Professional Documents
Culture Documents
M İNE M ENGİ*
15. yüzyılın sonlarına doğru (t.t. 1480) Cem Sultan'ın em riyle Ebulhayr-
ı R ûm î tarafından yazılm ış olan Saltuknâm e, tarihî, edebî ve folklorik
özellikleri bakım ından eski Türk nesrinin önemli eserleri arasında yer alır.
Saltuknâm e, esas olarak, 13. yüzyılda yaşadığı sanılan alp-eren Sarı
Saltuk'un hayat hikâyesinin anlatıldığı destanî, m enkıbevî bir eserdir. Bu
nedenle hem gazavatnâm e hem de m enakıbnâme türlerinin özelliklerini
gösterm ektedir. Daha doğru bir ifadeyle Saltuknâm e, sözkonusu türler arası
bir eserdir. A nlatılan olaylar da o dönem in Türk ve İslâm dünyasında
geçm ektedir. Ancak, Saltuknâm e'de olayların yer aldığı coğrafya öncelikle
Anadolu ve Rum eli'dir. Bu nedenle eserde ön planda A nadolu'nun yanısıra
R um eli'nin Türkleştirilm esi ve M üslüm anlaştırılm ası ideolojisinin gerçek-
leştirilişinin anlatıldığını söyleyebiliriz. Saltuknâm e'de hem akıncı hem de
velî kim liğiyle çizilen eserin ana kahram anı Sarı Saltuk (Ş erif Hızır),
Rum eli'den U zakdoğu'ya çok geniş bir coğrafya üzerinde güç gösterm ekle
birlikte, esas itibariyle Anadolu ve Rum eli'nin Türkler tarafından fethedil
mesi ve Türk gücüyle İslâm iyetin bu topraklarda yayılm ası m isyonunu
üstlenm iştir.
gel göresin." didi. Çüııki Bektaş ilerü geldi Ahm ed eli ile birle anun gözin
sığadı, kande baksa bir er oturur gördi........Bektaş anda vardı Pîrân-ı
Horasan ey ittiler:" N edür Rûm 'da er gördün mi?" didiler. Bektaş anda ey itti:
"Taşın ve toprağın er gördüm." didi... II, 44] Kısacası, gerek" Kıssa-i Ibtidâ-
i Evliyâ-yı Rûm Beyâıııdur" başlıklı bölüm den aldığım ız bu satırlarda gerek
se Saltuk'un ve öteki gazilerin katıldıkları savaşların anlatıldığı bölüm lerde
Türk gücünü tanıtan ve öven benzeri satırlara olayların akışı içerisinde yer
verildiği görülür.
Y ukarıda da belirtildiği gibi, Türk'ün cesareti ve kahram anlığı daha çok
Saltuk'un şahsında, onun yaptıklarıyla tanıtılm aktadır. Saltuknâm e'de
anlatıldığına göre asıl adı Şerif Hızır olan Sarı Saltuk'a Saltuk adı da sonra
dan M üslüm an olup İlyas-ı Rûm î adını alan bir papaz tarafından fiziki
gücünden dolayı verilmiştir. [Alyon-ı Rûm î eyitdi: "îy server çün sen bana
ad virdün ben dahi sana ad koyam, M üslüm anlar tâkim seni anunla analar."
didi. Şerif kabul itdi. Eyitdi: "Senün dahi adun Saltık olsun." didi. R aviler
eyidürler, m eğer ol dilce ziyade ve katı kuvvetlü er dim ek olur imiş. Pes
vardılar Ş erife Saltık didiler ve hem ziyade sarı ve kızıl olm ağın Sarı Saltık
didiler. I, 19] Türk'e ve Türklüğe eserde ayrı bir yer verildiğini kanıtlayan
dikkat çekici başka bir nokta da aslen Arap olan bazı İslâm büyüklerinin
Türk olarak gösterilm eleridir. Örneğin eserde, Türkiye'de Eyüp Sultan
olarak tanıdığım ız M üslüm anların, İstanbul'u ilk kuşatm aları sırasında orada
şehit düşen ve Hz. M uham m ed'e yakınlığı ile bilinen Ebu Eyyub el-Ensarî
(ö. 669) nin Türk olduğu ancak Araplar'ın kendisine Arapça ad taktıkları
söylenm ektedir. [Bir bınar yanında bir kabre varup oturdılar, ana yalvardılar,
tazarru' ittiler........ Şerif Tekur'a ey itti: "Bum ben bilm ezem bu ne kişidür
bana haber virün" didi. Sam adıyya dönüp eyitti: "Bu da Türktür am m a Arab,
adına Arab dilince Ebu Eyyub-i Ensarî dirler, M uham m ed'i bu evine alup
konuklam ıştur. Sonra Yorgi zam anında gelürler bu hisara Türkler üşerler.
Bu bir hisar delüginden iki kişi bile gelürler, içerü girürler, andan
A yasofya'ya girürler nam az kılurlar. Kafirler görüp bunları tutm ak isterler,
öldürm eğe kasd iderler, kaçarlar. En sonra bu yirde gelüp hem an bunları
şehid iderler. II, 80, 81] İstanbul'un M üslüm anlar tarafından ilk
kuşatılm asıyla ilgili olarak Saltuknâm e'de anlatılanlar arasında Hz. Ali'nin
ağabeyi Cafer-i Tayyar (Cafer b. Ebû Talib) da Türk olarak anılm aktadır. ["
Anlarun biri Ebu Ca'fer, biri Ebû Sa'id'dür." didi. Şerif eyitti: B unlar Türk
976 M İNE MENGİ
ola siz n'içün buna i'tikad idersiz?" didi. II, 81] Saltuknâm e'de geçm ekle
birlikte, bilinen tarihî gerçeklere uym ayan bu bilgiler, bizce Türklüğe verilen
önem in göstergesidir. Öte yandan, eserden öğrendiğim iz bu tarz ifadesi
olarak değerlendirilm elidir. Nitekim Türklükle M üslüm anlığın bir ve ayni
gösterildiği aşağıdaki bölüm bu görüşüm üzü doğrulam aktadır. [Bir kafir
ilerü gelüp ey itti: "Ya Alyon! Sen ne gördün M esih dininden döndün, Türk
oldun? Gel gine dinünen girgil; seni Tekur’dan dilek eyleyim." didi. İlyas-ı
Rûm î gayet gazaba gelüp seyf üryan kılup cellâdı hay diyince ol kafiri iki
pare eyledi. Bir kafir dahi gelüp "Bir elleri kopacak, şol M esih üm m eti degül
midür, neye öldürdün?........ İlyas ey itti:" İy kafirler! Ben evvel kâfirken eli
bağlu adam öldürm eğe kudretüm yitmezdi. Şimdi M üslüm an oldum, gör
imdi ben M uham m ed Üm m eti, sen M esih Üm m eti kankuzum uzun kılıcı
keskündür. "diyüp el kılıca urdı. II, 146]
13. Yüzyıl Anadolu'sunun dinî hayatına bakıldığında büyük bir hareket
liliğin ve canlılığın yaşandığı görülür. Bir yandan Anadolu'yu
M üslüm anlaştırm a çabası sürdürülürken, öte yandan da tasavvuf hem Doğu
Türk dünyasından Anadolu'ya gelen hem de bu dönem de A nadolu'da yetişen
büyük tem silcileriyle, Anadolu insanının düşünce hayatı üzerinde etkisini
gösterm eye başlar. Nitekim , bu etkinin bir sonucu olarak zaman içinde
Anadolu'da Anadolu toprağına özgü tarikatlar ortaya çıkacaktır. Bütün bu
gelişm elerin yansıdığı bir eser olarak Saltuknâm e, dönem inin önem li
tanığıdır. Eserde, hem Anadolu'nun M üslüm anlaştırılm ası çabalarını hem
tasavvufun o dönem insanın düşünce dünyasındaki yerini açıkça görürüz.
D olayısıyla Saltuknâm e'de, daha çok Sarı Saltuk'un m enkıbelerine dayalı
olay örgüsü içinde verilen Anadolu ve Rum eli'nin M üslüm anlaştırılm ası
ideolojisine yönelik m uhteva, Türk'ün ve Türklüğün yüceltilm esi kadar hatta
ondan daha da ön planda yer alır.
Eserde, Sarı Saltuk'un yaşadığı dönem in dünya görüşünün karakteristik
özelliği gereği, İslâm iyet öncesi dönem den gelen fiziki gücün üstünlüğü
görüşü, iman gücüyle birleştirilm iş, hatta iman gücü beden gücünden daha
fazla önem kazanm ıştır. Nitekim Saltuknâm e'de İslâm iyet, Türk'ü koruyucu
bir şem siye olarak gösterilir. Türk'ün savaş gücü fizik gücünden çok iman
gücünden gelir. [Tekur'un Hamun adlu bir veziri dahi vardı, eyitdi: "Ya
Tekur! Bilm iş ol kim bu Türklere gökyüzünden yardım a m elekler gelür.
SALTUK NÂM E'DE AN A D O LU BİRLİK VE BERABERLİĞİ 977
Tanrıları anlara yardım kılur........I, 259, 260] Sarı Saltuk da kahram anlığını
İslâm dininin m anevî gücünden alır. ["Ya Server! Kılıcun kogıl, senünle din
bahsin idelüm. Şum bildük kim sana kim se erlikle karşu turmaz." didi. Şerif
eyitdi: "Ya Rahib! Benüm bahsümi kılıcum dan anlagıl ki bu kılıç keskinliği
bu din-i İslâm kuvvetindendür. Yohsa benüm ne takatüm ola ki bu halka
karşu turam ........" II, 117] Bu nedenle de Saltuk'un velîliği yiğitliğinden
üstündür. [01 pîr eyidür: "Ya Melik! Bu Saltık-ı Rum 'dur, yavuz kim es-
nedür. Ve hem velîdür, bu her iş kim işler, velâyetledür........Bu Saltık sey-
yiddür, âl-i R esûl'dendür... Ancılayın iş velâyet birle olur........" III, 7]
İslâm iyet uğruna yapılan savaş ibadettir; hattâ ibadetlerin en faziletlisidir.
[Pes Seyyid ana eyitdi: "Ya Davud! Var sen de bir canibe gazâlar eyle. G azâ
efdal ibadetdür. I, 161, 162] Anadolu'da yeşerm eye başlayan İslâm iyetin o
dönem Anadolu insanı üzerindeki etkisini ve birleştirici gücünü gösteren bu
örnek satırlara eserin bütünü içinde birçok yerde rastlam ak m üm kündür.
Bir davâ adamı olan Sarı Saltuk, hareket halinde olduğu geniş coğrafya
üzerinde daha önce de belirtildiği gibi, öncelikle Anadolu ve R um eli'de
Türk-İslâm birliğini sağlam a m isyonunu üstlenm iştir. Eserde, Saltuk'un
ağzından Anadolu'da M üslüman birliğinin sağlanm ası isteği şöyle hikaye
edilir: [Bir ulu pîr papaz Ş erife karşu gelüp eyitti: "Server! Hoş geldünüz."
Bir m icm er elinde buhurlar eyledi. Şerif eyitti: "Bu m um ları gündüz n'içün
yakarsın? Eyittiler: "Mesih mumı gündüz yanar." Şerif eyitti: "Ben dahi bir
mum yakayım şem'-i M uham m edî olsun, ta kıyam ete dek yansun, gice
gündüz söyinm esün ve nice gaziler canı ana pervâne olsun. Tek siz taksirlik
idüp yağın eksük itmen, fitile artuk hacet olmasun" didi. 01 rahibler eyittiler:
"Eğer sen ol şem' yakasın biz M üslüm an olalum." Şerif eyitti:" Gice
düşüm de Server-i Arab, Seyyid-i Acem , Habib-i Hûda M uham m ed M usta
fâ'yı gördüm ; bana sizler gösterdi dahi eyitti" İslâm çerağın anda yandur,
şimden girü Rûm, İslâm birle dolısardur. "didi. II, 24,25] V erdiğim iz bu
örnekten de anlaşılacağı gibi Saltuknâm e'de, Anadolu M üslüm an birliğini
gerçekleştirm e isteği ön planda yer almaktadır. Aynı şekilde, yine Sarı
Saltuk'un şahsında ve onun amacı olarak belirtilen Türkler'in Rum eliye
geçişleri de İslâm iyet'i oraya götürm ek ve orada yaym ak içindir. [Pes
Seyyid'in garazı ol kim M üslüm anlar öte yakadan akup geleler bu diyarda
karar ideler, Rûm îli'nde ehl-i İslâm kuvvet duta.....III, 257, 258]
978 MİNE MENGİ
di; bir kızıl kim Hazret-i H üseynîler tonıdur ve biri yaşıl kim Hz. H asanîler
tonıdur. Bu Seyyid bu şehid alam etleriyle donanup-zira Şerif atadan Hazret-i
Hüseynî, anadan Hazret-i Haşan i idi-sürüp mescide gelüp, Em îr Osman
yanında karar itdi. I, 10], ["Ya Rabbi! Ceddüm İm am Hüseyin Hazretlerin
K erbelâ'da berriyede giriftar idüp anun üstine Yezîd kavm in galebe itdürüp
aç ve susuz ölmesin takdir eyledün." III, 52-53] Saltuknâm e'de Sarı
Saltuk'un şeceresiyle ilgili edinebildiğim iz bu bilgilerden anlaşılacağı üzere
Saltuk, M üslüm anlıkta fiitüvvetin, m erdliğin, kahram anlığın tem silcisi olan
Hz. Ali soyundandır. Çünkü, Saltuk da Hz. Ali gibi yiğittir, korkusuzdur;
haksızlığın karşısında, adâletin yanındadır. Fütüvvet geleneğinin bir parçası
olarak fityanın başlatıcısı Hz. Ali'ye karşı daim a hayranlık duym a eğilim inin
olduğu bir gerçektir. Bu nedenle de İslâm î Türk destan geleneğine göre yada
daha doğru bir ifadeyle dinî ham asî eserlerin çoğunda kahram anların Hz. Ali
ve soyuyla bağlantısı vardır. Aynı geleneğin Saltuknâm e'de de sürdürüldü
ğünü görüyoruz. Öte yandan, Bektaşî usul ve erkânının daha sonraki yüzyıl
larda kesinleşerek Bektaşî geleneğinin teşekkülünden ve çeşitli züm relere
ayrılışından sonra Sarı Saltuk'un da Bektaşi uluları arasına dahil edildiği
bilinm ektedir. Böylece, eserde soyu Ehl-i Beyt'e dayandırılan, kendisine
seyyid diye hitabedilen, halk üzerindeki nüfuzundan dolayı yer yer baba
denilen Sarı Saltuk'a, yaşadığı dönem den sonra Bektaşî geleneği içerisinde
yer verilmiştir.
ler......Dört bin sekiz yüzden artuk gaziler "Fî sebîlillah gazâya giderüz."
diyüp hisardan çıkup.... II, 144] Eserde özellikle Sarı Saltuk'un alp-eren
olarak gerek Türkler gerekse BizanslIlar arasındaki saygınlığı ve bu
saygınlığın ona kazandırdığı m anevî nüfuz belirtilm ektedir. [Halk Server'e
baba dirlerdi. Kâfirler ve dahi bâkî halk Saru Saltık baba didilerdi. II, 58],
Çün Derkan... M üslüm an oldı, Seyyid'i konukladı. Andan Seyyid'le birle
göçüp Atabek'ten yana geldiler. M üslüm anlar ve G aziler karşu geldiler,
m übarek elin öptiler getürtip kondurdılar, ni'm et ve nüzul döktiler. Andan
Ugaz-ı Rûm î-yeni M üslüm an - gelüp Seyyid'ün elin öpti. Seyyid dahi ona
bağrına bastı, iki gözinde öpti. İlgaz, seyyid'i gaziyan güzel ali simalu kişi
idi, nûr-ı siyadet yüzinde berk ururdı, gören canla severdi. II, 220]
Saltuknâm e'de Saltuk'un halk üzerindeki nüfuzunun yanı sıra beyler
üzerindeki nüfuzundan da söz edilir. [......Bu üçinci-kim küçük kardaşlarıdur
adı Ertuğrul ol gelüp Rûm 'a indi dahi oğlu Saruhaıı'ı ve bir nice Türk
ulularıyla Sultan'a gönderdi...... Pes Şerif Hazretinün velâyetini işitti vardı.
Ertuğrul oğlı Alp Osman'ı Seyyid'e gönderdi bileşince arm ağanlar ve hedi
yeler götürdiler. II, 108, 109],
Sarı Saltuk'un gerek halk gerekse devlet büyükleri üzerindeki manevi
nüfuzunu belirtm ek am acıyla verdiğim iz örnek satırlardan başka eserin
birçok yerinde Anadolu birlik ve beraberliğinin sağlanm asında Horasan
erenlerinin m anevî nüfuzunun vurgulandığını da görürüz. B unlar arasında
Hacı Bektaş-ı Veli'nin ayrı bir yeri vardır. O, Horasan'dan Anadolu'ya
güvercin kılığına girerek gelmiştir. [Bu Bektaş ol cem a'atün aşçılarından idi,
durup destur aldı, dahi bir güğercin suretine girüp azm-i Rûm itti. Geldi,
K ırşehri'nde Ahm ed zâviyesinde kondı.... II, 44]. A nadolu birliğinin
sağlanm asında m anevi nüfuzunun önemi tartışılm az olan Hacı Bektaş
güvercin kılığında geldiği Anadolu'nun bundan sonra gözcülüğünü yapa
caktır. [Rûm'un gözcisi Hacı Bekdaş-ı Horasanî'yem . "didi. Heman Osm an
sundı, Sultan-ı evliyanun elin öpti, hayır du'asın aldı, gitti. III, 274] burada
konu edilen Hacı Bektaş-ı Veli'nin Osman Bey'e taç giydirm esi olayı, tarihî
değerinden çok, Anadolu birliğini sağlayan O sm anlılar'ın, Bektaşîlikteki,
Hacı Bektaş-ı Veli'nin him m etine m azhar oldukları inancıyle bağlantılı
olm alıdır. Saltuknâm e'de ayrıca Anadolu birliğinin sağlanm asında rolü olan
A hm ed Fakih, Karaca Ahmed, Taptuk Emre, M evlânâ Celaleddin v.b.
dönem in önem li sim alarından da söz edilir.
SALTUK NÂM E'DE A N ADO LU BİRLİK VE BERABERLİĞİ 981
Kışın gebe sığırı pastırm a içün boğazlarlardı. Zulm dür diyü anları dahi helak
eyledi, eyitdi: "Ben size fi'lünüze göre Allah'dan hışm virüldüm . K anda kim
zalim ola, ben ana varuram. M azlum a sözüm yokdur." didi ve dahi Erzenü'r-
Rum'ı dahi yıkdı.... zira Tim ur' adillik da'vasın iderdi. "Zerre kadar zulm e
’itab iderem." diyü söylerdi. I, 157-158] Eserin tarihî çerçevesi içerisinde
Osm anlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi önemli şahsiyetlerden biri olarak
yer alır. A nadolu'da devlet düzeninin sağlanm asındaki rolü nedeniyle Sarı
Saltuk'un Osman Gazi ile karşılaşm ası, aralarında kurulan yakınlık, Osman
Gazi'ye ve başka gazilere Saltuk'un verdiği öğütler Saltuknâm e'de ayrıntılı
olarak anlatılır. Ancak, eserde O sm anlı'ya ve Osman Bey'e farklı yer veril
diği dikkat çekmektedir. [Server bunı anunçün eyledi kim O sm an'a benüm
sağluğum da rağbet idüp kendülere baş idüp gaziler uysunlar diyü. Ve hem
gider oldukta Ali B eg’e ısmarladı kim" Osm an'a muti' olgıl ki devlet anun
başındadur ve dahi anun evladı başındadur." didi...Pes Server dönüp eyitti:
"Ya Osman! Hak Ta'alâ sana ve senün neslüne ve asluna padişahlık rûzî
idiserdür..." II, 185-186] Saltuk'un sözlerinin yer aldığı bu bölüm den de
anlaşılacağı gibi eserde Osm anlı'ya ve Osman Bey'e farklı yer verilmiştir.
Bunda, Saltuk'un üstlendiği tarihî misyonu Osman Gazi'nin dolayısıyla
O sm anlı'nın gerçekleştirm esinin payı olduğu kadar, Saltuknâm e'nin, bir
Osm anlı şehzadesi için, onun isteği üzerine yazılm ış olm asının da payı
bulunm alıydı. Anadolu birliğinin Osm anlılar tarafından gerçekleştirilişine
ilişkin tarihî bilgiler Saltuknâm e' nin sonlarına doğru "Kıssa-ı Gazâ-i Şerif
Saltık" başlığını taşıyan bölüm içerisinde şöyle anlatılır: [...Bu zam ana dek
İslâm kuvvet bulup gül-bang-ı M uham m edî Rum yakasın duttı. Âl-i Osman
kuvvet dutup, hilâfet ve saltanat bunlara kaldı. Devlet ve sa'âdet ve ikbal ve
izzet bu nesl-i sahihe yüz duttı. Âl-i Osman kuvvet dutup, hilâfet ve saltanat
bunlara kaldı. Devlet ve sa'adet ve ikbal ve izzet bu nesl-i sahihe yüz duttı.
Ta kıyam et m üstedam ve m uhkem ve pâyende ola... III, 275] Anılan
bölüm den sonra Anadolu ve Rum eli'de Osmanlı padişahlarından Orhan Bey,
M urad, Yıldırım ve Fatih dönem lerinin bazı tarihî olaylanna da kısaca yer
verilerek Osm anlı fütuhatı hakkında bilgi verilir.
H ristiyanlarla yaptığı savaşları, A nadolu'da yeni bir siyasi güç olarak Os-
manlı Devleti'nin kuruluşunu ve Türkler'in Rum eli'ye geçişleriyle, Anadolu
ve Rum eli'nin M üslüm anlaştırılm ası ve Türkleştirilm esini anlatan ideolojik
bir eserdir. Saltuknâm e'de savunulan ideoloji, farklı etnik yapılarda, farklı
dinlerden olan, farklı coğrafyalardan gelen toplulukların ve günün ihtiyacı
olan Türk ve İslâm birliğine ulaşmalarıdır. Bu özelliğiyle eserde ortak bir ta
rih yaratm a akışına katılmış bir gazi-velî ya da alp-eren tipini canlandırarak
m illî bir kim lik kazanm ıştır. Başta Saltuk'un erenleri, devlet adamları vb.
m em leketin siyasi kuruluşunda ve sosyal yapı kazanm asında üstlendikleri
görevlerle siyasî ve sosyal birliğin gerçekleşm esinde önem li rol oynam ışlar
dır.
Yararlanılan Kaynaklar
AKA LIN, H aluk Şükrü, "Ebulhayr Rûmî" maddesi Türkiye D iyanet
Vakfı İslâm Ansiklopedisi, İstanbul 1994, cilt 10, s. 360-362.
BARKAN, Ö m er Lütfi, "Osmanlı İm paratorluğunda B ir İskan ve
K olonizasyon M etodu Olarak V akıflar ve Tem likler I, İstilâ Devirlerinin
K olonizatör Türk Dervişleri ve Zâviyeler" Vakıflar Dergisi, H'den
ayrıbasım , Ankara 1942, s. 279-386.
CAHEN , Claude, Osınanlılardan Önce Anadolu'da Türkler, İstanbul
1984.
CUNBUR, M üjgan, " Saltuk-nâm e'nin Türk M illiyetçiliğindeki Yerine
ve Üçüncü N üshasına Dair", M illî Kültür, Ocak 1977, cilt I, sayı 1, s. 52-55.
GÖLPIN ARLI, Abdülbaki, V ilayetnâm e (M enakıb-ı Hünkar Hacı
Bektaş-ı Velî), İstanbul 1990.
KÖPRÜLÜ, M. Fuad, "Anadolu Selçukluları Taıihi'nin Yerli
K aynaklan", Türk Tarih Kurumu, Belleten, cilt 7, Ankara 1943, s. 430-441.
OCAK, A. Yaşar, Türk Halk İnançlarında ve Edebiyatında Evliya
M enkabeleri, Kültür ve Turizm Bakanlığı M illi Folklor A raştırm a Dairesi
Yayınları: 48, Ankara 1984.
YÜCE, Kemal, Saltuk-ncıme'de Tarihi, Dini ve Efsanevi Unsurlar,
Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları 832, Ankara 1987.