You are on page 1of 3

AMEL-i KESÎR

gibi bir kişinin namazı hem kendi fiiliyle ile oynamak, elbisenin bir ucunu omuza – —
atmak, önünden geçmek isteyene eliyle ANAPA
hem de iradesi dışında bir başkasının fii-
liyle bozulabilir. Namaz kılan kişinin bir engel olmak gibi fiiller amel-i kesîre, vü- Kuzey Kafkasya’da
başkasının çarpması yüzünden üç adım cutta bir yeri hafifçe kaşımak, işarette Kuban nehri havzasýnda
bulunmak, kendisini rahatsız eden sinek eski bir sýnýr kalesi ve þehir.
kadar yürümesinin namazını bozması ˜ ™
da buna örnektir. 4. Bir fiilin amel-i ke- vb.ni uzaklaştırmak gibi fiiller amel-i kalîle
sîr olup olmadığı namaz kılanın takdirine örnek olarak gösterilebilir. Şâfiî mezhebin- Adı Eski Grekçe’de “burun” mânasına
bırakılır; onun aşırı gördüğü iş amel-i ke- de de benzeri bir yaklaşımla bir fiilin bir gelen “Ana-pa”dan gelir. Tarihî kayıtlara
sîr, az gördüğü iş ise amel-i kalîldir. Bu rek‘at müddetince yapılması, iki elle yapıl- göre XIII ve XIV. yüzyıllarda önce Gorki-
görüşün Ebû Hanîfe’nin, miktarı naslarla ması, dışarıdan bakan kişiye onun namaz- paya adlı Bizans kolonisi iken bu tarihten
tesbit edilmeyen meselelerde miktar tes- da olmadığı izlenimi vermesi amel-i kesîr, sonra Cenevizliler’in ticaret iskelesi ve ka-
bitinin sorunla karşılaşan kişinin takdirine böyle değilse amel-i kalîl olarak değerlen- lesi oldu. Ceneviz ve Venedikliler’in Napa
bırakılması gerektiği yönündeki ictihadı- dirilmiştir. İmam Şâfiî’nin amel-i kesîri olarak adlandırdıkları bu şehre, Fâtih Sul-
son ölçüyü esas alarak belirlediği kayde- tan Mehmed döneminde Gedik Ahmed
na çok yakın olduğu belirtilmiştir. Ancak
dilmiştir (Şehâbeddin ez-Zencânî, s. 320). Paşa’nın Kırım’a düzenlediği sefer netice-
bu görüş, bir fiilin aşırılığını veya azlığını
Şâfiî fakihlerinin çoğunluğu ise örfü esas sinde Osmanlı ilgisi giderek artmaya baş-
avamın takdirine bırakmanın sakıncalı
alıp insanların namaz için aşırı gördüğünü ladı. Kırım Hanlığı’nın Osmanlı himayesi
olacağı düşüncesiyle eleştirilmiştir. 5. Ha-
amel-i kesîr, böyle olmayanı amel-i kalîl altına girmesinin ardından Anapa’nın da
nefî fakihlerinin çoğunluğunun bu konu-
saymıştır. Bu mezhebe göre bir rek‘atta yer aldığı Kuzey Kafkasya kesimi Kırım
da esas aldığı ölçü ise şudur: Yapılan bir
bir iki adım yürüme, parmakları hareket hanlarının nüfuz alanı haline geldi. XVIII.
fiil, dışarıdan bakan bir kimseye o kişinin
ettirme, selâma işaretle cevap verme gibi yüzyılın son çeyreğine gelindiğinde bölge-
namazda olmadığı izlenimini veriyorsa de askerî ve siyasî şartlar değişti; Ruslar’ın
amel-i kesîr, namazda olup olmadığı hu- fiiller amel-i kalîle, ardarda üç veya daha
fazla adım atma, sarık sarma, elbise giy- Kırım Hanlığı’nı ilhakı, Osmanlılar’ın Ku-
susunda tereddüde düşürüyorsa amel-i zey Kafkasya sahillerinin stratejik önemini
kalîldir. Meselâ namazda ceket veya ço- me gibi işler ise amel-i kesîre örnek gös-
terilebilir. Şâfiî fakihleri Hz. Peygamber’in, farketmelerine yol açtı. Kırım’ın Ruslar’ın
rapların çıkarılması, giyilmesi gibi fiiller elinden kurtarılması için Kuzey Kafkas-
torunu Ümâme’yi namaz esnasında her
namazı bozar. Paltonun eteklerini top- ya’da yeni askerî istihkâmlar oluşturuldu.
rek‘atta kıyamda iken omuzuna alıp rükû
lama, secde yerindeki bazı engelleri ha- Ruslar’ın Kuban yöresine asker yığmaları
ve secde yaparken yere bırakmasını delil
fif hareketlerle uzaklaştırma, teri silme, ve Osmanlı idaresi altındaki Çerkezler’le
kabul ederek bu şekilde aralıklarla tekrar-
eliyle hafifçe sinekleri savma gibi fiiller ise Abazalar üzerinde baskı uygulamaları
lanan fiilleri amel-i kalîl kapsamında de-
namazı bozmaz. Hanefî fakihlerinin ekse- üzerine Osmanlılar, Kuzey Kafkasya sa-
ğerlendirmiştir (Nevevî, IV, 92). Hanbelîler
risi Hz. Peygamber’in, kız torunu Ümâme vunma hattını kuvvetlendirme planını
de Şâfiîler gibi amel-i kesîri belirlemede
omuzunda iken namaz kılmasını delil gös- devreye soktular. Kuban nehrinin Azak
örfü esas almış, yürümek, giymek, sarık
tererek (Müslim, “Mesâcid”, 41-43) anne- denizine döküldüğü yerde, hem Kızıltaş
sarmak gibi fiilleri amel-i kesîre örnek
lerin namaz kılarken bebeklerini ihtiyaç Boğazı’na hem de önemli bir askerî üs
göstermiş, amel-i kesîr olarak nitelendi-
halinde sırtlarına veya kucaklarına alma- haline getirilmiş olan Soğucak Kalesi’ne
rilecek fiillerin ise sınırlandırılamayacağını
larında bir sakınca bulunmadığını, ihtiyaç yakın mesafede Karadeniz sahilindeki
ifade etmiştir (Buhûtî, II, 8; İbn Ebû Tağ-
duyulmaması halinde ise böyle bir fiilin Anapa burnuna tıpkı Soğucak Kalesi gibi
lib, I, 33).
mekruh olduğunu söylemiş, bunun gibi bir kale yapılmasına karar verdiler. So-
BİBLİYOGRAFYA : ğucak muhafızı olarak bölgede bulunan
namaz esnasında zarurete veya ihtiyaca
Müsned, II, 233, 248; İbn Mâce, “İšåmet”, 146; Ferah Ali Paşa’ya kalenin yapılacağı yerin
binaen yapılan, ancak namazın edâsına
Şîrâzî, el-Mühe××eb, I, 88; Serahsî, el-Mebsû¹, I, incelenmesi emri yollandı. Anapa burnuna
engel olmayan, hafif bir eşyayı, küçük bir 194-195; Kâsânî, Bedâßi£, I, 241-242; Kådîhan,
giden Ferah Ali Paşa, Taman’la sınır olma-
çantayı sırta veya kucağa almak gibi fiil- Fetâvâ (el-Fetâva’l-Hindiyye içinde), I, 128-130;
İbn Kudâme, el-Mu³nî (Herrâs), II, 3-13; Şehâbed- sı sebebiyle Rusya sınırına da yakın olan
leri de amel-i kalîl kapsamında değerlen-
din ez-Zencânî, TaÅrîcü’l-fürû£ £ale’l-u½ûl (nşr. M. bölgenin Ruslar tarafından zaptedilmesi
dirmiştir (Kâsânî, I, 242). İbn Nüceym bu
Edîb Sâlih), Beyrut 1404/1984, s. 320; Nevevî, halinde Soğucak, Gelincik ve Sohum ka-
beş ölçüyü açıkladıktan sonra bu konuda el-Mecmû£, IV, 92-95; Osman b. Ali ez-Zeylaî, Teb- lelerinin tehlike altına gireceği kanaatine
farklı ölçütler esas alındığından bazı fiil- yînü’l-¼ašåßiš, Bulak 1315, I, 164-165; İbnü’l- vardı. Ayrıca burası Ruslar’a karşı korun-
lerin amel-i kesîr kapsamına girip girme- Hümâm, Fet¼u’l-šadîr (Bulak), I, 286; Hattâb,
ma talebinde bulunan bölge kabilelerinin
diği hususunda farklı görüşlerin ortaya Mevâhibü’l-celîl (nşr. Zekeriyyâ Umeyrât), Beyrut
1413/2003, I, 211; İbn Nüceym, el-Ba¼rü’r-râßiš, merkezi konumundaydı.
çıktığını belirtmiştir (el-Ba¼rü’r-râßiš, Hazırlanan keşif defteriyle maliyeti
II, 11-14; Şirbînî, Mu³ni’l-mu¼tâc, I, 198-199;
II, 14). Buhûtî, er-Rav²ü’l-mürbi£, Kahire 1324, II, 8; 196.349 kuruş olarak hesaplanan kalenin
Mâlikîler’in amel-i kesîri belirlemede el-Fetâva’l-Hindiyye, I, 98-101; İbn Ebû Tağlib, yapımına Soğucak’tan gönderilen çeşitli
Neylü’l-meßârib, Kahire 1324, I, 33; İbn Âbidîn,
esas aldıkları ölçü Hanefî mezhebinde malzemelerle başlandı. Ayrıca o yörede
Reddü’l-mu¼târ (Kahire), I, 624-625; Cezîrî, el-
ağırlık kazanan görüşe çok yakın olup Me×âhibü’l-erba£a, I, 276; Vehbe ez-Zühaylî, el- yaşayan Nogaylar’ın ve Tatarlar’ın iş gü-
şöyledir: Yapılan bir fiil, dışarıdan bakan Fıšhü’l-İslâmî ve edilletüh, Dımaşk 1405/1985, cünden faydalanıldı. Kazılacak hendek,
bir kimsede bunu yapan kişinin namazda II, 5-16; “Øalât”, Mv.F, XXVII, 126-127; Hamdi tabya ve kapı yerlerinin planları yapıldı.
olmadığı düşüncesini doğuruyorsa bu fiil Döndüren, “Amel-i Kesîr”, İslâm’da İnanç, İba- Öte yandan Taman, Temrük, Açe ve Açu
det ve Günlük Yaşayış Ansiklopedisi, İstanbul
amel-i kesîrdir. Bu mezhebe göre vücu- kalelerinin Kuban nehrinin kuzeyinde
1997, I, 123-133.
dun bir yerini birkaç defa kaşımak, sakalı ÿFahrettin Atar Rusya’da kalması sebebiyle bu bölgenin

92
ANAPA

askerleri ve sivil halkı, taşıyabilecekleri ka- ve şehir kurma düşüncesini de ortaya ko- 1826’da muhtemel Rus tehdidine karşı
dar eşya ile birlikte Kuban nehrini geçerek yuyordu. Kenarı sur ve hendeklerle çevrili, kale asker ve mühimmat bakımından tak-
Osmanlı topraklarının başlangıç noktası içinde iç kalesinin yanı sıra han, hamam, viye edildi. 1828-1829 Osmanlı-Rus savaşı-
olan Anapa’ya sığındı. Ferah Ali Paşa on- medrese, kütüphane gibi tesislerle yüzler- na kadar Anapa’ya gönderilen muhafızlar
ları Abaza kabilelerinin yaşadığı bölgeye ce dükkân ve konutlar inşa edildi. İskelede kale ile ilgilenmedi, hatta görev mahalli-
yerleştirdi. 1768-1774 Osmanlı-Rus sava- yeniden düzenlenen gümrük kapısıyla bir- ne bile gitmemeye başladı. Bu yıllarda bir
şında Kili, İsmâil, Tulça, Babadağı, Bazar- likte ticaret gelişti ve birkaç yıl içerisinde Rus subayı Anapa’nın tahkimatı hakkında
cık ve Kozluca gibi yerlerde Ruslar’a büyük Anapa cazibe merkezi haline geldi. Ana- dikkat çekici bilgiler verir. Ona göre I. Ab-
kayıplar verdiren, sayıları 40.000’i bulan pa İskelesi’nin bulunduğu yere bir top- dülhamid döneminde Fransız mühendis-
Bucak Tatarları da Kuban nehrini geçip rak kale daha yapıldı. Soğucak civarındaki lerince müstahkem hale getirilen kalenin
Osmanlı Devleti’ne sığındıklarında Ana- Gelincik Limanı’na kale yapılırken bugün tek giriş yeri olan doğu yönünde tabyalar
pa civarında kabilelerin yaşadığı bölgelere Gürcistan sınırları içinde kalan Faş Kalesi bulunur ve bunlar altı kale burcu ve kuru
sevkedilmişlerdi. Böylece bölge nüfus ve de bu sırada tahkim edildi, buraya top ve hendekle korunurdu. Deniz tarafı kıyıya
askerî bakımdan da güçlendirilmiş oldu. mühimmat sevkiyatı yapılarak 1255 asker dik şekilde uzanır. Kuzey tarafındaki tah-
Askerî amaçlı inşa edilmekle birlikte görevlendirildi. kimat kuşağı dört burçludur. Kale 4500
Anapa Kalesi, kısa zamanda artan nüfu- Ferah Ali Paşa’nın 1785’te ölümü ve adım genişliğindedir. Deniz kenarında ku-
su ve geçirdiği fiziksel değişimle âdeta halefleri Bîcanzâde Ali Paşa ile İpeklizâde zeydoğu burcundan 1000 adımlık yerdeki
bir şehir haline dönüştü. Kalede hanlar, Mustafa Paşa zamanlarında da Anapa’nın küçük bir akarsu (Bugur çayı) Karadeniz’e
hamamlar, kütüphane, fırın, değirmen tahkimatına devam edildi. Fakat 1787’de dökülür.
ve 250’nin üzerinde dükkân bulunuyordu. başlayan savaş sırasında Osmanlılar hem Ruslar’ın Anapa’ya saldırısı sırasında
Dışarıdan aldığı göçle birlikte 10.000’in Rumeli kesiminde hem Kafkasya tarafın- kalede bulunan Osman Paşa 4000 asker-
üzerinde olan nüfusu savaş döneminde da yenilgiye uğradılar. Savaş süresince le Ruslar’a karşı direndi. Ancak Osman
(1787-1792) 30.000’e yaklaştı. Kale inşaatı Ruslar tarafından üç defa kuşatılan Ana- Paşa’nın etkili mücadelesi ve savunması
sürerken hem burası hem de Çerkez ka- pa üçüncü kuşatma sonunda 26 Temmuz beklenen yardımın gelmemesi üzerine za-
bilelerinin yaşadıkları bölgelerde yapılacak 1791’de işgal edildi. Ancak Yaş Antlaşması yıfladı. Kale içinde göğüs göğüse yapılan
kalelere yerleştirilmek üzere on adet top ile (10 Ocak 1792) Kafkasya’da eski sınır- çarpışmalar sonucu asker sayısı 1400’e
ve çeşitli askerî mühimmat yollandı. Ayrı- lar kabul edildiğinden Osmanlı Devleti’ne kadar indi. Neticede Osman Paşa 24 Ha-
ca inşaatta çalışacak işçilerin bir bölümü geri verildi. Harap vaziyette teslim alınan ziran 1828’de Ruslar’a teslim oldu. Ruslar,
İstanbul’dan gemilerle bölgeye sevkedildi. kale-şehirde yeniden imar ve tamirat fa- Kafkaslar’la birlikte Anadolu’yu Erzurum’a
1783-1786 yıllarında malî sıkıntı yüzünden aliyetleri başlatıldı. Anapa’nın daha önce kadar işgal ettiler. 1829 Edirne Antlaş-
zaman zaman duraklasa da İstanbul ve topraktan yapılan surları ve kalesi bu defa ması ile de Anapa ve Kafkasya Osmanlı
Anadolu’dan gerek mühimmat gerekse tamamen kâgir olarak inşa edildi, tabya hâkimiyetinden çıktı. 1853-1856 Kırım sa-
işçi sevkiyatıyla Anapa’da inşa edilen ka- sayısı arttırıldı ve eskisinden çok daha vaşı esnasında kale müttefikler (Türkiye,
le ve binalar büyük ölçüde tamamlandı. müstahkem hale getirildi. Kısa süre son- İngiltere, Fransa) tarafından yıkıldı. Ana-
Bu arada savaş hazırlıklarının bir parça- ra yeniden başlayan savaş sırasında 1809 pa günümüzde Rusya Federasyonu’nda
sı olarak Soğucak Kalesi’nin istihkâmları sonbaharında Anapa Ruslar tarafından Krasnodar oblastına (idarî birim) bağlı,
kuvvetlendirildi, bölgenin en önemli ticarî tekrar saldırıya mâruz kaldı. Karadan ve Karadeniz’in kuzeydoğu sahilinde yer
ve askerî lojistik üssü olan Gelincik Limanı denizden yapılan hücumlar sonucu yak- alan bir turizm şehridir. 2010 yılı nüfus
çevresine de tabyalar yapıldı. 1784 yılından laşık 6000 Rus askeri kaleye girdi. Ancak sayımına göre şehirde 147.184 kişi yaşa-
itibaren Rus işgali sonrası Temrük, Açe ve Çerkez kabilelerinin de yardımıyla bunlar maktaydı. Nüfusu Rus, Abhaz, Tatar, Baş-
Açu kalelerinden gelen 817 yerli yeniçeriy- geri püskürtüldü. Bununla birlikte Ruslar kırt, Rum ve Ukraynalılar’dan meydana
le Anapa Kalesi’nin askerî teşkilâtlanması Faş, Kemhal, Sohum, Anagra ile Gürcis- gelmektedir.
hemen hemen sağlanmış oldu. tan’da bulunan Açıkbaş, Göril, Şehriban BİBLİYOGRAFYA :
Bütün bu faaliyetlerin yanı sıra Hatu- gibi kaleleri işgal ettilerse de Rusya ile BA, A.DVN. DVE (1), 17-73; BA, AE, Abdülha-
kay ile Jane bölgesine yerleştirilen Nogay yapılan Bükreş Antlaşması ile (16 Mayıs mid I, nr. 10398; BA, A.RSK, nr. 1601, s. 26, 46;
kabilelerini korumak için toprak kale inşa 1812) Kafkasya’daki Osmanlı-Rus hududu BA, ASKT, nr. 146/22; BA, Cevdet-Askeriye, nr.
yine Kuban nehri oldu. 9236, 14677, 39039, 49592, 50346; BA, Cev-
edildi. Anapa Kalesi’nin inşası ve Kuban
det-Dahiliye, nr. 11138; BA, HH, nr. 21/1011-C,
nehrine yapılmakta olan kaleler bölgede Anapa Kalesi teslim alındığında Rus- 27/1292, 28/1339; BA, D.BŞM.BNE, nr. 16036;
yaşayan kabilelerin güvenlik endişesini lar’ın içerideki binaları tahrip ettikleri gö- BA, D.BŞM, 6563/27, 6733/75, 51507; BA,
giderdi. Taman yarımadasında Kuban rüldü. Bir kayda göre cami, mescid, han, D.BŞM. d. 8112; BA, DH, Arz Tezkiresi, nr. 21439;
nehrinin Rusya tarafında kalan kısmın- hamam, dükkânlar tamamen yıkılmış, Hâşim Efendi, Ahvâl-i Anapa ve Çerkes, TSMK,
Hazine, nr. 1564; Cevdet, Târih, III, 182-184;
da yer alan Açe Kalesi, Ruslar tarafından Mihrişah Camii de taşlarına varıncaya ka- Lutfî, Târih (haz. Yücel Demirel – Tamer Erdo-
tahkim edildiğinden karşısına uygun bir dar bütünüyle tahrip edilmişti. Savaşın so- ğan), İstanbul 1999, II-III, 372-373; Uzunçarşılı,
yere toprak kale yapımına karar verildi. na ermesiyle birlikte Anapa Kalesi’nde ye- Osmanlı Tarihi, II, 128; Fikret Sarıcaoğlu, Ken-
Demirköy’de de bir toprak kale inşasına niden geniş çaplı tamirat yapıldı. Osman- di Kaleminden Bir Padişahın Portresi: Sultan
I. Abdülhamid (1774-1789), İstanbul 2001, s.
başlandı. Ferah Ali Paşa’nın idaresi ve ön- lılar ayrıca nüfus nakline de çalıştı. Ab-
175; Mustafa Aydın, Üç Büyük Gücün Çatışma
cülüğünde Anapa’da devam eden imar hazya, Sinop ve Trabzon yöresinden 400 Alanı: Kafkaslar, İstanbul 2005, s. 101-105, 155-
faaliyetleri sadece bir askerî istihkâm asker ailesi buraya yerleşti, varoş kısmı 156, 215-219; Cengiz Fedakâr, Anapa Kalesi: Ka-
oluşturmak değil yeni bir yerleşim sahası da yeni gelecek göçmenler için hazırlandı. radeniz’in Kuzeyinde Son Osmanlı İstihkâmı:

93
ANAPA

1781-1801 (doktora tezi, 2010), Mimar Sinan Gü- Cizvit tarikatına girmeyi düşündüyse de
zel Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; ailesi karşı çıktı. Liseden sonra bir yıl İs-
a.mlf., “1787-1791 Osmanlı-Rus Savaşı Öncesi
kenderiye’de babasının isteğiyle eczacılık
Kuzey Kafkasların Tahkimi: Anapa Kalesi”, Kara-
deniz, I/4, Ankara 2009, s. 46; Mahir Aydın, “Kaf stajı yaptı. 1923’te girdiği Beyrut Saint
Dağı’nda Türk Kalesi”, MÜTAD, sy. 20 (2009), s. Joseph Üniversitesi’nden 1926’da eczacı
312; “Anapa”, İA, I, 431. olarak mezun oldu. Daha sonra Lyon’daki
Ecole de Chimie Industrielle’e devam etti
ÿCengiz Fedakâr
ve 1928’de kimya mühendisliği diploma-
sını aldı. İskenderiye’ye dönüp iki doktor
– ANAWATI, Georges Chehata — kardeşiyle birlikte hem eczahane hem de
(1905-1994) biyoloji ve kimya laboratuvarı açtı. 1928-
1934 arasında bu işle meşgul oldu ve ha-
Ýslâm’la ilgili Georges
çok sayýda çalýþmasý bulunan
yatı boyunca kimya ile eczacılık onda bir Chehata

Mýsýrlý Dominiken rahibi. tutku halinde devam etti. Anawati


˜ ™
1932’de meslekî faaliyetinin yanında
felsefe ile ilgilenmeye ve müslümanlar-
Georges Chehata Anawati (Cûrc Şehâte
la hıristiyanların birbirlerini dinî yönden
Kanavâtî), Suriye’nin Humus şehrinden
tanımamaları gerçeği üzerinde durmaya bölümünde 2 Haziran 1943’te lisansını
Mısır’a göç eden Ortodoks hıristiyan bir tamamladı. Bu vesileyle enstitüdeki Arap
başladı, bu sebeple rahip olmayı düşün-
ailenin sekiz çocuğundan altıncısı olarak dilcilerinden Robert Brunschvig, Marius
dü ve Latince öğrenmeye koyuldu. Bir ta-
6 Haziran 1905’te İskenderiye’de dünya- Canard, Georges Marçais, Henri Peres,
raftan da Antonin-Dalmace Sertillanges
ya geldi. Haziran 1934’te Dominiken ta- Jean Cantineau ve E. Lévi-Provençal ile
ve Jacques Maritain’in eserlerini okudu.
rikatına katılmak için Fransa’ya gidişine irtibat kurdu. Anawati’nin 1941-1944
Kendisini Dominiken olmaya teşvik eden,
kadar, üç yıllık Beyrut tahsil hayatı ve iki dönemi oldukça verimli geçti. Bu dö-
Lübnan asıllı Mısırlı bir Mârûnî olan fel-
yıllık Lyon ikametinin dışında, doğduğu nemde birçok müslüman şahsiyetle ta-
sefe profesörü Yûsuf Kerem ile tanıştı.
şehirden ayrılmadı ve otuz yıla yakın bir nışıp görüştü. 1944’te Institut Français
Marie Dominique Boulanger’yi dinleyin-
süreyi tamamen İskenderiye’de geçirdi. d’Archéologie Orientale du Caire’in (IFAO)
ce kararını verdi, Kahire’de iki Dominiken
Grek Ortodoks olan büyük babası Dâvûd Cezayir şehrindeki Mısır ataşeliğine tayin
papazı ile irtibata geçtikten sonra Domi-
Kanavâtî, Dürzîler’in 1860 katliamında ai- edildi. Bu süre içinde l’Afrique domini-
niken olma düşüncesi daha da pekişti. Ha-
lesiyle beraber İskenderiye’ye göç etmişti. caine dergisinin redaktörlüğünü üstlendi.
ziran 1933’te Arapça Mısır bakaloryasını
Suriye’de bir yerleşim merkezi olan Ka- Asıl önemlisi Louis Gardet ile (Andre-Ma-
geçti. Diğer taraftan Louis Massignon ile
navât’tan gelen ailenin adı, Mısır’a yerleş- rie Gardet) olan iş birliği bu dönemde baş-
yazıştı ve görüştüğü kişilerin hepsi onun
melerinden sonra Mısırlılar’ın telaffuzuna ladı ve Gardet’nin 1986’da ölümüne kadar
Dominiken tarikatına girme düşüncesini
göre Anavati olmuştur. Georges’un babası onayladı. 23 Ocak 1934’te tarikat adaylığı devam etti. Anawati Cezayir’in Vehrân
Chehata Anawati, Hidivler döneminde İs- için Fransa’ya gitti, 4 Mayıs’ta Coublevie (Oran) şehrinde bulunan Fraternité d’El-
kenderiye Limanı’ndaki iş yerlerinin üst Manastırı’nda Marie-Marcel adıyla rahiplik Abiodh Sidi Cheikh adlı kurumda Louis
düzey yöneticisiydi; hizmetleri sebebiyle elbisesini giyip rahip adaylığı dönemine Gardet ile tanıştıktan sonra çeşitli kelâm
hidiv tarafından kendisine “bey” unvanı başladı. Bu görevini Amiens Manastırı’nda ve tasavvuf eserlerini tercüme edip açık-
verilmişti. İskenderiye Grek Ortodoks sürdürdü ve 5 Mayıs 1935’te Province Do- lamaya koyuldu. Bu beraberliğin ilk ürünü
cemaatinin önde gelenlerinden biri olan minicaine de Paris’de rahiplik yemini etti. Introduction à la théologie musulma-
Chehata Bey Fransızca, İngilizce ve Arapça Kain’de (Belçika) bulunan Saulchoir teoloji ne: Essai de théologie comparée (Paris
bilen, kültürlü, çok ciddi ve sert tabiatlı bir okuluna katıldı. 1935-1937 yıllarında fel- 1948) adlı eserdir.
kişiydi. Georges ondan bahsederken, “Evi- sefe, 1937-1939 yıllarında teoloji öğrenimi Anawati’nin henüz ataşe iken 1944 yı-
miz garnizon gibiydi, fakat babam bizi se- gördü. 16 Temmuz 1939’da papaz rütbe- lında geldiği Kahire Dominikenleri’ne ait
verdi” der. Chehata Bey 1895’te Fransis- sini aldı. Saulchoir Manastırı’nın başında ev o tarihte Kudüs Kitâb-ı Mukaddes Oku-
ken rahibelerinin yanında eğitim görmüş bulunan papaz Marie Dominique Chenu lu’na bağlı iken 8 Kasım 1952’de Province
Suriye asıllı Marie Tawa ile evlenmiş, altı ile irtibat kurması Anawati’nin nihaî hedef Dominicain de France’a bağlandı. Anawati
oğlu ve iki kızı olmuştur. belirlemesinde etkili oldu. 1939 Temmuz Kahire’ye gelince Dominique Boilot, Jac-
Yedi yaşında iken İskenderiye’deki Saint sonunda Saulchoir Manastırı, Paris ban- ques Jomier, Serge de Laugier de Beau-
Joseph des Frères des Ecoles Chretiennes liyösündeki Etoiles’e taşınınca Anawati recueil, Angel Cortabarria Beitia ve Guy
Koleji’nde öğrenime başlayan Georges, teoloji çalışmalarını Mayıs 1940’a kadar Monnot kendisine katıldı. 7 Mart 1953’te
daha sonra Sainte Catherine Koleji’ne geç- orada sürdürdü. Daha sonra Saint Alban- Institut Dominicain d’Etudes Orientales
ti; ilk ve orta öğrenimin ardından 1920’de Leysse’e giderek çalışmalarına orada de- du Caire (IDEO) kuruldu ve ertesi yıl bu
Saint-Jean-Baptiste de la Salle Akademi- vam etti ve “St. Thomas’da Yaratılış Me- enstitünün Mélanges de l’Institut do-
si’ne girdi; Haziran 1922’de Fransızca selesine Katkı” adlı tezini verip Dominiken minicain d’études orientales du Ca-
matematik bölümünden diploma aldı. tarikatının manastırlarında teoloji dersi ire adlı (MIDEO) süreli yayınının ilk sayısı
30 Haziran 1921’de henüz on altı yaşında verme statüsü kazandı. neşredildi. Anawati, 1944-1953 yıllarında
iken Ortodoks ruhban sınıfından sorduğu 27 Ekim 1941’de üç yıl kalacağı Cezayir Kahire Dominikenleri çalışma ekibinin yön-
sorulara yeterli cevap alamayınca ailesin- şehrine gitti, Institut des Langues Orien- lendirilmesinden sorumlu oldu. 1953-1984
den gizli olarak Katolikliğe geçti; ardından tales de l’Université d’Alger’deki Arapça arasında Institut Dominicain d’Etudes

94

You might also like