You are on page 1of 11

BALIKESIR ·

• TüRk MüziGi
SeMpozyuMu

19- 20- 21 ARALIK 1997


BALIKESiR • 1998
ISBN : 975 • 11 • 1772 • O

BALIKESiR

1. TÜRK MÜZICI
SEMPOZVUMU

Dizgi - Montaj - Baskı


TANER OFSET
Sanayi & Ticaret Ltd. Şti.
Tel: 249 19 49 · BALIKESlR
~ MUSIKi VE TIP
MUSIKI VE DOK TORLUK
Prof. Dr. Afaeddin Ya vaşça

MCısıkide tanındığım 1950 yılından beri nıuhatap olduğum sorular içinde en


yüksek oranı. doktorluk ile mOs ık i aras ınd a rnünasebet kurma konusu teşki l et-
mektedir. "Tıp 'la mOsıkinin münasebeti nedir?. Doktorlukla tıp yanyana yürüye'
mu?. MOsıki doktorluğa mani olmuyor mu? Doktorluğumu , mOsıkiyi mi tercı h
edersiniz?" gibi sorular... Bu arada "Tıbbiyeden vali ç ıkar, siyasetçi çıkar, şa i r çı­
kar. müzisyen çıkar, yazar çıkar. ressam çıkar. arada bir de doktor çıkar" espri-
si. ..
Bütün bunlar, tıbbiyeden mezun olan kişinin sadece doktor olması gerektiği.
hekimlikten başka birşeyle meşgul i yelin i n garip karşılanacağ ı kanaatini perçinli-
yor.
Aslında tıp. bir bilim olduğu kadar. belki de daha fazlasıyla bir san·attır. Hele
cerrahi branşlar, bu san'at hüviyetinin belirginleştiği dallardır.
Tıpla mOsıki beraberliğini konumuzda yelerli bulmayıp, olaya daha geniş bir
perspektifle bakmakta fayda görüyorum.
Tıpta ressaml ık. yazarlık. öykücülük. hattatlık. şairlik ve ediplik. ebru. tezhip
ve minyatürcülük. kısacası t ı pla güzel san'atlar. .
En uzun bir eğitim gerektiren doktorluğun, her konudan soyutlanarak. yalın
kalması anlayışı, en aydın olması lazım gelen kişiye, yaratıcılık yönünde insaf-
sız bir k ı s ı tlama getirmek anlamı taşır. Sizlere kronolojik olarak günümüze kadar.
değişik sahalarda mesleki kadar. hatta esas mesleğinden de çok başarı lı olan tıp
adamlarında n bir kısmını aç ık lıyacağ ım:
Hekimbaş ı Abdülaziz Efendi ( 1735- 1738) Klasik T. MOsıkisi , Bestakarlık
Abdülhak Molla (1786-1853) Şair
FARABi (870-950} Edebiyat. Felsefe , MOs ı ki
iBN-i SiNA (980-1 037) MOsıki. Felsefe
Dr. RlZA TEVFiK (1869-1949) Şair, Feylesof. politikacı
Dr. ABDULLAH CEVDET(1869-1932) Yazar. yayıncı. şair. çevirmen. politikacı
Dr. SUBHi EZGi (1869-1962) Bestekar. MOsıki Bilgini. TanbOri
Dr. CENAB Ş E HABEDD i N (1 870- 1934) Şai r. Nasir (Düz yazı) pol iti kac ı
Dr. ŞÜKRÜ ŞENOZAN (1873-1957) Bestekar
Dr. OSMAN Ş. ULUDAG (1889-1964) Bestekar, araştırmac ı yazar
Dr. HAM iT HÜSNÜ ( 1868-1952) Bestekar. musikişinas
Dr. EMiN BELiG BELLi (1894- 1941 ) Tıyatrocu . Aktör
Dr. FAHRi C. GÖKTU LGA (1895-) Hikayeci yazar
Dr. ZiYAAHMET KAYA (1891 -1953) Şair, yazar, politikacı
Dr. N EŞAT HALi L ÖZTAN (1 896-1956) Bestekar, keman!, tiyatrocu

- 171 -
Dr. SÜHEYL ÜNVER (1898-) Hat, Minyatür, Ebru , tezhib, Tı b tarihi
Dr. SELAHATTiN TANUR ( -) MOs ı klşinas Tanburl
Dr. HALiT Z. KONURALP (1904 -) Bestekar, Keman!
Dr. ADNAN ADIVAR ( - ) Politikacı yazar
Dr. NECMEDDiN H. iZMiRLi (- ) Bestekar, Keman!
Dr. AVN i AKSEL (- ) Tanburl
Dr. RAHMi DUMAN (1908- 1985) Şair, edebiyatçı
Dr. KAZlM ARISAN ( 1909- ) Ressam, Karikatürist, Araştı rmac ı
Dr. BÜLEND TARCAN (1914-) Bestekar, kemancı
Dr. ~ iKRET ÜRGÜPLÜ (1914-) Şair, yazar, ressam , hikayeci
Dr. ASlM DiRiM (1912- ) Bestekar, keman!
Dr. EKREM PERK ( 1915 - ) Bestekar, Udi
Dr. SADi BELGER (1916-1972) Hattat, Şai r
Dr. CEYHUN ATlF KANSU (1919- ) Şair, Hikayeci
Dr. ERDOGAN SAYDAM (1921- ) Kemancı
Dr. HAM iT ALACALIOGLU (1922-) Kemancı ,
Dr. MUZAFFER HACIHASANOGLU (1924- ) Hikayeci
Dr. KEMAL ÖNEN ( - ) Tanburl
Dr. RAFET KAYSERiLiOGLU (1922 -) Bestekar, Okuyucu
Dr. MUVAFFAK GÖREN ( -) Kemancı
Dr. SELAHATTiN iÇLi (1923) Bestekar
Dr. MÜSLÜM KlZlLKAN (1923-) Bestekar
Dr. NEVZAD ATLIG (1925) Koro Yöneticisi, Kemani
Dr. ALAEDDiN YAVAŞÇA (1926) Bestekar, Okuycu, Koro Yöneticisi
Dr. SÜLEYMAN VELiOGLU (1 927-) Ressam
Dr. iRFAN DOGRUSÖZ (1928-) Bestekar
Dr. iLHAN DEMiRASLAN (1928-) Şai r
Dr. ABiDiN GERÇEKER (1 929-) Bestekar, Koro Yöneticisi
Dr. HiDAYET SAYIN (1939·) Tiyatro (Piyes) yazarı
Dr. KAMiL ŞEKERKARAN (1 930 - ) Flütist
Dr. AYHAN SÖKMEN (-)Koro yöneticisi, Okuyucu
Dr. TEOMAN ÖNALDI (1936-) Koro yöneticisi , Udl, Bestekar
Dr. ÜMiT MUTLU (1936-) Bestekar, Kanuni

Tı p mesleği , günlük mesai saatine sığd ırı l amıyacak çalı şmayı gerektiren yo-
rucu , yıpratıcı bir uğraşt ı r. işte bu yorgunluktan ve mesleki monotoniden kurtul-
mak için hekim, bir ikinci, hatta bir üçüncü uğraşa ihtiyaç duyar. Birer hobi olan
bu ek uğraşlarla mesleki yorgunlu ğu n u giderir. Feylesof Descartes, esas meş­
galesinin d ış ı nda, matematik çalışarak , bazan da dana kesip anatemi çalışarak
yorgunluğunu g ideri rmiş .
Kulağa hoş gelen musikinin zihni oyalarken, ruhu da terbiye edeceği düşün­
- 172-
cesinden hareket ederek, çeşitli hastalıklarda tedavi maksadıyla denediğin i tari-
hi vesikalardan öğreniyoruz.
Dini kitaplarda Hazreti Davud'un sesiyle birçok hastaları iyi l eştirdiği kaydedil-
mektedir.
Farabi (870-950} , makarnların psikolojik etkilerini şöyle bir cetvel halinde gös-
termiştir.

1.) REHAVi Makamı: - Subh·i kazip (Yalancı sabah)ta etkili


2.) HÜSEYNi - Subh·i sadık (Sabahleyin) etkili
3.) RAST . · Güneş iki mızrak boyu yükselince etkili
4.} SUSELiK · Vakt-ı duha (kuşlukta) etkili
5.} ZiRGÜLE - Nısf-ı nehar (öğleyin) etkili
6.} UŞŞAK - Vakt-ı zuhur (öğ le üstü) etkili
7.} HiCAZ - Beyn'es salavateyn (iki namaz aras ı ) etkili
8} IRAK - Vakt-ı asr (akşama doğru) etkili
9} ISFAHAN · Vakt-ı gurub (gün batarken} etkili
10) NEVA - Akşam ezanı vaktında etkili
11) BÜZURG - Vakt-ı iş'a (yatsıdan sonra) etkili
12) ZiREFKEND - Vakt-ı nevm (uyku zamanı ) etikili

Böylece Musicotherapie (Müzikle Tedavi}ye bir adım yaklaşılmaktadır.


MOsıki bilindiği üzere bir ahenktir (armoni)dir. Bu ahenk, belirli durumlarda,
duygular8 hitab ederek insan bünyesini de bir düzene sokmaktadır. 18. yüzyılda
fizyolog Haller, kan dolaşım ı nda bunu inceleıniş, dolaş ı mın mOsıkiden pozitif
yönde etkilendiğni ve bu etkinin dalaşımda sür'atlenme şeklinde olduğunu tespit
etmiştir. Bunu müteakip Alman Dökil de aynı sonucu bulmuştur. Fransada Fe-
re'nin deneyleri de önceki bulgular teyid etmiştir. Bunlardan sonra yapılan araş­
tırmala rda, mOsıkiden yalnız kan dolaşımının değil, bütün organların etkilendiği
ve bu organlarda hayati işlerliğ i n arttığı gözlenmiştir.
Tarihi belgelerden müzikle tedavinin çok eski deviriere dayandığını görmek-
teyiz. Hazret-i Oavud'un, Lokman Hekim'in, Omirus'un Asklepiad'ın , Galinos'un
çeşitli hastalıkların tedavisinde , mOsıkiden faydal and ı klarına dair kayıtlara rast-
lamaktayız. (Psikopati, yılan-akrep sokmaları, gut, uykusuzluk, vs ... )
Türklerde de şamanizm devrinde, Farabi ve ibn-i Sina zamanında mOsıki ile
tedavinin yapıldığını biliyoruz.
Osmanlı imparatorluğu 'nda istanbul Fatih , Edirne'de Beyazıd-i Veli Bimaris-
tanlarında, Selçuklu devrinde, Kayseri·de Gevher Nesibe Sultan Şifahtmesinde
mOsiki ile ruhi tedavi tatbik olunduğu bilinmektedir.
Evliya Çelebi. Edirnedeki Beyazıd Bimarhanesi hakkında şunları yazıyor:
"Bu hakir Evliya, garip bir şey gördüm. Merhum ve mağfur Beyazid-i Veli hazret-
leri vakıfnamesinde , hastalara deva, derilere şifa, divanelerin ruhuna gıda , ve
- 173 -
def'i sevda olmak üzere on adet. biri neyzen , biri keman. biri mOsıkar, biri san-
tu r, biri çengi. biri cenk santuri, biri ud olup. haftada üç kere hastalara ve hassa-
ten delilere mOsıki faslı verilirdi. Nicesi Avaz-ı saz'dan hoşhal olur, hakiki ilm-i
mOsıkide Neva, Rast. Dügah, Segah. Çargah, SOznak makamları anlara mah-
sustur. Ama Zengüle ile makam-ı Büselikle Rast karar kılsa. ademe hayat verir.
Cümle saz ve makamlar da rüha gıda dır. Hazin nağmeleri dinleyen mecanin ,
blperde ve biendezane seslerde ağaz ve feryad ederler.
Şeb ve rüz üç kere divanelere ve hastalara ve her marizin derdine göre ne-
fis taamlar verir. Allah'ın rahmeti vakf ın üzerine olsun vesselam." Vakıfnarnede
ise, ''MOsıkl insana gam zamanlarında bir refik. şen zaman l arında bir eğlencedir
ki. böyle olunca tababete tatbiki düşünüldü" ibaresi göze çarpmaktadır.
islam dünyasında Hoca Nası r TOsi, Safiyüddin Urmavi, Barid ve Farabi, is-
lam tıbb ında mOsıki'nin tesirleri üzerine eserler kaleme almış l ardır. Tabib Şuüri,
"Mademki tabib. bu mertebeye ilim ve usOI-i nakarata arif olmayan. tababette
kamil ve san'atta mahir olmayıp, teşhis-i emraz'a kadir olamaz" demektir.
Dr. Osman Şevki U l udağ'ın (Beş buçuk as ırlık Türk Tababeti Tarihi) nden ald ı ­
ğım bu pasajla da, hekimbaşı Gevrekzade Hafız Hasan bin Ahmedin "Emraz-ı
ROhaniye-yi, Negamat-ı MOsıkiye ile Tedavi" risalesinde, "Üstadan- ı ilm-i Edvar
olanlardan Hoca Nasır Tusi ve Muallim-i sani hakiynı Farabi ve Abdülmü'min So-
li ve hoca Safiyüddin vesair ulema-i fen-ni mOsıki olanlar, nice kitap te'lif ve usul-
i fürO-u tahrir ve tasnif eylemişlerdir. Zira ilm-i mOsıkinin, ilm-i hikmet ve fen-ni
hey'et ve ilm-i tıp ile kemal-i münasebeti ol duğun u arifan- ı üstadane mahfi değil ­
dirler" dediğine şahid oluyoruz.
Dr. Uludağ'ın ifadesine göre; evvelce arapların "Medayin Bimarhaneleri"nde
tatbik edilen mOs ı ki tedavisinden. alideki neticeler istihraç edilmişti. "Hastalar,
mağmumlar, zencirbend mecnunlar için ayrı ayrı ve herkesin haline muvafık ve
marazına mutabık sazlar çalınıyer ve günler geçtikçe bunlar nağme ve lahinden
daha ziyade müteessir oluyorlardı. Bu yüzden birçokları sıhhat kespetlikleri gö-
rülüyordu."
Herkese aynı havanın tesir etmediği ve hastalığa göre nağmelerin ve ma-
kamla rın değiştirilmesi lüzumu anlaşılıyordu. Türkler bu konuyu Şifahanelerinde
genişleterek tatbik etm i şle rdi r. Haftada muayyen gün ve vakitlerde Birnarhane-
lerde Mehterhane-i Hakani çalınıyormuş. Bundan başka bimarhanelerin ayrıca
mOsıki takımları da varmış. Bunlar arasında Fasıl MOsıkisine dahil olan Evliya
Çelebi'den ald ı ğım ız aşağıdaki aletlerden başka Ney, Keman, Musikar, Tanbur,
Santur. Def gibi birçok mOsıki aletleri ve hanendeler mevcut bulunuyormuş.
Evliya Çelebi, Türk Fasıl MOsıkisi kadrosunun kös, tabi, zurna, nakkare, ne-
tir ve an'amülhak şeylerden ibaret ol duğunu , Mehterhane-i Hakani'nin ise, 16
zurna, 16 davul , 12 trampete, 29 mekkare, 7 zil ve 4 kös'ten meydana geldiğini
yazıyor.

Tabib Hasan Şuüri, "ta'dil Emzice" isimli eserinde musikinin bat ı n hastalıkla­
- 174-
rına ve bütün ağrılara etkili olduğunu ve devrin ilim ve fen adamlarının da kana-
atıarına katılarak. 12 burca makamlarımızın intibakı ile hangi hastalıklara mües-
sir olduğunu belirten bir kar'ın beyillerinde ifadesini bu ld u ğunu kaydetmektedir.

1) R_AST_Mal9m! : - Felci d ali'dir


··suziş-i
derd-ü gamı olsa acep mi dilfirib (avutan)
Rast eyler nalesin gülşende herdem andelib"

2) IRAK Makamı : Emzice-i harreve sersam ve macera ve


hatakana nafi o lduğu bi l ittifaktır.
"Te'sir-i suz-i ehl-i dili hoş mezak eyler
Yu t rıb ki bezm-i badede tasl- ı Irak eyler"

~)_ IS_FAHAN Makam ı : Iraz - ı


fetanel ve ihdas-ı zekavet, tahdid-i havatır
ve terndid-i teessür edip emraz -ı barid ve
yabis'ten vücudu hafız ve haristir.
''Mecliste mutrıb eylese fasl-ı makam - ı lstahan
Çeşm-i dil-ü canı olur kul cila-yı lsfahan"

~ ) Zlf3EFKENQ_M~karııı: Lakve ve faliç ve yecal zahr ve matasıla,


kususe kulunce nef'i hasıldır.
"Erbab-ı ayşın neş'esin baha ~ü'dil peyvend eder
Mutrıb nidem ki nağmesin mecliste Ziratken eder"

5) REHAVi Makamı :Suda ve halakana mani ve lakve ve telce ve


emraz-ı bal ğarniye ve demeviyeyi dafidir.
"Fikr-i kayd-u gusseden virsün reha
K ıl Rehavi nağmesin mutrıb eda"

6) BÜZÜRG Makamı: Mafsal, kulunç ve emraz-ı harreye nef'i azim


ve tasfiye-i zihin ve islikarnet-i fikre duhuli
amim ve dali-i vesvese havf-ü bim'dir.
"ide ram iş ger-i dil nağme-i ışk-ı Buzurg
Meclis-i meyde olur hal ehlinin kadri buzurg"

7) ZENGÜLE Makam ı : Emraz- ı kalbiyeye nafi ve sersam ve suda'ı dafi


ve tefrih-i kalb ve intiş-ı ruhu cami ve ateş ve
hararet-i kabede manidir.
"Olsa ger Zengüle fasl-ı bezm-i meyde ehl-i dil
Şevk- i vası-ı dilrüba ile olurlar gamgusil"

- 175-
8) HiCAZ Makamı : Usur-ul bevl, veca- ı havas ı ra nef'i arnine
ve tahrik-i baha, duhl-i azim.
" Neşve balış- ı aşık-ı dilsüz ola ol işve saz
Dil harim-i vasi- ı şevk ile tutar rah-ı Hicaz"

9) SUSELiK Makamı: illet-i kulunç ve veca- ı verek ve suda'ı


barid veremde nef'i bireyb-u şekdir.
"Devr-i usulün ide saki rah-ı şevke ınünselik
Nalesin Evç ider uşşakın makam-ı Buselik"

1_Q)_lJ_Ş_ş_e._~ Makamı
: Reyyah- harre ve yabis'e ve veca-ı ekdem
ve nikris'e müfit ve eelb-i nevm ve rahata
duhul-i rneziddir.
"Nale perdaz olsa bülbül, mevsim-i nevruzdur.
Nağrne -i Uşşakı güş et, bezrn'de dilsuzdur"

J.1L.tlÜSE_'(['Ji_Makcwı ı: Eta- iltihab-ı kalb, kebed-ü def, harareı-i atş ve


mideye nıecd ve tuma-yı unnap ve
hummayı rub'un def'ine gayet müfiddir.
''Hüseyniye çıkarsa nalesini, gam deği l. zira
Muhayyerdir sun:Jd-i bezm-i aşkında dil-i şeyda"

1_g}_NEV.ı\.Makctmı : Adrar-ı nisa ve veca-ı vereke, nef'i bişek ve


müslih-i efkarı fasid ve sürur-u hatıra kesit'ül fevaiddir,
" Rah - ı ruh efzayile hoştur sada-yı saz-u ud
Bahusus ide Neva ahengini sürCıd"

Şuuri'ye göre makamlarımızın tabiatları ve burçlara göre tertibi


"Tadil-i Emzice S.187"
1) RAST MAKAMI : Hamel (Koç) burcuna mensup, tabiatı
nar ( ateş) dir.
2) IRAK MAKAMI :Sevr ( Boğa) burcuna mensup,
tabiatı türap(toprak)tır.
3) ISFAHAN MAKAMI : Cevga (ikizler) burcuna mensup,
tabiatı "hava"dır.
4) ZiREFKEND MAKAMI : Seretan (Yengeç) burcuna mensup.
tabiatı "su"dur.
S) BÜZÜRG MAKAMI : Esed (Arslan) burcuna mensup,
tabiatı "ateş''tir.
6) ZENGÜLE MAKAMI : Sünbüle (Başak) burcuna mensup. tabiatı
"toprak''tır.
- 176-
7) REHAVi MAKAMI : Mizan (Terazi) burcuna mensup. tabiatı
"hava''dır.
8) HÜSEYNi MAKAMI : Akrep burcuna mensup, tabiatı ab
"su"dur.
9) HiCAZ MAKAMI : Kava (Yay) burcuna mensup,
tabiat ı "ateş"ti r.
1O) BÜSELiK MAKAMI : Cediy (Oğlak) burcuna mensup, tabiatı
"toprak"tır.
11) NEVA MAKAMI : Deliv (Kova) burcuna mensup. tab iatı
"hava"dır.
12) UŞŞAK MAKAMI : Hut {Balık) burcuna mensup, tabiatı "su"dur.

Avazelerin (makamların} gezegeniere Nisbet ve Tabiatları

1) GEVEŞT MAKAMI : Zuhal (Satürn)'ne müteallik ve


tabiatı toprak, keyfiyeti barid ve yabistir.
2) SELMEK MAKAMI : Merih (Mara)'a müteallik ve tabiatı ateş ,
keyfiyeti har ve yabistir.
3) NEVRUZ MAKAMI : Müşteri (Jüpiter)'e müteallik ve tabiatı ateş.
keyfiyeti har ve ratıptır.
4) ŞEHNAZ MAKAMI : Şems (Güneş)'e müteallik ve tabiatı hava,
keyfiyeti barid ve ratıptır.
5) HiSAR MAKAMI : Zühre (Venüs)'e müteallik ve tabiatı su,
keyfiyeti har ve ratıptır.
6) MAYE MAKAMI : Utarit (Merkür)'e müteallik ve
tabiatı mümteziçtir.
7) GERDANiYE MAKAMI : Kamer (Ay)'a müteallik ve tabiatı
mümteziçtir.

Aynı eserde şu açıklamalar da yer almaktadır :

1) Kısm- ı Evvel : Vakt-ı seherden (Fecr-i evvel). hengam-ı


duha'ya dek, tabiat vakt-ı barid ve ratıptır.
Ama münasip germ ve hu şk tabiatl ı ahenk
ile (Neva saz) olalar.
2) Kısm-ı Sani : Duha'dan vakt- ı asradek, tabiat vakt-ı
har ve yabistir Ana muvafık serd ve ter
tabiatlı makamatile pervaz olalar.
3) Kısm-ı Salis : Asır'dan vakt-ı Uşşa'ya dek, tabiatvakt- ı
har ve ratıptır. Ana mutabık serd ve huşk
tabi atlı avaza ile seragaz eyliyeler.
- 177-
4) Kısm-ı Rabi : Uşşa'dan hengam - ı sehere'dek, tabiat
vakt- ı barid ve yabis'tir. Ana mülayim germ
ve ter tabiatlı makam ki, gah Hicaz ve
gah Şehnaz ideler.

Etkili Maka mların Sınıflan d ırılması

1) RAST VE REHAVi Makamları : Seher vakti nıüessirdir


2) HÜSEYNi Makamı : Sabahleyin etkilidir
3) IRAK Makamı : Kuşlukta etkilidir
4) NiHAVEND Makam ı : Öğleyin etkilidir
5) HiCAZ Makamı : iki ezanarası etkilidir.
6) SUSELiK Makamı : ikindi vakti etkilidir
7) UŞŞAK Makam ı : Gün batarken etkilidir
8) ZENGÜLE Makamı : Gurub'tan sonra etkilidir
9) MUHALiF Makamı : Yatsıdan sonra etkilidir
1O) RAST Makamı : Gece yarısı etkilidir
11) ZiREFKEND Makamı : Gece yar ı sından sonra etkilidir

Sözü geçen eserde ve aynı konuyu işleyen diğer eserlerde daha geniş tas-
nifler vard ır. Konuyu uzatmanıak için huzurunuza getirmedim.
Bir de meclis adamlarına göre etki tasnifi vardır:
1) Ulema Meclisine : Rast ve tevabii etkilidir
2) Ümera Meclisine : lsfahan ve tevabii etkilidir
3) Dervişan Meclisine : Hicaz ve tevabii etkilidir
4) Sofiler Meclisine : Rehavi vetevabii etkilidir

MOsıkinin insan Rengine Göre Etkileri


1) Esmerlerin tabiatı har ve yabis olup, IRAK ve tevabiinden hoşlanırlar.
2) Buğday renkiiierin tabi atları har ve ratıp olduğundan ISFEHAN ve tevabi-
inden etkilenirler
3) Sarışınlar barid ve yabis olup, RAST ve tevabiinden etkilenirler
4) Beyazlar'ın tabiatları barid ve ratıp olduğundan, KÜÇEK ve tevabiinden
hoş l an ı rlar.

Farabiyi'ye göre, makamatın ruha etkileri şöyledir:


1) RAST MAKAMI : insana safa verir
2) REHAVi MAKAMI : insana baka verir
3) KÜÇEK MAKAMI :insana hüzün ve elem verir
4) BÜZURG MAKAM I : insana havf verir
- 178 .
5) ISFAHAN MAKAMI : insana ,ç:evir ve seha verir
6) NEVA MAKAMI : insana tezzet ve terahlık verir
7) UŞŞAK MAKAMI : insana gülme (dihek} verir
8) ZiRGÜLE MAKAMI : insana uyku(nevm) verir.
9) SABA MAKAMI : insana şecaat verir
1O) B USELiK MAKAMI : insana kuvvet verir
11) HÜSEYNi MAKAMI :insana sulh verir
12) HiCAZ MAKAMI : insana tevazu verir

. Batı MOs ı kTsind eki


majör ve minör kollarının da birer duygu unsuru karşılığı
olduğu bildirilmekte olup, uzun zaman alacağı için değinmiyorum. Buraya kadar
söylediklerim eski tespitlerdir.
Modern tababette de mOsikinin etkilerinden taydalanma batı ülkelerinde de
görülmektedir. Birleşik Amerika Michigan Üniversitesinde bu yolda çalışmalar
uzun zamandan beri. yapılmaktadır. Bu çalışmalarda ortaya çıkan bazı verilere
göre inatçı baş ağrısı çekenlere Mendelson'un bir keman konçertosu, romatiz-
malılara Mozart, muannit uykusuzlara Schubert, ve bitmemiş senfonisi tavsiye
edilmektedir.
Enstruman itibariyle, histeri nöbetlerine "harp''ı, akli bozukluklara "trompet"i,
baş ağrılarına ''keman"ı tavsiye etmektedirler.
Kalbi zayıf olanlara Hendel'in iyi geld i ği bildirilmektedir.
Müzikoterapi Amerika'dan başka, italya'da, ingiltere'de, Almanya'da, Rus-
ya'da ilgi görmekte ve üzerinde dikkatli araştırmalar yapılmaktadır.
Anlatmaya çalıştığım konularla, daktarla müziğin, tıp mesleği ile müziğin ta-
rih boyunca ne derece iç içe olduğunu izah edebildimse kendimi mutlu sayıyo­
rum. Bu vesile ile sözlerime son verir, saygı!arımı sunarım.

- 179-

You might also like