You are on page 1of 37

HELLO BABY İNGİLİZCEBANKASI.

COM PRATİK İNGİLİZCE BİLGİLER NOT ALMAYI UNUTMA

Başlangıç Seviyesi, A1 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere ve Türkçe


çevirilerine yer verilmiştir.

Why don’t you try this?


Bunu denesene / Bir de şöyle yapsan?

How about a drink?


Bir içkiye ne dersin?

I think you need to see a doctor.


Bence bir doktora gitmelisin.

I think you’d better call him.


Bence onu arasan iyi olur.

It might be a good idea to ask him.


Ona danışmak iyi bir fikir olabilir.

You could try doing what I do.


Benim yaptığımı deneyebilirsin.

You really / definitely / absolutely should try this one. It’s delicious.
Bunu kesinlikle denemlesin. Çok lezzetli

Orta Seviye Altı, A2 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere ve Türkçe çevirilerine


yer verilmiştir.

Have you tried this?


Bunu denedin mi?

I’d strongly advise that you use this.


Bunu kullanması şiddetle tavsiye ederim.

If I were you, I’d use this.


Senin yerinde olsam bunu kullanırdım.

In my experience, using this works really well.


Tecrübelerime göre bunu kullanmak gerçekten işe yarıyor.

It’s generally a good idea to use this.


Bunu kullanmak genelde işe yarar / iyi bir fikirdir.

One idea is to use this.


Bunu kullanmak da bir seçenek olabilir.

One thing you should do is to use this.


Yapman gerekenlerden biri de bunu kullanmak.
The most important thing is to use this.
En önemli şey ise bunu kullanmak.

Orta Seviye, B1 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere ve Türkçe çevirilerine yer


verilmiştir.

Changing this value might work.


Bu değeri değiştirmek işe yarayabilir.

Changing this value would probably work.


Bu değeri değiştirmek muhtemelen işe yarayabilirdi.

Changing this value works for me.


Bu değeri değiştirmek bende işe yarıyor.

If I were in your place, I’d change that value.


Senin yerinde olsaydım şu değeri değiştirirdim.

If that happened to me I’d change that value.


Bu benim başıma gelseydi şu değeri değiştirirdim.

In that case I’d change that value.


Böyle bir durumda şu değeri değiştirirdim.

My personal recommendation would be to change that value.


Şahsi tavsiyem şu değeri değiştirmen olurdu.

You’d better change that value.


Şu değeri değiştirsen iyi olur.

In this kind of situation, I always recommend changing this value.


Bu tür durumlarda hep bu değeri değiştirmeyi tavsiye ederim.

Orta Seviye Üstü, B2 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere ve Türkçe çevirilerine


yer verilmiştir.

If I were in that situation, I’d call him.


Ben o durumda olsaydım onu arardım.

Have you thought about calling him?


Onu aramayı düşündüm mü?

If it were me, I’d call him.


Ben olsaydım onu arardım.

Make sure you call him first.


Önce onu aradığından emin ol.

The sooner you call him the better.


Onu ne kadar erken ararsan o kadar iyi olur.

Whatever you do, don’t forget to call him.


Ne yaparsan yap onu aramayı unutma.

Your only option is to call him.


Tek seçeneğin onu aramak.

You have no choice but to call him.


Onu aramaktan başka çaren yok.

Aşağıda bir tavsiye verme ve öneride bulunma durumları için kullanılabilecek


Advanced yani İleri Seviye, C1 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere ve Türkçe
çevirilerine yer verilmiştir.

Using a different colour is worth a try.


Başka bir renk kullanmak denemeye değer.

A book I read recommends using a different colour.


Okuduğum bir kitap farklı bir renk kullanmayı tavsiye ediyordu.

A piece of advice from my personal experience that I’d like to pass on is to use a
different colour.
Kişisel tecrübelerimden aktarmak istediğim tavsiye farklı bir renk kullanmak
olurdu.

A wise man once said use a different colour.


Bilgenin biri bir keresinde farklı bir renk kullan demiş.

As the proverb says use a different colour, that always does the trick.
Atasözünün de dediği gibi; farklı bir renk kullan, her zaman işe yarar.

I can’t recommend using a vivid colours strongly enough.


Canlı renkler kullanmayı ne kadar tavsiye etsem azdır.

You should use more vivid colours, no doubt about it.


Daha canlı renkler kullanmalısın, bu açıkça belli oluyor.

It might be an old wives’ tale, but can try using natural colours next time.
Kocakarı inancı olabilir ama bir dahakine doğal renkler kullanmayı deneyebilirsin.

Başlangıç, A1 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere ve Türkçe çevirilerine yer


verilmiştir.

I agree with you on this matter.


Bu konuda sana katılıyorum.
I think this one suits you better. – I think so too. That’s what I think (too).
Bence bu sana daha çok yakıştı. – Bence de. / Ben de öyle düşünüyorum.

Are they getting married? – That’s true.


Evleniyorlar mı? – Aynen / Evet / Doğrudur.

Is that Steven Hawking? – Yes, that’s right.


Şu Steven Hawking mi? – Evet, bu o / Aynen, doğrudur.

I think it is important to learn English. – You’re right.


Bence İngilizce öğrenmek önemli bir şey. – Haklısın.

Aşağıda katılma, aynı fikirde olma, kabul etme durumları için kullanılabilecek Pre-
intermediate yani Orta Seviye Altı, A2 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere ve
Türkçe çevirilerine yer verilmiştir.

I also think that you should apologise to him.


Ben de ondan özür dilemen gerektiğini düşünüyorum.

If she doesn’t feel the same way, it’s not the end of the world.
Eğer o da böyle düşünmüyorsa / hissetmiyorsa bu dünyanın sonu demek değil.

I’m sure you are right, it will improve with time.


Eminim haklısındır, zamanla daha iyi olur.

Do what you love. – That’s my opinion too.


Neyi seviyorsan onu yap. – Ben de öyle düşünüyorum. / Benim fikrim de bu yönde.

It’s her decision to make. – That’s so true.


Bu karar onun vermesi gerekir. – Çok doğru. / Bu, çok doğru.

Yes, you are right but we don’t have any money for this. – That’s a good point.
Evet, haklısın ama bunun için hiç paramız yok. – Doğru bir noktaya parmak bastın. /
Doğru dedin. / Doğru bir noktaya değindin.

Aşağıda katılma, aynı fikirde olma, kabul etme durumları için kullanılabilecek
Intermediate yani Orta Seviye, B1 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere ve Türkçe
çevirilerine yer verilmiştir.

You have to revise the schedule. – Yes, we are agreed.


Programı tekrar ayarlamamız gerekecek. – Tamam, anlaştık.

…and she did that because she was afraid. – It makes sense (to me).
Öyle yaptı çünkü korkmuştu. Bana göre mantıklı.

Do you think she’s right? – Absolutely!


Sence o haklı mı? – Kesinlikle!

She’s your boss, isn’t she?” Exactly.


O senin patronun değil mi? Aynen.
It’s not the model I dislike, it’s the price – Precisely!
Sevmediğim modeli değil fiyatı. – Doğru!

We should update our website. – I couldn’t agree with you more.


İnternet sayfamızı güncellemeliyiz – Doğru söze ne denir.

I think he is the man for the job. – I think that way too.
Bence bu işin adamı o. – Ben de öyle düşünüyorum.

This design looks better, doesn’t it? – I guess so.


Bu tasarım daha iyi görünüyor, değil mi? – Sanırım öyle.

Time is money. – I think everyone would agree with that.


Vakit nakittir. – Buna katılmayacak yoktur.

I think we have to press this button first since it says start on it. – That’s
logical.
Bence ilk önce bu tuşa basmalıyız, zaten üzerinde başlat yazıyor. – Mantıklı.

That’s just what I was going to say.


Ben de tam bunu diyecektim.

Orta Seviye Üstü, B2 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere ve Türkçe çevirilerine


yer verilmiştir.

OK, you have convinced / persuaded me.


Tamam, beni ikna ettin.

All right, then we are in complete agreement.


Pekala, o zaman tamamen anlaştık.

So, you are offering 50%, right? I can accept that.


Şimdi sen yarısını teklif ediyorsun, öyle mi? Bunu kabul edebilirim.

I can’t add anything to that.


Buna ekleyecek bir şeyim yok.

I can’t argue with that.


Buna diyecek bir sözüm yok.

This changed everything. I didn’t know that.


Bu her şeyi değiştirir. Bunu bilmiyordum.

He’ll probably call her again. – No doubt. / I don’t doubt it.


Onu muhtemelen tekrar arayacak o. – Şüphesiz. (Hiç) şüphem yok.

If this is your final decision, I don’t have any problems with that. / I don’t see
why not.
Eğer son kararın buysa, benim için bir sorun yok. / Olmaması için bir sebep
görmüyorum.
Don’t worry, Sam. I share that view.
Merak etme Sam. Ben de o fikirdeyim.

This car is better, don’t you think? I suppose (so).


Bu araba daha iyi, sence de öyle değil mi? Sanırım (öyle).

I agree with that / you wholeheartedly.


Buna / sana tüm kalbimle katılıyorum.

That’s right. I’d never really thought about it that way.


Doğru diyorsun. Daha önce hiç böyle düşünmemiştim.

I’m sure she’ll go along with this idea.


Bence bu fikir ona uyar.

Not only is that true, but it is the most efficient way.


Doğru olmasının yanı sıra bu ayrıca en etkili yöntem.

Now you explain it that way it makes perfect sense.


Böyle açıklayınca tamamen mantıklı geldi.

That was the opposite of what I thought, but you might be right.
Bu düşündüğümüm tam tersiydi ama haklı olabilirisiniz.

The weather is boiling. – You can say that again.


Hava kaynıyor valla. – Sorma, hem de ne biçim. / Doğru söze ne denir.

You took the words right out of my mouth.


Lafı ağzımdan aldın.

I won the lottery. – No kidding!


Piyangoyu kazandım. – Hadi be! / Atma!

Aşağıda katılma, aynı fikirde olma, kabul etme durumları için kullanılabilecek
Advanced yani İleri Seviye, C1 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere ve Türkçe
çevirilerine yer verilmiştir.

She managed to persuade me against my better judgement to help her.


Ona yardım etmenin yanlış olduğunu bile bile beni ikna etmeyi başardı.

Come to think of it, that was very kind of you to help her.
Düşündüm de / aklıma gelmişken ona yardım etmen çok nazikti.

Am I right? – Yes, you’re damn right.


Haksız mıyım? – Hayır, yerden göğe kadar haklısın.

You cook the dinner tonight, and I’ll wash the dishes. – Fair enough.
Bu akşam yemeği sen yap ben de bulaşıkları yıkarım. – Öyle olsun.

It’s a pity if they have to close the store, but I can see the logic of it.
Dükkanı kapatmak zorunda kalırlarsa yazık olur ama onları suçlamam / ama boşuna
kapatmış olmazlar.

I can see no holes in your argument. I think you are absolutely right.
Dediklerinde bir mantıksızlık görmedim. Bence tamamen haklısın.

I couldn’t have said it better.


Doğru söze ne denir. / Ağzına sağlık, çok iyi dedin.

I was afraid that I was the only one who thought that way.
Ben de bir tek ben böyle düşünüyorum diye korkmuştum.

I’ll back that argument.


Ben bunu desteklerim.

I would go even further and say that they are thieves .


Hatta daha ileriye gidip onlar hırsız bile derim.

If you say so then I’ll take your word for it.


Sen öyle diyorsan öyledir. / Sen öyle diyorsan doğrudur.

I was ready to give him the benefit of the doubt after hearing her explanation.
Açıklamasını duyduktan sonra kötü düşünmemeye hazırdım / hüsnü zanla yaklaşmaya
hazırdım.

If you put it that way, I guess he is the one to be blamed.


Sen bu şekilde söyleyince sanırım suçlanması gereken o.

If that’s the case, I suppose the problem could be worse than we thought.
Eğer durum buysa sorun sanırım sandığımızdan daha kötü olabilir.

Looking at it that way what you’re saying could be true.


O açıdan bakınca dediklerin doğru olabilir.

I must admit that this is a more convincing argument.


İtiraf etmeliyim ki bu daha akla yatkın bir görüş.

This idea shines a different light on the matter.


Bu fikir mesele üzerine farklı bir ışık tutuyor. / meseleye farklı bir açı
kazandırıyor.

This version of the story sounds plausible.


Hikayenin bu versiyonu daha akla yatkın gibi duruyor.

What you say tallies with what I have in mind.


Söylediklerim aklımdakiler ile uyuşuyor.

This is a challenging situation but at least we are on the same wavelength.


Bu zorlayıcı bir durum olsa da en azından aynı kafadayız. / en azından aynı şekilde
düşünüyoruz.

Yes, I understand you. You are saying the same thing, just in different ways.
Evet, seni anlıyorum. Sen de aynı şeyi söylüyorsun ama farklı şekilde.
You have put (set) me right on this situation.
Bu durum hakkında yanlış bildiklerimi düzelttin.

I think he could be onto something here.


Sanırım bir şey biliyor. Sanırım bir bildiği var.

You may well be right.


Haklı olabilirsiniz.

Aşağıda özür dileme ve hata kabul etme durumları için kullanılabilecek Elementary
yani Başlangıç Seviyesi, A1 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere ve Türkçe
çevirilerine yer verilmiştir.

I apologize. S/he apologizes. (ayrıca apologise)


Özür dilerim. O özür diler.

Sorry.
Pardon / Özür

I’m sorry.
Üzgünüm.

I’m sorry, I’m late but there was an accident.


Üzgünüm geciktim ama kaza vardı.

I’m so sorry.
Çok üzgünüm.

I’m really sorry.


Gerçekten üzgünüm

Aşağıda özür dileme ve hata kabul etme durumları için kullanılabilecek Pre-
intermediate yani Orta Seviye Altı, A2 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere ve
Türkçe çevirilerine yer verilmiştir.

Oh, this is my fault.


Ah, benim hatam.

I’m sorry if I hurt you.


İncittiysem özür dilerim.

I really must apologize for calling so late.


Bu geç saatte aradığım için gerçekten özür dilerim.

I hope you can forgive me


Umarım beni affedebilirsiniz.
I really am so sorry for the wait.
Beklettiğim için gerçekten üzgünüm.

First, I’d like to apologise for the misunderstanding.


Öncelikle yanlış anlama için özür dilemek istiyorum.

Please forgive me for everything I did


Lütfen yaptığım her şey için beni affet.

ÖNCEK

Aşağıda özür dileme ve hata kabul etme durumları için kullanılabilecek Intermediate
yani Orta Seviye, B1 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere ve Türkçe çevirilerine
yer verilmiştir.

It was really rude of me to ask him that.


Bunu onu sorarak kabalık ettim.

I know my actions may have seemed otherwise but…


Davranışlarım başka türlü görünmüş olabilir ama…

I now realise that I made a mistake.


Hata yaptığımın şimdi farkına varıyorum.

Please don’t be angry with me. I really didn’t know that.


Lütfen bana kızma. Gerçekten bilmiyordum.

I accept full responsibility for the inconvenience.


Bu olumsuzluk için tüm sorumluluğu üsteleniyorum / için tüm kabahat benim.

I felt ashamed that I hadn’t visited him more often.


Onu daha sık ziyaret etmediğim için utanç duydum.

I can understand how you feel this incident.


Bu hadise ile ilgili neler hissettiğini anlayabiliyorum.

I do apologize for taking so long to visit you.


Ziyaretine geç geldiğim için gerçekten özür diliyorum.

I don’t know what to say. I’m really so sorry.


Ne diyeceğimi bilemiyorum. Gerçekten çok üzgünüm.

I really am most terribly sorry to have bothered you.


Rahatsız ettiğim için gerçekten çok üzgünüm.

I regret not being able to join you.


Size katılamadığım için pişmanım.
I take all the blame for breaking your hear.
Kalbini kırılmasında bütün kabahat benim. / Tek sorumlusu benim.

Please accept my apologies for this late reply.


Geç cevap verdiğim için özrümü kabul edin.

Please excuse my rudeness but this needed to stop.


Kabalığım için kusura bakmayın ama bunun durması gerekiyordu

Aşağıda özür dileme ve hata kabul etme durumları için kullanılabilecek Upper
Intermediate yani Orta Seviye Üstü, B2 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere ve
Türkçe çevirilerine yer verilmiştir.

I know I’ve done a lot of mistakes but you must forgive me. Give me another chance.
Biliyorum pek çok hata yaptım ama beni affetmen lazım. Bana bir şans daha ver.

I know. You have every right to blame me for that.


Biliyorum, bu konuda ne desen haklısın. / Beni suçlamakta yerden göğe kadar
haklısın.

There is absolutely no excuse for the things I’ve done.


Yaptıklarımın bir mazereti kesinlikle olamaz.

Please accept my sincere apologies.


Lütfen samimi özrümü kabul edin.

I’d go after him in a heartbeat if I could turn back the clock.


Zamanı geri çevirebilseydim bir dakika düşünmeden arkasından giderdim.

I think it was a bit rude of me to do that without asking.


Sanırım sormadan bunu yapmakla kabalık ettim.

It was wrong of me to treat you like a child.


Sana bir çocuk gibi davranmakla hata ettim.

I can’t express how sorry I am.


Ne kadar üzgün olduğumu anlatamam.

I apologise unreservedly.
Açıkça özür diliyorum.

I am sorry to have disappointed Professor by not being here on time.


Zamanında gelmeyerek sizi hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm Profesör.

I’m such an idiot for not remembering your birthday.


Doğum gününü hatırlamayarak ne büyük aptallık ettim.

I don’t deny that it’s my fault.


Bunun benim kabahatim olduğunu inkar etmiyorum.
Please don’t be mad at me for calling you again but…
Tekrar aradığım için kızma ama…

I’m very well aware that I shouldn’t have said that.


Onu dememem gerektiğinin pekala farkındayım.

şağıda özür dileme ve hata kabul etme durumları için kullanılabilecek Advanced yani
İleri Seviye, C1 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere ve Türkçe çevirilerine yer
verilmiştir.

It’s unforgivable, I know. I’ve nothing to say.


Affedilecek bir yanı yok, biliyorum. Söyleyecek bir şeyim yok.

Don’t hold this against me. I’ve already said I’m sorry.
Bunu bana karşı kullanma / Başıma kakıp durma. Üzgünüm olduğumu söyledim zaten.

Silly me. I thought it was my bag.


Hay aptal kafam. Bu benim çantam sandım.

Don’t hold a grudge against me.


Bana karşı kin tutma / besleme.

If I could take it all back, I’d say that I love her.


Geçmişi geri getirebilseydim ona sevdiğimi söylerdim.

I’m happy to take my share of the blame.


Kendi kabahatimi kabul etmeye razıyım.

I would like to express my regret for not being able to join you.
Size katılamamaktan dolayı duyduğum pişmanlığı ifade etmek isterim.

I know I’m messed it all up again.


Biliyorum, yine her şeyi berbat ettim.

I fully accept that I was in the wrong and I think I owe you an apologise.
Kabahatli olduğumu kesinlikle kabul ediyorum ve sanırım size bir özür borçluyum.

I went a bit too far by saying that you were a coward.


Korkak olduğunu söyleyerek fazla ileriye gittim.

I was very embarrassed. I wanted the ground to swallow me up.


Çok utanmıştım. Yer yarılsa da içine girsem dedim.

I didn’t mean to do that. I don’t know what got into me.


Öyle yapmak istemedim. Bana ne oldu bilemedim.

I just don’t know what came over me.


Bana ne oldu bilemedim.

I can’t believe I’ve just said that.


Bunu söylediğime inanamıyorum.

I know it was really thoughtless of me not to ask you in the first place.
İlk olarak sana sormamanın büyük düşüncesizlik olduğunun farkındayım.

I’m sorry to let you down last night. I couldn’t come to the movie!
Seni yüz üstü bıraktığım için üzgünüm. Sinemaya gelemedim.

Aşağıda fikir sorma ve danışma durumları için kullanılabilecek Elementary yani


Başlangıç Seviyesi, A1 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere ve Türkçe
çevirilerine yer verilmiştir.

Do you think it is OK
Sence iyi mi?

What’s your opinion on this dress?


Bu elbise hakkında ne düşünüyorsun?

Please tell me your opinion on this book.


Bu kitap hakkındaki görüşlerini söyler misin lütfen.

In your opinion, is it worth buying this phone?


Sana göre bu telefonu almaya değer mi?

What do you think about Turkey?


Türkiye hakkında ne düşünüyorsunuz?

How do you feel about presents?


Hediyeler hakkında ne düşünüyorsun?

Aşağıda fikir sorma ve danışma durumları için kullanılabilecek Pre-intermediate


yani Orta Seviye Altı, A2 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere ve Türkçe
çevirilerine yer verilmiştir.

Would you agree that education is not necessary?


Eğitimin gereksiz olduğuna katılıyor musunuz?

Do you think that there should be a separate lane for bicycles?


Bisikletler için ayrı bir şerit olması gerektiğini düşünüyor musunuz.

What’s your view on Windows 10?


Windows 10 hakkında ne düşünüyorsun?

In your honest opinion, should we keep looking for aliens?


Açıkça söyleyecek olursanız, uzaylıları aramaya devam etmeli miyiz?

In your experience, which product offers better visuals?


Deneyimlerinize göre hangi ürün daha iyi görseller sunuyor?

Do you have any opinions regarding / on / about Global Warming?


Küresel ısınma üzerine / ile ilgili / için görüşleriniz nelerdir?

Aşağıda fikir sorma ve danışma durumları için kullanılabilecek Intermediate yani


Orta Seviye, B1 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere ve Türkçe çevirilerine yer
verilmiştir.

Do you approve / disapprove of smoking?


Sigara içmeyi tasdik, kabul ediyor / etmiyor musunuz?

What are your views on the recent political situation in Turkey?


Türkiye’deki son siyasi durum üzerine düşünceleriniz nelerdir?

I’d like to hear your thoughts on the environment and the Copenhagen Summit.
Çevre ve Kopenhag Zirvesi hakkındaki düşüncelerinizi öğrenmek isterim.

What are your feelings about refugees?


Mülteciler hakkında ne düşünüyorsunuz?

I’m sure you’d agree that addressing this issue is of critical importance
Bu meseleye dikkat çekmenin son derece önemli olduğu hususunda hem fikir olduğumuza
eminim.

Do you agree with the opinion that fiscal policy is ineffective?


Mali politikanın yetersiz olduğu görüşüne katılıyor musunuz?

Could you share your thoughts on this issue related to the current crisis in Syria?
Şu an Suriye’deki krize ilişkin bu mesele ile ilgili görüşlerinizi paylaşabilir
misiniz?

Aşağıda fikir sorma ve danışma durumları için kullanılabilecek Upper Intermediate


yani Orta Seviye Üstü, B2 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere ve Türkçe
çevirilerine yer verilmiştir.

What do you reckon on this restaurant?


Bu restoran nasıl? Bu restorana ne diyorsun?

Are you in agreement with the arguments put forward by Mr. Lochead.
Bay Lochead’in öne sürdüğü görüşlere katılıyor musunuz?

Do you have any thoughts on this project?


Bu proje hakkında düşüncüleriniz var mı?

From your point of view, how important is technology in education?


Size göre eğitimde teknolojinin önemi nedir?

I know this is not your specialist subject, but…


Uzmanlık alanınız olmadığını biliyorum ama…

I know you haven’t had much time to think about this, but…
Bu konu üzerine düşünecek fazla vaktinin olmadığını biliyorum ama…

I’d be very interested to hear your views on this subject.


Bu konu üzerine olan görüşlerinizi duymayı çok isterim.

What are your first thoughts on the camera?


Bu kamera hakkındaki ilk değerlendirmeleriniz neler?

What would be your reaction if…?


…olsaydı tepkiniz ne olurdu?

Would it be right to say that a big part of this success is also your personal
success?
Bu başarının büyük bir kısmı aynı zamanda sizin kişisel başarınızdır demek yanlış
olur mu?

How far do you support the view that…?


…görüşünü ne kadar destekliyorsunuz?

Aşağıda fikir sorma ve danışma durumları için kullanılabilecek Advanced yani İleri
Seviye, C1 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere ve Türkçe çevirilerine yer
verilmiştir.

Am I right in thinking my boyfriend is a selfish.


Erkek arkadaşımın bencil olduğunu düşünmekte haksız mıyım?

I wonder if you are convinced by the argument that wireless devices are safe.
Kablosuz cihazların güvenli olduğu iddialarına güvenip güvenmediğinizi merak
ediyorum.

How does it tally with your experience?


(Bunun) Deneyimlerinizle karşılaştırmasını nasıl yaparsınız?

I think your view on this is absolutely right.


Bence bu konu hakkındaki görüşünüz kesinlikle doğru.

What reaction do you have to this photograph?


Bu fotoğrafa görünce ne düşünüyorsunuz? Bu fotoğrafın sizin üzerindeki etkisi
nedir?

Would I be right in assuming that you have not seen the project yet?
Projeyi henüz görmediğinizi varsaysam yanlış düşünmüş olur muyum?
Would it be wrong to say that you love tennis?
Tenise aşık olduğunuzu söylesek yanlış olur mu?

Would I be wrong in saying that the whole film was a bad idea?
Filmin tamamı kötü bir fikirdi desem yanlış söylemiş olur muyum?

Would it be logical to say that you have a very small chance of success.
Başarı şansın çok az desek mantıklı bir şey söylemiş olur muyuz?

Would it be out of the question to consider this option?


Bu seçeneği değerlendirmek söz konusu olabilir mi?

What’s your take on the oil crisis?


Petrol krizi hakkında sen ne düşünüyorsun?

Is it in fact the case that we value goods achieved through effort more than gifts.
Emekle kazandıklarımıza havadan gelenlerden daha çok verdiğimiz gerçekten doğru mu?

Are you of the opinion that abortion should not be allowed?


Kürtaja izin verilmemesi fikrinde misiniz? / diye düşünenlerden misiniz?

Aşağıda bir fikre katılmama ve aynı fikirde olmama durumları için kullanılabilecek
Elementary yani Başlangıç Seviyesi, A1 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere ve
Türkçe çevirilerine yer verilmiştir.

That’s good / not bad point but…


Bu iyi / fena olmayan bir nokta, fakat

I understand what you are saying / thinking / offering, but…


Ne söylediğinizi / düşündüğünüzü / önerdiğinizi anlıyorum, ama

You could be right, but…


Haklı olabilirsiniz, ama

Aşağıda bir fikre katılmama ve aynı fikirde olmama durumları için kullanılabilecek
Pre-intermediate yani Orta Seviye Altı, A2 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere
ve Türkçe çevirilerine yer verilmiştir.
Yes, I see your point but, what about…?
Evet ne demek istediğiniz anlıyorum ama peki ya…?

I don’t really agree with this opinion.


Bu fikre pek katılmıyorum.

I used to think that it was the best way, but now I see that is not.
Ben de bunun en iyi yol olduğunu düşünürdüm ama şimdi öyle olmadığını görüyorum.

I’m sorry but that doesn’t really make sense.


Üzgünüm ama bu hiç mantıklı değil.

I’d like to agree with you, but I don’t think that’s very likely.
Size katılmak istedim ama bu bana pek ihtimal dahilinde gibi gelmiyor.

Aşağıda bir fikre katılmama ve aynı fikirde olmama durumları için kullanılabilecek
Intermediate yani Orta Seviye, B1 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere ve Türkçe
çevirilerine yer verilmiştir.

You could well be right, however…


Pek tabi haklı olabilirsin, ancak

I know this is a common belief, but I’m not completely sure it’s true.
Bunun yaygın bir görüş olduğunu biliyorum ama doğru olduğundan tam emin değilim.

It’s hard to argue with that but frankly, I don’t think that’s the case here.
Tersini iddia etmek zor ama açıkçası ben burada durumun farklı olduğunu
düşünüyorum.

Yes, I heard that too, but I don’t think it is real.


Evet, onu ben de duydum ama gerçek olduğunu sanmıyorum.

I’m not an expert on this, but I know how to solve this.


Bu konuda uzman değilim ama bunu nasıl çözeceğimi biliyorum.

I have very limited experience but I think this might work.


Pek fazla tecrübem yok ama bunun işe yarayabileceğini düşünüyorum.

I agree up to a point, but don’t you think it’s better if we do it with help of an
expert.
Bir noktaya kadar haklısın ama bilen birisinin yardımıyla yapsak daha iyi olmaz mı
sence de?

That’s right, but have you also thought about the extra expenses that we’ll have to
pay?
Doğru dedin ama fazladan ödememiz gereken giderleri de düşündün mü?
Aşağıda bir fikre katılmama ve aynı fikirde olmama durumları için kullanılabilecek
Upper Intermediate yani Orta Seviye Üstü, B2 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere
ve Türkçe çevirilerine yer verilmiştir.

You might think that this section is about appearance, but it is not.
Bu bölümün görünüm ile alakalı olduğunu düşünebilirsin ama değil.

I must say that you haven’t convinced me.


Beni ikna etmediğini söylemem gerek.

I’m sure you know more about this than me but to me it feels like we should choose
this one.
Eminim bu konuda benden daha çok şey biliyorsundur ama bana bunu seçmeliymişiz gibi
geliyor.

There’s a lot of truth in that, but you won’t be able to learn English effectively
that way.
Dediğin çoğu doğru ama bu yolla İngilizceyi etkili bir şekilde öğrenemezsin.

That’s not the way I see it.


Ben bu şekilde görmüyorum / düşünmüyorum.

This a common misconception.


Bu yaygın bir yanlış anlamadır.

If that were the case, we would have seen him there.


Eğer öyle olsaydı onu orada görürdük.

It all makes sense apart from the part where…


… kısmı hariç dediğin her şey mantıklı.

I agree with your comment apart from the part where you say humans have powers.
İnsanların güçleri var dediğin yer hariç dediklerine katılıyorum.

I wish that was the case, but I’m pretty certain it’s not.
Keşke öyle olsaydı ama adım gibi eminim öyle değil.

My reply to that would be, that our soul needs food too.
Buna cevabım ruhlarımızın da besine ihtiyacı olduğu olurdu
Aşağıda bir fikre katılmama ve aynı fikirde olmama durumları için kullanılabilecek
Advanced yani İleri Seviye, C1 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere ve Türkçe
çevirilerine yer verilmiştir.

Yes, you’re right. But aren’t you forgetting…?


Evet, haklısın. Ancak … unutmuyor musun?

Aren’t you jumping to conclusions?


Anlamadan yargı vermiş olmuyor musun?

Have you taken all factors into consideration?


Tüm etmenleri göz önüne aldın mı?

I can see how you might think that, but maybe there’s another way of looking at it.
Böyle düşünmeni anlıyorum ama belki buna başka bir açıdan da bakabiliriz.

I must state that I hold the opposing view on many of these points.
Bu noktaların çoğunda farklı görüşe sahip olduğumu belirtmeliyim.

Well, I think you might be overlooking one major point here.


Sanırım burada önemli bir noktayı göz ardı ediyor olabilirsiniz.

I was with you until you mentioned the last part.


Son kısmından bahsedene kadar size katılıyordum.

I wouldn’t have quite put it that way myself, but I can see what you mean.
Ben olsam tam olarak öyle demezdim ama ne demeye çalıştığınızı anlıyorum.

I might need some persuading here.


Bu noktada sizi ikna etmem gereken yerler olabilir.

I can see where you are coming from, but I’m not following your logic there.
Çıkış noktanızı anlıyorum ama orada sizin gibi düşünmüyorum.

That belief is based on a mere prejudice.


Bu düşünce sadece bir önyargıdan ibarettir.

I’m afraid that doesn’t tally with the information I have.


Korkarım bu durum elimdeki bilgiler ile uyuşmuyor.

What you’ve said so far sounds plausible, but


Şu ana kadar söyledikleriniz akla yatkın gibi gelse de / geliyor fakat

I’m afraid your view is somewhat old fashioned.


Maalesef bu görüşünüz biraz eski kalıyor.

Now, the obvious response to that is to develop a new model.


Bu duruma verilebilecek aşikar karşılık ise yeni bir model geliştirmek olacaktır.

I don’t think we are in complete agreement here.


Bu noktada tam olarak aynı fikirde olduğumuzu sanmıyorum.

I might have been convinced if you..


…saydınız ikna olmuş olabilirdim.

It seems like you are starting from wrong assumptions.


Yanlış varsayımları temel alıyormuşsunuz gibi görünüyor.

I’m sure your experience was very different from mine.


Eminim sizin deneyimleriniz benimkilerden çok farklı idi.

Aşağıda bir fikre katılmama ve aynı fikirde olmama durumları için kullanılabilecek
Elementary yani Başlangıç Seviyesi, A1 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere ve
Türkçe çevirilerine yer verilmiştir.

I absolutely don’t think so.


Kesinlikle öyle düşünmüyorum.

I completely disagree.
Hiçbir şekilde katılmıyorum.

I do not agree with you.


Sana katılmıyorum.

This is not right.


Bu doğru değil.

Aşağıda bir fikre katılmama ve aynı fikirde olmama durumları için kullanılabilecek
Pre-intermediate yani Orta Seviye Altı, A1 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere
ve Türkçe çevirilerine yer verilmiştir.

Definitely / Absolutely not.


Kesinlikle değil.

I don’t agree in anyway.


Hiçbir şekilde katılmıyorum.

I completely / totally disagree.


Hiç katılmıyorum.

That makes no sense at all.


Bu hiç mantıklı / akla yatkın değil.

That’s definitely wrong.


Bu kesinlikle yanlış
Do you really think that I’m going to let you do that?
Bunu yapmana izin vereceğimi mi sandın? / vereceğimi mi düşündün?

Aşağıda bir fikre katılmama ve aynı fikirde olmama durumları için kullanılabilecek
Intermediate yani Orta Seviye, B1 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere ve Türkçe
çevirilerine yer verilmiştir.

Nonsense!
Saçma! / Saçmalık

That’s just not true. That is just not right.


Bu hiç de doğru değil.

You don’t really think that way, do you?


Gerçekten böyle düşünmüyorsun değil mi?

Ridiculous!
Saçma! Aptalca! Gülünç! Komik!

Rubbish!
Saçma! Saçmalık! Zırva!

There’s no way I can accept that.


Bunu asla kabul etmem.

I’m surprised that you would say that, Michelle.


Bunu söylediğine çok şaşırdım Michelle.

Aşağıda bir fikre katılmama ve aynı fikirde olmama durumları için kullanılabilecek
Upper Intermediate yani Orta Seviye Üstü, B2 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere
ve Türkçe çevirilerine yer verilmiştir.

You might be mistaken there.


Orada yanlışın olabilir.

Are you out of your mind or something?


Aklını falan mı kaçırdın sen?

Are you pulling my leg?


Sen beni mi yiyorsun?

I can’t see any possible reason why you think that.


Böyle düşünmen için hiçbir sebep göremiyorum.

You’re just saying that to shock me, aren’t you?


Bunu sırf beni şok etmek / kızdırmak / kafa bulmak için söylüyorsun değil mi?

I’ve never heard such nonsense, I tell you that.


Ben ömrümde böyle saçmalık duymadım, öyle diyeyim sana.

That clearly / simply can’t be true.


Bu kesinlikle doğru olamaz.

That’s definitely not the case here.


Burada durum kesinlikle bu değil.

I can say that the first problem with argument is…


Bu görüş ile ilgili ilk problemi şöyle açıklayabilirim…

There is no way that this is the case.


Durumun böyle olmasına imkan yok.

You can’t be serious.


Ciddi olamazsın.

You’ve got to be kidding me.


Şaka yapıyor olmalısın.

Aşağıda bir fikre katılmama ve aynı fikirde olmama durumları için kullanılabilecek
Advanced yani İleri Seviye, C1 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere ve Türkçe
çevirilerine yer verilmiştir.

You are not trying to have me on, are you?


Beni işletmeye falan çalışmıyorsun değil mi?

Are you on something?


Ne içtin sen?

Do you really / genuinely believe that?


Buna gerçekten inanıyor musun?

There is no way I can go along with that.


Bunu kabul etmem imkansız.

I fail to see the logic behind your reasoning.


Düşüncenin arkasındaki mantığı göremedim.

I don’t know what world you live in, but.…


Sen hangi dünyada yaşıyorsun bilemem ama…

In my opinion, that is very difficult to accept.


Benim düşünceme göre bunu kabul etmek çok zor.
I’ve never heard such complete and utter tosh from anyone before.
Daha önce kimseden bu kadar saçma bir şey hiç duymamıştım.

Please explain in what way does that make sense.


Nasıl mantıklı oluyormuş bu bir açıkla lütfen.

In your dreams!
Rüyanda görürsün!

I think there’s a huge jump in your logic.


Bence bu önyargının daniskası.

I should say that it is rather naïve to believe what you suggest here.
Bu dediğinize inanmak biraz saflık olur bence.

Just / Quite the opposite!


Tam tersi! / Tam aksine!

Really? / Seriously?
Gerçekten / Cidden / Harbiden mi?

That is a deception.
Bu bir yanılgıdır.

That’s miles away from true.


Bu gerçeklikten çok uzak.

That’s a tongue-in-cheek argument.


Bu yarım ağızlı / alaycı bir görüş, sav.

You’re joking, right?


Şaka yapıyorsun değil mi?

There’s no way on earth I can believe this.


Buna dünyada / hayatta inanmam.

Yeah, right.
He, tabi.

You think?
Diyorsun?

You’re living in a world of dreams.


Sen düşler aleminde yaşıyorsun.

Aşağıda kötü bir durumu haber verme ve olumsuzluk bildirme durumları için
kullanılabilecek Elementary yani Başlangıç Seviyesi, A1 Seviyesi düzeyinde
İngilizce cümlelere ve Türkçe çevirilerine yer verilmiştir.
I’m sorry but your cat is dead.
Üzgünüm ama kedin öldü.

I’m afraid your cat isn’t living anymore.


Korkarım kedin artık yaşamıyor.

It’s sad to say but your cat is dead.


Söylemesi üzücü ama kedin öldü.

Aşağıda kötü bir durumu haber verme ve olumsuzluk bildirme durumları için
kullanılabilecek Pre-intermediate yani Orta Seviye Altı, A2 Seviyesi düzeyinde
İngilizce cümlelere ve Türkçe çevirilerine yer verilmiştir.

Actually your dog is dead.


Aslında senin köpeğin öldü.

I regret to inform you that your dog is dead.


Üzülerek söylemek zorundayım ki köpeğiniz öldü.

I tried to save him but your dog is dead.


Kurtarmaya çalıştım ama ne yazık ki köpeğiniz öldü.

I’m sorry to say that your dog is dead.


Söylemesi üzücü ancak köpeğiniz öldü.

You weren’t fast enough to win the race.


Yarışı kazanmak için yeterince hızlı değildin.

You were too slow to be able to get there on time.


Oraya zamanında varabilmek için çok yavaştın.

That is usually okay, but your results are nowhere near the other contestants’
results.
Genelde sorun olmaz ama senin sonuçların ile diğer yarışmacılarının sonuçları ile
arasında çok fark var.

There are some problems with your cat’s health.


Kedinizin sağlığı ile ilgili bazı sorunlar var.

There have been some problems with your cat’s health.


Kedinizin bazı sağlık sorunları oldu.

Unfortunately, your cat is dead.


Maalesef / ne yazık ki kediniz öldü
Aşağıda kötü bir durumu haber verme ve olumsuzluk bildirme durumları için
kullanılabilecek Intermediate yani Orta Seviye, B1 Seviyesi düzeyinde İngilizce
cümlelere ve Türkçe çevirilerine yer verilmiştir.

Saving your cat won’t be possible at this stage.


Bu aşamada kedinizi kurtarmak mümkün olamayacaktır.

I am sorry to have to tell you that your cat is dying.


Kedinizin ölmek üzere olduğunu söylemek zorunda olduğum için üzgünüm.

I am unable to do anything to save your cat at this time.


Bu saatten sonra kedinizi kurtarmak için hiçbir şey yapamam.

We apologize for any inconvenience caused.


Sebep olduğumuz her türlü rahatsızlık için özür dileriz.

I’m afraid I have some bad news for you.


Korkarım sana kötü haberlerim var.

We tried our best but we were unfortunately unable to save your dog.
Elimizden gelenin en iyisini yaptık ancak ne yazık ki köpeğinizi kurtaramadık.

Instead of that I’d like to offer you our reasonably priced other service.
Onun yerine size makul fiyatlı başka bir servisimizi önermek isterim.

I’m afraid this service is only available to our premium customers.


Korkarım bu servisten sadece özel müşterilerimiz yararlanabilir.

Once again, We apologize for any inconvenience caused.


Sebep olduğumuz her türlü rahatsızlık için tekrar özür dileriz.

This service used to be available, but it’s not possible at the moment.
Bu hizmet erişilebilirdi ancak şu anda bu mümkün değil.

This is not really possible.


Bu gerçekten mümkün değil.

There are some troubles with activating your account.


Hesabınızı etkinleştirme ile ilgili bazı sorunlar var.

You need manager’s permission to copy those documents.


O dosyaları kopyalamak için müdürden izin almanız gerekiyor.
Aşağıda kötü bir durumu haber verme ve olumsuzluk bildirme durumları için
kullanılabilecek Upper Intermediate yani Orta Seviye Üstü, B2 Seviyesi düzeyinde
İngilizce cümlelere ve Türkçe çevirilerine yer verilmiştir.

Bad news.
Haberler kötü.

Good News or Bad News: Which Do You Want First?


Önce hangisini söyleyeyim? İyi mi yoksa kötü haber mi?

I am sorry to have to inform you that you have been suspended from school.
Üzülerek bildirmek zorundayım ki okuldan uzaklaştırılmışsın.

I thought saving your files was possible, but your hard disk is permanently
damaged.
Dosyalarını kurtarabilirim diye düşündüm ama hard diskin kalıcı olarak hasar
görmüş.

I was planning to come to your part, but my grandfather had an accident.


Partine gelmeyi düşünüyordum ama dedem kaza geçirmiş.

I would love to help you, but I have to help my mother, I promised her.
Yardım etmeyi çok istedim ama anneme yardım etmem gerek söz verdim.

It’s against the monetary policy stance of most current Eurozone governments.
Bu, Euro Bölgesi’ndeki mevcut pek çok hükümetin para politikasına aykırıdır.

It’s limited to highly developed markets.


Bu sadece gelişmiş pazarlarla sınırlı bir durumdur.

Sorry I couldn’t be of more help on this one.


Bununla ilgili daha fazla yardımcı olamadığım için üzgünüm.

Thank you in advance for your understanding.


Anlayışınız için şimdiden teşekkürler.

I’m afraid that’s the best I can do.


Korkarım bundan daha fazlasını yapamam.

There’s nothing I can do about it now.


Şimdi yapabilecek hiçbir şeyim yok.

Such requests are always turned down.


Bu tür istekler hep geri çevrilir.

Aşağıda kötü bir durumu haber verme ve olumsuzluk bildirme durumları için
kullanılabilecek Advanced yani İleri Seviye, C1 Seviyesi düzeyinde İngilizce
cümlelere ve Türkçe çevirilerine yer verilmiştir.
I’m afraid you don’t have the authority to be able to take this documents.
Korkarım bu belgeleri alabilmek için yetkiniz yok.

Are you (absolutely) sure you want to hear this?


Bunu duymak istediğinden (kesinlikle) emin misin?

As you might have guessed, we’ve lost the match


Tahmin edebileceğin üzere maçı kaybettik.

Brace yourself.
Sıkı dur. / Hazırla kendini.

Despite my best efforts, I was unable to save your files.


Çabalarıma rağmen dosyalarını kurtaramadım.

I can’t see any way out of this situation.


Bu durumdan çıkış yolunu bulamıyorum.

I wish I could help you, but there is nothing I can do about this.
Keşke sana yardım edebilseydim ama elimden bir şey gelmez.

I would like to warn you in advance that the images might contain violence.
Önceden uyarmak isterim ki fotoğrafların bazıları şiddet içerebilir.

It is my unfortunate duty to report to you that your cat is dead.


Maalesef bunu size bildirmek benim görevim ancak kediniz öldü.

This problem is out of my hands.


Bu soruna benim yapacak bir şeyim yok. / Bu beni aşar.

There’s no easy way to say this, so I’m just going to say it.,
Bunu söylemenin kolay bir yolu yok o yüzden ben de direk söyleyeceğim.

I think you might want to sit down before you hear this.
Sanırım bunu duymadan önce oturmak isteyebilirsin.

Aşağıda fikir belirtme ve düşünceleri ifade etme durumları için kullanılabilecek


Elementary yani Başlangıç Seviyesi, A1 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere ve
Türkçe çevirilerine yer verilmiştir.
I think that this skirt look beautiful.
Bu eteğin güzel göründüğünü düşünüyorum.

I believe that our team will win.


Takımımızın kazanacağına inanıyorum.

I’m sure that our team will win.


Takımımızın kazanacağından eminim.

My opinion is, that we should believe him


Bence / Bana göre / Benim fikrim / Ben ona inanmalıyız diye düşünüyorum.

In my opinion that we should believe her.


Bence / Bana göre / Benim fikrim / Ben ona inanmalıyız diye düşünüyorum.

Aşağıda fikir belirtme ve düşünceleri ifade etme durumları için kullanılabilecek


Pre-intermediate yani Orta Seviye Altı, A2 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere
ve Türkçe çevirilerine yer verilmiştir.

I agree with Jack’s opinion.


Jack’in fikrine katılıorum.

I feel that this is the right thing to do.


Bana yapılması gereken buymuş gibi geliyor.

I have no doubt that he’ll call you again.


Seni tekrar arayacağına en ufak şüphem yok.

I’m certain that he’ll call you again.


Eminim seni tekrar arayacaktır.

I strongly believe that we should trust him.


Ona güvenmemiz gerektiğine kesinlikle inanıyorum.

I’ve never really thought about this before, but you are right.
Bunu daha önce hiç düşünmemiştim ama haklısın.

Personally, I think we should go now.


Bence artık gitmeliyiz.

My personal opinion is that we cannot trust him.


Benim kişisel fikrim ona güvenemeyeceğimiz yönündedir.

To be honest I don’t think it won’t be much of problem.


Açıkçası ben bunun pek bir sorun olacağını düşünmüyorum.
Aşağıda fikir belirtme ve düşünceleri ifade etme durumları için kullanılabilecek
Intermediate yani Orta Seviye, B1 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere ve Türkçe
çevirilerine yer verilmiştir.

As far as I know he leaves alone.


Bildiğim kadarıyla yalnız yaşıyor.

I agree with the opinion of asking him in the first place.


İlk olarak ona sorma fikrine katılıyorum.

I could be wrong, but I don’t think he’s telling the truth.


Yanılıyor olabilirim ama ben yalan söylediğini düşünüyorum.

I’d definitely say that you should give it a try.


Bence kesinlikle bir dene derim.

I’m absolutely certain that you’ll do great.


Çok iyi yapacağından adım gibi eminim.

I’m fairly confident that England will be victorious against Germany in tomorrow’s
match.
Yarınki maçta İngiltere’nin Almanya’yı yeneceğinden oldukça eminim.

I’m not an expert, but I think you should press this button.
Ben pek anlama ama / Uzman değilim bu konuda ama bence şu düğmeye basmalısın.

I’m pretty sure that he’s playing video games again.


Yine bilgisayar oynadığından adım gibi eminim.

It seems to me that we’re doing something wrong.


Bana bir şeyi yanlış yapıyormuşuz gibi geliyor.

Some people may disagree with me, but I think we have a high chance of time .
Bazı insanlar katılmayabilir ama bence bir mamut klonlayabiliriz.

Without a doubt, I can say that we will be victorious!


Hiç şüphesiz, diyebilirim ki; muzaffer olacağız!

ÖNCEKİ KONU

Aşağıda fikir belirtme ve düşünceleri ifade etme durumları için kullanılabilecek


Upper Intermediate yani Orta Seviye Üstü, B2 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere
ve Türkçe çevirilerine yer verilmiştir.

After much thought, I think this is the best option.


Düşünüp taşındım / Uzunca düşündükten sonra bence en iyi seçenek bu.

I weighed up both sides of the argument and I think this is the best option.
Artısını ve eksisini düşündükten sonra bence en iyi seçenek bu.

As I see it, this is the best option.


Ben en iyi seçenek bu diye düşünüyorum.

Correct me if I’m wrong, but I think there is no chance of success with this plan.
Yanlışsam düzeltin ama bence bu planla başarı şansızım sıfır.

From my point of view, this is the best option we have.


Benim görüşüme göre / buradan bakınca elimizdeki en iyi seçenek bu gibi geliyor.

I am not very familiar with this problem, but I think this might work just as well.
Bu sorunla ilgili pek bir fikrim yok ama bence bu da işe yarayabilir.

I have come to the conclusion that we should increase the rate.


Oranı artırmak zorunda olduğumuz sonucuna vardım.

I might change my mind later, but this seems like the only option we have at the
moment.
Fikrim daha sonra değişebilir ama şu anda bu elimizdeki en iyi seçenek gibi
gözüküyor.

I reckon she likes him.


Sanırım ondan hoşlanıyor.

If you ask me, we should give it a go.


Bana soracak olursan bir deneyelim derim.

I’m convinced that he is the right person for the job.


Onun bu iş için doğru kişi olduğuna kanaat getirdim.

In my humble opinion, you should ask your father about it.


Naçizane ben babana sorman gerektiğini düşünüyorum.

It seems clear to me that he is a traitor.


Bence o açıkça bir haindir.

Speaking for myself, this always works for me.


Kendi adıma konuşacak olursam bu bende her zaman işe yarar.

To the best of my knowledge, they can live up to about 400 years.


Bildiğim kadarıyla 400 yıl kadar yaşayabiliyorlarmış.

What I think is you are the dumbest person I’ve ever met.
Senin tanıdığım en aptal insan olduğunu düşünüyorum.
Aşağıda fikir belirtme ve düşünceleri ifade etme durumları için kullanılabilecek
Advanced yani İleri Seviye, C1 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere ve Türkçe
çevirilerine yer verilmiştir.

After giving your offer some serious thought, my answer is no.


Teklifini uzun süre ciddi ciddi düşündükten sonra cevabım hayır.

As far as I’m concerned, we should trust him.


Bana kalırsa ona güvenmeliyiz.

As the old saying goes, a stitch in time saves nine


Eskilerin dediği gibi, bugünün işini yarına bırakma.

After due consideration, it is decided that you are qualified for the
aforementioned position.
Gerekli değerlendirmelerden sonra(düşünülüp taşındıktan sonra) daha önce sözü
edilen konum için nitelikli olduğunuz kararlaştırılmıştır.

I think it’s reasonable to say that there will be water wars.


Sanırım gelecekte su savaşlarının olacağını söylemek akla yatkın bir söylem olur.

I’ll tell you what I think, I think you are bloody brilliant.
Sana ne düşündüğümü söyleyeyim bence sen son derece zekisin.

I’ve come the conclusion that we should give him another chance.
Ona bir şans daha vermemiz gerektiği sonucuna vardım.

Aşağıda birisinden bir şey istemem ve ricada bulunma durumları için


kullanılabilecek Elementary yani Başlangıç Seviyesi, A1 Seviyesi düzeyinde
İngilizce cümlelere ve Türkçe çevirilerine yer verilmiştir.

Can I borrow your plane?


Uçağını ödünç alabilir miyim?

Can you lend me your plane?


Uçağını ödünç verebilir misin?

Could I possibly have your plane?


Uçağını almam mümkün mü acaba?

Could you possibly give your plane to me?


Uçağını bana vermen mümkün mü acaba?

I need a plane. Can you help?


Bir uçağa ihtiyacım var. Yardım edebilir misin?
I’d be very grateful if you could lend me your plane.
Uçağını bana ödünç verebilirsen çok müteşekkir olurum.

May I have your plane?


Uçağını alabilir miyim?

Aşağıda birisinden bir şey istemem ve ricada bulunma durumları için


kullanılabilecek Pre-intermediate yani Orta Seviye Altı, A2 Seviyesi düzeyinde
İngilizce cümlelere ve Türkçe çevirilerine yer verilmiştir.

A helicopter would really help me.


Bir helikopter çok işime yarardı.

I need a helicopter, if it’s not too much trouble.


Çok problem olmayacaksa bir helikoptere ihtiyacım var.

Can I request a helicopter please?


Bir helikopter alabilir miyim lütfen?

Do you have a helicopter that you could lend me?


Bana ödünç verebileceğin bir helikopterin var mı?

Have you got a helicopter that I could borrow?


Ödünç alabileceğim bir helikopterin var mı?

Have you got time to talk for a bit?


Biraz konuşmak için vaktin var mı? / Biraz konuşabilir miyiz?

I don’t think I can fly a helicopter on my own.


Bir helikopteri tek başıma uçurabileceğimi sanmıyorum.

I heard that you are good at flying things. Can you help me?
Bir şeyleri uçurmada iyi olduğunu duydum. Yardım eder misin?

I need your help with this.


Bu işte senin yardımına ihtiyacım var.

I’d like to request a refund.


Bir iade talebinde bulunmak istiyorum.

Thanks in advance for your understanding.


Anlayışınız için şimdiden teşekkürler.

You can help me with this, can’t you?


Bu işte bana yardım edebilirsin değil mi?
Aşağıda birisinden bir şey istemem ve ricada bulunma durumları için
kullanılabilecek Intermediate yani Orta Seviye, B1 Seviyesi düzeyinde İngilizce
cümlelere ve Türkçe çevirilerine yer verilmiştir.

You help me with this and I’ll do the same for you some day.
Sen bana bu işte yardım et ben de sana bir gün aynısını yaparım / yardım ederim.

Everyone said you were the best person to ask for this kind of business.
Herkes bu tür işler için sana gelmeme söyledi. / En iyi senin anladığını söyledi.

Can you lend me a hand with this?


Bu işte bana bir el atabilir misin / bir yardımcı olabilir misin?

Tom suggested I ask for your help with this.


Bu iş için Tom senden yardım istememi önerdi.

Can I ask you to lend me your helicopter.


Senden helikopterini bana ödünç vermeni isteyebilir miyim?

Could you by any chance help me with this.


Bana bu işte bir yardımda bulunabilir misin acaba?

I heard that you are an expert on computers.


Bilgisayar uzmanı olduğunu duydum. / Bilgisayarlar anladığını duydum.

If you’re not too busy, could you open the door for me please?
İşin çok yoksa bana kapıyı açabilir misin lütfen?

If you can give me your helicopter that would be a great help.


Helikopterini bana verebilirsen çok makbule geçerdi / çok yardımı olurdu.

Would it be possible for you to lend me your helicopter?


Helikopterini ödünç vermen mümkün olur mu acaba?

Aşağıda birisinden bir şey istemem ve ricada bulunma durumları için


kullanılabilecek Upper Intermediate yani Orta Seviye Üstü, B2 Seviyesi düzeyinde
İngilizce cümlelere ve Türkçe çevirilerine yer verilmiştir.

Any assistance anyone could give in this matter would be gratefully accepted.
Bu konuda mümkün olan her türlü yardım minnetle karşılanacaktır.

Are you any good at flying a space shuttle?


Uzay mekiği uçurmada iyi misin? / Uçurabilir misin?
I’m leaving it in your hands / leaving it to you / handing this over to you then.
O zaman bu işi sana bırakıyorum. / O zaman her şeyi senin eline veriyorum.

Help me to fly this space shuttle, will you?


Bu uzay mekiğini uçurmada bana yardım etsene / yardım et, olmaz mı?

I have a request for you.


Senden bir isteğim / ricam var.

I have a favour to ask you.


Senden bir iyilik isteyeceğim.

I was hoping you could help me flying this thing.


Bu şeyi uçurmada bana yardım edersin diye umuyordum / diye düşünüyordum.

I would like to officially request your assistance for the application process.
Uygulama süreci için resmi olarak yardım talebinde bulunmak istiyorum / yardımınızı
talep ediyorum.

If you want to help, you could bring me that box.


Yardım etmek istiyorsan şu kutuyu getirebilirsin

Aşağıda birisinden bir şey istemem ve ricada bulunma durumları için


kullanılabilecek Advanced yani İleri Seviye, C1 Seviyesi düzeyinde İngilizce
cümlelere ve Türkçe çevirilerine yer verilmiştir.

A little bird told me


Kulağıma kuşlar fısıldadı / Kuşların fısıldadığına göre

If I don’t remember it wrong, you owe me a favour.


Yanlış hatırlamıyorsam bana bir iyilik borcun var.

Do me a favour and close that radio will you?


Bana bir iyilik yapsan da şu radyoyu kapatsan olmaz mı?

I offer you a chance to repay me for that favour you owe me.
İşte sana bana olan (iyilik) borcunu ödemek için bir fırsat / bir fırsat sunuyorum.

I don’t suppose you know how to fly a jet, do you?


Jet uçurmayı bilmiyorsundur diye düşünüyorum / bilmediğini sanıyorum, biliyor musun
/ yanılıyor muyum?

Is this asking too much of you?


Senden çok şey mi istemiş oluyorum? Çok şey mi bu?
I think there is something you can help me with.
Bana yardımcı olabileceğin bir konu / husus var. / diye düşünüyorum. / Sanırım bana
yardımcı olabileceğin bir konu var.

I don’t want to be cheeky, but could you lend me your space shuttle please?
Yüzsüzlük etmek istemem ama bana uzay mekiğini ödünç verebilir misin?

This house need a woman’s touch.


Bu eve bir kadın eli değmesi gerek.

This job needs a man.


Bu erkek işi, / Bu işe bir erkek gerek.

Aşağıda teklifte bulunma ve öneri durumları için kullanılabilecek Elementary yani


Başlangıç Seviyesi, A1 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere ve Türkçe
çevirilerine yer verilmiştir.

Can I help you?


Yardım edeyim mi? / Yardım edebilir miyim?

Can I help you with that?


Sana o işte / onda yardım edeyim mi?

Do you want me to help you?


Yardım etmemi ister misin?

Do you want me to wash the dishes for you?


Senin yerine bulaşıkları yıkamamı ister misin?

Would you like me to clean the house?


Evi temizliyeyim mi / temizlememi ister misin?

Aşağıda teklifte bulunma ve öneri durumları için kullanılabilecek Pre-intermediate


yani Orta Seviye Altı, A2 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere ve Türkçe
çevirilerine yer verilmiştir.

Can I offer you some help with that problem?


Bu sorunda sana yardım edebilir miyim?

I’d like to offer some help with English as a native-speaker.


Ana dili İngilizce olan birisi olarak sana yardım etmek isterim.
I’ll mow the lawn if you like.
İstersen ben çimleri biçeyim.

If you like, I can help you with English.


İstersen sana İngilizcede yardım edebilirim.

If you need anything, just call me, I’m downstairs.


Bir şeye ihtiyacın olursa seslenmen yeterli. Ben aşağı kattayım.

Shall I mow the lawn for you sir?


Çimleri biçeyim mi efendim?

Aşağıda teklifte bulunma ve öneri durumları için kullanılabilecek Intermediate yani


Orta Seviye, B1 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere ve Türkçe çevirilerine yer
verilmiştir.

Do you need some help with English?


İngilizcede yardıma ihtiyacın var mı?

I’ll sort it out right away. Don’t worry.


Ben şimdi hallederim. Merak etme.

Please let me help you.


İzin verin yardım edeyim.

Can I give you a hand with repairing that car.


O arabayı tamir etmede sana yardım edebilir miyim?

I would like to help you in any way if I can.


Yardımcı olabilirsem her türlü yardım etmek isterim.

Is there anything I can do to help you?


Yardım edebileceğim bir şey var mı? Yardımcı olmak için yapabileceğim bir şey mi?

May I help you with your luggage, Madam?


Bavulunuzu alabilir miyim hanımefendi?

Aşağıda teklifte bulunma ve öneri durumları için kullanılabilecek Upper


Intermediate yani Orta Seviye Üstü, B2 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere ve
Türkçe çevirilerine yer verilmiştir.
Do you need me to go with you?
Seninle gelmeme gerek var mı? / Eşlik etmemi istiyor musun?

Do you want me to have a look at that lawnmower?


Çim biçme makinesine bir bakmamı ister misin?

Are you having problems the lawnmower?


Çim biçme makinesinde bir sorun mu var?

Can I be of any assistance?


Yardımcı olabilir miyim?

I thought you might need some help carrying the bags.


Poşetleri taşımada yardıma ihtiyacın olabilir diye düşündüm.

I’d be glad to help you.


Seve seve yardım ederim.

If you want me to do that for you, it’s no problem.


Senin yerine yapmamı istersen sorun / sıkıntı olmaz.

Leave it to me.
Bana bırak.

Aşağıda teklifte bulunma ve öneri durumları için kullanılabilecek Advanced yani


İleri Seviye, C1 Seviyesi düzeyinde İngilizce cümlelere ve Türkçe çevirilerine yer
verilmiştir.

It seems like you could do with some help. / You look like you could do with some
help.
Yardıma ihtiyacın varmış gibi görünüyor.

Can I assist you with anything further?


Yardımcı olabileceğim başka bir şey / konu var mı?

Don’t worry. I’ll handle this.


Merak etme. Bunu ben hallederim.

I’m just over here if you have any questions.


Başka sorun olursa ben buradayım.

If you need anything else just give me a shout.


Başka bir şeye ihtiyacın olursa beni çağır / sesleniver / seslenmen yeterli.

It is my pleasure to be of any sort of help to you sir!


Size herhangi bir yardımım olursa ne mutlu bana, efendim!

OK, give me a second and I’ll have a look.


Pekala, bir dakika sonra bir bakayım.

May I offer my services to assist you in any way?


Herhangi bir konuda size yardımcı olabilir miyim?

Would changing its colour be of any help?


Rengini değiştirmenin bir faydası olur mu?

You might also like