Professional Documents
Culture Documents
YÜZYIL FELSEFESİ
15.yy ile başlayan ve 16.yy ve 17.yy ile de devam eden Rönesans hareketlerinin bilim, sanat, felsefe gibi
birçok alanda önemli değişikliklere sebep olmuştur. 18.yy ve 19.yy felsefesi bireysel ve toplumsal olarak
Batı’da aydınlanmanın yaşandığı dönemdir. Aydınlanma felsefesi Avrupa’da 17.yy ortalarından 19.yy’ın
ilk yarısına kadar süren Rönesans, Reform ve Hümanizm akımlarıyla bağlantılı bir fikir hareketidir.
18.yy ve 19.yy felsefesinin özü akılcılığa dayanır ve amacı peşin yargıları yıkmak olmuştur. Dolayısıyla
hedefi hem Katolikliğin getirdiği hem de siyasi peşin yargılardır. Bu peşin yargılara karşı çıkış Rönesans
ve Reform hareketleriyle başlamış ve bu yenilik hareketleri 18.yy – 19.yy Aydınlanma felsefesinin
hazırlayıcısı olmuştur.
16.yy Almanya’sında dini sömürüye karşı gerçekleşen Protestan Reform hareketi aslında ekonomik
nedenlere bağlı olarak gelişmiş Papalığa verilen vergi ve kilisenin sağladığı gelirlere olan reaksiyonun
sonucudur. Ortaçağdan beri kilisenin sağladığı gelirlerle büyük güç olan ruhban sınıfının bu gücü ve krallık
yönetimlerindeki ağırlığı tepkilere neden olmuştur. Bu nedenle reform hareketlerini Katolik Kiliseye karşı
dinde yenileşme hareketleri olarak görmek gerekir.
Alman rahibi ve Wittenberg Üniversitesi’nde felsefe ve ilahiyat profesörü Martin Luther (1483-1546)
Protestan Reform hareketini başlatan kişidir. Bireyin Tanrı ile olan bağının İsa’ya inanmakla olabileceğini,
araya başka bir aracının girmesinin gerekli olmadığı ve İncil’in yeniden okunması ve yorumlanması
gerektiği düşüncesi öne çıkmıştır.
Rönesans’la başlayan yenilikler, bilim ve felsefe; yavaş yavaş toplumsal hayatta etkisini göstermekte,
basılan gazeteler, broşürler, kitapçıklarla beraber okur yazar oranı yükselmektedir.
17.yy filozofu Descartes her şeyin temelini sorgulamış akla dayalı bir yöntem ortaya koymuş ve bundan
dolayı aydınlanma düşüncesinde etkili olmuştur. Aydınlanmanın kökeninde İngiliz düşünür ve bilim
adamlarının rolü daha büyüktür. Özellikle Newton’un felsefenin konusunun metafizik değil, doğa olayları
ve bunların açıklanması olması gerektiğine dair görüşleri devrim niteliğindedir.
Bu dönemde felsefe alanında önemli düşünürlerden biri olan John Locke kendisinden sonra birçok filozofu
etkilemiştir. Locke insanın sistemli düşünme sisteminin sezgisel olarak değil dünyevi deneyimlere ve
yaşantılara bağlı olarak oluştuğunu (tabula rasa); aklın insan hayatına kılavuzluk edebileceğini krallıkların
mutlak otorite olmadığını söyleyerek Liberalizmin öncüsü olmuştur.
3.Sanayi Devrimi
Ticaretin büyümesi ve gelişmesi, deniz taşımacılığındaki gelişmeler, bilimsel buluşların getirdiği yeni
teknikler Sanayi Devrimini hazırlamıştır. Sanayi devrimi olarak anılan gelişme 18.yy’da İngiltere’de
başlamıştır. Sömürgeciliğe hızlı başlayan İngiltere deniz ticaretinde birincidir ve ülkedeki sermaye birikimi
güçlüdür. Bundan dolayı sanayi devrimi ilk olarak İngiltere’de dokuma tezgahlarında pamuğun dokunup
iplik haline getirilmesiyle başlamıştır. Daha sonra buharlı makineler, demir çelik sanayindeki ürünlerin ve
kok kömürünün kullanılmasıyla başlamıştır.
Tarım bölgelerinin çevresinde sanayi bölgeleri oluşmuş ve tarım-sanayi işbirliği başlamıştır. Böylece tarım
toplumu sanayi toplumun evirilmeye başlamıştır. Değişen ekonomik hayatla birlikte kentlerde toplumsal
sınıflaşma artar ve her bir toplumsal sınıf ayrı semtlerde yaşamaya başlar.
Sanayileşmeyle beraber ham madde ve yeni Pazar arayışları devletler arasındaki rekabeti ve kamplaşmayı
arttırdığı için bir süre sonra dünya savaşına neden olmuştur.
4.Aydınlanma Felsefesi
1
Avrupa’da Akıl Çağı, Altın Çağ gibi adlarla anılan Aydınlanma için Berkeley Işık deryası der.
Aydınlanma genel olarak şöyle tanımlanabilir: “Avrupa’da 17.yy’ın ikinci yarısıyla 19.yy’ın ilk çeyreğini
kapsayan ve önde gelen birtakım filozofların aklı insan yaşamındaki mutlak yönetici ve yol gösterici yapma
ve insan zihniyle bireyin bilincini bilginin ışığıyla aydınlatma yönündeki çabalarıyla seçkinleşen kültürel
bir döneme, bilimsel keşif ve felsefi eleştiri çağına, felsefi toplumsal harekete verilen ad.”
Kant’ın 1783’te yayımladığı Aydınlanma Nedir? (Was ist Aufklärung) makalesinde aydınlanmayı şöyle
tanımlar: “Aydınlanma, insanın kendi suçu ile düşmüş olduğu bir ergin olamama durumundan
kurtulmasıdır. Bu ergin olamayış durumu ise, insanın kendi aklını bir başkasının kılavuzluğuna
başvurmaksızın kullanamayışıdır. İşte bu ergin olmayışa insan kendi suçu ile düşmüştür; bunun nedenini
de aklın kendisinde değil; fakat aklını başkasının kılavuzluğu ve yardımı olmaksızın kullanmak
kararlılığını ve yürekliliğini gösteremeyen insanda aramalıdır. Sapere aude! Aklını kendin kullanma
cesaretini göster! Sözü imdi Aydınlanmanın parolası olmaktadır.”
Aydınlanma felsefesi İngiltere’de başlayarak Fransa’ya geçmiş ve Fransız İhtilali’nin düşünsel yönünü
oluşturmuştur. Aydınlanma felsefesi her ülkede o ülkenin sosyal ve politik yapısına göre şekillenmiştir.
Aydınlanma felsefesinin İngiltere’de deneyci, Fransa’da akılcı, Almanya’da ise mistik akılcı yönü ile ön
plana çıkmıştır.