Önemli bir konuyu tekrarlamak zorundayım: Daha önceki
yazılarımda da belirtmiş olduğum gibi, ben sadece şirketin kurumsallaşmasını anlatıyorum, aile ilişkilerinin kurumsallaşmasını değil. Eğer şirkette aile içi çatışmalar belli bir boyuta gelmiş ve bu konu ile ilgili henüz bir şey yapılmamışsa, hemen harekete geçilmelidir. Aile anayasasının oluşturulması, aile konseyinin oluşturulması, çatışma yönetimi sistematiğinin oluşturulması, aile yönetim ilişkilerinin belirlenmesi, hissedar sözleşmesinin hazırlanarak, hissedar olan ve olmayan, yönetimde olan ve olmayan aile bireylerinin çıkarlarının dengelenmesi, nepotizmi önlemek için gerekli prensiplerin yazılı hale getirilmesi vb. gibi çalışmaların yapılması şart ve gereklidir. anlamanız mümkün değil. O nedenle Aşama 3’de, patronun değil, şirketin niyetinin anlaşılması ifadesini kullanıyorum. Geçen yazıda, 1 yıllık (az) kurumsallaşma projesi için gerekli Projeyi de zaten süreç sahipleri ile yürüteceksem, benim için olan ilk 3 aşamayı anlatmıştım: onların niyeti, Ahmet Bey’in niyetinden daha önemli (bir Aşama 1: Neyin ve nasıl yapmak istenildiğine karar verilmesi koşul ile, Ahmet Bey’in baştan itibaren beraber çalıştığı Aşama 2: Bir Danışman seçilmesi müdürlerin, yani has evlatların sayısı çok fazla değilse !). Aşama 3: Danışmanın şirketin niyetini anlaması ve süreci anlatması. Aşama 4. Bu aşamalar sonrasında da projeyi nasıl yürüttüğümü Süreç Yönetim Sistemi’nin Kurulması anlatacağımı belirtmiştim. Ancak lütfen dikkat buyurunuz, 1 Bendeniz, böyle bir kuruluşta danışmanlığa başlar başlamaz, yıllık süre bu 3 aşamadan sonra başlıyor. Çünkü, aslında bu Süreç Yönetim Sistemi’ne girişiyorum. Şirketin 3 aşama öyle yazdığım gibi kolay geçmiyor ve kısa sürmüyor. kurumsallaşması neydi? Bir şirketin belli bir büyüklüğe Sadece 3. aşama 2 - 3 ay zaman alıyor. Genelde ilk 2 aşamanın ulaşınca, kişilerden bağımsız olarak saptanmış misyon, içinde olmadığım için bunların ne kadar sürdüğünü, ancak vizyon, değerler ile stratejik plan doğrultusunda faaliyet projenin başlamasından sonra öğreniyorum ki, bu süreyi hiç göstermesi, süreçleri, performans göstergelerini belirleyip söylemeyeyim de moraller bozulmasın. Aşama 4’e geçmeden hedefleri oluşturması, organizasyon yapısını belirleyip önce bunun nedenlerini, yaşadıklarımı anlatmam gerekiyor. güncellemesi, kendisine özgü iletişim ve iş yapma Hep ne derim? Deneyimler, çoğu zaman bilgiden de yöntemlerini kültür haline getirmesi süreci. Tanımda kırmızı önemlidir. ile belirttiğim faaliyetler kurumsallaşmanın ana bölümlerden biri ve en fazla 6 ay sürüyor bu aşama. Şimdi uzun uzun ve Her ne kadar Ahmet Bey ilk görüşmeden itibaren sizden, gerekçeleri ile anlatmaya başlayayım. “tıkır tıkır işleyen bir şirket” veya “artık emekli olmak istiyorum, gözümü arkada bırakmayacak bir şirket” vb. gibi Süreç Yönetim Sistemi, bir kuruluşun vizyonuna ulaşması, cümlelerle neler istediğini belirtmiş olsa da, aslında onun misyonunu gerçekleştirebilmesini güvence altına almak için kafasında ikilem, kuşku, kararsızlık, güvensizlik veya belki de yaptığı işlerin listelenmesi, sınıflandırılması, sahiplendirmesi, doğruluğu olmayan düşünce ve faaliyetlerinin “bir bilen” tanımlanması, performans göstergelerinin belirlenmesi, tarafından onaylanma arzusu var. Üstüne üstlük, kafası belki stratejiler ile ilişkilerinin ortaya konulması, hedeflerin yetiştirilmesi zorunlu olan siparişlerde, belki de küçük belirlenmesi, izlenmesi, değerlendirme - gözden geçirilmesi kardeşinin veya damadın yarattığı huzursuzlukta olduğu için, ve iyileştirilmesine yönelik çalışmalardır. Organizasyon da Aşama 3’de, 3 - 4 saat süresince anlattığım konunun bazı buna uygun olarak (süreç bazlı) oluşturulmalıdır. önemli yerlerini de kaçırmış durumda. Bir taraftan sizi biraz beğenmiş, belki arkadaşlarına sormuş soruşturmuş, referans Amaç, şirketi fonksiyonel bazlı bir şirketten süreç bazlı bir kontrolu sonrasında işi yapabileceğinizden emin, ancak yine şirkete dönüşmektir. Fonksiyonel bazlı bir şirkette bölüm de “hele bir başlasın da sonra değerlendiririm” eğiliminde. Ya yöneticileri sadece kendi faaliyetlerinin performansı ve da, “yahu bu adam işi benden daha iyi çözemez ama ne yönetimi ile ilgilenirler, ortak hedefler belirsizdir, yapalım, bütün müdürlerim ısrar ediyor” düşüncesinde. En bölümlerarası iletişim ve işbirliği zayıftır veya yoktur, beteri ise acaba “benim bunca yıldır meydana getirdiğim gelişmeler planlama ile değil, çoğunlukla faaliyetler dahilinde eseri ya bozarsa” ikileminde ve “olmadı projeyi istediğim yapılmaktadır. Bu şirketlerde insana yatırımın önemi tam zaman bir gerekçeyle durdururum” çözümünde. kavranamamış, çalışanların yetenekleri ortaya çıkartılamamıştır. Biz olgusu henüz gelişmemiştir. Bireysel Yılların patronu, çekirdekten yetişmiş, neler görmüş geçirmiş, başarı ödüllendirilmekte, aşağıya doğru inildikçe fikir üretme bugüne kadar kimlerle dansetmiş… Ne kadar deneyimli fakirliği görülmektedir. Kurum kültürü homojen bir yapıda olursanız olun, Ahmet Bey’in kafasındaki düşünceleri hal ve değildir. Organizasyon kişiye göre yapılmakta, prosedürler tavırlarından, yüz ifadelerinden veya oturup kalkmasından (eğer varsa) sürekli olarak delinmektedir. Şirketlerde yaptığım eğitim ve toplantılarda gösterdiğim bir Ahmet Bey’e herhangi bir işin nasıl yapıldığını sorduğunuzda, slide: o gururla ISO 9000’leri olduğunu söyler. Ama yazılanların • Yapılması gereken önemli bir iş vardı ve HERKES, BİRİSİNİN yapılanlarla çok fazla bir ilgisinin olmadığını kabul etmez. o işi yapacağından emindi. Organizasyon şemasına gelince, Ahmet Bey şemanın • HERHANGİ BİRİ o işi yapabilirdi, ama HİÇKİMSE yapmadı. bilgisayarların çizebildiği bir şekilden başka bir şey olmadığını • BİRİSİ buna çok kızdı çünkü, bu HERKESİN işi idi. düşünür. Ahmet Bey zaten birçok fonksiyona ait iş yükünü • HERKES, HERHANGİ BİRİNİN o işi yapabileceğini düşündü, üstlenmiş, organizasyonda birçok departmanı kendine fakat HİÇKİMSE, HERKESİN yapmadığını farketmedi. bağlamıştır. Hatta, bazı uzman seviyesinde görev yapanlar • HERHANGİ BİRİNİN yababileceği işi HİÇKİMSE yapmayınca, bile ona bağlıdır. Ayrıca güvenilen ve biraz da becerikli bir HERKES BİRBİRİNİ suçladı. kişiye birden fazla iş verilmiştir. Çalışanlar çoğu zaman kendilerinden ne beklendiğini bilmediklerini söylerler. Geleneksel yorum; “aaa, hocam aynen bizim şirket, bizi Çalışanları işe alma, işten çıkarma, terfi vb. gibi konular belli anlatıyor”. Dedim ya T.C. sınırları içinde şirket, DNA falan. kurallara göre değil, Ahmet Bey’in tercihleriyle yapılır. İşe alınacak herkesi görmek, konuşmak ister. Ahmet Bey, Süreç Yönetim Sistemi’nin uygulanmadığı bir şirket ? Ahmet çekirdekten yetiştiği ve işi gerçekten çok iyi bildiğinden Bey’in şirketinden bahsediyorum. Örneğin, Ahmet Bey yönetici, hatta profesyonel yöneticinin işine ister istemez olmadan sıradan bir karar bile alınamayan bir şirketten. Yani karışır. Bu nedenle şimdiye kadar sayısız yönetici işten günlük operasyonel işlerde bile Ahmet Bey’in onayına ihtiyaç ayrılmıştır. duyulan bir şirketten. Zaten Ahmet Bey’de kendi işini tüm yapılanları kontrol etmek olarak görmektedir. Başarı konusunda 3 göstergesi vardır Ahmet Bey’in; kârlılık, ciro ve eğer bulunabiliyorsa pazar payı. KPI gibi konuları falan Ahmet Bey’in şirketinde de, bazı işleri kimin yapacağı belli hiç sevmez, ölçüm, raporlama boşu boşuna zaman kaybıdır. değildir ve çoğu zaman bu işler ortada kalır. Yetki ve Çalışan başarısı ise ayrı bir konu, çünkü üstünde uzlaşılmış bir sorumluluklar tanımlı değildir. Görev ve rol tanımları yarım performans sistemi yoktur. Onun için şirketi büyütürken yamalak olduğu için, çalışanlar kendi görevleri olmayan beraber çalıştıkları kişiler has evlatlardır, performans, işlerin kendilerinden istenmesinden şikâyetçidirler. yetkinlik veya eğitim kavramlarını unutup onlara bazı önemli görevler vermiştir. Zaten onlar, Ahmet Bey’e gerekli bilgileri, Ahmet Bey’in şirketinde “çete savaşları” olmaktadır (belki şirkette ne olup bittiğini anlatırlar. Fısıltılar, dedikodular diz bazılarınız bu terimi çok ağır bulacak ancak akılda kalması için boyudur, böylece bilgi akışı gayet güzel sağlanmaktadır. böyle diyorum). Süreç Yönetim Sistemi’ni kuramamış veya Bundan güzel performans ölçümü olabilir mi diye düşünür. henüz içselleştirememiş kuruluşlarda çok yaygın bir olgu bu. Örneğin, kuruluş satış hedeflerine ulaşamamış (hedefler İşi Ahmet Bey’in yaşamı haline dönüşmüştür. Kendini doğru mu verildi, o ayrı bir konu). Satıştan sorumlu bölüm, geliştirme, dinlenme veya tatil yapma gibi faaliyetler için ürünü üretememesi nedeniyle üretim bölümünü, üretim zamanı yoktur (çok abarttım, bazen mış gibi yapılır). Ahmet bölümü hammaddenin olmaması nedeniyle satın alma Bey için mesai saatleri kutsaldır ve çalışan işyerinde olduğu bölümünü, satın alma bölümü paranın olmaması nedeniyle sürece verimlidir. Aile, çoluk çocuk onun yokluğuna alışmıştır. finansman bölümünü suçlar (burada iş bazen patrona Eve geç gider, Cumartesi ve Pazar günleri bile gerekirse dayandığı için suçlamalar son bulur !). İşte çete savaşı bu, çalışır. Kendisi öyle görmüş, öyle çalışmış ve başarılı olmuştur. Ahmet Bey’in en sevdiği. Çünkü o kaosu sever ve yönetir, her Eh, hal böyle olunca, çalışanlar da en az onun kadar problemi çözer. Problem olmazsa boşluğa düşer, çünkü çalışmalıdır. Aksi takdirde çalışanlar ne yaparsa yapsın, yapacağı başka bir şey yoktur veya bundan hoşlanır. Ancak gayretli, çalışkan ve fedakâr kabul edilmez. Ahmet Bey yine de problem çözülemezse, Ahmet Bey kimi suçlayacağını kendisi için bir şey istiyorsa namerttir. Şirket batarsa çok iyi bilir. çalışanlar düşünsündür, o ununu elemiş, eleğini duvara asmış, bundan sonra gelecek 3 nesil için parasını kazanmıştır. Ahmet Bey’in şirketi daha küçükken elde edilen başarının altında, müşteriyi koşulsuz mutlu etmek vardır. Ancak İşe başladığım bazı kuruluşlarda yaşadıklarım. Hepsi gerçek müşterisine göre. Çünkü müşterinin satın aldığı ürün veya (Ahmet Bey hariç). Fazlası var, azı yok. Daha yazarım da… Bir hizmet, her müşteriye göre farklılık gösterebilir. Yani, ürün de ne deniyor, yok “işiniz rahat, ara sıra gelip sadece ukalalık veya hizmet kalitesinin bir standardı yoktur. Ahmet Bey’e ediyor, onu yap, bunu yap diyor ve üstüne dünya kadar para göre bunun adı “esneklik”tir. Dolayısı ile herhangi bir işin alıyorsun”. Sevilmeden yapılacak iş mi sizce bu ? yapılma tarzı her gün yeniden şekillenir. Çünkü esnekliğin sınırı yoktur. Ancak, bu esnekliğin neye mal olduğu, Daha bitmedi, meğerse çok dolmuşum. Sizler istediğiniz departmanların bu esneklik nedeniyle her gün çete savaşları sürece yazacağım. yaşadığı, iletişimin bozulduğu, güçlü olanların yumruğu masaya vurarak öncelik sahibi olduğu, gizli maliyetlerin ne dresagdic@gmail.com olduğu vb. gibi konular tartışılmaz.