You are on page 1of 1

Başımdaki zonglamayla uyandım yanı başımda Gökhan yatıyordu.

ilk önce inanmadım ama tekrar baktığımda


Evet oydu Gökhan'dı ama ölmüştü ama ben neden ölmemiştim nasıl yaşıyordum.

Gökhan yavaşça geri çekildi ben onun gözlerine baktım gözlerinin altında morluklar
vardı çok bitkindi ama gözlerinde hâla ışıltı vardı onu çok özlemiştim ve bu
özlemimizin birazını bakışarak geçirdik.

Bakışmamızı karnımın
-Seni çok özledim ama biliyorum şuan çok sorun var ama sadece şunu bil sen şuan
ölmedin sana herşeyi anlatıcam sadece kahvaltı yapalım olurmu?
Dedi gözlerimin içine sevgiyle bakarak bende olumlu anlamda başımı salladım. Gökhan
aşağı indikten sonra ben etrafa baktım yattığım yer pamuktan bir yataktı o yapmıştı
bunları ama ne ara ne kadar zaman geçmiştiki ayağa kalktım ama sanki yeni yürüyen
bebek gibiydim Gökhan'da bu halimi görünce gülümseyip kucağına aldı
-Gökhan indir beni
+İndirsem yürüyebiliyorsun sanki

-Peki peki beni pencereye götürürmüsün etrafa bakmak istiyorum?

+Tabikide prensesim

pencereye götürdüğünde etrafın çok güzel ağaçlarla ve çiçeklerle kaplı olduğunu


gördüm ve daha iyi hissettim doğa bana iyi geliyordu, ağaçların kokusu hatta yağmur
yağdıktan sonraki çok güzel kokarlardı.

-Prenses artık kahvaltı yapalım mı?

+Yapalım

-O zaman istikamet mutfak

Mutfağa yaklaşırken
burnuma mis gibi yumurta kokusu gelmişti bile beni sandalyeye bıraktı Gökhan masayı
donatmış

-Hadi gel de yemek yiyelim ben çok açım sende acıkmışsındır hem konuşuruz deyip
beni sandalyeye oturttup bana ne olduğunu anlatmaya başladı

You might also like