You are on page 1of 38
ROMA MEDENi USUL HUKUKUNUN ANA HATLARI Torenden Sekle; Hususi Adaletten Devlet Adaletine Yrd. Dog. Dr. Selcuk OZTEK M.U. Hukuk Fakiiltesi Medeni Usul ve fcra-iflas Hukuku Anabilim Dal: Ogretim Uyesi Roma’da medeni usul hukuku ézel bir 6nem tasimaktaydi, Ro- mah hukukcularm belki de pek farkedemedikleri* bu 6nemi goren ve degerlendiren cagdas hukukcular, Roma medeni usul hukukunu bilmeden Roma maddi 6zel hukukunun kavranamayacagint’ an- lamakta gecikmemisler ve gerek Gaius'un, gerekse [ustinianus’un Institutiones’indeki siray’ bir kenara birakarak, biiyiik Gnemi ve dy 2) 3) Gereekten, Romali hukukeular, maddi (medeni) hukuk - (me- deni) usul hukuku ayirimim net ve sistemli bir sekilde yap- mamislar ve cok kere, maddi (medeni) hukuk ile (medeni) usul hukukunu bir biitiin olarak telakki etmislerdir (Bkz. ARANGIO - RUIZ, V.; Instituzioni di diritto romano, Sesta ed., Napoli 1942, sh. 108 vd.) ki, bu da, biraz sonra gérecegimiz gibi, Roma hu- kukunda actio'larin (davalarim) haklarim taninmas: ve hukuki miiesseselerin olusmasindaki biiyiik énemi ve 6zel durumuyla agiklanabilir. Bu ayirimi yaptiklan zaman da, Romalt hukuk- cular, biraz evvel belirttigimiz nedenle, medeni usul hukukunu sadece bir “davalar hukuku” (ius actionum) olarak gérmiisler- dir; hkz, MONTER, R.: Manuel élémentaire de droit romain, Tome 1, Deuxiéme réimpression des 5e et Ge éditions de Paris 1947, Darmstatd 1977, sh. 126, no. 97. ARANGIO - RUIZ, V.;: age., sh. 109; GAUDEMET, J.; Les insti- tutions de I’Antiquité, 2e éd., Paris 1982, sh. 252; DI MARZO, S. (Cev, UMUR, Z.) ; Roma Hukuku, 2. Basi, Istanbul 1959, sh. 101. Institutiones sisteminde, ius quod ad actiones pertinet (davalara iliskin hukuk); ius quod ad personas pertinet (insanlara iliskin 336 Selcuk Oztek ézel durumu nedeniyle Roma medeni usul hukukunun _ incelenme- sini Roma maddi medeni hukukunun incelenmesinden evvele al- mislardir, Giiniimiiz hukuk mantigi ve sistematigine oldukga yabanci ge- len bu durumun bashca iki nedeni vardir‘. Birinci neden, Roma hu- kukunda haklarm yargi organlari éniinde ileri siiriilmelerini sagla- yacak genel nitelikte bir miieyyidenin bulunmamasi, diger bir de- yisle miieyyide adim verdigimiz hukuki baski unsurunun hakkin dogal bir sonucu olarak addedilmemesiydi. Romahlar nezdinde, fertler arasmdaki muayyen bir iliski hak olarak nitelendirilmekle miieyyideye baglanms olmaz, aksine, yargi organlari dniinde ileri siiriilebildigi, yani bir miieyyideye baglandig: icin hak olarak telak- ki edilirdi, Demek ki, Roma’da, hukuk yaratan organ tarafindan bir miieyyideyle donatildigi taktirde ve dlgiide bir hakkin varh- imdan bahsedilirdi. Ikinci neden, Roma ézel hukukunun gelisme- sine biiyiik katlis: olan praetor’larin miinhasiran usul sahasinda faa- liyet géstermeleriydi, Praetor’lar kanun koyucu niteligini haiz ol- madiklarindan, dogrudan dogruya yeni bir hak yaratamazlardh. Yargi orgam sifatiyla praetor’larm sahip olduklan yegane imkan, géreve baslarken yaymladiklar1 beyanndmelerinde (edictum) ius civile’de éngériiliip bir miieyyideye baglanmamis olan hakkaniyete aykin. durumlan soyut bir sekilde tespit etmekten ve bu durum- larm gerceklesmesi halinde, magdur olan tarafa bir dava (actio)’ tanimak suretiyle hakkaniyeti temin edeceklerini bildirmekten iba- retti, {Ik bakista, praetor’larin faaliyetini énceden tespit edilmigs bel- li bazt durumlara hasretmekten éte bir anlam tasimiyormus gibi gelen bu imkén, aslinda Adeta “hak yaratici bir kaynak” vazifesini goriiyordu. Nitekim, edictum’da tespit edilmis bulunan durumlar- hukuk) ve ius quod ad res pertinet'ten (mallara iligkin hukuk) sonra inceleniyor ve gerek Gaius'un Institutiones'inde, gerekse Iustinianus'’un Institutiones'inde dérdiincii ve son kitabin ko- nusunu tegskil ediyordu. Bkz. Iustinianus (Cev. Umur, Z.) ; Insti- tutiones, Istanbul 1968. 4) MONIER, R.: age. sh. 127, no. 98; ARANGIO - RUIZ, V:: age., sh. 108 vd. Actio sdzciigii, sevketmek, giitmek, yiiriitmek, muayyen usul- ler dahilinde faaliyette bulunmak anlamimi tagiyan “agere’’den gelmektedir. o Roma Medeni Usul Hukukunun Ana Hatlar 337 dan birinin varhg halinde, praetor’a miiracaatla baslayan yargila- ma sirasinda, duruma uyan miieyyide de tespit ediliyor ve biylece, ius civile’de 6ngériilmemis ve korunmamis_ bir miinasebetin praetor tarafindan taninip miieyyidelendirildigini géren hukukeular da ézel hukuk alaninda yeni bir hakkin ortaya ¢iktigi sopucuna variyorlar- di. Bu suretle, Roma’da, medeni usul hukuku maddi 6zel huku- kun gelismesini saghyor ve bu gelismeyi yénlendiriyordu, Praetor’- lara dolayh bir bigimde yeni haklar yaratabilme imk4nim veren bu kaza selahiyeti (iurisdistio!’ ters yonde de isleyebiliyordu. Nitekim praetor'lar, ius civile tarafindan éngériilmiis ve miieyyideye bag- lanmis bir hakkin ileri siiriilmesini hakkaniyete uygun bulmadik- lar taktirde miieyyidenin uygulanmasini onleyebiliyorlardi. §u halde, praetor’lar, ius civile’nin tamyip korunmasini istedi bir hakka, bu hakkin korunmasi hakkaniyete ve adalete aykir diigecek- se, etkisiz birakilabiliyorlardi. Boylece ius civile kurallarmin zaman- la degisen ekonomik, siyasi ve sosyal sartlara uymalar: temin edili- yor ve bu yéndeki usuli faaliyetleriyle praetor’lar maddi 6zel huku- ku bicimlendiriyorlardi. Tarihi gelisim itibariyla Roma medeni usul hukuku _ sirasiyla iig safhadan gecmistir’: legis actio’lar (kanuni davalar) sistemi; for- mula sistemi; cognitio extraordinem (nizam harici usul; sistem dist yargilama) sistemi. ilk iki sistemin ortak belirgin dzelligi, yarg: fonksiyonunun magistra ve hakim (iudex) -veya hakem (arbiter)’- arasinda béliin- mesi ve, buna bagli olarak, davanin iki asamada griilmesiydi. Her iki sistemde de uyusmazhgi karara baglayan ve hiikiim veren or- 6) Magistra‘larm ve ézellikle praetor'larm kaza selahiyetinden (iurisdietio) ne anlasilmasi gerektigi hususunda bkz. UMUR, Z.: Roma Hukuku, Tarihi Giris - Kaynaklar - Umumi Mefhumlar - Hakla:m Himayesi, istanbul 1982, sh. 528 vd; MONIER, R.: age., sh. 131 vd., no. 101. 7) Bkz. ézellikle, ARANGIO - RUIZ, V.: Cours de droit romain, Les actions, Napoli 1980, sh. 3 vd. 8) Formula devrinden itibaren iudex ve arbiter sézciikleri esan- lamli terimler olarak kullanimislardir. Bkz. JOLOWICZ, HF. and NICHOLAS, B.: Historical Introduction to the Study of Roman Law, 3rd ed., Cambridge 1978, sh. 178; GAUDEMET, J.: age., sh. 266; UMUR, Z.: age., sh. 530 vd., dzellikle sh. 532 HLF. Mecmuasi — 22 338 Selguk Oztek gan olan hakim (iudex) -veya hakem (arbiter)- devlet memuru de- Zil, hususi sahis niteligini tasidigimdan, legis actio’lar sistemi ile for- mula sistemi ordo iudiciorum privaiorum (hususi mahkemeler ni- zami; 6zel yargilama sistemi) usulii olarak ta adlandirilmaktaydi- lar. Kendi iginde legis actio’lar usulii ve formula usulii olarak iki- ye ayrilan ordo iudiciorum privatorum MS. 8 ncii yiizyil sonlarina kadar Roma’da uygulanan normal medeni yargilama usuliinii teskil etti. Ancak, imparator Augustus zamaninda, baz. uyusmazliklarin, istisnaen, iki safhaya boliinmeden, tek bir asamada, dogrudan dog- ruya magistra tarafindan halledilip karara baglanmalarma izin ve- rilmeye baslandi, Ve Roma topraklarmda uygulanan normal usu- liin, yani ordo iudiciorum privatorum’un dismda_ kaldigi icin de bu yeni sisteme cognitio extra ordinem (nizam harici usul; sistem dis: yargilama) adi verildi. MS. dncii yiizyildan itibaren de istisna kural halini ald: ve cognitio extra ordinem usulii biitiin impara- torlukta uygulanan tek usul oldu. Magistra devlet memuru statii- siinde oldugundan, cognitio extra ordinem’in imparatorlukta ge- cerli tek usul olarak kabuliiyle Roma medeni usul hukukunda hu- susi himaye rejimi sona eriyor ve yeni bir dénem bashyordu: Ada- letin tevzii isinin, basimdan sonuna degin, tamamen Devlet tara- findan yerine getirilmesi, yani yargi fonksiyonunu bizzat Devletin iistlenmesi dénemi. Roma medeni usul hukukunun gelisim asamalarinin incelenme- sinin ortaya koydugu bir diger gercek, usul hukukuna hakim olan sekilcilik anlayisinm, gelisim asamalarina paralel olarak gelistigi ve rasyonellestigidir. Nitekim, baslangicta, seklin, ilahlari tatmine yo- nelik dini bir téren, bir Ayin olarak addedildigini; amacinin, ta- mamlayicis! oldugu maddi hukukun uygulanmasin: saglamak, des- teklemek ve kolaylasturmak oldugunun anlasilamadigini gormek- teyiz. Bu agidan bakildiginda Roma medeni usul hukukunun, se- kilcilik anlayist_ bakimmdan, esasa_iliskin hakkin _gerceklestiril- mesi gayesini giitmeyen “torencilik”ten, adaletin iyi bir sekilde ye- rine getirilmesi ve keyfilige kars1 vazgecilmez olan korumanin sag- lanmasi amacina yénelik -bugiinkii anlamiyla- “sekilcilige” dogru bir seyir takip ettigi gézlemlenmektedir. Roma Medeni Usul Hukukunun Ana Hatlari 339 Hemen belirtmek gerekir ki, Roma’da uygulanmis olan usul sistemlerinin birinden digerine gecis kesin tarihlerde vuku bulma- mishr. Her yeni usul sistemi, eski sistemin yaninda, énce gok is- tisnai hallerde uygulanmis, sonra, bazi ihtiyaclara cevap verdigi goriilerek, yeni sistemin uygulanma sahasi diizenli bir sekilde eski sistem aleyhine genisletilmis ve nihayet eski sistem uygulanmaz du- ruma gelince yeni sistem onun yerine gecmistir. Maamafih, se- matize etmek istersek, diyebiliriz ki: legis actio’lar usulii_ Kralhik Déneminin (MO 754-MO 509) ortalarmdan Principatus (ilk im- paratorluk) Déneminin (MO 27-MS 284) basma kadar; formula usulii, Cumhuriyet Déneminin (MO 509-MO 27) ortasindan Do- minatus (Son Imparatorluk) Déneminin (MS 284-MS 476/1458) or- tasina (MS 842) kadar; cognitio extra ordinem usulii de Principatus (Ik Imparatorluk) Déneminin (MO 27-MS 284) basindan fustini- anus Déneminin (MS 527--MS 565) sonuna kadar -Roma toprakla- ninda gecerli tek usul sistemi olarak veya kendisinden énceki sis- temle birlikte- uygulanmistir’. I. LEGIS ACTIO'LAR USULU “Kanuni davalar” veya, ifade ettigi hukuki anlam daha iyi gosterdigi igin, “kanuni dava sekilleri’” olarak Tirkceye cevire- bilecegimiz “legis actiones”, adim, bu actio’larn kanun tarafindan ihdas edilmis ve diizenlenmis olmalarndan ahyordu. Gaius’a gore”, legis actiones tabiri, taraflarn, kanun tarafindan tespit edilmis bu- lunan ve aynen bir kanun gibi, degistirilmesi miimkiin olmayan muayyen bazi sézler séylemek, kalplar kullanmak ve hareketler yapmak zorunda olmalanyla da aciklanabilirdi, Burada séz ko- nusu olan kanun esas itibarryla XII Levha Kanunu (Lex Duodecim tabularum) idi®, £) Bkz. JOLOWICZ, H.-F. and NICHOLAS, B.: age. jsh. 175; KA- RADENIZ - CELEBICAN, 6.: Roma Hukuku, 3. Basi, Ankara 1982, sh, 308 vd. 10) Bkz. agagida ch. 343. 11) G., Inst. IV, 11. 12) Legis actio per condictionem, cok sonra, Silia ve Calpurnia Ka- nunlariyla ihdas edilmisti (MO 200-150 civari). 340 Selcuk Oztek Legis actio’lar usuliiniin en belirgin dzelligi davacmm, magistra éniinde, iddiasm ancak belirli bazi formiiller kullanmak suretiyle ileri_ siirebilmesiydi. Bu meyanda, hakkinin ihlal edildigini iddia eden kisi, énce legis actio’lardan hangisinin kendi durumuna uy- dugunu tespit eder, sonra da, legis actio’lardan her biri, ihtiva et- tigi formiiller vasitasiyla cesitli uyusmazhklara uygulandigindan, duruma uyan legis actio’nun hangi formil kullamilarak ileri siirii- lecegini tayin ederdi, Kullamlacak formiilde yamilma veya uygun formiil secilmekle beraber, bu formiiliin gereklerinden en ufak bir sapma iddianin incelenmemesi sonucunu dogururdu®. Daval da, miidafaasim yaparken, énceden tespit edilmis bazi kurallara uymak zorundayd:. Bu kat: bicimcilik magistra’nin séz ve davranislari in de gecerliydi. Biitiin bunlar, legis actio’lar usuliine, kati ve siki sekil sartlan iginde cereyan eden bir dyin havasim veriyordu. Legis actio’lar usuliinde uyusmazhklarm halli iki safhada olu- yordu. ilk safha magistra oniinde (in iure), ikinci safha da 6zel kisi niteligindeki hakim (iudex) veya hakem (arbiter) éniinde (apud iudicem) cereyan ediyordu’. 13) Bu konuda zikredilen ve kati bigimciligin legis actio'lar usulii- ne kadar hakim oldugunu géstermek bakimindan ¢ok ilging olan klasik érnek, Gaius’un (G., Inst. IV, 11) zikrettigi vites - arbores (asmalar - agaclar) 6rnegidir. Gaius'un anlattigina gore. XI Levha Kanunu “arbores succisae’ (kesilmis agaclar) sézciik- lerini kullandigindan, formiiliinde ‘vites suecisae’” (kesilmig as- malar) terimlerine yer veren davaci davasini kaybetmis ve XII Levha Kanununun, agaglari kesilen mal sahibine tanidigi, za- rarimi tazmin ettirme imkanindan yoksun kalmusti. 14) Legis actio‘lar usulii cekigmesiz yargi (iurisdietio voluntaria) iglerinde de kullanilirdi. Gekismesiz yargi isi, taraflar arasinda yapilan alelade bir anlasmanin hukuki sonug dogurmaya yeter- li olmadigi hallerde, magistra’nn, sonug iizerinde anlasmis olan taraflarin yaptiklar. hukuki isleme istirak etmesi durumunda séz konusu olur ve daima, taraflardan birinin hakkim: diger ta- rafin, magistra dniinde, kendiliginden kabuliiyle sona ererdi. riildiigii gibi, cekismesiz yargi islerinde magistra’nin isi hakime tevdi etmesi séz konusu defildi, Bkz. MONTER, R.: age., sh. 132 vd., no. 101 ve dipnot 1, sh. 157, no, 120. Bkz. ayrica asagida sh. 347 vd., dipnot 38. Roma Medeni Usul Hukukunun Ana Hatlar 341 Magistra fonksiyonunu Kralhk Déneminde kralin (rex) dogru- dan dogruya kendisi, Cumhuriyet Déneminin {lk devirlerinde de iki consul yerine getirmekteydi, MO 867 yilnda cikarilan Liciniae Sextiae Kanunlan, consul’lerin cok defa Roma’dan uzak kaldiklarm gézéniine alarak, sadece yargilama islerini yénetmekle girevli bir magistra’k ihdas etti ve miinhasiran hukuk isleriyle alkali bu magistra igin zamanla praetor adi yerlesti', Yargilama islerinin Go- galmasi, sadece Roma vatandaslan arasindaki uyusmazliklari Go- ziimlemekle gorevli praetor'un yannda, Roma vatandaslari ile ya- bancilar ve yabancilarm kendi aralarmdaki anlasmazliklan hallet- mek igin praetor peregrinus (yabancilar praetor’) adi altinda yeni bir praetor’luk thdasma neden oldu (MO 242), Bu tarihten itiba- ren, sadece Roma vatandaslari arasindaki yargi islerine bakan praetor da praetor urbanus (schir praetor’u) adiyla amilmaya bas- landr*, Zamanla, Roma yargisina tabi vatandas ve is sayisi artin- ca, yetkileri yer veya madde itibanyla simrlandimlan cok sayida praetor luklar ihdas edildi. Hakimlere gelince; bunlar, uyusmazhigin taraflarinca secilen 6zel kigilerdi. ik devirlerde hakim, rahip hukukculararasindan se- cilirdi. Sonra, Senatus iiyeleri de hakim olabilmeye basladilar. Bi- lahare, sdvalyeler arasindan da hadkim secilebilecegi kabul edildi. MO inci yiizyildan itibaren hakimlerin praetor urbanus tara- findan her yil hazirlanacak listeye (album iudicum) ismi yazilan- Jar arasindan segilmesi kararlastirildi. Sunu da belirtmek gerekir ki, hakimlik sifat: devaml: degildi. Listede ismi bulunsa dahi bir kim- se hakim sifatm ancak taraflar ismi iizerinde anlasip magistra kendisini tayin ettigi zaman iktisap eder ve anlasmazlhgi halledip kararm verdikten sonra da bu sifatim kaybederek normal vatan- 15) Bu magistra ticiincii bir consul niteligindeydi; yani diger consul’- lerin yetkilerine sahipti. Ancak, gérevi yargilama isleriyle si- nirlaxdirilmisti. Cumhuriyet Déneminin basindan beri, consul’- ler, crduya komuta etmeleri nedeniyle, énden giden anlamina gelen “praetor” adiyla anilirlardi. Fakat, genellikle kullanilan terim consul idi, Consul adedi ice cikinea, iigiincii consul de practor sifatini aldi. Ve zamanla praetor adi, sadece, gérevi di- éer iki consul'iinkinden farkli olan bu consul icin kullanilir oldu. 16) Bkz. GUARINO, A.: L'ordinamento giuridico romano, Quar- ta ed., Napoli 1980, sh. 236 vd. 342 Selouk Oztek das statiisiine avdet ederdi. Hakim olarak kaideten bir tek kisi ti- yin edilirdi (iudex unus). Aynica, decemviri ve centumviri adi ve- rilen ve yetkileri madde itibanyla smirlandimlmis olan devamli mahkemeler de vardi'?, Ug kisiden meydana gelen ve sehrin asa- yis ve inzibat islerine bakan triumviri capitales'ler de, zamanla, legis actio per sacramentum ve legis actio per manus iniectionem konularmda yargi yetkisine sahip olmuslard:’*, Legis actio’lar usuliindeki yarg: teskil4ti, hemen hemen oldugu gibi, formula usuliinde de muhafaza edildi®*. Legis actio’lar usuliinde dava, kural olarak, hakkimin ihlal edil- digini iddia eden kisinin, hukuka ayki1 davranista bulunan_has- mini magistra dniine sézlii olarak davet etmesiyle (in ius vocatio) baslardi”, Cagrilan kisi (vocatus) bu davete uymadigi taktirde, ¢a- gran kisi (vocans), durumu taniklar 6niinde saptadiktan sonra, onu zorla magistra éniine getirme hakkina sahipti. Dayette bulunana bu hakkain verilmesinin nedeni, legis actio’lar sisteminde magistra éniine gelmeyen kisi aleyhine dava agilamamasi idi. Taraflarin magistra dniine gelmeleriyle legis actio’lar usuliiniin ilk agamasi baslardh. In iure denilen bu asamada davaci, belirli séz- lii formiillerle iddiasim aciklar ve iddiasima uygun bir davanin (actio'nun) kendisine tanmmasini talep ederdi. Davah, davacmin iddialarm magistra oniinde kabul edebilir- di. Confessio in iure (magistra éniinde ikrar) denilen bu islem yar- gilamay sona erdirirdi*. Taraflar_birbirlerine yemin de teklif ede- bilirlerdi; yemin edilmesi ya da yeminden kagimilmasi _ halinde, ikrarda oldugu gibi, yargilama sona ererdi (iusiurandum in iure)”. 17) Bkz. MONIER, R.: age., sh. 135 vd., no. 104; JOLOWICZ, HF. and NICHOLAS, B.: age., sh. 197 vd.; UMUR, Z.: age., sh. 534. 18) Bkz. MONIER, R.: age., sh. 135, no. 104; UMUR, Z.: age., sh. 534 vd. 19) Bkz. asagida sh. 347. 20) XI Levha Kanununun ilk ciimlesi "Si in ius voeat, ito” (Magistra @niine cagrilan, gitsin) geklinde idi. 21) XII Levha Kanununa gére, “Confessus pro iudicatio habetur” (ikra> eden mahktim edilmis addedilir). 22) SCHWARZ, A.B. (Cev. Basman, T.): Roma Hukuku Dersleri, Roma Medeni Usul Hukukunun Ana Hatlari 343 Magistra oniindeki asama, bu sekilde, yemin teklifi veya ikrar yoluyla sona ermedigi taktirde davah, yine belirli formiillere uy- mak suretiyle, savunmasim yapardi, Davac: ve davahyi*" belirt- mek igin kullamlan terim “reus” idi, Ancak, bu asamada davayi yiiriiten, daha ziyade, onu ikame etmig olan davaci idi. Davalinn rolii gok daha pasifti. Iki “reus” arasimdaki bu fark ortaya koy- mak igin Romaliar davaciy: “iy qui agit” (faaliyeti sevkeden), da- vahyi da “cum quo agitur” (kendisine karsi faaliyette bulunulan) olarak adlandimrlards*, Magistra, taraflar dinleyip karshkh jddia ve savunmalan 6g- rendikten sonra, iddia sahibi tarafindan secilmis olan legis actio’- nun ve dava formiiliiniin, éniine getirilmis olan anlasmazhkta uy- gulanamayacagi veya bicimsel islemlerin yapilmasinda yahut séz- li formiillerin séylenmesinde kanuna uyulmadigi kamisina varir- sa, iddiay: reddeder ve dava acilmasina izin vermezdi, Magistra, iddia sahibinin sectigi legis actio'nun ve dava formiiliniin dogru oldugu ve sekle tabi islemler ile sézlii formiillerde bir eksiklik bu- lunmadigi kamisma vanrsa, iddia sahibine dava imk4m tani ve sa- hitler huzurunda (testes estote: sahit olunuz) litis contestatio (da- vanin tesbiti) islemine gegerdi. Legis actio’lar usuliinde, dava yi ha- zitlama niteligini tasiyan ilk safhayi sona erdiren itis contestatio’- yla magistra, taraflarin iizerinde anlastiklari 6zel kisiyi hakim ola- rak gorevlendirir ve acilmasim uygun buldugu davay: bu hakimin hangi esaslar cergevesinde gérecegini saptar, dzellikle uyusmaz- hgm hudutlarm gizer ve uygulanacak hukuk kuralim belirlerdi, Litis contestatio isleminin tekemmiiliinden sonra davanin taraflan degistirilemez, in iure safhada yapilmis islemler ve séylenmis séz- ler diizeltilemez veya tamamlanamaz, ortaya cikan yeni durumlar hakim tarafindan nazara almamaz ve karara miiessir olamazdi. Litis contestatio muamelesinden sonra, legis actio’lar usuliine gore agilmis davanin ikinci asamasim teskil eden apud iudicem Birinci Cilt, istanbul 1943, sh. 271; HONIG, R. (Cev. Talip, §.) : Roma Hukuku, 2. Basi, Istanbul 1938, sh. 84; JOLOWICZ, H.F. and NICHOLAS, B.: age., sh. 195, dipnot 5. 23) Ashnda, bugiinkii anlamuyla davaci ve daval: statiisii, magistra iddia sahibine dava hakki tamdiktan sonra kazanilyordu. 24) Bkz, DI MARZO, S.: age., sh. 107; UMUR, Z.: age., sh. 540; kars. KARADENIZ - CELEBICAN, 6.; age., sh. 310. 344 Selcuk Oztek (hakim Gniindeki) asamasma gecilirdi. Bu agama, taraflarin iizerin- de anlastiklari ve litis contestatio’yla davayi yiiriitiip sonuclandirma yetkisi (iussum indicandi) verilen 6zel kisi niteligindeki hdkim éniin- de cereyan ederdi. Taraflar, hakime, litis contestatio’yu takip eden ii¢ giin iginde basvurmak zorunda idiler. Hakim Gniine gelmeyen taraf ddvay: kaybederdi*. Taraflar hakim de iddia ve miida- faalarim yaparlar, delillerini ibraz ederlerdi. Hakimi ikna edebil- mek icin her tiirlii delile basvurmak caizdi (delil serbestisi). Bey- yine kiilfetine gelince; bu konuda legis actio’lar usuliinde kesin bir kural bulundugu séylenemez; ancak, birgok halde, cagdas hu- kuk sistemlerinde oldugu gibi, herkesin iddiasimi ispatla yiikiimlii oldugu kuralinin uygulandigi gériilmektedir. Hakim, taraflan dinle- yip delilleri degerlendirdikten sonra, aym giin”®, kararmi (sententia) verirdi.”. Sayet uyusmazhk hakkinda yeterli bir kanaat sahibi ola- mamnissa (sibi non liquere), hdkim, yemin ederek davay1 gérmekten imtina edebilirdi; bu durumda yeni bir hakim secilirdi, Hakim, kararinda gerekce géstermek zorunda degildi, Ancak, kararmi ve- tirken, in iure safhasmda séylenmis sdzler, ileri siiriilmiis talepler ve yapilmis islemlerin disma da cikamazdi. Su halde, in ire saf- hasinda yapilmis ve séylenmis olanlari tespit eden itis contestatio dayamn sonuclandinimasinda biiyiik bir énemi haizdi, Ornegin, litis contestatio’da, iddia_sahibinin alacagindan 100 as olarak bah- sedilmis ve apud iudicem safhasmda hakimn bu alacagin 100 degil de 90 as oldugu sonucuna varmissa, davah beraat ettirilirdi®. Bii- 25) XII Levha Kanunu, hakh bir mazerete istinaden tayin edilen giinde hazir bulunamayan tarafa miihlet verilmesine imkan ta- myordu. Belirtmek gerekir ki, legis actio'lar usuliinde, baslan- gicta, kural olarak, taraflar kendilerini temsil ettiremezlerdi : Nemo alieno nomine agere potest (hic kimse bagkasinin hesabi- na kanuni dava yiiriitemez) (G., Inst. IV, 82). Ancak, kisa za- manda, bu kurala ¢egitli dnemli istisnalar getirildi. Bkz. MO- NIBR, R.: age., sh. 138, no. 106; UMUR, Z.; age. sh. 541 vd. 26) Sayet kendisinde hiikiim verecek derecede kanaat hasil olma- mugsa veya miizakereler giinesin batigina kadar bitmemisse hakim, kararin verilmesini baska bir gine erteleyebilirdi (XII Levha Kanunu, I, 6). 27) Bkz. UMUR, Z.: age., sh. 564; KARADENIZ - CELEBICAN, ©.: age., sh, 321, 28) Ayrica bkz. sh. 340, dipnot 13. Roma Medeni Usul Hukukunun Ana Hatlar: 345 tin bunlar, hakimin vazifesinin vakialarm tahkikten éteye gitmedi- gini gostermektedir. Hakimin karan kesindi; bu karara karg: kanun yollarma bagvurma imkém yoktu; hakimi bizzat taraflar anlasarak sectiklerinden, onun kararlarina’ kars: itirazm séz konusu olmamasi tabii idi. Ayrica, karardan sonra, ayn uyusmazlik icin yeni bir da- va acilamazdi (bis de eadem re ne sit actio)*; acilirsa, magistra, denegatio actionis ile davay: reddederdi®. Kararda davaci hakli goriilmiisse, davali kendi istegiyle bu karara uymadigi taktirde, da- vaci cebir yoluna, diger bir deyisle, genellikle, legis actio per manus iniectionem vasitasiyla icraya basvurudu. Legis actio'lar usuliinde bes tane legis actio vardi": legis actio per sacramentum, legis actio per iudicis postulationem, legis actio per condictionem, legis actio per manus iniectionem, legis actio per pignoris capionem. Bunlardan ilk tigi bugiinkii anlamiyla medeni usul hukukuna, diger ikisi de bugiinkii anlamiyla icra hukukuna iliskindi. Bu legis actio’lar aslinda birer “dava kalibi’® niteligindey- diler: Her biri belli nitelikteki cesitli uyusmazhklarm hallinde kul- lanthyordu. Diger bir deyisle, ihtilafh bir durum nedeniyle dava ac- mak isteyen kimse, uyusmazhgin niteligine bes tane legis actio’- dan hangisi uyuyorsa onu secmek zorundaydi, $u halde, biitiin da- valar bu bes tane dava kahbi icinde giriilebilirdi. Bu agidan bakin- ca, legis actio kavramim Tiirkceye “kanuni dava” olarak degil, “ka- nuni dava sekli” olarak aktarmak, bu kavramin igerdigi hukuki an- lami ifade etmek bakimindan belki de daha dogru olacaktir®. Buraya kadar ki aciklamalarimizdan anlasilacag: iizere, legis actio’lar usulii gok sekilei ve kati idi*. Sekil hususundaki en ufak 29) Kars. ARANGIO - RUIZ, V.: ag 20) Herhangi bir nedenle magistra ikinci davayi reddetmemigse, ha- kim, davanin daha evvel gériilmiig oldugunu nazara alarak di- Zer taraf lehine karar verirdi ;bkz. UMUR, Z.: age., sh. 566. G., Inst. IV, 12. JOLOWICZ, HF. and NICHOLAS, B.: age., sh. 192; UMUR, Z. age., sh. 537; KARADENIZ - CELEBICAN, ©.: age., sh. 318; TA- HIROGLU, b. - ERDOGMUS, B.: Roma Usul Hukuku, Ozet. Is- tanbul 1982, sh. 11 23) UMUR, Z.: age., sh. 537; TAHIROGLU, B. - ERDOGMUS, B.: age., sh. 11. 34) Bkz, ARANGIO - RUIZ, V-: Les actions, sh. 27 vd.; MONIER, R.: sh. 112. 246 Selcuk Oztek bir hata davanin kaybedilmesine neden oluyordu. Bu usuliin kati ve degismez niteligi de hukukun gelismesine engel oluyordu. Ozel- likle sosyal ve iktisadi gelisme dénemlerinde ortaya cikan yeni tiir uyusmazhklarm birgogu legis actio’larm kapsamma girememekte ve hukuki himayeden yoksun kalmaktaydi. Legis actio’larin kap- samina girmeyen uyusmazhklarin halline yénelik yeni legis actio’lar ihdas etme hakkma sahip olmayan magistra’lar, bu gibi durumlar- da caresiz kahyorlard:. Kaldi ki, legis actio’larm kapsamina giren uyusmazhiklarda dahi adil bir céziime ulasilacagi her zaman kesin degildi, Zira, hakkaniyete aykirr durumlarda ‘mazgistra’larm davay. reddetme yetkisi yoktu. Biitiin bu nedenler legis actio’lar usuliiniin gittikce sevilmeme- sine yol acti ve formula usuliiniin, dogumunu defilse bile, yaygm- lasmasim: hizlandirdi. I. FORMULA USULU Legis actio’lar usulii sadece Roma vatandaslari arasmdaki uyus- mazliklarda uygulanabilir, Roma yurttas: olmayanlar bu actio’lar- dan faydalanamazlardi, Oysa, fetihler sonucu Roma’nn sinirlari genis- Jemis ve Roma egemenligi altmda bulunmakla beraber Roma vatan- dasi olmayanlarin -ki bunlara peregrinus (yabanci) adi veriliyordu- sayist artmisti, Bu durumda ortaya bir sorun gikiyordu: Roma va- tandaslan ile yabancilar arasindaki iliskilerden dogan uyusmazliklar nasil halledilecekti? Aymi sorun, Roma egemenligi altmda bulun- makla beraber degisik kékenli ve dolayisiyla farkh 6zel hukuklara tabi bulunan yabancilar arasindaki hukuki iliskiler igin de sz ko- nusu idi*, Bu sorunu halletmek icin MO 242 yilmda_ praetor pereg- age., sh. 150 vd., no. 15; DI MARZO, S.: age., sh. 112; UMUR, Z.: age. sh. 568; HONIG, R.: age., sh. 93 vd.; VILLEY, M. (Cev. Tahiroglu, B.); Roma Hukuku, Giincelligi, Istanbul 1985, sh. 17 vd. 35) Roma egemenligi altinda olmakla beraber ayn iilke halkini meydana getiren yabancilar arasindaki uyusmazhklar bir sorun gikarmiyordu, Zira, Romalilar, fethettikleri iilkelerin halklari- na ézel hukuk iliskilerini kanunlar ve drf ve Adetlerle diizen- leme iakkim taniyorlardi, EE SPER Ie - ee Roma Medeni Usul Hukukunun Ana Hatlar 347 rinus (yabancilar praetor'u) ihdas olundu™. Yabancilarin taraf oldugu iliskilerden dogan — uyusmazliklara legis actio'lar usuliinii uygulayamayan praetor peregrinus’lar, bu uyusmazhklan sonuglandirmak icin formula usulii denilen yeni bir usul uygulamaya basladilar. Yeni usul, esnekligi ve hakkaniyete uygun gOziimlere imkan vermesi nedeniyle kisa zamanda dikkat- leri tizerine topladi. Nitekim, bir miiddet sonra, Roma vatandasla- n arasindaki uyusmazliklari sonuglandirmakla gérevli praetor ur- banus ta, 6zel hukukta bosluk bulunan hallerde formula usuliinii kullanmaya basladi, Bu uygulama baslangicta istisnai bir nitelik tagiyor ve kanunun bir legis actio bahsetmedigi durumlara miin- has _kahyordu. MO 120 yillan civarmda cikarilan Lex Aebutia, legis actio'larm kapsamma giren durumlarda dahi isteyen Roma vatandaslarma formula usuliiniin uygulanabilecegini kararlasturdi”, Béylece, iki usul bir miiddet beraber nygulandilar, Fakat, ekilci- ligi ve katuhgi nedeniyle iyice gizden diismiis olan legis actio’lar usulii, esnek formula usuliine rekabet edemeyerek kisa zamanda fillen uygulanmaz oldu ve MO 17 yilinda da Lex fulia’yla lagve- dildi®, Formula usulii, bazi yénleriyle, ortadan kalkmasina neden ol- dugu legis actio’lar usuliine benziyordu. Gergekten, formula usu- liinde de dava, biraz nce belirttigimiz iizere, legis actio’lar usu- liinde oldugu gibi, iki asamada goriiliiyordu: in iure (magis'ra oniin- de) ve apud iudicem (hakim Gniinde). Bu itibarla, her iki usulde de yargi teskilat: hemen hemen aym idi®. Kez4, her iki usulde de 36) Bkz, yukarida sh, 341, Daha degisik bir gériis icin bkz. UMUR. Z.: ‘age., sh. 570 vd. 57) Lex Aebutia’nin gercek muhtevasinin cok tartigmah oldugunu belirtmek gerekir. Bu konuda bkz. MONIER, R.: age., sh. 514 vd., no, 119 vd.; GAUDEMET, J.; age., sh. 394. d 58) Aneair. legis actio’lar usulii, bazi hallerde, érnegin gekigmesiz yargi islerinde (iurisdictio voluntaria) kullanilmaya devam olun- du; bkz. MONIBR, R.; age., sh. 157, no. 120; bkz. ayrica, yuka- rida sh. 340, dipnot 14. 39) Bkz. yukarida sh. 342. Sirf formula usuliinde rastlanan énemli bir yorg orgam, taraflarca hakimler listesinden secilen tig veya bes hakimden meydana gelen ve Romalilarla yabancilar v sadec? yabancilar arasinda Roma topraklarinda yapilan islem- lerden dogan uyusmazliklar: halletmekle gorevli olan reeupera- 348 Selcuk Oztek taraflar veya vekilleri -formula usuliinde taraflarm kendilerini cog- nitor veya procurator denilen bir vekille temsil ettivebilmeleri ka- bul edilmisti- in iure safhaya istirak etmedikleri taktirde dava yiiriitiilemez ve sonuclandirilamazdi, Diger taraftan, legis actio’- lar usuliine hakim olan sekilcilik formula usuliinii de etkilemisti, Nitekim, formula usuliinde de hakim, duruma gore degisen dlgii- lerde, formula’yla bagh idi. Ornegin, davaca, duruma uyan formu- la’y: segmemis veya uygun formula’yi segmekle beraber formula’- da bazi hatalar yapmussa, hakim davaliy: beraat ettirmek zorunda kalirdi, Ancak, belirtmek gerekir ki, legis actio’lann formiilleri (ka- hplan) ile formula arasmda 6nemli farklar vardi. Formula usuliine gore daéva acgmak isteyen bir kimse, dnce, magistra’nm géreve baslarken yayinladigi beyandmede (edictum) bulunan gesitli dava formiillerinden (formula taslaklarmdan) tale- bine uyanim secerdi. Evvelce de belirttigimiz iizere, praetor’lar, goreve baslarken yayinlamak zorunda olduklari beyanndmelerinde, hangi durumlarda hangi davalarm agilmas: imkAnini vereceklerini bildirirler ve tamyacaklarm bildirdikleri bu davalara uyan dava semalarim (formula taslaklarim) belirtirlerdi. Aslinda ius civile’yi uygulamakla yiikiimlii olan praetor'lara, ius civile’de dngériilmemis durumlarda da yeni davalar tamyabilme yetkisi verilmisti. Ayrica, Praetor'lar, ius civile’nin diizenledigi davalarm niteligini, bu da- valara yeni sartlar eklemek suretiyle degistirebiliyorlardi. Praetor beyanndmeleri bir yil igin yapildigmdan, her beyanndmenin eksik- likleri ve aksayan noktalar: bir sonraki beyanndmede diizeltilebi yor ve praetor'lar hayatm degisen ihtiyaclarina yeni dava formiil- leri ihdas etmek suretiyle kisa zamanda cevap verebiliyorlardi, An- cak, Prineipatus (ilk Imparatorluk) Devrinde, Cumhuriyet Devrin- den intikal eden biitiin magistra’hklarda oldugu gibi, praetor’larin Gnemi ve yaratici kuvveti azalmis ve buna paralel olarak ta edic- tum, her sene, hig degistirilmeden ilan olunan kaliplasmis bir beyan- name halini almsti. Bu fiili durumu Imparator Hadrianus huku- kilestirdi ve takriben MS 130 yilmda hukukcu Salvius fulianus’u edictum’un metnini degisemeyevek bir sekilde saptamaya memur tores heyetleri idi; bkz. MONIER, R.: age., sh. 185 vd., no. 104; JOLOWICZ, H.F. and NICHOLAS, B: age., sh. 197 vd.; UMUR, Z.: age., sh. 535. Roma Medeni Usul Hukukunun Ana Hatlari 349 etti. Ve hazirlanan nihai edictum sekline de daimi beyannime anlamma gelen edictum perpetuum adi verildi*’. Bundan biyle edictum perpetuum’u sadece imparator degistirebilecekti ki, bu da, edictum yoluyla hukukun inkisafmin fiilen durdurulmas: anlamina geliyordu, Formula usuliinde dava, hakkinin ihlal edildigini iddia eden kisinin, bu hakki ihlal edeni sifahen magistra 6niine ¢agirmasiyla baslardi (in ius vocatio), Ancak, in ius vocatio’dan evvel, dava et- mek isteyen kisi, hangi dava formuliine miiracaat edecegini hasim tarafa bildirmek zorunda idi (editio actionis). Legis actio’lar usu- linde bulunmayan bu muameleden kasit, diva edilmek istenen ki- sinin uyusmazhgin nereye kadar gidecegini bilmesini ve kargila- sacagi dava ile dava etmek isteyene boyun egme arasinda bir tercih yapabilmesini saglamakt’. In ius vocatio’nun, bizzat iddia sahibi tarafmdan, dava edilmek istenen kisinin sahsina yapilmasi gerekirdi. DAvet edilen kisi bu cagmya uymadig: taktirde, iddia sahibi onu zorla magistra éniine getirebilirdi. Dava edilmek iste- nen kisi takipten kurtulmak icin kagar veya saklanirsa, magistra, onun mallarma davali tarafindan el konulmasina ve hatta bu mal- lar bazi durumlarda toptan satilmasma (venditio bonorum) izin verebilirdi. Bu sert tedbirlerin nedeni, formula usuliinde de dava- hmn in iure safhada hazir bulunmasi ve faaliyete istirak etmesinin, biraz sonra da gérecegimiz gibi, davanin yiireyebilmesi icin zorunlu olmasi idi, Formula usuliinde taraflara litigantes (ihtilaf haalinde olan- lar) veya adversarii (hasimlar) yahut partes (taraflar) denirdi. Da- vaci, bazen is qui agere vuet (dava etmek isteyen), bazen is qui agit (dava eden), bazen de actor olarak adlandirihrdi. Legis actio'- lar usuliinde taraflan belirtmek icin kullamilan “neus” terimi, for- mula usuliinde davalry gésteren terim olmustu. elmeleriyle formula usuliiniin ilk iinde) asamasi baslardi. Bu asama- Taraflarm magistra éniine asamasi olan in iure (magistra 6 40) Bkz, MONIER, R.: age. sh. 78 vd., no. 68 vd.; GUARINO, A.: age., sh. 251 vd.; DI MARZO, S.; age., sh. 5 vd.; UMUR, 2: age. sh. 219 vd. 41) JOLOWICZ, HF. and NICHOLAS, B.: age., sh. 200 vd; DI MARZO, S.: age., sh. 119. 350 Selguk Oztek da taraflar iddia, miidafaa ve kargi - iddialarim preator’a aciklar- lardi, Agiklamalarm yapilmasindan sonra, kural olarak, tig ihtimal ortaya cikabilirdi, Birinci ihtimal, magistra’nin, dava formiiliinii, vaziyete uygun gérmedigi veya ileri siiriilen iddia tiirii icin dava hakki_verilmeyecegi beyanndmede tasrih edildigi icin reddetme- seydi (denegatio actionis). Ikinci ihtimal, ileri siiriilen iddialarm jus civile veya beyanndme uyarinca dava hakki vermesi ve bu iddiala- rm davah tarafmdan magistra éniinde kabul edilmesi (confessio in iure) halinde ortaya cikardi ki, bu durumda magistra, kural ola- rak*, taraflan hakim Gniine yollamadan davay: — sonuclandirirdi (confessus pro iudicato est: ikrar eden, mahkim edilmis gibidir), Konusu bir para borcu olan davalarda (actio certae creditae pe- cuniae), magistra huzurundaki taraf yemini de (iusiurandum in iure delatum veya necessarium) davanin, hakime intikal etmeden, ma- gistra niinde sona ermesine neden olurdu®. Uciincii ve bizi en fazla ilgilendiren ihtimal ise, davalmin ileri siiriilen iddialara itiraz etmesi halinde s6z konusu olurdu. Bu itiraz, ileri siiriilen iddianin dogrulugunu inkar seklinde olabilecegi gibi, prensip olarak dogru- lugu kabul edilen iddiay: etkisiz kilacak bir exceptio’ veya bir praescriptionnun davacinin teklif ettigi formula’ya dahil edilmesi seklinde de olabilirdi. Karsilikh iddia ve savunmalari degerlendiren magistra, ko- 1unmast gereken bir hakkin mevcut oldugu kanisma varirsa, iddia sa- hibine bir dava imkam tamir ve formula’y, verirdi (iudicium dare: davay1 bahsetmek). Formula, dayann takip edecegi program hakkinda _ hakime talimat veren yazih bir vesikaydi, Praetor’un agzindan kaleme almirdi. Fakat, magistra’nin bu konudaki roliinii fazla da biiyiit- memek gerekir, Zira, fiilen, magistra’nin rolii, davaci tarafmdan 42) Ancak, bazi hallerde, apud iudicem asamasinin cereyan etmesi zorunlu idi; bkz. MONIER, R.: age., sh. 150 vd., no. 12; DI MARZO, S.: age., sh. 128; UMUR, Z.: age., sh. 583 vd. 43) Daha etrafl bilgi icin bkz ARANGIO - RUIZ, V.: Les actions, sh. 37 vd.; MONIER, R.: age., sh. 161, no. 124; UMUR, Z.: age., sh. 585 vd. 44) Bu def'iye kargi davaci da bir kargi-def'i (replicatio) ileri sii- rebilirdi.

You might also like