You are on page 1of 12

SALTUKNÂME'DE ANADOLU BİRLİK VE

BERABERLİĞİNİN KURULUŞUNA İLİŞKİN


BİLGİLER

M İNE M ENGİ*

15. yüzyılın sonlarına doğru (t.t. 1480) Cem Sultan'ın em riyle Ebulhayr-
ı R ûm î tarafından yazılm ış olan Saltuknâm e, tarihî, edebî ve folklorik
özellikleri bakım ından eski Türk nesrinin önemli eserleri arasında yer alır.
Saltuknâm e, esas olarak, 13. yüzyılda yaşadığı sanılan alp-eren Sarı
Saltuk'un hayat hikâyesinin anlatıldığı destanî, m enkıbevî bir eserdir. Bu
nedenle hem gazavatnâm e hem de m enakıbnâme türlerinin özelliklerini
gösterm ektedir. Daha doğru bir ifadeyle Saltuknâm e, sözkonusu türler arası
bir eserdir. A nlatılan olaylar da o dönem in Türk ve İslâm dünyasında
geçm ektedir. Ancak, Saltuknâm e'de olayların yer aldığı coğrafya öncelikle
Anadolu ve Rum eli'dir. Bu nedenle eserde ön planda A nadolu'nun yanısıra
R um eli'nin Türkleştirilm esi ve M üslüm anlaştırılm ası ideolojisinin gerçek-
leştirilişinin anlatıldığını söyleyebiliriz. Saltuknâm e'de hem akıncı hem de
velî kim liğiyle çizilen eserin ana kahram anı Sarı Saltuk (Ş erif Hızır),
Rum eli'den U zakdoğu'ya çok geniş bir coğrafya üzerinde güç gösterm ekle
birlikte, esas itibariyle Anadolu ve Rum eli'nin Türkler tarafından fethedil­
mesi ve Türk gücüyle İslâm iyetin bu topraklarda yayılm ası m isyonunu
üstlenm iştir.

* Prof. Dr., Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı


Bölümü Öğretim Ü yesi.
974 MİNE MENGİ

Osm anlılar'ın siyasî üstünlük kurm alarıyla gerçekleşen Anadolu birlik


ve beraberliğinin sağlanm ası m ücadelelerine ilişkin bilgiler Saltuknâm e’de
destanî, dinî, tarihî siyasî ve sosyal m uhtevalıdır. D estanî m uhteva içerisinde
eserde, Türk ve Türklüğe önemli yer verildiğini görüyoruz. Saltuknâm e'ye
göre şeceresi Hz. M uham m ed'e ve Hz. Ali'ye kadar çıkan Sarı Saltuk’un bir
Türk kahram anı olarak tanıtılm ası ve kendisinden yer yer Saltuk-ı Türk
olarak söz edilm esi Türklüğün yüceltildiğinin bir kanıtıdır. [Ben size dün bu
Saltık-ı Türk kendüdür diye söyledim. III. 34]* Ayrıca Türklük, öncelikle ve
önem li ölçüde San Saltuk'un gösterdiği kahram anlıklarla sergilenm ekte,
Türk'ün cesareti ve savaş gücü karşısında Bizans'ın ve diğer H ristiyan toplu­
luklarının korkusu, Saltuk'un yanısıra Bizanslı tekfur ve rahiplerin vb.
söyledikleriyle pekiştirilm ektedir. "Şerifem ki darb ve harb ıssı bir harifem.
II, 169", [Saltıh Hazretleri çün gelüp ......... Tekur'a vardı, kakıdı, eyitti: "Sen
şöyle bakaturasın, bir Türk yalnuz gele dahi şunun gibi işleri ide elünüzden
nesne gelm eye. Ya kalan Tiirklere nice cevab virebilürsiz? II, 116], [Tekur
eyitti: "Hay Hristiyanlar! Bilmiş olun ki bu Türkler dünyaya kadem uraldan
berü bu N asranîler kırarlar. Buncadan berü bunlarla başa çıkm adılar şimdi
çoğaldılar. Az iken bir yana idem edük, şimdi nice idelüm?" didi. II, 110],
[Rahibün biri eyitdi: "Bu Türkler kim olurlar, cennete girürler mi." didi.
Ruhban eyitdi:" G irm ezler am m a gelürler, kapudan bakarlar dururlar, girü
giderler." didi. Nâ-gâh bu ruhbanlar içinden on yaşar bir oğlan yukaru durup
papaza düşnam virüp söğdi ve eyitdi: "İy murdar! Yalan söyleme. Şimdi
dünyada T ürkler sizi evinüzde ve m ülk ve diyarım ızda kom ayup çıkarurlar.
A nda gelüp cennet kaplısından bakan Türk girüp sizi cennet içinden
sürm ezler mi? Şöyle epsem olup duracaklarına inanm azam ." didi. I, 7],
[Ey ittiler:" bu Türklerün yüreği dem ürden dahi perktür. II, 143]
Saltuknâm e'de Anadolu insanının yiğitliği, kahram anlığı Hacı Bektaş-ı
Veli'nin ağzından da şöyle anlatılır: [Bektaş anunla söyleşürdi, Ahmed-i
Veli taşra geldi, Bektaş ilerü gelüp A hm ed’le m usâfaha itti;...B ektaş eyitti:
"Geldüm ki bu Rûm "da er var m ıdur görem diyü." didi. Ahm ed eyitti: "Berü

* Saltuknâme'den verilen bölümler, Ebul-Hayr-ı Rûmî, Saltuknâme, III cilt, haz.


Şükrü Haluk Akalın, Kültür ve Turizm Bakanlığı Y ayınlan, Ankara, 1988 (I, II), 1990 (III)
ten alınmıştır.
SALTUK NÂM E'DE A N A D O LU BİRLİK VE BERABERLİĞİ 975

gel göresin." didi. Çüııki Bektaş ilerü geldi Ahm ed eli ile birle anun gözin
sığadı, kande baksa bir er oturur gördi........Bektaş anda vardı Pîrân-ı
Horasan ey ittiler:" N edür Rûm 'da er gördün mi?" didiler. Bektaş anda ey itti:
"Taşın ve toprağın er gördüm." didi... II, 44] Kısacası, gerek" Kıssa-i Ibtidâ-
i Evliyâ-yı Rûm Beyâıııdur" başlıklı bölüm den aldığım ız bu satırlarda gerek­
se Saltuk'un ve öteki gazilerin katıldıkları savaşların anlatıldığı bölüm lerde
Türk gücünü tanıtan ve öven benzeri satırlara olayların akışı içerisinde yer
verildiği görülür.
Y ukarıda da belirtildiği gibi, Türk'ün cesareti ve kahram anlığı daha çok
Saltuk'un şahsında, onun yaptıklarıyla tanıtılm aktadır. Saltuknâm e'de
anlatıldığına göre asıl adı Şerif Hızır olan Sarı Saltuk'a Saltuk adı da sonra­
dan M üslüm an olup İlyas-ı Rûm î adını alan bir papaz tarafından fiziki
gücünden dolayı verilmiştir. [Alyon-ı Rûm î eyitdi: "îy server çün sen bana
ad virdün ben dahi sana ad koyam, M üslüm anlar tâkim seni anunla analar."
didi. Şerif kabul itdi. Eyitdi: "Senün dahi adun Saltık olsun." didi. R aviler
eyidürler, m eğer ol dilce ziyade ve katı kuvvetlü er dim ek olur imiş. Pes
vardılar Ş erife Saltık didiler ve hem ziyade sarı ve kızıl olm ağın Sarı Saltık
didiler. I, 19] Türk'e ve Türklüğe eserde ayrı bir yer verildiğini kanıtlayan
dikkat çekici başka bir nokta da aslen Arap olan bazı İslâm büyüklerinin
Türk olarak gösterilm eleridir. Örneğin eserde, Türkiye'de Eyüp Sultan
olarak tanıdığım ız M üslüm anların, İstanbul'u ilk kuşatm aları sırasında orada
şehit düşen ve Hz. M uham m ed'e yakınlığı ile bilinen Ebu Eyyub el-Ensarî
(ö. 669) nin Türk olduğu ancak Araplar'ın kendisine Arapça ad taktıkları
söylenm ektedir. [Bir bınar yanında bir kabre varup oturdılar, ana yalvardılar,
tazarru' ittiler........ Şerif Tekur'a ey itti: "Bum ben bilm ezem bu ne kişidür
bana haber virün" didi. Sam adıyya dönüp eyitti: "Bu da Türktür am m a Arab,
adına Arab dilince Ebu Eyyub-i Ensarî dirler, M uham m ed'i bu evine alup
konuklam ıştur. Sonra Yorgi zam anında gelürler bu hisara Türkler üşerler.
Bu bir hisar delüginden iki kişi bile gelürler, içerü girürler, andan
A yasofya'ya girürler nam az kılurlar. Kafirler görüp bunları tutm ak isterler,
öldürm eğe kasd iderler, kaçarlar. En sonra bu yirde gelüp hem an bunları
şehid iderler. II, 80, 81] İstanbul'un M üslüm anlar tarafından ilk
kuşatılm asıyla ilgili olarak Saltuknâm e'de anlatılanlar arasında Hz. Ali'nin
ağabeyi Cafer-i Tayyar (Cafer b. Ebû Talib) da Türk olarak anılm aktadır. ["
Anlarun biri Ebu Ca'fer, biri Ebû Sa'id'dür." didi. Şerif eyitti: B unlar Türk
976 M İNE MENGİ

ola siz n'içün buna i'tikad idersiz?" didi. II, 81] Saltuknâm e'de geçm ekle
birlikte, bilinen tarihî gerçeklere uym ayan bu bilgiler, bizce Türklüğe verilen
önem in göstergesidir. Öte yandan, eserden öğrendiğim iz bu tarz ifadesi
olarak değerlendirilm elidir. Nitekim Türklükle M üslüm anlığın bir ve ayni
gösterildiği aşağıdaki bölüm bu görüşüm üzü doğrulam aktadır. [Bir kafir
ilerü gelüp ey itti: "Ya Alyon! Sen ne gördün M esih dininden döndün, Türk
oldun? Gel gine dinünen girgil; seni Tekur’dan dilek eyleyim." didi. İlyas-ı
Rûm î gayet gazaba gelüp seyf üryan kılup cellâdı hay diyince ol kafiri iki
pare eyledi. Bir kafir dahi gelüp "Bir elleri kopacak, şol M esih üm m eti degül
midür, neye öldürdün?........ İlyas ey itti:" İy kafirler! Ben evvel kâfirken eli
bağlu adam öldürm eğe kudretüm yitmezdi. Şimdi M üslüm an oldum, gör
imdi ben M uham m ed Üm m eti, sen M esih Üm m eti kankuzum uzun kılıcı
keskündür. "diyüp el kılıca urdı. II, 146]
13. Yüzyıl Anadolu'sunun dinî hayatına bakıldığında büyük bir hareket­
liliğin ve canlılığın yaşandığı görülür. Bir yandan Anadolu'yu
M üslüm anlaştırm a çabası sürdürülürken, öte yandan da tasavvuf hem Doğu
Türk dünyasından Anadolu'ya gelen hem de bu dönem de A nadolu'da yetişen
büyük tem silcileriyle, Anadolu insanının düşünce hayatı üzerinde etkisini
gösterm eye başlar. Nitekim , bu etkinin bir sonucu olarak zaman içinde
Anadolu'da Anadolu toprağına özgü tarikatlar ortaya çıkacaktır. Bütün bu
gelişm elerin yansıdığı bir eser olarak Saltuknâm e, dönem inin önem li
tanığıdır. Eserde, hem Anadolu'nun M üslüm anlaştırılm ası çabalarını hem
tasavvufun o dönem insanın düşünce dünyasındaki yerini açıkça görürüz.
D olayısıyla Saltuknâm e'de, daha çok Sarı Saltuk'un m enkıbelerine dayalı
olay örgüsü içinde verilen Anadolu ve Rum eli'nin M üslüm anlaştırılm ası
ideolojisine yönelik m uhteva, Türk'ün ve Türklüğün yüceltilm esi kadar hatta
ondan daha da ön planda yer alır.
Eserde, Sarı Saltuk'un yaşadığı dönem in dünya görüşünün karakteristik
özelliği gereği, İslâm iyet öncesi dönem den gelen fiziki gücün üstünlüğü
görüşü, iman gücüyle birleştirilm iş, hatta iman gücü beden gücünden daha
fazla önem kazanm ıştır. Nitekim Saltuknâm e'de İslâm iyet, Türk'ü koruyucu
bir şem siye olarak gösterilir. Türk'ün savaş gücü fizik gücünden çok iman
gücünden gelir. [Tekur'un Hamun adlu bir veziri dahi vardı, eyitdi: "Ya
Tekur! Bilm iş ol kim bu Türklere gökyüzünden yardım a m elekler gelür.
SALTUK NÂM E'DE AN A D O LU BİRLİK VE BERABERLİĞİ 977

Tanrıları anlara yardım kılur........I, 259, 260] Sarı Saltuk da kahram anlığını
İslâm dininin m anevî gücünden alır. ["Ya Server! Kılıcun kogıl, senünle din
bahsin idelüm. Şum bildük kim sana kim se erlikle karşu turmaz." didi. Şerif
eyitdi: "Ya Rahib! Benüm bahsümi kılıcum dan anlagıl ki bu kılıç keskinliği
bu din-i İslâm kuvvetindendür. Yohsa benüm ne takatüm ola ki bu halka
karşu turam ........" II, 117] Bu nedenle de Saltuk'un velîliği yiğitliğinden
üstündür. [01 pîr eyidür: "Ya Melik! Bu Saltık-ı Rum 'dur, yavuz kim es-
nedür. Ve hem velîdür, bu her iş kim işler, velâyetledür........Bu Saltık sey-
yiddür, âl-i R esûl'dendür... Ancılayın iş velâyet birle olur........" III, 7]
İslâm iyet uğruna yapılan savaş ibadettir; hattâ ibadetlerin en faziletlisidir.
[Pes Seyyid ana eyitdi: "Ya Davud! Var sen de bir canibe gazâlar eyle. G azâ
efdal ibadetdür. I, 161, 162] Anadolu'da yeşerm eye başlayan İslâm iyetin o
dönem Anadolu insanı üzerindeki etkisini ve birleştirici gücünü gösteren bu
örnek satırlara eserin bütünü içinde birçok yerde rastlam ak m üm kündür.
Bir davâ adamı olan Sarı Saltuk, hareket halinde olduğu geniş coğrafya
üzerinde daha önce de belirtildiği gibi, öncelikle Anadolu ve R um eli'de
Türk-İslâm birliğini sağlam a m isyonunu üstlenm iştir. Eserde, Saltuk'un
ağzından Anadolu'da M üslüman birliğinin sağlanm ası isteği şöyle hikaye
edilir: [Bir ulu pîr papaz Ş erife karşu gelüp eyitti: "Server! Hoş geldünüz."
Bir m icm er elinde buhurlar eyledi. Şerif eyitti: "Bu m um ları gündüz n'içün
yakarsın? Eyittiler: "Mesih mumı gündüz yanar." Şerif eyitti: "Ben dahi bir
mum yakayım şem'-i M uham m edî olsun, ta kıyam ete dek yansun, gice
gündüz söyinm esün ve nice gaziler canı ana pervâne olsun. Tek siz taksirlik
idüp yağın eksük itmen, fitile artuk hacet olmasun" didi. 01 rahibler eyittiler:
"Eğer sen ol şem' yakasın biz M üslüm an olalum." Şerif eyitti:" Gice
düşüm de Server-i Arab, Seyyid-i Acem , Habib-i Hûda M uham m ed M usta­
fâ'yı gördüm ; bana sizler gösterdi dahi eyitti" İslâm çerağın anda yandur,
şimden girü Rûm, İslâm birle dolısardur. "didi. II, 24,25] V erdiğim iz bu
örnekten de anlaşılacağı gibi Saltuknâm e'de, Anadolu M üslüm an birliğini
gerçekleştirm e isteği ön planda yer almaktadır. Aynı şekilde, yine Sarı
Saltuk'un şahsında ve onun amacı olarak belirtilen Türkler'in Rum eliye
geçişleri de İslâm iyet'i oraya götürm ek ve orada yaym ak içindir. [Pes
Seyyid'in garazı ol kim M üslüm anlar öte yakadan akup geleler bu diyarda
karar ideler, Rûm îli'nde ehl-i İslâm kuvvet duta.....III, 257, 258]
978 MİNE MENGİ

Öte yandan eserde, yerleşik düzene geçm e çabasının yaşandığı toplu­


mun birlik ve beraberliğinin sağlanm asında önemli rolü olan dinin, daha
açık bir ifadeyle îslâm iyetin esasları üzerinde de durulur. Sarı Saltuk,
İslâm iyetin kabul ettiği din kurallarına, genel ilkelere uyan bir kişilik sergi­
ler. Eserde onun Sünnîlikten yana olduğu, Sünnîliğin m ezheplerinden de
Hanefiliği savunduğu görülür. [Bu yanadan Sünnîlerden Şerif m eydana at
salup, girüp na'ra urdı.. 1, 17], ["Yarın ceng-i azim ola." Kamu anda olan
Sünnîler bir yire gelüp, helalleşüp, hazır durdılar. I, 17], [Şerif dahi el saldı,
Sünnîler bir uğurdan at depdiler. I, 189] Bu örneklerde görüldüğü gibi
M üslüm anlıkla Sünnîlik birlikte düşünülm ekte, hatta M üslüm an yerine
Sünnî kullanılarak, bazen biri ötekinin yerine geçmektedir. Sarı Saltuk'un
Anadolu birliğinin sağlayıcısı olarak gördüğü Osman Bey'e verdiği nasihat­
ler arasında Anadolu M üslüman birliğinin H anefî temel üzerine oturtulm ası
ve Anadolu'nun Sünnî adil padişahlar tarafından yönetilm esinin yarar
sağlayacağı görüşü de bulunm aktadır. Anadolu'da devlet düzeninin
sürekliliği Saltuk'a göre bu şarta bağlıdır, ["....ve dalıı bu diyara bir Sünnî
adil padişahlar hükm ide, bunlarun devleti çerağıdur, bu yandukça bunda
anlar pay-dar devlet olalar." didi. II, 25]

Aşağıdaki sözlerinden anlaşılacağı gibi Saltuk, o dönem de Anadolu


birliğinin sağlanm asında engel olarak gördüğü Hâricîliğe m üsam aha edilm e­
m esinden yanadır. Ona göre, Anadolu M üslüm anları, bütün m ezheplerin
üstünde ve hepsinin en sağlamı olan Hanefilikte birleşm elidir. [Râfızîye ve
hariciye ve m ünâfıka rahm itmen öldürün, oda urun. Ve bu Hanefi m ezhebin
daim gözet ki cem î mezhebün akdem ve akvâsı ve pâkidür. III, 273] Saltuk,
Kur'ân'ın ve Hz. M uham m ed'in belirlediği kurallara, şeriata farklı yorum
getiren ehl-i bid'atın karşısında olduğunu aşağıdaki sözleriyle de belirtir,
[..fısk u fücurdan kaçun, bid'at itmen ve ittürmen şeri'atı gözedün II, 109],
[Ehl-i bid'at ve rüşvet yiyeni kati eylen, zinhar yüz virm en.....II, 186].

Saltuknâm e'de Sarı Saltuk'un Sünnîlikten yana hattâ Sünnî olduğunu


bildirir yukarıdaki bilgilerin yanısıra, yine eserden öğrendiğim ize göre,
Saltuk'un şeceresi, Hz. Ali soyuna dayanır. [Seyyid Gazi neslinden Ali
oğlanlarınun aslından-kim bunda zikr olur Seyyid Haşan b. Hüseyin b.
M uham m ed b. A li_I, 1] [Bu tarafdan Şerif m übarek başına iki alâm et eyle­
SALTUK NÂM E'DE AN A D O LU BİRLİK VE BERABERLİĞİ 979

di; bir kızıl kim Hazret-i H üseynîler tonıdur ve biri yaşıl kim Hz. H asanîler
tonıdur. Bu Seyyid bu şehid alam etleriyle donanup-zira Şerif atadan Hazret-i
Hüseynî, anadan Hazret-i Haşan i idi-sürüp mescide gelüp, Em îr Osman
yanında karar itdi. I, 10], ["Ya Rabbi! Ceddüm İm am Hüseyin Hazretlerin
K erbelâ'da berriyede giriftar idüp anun üstine Yezîd kavm in galebe itdürüp
aç ve susuz ölmesin takdir eyledün." III, 52-53] Saltuknâm e'de Sarı
Saltuk'un şeceresiyle ilgili edinebildiğim iz bu bilgilerden anlaşılacağı üzere
Saltuk, M üslüm anlıkta fiitüvvetin, m erdliğin, kahram anlığın tem silcisi olan
Hz. Ali soyundandır. Çünkü, Saltuk da Hz. Ali gibi yiğittir, korkusuzdur;
haksızlığın karşısında, adâletin yanındadır. Fütüvvet geleneğinin bir parçası
olarak fityanın başlatıcısı Hz. Ali'ye karşı daim a hayranlık duym a eğilim inin
olduğu bir gerçektir. Bu nedenle de İslâm î Türk destan geleneğine göre yada
daha doğru bir ifadeyle dinî ham asî eserlerin çoğunda kahram anların Hz. Ali
ve soyuyla bağlantısı vardır. Aynı geleneğin Saltuknâm e'de de sürdürüldü­
ğünü görüyoruz. Öte yandan, Bektaşî usul ve erkânının daha sonraki yüzyıl­
larda kesinleşerek Bektaşî geleneğinin teşekkülünden ve çeşitli züm relere
ayrılışından sonra Sarı Saltuk'un da Bektaşi uluları arasına dahil edildiği
bilinm ektedir. Böylece, eserde soyu Ehl-i Beyt'e dayandırılan, kendisine
seyyid diye hitabedilen, halk üzerindeki nüfuzundan dolayı yer yer baba
denilen Sarı Saltuk'a, yaşadığı dönem den sonra Bektaşî geleneği içerisinde
yer verilmiştir.

Saltuknâm e'nin birçok yerinde, özellikle "Kıssa-i İbtidâ-i Evliyâ-yı


Rûm" başlıklı bölüm ünde, Türkistan'dan A nadolu'ya gelerek oraya yerleşen,
Anadolu ve R um eli'de Türk ve M üslüm an üstünlüğünün kurulm asında
önem li rol oynayan gazi dervişlerin ve velîlerin faaliyetleri, Horasan erenle­
riyle olan m ünasebetleri söz konusu edilir. Adları geçen gazilerin bir kısm ı,
önceleri M üslüm an değilken Türkler'le özellikle Sarı Saltuk'la yaptıkları
savaşlarda yenildikleri için ya da Saltuk'un keram et gösterm esi üzerine
M üslüm an olm uşlardır. Ancak, dayanışm a içerisinde olan bu gazilerin hem
A nadolu'da hem de Rum eli'de birlik ve beraberliğin sağlanm asında önem li
rolleri olmuştur. [..... Server Saltık çün Endriyye hisarına gelüp çevre
M üslüm anlara gelsün didiler, pes her taraftan gaziler gelm eğe başladılar.
Evvel İlyas-ı R ûm î geldi. Andan sonra İshak ve İbrahim ve İsmâ'il geldi-
980 MİNE MENGİ

ler......Dört bin sekiz yüzden artuk gaziler "Fî sebîlillah gazâya giderüz."
diyüp hisardan çıkup.... II, 144] Eserde özellikle Sarı Saltuk'un alp-eren
olarak gerek Türkler gerekse BizanslIlar arasındaki saygınlığı ve bu
saygınlığın ona kazandırdığı m anevî nüfuz belirtilm ektedir. [Halk Server'e
baba dirlerdi. Kâfirler ve dahi bâkî halk Saru Saltık baba didilerdi. II, 58],
Çün Derkan... M üslüm an oldı, Seyyid'i konukladı. Andan Seyyid'le birle
göçüp Atabek'ten yana geldiler. M üslüm anlar ve G aziler karşu geldiler,
m übarek elin öptiler getürtip kondurdılar, ni'm et ve nüzul döktiler. Andan
Ugaz-ı Rûm î-yeni M üslüm an - gelüp Seyyid'ün elin öpti. Seyyid dahi ona
bağrına bastı, iki gözinde öpti. İlgaz, seyyid'i gaziyan güzel ali simalu kişi
idi, nûr-ı siyadet yüzinde berk ururdı, gören canla severdi. II, 220]
Saltuknâm e'de Saltuk'un halk üzerindeki nüfuzunun yanı sıra beyler
üzerindeki nüfuzundan da söz edilir. [......Bu üçinci-kim küçük kardaşlarıdur
adı Ertuğrul ol gelüp Rûm 'a indi dahi oğlu Saruhaıı'ı ve bir nice Türk
ulularıyla Sultan'a gönderdi...... Pes Şerif Hazretinün velâyetini işitti vardı.
Ertuğrul oğlı Alp Osman'ı Seyyid'e gönderdi bileşince arm ağanlar ve hedi­
yeler götürdiler. II, 108, 109],
Sarı Saltuk'un gerek halk gerekse devlet büyükleri üzerindeki manevi
nüfuzunu belirtm ek am acıyla verdiğim iz örnek satırlardan başka eserin
birçok yerinde Anadolu birlik ve beraberliğinin sağlanm asında Horasan
erenlerinin m anevî nüfuzunun vurgulandığını da görürüz. B unlar arasında
Hacı Bektaş-ı Veli'nin ayrı bir yeri vardır. O, Horasan'dan Anadolu'ya
güvercin kılığına girerek gelmiştir. [Bu Bektaş ol cem a'atün aşçılarından idi,
durup destur aldı, dahi bir güğercin suretine girüp azm-i Rûm itti. Geldi,
K ırşehri'nde Ahm ed zâviyesinde kondı.... II, 44]. A nadolu birliğinin
sağlanm asında m anevi nüfuzunun önemi tartışılm az olan Hacı Bektaş
güvercin kılığında geldiği Anadolu'nun bundan sonra gözcülüğünü yapa­
caktır. [Rûm'un gözcisi Hacı Bekdaş-ı Horasanî'yem . "didi. Heman Osm an
sundı, Sultan-ı evliyanun elin öpti, hayır du'asın aldı, gitti. III, 274] burada
konu edilen Hacı Bektaş-ı Veli'nin Osman Bey'e taç giydirm esi olayı, tarihî
değerinden çok, Anadolu birliğini sağlayan O sm anlılar'ın, Bektaşîlikteki,
Hacı Bektaş-ı Veli'nin him m etine m azhar oldukları inancıyle bağlantılı
olm alıdır. Saltuknâm e'de ayrıca Anadolu birliğinin sağlanm asında rolü olan
A hm ed Fakih, Karaca Ahmed, Taptuk Emre, M evlânâ Celaleddin v.b.
dönem in önem li sim alarından da söz edilir.
SALTUK NÂM E'DE A N ADO LU BİRLİK VE BERABERLİĞİ 981

Saltuknâm e'de Anadolu birlik ve beraberliğinin sağlanışı öncesiyle ilgili


verilen tarihî bilgilere gelince: Eserin tarihî akışı içinde yer alan olaylar
bazen Saltuk'un dışında cereyan etm ekle birlikte, tarihî m uhteva daha çok
Saltuk'un sultanlar, beyler ve öteki tarihî kişilerle olan ilişkilerine
dayandırılm ıştır. Kronolojik sıraya göre, eserde önce Saltuk'un Selçuklu
sultanlarıyla ilişkisi yer alır. Bunlar, Gıyaseddin Keyhusrev, İzeddin
K eykâvus ve Alaaddin Keykubad'dır. Alâaddin Keykubad, tahtının erkek
vârisi olm adığı için topraklarım M enteşe, Saruhan ve Candaroğlu Beyleri
arasında paylaştırır. [.....Sultan Alâü'd-din oturm ıştı..... Dâhi ne kadar beğleri
varsa katm a cem eyledi. 01 Saruhan'ı ve C andarî-oğlı Ali Beği-kim
Nuşirevan neslindendür-am kığırdı ve M enteşe'yi ve bakisin cem oldılar.
K aram an'a beğlerbeğlik virmişti. Anlara vasiyyet itti.....benüm neslüm yok
kim size beğ dikem. Her birünüz bir yiri kâfirden alduğunuz-kim elünüzde
sancaktur-epsem oturun, gaza idün__II, 107-108] Sultan Alâaddin'in
ölüm ünden sonra A nadolu'da beyler arası çekişm enin yarattığı siyasî
kargaşadan Sarı Saltuk, Türk ve M üslüm an birliği açısından rahatsızdır. Bu
arada, Anadolu insanının üzerindeki manevi nüfuzundan kaynaklanan
birleştirici rolü nedeniyle, Anadolu (Rûm) gazileri Saltuk adına hutbe
okutup para bastırırlar. Ancak o, siyasette gözü olm ayan beyler ve sultanlar
üstü bir gazi derviş olarak kalmayı tercih eder ve siyasî nüfuzunu
padişahların hizm etinde kullanır. Osm an Gazi ile Karam anoğlu Ali Bey
arasında barışın sağlanm asına yardımcı olur. Bizans karşısında Osmanlı
Beyliği'nin, öteki beylerle birliği sağlayarak Anadolu'yu M üslüm an diyarı
yapacağını rüyasında gören Sarı Saltuk, Osman Bey'i Rum eli'ye geçiş için
Edirne'ye davet eder.
Buraya kadar söylediklerim izi toparlayacak olursak: Saltuknâm e'de
Anadolu tarihîyle ilgili olarak 13. yüzyılda S elçuklularla Beylikler'in
Bizanslılar ve öteki Hristiyan grupları karşısında sürdürdükleri m ücadeleler
ve sonunda O sm anlılar lehine beyliklerin uzlaşm alarıyla Anadolu birliğinin
sağlanışı konu edilir. Eserde, A nadolu'nun M oğollar tarafından istilâ edilm e­
si ve M oğollar'a karşı girişilen m ücadele hareketine de yer verilir. Tarihî
olaylar arasında bulunan Tim ur'un Anadolu'ya gelişi bir istilâ hareketinden
çok A nadolu'da adâleti sağlam a am acına yönelik bir hareket olarak
gösterilir, [....dahi Sivas'ı yıkdı, anun içün kim anda genç kuzı boğazlarlardı.
982 MİNE MENGİ

Kışın gebe sığırı pastırm a içün boğazlarlardı. Zulm dür diyü anları dahi helak
eyledi, eyitdi: "Ben size fi'lünüze göre Allah'dan hışm virüldüm . K anda kim
zalim ola, ben ana varuram. M azlum a sözüm yokdur." didi ve dahi Erzenü'r-
Rum'ı dahi yıkdı.... zira Tim ur' adillik da'vasın iderdi. "Zerre kadar zulm e
’itab iderem." diyü söylerdi. I, 157-158] Eserin tarihî çerçevesi içerisinde
Osm anlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi önemli şahsiyetlerden biri olarak
yer alır. A nadolu'da devlet düzeninin sağlanm asındaki rolü nedeniyle Sarı
Saltuk'un Osman Gazi ile karşılaşm ası, aralarında kurulan yakınlık, Osman
Gazi'ye ve başka gazilere Saltuk'un verdiği öğütler Saltuknâm e'de ayrıntılı
olarak anlatılır. Ancak, eserde O sm anlı'ya ve Osman Bey'e farklı yer veril­
diği dikkat çekmektedir. [Server bunı anunçün eyledi kim O sm an'a benüm
sağluğum da rağbet idüp kendülere baş idüp gaziler uysunlar diyü. Ve hem
gider oldukta Ali B eg’e ısmarladı kim" Osm an'a muti' olgıl ki devlet anun
başındadur ve dahi anun evladı başındadur." didi...Pes Server dönüp eyitti:
"Ya Osman! Hak Ta'alâ sana ve senün neslüne ve asluna padişahlık rûzî
idiserdür..." II, 185-186] Saltuk'un sözlerinin yer aldığı bu bölüm den de
anlaşılacağı gibi eserde Osm anlı'ya ve Osman Bey'e farklı yer verilmiştir.
Bunda, Saltuk'un üstlendiği tarihî misyonu Osman Gazi'nin dolayısıyla
O sm anlı'nın gerçekleştirm esinin payı olduğu kadar, Saltuknâm e'nin, bir
Osm anlı şehzadesi için, onun isteği üzerine yazılm ış olm asının da payı
bulunm alıydı. Anadolu birliğinin Osm anlılar tarafından gerçekleştirilişine
ilişkin tarihî bilgiler Saltuknâm e' nin sonlarına doğru "Kıssa-ı Gazâ-i Şerif
Saltık" başlığını taşıyan bölüm içerisinde şöyle anlatılır: [...Bu zam ana dek
İslâm kuvvet bulup gül-bang-ı M uham m edî Rum yakasın duttı. Âl-i Osman
kuvvet dutup, hilâfet ve saltanat bunlara kaldı. Devlet ve sa'âdet ve ikbal ve
izzet bu nesl-i sahihe yüz duttı. Âl-i Osman kuvvet dutup, hilâfet ve saltanat
bunlara kaldı. Devlet ve sa'adet ve ikbal ve izzet bu nesl-i sahihe yüz duttı.
Ta kıyam et m üstedam ve m uhkem ve pâyende ola... III, 275] Anılan
bölüm den sonra Anadolu ve Rum eli'de Osmanlı padişahlarından Orhan Bey,
M urad, Yıldırım ve Fatih dönem lerinin bazı tarihî olaylanna da kısaca yer
verilerek Osm anlı fütuhatı hakkında bilgi verilir.

Saltuknâm e'de Anadolu'nun sosyal bütünlüğünün sağlanm asında etkisi


olan manevi değerlere de yer verilir. Sarı Saltuk, yeni bir sosyal düzen ve
adâlet anlayışı olan m isyoner bir Türk dervişidir. Bu nedenle esere
SALTUK NÂM E'DE AN A D O LU BİRLİK VE BERABERLİĞİ 983

yerleştirilen sosyal m uhteva içerisinde yine çoğu Sarı Saltuk'un ağzından


olm ak üzere adalet, hoşgörü, bölüşüm cülük, barış çağrısı yapılır. Bütün­
leşm enin sağlanm asında önemli yeri olan bu unsurların gerekliliğini Saltuk
çoğu zaman devlet idarecilerine öğüt verirken dile getirir. Örneğin, Osman
Bey'e devlet yönetim ine ait nasihatler verirken, konuyla ilgili şu görüşlere
yer verir: ["Am m a sana ve neslüne vasiyyetüm bu olsun ki em rünüzde adi
ve dad idün ve sahavet ve hasenat gösterün. Hakk-ı sariha tabi' olun, halkı
hoş dutun. M azlum larun hakkın zalimlerden alıvirün... Ta ki ra'iyyet sizden
hoş-dil olup hayr du'ada olasız ve yetim leri ve fukarayı sadaka ile sevin-
dürün, fakirlerün bed-du'asından sakınasız kim 'öm r kısalığı ve devlet nok­
sanlığı anlarun gözü yaşıyla ahından yitişür." diyüp.... II, 186] Saltuk, sosyal
düzenin sağlanm ası için gerekli gördüğü ahlâkî ve sosyal değerleri savunm a­
yı Anadolu ve Rum eli fütuhatı sırasında, kendileriyle savaştığı H ristiyanlara
karşı hoşgörülü davranarak da sürdürür. [Şerif eyitti: "Ya Ayadim itri! Dahi
senden bir dileğüm var, bana sen kardaş olasın gelüp M üslüm an olup iman
getüresin." 01 beğ A yam uson'a baktı, eyitti:" Şimden girü bize huzur yok
iman götürm eyinci. "Heman iman arza kıldılar. Şerif A yadim itri'ye ad Ali
virdi, A yam uson'a Ahm ed ad virdi. Girü ol A yam uson'a izzet itti. Râvîler
eyidür. A yam uson'un Server burnın kulağın kesm em işti, çizm işti, açup kanı
yüzine bulaşsun, korksun diyü, kıyam adı, güzel yiğit olm ağın itti... II, 21]
Saltuk, halka verici, halkla paylaşıcı, yardım sever bir kişiliğin sahibidir.
[Dahi Şerif bir yıl Kefe'de karar idüp oturdı. H er taraftan Ş erife haraç
getürürlerdi. Şerif ol malları fukaraya üleştürdi. Anun birin kendüye
alıkom azdı ve dul hatunlara, yetim lere dahi m iskinlere, hastalara ve gazilere
virürdi. II, 97] Kısacası, m oral açıdan bakıldığında Şerif Saltuk, kardeş­
likten, bağışlayıcılıktan, birleştirici bir dünyadan yanadır. Eserde de Türk ve
İslâm bütünleşm esi ideolojisi üzerine kurulan sosyal yapıda, adaletin,
hoşgörünün, paylaşm anın, barışın rolü önemlidir.
Sonuç olarak, on beşinci yüzyılın sonlarında yazılm ış olan Saltuknâm e,
bu yazıya konu edilen yanıyla Osm anlı İm paratorluğu'nun kuruluşundan
önceki dönem e ışık tutan ve ihtiva ettiği bilgiler nedeniyle üzerinde durul­
ması gereken önemli bir eserdir. Saltuknâm e'de esas olarak, on üçüncü
yüzyılda yaşadığı sanılan Rumeli alp-erenlerinden S an Saltuk'un o dönem in
Türk ve İslâm coğrafyasında geçen m enkıbeleşm iş hayat hikâyesi konu
edilir. Ancak eser, Saltuk'un hayat hikâyesinin verilişi sırasında onun,
984 MİNE MENGt

H ristiyanlarla yaptığı savaşları, A nadolu'da yeni bir siyasi güç olarak Os-
manlı Devleti'nin kuruluşunu ve Türkler'in Rum eli'ye geçişleriyle, Anadolu
ve Rum eli'nin M üslüm anlaştırılm ası ve Türkleştirilm esini anlatan ideolojik
bir eserdir. Saltuknâm e'de savunulan ideoloji, farklı etnik yapılarda, farklı
dinlerden olan, farklı coğrafyalardan gelen toplulukların ve günün ihtiyacı
olan Türk ve İslâm birliğine ulaşmalarıdır. Bu özelliğiyle eserde ortak bir ta­
rih yaratm a akışına katılmış bir gazi-velî ya da alp-eren tipini canlandırarak
m illî bir kim lik kazanm ıştır. Başta Saltuk'un erenleri, devlet adamları vb.
m em leketin siyasi kuruluşunda ve sosyal yapı kazanm asında üstlendikleri
görevlerle siyasî ve sosyal birliğin gerçekleşm esinde önem li rol oynam ışlar­
dır.

Yararlanılan Kaynaklar
AKA LIN, H aluk Şükrü, "Ebulhayr Rûmî" maddesi Türkiye D iyanet
Vakfı İslâm Ansiklopedisi, İstanbul 1994, cilt 10, s. 360-362.
BARKAN, Ö m er Lütfi, "Osmanlı İm paratorluğunda B ir İskan ve
K olonizasyon M etodu Olarak V akıflar ve Tem likler I, İstilâ Devirlerinin
K olonizatör Türk Dervişleri ve Zâviyeler" Vakıflar Dergisi, H'den
ayrıbasım , Ankara 1942, s. 279-386.
CAHEN , Claude, Osınanlılardan Önce Anadolu'da Türkler, İstanbul
1984.
CUNBUR, M üjgan, " Saltuk-nâm e'nin Türk M illiyetçiliğindeki Yerine
ve Üçüncü N üshasına Dair", M illî Kültür, Ocak 1977, cilt I, sayı 1, s. 52-55.
GÖLPIN ARLI, Abdülbaki, V ilayetnâm e (M enakıb-ı Hünkar Hacı
Bektaş-ı Velî), İstanbul 1990.
KÖPRÜLÜ, M. Fuad, "Anadolu Selçukluları Taıihi'nin Yerli
K aynaklan", Türk Tarih Kurumu, Belleten, cilt 7, Ankara 1943, s. 430-441.
OCAK, A. Yaşar, Türk Halk İnançlarında ve Edebiyatında Evliya
M enkabeleri, Kültür ve Turizm Bakanlığı M illi Folklor A raştırm a Dairesi
Yayınları: 48, Ankara 1984.
YÜCE, Kemal, Saltuk-ncıme'de Tarihi, Dini ve Efsanevi Unsurlar,
Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları 832, Ankara 1987.

You might also like