride, s. 301-302, ve s. 302, dipnot 16.) Tann böylece
tapmanın içinde olduğu gibi dışındadır da.
Böyle bir figür, oyulmuş imgenin işley ve değerini sergiler ve putlara ta-
pmanlar arasında uzun vaazlann neden gereksiz olduğunu gösterir. Din
dar kişinin, tanrısal simgenin anlamıyla, derin sessizlik ve kendine uygun
bir zaman içinde karşılaşmasına fırsat tanınır; ve bunların söyledikleri tan
rıların söyledikleridir. Yılanlar yerine altından yapılırlar ve altın (aşınma
yan metal) ölümsüzlüğü simgeler; yani ölümsüzlük, güzelliğin gövdesi
olan Tanrı’nın gizemli yaratıcı enerjisidir.
Yaşamın ve yerel geleneklerin birçok başka ayrıntısı, insanbiçimci putların
ayrıntıları içinde kopyalanır, yorumlanır ve böylece geçerli kılınır. Bu şe
kilde, yaşamın bütünü meditasyon için bir desteğe dönüştürülür. Kişi her
147
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
148
KAHRAMANIN MACERASI
buk kabuk soyulan sıkı halkasından dışarı aktarılır ve can sıkıcı dev
ler yok olur.
Kahraman, babanın ego-yıkıcı erginleyişinin ürkütücü deneyimle
rinin hepsinden büyüleriyle (polen nazarlıkları ve şefaat gücü) korun
masını sağlayan yardımcı dişi figüründen umut ve güvence elde ede
bilir. Çünkü eğer korkutucu baba-yüzüne güvenmek olanaksızsa eğer,
kişinin inancı başka bir yere (Örümcek Kadm, Kutsanmış Anne) bağ
lanır ve bu desteğe olan güvenle kişi krizi atlatır - ancak sonunda, an
ne ile babanın birbirini yansıttığını ve özde aynı olduklarını fark ede
cektir.
Navaholu İkiz Savaşçılar, öğüdünü ve koruyucu büyülerini alarak
Örümcek Kadm’dan ayrıldıktan sonra; ezen kayalar, parçalayan saz
lıklar ve delik deşik eden kaktüsler ve kaynayan kumlar arasından
zorlu yollannı aştılar ve en sonunda babalarının, Güneş’in evine geldi
ler. Kapıyı iki ayı koruyordu. Ayılar doğrulup gürlediler; fakat Örüm
cek Kadının öğrettiği sözler hayvanların geri çekilmesini sağladı. Ayı
lardan sonra onları bir çift yılan, sonra rüzgâr, sonra şimşekler karşı
ladı: en son eşiğin muhafızları.49 Hepsi de kalıplaşmış sözlerle bir şe
kilde hemert engellendi.
Güneşin turkuvaz evi büyüktü ve kare biçimliydi, engin bir suyun
kıyısındaydı. Oğlanlar içeri girince batıda oturan bir kadınla, güneyde
iki yakışıklı gençle ve kuzeyde de iki güzel kızla karşılaştılar. Kızlar
tek kelime etmeksizin doğrularak, gelenleri dört gök-örtüsüyle sarıp
bir rafa yerleştirdi. Oğlanlar orada sessizce yattı. O sırada kapınm üs
tündeki bir çıngırak dört kez çaldı ve kızlardan biri, “Babamız geli
yor,” dedi.
149
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
50 Pusulanın dört yönünü temsil eden dört simgesel renk, Navaho ikonogra
fisinde ve tapımmda etkin bir rol oynar. Bunlar sırasıyla, doğu, güney, batı
ve kuzeyi belirtecek şekilde beyaz, mavi, san ve siyahtır. Afrikalı oyunbaz
tann Edşu’nun şapkasındaki kırmızı, beyaz, yeşil ve siyaha karşılık gelirler
(bkz. geride, s. 58): çünkü Babanın Evi, Babanın kendisi gibi, Merkezi sim
gelemektedir.
İkiz Kahramanlar, bu yönlerden herhangi birinin hata ve sınırlamalanndan
pay alıp almadıklarının anlaşılması için dört yönün simgeleriyle sınanırlar.
150
KAHRAMANIN MACERASI
151
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
152
KAHRAMANIN MACERASI
de çok alçağa inmemeye dikkat et, çünkü eğer çok yükselirsen gökleri
yakarsın ve çok alçalırsan yeri mahvedersin. Orta yol en güvenlisidir.
“Ama acele et! Ben konuşurken, ıslak Gece batı kıyısındaki yerine
vardı bile. Bizi çağırıyorlar. Haydi, şafak söküyor. Oğlum, Talih yar
dımcın olsun ve seni kendini götüreceğinden iyi bir yere götürsün.
Îşte, tut dizginleri.”
Deniz tanrıçası, Tethys engelleri kaldırdı ve atlar kişneyerek öne
atıldılar; ayakları bulutları ikiye yardı, kanatları havayı dövdü, aynı
yerden yola çıkan rüzgârları geride bıraktılar. Birdenbire araba -a lı
şılmış ağırlığından çok daha hafifti bu kez-, dalgalar üstünde sağa sola
devrilen bir gemi gibi sarsılmaya başladı. Paniğe kapılan sürücü diz
ginleri elden bıraktı ve yolu unutuverdi. Sarsılan araba göğün yücele
rine çıktı ve en uzak yerlere ulaştı. Küçük ve Büyük Ayı kavruluverdi.
Kutupsal yıldızlar altında kıvrılmış yatan Yılan ısındı ve ısındıkça aşırı
vahşileşti. Sabanını yüklenen Bootes uçuverdi. Akrep kuyruğunu sa
vurdu.
Bir süre göğün bilinmeyen bölgelerinde gezinip yıldızlara çarpan
araba, yerin hemen üstündeki bulutlara doğru atıldı: ve Ay, kardeşi
nin atlarının onun hemen altından koşuyor olması karşısında şaşkınlı
ğa kapıldı. Bulutlar buharlaştı. Dünya alevlere boğuldu. Dağlar alev
aldı, şehirler kaleleriyle yok oldu; uluslar küle dönüştü. EtiyopyalIlar
işte bu sırada karardı; çünkü ısı yüzünden vücutlarındaki kan yüzeye
çekildi. Libya çöle döndü. Nil, korkuyla toprağın derinlerine kaçtı ve
başını sakladı, hâlâ da saklanmaktadır.
Toprak Ana, kavrulmuş alnını eliyle kapatıp sıcak dumanlar saça
rak yüce sesini yükseltti ve dünyasını kurtarması için her şeyin ba
basını, Zeus’u çağırdı. “Çevrene bak!" diye bağırdı ona. “Gökler uçtan
uca dumana boğuldu. Yüce Zeus, eğer deniz kaybolursa, ve toprak ve
153
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
154
KAHRAMANIN MACERASI
155
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
156
KAHRAMANIN MACERASI
Röheim. “Çocuktan kesilen aslında annedir. ... Sünnet derisinin başı anne
nin içindeki çocuktur" (Geza Röheim, The Eternal Ones of the Dream, s. 72-
73).
58
Sir Baldwin Spencer ve F. J. Gillen, The Arunta (Londra: Macmillan and
Co., 1927), Cilt 1, S. 201-203.
59
Röheim, The Eternal Ones of the Dream, s. 49 vd.
60 A.g.y., s. 75.
157
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
158
KAHRAMANIN MACERASI
159
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
Gel, ey Dithyrambos,
Gir bu erkek rahmine.67
160
KAHRAMANIN MACERASI
tom and Myth (göz. geç. 2. Basım; Londra: Longmans, Green, and Co.,
1885), s. 29-44.
Bunların hepsi de Sir James G. Frazer tarafından Altın Dal’da anlatılmış ve
uzun uzun tartışılmıştır.
161
Levha VII. Büyücü (Paleolitik Mağara Resmi, Fransa Pireneleri).
Levha VIII. Evrensel Ata Viracocha Ağlıyor (Arjantin).
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
sunmuş olan Mesih’in kam ölümsüz Tanrı’ya ibadet etmek üzere vic
daninizi ölü işlerden ne kadar arındıracaktır?”70
Doğu Afrikalı Basumbvva’nm anlattığı bir halk hikâyesi vardır; bir
adam Ölümün öküzünü güden ölmüş babasıyla karşılaşır ve onu ge
niş bir çalılığa girer gibi yere giren bir yola sokar. Birtakım insanlarla
dolu uçsuz bucaksız bir alana varırlar. Baba oğulu saklar ve uyumaya
gider. Büyük Şef olan Ölüm ertesi sabah görünür. Bir yanı güzeldir;
ama diğer yanı çürümüştür, kurtçuklar düşmektedir yere. Yardımcı
ları kurtçukları toplamaktadır. Yaraları yıkarlar ve onlar işlerini biti
rince, Ölüm konuşur: “Bugün doğan: alışverişe giderse soyulacak. Bu
gün doğuran kadın: doğurduğuyla ölecek. Bugün tarlada çalışan
adam: mısırları çürüyecek. Cangıla giden kişiyi aslan yiyecek.”
Ölüm böylece evrensel laneti söyledi ve dinlenmeye gitti. Ama er
tesi sabah ortaya çıkınca, yardımcıları onun güzel yanını yıkayıp ko-
kuladılar, yağla ovaladılar. Bitirdikleri zaman Ölüm kutsamayı söyle
di: “Bugün doğan: zengin olsun. Bugün doğuran yaşlanacak bir çocuk
doğursun. Bugün doğan: pazara gitsin; iyi mallar bulsun: hileyi boz
sun; filler bile bulsun. Çünkü bugün takdis ediyorum.”
O zaman baba oğluna şöyle der: “Eğer bugün gelseydin, neler elde
edecektin. Ama şimdi belli ki sana yoksulluk yazılmış. Yann buradan
gitsen iyi olur.”
“Oğul evine döner.”71
Yeraltmdaki Güneş olan Ölüler Lordu, günü yöneten ve belirleyen
aynı şaşalı kralın diğer yanıdır; çünkü “Seni gökten ve yerden alan
70 lbraniler, 9:13-14.
71 Le P. A. Capus des Pères-Blancs, “Contes, Chants et Proverbes des Ba-
sumbwa dans l’Afrique Orientale,” Zeitschrift für Afrikanische und Oceanisc-
he Sprachen, Cilt III (Berlin, 1897), s. 363-364.
164
KAHRAMANIN MACERASI
72 Kur’an, 10:31.
73 Geride, s. 84.
74 Geride, s. 58. Basumbwa (Büyük Şef Ûlüm öyküsü) ve Wachaga (Kyazimba
öyküsü) Doğu Afrikalı halklardır; Yoruba (Edşu öyküsü) Nijerya’nın Doğu
Kıyısı kolonisinde yaşar.
75 Kur’an, 6:59, 60. '
76 Luka, 2:7.
77
Ovidius, Metamorphoses, VIII, 618-724.
165
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
78 Kur’an, 2:115.
79 Katha Upaııishad, 3:12.
166
KAHRAMANIN MACERASI
167
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
dürüst, cesur, ufku açık çilekeş yapıp ettiğinin iyi olduğunda ısrar
eder; fakat gelenlerden Elihu, kendini Tanrı’dan daha adil saydığı için
onu günahkârlıkla suçlar.
Bu kargaşa içinde Tanrı’nın kendisi Eyüb’e yanıt verirken, yaptığı
nı etik terimlerle haklı çıkarmak için çaba harcamaz, ona cennet yolu
na öykünürken dünyadaki gibi davranmasını buyurarak Varlığını yü
celtmekle yetinir: “Şimdi kuşağını eline vur erkek gibi; sana sorayım
da, bana anlat. Hükmümü boşa mı çıkaracaksın? Haklı çıkarılasın di
ye beni mi suçluyorsun? Tanrı kadar güçlü müsün sen? Ve onun gibi
bir sesle gürleyebilir misin? Şimdi görkemle ve güzellikle süslen; ve
izzet ve haşmetini giy. Öfkenin taşkınlıklarını boşalt; ve her kibirliye
bakıp onu alçalt. Her kibirliye bakıp onu çökert ve oldukları yerde
kötüleri ayak altında çiğne. Bir arada onları toprağa gizle, gizli yerde
yüzlerine sargı sar. O zaman ben de seni överim, sağ elin seni kurtara
bilir diye.”80
Eyüb Kitabı’nm birinci babında anlatılan, Şeytanla girdiği o şüp
heli bahise dair açıklama yoktur; sadece gerçeklerin gerçeğinin, yani
insanın, Tanrı’nın insan kategorilerinin ötesindeki bir merkezden tü
reyen arzusunu kavramasını engelleyen gökgürültülü ve şimşekli bir
gösterimi vardır. Kategoriler gerçekten de Eyüb kitabında Her Şeye
Kadir tarafından parçalanmıştır ve sonuna dek de parçalanmış kalır.
Yine de vahiy, Eyüb’ün kendisini ruhen tatmin etmiş gibidir. O, alev
alev yanan fırının içindeki cesareti, En Yüce’nin karakterinin yaygın
kavranışı karşısında vazgeçip boyun eğmeye olan isteksizliği onun ar
kadaşlarını tatmin edenden daha büyük bir vahiyle yüzleşmeye lâyık
olduğunu kanıtlamıştı. Son bölümdeki sözlerini sadece korkuya
kapılmış birinin sözleri olarak yorumlayamayız. Onlar haklı çıkarma
168
KAHRAMANIN MACERASI
yoluyla söylenen her şeyin ötesinde bir şeyler görmüş olan birinin söz
leridir. “Seni kulaklarım işitmişti, şimdiyse seni gözümle gördüm. Bu
yüzden kendimi hor görmekteyim, ve tozda ve külde tövbe etmekte
yim.”81 Kendilerini eş koşanlar hor görülür; Eyüb yeni bir ev, yeni
hizmetkarlar ve yeni evlatlarla ödüllendirilir. “Ve bundan sonra Eyüb
yüz kırk yıl yaşadı, ve dört göbekten oğul ve torunlarını gördü. Ve
Eyüb kocamış ve günlere doymuş olarak öldü.”82
Babayı gerçekten tanıyacak kadar büyüyen oğul için yargılamanın
acısı ortadadır; dünya artık bir gözyaşı deresi değil, Varlığın mutluluk
veren, kesintisiz dışavurumudur. Jonathan Edwards ile sürüsüne gö
rünen kızgın Tanrı’nın gazabıyla, aynı yüzyılın yoksul Doğu Avrupa
gettolarına ait şu yumuşak liriği karşılaştırın:
169
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
5 . Tanrılaştırma
83 Leon Stein, “Hassidic Music,” The Chicago Jewish Forum, Cilt 11, No. 1 (Son
bahar, 1943), s. 16.
84 Hinayana Budizmi (Saylon, Burma ve Siyam’da varolan Budizm) Buddha’yı
bir insan kahraman, yüce bir ermiş ve bilge olarak kabul eder. Öte yan
dan, Mahayana Budizmi ise (kuzeyin Budizmi), Aydınlanmış Olanı, evren
sel aydınlanma ilkesinin bir bedenlenmesi, bir dünya kurtarıcısı olarak gö
rür.
Bodhisatva Buddhalık aşamasındaki bir kişidir: Himayana görüşüne göre,
bir sonraki reenkarnasyonunda bir Buddha olacak olan usta; Mahayana
görüşüne göreyse (izleyen paragrafların göstereceği gibi) özellikle evrensel
merhamet ilkesini temsil eden bir tür dünya kurtarıcısı. Bodhisattva (Sans
kritçe) sözcüğünün anlamı şudur: “varlığı ya da özü aydınlanma olan.”
Mahayana Budizmi bir çok Bodhisatva ve birçok da geçmiş ve gelecek
Buddhalar panteonu geliştirmiştir. Bunların hepsi, varolmama boşluğunda
muhteşem bir baloncuk gibi duran, tüm varoluşun en yüce kavranabilir
kaynağı ve en son sınırı olan aşkın olanın, bir ve tek Adi-Buda’nm (“İlksel
Buddha”) (geride, s. 105, dipnot 5 l’le krş.) tezahür eden güçlerini yansıtır.
170
KAHRAMANIN MACERASI
dir; çünkü, insan olarak dünyadaki son yaşamı sırasında son eşiğin sı
nırlarını kendisi için zorladığında (adlanmış ve sınırlanmış kozmosun
hayal kırıklığı yaratan yanıltıcı muammalarının ötesindeki hiçliğin za-
mandışılığının ona açıldığı an) duraksadı: hiçliğe girmeden önce ay
rımsız tüm yaratıkları aydınlanmaya ulaştıracağına yemin etti, ve o za
mandan beri varoluşun tüm örüntüsünü yardımcı varlığının tanrısal
görkemiyle doldurdu ve bu yüzden Buddha’nm geniş ruhsal impara
torluğunda ona yöneltilen en küçük dua bile kulağa hoş gelmektedir.
Farklı biçimlerde on bin dünyayı gezer ve ihtiyaç ve dua anında beli
rir. Kendini insan biçiminde iki kolla, süperinsan biçiminde dört, altı,
oniki ya da bin kolla sergiler ve sol ellerinden birinde dünya lotusunu
tutar.
Buddha’mn kendisi gibi, bu tanrı benzeri varlık da insan kahra
manın aldırışsızlığm son korkularının ötesine geçerek ulaşacağı tanrı
sal halin bir modelidir. “Bilinç zarfı yok olduğunda, o, değişimden
uzaklaşır, bütün korkulardan kurtulmuş olur.”85 Bu, hepimizin için
deki kahramanlık yoluyla serbest kalacak ve herkesin ulaşabileceği gi
zildir; çünkü, şöyle yazılmıştır: “Her şey Buddha-şeydir,”86 ya da yine
(ve bu aynı şeyi söylemenin bir başka yoludur): “Tüm varlıklar ben-
liksizdir.”
Dünya, Bodhisatva (“varlığı aydınlanma olan”) ile dolmuş ve ışıl
damaktadır, fakat onu kapsamaz; bunun yerine, dünyayı, lotusu kap
sayan odur. Acı ve haz onu yönlendirmez, o yönlendirir onlan - ve
derin bir huzurla. Ve o hepimizin olabileceği şey olduğunda, varlığı,
imgesi, sırf anılması bile yardım eder. “Kusursuz bir güzellik halini
171
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
yansıtan sekiz bin ışınlık bir çelenk takar. Vücudunun rengi altın mo
rudur. Avuçları beş yüz lotusun karışık rengine sahiptir ve her par
mağında seksen dört bin mühür bulunur ve her bir mühür seksen
dört bin renktir; her rengin hafif ve zarif olan ve varolan her şeyin üs
tünde parlayan seksen dört bin ışını vardır. Bu mücevherli ellerle tüm
varlıkları çeker ve kucaklar. Başını çevreleyen hale her birine sayısız
tanrının hizmet ettiği beş yüz Buddha’yla süslenmiştir. Ve ayağını yere
bastığında dağılan elmas ve mücevher çiçekler her yöndeki her şeyi
kaplar. Yüzü altın rengindedir, inciden tacında, ikiyüz elli mil yük
sekliğinde bir Buddha oturur.87
Bu yüce nazik Bodhisatva Çin ve Japonya’da yalnız erkek değil, di
şi biçiminde de sunulur. Çin’in Kıvan Yin’i, Japonya’nın Kıvannon’u -
Uzakdoğu Meryem’i - tam olarak bu hayırsever dünya gözcüsüdür.
Doğunun en ücra Budist tapınaklarında bulunabilir. Sıradanlar ve bil
geler için aynı ölçüde kutsaldır; çünkü kendini adayışımn ardında de
rin bir sezgi, dünyevi kefaret, dünyevi tahammül yatar. Nirvana’nın
eşiğinde duraksama, sonsuzluğun dertsiz havuzunda vaftiz edilip (hiç
sonu gelmeyen) zamanın sonuna dek vazgeçme kararı, sonsuzluk ve
zaman arasındaki ayrımın ancak, zorunlu olarak akılcı zihin tarafın
dan açık kılındığının, fakat karşıtlık çiftlerini aşmış olan aklın kusur
suz bilgisi içinde çözündüğünün fark edilmesini temsil eder. Anlaşılan
şey, zaman ve sonsuzluğun aynı deneyim bütününün iki yönü, aynı
ikili olmayan ağza alınamazın iki düzlemi olduğudur; yani, sonsuzluk
mücevheri doğum ve ölüm lotusundadır; om mani padm e hum.
Burada kaydedilecek ilk tuhaflık Bodhissatva’nın androjen karak
teridir: eril Avalokiteşvara, dişil Kwan Yin. Er-dişi tanrılar mit dün
yasında seyrek değildir. Her zaman belli bir sırla ortaya çıkarlar; çün
172
KAHRAMANIN MACERASI
88 Yang, aydınlık, etkin, eril ilke ve Yin, karanlık, edilgen ve dişil ilke; bütün
biçimler dünyası (“on bin şey”) bunların etkileşimleriyle olur ve oluşur.
Tao'dan çıkar ve birlikte onu görünür kılarlar: varlığın kaynak ve yasasını.
Tao “yol” demektir. Tao doğanın, kaderin, kozmik düzenin yolu ya da gidi
şatıdır; görünür olan Mutlak. Tao bu yüzden “gerçek,” “doğru yönelim” de
demektir. Yang ve Yin birlikte Tao ofarak şöyle gösterilir: © . Tao kozmo
sun temelidir. Tao yaratılmış her şeyin içinde vardır.
89 “Erkeklere Hermes’im; kadınlara Aphrodite olarak görünürüm: ebeveynle
rimin ikisinin de işaretini taşımaktayım” (Aııthologia Graeca ad Fidem Codi
ces, Cilt II).
“Onun bir yanı babasından, diğer her şeyi anasmdandır” (Martialis, Epig-
ramnıata, 4, 174; Loeb Library, Cilt 11, s. 501).
Ovidiusün Hermaphroditos anlatımı Metamorphoses, IV, 288 vd.’da görü
lür.
Hermaphrodites’in birçok klasik imgesi bize ulaşmıştır. Bkz. Hugh Hamp
ton Young, Genital Abnormalities, Hermaphroditism, and Related Adrenal Di
seases (Baltimore: William and Wilkins, 1937), Bölüm I, “Hermaphroditism
in Literature and Art.”
90 Symposion.
173
Levha IX. Kozmik Dans Tanrısı Şiva (Güney Hindistan).
Levha X. Androjen Ata (Sudan).
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
91 Tekvin, 1:27.
92 Midrash. Tekvin yorumu, Rabbah 8:1.
93 Geride, s. 106.
94 İleride, s. 318-320.
95 Krş. James Joyce; “Göğün ekonomisinde ... artık evlilik yoktur, yücelen er
kek, androjen bir melek, kendinin kansı olur” (UIysses, Modern Library
baskısı, s. 210).
96 Sophokles, Oedipous Tyraııms. Ayrıca bkz. Ovidius, Metamorphoses, 111, 324
vd., 511 ve 516. Hermaphrodites’in rahip, tanrı ya da kâhin olduğu başka
örnekler için bkz. Herodotos, 4, 67 (Rawlinson baskısı. Cilt 111, s. 46-47);
176
KAHRAMANIN MACERASI
disi sol yan olmak üzere- tek bir vücutta, Ardhanarişa, “Yarı Kadm
Tann” olarak birleşmiş görünüyor.97 Bazı Afrika ve Malinezya kabile
lerinin atalara ait imgeleri, birinin üstünde annenin göğüslerini ve ba
banın sakal ve penisini gösteriyor.98 Ve Avustralya’da, sünnet işlemini
izleyen bir yıl içinde, tam erkeklik adayı ikinci bir törensel ameliyata
girer -altyarık ameliyatı (penisin alt kısmında, siyeke açılan kalıcı bir
yarık sağlamak için ufak bir kesik açılması). Kesiğe “penis rahmi” de
nir. Simgesel bir erkek vajinasıdır. Kahraman, tören sayesinde erkek
ten öte bir şey olur.99
Ayin boyası ve beyaz kuşun gerisini vücuda yapıştırmak için gere
ken kan, AvustralyalI babalar tarafından kendi altyarık deliklerinden
alınır. Eski yaraları açıp akıtırlar.100 Hem vajinanın aybaşı kanını ve
erkeğin menisini, hem de sidik, su ve erkek sütünü simgeler. Akıntı,
yaşlıların yaşam ve tazelenme kaynağına sahip olduklarını gösterir;101
yani, onlarla tükenmez dünya çeşmesinin aynı olduğunu.102
177
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
178
KAHRAMANIN MACERASI
180
KAHRAMANIN MACERASI
109 Matta, 22: 37-40; Markos, 12:28-34; Luka, 10: 25-37. İsa’nın aynca mürit
lerini “bütün uluslara öğretmekle” görevlendirdiği (Matta, 28:19), ama
işitmeyenlerin zulüm görmesini ve yağmalanmasını, “seküler orduya” bı
rakılmasını söylemediği bildirilir. “Îşte, sizleri kurtlar arasına koyunlar
gibi gönderiyorum: o yüzden yılanlar kadar akıllı ve güvercinler kadar
zararsız olun” (a.g.y., 10:16).
Dr. Kari Menninger (a.g.e., s. 195-196), Yahudi rabbilerinin, Protestan ve
Katolik rahiplerinin bazen, kuramsal farklıhklannı geniş ölçüde uzlaştıra-
bilseler de, ebedi yaşamı getirecek olan kural ve düzenlemeleri anlatmaya
başladıklarında umutsuzca birbirlerinden uzaklaştıklarını belirtmektedir.
“Bu aşamaya dek izlence kusursuzdur," diye yazıyor Dr Menninger. “Fa
kat eğer kimse kural ve düzenlemelerin ne olduğunu bilmiyorsa, her şey
saçmalığa dönüşür.” Buna yanıt, elbette Ramakrişna tarafından verilmek
tedir: “Tann değişik istekler, zamanlar ve ülkeler için değişik dinler
yapmıştır. Tüm öğretiler birçok yol demektir; fakat bir yol hiç de Tann-
mn Kendisi değildir. Gerçekten de, kişi Tann’ya, kendini tüm kalbiyle
adayarak yollardan herhangi birini izlerse ulaşabilir. ... Kişi pastayı enle
mesine de boylamasına da kremalayabilir. Her iki şekilde de tatlı ola
caktır" (The Gospel of Sri Ramakrishna, New York, 1941, s. 559).
181
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
lerde geriletici bir etkileri vardır: baba imgesini yeniden totem ölçüle
rine indirgerler. Ve bu, tam da Hıristiyan dünyanın her yerinde olan
şeydir, insan, Babanın aramızdan en çok hangimizi yeğlediğini bilmek
ya da buna karar vermek için çağrıldığımızı sanabilir. Fakat, öğreti
çok daha yalındır: “Yargılama ki yargılanmayasın.”111 Dünya Kurtarı-
cısı’mn haçı, yetkili rahiplerinin davranışlarına rağmen, yerel bayrak
tan çok daha demokratik bir simgedir.112
Hıristiyanlık geleneğinin dünya kurtarıcı simge ve sözcüklerinin
sonul -v e eleştirel- etkilerinin kavranışı, Az. Augustinus’un Civitas Di-
aboli'ye [Şeytanın Yasası] karşı Civitias Defnin [Tanrının Yasası] kutsal
savaşım ilan etmesinden bu yana geçen kargaşalı yüzyıllar boyunca
öylesine çarpıtılmıştır ki, bir dünya dininin (yani, evrensel bir sevgi
öğretisinin) anlamını öğrenmek isteyen çağdaş düşünür, zihnim diğer
büyük (ve çok daha eski) evrensel dindaşlığa yöneltmelidir: yani, ilk
sözün hâlâ barış, tüm canlılar için barış olduğu Buddha’nmkine.113
Sözgelimi şair-aziz Milarepa’mn iki ilahisinden alman şu Tibet di
zeleri, Papa II. Urbanus ilk haçlı seferim vazettiği sırada yazılmıştı:
182
KAHRAMANIN MACERASI
114 “The Hymn of the Final Precepts of the Great Saint and Bodhisattva Mila
repa” (ca, MS 1051-1135), Jetsün-Kahbum, ya da Lama Kazi Dawa-Sam-
dup’un İngilizce anlatımına göre, Jetsün-Milarepa’mn Biyografik Tarihi’n-
den, yayıma hazırlayan W. Y. Evans-Wentz, Tibet's Great Yogi Milarepa
(Oxford University Press, 1928), s. 285.
115 “The Hymn of the Yogic Precepts of Milarepa," a.g.e., s. 273.
“Her Şeyin Boşluğu” (Sanskritçe: sunyata, “hiçlik") bir yandan, görüngü-
sel dünyanın yanıltıcı doğasına ve diğer yandan, Tükenmez Olana görün-
güsel dünyadan kendi bildiğimiz türden nitelikler atfetmenin uygunsuz
luğuna göndermede bulunur.
Hiçliğin Göksel Işımasında,
Orada ne şeyin gölgesi ne de kavram bulunur,
Yine de tüm bilgi nesnelerini kaplamaktadır O;
Değişmez Hiçliğe Hürmetler Olsun.
(“Hymn of Milarepa in praise of his teacher,” a.g.e., s. 137.)
183
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
184
KAHRAMANIN MACERASI
Dev bizi incitir, fakat kahraman, uygun “aday,” erginlenmeye “bir er
kek gibi” girer: ve işte, bu babaydı: biz Onun içindeyiz ve O bizim içi
mizde.117 Vücudumuzun sevgili, koruyan annesi bizi Büyük Yılan Ba
ha’ya karşı savunamazdı; bize verdiği ölümlü, kırılgan vücut onun
korkunç gücüne dönüştü. Fakat ölüm son değildir. Yeni yaşam, yeni
doğum, yeni varoluş bilgisi (böylece yalnız bu bedende değil, tüm vü
cutlarda, Bodhisatva gibi dünyanın tüm bedenlerinde yaşarız) veril
miştir bize. O babanın kendisi bir ikinci doğuşun rahmi, annesiydi.118
Biseksüel tanrı imgesinin anlamı budur: erginlenme temasının gi
zemi odur. Anneden alınıp parça parça çiğnenir ve bütün değerli bi
çim ve varlıkları ancak bir şölenin parçaları sayan bir devin dünyaları
yok eden vücudunda kayboluruz; ama sonra, mucizevi biçimde yeni
den doğarak olduğumuzdan daha çok bir şey oluruz. Eğer Tanrı kabi
lesek ırksal, ulusal ya da hizipçi bir arketipse, bizler onun davasının
savaşçılarıyız; fakat eğer o evrenin kendisinin efendisiyse, bizler tüm
insanların kim için kardeş olduğunu bilenler olarak ilerleriz. Ve her
iki halde de, çocukluğun ebeveyn imgeleri ve “iyi" ve “kötü” fikirleri
117 Aynı fikir Upanişadlarda da sıkça belirtilmektedir; yani, “Bu benlik ken
dini şu benliğe verir, o benlik kendini bu benliğe verir. Böylece birbirle
rini elde ederler. Bu biçimde öte dünyayı kazanır, o biçimde bu dünyayı
deneyimler" (Aitareya Aranyaka, 2. 3. 7.). Bu İslam mistiklerince de bilin
mektedir: “Otuz yıl boyunca yüce Tanrı benim aynamdı, şimdi ben ken
dimin aynasıyım; yani, ben olan değilim ben artık, aşkın Tanrı kendisinin
aynasıdır. Kendi aynamın kendim olduğunu söylüyorum; çünkü benim
dilimden konuşan Tanndır ve ben kayboldum” (Bayezid, akı. The Legacy
of İslam, T. W. Amold ve A. Guillaume, editörler, Oxford Press, 1931, s.
216).
118 “Beyazıt olmaktan derisinden sıyrılan yılan gibi çıktım. Sonra baktım. Se
venin, sevilenin ve sevginin bir olduğunu, birliğin dünyasında her şeyin
bir olabildiğini gördüm" (Bayezid, a.g.e. akt.)
185
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
186
KAHRAMANIN MACERASI
187
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
122 Sigmund Freud, Beyond the Pleasure Principle (çev. James Strachey; Stan
dart basım, XVIII, Londra; The Hogarth Press, 1955). Ayrıca bkz. Kari
Menninger, Love Agaııist Hate, s. 262.
188
KAHRAMANIN MACERASI
189
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
çab asın ın , son u çta kad im d in sel d isip lin d en beslen d iğ i söy len eb ilir;
an cak B odhisatva’n ın ü zerin d e dolaştığı d aire gen iştir; ve d ünyadan
ayrılm a, b ir hata olarak değil, e n uzak d ö n em ecin d e ev ren sel çev rim in
d erin boşlu ğu n a ilişkin ay d ın lan m an ın kazan ılacağı o soylu yola atılan
ilk ad ım o larak görü lü r. Bu tü rd e n bir ideal H indu izm d e de kabu l e d il
m iştir: yaşam da ö zgü rleşen kişi (jivan m u k ta), arzu su z, m erh am etli ve
bilge, “kalbi yogayla yoğ u nlaşm ış, h er şeyi eşit bakışla izleyen kişi,
190
KAHRAMANIN MACERASI
191
Levha XII. Bodhisatva (Tibet).
KAHRAMANIN MACERASI
128
Bu Cennetin duvarıdır, bkz. geride, s. 106 ve 179. Artık içerideyiz. Hsi
Wang Mu, cennette gezinen, insanı kendi imgesinde erkek ve dişi yara
tan Tannnın dişi yönüdür (Tekvin, 1: 27).
129
Krş. E. T. C. W erner, A Dictionary o f Chinese Mythology (Şangay, 1932), s.
163.
193
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
ed ilm iş kısa ö m ü rlü b ir yap ıd ır. “B o şlu k evi” diye de çağrılır, sü sle r
da ç iç e k d ü zen lem esin e, foku rd ayan çayd anlığa saygı gösterir ve yere
o tu ru r. Çay ev in in d en etim li basitliğiyle çerçev elen en en b asit nesne
iç in ifade edilem ezd i. “B itk iler, kayalar, ateş, su , h e r şey can lıd ır. Bizi
gö zler ve ihtiyaçlarım ızı g ö rü rler. Bizi k o ru y acak b ir şeyim iz y o k k e n
b izi g ö rü rle r,” d iyord u yaşlı b ir A paçi öyk ü an latıcısı, “ve o zam an o r
taya çık a r, bizim le k o n u şu rla r.”131 B u d istlerin “can sızın vaazı” d ed ik
130 Bkz. Okakura Kakuzo, The Book o f Tea (New York, 1906). Ayrıca bkz. Da-
isetz Teitaro Sukuzi, Essays in Zen Buddhism (Londra, 1927) ve Lafcadio
Hearn, Jap an (New York, 1904).
131 Morris Edward Opler, Myths and Tales o f the Jicarilla Apache Indians (Me-
194
KAHRAMANIN MACERASI
leri bud u r.
sim gesini, ü zerin e ayaklarını k o y arak kirletm eye nasıl cesaret ed e b ili
y o rsu n ?” diye sord u . Ç ileci yan ıt verd i, “Ü zgü nü m efend im , fakat n a
zikçe ayaklarım ı k ald ırıp böyle ku tsal b ir lin g am ’m olm ad ığı b ir yere
koyar m ısın ız?” R ahip ç ile cin in ayaklarını tutu p sağa d o ğru çek ti, am a
o n ları yere ko y ar koy m az y erd en b ir fallus fırladı ve ayaklar yine e sk i
si gibi oldu. R ahip yine yer d eğiştird i; o n ları b ir b aşk a fallus karşıladı.
b isek sü el b içim in ) İk in cin in (ebed iyet ve zam an ın ayn ılığı) sim gesi o l
m asıd ır. Ç ü n k ü tanrısal resim lerin d ilind e, zam an ın d ünyası, b ü y ü
195
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
d işi, sırasıyla zam an ve ebed iyet o larak tasarlan ır. Yani, ik isi ayn ıdır,
h e r b iri ikisid ir ve ik ili b içim (y a b -y u m ), ken d isi de ayd ınlanm ad an
o lan b ir şim şek v ark en , sol elin d e tan rıçay ı sim geleyen b ir çan vard ır.
133 Benzer biçimde, Hindu tanrıça Kali (geride, s. 135), eşi olan tanrı Şiva’nın
yüzükoyun yere kapanmış biçiminin üzerinde dururken gösterilmekte
dir. Şiva ölüm kılıcını, yani ruhsal itaati savurmaktadır. Kan damlayan
insan kafası, mürite, bulacağı şey için yaşamım kaybettiğini anlatır.
“Korkmama” ve “ödüller verme” jestleri, Şiva’nın çocuklarını koruduğu
nu, evrensel acının karşıtlık çiftlerinin göründükleri şeyler olmadıklarını
ve ebediyette odaklanan biri için geçici “iyiler” ve “kötüler” hayalinin
aklın yansımasından başka bir şey olmadığını öğretir - tanrıçanın kendi
siyse, tanrıyı ayakları altında çigniyormuş gibiyse de, aslında tanrının
mutluluk dolu düşüdür.
Mücevherler Adası tanrıçasının altında (bkz. geride, s. 134-135) tanrının
iki yönü sergilenmiştir: onunla birleşmiş, yüzü yukarı dönük olan yaratı
cı, dünyanın tadını çıkaran yönüdür; fakat dönük duran öteki, deus abs-
conditus, içteki ve kendi başına olan, olayın ve değişimin ötesinde, eylem
siz, hareketsiz, hiçlik, hermafrodik gizem mucizesinin bile ötesinde olan
tanrısal özdür. (Bkz. Zimmer, Myths aııd Synıbois in hıdian Art and Civili-
Zation, s. 210-214.)
196
KAHRAMANIN MACERASI
134 Hindu Dans Eden Şiva’nın elindeki yaratılış davuluyla karşılaştırın, geri
de, s. 149, dipnot 46.
135 “Ve Söz ete büründü”; İsa’nın Meryem’in rahmine düşmesini kutlayan
Angelus’un dizesi.
136 Bu bölümde şunlar eşleştirildi:
Hiçlik Dünya
Ebediyet Zaman
Nirvana Samsara
Gerçek Yanılsama
Aydınlanma Merhamet
Tanrı Tanrıça
Düşman Dost
Ölüm Doğum
Şimşek Çan
Mücevher Lotus
Özne Nesne
Yab Yum
T a n g ............ Yin
Tao
Yüce Buddha
Bodhisatva
Jivan Mukta
Ete Bürünen Söz
Brahma-dünyaya erişen kahramanı anlatan Kaushitaki Upatıishad, 1:4 ile
karşılaştırın: “Araba süren birinin iki araba tekerine bakması gibi, o da
197
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
6. Nihai Ödül
Y aln ızlık A dası’n ın P ren si uyuyan T u b b e r T in ty e K raliçesi’yle altın
y atakta altı gece altı gü n d u rm u ştu , yatak altın tek erlek ler ü zerin d eyd i
ve te k e rle k le r d u rm aksızın d ö n e rk e n -y a ta k d ö n ü y o r da d ö n ü y o rd u ,
B urad a m ace ran ın b aşarılm asın d aki k o lay lık k ah ram an ın ü stü n b i
ri, d oğu ştan kral o ld u ğu n u b elirtir. B irço k p eri m asalı ve yen id en v ü
olan b ir engelle karşılaşm az ve hata yapm az. K uyu D ünya G ö beğ id ir,
güne ve geceye bakar, iyi işlere ve kötü işlere bakar ve bütün k arşıtlık
çiftlerine bakar. İyi işlerden arınmış, kötü işlerden arınmış, Tanrıyı bilen
bu kişi, tanrıya doğru gider.”
137 Curtin, a.g.e., s. 106-107.
198
KAHRAMANIN MACERASI
E ksen id ir. U yku kalesi, alçalan b ilin cin , bireysel y aşam ın farksızlaşan
en erjiy e çözü n d ü ğ ü yer olan düş için d e battığı dipsiz u çu ru m d u r: ve
olu ştu ran tazm in fantezileri ru h u y ö n etm eye başlar: ve b u n lar y etişk i
n in daha so n rak i n ev ro tik , hatta n o rm al yaşam sal e tk in lik leri, ru hsal
138
Bkz. Melaine Klein, The Psychoanalysis o f Children, The International Psyc-
ho-Analytical Library, No. 27 (1937).
139
Röheim, W ar, Crime and the Covenant, s. 137-138.
199
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
6. Nihai Ödül
d ışarı çık tı, zayıf, tüyleri salk ım saçak k ü çü k atın ın sırtına sıçrad ı ve
yaralan m aksızm ağaçları ve n e h ri g e çti.”137
güne ve geceye bakar, iyi işlere ve kötü işlere bakar ve bütün k arşıtlık
çiftlerine bakar. İyi işlerden arınmış, kötü işlerden arınmış, Tanrıyı bilen
bu kişi, tanrıya doğru gider.”
137 Curtin, a.g.e., s. 106-107.
198
KAHRAMANIN MACERASI
E ksen id ir. U yku kalesi, alçalan b ilin cin , birey sel yaşam ın farksızlaşan
en erjiy e çözü n d ü ğ ü y er olan düş içind e battığı dipsiz u çu ru m d u r: ve
olu ştu ran tazm in fantezileri ru h u yön etm eye başlar: ve b u n lar y etişk i
n in d aha so n rak i n ev ro tik , h atta n o rm al yaşam sal e tk in lik leri, ru h sal
138
Bkz. Melaine Klein, The Psychoanalysis o f Children, The International Psyc-
ho-Analytical Library, No. 27 (1937).
139 Röheim, W ar, Crime and the Covenant, s. 137-138,
199
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
çabaları, d in sel in an çları ve ayin uygulam aları için belirley ici etk en ler
olarak kalır.
(içim , bo zu lab ilir ve p osalarla dolu b ir şey değil, tersin e b ozulam az,
kuvars kristalleriyle dolu b ir şey d ir). İk in cisi yan sıtm ad ır: ‘V ü cu d u n
içine girm eye çalışan b e n değil, insanlara h astalık m ad d eleri atan ya
200
KAHRAMANIN MACERASI
için tahtalar u zatm ak gibi b ir şey yap ıyord u . B aşka b ir adaya g eçtik ve
orad a b ir kad ına n erey e gittiğim i sord u m . B irtak ım d algıçlarla d ald ığı
201
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
202
KAHRAMANIN MACERASI
azalm ayan etin i yer: k eçi, D ünya A ğacı, Yggdrasil’in yap raklarıyla b e s
lenir. E rin ’in p erili dağlarında, ölü m sü z T u ath a De D anaan, d u r
tad arlar.149
o lanlar arasınd aki devasa engel, sim g elerin y o l v erip aşıldığı yerde y ı
k ılır. “Ey sen ,” diye yazar D ünyevi C e n n e t’te n ayrılırken D ante, “ey
149 Ginzberg, a.g.e.. Cilt I, s. 20, 26-30. Ginzberg’deki Mesih’in ziyafeti üzeri
ne geniş notlar için bkz. Cilt V, s. 43-46.
203
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
kald ığı ve dağ havasını sev en, am a öteye geçm eye cesareti o lm ayan lar
la so h b et etm ek için sık sık g eld ik leri so n d urağı gibi, im g elem in ö te
sin d ek i gü zelliğin dile gelm ez ö ğretisi, bize üstü kap alı olarak, ö zellik
le de ço cu k lu ğ u n d ü şlen en gü zelliğini anım satan figürlerle gelir; m a
Ö lü m sü zlü k suyu için d evlerle tan rılar arasınd a g eçen başlan gıçtaki
130 Dante, “Cennet,” II, 1-9. Çeviren Norton, a.g.e., Cilt III, s. 10; Houghton
Mifflin Company yayımcılarının izniyle.
151 Yayımlanmış psikanalitik külliyatta, bilinçdışı için örtük anlamları ve iş
leyişlerinin ruh üzerindeki etkileri kadar, simgelerin düş kaynakları da
analiz edilmektedir; fakat büyük öğretmenlerin onları bilerek metaforlar
olarak kullanmış oldukları gerçeği pek dikkat çekmemiştir: dile getiril
meyen varsayım, geçmişin büyük öğretmenlerinin (elbette bazı eski Yu
nan ve Romalılar dışında) değerlendirilmemiş fantezilerini vahiyle
karıştıran nevrotikler olduğudur. Aynı şekilde, psikanalizin vahiyleri sı
radan birçok kimse tarafından Dr. Freud’un “müstehcen zihninin” ürün
leri sayılmaktadır.
204
KAHRAMANIN MACERASI
va’n ın , E v ren in E fen d isi’n in tak d irin i kazan dı. Şiva o n u ö lü leri d irilten
n e k ta rı”n ı karıştırm aya y ard ım cı o lm aları için titan ları kan d ırm ak
ü zere g eçici ateşkes- ilan e tm eleri söy len d i. K end i ü stü n lü k le rin in b ir
kabu lü sayd ıkları b u d avetten etk ilen e n titanlar yard ım d an o n u r d uy
dular; b ö ylece dünya çev rim in in d ö rt çağ ın ın b aşlan gıcın d aki destansı
işbirliği m a c e ra sı.b a şla d ı. M and ara Dağı yay ık sop ası o larak seçild i.
Yılanlar Kralı V u su ki o n u d ö n d ü re cek yay ık ipi olm ayı kabu l etti. V iş-
D en izin yü zeyin d en y ü k selen ilk şey k ara, zeh irli, K alakutta, “Kara
Zirve” d en e n b ir d u m an , yani ö lü m g ü cü n ü n e n y ü k sek yoğ u nlaş-
152 Brahma, Vişnu ve Şiva, sırasıyla Yaratıcı, Koruyucu ve Yokedici, tek bir
yaratıcı özün eylemlerinin üç yönü olarak Hinduizmde bir teslis oluştu
rurlar. MÖ yedinci yüzyıldan sonra, Brahma önemini kaybederek, sadece
Vişnu’nun yaratıcı yardımcısı oldu. Bu yüzden bugün Hinduizm, biri asıl
olarak yaratıcı-koruyucu Vişnu’ya adanmış, diğeri ruhu ebediyetle birleş
tiren dünya-yok edicisi Şiva’ya adanmış iki safa ayrılmıştır. Fakat bun
ların ikisi sonuçta birdir. Buradaki mitte, yaşam iksiri onların birlikte ça
lışmasıyla elde edilmektedir.
205
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
206
KAHRAMANIN MACERASI
denir.
lar) b elird i, talih tan rıçası Lakşm i, “G ü rü ltü ye K işney en” U ççaih şravas
lam ıştı. T itan lard an b iri olan Rahu bir yu d u m alm ayı b e ce rd i, fakat iç
ki boğazın d an geçm ed en kafası k o p arıld ı; gövdesi çü rü d ü , am a kafası
ölüm süz kaldı. Ve b u kafa şim di gök te, yen id en yakalam ak üzere ayın
p ü sk ü rtm esin e y ard ım etti. Şim di tan rılar, d ü ny anın o rta dağı olan
D aha ed ebi ve duygusal dinsel h ald en ayrı olarak, g erçek m ito lo jik
153
Ramayana, I, 45, M ahabharata, I, 18, Matsya Purana, 249-251 ve birçok
başka metin. Bkz. Zimmer, Myths and Symbols in Indian Art and Civilizati
on, s. 105 vd.
207
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
anlam sızd ır. O n ların eğ len d irici m itleri, zih n i ve ru h u , o n lara doğru
154 Marco Pallis, Peaks and Lanıas (4. Basım; Londra: Cassell and Co., 1946),
s. 234.
155 Shri-Chakra-Sam bhara Tantra, Tibetçeden çev. Lama Kazi Dawa-Samdup,
yay. haz. Sir John Woodrofle (Arthur Avalon takma adıyla), “Tantric
Texts”in VII. Cildi (Londra, 1919), s. 41. “Bu hayalde canlanan tanrıların
tanrısallığına ilişkin kuşku uyanırsa,” diye metin devam eder, “kişi, ‘Bu
Tanrıça yalnızca vücudun anımsanmasıdır,’ demeli ve Yolu Tanrıların
oluşturduğunu unutmamalıdır” (a.g.y.). Tantra için, krş. geride, s. 113,
dipnot 32 ve s. 199-200 (Tantrik Budizm).
156 Krş. sözgelimi C. G. Jung, “Archetypes of Collective Unconcious” (orjina-
li 1934: Bütün Eserleri, Cilt 9, Kısım i ; New York ve Londra, 1959.)
“Belki de birçok kimse,” diye yazıyor Dr J. C. Flügel, “Neredeyse insanbi
çimci Baba-Tanrı kavramını, bu türden bir Tanrının saf zihinsel kökeni
kesinleşmiş olsa bile, zihindışı bir gerçeklik olarak saymaktadır hâlâ”
( The Psychoanalytic Study o f the Family, s. 236).
208
KAHRAMANIN MACERASI
leri gelip g eçicid ir. Zeus, Yehova ve Y ü ce B u d d h a’n m şim şek lerin in
m u cizev i e n e rjisi, V ira co ch a ’n m yağ m u ru n u n b e re k e ti, ku tsam a za
ru m d ayk en e n y ü ce tan rılar b ile acım asız, can alıcı d evler o larak g ö
rü n ü r ve o n ları aldatıp k atled en ya da y atıştıran k ah ram an lar ise d ü n
1S 7
“Paradiso,” XXXIII, 82 vd.
158 Bkz. geride, s. 200.
209
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
“M ah u -ik a, ‘B e n ,’ dedi.
u i’yi yen id en yu karı attı, şöyle şa rk ı söyleyerek: ‘At tut, at tut - işte gi
d iy o rsu n !’
in an ıy o r m u su n ?’
“ ‘D en erim !’ d ed i M aui.
“B öylece M aui tuttu M ah u -ik a’yı ve şarkı söy ley erek attı: ‘At tut, at
210
KAHRAMANIN MACERASI
‘G ökte yükseliyorsun!’
sağsalim g eçtik ten son ra, d ağların ard ınd a çiç e k le r, m eyveler ve d e
ğerli taşlarla d olu cen n e t gibi b ir b ah çeye ulaştı. D aha da ilerleyin ce,
211
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
v e y a ş a m ı k en d ilerin e sa k la d ıla r.
başın ı y ık a , vücudunu y ık a .
160 Efsanenin standart Asur basımında olmayan bu pasaj, çok daha önceki
parçalanmış bir Babil metninde görülür (bkz. Bruno Meissner, “Ein alt
babylonisches Fragment des Gilgamosepos,” Mitteilungen der Vorderasi
atischen Geselschaft, VII, I; Berlin, 1902, s. 9). Sık sık kahinin önerisinin
hedonistik olduğu belirtilmiştir, fakat pasajın kadim Babillilerin ahlak
felsefesine ilişkin olmadığı, bir erginleme testi olduğuna dikkat edilmeli
dir. Yüzyıllar sonra Hindistan’da olduğu gibi; öğrenci öğretmene ölüm
süz yaşamın sırrım sorduğunda, önce ölümlü olanın hazları anlatılır ona
(szg. Katha Upanishad, 1:21, 23-25). Ancak ısrar ederse sonraki erginleme
ye alınır.
212
KAHRAMANIN MACERASI
kayığı gö rd ü ve ç o k m eraklan d ı.
A m a o bitkiye el değdirirsen,
vatanına döneceksin.
213
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
d ü .”163
F izik sel ölü m sü zlü k olasılığı hâlâ in san ın k alb in i cezb etm ek ted ir.
214
KAHRAMANIN MACERASI
1921’de oyn an an B ern ard Shavv’ın ütop y acı oyu nu B ack to M ethu selah
olur. E ğer yaşlı b iri b u h ap tan u zu n süre alırsa gen çleşir. O n u sü rek li
alanlar eb ed i yaşam ı tad acak, ö lm e y e ce k tir.”164 B u yalnız, d en ey ci filo
164
Ko Hung (Pao Pu Tzu olarak da bilinir), Nei P’ieıı, Bölüm VII (çeviri
Obed Simon Johnson, A Study o f Chinese Alchemy, Şangay, 1928, s. 63’den
alınmıştır).
Ko Hung, bir vücudu “neşeli ve rahat” kılma, bir başkası su üzerinde yü
rüme gibi birkaç çok ilginç yetenek geliştirmişti. Çin felsefesinde Ko
Hung’un yeriyle ilgili bir tartışma için, bkz. Alfred Forke, “Ko Hung, der
Philosoph und Alchimist," Archiv fü r Geschichte der Philosophie, XLI, 1-2
(Berlin, 1932), s. 115-126.
Herbert A. Giles, A Chinese Biographical Dictionary (Londra ve Şangay,
1898), s. 372.
215
Levha XIII. Ölümsüz Yaşam Dalı (Asur).
Levha XIV. Bodhisatva (Kamboçya).
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
O , b u rad a!”166
“E bed iyeti b ilm e k kişiyi anlayışlı kılar; anlayış kişiyi gen iş bakışlı
kılar; tasavvur genişliği soy lu lu k getirir; soy lu lu k cen n e t gibidir.
Ja p o n la rın b ir atasözü vard ır: “T an rılar an cak in san lar sağlık için
dua ettiği zam an g ü ler.” T ap m an a ih san ed ilen n im et h ep k o n u m u n a
ve b ask ın arzu su na, duasına göre ö lçü len d irilir: n im et basitçe, b elirli
özgül b ir d u ru m u n gerek tird ik lerin e d ayanan yaşam e n e rjisin in b ir
218
KAHRAMANIN MACERASI
biyat, m it ve tapım , felsefe ve ç ile ci d isip lin lerin hepsi, bireye u fu k ları
n ın ö tesin e, d u rm ak sızın gen işleyen gerçek leşm e alanına geçm esin de
tüm sim geleştirm eleri, tü m tan rısallık ları aşan b ir g erçekleşm e için
168 “Cennet,” XXX111, 49-57 (çev. Norton, a.g.e., Cilt 111, s. 253-254, Hough-
ton Mifflin Company, yayımcıların izniyle).
169
Kena Upaııishad, 1:3 (çev. Swami Sharvananda; Sri Ramakrishna Math;
Mylapore, Madras, 1932).
219
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
B u yaşam çeşm esi b irey in çek ird eğ id ir ve eğer ö rtü le rin d e n sıy rıla
b ilirse içind e k en d in i b u lacak tır. Pagan C e rm e n tan rısı O d in (W o tan ),
h ep sin in yen ilen m iş, yen id en can lan m ış ve g e rçe k V arlığın akışıyla
g ö rkem li k ılın m ış olm asıyd ı. G e rçe k te n de, d irilen c e n n e tle rin ta n rı
ları, o n lard an öteye, yaşam ları ve özleri o lan boşlu ğa n ü fu z ed en insan
rak lar ve san cak lar d ikild i; batıya d ik ilen ler doğuya da, kuzeye d ik i
len ler gü neye de d ikild i; y er d üzeyine d ik ilen bayraklar B rah m a d ü n -
170 Poetic Edda, “Hovamol,” 139 (çev. Henry Adams Bellows; The American-
Scandinavian Foundation; New York, 1923).
220
KAHRAMANIN MACERASI
lirdi; gö k te lotu slar b elird i; kayalardan yed işer yed işer lotu slar çıktı.
O n b in dünya sistem i havaya atılm ış b ir b u k e t ç iç e k gibiydi, ya da
sek sen d ö rt b in fersah d erin lik tek i okyanus tatlandı; n e h irle r tersin e
aktı; d oğu ştan k ö rle r görm eye başlad ı; sağırlar duydu; sakatlar o rg an
larını ku llanm aya başlad ı ve tu tsak ların zin cirleri, halkaları k ırılıp y e r
221
BÖLÜM III
DÖNÜŞ
1. D önüşün Reddedilişi
etm işti ve gö k sel esrim e için d ey k en ö len azizler de v ard ır. H iç yaşlan
m ayan Ö lü m sü z V arlık T a n rıç a s ın ın ku tsan m ış adasına son su za dek
yenilgiye uğrad ıkları b ir anda o n u yardım a çağ ırd ık ları zam an k ral
ların kralı oldu. T an rıların y ü ce b ir zafer kazan m asını sağladı ve o nlar
222
KAHRAMANIN MACERASI
öd ü llen d ird iler onu . Fak at ken d isi h e r şeye kad ir olan b ir kalp n e ar-
zulayabilirdi ki? İn san lar arasınd aki böyle b ir efend iyi nasıl b ir ö d ü lle
onu k ald ırm ak isteyen h erh an gi b irin in tek bakışıy la kü l olm asıydı.
altınd aki F reu d cu bilin çd ışı gibi Zam andışı olarak yaşlı dağ ad am ı, d e
olduğu kad ar, gü çlü b ir k ralın en yüce öd ül o larak uyku yu d ilem esi
n in gizem ini de yen i b ir persp ektife sü rü k ley en şaşırtıcı b ir d önüşle.
baz b ir b içim d e kazan dı. Silahsız ve lotu slarla sü slen m iş o larak safla
223
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
hi, çözü lm eler b o y u n ca kap alı kalan gö zleri yavaşça ışığa açıld ı, lik
bakışı, h e m en alev alıp anın d a d u m an lı b ir kü l yığ ının a d ö n ü şen d ü ş
şu duayla eğildi:
kın tıyı k ey if o larak görd ü m , çö ld e k i serap ları tazelik v eren sular o la
224
KAHRAMANIN MACERASI
dağlara çek ild i ve orad a k e n d in i, onu son u n d a v arlık b içim le rin e olan
o ld u ğu n u söyleyebilir?
2. Büyülü Kaçış
ğaü stü efen d isin in tü m gü çleriyle d estek len ir. D iğer yan dan , eğer ga
n im eti m u h afızın ın karşı çık ışm a rağ m en elde ettiyse ya da k a h ra
d ibind e kad im b ir dev o lan Kel Tegid , k arısı C arid w en ’le b irlik te ya
şardı. K arısı b ir yandan buğday ve b erek etli hasat efend isi, diğer y a n
d an şiir ve edebiyat tanrıçasıyd ı. Devasa b ir kazana sahipti ve içind e
225
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
b ir b ilim ve esin karışım ı hazırlam ayı istiyord u. K arabü yü k itap ları sa
yesinde b ir yıl kaynasın diye ateşin ü zerin e koydu ğu kara b ir bu lam aç
ed ilecekti.
226
KAHRAMANIN MACERASI
22 7
KAHRAMANIN SO N SU Z YOLCULUĞU
ra ’nırı ru h ları ölüm d en geri g e tir e b ile c e k kad ar y eten ek li oldu ğun u
n u ele g eçirip bir şişeye kap adı v e ş iş e y i başparm ağıyla tıkad ı. A dam
m asın ı sağladı: canlı ve tek parça o la r a k çık tıla r. O zam an adam k arı
228
KAHRAMANIN MACERASI
biyle k ız kard eşi kaynağın yan ınd a o y n ark en b ird en için e d ü şü v erd i
ler. A şağıda b ir sucad ısı vard ı ve şöyle d ed i, ‘E lim e g eçtin iz işte! A rtık
bana çalışacak sın ız!’ ve o n ları alıp götü rd ü. K ü çü k kıza tem izlem esi
için k irli b ir k e te n p arçası v erd i ve d ipsiz b ir fıçıd an su alm asını iste
di; oğlanın sa k ö r b ir baltayla ağaç kesm esi g erek iy o rd u : ve yiy ecek leri
5 John White, The Ancient History o f the Maori, His Mythology and Traditions
(Wellington, 1886-89), Cilt 11, s. 167-171.
229
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
D erk en kız b ir ayna atm ış ark asın a, ayna yü kselip b ir dağ olm u ş; dağ
öyle kaygan, öyle kayganm ış ki, cad ı b ir tü rlü aşıp geçem em iş. Eve gi
dip de b altam ı alıp geleyim , şu dağı k ırıp d ökeyim , diye geçirm iş için
den. A m a o baltayı alıp gelene ve dağı k ırıp d ö k en e kad ar çocu k lar
n a y o llan m ış .”6
d eh b erlik le ru h sal olarak rah atsız e d ici yoga alıştırm aları y ap m anın
yülü n esn e ler -k o r u y u c u m u sk alar, ilk eler, sim geler, akılcılaştırm alar,
h e r ş e y -k o v a la y a n C en n et T azısı’n ın g ü cü n ü azaltıp em e b ilir, m acera-
230
Çizim9A. Bir Gorgo Medusa'nın Başıyla Kaçan Perseus'u İzliyor.
Iaso n ’un kid ir. A ltın P ostu ele geçirm eye çık m ıştı. G ö rk em li A rgo’yu
b ü y ü k b ir savaşçı topluluğuyla d enize in d ird ik ten son ra, K arad eniz’e
d oğru açılm ıştı ve b ir sü rü inanılm az teh lik e atlattık tan son ra, so n u n
da k ra l A ietes’in B oğaziçi’n d e n k ilo m e tre lerce ö ted ek i şeh ir ve sarayı
na u laştı. Sarayın ard ınd a e jd e rin koru d u ğ u ağaç ve k o ru lu k vardı.
K ralın kızı M edeia y ab an cı kon uğa karşı aşırı b ir tutkuya kap ıld ı
231
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
232
KAHRAMANIN MACERASI
k a y b o ld u .8
üzü cü öyk ü v ard ır: H er şey in ilksel atası İzanagi’n in , Sarı Irm ak ü lk e
sin d en k açırılan kız k ard eşi-k arısı Izanam i’yi k u rtarm ak için yeraltına
in işin in öyküsü. Kız o n u kap ıda karşılad ı ve Iznagi şöyle dedi: “Y ü ce
lerin yü cesi, sevim li gen ç kız kard eşim ! S en in ve b e n im yarattığım ız
Saraya çek ild i; fakat orad a ç o k oyaland ığın dan , Izanagi sab re d e
233
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
sıyla b irlik te sek iz şim şek tan rısın ı gön derd i. Y ü ce b ir b içim d e k u
şanm ış oldu ğu o n k işin in an cak kavrayabileceği k ılıc ı çek ip savu rarak
d ö n ü p geri kaçtılar.
H ep sin in ard ın d an y ü celer yü cesi Izanam i’n in ken d isi geldi. İzana
gi b in k işin in kald ıracağı b ir kayayı kald ırıp , geçid i o n u n la tıkad ı ve
lerin i verd iler. İzanam i şöyle dedi: “Sevgili bü y ü k k ard eşim , Y ü celer
Yücesi! E ğer böyle davranırsan, h e r gü n sen in d ü n y an d an b in kişin in
ö lm esin i sağlayacağım .” İzagani yan ıtlad ı: “Sevgili kız k ard eşim , Y ü ce
ler Yücesi! E ğer öyle yap arsan , h e r gün b in beş yüz k ad ın ın b o ğ u l
m asını sağlayacağım .”9
234
KAHRAMANIN MACERASI
le b irlik te geri d önm e olasılığın ın old u ğun u öne sü rer. D ü nyalar ara
sın d ak i k arşılık lı açık ilişkiyi o lanaksız kılan , h er zam an için in san za
lu son v ard ır, am a etki ikna e d ici değil, insanü stü d ü r. B aşarısızlık m it
leri bizi y aşam ın tragedyasıyla etk iler, fakat b aşarı m itleri sadece kendi
inanılm azlıklarıyla. Ve yine, eğer m o n o m it vaat ettiğ in i yerine g e tirir
se, bize g ö ste rile cek o lan insani başarısızlık ya da insanü stü başarı d e
rilm esi g erek ebilir. Yani, d ü ny anın gelip on u alm ası g erek eb ilir. Ç ü n
kü b ir yerde o lm an ın d erin saadeti, uy anık halin b e n lik p arçalanm ası
oku yo ru z, “geri d önm ey i arzu lar? O yaln ızca o ra d a o la ca k tır .”10 Ve yi
n e, kişi yaşad ıkça yaşam çağıracaktır. T o p lu m o n d an u zak d urana
karşı k ısk a n çtır ve gelip kapıyı çalar. E ğer kah ram an -M u ç u k u n d a gi
b i - isteksizse, rah atsız e d e n kişi tatsız b ir şo k yaşar; am a diğer y an
dan, çağrılan lar yaln ızca g ecik tiriliy o rsa -(ö lü m ü çağ rıştıran ) k u su r
235
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
236
KAHRAMANIN MACERASI
kes kıyıya çık arm ak için et parçalarıyla uzaklaşınca Kuzgun fark e d il
m ed en d ışarı çık tı. Fakat d aha yere v arm ad an, ateş çu b u k ların ı içerd e
b ırak tığ ın ı hatırlad ı. G iysisini ve m askesin i çık ard ı ve insanlar ç o k
g eçm ed en tu h af b ir hayvan d erisine sarın m ış k ü çü k , kara b ir ad am la'
karşılaştılar. M erakla b ak tılar ona. A dam yard ım etm eyi ö n erd i ve
ko llarım sıvayıp çalışm aya koyuldu .
237
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
lik açtı ve “d erisin i yüzdüğü alacalı b ir at” fırlattı içe ri ve tan rıların yü
gö rü n ce öyle ü rk tü le r ki h ep si öldü .
göm üldü . K ö tü ru h lar dünyayı kap lad ı; ve sayısız tan rın ın sesi aym
238
KAHRAMANIN MACERASI
rak içe rid en şöyle seslendi: “B en çek ilin ce cen n e t vadisin in , sazlıkların
dan d aha geriye çek ilm em e lisin !” B öylece h e m yü ce cen n et vadisi hem
de sazlık vad ilerin in o rta yeri yen id en ay d ın lan d ı . 13 Şim di gü neş, her
gece b ir sü re çek ile b ilir - yaşam ın tazeleyici uyku su na çek ilm esi gibi;
G ü n eşin tan rı yerine tan rıça o lm ası m o tifi, ark aik , belli ki b ir za
ka’da oldu ğu gibi, S ib iry a’n ın h e r yerin d e dişi b ir güneş üzerine d ağı
n ık ö y k ü ler bu lu n ab ilir. Ve ku rd u n yediği, am a b ir av cın ın ku rd u n
k arn ın d an çıkard ığı K ırm ızı B aşlıklı Kız p eri m asalınd a, A m atera
su ’n u n m acerasın ın u zak b ir y an k ısın ı bu lu ru z. B irço k ülkede izler
13
Ko-ji-ki, Chamberlain’den, a.g.e., s. 52-59.
239
K A H RA M A N IN S O N SU Z YO LCU LUĞU
240
KAHRAMANIN MACERASI
tan rısın ın a rtık daha iyi b ilin e n m ito lo jile rin in k in d e n d aha farklı b ir
dünya duyum u h issed ileb ilir; ışığın tatlı h ed iy esine y ö n elik b elli bir
Ayna, k ılıç , ağaç tan ıd ık tır. T an rıçay ı yan sıtan ve o n u , tan rısal d i-
“yaratım ” eylem ine b ir v esiled ir. K ılıç, şim şeğe k a rşılık gelir. A ğaç, a r
zuları g erçe k le ştire n b e re k e tli yanıyla D ünya E k sen i’d ir - H ıristiyan
kilişiyle tersin e d ö n en , fakat gelen can lan m a için n eşeli olan dünya.
Ve shim enaw a, gö rü nd ü ğ ü zam an ta n rıça n ın ard ın a g erilen yü ce hasır
241
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
lerin d e aldığı isim lerd i - gü neşle değil, ad ını taşıyan gezegen le, yine
d ön m ey ecek olu rsa o n u k u rtarm aya gelm esin i söylem işti. Yedi yargı
242
KAHRAMANIN MACERASI
na’n m asılı cesed in e altm ış kez serp m eleri için “yaşam yiyeceği” ve
“yaşam su yu ” verdi.
243
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
Onu geçenler,
Inanna'yı geçenler,
dönü y or.
biçim d e taşın sın ; parçalara ayrılm ış in san ların için d e k e n d ilerin i tüm
saydığı ço k tan d ır u n u tu lm u ş o rtam a k en d isin e b ah şed ilen lütufla ye
n id en girm esi g erek m ek ted ir. E go-d ağıtan, yaşam -v eren iksiriyle to p
244
KAHRAMANIN MACERASI
T an rısal ve insani, iki dünya an cak b irb irin d e n farklı o larak res-
m ed ileb ilir - yaşam ve ö lü m , gece ve günd üz gibi ayrı. K ahram an b il
diğim iz ü lk ed en karanlığa d oğru yola çık a r; o rad a m acerasın ı tam am
lar ya da yine basitçe bize o lan bağların ı kay b ed er, hap sed ilir ya da
tehlikeye d üşer; ve d ö n ü şü o öte b ölg ed en b ir d ö n ü ş o larak anlatılır.
Yine de - v e işte m it ve sim geyi anlam ak için tem el b ir a n a h ta r- iki
k rallık aslında b ird ir. T a n rıla rın alanı b ild iğim iz d ü n y an ın u n u tu lm u ş
bir b o yu tu d u r. Ve isteyerek ya da istem ey erek o b o y u tu n araştı
rılm ası, k ah ram an ın y ap tık ların ın tam anlam ıd ır. O lağan yaşam da
ö n em li g ö rü n en değerler ve ayrım lar, b en liğ in daha ö n ce sadece ö te-
kilik olan şeyi ü rk ü tü cü b içim d e özüm lem esiyle kay bo lu r. Yam yam
d evlerin öyk ü lerin d e oldu ğu g ib i, n iteliksiz ru h lar için aşkın d en eyi
m in b ü tü n yü kü , b u kişisel bireyselleşm e kay b ın ın ü rk ü tü cü lü ğ ü o la
bilir. Fak at k ah ram an -ru h cesu rca içeri g irer ve cad ıların tan rıçalara
ve e jd e rle rin tan rıların b e k ç i k ö p ek lerin e d ö n ü ştü ğ ü n ü keşfeder.
245
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
ran lığ ın insanı dilsiz b ırak an ifad elerin i ayd ınlık d ü n y an ın diline nasıl
çiftlerin i tanım lam a girişim in i anlam sız kılan h e r vahyi “ev et” ve “h a
y ır” terim lerin e nasıl çev irm eli? H er şeyi yaratan h içliğ in iletisini, k e n
gü rü ltü lü m ü ste h ce n lik lerin i g erçek olarak kabu l etm ek tir. Böyle b ir
girişe shimenavva’yı germ işse, zam anda ebed iyeti ifade etm ek ve za
247
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
n ek tir. Rip m acera ü lk esin e, her gece uykuya g id erk en yap tığım ız gibi
b ilin çsizce gitti. D erin uykuda, d er H in d u lar, b e n lik b irleşir ve saadet
sak alın ın y erleri sü p ü rd ü ğü n ü fark etti. K end isin in ve çev resin d eki
d ü ny anın lan etlen m iş olup olm ad ığın ı m e rak etti.
sord u . Rip bu d alaca bakak ald ı. K ısa, am a işgüzar başka b iri kolun dan
çek iştird i ve ayak u cu n d a y ü kselerek , F ed eral m i D em o k rat m ı o ld u
ğ u nu sord u . S iv ri ü ç k ö şeli şapkasıyla, anlayışlı, ö n em li g ö rü n en yaşlı
19 Mandukya Upanishad, 5.
248
KAHRAMANIN MACERASI
balıkla seçim lere niye geld iğin i, köyde isyan m ı çıkarm aya çalıştığın ı
sordu ğu zam an Rip yine h iç b ir şey anlam adı. ‘Lütfen! B aylar,’ diye
ram an O isin ’in G e n çlik Ü lk esi K ra lın ın kızıyla uzu n berab erliğ in d en
d ö n d ü k ten son ra, başına g elen lerd ir. O isin zavallı R ip’ten daha b aşarı
linçd ışı d en eyim in d eğ erlerin i taşım ıştı. B ir d eğişim sağlam ıştı. Ama
tam da bu o ld u k ça arzu lan ır d u ru m yü zün den, d ö n ü şü n ü n teh lik eleri
artm ıştı. T ü m kişiliği zam an d ışm m güç ve biçim leriyle uyum içine
gird iğind en, o n u n h er şeyi zam an ın b içim ve gü çleriyle yalanlanm ış,
yıkılm ış oldu.
F in n M acC o o l’un oğlu O isin , b ir gün adam larıyla b irlik te E rin ’in
orm an ın d a av lan ırken , G e n çlik Ü lk esi K ra lın ın kızıyla karşılaştı. O i
249
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
G e n çlik Ü lk e sin e yola çık tılar. O isin o rad a b irço k m u tlu yıllar b o y u n
ca k rallık yaptı. Fak at b ir gün d oğaüstü gelinine d ön ü p şöyle dedi:
“B ugün b abam ı ve ad am larını g ö rm ek için E rin ’de o lm ak istiy o ru m .”
“ ‘G id e rse n ,” dedi eşi, ‘ve E rin to p rağ ına ayak basarsan , geri gele
m ezsin ve yaşlı k ö r b ir adam o lu rsu n . Buraya geleli ne kad ar old u sa
n ıy o rsu n ?’
“Kız, O isin için kü h eylan ı h azırlad ı ve ‘Bu kü heylan sen i n erey e is
tersen g ö tü re ce k ,’ dedi.
“ ‘Buraya g e lip ,’ d edi O isin çob an a, ‘bu taşı ters çev irir m isin ?’
250
KAHRAMANIN MACERASI
in san ları arasınd a gezinm esini sağlam ak üzere, te crit e d ici at fikri, d o
ol’un oğlu olan Oisin onlardan biriydi. Fakat günleri çoktan geçmişti ve ül-
kedekiler eskinin büyükleri değildi artık. Bu türden arkaik dev efsaneleri
her yerdeki halk geleneklerinde bulunur; bkz. sözgelimi, daha önce an
latılmış olan Kral Muçukunda miti (s. 227-230). Musevi ataların uzun ya
şamları da benzerdir: Adem dokuzyüz otuz yıl yaşadı, Seth dokuzyüz oni
ki, Enos dokuz yüz beş, vb, vb. (Tekvin, 5).
22
Curtin, a.g.e., s. 332-333.
251
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
ğaü stü güç taşıyanların sık ça ald ık ları tem el ö n lem in can lı b ir ö rn eğ i
si için gösterişli b ir halı serilird i. Iran şahı sarayı içind e b aşk asın ın d o
lerin d ışında yere basark en g örü leb ilird i. G ittik leri h e r yere Bufalo k a
b ile sin in , bazısı b u yü k sek şahsiyetlere y o lcu lu k ta da e şlik ed en ve y ü
şiliğin yere ayak basam am ası olgu su n u şu şekild e açık lar: “Belli ki,
rafın d an , ku tsal k işin in bir L eyd en k av anozu nu n e lek trik yü klen m esi
gibi yü klend iği b ir fiziksel b ir öz ya da sıvı o larak kab u l ed ilir; ve k a
v anozd aki elek triğ in iyi b ir iletk en e sü rtü le re k akıtılm ası gibi, kişid eki
23 Sir James G. Frazer, Altın Dal, tek ciltlik basım, s. 593-594. Yayım hakkı,
- 1922, The Macmillan Company’nindir ve izin alınarak kullanılmıştır.
252
KAHRAMANIN MACERASI
m a için , değdiği h er şeyi yak ıp kav u rm asın ve y o k etm esin diye onu
dar sın ırlar için d e tu tm ak g e re k ir .”24
h alk şarkısı atılm ış yü züğün teh lik elerin e tan ık lık eder. Ve m itler - ö r
neğin, b ü y ü k yap ıtı B aşkalaşım lar'da O vid ius tarafın d an top lanm ış
yanın daha d ü şü k güç alanı arasınd aki yalıtım ı, g erek li ö n lem ler alın
m ad an b ird en b ire kald ırıld ığ ınd a g erçek leşen sarsıcı d ön ü şü m leri
24
A.g.y., 594-595. Yayımcıları olan, The Macmillan Company’nin izniyle.
253
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
n in i k o ru m a y ı b a şa rd ı.
Adı P ren ses B u d u r ’du. B u genç kızı Iran lı p ren sin yatağına, uy u r h al
de b ıra k tıla r. C in ik isin in de yü zün ü açtı ve ikiz gibi d u rd u k ların ı
gördü . “M a şa lla h ," dedi D ahnaş, “ey sultan ım , b e n im sevd iğim daha
biyd i; ve a sla n p e n ç e le ri gibi tırn ak ları, yaban eşek le rin in toyn akları
yatan iki kişi a ra sın d a seçim yap acağım ö ğ ren in ce , gü zelliklerine hay
u y an ık k en b e lli o ls u n .”
254
KAHRAMANIN MACERASI
ağırlaştırm ıştı. D elik anlı sarstı onu . “Ey sevd iğim , uyan ve ban a b a k ,”
seyrettiğini d ü şü n m ü y o r, b u n d an k o rk m u y o rd u . D ahası, on u u y an d ı
255
Levha XVI. Kozmik Aslan Tanrıça Güneşi Tutuyor (Kuzey Hindistan).
KAHRAMANIN MACERASI
kald ı."
sola d ö n d ü ler, am a kim seyi b u lam ad ılar yanlarınd a. U şak larına b ağ ır
d ılar, çevreyi arattılar ve çılg ına d ö n d ü ler. K am erü zzam an eriyip tü
Ç ü nkü b ir kalp sırad an akıl çelm elere d iren erek kad erin d e ısrar e d e r
zeleri k açın ılm azın gerçek leşm esin e n ed en o lacak tır. R u hun diğer
yarısıyla bu lu şm asın d an gelen tılsım lı yü zük, an ım san m ış o lm ak y e ri
25 7
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
k ah ram an ın a rtık iki d ünyayı b irb irin e bağlam a g erek sin im in in işare
tidir.
ağır, fakat h arik a işleyişin in tarih id ir. H erk esin b ir k ad eri yo k tu r: sa
ileri geri gid ip g elm ek özgü rlüğü ustan ın b ecerisid ir. K o zm ik D ansçı,
d er N ietzsch e, ağırlığını tek b ir nok taya koym az, fakat n eşeyle, hafifçe
d ö n e r ve b ir k o n u m d an diğerine sıçrar. B ir anda a n cak b ir n o k tad an
M itler ani g eçişin gizem ini tek b ir im gede sık ça sergilem ez. Y ap tık
“İsa, altı gü n son ra, Petrus, Y aku b ve kard eşi Y u h an n a’yı yanına
258
KAHRAMANIN MACERASI
iki dünya p arad o ksu n u n tam deneyim iyle tanışm ış e rg in lerd ir. Petrus
öyle k o rk m u ştu ki b ağ ırd ı .28 Et, Sözü ortaya çık arm ak için gö zlerinin
çim de gerçek leştirm esin d en öteye uzandığı fark ed ilecek tir. Burada
sadece dünya eşiğ ind en ileri geri ustaca b ir geçişle değil, d erin liklere
da, tarih sellik d eğil, sim g ecilik soru n larıy la ilgileniyoru z. Rip van
kos, 9:6).
27 Malta, 17: 1-9.
28
Petrus’un hemen o anda, (daha rüyet gözlerinin önündeyken söylenmiş)
ağza alınmaz olanı taş bir yazıta dönüştürme tasarısında belli bir gülünç
rahatlama öğesi bulunabilir. Daha altı gün önce İsa ona şöyle demişti: “Sen
Petrus’sun ve ben kilisemi bu kayanın üzerine kuracağım," ve hemen son
ra: “sen Tanrı şeylerini değil, ancak insan şeylerini düşünüyorsun.” (Matta,
16:18,23).
259
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
W in k le ’ın, K am erü zzam an’ın ya da Isa'n ın yaşayıp yaşam ad ığına ald ır
m ıyoru z. Bizi ilg ilen d iren o n ların öykü leridir: ve b u öyk ü ler -d e ğ işik
yaşayan insan olu p olm ad ığı an cak ik in cil b ir şeydir. Bu tarih sel öğede
ısrar etm ek karışık lığa yol açacak tır; açık iletin in an laşılm asın ı g ü çleş
tire ce k tir o kadar.
ark etip sel olayın aynı ö lçü d e y etk in b ir örneğ in i d aha gö zd en g eçire
lim .
Böyle d iy erek b ü y ü k Yoga E fen d isi A rju n a’ya, E v ren in E fen d isi
V işnu o larak yü ce b içim in i gösterd i: b ir sü rü tu h a f m an zara su n an b ir
29 Çağdaş Hindu ibadetinin temel metni: livada'nın Hint karşılığı olan Ma-
habharata’nın VI. Kitabında yer alan onsekiz bölümlük bir etik diyalog.
260
KAHRAMANIN MACERASI
h arik a, p arlak, sın ırsız ve h er yan ınd a yüzler olan. E ğer b in gü neşin
geçm iş b ölü m leriy le tü m evreni kavrad ı. S o n ra, hay retten baygın, saç
ları d ik en d ik en A rju n a E fe n d in in ö n ü n d e eğildi, av uçlarını b irleştire
yı; lo tu su n üzerin d e otu ran E fen d i B rah m a’yı, tüm ataları ve göksel
yılanları b u lu y o ru m . Seni k o llar ve g ö b ek ler, yü zler ve gö zler k arm a
şasıyla g ö rü y o ru m : S en i h er yö n d en son su z b içim d e g ö rü y o ru m , fakat
de, sen in tacın , asa ve d isk in h e r yeri yanan ateş gibi tu tu ştu ru rk en ,
b ü tü n ö lçü le rd e n öte ve kavram ası gü çk en k av rıy oru m Seni. Sen E v
prens savaşa h azır iki h alk ın arasınd aki alana çık m ıştı. K end i ord u ları
hain b ir ku zene karşı ayak lan m ıştı, fakat şim di d ü şm an saflarında
böylece o rad ak i tan rı on u cesu r olm aya çağırm ış, ona E fen d in in bilg e
liğinden su n m u ştu ve son u n d a b u rü yeti gösterm işti. P rens hay retler
261
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
262
KAHRAMANIN MACERASI
e llerin i ve eğildi. K orku ya b u lan m ış o larak K rişn a’yı selam lad ı ve tit
E fen di şöyle dedi: “M erh am etim le, ken di yoga g ü cü m le, Ey A rju
na, bu y ü ce, p arlak, ev rensel, son su z ve ilk sel, sen d en b aşk a k im sen in
görm ediği b içim i gösterd im . K o rkm a, kaygılanm a b e n im b u k o rk u n ç
uygun terim lerle, in san b içim ci b ir tasavvurun terim leriyle olm u ştu :
K ozm ik A dam ın terim leriyle. B en zer b ir erg inlem e ayn ı ölçü d e g eçerli
263
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
Ş a rk ısı’ nda kay d ed ilen vahiy, A rju n a’n ın kast ve ırk ın a yarar sağlaya
c a k şek ild e o lm u ştu : karşılaştığı K o zm ik A dam ken d isi gibi b ir a ris
to k ra t ve H induyd u. Aynı şek ild e, F ilistin ’de K ozm ik A dam Yahu di,
esk i A lm anya’da C erm en ; B asu tolar arasınd a b ir zen ci, Ja p o n y a ’da J a
p o n ’du. H er yerde h azır ve n azır ve aşk ın E vren seli sim geley en figü
rü n ırk ı ve k o n u m u anlam sal değil, tarihsel ana aittir; cin siyeti de:
31 “Om. Kurban atının başı şafaktır, gözü güneş, yaşam gücü hava, açık ağzı
Vaişvanara denen ateş ve gövdesi yıldır. Sırtı cennet, karnı gök, toynağı
toprak, yanları dört yön, kaburgaları ara yönler, organları mevsimler, ek
lemleri aylar ve onbeşer günler, ayakları gece ve gündüzler, kemikleri
yıldızlar ve eti bulutlardır. Yarı sindirilmiş yiyeceği kumlar, kan damarları
nehirler, ciğeri ve dalağı dağlar, tüyleri otlar ve ağaçlar. Ön kısmı yükselen
güneş, art kısmı alçalan güneş, esnemesi şimşek, vücudunu sarsması gök-
gürültüsü, işemesi yağmur ve kişnemesi sestir.’’ (Brihadaraııyaka Upanis-
had, 1. 1. 1; çev. Swami Madhavananda, Mayavati, 1934.)
...........................................................arketip
vücudu yaşamın gagalı etçil bir arzusunun
fırtın a kadar geniş kanatlarla yükselen: am a gözler
kan musluklarıydı; gözler dışarıfirlanııştı; k ara kan
fışkırdı parçalanmış göz çukurlarından gaganın çengeline
ve boş göğün engin uzamına yağdı.
Yine de sürdü yüce Yaşam; yine de yüce Yaşam
güzeldi, ve yenilgisini tattı, ve
yiyeceğe olan açlığını giderdi.
(Robinson Jeffers, Cawdor, s. 116. Yayım hakkı, 1928, Robinson Jeffers.
Random House, Inc. izniyle basılmıştır.).
Kozmik ağaç tanınmış bir mitolojik figürdür (örn. Eddalardaki Dünya
Ağacı, Yggdrasil). Güney Afrikalı Buşmenlerin mitolojisinde Mantiler başat
bir rol oynar. (Ayrıca bkz. Levha XVI.)
264
KAHRAMANIN MACERASI
S im geler yalnızca iletişim a ra çla rıd ır: g ö n d erg elerin in son te rim iy
le, genel anlam ıyla karıştırılm am alıd ırlar. Ne kad ar ç e k ici ve etkiley ici
g ö rü n ü rlerse g ö rü n sü n ler kavrayışa yö n elik uygun araçlar olarak
D ikk at e d ile ce k diğer şey, Isa'n ın yü celişin e, kişisel arzu larını bir
yana b ırak m ış, uzu n zam an d ır k en d ilerin i E fen d i’ye bü tü nü yle b ıra
k arak “yaşam ı,” “kişisel k a d e ri,” “yazgıyı” te rk etm iş olan inan an ların
32
Caynacılık, ikonografisinde bir ölçüde sıradışı biçimde arkaik izler göste
ren, heterodoks bir Hindu dinidir. (Bkz. ileride, s. 267 vd.)
33
Summa coııtra Gentiles, 1, 5, par. 3.
34 Kena Upanishad, 2:3.
265
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
desi kon u yu daha özlü b ir b içim d e açık lar: “Ve kim b e n im uğru m a
u zu n ruhsal d isip lin ler yoluyla, kişisel sın ırlam aların a, çek işm elerin e,
u m u t ve k o rk u ların a olan bağlılığını te rk ed er, d o ğ ru n u n g e rçe k le ş
k o ru ların ın bilg eleri ve gezgin d ilen ciler; m it için d eki G ezg in Yahudi
(ko v u lm u ş, tanın m ayan , yine de ceb in d e b ü y ü k pahada b in inci taşı
266
KAHRAMANIN MACERASI
6. Yaşama Özgürlüğü
lir insan. D iğer yandan, ço ğ u m u zu n yaptığı gibi, insan ken disi için,
d iğerleri kad ar su çlu olm ad ığı, am a iyiyi tem sil ettiği için kaçınılm az
günah işleyişten dolayı akland ığı, yeryü zü nd eki sırad ışı b ir görüngü
olduğu şek lin d e yanlış, so n u çta hak sız b ir im ge o lu ştu rab ilir. Bu tü r
d en yaşam ald ırışsızlığına o lan gerek sin im i yok etm ek tir. Ve bu da,
zam an ın g eçici görü ng ü leriyle h e r şeyde yaşayıp ö len tü k en m ez ya
şam arasınd a g e rçe k b ir ilişki ku ru lm asıy la sağlanır.
“N asıl b iri yıp ranm ış giysileri çık arıp yen i o lan ları giyerse, gövde-
Eylem d ünyasın daki insan, ebed iyet ilk esin i k ay bed er, çü n k ü ya
pıp e ttik le rin in so n u cu için kay gılıd ır, fakat o n ları ve m eyvelerini Ya
ken işe bağlanm ayın . ... H er tü rlü eylem i Bana b ırak arak , Benliği ak ıl
lü
Bhagavad Gita, 2:22:24.
2 67
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
d ırm ad an d ö v ü şü n .”39
li aracıd ır.
z ak tan d eri çantayı çık a rıp açtık tan so n ra beb eğ in aln ın ı g ö rü n ce , E lp-
h in ’e, “Îşte ışıltılı b ir çeh re ( taliesin ) !” d ed iler. “A dı T aliesin o lsu n ,” d e
268
KAHRAMANIN MACERASI
di. Ç o c u k ken d isi yanıt v erd i b u sefer, “Sana ağdan daha ç o k yarar
uğ, b lu u ğ ’ diye ses çıkard ı. G e çe rk e n h içb iri onu fark etm ed i, fakat
kralın ön ü n e g elin ce, eğilip b ağ lılık ların ı g ö ste re ce k k e n , o n u n yaptığı
269
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
yanıt verdi:
270
KAHRAMANIN MACERASI
R om a kurulurken Hindistan’daydım ,
“Sonra dokuz ay
Cadı C a r id m n ’in rahm indeydim ;
271
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
K ahram an o lacak şey lerin değil, olan şey lerin yan daşıd ır, çü n k ü o
hissed er hissetm ez uyanıp gözlerini açan p ren ses, tatlı tatlı g ü lü m se
y erek p ren sin yü züne bakm ış. D erk en p ren sle p ren ses el ele tutu şu p
ku led en aşağı inm işler. Bu arada k ral, k raliçe ve sarayd aki ö b ü r kişiler
de u y anm ış, şaşk ın şaşk ın b irb irle rin in yü züne bakm ışlar. A vludaki
atlar, ayaklarının ü zerin de d ik ilip şöyle b ir silkin m iş; av k ö p ek leri
yattık ları y erlerd en fırlayıp ayağa kalk arak k u yru kların ı sallam aya k o
yu lm uş; çatıdaki g ü v ercin ler, b aşcağ ızlan n ı k an atların ın altın d an ç ık a
rıp b ir sağlarına, bir solların a göz gezd irm iş, ard ın d an k ırlara b ay ırla
ra d oğru u çu p gitm işler. D uvardaki sin ek ler yine u yanıp esk isi gibi
ö ted e beride gezinm eye d evam etm iş. M u tfak taki ateş b aşın ı d o ğ ru l
tup çıtır çıtır yanm aya ve yem eği pişirm eye başlam ış. Tav ad ak i et es
kisi gibi cızırd am ış. A şçıb aşı havada uzan m ış d u ran eliyle yam ağa b ir
to k at p atlatm ış, yam ak da ağlam aya koyulm u ş. H izm etçi k ız ö n ce k i
272
BÖLÜM IV
ANAHTARLAR
1. KUTSAL EVLİLİK
2 . BABANIN GÖNLÜNÜ ALMA
3. TANRILAŞMA
4 . İKSİR HIRSIZLIĞI
273
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
banın gönlünü alm a), kendisinin tanrısallaşm ası (tanrılaştırm a), y a d a yine
- e g e r güçler ona dostça davran m adaysa- alm ay a geldiği ödülü çalm ası (ge
lin kaçırm a, ateş çalm a) olarak gösterilir; aslında bü bilincin ve böylece
varlığın genişlem esidir (aydınlanm a, yücelm e, özgürlük). Son ça b a dönüş
çabasıdır. Eğer güçler kahram an ı kutsam ışsa, artık onların korum ası
altında ilerler (özel elçi); kutsam am ışlarsa, k a ç a r ve takip edilir (dönüşüm
kaçışı, engel kaçışı). Dönüş eşiğinde aşkın güçler g eride bırakılm alıdır; k a h
ram an korku krallığında yeniden ortay a çıka r (dönüş, diriliş). Getirdiği
ödül dünyayı yen iler (iksir).
M o n o m itin basit ölçeğind e g erçe k le şe n d eğişim ler b e tim lem en in
anlatım ın d a, kazara ya da istem siz yer d eğ iştirm eler k açın ılm azd ır. O
ya da b u ned enle anlam sızlaşan öğeleri açık lam ak için g en ellik le kay
1 Bu konu üzerine bir tartışma için bkz. benim Grimm’s Fairy Tales’in Pant
heon Books basımı için yazdığım Yorum, (New York, 1944), s. 846-856.
274
KAHRAMANIN MACERASI
rak b ilin ir. M aceracın ın başlıca görev i, canav arın k arn ın d a çu b u k ya
sırasıyla, dişi ve e rk e k olarak b ilin ir; ateş yen i yaratılan yaşam d ır. B ali
n an ın için d e ateş yak an k ah ram an ku tsal evliliğin b ir versiyo n u d u r.
275
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
karşılaştığı güzel kızla can lan d ırıld ı; b u arada dişi ve erk eğ in b irle şi
m i, y an an lam baya b o ru d a n yağ akm asıyla sim gelen m işti. K uzgun’un
an ın b ild ik k rizin i, e sk i çağın b ırak ılıp y en isin in e rg in leşm esin i tem sil
ed iyord u . B u yü zd en , özgün ateş çu b u k ları gerek siz o ld u ğ u n d an , o n
si değildir.
B irço k m ito lo jin in d aha son raki aşam alarınd a, anah tar im geler,
ğinde esk i im geler a rtık ya hissed ilm ez ya da b ir ölçü d e onay lan ır.
276
KAHRAMANIN MACERASI
kilde hizm et ettik leri için yerel tan rılar katm a yü kseltilm iş o lan v alile
olguları haline gelir. D ahası, tarih ve b ilim olarak m ito lo jin in saçm a
old u ğu n u g ö ste rm e k h iç de zo r d eğild ir. B ir uygarlık m ito lo jisin i bu
şekilde yen id en yorum lam aya başlad ığı zam an can lılığ ı k ay b o lu r, tap ı
nak lar m ü zelere d ö n er ve iki p e rsp e k tif arasınd aki b ağ k o p ar. B u tü r
ilahiyi söy ley erek o n u izlerk en vaftiz ku rn asın a d o ğru ilerlem ek ted ir:
2 77
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
rını gece gündüz ekm eğim oldu, h er gün diyorlar bana: N erede senin
k o y u lu r ve “gü n ah tan arın m ayla gelen gök sel b ir d öl, tan rısal k u r
sefer daha d erin e d ald ırır ve daha y ü k sek sesle yineler: “K utsal
R u h ’u n erd em i bu k u rn a n ın tüm suyu na sin sin .” S o n ra m u m u sudan
278
KAHRAMANIN MACERASI
naya g irm e k m ito lo jik alana d alm ak tır; yüzeyi k ırm a k gece-d en ize
d önd ü rü lü r.
Kiliseye erg in len m em iz o lan vaftiz ayinine d air ç o k azım ızın b ir
fikri v ard ır. Y ine de İsa'n ın sö zle ri ap açık tır: “D oğru su ve d oğru su sa
na d erim : b ir kim se yen id en d oğm ad ıkça, T a n rı’n ın krallığın ı g ö re
m e z .” N ik od im os on a dedi: “B ir ad am ih tiy ark en , n asıl doğabilir?
A nasının rah m in e ik in ci kez girip d oğabilir m i?” Isa yan ıtlad ı: “D o ğ ru
su ve d oğru su sana d erim : B ir k im se sud an ve ru h ta n d oğm ad ıkça
T a n rı’n ın krallığın a g irem ez.”6
5 Hindistan'da bir tanrının gücü (şahti) dişi biçiminde kişileşir ve onun eşi
olarak sunulur; buradaki törende, merhamet de aynı biçimde simgelen-
miştir.
6 Yuhanna, 3:3-5.
279
KISIM II
KOZMOGONİK ÇEVRİM
BÖLÜM I
YAYILIŞLAR
1. Psikolojiden Metafiziğe
daş h a rek e tle rd e n b irin d e b irleşirler. P eri m asalı ile m itin m an tık ve
d ü zen lerin in , ark aik in san ın ço k ta n b e ri gü ven ilm eyen d ü şlerine, k a
b u slarına k arşılık geldiği keşfi çağdaş b ilin cin ön ü n e h ey ecan v erici
.linçli d ü zen lerin in altında yatan bilin çd ışı arzu , k o rk u ve gerilim lere
sim gesel b ir anlatım verilm iştir. B aşka deyişle, m ito lo ji yanlış biçim d e
biyografi, ta rih ve k o z m o lo ji olarak o k u n an p sik o lo jid ir. Çağdaş psi
kolog o n u u ygu n y o ru m ların a çev ireb ilir ve b ö ylece çağdaş dünya için
insan k arak te rin in en gizli d erin lik lerin d ek i zengin ve saygın bir b e l
283
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
arom asın ın gizli süreçleri ayd ınlanm ış o larak durur. T ü m sey irlik
Fakat eğer m alzem elerin tam değerini verm ek g erek irse, m itle rin
d ü şlerle tam olarak karşılaştırılabilir olm ad ığını kaydetm eliyiz. F ig ü r
açarlar- Eğer bu görece basit h alk m ito lo jile ri (ilkel avcı ve b a lık ç ı k a- j
h ilele rin kendilerini d esteklem esin i sağlayan m it ve ayin d izg eleri) için
d oğru ysa, yüce H om eros d estanların d a, D ante’n in İlahi K om edya 'şınd a
284
Levha XVII. Yaşam Çesmesi (Flanders).
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
28 6
KOZMOGONİK ÇEVRİM
fiziğinin b içim i ve sin irsel yapısı gibi, belli ru hsal ilk e le rin değişm ez
kalan d en etim li ve istem li ifadeleri de o ld u k ların ı anlam alıyız. Daha
yen ve içle rin i d o ld u ran , için d en çık tık la rı ve so n u çta yine için e geri
nağının anlaşılm ası, anlam ayı sağlayacak o rg an ların ken d isi tarafından
zorlaştırılm aktad ır. K end ileri de b u gü cü n d ışav urum ları o lan 2 d u
karıştırır ki, n o rm ald e ren k li, a k ıcı, son su zca d eğişik ve h ayret v erici
görü ng ü sel sey irliğin ötesini sadece g ö rm ek değil, ayırt e tm e k b ile ola
naksızd ır. Ayin ve m itin işlevi, a k tarıcı b en zetim i olası k ılm ak , son ra
1 Krş. C. G. Jung, "On Psychic Energy” (aslı 1928; Toplu Eserler, cilt 8), en
eski elyazmasında “The Theory of the Libido” adını taşımaktadır.
2 Sanskritçe: ınaya-sakti.
Bkz. Kant, Critique o f Pure Reason.
287
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
kav ram lar, b ir g erçek liğ i ya da ö ted ek i açıklığı b e lirte ce k şek ild e d ü
tarı şu d u r: m etafizik alan = b ilin çd ışı. B en zer b içim d e , kap ıyı öte y an
d an açm an ın anah tarı da aynı eşitliğin tersid ir: bilin çd ışı = m etafizik
G e rçe k te n de, sü p erb ilin çliliğ in b ilin çd ışı h alin e geçişi, tam da D ü
288
KOZMOGONİK ÇEVRİM
şüş’e dair İn cil im gesin in anlam ıd ır. E vren sel gü cü n kaynağını değil
de, yalnızca o g ü çten yansıyan görü ng ü sel b içim le ri gö rm em izi sağla
yan b ilin c in sıkışm ası, dünyayı yaratm asıyla aynı anda ve aynı b iç im
de sü p erb ilin çliliğ i b ilin çd ışm a çev irir. K urtuluş, sü p erb ilin ce d önüşte
bilin çd ışm a düşüş ve geri d ö n ü ş o larak g ö rü leb ilir. K ahram an, yaşam
dayken, yaratılışı h e m en h em en b ilin çsiz kılan sü p erb ilin çlilig in talep
lerin i b ilen ve tem sil ed en kişid ir. K ah ram an ın m acerası yaşam ında
aydınlanm ayı elde ettiği anı tem sil ed er - yaşayan ö lü m ü m ü zü n k a
ran lık d u v arların ın ö tesin d eki ışığa u zan an yolu daha y aşark en b u ld u
ğu o çe k ird e k anı.
Ö yleyse, k o z m ik sim geler akıl k a rıştırıcı hay ret e d ici b ir parad oks
ruhuyla su n u lm ak tad ır. T a n rı’n ın k rallığı içte o ldu ğu gib i, dıştadır
aynı zam anda; T a n rı yine de, uyuyan p ren sesi, ru h u uy an d ırm ak için
nur.
Bu gizem in h erh ald e e n etkili sim gesi olan çarm ıh a g erilen tanrı,
7 Geride, s. 223.
8 Geride, s. 104-105.
289
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
in m iş ve b u görü ng ü sel acıyı ken d isi ü stlen m iştir. T an rı tn san ’ın yaşa
m ın ı üstlen ir ve insan, b iri d iğerin in yiyeceği o lan ikisin d en T a n rı’n ın
Ç ağdaş araştırm acı, b u sim geleri elbette istediği gibi, ister başk a
ların ın ald ın şsızlığ m ın b elirtisi ya da ken d i bilg isizliğin in b ir işareti,
ister m etafiziğin p sik o lo jiy e b ir in d irg en işi ya da tam tersi olarak ö ğ re
n eb ilir. G eleneksel yol, sim geler ü zerin de iki anlam d a da d erin d erin
2. Evrensel Çevrim
9 Geride, s. 106.
10 Geride, s. 56-57.
290
KOZMOGONİK ÇEVRİM
291
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
vardı. R işabh anatha, insanlara, yetm işiki b ilim (yazm a, aritm etik , k e
h an etle ri o ku m a, v b .), altm ışd ö rt k ad ın b e ce risi (yem ek yap m a, d ikiş
d ö rt m il uzu nlu k ta, yüz yirm i sek iz kab u rg alı olan, sayısız y ıllık iki
d ö n em li b ir yaşam sü resin ce y a şa y a n - in san ları, tatlı m eyveler veren,
kap k açak şek lin d e yap rakları, tatlı şark ılar söyleyen yap rakları, gece
gibi b ir ışıltı saçıy ord u . T o p ra k şek er kad ar tatlı; oky anu s şarap kadar
lezzetliydi. Ve yine, bu m u tlu çağdan ö n ce , e rk e k ve k ad ın ların sekiz
m il u zu nlu k ta oldu ğu, h e r b irin in ik i yüz elli altı k abu rg asın ın oldu ğu
C aynalar zam anı son su z b ir çev rim o larak kab u l eder. Z am an, altı-
şa rlık iki kü m e o larak ayrılan o n ik i p arçalı ya da çağlı b ir te k e rle k ola
ağır ağır an cak yarısı kad ar saadet d olu o lan , in san ların an cak d ört
292
KOZMOGONİK ÇEVRİM
d ön em son a erer.
insanlar an cak yedi arşındır ve en u zun yaşam süresi yüz yirm i beş yı
293
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
çağa eşit bir d ön em b oyu n ca öyle kalm ak ü zere ilk hali olan baş
langıçtaki Zamandışı okyanus haline inecektir. Sonra dünyanın büyük
çağları yenilenerek başlar.
13 Bkz. Bn. Sinclair Stevenson, The Heart o f Jainism (Oxford University Press,
1 9 1 5 ), S. 2 7 2 -2 7 8 .
14 Tanrısal bir yıl 360 insan yılına eşittir. Krş. geride, s. 2 55.
294
KOZMOGONİK ÇEVRİM
bette ç o k u zak çağlara u zan m ak tad ır, fakat felsefe de öyle. M iti gelişti
celer vardı k im b ilir? İn san , ark aik sim gen in gizlerin in çözü m len işi ve
k avranışı sırasın d a, ç o k sık olarak gen el kab u l görm ü ş o lan felsefe ta
rih i kav ray ışım ızın tam am en yanlış b ir varsayım a, yani soy u t ve m e ta
rüldüğü yerde başlad ığı v arsayım ına dayand ığını h issetm ek ted ir.
m id ir: dış d ü n y an ın , gün ışığıyla ayd ınlanan ve herk ese o rta k olan
sert, ağır g e rçe k le rin in b ilin cin d e olarak. İk in ci d üzlem düş d eneyim i
lem d erin uyku d ü zlem id ir: d üşsü z, y o ğ u n d erin likte saadet d olu o la
aracılığıyla yine Zam andışı karanlığa geri geçişi o larak anlaşılm alıd ır.
295
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
d erin uyku yu b e lirtir. H eceyi saran sessizlik b ilin m eyen d ir: on a sad e
ce “D ö rd ü n cü ” d e n ir .16 H ecen in ken d isi y a ratıcı-k o ru y u cu -y o k edici
T a n rı’d ır, fakat sessizlik, çev rim in tü m açılıp kap anm aların a k esin lik le
karışm ayan E zeli ve E b ed i T a n rı’dır.
M it, gerektiği gibi çev rim in için d e k alır, fakat b u çev rim i sessizlik
le sarılıp için e sızılm ış olarak sunar. M it, h e r v arlık a to m u n u n izinde
296
KOZMOGONİK ÇEVRİM
lünç ve açık ça saçm a anların da b ile, m ito lo ji, aklı gözü n az ö tesind eki
b ir d ışav u ru lm am ış alana y ö n eltm ek ted ir.
29 7
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
lerin d en tüm dünya çık a r. “O sakal, g e rçe k le rin gerçeği, k u lak ların
o rad a çık ar ve Kutsal O la n ’m ağzından çen esin e in er; ve inip çık a ra k
b e re k e tli k ok u y erleri d en en yan akları kap lar; süs o larak beyazd ır: ve
Aziz T h o m as A qunias bild iriy or: “B ilgelik nam ı an cak, aynı za
298
KOZMOGONİK ÇEVRİM
lay ık tır.”20 B ü tü n m ito lo jin in tem el ilkesi bu son d ak i başlan gıçtır. Ya
ratılış m itleri, yaratılm ış tü m şek illeri d aha ö n ce için d en çık tık ları tü
ken m eyene d u rm ak sızın geri çağıran b ir kıy am et d uygusuyla kaplıdır.
B içim ler gü çlü b içim d e ilerler, fakat k açın ılm az olarak zirv elerine, ara
v erm elerin e ve d ön ü şlerin e varırlar. M ito lo ji, b u anlam d a, tra jik bir
bakışa sahitir. Fak at bizim g erçek varlığım ızı, dağılan b içim lere değil
ilettikleri iletiler o n ların ken d isiy m iş gibi savu narak h u zu rla d in len d i
ği zam an m ito lo ji yenilgiye uğrar. Bu im gelere artık , gözü n u laşm ad ı
ğı, d ilin ulaşm ad ığı, zih n in , d in d arlığ ın bile ulaşm ad ığı kavranılm az
o lan ö telerd en gelen gölgelerd en b aşk a b ir şey olarak bakılm az. D ü
K ozm og on ik çev rim in ilk aşam ası b içim siz o lanın, aşağıdaki Yeni
Te K ore (Hiçlik)
Te Po (Gece)
Te Ata (Şafak)
M aku (N em [Bir e rk e k ])
B unlard an:
300
Levha XIX. Tanrıların Anası (Meksika).
Levha XX. Tangaora, Tanrıları ve İnsanları Yaratıyor (Rurutu Adası)
KOZMOGONİK ÇEVRİM
H içlik lerin ö tesin d eki h içlik te n b itk i b en zeri, gizem li, dünyayı tu
tan şeyler kat kat açıld ı. Y u karıd aki d izilerin on u n cu su geced ir; onse-
23
Mahayana Budizminin kutsal yazılarında, onsekiz “hiçlik” ya da hiçlik de
recesi sayılır ve anlatılır. Bunlar yogi ve ölüme geçerken ruh tarafından de-
neyimlenmektedir. Bkz. Evans-Wentz, Tibetan Yoga and Secret Doctriııe, s.
206, 239 vd.
24
Bkz. The Vedantasara o f Sadananda, bir Giriş, Sanskritçe Metin ve Yorum
larda birlikte çev. Swami Nikhilananda (Mayavati, 1931).
303
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
m etallerin h an ım ıy d ı.”25
“So n ra b u beş atan ın h e r b iri çık tık ları ilk sel ru h u h arek ete g e çir
n eş, ay, b ü tü n yıld ızlar, ku m , bu lu tlar, yağ m u r ve çiğ belird i. Sarı Ata
to p rağ ın e n saf g ü cü n ü can lan d ırd ı ve b u n a su yu n ve ateşin işleri e k
lend i. S o n ra orada çim e n le r ve ağaçlar, k u şlar ve hayvanlar ve yılan ve
çeve len m esid ir; İkincisi çerçev e içind e yaşam ın üretilm esid ir: e rk e k ve
Kavramdan artış,
Artıştan düşünce,
25 Çin dizgesine göre beş öğe toprak, ateş, su, ağaç ve altındır.
26 Richard Wilhelm, Chinesische Märchen (Jena: Eugen Diedrichs Verlag,
1921), s. 29-31’den çeviri.
304
KOZMOGONİK ÇEVRİM
Bilinçten arzu.
G eceyi getirdi:
D okunulan geceyi,
Hiçlikten artış,
Hiçlikten bolluk,
A rtm a gücü,
Yaşayan soluk.
Ve ay fırlayıverdi;
305
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
Ay ve güneş y u k a n atılmıştı,
ve toprağı y a ra ttı.27
sek şeflerin d en b iri o lan P aiore, yaratılışın b aşlan g ıcın ın b ir resm ini
27 Muhterem Richard Taylor, Te ika a Maui, or New Zealand and its Inhabitants
(Londra, 1855), s. 14-15.
28 Çizim 13’ün ana kısmının altındaki küçük daire. Çin Tao'suyla karşılaştı
rın; geride, s. 176, dipnot.
306
KOZMOGONİK ÇEVRİM
“Y erin ü stü n d e yine üst üste gelecek şekild e y erleştirilm iş, aşağı
uzanan ve karşılık lı ufuklarıyla d estek len en , bazısı y erin k ilere bağ
lanm ış gö k ler vard ı; ve insanlar her şey düzene girinceye d ek , aynı şe
kilde b ir göğü d iğ erin in üzerine çe k e re k çalışm aya devam e ttile r.”29
P aio re’n in çizim in in ana kısm ı, in san ları gökleri' y ü k seltm ek için
29
Kenneth P. Emory, “The Tuamotuan Creation Charts by Paıore,” Journal o f
the Polyneisaıı Society, Cilt 48, No 1 (Mart, 1939), s. 1-29.
307
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
K ozm ik yu m u rta im gesi b irç o k m ito lo jid e b ilin ir; O rfik Y u nan,
o lan y erd ir. A ltın o lan g ök tü r. D ış zar dağlardır. Iç zar o lan şey b u lu t
lar ve sistir. D am arlar şim d i n eh irlerd ir. Sıvı o lan oky an u stu r. O n d an
d oğansa görd ü ğü m üz g ü n e ştir.”31 K o zm ik y u m u rtan ın kabu ğu uzayın
sın ırsızd ır. Olan şey, olm ayanın son su zlu ğu nd a yü zen b ir k a b u k tu r.”
30 A.g.y., s. 12.
31 Chandogya Upaııishad, 3. 19. 1-3.
32 A. S. Eddington, The Nature o f the Physical World, s. 83. Yayım hakkı, 1928
The Macmillan Company, izin alınarak kullanılmıştır.
308
KOZMOGONİK ÇEVRİM
g o n ik çev rim in ilk aşam aların ın tem asıd ır. S o n olarak, fizik çilerin bize
g ü neşim izin tü k en m esi ve tü m k o zm o su n nih ai çök ü şü y le gelm esi ge
rek tiğ in i söylediği dünya y ık ım ı,33 T an g aro a’n m ateşin in b ırak tığ ı ya
rada ö n g örü lm ü ş o larak d uru yor: y aratıcı-y o k ed icin in d ünya yık ıcı
etk ileri, k o zm o g o n ik çev rim in ik in ci d ö n ü şü n d e h er şey son u n d a sa
33
“Entropi her zaman artar.” (Yine b k z . Eddington, s. 6 3 v d .)
34 Ta’aroa (Tahiti lehçesi) Tangaroa’dır. Bkz. Levha XX.
3° Kenneth P. Emory, “The Tahitian Account of Creation by Mare,” Journal o f
the Polyneisan Society, Cilt 47 , No 2 (Temmuz, 1 9 3 8 ), s. 5 3 -5 4 .
309
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
arasın d a aşağı yu karı gid ip g elir” ve şöyle başlayan ev ren sel b irlik
şa rk ısın ı söyler d u ru r: “A h, h arik a! Ah, harik a! Ah, h a rik a !”41
d ü zlem in e ayırır. P aio re’n in çizim in d e in san lar aşağı k aran lık lard an
ç ık a r ve h em en göğü yü kseltm eye ç a b alarlar.42 Belli b ir bağım sızlık la
312
KOZMOGONİK ÇEVRİM
hareket e ttik leri söy len ir. M eclisler ku rar, karar v erir, tasarı yaparlar;
dünyayı d üzenlem e işini ü stlen irler. Yine de bu sah n elerin ard ınd a K ı
lerin ce eylem eye d evam ed er; d iğerin e göre, etk in lik te n v azgeçer, h a t
ta k o zm o go n ik çev rim in d aha fazla ilerlem esin e karşı çık arlar. B u so
313
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
“B irk aç kardeş tan rı u m u tsu zca gökle y eri ayırm aya çalıştı. S o n u n
da, gö rk em li tasarıyı başaran , o rm an ların ve içind e yaşayan ya da
ağaçtan yap ılm ış h e r şey in atası T an e -m ah u ta’n ın ken d isi oldu . “Başı
sık ıca to p rak anasına yerleşm işti ve ayak larını kald ırıp bab ası gök lere
dayadı ve sırtıyla b acak ların ı b ü y ü k gü çle gerdi. Şim di Ragi ve Papa
ayrılm ıştı ve çığlıklar ve öfke ho m u rtu larıyla bağırd ılar. ‘N asıl katled i
yo rsu n ebevey nlerin i? Bizi ö ld ü rm ek , b irb irin d e n ayırm ak gibi b ir su
çu n e d e n işliyorsunu z?’ A m a T an e-m ah u ta d u rm ad ı, bağırtılarına
çığ lık ların a aldırm ad ı; ç o k , ç o k yu karıya iteled i göğü. ...”43
314
KOZMOGONİK ÇEVRİM
dir: gök an n e, baba d ü ny anın can lılığ ıd ır;45 fakat m itin ö rü n tü sü aynı
kalır; ikisi ç o cu k la rı o lan hava tan rısı Sh u t tarafın dan ayrılır. İm ge b i
44 Theogoııy, 116 vd. Eski Yunan versiyonunda anne gönülsüz değildir; orağı
kendisi bulur.
45
Mahora-nui-a-rangi ile Maki’nin Maori kutupsallıgıyla karşılaştırın, geride,
s. 309.
46
S. N. Kramer, a.g.e., s. 40-41.
47
Ginııuııgagap, çevrimin sonunda her şeyin içine düştüğü (“Tanrıların Alaca
karanlığı”) ve Zamandışı bir kuluçka döneminin ardından içinden çıkacağı
kaos uçurumu, hiçlik.
315
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
kat in e k k en d i yem eği olarak tuzlu bu z k alıp ların ı yaladı. Yaladığı ilk
Ve teriyle deniz;
K em ikleriyle kay alıklar, saçıyla ağaçlar,
Ve kafatasıyla gök.
Ve beyninden, huysuz
Bulutların hepsi y a r a t ıld ı48
316
KOZMOGONİK ÇEVRİM
Babil versiyo n u n d a kah ram an M ard uk, gü neş tan rıd ır; k u rb an sa -
tık dünya için b ir teh lik e o lan kaostur. T a n rı, yay ve ü ç çatallı m ız ra k
la, sop a ve ağla ve b ir savaş rü zgârları k afilesin in eşliğind e arabasına
Ve atalarım olan tan rılara karşı sen kötü bir tasarı kurdun.
317
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
318
KOZMOGONİK ÇEVRİM
daki suları b ir tabanla geri itti. S o n ra arad aki d ünyada in san ı yarattı.
sergilem ekten usanm az. K atled ilm iş ve p arçalanm ış olsa da T iam at’m
işi bitm em işti. Savaşa b ir başka açıd an bakıld ığın d a kaos-can avarm m
dendi. Bu yaratılm ış b içim ler açısın d an h e r şey sanki teh lik e ve acıya
karşın ku d retli b ir el tarafın dan yap ılm ış gibiydi. Fakat dışa yayılan
ğildi.
Bunda m itin tem el parad oksu yatm aktad ır: ikili od ak paradoksu.
49 “The Epic of Creation," Tablet IV, satır 35-143, L. W. King, Babylonian Reli
gion and Mythology (Londra ve New York: Kegan Paul, Trench, Trübner
and Co. Ltd., 1899), s. 72-78 çevirisinden uyarlanmıştır.
319
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
çim le r arm o n isid ir. Fak at hızla gelip g eçen y aratık ların yaşadığıysa
k o rk u n ç b ir savaş çığ lık ları ve acı kak afon isid ir. M itler b u acıyı re d
320
KOZMOGONİK ÇEVRİM
varın ın için d e n b içim le r d ünyasını şek ille n d irm e k üzere gölgem si ya
ratıcı b ir figür g eçip girer. G ü n ü , kalıcılığınd a, akışkan lığınd a ve çev
releyen gü cü nd e düş gibidir. Z em in daha sertleşm em iştir; g elecek tek i
insanlar için o n u y aşan acak h a h getirm ek üzere yap ılacak ç o k şey
vardır.
321
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
cak lar; yalnız d ört gü n ö lecek ler. A m a eğer batarsa, b ir son ları o lacak.
B ufalo p arçasın ı n e h re attı ve parça yüzdü. K ad ın d ön ü p b ir taş alarak
taşı suya attı, taş b attı. ‘Îşte ,’ d ed i Yaşlı A dam , ‘sen seçtin. B ir son ları
o la ca k .’ ”53
53 George Bird Grinnell, Blackfoot Lodge Tales (New York: Charles Scribner’s
Sons, 1892, 1916), S. 137-138.
322
KOZMOGONİK ÇEVRİM
d erm e kad ar dolaysız olm ayan b ir şeydir: sanki Yaşlı A dam şöyle ve
şöyle yap m ış gibidir. D erlem elerd e k ö k e n öyk ü leri sın ıfın d a yer alan
öyk ü lerin çoğu k esin lik le b ir yaratılış k itab ın d an ço k , sev ilen p eri m a
salları olarak görü lü y ord u . Bu tü rd en eğlen celi m ito lo jik le ştirm e y ü k
K am çatkalılar tam b ir cid diyetle T a n rın ın başlan gıçta cen n ette yaşad ı
323
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
T o K abinana yalnız başın a gidip açık sarı yem işleri olan b ir h in d is
tancevizi ağacına tırm an d ı, h am ların d an iki tane ko p ard ı ve o n ları ye
re attı; k ırılıp iki güzel kad ın oldular. T o K aru w k ad ınlard an hoşlan d ı
ve k ard eşin in on lara nasıl rastlad ığını sord u . “H in d istancev izi ağacına
ç irk in d üz b u ru n la rı v a rd ı.57
324
KOZMOGONİK ÇEVRİM
ren seld ir. Şeytanlar -ş e h v e tli k alın kafalılar da, keskin , zeki hilek ârlar
d a - hep soy tarıd ırlar. U zay ve zam an d ünyasın da zafere ulaşsalar bile,
Sibiry alı Kara T atarlar yarı tan rı Pagona’n ın ilk insanları b içim le n
d irirk e n , on lara yaşam v eren b ir ru h verem ed iğ in i görd ü ğü nü s ö y ler
325
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
326
BÖLÜM II
BAKİRE’DEN DOĞUM
l . Evren A na
tir.
yan m ito lo jile rd e, b u ilk dişi başlan gıçta, başk a yerde erk ek lere ayrıl
327
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
328
KOZMOGONİK ÇEVRİM
du. O zam an ‘Su A na’n ın ken d isi, yüzm eyi sü rd ü rerek , D ünyayı Ş ek il-
len d iren ’in işini yapm aya koyuldu.
onuncu b a h a ra basınca3
329
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
burunlar yaratıverdi o,
gövdesinin h er büküldüğü
y erd e büyük çu ku rlar oydu.
330
KOZMOGONİK ÇEVRİM
gökyüzünde ay a bakm ay a,
551
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
332
KOZMOGONİK ÇEVRİM
2. Kader Ağı
e tk isin in arttığı yerd e, tan rıçan ın ö zellik leri b u d eğ işk en yıld ızın ışı
ğıyla ayd ınlanıyord u.
dır; sabah yıldızı ilk karısı, akşam yıldızı ik in ci. V âin âm ö in en ’in ra
h im d en ken d i eylem iyle çık m ası g ibi, bu Ay A dam da h içlik su ların
dan çık ar. O ve k arıları d ünyadaki y aratık ların ebevey n lerid ir. Ö ykü
şöyle ulaşm ıştır bize:
333
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
ne çıktı.
M assassi, sabah yıldızı adlı b ir b ak ire verdi. M aori şöyle dedi: ‘M assas-
si iki yıl k a rın o lacak .’ M ao ri M assassi’ye b ir ateş yap ıcı verdi.
yanıyord u.
7 Bu boynuz ve yağ Güney Rodezya folklorunda çarpıcı bir rol oynar. Ngona
boynuzu, ateş ve şimşek yaratma, yaşayanları gebe bırakma ve ölüleri di
riltme gücüyle mucizevi bir alettir.
8 Bu cümle melodramatik, törensel bir tonla birçok kere yinelenir. [Metni
334
KOZMOGONİK ÇEVRİM
uyudu.
335
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
336
KOZMOGONİK ÇEVRİM
du, sanki daha ö n ced en gözlenm iş bir şey gibi; bu Yücelerin Y ü cesi
9
Leo Frobenius ve Douglas C. Fox, African Genesis (New york, 1937), s. 215-
220. Krş. Levha XV111.
Zimbabwe kabaca “saray” demektir. Fort Victoria yakınlanndaki devasa ta
rih öncesi kalıntılara “Büyük Zimbabwe” denilmektedir; Güney Rodez
ya’daki diğer taş kalıntılara “Küçük Zimbabwe” denir. (Frobenius ve
Fox’un notu.]
33 7
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
larıdır. Ay A dam ’ın dünya yaratıcı arzu sun un evrim iyle birlikte tan rı
sel biçim lerine geçtik çe, kozm ik doğum ların hanım ları çekildi ve alan
erkeklerin kadınlarına kaldı. Böylece top lu luğun un m erkezinde yer
alan eski yarı tanrısal efendi, metafizik bir an akron izm oldu. Sonunda
kendini serbest bırakıp özgü rce aktı: Etkenlik çocuk lar topluluğuna
geçti. Simgesel, düş ağırlıklı ebeveyn figürleri başlangıçtaki hiçliğe gö
3. Kurtarılma Rahmi
A rtık soru n insan yaşam ının dünyasıdır. Tanrısal vahyin attığı zara
ilişkin olarak kralların pratik yargılarının ve rahiplerin tavsiyelerinin
reh b erliğin d e,10 bilinç alanı öyle çelişir ki insanlık kom edisinin kalın
çizgileri yanlış anlaşılm alar kargaşasında kaybolur gider. İnsanın bakış
açıları, yalnızca varolu şu n ışığı yansıtan, eğimli yüzeylerini kavrayacak
şekilde düzleşir. Derinliklere dalış son bulur. İnsan acısının asıl biçimi
338
KOZMOGONİK ÇEVRİM
lar, yeniden doğan im genin çizgilerini temsil ed ecek bir p arça kişilik
“Şimdi bir gün, M eryem çeşm enin başında testisini dold urm ak
için d ururken , T an rı’nın meleği görü n erek , ‘Şükürler olsun sana M er
yem, çünkü rahm inde Tanrı için bir yer hazırlam ışsın sen. Bekle, gö
ğün ışığı gelecek ve içine yerleşecek, ve senin aracılığınla dünyada
parlayacak,’ d edi.”11
339
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
Ve öyle oldu ki adı geçen köyün baş adam ının iki bakire kızı vardı, ve
eder. T arak a adlı bir tiran -dev dünyanın efendiliğine heveslenm işti ve
340
KOZMOGONİK ÇEVRİM
ğınma dön dü , teni keçeleşti ve sertleşti. Saçları karışıp vahşi bir halde
Bir gün genç bir B rah m an geldi ve bu kadar güzel birinin kendine
neden böyle işkence ettiğini sordu.
yapıyorum .”
“Şiva,” dedi gen ç, “bir yıkım tanrısıdır. Şiva Dünya Yok ed en ’dir.
Bakire şöyle dedi: “O senin gibi bir aklın ötesindedir. Bir fakirdir,
. Buddha, annesinin rahm ine gökten süt beyaz bir fil şeklinde indi.
341
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
bir boğa, bir kuğu, bir altın yağm u ru olan Zeus. Yanlışlıkla yutulan
bir yap rak , bir yem iş, h atta bir nefes bile hazır olan rah m i döllem ek
üzerine anlatılan küçük bir dizi hikâye arasından tuhaf bir halk hikâ
yesi. Bu hikâye yalnızca aşırı saçm alığından dolayı değil, bilinçdışı
asının kabul edilm esi ve taç giym e ve son olarak, sahtekârlar yanarken
“Bir zam anlar bir adam la karısı vardı ve kadın ham ileydi. Ç o cu
ğun zam anı gelince kadın kocasını çağırıp doğurabilm ek için kendisi
ni kaldırm asını istedi. Fak at bir m idye d oğu rd u ve kocası onu öfkeyle
geri yuvarlandı ve kadın, Sandal A ğacının Altına G iren Fatai adını ver
dikleri çocu ğ a baktı. Z am an geçti ve m idyenin yine çocu ğ u oldu ve
yu varlanarak yine eve geldi d oğu rm ak için. O laylar yinelendi ve m id
342
KOZMOGONİK ÇEVRİM
dan gözlerini alam adılar. O nlara bakakalm am ış bir tek kadın yoktu.
Geçerlerken bir kadın topluluğu d ön üp bakm alarını söyledi, fakat iki
genç bunu red d etti ve kava içilen yere gelinceye dek yü rü d üler. O ra
da kava verildi onlara.
“Fakat şöleninin bozulm asından hoşlanm ayan Sinilau, iki kâse ge
tirilmesini söyledi. Sonra adam larına gen çlerd en birini tu tup k esm esi
ni em retti. Bam bu bıçak genci kesm ek üzere keskinleştirildi, fakat u cu
343
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
344
I
BÖLÜM III
KAHRAMANIN DÖNÜŞÜMLERİ
larından m itolojik çağın son halini alm am ış, am a zam anötesi kişileri;
Mcvuetsi, Ay A dam , işe yaram az bir çapa gibi atılmıştı; çocuk lar
topluluğu uyanan bilincin günlük dünyasına serbestçe aktı. Fak at ara
larında, ilk birleşm esinin çocuk ları gibi çocuk luk tan erkekliğe tek bir
günde geçm iş olan, artık denizaltında olan babanın öz oğulları olduğu
söylenir bize. Kozmik gü cü n bu özel taşıyıcıları ruhsal ve sosyal bir
345
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
linde, pullarla kaplı bir canavarın ona verdiği doğaüstü bir tabletten,
bu güne dek geleneksel Çin düşüncesinin tem el sim gesi olarak kalan
Sekiz Şekli çıkardı. M ucizevi bir rahm e düşüşle on iki yıllık bir gebe
lik dönem inden son ra doğm uştu ; vü cud u , insan kolları ve öküz başı
taşıyan bir yılan v ü cu d u y d u .1
dağ kenarına bırakm ıştı, fakat vahşi hayvanların onu k oru yu p besle
diklerini öğrenince eve gö türm ü ştü . Shen N ung bir gün yetm iş zehirli
ilaç kitabı hazırladı. Sabanı ve takas sistemini bulan oydu; Çin köylü
ço k daha büyük bir gü cü n taşıyıcısı olduğu bir geçm işi anım satır. O
zam anlar dev bir iş, bizim insan uygarlığım ızın tem ellerinin m u azzam
346
KOZMOGONİK ÇEVRİM
lacak işin ön - ya da süper-insana ait olm adığı bir zam an geldi; özellik
ruhuna gerek vardır. Buna uygun olarak, k ozm ogonik çevrim , kuşak
lar boyunca kral insanın m odeli olacak olan bir im p arator ortaya ç ı
karır.
süydü. Ç ao-tien eyaleti prensinin bir m etresi olan annesi, Büyük Ayı
takımyıldızı çevresinde gözalıcı altın bir ışığa rastlayınca gebe kalmıştı
ona. Ç ocu k yetm iş günlükken konuşabiliyordu ve on bir yaşında tah
Bu harika adam Çin'i yüz yıl yönetti ve hüküm ranlığı sırasında in
sanlar gerçekten altın bir çağ yaşadılar. Ç evresine, yardım larıyla bir
takvim hazırladığı, m atem atiksel hesaplam alar yapm ayı başlattığı ve
tahta, çam u r ve m etalden araç gereç yapm ayı, kayık ve araba inşasını,
Para kullanmayı ve bam budan m üzik aletlerinin yapım ını öğrettiği altı
me sanatını keşfetti. Kendisi yüz çeşit hub u bat, sebze ve ağaç dikti;
kuşların, d ö rt ayaklıların, kertenkelelerin ve böceklerin geliştirilmesi
347
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
sahibi herhangi bir insanın bulabileceği kadar ödülle dön m ü ş olan in
sanlar olarak görm eyi yeğlem em iştir. Tersine, eğilim , genellikle k ahra
bağışlam ak yönünde olm uştu r. K ahram anın yaşam ının tam am ı, bü
yü k asıl m acera d o ru k noktası olm ak üzere bir m u cizeler geçidi ola
rak gösterilm iştir.
Bu, kahram anlığın basitçe elde edilm ekten çok , ön ceden belirlen
bilgelik elde etm iş biri gibi görülebilir; ya da diğer yandan, kişi bir
348
KOZMOGONİK ÇEVRİM
tam anlamıyla taklit etm eye yöneltecektir. Fak at İkincisi kahram anın,
tam anlamıyla izlenm ektense, daha çok hayranlık duyulacak bir simge
olduğunu belirtir. Tanrısal varlık hepim izin içinde yaşayan, h er şeye
kadir Benliğin bir açılım ıdır. Bu yüzden yaşam ın takdir edilm esi kişi
nin kendi içkin tanrısallığı üzerine m editasyonu olarak kabul edilm e
lidir, kesin bir taklidin başlam ası olarak değil; ders “Böyle yap ve iyi
349
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
m
Kısım I, “K ahram anın M acerası”nda, k urtarıcı göreve, psikolojik
denebilecek ilk açıdan baktık. Şimdi on u ikinci açıdan, yeniden keş
fetm enin ve g ö rü n ü r kılm anın kahram anın görevi olduğu aynı metafi
rollerini ele alacağız. Bunlar zam anın gereksinim lerine göre değişik
büyüklüktedir.
350
Levha XXII. Genç Mısır Tanrısı (Honduras).
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
deki alçalm asın ın d erinliğiyle o ran tılı o lacak tır. M idye eşin oğulları
hayvan d ü zeyind en geld iler; fiziksel gü zellikleri en yü k sek düzeyden
kad e rin in b irb irin e bağlı yaşam lard a ortaya ç ık a n alanları ya da özel
352
KOZMOGONİK ÇEVRİM
H in d u M aurya h an ed an ın ın k u ru cu su C h an d ragu p ta (M Ö d ö r
düncü yüzyıl) b ir ah ırın eşiğine to p rak b ir kav anoz için d e b ıra k ılm ış
rinin el ve ayak larının k esilm esin i e m retti; so n ra, o n u n em riy le, k e si
len org an lar h em en y erin e d öndü . O rad an g eçen b ir pren s b u m u c i
ilişkiye giren soylu ik izlerd en d oğm uştu. P işm an o lan ann esi o n u k ü
çük b ir sep etle d en ize b ırak tı. B alık çılar tarafın d an b u lu n u p b ak ıld ı ve
çile çek ti. Z in cirle rin in an ah tarları sulara atılm ıştı, fakat u zu n d ö n e
m in ard ın d an b ir b alığ ın k arn ın d a bu lu n d u lar, b u da T an rıd an b ir
Bu üç efsane, Dr. Otto Rank’in harika psikolojik çalışması The Myth o f the
Birth o f the Hero (Nervous and Mental Disease Monographs; New York,
1910) içinde yer almaktadır. LJçüncünün bir versiyonu Gesta Romanorum,
Masal LXXXI’de bulunur.
353
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
ve ikisi gizlice evlendi. B aşka işlerin ard ın d an , gen ç k ral, F ran sa’ya
d ö n d ü , esk i işk e n ce cile rin i devird i ve g ö rkem li b içim d e tacı ele geçir
di. S o n ra yüz yıl, o n iki em salli b ir zod yakla çev rili olarak h ü k ü m
d arlık etti. Sö ylen en lere g ö re, saçı ve sakalı ç o k u zu n ve beyazd ı.6 Bir
ve devlet ad am larını çağırd ı ve o n lara danıştı. Şöyle ded iler: ‘B izim işe
354
KOZMOGONİK ÇEVRİM
yacak ve anne hed iy eler ve pahalı giysiler kazan acak ve b ir çığ ırtk an
355
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
eşiy m işçesin e saçtığı ışıkla d o ld u ve anne alabild iğin e m u tlu oldu . Do
ğu rd u ğ u b e b e k atam ız İb ra h im ’di.
receğ in e, sen bu rad a çü rü g it.’ G iydiği örtü yü çık a rıp bebeğe sardı.
ağlam aya başlad ı. T an rı on a içe c e k süt v erm esi için C e b rail’i gönderdi
ve m e le k , sü tü n b eb eğ in sağ e lin in k ü çü k parm ağın d an ak m asın ı sağ
b ah sed er. “K azand an b ird en b ire b ir ço cu ğ u n ağlam ası gibi, san ki ya
ralan m ış, yan m ış ya da d erisi yü zülm ü ş g ib i b ir ses geldi. Kazana
8 Louis Ginzberg, The Legends o f the Jew s (Philadelphia: The Jewish P u b lic a ti
on Society of America, 1 9 1 1), Cilt III, s. 9 0 -9 4 .
356
KOZMOGONtK ÇEVRİM
hibi.
9
George Bird Grinnell, Blackfoot Lodge Tales (New York: Charles Scribner’s
Sons, 1892, 191 6), S. 3 1 -3 2 .
35 7
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
la r.”10
o ld u k ları kad ar m erh am etli v arlık ların alanıd ır: b ir m elek belirir,
rak ılm ıştı; d adıları b ir ara tü m ö ğled en son ra gölgen in kıp ırd am am ış
o ld u ğu n u ve ço cu ğ u n v ecd halin d e yoga d u ru şu n d a o tu rd u ğu n u gö r
düler.
sırasın d a, sevgili H indu k u rta rıcı K rişn a’m n yap ıp ettik leri, can lı bir
çev rim o lu ştu ru r. P utana adlı b ir goblin, güzel b ir k ad ın g ö rü n ü m ü n
10 Elsie Clews Parsons, Tewa Tales (Memoirs of the American Folklore Soci
ety, XIX, 1926), s. 193.
358
KOZMOGONİK ÇEVRİM
üzere ko lların a aldı. Fak at K rişna öyle sertçe geri çek ild i ki o n u n ya
m anevi ebevey n lerin e, avluda o y n ark en kil yed iği söylen m işti. Yasoda
elinde b ir sopayla koşu p geld i, fakat K rişna d u d aklarını silip b ir şey
bilm ediğini söyledi. B akm ak için k irli ağzı açtı Y asoda, fakat içeri
bakın ca b ü tü n ev reni, “Ü ç D ü n ya”yı gördü . Şöyle d üşü nd ü : “N e b u
359
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
yağm u r yağ d ırm asını e m rettiğ i b u lu tlar k ralın ı çağırd ı. Bölgeye bir
O zam an tan rı, rak ib in in ilk se l V arlığın b ir b ed en len m esi olm ası
gerek tiğ in i anladı. K rişna erte si gü n kavalını çalarak in e k le ri otlatm a
ya g ö tü rd ü ğü n d e, G öğ ü n K ralı beyaz fili A iravata ile aşağı ind i, gü
lü m seyen g en cin ayaklarına k ap an d ı ve af d ile d i.12
360
KOZMOGONİK ÇEVRİM
istedi. ‘D ed e, beni tep en in d ibine g ö tü reb ilir m isin , tavşan avlam ak is
tiy o ru m .’ ‘A ptal to ru n u m , sen tavşan avlayam azsm , elin ayağın yok se
n in ,’ d ed i dede. Fakat Ç ö m le k O ğlan gitm eyi ç o k istiyord u. ‘G ö tü r b e
361
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
kanıyla b irlik te Em ania saray şeh rin e gitti ve te k b ir söz etm ed en doğ
ru ca ç o c u k la rın arasına daldı - “hepsi elli kad ar kişiydi, çayırd a hörli
oyn u yo rlar ve C o n ch o b a r’m oğlu Fo llam ain ’in önd erliğ in d e savaş
oyu n ları çalışıy o rlard ı.” B ü tü n saha ü zerin e çu llan d ı. Y u m ru k la n , bi
yam ad an ellisin i b ird en d ev irm işti. Ç o cu k lard an b eşi, Soylu F erg u s’la
362
KOZMOGONİK ÇEVRİM
kendisine de ilk kez b elli olu yo rd u . V arlığ ının d erin lik le rin d e n fırla
m ıştı ve d ü şü n m eksizin hızla başed ilm esi gerekiyord u.
sağlam dı.
363
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
larıyla sü sle n m iş,” dedi, “arabad aki güzel ak ku şlar e şlik ediyor ona,
vahşi gey ik leri de bağlam ış arabay a.” “Bu araba d övü şçü sü n ü tan ıy o
ru m ,” dedi kral: “o kü çü k oğlan b e n im kız k ard eşim in oğlu, daha b u
ler ve yan ların d a b ir m u hafız olm ad an o n u karşılam aya ilerle d ile r.”
K ü çü k savaşçı, u tan d ığ ınd an ya da böyle b ir k ad ın lık gö sterisin d en
364
KOZMOGONİK ÇEVRİM
d ek çarp ıld ı ... için d e n alev yalım ları fışkırd ı, için d e çarp an k alb in
atışları, bağlı o ldu ğu k u lü besin d e k o ştu ran b ir kö p eğ in ya da ayılarla
365
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
lin cin e kav u ştu .” Sibiry alı Y ak u tların b ir k ah ram an m iti böyle b aşla
m ak tad ır. A k G en ç nered e o ld u ğu n u ve yaşadığı y erin nasıl b ir y er o l
duğunu öğ ren m ek üzere ilerled i. D oğu su nd a geniş, nad asa b ırak ılm ış
bir tarla u zan ıyord u , ortasın d a b ü y ü k b ir tepe vard ı ve tep en in o r
tasında da devasa b ir ağaç. A ğacın özü saydam dı ve h o ş k o k u lu y d u ,
o ran ın m itik y aratık ların ın b arın ak ların a k iriş o lu ştu rarak y eraltı u ç u
ru m ların a iniyord u. Ağaç yap rakları aracılığıyla göğ ü n yaratıklarıyla
soh b ete dalm ıştı.
366
KOZMOGONİK ÇEVRİM
ve diz çö k ü y o ru m .”
O zam an ağacın yap rakları m ırıld anm aya başlad ı ve h oş, süt b e
yazı b ir yağm ur d ökü ld ü onlard an A k G e n ç'in ü stü n e. S ıcak b ir rü z
gâr hissed ild i. A ğaç inlem eye başlad ı ve k ö k le rin d e n , b elin e kadar b ir
367
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
ve güçlü ka ya la r çatladı.
Ç ü n k ü m ito lo jik k ah ram an o lacak şey lerin değil, olan şey lerin
yandaşıd ır: katledeceği e jd e r tam da status quo canav arıd ır: Y erind e
D u ran, g eçm işin b ek çisi. B elirsizlik ten k ah ram an çık a r, fakat d üşm an
g ü cü n ko ltu ğ u n d a b ü y ü k ve h ileb azd ır; d üşm an d ır, ejd erd ir, tirand ır,
deyle k a rıştırır; aldatılm ak kad erid ir. G ü n ü n şek ille rin in kaynağı olan
19 Uno Holmberg (Uno Harva), Der Baum des Lebens (Annales Academiae Sci-
entiarum Fennica, Ser. B, Cilt XV], No 3; Helsinki, 1923), s. 57-59; N. Go-
rochov, “Yryn Uolan” kvestiya Vastoçııo-Siberskavo Otdela I., Ruskavo Ge-
ografiçeskavo Obşestva, XV), s. 43 vd.
20 Kalevala, 111, 295-300.
368
KOZMOGONİK ÇEVRİM
leşm elerin i sü rek li parçalam aktır. Ç ev rim süregid er: m ito lo ji büyüm e
n o k tasın a od aklan ır. Yaşayan tan rı için d iren gen can sızlık değil, d ö
sud ur.
ler to p rak ü zerin e yayılınca başlar. B aşlang ıçtak i zam an lard an geri k a
Y o k ed ilm eleri g erek ir. D ahası, k o m şu la rın ın eşy alarını ken d ilerin e
369
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
370
KOZMOGONİK ÇEVRİM
topluluğuna rastgeldi. Yaşlı kad ın lar on a az g ittik ten son ra salın cak lı
dedi K an pıh tısı, ‘am a ö n ce sen sallan m ak sın .’ ‘T a m a m ,’ d edi kad ın,
‘şim d i b e n sallanacağım . B ak b ana. S o n ra b e n de sen i sey red eceğ im .’
daha sallan’; fakat k ad ın yine sallan ırk en sarm aşığı k esti ve o n u suya
d üşürd ü. B u K esik K ıyı D eresi’nde o ld u .”22
de b u lu n m ak tad ır.
371
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
“Îşte Azize M artha, in san ların ısrarıyla ejd ere k arşı gitti. O n u o r
372
KOZMOGONİK ÇEVRİM
“A gade’n in kralı, tan rıça Iştar’m v ekili, K iş’in k ralı, tan rı A nu’n u n
paşişu’su ,24 Y erin K ralı, tan rı E n lil’in b ü y ü k işakku'su25 Sargon: U ru k
şeh rin e sald ırd ı ve d uv arını y o k etti. U ru k halkıy la çarp ıştı ve esir
ed ip E nlil kap ısın d an geçirdi. Agade k ralı Sargo n , U rlu larla savaştı ve
ku rtaracağı kad erin in im gesidir. Fak at kad erine ald ırm ad ığı ya da
yanlış v arsayım larla aklı karıştığı yerd e, k ah ram an ın h iç b ir çabası işe
y aram ay acak tır.26
373
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
land a’n ın h er yerine gitti, fakat o n u n beğeneceği kim seyi bulam adılar.
O zam an C u ch u lain n ’in k en d isi, L uglochta Loga’da, “Lugh B ah çele
K ızın b ab ası Forgall the W ily ’ye çiftin b u lu ştu ğ u söy len in ce, d eli
k an lın ın geri d ö n em eyeceğin i d ü şü n erek C u ch u la in n ’i A sker D o-
ayakları yap ışıp kalıy or, diğer yarısın da o tlar yü kselip o n ları d izlerin
374
KOZMOGONİK ÇEVRİM
ulaştı.
nu söyleyecekti.
cin sel ilişkiye gird i. B ir yıl orad a kald ı ve b u arada A m azon A ife’ye
b a r’m , kız resm i o larak dam ata g eçm ed en ö n ce krala ait ilk gece
375
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
E ylem in kah ram an ı, dünyayı ilk kez harek ete g e çire n itkiyi yaşa
n an and a sü rd ü ren çev rim in eyleyenid ir. G özlerim iz ik ili o d ak para
d u k ’un T iam at’ı ark etip sel ejd er-k atled işi gibi, görev yalnızca k a ç ı
n ılm az o lan ın olm asın ın sağlanm asıd ır.
376
KOZMOGONİK ÇEVRİM
sü rd ü ren k işi değil, b ü tü n geliş gid iş, dünya p anoram asının zev k ve
ked erleri arasınd a Bir V arlık ’ın yen id en g ö rü n m esi için g özlerim izi ye
n id en açan kişid ir. Bu d iğ erin d en daha d erin b ir b ilgelik ister v e bir
ey lem in değil ayırt e d ici tem silin ö rü ntü sü y le son u çlan ır. İlk in in s im
gesi e rd em li k ılıçtır, İk in cisin in ise eg em en lik asası ya da yasa k ita b ı
d ır. îlk in in karak teristik m acerası gelinin kazanılm asıdır - gelin, ya
şam d ır. İk in cisin in m acerası babaya g itm ek tir - baba, g ö rü n m ey en b i
uyar. Basit b ir m asalda b ile, b ak ire n in oğlu b ir gün ann esine şöyle
sord u ğu nd a ansızın b ir d erin lik b e lirir: “B ab am k im b en im ?” S o ru , in
g ö rece ğ im ,’ dedi. ‘B aban kim ?’ dedi adam . ‘B abam kaynakta y a şıy o r.’ -
‘B abanı h iç b u lam ay acak sın .’ - ‘E h , kaynağa g irm ek istiyoru m , için d e
yaşıyo r.’ - ‘B ab an kim ?’ d edi adam yine. - ‘E h , babam sen sin s a n ırım ,’
d ed i oğlan. ‘N ered en b iliyo rsu n b ab an oldu ğum u?’ d edi adam . ‘Eh,
377
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
378
KOZMOGONİK ÇEVRİM
di.
“O, T a n rıy a tapan padişah benlik gösterdi, TanrTsından
yüz çevirdi, nankörlükte bulundu.
“Ordusundan ileri gelen ad am ları çağırdı ve ba k onlara
nasıl sözler söyledi.
“Bu yaşlı, büyük a d am lara: ‘Ben, dünyada kendim den başka
kim seyi tanımıyorum.
‘Dünyada benden başka birçok pad işah lar olsa bile, bir
adam ı ölümden ku rtarm ak benden başka kim e nasip ol
muştur?
379
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
380
KOZMOGONİK ÇEVRİM
ça, im p arato r sağlam ası g erek en iki yö n lü b ak ışı kaybeder. A rtık iki
dünya arasında aracı değildir, in san ın p erspektifi d en k lem in yalnız
in san yö n ü n ü kap say acak şekild e d aralır, göksel güç d en eyim i b ird e n
yük isimler şunlardır: Firdevsi (940-1020?), Ömer Hayyam (?-l 123?), Niza
mi (1140-1203), Celaleddin Rûmi (1207-1273), Sâdi (1 184?-I29l), Hafız (?-
1389?) ve Câmi (1414-1492). Firdevsi’nin Şehname’si (“Kralların Destanı")
kadim İran’ın Muhammedi işgaline dek olan öyküsünün basit ve ciddi an-
latısal şiiridir.
381
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
m ak tır. Dev, sın ırlı kişiliğin in gölgesiyle lü tu f kaynağını kap atm ıştır;
K rişna ve ağabeyi Balaram a, şeh rin eğ len celerin i görm eye gitti.
382
KOZMOGONİK ÇEVRİM
şılaştılar ve o n d an iyi giysiler isted iler; o gülüp red d etti, o n lar da giy
sileri zorla aldılar ve ç o k şık old u lar. S o n ra kam bu r b ir k ad ın K riş-
rın ı ü zerin e ko y arak, çen esin d en iki parm ağıyla tu tarak on u çek ti ve
cağ ım .”
kad ar gen iş, bü y ü k ve ağır yayı ku ru lm u ştu . K rişna yaya vardı, onu
çek ti ve b ü y ü k b ir gü rü ltü yle kırdı. K ans sarayında sesi duydu ve ü rk
tü.
lara ilginç b ir gezi yap tıklarını söy led iler, y em ek lerin i yed iler ve yata
ğa gird iler.
o larak geldiler. K apıdan g ird iklerin d e, o n ları ezm eye hazır, o n b in sı
rad an fil kad ar gü çlü , öfke d olu b ir fil vardı. S ü rü cü d oğru ca K riş-
n a ’ya ilerledi. Balaram a öyle b ir y u m ru k attı ki, fil d u ru p geri çekild i.
383
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
k ralın eşleri yas için ön e çık tı. K rişn a, acıların ı g ö rere k on ları ilksel
tanın (b ah çed e A dem , tahtta C em şid ) yol açtığını söy ler. Y ine de k o z
d oğu m ölü m e, yaratıcı can lılık kıp ırtısızlığ m ölü ağırlığına. Yaşam b i
çim leri ileri fırlatarak dalga dalga ilerler ve son ra ard ın d an fazla y ü k
leri atarak çek ilir. A ltın çağ, dünya im p arato ru n u n krallığı, yaşam ın
yan, dev k ral) d iren gen yan ın ı katletm ek ve ev ren i b esley ecek o lan ya
şam sal e n e rjileri en g ellerin d en k u rtarm ak tır. “Bu ister B ab a’m n arzu
suyla uyum lu o larak, ister arzu su na karşı o larak yap ılabilir; o [Baba]
384
KOZMOGONİK ÇEVRİM
ğil, b ir ve aynı öyküyü anlatm an ın d eğişik y o llarıd ır; g erçek te, K atle
ğiyle eksilm ez, b ir P lerom a olarak kalır. Y aşam ım ızın bağlı olduğu
Ö lü m ’dür o; ve ‘Ö lü m b ir m id ir, ç o k m u d u r?’ soru su n a yanıt, ‘O o ra
d ayken b ir, fakat b u rad ak i çocu k ların d ay k e n ç o k tu r,’ o lu r.”32
Isa'n ın sözleri de öyle: “Ben selam et değil, k ılıç getirm eye geldim .
Ç ü n k ü b e n adam la b ab asın ın ve kızla an asın ın ve gelinle kay n an asın ın
m a eğitici b içim d e ısrar etse de, yarı b u la n ık k ılık lara sok ar. T ira n b a
bayı y o k ed en ve so n ra tacı ken d i alan k u rta rıcı figürü (O id ip o u s gibi)
385
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
seslerd en ve d iğer n esn elerd en yü zün ü çev irerek ve aşk ve n efreti bir
rak : d ön ü şü olm ayan adım ı. B urad a ikili p ersp ek tifin p arad oksu d e
ğil, gö rü n m ey en in son u l savı k asted ilm iştir. Ego kav ru lu r. E sin tid ek i
386
KOZMOGONİK ÇEVRİM
d o lam b açlı sim gesel yo lları ve ard ın d an gelen zo rlayıcı eylem liliğin
ussallaştırm aları birey sel yaşam larım ızı ve o rta k uygarlığım ızı o lu ştu
la doğan, en sest yaşayan Papa B üyük G rego ry efsan esin in özü bud u r.
K orku ya kap ılarak, d en izd eki b ir kayalığa k açar ve orad a yaşam ı b o
y u n ca kefaret öd er.
387
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
rada y aşam ın tü m anlam ı k u su rsu zca ö rn ek len ir. Söylem eye gerek
y o k k i, k ah ram an eğer ö lü m on u k o rk u tm asa k ah ram an o lm azd ı; ilk
k o şu l m ezarla b arıştır.
ğü m ü de. E ğer kişi sen in gibi h ak sev erse, b ir taç alır on a gelirim , am a
388
KOZMOGONİK ÇEVRİM
T o lla n şeh rin in efen d isi K u etzalko atl’d an bah sed er. San atların ö ğ ret-
389
Levha XXIII. Ay Arabası (Kamboçya).
Levha XXIV. Sonbahar (Alaska).
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
bırak tığ ı ev leri yaktı, h âzin elerin i dağlara göm d ü , kak ao ağaçlarını
392
KOZMOGONİK ÇEVRİM
b a h Y ıldızı o ld u .39
ad am y ü rü yord u yanında.
s u ,” dedi C u ch u lain n , “ism in uzunluğu etk iley ici!” “K onu ştu ğun kad ı
kad ın. “O zam an ban a asıl ad ını sö y le,” dedi C u ch u lain n . “B en den
C u ch u lain n . “Az d aha uzak laş,” dedi kad ın; “kafam ın üzerinde salın
393
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
lam ıştı. “Sen old u ğu n u bilseyd im , böyle ayrılm azd ık.” “Y ap tığ ın ,” diye
yanıtlad ı ku ş, “sana kö tü şans g e tire c e k .” “Bana zarar v ere m e zsin ,” d e
Tu h af, b elk i de eğ len celi k u rtu lu ş sim geciliğ in in yan k ısı, Ç öm lek
40 “Tain bo Regamma,” yay. hz. Stokes ve Windisch, Irische Texte (Zweite Se
rie, Heft. 2; Leipzig, 1887), s. 241-254. Yukarıdaki alıntı Hull, a.g.e., s. 103-
107’den kısaltılmıştır.
394
KOZMOGONİK ÇEVRİM
o ldu . Babası Avaiyo’ pi’i’yd i (suyılanı k ırm ızısı). O n larla orad a, Sik-
M idye eşin k i gibi, bu öykü de m itsel anlatıyı kelim esi kelim esine
yineliyor, ik i öykü g ü çlerin in belirg in m asum iyeti açısın d an büyüleyi
cid ir. D iğer aşırılıkta B u d d h a’n m ö lü m ü n ü n öyk ü sü v ard ır: b ü tü n b ü
lendi:
ru m .’
395
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
kilde yayılıp saçıy o rlar. Ve gökte T ath ag ata’ya tap ın ır şek ild e b ir m ü
zik yayıldı ve T ath ag ata’ya tap ınan gök sel k o ro ların şark ıları d uyul
d u .”
ların işgal etm ed iği. Ve b u tan rılar, A nanda, kızgınlar, şöyle d iyorlar,
42 Tathagota: “bu türden bir hal ya da duruma (tatlıcı) varmak ya da içinde ol
mak (gata)”; yani, Aydınlanmış Olan, bir Buddha.
396
KOZMOGONİK ÇEVRİM
m eşgu l olarak yerd eler ve saçların ı savu rup yü k sek sesle bağırıyorlar,
“B öylece K utsanm ış O lan ilk transa gird i; ve ilk tran stan kalkarak,
tan k alk arak , uzayın son su zlu ğu alanına gird i; ve uzayın son su zlu ğu
vardı.
k o n u ştu :
39 7
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
alanınd an k alkarak, b ilin cin son su zlu ğu alanına gird i; ve b ilin cin so n
suzluğu alanınd an k alkarak, uzayın son su zlu ğu alanına gird i; ve
398
BÖLÜM IV
ÇÖZÜLÜŞLER
1. M ikrokozmosun Sonu
Sırad ışı gü çlere sahip - t e k parm ağıyla G ov ard h an D ağı’n ı kald ıra
B en lik ’im. Ben başlan gıç, orta ve tü m v arlıkların son u y u m .’’1 Bu tam
o larak , kişisel çözü lm e anın da ölü için ed ilen d u anın anlam ıd ır. Birey,
Î ş t e geliyor! Îşte g eliy o r!’ diye bağıran soy lu lar, p o lisler, arabacılar,
ği, kad im M ısır M ezar M etin lerin d e yan kılan m aktad ır.
399
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
larını geride b ırak tın . A rtık E fen d im izi m u tlu ediyor geri alıp g ö tü r
400
KOZMOGONİK ÇEVRİM
leceğiz.”
A ztek ataları ve görev lileri ölüyü cen aze için hazırlam ış ve uygun
b içim d e sarm ış, ölen e şöyle d iy erek b iraz suyu başın d an aşağı d ö k
401
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
402
KOZMOGONİK ÇEVRİM
6 A.: ölenin adı geçer burada; örn. Osiris Aufankh, Osiris Ani.
403
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
Çizim 20. Yılan Kheti Yeraltında, Osiris'in bir Düşmanım Ateşle Yok Ediyor.
ey güneyde yaşayan tim sah ... G eri çek il, ey kuzeyde yaşayan tim sah...
altım d aki yerde olan s ö z le rin le ...” “Y ılanları P ü skü rtm e B ah si” gelir
açıklam a gelir: “S a çım N u’n u n saçı. Y ü züm D isk ’in yüzü. G ö zlerim
ğim S u ti’n in sırt kem iği. Fallu su m O siris’in fallusu. B ald ırlarım K her-
aba lo rd ların ın bald ırları. K aburgam K o rk u lacak K işinin kabu rgası. ...
404
KOZMOGONİK ÇEVRİM
Ç o k daha son rak i, h e r b iri sayısız tanrıyla çev relen m iş o lan beş
yüz d ö n ü şm ü ş B u d d h a’yla çev relen m iş B odhisattva im gesind e olduğu
gibi bu rad a da ru h , d aha ö n ce ayrı ve d ışın d a o larak d ü şü n ü len ta n rı
ları içe re c e k g ü cü n ü n ve k o n u m u n u n tam lığm a ulaşır. O n lar ken di
v arlığ ın ın yan sıtm alarıd ır; ve g e rçe k haline d ö n e rk e n hepsi geri ka
zanılır.
405
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
kefaret öd eyen in san ın ahlaksal saflığını bild irir: “H aksızlık yapm adım
... Z o rb alıkla soy m ad ım ... H iç kim seye zo rbalık yapm adım ... H ırsızlık
yap m ad ım ... E rk e k ya da k ad ın kim seyi k atletm ed im ...” Kitap tan rı
ların övülm esiyle son lan ır ve son ra: “Ra’ya Yaşayan N ıbH ın Bahsi”,
“Bir İnsan ın G eri D ö n ü p Y ery ü zü n d ek i Evini G örm esini Sağlama B ah
Y o lcu lu k E tm e B ah si.”7
7 E. A. W. Budge çevirisine göre: The Book o f the Dead, The Papyrus o f Ani, Sc
ribe and Treasurer o f the Temples o f Egypt, about B.C. 1450 (New York, 1913).
406
KOZMOGONİK ÇEVRİM
2. Makrokozmosun Sonu
“Yüz b in yıllık bir sürenin geçm esinden sonra çevrim in yen ilen e
ceği anlaşılınca, duyusal baz cen n etin in sakinleri olan Loka byuhalar
rim lerin hesaplarını çıkarır. M etnin sonuna doğru b eliren yılan sayı
ları (böyle adlandırılırlar, çünkü b ir yılan sim gesi gibi gö rü n ü rler),
otuz dört b in yıllık bir dünya dönem ini tem sil eder - o n iki b u ç u k
m ilyon g ü n - ve bunlar yeniden ve yenid en kaydedilm iştir. “B u n e re
407
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
şi, sellerin ve b u lu tların k ö tü n iyetli efend isi o lan yaşlı tan rıça göksel
su ların k ab ın ı d ö n d ü rü r. Ö lü m ü n end işe veren sim gesi o lan çapraz
10 A.g.y., s. 32.
11 Aşağıdaki anlatı Poetic Edda, “Voluspa," 42 vd. (dizeler Bellows çevirisinden
alınmıştır, a.g.e., s. 19-20, 24) ve Prose Edda, “Gylfaginning,” Ll’e (çev. Bro
deur, a.g.e., s. 77-81) dayanmaktadır. American-Scandinavian Foundation,
yayımcıların izniyle.
408
KOZMOGONİK ÇEVRİM
de üst çen esi gökte ilerley ecek (“yer olsa daha da açacak tı”); gö zlerin
d en ve b u ru n d elik le rin d en ateş fışkıracak. K ozm ik o ky an u su n d ü n
cak. N aglfar (ö lü in san tırn ak ların d an yap ılan g em i) serb est kalacak
ca k ve son ra V id arr, b ir ayağını alt çen eye dayayarak üst çen eyi kav
rayıp ku rd u n boğazın ı ikiye ayıracak. L oki H eim d allr’ı katled ecek ve
b ü tü n dünyayı yakacak.
409
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
n u n a alam et ne olacak?
“Isa cevap v erip onlara dedi: sak ın kim se sizi sap tırm asın . Ç ü nk ü
d an çık aracak . Siz savaşlar ve savaş sözleri işitecek sin iz. S ak ın sı
kılm ayın, çü n k ü b u n la rın olm ası g e rek ir; fakat daha so n gelm em iştir.
Ç ü n k ü m illet m illete, ülke ülkeye karşı k alk acak tır; k ıtlık lar ve zelze
leler olacak. V e b ü tü n b u şeyler ağrıların başlan gıcıd ır. O zam an sizi
d iye) ku tsal yerde d ik ild iğ in i görd ü ğü nü z zam an, Y ahu d iye’de olanlar
o v akit dağlara k açsın ; dam da olan lar ev in d en eşya alm aya in m esin ; ve
tarlada olan da ab asın ı alm ak için geri d önm esin . Fak at o gü nlerd e ge
410
KOZMOGONİK ÇEVRİM
gibi, insanoğlu n u n gelişi de böyle o lacak tır. Leş nered eyse, kartallar
411
EPİLOG
MİT VE TOPLUM
v sy e;
1. Şekil Değiştire n
güzel k ızın ın fok sü rü sü de, aklı karalı dalga f a r arasınd an çıkarak çev
resine u zan ır ve d erin d en izin k ek re k o k u s u n u çevreye yayarlar.”2
415
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
im ); insan ru h u n u n d erin lik lerin d ek i ark etip sel d ü rtü le rin b elirtisi
olan b ir dizi düş (Ju n g ); in san ın e n d erin m etafizik sezg ilerin in gele
n ek sel aracı (C o om arasw am y); ve T a n rı’n ın Ç o cu k la rın ın G örü n m esi
(K ilise) olarak yoru m lan m ıştır. M ito lo ji b u n ların h ep sid ir. D eğişik
yargılar, yargılayan ların b ak ış açılarıyla belirlen ir. Ç ü n k ü ne olduğuna
değil, nasıl işlev görd ü ğü n e, insanlığa geçm işte nasıl h izm et ettiğine
Yaşam b içim i için d e b irey , in san ın tam im gesinin an cak b ir k ırın tı
sı ve çarp ıtılm asıd ır. B ir e rk e k ya da dişi olarak sın ırlan d ırılm ıştır; ya
parm ış olur.
416
MİT VE TOPLUM
lin , d ul, rah ip , b aşk an o larak açarlar; aynı zam anda top lu lu ğ u n geri
kalan ı için ark etip sel aşam aların esk i d ersin i yin elerler. T ö re n e h erk es
rü tb e ve işlevine uygun olarak katılır. T ü m to p lu m ken d i ken d in e tü
cu tta k i an o n im h ü crele r gibi geçer; fakat asıl, Zam andışı b içim kalır.
M anzaran ın b u sü p er b ireyi kap sayacak şek ild e gen işletilm esiyle, h e r
kes ken d isin i gelişm iş, zeng in leşm iş, d estek len m iş ve b ü y ü tü lm ü ş o la
rak b u lu r. Rolü, e tk iley ici olm asa da, in san ın güzel şen lik-im g esin d e -
ken d i içind e gizil o lan, am a ö zellikle b astırılm ış im g e d e - içerilm iş o la
ra k g ö rü lü r.
k o p arılan birey basitçe h iç b ir şeydir - b oşa gitm iştir. İster rah ip, ister
o ro sp u , k raliçe ya da köle o lsu n , ro lü n ü yaşad ığını d ü rü stçe söy ley e
b ilen e rk e k ya da k ad ın ise olm ak fiilinin tam anlam ıyla, b ir şeydir.
Y erli d en en h alk ların m ev sim şen lik lerin i doğayı d en etlem e çabası
ten d in sel (karab ü yü sel olana karşıt olan) tö re n le rin egem en m otifi
417
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
K ışın gelm esin i engellem eye çalışan b ir kabile ayini h iç kayded il
B u sü rek liliğ in b irç o k başka sim geleştirm esi m ito lo jik olarak b ilg i
len d irilen top lu lu ğ u n d ünyasını kap lar. Sözgelim i, A m erikalı avcı k a
418
MİT VE TOPLUM
aran ıp b u lu n abilir. C insiyet, yaş ve m eslek ayrım ları kişiliğim izin özü
değil, sadece dünya sah n esin d e b ir süre giydiğim iz k o stü m lerd ir. İçte
ki insan im gesi sü slem elerle karıştırılm am alıd ır. K end im izi A m erikalı
lar, y irm in ci yüzyılın ç o cu k la rı, B atılılar, uygar H ıristiyan lar olarak
m y steria erg in lem eleri, D oğu ve B atın ın kad im felsefeleri birey sel b i
lin cin d ik k atin i sü slem elerd en arın d ırm a tek n ik lerid ir. A dayın h azır
lık m ed itasyon ları z ih n in i ve d uyguların ı yaşam ın rastlan tıların d an
k ap an ır ve yalnızlaşır.
419
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
3. B ugünün K ahramanı
çö k m ü ştü r. N ietzsch e’n in Z erd ü şt’ü n ü n tarih sel, çağ açıcı sözleriyle:
“B ü tü n tan rılar ö ld ü .”3 Bu b ilin e n b ir ö yk ü d ü r; b in b ir b içim d e an latıl
m ıştır. M o d ern çağın kah ram an çev rim i, insanlığın y etişm esin in m u
cizevi ö yk ü sü d ü r bu . G eçm işin bü y ü sü , geleneğin b ağları, k esin ve
gü çlü d arbelerle parçalan m ıştır. M itin düş ağı dağıldı; zih in tam uyan
420
MİT VE TOPLUM
m e n y o k olm uştur.
ları arasınd aki iletişim k e silm iştir ve b izler ikiye ayrılm ış haldeyiz.
le aynı d eğild ir. O rad a o zam an k aran lık olan yerde artık ışık vard ır;
fakat ışığın olduğu yerde de karanlık. Ç ağdaş k ah ram an -görev i, y ö n e
lim li ru h u n kayıp A tlantis’in i yen id en gün ışığına çık arm ak olm alıdır.
421
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
zenlem eye yarayan yan sıtm alı sald ırg anlık ö rü n tü leri, o n u artık ancak
parçalara ayırabilir. Bayrağı totem olarak gö ren ulusal fikir, b u g ü n b e
yani bayraklara sarılm ış resim leri h e r yerde görü len resm i ik o n lar o la
rak hizm et ed en y u rts e v e rle r- tam o larak, k ah ram an ın aşm ası gere
ken ilk soru n olan yerel e şik m u hafızlarıd ır (Y apışkan T ü y ad lı d em o-
nu m u z).
bile son zam anda, B atı’n ın d erslerin e tep k i olarak b u alçalm ayı ya
şam ıştır.) Laik d evletin evrensel zaferi b ü tü n d in sel ö rg ü tleri öyle tam
şey d eğild ir; tersin e, hep im izin içind e v arolan ve etkili olan evrensel
tan rı-in san ın yaşam v e rici im gesini laik yaşam ın h er ayrın tısı ve eyle
422
MİT VE TOPLUM
g erçek leşm ek ted ir. B izler, ru h u n h er iki tarafla da özd eşleşm eksizin
aşm ası g erek en Sym plegad es’in k o rk u n ç çarp ışm asın ı sevretm ekteyiz.
Fak at b ilebileceğim iz b ir tek şey vard ır, yan i yen i sim geler g ö rü
n ü r o ld u k ça, y e rk ü re n in d eğişik kısım ların d a aynı o lm ayacaklard ır;
yerel yaşam ın, ırk ın ve geleneğin etkileri hep b ird en uygulam ada ge
ların aynı k u rtu lu şu n d eğ işik sim gelerle ortaya çıktığın ı anlam aları ve
g ö reb ilm eleri gerek lid ir. “G e rçe k b ird ir,” diye o k u ru z Vedalar’da; “b il
geler on u b irço k adla ç a ğ ırır.” İnsan k o ro su n u n tü m re n k le n d irm ele
ne olm ası gerektiğin e d air son ipu cu n a geliyoru z ve bize m iras kalan
ları sayan şu e n uzak insan bin yılların m ilk el avcı halkları için bü yük
insani soru n , vahşiliği bu v arlıklarla paylaşm a görevine ru hsal olarak
bağlanm aktı. B ilin çd ışı b ir özd eşleşm e gerçek leşti ve bu , en son u n d a,
m ito lo jik totem ataların yarı insan yarı hayvan figürleriyle b ilin ce y e r
leşti. H ayvanlar insanlığın y e tiştiricileri old u lar. T am anlam ıyla taklit
423
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
ken d isine yoğ u nlaşm aları (y irm in ci yüzyıl an tro p o lo ji ve p sik o lo jisi),
in san m erak ın ın o d ak nok tasın a ait şaşılacak b ir d eğişim çizgisini g ö s
terir. H ayvan d ünyası değil, b itk i d ünyası değil, felek lerin m u cizesi
değil, artık in san ın ken d isi asıl gizem d ir, in san , b en cil g ü çleri ortaya
çık arılm ası gerek en , b ö ylece egoyu çarm ıh a g erecek ve d irilte ce k olan
ve im gesinde to p lu m u n yen ileneceğ i o yaban cı varlıktır. A m a “B en ”
olarak değil, “S e n ” o larak anlaşılan insan: çü n k ü h içb ir kabile, ırk , k ı
424
MİT VE TOPLUM
425
METİNDE YER ALAN ÇİZİMLER
427
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
le k s iy o n u n d a k i MÖ 5. yy. ta r ih li b ir k ırm ız ı a m fo ra d a n . (A d o lf
11. Kahramanın Geri Gelişi: Tapmak Kapılarıyla Sanıson: tsa Dirilmiş: Yunus.
(Ç iz im 5 ile ay n ı k a y n a k .) [s. 2 4 6 ]
428
METİNDE YER ALAN ÇİZİMLER
14. Göğün ve Yerin Ayrılışı. M ısır ta b u t ve p a p irü sle rin in b ilin e n b ir figü rü .
T a n r ı S h u -H e k a , N u t ve S e b ’i ay ırıy o r. Bu d ü n y a n ın y a ra tılış an ıd ır.
16. Nut (Gök) Güneşi Doğuruyor; Işınlan Ufuktaki Hathor’un Üzerine Düşüyor
(Aşk ve Yaşam). T a n r ıç a n ın a ğ z ın d a k i k ü re , a k şa m ü stü n ü n , y u tu lm a k ve
y e n id e n d o ğ m a k ü z e re o la n g ü n e şin i te m sil ed iy o r. (E . A. W a llis B u d g e,
The Gods of the Egyptians, L o n d ra , M e th u e n a n d C o ., 1904, C il. I, s. 1 0 1 .)
[s. 3 2 8 ]
18. Kral Ten (M ısır, lik H a n e d a n , ca. M Ö 3 2 0 0 ). Bir Savaş Esirinin Kafasını
Parçalıyor. A b y d o s’ta b u lu n a n fild işi b ir lev h a d an . “E sirin h e m e n
a rd ın d a , ü stü n d e b ir ç a k a l re sm i o la n ve b ir ta n rıy ı, A n u b is y a da A p u -
a t’ı te m s il ed e n b ir sa n c a k v a rd ır; b ö y le c e k u r b a n ı k r a lın b ir ta n rı için
429
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
20. Yılan Kheti Yeraltında, Osiris’iıı bir Düşmanını Ateşle Yok Ediyor. K u rb a n ın
k o lla rı a rd ın d a n b a ğ la n m ıştır. Y ed i ta n rı g ö rü n ü r. B u , g e c e n in se k iz in c i
430
METİNDE YER ALAN LEVHALAR
[s. 551
431
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
V III. Evrensel Ata Viracocha Ağlıyor (A r ja n tin ). Evrensel Ata Viracocha Ağlıyor
(Arjantin). A rja n tin ’in k u z ey d o ğ u su n d a A n d algalâ, C a ta m a rca 'd a b u lu
n a n lev h a , g e çic i o la ra k ln k a -ö n c e s i ta n rı V ira c o c h a o la ra k b e lirle n
n a ve T a c a p u , V ira c o c h a ’n ın h ay v an b iç im in d e k i ik i o ğlu ve h a b e r c is i
191]
432
METİNDE YER ALAN LEVHALAR
[s. 1921
433
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
3011
[s. 3 5 1 ]
434
DİZİN
A k ad , 105 185, 19 5 , 19 9, 2 0 0 , 2 0 1 , 2 2 2 ,
Aktaion, Yunan miti, 127, 128, 244, 252, 273, 276, 278, 300,
435
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
A p u le iu s, 113 7 9 , 89
A rn o ld , T . W ., 185 m itin d e , 3 3 3 , 3 3 7 , 3 3 8 , 3 45
157 ay a k , y e re d eğm e ta b u su , 2 52
349 A z te k le r, 5 0 , 2 0 3 , 2 9 1 , 3 4 1 , 3 8 9 ,
436
DİZİN
bakire, 35, 75, 77, 111, 132, 151, Bhagavad Gita, 41, 190, 260, 263,
203, 327, 333, 334, 335, 339, 266, 267, 386, 399
340, 342, 373, 376, 377 Bilgi S ila h ı, B u d ist Beş Silah lı
B a k k h o s, 39 D a ed a lu s, 36
A ğacı, 43, 44
B asu m b w a k a b ile si, D o ğ u A frik a ,
164, 165 B o a s, F r a n z , 29, 400
437
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
438
DİZİN
439
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
ereuthophobia, 118
e b e d iy e t, B u d ist sim g e c iliğ i, 195,
erginlenme, törenleri, 20, 21, 22,
196
3 8 , 4 2 , 9 0 , 134, 154, 155, 156,
Eddalar, 2 6 4 , 3 1 5 157, 158, 160, 161, 178, 179,-
440
DİZİN
441
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
G o w er, Jo h n , 135
Gaia, Toprak Ana, 315 g ö b e k , 4 4 , 5 2 , 53 , 57, 58 , 66 , 98,
Galahad, Sir, 362 109, 198, 2 1 4 , 3 66
Ganj G ö k s e l G ü l, 219
nehir, 133, 147, 195, 2 9 3 G r e tc h e n (F a u st), 8 6
tanrıça, 147 G re y , G eo rg e, 314
Gautama, Sakyamuni (ayrıca bkz. G riffith , R. (ç e v .), 341
Buddha), 42, 44, 4 5 47, 5 0 , 70 G r im m ’in p eri ö y k ü le ri, 6 5 , 78,
Gawain, Sir, 135, 3 6 2 2 3 0 , 2 7 2 , 2 7 4 , 3 23
gece-deniz, 279 G r in n e ll, George B ird , 3 2 2 , 3 57
442
DİZİN
H esio d o s, 315
H ıristiy a n lık , 31, 57, 89, 182, 190,
H e sio n e, H e ra k le s m itin d e , 108
277, 350, 380
Hiawatha’mn Şarkısı,
h a ç, sim g e o la ra k , 278, 387, 392,
L o n g fello w ’u n , k ö k e n le r, 107,
425
327
H açlı S e fe ri, lik , 182
H iç B itm e y e n S ü t, 202
H afız, lra n lı şa ir, 381
H in ay an a B u d iz m i, 170
h a k a ta , G ü n e y A frik a lı k a b ile n in
H in d ista n , 111, 131, 132, 148, 151,
k u tsa l z a rı, 337, 338
174, 212, 271, 279, 310, 324, 380
H ak o , P aw n ee tö re n i, 53
H in d u iz m , 131, 190, 205
h alk , 320
H in t -A v ru p a m ito lo ji d izg esi, 380
h a lk p s ik o lo jisi, 14
H in t O k y a n u su , -n u çev re le y e n
H a m ilto n , A lex a n d e r, 177 ada ve to p ra k la r, 159
H a m let, 17, 140, 267 H irth , F r ie d r ic h , 346
Han H sia n g , Ç in li ta n rı, 66 H o lm b e rg , U n o , 368
Harivansha, B u d ist m e tin , 225 H o m e r d e sta n la rı, 284
Harrison, Jane, 39, 160 H o n a n , -d a a rk e o lo jik ç a lışm a , 14
Harva, Uno, 116, 228, 323, 326, H o ru s, M ısır ta n rısı, 404
368
H o ta n la r, -ın d e v leri, 95
Hathor, Mısır tanrısı, 328, 404
H si W a n g M u, Ç in li p eri ta n rıça ,
Havva, 51, 66, 173, 312, 320 193
443
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
3 6 5 , 3 7 5 , 394 Ç ık ış, 4 6 , 5 9
H u m e , R o b e rt E rn e st, 34 E s k i A h it, 46
İra k , 14 M a rk o s, 181, 2 4 7 , 2 5 9
Irk u tsk lu B u ryat k a b ilesi, 22 7 , 228 M atta, 181, 182, 2 4 7 , 2 5 9 , 2 6 6 ,
Irv in g , W a sh in g to n , 2 4 9 3 8 5 ,4 1 1
la so n , 4 2 , 106, 23 1 , 23 2 , 275 3 2 0 , 3 2 7 , 3 45
İb lis , M u h a m m ed ci dü şm ü ş Y u h a n n a , 56 , 247, 2 5 8 , 2 79
lly a d a , 2 6 0 3 8 8 ,4 1 0
444
DİZİN
lştar, Sümer tanrıçası, 211, 241, 225, 228, 229, 231, 233, 243,
352, 373 244, 274, 311, 410
lzanagi, Japon tanrısı, 233, 234 kadın, 17, 18, 23, 31, 33, 34, 53,
İzanami, Japon tannsı, 233, 234 69, 78, 80, 83, 84, 85, 93, 97, 98,
İzlanda, Eddik yaratılış miti, 315, 115, 119, 124, 126, 133, 134,
317 135, 136, 138, 139, 140, 141,
142, 143, 147, 149, 150, 156,
Japonya, 132, 136, 170, 172, 193, 157, 164, 173, 176, 201, 211,
445
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
K an s, K rişn a ’n ın a m ca s ı, 3 8 2 , 38 3 , P u e b lo , 3 5 7 , 3 6 1 , 3 7 7 , 394
38 5 S iu , 2 8 7
K an t, 2 8 7 K y b ele, F rig y a lı ta n rıça , 98 , 110
Kara Tatarlar, Sibirya, 3 2 5 K im m in s, C. W ., 9 6 , 155
Karenina, Anna (Tolstoy’un), 3 7 K in g , Je ff, 85
karnaval oyunları, -nın K in g , L. W. (ç e v .), 3 19
simgeciliği, 161, 241 K in g s b o ro u g h , L o rd , 2 9 1 , 3 40
Kartal, Kozmik, 2 63 K irb y , W. F. (ç e v .), 328
kastrasyon, 127, 157 K le in , M ela in e, 199
Kaşyapa, Hindu tanrı, 2 0 4 K n ig h t, W . F. J „ 159
katharsis, 3 7 , 40 K o H u n g , Ç in li filo zo f, 215
Kato, Genchi, 2 4 0 Ko-ji-ki, Ja p o n m e tn i, 2 3 4 , 2 39
Katran-Çocuk motifi, 104 K o lo m b , 9 4 , 194, 33 9
Kayısı Şöleni, Çinli, 193 K o lo m b iy a , b a k ire d o ğ u m a d air
Kazi Dawa-Samdup, Lama, 183, h a lk h ik a y esi, 3 39
20 8 K o n fü çy ü sç ü lü k , 190, 191, 2 7 6
K elt, 9 7 , 108, 124, 2 2 7 , 2 4 9 , 2 5 3 , K o n g o , b ü y û c ü -h e k im , 13
36 2
k o z m o g o n ik çe v rim , 176, 3 09
Khnemu, Mısır tanrısı, 3 2 2
k ö p e k b a lığ ı, a rk e tip ik , 32 4
kılıçtan köprü, simge olarak, 120
k ö p e k , k ırm ız ı tü y lü , A ztek ö lü m
Kıpırtısız Nokta, 4 3 , 4 4 , 52 tö re n in d e , 401
Kırgızlar, Orta Asya, 3 2 3 k ra l k a tli, tö re n i, Q u ila c a re ’de,
Kızılderililer, 84 , 8 5 , 9 7 , 114, 287 111
446
DİZİN
44 /
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
449
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
450
DİZİN
Peter, Az., 10, 116, 141, 142, 323, P u ra m , Hindu metinler, 131, 207,
326 225, 251, 310
451
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
452
DİZİN
Sinilau, Polinezya kahramanı, sünnet, 21, 22, 156, 157, 177, 178,
342, 343, 344 201
soytan-şeytan, 326
Spencer, Sir Baldwin, 157, 177 şakti, Hindu “güc’’ü, 287
Stekel, Wilhelm, 29, 70, 90, 99, 116, 143, 200, 227, 228, 284, 394
453
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
454
DİZİN
tükenmezlik, 31, 40, 53, 56, 177, Uyuyan Güzel (Çalıgülü), masalı,
184, 202, 203, 209, 267, 294, 77, 78, 127
308, 360, 386, 417, 424 uyuyan kahraman, kadın vb., 126,
tüylü yılan, Aztek öncesi 127, 198, 213, 222, 223, 289
kahraman, 392
Tzontemac, Aztek tanrısı, 400 vaftiz simgeciliği, 277
Vahşi Kadınlar, Rus folklorunda,
Uganda, Doğu Afrika, 252 96
ulus, 57, 153, 179, 181, 185, 194, Vâinamöinen, Kalevala’mn
222, 239, 384, 422 kahramanı, 327, 330, 332, 333,
Underhill, Evelyıı, 65, 117, 190 352, 368, 373
455
KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU
Warren, Henry Clarke (çev.), 46, Yaşlı Adam, Blackfeet yarı tanrısı,
72, 221, 398, 407 321, 322, 323
Windisch, E., 363, 364, 365, 394 Yehova, Musevilerin tanrısı, 166,
203, 209
Wood, Clement, 17, 18, 156
Woodroffe, Sir John, 132 Yenİ Britanya, yaratılış miti, 324
Yeni Gine, -de kafa avı, 178
Woodrofle, Sir John, 208
Wotan, Tötonik tanrı, 53, 77, 202, Yeni Hebridler, Bank Adaları, 100
Yapışkan Tüy, Hindu masalı, 102, Yorubaland, Nijerya, 24, 58, 165
yardımcılar, 10, 20, 22, 28, 29, 33, yumurta, kozmik, 308, 313, 323,
456
DİZİN
457