You are on page 1of 121

KAYMAKAMLIK İNSAN HAKLARI NOTLARI

GİRİŞ
Hak
Hak, bir kişi, bir kurum veya bir şey üzerindeki gerekçelendirilmiş meşru ve geçerli bir iddia veya
talebi ifade eder. Hukuken korunan yetkidir.
Hakkın üç unsuru vardır:
1. Yetki: Bir hakkın özünü yapabilme yetkisi ya da hak sahibinin hakkın konusundan yararlanıp
yararlanmama konusundaki takdir yetkisidir.
2. Talep: Hak sahibine olumlu-pozitif (bir şey yapma) ya da olumsuz-negatif (kaçınma, yapmama,
özgürlük) anlamında talepte bulunma yetkisi verir.
3. Tanınma-Saygı gösterilme.

Hakkın tanımı konusunda irade, menfaat ve karma kuram olmak üzere üç teoriden söz edilebilir:

1. İrade Teorisi
Hak, hukuk düzeni tarafından bir kişi lehine tanınmış ve korunan irade gücü veya egemenliğidir. Hak,
kişinin tercih etme, başkalarının davranışlarım yönlendirebilme, başkalarına iradesini kabul ettirip kendi
iradesine uygun davranabilme gücü, iradesi veya yetkisidir. Temsilcileri Savigny ve Windscheid.

2. Menfaat (Çıkar) Teorisi


Hak, pozitif hukuk düzeni tarafından korunan menfaatlerdir. Kişinin maddi ve manevi menfaatleri
sınırsız olduğu için her menfaat hak değildir, ancak hukuk düzeni tarafından korunan menfaatler haktır.
Bentham'a göre haklar özü itibariyle menfaatlerdir, bir Ödevden yarar sağlayan herkes bir hakka
sahiptir.
Raz'a göre ise haklar ödevlerin dayanakları veya gerekçeleridir, bir kişinin menfaati başka bir kişiyi
meşru olarak ödevli kılmak için yeterli nedense, bu durumda o kişi hakka sahiptir.
Menfaat kuramı, akıl hastalarının, küçüklerin, hatta hayvanların bile hak sahibi olduğunu kabul
etmektedir. Ancak menfaat kuramı, doğal hukuk çerçevesinde gelişen hak ve insan hakları kavramlarını
sadece "pozitif hukuk düzeni tarafından tanınma ve korunmaya" indirgeyip pozitivist öğretiye özgülediği
için eleştirilmektedir. Temsilcileri Jhering ve Bentham.

3. Uzlaştırıcı Karma (Telifçi) Teori


"İrade" ve "menfaat" kavramlarını birleştiren karma kuramın önde gelen savunucuları Alman hukukçu
Georg Jellinek (1851-1911) ve Fransız hukukçu Michoud'dur. Jellinek'e göre hak, "insana sahibi olduğu
menfaati korumak üzere tanınmış irade gücüdür." Bir menfaatin hak olabilmesi için hukuk düzeni için
tanınması ve korunması gerekli ama yeterli değildir, menfaatin gerçekleşmesi için kişinin iradesi ve tercihi
de lazımdır.

Ayrıca sübjektif hak yani menfaat olmaksızın da hukuk tarafından korunan haklar vardır. Bir kentin
ağaçlandırılması ve yeşillendirilmesinde herkesin menfaati vardır, ancak bu menfaatler kentte yaşayan
herhangi birisi için sübjektif hak (menfaat) oluşturmaz.

1
Ödev
Hukuk kuralları gereğince yapılması ya da yapılmaması gereken davranışlardır.

Eşitlik
Eşitlik ilkesi 1982 Anayasasında "genel esaslar" kısmında düzenlenmiştir. Eşitlik yararlananlar
bakımından herkesin ayrım gözetilmeksizin eşit olarak haklardan yararlanması, siyasi otorite bakımından
ise herkese eşit davranma ve aynı şekilde işlem yapma yükümlülük ve ödevine işaret eder.
- Yatay Eşitlik
Mutlak ya da şekli eşitlik de denen "eşitlerin eşitliği" olarak tanımlanan yatay eşitlik, kişisel
durumlarına bakılmaksızın aynı hukuksal durumda olanlara aynı kural ve kanunların
uygulanmasıdır.
- Dikey (Nisbi) Eşitlik
Farklı durumlarda olanlara farklı kuralların uygulanması demek olan dikey (nisbi) eşitlik
anlayışına göre, farklı durumda olanlara aynı kuralların uygulanması eşitsizliklere neden olabilir.
1982 Anayasasına 2004 yılında eklenen hükümle kadınlar ve erkekler eşit haklara sahip hale
2010 Değişikliği ile;
Kadınlar
getirilmiştir ve Devletin, bu eşitliği yaşama geçmesini sağlamakla yükümlülüğü verilmiştir. Yine,
Çoçuklar 2010 Anayasa değişikliği ile kadınlar, çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul
Yaşlılar
Özürlüler
ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirlerin eşitlik ilkesine aykırı sayılmayacağı kabul
Malül e gaziler edilerek, pozitif ayrımcılık Anayasaya girmiş ve dikey eşitlik anayasal ilke haline gelmiştir.
Harp ve vazife şehitlerinin
dul ve yetimleri
İnsancıl Hukuk
"Savaş hukuku" ya da "silahlı çatışma hukuku" ile eş anlamlı olarak da kullanılan insancıl hukuk,
uluslararası olan veya olmayan savaş ya da silahla çatışma döneminde savaşa karışmayan, savaşı bırakan
sivil insanları korumaya yönelik asgari davranış veya yardıma ilişkin kurallar bütünüdür.
Lahey ve Cenevre
sözleşmelriyle
düzenlenmiştir. İnsancıl hukuk, silahlı çatışma ya da savaş döneminde kullanılabilecek savaş araçlarına sınırlamalar getirip
yıkım, ölüm ve ezayı, savaşın yıkıcı etkilerini özellikle sivil nüfus açısından azaltmayı hedefler.

İnsan Hakları Hukuku


Savaş halini kapsamayan savaş dışı koşullar için geçerli normları ve hukuk kurallarını düzenler.
Uluslararası İnsan Hakları hukuku, bireyle devlet arasındaki ilişkileri düzenlemesinden dolayı sadece
devletleri yükümlülük altına sokarken, insancıl hukukta hem bireyler hem de devletler insancıl hukuk
kurallarını çiğnemekten ötürü cezai sorumluluğa muhatap olabilmektedirler.

Kamu hukukunun bir alt dalı olarak, insan haklarının devlet ya da siyasi otoritelerce düzenlenerek başta
anayasalar olmak üzere pozitif hukuka girmiş bölümüne "temel hak ve özgürlükler" ya da "kamu
özgürlükleri" denmektedir.
İnsan hakları olması gerekeni (ideali) anlatırken, temel hak ve özgürlükler ya da kamu özgürlükleri olanı
anlatır (betimleyicidir).
Özgürlük
Özgürlük, 1789 tarihli Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi'nin 4. Maddesinde ve 1924 Anayasası'nın
da 68. maddesinde "başkasına zarar vermeyecek herşeyi yapabilmek" olarak tanımlanmıştır.

2
Montesquieu (1689-1755) kanunların Ruhu adlı eserinde özgürlüğü "kanunların izin verdiği ölçüde
dilediği herşeyi yapabilme hakkı" olarak tanımlamaktadır.

Buna göre negatif özgürlük, kişinin tercihlerinde kısıtlanmaması, baskılanmaması, engellenmemesi


anlamında kullanılırken; pozitif özgürlük ise kişinin tercih ettiği şeyi yapabilme gücüne (iktidar),
kapasitesine ve olanaklarına sahip olmasını anlatmaktadır.
İnsan haklarının temelinde özgürlük vardır, özgürlüğün olmadığı bir ortamda insan haklarındanda söz
edilemez. İstisnasız bütün insan hakları nitelikleri itibariyle birer “özgürlük hakkı”dır.1

İnsan Haklarının Dikey Etkisi


Birey ile devlet arasındaki ilişki çerçevesinde devletin insan hakları ihlallerinden kaçınmasına insan
haklarının dikey etkisi denmektedir.

İnsan Haklarının Yatay Etkisi


İnsan haklarının yatay etkisi ise bireylerin kendi aralarındaki ilişki çerçevesinde devletin bireyleri diğer
bireylerin hak ihlallerine karşı koruma görevini ifade etmektedir.

İnsan Hakları
Hak, hukuken korunan yetkidir.
Hukuk ise, bireyin diğer bireylerle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen ve uyulmaması halinde
Devlet tarafından maddi yaptırımlar öngörülen kurallar bütünüdür.
İnsan hakları kavramı ise devlet ve ya devletlerle sınırlı olmayıp, evrensel niteliktedir.

İnsan hakları; bireyin sırf insan olması nedeniyle doğuştan sahip olduğu ve bu sebeple hiçbir şekilde ne
diğer bireyler ne de devlet tarafından dokunulamayan ve birey tarafından da devredilemeyen ve
vazgeçilemeyen nitelikteki evrensel haklardır.
İnsan hakları, doğal hukukun ürünü olarak ortaya çıkmıştır.

Doğal Hukuk
Ortaçağda Aziz Thomas tarafından Tanrıya dayandırılan, yeniçağda ise John Locke tarafından siyasi
otoriteye karşı ileri sürülebilecek kaynağı akıl olan tartışılmaz iddialar haline getirilerek sistemleştirilen
doğal hukuk anlayışına göre insanların doğa halinde sahip oldukları akıl, mantık ve vicdan yoluyla
ulaşılabilecek haklar ve evrensel ilkeler vardır.
İnsan haklarının kavramının kaynağı doğal hukuk görüşüdür. Buna göre insanlar, bizatihi insan olmaktan
dolayı doğuştan sahip oldukları dokunulmaz, vazgeçilmez, devredilmez, zamanaşımına uğramaz evrensel
haklara sahiptir.

Pozitif Hukuk
Belli bir yer ve zamanda geçerli olan ve Kanun koyucu tarafından kendilerine uyulması zorunlu hukuki
normlar olarak oluşturulan hukuk düzeni, mevzuat ve kurallarıdır.

1 http://www.liberal.org.tr/upresimler/mustafa-erdogan-insan-hakalari.pdf

3
Olması gereken (ideal) hukuk üzerinde duran doğal hukuk anlayışının tersine, pozitif hukukta cari ve
mevcut hukuk kuralları esastır.
İnsan haklarının güvencelerle korunup geliştirilmesi pozitif hukuk anlayışının ürünüdür.

İnsan Haklarının Tarihsel Gelişimi


İnsan haklarının politik ve hukuki bir kavram ve doktrin olarak ortaya çıkması 17. ve 18. yüzyıldadır. Bu
yüzyıllara kadar özellikle antik Yunan ve Roma dönemiyle ortaçağ Hristiyanlık öğretisinde insan hakları
daha çok ahlaki ve felsefi bir ilgi alanı olarak ele alınıyordu.

İnsan haklarının çıkış noktası olan doğal hukuk anlayışı daha ilk çağlarda kendisini göstermiştir. M.Ö. V.
yüzyılda sofistler insanı her şeyin ölçüsü olarak kabul ederek o güne kadar toplumlara son derece doğal
gelen pek çok kuruma karşı çıkmışlardır. Sofistler aklı ön plana çıkararak bazı safsataları yıkmaya ve doğa
olaylarını açıklamaya çalışmışlardır.

Yine ilkçağda stoacılar özgürlük düşüncesini en fazla etkileyenler olmuşlardır. Stoacı okulun kurucusu
olan Zenon'a göre, yunanlı, barbar, köle erkek, kadın, soy ve cinsiyetleri ne olursa olsun bütün insanlar
kardeştir ve insanlığı oluşturan bireylerdir. Cicero’da insan aklının ve insan iradesinin hukukun gerçek
kaynağı olduğunu vurgulayarak insanların tüm farklılıklarına rağmen eşit olduklarını savunmuştur.
Ortaçağda ise Batı tamamen dini düşüncenin ve klisenin egemenliği altına girmiş ve aklı ve akla dayalı
sonuçları reddetmiştir. Orta çağın yaygın sosyopolitik örgütlenme ve yönetim biçimi olan feodalizmde,
özgürlük sadece toprak sahibi feodallere özgülenmiştir. İlk çağda birey yalnızca devletin malı iken,
ortaçağda hem devlet hem de kilise insanın sahibi durumuna gelmiştir. Hıristiyanlık ve onun temsilcisi
olan kilise herşeye egemen olarak, tek gerçeğin din olması sebebiyle akla ve düşünceye zincir vurdu.
Toplumsal eşitsizlikler ve sınıf farklılıkları artarak tam bir karanlık çağ ortaya çıktı.

Magna Carta
Ortaçağda insan haklarıyla ilgili en önemli gelişme kralın yetkilerini sınırlandıran, bireyin hak ve
Dünya Üzerinde özgürlüklerini genişleten ilk belge olan ve 1215 yılında ilan edilen 'Magna Carta Libertatum (İngiliz
ilk ANAYASAL
BELGE olarak Büyük Şartı)’ dur.
kabul edilmiştir.
Magna Carta kendisinden sonraki insan hakları temelli metinlerin hazırlayıcısı olmuştur. Özellikle XVII.
yüzyılda İngiltere'de Magna Carta'nın devamı ve tamamlayıcısı niteliğinde başka birtakım kanunlar kabul
edilmiştir. Bunlar arasında en önemlileri:
- 1628 tarihli Petition of Rights (Haklar Dilekçesi): 1628 tarihli haklar dilekçesi ile vergi koyma işi
Kral'dan alınarak parlamentoya bırakılmıştır. Keyfi olarak vergi alımı bu şekilde kaldırıldığı gibi,
Parlamentonun aldığı bu kararla, keyfi tutuklamalar ve hapsedilmeler de yasaklanmıştır.
- 1679 tarihli Habeas Corpus Act: 1679 tarihli Habeas Corpus Act ile ise, yargılanma ve
cezalandırma ilgili konuları düzenlenmiş ve kişi dokunulmazlığı yargıç güvencesine bağlanmıştır.

- 1689 tarihli Bili of Rights ve 1701 tarihli Act of Settlement: 1689 tarihli Bili of Rights da diğer
belgeler gibi parlamento tarafından çıkartılarak Kral'a kabul ettirilmiştir. Yasa yapma yetkisinin
parlamentoya ait olduğunu belirten belge, aynı zamanda Kralın da kanunlarla bağlı olduğunu ifade
etmektedir.

İngiltere'de yazılı bir anayasa yoktur. Teamülü anayasa vardır.


Devlet bu tip anayasal belgelerle yönetilmektedir.

4
- 1701 tarihli Act of Settlemet: Yargı bağımsızlığı sağlamlaştırılarak, Kralın hakimiyetinin
azaltılmasına devam edilmiştir.

Amerika Birleşik Devletleri tarihinde de insan haklarıyla ilgili olarak üç temel belge karşımıza
çıkmaktadır.
- 1776 tarihli Virginia Haklar Bildirgesi: İngiltere ile savaş yapan 13 Amerikan kolonisinin bir
anayasa yapmak üzere Virginia'da bir araya gelmeleriyle oluşan Virginia Haklar Bildirgesi, bütün
insanların doğuştan eşit ve özgür olduklarını, gerçek iktidarın halk olduğunu, kuvvetler
ayrılığının, kişi güvenliğinin esas olduğunu ifade etmiştir.
- 4 Temmuz 1776 tarihli Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi: insanların eşit yaratıldıklarını herkesin
yaşam hakkı, özgürlük gibi vazgeçilmez haklarının bulunduğunu ortaya koymuştur.
- 1787 tarihli Amerikan Anayasasıdır: 1791'de bu konuda oldukça ayrıntılı hükümler getirmiştir.
Bu şekilde oluşturulan haklar listesi içerisinde; din özgürlüğü, ifade hürriyeti, basın özgürlüğü,
toplanma ve dilekçe hakkı ve adil yargılanma hakkı... yer almıştır.
Dünyanın ilk anayasası 1787 tarihli Amerika Anayasasıdır. Sadece 7 maddeden oluşmaktadır.
- 1. Roosevelt'in "Dört Özgürlük" Demeci: ABD'nin dört kez seçilen (19321945) tek Başkanı
Roosevelt, 6 Ocak 1941 tarihinde Kongre'ye sunduğu mesajında bütün dünyada şu dört temel
özgürlüğün gerçekleşeceği ve bu dört özgürlük üzerine kurulmuş bir dünya barışının
gerçekleşeceğini söylemiştir :
1) Söz ve ifade özgürlüğü
2) Vicdan özgürlüğü
3) Yoksulluktan kurtulma özgürlüğü
4) Korkudan kurtulma Özgürlüğü

Fransa’da ise iki önemli belge karşımıza çıkmaktadır.


- 1789 İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi: Özgürlük "başkalarının hakkını ihlal etmemek şartıyla
istediğini yapmada serbest olmak" olarak tanımlanıyordu.
- 1791 Fransız Anayasası: 1789 Bildirisindeki temel ilkeleri içeren 1791 Fransız Anayasasına
insanların doğuştan eşit olduğu, kişi özgürlüğü ve güvenliği, mülkiyet ve baskıya karşı direnme
hakları yer almaktadır.

1917 Meksika Anayasası ile sosyal devlet ve sosyal vatandaş kavramları ortaya çıkmıştır. İlk defa sosyal
haklara da geniş biçimde yer veren anayasalar arasındadır.

1919 Alman Cumhuriyeti (Weimar) Anayasası, sosyal ve ekonomik haklara yer verip "devletin sosyal
fonksiyonunu" yansıtan ilk anayasadır. 1919 Almanya Anayasası ilk defa devlete ödevler yüklemiştir.

İnsan Hakları Konusunda Düşünürler


Machieveli (1469-1527): Machiavelli “Prens” isimli eserinde, devletin gücünü din ya da ahlaktan değil
pratikten alması gerektiğini, merkezi otoritenin güçlenmesi ve böylelikle güçlü bir devlet yapısının ortaya
çıkması gerektiğini söylemiştir. Güçlü bir devlet yanında, bu devlet içerisinde özgürlüklerinde korunması
gerektiğini savunmuştur.

5
Jean Bodin (1530-1596): Egemenlik kavramını ilk olarak ortaya atıp inceleyen düşünürdür. En iyi
yönetim biçiminin monarji olduğunu savunan Bodin, aynı zamanda monarkı din kurallarıyla bağlı
tutmuştur.

Thomas Hobbes (1588 - 1679): En ünlü eseri Leviathan olan İngiliz düşünür, bütün toplum
sözleşmecileri gibi, devletten önce bir doğal durum bulunduğunu ve doğal halde insanların sürekli bir
güvensizlik ve savaş ortamı içerisinde yaşadıklarını ileri sürer. İnsanın doğuştan (yaratılıştan) kötü
olduğunu belirten Hobbes, bu durumu, "insan insanın kurdudur" deyişiyle ifade eder.

John Locke (1632 - 1704)


Locke da Hobbes gibi, doğa halinden ve toplumsal sözleşmeden hareket etmektedir. Ancak Locke,
Hobbes'un aksine insanların doğuştan kötü oldukları ve doğal halde savaş ve mücadele içerisinde
bulundukları görüşünde değildir. İnsanlar doğal ortamda başta yaşam ve özgürlük olmak üzere bir takım
doğal haklara sahiptirler. İnsanların bu doğal haklarını koruyacak bir sistem olarak da toplumsal bir
sözleşme sonucu ortaya çıkan devlete ihtiyaç vardır. İnsan, devlete bu doğal haklarını teslim etmemekte,
sadece bu haklarına müdahale halinde, cezalandırma yetkisini devlete bırakmaktadır.

Montesquieu (1689-1755): Kanunların Ruhu adlı eserinde kuvvetler ayrılığı ilkesini savunmuştur.
Devlet yönetiminde tüm güçlerin tek elde toplanması zorbalığa yol açacağından kuvvetlerin ayrılığı
ilkesini savunmuş; böylelikle farklı erklerin birbirlerini kontrol edip dengelemesini öngörmüştür.
Böylelikle de özgürlükler korunmuş olacaktır.

Voltaire (1694-1778): Din ve ifade özgürlüklerinin yanı sıra, insan hakları konusundaki düşünceleri ve
felsefi yazınları ile ünlenmiştir. Eserlerinde Kilise dogmalarını ve döneminin Fransız müesseselerini ağır
bir şekilde eleştirmiştir. Laik düşüncenin en önemli isimlerinden biri olarak özgürlük ve hoşgörüyü ön
plana çıkarmıştır.
Jean Jacques Rousseau ( 1712-1778): Hobbes ve Locke gibi toplumsal sözleşme kuramından hareket
eden Rousseau, tıpkı Locke gibi insanların doğal hallerinde iyi ve mutlu olduklarını savunmuştur. Doğa
durumunda tüm insanlar birbiri ile eşit bulunmaktadır. Rousseau'ya göre özgür ve eşit olan halkın bütün
bireyleri egemenlik üzerinde söz ve hak sahibidir. Rousseau, "halk egemenliği" ve "genel irade"
kuramlarını ortaya atması nedeniyle oldukça önemli bir yere sahiptir.

İNSAN HAKLARININ NİTELİKLERİ2 (ÖZELLİKLERİ)


- Evrensellik
- Doğuştanlık
- Toplum öncesi olma
Soru çıkma kapasitesi yüksektir. Özellikler
- Çoğunlukla özgürlük hakkı olma ezberlenmelidir.
- Mutlaklık (Dokunulmazlık)
- Vazgeçilmezlik (Devredilmezlik)
- Bireysellik
- Temel hak olma

2 Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı, İnsan Hakları, Ankara, 2007 s.19-24

6
- Devlete karşı ileri sürülme
- Bölünemezlik (Bütünlük) (Monizm)

Evrensellik: İnsan haklarına bütün insanlar, sadece insan olmak hasebiyle doğuştan sahiptirler. Cinsiyeti,
ırkı, dini, dili, siyasal, sosyal, kültürel statüsü ve kimliği ne olursa olsun dünyada yaşayan tüm bireylerin,
zamandan ve mekândan bağımsız olarak doğaları gereği evrensel ahlaki ve hukuki bir değer olarak İnsan
Hakları vardır.

Doğuştanlık: İnsanın sadece insan olarak doğmaktan sahip olduğu, varoluşunun ve kişiliğinin
vazgeçilmez zorunlu gereği olan haklardır.
Toplum Öncesi Olma: İnsan hakları, bir kollektiviteyi temsil eden toplumun üyesi olan bireyin, bu
mensubiyetinden önce, bundan özerk ve bağımsız olarak sahip olduğu, hatta topluma karşı ileri
sürülebilecek nitelikte olan haklardır.
Çoğunlukla Özgürlük Hakkı Olma: İnsan hakları çoğunlukla, bireylerin yaşamlarını hangi değer ve
ideallere göre yaşayacaklarına keyfi bir dış müdahale olmadan kendilerinin karar verebilmelerini,
izleyecekleri amaçlar ve kullanacakları araçlar konusunda istedikleri tercihleri yapabilmelerini ifade eden
ve genelde felsefi bir kavram olan özgürlüğün açılımlarıdır.
Mutlaklık (Dokunulmazlık): İnsan haklarının "mutlak" ya da dokunulmaz olması şu anlamlarda
kullanılabilir:
- İnsan haklarının varlığı herhangi bir kayda ve şarta bağlanamaz;
Topluma karşı bir ödev şartına bağlanamaz ve kapsamı daraltılamaz.
Vazgeçilmezlik (Devredilmezlik): İnsan hakları, insanların sadece insan olarak doğma ve bizatihi insan
olma doğalarının zorunlu sonucu olması hasebiyle devredilmez, vazgeçilmez, feragat edilemez bir öze
sahiptirler.

Bireysellik: İnsan hakları gruplara, toplum ya da topluluklara değil, bireylere ait olan haklardır.

Temel Hak Olma: Çoğu kez "temel haklar" ya da "anayasal haklar" olarak ifade edilen insan hakları gerek
ahlaki değerler ve gerekse hukuki normlar hiyerarşisinin en tepesinde yer alıp anayasal devlet düzeninin
temelini oluştururlar.

Devlete Karşı İleri Sürülme: Bireyler sahip oldukları bu hakları Devlete karşı ileri sürebilirler. Devletin
insan hakları konusunda yükümlülükleri:
- Tanıma: Devlet insan haklarını en başta ve önce normlar hiyerarşisinin en üstünde yer alan
anayasa metinlerinde ve tüm pozitif hukuk düzeninde tanımalıdır.
- Dokunmama: Devlet negatif özgürlük anlayışı çerçevesinde, insan haklarına karışıp müdahale
etmemeli, dokunmamalıdır.
- Koruma: Devlet aynı zamanda insan hakları konusunda başkalarından gelebilecek tecavüz,
tehlike ve tehditleri önlemeli, gerektiğinde yaptırımlarla korumalıdır.
- Temin-Tedarik: Devlet temel hak ve özgürlüklerini kullanıp yararlanma olanağı ya da imkânı
olmayan gruplar ya da kişiler için gerekli tedbirleri alma, kurumsal ve hukuki yapıyı oluşturma
yükümlülüğündedir.

7
Bölünemezlik (Bütünlük/Monizm): İnsan hakları içerik, kapsam ve işlevleri itibariyle farklılıklar
taşısalar da hepsi bir bütünün bölünmez ve vazgeçilmez parçalarıdır. Basın özgürlüğü olmadan seçme
seçilme hakkından, yaşam hakkı olmadan seyahat özgürlüğünden bahsedilemez.

İNSAN HAKLARI SINIFLANDIRMALARI


İnsan Hakları konusundaki en klasikleşmiş ayrım, Alman hukukçu Jellinek tarafından bireyle devlet
arasındaki hukuki ilişkiye göre yapılan ayrımdır.
1. Negatif Statü Hakları (Kişi/Koruma Hakları): Özgürlükler alanı olarak kabul edilen bu alanda
devlete sınırlandırmama yapmama, karışmama çerçevesinde pasif bir rol verilmektedir. Seyahat
özgürlüğü, haberleşme özgürlüğü, yaşam hakkı gibi.
2. Pozitif Statü Hakları (Sosyal ve Ekonomik/İsteme Hakları): Devletin müdahale ederek, kişinin
İsteme haklarıda sosyal ve ekonomik gelişimine katkı sağladığı haklardır. Eğitim, sanat, çalışma şartlarının
denir. iyileştirilmesi ve tabiat varlıklarının korunması gibi sosyal, ekonomik ve kültürel hakları içerir.
3. Aktif Statü Haklar (Siyasal/Katılma Hakları): Bireyin siyasal, kamusal ve idari süreçlere aktif
olarak katılmak ve söz sahibi olmak için kullandığı haklardır. Seçme, seçilme ve kamu
hizmetlerine girme hakkı gibi.

Fransız hukukçu Karel Vasak tarafından insan hakları tarihsel pozitif hukuka geçiş sürecindeki evrimine
göre üç gruba ayırmaktadır.
1. Birinci Kuşak Haklar (Klasik haklar): 18. yüzyılda daha çok Fransa ve Amerika'da ortaya çıkan
klasik kişisel ve siyasi (yurttaşlık) hak ve özgürlükleri düzenleyen insan haklarıdır.

2. İkinci Kuşak Haklar (Sosyal ve Ekonomik Haklar): Özellikle 2. Dünya Savaşı sonrası uluslararası
alanda bildiri ve sözleşmeler bağlamında yaygın olarak kabul edilen sosyal, ekonomik ve kültürel
insan haklarıdır.

3. Üçüncü Kuşak Haklar (Dayanışma Hakları): İkinci Dünya Savaşından sonra ortaya çıkan
"dayanışma" ya da "kalkınma" hakları olarak da bilinen haklardır. Barış hakkı, çevre hakkı,
selfdeterminasyon (halkların kendi geleceğini belirleme) hakkı, haberleşme (iletişim) hakkı,
insanlığın ortak kültürel miras ve mal varlığından yararlanma hakkı, kalkınma hakkı

4. Dördüncü Kuşak Haklar: Bilimin hızla geşilmesi ve bilgi toplumuna geçiş süreciyle ortaya çıkan
ve haklar/hukuk düzeninde kendine yer bulmaya çalışan haklardır.

Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen bildiri ve sözleşmelerin nitelemelerinde ise haklar; kişisel,
sosyal ve ekonomik ve siyasal olarak üç kategoriye ayrılmaktadır.
1. Kişisel Haklar: İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde yer alan yaşama hakkı, kişi özgürlüğü ve
güvenliği, işkence yasağı, bireylerin hukuksal kişiliğinin tanınması, eşitlik, adil yargılanma hakkı,
keyfi yakalanıp tutuklanamama, masumiyet karinesi, özel yaşamın gizliliği ve korunması, suç ve
cezaların kanuniliği, seyahat özgürlüğü, din vicdan düşünce özgürlüğü ve bunları yayma hakkı,
dernek kurma özgürlüğü gibi genelde negatif statü haklarıdır.
2. Sosyal ve Ekonomik Haklar: Beyannamede düzenlenen evlenme ve aile kurma hakkı, ailenin
korunması, sosyal güvenlik hakkı, serbestçe adaletli ve elverişli koşullarda çalışma, işsizliğe karşı

8
korunma, eşit işe eşit ücret hakkı, adil ücret hakkı, sendika kurma ve sendikalar üye olma hakkı,
eğlenme, dinlenme ve izin hakkı, beslenme, giyim, konut ve tedavi hakkı, anne ve çocukların özel
bakım görme ve yardım alma hakkı gibi pozitif statü haklarıdır. Eğitim hakkı, ilk ve temel eğitimin
zorunlu ve parasız olması, kültürel yaşama serbestçe katılma gibi haklarda yine sosyal haklar
içerisinde yer alan kültürle ilgili haklardır.
3. Siyasal Haklar: Yurttaşlık hakkı, ülke yönetimine katılma, kamu hizmetinden yararlanma, genel
ve eşit olarak kullanma ve seçimlere katılma gibi aktif statü haklarıdır.

Yasal Moral Haklar Ayrımı


Yasal haklar, devlet tarafından düzenlenip kabul edilerek pozitif hukuk sistemi içinde normatif değeri
olan haklarken, moral haklar devlet tarafından benimsenen yasal haklardan bağımsız, onların üstünde ve
onlardan önce gelen, akıl ve vicdan yoluyla her zaman, her yerde evrensel olarak geçerliliği var olan
haklardır.

Bireysel haklar, her kişinin başkasının varlığına gerek ya da ihtiyaç olmaksızın bizzat kendisinin
kullandığı haklar, yaşama ya da mülkiyet hakkı gibi, kolektif haklar ise, ancak diğer bireylerin katılımıyla
grup içinde topluluk halinde kullanılabilecek haklardır, dernek kurma, toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleme, grev hakkı gibi.

Tüm insanların salt insan olmaları hasebiyle doğuştan sahip oldukları evrensel haklar insan hakları olarak
nitelenirken, pozitif hukuk sistemi tarafından verilen ve bir devlete hukuken vatandaşlık bağıyla bağlı
olanların kullanabileceği haklara yurttaş hakları denmektedir.

Donnely'nin Sınıflandırması
Geleneksel sivil siyasal haklar ile sosyal ekonomik haklar ayrımım eleştiren Jack Dormelly hakları şu 5
grupta incelemektedir :
1. Geçim hakları ve kişisel haklar (asgari kişisel güvenceler sağlayan haklar)
2. Hukuki haklar (kişileri devletle ilişkilerinde koruyan haklar)
3. Sivil, sosyal ve kültürel haklar (kişinin toplumun etkin bir üyesi olmasını sağlayan haklar)
4. Ekonomik haklar (kişiye çalışmanın niteliği ve şartları üstünde iktidar sağlayan haklar)
5. Siyasi haklar (kişiye toplumun temel kural ve yapılarını etkileme imkanı sağlayan haklar)

HÜKÜMET SİSTEMLERİ
Hükümet sistemleri ile devlet şekilleri birbirine karıştırılmamalıdır.
Hükümet Sistemleri
Kuvvetler Birliğine Göre Kuvvetler Ayrılığına Göre
Meclis Hükümeti Sistemi Parlamenter Sistem (Rejim)
Mutlak Monarşi Başkanlık Sistemi (Rejimi)
Diktatörlük Yarı Başkanlık Sistemi

9
Kuvvetler Birliği: Yasama ve yürütme kuvvetlerinin ya yasama organında ya da yürütme organında
toplanmasıdır.

1. Meclis Hükümeti Sistemi: Kuvvetlerin yasama organında toplanmasıdır.


2. Mutlak Monarşi: Kuvvetlerin yürütme organında toplanmasıdır.
Meşruti Monarşi: Kuvvetler ayrılığı ilkesine dayanan, hükümdarın anayasayla sınırlı yetkilerinin
olduğu ve hükümdarın tek organ olmadığı meşruti monarşi, monarşik yönetimin türlerindendir.
Ancak mutlak monarşi demokratik değildir.
3. Diktatörlük: Kuvvetlerin yürütme organında toplanmasıdır.

Kuvvetler Ayrılığı: Devlet iktidarının yasama, yürütme ve vargı organları arasında paylaşılmasıdır. İlk
dile getiren kişi 17. yy.da “Hükümet Üzerine İki Deneme” adlı kitabıyla John Locke olmuştur.
Montesquieu ise 18. yy.da “Yasaların Ruhu” adlı kitabında kuvvetler ayrılığını ilk defa sistematik olarak
analiz edip teorileştirmiştir.

1. Parlamenter Sistem: Yürütme organının yasama organı içerisinden doğduğu ve ona karşı
sorumlu olduğu, kuvvetlerin yumuşak ayrımına dayanan, bir hükümet sistemidir. Yürütme organı,
devlet başkanı ve bakanlar kurulundan oluşur. Devlet başkanı yürütmenin sorumsuz kanadını
oluştururken Bakanlar Kurulu yürütmenin sorumlu kanadını oluşturur.
Ülkemize de ilk kez - Bu sistem kuvvetlerin yumuşak ayrımına dayanır.
parlamenter sistem - Yürütme organı iki başlıdır (düalist yapıdadır).
1961 anayasas ile - Hükümet yasama organı içerisinden doğar ve ona karşı sorumludur.
gelmiştir. - Bu sistemde yasama organı yürütme organını güvensizlik oyu ile düşürebilir, yürütme
organı da belli koşullarda yasama organını feshedebilir.

2. Başkanlık Sistemi: Bu sistem hem yürütme organının başı, hem de devlet başkanı olan başkanın
halk tarafından seçildiği, kuvvetlerin sert ayrımına dayanan bir sistemdir.
- Bu sistem kuvvetlerin sert ayrımına dayanır. Yasama ile yürütme kuvvetleri hem organ
hem de fonksiyon yönünden birbirinden kesin olarak ayrıdır
Parlamento kanun koyar ama uygulamasına katılmaz; Hükümet kanunları uygular ama
onun yapılmasına katılmaz.
- Yürütme organı ve devlet başkanı tek kişinin elinde toplanmıştır (monist yapıdadır).
Bakanlar yalnızca başkana karşı sorumludur.
- Başkanın yasama organını feshetme, yasama organın da güvensizlik oyu ile siyasal
sorumluluk (gensoru) yolunu işletmek suretiyle başkanı düşürme yetkisi yoktur.
- Parlamenter sistemin aksine, devlet başkanı (başkan) halk tarafından seçilir.
- Başkanlık siteminde yasama ve yürütme için ayrı ayrı seçim yapılır. Yasama organı genel
oyla halk tarafından seçilen Kongre'dir (Temsilciler Meclisi ve Senato gibi).

3. Yarı Başkanlık Sistemi: Parlamenter sistem ile başkanlık sistemi arasında, her ikisinin de bazı
özelliklerini almış karma bir sistemdir.
- Bu sistemde de yürütme, parlamenter sistemde olduğu gibi devlet başkanı ve hükümet
olmak üzere iki başlıdır (düalisttir).

10
- Devlet başkanı halk tarafından seçilir. Devlet başkanının tek başına (re'sen) karar alma
yetkisi öldüğü gibi "karşı imza" kuralına da ihtiyaç duyabilir.
- Bakanlar Kurulu parlamentoya karşı sorumludur.

TÜRKİYE'DE İNSAN HAKLARININ GELİŞİMİ


1808 Senedi İttifak: Padişah II.Mahmut adına Alemdar Mustafa Paşa ile ayanlar arasında imzalanan bir
mukaveledir. İlk kez iktidarın otoritesi sınırlandırılmış ve ayanların haklarına güvenceler getirilmiştir ve
bu yönüyle 1215 tarihli Magna Carta Libertatium’a benzemektedir.

1839 Tanzimat Fermanı: Padişah Abdülmecid tarafından imzalanan Fermanda, tüm tebaanın can, mal,
namus ve ırzının güvence altına alınacağı, vergi ve askere almada eşitlik getirileceği, müsadereye son
verileceği taahhüt ediliyordu. İlanında Mustafa Reşit Paşa etkili olmuştur.

1856 Islahat Fermanı: Padişah Abdülmecid döneminde kabul edilen Islahat Fermanı ile Müslim-Gayri
Müslim ayrımı ortadan kaldırılmış, vergi ve askere almada eşitlik getirilmiştir.

1876 Kanuni Esasi: II. Abdülhamit tarafından kabul edilerek yürürlüğe sokulan Türk-Osmanlı
tarihinin ilk Anayasası olan Kanuni Esasinin temel hak ve özgürlükler konusundaki düzenlemeleri batılı
devletlerin anayasal düzenlemelerinden aşağı kalır değildi. Belçika ve Prusya Anayasaları dikkate
alınarak, hazırlanmasında Mithat Paşanın başkanlığını yaptığı “Cemiyeti Mahsusa” etkili olmuştur.3
Özellikle 1909 değişikliklerinden sonra kişi özgürlüğü ve güvenliği, basın özgürlüğü, dilekçe
hakkı, eğitim özgürlüğü, kanun önünde eşitlik, mülkiyet hakkı, konut dokunulmazlığı, tabii hakim ilkesi,
müsadere ve angarya yasağı, vergilerin kanuniliği, işkence yasağı gibi pek çok hak ve özgürlük
düzenlenmiştir.

1921 Anayasası (Teşkilatı Esasiyer Kanunu): 23 Nisan 1920 tarihinde toplanan TBMM 20 Ocak 1921
tarihinde de Teşkilatı Esasiyer Kanununu kabul etmiştir. Egemenliğin kayıtsız ve koşulsuz Türk ulusuna
ait olduğu ve Devletin halk tarafından yönetileceği kabul edilmiştir. Hem yasama hem de yürütme gücü
Mecliste toplanmış, böylece anayasal doktrindeki “kuvvetler(güçler) birliği” esas kabul edilmiştir4. Savaş
ortamında ve acele hazırlandığı ve dönemin öncelikleri de dikkate alındığından 23 maddelik çok kısa bir
Anayasa’dır. Dolayısıyla, temek hak ve özgürlükler, insan hakları ve yargı konuları düzenlenememiş bir
Anayasadır.

1924 Anayasası (Teşkilatı Esasiye Kanunu): İkinci TBMM tarafından hazırlanan 1924 Anayasası
"Türklerin Hukuki Ammesi/Türklerin Kamu Hakları" başlığını taşıyan bölümde temel hak ve hürriyetleri
düzenlemiştir. Bu haklar ve özgürlükler artık padişah iradesiyle değil, ulusun kendi temsilcileri tarafından

Padişah Abdulhamit tarafından 93 harbi bahane edilerek meclis feshedilmiştir. Bu fesih ile 1908 tarihli İkinci Meşrutiyenin
ilanına kadar geçen süreye İSTİBDAT DÖNEMİ denir.

3 Mumcu, Küzeci, İnsan Hakları-Kamu Özgürlükleri, Ankara, 2003, s.199


4 Mumcu, Küzeci,a.g.e. s.220
1808 Sened'i İttifak ilanında etkili olan ALEMDER MUSTAFA PAŞA
1839 Tanzimat Fermanı ilanında etkili olan MUSTAFA REŞİT PAŞA
1856 Islahat Fermanı ilanında etkili olanlar DIŞ BASKILAR
1876 Kanun'i Esasi ilanında etkili olan GENÇ OSMANLILAR
1908 İkinci Meşrutiyet ilanında etkili olan JÖN TÜRKLER(İTTİHAT VE TERAKKİCİLER)
11
Türk vatandaşlarına verilmiştir5. 1924 Anayasası, “kuvvetler birliği görevler ayrılığı” olarak bilinen karma
hükümet sistemini benimsemiştir.

1961 Anayasası: İnsan hakları kavramını kullanan ilk anayasamızdır. İkinci maddesinde “...insan
haklarına dayanan ... hukuk devletidir.” ibaresi yer almaktadır. 1961 Anayasası insan haklarını Türk
Devletinin temellerinden biri durumuna yükseltmiştir6. Anayasanın ikinci kısmında “Temel Haklar ve
Ödevler” başlığı altında Jellinek'in sınıflandırmasına paralel olarak kişi hak ve özgürlükleri, sosyal ve
ekonomik hak ve özgürlükler ve siyasi hak ve özgürlükler olmak üzere üç grupta toplanarak haklar
düzenlenmiştir. Yine ilk defa temel hak ve özgürlüklerin sınırlanmasına sınırlar getirilerek güvenceler
sistemi oluşturulmuştur.

1982 Anayasası: 1961 Anayasasının insan hakları konusundaki özgürlükçü yapısını 12 Mart 1971
Muhtırası sona erdirmişve 12 Eylül 1980 darbesinden sonra hazırlanan 1982 Anayasası da temel hak ve
özgürlüklerin genel ve özel sınırlama nedenleriyle anlamını yitirmesine ve kullanım alanının daralmasına
yol açmıştır. 1982 Anayasasında yapılan 1995, 1999, 2001, 2004, 2006, 2007 ve 2010 değişiklikleri ise
1982 Anayasasının insan hak ve özgürlükleri konusundaki olumsuz ve kısıtlayıcı yapısını büyük ölçüde
değiştirmiştir.

1982 ANAYASASINDA TEMEL HAKLAR, HÜRRİYETLER VE ÖDEVLER

1) Kişinin Hakları ve Ödevleri (Negatif Statü Hakları/Koruyucu Haklar)


Kişiyi devlete karşı koruyan kişisel hak ve hürriyetlerdir. Bu hak ve hürriyetler devlete karışmama, gölge
etmeme, müdahale etmeme, tecavüzde bulunmama ve dokunmama suretinde negatif bir tutum ve ödev
yükler.

2) Sosyal ve Ekonomik Hak ve Ödevler(Pozitif Statü Hakları/İsteme Hakları)


Kişiye devletten olumlu bir davranış ya da bir hizmet isteme olanağı tanır. Devlete sosyal alanda belirli
ödevler ve fonksiyonlar yükler.

3) Siyasi Hak ve Ödevler(Aktif Statü Hakları/Katılma Hakları)


Kişilere devlet yönetimine veya siyasal süreçlere katılma olanağı veren haklardır.

5 Mumcu, Küzeci,a.g.e. s.229

6 Mumcu, Küzeci,a.g.e. s.250

12
SOSYAL VE EKONOMİK SİYASİ HAKLAR VE
KİŞİNİN HAKLARI VE ÖDEVLERİ
HAKLAR VE ÖDEVLER ÖDEVLER (AKTİF-KATILMA
(NEGATİF-KORUYUCU HAKLAR)
(POZİTİF-İSTEME HAKLAR) HAKLAR)
Ailenin korunması ve Çocuk hakları
Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve
Eğitim ve öğretim hakkı ve ödevi
manevi varlığı
Kıyılardan yararlanma
Zorla çalıştırma yasağı
Toprak mülkiyeti
Kişi hürriyeti ve güvenliği
Tarım, hayvancılık ve bu üretim
Özel hayatın gizliliği
dallarından çalışanların korunması
Konut Dokunulmazlığı
Kamulaştırma
Haberleşme hürriyeti
Devletleştirme
Yerleşme ve seyahat hürriyeti
Çalışma ve sözleşme hürriyeti
Din ve vicdan hürriyeti
Çalışma hakkı ve ödevi Türk vatandaşlığı
Düşünce kanaat hürriyeti
Çalışma şartlan ve dinlenme hakkı Seçme, seçilme ve siyasi
Düşünceyi açıklama ve yayma
Sendika kurma hakkı faaliyette bulunma hakkı
hürriyeti
Sendikal faaliyet Parti kurma, partilere girme ve
Bilim ve sanat hürriyeti
Toplu iş sözleşmesi ve toplu partilerden ayrılma
Basın hürriyeti
sözleşme hakkı Siyasi partilerin uyacakları
Süreli ve süresiz yayın hakkı
Grev hakkı ve lokavt esaslar
Basın araçlarının korunması
Ücrette adalet sağlanması Kamu hizmetine girme
Kamu tüzel kişilerin elindeki basın
Sağlık hizmetleri ve çevrenin Mal bildirimi
dışı kitle haberleşme araçlarından
korunması Vatan hizmeti
yararlanma hakkı
Konut hakkı Vergi ödevi
Düzeltme ve cevap hakkı
Gençliğin korunması Dilekçe, bilgi edinme ve kamu
Dernek kurma hürriyeti
Sporun geliştirilmesi denetçisine başvurma hakkı
Toplantı ve gösteri yürüyüşü
Sosyal güvenlik hakkı
düzenleme hakkı
Sosyal güvenlik bakımından özel
Mülkiyet hakkı
olarak korunması gerekenler
Hak arama hürriyeti
Yabancı ülkelerde çalışan Türk
Kanuni hâkim güvencesi
vatandaşları
Suç ve cezalara ilişkin esaslar
Tarih, kültür ve tabiat varlıklarının
İspat hakkı
korunması
Temel hak ve hürriyetlerin
Sanatm ve sanatçının korunması
korunması
Devletin iktisadi ve sosyal
ödevlerinin sınırları

HAK VE ÖDEVLER
l.KİŞİNİN HAKLARI VE ÖDEVLERİ;
Anayasamızda yer alan kişisel haklar şunlardır;
■ Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı; Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını
koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
■ Zorla çalıştırma yasağı;

13
■ Kişi hürriyeti ve güvenliği; Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.
 Yakalanan veya tutuklanan kişi, tutulma yerine en yakın mahkemeye gönderilmesi için
gerekli süre hariç en geç kırk sekiz saat ve toplu olarak işlenen suçlarda en çok dört gün
içinde hâkim önüne çıkarılır. Kimse, bu süreler geçtikten sonra hakim kararı olmaksızın
hürriyetinden yoksun bırakılamaz. Bu süreler olağanüstü hal, sıkıyönetim ve savaş
hallerinde uzatılabilir.
 Mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine
getirilmesi; bir mahkeme kararının veya kanunda öngörülen bir yükümlülüğün gereği
olarak ilgilinin yakalanması veya tutuklanması; bir küçüğün gözetim altında ıslahı veya
yetkili merci önüne çıkarılması için verilen bir kararın yerine getirilmesi; toplum için
tehlike teşkil eden bir akıl hastası, uyuşturucu madde veya alkol tutkunu, bir serseri veya
hastalık yayabilecek bir kişinin bir müessesede tedavi, eğitim veya ıslahı için kanunda
belirtilen esaslara uygun olarak alınan tedbirin yerine getirilmesi; usulüne aykırı şekilde
ülkeye girmek isteyen veya giren, ya da hakkında sınır dışı etme yahut geri verme kararı
verilen bir kişinin yakalanması veya tutuklanması; halleri dışında kimse hürriyetinden
yoksun bırakılamaz.
 Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yok
edilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu
kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hâkim kararıyla tutuklanabilir. Hâkim kararı
olmadan yakalama, ancak suçüstü halinde veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde
yapılabilir; bunun şartlarını kanun gösterir.
 Yakalanan veya tutuklanan kişilere, yakalama veya tutuklama sebepleri ve haklarındaki
iddialar herhalde yazılı ve bunun hemen mümkün olmaması halinde sözlü olarak derhal,
toplu suçlarda en geç hâkim huzuruna çıkarılıncaya kadar bildirilir.
 Kişinin yakalandığı veya tutuklandığı, yakınlarına derhal bildirilir.
 Tutuklanan kişilerin, makul süre içinde yargılanmayı ve soruşturma veya kovuşturma
sırasında serbest bırakılmayı isteme hakları vardır. Serbest bırakılma ilgilinin yargılama
süresince duruşmada hazır bulunmasını veya hükmün yerine getirilmesini sağlamak için
bir güvenceye bağlanabilir.
 Her ne sebeple olursa olsun, hürriyeti kısıtlanan kişi, kısa sürede durumu hakkında karar
verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını
sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sahiptir.
 Bu esaslar dışında bir işleme tâbi tutulan kişilerin uğradıkları zarar, tazminat hukukunun
genel prensiplerine göre, Devletçe ödenir.

■ Özel hayatın gizliliği; Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına
sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.
■ Konut dokunulmazlığı. Kimsenin konutuna dokunulamaz.
■ Haberleşme hürriyeti. Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır.
■ Yerleşme ve seyahat hürriyeti; Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir.
■ Din ve vicdan hürriyeti. Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.
■ Düşünce ve kanaat hürriyeti. Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir.
2010 yılına kadar vatandaşın yurt dışına çıkması vatandaşlık ödevi, suç soruşturması ve suç kovuşturması nedeniyle engellebiliyordu. 2010 yılında
vatandaşlık ödevi(vergi ödevi) kaldırıldı.

Yerleşme hürriyetinin sınırlandırılma nedenleri; Seyehat özgürlüğünün sınırlandırılma nedenleri; Anayasamızda inanç hürriyeti mutlak iken; ibadet hürriyeti
1)Suç işlemesini önlemek 1)Suç soruşturması mulak değildir. Yani sınırlandırılabilir.
2)Sosyal ve ekonoik gelişmeyi sağlamak 2)Suç kovuşturması
3)Sağlıklı ve düzenli kenleşmeyi sağlamak )Suçun işlenmesinin önlenmesi Düşünce ve kanaat hürriyeti sınırsız iken; düşünceyi
4)Kamu mallarını korumak açıklama ve yayma hürriyeti sınırlandırılabilir.

2001 değişikliğiyle kanunla yasaklanmış bir dille yayım yapılamaz hükmü kaldırılmıştır.
2010 yılında kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı eklenmiştir.
14
■ Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti. Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya
başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir.
■ Bilim ve sanat hürriyeti
■ Basın hürriyeti. Basın hürdür, sansür edilemez.
■ Süreli ve süresiz yayın hakkı. Süreli veya süresiz yayın önceden izin alma ve malî teminat
yatırma şartına bağlanamaz.
■ Basın araçlarının korunması; Zaptedilemez.
■ Kamu tüzelkişilerinin elindeki basın dışı kitle haberleşme araçlarından yararlanma hakkı.
■ Düzeltme ve cevap hakkı.
 Düzeltme ve cevap yayımlanmazsa, yayımlanmasının gerekip gerekmediğine hâkim
tarafından ilgilinin müracaat tarihinden itibaren en geç yedi gün içerisinde karar verilir.
■ Dernek kurma hürriyeti; Herkes, önceden izin almaksızın dernek kurma ve bunlara üye olma ya
da üyelikten çıkma hürriyetine sahiptir. Herkes önceden izin almaksızın silahsız ve saldırısız
■ Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı. olarak toplantı ve gösteri yürüşüyü düzenleme hakkına
sahiiptir.
■ Mülkiyet hakkı.
Mülkiyet ve miras hakkı bu maddenin içindedir. Mülkiyet
■ Hak arama hürriyeti; hakkının tek sınırlama sebebi vardır o da kamu yararıdır.
■ Kanuni hakim güvencesi 2001 yılında adil yargılanma hakkı eklenmiştir.
 Hiç kimse kanunen tâbi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.
■ İspat hakkı
■ Suç ve cezalara ilişkin esaslar;
 Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez
 Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı
özgürlüğünden alıkonulamaz
Hiç kimse yalnızca  Ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez 2004 yılında anayasaya eklenmiştir.
sözleşmeden doğan
bir yükümlülüğü yerine
 Uluslar arası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere
getirmememesinden vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez .
dolayı özgürlüğünden
alıkonulamaz.
 Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı
Ancak bir kişi borç cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan
ilişikisinden dolayı
mal bildirimini yapmazsa
daha ağır bir ceza verilemez
3 ay hapis cezası ile  Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur,
cezalandırılır.
 İdare, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz.
 Silahlı kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir,
 Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya
veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.
Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar suçlu sayılamaz. Masumiyet karinesi denmektedir.
Not: Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden
başvurma imkanının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir. Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi
kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır

2.SOSYAL VE EKONOMİK HAKLAR;


■ Ailenin korunması ve çocuk hakları; Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe
dayanır.

15
Aşağıdaki 2 hüküm 2010 değişikliğyle anayasamıza eklenmiştir.

 Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça,
ana ve babasıyla kişisel ve doğ-rudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir.
 Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır.

■ Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi. Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.
■ Kıyılardan yararlanma
Aşağıdaki 4 hak hem hak hem ödevdir;
■ Toprak mülkiyeti 1)Eğitim ve öğrenin hakkı ve ödevi
■ Tarım, hayvancılık ve bu üretim dallarında çalışanların korunması. 2)Çalışma hakkı ve ödevi
■ Kamulaştırma, 3)Vatan hizmeti hakkı ve ödevi
4)Çevre hakkı ve ödevi
■ Devletleştirme ve özelleştirme Çalışma hayatıyla ilgili tüm halklar
■ Çalışma ve sözleşme hürriyeti sosyal ve ekonmik halklar içindedir.
■ Çalışma hakkı ve ödevi. Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir. Önceden izin almaksızın kullanılabilecek
haklar;
■ Çalışma şartları ve dinlenme hakkı 1)Dernek kurma hakkı
■ Sendika kurma hakkı 2)Sendika kurma hakkı
Toplu sözleşmeler 3)Toplantı ve gösteri yürüyüşü
devlet ile memur arasında; ■
toplu iş sözleşmeleri ise
Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı ; düzenleme hakkı
işci ile sendikalar arasında
■ Grev hakkı ve lokavt 4)Süreli ve süresiz yayın hakkı
yapılır.
5)Siyasi parti kurma
■ Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması,
2010 yılı anayasa değişikliyle aynı anda
■ Konut hakkı aynı iş kolunda birden fazla sendikaya
■ Gençliğin korunması üye olunabilir.
2010 değişikliği ile toplu sözleşme hakkı
■ Sporun geliştirilmesi ve tahkim) getirilmiştir. Toplu sözleşme sırasında
■ Sosyal güvenlik hakkı uyuşmazlık çıkarsa Kamu Görevlileri Hakem
Kurulu son kararı verir.
Sosyal güvenlik bakımından ■ Sosyal güvenlik bakımından özel olarak korunması gerekenler
özel olarak korunması gerekenler
1)Vazife dul ve yetimleri ■ Yabancı ülkelerde çalışan Türk vatandaşları Toplu iş sözleşmeleri sırasında uyuşmazlık
2)Malul ve gaziler çıkarsa Yüksek Hakem Kurulu son kararı verir.
3)Yaşlılar
4)Sakatlar
■ Tarih, kültür ve tabiat varlıklarının korunması
Spor federasyonlarının kararlarına karşı zorunlu
5)Korunmaya muhtaç çoçuk
■ Sanatın ve sanatçının korunması. tahkime başvurulabilir. Tahkim kurulu kararları
kesindir.

Devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına
uygun öncelikleri gözeterek malî kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir. (2001 öncesinde mali
kaynaklar + ekonomik istikrardı) Devlet sendika kurma grev toplu iş sözleşmesi ve ücretli tatil gibi haklarda mali kaynakların
yetersizliğini öne süremez.Çünkü devlete bir maliyeti yoktur.

3.SİYASİ HAKLAR VE ÖDEVLER;


■ Türk vatandaşlığı: 1934 yılında kadınlara seçme ve
■ Seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakları seçilme hakkının verilmesiyle genel oy
■ Parti kurma, partilere girme ve partilerden çıkma hakları ilkesine geçilmiştir.
■ Siyasî partilerin uyacakları esaslar
Kamu hizmetine başlarken 1 ay içinde
■ Kamu hizmetlerine girme hakkı ve sonu 0 ve 5 ile biten yıllar içerisinde
■ Mal bildirimi yükümlülüğü şubat ayı sonuna kadar mal bildiriminde
■ Vatan hizmeti hakkı ve ödevi bulunulur.
■ Vergi ödevi
■ Dilekçe, Bilgi edinme ve Kamu Denetçisine başvurma hakkı.
 Vatandaşlar ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye’de ikamet eden yabancılar
kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikayetleri hakkında, yetkili makamlara ve
Türkiye Büyük Millet Meclisine yazı ile başvurma hakkına sahiptir.

16
 Kendileriyle ilgili başvurmaların sonucu, gecikmeksizin dilekçe sahiplerine yazılı olarak
bildirilir.
 Herkes, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir.
 Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı olarak kurulan Kamu Denetçiliği
Kamu Denetçiliği Kurumu
TBMM Başkanlığına bağlıdır. Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri inceler.
 Kamu Başdenetçisi Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından gizli oyla dört yıl için seçilir.
Şuanki Kamu Başdenetçisi
Şeref Malkoç'tur.
İlk iki oylamada üye tamsayısının üçte iki ve üçüncü oylamada üye tamsayısının salt
çoğunluğu aranır. Üçüncü oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada en çok oy
alan iki aday için dördüncü oylama yapılır; dördüncü oylamada en fazla oy alan aday
seçilmiş olur.
 Bu maddede sayılan hakların kullanılma biçimi, Kamu Denetçiliği Kurumunun kuruluşu,
görevi, çalışması, inceleme sonucunda yapacağı işlemler ile Kamu Başdenetçisi ve kamu
denetçilerinin nitelikleri, seçimi ve özlük haklarına ilişkin usul ve esaslar kanunla
düzenlenir.

 * Bu maddenin kenar başlığı “VII. Dilekçe hakkı” iken, 7/5/2010 tarihli ve 5982 sayılı
Kanunun 8 inci maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.

 Not:12 eylül 2010 yılındaki halk oylamasıyla , dilekçe hakkının bulunduğu maddeye,
“Herkes bilgi edinme (2003 kanunla,15 gün içinde cevap,başka kurumla ilgiliyse ek 15
gün) ve kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir” hükmü eklendi.

 Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı olarak kurulan Kamu Denetçiliği
Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri inceler. Kamu Baş denetçisi Türkiye Büyük
Millet Meclisi tarafından gizli oyla dört yıl için seçilir. İlk iki oylamada üye tamsayısının
üçte iki ve üçüncü oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu aranır. Üçüncü oylamada salt
çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada en çok oy alan iki aday için dördüncü oylama
yapılır; dördüncü oylamada en fazla oy alan aday seçilmiş olur”

Temel Hak ve Hürriyetlerin Güvence Altına Alınması


- Temel hak ve hürriyetlerin anayasalarda sayılması.
- Kanunların Anayasaya uygunluğunu denetleyen Anayasa Mahkemesinin varlığı
- Anayasanın değiştirilmesinin zor oluşu, Anayasanın sertliği
- Temel hak ve özgürlüklerin ancak kanunla sınırlanabilmesi
- Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkesin yargı yoluna başvurabilmesi ve
dilekçe hakkı.
- Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne taraf olması en önde gelen uluslararası
güvencedir.
- Türkiye 1987 yılında, sözleşmeyi ihlal eden devlet aleyhine Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine bireysel başvuru hakkını, 1989 yılında ise mahkemenin zorunlu yargısını kabul
etmiştir.

17
TEMEL HAK ve HÜRRİYETLERİN SINIRLANDIRILMASI
1982 Anayasası'nın 13. maddesine göre, temel hak ve hürriyetler;
- Özlerine dokunulmaksızın 1961 Anayasası ile gelmiştir.1982 Anayasamızda yoktur 2001 değişikliği ile eklendi.
- Yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak
- Ancak kanunla sınırlanabilir.
- Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna,
- Demokratik toplum düzeninin
- Lâik Cumhuriyetin gereklerine 2001 Anayasa değişikliği ile Anayasamıza eklenmiştir.
- Ölçülülük ilkesine aykırı olamaz 2001 Anayasası değişikliği ile Anayasamıza eklenmiştir.

Temel hak ve hürriyetler, yabancılar için, milletlerarası hukuka uygun olarak kanunla
sınırlanabilir.

TEMEL HAK VE HÜRRİYETLERİN KÖTÜYE KULLANILAMAMASI

Temel hakların kötüye kullanılmaması


Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri; militan demokrasi anlayışının bir gereğidir
- Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı,
- İnsan haklarına dayanan,
- Demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde
kullanılamaz.
- Anayasa hükümlerinden hiçbiri, Devlete veya kişilere, Anayasayla tanınan temel hak ve
hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını
amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz.
- Bu hükümlere aykırı faaliyette bulunanlar hakkında uygulanacak müeyyideler, kanunla
düzenlenir

TEMEL HAK VE HÜRRİYETLERİN KULLANILMASININ DURDURULMASI

- Savaş,
- Seferberlik, 2017 Anayasa değişikliğiyle sıkıyönetim kaldırılmıştır.
- Sıkıyönetim
- Olağanüstü hallerde,
milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği
ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar
için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir.
 Yukarıdaki durumlarda da;
- Savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler (…)dışında, kişinin
yaşama hakkına, maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamaz;
- Kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan
dolayı suçlanamaz;
- Suç ve cezalar geçmişe yürütülemez;
- Suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.

SERT ÇEKİRDEK HAKLAR


1)Yaşam hakkı
2)Düşünce özğürlüğü
3)Suç ve cezalar geçmişe geçmişe yürütülemez.
4)Masumiyet karinesi
18
TÜRKİYE’DE İNSAN HAKLARI VE DEMOKRATİKLEŞME İLE İLGİLİ YASAL
DÜZENLEMELER

BİLGİ EDİNME HAKKI KANUNU


Bu Kanunun amacı; demokratik ve şeffaf yönetimin gereği olan eşitlik, tarafsızlık ve açıklık ilkelerine
uygun olarak kişilerin bilgi edinme hakkını kullanmalarına ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir.

Tanımlar
Başvuru sahibi: Bilgi edinme hakkını kullanarak kurum ve kuruluşlara başvuran gerçek ve tüzel kişileri,
Bilgi: Kurum ve kuruluşların sahip oldukları kayıtlarda yer alan bu Kanun kapsamındaki her türlü veriyi,
Belge: Kurum ve kuruluşların sahip oldukları bu Kanun kapsamındaki yazılı, basılı veya çoğaltılmış dosya,
evrak, kitap, dergi, broşür, etüt, mektup, program, talimat, kroki, plân, film, fotoğraf, teyp ve video kaseti,
harita, elektronik ortamda kaydedilen her türlü bilgi, haber ve veri taşıyıcılarını,
Bilgi veya belgeye erişim: İstenen bilgi veya belgenin niteliğine göre, kurum ve kuruluşlarca, başvuru
sahibine söz konusu bilgi veya belgenin bir kopyasının verilmesini, kopya verilmesinin mümkün olmadığı
hâllerde, başvuru sahibinin bilgi veya belgenin aslını inceleyerek not almasına veya içeriğini görmesine
veya işitmesine izin verilmesini,
Kurul: Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulunu
Bilgi edinme hakkı
Herkes bilgi edinme hakkına sahiptir.
Türkiye'de ikamet eden yabancılar ile Türkiye'de faaliyette bulunan yabancı tüzel kişiler,
isteyecekleri bilgi kendileriyle veya faaliyet alanlarıyla ilgili olmak kaydıyla ve karşılıklılık ilkesi
çerçevesinde, bu Kanun hükümlerinden yararlanırlar.
Bilgi verme yükümlülüğü
Kurum ve kuruluşlar, bu Kanunda yer alan istisnalar dışındaki her türlü bilgi veya belgeyi
başvuranların yararlanmasına sunmak ve bilgi edinme başvurularını etkin, süratli ve doğru sonuçlandırmak
üzere, gerekli idarî ve teknik tedbirleri almakla yükümlüdürler.
Bilgi Edinme Başvurusu
Bilgi edinme başvurusu, başvuru sahibinin adı ve soyadı, imzası, oturma yeri veya iş adresini,
başvuru sahibi tüzel kişi ise tüzel kişinin unvanı ve adresi ile yetkili kişinin imzasını ve yetki belgesini
içeren dilekçe ile istenen bilgi veya belgenin bulunduğu kurum veya kuruluşa yapılır. Bu başvuru
elektronik ortamda veya diğer iletişim araçlarıyla da yapılabilir.
Dilekçede, istenen bilgi veya belgeler açıkça belirtilir.
İstenecek bilgi veya belgenin niteliği
Bilgi edinme başvurusu, başvurulan kurum ve kuruluşların ellerinde bulunan veya görevleri gereği
bulunması gereken bilgi veya belgelere ilişkin olmalıdır.
Kurum ve kuruluşlar, ayrı veya özel bir çalışma, araştırma, inceleme ya da analiz neticesinde
oluşturulabilecek türden bir bilgi veya belge için yapılacak başvurulara olumsuz cevap verebilirler.
İstenen bilgi veya belge, başvurulan kurum ve kuruluştan başka bir yerde bulunuyorsa, başvuru
dilekçesi bu kurum ve kuruluşa gönderilir ve durum ilgiliye yazılı olarak bildirilir.
Yayımlanmış veya kamuya açıklanmış bilgi veya belgeler bilgi edinme başvurularına konu
olamaz. Ancak, yayımlanmış veya kamuya açıklanmış bilgi veya belgelerin ne şekilde, ne zaman ve nerede
yayımlandığı veya açıklandığı başvurana bildirilir.

19
Bilgi veya belgeye erişim
Kurum ve kuruluşlar, başvuru sahibine istenen belgenin onaylı bir kopyasını verirler.
Bilgi veya belgenin niteliği gereği kopyasının verilmesinin mümkün olmadığı veya kopya
çıkarılmasının aslına zarar vereceği hâllerde, kurum ve kuruluşlar ilgilinin;
a) Yazılı veya basılı belgeler için, söz konusu belgenin aslını incelemesi ve not alabilmesini,
b) Ses kaydı şeklindeki bilgi veya belgelerde bunları dinleyebilmesini,
c) Görüntü kaydı şeklindeki bilgi veya belgelerde bunları izleyebilmesini,
Sağlarlar.
Bilgi veya belgenin yukarıda belirtilenlerden farklı bir şekilde elde edilmesi mümkün ise, belgeye
zarar vermemek koşuluyla bu olanak sağlanır.
Başvurunun yapıldığı kurum ve kuruluş, erişimine olanak sağladığı bilgi veya belgeler için
başvuru sahibinden erişimin gerektirdiği maliyet tutarı kadar bir ücreti bütçeye gelir kaydedilmek
üzere tahsil edebilir.

Bilgi veya belgeye erişim süreleri


Kurum ve kuruluşlar, başvuru üzerine istenen bilgi veya belgeye erişimi onbeş iş günü içinde
sağlarlar.
Ancak istenen bilgi veya belgenin, başvurulan kurum ve kuruluş içindeki başka bir birimden
sağlanması; başvuru ile ilgili olarak bir başka kurum ve kuruluşun görüşünün alınmasının gerekmesi veya
başvuru içeriğinin birden fazla kurum ve kuruluşu ilgilendirmesi durumlarında bilgi veya belgeye erişim
otuz iş günü içinde sağlanır. Bu durumda, sürenin uzatılması ve bunun gerekçesi başvuru sahibine yazılı
olarak ve onbeş iş günlük sürenin bitiminden önce bildirilir.
Bilgi veya belgelere erişim için gereken maliyet tutarının idare tarafından başvuru sahibine
bildirilmesiyle onbeş iş günlük süre kesilir. Başvuru sahibi onbeş iş günü içinde ücreti ödemezse talebinden
vazgeçmiş sayılır.

Başvuruların cevaplandırılması
Kurum ve kuruluşlar, bilgi edinme başvurularıyla ilgili cevaplarını yazılı olarak veya
elektronik ortamda başvuru sahibine bildirirler. Başvurunun reddedilmesi hâlinde bu kararın gerekçesi ve
buna karşı başvuru yolları belirtilir.

İtiraz usulü
Bilgi edinme istemi reddedilen başvuru sahibi, yargı yoluna başvurmadan önce kararın tebliğinden
itibaren onbeş gün içinde Kurula (Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu) itiraz edebilir. Kurul, bu
konudaki kararını otuz iş günü içinde verir.
Kurum ve kuruluşlar, Kurulun istediği her türlü bilgi veya belgeyi onbeş iş günü içinde vermekle
yükümlüdürler.
Kurula itiraz, başvuru sahibinin idarî yargıya başvurma süresini durdurur.

Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu


- Birer üyesi Yargıtay ve Danıştay genel kurullarının kendi kurumları içinden önerecekleri
ikişer aday,

20
Görev süresi 4 yıldır.

- birer üyesi ceza hukuku, idare hukuku ve anayasa hukuku alanlarında profesör veya doçent
unvanına sahip kişiler,
- bir üyesi Türkiye Barolar Birliğinin baro başkanı seçilme yeterliliğine sahip kişiler içinden
göstereceği iki aday,
- iki üyesi en az genel müdür düzeyinde görev yapmakta olanlar
- bir üyesi de Adalet Bakanının önerisi üzerine bu Bakanlıkta idarî görevlerde çalışan
Cumhurbaşkanınca
hâkimler arasından Bakanlar Kurulunca seçilecek dokuz üyeden oluşur.
Kurul Başkanı, kurul üyelerince kendi aralarından seçilir.
Kurul, en az ayda bir defa veya ihtiyaç duyulduğu her zaman Başkanın çağrısı üzerine
toplanır.

Bilgi Edinme Hakkının Sınırları


- Yargı denetimi dışında kalan idarî işlemlerden kişinin çalışma hayatını ve mesleki
onurunu etkileyecek nitelikte olanlar, bu Kanun kapsamına dahildir.
- Açıklanması hâlinde Devletin emniyetine, dış ilişkilerine, millî savunmasına ve millî
güvenliğine açıkça zarar verecek ve niteliği itibarıyla Devlet sırrı olan gizlilik dereceli
bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkı kapsamı dışındadır.
- Açıklanması ya da zamanından önce açıklanması hâlinde, ülkenin ekonomik
çıkarlarına zarar verecek veya haksız rekabet ve kazanca sebep olacak bilgi veya
belgeler, bu Kanun kapsamı dışındadır.
- Sivil ve askerî istihbarat birimlerinin görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgi veya belgeler, bu
Kanun kapsamı dışındadır.
- Kurum ve kuruluşların yetkili birimlerince yürütülen idarî soruşturmalarla ilgili olup,
açıklanması veya zamanından önce açıklanması hâlinde;
a) Kişilerin özel hayatına açıkça haksız müdahale sonucunu doğuracak,
b) Kişilerin veya soruşturmayı yürüten görevlilerin hayatını ya da güvenliğini
tehlikeye sokacak,
c) Soruşturmanın güvenliğini tehlikeye düşürecek,
d) Gizli kalması gereken bilgi kaynağının açığa çıkmasına neden olacak veya
soruşturma ile ilgili benzeri bilgi ve bilgi kaynaklarının temin edilmesini
güçleştirecek,
Bilgi veya belgeler, bu Kanun kapsamı dışındadır.
- Adlî soruşturma ve kovuşturmaya ilişkin bilgi veya belgeler. Açıklanması veya
zamanından önce açıklanması hâlinde;
a) Suç işlenmesine yol açacak,
b) Suçların önlenmesi ve soruşturulması ya da suçluların kanunî yollarla
yakalanıp kovuşturulmasını tehlikeye düşürecek,
c) Yargılama görevinin gereğince yerine getirilmesini engelleyecek,
d) Hakkında dava açılmış bir kişinin adil yargılanma hakkını ihlâl edecek,
Nitelikteki bilgi veya belgeler, bu Kanun kapsamı dışındadır.

- Kişinin izin verdiği hâller saklı kalmak üzere, özel hayatın gizliliği kapsamında,
açıklanması hâlinde kişinin sağlık bilgileri ile özel ve aile hayatına, şeref ve haysiyetine,
meslekî ve ekonomik değerlerine haksız müdahale oluşturacak bilgi veya belgeler, bilgi

21
edinme hakkı kapsamı dışındadır. Kamu yararının gerektirdiği hâllerde, kişisel bilgi
veya belgeler, kurum ve kuruluşlar tarafından, ilgili kişiye en az yedi gün önceden haber
verilerek yazılı rızası alınmak koşuluyla açıklanabilir.
- Haberleşmenin gizliliği esasını ihlâl edecek bilgi veya belgeler, bu Kanun kapsamı
dışındadır.
- Kanunlarda ticarî sır olarak nitelenen bilgi veya belgeler ile, kurum ve kuruluşlar
tarafından gerçek veya tüzel kişilerden gizli kalması kaydıyla sağlanan ticarî ve malî
bilgiler, bu Kanun kapsamı dışındadır.
- Fikir ve sanat eserlerine ilişkin olarak yapılacak bilgi edinme başvuruları hakkında ilgili
kanun hükümleri uygulanır.
- Kurum ve kuruluşların, kamuoyunu ilgilendirmeyen ve sadece kendi personeli ile kurum
içi uygulamalarına ilişkin düzenlemeler hakkındaki bilgi veya belgeler, bilgi edinme
hakkının kapsamı dışındadır.
- Kurum içi görüş, bilgi notu ve tavsiyeler aksi kararlaştırılmadıkça bilgi edinme hakkı
kapsamındadır.
- Tavsiye ve mütalaa talepleri bu Kanun kapsamı dışındadır.

Rapor düzenlenmesi
Kurum ve kuruluşlar, bir önceki yıla ait olmak üzere kendilerine yapılan bilgi edinme
başvurularının sayısını ve diğer bildileri içeren bir rapor hazırlayarak, bu raporları her yıl Şubat ayının
sonuna kadar Bilgi Edinme Değerlendirme Kuruluna gönderirler.
Kurul, hazırlayacağı genel raporu, söz konusu kurum ve kuruluşların raporları ile birlikte her yıl
Nisan ayının sonuna kadar Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderir.
TBMM 2 ay içinde bu raporları
kamuoyuna açıklar.
DİLEKÇE HAKKININ KULLANILMASINA DAİR KANUN
Bu Kanunun amacı, Türk vatandaşlarının ve Türkiye’de ikamet eden yabancıların (karşılıklılık esası
gözetilmek ve dilekçelerinin Türkçe yazılması kaydıyla) kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve
şikâyetleri hakkında, TBMM’ye ve yetkili makamlara yazı ile başvurma haklarının kullanılma biçimini
düzenlemektir.
Dilekçede bulunması zorunlu şartlar: Dilekçe sahibinin adı-soyadı ve imzası ile iş veya ikametgâh
adresinin bulunması gerekir.
İncelenemeyecek dilekçeler: Türkiye Büyük Millet Meclisine veya yetkili makamlara verilen veya
gönderilen dilekçelerden;
a) Belli bir konuyu ihtiva etmeyenler,
b) Yargı mercilerinin görevine giren konularla ilgili olanlar,
c) 4 üncü maddede gösterilen şartlardan herhangi birini taşımayanlar,
İncelenemezler.
Dilekçenin incelenmesi ve sonucunun bildirilmesi: Başvuruların sonucu veya yapılmakta olan işlemin
safahatı hakkında dilekçe sahiplerine en geç otuz gün içinde gerekçeli olarak cevap verilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisine yapılan başvuruların incelenmesi:TBMM’ye gönderilen dilekçelerin,
Dilekçe Komisyonunda incelenmesi ve karara bağlanması altmış gün içinde sonuçlandırılır.
İlgili kamu kurum veya kuruluşları Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonunca
gönderilen dilekçeleri otuz gün içinde cevaplandırır.

22
TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞLERİ KANUNU
Tanımlar
a) Toplantı; belirli konular üzerinde halkı aydınlatmak ve bir kamuoyu yaratmak suretiyle o konuyu
benimsetmek için gerçek ve tüzelkişiler tarafından bu Kanun çerçevesinde düzenlenen açık ve kapalı yer
toplantılarını,
b) Gösteri yürüyüşü; belirli konular üzerinde halkı aydınlatmak ve bir kamuoyu yaratmak suretiyle o
konuyu benimsetmek için gerçek ve tüzelkişler tarafından bu Kanun çerçevesinde düzenlenen yürüyüşleri,
c) Mahallin en büyük mülki amiri; illerde vali, ilçelerde kaymakamı,
d) Mahallin güvenlik amirleri; illerde il emniyet müdürü ve il jandarma komutanını, ilçelerde ilçe
emniyet amiri veya komiseri ve ilçe jandarma komutanını, Sahil Güvenlik Komutanlığı için Sahil Güvenlik
Bölge Komutanını, Sahil Güvenlik Grup Komutanını ve Sahil Güvenlik Karakol Komutanı ile Sahil
Güvenlik Gemi/Bot Komutanını, ifade eder.

Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı: Herkes, önceden izin almaksızın, silahsız ve saldırısız olarak
kanunların suç saymadığı belirli amaçlarla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.
Yabancıların bu Kanuna göre düzenlenen toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde topluluğa hitap
etmeleri, afiş, pankart, resim, flama, levha, araç ve gereçler taşımaları, toplantının yapılacağı mahallin en
büyük mülkî idare amirliğine toplantıdan en az kırksekiz saat önce yapılacak bildirimle mümkündür.

İstisnalar
Aşağıda belirtilen toplantı ve faaliyetler bu Kanun hükümlerine tabi değildir.
a) Siyasi partilerin, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının, sendikaların, vakıfların,
derneklerin, ticari ortaklıkların ve diğer tüzelkişilirin özel kanunlarına ve kendi tüzüklerine göre
yapacakları kapalı yer toplantıları,
b) Kanunlara uymak, kendi kural ve sınırları içinde kalmak şartıyla kanun veya gelenek ve
göreneklere göre yapılacak toplantı, tören, şenlik, karşılama ve uğurlamalar,
c) Spor faaliyetleri ile bilimsel, ticari ve ekonomik amaçlarla yapılan toplantılar,
d) Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanların Devlet ve Hükümet işleri hakkındaki toplantı ve
konuşmaları ile Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelreinin halk ile yapacakları sohbet niteliğindeki
görüşmeler.
e) Seçim zamanlarında yapılacak propaganda toplantıları ile ilgili kanun hükümleri saklıdır.

Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Yerleri


Toplantı ve gösteri yürüyüşleri, tüm il ve ilçe sınırları içerisinde aşağıdaki hükümlere uyulmak
şartıyla her yerde yapılabilir.
İl ve ilçelerde toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergâhı, kamu düzenini ve genel asayişi bozmayacak ve
vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak şekilde sayılan sınırlamalara uyulması kaydıyla
TBMM’de grubu bulunan siyasi partilerin il ve ilçe temsilcileri ile güzergâhın geçeceği ilçe ve il belediye
başkanlarının, en çok üyeye sahip üç sendikanın ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının il ve
ilçe temsilcilerinin görüşleri alınarak mahallin en büyük mülki amiri tarafından belirlenir.

Toplantı ve gösteri yürüyüşü zamanı


Toplantı ve yürüyüşlere ve bu amaçla toplanmalara güneş doğmadan başlanamaz.

23
Açık yerlerdeki toplantılar ile yürüyüşler güneş batmadan önce dağılacak şekilde, kapalı
yerlerdeki toplantılar ise saat 24.00’e kadar yapılabilir.

Düzenleme Kurulu: Toplantılar, fiil ehliyetine sahip ve onsekiz yaşını doldurmuş, en az yedi kişiden
oluşan bir düzenleme kurulu tarafından düzenlenir. Bu kurul, kendi aralarından birini başkan seçer.
Diplomatik dokunulmazlıkları bulunan kişiler, düzenleme kurulu başkan veya üyesi olamazlar.
Tüzel kişilerin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemeleri, yetkili organlarının kararına bağlıdır.

Bildirim verilmesi: Toplantı yapılabilmesi için, düzenleme kurulu üyelerinin tamamının imzalayacakları
bir bildirim, toplantının yapılmasından en az kırksekiz saat önce ve çalışma saatleri içinde, toplantının
yapılacağı yerin bağlı bulunduğu valilik veya kaymakamlığa verilir.
Bu bildirimde;
a) Toplantının amacı,
b) Toplantının yapılacağı yer, gün, başlayış ve bitiş saatleri,
c) Düzenleme kurulunun başkan ile üyelerinin açık kimlikleri, meslekleri ikametgahları ve varsa
çalışma yerleri, belirtilir.
Aynı yerde, aynı gün toplantı yapmak üzere ayrı ayrı düzenleme kurullarınca bildirim verilmişse
ilk verilen bildirim geçerlidir. Diğerlerine durum hemen yazılı olarak bildirilir.

Toplantının yapılması
Toplantı bildirimde belirtilen yerde yapılır. Düzenleme kurulu, kendi üyelerinden başkan dahil en
az yedi kişiyi toplantının yapıldığı yerde bulundurmakla yükümlüdür.

Düzenleme kurulu, toplantının sükun ve düzenini, bildirimde yazılı amaç dışına çıkılmamasını
sağlamakla yükümlü ve sorumludur. Kurul, bunun için gereken önlemleri alır ve gerektiğinde güvenlik
kuvvetlerinin yardımını ister.

Toplantının Ertelenmesi veya Yasaklanması: Toplantı, toplantının yapılacağı saatten en az yirmidört


saat önce düzenleme kurulunun çoğunluğu tarafından, bildirimin verildiği valilik veya kaymakamlığa yazı
ile bildirilmek şartıyla kırksekiz saati geçmemek üzere yalnız bir kez geri bırakılabilir.

Birden fazla toplantıları erteleme: Bir il sınırı içinde aynı günde birden çok toplantı yapılmak istenmesi
halinde vali, emrindeki güvenlik kuvvetlerinin ve gerektiğinde yararlanabileceği diğer güçlerin bu
toplantıların güvenlik içinde yapılmasını sağlamaya yeterli olmadığı kanısına varırsa, toplantılardanbir
kısmını on günü aşmamak üzere bir kez erteleyebilir. Bu ertelemede müracaat önceliği göz önünde
bulundurulur.

Toplantının bölge valiliği ve İçişleri Bakanlığınca ertelenmesi:


a) Bir bölge valiliğine bağlı illerden; birden çok ilde aynı günde toplantı yapmak için bildirim
verilmesi üzerine, toplantı güvenliğini sağlamak amacıyla ilgili valilerce bölge valiliğinden takviye
istenmesi halinde, bölge valisi bu isteklerin karşılanamayacağı kanısına varırsa, takviye gönderilemeyen
illerdeki toplantılar on günü aşmamak üzere bölge valiliğince bir kez ertelenebilir.

24
b) Aynı günde birden çok bölge valiliğine bağlı illerde toplantı yapmak için bildirim verilmesi
üzerine, toplantı güvenliğini sağlamak amacıyla ilgili bölge valilerince İçişleri Bakanlığından takviye
istenmesi halinde, İçişleri Bakanlığı bu isteklerin karşılanamayacağı kanısına, varırsa, takviye
gönderilemeyen bölge valiliğine bağlı illerdeki toplantılar on günü aşmamak üzere İçişleri Bakanlığınca
bir kez ertelenebilir.
Ertelemede müracaat önceliği göz önünde bulundurulur.

Toplantının ertelenmesi veya bazı hâllerde yasaklanması: Bölge valisi, vali veya kaymakam, millî
güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak
ve özgürlüklerinin korunması amacıyla belirli bir toplantıyı bir ayı aşmamak üzere erteleyebilir veya suç
işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması hâlinde yasaklayabilir.

Erteleme veya yasaklama kararı toplantının başlama saatinden


enaz yirmidört saat önce bir yazı ile düzenleme kurulu başkanına veya bulunamadığı takdirde
üyelerden birine tebliğ edilir.

İl veya ilçelerde bütün toplantıların ertelenmesi veya yasaklanması: Bölge valisi, millî güvenlik, kamu
düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve
özgürlüklerinin korunması amacıyla bölgeye dahil illerin birinde veya birkaçında ya da bir ilin bir veya
birkaç ilçesinde bütün toplantıları bir ayı geçmemek üzere erteleyebilir.
Valiler de aynı sebeplere dayalı olarak ve suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması
hâlinde; ile bağlı ilçelerin birinde veya birkaçında bütün toplantıları bir ayı geçmemek üzere
yasaklayabilir.
Yasaklama kararı gerekçeli olarak verilir. Kararın özeti yasaklamanın uygulanacağı yerlerde mutat
vasıtalarla ilan edilir. Ayrıca, İçişleri Bakanlığına bilgi verilir.

Yasak yerler
Genel yollar ile parklarda, mabetlerde, kamu hizmeti görülen bina ve tesislerde ve bunların
eklentilerinde ve Türkiye Büyük Millet Meclisine bir kilometre uzaklıktaki alan içinde toplantı yapılamaz
ve şehirlerarası karayollarında gösteri yürüyüşleri düzenlenemez.
Genel meydanlardaki toplantılarda, halkın ve ulaşım araçlarının gelip geçmesini sağlamak üzere
valilik ve kaymakamlıklarca yapılacak düzenlemelere uyulması zorunludur.

Kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşleri


a) Bildirim verilmeden veya toplantı veya yürüyüş için belirtilen gün ve saatten önce veya sonra;
b) Ateşli silahlar veya havai fişek, molotof ve benzeri el yapımı olanlar dâhil patlayıcı maddeler
veya her türlü kesici, delici aletler veya taş, sopa, demir ve lastik çubuklar, boğma teli veya zincir, demir
bilye ve sapan gibi bereleyici ve boğucu araçlar veya yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı eczalar veya diğer her
türlü zehirler veya her türlü sis, gaz ve benzeri maddeler ile yasadışı örgüt ve topluluklara ait amblem ve
işaret taşınarak veya bu işaret ve amblemleri üzerinde bulunduran üniformayı andırır giysiler giyilerek veya
kimliklerini gizlemek amacıyla yüzlerini tamamen veya kısmen bez ve sair unsurlarla örterek toplantı ve
gösteri yürüyüşlerine katılma ve kanunların suç saydığı nitelik taşıyan afiş, pankart, döviz, resim, levha,
araç ve gereçler taşınarak veya bu nitelikte sloganlar söylenerek veya ses cihazları ile yayınlanarak,
Yapılan toplantılar veya gösteri yürüyüşleri Kanuna aykırı sayılır.

25
Toplantı veya gösteri yürüyüşünün dağıtılması
Kanuna uygun olarak başlayan bir toplantı veya gösteri yürüyüşü,
a) Düzenleme kurulu veya kurul başkanı toplantı veya gösteri yürüyüşünün sona erdiğini
topluluğa ilan eder ve durumu derhâl yetkili kolluk amirine bildirir.
b) Düzenleme kurulunun veya kurul başkanının bu görevi yerine getirmemesi hâlinde,
durum yetkili kolluk amiri tarafından mahallin en büyük mülki amirine bildirilir. Mahallin en
büyük mülki amiri tarafından toplantının sona erdirilip erdirilmeyeceğine dair karar alınır.
c) Mahallin en büyük mülki amiri, yazılı veya acele hâllerde sonradan yazı ile teyit edilmek
kaydıyla sözlü emirle, mahallin güvenlik amirlerini veya bunlardan birini görevlendirerek olay
yerine gönderir.
Bu amir, topluluğa Kanuna uyularak dağılmalarını, dağılmazlarsa zor kullanılacağını ihtar eder.
Topluluk dağılmazsa zor kullanılarak dağıtılır.

Toplantı ve yürüyüşe silahlı katılanlar:


a) Ateşli silahlar veya havai fişek, molotof ve benzeri el yapımı olanlar dâhil patlayıcı maddeler veya her
türlü kesici, delici aletler veya taş, sopa, demir ve lastik çubuklar, boğma teli veya zincir, demir bilye ve
sapan gibi bereleyici ve boğucu araçlar veya yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı eczalar veya diğer her türlü
zehirler veya her türlü sis, gaz ve benzeri maddeler taşıyarak veya kimliklerini gizlemek amacıyla yüzlerini
tamamen veya kısmen bez vesair unsurlarla örterek katılanlar iki yıl altı aydan dört yıla kadar,
b) Yasadışı örgüt ve topluluklara ait amblem ve işaret taşıyarak veya bu işaret ve amblemleri üzerinde
bulunduran üniformayı andırır giysiler giyerek katılanlar ile kanunların suç saydığı nitelik taşıyan afiş,
pankart, döviz, resim, levha, araç ve gereçler taşıyarak veya bu nitelikte sloganlar söyleyerek veya ses
cihazları ile yayınlayarak katılanlar altı aydan üç yıla kadar,
hapis cezası ile cezalandırılırlar.

TERÖR VE TERÖRLE MÜCADELEDEN DOĞAN ZARARLARIN KARŞILANMASI


HAKKINDA KANUN

Aşağıda belirtilen zararlar bu Kanunun kapsamı dışındadır:


a) Devletçe arazi veya konut tahsisi suretiyle yahut başka bir şekilde karşılanan zararlar.
b) Bir mahkeme kararı gereğince veya 4353 sayılı Maliye Vekaleti Baş Hukuk Müşavirliğinin ve
Muhakemat Umum Müdürlüğünün Vazifelerine, Devlet Davalarının Takibi Usullerine ve Merkez ve
Vilayetler Kadrolarında Bazı Değişiklikler Yapılmasına Dair Kanunun 30 uncu ve 31 inci maddeleri
gereğince karşılanan zararlar.
c) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair
Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâl edildiği gerekçesiyle Sözleşmenin 41 inci maddesine göre
hükmedilen veya Sözleşme hükümleri uyarınca dostane çözüm yoluyla uzlaşılan tazminatın ödenmesi
sonucunda karşılanan zararlar.
d) Terör dışındaki ekonomik ve sosyal sebeplerle uğranılan zararlar ile güvenlik kaygıları dışında
kendi istekleriyle bulundukları yerleri terk edenlerin bu sebeple uğradıkları zararlar.
e) Kişilerin kendi kasıtları sonucunda oluşan zararlar.

26
f) 3713 sayılı Kanunun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamındaki suçlar ile terör olaylarında
yardım ve yataklık suçlarından mahkûm olanların bu fiillerinden dolayı uğradığı zararlar.

Zarar tespit komisyonları


Komisyon, bir başkan ve altı üyeden oluşur. Valinin görevlendireceği vali yardımcısı
komisyonun başkanı; maliye, bayındırlık ve iskân, tarım ve köyişleri, sağlık, sanayi ve ticaret konularında
uzman ve o ilde görev yapan kamu görevlilerinden vali tarafından belirlenecek birer kişi ile baro yönetim
kurulunca baroya kayıtlı olanlar arasından görevlendirilecek bir avukat komisyonun üyesidir.
Komisyonun başkan ve üyeleri her yıl ocak ayının ilk haftasında yeniden belirlenir
Komisyon salt çoğunlukla toplanır ve kararlar üye tam sayısının salt çoğunluğuyla alınır.
Komisyonun çalışma esas ve usulleri yönetmelikle belirlenir.

Komisyonun görevleri
a) Zarar görenin veya mirasçılarının başvurusu hâlinde bu Kanun kapsamına giren bir zararın
bulunup bulunmadığını tespit etmek.
b) Kamu kurum ve kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca uygulanmış
projelerin, zararın giderilmesine katkıları; zarar görenin değerlendirebileceği enkaz ve diğer yararlar;
sigorta şirketlerince veya ilgili mevzuata göre kamu kurum ve kuruluşları ile sosyal güvenlik kuruluşlarınca
ödenen tazminatlar, tedavi ve cenaze giderlerinin (…) zarar miktarından mahsup edilmesi suretiyle
belirlenen nakdî veya aynî ödeme miktarını içeren sulhname tasarılarını hazırlamak.
c) Sulhname tasarısının kabul edilmemesi hâllerinde bir uyuşmazlık tutanağı düzenleyerek bir
örneğini ilgiliye tebliğ etmek.
d) Başvuranın, bu Kanun kapsamına giren bir zararının bulunmadığının tespit edilmesi hâlinde, buna
ilişkin karar tutanağı düzenleyerek bir örneğini ilgiliye tebliğ etmek.

Başvurunun süresi, şekli, incelenmesi ve sonuçlandırılması


Zarar gören veya mirasçılarının veya yetkili temsilcilerinin zarar konusu olayın
öğrenilmesinden itibaren altmış gün içinde, her hâlde olayın meydana gelmesinden itibaren bir yıl içinde
zararın gerçekleştiği veya zarar konusu olayın meydana geldiği il valiliğine başvurmaları hâlinde gerekli
işlemlere başlanır.
İlgili valilik dışında diğer valilikler, kaymakamlıklar, Türkiye Cumhuriyeti dış temsilcilikleri, diğer
bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarına yapılan başvurular ilgili valiliğe gönderilir.
Komisyon, zarar görenlerce yapılacak her başvuru ile ilgili çalışmalarını, başvuru tarihinden
itibaren altı ay içinde tamamlamak zorundadır. Zorunlu hâllerde, bu süre vali tarafından üç ay daha
uzatılabilir.

Karşılanacak zararlar:
a) Hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar.
b) Yaralanma, engelli hâle gelme ve ölüm hâllerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri.
c) Terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına
ulaşamamalarından kaynaklanan maddî zararlar.

Zararın tespiti
Zararlar, zarar görenin beyanı, adlî, idarî ve askerî mercilerdeki bilgi ve belgeler göz önünde

27
tutularak olayın oluş şekli ve zarar görenin aldığı tedbirlere göre, zarar görenin varsa kusur veya ihmalinin
de göz önünde bulundurulması suretiyle, hakkaniyete ve günün ekonomik koşullarına uygun biçimde
komisyon tarafından doğrudan doğruya veya bilirkişi aracılığı ile belirlenir.

Zararın karşılanması
Sulhnamede belirlenen zararlar, sulhnamenin imzalanmasından sonra valinin onayı üzerine ifa
tarzına göre Bakanlık bütçesine bu amaçla konulan ödenekten üç ay içerisinde karşılanır.

MAL BİLDİRİMİNDE BULUNULMASI, RÜŞVET VE YOLSUZLUKLARLA MÜCADELE


KANUNU
Mal bildiriminde bulunacaklar
a) Her tür seçimle iş başına gelen kamu görevlileri ve dışardan atanan Bakanlar Kurulu üyeleri,
(Muhtarlar ve ihtiyar heyeti üyeleri hariç)
b) Noterler,
c) Türk Hava Kurumunun genel yönetim ve merkez denetleme kurulu üyeleri ile genel merkez
teşkilatında ve Türk Kuşu Genel Müdürlüğünde, Türkiye Kızılay Derneğinin merkez kurullarında ve Genel
Müdürlük teşkilatında görev alanlar ve bunların şube başkanları,
d) Genel ve katma bütçeli daireler, il özel idareleri, belediyeler ve bunlara bağlı kuruluş veya alt
kuruluşlarda, kamu iktisadi teşebbüsleri (İktisadi devlet teşekkülleri ve kamu iktisadi kuruluşları) ile
bunlara bağlı müessese, bağlı ortaklık ve işletmelerde, özel kanunlarla veya özel kanunların verdiği yetkiye
dayanılarak kurulan ve kamu hizmeti gören kurum ve kuruluşlar ile bunların alt kuruluşlarında veya
komisyonlarında aylık, ücret ve ödenek almak suretiyle kamu hizmeti gören memurları, işçi niteliği
taşımayan diğer kamu görevlileri ile yönetim ve denetim kurulu üyeleri,
f) Siyasi parti genel başkanları, vakıfların idare organlarında görev alanlar, kooperatiflerin ve
birliklerinin başkanları, yönetim kurulun üyeleri ve genel müdürleri, yeminli mali müşavirler, kamu
yararına sayılan dernek yönetici ve deneticileri,
g) Gazete sahibi gerçek kişiler ile, gazete sahibi şirketlerin yönetim ve denetim kurulu üyeleri,
sorumlu müdürleri, başyazarları ve fıkra yazarları,

Hediye
Kamu görevlileri, milletlerarası protokol, mücamele veya nezaket kaideleri uyarınca veya diğer
herhangi bir sebeple, yabancı devletlerden, milletlerarası kuruluşlardan, sair milletlerarası hukuk
tüzelkişiliklerinden, Türk uyruğunda olmayan herhangi bir özel veya tüzelkişi veya kuruluştan; aldıkları
tarihteki değeri on aylık net asgari ücret toplamını aşan hediye veya hibe niteliğindeki eşyayı aldıkları
tarihten itibaren bir ay içinde kendi kurumlarına teslim etmek zorundadırlar.
Ancak, yabancı devlet adamları ve milletlerarası kuruluş temsilcileri tarafından verilen imzalı
hatıra fotoğraflarının çerçeveleri bu madde hükümlerine dahil değildir.

Mal Bildirimleri
Bu Kanun kapsamına giren görevlilerin;
- kendilerine,
- eşlerine

28
- velayetleri altındaki çocuklarına ait bulunan taşınmaz malları ile görevliye yapılan aylık net
ödemenin, ödeme yapılmayan görevlilerin ise, 1 inci derece Devlet Memurlarına yapılan aylık net
ödemenin beş katından fazla tutarındaki her biri için ayrı olmak üzere, para, hisse senetleri ve
tahviller ile altın, mücevher ve diğer taşınır malları, hakları, alacakları ve gelirleriyle bunların
kaynakları, borçları ve sebepleri mal bildiriminin konusunu teşkil eder.

Bildirimin zamanı
a) Göreve atanmada, göreve giriş için gerekli belgelerle,
b) Bakanlar Kurulu üyeliğine atanmalarda, atamayı izleyen bir ay içinde,
c) Seçimle gelinen görevlerde seçimin kesinleşmesi tarihini izleyen iki ay içinde,
d) Mal varlığında önemli bir değişiklik olduğunda bir ay içinde,
e) Yönetim ve denetim kurulu üyelikleri ile komisyon üyeliklerine seçim ve atamalarda göreve
başlama tarihini izleyen bir ay içinde,
f) Görevin sona ermesi halinde, ayrılma tarihini izleyen bir ay içinde,
g) Gazete sahibi gerçek kişiler ile, gazete sahibi şirketlerin yönetim ve denetim kurulu üyeleri
faaliyete geçme tarihini, sorumlu müdürleri, başyazarları ve fıkra yazarları bu işe veya görevlerine başlama
tarihini izleyen bir ay içinde,

Bildirimlerin verileceği merciler


a) TBMM ve Bakanlar Kurulu Üyeleri için TBMM Başkanlığı,
b) Kamu kurum ve kuruluşlarında görevli personel için özlük işleriyle ilgili sicil ve belge
raporlarının bulunduğu makam veya merci,
c) Kurum, teşebbüs, teşekkül ve kuruluşların Genel Müdürleri, yönetim ve denetim kurulu için
ilgili Bakanlık,
d) Yüksek mahkemelerin daire başkan ve üyeleri için mahkemenin başkanı,
e) Noterler için Adalet Bakanlığı,
f) Diğer kurum ve kuruluşların memur ve hizmetlileri için atamaya yetkili makam veya merci,
g) Türk Hava Kurumu ile Türkiye Kızılay Derneğinde görev alanlar için kurum ve dernek genel
başkanlığı,
i) Görevlerinden ayrılanlar için bu görevlerinde iken bildirimlerinin vermeleri gereken makam
veya merci,
j) Siyasi parti genel başkanları için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı,
k) Kooperatifler ve birliklerin başkanları, yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürleri için
kooperatiflerin ve birliklerin denetimlerinin yapıldığı kuruluşlar,
l) Yeminli mali müşavirler için Maliye ve Gümrük Bakanlığı,
m) Türk Hava Kurumunun, Türkiye Kızılay Derneğinin ve Kamu yararına sayılan derneklerin
genel yönetim ve merkez denetleme kurulu üyeleri için İçişleri Bakanlığı, bunların şube başkanları için
bulundukları İl Valilikleri,
n) İl Genel Meclisi Üyeleri için Valiler, Belediye Meclis Üyeleri için Belediye Başkanları,
Belediye Başkanları için İçişleri Bakanlığı,
o) Mal bildirimi verecek son merciler için, kendi kuruluşlarının özlük işleri ile ilgili makam veya
merci,
p) Gazete sahibi gerçek kişiler ile, gazete sahibi şirketlerin yönetim ve denetim kurulu üyeleri,
sorumlu müdürleri, başyazarları ve fıkra yazarları bulundukları yer en büyük mülki amirliği,

29
r) Vakıfların idare organlarında görev alanlar için Vakıflar Genel Müdürlüğü,
Görevleri sebebiyle birden fazla mal bildiriminde bulunması gerekenler asli görevlerinden dolayı
bir tek mal bildiriminde bulunurlar.

Bildirimlerin gizliliği: Mal bildirimleri, özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla bildirimde
bulunanın özel dosyasında saklanır.
Ancak, Kamu Görevlileri Etik Kurulu mal bildirimlerini gerektiğinde inceleme yetkisine
sahiptir. Mal bildirimlerindeki bilgilerin doğruluğunun kontrolü amacıyla ilgili kişi ve kuruluşlar (bankalar
ve özel finans kurumları dahil) talep edilen bilgileri en geç otuz gün içinde Kurula vermekle
yükümlüdürler.

Ceza Hükümleri: Mal bildiriminde bulunmayana bildirimlerin verileceği mercilerce ihtarda bulunulur.
İhtarın kendisine tebliğinden itibaren otuz gün içinde mazeretsiz olarak bildirimde bulunmayana üç aya
kadar hapis cezası verilir.
Soruşturma ile ilgili olarak verilen süre zarfında mal bildiriminde bulunmayana üç aydan bir yıla
kadar hapis cezası verilir.

Gerçeğe aykırı açıklama: Mal bildiriminin muhtevası hakkında aykırı davranan üç aydan bir yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır.
Bu fiilin basın yoluyla işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.

Gerçeğe aykırı bildirimde bulunma: Kanunen daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde gerçeğe
aykırı bildirimde bulunana altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir.

KAMU GÖREVLİLERİ ETİK KURULU KURULMASI HAKKINDA KANUN

Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Bakanlar Kurulu üyeleri, Türk Silahlı Kuvvetleri
ve yargı mensupları ve üniversiteler hakkında bu Kanun hükümleri uygulanmaz.

Bu Kanunda yazılı görevleri yerine getirmek üzere Başbakanlık bünyesinde Kamu Görevlileri
Etik Kurulu (Kurul) kurulmuştur.
Bakanlar Kurulu, bu Kanun kapsamındaki konularda her türlü kararları almak ve uygulamak
üzere;
a) Bakanlık görevi yapmış olanlar arasından bir üye,
b) İl belediye başkanlığı yapmış olanlar arasından bir üye,
c) Yargıtay, Danıştay, Sayıştay üyeliği görevlerinden emekliye ayrılanlar arasından üç üye,
d) Müsteşarlık, büyükelçilik, valilik, bağımsız ve düzenleyici kurul başkanlığı görevlerinde
bulunmuş veya bu görevlerden emekliye ayrılanlar arasından üç üye,
e) Üniversitelerde rektörlük veya dekanlık görevlerinde bulunmuş öğretim üyeleri veya bunların
emeklileri arasından iki üye,
f) Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarında en üst kademe yöneticiliği yapmış olanlar
arasından bir üye,
Olmak üzere toplam onbir üyeyi biri Başkan olmak üzere seçer ve atar.
- Üyelerin görev süresi dört yıldır.

30
- Süresi dolan üyeler Bakanlar Kurulunca yeniden seçilebilirler.
- Kurul üyelerinin görev süresi dolmadan görevlerine son verilemez. Ancak üyeler, ciddi
bir hastalık veya engellilik nedeniyle iş görememeleri veya atamaya ilişkin şartları
kaybetmeleri halinde, atandıkları usule göre süresi dolmadan görevden alınır.
Kurul, Başkanın daveti üzerine en az altı üyeyle toplanır ve üye tam sayısının salt çoğunluğunun
aynı yöndeki oyu ile karar verir. Kurul ayda dört defa toplanır.
Arka arkaya üç toplantıya veya bir yıl içinde toplam on toplantıya katılmayan üyeler istifa etmiş
sayılırlar.
Kurulun sekretarya hizmetleri Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü tarafından
yerine getirilir.

Kurulun görevleri
Kurul, kamu görevlilerinin görevlerini yürütürken uymaları gereken etik davranış ilkelerini
hazırlayacağı yönetmeliklerle belirlemek, etik davranış ilkelerinin ihlâl edildiği iddiasıyla re’sen veya
yapılacak başvurular üzerine gerekli inceleme ve araştırmayı yaparak sonucu ilgili makamlara bildirmek,
kamuda etik kültürünü yerleştirmek üzere çalışmalar yapmak veya yaptırmak ve bu konuda yapılacak
çalışmalara destek olmakla görevli ve yetkilidir.

Kurula veya yetkili disiplin kurullarına başvuru


Kamu kurum ve kuruluşlarında etik davranış ilkelerine aykırı uygulamalar bulunduğu iddiasıyla, en
az genel müdür veya eşiti seviyedeki kamu görevlileri hakkında Kurula başvurulabilir.
Diğer kamu görevlilerinin, etik davranış ilkelerine aykırı uygulamaları bulunduğu iddiasıyla
yapılacak başvurular, ilgili kurumların yetkili disiplin kurullarında, Kurul tarafından çıkarılan
yönetmeliklerde belirlenen etik davranış ilkelerine aykırılık olup olmadığı yönünden değerlendirilir.
Değerlendirme sonucu alınan karar, ilgililere ve başvuru sahibine bildirilir.
Başvurular, 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanunda belirlenen esaslara göre,
medeni hakları kullanma ehliyetine sahip Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ile Türkiye'de ikamet
eden yabancı gerçek kişiler tarafından yapılabilir.
Ancak, kamu görevlilerini karalama amacı güden, haklı bir gerekçeye dayanmayan, başvuru
konusuyla ilgili yeterli bilgi ve belge sunulmamış başvurular değerlendirmeye alınmaz.
Yargı organlarında görülmekte olan veya yargı organlarınca karara bağlanmış bulunan
uyuşmazlıklar hakkında Kurula veya yetkili disiplin kurullarına başvuru yapılamaz. İnceleme sırasında
yargı yoluna gidildiği anlaşılan başvuruların işlemi durdurulur.

KAMU GÖREVLİLERİ ETİK DAVRANIŞ İLKELERİ İLE BAŞVURU USUL VE ESASLARI


HAKKINDA YÖNETMELİK

Etik Davranış İlkeleri


- Görevin yerine getirilmesinde kamu hizmeti bilinci
- Halka hizmet bilinci
- Hizmet standartlarına uyma
- Amaç ve misyona bağlılık
- Dürüstlük ve tarafsızlık

31
- Saygınlık ve güven
- Nezaket ve saygı
- Yetkili makamlara bildirim
- Çıkar çatışmasından kaçınma
- Görev ve yetkilerin menfaat sağlamak amacıyla kullanılmaması
- Hediye alma ve menfaat sağlama yasağı
- Kamu malları ve kaynaklarının kullanımı
- Savurganlıktan kaçınma
- Bağlayıcı açıklamalar ve gerçek dışı beyan
- Bilgi verme, saydamlık ve katılımcılık
- Yöneticilerin hesap verme sorumluluğu
- Eski kamu görevlileriyle ilişkiler
- Mal bildiriminde bulunma

Kamu görevlisinin tarafsızlığını, performansını, kararını veya görevini yapmasını etkileyen veya
etkileme ihtimali bulunan, ekonomik değeri olan ya da olmayan, doğrudan ya da dolaylı olarak
kabul edilen her türlü eşya ve menfaat hediye kapsamındadır.

Aşağıda belirtilenler hediye alma yasağı kapsamı dışındadır:


a) Görev yapılan kuruma katkı anlamına gelen, kurum hizmetlerinin hukuka uygun yürütülmesini
etkilemeyecek olan ve kamu hizmetine tahsis edilmek, kurumun demirbaş listesine kaydedilmek ve
kamuoyuna açıklanmak koşuluyla alınanlar (makam aracı ve belli bir kamu görevlisinin hizmetine tahsis
edilmek üzere alınan diğer hediyeler hariç) ile kurum ve kuruluşlara yapılan bağışlar,
b) Kitap, dergi, makale, kaset, takvim, cd veya buna benzer nitelikte olanlar,
c) Halka açık yarışmalarda, kampanyalarda veya etkinliklerde kazanılan ödül veya hediyeler,
d) Herkese açık konferans, sempozyum, forum, panel, yemek, resepsiyon veya buna benzer etkinliklerde
verilen hatıra niteliğindeki hediyeler,
e) Tanıtım amacına yönelik, herkese dağıtılan ve sembolik değeri bulunan reklam ve el sanatları ürünleri,
f) Finans kurumlarından piyasa koşullarına göre alınan krediler.

Aşağıda belirtilenler ise hediye alma yasağı kapsamındadır:


a) Görev yapılan kurumla iş, hizmet veya çıkar ilişkisi içinde bulunanlardan alınan karşılama, veda ve
kutlama hediyeleri, burs, seyahat, ücretsiz konaklama ve hediye çekleri,
b) Taşınır veya taşınmaz mal veya hizmet satın alırken, satarken veya kiralarken piyasa fiyatına göre makul
olmayan bedeller üzerinden yapılan işlemler,
c) Hizmetten yararlananların vereceği her türlü eşya, giysi, takı veya gıda türü hediyeler,
d) Görev yapılan kurumla iş veya hizmet ilişkisi içinde olanlardan alınan borç ve krediler.

Bu Yönetmelik kapsamına giren en az genel müdür, eşiti ve üstü görevliler, hediyelere ilişkin bir
önceki yılda aldıklarının listesini, herhangi bir uyarı beklemeksizin her yıl Ocak ayı sonuna kadar Kurula
bildirirler.

32
Kurul, gerek gördüğü takdirde mal bildirimlerini inceleme yetkisine sahiptir. Mal bildirimlerindeki
bilgilerin doğruluğunun kontrolü amacıyla ilgili kişi ve kuruluşlar (bankalar ve özel finans
kurumları dahil) talep edilen bilgileri, en geç otuz gün içinde Kurula vermekle yükümlüdürler.
Etik komisyonu
Kurum ve kuruluşlarda, etik kültürünü yerleştirmek ve geliştirmek, personelin etik davranış ilkeleri
konusunda karşılaştıkları sorunlarla ilgili olarak tavsiyelerde ve yönlendirmede bulunmak ve etik
uygulamaları değerlendirmek üzere kurum veya kuruluşun üst yöneticisi tarafından kurum içinden en az
üç kişilik bir etik komisyonu oluşturulur.

Başvuru ve Resen İnceleme Usul ve Esasları


Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşları ile Türkiye'de
oturan yabancı gerçek kişiler başvuruda bulunabilirler.
Yargı organlarınca incelenmekte olan veya karara bağlanmış bulunan uyuşmazlıklar hakkında
Kurula veya yetkili disiplin kurullarına başvuru yapılamaz.
Daha önce Kurulca incelenmiş şikayet konusu, yeni kanıtlar gösterilmedikçe bir daha şikayet
konusu yapılamaz ve incelenemez.

Başvuru biçimleri
a) Yazılı dilekçe,
b) Elektronik posta,
c) Tutanağa geçirilen sözlü başvuru yolları ile yapılır.

Başvuru usulü
Başvuru, en az genel müdür ve Kurulca genel müdür düzeyinde oldukları kabul edilen unvanlarda
bulunanlar için Kurul Başkanlığına, diğer görevliler için ise kurum yetkili disiplin kurullarına
yöneltilmek üzere ilgili kurum amirliğine yapılır.

Kurul, başvuruya konu işlem veya eylemi gerçekleştiren kamu görevlisinin etik davranış ilkelerine
aykırı işlem ve eylemi olduğunu tespit etmesi halinde bu durumu Başbakanlık, Kurul kararı olarak Resmî
Gazete aracılığıyla kamu oyuna duyurur, ancak, Kurul kararlarının yargı tarafından iptali halinde Kurul,
yargı kararını yerine getirir ve Resmî Gazetede yayımlanır.
Oluştuğu tarihi izleyen günden başlayarak iki yıl içinde yapılmayan etik ilkelere aykırı
davranışlar hakkındaki başvurular incelenmez.

DERNEK VE VAKIFLARIN KAMU KURUM VE KURULUŞLARI İLE İLİŞKİLERİNE DAİR


KANUN
Temel ilkeler
a) Dernek ve vakıflar, kamu kurum ve kuruluşlarının ismini alamaz, bu kurum ve kuruluşların
hizmet binaları ve müştemilatı içinde faaliyet gösteremez ve bu kuruluşlara ait araç ve gereci kullanamaz.
b) Dernek ve vakıflar kamu kurum ve kuruluşlarının sundukları hizmetlerle ilgili olarak gerçek
ve tüzel kişilerden ücret, bağış, katkı payı ve benzeri adlar altında herhangi bir karşılık alamaz.
c) Kamu hizmetlerinde kullanılan araç, gereç, evrak, form ve benzeri malzemenin, bu Kanun
kapsamındaki dernek ve vakıflardan temin edilmesi istenemez.
d) Kamu görevlileri görev unvanlarını kullanarak dernek ve vakıf organlarında görev alamaz.

33
e) Dernek ve vakıf organlarında görev alan kamu görevlileri, bu görevleri nedeniyle ücret,
huzur hakkı veya başka bir ad altında herhangi bir karşılık alamaz.
f) Dernek ve vakıfların yardım toplama ve bağış kabul hizmetlerinde kamu görevlileri
çalıştırılamaz.
g) Kamu kurum ve kuruluşlarının bütçelerinden bu Kanun kapsamındaki dernek ve vakıflara
ödenek, yardım veya herhangi bir kaynak aktarılamaz.
h) Kamu kurum ve kuruluşları, personel maaş ve ücretlerinden, kaynağında kesinti yaparak bu
Kanun kapsamındaki dernek ve vakıflara aktarma yapamaz.
ı) İhaleyi yapan kurum ve kuruluş bünyesinde bulunan veya bu kurum ve kuruluşlarla ilgili her
ne amaçla kurulmuş olursa olsun vakıf ve dernekler ile bunların sermayesinin yarısından fazlasına sahip
oldukları şirketler, bu kurum ve kuruluşların 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa göre yapacakları ihalelere
katılamazlar.

TANIK KORUMA KANUNU


Tanık koruma tedbiri alınması gereken suçlar
Bu Kanun hükümleri, aşağıda sayılan suçlarla ilgili olarak uygulanabilir:
a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve alt sınırı on yıl veya daha fazla hapis cezasını
gerektiren suçlar.
b) Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen
alt sınırı iki yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar ile terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde
işlenen suçlar.

Tanık koruma tedbiri kapsamına alınacak kişiler


a) Ceza muhakemesinde tanık olarak dinlenenler ile 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanununun 236 ncı maddesine göre tanık olarak dinlenen suç mağdurları.
b) (a) bendi hükümlerine göre dinlenenlerin nişanlısı, evlilik bağı kalmasa bile eşi, kan
hısımlığından veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoyu, ikinci derece dahil kan veya ikinci derece
dahil kayın hısımları ve evlatlık bağı bulunanlar ile yakın ilişki içerisinde olduğu kişiler.
(2) Tanık koruma tedbirleri, birinci fıkrada sayılanların kendilerinin veya bu Kanunda belirtilen
yakınlarının hayatı, beden bütünlüğü veya mal varlığı ağır ve ciddi bir tehlike içinde bulunması ve
korunmalarının zorunlu olması halinde uygulanabilir.

Tanık koruma tedbirleri


a) Kimlik ve adres bilgilerinin kayda alınarak gizli tutulması ve kendisine yapılacak tebligatlara
ilişkin ayrı bir adres tespit edilmesi.
b) Duruşmada hazır bulunma hakkına sahip bulunanlar olmadan dinlenmesi ya da ses veya
görüntüsünün değiştirilerek özel ortamda dinlenmesi.
c) Tutuklu veya hükümlü olanların durumlarına uygun ceza infaz kurumu ve tutukevlerine
yerleştirilmesi.
ç) Fizikî koruma sağlanması.
d) Kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerin değiştirilmesi ve düzenlenmesi:
e) Geçici olarak geçimini sağlama amacıyla maddî yardımda bulunulması.
f) Çalışan kişinin iş yerinin ya da iş alanının değiştirilmesi veya öğrenim görenin devam etmekte
olduğu her türlü eğitim ve öğretim kurumunun değiştirilmesi.

34
g) Yurt içinde başka bir yerleşim biriminde yaşamasının sağlanması.
ğ) Uluslararası anlaşmalara ve karşılıklılık ilkesine uygun şekilde, geçici olarak başka bir ülkede
yerleştirilmesinin sağlanması.
h) Fizyolojik görünümün estetik cerrahi yoluyla veya estetik cerrahi
gerektirmeksizin değiştirilmesi ve buna uygun kimlik bilgilerinin yeniden düzenlenmesi.

Tanık koruma tedbiri kararlarını verecek makam ve merci


Tanık koruma tedbiri kararları; soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı tarafından,
kovuşturma evresinde Cumhuriyet savcısı veya tanığın istemi üzerine veya re’sen mahkemece
verilir. Karar verilmeden önce kolluk makamları ile diğer birimlerin hazırlayacağı değerlendirme raporları
göz önünde tutulur.

Tanık koruma tedbirinin süresi, değiştirilmesi ve kaldırılması


Koruma tedbirlerinin süresine, şeklinin değiştirilmesine, bu tedbirlerin kaldırılmasına veya
tedbirlerin aynen devam etmesine kararın uygulandığı tarihten başlamak üzere ve en geç birer yıl
aralıklarla karar verilir.

Aşağıda sayılan hâllerde tanık koruma tedbiri kaldırılabilir. Tanığın;


a) Koruma kararı verilmesine neden olan olay hakkında yanlış bilgi vermesi veya bildiği hususları
açıklamaması,
b) Koruma kararı verilmesine neden olan olay hakkında yalan tanıklık veya iftiradan mahkûm
olması,
c) Önceki kimlik bilgileri ile ilgili kendisinden talep edilen bilgiler hakkında yanlış beyanda
bulunması,
ç) Koruma kararında belirtilen tedbirlere aykırı bir davranış içine girmesi,
d) Koruma sebeplerinin ortadan kalkması.

Tanık Koruma Kurulu


Kanunda belirtilen görevleri yapmak üzere, İçişleri Bakanlığında 11 üyeden oluşan Tanık
Koruma Kurulu kurulur.
Kurul; mesleklerinde fiilen en az on beş yıl görev yapmış olmak koşulu ile; Adalet Bakanlığından
idarî görevde çalışan birinci sınıf hâkimler arasından iki, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca
Ankara’da görev yapan birinci sınıf adlî yargı hâkim veya Cumhuriyet savcıları arasından seçilecek bir,
Milli Savunma Bakanlığından idarî görevde çalışan birinci sınıfa geçirilmiş askeri hâkimler arasından bir,
İçişleri Bakanlığı merkez teşkilâtından bir, Jandarma Genel Komutanlığından bir, Sahil Güvenlik
Komutanlığından bir, Emniyet Genel Müdürlüğünden üç ve Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Muhafaza
Genel Müdürlüğünden bir üye olmak üzere toplam onbir üyeden oluşur.
Kurul Başkanı, Kurul üyelerince kendi aralarından oyçokluğuyla seçilir. Kurul kararlarını oy
çokluğuyla alır. Kurul, en az ayda bir defa veya ihtiyaç duyulduğunda her zaman Başkanın çağrısı üzerine
toplanır. Kurul üyelerinin görev süreleri dört yıldır. Görev süresi sona erenler yeniden seçilebilirler.
Kurulun sekretarya hizmetleri İçişleri Bakanlığı tarafından yerine getirilir.

Kurulun görev ve yetkileri

35
a) Bu Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) ilâ (c) bentleri dışında kalan tedbirlere,
bunların süresine, değiştirilmesine, kaldırılmasına ve hakkında tedbir uygulanan kişinin şahsî hallerinin
tedbirin uygulanmasından önceki hale getirilmesine karar vermek.
b) Kararları, uygulanması için ilgili koruma birimine göndermek.
c) Bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak, bu Kanun kapsamında kalanlar ile diğer kişilerin veya
kamu kurum ve kuruluşlarının yapacakları başvuru veya şikâyetleri incelemek ve bunları sonuçlandırmak.
ç) Bu Kanun hükümlerine göre alınan tedbirlerin uygulanmasını ve yerine
getirilmesini denetlemek.

Mutabakat metni
Kurul ile hakkında koruma kararı verilen kişi arasında, uygulanacak tedbirin şekli, süresi
ve tarafların yükümlülükleri konusunda bilgilendirilmiş tanığın rızası alındıktan sonra mutabakat metni
hazırlanır.
Faaliyet raporu
Kurul, koruma kararı verdiği kişiler ile uygulanan tedbirler hakkında hazırlayacağı faaliyet
raporunu, her yıl Ocak ayı sonuna kadar İçişleri ve Adalet bakanlıklarına sunar.

Yabancı tanıkların korunmasında uluslararası işbirliği ve yardımlaşma


Türkiye’nin taraf olduğu ikili veya çok taraflı uluslararası anlaşmalar uyarınca, anlaşma
bulunmaması halinde ise karşılıklılık esasına uygun olarak bir yabancı tanığın Türkiye’de korunmasına,
Dışişleri Bakanlığının görüşü alınarak İçişleri Bakanı tarafından karar verilir.

Kanun kapsamında alınan kararlar ve yürütülen işlemler gizlidir. Gizlilik, tedbir sona erdikten sonra da
devam eder.

KADIN ERKEK FIRSAT EŞİTLİĞİ KOMİSYONU KANUNU


Komisyonun kuruluşu: Üye sayısı Danışma Kurulunun teklifi üzerine Genel Kurulca belirlenecek Kadın
Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunda; siyasi parti grupları ile bağımsızlar Meclisteki sayılarının -boş
üyelikler hariç- üye tam sayısına nispet edilmesi ile bulunacak yüzde oranına uygun olarak temsil edilirler.
Komisyon üyeleri belirlenirken kadın milletvekilleri ile insan hakları konusunda uzman
milletvekillerine öncelik tanınır. Komisyon üyelikleri için, bir yasama döneminde iki seçim yapılır. Her iki
devre için seçilenlerin görev süresi iki yıldır. Komisyon siyasi parti gruplarının yüzde oranlarına göre
bir başkan, iki başkanvekili, bir sözcü ve bir katip seçer. Bu seçim, üye tamsayısının salt çoğunluğuyla
toplanan Komisyonun, toplantıya katılanlarının salt çoğunluğunun gizli oyuyla yapılır.

Komisyonun görevleri
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunun görevleri şunlardır:
a) Kendisine esas veya tali olarak havale edilen işleri görüşmek, Başkanlığın talebi üzerine ya da
istenildiğinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan kanun tasarı ve teklifleri ile kanun
hükmünde kararnamelerin kadın erkek eşitliği konusunda T.C. Anayasasına, uluslararası gelişmelere ve
yükümlülüklere uygunluğunu inceleyerek ihtisas komisyonlarına görüş sunmak.
b) Her yasama yılının sonunda Türkiye’deki kadın erkek eşitliğinin sağlanmasına yönelik
gelişmelere ve Komisyonun o yılki faaliyetlerine ilişkin bir değerlendirme raporu hazırlamak ve bunu
Türkiye Büyük Millet Meclisine sunmak.

36
c) Kadın hakları ile kadın erkek eşitliğini sağlamaya yönelik olarak diğer ülkelerdeki ve
uluslararası kuruluşlardaki gelişmeleri takip etmek, gerektiğinde yurt dışında incelemelerde bulunmak ve
bu gelişmeler konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisini bilgilendirmek.
ç) Kadın erkek eşitliği konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmalarına ilişkin gerekli
bilgi ve dokümanları temin etmek.
d) Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu uluslararası anlaşmaların kadın erkek eşitliği ve kadın
hakları konusundaki hükümleri ile T.C. Anayasası ve diğer ulusal mevzuat arasında uyum sağlamak için
yapılması gereken değişiklikleri ve düzenlemeleri belirlemek.
e) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığınca havale edilen kadın erkek eşitliğinin ihlaline ve
toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığa dair iddialar ile ilgili başvuruları incelemek ve gerekli gördüğü
hallerde ilgili mercilere iletmek.
f) Kadın erkek eşitliği konusunda kamuyu bilgilendirici etkinlikler yapmak.

Komisyonun çalışma usul ve esasları


Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu üye tam sayısının en az üçte biri ile toplanır ve
toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar verir; ancak karar yeter sayısı hiçbir şekilde üye tam
sayısının dörtte birinin bir fazlasından az olamaz.

TÜRK VATANDAŞLIĞI KANUNU


Tanımlar
Çok vatandaşlık: Türk vatandaşının aynı anda birden çok vatandaşlığa sahip olmasını,
Türk vatandaşı: Türkiye Cumhuriyeti Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan kişiyi,
Yabancı: Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile vatandaşlık bağı bulunmayan kişiyi,
ifade eder.

Vatandaşlık hizmetlerinin yürütülmesi


Türk vatandaşlığının kazanılmasına ve kaybına ilişkin hizmetler yurt içinde Bakanlık Nüfus ve Vatandaşlık
İşleri Genel Müdürlüğü, yurt dışında ise dış temsilcilikler tarafından yürütülür.

Türk vatandaşlığının kazanılması halleri


Türk vatandaşlığı, doğumla veya sonradan kazanılır.

Türk vatandaşlığının ikamet şartına bağlı olarak yeniden kazanılması


Türk vatandaşlığı kaybettirilenler Bakanlar Kurulu kararıyla, 34 üncü madde uyarınca Türk
vatandaşlığını kaybedenler Bakanlık kararıyla, millî güvenlik bakımından engel teşkil edecek bir halinin
bulunmaması ve Türkiye'de üç yıl ikamet etmek şartıyla Türk vatandaşlığını yeniden kazanabilirler.

Türk vatandaşlığının evlenme yoluyla kazanılması


(1) Bir Türk vatandaşı ile evlenme doğrudan Türk vatandaşlığını kazandırmaz. Ancak bir Türk vatandaşı ile
en az üç yıldan beri evli olan ve evliliği devam eden yabancılar Türk vatandaşlığını kazanmak üzere
başvuruda bulunabilir. Başvuru sahiplerinde;
a) Aile birliği içinde yaşama,
b) Evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmama,
c) Millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmama,

37
şartları aranır.
(2) Başvurudan sonra Türk vatandaşı eşin ölümü nedeniyle evliliğin sona ermesi halinde birinci fıkranın (a)
bendindeki şart aranmaz.
(3) Evlenme ile Türk vatandaşlığını kazanan yabancılar evlenmenin butlanına karar verilmesi halinde
evlenmede iyiniyetli iseler Türk vatandaşlığını muhafaza ederler.

Türk vatandaşlığını kaybettirme


Aşağıda belirtilen eylemlerde bulundukları resmi makamlarca tespit edilen kişilerin Türk
vatandaşlığı Bakanlığın teklifi ve Bakanlar Kurulu kararı ile kaybettirilebilir.
a) Yabancı bir devletin, Türkiye'nin menfaatlerine uymayan herhangi bir hizmetinde bulunup da bu
görevi bırakmaları kendilerine yurt dışında dış temsilcilikler, yurt içinde ise mülki idare amirleri tarafından
bildirilmesine rağmen, üç aydan az olmamak üzere verilecek uygun bir süre içerisinde kendi istekleri ile bu
görevi bırakmayanlar.
b) Türkiye ile savaş halinde bulunan bir devletin her türlü hizmetinde Bakanlar Kurulunun izni
olmaksızın kendi istekleriyle çalışmaya devam edenler.
c) İzin almaksızın yabancı bir devlet hizmetinde gönüllü olarak askerlik yapanlar.

Türk vatandaşlığının ispatı


Türk vatandaşlığının ispatı herhangi bir şekle tabi değildir.
Aşağıdaki resmi kayıt ve belgeler, aksi sabit oluncaya kadar ilgilinin Türk vatandaşı olduğuna karine teşkil
eder.
a) Nüfus kayıtları.
b) Nüfus cüzdanları.
c) Pasaport veya pasaport yerine geçen belgeler.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşları


Türk vatandaşlığını kazanmak üzere başvuruda bulunan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
vatandaşları, Türk vatandaşı olmak istediklerini yazılı olarak beyan ettikleri takdirde Türk
vatandaşlığını kazanırlar.

ENGELLİLER HAKKINDA KANUN


Tanımlar
a) Doğrudan ayrımcılık: Engelliliğe dayalı ayrımcılık temeline dayanan ve engellinin hak ve
özgürlüklerden karşılaştırılabilir durumdakilere kıyasla eşit şekilde yararlanmasını engelleyen, kısıtlayan
veya zorlaştıran her türlü farklı muameleyi,
b) Dolaylı ayrımcılık: Görünüşte ayrımcı olmayan her türlü eylem, işlem ve uygulamalar sonucunda
engelliliğe dayalı ayrımcılık temeliyle bağlantılı olarak, engellinin hak ve özgürlüklerden yararlanması
bakımından nesnel olarak haklılaştırılamayan dezavantajlı bir konuma sokulmasını,
c) Engelli: Fiziksel, zihinsel, ruhsal ve duyusal yetilerinde çeşitli düzeyde kayıplarından dolayı topluma
diğer bireyler ile birlikte eşit koşullarda tam ve etkin katılımını kısıtlayan tutum ve çevre koşullarından
etkilenen bireyi,
d) Engelliliğe dayalı ayrımcılık: Siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel, medeni veya başka herhangi bir
alanda insan hak ve temel özgürlüklerinin tam ve diğerleri ile eşit koşullar altında kullanılması veya

38
bunlardan yararlanılması önünde engelliliğe dayalı olarak gerçekleştirilen her türlü ayrım, dışlama veya
kısıtlamayı,
e) Engellilik durumu: Bireyin engelliliğini ve engellilikten kaynaklanan özel gereksinimlerini,
uluslararası yöntemleri temel alarak belirleyen derecelendirmeler, sınıflandırmalar ve tanılamaları,
f) Erişilebilirlik: Binaların, açık alanların, ulaşım ve bilgilendirme hizmetleri ile bilgi ve iletişim
teknolojisinin, engelliler tarafından güvenli ve bağımsız olarak ulaşılabilir ve kullanılabilir olmasını,
g) Erişilebilirlik standartları: Türk Standardları Enstitüsünün erişilebilirlikle ilgili yayımladığı
standartları,
h) Habilitasyon: Engellinin bireysel ve toplumsal ihtiyaçlarını karşılayabilmesini ve yaşamını bağımsız bir
şekilde sürdürebilmesini sağlamayı amaçlayan fiziksel, sosyal, zihinsel ve mesleki beceriler kazandırmaya
yönelik hizmetleri,
i) Korumalı işyeri: İş gücü piyasasına kazandırılmaları güç olan zihinsel veya ruhsal engellilere mesleki
rehabilitasyon sağlamak ve istihdam oluşturmak amacıyla Devlet tarafından teknik ve mali yönden
desteklenen ve çalışma ortamı özel olarak düzenlenen işyerini,
j) Makul düzenleme: Engellilerin insan haklarını ve temel özgürlüklerini tam ve diğer bireylerle eşit
şekilde kullanmasını veya bunlardan yararlanmasını sağlamak üzere belirli bir durumda ihtiyaç duyulan,
ölçüsüz veya aşırı bir yük getirmeyen, gerekli ve uygun değişiklik ve tedbirleri,
k) Rehabilitasyon: Herhangi bir nedenle oluşan engelin etkilerini mümkün olan en az düzeye indirmeyi ve
engellinin hayatını bağımsız bir şekilde sürdürebilmesini sağlamayı amaçlayan fiziksel, sosyal, zihinsel ve
mesleki beceriler geliştirmeye yönelik hizmetleri,
l) Umuma açık hizmet veren yapı: Kamu hizmeti için kullanılan resmî binalar, ibadet yerleri, özel eğitim
ve özel sağlık tesisleri; sinema, tiyatro, opera, müze, kütüphane, konferans salonu gibi kültürel binalar ile
gazino, düğün salonu gibi eğlence yapıları; otel, özel yurt, iş hanı, büro, pasaj, çarşı gibi ticari yapılar; spor
tesisleri, genel otopark ve buna benzer umuma ait binaları,
ifade eder.

Ayrımcılık
Doğrudan ve dolaylı ayrımcılık dâhil olmak üzere engelliliğe dayalı her türlü ayrımcılık yasaktır.

Erişilebilirlik
Yapılı çevrede engellilerin erişebilirliğinin sağlanması için planlama, tasarım, inşaat, imalat,
ruhsatlandırma ve denetleme süreçlerinde erişilebilirlik standartlarına uygunluk sağlanır.
Özel ve kamu toplu taşıma sistemleri ile sürücü koltuğu hariç dokuz veya daha fazla koltuğu bulunan özel
ve kamu toplu taşıma araçlarının engellilerin erişebilirliğine uygun olması zorunludur.

AİLE MAHKEMELERİNİN KURULUŞ, GÖREV VE YARGILAMA USULLERİNE


Aile mahkemelerinin kuruluşu
Aile mahkemeleri, Adalet Bakanlığınca Hâkimler ve Savcılar Kurulunun olumlu görüşü alınarak
her ilde ve merkez nüfusu yüzbinin üzerindeki her ilçede, tek hâkimli ve asliye mahkemesi derecesinde
olmak üzere kurulur.
Aile mahkemelerinin yargı çevresi, kurulduğu il ve ilçenin mülkî sınırlarıyla belirlenir. Ancak
yargı çevresi, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Kurulunca değiştirilebilir.

39
KİMLİK BİLDİRME KANUNU
Otel, motel, han, pansiyon, bekar odaları, günübirlik kiralanan evler, kamp, kamping, tatil köyü ve
benzeri her türlü, özel veya resmi konaklama yerleri ile özel sağlık müesseseleri, dinlenme ve huzur evleri,
dini ve hayır kurumlarının sosyal tesislerinin sorumlu işleticileri, bu yerlerde ücretli veya ücretsiz, gündüz
veya gece, yatacak yer gösterdikleri yerli veya yabancı herkesin kimlik ve geliş- ayrılış kayıtlarını, örneğine
ve usulüne uygun şekilde günü gününe tutmak, genel kolluk örgütlerinin her an incelemelerine hazır
bulundurmak, Devlet İstatistik Enstitüsüne, talebi halinde vermek zorundadırlar.
a) Konutlarda 30 günden fazla kalacak misafir için aile reisi;
b) Yaylak ve kışlak gibi yerlere mevsimlik olarak göçenler için de aile reisi tarafından, örneğine
uygun bildirim,
Üç gün içinde kolluk örgütüne verilir.

AİLENİN KORUNMASİ VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUN


Tanımlar
Ev içi şiddet: Şiddet mağduru ve şiddet uygulayanla aynı haneyi paylaşmasa da aile veya hanede ya da aile
mensubu sayılan diğer kişiler arasında meydana gelen her türlü fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik
şiddeti,
Kadına yönelik şiddet: Kadınlara, yalnızca kadın oldukları için uygulanan veya kadınları etkileyen
cinsiyete dayalı bir ayrımcılık ile kadının insan hakları ihlaline yol açan ve bu Kanunda şiddet olarak
tanımlanan her türlü tutum ve davranışı,
Şiddet: Kişinin, fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik açıdan zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle
sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfî
engellenmesini de içeren, toplumsal, kamusal veya özel alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik,
sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranışı,
Şiddet mağduru: Bu Kanunda şiddet olarak tanımlanan tutum ve davranışlara doğrudan ya da dolaylı
olarak maruz kalan veya kalma tehlikesi bulunan kişiyi ve şiddetten etkilenen veya etkilenme tehlikesi
bulunan kişileri,
Şiddet önleme ve izleme merkezleri: Şiddetin önlenmesi ile koruyucu ve önleyici tedbirlerin etkin olarak
uygulanmasına yönelik destek ve izleme hizmetlerinin verildiği, çalışmalarını yedi gün yirmidört saat
esası ile yürüten merkezleri,
Şiddet uygulayan: Bu Kanunda şiddet olarak tanımlanan tutum ve davranışları uygulayan veya uygulama
tehlikesi bulunan kişileri,
Tedbir kararı: Bu Kanun kapsamında, şiddet mağdurları ve şiddet uygulayanlar hakkında hâkim, kolluk
görevlileri ve mülkî amirler tarafından, istem üzerine veya resen verilecek tedbir kararlarını, ifade eder.

Mülkî amir tarafından verilecek koruyucu tedbir kararları


Bu Kanun kapsamında korunan kişilerle ilgili olarak aşağıdaki tedbirlerden birine, birkaçına veya uygun
görülecek benzer tedbirlere mülkî amir tarafından karar verilebilir:
a) Kendisine ve gerekiyorsa beraberindeki çocuklara, bulunduğu yerde veya başka bir yerde uygun
barınma yeri sağlanması.
b) Diğer kanunlar kapsamında yapılacak yardımlar saklı kalmak üzere, geçici maddi yardım
yapılması.
c) Psikolojik, meslekî, hukukî ve sosyal bakımdan rehberlik ve danışmanlık hizmeti verilmesi.

40
ç) Hayatî tehlikesinin bulunması hâlinde, ilgilinin talebi üzerine veya resen geçici koruma altına
alınması.
d) Gerekli olması hâlinde, korunan kişinin çocukları varsa çalışma yaşamına katılımını
desteklemek üzere dört ay, kişinin çalışması hâlinde ise iki aylık süre ile sınırlı olmak kaydıyla, on altı
yaşından büyükler için her yıl belirlenen aylık net asgari ücret tutarının yarısını geçmemek ve
belgelendirilmek kaydıyla Bakanlık bütçesinin ilgili tertibinden karşılanmak suretiyle kreş imkânının
sağlanması.

Hâkim tarafından verilecek koruyucu tedbir kararları


Aşağıdaki koruyucu tedbirlerden birine, birkaçına veya uygun görülecek benzer tedbirlere hâkim
tarafından karar verilebilir:
a) İşyerinin değiştirilmesi.
b) Kişinin evli olması hâlinde müşterek yerleşim yerinden ayrı yerleşim yeri belirlenmesi.
c) Türk Medenî Kanunundaki şartların varlığı hâlinde ve korunan kişinin talebi üzerine tapu
kütüğüne aile konutu şerhi konulması.
ç) Korunan kişi bakımından hayatî tehlikenin bulunması ve bu tehlikenin önlenmesi için diğer
tedbirlerin yeterli olmayacağının anlaşılması hâlinde ve ilgilinin aydınlatılmış rızasına dayalı olarak
27/12/2007 tarihli ve 5726 sayılı Tanık Koruma Kanunu hükümlerine göre kimlik ve ilgili diğer bilgi ve
belgelerinin değiştirilmesi.

Hâkim tarafından verilecek önleyici tedbir kararları


Şiddet uygulayanlarla ilgili olarak aşağıdaki önleyici tedbirlerden birine, birkaçına veya uygun görülecek
benzer tedbirlere hâkim tarafından karar verilebilir:
a) Şiddet mağduruna yönelik olarak şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve
davranışlarda bulunmaması.
b) Müşterek konuttan veya bulunduğu yerden derhâl uzaklaştırılması ve müşterek konutun korunan kişiye
tahsis edilmesi.
c) Korunan kişilere, bu kişilerin bulundukları konuta, okula ve işyerine yaklaşmaması.
ç) Çocuklarla ilgili daha önce verilmiş bir kişisel ilişki kurma kararı varsa, kişisel ilişkinin refakatçi
eşliğinde yapılması, kişisel ilişkinin sınırlanması ya da tümüyle kaldırılması.
d) Gerekli görülmesi hâlinde korunan kişinin, şiddete uğramamış olsa bile yakınlarına, tanıklarına ve
kişisel ilişki kurulmasına ilişkin hâller saklı kalmak üzere çocuklarına yaklaşmaması.
e) Korunan kişinin şahsi eşyalarına ve ev eşyalarına zarar vermemesi.
f) Korunan kişiyi iletişim araçlarıyla veya sair surette rahatsız etmemesi.
g) Bulundurulması veya taşınmasına kanunen izin verilen silahları kolluğa teslim etmesi.
ğ) Silah taşıması zorunlu olan bir kamu görevi ifa etse bile bu görevi nedeniyle zimmetinde bulunan silahı
kurumuna teslim etmesi.
h) Korunan kişilerin bulundukları yerlerde alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmaması ya da
bu maddelerin etkisinde iken korunan kişilere ve bunların bulundukları yerlere yaklaşmaması,
bağımlılığının olması hâlinde, hastaneye yatmak dâhil, muayene ve tedavisinin sağlanması.
ı) Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurması ve tedavisinin sağlanması.
(2) Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde birinci fıkranın (a), (b), (c) ve (d) bentlerinde yer alan tedbirler,
ilgili kolluk amirlerince de alınabilir. Kolluk amiri evrakı en geç kararın alındığı tarihi takip eden ilk işgünü

41
içinde hâkimin onayına sunar. Hâkim tarafından yirmidört saat içinde onaylanmayan tedbirler
kendiliğinden kalkar.
(3) Bu Kanunda belirtilen tedbirlerle birlikte hâkim, 3/7/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma
Kanununda yer alan koruyucu ve destekleyici tedbirler ile 4721 sayılı Kanun hükümlerine göre velayet,
kayyım, nafaka ve kişisel ilişki kurulması hususlarında karar vermeye yetkilidir.
(4) Şiddet uygulayan, aynı zamanda ailenin geçimini sağlayan yahut katkıda bulunan kişi ise 4721 sayılı
Kanun hükümlerine göre nafakaya hükmedilmemiş olması kaydıyla hâkim, şiddet mağdurunun yaşam
düzeyini göz önünde bulundurarak talep edilmese dahi tedbir nafakasına hükmedebilir.

Tedbir kararının verilmesi, tebliği ve gizlilik


Tedbir kararı, ilgilinin talebi, Bakanlık veya kolluk görevlileri ya da Cumhuriyet savcısının başvurusu
üzerine verilir. Tedbir kararları en çabuk ve en kolay ulaşılabilecek yer hâkiminden, mülkî amirden ya
da kolluk biriminden talep edilebilir.
Tedbir kararı ilk defasında en çok altı ay için verilebilir.
Ancak şiddet veya şiddet uygulanma tehlikesinin devam edeceğinin anlaşıldığı hâllerde, resen,
korunan kişinin ya da Bakanlık veya kolluk görevlilerinin talebi üzerine tedbirlerin süresinin veya şeklinin
değiştirilmesine, bu tedbirlerin kaldırılmasına veya aynen devam etmesine karar verilebilir.

İtiraz
Bu Kanun hükümlerine göre verilen kararlara karşı tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde
ilgililer tarafından aile mahkemesine itiraz edilebilir.
İtiraz mercii kararını bir hafta içinde verir. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir.

Tedbir kararlarına aykırılık


Kanun hükümlerine göre hakkında tedbir kararı verilen şiddet uygulayan, bu kararın gereklerine
aykırı hareket etmesi hâlinde, fiili bir suç oluştursa bile ihlal edilen tedbirin niteliğine ve aykırılığın
ağırlığına göre hâkim kararıyla üç günden on güne kadar zorlama hapsine tabi tutulur.
Tedbir kararının gereklerine aykırılığın her tekrarında, ihlal edilen tedbirin niteliğine ve aykırılığın
ağırlığına göre zorlama hapsinin süresi onbeş günden otuz güne kadardır. Ancak zorlama hapsinin
toplam süresi altı ayı geçemez.

Şiddet önleme ve izleme merkezlerinin kurulması


Bakanlık, gerekli uzman personelin görev yaptığı ve tercihen kadın personelin istihdam edildiği,
şiddetin önlenmesi ile koruyucu ve önleyici tedbirlerin etkin olarak uygulanmasına yönelik destek ve
izleme hizmetlerinin verildiği, çalışmalarını yedi gün yirmidört saat esasına göre yürüten, çalışma usul
ve esasları yönetmelikle belirlenen, şiddet önleme ve izleme merkezlerini kurar.

Geçici maddi yardım yapılması


Geçici maddi yardım yapılmasına karar verilmesi hâlinde, onaltı yaşından büyükler için her yıl
belirlenen aylık net asgari ücret tutarının otuzda birine kadar günlük ödeme yapılır.

42
OLAĞANÜSTÜ HAL KANUNU

Olağanüstü halin ilanı:


Cumhurbaşkanı:
a) Tabii afet, tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalım hallerinden birinin veya
birden fazlasının görülmesi durumunda,
b) Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya
yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları sebebiyle kamu
düzeninin ciddi şekilde bozulması hallerinde, Milli Güvenlik Kurulunun görüşünü de aldıktan sonra;
Yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal
ilan edebilir.
Olağanüstü hal kararı Resmi Gazete'de yayımlanır ve hemen Türkiye Büyük Millet Meclisinin
onayına sunulur. Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde ise derhal toplantıya çağrılır. Meclis, olağanüstü hal
süresini değiştirebilir. Bakanlar Kurulunun istemi üzerine, her defasında dört ayı geçmemek üzere, süreyi
uzatabilir veya olağanüstü hali kaldırabilir.
Bakanlar Kurulu, olağanüstü halin bu maddenin birinci fıkrasının (b) bendi gereğince ilanından
sonra; süreyi uzatmaya, kapsamını değiştirmeye veya olağanüstü hali kaldırmaya ilişkin hususlarda da
karar almadan önce Milli Güvenlik Kurulunun görüşünü alır.

Kanun hükmünde kararneme:


Olağanüstü hal süresince, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, olağanüstü
halin gerekli kıldığı konularda Anayasanın 91 inci maddesindeki kısıtlamalara ve usule bağlı olmaksızın,
kanun hükmünde kararnamemeler çıkarabilir. Bu kararnameler Resmi Gazete'de yayımlanır ve aynı gün
Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur.

Yükümlülükler:
Tabii afet ve tehlikeli salgın hastalıklar sebepleriyle olağanüstü hal ilan edilmesi durumunda; felakete
uğrayanların kurtarılması, meydana gelen hasar ve zararın telafisi için ihtiyaç duyulan ve hemen
sağlanamayan para ve her türlü taşınır ve taşınmaz mallar ve yapılması gereken işler; para, mal ve çalışma
yükümlülüğü yoluyla sağlanır.

Çalışma yükümlülüğü: olağanüstü hal ilan edilen bölgelerde bulunan 18 - 60 yaşları arasındaki bütün
vatandaşlar, olağanüstü hal sebebiyle kendilerine verilecek işleri yapmakla yükümlüdürler.

Koordinasyon:
Olağanüstü hal ilanında koordinasyon, Başbakanlıkça veya Başbakanın görevlendireceği
bakanlıkça sağlanır.
Bunun için, olağanüstü hal ilanına sebep olan konu ile ilgili bulunan bakanlıklar temsilcilerinden
meydana gelen Olağanüstü Hal Koordinasyon Kurulu kurulur. Ayrıca, bu Kurula iştirak eden
bakanlıkların, merkez kuruluşları içinde aynı amaçla bir ünite görevlendirilebileceği gibi, özel bir ünite de
teşkil olunabilir.

Olağanüstü halin uygulanmasında görev ve yetki:

43
a) Olağanüstü hal bir ili kapsıyorsa il valisine,
b) Bir bölge valiliğine bağlı birden çok ilde ilan edilmesi halinde bölge valisine,
c) Birden fazla bölge valisinin görev alanına giren illerde veya bütün yurtta ilan edilmesi halinde,
koordine ve işbirliği Başbakanlıkça sağlanmak suretiyle bölge valilerine,
Aittir.
Bölge valileri; kendilerine ait görev ve yetkilerin bir kısmını veya tamamını, illerinde olağanüstü
hal ilan edilen il valilerine devredebilirler.

ÇOCUK KORUMA KANUNU


Tanımlar
a) Çocuk: Daha erken yaşta ergin olsa bile, onsekiz yaşını doldurmamış kişiyi; bu kapsamda,
1. Korunma ihtiyacı olan çocuk: Bedensel, zihinsel, ahlaki, sosyal ve duygusal gelişimi ile kişisel
güvenliği tehlikede olan, ihmal veya istismar edilen ya da suç mağduru çocuğu,
2. Suça sürüklenen çocuk: Kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiası ile hakkında
soruşturma veya kovuşturma yapılan ya da işlediği fiilden dolayı hakkında güvenlik tedbirine karar verilen
çocuğu,
Koruyucu ve destekleyici tedbirler
Koruyucu ve destekleyici tedbirler, çocuğun öncelikle kendi aile ortamında korunmasını
sağlamaya yönelik danışmanlık, eğitim, bakım, sağlık ve barınma konularında alınacak tedbirlerdir.
Bunlardan;
a) Danışmanlık tedbiri, çocuğun bakımından sorumlu olan kimselere çocuk yetiştirme
konusunda; çocuklara da eğitim ve gelişimleri ile ilgili sorunlarının çözümünde yol göstermeye,
b) Eğitim tedbiri, çocuğun bir eğitim kurumuna gündüzlü veya yatılı olarak devamına; iş ve
meslek edinmesi amacıyla bir meslek veya sanat edinme kursuna gitmesine veya meslek sahibi bir ustanın
yanına yahut kamuya ya da özel sektöre ait işyerlerine yerleştirilmesine,
c) Bakım tedbiri, çocuğun bakımından sorumlu olan kimsenin herhangi bir nedenle görevini
yerine getirememesi hâlinde, çocuğun resmî veya özel bakım yurdu ya da koruyucu aile hizmetlerinden
yararlandırılması veya bu kurumlara yerleştirilmesine,
d) Sağlık tedbiri, çocuğun fiziksel ve ruhsal sağlığının korunması ve tedavisi için gerekli geçici
veya sürekli tıbbî bakım ve rehabilitasyonuna, bağımlılık yapan maddeleri kullananların tedavilerinin
yapılmasına,
e) Barınma tedbiri, barınma yeri olmayan çocuklu kimselere veya hayatı tehlikede olan hamile
kadınlara uygun barınma yeri sağlamaya,

Kuruma başvuru
- Adlî ve idarî merciler,
- kolluk görevlileri,
- sağlık ve eğitim kuruluşları,
- sivil toplum kuruluşları, korunma ihtiyacı olan çocuğu Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme
Kurumuna (Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı) bildirmekle yükümlüdür.
Çocuk ile çocuğun bakımından sorumlu kimseler çocuğun korunma altına alınması amacıyla
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna başvurabilir.

44
Koruyucu ve destekleyici tedbir kararı alınması
Çocuklar hakkında koruyucu ve destekleyici tedbir kararı;
- çocuğun anası,
- babası,
- vasisi,
- bakım ve gözetiminden sorumlu kimse,
- Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu
- Cumhuriyet savcısının istemi üzerine
- re'sen çocuk hâkimi tarafından alınabilir.
Tedbirin uygulanması, onsekiz yaşın doldurulmasıyla kendiliğinden sona erer. Ancak hâkim,
eğitim ve öğrenimine devam edebilmesi için ve rızası alınmak suretiyle tedbirin uygulanmasına belli bir
süre daha devam edilmesine karar verebilir.

Tedbirlerde yetki
Korunma ihtiyacı olan çocuklar hakkında koruyucu ve destekleyici tedbirler, çocuğun menfaatleri
bakımından kendisinin, ana, baba, vasisi veya birlikte yaşadığı kimselerin bulunduğu yerdeki çocuk
hâkimince alınır.
Tedbir kararlarının uygulanması, kararı veren hâkim veya mahkemece en geç üçer aylık sürelerle
incelettirilir.

Acil korunma kararı alınması


Kurum tarafından çocuğun Kuruma geldiği tarihten itibaren en geç beş gün içinde çocuk
hâkimine müracaat edilir. Hâkim tarafından, üç gün içinde talep hakkında karar verilir. Hâkim, çocuğun
bulunduğu yerin gizli tutulmasına ve gerektiğinde kişisel ilişkinin tesisine karar verebilir.
Acil korunma kararı en fazla otuz günlük süre ile sınırlı olmak üzere verilebilir.

Kanun yolu
Çocuk hâkimi tarafından alınan tedbir kararlarına karşı itiraz yolu açıktır. İtiraz, Ceza Muhakemesi
Kanununun itiraza ilişkin hükümlerine göre en yakın çocuk mahkemesine yapılır.

Çocuğun gözaltında tutulması


Gözaltına alınan çocuklar, kolluğun çocuk biriminde tutulur.
Kolluğun çocuk biriminin bulunmadığı yerlerde çocuklar, gözaltına alınan yetişkinlerden ayrı bir
yerde tutulur.
Çocuklara zincir, kelepçe ve benzeri aletler takılamaz. Ancak; zorunlu hâllerde çocuğun kaçmasını,
kendisinin veya başkalarının hayat veya beden bütünlükleri bakımından doğabilecek tehlikeleri önlemek
için kolluk tarafından gerekli önlem alınabilir.

Tutuklama yasağı
Onbeş yaşını doldurmamış çocuklar hakkında üst sınırı beş yılı aşmayan hapis cezasını
gerektiren fiillerinden dolayı tutuklama kararı verilemez.

Mahkemelerin kuruluşu
Çocuk mahkemesi, tek hâkimden oluşur. Bu mahkemeler her il merkezinde kurulur.

45
DERNEKLER KANUNU
Dernek kurma hakkı
Fiil ehliyetine sahip gerçek veya tüzel kişiler, önceden izin almaksızın dernek kurma hakkına
sahiptir.
Ancak, Türk Silâhlı Kuvvetleri ve kolluk kuvvetleri mensupları ile kamu kurum ve kuruluşlarının
memur statüsündeki görevlileri hakkında özel kanunlarında getirilen kısıtlamalar saklıdır.
Onbeş yaşını bitiren ayırt etme gücüne sahip küçükler; toplumsal, ruhsal, ahlakî, bedensel ve
zihinsel yetenekleri ile spor, eğitim ve öğretim haklarını, sosyal ve kültürel varlıklarını, aile yapısını ve özel
yaşantılarını korumak ve geliştirmek amacıyla yasal temsilcilerinin yazılı izni ile çocuk dernekleri
kurabilir veya kurulmuş çocuk derneklerine üye olabilirler.
Oniki yaşını bitiren küçükler yasal temsilcilerinin izni ile çocuk derneklerine üye olabilirler
ancak yönetim ve denetim kurullarında görev alamazlar.
Çocuk derneklerine onsekiz yaşından büyükler kurucu veya üye olamazlar.

Yabancı dernekler, Dışişleri Bakanlığının görüşü alınmak suretiyle İçişleri Bakanlığının izniyle
Türkiye'de faaliyette veya işbirliğinde bulunabilir, temsilcilik veya şube açabilir, dernek veya üst kuruluş
kurabilir veya kurulmuş dernek veya üst kuruluşlara katılabilirler.

Federasyon ve konfederasyonlar
Federasyonların üye sayısının beşten ve konfederasyonların üye sayısının üçten aşağı düştüğü ve bu
durum üç ay içinde giderilmediği takdirde haklarında kendiliğinden sona erme hükümleri uygulanır.

Tasfiye
Genel kurul kararı ile feshedilen veya kendiliğinden sona erdiği tespit edilen derneğin para, mal ve
haklarının tasfiyesi, tüzüğünde gösterilen esaslara göre yapılır. Tüzükte tasfiyenin ne şekilde yapılacağının
genel kurul kararına bırakıldığı hallerde, genel kurul tarafından bir karar alınmamış veya genel kurul
toplanamamışsa, yahut dernek mahkeme kararı ile feshedilmişse, derneğin bütün para, mal ve hakları,
mahkeme kararıyla derneğin amacına en yakın ve kapatıldığı tarihte en fazla üyeye sahip derneğe
devredilir.

Denetim ve Bildirimler
Dernekler, yıl sonu itibarıyla faaliyetlerini, gelir ve gider işlemlerinin sonuçlarını düzenleyecekleri
beyanname ile her yıl Nisan ayı sonuna kadar mülkî idare amirliğine vermekle yükümlüdürler.
Gerekli görülen hallerde, derneklerin tüzüklerinde gösterilen amaçlar doğrultusunda faaliyet
gösterip göstermedikleri, defterlerini ve kayıtlarını mevzuata uygun olarak tutup tutmadıkları İçişleri
Bakanı veya mülkî idare amiri tarafından denetletilebilir.
Denetim sırasında, suç teşkil eden fiillerin tespit edilmesi hâlinde, mülkî idare amiri durumu derhal
Cumhuriyet savcılığına ve derneğe bildirir.

Yurt dışından yardım alınması


Dernekler mülkî idare amirliğine önceden bildirimde bulunmak şartıyla yurt dışındaki kişi, kurum
ve kuruluşlardan aynî ve nakdî yardım alabilirler.

Taşınmaz mal edinme

46
Dernekler genel kurullarının yetki vermesi üzerine yönetim kurulu kararıyla taşınmaz mal satın
alabilir veya taşınmaz mallarını satabilirler. Dernekler edindikleri taşınmazları, tapuya tescilinden itibaren
bir ay içinde mülkî idare amirliğine bildirmekle yükümlüdürler.

Genel kurul toplantısı ve organlara seçilenlerin idareye bildirilmesi


Dernekler, genel kurulu izleyen otuz gün içinde, yönetim kurulu ve denetim kurulu ile derneğin
diğer organlarına seçilen asıl ve yedek üyeleri mülkî idare amirliğine bildirmekle yükümlüdür.

Kamu yararına çalışan dernekler


Kamu yararına çalışan dernekler, ilgili bakanlıkların ve Maliye Bakanlığının görüşü üzerine, İçişleri
Bakanlığının teklifi ve Bakanlar Kurulu kararıyla tespit edilir.
Bir derneğin kamu yararına çalışan derneklerden sayılabilmesi için, en az bir yıldan beri faaliyette
bulunması ve derneğin amacı ve bu amacı gerçekleştirmek üzere giriştiği faaliyetlerin topluma yararlı
sonuçlar verecek nitelikte ve ölçüde olması şarttır.
Kamu yararına çalışan dernekler en az iki yılda bir denetlenir.
Türkiye Kızılay Derneği ve Türk Hava Kurumunun tüzüklerini onaylamaya Bakanlar Kurulu
yetkilidir.
Kamu yararına çalışan derneklerin mallarına karşı suç işleyenler Devlet malına karşı suç işlemiş
gibi cezalandırılır.

Dernek adları
Dernek adlarında; Türk, Türkiye, Milli, Cumhuriyet, Atatürk, Mustafa Kemal kelimeleri ile
bunların baş ve sonlarına getirilen eklerle oluşturulan kelimeler İçişleri Bakanlığının izni ile kullanılabilir.

YABANCILARIN TÜRKİYE'DE İKAMET VE SEYAHATLERİ HAKKINDA KANUN


İkamet Beyannamesi
Türkiye'de bir aydan fazla kalacak yabancılar bu müddet bitmeden ikamet tezkeresi almak için
gerekli beyannameyi doldurmak üzere yetkili emniyet makamlarına bizzat veya bilvasıta müracaat etmekle
ödevlidirler.
Konferans, konser vermek gibi kültürel faaliyetlerde bulunmak üzere turneye çıkmış olup da
Türkiye'ye gelen yabancılar, bu faaliyetleri bir aydan fazla sürmemek şartiyle, bu kayıttan müstesnadır.

İkamet tezkerelerinin süresi


İkamet tezkerelerinin süresi beş seneliktir. Süresi biten ikamet tezkeresi üzerinde en fazla
dört defa uzatma işlemi yapılabilir.

Yanlarında yabancı çalıştıranların mükellefiyeti


Evlerinde veya idareleri altında bulunan yerlerde bir yabancıyı her hangi bir sıfatla çalıştıran hakiki
veya hükmi her şahıs o yabancının adını ve soyadını, tabiiyetini, mesleğini, taşıdığı ikamet tezkeresinin
tarih ve sayısını, ikametgah adresini ve gördüğü işle aldığı maaş ve ücret miktarını gösterir imzalı bir
beyannameyi yabancının işe başlamasını takip eden en çok 15 gün içinde en yakın polis veya jandarma
karakoluna vermeğe mecburdurlar.

47
Siyasi mülteciler
Siyasi sebeplerle Türkiye'ye sığınan yabancılar ancak İçişleri Bakanlığınca müsaade olunacak
yerlerde ikamet edebilirler.

BASIN KANUNU
Basın özgürdür. Bu özgürlük; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir.
Basın özgürlüğünün kullanılması ancak demokratik bir toplumun gereklerine uygun olarak;
- başkalarının şöhret ve haklarının, toplum sağlığının ve ahlâkının, millî güvenlik, kamu düzeni,
kamu güvenliği ve toprak bütünlüğünün korunması, Devlet sırlarının açıklanmasının veya suç
işlenmesinin önlenmesi, yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması amacıyla
sınırlanabilir.
Teslim yükümlülüğü
Basımcı, bastığı her türlü yayının imzalı iki nüshasını, dağıtım veya yayımın yapıldığı gün,
mahallin Cumhuriyet Başsavcılığına teslim etmekle yükümlüdür.

Cezai sorumluluk
Basılmış eserler yoluyla işlenen suç yayım anında oluşur.
Süreli yayınlar ve süresiz yayınlar yoluyla işlenen suçlardan eser sahibi sorumludur.

Hukukî sorumluluk
Basılmış eserler yoluyla işlenen fiillerden doğan maddî ve manevî zararlardan dolayı süreli
yayınlarda, eser sahibi ile yayın sahibi ve varsa temsilcisi, süresiz yayınlarda ise eser sahibi ile yayımcı,
yayımcının belli olmaması halinde ise basımcı müştereken ve müteselsilen sorumludur.

Düzeltme ve cevap
Süreli yayınlarda kişilerin şeref ve haysiyetini ihlâl edici veya kişilerle ilgili gerçeğe aykırı yayım
yapılması halinde, bundan zarar gören kişinin yayım tarihinden itibaren iki ay içinde göndereceği suç
unsuru içermeyen, üçüncü kişilerin hukuken korunan menfaatlerine aykırı olmayan düzeltme ve cevap
yazısını; sorumlu müdür hiçbir düzeltme ve ekleme yapmaksızın, günlük süreli yayınlarda yazıyı aldığı
tarihten itibaren en geç üç gün içinde, diğer süreli yayınlarda yazıyı aldığı tarihten itibaren üç günden
sonraki ilk nüshada, ilgili yayının yer aldığı sayfa ve sütunlarda, aynı puntolarla ve aynı şekilde
yayımlamak zorundadır.

Düzeltme ve cevabın yayımlanmaması halinde yayım için tanınan sürenin bitiminden itibaren,
birinci fıkra hükümlerine aykırı şekilde yayımlanması halinde ise yayım tarihinden itibaren onbeş gün
içinde cevap ve düzeltme talep eden kişi, bulunduğu yer sulh ceza hâkiminden yayımın yapılmasına veya
bu Kanun hükümlerine uygun olarak yapılmasına karar verilmesini isteyebilir.

Düzeltme ve cevabın yayımlanmaması


Düzeltme ve cevabın yayımlanmasına ilişkin kesinleşmiş hâkim kararlarına uymayan sorumlu
müdür ve sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkili onmilyar liradan yüzellimilyar liraya kadar ağır para
cezasıyla cezalandırılır. Ağır para cezası, bölgesel süreli yayınlarda yirmimilyar liradan, yaygın süreli
yayınlarda ellimilyar liradan az olamaz.

48
Cinsel saldırı, cinayet ve intihara özendirme
Cinsel saldırı, cinayet ve intihar olayları hakkında, haber vermenin sınırlarını aşan ve okuyucuyu
bu tür fiillere özendirebilecek nitelikte olan yazı ve resim yayımlayanlar birmilyar liradan yirmimilyar
liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılır. Bu ceza bölgesel süreli yayınlarda ikimilyar liradan,
yaygın süreli yayınlarda onmilyar liradan az olamaz.

Dava süreleri
Basılmış eserler yoluyla işlenen veya bu Kanunda öngörülen diğer suçlarla ilgili ceza davalarının
bir muhakeme şartı olarak, günlük süreli yayınlar yönünden dört ay, diğer basılmış eserler yönünden altı
ay içinde açılması zorunludur.

Görevli mahkemeler ve yargılama usulü


Basılmış eserler yoluyla işlenen veya bu Kanunda öngörülen diğer suçlardan dolayı açılan
davalardan, ağır ceza işlerinden olanlar ağır ceza mahkemelerinde, diğerleri asliye ceza
mahkemelerinde görülür.

KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU KANUNU


Bu Kanunun amacı; kamu hizmetlerinin işleyişinde bağımsız ve etkin bir şikâyet mekanizması oluşturmak
suretiyle, idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını; insan haklarına dayalı adalet
anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve önerilerde
bulunmak üzere Kamu Denetçiliği Kurumunu oluşturmaktır.

- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı, kamu tüzel kişiliğini haiz, özel bütçeli ve merkezi
Ankara’da bulunan Kamu Denetçiliği Kurumu kurulmuştur.
- Kurum, Başdenetçilik ve Genel Sekreterlikten oluşur.
- Kurumda, bir Başdenetçi ve beş denetçi ile Genel Sekreter ve diğer personel görev yapar.
- Kurum, gerekli gördüğü yerlerde büro açabilir.

Kurumun görevi
(1) Kurum, idarenin işleyişi ile ilgili şikâyet üzerine, idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve
davranışlarını; insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden
incelemek, araştırmak ve idareye önerilerde bulunmakla görevlidir.
(2) Ancak;
a) Cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemler ile resen imzaladığı kararlar ve emirler,
b) Yasama yetkisinin kullanılmasına ilişkin işlemler,
c) Yargı yetkisinin kullanılmasına ilişkin kararlar,
ç) Türk Silahlı Kuvvetlerinin sırf askerî nitelikteki faaliyetleri,
Kurumun görev alanı dışındadır.

Başdenetçilik
(1) Başdenetçilik; Başdenetçi ve denetçilerden oluşur.
(2) Kurum, Başdenetçi tarafından yönetilir ve temsil edilir.

Başdenetçinin ve denetçilerin görevleri

49
(1) Başdenetçinin görevleri şunlardır:
a) Kuruma gelen şikâyetleri incelemek, araştırmak ve idareye önerilerde bulunmak.
b) Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelikleri hazırlamak.
c) Yıllık raporu hazırlamak.
ç) Yıllık raporu beklemeksizin gerek gördüğü konularda özel rapor hazırlamak.
d) Raporları kamuoyuna duyurmak.
e) Yokluğunda kendisine vekâlet edecek denetçiyi belirlemek.
f) Birisi kadın ve çocuk hakları alanında görevlendirilmek üzere, denetçiler arasındaki iş bölümünü
düzenlemek.
g) Genel Sekreteri ve diğer personeli atamak.
ğ) Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak.
(2) Denetçilerin görevleri şunlardır:
a) Bu Kanunda verilen görevlerin yapılmasında Başdenetçiye yardımcı olmak.
b) Başdenetçi tarafından verilen görevleri yapmak.

Başdenetçi ve denetçilerin nitelikleri


(1) Başdenetçi veya denetçi seçilebilmek için aşağıdaki şartlar aranır:
a) Türk vatandaşı olmak.
b) Seçimin yapıldığı tarihte Başdenetçi için elli, denetçi için kırk yaşını doldurmuş olmak.
c) Tercihen hukuk, siyasal bilgiler, iktisadi ve idarî bilimler, iktisat ve işletme fakültelerinden olmak üzere
dört yıllık eğitim veren fakültelerden veya bunlara denkliği kabul edilmiş yurt içi veya yurt dışındaki
yükseköğretim kurumlarından mezun olmak.
ç) Kamu kurum ve kuruluşlarında, uluslararası kuruluşlarda, sivil toplum kuruluşlarında veya kamu
kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarında ya da özel sektörde toplamda en az on yıl çalışmış olmak.
d) Kamu haklarından yasaklı olmamak.
e) Başvuru sırasında herhangi bir siyasi partiye üye olmamak.
f) kasten işlenen bir suçtan dolayı hapis cezasına ya da affa uğramış olsa veya hükmün açıklanmasının geri
bırakılması kararı verilmiş olsa bile Türk Ceza Kanununun ikinci kitabının birinci kısmının bir ve ikinci
bölümündeki suçlar, Devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı
suçlar, millî savunmaya karşı suçlar, Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçları ile yabancı devletlerle
olan ilişkilere karşı suçlardan veya zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni
kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan
malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak.

Adaylık ve seçim
 Komisyon, Başdenetçi seçiminde başvuruda bulunan aday adayları arasından üç adayı, başvuru
süresinin bittiği tarihten itibaren onbeş gün içinde belirleyerek Genel Kurula sunulmak üzere
Başkanlığa bildirir.
 Genel Kurul, bildirim tarihinden itibaren onbeş gün içinde, Başdenetçi seçimlerine başlar.
Başdenetçi gizli oyla seçilir.
 Başdenetçi, üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile seçilir. Birinci oylamada bu çoğunluk
sağlanamadığı takdirde ikinci oylamaya geçilir. İkinci oylamada da üye tamsayısının üçte iki
çoğunluğunun oyu aranır. Bu oylamada üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu sağlanamadığı
takdirde üçüncü oylamaya geçilir ve üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyunu alan aday

50
seçilmiş sayılır. Üçüncü oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu sağlanamazsa, bu oylamada en
çok oy alan iki aday için dördüncü oylama yapılır. Dördüncü oylamada karar yeter sayısı olmak
şartıyla en fazla oy alan aday seçilmiş olur.
 Komisyon tarafından oluşturulacak alt komisyon, başvuruda bulunan aday adayları arasından,
seçilecek denetçi sayısının üç katı kadar adayı, başvuru süresinin bittiği tarihten itibaren onbeş
gün içinde belirler ve Komisyona sunar. Komisyon sonraki onbeş gün içinde denetçi seçimlerini
yapar.
 Denetçiler, üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile seçilir. Birinci oylamada bu çoğunluk
sağlanamadığı takdirde ikinci oylamaya geçilir. İkinci oylamada da üye tamsayısının üçte iki
çoğunluğunun oyu aranır. Bu oylamada üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu sağlanamadığı
takdirde üçüncü oylamaya geçilir ve üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyunu alan aday seçilmiş
olur. Üçüncü oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu sağlanamadığı takdirde en çok oy alan
adaylardan, seçilecek aday sayısının iki katı kadar aday ile seçime gidilir. Dördüncü oylamada
karar yeter sayısı olmak şartıyla en fazla oy alan aday seçilmiş olur. Birden fazla denetçi seçimi
yapılacağı durumlarda adaylar için birleşik oy pusulası düzenlenir. Adayların adlarının
karşısındaki özel yer işaretlenmek suretiyle oy kullanılır. Seçilecek denetçilerin sayısından fazla
verilen oylar geçersiz sayılır.
 Seçimler, Kurumun Başkanlığa başvuruda bulunduğu tarihten itibaren en geç doksan gün içinde
sonuçlandırılır.

Bağımsızlık ve tarafsızlık
 Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, Başdenetçiye ve denetçilere görevleriyle ilgili olarak emir
ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz.
 Başdenetçi ve denetçiler, görevlerini yerine getirirken tarafsızlık ilkesine uygun davranmak
zorundadır.
Görev süresi
 Başdenetçi ve denetçilerin görev süreleri dört yıldır.
 İstifa, ölüm veya görevden alınma gibi herhangi bir nedenle süresi bitmeden görevinden ayrılan
Başdenetçi veya denetçinin yerine yeni seçilen Başdenetçi veya denetçinin görev süresi de dört
yıldır.
 Bir dönem Başdenetçi veya denetçi olarak görev yapan bir kimse sadece bir dönem daha
Başdenetçi veya denetçi seçilebilir.

Görevden alınma ve görevin sona ermesi


 Başdenetçinin veya denetçilerin 10 uncu maddede sayılan nitelikleri taşımadıklarının sonradan
anlaşılması veya bu nitelikleri seçildikten sonra kaybetmeleri hâlinde, durumun Komisyon
tarafından tespit edilmesini takiben Başdenetçinin görevinin sona ermesine Genel Kurul
tarafından görüşmesiz olarak; denetçilerin görevinin sona ermesine ise Komisyon tarafından
karar verilir.
 Seçilmeye engel bir suçtan dolayı kesin hüküm giyen veya kısıtlanan Başdenetçi hakkındaki
kesinleşmiş mahkeme kararının Genel Kurulun; denetçi hakkındaki kesinleşmiş mahkeme
kararının Komisyonun bilgisine sunulmasıyla Başdenetçi veya denetçi sıfatı sona erer.

Kuruma Başvuru ve Yapılacak İşlemler

51
Başvuru ve usulü
 Kuruma, gerçek ve tüzel kişiler başvurabilirler. Başvuru sahibinin talebi üzerine başvuru gizli
tutulur.
 Başvuru; başvuru sahibinin adı ve soyadı, imzası, yerleşim yeri veya iş adresini ve Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşları için vatandaşlık kimlik numarasını, yabancılar için pasaport numarasını,
başvuru sahibi tüzel kişi ise tüzel kişinin unvanı ve yerleşim yeri ile yetkili kişinin imzasını, varsa,
merkezi tüzel kişilik numarasını ve yetki belgesini içeren Türkçe dilekçe ile yapılır. Bu başvuru,
yönetmelikte belirlenen şartlara uyulmak kaydıyla elektronik ortamda veya diğer iletişim
araçlarıyla da yapılabilir.
Yapılan başvurulardan;
 Belli bir konuyu içermeyenler,
 Yargı organlarında görülmekte olan veya yargı organlarınca karara bağlanmış
uyuşmazlıklara ilişkin olanlar,
 İkinci fıkrada belirtilen şartları taşımayanlar,
 Sebepleri, konusu ve tarafları aynı olanlar ile daha önce sonuçlandırılanlar, incelenmez.
 Kuruma başvuruda bulunulabilmesi için, öngörülen idari başvuru yolları ile özel kanunlarda yer
alan zorunlu idari başvuru yollarının tüketilmesi gereklidir.
İdari başvuru yolları tüketilmeden yapılan başvurular ilgili kuruma gönderilir.
Ancak Kurum, telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ihtimali bulunan hâllerde, idari
başvuru yolları tüketilmese dahi başvuruları kabul edebilir.

 Kuruma, illerde valilikler, ilçelerde kaymakamlıklar aracılığıyla da başvurulabilir.


 Başvurulardan herhangi bir ücret alınmaz.
 Kuruma, dördüncü fıkra uyarınca yapılacak başvuruya idare tarafından verilecek cevabın tebliği
tarihinden, idare başvuruya altmış gün içinde cevap vermediği takdirde bu sürenin bitmesinden
itibaren altı ay içinde başvurulabilir.
 Başvuru tarihi, dilekçenin Kuruma, valilik veya kaymakamlıklara verildiği, diğer hâllerde
başvurunun Kuruma ulaştığı tarihtir.
 Dava açma süresi içinde yapılan başvuru, işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurur.

Bilgi ve belge istenmesi


- Kurumun istediği bilgi ve belgelerin, bu isteğin tebliğ edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde
verilmesi zorunludur. Bu süre içinde istenen bilgi ve belgeleri haklı bir neden olmaksızın
vermeyenler hakkında Başdenetçi veya denetçinin başvurusu üzerine ilgili merci soruşturma açar.
- Devlet sırrı veya ticari sır niteliğindeki bilgi ve belgeler, yetkili mercilerin en üst makam veya
kurulunca gerekçesi belirtilmek suretiyle verilmeyebilir.
Ancak, Devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve belgeler Başdenetçi veya görevlendireceği denetçi
tarafından yerinde incelenebilir.

İnceleme ve araştırma
- Kurum, inceleme ve araştırmasını başvuru tarihinden itibaren en geç altı ay içinde sonuçlandırır.
- İlgili merci, Kurumun önerileri doğrultusunda tesis ettiği işlemi veya Kurumun önerdiği çözümü
uygulanabilir nitelikte görmediği takdirde bunun gerekçesini otuz gün içinde Kuruma bildirir.

52
Dava açma süresinin yeniden işlemeye başlaması
- Başvurunun Kurum tarafından reddedilmesi hâlinde, durmuş olan dava açma süresi gerekçeli ret
kararının ilgiliye tebliğinden itibaren kaldığı yerden işlemeye başlar.
- Başvurunun Kurum tarafından yerinde görülerek kabul edilmesi hâlinde; ilgili merci Kurumun
önerisi üzerine otuz gün içinde herhangi bir işlem tesis etmez veya eylemde bulunmaz ise durmuş
olan dava açma süresi kaldığı yerden işlemeye başlar.
- Kurumun, inceleme ve araştırmasını, başvuru tarihinden itibaren altı ay içinde
sonuçlandıramaması hâlinde de durmuş olan dava açma süresi kaldığı yerden işlemeye başlar.

Raporlar
 Kurum, her takvim yılı sonunda yürütülen faaliyetleri ve önerileri kapsayan bir rapor hazırlayarak
Komisyona sunar. Komisyon, bu raporu araverme ve tatil dönemleri hariç olmak üzere iki ay
içinde görüşüp kendi kanaat ve görüşlerini de içerecek şekilde özetleyerek Genel Kurula sunulmak
üzere hazırladığı raporu Başkanlığa gönderir. Komisyonun raporu Genel Kurulda ivedilikle
görüşülür.

KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI KANUNU


Tanımlar
Kişisel veri: Kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgiyi,
Veri işleyen: Veri sorumlusunun verdiği yetkiye dayanarak onun adına kişisel verileri işleyen gerçek veya
tüzel kişiyi,
Veri sorumlusu: Kişisel verilerin işleme amaçlarını ve vasıtalarını belirleyen, veri kayıt sisteminin
kurulmasından ve yönetilmesinden sorumlu olan gerçek veya tüzel kişiyi,
ifade eder.

Özel nitelikli kişisel verilerin işlenme şartları


- Kişilerin ırkı, etnik kökeni, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi veya diğer inançları, kılık
ve kıyafeti, dernek, vakıf ya da sendika üyeliği, sağlığı, cinsel hayatı, ceza mahkûmiyeti ve
güvenlik tedbirleriyle ilgili verileri ile biyometrik ve genetik verileri özel nitelikli kişisel veridir.
- Özel nitelikli kişisel verilerin, ilgilinin açık rızası olmaksızın işlenmesi yasaktır.
- Yukarıda sayılan sağlık ve cinsel hayat dışındaki kişisel veriler, kanunlarda öngörülen hâllerde
ilgili kişinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir.
- Sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu
hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile
finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler
veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir.

Veri sorumlusuna başvuru


- İlgili kişi, taleplerini yazılı olarak veya Kurulun belirleyeceği diğer yöntemlerle veri sorumlusuna
iletir.
- Veri sorumlusu başvuruda yer alan talepleri, talebin niteliğine göre en kısa sürede ve en geç otuz
gün içinde ücretsiz olarak sonuçlandırır.

Kurula şikâyet

53
- Başvurunun reddedilmesi, verilen cevabın yetersiz bulunması veya süresinde başvuruya cevap
verilmemesi hâllerinde; ilgili kişi, veri sorumlusunun cevabını öğrendiği tarihten itibaren otuz ve
her hâlde başvuru tarihinden itibaren altmış gün içinde Kurula şikâyette bulunabilir.
- Başvuru yolu tüketilmeden şikâyet yoluna başvurulamaz.
- Şikâyet üzerine Kurul, talebi inceleyerek ilgililere bir cevap verir. Şikâyet tarihinden itibaren
altmış gün içinde cevap verilmezse talep reddedilmiş sayılır.

Kişisel Verileri Koruma Kurumu


- İdari ve mali özerkliğe sahip ve kamu tüzel kişiliğini haiz Kişisel Verileri Koruma Kurumu
kurulmuştur.
- Kurum Başbakanlıkla ilişkilidir.
- Kurumun merkezi Ankara’dadır.
- Kurum, Kurul ve Başkanlıktan oluşur. Kurumun karar organı Kuruldur.

Kurumun görevleri
a) Görev alanı itibarıyla, uygulamaları ve mevzuattaki gelişmeleri takip etmek, değerlendirme ve önerilerde
bulunmak, araştırma ve incelemeler yapmak veya yaptırmak.
b) İhtiyaç duyulması hâlinde, görev alanına giren konularda kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum
kuruluşları, meslek örgütleri veya üniversitelerle iş birliği yapmak.
c) Kişisel verilerle ilgili uluslararası gelişmeleri izlemek ve değerlendirmek, görev alanına giren konularda
uluslararası kuruluşlarla iş birliği yapmak, toplantılara katılmak.
ç) Yıllık faaliyet raporunu Cumhurbaşkanlığına, Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonuna ve Başbakanlığa sunmak.
d) Kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek.

Kişisel Verileri Koruma Kurulu


- Görev alanına giren konularla ilgili olarak hiçbir organ, makam, merci veya kişi, Kurula emir ve
talimat veremez, tavsiye veya telkinde bulunamaz.
- Kurul, dokuz üyeden oluşur. Kurulun beş üyesi Türkiye Büyük Millet Meclisi, iki üyesi
Cumhurbaşkanı, iki üyesi Bakanlar Kurulu tarafından seçilir.
- Kurula üye olabilmek için aşağıdaki şartlar aranır:
a) Kurumun görev alanındaki konularda bilgi ve deneyim sahibi olmak.
c) Herhangi bir siyasi parti üyesi olmamak.
ç) En az dört yıllık lisans düzeyinde yükseköğrenim görmüş olmak.
d) Kamu kurum ve kuruluşlarında, uluslararası kuruluşlarda, sivil toplum kuruluşlarında veya
kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarında ya da özel sektörde toplamda en az on yıl çalışmış
olmak.
- Kurul üyeliğine seçileceklerin muvafakatleri aranır.
- Cumhurbaşkanı veya Bakanlar Kurulu tarafından seçilen üyelerden birinin görev süresinin
bitiminden kırk beş gün önce veya herhangi bir sebeple görevin sona ermesi hâlinde durum, on
beş gün içinde Kurum tarafından, Cumhurbaşkanlığına veya Bakanlar Kuruluna sunulmak üzere
Başbakanlığa bildirilir. Üyelerin görev süresinin dolmasına bir ay kala yeni üye seçimi yapılır. Bu
üyeliklerde, görev süresi dolmadan herhangi bir sebeple boşalma olması hâlinde ise bildirimden
itibaren on beş gün içinde seçim yapılır.

54
- Kurul, üyeleri arasından Başkan ve İkinci Başkanı seçer. Kurulun Başkanı, Kurumun da
başkanıdır.
- Kurul üyelerinin görev süresi dört yıldır. Süresi biten üye yeniden seçilebilir. Görev süresi
dolmadan herhangi bir sebeple görevi sona eren üyenin yerine seçilen kişi, yerine seçildiği üyenin
kalan süresini tamamlar.
- Üyelerin görevleri sebebiyle işledikleri iddia edilen suçlara ilişkin soruşturmalar 4483 sayılı
Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanuna göre yapılır ve bunlar
hakkında soruşturma izni Başbakan tarafından verilir.

Kurulun görev ve yetkileri


a) Kişisel verilerin, temel hak ve özgürlüklere uygun şekilde işlenmesini sağlamak.
b) Kişisel verilerle ilgili haklarının ihlal edildiğini ileri sürenlerin şikâyetlerini karara bağlamak.
c) Şikâyet üzerine veya ihlal iddiasını öğrenmesi durumunda resen görev alanına giren konularda
kişisel verilerin kanunlara uygun olarak işlenip işlenmediğini incelemek ve gerektiğinde bu konuda geçici
önlemler almak.
ç) Özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesi için aranan yeterli önlemleri belirlemek.
d) Veri Sorumluları Sicilinin tutulmasını sağlamak.
e) Kurulun görev alanı ile Kurumun işleyişine ilişkin konularda gerekli düzenleyici işlemleri
yapmak.
f) Veri güvenliğine ilişkin yükümlülükleri belirlemek amacıyla düzenleyici işlem yapmak.
g) Veri sorumlusunun ve temsilcisinin görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin düzenleyici işlem
yapmak.
ğ) Bu Kanunda öngörülen idari yaptırımlara karar vermek.
h) Diğer kurum ve kuruluşlarca hazırlanan ve kişisel verilere ilişkin hüküm içeren mevzuat
taslakları hakkında görüş bildirmek.
ı) Kurumun; stratejik planını karara bağlamak, amaç ve hedeflerini, hizmet kalite standartlarını ve
performans kriterlerini belirlemek.
i) Kurumun stratejik planı ile amaç ve hedeflerine uygun olarak hazırlanan bütçe teklifini görüşmek
ve karara bağlamak.
j) Kurumun performansı, mali durumu, yıllık faaliyetleri ve ihtiyaç duyulan konular hakkında
hazırlanan rapor taslaklarını onaylamak ve yayımlamak.
k) Taşınmaz alımı, satımı ve kiralanması konularındaki önerileri görüşüp karara bağlamak.
l) Kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek.

Kurulun çalışma esasları


- Kurul, başkan dâhil en az altı üye ile toplanır ve üye tam sayısının salt çoğunluğuyla karar
alır. Kurul üyeleri çekimser oy kullanamaz.

KOLLUK GÖZETİM KOMİSYONU KANUNU


Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı teşkilâtında
görevli kolluk personelinin işlediği iddia edilen suçlarla veya disiplin cezasını gerektiren eylem, tutum veya
davranışlarıyla ilgili olarak idari merciler tarafından yapılan ya da yapılması gereken iş ve işlemleri kapsar.

Kuruluş

55
- Bu Kanunla verilen görevleri, kendi yetki ve sorumluluğu altında bağımsız olarak yerine getirmek
üzere Kolluk Gözetim Komisyonu kurulmuştur. Komisyon, İçişleri Bakanlığı bünyesinde
sürekli kurul olarak görev yapar.
- Komisyon; Müsteşarın başkanlığında, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Başkanı, Kurul
Başkanı, Bakanlık I. Hukuk Müşaviri, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürü, üniversitelerin
ceza ve ceza usul hukuku ana bilim dallarında görevli öğretim üyeleri arasından Bakanın teklif
edeceği üç aday ile baro başkanı seçilme yeterliğine sahip serbest avukatlar arasından Adalet
Bakanının teklif edeceği üç aday arasından Bakanlar Kurulunca seçilecek birer üyeden oluşur.
- Öğretim üyeleri ile serbest avukatlar arasından seçilecek üyelerin, seçilmelerinden önceki son beş
yıl içinde herhangi bir siyasî partiyle üyelik veya başka türde bir görev ilişkilerinin bulunmaması
şarttır.
- Komisyon üyeliklerine öğretim üyeleri ile serbest avukatlar arasından seçilecek üyelerin görev
süresi dört yıldır. Süresi dolan üyeler, aynı usulle yeniden seçilebilir.
- Komisyon, görev ve yetkileri, kendi sorumluluğu altında bağımsız olarak yerine getirir. Hiçbir
organ, makam, merci veya kişi Komisyonun kararlarını etkilemek amacıyla emir ve talimat
veremez, tavsiye veya telkinde bulunamaz.

Görev ve yetkiler
a) Kolluk şikâyet sisteminin işleyişine dair ilkeleri tespit ederek bunlarla ilgili olarak Bakanlığa
önerilerde bulunmak, bu konudaki uygulamaları izlemek ve sistemin işleyişinde kamu kurum ve
kuruluşları arasında koordinasyonu sağlamak.
b) Kolluk görevlilerinin işledikleri iddia edilen suçlardan veya disiplin cezasını gerektiren eylem,
tutum veya davranışlarından dolayı gerektiğinde yetkili merciler tarafından haklarında disiplin
soruşturması yapılmasını istemek.
c) Kolluk şikâyet sisteminin işleyişiyle ilgili konularda teftiş ve denetim yapılması için Bakanlığa
önerilerde bulunmak, bu teftiş ve denetimler sonucunda düzenlenen raporları değerlendirmek, tespit edilen
eksiklikler konusunda alınması gereken idarî tedbirleri belirleyerek Bakanlığa önermek ve bu raporlardan
uygun gördüklerini kamuoyuna açıklamak.
ç) Merkezî kayıt sisteminin etkili bir şekilde işlemesi ve geliştirilmesi için Bakanlığa önerilerde
bulunmak ve bu sistemin işleyişini izlemek.
d) Merkezî kayıt sisteminden elde edilecek veri ve bilgilere ilişkin istatistikler hazırlamak, veri
tabanı oluşturmak, elde edilen veri ve bilgilerin analizini yapmak veya yaptırmak, strateji belirlenmesine ve
uygulamaya ilişkin önerilerde bulunmak ve gerekli görülen hâllerde bu analizlerin sonuçlarını kamuoyuna
duyurmak.
e) Görev alanına giren konularda tespit, görüş ve öneriler içeren yıllık raporlar hazırlamak ve bu
raporları her yıl mart ayında Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ile
Başbakanlığa göndermek ve kamuoyuna açıklamak.
f) Kolluk görevlilerinin çalışma koşullarının iyileştirilmesine yönelik araştırmalar yapmak veya
yaptırmak, kolluk hizmetlerinin geliştirilmesi ve iyileştirilmesine yönelik olarak yapılan çalışmaları
izlemek, değerlendirmek ve bu konularda Bakanlığa önerilerde bulunmak.
g) Kolluk etik ilkelerinin uygulanmasını izlemek; bu ilkelerin etkin bir şekilde uygulanması
konusunda yetkili makamlara önerilerde bulunmak ve bu konuda kolluk teşkilâtı ve diğer ilgili kuruluşlarla
iş birliği yapmak.

56
ğ) Kolluk şikâyet sistemine kamuoyunun duyduğu güveni ölçmek ve halkın sisteme ilişkin görüş
ve düşüncelerini değerlendirmek amacıyla en az iki yılda bir olmak üzere kamuoyu araştırmaları yapmak
veya yaptırmak.
h) Görev alanına giren konularda üniversiteler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve
ilgili sivil toplum kuruluşları ile iletişim kurmak ve iş birliği yapmak.
ı) Kolluğun hizmet içi eğitim programlarıyla ilgili olarak yetkili birimlere görüş bildirmek ve
önerilerde bulunmak.
i) Görev alanına giren konularla ilgili mevzuat düzenlemeleri hakkında görüş bildirmek.

- Kolluk görevlilerinin disiplin cezasını gerektiren eylem, tutum veya davranışlarıyla ilgili ihbar ve
şikâyetlerin Komisyona intikal etmesi veya Komisyon tarafından resen öğrenilmesi üzerine
Komisyon, Kurul Başkanlığından söz konusu ihbar veya şikâyetlerin öğrenildiği tarihten itibaren
otuz gün içinde disiplin soruşturması açılmasını isteyebilir. Bu istem üzerine Kurul Başkanlığınca
genel disiplin hükümlerine göre işlem yapılır.

Çalışma usul ve esasları


- Komisyon, en az ayda bir defa olmak üzere, gerekli hâllerde toplanır. Toplantıları Başkan yönetir.
Komisyon, Başkanın isteğiyle veya Başkan dışında en az üç üyenin birlikte talep etmesi hâlinde,
Başkan tarafından olağanüstü toplantıya çağrılır. Başkanın izin, hastalık veya başka bir nedenle
görevde bulunmadığı hâllerde Kurul Başkanı, Başkana vekâlet eder.
- Komisyon, en az beş üyenin hazır bulunması ile toplanır ve en az dört üyenin aynı yöndeki
oyuyla karar alır. Kararlarda çekimser oy kullanılamaz.
- Toplantı gündemi Başkan tarafından belirlenerek toplantıdan en az üç gün önce üyelere
bildirilir.

CEZA İNFAZ KURUMLARI VE TUTUKEVLERİ İZLEME KURULLARI KANUNU


İzleme kurullarının kuruluşu
- Bulunduğu yargı çevresinde ceza infaz kurumu veya tutukevi olan her adlî yargı adalet
komisyonunca bir izleme kurulu kurulur.
- İzleme kurulu, başkanla birlikte beş asıl ve üç yedek üyeden oluşur. Üyeler dört yıl için seçilir.
Süresi dolan üyeler yeniden seçilebilir.
- İzleme kurulunun yetki alanı, adlî yargı adalet komisyonunun bulunduğu yargı çevresi ile sınırlıdır.

İzleme kurulu üyelerinde aranacak nitelikler


- Otuzbeş yaşını doldurmuş olmak.
- Tıp, eczacılık, hukuk, kamu yönetimi, sosyoloji, psikoloji, sosyal hizmetler, eğitim bilimleri ve
benzeri alanlarda en az dört yıllık yüksek öğretim kurumlarından veya bunlara denkliği kabul
edilen yurt dışındaki yüksek öğretim kurumlarından mezun olmak ve mesleği ile ilgili olarak kamu
kurum ve kuruluşlarında ya da özel sektörde en az on yıl çalışmış bulunmak.
- Kişisel nitelikleri ile çevresinde dürüst, güvenilir ve ahlaklı olarak tanınmış olmak.
- Herhangi bir siyasî partinin merkez, il veya ilçe teşkilâtlarında görevli bulunmamak.

İzleme kurullarına seçilemeyecek olanlar

57
- Ceza infaz kurumları ve tutukevleri ile ilgili ihale, alım, satım ve benzeri hukukî ilişkilere taraf
olanlar.
- Görev yapacakları ceza infaz kurumları veya tutukevlerinde bulunan hükümlü ve tutuklulardan
birisinin işlediği suçtan kendileri veya ikinci derece dahil hısımları zarar görenler.
- Görev yapacakları ceza infaz kurumları ve tutukevlerindeki hükümlü ve tutuklulardan biri ile
aralarında evlilik, vesayet veya ikinci derece dahil hısımlık ilişkisi bulunanlar.

İzleme kurullarının görevleri şunlardır:


- Ceza infaz kurumları ve tutukevlerindeki infaz ve ıslah uygulamalarına ilişkin işlem ve faaliyetleri
yerinde görmek, incelemek, yönetici ve görevlilerden bilgi almak, hükümlü ve tutukluları
dinlemek.
- Ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde infaz ve ıslah, hükümlü ve tutukluların sağlık ve yaşam
koşulları, iç güvenlik, sevk ve nakil işlemleri ile ilgili olarak gördükleri aksaklık ve eksiklikleri
yetkili mercilere bildirmek.
- Ceza infaz kurumları ve tutukevleri ile ilgili tespitlerini ve aldıkları bilgileri değerlendirerek en az
dört ayda bir rapor düzenlemek, raporun bir örneğini Adalet Bakanlığına, Türkiye Büyük Millet
Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanlığına, izleme kurulunun bulunduğu yargı
çevresindeki Cumhuriyet başsavcılığına ve görev alanına giren bir şikâyet konusu bulunduğu
takdirde infaz hâkimliğine göndermek.
- Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak.

İzleme kurullarının çalışma esas ve usulleri


- Her izleme kurulu, kendisini seçen adlî yargı adalet komisyonu başkanının çağrısı üzerine ve onun
başkanlığında yapacağı ilk toplantısında üyeleri arasından iki yıl için bir başkan, bir başkan
yardımcısı ve bir raportör seçer. Süresi dolanlar, bu görevlere yeniden seçilebilirler.
- İzleme kurulları, en az üç ayda bir olağan olarak toplanır. Başkan, izleme kurulunu gerektiğinde
re’sen veya üye tamsayısının salt çoğunluğunun görüşülecek konuyu da belirten yazılı istemi
üzerine olağanüstü toplantıya çağırır.
- İzleme kurulu, asıl üyelerin salt çoğunluğu ile toplanır. Salt çoğunluğun sağlanamaması hâlinde
kıdem sırasına göre yedek üyeler toplantıya katılır. Raporlar, katılan üyelerin salt çoğunluğu ile
kabul edilir.
- Çalışmalar yürütülürken ceza infaz kurumu veya tutukevinin güvenliğini etkileyebilecek konularda
kurum idaresine bilgi verilir.
- İzleme kurulu, ilgili olduğu ceza infaz kurumu veya tutukevini en az iki ayda bir olmak üzere,
gerekli gördüğü her zaman ziyaret edebilir.

TÜRK CEZA KANUNU

Ceza Sorumluluğunu Kaldıran veya Azaltan Nedenler


- Kanunun hükmü ve amirin emri
- Meşru savunma ve zorunluluk hali
- Hakkın kullanılması ve ilgilinin rızası

58
Soykırım
(1) Bir planın icrası suretiyle, milli, etnik, ırki veya dini bir grubun tamamen veya kısmen
yokedilmesi maksadıyla, bu grupların üyelerine karşı aşağıdaki fiillerden birinin işlenmesi, soykırım
suçunu oluşturur:
a) Kasten öldürme.
b) Kişilerin bedensel veya ruhsal bütünlüklerine ağır zarar verme.
c) Grubun, tamamen veya kısmen yokedilmesi sonucunu doğuracak koşullarda yaşamaya
zorlanması.
d) Grup içinde doğumlara engel olmaya yönelik tedbirlerin alınması.
e) Gruba ait çocukların bir başka gruba zorla nakledilmesi.
(2) Soykırım suçu failine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir.
(3) Bu suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında da güvenlik tedbirine hükmolunur.
(4) Bu suçlardan dolayı zamanaşımı işlemez.

İnsanlığa karşı suçlar


(1) Aşağıdaki fiillerin, siyasal, felsefi, ırki veya dini saiklerle toplumun bir kesimine karşı bir plan
doğrultusunda sistemli olarak işlenmesi, insanlığa karşı suç oluşturur:
a) Kasten öldürme.
b) Kasten yaralama.
c) İşkence, eziyet veya köleleştirme.
d) Kişi hürriyetinden yoksun kılma.
e) Bilimsel deneylere tabi kılma.
f) Cinsel saldırıda bulunma, çocukların cinsel istismarı.
g) Zorla hamile bırakma.
h) Zorla fuhşa sevketme.
(2) Birinci fıkranın (a) bendindeki fiilin işlenmesi halinde, fail hakkında ağırlaştırılmış müebbet
hapis cezasına; diğer bentlerde tanımlanan fiillerin işlenmesi halinde ise, sekiz yıldan az olmamak üzere
hapis cezasına hükmolunur.
(3) Bu suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında da güvenlik tedbirine hükmolunur.
(4) Bu suçlardan dolayı zamanaşımı işlemez.

Göçmen kaçakçılığı
(1) Doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddi menfaat elde etmek maksadıyla, yasal olmayan
yollardan;
a) Bir yabancıyı ülkeye sokan veya ülkede kalmasına imkan sağlayan,
b) Türk vatandaşı veya yabancının yurt dışına çıkmasına imkan sağlayan,
Kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Suç,
teşebbüs aşamasında kalmış olsa dahi, tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur.

İnsan ticareti
Zorla çalıştırmak, hizmet ettirmek, fuhuş yaptırmak veya esarete tâbi kılmak ya da vücut organlarının
verilmesini sağlamak maksadıyla tehdit, baskı, cebir veya şiddet uygulamak, nüfuzu kötüye kullanmak,
kandırmak veya kişiler üzerindeki denetim olanaklarından veya çaresizliklerinden yararlanarak rızalarını

59
elde etmek suretiyle kişileri ülkeye sokan, ülke dışına çıkaran, tedarik eden, kaçıran, bir yerden başka bir
yere götüren veya sevk eden ya da barındıran kimseye sekiz yıldan oniki yıla kadar hapis ve onbin güne
kadar adlî para cezası verilir.
(2) Birinci fıkrada belirtilen amaçlarla girişilen ve suçu oluşturan fiiller var olduğu takdirde,
mağdurun rızası geçersizdir.
(3) Onsekiz yaşını doldurmamış olanların birinci fıkrada belirtilen maksatlarla tedarik edilmeleri,
kaçırılmaları, bir yerden diğer bir yere götürülmeleri veya sevk edilmeleri veya barındırılmaları hallerinde
suça ait araç fiillerden hiçbirine başvurulmuş olmasa da faile birinci fıkrada belirtilen cezalar verilir.
(4) Bu suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında da güvenlik tedbirine hükmolunur

İşkence
(1) Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine,
algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu
görevlisi hakkında üç yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2) Suçun;
a) Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da
gebe kadına karşı,
b) Avukata veya diğer kamu görevlisine karşı görevi dolayısıyla,
İşlenmesi halinde, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Fiilin cinsel yönden taciz şeklinde gerçekleşmesi halinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis
cezasına hükmolunur.
Çocuk düşürtme: Rızası olmaksızın bir kadının çocuğunu düşürten kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır.

Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar:


- Cinsel saldırı
- Çocukların cinsel istismarı
- Reşit olmayanla cinsel ilişki

Hürriyete Karşı Suçlar:


- Tehdit
- Şantaj
- Cebir
- Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
- Eğitim ve öğretim hakkının engellenmesi
- Kamu hizmetlerinden yararlanma hakkının engellenmesi
- Siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi
- İnanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme
- Konut dokunulmazlığının ihlali
- İş ve çalışma hürriyetinin ihlali
- Sendikal hakların kullanılmasının engellenmesi
- Haksız arama
- Dilekçe hakkının kullanılmasının engellenmesi
- Kişilerin huzur ve sükununu bozma

60
- Haberleşmenin engellenmesi

Bu ayrımcılıkların biri nedeniyle;


a) Bir kişiye kamuya arz edilmiş olan bir taşınır veya taşınmaz malın satılmasını, devrini veya
kiraya verilmesini,
b) Bir kişinin kamuya arz edilmiş belli bir hizmetten yararlanmasını,
c) Bir kişinin işe alınmasını,
d) Bir kişinin olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını, engelleyen kimse, bir yıldan üç yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır

Bir bilişim sisteminin işleyişini engelleyen veya bozan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır.

Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar:


- Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan
kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını
önlemeye teşebbüs
- Cumhurbaşkanına suikast ve fiilî saldırı
- Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük
Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs
- Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini
yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs
- Halkı, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine karşı silahlı bir isyana tahrik
- silahlı örgüt kuran veya yöneten

Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama


(1) Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetini ve Devletin yargı organlarını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Devletin askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, birinci fıkra hükmüne göre
cezalandırılır.
(3) Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.

CEZA MUHAKEMESİ KANUNU

- Şüpheli: Soruşturma evresinde, suç şüphesi altında bulunan kişiyi,


- Sanık: Kovuşturmanın başlamasından itibaren hükmün kesinleşmesine kadar, suç şüphesi altında
bulunan kişiyi,
- Müdafi: Şüpheli veya sanığın ceza muhakemesinde savunmasını yapan avukatı,
- Vekil: Katılan, suçtan zarar gören veya malen sorumlu kişiyi ceza muhakemesinde temsil eden
avukatı,

61
- Soruşturma: Kanuna göre yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin
kabulüne kadar geçen evreyi,
- Kovuşturma: İddianamenin kabulüyle başlayıp, hükmün kesinleşmesine kadar geçen evreyi,
- İfade alma: Şüphelinin kolluk görevlileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından soruşturma konusu
suçla ilgili olarak dinlenmesini,
- Sorgu: Şüpheli veya sanığın hâkim veya mahkeme tarafından soruşturma veya kovuşturma konusu
suçla ilgili olarak dinlenmesini,
- Malen sorumlu: Yargılama konusu işin hükme bağlanması ve bunun kesinleşmesinden sonra,
maddî ve malî sorumluluk taşıyarak hükmün sonuçlarından etkilenecek veya bunlara katlanacak
kişiyi,
- Toplu suç: Aralarında iştirak iradesi bulunmasa da üç veya daha fazla kişi tarafından işlenen suçu,
- Disiplin hapsi: Kısmî bir düzeni korumak amacıyla yaptırım altına alınmış olan fiil dolayısıyla
verilen, seçenek yaptırımlara çevrilemeyen, önödeme uygulanamayan, tekerrüre esas olmayan,
şartla salıverilme hükümleri uygulanamayan, ertelenemeyen ve adlî sicil kayıtlarına geçirilmeyen
hapsi, ifade eder.

Tazminat isteyebilecekler:
Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;
a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar
verilen,
b) Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan,
c) Kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine
getirilmeden tutuklanan,
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve
bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen,
e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer
olmadığına veya beraatlerine karar verilen,
f) Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan
veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu
cezayla cezalandırılan,
g) Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun
hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan,
h) Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen,
i) Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen,
j) Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya
korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan
veya zamanında geri verilmeyen,
k) Yakalama veya tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkânlarından
yararlandırılmayan,
Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler.

Devlet, ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini
kötüye kullanan hâkimler ve Cumhuriyet savcılarına bir yıl içinde rücu eder.

62
Tazminat isteminin koşulları
(1) Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar
veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir.
(2) İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza
mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer
ağır ceza mahkemesinde karara bağlanır.
(3) Tazminat isteminde bulunan kişinin dilekçesine, açık kimlik ve adresini, zarara uğradığı işlemin
ve zararın nitelik ve niceliğini kaydetmesi ve bunların belgelerini eklemesi gereklidir.
(4) Dilekçesindeki bilgi ve belgelerin yetersizliği durumunda mahkeme, eksikliğin bir ay içinde
giderilmesini, aksi hâlde istemin reddedileceğini ilgiliye duyurur. Süresinde eksiği tamamlanmayan
dilekçe, mahkemece, itiraz yolu açık olmak üzere reddolunur.
(5) Mahkeme, dosyayı inceledikten sonra yeterliliğini belirlediği dilekçe ve eki belgelerin bir
örneğini Devlet Hazinesinin kendi yargı çevresindeki temsilcisine tebliğ ederek, varsa beyan ve itirazlarını
onbeş gün içinde yazılı olarak bildirmesini ister.
(6) İstemin ve ispat belgelerinin değerlendirilmesinde ve tazminat hukukunun genel prensiplerine
göre verilecek tazminat miktarının saptanmasında mahkeme gerekli gördüğü her türlü araştırmayı yapmaya
veya hâkimlerinden birine yaptırmaya yetkilidir.
(7) Mahkeme, kararını duruşmalı olarak verir. İstemde bulunan ile Hazine temsilcisi, açıklamalı çağrı
kâğıdı tebliğine rağmen gelmezlerse, yokluklarında karar verilebilir.
(8) Karara karşı, istemde bulunan, Cumhuriyet savcısı veya Hazine temsilcisi, istinaf yoluna
başvurabilir; inceleme öncelikle ve ivedilikle yapılır.
(9) Tazminat davaları nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan nisbî
avukatlık ücreti ödenir. Ancak, ödenecek miktar Tarifede sulh ceza hâkimliklerinde takip edilen işler için
belirlenen maktu ücretten az, ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen maktu ücretten
fazla olamaz.
(10) Tazminata ilişkin mahkeme kararları, kesinleşmeden ve idari başvuru süreci tamamlanmadan
icra takibine konulamaz. Kesinleşen mahkeme kararında hükmedilen tazminat ile vekâlet ücreti, davacı
veya vekilinin davalı idareye yazılı şekilde bildireceği banka hesap numarasına, bu bildirimin yapıldığı
tarihten itibaren otuz gün içinde ödenir. Bu süre içinde ödeme yapılmaması halinde, karar genel hükümler
dairesinde infaz ve icra olunur.

Tazminatın geri alınması


(1) Kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararı sonradan kaldırılarak, hakkında kamu davası açılan
ve mahkûm edilenlerle, yargılamanın aleyhte yenilenmesiyle beraat kararı kaldırılıp mahkûm edilenlere
ödenmiş tazminatların mahkûmiyet süresine ilişkin kısmı, Cumhuriyet savcısının yazılı istemi ile aynı
mahkemeden alınacak kararla kamu alacaklarının tahsiline ilişkin mevzuat hükümleri uygulanarak geri
alınır. Bu karara itiraz edilebilir.
(2) İftira konusunu oluşturan suç veya yalan tanıklık nedeniyle gözaltına alınma ve tutuklama
halinde; Devlet, iftira eden veya yalan tanıklıkta bulunan kişiye de rücu eder.

Tazminat isteyemeyecek kişiler

63
(1) Kanuna uygun olarak yakalanan veya tutuklanan kişilerden aşağıda belirtilenler tazminat
isteyemezler:
b) Tazminata hak kazanmadığı hâlde, sonradan yürürlüğe giren ve lehte düzenlemeler getiren kanun
gereği, durumları tazminat istemeye uygun hâle dönüşenler.
c) Genel veya özel af, şikâyetten vazgeçme, uzlaşma gibi nedenlerle hakkında kovuşturmaya yer
olmadığına veya davanın düşmesine karar verilen veya kamu davası geçici olarak durdurulan veya kamu
davası ertelenen veya düşürülenler.
d) Kusur yeteneğinin bulunmaması nedeniyle hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar
verilenler.
e) Adlî makamlar huzurunda gerçek dışı beyanla suç işlediğini veya suça katıldığını bildirerek
gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olanlar.

Yakalama ve Gözaltı
(1) Aşağıda belirtilen hâllerde, herkes tarafından geçici olarak yakalama yapılabilir:)
a) Kişiye suçu işlerken rastlanması.
b) Suçüstü bir fiilden dolayı izlenen kişinin kaçması olasılığının bulunması veya hemen kimliğini
belirleme olanağının bulunmaması.
(2) Kolluk görevlileri, tutuklama kararı veya yakalama emri düzenlenmesini gerektiren ve
gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde; Cumhuriyet savcısına veya âmirlerine derhâl başvurma olanağı
bulunmadığı takdirde, yakalama yetkisine sahiptirler.
(3) Soruşturma ve kovuşturması şikâyete bağlı olmakla birlikte, çocuklara, beden veya akıl hastalığı,
malûllük veya güçsüzlükleri nedeniyle kendilerini idareden aciz bulunanlara karşı işlenen suçüstü
hallerinde kişinin yakalanması şikâyete bağlı değildir.
(4) Kolluk, yakalandığı sırada kaçmasını, kendisine veya başkalarına zarar vermesini önleyecek
tedbirleri aldıktan sonra, yakalanan kişiye kanunî haklarını derhal bildirir.
(5) Yakalanıp kolluğa teslim edilen veya ikinci fıkra uyarınca görevlilerce yakalanan kişi ve olay
hakkında Cumhuriyet savcısına hemen bilgi verilerek, emri doğrultusunda işlem yapılır.
(6) Yakalama emrine konu işlemin yerine getirilmesi nedeniyle yakalama emrinin çıkarılma
amacının ortadan kalkması durumunda mahkeme, hâkim veya Cumhuriyet savcısı tarafından yakalama
emrinin derhâl iadesi istenir.

Gözaltı
- Yakalanan kişi, Cumhuriyet Savcılığınca bırakılmazsa, soruşturmanın tamamlanması için
gözaltına alınmasına karar verilebilir.
- Gözaltı süresi, yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre
hariç, yakalama anından itibaren yirmidört saati geçemez.
- Yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilme için zorunlu süre oniki saatten
fazla olamaz.
- Gözaltına alma, bu tedbirin soruşturma yönünden zorunlu olmasına ve kişinin bir suçu
işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığına bağlıdır.
- Toplu olarak işlenen suçlarda, delillerin toplanmasındaki güçlük veya şüpheli sayısının
çokluğu nedeniyle; Cumhuriyet savcısı gözaltı süresinin, her defasında bir günü geçmemek
üzere, üç gün süreyle uzatılmasına yazılı olarak emir verebilir.
- Gözaltı süresinin uzatılması emri gözaltına alınana derhâl tebliğ edilir.

64
- Suçüstü hâlleriyle sınırlı olmak kaydıyla; kişi hakkında aşağıdaki bentlerde belirtilen
suçlarda mülki amirlerce belirlenecek kolluk amirleri tarafından yirmi dört saate kadar,
şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına yol açabilecek
toplumsal olaylar sırasında ve toplu olarak işlenen suçlarda kırk sekiz saate kadar gözaltına
alınma kararı verilebilir.
- Ancak kişi en geç kırk sekiz saat, toplu olarak işlenen suçlarda dört gün içinde hâkim
önüne çıkarılır. Bu fıkra kapsamında kolluk tarafından gözaltına alınan kişiler hakkında da
gözaltına ilişkin hükümler uygulanır.
Gözaltı nedenleri:
a) Toplumsal olaylar sırasında işlenen cebir ve şiddet içeren suçlar.
b) 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;
- 1. Kasten öldürme (madde 81, 82), taksirle öldürme (madde 85),
- 2. Kasten yaralama (madde 86, 87),
- 3. Cinsel saldırı (madde 102),
- 4. Çocukların cinsel istismarı (madde 103),
- 5. Hırsızlık (madde 141, 142),
- 6. Yağma (madde 148, 149),
- 7. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),
- 8. Bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbirlere aykırı davranma (madde 195),
- 9. Fuhuş (madde 227),
- 10. Kötü muamele (madde 232),
c) Terörle Mücadele Kanununda yer alan suçlar.
d) Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununda belirtilen suçlar.
e) İl İdaresi Kanununa dayanılarak ilan edilen sokağa çıkma yasağını ihlal etme.
f) 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda belirtilen suçlar.
Gözaltı süresinin dolması veya sulh ceza hâkiminin kararı üzerine serbest bırakılan kişi hakkında
yakalamaya neden olan fiille ilgili yeni ve yeterli delil elde edilmedikçe ve Cumhuriyet savcısının kararı
olmadıkça bir daha aynı nedenle yakalama işlemi uygulanamaz.
Gözaltına alınan kişi bırakılmazsa, en geç bu süreler sonunda sulh ceza hâkimi önüne çıkarılıp
sorguya çekilir. Sorguda müdafii de hazır bulunur.

Yakalanan kişinin mahkemeye götürülmesi


(1) Hâkim veya mahkeme tarafından verilen yakalama emri üzerine soruşturma veya kovuşturma
evresinde yakalanan kişi, en geç yirmi dört saat içinde yetkili hâkim veya mahkeme önüne çıkarılır.
(2) Yakalanan kişi, en geç yirmi dört saat içinde yetkili hâkim veya mahkeme önüne çıkarılamıyorsa,
aynı süre içinde yakalandığı yer adliyesinde, mevcut değil ise en yakın adliyede kurulu sesli ve
görüntülü iletişim sisteminin kullanılması suretiyle yetkili hâkim veya mahkeme tarafından bu kişinin
sorgusu yapılır veya ifadesi alınır.
Yakalanan veya gözaltına alınanın durumunun yakınlarına bildirilmesi
(1) Şüpheli veya sanık yakalandığında, gözaltına alındığında veya gözaltı süresi uzatıldığında,
Cumhuriyet savcısının emriyle bir yakınına veya belirlediği bir kişiye gecikmeksizin haber verilir.
(2) Yakalanan veya gözaltına alınan yabancı ise, yazılı olarak karşı çıkmaması halinde, durumu,
vatandaşı olduğu devletin konsolosluğuna bildirilir.
Yakalama emri ve nedenleri

65
- Soruşturma evresinde çağrı üzerine gelmeyen veya çağrı yapılamayan şüpheli hakkında,
Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından yakalama emri
düzenlenebilir. Ayrıca, tutuklama isteminin reddi kararına itiraz halinde, itiraz mercii
tarafından da yakalama emri düzenlenebilir.
- Yakalanmış iken kolluk görevlisinin elinden kaçan şüpheli veya sanık ya da tutukevi veya
ceza infaz kurumundan kaçan tutuklu veya hükümlü hakkında Cumhuriyet savcıları ve
kolluk kuvvetleri de yakalama emri düzenleyebilirler.
- Kovuşturma evresinde kaçak sanık hakkında yakalama emri re'sen veya Cumhuriyet
savcısının istemi üzerine hâkim veya mahkeme tarafından düzenlenir.
Tutuklama nedenleri
Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması
halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya
güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.
Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa.
b) Şüpheli veya sanığın davranışları;
1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,
2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma,
Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.
(3) Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama
nedeni var sayılabilir:
a) Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Soykırım ve insanlığa karşı suçlar
2. Kasten öldürme
3.Silahla işlenmiş kasten yaralama
4. İşkence
5. Cinsel saldırı
6. Çocukların cinsel istismarı
7.Hırsızlık ve yağma
8. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti
9. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma
10. Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar
11. Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar
b) Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı
suçları.
c) Bankalar Kanununda tanımlanan zimmet suçu.
d) Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar
e) Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununda tanımlanan suçlar.
f) Orman Kanununun 110 uncu maddesinin dört ve beşinci fıkralarında tanımlanan kasten orman
yakma suçları.
g) Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 33 üncü maddesinde sayılan suçlar.
h) Terörle Mücadele Kanununun 7 nci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen suçlar.

Sadece adlî para cezasını gerektiren suçlarda veya vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler

66
hariç olmak üzere hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı
verilemez.

Tutuklama kararı
(1) Soruşturma evresinde şüphelinin tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh
ceza hâkimi tarafından, kovuşturma evresinde sanığın tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi
üzerine veya re'sen mahkemece karar verilir.

Tutuklulukta geçecek süre


- Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde tutukluluk süresi en çok bir yıldır. Ancak
bu süre, zorunlu hallerde gerekçeleri gösterilerek altı ay daha uzatılabilir.
- Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre,
zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı, 5237 sayılı Türk
Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde
tanımlanan suçlar ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren
suçlarda beş yılı geçemez.
- Bu maddede öngörülen uzatma kararları, Cumhuriyet savcısının, şüpheli veya sanık ile
müdafiinin görüşleri alındıktan sonra verilir.
Tutukluluğun incelenmesi
Soruşturma evresinde şüphelinin tutukevinde bulunduğu süre içinde ve en geç otuzar günlük süreler
itibarıyla tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda, Cumhuriyet savcısının istemi
üzerine sulh ceza hâkimi tarafından şüpheli veya müdafii dinlenilmek suretiyle karar verilir.

Adlî kontrol
Bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada, tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, şüphelinin
tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir. Adli kontroller:
a) Yurt dışına çıkamamak.
b) Hâkim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak.
c) Hâkimin belirttiği merci veya kişilerin çağrılarına ve gerektiğinde meslekî uğraşlarına ilişkin veya
eğitime devam konularındaki kontrol tedbirlerine uymak.
d) Her türlü taşıtları veya bunlardan bazılarını kullanamamak ve gerektiğinde kaleme, makbuz
karşılığında sürücü belgesini teslim etmek.
e) Özellikle uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla,
hastaneye yatmak dahil, tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olmak ve bunları kabul etmek.
f) Şüphelinin parasal durumu göz önünde bulundurularak, miktarı ve bir defada veya birden çok
taksitlerle ödeme süreleri, Cumhuriyet savcısının isteği üzerine hâkimce belirlenecek bir güvence miktarını
yatırmak.
g) Silâh bulunduramamak veya taşıyamamak, gerektiğinde sahip olunan silâhları makbuz
karşılığında adlî emanete teslim etmek.
h) Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim tarafından miktarı ve ödeme süresi belirlenecek
parayı suç mağdurunun haklarını güvence altına almak üzere aynî veya kişisel güvenceye bağlamak.
i) Aile yükümlülüklerini yerine getireceğine ve adlî kararlar gereğince ödemeye mahkûm edildiği
nafakayı düzenli olarak ödeyeceğine dair güvence vermek.
j) Konutunu terk etmemek.

67
k) Belirli bir yerleşim bölgesini terk etmemek.
l) Belirlenen yer veya bölgelere gitmemek.

Adlî kontrol kararı ve hükmedecek merciler


Şüpheli, Cumhuriyet savcısının istemi ve sulh ceza hâkiminin kararı ile soruşturma evresinin her
aşamasında adlî kontrol altına alınabilir.

Arama ve Elkoyma
Yakalanabileceği veya suç delillerinin elde edilebileceği hususunda makul şüphe varsa; şüphelinin
veya sanığın üstü, eşyası, konutu, işyeri veya ona ait diğer yerler aranabilir.(1)
Şüphelinin veya sanığın yakalanabilmesi veya suç delillerinin elde edilebilmesi amacıyla, diğer bir
kişinin de üstü, eşyası, konutu, işyeri veya ona ait diğer yerler aranabilir.
(1) Konutta, işyerinde veya diğer kapalı yerlerde gece vaktinde arama yapılamaz.
(2) Suçüstü veya gecikmesinde sakınca bulunan hâller ile yakalanmış veya gözaltına alınmış olup da
firar eden kişi veya tutuklu veya hükümlünün tekrar yakalanması amacıyla yapılan aramalarda, birinci fıkra
hükmü uygulanmaz.
Arama kararı
Hâkim kararı üzerine veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının,
Cumhuriyet savcısına ulaşılamadığı hallerde ise kolluk amirinin yazılı emri ile kolluk görevlileri arama
yapabilirler.
Ancak, konutta, işyerinde ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda arama, hâkim kararı veya
gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının yazılı emri ile yapılabilir. Kolluk amirinin
yazılı emri ile yapılan arama sonuçları Cumhuriyet Başsavcılığına derhal bildirilir.

Aramada hazır bulunabilecekler


(1) Aranacak yerlerin sahibi veya eşyanın zilyedi aramada hazır bulunabilir; kendisi bulunmazsa
temsilcisi veya ayırt etme gücüne sahip hısımlarından biri veya kendisiyle birlikte oturmakta olan bir kişi
veya komşusu hazır bulundurulur.
(3) Kişinin avukatının aramada hazır bulunmasına engel olunamaz.

Eşya veya kazancın muhafaza altına alınması ve bunlara elkonulması


- İspat aracı olarak yararlı görülen ya da eşya veya kazanç müsaderesinin konusunu oluşturan
malvarlığı değerleri, muhafaza altına alınır.
- Yanında bulunduran kişinin rızasıyla teslim etmediği bu tür eşyaya elkonulabilir.
- Devlet sırrı niteliğindeki bilgileri içeren belgeler, ancak mahkeme hâkimi veya heyeti tarafından
incelenebilir. Bu belgelerde yer alan ve sadece yüklenen suçu açıklığa kavuşturabilecek nitelikte
olan bilgiler, hâkim veya mahkeme başkanı tarafından tutanağa kaydettirilir.

Elkonulamayacak mektuplar, belgeler


- Şüpheli veya sanık ile 45 ve 46 ncı maddelere göre tanıklıktan çekinebilecek kimseler arasındaki
mektuplara ve belgelere; bu kimselerin nezdinde bulundukça elkonulamaz.
- Hâkim kararı üzerine veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının,
Cumhuriyet savcısına ulaşılamadığı hallerde ise kolluk amirinin yazılı emri ile kolluk görevlileri,
elkoyma işlemini gerçekleştirebilir.

68
Taşınmazlara, hak ve alacaklara elkoyma
Soruşturma veya kovuşturma konusu suçun işlendiğine ve bu suçlardan elde edildiğine dair somut
delillere dayanan kuvvetli şüphe sebebi bulunan hallerde, şüpheli veya sanığa ait;
a) Taşınmazlara,
b) Kara, deniz veya hava ulaşım araçlarına,
c) Banka veya diğer malî kurumlardaki her türlü hesaba,
d) Gerçek veya tüzel kişiler nezdindeki her türlü hak ve alacaklara,
e) Kıymetli evraka,
f) Ortağı bulunduğu şirketteki ortaklık paylarına,
g) Kiralık kasa mevcutlarına,
h) Diğer malvarlığı değerlerine,
Elkonulabilir. Somut olarak belirlenen Bu taşınmaz, hak, alacak ve diğer malvarlığı değerlerinin
şüpheli veya sanıktan başka bir kişinin zilyetliğinde bulunması halinde dahi, elkoyma işlemi yapılabilir.

Avukat bürolarında arama, elkoyma ve postada elkoyma


Avukat büroları ancak mahkeme kararı ile ve kararda belirtilen olayla ilgili olarak Cumhuriyet
savcısının denetiminde aranabilir. Baro başkanı veya onu temsil eden bir avukat aramada hazır
bulundurulur.

Teknik araçlarla izleme: Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe
sebepleri bulunması ve başka suretle delil elde edilememesi hâlinde, şüpheli veya sanığın kamuya açık
yerlerdeki faaliyetleri ve işyeri teknik araçlarla izlenebilir, ses veya görüntü kaydı alınabilir:
a) Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti ile organ veya doku ticareti
2. Kasten öldürme
3. Nitelikli hırsızlık ve yağma ile nitelikli dolandırıcılık
4. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti
5. Parada sahtecilik
6. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma
7. Fuhuş
8. İhaleye fesat karıştırma
9. Tefecilik
10. Rüşvet
11. Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama
12. Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak
13. Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar
14. Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk
Suçları.
b) Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı
suçları.
c) Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar.
d) Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar

69
Tanıklıktan çekinebilecekler:
- Şüpheli veya sanığın nişanlısı.
- Evlilik bağı kalmasa bile şüpheli veya sanığın eşi.
- Şüpheli veya sanığın kan hısımlığından veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoyu.
- Şüpheli veya sanığın üçüncü derece dahil kan veya ikinci derece dahil kayın hısımları.
- Şüpheli veya sanıkla aralarında evlâtlık bağı bulunanlar.

Yemin verilmeden dinlenebilecek tanıklar


- Dinlenme sırasında onbeş yaşını doldurmamış olanlar
- Ayırt etme gücüne sahip olmamaları nedeniyle yeminin niteliği ve önemini kavrayamayanlar.
- Soruşturma veya kovuşturma konusu suçlara iştirakten veya bu suçlar nedeniyle suçluyu
kayırmaktan ya da suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirmekten şüpheli, sanık veya
hükümlü olanlar

İNTERNET ORTAMINDA YAPILAN YAYINLARIN DÜZENLENMESİ VE BU YAYINLAR


YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARLA MÜCADELE EDİLMESİ HAKKINDA KANUN

- İnternet ortamında yapılan ve içeriği aşağıdaki suçları oluşturduğu hususunda yeterli şüphe sebebi
bulunan yayınlarla ilgili olarak erişimin engellenmesine karar verilir:
- TCK’daki şu suçlar:
1) İntihara yönlendirme
2) Çocukların cinsel istismarı
3) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma
4) Sağlık için tehlikeli madde temini
5) Müstehcenlik
6) Fuhuş
7) Kumar oynanması için yer ve imkân sağlama suçları.
Ve Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanunda yer alan suçlar.

- Erişimin engellenmesi kararı, soruşturma evresinde hâkim, kovuşturma evresinde ise mahkeme
tarafından verilir.
- Soruşturma evresinde, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısı tarafından
da erişimin engellenmesine karar verilebilir.
- Bu durumda Cumhuriyet savcısı kararını yirmidört saat içinde hâkimin onayına sunar ve hâkim,
kararını en geç yirmidört saat içinde verir. Bu süre içinde kararın onaylanmaması halinde tedbir,
Cumhuriyet savcısı tarafından derhal kaldırılır.
- Erişimin engellenmesi kararının gereği, derhal ve en geç kararın bildirilmesi anından itibaren dört
saat içinde yerine getirilir.

TERÖRLE MÜCADELE KANUNU

Terör suçları
- Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak

70
- Askerî tesisleri tahrip ve düşman askerî hareketleri yararına anlaşma
- Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan
kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını
önlemeye teşebbüs
- Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye
Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs
- Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini
yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs
- Halkı, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine karşı silahlı bir isyana tahrik
- Silahlı örgüt kurmek veya yönetmek
- Örgütlere üretmek, satın almak veya ülkeye sokmak suretiyle silah temin eden, nakleden veya
depolayan kişi
- Hükûmetin izni olmaksızın bir yabancı veya yabancı Devlet hizmetinde veya bunların lehinde
çalışmak üzere Ülke içinde vatandaşlardan asker yazan veya vatandaşları silahlandırmak
- Cumhurbaşkanına suikastte bulunmak

Ayrıca, aşağıdaki fiil ve davranışlar da terör örgütünde işlenmiş sayılır ve bir yıldan beş yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır:
1. Örgüte ait amblem, resim veya işaretlerin asılması ya da taşınması,
2. Slogan atılması,
3. Ses cihazları ile yayın yapılması,
4. Terör örgütüne ait amblem, resim veya işaretlerin üzerinde bulunduğu üniformanın giyilmesi

Tüzel kişilerin sorumluluğu


Bu Kanun kapsamına giren suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, Türk Ceza
Kanununa göre bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur

Muhbirlerin hüviyetlerinin açıklanmaması:Kanun kapsamına giren suçlar ve suçluları ihbar edenlerin


hüviyetleri, rızaları olmadıkça veya ihbarın mahiyeti haklarında suç teşkil etmedikçe açıklanamaz.

TERÖRİZMİN FİNANSMANININ ÖNLENMESİ HAKKINDA KANUN

Fon sağlanması veya toplanması yasak fiiller


- a) Bir halkı korkutmak veya sindirmek ya da bir hükûmeti veya uluslararası kuruluşu herhangi bir
eylemi gerçekleştirmeye veya gerçekleştirmekten kaçınmaya zorlamak amacıyla, kasten öldürme
veya ağır yaralama fiilleri.
- b) Terörle Mücadele Kanunu kapsamında terör suçu olarak kabul edilen fiiller.
- c) Türkiye’nin taraf olduğu;
1) Uçakların Kanun Dışı Yollarla Ele Geçirilmesinin Önlenmesi Hakkında Sözleşmede,

71
2) Sivil Havacılığın Güvenliğine Karşı Kanun Dışı Eylemlerin Önlenmesine İlişkin
Sözleşmede,
3) Diplomasi Ajanları da Dahil Olmak Üzere Uluslararası Korunmaya Sahip Kişilere Karşı
İşlenen Suçların Önlenmesi ve Cezalandırılmasına Dair Sözleşmede,
4) Rehine Alınmasına Karşı Uluslararası Sözleşmede,
5) Nükleer Maddelerin Fiziksel Korunması Hakkında Sözleşmede,
6) Sivil Havacılığın Güvenliğine Karşı Kanun Dışı Eylemlerin Önlenmesine İlişkin
Sözleşmeye Munzam, Uluslararası Sivil Havacılığa Hizmet Veren Havaalanlarında Kanun Dışı
Şiddet Olaylarının Önlenmesine İlişkin Protokolde,
7) Denizde Seyir Güvenliğine Karşı Yasadışı Eylemlerin Önlenmesine Dair Sözleşmede,
8) Kıta Sahanlığında Bulunan Sabit Platformların Güvenliğine Karşı Yasadışı Eylemlerin
Önlenmesine Dair Protokolde,
9) Terörist Bombalamalarının Önlenmesine İlişkin Uluslararası Sözleşmede,
yasaklanan ve suç olarak düzenlenen fiiller

Teröriste veya terör örgütlerine fon sağlayan veya toplayan kişi, fiili daha ağır cezayı
gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır.

Malvarlığının Dondurulması
- Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin kararlarıyla listelenen kişi, kuruluş veya
organizasyonların tasarrufunda bulunan malvarlığının dondurulması kararları, Bakanlar
Kurulunun (yeni sistemde Cumhurbaşkanının) Resmî Gazete’de yayımlanan kararıyla
gecikmeksizin uygulanır.
- Alınan kararlar, Dışişleri Bakanlığı tarafından Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine bildirilir
- Bir yabancı devlet hükûmeti tarafından bir kişi, kuruluş veya organizasyonun tasarrufunda
bulunan malvarlığının dondurulmasına ilişkin olarak Türkiye’den talepte bulunulması hâlinde,
Değerlendirme Komisyonunca değerlendirilen talep Bakanlar Kurulu (CB) tarafından karara
bağlanır. Bu değerlendirmede karşılıklılık ilkesi gözetilir. Karar verilebilmesi için, yabancı devlet
tarafından taleple birlikte gerekçelerinin de gönderilmesi gerekir
Değerlendirme Komisyonu: Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanının başkanlığında,
Başbakanlık Güvenlik İşleri Genel Müdürü, Millî İstihbarat Teşkilâtı Müsteşar Yardımcısı, İçişleri
Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürü, Dışişleri Bakanlığı
Araştırma ve Güvenlik İşleri Genel Müdürü ve Hazine Müsteşarlığı Mali Sektörle İlişkiler ve
Kambiyo Genel Müdüründen oluşur.
- Dondurulmasına karar verilen malvarlığının yönetimi, ilgili gerçek veya tüzel kişiye aittir.
- Malvarlığının dondurulmasıyla ilgili alınan kararın gereğini yerine getirmeyen veya yerine
getirmekte ihmal veya gecikme gösteren kişilere, fiil daha ağır bir cezayı gerektiren başka bir suç
oluşturmadığı takdirde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası verilir.

72
YABANCILAR VE ULUSLARARASI KORUMA KANUNU
Geri gönderme yasağı
Kanun kapsamındaki hiç kimse,
 işkenceye,
 insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulacağı
 veya ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti
 veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatının
 veya hürriyetinin tehdit altında bulunacağı bir yere gönderilemez

Türkiye’ye girişlerine izin verilmeyecek yabancılar:


a) Pasaportu, pasaport yerine geçen belgesi, vizesi veya ikamet ya da çalışma izni olmayanlar ile bu
belgeleri veya izinleri hileli yollarla edindiği veya sahte olduğu anlaşılanlar
b) Vize, vize muafiyeti veya ikamet izin süresinin bitiminden itibaren en az altmış gün süreli
pasaport veya pasaport yerine geçen belgesi olmayanlar
c) 15 inci maddenin ikinci fıkrası saklı kalmak kaydıyla, vize muafiyeti kapsamında olsalar dahi, 15
inci maddenin birinci fıkrasında sayılan yabancılar

Türkiye’ye giriş yasağı


- Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, gerektiğinde ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının görüşlerini alarak,
Türkiye dışında olup da kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından
Türkiye’ye girmesinde sakınca görülen yabancıların ülkeye girişini yasaklayabilir.
- Türkiye’den sınır dışı edilen yabancıların Türkiye’ye girişi, Genel Müdürlük veya valilikler
tarafından yasaklanır.
- Türkiye’ye giriş yasağının süresi en fazla beş yıldır.
- Ancak, kamu düzeni veya kamu güvenliği açısından ciddi tehdit bulunması hâlinde bu süre Genel
Müdürlükçe en fazla on yıl daha artırılabilir.

Vize zorunluluğu,
- Türkiye’de doksan güne kadar kalacak yabancılar, vatandaşı oldukları veya yasal olarak
bulundukları ülkedeki konsolosluklardan geliş amaçlarını da belirten vize alarak gelirler.
- Vizenin veya vize muafiyetinin Türkiye’de sağladığı kalış süresi, her yüz seksen günde doksan
günü geçemez.
Vize muafiyeti
Aşağıda sayılan yabancılardan Türkiye’ye girişte vize şartı aranmaz:
a) Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu anlaşmalarla ya da Bakanlar Kurulu kararıyla vizeden
muaf tutulan ülkelerin vatandaşları
b) Türkiye’ye giriş yapacağı tarih itibarıyla, geçerli ikamet veya çalışma izni bulunanlar
c) Pasaport Kanununun 18 inci maddesine göre verilmiş ve geçerliliklerini yitirmemiş yabancılara
mahsus damgalı pasaport sahipleri
ç) Mücbir nedenlerle, Türk hava ve deniz limanlarını kullanmak zorunda kalan taşıtlardaki
yabancılardan liman şehrine çıkacak kişiler
d) Deniz limanlarına gelip, yetmiş iki saati geçmemek kaydıyla, liman şehrini veya civar illeri
turizm amaçlı gezecek kişiler

73
İkamet izni: Türkiye’de, vizenin veya vize muafiyetinin tanıdığı süreden ya da doksan günden fazla
kalacak yabancıların ikamet izni almaları zorunludur. İkamet izni, altı ay içinde kullanılmaya
başlanmadığında geçerliliğini kaybeder.

Aşağıda sayılan yabancılar ikamet izninden muaf tutulurlar:


a) Doksan güne kadar vizeyle veya vizeden muaf olarak gelenler, vize süresi veya vize muafiyeti
süresince
b) Vatansız Kişi Kimlik Belgesi sahibi olanlar
c) Türkiye’de görevli diplomasi ve konsolosluk memurları
ç) Türkiye’de görevli diplomasi ve konsolosluk memurlarının ailelerinden Dışişleri Bakanlığınca
bildirilenler
d) Uluslararası kuruluşların Türkiye’deki temsilciliklerinde çalışan ve statüleri anlaşmalarla
belirlenmiş olanlar
e) Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu anlaşmalarla ikamet izninden muaf tutulanlar.

İkamet izni başvurusu: Yabancının vatandaşı olduğu veya yasal olarak bulunduğu ülkedeki
konsolosluklara yapılır.
- İkamet izni için başvuracak yabancılarda, talep ettikleri ikamet izni süresinden altmış gün daha
uzun süreli pasaport ya da pasaport yerine geçen belgeye sahip olmaları şartı aranır.
- Başvurular Genel Müdürlük tarafından en geç doksan gün içinde sonuçlandırılır

Sınır dışı etme: Sınır dışı etme kararı Genel Müdürlüğün talimatı üzerine veya resen valiliklerce alınır

Sınır dışı etme kararı alınacaklar:


a) 5237 sayılı Kanunun 59 uncu maddesi kapsamında sınır dışı edilmesi gerektiği
değerlendirilenler
b) Terör örgütü yöneticisi, üyesi, destekleyicisi veya çıkar amaçlı suç örgütü yöneticisi, üyesi veya
destekleyicisi olanlar
c) Türkiye’ye giriş, vize ve ikamet izinleri için yapılan işlemlerde gerçek dışı bilgi ve sahte belge
kullananlar
ç) Türkiye’de bulunduğu süre zarfında geçimini meşru olmayan yollardan sağlayanlar
d) Kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlar
e) Vize veya vize muafiyeti süresini on günden fazla aşanlar veya vizesi iptal edilenler
f) İkamet izinleri iptal edilenler
g) İkamet izni bulunup da süresinin sona ermesinden itibaren kabul edilebilir gerekçesi olmadan
ikamet izni süresini on günden fazla ihlal edenler
ğ) Çalışma izni olmadan çalıştığı tespit edilenler
h) Türkiye’ye yasal giriş veya Türkiye’den yasal çıkış hükümlerini ihlal edenler
ı) Hakkında Türkiye’ye giriş yasağı bulunmasına rağmen Türkiye’ye geldiği tespit edilenler
i) Uluslararası koruma başvurusu reddedilen, uluslararası korumadan hariçte tutulan, başvurusu
kabul edilemez olarak değerlendirilen, başvurusunu geri çeken, başvurusu geri çekilmiş sayılan,
uluslararası koruma statüleri sona eren veya iptal edilenlerden haklarında verilen son karardan
sonra bu Kanunun diğer hükümlerine göre Türkiye’de kalma hakkı bulunmayanlar

74
j) İkamet izni uzatma başvuruları reddedilenlerden, on gün içinde Türkiye’den çıkış yapmayanlar
k)Uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından tanımlanan terör örgütleriyle ilişkili olduğu
değerlendirilenler

Geri gönderme merkezleri: İdari gözetime alınan yabancılar, geri gönderme merkezlerinde tutulurlar.
Geri gönderme merkezleri İçişleri Bakanlığı tarafından işletilir. Bakanlık, kamu kurum ve kuruluşları,
Türkiye Kızılay Derneği veya kamu yararına çalışan derneklerden göç alanında uzmanlığı bulunanlarla
protokol yaparak bu merkezleri işlettirebilir.
Seyahat belgesi: Mültecilere, valiliklerce Sözleşmede belirtilen seyahat belgesi düzenlenir

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİNE YAPILMIŞ BAZI BAŞVURULARIN TAZMİNAT


ÖDENMEK SURETİYLE ÇÖZÜMÜNE DAİR KANUN
(1) Bu Kanun;
a) Ceza hukuku kapsamındaki soruşturma ve kovuşturmalar ile özel hukuk ve idare hukuku
kapsamındaki yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı,
b) Mahkeme kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği,
iddiasıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılmış başvuruları kapsar.

Komisyon ve çalışma esasları


(1) Bu Kanun kapsamında yapılacak müracaatlar hakkında karar vermek üzere Bakanlığın merkez,
bağlı ve ilgili kuruluşlarında çalışan hâkim ve savcılar arasından Adalet Bakanı tarafından atanacak dört
kişi ile Maliye Bakanı tarafından Maliye Bakanlığı personeli arasından atanacak bir kişiden oluşan
toplam beş kişilik bir Komisyon kurulur. Komisyon Başkanı bu üyeler arasından Adalet Bakanı tarafından
seçilir.
(3) Komisyon, üye sayısının salt çoğunluğuyla toplanır ve toplantıya katılanların salt çoğunluğuyla
karar verir.
(4) Komisyonun sekretarya hizmetleri Bakanlık tarafından yürütülür.
(5) Kamu kurum ve kuruluşları ile yargı mercileri, Komisyonun görevi kapsamında ihtiyaç duyduğu
her türlü bilgi ve belgeyi gecikmeksizin Komisyona göndermek zorundadır.
Müracaatın şekli ve süresi
(1) Komisyona müracaat, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuru tarihini ve numarasını
gösteren resmi kayıt kabul mektubu, başvuru formu ve diğer ilgili bilgi ve belgelerle birlikte, müracaat
edenin kimlik bilgilerini içeren imzalı bir dilekçeyle yapılır.
(2) Başvuran, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde Komisyona müracaat
edebilir. Bu süre içinde müracaatta bulunmayanlar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin münhasıran iç
hukuk yollarının tüketilmemiş olması gerekçesine dayanan kabul edilemezlik kararının kendilerine
tebliğinden itibaren bir ay içinde de Komisyona müracaat edebilirler.
(4) Müracaatın Cumhuriyet başsavcılıkları aracılığıyla da yapılması mümkündür. Cumhuriyet
başsavcılığı, müracaat evrakını derhal Komisyona gönderir. Bu durumda Cumhuriyet başsavcılığına
yapılan müracaat tarihi esas alınır.
(5) Müracaatlara ilişkin düzenlenecek kâğıtlar damga vergisinden, yapılacak işlemler harçlardan
müstesnadır.
Müracaatın reddi
(1) Komisyon;

75
a) Müracaat konusu başvurunun, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince öngörülen iç hukuk yollarının
tüketilmesi koşulu dışındaki diğer kabul edilebilirlik şartlarını taşımadığını,
b) Komisyona süresinde müracaat edilmediğini,
c) Müracaat edenin hukuki menfaati olmadığını,
ç) Müracaatın 2 nci madde kapsamına girmediğini,
tespit ederse müracaatı reddeder.

Müracaat hakkında karar ve karara itiraz


(1) Komisyon, müracaat hakkında dokuz ay içinde karar vermek zorundadır.
(2) Komisyon, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin emsal kararlarını da gözetmek suretiyle
müracaat konusunda gerekçeli olarak karar verir.
(3) Komisyon kararlarına karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde Komisyon aracılığıyla
Ankara Bölge İdare Mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz dilekçesi müracaata ilişkin diğer tüm belgelerle
birlikte derhal itiraz merciine gönderilir. Bu itiraz öncelikli işlerden sayılarak üç ay içinde karara bağlanır.
Mahkeme tarafından Komisyon kararı yerinde görülmezse işin esası hakkında karar verilir. İtiraz üzerine
verilen kararlar kesindir.
(4) Ödenmesine karar verilen tazminat, kararın kesinleşmesinden itibaren üç ay içinde Bakanlık
tarafından ödenir.
Kararın ilgili adli veya idari mercie bildirimi
(1) Komisyona yapılan müracaat sonucunda Komisyonun kesinleşen kararlarının bir örneği
müracaata konu işlemin yapıldığı adli veya idari mercie gönderilir.
(2) Müracaata konu işlem henüz sonuçlandırılmamışsa ilgili adli veya idari merci tarafından bu işlem
ivedilikle sonuçlandırılır.

ÜLKEMİZDE İNSAN HAKLARI MEKANİZMALARI

TÜRKİYE İNSAN HAKLARI ve EŞİTLİK KURUMU

TİHEK aşağıda belirtilen niteliklere sahip olacak şekilde Başbakanlıkla ilişkili olarak kurulmuştur. Bunlar;
- İdari ve mali özerkliğe sahip,
- Özel bütçeli,
- Kamu tüzel kişiliğini haiz
- Başbakanlıkla ilişkili
Kurum, Kurul ve Başkanlıktan oluşur.

Tanımlar:
a) Ayrı tutma: Kişilerin bu Kanunda sayılan temellerden biri veya birden fazlası nedeniyle, bir eylem veya
eylemsizliğin sonucu olarak diğerlerinden ayrı tutulması durumunu,
b) Ayrımcılık talimatı: Bir kişinin kendi nam veya hesabına eylem ve işlemlerde bulunmaya yetkili kıldığı
kişilere veya bir kamu görevlisinin diğer kişilere verdiği ayrımcılık yapılmasına yönelik talimatı,
ç) Çoklu ayrımcılık: Ayrımcı uygulamanın birden fazla ayrımcılık temeli ile ilişkili olması durumunu,

76
d) Doğrudan ayrımcılık: Bir gerçek veya tüzel kişinin, hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden
karşılaştırılabilir durumdakilere kıyasla eşit şekilde yararlanmasını bu Kanunda sayılan ayrımcılık
temellerine dayanılarak engelleyen veya zorlaştıran her türlü farklı muameleyi,
e) Dolaylı ayrımcılık: Bir gerçek veya tüzel kişinin, görünüşte ayrımcı olmayan her türlü eylem, işlem ve
uygulamalar sonucunda, bu Kanunda sayılan ayrımcılık temelleriyle bağlantılı olarak, hukuken tanınmış
hak ve hürriyetlerden yararlanma bakımından nesnel olarak haklılaştırılamayan dezavantajlı bir konuma
sokulmasını,
f) Engelli: Fiziksel, zihinsel, ruhsal ve duyusal yetilerinde çeşitli düzeyde kayıplarından dolayı topluma
diğer bireyler ile birlikte eşit şartlarda tam ve etkin katılımını kısıtlayan tutum ve çevre şartlarından
etkilenen bireyi,
g) İşyerinde yıldırma: Bu Kanunda sayılan ayrımcılık temellerine dayanılarak kişiyi işinden soğutmak,
dışlamak, bıktırmak amacıyla kasıtlı olarak yapılan eylemleri,
i) Makul düzenleme: Engellilerin hak ve özgürlüklerini tam ve diğer bireylerle eşit şekilde kullanmasını
veya bunlardan yararlanmasını sağlamak üzere belirli bir durumda ihtiyaç duyulan, mali imkânlar
nispetinde, ölçülü, gerekli ve uygun değişiklik ve tedbirleri,
j) Taciz: Psikolojik ve cinsel türleri de dâhil olmak üzere bu Kanunda sayılan temellerden birisine
dayanılarak, insan onurunun çiğnenmesi amacını taşıyan veya böyle bir sonucu doğuran yıldırıcı, onur
kırıcı, aşağılayıcı veya utandırıcı her türlü davranışı,
k) Ulusal önleme mekanizması: İşkenceye ve Diğer Zalimane, Gayriinsanî veya Küçültücü Muamele
veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek İhtiyari Protokol hükümleri çerçevesinde kişilerin
özgürlüklerinden yoksun bırakıldığı yerlere düzenli ziyaretler yapmak üzere oluşturulan sistemi,
m) Varsayılan temele dayalı ayrımcılık: Bir gerçek veya tüzel kişinin, bu Kanunda sayılan ayrımcılık
temellerinden birisiyle gerçekte ilgisi olmamasına rağmen, bu temellerden birisini taşıdığı sanılarak
hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden yararlanma bakımından ayrımcı muameleye maruz kalmasını,
ifade eder.

Eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağı


- Herkes, hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden yararlanmada eşittir.
- Bu Kanun kapsamında cinsiyet, ırk, renk, dil, din, inanç, mezhep, felsefi ve siyasi görüş, etnik
köken, servet, doğum, medeni hâl, sağlık durumu, engellilik ve yaş temellerine dayalı
ayrımcılık yasaktır.

Ayrımcılık türleri
a) Ayrı tutma.
b) Ayrımcılık talimatı verme ve bu talimatları uygulama.
c) Çoklu ayrımcılık.
ç) Doğrudan ayrımcılık.
d) Dolaylı ayrımcılık.
e) İşyerinde yıldırma.
f) Makul düzenleme yapmama.
g) Taciz.
ğ) Varsayılan temele dayalı ayrımcılık.

Ayrımcılık iddiasının ileri sürülemeyeceği hâller

77
(1) Bu Kanun kapsamında ayrımcılık iddiasının ileri sürülemeyeceği hâller ve istisnalar şunlardır:
a) İstihdam ve serbest meslek alanlarında, zorunlu mesleki gerekliliklerin varlığı hâlinde amaca uygun ve
orantılı olan farklı muamele.
b) Sadece belli bir cinsiyetin istihdamını zorunlu kılan durumlar.
c) İşe kabul ve istihdam sürecinde, hizmetin zorunlulukları nedeniyle yaş sınırlarının belirlenmesi ve
uygulanması, gereklilik ve amaçla orantılı olması şartıyla yaşa dayalı farklı muamele.
ç) Çocuk veya özel bir yerde tutulması gereken kişilere yönelik özel tedbirler ve koruma önlemleri.
d) Bir dine ait kurumda, din hizmeti veya o dine ilişkin eğitim ve öğretim vermek üzere sadece o dine
mensup kişilerin istihdamı.
e) Dernek, vakıf, sendika, siyasi parti ve meslek örgütlerinin, ilgili mevzuatlarında veya tüzüklerinde yer
alan amaç, ilke ve değerler temelinde üye olacak kişilerde belli şart ve nitelik aramaları.
f) Eşitsizlikleri ortadan kaldırmaya yönelik, gerekli, amaca uygun ve orantılı farklı muamele.
g) Vatandaş olmayanların ülkeye giriş ve ikametlerine ilişkin şartlarından ve hukuki statülerinden
kaynaklanan farklı muamele.

Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun görevleri


a) İnsan haklarının korunmasına, geliştirilmesine, ayrımcılığın önlenmesine ve ihlallerin giderilmesine
yönelik çalışmalar yapmak.
b) İnsan hakları ve ayrımcılıkla mücadele konularında kitle iletişim araçlarını da kullanarak bilgilendirme
ve eğitim yoluyla kamuoyunda duyarlılığı geliştirmek.
c) Millî eğitim müfredatında bulunan insan hakları ve ayrımcılık yasağıyla ilgili bölümlerin hazırlanmasına
katkıda bulunmak.
ç) İnsan haklarının korunması, ayrımcılığın ortadan kaldırılması ve toplumdaki eşitlik anlayışının
geliştirilmesine yönelik olarak üniversiteler ile ortaklaşa faaliyetlerde bulunmak, Yükseköğretim
Kurulunun eşgüdümünde üniversitelerin insan hakları ve eşitlik ile ilgili bölümlerinin kurulmasına ve insan
hakları ve eşitlik öğretimine dair müfredatın belirlenmesine katkıda bulunmak.
d) Kamu kurum ve kuruluşlarının meslek öncesi ve meslek içi insan hakları ve eşitlik eğitimi
programlarının esaslarının belirlenmesine ve bu programların yürütülmesine katkıda bulunmak.
e) Görev alanıyla ilgili mevzuat çalışmalarını izlemek, değerlendirmek, bunlara ilişkin görüş ve önerilerini
ilgili mercilere bildirmek.
f) İnsan hakları ihlallerini resen incelemek, araştırmak, karara bağlamak ve sonuçlarını takip etmek.
g) Ayrımcılık yasağı ihlallerini resen veya başvuru üzerine incelemek, araştırmak, karara bağlamak ve
sonuçlarını takip etmek.
ğ) Ayrımcılık yasağı ihlalleri nedeniyle mağdur olduğu iddiasıyla Kuruma başvuranlara mağduriyetlerinin
giderilmesi için kullanabilecekleri idari ve hukuki süreçler konusunda yol göstermek ve başvurularını takip
etmelerini sağlamak amacıyla yardımcı olmak.
h) İşkence ve kötü muamele ile mücadele etmek ve bu konuda çalışmalar yapmak.
ı) İşkenceye ve Diğer Zalimane, Gayriinsanî veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş
Milletler Sözleşmesine Ek İhtiyari Protokol hükümleri çerçevesinde ulusal önleme mekanizması olarak
görev yapmak.
i) Özgürlüğünden mahrum bırakılan ya da koruma altına alınan kişilerin ulusal önleme mekanizması
kapsamındaki başvurularını incelemek, araştırmak, karara bağlamak ve sonuçlarını takip etmek.
j) Özgürlüğünden mahrum bırakılan ya da koruma altına alınan kişilerin bulundukları yerlere haberli veya
habersiz düzenli ziyaretler gerçekleştirmek, bu ziyaretlere ilişkin raporları ilgili kurum ve kuruluşlara

78
iletmek, Kurulca gerekli görülmesi durumunda kamuoyuna açıklamak, ceza infaz kurumları ve tutukevleri
izleme kurulları, il ve ilçe insan hakları kurulları ile diğer kişi, kurum ve kuruluşların bu gibi yerlere
gerçekleştirdikleri ziyaretlere ilişkin raporları incelemek ve değerlendirmek.
k) Cumhurbaşkanlığına, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına ve Başbakanlığa sunulmak üzere,
insan haklarının korunması ve geliştirilmesi, işkence ve kötü muameleyle mücadele ve ayrımcılıkla
mücadele alanlarında yıllık raporlar hazırlamak.
l) Kamuoyunu bilgilendirmek, düzenli yıllık raporlar dışında, gerek görüldüğünde görev alanına ilişkin
özel raporlar yayımlamak.
m) İnsan hakları ve ayrımcılıkla mücadele alanındaki uluslararası gelişmeleri izlemek ve değerlendirmek,
alanındaki uluslararası kuruluşlarla ilgili mevzuat dâhilinde işbirliği yapmak.
n) İnsan haklarının korunması ve ayrımcılıkla mücadele kapsamında faaliyet yürüten kamu kurum ve
kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, meslek kuruluşları ve üniversitelerle işbirliği yapmak.
o) Diğer kurumların ayrımcılığın önlenmesine yönelik faaliyetlerine destek vermek.
ö) Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmelerinin uygulanmasını izlemek, bu
sözleşmeler uyarınca kurulan inceleme, izleme ve denetleme mekanizmalarına Devletin sunmakla yükümlü
olduğu raporların hazırlanması sürecinde, ilgili sivil toplum kuruluşlarından da yararlanmak suretiyle görüş
bildirmek, bu raporların sunulacağı uluslararası toplantılara temsilci göndererek katılmak.
p) Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak.

Kurul
(1) Kurul, Kurumun karar organıdır.
(2) Kurul, biri Başkan, biri İkinci Başkan olmak üzere on bir üyeden oluşur.
Kurulun sekiz üyesi Bakanlar Kurulu, üç üyesi Cumhurbaşkanı tarafından seçilir.
- Bakanlar Kurulunca seçilecek bir üye Yükseköğretim Kurulu tarafından insan hakları alanında
çalışmalar yapan öğretim üyelerinden önerilecek iki aday arasından;
- yedi üye ise dördüncü fıkrada aranan şartları taşımak kaydıyla, insan hakları alanında çalışmalar
yapan sivil toplum kuruluşları, sendikalar, sosyal ve mesleki kuruluşlar, akademisyenler, avukatlar,
görsel ve yazılı basın mensupları ve alan uzmanlarının göstereceği adaylar veya üyelik başvurusu
yapanlar arasından belirlenir.

(4) Kurula üye olabilmek için herhangi bir siyasi partinin yönetim ve denetim organlarında görevli veya
yetkili bulunmamak, en az dört yıllık lisans düzeyinde yükseköğrenim görmüş olmak gerekir.
(6) Üyelerin görev süresi dört yıldır.
(7) Başkan ve İkinci Başkan, Kurul tarafından Kurul üyeleri arasından seçilir.
(8) Başkan, İkinci Başkan ve üyelerin süreleri dolmadan herhangi bir nedenle görevlerine son verilemez.
Ancak üyenin;
a) Seçilmesi için gerekli şartları taşımaması ya da sonradan kaybetmesi,
b) Kurul kararlarını süresi içinde imzalamaması,
c) Kurul tarafından kabul edilebilir mazereti olmaksızın bir takvim yılı içinde toplam beş Kurul toplantısına
katılmaması,
ç) Ağır hastalık veya engellilik nedeniyle iş göremeyeceğinin sağlık kurulu raporuyla belgelenmesi,
d) Görevi ile ilgili olarak işlediği suçlardan dolayı hakkında verilen mahkûmiyet kararının kesinleşmesi,
e) Geçici iş göremezlik hâlinin üç aydan fazla sürmesi,

79
f) 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (5) numaralı alt bendinde belirtilen
suçlardan mahkûm edilip de cezasının infazına fiilen başlanması,
hâllerinin Kurul tarafından tespit edilmesi üzerine Başbakan veya görevlendireceği bakanın onayıyla
üyeliğine son verilir.
(9) Üyelerin Kurulda görev yaptıkları sürece önceki görevleri ile olan ilişikleri kesilir. Üyeler, özel bir
kanuna dayanmadıkça, Kuruldaki görevlerinin dışında resmî veya özel hiçbir görev alamaz, dernek, vakıf,
kooperatif ve benzeri yerlerde yöneticilik ve denetçilik yapamaz, ticaretle uğraşamaz, serbest meslek
faaliyetinde bulunamaz, hakemlik ve bilirkişilik yapamaz. Ancak üyeler, asli görevlerini aksatmayacak
şekilde bilimsel amaçlı yayın yapabilir, ders ve konferans verebilir ve bunlardan doğacak telif hakları ile
ders ve konferans ücretlerini alabilir.

Kurulun görev ve yetkileri


(1) Kurulun görev ve yetkileri şunlardır:
a) Kurumla ve Kurumun görev alanıyla ilgili düzenlemeler yapılmasına yönelik kararlar almak.
b) Ayrımcılık yasağı ihlallerine ilişkin başvurular ile insan hakları veya ayrımcılık yasağı ihlallerine ilişkin
resen yapılan incelemeleri karara bağlamak, bu başvuru ve incelemelere ilişkin gerekli hâllerde uzlaşma
sürecini sonuçlandırmak, ayrımcılık yasağı ihlallerine ilişkin bu Kanunda öngörülen idari yaptırımlara
karar vermek.
c) İnsan hakları ve ayrımcılık yasağı ihlallerine ilişkin yargı kararlarının uygulanmasına ilişkin sorunları
izlemek ve değerlendirmek.
ç) Özgürlüğünden mahrum bırakılan ya da koruma altına alınan kişilerin ulusal önleme mekanizması
kapsamındaki başvurularını ve bu kapsamda resen yürütülen incelemeleri karara bağlamak.
d) Görev alanıyla ilgili olarak yargı organlarına, kamu kurum ve kuruluşlarına ve ilgili kişilere talepleri
hâlinde görüş bildirmek.
e) Gerek gördüğünde Kurumun kendi alanında çalışan uluslararası kuruluşlara üye olmasına ve bu
kuruluşlarla işbirliği yapmasına karar vermek.
f) Kurum tarafından insan haklarının korunması, ayrımcılıkla mücadele ve ulusal önleme mekanizması
görevleri kapsamında yapılan inceleme ve araştırmaları, hazırlanan raporları ve benzeri çalışmaları karara
bağlamak.
g) Kurumun stratejik planını karara bağlamak, amaç ve hedeflerini, hizmet kalite standartlarını ve
performans ölçütlerini belirlemek.
ğ) Kurumun stratejik planı ile amaç ve hedeflerine uygun olarak hazırlanan bütçe teklifini görüşmek ve
karara bağlamak.
h) Kurumun faaliyet raporlarını karara bağlamak.
ı) Taşınmaz alımı, satımı ve kiralanması konularındaki önerileri görüşüp karara bağlamak.
i) Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak.

Kurulun çalışma esasları


(1) Kurul, Başkanın çağrısı üzerine toplanır. Toplantıları Başkan yönetir. Başkanın dışında en az beş
üyenin birlikte talep etmesi hâlinde, Kurul, Başkan tarafından beş gün içinde toplanmak üzere derhâl
toplantıya çağrılır.

80
(2) Toplantı gündemi Başkan tarafından hazırlanarak, toplantıdan en az üç gün önce Kurul üyelerine
bildirilir. Gündeme yeni madde eklenebilmesi için toplantıda üyelerden birinin öneride bulunması ve
önerilen maddenin Kurul tarafından kabul edilmesi gerekir.
(3) Kurul, en az yedi üye ile toplanır ve en az altı üyenin aynı yöndeki oyuyla karar alır. Kararlarda
çekimser oy kullanılamaz.
(4) Kurul, kendi üyeleri arasından, her bir çalışma alanı için üçer üyeli komisyonlar oluşturabilir.
(5) Kurul, başvuruları görüşmek ve sonuçlandırmak üzere Başkan hariç beş üyeli daireler oluşturabilir.
Başkan, dairelerin doğal üyesidir.
(6) Kurul kararları tutanakla tespit edilir ve karar tutanağı toplantı esnasında veya en geç toplantıyı izleyen
beş iş günü içinde toplantıya katılan tüm üyeler tarafından imzalanarak
tekemmül ettirilir. Toplantı tarihinden itibaren en geç on beş iş günü içinde gerekçeler ve varsa karşı oy
gerekçeleri yazılır. Gerektiğinde, Kurul tarafından bu süre uzatılabilir.

Başvurular
- Ayrımcılık yasağı ihlalinden zarar gördüğü iddiasında bulunan her gerçek ve tüzel kişi Kuruma
başvurabilir.
- Kuruma başvuru, illerde valilikler, ilçelerde kaymakamlıklar aracılığıyla da yapılabilir. Başvuru
hakkının etkin bir şekilde kullanılmasına hiçbir surette engel olunamaz.
- Başvurulardan herhangi bir ücret alınmaz.
- İlgililer, Kuruma başvurmadan önce bu Kanuna aykırı olduğunu iddia ettikleri uygulamanın
düzeltilmesini ilgili taraftan talep eder. Bu taleplerin reddedilmesi veya otuz gün içerisinde
cevap verilmemesi hâlinde Kuruma başvuru yapılabilir. Ancak Kurum, telafisi güç veya imkânsız
zararların doğması ihtimali bulunan hâllerde, bu şartı aramadan başvuruları kabul edebilir.
- Dava açma süresi içinde Kuruma yapılan başvurular işlemeye başlamış olan dava açma süresini
durdurur.
- Yasama ve yargı yetkilerinin kullanılmasına ilişkin işlemler, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu
kararları ile Anayasanın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler başvurunun konusu olamaz.

İhlal incelemeleri
(1) Kurum, başvuruları ve resen yaptığı incelemeleri başvuru ve resen inceleme kararı tarihinden itibaren
en geç üç ay içinde sonuçlandırır. Bu süre, Başkan tarafından bir defaya mahsus olmak üzere en fazla üç
ay uzatılabilir.
(2) Kurum, ihlal iddiasına muhatap olan taraftan yazılı görüşünü sunmasını ister. Yazılı görüş, istemin
tebliğinden itibaren on beş gün içinde Kuruma ulaştırılır. Yazılı görüş, başvuran kişiye tebliğ edilerek,
görüşünü tebliğden itibaren en geç on beş gün içinde Kuruma sunması istenir. Talep hâlinde Başkan bu
süreleri bir defaya mahsus olmak üzere on beş gün uzatabilir. Taraflara talepleri hâlinde Kurul önünde ayrı
ayrı sözlü açıklama yapma hakkı tanınabilir.

İdari yaptırımlar
(1) Ayrımcılık yasağının ihlali hâlinde, bu ihlalin etki ve sonuçlarının ağırlığı, failin ekonomik durumu ve
çoklu ayrımcılığın ağırlaştırıcı etkisi dikkate alınarak ihlalden sorumlu olan kamu kurum ve kuruluşları,
kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, gerçek kişiler ve özel hukuk tüzel kişileri hakkında bin
Türk lirasından on beş bin Türk lirasına kadar idari para cezası uygulanır.

81
(2) Kamu kurum ve kuruluşları sebebiyet veren kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan memurlar ve
diğer kamu görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarında görev yapanlara rücu edilir.

İNSAN HAKLARI DAİRE BAŞKANLIĞI


İnsan Hakları Daire Başkanlığı Adalet Bakanlığı bünyesinde 8.8.2011 tarihinde kurulmuştur.

İnsan Hakları Daire Başkanlığının görevleri şunlardır:


- Dışişleri Bakanlığı ile işbirliği yapmak suretiyle Türkiye Cumhuriyeti aleyhine Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesine yapılan başvurulara ilişkin, ilgili kurum ve kuruluşlardan bilgi, belge ve
görüşlerini istemek, savunmaları hazırlamak ve gerektiğinde oturumlara temsilci göndermek.
- İnsan hakları ihlallerinin ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalar yapmak, dostane çözüm
kuruluna katılmak ve görüş bildirmek.
- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından ülkemiz hakkında verilen ihlal kararlarının infazı ile
ilgili gereken önlemleri almak, ülkemiz hakkında verilen ihlal kararlarını ilgili mercilere iletmek ve
ihlalin ortadan kaldırılmasına yönelik süreçleri takip etmek.
- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Türkiye Cumhuriyeti hakkında verdiği kararların ve diğer
ülkeler aleyhinde verilen kararlardan gerekli görülenlerin Türkçeye çevrilmesini sağlamak, bu
kararları derlemek, arşivlemek, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve uygulaması ile ilgili bilimsel
çalışmaları takip etmek, kitap, makale ve içtihatların uygulayıcılara ulaştırılmasına yönelik
faaliyetlerde bulunmak ve istatistik çalışmaları yapmak.
- İnsan hakları konusunda ilgili diğer kamu kurum ve kuruluşları ile işbirliği halinde projeler
hazırlamak, ulusal ve uluslararası sempozyum, seminer ve eğitim faaliyetleri düzenlemek.
- Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak.

İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ ULUSAL KOMİTESİ


Ulusal Komite;
- Başbakanlık, Adalet, İçişleri, Dışişleri, Milli Eğitim, Sağlık, Kültür ve Turizm bakanlıkları ile Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanlığından birer temsilci, insan hakları alanında faaliyet gösteren gönüllü
kuruluşlardan altı temsilci ve insan hakları alanında çalışmalarıyla tanınmış beş öğretim
üyesinden oluşur.
- Bakanlık temsilcileri kurumlarınca, öğretim üyeleri ve temsilci gönderecek gönüllü kuruluşlar
TİHEK tarafından belirlenir.
- Öğretim üyeleri ile gönüllü kuruluş temsilcilerinin görev süresi iki yıldır. Bu süre sonunda yeniden
görevlendirilebilirler. Bu fıkraya göre görevlendirilenlerden mazeretsiz olarak üç toplantıya
katılmayanlar Komiteden çekilmiş sayılır.
- Ulusal Komite, ilk toplantısında kendi içinden iki yıl için bir başkan ve bir başkan vekili seçer.
Başkanlık ve başkan vekiliği görevi sona erenler, yeniden seçilebilirler.

Görevleri:
- Komite, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Eğitimi Dünya Programının Türkiye'de uygulanabilmesi
için eylem planı önerisini hazırlayarak onay için TİHEK’na sunar.

82
İL VE İLÇE İNSAN HAKLARI KURULLARI
Tanımlar
Sivil Toplum Kuruluşu: Çalışmaları gönüllülük esasına dayalı, tüzüklerinde ve çalışma programlarında
insan hakları konularına yer verilen dernek, vakıf gibi tüzel kişiliğe sahip kuruluşları, ifade eder.

İl ve İlçe İnsan Hakları Kurullarının amacı; toplumda ve kamu görevlilerinde insan hakları bilincini
geliştirmek, insan haklarını korumak, ihlal iddialarını incelemek ve araştırmak, insan hak ve
özgürlüklerinin kullanılmasının önündeki engeller ile hak ihlallerine yol açan sosyal, siyasi, hukuki ve idari
nedenleri incelemek, araştırmak ve bunların çözümüne ilişkin önerilerde bulunmaktır.
İl Kurulu, vali veya valinin görevlendireceği bir vali yardımcısının başkanlığında;
a) Büyükşehir statüsü bulunan illerde büyükşehir belediye başkanı veya başkan yardımcısı, diğer illerde il
belediye başkanı veya başkan yardımcısı,
b) İl Genel Meclisinin kendi üyeleri arasından seçeceği bir temsilci,
c) Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde grubu bulunan siyasi partilerin il başkanları veya görevlendirecekleri
bir temsilci,
d) Üniversite rektörleri veya bu konuda görevlendirecekleri bir öğretim üyesi ya da elemanı,
e) Valilik tarafından belirlenecek kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan bir avukat veya hukuk
fakültesi mezunu bir kamu görevlisi,
f) Baro temsilcisi,
g) Tabip odasından bir temsilci,
h) Ticaret veya sanayi odasından valilik tarafından belirlenecek bir temsilci,
i) Valilik tarafından belirlenecek diğer meslek odaları veya sendikalardan bir temsilci,
j) Mahalli televizyon, gazete, radyo gibi kuruluşlardan başvuranlar arasından valilik tarafından belirlenecek
bir temsilci,
k) Muhtarlar derneği başkanı, yoksa mahalle muhtarlarından başvuranlar arasından valilik tarafından
belirlenecek bir temsilci,
l) Okul-aile birliklerinden başvuranlar arasından valilik tarafından belirlenecek bir temsilci,
m) Sivil Toplum Kuruluşlarından başvuranlar arasından valilik tarafından belirlenecek en az üç temsilciden
oluşur.

İlçe Kurulu ise, kaymakamın başkanlığında;


a) İlçe belediye başkanı veya başkan yardımcısı,
b) İl Genel Meclisinin ilçeden seçilen üyeleri arasından seçeceği bir temsilci,
c) Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde grubu bulunan siyasi partilerin ilçe başkanları veya
görevlendirecekleri bir temsilci,
d) Fakülte veya yüksekokulun bu konuda görevlendirecekleri bir öğretim üyesi veya elemanı,
e) Kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan bir avukat veya hukuk fakültesi mezunu bir kamu görevlisi,
f) İlçede görev yapan avukatlardan başvuranlar arasından kaymakamlık tarafından belirlenecek bir
temsilci,
g) İlçede görev yapan doktorlardan başvuranlar arasından kaymakamlık tarafından belirlenecek bir
temsilci,
h) Kaymakamlık tarafından belirlenecek meslek odalarından veya sendikalardan bir temsilci,
i) Mahalli televizyon, gazete, radyo gibi kuruluşlardan başvuranlar arasından kaymakamlık tarafından
belirlenecek bir temsilci,

83
j) Muhtarlar derneği başkanı, yoksa mahalle muhtarlarından başvuranlar arasından kaymakamlık tarafından
belirlenecek bir temsilci,
k) Okul-aile birliklerinden başvuranlar arasından kaymakamlık tarafından belirlenecek bir temsilci,
l) Sivil Toplum Kuruluşlarından başvuranlar arasından kaymakamlık tarafından belirlenecek en az iki
temsilciden oluşur.

İl ve ilçe kurullarında Kurul Başkanı gerekli gördüğü durumlarda ilgili kamu veya özel kuruluş
temsilcilerini veya kişileri de toplantıya çağırabilir.

İl ve İlçe İnsan Hakları Kurullarının Görevleri:

Genel görevler;
a) İllerde Bakanlık, Başkanlık, Valilik, İl Masası, İl Kurulu üyeleri ve İlçe Kurulları tarafından İl
Kurulunun gündemine getirilen; ilçelerde de Bakanlık, Başkanlık, Valilik, İl Kurulu, Kaymakamlık, İlçe
Masası ve İlçe Kurulu üyeleri tarafından İlçe Kurulu gündemine getirilen konuları değerlendirmek,
b) İnsan hakları ihlal iddialarını incelemek ve araştırmak,
c) İnsan haklarının korunması ve insan hak ve özgürlüklerinin kullanılmasının önündeki engeller ile hak
ihlallerine yol açan sosyal, siyasi, hukuki ve idari sebepleri incelemek, araştırmak ve bunların çözümüne
ilişkin valilik veya kaymakamlık makamına önerilerde bulunmak,
d) Her türlü ayrımcılığın önlenmesi için gerekli çalışmaları yapmak,
e) İdarenin uygulamalarında vatandaşlara hoşgörü ve nezaketle yaklaşılmasını sağlamak amacıyla gerekli
çalışmaları yapmak,
f) Ayda bir tüm çalışmaları özet olarak, ilçelerde İl Kuruluna, illerde Başkanlığa bildirmek.

Halkla ilişkiler ve iletişim;


a) İl ve İlçe Masaları kurmak,
b) İnsan haklarına ilişkin ihbar, dilek, talep ve şikayeti olan kişilerin, insan hakları kurullarına başvurularını
kolaylaştırmak için, bütün kamu kurum ve kuruluşları ile şehrin önemli noktalarına “İnsan Hakları Başvuru
Kutuları” koymak ve bu kutuların valilik ve kaymakamlık tarafından görevlendirilen personel marifetiyle
mümkün olan en kısa sürede açılmasını ve içindekilerin bir tutanakla masa başkanlığına teslim edilmesini
sağlamak,
c) Telefon ve elektronik postayla ihbar imkanını sağlayacak tedbirleri almak, bu amaçla herkesin danışma
ve başvuru masalarına ulaşılabileceği telefon ve elektronik mektup adreslerini yazılı ve görsel basın
aracılığıyla halka duyurmak,
d) Kurulların çalışmalarıyla ilgili olarak halkı bilgilendirmek, bu amaçla yazılı ve görsel basın
kuruluşlarıyla işbirliği yapmak ve internet imkanından yararlanmak,
e) Kurulların görev ve çalışmalarında sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliğini geliştirmek,
f) Sivil toplum kuruluşlarının insan hakları konularında çalışmalar yapmalarını teşvik etmek ve
desteklemek.

Bilgilendirme, bilinçlendirme ve eğitim;


a) AİHS ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında yeralan insan hakları konularında her türlü çalışmayı
yaparak, kurul üyeleri, uygulayıcılar ve vatandaşların bilinçlendirilmesini sağlamak amacıyla etkinlikler
düzenlemek,

84
b) BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi metni ve insan hakları konusunda taraf olduğumuz uluslararası
sözleşmeleri kurul üyelerine, kamu kurum ve kuruluşlarına ve vatandaşlara dağıtmak,
c) İnsan hakları ile ilgili kitap, broşür ve mevzuat metinlerini temin ederek kurul üyelerine, ilgili kamu
kurum ve kuruluşlarına ve vatandaşlara dağıtmak,
d) İnsan hakları konusunda, levha, afiş, broşür ve panolar hazırlanarak veya temin edilerek halkın
görebileceği yerlere asmak,
e) İnsan hakları bilincinin yaygınlaştırılması amacıyla, köy ve mahalle muhtarlıklarıyla diyalogu
geliştirmek,
f) İnsan hakları konusunda panel, konferans, seminer, konser, tiyatro, slayt ve film gösterisi gibi etkinlikler
düzenlemek,
g)Yerel radyo ve televizyon kanallarında uzmanların katılımıyla insan hakları konusunda programlar
düzenleyerek aydınlatıcı bilgiler verilmesini sağlamak,
h) İlk ve orta dereceli okullarda insan hakları öğrenci kolu kurulmasını ve insan haklarına saygı bilincini
yerleştirmek için etkinlikler düzenlenmesini teşvik etmek,
i) Fakültelerin ve yüksekokulların insan hakları alanındaki faaliyetlerini desteklemek,
j) Çevre bilincini yaygınlaştırmak amacıyla bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmaları yapmak,
k) Kütüphanelere insan hakları konulu kitap, dergi ve broşür gibi kaynakları temin ederek halkın
kullanımına sunulmasını sağlamak.

Araştırma ve izleme;
a) İnsan haklarıyla ilgili konularda üniversiteler, kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları ve diğer
kurumlarla işbirliği yaparak araştırma yapılması, yaptırılması ve rapor hazırlanmasını sağlamak,
b) Kadın, çocuk, hasta ve özürlü hakları ile ilgili araştırmalar yapılması ve çözümler üretilmesini teşvik
etmek,
c) İnsan hakları ihlaline neden olan çevre ve trafik sorunları ile ilgili araştırmalar yapılması ve çözümler
üretilmesini teşvik etmek,
d) İlköğretim çağına geldiği halde çeşitli sebeplerle okula gidemeyen çocuklarla ilgili araştırmalar
yapılmasını sağlamak,
e) Sokak çocuklarının sorunlarının çözümüne, çocuk işçiliğinin ve çocuk dilenciliğinin önlenmesine
yönelik çalışmalar yapılmasını sağlamak,
f) İnsan hakları uygulamalarını yerinde görmek amacıyla ilgili kurum ve kuruluşlara ziyaretler
gerçekleştirmek,
g) İnsan hakları uygulamalarının teşvik edilmesi amacıyla örnek kurum ve kuruluşlar ile kamu
görevlilerinin tespit edilerek ödüllendirilmesini sağlamak,
h) Karakol ve nezarethane denetleme formlarını inceleyerek varsa aksaklıkların giderilmesi hususunda
ilgililere tavsiyelerde bulunmak,
i) Nezarethane koşullarının iyileştirilmesi ve ilgili mevzuata uygun hale getirilmesi hususunda tavsiyelerde
bulunmak,
j) Sanık haklarının etkin bir şekilde uygulanmasını sağlamaya yönelik araştırma ve inceleme yapmak.

İhlal iddialarını inceleme ve karara bağlama;


İl ve İlçe Kurulları; insan hakları ihlali iddiaları ile ilgili başvuruları incelemek ve araştırmak, inceleme ve
araştırma sonuçlarını değerlendirmek, ulaşılan sonuçları konusuna göre Cumhuriyet savcılıklarına ya da
ilgili idari makamlara iletmek ve sonucunu takip etmekle görevlidir.

85
Danışma ve başvuru masaları
- İllerde valilik yazı işleri müdürlüğünde, ilçelerde kaymakamlık yazı işleri müdürlüğünde herkesin
kolayca ulaşabileceği bir danışma ve başvuru masası oluşturulur.
- Masaya gelen başvurularla ilgilenmek üzere illerde vali, ilçelerde kaymakam tarafından sürekli bir
memur görevlendirilir. Masa görevlisinin hukuk formasyonuna sahip olması veya halkla ilişkiler
konusunda uzman olması göz önünde bulundurulur.

Komisyonlar
En az üç üyeden oluşmak üzere, İl ve İlçe Kurulları bünyesinde;
a) Halkla ilişkiler ve iletişim faaliyetleri,
b) İnsan hakları eğitimi ve insan hakları bilincini geliştirme,
c) İnsan hakları ihlallerini araştırma, inceleme ve değerlendirme,
konularında birer komisyon oluşturulur.
Gerekli görülen hallerde diğer konularda da komisyonlar oluşturulabilir.
Kurul toplantı esasları
Kurullar aşağıdaki usul ve esaslara göre çalışır;
a) Kurullar ayda bir defa toplanır. Ancak gerekli görülen durumlarda, başkanın çağrısı üzerine ayda birden
fazla da toplanabilir.
b) Kurul toplantılarına illerde vali veya valinin görevlendireceği bir vali yardımcısı, ilçelerde kaymakam
başkanlık eder.
c) Kurul, üye tam sayısının salt çoğunluğu ile toplanır ve toplantıya katılan üyelerin salt çoğunluğu ile karar
verir.
d) Kararlara itirazı olan üyelerin karşı oy gerekçeleri, karar altında özet olarak kaydedilir.
e) Kurul Başkanı ve üyeleri; kendileri, alt ve üst soylarından biri ve eşleri ile ilgili olan konuların
görüşüldüğü toplantılara katılamazlar.
f) Toplantıya katılmayan üyelerin mazeretleri toplantı tutanağında belirtilir. Kurul toplantılarına katılmakta
özen göstermeyen üyelerin kurum ve kuruluşları uyarılır ve üç defa üst üste kurul toplantılarına
katılmayanların üyeliği düşmüş sayılır.
g) Gündem, kurul başkanı tarafından üyelerin teklifleri de dikkate alınarak hazırlanır ve toplantıdan önce
kurul üyelerine dağıtılır.
h) Toplantılar nedeniyle üyelere herhangi bir ücret ödenmez.
Sekretarya hizmeti
Kurulun sekretarya hizmetleri, illerde ve ilçelerde yazı işleri müdürlükleri tarafından yürütülür. Zorunlu
masraflar valilik ve kaymakamlık tarafından karşılanır.
Başvuruların alınması
Masalar başvuruların alınmasında aşağıdaki usul ve esaslara uyar;
a) Başvuruların mümkün olabildiğince kolaylaştırılması esas olup, başvurular dilekçeyle, telefonla,
elektronik posta veya şehrin değişik yerlerine konulan İnsan Hakları Başvuru Kutuları aracılığıyla
veya sözlü olarak yapılabilir.
b) Elektronik posta mesajları ve İnsan Hakları Başvuru Kutuları mümkün olan en kısa sürede açılır.
c) Başvuru sahibinden başvuruyla ilgili bilgi ve belgeler alınır.

86
d) Dilekçeyle yapılan başvurularda, başvuru sahibine başvurunun tarih ve sayısını gösteren bir alındı
belgesi verilir.
e) Masaya gelen tüm başvurular, takibinin yapılması amacıyla dosyalanır, takip defterine kaydedilir; her
başvuruya bir kayıt numarası verildikten sonra en kısa sürede kurul başkanına iletilir.
Başvuruların değerlendirilmesi ve sonuçlandırılması
Başvuruların değerlendirilmesi ve sonuçlandırılmasında aşağıdaki usul ve esaslara uyulur;
a) İl ve İlçe Kurullarına yapılan başvurular, İl ve İlçe Masaları aracılığıyla kurul gündemine getirilir.
b) İl ve İlçe Masalarına gelen her başvuru kurulda görüşülür ve başvurularla ilgili ne tür işlemler
yapılacağına karar verilir.
c) Başvurular, konularına göre ilgili kanunlarda belirtilen zamanaşımı süreleri göz önünde tutularak
değerlendirilir.
d) Kurulda alınan kararlar ve yapılan işlemler yazılı olarak başvuru sahibine en geç otuz gün içerisinde
bildirilir ve gerekli hallerde ara bilgi de verilir.
e) Kurul, gerekli gördüğü hallerde re’sen veya başvuru sahibinin isteği üzerine, başvuru sahibini veya
temsilcisini dinleyebilir.
f) Başvuru hakkında karar verilmesine imkan vermeyen eksiklikler söz konusu ise, eksikliklerin
tamamlanması için ara karar alınır.
g) Bakanlık ve Başkanlık tarafından iletilen konular ilgili kurulda öncelikle görüşülerek sonuçlandırılır ve
sonucundan Bakanlığa veya Başkanlığa bilgi verilir.
h) Başvuru sahibine verilecek yanıtta, hakları konusunda kendisine başvurabileceği yasal yollar hakkında
bilgi verilir.
i) Kurul kararları, ilgili kamu kurum ve kuruluşları tarafından geciktirilmeksizin öncelikle ele alınıp
sonuçlandırılır.
Raporlama
Kurullar tarafından faaliyetleri ile ilgili aylık rapor hazırlanır. Hazırlanan raporlar dönemi izleyen ayın ilk
10 günü içerisinde valilik kanalıyla Başkanlığa (TİHEK’na) gönderilir.
Ayrıca kurullar, Dünya İnsan Hakları Günü ve Haftası programı çerçevesinde yapılan faaliyetleri içerir bir
raporu bir ay içerisinde valilik kanalıyla Başkanlığa (TİHEK’na) gönderir.

İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU


Komisyon, Dünya'da ve ülkemizde insan haklarına saygı ve bu konudaki gelişmeleri izlemek suretiyle
uygulamaların bu gelişmelere uyumunu sağlamak ve başvuruları incelemek amacıyla kurulmuştur.

Komisyonun Kuruluşu
Üye sayısı Danışma Kurulunun teklifi üzerine Genel Kurulca belirlenecek İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonunda; siyasi parti grupları ile bağımsızlar Meclisteki sayılarının - boş üyelikler hariç -
üye tamsayısına nispet edilmesi ile bulunacak yüzde oranına uygun olarak temsil edilirler.
Bu Komisyon üyelikleri için, bir yasama döneminde iki seçim yapılır. İlk seçilenlerin görev
süresi iki yıldır, ikinci devre için seçilenlerin görev süresi ise o yasama döneminin sonuna kadar devam
eder.
Komisyon, Siyasi Parti gruplarının yüzde oranlarına göre, bir başkan, iki başkanvekili, bir sözcü ve
bir katip seçer. Bu seçim, üye tamsayısının salt çoğunluğuyla toplanan Komisyonun, toplantıya
katılanlarının salt çoğunluğunun gizli oyuyla yapılır.

87
Komisyonun Görevleri
a) Uluslararası alanda genel kabul gören insan hakları konusundaki gelişmeleri izlemek,
b) Türkiye'nin insan hakları alanında taraf olduğu uluslararası andlaşmalarla T.C. Anayasası ve
diğer milli mevzuat ve uygulamalar arasında uyum sağlamak amacıyla yapılması gereken değişiklikleri
tespit etmek ve bu amaçla yasal düzenlemeler önermek,
c) TBMM Başkanlığınca havale edilen kanun tasarı ve teklifleriyle, kanun hükmünde
kararnameleri görüşmek, Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonlarının gündemindeki konular hakkında,
istem üzerine görüş ve öneri bildirmek,
d) Türkiye'nin insan hakları uygulamalarının, taraf olduğu uluslararası andlaşmalara, Anayasa ve
Kanunlara uygunluğunu incelemek ve bu amaçla, araştırmalar yapmak, bu konularda iyileştirmeler,
çözümler önermek,
e) İnsan haklarının ihlale uğradığına dair iddialar ile ilgili başvuruları incelemek veya gerekli
gördüğü hallerde ilgili mercilere iletmek,
f) Gerektiğinde dış ülkelerdeki insan hakları ihlallerini incelemek ve bu ihlalleri o ülke
parlamenterlerinin dikkatlerine doğrudan veya mevcut parlamenter forumlar aracılığıyla sunmak,
g) Her yıl yapılan çalışmaları, elde edilen sonuçları, yurtiçi ve dışında İnsan Haklarına saygı ve
uygulamaları kapsayan bir rapor hazırlamak.

Komisyonun Yetkileri
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, görevleri ile ilgili olarak, Bakanlıklarla Genel ve Katma
Bütçeli Dairelerden, mahalli idarelerden, muhtarlıklardan, üniversitelerden ve diğer kamu kurum ve
kuruluşları ile özel kuruluşlardan bilgi istemek ve buralarda inceleme yapmak, ilgililerini çağırıp bilgi
almak yetkisine sahiptir.
Komisyon, gerekli gördüğünde uygun bulacağı uzmanların bilgilerine başvurabilir ve Ankara
dışında da çalışabilir.
Komisyonun Çalışma Usul ve Esasları
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, üye tamsayısının en az üçte biri ile toplanır ve toplantıya
katılanların salt çoğunluğu ile karar verir; ancak karar yeter sayısı hiçbir şekilde üye tamsayısının dörtte
birinin bir fazlasından az olamaz.
Komisyon, incelemelerini alt komisyonlar kurmak suretiyle de yapabilir.
Komisyon, görevleri ile ilgili olarak hazırladığı raporları TBMM Bakanlığına sunar. Bu raporlar
Danışma Kurulunun görüş ve önerisi ile Genel Kurul gündemine alınabilir ve okunmak suretiyle veya
üzerinde görüşme açılarak bilgi edinilir.
Komisyon raporları Başbakanlık ve ilgili bakanlıklara da Başkanlıkça gönderilir.
Komisyonun gerekli görmesi halinde; inceleme konusunun sorumluları hakkında genel hükümlere
göre kovuşturma veya işlem yapılabilmesi için, TBMM Başkanlığınca Komisyon raporu ilgili mercie
bildirilir.

İnceleme ve Sonucun Bildirilmesi


Komisyon, TBMM Başkanlığınca havale olunan başvurular ile ilgili konuları inceler.
Komisyon, başvuruların sonucu veya yapılmakta olan işlem hakkında başvuru sahibine en geç
altmış gün içinde bilgi verir.

88
ANAYASA MAHKEMESİNE BİREYSEL BAŞVURU YOLU
Mahkemenin kuruluşu ve üyelerin seçilme yeterliği
(1) Mahkeme onbeş üyeden kurulur.
(2) Mahkeme üyeliğine seçilebilmek için aşağıdaki bentlerde sayılan niteliklerden birine sahip olmak
gerekir:
a) Yargıtay, Danıştay veya Sayıştayda başkan ya da üye olmak.
b) Mahkemede asgarî beş yıldır raportör olarak görev yapıyor olmak.
c) Kırkbeş yaşını doldurmuş, yükseköğrenim görmüş olması ve hâkimlik mesleğine alınmaya engel bir
hâlinin bulunmaması kaydıyla;
1) Yükseköğretim kurumlarının hukuk, iktisat veya siyasal bilimler dallarında profesör veya doçent
unvanını kazanmış olmak,
2) En az yirmi yıl fiilen serbest avukatlık yapmış olmak,
3) En az yirmi yıl kamu hizmetinde fiilen çalışmış üst kademe yöneticileri arasından seçilecek üye için
Yükseköğretim Kurulu Başkan veya üyesi ya da bir yükseköğretim kurumunun rektör veya dekanı ya da
müsteşar, müsteşar yardımcısı, büyükelçi veya vali olmak,
4) Birinci sınıf hâkim ve savcılar için adaylık dâhil en az yirmi yıl çalışmış olmak.
Üyelerin seçimi
(1) Türkiye Büyük Millet Meclisi;
 İki üyeyi Sayıştay Genel Kurulunun kendi Başkan ve üyeleri arasından, her boş yer için
göstereceği üçer aday içinden,
 Bir üyeyi ise baro başkanlarının serbest avukatlar arasından gösterecekleri üç aday içinden
yapacağı gizli oylamayla seçer. Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılacak bu seçimde,
her boş üyelik için ilk oylamada üye tam sayısının üçte iki ve ikinci oylamada üye tam
sayısının salt çoğunluğu aranır. İkinci oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada
en çok oy alan iki aday için üçüncü oylama yapılır; üçüncü oylamada en fazla oy alan aday
üye seçilmiş olur. İkinci ve üçüncü tur oylamalarda oyları eşit olan adaylar arasında eşitlik
bozulana kadar oylama tekrarlanır.
(2) Cumhurbaşkanı;
 Üç üyeyi Yargıtay,
 İki üyeyi Danıştay,
 En az ikisi hukuk bilim dallarından olmak üzere üç üyeyi Yükseköğretim Kurulunun
yükseköğretim kurumlarının hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarında görev yapan ve
kendi üyesi olmayan öğretim üyeleri arasından her boş yer için göstereceği üçer aday
içinden;
 Dört üyeyi üst kademe yöneticileri, serbest avukatlar, birinci sınıf hâkim ve savcılar ile en
az beş yıl raportörlük yapmış Anayasa Mahkemesi raportörleri arasından seçer.

(3) Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay genel kurulları ile Yükseköğretim Kurulu ve baro başkanlarınca
Mahkeme üyeliğine aday göstermek için yapılacak seçimlerde en fazla oy alan üç kişi aday gösterilmiş
sayılır. Bu fıkra uyarınca yapılacak seçimler tek turda yapılır ve her bir üye her boş üyelik için bir adaya
oy kullanabilir. Oyları eşit olan adaylar arasında eşitlik bozulana kadar oylama tekrarlanır.
Üyelik süresi ve teminatı
(1) Mahkeme üyeleri oniki yıl için seçilirler. Bir kimse iki defa üye seçilemez.

89
(2) Başkan ve üyeler azlolunamaz; kendileri istemedikçe görev süreleri dolmadan veya altmışbeş yaşından
önce emekliye sevk edilemezler.
(3) Başkan ve üyelerin görevleri yalnızca Anayasada ve bu Kanunda öngörülen hâllerde sona erer.
Üyeliğin boşalması ve sona ermesi
(1) Başkan, bir üyenin görev süresinin dolacağı tarihten iki ay önce, bunun dışında bir boşalma olduğu
takdirde ise derhâl, keyfiyeti üyeyi seçmeye ve aday göstermeye yetkili olanlara yazıyla bildirir ve bu
tarihten itibaren iki ay içinde seçim yapılır.
(2) Başkan ve üyeler, yazılı olarak emekliliklerini isteyebilecekleri gibi, müddet ve kabule bağlı olmaksızın
görevlerinden çekilebilirler; seçildikleri tarihten itibaren oniki yılın sonunda görevleri sona erer ve her
hâlükârda altmışbeş yaşını doldurunca emekliye ayrılırlar.

Başkan, başkanvekilleri ile Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanı ve Başkanvekilinin seçimi


(1) Başkan ve başkanvekilleri, Uyuşmazlık Mahkemesi Başkan ve Başkanvekili üyeler arasından gizli
oyla ve üye tam sayısının salt çoğunluğuyla dört yıl için seçilirler.
(2) Süresi bitenler yeniden seçilebilirler. Seçimler, bu görevlerin sona ereceği tarihten önceki iki ay
içerisinde sonuçlandırılır.
(3) Seçimlerle ilgili diğer hususlar İçtüzükle düzenlenir.

Mahkeme Teşkilatı
(1) Anayasa Mahkemesi teşkilatı; Başkanlık, Genel Kurul, bölümler, komisyonlar, Genel Sekreterlik
ve idari birimlerden oluşur.
Genel Kurul
(1) Genel Kurul, Mahkemenin ONBEŞ üyesinden oluşur. Genel Kurul, Başkanın veya belirleyeceği
başkanvekilinin başkanlığında en az on üye ile toplanır.

(2) Genel Kurulun görevleri şunlardır:


a) İptal ve itiraz davaları ile Yüce Divan sıfatıyla yürütülecek yargılamalara bakmak.
b) Siyasi partilere ilişkin mali denetim yapmak, dava ve başvuruları karara bağlamak.
c) İçtüzüğü kabul etmek veya değiştirmek.
ç) Başkan ve başkanvekilleri ile Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanı ve Başkanvekilini seçmek.
d) Bölümler arasındaki iş bölümünü yapmak, bölümlerden birinin yıl içinde gelen işleri normal
çalışmayla karşılanamayacak şekilde artmış ve bölümler arasında iş bakımı ndan bir dengesizlik
meydana gelmişse takvim yılı başında toplanıp bir kısım işleri diğer bölüme vermek.
e) Bölümler arasında meydana gelen iş bölümü uyuşmazlıklarını kesin karara bağlamak, fiilî veya
hukuki imkânsızlık nedeniyle bir bölümün görevine giren işe bakamaması hâlinde diğer bölümü
görevlendirmek.
f) Üyeler hakkında disiplin ve ceza soruşturması açılmasına, soruşturma ve kovuşturma tedbirlerine ve
gerektiğinde disiplin cezası verilmesine ya da üyeliğin sona erdirilmesine karar vermek.
g) İtirazları incelemek.

Bölümler ve komisyonlar
Mahkemede, bireysel başvuruları karara bağlamak üzere bir başkanvekili başkanlığında yedişer üyesi olan
iki bölüm bulunur. Bölümler, bir başkanvekilinin başkanlığında dört üyenin katılımıyla toplanır.

90
İnceleme ve Yargılama Usulleri
İptal davası
(1) Kanunların, CB kararnamelerinin, TBMM İçtüzüğünün veya bunların belirli madde ya da
hükümlerinin Anayasaya aykırılığı iddiasıyla doğrudan doğruya iptal davası açmaya yetkili olanlar
şunlardır:
a) Cumhurbaşkanı
b) İktidar ve anamuhalefet partisi Meclis grupları
c) Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az beşte biri oranındaki üyeleri
(2) İktidarda birden fazla siyasi partinin bulunması hâlinde, iktidar partilerinin dava açma hakkını en
fazla üyeye sahip olan parti kullanır.
(3) Anayasa değişikliklerinin ve kanunların şekil bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla iptal
davası açmaya Cumhurbaşkanı veya Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam sayısının en az beşte biri
oranındaki milletvekilleri yetkilidir.
Şekil bakımından iptal davası ve sınırı
-
Şekil bakımından denetim; Anayasa değişikliklerinde teklif çoğunluğuna, oylama çoğunluğuna
ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı; kanunların ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün son oylamasının öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı; hususlarıyla
sınırlıdır.
-
Anayasa değişikliklerine karşı iptal davaları yalnız şekil bakımından aykırılık iddiası ile
açılabilir.
-
Şekil bozukluğuna dayanan iptal davaları Mahkeme tarafından öncelikle incelenerek karara
bağlanır.
-
Şekil bozukluğuna dayanan Anayasaya aykırılık iddiası mahkemeler tarafından ileri sürülemez.

İptal davası açma süresi


- Anayasa değişiklikleri ile kanunların şekil yönünden Anayasaya aykırılıkları iddiası ile doğrudan
doğruya iptal davası açma hakkı, bunların Resmî Gazetede yayımlanmalarından başlayarak on
gün; CB Kararnamesi ve TBMM İçtüzüğünün veya bunların belli madde ve hükümlerinin şekil ve
esas, kanunların ise sadece esas yönlerinden Anayasaya aykırılıkları iddiasıyla doğrudan doğruya
iptal davası açma hakkı, bunların RG’de yayımlanmalarından başlayarak altmış gün sonra düşer.

İptal davası açılmasında temsil ve uyulması gereken esaslar


- Siyasi parti gruplarının genel kurullarının, üye tam sayısının salt çoğunluğu ile alacakları karar
üzerine açılır.
- TBMM üyeleri tarafından açıldığı takdirde dilekçede, kendilerine Mahkemece tebligat yapılmak
üzere, iki üyenin adının gösterilmesi gerekir.
- İptal davası, dilekçenin Genel Sekreterlikçe, Yazı İşleri Müdürlüğüne havale edildiği tarihte
açılmış sayılır. Davayı açanlara Genel Sekreterlikçe başvurunun kayda alındığına dair bir belge
verilir.
- İptal davalarında, Anayasaya aykırılıkları ileri sürülen hükümlerin Anayasanın hangi
maddelerine aykırı olduğunun ve gerekçelerinin belirtilmiş olması zorunludur.

İtiraz Yolu
Anayasaya aykırılığın mahkemelerce ileri sürülmesi

91
(1) Bir davaya bakmakta olan mahkeme, bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde
kararnamenin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık
iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa;
a) İptali istenen kuralların Anayasanın hangi maddelerine aykırı olduklarını açıklayan gerekçeli başvuru
kararının aslını,
b) Başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğini,
c) Dava dilekçesi, iddianame veya davayı açan belgeler ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı
örneklerini, dizi listesine bağlayarak Anayasa Mahkemesine gönderir.
(2) Taraflarca ileri sürülen Anayasaya aykırılık iddiası davaya bakan mahkemece ciddi görülmezse bu
konudaki talep, gerekçeleri de gösterilmek suretiyle reddedilir. Bu husus esas hükümle birlikte temyiz
konusu yapılabilir.
(4) Evrakın kayda girişinden itibaren on gün içinde başvurunun yöntemine uygun olup olmadığı
incelenir. Açık bir şekilde dayanaktan yoksun veya yöntemine uygun olmayan itiraz başvuruları,
Mahkeme tarafından esas incelemeye geçilmeksizin gerekçeleriyle reddedilir.
(5) Anayasa Mahkemesi, işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde
kararını verir ve açıklar. Bu süre içinde karar verilmezse ilgili mahkeme davayı yürürlükteki
hükümlere göre sonuçlandırır. Ancak, Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar
kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır.
Başvuruya engel durumlar
(1) Mahkemenin işin esasına girerek verdiği ret kararının Resmî Gazetede yayımlanmasından itibaren on
yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasaya aykırılığı iddiasıyla itiraz başvurusu yapılamaz.
(2) İtiraz yoluna başvuran mahkemede itiraz konusu kuralın uygulanacağı başka dava dosyalarının
bulunması hâlinde, yapılmış olan itiraz başvurusu bu dosyalar için de bekletici mesele sayılır.

İptal ve İtiraz Davalarına İlişkin Ortak Hükümler


Anayasaya aykırılığı ileri sürülemeyecek düzenlemeler
(1) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar aleyhine şekil ve esas bakımından iptal
davası açılamaz ve mahkemeler tarafından Anayasaya aykırılık iddiası ileri sürülemez.
(2) Ayrıca; İnkılap Kanunları için de Anayasa aykırılıkları nedeniyle dava açılamaz.

BİREYSEL BAŞVURU
Bireysel başvuru hakkı
(1) Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, AİHS ve buna ek
Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği
iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.
(2) İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve
yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.
(3) Yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemler aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapılamayacağı
gibi Anayasa Mahkemesi kararları ile Anayasanın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler de
bireysel başvurunun konusu olamaz.
Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar

92
(1) Bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve
kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir.
(2) Kamu tüzel kişileri bireysel başvuru yapamaz. Özel hukuk tüzel kişileri sadece tüzel kişiliğe ait
haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunabilir.
(3) Yalnızca Türk vatandaşlarına tanınan haklarla ilgili olarak yabancılar bireysel başvuru yapamaz.
Bireysel başvuru usulü
(1) Bireysel başvurular, doğrudan ya da mahkemeler veya yurt dışı temsilcilikler vasıtasıyla
yapılabilir.
(2) Bireysel başvurular harca tabidir.
(3) Başvuru dilekçesinde başvurucunun ve varsa temsilcisinin kimlik ve adres bilgilerinin, işlem, eylem
ya da ihmal nedeniyle ihlal edildiği ileri sürülen hak ve özgürlüğün ve dayanılan Anayasa hükümlerinin,
ihlal gerekçelerinin, başvuru yollarının tüketilmesine ilişkin aşamaların, başvuru yollarının tüketildiği,
başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarih ile varsa uğranılan zararın belirtilmesi gerekir.
Başvuru dilekçesine, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem veya kararların aslı ya
da örneğinin ve harcın ödendiğine dair belgenin eklenmesi şarttır.
(4) Başvurucu bir avukat tarafından temsil ediliyorsa, vekâletnamenin sunulması gerekir.
(5) Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin
öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir. Haklı bir mazereti nedeniyle süresi
içinde başvuramayanlar, mazeretin kalktığı tarihten itibaren onbeş gün içinde ve mazeretlerini
belgeleyen delillerle birlikte başvurabilirler. Mahkeme, öncelikle başvurucunun mazeretinin geçerli
görülüp görülmediğini inceleyerek talebi kabul veya reddeder.
(6) Başvuru evrakında herhangi bir eksiklik bulunması hâlinde, Mahkeme yazı işleri tarafından eksikliğin
giderilmesi için başvurucu veya varsa vekiline onbeş günü geçmemek üzere bir süre verilir ve geçerli bir
mazereti olmaksızın bu sürede eksikliğin tamamlanmaması durumunda başvurunun reddine karar
verileceği bildirilir.
Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve incelenmesi
(3) Kabul edilebilirlik incelemesi komisyonlarca yapılır. Kabul edilebilirlik şartlarını taşımadığına oy
birliği ile karar verilen başvurular hakkında, kabul edilemezlik kararı verilir. Oy birliği sağlanamayan
dosyalar bölümlere havale edilir.
(4) Kabul edilemezlik kararları kesindir ve ilgililere tebliğ edilir.
(5) Kabul edilebilirlik şartları ve incelemesinin usul ve esasları ile ilgili diğer hususlar İçtüzükle
düzenlenir.
Esas hakkındaki inceleme
(1) Kabul edilebilirliğine karar verilen bireysel başvuruların esas incelemesi bölümler tarafından
yapılır.
(2) Bireysel başvurunun kabul edilebilirliğine karar verilmesi hâlinde, başvurunun bir örneği bilgi için
Adalet Bakanlığına gönderilir.
(3) Komisyonlar ve bölümler bireysel başvuruları incelerken bir temel hakkın ihlal edilip edilmediğine
yönelik her türlü araştırma ve incelemeyi yapabilir. Başvuruyla ilgili gerekli görülen bilgi, belge ve
deliller ilgililerden istenir.
(4) Mahkeme, incelemesini dosya üzerinden yapmakla birlikte, gerekli görürse duruşma yapılmasına
da karar verebilir.
(5) Bölümler, esas inceleme aşamasında, başvurucunun temel haklarının korunması için zorunlu
gördükleri tedbirlere resen veya başvurucunun talebi üzerine karar verebilir. Tedbire karar verilmesi

93
hâlinde, esas hakkındaki kararın en geç altı ay içinde verilmesi gerekir. Aksi takdirde tedbir kararı
kendiliğinden kalkar.
(6) Bölümlerin, bir mahkeme kararına karşı yapılan bireysel başvurulara ilişkin incelemeleri, bir temel
hakkın ihlal edilip edilmediği ve bu ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesi ile sınırlıdır.
Bölümlerce kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.

Kararlar
(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal
kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir. Ancak yerindelik denetimi yapılamaz, idari eylem ve işlem niteliğinde karar verilemez.
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak
için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel
mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme,
Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde
mümkünse dosya üzerinden karar verir.
(3) Bölümlerin esas hakkındaki kararları gerekçeleriyle birlikte ilgililere ve Adalet Bakanlığına tebliğ
edilir ve Mahkemenin internet sayfasında yayımlanır.
(5) Davadan feragat hâlinde, düşme kararı verilir.
Siyasi Parti Kapatma ve Dokunulmazlığın Kaldırılması Davaları
Siyasi parti kapatma davaları
(1) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından açılan dava üzerine Mahkeme, bir siyasi partinin
Anayasanın 69 uncu maddesinde sayılan hâllerden ötürü kapatılmasına veya dava konusu fiillerin
ağırlığına göre Devlet yardımından kısmen ya da tamamen yoksun bırakılmasına, toplantıya katılan
üyelerin üçte iki oy çokluğuyla karar verebilir.
(2) Siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin davalar, 5271 sayılı Kanunun davanın mahiyetine uygun
hükümleri uygulanmak suretiyle dosya üzerinden Genel Kurulca incelenir ve kesin karara bağlanır.
Dokunulmazlığın kaldırılması veya milletvekilliğinin düşmesi durumlarında iptal talebi
(1) Yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düşmesine ilişkin TBMM
kararlarına karşı, ilgili milletvekili veya milletvekili olmayan bakan ya da bir diğer milletvekili, kararın
alındığı günden başlayarak yedi gün içinde kararın Anayasaya, kanuna veya Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğüne aykırılığı iddiasıyla iptali için Mahkemeye başvurabilir. Bu talep onbeş gün içinde
kesin olarak karara bağlanır.

Siyasi partilerin mali denetimi


(1) Mahkeme siyasi partilerin mal edinimleri ile gelir ve giderlerinin kanuna uygunluğunun denetimi için
Sayıştaydan yardım sağlar.

Yüce Divan Yargılaması


Duruşma
(1) Genel Kurul, Yüce Divan sıfatıyla çalışırken yürürlükteki kanunlara göre duruşma yapar ve hüküm
verir.

94
(5) Yüce Divanda savcılık görevini, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı veya Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcıvekili yapar.
Yeniden inceleme
(1) Yüce Divan tarafından verilen hükme karşı yeniden inceleme başvurusu, Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıvekili, sanık, müdafi, katılan veya vekili tarafından
yapılabilir.
(2) Yeniden inceleme başvurusu hükmün açıklanmasından itibaren onbeş gün içinde Yüce Divana bir
dilekçe verilmesi suretiyle yapılır. Hüküm, yeniden incelemeye başvurma hakkı olanların yokluğunda
açıklanmışsa, süre tebliğ tarihinden başlar.
(6) Yeniden inceleme başvurusu üzerine verilen kararlar kesindir.

Oylama şekli ve karar nisabı


(1) Genel Kurul ve bölümler kararlarını katılanların salt çoğunluğuyla alır. Oyların eşitliği hâlinde
başkanın bulunduğu tarafın görüşü doğrultusunda karar verilmiş olur.
(2) Anayasa değişikliklerinde iptale, siyasi partilerin kapatılmasına ya da Devlet yardımından yoksun
bırakılmasına karar verilebilmesi için toplantıya katılan üyelerin üçte iki oy çokluğu aranır.
(3) Oylamaya en kıdemsiz üyeden başlanır.
Mahkeme kararları
(1) Mahkeme kararları kesindir. Mahkeme kararları Devletin yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare
makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.
(2) İptal kararları geriye yürümez.
(3) Mahkemece iptaline karar verilen kanun, CB kararnamesi veya TBMM İçtüzüğü veya bunların
belirli madde veya hükümleri, iptal kararının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar.
Mahkeme gerekli gördüğü hâllerde, Resmî Gazetede yayımlandığı günden başlayarak iptal kararının
yürürlüğe gireceği tarihi bir yılı geçmemek üzere ayrıca kararlaştırabilir.
(4) Mahkeme, bir kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün
tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak
biçimde hüküm tesis edemez.
(5) Mahkeme kararları gerekçeli olarak yazılır. İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz.
(8) İptal ve itiraz başvuruları sonucu verilen gerekçeli kararlar Resmî Gazetede hemen yayımlanır.
Yargılamanın yenilenmesi
(1) Mahkemenin siyasi parti kapatma davalarında veya Yüce Divan sıfatıyla verdiği kararlara karşı
yargılamanın yenilenmesi 5271 sayılı Kanun hükümlerine göre istenebilir.
(2) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, Anayasa Mahkemesinin siyasi parti kapatma veya Yüce Divan
sıfatıyla verdiği bir kararının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve eki protokollerin ihlali suretiyle
verildiğine hükmetmesi hâlinde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren
bir yıl içinde Anayasa Mahkemesinden yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulabilir.

AVRUPA BİRLİĞİ SÜRECİ


AVRUPA BİRLİĞİ UYUM KOMİSYONU

95
Türkiye'nin Avrupa Birliğine katılım sürecine ilişkin gelişmeleri izlemek ve müzakere etmek, Avrupa
Birliğindeki gelişmeleri takip etmek ve bu gelişmeler konusunda TBMM’yi bilgilendirmek ve
istenildiğinde TBMM’ye sunulan kanun tasarı ve teklifleri ile kanun hükmünde kararnamelerin Avrupa
Birliği Mevzuatına uygunluğunu inceleyerek ihtisas komisyonlarına görüş sunmak üzere, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu kurulmuştur.
Komisyonun kuruluşu
Üye sayısı Danışma Kurulunun teklifi üzerine Genel Kurulca belirlenecek Avrupa Birliği Uyum
Komisyonunda; siyasi parti grupları ile bağımsızlar Meclisteki sayılarının- boş üyelikler hariç- üye
tamsayısına nispet edilmesi ile bulunacak yüzde oranına uygun olarak temsil edilirler. Siyasi parti grupları,
Türkiye-Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu üyelikleri için adaylarını Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu üyeleri arasından bildirir.
Bu Komisyon üyelikleri için, bir yasama döneminde iki seçim yapılır. İlk seçilenlerin görev süresi
iki yıldır, ikinci devre için seçilenlerin görev süresi ise o yasama döneminin sonuna kadar devam eder.
Komisyon, siyasi parti gruplarının yüzde oranlarına göre bir başkan, iki başkanvekili, bir sözcü ve
bir katip seçer. Bu seçim, üye tamsayısının salt çoğunluğuyla toplanan Komisyonun, toplantıya
katılanlarının salt çoğunluğunun gizli oyuyla yapılır.
Komisyonun görevleri
Avrupa Birliği Uyum Komisyonunun görevleri şunlardır:
a) Başkanlığın talebi üzerine ya da istenildiğinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
sunulan kanun tasarı ve teklifleri ile kanun hükmünde kararnamelerin Avrupa Birliği Mevzuatına
uygunluğunu inceleyerek ihtisas komisyonlarına görüş sunmak,
b) Türkiye'nin Avrupa Birliğine katılım sürecine ilişkin gelişmeleri izlemek ve müzakere etmek,
c) Her yasama yılının sonunda Türkiye'nin Avrupa Birliğine katılım sürecindeki gelişmelere ve
Komisyonun o yılki faaliyetlerine ilişkin bir değerlendirme raporu hazırlamak ve bunu Türkiye Büyük
Millet Meclisinin ve Hükümetin bilgisine sunmak,
d) Avrupa Birliğindeki gelişmeleri takip etmek, gerektiğinde yurt dışında incelemelerde bulunmak
ve bu gelişmeler konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisini bilgilendirmek,
e) Avrupa Birliği kurumları ile diğer üye ve aday ülke eş parlamentoları ve Avrupa Birliği
komisyonlarıyla ilişkileri yürütmek,
f) Avrupa Birliğine katılım konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmalarına ilişkin
gerekli bilgi ve dokümanları temin etmek,
g) Avrupa Birliğine katılım konusunda kamuyu bilgilendirici etkinlikler yapmak.
Komisyonun yetkileri
Komisyon, görevleri ile ilgili olarak, bakanlıklardan, genel ve katma bütçeli dairelerden, mahalli
idarelerden, üniversitelerden ve diğer kamu kurum ve kuruluşları ile özel kuruluşlardan bilgi istemek ve
ilgililerini çağırıp bilgi almak yetkilerine sahiptir.
Komisyon gerekli gördüğünde uygun bulacağı uzmanların bilgilerine başvurabilir. Ankara dışında
ve yurt dışında da çalışabilir.
Komisyonun çalışma usul ve esasları
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üye tamsayısının en az üçte biri ile toplanır ve toplantıya
katılanların salt çoğunluğu ile karar verir; ancak karar yeter sayısı hiçbir şekilde üye tamsayısının dörtte
birinin bir fazlasından az olamaz.

96
Komisyon yıllık faaliyet ve değerlendirme raporunu Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
sunar. Bu rapor, Danışma Kurulunun görüş ve önerisi ile Genel Kurul gündemine alınabilir ve okunmak
suretiyle veya üzerinde görüşme açılarak bilgi edinilir.
Komisyon raporu, Başbakanlık ve ilgili bakanlıklara Başkanlıkça gönderilir.

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI

Avrupa Birliği Bakanlığının görevi; Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine hazırlanmasına yönelik
yapılacak çalışmaların yönlendirilmesi, izlenmesi ve koordinasyonu ile üyelik sonrası çalışmaların
koordinasyonunu yürütmektir.

Teşkilat
(1) Bakanlık, merkez ve yurt dışı teşkilatından oluşur.

Müsteşar ve Müsteşar Yardımcıları


Müsteşar, Ulusal Yardım Koordinatörüdür.
Müsteşara büyükelçi unvanı verilir. Büyükelçilik unvanı, Müsteşarlık görevi
süresince devam eder.

TÜRKİYE - AB İLİŞKİLERİ
Avrupa Ekonomik Topluluğu'nun (AET) 1958 yılında kurulmasından kısa bir süre sonra Türkiye, 31
Temmuz 1959'da Topluluğa ortaklık başvurusunda bulunmuştur.

Ankara Anlaşması: AET Bakanlar Konseyi, Türkiye'nin yapmış olduğu başvuruyu kabul ederek üyelik
koşulları gerçekleşinceye kadar geçerli olacak bir ortaklık anlaşması imzalanmasını önermiştir. Söz konusu
Arılaşma 12 Eylül 1963 tarihinde imzalanmış ve 1 Aralık 1964 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Ankara
Anlaşması, Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkilerinin hukuki temelini oluşturmaktadır.
Ankara Anlaşması'nın 2. maddesinde Anlaşma'nın amacı şöyle belirtilmektedir: "Türkiye
ekonomisinin hızlı kalkınmasını ve Türk halkının istihdam düzeyinin ve yaşam koşullarının
yükseltilmesini sağlama gereğini göz önünde bulundurarak, taraflar arasındaki ticari ve ekonomik ilişkileri
aralıksız ve dengeli olarak güçlendirmeyi özendirmektir."

TürkiyeAET ortaklık ilişkisinin nihai hedefi Türkiye'nin Topluluğa tam üyeliğidir. Ankara Anlaşması,
Türkiye'nin AET'ye entegrasyonu için hazırlık dönemi, geçiş dönemi ve nihai dönem olmak üzere üç devre
öngörmüştür. İlk dönem, Anlaşma'mn yürürlüğe girdiği 1 Aralık 1964 tarihi itibarıyla başlamıştır. Taraflar
arasındaki ekonomik farklılıkları azaltmaya yönelik 'Hazırlık Dönemi' olarak belirlenen bu dönemde,
Türkiye herhangi bir yükümlülük üstlenmemiştir. Tesis edilen ortaklık ilişkisinin işleyişine yönelik olarak
iki taraf arasında bazı kurumlar oluşturulmuştur.

Bunlar arasında en üst düzey karar alma organı ise Ortaklık Konseyi'dir.

97
Katma Protokol: 13 Kasım 1970 tarihinde imzalanan ve 1973 yılında yürürlüğe giren Katma Protokol ile
birlikte, Ankara Anlaşması'nda öngörülen hazırlık dönemi sona ermiş ve "Geçiş Dönemi"ne ilişkin koşullar
belirlenmiştir.

1971 yılı itibarıyla, Katma Protokol çerçevesinde, Topluluk, bazı petrol ve tekstil ürünleri dışında
Türkiye'den ithal ettiği tüm sanayi mallarına uyguladığı gümrük vergileri ve miktar kısıtlamalarını tek
taraflı olarak sıfırlamıştır. Buna karşılık, Türkiye'nin AB kaynaklı sanayi ürünlerinde gümrük vergilerini
tedricen sıfırlaması öngörülmüş ve böylece Gümrük Birliği'nin fiilen yürürlüğe girmesi için 22 yıllık bir
süre tanınmıştır.

TürkiyeAB ilişkileri, 1970'li yılların başından 1980'lerin ikinci yarısına kadar, siyasi ve ekonomik
nedenlerden dolayı istikrarsız bir seyir izlemiştir. 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından ilişkiler resmen
askıya alınmıştır.

Tam Üyelik Başvurusu: 1983 yılında Türkiye'de sivil idarenin yeniden kurulması ve 1984 yılından
itibaren Türkiye'nin ithal ikameci politikaları hızla terk etmesi ile beraber, Türkiye'nin dışa açılma süreci
başlamıştır. Böylece 12 Eylül 1980 tarihinden itibaren dondurulmuş bulunan Türkiye-AET ilişkilerinin
canlandırılması süreci başlamıştır.

Türkiye, 14 Nisan 1987 tarihinde, Ankara Anlaşması'nda öngörülen dönemlerin tamamlanmasını


beklemeden, üyelik başvurusunda bulunmuştur.

Komisyon, bu başvuru ile ilgili görüşünü 18 Aralık 1989'da açıklamış ve kendi iç bütünleşmesini
tamamlamadan Topluluğun yeni bir üyeyi kabul edemeyeceğini belirtmiştir. Ayrıca, Türkiye'nin,
Topluluğa katılmaya ehil olmakla birlikte, ekonomik, sosyal ve siyasal alanda gelişmesi gerektiğini ifade
etmiştir. Bu nedenle, üyelik müzakerelerinin açılması için bir tarih belirlenmemesi ve Ortaklık Anlaşması
çerçevesinde ilişkilerin geliştirilmesi önerilmiştir.

Bu öneri Türkiye tarafından da olumlu değerlendirilmiş ve Gümrük Birliği'nin Katma Protokol'de


öngörüldüğü şekilde 1995 yılında tamamlanması için gerekli hazırlıklara başlanmıştır.

İki yıl süren müzakereler sonunda 5 Mart 1995 tarihinde yapılan Ortaklık Konseyi toplantısında alınan
karar uyarınca Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği 1 Ocak 1996 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Böylece, Türkiye-AB Ortaklık İlişkisinin "Son Dönem”ine geçilmiştir.

Gümrük Birliği, Türkiye'nin Avrupa Birliği ile bütünleşme hedefine yönelik ortaklık ilişkisinin en önemli
aşamalarından biridir ve TürkiyeAvrupa Birliği ilişkilerine ayrı bir boyut kazandırmıştır.

Aday Ülke Türkiye: TürkiyeAB ilişkilerinin dönüm noktası, 10-11 Aralık 1999 tarihlerinde Helsinki'de
yapılan AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'dir. Helsinki Zirvesi'nde Türkiye'nin adaylığı resmen
onaylanmış ve diğer aday ülkelerle eşit konumda olacağı açık ve kesin bir dille ifade edilmiştir.

Helsinki Zirvesi'nde, diğer aday ülkeler için olduğu gibi Türkiye için de Katılım Ortaklığı Belgesi
hazırlanmasına karar verilmiştir.

98
Türkiye için hazırlanan ilk Katılım Ortaklığı Belgesi 8 Mart 2001 tarihinde AB Konseyi tarafından
onaylanmıştır.
Katılım Ortaklığı Belgesinde yer alan önceliklerin hayata geçirilmesine yönelik program takvimimizi
içeren Ulusal Program, 19 Mart 2001 tarihinde Hükümetimiz tarafından onaylanarak Avrupa
Komisyonu'na 26 Mart 2001 tarihinde tevdi edilmiştir.

Katılım Ortaklığı Belgesi Avrupa Birliği tarafından, 2003, 2005, 2006 ve 2008 yıllarında tekrar gözden
geçirilmiştir.

Ulusal Program ise, 2003. 2005 ve 2008 yıllarında güncelleştirilmiştir.

Avrupa Birliği'ne üyelik yolunda siyasi irade reform çabalarına ivme kazandırmıştır. Böylece,
müzakerelerin açılması için ön şart olan siyasi kriterlerin karşılanmasına yönelik uyum yasası paketleri
yoğun bir şekilde Meclisten geçirilmiştir.

Temel hak ve özgürlüklerin kapsamını genişleten, demokrasi, hukukun üstünlüğü, düşünce, ifade
özgürlüğü ve insan hakları gibi alanlarda mevcut düzenlemeleri güçlendiren ve güvence altına alan
reformlara devam edilmiştir.

Bu çerçevede 2002-2004 yıllan arasında 8 Uyum Paketi, 2001 ve 2004 yıllarında da 2 Anayasa Paketi
TBMM'de kabul edilmiştir.

17 Aralık 2004 tarihli Brüksel Zirvesi'nde, AB-Türkiye ilişkilerinde bir dönüm noktası daha yaşanmış ve
Zirvemde Türkiye'nin siyasi kriterleri yeteri ölçüde karşıladığı belirtilerek 3 Ekim 2005'te müzakerelere
başlanması kararı alınmıştır.

Müzakereler: 3 Ekim 2005 tarihinde Lüksemburg'da yapılan Hükümetlerarası Konferans ile Türkiye
resmen AB'ye katılım müzakerelerine başlamıştır.

Yine aynı gün bir basın toplantısı düzenlenerek Türkiye için Müzakere Çerçeve Belgesi yayımlanmıştır.
Böylece, Türkiye ile AB arasmdaki inişli çıkışlı ilişki, çok önemli bir dönüm noktasını aşarak yepyeni bir
sürece girmiştir.

NOT: Türkiye Cumhuriyeti tarafından AB'ye tam üyelik yolunda hazırlanan Ulusal Programlar
2001-2003-2008 yıllarında olmak üzere üç kez yayımlanmıştır.

AVRUPA BİRLİĞİ
- Avrupa Birliği‘ nin temelleri; Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’nun (AKÇT) kurulmasına ilişkin
Paris Anlaşması (1951) ile Avrupa Ekonomik Topluluğunun (AET) ve EURATOM’un
kurulmasına ilişkin Roma Anlaşması (1957)’na dayanmaktadır.
- Avrupa Birliği’ne katılmak isteyen ülkelerin tam üyeliğe kabulünden önce Kopenhag Kriterleri’ni
yerine getirmesi gerekmektedir.
- Avrupa Birliği Üye Sayısı : 28

99
- Birleşik Krallık 23 Haziran 2016 tarihinde yapılan referandum sonucunda Avrupa Birliği’nden
çıkma kararı almıştır. İngiltere Başbakanı Theresa May AB’nin Lizbon Antlaşması’nın birlikten
ayrılmayı düzenleyen 50. maddesi çerçevesinde Brüksel’e resmi ihbarda bulunarak Brexit’i
resmen başlatmıştır.Süreç tamamlanana kadar İngiltere’nin AB üyeliği devam etmektedir
- Avrupa Birliği Son Üyesi Ve Katılım Tarihi: Hırvatistan(1 Temmuz 2013)

AB KURUMLARI
1- Avrupa Parlamentosu

Avrupa Parlamentosu, AB kurumları içinde doğruda halk tarafından seçilen organdır. AB üyesi ülkelerin
vatandaşları olan Avrupa vatandaşları beş yılda bir yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde oy
kullanabilirler. Son Parlamento seçimi 2014 yılında yapılmıştır. Parlamento, bugün için Avrupa Birliği'ne
üye 28 devletin toplamda 751 temsilcisinden oluşuyor. Bu rakam, 750 üye ve bir Başkanı içeriyor. Hangi
üye devletin kaç parlamenter ile temsil edileceği üye devletlerin nüfuslarına göre tespit edilir. Bir sonraki
seçimin Mayıs 2019’da yapılması kararlaştırıldı.

2- Avrupa Komisyonu

Avrupa Komisyonu, yasama sürecini başlatan, ayrıca Birliğin yürütme organı olarak AB müktesebatını,
bütçeyi ve programları uygulamaktan ve idari denetimden sorumlu kurumdur. Avrupa Komisyonu, her bir
üye devletten bir kişinin yer aldığı 28 üyeden oluşur. Bu kişilere "komiser" adı verilir.

3- Avrupa Birliği Konseyi

Konsey, Avrupa Birliği üyesi devletlerin hükümetlerinde görev yapan bakanlardan oluşan bir organ
konumundadır. Konsey, Avrupa Birliği içinde üye devletlerin ulusal çıkarlarının temsil edildiği organdır.
Konsey toplantılarına, karara bağlanacak konu doğrultusunda üye devletleri temsilen ilgili bakanlar katılır.

4- Avrupa Birliği Zirvesi

Avrupa Birliği Zirvesi, Avrupa Birliği'ne üye devletlerin başbakanları veya devlet başkanları ile Avrupa
Birliği Zirvesi Başkanı ve Avrupa Komisyonu Başkanı'nın katılımı ile meydana gelir. Yılda dört defa
toplanan Zirve, Birliğin gelişmesi ve Avrupa'nın bütünleşmesi doğrultusunda öncelikleri ve temel
politikaları belirleyen kararlar alır.

5- Avrupa Birliği Adalet Divanı

Avrupa Birliği Adalet Divanı, Avrupa Birliği'nin yargı organıdır ve Adalet Divanı, Genel Mahkeme ve
uzmanlık mahkemeleri olmak üzere üçlü bir yapıdan oluşur. Adalet Divanı'nın temel amacı, Avrupa Birliği
hukukunun Avrupa Birliği içerisinde her yerde aynı şekilde yorumlanmasını ve uygulanmasını sağlamaktır.

6- Avrupa Sayıştayı

Avrupa Sayıştayı, Birliğin tüm gelir ve giderlerini inceler, işlemlerinin hukuka ve usule uygunluğunu temin
eder. Sayıştay denetimi, gelir ve giderlerin hukuka uygunluğu ile düzenliliğini ve iyi bir mali idareyi

100
sağlamaya yöneliktir. Avrupa Sayıştayı her bir üye devletten birer üye olmak üzere 28 üyeden
oluşmaktadır.

7- Avrupa Merkez Bankası

Avrupa Merkez Bankası tüzel kişiliğe sahip bağımsız bir AB organıdır. Görevi, para birimi olarak Avro'yu
kullanan AB üyesi ülkelerden oluşan Avro bölgesinde fiyat istikrarını sağlamaktır. Bu görevini üye
devletlerin merkez bankaları ve Avrupa Merkez Bankası'ndan oluşan Avrupa Merkez Bankaları Sistemi
içinde yerine getirir.

AVRUPA BİRLİĞİNE KATILIM İÇİN ULUSAL EYLEM PLANI


2008 yılında hazırlanan Ulusal Program, Avrupa Birliği Bakanlığı koordinasyonunda, tüm Bakanlıkların,
kamu kurum ve kuruluşlarının katılım ve katkılarıyla "AB'ye Katılım İçin Ulusal Eylem Planı"
hazırlanmıştır.

Türkiye Cumhuriyetinin yeni AB Stratejisi şu üç unsur üzerine kurulmuştur.


- Siyasi Reform Sürecinde Kararlılık
- Sosyo Ekonomik Dönüşümde Süreklilik
- İletişimde Etkinlik

AB'ye katılım için iki aşama olarak hazırlanan Ulusal Eylem Planlan tek aşamalı olarak hazırlanmıştır
bunlar 2016-2019 yıllarını kapsayacak şekilde hazırlanmıştır.

Ulusal Eylem Planında Yargı ve Temel Haklar ile Adalet, Özgürlük ve Güvenlik alanında yapılması
planlanan yasal düzenlemeler ve değişiklikler aşağıda verilmiştir:
- Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kanunu
- Kolluk Gözetim Komisyonu Kurulmasına Dair Kanun
- Yardım Toplama Kanunu
- 5253 sayılı Dernekler Kanun
- 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu
- 6581 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
- Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
- 6332 sayılı Türkiye İnsan Hakları Kurumu Kanunu
- 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu
- BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin Başvuru Usulüne İlişkin İhtiyari Protokolün Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
- BM Engellerin Haklarına İlişkin Sözleşmeye Ek İhtiyari Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun
- İnşan Hakları ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmeye Değişiklik Getiren 15 No'lu Protokoldün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
- Hükümlerin Nakline Dair Sözleşmeye Ek Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
- Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve Geliştirilmesi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun
- Avrupa Konseyi Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korumasına
İlişkin Sözleşmenin Uygun Bulunduğuna Dair Kanun

101
- İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşmeye Ek 16 No'lu Protokol'ün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
- Suç Gelirlerinin Aklanması, Araştırılması, Et Konulması, Müsaderesi ve Terörizmin Finansmanına
İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
- Dernekler Yönetmeliğinde (RG: 31.03.2005.25772) Değişiklik Yapılması
- Yardım Toplama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılması
- İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı Merkez ve Taşra Teşkilatı Kuruluş, Görev, Çalışma ve
Denetim Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılması
- İçişleri Bakanlığı Dernekler Denetçileri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılması
- Suç Mağdurlarına Yardım Kanunu
- 6216 Sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılması
- 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanununda Değişiklik Yapılması
- 1512 Sayılı Noterlik Kanunu
- 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu
- 2659 Sayılı Adlî Tıp Kurumu Kanunu
- Hukuk Eğitiminde Yaşanan Sorunların Tespiti ve Bu Sorunlara Çözüm Bulunması Amacıyla Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılması
- İdari Yargı Reformu
- 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu
- 5271 Sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu
- 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun
- 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu
- 108 sayılı Avrupa Konseyi Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin
Korunmasına İlişkin Sözieşme'nin 181 sayılı Ek Protokolünün Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
- Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü
- 25.08.2011 Tarihli Toplumsal Olaylarda Görevlendirilen Personelin Hareket Usul ve Esaslarına Dair
Yönerge
- Göz Yaşartıcı Gazlar ve Savunma Tüfekleri ile Bunlara ait Teçhizat ve Mühimmatların Kullanımı
Yönergesi

Katılım Ortaklığı Belgesi (KOB), adaylığı resmen kabul edilen her ülke için Avrupa Komisyonu
tarafından hazırlanan ve Konsey tarafından onaylandıktan sonra, AB Resmi Gazetesi'nde yayımlanan bir
belgedir. Dolayısıyla AB müktesebatının bir parçasıdır.
Katılım Ortaklığı Belgesi aday ülkeler için bir tür yol haritasıdır.

TÜRKİYE'NİN YENİ AVRUPA BİRLİĞİ STRATEJİSİ


29 Kasım 2015 tarihinde Brüksel’de gerçekleşen Zirve'de, katılım müzakerelerinin yeniden
canlandırılması, terörle mücadelede işbirliği, vize serbestisi diyaloğu sürecinin hızlandırılması, göç
yönetiminde yük paylaşımı, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ile Türkiye-AB arasında üst düzey siyasi,
ekonomi ve enerji diyaloğunun yanı sıra kritik önemi haiz alanlarda da üst düzey diyaloğun artırılması gibi
ilişkilerimiz açısından çok önemli kararlar alınmıştır. Zirve’nin hemen sonrasında, 14 Aralık 2015 tarihinde
iki yıl aradan sonra Türkiye-AB Hükümetlerarası Katılım Konferansı'nın toplanması ve 17 No’lu

102
Ekonomik ve Parasal Politika Faslının müzakerelere açılması, tarihi nitelikteki Türkiye-AB Zirvesi ile
yakalanan ivmenin somut bir göstergesi olmuştur.

62. Hükümet döneminde hazırlanan “Türkiye’nin AB Stratejisi”, Türkiye-AB iliş- kilerine ivme
kazandırmak amacıyla 18 Eylül 2014 tarihinde kamuoyu ile paylaşılmıştı.
Strateji, siyasi reform süreci, katılım sürecinde sosyo-ekonomik dönüşüm ve AB İletişim Stratejisi
olmak üzere üç bölümden oluşmaktaydı.

AB Stratejimiz, AB ile başlayan bu yeni ve kritik dönemde, yaşanan gelişmeler göz önünde bulundurularak
güncellenmiştir. Strateji güncellenirken Türkiye-AB ilişkilerinin “kazan-kazan” anlayışına dayandığını
savunan temel yaklaşım korunmuş, siyasi reform süreci, sosyo-ekonomik dönüşüm ve iletişim
bölümlerinden oluşan üç boyutlu strateji somut gelişmeler çerçevesinde güncellenmiştir. 2014 yılında iki
aşamalı olarak hazırlanan “AB’ye Katılım İçin Ulusal Eylem Planı” da, 64. Hükümet Eylem Planı
çerçevesinde güncellenmiş ve 2016-2019 dönemini kapsayan tek aşamalı bir program haline getirilmiştir.
“Avrupa Birliği’ne Katılım İçin Ulusal Eylem Planı”nın yaşama geçirileceği esasen 64. Hükümet
Programı'nda da ifade edilmiştir. Bu itibarla, AB müktesebatına uyum süreci kesintisiz sürdürülecektir.

Siyasi Reform Sürecinde Kararlılık, Sosyo-Ekonomik Dönüşümde Süreklilik, İletişimde Etkinlik


2004 yılındaki kapsamlı genişleme dalgasından sonra “genişleme yorgunluğuna” girdiği iddiası ve
2008 yılında tüm dünyada yaşanan ekonomik krizin olumsuz etkileri Türkiye’nin katılım müzakerelerini de
olumsuz etkilemiştir.
Ülkemizin AB politikasının temel dinamiklerini, demokrasi ve insan haklarının güçlenmesi,
serbest piyasa ekonomisinin kurumsallaşması ile çağdaş yaşam standartlarının her alanda kökleşmesi
oluşturmaktadır. AB müktesebatı çerçevesinde yapılan siyasi, ekonomik ve sosyal reformlar bir taraftan
Türkiye’yi köklü bir biçimde değiştirmekte, öte yandan Türkiye’nin hem bölgesinde, hem de uluslararası
sistemde çok daha güçlü bir ülke olmasını sağlamaktadır. AB ile yürüttüğü katılım müzakereleri Türkiye’yi
bölgesindeki diğer ülkelerden farklı kılmaktadır. AB’ye üyelik sürecinde demokratikleşme ve insan
haklarının gelişimi açısından önemli kazanımlar elde eden ülkemiz, hak ve özgürlükleri referans alarak
“vatandaş odaklı” bir anlayış geliştirmiştir. Dolayısıyla AB süreci, Türkiye’nin hem iç hem de dış politika
vizyonunun en temel dinamiklerinden biridir.
Önümüzdeki dönemde, katılım müzakerelerinden siyasi reform sürecine, Gümrük Birliği'nden
Topluluk Programlarına, Mali İşbirliğinden idari yapıların güçlendirilmesine, Vize Serbestisi
Diyaloğundan Sivil Toplum Diyaloğuna kadar pek çok dinamiği içinde barındıran Türkiye-AB ilişkilerine
“Avrupa Birliği Stratejisi” temelinde ivme kazandırılması, üyeliğe giden yolun önündeki engellerin
üstesinden gelinmesini kolaylaştıracaktır.

103
ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER VE BELGELER

BİRLEŞMİŞ MİLLETLERDE İNSAN HAKLARI


İkinci Dünya Savaşı ve bu savaş sırasında yaşananlar insanlığa öylesine büyük bir ders vermiştir ki, savaş
sonunda bu tür bir yıkımın bir daha yaşanmaması için gerekli önlemlerin alınması fikri genel olarak herkes
tarafından kabul görmüştür. İnsanlığın bu dramının tekrar yaşanmaması ve insan haklarının evrensel
düzeyde korunması amacı ile atılan en önemli adım kuşkusuz Birleşmiş Milletler Teşkilatı olmuştur.
26 Haziran 1945'te Birleşmiş Milletler Antlaşması imzalanmıştır. Dumbarton Oaks'ta yapılan
toplantıya ABD, İngiltere, Sovyetler Birliği ve Çin (Büyük Dörtler) katılmış ve uluslararası güvenlik
teşkilatının kurulması planlanmıştır. Oldukça kapsamlı bir metin olan "Dumbarton Oaks Önerileri"
Birleşmiş Milletler Antlaşması'nın bir taslağı niteliğinde olup, öneriler metninin hemen başında adı
Birleşmiş Milletler olan bir uluslararası örgütün kurulması zorunluluğu vurgulanmıştır. Burada üzerinde
anlaşılamayan bazı konuların Yatla ve San Francisco Konferansları ile çözüme kovuşturulması sonucunda
26 Haziran 1945 tarihinde Birleşmiş Milletler Antlaşması San Francisco'da kabul edilmiştir.

Birleşmiş Milletler Antlaşması, insan haklarına ve temel hürriyetlere inanç, saygı ve bağlılığı ilan ederken,
Antlaşma ile insan hakları ilk kez resmen uluslararası hukukun konusu haline gelmiştir. Antlaşma, insan
haklarına ve temel hürriyetlerine ırk, cinsiyet, din veya dil ayırımı yapılmaksızın, her koşulda saygı
gösterilmesini ve uyulmasını sağlamak amacı ile devletleri uluslararası bir işbirliğine zorlayarak yeni bir
dönem başlatmıştır.

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi


Ekonomik ve Sosyal Konsey, Birleşmiş Milletler Antlaşması'nın 68. maddesi ile kendisine verilen yetki
doğrultusunda. Birleşmiş Milletler Antlaşmasında insan hakları alanında öngörülmüş amaçları,
uluslararası işbirliği çerçevesinde gerçekleştirmek üzere 1946'da "Birleşmiş Milletler İnsan Hakları
Komisyonu" ve "Kadınların Statüsüne Dair Komisyon" adlarıyla iki komisyon kurmuştur.

Zaman kaybetmeden çalışmalarına başlayan İnsan Hakları Komisyonu, İnsan Hakları Evrensel
Beyannamesi'nin taslağını hazırlayarak Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na sunmuş ve Genel Kurul bu
taslağı 10 Aralık 1948'de 48 olumlu ve 8 çekimser oy ile kabul etmiştir.

Çağımızın Manga Carta'sı olarak nitelendirilen beyannamenin önsözünde, insan haklarının doğal hukuk
görüşüne dayalı evrensel niteliği vurgulanmıştır. Önsöz ve 30 maddeden oluşan İnsan Hakları Evrensel
Beyannamesi'ne bakıldığında, (klasik haklar olarak adlandırdığımız) "medeni ve siyasi haklar" ile
"ekonomik, sosyal ve kültürel haklar" olmak üzere iki grup hakkı bünyesinde barındırdığı görülmektedir.
Böylece, Beyanname birinci ve ikinci kuşak olarak adlandırdığımız hakları uluslararası alana taşıyan temel
ve öncü belge olma niteliğine sahip olmaktadır.

104
Beyannamenin 1. maddesinin ilk cümlesi "Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit
doğarlar. " hükmünü taşımakta ve böylece beyannamenin insan hakları açısından ne denli önemli olduğu
apaçık ortaya çıkmaktadır.

Beyannamede yer alan klasik hakların bazıları; yaşam hakkı, kölelik yasağı, işkence yasağı, kanun önünde
eşitlik, özel hayatın korunması, konut dokunulmazlığı, din ve vicdan hürriyeti, adil yargılanma hakkı,
seyahat hürriyeti, mülkiyet hakkı, toplanma ve dernek kurma hürriyeti, serbestçe seçilmiş temsilciler ile
ülke yönetimine katılma hakkı, genel ve eşit oy ilkesi şeklinde sıralamak mümkündür.

İkinci grup haklar olarak adlandırdığımız ekonomik, sosyal ve kültürel haklar ise, 22. madde ile
başlayıp 27. madde ile son bulmaktadır. Birinci grup haklar toplam 21 maddede düzenleme alanı bulurken,
ikinci grup haklara sadece 6 maddede yer verilmiştir. 20. Yüzyılın başlarından itibaren yeni yeni ulusal
düzenlerde yerini almaya başlayan ekonomik ve sosyal haklar, beyannamenin hazırlandığı dönemde henüz
klasik haklar düzeyinde kabul görmemektedir.
Ekonomik ve sosyal haklar; sosyal güvenlik hakkı, çalışma ve işsizlikten korunma hakkı, ücret
hakkı, sendika hakkı, tatil hakkı, sağlık hakkı, öğrenim ve eğitim görme hakkı, şeklinde sıralanabilir. Bu
hakların Beyannamede yer alması ile insanlık onuruna yakışır bir hayat için sadece klasik hakların yeterli
olmadığı, bunun ötesinde bireyin ekonomik ve sosyal haklarının da güvence altına alınması gerektiği
tarzındaki çağdaş görüş benimsenmiş olmaktadır.

Beyannamenin 28. maddesi, "Herkesin, işbu Beyannamede derpiş edilen hak ve hürriyetlerin tam tatbikini
sağlayacak bir sosyal ve milletlerarası nizama hakkı vardır. " hükmünü içermekte ve böylelikle evrensel
nitelikteki bu hakların uygulamasında ve korunmasında uluslararası bir sistemin gerekliliğine vurgu
yapılmaktadır.

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin hukuki açıdan hiçbir bağlayıcılığı bulunmamakta, beyannameyi
tanıyan devletlere herhangi bir hukuki mükellefiyet yüklememektedir. Beyanname BM Genel Kurulunun
bir kararı niteliğindedir ve bu kararlar tavsiye niteliğinde olup, bağlayıcılıkları bulunmamaktadır. Bu
nedenle Beyanname BM üyesi devletlerce kolayca kabullenildiği gibi, devletler, Beyannamenin işaret
ettiği herhangi bir insan hakları ihlali kendilerine yöneltildiğinde, beyannamenin bu hukuki karakterini
kullanmaktadırlar.

SÖZLEŞMELER VE SÖZLEŞME DIŞI USULLER


Birleşmiş Milletler Sözleşmeleri

a) 1966 İnsan Hakları Sözleşmeleri (İkiz Sözleşmeler)


İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ilan edilmiş olsa da bu beyannamenin bağlayıcı nitelikte olmaması
Birleşmiş Milletleri insan haklarını koruyucu başka tedbirler almaya yöneltmiştir. Bu amaçla Beyanname
ilan edilirken BM Genel Kurulu, İnsan Hakları Komisyonuna üzerinde devletlerin anlaşabileceği hak ve
özgürlüklerden oluşan ve taraflara yükümlülük yükleyen bir sözleşme hazırlama görevini vermiştir.
Komisyonun bu görevi yerine getirmesi kolay olmamış ve Sözleşmelerin hazırlanıp kabulü oldukça uzun
zaman almıştır.

105
Genel Kurulun 16 Aralık 1966 tarihli kararı ile her iki sözleşme de kabul edilmiş ve devletlerin imza ve
onaylarına sunulmuştur.
Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi 23 Mart 1976'da, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi
ise 23 Ocak 1976'da yürürlüğe girmiştir.

Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi


Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi esas olarak klasik hak ve temel özgürlükleri kapsamakta ancak
Beyannameden farklı olarak, içerdiği bu hak ve özgürlükleri koruma amaçlı bir denetim mekanizması
getirmektedir. Yaşam hakkı, işkence yasağı, kölelik yasağı, cinsler arası eşitlik, kişi güvenliği, savunma
hakkı, kanun önünde eşitlik, seyahat özgürlüğü, adil yargılanma hakkı, kanunilik ilkesi, ifade özgürlüğü,
din ve vicdan özgürlüğü, toplanma ve dernek kurma özgürlüğü, seçme ve seçilme hakkı gibi Evrensel
Beyanname'de yer alan hak ve özgürlüklerin yanında Sözleşmenin 1. maddesi ile halkların kendi
kaderlerini tayin hakları (self-determinasyon) hüküm altına alınmıştır. Bunun yanı sıra, savaş
propagandasını ve düşmanlığı savunma yasağını düzenleyen 20. madde ve azınlıkların korunmasına ilişkin
27. madde Sözleşmenin getirdiği yeni hükümlerdir.

Türkiye Aralık 1999'da yapılan Helsinki Zirvesinde adaylık statüsü kazanıldıktan sonra, Ekonomik,
Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi ile birlikte 15 Ağustos 2000'de imzalanmıştır. TBMM'nin 4 Haziran
2003 tarih ve 4668 sayılı yasa ile onaylanması uygun bulunan Sözleşme, Bakanlar Kurulu tarafından 7
Temmuz 2003 tarihinde onaylanmıştır. Türkiye, bireylerin de sözleşme de yer alan hakların ihlali
nedeniyle bildiride bulunmalarını öngören 1. Ek Protokolü 3 Şubat 2004'te, ölüm cezalarının kaldırılmasını
öngören 2. Ek Protokolü ise 9 Nisan 2004'te imzalamıştır.

Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'nin getirdiği en büyük yenilik, Sözleşmede düzenlenen hak ve
özgürlüklere uygun hareket edilip edilmediğini denetleyen bir İnsan Hakları Komitesi oluşturulmuştur.
18 üyeden oluşan Komite için her ülke en fazla iki aday gösterebilir ve bir devletin birden fazla vatandaşı
Komiteye üye olamaz. Üyeler 4 yıllık bir dönem için seçilip, aday gösterilmeleri halinde yeniden
seçilebilirler. Sözleşmenin 39. maddesine göre; Komitenin toplantı yeter sayısı 12 olup, salt çoğunluk ile
karar vermektedir.

Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesinin tanımış olduğu haklar, 3 farklı yoldan Komite tarafından
korunmaktadır:

İlk koruma, Sözleşmenin 40. maddesi uyarınca taraf devletlerin Komitenin istemesi halinde, Sözleşmede
tanınan hakları uygulamaya geçirmek ve bu hakların kullanılmasında ilerleme sağlamak için aldıkları
tedbirler hakkında rapor verme zorunluluğundan kaynaklanmaktadır.

İkinci koruma yolu ise "devletlerarası başvuru" yoludur. Sözleşmenin. 41.maddesine göre, Sözleşmeye
taraf devletlerden biri, diğer bir taraf devlet aleyhine her zaman Sözleşme ile getirilen hakları ihlal ettiği
iddiası ile Komiteye başvurabilecektir.

Sözleşmeye göre devletlerarası başvuruda izlenecek usul kısaca şöyledir:


Taraf devletlerden biri, diğer bir taraf devletin sözleşme hükümlerini uygulamadığını düşündüğünde,
durumu yazılı olarak ilgili devlete bildirir. Şikayeti alan devlet konuyla ilgili olarak 3 ay içinde yazılı

106
biçimde açıklamada bulunur. Eğer ilk şikayetin alındığı tarihten itibaren 6 ay içinde devletler karşılıklı
olarak anlaşamazlarsa, her iki devlet de, durumu karşı devlete de bildirerek, olayı Komiteye taşıyabilir.
Komite ilk olarak sorunun dostane çözümü için girişimlerde bulunur. Girişimlerin sonuçsuz kalması
halinde, Komite önüne gelen sorunu kapalı oturumda inceler ve sorunun kendisine havale edilmesinden
itibaren 12 ay içerisinde bir rapor hazırlar. Sorunun dostane çözümü halinde Komite raporunda sadece
olayların kısa bir özeti ve varılan sonuç yer alır. Böyle bir dostane çözüme varılamaması halinde, konunun
özetinin yer aldığı komite raporuna taraf devletlerin yazılı ve sözlü beyanları eklenir. Her halükarda
Komite raporu ilgili taraf devlete gönderilir.

Eğer Komiteye sunulan sorun iki tarafı da tatmin edecek bir çözüme bağlanmamış ise, Sözleşmenin 42.
maddesinde düzenlenen uzlaşma yoluna gidilebilir. Buna göre, tarafların önceden rızalarını almak şartıyla,
Komite tarafından 5 kişiden oluşan bir "Ad Hoc Uzlaşma Komisyonu" kurulur. Komisyon en çok 12 ay
içerisinde sorunu inceleyerek, dostça bir çözüme ulaştırmaya çalışır ve başarılı olursa kısaca olayları
özetleyerek çözümü raporunda belirtir. Başarısız olması halinde ise, raporunda olay hakkındaki
gözlemlerini ve dostça çözüm olanaklarını belirtir. Eğer Komisyon raporu dostça çözüme ulaşılamadığı
şeklinde verilmişse, ilgili taraf devletler raporu almalarından başlayarak 3 ay içinde Komisyon raporunu
kabul edip etmediklerini İnsan Hakları Komitesi Başkanına bildirirler.

Uzlaştırma Komisyonunun devletlere tavsiye gönderme yetkisi bulunmadığı gibi, taraf devletlerin
Komisyonca önerilen sonucu kabul etme zorunluluğu yoktur. Uzlaşma girişiminin sonuçsuz kalmış
olması, İnsan Hakları Komitesinin yıllık raporunda Genel Kurula bildirilir.

Üçüncü koruma yolu ise Ek 1. Protokol ile getirilen "bireysel başvuru" yoludur. Bu yolla devlet aleyhine
başvuru yapılabilmesi için Protokol'ün taraf devletçe kabulü gerekmektedir. Başvuru sadece bireyler
tarafından yapılabilir.

Şartları sağlayan başvuruları kabul ederek incelemeye başlayan Komite, ilgili devletten başvuru ile ilgili
görüşlerini ister. İlgili devlet, şikayeti alışından itibaren 6 ay içinde soruna ilişkin görüşlerini ve varsa bu
konuda almış olduğu tedbirleri Komiteye sunar. Eğer ilgili devlet sessiz kalırsa Komite bunu kararına
temel olarak alabilir ve Komite incelemesini dosya üzerinden yapar. İnceleme sonucundaki kararını taraf
devlete ve başvuruda bulunan bireye, BM. Genel Sekreteri aracılığı ile iletir. Komitenin almış olduğu
kararlar BM. Genel Kuruluna sunmak zorunda olduğu yıllık raporlar kapsamında yayınlanır ve böylelikle
kamuoyuna duyurulmuş olur. Komitenin verdiği bu kararlar diğer kararları gibi hukuken bağlayıcı
olmayıp, uyulması zorunlu değildir. Ancak Komite bizzat kendisi "izleme usulü" olarak adlandırılan ve
kararlarının (görüşlerinin) uygulanmasının denetimini amaçlayan bir yöntem geliştirmiştir. Buna göre
Komite, inceleme sonucunda vermiş olduğu kararda, devletlere Komite kararlarının uygulandığına dair
bilgi vermeleri için bir süre belirlemektedir.

Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi


İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde yer alan ekonomik, sosyal ve kültürel haklar daha geniş ve
ayrıntılı bir şekilde düzenlenmektedir. İlk maddesinde MSHS'ndeki gibi self determinasyon hakkını
tanıyan Sözleşmenin diğer maddelerinde çalışma hakkı, sendika ve grev hakkı, eğitim hakkı, sosyal
güvenlik hakkı, adil ücret hakkı, tatil ve izin hakkı, eğitim hakkı gibi haklar yer almaktadır.

107
Sözleşme uyarınca, Sözleşmeye taraf her devlet, kendi ülkesinde bulunan ve yargı yetkisine tabi tüm
bireylere hiçbir ayırım gözetmeksizin Sözleşmede tanınan hakları sağlamak ve bunlara saygı göstermekle
yükümlüdür. Ancak yine Sözleşmeye göre, her ülke bu yükümlülüğünü "kendi imkanları ölçüsünde"
aşamalı olarak yerine getirecektir.
Sözleşme oldukça zayıf bir denetim mekanizması öngörmüştür. Sözleşmenin 16. maddesi uyarınca taraf
devletler, Sözleşmede tanınan haklarla ilgili olarak aldıkları önlemler ve gösterdikleri gelişmeler hakkında
Ekonomik ve Sosyal Konseye rapor sunmak durumundadırlar. Ancak bu raporlar hakkında bağlayıcı karar
alınamamakta, sadece genel tavsiyelerde bulunulabilmektedir.

Ekonomik ve Sosyal Konsey, Sözleşme tarafından kendisine verilen görevleri yerine getirirken kendisine
yardımcı olması için 1985 yılında "Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi"ni kurmuştur.
Komite, Sözleşme uyarınca gönderilen raporları incelemekte ve değerlendirmelerini Ekonomik ve Sosyal
Konsey'e sunmaktadır.

b) Diğer Sözleşmeler
Birleşmiş Milletler yapısı içerisinde hazırlanarak yürürlüğe konulan başlıca uluslararası sözleşmeler
şunlardır:
- Her Türlü Irk Ayırımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Sözleşme,
- İşkence ve Diğer Zalimane Gayri İnsani veya Küçültücü Muameleye ve Cezaya Karşı Sözleşme,
- Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Sözleşme,
- Çocuk Hakları Sözleşmesi, Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına İlişkin
Sözleşme,
- Mültecilerin Hukuki Durumuna İlişkin Sözleşme, Kadınların Siyasal Haklarına İlişkin Sözleşme,
- Apartheid Suçunun Cezalandırılması ve Kaldırılması Sözleşmesi,
- Tüm Göçmen İşçilerin ve Aile Üyelerinin Korunmasına İlişkin Sözleşme.

Bu sözleşmelerden bir kısmı taraf devletler açısından bir denetleme mekanizması öngörmediği gibi, her
Sözleşmenin de öngördüğü koruma ve denetim sistemi birbirinden farklı niteliktedir.

Sözleşme Dışı Usuller


Sözleşme dışı usuller, imzalanıp yürürlüğe konulan Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Sözleşmelerinin
sağladığı koruma alanının yanı sıra, Birleşmiş Milletler sözleşmelerinden bağımsız olarak işleyen, kişilere,
kişi gruplarına ve hükümet dışı kuruluşlara insan hakları ihlalleri ile ilgili olarak başvuruda bulunma
imkanı sağlayan usullerdir.

Ekonomik ve Sosyal Konsey'in 1235 ve 1503 sayılı kararları ile varlık bulmaları nedeniyle "1235 Usulü"
ve "1503 Usulü" olarak adlandırılan usullerle, İnsan Hakları Komisyonunca oluşturulan özel (konusal)
usuller, sözleşme dışı usullerdir.

1235 Usulü: Ekonomik Sosyal Konsey'in 1967 tarih ve 1235 sayılı kararı ile İnsan Hakları Komisyonu
açık insan hakları ihlallerini incelemekle yetkili kılınmıştır. Komisyon kendisine yapılan başvurular
hakkında araştırma yaptıktan sonra durumu kendi görüşünü de ekleyerek Ekonomik ve Sosyal Konseye
bildirmektedir. Komisyon değerlendirmelerinin kamuya açık olması ise devletler üzerinde genel bir baskı

108
oluşması sonucunu doğurmaktadır. Bundan dolayı 1235 usulü özellikle seksenli yıllardan itibaren etkinlik
kazanmış olsa da, bu usulde hiçbir zaman tek tek olaylar hakkında inceleme yapılıp karar alınmamaktadır.

1503 Usulü: İnsan Hakları Komisyonuna bir devlet içerisinde "genel olarak birbiriyle ilişkili, delillere
dayanan, ağır ve sistematik insan hakları ihlallerini içeren şikayetleri araştırma" yetkisi verilmiştir. Bu
usule, bireylerin, birey gruplarının ve hükümet dışı örgütlerin başvurmaları mümkündür. Başvuruların, bir
devlet hakkında sistematik ve ağır insan hakları ihlallerini işaret etmesi halinde Komisyon konuyu
incelemeye başlayacaktır.

İnceleme sonucunda Komisyon durumu ciddi bulursa; Bağımsız bir uzman veya raportörün atanması, BM.
Genel Sekreterinden ilgili hükümetle doğrudan ilişki kurması için ricada bulunma, hükümetlerden ek
bilgiler istemek ve durumları gözetim altında tutmak şeklinde tedbirler alabilir. Komisyon genel
değerlendirmesini yaptığı son oturumun sonunda ise, artık durumun gözlemlenmeyeceğine, bir sonraki yıl
yeniden gündeme alınmasına veyahut da olayların ve devletlerin adlarının açıklanmasına karar verebilir.

1503 Usulü ile ilgili devlet hakkında bağlayıcı karar verilmesi ve yaptırım uygulanması mümkün değildir.
Ancak yine de, ihlallerin ortaya çıkarılarak, devletlerin adlarının ortaya konulması baskı oluşturmakta ve
yapılan ihlallerin sona erdirilmesinde rol oynayabilmektedir.

3) Birleşmiş Milletler Organları


Sözleşmeler ve sözleşme dışı usullerin yanında, genel anlamda insan haklarının koruma altına alınmasında
Birleşmiş Milletler Organlarının fonksiyonlarım gözden kaçırmamak gerekir. Örgütün temel organları:
1. Genel Kurul
2. Güvenlik Konseyi
3. Ekonomik ve Sosyal Konsey
4. Uluslararası Adalet Divanı
5. Sekreterliğin

Genel Kurul, bütün üye devletlerin temsil edildiği ve her üye devletin bir oyunun bulunduğu bir organdır.
Uluslararası barış ve güvenliğin sağlanması için çalışmalarda bulunan Genel Kurul, BM. Antlaşmasının
13. maddesi uyarınca; "ekonomik, sosyal, kültürel alanlarda, eğitim ve sağlık alanlarında uluslararası
işbirliğini geliştirmek ve ırk, cinsiyet, dil ya da din ayrımı gözetmeksizin herkesin insan hakları ile temel
özgürlüklerden yararlanmasını kolaylaştırmak için araştırmalar yapılmasına önayak olur ve bu amaçla
tavsiyelerde bulunur. "

Genel Kurul'un bir devlete dayatma yapması mümkün olmayıp, kararları tavsiye niteliğinde ise de, Kurul,
kurmuş olduğu alt organlar ve çıkarmış olduğu antlaşma ve bildiriler ile insan haklarının gelişiminde
önemli bir yere sahiptir. Genel Kurul tarafından kurulan organlara en son örnek ise, Kurulun 15 Mart 2006
tarih ve 60/251 sayılı kararı ile kurulan "İnsan Hakları Konseyi"dir. Merkezi Cenevre'de bulunan İnsan
Hakları Konseyi, İnsan Hakları Komisyonunun yerine, Genel Kurula bağlı bir alt organ olarak
kurulmuştur. İnsan haklarının korunmasında ve geliştirilmesinde daha etkin olunması amacıyla oluşturulan
Konsey, ilk toplantısını 19 Haziran 2006'da yapmıştır." Konseyin kurulmasının ardında, İnsan Hakları
Komisyonu'nun, kötü insan hakları siciline sahip ülkeleri koruduğu suçlamaları nedeniyle güvenilirliğini

109
kaybetmesi yatmaktadır. Bu nedenle, Konseyin daha demokratik biçimde, siyasi baskılardan etkilenmeden
insan haklarını ön plana çıkarak çalışması beklenmektedir."

Güvenlik Konseyi, Birleşmiş Milletlerin özel görevi olan uluslararası barış ve güvenliğin korunmasında,
başlıca sorumlu organdır. Bu kapsamda Konsey'in, uluslararası uyuşmazlıkların çözümünde tavsiyelerde
bulunmak, barış ve güvenliği korumak, bir saldırıyı önlemek ya da sona erdirmek için üye devletleri
ekonomik yaptırımlar uygulamaya çağırmak, bir saldırgana karşı yeni önlemler almak gibi görev ve
yetkileri vardır. Konseyin, barışın tehdit edildiğini tespit ederek yaptırımlara başvurduğu durumlara
bakıldığında ise, alınan kararlarda, doğrudan veya dolaylı olarak insan haklarının söz konusu edildiği
görülmektedir.

Ekonomik ve Sosyal Konsey ise, kendi çalışmaları yanında BM. Antlaşmasından aldığı yetkiye
dayanarak kurduğu alt Komisyonlar ve bu alt Komisyonların çalışmaları ile herkesin insan haklarına saygı
göstermesini sağlamak yönünde hizmet vermeye devam etmektedir.

Uluslararası Adalet Divanı," BM’nin temel yargı organıdır. 1945'te BM Antlaşması ile kurulan Divanın,
devletlerce getirilen hukuksal nitelikli uyuşmazlıkları uluslararası hukuka uygun olarak çözmek ve yetkili
organ ya da kuruluşlarca kendisine sunulan hukuksal sorunlar hakkında görüş bildirmek şeklinde iki ana
görevi vardır.
BM. Sekreterliği, başında örgütün en üst seviyedeki memuru olan Genel Sekreter ile BM. Örgütünün
ihtiyaç duyacağı personelden yani uluslararası memurlardan oluşan bir organdır. BM. Genel Kurulu, 20
Aralık 1993 tarih ve 48/141 sayılı kararıyla, BM. Genel Sekreterliği içinde, bir İnsan Hakları Yüksek
Komiserliği kadrosu oluşturmuştur. Genel Sekreterce 4 yıllık bir süre için atanan Yüksek Komiser, insan
hakları alanındaki etkinliklerin başlıca sorumlusudur ve bu etkinlikler hakkında her yıl Ekonomik ve
Sosyal Konsey aracılığı ile Genel Kurula rapor sunmak zorundadır.

AVRUPA KONSEYİ VE AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ


AVRUPA KONSEYİ
5 Mayıs 1949'da II. Dünya savaşı sonrası kurulan Avrupa Konseyi, bölgesel bir örgüt olarak insan
haklarının korunup geliştirilmesinde son derece etkili olmuştur. Türkiye'nin de 1949'da üye olduğu
Konsey, İşkencenin ve İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Davranış ve Cezaların Önlenmesi Sözleşmesi,
Avrupa Sosyal Şartı ve Ulusal Azınlıkların Korunmasına Dair Çerçeve Sözleşme gibi düzenlemeler
kapsamında da insan haklarıyla ilgili çalışmalar yürütmekte ise de; ana sözleşme İnsan Haklarının ve
Temel Özgürlüklerin Korunmasına Dair Sözleşme (AİHS)'dir.

Avrupa Konseyinin siyasal karar organı üye devletlerin dış işleri bakanlarından oluşan Bakanlar
Komitesidir. Diğer bir organı olan Parlamenterler Meclisi ise, bir Danışma Meclisidir. Ayrıca
Parlamenterler Meclisi Avrupa İnsan hakları Sözleşmesinin 22. maddesi uyarınca Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi Yargıçlarını seçmektedir.

İnsan Hakları Komiseri


1999'da Avrupa Konseyi tarafından İnsan Hakları Komiserliği kurulmuştur. İnsan Hakları Komiserliği
yargısal nitelik taşımamaktadır. Komiser, Konseyin insan hakları sözleşmeleriyle kurulan organları

110
destekleyici ve insan hakları ihlallerini önleyici bir role sahiptir. Bireysel başvuruları kabul etme yetkisi
yoktur.
Komiserin başlıca görevleri şunlardır:
• Üye ülkelerde insan hakları eğitimini ve bilincini geliştirmek
• Üye devletlerin insan hakları alanındaki mevzuat ve uygulamalarındaki eksiklikleri saptamak
• İnsan haklarının korunması ve ihlallerin önlenmesi üzerine bilgi edinmek ve tavsiyelerde bulunmak
• Üye ülkelerde Konseyin insan hakları standartlarının etkin uygulanmasına yardımcı olmak
• İnsan haklarının kullanımı ve geliştirilmesi için diğer uluslararası kurumlarla işbirliğine girmek

İnsan hakları Komiseri görevlerini yerine getirirken, Konsey üyesi devletlerin hükümetleriyle doğrudan
ilişki kurma yetkisine sahiptir. Komiserliğin çalışmaları neticesinde ortaya çıkan görüş ve raporlar,
Bakanlar Komitesi'nin izni üzerine yayınlanabilir.

Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi


Avrupa Konseyine üye devletlerce kabul edilen İşkencenin ve İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Davranış ve
Cezaların Önlenmesi Sözleşmesi uyarınca oluşturulan komitedir.

Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi bir yargı organı değildir. Ancak, denetim ziyaretleri sırasında mevcut
uygulamaları değerlendirir. Komite, sözleşmeyi onaylamış bulunan devletlerde insanların yetkili bir kamu
makamınca özgürlüklerinden yoksun bırakıldıkları veya bırakılabilecekleri her yeri denetlemekle
yetkilidir. Bunların arasında ceza ve ıslah evleri, polis karakolları, yabancı uyruklu göçmenlerin
tutuldukları yerler, psikiyatri hastaneleri ile yaşlı ve özürlü yurtları sayılabilir.

Komitenin ziyaretleri periyodik veya ad hoc olabilir. Periyodik denetim ziyaretleri, Komitenin yıllık olarak
belirlenen bir program çerçevesinde düzenli aralıklarla Devletleri denetlemesine imkan verir. Koşullar
gerektirdiği takdirde ad hoc denetimlerde yapılabilir. Bu sayede belli bir konu veya gözetim yeri hakkında
acil girişimde bulunulması yolunda bilgi alındığında Komite derhal devreye girebilir. Ayrıca ad hoc
denetimler yoluyla Komite önceden yapmış olduğu önerilerin ne ölçüde yerine getirildiğini saptayabilir.

Sözleşme gereği Devletler, yetki alanına giren ve kişilerin bir kamu makamınca özgürlüklerinden yoksun
bırakıldıkları herhangi bir yere girmek ve burada serbestçe dolaşmak üzere Komite denetim heyetlerine
izin vereceklerdir. Ayrıca komite özgürlüklerinden yoksun bırakılan kişilerle ve ilgilendikleri konuda
kendilerine bilgi verebilecek olanlarla özel görüşme hakkına sahiptir. Bunun yanı sıra Komite'nin görevini
yaparken gerekli göreceği her türlü bilgiyi sağlama konusunda Devletlerin genel bir yükümlülükleri
vardır. Komite ise, bilgilere ulaşırken ulusal hukuk ve mesleki ahlak kurallarını gözetme sorumluluğu
altındadır.

Komite her denetimden sonra bir rapor hazırlar. Raporunda saptadığı bulguları ve tavsiyelerini belirtir.
Gizli olan bu rapor ilgili devlete gönderilir. Raporla birlikte ilgili Devletten Komitenin tavsiyelerinin
yerine getirilmesi için, alınacak önlemleri açıklayan, ileri sürülen görüşlere ilişkin tepkileri belirten ve bilgi
istenilen konuları yanıtlayan yazılı bir cevap istenir.

Komite raporlarının gizli olmasının iki istisnası vardır:


1) İlgili devlet raporu yayımlayabilir.

111
2) İlgili devlet işbirliği yapmayı ya da özgürlüklerinden yoksun tutulan kişilerin durumunu Komitenin
tavsiyeleri ışığında iyileştirmeyi reddederse, Komite (üyelerinin üçte ikisinin onayı ve ilgili devlete görüş
bildirme fırsatı verdikten sonra) raporu kamuoyuna açıklayabilir.

AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ


Avrupa Konseyi'ne üye 10 ülke tarafından 4 Kasım 1950'de Roma'da imzalandığı için Roma
Sözleşmesi olarak da anılan ve 3 Eylül 1952'de yürürlüğe giren Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin tam
adı İnsan Haklarını ve temel Özgürlükleri Korumaya dair Avrupa Sözleşmesi'dir. Sözleşme'ye taraf olan
devletler, Sözleşmedeki hak ve özgürlükleri, egemenlikleri altındaki kişilere tanımayı kabul etmişlerdir.
Türkiye Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini 1954'te onaylamış, Sözleşme kapsamında 1987'de
bireysel başvuru hakkını kabul etmiş, 1990'da ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin zorunlu yargı
yetkisini kabul etmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokolleri ile koruma altına alınan temel hak ve özgürlükleri şu
şekilde sıralamak mümkündür:
• Yaşama hakkı (Sözleşme md. 2)
• İşkence, insanlık dışı ve küçültücü muamele yasağı (Sözleşme md. 3)
• Kölelik ve zorla çalıştırma yasağı (Sözleşme md. 4)
• Özgürlük ve kişi güvenliği hakkı (Sözleşme md. 5)
• Adil yargılanma hakkı (Sözleşme md. 6)
• Suç ve cezaların kanuniliği (Sözleşme md. 7)
• Özel hayatın ve aile hayatının korunması (Sözleşme md. 8)
• Düşünce vicdan ve din özgürlüğü (Sözleşme md. 9)
• İfade özgürlüğü (Sözleşme md. 10)
• Dernek kurma ve toplantı özgürlüğü (Sözleşme md. 11)
• Evlenme hakkı (Sözleşme md. 12)
• Etkili başvuru hakkı (Sözleşme md. 13)
• Ayrımcılık yasağı (Sözleşme md.l4)
• Mülkiyet hakkı (1. Ek Protokol md. 1)
• Eğitim hakkı (1. Ek Protokol md.2)
• Serbest seçim hakkı (1. Ek Protokol md.3)
• Borçtan dolayı özgürlüğünden yoksun bırakılma yasağı (4. Ek protokol md.l)
• Ölüm cezası yasağı (6. Ek Protokol md. 1)
• Adli hata halinde tazminat hakkı (7. Ek Protokol md.3)
• Aynı suçtan ötürü iki kez yargılanmama ve cezalandırılmama hakkı (7. Ek Prt. md. 5)

Sözleşmenin Kapsamı (Uygulanma Alanı)


Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin uygulanma alanını yer, zaman, kişi ve konu bakımından
değerlendirmek gerekir:
1) Yer Bakımından: Sözleşme öncelikle sözleşmeci devletlerin ülkelerinde geçerlidir. Ancak sözleşme
sadece ilgili taraf devletin ülkesinde değil, o devletin meşru veya meşru olmayan fiili hakimiyetinin olduğu
her yerde geçerli olacaktır.
2) Zaman Bakımından: Sözleşme, ilgili taraf devlet açısından, sözleşmeyi kabul ederek yürürlüğe
koyduğu tarihten itibaren hüküm ve sonuç doğurur. Bir başka deyişle kural olarak sözleşme geriye etkili
olarak uygulanamaz. Ancak bir ihlal, Sözleşmeye taraf devlet bakımından Sözleşme yürürlüğe girmeden

112
önce gerçekleşmiş olsa dahi, ihlalin sonuçları sözleşme yürürlüğe girdikten sonra da devam ediyorsa,
sorun sözleşme kapsamında değerlendirilebilir.
3) Kişi Bakımından: Sözleşmeyi onaylayan devletler yargı yetkileri (egemenlik alanları) içindeki
"herkes" için Sözleşmede sayılan hak ve özgürlükleri güvence altına alma yükümlülüğündedir.
Sözleşmeden yararlanmak için vatandaşlık koşulu getirilmemiştir. Bu sebeple yalnız vatandaşlar değil,
yabancılar ve vatansızlar da sözleşmeden yararlanacaklardır. Sözleşmeden yararlanabilecek olanlar sadece
gerçek kişiler değildir. Hükümet dışı her kuruluş veya kişi grupları da sözleşme kapsamındadır. Sivil
toplum örgütleri, gönüllü kuruluşlar veya hükümet dışı kuruluşlar olarak adlandırılan bu tür yapılanmalar
devlet örgütü dışında tüzel kişilikleri olan dernek, vakıf, siyasi parti ve sendikalar gibi kuruluşlardır. Bu
açıdan kamu tüzel kişileri sözleşme kapsamında değildirler.
4) Konu Bakımından: AİHS konu bakımından uygulanma alanına, Sözleşme ve ek protokollerindeki hak
ve özgürlükler girmektedir. Sözleşme güvence altına aldığı hak ve özgürlükleri sınırlı olarak saydığı için,
bu hak ve özgürlüklere yorum yoluyla yenilerini eklemek ve sözleşmenin kapsamını genişletmek mümkün
değildir. Protokollerle Sözleşmeye eklenen haklar ise, yalnız bu protokolleri onaylayan devletler
bakımından yükümlülük doğurmaktadır. Konu bakımından Sözleşmenin kapsamı saptanırken taraf
devletlerin koydukları çekincelere de dikkat etmek gerekir. Sözleşme, koruma altına aldığı hak ve
özgürlüklere çekince koyma yolunu da tanıyarak, taraf devletlere sözleşmenin uygulanma alanını daraltma
olanağı vermiştir.

Sözleşmenin Temel Özellikleri


• Sözleşme, bireyi de uluslararası hukukun sujesi ve hak sahibi yapmıştır.
• Bireysel başvuru Sözleşme ile kurulan denetim mekanizmasının en önemli parçasıdır.
• Devlet başvurusu ortak güvence teşkil etmektedir. (Her taraf devlet Sözleşmede yer alan hak ve
özgürlüklerinin yerine getirilmesini sağlamakla yükümlüdür.)
• Sözleşme ikincil nitelikte bir koruma sağlamaktadır.
• Evrensel nitelikte olduğu için karşılıklılık aranmaz ve yabancılar ile vatansızlar da Sözleşmeden
yararlanabilirler.
• Sözleşmeye genel nitelikte çekince koymak mümkün değildir.
• Sözleşme, olağanüstü hallerde belli şartlara uygun olarak sözleşmenin askıya alınmasını kabul
etmektedir.

Sözleşmenin Türk Hukukundaki Yeri


1982 Anayasasının 90. maddesinin son fıkrası uyarınca; "Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası
antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine
başvurulamaz." 2004 Anayasa değişikliği ile 90. maddenin son fıkrasına şu hüküm eklenmiştir: "Usulüne
göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı
konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri
esas alınır."

Avrupa Sosyal Şartı


AİHS birinci kuşak haklar olarak bilinen kişisel hakları içerirken, Avrupa Sosyal Şartı ikinci kuşak
sosyal ve ekonomik hakları içerdiğinden dolayı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin sosyal haklar
alanındaki karşılığı olarak nitelenebilir.

113
1961 yılında Torino'da imzalanan ve 1965 yılında yürürlüğe giren Avrupa Sosyal Şartı'm Türkiye
1961'de imzalamasına rağmen ancak 28 yıl sonra 16. ülke olarak 1989'da onaylamıştır. Şart 1996'da
Strazburg'da gözden geçirilmiştir.

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ


MAHKEMENİN YAPISI
Komisyon ve Divandan oluşan denetim mekanizması 1 Kasım 1998'de yürürlüğe giren 11. Protokol ile
değiştirilerek "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi" olarak adlandırılan tek yapılı bir sistem kabul edilmiştir.
AİHM AİHS’ni ve Ek Protokolleri kabul eden devletlerin bundan doğan yükümlülüklerini yerine
getirmelerini sağlamak için oluşturulmuş, devamlı görev yapan bir yargı organıdır.

Mahkeme, Avrupa Konseyi'nin çok önemli bir parçası olarak Strazbourg'da kurulmuştur. Mahkeme eski
sistemde yer alan Komisyon ve Divan'ın sorumluluk ve yetkilerini tek başına üstlenmiş durumdadır.
Mahkeme;
1. Genel Kurul,
2. Komiteler,
3. Daireler
4. Büyük Daire
5. Yargıçlar halinde çalışır.

Normal çalışma düzeni Daire düzeyindedir.

Yargıçlar
Mahkeme Sözleşmeci devlet sayısına eşit sayıda yargıçtan oluşur, Yargıçlar gerekli niteliklere sahip veya
ehliyetleriyle tanınmış hukukçu olmalıdırlar. Yargıçlar adlarına seçildikleri devleti temsilen değil, kendi
adlarına görev yaparlar. Görev süreleri içerisinde, yargıçlar bağımsızlıkları, tarafsızlıkları ve daimi görevin
gerekleri ile bağdaşmayan herhangi bir görev üstlenemezler.

Yargıçlar, her Yüksek Sözleşmeci Taraf için, o Yüksek Sözleşmeci Taraf tarafından gösterilen ve üç aday
içeren bir liste üzerinden Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi tarafından oy çokluğu ile seçilirler.

Yargıçlar dokuz yıl (önceden 6 idi) için seçilirler. Tekrar seçilmeleri mümkündür. Yargıçların yarısı için
her üç yılda bir seçim yapılır. Yargıçların görev süreleri 70 yaşında sona erer. Bir yargıç ancak, artık
gerekli koşulları taşıma dışına ilişkin diğer yargıçların üçte iki çoğunluk ile alacakları kararla görevden
alınabilir.

Genel Kurul
Mahkemeye üye tüm hakimlerden oluşur. Yargısal bir görevi yoktur, sadece idari görevleri bulunmaktadır.
Mahkemenin Genel kurul şeklinde çalışabilmesi gövde olan seçilmiş yargıçların 2/3'ünün hazır bulunması
şartına bağlıdır. Kararlar toplantıya katılanların çoğunluğu ile alınmaktadır.
Genel Kurulun görevleri:
a) Üç yıllık bir süre için Başkanını ve bir veya iki Başkan Yardımcısını seçmek.
(Tekrar seçilmeleri mümkündür)

114
b) Belirli süreler için Daireler kurmak
c) Mahkeme ve Dairelerinin başkanlarını seçmek (tekrar seçilmeleri mümkündür)
ç) Mahkeme içtüzüğünü kabul etmek.
d) Yazı işleri Müdürünü ve bir veya birden fazla Müdür Yardımcısını seçmek.

Komiteler
Daireler tarafından kurulan ve üç yargıçla görev yapan Komiteler 12 ay için oluşturulurlar. Bir Komite
üyesi olmayan Dairedeki yargıçların, Komitede bulunamayan üyelerin yerine görev yapmaları istenebilir.

Komite bireysel başvuruların kabul edilebilirlik incelemesini (ön incelemesini) yapar. Başvurunun daha
fazla incelenmesine gerek olmayan hallerde oybirliği ile kabul edilemezlik ya da kayıttan düşürme kararı
verebilir. Komitenin bu kararları kesindir.

Daireler
Her Daire 7 asıl ve 3 yedek yargıçtan oluşur. Daireler, Genel Kurul'un farklılık gösteren hukuk
sistemlerinin yansıtılmasını ve yargıçların coğrafi dağılım ve cinsiyet açısından dengeli bir şekilde
temsilini göz önünde bulundurarak 3 yıllık süre için oluşturduğu 4 farklı bölüm içinden kurulur.

Aleyhine başvuruda bulunulan devlet adına seçilmiş olan yargıç, o devletle ilgili davanın görüldüğü
Daire'de re'sen yer alır. Ulusal yargıcın katılamadığı durumlarda, başvuruya konu olan devletin
belirleyeceği bir kişi hakim sıfatıyla Dairede yer alır.

Daireler, devlet başvurularının vek işisel başvuruların “kabul edilebilirliği” ve “esası” hakkında karar
verir. Bir başka deyişle, Daireler Mahkemenin genel yetkili karar organıdır.

Daire tarafından kabul edilebilirlik kararı verilmesi halinde dairenin diğer bir önemli fonksiyonu olan
Dostane çözüm arayışları gündeme gelir. Daire dostane çözümü kolaylaştırmaya yarayacak uygun görünen
her türlü tedbiri alır. Dostane çözüm süreci gizlidir. Dostane çözüme varmak için yapılan herhangi bir
yazışmaya veya sözlü açıklamaya yargılamanın diğer bölümlerinde atıflarda bulunulamaz veya bunlara
dayanılamaz.

Taraflar dostane çözüm konusunda anlaşırlarsa, Daire, olaylarla ve varılan çözümle sınırlı bir açıklama
yaparak, ulusal çözümün Sözleşme ve Protokollerde belirlenen insan haklarına saygı esasına dayanan bir
çözüm olduğunu tespit ederek başvurunun kayıttan düşmesine karar verir. Bu karar Daire Başkanı
tarafından dostane çözüme bağlanmış olan taahhütlerin yerine getirilmesinin takip edilebilmesi amacıyla
Bakanlar Komitesi'ne gönderilir. Dostane çözüm kesin kararla aynı sonuçları doğurarak taraflar arasındaki
ihtilafı sona erdirir. Tarafların dostane çözüme varması, yargılamanın her aşamasında mümkündür.

Büyük Daire
Büyük Daire 17 asıl ve 3 yedek yargıçtan meydana gelir. Mahkeme başkanı, başkan yardımcıları, Daire
başkanları ve aleyhine başvuruda bulunulan devlet adına seçilen yargıç, Büyük Daire'de re'sen yer alır.
Diğer üyeler ise ad çekme yoluyla belirlenir.
Davalar Büyük Daire önüne iki yoldan gelebilmektedir:

115
1) Daire önünde görülen dava, Sözleşmenin ve Ek Protokollerinin yorumu konusunda ciddi sorunlar
doğuruyorsa ya da sorunun çözümü Mahkemece önceden verilmiş bir karar ile çelişkili olacak ise, (içtihat
değişikliği) Daire; hüküm vermediği süre içerisinde, tarafların itiraz etmemesi şartıyla yargılama
yetkisinden Büyük Daire lehine vazgeçebilir.
Bu şekilde Büyük Daire'ye gelen davalarda yetkisinden feragat etmiş olan Dairenin yargıçları da Büyük
Daire'nin doğal üyesidir.
2) İstisnai durumlarda dava taraflarından her biri Dairenin hükmünü açıklamasından itibaren 3 ay
içerisinde davanın Büyük Daire'ye gönderilmesini isteyebilirler. İstisnai durum ise; davanın Sözleşmenin
ve Ek Protokollerinin yorumu konusunda ciddi sorunlar doğurması ya da sorunun çözümü Mahkemece
önceden verilmiş bir karar ile çelişkili olmasıdır.
Bu yolla gelen davalarda oluşturulan Büyük Daire'de ise, Daire Başkanı ve Ulusal yargıç dışında, ilk kararı
veren yargıçlardan hiçbiri yer almaz.

Davanın tarafların başvurusu ile Büyük Daire önünde incelenebilmesi için öncelikle 5 yargıçtan oluşan
"Alt Kurul" tarafından kabul edilmesi gerekmektedir. Alt Kurul, Mahkeme başkanı ve Daire
Başkanlarından oluşur. Davalı Daire başkan ve üyeleri ile davalı mahkemenin ulusal yargıcı Alt Kurul'da
yer alamaz. Alt Kurul, davanın, Sözleşme ve Protokollerin uygulanmasına ve yorumuna ilişkin ciddi bir
sorun ya da genel anlamda ciddi bir sorun teşkil edip etmediğine göre, kabul ya da red kararı verir.

Alt kurulun davayı kabul etmesi üzerine Büyük Daire davaya bakar. Büyük Dairenin verdiği kararlar
kesindir.

Hükmün Kesinleşmesi
AİHS uyarınca aşağıdaki hallerde karar kesinleşir:
1. Büyük Dairenin kararı kesindir.
2. Bir Dairenin kararı aşağıdaki durumlarda kesinleşir.
a) Taraflar davanın Büyük Daireye gönderilmesini istemediklerini beyan ederlerse veya;
b) Karardan üç ay içerisinde davanın Büyük Daireye gönderilmesi istenmezse veya;
c) Kurul 43. maddede öngörülen istemi reddederse.
Kesinleşen kararlar yayınlanır ve Bakanlar Komitesi'ne gönderilir. Kesinleşen kararlar taraf devletler ve
uluslararası hukuk bakımından bağlayıcıdır. Bakanlar Komitesi kesinleşen kararın gereği gibi yerine
getirilip getirilmediğini takip eder.

MAHKEMEYE BAŞVURU
AİHM’nin yargılama yetkisi zorunludur; taraf devletler sözleşmeyi imzaladıktan sonra ayrıca bir irade
beyanına gerek bulunmamaktadır. Mahkemeye ya devlet başvurusu ya da bireysel başvuru şeklinde
gidilir.

Başvuru Yolları

Devlet Başvurusu Bireysel Başvuru

Devlet Başvurusu

116
Sözleşme uyarınca, sözleşmeye taraf her devletin, Sözleşme ve Protokol hükümlerinin başka bir
Sözleşmeci taraf tarafından ihlal edildiği iddiası ile Mahkemeye başvurması mümkündür.

Hak ve özgürlüklerin korunması, taraf devletlerin ortaklaşa üstlendikleri bir yükümlülüktür. Sözleşme,
güvenceye aldığı hak ve özgürlüklerin korunmasından devletleri de sorumlu tutmaktadır. Devlet
başvurusu da devletlerin Sözleşmeyi onaylamakla üstlendikleri bu yükümlülüğü gerçekleştirmenin bir
aracı olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle bu başvuru yoluna “ortaklaşa güvence sistemi" de
denilmektedir.

Uluslararası hukukta devletler ancak kendi haklarını korumak için harekete geçerler. Savcı gibi kamu
düzenini, hatta suçladığı devletin vatandaşını koruma amacı ile hareket etmezler. Ancak Devlet Başvurusu
yolu bu ana kuraldan sapma teşkil etmektedir. Sözleşme ile ulusal çıkarları koruma yerine, Avrupa
Konseyi'nin amaç ve ideallerini gerçekleştirmek için, ortak bir kamu düzeni oluşturma yoluna gidilmiştir.
Bu nedenle Devlet Başvurusu yolu, taraf devletlerin öznel haklarına ya da karşılıklılık ilkesine
dayanmamakta ve bu yolla taraf devletler nesnel bir sorumluluk altına girmektedirler.

Mahkemeye sadece Sözleşme'ye taraf bir devlet, başka bir taraf devlet aleyhine başvurabilir. Bir devletin
Mahkemeye başvuruda bulunabilmesi için mutlaka kendisinin doğrudan ya da dolaylı olarak zarar görmüş
olması gerekmez. Devlet başvurusunda somut bir menfaat ihlali aranmaz. Taraf devletin Sözleşmeye saygı
göstermediğinin ileri sürülmesi yeterlidir. Devlet başvurusunda ulusal yasaların, Sözleşme ile
bağdaşmadığı da ileri sürülebilir. Böylece devlet başvurusu, taraf devletlerin ulusal mevzuatlarının
Sözleşmeye uygunluğunun soyut olarak incelenmesine olanak verir. Devlet başvurusu yoluna az
gidilmekte ve bu yol esasen siyasi baskı aracı olarak kullanılmaktadır.

Bireysel Başvuru
Bireysel başvuru hakkı, bireyin Sözleşmeye taraf olan devletin Sözleşmeyi ihlal ederek bu ihlali ile
kendisine zarar verdiği iddiası ile Mahkemeye başvurmasıdır. 11. Protokolden önce bu hakkın kullanımı
taraf devletin bu hakkı bireye tanımasına bağlı iken 11. Protokolle bireysel başvuru hakkı Sözleşmeye taraf
tüm devletler için zorunlu hale gelmiştir. Örneğin Türkiye 1987'ye kadar bireysel başvuru hakkını kabul
etmemiştir. Ancak bu hak artık Sözleşmeye taraf tüm devletler açısından zorunlu olarak tanınmış
durumdadır.

Başvuru Kimin Aleyhine Yapılır?


Başvuru ancak Sözleşmeci Devlet aleyhine yapılabilir. Kişilere karşı başvuruda bulunulması mümkün
değildir.

Kimler Bireysel Başvuruda Bulunabilir?


1) Gerçek Kişiler
2) Hükümet Dışı Kuruluşlar
3) Kişi Toplulukları

Kişi kavramının kapsamına "herkes" girmektedir. Sözleşmeye taraf bir devletin yargı yetkisinde bulunan
bütün kişiler, başvuru hakkına sahiptir. Başvuruda bulunabilmek için, şikayet edilen devletin vatandaşı
olmak gerekmediği gibi, iç hukuka göre tam ehliyetli olmak da gerekli değildir.

117
Tüzel kişiliğe sahip hükümet dışı kuruluşların ve kişi topluluklarının da bireysel başvuru hakkı vardır.
Buna göre; dernekler, vakıflar, siyasi partiler, sendikalar, ticari şirketler bireysel başvuru hakkından
yararlanırlar. Ancak bu tür tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar, üyelerinin haklarını korumak için değil, fakat
yasal temsilcileri eliyle, tüzel kişi olarak bizzat kendi haklarını korumak amacıyla başvuruda
bulunabilirler.

Tüzel kişiliği olmayan kişi topluluklarının başvurusu için; ya topluluğu oluşturan kişilerin başvuruyu
imzalaması ya da kişi topluluğu adına başvuran kişinin adına başvurduğu kişilerden temsil yetkisi almış
olması gerekir.

Kamu tüzel kişileri bireysel başvuruda bulunamazlar!


Bireysel başvuru hakkının kullanılabilmesi için, Sözleşme hükmünün ilgili devlet tarafından başvurucu
aleyhine somut bir şekilde ihlal edilmiş olması gerekir. Bir başka deyişle, başvurucu, sözleşme ile
kendisine tanınan hakların taraf devletçe ihlal edildiğini ve bu nedenle mağdur olduğunu ileri sürmek
zorundadır. Devlet başvurusu ile bu noktada fark bulunmaktadır. Devlet başvurusunda somut bir mağdur
aranmazken, bireysel başvuru için hakkı ihlal edilen ve bu nedenle mağdur olan bir kişiye ihtiyaç vardır.
Kişinin mağdur sayılması konusunda şunları söylemek mümkündür:
• Menfaatin kişisel olması gerekir. (Bireyin işlemden bizzat etkilenmesi gerekir)
• Menfaatin doğrudan olması gerekir. (Yapılan işlem ile ortaya çıkan ihlal arasında nedensel bağ
olmalıdır.)
• Dolaylı mağdurluk da söz konusu olabilir. (Gerçek mağdurun ölüm veya başka bir nedenle başvuru
yetkisini bizzat kullanamaması halinde, anne, baba, eş, kardeş vb. yakınlarının hem gerçek mağdur adına
hem de iddia konusu ihlalin kendilerini de mağdur ettiği gerekçesi ile Mahkemeye başvurmaları
mümkündür.)
• Menfaatin doğmuş ve güncel olması gerekir. (Başvurunun incelenmesi süresince de ihlal devam ediyor
olmalıdır. İleride doğması muhtemel ihlaller için bireysel başvuru yolu kullanılamaz.)

Mahkemeye Başvuru Şartları


1) İç Hukuk Yollarının Tüketilmiş Olması Gerekir.
2) Başvurunun 6 Aylık Süre İçerisinde Yapılmış Olması Gerekir.
3) Başka Bir Uluslararası Mekanizmaya Başvurulmamış Olması Gerekir.

İç Hukuk Yollarının Tüketilmesi: AİHM’ne başvuru için öncelikle aleyhine başvuruda bulunulan
devletin bütün iç hukuk yollarının tüketilmesi gerekir. Bir başka deyişle, ihlal konusu ile ilgili bütün idari
ve yargısal yollara başvurulmuş olması fakat olumlu sonuç alınamaması gerekmektedir.

İç hukuk yolları olay AİHM’ne taşınmadan önce, hem öz hem biçim yönünden tüketilmiş olmalıdır. Öz
yönünden tüketme, Mahkeme önünde ileri sürülen hususların, iç hukuk yolu tüketilirken de ileri
sürülmesidir. Biçim yönünden tüketme ise, öngörülen iç hukuk yollarının, yöntem, biçim, süre ve diğer
şartlara uygun olarak tüketilmesidir. Aksi halde iç hukuk yolları tüketilmemiş sayılır.
Bazı hallerde iç hukuk yolları tüketilmiş sayılır:
• İç hukuk yolunun yetersiz ve etkisiz olması
• Açık bir ulusal yasa hükmünün bulunması

118
• Yerleşmiş bir yargı içtihadının bulunması
• Sözleşmeye aykırı yerleşmiş idari uygulamaların bulunması
• Davanın sürüncemede kalması

Başvurunun 6 Aylık Süre İçerisinde Yapılması: AİHM’ne yapılacak başvurunun kesin karardan
itibaren 6 ay içerisinde yapılması gerekmektedir. Bu süre hak düşürücü nitelikte olup, süre geçirildikten
sonra başvuru yapılması mümkün değildir. Mahkeme başvurunun süresinde yapılıp yapılmadığını re'sen
inceler.

Başka Bir Uluslararası Mekanizmaya Başvurulmamış Olması: Eğer dava konusu olay AİHM’den
önce başka bir uluslararası karar mercii tarafından değerlendirilmiş ya da değerlendirilmekte ise, başvuru
kabul edilebilirlik aşamasında red edilir.

Bireysel Başvuruda Aranan Diğer Şartlar:


• Başvuranın kimliğinin açık olması
• Başvurunun imzalanmış olması
• Şikayet edilen devletin Sözleşmeye taraf olması
• Başvurunun daha önce incelenmiş ve karara bağlanmış olmaması
• Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olmaması
• Başvurunun Sözleşmede tanınan hak ve özgürlüklerle ilgili olması
• Başvurunun hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmaması
Bu şartları taşımayan başvurular, ön koşullar yönünden reddedilirler.

Başvurunun Kayıttan Düşürülmesi


Mahkeme davanın her aşamasında;
1) Başvuran başvurusunu takip etmek istemezse
2) Sorun çözülmüşse
3) Mahkemece belirlenen diğer herhangi bir nedenle, başvurunun incelenmesine devam edilmesi haklı
görülmezse başvuruyu kayıttan düşürebilir.

Ancak, bu şartların gerçekleşmiş olmasına rağmen, Sözleşmede ve Ek Protokollerinde tanımlanan insan


haklarına saygı ilkesi gerektiriyorsa, Mahkeme incelemeyi sürdürebilir. Ayrıca Mahkeme, koşulların
gerektirmesi halinde, kayıttan düşürülmüş başvuruyu da yeniden dava listesine alabilir.

C) MAHKEMENİN İNCELEMESİ
Başvuru yapıldıktan sonraki süreç özetle şöyledir:
 Başvuru dilekçesi kayda geçirilerek bir inceleme yargıcına (raportöre) verilir.
 Raportör yargıcında içinde bulunduğu üç üyeli Komite oybirliği ile kabul edilemezlik kararı verirse,
başvuru reddedilmiş olur. Bu red kararı kesindir.
 Raportör yargıcın, başvurunun Komitede ya da Dairede incelenmesine karar vermesi mümkündür.
 Üç kişilik Komite oybirliği ile red kararı vermezse, ,başvuru yedi üyeli Dairede incelenir.
 Daire başvurunun kabul edilebilirliği hakkında karar verir. Daire, hüküm verilene kadar dostane çözüm
yollarında yardımcı olur. Dostane çözüme ulaşılamaması halinde daire esas hakkındaki kararını verir.

119
Daire önünde görülen dava, Sözleşmenin ve Ek Protokollerinin yorumu konusunda ciddi sorunlar
doğuruyorsa ya da sorunun çözümü Mahkemece önceden verilmiş bir karar ile çelişkili olacak ise,
(içtihat değişikliği) Daire; hüküm vermediği süre içerisinde, tarafların itiraz etmemesi şartıyla
yargılama yetkisinden Büyük Daire lehine vazgeçebilir.
 Daire kararı, istisnai hallerde taraflarca hükmün verilmesinden itibaren üç ay içinde Büyük Daireye
taşınabilir.
 Davanın Büyük Daire tarafından incelenmesinin istenmesi halinde, Büyük Daire içerisinde oluşturulan
beş üyeli Alt Kurul, istemin kabulü ya da reddi hakkında karar verir. (Verilen bu karar kesindir)
 Alt Kurul'un kabul kararı vermesi halinde dava Büyük Dairede incelenir. Büyük Daire'nin verdiği karar
kesindir.

Mahkemenin Yetkileri ve Kararları


Mahkemenin bir başvuru olmadan kendiliğinden Sözleşmeci devletin sözleşmeye aykırı hareket edip
etmediğini denetleme yetkisi yoktur.
 Mahkeme başvuru yapıldıktan sonra, Sözleşmenin çiğnenip çiğnenmediğini kendiliğinden inceler.
Başvurunun geri alınması Mahkemenin incelemesine devam etmesine engel değildir.
 Mahkeme yürütmenin durdurulması kararı alabilir. (Mahkeme, ilgililerin talebi üzerine veya re'sen,
tarafların menfaati veya önündeki davanın gereği gibi görülebilmesi için alınması gerektiğini
düşündüğü geçici tedbirleri alabilir. Önlemler taraflara ve Bakanlar konseyine bildirilir. Komite
önlemlerin yerine getirilip getirilmediğini denetler.)
 Mahkemenin, talepte bulunulması ve ihlalden doğan zararın iç hukukta tam olarak giderilememesi
şartıyla, maddi ve manevi tazminata hükmetmesi mümkündür.
 Mahkemece verilen karar, tereddütlere yol açacak olursa, taraflar kararın verilmesinden itibaren 1 yıl
içinde kararın yorumlanmasını Mahkemeden isteyebilirler.
 Taraflardan herhangi biri, kararı etkileyebilecek bir gerçeği sonradan öğrenirse, öğrenimden itibaren 6
ay içinde Mahkemeden kararını yeniden gözden geçirmesini isteyebilir.

Mahkeme Kararlarının Etkisi


AİHM’nin kararları kesindir. Ancak Mahkeme, iç hukukun üstünde bir temyiz mercii olmadığından
kararlarının doğrudan uygulanabilirliği söz konusu değildir. Sözleşmeci devletler Mahkeme'nin kesin
kararlarına (nihai kararlarına) uymayı taahhüt etmişlerdir.
Kararların yerine getirilip getirilmediğini denetleme yetkisi Avrupa Konseyi Bakanlar
Komitesinindir. Mahkeme kararı iç hukuktaki yargı kararını ortadan kaldıramaz, herhangi bir yasa
hükmünü iptal edemez.

İdari Yargılama Usulü Kanunu, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, ve Ceza Muhakemesi Kanununda
yapılan değişikliklerle, artık AİHM tarafından, ulusal mahkemece verilen hükmün AİHS veya Ek
Protokollerinin ihlali suretiyle verildiği tespit edilirse, bu durum yargılamanın iadesi nedeni
sayılmaktadır.

120
121

You might also like