Professional Documents
Culture Documents
* Aynı sınıfa derse giren öğretmenlerden * Niçin bazı öğretmenler zevkle ve huzurla
bazıları niçin diğer arkadaşlarından daha ders yaparken diğerleri bitmiş, bezmiş bir
iyi sınıf yönetirler? halde dersten çıkarlar?
* Bir sınıftaki öğrenciler, öğretmen
değiştiğinde niçin öncekinden oldukça
farklı davranış gösterirler?
SINIF YÖNETİMİNİN ÖNEMİ
* SINIF, bölünmüş grup olmuş varlıkların hedefi olan davranış yaratılması burada
adıdır. gerçekleşir.
* Bizim eğitim anlayışımızda sınıf denince * Yıllık öğrenim süresinin büyük bir
akla önce öğrencilerin ders için bölümü sınıfta geçer.
toplandıkları yer gelir.
* Sınıfın içinde öğretmen, öğrenci, eğitim
* Oysa sınıf, genellikle bilgi, yaş ve belirli öğretim yöntem-teknikleri, kaynaklar,
bir konuda yetişmişlik gibi değişkenler göz zaman vb. birçok öğe yer almaktadır.
önüne alınarak oluşturulan insan
* Öğretmen, bütün bu öğeler arasında
gruplarının adıdır. Sınıf, bir grup insanın
anlamlı ve sürekli bir eşgüdüm sağlamak
adıdır.
durumundadır. Bu nedenle öğretmen sınıf
* Eğitim ve öğretim etkinliklerinin yönetimi konusunda yeterli olmalıdır.
gerçekleştiği yaşam alanı olarak sınıflar
* Eğitim yönetiminin kalitesi sınıf
özel ortamlardır. Çünkü bu ortam
yönetiminin kalitesine bağlıdır demek çok
öğretmen ve öğrencilerin karşı karşıya
doğrudur.
geldiği bir ortamdır. Öyle ki eğitimin asıl
.Tepkisel Model :
* Sonuç-tepki ilişkisi vardır. * Davranışın nedenlerini irdelemez,
sonucuyla ilgilenir.
* Müdahaleler bireye yöneliktir.
* Modele sık başvuran öğretmenlerin sınıf
* Düzen sağlayıcı ödül-ceza türü
yönetim becerilerinin çok yüksek olmadığı
etkinlikleri içerir.
belirtilmektedir.
* Amaç istenmeyen davranışı ya da
* Modelin en zayıf yönü, tepkinin karşıt
durumu ortadan kaldırmaktır.
tepki doğurabilmesidir.
Önlemsel Model :
* Planlamaya dayalıdır. * Gruba yönelik etkinlikleri içerir.
* Geleceği önceden kestirmeye çalışma ve * İstenmeyen davranışların ortaya
istenmeyen davranışı ve sonucu önceden çıkmasını önleyici bir düzenleyiş ve işleyiş
önlemeye yönelimlidir. oluşturarak tepkileri azaltmak amacındadır.
* Davranışın nedenlerine odaklanır ve * Sınıf kültürel bir sosyalleşme süreci
onları ortadan kaldırıcı önlemlere yönelir. olarak ele alır.
Gelişimsel Model :
* Öğrencilerin fiziksel, duygusal, gelişim özelliklerine uygun düzenlemeler
deneyimsel gelişim düzeylerinin yapmak esastır.
gerektirdiği uygulamaların
* Her yaş döneminin kendine özgü
gerçekleştirilmesini temel alır.
özellikleri olduğuna dikkat çekilerek sınıf
* Öğretimsel ve yönetimsel tüm yönetim davranışlarının da bu özelliklere
etkinliklerin yürütülmesinde öğrencilerin uygun olarak değişmesi gerektiği
vurgulanır.
Bu model dört basamaktan oluşur;
a)Onuncu yaşa kadar nasıl öğrenci c)On iki-on beş yaş arası arkadaş
olunacağını öğrenir. beğenisini kazanma-birbirine bakma
b)On-on iki yaş arası olgunlaşma – uyma – d)Lise yılları kim olduğunu, nasıl
öğretmeni hoşnut etme davranacağını öğrenir, sosyalleşirler.
Bütünsel Model :
* Sınıf yönetimi algılarını bütünleştiren * Gruba olduğu kadar bireye de önem
modeldir, sistem modeli olarak da bilinen verilir.
modeldir.
* Uygun davranış uygun ortamlarda gelişir
* Sınıf yönetiminde yerine, zamanına ve anlayışı vardır.
duruma göre bütün modeller kullanılabilir.
* Bütün önlemlere rağmen yine sorunlu
* Önlemsel sınıf yönetimi modeline davranış ortaya çıkıyorsa tepkisel model
öncelik verilir. kullanılır.
1-Sosyal Etkenler
* Aile * Beklentiler
* Toplumsal norm ve değerler * Kitle iletişim araçları
* Öğrencilerin geldikleri çevre
Aile :
* Ailenin ekonomik durumu * Aile içi ilişkiler
* Ailenin eğitim düzeyi * Anne-babanın kişilik özellikleri
* Ailedeki birey sayısı
Toplumsal Norm ve Değerler :
* Norm, kişilerden ve gruplardan beklenen * Ülkelerin yaşama biçimlerindeki farklar,
davranış biçimi, önceden belirlenmiş ve sınıftaki öğrencilerin davranış nedenlerinde
uyulması gereken kurallardır. de fark oluşturur.
* Normlar değerlerden daha sınırlı ancak * Toplumda gözlenen olumsuz davranış
daha emredicidir. Değerler pek çok örnekleri, sokak kültürünün baskıları
normun ortaya çıkmasının nedenidir. öğrenciler aracılığı ile sınıf ortamına
yansımaktadır. Öğretmenin sınıf yöneticisi
olarak rolü, bu etkilerin olumlularından
yararlanıp, olumsuzlarını önleyebilmektir.
Öğrencilerin Geldikleri Çevre :
* Bir okulun çevresini, okulu etkileyen * Okul çevresi, yakın ve uzak çevre olarak
varlıkların, olay ve olguların, düşüncelerin ikiye ayrılır. Okulun yakın çevresini,
tümü oluşturur. Okul, çevresine en yakın aileler ve öğrenci velileri oluşturmaktadır.
olması gereken sistemlerin başında
* Uzak çevreyi ise okulun etkileşim içinde
gelmektedir.
olduğu siyasal, sosyal, ekonomik ve
kültürel çevre oluşturmaktadır.
Beklentiler :
* Öğrenciden beklentide bulunanların * Ancak bu beklentiler, öğrencilerin
başında, aileler ve öğretmenler ulaşamayacakları kadar yüksek
gelmektedir. Her iki grupta öğrencinin olmamalıdır.
akademik ve sosyal başarılarının üst
* Eğer öğrencilerin ulaşamayacakları kadar
düzeylerde olmasını ister.
yüksek olursa ve ulaşamazlarsa çocuklarda
* Öğretmen ve velilerin öğrencilerden okula karşı soğuma ve psikolojik
beklentilerinin olması doğaldır ve rahatsızlıklar ortaya çıkar.
gereklidir.
2-Psikolojik Etkenler
* Öğrenci özellik ve ihtiyaçları
* Öğretmenin kişilik özellikleri
Öğrenci özellik ve ihtiyaçları :
* Öğrenme-öğretme ortamı denilen sınıfın, etkili öğrenmeler olabilmesi için uygun hale
getirilmesinde öğrencilerin fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişim düzeyleri, hazır bulunuşlukları,
ilgi ve ihtiyaçlarının bilinmesi büyük önem taşımaktadır.
* Öğretmen öğrenci ihtiyaçlarını analiz etmeli ve sınıfı yönetirken bu ihtiyaçları mümkün
olduğunca karşılamaya çalışmalıdır.
* Maslow, insan ihtiyaçlarını bir piramit gibi birbiri üstüne konmuş şekilde aşamalı bir düzen
içinde düşünmüştür. Bu sınıflamaya göre, ihtiyaçlar piramidinin temelinde biyolojik
ihtiyaçlar, en üst katında da psikolojik ihtiyaçlar yer almaktadır. Bu ihtiyaçlar;
1-Fizyolojik ihtiyaçlar
2- Güvenlik ihtiyacı
3-Sosyal ihtiyacı
4-Kendini gösterme ihtiyacı
5-Kendini gerçekleştirme ihtiyacı
3-Eğitsel Etkenler
* Okul yönetiminin yapısı ve işleyişi * Kontrolü kaybetme korkusu
* Öğretmen nitelik ve eğitim durumu * Dersin işlenişi
* Öğretmenlerin okul amaç ve değerlerine * Sınıfın fiziksel durumu
bağlılığı
* Sınıf kurallarının durumu
Okul Yönetiminin Yapısı ve İşleyişi :
* Okul yöneticilerini yönetim tarzları 2-Demokratik yönetim tarzı; kararların
öğretmenlerin sınıf yönetim tarzlarını çalışanlarla birlikte alındığı yönetim
etkiler. Yöneticiler okulda üç tür yönetim tarzıdır.
tarzı uygulayabilirler;
3-Başıboş yönetim tarzı; çalışanların okul
1-Otoriter yönetim tarzı; kararların amaçlarını gerçekleştirme konusundaki
yönetici tarafından alınıp uygulandığı karar ve uygulamalarında serbest
yönetim tarzıdır. bırakıldıkları yönetim tarzıdır.
Öğretmen Nitelik Ve Eğitimi Durumu :
* Öğretmenlerin almış oldukları eğitim ve * Öğretmenin öğretmenlik formasyonu ve
bu mesleği seçmedeki isteklilik durumu özel öğretim alanında oldukça iyi bir
sınıfı yönetim uygulamalarını etkiler. durumda olması gerekir.
Öğretmenlerin Okul Amaç ve Değerlerine Bağlılığı :
* Öğretmenlerin, öncelikli olarak işlemleri öğrencileriyle paylaşması sınıfı
öğrencilere kazandırılması gerekenler yönetmesini kolaylaştıracaktır.
konusundaki inançları onların sınıf
* Öğretmen her fırsatta öğrencileri sınıfın
yönetim tarzlarını etkilemektedir.
amaç ve hedeflerini gerçekleştirme
* Öğretmenlerin, öğretim amaçlarını ve işlemlerine katmalıdır.
bunlara ulaşmak için gerçekleştireceği
Sınıfta düzen, öğrencilerin katı bir şekilde kurallara uyma ya da pasif hale getirilmesi
değil belirli sınıf olaylarının yani ders etkinliklerinin amacına ulaşması için kabul edilebilir
sınırlar içinde gerekli davranışları göstermesi anlamına gelmektedir.
Destekleyici Öğretmen:
Öğrenciler,
* kendilerinden ne beklendiğini * haklarını engellemeyen ve karşılıklı
bildiklerinde, güvene dayanan bir ortamı yaşadıklarında,
* onaylandıklarında ve kendilerini değerli * kendilerini ifade etme haklarına sahip
hissettiklerinde, olduklarını gördüklerinde, sınıf içinde daha
katılımcı ve daha az rahatsızlık verici
olacaklardır.
Sınıfın fiziksel düzeninin nasıl olacağı konusunda karar vermek için 4 anahtar yol vardır:
2-Işık:
* Sınıfta görme ve oturmanın rahatça yapılabilmesini sağlayacak bir aydınlık olmalıdır.
Bunun çok ya da az olması öğretmen ve öğrencilerin işlerini güçleştirir. Gözü yorma,
dikkatsizlik, sinirlilik, hareket yavaşlığına yol açar. Sınıfta ışık doğrudan gelmemeli, doğal
aydınlatma yolları kullanılmalıdır.
3-Isı:
* Ortama uygun giyinen bir insan için bir ortamda da öğrenci çabalarını ısınmaya
gerekli oda sıcaklığı 20 santigrat derecedir. yöneltmekte zihnin öğrenmeye
Sınıfın ısısı mevsime, nem oranına ve odaklanmasını güçleştirmektedir.
öğrencilere göre değişir.
* Sınıf ısısının düzenlenmesi, ısıtıcı ve
* Isı ayarının yüksek olması fiziksel soğutucularla yapılabileceği gibi,
rahatsızlıklara, ilginin dağılmasına, zihnin öğrenciler de ısı değişimiyle tutarlı giysi
gevşemesine yol açar. Aynı şekilde soğuk seçimi yapılabilmelidir.
4-Renk:
* Renkler öğrencilerin fiziksel ve * Sınıf rengi diğer eşyalarla uyum içinde
davranışsal durumunu etkilemektedir. olmalıdır. Sınıfın renkleri öğrencilere,
mekânların kullanılış amacına göre
* Öğrencilerin gelişim özelliklerine göre
değişmelidir.
sınıf renkleri değişiklik göstermelidir.
* Zihinsel çabanın hâkim olduğu ortamlarda, mavi ve kırmızı ise görsel
ortamlarda mavi- yeşil-gri ya da bej sunum yapılan ortamlarda tercih
renkler uygundur. Sarı ve turuncu renkler edilmelidir.
öğrencilerin yalnız çalışması gereken
5- Gürültü:
* Rahatsız edici, işitmeyi engelleyici * Gürültü öğretmenin ders esnasında
dikkatleri dağıtıcı fiziksel ve ruhsal sağlığı tekrarlar yapmasına, sesini yükseltmesine,
bozan şeylerdir. zamanı iyi kullanamamasına yol açar. Aynı
şekilde öğrencinin de duymasını
* Sınıf dışından gelen gürültünün
anlamasını güçleştirir.
engellenmesi daha güçtür. Sınıf içindeki
gürültüyü azaltmanın temel yolu ise sınıf
kurallarının gürültüyü de içermesidir.
6-Temizlik:
* Sınıflar toplu yaşamın gerçekleştiği * Sınıf kurallarında temizlik ile ilgili
yerler olduğu için devamlı temiz kurallar bulunabilir.
tutulmalıdır.
* Temizlik alışkanlığı aile ve çevre ile
* Sınıfın temiz tutulması için, öğrencilere birlikte yürütülebilecek bir etkinliktir.
temizlik alışkanlığı kazandırmak
önemlidir.
7-Sınıfın Yerleşim Düzeni:
* Yerleşim düzeni, eğitimin etkin ve akıcı * Öğrencilerin oturma biçimleri,
bir işleyişe kavuşturulmasına dönük öğrencilerin fiziksel özellikleri, dersin
eylemleri içerir. özellikleri ve sınıf içindeki davranış
biçimlerine göre düzenlenebilmelidir.
* Davranışı değiştirmenin çok etkili bir
yolu, çevreyi değiştirmektir. * İlk sınıflarda öğretmenler çeşitli
etkenlere göre düzenlemeler yapabilirken,
* Sınıftaki araç gereçlerin hareketli olması,
üst sınıflarda öğrencinin görüşleri
gerektiğinde istenilen biçimde
alınmalıdır.
düzenlenebilmesi önemlidir.
Planlama Süreci
-Okula başlamadan önce kuralları belirlemek sınıfta uygulamayı kolaylaştırır. Ancak
öğretmenlerin dönem başlamadan önce kuralları belirlerken aşağıda belirtilen noktaları
öncelikle bilmeleri gerekmektedir.
Okulda özellikle yasaklanan davranışlar: Koridorlarda koşmama, belli materyal ve eşyaları
okula getirme-getirmeme, devamsızlık için yazılı belge ya da izin alma, öğrenci okula
gelmediğinde gerekli iznin alınması gibi.
Okulda kurallara uymamanın yaptırımları: Öğretmenler öğrenci ile ilgili durumları okul
idaresine bildirme gibi bazı yaptırımları uygulamayla sorumlu olduklarının farkında
olmalıdırlar.
Dersler sırasında izlenmesi gereken idari işlemler: ders notlarının öğrenciye dağıtımı,
ödenmesi gereken paraların toplanması gibi yıla ya da döneme başlamayla ilgili görevler:
Yoklama işlemlerinin yapılması, devamsızlığı olan öğrenci ile görüşme ve devam durumu ile
ilgili raporun hazırlanması, öğrencinin sınıftan okul binasının herhangi bir yerine gidişi ile
ilgili prosedürler bilinmelidir.
Kural ve Beklentileri Belirleme Süreci
* Sınıfta geçerli olacak kuralları öğretmen kendisi tek başına belirleyebileceği gibi bunları
öğrencilerle birlikte de oluşturabilir.
* Ancak unutmamak gerekir ki, yaşları ne olursa olsun öğrenciler kendi davranışlarını
etkileyecek olan kuralları belirleme sürecine ne kadar çok katılırsa, kuralları izlemeye de o
kadar katılırlar.
* Kurallar açık-gözlenebilir davranışlar olarak ifade edilmelidir:
Öğrenciler “uygun davran” gibi büyük genellemelere göre davranmakta zorluk yaşarlar. Bu
nedenle her bir kural bir eylem sözcüğü ile başlamalıdır.
* Davranışsal beklentileri açıkça ifade etmenin yanı sıra, mümkün olduğunca az sayıda kural
geliştirilmelidir:
Kurallar sınırlı sayıda olmalıdır. Çok sayıda kural mümkündür ancak en önemli davranış
alanlarını kapsayan 5-8 arası genel kuralları belirlemek ve açıklamak yeterli olmaktadır.
* Kuralları ve ilişkili davranışları tartışırken yalnızca olumsuz yanları değil olumlu yanları da
vurgulanmalıdır:
Kuralları olumlu kavramlarla ifade etmek, öğrencilerin istenen ya da uygun davranışları
göstermelerine, sorumlu kişiler olarak davranmalarına yardım eder. İletişimin olumsuz
kavramlarla kurulması, olumsuz beklentilere neden olabilir.
Örneğin;
* Koridorlarda koşma * Koridorlarda yürüyünüz
* Parmak kaldırmadan konuşma * Söz hakkı alabilmek için parmak
kaldırınız.
(olumsuz ifadelerdir)
(olumlu ifadelerdir)
Aşama–1: SÖYLEME
Bu aşamada öğretmen kuralın ne olduğunu, hangi davranış ya da davranışları içerdiğini sözel
olarak açıklar.
Aşama–2: GÖSTERME
Öğretmen kuralın ne olduğunu ya da öğrencilerin nasıl davranmaları gerektiğini gösterir ya da
öğrencilere roller vererek bu kuralı canlandırır.
Tanışma:
Öğretmenlerin öğrencilere ismiyle seslenebilmesi, öğrenciye verdiği değerin bir göstergesi
olabilir.
Bu nedenle öğrencinin ismini öğretim yılı başında öğrenilmesi için şu tür etkinlikler
yapılabilir:
A) İsim Zinciri Oluşturma
İsim zinciri yöntemi, öğrencilerin birbirlerinin isimlerini öğrenmeye yardım eden en etkili
yöntemdir.
- Adım Ilgın
-Kitap okumayı çok severim. Son okuduğum kitap Hıfzı
Topuz’un “Çamlıca’nın Üç Gülü” dür.
Sonraki gelen öğrenci diyalogu şöyle sürdürebilir.
- Onun adı Ilgın.
-Kitap okumayı seviyor. Son okuduğu kitap Hıfzı Topuz’un
“Çamlıca’nın Üç Gülü”dür.
- Benim adım Destan.
- Gitar çalmayı çok severim.
Buna benzer diyaloglar her öğrenci için tekrarlanarak son öğrenciye kadar sürdürülür
b) İsminde Ne Var?
Bu etkinlik, ilk tanışma etkinliği olarak ya da isim zinciri oluşturma etkinliğinden hemen
sonra kullanırsa mükemmeldir.
Öğrenciler beş ya da altı kişilik gruplar halinde oturtulur. Kısaca, isimlerin değerleri üzerine
bir tartışma yapmaları istenir. Bu tartışma, adların nasıl bir kültürel mirası yansıttığı, anne-
babanın hoşlandığı bir isim olup olmadığı vb. üzerine yorum yapmaları biçiminde olabilir.
1.Tam adlarını belirtmeleri, Örneğin, Mehmet-Memo, Canan–Cano
gibi. Bu durum hoşuna gidiyor mu?
2.Bu adı nasıl aldıkları,
5.İsimlerinden hoşlanıyorlar mı?
3. Herhangi bir takma adı olup olmadığını
ve bundan hoşlanıp hoşlanmadığı, 6.İki ismi varsa sınıfta hangi ismi
kullanmak istedikleri sorulabilir.
4.İnsanlar isimlerini herhangi bir şekilde
değiştiriyorlar mı?
3-Dikkati Sürdürme
* Öğretmenlerin çoğu özellikle grup çalışmaları sırasında öğrenci dikkatini sürekli kılmanın
zor bir görev olduğundan bahsetmektedir.
* Çocuklar ergen ve yetişkinlere göre daha kısa dikkat süresine sahip olsalar da onların bir
televizyon programına ya da video oyununa saatlerce sessizce dikkat gösterme yetenekleri
becerikli bir öğretmenin öğrencilerinin derse karşı dikkatini daha uzun süreli tutabileceğini
göstermektedir.
Yöntemler:
* Sınıf yerleşim düzeninin seçilen öğretimse etkinliği kolaylaştıracak şekilde
düzenlenmesi:
Eğer bir derste dikkat merkezi öğretmen ise öğrencilerin hepsi öğretmeni görecek şekilde
oturmalıdır. Bu düzenleme sıraları daire şeklinde ya da U şeklinde ayarlama ile yapılabilir.
Öğrenciler küçük gruplarda oturduklarında derse başlamadan önce bütün öğrencilerin
yüzlerini öğretmene çevirmeleri istenebilir.
* Bazı öğrenciler için ayrımcılık yapmayan bir oturma düzeninin sağlanması:
Düşük ve yüksek yetenekli öğrenciler sınıfa serpiştirildiğinde öğrencilerin derse katılımı daha
eşit ve düzenli bir hale gelmiştir.
* Öğrencilere söz hakkı vermek için tesadüfî bir seçme yöntemi kullanma:
Bu öğrencilerin isimlerini bir torbaya yazarak koyma ve basitçe kimin konuşacağının
torbadan çekilmesi yoluyla sağlanabilir. Öğrencileri tesadüfî olarak seçmenin bir tehlikesi her
soruya anında doğru yanıtın alınma olasılığının düşmesidir.
* Öğrencilere adını söylemeden önce soruyu sorma:
Eğer soru sormadan önce herhangi bir öğrencinin cevaplayacağı belirtilirse diğer öğrenciler
ilgilerini kaybetmektedirler.
* Bir soruyu cevaplamadan ya da başka bir öğrenciye söz vermeden önce en az 5 saniye
bekleme:
Araştırmalara göre eğer öğretmen 3 saniyeden fazla beklerse öğrenci-öğretmen etkileşimi
değişmekte ve tüm sınıf düzeyinde bilişsel başarı düzeyi artmaktadır.
* Öğrencilerin sınıf arkadaşlarının cevaplarına tepki vermelerini isteme:
Bu yönerge öğrencilerin arkadaşlarının verdikleri cevapları dinlemeleri için gereklidir.
* Öğrencilerin cevaplarını sürekli tekrarlamama: Öğretmenlerin çoğu bir öğrenci
tarafından verilen hemen her cevabı tekrarlama eğilimindedir. Bu uygulama doğru cevabı tüm
öğrencilerin duymasını amaçlamaktadır. Bunun yanında öğrencilere; yüksek sesle konuşmaya
gerek olmadığını çünkü cevabı işitecek tek kişinin öğretmen olduğunu, arkadaşlarını
dinlemeye gerek olmadığını çünkü öğretmenin cevabı tekrarlayacağını, öğretmenin sınıftaki
tüm öğrenmelerin kaynağı olduğunu öğretecektir. Tüm bu olumsuz etkiler öğrencinin
motivasyonunu katılımını ve dikkatini azaltmaktadır.
* Öğrenciler konuşurken onları dikkatlice dinleyerek dinleme becerilerine model olma:
Dikkatli bir şekilde dinlenildiğini görme öğrencinin öğretmenini ve diğer arkadaşlarının
söylediklerini dinlemeye isteklilik açısından önemlidir.
* Öğrencinin çabasını pekiştirme ve yüksek oranda pozitif sözel ifadeler kullanma:
Pekiştirme, davranışı Canlı olma: Araştırmalar öğrencilerin derse karşılı ilgili olan
öğretmenleri sevmekle kalmayıp aynı zamanda bu ilginin öğrencinin başarısını
kolaylaştırdığını göstermektedir. Öğretmenler sınıfta dolaşarak ses tonunu değiştirerek ilgi
çekici yüz ifadeleri kullanarak ve yüksek düzeyde bir enerji sergileyerek derse karşı ilgilerini
göstermelidirler.
* Öğrencilerde ilginç önemli, hoş bir şey öğrenecekleri konusunda bir beklenti
oluşturma: Emin değilim bunu daha önce konuştuk mu? Belki içimizden biri bunun cevabını
biliyordur?, şimdiki soru zor sorulardan bir tanesi; gibi yaklaşımlar öğrencide heyecan
yaratabilir.
* Öğretimde teknolojik araç gereç ve materyallerden yararlanma:
Öğretimde materyal kullanımı öğretim ortamının zenginleştirilmesini ve buna bağlı olarak
öğrencilerin verilenleri daha iyi bir şekilde alabilmesini sağlamaktadır tekrar edilme sıklığını
arttırma işlemidir.
* Öğretimde teknolojik araç gereç ve materyallerden yararlanma:
-Çoklu öğrenme ortamı sağlar.
-Dikkat çekerek öğrenmeye güdüler öğrenmeyi ve soyut şeyleri somutlaştırır.
-Hatırlamayı kolaylaştırır.
-Öğrenme-öğretme sürecine çeşitlilik ve zenginlik katar.
-Zamandan tasarruf sağlar.
-Verbalizmi önler yani sözden ekonomi sağlar.
-Farklı zamanlarda birbirleriyle tutarlı içeriğin sunulmasını sağlar.
-Tekrar tekrar kullanılabilirler.
-İçeriği basitleştirerek anlaşılmasını kolaylaştırır.
-İçeriğin uygun sırada ve tutarlı sunulmasını sağlar.
-Öğretmene daha üst düzeyde tartışma ve özet yapmak için zaman kazandırır.
-Öğretim hizmetini daha verimli kılar.
Uygun zorlukta görevler ya da işler verme:
Öğrenci yaramazlığı sıklıkla çok kolay ya da çok zor işe tepki olmaktadır. Öğrenciler orta
derecede zor olan görevleri çok kolay olana tercih etmektedirler. Görev zor olduğunda
öğrencilerin cesareti kırılmakta ve başarısızlık onların performansları hakkında beklentilerini
düşürmektedir.
4-Özetleme
Öğrencilerin çoğu okul gününü tamamlanması gereken bir dizi görevler olarak görmekte ne
öğrendiklerini ya da niçin öğrendiklerini ve kendi yaşamları ile ilişkisini anlamaktadır.
Yöntemler:
* Her dersin ya da okul gününün sonunda yaratmalarını isteme (renkli resimler,
öğrencilerin öğrendikleri bir şeyi planlar, pano, köşe yazısı, makale, grafik
günlüklerine yazmalarını isteme gibi)
* Öğrencilerin bir gazete muhabiri rolü * Öğrencilerin öğrendiklerini diğer
oynayarak öğrendiklerini özetlemelerini arkadaşlarına göstermeye teşvik etme;
sağlama
* Öğrencilerin yaptıklarını sınıf panosunda
* Öğrencilerin kısa bir oyun yaratarak sergileme
(drama-rol oynama) ne öğrendiklerini
* Öğrendiklerini özetlemek amacıyla
göstermelerini sağlama
testleri bir araç olarak kullanma
* Öğrencilerden öğrendiklerini
sergileyebilecekleri bir sunum biçimi
-Dikkat Çekme: Sosyal açıdan kabul edilebilir tarzda statü kazanamayan çocuk bunu aktif ya
da pasif ilgi çekme davranışları ile sağlamaya çalışır.
Sevgi ve ilgi görme ihtiyacı olan, boşanmış, birbirleriyle sürekli kavga eden ebeveynlerin,
olumsuz ev yaşantılarına sahip, sosyal olarak kabul edilebilir tarzda statü kazanamayan
çocuklar dikkat çekme davranışına yönelebilirler. Öğrenci sınıfta sürekli fark edilmek ister.
* Sırası gelmeden konuşmak, * komiklik yapmak,
* konuşarak başkalarını rahatsız etmek, * soytarılık,
* sözünü kesmek, * kabalık,
* şov yapmak, * aralıksız soru sorma ilgi toplamanın aktif
biçimleridir.
Çocuklar;
* tembellik,
* yavaşlık (çalışmaya başlarken ve bitirirken yavaş davranma) ya da
* sessizlik davranışları sergileyerek pasif dikkat çekme arayışına da gidebilirler.
-Güç Arama: Dikkat çekme davranışına benzer ancak bu gruptaki davranışlarda yıkıcı bir
ilgi arama davranışı daha yoğun yaşanır.
* Kendini aşağı hisseden öğrenci için güç kullanımı, güç arama bir amaçtır.
* Kendisinin ve başkalarının beklentilerini değerlendirmek konusunda yetersizlik hisseden,
olumsuzluk içerisinde olan öğrenci, bu yetersizlik algılamasını ortadan kaldırmak için kendi
yöntemlerini kullanacak, patron kimliğine soyunarak başkalarına zor kullanacak, övünecek ya
da soytarılık yapacaktır.
* Özellikle evde aşırı kontrol altında olan çocuklar, özgürlük istekleri ve ailelerinin izin
vermedeki isteksizliği yüzünden yaşadığı çatışmalardan dolayı bu davranışı gösterebilirler.
* Yalan söyleme, sınıf içi kurallara uymama) aktif güç arama
davranışları olarak sıralanırken;
* tartışma,
* unutkanlık,
* konuşma,
* inatçılık,
* karşı çıkma,
* tembellik,
* kafa tutma,
* tertipsizlik (ödevleri yarım bırakma,
* ters düşme,
kıyafette ve sınıfta tertipsizlik) pasif güç
* itaatsizlik (yapılması istenen şeyleri arama davranışları olarak belirtilmektedir.
reddetme davranışları, talimatlara uymama,
-Öç Alma: Bu davranış kendinde güç ve ilgi eksikliği hisseden öğrenciler için bir amaçtır.
* Öğrenci, diğerlerinin kendisine yaptığı şeylerden dolayı kendisini eşit olmayan bir konumda
görür, başkaları tarafından incitildiğini hisseder. Felsefesi kısasa kısastır.
* Bu davranışı gösteren çocuklar aşırı hüsrana uğramış, engellenen, utanmış çocuklardır ve
diğerlerini incitmek için ellerinden geleni yaparlar.
Özellikle ilkokul çocuklarında;
* fark edilme,
* değer kazanma,
* kabul görme,
* başarılı olma,
* takdir edilme gibi en güçlü gereksinimlerin öğretmen tarafından karşılanmaması öğrencileri
öç arama, güç kullanma davranışına itebilmektedir.
“Eğer benim canım yanıyorsa başkalarının canını acıtmaya hakkım var” diye düşünen
çocuk dikkat çekmek ve güç kullanmak için daha da ileriye gider, amacı kazanmak,
kazanmanın da ötesinde diğerlerini incitmek, canını yakmak ve rezil etmektir.
* Kin duyma, hırçınlık, meydan okuma (saygısız ya da itaatsiz asi davranışlar) davranışları en
yaygın öç arama davranışlarıdır.
* Aktif öç alma davranışları olan; arkadaşlarını tırmalama, ısırma, tekme atma gibi fiziksel
saldırılar fazla yaygın değildir.
* Küsme ve somurtma davranışları ise, pasif öç alma davranışları olarak belirtilmektedir.
-Yetersizlik: Bu davranışı sergileyen öğrenciler, ait olma duygusunu yaşamada, ona
ulaşmada cesareti kırılan, başarmaktan ümidini kesen, sürekli yanlış yapmayı bekleyen
öğrencilerdir.
* Umutsuzluk duygusu böyle öğrencilerin geri çekilme davranışı göstermelerine neden
olabilir.
* Öğrenci bir grubun üyesi olma ve bir grup içerisinde statü elde etme ihtimalinden
vazgeçmiştir
Yetersizlik davranışları genellikle pasif biçimde sergilenir.
* Derse karşı ilgisizlik,
* derse katılmama,
* geç gelme (okula/derse geç gelme, teneffüsten sonra sınıfa geç gelme),
* derse gelmeme vb. davranışlar yetersizlik sergileyen öğrenci davranışlarına örnek
verilebilir.
b)Grup Problemleri
Bireysel yaramazlığın ötesinde bazen bir grup bütün olarak istenmeyen davranışlar sergiler.
-Uyum (Birlik) Eksikliği: Sınıfta, bireyler ve gruplar arasındaki çatışma olarak
nitelendirilmektedir. Böyle durumlarda sınıf ikliminde çatışma, düşmanlık ve gerilim yaşanır.
Öğrenciler birbirlerini desteklemez.
-Davranışsal Standartlara ve Çalışma Prosedürlerine Bağlı Olmama:
* Kuralların açıkça belirlendiği durumlarda, sınıftaki grubun uygun olmayan davranışlar
göstermesi, sınıftaki davranış normlarına uyulmadığını göstermektedir.
* Sınıfta öğrencilerden sessiz olmaları beklendiği halde gürültü yapan öğrencilerin düzensiz
davranışlar sergilemeye devam etmeleri, bu kategoride yer alan grup problem davranışına
örnek verilebilir.
-Üyelere Olumsuz Tepkiler Gösterme:
* Grup tarafından kabul edilmeyen kişilere düşmanlık duyguları içeren, olumsuz tepkiler
gösterme davranışıdır.
* Farklı düşünen öğrencilere kusur bulma davranışı en tipik olanıdır.
* Grup, farklı düşünen öğrencilerin kendilerine uymalarını sağlamaya çalışır.
-İstenmeyen Davranışın (Problem Davranış) Sınıfça Onaylanması:
* Sınıf sosyal açıdan kabul görmeyen davranışlar gösteren bireyleri cesaretlendirip,
destekliyorsa yanlış davranışın sınıfça onaylanması söz konusudur.
* Genellikle sınıfta en kaba ve soytarılık yapan öğrencilerin davranışları desteklenir. Eğer bu
tür davranışlar sınıf içinde kabul görmeye devam ediyorsa, hem bireysel hem de grup
problemi yaşanır ancak grup problemi daha ciddi boyuttadır.
-Oyalama, Dalgınlık, Dikkatsizlik, Çalışmayı Engelleme, Taklitçi Davranış:
Grubun dikkati dağıtmaya, çalışmayı durdurmaya ve istenmeyen davranışı taklit etmeye
eğilimli olmasıdır.
En sık karşılaşılanları; kalem kaybetme, ödev unutma, ödev konusunda ısrarla tekrar açıklama
isteme, şikâyet etmedir.
-Çevresel Değişikliklere Uyum Gösterememe:
* Yenilikler belirsizlik, belirsizlik de stres yarattığından grup, değişiklikleri grup birliğini
tehdit eden tehlike işareti olarak algılar ve uygun olmayan yollarla tepki gösterir, karşı çıkar.
* Genellikle olağanüstü bir durum meydana geldiğinde, grup üyeliğinde ve programda
değişiklik olduğunda, yeni bir öğretmen ya da vekil öğretmen geldiğinde sınıfın normal dışı
davranışlar göstermeye başlaması çevresel değişikliklere uyum göstermede yetersizlik örneği
olarak verilebilir.
1-Bu davranışla baş ederken en önemli amaç, öğretimin en az düzeyde rahatsız edici bir
ortamda yürütülmesidir:
* Bu amaca ulaşmak hassas bir denge * Öğretmenin kullandığı disiplin stratejisi
kurmayı gerektirir. kendiliğinden risk haline gelebilir. Çünkü
bazen öğretmenin kullandığı müdahaleler
* Öğretmen hem istenmeyen davranışın
dikkati istenmeyen davranışlara çekip
öğretimi bölmesine izin vermemeli hem de
öğrencilerin dersten uzaklaşmalarına neden
sınıf ortamını rahatsız edici olmayan
olabilir.
stratejiler kullanmaya özen göstermelidir.
* Eğer bir disiplin stratejisi kullanması öğrencilerin dikkatini dağıtmamasına özen
gerekiyorsa bunun mümkün olduğu kadar göstermelidir.
Dolaylı İleti (İpucu): Yanlış davranışı gösteren öğrenci üzerine odaklaşmadan, ona hatalı
davranışını düzeltmesi için verilen bir işarettir. Bunlar, öğretmenlerin suçlamak için değil,
bilgilendirmek için kullandıkları sözel olmayan davranışlardır.
* El-kol işaretlerini kullanma,
* sınıftaki eşyalardan yararlanma (masaya elle ya da bir kalemle hafifçe vurma),
* Yaramazlık yapan öğrenciye yaklaşma,
* Hafifçe omzuna dokunma öğretmenin o davranışları fark ettiğini dolaylı
göstermesinin en temel yollarındandır.
- Bu tür tepkiler “ne yaptığını görüyorum ve bundan hoşlanmıyorum” mesajını taşımaktadır.
B- Sözel müdahaleler
- Bazen öğretmenler sözel olmayan müdahalelerin olanaklı olmadığı durumlarla
karşılaşabilirler.
- Küçük bir öğrenci grubu ile ilgilenirken yaramazlık yapan bir öğrenciyle göz teması kurmak
mümkün olmayabilir ya da sınıfın bir ucundan kalkıp o öğrencinin yanına gitmek, yaramazlık
yapan öğrencinin yaptığı davranıştan daha çok rahatsız edici olabilir.
- Bazen de dolaylı müdahaleler yapılmasına rağmen istenmeyen davranış devam edebilir.
- Bu gibi durumlarda sözel müdahaleler kullanılabilir.
* Basitçe öğrencinin ismini söyleme, öğretmenin sınıfta olan bitenlerin farkında olduğu
mesajını verir ve öğrencinin dikkatini çeker. Fakat bu tür müdahalelerde öğrencinin onurunu
zedelememeye, öğrenciye suçüstü yakalandığı hissini vermemeye ve utandırmamaya
özen gösterilmelidir. Öğrencinin ismini o anda yürütülen etkinlikle ilişkili olarak dile
getirmek daha uygundur. “Vahide, ödevlerimizi yapmaya hemen başlıyoruz” gibi.
* Kızgınlığı kırıcı olmayan bir biçimde ifade etme ve kızgınlığa neden olan koşulları
belirterek, “ben dili” mesajları gönderme.
* Öğrenci ile değil, sorunla uğraşılmalıdır.
* Mizah kullanma, Öğrenciye davranışını hatırlatmanın bir başka kibar yoludur. İyi
kullanıldığı takdirde sınıf ortamının eğlenceli yanlarını anlayabildiğini öğrencilere gösterir.
* Sınıf kurallarını gözden geçirme, uygun olmayan davranış öğrenciler arasında çok yaygın
hale gelirse sınıf kurallarını tüm sınıfla gözden geçirme yararlı olacaktır. Özellikle tatil
dönüşü, hafta sonu ya da uzun aralardan sonra bu gereklidir.
* Karşılaşacakları yaptırımları hatırlatma ve seçim yapmalarını isteme,
* “Örneğin, uzaktan bağırarak seslenmek yerine konuşmak için elini kaldırman
gerekiyor, aksi takdirde söz hakkı alamayacaksın” gibi.
* Bu tür ifadeler istenen davranışı göstermenin yanı sıra uygun olmayan şekilde davranmaya
devam ettikleri takdirde yaptırımın uygulanacağı konusunda öğrencileri uyarır.
* Ayrıca yaptırımların nedensiz uygulanmayacağını da vurgular.
* Görmezden gelme, eğer istenmeyen davranış oldukça kısa süreli ve çok fazla dikkat
dağıtıcı değilse en iyi tepki biçimi hiç tepki vermemektir.
* Hafif düzeydeki yaramazlığı görmezden gelmenin bir dezavantajı, öğrencilerin öğretmenin
sınıfta olup bitenden haberi olmadığı sonucuna varmasına neden olabilmesidir.
* Eğer öğretmenin fark etmediğini anlarlarsa ellerinden geldiğince yaptıkları davranışa devam
edebilirler. Bu durumda problem sınıfın geneline yayılabilir.
* Bu yüzden öğretmenler dikkatli bir şekilde sınıfı gözden geçirmelidirler. Ancak görmezden
gelme sınıfta olan bitene tamamen kör ve duyarsız kalma anlamına gelmemelidir.
SINIFTA İLETİŞİM
*Anlamların ortak hale getirilmesi sürecidir.
*İletişim süreci; kaynak, kanal, alıcı, mesaj ve geribildirimden oluşmaktadır.
İletişim Sürecinin Temel Ögeleri:
Kaynak Alıcı
Mesaj Dönüt
Kanal
2-Mesaj: Kaynağın alıcıya gönderdiği her türlü söz, işaret, ses mesajdır.
3-Kanal:
* Kaynak ve alıcı arasındaki bağdır.
* Mesajların üzerine yüklendiği fiziksel araçlardır.
* Mesajları taşıyan kanallar fiziksel (ses dalgaları, ışık dalgaları), teknik (telefon, telgraf,
internet) ya da sosyal nitelikte (okul, televizyon, sinema) olabilir.
4-Alıcı:
* Kaynaktan gelen mesajları alıp yorumlayan ve bunlara sözlü, sözsüz tepkide bulunan kişi ya
da gruplardır.
* Alıcı, kendisine ulaşan bilginin cevabını, karşı mesaj halinde geriye ya da başkalarına
yansıttığı zaman, tepkisini ortaya koyarken kendisi kaynak durumuna dönüşür.
5-Dönüt:
* Kaynak tarafından gönderilen mesajı alan ve onu yorumlayan alıcı, artık kendisi bir kaynak
durumuna dönüşür ve tepkisini kaynağa aktarır.
* Dönüt, kaynağın mesajının alınıp alınmadığının, alındıysa alıcı tarafından doğru olarak
algılanıp algılanmadığının öğrenilmesini sağlar. Bu tepkileri değerlendiren gönderici gerek
duyarsa daha sonraki mesajlarında değişikliğe gidebilir.
İLETİŞİM MESAFESİ
Özel ve örgütsel yaşamda dört ayrı mesafeye göre iletişim kurarız:
1-Özel (Kişisel) Alan: Yakınlarımıza ait olan alandır (0-40 cm.)
2-Sosyal Alan: Arkadaş ve dostlarımızla birlikte olduğumuz alan (40-80 cm.).
3-Resmi Alan: Resmi iş ilişkilerinin sürdürüldüğü alandır. Satıcılarla müşteriler arasındaki
ilişkiler de bu alanda sürdürülür (80-200 cm).
4-Dış veya Ortak Alan: Herkese açık olan alandır(2 metreden fazla).
İLETİŞİM TÜRLERİ
1-Beden Dili (Sözsüz iletişim)
2-Sözel İletişim
1-Sözsüz İletişim: Sözsüz iletişim, söz dışındaki sesleri de içeren, sözel olmayan
göstergelerden oluşan iletişim kodlarıdır
İlk izlenim:
İnsan başka bir kişiyle ilk defa karşılaşırsa, o kişi hakkında bir ilk izlenim duygusu geliştirir. İlk
izlenim ilk dört dakikada oluşur.
İlk izlenimin oluşumuna
%35 ses tonu,
%58 görüntü ve
%7 sözler etkide bulunur.
Beden dili:
BAŞ,
Yukarı doğru ise; ÜSTÜNLÜK
Öne eğiliyorsa; UYSALLIK (İTAAT)
Birine dönükse; ANLAŞMA
Başka yana dönükse; ANLAŞMAZLIK ifade eder.
Beden duruşu:
* İletişim kurulan kişiyi doğrudan karşıya alma ve dik bir beden duruşu etkili iletişim sağlar.
* İki büklüm, boynu bükük, göğüs dışarı çıkmış, baş ters yöne eğilmiş bir beden duruşu hatalı bir
duruştur.
Jestler:
* Tüm el ve kol hareketleri jest olarak adlandırılır.
* Eller, kişinin kendini ifade etmede en etkili araçlardır.
* Elleri açarak iletişime hazır olduğumuzu gösterebiliriz.
* Yumruk sıkmak ve işaret parmağını yukarı kaldırmak tehdit işaretidir.
* Kendilerine güvenen kişiler, güven içinde kollarını hareket ettirirler.
Mimikler:
Yüz ifadesi veya hareketlerine mimik denir.
Yüz, kendi içinde parçalardan oluşan bir bütündür:
Alın
* Fiziksel ve duygusal durumların en iyi göstergelerinden birisidir.
* Alnın kırıştırılması, şaşkınlık, gerilim, endişe ve korkuyu belirtir.
Kaşlar
* Kaşlar yüzü yumuşatır veya sertleştirebilir.
* Şaşkınlık ve korku durumlarında kaşlar yukarı kaldırılır.
* Endişelendiğimiz veya kızdığımız zaman kaşları aşağıya indiririz.
Gözler
* Ruhun aynası olarak nitelendirilen ve beden dili açısından en çok konuşan organdır.
* İnsan dış dünyadan algıladıklarının %87’sini gözleriyle, %9’unu kulaklarıyla ve % 4’ünü diğer
organlarıyla algılar.
* Uzun ve dik bakışlar karşıdaki kişiyi sıkmakta, kısa süreli olanlar ise kayıtsızlığı göstermektedir.
* Gözbebeklerinin büyümesi kişinin konuya olan ilgisini ve hayretini gösterir.
* Yalan söyleyen kişilerin gözleri genellikle aşağıya kayar ve gözbebekleri küçülür.
Gözlerin Verdiği Mesajlar
* Gözün ortada olması, duygusal sentezi, * Sağ yanda olması ses hatırlamayı ve
dinlemeyi,
* Sol ve sağ yukarıda olması görsel
düşünmeyi, * Sağ altta olması, hafızada dokunsal şeyleri
hayal etmeyi ve duyguları hatırlamayı ifade
* Sol yanda olması, ses tasarlamayı,
eder.
Dudaklar
* Dudaklar birçok duygunun işaretidir. Dudak bükmek, dudak sarkıtmak gibi.
* !!!! Dudaklarla yapılabilecek en güzel hareket gülümsemektir
-Zaman biriktirilemez.
* Zamanda tutumluluk, çoğu maldaki tutumluluktan farklıdır.
* Çünkü zaman biriktirilemez
* Zamanda tutumluluk için zamanı plana bağlı kullanmak ve verimli olmak gerekir.
* ERTELEME, GEÇİKME, ÜŞENME ! ! !
-Zaman yönetimi karar ve planlama ile ilgilidir.
* Zamanın yönetilip yönetilemeyeceği tartışmalı bir konudur ...
* Bu durum zamanın kullanıldıkça azalan bir özellik göstermesidir...
* Bu nedenle ‘zaman yönetimi’, karar verme ve karara yönelik planlı çalışma yapma becerisi
kazanmaktır . . .
Etkili Bir Zaman Yönetimi İçin
Yaklaşımına İlişkin Sayıltılar
Unutma !!!
* Zaman yönetimi bireysel ve kurumsal boyut içerir.
* Zaman sürecinde olaylar ardışık gerçekleşir.
* Zaman yönetim yaklaşımı bir reçete değildir. . .
Abc Yaklaşımı:
* İşler öncelik sırasına konularak yapılırsa, zaman akılcı kullanılmış olur
* A: Birincil öncelikli ertelenemez
* B: Orta derecede önemli ertelenebilir
* C:sonraya bırakılabilir yapılmaması durumunda zarar doğurmayan işler
Covey’in Zaman Yönetimi Yaklaşımı:
* Zamanın etkili kullanılması, önceliklerin ve önemliliklerin (değerlerin) tercih edilmesi ve
sıralanmasıdır
* Öncelikli olana önem verme
* Önemli olana öncelik verme*
* Bu yaklaşım Sınıf yönetiminde öncelik ve öneme göre işlerin sınıflanmasını gerektiren
etkinlikler için yol göstericidir…
Teknoloji (Sihirli Araç) Yaklaşımı:
* Doğru araç ve gereçler zamanın etkili ve verimli kullanılmasını sağlar...
* Ajanda, takvim, bilgisayar vb. araç ve gereçler kullanılarak zaman kazanılması amaçlanır.
Beceri Yaklaşımı:
* Zamanı yönetmek,
1-Doğru karar verme
2-Amaç belirleme
3-Planlı iş yapma
4-Öncelikleri sıralama
5-Akılcı yetki devretme gibi becerilere sahip olmayı gerektirir. . .
İyileştirme (Öz bilinç) Yaklaşımı:
* Zamanın etkili kullanılamaması, çevreye yenik düşme ve mükemmeliyetçi olmaktan
kaynaklanır
* Psikolojik ve sosyolojik engelleri kaldırmak
* Mükemmeliyetçilikten kaçınmak...
Sınıfta Zaman Yönetimi:
* Sınıfta zaman yönetiminin amacı, eğitimin amaçlarının gerçekleştirilmesi için ders süresini
etkili ve verimli kullanmaktır.
* Sınıfta zaman yönetimi kritik bir süreçtir. Bu durum, zamanın ve sınıfın kendine özgü
özelliklerinden kaynaklanmaktadır.
SINIFTA MOTİVASYON
Motivasyon Kavramı:
* Öğrencinin içsel koşullar altında hedef yönelimli davranışlar göstermesidir.
* Motivasyon; öğrencinin öğrenme sürecine istekli olarak katılma eğilimi içinde olmasıdır.
Motivasyon Neden Önemlidir? :
* Öğretmen, öğrencinin öğrenme ihtiyacını, bireysel ve sosyal ihtiyaçlarını tanırsa, daha
olumlu bir öğrenme çevresi oluşturabilir.
* Bazı öğrenciler sınıf etkinliklerine istekli bir şekilde katılırken, bazıları da öğrenme
sürecinde kaygı geliştirebilir.
* Her öğrencinin öğrenmeye yönelik motivasyonu aynı değildir. Bazı öğrenciler yüksek
düzeyde bazıları da düşük düzeyde bir motivasyona sahip olabilir.
Motivasyon Kuramları ve Öğrenci Motivasyonu:
Beklenti ve Değer Kuramı(Feather)
* Bireyin motive olabilmesi için; (1) Görevde başarılı olabileceğine inanması, (2) Görevi
başarıyla tamamlayabilmesi için verilecek ödülün taşıdığı değer derecesinin uygun olması, (3)
İklim ve ilişki kalitesinin uygun olması.
* Şu üç temel öge bulunmadığı zaman öğrencinin motive olması mümkün değildir:
1-Dersi başarma beklentisi,
2-Görevin değerinin bilinmesi,
3-Görevi bütünleyen, bireysel ihtiyaçları destekleyici bir çevrenin bulunması
KURAMLAR
GİRİŞ:
* Neden bazı öğrenciler derse devam etmezler veya derse geç gelir?
* Neden bazı öğrenciler dersi dinlemede isteksizdirler?
* Neden bazı öğrenciler ders esnasında istenmeyen davranışlar gösterirler?
* Neden bazı öğrenciler ders esnasında kendi hayal dünyasındadırlar?
* Neden bazı öğrenciler sürekli teneffüs olmasını istemektedirler?
Güdüleme:
* Güdüleme temelde bireyin davranışlarıyla ilgilidir.
* İngilizce ve Fransızca ”motive” kelimesinden türetilen motive teriminin Türkçe karşılığı
güdü bir insanı belirli bir amaç için harekete geçiren güç demektir.
* Güdüleme (motivasyon) ise bir veya birden çok insanı, belirli bir yöne (veya amaca) doğru
devamlı şekilde harekete geçirmek için yapılan çabaların toplamıdır.
Güdüleme Süreci:
* Güdüleme süreci kişinin ihtiyaçlarını belirlemekle başlar. Bu ihtiyaçlar kişinin herhangi bir
zamanda eksikliğini hissettiği psikolojik, sosyal ihtiyaçlar olabilir.
* Güdüleme sürecinde üç aşamadan söz edilmektedir
* Davranış tetiklenir ve kişi kendisine bir takım hedefler (fizyolojik veya psikolojik) koyar.
* Hedefe yönelik davranışlarda bulunulur.
* Hedefe ulaşılır.
GÜDÜLEME KURAMLARI
Güdüleme kuramlarını “içerik” ve “süreç” kuramları altında inceleyebiliriz.
İçerik Kuramları:
* İçerik kuramları, kişinin içinde bulunduğu ve kişiyi belirli yönlerde davranışa sevk eden
faktörleri anlamaya önem vermektedir
* Daha çok bireylerin ihtiyaçları üzerinde durur. Dolayısıyla da güdülemenin başlaması için
koşul olan “ihtiyacın hissedilmesi “ ve “ihtiyacın içeriği” ile ilgilenir.
* Güdülemeye ilişkin dört önemli içerik kuramı Maslow’un “ihtiyaçlar hiyerarşisi kuramı”,
Alderfer’in “varlık, ilgililik ve ihtiyaçlar kuramı”, Herzberg’in “iki faktör kuramı” ve
McClelland’ın “başarı güdüsü kuramı” dır.
1-Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi kuramı:
* Güdüleme teorileri arasında en çok bilinenidir.
* Bu yaklaşıma göre kişinin ihtiyaçları beş ana grupta toplanabilir.
1.Fizyolojik ihtiyaçlar: Yemek yeme, su, uyku
2.Güvenlik ihtiyaçları: Can ve iş güvenliği, tehlikelerden korunma
3.Sosyal ihtiyaçlar: Gruba mensup olma, kabul edilme, dostluk
4.Kendini gösterme (değer) ihtiyacı: Tanınma ve prestij kazanma, kendine güven duyma.
5.Kendini gerçekleştirme (tamamlama) ihtiyacı: Sahip olunan potansiyeli geliştirme,
yaratıcılık
2-Alderfer’in varlık, ilgililik ve gelişme kuramı:
Maslow’un kuramının değişik bir biçimi olup ihtiyaçlar üç kümede toplanmıştır
1.Varlık: Açlık, susuzluk, fiziki güvenlik vb. fizyolojik gereksinmeler burada toplanmıştır.
Bu gereksinmelerin giderilmesi örgütün kaynaklarının bol olmasına bağlıdır.
2.İlişki: İnsanın kendisi için önemli olan öteki insanlarla ilişkide bulunma istekleri burada
toplanır. Bu gereksinmelerde karşılıklılık vardır.
3.Gelişme: Bir insanın kendisi veya çevresi üstünde yaratıcı, üretici etkiler yapmak,
yeteneklerini kullanmak, yeni yetenekler geliştirmek istekleri de burada toplanmıştır.
3-Herzberg’in çift faktör (hijyen-motivasyon) kuramı:
* Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi kuramından sonra en çok bilinen güdüleme kuramıdır.
* Herzberg 200 mühendis ve muhasebeci üzerinde yaptığı araştırma sonucunda
gereksinmeleri ve güdüleme etkenlerini belirlemiştir
-Birinci grup, motive edici faktörler: İşin kendisi, sorumluluk, ilerleme imkânları, statü,
başarma ve tanınma gibi faktörleri kapsamaktadır. Bu faktörlerin varlığı, kişiye kişisel başarı
hissi verdiği için kişiyi motive edecektir. Bunların yokluğu ise kişinin motive olmaması ile
sonuçlanacaktır.
-İkinci grup hijyen (sağlık) faktörleri: Ücret, maaş, çalışma koşulları, iş güvenliği, denetim
ve iş görenlerle astlar arasındaki ilişkilerin niteliği gibi faktörleri kapsamaktadır. Bu
faktörlerin kişiyi motive etme özelliği yoktur. Ancak bu faktörler mevcut değilse kişi motive
olmayacaktır.
4-Mc Clelland’ın başarı güdüsü kuramı:
* Mc Clelland tarafından geliştirilen bu teoriye göre kişi üç grup ihtiyacın etkisi altında
davranış gösterir.
1.Başarma ihtiyacı: Üstün olma dürtüsü, bir standartlar dizisiyle ilişkili olarak başarmak,
başarmak için çabalamak
2.Güç ihtiyacı: Diğer insanlarla başka bir biçimde yapmayacakları bir davranışı yaptırma
ihtiyacı
3.İlişki ihtiyacı: İnsanlar arasında dostça ve sıkı ilişkilere duyulan ihtiyaç
SÜREÇ KURAMLARI
* Süreç kuramları, bireylerin nasıl davranışa geçeceğini, kendisini nasıl yönlendireceğini ve
davranış değişikliğine göre kendisini nasıl kontrol edeceği üzerinde durur.
* Süreç kuramlarının merkezde birey vardır. Birey davranışın sorumluluğunu alır.
* Güdülemeye ilişkin dört önemli içerik kuramı süreç kuramı Pekiştirme Kuramı, Beklenti
Kuramı, Eşitlik ve Amaç Kuramıdır.
1-Pekiştirme kuramı:
* Ana fikri davranışların, karşılaştığı sonuçlar tarafından şartlandırıldığı varsayımıdır.
* Sonuçsal şartlandırma aşağıdaki gibi bir şekille ifade edilebilir
Organizma--- davranış.--- karşılaşılan sonuç --Ödül (veya ceza)
Sonucun çeşidine göre kişi ya aynı davranışı tekrar gösterecek veya
göstermeyecektir.
2-Beklenti kuramı:
* Vroom’un beklenti kuramına göre bir insanın güdülenmesi, belli bir davranışın amaca
ulaştıracağı beklentisiyle, o bireyin amaca verdiği önemin çarpımına eşittir
* MOTİVASYON = Kişinin ödülü arzulama derecesi X Bekleyiş.
* Bu modeldeki üç temel kavram şunlardır:
1-Valans: Bireyin bir sonucu elde etme konusundaki isteğinin şiddetidir. Amaca verilen
önemdir. Eğer birey:
Bir amaca ulaşmak istiyorsa valans (+)
Bu amaca ulaşmak istemiyorsa valans (-)
Bu amaca karşı kayıtsızsa valans nötrdür (0)
* Valansı +1 ile –1 arasında bir değişken olarak göstermek mümkündür. Yüksek valans
kişinin daha fazla gayret göstermesine sebep olur.
2-Beklenti: Bireyin belli bir davranışının onu belli bir sonuca ulaştıracağı yolundaki inancının
şiddetidir. Beklenti 0 ile 1 arasında yer alır. Eğer birey:
Belli bir davranış gösterdiği takdirde istediği sonuca ulaşacağına inanıyorsa beklenti
(1)
Ne şekilde davranırsa davransın, istediği sonuca ulaşamayacağına inanıyorsa beklenti
(0) dır.
* Dolayısıyla bekleyişi 0 ile +1 arasında değişen bir değer ile ifade etmek mümkündür.
3-Araçsallık: Birinci kademe sonuçların ikinci kademe sonuçlara ulaştıracağı konusunda
kişinin sahip olduğu subjektif olasılığı ifade etmektedir. Örnek maaş esasında daha yüksek
statü elde etmek, etrafta tanınmak, kişinin ailesini daha iyi geçindirebilmesini sağlamak için
bir araçtan ibarettir. Yoksa tek başına yüksek maaşın bir anlamı yoktur.
Porter & Lawler’in Beklenti Kuramı. Bu modelde ödülün değerine ve olasılığına göre
motivasyonun ve gayretin derecesi dikkate alınmıştır. Bu değerler incelenecek olursa, bir işi
başarmak için bireyin sarf edeceği enerjinin yanı sıra, becerisi ve bilgisi, o ödevi algılamış
olmasını da içermektedir. Ödül ise parasal bir kazanç ve terfi olabileceği gibi tatmin olma ve
başarma hissi gibi tamamen içe dönük bir durumda olabilecektir.
3-Eşitlik kuramı:
* J. Stacy Adam-s tarafından geliştirilen bu teoriye göre kişi kendisinin sarf ettiği gayret ve
karşılığında elde ettiği sonucu aynı iş ortamında başkalarının sarf ettiği gayret ve elde ettikleri
sonuç ile karşılaştırır.
* Bu karşılaştırma genellikle kişinin gayret ile sonucunu içeren bir çeşit oran oluşturmasıyla
olur.
* Kişinin bu karşılaştırma sonucu algılayacağı her eşitsiz durum, kişinin bu eşitsizliği
giderici davranış göstermesiyle sonuçlanacaktır.
4-Amaç kuramı:
* Edwin Locke tarafından geliştirilen bu kurama göre kişilerin belirlediği amaçlar onların
motivasyon derecelerini de belirleyecektir. Amacın kabul edilebilir olması için bireyin
gerekli olan davranışları yapabilecek potansiyele sahip olması gerekir
* Erişilmesi zor ve yüksek amaçlar belirleyen bir kişi elde edilmesi gayet kolay olan amaçlar
belirleyen bir kişiye oranla daha yüksek performans gösterecek ve daha fazla motive olacaktır
* Zor ve spesifik amaçlarda performans daha yüksektir.
İçsel Güdüleme:
* İçsel güdüleme, bireyin kendisinden kaynaklanan ihtiyaçların oluşturduğu motivasyondur
* İçsel güdülemenin kaynağı bireyin içinden gelen merak, ilgi, öğrenme ihtiyacı, yeterlik ve
gelişme duygusu olabilir.
* İçsel güdülenme, özerk olmak, başarılı olmak, bir topluluğa veya gruba ait olmak ve kendi
kendimizi iyi hissetmek için gereklidir.
* İçsel güdülemeyi destekleyici etmenler sırtını okşama, sosyal destekleyiciler,
cesaretlendirici görevler, muayyen becerilerin üstesinden gelme arzusu, destekleyici sınıf
ortamı, öğrencinin istekli olması, eğitim yaşantısından hoşnut olma, becerilerine inanma,
umutsuzluktan kaçınma, başarı fırsatları yaratma, öğrencileri fert olarak değerlendirme, risk
alma davranışını cesaretlendirme, ilgiyi iletişime katma, kendini değerli algılamasını
oluşturma, güvenle kabul etme, bilgi edinme arzusu, içgörü geliştirme, merak, otonomi-
Faaliyetlerin kendi seçimi olması özdeşleşme ve içselleştirmedir.
Dışsal Güdüleme:
* Dışsal güdüleme, bir görevin yada bir etkinliğin tamamlanabilmesi için başka biri tarafından
sağlanan ödüllerle oluşturulan motivasyondur.
* Dışsal güdüleme, dışsal uyarıcılara bağlıdır
* Dışsal uyarıcılar ödül, ceza, takdir edilme, baskı, rica, sevilmek, kabul görmek olabilir.
* Dışsal güdülemeyi destekleyici etmenler not, mükâfat, ödül, sertifika, kupa, madalya,
öğrenci gençlik teşkilatına üyelik, rekabet, tasdik edilme arzusu, öğretmen baskısı, ebeveyn
baskısı, arkadaş baskısıdır.
* Olumsuz dış odaklı güdüleme faktörleri ise alay, aşağılama, sözlü olarak incitme, azarlama,
saldırma, cezalandırma, haklarını geri almadır.