You are on page 1of 54

D A R SPEKTRUMLU

ANTİSTAFİLOKOKAL VE
ANTİANAEROBİK İLAÇLAR VE
POLİPEPTİD YAPILI
ANTİBİYOTİKLER
Dr.Öğr.Üyesi Zeynep Erdoğmuş Özgen
Dicle Üniversitesi Eczacılık Fakültesi
Farmakoloji Anabilim Dalı
• Bu grupta; antibakteriyel spektrumlarının dar olması nedeniyle
esas olarak stafilokok veya gram-negatif anaerobik bakteri
infeksiyonlarında kullanılan bazı antibiyotikler ve diğer
kemoterapötikler bulunur.
Antistafilokokal olarak kullanılanlar;

rifampisin, rifabutin ve rifamisin sodyum gibi


rifamisinler,

vankomisin, teikoplanin gibi glikopeptid yapılı


antibiyotikler

fusidik asid
Dar spektrumlu antistafilokokal ilaçlar penisilin G’ye,
penisilinaza-dayanıklı penisilinlere (metisilin ve benzerlerine)
veya aminoglikozidlere rezistan stafilokok infeksiyonlarının
tedavisinde kullanılırlar.
Antianaerobik olarak kullanılan dar spektrumlu
ilaçlar nitroimidazol türevleri ;

metronidazol,

tinidazol

ornidazol
I. Antistafilokokal İlaçlar
A. RİFAMİSİNLER
• Rifamid, rifamisin sodyum ve rifampisin

• Duyarlı bakterilerde DNA kontrolü altında yapılan mRNA


sentezini, RNA polimeraz enzimini inhibe ederek bozarlar
• Bakterisid etki gösterirler.
• Rifamid kullanılması terkedilmiş bir ilaçtır.

• Rifamisin sodyum seyrek kullanılır.

• Rifampisin ise özellikle tüberküloz tedavisinde, ayrıca


antistafilokokal ilaç olarak ve diğer bazı endikasyonlarda
yaygın olarak kullanılır.
• Rifamisin sodyum suda fazla çözünen kırmızı renkli bir
maddedir.
• Gastrointestinal kanaldan çok az absorbe edildiği için ağızdan
kullanılmaz; sadece parenteral kullanılır.
• Buna karşılık, rifampisin, gastrointestinal kanaldan iyi absorbe
edilir ve esas olarak ağızdan kullanılır.
• Rifampisin’in vücut sıvılarına dağılımı da iyidir, serebrospinal
sıvıya yeterli derecede geçer.
• Rifamisin serebrospinal sıvıya geçmez.
• Her iki ilacın da büyük kısmı karaciğerden safra içine itrah
edilir.
• Safradaki konsantrasyonları, plazmadakinden çok daha
yüksektir.
Rifampisin (Rifampin)
• Yarı-sentetik üretilen bakterisid bir antibiyotiktir.
• özellikle hızlı üreme dönemindeki duyarlı bakteriler üzerinde
güçlü antibakteriyel etkinlik gösterir.
Tüberküloz ve lepra mikobakterilerden başka;
• gram-pozitif ve negatif kokuslara ve daha düşük derecede
• koliform basillere ve Pseudomonas aeruginosa,
• indol-pozitif ve -negatif Proteus’lar gibi diğer gram-negatif
basillere,
• Chlamydia türlerine de etkilidir.
Rifampisin’in etkinlik yönünden önemli bir sakıncası duyarlı bakteri
türlerinin çoğunda çabuk (tek aşamalı) rezistans gelişmesidir.

M. tuberculosis ve leprae’de rezistans gelişmesi daha yavaştır.

Rifampisin, rezistans oluşması ile ilgili bu özelliği nedeniyle


genellikle tek başına kullanılmaz; diğer antibakteriyel veya
antimikobakteriyel ilaçlarla kombine kullanılır.
Farmakokinetik özellikleri
Rifampisin esas olarak ağızdan kullanılır; i.v. infüzyonla da
kullanılabilir,

Mide-barsak kanalından çabuk ve tam olarak absorbe edilir; ancak


karaciğerde ilk geçişte kısmen eliminasyona uğradığı için
biyoyararlanımı %90-95’tir.

Besinlerle birlikte alındığında, mide-barsak kanalından absorpsiyon hızı


ve derecesi azalır.

Bir süre kullanıldıktan sonra, kendini yıkan mikrozomal enzimlerde


yaptığı otoindüksiyon nedeniyle ilk geçişte eliminasyon oranı artma
gösterir.
Mikobakteriler dışındaki enfeksiyonlarda kullanılış
esas olarak, güçlü antistafilokokal ve antimenengokokal
etkinliğine dayanır. Bu kullanılış yerleri şunlardır:

Menengokokal
menenjit • Rifampisin menengokokal menenjit
salgınları salgınları sırasında profilaksi amacıyla
12 saatte bir 600 mg dozunda 2 gün
sırasında (toplam 4 doz) verilir. Alternatifi oral
asemptomatik siprofloksasin veya i.m.
portörlerin seftriaksondur; ikisi de tek doz verilir.
tedavisi, • Menengokokal menenjit olgularının
profilaksisi ve tedavisinde terapötik etki gücü
penisilin veya sefalosporinden daha
olguların düşük olduğu için ilk sıra ilaç olarak
tedavisine kullanılmaz, yardımcı olarak kullanılır
yardımcı olarak,
Haemophilus • Rifampisin H.
influenzae influenzae tip 1
menenjitinde menenjiti salgınları
profilaksi ve sırasında profilaksi için
tedaviye 4 gün süreyle günde 1
yardımcı kez 600 mg ağızdan
olarak verilir.
• 10-14 gün sefotaksim
Pnömokokal veya benzilpenisilinle,
menenjit gerektiğinde
tedavisine vankomisin eklenerek
yardımcı yapılan tedaviye
olarak gerektiğinde rifampisin
de eklenir
Penisilinaz-
salgılayan
stafilokokların veya • Tavsiye edilen kombinasyonlar,
metisiline-rezistan rifampisin ile trimetoprim (ya
stafilokokların ya da ko-trimoksazol) veya
da özellikle, doksisiklin ya da vankomisin’in
metisilin + yaptığı kombinasyonlardır.
gentamisin’e
dayanıklı çoklu- • Penisilinaz- salgılayan stafilokok
rezistan infeksiyonlarında, penisilinaza-
stafilokokların dayanıklı bir penisilinle birlikte
yaptığı kullanılabilir
infeksiyonlann
tedavisi
Penisilin G’ye rezistan
Strep.pneumoniae’ye
• sefotaksim veya vankomisin ile kombine
bağlı menenjit, edilerek kullanılır.
endokardit ve diğer
ciddi infeksiyonlarda

• Bruselloz tedavisinde kullanılan 2 temel ilaç olan


Bruselloz ve rezistan (doksisiklin veya ko-trimoksazol) yanında
Legionella bunlardan biriyle kombine edilerek rifampisin
pneumophila veya streptomisin uygulanır. Kombinasyonda
infeksiyonun tedavisi: rifampisin günde 600-1200 mg kullanılır. Tedavi
süresi 21 gün veya daha uzundur.
B. GLİKOPEPTİD ANTİBİYOTİKLER
VANKOMİSİN

• Streptomyces orientalis’ten elde edilen, kompleks bir


glikopeptittir.
• Yapıca diğer antibiyotiklerden hiç birine benzemez.
• Suda fazla çözünen stabil bir bileşiktir.
• Penisilinler gibi, bakteri hücre duvarının sentezini bozar.
Ancak etki mekanizması onlarınkinden farklıdır.
Etkisi:

Vankomisin bakteride, prekürsör


yapı taşlarında pentapeptid yan
zincirin ucundaki asil-D-alanil-D-
alanin’e yüksek afiniteli bir
şekilde bağlanarak peptidoglikan
zincirinin biyosentezini bloke
eder.
Antibakteriyel spektrumu dardır. Esas olarak gram-pozitif kokusları ve
Clostridium’ları etkiler.

Staph. aureus ve Staph. Epidermidis bu ilaca en fazla duyarlı olan kokus


türleridir.

Metisiline—rezistan ve çoklu-rezistan (hem metisiline- ve hem de


gentamisine-rezistan) stafilokok suşları üzerinde güçlü bakterisid
etkinlik gösterir.

Penisilinler gibi, bölünmekte olan duyarlı bakteriler üzerinde bakterisid


etki yapar.
basiller ve Corynebacterium türleri
üzerinde de güçlü bakterisid etki yapar.

Gram-negatif basillere ve bakteriler


dışındaki mikroorganizmalara etkisizdir.
Mide-barsak kanalından absorbe edilmez; sistemik
infeksiyonların tedavisi için sadece parenteral (i.v.) kullanılır.

Plazma proteinlerine çok düşük oranda (yaklaşık % 10) bağlanır.

Seröz boşluklara ve, menenjit varsa, BOS içine iyi nüfuz eder.

Böbreklerden itrah edilmek suretiyle elimine edilir.

Eliminasyon yarılanma ömrü böbrek fonksiyonu normal


kimselerde 6 saat kadardır.
Başlıca kullanılış yerleri
Stafilokokal endokardit ve diğer ciddi stafilokok
infeksiyonları
• çoklu-rezistan stafilokoklara bağlı sistemik ve lokal infeksiyonlar
hastane infeksiyonlarının önemli bir bölümünü oluştururlar.
• Rezistan stafilokokların yaptığı, hafif infeksiyonlarda vankomisine
gerek yoktur; eritromisin, birinci kuşak sefalosporinler,
klindamisin, fluorokinolonlar, ko-trimoksazol ve kloramfenikol
etkili olabilir

Penisilin G’ye alerjik kimselerde meydana gelen


streptokokal endokardit’in tedavisi
• vankomisin tek başına yada bir aminoglikozid ile birlikte
• Prostetik kalp kapakçığı takılan hastalarda oluşan Corynebacterium
diphteroides’e bağlı endokarditte de etkilidir
Penisiline-rezistan Strep. pneumoniae’ye bağlı
pnömoni, otit, sinuzit ve artritte tek başına ve
endokardit, menenjit ve diğer ağır
infeksiyonlarda rifampisinle birlikte kullanılır

Antibiyotik (özellikle geniş spektrumlu antibiyotik)


tedavisi sırasında bir süperinfeksiyon olarak
ortaya çıkan Clostridium difficile veya
stafilokoklara bağlı akut enterokolitlerin tedavisi
Sistemik infeksiyonların tedavisi için vankomisin böbrek fonksiyonu
normal olan erişkin hastalarda intravenöz olarak 12 saat ara ile 1 g
dozunda kullanılır.

Fazla ağrı yaptığı İçin intramuskuler verilmez.

Ağır stafilokok infeksiyonlarında doz aralığı 8 saatte indirilebilir.

İntravenoz verilişi yavaş injeksiyon veya i.v. infüzyon şeklinde


yapılır.
Vankomisin, toksisitesi fazla olan bir antibiyotiktir.

En ciddi yan tesiri ototoksik etkisine bağlı işitme kaybıdır;

bazen vestibuler siniri de bozabilir. İşitme kaybı yüksek dozla veya


uzun süren tedavi sırasında meydana gelir ve geri-dönüşsüz olabilir.

Nefrotoksik etkisi hafiftir ve böbrek bozukluğu seyrek görülür.


Teikoplanin

Yapıca ve antibakteriyel etki mekanizması ve etki kalıbı


bakımından vankomisine benzeyen bir glikopeptid karışımı
antibiyotiktir.

Actinoplanes teichomyceticus adlı aktinomiset türünden elde


edilir

Hem aerobik ve hem de anaerobik gram-pozitif bakterilere


karşı (metisiline-rezistan Staph. aureus ve epidermidis dahil)
etkilidir; gram-negatif bakterileri etkilemez.
Duyarlı bakterilerin hücre duvarı sentezini
bozarak bakterisid etki yapar.

Böbreklerden, büyük kısmı değişmemiş


şekilde itrah edilir; eliminasyon yarılanma
ömrü uzun (70-100 saat)(günde tek doz)
Endikasyonları
• Stafilokokların, enterokokların ve streptokokların sıklıkla rol
oynadığı akut ve kronik osteomyelit
• Septik artrit,
• cilt ve yumuşak doku infeksiyonları,
• Postoperatif yara infeksiyonları,
• infekte yanıkların, açık kırıkların ve protez infeksiyonlarının
tedavisinde
• ortopedik, plastik ve rekonstrüktif ve kardiyovasküler cerrahi
girişimlerinden önce Gram-pozitif bakteri infeksiyonu riskine
karşı profilaksi amacıyla
• Ayrıca vankomisin için belirtildiği şekilde endokardit
profilaksisi için kullanılır.
Mutad dozu i.v. veya i.m.
injeksiyonla günde bir kez 200-
400 mg (veya 3-6mg/kg) dır.

Mide-barsak kanalından absorbe


edilemediği için ağızdan kullanılmaz.
yan tesirleri

Vankomisine göre daha seyrek yan tesir yapar.

İnjeksiyon yerinde lokal reaksiyon, flebit (i.v. verildiğinde),

karaciğer enzimlerinin serum düzeyinde geçici artma,

kaşıntı, ürtiker

bronkospazm sık görülen yan tesirleridir.


Daptomisin
Etki spektrumu vankomisininkine benzeyen lipopeptid yapılı bir
antibiyotiktir.

Duyarlı bakterilerin hücre membranına bağlanır ve


depolarizasyon yapar.

Ayrıca DNA, RNA ve protein sentezini bozar.

Konsantrasyonuna bağımlı olarak bakterisid etki gösterir.

Ağızdan kullanılmaz.
Metisiline-rezistan olanlar (MRSA) dahil
Staph. aureus’a etkilidir.

Komplikasyonlu cilt ve yumuşak doku


infeksiyonlarının tedavisinde ve kalpteki
endokardite bağlı MRSA
bakteremisinde kullanılır.
Fusidik asid
Fusidik asid, steroid yapılı tek antibiyotiktir; fakat
yapısındaki halkaların konfigürasyonu steroid
hormonlardakinden farklıdır.

Fusidium coccineum adlı bir mantarın


kültürlerinden elde edilir.

Fusidik asid suda pek çözünmez; fakat sodyum


fusidat (tablet şeklindeki müstahzarları) ve
dietanolamin fusidat suda çözünür.
Duyarlı bakterilerin ribozomlarında kendine özgü bir mekanizma
ile protein sentezini inhibe ederek bakteriyostatik etki yapar.

Diğer antibiyotiklerle çapraz-rezistans ilişkisi göstermez.

Fusidik asid, dar spektrumlu bir antibiyotiktir.

Gram-pozitif ve -negatif kokuslara etkilidir. Bunlar içinde en


duyarlı olanlar stafilokoklardır.

Ayrıca, gram-pozitif anaerob basillere (Clostridium’Iara) ve


Corynebacterium diphteriae’ye etkilidir.
Mupirosin
Pseudomonas fluorescens’ten fermentasyon ile elde edilen bir
antibiyotiktir.

Düşük konsantrasyonlarda metisiline-rezistan olanlar dahil


stafilokokların ve streptokokların (enterokoklar hariç) büyümesini
inhibe eder.

lokal uygulanma yerinde oluşan yüksek konsantrasyonda ise bu


bakterilere karşı bakterisid etki yapar.

Bakteride protein sentezini bozar.


II. Antianaerobik İlaçlar

Anaerobik bakteriler vücutta ağız, farenks, sinuslar, kolon,


vajina ve ciltteki mikrofloranın önemli bir öğesini oluşturur.

Anaerobik infeksiyonların bir kısmı, gram-pozitif


anaerobların yaptığı monomikrobik infeksiyonlar olan
tetanos, gazlı gangren, Clostridium difficile’ye bağlı
psödomembranoz kolit, botulinal otointoksikasyon ve
intrauterin (kontraseptif) alet kullanılması ile ilişkili
aktinomikozis’tir
NİTROİMİDAZOL’LAR
•Metronidazol
• Ornidazol
• Tinidazol
• Bu üç ilaç, farmakokinetik ve farmakolojik nitelikleri ve
kullanılış yerleri bakımından birbirlerine çok benzerler;
aralarında kantitatif yönden farklar vardır.
• Metronidazol ilk bulunanı olması nedeniyle en fazla denenmiş
olanıdır.
• Metronidazol ve diğer 5-nitroimidazol türevleri ufak moleküllü
ve iyonize olmayan fazla lipofilik bileşiklerdir.
• Bütün bakteri ve diğer mikroorganizma hücrelerine pasif
difüzyonla kolayca girebilirler.
• Anaerobik bakteriler üzerindeki selektif etkinliği bu
mikroorganizmaların metronidazol'ü hücre içinde aktif forma
dönüştürme yeteneklerinden kaynaklanır. Bu mekanizma için
gerekli elektron transport transfer proteinleri sadece
anaerobik bakterilerde bulunurlar. İndirgenen metronidazol
DNA'nın sarmal yapısını bozar.
• Böylece bakterilerdeki nükleik asit sentezini inhibe ederek
ölümlerine neden olur.
• Hem çoğalmakta olan hem de çoğalması durmuş bakterilere
karşı eşit derecede etkinlik gösterir.
Farmakokinetik özellikleri
Mide-barsak kanalından (rektum mukozası dahil) çabuk ve tam olarak
absorbe edilirler.

Metronidazol’un oral ve rektal uygulanması ile elde edilen kan


düzeylerinin, i.v. injeksiyondan sonra oluşana yakın olduğu
saptanmıştır.

Metronidazol ve diğer nitroimidazollar plazma proteinlerine düşük


oranda (% 20) bağlanırlar.

Dokulara ve vücut sıvılarına iyi dağılırlar. SSS, BOS, abse içeriği, cerahat,
safra, kemik, orta kulak sıvısı, süt ve plasentaya kolay nüfuz ederler.
Metronidazol, karaciğerde asidik ve hidroksilli
metabolitlere dönüştürülerek önemli ölçüde
metabolize edilir.

Metabolitlerinden bazılarının da antibakteriyel


etkinliği vardır.

Ayrıca safra içinde itrah edilir ve safradaki


konsantrasyonu çok yüksektir
Kullanımları

Genellikle anaerob bakterilerin de katıldığı karma patojen floranın


neden olduğu karın-içi ve pelvis-içi infeksiyonların tedavisi

postoperatif peritonit, pelvis infeksiyonu ve yara infeksiyonlarının


profilaksisi (iv, aminoglikozit ile kombine)

Beyin abseleri ve B. fragilis menenjitinin tedavisi

Anaerobik bakterilerin neden olduğu osteomyelit, septik artrit ve


endokardit’in tedavisi
Dental ve oral infeksiyonların tedavisi

Meme, koltukaltı, perirektal ve diğer ciltaltı


abseleri

gazlı gangrenin (klostridyal myonekroz) tedavisi

protozoon infeksiyonlarının ve helmintiyazisin


tedavisi
Metronidazol çeşitli antimikrobik ilaçlarla tedavi
sırasında bir yan tesir olarak meydana gelen
psödomembranoz kolit ve enterokolit’in
tedavisinde en tercih edilen ilaçtır.

Helicobacter pylori'ye karşı etkinliği nedeniyle


peptik ülser tedavisinde bu bakteriyi eradike
etmek için amoksisilin veya klaritromisin ile
birlikte kullanılır.
Yan tesirleri
• Nitroimidazoller genellikle düşük oranda ve hafif yan tesirler
oluştururlar.
• En sık görülen yan tesirleri gastrointestinal sistemle ilgili
olanlardır
• Metronidazol alan hastaların idrarı, bir azo metabolitinin
varlığı nedeniyle koyu kırmızı-kahve rengi çıkar.
III. Polipeptid Yapılı
Antibiyotikler

Polimiksinler(Polimiksin B-E)

basitrasin

tirotrisin
Fazla polar olan peptid grubu bir yağ asidine bağlanmıştır. Bu
nedenle moleküllerinde hidrofilik ve lipofilik nitelikte iki ayrı kutup
bulunur.

Deterjan özelliği bulunan yüzey aktif maddelerdir.

Bakteri hücresinin sitoplazmik membranın permeabilitesini


artırarak bakterisid etki yaparlar.

Gelişmesini tamamlamış ve üremesi durmuş bakterileri de yok


ederler.
Hepsinin, tedavi edici dozlarda sistemik olarak verildikleri konak
hücreleri üzerinde de toksik etkisi vardır.

Konak hücresi ile bakteri arasında fazla selektiflik göstermezler.

Polimiksinler hariç diğerleri lokal uygulama için kullanılırlar.

Basitrasin polimiksinlerden farklı olarak gram-pozitif bakteriler


(özellikle stafilokoklar ve Clostridium difficile) üzerine de etkilidir.

Tirotrisin çok az ve sadece lokal kullanılan bir antibiyotiktir.


Polimiksin B
Sülfat veya metilsülfat tuzu şeklinde kullanılır ve bu
gruptaki ilaçlar içinde diğerlerine göre en az toksik olanıdır.

Antibakteriyel spektrumu oldukça dardır.

Sadece gram-negatif aerobik basillere karşı etkilidir.

• Shigella grubu bakteriler,


• Pseudomonas,
• Enterobacter,
• Klebsiella pneumoniae,
• E. coli ve Acinetobacter baumanii
Ağız yolundan verildiğinde gastrointestinal
kanaldan absorbe edilmez.

İntramusküler injeksiyon yerinden çabuk


absorbe edilir.

İtrahı böbreklerden glomerüler filtrasyon


ile yavaş olur.
Polimiksin B sülfat’ın en yaygın kullanılış yeri;

• göz, cilt, bronşlar, dış kulak yolu ve vücut boşluklarının gram-


negatif basillere (özellikle Pseudomonas’a) bağlı
infeksiyonlarında cilt veya göz merhemi, kulak damlası, toz,
aerosol veya solüsyon şeklinde lokal kullanılmasıdır.
• Bu lokal preparatlardan bazılarına basitrasin de katılmıştır.
• Parenteral kullanılışta kolistin, polimiksin B sülfatın yerini
almıştır.
Kolistin (Polimiksin E)
Kolistin, sülfat veya sodyum metilsülfat (metansülfonat) tuzu
şeklinde kullanılır

son şekline kolistimetat sodyum adı verilir.

Sülfat tuzu ağızdan, kolistimetat ise parenteral olarak kullanılır

Antibakteriyel spektrumu ve etki gücü bakımından polimiksin


B’den önemli bir fark göstermez.

Nefrotoksik etkisi onunkinden biraz daha azdır.


Antipsödomonal penisilinler, 3. kuşak
sefalosporinler ve aminoglikozidler gibi daha az
toksik antibiyotiklere rezistan Ps. aeruginosa ve
diğer gram-negatif basil infeksiyonlarının tedavisi
için parenteral kullanılır.

Kolistin sülfat ağızdan alınarak barsaktaki lokal


etkisinden yararlanılarak nötropenik hastalarda
(genellikle nistatinle birlikte) kalın barsak
sterilizasyonu yapmak amacıyla kullanılır.

You might also like