Professional Documents
Culture Documents
ZİYA GÖKALP
MAKALELER
i
Hazırlayan
Şevket BEYSANOĞLU
BİRİN Cİ BA SILIŞ
DEVLET KİTAPLARI
DİYARBEK1R GAZETESİ
Sayfoc
I. Dicle Vâdisi . 1
II. Tarla Kenarında 5-
III. Kışla Meydanı T
IV. Köprüye Kadar ..................................... ..... . 11
V. Çiçekler İ ç i n d e ................................................. 15-
VI. Etfâl-i Memleket ve Bir Bedl’a-i San’a t . . 19
VII. Dişten Artmaz, İşten A rtar . . . . . . 23'
VIII. Ticaret ve Yeni Ticaret Odası . . . . 27
IX. Ticaret, “El-Kâsib” .......................... ..... 33
X. Makale-i İktisadiyye ............................ . 3S"
PEYMAN GAZETESİ
S a y fa
XX III. Medreseler 79
XXIV. Tekkeler .......................................... ..... 83
XXV . Bir Devlet Nasıl Gençleşir 88
XXVI. Fazilet ve Saadet...,, . 91
XXV II. Arazi Münâzaaları . . . . . . . . . 95
X X V III. Din, ilmin B ir Netice-i Zarûriyyesidir . . 98
X X IX . F irârî Maznunlar, Gıyabî Mahkûmlar * . 103
XXX. Satvet-i Bahriyye . . . . . . . . . 1.07
VOLKAN GAZETESİ
---------------------------- ;----------------------------------------------------------- 1
ÖNSÖZ
B ir İm p a ra to rlu k c o ğ ra fy a sın ın b ir doğu (D iy a rb a k ır )
îşehrinde ( 1 8 7 6 y ılın ın 2 3 M a rt'm d a ) doğup, b ir b a tı u c u n
da (S e lâ n ik ’d e) fik ir d ü n y asın a ( I 9 1 l * d e ) G ö k a lp ad ıy la k a
tıla ra k , T ü rk iy e ’yi ve b ü tü n T ü r k le ri “ m e fk u re ” ateşiy le ısı
t a n b ü y ü k m ürşidi, doğum unun 1 0 0 . y ılınd a b ü tü n eserlerin i
y a y ım la m a n ın g u ru ru v e titizliğ i içind e, m in n et ve rah m etle
•anıyoruz.
G ö k a lp , 4 6 y ıllık k ıs a sü reli öm rü için d e ço k ren k li ve
•cepheli şah siy eti ile m e fk û re ci b ir şa ir o la ra k T ü r k ü ve T ü r k
çü lü ğ ü dile g etiren , d ürüst ve üst seviyed e b ir siy aset ve dev
le t ad am ı o la ra k m illiy e tçilik fik riy a tın ı y ap an , b ir “ içtim aiy at
m ü d e rrisi” ( (s o s y o lo ji p ro fe sö rü ) o la ra k ilg ili i»k kürsüyü
k u rm a k su retiy le m e to d o lo jisin i b a tı ö lçü le ri için d e ta n ıta n ,
bir m ü te fe k k ir o la ra k da “ T ü rk çü lü ğ ü n E s a s l a r ı m m od ern
m â n â sı içinde y o ru m la y a ra k g eleceğ e ış ık tutman, b îr fik ir ve
gön ü) adam ım ızdır.
F a z ilet ve fe ra g a t abid esi olan h a y a tı v e şah siy eti de, biz
zat öğ retim in d e bu lun duğu "m e fk û re ” si gibi, g e le ce k n esille
r e Ö rnek o la ra k g ö s te rile ce k olan G ök alp , h a z ırlık ve tah lil
d evresin i henüz bitirm iş, b ir b ü y ü k te rk ip le r d evrine gelm iş
‘bu lun duğu b ir ça ğ d a aram ızd an a y rılm ıştır ( 2 5 E k im , 1 9 2 4 ) ,
B u n u n la b e ra b e r, Z iy a G ö k a lp ’m eserleri» A ta tü rk ’ün k u r
duğu C u m h u riy et’te b a şa rıy la u y g u lan an b ir ç o k in k ılâ p la rın
p re n sip , ideal ve d eğ e rleriy le doludur. O , d oru k lard a tutuşup
ufku b a şta n b a şa ay d ın la ta n a te şle r gibi, T ü rk lü ğ ü n bağ rın d a
m e fk u re ateşin i y ak ıp ay d ın latan b ir rehberdim.
G ö k a lp , h a sta h a y v a n la rın tedavi usuTl«rm in öğ retim in in
yap ıld ığ ı y erd e ö ğ ren im g örm esin e rağ m en, “ h asta ad am am
te d a v isin e fayd alı o la c a k m etod ve d ü şü n celerle işe k oyu lm uş
ve eserlerin d e çağ d a? T ü r k iy e ’nin sosyal d eğişm esi ilgili d eğer
ve istik a m e tle ri b ak ım ın d an çok şûm ullu b ir k ü ltü r sentezi tas
la ğ ı h a z ırla y a ra k , ta rih î tek âm ü l çizgisi için d e T ü r k cem iy eti
nin en tesirli d üşü nce m ih ra k la rın d a n b iri o la ra k k alm ay ı ba
şa rm ıştı r.
Z iy a G ök alp , g e rçe k te n y ak ın tarihim izin en te sirli ve g ü ç
lü in san ların d an birid ir. B u bak ım d an G ö k alp , Modfern T ü r
k iy e ’n in siyası ve fik ri g elişm eler içerisin d e b ir n iren g i n o k ta
sı o la ra k d eğerin i k o ru m a k ta d ır. Z ira G ö k a lp ’m fik irle ri ve
d üşü ncesin in yapısı, ak settird iğ i çeşitlilik ler, T ü r k iy e ’n in g e
liş m e istik a m etiy le, ilgili h em en hem en h e r şey e ışık tu ta ca k
m a liy etted ir. B u balcım dan, G ö k alp ’m eserlerin d e a ğ ır basım *
m ü te fe k k ir hü v iy eti, kend i ça ğ ın ın fik riy a tın a k a tk ısı yönünden'
b ir ışık olm uştu r. N itek im , “ T ü rk leşm ek , İslâm laşm ak, M u a sır
laşm ak** sen tezi GökalpVın eserid ir.
O ’nu n d ü şü nceleri, C u m h u riy et d evrinin y arım yüzyılım
b o y u n ca y a şa r ve n esillerd en nesillere in tik a l ed erk en , fik ir-
lerin in ve fik riy a tın ın bazı cep h eleri, b e lk i de ta rih î şa rtla r
m üsait bu lun m ad ığı için , fazla uzun öm ürlü k aîam am ış veya-
v a k tin i tam am lam ış görünü m ü içind e o lab ilir. B u n u n la b e ra
b e r, O ’ nun so sj’olog hü v iy etiy le koym uş olduğu p re n sip ler ve-
so sy al d eğer h ü k ü m leri, g erçek ten , bu gün ün a n la y ışı için d e d e
k en d in e h as kavi m an tığ ın ın tu ta rlı sentezi o la ra k d ik k ati ç e k
m ek te v e ta rih te k i y e rin i h e y b etiy le d old u rm aktad ır.
G e rç i G ö k alp ’m , m illî devletin tem eli say d ığ ı h a lk k ü ltü
rü n e g id erk en , y an i cem iyetin eseri bu lu n an , o ça ğ in ş a r tla r ı
n ın ic a b ı b ir çe şit “ tehzip” edilm iş şek li d em ek o lan y ü k se k ,
O sm a n lı kültü rü nü n reddi zım nında ta v ır ta k ın m a sı, sistem i
nin b ü tü nlü ğü içinde ç o k b ü y ü k zaaf o la ra k d eğerlen d irilm e-
m elid ir.
A n a fik irle riy le reddedilm ez b ir m ü te fe k k ir olan Ziya-
G ö k a lp ’ı asılm ağ a a çık b ir fik ir adam ım ız o la ra k , doğum unun-
100» y ılın d a bütün e serleriy le, kendi çağ d aglan arasın d a, o n
da T ü r k a ta la r ru hu nu n hu su siy etlerin i o rta y a k o y a n , k a h r a
m a n ca m e ta n et v e ru h ku v v etin i ve T ü r k m illî ru h u n u n h a s le t
lerin i g ö rü y o r ve b ö y le ce eserlerin d ek i te rk ib in sağ lam v e tu
ta rlı y ap ısı içind e. Özlü b ir m u h tevan ın tem silciliğ in i de y a p
m ak ta o la n bu b ü y ü k in san ın , elli yıldan b e ri h â lâ sah asın da
neden hem “ ilk ” , hem de " t e k ” olduğunu d ah a iy i anlam ış*
olu yoru z.
D oğum un un 1 0 0 . y ılın d a Z iy a
G ö k alp ’m B ü tü n E se rle rin i
H azırlam a K u ru lu B aşk an ı
P ro f- D r, N ih at NÎRUN
I.
DÎCLE VÂDISÎ
Seyahat, her tabakası târih-i tekvinin bir sahi-
fesini irâe eden ve Ümm-ül-Kitâb-ı hikmet ıtlakına
sezâvâr olan tûde-i arzı mütalaakârâne dolaşmaktır.
Kitabhane-i tabiatı tetebbu’ için, bulunduğumuz yer
den çok'uzaklara gitmeğe hacet yoktur. Muhitimizi
tezyin eden namütenahi âsâr-ı kudrette nazar-ı iz’ana
bir kisve-i şi’r-âmiz ile münke§if olan hakaayık-ı hi»
kemîyyeyi istikra eylemek de seyahattir.
Bugün ikindiden sonra, münferidâne bir tenez-
:züh icrasına ruhumda meyelân hissettim. Şehirlerin
bir cevşen-i sengın içinde yaşamağa mecbur bulun
duğu Kurun-i Kadîmenin hayat-ı harbiyyesine ter
cüman olan Sur’dan1 dışarı atladım. îlk nazarımı bir
selâm-ı ibtisâm ile taltif eden Beledî Bağge-i dil-ârâ-
sım2 belde-i Âmid’in3 rebi-i terakkisine bir berâat-ı
istihlâl suretinde telâkki ederek şairlerimizin kürsî-i
istiğrakı olan Kayalık’a* doğru yürüdüm.
(ı) — Diyarbakır şehrini baştanbaşa kuşatan bu sur
lardan ancak, dört yöne açılmış (Dağkapısı, Urfakapısı,
Mardin’kapısı ve Yenikapı isimli) dört kapıdan kale dışı
na çıkılabilirdi. Şimdi kale dışında yeni bir şehir kurul
muştur.
( 2 ) — Kuzeye açılan Dağkapısı’ndan çıkılınca büyük
bir Belediye Parkı vardı. Bu parkın yerinde sonradan
llköğretmen Okulu yapılmıştır (1949).
(3) — Âmid, Diyarbakır şehrinin eski adıdır.
( 4) — Dicle vadisine bakan, Fis kayası denilen güzel
manzaralı kayalık. Burası, şimdi yeni yapılarla dolmuştur.
2 ZİY A GÖKALP. MAKALELER I
Küçük Seyahat: 2
II.
TARLA KENARINDA
Çiftçilere zengin bir yaz tehiye eden yağmurlu
bahar, bugün temâşâ-yi tabiat heveskârlarına mü
sait bir hava arzetti.
Esâtîr şairlerince her katra-i feyzi meşî-
nıe-i esdâfa bir inci ithâf eden Nisan bulutları semt-
ür-re’sde lâtif sâyebânlar talik etmişti. Bulutlar ile
arz arasında ra’d-âlûd hârikalar neşrederek tesâdüm
eden kuvve-i berkıyye cereyanları, hararet ve ziya
dan başka elektriğe de muhtaç olan nebatata nemâ-
bahş olmuş, anâsır-ı havâiyyeden bilkimyâ terkip et
tiği “ozon, hâmız-ı-azot, amonyak” gibi dâfi’-i in-
tân madeler ile havâ-yi cevvîyi tasfiye etmişti. Şeh
rin ifragaat-ı zefîriyye ile me§bû olan havasım ak
ciğerlerinden tard için sahraya can atan efvâc-i te
nezzülle ben de iltihak ettim. Yeşil zeminli bir kaa-
liçe-i müzehher gibi ufk-ı nigâha kadar imtidâd ede»
(i5) — ziya Gökalp’m bu dileği, ancak 1932 yılında ger
çekleşmiştir.
•li ZİYA GÖKALP. MAKALELER I
K ü çü k Seyahat: 3
III.
KIŞLA MEYDANI
Bugün, meyl-i tenezzüh beni Kışla-i Hümâyûn
pîşgâhmdaki meydân-ı çemen-püşa götürdü. Bu mey
dan, her neferi bir kıt’a-i zihayât-ı rasânet olan as-
ker-i zafer-şiârımızın arsa-i tecâribi olduğu gibi mem
leketimizin nev-hevesân-ı şebâbmdan şeh-süvârlar
8 Z İY A GÖKALP, MAKALELER I
IV.
KÖPRÜ’Y E KADAR
V.
ÇİÇEKLER İÇİNDE
Mevsim-i tezehhürün tuhfe-i şemîmini nâkil olan,
nesîm-i sahrâ - neverd, kâinatın bütün enmûzeclerini,
kırlardaki mezâhir-i letâfete, o saha, saha-i hüvey-
dâ olan sûrgâh-i nebâtât-i tabiata davet etmişti.
Arılar ile kelebekler, hayat-i nebâtiyyenin birer
hacle-i garâmı olan çiçekler üzerinde mâide-i rahîk-
de.ı cür’a-çîn olarak ashâr u arâis-i ezhârm râsime-is
rîn-i şefkatiyle telsim ederek, üzerlerine atâyây-ı.
Kuşlar, tabiatın bu mâder-zâd şairleri, menâ-
bir-i ağsân üzerinde menkıbe-i garâm-perver-i ra-
gaaibin neşîde-i tes’îdini terennüm eyliyordu.
Evlâd ü ahfadı olan seyyâreler ve peyklerden mü
teşekkil âile-i azîmesini iaşe eden mâder-i mihribân-ı
aftâb, şecere-i ensâlinin bu nevîn şâhlarını leb-i şî-
rîn-i şefkatiyle teslim ederek, üzerlerine atâyây-iı
bîpâyân saçıyordu.
Refik-i seyâhatim, Üstâd Ekrem’in 1
ETFÂL - î MEMLEKET
VE
BÎR BEDÎ’A - Î SAN’AT
MUSAHABE -1 İKTÜSADİYYE
DİŞTEN ARTMAZ, İŞTEN ARTAR
TİCARET
VE
YENİ TİCARET ODASI
Ticaret
“EL-KÂS1B...” 1
Makale-i İktisadiyye
İKİ SÖZ
XII.
D İYA R B E K İR N A S IL B İR V A L İ İSTER?
TÜ R K LÜ K VE O S M A N LILIK
A ’ŞÂR İHALESİ
Z İR A A T VE ZEAMET
ÎYD -Î M ÎL L Î
XXI.
ÎBÎŞ D A Y I
— Var babacığım,
~~ öyle ise sen OsmanlIsın, nişanlı olan gönlü
nü sustur.
E SK İLE R VE Y E N İL E R
MEDRESELER
TE K K E LE R
F A Z İL E T VE SAAD ET
AR AZÎ M Ü N A Z A A L A R I
s a t v e t -î b a h r iy y e
İ C M A -I S İY A S Î 1’T 1 Z Â L 4 S İY Â S Î
D İY A R B E K İR G A Z E T E S İ
No.
PEYMAN GAZETESİ
VOLKAN GAZETESİ
d iğ e r n o t l a r
A tâyâ Hediyeler.
Atî Gelecek.
Avâm il Sebepler, sebep olanlar.
Avdet Geri dönme.
Azîm Büyük, önemli.
B akarî öküz, sığır gibi hayvanlara ait.
B ârik a Şimşek, yıldmm.
Batî A ğır, yavaş.
Bedâyi’ Beğenilecek şeyler, güzellikler.
Behâim D ört ayaklı hayvanlar.
Bende-i dîrîne Eski kul.
Beraat-ı istihlâl Güzel başlangıç.
Berk Şimşek.
Beşeriyyet İnsanlık.
Bezi Vermek, esirgemeden harcamak.
Bigâne Yabancı.
Bihakkın Hakkıyle, tamamiyle.
Bihâr Denizler.
Bihbûd İyi, sağ, hayırlı.
Bil âh ara Sonradan.
B irr Dince iyi işler yapma.
Bisât Kilim, halı, yaygı.
Büyeyzât Yumurtacıklar.
Câni Cinayet işlemiş olan kimse.
Celâdet-fezâ Yiğitliği arttıran.
Celî Parlak, açık, âşikâr
Cerâim Cürümler, suçlar.
Cesîme iri, ulu, önemli.
Cevşen örm e zırh.
Cevşen-i sengîn Taştan örme zırh.
Cevvî Fezaya ait, hava boşluğu ile, gökle
ilgili.
Ceyş Asker.
Cez’ A ğaç kütüğü, tomruk.
Cibâl D ağlar.
Cihannümâ H er yanı seyredebilmek üzere bazı
ev çatılarının üstünde yapılan oda
ya da taraça.
S Ö Z L Ü K 137
Ezhâr : Çiçekler.
Ezhân : Düşünceler, fikirler, zihinler.
Ezmine : Z — ianlar.
Iz ’ân Anlayış.
I s ’âd Yükseltme, yukarı çıkarma.
Itlak tsim verme, vasıf lama, bağından
boşandırma.
Iztırar Zorunda kalma, mecbur olma.
Kaadım Kemirici hayvanlar sınıfından o-
lan.
Kabl-et-T'arih Tarihten önce.
K a ’r Deniz dibi.
Kalîçe Küçük hah.
Kehvâre (gehvâre) Beşik.
Kemîne Âciz, zavallı, güçsüz.
Kemmiyyet M iktar, sayı, nicelik.
Kesret Çokluk.
Ketm Saklam a, gizleme.
Kısb Kesb, kazanç, kazanma.
Kisve Elbise, kılık.
Kisve-i f âhir e Parlak , ağır, güzel elbise,
Kudret Güç, erk.
Kurûn-i kadîme Eski zamanlar.
Kûşiş Çalışma, çalışış.
Kut-ı lâyemût Açlıktan ölmeyecek kadar yiyecek.
Lâbis Giyinmiş.
L âtîf Yumuşak, hoş, güzel.
Lâyık Yaraşır, uygun.
Lâzime Gerekli şey.
Leberı Süt.
Lede-l-îcâb İcabında, gerektiğinde.
Lezâiz H oşa gidecek, zevk alınacak şeyler.
M âad a Başka.
Mâbih-il-felâh Kurtuluş sebebi, kendisiyle kurtu-
lunulan şey veya kimse.
M âder Anne.
M âderzâd Anadan doğma, yaradılıştan.
M a ’dûd Sayılan, sayılmış. B ir cinsten sayı
lan şeyler. Belli.
142 S Ö Z L Ü K
Mahâsin : Güzellikler.
Mahsûs : özel, hususî.
Mahdût : Sınırlı.
M âide : Yemek, ziyafet.
Mâide-i rahîk : Hâlis, iyi şarap sofrası.
M a ’raz : B ir şeyin gösterildiği yer.
Sergi.
M am afih : Bununla birlikte.
M a ’reke-i uzmâ : Büyük savaş alanı.
M âlâm âl : Dopdolu.
Mass : Emme.
M asnû’ : Sanatla yapılmış, yaradılıştan de»
ğil.
Mebîz : Yumurtalık.
M ebnî -den dolayı,- den ötürü.
Mebrûre : Değerli, beğenilmiş hizmetler. H a
yırlı.
Medîde : Çok uzun, çok uzun süren.
M efahir : övünülecek şeyler.
Meftûn : Tutkun, vurgun. Gönül vermiş.
Mehabet : Heybet. Büyük görünmek.
Mehâbet'Ciümâ : Heybetli.
Mefhâret-âlûd : övünçlü.
Mehd ; Beşik.
M e’kil : Geçim vasıtası.
Mektûmat : Hükümetten gizlenerek yazdırılm a
mış m al, gelir.
M enâbi’ : M enbalar, kaynaklar.
M enâl : E le geçen şey.
M enâbır : Minberler.
Mestûr : örtülü.
M eşârik Ay,, güneş ve yıldızların doğm a de
receleri, yerleri.
Meşbû’ : Dolu, doygun.
Meşher : Teşhir yeri, sergi.
Meşâkk : Zahmetler, zorluklar.
S Ö Z L Ü K 143
N erm în : Yumuşak.
Nesîm : H oşa giden h afif ve lâtif rüzgâr.
Nev-hevesân :
Yeni hevesliler.
N ig â h : Bakm a, bakış.
N uhbe : Seçkin, her şeyin seçkini.
N üm âyân : Meydanda, görünür, aşikâr.
N üsg : Usare, özsu.
Nüzhet : Gönül ferahlığı. Tazelik. Eğlenme.
P eygam :Haber.
Peygule . : Köşe, bucak.
P eym ân : And, yemin.
Pezîrâ : K abul eden, kabul edici.
Pîrâhen : Gömlek.
P îş : ön, ön taraf
Pîşdâr : Öncü.
P îşgâh : ö n taraf.
R a ’d-â'lûd : Gökgürültüsü ile karışık.
R asadgâh : Gözlemevi. Gözetme yeri.
Rasânet i : Sağlam lık.
Râsime : Tören.
R asın : Sağlam .
Rebî’ : Bahar.
Redîf : Eskiden, askerlik ödevini tam am la
yarak salıverilen ve yedeğe geçiri
len erlere verilen ad.
Re’sülm âl : A n a para, sermaye.
Reyeân : H er şeyin tazelik zamanı, tazelik.
Rûhânî : Ruha ait, ruhtan ibaret olan.
Rûniim â : Yüz gösteren, meydana çıkan.
Rükn : Rükün, bir şeyin temeli.
Sabâvet : Çocukluk.
S â fil : Alçak, aşağı.
Sâî : Çalışan, postacı, kuriye, tatar.
S â ’id : Yukarı çıkan, yükselen.
Sâl-i âti : Gelecek sene.
Sâniha : Zihin ve fikirde olup, düşünmeden,
fikirde doğan şey.
1976 — Birinci Basılış — F. 10
146 S Ö Z L Ü K
üm m : Anne.
üm m ü ’l kitâb-ı Hikmet kitaplarının anası, te
hikmet : kitabı.
üm m îdvâr
(üm îdvâr) : Ümitli, umutlu.
Üserâ : Esirler.
Vahdet : Birlik.
V ak ar : Onurlu olma. Ağırbaşlılık.
V ak fedâr : Duran, durduran.
Vakî : Koruyucu.
Vâsia : Engin, geniş.
Vefîre : Çok, fazla.
Vuku’ : Olma, oluş.
Vücûh : Yüzler. Tarzlar.