Professional Documents
Culture Documents
-t^trt /'u-lct'la^p&rç-
-
kat ilerledikçe, alelacele meydana getirilen terkîbî ve umumî eserler bir ta-
ve büyük Türk sofileri hakkndaki malûmat henüz çok iptidaî bir ma-
hiyettedir. Meselâ «Kalenderiye» tarikati gibi slâm tasavvufu tarihinin en
mühim cereyanlarndan biri hakknda henüz hiçbir ciddî tetkik yaplma-
mtr; XIV — XV inci asrlarda Anadolu'da büyük bir ehemmiyet kazan-
dn ahiren meydana çkardmz ( Der slam. XIX, S. 18 26) «Kâzeru-
niye -shakiye» tarikatinin imdiye kadar isminden baka bir eyi bilin-
fiyi meydana getirmitir. Bize ilk kitab olarak bu kadar olgun bir eser
LK DEVRE MELAMLER!
MELAMETILER
1 — Melâmetîler
EBU SÂLH HMDÛN BN AHMED
BN AMMÂRÛLKASSAR
[1] "Aliyyibni Osman ibni Ebu Aliyyül gaznevî,, hakknda "Nefehat,, a müracaat..
Mürat molla kütüphanesi No 1302, varak: 156
[2] Kueyrî risalesi, 1284 senesi Bolak tab', Sa= 24
[3] Kefül mahcup, Darülfünun kütüphanesi, Sa 132 :
4 lk devre Melâmîleri
II
biliriz. [2]
Bu suretle Melâmetîlerin eyhi Ebu Hafsn nüfuz ve kudreti tamamile
tezahür eder. Bu zat her halde mühim bir Melâmetî mümessili addetmek
zaruretindeyiz.
Melâmet mesleinde Ebu Hafstan baka refiki Bâyezidi Bstamî (261)
ve Hamdûnun eyhi Ebu Türâb Nahebî brahimi Edhem ve Hatemi ile
Nefehat. Varak: 98 Mahfuz ibni Mahmut.. Nefehat. Varak: 64; brahim ibni Yusufüzzüeâcî..
;
Huseynürrâzî (303 yahut 304) [1], Badatl «Ebu Abdullah Ahmed ibni
Yahyel cellâ >4V.'>. ^^-^^ » [2],«Ebu Abdullahil Büsrî aj~>P s.\ » [3],
dilen «Aliyyibni Bündar ibnil Hüuseynissayrafî ü>-*-» itr^ö.^. <>. (359) [8]
[9] Ebu Amr ibni Nüceyd. Kueyrî. Sa 37. Kueyrî risalesinde tercemei hâlleri bu-
:
[1] Ebül Hasan Aliyyibni Ahmed ibni Sehlil bûencî.. Kueyrî . Sa : 37 . Nefehat.
Varak : 108
[2] Abdullahibni Muhammedibni Abdürrahmanürraziyyüsa'râmî.. Nefehat. Varak: 109
[3] Muhammedibni Fazlül Belhî.. Kueyrî. Sa 27 Nefehat. Varak 66 : . :
Nefahattaki bir hilâyeye nazaran Mauk tûsînin arkadadr. Müracaat. Vaark 154 :
lk devre Melâmîleri 9
. . A> / ^»A! f
It/^^il j »i jij jfiy j-r* • ur li
-
* il* f^ 1
^
kJ ti" û* ;
III
û>-> t- -* 1
^ diye kaydediyor. 925- 927 de Buhârah Hafz Mu-
Jl
tarikat udur:
Ebu Sâlih Hamdûriül Kassâr J^bi» £u j>t — Ebül Huseyn Sâlim
ibni Huseynil Bârusî is-jjUi fu cs-i^,» — Fethibni Aliyyül Mavslî
-j '^
1
^.e 5 — Ebu Ali Füzeyi ibni yazil Kûfî â^J'^Cr.^ &j>\ — Ebu
yâz ibni Mansur ibnil Muammerüssülemiyyülkûfî 3jö ,
ls
^-J' J —i >.
,
jj-^lHl^^j 1
.
1 —
Ebu Bekr ibni Müslim ibni Abdullahizzeherî s^iw^ cr. (U • d. £} — Mu-
hammedibni Cübeyrün nevfelî ^'-î^ —
Cübeyr ibni Mut'im ibni.
Risalei Kueyrîde de
[1] Ebu Türab. Kueyrî. Sa : 22. Hâtemi asam. Kueyrî. Sa : 20. akîki Belhî-
Kueyrî. Sa : 16. Bunlar hakknda Nefehatta da malûmat vardr.
[2] Tezkirei evliya. Attar. Cilt : 2. Sa : 196 — 202.
[3] Kueyrî. Sa : 10
[4] Abdüllvehhabüssakafî. Kueyrî. Sa : 34. Nefehat. varâk : 96
[5] Nefehat. varak : 99. Tezkirei evliya.. Cilt : 2. Sa : 107 - 110.
?2 lk devre Melâmîleri
,, yi göstermektedir.
Bu silsiledeki meayihten Hüseyn ibni Muhammedin, Ebu AHyyi
Sakafî ve Abdullah ibni Menâzil ile sohbet ettiini Nefehattan anlyo-
ruz [2]. Olu Ebu Abdürrahman Muhammed ibnilhuseynissülemiyyünni-
aburî [3] ye gelince:
Kueyriyede meayih sözlerindeki senetlerden pek çounda
Risalei
dahil olmas bize mumaileyhin çok maruf ve ihatal bir eyh olduunu
anlatyor. Bu zat «ibli &~ »nin müridi olan ve ayn zamanda Melâmetî
Ebu Said Ebulhayr ile de münasebeti bulunan "Nasrabâdî fMfV»",, nin
Bundan baka "Muhiddini Arabî
mürididir. Cr.^-„ Fütühâtn 161
bâbnda bu eyhten bahsediyor ve kendisine ruhaniyetile mütecelli
^ nci
ol-
dunnu söyliyor ki Câmî, Nefehatta ayn bahsi farisîye terceme ile zik-
lk devre Melâmîleri 13
fl] Bursal Tahir bey merhum, gayri matbu "Menakbi eyh hace Muhammed Nurül
arabî ve beyan melâmet ve ahvali melâmiyye,, ismindeki kitabnn sonlarnda 1008 tarihinde
Cidde de irtihâl eden Gelibolulu Âli efendinin, Hilyetürricâl ilaktâbi vennücebâi vel ebdâl
JU.V'j ^.UaSV'j JU-JU-JU,, ismindeki eserinden naklen satrlar yazyor: u
"Amma eyhi âlimü ârif Ebu Abdürrahman Muhammed ibni Huseyn ibni Muhammed
ibni Musa Sülemiyyi Niaburî <Jc <&!«* j risalesinde tariki melâmeti ve bunlarn ahvalü
ahlâku kerametini bu veçhile beyan buyurmutur ki
Taifei melâmiyye, ol mertebei samiye sahihleridir ki Hak subhânehu ve teâlâ, bunlarn
bevâtmm kurbu zülfâ ve ünsi ittisalden envâi kerâmâtla tezyin edüp menzileti âlilerim
halktan saklamtr. Ancak manayi iftirakta olan zevahirlerini nasa izhar eylemitir...,,
Hilyetürricâl, Fatih kütüphanesindeki tasavvuf kitaplarndan 398 numarada mukayyettir.
Ayn satrlar ben de gördüm. Ali efendi mezkûr risalenin ismü resmine dair bir ey yazmam.
Richard Hartman, Kil darülfünunu kütüphanesindeki 1000 — 1600 senelerine ait Berlin
14 lk devre Melâmîleri
dr [3]. Aliyyi Kürdî de Mirei Niâbûrî gibi bir zatm ve halka edep
Hatta
^
de aynen bunlar gibi zavahire ademi riâyeti ile
JUîj *U— j>- jfeja <fS_)> jl • c*»"** Ujl t" -ui" \$*Jt.
luk libas iksâ ona halk, Melâmet dilini açt. Kimisi Kâhin,
edilince
kimisi âir, bazs mecnun, bir ksm da kâzip dedi,, [1] sözlerile bala-
Kefül mahcub,. Sa : 59 - 61
[1]
Melâmiler — 2
:
18 lk devre melâmîleri
Bir ksm
mutasavvfann reiy ve telâkkisine terceman olan Kefül mah-
cub sahibi ve Camî gibi zevâtm Melâmetîlii Sofiyenin dûnunda görmele-
rine mukabil dier bir ksm da Melâmetîlii tariki irfânn en yüksek nokta-
snda görüyor. eyhi ekber Muhddîni Arabî, Seyyid erîfi Cürcânî, Cel-
vetî eyhlerinden Üsküdarl Hâm
baba ve Erefi Rûmî, bu zümredendir.
eyhul ekber Muhiddîni Arabî, Fütûhâtn 23 ncü bâbmda Melâmi-
yenin, velâyetin en yüksek derecesinde olduklarn ve o derecenin fevkinde
Nübüvvet derecesinden baka bir derecebulunmadn ve bu makama
velâyette Makam kurbet denildiin» söliyor. [2]
Yine Fütûhâtn 309 ncu babnda «^jj'jV'^ JtJ «Sju..,» deyip sonra
her snf hakknda öylece malûmat veriyor:
"Birinci ksmdaki ricâle zühüt ve nevâfil ve zahirî ef'âli mahmude-
nin umumu galebe etmi olduu gibi onlar da bâtnlarn âriin zem-
mettii her mezmun sfattan tathir etmilerdir; Bu iledikleri amellerin
fevkinde bir ey görmezler. Bulunduklar makamdan baka ahvâl ve
makamâta, ledünnî ve vehbî ilimlere, esrâr ve küûfâta marifetleri yok-
tur. te bunlar «Ubbad u» 3 dr.
kinci ksm, bunlarn fevkindedir. Bunlar bütün ef'âli Allah ile
[1] Varak 5
...fl--lS ölj_»~2. jj>- iîjill^» ^fjîj «)Vj!l( «;_,âJI»U» ls^.>_ S^fc-jsVl j,^i_j5t»j ÇU-^J
Fütuhat.. (Msr tab' 1293 Hicrî) Cilt. 1 Bap: 23 (^-»JjV.» ) Cgy^S v ttayiîj.,.» S)
Sa 235
:
gezip nas ile konuurlar; Allann halkndan hiç biri onlardan birini halk
arasnda farz bir amel ve mutat sünnetten baka eyle mütemâyiz
zâit bir
görmez. Yalnz kalpleri ile nastan infirat edip Allahla bulunurlar. limde
râsihler olup Allaha ubudiyetlerinden bir lahza bile mütezelzil olmazlar;
Kalplerine Rübûbiyet sultan istilâ ettii ve onun altnda zelil bulnn-
duklar için riyâsete tama' etmezler. Allah, onlara her mavtn ve her
mavtnn istihkak olan a'mâl ve ahvâli bildirmitir; her yerde o yerin
iktizasna göre muamelede bulunurlar. Halktan gizlenirler. Onlar hiç
üphesiz seyyitlerine hâlis ve muhlis kullardr. Nâs içinde yemekte, iç-
mekte, uyanklkta, uykuda, konuurken devam üzere efendilerini müa-
hede ederler. Sebepleri yerlerine koyarlar ve hikmetini bilirler.
dir. Kitap bunlar zikre müsait deildir; kâfi gelmez,, [2] diyor. Ayni
Bapta "Melâmiye, hakikat hususunda sahih ilim sahipleridir. Yüksek
derece ve doru yol ve hakka yakn menzile erebab, dünya ve âhirette
ancak bunlardr. Mevâtn ilminde ve bu mavtnlardak muamelâtta yedi-
beyzâ bunlarndr, ilmi mevâzîn ve edâyi hukuk eshab da yine bunlardr..
Selman Fârisî ^c*-" bu makamda bunlarn kadri en celil olanlarndan-
J.f £\j '^ii Â.l.)t,y pil* ÎA»-lj jîtjli.^.. u»U£» iijJS^J J'j-V^ ûjAj, i yi
ûjUi^ «» Jt_^/\j JtfVI^ *i»i.îU/ Ct°\j& ^'(^UcU! l^s* ^3>j ^JS,)*- ^J»
f
..(Sjjc- jvjs^V jU' tj Ujl «V J- Sil»Vi*j Jlj iS^JI Ai» »U £«>_j.»i *JL»
V
MELÂMETÎLE VE TARHÇESNE UMUMÎ BR NAZAR
dünyâya yalnz iftirak ve er'a inkyat gibi zâhirî hallerini izhâr eder.
Bu süretle onlar "Cem'ul cem' ç^'er,, hâlinde muhtefidirler.» [1]
Bu takimden ssnra Melâmet erbabnn halât hakknda epeyce taf-
silât veriyor. Bu tafsilâttan anlyoruz ki Melâmetî, kerâmâta rabet etmi-
yor ve sofiyâne hâlleri izmar ederek yalnz ma'kul ve meru' ef'âli izhâr
ediyor. Hamdûn "Melâmetiye tariki; insanlara kar her nevi debdebe-
den — ehli hâl olarak — feragat ve her hangi sfat ve hareketi tasdik
ettirmek hususunda mesâi sarfndan istinkâf etmektir„diyerek bu meslein
bir hususiyetini irâe eyliyor. (Edebiyat. F. m. 6. Ma. 1340. Sf: 280)
Melâmetînin her türlü kayttan vareste olup Allaha rapt kalp etmesi lâ-
zm hatta ibâdetten bile zevk almamal Çünkü bu zevk, sâliki oraya
;
!
mukayyet klar. Tevhid ise kuyudu ref'edip vahdette zevk sâhibi olmak-
tr. (Sf. 282)
Melâmetiyenin kisvei mahsusalar yoktu. eyhleri de va'z ve zikret-
mek suretile kendilerini izhâr etmezler, bu gibi hâllerdentamamile içtinap
ederlerdi. Ebu Hafs, âdi bir içi elbisesile gezer, avamdan fark edilmezdi.
[1] Muhiddinin de Fütuhatta nâs «Ubbad, Sofiye, Melâmiye,, diye üçe ayrarak bu
tasnife iktifa eylediini görmütük.
lk devre Melâmîleri 23
bir tâife diye tarif edenler tamamile yanlrlar. 42 nci umde, bir Melâmetînin kimseye arzi
iftikar ve hacet etmediini gösteriyor. Filvaki yine "Ebu Abdurrahman sülemî,, Ebu hafsn,
birine " Ticaret et kazancn tasadduk eyle sen de muhtaç olduunu sadaka
; ;
ile tedarük
Fakat bu, hiç bir vakit umumî ve esâsî bir umde deildi. Eer böyle olmu olsayd Melâmetî
eylerinin ve Melâmetîlerin calibi dikkat ahvâl ve hususiyetlerini kaydeden Kueyrî, Kefül
maheub, Nefehat gibi kitaplarda bu halin de mezkûr olmas Aatta bunu
iktiza ederdi.
Melâmetiyenin bir iân addederek kesri nefs muhakkak kaydet-
için tese'ülü ihtiyar ettiklerini
meleri ve bilhassa Sülemînin risâlesinde umdeler arasnda bunun da bulnmas cap ederdi.
Halbuki görüyoruz ki 42 nci umde, bilâkis bu telakkiye zttr. Esâsen Hamdûn ve bni-
menâzil gibi âlim ve muhaddislerin, Abdülvehhâbi sakafî gibi "mâmül vakt,, olan zevâtn
kekül bedest olarak tese'ül etmeleri de aklen muhâlâttandr.
[1] Nefehat.. Varak: 29
Pl „ „ 25
[3] „ „ 30
W „ „ 154
lk devre Melâmîleri 25
[1] Konyada Mevlânânm türbesinde bile isimleri meçhul dört merkat, Horasan
erenlerine aittir.
BBLYOGRAFYA
/. A bdül kerim Kuey-
rî (îmam) — Risalei Kueyriye yto «Bulak tab'. 1284. H. »
Abdürrahman Ca- «Msr tab'. 1277. H.» [arapça] j.yVU'Ue iU j ^Iji-u c^KyiV
3.
m — NefehatÜl Üns
dülkerimül Hüseynî
^VlOlü'
tarafndan
« Gâmînin tilmizlerinden Ab-
883 senesinde yazllau ve
bizzat Câmî tarafndan birçok yerlerine haiyeler ilâvesile
tashih edilen nüsha.. Fatih Çaramba Murat molla kü-
;
[Türkçe]
28 lk devre Melâmîleri
[arapça]
ECNEB ME'HAZLAR
31. M. Hartman — Der Islamiche Oryent. « Index. III. »
BAYRAMÎLER
\
.
[J Silsile nâmei Celvetî: Bursal ismail Hakk. Bursal Tâhir bey merhum da «Hac
B. V. » ismindeki eserinde (Ankarada Esseyyit Abdülkadr ibni Yusüfü Isfhânîye âit vak-
fiyede 832 tarihinde ahit olmak üzere münderiç olan u (Kutbül evliya Eeyh Elhac Bay-
ram ibni ahmed ibni Mahmudül ankaravî) ibareden de pederi âlîlerinin isminin Ahmet
olduu tezahür ediyor ) diyor. Hac B. V. nin kendisinden küçük olmak üzere Safiyyüddin
ve Murat isminde iki de kardei vardr.
[2] Semerâtülfuad: Sar Abdullah (Sa: 231) Sergüzet: La'alî zâde Abdüllbakî (Sa:12)
akayik tercemesi: Mecdî (Sa : 74)
[3] eyh emseddin Muhammed ibni Aliyyi Hüseynîi Buhar: Baknz! ahnayk ter-
cemesi; sa: 76.
[4] eyh emseddin Muhammed ibni Hamza.. Baknz! akayk tercemesi : sa ; 47-53 .
[1] Hac bayrâm \,hh jjj}! '•£>;»• C)' Bâyezid ve Cüneyd, ruha-
Velînin terbiyelerine
niyetlerile celli buyurmakla istidad zâtlarnda envai kemâlât bahire olup camii-
himmet
Nakibendiyye ve Halvetiyye olmulardr.
Cevheretül bidaye ve dürretün nhaye VfJBj».} «ljullî,^». ârihi Mesnevî Sar Abdul-
lah., varak; 132
Ve hac Bayram .V. nin terbiyelerine jiJ^^;"C A Bâyezid ve Cüneyd, ruhaniyet-
leriyle cellihimmet buyurmakla' istidad" zatîlerinde bahire ve zahire olup camii Nakiben-
diyye ve Halvetiyye olmulardr. Sergüzet; La'lî zade Abdülbakî. Sa; 16
[2] Vaz'ettii kürsünün üstünde celî hatla (makam hac bayram velî) yazl bulundu-
unu bursal Tahir bey merhum «hac bayram velî» de söyliyor.
[3] Mehmet Bican ve kardei Ahmet Bican hakknda baknz! akayik tercemesi. Sa:
Bayrâm .V. temiri sâideyn edüp ve desti mübârekine bir tî tîz alup derviler; bana
irâdet getürenleri bu gün kurban eylesem gerektir deyu salâ ettikte herkes
fîsebilillah
mütereddit olup bilahara ricalden biri ve nisadan dahi birisi (£,) y" »lj >.« il*
deyu cür'et edüp teslim olduklarnda ikisin dahi hayme içine getürüp mukaddema bir
erkek koyun ihzar etmekle an kurban edüp haymeden tara hûni frâvân revân oldukta
{£) x i», o* 1 S^S-i *f azîze sevdâ galebe etmitir deyu dervian perakende ve
perian olmakla Semerûtül füat. Sa; 540
[1] aldamak: aldatmak. Bulur aray; aray bulur; arayp ta bulur.
; "
[1] Üçüncü kt'a "Hac Bayram veli,, lerde yok. Biz Lâl'lî zadenin "Meslekül uak,,
erhinden aldk.
[2] Mezkûr cönkte bu bent yoktur. Fakat gördüüm bütün nüshalarda vardr.
; ! ! —
,sj**^ Aîiyyül
— Mürteza — Muhammed ..
Zira Bâyezidi Bstamînin tarihi vefatlarnda ihtilâf olunup bazlar, ikiyüz otuz dört tarihinde
ve bazlar, ikiyüz altm bir tarihinde vefat etti demiler, imam Ca'fer ise yüz krk sekiz
tarihinde vefat edüp bu takdirce vefat Bâyezidde kavli evvel üzere vefatlar tarihinin bey-
ninde seksen alt sene mürur edip Ca'fer sadka erimek câiz olur ama kavli sânî üzere yüz
on üç sene mürur etmekle mülakat istib'ad olunup perverdei ruhaniyetleri olur.
Cevheretül bidaye: varak; 128
[1] Silsilenâmei Celvetî : Bursal smail Hakk ..
-
kinci devre Melâmîleri 39
2 — ince Bedreddin.
3— Hamîdeddinle beraber Anadoluya gelip Hac Bayramdan tekmüi-
tarikat eden kzlca Bedreddin.
4— Meczup akbyk Abdullah ( akbyktan Mhalçl bir çoban
olan Hzr dede, Ondan da mehur Üftâde efendi (988),
Üftâde efen-
5— Mehur Ak emseddin
6— Muhammediye sâhibi Mehmet bican.
7 — Kardei Ahmet Bican.
8— Bursal Emir Sikkînî (seyyit Ömer dede).
Tâhir bey merhum, bunlardan baka eyhîi Kirman, baba Yusüfü
aksarayî, Salahaddin, îzzeddin ve molla zeyrei de hac
bayramn halî-
ve Salahaddin akayikte de
fesi olarak göstermektedir. Baba Nahhasî
mezkûr ve yine ayni kitapta molla zeyrein küçüklüünde hac bayram-
dan tahsil ettii masturdur.
— Melâmî kutttpleri —
MELÂMÎ PR ÖMER DEDE
i S-V^'f!^ jtp jjUt J..JI Q;5S,:ilj /"M ^JCÜ jj'VI jjUl j..ÜS [1]
f'j;;
çU-l JÇ.JJ1 jUö-^fl ^. Vj S L *\ ^LJI öLl ^STJI jg> 3 ÎJUII cU_M\
ILI öl» ^.j iy-fy J^j f'-K çU-l £..JJ\ £LX> u-U^i-T^ Csls
t
jX-ll ji-iJI J^-l
«Ak emseddin. H. nin namna yaplan ihtifali dinî hey'eti mürettibesi tarafndan
vaki olan istilâma cevaben Beiktata Yahya. E. dergâh postniini merhum Hayrullah. E.
Ömer dedenin Ak emseddin. H. ile muasr bir kutbu ârif olduklarn ve aralarnda öyle
tir vak'a güzeran ettii bildirilmitir :
Ak emseddinin ilmine nispetle müridan az, Ömer dedenin noksan ilmine ramen
çok olmakla dedenin hakknda baz tarizatta bulunmu, bunu iiten Ömer dede; demir
tabiatl, biçak gibi keskin sözlü olmakla tac ile hrkasn çkararak;
— Onun hrsn celbeden bu taç hrkaya benim rebetim yoktur.
jle
diyerek atee atm ise de müridan bunlarn yanmadn görerek eyhlerine merbuti-
yetlerini tezyit etmilerdir.
eyh. E. nin bu rivayeti hiç bir yerde mukayyet olmad gibi hiç bir kimse tarafn-
42 ikinci devre Melâmîleri
Ayaî Binyamn:
Ketâip sahibi; Ömer dede hakknda balâdeki hikâyeyi nakilden sonra
632—633 »
[1] Müstakim zade Süleyman Sadettin. Baknz; Osmanl müellifleri. Cilt: 1. Sa: 168 — 69
ikinci devre Melâmîleri 43
Müstakim zâde merhum bunun yalnz ismini zikredip " halleri malûm ol-
madndan tercemeleri tahririne cesaret olunamad " diyor. Yalnz
Ataînin akayik zeylinde Bayrâmî silsilesi zikredilirken bu zatn Bolulu
olduu ve kendisinden sonra yerine olu brahimin eçtii masturdur.
5. Sa: 31 — 32
oU" *f <i?- jLLf' J€ >.J *"i>' ^/y» u"-> 3 -> £*'
929
Rados tarihi : Zîver
jst ?Uo l
. b'js^'jji *
fi W3 [2]
Mesnevi : Mevlânâ
: !
S.ns V ^U osî j U jl
jbjl ti»
tsJi
J.\
iç cephesinde
J >«!-l
d cephesinde
olacaktr. u halde «Dervi çelebi pir Ali Bahaeddin Halife» 935 senesi
Rebiul âhrnda vefat etmitir. Kitabedeki «.^'.u-Ji » kelimeleri de
dikkati caliptir. Acaba bunun pir Alinin an'anedeki Mehdîlik iddiasile
münasebeti varandr ve pir Ali, bu iddia, yahut isnat neticesinde ehitmi
edilmitir? akayk ve sair kitaplarda bu hususta bir kayt olmamakla
beraber « » kelimesinin, kitabeye gelii güzel yazlmyaca
kanaatndayz. [1]
Pir Ali Bahaeddinin 935 te vefat ettii tahakkuk ettikten sonra
artk 940 da îran seferine giden ve 942 de avdet eden Süleyman
ile görümesi imkân yoktur. Müstakim zade; Melâmiyei âttanyede
Ahmedi Sârbânn Süleyman ordusunda Sârbân bulunup 940 da rak
seferine giderken Pir Ali ile görüerek tarikata girdiini yazyorsa da,
Olan eyh ibrahim. E, Dili dânâ kasidesinde; Gaybî, Biatnamesinde
Ahmedi Sârbân smaili Ma'ukîye müntesip gösteriyorlar. Binaenaleyh
Sârbân Ahmet, bu tarihten evvel bile olsa Pir Ali ile görümemitir.
Tarihlerde Pir Ali Bahaeddin, hatta smaili Ma'ukî ve Hamza Bâlîye
ait bir ey yok.. Yalnz Peçevî tarihi, Süleyman devri meayihini zikre-
[1] Pir Alinin türbesinde kitabesiz iki tahta sanduka var ki bunlarn biri oluna, öbürü
zevcesine aitmi. Bu rivayete nazaran Pir Alinin smaili Ma'ukîden baka bir olu daha
vardr. Türbe dahilinde dier bir hizada dört kabir daha var. Mahallî rivayete öre bu
mezarlar, rü'yasnda bir hoca kefetmi ve gördüü mahaller kazlnca kemik bulunmu;
bunun üzerine oralarda dört mezar yükseltmilerdir.
Pir Ali, Aksarayda hâlâ büyük bir öhrete malik ve hürmete mazhardr. Hatta türbe-
nin karsndaki evlerin türbenin önünden geçen caddeye nazr ön cephelerinde pencere
yokmu. Ev sahipleri bunun sebebim «Bu zatn korkusundan hepimiz titreriz. Bu tekke
civarnda nice evler ykld, hanümanlar söndü. Eiine ayak basarken yüreimiz oynar.
Sokaa pencere açmadmzn sebebi hep budur. Bir evin içinde dünyann iyi, kötü her
türlü hadisat geçer; ite onlar östermemek, mülevvesat dahilde brakmak için pencere
ve Pir Alinin Çelebi eyh namile maruf olu maili Maukîyi istanbula
bununla beraber gönderdiini ve Çelebi eyhin âkibetini ihvanna evvelce
kefen ve Pir Aliden naklen haber verdiini "Semeratülfuat,, ve "cev-
heretül bidâye,, de hikâye etmektedir. Atâî 1000 tarihinde vefat ettiini
yazyor. Eyupta Zâl paa camiinin deniz cihetinde bir türbede metfundur.
Edirneli Pir Ahmedin elimizde natemam bir ilâhisi vardr. Tekkeler
kapanncya kadar bilhassa Rumelide bütün tekkelerde mahsus bestesile
söylenirdi. Aynen yazyoruz
mtr. Hasan Efendinin iki biraderi olup "üçler,, namile maruf imiler.
Bunun için yaptrd mescide de "üçler mescidi,, denilmitir. Mescidin
tarihi binas 959 dur. Olan eyhin mehedini de bir parmaklkla çev-
irmitir. ki biraderi ile beraber kendisi de caminin haziresinde metfun-
mu. [1] Mescit yanm ve irakî Hasan Efendi ile biraderlerinin merkat
ve sengi mezarlar kaybolmutur. 1297 de " Hasene binti Ali „ isminde
bir kadn, Ismaili Ma'ukînin mehedini tecdit ve ba tarafna bir ta dik-
tirip aynen kabir gibi yaptrm ve kenarna demir parmaklk çektirmi-
tir. Tan banda bektaî tac ekli bulunmasna nazaran Hasene han-
mn bektaî muhibbesi olduu anlalyor. Kitabesi udur:
Olur âk
kamu eya, annçün hüsnüne hayran
[1] Nesimînin
h
Kalbin Allah olduiçün suretin Rahmândr
Kim Mükevvin ismin ey meh, haliki ekvândr.
Kalbi mü'min gibi em'a acaba Nereden geldi ola nurü zya ?
Pür olup evki ile cümle cihat, Na bedid olur annla zulümat.
Her gece cezbesinin nurü feri yandrr âtee pervaneleri.
Kanden eriti ana bu hâlet, Nereden oldu bu nuraniyyet ?
Dinledi çünki sözün bildi iyan, Uf dedi em'i ebistana heman
Sanma bu râz soran bilmez idi ; imtihan olduunu bildi, dedi :
Var ise sende eer akl cemil, Rah Mevlâya yeter em' delil..
Sâliki, marifeti zâtü sfât, Kurtarup gamdan eder ehli necat.
« » Tarihi de
ji> cs^iji »tarihi gibi Müstakim zade tara-
«
*
* *
olduunu ve her zerrenin, her cüz'ün; onun zuhurundan ibaret olup onun
mezâhiri bulunduunu bildiriyor.
Bu iki gazel de divan edebiyatnn çok güzel eserlerinden, âdeta srf
garamî gazellerdir:
Sârbân Ahmedin bütün iirlerinde derin bir vukufu ilmî göze çarp-
yor. Divan edebiyatnn bütün inceliklerine vâkf.. Meselâ yukardaki
gazellerde olduu gibi o da « ebi zülf, çemei lâ'l, em'i ruh, sünbülü
kâkül... ilâ.. » gibi mazmunlar gayet güzel bir tarzda kullanmtr. Bütün
bunlar, bize anlatyor ki, Sârbân Ahmet, kendinden evvelki âirleri
tama
mile tedkik etmi âlim bir zattr. Mevlânâ Celâleddîni rumîyi bile oku-
mu ve onun Divan kedirindeki mehur;
i itle «ti ( Iji }JJi
ta'limî; fakat bedîî bir tarzda yazlan u iki gazelini de kaydedip efkârna
nakli kelâm edeceiz:
Ey talib olan âk seyretmee cânân
Dkkatla temaa kl her gördüün insan
*
* *
Bu methiyeye
Alidir külli ey'in pâdâh Alidir Cümle balarn külah
Alidir Mustafaya yarü hemdem, Alidir dillerin zahmna merhem !
^U Ojft .LÎUcJljlU; .
te=^ (AJT -d
Çün vakteriti ün ibi bir gün iyan olur, Kalmaz vücudu zerrece küfrün nihân olur.
inkâr eden tavâife leykin ziyan olur, Yani mâm Mehdii sahip zaman olur..
[1] Peygamber, Uhut gazvesinde yaralanp eshap dald vakit Cebrâîl gelerek
Aliyi çarmasn ihtar etmi. Demi ki
te k tek
Peygamber de bu cümlelerle Aliyi çarm. Ali, yetiip küffâr münhezim eylemi..
Nad Ah, iî ve Bektaîlerde mehur bir duadr ve bunu bir
çok ilâvelerle okurlar. Sün-
nîlere nazaran Nâd iirden ibarettir ve bazlarna göre
Ali, bir « Di'bili Huzaî J^S- »
nin kelâmdr. Böyle olmakla beraber Mevlânâ bile
J»>Ç- ill» Ja
te
kendisini kabul etmez gibi gösteriyor [1] Sârbân Ahmet ise bir tercii .
bendinde; ;
Oldu imam mehdii sahip alem Dilde komaz zerrece zikri zulem.
Saçlar Velleyl, yüzü vedduha ;
Kalarnn suresi nun velkalem..
Kamet ile zülfü dehann görüp Tfl dilin dersi oluptur elem !
MÜ» nabina ve hakikati maceralar hayret ef zayi fühumi ukalâ olmala taifei imâmiye Hâtem ve
<*^Iehdî» ve Muntazar ye Sahibüzzaman ile mülâkka klup ------- - ^..-..-j,,...^,-..
amma eshabi kefü vipdan, zebani ikanla ref'i perdei ekkü güman edüp bu veçhile
tahkiku beyan etmilerdir Mehdîi âhrzaman âli
ki Muhammedden olup vakti geldikte
sulbi pederden rahmi madere güzer ve dünyaya sefer » diyor.
ar Abdullahn « Ankay mugrb» erhihde de bu hususta tafsilât vardr. Cerherede
M,ehdînjh, gayb^ini tarih ettii hâlde^ vefatn söylememektedir..
)
baki ve daim ; fakat her zaman dier bir mazhardan zâhir olarak kabul [1] ;
hatta "Akli küllün ve ilhâm rabbaninin fenâyi tâm ile zuhurudur,, deyerek
te'vil de etmilerdir.[2] Fakat Sârbân Ahmet
Varlna kim ki mukr olmad,
Olsun ann menzili çâh adem.
f Ui!
j.* t}J ^jbljiljsf tj^c â) fii'\ UilV |JieI ^}J^3 J^Jl Ji« Jyfi q- «-> l î c jr*> -> [2]
: /jv imi» Jjf'yi' ç-aji jb
sözlerile Mehdîi kâime arz tazimat ediyor. Niyazînin divannda dier mahallerde de Meh-
diye iaretler vardr. ( Tafsilât için Seyyid Muhammed Nurun Niyaz erhine müracaat!
[3] a'ranî, Elyakitü velcevahir yt\3 iJI _jJl inin 65 nci babnda Mehdînin «Muham-
med ibnil Hasanül Askerî SjOJt
O » olduunu, Hicretin 255 nci senesi, a'banm
j-J-l 1
on beinci gecesi doduunu ve hâlâ bâkî ve ber hayat bulunduunu £ jLJ>\fr.*- aVjl 3^3 »
<tfMJl'Jc ls.Mi ûl Jl Jl 3*3 £jj»U> (^Jr- îi-^Uni tJUJl^J ^UUJU »Jl^j
ibaresile tavzih ve hatta Msrda metfun olan eyh Hasan rakînin Mehdîye Mülâki oldu-
unu ihbar ve eyhi Aliyyül havvasln da bu söze muvafakat eylediini tasrih ve «Fütûhât»-
n 366 nci babnda eyhi ekberin Mehdîyi anlatrken
fUVt t> (JjOJI^^- »jJ\j 3 -JUa-l ,> ,^j«J-I«a>. IjU- .ul^j <Js\j J3 ^« Jljj<«_, »Jic ykj »
kinci devre Melâmîleri 63
olmad gibi Kâtip çelebinin kefüz zununda ( Cilt 2. Sa 176 ) Konyada bulunduunu : :
haber yerdii eyhin el yazsile muharrer nüshada da ki bu nüsha stanbul Evkaf müze- —
sinedir —
bu ibare aynen udur:
Üüj hyr o^jVI OiU-l M) jr -Clli»
f'îib
Yalnz bâlâdaki ecerenin a'ranî tarafndan tasni' ve ilâve edimi olmas çok bait bir
ihtimâldir. a'ranî her hâlde yazd ibareyi bir nüshada görmütür. Esasen, eyhi ekber,
mezkûr bapta Süfyanînin hurucunu, askerinin Mekke ile Medine arasnda yere batacan,
hulâsa bütün Mehdî ve zuhurundaki hâlât «Imâmiye» akidelerine harfiyen muvafk olarak
izah eyliyor. Fütûhâtn 24 ncü babnda da Mehdinin domu bulunduunu ve hatta görü-
tüünü g~ic- öi» VJ'j .>*-* cS-H'.*» (£- ^ ^—"j-^^ 3>-uAl »
^1 «A»>j.« VS V >ll î; »sU «.y.'.l c^lj i * c««ulj -tilj j L-'UjjjJj jij *'_,C1 fM~JI«.le
baka «Elcevâhiri veddürer jjJIj v*^ » de de Mehdîden bâhsederken Ukli.» Ja« ç»:>-l
1
« »Jj<!» di *"'.» ^'f pJLJUJlc £«m.l diyerek ayni akîdeyi te'yiden tekrar edi-
yor. «Kitabül letaifi vel minen ^iSlülUjt.r' » de de birisinin kendi hakkndaki rüyasn
anlatrken on iki imâm srasile zikrdiyor ye Hasanül Askerîden sonra
[ Sa 445:
— 46 ] demektedir.
stanbul Darülfünunu müderrislerinden M. erefeddin B. E. den aldm ve bilâhara
Üsküdar kütüphânesindeki bir mecmuada gördüüm eyhi kebir Sadreddîni konevînin
vasiyyetnâmesindeki u *»l?Js 1S.i4ll.JJ? ^bifl ib^'ü* ^' J.»-l Jji^> L>MS" £.«j ajj_» I49 »
«jyiV kijUl jj» j>i <U jj-tj^ j^U Her hlâde Sadreddin de babas
ibaresi de dikkati câliptir.
ibi Mehdîyi hayatta olmak üzere kabul ediyor ve eshabndan bazlarnn ona mülâki ola-
bilecekleri ihtimaline binâen kendisine selâm gönderiyor. Hatta bu selâm göndermekte
bence Mehdî ile görütüüne dâir gizli°bir ijaret te var. Hulâsa Sofîlerin bir çou on ikinci
imâm "Mehdîi kâim,, ve «Muntazar» olarak kabul etmilerdir.
[ Muhammed ibni Abdür rasul ibni Abdüs seyyidil Alevî hakknda malûmat için ba-
knz! Osmanl müllifleri.. Cilt: 2 . Sa .: 26 — 27 ] .
: ;
beytini görüyoruz.
Hulâsa Sârbân Ahmet, Alinin vasiyyr rasul, olduunu ve on k
tasdik etmektedir. Fakat hulefâyi selâseye teber-
imâm kemâli ihlâs ile
Halîfesi Husameddn
ras yok, onlar da rasulullaha mahrem biliyor.
" olum mevlâna Husâmül müker-
ankaravî ye gönderdii bir mektupta
.ki bu tarik hakka
rem kbeline badesslâm bil'izzi vel'ikram malûm ola
kapu düüptür; nitekim Çar raslullah V»
yari güzin, hazreti e ^
mahrem dütüü gibi..,, diyor. Mamafih mürîdâmndan bazsna gönde-
olan mahabbet,
rdii bir mektupta "velhasl sizin ile bizim aramzda
ol mahabbettir ki hazreti rasulullâh ^^^
ile eshâb güzîn arasnda
ler dahi hakikatta oul dütünüz; ^ ata daima yerine oul kal-
•
diin istemezmi? Erde buhul yok, buhulde er yok. Meer Allah, onar-
mam ola... Vay ana kim Allahi azîmüan onarmrya! „
Hulâsa Sârbân Ahmet, gerek zamanndaki nüfûzu ve ismâîli Ma'u-
kînin katlinden sonra melâmîlii öyle nazik bir devirde bütün a'aasiyle
idame ettirmesi ve gerek divan ve halk edebiyatndaki âdeta üstat dene-
bilecek mevkii noktai nazarandan hiç te ihmâl edilecek bir ahsiyet
deildir.
Gazanfar efendi. —
Atâîye göre Gazanfer efedi cezbedâr bir eyhti.
Melâmiyei attâriyede ümmilii mukayyettir. Ahvâl ve güftâr ayi' olup
Vizeden Istanbula getirilmi ve hâli tefti edilip eyhülislâm Ebüs-
süut Efendiden de istifsâr edilmiti. Atâînin akayik zeylinde Ebus-
süut Efendinin cevab aynen muharrerdir. Hulâsatan " zekât, halâl
ve haram hakknda snat edilen sözler sabit olursa cidden katli
lâzmdr. Fakat sabit olmadkça tevakkuf icab eder. Ayni zamanda
hakknda sûi zanda bulunan eyhlerden ve hüsnü zanda bulunan ulema-
dan sorulmas da münasiptir. Maarifi, eriata mutabk ve meayihi islâ-
miye sülûküne muvafksa hakknda riayet bile icab eder. Fakat er'a
mugayirse zendaka ve ilhâd sabit olur. Esâsen tarikat ve hakikat,
eriatin zübdesidir. Mamafi olan eyh silsilei tarikatna mensuptur
deniliyor. Eer bu doru ise hayr yoktur. Fakat her ne de olsa bu
kîlü kal ile katline hükmedilemez. Yalnz mademki buraya kadar getir-
tilmi, kendisine irat davasndan fari olmas ve nefsini slaha megul
olup reçberlikle tehvinî maieti lüzumu tenbih ve ihtar edilmelidir,, [1]
diyor.
Gazanfer efendi 974 te Vizede vefat edip eyhinin yanna defnedil-
mitir. Bâlî efendi ve Saçl Emir namile mehur olan ve o zamann
Acem seyyitlerine tebaan saçlarm uzatan Seyyit Osman Haimî, Ga
zanfer efendiye müntesiptir.
eklinden
Hâimî, £ y9_,2£!l
[1] Nureddin zade için baknz. Atâî. Sa: 212-214. Osmanl müellifleri; Cilt: 1. Sa: 171
[2] Cevhertül bidâye fi dürretinnihâye. varak: 134
;
le tesbit ettiim bir kaç mehur nefes daha var. Binaenaleyh, mezkûr
divançeye itimat edilemez. Hfz Hamamî zade hsan ve Hasan
Tevfik,
Âlî B.E lerin Türk Edebiyat nümunelerinde de [1] Sârbân Ahmede ait
olan mehur.
Kak yoluna giden gelsün Yolumuz vuslet yoludur.
ANKARLI HUSAMEDDN
ran cami yaplrken bütün eraf ameleye yardm etmilerdi [1]. Bu camide
cuma namazlarndan sonra zikir ve sohbet edilirdi. Husâmeddinin mü-
ritleri ;
gittikçe çoalmakla nihayet, Istanbuldan gelen bir emir mucibince
ahvâli tefti edilmek üzere Ankara kalesine hapsedilmi ve 964 senesinde
mahbesinde vefat etmitir. Kutlu handa yaptrd camiin yanna defne-
dilmitir.
Müstakim zade risalesine bu zatin bir manzumesile bir mektubunu
dercetnitir. Manzume
Ey talepkâri hudavdndi kerimü zül atâ
Sâdikul kavlii ulüvvül himmetü abdi rzâ
[1] Sergüzet, sa : 33
»;
[1] Sergüzet. Sa : 37
[2] Ataî: Sa : 70
ikinci devre Melâmîleri 73
resinde Hamza Bâlîye âit bir mezar var. Mezar tanda « V >;
kelimesi
varsa da avlu duvarndaki niyaz pençeresinin üstündeki kitâbe mes'eleyi
hallediyor. Ta'lk yaz ile yazlm olan bu kitabeyi aynen naklediyoruz:
^.jC
f <5)J.«>I **iJi- SUJ.? j.h>-
l3 Sjejâî ,>_JlfU«>. ÛXjU-j \'^J.
TA \
[1] Yenikap mevlevîhânesi sabk post niîni ve Salâhattin dedenin torunu Darülfünun
Mehmet Abdülbakî B. E. den naklen. Salâhattlin dedenin bu türbeyi yap-
mualllimlerinden
trtmas ayan nazardr. Çok muhtemeldir ki Seyyid Muhammed nur ile muasr olan dede
74 ikinci devre Melâmîleri
J*:*
JU j»< JW ju / tSjij-»
Beytini okumaktayz.
Melâmîler, Hamza Bâlînin hâtrasn unutmadklar gibi halk ta yllarca
Hamza ve Hamzavîlerle megûl ölmütür.
983 senesinde ismi meçhul kalan birisi
Beyitlerini hâvi bir iir yazm; Bu iir üyu' buluyr. istanbul günlerce çal-
kanyor; âirin aleyhdarlarmn banda Sümbülî eyhi koca Mustafa p. l
E. de Melâmî olarak ecdadnn isrine iktifa etmitir. Zâten Harîsî zade ile de münâsebeti
var. ( ) Dedenin ceddi gibi Hamzavî olmas da muhtemeldir.
Tibyâna müraacaat !
Osman Salâhattin dedeye âit ve Idrisi mnhtefînin mehur athiyesine Nakî dervile-
rinden Ali ermî isminde bir zat tarafndan yazlan erhi hâvi bir kitap, Hâlet E. kütüp-
hânesindedir. Hülâsa Dede E. nin Melâmîlerle münasebeti muhakkaktr..
kinci devre Melâmîleri 75
Yusuf Sinan E. [1] bulunduu cihetle biçâre âir, iin sarpa sardn
anlyarak « Camîi etvâr er'a tamamile mutabk olan Zeyd bir sâlike
cevap olarak ben, irâdemi neye sarfedersem Allah an hâlk eder; Ben
ann Abdi hâsym me'alinde:
Meâlinde bir fetvâ alarak, yahut Sinan .E. nin dedii gibi uydura-
rak [2] bir mektupla eyh efendiye göndermitir. Fakat eyh E. sâkin
olmak öyle dursun bu cür'ete, hele mektupta Allah ve Peygamberi
zikirden sonra < 4^j>- cümleleri yazlmamasna büsbütün
y 3 *j* »
köpürerek [3] kaleme sarlp âirin te'vilâtm red zmnnda lânetler, bed
duâlarla memlu yazmtir. ismi
(Tadlîlût te'vil j i jfcij t uj ) atl risalesini
[1] eyh Ya'kubi keremyanî zâde Yusuf Sinan .E. : Yanyada tevellüt ve badehu Is-
tanbula harict etmi; bir müddet sonra Medineye azimetle 989 da orada vefat etmitir.
Asâr:
Ol nâdân adîmül vicdann kendu elile yüzü gibi kareleyüp gönderdii sureti fet-
[2]
vâsdr ki bilâ kusur naklolundu. eyhülislâma iftira edüp kast birle bu makule kizbe ictirâ
etmitir. J/dl JjUT Sa 6 . :
[3] Ve kaili fâsidül makalin irsâl ettii mektubunda Vacibi zülcelâl zikrettikçe tazimü
iclâle dâl olan elfâz yazmakta ihmâli ve Habîbullah £~3*J& "^'i** dimeyüp salavatta ihlâli,
iir
Vücûdun ehrine sal kendözûnü; Giceden rûen eyle gündüzünü,<»
Gönül nîce oluptur âyine bak, Ne ayinedir âmn âyine bak.
Sanâ çok türlü diller öretir ol, Heman tûtî gibi rûen zeban ol!
Bu cismü cândr ol canana sûret Kim ondan örenür can ilmü Hikmet..
jj-l
Lâmekânî Hüseyn E.
Bursal eyh Hasandan ahz tarikat edenlerin biri de ( Lâmekânî
mahlasile mehur olan eyh Hüseyin dir.
Hüseyni lâmekânî, Petelidir. Ayvansarâyî « Vefeyât » nda Horpe-
teli olarak mukayyet ise de bu kavil, haperi âhât kabilindendir. Davut
p. camii civarnda Sultan ah mescidinde irat ile «Dervii ehli fenâ hâne-
berbû ve hevâyi tecerrütte hem sürü merdi kâmil, Arifi ehli dil » [2]
Bir zatt. Hörmeti ammeyi kazanmt.
«Evliyâ çelebi»de bu ziyâret edip sohbetile müerref olduunu
eyhi
müftehirane söylemektedir 1035 tarihinde vefat edip mezkûr camiin
[3].
1035
1035
*
* *
J^
Vjj Uj \ <*
^
Bu ecelden
hadîsi kutsîde bu-
» û^^'juo
T S |i|
Melâmiler — 6
!
[1] Sa 58 - 61
; . - -
[2] Belgratl Münir E. 1029 da Belgratta vefat etmitir. Osmanl müellifleri ; cilt : 2,
Sa: 26.
kinci devre"MeIâmîIeri
83
Bû levhi vücûd üzre ne kim peydadr Rûen nazar et; sureti nak aradr.
Emvâc payâpey yine bû deryadr..
Deryay bu emvaca muhalif sanma!
Btyt
'Klçtan îtidir, hem kldan ince Söz anlatmak kamû halka dilince!
Alîye
Tevhit
âit be
ve Na't, Ebu
beyitlik bir medih, [1]
Bekir, Ömer
J-^
ve Osmana âit
«J*au» ^
üçer beyitlik,
serlavhal parçalar,,
Eser, u beyitlerle balyor;
Zehî sâni'ki hâki âdem eyler; Kefi dûdi siyah âlem eyler.
Ann cûdundan ald mestî her mest; Hem andandr felek bâlâ, zemin pest..
minde vahdeti vücudu erhü beyan eyliyen yedi sahifelik dier bir risalesi
vardr.
Risaleleribende vard, Zikrettiimiz mecmuada da aynen mevcuttur.
Ayvansarâyî "vefeyât,, nda dört risalesi olduu muhareer ise de dier
iki risalesine imdiye kadar tesadüf edemedim.
htimâl inân kâmil ve
dîvânile beraber zikredilmitir.
Lâmekânî' nin "hece,, veznile yazlm hiç bir manzumesine tesadüf
etmedik. Melâmî âirleri arasnda bu hususta "bir istisna tekil ediyor.
Âsân gayri matbu'dur.
HUSAMÎ
VA'DÎ:
Bu da lâmekânî Dervilerinden Mezkûr mecmuada gazel,
bir âirdir.
ve
Geh îe, gehi câm ziyâ güstere sunma;
Sofî çek elin göz göre atelere sunma!
Mahremi hulki Muhammed srr ah kul kefâ; Sâdkul vâdül emindir mazhar ahdü vefa;
Varisi ilmi ledünnî mecma srr hafâ ;
Hafkayne himmeti âlâlar bedrüddüeâ;
Ölmeden evvel ölüp bulmu hayâti câvidân; Cümle cevlângâhdr çarh berinü âsüman;
Abü gilden resmü sûret pertevin klm iyan; Zât pâki âlemi gaybi hüviyyette nihan;
Evliyâ serçemesidir imdi ol ah güzîn; Rekeder kadrî bülendîne ann huldi berîn;
Himmetiyle üstüvar olmudürür dîni mübîn ; Hac Bayrâm zamann yâni eyhül ârifîn;
Hazreti sultan Hüseyni lâmekân bâsafâ;
Hâkipâyi bende Va'dî bîniâni Mustafâ!
AHMED RÛM
Bunun da kim olduunu aradm. Fakat hiç bir tezkirede bulama-
dm. Yalnz Osmanl Müelliflerinde 1041 de vefat eden Halvetî eyhle-
rinden Akhisarl bir Ahmedi Rumî var. [1] Bilmem o mudur? Berveçhi
âtî bir muhammesini yazyorum
Yetitim bir gürûhi nâciye ehli maânîler; Maarif kiverinde pâdiâh kâmrânîler;
Kanâat arsasnda her biri sâhip kranîler; Fenâ darnda olmular mekân lâmekânîler;
Çü gezdim nîce yllar hayret içre kendü halimde; Fenâ bezmine gel deyu hitap erdi hayalimde;
Varûben anda gördüm bunlar hîni visalimde; Libâs fokri fahrî birle mestur olmu âlemde;
Safâda her biri zevku mahabbet içre irette; Bulup yarn bugün bunda oturmu bezmi vuslatte;
Yürürler sureta gerçi görürsün dar gurbette; Klup uzlet kamû halkten gezerler kûyi vahdette;
Nedir bilmi bular âhr noliser melceü me'vâ; Bu âlemde karar etmez bularn gönlü hiç asla;
inayet eylemi lûtfu keremle zât bîhemtâ! Erimiler bugün vasl hudâya bîmenü bîmâ;
Karmlar bilinmezler bu âlem içre halk ile; Velî arif görür bilür cemali nuru evk ile
Sen ey zahit eremezsin bulara tacü delk ile; Buluptur Ahmedi Rûmî bular ibu hulk ile
HÂDÎ?
Lâmekânî dervileri arasnda en kudretli âir budur. Fakat maalesef
tezkirelerde o zamanlarda yaam
Hâdî isminde bir âirin mufassalca
tercemei hâline tesadüf edemediim gibi mecmuada da kim olduuna
dâir bir kayt yoktur. Râmiz, 1140 ta vefat eden Bursal bir Hadîyi bil-
diriyorsa da bunun bizim Hâdî olmad muhakkaktr. Lâmekânînin
vefatna tarih söyliyen bir zât, mumailehten sonra 105 sene daha
yaayamaz. [1]
eyhî' nin akayk zeylinde ve Riyâzî (1054) tezkiresinde [2] Edirneli
ve Hâdî mahlasl dier bir âir var. Fakat bu da 1018 de vefat etmi;
binaenaleyh lâmekâniye tarih söyleyemiyecei tabiî bulunduundan bu
da bizim aradmz âir deildir.
[1] Seyyit Nizamettin ve olu Seyyit Seyfullah hakknda müracaat. Osmanl müellifleri.
Cilt: 1. Sa: 81-82
[2] Osmanh müellifleri. Cilt: 1. Sa : 58-59. Müstakim zade, Hakikî bey ile (1050)
Hakikî zade eyh Osman bir birine kartrmtr. Hakîkî B. Hüseyni Lâmekânî dervile-
rindendr. Müstakim zadenin ifadesine nazaran eyhinin yannda metfundur.
Risalei Melâmiyei attâriye. Sa: 63-65
[3] Ayni eser. Sa :65
[4] Osmanl müellifleri. Cil : 1 . Sa : 26:27 Aziz Mahmut Hüdayî için müracaat. Ay-
ni eser. Sa : 185-188 akayk zeyli : Atâî. Sa! 760
[5] Abdül'ahat Nurî için müracaat. Osmanl müellifleri. Cilt : 1. Sa : 121. eyhî'nin
akayk zeylinde mufassal tercemei hâli vardr.
ikinci devreMelâmîleri 91
Gaybî ^-A
Halîfesi (Sun'ullah ) nin (Sohbetnâme si, ibrahim
sikkîne, anlar Ibni Yâmîne, anlar Pîr Aliyyi Aksarâyîye, anlar Ismâili
ehide, anlar Sârbân Ahmede, anlar ) diye bu hususu teyit
ediyor. u
halde ibrahim Efendinin silsilei tarikat udur:
Mamafi dili dânâda tasrih edildii veçhile Tap, tap ah Ali [1],
Ahmedi Sârbâna mülâki olmakla beraber [2] Ahmedi Sârbân halîfelerin-
fl] Veçhi tesmjye bu idi ki gâh, gâh derunundan zikri kalbîsi «Allah. Allah» sadâsile
"tap, tap,, ederdi. Cümle yannda olan ehâs istima' ederdi.
"Sohbetnâme,,
[2] Vakttan bir vaktta Sârbân Ahmet kitab eyler;
Dedem sem'i kabûl ile kelâmm eder sga:
Hakikat mark, emsi hüviyyet pîrim Ismâîl
Ki Olan eyh demekle nâm olmutur cihan ârâ.
"Dili Dânâ,,
; ;; ; :; ; ! ! !! ;
(Idrîsi muhtefî) den sonra makamna geçen (Hac Key van Kabâî) yi[ 1]
asrn vahidindendir;
Tecellîler cihanü câna
Cihan halkna andan eriür srr füyûzyyât..
Hazreti Pîr ( ibrahim .E. ) « cevabm biz verelim; cemîi mezâhirde olan mutakadât muh-
telife vardr, itikad huuâdr » buyurdular.. « Sohbtnâme »
kinci devre Melâmîleri 95
Mevlevî! belki erbâb mahabbetten olan vahtetîyiz.) [2] diyen tam bir
daha ziyade (Olanlar eyhi) derler. Fakat bu lafzn (Olan eyh) oldu-
unu (eyhî) nin akayik zeylinden anlyoruz [1]. Bundan maada eyh,
(Dili dânâ) snda
(Dili dânâ )da Sârbân Ahmedin " Ismaili ma'ukî,, den naklettii bir
sözü nazmedereken
' Yine bir dahi geldikte okurlar ismim brahim
"[1] Zaviyei mezkûrede seecâde niîni hilâfet olup icrâyi âyîni tarikata ââz edip yev-
men feyevmen syti istihâri âlemgîr ve Olan eyhi dimekle zeban zedi saîrü kebîri ol-
mular idi.
Tekkesi mahalli zihâm ve mecmai esnâm enam olman ulemâ ve vüzerâ hâzr olup
fukara ve zuafâ duhule mecâl bulmazlar idi. akayk zey li: eyhî
; ;
Her uzvun nîce yüz bin zerre, her zerren bir âlemde
Gezerdi müfredât içre mürekkeb olmadan zerrât..
sözleri eyhin (tenâsuh) u kail olduu hakknda bir zan tevlit edebile-
ya'ni hilkatta bir kavis tahayyül ederler ki buna (Kavsi nüzûl) denir.
Bu kavsin meratibi:
Ahadiyyet -^-**- 1
,
Vâhidiyyet c**>*i ( taayyüni evvel, « J-» 1 hakikati
muhammediyye V** cJ^),
Eflâki tis'a , anâsr erbaa «uijt ^u,
mevâlîd însan ve nsani kâmil dir. Ya'ni; zât, ekmeli zuhuru [olan
insana kadar bütün bu (sfât) merâtibinde mütecelli olur. insani kâmil
mertebesine gelebilirde ( Suud »j»- ) kavsini de ikmâl edebilirse matlup
elde edilmi demektir, bu da ancak sülük ile hâsl olur. Sülükte (tevhid
ikinci devre Melâmîleri 97
imam, (Ca'fer ibni Muhammed ±* >»•) ile arasnda vukua gelen mua- Cr.
Ümmehati kütübi îa olan kütübi erbaadan (kâfî Jf) Ebu Ca'fer Muhammedibni
Ya'kubi Küleyni ^ Cr. ^ j*^*) tebriz tab' : Sa : 31
. "•i
l
uc a' ,
f:
-'•
,
Cr.^f
fy
(>. j*»»- ul )
S A..JL&
f'
beraber hiç bir vakit teberrâda ifrata varmamlardr. Aliyi vasî kabul
etmiler, fakat hulefây selâseye de hürmetkâr bulunmulardr.
tam iî deildirler. Nitekim tam Sünnî de deildirler.
hâlde u
Halbuki Bektâîler, Tevellâ ile beraber Teberrây da kabul ederek
Sünnîlikten tamamile ayrlmlar ; fakat te'vîli kabul ettiklerinden " iî
mamî „ deil, " iî —
olmulardr.Bâtnî „
Melâmîlerde ise arzettiimiz gibi Teberrâ yoktur. Esâsen Teberrâ,
Vahdet telakkisile telif edilemez. Melâmîler keif ve ilhâm erbab oldukla- '
rndan içtihada tenezzül ve müçtehidi taklitten vârestedirler. Hakikî ma'na-
sile Ali ve Ehli Beyti peygamberlerin srrna vâris ve sâhip bilip
âir esha-
ba tafdil eden (îai mufaddile 4^- ^frkasnn hayrülhalefi oimulardr[2].
[1] Benî necran kabilesi Hiristiyan olup islâm kabul etmedikleri gibi Peygambere
vergi vermee de raz olmamlard. Bunun üzerine jl^fjî süresindeki yI V e ahvâlini slâm
akîdesine göre bildiren
lerine teblih edildi.
.iUk-l <5>i<jl
^ îsCSU'cJliib
Müteakip âyet «Eer sânm ahvâline âit sahih ilmi mûcip olan bu âyet-
âyetinden itibaren 18 âyet kendi-
lerden sonra yine seninle sâ hususunda muaraza ederlerse sen de onlara; gelin biz oullar-
mz, siz de oullarnz; biz kadnlarmz, siz de kadnlarnz; biz nefislerimizi, yani kendi-
mizi, siz de nefislerinizi davet edelim; bir araya gelelim; sonra mübâhele edelim,
Allahm
Iânetini yalanc hangi tâife ise o taifeye isteyelim!" meâlindeki
o'.> u-i'ij (.cîu , b'uj ^ji^. .asuu o
f"
r
ijiur j.s a.i > .iuu ^
âyeti— ki buna "Mübâhele,, âyeti derler —
nâzil oldu. Peygamber mübâheleye Ali, Fatma, Hasan
ve Hüseyni götürmütür. Neticede Hiristiyanlar Mübâheleye cesaret edemeyip vergiye râz
bu âyetteki
oldular. iîler, Ul dan mürat, Hasan ve Hüseyin; \£ _S dan murat, Fâtma; U_i'l
dan mürat, Alidir derler. Sâfî tefsiri diyor ki
&
Dört kitabn erhetti heman âdemdir, âdemdir
bâtn heman âdemdir âdemdir
Evvel, âhr, zâhir, !
[1] Etüde sur religion mysterieuse en L'an £00 "Rza tevfik,, (Textes Houroufîs:
Gibb)
[2] Gözgü : Ayna
; !; ;
Dördüncü ilâhide
Bu ilmin beyann bir kâmil insandan sor ;
irae edecek hiç bir kelime ve fikir yok., bilâkis ilimden hakikî mürâdn
nefsine âlim olmak bulunduu, sözle bir ey elde edilemiyecei, âdemin
ulviyeti • yani bütün sofilerin — Hurufîlerin garip tevillerinden sarf nazar
edilirse onlar da bu zümreden addedilebilirler — - kabul ettikleri akîdeler,
de kullunarak
terkibini
bahse balard. Hangi Hurûfî âiri vardr ki saç ikiye bölsün de istivâ-
dan bahsetmesin?
Rza Tevfik B. "Peyâm sabah,, gazetesinin ilâvei edebiyesinde yine
bu münasebetle "Ben, bu gibi eserleri tetebbu' ettiim zaman âirin ismi-
ne, eseri yazann ahsiyeti cismaniyesine o kadar ehemmiyet vermem,
asl fikre, felsefeye bakarm" diyor. [2]
Bu beyânâtn birinci kk
hakikaten doru., çünkü brahim E. yi,
kanunî Süleyman devri ricalinden addettii gibi [3] Sârbân Ahmedi de,
Bektâî Kaygusuz abdal zannederek "Budalanâme„yi ve
« . pil f J> |O
brahim E. de iir
brahim E. yi Sârbân Ahmetle kat'iyen mukayese edemeyiz. Sârbân
Ahmedin lisanmdaki selâset, yazlarndaki metanet, efkânndaki bediî zevk
brahim E. de yoktur.
brahim E. de umumî manasile iir yok deildir. Fakat, o san'attan
ziyade fikir ve felsefesine tabi' dir. Yazlarnda umumiyetle edebî san'at-
lara ehemmiyet vermez. Alel'ekser kafiye ile bile mukayyet deildir.
Meselâ; "dedi,, ile yu; «olacaktr" la "gelecektir,, i; "surî,,
"buyurdu,,
ile "fer'î,, yi kafiye yapmaktan çekinmez. Vezne de çok defa hâkim
olamayan brahim E. de bunlar "Vahdetnâme,, sinde itiraf ederek diyor ki
3J \ fj -"Tl»"
jy- c-l-te [1]
[1] brahim E. nin halifesi Gaybî, bu (ecer ve tohum) misalini (Kefül gtâ
snda tevsi ederek çok güzel kullanmtr.
.
[1] Sohbetnâme.
kinci devre Melâmîleri
ediyordu. " Cem'i mahz semtini tutann tevhidine çingâne tevhidi der-
ler „ [1] sözlerile de zavâhire riâyet lüzumunu tefhim eylerdi.
Divan:
Divanndaki kasideler unlardr:
[1] Sohbetnâme.
[2] Bu kasîde M. Ali Aynî B. in "Tasavvuf tarihi,, nde münderiçtir. Sa : 185 — 187
108 kinci devre Melâmîleri
[1] Sohbetnâme
[2] Sohbetnâme
[3] Üsküdar kütüphanesinde, Süleymaniye Millet ve Darültünun kütüphanelerinde
bulunan divan nüshalar nâtamamdr. Bende bulunan eski yazma bir nüsha ile dier iki
yazma nüshay tevhit ve bu suretle dierlerine nisbetle oldukça tamam bir nüsha elde
ettim. Fakat bunun da noksan olduu muhakkaktr. Balâdaki kasîde ve gazel saylar
bendeki bu nüshaya göredir,
; :
anlarn
SI
1065
[1] Sohbetnâmenin eski bir nüshas Konya Müze kütüphaneindedir. Mezkûr nüshada
da kaydettiimiz satrlar ayndr.
[2] Tal'atî Hüseyin E. 1075 te vefat etmitir. Tafsîlât için eyhînin akayk zeyline
müracaat.
[3] Osmanl müelliflerinde vefat tarihi yanl olarak 1066 dr " Cilt . 1. Sf : 26 „
: !
Âsâr
Dîvan.
Dilidânâ kasidesi,
Tasavvufnâme ve Vahdetnâme (Mefâîlün Mefâîlün faûlün) veznile ve
:
Tertibinin
^ «jjjiu,^ j^
de Hüseyni Lâmekânî
tarafndan emredildii eserde mezkûrdur. Mukaddemede Sultan Ahmet
camiinden, vezir Mehmet P. dan bahs ve bunlar senâ eder.
Bunlardan baka Tâhir B. merhum (Osmanl müellifleri) nbe (Müfibü
muhtasar •»;") isimli bir eserinden de bahs ve
üç deyti mezkûr u
eserben naklediyor: [1]
[1] Kalburcu Beir E. nin Deveran hakknda bir risalesi vardr. "Darülfünun. Hâlis
E. Kütüphanesi No 5148.
[2] Ve vâlidi mâcidimiz müfti eyh Ahmed Efendi dahi ceddi kalburcu eyhi gibi 20
sene mikdar erbab taklidin damna giriftar olup takati beerden hariç riyâzât âkkayi
irtikâbindan sonra hilâfete mücaz ve silsilenamelerine mukayyet olmken âkibet, kendilere
rahat bah edecek mertebe marifet hâsl olmayup bilâhare âhr ömürlerinde tariki vahdet
semtine azîmet ve himmet buyurmular ve bu fakirlerine dahi ol tarika himmet ve vasiyyet
buyurmlardir.
"bîatnâme,,
. :
Kefül gtâ:
99 beyittir.
Daha ilerde
Gaybîden u
Bu suretler kamu bir bir bozulur,
Girû ma'ni denizinde düzülür.
[1] j «SUj
Seyyid M. N. Arabî
[2] Hüseyin, Gaybînin olunun addr. Bu zât « ^ »l • ve Alinin « lit.J'UsJ. » ini erh-
etmitir. « ^ al>* » erhi -u>Uyc>Vte aynen dercedilmitr. Gaybînin ismi "Sun'ullah,, tr.
Baba lakab da Rzâ Tevfik B. in tevcihidir !..
"Etüde sur une religion mysterieuse foude en L'an 800 de L' hegire.. Sf : 249.,,
ikinci devre Melâmîleri 119
[5] Amma basarlnnda dîdei uhut ve kalplerinde nuri hikmet olmayan gafil ve anut-
lar zannü güman ile tahayyülât bâtla edüp erbab vicdann berezatta olan tahkikatm ade-
*
* *
Gönül imi çünki hakkn dura; Anda yanar imi zâtn çera.
Ede akn hem hakkn yara, Gönülde iste var hakk dediler.
Bir noktadr yerden göke bu âlem; Sfattr ol, zâtdr cân âdem.
Nefahtüden geldi bize gelen dem, Gönülde iste var hakk dediler.
:
Gönül eli, hakkn gizli elidir; Andan haber bilen gerçek velidir.
"Gaybî,, hakkn yolu gönül yoludur; Gönülde iste var hakk dediler.
tam veremedik.
Gönül gitti elimden, Ele giresi deil!
Hallak ile bir oldu; Artk ölesi deil!
Âsâr
Divan ve kefül gtâ kasîdesi...
•uu^ Sohbetnâme: 1059 dan 1065 e kadar Olan eyh brahim
E. nin sohbetinde bulunan Gaybî muma kelimâtn zabtetmek su-
ileyhin
retile bu kitab meydana getirmitir. 1067 de yazlan bu mühim eser
100 sahifeyi mütecâvizdir.
•uia.- Bîatnâme: Melâmî mu'takadâtn ve brahim Efendinin silsi-
le! tarikatn ihtivâ etmesi itibarile çok ehemmiyetli olan bu risale 14
sahife kadardr.
jU.ii Tarikulhak f itteveccühil mutlak
jj> Dokuz, on s
deyince Ömer Efendi istifar ve Hac Ali Beyden istihlâl île ikrar ben-
desi olmutur. [1] Sadr azam Halil Paa da îdrîsi Muhtefî' ye müntesip
imi. Hatta Sivasl eyhi drisin ikâyeti üzerine Bursaya nefyettirmiti.
San Abdullah Efendi Cevheretül bidayede Fâzl Iznikî Ali Efendi ile
bunlar temamile yanhtir. Idris 1024 te ecelile vtfat etmitir. Millet kütüphanesindeki
Hediyyetül ihvan, Ruznamçeci mehur Fâik E nin nüshasndan aynen istinsah edilmitir.
Fâik . E, bu kitabn kenarlarna Hamzavîlere âit ihtiramkâr haiyeler ilâve etmi, bilhassa
bu katil riyâyetini reddetmitir.
( Evliya Çelebi'de Eyupta Idris kökü namile îdrise âit bir kök ve baçe bulunduu,
bilâhara S. Mürat tarafndan hedmettirilip mesire hâline ifra edildii hakknda baz
malûmat vardr. Cilt: 1, Sa: 399
[4] Kabrini ararken yanl yola gitmiim. Bir türlü bulamayordum. kimsen n bileceine
kanaat getirmediim halde rast geldiim orta yal bir zattan hac Ali bey diye sordum.
Bilmedi Idrisi. Muhtefî dedim. " Ha; sen zât ariyorsun „ deyip mezarnn mevkiini tarif
etti. Bunun üzerine muhtelif mahallerde bir ihtiyar kadna, sordum. On- birde çocua
lar da tandlar ve tarif ettiler. Hüseyni lâmekânî de o civarda (tez veren hüseyin de de )
namiyle tannyor. Hamza Balînin, Ismaili maukinin mehetlerine, hac Kabayi efendinin
merkadine yakn zamanlara kadar - ve hatta el'an - mum ve kandil yakld da düünü-
lürse hamzavî - melâmî erenlerinin nüfuz ve maneviyyetlerinin derecei tesiri anlalr.
; , ;
fazla idi. Yalnz altm tane azat kâad yazdm. Muhallefatn tahrire
elli,
tarznda, hatta ayn hece adedile yazlm bir eydir. Aynen dercediyoruz t
î bu deme erince
Nice yavru .;uçurdum, Nice âiyâneden!
( cy
w)n faupvfl ety cl pm7i YCt
ç*i£>x I m Ik yüzlü bir çocuk;
Kara libas giydirdim; Gösterdim kââneden !
Vj** -51 (j-^ÜI £. ji* j.*s fis j* »U.^ •»».p. ve it*j bahislerine ve Aknâme nin
5 inci ve bilhassa 6 n
baplarna baknz.. Sa: 29, 31 32. ] Esâsen Idrîsi — muhtefî' nin
kitabmza dercettiimiz gazelinde de Hurûfî akidelerine pek vâzh bir surette tesâdüf
etmekteyiz.
Fr'avn, hakikatta bu'd ve gayriyetin mümessili olup ma'dum bulunan Mertebei
vehim = eytan, Nefs; yedi bal ylan da nefis merâtibi olsa gerek.. Ak sakall avret
Dünyâdr. Peygambere de Mi'raç gecesi kadn eklinde temessül etmiti. Yetmi iki dilli
.
rahman, yüz tnapl çadr,, gibi Hurîfî telakkileri vâzh bir surette gö-
düdük, yetmi iki millete tefhim olunan srdr. arktan garba top atmas ile de zuhur
ve butûnu anlatyor. Urad mektep, rfan mektebi; halife sivri sinek, Rehber; hoca
pervane de ak ile mevhum vücudunu ifnâ edip Hak ile bâkî olan ehli tevhittir. Alâimi
sema, Hüviyyeti n.utlakamm nâsûtî suVer ile zuhuru, bin bykl balk ta lâyetenâhî taayyü-
nat ve üunu olacak.. Nuhun gemisi t Vc ö' J J*. V/j ö' Z/'
zevkan ve ühûden anlamaktr.
^ ^ J**
Esasen bu
*
han Muhammed
Sultan elinin hanlarnn ;
Muhyî'nin divaa da mezkûr dergâhta imi. Fakat Dr. eyh Nâsh B. ademi malûmat
beyan etti. Ceddinin el yazs divanm kaybedecek kadar alakasz bulunan Nâsh B. ihtimâl
bu kymetli divan da kaybetmitir. Yahut ta Çapadaki tekkede yanmtr.
[1] Bu cönk, Molla Mürat, kütüphanesi hafz kütübü Hazmî B. e âittir.
Melâmiler — 9
; ; ;
kalmamtr..
[1] mam Aliyyürrûmî: drîsi muhtefî ; Hac Ali B. dir ki mâm Alî lakabile de
anlrd.
[1] eyhî ve Müstakim zade (Tezkiretül
Hattâtîn), stanbullu olduunu söyliyorsa da
dier menba'lar ve bilhassa Safâî, TrabzonTu olduunu kaydediyorlar.
kinci devre Melâmîleri 131
bir yata iken tabiat i'riyesini izhar ettiinden Tflî tahallüs etmitir [2].
Bütün tezkireler, Tflînin airliini methetmekte müttehittir. Rzâ, bu âiri
"Tâze gû„ lukla tavsif [1] ediyor.
Tflî, ayn zamanda airliine mürâdif olarak "ehnâme hanlk,, ve
"Meddahlk,, la da mehurdur.
Safâî, Tflî hakknda "Ol arn uarâyi zevil ihtirâmndan, alelhusus
ehnâme hanlkta ve sergüzet naklinde bî nazîri rüzgâr ve meddâh
îrinkâr ve meclisi belâgatta pehlevân rüzgârdr,, [2] dedii gibi
"Sâlim„de müstakllen Tflî'den bahsetmedii hâlde 1120 de vefat eden
"Krîmî Mehmed„in tercemesini yazarken "Tflî merhum kadar sergüzet
söyler bir ehli tab'u ma'rifet perver idi,, diyor [3]. Güftî'de tezkiresinde
Tflî'nin âirliile berabar meddahln ve ehnâme hanln zikretmek-
tedir [4]. eyhî, Tflî'nîn "Bî nazîr ehnâme,, okuduunu ve "Baz ser-
güzeti olmak üzere muhteri' ve bedîhî hikâyât muhayyele nakl„ ettiini
ve bu suretle Dördüncü Müradn nedim ve manzuru olduunu söyler.
Evliyâ çelebî, Tflî'nin ehnâme hanln kayt ve boyunun uzunluundan
dolayi kendisine "Leylek Tfiî,, dendiini ilâve ediyor [5].
Tflî, ayn zamanda sülüs, nesih, ta'lik ve Acem krmas ta'likte
mâhir bir hattattr. Pâdiâh ve rieâli devlete bir çok kitap yazmtr [6].
kapuda Hamza
tarihini söylemitir. Silivri Bâlî'nin civarnda defnedildiini
ve tanda akrbasndan Nazmî Mehmet E. nin[7] söyledii u
tarihin
[2] Sa: 63
[3] Sa: 239-240
[4] Sa 568
:
[5] Türkiyat mecmuas. ÇiR: 1. "Meddahlar: Prof. Dr. Köprülü 2ade M- Fuat B. E.„
;Sa : 32-33 Trabzon âirleri Hamâmî zade hsan
: B. E.
jji
f
_,i \sm Jat ûl>
- 1070
[2]Meddahan: Sultân Mürâd râbi' han zaman devletinde musahibi ehriyarî olan Tflî.
..
[3] Sa: 74 -
!
II] 2085.
!
[2] Tfl'nin divannn muhtelif nüshalar hakknda Harnâmî zade ihsan B. E. nin «Trab-
zon âirleri» fide malûmat vardr.
: ! ! !
II] Nedim divum. (Halil Nihat B. F. nin nerettirdii) Sa: 129— 130. " Lugatçede
Tflî maddesinde âir hakknda muhtasar malûmat vardr. Sa: 303 304. —
121 îlniyye salnamesi 1334. Sa: 431-432 ..
>
vefat
ye
etmitir[2]
Magrp ehzadeler^
memunyetm ihraz
n
n S an Abdullah
eden
E.
kinci defa
çekildi
1065 tarihinde siyâsî hayattan baDag Hac
babal Hüseyn
Mahmut Huda! E. ye,
Halil P vastasile Aziz
intisap etmitir.
vastasile de Melâmîlie
aa daj^ Abdullah^ E.
La'lî zadenin
Sergüzetinde
Huseyn
bjb^nto
aa bir un
o
^
den naklettiine
çemede
f^-^^^
nazar etmiler; Abdullah
gore
t. Dinu% f
J
m^dÎsLa
iki t efendiye
kendine gelince
çaltm gören
85-86
[1] Melâmiyei attâriye. Sa :
^^^^£
v«
lanndan La lî zade
sofada La, zadelerden
^â^
Seyyid Muhammed
eyh Mehmet
ncalmden ve..eysjd^Muh
Hulus* E. (1302)
Nurun hahfelermden Haa
Maksud
E.
^^
^
nm dama
l ,
^
me dfundur.
r
"T.
Abduia
(Hamzavîler e) ait
ilettir.
olan bu
BÜW»
ta lan son
geçeniyeceim :
ydediyorsa da
vefat etigini k
- c
San Abdullah». lU/ Recebinde
Ahdullahln 1071
[2] "Sefînetür rüesa,, Sef.netur ües& Sa:
_ 2 2„
budur.
kitabede 23 Safer
ya.hdrr ve tabiî dorusu
Ayvansaray. Sa 14S
[3[ Vefeyât
:
:
kinci devre Melamler
zel tarihi
iei bezmi bahâristâm alemden
Yazk ser
rindi ecel nagah,
bir zerrin kadeh
îlTkaldrd
efendi km
Ki va ni bâabâm vahdet Abdullah
Dimi tabW cWu bûyi ma'rifet dlhah..
subhgâhi nâgâh
Beîr olup sabay
tebir eyhye Allah!
Mni rûhunu pür feyzi
olsun;
Makam! bâg cennette *JM,f hemrah..
ruhuna iman ola
Varmca kurbi Hakka
"Nisârî,, fevti için
bâgbân dil dedi tarih:
1701
Nâilî de
Nailiyâ târihin:
Vakti rihlette dedim
«4«»Ul* tfJ»- .TJJ
4jl
^
'-^
tarihini söylemiti
Sarl Abdullah E.
sindeki k.ymettar
nin
f
mecmuada
l a tl
u ^^T^^^
^
kas des,
naMrmdan
balyor:
arabî hakknda plup öyle
yine enfâ. rahman.,
Nefes urdu Hüviyyetten
kenara bahri subhan!
Maarif cevherin att
kim ana yok had h gj*
Zehî dereyi mutlak
,
haddu payam.
hak kim dilin yok
Zehî bahrî hüvel
»^^
bakmzll
S £j Dokuzuncu asnn ikinci msfmda
(C,t: 2 sa: 43?)
; !
matla ile balayan ve 105 beyit olan « Jii-nau* » kasîdesi Melâmiler ara-
snda pek mehurdur.
hie olmas, yahut tannm olmaklm ihtimali ile bî huzur idim. O srada hanm mâbeyn
kapusuna gelip kapu aralnda durarak bana
—
Abdullah E ; Ben yabanc deilim. Sizi bir kaç kere Efendimizin huzurunda gör-
düm. Bir ey soracam. Efendimiz intikal buyurduklar vakit kendilerindeki emâneti
kime teslim ettiler ? dedi. Ben, Kâbâî E. nin vefatn henüz bilmiyordum. Dedim ki
—Vefatlarndan bile haberim yok. Yerlerine kimin kaim olduunu nereden bileceim!:
kimiz de Allahtan hidâyet temenni edip alatk.
stanbula gelip afvedildikten sonra Sahibi zaman aramaa baladm. Bir gün müte-
essirâne Hac Kabâî E. yi ziyarete gitmitim. Kabir yannda Beir aa' yi bir kaç kii ile
otururlarken buldum. Yüzüne baknca nazarndan cezbelendim ve Gavs olduklarm kalben,
tasdik ettim. Derhâl gidip elini öptüm. Yanndaki zât
— Abdullah E ;
pek geç geldin ! . _
dedi. Ben de
— Hamdolsun ;
hacere, ecere secde ederek gelmedim. Hakikatlarma müteveccih ve:
kabullerine müterakkip idim.
dedim, Yine o zât
— Fakat bu kadar gecikmek sana yakmazd,
deyince Beir aa
— Sen sus ;
bu, zevk iidir [1]..
* *
Mühim eserleri t
Sar Abdullah efendi hakikaten âlim ve ârif bir zât olup irfan haya-
tmza çok büyük hizmetlerde bulunmutur. Asarnn mühim ve me-
hurlarn yazyoruz :
iZ^-' * f. ;
(mesnevi erhi) : türkçe ve be cilttir. Natamamdr..
1287 de stanbulda tab'edilmitir.
„ i!iju^
: :
türkçe ve gayri matbu'dur.
jU«iau- :
(kasîde) : türkçedir. La'lî zade Abdülbaki efendinin ser-
güzetinin nihâyetine ilâve edilmitir. La'lî zade, bu kasideye bir de
zeyl yazmtr.
»Uij uj.j >\jis\c\/ .
türkçedir.
Be bab bir hâtemeden mürekkeptir. Ahvâli sülûkü, Eimmei isnâ
•aeri, hulefâyi raidini, Nakiyye, Halvetiyye, Mevleviyye ve âir tarikat-
larn silsilelerini, sofiyye ricâlinin teracimi ahvâlini ve nihâyet Hac Bay-
ram ve Emir Sikkînîden de dâhil olmak üzere
i'tibaren drîsi Muhtefî
gelip geçen melâmî kutuplarnn tercemei hallerini havi bir eserdir.
1288 de Matbaai âmirede tab'edilmitir.
U-Vivsu ûü^i «Li-viiV eyhi ekberin menakibini ve fütuhât mekki-
:
Sefinetür rüesâ. Sa : 23
; !
diyor.
Güftî, tezkiresinde « ^'V » serlevhasiyle Neâtî
hakknda u sözleri söyliyor:
[1] Sefine, evvelce mahlassz iir yazdn ve "henüz mahlasa layk deilim, diyerek
deyip Neâtînin
[1] Nedim divan. "Halil Nihat B. E. nin tab' ettirdii nüsha,, Sa 111 :
Fasîh
jU-l ls4»I Hg^f J'^j
Nâbî de
vardr [1]. Hilyei enbiyâs 1312 senesinde Âlem matbaasnda eyh Vasfî
merhumun küçük bir mukaddimesile tab'edilmitir.
Neâtînin iki gazelile iki rubâîsini yazyoruz ki bunlar; karihasnn
vüs'atna, lisana tasarrufuna, hayâlinin inceliine, hülâsa hakikaten üstâd
bir âir bulunduuna delildir
[1] Neâtînin kendi el yazs divân, Millet kütüphânesi müzesinde 519 numaradadr.
Bu divanda 3 na't, 1 mi'raciye 1 mersiye, 1 kubbei hadray tavsif yollu Mevlânâya
medhiye 12 tane de kasîde vardr, Kasideler zevâta aittir u :
S. Mehmet, S. brahim, S.j Mürat, kaimmakam P., Nianc Abdî P., Reis amî zâde,
smeti E. 3 kasîde Girit fâtihi Ahmet P. ya, 2 kaside de Müsâhip Mustafa P. ya âit..
Divannda u harfler eksiktir
.vi £ ( £_ £ (
J' c jj° j «s j i
97 gazeli, 9 rubâîsi vardr. 66 sahîfe olan bu divan 19. S. boyunda, 12. S. eninde
ve mücellettir.
ikinci devre Meiâmîleri
147
CEVRÎ
[l] Sa 86
:
[2] Sa: 23
[3] Merhumu merkum, ilmü maarif ile malûm, ekseri fünunda mahir, ho nüvislikte ve
ve
matbudur.
ji^üt^e Yusufi sineçâk (953) sine erhtir. 1057 de yaz-
lmtr. Keza kitabn ismi yazld seneyi göstermektedir. Matbu'dur.
Cr.fjb^ Matbudur. iüf» msranm gösterdii 1040
senesinde yazlmtr.
JüU ju Kr; -. Matbu'dur.
•u*.: Aslen yazc zade Salâhaddinin olup Çevrinin slâh ettii man-
zum bir kitaptr. Tabu ve cevvî hâdiselerden bir sene zarfnda vukua
gelecek ahvâli istihraca çalan bu kitap ta matbu'dur.
Mürettep divan: Gayri matbudur [2]
t f I ^ i î ( t (
ki I I i I r )
! !
Biz ki hâli ;
bezmi cünun
Dili "Cevrî,, gibi etsek hevesi ;
Mustafa Resmî E:
Sar Abdullahn oludur. Tahsili ulûmdan sonra cebeciler kâtibi
olmu, 1060 da memuren bulunduu Morada vefat etmitir. Mürettep
divan vardr. [1]
Hüseyin dede:
Hüseyin dede [2] namiyle mehur ve koca Mustafa Paa tekke-
Ik
sinde hücre niin imi. Muammerinden olan dede, Koca Mustafa Paa
eyhi Nurettin efendiyi, pederinin hayatnda iken nevei melâmetle ter-
biye edermi. Hatta bir kere, eyh efendi olunu arayp, dedenin hücre-
[2] Ik, alevilere denir. "k tabirini evvel Hac Bektai Velî vaz' etmi; hakikatmdan
hâbîr olmayanlar zulmette ve özünden agâh olanlar nûri hakla aydnlkta olmak münasebe-
tiyle...,, brahim E. (sohdetnâme)
<J-"_}
f>. <J-JJ J-^J 0»CJ J^
Jc-J ^ l-?.*
1159
siyle beraber bir bayram günü ziyaretine gidip duasn aldklarn yaz-
yorsa da bilâhara da Efendiye devam ettii cenazesinde bulunmas ve
esnayi namazda bilbedâhe tarih söylemesiyle sabittir. Yukarda söyledi
imiz mecmuaya Efendinin sergüzetini, Zülfetüttemkin tercemesini,
Mesleküluak erhini, Mebde'ü maad, Risâletül ünsiye ve Risâletül mü-
radiyesini yazmtr. Bütün bunlar, La'lî zadenin, Müstakim zade Saded-
din Efendiye fevkalade müessir bir ahsiyet olduunu ve ihtimâl de
müridi bulunduunu gösteren kuvvetli delillerdir.
*
* *
Aar :
c-iJO Çok mühim bir eserdir. Ceddi ârihi Mesnevi San Abdullah
;
E. den sonra kendi zamanna kadar gelen melâmî ricalini ve ahvali ta-
rikati ancak bu eserden anlaya biliyoruz. Matbu'dur.
ju»ii i»u. Sju-$ jii Sar Abdullah E. nin ,i-
:
kasîdesine zeyldir.<-î il
sU.jÎju. Nakiye ne'esini cami bir kitaptr. <j>~iic--*u «iu j } #> v*V
^ j\j0\ ((J > o^Jw- /'s ij/J «»f*» o^'jjjî- . . . gibi mebâhisi havidir.
vardr.
. '
\r • v
u'
tarih olmas eden « » e*-.,
iktiza » cümlesi senei vefat ifâde etmi-
yor, bilâhara kabâyî E. nin merkadinin arka tarafnda ayni kabâyî E. nin
merkadi gibi bir merkat buldum. Bu merkadin ba tanda
* *
[1] Sa: 55
Bu tarihler, Müstakim zadenin yazsi'e muharrer La'li zade'nin âsârm havî mec-
[2]
zinhar; hilâf er'i erîf kendi za'mnz ile söz söylemeyesiz ! eriat,
eriat, yine eriat!..
Kavilde ve fiilde zâhirinizi eriat ile ârâste ve bâtnnz nûri mahab-
bet ile pîrâste ve nûrânî olmak gereksiz
eyleyüp rûhânî Bir birinize !
eyleyüp malâya'nî söz söylemeyesiz Yüzbin söz bir pula demez. Ke-
!
•t yUIjoU-
Beir
—
Efendim makamnz kime terkettiniz ve bizi kime braktnz ? diye alamaa
;
balyor. O srada "Seyyid Ali'ye varn „ diye bir ses duyuyor. Ertesi günü cenaze
!
merasiminde La'lî Mehmet E. Seyyid Ali E. ye dikkat ve mahabbetle baknca Ali E. Meh-
met E. nin kefini anlyarak durduu yeri deitirmek suretile Mehmet E. nin nazarndan
kaçyor ve bu suretle hâlin ifa edilmemesini istediini anlatyor [2].
—>_jJjl ij\Jc j\ .J
«ll— £__JJ
\ • A A
beyitleri mahkûktur. Son beytin her iki msra da ayr ayr, tam olarak
vefat senesini ifâde eder [1].
[1] Bu tarihin akaykin « JjjHjo» ini yazan eyhî'nin babas ve Emir Buhârî tekkesi
eyhi olup 1102 de vefat eden Sîmke zade Feyzi E. nin olduunu Müstakim zadenin mec-
muasnn kenarndaki « &X\ r<ui j-ji ulj jSZ*~* '<Xf > haiyesinden anlyoruz.
EYULSLAM PAMAKÇI ZADE SEYYD AL E.
kitabesi mahkûktur. La'lî zâde, Hac Osman aay "Meczubi ilâhî,, diye
tavsif ediyorsa da zannederiz ki bu cezbe, smâili Ma'ûkî ve Hamza
Bâlî'nin cezbesi gibi olacak.. Yalnz cezbe kelimesinin ma'nasndaki ilti-
bâs, aay kayn pederinin âkibetinden kurtaraca için âdetâ bil'iltizâm
jlU'^l jf «». —
L ! j^li jil>- ^j^j?.*J^ Jj^'>Sj4*\f J^^3^}
jii'i (i-jij t^ji cjiLi- öj-i >->>*>_ <
r
«r"jjyoj ^jji ^j^-.
\ N V i ^"Ull
[1] Osman zade Tâip için müracaat: "Osman zade Tâip. Ali Ganip Bf. Türkiyat
mecmuas; Sa: 103-129. Taib'in ehit Ali P. ya yazd kasîde ve mazhar olduu
Cilt: 2;
her halde yeisten ziyade kalp kuvvetinden ve nefse itimattan ileri gelir.
*
* *
[1] Matbu' Serguzet'te bu son ksmlar yoktur. Yazma nüshalarn hepsinde mevcuttur.
[2] Bu son ksm matbu' Serguzet'te vardr. Sa: 62.
III
etmek isteriz.
[1] Bektaî ve Ahilerde mürettep, müsecca' yahut manzum dualara terceman derler,
.
kudsî bir terkip haline getirdii gibi hemen her velî de "Horasandan
gelmitir.,, kaydiyle tescil edilmitir. Horasann mütekâsif Melâmetîler
bulunduunu ve Ehli Melâmetin beinci ve altnc asrlarda Batnî-
ülkesi
lemi bir kütle olduunu da nazardan dûr tutmamak icap eder.
Hulâsa; artk Mevlânay sinesine alan Anadolu'da Salâhaddîni zerkûbi
Konevî, Sadreddîni Konevî, Çelebi Husameddin, Sultan Veled gibi bir
çok meâyih yetitirmee balam, nisbeten Acem harsini benimsiyen bu
Sofilere mukabil âdetâ Ahmet yesevî'nin bir muakkibi olan, fakat onun
Bunlar muayyen bir i yaplaca vakit okunur. Tra terceman, Çera tereeman, yüz
ykama terce. an... gibi.
Bektâîlerde Nesîmî'nin u iki tuyuu Çera terceman olarak okunur :
®
Bir de nümûne olarak mensur, Çera terceman yazyoruz :
"Çerâ rûen, fahri dervîan, demi âlîan, pîri pîran, ah Horâsan fUlJ?' c Jl*v
[1] Halk rivayetlerine nazaran Yonus, Mevlâna'ya « Mesnevi'yi sen mi yazdn? » diye
derdim» demi. Yine halk rivâyetlerine göre güya Mevlânâ, Yonusu kasdederek «Merâtibi
maneviyede nereye vardmsa bu Türkmen hocas önüme çkt.» demitir. Bu rivayetler, doru
olmamakla berâber, halk nzarmda Yonusun Mevlânâ ile hem'iyar, hatta Mevlânâya fâik gö-
rüldüünü isbat etmektedir.
kinci devre Melâmîleri 169
Bayramiliin zuhuru:
Ahîlere merkez vazifesini görmü bir ehirdi. Hac Bayram, ilmü fazliyle
Ak emseddin gibi âlimleri kendisine cezbediyor, ayn zamanda Yonus
gibi millî vezinle ve sâf türkçe ilâhiler söyliyerek halk da teshir
eyliyordu.
görüyoruz.
Esasen Edirne, Deli orman, Siroz havâlisindeki halk, vahdeti vücut
akidesini ve sofilik telakkilerini Bedreddini Sîmâvî (823) den beri bili-
yorlard. Bedreddinin uyandrd bu fikir, oralarda tamamiyle sönme-
mitir [1].
ehzadelerin cidalleri ve bunun neticesinde idarî müvazenesizlik, bu
diyar ehalisini Bedreddinin mutedil itirâk fikrine ve müfrit vahdet telak-
kisine bendetmiti. Binaenaleyh melâmîlii pek çabuk benimsediler ve
Rumeli, mütekâsif bir Melâmî diyâr oldu.
La'lî zade, Melâmîliin Sipâhî askerleri arasnda intiarn haber
veriyor. Bunun sebebini de biz öyle buluyoruz:
O devirlerde askerin kutsî bir merbutiyeti olmas mübrem bir zaru-
ret olarak görülüyordu. Hatta üçüncü Selim bile Nizam cedîdi tesîs
ederken bu askeri Mevlevîlik nüfuzuna idhâli düünmü ve Bektâîlere
idrîsi Muhiefî ayarnda bir ahs arayaca, fakat bunun pek güç buluna-
bileci bedihî idi. Maamafih Hac Ali Beyin öhretiyle Hac Keyvan
Kabayî (Bayram) ve Beir aalarn zamanlar da oldukça aaal geçmi;
fakat bu iki zatn zamannda Melâmîlik, daha ziyade avam arasnda
intiar eylemiti
Erbab eriat ve tarikat tarafndan Hamzavîlie son darbe, Beir
aa ve krk bendesinin idamile urulmutur. Bu vak'adan sonra Melâ-
mîlii birden bire sukut etmi görüyoruz. Bundan da anlalyor ki d-
rîsi Muhtefî' den sonra Melâmî mümessilleri ancak onun nam „ve öhre-
tiyle i görebilmiterdir. Fakat bu anî sukutun sebebi nedir? Acaba
Beir aann halefi Seyyid Hâim ef. Sârbân Ahmet ve terzi Hasan
gibi memleketine —
Bursa —
çekilip ihvanm oradan idare edemezmiydi?
htimâl, zaman, buna, müsait deildi ve ihtifaya bir lüzumu kat'î vard.
Maamafi gerek Beir aann damad Osman aa ve gerek Hâim ef. her
halde bir kaç adam yetitirmilerdi.
Burada zahiren küçük, fakat manen pek büyük ve mühim bir nok-
taya iâret edeceim.
Her erbab, kendi eyhini kutup yapar. Melâmî tabirince
tarikat
"Berzahiyye,, de kutup o kadar boldur ki bir asrda yaam
nice kutuplar
vardr. Her müridin eyhi Gavstir ve tekke mezarlklar Gavs ve kutup
talariyle doludur.
Buna mukabil Beir aann ehâdetine kadar Melâmîlerde kuvvetli
bir fikir ittihad görmekteyiz. Melâmîlerin her devirde bir kutuplar var.
Herkes ona merbut.. brahim ef, Lâmekânî Hüseyin ef, Hatta arihi
Fusûs Abdullah ef, arihi Mesnevî gibi çok mühim ve âlim adamlar bile
zamanlarndaki Melâmî mümessilini —
velev ümmi olsun —
halisâne
tasdik ederler. Vehmü hayâle ve yahut gurura kaplarak Gavsiyyet iddia-
snda bulunmyorlar. Yetitirdikleri ihvanlar da bu pâyeyi onlara vermi-
yor. rada mezuniyet, ancak Melâmî mümessili tarafndan veriliyor. Buna
saydmz zevatn âsâr ve mezar talar ahittir.
!
ânde iki rik'at hâcet namaz klp akbinde ol gün kalemiyle katlü salp
buyrlds yazlmamasn niyâzü dua eder imi. Vakiâ iki defada yirmi
seneye karip müddet tezkireciliinde zuhûr eden katlü salp buyrldlarn
küçük tezkire bulunan yazp kenduye tahrîri teklif olunmam, ya'ni o
misillû buyrld zuhurnda Habeî zade, ya gelmemi ya evliyay umur-
dan birinin yannda, yahut yazu ve namaz ve abdest gibi meguliyette
bulunmu olarak duâs karini kabul olmu WK^„. [1]
Dilâ ;
ankay kafi cem i cem'ü gaybi gaybolsan
Talebkâr nian olma kim ayni ibâdettir..
Hakikatta odur zilli ilâhî, âna aklermez ;
"Neylî„
[5] Peçevî Ahmet Dede için baknz: Fatin tezkirsi; Sa! 255-256. Sima'hanei edep ve
Zya Bf. merhumun Yenikap mevlevîhanesinde de Peçevî Ahmet Dede hakknda
malûmat vardr.
[6] Melâmiyei attariye; Sa: 140
! : ;!
siyle Sar Abdullah Ef. nin Tuhfetül' uak risalesi, Olan eyh Ibrâhim Ef. nin mekalat,
lâmekânî Hüseyin Ef. nin evvelce bulamadmz dördüncü risâlesi, hakknda müellifi
meçhul bir risâlecik ile jl isimli keza müellifi meçhul, fakat ivesine nazaran
Azerî olduu kuvvetle muhtemel bir zâta ait dört sahifelik bir risale, Vizeli Alaeddin E.
nin 16 beyitlik bir manzumesi, Sarban Ahmet ve Olan eyh ibrahim Ef. nin bir
çok iirleri, Hâce Halil Ef. nin metinde arzettiimiz dört manzumesi] vardr.
ikinci devre Melâmîlerinin nihayetindeki ilavemizde bizi alâkadar eden bahislerini
yazacaz.
;; !; ; ; ;
ü J*- t .u
fi sat hezarandr bize !
®
Hudâ hakk brakmam hiç bu râh
Gönül buldu bu rah içre o mâh ;
#
* *
Melâmiler — 12
178 kinci devre Melâmîleri
Halil aa
1134 tarihinde vefat etmitir.
Rahîmî den feyzalanlardan biri de mumaileyhin havass eshâbndan
olduundan " Habeî zade „ lakabiyle anlan " Zaim Ali aa " dr. Bu
zâtn evi de ihvan ve meâyihin bir ziyâretgâh idi. Hatta Yeni kapu
Mevlevîhânesi eyhi. " Seyyit Ebu Bekir dede
Ef." de (Vefati: 1189)
rinden birisi vefat edince Eri kapu civânndaki vaz Ef. camiine yakn
bir yerde kâin, dier Petemalc hanndan müsteit bir zat aralarna
alarak 40 adedini bu suretle doldururlard.
vaz Ef. hanndaki petemalclarn mürebbîsi de Hac Hüseyin dede
isminde ihtiyar bir zatt.
Seyyit Muhtar B. E. mektubunda Hüseyin dede'ye mülâkî ve iltifât
ve nevaziine mazhar olduunu anlatp Dede'nin az söyliyen, hafif hafif
gülen uzun boylu, zaif bir zât bulunduunu, sûr üstünde kâin ve Halîce
nâzr bir hânede ikamet ettiini, 90 yan
mütecaviz olduu hâlde 1305
tarihinde vefat edip Seyyit Abdülkadr Ef. tarafndan eyh Mürat tek-
kesine getirilerek hazîreye defnedildiini söyliyor ve "Kitâbei seni
mezârn bizzât babam yazarak hâkkettirmiti,, diyor.
brahim bâbâyi Velî, 1264 senesinde stanbul'da vefat edip Ramazan
Ef. türbesi civarna defnedilmitir.
brahim baba' dan sonra Hamzavîlik riyâsetine " Seyyit Bekrür
Reat Ef. „ geçmitir.
olmu ve daha bir çok hizmetlerde bulunarak 1287 svvalinde vafat etmitir. Eyyupta med-
fundur.
Sicili Osmanî ; Cilt :2 Sa 228 229.
; : —
[2] S. Muhtar Bf. Hamzavî mezar talar hakknda bizim malûmatmz teyiden u iza-
hat verdiler:
Evvelce Hamzavî talar; kolsuz, ayaksz, basz bir ekli mahsusta (Sar Abdullah Ef.nin
fotorafta gürülen mezar ta eklinde) olduu gibi « » dan sonra «fenâ» ya alâmet ve
Hamzavî talarnn bir çounda bu iaretler bulunduu gibi son Melâmîlerden Tarsus
tekkesi eyhi Abdül kerim Ef. nin mezar tanda da bu iaret mevcuttur.] Ustüvanî ta,
yalnz Aktab'a mahsus addedilirmi. Bilâhara bazan yine Hamzavî talarnn ekli muha-
faza edilmekle beraber bu iaretler konmamaa balanm ve Hamzavilie delil olarak kita-
belerin < JUÎJ «ilse.- <i\ » yahut « jl«îj J- > kelimelerile balayp hulasaten « Cemii
mu'minîn ve mu'minata ve... kuluna rahmet eyliye » maalinde bir yazy ihtiva etmesi takarrür
Asl ismi "Gulâmi Kadir,, olan Abdülkadir Ef. 1255 te Belh'in Kun-
duz ehri mülhakatndan "Hânkah,, ta domutur. Babas •».A'c?.^. sahibi
Seyyit Süleyman Ef. dir. Cetleri Burhaneddin Klç ve Hasan'la ah ah
Hüseyn'in Belh'te hükümdarlk ettikleri mervidir.
« <,^v* yn_jî obu «4*1 ;i (jjye neren kendi âile efradn birer birer
tadat ettii gibi bir mesnevi ile de eceresini tesbit eyliyerek Sâdat
Hüseyniye 'den olduunu bildiriyor [2].
[2] Bu mensur mekaleden unlar öreniyoruz; Seyyit Abdülkadir Ef. nin pederi
Seyyit Süleyman Ef, 1264 a'banmn altnc perembe günü, validesi Bibi Saîde 1311 sene-
dinde stanbul'da vefat etmilerdir. eyh Mürat tekkesinde medfundurlar.
Dier âile efradnn isimlerini, tarih ve mahalli viladetleriyle medfenlerini u suretle
bildiriyor:
Erkek kardeleri:
Muhammet Bahaeddin Bâbülhak
Seyyit Burhaneddin Klç
Seyyit Ahmet Sait; 1283 istanbul ;
Eyyupta medf undur.
Seyyit Muhammet Ali; 1388; eyh Mürat Tekkesinde medfundur.
Kz kardeleri:
®
Babasndan Nakibendî icazeti alan Seyyit Abdülkadr Ef stanbul'da
Seyyti Bekir Reat
den de "Hamzaviye,, ye
ef. intisap eylemitir. Sureti
intisab hakknda konyal Muallim Arif Ef. den u menkabeyi iittim:
Seyyit Abdülkadr Ef. rü'yasnda Bekir Reat Ef. yi
Konyada iken
görmü. Bekir Reat Ef. Abdülkadr
Ef. ye "Ma'nen kendisini terbiyeye
memur olduunu, zaman fevtetmeden stanbul'a gelmesisni,, söylemi.
Bu rü'ya, bir kaç gece alettevâli tekerrür etmekle nihayet, babasna söy-
lemi. Hatta Konyadan hicretlreine de bu rü'ya sebep olmu. Bursa'ya
geldikleri vakit Bekir Reat Ef. tekrar görünmekle beraber Abdülaziz de
Süleyman Ef. yi stanbul'a davet etmi. Bu suretle stanbul'a gelen Ab-
dülkadr Ef. babasiyle beraber evini bilmedikleri Bekir Ef. yi bulmak için
yola dümüler.
Abdülkadr Ef. "Ben, efendimi bulurum,, deyip kalbî mahabbetini
rehber ittihaz ederek Fatihe doru yürümee balam babas ; da ken-
disine refakat etmi. Nihayet Bekir Ef. nin konann kapusnna gelince
ma'nevî bir cezbe ile Abdülkadr Ef. kapuya teveccüh etmekle beraber
kapu da hemen açlm ve Bekir Ef. baba, olu kadim iki âinâ gibi
.
Asâr:
Esrar tevhitle bir ciltte bulunan bu kitap 296 sahifedir. Mesnevî tar-
znda ve Fürs lisaniyle yazlmitir. Tasavvufa âit ve müteaddit bablar
nihayetinde
kitapta
viJ^ J-«* j' Ol' fk'xij lîj'3*3' ^J-2 J ^~lt. -^r- <T'
c*~* '
^Ifr ^ k -—"' 0l$>- Juj Jj- jl ft-
j_»4ill (jjilsilj»^
I
JJo Zjff \x~ y }\ jU I
^1 Jr_j"\
Nihayetindeki
"Ssn asr Türk âirleri,, nde bunlardân baka (ü^ü-j .«.,3 öU^_>
'-^b ^u*n isimli Fârisî eserleri bulunduu mezkûr ise de bun-
lardan yalnz «ji^j evvelce görmütüm. Öbürleri mahdumlarnda
yoktur.
Niyazi'ye Nazire s
[1] Nahîfî için müracaat! Sâlim tezkiresi: Sa ; 655 — 660. Fatin tezkiresi; Sa: 400.
kinci devre Melâmîleri 187
eyh Galib'in
Galib'in babas,
Yenikapu Mevlevîhanesi eyhi Seyyit Ebu Bekir
dede'nin olu Seyyit Ali Nutkî dede (1189) ye müntesiptir. Seyyit
Ebu Bekir Ef. nin Habeî zade Zaim Ali aa'ya ihlâs ve irâdetini evvelce
yazmtk. Seyyit Ali Nutkî dede ve biraderi Nâsr Abdülbâkî (1236)
dedelerin de Melâmet nevesini pederlerinden tevârüs ettikleri kabul edi-
lirse Ebu Bekir Ef. nin torunu Osman Salahaddin (1304) dede'nin Hamza
Bâlî'ye merbutiyeti, kabrini türbe hâline ifraa delâleti, tdrîsi Muhte-
fî'nin mehur athiyesine âit erhz'n yegâne nüshasnn kitaplar arasnda
bulunmas gibi Hamzaviye'ye meyil ve mahabbetini gösteren hususât,
kolayca izah edilebilir.
[*] Fasîh için Sâlim tezkiresinde oldukça mufassal izâhât ve bilhassa mcreii hakknda
malûmat mevcuttur. Sa: 530—541. Yenikapu Mevlevîhanesi sahibi Ziyâ B. de Faîh'i Melâmî
ricalinden addetmektedir. Yeni kapu mevlevîhanesi 145 inci sahifenin haiyesine baknz!
;
188 ikinci devre Melâmîleri
[1] Bu görü, hakikaten dorudur. Son Melâmîlerin ekserisi, câhil olduklar hâlde
Fusus'u ve âir tasavvuf kitaplarn âdetâ ezberlemi adamlardr- Bu ezber cümle ve st-
muaraza ve mücâdele ederler. Her biri arü feri olan ve zan-
lahlarla önlerine gelenle
larnca ihyâ ve imâteye kadir bulunan biree lâhtr. Söyledikleri iirlerin nümunelerini de
üçüncü ksmda göreceiz.
:
IV
MELAMÎLK
yapm ve 1269 ta Hemdem Sait Çelebî tarafndan hilâfete nâil olarak mezkûr tekkeye
eyholmu 1270 te Beikta Mevlevîhânesine eyh tayin edilmi ve 1278 de vefat etmitir.
Maçka'da bulunan Mevlevihane, oraya Askerî depo yaplmak üzere Çerâgân saraynn
mahalline; saray yaplrken oradan da Bahâriye'ye nakledilmi; dedenin bekayâyi izâm da
bir yerden bir yere gezmi, durmutur. Son Mevlevi meayihi arasnda Melâmet ve Alevi-
yetle mehurdur. Sülûke âit matbu' bir eseri ve gayri matbu' dîvan vardr. iirleri gayet
metindir. Hakikaten Melâmet nevesi, e'armda zâhirdir. Meselâ bir gazelindeki
j~:i Vl Jl <]IV
1329 da vefat eden olu Hüseyin Fahreddin dede Ff. de pederininin merebine
sâlik, fakat pederinden daha temkinli bir zât idi. Bir gazelindeki
Yâr, kendin görmee âyine îcâd eylemi
Sureti îcâd âlemden bu ma'nâdr garaz
beytiyle dier bir gazelindeki
âdemde
3*)fi~ harfi veçhi
Okuyup srrna habîr oldum.
Fahredersem becâdr ey Fahrî;
Pirimin sayesinde pîr oldum..
beyti ve
Melâmî— Hamzavî'lere
d
zahiren
gribi — yalnz
dier
Olan eyh,
bir tarikattan
gelince; bunlarn hânkâh ve zaviyeleri olma-
Emir
müstahlef
Osman Haimî, Nureddinzade
—
gibi
ricali de bulunanlar müstesna
tekke nazirelerinde ve türbelerde medfun olmayp umumî kabristanlarda
defnedilmilerdir. Mukabele, Esmâ ve riyazat, âyîn ve resmi kabul de
yoktur. Kisvei mahsusalannn bulunmadn da evvelce söylemitik.
Hakikî Bey, "radnâme,, sinde bu hususta öyle diyor:
"Mürit, ol mürit deildir ki ilmi zahir ile elfaz düzenmi ola ve
sûretini tacü hrka ile ve misvâkü taylasan ile ârâste edüp zerku riyâ ve
cübbe vü ridâ ile pîrâste etmi ola!
Annçün daknuptur taylasân
Ki disünler fiilânibni fülâni
Fitillenürse taramaz sakaln
Ki disünler unutmu kendü hâlin!
Melâmîlie duhûl:
Bu meselee girmek için mukannen bir zaman ve mekân olmad
gibi muayyen âdap ve rüsûm da yoktur. Meselâ Sar Abdullah Ef. Me-
lâmîlie Petemalclar hannda dahil olmutur. Ayardan hâlî bir mahalde
üç be Melâmî erinin huzurunda "Kalbe bakc,, tabir edilen ve umum
Nelâmî mümessili (Gavs) tarafndan irada mezun bulunan bir zat, talibin
kalbine nazar eder ki tarikata dühûl bundan ibarettir.
La'li zade Sergüzet'in « .u s -uv^ s Vj~s. au ,
Melâmî —
Hamzavîler, tarikata sülük edecek kimseyi uzun müddet
itiyak içinde beklettikten sonra aldklar ve bu intizar müddeti içinde
talibi feyzolan âk bir pir taraftan kubul edilmesi için hakîkaten yanp
yakld cihetle bu feyzi nazar, Abdullah Ef. gibi bir çoklarn bîhû
edebilirdi. Esâsen talip, kabul edilinceye kadar görütüü kimselerden
"feyzi nazar,, hakknda lâzm gelen telkinat tamamile alm bulunurdu.
Binaenaleyh bu telkinlerin neticesiz kalmyaca da üphesizdi Hakîkî
Bey de " radnâme „ sinde tarikata duhûl âdabn u suretle anlatyor:
Ve
" kimse bir talibi tarikata getirüp irad eylerse
ehli târikttan bir
[1] Sa:44,
[2] zade Sergüzetinde bu bahsi hemen aynen yazyor.
La'lî 129. a :
[3]' Benim azizim; kemali mertebe aku mahabbet, kibar yannda mayei vahdet olan
ayni biat idügün tahkik anladmsa üphe edinme kim zâti pâkin sana inayet ve hidaiyeti
yar olup zemane suretperestlerinin dam ve tuzana giriftar olmadan kurtuldun.
Gaybi; Biatname.
Melâmiler — 13
1.94. ikinci devre Melâmîleri
[1] Bu babta umde ve asli usûl ve esas kül oldur ki bu tariki muhakkikini, tariki
mukallididîne kyas eylemiyesin. , Gaybî; Bîatname.
Annçün Berzahiyyenin her kese nisbet hareket ve deveran eylemeleri ârifi billâh
ktnda ayn noksandr. Gaybî; Ayni eser.
,, [1] sözleriyle bu
akideyi izhar eyler.
Müride mahabbet ve ihvan ile sohbetten ibaret olan Me-
Sülükleri,
lâmî Hamzavîle e nazaran zikir, kalbin ve cemii a'zânn zikridir ki bu
-
Effleîâmüerde kerameti
[1] Sohbetnâme.
[2] Buna
zikri mahabbet ve zikri ma' rifet derler. Bîatnâme.
Her nefeeste hâzr bulunup nefesinden agâh isen cümle zikroluor ; her ne dersen de
Eer nefsinden bîhaber isen zâkir deilsin, gerek Hay de, gerek Hu de !.. Sohbetnâme
[3] Sergüzet Sa: 69
196 Ikine devre Melâmîies-i
fi] Melâmi
erleriae atfedilen kerâmet ve bunlarm mastur olduu
kitabîar unlardr:
^
1 —
Emir sikkBÎnin ve Pir Ali E. nin kerametleri "semeraiülfuat,
sergüzet ve
Melâmiyei attariye' de masturdur.,,
2 —
Abdullah E. nin nuri kalbîsi. "sergüzet ve Melâmiyei
attariyede,,
3 —
Hâim E. nin vefatndan sonra La'li eyh Mehmet E. nin kulama gelen
ses
"sergüzet ve Melâmiyei attariyededir „
4 —Bunlardan maada Ik Hüseyin dedeye zât tecellisini
(Melâmiyyei attarîyye
sa: 118) Abdülbâkî E. den, Beir aann intisap
ve kabâî E. den sonra kutbiyete nailiye-
tini de Beir aadan rivayeten yalnz Müstakim
zade yazyor.
Beir aanm denize atlan paralan itasan da; (birisi mumaileyhe
intisap için müracaat
ediyor. Aa evindeki sekiz kese akçay Sarayburnuadan denize atmasn
emrediyor. Adam-
caz, can yanarak bu emri infaz ile aann huzuruna gidiyor. Beir aa
"attn ama kal-
binden dünya mahabbetini çkarmadn,, deyip keseleri sular
akarak yastn altndan birer
ikinci devre Melâmîleri
jgy
Fakat bütün bunlar - ilk ve son kerâmet
müstesna -dier pirlerin ke-
rametlerine nisbeten birer tecellîden ibârettir.
Yalnz Beir aa'nn son
kerâmetyle ilkMelâmî kerâmeti dier tarikatlarda mervî olan
keramet-
lere benzer. Fakat urefây Melâmiye ilk kerâmeti de
"ak ve
mahabbet
ateinde kisvesini, ya'ni nâmü niann, surî
varln mahvetti ve bu suretle
yalnz hakikati kald. Rüsumu kuyuttan feragat
eyledi,, tarznda tevil ederler
Bnnetîce unu arzedelim ki kalen dâimâ kefü
kerâmete aleyhdar
bulunan Melâmîlerin kitaplarnda da fazla
bir kerâmete tesâdüf ede-
miyoruz k bu da onlarn bir vasf fârkdr.
ancak bir tanesinin srra sâhip bulunduunu, onun için Lût'un brahime
Hârûn'un Mûsâ'ya, Yahyâ'nn îsâ'ya îmân ettiklerini anlatp diyor ki
"imdi cümlesine tecelli eyliyen ol sâhip nübüvvetin ve sâhip srrn nu-
Hak anndr. Cümlenin müracaat ve ihtiyac ana-
rudur. Zira Kutbiyeti
dr ve cümlenin mükili annla hallolunur ve ana muhalefet, Hazreti
Rasûle muhalefettir ve cümle Enbiyâ ve Evliyaya muhalefet eylemektir.
Zira anda olan nûri zât ilâhî, hazreti Rasûlde ve cümle Enbiyâ ve Ev-
liya' da olan nurdur ki zât Haktan mütecellidir ve ol nûri zât aka
nübüvvet ve velayet mertebesini kat'edip cümle Enbiyâ ve Evliyâ, vü-
cudi vâhit olmulardr. Ol sebepten Rasûl ^ > <M mâm Ali' hakknda
* s* c& s n » der ve bu ittihâd ma'neviylerinden haber verip aibei
üphe komamlardr.,,
La' lî zade Abdüllbak bu hususta daha vazh malûmat veriyor.
Vasilik ve Halifeliin Kutbiyet gibi, Peygamberden sonra Ali' ye âit
olduu hâlde her naslsa Ebu Bekir, Ömer ve Osman'n da o makamda
bulunmalarndan bahsederken bu üçünün Halîfe olmalarnn vârisi Mu-
hammedi ve Gavs olduklarna delil olmadn, maamafih bunlara "ga-
sp„ nazariyle de baklmamasm izah sadedinde diyor ki:
"Yevmi Sakife'den ekseri zikrü rivâyet olunup müreccehât olmakla
icma' vukuiyle cümle Eshâp Ebu Bekire
bîat edip "Halîfei Rasulullah,,
tesmiye eylediler. Kezâlik Hazreti Aliyyi Vasiyyi Nebî hakknda dahi
hafî ve celî iâreti hilâfet, kesret üzeredir; cümleye malûm.. Bu mes'elede
nûri velâyet ve mahabbet ile münevver ve cezbei ilâhiyye ve mevhibei
tarikatile mutahhar olan kulûbi ârifîn ve derrâkei âkîn içün ihsan ve
i'tâbuyurulan srru hikmet oldur ki Hilâfet iki nevidir. Bir nev'i Hilâfeti
nübüvvet ve eriattr ki ana Hilâfeti zâhire tlak olunur.,, [1]
Abdülbâkî Ef. bundan sonra Ebu Bekir, Ömer, Osman'n ve âir
[1] Selman etmek, tarikatlarda tezlîli nefsetmek için kekül bedest olarak ve bazan
ilâhiler söyliyerek dilenmee derler.
•202 ikinci devre melamileri
^_«yU
JA <<L*i 4«l Lx»}U.I
•^'3i-A ' ol-iL» j_J_j.â> ->ij
pr
£. üi\ [\]
J ^Usllj*
^ J^j ^il^'Vlj 4U1Iau a*Uuü
Cilt: 2, Sa: 21
[1] Tevacüt, vecit tahsili için yaplan halattr. Mukabele ve Sima' da tevâcüt resimli-
dendir.
Mevlevi dedelerinden olup stanbulda çayrl medresede bir çok talip ve sa-
4 Öl ^ on
liklere Farisî, ylrabi (Fusus, Fütuhat, Mesnevi, Zevra ve Havra )okutan Mesnevi
han Esat dede; kesreti müridana malikti. Hac Hüseyin Vessaf B. E. , Fusus arihi — Istan-
nbul pssta lerimüdür muavini— Avnî B. E. gibi birçok zevat yetitirmitir. 329 senesinde
mesnevîhan bulunduu Kasmpaa mevlevihanesinde vefat ve dergâhn haziresine defnedil-
mitir. Tasavvufta rüsuh sahibi olan dedenin divan ve birçok gayri matbu' asar vardr.
Hac Hüseyin Vessâf B.E. merhumun «Sefînei evliyâ» smda mufassalca tercemi hâli vardr.
206 kinci devre Melâmîleri
LAVE
®
Yan ey gönül yan, yan ey gönül yan ;
@
Gerçi kiyand, gerçee yand,
Rengine akn cümle boyand.
Kendude buldu, kendude buldu,
Maksudunu ho buldu bu gönlüm.
Ayinesinde, âyinesinde
Gerdi sivây buldu bu gönlüm
!
III. — Ayvansarâyî ((
Vefeyat" nda Hüseyni Lâmekâni'nin dört risalesi
olduunu kaydetmektedir. Biz divânndan, nân kâmii ve Vahdetnâ
me'siyle « 4-*' Jt ^-. * hadîsini erheden ve yarsndan ziyadesi arapça
olan üç sahîfelik küçük bir risâlesinden baka eserini bulamadmzdan
mumâileyhin tercemei hâlinde Ayvansarâyî'nin divânm da ayrca risâle-
lerle berâber sayd ihtimâlini serdetmitik.
Bu mecmuada (
JU'.^ jms ^« ayu.) serlevhasiyle üç sahîfelik
müstakil bir risâlesi daha var. Binâenaleyh, Vefeyut sâhibinin dedii gibi
Lâmekâni'nin — divânndan maada — dört tâne de risâlesi vardr. Belki
daha baka risaleleri de mevcuttur; fakat imdilik ancak bu dört risaleyi
bulabildik.
Mecmuadaki bu risâle de ( <l- <i g-j V <f) hadîsini erh (fasl ve va-
sl) dan, (Mülk ve Melekût) âlemlerinden bahseder. Risâleden u özleri
yazyoruz
"Asln fer'i cezbinin manas hükmüdür. Fer'in asla müncezip ol-
yay hakikat gibidir; güz ma'rifet gibidir. Âdem dahi bu vech üzerine
gelür geçer. Ana rahmi eriat, cihana gelmek tarikat, cihanda durmak
hakikat, cihandan geçmek mârifet gibidir. Her âdem ki anadan doar,
kuvve atadandr; evvel eline gelür, suya maildir. kinci olanck ki olur,
!
kuvvet ayana gelür; hake maildir. Üçüncü cevan olur; kuvvet beline
g-elür, atee maildir. Dördüncü pir olur; kuvvet diline gelür; yele
maildir,,
kayd var. Her halde bu fihristi yazan, Hakikî B. le Hakikî zade Osman
Ef. yi birbirine kartrm Çünkü müellif, risalenin sonunda ken-
olacak.
disini "Sözümüz burada tamam olup bu Risâlei radnâme, târîhi hicreti
Rasulden Bin dokuzuncu ylnda telif edüp okuyup dinliyen canlara
rehber olup ilmi nâfi' ve ameli sâlih müyesser ola
Mercudur ki bu Hakikîi biçareyi dahi duâyi hayrdan unutmayalar !„
Sar Abdullah Ef. "Semerâtülfuâd,, mda ayni bahsi anlatrken drîsi Muh-
tefî'nin olarak kaydetmektedir. La'lî zade'de "Sergüzet,, inde yine bu,
mekaleyi ceddi Sar Abdullah Ef. nin Semerâtül fuadndan naklediyor [1].
u hâlde Hâkikî B. drîsi Muhtefî'nin bendelerinden ve Tflî'nin rehberi
olduu cihetle mumaileyh tarafndan "kalbe bakclk - irat,, hizmetine
mazhar olanlardandr.
yi mi Gavs tanmlardr? ~
La'lî zade "Sergüzet,, te "Hasam Kabadûz,, u hiç zikretmiyor ve
gavsiyetin Hamza Bâlî'den dorudan doruya drîsi Muhtef'ye geçtiini
söyliyor. Fakat dris'in "46 sene kâmil merkezi dairei irat,, [1] olduunu
kaydeden La'lî zade'nin kavlini kabul edersek Hamza B. in ehâdetinden
itibaren drîsi Muhtefî'nin vefatna kadar 55 senelik bir fasla vardr.
Bunun 46 senesini tayyedersek meydana 9 senelik bir fâsla çkyor.
9 sene Hamzavîlii kim idare etti?
Seyyit Abdülkadir Ef.nin eceresinde de [2] drîsi Muhtefî'ile Hamza
B. arasnda Terzi Hasann ismi yok.. Acaba Hamzavîlik, Hamza B.in
ehâdetinden sonra 9 senelik bir fetret devrimi geçirdi; Yoksa dris 46
deil 55 senemi Hamzaviye riyasetinde bulundu; yahut ta Hasan kabâ-
dûz'un vefat 1010 tarihinden evvel midir?
Atâî' ve Kâtip Çelebi', Hasan Kabâduz'u "Mührdâr srr mektum
müridi sâmî, mutakad erbâb tariki Bayrâmî,, olarak vesfediyorlar.
Olan eyh brahim Ef. de kasîdei mîmiyede
[1] stanbul Tütün inhisar müfettilerinden Fahrî B. Ef.de bulunan ve Sârbân Ahmet
neslinden Sabrî Ef. ye ait mecmuadan istinsah edilmi olan mecmuada bu i'rin makta mda
" Ahmedî „ mahlas vardr.
! ;
Bu risâle
[1] Bu risâlenin eski bir nüshasn bulup göndermek ve mahalli rivayetleri bildirmek
lutfunda bulunan Balikesir M Beden terbiyesi muallimi arkadam Kütahya'l
Muallim.
Celâl Stk B. Ef. ye teekkür ederim.
ikinci devre Melâmîleri 217
BBLYOGRAFYA
1. Abdülâziz (Kara Çe-
lebizade) Süleymannâme. «Bulak tab'. 1284. H.» [Türkçe].
2. Sergüzet. «Matbu'; 1175 senesinde yazlan nüsha. Mil-
let. K. M 1052, 1053. [Türkçe]
Hediyyetülmütak fî erhi meslekil uak
<[jli«lliU—• ç_s* <3 jUAl"iJ» »; «La'lizade'nin divançesini
6. Abdülkâdiri Gülen
1332 de
esrar jl^i
yazlan
^
beinci nüsha
«Kendi el
mahdumlar
yazsyla 21 Zilka'de
S. Muhtar
Belhî ( Gulâm ;
nüsha.
9. Abdülmecit (Feriteh
Olu) * — Aknâme vüJic « stanbul ;
Ta basmas ; Tab târihi
belli deildir » [Türkçe]
Abdülvehhâd
,yv j ^^l H « Msr tab> ;
i 277 - H - >!
[Arapça]
14 a'rânî (îmâm) Kitabülcevâhiri veddürer jjMj „>t_,i-\ j&f « Msr
tab'; 1276. H.» [Arapça]
15. Ali Canip Türkiyat mecmuas ikinci cilt. « ; Reîsi âirân Os-
man zade Ahmet Tâip » Sa 103 - 129. :
19. Ali Urfî Terceme ve erhi mebdeü mead s u jiu. CyJSj ^-r
«Seyyit Muhammet Nur'un arapça aU. jU t * ismindeki risa-
27. CeVTÎ brahim — Dîvan « ya2I i l tarihi ve kâtibi malûm olmyan cönk
tarznda eski bir nüsha. Millet. K. J\2103» [Türkçe]
28. Dervi Mahmut
(HelvaCI Zade) — Lemezâtl Hulvî « Gayri matbu'dur. 1256 a'banmm
35.
(FaZl yezdail) —
Cavdannâme «Katibi ve yaz tarihi belli olmyan
bendeki yazma » [Acemcedir]
36. FatTl (Davut) — HâtemetÜl e'âr jU^Uli «1269 senesine kadar gelen
uarâmn muhtasar tercemei hâllerini havidir. stihkâm
alaylar Litografya destgâhmda 1271 senesinde tab'edil-
mitir.» [Türkçe]
37 Türkya tarihi «stanbul ; Kanaat kütüphanesi neriya-
tndan. 1923.» [Türkçe]
38.
Fuat (Köprülü- — Türk edebiyatnda ilk mutasavvflar «Matbaai
zade; M.) âmire. 1911.» [Türkçe]
öl. Hasan Çelebi (bni Tezkirei üarâ «994 te telif edilmitir. 996 da Dervi
Hayalî zade) Mehmedini Mürat tarafndan yazlan nüsha. Darülfünun;
Yildz M
206. [Türkçe]
bir.
brahim (Olan
eyh)
— DV<
dânâ
6.» [Türkçe]
l'bjs kasîdesi. «Bendeki yazma; Millet. K.
62. brahim (Peçevî) Tarihi Peçevî «2 Cilt; 1283. Matbaai âmire.» [Türkç]
63. brahim Hakk
(Erzirum'lu) — Ma' rifetnâme " istanbul ; Ahmet Kâmil matbaasl330„
[Türkçe]
64. — lmiye sâlnâmesi «Matbaai âmire. 1334.» [Türkçe]
65. bnüU Emin Mah-
mut Kemâl — Son asir Türk airleri «Birinci cüz; Türk tarih encü-
meni külliyatndan, istanbul; Orhaniye matbaas. 1930.»
[Türkçe]
>66.//lSaw(HamamîZade) — Tirabzon âirleri «Gayri matbu'. Müellifin kütüphane-
sinde.» [Türkçe]
ikinci devre Melâmîleri 223
Msr Niyazi
füse tatbikî..
«1284 te Ahmet Mütak Baba evlâdndan ve ketebeden
Seyyit Mehmet Hâkî tarafndan yazlan nüsha.» [Arapça,
bendedir]
83. Dîvan. «1254 -Bulak; 1235- Iatnnbul» [Türkçe]
84. Muhammedibni Ab-
dürrasûlil Berzencî
(Seyyit) El'âa fi eratSSâa «UlÜ^îlj acUVI«1076 da Me-
dine' de yazlmtr. Erat sâata ait ayri matbu' bir
eserdir. Üsküdar, Selim aa k., âkait,/>î: 522» [Arapça]
85. Mutammed ibni
Mürteza (Molla
Feyz) — - Kitâbüssâfî fi tefsiri kelâmullahil vafî ju v \:.r
&\}\J$s\{6 «1286, îran». [Arapça]
86. Muhammedibni
Yakup (Küleynî)— UsÛl kâfî jfj^l «Ümmehât kütübi îa'dan.. Tebrîz.
1311» [Arapça]
87. Risâle fî tefsîril Fatiha tdmjjfjs^ «Fâtîha'nm
tefsîrine âit 3-4 sahîfelik bir risaledir. Gayri matbu'
dur. Bir nüshas bendedir.» [Türkçe]
Mutammed Nur Kitâbürreât fil Mebdei vel Meâd ba j u }\ v i^ 5
(Elarabî) »U.I.» »Meratibi ilâhiye, Mebde', Meâd ve Bürûzdan bâhis
bir mukaddeme, 2 fasl, 1 hâtime üzerine yazlm muhta-
sar, müfît bir risaledir. Gayri matbu'dur. Yazma bir nüs-
has bendedir. « [Arapça]
89. FütÛhâtlMekkyye <£, GUyS «stanbul Evkaf Müzesin-
de 37 ciltten ibaret Muhiddîn'in kendi el yazsiyle muhar-
rer nüsha..Bu nüshann yalnz 9 uncu cildi konya'da iken
kaybolup, yerine yeni bir yaz ile yazlm dier bir cilt
konmutur. Her cildin ilk sahifelerinde wUXJü» .js.} »
î,LU î^ljiljc tc Jsc-l CS ,y_J\jj^> ji-jUl aÎIj>-1 Âji ç*
Muhiddîni S>Vl> U^- JT tie li ^ij jjill Jsi: \f\i»s JjVl Âi-JI
Arabi CfJ\ J-Vl "'^ ^ ° JÜ '
j^u-—
[Arapça]
90. FUSUSÜ HkenipC-t .« stanbul; 25 Zilkade; 1287.»
[Arapça]
ikinci devre Melâmîleri 225
[Türkçe]
tir.» [Türkçe]
105. Resmî Ahmedibni
brahim — SefînetÜmesâ «Uj^K^i- «stanbul ; Takvimhânei âmire
matbaas H.» 1269. [Türkçe]
106. RlZa (Seyyt) — Tezkre Uarâ «1000 den 1050 tarihine kadar gelen
« £. « JS A.
o» j« ,/ j harfleri yoktur. [Türkçe]
115. Seyfullah ( Sey-
yit) - Divan. «Ahmet Kâmil matbaas; 1329.»
116. Süleymani Belhî
(Seyyit) - Yenâbîul mevedde «jiij-it «Ali ve Ehli beyte âit
ehâdîsi cami' ve îai mâmiyye — sn â aeriyye
•fc^ie^l akidesini Ehli sünnet kisvesi altnda ve Sünnî
hadis kitaplarndan alman ehâdîs ile izhâr eden büyük
bir kitaptr. 2 Cilt ; stanbul ; Ahter matbaas 1301 »
[Arapça]
117. TuhfetÜl hattâtîn ^tLj-lîi*! «Türk tarih encümeni kül-
liyatndan. Devlet
matbaas 1928.» [Türkçe]
Mecmua «Müstakim zade'nin el yazsiyle muharrer olan
bu mecmuada La'lî zade Abdülbâkî'nin Mebdeü mead,
Sergüzet, Risâlei ünsiyye tercemesi, Hace Abdullah Ahrâr
hulefasmdan Kâdî Muhammedibni Burhan'n makamâtmdan
mulahhas ve mütercem bir risâlesi, Abdülkerîmi Ceylî'nin
Hakikatülyakm ve zülfetüttemkin ^jCJIîilj j
tercemesi, eyh Mürad'n
(Arapça) yine
risâlei silsilesiyle
Abdülbâkî tarafndan bu risalenin tercemesi, Mevlânâ
Ef.
Alâeddin'in eyh Abdülkebîri Yemenî ile mülakatn hâkî
Reehât'tan alnm küçük bir risâle, Risâlei eyh Mürad'n
Süleyman Sa- erhi, Sergüzet'ten bir parça ve Abdülbâkî Ef. nin baz
deddin (Müs- e' an vardr.
118. takimzade) Kenarnda Habeî zade Rahîmî'nin Meslekül irak Jil ^VÜD—*
kasidesi veOlan eyh, Sârbân Ahmet, Hamza Bâlî, Beir
aa gibi ehemmiyetli Melâmî ricâlinin ehâdet ve vefatna
tarih msra' ve terkipleri yazldr. Millet. K. Pertev P.
M 636.»
119. Risâlei Melâmiyyei attâriyyei «jiti L.u yUj «Me-
lâmiyye ricâlinin muhtasaran tercemei hâllerini hâvî olan
bu kitap, La'lî zade Abdülbâkî'nin Sergüzetinin tarihi
tahririnden sonraki Melâmî ricâlini bildirmesi dolayisiyle
çok mühimdir.. 1335 tarihinde Ahmedi Tebrîzî tarafndan
istinsah edilen bir nüshas Millet kütüphanesinde 1051
numaradadr. » [Türkçe]
;
^-.U \jj j ^iil <u£ ve Çerkeli Hac Mustafa Ef. nin kinci
Mahmud'a cevabî mektubiyle bir arada olarak Tbbiye
matbaasnda tab'edilmitir. » [Türkçe]
129. Yemim (Agrboz'-
U) — Fazîletnâme . « Manzum ;. Matbu'.» [Türkçe]
130. YOTUS Emre — Divan. «Yazma bir nüsha ; Millet. K. M616. stanbul
1341. Ta basmas.» [Türkçe]
131. Ziya (Mehmet; h;
tiîâlci) — Yeni kapu mevlevîhânesi. «istanbul; 1329.» [Türkçe]
Ecnebi me'hazlar:
134. E. J. W. Gibb — Cextes Houroûfîs Memorial. Leyden 1909 « ;
- 1327.
1929.»
ÜÇÜNCÜ DEVRE
MELÂMÎLER
:
jMj^hs *f ju-
Eu. ELHAC SEYYD MUHAMMED NURÜL
ARABYYÜL MELÂMÎ
devam etmitir.
Dokuz ay sonra eyh Yusuf'un emrile mekke'ye gitmi ve edayi
haccedip bir sene mekke'de mücâvir kalmtr. erif Efendi evvelâ is-
kenderiye'ye gittiini ve sonra haccettiini söyliyor ve öyle bir menkabe
naklediyor
Bir akam
pederime bir evham hasl olup Ali Efendi Ue Tal'at Efen-
dinin ilmi mütebahhir birer zati âlikadir olduklarn tefekkürle
zâhirde
eyh Yusuf Efendinin ilmi zahiri olmad için eyh Ali Efendi ve Tal'at
Efendinin böyle, ümmî adama irtibatlarndan nai hayretini mucip olmu;
o akam ma'nada sabah namazn edâ için tekkedeki camii erife gitmi;
kapnn mukabilinde oturmu. Yannda da ihvândan birisi oturmu. Ya-
nnda oturan demi ki Yusuf Efendi geliyor. Pederim de arkasna bakp
;
görmü ki Yusuf Efendi bir koluna Ali Efendi, bir koluna Tal'at Efendi
girüp; cemâli de ay bedir olmu geliyor; Camie girmi; postuna oturmu;
sabah namazn edâdan sonra âyîni Nakiyeyi icrâ edüp pederim cami-
den çkup Yusuf Efendinin iltifâtna mazhar olmaa muntazr olmu.
[1] «Kenzi mahfî» de bunu daha çocukken ebeveyninden ve onlarn za-
izah ederek
manndaki - tabiî ulemâdan vahdeti vücudu duyup, bu akideyi,
görüüp konntuklar -
bütün âlem bu i'tikattan rücu' etse ve hatta kendisini katil ve ihrak binnâr ile tehdit et-
seler dönmiyecek derecede benimsediini ve sonra Allah lütfedip îmân istidlali, uhudî ve
zevkîye eritiini anlrtyor.
cJljl J''j *y>r)^ jUîji il \j&&>3 ^J-^
iS s>)^ cAJ'Si^r* Jk- i
[ l
. . .uiu f jUiij j>-v > jsuV £>» f'cbi o-u^- s ^je- g-->^> »^y
\jj>j* f^'j^r (^jJ*^1 -M^ ia.»
.
^y 1
[2] eyh Ahmet, Bilâhara stanbul'a avdet ve burada vefat etmitir. Kabri Sünbül
Efendi tekkesinde türbenin karsndadr. Mezar tandan 1256 da vefat ettiini anliyoruz.
Fakat biz seyyid'in tercemei halinde kendi eserini (<ly) \h>i j^^-o
esas ittihaz ediyoruz. Seyyit mezkûr eserde (Mekke'ye gittim. Sene
1240 ve sinnim 17 idi.) diyor. Harirî zade merhum da tibyan'da
yanya'ya gittikten sonra j^'^u* .a:c zsu s wa ^-j umuajji ^k ^..iin^ v *=j.
'••"^^ r>^ ->jWj 'A^j diyerek seyyid'in ifadesini tekrar ve teyit edi-
<P' ,
Nur, kendi ta'birince * ^yjy ^y » deyip bu emri ifâ ve msra rüc'at ey-
[1] afiîler seferde salateyni vakti ahîrde cem'an klarlar. mâmiyye mezhebinde ise
cem', her vakit câizdir. Maamafih mezâhibi erbaa müctehidîninden bir çou da - bir ksm
özürle, bir ksm bilâ özür - cem'a cevaz vermilerdir. «Sahihi Buhârî muhtasar Tecrîdi
sarîh tercemesi : Ahmet Naim B. Ef. Sa: 399-401 Metin ve haiyelere müracaat ! »
:
:
»
al; dedi. Abdest aldm dedim ise de gazab ile bizi yere yikup arkama
iki kere eliyle urdu. Benden kay geldi. Bâbüsselâm önündeki meydan
tütün zifiriyle birçe birçe doludu. Abdest al diye tekrar emreyledi.... „ ;
diyor, Muhammed
Nur, bu rü'yadan sonra tütünden vazgeçmitir.
Yine ayni senede dier bir rü'yada Rasulullah'tan hrka geydiini
anlatyor [1]. 1245 senesinde gördüü dier bir rü'yada Rasulullah',.
kendisine üç satr yaz yazp verdiini ve Ebubekir'in "tevhîdi ef'âL
tevhîdi sfât, tevhîdi zât,, diye okuyup makamât fenây telkin eylediini
bildiriyor. Ve "59 a kadar bu makamât selâseye müdâvemet edip zevk
eyledim,, diyor.
Anadolu'da diisinden ayr güdülen koçlara denir. Yaz, Yazlamak ta çayr, otlamak mana-
larnda müstameldir. Çok muhtemeldir ki Dervi Mehmet', türk olduu hâlde kendisini,
mücavir bulunduu Mekke'ye mensup olarak takdim etmi, yahut ta makam kible ve
cem'de bulunduuna remzen "Ehli Mekke'denim,, demitir. Esasen Araplarda "Dervi,,
tabiri de yoktur.
:
tafa Ef. den Nakibendî icâzetnâmesi alm; irat ve teslîke mezun ol-
mutur. Medine'yi de y ziyaretten sonra msr' tarikile Rumeli'ye avdet
ederken YenBu'da bir kurban kesip fukarâya piirmi, kendisi
etli pilâv
sâim olup akam vakti koyunun ba ile iftar günü ken-
etmitir. Ertesi
disine " Hatm „ makam olan "Ahadiyyetül cem' çirii „ [1] maka-
mnn öyle hikâye ediyor
telkin edildiini
"Gün uykusu uyurken ma'nada Babüsselâmdan dâhil oldum. Rasu-
lullah .ji^- sureti nuriyyesi - sureti unsuriyesi deil - güne nurun-
y s
dan daha sâfî ebeke dâhilinden ellerini açup yürü, dedi; Fakir yürü-
dükte ebeke içine alup kendisine skt ve ahadiyetül cem' makamn
telkin eyledi,,.
Üsküb'e avdetinde Hfz paann yerine Servili Selim paann [2]
vâli olduunu görmü. Selim paa da Hfz paa gibi seyyidin müridi
olup mumaileyhten zikri dâim ahzetmi; hatta seyyide bir medrese yap-
trmak istemise de seyyit' Sinan voyvoda' camiinin ta'mirini emreyle-
mi ve emri yerine getirilmitir. Selim paa bilâhara hâssa müiri olup
istanbulagelmi ve seyyidi de 1266 da istanbul'a davet etmitir. Bu
davete icabet eden Muhammed Nur', istanbul'da alt ay kadar oturmu ve
bu müddet zarfnda istanbul' ulemâ ve meâyihiyle temasta bulnnmutur.
Tekrar Üsküb'e giden seyyit', merkezi vilâyetin Üsküp'ten pizren'e
nakli üzerine mahalli mezkûra gitmi ve bu suretle dâimâ avamdan
ziyade eâzmla temasta bulunmay tercih ettiini izhâr eylemitir. Anla-
lyor ki sevyit', halk ruhunu pek güzel biliyor ve halkn dâimâ büyük-
[1] Çerke smail paa :nezip mirlivalnda bulunmu; badehu ferik olup Rumeli
ordusu erkâni harp reisi olmu; Çatalca ve tuna muharebelerinde izhar ecaat eylediin-
den 1270 te vezârete terfi' edilmitir. Rumeli ve anadolu ordular müirliklerinde bulunan
smail paa 1276 da zuhur eden Karada isyan üzerine stanbul'a celbedilmi; bir kaç gün
sonra vefat etmitir (1277). Sicilli Osmani; Cilt 1 sa 322-323
;
[2] Hüseyin Hüsnü P. Mora' muhacirlerinden Abdülkerim Ef. nin oludur. Trhala'
mutasarrflnda ve muhtelelif tarihlerde Yanya, Girit, Selanik, Cezayiri bahri sefit, Bursa
bulunmu, 1288 de vezâreti ref edilerek taht muhakemeye alnp Kbrs'a nefyo-
valiliklerinde
lunmusa da 89 da afiv ve itlak edilip srasyle Konya, Bursa ve Yanya valiliklerinde hizmet
ve son memuriyeti olan Yanya valiliinde iken 1294 te vefat etmitir. Zaptiye müürlüünde
bulunduu tarih 1285 lim ve i're meftun, dervilere muhip, sarfiyat ziyade, memu-
tir.
riyetinde edit, husûsî hayatnda cömert imi. Hamzavî kutbu addedilen Bekir Reat Ef. nin
da Paann kâtibi hususîliinde bulunduunu yazmtk.
Sicilli Osmanî ; Cilt : 2 Sa : 177 ..
[3] Topal Osman P. zmir köylülerinden Hac erif aa'nn oludur, izmit' kayma-
kamlnda, Karasi, Biga, Kbrs mutasarrflklarnda, Belgrat' muhafzlnda, Bosna' ve
Tuna' vilâyetlerinde bulunmutur. 1286 da Bosna' vilâyetinden azledilip stanbul'da ikamete
memur edilmi ve 1291 de. vefat etmitir. dâre usulüne agâh, siyâset umurunda behredâr
bir zat imi.. Sieilli Osmânî ; Cilt: 1; Sa : 449.
Üçüncü devre Melâmîleri 239
yetine giderken tikve'te bir kaç gün müsafir kalmtr. Bu küçük seya-
hat çok mühim bir netice vermi; seyyid Muhammed
Nur', Tikve'te
kendisine "kutbiyyet,, makamnn tebir ve izhâr etmitir.
verildiini
(Cemaziyelâhr 27; sal; saat 10 alaturka) [J 1288 de tekrar oluyla
istanbul'a - eyhülislâm Molla Beyin davetiyle [2] - gelen Seyyid'e Mi-
refte'li Hoca Abdullah .Hulûsî Ef, Evkaf müfettii Hac Tevfik E, Msr
mollas Kâmil Ef, ehremini Pazar meydan Rifâî tekkesi eyhi Ahmet
Sâfî Ef, Mevlevihane kapusu Tarsus Rifâî tekkesi eyhi Abdülkerim Ef,
Harîrî zade Hoca Kemâleddin Ef, gibi zevât intisap etmiler ve Alay
emini Halil Ef. nin evinde mumaileyhten "Seyyidi erîf',, in "Vahdeti
vücut,, risalesini okumulardr [3].
men'ederek kurduu meslei, her hangi bir suretle olursa olsun âibedar
etmekten tevakki eylemitir. 1302 tarihinde tekrar 130 melâmî ihvaniyle
hacca gitmilerdi ki bu seferinde dam âd ve halîfesi Abdürrahîm Efendi
ile torunu hac kemâl Ef. de beraber bulunmular ve avdette, vapur
Süvey kanaln geçerken vapurda vefat etmitir. (1303)
Muhammed Nur', Menbaunnur'unda iki rü'ya daha naklediyor: Birin-
de abdest senedini Rasulullah'tan bizzât ahzettiini ve Rasulün bir su ile
ba müç defa meshettiini bilahâra Halebî hâiyesinde 'iMJiîjuo
;
EKBERYYE SLSLES
[1] Seyyid'in bir çok risâlelerini havi kalkandelen'li Melâmî Hakk Elendi tarafndan
yazlan ve «sandukatülmaarif» ismi verilen yazma nüshadaki kayt.
[2] Bu zât, ihtimâl Fusus ârihi Bosna'l Abdullah Ef ye bîat . ettikleri bildirilen Arap
eyhlerinden biridir.
Melâmîler •
— 16
242 Üçüncü devre Melâmîleri
V^A^-^ <>.
A? jj^c-:- Aliyyibni Ebu Tâlib ^s)^
— Muhammed jJ- ..
ÜVEYSYYE SLSLES
— akîki Belhî ^.a — Ebu shak brahîmibni Edhem & ^j) j*-
j<k 1
ji'
l»Je
\ Y AV
sözleriyle « ^_jU a» u ;u '^.j «jU SiUi.' Juji ^"tit ^j^^/Jicr.' ctA» 3u ts*
tebcil etmektedir.
Muhammed Nur'; Muhyiddin'in .« ^-aijs.i » unu e ^«anjs* CJ-ü u^-»^ »
Seyyit Muhammd
Mur'da Muhyiddin'den maada seyyid erifi Cür-
canî'nin de Bu da seyyidi erifin mehur "vahdeti vücut,,
tesiri vardr.
risâlesine j\ jJy »
<t ünvaniyle Arapça bir erh yazmas ve dördüncü
istanbul seyahatinde içlerinde mirefteli Hoca Abdullah Ef. ve Harirî
zâde Kemâleddin'in de bulunduu bir cemaata mezkûr risâleyi takrir
"
eylemesiyle sabittir [3].
Muhammed Nur'u Simavne'li Bedreddin'e de hürmetkâr gör-
Seyyit
mekteyiz. Müridi börklüce Mustafa' ve Torlak Kemâl'in isyanlar netice-
sinde 823 tarihinde Serez'de îdam edilen Bedreddîni simavî, "vâridât., nd
açkça izahettii âlemin kdemi, yani hudusi zâtî ile hâdis, fakat cins,
nevi' ve ahs kadîm bulunduu [4], irâdei ilâhiyenin isti'dada
itibariyle
tâbi' olarak zuhuredecei [5] âhiretin melekût âleminden" ibaret bulunup
zarf ve mazruf gibi dünya ile bir; ezelî ve ebedî; fakat itibarî oluuu,
3 "^"j
[1] 6y> üK 1
[2] : »^vjilii-j V^ 1
-» hi^lÛ 33 ^ V* <J,J JÖlj!.»
IV rfjlIilS'U. »Vjla
mezkûr eserin muhtelif yerlerinde eyhi Ekberin kelimât, geçmektedir. Bendeki yazma
nüsha Sa. 55.
[3] El'envârül Muhammediyye'nin yazma bir nüshas millet kütüphanesinin Arapça ki-
taplar ksmnda 1124 numaradadr.
(4) ... Ji-ji t Jli <t-±>-j jtüi £./> (j-i?. fj)i fUt
« .ta j\j » -
; !
zâhirin fânî dünya, bâtnn bâkî âhiret bulunduu [1] hari cismânînin ,
daî Aziz Mahmut Ef. (1038) de birinci Ahmede bu hususta bir arîza
vermi ve bedreedin hakknda ayn tabirât kullanmtr [4] Buna mukabil .
«t . . ^.jJ'jj». 6Usi»!i Cjjaait olu- tebcilatiyle sultanül muhakkikin olarak ilân ediyor
ve bu erhe ayrca u tarihi yazyor:
«Vâridât» .. V !U!L
[2]
«Vâridât»
...till a.j tf> If^r? Vj «U ÜJ,.)I U«! ^
[3] ...j_sî c-. i **-3J fHJI vlc lS
~c-
«Vâridât»
[4] Simavne kads olu Bedreddin: M. erfeddin ; Sal 71-44.
[5] Msrîi Niyâzî'de Hamzavî'ler gibi çok koyu bir sofî ve cokun bir vahdetçidir.
Divannda
Erimiz erdir ; Pîrimiz pirdir ; Karamz nurdur, yerimiz Tur'dur.
isteyen yâr, izlesün pîri ; Pirden ayrlan Hak'tan ayrdr !
Fakat biz, La'lî zade'nin bu fikrine itirâk edemiyeceiz. Niyâzî', gerek divannda,
gerek risalelerinde müfrit bir vahdeti vücut taraftardr. Böyle bir zât, nasl olur da ayni
akidenin sâliklerine fena bir nazarla bakar ? Ba husus Msrîi Niyâzî, Olan eyh ibrahim
Ef. ye de hürmetkârdr. Olan eyh'in
1275
matla'l gazelini tahmis ettii gibi (Divan ; stanbul ; 1326 . Sa : 78) yine ayni gazele
Hülâsa bu beyitten mürat zâhirî horluk deildi. Muhammet Nur', Niyâzî dîvannn
erhinde bu beyti öyle tevil ediyor
"Hamzavîlerden mürat, Melâmiyei Bayâmiyeden Hamza namnda bir zattr ki
müridi
ehli tevhid idi. Fusus ârihi Bosna'l Abdullah' ve Mesnevî ârihi Sar Abdullah Ef. 1er de
stanbu' ve Rumeli'de haylüce müritleri vard. Lâkin stanbul ulemâs,
bunlardan idi.
gayet müteassp olduundan bunlar hor görürlerdir. Msrî Ef. ^ j-aS o zaman ana göre
söylemitir.,,
Melâmîlerden bir zât ta bu beyitteki horluun, ubudiyet ve zillet makam olduunu
söyledi. Bu beyti S. Muhtar B. Ef. ye de sordum. Mektuplarnda meseleyi suretle u
tavzih ediyorlar
"Zannmca bütün âlemi tarikat bir behiti irfâna tebih buyurmular ve bu cennet
içindeki hûr da Hamzavîlerdir demilerdir. Yoksa Niyâzî' dahi o zevk ile zevkyâb olurken,
bütün e arnda o ne'e mütecelli iken nasl olurda Hamzavîler aleyhinde bulunnr?,,
Bu tevcih, bana da pek uygun geldi. Kuvvetle muhtemeldir ki Niyâzî « Hamzavî
demiken bu kelimedeki iltibas, Hamzavî aleyhdarlarma « Hordur » suretinde
hûrdur »
okutmu ve neticede Abdülbakî'nin ikâyetini mucip olmutur. Her hâlde Niyâzî'nin Ham-
zavîlerle münasebeti menfî olmaktan ziyade müsbettir.
Üçüncü devre Melâmîleri 247
beytini hâvî gazeliyle seyyidin tarihi itiharn 1275 olarak tebir eyledi-
ine kanidirler.
Muhammed Nur' evrâd üsbuiyyesinde de mahabbet hususunda icâlei
**"
kalem ederken niyâzînin
eyh Raslân Dmkî'nin [1] risalesini türkçe, îbni Mei'in [2] salâtn
Arapça erhetmitir.
Muhammed Nur', zamanndaki büyük sofî Ahmedibni drîs'in [1]
.•UjjVVj-.sJ [1]
[1] eyh Rislân Dmkî (eyh Arslan); vecit sahibi bir sofî olup Halep civarndaki
Türkmenlerdendir. am'da tavattun etmitir. Def ve kaval çaldrarak sima' ve raksettiin-
den zamannda ta'nu tenie uramtr. mâm Sübkî' ile muasrdr eyhin hangi tarihte
vefat ettiini a'rânî, Dairetül maârif ve âir kitaplar yazmyorlar. Yalnz Münâvî' tabakat-
nda 700 den evvel vefat ettiini kaydediyor. eyh Arslan' için baknz ! "Türkye tarihi
[2] eyh Ebu Muhammed Abdüsselâm ibni Meîül Hasanî - yiii» >. fM-JI-uc
muharrerdir, (Sal 57-60). bni Meî'e âit a'rânî'nin Tabakatmda da baz malûmat vardr.
[1] Ahmedibni drîs; Magrp'taki drîsî seyyitlerinden olup Fas'a tabi' «Arayi» eh-
rinde domutur. Silsilei tarikat «brîz» sahibi mehur "Abdül Azîzi Debba',, a (1231)
müntehidir. 1213 tarihinde Msr'a gelmi, gidip 30 sene kadar kalm,
Msr'dan Mekke'ye
defeatla Medine' ve Tâif'e gidip 1244 te Yemen' kt' asna geçmitir. Yemenin
nihayet
Sabyâ' karyesinde 9 sene ikamet ve 1253 te rihlet eylemitir. Ahmedibni drîs', evvelâ
âzeliyyeden iken bilâhara "Muhammediyye,, tarikatn tesis etmitir. Bu tarik, esmâya
müdavemetten ziyade sohbet, ihvana ve bil'umnm ihsanlara hizmet esas üzerine müesses
olup evrad, Ahmedibni drîs'in salevâtn kraattan ibarettir. Seyyit Muhammedüs sünûsî,
(1274) mumaileyhten ahz tarikat ettii gibi S. Abdülhamid'in Yldz'da yaptrd âzelî
248 Üçüncü devre Melâmîleri
midir ?
Eer dervi Mehmet, muhammedîyim demekle kuyud tarikat ve
âdâbü rüsûmdan fari bulundunu ifâde etmemise ve hakikaten Ahme-
dibni îdris'in tarikatna mensup ise —
bence bu ikinci ihtimâl daha kuv-
vetli — seyyidin, Ahmedibni îdris'in ve tarîki teslikinin tesiri altnda
kalmasna sebep, bu mülakattr deyebiliriz. Maamafih bu nokta maalesef
lâykiyle tenevvür ve tavazzuh etmemitir.
Yalnz uras muhakkaktr ki Ahmedibni îdris'in tarikat da kisve
ve zikir gibi merâsimden ârî, sohbet ve hizmet esasâtna müpteni bulun-
duundan Melâmet nevesini hâizdir ve seyyit Muhammed Nur', Ahme-
dibni îdrisi, salevatn erhe balarken (müridi kâmil, mukarrip ilallah,
halîfei bâtn, esseyyit Muhammedibni dris ) sözleriyle tebcil ederek
kendisinden evvel gavs tandn izhâr ve âzamî bir derecede bu büyük
Maribî söfî'nin tesiri altnda kaldn aikâr eylemitir.
III
VÂRDÂT ERN.
c^ii ûuuî«duîuj')
(c\jjij!i çok mühim bir eserdir. Seyyit' bu eserde "Sulta-
nülmuhakkkîn,, lakabiyle tebcîl ettii Bedreddîn'in efkârn baz ârihler
gibi ta' dile deil, tavziha çalmtr [1]. Bedreddîn'in âhiretin âlemi emir
ve melekûttan ibaret olduuna
dâir »jt^i-t^ jlfc—J ^t» sözünü
Seyyit' ve fenâya mübeddel olmaa mahkûn bulunan
"âhireti zevâl
mürekkebât ecsâm unsuriyye âleminden zannederler. Halbuki, bu # >,jjU. t .s l
[1] Seyyid'in vâridât erhi, hulefâsmdan Ali Urfî' Ef. tarafndan türkçeye terceme
edildii gibi 1278 de Manastrl âbidînbey isminde muhibbanndan birisi tarafndan da
nazmen terceme edilmitir. Bu manzum tercemede vezin varsa da lisana tasarruf ve
kafiyeye riayet edilmemitir; anlalyor ki nâzm, böyle eylerden bîhabermi.. Bu terceme
mesnevî tarzndadr. Bir kaç beytini yazyoruz !
Varidata baka bir erhi tamam Yazd çün verdi Latâif ana nam;
An tedrîs etti hem de serbeser Koymad diller içinde vehme yer!
Nîce bir erhi güzîde kim an Görmemi ehli hakayik mislini,
Mekkî lu-â^ij der ki Ruh, bedelden mufarekattan sonra rabbini arif ise
:
ona vâsl olur ve ona evvelce uruc ettii gibi yine uruc ederek suverden
bir suretle mukayyet olmaz. Belki diledii gibi her mevtinin ekâliyle
görünür. Hazreti Ali efendimiz perde kalksa bile yine benim
yakînim artmaz; buyurmutur. Eer saîd ise dünyada bulunduu suretle
mü kemikleri evvelce ina ettii gibi yine ihya eder; âyeti ile cismin
fenâsndan sonra iâdesini istidlâî ve ihticac ettiler. Semavat ve arz halk
eden, onlarn mislini halkedemezmi ? âyetile ve bu hususta âir âyât ve
ehâdîs ile delil ayndr; misli
getirerek iâde edilen cisim, evvelki cismin
deildir, deyip azmi acizden kalacan,
lâyetecezzâ, bir cüz'ün bâkî
vâdîde habbenin bitmesi gibi krk gün mâi hayat yamurundan sonra
cismin o eüzü'den tenebbüt edeceini söylerler. Bunlarn hepsi za'm
fasittir. Dorusu gazâlînin "kimyâyi seâdet,, te zikir ve ibni Sînâ'nm,
Celâli devânî'nin sözlerini tahkik eyledii gibidir ki Gelenbevî de bunu
ihtiyâr etmitir. Bütün ehlullah umuri âhiretin âlemi emir ve gaybi mele-
kûttan olup nefsi nâtkann, cJ )^ r olmayp ruhtan ibâret bulunduunda
>-
"ojy^. J "O t
<^rs* cJ^^ \
rj^\ O*-^ <ÜI «tUljlf.^ 4sjW lJlO
6
jlj . L
J* j* ^ ^-j
:
-ç}A y
V ^ ^ r
MJk.ic _*\j_\
r
Jlsj [1]
üilj ülVl JlVj m m\ o^-- k jI
^ \rJ"^ o^} jl
^ Jsj
J <&ÜI <lJ-I jVVl J s^Vl jr \ jl IJw> j* ^ ^Js\ ^ \jj,st&
jf\
yCilLl HxJ\ JUVlj o'VjTi If J} 1\ ^ oU-l >V Î:J.| ijy*
JU.I r
l _s
«J~yh ols sU-l j* jLJI JaV «îaJI sj>-> J
Ijy»
Vâridât erhi ; Sa : 5 —
V JLJ-lj. <iî^, J jy*j$\j JJr
l\
J. ^1 -(^1- dliT) [2]
\JÜ-I SyiL jl' ( JlJ-1 -s _ji
J ) jjj-f-^c j Ulj A'l Ulj j* jlâj ...^i-ij
-'
• Sa: 16
: :
râde ve ihtiyar
Muhyiddini arabî' gerek fusus ve gerek fütûhâtta bunu kabul etmitir. Meselâ diyor ki:
.
J <lc ^ ^ VI Uj^-_5>_^s ^/l^VL
Fütûhât Cilt ; 4 Sa : 18
Bu tarz Allah'n suveri malûmat ala mahiye aleyhi
izah, ya'ni bilip ancak o suretle
takdir ederek halketmesi Bedreddin'in tarz izahn ayndr.
VI jlf_Vl \>J
: :
Hayat îsâ*
(îsâ f
y_j aj*. ruhiyle haydr) Çünki ruha ölüm târî olamaz, (cesedi
unsurîsiyle meyyittir) zira ervâh, ulviyyât âlemine uruc edince unsurî
ecsâmdan telâttuf eder; çünki ervâhn ulviyyet âlemine letâfet münasiptir.
Zikri tekaddüm ettii ve anladn veçhile ecsât, ervâhn mezahiridir ve
ruhlar, süflî aleme münasip olarak tecessüt etmilerdir.
Görmezmisin ki âhr zamanda îsâ, evvelce olduu gibi yine tecessüt
Vârtdât erhi ; sa : 26
256 Üçüncü devre Melâmîleri
edip yere iner ve olu olur [1]. Mevti, kur'anda; ya îsâ; ben, seni öl-
düren ve kendime eden
ref'eyliyen ve kâfirlerin küfriyyatmdan tathir
zâtm... Ayetiyle varittir ki anâsr ve tabiattan insilâhtan ibârettir. bu,
Hatta urûcundan bu zamana kadar 1850 sene geçtii hâlde yemee ve
içmde ihtiyac olmamas da bunu müeyyittir. *jt
öaj ,_,.j-Uj .^U , âyeti r4
cesedile diri olduunu isbat etmez. Lâkin talâttuf edip ruhan urûc ettiini
ifade eyler. (Ruhullah
olup ruhaniyyeti galip bulunduundan ve ruha
mevt olamayacandan galibe hükmedilerek ölmedi denirse de bu
târî
cesedi unsuîsiyie ölmedi demek deildir. Çünkü bu hâl emri muhâldir.)
Ve cesedi unsurîsiyle ölmedi demek cesedinin ölümüne delâlet eden âyete
muhaliftir.,, [2]
[11 Seyyit, Isâ'nm tekrar tecessüt edip nüzul eyliyecei mes'elesini mübhem geçiyor.
Acaba mürad nâsüt âlemine geçerken tekrar tecessüdümü ? Bu kadar serbest düünceli
ve açk fikirli olan Muhammed Nur', bu derece bait bir ihtimâle zannediyorum ki inanamaz.
Yoksa Isâ'nm ayniyyetini hâiz yeni bir mevludun zuhurunumu söyliyor? «evvelce olduu
gibi yine tecessüt eder» kavli, bu son ihtimâle kuvvet vermektedir.
r
eUy.
5»JlUc
Jl
^ jl
l
^yVl JiJl
4.h jT^sliJ
^U! "v ^ 1
V.
^Vjl «U^ öU;Jl>T
-^^Vlöl
Jl
J
xJL
J Jjj
Ui\ ö* Aj\ *'l ^Jallj ^U\^ j^UVly «by^Oi^O* Jl eUljj
«ui J&j a <X* Uj. U_j JU? a!_j5 UIj cj^j JS'l öw5- j jU'j
^.
• • • • • • Wrr f f
jWi oV ( JUjV )
Varidat erhi. Sa. 28
Melâmîler — 17
258 Üçüncü devre Melâmileri
Vj jjlj j rr^.J
°'
a '-.
r r*
cr~ rr
u3
^
J**'.J
f
sUVj L~~
jc r
l_yJl tU" U > Ijlls br %i f
*JI -ü* ^1 0^3 ö* S
"Devre ariyye sinde Erât sâat tevil ve enfüse tatbik eder ve der ki
[3] Niyâzî, „
L'jjl- ü-J-^» <.'V <>-'-Jl oU* ^fj jic ö**;A c JUJI £j>_>
öj^l j/-. jUIJî* ;jU f MJI «Oc ^-ic Jjyj jf <u * j^l Ö^U^Jj-
5
!
:
teslim etmesi; kyameti kübrâ da mehur kyâmettir. Bunu öyle anlatyor: ^jSZj\-uJ!\j
J '3UI l_«J ^-j Vjks^j U-Jli . Ia* VI ;>"S/I Jl ^Vl Jii_j UJi
Üçüncü devre Melâmîleri 259
sözleriyle anlatyor. «... f Jo- <U»" jyr ^ JS'jls <^ italicl J)C V j
«Tafsilât için Devrei ariyye'ye baknz ! »
. .üiJlj JJU;!I
^^ jyj U^blj sjUJÎ LjTj |._jUÎU-I [11
«Vâridât»
yevmi kyamet maliki Allahü teâlâ hazretleridir. Yevmi kyamet i Jr-jl (•_}> Ü!L [21
demek yevmi hair ve neirdir; evveli mevttir. Haberde vârit olduu vephüzre Jt2i OU
<:«L5 cJi mevti ihtiyarî, fenâ fillahtr. Tâifei aliyyenin hairleri ve neirleri dünyâda olur.
Mevti iztrârîleri dâri fenadan dâr bakaya irtihalledir ve bu tâife mekân ile mukayyet
olmadklar gibi bir kevn ile dahi mukayyet olmazlar. Kâmilinden olmayanlarn mevtleri
ancak ztrârî olur ve anlar iki tâiledir. Biri mü'mini taki ve biri kâfiri akidir. Mü'mini
takînin ba'delmevt ruhu illiyyîn mukayyet olur ve
ile kâfiri akinin ruhu siccîn ile mukayyet
olur ve mü'mini taki teeellîi cemâlde olur ki
Jlîil _j
jLJl J»V ^ _jl ci-l J*V If^-J* ju.a Ju-f" jl
^1
jUVI ç <f J3_j . s^Ll «c-e y> Jl» 4» _jl J_jYI j^c ^*
260 Üçüncü devre Melâmîleri
Jâ'
<uJii-l
J JJu V _j <d;c j \-t J>S Jli <jJ^i)l <j«j j^**-^
(
jlT J^s ) jULIj Uilj ^)\ V LT ... jU J
Buradaki "cesedi tabiî ve unsurî „ tabiri tabiat ve unsuriyyâtm latif suretleri mana-
smdadr. Dier bir tabirle letafet ve kesafetten kinâyedir. Bu hususta evvelce Vâridât:
erhinden kâfî derecede delil getirmitik Halîfesi Ali Urfî Ef. de "Mebede'ü meâd,,
tercemesinde bu hususu tavzih ediyor.
Terceme ve erhi kitâbürreâd fil Mebde'i vel meâd.. "Bendeki yazma; Sa 25 : - 26,,..
ijiLül^; y Uü>l j öOJl bjjl ^«1 .o^LDlj <i-5UI Jlyl ^ ^JL L~»
..^JljJl âl VI Vj J^Vj.
Vâridât erhi; Sa. 25.
L'Jl^y1 li^l j j'LiVl^üJlj^ «iLUl ^fc^Ulj.. n^aA] öJ-|jil4*>-j ) [V]
Üçüncü devre Melâmîleri 261
ibârettir ve sâlik sülûkunda öyle bir derecei fenâya vasl olur ki orada
mümkinâtn ve vücudu da fânî olur. Haktan baka bir
hatta kendinin
ey göremez. Halbuki bu mertebe, sülûkta vusuli icap eden bir makam,
ise de mertebei kemâl deildir. Hakikatta mevcut gibi vücut ta kesret
üzeredir. Bu makamdan rücu edilince (Sahv ) âlemine eriilir ve âle-
• • . w»- 1^1 Jl \~i J o' j«£ i^yiji 47bjs-^ jCllj *yry v-*-l^l>
erhi Makast (metin) Sa. 73 erhi makasdn vücut bahsine de müracaat
[2] Kemâleddin Abdürrezzâki kâânî , Nureddin Abdüssamet isminde bir eyhin mü-
rididir. Ulûm zahire ve batmay cami'di. stlâhât sofiyye, erhi fususül
Te'vilât kâânî;
hikem, erhi menâzilüs âirin gibi bir çok mühim âsârl vardr ..
. . .
10* jl '
r
l^JI„ A ^ JjVl . . „A* J ^-LUji J-U-lj [2]
için,, diyor [1]. Yine ayni bahiste bilmünâsebe "Üluhiyet mertebesi, ge-
rek merâtibi Hakkiyei bâtnai mutlaka ve gerek merâtibi halkiyyei
mu- '
£
;i.^!u^ 3
r
cj yjij & 4i.
E muj ya n i hakikatta ve nefsül'emirde
'
kar, suyun gayri deildir. Ancak su burada hava ile, kar suretinde
görünür. Su nam gizli olur ve kar nam zâhir olur. Nefsül'emirde ey'i
vâhiitir. Halk, Hakkn Her surette cilveger
zuhûrudur. olur. Ol cilveleri
halk namna oldu. Halbuki zatndan gayri yoktur,, [5].
Muhammed Nurun her risâlesinde fikri esasî vahdettir ve bu hususta
delil aramaa hiç hacet yoktur. Hulâsa Seyyit, tarz teslikinde daha
mufassalca anlatlaca veçhile vahdeti vücudu tarikinin umdesi olarak
.kabul ve vahdette fnâyi tâmm, mertebei kemâl kabul eylemitir. Bu son
[1] Viridi yevmül ehat. ^Vlfjoj.j
[2] Keza.
[3] Virdi yevmül isneyn Cji'V
\t>s$u (r"i
j v^'y ..j-A'sjJ' V| s >-Tj L'j ujicy^y ji ^.v [31
:
flljU-L Jjl « jj» ^j-jj -aijli-U Jjl.«*tljj Jj» tSjj» "USljUL Jjl ji— _j <Lk
û\r
. .
^ öl/ y
AjbU } Âij- J\
il' erhinde anlatmaktadr. Hatta bu te-
lâkkiden dolayidirki söfiyyûnun ekseriyyeti âlemin hâdisi kadîm olduu-
na kail olmulardr.
Bu bahse nihayet verirken Seyyid'in Muhammed'i nasl tandn
•gayet güzel gösteren, kendi tertip ettii ve bir çok risâlesinin sonuna
dercettii ve daima okuduu u
ksa salavat yazyoruz: l>'v i£ i- r«i»»
« Ya'ni Rasûl jt, -ue. mi^-. kemâli ilâhî dâiresi olan merâtibi hak-
kiyye ve halkyyenin asl ve mazhardr. Merâtibi halkiyye yirmi sekiz-
dir:
Akl
evvel, Nefsi kül, Tabiat, Heyûlâ, Cismi kül, ekil, Ar, Kürsî,
Feleki atlas, Feleki kevâkip, Feleki keyvan, Felekül burüc,
Feleki Beh-
ram, Feleki yuh, Feleki Zühre, Feleki kâtip, Feleki kamer, Feleki esîr,
kürei hava, Kürei mâ', Kürei türap, Ma'den, Nebat, Hayvan, Melek,
Cin, nsan, nsâni kâmil..
[1] Rûhi Muhammedi hakikati jj.ju ^,1 ve Nefsi Muhammedî hakikati iel ^1 ve
Tabîat hakikati ^ ve Heyûlâ hakikati ^\
Üçüncü devre Melâmîleri 269'
Bu dâirenin en
bulunduu "gaybi
d ce-ruJ» âlemi,
kinci
ya'ni esmâ ve ef'âiin müstehlek
hüviyyet,, tir. dâire"Taayyüni evvel,, ya'ni
ilmi zâtî ve "Hakikati Muhammediyye,, dir. Üçüncü dâire "Taayyüni sânî„.
yâ'nî Sfât ve Melekût âlemidir.
Görülüyorki H. Muhammed, Gayb hüviyetle Esmâ ve Sfât âlemi
arasnda Dödüncü dâire, nâsût âlemidir ki artk burada
bir Berzahtr.
dâire iki kavse ayrlmtr. Bir tarafta merâtibi halkiyyenin hakayiki olan
hak merâtibi; dier tarafta merâtibi hakkiyyenin zuhuru olan halk merâ-
tibi vardr. ç dâirenin bir taraf bahri vücûp; dier taraf bahri imkân-
dr. Fatihann allaha ve abde ait âyât bu iki nsf dâireye yazlmtr.
Ortadaki hat da cs-y vs mucebince berzahiyyete bir delildir [1]. Seyyit
Fatiha tefsirinde de bu meratipten bahseder.
[1] Maribî'nin (808 yahut 9) U* fU- s Hâlet Ef. kütüphanesinde 800 numaral
mecmuada ve Ayasofya kütüphanesinde 2087 numaral mecmuadadr.
Msrîi Niyazi'nin « Devrei ariyye» sinde de buna benzer bir dâire vardr.
âlemlerinden sonra Akli kül, Nefsi kül, Tabiat ve Heyulâ ile ekil
âlemlerini izâh ediyor. Heyulâ,ekli kül ve Gismi kül, Seyyide nazaran
umumiyetle ma'nevîdir. Meselâ; Heyulâ hakknda "malûm ola ki Heyulâ,
eseri küllîi ma'nevîdir ki kendisinde suver zâhir olmaa kabiliyeti vardr.
Teknede hamur varken türlü türlü suret giymee kabildir. Ondan yap-
lan ekmek somunlar nüdevver ve mürabba', arîz ve tavîl, türlü türlü
suretlerde olabilir. Lâkin misâl olan hamur hissidir; «V* ma'nevîdir,, dedi-
i gibi ekli kül ve Cismi küllün de "ma'nevî,, olduklarn tasrih eyle-
mektedir.
Bunlardan sonra "Cismi küllün cüz'iyyatlanndan cüz'i tabiîdir ve
ekli kürevîdir,, dedii feleki ar, sekiz sûrî cennetin mahalli olan kür-
sîyi ve sonra da srasiyle feleki menâzil, feleki zuhal, feleki müterî
yi bunlarn hakikatlarn, ya'ni bu suretlerle zâhir olan ismi ve bu isim-
den husule gelen tasarrufu anlatyor. Meselâ; zuhal, isminin mazhar
olup âlemdeki maddî ve ruhî rzklar ve bekayi cismanî bu felein ruhâ-
niyeti teveccühiyle olurmu... Müteri, f> isminin mazhar, Merrih, ^
isminin mazharî olduundan birincisinin teveccühiyle ulûm ve tedbirât,
ikincisinin tasarrufiyle de muharebeler, zelzele ve âire husule gelirmi,
-ve hatta t^h^- peygamberlerle muharebeye memur mülûkün tâlii de
behram imi. )f isminin mazhar olan cr*i her mevcudun ma'nevî ve ,
^.><lijU«
272 Üçüncü devre Melâmîleri
Sonra esfeli sâfilîne reddettik. (Âyet) eer insan ehadiyyüsseyyr olup nebat
ve hayvanda elemiyerek seyrederse allahtan vuslat hususunda da'vet,
ve irada mühtaç olmaz. Bu, mevhibei ilâhiyyedir... Eer gayri me'kûl
nebat haline gelir, yahut ta me'kûl olurda ebeveyninden gayri, hayvânâti
me'kûle yer ve bu hayvan da ebeveyni yemezse yahut ta çocuk halk ;
J~*-yj ül-J.Vl Ui. -u) { oUVl j» Ji-.I V il V*ti\ jJI^. jJiUl J-.I Jl Jjfr
.jJ-Llj C;Ul.J; ,ij jjj! ^J^l lil jr* .JJiU Ji-I ,I)'«J
f*f
ölj ^Vl e*l_>U
•
^
Üçüncü devre Melâmîleri
273
ta'vikata uramyan
daveti kabul eder. Çok ta'vikata uryan davette
riyâzât ve âire gibi mücâhedelere muhtaç olur. Taviki
ziyadeletikçe
da'vette de iddete ihtiyaç çoalr; hatta nihâyet seyf ile d'vete
lüzum
görülür. te inzâli kütüp ve irsali rüsülün ve müridin iradnn
hikmeti
budur. Daveti bu vücuhtan bir veçh iie kabul etmiyenin, meratipte
elemesi çok bulunduundan isti'dad vahdete baittir ve halinde ma'zur-
dur. Binaenaleyh ona Allahtan re'fet olarak katil ve bünyanmm tahribi
yerine haraç vaz'edilir,, [2] diyor.
Hülâsa Seyyit'te âir sofiler gibi, devri kabul etmektedir. u hâlde
insan, makam ehadiyetten itibaren u makamat geçmitir:
Hakikati Muhammediyye, Alemi Sfât, Eflâk, Anasr, Mevâlît [3]
<.\y \
yl fj <|jf
ÎLI cX\yX\^ ^y\^i 4TI j\ < JjTÎ, j± ÜU J ^ d [, JyS
JJ Jai- jl « JJ| J\ |J A ^ JU. t U| | £ Jfl ^ L ^ ,
j
.. o^-U-;_J jy ,bj| [f3 j^Ll J| ^ ^\j A jj ^jjlçi"
f-ijy- ö 1
^;*
1
f-S^jj pA ^l'j jjilfjl
Melâmiler — 18
274 Üçüncü devre Melâmîleri
jj Jl f
jT^>* ^
<4^jVI iÜU ^i-i. y j^j >~r f-^ f
beyitlerile bunu gösterdii gibi Dîvân kebirde
fakat gerek lisan, gerek mazmundaki cûi itibarile Mevlâna'nn olduu muhakkak olan
ya ma'dene geçer —
bunlar Terâsubiyyedir ve orada ebediyyen kalr—
yahut ta yine ma'dene, ma'denden nebata ve hayvna, nihayet insana
intikal eder ve böylece ilelebed devreder bunlar Tefâsuhiyyedir — —
dedikleri iki veçhile bâtldr:
Birinci vecih udur ki: onlar ervah, binefsha kaim olamaz: muhakkak
mabihil kvam olan bir bedene muhtaçtr derler. Eer ervahn binnefs
kyamlar yoksa, bedenden naklederken mün'adim olmalar iktiza eder.
2 : Kyamlar binnefs ise vücûdi Hakla kaim olmamalar icap eder [1]„
Bu izahtan da anlalyor ki Seyyit, ervah da - tecelliyat ve üuni
zâttan olmakla kaim biliyor ve tenâsuhu ehemmiyetle reddediyor.
- zât ile
msraiyle balyan i'rini türkçe küçük bir lisâle ile erhettii gibi
:
« ûji*a ujLf'
-
«u ^ji » sözünü de dier türkçe bir risâle ile erheylemi ve
hatta bunu Pirzerin'de okuttuu için "Noktac hoca,, namiyie öhret-
lenmitir.
Bunlardan baka «
^ f
U jsus » H,
isimli türkçe bir risalesinde de.
gemisinden J.riu^i iki levh mahfuz kald ve Aliyyibni Ebu Tâlib' bun-
larn üstünde semâya uruc eyledi. Zaman âhrda dier bir ahs suretinde
nüzûl etse gerektir „.
l
^ &~>A -âtJ&
âyetlerinin tefsirinde mâm
i
Muhammedül Bâkr'dan
rivâyet edilen bir hadis gördüm :
[1]
^
ibla j hr) -..ic îSLo Sa : 92. * >l a} ve Jja*
ünvanlarile maruf olan
«Ebu Ca'fer Muhammedibni Aliyyibnil Huseynibni Mûsebni Bâbiveyhil Kummî jj? _,U>- y\
<s* a V.V > ks'î" CZ~^s ^ nin " kütübi erbaai îa " dan •uiill.jjBsy
Cf. >. „
ö . in bandaki
tercemei hâlinde bir de ayrca *»> ^^üf s olduu masturdur.
278 Üçüncü devre Melâmîleri
edip yine; fakat sizden birisi de beni sabah olmadan on iki kere inkâr
edip kâfir olacaktr dedi. Yine biri, Yâ Nebiyyallah; o benmiyim? dedi.
Isâ, eer bunu nefsinde hissediyorsan o sen olursun deyip umumuna;
Benden sonra üç frkaya ayrlacaksiniz. ki frka, Allaha müfteri olacak-
lardr ki bunlar cehennemdedirler. em'ûn'a tabi' olan üçüncü frka Allah'a
sâdk olup cennettedir lsâ'y, Havâriyyûn'da ona
dedi. Sonra Allah,
baktklar, bu köesinden ref etti. (mâm)
hâli gördükleri hâlde evin bir
JUs liy>
f
o;ls Jll «il j- jj b l/l ^ JUs J ^ \j> öf^ J^»
yv l'l
^ 4 JUs 3_.i-5"s ^'1 o 1
JJ j.» ,X^> o 1
Ul ^1
oy j«x—
C-I J il
J=-j
r
<3 u
«SiU
^ öy-i
r4
!
Ji5
£.i>"
*
f ^
«jSj jUl J
<iL~i/
il
j ^j,
Ö^.J^»
^"
J>
ju« &\
^l?
J* JA*>
^ .
^
syi";^
.Jl» j C»L ^Jl
jul öl
öl
J?'<j>-^
Jl»
f
ö
V
1
1
' o_j>-.
^
^
^ ^ ^
0- 4 r' ori
J "^
£ *»•
*"*' 1
1
-"'
^*
f
bin senedir. Yarm günü beyüz senedir. Bu hadîsi erîf hicret zama-
nnda idi. Sâlihler zaman üphesiz asr saâdette idi. imdiye kadar
Hicreti nebeviyyenin 1299 senesi geçti. Demek kyamete daha 201 sene
kald. H. îsâ'da ref'olunduu vakit 2000 senede yine nüzûl ederim buyur-
mutur. Hicretinebeviyyeye kadar 500 sene idi. Hicretten sonra da
1500 sene tamam 2000 sene olur. 1400 den sonra artk alâmât zuhûr
;
sîlerin ilk halifesinin Ebu Ca'fer olmas, mân Rzâ'nn Horasan'a firâr,
Yine Niyazi'nin
Ben dourdum atasz sa'y hem ;
Ayni gazelin
Vasfdr esmâyi hüsnâ cümleten,
Bu sözü ispatta âciz kalmazam.
Srrile bana içimden söylenür :
iT/jj ^.lus^üij j»ta ausVi il^ji o.» l3Juu.^Uj j-ul âyeti nâzil oluyor ki buradaki
is^i\ jTM\, den mürat "Beni Ümeyye,, oluyur [1]. Seyyit', bunlar anlattktan
sonra "Bunu müeyyit bir kaç hadîsi erif vardr. Ezcümle Münâvî'de
fjo
-.jiafc ^
s-jUi £1, im Bir de Medînei münevvere'de mescidi erif yap-
lrken
hadîsini anlatp
„ diye <^ j* zh^ -r-*
^laus- .13.^1 s?.^. ,> L £_ }
Sonra kand.
Bir de fakiri Hüsü Paa, stanbul'a davet etti. Gittik. Bir gün Müs-
tear Fikrî Ef. - Fikrî Paa imdi ;
Vezir olduya! - bir elinde bir risâle
geldi. Bu risaleyi Paa gönderdi; bir kere nazar edesin; dedi. Akam
Paa, bunun için seninle sohbet edecek. Sonra baktm; Msrî Ef. nin
o risâlesi! Sonra Paa ile akam konutuk...,,
soruyorlar. Seyyit, ince uzun, âdetâ muska yazmak için kesilmi bir kâ-
dn üstüne bizzat kendisi âtîdeki sözleri yazyor. Bu kât, el'an Sey-
yid'in hulef asndan kaymakam Ahmet B. mmerhumun kerimesindedir.
Seyyid'in vefâtndan sonra bandan çkarlan arakiye ile üstünden çkarlan
rivayetlerinde Beni Ümeyye'nin minbere çkmas varsa da tebevvülleri yok.. "Sâfî tefsirine
müracaat ! Sûrei Esrâ. Sa : 262-263,,. Yine îa rivayetine göre bu rü'yadan müteessir olan
Peygamber 'i tatyîp için bu âyetle beraber »Ul>l l'l sûresi de nâzil olmutur Tefsîri
Cevap bu ki; Fahri âlem Rabb taâlâ mazhar tamimdir. Lâkin ismi
Rabbi kendi suretinde müahede eylemeyten Alî' suretinde müahede
eylemek ekmeldir. Zira mir'âtta müahede eylemek ziyade evzahtr. Bu
srr azim eer tafsil olunur ise sefki dimâya bâis olur.,,
^i^i) vi denilmi. Çünki ehli tevhidin ilmi, ilmi ilâhî ve ilmi zevkidir.
Müçtehidin ilmi ise ilmi naklî ve ilmi aklîdir. Hatta kendileri de demi-
lerdir ki j^hj.^ >iL 4 i.j ,uiij.^_ ya'ni mam
a'zam der
Bizim mezhebimiz savaptr; hataya da ihtimali var. Sair mezhepler hata-
dr; savaba da ihtimali vardr. te mâm âfiî' ve mâm Mâlik' ve
mam Hanbel', velhâsl her birisi böyledir. Yekdierini tahtie ederler.
Hiç birinin mezhebi mansus deildir. Ya'ni hiç biri hakknda nas yoktur.
Ann için her kes muhayyerdir. Diledii mezhebe tâbi' olur.,,
Sa : 63
284 Üçüncü devre Melâmîleri
gazelindeki
beytinde diyor ki "sim üç ksmdr. Biri ehli sarfu nahvu maânî indinde
olan isimdir. Ta'rifi âlet kitaplarnda masturdur. BiriAhmet, Mehmet,
Hasan ve Hüseyin gibi isimlerden ibârettir. Biri dahi ehli hakikat indin-
dedir ki bu isim taayyün demektir. Ya'ni inânn görünen
cihetten
vücuduna taayyün derler. te burada esmâyi ilâhiyyeden mürat, taayyü-
nattr. Hurûf dahi üç ksmdr. Biri hurûfi resmiyedir.... xl ^ ° v gibi.. 1
beytini erhederken " Hatt istevâ'dan mürat Nefsi nâtka, ya'ni Hakikati
;
Seyyid'in kerametleri t
[1] Insilâh, ruhun bedenden ayrlmasdr ki ruh, bu hâlde cesedini görür ; ba'zan dier
bir mazhardan da zâhir olabilir.
:
oradan geçen bir arap tarafndan kurtarlmas gibi bir kaç kerâmet
kaydetmekredir [1].
Melâmîlerce maruf ve mehurdur ki Seyyit, bir gün bir mahalle
giderken yanndaki müridi "Efendim; eviiyâuilâha ba'zan tayy mekân
olurmu „ deyince "te biz de yürüyoruz ya! „ diye mukabele etmi ve
bu suretle kerâmâta kar fikrini bildirmitir.
Varidat erhinde de "Kerâmât ilmiye, kerâmât kevniyeye mümasil
bulunmayan kerâmât hakikiyedir. Kerâmât kevniye, ancak zahitlerden
zâhir ve ,zühd, terkedilince meslûp olur. Halbuki kerâmât ilmiyenin
zevâli yoktur,, diyor [2].
Seyyid'in lisan s
[1] Menâkibi eyh Seyyit hâee Muhammad Nûrül arabî <>-\ y- ju~
-Sa : 61 - 65,
ve tarikini irâe eden aslî risâleleri hep türkçedir. Hatta Vâridât erhini
arapça takrir etmi ve takrirleri zaptediîerek natamam bir erh maydana
gelmiken ve > ^> k-^i {
ile ^>
arapça yazmken Vâridât ^cu i
erhile s u > v u.r Ali Urfî' Ef. ye ^cu ûW i de Harîrî zadeye terceme
ettirmitir.
Bütün bunlar, Seyyid'in tamamiyle türkletigini, türk diyarnda asr-
larca türkler tarafndan temsil edilen ve esâsâtm türk ruhundan alan bir
meslein hakikî bir müceddidi olduunu ispat ve teyit ediyor.
Aarî; [Arapçaiar]
sâ
fenâyi sfât, fenâyi zat'ta, Bekayi ef'âl, bekayi sfât, bekazi zat'ta
;
17. — Müridül uak JU«u.v "Tevhîdi ef'âl, sfât ve zât anlatan bir
risâledir,,.
Türkçe âsâr
erhi,,.
4. — Risâlei noktatülbeyan öu?uvuj Ali'nin i>U-iujif'*a-^j\ kelâmnn
erhi,,.
5. — erhi eyh Rslân Dmkî
risâlei (hsarürrahman).
6. — erhi kasidetü eyhul'ekber j^üi^-aiiîju-öj-jJS "^i &\ ûyjj^ii kasi-
desinin erhi,,.
7. — erhi gazeli Hac Bayram ^A:^d-C^ "Çalabm bir ar yaratm
iki cihan aresinde,,
8. — Niyâzi erhi "Msrîi Niyazi'nin baz gazellerinin erhi. Takrirle-
rinden zaptedilmitir,,.
— Risâletün
9. Fâtiha
fi tefsîril "Küçük bir -w'Ui^»irj
risaledir,,.
13. —
Eddürrünnefîs alâ salâti bni dris c'->:'^. i^âc u^u ^ M "Ahmedibni [
'
mâta
19. —
tatbik
erhi ezani
eden küçük
Muhammedi
bir risâledir.,,
^ ,y;t
C A "Ezan, meratip ve mekâ-
risâledir.,,
. fliaV ( JU- 4>'!i yM ^ <-«jIj.1I /y> o jLa^_$ o *s~ I ^jl ^;.^la!l J*l ^^.y [1]
Sa: 59 .... li* ^Uli v-yl j^Mj f\& 3 Jull a/i f&
292 Üçüncü devre Melâmîleri
Sâlik, her ne ile megul olursa olsun kendisine hangi makam telkin
edilmise kalben o hakikata teveccühle ismi celâli telâffuz ve tekellüm
etmeksizin dâima fikrinden geçirir. Bu suretle, bakt, gördüü, söyledii
konutuu, yürüdüü, oturduu yerlere, kimselere o isimle- nazar eder,
Meselâ; tevhidi ef'alde böylece konuan, yürüyen, otum, kalkan
ise
kâffei ef'âli yapann Allah ve bütün ef 'âlin de ef'âlullah olduunu dâima
hatrlar ve tevhidi ef'âlin zikri olan «*>W J*W» zikrini kalben ve ühûden
zâkir olur.
Tabiatiyle kuvvetli bir "telkin binefsihi,, olan bu tahattur git gide
kendisinin tevhidi ef'âlde zevk ve tahakkuk sahibi olmasn badî olduu
gibi ayni zamanda Haktan gafleti ref'eder. Kuadal brahim Efendi de [2]
fX
.•uirl ijj [1]
tetkik ederken o zaman Hicaz vâlîsi bulunan zâtn Bâb âlî'ye vekayii mühimme miyânlnda
Kuadal'nm vefatn da 1264 senesinde ihbarna âit evrâk gördüü Vassâf Beyefendi
merhumun "Sefinei evliyâ,, snda masturdur. (Cilt : 3. Sa : 73 - 74).
294 Üçüncü devre Melâmîleri
demez. Zira zina ismini icad eden nisbettir. Eer fi'lin kula nisbeti ol-
Hakkndr. Yani diri olan Allahtr ve bilen Allahtr ve kadir olan Allah-
tr ve iiten Allahtr ve gören ve söyleyen Allahtr. Bu surette sâlik,
zevkan bilecek ki bu sfât ile mevsuf olan Zatullahtr. Ve bu sfâtla sâ-
like âyine olup ol ayinede hazreti mevsufu müahede edecektir ve bu sfâtn
kur'anda delilleri; evvelâ hayat Hakka mahsus olduuna delil ^^^y-Sy^
âyeti kerimesidir. Yani, hayat ancak Hakka mahsustur; eyâda görünen
hayat hakkn hayatdr. Zira eriatta eyann hayat ilâhiyye ile kaim ol-
^jv ali»
V ve r1 /^ 1
-» J ^J ^ b<& demek e §y a madum de-
mektir. Ma'dumun ise vücudü yoktur. Ancak vücut Haktr. Bu makamn
râbtas «iy >y~y. tr. Ve bu üç makam eshabma ehlullah ve ehli fenâ
tesmiye ederler.,, [2]
bu ikinci ksmdadr.
[2] Ehli fenâ tesmiyesinde sebep ef'âli, ef'âli ilâhiyye sfat, sfât ilâhiyye zevat,, ; ;
zât ilâhîde ifna ettiklerindendir. Bundan sonraki makamlar, baka makamlardr. Çünki
bu makamlarda - sâlik evvelce Hakta fânî olduu ibi - Hakla baki olur. Bu maiyyet te
artk maiyyeti mekâniyye ve zamaniyye deil, maiyyeti zâtiyyeden ibarettir. Zikri dâim
makamat fenadadr. Baka makamlarnda zâkir, mezkûr olur mezkûr ile birleir (hulûl ve ;
ittihatsz..) Müridül uak, Hâdil uak, Sülûki hakikat, Meâhidüt tevbih, Tev-
Seyyid'in
hidül behiyye, Dâiretül yücut risâleleriyle dier âsârnm makamattan bâhis ksmlarnda
;
4. — Makam cem' g f
Bu makamda
u. : sâlik Hakka kuvâ olur
kuvâsmda Hak zâhir olur ve kendisi bâtn olur. »u âyeti kerime-
siyle .ja-ji iij— ûUu JjS. Jsw hadîsi erifi bunu ifâde eder. Bu makamda
eya Hakta bâtn olur. öyle ki eya denilen suveri ekvandr; suveri
ekvan ise gözlerini kapadn vakitte eyann suretleri insann zihninde
bâtn olduu gibi makam cemi'de dahi eya, ilmi ilâhîde bâtn olur zât ;
ile zâhir görünür. Bu makam sâliki, eyaya nazar eyledikte suveri ilâhiy-
yeye nazar eyler ve her ne ahkâm zâhir olursa cümlesini Hakka isnad
eder ve bu ahkâma ahkâm ilâhiyye tesmiye ederler, ^.nj^. öjU <.s^ }
âyeti kerimesi, bunu ifâde ve beyan eyler. Ya'ni Allah ve melekleri;
ya'ni sfât ilâhiyyenin cümlesi zât Hakta bâtn olduu cihetle ahkâmn
cümlesini icra eden Haktr. Ann için cenab Allah, miraçta hazreti
Peygambere buyurdu: &j 6^ ve "y^t « ii^,, bunu ifâde m
eder. Bu makamda sâlik, kesreti eyadan mahcuptur. Bu kesret nedir?
diye suâl olunsa cevap vermekten acizdir ve bu makamda sâliki çok
durdurmazlar. Zira Hakikatta makam deildir. Belki bir hâli istiraktan
ibarettir. Mecnun'un Leylâ benim, gayri Leylâ yoktur dedii gibi., ve
Makam cemi' de eyann bâtna rücuunun bir dier misâli, meselâ; düz
bir ovada bir direk olsa, sabah günei, o diree vurdukta bir gölge
çkar. îte o gölge mahluktur. O gölgeyi günein tulûu izhâr eyledi» Bir
müddet sonra güne yukar çktkta ve zevâl vakfnda ol gölgenin eseri
kalmayup direkte bâtn olur. Sâlikte dahi, ühût ve zevk sebebiyle Hak'
kemâliyle zâhir oldukta eya, zât Hakta bâtn olur, gölgenin bâtn oldu-
u gibi; gölgenin vücudi haricîsi olmayp ancak göze bir karalt
görünüp belki vücudi zillisi olduu gibi halkn dahi vücudi hakikîsi
olmayup ve yalnz âlemde bir ey olup hariçte asla vücudü yoktur. Yalnz
gölgenin inkâr kabil olmadndn halk dahi inkâr kabil olamaz. Belki
halk denilen, Hakkn ismi zâhirinin hükmüdür. Ve mutlaka tecelliyât
hariciyyeden ibaret olup vücudi haricîsi yoktur. Ann için ehlullah buyur-
dular : »^iuij c^su öuw a'yani sâbite vücut kokusu duymadlar. Nerede
kald ki vücutlar olsun ! Bu makama kurbi farâiz derler.,,
5. — Hazretül cem' Jr.M^ : "Hazretül cem' demek, Hak bâtn; halk
zâhir demektir. Hak' bâtn, halk zâhir ne demektir? Ya'ni ol halk ki
zâtn ilminde bâtn olmutu ve ilmi ilâhîde mahfuz olmutu o ilimde ;
olan esmây, Hak, kendi vücudiyle izhâr edüp ve kendi hükmünü esmaya
verüp esmâ izhâr eyledi. Ve zât kendi hükmünü esmâya nisbet eyledi-
inden esmâ zâhir; zât, bâtn oldu. Bu halde gören, iiten, söyliyen
Haktr; lâkin abdin kuvâsiyle.. Bu makamda Hak, kulun kuvas olup
kulun hayat hakla, kudreti Hakla, sem'i Hakla, basar Hakladr. Nitekim
hadîsi kudsîde "j. j, <ss_j ^ ç~~>. i'^jj ûuj îj.j o^u a c^u ;
\>\
:
lisan in y\ jjtjU tr. Badehu iman, tahkiki olup Hakkalyakine dâhil olur.
Hakkalyakin bir makamdr, ana j-jUij ,#3 r
u> ve r
t:i'
f
u* ve aU'y f
u* derler.
Bu makamda ne kesret ve ne vahdet ve ne de tâi hitap sâbit olur. Bu
makamn lisan Jjy -Ai^bV. tr.
aS- (.a. olduundan ancak gavsi a'zam olan zâtn mülkü olup teberrüken
bize dahi ta'lim ederler. Lâkin, biz telkin edemeyiz. Zira kur'anda
... ajiju deyu gelmitir. Yetimi hakikî hazreti Rasûli ekremdir ve ann
:
bu dâirenin bir nsf fenâ ve tevhîd, dier nsf Baka ve ittihat makam-
lar, olup ahadiyyetül cem' makam merkezi dâiredir.
Görülüyor ki Seyyit Muhammed Nur'un vaz'ettii tarz teslik, doru-
dan doruya iptidadan intihaya kadar "vahdeti vücut,, esâs üzerine
mübtenidir. Bayram melâmlerinin sülüklerinde telkini meratip yoktu.
Sohbet ve gönül bekleme ilesrr vahdetin ma'nen tahakkukuna intizar
ederlerdi. Seyyit Muhammed Nur' ise, melamî sülûkünü daha maddî ve
;
ilmî bir tarza ifra etmitir. Nihayet bu usûl, öyle bir hâle gelmitir ki
melâmîler, müritlerinden bu merâtibi peyderpey ders alr gibi alrlar ve
sohbetlerinde, ühutlannda bunu zevketmee çalrlar. Binnetice melâmî-
lerde, dier tasavvuf ehlinde ve bilhassa eski melâmîlerdeki irâkîlik,
tamamiyle kaybolmu ve vahdet, bir "inkiaf,, bir "tecelli ve tahakkuk,,
hâlinden bir "ilim,, hâline gelmitir. Halbuki, bu ilim, kitaplardan da
pek alâ örenilebilir. Muhammed Nur', "erhi kelâm ilâm Alî,, risâle-
Z9B Üçüncü devre Melâmîleri
sinde "gerek tevhîdi ef'âl ve gerek tevhîdi sfât ve gerek tevhidi zât ile;
halk, zâb v Sii ve fânî badehu zâti Hakk müahede ve hak nazar ve
;
sülük ile halk fânî ve Hak baki olduunu müâhede eyleyüp cümle Hak
zâhir olur. Ve lâkin süluki tevhîd olmakszn halka Hak demek küfürdür,
ju &\ iyitaifei Bektâiyyeye eden melâhide gibi bilâ
kendilerini nisbet
sülûki tevhîd, halka Hak demek ve nazarlarnda halkn vücutlar varken
ana Hak tlak eylemek mücerret küfürdür...,, diyerek sülûkün, ya'ni mür-
idin telkininden sonra sâlikin teveccüh ve ihvanla sohbet neticesinde
makamât zevketmenin tevhitte art esâsî olduunu söyliyorsa da, mür-
it, kendi anlayna göre sâlike makamat istedii vakit telkin edebilece-
inden bu telkin mes'elesi; demin söylediimiz gibi melâmîlii ma'nevî
ve irâkilikten adeta tecrit etmi ve melâmet ilmî ve usulî bir tarikat
haline gelmitir.
V
MELÂMÎ TEKKELER
cuma
mecma'dan ibarettir. Yalnz dier tarikatlara kar, cuma günleri,
namazndan sonra; bazan cuma geceleri yalnz ismi celâlle zikredilir. {
îstrumça
Selanik
Ali örfî Efendi Muhammed Nur'a intisabndan sonra yallardakî
evini bir tekke haline getirmiti. Buras istilâya kadar ihvann bir içti-
magâh imi..
Doyran kazas:
Nenfsi kasabada doyranl eyh Hamdî hoca Ef. tarafndan idare
edilen bir dergâh el'an mevcuttur. Doyran'a tabi dedeli karyesinde is-
tilâdan evvel bir melâmî tekkesi vard.
Kopruh :
Tikve
Nefsi kasaba olan Gavadar'da bir tekke mevcuttur. Bu tekkeye
evvelâ strumçal Hac Süleyman beyin biradari Hac kadri Bey eyh
olup Balkan harbinde tekkeyi yangn ve yamadan kurtarmaa muvaffak
olmutur; Harpten sonra vefat etmitir. Tekke hâlâ mevcut ise de kimin
tarafndan idare edildiini ve eyhini örenemedim.
îtip :
Pizren:
Recep
Hulefadan Recep Ef. badehu Seyfettin Ef. eyholmulardr.
isltlâ seneni vefat etmitir. Son
Ef. tahminen 1316 da, Seyfettin Ef. de
eyh olan Ömer Lütfî Ef. nin 1927 de vefatndan sonra kimin eyh ol-
duunu örenemedim.
vefat üzerine Doyran'l Mustafa Ef. eyh olup 322 de vefat etmi, blâhara
Üsküp
Manastr
Rifaî tekkesi iken .eyh Ali Rza Ef.nin Muhammed Nur'a intisab
stanbul
Abdiirrahim Fedâî:
1303
:
Âsâr
Risâlei vehbiyye s
anlatyor.
Bu risâlede merâtibi tevhid ve ittihad
Kasîdei nuniyye s
â\£ er.
:
HediyyetUl Hac
r
ki IL ^SCVI ;4, J jfUl -V-Jl V^U Jl«i (oli- J_^-s »
beytini hatrlyorum.
Risâleden anlalyor ki Abdürrahim Ef. adam akll meczup bir zât
olduu gibi Sâlih Rifat Ef. ye de pek meclûp imi.. Esâsen Melâmiler de
bunu söylemektedirler. Bu acâyip risaleden bir ksmn yazyorum:
Beyti evvel
Ij (.Ul;
$ 6^ *-jJ* ja Jîe iti ûsb
v \_,»-
: !
Abdürrahim Ef nin bu .
risalelerden maada manzumeleri de vardr.
ve i'riyeti bertaraf, fikirleri
Bunlarda "Fedâî,, mahlasn kullanr. Lisaân
tanesini yazyorum.
hakknda bize bir malûmat verebileceinden iki
Cezbesi bunlarda da görünmektedir
ABDÜRRAHM E. HALEFELER
AbdUlehat Ef.
Yonus Ef.
Pritine'li olup
cezbedâr bir zat imi. Muhammed Nûr' Pritine'de
bir düünedavet edilmi. ehre girerken Yonus Ef, bir minareye çka-
rak "Ey müslümanlar; Muhammet Rasulullah geliyor; -istikbâl edin!,,
diye
barmaa balam. Bunu duyan hucalar Müftüye müracaatla ikâyet
etmiler. Nihayet yine hulefâdan Hac Maksud Ef. Müftüye gidip "H.
:
Üçüncü devreMelâmîleri
2|q
ismail Ef.
AL URFÎ EFEND
Asâr:
hikemiAtâiye, terceme maksadul
Serhî divân Niyazîi Msrî, tercemei
gazeli üftade, es'ile ve ecvibe
muta-
aksa! tercemei insani kâmil, erhi
varidât erhinin tercemes,
ktaburreat
savvifâne, Muhammed Nurcun
filmebdei velmead tercemesi [1].
®
Babamda ben babaiken babam dourdu anam,
Anamda meme emerken anam dourdu babam!
yaptrd tekkede irad ile megul iken 1326 tarihinde vefat ve tekkenin
haziresine defnedilmitir. .
erhi kit'a
Risâlei ruh, Ali mâm gibi eserleri bulunduunu Tâhir
Bey merhum, menakibinde yazyor.
Hac Kani B.
Erbab hâl ve temkinden bir zat imi. Mevlevîlerin hiç biri melâmîliini
bilmiyor. Dede Ef. ayn zamanda tarikat kadiriyyeden de müstahlef
imi. 1824 tarihinde 85 yalarnda vefat etmi ve mevlevîhânedeki tür-
beye defnedilmitir.
Ayak tanda:
yazldr.
Vehbî Ef
matla'l medhiyesi, ihvân arasnda mehurdur. Bir na'ti ile bir gazelini
yazyoruz.
! ! !!
Terlikçi Sâlih
Melâmiler — 21
Üçüncü devre melâmîleri
322
RUBÂÎ
\ V • A
getirilen
Etraf demir parmaklklarla çevrilip bir türbe hâline
Baba'nn kabrinin yanna Kerim Ef. için ne bir ta dikilmitir.
Üçüncü devre melâmîleri
323
Elmas Ef.
Dergâh eyhi bulunan büyük biraderi âir Mehmet Vehbî Ef. den
atik
Sa'dî tarikine intisap etmi ve bilâhara mezkûr tarikattan hilâfet te almir.
Sdk Ef. Yeniehir'den Ikodra'ya giderek Rüsûmat memuriyetinde
bulunmu, sonra tekrar maskat re'sine avdetle Cemaat islâmiyye ba
kâtibi olmutur. îkodra'da 14 sene kalan Sdk Ef. Muhammed Nur'a
müntesip bir çok kimlelerle görümü, bu suretle melâmete mahabbet
ederek o sralarda Doyran'da bulunan Seyyid Muhmmed Nur'u ziyarete
gidip mumaileyhe intisap etmitir. Müteaddit defalar Seyyid'in sohbetinde
bulunup Melâmîlikten de hilâfet alan Sdk Ef. son zamanlarn zmir'de
Düyûni umûmiye a'ar memurluunda bulunarak geçirmi ve 1337 senesi
Muharrem'inin birinci günü vefat ederek Emir sultan tekkesinde biraderi
ve ilk eyhi Vehbî Ef. nin yanma defnedilmitir.
Mehmed B.
mitir.
Üçüncü devre melâmîleri
325
Trablusgarp
muhasebecisi Hâfz Hilmî B. in oludur.
stanbul'da
domu, Askerî rüdîsinde okuyup sonra Askerî Baytar
mektebine «irerek
mektebi ikmâl etmitir.
Bir çok tarikatlara girmi, hatta mehur
.
Mehmet Ali Hilmî Dede
baba'ya intisap ederek Bektaî de olmutur.
Nihâyet Selânik'te iken, taburunun binbas
Mahmut B. vastasile
Seyyid'in hulefâsmdan Doyran'I brahim Ef. ile
görümü, bilâhara Mu-
hammed Nûr'a da mülâki olarak hilâfet almtr. Seyyit bu
zata "Yu-
sufum,, dermi.
_
Ahmet
B. Siyâsete de karm ve bu hâl, sebebi nükbeti olmutur
Itthadu terakki hükümeti tarafndan Sivas'a nefyedilmi,
mütarekede s-
tanbul'a gelmi, yine itilâfçlarla birlemi,
nihâyet Hicaz'a oradan da
erif Huseym'le beraber Kbrs'a kaçm, 1341 de Kbrs'ta vefat etmitir
!
sonra hafz âkir Ef. nin derslerine devam etmi ve babasndan Rifâî ve
Mirefte'li Hoca Abdullah Hulûsî Ef. nin, Harirî zade'den daha temkinli
bir zat olddunu söylemitik. Bu da Harirî zade'nin (Tarikati kemâliyye)
isminde yeni bir tarikat kurmaa teebbüs eylemesiyle sâbittir. Bunda
her hâlde gençliinin de te'siri vardr.
Tibyan'da "bu kitabî mübarek 41 inci kitabmdr,, diyor. Tâhir B.
âsârndan 37 sinin isimlerini yazmtr. Bunlardan yalnz j^J^jj^j^^jj^
ile ujft»uif s matbudur. Muhammed Nûr'un "müridül uak,, ve "bürha-
nüssalikin„ini türkçe erhetmitir. ^iui^Uj. ^c^üuiü^ ismindeki bu erh
Dârülfünun kütüphanesinde 16609 numaral mecmuadadr. Bir ksm âsâr
Yahya Efendi kütüphanesindedir. v^i^uioblj ^.»^.^yr s \ hatt destiyle
muharrer olarak Tâhir Bey merhum tarafndan Üsküdar'da Nasuhî'
tekkesine vakfedilmitir. (imdi Üsküdar kütüphanesindedir). En ehem-
miyetli eseri üç cilt arapça ^''^ij-iuûU Jj^ jîUjaU di r y bütün tarikatlardan
bunlarn müessislerinden, silsilelerinden ve sülûklanndan bâhistir. Fatih
kütüphanesine vakfedilmitir. Dier âsâr müteferrik olarak melâmîlerdedir.
Harîrî zâde de ekseri âsârn türkçe yazmtr. fâdesi muntazam,
lisan elistir. Asârnn isimleri osmanl müelliflerinde [1] ve Vassaf B.
merhumun gayri matbu UjAui- smda [2] vardr.
*
* «
GAZEL
Sâyei servi revan dümü dili fevvâreye,
Servi sîmîn eylemi peydâ miyâni hâreye!
*
* *
Bölmek ten
Bolluk tan J>
Aarabn sidik ma'nasna olan J<„ [i]
Hac Maksut Ef t
« Nâzm fâhim;
ile kasideye bed'ediyor. Biz hurûfi âliyât idik; ya'ni mürekkep hokkasnda
hrûfi hattiyye bâtn ve mündemiç olduu
sfât zatiyye ve esmâi gibi biz,
Hakkiyye ve a'yân ilmiyye, kablettaayyün, künhüzzât ve gaybül gayb
mertebesinde bâtn ve mündemiç idik. Mürekkep hokkasndan kalemi
sûrî ile kât zemini üzere isti'dâden birbirine mümtâz a'yâni ilmiyye ve
müntehâyi merâtibi nüzûl olan sûreti insâniyye sutûrunda taayyün ve zu-
hûr eyledik demektir.
[1] Sa : 344.
:
Hac Cemâl B.
stanbulludur. Sâfî
Ef. den sülük görmü, Hac Maksut Ef. den
hilâ-
fetalmtr. Zonguldak' î Bankas veznedar iken 1930 da vefat etmitir.
hvân mahdut olduu gibi halîfesi de yoktur.
Melâmiler — 22
: . . ; ;
Ak Vasfî'
Kitabmz bitirirken bir de Melâmî halk airinden bahsedeceiz.
"Âk Vasfî',, adiyle anlan bu zât, Avrethisar' kazasnn "Maya da'„
karyesindendir.
Gençliinde seyahata çkp Msr'a gitmi, bilâhara memleketine
gelerek saziyle âklara meydan okumaa balam, nihayet 1297 de
Seyyid'le beraber hacca giden kafileye karp Hicaz'a giderek Hac
olmutur. Hac yolunda Seyyid'e bîat etmi ve huzurunda saziyle u
ilâhiyi söylemitir:
Kefetti vücudn .
«'
Meyhânei ak meykeleriyüz,
Hu sagarmn serholaryüz.
Çerhi felein cünbüleriyüz,
Evlâdi Rasûl bendeleriyüz,
eyhul arab'm dervileriyüz..
Bitti
m
Ahmet
dier bir nâshasn bulduk. Bunlardan, birincisinin üzerinde
serbânî Hazretleri,, ikincisinin
"Divân
Dîvân Ahmed Sâr-
üstüde de "
meçhul ve ancak "V„ harfine kadar olan ksm mevcut, natamam bir
silsilesi Fasîh Ahmet B. ibni Mehmet B. ibni sahibi divan Ahmet B. ibni Ahmet P.
ibni Dokakinzade vezir Mehmet Ps. dr. Bu silsilenin böyle alduu merhum Fasîh'in hatt
destile bir mecmuai muteberede dahi manzurumuz
olmutar » [1]
Divan sahibi Ahmet B. den ziyade Fasîh'e olan ksa malûmatta ait u
iki tenakuz var. Yukarda 920 de vefat eden
Dokakinzade Ahmet P. y 964
[1] Osmanl müellifleri sahibi de her halde Fmîrî Efendi, nin bu haiyesini görmü,,
yahut Emîrî Ef. den buna ait malûmat alm olacak ki Fasîh'i yazarken «Dokakinzade»
anldn söyliyor. uarâ tezkirelerinde Fasîh'in Dokakinzadeliine dair bir kayt
namiyle
bir ey yaz-
yoktur. Hatta, âiri bizzat bilen ve menkabelerini kaydeden Salim bile böyle
hattdestile muharrer büyükçe bir mecmua Süleymaniye
kütüphanesine
myor. Fasih'in
mülhak Nâfiz P. kitaplar arasnda 1514 numaradadr. Bu mecmuada dahi böyle bir
kayt yoktur.
Üçüncü devre melâmîleri
341
te vefat eden Mehmet P. nm babas
r asînin
olarak takdim ettii hâlde aada
silsilesini yazarken
« Sahibi divan Ahmet B. ibni
Ahmet P. ibni Dokakinzade vezir Mehmet P.»
diyerek yukariki ifadesini cerh ve babay
ovl, olu baba yapyor.
Emîrî Ef. bu derme çatma malûmat "Sicilli
Osmânî,, den almtr
Sicilli Osmanî, Dokakinzade Ahmet B. e "Sultanzade,, ünyannn vererek
Dokakinzade Mehmet P. nn olu olduunu, Zaim ve müteferrika
olup 964 te vefat ettiini kaydediyor.
[1] yine nazaran Dokaniza-
sicille
da Mehmet P. Gevheri mülûk Sultan'm zevzi olup 964 te vefat etmi-
*
tir [2].
O t;
]5] Tevârîhi Âli
1; Sa: 285 Cilt; 2;
Osman; Lutfi P.
Sa: 287. Solakzade
Sa: 238. Sahâifül ahbâr; Sa: 456-457
afvini reca
W
etmedin? diye
çelebi'nin katli stanbul'dadr: Halbuki
Dokakinzade, Cafer çelebi nin katlinden evvel
Amasya'da katledilmitir
[6] Kitabeler: smail Hakk; Sa: 123.
Tâhir B. Osmanh müelliflerinde (Cilt; Sa; 306) dokakinzade
1.
Osman B. in terce-
:
matlaiyle balayan müseddesini Mora'h Dervi Ahmed'e isnad ediyor. Bu zat, dördüncü
Mürat Zamannda yaam Badad'a eyholmu, bilâhara Tarablusu am'a hicretle Mevlevi
hanede bir hücrede uzleti ihtiyar eylemitir. Katiyen Dokakinzade Ahmet B. Je münase-
beti yoktur ve mezkûr müseddes, Dokakinzade dîvannn muhtelif nüshalarnda mevcuttur.
Esrar dede, Mora'h Ahmet dede hakknda Sefînei Mevleviye'ye müracaat tavsiye
ediyor. Sefinede (Cilt; 2. Sa: 159-161). Bu müseddes mevcut deildir.
[1] Âlî. Peçevî; Cilt; 1. Sa: 24. Sahâifül ahbâr; Cilt; 3; Sa: 520. Süleymannâme.
[1] Sa : 87.
[2] Darülfünun; Halis Ef. K. No. 1560; Varak: 110.
[3] Dârülfünun; Rzâ P. K. No. 1921.
: ;
Sar Abdullah;
"Semerâtül fuad„ mda Ahmedi Sârbân'm
tercemei
halinde ve sülükûnde çok manzum ilâhiyât
buyurup gâk kaygusuz ve
gah Ahmedî tahallus etmilerdir. Bu iir onlarn
güftarnbandr,, diyerek
'
Olmasam çardarbu sâf tra
Her kl olurdu çemime hançer
Ann yüzün gören bulur imân, Zamann kutbu, pîri, pîrim Ahmed.
diye balayan medhiye ile de mutlaka yine Sârbân Ahmed'e hitap ediyor.
Kitabmzn 66 nc sahifesindeki birinci ilâhi de bu mecmuada u
suretle mukayyettir
eb-uil ^1^1
\ V\ i
V •
BBLYOGRAFYA
1. Abdullah Hulusi
(Mreîtel) — EsmârÜl Hadâyik. «Ta basmas. 1267» [Türkçe]
2. Abdülbâkî ( La'lîza-
de) — SerÜÜZet. «Matbu'; 1175 senesinde yazlan nüsha. Mil-
No
let. K. 1052, 1053» [Türkçe]
Ab dür rahim s s
S
(Fedaî) s
8.
Risâlei ruhi kzl alâ esrar mebzul muammay srr
v -o
ezel [Türkçe manzum]
melâmîler — 23
»
Ali Urfî
26. )
—
Terceme ve erhi kitâbür reâd fil mebdei vel
meadiUlj UJü j ilî Jüf C-r > *rj «Bende.» [Türkçe]
J>\
Aliyybni Huse-
ynibi Mûsebni
B âb v ey hil
kum'î ( eyh
Saduk)
[Franszça]
Uçü ncü devre melâmîleri
ju v tr
jljll^lf.^ «1286, ran.» [Arapça]
40. [Türkçe]
41. [Arapça] "
3
J3
42. [Arapça]
43. [Arapça] > >bo
44. [Arapça]
45. [Türkçe]
46. [Arapça]
47. [Türkçe]
48. [Türkçe]
49. Muhammed Nur -a o
-a
(EFarabî-Seyyid) [Arapça] a
50. [Türkçe]
51. [Arapça]
5? °*
52. bo .
[Türkçe]
53. jjjt j «ijjKJmJIj •»JUc^V SSU>
[Tüakçe] -S J=
54. «J-U *JUj [Türkçe]
55. [Türkçe]
56. [Türkçe]
57. [Türkçe] J2
58. Niyazi erhi [Türkçe]
59. [Türkçe]
60. htiyar ve kdem risalesi [Türkçe] CQ <
61. FütÛhatl Mekkyye. <f. cUy» «Msr; 1293.» [Arapçal
62. Muhiddîni ara-
bî Fusûsül hikem. j^S-l,^ j->s «stanbul ; 25 Zilka'de
1287.» [Arapça]
Sadeddin (Müs-
takim zade)
fO Mektubât mâm Muhammed Ma'sum tercemesi.
«3 Cilt. Birinci cilt Rakm hattiyle. stanbul; 1277. Litog-
rafya matbaas.» [Türkçe]
71. Seyyid erif CCür-
Câî) — TaVfât OtiyJ «Matbaai âmire. 1269. H.» [Arapça]
72. Süreyya — SCllî Osmânî. «5 Cilt; Matbaai âmire 1311.» [Türkçe]
73. erefeddin (Darülfü-
nun müderrislerin-
den) — Simavne kads olu eyh Bedreddin. «Evkaf
matbaas ; 1925.» [Türkçe]
74. erif (M. Nur'un o-
lu) M. Nur'un tercemei haline ait risâle. [Türkçe]
- Bendedir -
Abdullah (Bosnal, Fusus ârihi) 78, Abdülaziz (âir Tflî'nin babas) 130
79, 80, 94, 171, 172, 241, 246 Abdülazîzüddebba 247
Abdullah (San, Mesnevi ârihi) 40, Abdülaziz (karaçelebizâde) 43
42, 46, 48, 61, 69, 77, 79, 85, 86, Abdülaziz (Sultan) 73, 180, 182,
196, 199, 202, 203, 204, 212, 345, 72, 73, 119, 128, 136, 137, 142,
346, 347 151, 161, 163, 164, 165, 166, 170,
Abdullah baba (Bektâî) 70 173, 174, 175, 192, 193, 194, 195,
Abdullah (Seyyit, La'lî zade) 138 196, 198, 200, 202, 203, 204, 212,
Abdullahiarkavî 241, 242 213, 214, 345
Abdullahil Ensârî (eyhülislâm) 5, Abdülbakî (Darülfünun muallimlerin-
12, 14, 16, 26, 209, 213, 242 den) 73
Abdullah Nâsh (Himmetzâdelerden) Abdülhaccam 23
128, 129 Abdül ganiyyün Nablusî 242
Abdullah ibni menâzil 4, 11, 12, 13, Abdülhalik (eyh. kazanl (235, 236,
16, 24 241
Abdullahibni Muhammedil mürtai 6, Abdülkadir (Hac) 313, 314
7, 14, 25 Abdülkadir (Seyyit, Gulâm Kadir,
Abdullahibni Muhammedibni Abdür- Belhî) 178, 179, 181, 182, 183,
rahmânür râziyyü a'rânî 8 184, 185, 186, 202, 213, 215, 239
Abdullah Mehdiyyi Bâverdî 5 Abdülkadir (Geylânî) 15, 20
melâmîler 359
Ahmedibni Yahyelcell â7, 25, 27 Aliyyibni Ebu Tâlib (mâm) 38, 59,
Ahî, Ahîlik, Ahîler 167, 168, 170 60, 62, 63, 64, 65, 68, 84, 98,
Ak byk 39 99, 168, 182, 190, 191, 197, 198,
Aksaray (Konya) 43, 45, 46 199, 212, 213, 231, 235, 240, 241,
Ak emseddin (emseddin Muham- 242, 250, 265, 275, 276, 277, 279,
medibni Hamza) 39, 40, 41, 42, 281, 282
170 Aliyyibni Osmanibni Ebu Aliyyül
Akkâ 237 Gaznevî 3
Aleksandr Dokakin 341 Aliyyibni Sehlibni Ezheri Isfhânî
Âlî (Gelibolu'lu) 13 7, 8
Alâeddin (Vize'li) 67, 68, 92, 171, Aliyyi Kürdî 15, 26
208 Ali Nutki dede (Seyyid) 187
Alâeddini Aksarayî (eyh) 45, 46 Ali P. (ehid. Sadr âzam) 165,
Alâeddîni Attâr (Hâce) 241 166, 173, 178
Alâeddîni Erdebîlî (Hâce) 33, 38 Ali Rzâ (eyh) 302
Alâüddevle (Rüküddin) 170, 262, Ali Rzâ (Kaymakam) 331, 334
264 Ali Rza Vasfî (eyh) 314
Ali (Fâzl Iznîkî) 124, 136, 172
Ali ermî (Nakî) 74, 126
Ali (Gedâî. air) 161
Ali Urfî (eyh) 250, 287, 301, 310,
Ali (Hafz. Melâmî mümessillerinden)
311
178
Ali (Seyyid) 231 Aliyyül atval (Karabâ velî) 241
Ali (Seyyid. Pamakç zade eyhül- Aliyyül Havvâs 62
islâm) 161, 163, 164, 165, 174,
Aliyyün Nakî (ibni Muhammedüt
175, 180, 196 - Takî. mâm) 279
Ali (eyh) 232, 233 Aliyyür Rza Mûsel Kâzm.
(ibni
Ali Burhaneddin (Ebül Hasanül Ha- dâd) 5, 6, 7, 12, 14, 22, 24, 25
rîrî) 326 Anadolu 16, 26, 33, 34, 39, 109,
Ali Abo 8, 15, 25 165, 167, 168, 169, 184, 234, 235,
Ali Ayni (M. Darülfünun müderris- 236, 237, 238, 239, 299, 300
lerinden) 35, 38, 63, 107 Ankara 33, 34, 35, 37, 40, 71, 109,
Ali Cânip 165 123, 133, 169, 300
Ali dede (Pamakç) 69 Antalya 234, 235
Aliyyibni bindâribnil Hasanüssayra- Arabistan 79, 171
fî 7 Arâyi 247
melâmîler
361
Bâbâî, Bâbâîlik 167 128, 141, 161, 163, 172, 173, 174,
Halil P. (Sadr âzam) 124, 136, 196, 201, 204, 209, 213, 214
137, 141 Hasan ebüsterî 242
Halim (air) 56 Hassân (bnia Sâbit) 211
Halîmî Çelebi (Muallimi Sultân) 341 Hasanül Arîzül ekber (Seyyid) 231
Halvetî, Halvetiye, Halvetîlik 34, Hasanül Askerî (bni Ali. mâm) 61,
79, 90, 91, 128, 141, 194, 233, 62, 63, 202, 279, 280
241 Hasanül Kuveysnî (eyh) 232, 233,
Hamdûni Kassâr (Ebu Sâlih) 3, 4, 234, 235, 236
5, 6, 7, 9, 10, 11, 12, 14, 15, 20, Hasene binti Ali 49
22, 23, 24 Hânkah (Belh muzâfâtndan) 181
Hamdî (eyh) 301, 323, 337 Hârûn (Peygamber) 198
Hamdî 69 Hâim (Seyyid. Bursal) 161, 163,
Hamid (Alay imam) 237 172, 173, 174, 196, 203
Hamîdeddin (ey Hâmidi velî. Ebu Hâim Baba (Üsküdarl) 19, 21, 69,
Hâmid. Somuncu Baba) 33, 34, 37, 97, 239 *
Hoy 33 72,171
Hulefâyi râidîn 64, 98, 142 bni Sînâ 251
Hudâ kulu 241 Ibni Fârz (Hamevî) 240
Hudeybiye 193 brahim (eyh) 43
Husâmeddîni Ankaravî 64, 67, 71, , brâhim (Peygamber) 198, 251, 252
72, 78, 106, 114, 123, 133, 171, lbrâhim (Cülenî) 86
174, 201, 204 brâhim (Hace. Seyyid) 181
Husâmeddin Çelebi 168 brâhim (Hac. eyh) 302, 337
Husâmeddîni Uâkî 85 brâhim (Kuadal) 292
Husamî (air) 30, 85, 86, 139, 140 brâhim (Ibni Demir Han ibni Ham-
Husâmî Ahmed 85 za) 76, 77
Hurûfî, Hurufilik, Hurûfîler 99, 100, brâhim P. (Nevehi.li) 173
101, 102, 103, 119, 120, 128, 283, brâhim P, (Sadr âzam. Kapudan)
284 165
Huseynibi Aliyyibni Ebu Tâlib (1- brâhim (Seyyid) 231
mâm) 38, 62, 63, 99, 182, 231, brâhim (Seyyid) 181
234, 276, 279, 281 brâhim (S. Osman Haimî'nin olu)
Huseynibni Muhammed (Sülemî) 12 69
Hüseyin (Aa. Sar Abdullah Ef. brâhim (Sultan. I.) 138, 146
nin babal) 136, 137, 279 jbrâhim (eyh ah ) 38
Hüseyin Dede (Ik) 175, 196 brâhim Babâyi velî (Ef.) 178, 179
Hüseyin (ah) 181 brhim ibni Edhem (Ebu shak) 6,
Hüseyin Bey (htisap aas) 179, 11, 43, 242
180 brâhim Hakk(Erzrum'lu) 217
Hüseyin Fahreddin Dede (Bahariye brâhim Huseynül Kürdiyyül
ibnil
"
93, 94, 107, 110, 113, 124, 133, 95, 97, 98, 100, 101, 102, 103,
171, 172, 209, 211, 212, 213 104, 105, 106, 107, 109, 110, 111,
Hüseyin Sdkî (eyh) 323 112, 114, 122, 124, 128, 151, 172,
Hüseyin (erif) 325 192, 194, 196, 198, 201, 204, 210,
Hüseyin Vassaf (Hac) 112, 126, 205 211, 212, 213, 245, 274, 284
Hüsnü (Muhasebeci) 128 brâhîmül Bsrî 37
Hüsnü (Ruznamçeci) 238 brâhîmü amânkî (eyh) 233,
234, 241, 242
I dris (Peygamber) 276
Ibni Kemâl (Kemâl P. zade) 45, dris Ali (mâm) 248
melâmîler 367
drîsi Muhtefî 74, 77, 93, 94, 106, 137, 138, 139, 141, 165, 166, 170,
114, 123, 124, 125, 127, 128, 130, 171, 176, 179, 181, 182, 188, 206,
132, 134, 136, 137, 140, 142, 163, 215, 232, 237, 238, 239, 244, 248,
172, 174, 176, 179, 180 187, 196, 299, 302, 317, 318, 325, 326
201, 212, 213, 239, 317 stirumça 179, 234, 239, 240, 241,
îdrîsîler 248 285, 300, 305, 309, 313, 314, 337
gnaz Goldziher 26, 33, 36, 38 skrapar (Yanya muzafatndan) 331
hsan (Hamamîzâde) 70, 131, 134 kodra 179, 237, 324
tlyas (Peygamber) 120, 276 tip 235, 285, 301, 311
lkas Mirza 123 zzeddin 39
mâmiyye ( îai snâ Aeriyye, Ca' zmit 238
feriyye) 61, 63, 99, 198, 233 zmir 238, 300, 324
nce Bedreddin 39
rak 4, 45, 55, 182, 322 K
îrân 136, 137, 167, 168, 169, 182, Kabalistler 274
=- 197 Kadri (Hac. eyh) 301
îsâ (Peygamder) 62, 63, 99, 198, Kâdirî Kâdirîler 49,50, 263, 315, 326
255, 256, 258, 277, 278, 279, Kadîbülbân Mavslî 15, 25
280 Kalender ibni Hac Ali (drîsi Muh-
shâk Hârezmî 37 tefî'nin olu) 124
skenderiye 232, 234 Kalenderî, Kalenderlik 14, 15, 16,
smail (Baygn) 176 26, 85
smail (eyh) 310 Kalkandelen 235, 241
smâîlî 197 Karahânîler 25
smail P. (Çerke) 238 Kassâriyye 3
smâîli Çorumû 241 Karaman 45
smail Hakk (Bursal) 21 Kasm Maribî 326
smâîli Ma'ûkî (Olan eyh. Çelebi Karasi 238
eyh) 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, Kastomonu 237
50, 55, 56, 58, 67, 68, 69, 72, Kaygusuz (Ahmet Sârbân'n dervi-
85, 91, 95, 98, 103, 106, 124, lerinden) 348, 349, 350
170, 171, 174, 195, 215, 348, Kaygusuz Abdal 70, 103
v
349, 351 Kayseri 33
smâil ibni Hac Ali (drîsi Muhtefî' Kâbil 25
nin olu) 124 Kâmil (Molla) 239
smâîlüzzübeydî 242 Kânî (Hac. eyh) 314
smeti 146 Kâtip Çelebi 72, 77, 78, 81, 123,
snefçe 302, 337, 338 213
stanbul 43, 44, 46, 48, 55, 68, 71 Kemâl (Hac. Muhammed Nur'un
75, 79, 90, 109, 114, 128, 136 toronu) 240, 302, 337
368 mlâmîlere
Melâmiler - 24
370 melâmîler
( Melâmetîler )
Mukaddime II
Sahife
Melâmî Kutublar
I Melâmî pîri Ömer dede (Emi-
Beir Aa
156
158
—
söfîler
Muhiddîni Arabî ve Seyyit M.
Seyyid Hâim 161
Nur 243
eyhülislâmPamakczade Ali 163
Seyyide dier sofilerin tesiri 244
Sadr âzam ehit Ali P. . . . 165
.
III
III
Bayrâmî Melâmîliinin tarihçesi 1 67 Seyyidin tasavvuf! fikirleri
Anadoluda Sofîliin inkiaf . 167 (Varidât erhi) Ahiret, melek
Bayrâmîliin zuhuru 169 ve Meâd 250
Bayrâmî Melâmîliinin zuhuru râde ve ihtiyar ...... 253
ve tarihçesi 170 Hayât sâ 255
Seyyit Bekir Reat 179 Âlemin kdemi ve Kyamet . . 257
brahim Bâbâyi Velî 179 Seyyit M. Nur'da Vahdeti
Seyyit Abdülkadn Beihî ... 181 vücûd 261
IV Seyyid'e göre Muhammed ve
Melâmîlik hakikati Muhammediyye . . . 266
Melâmîlik ve dier tarikatlarla Merâtibi hakkiyye ve halkiyye 268
münasobeti Hey'et ve Hikmeti kadîme ve
190
Melâmîlie dühûl ....... M. Nur . . . 271
192
Melâmîlikte usuli teslis ve zikir
M. Nur'da devir ve tenâsuh . 272
194
Melâmîlerde keramet
M. Nur'da îîlik 275
195
M. Nur'da Hurûfîlik 283
Melâmîlikte iîlie temayül . . 197
Melâmîlikte dünyâya nazar
M. Nur'un kerâmetleri 285
. . 199
M. Nur'un lisân ........ 286
Melâmî - Hamzavîlikte tekilât
ve mütabaat
M. Nur ve Türklük 286
201
M. Nur'un âsâr 287
lâve . 207
Seyyid'in tarz tesliki 291
Bibliyoürafya , . . 218
Makamat tevhid ve ittihad . . 293
4 7 UCU iioLCII
l
5 19 Kesif Kesif
5 20 Nazisiz
7 6 x x x\_xx v iv v_/ tuutv c- y
7 27 Eb Hamza Ebu XHamza
1 -<X(-XXx£jtX
8 11 Sarhasî Sprahsî
8 27 Hameviys Hamûye
o Q
O Süherverdî
y ounreverü
o
y Hudreviyye Hudreveyh
i1 98
Zo olan olarak
1 fi ounei veren Sühreverdî
91 o
icabâti icâbeti
23 7 imnpcnnpn
unucoiuci
94 94 TTO /"€ iril
vâlisi
9S
Zj eyler eyhler
DO 9"? 94
Zo-Z^i Süherverdî Sühreverdî
41 14 n*11yc±
^ m P> t fi
CI1IC/.LH girmezdi
1 A
1U olunun olumun
48 24 "Bu satrn sonuna [3] iareti
konacak,,
53 17 sursti sureti
06 11 Ahmeeî Ahmedî
57 10 Çemi Çemei
57 17 el al
68 36 Hâlvî Hulvî
75 30 Keremyanî Kermiyânî
107 20 ahvâl akvâl
m
380 Melâmîler
110 21 rpH
cuycytpn
ten vpr> eri' An
233 17
245 19
247 18 [1] [2]
247 18 [2] [3]
247 20 [1] [4]
247 22 [1] [2]
247 25 Münâvî Menâvî
247- 28 [2] [3]
AO /\lIIlcQ VlCliillCUl
O/IO 1 R lVlUlicliIllIlCU.L)il nn
A m CUU11
V f*r\
/T.111J
273 30
248 16 kitabini asdr kitabn asldr
pistli
i
* mi*
Hayrabolu Istanbul-Kasm P$
.XIV. Gaybî'nin merkadi
Kütahya-Musalla
•XVI. Hac Kabaî'nin mezar
stanbul-Topkap
.XVII. Seyyit Haim'in kabri .XVIII. eyhülislâm Pamakç zade Seyyit
t!
yt
Siill
** 3»
iffi
Î
lEîiil
îiliiiBl
**"" i
I imi
'
1
^||§|11S1S111
i
lliHlBl
3 3==I
gam/n
^m
t/sr <//' Is.
^° y sn iu
'
^° bu ao </> 9°
' ' go
£2 m yd n 6u gon m
t/' /u yan mi c/d /er
5
n in f/, bu gon h m
5=^
II
Nol
UAK LAHÎ SOPYAB
c/u bu gön t'J
1 bu go n
m
i»/ <Âr lu
>
der
er t/i
o/i ga m//? /s e fen c/m
(/m </g/
</o/ </c/
c/c/ 6u 90
s° " ^ m
Hak de
y° I bu '
$ yo f
-sf£-<
/</*/•
±1 r
<7^j ^2 g de n yo I bu yo ' ^
I j
n go r ne Ku l dur
IV
*' * i;
- zr t* »ey Je m& s t /jji
"^ ©f-
w
Tg-^-g^-—^—
T
küf c/'
//'
e y v<e/ Izh S/
S1ÂH LAHÎ E T S A T
A" / me ye n ci n yt/ su f kt
"Sarban Ahmed,,
^
VII
ARAK LAHÎ E T S A T
Pj /r t y /e ~
go nu / çe
,
^ |
re
UUU jJ3 UH
5 y /i e y/
* »'
J J 3 ü—i—g
liri Llj -
m
s^r
'ji
.
y fi
<j
nrn
—
k â.
râ ^ m ço ,
un nnjiji|i 1T 1
iiM
Son
JJ i -
SEH LAHÎ E T S A T
Pâkeyle gönül çemesini ta durulunca
Dik dur gözünü gönlüne gönlün göz olunca
Metin; Sa: 83
VIII
H tî S Eli MAKAMINDA N E F S S
SENGtNSSMA
gâ n m o se r ho $ la, r y/z
. m n se r $ Un y/z
ho
- ^ ~
Meyhanei ak meykeleriyüz,
Hu sagarmn serholariyüz
Çerhi felein cünbüleriyüz
Evlâd Rasûl bendeleriyüz
eyhul arabn dervileriüz.
Metin: Sa: 336
Bu ilâhileri, stanbul Konservatuvar Türk musikisi tasnif heye'ti reisi Rauf Yekta Bf notaya
almlardr
istanbul Darülfünunu
Türkiyat Enstitüsü
Kurulduu tarih : 1924
Türkiyat Enstitüsü
Dier silsileler
Türkiyat Mecmuas I
leriyle yaad
devirde edebî mevkii (173-184). 7) Köprülüzade Meh-
met Fuat: Ouz etnolojisine dair tarihî notlar(185 211). 8) Abdülkadir:
Kitab- Dede Korkud hakknda(21 3-219) 9) Barlhold: Kutadgu-bildiin .
dier bir nüshas (227-233) 11) Ludvig Liketi "Krgz,, kavm isminin
. :
menei (235-249) .
Türkiyat Mecmuas II
639 sayfa; stanbul : devlet matbaas 1928 ; eski harflerle fiat 250 kuru.
mana ait bir âbide (69-74). 5) Abdullah Battal: Sâhib Giray Hanyarl
(75-101) Canip
. Osmanzade Ahmet Tâ'ib Efendi (103-129)
6) Ali :
1
1) Caferolu Ahmet Mirza efî' hakknda notlar (267-271) 12) Tes-
:
.
Oullar devrine ait baz kabir talar (347-363) . 15) Hâmit Zübevir
Hac Bekta tekkesi (365-382).
Notlar ve vesikalar : 1) W. Barhold: Radloff'un lügatini yeniden ne-
ir meselesi (385-387). 2) Necibasm: «Krgz,, kelimesinin itikakna
dair (387-390) 3) Necibasm: Türkçede "q„ nm "t„ ye ve "t„ nin "d.,ye
.
(430-434) .
15) Köprülüzade Mehmet Fuat "Füzulî„ ye ait baz notlar :
1 — Gevheri
Köprülüzade Mehmet Fuat
99 sayfa; stanbul : Yeni Matbaa 1929; 75 Kuru.
2 — Erzurumlu Emrah
Köprülüzade Mehmet Fuat
39 sayfa; istanbul; Evkaf Matbaas 1929. 30 Kuru.
6 — Körolu Destan
Edebiyat asistanlarndan Pertev Naili
istanbul 1931: Evkaf Matbaas:
Tetkikler
Tercüme eserler
1 — Bektailik tetkikleri
F. W. Hasluck-tiirkçeye çeviren : Ragp Hulusi
141 sayfa: stanbul: Devlet Matbaas 1928; eski harflerle: 100
kuru.;.
— 11 —
masa geliyor (39-91) ;
üçüncü mephas. - Murat: Osmanllar Avrupada
bir imparatorluun temellerini kuruyorlar (92-157); dördüncü mephas.
- Bayazt: Osmanllar Bizans mparatorluuna tevarüs ediyorlar (158-
236); lâhika a: Osmanllarn menei ve saltanatlar hakkndaki an'anevî
yanl telâkkiler (237-252) lâhika b: on dördüncü asr zarfnda Ana-
;
(25-27) ;
Aa Toharistanm istirdad (27-28) Buharanm fethi (29-31)
;
Lisanî eserler
2 — ^jyv jU iiuiv
metin 155 sayfa ;
lügatçe ve grameri 186 sayfa; stanbul : Evfkaf Matbaas 1931; 400 Kuru.
Vesikalar
1 '
Muhtralar
] — Infl nence d chananisne Turco-Mogol sur
les ordres mystiques musulmans
Köpriilüzade Mehmet Fuat
19 savla: stanbul : Zolliy matbaas 1929: 30 kuru.
Melâmiler
Konya lisesi edebiyat muallimi Abdülbaki beyin edebiyat Fakülte-
sinden mezun olurken yapt tezdir imdiye kadar 13 formas basl-
.
— 15 —
u doldurmak her yl neredilecek olan bu mecmuadan imdiye
için
kadar 14 forma baslmtr Mecmua
. 20 forma olacaktr. 14 formann
münderecat unlardr Ahmet-Zeki Validi Moollar devrinde Anado-
: :
lunun iktisadî vaziyeti (1-42) Dr. Ciro Truhelka Bosnada arazi mese-
; :
lesinin tarihî esaslar (43-60) Dr. Hâmit Sadi Paaeli [arkî Trakya-
; :