You are on page 1of 312

FAİK REŞİT UNAT

OSMANLI
■ ■
OSMANLI SEFİRLERİ VE
SEFARETNAMELERÎ
T A R ÎH KURUM U Y A Y I N L A R I N D A N , V II. S E R Î-S A . 8

FAİK REŞİT UNAT

O S M A N L I S E F İ R L E R İ VE
SEFARETNAMELERİ

Tamamlayıp yayımlıyan
P ro f. D r . B E K ÎR S IT K I B A Y K A L

TÜRK IABİH KURUMU BASIMEVİ — ANKARA

1 968
ÖNSÖZ

O S M A N L I S E F İR L E R İ V E SEFARETN AM ELERİ adlı bu


eserin uzun bir geçm işi ve garip bir talihsizliği vardır : K itap
R ahm etli F aik R eşit U n a t tarafından hazırlanarak 1941 tarihinde
T ü rk T a rih K u ru m u ’na sunulmuştur. K urum da bunu, henüz tam am ­
lanmamış bir m etin halinde olmasına rağmen, her halde bir yandan
basılırken bir yandan tam am lanır düşüncesiyle, hemen basımına baş­
lanm ak üzere İstanbul’daki D evlet M atbaasına göndermiştir. Fakat
iş um ulduğu g ib i yürümemiş, orada ancak on bir forması ile resimleri
m eydana gelebilmiştir. 1949 da da bunlar, T ü rk T a rih K urum u
Basımevinde sona erdirilmek am aciyle A n kara’ya nakledilmiştir.
Lâkin burada da yıllarca olduğu yerde saymış ve nihayet yazarının
vefatı üzerine eserin tamamlanıp yayınlanması görevi K urum ca bana
verilmiştir. : ............ , ....

Böylece K urum dan ve.sayın U n a t ailesinden devraldığım dosya­


ları incelemeğe giriştiğim zam an, rahmetli Faik Reşit U n a t’m ne
yüksek bir çalışma kudretine ve toplam a kabiliyetine sahip bulundu­
ğunu, ne büyük emeklerle ne kadar zengin malzeme derlemeği
başardığım bir defa daha hayranlıkla gördüm. A n cak eserin henüz
-basılmamış—bölüml-er-i-ne~aii_olan™malzemeyi dağınık notlar halinde
buldum ve yer yer bir hayli gedikler bulunduğunu tesbit ettim. Ö yle
anlaşılıyor ki kitabın bukadar uzun zam an sürüncemede kalmasının
başlıca sebebi, yazarın bu eksikleri tam am lam ak imkânını bulamamış
olmasıdır, işte böyle bir durumda bana intikal eden malzeme üzerinde,
bütün ömrünü eğitim, öğretim ve bilim faaliyetine adamış bir insanın,
üstelik de yıllar boyunca zam an zam an şahsen işbirliği yaptığım ız de­
ğerli bir arkadaşın “ evrak-ı metrukesine” eğilm ek bahtsızlığına uğra­
manın yarattığı ezici bir ruh haleti içinde çalışmaya başladım; m evcut
notları derleyip toparlam ağa, eksik yerleri elden geldiği kadar ta­
m am lam ağa ve yazar tarafından tâkip edilmiş olan usule mümkün
mertebe bağlı kalm ak suretiyle eseri yaym a hazırlam ağa gayret ettim.

Aslında eser, rahmetli yazarının da başta belirttiği gibi, dört


başı mâmur bir anıt olm ak iddiasından uzaktır; bütün kusurları ile,
VI ÖNSÖZ

b u konuda çalışacak olanlara sadece b ir rehber olmak niteliğini


taşımaktadır. Böyle olunca kitabın bütünü ileride yeniden ele
alınıp bu arada ortaya çıkmış ve ihtim al ki daha da çıkacak olan
taze malzeme ile beslenerek olgunlaştırılması gereği açıktır. Eserin
daha önce basılmış olan kısımlarım sistematik b ir incelemeden
geçirmek, gereğinde düzeltmeler ve genişletmeler yapm ak elbette
yerinde bir iş olurdu. N e çare ki içinde bulunduğum koşullar buna
elvermedi. Y ap abild iğim tek şey, göze çarpan birkaç eksiği “ T a m a m ­
lam alar” başlığı altında başa eklediğim basit bir çizelgede göster­
mekten ibaret olmuştur. K en dim kaleme aldığım 177 inci sayfadan
itibaren gelen bölümlerde ise b ir h ayli yeni m alzeme kullanmış
bulunm aktayım . Bununla beraber yine de m ükemmel olduğunu
söyliyecek değilim .
Herşeye rağmen, geniş bir çalışma mahsulü olup çeyrek yüzyılı
aşan bir süreden beri anbarlarda bekleyen böyle bir eserin nihayet
ortaya çıkarılması zorunlu idi. Bu kam da bulunduğum içindir ki ben
de buna bir hayli emek verdim ve zam am m ı harcadım . H er halde
bunlarn boşa gitmemiş olacağım ve böylece de zam ansız ebediyete
göçmüş b ir arkadaşın ruhunun şâdolacağım umarım.

Ankara, 20 H aziran 1968.

B e k ir Sit k i B a y k a l
İ Ç İ N D E K İ L E R

Sayfa
Ö NSÖ Z .......................................................................................................... III
TA M A M LA M A LA R ...................... ..................... ..................................... IX
SEFİRLER V E SEFARETNAM ELER H A K K IN D A YAPILM IŞ
O LAN ÇALIŞM ALAR A K IS A BÎR BAKIŞ .............................. i
E L Ç İL İK V E ELÇİLER H A K K IN D A BİLİNENLERE TO PL U
BÎR BAKIŞ .................................... ........................................................ 14
Elçi Gönderilme sebepleri - Elçilerin Nevileri - Daimî Elçilik —Şeh­
zade Elçiliği - Klırım, Budin ve Cezayir Elçileri .......................... 14
Elçi Seçmekte Gözetilen Noktalar - Verilen Rütbeler - Elçi Hâzi­
nesi - Hediyeler - Nameler ........................ .................................. ... 23
Françe Padişahı Luiz’e Name-i Hümâyûn ........................ ............. 29
Elçilerin Maiyetleri - Memleketten Hareketleri - Hudutta Mübade­
leleri - Müsaferet Şekilleri - Alay ve Kabul Törenleri .................. 30
Beç K al’asma Alay ile Girdiğimiz Tertibi Beyan E d e r .................. 38

SEFARETNAM ELER ve SEFARET TA K R İR L E R İ ........ ............. 43


I - V İY A N A SEFARETNAM ESİ (1075 H. - 1655 M.)
Elçi : K ara Mehmet Paşa .................. . ................................ 47
II. M Ü K ÂLEM E T A K R İR İ (1099-1102 H. — 1688-1692 M.)
Elçi-i—Züffikar-,Paşa— -.......................................... 49
III. V İY A N A SEFARETNAM ESÎ (1131 H. — 1719 M.)
Elçi : İbrahim Paşa ............................................................ 52
IV. FRANSA SEFARETNAMESİ (1132-1133 H. — 1720-
1721 M.) Elçi : Yirmi Sekiz Çelebi Mehmet E fendi........ 53
V . İRAN SEFARETNAM ESİ (1134 H. — 1721 M.)
Elçi : Ahmet Dürri Efendi .................................................. 59
V I. R U SY A SEFARETNAM ESİ (1135 H. — 1722-23 M.)
Elçi : Nişli Mehmet Ağa .................... ......................... .. 62
V II. SEFARETNAME - ISTILAH-I NEM ÇE (1143 H. -
1730 M.) Elçi : Mustafa Efendi .................... ................... 65
V III. LEH İSTAN SEFARETNAM ESİ (1143 H. - 1730 M.)
Elçi : Mehmet Efendi ................ ....................................... 69
IX . M EH M ET SA İT EFENDİ T A K R İR İ (1145-1146 H. —
1732-1733 M.) Elçi : Mehmet Sait Efendi ...................... 70
V III İÇİN D EK İLER

Sayfa
X . R U SY A SEFARETNAM ESÎ (1153-1155 H. — 1740-
1742 M.) Elçi : Mehmet Emin Paşa .................................. 73
X I. H İND İSTAN SEYAH ATNAM ESİ (1158-1163 H. —
1744-1749 M.) Elçi : Salim Efendi .................................. 82
X II. İRAN SEFARETNAM ESÎ (1159 H. — 1746 M.)
Elçi : Mustafa Nazif Efendi ................................................ 84
X III. İRAN SEFARETNAM ESÎ (1160 H. — 1747 M.)
Elçi : Hacı Ahmet Paşa, Sivas Valisi .................................. 86
X IV . NEM ÇE SEFARETNAM ESÎ (1161 H. — 1748 M.)
Elçi : Hattî Mustafa Efendi .............................................. 92
X V . L E H İS T A N ' SEFARETNAM ESÎ (1162 H. — 1755 M.)
Elçi : Ali Ağa ........................ ................................................ 97
X V I. R U SYA SEFARETNAMESÎ (1168 H. — 1755 M.)
Elçi : Derviş Mehmet Efendi .............................................. 99
X V II. V İY A N A SEFARETNAM ESÎ (1171 H. — 1757-1758 M.)
Elçi : Ahmet Resmi Efendi .......... ...................................... 102
X V III. LEHİSTAN SEFARETNAMESÎ (1171 H. — 1757-
1758 M.) Elçi : Mehmet Ağa ........................................ .. 105
X IX . R U SY A SEFARETNAM ESÎ (1171 H. — 1757-1758 M.)
Elçi : Şehdi Osman Efendi .................................................. 107
X X . PRU SYA SEFARETNAM ESÎ (1177-1178 H. — 1764-
1765 M.) Elçi : Ahmet Resmi Efendi ................................ 112
XI.. SEFARETNAM E-1 N EC A Tİ (1185-1189 H. — 1771-
1775 M.) Elçi : Silahdar İbrahim Paşa .......... ................. 116
X X II. SEFARETNAM E-1 A BD Ü LK ER İM PAŞA (1188-1190 H.
— 1775-1776 M.) Elçi : Abdülkerim Paşa ....................... 129
X X III. KASİD E-1 TANNANE (1190 H. — 1776 M.) (İran Sefa-
retnamesi) Elçi : Sünbülzade Vehbi Efendi ........ "........... 134
X X IV . FAS SEFARET. T A K R İR İ (1200-1201 H. — 1785-
1786 M.) El çi : Seyyit İsmail Efendi . . . __ .................... 137
X X V . BUHARA SEFARETNAMESÎ (1201-1205 H. — 1787-
1791 M.) Elçi : Alemdar Mehmet Ağa . . . ' ................ .. 141
X X V I. İSPANYA SEFARETNAMESÎ (1201-1202 H. — 1787-
1788 M.) Elçi : Vasıf Efendi .............................................. 144
X X V II. FAS SEFARETNAMESÎ (1202 H. — 1787 M.) Elçi :
Ahmet Azmi Efendi .......... ................................................... 148
X X V III R U SYA SEFARETNAMESÎ (1205 - 1207 H.— 1790 - 2792
M.) E lç i: Ahmet Azmî Efendi .............................................. 149
X X IX . NEMÇE SEFARETNAMESÎ (1206 H . 1791-1792 M.)
Elçi : Ebubekir Ratip Efendi .............................................. 154
İÇİN D EKİLER IX

Sayfa
X X X . R U SY A SEFARETNAM ESÎ (1207-1208 H. — 1793-
1794 M. Elçi : Mustafa Rasih Paşa ............................. 162
X X X I. HAVADÎSNAM E-İ İN G İLTERE (1208-1211 H. — 1793-
1796 M.) Elçi : Yusuf Agâh Efendi ............................. 168
X X X II. JO U R N A L D U V O Y A G E DE M AH M OU D RAİF
EFENDİ EN EN G LETERRE-ECRIT PAR L U Y MEME
(1209 -1213 H. — 1793-1796 M . ) ........... ............................. 178
X X X III. FRANSA SEFARETNAM ESÎ (12n H. — 1797M.) . . . 179
X X X IV . FRANSA SEFARETNAM ESÎ (1802 M.) .................... 181
X X X V : FRANSA SEFARETNAM ESÎ (1221— 1226 H., 1808-
1811 M.) Elçi : Seyyid Abdürrahim MuhibEfendi ........ 184
X X X V I. FRAN SA SEFARETNAM ESÎ (1806 M.) Elçi : Seyyid
Mehmed Emin Vahîd Efendi .............................................. 201
X X X V II. İR AN SEFARETNAM ESÎ (1807 M.) Elçi : Seyyid Meh-
med Refi’ Efendi ...................................... ........ .................. .. 203
X X X V III. M U SAVVER İRAN SEFARETNAMESÎ Elçi : Yasinci
+Zade Seyyid Abdülvahhab Efendi .................................... 206
X X X IX . TA K R İR L E R (LONDRA SEFARETNAMESÎ - 1812 M.)
Elçi : Mehmed Namık Paşa ................................................ 210
X L. A V R U P A RİSALESİ (1838 M.) Elçi : Seyyid Mustafa
Sami Efendi (Paşa) ........ .......................................... ............. 214
X LI. İT A L Y A SEYAH ATNAM ESİ (1838 M.) Elçi : Mehmet
Sadık Rıfat Paşa .................................................................... 215
X LII. RİSALE (SEFARETNAME) 1845 M. Elçi : Abdürrezzak
Bâhir Efendi .................. ............................ ....................... ... 216

GENEL D İ Z İ N ...................................................................................... 221


Osmanlı Devleti tarafından 1835 de Daimî Elçilikler kurulmasına
dadar muhtelif memleketlere gönderilmiş olan Elçilerin
lis te si.......................................................................................... 235
Büyük Britanya Hügümeti.nezdinde gönderilmiş olan Türk Elçileri. 261
Ingilterenin Türkiye Büyük Elçileri ........................................... 252
Safaviler devrinden başlamak üzere İran’a muhtelif tarihlerde
gönderilen Türk Elçileri ................................................................. 255
Safeviler devrinden başlamak üzere muhtelif tarihlerde İran’dan
helen E lç ile r ........ .................................................................... 257
Muhtelif tarihlerde Türkiye’den Rusya’ya gönderilen Elçiler . . . . 259
İstanbul’a gelen Rus siyasî temsilcileri ............................................. 260
Yanlış-Doğru çizelgesi ......................................................................... 262
Fotoğraflaflar ......................................................................................... ?
T A M A M L A M A L A R

Sayfa Satır Tamamlanan kısım

55 dipnot 2 Babinger, Die Geschichtsschreiber der Osmanen und ihre Werke


a d lı.. . .
58 34 Montpellier, 1879 den sonra şöyle devam edecek: Çevriye
Artun, Yirmi Sekiz Çelebi Mehmet Efendi’ye ait gümüş madal­
ya, Tarih Dünyası, c. II, s. 523-524.
91 37 257 den sonra şöyle devam edecek : Devhatü’l-Vüzerâ, s. 107­
114, 121.
105 23 Görülmemiştir kelimesi kalkacak ve yerine şu ibare gelecek :
Hacı Resmî Ahmet Efendi Viyana’da, Süleyman Kâni îrtem,
Akşam Gazetesi, No. 8544, 3 Ağustos 1947. .
115 37 İstanbul, 1303 den sonra şöyle devam edecek : Ahmet Resmî
Efendi’nin Prusya Seyahatnamesinin Lehçeye tercümesi : J.J.Ş.
Sekovski, Prodgroz Resmi Ahmet Efendi do Polski Pasestvo jego do
Prus, Varşova, 1825.
116 30 Weimar, 1815 den sonra şöyle devam edecek : Bekir Sıtkı
Baykal, Koca Ragıp Paşaş- Büyük Friedrich, C.H.P. Konferans­
ları serîsi No. 5, s. 1— 18, Ankara, 1939. ş- Ali Kemal, Raşit
Müverrih mi. Sair mi?, s. 50— 51.
137 dipnot 1 Âziz Samih îlter, Şimalî Afrika’da Türkler s. 272.
147 27/28 Satir 27 ile 28 arasına : Türk Tarih Kurumu Yazmaları No. 61.
149 19 Görülmemiştir yerine : H. Es, Ahmet Azmi Efendi’nin mace­
ralı Avrupa Seyahati^ Akşam Gazetesi, 23.V.1946.
SEFİRLER VE SEFARETNAMELER HAKKINDA YAPILMIŞ
OLAN ÇALIŞMALARA KISA BİR BAKIŞ

O sm anlı devletinin yabancı ülkelere gönderdiği sefir-


lere ve b unların m üşahedelerini ve vazifelerini nasıl ifa
etmiş oldukları h ak k ın d a k i raporlarını nakleden Sefaret-
namelere dair toplu bir surette yapılm ış tetkikler, hem
pek kısa, hem de pek sayılıdır.
a) Bu hususta en eski bir inceleme olarak kabul
edebileceğimiz yazı, m üv e rrih H a m m e r’in Osmanlı
İmparatorluğu Tarihi adlı eserinin sonuna eklemiş o ld u ğ u
elçiler listesidir1. Bu liste, 1774 yılına kadar O sm anlı
devletinin tü rlü münasebetlerle m uhtelif otuz altı h ü k ü ­
met nezdine, hususî vazifelerle gönderilm iş çavuşlar ha­
riç olm ak ve bir ço ğu n u n isim ieri m alû m b u lu n m a ­
m ak üzere, iki yüz beş elçi veya m aslahatgüzar yolla­
d ığın ı tesbit etmektedir.
u n son devirlerinde bir
çok defalar sadaret m evkiine geçm iş b u lu n a n S a i t
P a ş a ’n m Edebiyat-ı Umumiye Mecmuası'nın 10 k â n u n u e v ­
vel 1332 (23 kân u n u e v ve l 1916) tarihli ve 8 sayılı n ü s ­
hasında neşrine başlanılan Galip Paşa Sefaretnamesi hakkm-
daki m ektubunda da şöyle bir kayda rasgelm ekteyiz:
«Devlet i Aliyye, A vrupa cemiyet-i düveliyesine d u h u ­
lünden m u kadd e m düvel-i garbiyeden bazıları nezdine
vakten bivaktin süfera-yı fevkalâde gönderm iştir ki, b u n ­
lar on sekiz zattır. Ve on d örd ü sefaretname nam iyle
m uhtıralar yazmışlardır.» A b d ü r r a h m a n Ş e r e f
B e y , Tarihi Osmanî Encümeni Mecmuası’n ın Nisan 1328
'] H istoire de L ’E m p ire O tto m a n - J. de H a m m e r . Tom e
X V II, P. 158-167. Paris, 1841.
3 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERÎ

(1912) tarihli 13 ü n c ü sayısında Ziştovili A li Ağa’mn Sefa-


retnamesi h ak k ın d a k i yazısında «........ sefaretname tabir
olunan bu nevi raporlardan elyevm otuz kadarı m u k a y ­
yet ise de bir kısm ına ne tarih kitaplarında ve ne k u y u ­
dat - 1 resmiyede destres olunam ıyor...» demektedir.
H a y r e t t i n N e d i m B e y de 1333te (1917) neşre­
dilen Bir Elçinin Tarihçe-i Sefareti adlı eserinin sefaretname-
lere tahsis ettiği d ok u zun cu faslında «sefaretnamelerin
beş on risaleden fazla» olm ad ığını zikreylemektedir._
c) A na d o lu n u n tarihî coğrafyasiyle m eşgul ilim
adam larından F r a n z T e s c h n e r, 1922 de Osmanlılarda
Coğrafya adı altında verm iş o ld u ğ u ve Türkiyat Mecmuası'm n
ikinci sayısında tercümesi neşrolunan n ü m u n e ders
takririne ilâve edilm iş bir notta1 m evcudiyetinden
haberdar olabildiği sefaretnameleri kaydetmekte ve b u n ­
ların sayısını on sekize çıkarm aktadır. Y azının m ütercim i
Prof. H a m i t S a d i S e l e n de, B u r s a l ı T a h i r B e y ’in
Osmanlı Müellifleri adlı eserine dayanarak bunlara sekiz
sefaretname adı daha katıp tutarını yirm i altıya vardır-
mıştır.
d) Osmanlı Müellifleri m u h a rriri B u r s a l ı T a h i r B e y
ise eserinin 1924 te neşrolunan ü ç ü n c ü c ild in d e 2
sefaretnamelere tahsis ettiği listede otuz sefaretname ile
b u n la rı yazm ış olanları göstermektedir.
e) Prof. B a b i n g e r ’in 1927 de neşrolunan Die
Geschichtsschreiber der Osmanen und ihre Werke adlı eserinin
sefaretnamelere ayrılan bahsinde d e 3 sefaretnameleriyle
tanınm ış yirm i altı m uhtelif sefirim izin biyografileri ile
eserlerine ve bun lar h ak k ın d a yapılm ış olan neşriyata
dair toplu ve esaslı m alû m a t vardır.
f) 1938 de m u harrir T u r h a n T a n Cumhuriyet gaze­
tesindeki g ü n lü k fıkralarından birinde4sefaretnamelerden
*] T ü rk iy a t M e cm u as ı, İ k in c i cilt, 1928, s. 310- 313.
2] O s m a n lı M üe llifle ri, B u rsalı M e h m e t T ahir,c. I I I , s. 189-190.
3] B ahsi geçen eser, s. 3 2 3 - 33 2.
41 7 M art 1938 ta rih li ve 4 9 6 0 sayılı n ü sh a .
ÇALIŞMALARA KISA BİR BAKIŞ 3

bahsetmiş ve sefaretname sahibi yirm i yedi sefirin


ism ini kaydetmiştir.
g ) Sefaretnameler h ak k ın d a yapılm ış en son ve
u m u m î bir tetkik, 1939 da İstanbul Üniversitesi Ede­
biyat Fakeltesi Tarih züm resi m ezunlarından H i d a y e t
T u n c a y ’ın hazırladığı lisans tezidir.1 Bu çalışmada, Os­
m a n l I ' devletine ait sefaretnamelerden yirm i dokuz tane­
sinin İstanbul kütüphanelerinde m evcut yazm a nüshaları
tesbit^ ve tavsif edilm iş ve altı sefaretnamenin de m ev­
cudiyetleri h ak k ın d a m uhtelif tarih kitapları ile m ecm ua­
larda bazı kayıtlar b u lu n d u ğ u halde bunları görüp
bulm ak kabil olam adığı kaydedilm iştir. .

Sefaretnameler hak kın d a yapılm ış olan pek sayılı


m ünferit tetkiklere gelince, b u n ların ehemmiyetli bir
kısm ını, m etinlerin veya tercüm elerinin neşri teşkil
etmekte, tahlilî ve izahî yayınlara pekaz tesadüf o lu n m a k ­
tadır. Bu şekilde yapılm ış yayınlardan görebildiklerim
de tarih sırasiyle ş u n la rd ır:
a) Y i r m i S e k i z Ç e l e b i M e h m e t E f e n d i ’ni n
sefaretnamesinin 1757 de Pariste basılmış olan fransızca
bir tercllm esi, va rdır-—Ü stün d e k i m in tercüme ettiği yazılı
değildir. Y alnız tetkik o lunan n üshanın üzerine birisi tara­
fından kurşu n kalem le «P a r G a l l a n d » kaydının ¡konul­
m uş o lduğu ve şu kayda göre, G a 11 a n d tarafından
yazıldığı bilinen tercüm enin neşir tarihi de u y g u n d üştü­
ğ ü için bu kitabı, adı geçen zatın tercümesi olarak kabul
etmek m ü m k ü n b u lu n d u ğ u görülm üştür. Bu tercümeyi,
ihtiva ettiği m uk ad d e m e ve m uhtelif notlar b akım ından
bu vadide yapılm ış hususî tetkiklerin hem m em leketim iz ­
de, hem A vrupa’da ilk i olarak kabul etmek lâzımgelmek-
tedir. Eserin m ukaddem esi, bu sefaretin sebebini ve iki
m em leketin karşılıklı m ünasebetleri üzerinde oynam ış ol-
du ğ u ro lü ve osm anlı T ürklerinin Y i r m i S e k i z Ç e l e b i
M e h m e t E f e n d i ’n in gördüklerinden ne yolda fayda­
*] Sefaretnam eler, T arih z ü m r e s i talebe tezleri, No. XVI-142.
4 OSMANLI SEFİRLERÎ VE SEFARETNAMELERÎ

lan d ık la rın ı o tarihte elde edebildikleri m alûm ata göre


kısaca anlatm aktadır. Kitabın m uhtelif yerlerine k o n u l­
m uş olan kısa veya u zu n ca haşiyelerde Fransızların
nokta-i nazarına göre bazı hâdise veya sözleri tavzih
veya m üdafaa yollu olm ak üzere görülen m alûm at da
tercüm enin ehem m iyetini artırm aktadır.
b) La Société des Bibliophiles Languedociens’i n Montpel­
lier’de tarihî ve edebî tetkikler için neşrine başladığı ente­
resan eserlerden m üteşekkil 115 kitaplık serinin bir cüzü
olarak 1874 te neşrolunan, Voyage d’un ministre ottoman'm
da b u vadide yapılm ış dikkate şayan bir tetkik telâk­
ki edilmesi iktiza eder. Yirmi Sekiz Çelebi Sefaretnamesi-
n in gidişte Toulon’dan başlayıp Toulouse’dan ayrılın cıya
kadar süren kısm iyle dönüşte ¿¡'on’dan ayrılarak İstan­
b u l’a avdetine kadar olan kısm ının fransızca tercüm esini
ihtiva eden bu k ü ç ü k kitap J o h n S e e k e r’in eserin neş­
rin in saikleri ile Çelebinin Sefir olarak gelmesi sebepleri
ve Sefaretnamesinin cenubî Fransa’ya ait kısım ları ve
burada Sefirle m aiyetinin geçirdikleri hayat h ak k ın d a iza­
hat veren bir m ukaddem esini de ihtiva etmektedir. Bilhas­
sa m ukaddem ede, kaynak yazılm am akla beraber Y i r ­
m i S e k i z Ç e l e b i ’ni n Edirne’M o ld u ğ u h ak k ın d a da bir
kayit görülm ektedir. Kitaba o devre dair Fransız kayıt­
larından çıkarılm ış m üteaddit meselelere ait esaslı m a lû ­
m at veren sekiz parça vesika sureti de ilâve olunm uştur.
B unlardan biri Sefirin m aiyetinin kim lerden ibaret b u ­
lu n d u ğ u n u müfredatiyle ve Toulon'da kendilerine katılan
İngiliz, Fransız ve H o l l a n d a l I l a r ı da isimleriyle göster­
mektedir. D iğer m etinlerden de Sefir için yapılan resm-i
kabuller, kendilerine tahsis o lu nan g ü n lü k erzak ve
T ürk sefaret heyeti için verilm iş m uhtelif talim at ve e m ir­
ler h a k k ın d a m alûm at almaktayız.
c) Son senelerde b ü y ü k elçi sıfatı ile Fransayı bir
iki memlekette temsil etmiş bir zat olan M a u r i c e
H e r b e t t e , 1902 de Paris’te neşrettiği “Une Ambassade Tur­
que Sous le Directoire„ adlı bir eseriyle M o ra li S e y i t A 1i
ÇALIŞMALARA KISA BİR BAKIŞ 5

E f e n d i n i n , 1797-1802 yılları arasında B abıâlinin daim î


elçisi olarak Paris’te b u lu n d u ğ u devreye, orada g ö rd ü ğ ü
hizmetlere ve geçirdiği hayata ait m alûm at vermektedir.
M orali S e y i t Al i Efendinin Paris’te ifa ile m ükellef b u ­
lu n d u ğ u vazifenin ne suretle yapıldığı ve Türk Sefirinin
ihtilâlin son devri Parisinde u y a n d ırd ığ ı alâka ve geçirdi­
ği u zu n nekbet zam anı h ak k ın d a tenkidi birtakım izahat
ve çok esaslı m alûm at b u ld u ğ u m u z bu eser, direktuvar
-Frna-sasiyle S e l i m I I I . —devri T ürkiyesinin karşılıklı
m ünasebetlerini Fransız görüşüyle aydınlatarak izah
etmektedir.
Eser ayni zam anda elçiye ve elçinin Paris’te b u lu n ­
d u ğ u devre ait enteresan gravür ve estamp kopyelerini
de ihtiva suretiyle bahsettiği devri ayrıca canlandırm ak­
tadır. M uhtelif Fransız arşivlerinin bir çok vesikalarına
ve zam anında verilm iş rapor veya yazılara dayanan
ve nihayetine m uhtelif on bir vesikanın metni eklenm iş
olan bu kitap b u yoldaki hususî tetkikler arasında en
etraflı ve m ük e m m e li olarak göze çarpmaktadır.
d) Türkçe olarak bu konuda yazılm ış ilk eseri, H a y ­
r e t t i n N e d i m B e y ’in 1333 (1917) te Tarih-i Osmanî Encü­
meni külliy atın ın ü ç ü n c ü sayısı olarak neşredilen «Bir Elçi­
nin Tarihçe-i Sefareti» teşkil etmektedir. 1792 Yaş m uahede­
sinin im zasından sonra T ürkiye ve Rusya Devletlerince,
aralarındaki siyasî m ünasebetleri iade için iki tarafın biri
birine gönderm eleri kararlaşan b ü y ü k elçilerinden T ürki­
ye Elçisi R a s i h M u s t a f a P a ş a ’ nın, Petersburg’a gitme­
sine ait olup, m aiyetinde “Sefaret-i O sm aniyenin Tarihçe-i
vekayiini zabt ve tahrir vazifesi de„ uhdesinde b u lu n an
silâhdar kâtibi Hafız S e y i t A b d u 11 a h tarafından kale­
me alm an Sefaretnamesini tahlil ve buna m uvazi v ak’a-
ların inkişafını izah eden bu eser, m evzuunda oldukça
esaslı m alûm at verm ekle beraber metot b akım ından çok
tenkide değer bir mahiyettedir. R a s i h M u s t a f a P a ş a ’-
nın, İstanbulda — şim di Süleym aniye kütüphanesine nak­
ledilm iş olan — vak’anüvis E s a t E f e n d i k ü tüp han e ­
sinde m etni m evcut Sefaretnamesi esas tutulm ak sure­
6 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

tiyle Cevdet Tarihinden ve kaynak gösterilm iyerek «kuyut


ve vesaik-ı resmiyeden istinbat suretiyle» elde edilen
m alûm attan istifade olunarak» yazıldığı görülen bu esere,
tam am en sübjektif bir zaviyeden hâdiselere bakılarak
ve şöylece elde edilm iş yalnız bir taraflı vesikalara göre
vücude getirilmiş bir tetkiktir, denilebilir.
e) B e r t r a n d B a r e i l l e s 1 isim li bir Fransız m uharriri
de İstanbul’da Sahaflar çarşısında tesadüfen ele geçirdiği
yazm a bir metni esas tutm ak suretiyle A b d ü r r a h i m
M u h i p E f e n d i ’nin Sefaretini, Relation de Voyage et de Mis­
sion de Mouhib Efendi adlı k ü ç ü k bir eserde izah ve tahlile
çalışmıştır. 1920 de Paris’te neşrolunan bu eser, b u n ­
dan önce haklarında kısaca m alûm at verdiklerim ize
pek benzemem ektedir. Müellif, Muhip Efendi Sefaretnamesinin
tercüm esini eseri için m etin ittihaz etmiş ve bir m u k a d ­
deme ile eseri tanıttıktan sonra buna bazı k ü ç ü k notlar
ilâvesini m aksadına kâfi görm üştür.
f) Bu m evzuda A h m e t R e f i k B e y ’ in sırası gel­
dikçe ileride yer yer bahsedilecek olan m uhtelif kitap
ve m ecm ualarda T ürk elçilerine dair ve rd iği m a ­
lûm atla bilhassa Tarihî Simalar kitabında M ü te f è r r i k a
S ü l e y m a n Ağa, Y i r m i S e k i z Ç e l e b i M e h m e t
E f e n d i , M e h m e t S a i t E f e n d i , Morali S e y i t A l i
E f e n d i haklarındaki yazıları, Tarih-i Osmanî Encümeni Mec­
muasında. yine Morali Seyit A li Efendi Sefaretnamesine yazdığı
m ukaddem e, A b d u r r a h m a n Ş e r e f B e y ’in ve Peyam-ı
Sabah'ta, imzasız olm akla beraber A l i K e m a l’in o lduğu
kuvvetle sezilen, Z i ş t o v i l i A l i A ğ a ' n m m a n zu m se-
faretnamesi üzerindeki yazıları ve İ s k e n d e r Y a n k o
H o ç i Be y’in, M e h m e t S a i t . E f e n d i’nin İstokholm Sefa­
retnamesine yazdığı tanıtma yazısı, A l i S u a v i n i n Yirmi
Sekiz Çelebi Sefaretnamesine ve E b u z z i y a T e v f i k Be y’in,
Ahmet Resmi Efendi Sefaretnamesine koydukları mukad-
'] 1900 de A skerî T ıbbiyede F ransızca h o c a lığ ı eden ye son
halife A b d ü 1 m e c i d ’ın de Fransızca ö ğ re tm e n i b u lu n a n , Débat
g a ze te s in in İsta n b u l m u h a b ir liğ in i y a p a n zat o lm a s ı m u h te m e l
gö rü lm e k te d ir. Mirat-ı Mekteb-i Tıbbiye s. 107, Nevsal-i Osmani c. I. s. 82
Notes d’une Voyageuse en Turquie - Marcelle Tinayre.
ÇALIŞMALARA KISA BİR BAKIŞ 7

dem eler, H a l i l H a l i t B e y i n Servet-i Fünun’da görülen


bir yazısı ve M e h m e t Z e k i P a k a l ı n’m Kara
M e h m et ve İ b r a h i m P a ş a ların Viyana elçilikleri ile
Y u s u f A g â h E f e n d i n i n Londra sefareti h ak k ın d a
Edebiyat-ı Umumiye Mecmuasında neşrettiği m akaleleri1 de
Türk Sefir ve Sefaretnameleri h a k k ın d a yapılm ış hususî
neşriyatın kadrosu içine alm ak lü z u m lu görülm üştür.
g) T ürk Sefirleri hak kın d a yapılm ış hususî tetkikle-
Fin~en -yenisini ve metot—itibariyle en İlm îsini TarihL
Profesörlerinden E n v e r Z i y a K a r a l ’ın neşrettiği
H a l e t E'fendi' nin Paris Büyük E lçiliği2 adlı monografisi
teşkil etmektedir. Topkapı Sarayı ve Babıâli arşiv­
lerindeki orijinal vesikalardan istifade suretiyle Ve bu
m evzua temas eden eserlerdeki m alûm atı tahlil ve tenkit
yoliyle S e l i m III. devrindeki, N a p o 1y o n’u n İm para­
to rluğun u tasdikte tereddütlü siyasetin Paris’te m ü ­
m essilliğini yapan ve son asır O sm anlı tarihinin m u h ­
telif safhalarında m ü h im roller oynıyah H a l e t E f e n ­
d in in , b u d e v r e ait hüviyetini objektif bir kalem ile
çizmektedir. U m u m î bir bibliyografi verm em ekle ve bir
fihrist ve endeksten m a h ru m b u lu n m a k la beraber da-
yândTğî b ü tün e'skl^v esik al arın yerlerini birer birer
tayin ve tesbit eden bu eserden: a) H a l e t E f e n d i ’ni n
şahsiyeti, b) Paris elçiliğine tayini, c) Paris’teki hayatı, d)
Fransa ve Fransızlar h ak k ın d a k i intibaları, e) Bu devirde
O sm anlı-Fransız m ünasebetleri, f) H a l e t E f e n d i ’ni n
Elçi sıfatiyle faaliyetleri, g) B o n a p a r t ’ın im paratorluğu
karşısında B abıâlinin vaziyeti h ak kında esaslı fikirler
edinm ek m ü m k ü n olm aktadır. Eser ayni zam anda m et­
ninde bahsi geçen on beş vesikanın fotokopisini de ihtiva
etmek suretiyle ayrıca zenginleştirilm iş bulunm aktadır.
'] L o n d ra’da ilk O s m a n lı Sefiri, Edebiyat-ı U m u m iy e M ec­
m u a s ı, S ayı: 28
Beç’te O s m a n lı Sefiri, a y n ı m e c m u a , S a y ı: 4 6
■Viyana’da O s m a n lı Sefiri, a y n ı m e cm ua, S a y ı: 77
2] İs ta n b u l Ü nive rsite si y a y ın la rı, No. 10 2 . 1940
8 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

h) Bunlardan başka İstanbul Üniversitesi Edebiyat


Fakültesi Tarih züm resi talebelerinin, yazılı çalışm aları
arasında da m ünhasıran bir sefirden veya sefaretname-
den bahsedenlerini, bu konularda yapılm ış birer tetkik
olarak tespit etmek yerinde o lu r 1.

Sefirlere ve seîaretnamelere dair olarak yapılmış,


b u lu n a n bu çalışmaları ve neşriyatı kısaca gözden geçi­
rirken bu nlardan u m u m î mahiyette olanlarında, bazı
eksikler b u lu n d u ğ u veya yanlışlıklara d ü ş ü ld ü ğ ü g ö rül­
mektedir. Tes bit edilebilenler sırasiyle şunlardır:
a) H a m m e r’in tertip etmiş o ld u ğu listeler en zengin
m alûm atı ihtiva etmekle beraber d o ğrulu kları ve tamam-
lıkları kontrol edilince bazı eksik veya yanlış cihetleri
b u lu n d u ğ u göze çarpm aktadır. M üverrihin, bu listeleri
eserini hazırlarken b a şv u rd u ğ u kaynaklarda elçilere
ve sefaret heyetlerine dair rasladığı m alûm atı tertip ve
tasnif etmek suretiyle vücudej getirdiği şüphesizdir. B u­
n u n la beraber eserinde2 O sm anlIların A vrupa m em le­
ketlerine gönderdikleri ilk sefaret olarak gösterdiği h e ­
yetten listelerde bahis yoktur. Eserin m etninde Venedik'e
ilk defa 1417 de sefaret heyeti gönderildiği kaydedildiği
halde, listenin Venedik’e yollanan elçilere ait kısm ında
ilk sefirin 1479 da V enedik’e gitm iş o ld u ğu yazılı b u lu n ­
m aktadır.
Yine ayni listenin İran’a gönderilen sefirler kısm ında,
1656 da bir m ektup götürm ek vazifesiyle İran’a yollanm ış
*] X V III. asırda.M ustafa E fe n d i'n in sefareti— M elek, N o .9 6 . 1937
Y ir m i S e kiz Ç ele bi M e h m e t E fen di’n in Se fare tn am e sin in
m u h te v iy a tı — Leylâ D e m ir, No. 2 3 2 . 1940 .
N a d ir Şah z a m a n ın d a O s m a n lı - İra n m ü n a s e b a tım n d ip lo ­
m a tik safhası — O s m a n Baysal, No. 25 3. 1940
B eylikçi N u r i M e h m e t E fe n d i’n in L o n d ra Sefareti — R ük n e ttirt
A k b u lu t, No. 2 5 6 . 1940
2] H a m m e r, Devlet-i O s m a n iy e T arihi. M e h m e t Ata tercüm esi,
c. II . s. 127.
ÇALIŞMALARA KİSA BİR BAKIŞ 9

olan M u r a t P a ş a K apukethüdası İ s m a i l A ğ a hakkm-


da^da bir kayıt bulam am aktayız. H a lb u k i H a m m e r ’c e d e
istifâde edildiği m u h a k k a k olan ve bu devre ait b u lu n an
üç m ü h im k a y n a k ta 1 kâfi derecede m alûm at o ld u ğu gö­
rülm ektedir. 1721de İran’a gönderilen ve sefaretnamesi
R a ş i t T a r i h i n d e m ünderiç b u lu n a n A h m e t D ü r r î E f e n ­
d i , 1 7 2 9 d a İran’a giden Ra ş i t M e h m e t E f e n d i ve
1740 ta Rusyaya gönderilen M e h m e t Ü m n i B e y
h ak larında da H am m e r’in listelerinde m alûm at yoktur.
Yine aynı listelerde Y i r m i S e k i z Ç e l e b i z a d e
M e h m e t S a i t E f e n d i’n in 1732 de M oskova’ya da g ö n ­
derildiği yazılı ise de başka kaynaklarda ve H a m m e r’in
m etninde b u n u tevsik edecek bir m alûm ata raslam ak
kabil olamamıştır. Bu itibarla Hammer listesinin tam am lık
ve d o ğ rulu ğu n a m utlak bir surette güvenilem iyeceğine
h ük m etm e k pek yerinde olacaktır.
b) S a i t P a ş a n ı n , A b d u r r a h m a n Ş e r e f ve
H a y r e t t i n N e d i m B e y le rin Sefirler ve sefaretna-
meler h ak kın da verdikleri m alûm atın darlığı, üzerinde
du ru lm ıy a c ak kadar m eydandadır.
c) F r a n tz T e s c h n e r ’in tetkikına gelince, on sekiz
seîaretname h akkında m alûm at vermekte olan bu liste
sahıTsInih, m evcudiyetleri çok m aruf kataloklara geçmiş ve
hattâ bir kısm ının m etinleri basılmış v ak’anüvis tarihle­
rinde bile b u lu n a n on sefaretnameyi kaydetmediği,
ism ini A h m e t M u h i p olarak kaydettiği A b d ü r r a h i m
M u h i p E f e n d i n i n mufassal sefaretnamesinden m a lû ­
m atlar olm adığı görülm ektedir. T e s c h n e r’in eksikleri­
ni tam am lam ıya çalışan Prof. H a m i t S a d i Selen de esas
listenin 6 n c ı sayısında bahsedilen M u s t a f a E f e n d i ’ yi
1748 de V iyana’ya giden M u s t a f a H a t t i E f e n d i ’ den
başka bir zat sanmış, A b d ü l k e r i m P a ş a ’ dan bir yıl
sonra Rusya’ya giden N e c a t i ’yi onun m aiyetinden biri
olarak göstermiş ve henüz sefaretnameleri olup olm adığı
kesin olarak b ilinm iye n A b d ü r r e z z a k B a h i r , M ü n if,
!] S ilâh d ar T arih i c. I, s. 64- V akayinam e-i Abdi. V. r. 43-
Tarih-i Sülâle-i K ö p rü lü , s. 20.
10 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

R a ş i t M e h m e t adlı ü ç zatı da sefaretname sahibi ola­


rak kaydetmiştir. T e s c h n e r , ayni zam anda sefirleri­
m izin biyografileri h a k k ın d a m alûm at verirken 1755 te
sadaret m evkiine de geçmiş b ulun an Y i r m i S e k i z
Ç e l e b i z a d e M e h m e t S a i t P a ş a h ak k ın d a Sicill-i
OsmanVde m alûm at b u lu n m a d ığ ın ı1ve kendisinin 1732 de
vefat ettiğini kaydetm ekle b ü y ü k bir yanlış yapmıştır.
d) Bursalı T a h i r B e y ’ in listesi2 de A b d ü r r a h i m
M u h i p yerine S a i t M u h i p , M e h m e t S a i t yerine
S a i t ve S a b r i şeklinde isim yanlışlıklarım" ihtiva ettiği
gibi sefaretnamelerden basılı olm ıyanlarm nerelerde b u ­
lu n d u k la rı h ak kında da hiçbir m alûm at verm em ekte
ve A b d ü r r a h i m M u h i p E f e n d i ’ ni n h e nüz basılm a­
m ış olan sefaretnamesini basılmış olarak gösterm ektedir3.
Fransa’ya ait basılmam ış bir sefaretnamesi b u lu n d u ğ u n u
kaydettiği A b d ü r r e z z a k B a h i r E f e n d i ’n i n 4 re’sen
Fransa’ya sefir olarak gittiğine ve bir sefaretnamesi
olduğun a dair de başka.kaynaklarda her hangi bir kayda
tesadüf olunam am ıştır.
e) B a b i n g e r ’in listesine bakılınca b u n d a da m a lû m
bulunan, hattâ metni hülâsatan V a s ıf T arihinin 1 inci cil­
dinin 88 -90 ıncı sayfalarında neşredilm iş olan Selâm
Ağası M e h m e t A ğ a ’n ın Sefaretnamesi ile M u s t a f a
S a m i ’nin (ayrıca iki defa basılmış olan Avrupa Risalesi)
Sefaretnamesinin u n u tu lm u ş o ld u ğu ve o vakit h e nüz
neşredilm em iş b u lu n a n Şehdî Osman Efendi Sefaretnamesini5,
]] Sicill-i O s m a n !, c. II I. s. 29.
2] B u lis te n in 2 4 ü n c ü m ad d e s in d e parantez için d e ( Edebi-
yat-ı U m u m iy e m e cm u ası, No. 2 8 , Makale-i A ciza n em ) k a y d ın ın
b u lu n u ş u n a ve b a h se d ile n m a k a le n in de M. Z e k i P a k a lın ’a ait
o lu ş u n a b a k ılara k b u lis te n in M . Z. P a k a h n ta rafın d an h a z ır ­
la n ıp B ursalı T ahir Bey’e v e rild iğ i ve m ü ş a r ü n ile y h in de ay n e n
k ita b ın a a lıp b ah si geçen k a y d ı d ü z e ltm e ğ i u n u ttu ğ u z a n n ı
u y a n m a k ta d ır.
3] O s m a n lı M ü e llifle ri, C. II I. s. 145. ■
4] Y a ln ız b u zatın 1843 tarihindfe M ustafa R e şit Paşa’n m m a i­
y etinde olarak P a ris ’e g itiğ i L ûtfi T a rih in in 7 n ci c ild in in 7 2 nci
sayfasında kay ıtlıd ır.
5] Şehdî O sm an E fe nd i Sefaretnam esi - F aik R eşit U nat, T arih
V esikaları D e rg isi - Sayı 1, s. 65-66
ÇALIŞMALARA1KISA BİR BAKIŞ 11

1758 de Lehistan’a gönderilm iş olup metni V a s ı f T a r i­


h in in 138-181 inci sahifelerini işgal eden S e 1â m A ğ a s ı
M e h m e t A ğ a ’n m sefaretnamesi ile karıştırm ak gibi
yanlışlara d ü ş ü ld ü ğ ü görülm ektedir.
f) T u r h a n Tan, yazısında en eski olarak 1697 de
İran’a gönderilen Defter E m in i M e h m e t E f e n d i ’nin
Sefaretnamesini göstermekte ve m etninin Raşit Tarihinin
ikinci cildinde b u lu n d u ğ u n u kaydetmekte ise de bahsi
geçen eserde böyle bir metne raslanam adıği için k e n d i­
sinin yanılm ış o ld u ğ u n u kabul zarurîdir. B una m u k a b il
de K a r a A h m e t P a ş a ’n ın en eski Sefaretname olarak
bilinen 1665 Viyana Sefareretnamesinden hiç bahsetme-
mekte ve — belki, B u r s a ’lı T a h i r B e y ’e d ay a n a ra k —
Sait Muhip Sefaretnamesini m evzuu bahs etmekte ve
A b d ü r r e z z a ' k B a h i r E f e n d inin de bir Sefaretna­
mesi b u lu n d u ğ u n u kaydetm ektedir
g) H i d a y e t T u n c a y, tetkik ettiği sefaretnamele-
rin sayısını yirm i dokuza çıkarm ak suretiyle kendisinden
önce bu konuda çalışmış olanların görebildikleri sefaret-
namelere üç tane daha katm ış b u lu n m ak tad ır1. B ununla
beraber yeni olarak tanıttığı 1725 tarihli Moskova Sefa­
retnamesi ile 1730 tarihli Viyana Sefaretnamesi hak kın d a
verdiği m alûm atta b u n la rı—vazan sefirlerin bilinem edi­
ğin i söylemektedir. H albuki Moskova Sefaretnamesiniiı
m e tn ind e 2 sefirin K a p u c u b a ş ı M e h m t A ğ a ve
H a m m e r ’i n listesinde de Nişli old u ğun a dair kayıtlar
b u lu n d u ğ u gibi 1730 da V iyana’ya padişahın cülûsu n u
tebliğ için giden zatın da sonraları Reisülküttap olan
ve T anukçu reis adı ile anılan Başmukataaçı M u s t a f a
E f e n d i oldu ğu Sefinetürrüesada3 yazılı bulunm aktadır.
A ynı zam anda 1748 de Viyana’ya gönderilen M u s t a f a
*] M oskova Sefaretnam esi - N iş li M e h m e t Ağa; V iy an a Sefaret-
n a m e si - M ustafa Efendi; İran Sefarethanesi - B o zo k lu O s m a n Şa-
k ir Efendi.
2] Sefaretname-i Sultan A h m e t H a n becanib-i M oskov. Y e n ik ale
b p y a rın d a n gelen m e k tu p sureti. (İs ta n b u l Ü nive rsite si k ü t ü p h a ­
nesi, Y ıld ız y azm aları, No. 27 0. Vv. 83)
3] S efinetürrüesa s. 6 6 -70
İZ OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

H a t t i Efendi ile bu zat b iribirine karıştırılm ış, 1730 ve


1740 tarihli iki sefaretname yukarıda bahsi geçen
Reisülküttap M u s t a f a E f e n d i ’ye ait gibi gösterilmiştir.
B unlardan başka H i d a y e t T u n c a y ’ın Silâhdar tarihin­
d e 1 Z i i l f i k a r P a ş a ’ n m m uhtasar surette neşredilm iş
olan sefaretnamesini, görem ediği de anlaşılm aktadır.

Elçilerim iz ve sefaretnam elerim iz'hakkında yapılmış


olan neşriyat ve tetkikleri bu suretle kısaca izah ve
tahlil ettikten sonra bu k o nu d aki araştırmalar sırasın­
da tetkike im k ân b u lu n a n ve daha evvel bu alanda
yazı yazm ış olanların tetkiklerinden uzak kaldıkarı
görülen bir kısım Sefaretnameler de şunlardır:
1. — 1749 tarihinde S a l i m E f e n d i ’ni n başladığı
sefaret vazifesini, ö lü m ü üzerine tam am lıyan m aiyetin­
den Y u s u f A ğ a ’nı n oğlu olup 1768 yılında sadrazam
olan M e h m e t E m i n P a ş a ’ n ın Hindistan Seyahatnamesi.
(İstanbul, Fatih M ille t K ü tü p a n e s i, N o. 88 4)

2. — 1775 de İran’a giden Şair S ü n b ü l z a d e V e bi­


b i Efendi’n in sefareti hak kın d aki kasidesi.
(Kaside-i Tannane, Divan-ı S ü n b ü lz a d e V eh ­
bi - K asideler s. 12 -17)

3. 1786 da Buhara H anına nameres olarak gön­


derilen A l e m d a r M e h m e t A a ğ a ’nın takriri.
(Cevdet T arihi, tertib-i cedit, c. V. s. 342-345).

4. — 1 8 9 6 da Fas h â k im i M e v l â M e h m e t nez-
dine gönderilen ülem adan Esseyit İ s m a i l E f e n d i ’n in
takriri.
(T opkapı Sarayı A rşivi, E. N o. 4994).
ı] 'Silâhdar T arihi, c. II. s. 6 5 2 - 6 6 8
ÇALIŞMALARA KISA BİR BAKIŞ 13

5. — 1787 de Fas’a Elçi olarak gönderilen A h m e t


A z m i E f e n d i ’n in takriri.
(T opkapı Sarayı A rşivi, E. No. 4034).

6. — 1791de Avusturya’ya giden Orta Elçi E b u b e -


k i r R a t i p E f e n d i ’n in asıl Sefaret takriri1.
(T opkapı Sarayı A rşiv i E. No. 14/3919)

7. — 1794 te Y u s u f A g â h E f e n d i ’ni n maiyetinde


b ulu n an M a h m u t R a i f E f e n d i ’n in Fransızca Sefaret
jurnali.
(T opkapı Sarayı M üzesi. A h m e t II I. K ü tü p h a n e s i.
N o. 37 0 7 ).

8. — 1832 de m uv a k k a t m em uriyetle sefir olarak


Londra’ya gönderilen N a m ı k P a ş a ’n ın takrirleri.
(İsta n b u l Ş eh ir ve İn k ılâ p M üze si k ü tü p a n e s i,
Cevdet Bey Y azm a ları, N o. K. 35)

9. — 1838 de Avusturya İm paratorunun Lombard-


Venitien kırallığı tacını giym e töreninde b u lu n m ak üze­
re M ilano’ya giden Viyana Elçisi R i f a t P a ş a ’n ın İtalya
Sefaretnamesi.
.(JLstanbulda_L8-5-8—v-e-18712 -yıllarında ik i defa basılm ıştır).

10. — 1872-1877 seneleri arasında Tahran’da Elçi


b u lu n a n M e h m e t T a h i r M ü n i f P a ş a ’ nın risalesi.
(İsta n b u l A rke oloji M ü ze s i K ü tü p h a n e s i y azm aları. No. 401)

Bu yoldaki çalışmalar çoğalıp geliştikçe, k ü tüp han e ­


lerim izdeki ve Devlet A rşivindeki tasnif işleri ilerledikçe
Sefaretname m ahiyetinde daha birçok vesika ve m etinlerin
bulunabileceğini kuvvetle u m m a k pek yerinde olur.
'] B u za tın Sefaretnam esi olarak b ah se d ile n n ü s h a la r Sefaret,
n a m e de ğild ir. B ir ib ir in in a y n ı olan b u kitaplar, A vu stury a’n ın o
g ü n k ü askerî te şk ilâtı m a lî ve İktisadî k a y n a k la rı h a k k ın d a R a t i p
E f e n d i ’ n i n v erdiği ve S e l i m I I I . ü n N izam - ı Cedit askerî
te şk ilâtın a u fu k açm ış o ld u ğ u ta h m in edileb ile ce k olan g e n iş m a ­
lû m a tla d o lu b ir rapo rd u r.
E L Ç İL İK V E E L Ç İL E R H A K K IN D A B İL İN E N L E R E
T O P L U B İ R B A K IŞ

Elçi Gönderilme Sebepleri - Elçilerin Nevileri - Daimî


Elçilik - Şehzade Elçiliği - Kırım, Bndin ve Cezayir Elçileri

O sm anlı devletinde yabancı ülkelere Elçi gönder­


m enin on sekizinci asır sonlarına kadar daim a lü z u m
g ö rüld ük çe yapıldığı ve gönderilen sefir1 veya sefaret
heyetlerinin m uv a k k a t mahiyette oldukları görülm ekte­
dir. Avrupa devletleri çok eski tarihlerden başlam ak üzere
O sm anlı payitahtında daim î elçiler veya maslahatgüzar­
lar (kapu çuhadarları) b u lu n d u rd u k la rı h a ld e 2 BabIâ­
li’n in bu u su lü tutm am ış olm asının sebebi, araştırılması
lâzım gelen bir noktadır. B unun, O sm anlı İm paratorluğu­
n u n istilâ devrindeki ihtişam dan kuvvet alan, m üstağni in ­
firat siyasetinden d o ğ d u ğ u n u ileri s ü rm e k ve on yedinci,
on sekizinci a s ırla rd a da eski göreneğe bağlı kalm akta
devam edildiğini kab u l etmek suretiyle keyfiyeti^ izah,
zahiren m a k u l görünm ektedir. O sm anlı devletinin, başka
devletler arasında usul olm adığı halde, yabancı m em ­
leket elçilerinin T ürkiye h u d u d u n a girdiklerinden iti­
baren dönüşlerine kadar iaşelerine m üteallik her tü rlü
■] O s m a lı ta rih in e ait k a y n a k la rd a sefir sö z ü y e rin e d a h a çok
elçi tab iri k u lla n ılm a k la beraber m e m u riy e t veya vazifeye de çok
kere Sefaret d e n ilm iştir. B u k ita p ta y a z ılış itib a riy le im k â n ı olan
yerlerde d a im a türkçe elçi tabiri k u lla n ılm ış tır .
2] V e n e d ik lile r 1454 ten, P o lo n y a 1475 ten, R u s y a 1497 den,
F ransa 1525 ten, A v u s tu ry a 1528 den, İng iltere 1583 ten, Fele­
m e n k 1612 d e n itib are n İs ta n b u l’da d a im î elçi b u lu n d u r m a ğ a
b a ş la m ışla rd ır. Die europaiesche Diplomatie in Konstantinopel - Bertold Spaler.
BİLİNENLERE TOPLU BİR BAKIŞ 15

m asrafı1, yine S e l i m III. zam anına kadar hiç bir itiraz


serdetmeden b ü y ü k lü k ve misafirseverlik şîmesi olarak
!] B u u s u lü n 1208 H . (1793 M.) y ılın d a n asıl d e ğ iş tirilm iş
o ld u ğ u n u Tarih-i Cevdet’ten şu suretle ö ğ re n m e k te y iz : (Tertib-i
C edit c. V I. s. 128 - 129).
«B u e v ân d a icra o lu n a n m evadd-ı n a fia d a n b ir i dahiD eriseadette
m u k im o lan düvel-i ecnebiye s ü fe ra s m ın ref’-i ta y in atıd ır k i b u n ­
d an h â zin e y e ait o lan menafi-i k ü lliy e tarafı-ı Devlet-i A liyeden
ber m inval-i s a b ık düvel-i saire n e z d in e gönderilecek ik a m e t el­
ç ile rin in m asarifine m e d ar o lm u ş tu r. Şöyle k i: Nezd-i Devlet-i
A liy e d e ik a m e t etm eğe gelen elçilere re’s-i h u d u tta n ta D eriseadete
gelince ve avde tin de h u d u d a g id in c e tayin at v e rilm e k m u tâ d o lu p
an cak düvel-i saire y e k d iğ e re elçi g ö n d e rd ik le rin d e b u âdet cari
o lm a d ığ ı cihetle taraf-ı Devlet-i A liyed en b u n u n icrası b ir n e v i ilti­
fat k a b ilin d e n ve Devlet-i A liyeye m ü n h a s ır ikramat-ı zaid e d e n
ik e n gide re k elçiler b u m ad d e y i h u k u k - ı sabite h ü k m ü n e koy arak
n o k s a n verilse, y a h u t im h a l edilse enva-ı tasdiat ile m e m u rla rı
taciz ederler id i. H attâ b u n d a n a k d e m ihtilâl- i derya h asebi ile
F e le m e n k E lçisi b a h re n g id e m e y ip berren azim ete am ad e o ld u ­
ğ u n u ifade ve yol ta y in a tım m utale be e yledikte e m sali o lm a d ığ ı ce­
v a b ın a led-el- ib tid a r b erren te varüd edegelen sair süferayı m a k is
tuta rak talepte ısrar ve b ay a ğ ı taann üt izh a r edip m uh ale fe t sureti
ise şîme-i kerim e-i Devleti-i A liyeye lâ y ık g ö r ü lm e d iğ in d e n eğerçi
ta y in a t v e rilm işti. L â k in düvel-i sairede cari o lm ıy a n böyle b ir
m a d d e n in âdet h ü k m ü n e g irip de h u k u k - ı sabite tah tın a ithal
o lu n m a s ı beyn-ed d ü v e l Devlet-i A liy e n in gafletine h a m i o lu n ac ağ ı
cihetle S u ltan S e l i m ’i n g ü c ü n e gelerek b azı tedabir-i h a k im a n e
i te küiiiyeT rref’^e^ig'srsTm^TâsTn im e dip b in a e n alâ z a lik b u n d a n
a k d e m taraf-ı Devlet-i A liyeden sefaretle İn g ilte re ’ye g ö n d e rile n
Y u s u f A g â h E f e n d i’ye İn g ilte re lu tayin te k lif ettiği h ald e kab u l
e tm e m es i h u s u s u hin-i a zim e tin d e te lk in ve te n b ih o lu n m u ş tu .
B u kerre A sitane’de m u k im İ n g iliz elçisi Reis E fe n d i’ye te rcü m a­
n ın ı irsal ile Bahr-ı O k y a n u s ta ve A k d e n izd e ih tilâ l o lm a k ta n naşi
k e n d is in e h alef o lm a k üzere v ü r u d edecek İn g iliz E lçisi b erren
g e lm e k üzere o ld u ğ u n d a n e m salin e ta tb ik a n an a d a h i yollarda
ta y in a t v e rilm e s in i ih ta r e y led ikte Reis E fendi tarafın d an k u y u d a ta
led-el-rnüracaa İ n g iliz E lçisi a n asıl A sitane’ye b ah re n te varüd
e d e g e ld ik le rin d e n tayinat-ı berriye k a y d ı b u lu n m a d ığ ın ı beyan
etm esiyle İn g iliz te rc ü m a n ı b u n d a n a k d e m berren â z ım o lan Fele­
m e n k E lçisin e tay in at v e r ild iğ in i tasrih ve böyle m e s b u k b il -m is il
o lan b ir m u a m e le d e n e lç ile rin in h ir m a n ı m u cib - i renc-i hatır
olacağını te lm ih edicek Reis E fendi d a h i fim a b a ’d ik a m e t e lçi­
le rin e muvazene kaidesi üzere tay in at v e rilm iy e c e ğ in i ve, F e le m e n k
E lç is in in tay in at tale bin de v u k u b u la n v a z ’-ı n a h e m v a rı ve ısrar
16 OSMANLI SEFİRLERİ .VE SEFARETNAMELERİ

tem inde devam edişi de, bu h ü k m ü teyid edecek deliller­


den biri sayılabilir. M aam afih bu cihetin m u h a k k a k
su re tinde k ü s ta h a n e etvarı b u âd e tin ilg a s ın ı ik tiz a e y le d iğ in i işrap
ettikten sonra fi-l-asıl Asitanede m u k im olan elçiler tebrik-i sada­
rette ve b a y ra m la rd a teh n iy eye g e ld ik le rin d e Bab-ı Â liye k u m a ş
ve ç u h a hed iye le ri ta k d im ederlerken m üte ve ffa İzzet P a ş a ’n m
sadaret-i u lâ s m d a (1774) elçiler istizan-ı te b rik e y led ikle rin d e ,
ç ü n k i ol vakt sadaret ve k a y m a k a m lık te b e d d ülâtı te a k u p e y lem iş
o ld u ğ u n d a n , «elçiler h e d iy e ge tirm esin ler, affederiz> d e y ü p b u
m uam e le- i dostaneden elçiler m u n fa il olarak «h e d iy e y i b iz
m e c b u re n m İ verir id ik , affederiz ne d e m e k tir ? f im aba'd
verm eyiz» d e y u ittifak etm eleri ile ol vak itte n b u vakte ge­
lince z ik r o lu n a n resm i te rk e tm iş o lm a la rı tay in at m a d d e sin e
m is a l olacağı ve d evle tlerin b ir in d e âdet o lm ıy a n k a id e d iğ e ­
rin d e te r k o lu n m a k kaide-i m u v a ze n e y e te vafuk edeceği m ü s e lle m
o ld u ğ u n d a n b aşk a e lh ale tü h a z ih i d e v le tim iz in İn g ilte re ’de o la n
elçisine ta y in v e rilm e d iğ i d e lil ittih a z ın a k âfid ir. K a ld ı k i b u n d a n
m a k s u t m en faat ta h s ili o lm a y u p m ücerre t Devlet-i A liy e y i suret-i
m e cb uriy e tte n vareste etm ektir. R e f’o lu n a n ta y in a t m u k a b ili elçi-,
lere iltifat e tm ek şan-ı Devlet-i A liye ik tiz a s ın d a n d ır, d e y u te rcü­
m a n ı iade e tm iş ve tercüm an-ı m e r k u m elçisine varlıp ifade-i hal
eyledikte a h d ü şartça d avaya salâh iy e ti o lm a d ığ ın d a n n açar s ü k û t
e d ip fakat u m u m e n elçilere ta y in a t v e rilm iy e c e k ise b a h is abestir.
Şu kadar var k i b u m a d d e te k â s ü lü m e h a m i ile m e lû m o la c a ğ ım
de rkârd ır, m e k a liy le tekrar te r c ü m a n ın ı irsal e d ip g e ld iğ in d e k a t’-t
tay in at m a d d e si devletlerine m a h s u s o lm a y ıp a le lû m u m o ld u ğ u n ­
d an le v m ve te k âsül d aiy esi bertaraftır, cevabiyle y in e iade ve isk â t
o lu n m a s ı ü z e rin e artık avakıb-ı m ü s a lâ h a d a ve vu kuat- r saire ica­
b ın d a gelecek resm elçilerim ilstesna. o larak vech-i adi üzere ik a m e t
iç in gelecek b ilc ü m le süferaya iyab ve z e h a p la rın d a ta y in a t ve­
r ilm e m e k u s u l ve n iz a m ittih a z o lu n u p B a şm u hase b ey e d a h i kay-
d o lu n m u ştu r.»
Vasıf T a rih i’n in , h e n ü z n e ş re d ilm e m iş olan ve Cevdet P aşa’n ın
m e h a zla rı arasın da b u lu n a n , ze y lin d e a y n i m e seleden bah se d e n
fık ra d a da Cevdet Paşa T a rih in d e n fazla o larak şu k a y ıtla r g ö r ü l­
m e k te d ir :
yollarda ve Âsitane-i seadette altışar ve se k ize r ay tay in at
itası m üce rre t iltifat k a b ilin d e n ve Devlet-i A liyyeye m ü n h a s ır
i n ’amat-ı zaid e d e n ik e n g id e re k elçiler b u m a d d e y i h u k u k - ı sabite
m a k a m ın a te n zil edip n o k s a n verilse v e y ah ut im h a l o lu n s a enva-ı
tasdiat ile m e m u rla rı taciz ederler idi. Tatyib-i k u lû b z ım n ın d a
v u k u b u la n in a y e tin k a d ri b ilin m e y ip ...... «...........İş b u m a d d e d e n
Devİet-i  İiyyeye vâfir n e fi’ terettüb ed ip düvel-i saireye devlet-i
ebed m ü d d e t tarafın d an gön d e rile ce k elçilerin m a sa rifin e m e d ar
BİLİNENLERE TOPLU BİR BAKIŞ lî

derinleştirilm ek ve aydınlatılm ak istiyen m üp h e m taraf­


ları o ld u ğ u n u kaydetm ek de doğru olur.
O sm anlı devrinde m uhtelif tarihlerde b u suretle ya­
bancı Devletler nezdine gönderilm iş oldukları görülen
elçilerin, yollanm aları sebeplerini gözden geçirdiğim iz
zam an başlıca şu hususlar için elçi yollanm ış b u lu n d u ğ u
göze çarpmaktadır:
a) Bir kısım O sm anlı H ü k ü m d a rları tahta geçtikçe m u h ­
telif Devletler nezdine elçiler göndererek, yazdıkları n a ­
melerle yabancı Devlet H ü k ü m d a rların a cülâslarını tebliğ et­
m işlerdir. Bu nevi Sefarete güzel bir örnek, Sefaretname-
sinin nev’indeki hususiyet dolayısiyle de tanınm ış olan ve
O s m a n III. ü n tahta çıkışını bildirm ek vazifesiyle 1754 te
Lehistan’a gönderilm iş b u lu n a n Sipahiler Ağası Ziştovili
A l i A ğ a ’nın Sefaretidir. Bazan da bu vazife için, her m e m ­
lekete ayrı ayrı Sefir gönderilm iyerek, O s m a n I l . n i n
tahta çıkışında (1618) bir kısım m emleketler için yapıldığı
gibi, sırasiyle m uhtelif memleketlere uğrıyarak bu vazifeyi
görm ek üzere bir tek Sefir gönderildiği de vakidir ‘.
b) H am m er Tarihi tercüm esinin VI. cildinin 102 nci
sayfasında 1562 de İm parator M a x i m i î i e n ’in taç giyme
töreninde T ürkiye’nin bir elçisinin b u lu n d u ğ u ve eserin
so n u n d a k i elçiler listesinde de b u m aksatla gönderilm iş
elçinin B a l i Ç a v u ş adında biri o ld u ğ u görülm ektedir.
c) 1665 de Vaşvar’da akdedilen muahedenin tasdikli
metnini tevdi için A vusturya’ya K apu K ethüdası Y u s u f
A ğ a gönderilm iştir.
d) Vaşvar muahedesinin akdinden sonra K a r a M e h ­
m e t P a ş a ve Pasarofça sulbünün akdinden sonra İ b r a -
o la c a ğ ın d a n b aşka a ’day-i d in e KSeyt-ül mâl-i m ü s lim în d e n b ilâ
sebep s arfo lu n an m ebaliğ-i kesîre v iz r in d e n Devlet-i Aliyye-
vareste o lu p irade-i ş a h a n e n in ah sen veçhile tenfiz-i e m rin d e kâr-
azm udegân-ı D evlet i A liy y e n in sebat ü ik d a m la r ı sezay-ı tah sin
o ld u ğ u m üsellem -i erbab-ı hads ü y a k in d ir.
[Zeyl-i Tarih-i Vasıf, Şahsi k ü tü p h a n e m d e k i
n ü s h a , 2 8 3 r. - 2 8 5 v.
*J H a m m e r T arihi. M e h m e t Ata tercüm esi, c. V III. s. 182
2
18 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

h i m P a ş a dostluk münasebetlerini yeniden tesis için Viyana’-


ya yollanm ışlardır.
e) 1721 de İran’a, Safevi Şahı H ü s e y i n nezdine bir
nezaket ziyareti yaparak dostluğu teyit için A h m e t D ü r r i
E f e n d i gönderilm iştir.
f) 1722 de K apucubaşı N iş’li M e h m e t A ğ a ’nın
Türkiye -Rusya arasında ih tilâflı sınır meselelerini görüşmek
ve iki devlet arasında bir ittifak imkânını anlamak üzere g ö n ­
derilm iş o ld u ğ u görülm ektedir.
g) 1687 de Z ü 1f i k a r P a ş a , tahta geçen S ü 1e y m an"
III. ü n c ü lû su n u tebliğ etmek ve Viyana bozguniyle
başliyan harbi bir sulhla neticelendirmek teklif edildiği takdir­
de m üzakereye girişm ek vazifesiyle V iyana’ya gönde­
rilm iştir.
h) 1656 da İran Şahının m e ktub una padişah tarafın­
dan yazılan cevabı ve H ü k ü m d a r M e h m e t IV. ü n hediye­
lerini M u r a t P a ş a K apı K ethüdası İ s m a i l A ğ a İran'a
g ötürm üştür.
İ) 1729 da Giritli M e h m e t B e y n am ınd a bir zatın
Ruş Başvekiline Sadrazamın bir mektubunu götürmek vazife­
siyle yollanılm ış o ld u ğ u H a m m e r ’in elçiler listesinden
anlaşılm aktadır. '
J) İstanbul’da hakaret görm üş Fransız Elçisi için
tarziye vermek ve aynı zam anda O s m a n II. n in tahta çık­
tığını haber verm ek üzere 1618 de H ü s e y i n Ç a v u ş
adında b irin in de Paris’e gönderildiği görülm ektedir.
k) 1 6 6 9 da M ü t e f e r r i k a S ü l e y m a n A ğ a , L o u i s
XIV. ü n yolladığı elçiye mukabil Fransa’ya gönderildiği
gibi, 1 697de Defter E m in i M e h m e t B e y d e İran Elçisi
R ü s t e m W a.ri\n sefaretine mukabele olarak M u s t a f a II.
.tarafından İran’a yollanm ıştır.
1) D e m i r b a ş C h a r l e s ’ın T ürkiye’ye ilticası sırasın­
d a kendisine ikraz edilm iş olan devlet alacağını istemek ve
tediye şartlarını kararlaştırm ak üzere 1727 de Kozbek-
çisi M u s t a f a A ğ a ve 1732 de Rusya ile İsveç arasında
„akdolunacağt duyulan ittifakın hakikatini mahallen anlamak vazi­
BİLİNENLERE TOPLU BİR BAKIŞ 19

fesi de üstünde b u lu n m a k suretiyle Y i r m i S e k i z


Ç e l e b i z a d e M e h m e t S a i t E f e n d i’n in İsveçe g ö n ­
derilm iş oldukları görülm ektedir.
m) 1720 de iki devlet arasındaki münasebetleri tarsin mak-
sadiyle Fransa’ya gönderilen Y i r m i S e k i z Ç e l e b i
M e h m e t E f e n d i ’ye verilen m ü h im vazifelerden biri­
sinin de Fransa’da ulûm u fünunun terakki derecesini tetkik
etmek işi olduğu, bu zatın Sefaretnamesi m etninden
ve dö n üşün d e n sonraki olaylardan ve hareketlerden
anlaşılm aktadır.
n) Bazan da 1763 de Berlin’e A h m et R es m i Ef en-
d i’ nin yollanm asında o ld u ğu gibi Elçi, Prusya Kıralı B ü-
y ü k F r e d r i k ’ in istemesi, yani yabancı devletin talebi
üzerine gönderilm iştir.
İşte bü tü n bu sebeplerin herhangi biri dolayısiyle elçi
gönderildiği gibi bazan b ir elçinin bu sebeplerden doğan
birkaç vazifenin birlikte yapılm ası için yollanm ış o ld u ğ u
da görülm ektedir.

O sm aniı Devlerinin, ilk devirlerinde yabancı devlet­


lere yolladığı elçilerin sınıf ve derecelere ayrıldığı hak-
k ında acık bir m a lû m ata ja slan m a m a k tad ır. Yalnız on
altıncı asırdan itibaren, ifa ile m ükellef b u lu n d u k ları
hizm etin nev’ine veya nezdine gönderildikleri devletin
ehem m iyetine göre Büyük elçi veya Orta elçi olm ak üzere
iki sınıfa ayrıld ık ları ve nisbeten basit bir memuriyetle
veya m ün h a sıra n bir m ektup götürm ek vazifesiyle yol-
lanılanlara da Nameres denildiği bilinm ektedir. Bazan
daha talî hizm etler için de zam an zam an Çavuş adı altın­
da harice m em urlar gönderilm iş ise de bunların temsilî
bir sıfat ve salâhiyetleri bahis m evzuu olmamıştır.
S e l i m III. devrine kadar bu yolda hareket edilir­
ken m uhtelif ıslâhat teşebbüslerine girişen bu h ü k ü m ­
darın, tahta çıkışını m ü te a k ip 1 «A vrupanın terakki-
>] Cevdet T arihi, Tertib-i Cedit, c. V II. s. 88-89.
20 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARET^AMELERİ

y a tı cedidesi veDevlet-i A iiyyenin v a k tü hali iktizasmca


düvel-i A vrupa ile peyda olan revabıt-ı adîdesi düvel-i
A vrupa kaidesince sefaret u s u lü n ü n lüzum-ı vaz’ u
tesisini ispat edip hususiyle bu evânda rabıta-i düveli-
yeyi b ü tü n bütün başka bir hale koyan Fransa ihtilâli
z u h û r ile bilcüm le düvel-i A vrupa’yı tedarükât-ı ihtiyati-
yeye m ecbur ettiğinden Devlet-i A iiyyenin dahi düvel-i
fahîme-i Avrupa nezdinde birer İkamet Elçisi b u lu n d u r­
ması derece i vücupta görülm ekle düvel-i m erkum e nez-
dine birer Elçi gönderilip ve üç sene m üddet tekm ilinde
anlar celp ve iade ve yerlerine başkaları irsal ile minvai-i
m eşruti üzere hem umur-ı Sefaret idare ettirilmek ve
hem de bu tarikle a h v a l i düvele vâkıf bazı zatler yetiş­
tirilm ek üzere» Sefaret u sulüne de bir nizam verilm esinin
karalaştığı görülm ektedir. Bu suretle 1792 de evvelâ
Londra’ya ilk İkamet Elçisi olarak Y u s u f A g â h E f e n d i ,
bilâhare Paris’e S e y i t - A l i E f e n d i ve Berlin’e A z i z
E f e n d i gönderilm iş ve S e 1i m II I ü n saltanatı za m a n ın ­
da bu usul takip edilerek m uayyen m üddetleri doldukça
veya lü zu m görüld ük çe bu elçiliklere başkaları m e m u r
edilmişlerse de M a h m u t II. zamanında; m em leketin u ğ ­
radığı birçok iç ve dış gaileleri dolayısiyle bu esasa ta
m am iyle sadık kalm ılam aciığı ve daim î elçiliklerin esaslı
bir surette tesislerinin ancak bu h ü k ü m d a rın son sene­
lerinde, 1834 te kabil o ld u ğ u ve bu tarihten sonra artık
Paris, Londra, Viyana, Berlin, Petersbourg veT ahran'da
O sm anlı Devletinin zam an zam an Büyük Elçi, Fevkalâde Bü­
yük Elçi, Orta Elçi veya Maslahatgüzar u n v a n ve sıfatını taşı­
yan kimselerle kendisini temsil ettirdiği anlaşılm aktadır i.
Busuretie daim i elçilikler k u ru lu ncay a kadar, O sm a n ­
l I Devleti tarafından m uhteîif yabancı hüküm etlere elçi
olarak gönderilenler h a k k ın d a elde edilebilen m alûm at
bir liste halinde kitabın sonuna eklenm iş bulunmaktadır-
O sm anlı Devletinin yabancı ülkelere gönderdiği siyasî
m üm essiller bahse m övzu olurken, resmî m ahiyeti olma-
ıj Salnam e-i Nezaret-i H ariciye. Defa-i û lâ , 1302. İsta n b u l
s. 178-191.
BİLİNENLERE TOPLU BİR BAKIŞ 21

m akla beraber Şehzade Elçisi adı ile tarihe geçen ve


m uhtelif siyasî şahıslar ve olaylar arasında rol oynam ış
b u lu n a n bir şahıs ile o n u n m em uriyet sıfatı üzerinde
de du rm ak yerinde olacaktır.
M u s t a f a III. ve A b d ü l h a m i 11. zam anlarında T ür­
kiye-Fransa münasebetleri oldukça inkişaf etmişti. A b-
d ü l h a m i t I. de veliahdi ve kardeşi oğlu S e l i m ’e asır­
lardır O sm anlı şehzadelerine nasip olm ıyan bir serbest­
lik vermişti. Bu m üsam aha ve serbestlikten cesaret alan
S e l i m ’in bir yabancı devlet reisi olan Fransa Kıralı L o u i s
XVI. ile temasa geçtiği ve Rusya ile Avusturya’nın m ü ş ­
terek tehdidi altında g ö rd ü ğ ü T ürkiye için Fransa ile
yeni yakınlaşm a im k â n ve y o llan aram ak maksadiyle,
o devirde îstanbulda’ ehemm iyetli bir m evki sahibi b u ­
lu n a n Fransız b ü y ü k elçisi C h o i s e u 1 G o u f f i e r’n in ara­
cılığı ile, gizli surette Fransaya İ s h a k B e y adında
hususî bir m e m u r gönderm iş o lduğu görülm ektedir.
İşte bu İshak Beydir ki, O sm anlı devrinin elçileri ara­
sında Şehzade Elçisi adı altında yabancı bir memlekette
siyasî vazife görm iye devletin veliahdi tarafından gizlice
m e m u r edilm iş tek şahıstır ve bu itibarla da dış siyasî
m ünasebetler tarihim izde hususî bir yer tutmaktadır.
İ s h a k B e y ’i n vazifesinin m ahiyeti ve g ö rd ü ğ ü işler
h ak k ın d a vesikalara dayanan geniş m alûm atı Prof.
İ s m a i l H a k k ı U z u n ç a r ş ı l ı ’nı n bu meseleye dair
plan bir m akalesinde bulm aktayız1. Yalnız b u yazıda
kendisinin sultanzade old u ğu kaydedilm ekle beraber
hak kın da tam m alûm at tesbiti kabil olamadığı, söylenen
ve yaşadığı devre göre yaptığı işe aynı zam anda b ü ­
y ü k bir macera demek icap eden bu zatın, asıl ve
nesebini b üsb ütün şüpheye düşürecek bir vesikaya bu
kitap hazırlanırken tetkik edilen, Topkapı Sarayı Arşivi
vesikaları arasında tesadüf olunm uştur.
J] Belleten. T ü rk T arih K u r u m u , 5-6 ncı sayı, s. 217-246.
B ahsi geçen v e s ik a la rd a n b ir in in fran sızça a s lın ın fak sim ilesi;
ve b u n a d a ir b ir yazı da T arih Vesikaları D e rg isin d e n e ş r o lu n ­
m u ş tu r. No. 3, Fransa Kıralı Louis XVI. nın Selim III. e namesi, Tahsin Os.
22 OSMANLI SEFİRLERİ VF SEFARETNAMELERİ

S e l i m III. ü n son zam anlarında Fransa İm para­


torluğu ile akdi kararlaşan gizli ittifakı hazırlam aya me-
m uren gönderilecek zatın kim olması m uvafık olacağını
m üzakere eden Encümen-i V üzeranın m azbatasında1
görülen kayıtlar, nev’ınde tek kalan b u Şehzade Elçi­
sinin bir sultanzade olm aktan ziyade Fransızların gizli
siyaset işlerinde k u lland ıkları ajanlardan biri b u lu n d u ­
ğ u n u akla daha yakın getirmektedir2.
>] T opk apı Sarayı A rşivi. No. E. 3 4 0 (M a s la h a tg ü za r G a lip
E fendi dosyası)
«....... ve m ecliste V a h i d E f e n d i b u h u s u s a m e m u r b u y u r u l­
m a k ta s m im o lu n m a k la za h ire n dahil-i m eclis o lan havas, V a h id i
m e m u r b ilü p havastan m aad a h iç kes b u n a d air b ir serrişte almı-
y a ra k V a h i d 'i n a z im e tin d e n evel iş b u ittifak m a d d e s in in ru h sa tı
ve m e m u riy e ti taraf-ı h ü m a y u n d a n b irin e ih ale b irle gayet hafi irsal
olun sa, b a d e h u ak a b in d e V a h i d alenen g id ü p m u h a lifin e M u h i b -
b 'i n ye rine irsal o lu n d u , denilse vakıa b u surette P a ris’te M u h i b b ’i n
d a h i b ir m aslah atı o lm a m a k la c e lb o lu n sa d e y u m ü ta lâ a buyu-
r u lq p taraf-ı h ü m a y u n d a n İm paratora gidecek k im olsa elbette b u
surette b ay a ğ ı b ir ad am o lm a k ik tiza eyler. İ s h a k B e y eski fransu
o ld u ğ u n d a n m aad a zat ı h ü m a y u n u n efendilikte Françeye Elçisi o lu p
y ıllarca P aris’te taraf-ı h ü m a y u n d a n ik a m e t e y le m iş ve De vlet vüker
lâ s ın d a n h afi Şehzade Elçisi o lm u ş ve zat-ı h ü m a y u n la Françe m a b e ­
y n in d e otuz senedenberi is tih d a m o lu n m u ş o ld u ğ u n u b ild ik le r in ­
d e n s ö zü n e itim a t b irle b u m a k u le n e v ’eda b ir ittifak-ı teneffüsiye
medar-ı k ü llis i o lu rd u . L â k in İ s h a k B e y i F ran çe lu b ild iğ i g ib i
m u h a lifin d a h i b ilü p R u f f i n macera-yı sa b ık a d a n a sıl m ü s ta h d e m
ise F o n t on d a h i o lza m a n işlere v a k ıf h u s u s â Françe h ü k ü m e ti
te b e d d ü lü n d e  sitane’de E lçileri o lu p İ s h a k B e y ’in ay ak d a şı o lan
C h o i s e u 1, P etreburg’a g itm iş o lm a ğ la zat-ı h ü m a y u n u n b u m asla­
hatlarda İ s h a k B e y o tuz se n e lik e m e k d arı o ld u ğ u n u fre n kle rd e n
b ilm e z n a d ir o ld u ğ u n d a n ........»
2] S e l i m III, ü n tahta ç ık ış ın d a (1789) T ürk iy e y e d ö n e n ve
o n d a n son ra ne o ld u ğ u , S ay m İ s m a i l H a k k ı U z u n ç a r ş 1 11 ta­
ra fın d a n tesbit e d ile m iy e n İ s h a k B e y , V a h i t E f e n d i’n in , sefir
o larak N a p o ly o n ’a g ö n d e rilm e d i te z e k k ü r o lu n d u ğ u sırada (1806),
y u k a rd a b ah si geçen karara n a za ra n tekrar sahnede g ö rü lm e k te d ir.
Prof. İ . H . U z u n ç a r ş ı l ı ’ca 1801 de İs k e n d e riy e n in Fransızlar-
d an tah liye si m ü za k e re s in e K ap tan Paşa ta rafın d an m e m u r e dilen
d o n a n m a te rc ü m a n ı İ s h a k B e y ’in b u zat o lu p o lm a d ığ ı h a k k ın ­
da iz h a r o lu n a n şüp he y e iştirak e d ilm e k le b eraber 1806 da A dalar
aç ık la rın d a d e m irle y e n İ n g iliz d o n a n m a s ı a m ira li île m üzake re y e
BİLİNENLERE TOPLU BİR BAKIŞ 23

O sm anlı İm paratorluğuna tabi bir devlet olan K ırım


H anlığının, zam an zam an şim al kom şusu Rusya’n ın
payitahtına sefirler gönderm iş o lduğu da anlaşılm aktadır1
Bazı Macar kaynaklarında 1640 yıllarında tatar h a n la ­
rının V iyana’ya da elçi gönderdikleri g ö rülm ü ştür.
Budin Beylerbeyilerinin V iyana’ya ve Cezayir dayı­
larının Fransa’ya elçi adı altında zam an zam an m e m u r­
lar gönderm iş oldukları da bilinm ektedir.
B unların vazife ve salâhiyetleri ile ne yolda karşılan­
dıkları hak kın da sarih m alû m a t elde etmemiz kabil
olmamışsa da taşıdıkları sefir ü n v a n ı dolayısiyle b u tet­
kikin kadrosu içinde onlara da, bu kadar bile olsa, bir
yer verm ek lü z u m lu görülm üştür.

Elçi Seçmekte Gözetilen Noktalar - Verilen Rütbeler -


Elçi Hâzinesi - Hediyeler - Mameler.
Elçilikle harice gönderilenlerin m uayyen bir sınıfa
m ünhasır b u lu n m a d ığ ı ve zam an zam an işin icabına göre
m uhtelif mesleklerden m evki ve şöhret sahibi kimselerin
sefaretle vazifelendirilm iş oldukları görülm ektedir. Şunu
da söyliyelim ki, sefir intihabında şahsiyete b ü y ü k bir yer
verildiği görülm ekle beraber elçilerin çok def’a yabancı dil
bilen zaflerden seçildTkleTrT"ve hiç olmazsa “tertib-i mu-
hâverat ve desayis-i nasaraya ıttılâ hâsıl etmiş»2kimselerin
arandıkları anlaşılm aktadır. Hattâ lisan bilm e meselesi,
on altıncı asırda, çok defa aslen A lm an veya Lehli olan bir
kısım zatlerin de bu m illî temsil vazifelerinde yer alm ala­
rını zarurî kılacak kadar am il olm uş görünm ektedir3.
g ö n d e rile n d o n a n m a te rc ü m a n ı ve sonraları M ü h e n d ish a n e - i Ber-
ri-i H ü m a y u n hocası m ü h te d i İ s h a k E f e n d i ’n i n a y n ı zat o la­
bileceği ih tim a li de tetkike de ğe r g ö rü lm e k te d ir.
1] Es-Seb’-üs-Seyyar fi Ahbar-i M ülûk- i Tatar, M e h m e t R ıza,
K azan, 1832. s. 23 4, 2 6 0 , 2 8 6 ve 322.
2] R aşit T arihi, c. V. s. 29-30. _
3J 1549 da M a h m u t a d ın d a b ir a lm a n ve 1562 de İ b r a ­
h i m a d ın d a b ir leh m ü h te d is i, A lm a n y a im p a ra to ru n a elçi olarak
g ö n d e rilm işle rd ir.
24 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

O sm anlı Devletinde u z u n zam an meslekten yetiş­


m iş dış siyaset adam larının görülm em esine b u seçim
şekil ve u s u lü n ü n tesiri b u lu n d u ğ u , ancak onsekizinci
asırdan sonradır ki. bazı elçilerin Reisülküttap-lık yap­
m ış veya b u hizmete nam zet ve ehliyetli kimseler ara­
sından seçilmelerine başlandığı dış siyaset tarihim iz
b ak ım ın d a n kaydedilm eğe değer bir noktadır.
M uhtelif meslek ve m em uriyetlerden alınarak k endi­
lerine sefaret vazifesi verilen bu kim selerin payelerinin,
m u v a k k a t m em uriyetlerinin ehem m iyetiyle m ütenasip b ir
surette tesbitinin de, gerek m em leket için, gerek gittikleri
m em leketin teşrifatı b akım ın d an hususî bir ehem m iyet
taşıdığı ve kendilerine avdetlerinde geri alın m a k üzere
verilen kıym etli eşya gibi b ü y ü k rütbe ve salâhiyetlerin
de verilm ekte o ld u ğu göze çarpm aktadır. B ununla bera­
ber hem en um um iyetle Orta Elçilere Defterdarlık, Nişancılık,
Mekke payesi; B ü y ü k Elçilere de Rumeli veya Anadolu
Beylerbeyiliği, İran’a gönderilen elçilerden ulem a sınıfın­
dan olanlara ise Anadolu Kadaskerliği verilm ektedir1. Bu
suretle payesi terfi edilen zatlerin m em uriyet şerefleriyle
m ütenasip bir maiyete sahip olm aları ve bu maiyeti
icabı veçhile teşkil ve teçhiz ederek göstermekle m ü k e l­
lef b u lu n d u k la rı debdebe ve daratı tem in etmeleri için
de sefirlerin tayini sırasında Devletçe kendileri için
b ü y ü k m addî fedakârlıklar yapılm asından çekinilmfe-
m ektedir.

T opkapı Sarayı H azine dairesinden bir kısm ına2


Elçi Hâzinesi adının verilm iş b ulunm ası ve bazı kayit-
>] K ita b ın so n u n a e k le ne n elçiler listesinde, im k â n b u lu n d u k ç a
her e lç in in h a n g i ü n v a n ve paye ile e lçiliğe m e m u r e d ilm iş o ld u ­
ğu g ös te rilm iştir.
2] B u g ü n T o pk apı Sarayı M ü z e s in in H a z in e k ış m ın m beşinci
salonu.
BİLİNENLERE TOPLU BİR BAKIŞ 25

larda da b u isme tesadüf olunm ası, o zam an Devlet hâ­


zinesi dem ek olan H ü k ü m d a r hâzinesinde bu maksatla
hususî bir teşkilât ve servisin m evcut b u lu n d u ğ u n a
delâlet etmektedir. Elçi H âzinesi adiyle anılan yerin
saray binaları arasında çok eski olm adığı, M a h m u t I.
za m a n ın d a yapılm ış b u lu n d u ğ u zannedilm ektedir. H a­
zine defterleri üzerindeki birtakım kayitler de bura­
lardaki bazı kıym etli eşyanın elçilere ve hattâ maiyet­
lerine, m em uriyete giderlerken m uvakkaten verildiğini
~ve avdetlerinde geri alın d ığını ispat etmektedir- Çok
m u htem eld ir ki H azine’den Elçilere verilmesi m utat bir
hale gelm iş olan bu kabîl eşyanın asıl hazine eşyasiyle
karıştırılm ıyarak daim a el altında b u lunm asını tem in
zarureti, böyle m üstakil bir binanın yapılm asını lü z u m lu
göstermiş olsun. Bazı rivayetlere göre sefirlerin getirdik­
leri hediyelerin de bu hâzinede saklandığı bahse m evzu
olm akta ise de b u n u da H aziney’e girecek bir kısım eş­
yanın kayitleri y a p ılm a y a kadar burada; m uvakkaten
saklandıkları şeklinde kabul etmek, saray âdat ve m era­
sim i h ak k ın d a k i m alûm ata göre daha m uvafık düşecektir.
Elçilere H azine’den verilen bu kabîl eşyanın nevi ve
m ahiyeti h ak k ın d a bir fikir hasıl etmek için bazı misaller
zik ri faydalı görülm üştür. 1774te Rusya'ya,m em uren gön ­
derilen Süvari-Mukabelecisi  b d ü l k e r i m E f e n d i’ye
Rumeli Beylerbeyliği payesi ve Mirmiranlık rütbesi ve dolayısi
ile Paşa ünvanı m uvakkaten tevcih o lu n u rk e n “tanzim-i dai­
resi için bade hitam-il-maslaha teslim edilm ek şartiyle En-
derun-ı H ü m a y u n hâzinesinden bervech-i emanet verilen
eşyanın» m üfredat defterini, Topkapı Sarayı A rşivinin D.
10363 sayıda kayıtlı bir vesikası olarak bulm aktayız1. Ayni
eşyanın elçinin geri d ön üşün d e hâzineye yeniden iratkay-
d o lu n d u ğ u n u da 17 num aralı hazine defterinin 383 ü n cü
sayfasındaki kayitten öğrenmekteyiz. Eşyanın müfredatı
gözden geçirilince elçilerin esbab-ı ihtişam ına ne b ü y ü k
*] B u e şy a n ın n elerde n ibaret o ld u ğ u n u ve geri d ö n ü ld ü k te n
sonra tekrar h âzin e y e n asıl irat k a y d o lu n d u ğ u n u gösterir ik i
v e ş ik a n ın sureti k ita b ın so n u n a k o n u lm u ş tu r.
26 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

bir ehem m iyet verilm ekte olduğu, b u g ü n h âzin e n in en


değerli eşyasından biri sayılan ve B a y a z ı t II. nin elbi­
sesiyle birlikte teşhir edilmekte olan murassa hançerin
o zam an A b d Ü l k e r i m E f e n d i ’ni n belinde Rusya’ya
gitmiş b u lu n d u ğ u görülm ektedir. 17 num aralı Enderun
hâzinesi defterinin 412 nci sayfasındaki bir kayıttan,
Elçilerin avdetlerinde getirmiş oldukları ecnebi h ü k ü m ­
dar hediyelerinin de hâzineye irat kaydolunm ak ta
b u lu n d u ğ u anlaşılm aktadır.
Elçiler in . .vazifeleri her ne olursa olsun daim a gön_-_
derildikleri m em leket H ü k ü m d a rın a ve o m em leketin
ileri gelenlerine bir takım kıym etli hediyeleri de birlikte
götürm elerinin âdet o ld u ğu görülm ektedir. Bu hu su s­
ta hâzinenin, hiçbir fedakârlıktan çekin m e d iğini ve
daim a Türk servet ve cöm ertliğini övdürecek bir elaçık-
lığiyle müstesna ve nadir hediyeler seçmekte ve yol­
lam akta o ld u ğ u n u vakanüvis ta rifle rim iz nakletm ekte
ve arşivlerim izdeki birçok vesikalar da b u n u teyidet-
mektedirlen O sm anlı istilâsının A vrupa’da m ü h im bir geri
çekilm eyi tasdik ve k a b u l etmesi tarihi olan, 1718 Pasa-
rofça sulhundan sonra V iyana’ya gönderilen Elçi İ b r a­
h i m P a ş a ’nın g ö tü rd ü ğ ü h e d iy e le r1 Devletin, yorucu
*j R aşit T arihi II. b asım , c. V s. 132
«.... Ve h e d âya n a m ın a tertib o lu n a n m u ş a m m a ı n ıs fın a d e ğ in g ir ­
m e alacaiu ve p e rv a z la rın ın ik i y ü z ü m ü n a k k a ş ve s ü tu n la rı sedef-
k âri ve tav an ları y a ld ız lı ve topları s im su z e n î n a k ş ile m ü z e y y e n
iç pervazı tu r u n c u İs ta n b u l d ib a sı o n sekiz h a z in e li b ir k ıt’a su ze n î
oba ve ik i k ıt’a acem keçesi ve ik i adet m a i atlas astarlı penbe
m in d e r ve dört k ıt’a s ırm a b ü k m e sarı atlas astarlı İs ta n b u l d ib ası
y astık ve ik i çift som sedefkâri dört t O D İ u trab zan ve b ir çift y a ld ız lı
ve p u llu ceviz tah tasın d an döşe m e tahtası ve k e b îr ve vasat ve sagîr
ve h u r d a y e tm iş bir k ıt’a elm as ile m urassa ve k ır m ız ı ve yeşil
m in a ile m ü şe b b e k z e m in i altın ü ç tabanca ve b ir k ıt’a b a lık ç m
sorguç ve a lın lık ve b a ş lık ve k ılâd es iy le sîn e b e n d i k e b îr ve vasat
d ört y ü z d o k s a n dört e lm as ile m u rass a k ır m ız ı ve yeşil lâciv e rd i
ve beyaz m in a k â r i z e m in i altın b ir k ıt’a altın raht ve k e b îr ve va­
sat ve h u r d a y ü z e llib e ş .k ıt’a e lm as ve vasat ve h u rd a on d ört la’l
ile tarsi’o lu n m u ş z e m in i lâciverdi ve yeşil çiçek ile m in a k â r i b ir
k ıt’a altın y ıla n ve b ir som şerit ve y ir m i k ıt’a e lm as ve y ü z a ltm ış
k ıt’a lâ ’l ile m urassa taş araları altın ile m ü ş e b b e k y a ld ız lı b ir çift
BİLİNENLERE TOPLU BİR BAKIŞ 27

harplerden çıktığı ve m addî kuvvetinin bir hayli sarsıl­


dığı sıralarda bile b u hususa ne derece ehem m iyet verdi­
ğ in i gösterdiği gibi, daha geniş zam anlarda yollanan
hediyelerin de neler olabileceğini düşündürm ektedir.
s im r ik â p ve som ve to p lu b ir adet s im diz.gin ve b ir k ıt’a h a lk a lı
s im som ta b k u r ve b ir s im lü g â m ve ik i adet ü ç g ü llü s ırm a lı k a ­
dife teyelti ve k e b îr ve vasat seksen sek iz k ıt’a z ü m r ü t ve seksen
se k iz k ıt’a la’l ve y a k u t ile m urassa h an esi s ırm a ile iş le n m iş taş­
ları s im ve taş araları altın b ir eğer ve b ir som k u s k u n ve beyaz
İstan b u l d ib a sı üze rin e som sarı s ırm a ile işle m e p ü s k ü lle ri h u rd a
m e rc an lı som s ırm a ve k ılap ta n ile m ü z e y y e n ü ç g ü llü g ü lp e n b e
atlas astarlı b ir k ıt’a z in p u ş ve al saya ç u h a ü z e rin e sarı ve be­
y az s ırm a ile işle m e sarı atlas astarlı b ir y a p u k ve ü ç y ü z y e tm iş
k ıt’a k e b îr ve vasat y a k u t ve ü ç y ü z otuz dört z ü m r ü t ile m urassa
z e m in i y eşil ve beyaz m a i m in a k â r i ve b a ş lık ile sîn e b e n d i
m ü ş e b b e k a ltın b ir d iv a n rahtı ve e lli sek iz k ıt’a vasat ve sagîr
y a k u t ve otuz sekiz z ü m r ü t ile m urassa taş h an e le ri altın k a p la m a
reşm esiy le b ir y a ld ızlı y ıla n ve k e b îr ve vasat o n d ö r y a k u t ve. y ir m i
ü ç z ü m r ü t ile m u rass a yeşii ve beyaz ve m a i m in a k â r i altın ve
b a ğ la rı som b ir k ıt’a e n s e lik ve k e b ir ve vasat ve sagîr elli ik i lâ ’l ve
y a k u t ve seksen y edi z ü m r ü t ile m urassa kab za sı k a le m k â ri b ir
adet- altın to p u z ve d ib a üze rin e sarı som s ırm a ile zerduz işlem e
in c u ye y ir m i ik i z ü m r ü t ile m urassa h a lk a sı sim b ir kıt’a to p u z lu k
ve s im y ald ızlı ü ç to p lu ve ü ç k o llu b ir adet zin c ir ve b ir sim yal­
d ız lı üçe r to p lu çifte z in c ir li b ir s im İü g â m ve s im h a lk a lı bir adet
som ta b k u r ve toka ve topları y a ld ız lı b ir s im som d iz g in ve yeşil
ve beyaz r r r i T T a 11ü y a id ız lı b ir sim r ik â p ve ortası al ve etra­
fı siy a h ç u h a ü ze rin e h in d k â r i elvan re n k şeşyet şü k û fe le r ile m ü ­
zeyyen k ır k b ir lâ ’l ve y ü z y etm iş ik i z ü m r ü t ve d alları in c u ile
m u rass a z e m in i h u r d a altın p u llu ve saçaklı üçe r to p lu in c u lu
m ercan ile som işlem e al atlas astarlı b ir abayî ik i kaşları sim y a ld ız lı
ve h an esi som ile işle m e b ir eyer ve ü ç s ırm a g ü llü kadife te­
yelti ve al saya çu h a ü ze rin e dalla rı sarı ve beyaz s ırm â ile işle ­
m e sarı atlas astarlı y a p u k ve z e m in i som ve z a m a n ı n a k ş ile m ü ­
zeyyen dört kaliçe ve k e b ir s im ta m g a lı b ir satıl ve sim
ta m g a lı p e y v e n d ve s im tam g alı b ir köste k ve k ır m ız ı atlas
üz re sarı k ıla p ta n lı b ir şerit ve k ıla p ta n lı elvan çiçe kli y ir m i ik i
top İs ta n b u l d ib ası ve a ltın b a ş y ü z elli adet h ü n k â r î destar ve on
beş adet m ü n a k k a ş U şa k seccadesi ve otuz se k iz k ıt ’a padızehr-i.
m a rî ve y ir m i m üşk - i n af ve ik i adet tu r u n c u Cezayir ih ra m ı ve
d ört top elvan çiçekli a ğ ır zerbeft ve ik i top a ğ ır İstan b ul d im i
d ib a s ı ve ü ç y ü z on m is k a l ân b e r ve o n ik i re’s esb-i dilkeş e n d am
Eiçi-i m ü ş a r ü n ile y h tarafına te s lim ....»
28 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

Elçilerin aynı zam anda m em uriyetleri m evzuiyle


alâkadar olm ak üzere gittikleri m em leketin H ü k ü m ­
darına ve Başvekillerine O sm anlı Padişahı ve Sadrıazam ı
tarafından yazılm ış m ektuplar götürdükleri ve N am ei
Hümayun denilen bu H ü k ü m d a r m ektuplarının gerek
seyahat esnasında, gerek alay ve k a b u l m erasim inde
b ü y ü k teşrifat m evzuu teşkil ettiği görülm ektedir,
M ü h im bir kısm ının suretleri Başvekâlet A rşivin­
deki name defterlerinde kayıtlı b u lu n a n bu name-i hü-
m av u n lard an birin e örnek olm ak üzere S ü l e y m a n
II I. ü n 1 tahta çıkışını Fransa Kıralı Louis XIV. e teb­
liğ etmek üzere m e m u r edilen elçi ile yollanan m ek­
tu b un sureti aşağıya alınmıştır- Defterde bu m ektubun
suretinin sonundaki kayıttan İngiltere ve N ederland’a
da aynı vazife ile ve aynı m ektubu götüren birer
zatın daha gittiği anlaşılm akta ise de b u zatların k im ­
ler oldukları h a k k ın d a vak’anüvis tarihlerinde bir kayıt
görülem em iş ve başka kaynaklardan da h e n ü z bir m a­
lûm at elde edilememiştir. 1092 -1100 hicrî (1681-1688
m ilâ d î) yıllarına ait m ü h im m e defterleri de elde b u lu n ­
m adığı için on lardan da istifade kabil olamamıştır. Yalnız
Başvçkâlet Arşivinde m evcut ve ifadsi itsbaeriyle bahse­
dilen nam enin aynı olan diğer bir vesika daha vardır.
Bunda, elçinin adına ait yer boş olm akla beraber, Divan-ı
h ü m a y u n tercüm anı A l e k s a n d ı r ile birlikte gönderildi
kaydından bu nam enin V iyana’ya yollanan Z ü l f i k a r
P a ş a ’ya verilen m e ktu b u n sureti o lduğu anlaşılm aktadır2.
B ununla beraber bu belgeler Süleym an III. ü n tahta geç­
tiği günlerdeki gibi İstanbul’un kanlı ihtilâller içinde
y ü z d ü ğ ü zam anlarda bile dış m ünasebetleri pekiştirm ek
ve O sm anlı kudret ve n ü fu z u n u hatırlatm ak için bu gibi
fırsatların kaçırılm ad ığm ı göstermektedir.
J] Bazı O s m a n lı ta rih le rin in p ad işah sa y m ıy a ra k E m i r
Süleyman d e d ik le ri zat, S ü l e y m a n I. olarak k a b u l e d il­
m iştir.
2] Süleym an-ı S a n in in c ü lû s u n ü m ü ş ’ir düvel-i m ü te h a b b e
h ü k ü m d a r la r ın a g ö n d e rile n m e k tu p , Başvekâlet A rşivi, İ b n ü l r
E m i n M a h m u d K e m a l tasnifi. H ariciye, N o. 413.
BİLİNENLERE TOPLU BİR BAKIŞ 29

Name Sureti:

FRANÇE PADİŞAHI LUİZ’E NAME-İ HÜMAYUN

Meyamin-i te’yidat-ı amîme i ezeliyye i subhaniyye ve mehasin-i


tevfikat-ı cemîle-i lemyezeliyye-i ilâhiyye ile ve hazret-i sultan-ı
tahtgâh-ı eflâk ve mesned- nişin-i bargâh-ı levlâk -mefhar i evlâd ı
Adem maksud-ı aferiniş-i âlem hatim-i cümle-i rüsül ü enbiya
habib-i Huda Muhammed Mustafa aleyhi min-es-salâvati ezkâhâ
ve minet-tahiyyati evfaha'nın mucizat-ı kesiret-ül-berekâtı ile evreng-i
saltanat ve hilâfet i şehriyarî ve müttekâ-yı izzet îi haşmetü
cihandarî cenab-ı devlet -meabımıza müyesser ve işbu sene-i tis’ave
tisîne ve elf muharrem-ül-haramınltı ikinci günü k i1 cumartesidir,
taht-ı âli - baht ı Osmaniye cülûs-ı hümayunumuz mukadder olup
cümle memalik-i mahrusumuzdan mecma-ı mü’minîn ve mabed i
müslimîn olan cevami-i kuds -mecamiin rüus i menabirinde nam-ı
hümayunumuza hutbeler okunup ve dar-üd-darb ı nükud-i namadud
olan mahallerde vücuh-i derahim ve denanirde ism■ i saadet -resmi­
mize sikkeler urulup ahkâm-ı kaza - mazamız cümle-i memalik-i
rub'-ı meskûnda cari ve eşi'a-i nur-i afitab-ı adi ü daddan zalâm-ı
zulm ü sitem ü kahr mütepari olmağla ahbar-ı meserret -âsar-ı
cülûs-ı izzet-menusumuz hanedan-ı azim-üş-şan ve dûdman-ı hilâfet-
mekânımız ile sadakat ve müvalât ve mütabaat ve müsafat üzere
oldn^mülûk--JLmahabbet-.sülûkeJş-dr âdet-i kadime-i eslâf ve eşrafımız
olup sizinle mün'akid olan dostluk ve ahd ü peyman mucebince cü-
lûs-ı saadet-menusumuzun haber-i meserret-eserin Vlâm ve i’lânı için
name-i hümayun-ı izzet- makrunumuz ısdar olup. ................ .. ile irsal
olunmuştur. Indelvüsul gerektir ki kadim-ül-eyyamdan ilâ haz el-an
hahedan-ı şamih-ül-erkân ve dûdmân-ı rasih-ül beyanımız ile müs­
tahkem ü payidar ve maşeyyed ü üstüvar olan uhud-ı sadıkâ ve
şürut-ı vasıka muktazasınca cülûs-ı hümayunumuzdan dostluğa lâyık
meserret-i binihaye izhar ve taht ı hükümetinizde olan âyan-ı
memleket ve hukkâm-ı vilâyetinize iş'ar edüp ecdad ı âlinifad ve
eslâf-ı firdevs -nihadımız enârallahu tealâ berâhinühümün zaman-ı
ma’delet -iktiranlarından beru mabeynde mün’akid ve müstahkem
ve iki tarafın arasında müressem olan şerait-i sulh ü emân ve
8 ik in c ite şrin 1697.
30 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERÎ

dekayik-i sevkend ü eyman zaman-ı emânımızda dahi kemakân


riayet ve sıyanet olunmak mukarrer bilüp madame ki tarafınızdan
sulhu salâh riayetinde kusur sudur ve zuhur etmiye canib-i hü­
mayunumuzdan dahi veçhen minel-vücuh esası ahdü-emân halel-
pezir olmak ihtim ali yoktur. Mabeynde mün’akid olan dostluk ve
ittihad ve meveddet ve inkıyad merasimi riayet olunmağla reaya yı
tarafeyn huzur ve rahat üzere olup ferağ-ı hal ile canibeynin dua yı
hayrına müdavemet göstereler. Evail-i Muharrem 99 1
Bir sureti:

İngiltere Kıralı Yakab-ı Sâni’ye


Bir sureti:

Istadi Cenerali ve bililtifak NederJande vilâyetinin hükümdarına vech-i


meşruh üzere yazılmıştır.
Fitarih-il-mezbur
(N a m e defteri No. 5, s. 17)

Elçilerin Maiyetleri - M em leketten Hareketleri - Hudutta


Mübadeleleri - Müsaferet Şekilleri - A lay ve Kabul Törenleri

1791 de ikamet elçilikleri ihdas olununcıy a kadar


sınıfı ne olursa olsun Elçilerin kalabalık bir maiyet'e
vazifelerini ifaya gittikleri ve bilhassa B ü y ü k Elçilerin
bir Beylerbeyinin, Paşa Kapısı halk ın ı tam kadrosiyle
beraberlerinde g ötürdükleri görülm ektedir. Bazı sefa­
ret heyetlerine müsteşar-ı sefaret veya tahrir-i vakayie me­
mur gibi ünvanlarla h ü k ü m e t tarafından ilâve edilen
m e m urların şahsiyetleriyle gördükleri işlere bakılınca
b u n la rın elçi tayin edilen zatın bazı eksik cihetlerini
tam am lıyacak kıbalde insanlardan seçilmiş oldukları
derhal anlaşılm aktadır. Zam an zam an sefirlerin maiye-
lerine Fener’li D ivan tercüm anlarından bazılarının da
katılm ış o ldu ğu vakidir. Elçilerin m aiyetlerinin kaç ki­
şiden terekküb ettiği h a k k ın d a kat’î bir sayı söylene­
mez. Bu maiyetin sayıca kabarık b ir yek ûn tuttu­
ğu görülm ekle beraber daim a değişik b u lu n d u ğ u ,
*] İk in c ite ş r in 1697 ortaları.
BİLİNENLERE TOPLU BİR BAKIŞ 31

daha doğrusu şahsa göre değiştiği anlaşılm aktadır. Bazen


bin kişiye kadar çıktığı m u h a k k a k tır1.
O sm anlı Devletinin m u ah h ar bir zam anında ve nis-
beten kuvvet ve satvetinin sarsıldığı bir devirde m u k a ­
bil gelen elçinin orta elçi payesinde o ld u ğu anlaşılınca
beraberinde götürm ekte o ld u ğ u hediyeler Edirne’den
geri çevirtilen2 ve payesi orta elçiliğe tenzil edilen
E b u b e k i r R a t i p E f e n d i’nin 1791de Viyana’daki Sefaret
alayını gösteren g r a v ü r 3 bir elçi m aiyetinin ne demek
.olduğunu yeter bir aydınlıkla göstermektedir. Evliya
Çelebi’n in Siyahatnam esinde tasvir ettiği sefaret ala­
yına dahil bu lun a n la r h a k k ın d a verdiği ve kitabım ızın
37-41 inci sahifelerine aynen aldığım ız m alûm at da
bu m aiyetin kim lerden ve ne gibi vazife sahiplerinden
terekküb ettiğini anlatm aktadır.

Elçi tayin olunan zatların yola çıkm adan önce


Sadrıazam ve Şeyhülislâm la birlikte Padişahın h u z u ­
ru n a çıkm alarının ve götürecekleri m ektubun -kendi­
lerine burada teslim edilm esinin ve sözle icabeden tali­
m atın verilm esinin usul o ld u ğ u n u hemen bütün sefaret-
n a m ererirriyaş—tsrrafiarnrdsrk'i izahattan öğrenmekteyiz.
Teşrifat4, Padişahın, nam esini Sadrıazama vermesini, Sadrı-
azam ın da takdim-i resm-i tazim ile elçiye teslim etmesini
ve elçinin de b ü y ü k bir hürm etle el üstünde taşıyarak
h u zu rd a n çıkınca D ivan kâtibine devretmesini âm irdir.
Elçilere, bu maksatla huzura girdiklerinde ayrıca bir
de h il’ât giydirilm ektedir. Bu suretle vazifesi hakkında
1] 1718 de V ina’ya g id e n 1 b r a h i m P a ş a ’n ın m a iy e tin in b u
m ik d a r d a o ld u ğ u b a zı M acar k a y n a k la rın d a n öğre n ilm e k te d ir.
Togyip Gökbügi’nin notları.
2] T opkapı Sarayı A rşivi. No. 4819, Sırkâtibi Defteri• re b iüle v v e l
1206 (ik in cite şrin 1791).
3| Bir kopyası b u k ita b ın s o n u n a k o n u lm u ş v e d a h a e v e l r e n k ­
li olarak Tarih Vesikaları Dergisinin ilk say ısın d a n e şre d ilm iştir.
* «...A b d ü 1 k e r i m E f e n d i R u m e li B e y le rbe y liği payesiyle
32 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

talim at alan ve götüreceği hediyeleri tesellüm eden elçi,


m aiyetini tanzim ettikten sonra İstanbul’dan bir alay
göstererek hareket etmektedir. Bu alayın Padişahlar tara­
fından Alay Köşkünde seyri, ekseriya âdet o ld u ğ u için,
kafilenin Yerebatan’dan Şengül H am am ı ö n ü n d e n aşa­
ğıya doğru yokuşu inerek Alay K öşk ü ö n ün d e n Divan-
yo lunu tuttuğu anlaşılm aktadır. Bu hususta bir fikir
edinm ek için, 1774 de Rusya’ya giden A b d ülk e rim Paş’a-
nın, Sefaret alayı h ak k ın d a verilen m alûm at aşağıya
alınm ışt ır :
«M ah-ı z ilh ic c e n in gurresi yevm -i p e n ç ş e n b ih d e saat-ı mü-
vafıka beşi o tuz b ir d a k ik a m ü r u r u n d a ib tid a Divanegân ve Cönül-
liyan b a d e h u tuğ ve alem b a d e h u y elken d e st ve d o n a n m ış Ye­
dekler b a d e h u hedaya-yı hümayun arabaları b a d e h u Kapıcılar Kethüdası
ile Selâm Ağası bad e h u h a k i r 1 ile hacegân-ı D îvân-ı h ü m a y u n d a n
Elçi P a şa n ın d a m a d ı b a d e h u tasdikname-i hümayun arabası b a d e ­
h u şatıran ve m ü s e lla h çukadaran ile Elçi Paşa cenabı, veraların d a
Gedik Ağaları b a d e h u Kethüdaları İle Divan kâtipleri b a d e h u Enderun
Ağaları enselerinde Mehterhane ve Karakullukçu ta k ım ı y ü r ü m e k
üze re tertib o lu n a n alay ile E lçi P a ş a n ın h a n e s in d e n hareket
ve Ş e n g ü l H a m a m ı ö n ü n a e n saray-ı sadr-ı â li p îş g â h ın d a n
Alay K ö ş k ü n a m burc-ı afitab-ı şevket ve lâne-i hüm a-yı saltan atın
m anzara-i mâliyesi m u k a b ilin e v u s u ld e E lçi Paşa zîn-i e s b in d e n
zem in-i u b u d iy e te n ü z u l ve tutiya-yı hâk-i ib tih a l ile dide-i m üba-
h atı m e k h û l ve tekrar ferve-i sam m ur-ı In a ye t- n üşur ilb a siy le maz-
har-ı ataf-ı şehinşah-ı m e k re m e t- şü m u l b u y u r u ld u k ta n sonra m a t­
ra h ı şua-ı enzar-ı g îtî- füruzd an ba’d-el-ubur e splerine s ü v a r ve alay
ettikleri görülm ektedir.
ile S iliv ri K a p u s u n d a n g ü z a r ...»2
Elçiler, h u d u d a vardıklarında kom şu memlekete
bir törenle ve mazbata ile teslim edilmektedirler. Eğer
karşılıklı Sefaret Heyetleri gidip geliyorsa bu teslim
elçi ta y in b u y u r u lm a k la m a h - ı m e z k u r u n y ir m i a ltın c ı c u m arte si
g ü n ü ih tiy a r o lu n a n vakt-i m es’u d d a Sadrazam ve Ş e y h ü lis lâ m
h a z ır o ld u k la r ı hçlde m ü ş a rü n - ile y h E lçi P aşa huzur-ı h ü m a y u n a
celb o lu n u p Sadrazam a ferace S a m u r k ü r k ve üz e rin e serasere
k a b lu y in e s a m u r k ü r k ve Ş e y h ü lis lâ m Efendiye beyaza k a p lu
s a m u r k ü r k iksa o lu n d u k ta n sonra E lçi Paşaya d a h i fıstık i çuka-
ya k a p lu s a m u r k ü r k ilb as ile nam e-i h ü m a y u n te slim o lu n d u .
Cevdet Tarihi, Teıtib-i Cedit, c. II s. 7
>] M e h m e t E m in N a h ifi Efendi.
2J Sefaretnam e-i A b d ü lk e r im Paşa. s. 6 - 7 .
BİLİNENLERE TOPLU BİR BAKIŞ 33

ve tesellüm aynı zam anda bir m übadele şeklini de al­


m aktadır. Bu m üb ad e le nin m uayyen birtakım m erasim
ve teşrifata tabi b u lu n d u ğ u ve hattâ bazan anlaşama-
m azlıklara sebep olarak birtakım m üzakere ve m ü n a ­
kaşalara sebep olan bir m ahiyet aldığı da görülm ektedir1.
Elçilerin m übadelesi bahis m evzuu old u ğu zam an m ü ­
h im bir şahsiyetin bu m em uriyet ile vazifelendirilmesi
ayrıca bir mesele teşkil etmektedir. H u d u d a yakın
eyaletler beylerbeylerinden biri veya kıdem li bir vezir
bu işe m em ur edildiği gibi T ürkiye’ye gelecek olan ya­
bancı Elçinin m aiyetine verilen Kapucubaşılardan bir zat
da m übadele anında ve yerinde b u lu n m a k üzere h u d u ­
da kadar gelmektedir. Bazı zam anlar bu K apucubaşr
larla birlikte bir de Beylerbeyi gönderildiği olm uş ve
bu yapılm adığı zam an çok defa karşı tarafın itirazını
m ucip bir mesele teşkil etmiştir.
Elçilerin m übadele olunacakları m ahalde yapılan
tören hak kın da bir fikir verm ek için de, 1718 de viya-
na’ya gönderilen İ b r a h i m P a ş a ’nın memleketten ne
suretle ayrıldığını gösteren satırlar, Sefaretnamesinden
aynen alınm ıştır.
«....... S âb ık a Defterdar-ı evvel olan S a r ı M u s t a f a P a ş a
H azre tleri ü ç taş d ik ti, s ın u r o lm a k üzere am a, Racine den k a lk u p
s m ü r “fa ş ia r ın a “fe v an e o I u nd u^“Bir~s a a t kala yerde Kınalıoğlu Çiftliği
d e m e k le yerde A b d u 11 a h P a ş a H a z r e t l e r i 2 N em çe E lçisi
iç in sâyeban ve çadırlar k u rd u la r. B ir saat m ik d a r ı an d a te v a k k u f
o lu n d u . N em çe E lçisi şın u ra g e ls ü n de y u ve h ab e r için ad am
g ö n d e rd ile r, d a h i h ab er g ö tü rd ü le r g e ld ile r deyu. A m a Paşa­
la rın ik is i d a h i m e h te rh an e le rin çalarak s ın u r taşın a revane
oldular, a m a s ın u r taşın d a n berude ve y a k ın yerde E lçi Paşa sâye­
b a n k u r m u ş idi- A b d u l l a h P a ş a ile m a e n in d ile r ve o tu rd u la r
ve N e m çe Elçisi k e n d u taraflarınd an taşlara y a k ın yerde in m iş ve
ü ç kefere g ö n d e rm iş , P aşalara geldi; sây ebanda b u lu ştu la r. G e ld i­
n iz m i? E lç im iz haber ister d ey u b u n la r d a h i b e rud an R u m e li Ç a­
v u ş la r K e th ü d a siy le E lçi P aşa K a p u c u la r K e th ü d a s ın ı N em çe E l­
çisi tarafına gön d e rd ile r. Sız d a h i g e ld in iz m i? de m e kle ve g id e n le r
d a h i geldiler, teşrif b u y u r u n . E lçi d a h i b in d i, s ın u r taşm a gel.yor,

*] E n d ik k a te değer ve g arip b ir m ü b a d e le şe kli y in e A b d üî-


k e rim Paşa sefaretnam esi’nde g ö rü lm e k te d ir, s. 16-23.
2] M übadeley e m e m u r R u m e li V alisi.
3
34 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

dediler. A b d u l l a h P a ş a , E lçi İ b r a h i m P a ş a ’ yı s â y e b a n d a b ı­
raktı. B in d i m e h te rh ad e sin çalarak b ü t ü n eyalet ard ın c a ortalar ve
o n pare top ları çek türe re k s m u r a revane o ld u . H e m Serasker id i
a m a N em çe tarafın d an B elgrad G enerali olan E t v a r n a m E lçile ri­
n in ü z e rin e Serasker ta y in o lu n m u ş , gelm iş; ol d a h i E lç is in i in d ü ğ ü
yerde b ıra k m ış , b in ü p geldi. A m a ol askeriyle o n beş b in k a d a r var
id i ve N e m çe ’n in d a h i o n beş b in kad a r v a r id i, a m a A b d u l l a h
P a ş a b iz im tarafın s ın u r ta şm a vardı. N em çe d a h i k e n d i tarafla­
r ın d a olan ta şm y a n m a geldi, a m a s ın u r taşı ü ç d ik ili taştır; m ab e ­
y in le ri k ırk a r a d ım d ır, a m a ik is i d a h i at üze rin d e d ir. A b d u lla h Paşa
Belgrad G enerali olan E d v a r n a m a b ak a r k i attan aşağ ı in s ü n , Ce-
sıeral de b ak a r k i A B d u l 1a h P a ş a attan aşağı in s ü n . Ceneral e lha­
sıl ta h a m m ü l ederneyüp A b d u l l a h P a ş a H a zre tle rin d e n m u k a d ­
d e m attan aşağı in m e ğ e hareket eyledi. B ade h u A b d u l l a h P a ş a
d a h i hareket eyledi. A ncak G en e ralin h areketi ol kad ar evvel o ld u k i
ay ak ü z e n g id e n çık ar m ik d a r ı h e m e n ik is i b ird e n in d ile r. B iz im
taraftaki taştan ortad aki taşadek A b d u l l a h P a ş a y ü rü y e re k vardı.
Ve Ceneral E t v a r (E dvard) d a h i k e n d ü tarafla rın d a o la n taştan
y ü rü y e re k geldi. İk isi d a h i ortad aki taşta k av u ştu la r, el ele verüp
o tu rd u lar. E lçi m usa h a b e tle rin i ettiler. M ah-ı receb-i şe rifin y ir m i
y e d in c i P e n çşe n b ih g ü n ü i d i s ve ziy ade h ava g ü z e l ve g ü n e ş id i.
A m a m u s a h a b e le r in d e n sonra A b d u l l a h P a ş a , Elçi İ b r a h i m
P a ş a y a h aber irsal eyledi, Teşrif b u y u r s u n la r, deyu. İ b r a h i m
P a ş a d a h i sâyeban-ı k a lla v i g iy ü p ve so rg u ç ta k ın u p b in d i. E n d e ­
r u n ağaları d a h i a rd ın d â alay iie m e h te rh a n e s in çalarak s ın u r taşı­
n a revane o ld u ve N em çe E lç is i4 d a h i k e n d u tarafın d a n b in ü p tiren-
p etesini çalarak s ın u r taşm a g e lü rk e n b ie m rillâh - i tealâ hava teb­
d il oldu; a m a E lçile rin ik is i d a h i taşlara ge ld ik te c ü z ’î y a ğ m u r y a ğ ­
m a ğ a başlad ı, d a h i attan aşağı in m e d iler. B irib irle rin e b akarlar, evvel
in m e k için. H ele N e m çe E lçisi b ir veçhile ta h a m m ü l e d e m e y ü p m u ­
k a d d e m attan aşağı in m e ğ e hareket eyledi. B ade h u b iz im E lçim iz.
İ b r a h i m P a ş a d a h i hareket eyledi. N ih a y e tik is i b ird e n attan aşa­
ğ ı in d ile r. H e m e n E lç in in hareketi ol kadar evvel id i k i ay a ğı ü z e n ­
g id e n çık ar m ik d a rı. İk is i d a h i y ü rü y e re k k ırk ar a d ım ortad aki
taşa geldiler, buluştular; el ele verdiler. A m a b iz im S e ra sk e rim iz A b-
d u l l a h P a ş a ve N e m çe Seraskeri olan B elgrad C enerali E d v a r t
n a m d a h i a y a k ü ze rle rin d e d u r u r la r idi. E lçile r ile m a e n d ö r d ü de
çârg ûşe o tu rd u lar. A m a m ertebe ol vakit b ir elâ g ö z lü b ir koca yağ-

!] Sefaretnam e-i A b d ü lk e r im Paşa. s. 6 - 7


2I E n d ik k a te değer ve g a rip b ir m ü b a d e le ş e k li y in e A b d ü l­
k e r im Paşa Sefaretnam esi’nd e g ö rü lm e k te d ir, s. 16 - 23.
a] 3 0 h a zira n 1718
4] D a m i a n H u g o , G ráf von V irm o n t (1666 - 1722)
BİLİNENLERE TOPLU BİR BAKIŞ 35

m u r y a ğ d ı k i h e m a n b ard ak tan boşan ırcasına. V elhasıl d ö r d ü d a h i


o tu rd u la r ve s u lh a h v a lin i söyleşm e ğe başladılar. C e v ap lan ta m a m
o ld u k ta n sonra y a ğ m u r d a h i d in d i. A m a s u lh a h v a lin i söy le ştik­
le ri vak it b iz im a s k e rim iz in d a h i a ğ ır lık la r ı b iz im tarafta o lan taşın
y a n ın d a çatıldı, katıld ı; b ir ferd-i vah it öte tarafa g eçm edi ve N em çe
askeri c ü m le te c e m m ü lâtla riy le k e n d ü tarafların d a olan taşın y a n ın ­
da çatıldı, k a ld ı. A n la rd a n d a h i b iri b e ru tarafa geçm edi. A b d u 1l a h
P a ş a E lçi İ b r a h i m P a ş a ve N em çe E lçisi ile Belgrad G enerali
olan Etvar n a m s u lh m ü şa v e re le rin i ta m a m e y le d ik le rin d e n sonra
ik i tarafa iz in old u. Ş e n lik o lu n s u n deyu. B iz im taraftan a s k e rim iz
birer y a y lım tü fe n k attılar, on beş b in rn ik d arı var idi. Ve b ir y ay ­
l ı m o n pare top attılar ve N em çe tarafınd an d a h i b ir y a y lım tü fe n k
a tıiu p ve on pare to p la rım d a h i attılar. B adeh u ik i taraftan ik iş e r y a y ­
lım tü fe n k le r ile ik i y a y lım d a h i o n ar pare toplar atıldı. B a d e h u A b-
d u l l a h P a ş a H azretleri, E lçi İ b r a h i m P a ş a n ı n elin i elin e alıp
Âl-i O s m a n P a d iş a h ın ın B ü y ü k E lçisid ir S u lh ve selâh o lm ak için irsal
o lu n m u ş tu r İn ş a a lla h u tealâ y in e b u m a h a ld e ve avdette e m in ve
s a lim se nd en isterim , d e y u Belgrad Generali olan Etvar n a m cene-
rale teslim eyledi. Ve Ceneral-i m e sfu r d a h i k e n d i E lçile rin in e lin i
eline a lu p b u d a h i N e m çe K ayze rinin- yan i late şb ih N em çe U sanınca
P a d işa h d e m e k tir - B ü y ü k Elçisidir. B iz d a h i b u m ah a ld e senden
isterim , d e y u A b d u l l a h P a ş a H azretlerine teslim eyledi. B ade h u
a ğ ırlık la ra iz in o lu n d u . B iz im a ğ ır lığ ım ız N em çe tarafına ve smu-
r u n a geçti ve N e m çe ’n in te c e m m ü lâtla rı b iz im taraf s m u r a geçti.
N e m çe E lçis in i A b d u l 1 a h P a ş a a lu p b eru g e tü rd ü ve b iz im E lçi­
m iz İ b r a h i m P a ş a H azretlerin i Belgrad C en arali o la n b âlâd a
z ik r o lu n a n P a re k in e a lu p götürdü,,..
EİçiTer huduttan içeri"girdikten sonra artık o m e m ­
leketin misafiri sayılm akta ve her tü rlü ikamet ve
iaşe masrafları, misafir oldukları hüküm etçe temin o lu n ­
m aktadır. Hattâ dönüşlerinde her birine m em uriyet­
leriyle m ütenasip hediyeler de verilm ektedir. Maamafih
O sm anlı Elçilerinin birçok m emleketlerde bu hususta
pek m üstağni davrandıklarını ve çok defa masraflarını
kendileri gördük le rin i gösteren kayıtlara da bazı Sefa-
retnamelerde tesadüf edilm ektedir1. B ununla beraber
u m u m î kaide olarak ve m ütekabiliyet esasına riayet
edilerek O nsekizinci Asır sonlarına kadar elçiler ve
maiyetleri, b u lu n d u k la rı m em leketin misafiri sayılmışlar
ve b u şekilde m uam ele görm üşlerdir. Bu hususta da
'■
j M o s k o v a S e fe re tn a m e si- N işli M . e h m e t A ğ a . V r .83
33 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

Kara Mehmet Paşa Sefareinamesinde vaziyeti aydınlatıcı şu


kayıtları bulm aktayız1:
“....M ukaddem a varan Elçilere defterhaneleri n a iık o ld u ğ u üzere
f a k a t b ir a h u n zin c ir v irile g e lip ziy ade nesne v e rilm e k v u k u b u lm a -
m ış iken b u fakire a ltu n zin c ird e n m âa d a b ir g ü m ü ş leğe n ib ı ik ve
b irk aç tas ve b irk a ç le ngeri ve ta h m in e n y ir m i v u k ıy y e kad ar evanî-i
s im v e rilü p âd e m le rim izd e n y ir m i nefer k im e sn e y e b ire r v u k ıy y e
g ü m ü ş ve y ü z y ir m i âd e m e b ire r d o n lu k L o n d rin e çu ka, vesair-
lerine birer d o n lu k M acar çu kası verdiler. Ve m u k a d d e m a varan
Elçilere y ü z y ir m i âd e m d e n ziy ad e â d e m g e tü rm e ğ e ru h s a t gös­
te rm e m işle r ik e n ancak y ü z y ir m i âd e m e kifay et edecek m ertebe
zah ire v e rüp ziyadece b ir h ab b e ve rm e k âdetleri d e ğ il ik e n b u
fa k ir ik i y ü z d oksan beş â d e m ile v a ru p z a h ir e m iz i d a h i ana
göre ta y in ve tertib eylediler. E v v e lâ y e v m iy e o n beş k o y u n ve
ik i k u z u ve y e tm iş k e y i arpa ve k ifa y e t m ik d a r ı o d u n ve o tlu k ve
masarif-i sa ire m iz iç in d a h i y ü z ellişer k u r u ş h a rç lık verdiler....,,

A ynı meseleden bahseden Evliya Çelebi Seyahatna­


mesinde de şu m alûm atı bulm aktayız 2:
«...Paşaya b eher y e v m y ü z y e tm işe r g u r u ş alûfe ve rilird i,
tayin-i m asariften m âada. Ve beş y ü z a ltm ış altı nefer askere beş
b in adet beyaz has e k m e k ve se k iz y ü z seksen at y e m i ve y ir m i
k o y u n ve elli v u k iy y e y a ğ ve elli k ıy y e bal ve on k ile p ir in ç ve
a ltm ış çift se m iz ta v u k ve y ü z çift g ü v e rc in ve sair m e k u lâ t ve
m e şru b a tta n m âad a cemî-i le v a zım a t ve s ü k k e r ve k a h v e ve m is k ü
an b e r ve b ib er ve d arçin ve k a ra n fil her şey ve k ıy y e k ıy y e bali-
g an m â b e lâ ğ g e lüp, e lli adet K apucıbaşılara y e v m iy e birer altun
ve elli adet K a p u c ıb a şıla n n e d n asm a birer, elli adet m ü te fe rri­
k a lara ve ser-i kârda olan la ra y a rım şa r g u r u ş ve y ü z k a d a r K ara­
k u llu k ç u la r a y e v m iy e b ire r r u b u ’ g u r u ş alûfe ta y in defteri K ıra ld a n
gelince K a ra k u llu k ç u la r n a z ü is tiğ n a ettiklerinde a le lû m u m hudda-
m a n la ra birer r u b u ’ alûfe defteri d a h i geldi. A m m a h ü n k â r atları
ile gelenlere ve h ü n k â r m e h te rle rine beher y e v m birer g u r u ş def­
teri g e ld i ve b a d e h u k o n a k la rım ız d a ze v k ü safaya m e ş g u l olduk».
Bu izahatı verdikten sonra Evliya Çelebi, karakteri
zaiî ve paraya d ü şk ü n bir elçinin düşebileceği vaziyeti
de şu suretle tasvir etm ektedir:
« ..A m a netice-i k e lâ m E lçi P aşalara c ü m le d e n elzem -i le v a z ı­
m ın d a n olan b u diyarda sah î ve sâhib-i kere m ve h a lû k ve h av sa lâlı
o lu p ırz-ı p a d işa h ı ve gayret-i din-i m ü b în i g ö ze d ir â d e m gerektir.

'] R aşit T arihi. II basım , c. I. s. 125


2] E v liy a Ç elebi S e y ah atn am e si, c. V II. s. 30 6.
BİLİNENLERE TOPLU BİR B\KIŞ 37

E liy a z ü b illa h eğer elçi b ir hasis ü l e îm ü d en i ve lecuc ve f a s ik u


sefih âd e m olursa asla rağb e t ve izzet e tm e y ü p aslâ s ö z ü n e am e l
ve itib ar e tm e y ü p m a y m u n g ib i oynadırlar. Z ira b u d iy arın k ü ffarı
öyle n a k k a ş ve fassal ü z e m m a m ü n e m m a m ve d e h h ald irle r k im ,
b ir â d e m in reviş-i c ü m b ü ş- i h arekât ve se k e n a tm d a n ne m a h iy e t
ve keyfiyette o ld u ğ u n u b ilü p ana göre am el ederler».
Macar kaynaklarında da Avusturya İm paratorluğu
Maliye Nezareti A rşivindeki kayıtlara istinad eden aşağı­
daki m alum atı görm ekteyiz:
“ İs ta n b u l’dan hareket eden T ürk E lç ilik heyetine İ b r a h i m P a ­
ş a 1 riyaset ed iyord u. O çok a k ıllı ve m a h ir b ir d ip lo m a t idi. M u a ­
sırları m e ziy e tle rin i bilhassa teb arüz ettiriyorlar. Bu h e y etin
sayısı k a t’î o larak b ilin m iy o r d u . F akat V iy a n a lıla r 3 0 0 k iş id e n
te re k k ü b e ttiğ in i zan nettiler. B u heyeti k a rşıla m a k üzere H aas ve
Harenn adlı ik i y ü k s e k rü tb e li zab it gönd erd iler. O z a m a n 3 0 0
k iş i o la ra k h e sa p la d ık la rı ve ona göre yiyecek vesaire h a z ır la d ık ­
ları h ey etin 571 k iş i o ld u ğ u n u g ördüler. B u n a ilâveten 4 2 2 e ğerli
at, 101 eşek, 181 deve ve b ir s ü r ü araba atı ve b u n d a n b aşk a eşya
n a k le d e n 215 çiftçi arabası vardı. Bu kad ar in s a n ın iaşesinde
g ü ç lü k çe k iy orlar ve y e n id e n tahsisat istiyorlar.
T ürk H ey eti V iy an ad a “bei d e m g o ld e n e m Lömpel,, ve “b e im
b la u e n Igel„ adlı m isafirh ane lerde k alıy o rlard ı. B u heyet Viyana-
daki ik a m e tin d e n çok m e m n u n k a ld ı ve 1700 senesi ilk feaharım
ve y a z ın ı orada geçirdi. A n cak Leopold I. artık g id e b ile c e k le rin i
ke n d ile rin e te b liğ e ttirdiği za m a n av d e ti d ü ş ü n d ü le r .
B u heyetin m asrafı V iyana için çok ağ ırd ı. B u n u n iç in h a z i­
ran a kad a r 4 5 0 .0 0 0 flo rin sarf etm işlerdi. Saray M âliyesi tem-
m u z d a~'b-i-r—m-ü^<d-ei-s«n-r-a—hey-etin- iaşe ve ibatesinden, âciz ka la ­
cak larını b ild ir m e k m e c b u riy e tin d e b u lu n d u . M a a m a fih V iyana,
h e y e tin orada k a lm a s ın d a n istifade e d iy o rd u. Pek çok y ab an cılar
ge liy o rd u. M erasim ler ve eğlenceler b ir b ir in i takip ediyor ve Vi-
y an ah la r k e y ifle ri iste diği g ib i eğlenebiliyo rlardı.»
T ürk Sefaret heyetlerine verilen gıda maddeleri arasın­
da şarabın da m evcut b u lu n d u ğ u n u görerek bu heyetler
m ensuplarının, o devirler için Türklere atfedilen d inî taas­
suptan beri b ulu n d u k la rın a da hükm etm ek yerinde olur2.
M em uriyet yerlerine varan elçilerin vazifelerinin
ifasına ait en m ü h im safhayı, tertib ettikleri m utantan bir
alayla h âm il oldukları nam eyi gittikleri yerin hüküm da-
*] 1699 da V iyanaya g id e n A ğ rib o z lu İ b r a h i m P a ş a
2] İstan b u l Ü n iv e rsite si T arih asista n la rın d a n T a y y ı p G ö k -
b i l g i n ’i n v e rd iğ i notlar.
38 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

rina götürüp törenle su n m an ın teşkil etmekte o ld u ğu


b ü tü n Sefaretnamalerde görülm ektedir. Ve elçilerin
m e m u r oldukları h ü k ü m d a rın payitahtına girişleri
sırasında İstanbul’dan ayrılırken yaptıkları sefaret alay­
larını b ü y ü k bir debdebe ve tantana ile tekrar için
hiçbir hususu ihm al etmedikleri de anlaşılm aktadır. Bu
alayların en eski ve canlılarından birini sevim li üslû-
biyle bize yine E v l i y a Ç e l e b i nakletmektedir. Pek deb­
debeli ve enteresan sahneler canlandıran bu alayın
geçişini tasvir eden kısım ları aynen alıy o ru z 1.

B E Ç K A L ’A S IN A A L A Y İLE G İ R D İ Ğ İ M İ Z T ERTİBİ
BE YA N E D E R

“Ç ü n k i alessabah old u, Paşaya B a şm ik e l ve B a şko m sar ve


ik in c i vezir h uzur- ı Paşaya g e lü p yer ö p ü p Ç asar size s e lâ m la r
etti; b u y u r u n c ü m le m u r a d ın ız ü z re a lay ın ız o lsu n , d e y u k ıra ld a n
b ir ce va hirli ve sekiz atlı b ir h in to araba g e tird ile r k im h a k k a k i
Çasar k ira la m a h s u s araba-i m u ra ss a ’d ır k im g öre n â d e m in dide-
leri h îre îe n ir. H e m a n P a ş ı, ben arabaya b in m e m ve b iz O s m a n ­
l I y ı z , b iz im m u ta d ım ız k ü h e y lâ n atlara b in ü p cırıd o y n a y u p g aza­
lara g itm e k tir. B iz im îs lâ m b u l’d a böyle arabalara avratlar biner. Bize
lâ z ım d e ğ ild ir dedikte, s iz a ’le m s iz s u lta n ım d e y ü p kefereler b ir ta­
rafa d u r u p cüm le âsker-i İslâm 'alaya' am ad e o lu p yedişer k a t m e h ­
terhane ve c ü m le cebe ve ce v şe n e m ü s ta ğ ra k o lu p âm a d e d u rd u la r.
Sene 1074 m ah-ı z ilk a ’d e s in in 2 . . . . . g ü n ü n d e cum arte si
g ü n ü c ü m le a ğ ır lık la r ile tu ğ la r ı k o n a k ç ıb s ş ı Beç’e g ö tü r ü p ko-
H ak larım ıza c ü m le h ü d d a m la r ım ız k o n u p m eks e d ü p b a d e h u c ü m ­
le h ü d d a m a n p irs ilâ h o lu p m ü k e lle f ve m ü k e m m e l Hazinedir
Ağa ile g ü z id e a h e n p u ş çarkab tirkeşli îç Ağalan h a z in e katarları
ve arabaları ve d evele rin irdale ve n a k u s la n n çalarak ve c ü m le
katarların h a v u t ve h ateplerine b a y ra k la rın zeyn e d ü p k ü s le rin
çalarak c ü m le çaşnigîran ve kilârciyanlar p ü rs ilâ h k ü h e y lâ n atlar
üze re e llerin de m ızra k la rı üzere g ıln a g û n h arir b a y ra k la rın ze y n
e d ü p ve cüm le a ğ ır lık olan ne m se a rab aların d a h i b a y rak lar ile
d o n a d u p k o n a ğ a g id ü p c ü m le a ğ ırlık la rı y e rle ş tirü p alessabah
b azar g ü n ü k o n a ğ a g id ü p birleşirler. A n d a n seyis ve h rbende
m a k u le le ri k a lu p Konakçıbaşı ve Hazineda<başı ve c ü m le h ü d d a ­
m a n Karakul lak çalan ile şehr-i P e şp ehle 3 g e lü p c üm le ağavat

1] E v liy a Ç elebi S e y ah atn am e si c. V. I I I . s. 2 4 2 .


2J ? h a zira n 1664
3J A rap harfleri ile basılı olan b u ciltte ş e k lin d e y a zılan ve
BİLİNENLERE TOPLU BÎR BAKIŞ 39

atlara s ü v a r o lu p öğle d e n ü ç saat evvel c ü m le asker-i İslâm âma-


de d u rd u la r. C ü m le d e n evvel taife-i aikaman ve c ü m le meş’aie-
cigan m e ş’alJe rin in sap ların a g û n a g û n atlaslar sarup ve m e ş’alîejr
b o ğ a zla rın a z ik ıy m e t m ü n a k k a ş y a ğ lık la r b a ğ la y u p ve m e ş ’allerin
içlerine lâle ve s ü n b ü l ve benefşe ve e rg u v a n la r ve g ü l ü fu l u
re y h a n la r zeyn e d ü p adab üzre ( -dlı) diy e re k u b u r ettiler.
 n d a n tatar askeri, a n d a n Çaşnigîrler, a n d a n taşra Kilarctlar, an d a n
Aşçılar, a n d a n Mütefer/ikalar a n d a n vacib-ür-riaye Ağalan, a n d a n
b iz im ile ta y in o lu n a n B u d in ve E ğ ri ve K an ije ve Üston-i Bel­
grad ve Estergon A ğ a la rın ın eşbehleri b u n la r d a h i p ü rs ila h ve
zer ze rh a k ü lâ h ve k a p la n postu ve kartal kan a tları a rk a la rın d a
ve b a şla rın d a S a lih li ve Y ahy alı ve P u rca lı ve gürz-i İlyas ve
A drenosî taçlar ve y elken takyeler g e y ü p ve atları H asanî ve H ü ­
seynî T unageçti k ın a lı atlar ve yede kle ri o lu p ellerine k u rt t ü ğ ü
sarılı kavsad ince sırık lar üzere g û n a g û n h a rir fila n d ıra b ay raklar
ile ellerin de k a ra b in a tü fe n k îe r ile atbaşı beraber u b u r ettiler A n ­
d a n paşa delileri ve a n d an gönüllüleri h e m ü c ü n a n p ak m ü s e llâ h ve
m ü k e m m e l u b u r ettiler. A n d a n b u asker içre altı çil t alay çavuşları aca­
be lik a he yke l ile m ü s e llâ h ve m ü k e m m e l zer ender zer n im te n e
h aîta nlar ve s im ü zere m u ta lla kem erler ve m ü k e lle f g ü m ü ş çev-
k â n ve kadife çerkab d ö k m e şalvarlar ve başların d a g û n a g û n ser-
b e ndler üzere sim u rg - ı a n k a otagaleri ve nice g ü n e a b la k cigalar
ve tu r n a telleri ve ş a h in telleri b aşların a zeyn e d ü p a tla rın ın baş­
la rın d a d a h i a b la k cigcigalan, ge rd en le rîn de z ille ri ve altı pare k im
y a n c ık la r c ü m le pulad-ı N a h şe v a n id e n o lu p b a h rî hotaslar ve k a p ­
la n postları ile asker arasında ■■paı;n#/«wnara-r sadasın urarak ve
c ü m le askere ik işe r ik işe r A ğalar d e y u n a ’ralar u rarak u b u r eder­
ler. A n d a n iskemle sahibi ve kata<- ve mehar sahibi kapucu'.aşdarı p ü rs ilâ h
ve zer_end.er_z ere m ü s ta ğrak. oLup .sa m ur k ü r k ie r ile ve atları b ah rî
hotas ve y a n c ık la rı ile k ü h e y la n atlar üzere y an yana ve r ik â b rikâ-
b a g id e rk e n artları sıra her A ğ a n ın p ü rs ilâ h kantar sarıklı küçükleri ile
u b u r ettiler ve bu ağav a tla rın ö n le ri sıra birer ve ikişe r k ü h e y lâ n
atlar y e de kle rin m ü ze y y e n ve m ü le b b e s yedekçileri b ir sıra y edekler
ç e k ilü p u b u r ederler. A n d a n b u k a p u c u b a ş ıla n n ardı sıra tağlar ve
ffSğrnk bayrakların ö n ü şıra imam ve müezzin ve h a k ir ve Paşa’n ın şeyhi
ve kadı Efendi ve Divan Efendisi ve Kopucular Kethüdası ve P aşa’n ın O ğlu
B eyefendi d a h i c ü m le m ü le b b e s ve m u h te şe m u b u r o lu n d u . A n d a n
b u ask erein ortasınd a k ır k e lli kad ar k ır m ız ı şalvarlı cündiler
atlar üzere ayakta d u ra ra k ve b azısı atlar üzere tepesi ü zre d u r u p

o rijin a l m e tin g ö r ü le m e d iğ i iç in sih h a ti te tk ik ve kontrol edilem i-


y e n b u k e lim e y e b e nze r b ir yer is m in e te tk ik e dilen V iy an a p lâ n ­
ları ile civ a rın ı gösterir h aritalarda tesadüf ed ilem edi. Y a ln ız sefa-
re tn am e m e tn in i ih tiv a eden R aşit T a rih in d e b u y e ıin is m i (jK-tı)
ve S ilâh d a r T a rih in d e (j SI m) şe k lin d e y azılıd ır. S ilâh d ar T arih in d e
b u yer Essling o larak tespit e d ilm iş tir c. I. s. 4 0 5
OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

g û n a g û n silâh - şu rlu k lar ederek b irb irle rin e to p u zlar a tu p tu tu p ve


at üzre bağdaş k u r u p ve d iz ü zre eyer h an e sin d e o tu r u p ra’d var
at k o ş tu ru p ve a tla rın ın k a r n ı a ltın d a n g ir ü p öte ta ra fın d an ç ık ıp at
g e rd a n ın a a s ilu p y in e ata b ilâ rik â b pertab e d ü p b in ü p ve y in e
at k o ştu ru rk e n atın k o la n ın ç ö z ü p at y ıld ır ım g ib i ş a k ıy u p g id e r­
k e n eyeri a ltın a a silu p ç ıp la k at ile k o ştu ru rk e n y in e eyeri a ltın a
k o y u p atı eyerliyerek g id ü p at ü s tü n d e ay ak üze re n a m a z k ılu p
gâh ice at üzere bir ay ak üzere d u r u p k im is i at üze re u y u y u p her
bir c ü n d ile r b ir g ü n e lu ’bede-bazlık ve silâ h - ş u rlu k la r ederek u b u r
ederlerken k üffarlar b u hal-i sanayiatları g ö r ü p âlem-i hayrette
k a lırla rd ı. A n d an y in e b u asker o rtasınd a g u n a g û n pehlüvanlann
gürz-bazları ve keman-keş’eû ve mit'ak-bazla’ ı ve şemşir-bazları Ve at ve
deve sıçray an çapük-baz p e h lü v a n ia n ve nice çift y a ğ lı m e ş in
tu m a n giym iş- zeberdest ü r y a n pehlüvanla-r s ığ ır b o y u n d u r u ğ u ^
k a d a r d e m ir yaylar çekerek ve cabeca m ah alle rd e b irb irle riy le
g üle ş ederek keşti p ira n p e h lü v a n la r nice g ü n e lû'b e d e - b azlık lar
e d ü p g û n â g û n m arifetler icra ederek u b u r ederler. A n d a n tu ğ la r ın
ardı sıra P a şa nın Emîriahur Ağası cemî-i saraçları ile ellerinde k a rg ı
kantar sarık la rı ile u b u r e d ü p a n d a n s o m a P a d iş a h ım ız ın Çosar’a
h&daya gönderdiği on ik i re’s k ü h e y lâ n ve sâfınat-ü 1-cüy a d m is illi
atlar k im her b iri ıstabl-i Âl-i O s m a n da birer at-ı m ute b e ra ttı.
P a k ü p âk ize g ü m ü ş î ç u lla r üzere d ib a s a ğ rıp u ş ile atları te zy in
e d ü p her atın b a şların d a g û n a g û n m u s a n n a ’ saçak peçeli çatal
z in c irli y u la r la r ın her b ir in i beyaz k ü la h lı yedekçi halifeler her
atı ik işe r â d e m zab te d üp bazı atların a y a k la rın d a zin o ir paybent-
leri k u fu ş k u fu ş öterek h er b ir at ejder-i heftser g ib i pertab ve
raks e d ü p sü h e y l u ra ra k ve y a n la rı sıra üstad arap seyisler p iy a ;
de u b u r e d ü p her atla rın b a şla rın d a a b la k sorgu ç ı şa h î teller ve
çelenkler ile he r atın y a n la rın d a sıra ik işe r adet y in e beyaz k ü iâ h h
kas ahur halifeleri ve beyaz k ü lâ h lı piyade tevalileri a tla r ın y a n ı sıra
u b u r e d ü p b ad e h u Başhahfe k ira la verilecek ik i r e ’s m ü c e v h e r ve
m u rass a ve zerender zere m ü s ta ğ ra k o lm u ş c e vahir eyerli ve ceva­
h ir ra h tlı ve c ü m le in c u ve la’l ve y a k u t ile tezy in o lm u ş d ik d ik ve
Cebayilî ik i re’s k ü h e y lâ n atlar u b u r ederken b u n la r ın d a h i y a n ­
la rın d a y in e p a k ve m ü ie b b e s a h u r halifeleri beyaz ye d e kçi ve
k ü lâ h lıla r ı ile u b u r ettiler. A n d a n b u n la r ın ardı sıra P aşa’n ın Ahur
Kethüdası ile Paşa’m n d o k u z adet zer ender zere m ü s ta ğ ra k o lm u ş
p ü r silâh m üce v h e r rah tlı ve d o k u z nefer yedekçder k ü h e y lâ n la r
üzere zırh-ı zere k ü lâ h lı e lle rind e yed ekle riyle beraber u b u r ettiler
A n d an a rd ı sıra a ltu n taslı ve b aşları beyaz a b la k telli ve elleri
teber-i m ü s e lle m li o n nefer şat rlarm her b iri d ib a ve şîb ve zer-
baf ve çarkab in c u d ik m e h i l ’atler ve zer-duz e te klikle r ve in c u
d ik m e k u n tu r a ia r ve b ellerinde de b d e v î ve d e h d e h î ve zil-i sim ve
âfitabeler ve m urassa’ cevahir k u şa k la r ve ce vahir gadâre kılıçlar
ile ik iş e r ik işe r u b u r ederler A n d a n b izzat P aşa’n ın y e m în ü yasa­
r ın d a mataradyan ve tüfenkciyan k ır m ız ı ç u k a d o lm a la r ile ceva-
h ir li S in a n Paşa m atarası k im k ır k b in g u r u ş k ıy m e t ta k d ir
BİLİNENLERE TOPLU BÎR BAKIŞ 41

o lu n m u ş tu r ve m ü c e v h e r zer n iş a n e li ve sedefkâr k u n d a k lı d aly an


tüfe n k le r ve b a şla rın d a s ırm a ze rd u z keçe ü s k û fla r üzere beyaz
otağalar ile ze y n olup Paşa-yı kâmkâr-ı bavekar ise zer ender zere
m ü s ta ğ ra k o lm u ş k ü h e y lâ n at ü z re Rüstemane o tu ru p b a şın d a
selim î destarı üzere m u ra ss a ’ m urg-ı h ü m a sorgu cu ve ö ğ n ü n d e
s a m u r k a b a n iç s i üzere m u ra s s a ’ ş im ş ir ve çarka p tirkeş k u ş a n u p
ardı sıra k ır m ız ı keçe ü s k û flu Silâhdar ve Çuhadar ve ardı sıra y ü z
çift p ü r silâh iç ağalan c ü m le p ü r s ilâ h olup k ü h e y lâ n atlar üzere
y a n c ık lı ve b ah ri hotaslı ¡çağaların e llerin de g ü m ü ş sarılı siyah
sa ğ rılı hiştler ile ik işe r ik işe r u b u r ettiler. A n d a n eil: çift mehter-
/ianeleri b u n la r d a h i p ü rs ilâ h ta k m a k tü fe n k le r ile u b u r e d ü p a n d a n
Paşanın Kethüdası tevabileriyle p ü r silâh u b u r ettiler. A n d a n sancak-
Jar ve bayraklar, a n d a n ged şer kat üstad-ı kâmil çalıcı mehterleri se g âh
m a k a m ın d a h a d d a v î u s u lü n d e b ir hoş h ava peşrev fasi e d ü p u b u r
ettiler. A n d a n İçağalarm saraçlarının ellerinde k arg ı s ırık la rı ile p ü r
s ilâ h u b u r ettiler. A n d an sakalar m ü ş k le r in ve atların g û n a g û n şü-
k û fe le r ile m ü z e y y e n e d ü p k e n d u le ri siyah m e ş in d o lm a esvapları
ile u b u r ederken k ırb a la rın d a m ü m e s s e k bal şerbetlerin ik i
canipte olan tem aşacı küffarlara bezlederek u b u r ederek b u tertip
alay-ı p a d işa h ı üzere S ü le y m a n H â n otağı b a h ç e s i1 ö n ü n e varıldı.
Baş veziri olan R o d o l f u ş rıam , Kır al dan Paşa’ya bir m ü c e v h e r
e ğ e rli k ü h e y lâ n at g e tü r ü p P aşa’n m g ö ğ s ü n ö p ü p ve gayri sultan-
zadeler ve vezirzadeler ve gayriler c üm le atla rın d a n in ü p Paşa’n ın
d a m e n in b u s e d ü p Paşa d a h i y ü z b in naz ü is tiğ n a ile k ir a lın
g ö n d e rd iğ i ata s ü v a r o lu p sehl g id ü p yene âttan n ü z u l etti. Zira
m e l’u n k âfirler b e d h u y at getirm işler; y in e Paşa k e n d i a tın a .b in ü p
c ü m le gelen k âfirle r b iz im a la y ım ız d a n ileri g id ü p V ezir d ah i
Ç asara g;idüp an cak b iz im a la y ım ız d a Paşa yedekleri önünde, altı
V e zir ile altı adet kâfir b o ru s u ç a lın u p h â h n a h a h Paşa İçağaları
içine ~vezir~3g'atfa'n~klm her b iri pençe âfitap ve m e hta p g u lâ m la r
içağaları için d e k a ld ıla r ve b u m inval-i m e ş ru h üzere c ü m le
ask e rim izle aheste aheste g id ü p ik i tarafım ızd a derya-misal kara
ş a p k a lı kefere askeri için d e k a lu p Beç k a le sin in Beşpehl kapu-
s u n d a n 2 içeri d a h il o lu rk e n h a k k a k i k a p u s u k ü ç ü k im iş , san­
cak ları ve b ay rak ları ve tu ğ la rı k u k a la r ın d a n ç ık a ru p sancakları
o m u z la r ın a atıp k a l’a k a p ıs ın d a n içeri girince h e m e n y in e san­
cakları açu p ( ~ıy e15 3 ) ayetleri z e rd u z k â r ile n ü m a y a n
olarak g id e rk e n Beç k a r a s ın ın c ü m le s u k 'a rı ve cem i i d ü k k a n la rı
ve altışar yedişer kat saray ı â lile r in in re vzenle ri ve d a m ü b a m ­
ları ve cüm le ş a h n iş in ve m aksurele ri âd e m deryası o lu p a lay ı­
m ız ı s e y r ü tem aşa ederlerdi. B u hal üzere k a l’a içre bir saatte g â h
şim a le ve g âh cen uba b izi so k ak sok ak g e zd irip b a d e h u Beç k a fa ­
s ın ın canib-i ş im a lin d e ü ç k at d e m ir k a p u la rd a n taşra y in e k ü t ü r
!] T ü rk e n s c h a n zp a rk
2J C a ry n th ie k a p ısı -O s m a n îı D evleti T arihi, H a m m e r - M e h -
m e t A t a , c. X I, s. 154.
42 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

k ü t ü r m e h t e r h a n e m iz çalarak şehr içi g ü m g ü m öterek m e z k û r


k a p u d a n taşra ç ık ıp nehr-i T un a üzere b ir haşep g e m i d ire kle rin »
d e n m e b n i olm uş cisirden c ü m le m iz u b u r e d ü p Ada v a ro ş u n d a Pa-
şa’yı k o n a ğ ın a k o y u p c ü m le ağavata ve altı adet K ıral v e zirle rine
k i an lar b iz i alay ile k ıla ğ u z o lu p g e tirm iş le rd i. A n la ra v e sultan-
zadelere Paşa’n ın b ir ziyafet-i a z îm i o lm u ş tu r k i m t a â m ı n m i s k ü
anbe r ra y ih a s ın d a n k ü fîa r ın v e g a y rile rin d im a ğ la r ı m ua tta r o ldu»
Tertip olunan sefaret alayları h a k k ın d a birçok Sefa-
retnamelerde de mufassal m alûm at bulm aktayız. Bu
kitaba eklenen resimlerden beşi de bu nevi alaylara ait
b u lunm akta ve b u m erasim in sahne o ld u ğ u m em leket­
lerde-uyandırdığı alâka hakkında-fikir vermektedir.
Elçilerin nameyi, nezdine m e m u r b u lu n d u k la rı h ü ­
k ü m d ara nasıl takdim ettiklerini ve bu nam eye hürm et­
sizlik telâkki oluna bilecek herhangi bir ufak hareketi
bile m üsam aha ile karşılam adıklarını yine Sefaretname-
îerde bu hususlarda verilm iş olan izahattan anlıyoruz. Bu
nam e tevdii sahnelerinden birine örnek teşkil etmek
üzere, 1787 de Ispanya’ya elçi olarak gönderilm iş b u lu ­
nan M üverrih V â s ı f'ın Sefaretnam esinden1 aşağıkl
satırlar alınm ak bu bahse son verilmiştir.
«.... Saraya d a h il o ld u k n e r d ü b a n b a ş ın d a n erbab-ı istik b a l o la n ­
lar b iz i k a rş u la y u p k e n d i ta zim le ri üzere b iz i odaya ithal eylediler.
K ıral ayak ü z e rin d e b u lu n d u . S a ğ ın d a B a şve kil, s o lu n d a H in d - i
garbî V e k ili vesair G eneralleri ve ak raba ve rical-i devleti m ü te ­
v a k k ıf o lu p b iz d a h i Name-i Hümayunu gayet-i ta zim ile K e th ü d a m ız
e lin d e n ald ık , ü ç kere telsim ile baş üzere k o y d u k ta n sonra b a ş ı­
m ız d a n y u k arı tutarak te b ah tu r ve n e rm reftar ile K ıra l’a d o ğ r u
azim et eyledik. M ukabeleye g e lin d ik te b ü le n d â v az ile « h â â yer
y ü z ü n d e m e v c u t c ü m le p a d iş a h la rın â za m ve e k re m i şe vketlû,
a z am e tlû, k u d re tiû , k e ram e tlû P a d iş a h ım ve v e lin im e tim e fe n d im iz
E ssultan A b d ü 1 h a m 11 11 a n ıbn-us-sultan  h nı e d 11 a n ıbn-us—
su ltan M e h m e d H a n H a zre tle rin in h a şm e tlû , m e n z ile tlû İsp an y a
K ıra lı ce nap larına N a m e i H üm ay u n - ı inaye t- m e şh un larıd ır. M u k a d ­
d e m a İspanya de vle tin in râg ıb o ld u ğ u s u lh u n te k id i ve m iy a n e d e
h a sıl olan d o stluk ve â ş in a lık ra b ıta s ın ın teşyidi iradesiyle N a m e
ve hedaya-yı H ü m a y u n ile b izi Elçi tayin b u y u rd u la r» d e d iğ im iz d e
K ıral yetm iş beş y aşın d a b ir pir-i ra şe d a r2 o lm a k la N a m e i H ü m a ­
y u n a el u za ttık ta m ehabet-i N a m e d a h i ilâve o lu n u p ik i d a k ik a
m ik d a r ı a lm a ğ a s a ’y e t m i ş k e n m u k te d ir ola m ad ı, B aşvekil ianet
etti, aidi...»
*] T a rih - i Cevdet, T ertib- i cedit, c. IV. s. 351 - 3 5 2
2] K a r l o s III. (1759- 1788 a rasın d a kıral)
SEFARETNAMELER ve SEFARET TAKRİRLERİ

O sm anlı Devletinin, ilk devirlerinde de m uhtelif


yabancı memleketlere m üteaddit Elçiler gönderm iş ol­
d u ğ u görülm ekte ise de, Sefirlerin veya maiyetlerinden
birinin, Sefaretleri sırasında görd ük le rin i ve yaptıklarını
m etbularına bildirm ek . m aksadiyle yazdıkları~ Sefareî-
namelere ancak X V II. Asrın ikinci yarısından son­
raki devirlerde tesadüf edilm ektedir1. Fakat buna ba­
karak daha evvelki tarihlerde bu kabilden yazılm ış
hiç bir vesika b u lu n m a d ığ ın a hük m etm ek doğru olamaz.
A rşivlerim izin tasnif ve tetkiki ileriledikçe bu vadide
bir çok evrak veya takrirlerin ortaya çıkacağı, m ili!
tarihim izin m ü h im bir faslının, dış m ünasebetlerinin
daha aydın bir hale geleceği m uhakkaktır. N itekim
bu k ü ç ü k kitabı hazırlam ağa çalışırken ele geçen bir
ve sika2 b u g ü n için, kendisini m alûm olan en eski bir
Sefaret raporu olarak k a b u l etm em iz Ic a b e ttîğ in ig ö s te r­
mekte ve m e v zu u m u zu n h u d u d u n u XV.. Asır ortalarına
kadar götürm ektedir.
H a c ı Z a ğ a n o s im zasını taşıyan bu vesikadan, N em ­
çe Kıralı nezdine Sefaretle gönderilen bu zatın «B udin’e.,
oradan da V iy^na’ya gidip Kıralla g ö rüştü ğü n ü , musa-
lâhayı m aalyem în kabul ettirdiğini, V enedik’in Frr.ısa’ya
m uavenet için akça ve gem i verdiğini....» öğrenmekteyiz.
Bu raporda ism i geçen ve im parator tarafından oğliyle
birlikte kendisine H ırvatistan’ın verildiği bahse m evzu
olan M a t y a s K ı r a l 3 Sefaretin zam anını az çok bir
sarahatle tayin etmekte ve F â t i h M e h m e t devrine ait
b u lu n d u ğ u n u göstermektedir. Elçinin m eşhur Z a ğ a n o s
1665 de V iy an a’ya gön d e rile n K a r a M e h m e t P a ş a ’nım
Sefaretrsamesi.
2] T opk apı Sarayı A rşivi. N o. E. 8 5 68.
3] M a t h i a s C o r v i n (1443 - 1490), 1458 de tahta geçti.
44 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

P a ş a olup olm ad ığını tesbite m edar olacak başkaca bir


kayda rastîanm am akla beraber bahsi geçen devrin rica­
linden bu adda başka biri o ld u ğu anlaşılıncaya kadar
Fâtih'in hendisine zam an zam an itimat beslediğini gör­
d ü ğ ü m ü z bu zatı Sefaretle de tavzif ettiğini; Z a ğ a n o s
1462da ölm üş o ld u ğ u n a göre eğer gönderilen Z a ğ a n o s ,
işaret edilen kim se ise tabiî sefaret tarihinin de daha önce
olması icab eylediğini kabul lâzım gelir. Y ine F â t i h
devrine ait olup U z u n H a ş a n B e y ’ e gönderilen
Ta_ceJM:_in adlı bir Elçi tarafından Amasya’da vali b u lu ­
nan şehzade B e y a z ı d ’a gönderilen bir rapor Topkapı
Sarayı Arşivi vesikaları arasında b u lunm ak tad ır.1
B undan daha sonraki devirlere rastlayan H i d a y e t
im zalı ik i tarihsiz vesika d a 2, m etninde ism i geçen ve
1544 te Avusturya’nın İstanbul Elçisi b u lu n an E d u v a r d
C a n t a n e o ’dan anlaşıldığına göre K an u n î Süleym an za­
m an ın a ait bulunm ak tadırlar. B unlar da on a’tıncı asır
ortasındaki Avusturya -T ürkiye m ünasebetlerini aydın­
latacak ve bilhassa O sm anlı İm parato rlu ğu n u n kuvvet
ve kudreti karşısında Nem çe Çasarınm nasıl bir temel­
lü k .siyaseti_,takih etmekte b u lu n d u ğ u n u ispat edecek
esaslı noktaları tebarüz ettiren kıym etli vesikalardır. Bu
raporlar daha sonraki devirlerde yazılm ış u z u n Sefaret-
namelerle, Sefaret takrirlerine pek benzem em ekle bera­
ber Sefaretnamelerimizin tarihçesi tespit olunurk e n b u n ­
ların bu kadro dışında kalm ası u y g u n görülm em iştir.
Sefaretnameler, O sm anlı Devletiyle, temasta b u lu n ­
d u ğ u hüküm etler arasındaki siyasî ve kültürel m ünase­
betlerin m ahiyet ve ş ü m u lü n ü tetkike esas teşkil edebi­
lecek en elverişli ve kıym etli, yazılı vesikalardandır. B u n ­
lara dayanarak devirlerinde, O sm anlı ülkesinin m ü h im
bir kısm ının hayatiyle, alâkadar b u lu n d u k la rı m em le­
ketlerin İçtimaî ve İktisadî durum ları, teşrifat usul ve
kaideleri h ak kınd a tasvirî m alûm at alınabilm ektedir.
Ekserisi zeki ve kavrayışlı insanlar olan b u zatların
*j T opk apı Sarayı A rşivi N o. E. 8 5 6 9
2j T o pk apı Sarayı A rşiv i. No. E. 3911 ve No. E. 8581.
SEFARETNAMELER VE SEFARET TAKRİRLERİ 45

Sefaretnamelerinde verm iş oldukları m alûm atın, O n do­


k u zu n c u Asra kadar, O sm anlIların yabancı memleketler
ve milletler h ak k ın d a k i görüş ve telâkkileri üzerinde
müessir bir rol oynadıkları da düşünülecek olursa Sefa-
retnam elerin ehemmiyeti bir kat daha belirm iş olur.
Sefaretnameleri, yazanlarının m e m u r oldukları hiz­
met ve vazifelerin nevi ve m ahiyetlerine göre hususî ve
u m u m î olm ak üzere iki sınıfa ayırm ak m ü m k ü n d ü r.
Hususî olanları, Sefirlerin esas m em uriyetlerinin ne suret­
le yapıldığına ait takrirlerdir ki bunlar, yalm z m e m u r oku­
n ulan vazifenin nasıl yapıldığı ve neticesi kaydedilen,
tam am iyle siyasî vesikalardır. 1787 yılında Fas Sultanı
nezdine gönderilen A h m e t A z m i E f e n d i ’ni n takriri
bu n a iyi bir örnektir.
U m u m î olanları ise elçilerin gezip gördükleri m a ­
hallerin idarî ve İçtimaî hayatı, askerî d u ru m u , kültürü,
maarifi ve sanayii ve um um iyetle m edeniyet seviyesi
h a k k ın d a m uttali olabildikleri hususları tesbit edenleri­
dir ki bunların en karakteristik örneğini Y i r m i S e k i z
Çelebi Mehmet E f e n d i ’ni n Fransa Sefaretnamesi
teşkil etmektedir. M aam afih her iki hususiyeti nefsinde
toplıyan bir kısım Sefaretnameler de görülm ektedir.
İhtiva ^t-tik-l-eri--mev:zu-la4i-v-e-müşahede şekilleri b a k ım ın ­
dan b u g ü n k ü görüş ve telâkkilerim ize nazaran pek basit
sayılm ası m ü m k ü n olan b u Sefaretnamelerin zam an­
ları için olan lü z u m ve ehem m iyetlerini küçüm sem ek
kabil değildir. F â t i h devrinden sonra Avrupa ile harpten
gayri esaslı hiçbir karşılıklı münasebete girm iyen O sm anlı
cam iasının garp milletleri h ak kın d a m alûm at elde etmek
im k ân ların d a n m ah ru m b u lu n d u ğ u o sıralarda, yabancı
memleketler h ak k ın d a k i en doğru m alûm at kaynaklan,
ancak arasıra b u memleketlere gönderilen elçilerin,
gördüklerine ve işittikierine dayanarak yazıp m em le­
keti idare edenlere su n d u kları bu Sefaretnameler o lduğu
m u hakkaktır. “Vakıa bunların bir kısm ında pek âdi
m alûm ata kadar birçok teferruata yer verilm iş olduğu
çok defa göze çarpm akta ise de, h ak kın d a hiçbir şey
46 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERÎ

b ilin m iy e nbir k av m in , velev âdi olsun, hayatı b a k la n ­


daki her nevi teferruatın m erakı m ucip sayılm asını ve
bilhassa b u g ü n çok ve yakın temaslar dolayısiyle tanı­
y ı p b ildiğim iz b izim için tariften m üstağni sayılacak bir­
çok âdetlerin o sıralarda garip telâkki edilm esini kabul
etmek lâzım g e ld iğin i de u n u tm a m a k iktiza eder. Bu
itibarla Sefaretname sahiplerinin zam anlarını düşünerek,
lü zu m su z birçok şeyleri yazdıklarına h ük m e tm e k değil,
bilâkis bir kısım teferruatı ihm al etmiş b u lu n m ala rın a
çok defa esef etmek daha doğru olur V
A ralarında u m u m î ve hususî birçok farklar b u lu n ­
m akla beraber sefaretname adı altında b u g ü n e kadar
toplanagelmekte olan tarihî vesikaların sayısını, b u çalış­
m a sonunda kırkbire çık arm ak kabil olm uştur. İçlerinde
m a n zu m yazılanları, bir kasidenin çerçevesinden dışarı
çıkm ıyanları, ihtisaren zaptedilm iş b u lu n a n la rı gibi
ehemm iyetleri ikinci plânda kalanlar olm akla beraber,
her biri kendi devirleri için m üşahedeye m üsteniden
yazılm ış vesikalardır. Bu itibarla hususî bir değer
taşıyan bu Sefaretnameler hakkında, b u n lar üzerinde
ileride çalışmak istiyerilere kıTavüzlük etmek üzere, her
türlü bibliyografik ve yazanları h ak k ın d a da biyografik
ve tarihî m alûm atın, ayrı ayrı tesbitine çalışıldığı b u n d an
sonraki bahiste görülecektir.

Sefaretname-i A h m e t R e s m î m ukaddem esi — E b ü z z i y a


T e -vf i k
SEFARETNAMELER

O sm anlı tarih vesikaları arasında Sefaretname veya


sefaret takriri adı altında anılan, b u g ü n e kadar bastırıl­
mış, bastırılm am ış veya h e nüz tanınm am ış olan eserler­
den tesbit edilebilenler h ak k ın d a k i m alû m a t yazıldıkları
-tarihler esas tutularak sıralanm ış ve her birine, k o n u su
ile sefirin şahsiyeti h ak k ın d a birer hülâsa ilâve.edilmiştir.

I
V iyana Sefaretnaraesi (1075 H. — 1655 M.)
[Elçi: Kara Mehmet Paşa]
[Kâtip : Evliya Çelebi ]
[T ercüm an: Meninski1]
Vaşvar m uahedesinin, im zasından sonra O sm anlı ve
Nemçe Devletleri aralarındaki dostluk m ünasebetlerini
yeniden k u rm a k maksadiyJe karşılıklı B ü y ü k Elçiler gön ­
derm eği kararlaştırdıkları vakit M e h m e t IV. Bostancı
O dabaşılığm dan çık m a m üteferrika züm resinden K a r a
M e h m e t A & a ’ yı R um eli Beylerbeyi payesiyle Viyana
Elçiliğine m e m u r etmişti (1665). Avdetinde Kapucuba-
şılıkla Sipahiler Ağası tayin edilen ve Vezir payesiyle
m uhtelif Valiliklerde b u lu n d u k tan sonra 1683 harbinde
kahram anca şehit düşen b u zatm sefaretten d önüşünde
«N em çe çâsarile vaki olan m uam elât vesâir ahvali nakir
ve kıtm ir yazılm ak için serdar-ı âzam a sudur eden fer-
man-ı padişahî üzere sahih ve salim kendi takrir lisanın­
dan zabt ve tahrir o lu n a n 2» kaim e, b u g ü n e kadar
Sefaretname veya Sefaret takriri adı altında tesadüf olu­
nan yazılı vesikalarım ızın en eski tarihlisidir.
H icrî 1075 zilkadesinin on dok u zun cu g ü n ü (3 H a­
ziran 1665) Alay ile Budin k a l’asına konarak bir g ü n son
x] A v u stu ry a devletince . m e m u r e d ilm iştir. M e ş h u r lü g a t
sa h ib i m ü s te ş rik (1623 - 1698).
2J S ilâ h d a r T arihi, c. I. s. 403.
OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

ra kalabalık bir maiyetle yola çıkan M e h m e t P a ş a ’n m


b u Sefaretnamesi, yolda u ğ ra d ığ ı yerlerle yapılan m era­
sim h akkında kısaca m alûm at vermekte, h uduttaki m ü ­
badele m erasim ini tafsilâtiyle anlatmakta, A vusturya’da
g ö rd ü ğ ü h ürm et ve ik ram ı yer yer kaydederek, V iyana’-
ya m erasimle girm em esi için yapılan teklifi nasıl red­
dettiğini, İmparator L e o p o l d I. in (1668-1705) h u z u r u ­
na nasıl kabul e d ild iğin i1, V iyana’da kaldığı aylarca za­
m anı nasıl geçirdiğini, kendisine ve m aiyetine verilen
hediyeleri anlatmakta; avdetini -kaydettikten sonra Viya­
na’da b u lu n d u ğ u sırada şehrin kale ve istihkâm ları h a k ­
kında edindiği m alûm atla nihayet bulm aktadır. Diğer
Sefaretnamelerden m ü h im bir kısm ına nazaran pek
m uhtasar bir m ahiyet arzeden bu Sefaretnamenin en
m ü h im hususiyeti, E lçinin m aiyeti arasında b u lu n a n E v ­
l i y a Ç e l e b i ’ni n Seyahatnam esinde tafsilâtiyle bildir­
d iğ i gibi, Paşa’n m m erasim ve teşrifat hususunda kendi
arzularını İsrar ve taannütle k ab u l ettirerek b ü y ü k bir
alayla ve m utantan m erasimle Viyana’ya girişini ve 1683
Viyana m uhasarasın d a K a r a M u s t a f a P a ş a ordusu için
pek faydalı o ld u ğ u m u h a k k a k b u lu n a n şehrin kale ve
istihkâm ları h ak k ın d a k i m alûm atı nakledişidir.

1. B a s m a la rıs

M ü s ta k il olarak h e n ü z b a s ılm a m ış tır.


R aşit T arih i (İk in c i b a sım ) c. I. s. 120 -125
S ilâh tar T arih i c. I. s. 4 0 3 - 4 0 9

Her iki metin arasında yazılış fa rk ları vardır,

2. Y a z m a la r ı:

İstan b u l, F atih M ille t K ü tü p h a n e s i. N o. 8 4 6 . (Son z a m a n ­


lard a y a z ılm ış b ir n ü sh a d ır.)

3. N eşriyat:

Evliya Çelebi Seyahatnamesi C. V II. S . 2 0 0 - 3 3 3


uBeç„ te Osmonlt Sefiri - M e h m e t Z e k i P a k a l ı n , E d e b i.
yat-ı U m u m iy e M e cm uası. N o. 15/46. s. 3 2 5 - 3 2 9

*1 18 haziran-1665
SEFARETNAMELER. 1688-1692. 49

Viyana’da Osmanh Sefiri, K ö p r ü lü z a d e A h m e t P aşa - A h m e t


R e fik , s. 40-42.
4 Elçi hakkında m a lû m at:

S. O. IV . s. 176 - G. O . s. 3 2 4 - 325. O . M. c. I I I . s. 190. -


Raşit Tarihi C. I . S . 9 2 - 9 3 , 98. - ¿¡ilâhdar Tarihi G. I . S . 3 7 7
ve 401- Vekayiname-i Abdi Paşa S . 7 8 - Osmanh Devleti Tarihi,
H a m m e r - M e h m e t Atâ, c. X I, s. 152 - 156.

II
Mükâleme takriri (1099 - 1102 K. - 1688 - 1692 M.)

[Elçi: Zülfikar Paşa\

[Tercüman: Iskerletoğlu Aleksandr]

M e h m e t IV. ü n h al’i üzerine O sm anh tahtına


geçen S ü l e y m a n III, Viyana b o zg u n u ile başlıyan ve
d üşm an kuvvetlerini Belgrad önlerine kadar getirmiş
olan h arb in bezginlik verdiği’, yeniçerilerin ulûfe
y ü zü n d e n İstanbul'da k an lı isyanlar çıkardıkları bir
sırada h ü k ü m d a r olm uştu. Sefere bizzat gitmek istiyordu.
Sadrazam sarayında «cümle u lema ve hükem ası ve
vüzera ve vükelâsı ve âyan-ı devlet u m u m e n ocaklar
ihtiyarları bir yere gelip iştişare-i azim eden sonra bu
âna değin alınıp kabze-i tasarruf-ı m ülûk âne le rin e
dahil plan kalelerine selef padişahlarının kendu hareket
ve azametleriyle vücude gelip teshir olunm uştur. Hüsn-i
teveccühlerin m a k u l. g örüp emr-i h üm a y u n la rın a fer-
m anberiz ve padişahım ız sahib:i tedbir ve ibadullâha
şefkat ve m erham etlerin dahi m üşahede ettik ve ecdad-a
izam larının Sâlik o ld u ğ u tarika niyet ve azm ü inan
b u y u rd u k la rı dinim ize ve gerek ırz ve saltanatlarına
nafidir, ancak b u defa evrenk nişin-i şahî ile serfiraz
o ld u ğ un merasim-i kadîm ve baba dostluğuna rağbeten
name-i h ü m a y u n isdar ve taraf-ı şeriflerinden m üstakil
elçi tayin edip Beç’de R om a İm paratoru L e o p o l d u s -
4
50 OSMANLI/SEFİRLERİ VE SEFÂRETNAMELERİ

canibine irsal ve onların tarafından sulha rağbet o lu n ­


d u ğ u halde elçilik ile varan ku lları dahi m e zun ve m u ­
rahhas1» olması kararı verilmişti. Bu kararın alınm asında
esasen sulh taraftarı olan Sadrazam B e k r i > M u s t a f a
P a ş a ’nı n rolü O ld u "u gibi “İngiltere ve N iderlanda
taifelerinin Galata’da m üte m e k k in felçileri tercüm anla­
rının N em çe ve müttefikleri sulha ragıplardır. Lâkin
Devlet-i Aliye tarafından suret-i m üsaade gösterilm iyor.2»
yollu telkinleri de m üessir o lm u ş ve evvelâ elçi tâyin
edilen ve özürler ileri sürerek gitmem ekte ısrar ettiği
için nefy ve bilahara id a m edilen küttaptan H a m d i Efen-
di’n in yerine Nişancı Z ü l f i k a r E f e n d i , Paşa u n v aniy le
ve R um eli Beylerbeyi payesiyle elçi tayin edilm iş ve Diva-
n-ı H ü m a y u n ,baştercürnanı İ ş k e r l e t z a d e A l e k s a n d r
ile birlikte V iyana’ya İm parator L e o p o l d nezdine
gönderilm işti (12 haziran 1688). D ört sene V iyana’da
ikametten sonra yurd a dönen ve 1696 da Temeşvar
harbind e şehit düşen bu zatın Sefaretnamesi de Os-
manli-Avusturya m ünasebetlerinin m ü h im bir safhasına
teması bak ım ın d a n hususî bir ehem m iyet taşımaktadır.1
Silâhdar Fındıklı’lı M e h m et A ğ a tarafından tetkik
edilen Z ü l f i k a r E f e n d i’nin «on cüz mikdar tatvil-i ke­
lâm bir kitap olan m ükâlem e ceridesinden intihap suretiy­
le3» vücude gelmiş bulunan bu takririn metni, 1683-1699
Avusturya seferi en feci şartlar içerisinde Osmanlılarıh
aleyhine inkişaf ederken bir vatan hizmeti yapmak için
düşm an memlekette ve hoşa gitmiyen şartlar içinde
vazife gören bir elçinin dört yıllık daimî elem ve m ah­
rumiyetini oldukça kuvvetli bir şekilde canlandırmak­
ladır. Belgrad’ın AvusturyalIlar tarafından işgali dolayı-
siyle yapılan şenlikleri görmeğe davet edilen bu olgun
adamın, kendisini davet eden AvusturyalI asilzadeye
verdiği acı cevap, memlekete olan bağlılığının ve millî
*] S ilâh d ar T arihi, c. II. s. 365.
2] R aşit T arihi, c. II. s. 192.
3] S ilâh d a r T arihi, c. II. s. 6 6 8 .
SEFARETNAMELER. 1688- 1692 51

benliğe olan g üv e n in in çok beliğ bir ifadesidir1. Z ü 1f i k a r


E f e n d i , takriri ile Avusturya o rd u su nu n o g ü n k ü teşki­
lâtı h ak k ın d a m alûm at verm ekle beraber bir taraftan da
A vusturyalIların ne kadar b itkin şartlar içinde harbettik-
lerini, O sm anlı o rd u su nu n da karşısındaki kuvvetin m a­
hiyetini bilm eden, düşm andan perişan bir şekilde k açm ak ­
ta b u lu n d u ğ u n u öğretmektedir. A yni zam anda Avusturya
ile harp halinde b u lu n a n Fransızların da, O sm anlIların
akdedecekleri sulhtan sonra serbest kalacak Avusturya­
lIların kendi üzerlerine çevrileceklerini derpiş ederek
endişe d u y d u k ların a bu takrirle de m uttali olmaktayız.
Hülâsa, Z ü l f i k a r E f e n d i ’ni n sefaret takriri, 1699
Karlofça m uahedesine takaddüm eden harp devresi
içinde sulh u tesise çalışan diplom atik faaliyetin esaslı
çizgilerini bize nakletmesi ve Avusturya ord usunun
kuvve-i m aneviye b o zu k lu ğ u , intizam sızlığı karşısında
O sm anlı ordusu ricalinin ne gibi fırsatları kaçırdıklarını
m üşahedeye m üstenit olarak göstermesi bakım larından
üstünde durulacak değerli bir tarih vesikasıdır. Asıl
b ü y ü k m etnin de bir an evvel ele geçmesi tem enniye
şayandır.

1. B asm aları:
S ilâ h d a r T arihi, c. 11..s. 652- 6 6 8 .
2. Y azm aları: '
1) M ü n ih . Staatsbibl. 117 (A u m e r Katal., 36)
2) V iyana N a t.- B ib i. No. 1077 (98 Bil. F lügel, Katal II.
276.) G or, IX. 2 0 7 , No. 90.
3. N eşriyat:
Âlimler ve Sanatkârlar - A h m e t Refik, S. 2 4 3 - 255.

4. Elçi hakkında m alû m at:


S. O. II. s. 3 4 3 - G. O. s. 2 3 2 - 3 2 3 - O. M. c. II I. s. 190.
Rnşit tarihi C. II. S . 6 0 ve 192 - 193. - Silâhdar Tarihi C. II.
s. 3 6 5 . - Vakıat, c. I I I . s. 2 5 3 /2 5 4 (T opkapı, R eva n ,
V a zm a N o. 1225).
Jj S ilâh d ar T arihi, c. II. s. 6 5 5
52 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

in
V iyana Sefaretnamesi (1131 H. — 1719 M.)

[Elçi: İbrahim Paşa]


[Maiyeti: Şair Nahifi, Ömer Ağa]

A h m e t i l i . Pasarofça m uahedesinin akdinden sonra


m uahede h ü k ü m le ri m ucebince iki devletin biribirine
gönderm eyi taahhüd ettikleri Sefirliklerden V iyana’ya
gönderilecek O sm anlı Elçiliğine sulh başm urahhaslığı
vazifesini liyakatle yapm ış olan Şıkk-ı sani Defterdarı
İ b r a h i m E f e n d i ’ yi , R um eli Beylerbeyliği payesiyle
tayin etmişti. E nd e rund an yetişen ve M u s t a f a II. nin
Ç uhadar ve S ilâh üarhğm d a b u lu n d u k tan sonra hastalığı
dolayısiyle tek aütlüğü ihtiyar eden b u zatın A h m e t III.
zam anında tekrar faal bir m em uriyet hayatı yaşadığı,
iki defa N işancılık ettiği ve Rusya ile h u d u d u n kesilm e­
sine m e m u r bir heyette de vazife aldığı görülm ektedir.
Pasarofça sulhiyle T una’n ın cenubuna kadar h u d u t­
larını geri çeken ve Belgrad’ı AvusturyalIlara terkeden
O sm anlı Devleti, b u defa da V iyana’ya gönderdiği elçi­
sinin haşmet ve daratını azaltm ağa lü z u m görm em iş ve
İ b r a h i m P a ş a ile pek ağır hediyeler yolladığı gibi,
“Süferanm tertib-i esbab-ı haşmetleri lâzıme-i namüs-ı dev­
let olm ağla1,, hâzineden birçok ağır ve süslü eşyayı da
m uvakkaten kendisine vermiştir. Ayrıca “şan*ı Devlet-i
Aliyeye lâyık olur harekâtta bezl-i him m et hususu da tav­
siye ve tefhim,, olunm uştur,,
İ b r a h i m p a ş a’ n ın Sefaretnamesi kendi kalem i m ah ­
sulü değildir. B u nu m aiyetinden oldukça m a h d u t sevi­
yeli b irin in yazdığı anlaşılm aktadır. Giderken, gelirken
takib olunan seyahat yolunu, konak ve yol mesafeleriyle
bildiren, hudutta elçi m übadelesi meselesini teferruatiyle
anlatan, yirm i sene kadar önce T ürklerin elinden çık­
mış olan Belgrad’ıri o g ü n k ü hali ile, A vusturya’n ın a h ­
valini ve elçinin İm parator ve Prens tarafından kabul
R aşit T arihi. c.V. s. 131. (Bak: B u kitap, s. 26-27)
SEFARETNAMELER. 1720-21 53

m erasim ini izah eden b u Sefaretnamenin fazla bir edebî


ve tarihî kıym eti b u lu n m a m a k la beraber ü slûb u n d ak i
sadelik ve sam im iyet b ak ım ın d a n Sefaretnameler ara­
sında dikkate şayan bir yer tutar. Bilhassa o devirde
Avusturya’da yaşıyan iki yapışık kız kardeş h a k k ın d a
verdiği m alûm atın sıhhatini belirtmek için «nakil ile
yazm a değildir g ö rüp yazm adır» şeklindeki ifadesi E v-
l i y a Ç e l e b i ’ni n m üb a lâğa lı tasvir ve izahlarının adeta
bir aksülam eli gibi görünm ektedir.
1. Basm aları:__
M ü s ta k il o larak m e m le k e tim iz d e h e n ü z b a s ılm a m ış tır.
Y a ln ız 1907 y ılın d a A v u s tu ry a ’lı m ü s te ş rik K r e a l i t z o ri­
jin a l m e tn in i, te rcüm e ve iz a h iy le b irlik te n e ş re tm iş tir1.
Tarih-i Osmani Encümeni Mecmuasının 4 0 in c i s a y ıs ın ın
2 1 2 - 2 2 7 n c i sayfalarında A h m e t R e f i k tara fın d an
n e şre d ilm iştir.
2. Y azm aları:
V iyana, Nat. B ibi. N o. 1090 (F lü g e l, Katal. II. 2 8 2
3. Neşriyat
Lâle devri -A h m e t R efik, s. 2 3
Pasarofça muahedesinden sonra Viyana’ya sefir izamı A h m e t
Refik, Tarih-i Osmani Encümeni Mecmuası, Sayı 40. S . 211
Viyana'da Osmanlı Sefiri - M e h m e t Zeki, Edebiyattı Umumiye
Mecmuası, Sayı 77. s. 6 6 6 - 6 72.
4. Elçi hakkında m alû m at:
S. O. II. s. 120 - O . M. III. s. 190- G. O. s. 3 2 5 - Raşit Tarihi
C. V. S . 131 • 136 - Salim Tezkiresi Fatin Tezkiresi S . 4 0 0 S .
2 3 9 - Hayat No. 2 2 s. 4 2 4

IV
Fransa Sefaretnamesi (1132-33 H. — 1720-21 M.)
[E lç i: Yirmi Sekiz Çelebi Mehmet Efendi ]
Osmanlı Sefaretnameleri arasında en çok üzerinde
d u ru lm u ş olanı, edebî ve tarihi kıym et bakım larından
x] Ibrahim Pa$a Sefaretnamesi - Bericht über den Zug des gws. Botschafters
Ibrahim Pascha nach Wien im Yahre 1719. s. 6 6 , (16 X 24. 5). V iy an a 1907.
54 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

en e h e m m i y e t l i b u lu n a n ı v e m em leket hayatında yaptığı


m ü h im tesirler iti ariyle de çok verim li olanı, h iç şüp ­
h e s iz , Y i r m i S e k i z Ç e l e b i M e h m e t E f e n d i ’ni n
Fransa Sefaretnam esidir. .
A h m e t III. devrinde Fransa’n ın İstanbul Elçisi
(1716-1724) b u lu n a n M a r q u i s de B o n n a c , Osmanlı-
Fransa m ünasebetlerinin gelişim inde b ü y ü k bir rol oyna­
m ış ve O sm anlIları H absburgiar aleyhine bir silâh gibi
kullanm ağa çok çalışmıştı. Pasarofça su lh u n d an sonra
-memlekette ıslahat teşebbüslerine girişen, şehrin tezyin
ve im arına çalışan Sadrazam D am ad İ b r a h i m P a ş a ,
A vrupa Sefirleriyle iyi geçinm eyi de ihm al etmiyor ve en
sam im î dostlarından birini yukarıda adı geçen M a r q u i s
de B o n n a c teşkil ediyordu. Bu sırada bir mesele teşkil
eden K udüs’deki K um am e kilisesinin ku b b e tam iri işi
bu dostluğun tesiriyle Latinler lehine hallolunm uş, Fran­
sızların T ürkiye’ye ait bir çok işleri a rzu la n dahilinde
halledilm işti. A h m et III. -de m ünasebetlerinin gittikçe
inkişaf ettiği Fransa’ya, bir sefir gönderm eğe karar ver­
m iş ve ilk önce b u vazifeye Bab-ı Aiice kapucubaşılardan
K a r a İ ri c i seçilmişti. Fransa’ya Sefir gönderilm esi A vus­
turya ve Venedik Elçilerini endişeye d ü ş ü rd ü ğ ü gibi,
tayin edilen zat da M a r q u i s de B o n n a c ’ı m e m n u n
bırakm am ıştı. Fransız Elçisi erbab-ı liyakatten birisinin
gönderilm esi tavsiyesinde b u lu n m u ş ve İ b r a h i m P a ş a ,
devrin ricali arasında iktidar ve irfanı ile k e n d in i tanıt­
m ış ve m üv errih R a ş i d ’in tabiriyle “tertib-i muhave-
rat ve desayis-i nasaraya ıttıla hâsıl etmiş bir kârdan-ı
dakîkaşinas,, olm akla m aruf Y i r m i s e k i z Çelebi
M e h m e t E f e n d i ’yi bu işe m ünasip görm üştü.
Y irm i sekizinci Yeniçeri O rtasından yetişen biı zeki
zat bir m üddet Çorbacılık ve M uhzır ağalığı vazifele­
rinde b u lu n d u k tan sonra o k u r yazar bir adam olm ak
haysiyetiyle Yeniçeri Efendisi, D arphane N a z ırı1, ü ç ü n c ü
i] Sicill-i Osmani, c. IV. s. 2 2 6 d a k i izah atta T ophane N a z ır­
lığ ı e ttiğ in i k ay d etm ekte ise de, R aşit T a r ih in in ; V. in c i . c ild in in
2 9 - 3 0 sayfasında eski m e m u riy e ti olarak D a rp h a n e N azırlı-
SE1FARETNAMELER.- 172C-21: 55

Defterdar olmuş; Pasarofça m usalehasını yapan O sm anlı


heyetinde ikinci m urahhas sıfatiyle b ulunm uştu. Osman-,
lılığı ecnebi b ir memlekette muvaffakiyetle temsil etti­
recek meziyetleri herkesçe takdir olunuyordu.
M e h m e t E f e n d i , oğlu S a i t E f e n d i ve kalabalık
bir maiyetle 1720 yılı ilkteşrini başlarında Fransız Elçi­
sinin tem in ettiği bir gem i ile yola çıkm ış ve hareke­
tinden k ırk altı g ü n sonra Toulon’a varmıştır.
Y i r m i S e k i z Ç e l e b i , İstanbul’dan ayrıldığı günden
d ö n üşü tarihine kadar (16 Zilhicce 11331) olan hatıra ve
m ü ş â h e d e l e f f h i Tk a r if b ir ü s lû p rle S efa - re tn a m e sm d e
nakletmektedir. Fransa’da parlak bir surette karşılanan
ve b ütü n halkın alâkasını üstünde toplıyan O sm anlı
Elçisinin Marsilya’da h ü k ü m süren kolera dolayısiiyle he­
n ü z m em leketinde m a lû m olm ıyan fennî t>ir takayyüde
tâbi tu tu ld u ğ u n u , Toulouse ve Bordeaux yoliyle ceriub-i
garbî Fransa'daki kanalları ve G aronne nehrini takip
ederek yoluna devam ettiğini, kanalların inşasındaki
fennî m uvaffakiyetleri ye tatbik edilen tarzları hayretle
Seyrettiğini ve Orlean tarikiyle karadan Paris’e gittiğini
Şefaretnamesinden öğrenm ekteyiz. Pek parlak bir m era­
simle Paris’e giren M e h m e t E fe n d i, derhal Paris h a t
k ın ın bir alâka m ihrakı olmuştur. Sefirin Kıral tarafından
k a h ııJiL m e rfl si m i Paris’e m isli görülm em iş bir g ü n ya­
şatmış, Ç e l e b i , A h m e t III. ü n namesini, Fransız’ların
ön iki yaşındaki Kralı L o u i s 2 XV. e verm iş ve getirdiği
kıym etli hediyeleri teslim etmişti. Paris sosyet sinin
fevkalâde hürm e t ve m uhabbetine m azhar olan Çelebi
Sefirin at üzerinde Kıralla birlikte Paris civarında ava
gittiğini, askerî geçit törenlerine davet o lu n d u ğ u n u , birçok
hususî ziyaretler yaptığını, kıral sarayını hususî surette
ğ ın m gösterilm iş o lm a sı ve k e n d is in in de sonra D e fte rd arlık­
lard a b u lu n m a s ı Sicill-i Osmanfdeki T ophane N a z ır lığ ın ın b ir yan<-
lış lık eseri o lm a sı ih tim a lin i akle getirm ektedir.
JJ 8 ilk te şrin 1721
. 2] B abin ger, ad lı k ita b ın ın 3 2 6 n cı say fasında b u zat
h a k k ın d a m a lû m a t verirken, z ü h u le n olacak, Louis X IV . n e z d in e
elçi g ö n d e r ild iğ in i k ay de tm e kted ir.
56 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

gezdiğini, Paris’in b ü tü n kale ve istihkâm larını, Hötel


des Invalides’i, kiliseleri dolştığını da Sefaretnamesindeki
enteresan ve zarif notlarından öğrenm ekteyiz.
Sefaretnamenin en güzel parçalarından b irin i O pera
temaşasının teşkil ettiği şüphesizdir. M e h m e t E f e n d i
Paris civarındaki güzel saray ve bahçeleri dolaşm ış ve
burada insan eliyle güzelleştirilen tabiat karşısında
j k j tm azm un-ı şerifinin nükte-i lâtifesiyle»
kendisini teselli m ecburiyetinde kalm ıştır. Ç e l e b i ’n in
Paris tıbbiyesini, hayvanat ve nebatat bahçelerini, G oblin
halıJm alâthanesini,-bir ayna -fabrikasını. rasathaneyi ve
matbaayı tetkik etmiş o ld u ğ u n u da yine Sefaretnamesin­
deki izahattan anlam aktayız. H em en bir sene süren b u
seyahattan avdetten sonra Sefaret takririni zam anın padi­
şahına ve sadrazam ına sunan M e h m e t E f e n d i ’nin, gör­
d ükle rin i nakildeki m uvaffakiyeti sayesinde İstanbul’da
birçok yeni hareketlerin başladığı göze çarpm aktadır. O ğlu
M e h m e t S a i t E f e n d i ’nin delâletiyledir k i.b u devirde ilk
m atbaanın ku rulm asına teşebbüs olunm uştur. N evşehirli
İ b r a h i m P a ş a da bir taraftan şehrin im ar ve tezyininde,
bir taraftan da memlekette m anevî ve fikrî hayatın ta n zim in ­
de b u seyahattan b ü y ü k ilh am lar almıştır. D iğer taraftan da
M e h m e d E f e n d i ’ni n vazifesini iyi bir şekilde başarm ak­
taki muvaffakiyeti, T ürkiye ve Fransa m ünasebetlerinin
iyi yolda inkişafına b ü y ü k ölçüde hizm et etmiş, Fransa’da
T ürkler h ak k ın d a yaşayan yanlış düşünce ve kanaatleri
silerek T ürkiye lehine b ü y ü k bir sempati tem in etmiştir.
Ç ü n k i Y i r m i S e k i z Ç e l e b i b ü tü n hareket ve m uam ele­
lerinde nazik, zeki, h ü r düşünceli hareket etmişti. Res­
sam atölyelerine giderek resm ini yaptırıyor, Türklere
atfedilen taassuptan hiç bir zerre göstermiyordu.
B ütün bunlara; bakılarak kültürel m ünasebetlerin
tesis ve tanzim i için Fransa’da tetkik yapm ağa gitmiş
gibi görünen Y i r m i S e k i z Ç e l e b i’n in ayrıca
bir de siyasî vazifesi v a r ^ ı : Fransa ve İspanya ile
tecavüzî ve tedafüi bir ittifak a k d in i tem in suretiyle
A vusturya’ya karşı m üttehit bir hareket im k â n ım
hazırlam ak. Tarih, Fransız’ların bu teklifi savsakla­
SEFARETNAMELER. 1720-21 57

dıklarını ve bu vesile ile şarkta yeniden bir takım ticarî


menfaatler tem inine çalıştıklarını gösteriyor. M e h m e t
Ç e le b i b u vazifesinde m uvaffak olam ıyacağını anlayınca
dır ki, süratle m em leketine dön m e k lü z u m u n u duym uştur.
Y i r m i S e k i z M e h m e t Ç e le b i’n in Sefaretnamesinin
padişaha ve sadırazam a takdim edilen esas nüshası elde ol­
m am akla beraber 1135 (M.1722-23)tarihinde,Çelebi henüz
hayatta iken yazılm ış bir nüshasını, K öp rü lü kütüphanesi­
n in 202 num arasında kayıtlı bir cild içinde diğer üç risale
ile birlikte bulm aktayız. Bu nüshanın ü ç m uhtelif yerinde
boş bırakılm ış olan kısım lar ve b u n 1a r ı n "üstünde-“res/ni
budur„ ibaresi Sefaretname aslının aynı zam anda resimli
o ld u ğ un a da delâlet etmektedir.
Sefaretnamenin m etnine muttali olan sefirde B o n n a c ’-
ın Fransız m em urlarına tariz ettiği, bazı ifadelerin Sefa-
retnam eden çıkarılm asını iltimas ettiği ve b u n u n İ b r a ­
h i m P a ş a tarafından yaptırılm ış o ld u ğu rivayetini de
M e h m e t Ç e l e b i Sefaretine Fransa tarafından verilen
ehem m iyeti tebarüz ettiren bir delil olarak kabul etmek
m ü m k ü n d ü r; Bu gibi bazı ufak noktaların Sefaretna­
m enin Fransa’da G a l l a n d tarafından yapılıp 1757 de,
neşredilen tercüm esinde m evcud olm ayışını, bu rivayeti
teyid edecek delillerden saym ak kabildir.
İ stan bu l'd a S ü le y m a n iy e K ü tü p h a n esinde E s a d E f e n d i y a z ­
m a la rı arasın da 2 0 6 2 ve 2 0 6 3 n u m a ra la rd a k a y ıtlı olan ve 1725
de telif e d ild ik le ri a n la şıla n m ü e llifi m e ç h u l «Icmal-i Ahval-i Avrapa»
a d lı ik i ris a le n in T o u lo u se ’da b ir ra h ip te n a lın m ış o lan m a lû m a ta
atfen y a z ılm ış o ld u k la r ın a ve o de virlerde de Y i r m i S e k i z
Ç e l e b i M e h m e t ' E f e n d i veya o ğ lu n d a n b a şk a b ir in in b u
h av aliy e g itm e m iş b u lu n d u k la r ın a b a k ıla ra k b u ik i risaleyi de b u
se fare tn am e n in bir m ü t e m m im i s ay m ak a k la y a k ın gelm ektedir.
M aarif M üste şarı Sayın İ h s a n S u n g u ’n u n y a z m a k ita p la rı
a rasın d a da H . 1138 (M . 1725) de y a z ılm ış b u m e v z u d a b ir risale
var ise de d iğ e rle ri ile k a rş ıla ş tırm a k k a b il olam ad ı.
. 1. Basm aları:
1) Mehmet Efendinin Sefaretnamesi l, F ir m in D id o t Frères —
Paris 1841, s. 80, (16 X 24.5).
(Paris Ş ark D ille ri m e k te b i talebesi iç in neşredilm iştir.)

1j Relation de L ’ambassade de Mohammed Effendi.


58 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

2) Sefaretname-i Fransa1: Eser-i M ehm et E fendi, İs ta n b u l—Mat-


baa-i İlm iye-i O s m a n iy e , 7283(1866) s. 8 3 ( 1 5 X 2 2 .5 )
3) Elçi Mehmet Efendinin ta h in 2, im p r im e r ie de V ictor G o u p y
Paris, 1872 s. 48, (13.5 X 20) '
(B u n ü s h a y ı Pariste ne şreden m u h a r r ir A l i S u a v i n i n
T ürk çe ve F ransızca b ire r m u k a d d e m e s iy le b a z ı notları
ve m e tin d e geçen b ir k ıs ım is im le r in F ran s ızca y a z ılış
şe k ille rin i de ih tiv a etm ektedir.) ,
4) Paris Sefaretnamesi1 [Y irm i sek iz Ç elebi M e h m e t E fe n d i
-Kitaphane-i E b u z z iy a serisi]. İs ta n b u l— Matbaa-i Ebuz-
ziya, 1306 s. 151 (9.5 X 14
5) Raşit Tarihi, c. V. s. 33 0-36 7
F ransızca te rcüm e si : Relation de l ’Ambassade-de Mehémet
Effendi d la cour de France en 7721. écrite par lui- même et traduite
du tare. Ju lie n- G a lland . Paris, 1757.

2. Y a zm alar:
1) İstanb ul, K ö p rü lü . N o. 2 0 2 d.
2) İs ta n b u l, F atih - M ille t N o. 8 3 6
3) İstanb ul, Z ü h t ü Bey N o. 3 4 0
4) İs ta n b u l, T o p k ap ı Sarayı, H a z in e No. 1432 (s. 9 2 - 137)
5) İstan bul, Ü n iv e rsite Y a z m a la rı N o. 3 2 3 2
6 ) B erlin Staatsbibl. N o. 196 (Pertsch, Kartal., 212, aus-
fü rlic h e F a ssu n g des Reiseberichtes)
7) Gotha, L a n d e sb ib l. N o. 148
8) U p p sa la. U n. - Bibi. N o. 2 9 4
9) Paris, B ibi. Nat. N o. 1408 ,
10) V iyana, N a t.- B ib i. N o. 1093 (F lügel, Katal. II, 2 8 4 ve
1094)
11) V iy an a, K ons.-A kad., N o. 2 8 0

3. Neşriyat :
Yirmi Sekiz Mehmet Efendi, T arih î Sim alar-A hm et R e fik s.19-39
On sekizinci asırda Paris’de Türkkâri Sanat- A h m e t R e fik , Yeni
Mecmua, No. 54. s. 2 9 - 3 1 •
Voyage d ’un Ministre Ottoman, Jo h n Seeker, M on tp e llie r, 1879.
4. Elçi hakkında m alûm at :
S. O. IV. s. 2 6 6 - G. O. s. 3 2 6 - 3 2 7 -O. M. c. II I. s. 164
ve 189 - Raşıt Tarihi, c. V. ş. 2 9 - 30, s,213.

*] H er ik i k ita b ın ü z e rin d e A h m ed-i S an i d e v rin d e Fransa'ya-


g ö n d e rile n elçi d iye y a zıla ra k b ü y ü k b ir y a n lış lığ a d ü ş ü lm ü ş tü r .
2] Taeryr ou Relation de Mohammed. Efféndi.
SEFAKETNAMELER, 1721 59

V
İran Sefaretnam esi (1134 H,- 1721 M.)
[Elçi: Ahmet Dürri Efendi]

Pasaroîça su lh u n d an sonra O sm an lı im paratorluğu


1720 tarihli İstanbul m uahedesiyle de Rusya ile arasında­
k i ihtilaflı meseleleri halletmiş b u lu n u y o rd u . D am ad İ b r a ­
h i m P a ş a o sırada İran’ın içindeki karışıklıklardan isti­
fade ederek şark sınırlarında tem in edeceği genişleme ile
kendi m evkiini k u v v etlendirm eği d ü şü nü y o rd u . Efgan
üm erasından M i r Ü v e y s ’in oğlu M a h în u t Iran’daT
Ş ahlığını ilân ederek Safavi âilesinden Şah H ü s e y i n ?i
(1694-1722) esir ve oğullariyle torunlarım idam etmiş*
İran’ın h ü k ü m e t m erkezi olan İsfahan’a girmişti. Bu vak’-
alara takaddüm eden devrede İran’a kendisini zahiren dost
göstermek istiyen O sm anlı devleti, payitahtını Tahran’a
nakletm iş olan ve saltanatının son günlerini yaşamakta
b u lu n a n Şah H ü s e y i n nezdine bir elçi göndererek
İran’ın dahilî vaziyetini m ahallen görm ek ve bir taraftan
Rusların, öte yandan Efganlıların tazyiki altında b unalan
İran’a ken di şevket ve kudretini hatırlatm ak istemişti.
B unu n la beraber gönderilen elçinin Sefaret takriri, bir
taraftan da O sm anlIların İran’a doğru yayılacakları hak-
kında'k-i- şa-y-i-a-l-a-F-i4^-~a-si-l-sı-z-h.ğmda ısrar suretiyle, önlenil­
m ek istendiğini de göstermekte ise de bu hakikat
ancak 1724de O sm anlılar ve Ruslar arasında İran’ı tak­
sim m uahedesinin akdine kadar setrolunabilmiştir. Bu
vazifeye, kalem iye m esleğinden yetişerek Divan-ı H ü m a ­
yun Hocalığı, A nadolu Muhasebeciliği, Sipahi K âtipliği,
Süvari M ukabeleciliği ve Cizye Muhasebeciliği gibi m ü ­
teaddit m em uriyetlerde b u lu n m u ş olan Van’lı A h m e t
D ü r r i Ef e n d i, Şıkk-ıSani Defterdarı payesiyle ve Orta
Elçi olarak tayin edilmişti. İ d r is-i B i t l i s i ’n in “//eff Bihişt\
1 ] O s m a n lı T arih i b a k ım ın d a n ö n e m li b ir eser olan b u tercü­
m e ik i cilt ü z e rin e tertip o lu n m u ş tu r . M e m le k e tim iz d e b ilin e n
tek y a z m a n ü s h a s ın ın b irin c i cildi, İs ta n b u l’da M u ra t Molla-Hami-
d iy e k ü tü p h a n e s in d e 9 2 8 n n m a r a d a ve ik in c i cildi T opk apı Sara­
y ı M ü ze s i r B ağdat K ö ş k ü k ü tü p h a n e s i, 196 n u m a r a d a ka y ıtlıd ır.
OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

i n i Türkçeye tercüm e eden V an’lı A b d ü İ b a k i S a d i


efendinin kardeşi olan bu zatın da Farisîye oldukça
vakıf b u lu n d u ğ u Sefaretnamesinden anlaşılm aktadır.
D ü r r i E f e n d i ’ni n Sefaretnamesi m etni elde b u lu n a n
ilk İran Sefaretnamesidir. Bazı kısım ları elçinin seyahat
safhalarına ait tafsilâttan ibaret b u lu n m a k la beraber İran’ı
idare edenlerle olan temaslarına, İran saray hayat ve
m erasim i ile İran devleti iç teşkilâtına, h e nüz İran ida­
resinde b u lu n a n Kafkas m emleketleriyle İran’ın m ü n a ­
sebetlerine ve sukutu yaklaşm ış bir hanedanın son de­
virlerine ait olm ak üzere yer yer tesadüf edilerT m a lû ­
m at çok enteresandır. Bilhassa O sm anlIların İran ’a doğru
yayılm a arzularının akisleri ö n ün d e ke ndini yalnız ve âciz
hisseden İran Şahm ın, O sm anh Padişahına olan ca’li m u h ­
abbet ve alâkasını izhar için yaptığı hareketler ve söyle­
diği sözler, A h m e t D ü r r i Efendi'nin dirayet ve fetaneti -
n in İranlIları ü rk ü tm e m e k için zam an zam an O sm anlı
dostluğu hak k ın d a verdiği tem inat dikkati çekmektedir.
Sefaretnamede ayni zam an d a o g ü n k ü İran’ın coğraf­
yası h a k k ın d a bir kısım m alûm ata da tesadüf m ü m k ü n ­
dür. Ü slûp ve ifade itibariyle zam anının inşa tarzına
uym akla beraber, Sefaretname, m u h a rririn in şahsiyetini
belirtecek kadar hususî bir eda ile yazılmıştır. Bir yaz­
m a nüshasının da Paris M illî K ütüphanesinde b u lu n d u ­
ğ u n u Catalogue des Manuscrits Turcs adlı eserinden öğren­
diğ im iz E. B l o c h e t , b u eser hak k ın d a izahat verirken
D ü r r i E f e n d i ’yi İran’a gönderen O sm anlı h ü k ü m d a ­
rın ın A h m e t l i , o ld u ğ u n u kaydetm ek suretiyle bir
yanlışa düştükten sonra Sefaretnamenin İran hak kın d a
kâfi derecede cazib olm ad ığını da söylemektedir1.
H a lb u k i m etnin sathî bir tetkiki bile b u m ütalâanın
isabetsizliğini göstermeğe kâfi bulunm aktadır.
D ü r r i Ef en d i Sefaretnamesinin tesiri, m u hakem e edi­
lince; İran’ın Türkiyeye hem en M u r t a z a K u l u H a n ı e l ç i
sıfatiyle göndererek teessüs ettiği zannedilen iyi m ü n a ­
sebetleri tarsîne çalıştığını; D am ad İ b r a h i m P a ş a ’nın
!] c. II, s. 81-82.
SEFÀRETNAMELER. -1721 61

i s e M u r t a z a K u l u H a n ı,«n a sa ra elçilerinden d û n olm a­


m ası için lim o n î çukaya kaplı sam ur k ü r k geydirm ek
suretiyle ikram ına» rağm en, İran’ın bir kısım arazisini
Rusya ile paylaşm ak h u su su nd aki kararını ittihazda
daha tereddütsüz hareket im k â n ın ı b u ld u ğ u g ö rülm e k ­
tedir.
1. Basmaları !

1) B u S e fare tnam e nin m a ğ r ib î b ir y azı ile istin sa h e d ilm iş


b ir kopyesi 1820 de P ar i s’d e 1i to ğ r afya_ile—b a s ılm ış tır.
Dürri Mehmed Efendinin Paris Sefaretnamesi, Paris, 1820 s. 23,
(78.5 X 24) {k a b ın d a fransızca o larak a ş a ğ ık i ibare vardır:
Relations de Doarrg Effendg, Ambassadeur de la Pórte iOtto­
mane Près la cour de Perse, En Turk.]
2) R aşit T arihi, c. V. s. 37 2-39 8
3) F ransızca te rc ü m e s i: Relation de Dourri Effendi, A m b a s ­
sadeur de la Porte O tto m a n e aup rès d u Roi de Perse
en 1720, et su iv ie de l ’extrait des voyages de P é t i s de
la C r o ix , R é d ig é p ar lu i- m êm e , Paris, 1810

2. Yazm aları :

1) İstan b u l, T o p k ap ı Sarayı: R e v a n N o. Í313


2) İs ta n b u l, F atih-M illet N o. 8 2 0
-3T T stanöui, ü n iv e r s ite y azm aları. No. 4 4 2 (eksik)
4) İstan b u l. Ü n iv e rsite y a z m a la rı N o. 3 2 2 8 (180 varaklı)
5) İstan b u l, T opk apı Sarayı, H a z in e No. 1432 (s. 52-90,
B u n d a g ö tü r d ü ğ ü n a m e sureti de vardır.)
6 ) Bal, Slg. Prof. Dr. R. T schudi,
7) Parîs, Bibi. N at. s. 87 5
8) V iyana, K ons. Akad., 281 (Karafft, K atal.. 106)

3. Neşriyat:

Raşit Tarihi C. V. S. 371


Tarih-i Tuhfet'ül-garîb ve Netagic-i Dil-firip, F a sıl: IV

4. Elçi hakkında m alûm at:

S. O. II. 33 1-0. Af. c. I I I . 8 . ve 190 - G. O. s. 326-


Hagat N o. 38, (s. 14-15) No. 69, (s. 3 2 3 324)
62 OSMANLI SEFİRLERİ VE ŞEFARETNAMELERİ

VI

Rasya Seîaretnam esi (1135 H. — 1722-23 M.)

(E lçi : Niş’lî Mehmet Ağa)


[Maiyeti: Osman Ağa]

1720 de Rusya İstanbul’a bir Sefir göndererek O s­


m a n l I .im paratorluğu, ile yeni bir m uahede akdine m u ­
vaffak olm uştu. Bu_jnuahede ile O sm anlı D evleti Lehis-
tan, K iüalhğım n irsî olmasına, m üm an e at etmeği kabul
etmiş ve o zam ana kadar R usların K ırım h anlarına ver­
dikleri vergiyi kaldırm ıştı. K uvvetli bir Lehistan’ın ken­
di m evcudiyetleri için lü z u m u n u idrak edem iyen Os­
m a n l I ricali, yalnız P e t r o ’n u n İm parator u n v a n ın ı tasdik
etm em eği bir m uvaffakiyet saymışlardı. Rusların bu m u ­
ahededen sohrâ da O sm anlIlar aleyhine yine bazı hare­
ketlerde b u lu n d u k la rı, O sm anlIlara tabiiyetleri pek şeklî
olan Lezkiler ve Kabartay ülkesi sakinleri üzerinde bir
takım hareketlere geçtikleri ve K ırım hudutlarında, Ej­
derhan civarında ve H azer kıyılarında bir çok teşebbüs­
lerde b u lu n d u k la rı, O sm anlı hud utlarınd a harp endi­
şesini doğurd u k ları görülm ektedir. İşte bu siralardadır-
ki İran’daki karışık vaziyetlerden istifade etmek istiyen
O sm anlı Sadrazam ! Fransa ile u m d u ğ u ittifakı tem in
edemeyince, İran aleyhine Ruslarla bir ittifak yapm ağı
m em leket m enfâatine u y g u n görüyor ve b u im k â n ı hazır­
lam ak, ittifak teklifinin eyi kabul g ö rüp görm iyeceğini
anlam ak üzere K apıcıbaşılarindan N iş’li M e h m e t
A ğ a ’yı Moskova’ya Orta Elçi olarak gönderiyor. M e h ­
m e t A ğ a 1722 senesinin ilkteşrini başlarında İstan­
b u l’dan hareketi anından 17 şubat 1723 tarihine kadar
geçen m em uriyetinin safhalarını Sefaretnâmesinde sami­
m î ve yer yer arkasında tetiekküm ve istihza gizlenen
bir üslûpla nakletmektedir. Bu Sefaretnamenin bir h u ­
susiyeti de hem en hem en g ü n lü k hatırat şeklinde tutul­
m uş olmasıdır.
SEFAKETNAMELER. -1722 -23

M e h m e t A ğ a ’n m M oskova’ya giderken oldukça


güçlükler ile dolu ve lü zu m su z yere sağa sola saptırılan
ü z ü n bir yolculuk geçirdiğini ve kendisinden bir yıl
önce de olan ve m aiyetinde H a ş a n Ç a v u ş adında biri
b u lu n a n M u s t a f a A ğ a isim li diğer bir elçinin de
Moskovaya gitmiş o ld u ğ u n u ve bu M u s t a f a A ğ a ­
n ı n Î722 de hudutta Çar’ın b ir m üm essiliyle birlikte
v u ku a gelen hâdiseler h ak k ın d a tahkikat işleriyle m eşgul
b u lu n d u ğ u n u Sefaretnamenin ilk kısım larından öğrenr
mekteyiz. Sefaretname M e h m e t .. A ğra’n m beraberinde
oğlu île O s m a n A ğ a adında bir zatın ve K ırım hanı­
n ın bir ağasının b u lu n d u ğ u n u da kaydetmektedir.
M e h m e t A ğ a ’nm yolda rastladığı, perişan ordusiyle
birlikte yu rd u n a dönen bir kazak H atm anı ile olan mü-
lâkâtı ve H atm anm P e t r o ’yu seferlerden vazgeçirmesi
için tavassutta bu lu n m asın ı elçiden rica etmesi, Rusya’nın
o g ü n k ü dahilî bünyesi bakım ın d an çok dikkate değer.
M e h m e t A ğ a , b ü tü n seyahati boyunca geçtiği yerlerde
“asker m uhasara edecek bir kal’a görm ediğini, cüm le
kal’a dedikleri birer palanga m isillû olup Tatar havfinden
k im i çatm adan ve k im i dizm e birer Şaram po çevrilmiş,,
o ld u ğ u n u da kaydetm ektedir. Rusların M e h m e t A ğ a ’
nın-maiy-e.tine_m.e.m.ur_e.t.tikleri-tercüman A n t o n a k i de
üzerinde duru lm a ğ a değer bir tip olarak görülm ektedir
M e h m e t A ğ a , kendisini tam aı hâm e d üşürüp tayin
edilen erzak yerine parasını aldırm ak suretiyle kendi­
lerini teşhir etmek yoluna giden bu tercüm andan haklı
olarak şikâyetçidir.
H em en bü tü n sefaretnamelerde görülen teşrifat pa­
zarlıklarından doğan enteresan m ünakaşalara bu Sefa-
retnamede de tesadüf etmekteyiz. Moskova kapılarına
kadar gelmiş olan O sm anlı Sefirinin, bazı teklifleri ria-
me-i h ü m a y u n a bir saygısızlık telâkki ederek konaktan
konağa dolaşam ıyacağını, nihayet geri dönm eği, hattâ
ö lü m ü irtikâp etmeği ehven g ö r d ü ğ ü n ü söylemek mec­
buriyetinde kaldığı görülm ektedir.
64 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

M e h m e t A ğ a, Padişahın ve V ezirinin m e ktu p ları­


n ı yerlerine ulaştırdıktan sonra Başvekilin riyasetinde
eski İstanbul Elçisi P e t r A n d r e e v i ç T o l s t o y ’u n
dahil b u lu n d u ğ u bir heyetle m üzakereye girişiyor
ve Rusların o seneki hareketlerini protesto ediyor ve
arada m evcut ihtilâflı meseleleri m ünakaşaya koyuyor
ve aradaki “dostluğun m üebbet ve m üşeyyed olması«
h u su su n u n tem inini m üzakere eyliyor. Başvekille m ü ­
teaddit ko nuşm alarında ve hattâ Ç ar’la hakikatta müret-
teb olan tesadüfrburüşmasirrda hep aynı meseleler bah ­
se m evzu oluyor. Ve Çar “ittifak cevaplarını siz sahib-i
devletten kendi k u lağın ız ile işittiniz mi?„ diye sual ede­
rek o g ü n k ü m enfaatlerinin üstünde toplandığı O sm an ­
lI-R us ittifakı işi h a k k ın d a T ürk Elçisinden em niyet ve­
rici bir söz alm ak istiyor. Sefaretname sahibi, «sahib-i
devletin m ahsusa kendi çırağı ve m ahrem i o ld u ğ u cihetle»
b u sözü kendi kulağiyle işittiğini kaydederek, Çar’a
keyfiyeti İstanbul’daki K apu K ethüdalarından tahkik
etmelerini tavsiye ediyor.
Sefaretnamenin son kısım ları M e h m e t A ğ a ’ n m
M oskova’dan ayrılm adan önce Petersbourg’a giden
Ç arın maiyetiyle birlikte tertib ettiği ve Sefirin “Ç ar’ın
maskaralıkları,, diye kaydettiği alayın seyrine ait tafsi­
lâtı ve Rusya- T ürkiye m ünasebetlerinin tanzim i için
Ruslarca kabul edilen esasları ve ittifak h a k k ın d a k i ar­
zu la rın ın izharı suretini hikâye etmektedir. Hulâsa,
m etninin bu n d an önce tetkik ve tahlil o lu n d u ğ u n a
dair bir kayda tesadüf edem ediğim iz bu gayr-i m ü n ­
teşir Sefaretname, 1724 de O sm an lı Devleti ile Rusya
arasında İstanbul’da akdedilen ve hedefi, maalesef,
İran’ın taksim i gibi h am b ir hayal olan ittifakın ilk
m üzakere ze m in in in nasıl h a zırla n d ığ ın ı bize gösterme
ve o zam an Rusya’da h â k im olan haleti ru h iy e y i tanıt­
m a bakım larından tetkike değer ve ehem m iyetli bir tarih
vesikasıdır.
!] 1702-1714 y ılla r ın d a
SEFARETNAMELER 1730 65

1. Basm aları:
Tarih Vesikaları D e r g is in in 10 - 12 n c i sa y ıların d a F a ik
R e şit U n a t tara fın d a n n e ş re d ilm iş tin
2. Y azm aları: .
1) T o p k ap ı S arayı m ü ze s i, R evan . N o. 1313 M ü .
2 ) İs ta n b u l Ü n i versitesi, Y ıld ız yazm aları. No. 2 7 0 (vl 78-
126)
3. N eşriyat:
Tarik Vesikaları Dergisi, sayı : 10, s. 2 8 4 - 2 8 5
-4-.—Elçi hakkında m alû m at:
B u z a tın k im o ld u ğ u n u a çık olarak gösterecek m a lû m a t
eîde e d ile m e m iştir. H a m m e r ta r ih in in s o n u n d a k i sefirler
listesinde «Nişii- o ld u ğ u y a z ıld ığ ı g ib i R a ş it ta r ih în in
(K üçük Çelebizade Asım Tarihi) V I neı c ild in d e de m e m u r i­
y e ti h a k k ın d a m a lû m a t verilirken (s. 24, 56, 58, 5 9 ,12 0) de
k e n d is in d e n k a p ıe ıb a şı N iş li M e h m e t A ğa d iy e bah-
s o lu n m a k ta d ır.

vn''
Sefaretnam e (istıiak-ı Nemçe) (1143 M. — 1730 M.)

f E lc i: Mustafa Efendi1
[Maiyeti: Ebubekir Rasim ( Duhancı)]

Patrona ititilâli, A h m e t III. ün saltanatına son vere­


rek O sm anlı tahtına M a h m u t I. i geçirdiği zam an m ûtat
o lduğu veçhile yeni h ü k ü m d a rın tahta çıkışını tebliğ için
belli başlı devletler h ük ü m d a rla rın a elçiler yollanmış, bu
arada V iyana’ya, İm parator K a r i VI. nezdine gitmek va­
zifesi de 1736 da Reis-ül-küttâp olan baş m ukataacı ve
tavukçu başı dam adı veya kısaca tavukçu reis denm ekle
tanınan H a c ı M u s t a f a E f e n d i y e düşm üştü.
M u s t a f a E f e n d i de, Viyana’dan d ön üşün d e kendi­
sinden önceki elçiler gibi, fakat şekil ve m ahiyeti onların­
kinden tam am en başka, bir sefaretname ile Viyana seya­
hatinin m üşahadelerini tarihe maletmiş bulu n m ak tad ır.
5
66 OSMANLI .SEFİRLERİ VE-SEFARETNAMELERİ

Tavukçu reis, selefleri gibi gidiş-geliş safhaları, görülen


şehirlerin ve müesseselerin tavsif ve izahı üzerinde d u r­
mamış; artık A v rup a’ya, orada olup bitenlere daha y a ­
k ın ilgi duym aya başlıyan O sm anlı devlet adam larına,
Nemçe devletinin k u ru lu şu n u , teşkilât ve kudretini tanıt­
m ak, 1701-1714 yılları arasında A vrupa’da olup biten
İspanya veraset m uharebelerinin sebepleri ve takibettiği
seyir ile diğer A vrupa meseleleri h a k k ın d a bilgi ver­
m ek arzusiyle öğrendiklerini ve d u y d u k la rım açık bir
üslûpla tesbit etmeye çalışmıştır.
Bu sefaretnamede M ukaddes Rom a - G erm en im ­
paratorluğunu teşkil eden ve başında H absbourg’Iar
b u lu n a n devletin ne suretle k u ru ld u ğ u , İm paratorun
kim ler tarafından ve ne şekilde seçildiği, nasıl ve ne­
relerde taç giydiği, bu im paratorluğun h an g i h ü k ü ­
metlerden ve memleketlerden teşekkül ettiği, devletin
m alî ve askerî kudreti, asalet dereceleri ve asîllerin
im tiyazları h ak k ın d a m alûm at verilm ektedir.
M u s t a f a E f e n d i , im paratorluğun m alî kudretinden
ve kaynaklarından bahsederken imparatora ayrılan k ırk
b in zoltanın ancak zaruri masrafları karşılıyabildiğini,
kimseye bir habbe in ’am ve ihsana kudretleri b u lu n m a ­
dığını, ihsan ve ataya ve kerem ve sehadan bibehre ve
m ah ru m kalm ış olduklarını, O sm anlı padişahının' ise bir
ayda, hattâ bir haftada Nem çe İm paratorunun yıllık tah­
sisatım m uhtaç ve gayrı m uhtaca bezletse hâzinesine
hiçbir tesir yapm ıyacayını kaydederek övünm ekte ve
A vusturya’nın servetçe «kıllet ve tezayuklarm a» işaret
eylemekte, veraset m uharebeleri fazla askere ve paraya
ihtiyaç hâsıl ettiğinden b ü y ü k m ukataa ve g ü m rü k le ri
iltizam a verdiklerini, hattâ ileri senelere ait iltizam bedel­
lerinin bile tahsil edilm iş old u ğun u , darlık sıkıntısın­
dan yiyecek ve içecek üzerine ko nulan vergi ve resimler
dolayısiyle memlekette kıtlık ve pahalılık g ö r ü ld ü ğ ü n ü
yazm aktadır.
Sefaretnamenin m ü h im bir kısm ını, K a r i V. devrin­
den başlıyarak Avusturya, İspanya ve İtalya veraset
SEFARETNAMELER 1730 6T

m uharebeleri h a k k ın d a k i tarihî m alûm at teşkil etmekte­


dir. M uhtelif tâbirler veya vakalar, şehirler, h ü k ü m e t­
ler h a k k ın d a da haşiyelerde ayrıca bilgi verilmiştir.
Bunlar arasında milyon* m inister kelim eleri hak kında
verdiği izahat gariptir. Y alnız Felemenk’teki Leiden şehri
h ak kın d a m alûm at verirken b u radaki akadem yadan bah­
sedişi, Planetoryurnu anlatışı M u s t a f a E f e n d i n i n b il­
gi seviyesinin de oldukça ileri b u lu n d u ğ u n u göstermekte­
dir. M uhtelif meselelere temas ederken, o sırada V iyana’ya
gelen p ap a v e y a F ra n s a elçisinden ve-ilgili oldukları m e­
selelerden bahsedişi de m üstakbel reis-ül-küttabm b u lu n ­
d u ğ u şehirdeki diplom atik hareketleri takibedebilecek
uyanıklıkta b u lu n d u ğ u n u isoat etmektedir. -
M u s t a f a Efendi, kitabının sonunda “Nemçetaifesinin
O sm anlı devleti için kuvvetli bir düşm an sayılamayaca­
ğını, o devirde değil, hattâ eskiden beri öyle olduğunu*
yalnız k ırk elli seneden beri gereği gibi esbabına teşeb­
büs o lunm ad ığı için vaziyetin O sm an lılar aleyhine dön­
m üş b u lu n d u ğ u n u söylemekte ve “Beç’te bazı m üteayyin
kimseler ile kiraren Devleti A liyyenin vüsati ve azamet-ü
şanı m üzakere olup hâlâ Devlet-i Aliyye dininden hariç
otuz kere y üz bin nasâra ve yahut reayasına m alik o ld u ­
ğ u n u edille-i sahiha ile ispat ve böyle iken yine mema-
lik - fa lîy y e d e olan nasâra kesreF-Tîslâmiyana göre ba­
hirden katra m isillû olm ak takaribi ile bir nesne addo-
lu n m ay ıp herkes pister-i rahatta kem ali em niyet ile
gunud e olurlar. Ayâ mecmu-ı Frengistanda beş on bin
ehl-i İslâm m üseyyeb âm e d - ü şüd eylemek m ü m k ü n
m ü d ü r? dediğim izde adem -i im k â n ı ile cevap ve bu
beyandan garîk-i ıstırap olm uşlardır. B undan m aada
kuvvet ve m iknet- i devlet beyanında bazı itiraz eyle­
yenlere böyle irad olu n d u ki Beç vakasından1 sonra N em ­
çe ve V enedik ve Leh ve M oskov tavaifi taraf taraf me-
m alik-i aliyyeye h ü c u m edip onlardan başka Basra
urbanı tuğyan ve A nadolu’da bazı eşkıya ve belki Âsi-
tanede erbab-ı bağy ve şika z u h u r eylemişken bu devT
x] İk in c i V iy a n a m u h asarası, 1683
68 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

let-i ebedkarîn cüm lesine ceste ceste askerler tâyin ve


m ansur oldukları hâlde îih a ve b iem rillâhi taalâ hilâfı
z u h u r eyledikte yine sene-i u lâd an ziyade m ü h im m a t
amade olup berkaide her tarafa tesyir olunarak on altı
sene m ütevaliyen b ü tü n d ün y a ile keşakeş ve bihamdil-
lâh -i taalâ cüm leye cevap verip gayeti bir zencef m ik ­
tarı m ahall- i ahare nakleyledi. İnsaf edin b u h ü c u m
b ü tü n Frengistan m ü lû k ü n e teveccüh eylese takat getür-
meleri m ü m k ü n olur m u ? dedikte cüm le istim a edenler
insaf üzere, payidar—ve k ad im ve cedit Devlet-i Aliy-yeye
m u ad il bir devlet olm ad ığım ikrar eylemişlerdir.,, diye­
rek m ensup o ld u ğ u millete ve temsil ettiği devlete olan
sevgi ve güve n in i kuvvetle belirtmektedir.
M a r i a T e r e z a’m n kocası T oskana d ü k a s ı F r a n ç e s k o ’n u n
im p a ra to r seçilm esi üze rin e , p a d iş a h ın e m riy le ge re k b u in tih a b ı
gerek T oskana d ü k a lığ ım n ta r ih in i a y d ın la tm a k üze re M u s t â f a
E fe n d i’n in «N em çe risalesi» n e b ir e k y a z m a y a 1746 y ılın d a
m e m u r e d ild iğ i ve b u m ak s atla k a le m e a ld ığ ı risaleye vak tiy le
basm acı M üte fe rrik a İ b r a h i m E fe n d i’ye A v r u p a ta rih le rin d e n
b u m esele h a k k ın d a te rcüm e e ttird iğ i m a lû m a tı e k liy e re k p a d i­
şah a s u n d u ğ u a n la ş ılm a k ta d ır 1.

1. Basmaları :
" Y oktur.
2. . Yazm aları:
1,2 ) İs ta n b u l, F atih M illet, N o. 8 4 3 ve 844.
3) İs ta n b u l, T o p k ap ı Sarayı M ü ze si, Bağdat, N o. 2 2 4
4) İsta n b u l Ü niversite si. Y ıld ız y a z m a la rı, No. 2 7 0
(v. 196 - 218).
5) İstan bul, N u r u o s m a n iy e K ü tü p h a n e s i N o. 1293/2 2
3. N eşriyat:
Y oktur.
4L Elçi hakkında m alû m at:
S. O. c. IV. s. 4 2 9 . - 5 . R. s. 6 6 - 7 0 .

!] împeryo dukalarından Çasar olan Toskana dukasının ahvali. İsta n b u l


Ü n iv e rsite si Y ıld ız y a zm a la rı, No. 2 7 0 , V. 219-228.
2] A d ı ■' Nemse devletiyle Herseklilere dair tarihçe.
SEFARETNAMELER 1730. 69

V III

Lehistan Sefaretnam esi (1143 H. — 173® M.)

( Elçi : Mehmet Efendi )

M a h m u t I.in c ülu su n u yabancı h ük üm d arlara tebliğ


için m utat o ld u ğ u üzere elçiler gönderildiği m u h a h k a k
olm akla beraber bunlardan, yalnız M u s t a f a E f e n d i ’nin
V iyana’ya yollandığı m evcut ve m a lû m sefaretnamesi
sebebiyle bilinm ekteydi. Bu defa“"bu kitabın basılmakta
olduğu sırada Topkapı Sarayı m üzesi H azîne kitapları
arasında ik i yazm a sefaretnameyi ihtiva eden bir cilt
içinde, 1 7 3 0 d a M a h m u t I . i n c ü lû su n u Lehistan’a
tebliğe m e m u r M e h m e t E f e n d i ’ni n de bir Lehistan
Sefaretnamesi m evcut o ld u ğ u n u öğrendim . M üze ve k ü ­
tüphanelerim izdeki eserler için son senelerde alınm ış
olan tedbirler dolayısiyle bu nüshay ı diğer sefarete ame-
ler gibi incelemiye im k â n bulam adım . D evrin hâdisele­
rin i bize nakleden vakanüvis S u p h i E f e n d i , tarihinde
M a h m u t I. in cülû su n u tebliğ için gönderilen elçiler
h a k k ın d a m alûm at verm ediği gibi, Sicil-li O sm anînin
hak k ın d a m alû m a t verdiği M e h m e t E f e n d ile r arasm-

m am aktadır. H am m er tarihinin fransızca tercümesinde


de bu hususta m alûm at yoktur. Yalnız, b u yıla ait nam e
defterindeki surette yazılınam eres is im le r in d e n M e h m e t
adında bir zatın Lehistana gönderildiği ve ayni vazife ile
Rusyaya da o tarihte M e h m e t S a i t E f e n d i ’ni n yol­
lan d ığı öğrenilm e kte d ir.1
Lehistan Sefaretnamesin in M e h m e t S a i t E f e n d i ’ni n
İsveç Sefaretnamesiyle aynı cilt içinde bulu n u şu , 1730
da Petresburg’a ve, Varşova’ya aynı zatın gönde­
rilm iş olabileceği ihtim alini de akla getirmekte ise de
i] Name defteri, No. 7, s. 2 3 9 , 24 2, 2 4 3 .
Ham m er T arihi’n in s o n u n d a k i elçiler listesinde de, 1731 ds
M e h m e t S a i t E fe n d i’n in P e te rsb u rg ’a g ittiğ i y azılıd ır.
OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

bu, şüphesiz sefaretnamenin m etni ve b u k onularla ilgili


d i ğ e r kaynaklar gözden geçirildikten sonra belli olacaktır.
Y a p ı l a c a k incelemeleri ileriye bırakarak bahsi geçen
b u L e h i s t a n Sefaretnamesinin O sm an lı Sefaretnameleri
a r a s ı n d a sadece yerini belirtm ekle iktifa ediyorum .

1. Basm aları:
Y oktur.
2. Y azm aları:
İsta n b u l, T opk apı Sarsyı M ü ze si, H a zîn e , N o. 1641.
3. N e ş r iy a t:
Y oktur.
4. Elçi kakkında m alûm at:'
B u lu n a m a d ı.

IX
M ehm et Sait. E fendi ta k riri
’ (1145-1146 H. - 1732-1733 M.)
[Elçi: Mehmet Sait Efendi]

D e m i r b a ş Şa r Fı n , P e t r o I. ile giriştiği şim al harbi


sıralarında başlıyan ve Ş a r l ’m bir m üddet T ürkiye’de
m ülteci sıfatiyle ikam eti sırasında kuvvetlenen Türkiye -
İsveç münasebetleri, Ş a r l'm y u rd u n a d ö n üşü sırasında
m uhtaç o ld u ğ u parayı karzan O sm anlı hâzinesinden teda­
riki neticesini de doğurm uştu. D e m i r b a ş Ş a r l N orveç’te
giriştiği bir m uharebede kurşunla v u ru lu p Öldükten ik i yıl
sonra, saltanatı bırakan kızkardeşinin kocası, F r e d e r i k I.
adı ile İsveç tahtına geçtiği vakit O sm anlı Devletinde de
sadaret m ak am ına N evşehir’li İ b r a h i m P a ş a geçmiş
b u lun uyo rdu. M emleketin m aliye işlerini, tetkik ettiği sı­
rada İsveç Kıralı Ş a r Tın borçları meselesi nazarı dikka?
tini celbeden Sadrazam, b u borcun tesviyesini talebetmek
üzere İsveç’e bir sefir gönderm eye karar verm iş ve
Koz Bekçi M u s t a f a  ğ a ’yı bu vazife ile Stokholm ’e
SEFARETHANELER 1732-33 71

yollam ıştı1 (1728). İsveç’te parlak bir surette karşılanan


ve u zu n zam an orada kalan M u s t a f a A ğ a , b ü y ü k
bir para sıkıntısı içinde b u lu n a n İsveç’ten, beklenen
para yerine bol m in n e t ve şükran ifadesiyle birlikte
ileriye ait tediye vaitleriyle d öndü. D am at İ b r a h i m
P a ş a İsveç’ten olan alacakları tecil etti. A h m e t III.
ü n hal’inden sonra yerine geçen M a h m u t I- in sal­
tanatının ikinci yılında, İsveç’in Rusya’ya tebaiyeti
suretiyle kendisiyle bir ittifak için anlaşm ak üzere
o ldufru İstanbui’da_.duyuldu- Sadrazam bnLunan.-H.ekim-
oğlu A l i P a ş a h e m bu meseleyi yerinde tetkik etmek,
hem de İsveç’ten olan alacakları tahsil etmek vazife­
siyle Y i r m i ş e k i z Ç e le b i Defterdar M e h m e t E f e n d i’n in
oğlu sipahiler kâtibi M e h m e t S a i t Efendiyi İsveç’e g ö n ­
dermeye karar verdi. Babasiyle birlikte 1722 de Paris’e
gitmiş, A vrupa adat ve âdabını öğrenm iş olan, lisana ve
A vrupa siyasi ahvaline tam am iyle vâkıf b u lu n a n M e h m e t
S a it Efendi,! 1728 de İ b r a h i m M ü t e f e r r i k a ile birlikte
m em leketim izde ilk T ürk matbaasını k u rm u ş olan zattır.
O sırada Mektubi-i Sadrazam ı kalem i hulefasm dan b u ­
lu n u y o rd u . 6 teşrinisani 1733 te vazifesini bitirerek
m em leketine d ön üşü n d e kendisinin sadaret m akam ına
takdim ettiği takrir, on sekizinci asrm ilk yarısında ve
bir Kış mevsımınde_ ıstan bul darı™İsveç’e nasıl gittiği­
ni, orada g ö rd ü ğ ü hararetli istikbal m erasim ini, Kıral
tarafından kaibulünü, beraberce yem ek yediklerini, İs­
v e çlile rin İran harbine askerî kuvvetle yardım tek­
liflerini, Kıral F r e d r i k ’in K um baracı A h m e t Pa ş a
(Comte de Bonneval) h ak k m d a k i m edihlerini anlatm akta­
dır. İlk tem aslardan sonra M e h m e t Sai t Efendi’n in ala­
caklar h ak k ın d a İsveç B aşvekilini nasıl sıkıştırdığını,
Başvekilin nasıl tazallüm ettiğini, D e m i r b a ş Ş a r l’ın
T ürkiye’ye ilticası meselesi hak kın d a aralarında cere­
yan eden m ünakaşaları, İsveçlilerin verdikleri senedi
nasıl m aksada kâfi görm eyip değiştirttiğini, Rusların,
O sm an lı- İran m ünasebetleri h akkında İsveç’te nasıl
'] Name defteri, No. 7, s. 2 7 7
.73 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

yanlış haberler u y d u rd u k la rın ı d a . M e h m e t ' S a i t


Efendinin b u takririnden öğrenmekteyiz. İsveç’tejn yine
hararetli bir teşyi m erasim iyle ayrılan elçi, takririnin
sonlarında Stokholm ve İsveç h ak k ın d a da bir kısım
m alûm at vermekte, İsveç’in ordusuna ve donanm ası­
na itim adını kaydederek İsveçlilerin Rus d ü şm a n ­
lığın ı ve O sm anlı dostluğunu tebarüz ettirmektedir.
M e h m e t S a i t Efendi dönüşte Lehistan’dan geçmiş ve
Rusya-Lehistan m ünasebetleri h ak k ın d a da h ük üm e tin e
elde edebildiği m alûm atı getirmiştir.
M e h m e t S a i t Efendinin, İ s k e n d e r H o c i Bey tara­
fından bir terekeden elde olunan bir m ecm ua içinde
tesadüfen ele geçirilerek neşredilen suretiyle ilk defa
tanınan b u takririnin metni, O sm anlı - İsveç m ünase ­
betlerinin ilk devirlerine ve O sm anlIların bu m em le­
ket h a k k ın d a m üşahedeye m üstenit olarak m a h a llin ­
den elde ettikleri ilk m alûm ata ait bir vesika olm ak
itibariyle üzerinde durulacak hususî bir değerdedir.
M u harririn in selis ve zarif üslûb u dikkate şayandır.
K endisinin, b u n u n gibi zevkle okunm aya lâyık, ikinci
bir Sefaretnamesi olacağı şüphesiz b u lu n a n , 1741-42 de
Fransa Sefaretine ait ve h e nüz m etni ele geçm em iş olan
takririnin de bir an evvel bu lu n m ası tem enniye değer.

1. B asm aları:
Tarih-i Osmani Mecmuası, C. II, S. 6 6 0 - 677.
2. Y azm aları:

İsta n b u l, T opkapı Sarayı M üze si, H a z in e N o. 1641.

3* Neşriyat i
Tarih-i Osmani Mecmuası, c. II, S. 6 5 8 - 65 9.
Malûmat, 1315. S a y ı: 2 3 5 , s. 85 3, 867-868,
Detalii Asapra Ambasadorilor tarceşti la Stockholm din 1729 şi
1732 (D etails su r les A m bassad e urs turcs â S to c k h o lm
en 1729 et 1732), K aradja, Revista İstoricâ; 27, No. 7-9.
p. 272-278.
SEFAREtN AMELER 1740-42 73

4. Elçi hakkında m alû m a t: ’


S. O. c. Î1I s. 29-30 - G. O. s. 3 2 7 - O. C, s. 311-Yirmi sekiz
Çelebizade Sait M e h m e t Efendi, Tarihî Simalar, A h m e t
R e fik S. 43 - 4 4 - Memaliki Osmaniyede Demirbaş Şarl, A h m e t
R efik, s. 9 3 - 111 - Mecmuai Tarihiye ( y a z m a : T opk apı Sarayı.
R e van N o. 1324) s. 6 9 - 7 3 - Tesavir-i Rical, A h m e t R efik
S. 9 3 - İzsi Tarihi, S. 3, 6 6 , 228- Vasıf Tarihi, c. I, s. 13, 37,
39, 4 4 , 49, 6 6 , 131'

Rusya' S ef aretnam esi (1153-1155' H. - 1740 -1742 M.)

[Elçi : Mehmet Em ni1 Paşa\

[Maiyeti: Kardeşi İbrahim Bey


Divan kâtibi ve kethüdası Şehdî Osman Efendi
Kethüdası Mehmet Ağa]

Şirvan tararlarındaki T ürk O rdusuna yardım a m em ur


edilen K ırım H anı K a p l a n G ir a y ’m, Rusyam n kendisine
ait saydığı Kabârtay v& Dağıstan arazisinden geçmesini
bahane tutarak 1736 da Rusya tarafından O sm anlılara
açılan ve sonradan A v u sta ry a n m .da işe katdmasıyla
büy üy en harbe 18 eylül 1739 tarihinde A vusturyalI­
larla ve Ruslarla Belgrat’ta im zalanan muahedelerle son
verilince, taraflar arasındaki m ünasebetleri yeniden d ü ­
zenlem ek m aksadiyle karşılıklı sefirler gönderilm esi de
kararlaşmıştı. B u nu n üzerine O sm anlı Devleti evvelce
Ruznamçe- i evvel b u lu n an C a n i b A l i E f e n d i ’ye ve
Defterem ini M e h m e d E m n i B e y e Beylerbeylik
pâyeleri verm ek suretiyle A l i P a ş a y ı Nem çe ve
'] B u zatın m a h la s ın ı Omni şe k lin d e o k u y a n la r ın çok o ld u k la ­
r ın ı b iliy o r u m . F akat b u h u s u s ta m ü ta lâ a la rın ı rica e ttiğ im değerli
b ilg in im iz ve m illî b iy o g rafi m ü te h a s s ıs ım ız say ın üstat M a h m u t
K e m a l İ n a l ile sa y ın Prof. F e r i t K a m ’dan, d o ğ ru olarak Emni
ş e k lin d e o k u n m a s ı icap ettiği c e v a bın ı a ld ığ ım ı b u ray a te şe k k ürle
k a y d e tm e ğ i vazife s a y m a k ta y ım .
74 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERI

M e h m e dE m n i P a ş a y ı Rusyaya b ü y ü k elçi olarak


tâyin etmişti.
M e h m e d E m n i P a ş a , V idin’de doğm uştur. Babası
M evlâna ailesinden 1695 de V idin m u h a fızlığın d a b u lu n ­
d u ğ u sırada ölen Y u s u f P a ş a idi. M e h m e t E m n i
babasının ö lü m ü üzerine, sadrâzam E l m a s M e h m e t
P a ş a (2. V. 1695 -2. X. 1697) tarafından İstanbul’a getir­
tilmiş ve E nderun’a yerleştirilmişti. M e h m e t E m n i
E n d u ru n ’da yetiştirilmiş ve 1703 te M u s t a f a II. n in
tahttan çekilm esi üzerine taşraya çıkarak b irkaç yıl
m uhtelif m em uriyetlerde ve b u arada H azine Kethüdası
İ b r a h i m Paşanın D iv a n K âtipliğinde b u lu n d u k ta n sonra
Mektubi-i Sadrı Âli kalem ine halife olm uştu. H e k i m o ğ l u
A l i P a ş a n ı n ilk sadaretinde (11. III. 1732-16. VI. 1735)
kendisinin m e k tu p çu lu ğ u n a tâyin edilm iş ve 1738 de
de Defterhane E m in i olm uştu. 1739 da A nadolu Beyler­
beyliği pâyesi ve Paşa unvaniyle m e m u r edildiği Rusya
Sefirliğinden d ön üşü n d e yine Defderem ini tâyin edilmiş,
1743 te Muhasebe-i evvel, İ7 4 6 da Cizye m uhasebecisi
ve 1748 de Yeniçeri kâtibi olm uş, 1750 de ölm üştür.
M e h m e t E m n i P a ş a ’nın, Rusya’dan d ö n üşü n d e
yazdığı sefaretname, m a n zu m bir m ukaddem e ile başla­
makta, yer yer fazla özentili ve âdeta m uasırı Şefikna-
me’y i andırır ağır b ir üslûpla yazılm ış bulunm aktadır.
1740-1742 yılları arasındaki O sm anlı Rus m ünase­
betleri b a k ım ın d a n önem li bir vesika olan, aynı zam anda
Rusya tarihinin b ir safhası h ak k ın d a yerinde g ö rülm ü ş
ve işitilmiş m alûm atı bize nakleden bu sefaretnamenin
b u g ü n yalnız elde tek bir nüshasının b u lu n m ası da
ayrıca değerini artırm aktadır.
Daha çok methiyelerle dolu m a n zu m önsözünden
sonra yazanın kendi biyografisini anlatan ve m etni h e n ü z
hiçbir yerde neşredilm em iş olan bu sefaretnamenin,
bize naklettikleri kısaca şunlardır :
M e h m e t E m n i P a ş a , M a h m u t I. devrinde 1739
Belgrat m uahedesinin akdinden sonra, Rusya h ü k ü ­
meti nezdine A nadolu beylerbeyi payesiyle elçi ola-
SEFARETNAMELER 1740-42 75

İrak m em u r edilince 1153 hicret yılı m u harre m in in


23 ü n c ü g ü n ü (19 nisan 1740) m erasim le name-i
h ü m a y u n u bizzat padişahtan teslim almıştır. B unu
sefaretnamesinde «Bu abdi bim iktar muvacehe-i h ü ­
m ay un a vâsıl ve zem inbus olm ak şerefiyle seref-
raz-i emasil o ld u ğ u m d a cezb-i şua’-ı h u rş itb u zerre-i
nâbedidi makam-ı kurbe isal ve gûş-i süruşu m engûs
olm ağa ahra k e lâ m - 1 dürerbâr-ı iltifat asâr-ı m ü lû k â n e
ile tabakçe-i, samia-ı iftiharım m alâm al b u y u ru ld u ğ u n u n
akabinde m üb are k name-i h üm ay u n - ı cihandari dahi
m anend-işehper-rhüm a-fark-ı bendegîye sa5^e resa ol-
m a ğ in ... » sözleriyle anlatm akta ve S u p h i târihinde
yazıldığı g ib i1 M oskov Çariçesi taife-i nisadan o ld u ğu
için nam e-i h ü m a y u n u n padişah h u zu ru n d a teslim
olunm asının padişahın reyine u y g u n b u lu n m a d ığ ı h a k ­
kın da verilen m alûm atı tekzibeylemektedir.
M e h m e t E m n İ P a ş a , 1740 nisanının 28 inde se­
faret alayını tertibederek Alay K öşkü ön ün d e n geçip
usulen h ü k ü m d a rı selâm lam ış ve D a v u t p a ş a sahra­
sında ordugâh kurm uştur. Eksiklerini tam am ladıktan
sonrada, saferin 14 ü n c ü (12 mayıs 1740) g ü n ü Edirne-
İsmail geçidi yoliyle hareket etmiş ve Rusyadan Tür-
kiyeye gelmekte olan G e n e r a 1 A l e k s a n d r R u m a n-
z o f ’u n — Kly-ef—d .v - a r .7 .n .d .a _ b .u lu u x d u ğ u n u yolda öğrenerek
Bender’e d o ğ r u yoluna devam etmiştir. Bender’den sonra
O zi’ye gelmiş O zi valisi ve elçilerin m übadelesine m e­
m u r N u m a n P a ş a 2ya m ü lâ k i olm uş, h u d u d a yakla­
şırken yolda bu lu n a n Rus elçisi kendisine adam göndere­
rek Lehistan arazisinden geçen yolu takibetm elerinin
u y g u n olacağını bildirm işse de E m n i P a ş a buna yanaş­
m am ış ve b u anlaşm azlık iki devlet arasında birtakım
m uhabere ve m üzakerelere sebebolduğundan sefir,
sadrazam tarafından, m eselenin hallini beklemek üzere,
O z i ’ye geri dön d ürülm ü ştü r. Nihayet aradan bir hayli
zam an geçtikten sonra İstanbuldan m übadele yeri olarak
Suphi Tariki, V. 175 v.
2] S, O. c. IV, s. 56 9
78 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

fakat h u d u t başı sayılm am ak şartiyle Aksu nehri kabul


edilmiştir. Rus elçisi Sava nehrinde Avusturya elçileri
için yapıldığı gibi su üstünde ve sal içinde m ü b a ­
delelerini istemişse de, E m n i P a ş a , A ksu’n u n ik i
devlet arasında değil, T ürkiye arazisi içinde b u lu n d u ­
ğ u n u söyliyerek ve herkesin yaptığı gibi “geliniz rah-ı
rasttan göçelim , halk geçdüği k öp rüd e n geçelim,, diye­
rek O zi valisinin tâyin edeceği bir yerde m übadele
m erasim inin yapılm asında ısrar etmiş ve fik rini kabul
ettirmiştir.
Şaban ayının 7 nci "c u m a g ü n ü (28 İlkteşrin
İ 740) A ksu’ya bir saat kadar mesafede h u d u t sayılan
yerde sefirler m übadele olunarak M e h m e t E m n i
P a ş a Rusya topraklarına dâhil olm uştur. Rus askerleri­
n in yalınkılıç selâm d u r m a s ı n d a n ve çadırı etrafında
nöbet beklem esinden, trampet ve boru çalınm asından
hoşlanm am ış ve bu y o lsuzluğun devam etmemesini
m ih m an d arı ceneralden istemiş ve d ön üşün e kadar bu
m ünasebetsizliğin bir daha tekerrür etm ediğini görerek
m e m n u n kalm ıştır. Hattâ yolda G öksu kıyılarındayken
nezdine sefaretle gitmekte o ld u ğ u Çariçe A n n a İva-
n o v a ’nın hastalığı üzerine tahta üç aylık çocuk Ç a r
İ v a n A n ' t o n o v i t c h ’in geçirilmesi doîayısiyîe, yapıla­
cak şenlik için m ih m an d ar, top atm alarına kendisinden
izin istemek lü z u m u n u duym uştur. Bir m üd d e t sonra
A n n a ’n m ö lü m haberi de gelm iş ve E m n i p a ş a b u n u
çuhadarlarından birini gönderm ek suretiyle İstanbul’a
bildirm iştir. M oskova istikam etinde yoluna devam
ederken geçtiği kasabalarda kale denmeye değer esaslı
bir şey görm ediğini, b u n la rın hepsinin “erfa’ zem inde
ihdas ettikleri ekber kiliselerinin etrafını yalnız balvan
M ) ve hendek ile ihata ettirip asakir-i Tatar-ı ateş-
reftarın h ü c u m -u saika kerdarlarm a haciz olacak m er­
tebede tahsin olu nm u ş b u lu n d u k la rın ı kaydey-
liyor. Kazak ülkesinin m erkezi olan G olihof’tan b ah ­
sederken bura valilerinin ülke h u d u d u içindeki «kale­
lerin m uhafazasına tayin ettikleri soltatlarınm m ak am -ı
SEFARETNAMELER 3740 -42 37

hizmette m evcut ve na m evcutlarım ve ihtiraat - 1 frengi-


yeden olan talim ve taallüm lerine takayyüt üzere olm a­
larını g örüp gözetmek için» çok defa devre çıkm alarının
esas vazifelerinden b u lu n d u ğ u n u söylüyor.
Üçte ikisi, 1736 da yanm ış b u lu n a n M oskova’ya va­
rıyor. A ynı yılda O z i’de yapılm ış olan ve Ruslara birçok
zayiata sebebiyet verm iş b u lu n a n b ü y ü k m u hare b e n in
d o ğ u rd u ğ u sarsıntının akislerini duyuyor ve h u d ud a
girdiği andan itibaren, Ruslara m uharebede esir düşm üş
olan ehl-i islâm m nerede ve nasıl oldukları hak k ın d a
vazifesi ieaBTmâTü'hıat toplamâîcîân ifir “ââEîîca geri d ü r:
m a d iğ in i ve bilhassa O zi m uhafızı Y a h y a P a ş a 1 ile
Motin m uhafızı K o l ç a k İ 1y a s P a ş a 2’ m n, daha yolda
iken, M oskova'dan gelmekte olduklarını öğrenerek, ken­
dilerini rastladığı kasabanın ik i saat dışından „Ada-yı
liam diyarında neşr-i şevket-i İslâm ve izhar-ı übbü-
het- i Devlet- i Aliyye -i ebediy -ü d d e vam “ iktizası b ü y ü k
askerî m erasim le karşılayıp u ğ u rla d ığ ın ı yazıyor. Mos-
kovada b u lu n d u ğ u sırada yeni çarın tahta geçmesi dola-
yısiyle keyfiyetin Ruslarca kapıkethudaları vasıtasiyle
padişaha b ildirild iği ve yeni çara hitaben yazılacak na­
m eyi beklemekte oldukları, bu gelm edikçe kendisinin
Petresburg’a gitmesine m üsaade olunam ıyacağı için Mos­
kova’n ın ziyaret olunacak yerlerini göstermek bahane^
si y1e_k-ftn.fi.isi ni yol d an alıkoymaya çalıştıklarını anlıyor.
K ırk g ü n kadar burada kalıp dinlendikten sonra yola
çıkıyor ve yolda fevç fevç piyade ve süvari askerleriyle
cephane, top ve sair harb levazım ı y ü k lü kızakların Pet-
resburg istikam etinde gitmekte olduklarını görüyor. Bun-
ların nereye ve niçin gönderilm ekte o ld u ğ u n u sorup da
kim seden öğrenemeyince„ Behem ehal bu kadar m ü h im ­
m at ve asakirin Petresburk canibine cezp ve celp o lu n ­
m aları Bahr-i Baltık tarafında sizler ile h e m h u d u t olan
bazı düvel ile m uhasam a ve m ukatele üzere olm anıza
dâl ve bizler Petreburha varınca ihfa ettiğiniz keyfiyet
vazıh ve âşikâr olur. B îhude niçin ketmedersiz». diye
m aiyetindeki dil bilirlere söylettiğini kaydederek diplo-
*] S. O. c. IV, s. ,640-641
2] 5, O. c. I, s. 3 9 8- 39 9
73 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

m atlık âdabına pek riayet eder o lm ad ığını gösterm ek­


tedir. Zim negore’ye vardığı vakit Başvekil K ont Os-
t e r m a n n ’ın itim adını kazanm ış adam larından ve İs­
tanbul ra m la rın d a n b irin in * m aiyetine tercüm an olarak
iltihak eylediğini ve R usların başka m aksatlarla yanm a
yolladıkları hileci ve desiseci bu adam ı k e n d i istediği
gibi kullanm aya m uvaffak o ld u ğ u n u kaydetm ektedir.
E m n i P a ş a yolda g ö rd ü ğ ü asker sevkıyatını bu
tercüm andan da tahkik etmiş ve İsveç’e m üteveccih
bir hareket o ld u ğ u n u üstü kapalı bir surette anlam aya
muvaffaTc olm uştur. Y ine yolda fürTü sebeplerle"gecik'fi“
rilm esini name-i h ü m a y u n u n gelm eyişine atfetmekte ve
o sırada sadrazam dan aldığı b ir m ektupla nam enin
yolda o ld u ğ u n u öğre n d iği için Rusların endişelerini
giderm ek üzere kardeşi İ b r a h i m Beyi ileriye g ö n ­
dererek karşı tarafı oyalam aya çalışmaktadır. R uslar’da
padişahtan gelecek m e ktu b u n v ü ru d u n a intizaren ve
esasen ilkbahar dolayısiyle kara yollarının batak o ld u ­
ğ u n u , nehir yolu için de b uzların çözülm e d iğin i ileri
sürerek aceleye lü z u m o lm ad ığını bildirm ektedirler.
N ihayet name-i h ü m a y u n m ayıs 1741 ortalarında gele­
bilm iş ve sefir göz yaşlariyle ve b ü y ü k m erasimle yol­
dan karşılam ış ve Rusların da sevinçleri arasında ken­
disine hazırlanan hususi gem iyle ve n ehir yoliyle-Peters-
burg'a hareket etmiştir. Bineceği gem inin haçlı bay­
raklarla donatıldığını görünce «Beyinlerinizde ikram
addeylediğiniz veçhi tarafımıza iraet ile dostluk
fikrinde olm anız yerindedir. Lâkin haçlu bayraklar
ile riayetten m ahzuziyet islâm ım ız şeraitine m uhalif
bir hareket olm ağla anları b u saatte ref ve izaleye
m übaderet edersiz ve inşallahu taalâ ol sefineye sü-
var olacağım ız vakitte piş ve peşini tezyin için benim
şevketlû, keram etlû ve kudretlû, azam tlû efendim veli­
nim etim ve velinimet-i âlem iyan, zıll-i yezdan ve halife-i
rahm an padişah-ı devran hazretlerinin bu bende-i kemi-
*] Y o r g a k i [Bak: Şehdî Osman Efendi Sefâretnamesi, F aik R e şit
U nat, s. 19J
SEFARETNAMELER 1740 -42 79

neye inayet ve ihsanları olan rayet-i nusret âyeti ve elvi-


ye-i m eym enet m ü lte y iy e y i nasbettiririz,, diyerek indirt­
m iş ve kendi bayraklarını astırmıştır. Yolda N ovaya Lado­
ga ( ^ V .y ) kasabasından sonra Çar P e t r o ’n u n yaptırdığı
kanalı takiben geçtiklerini kaydetmekte, b u kanalın inşa
sebebi ve yapılışı, ekluzları h ak k ın d a m alûm at verm ek­
tedir. Petresburga bir saat mesafeden N e b i l of adında
bir cenaral tarafından Ç ariçe 1 adına bir ziyafet verilm ek
suretiyle karşılandığını ve m erasim le haziran 1741 orta­
ların da “saday-ı tabi ve nefir u surna ile dehşet endaz-ı
mesami-i âda olarak,, şehre g ird iğini anlatm aktadır. Çocuk
Çar î v a n ’m babası ve saltanat naib in in kocası B aşkum an­
dan A n t o i n e U l r i c h ile Başvekil tarafından kendisine
hoş geldine adam lar gelmiş ve Mir-i Kebir dediği prens
A n t o i n e ile ko nu şm a için hem en zam an tesbit o lu n m u ş­
tur. Ertesi g ü n ü buluşarak iki devlet arasında kararla­
şan sulh ve salâhın ve m üebbet dostluğun esasları üze­
rinde görüşerek m utabık kalm ışlar, öğleden sonra da
m eflûç bir halde hasta yatmakta b u lu n a n başvekil Kont
O s t e r m a n n ’ı ziyaret ederek sadrazam ın m ektuplarım
kendisine teslim etmiş ve ikam etgâhına dönm üştür. Er­
tesi g ü n ü Çariçeyi ziyareti kararlaşmış, kendisine Gene­
ral N e b i l o f ile bahsi geçen ru m tercüm an m ülâk a tm
şekli^lmkkTnia'a- i'zub:a1^"eT'mtşteTse de onların tekliflerini
kabul etmemiş ve kendisi ziyaretin teşrifatını tesbit et­
miştir. Başvekille m üşavereden sonra aynen kabul edilen,
b u teklife, dönüşte birden bire geri dönm iyerek birkaç
adım arka arka y ürün m e si ricası ilâve olunm uş ve E m n i
Bey b u n d a bir m ahzur görm ediğinden kararlaşan şekilde
ve İstanbul'da iken padişahın ö n ün d e tertibettiği sefaret
alayı gibi bir alayla giderek, Çariçeyi ziyaret ve nam e-i
h ü m a y u n u teslim etmiştir. E m n i P a ş a n ı n Çariçeye gö­
tü rd ü ğ ü m üteaddit hediyelerin arasında m üzeyyen bir
çadırla yedi tane cins atm b u lu n d u ğ u ve bu atları yolda
hastalandırm aktan ve gıdasız bırakıp zayıflatmaktan
çok endişe d u y d u ğ u anlaşılm aktadır.
3] A n n a L eopoldovna, saltanat n a ib i.
80 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

Getirdiği m ektupları yerine teslim suretiyle vazife­


sini tam am lam ış, plan elçi, avdet için .gelecek emre
intizaren «Evkat-ı ham sede esvat-ı âliye ile miiselsel
ezanlar okutm akta, cemaatle nam az kılm akta ye neşr-i
şevket-i Devlet-i Aliyye için akeb-i asr ve işada nevbet
çaldırarak Petreburgu lebriz-i tantana ve heybet etmeğe»
devam etmekte, o ld u ğ u n u Kendisine tahsis edilen
kayıklarla şehrin görülm eye değer yerlerini gezmekte
b u lu n d u ğ u n u söylemektedir. B u nu n la beraber 1741
ağustosunda, haiz o ld u ğ u salâhiyete dayanarak Ruslarla
Belgrat’ta im zalanm ış olan m uahedenam enin tatbikatında
raslanan güçlük leri halletm ek üzere dört m addelik bir
tem essük1im zalam ış ve Rus çarlarının çoktandır istemekte
ısrar ettikleri «İm parator» ü n v a n ın rk e n d ile rin e tevcihte
de b ir beis görmem iştir. Esasen bir taraftan da b u sırada
İstanbul’da b u lu n an Rus elçisi R u m â n z o f , Reisülküttap
M e h m e t R a g ı p Efendi ( K o c a R a g ı p P a ş a ) i l e m ü -
h im siyasi m üzakereler yapm akta ve O sm anlIların Rus
Ç arlarından esirgedikleri imparator unvanın ı, o da bir taraf­
tan tem in etmiş bulunm aktadır. E m n i P as a, Başvekilin
bir ziyafetinde b u lu n m u ş ve «esnay-ı tenavülde kendulere
m ahsus olan alât-ı gunnelerin mutrıban-ı evtar nevaz-
ları teranesaz etmişler». Askerî talim ler -seyretmiş,
Peterhoî saray ve bahçesini gezmiştir. Petersburg kale
ve tersanesini ziyaret etmiş, denize gem i ind irilirk e n
m erasim de bulu n m u ştu r. Bu sırada İrandan da bir elçi
gelmiş, on dört tane de fil hediye getirmiştir. İsveçle
Rusların arasında, sözde İsveçlilerin taarruziyle bir
harb ç ık tığ ın ı2 ve b u n d a Rusların galip geldiklerini,
birçok esir aldıklarını öğrenerek evvelce g ö rd ü ğ ü ha­
zırlıkların hakiki m ân a ve sebebini de anlamıştır.
'] Devlet-i Aliye tarafından Moskovada Petreburk’ta Büyük Elçi olan
E m n i P a ş a tarafından Azak altında gelen temessük-i cedide sureti. İstanbul
Ü niv e rsite si, Y ıld ız y azm aları, No. 27 0, V. 27 2-27 5.
2] V ilm a n s tra n d ’ın R u s la r ta rafın d a n za p tiy l e neticelenen
m u h areb e .
SEFARETNAMELER 1740- 42 81

E m n i P a ş a o : sırada Pètresburgda b u lu n a n Fransa


b ü y ü k elçisi1 ve o n u n yanında Türkçe b ile n 'b ir Fran­
sız beyzadesiyle dostluk tesis etmiş ve Rusya ilé Fran­
sızların araları bârit old uğun d an , onlardan birçok m a­
lûm at alm ıya, İsveçlilerin yenilm ediklerini, yeni bir
harp için m ü h im İsveç kuvvetlerinin Rus toprak­
larına girm ekte ve g ü n gün Petresburg’a yaklaşm akta
olduklarını öğrenm eye m uvaffak olm uştur. îkinciteşrin
başlarında İstanbul’a dönm esi için sadrazam dan bir çu-
Jıad ar vasıtasiyle em ir tebellü ğ ettiğinden, keyfiyeti
Rusya Başvekiline ve diğer alâkadarlara bildirerek . yol
hazırlıklarına başlamış, yalnız h azırlıkların bir m üddet
süreceği ve b u sırada kendisine verilecek nam eleri
alması lü z u m u bildirilm iş ve ikinciteşrin sonlarında veda
için saraya davet olunarak kendisine dostluk eserleri
gösterilmek suretiyle ik i nam e ile sadrazam için iki
m ektup verilm iş ve yol hazırlıklarının tam am lanm asını
beklemeye başlamıştır. İşte bu sırada 5 ilk k â n u n 1741
de bir askerî ihtilâlle h ü k ü m e t taklibi yapılm ış ve Pet-
ro'nun kızı E l i z a b e t P e t r o v n a , çocuk çarın yerine R us­
ya tahtına geçmiştir. E n i n i P a ş a birdenbire.zuhura ge­
len bu hâdise ile b u n u m üteakip Rusya’da v u ku a gelen
değişiklikler, h ak kınd a, gerek temasta b u lu n d u ğ u m ih
man.d-ac^eJaa^firnan 1ard.an,—.geşgefc- Fransa' ¿lçiliğinden
elde ettiği m alûm atı oldukça mufassal bir şekilde ayrıca
kaydetm ektedir. E liz a b e t’in, babası zam anında Rusya ile
T ürkiye arasında teessüs eden dostluğu devam ettirmek
arzusunda b u lu n d u ğ u n u tahta geçtiği g ü n ilân ettiğini
öğrenm iş ve seleflerinden aldığı nam eleri yeni çariçeye
teyidettirdikten ve m ülâkatta b u lu n d u k tan sonra 12
ilk k â n u n 1741 de Petersburg’dan ayrılmıştır. D önüşte
takip olunacak yol ve m übadele yeri yine bir mesele
h alini almış, Ruslar Lehistan yolunda ısrar etmişler, E m n i
P a ş a geldiği yolu istemiş, bir hayli m ünakaşadan sonra
nihayet hâdisatm ilcasma boyun eğilm iş ye 30 m art
1742 de .yirje Aksu geçidi civarında elçiler m übadele
x] M arq u is de ia Chetardie.
6
82 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

olunarak E m n i P a ş a Rusyada bir yıl beş. ay süren


ikam etten sonra m em leketine dönm üştür. E m n i P a ş a ­
n ın Rusya’da ne derece sık ıld ığını ve vatanına bir
an önce kavuşm ak arzusunda b u lu n d u ğ u n u sefaretna-
m esinin şu satırları pek canlı bir şekilde belirtmektedir.
Rus elçisinin dönüşte m übadeleyi bir g ü n geçiktirm ek
istediğini öğrenince kendisine “eğer k e nd usinin zir-i
saadetmaye-i Devlet-i Aliyyede g ö rd ü ğ ü safa ve rahattan
çend ruz dahi cüda olm am ak niyeti varsa biz m aiyetim izde
olan m oskoflardan bizar, o ld u ğ u n d a n bahsederek bu işin
biran evvel yapılm ası gerektiği haberini yollam akta bir
m ahzur görmem iştir. E m n i P a ş a , 20 mayıs 1742 de
İstanbul’a geri gelm iş ve getirdiği nam eleri sadrazama 1
teslim ederek, vazifesini tam am lam ıştır.
1. Basm aları:
H e n ü z n e ş re d ilm e m iş tir.
2. Y azm aları:
İs ta n b u l, M u ra d M o lla K ü tü p h a n e s i, No. 1435.
3. Neşriyat:
G ö r ü lm e m iş tir .
4. Elçi hakkında m alum at:
S. 0 , c. I, s. 401 - G. O, S. 3 2 8 - O, M, C. III, s. 2 2 - Tahfe-i ¡iatiatin,
4 9 0 - s.Ramiz Tezkiresi (y a z m a : S ü le y m a n iy e , Esat Ef. k ü t ü p ­
h ane si, N o. 3 8 7 3 ) v 6 b- Suphi Tarihi, V. 175 v. , V. 786 r. Tarih-i
Gülşen-i Maarif, c. II. s. 1354, 1362.

H indistan S eyahatnam esi (1158-1163 H ,—1744-1749 M.)

[Elçi: Salim Efendi]


[Maiyeti : Kethüdası AH Ağa, Yusuf Ağa ile oğlu Mehmet
Emin Efendi]

N a d i r Ş a h m H int seferi, H indistan'la O sm anlı D ev­


leti arasında teessüs etmiş olan karşılıklı sefir gönderm e
z] H e k im o ğ lu A li P aşa (2 n ci Sadareti: 7. IV. 1742-4. X. 1742).
SEFARETNAMELER 1744-49 83

geleneğine a r a verm iş ve N a d i r Ş a h Hintlilerle yaptığı


m uahedenam eye, O s m a n l I l a r l a m ü n a s e b e t l e r i n i kesme­
leri şartını da koydurm uştu. Fakat N a d i r Ş a h ’m vazi­
yeti sarsılıp H indistan üzerinde n ü fu zu kalm ayınca H in t
h ü k ü m d a rı M e h m e t Ş a h , 1744teİstanbul’a aslen Buha-
ralı] olup H in t hizm etinde b u lu n a n S e y y i d A b d u l l a h
adında bir sefir göndererek yeniden m ünasebet tesisine
teşebbüs etmişti. H in t sefiri İstanbul’da iyi karşılanm ış
ve derhal bir sefir gönderm ek suretiyle m ukabelede bulu-
nulm asi u ygun gürülerek m aliye tezkerecisLhuiunan
S a l i m E f e n d i bu vazifeye tâyin olunm uştu. S a l i m
E f e n d i , daha önce H indistan’a ticaret m aksadiyle git­
miş b u lu n a n ve ora ahvalini tanıyan yağlıkçı Y u s u f
Ağayı beraber götürm ek istemiş, Y u s u f A ğ a da oğlu
M e h m e t E m i n E f e n d i ile birlikte S a l i m E f e n d i ­
n i n m aiyetinde olarak ikinci bir H indistan seferine
çıkmıştı. H indistan’a vardıkları sırada S a l i m E f e n d i
hastalanıp ölm üş ve öleceğini anlayınca vazifesini ta­
m am lam asını Y u s u f A ğadan rica ederek ona işi h ak ­
kında sözle de bazı talimat vermişti. Y u s u f A ğ a ,
S a l i m Efendiye verilm iş olan nam ei h üm a y u n ile
diğer tahriratları yerlerine teslim ederek sefaret vazife­
sini muvaffakiyetle başarm ış ve altı s e n e kadar Hindis-
fan’dâ~k"almıştı; PîinTMogoi padişahlarından N u r e d d i n
M e h m e t Ş a h ’m m ektup ve hediyelerini hâm ilen oğlu
ile birlikte meıtılekete 1749 da dönm üştür.
Bilâhara m uhtelif m em uriyetlerde, 1764 te reisül-
küttaplıkta b u lu n u p 17.68 tarihinde sadaret m akam ına
kadar yükselen oğlu, M e h m e t E m i n Efendinin bu
seyahate ait yazdığı takrir, M a h m u t I. i m e m n u n etti­
ğinden kendisini m ektubi kalem ine çırağ ettirmişti.
B ugün, eksik bir nüshası elde b u lu n a n bu takrir, o
devirde İstanbul’dan H in d ’e nasıl gidildiğinden, yolda
görülenlerden . ve H indistan’ın ahvalinden bahseden
değerli bir vesikadır. M u harririn in el yazısiyledir.
1. Basm aları:
H e n ü z n e şre d ilm e m iştir.
OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

2. Y azm aları:
İsta n b u l’da F atih M ille t k ü tü p h a n e s in d e «Hindistan Seyahat­
namesi» adiyle 8 8 4 n u m a r a d a k a y ıtlıd ır.

3. N eşriyat!
G ö rü lm e m iş tir.

4* Elçi ve m aiyeti hakkıcda m a lû m at:


S. O. c. I. s. 40 9, c. III. s. 3, c. IV, s. 6 6 4 - H. V. s. 18 -
19 - S .R . S.-105. - Tuhfe-i Hattatin, Ş. 4 9 9 . - îzzi Tarihi, S. 13 -
16, 2 2 2 - 2 2 4 .- Vasıf Tarihi, C. II. s. 2 6 - 2 7 . - Hulâsat-ül İtibar,
A h m e t R e sm i Efendi, k ita p h a n e i E b ü z z iy a , 1307. s. 27-39

■X II

Iram Sefaretnam esi (1159 H. — 1746 M.)

[E lçi: Mustafa. Nazif Efendi ]:

[ M aiyeti : Bağdat Valisi Ahmet Paşa'mn


Divan Kâtibi Veli Efendi]

Caferi ye m ezhebinin beşinci ehli sünnet m ezhebi


olarak k a b u lü h a k k ın d a N a d i r Ş a h tarafından yapılan
teklifin kabul edilm em esi üzerine, İranla 1743 te. baş-
lıyan fnüharebe ik i tarafın k âh galip gelmesi,“ k âh mağ*
lû p olması şeklinde üç yıl sürm üştü. O sıralarda İran’da
çıkan karışıklıklar N a d i r Ş a h ’ı m ü ş k ü l vaziyette b ı­
raktığından F e t i h a l ı T ü r k m a n adında bir elçiyi
İstanbul’a yollam ış ve Gaferiye m ezhebinin tasdik ve
k a b u lü h ak kın d aki teklifini geri ald ığını bildirerek sulh
dilemişti. M a h m u t I. in şahın teklifini tetkika m em ur
ettiği meşveret meclisi, sulha karar verince, padişah
sulh akdetmek salâhiyetiyle ve gelen İran elçisiyle
birlikte gitmek üzere, M u s t a f a N a z i f E f e n d i'yi. m a­
liye tezkereciliği rütbesiyle İran elçiliğine tâyin etmişti.
M u s t a f a N a z i f E f e n d i , daha önceden biri 1729 da
elçi m üv errih R a ş i t E f e n d i diğeri 1741 de elçi M u s ­
t a f a M ü n i f E f e n d i m aiyetlerinde olm ak üzere iki
■SEFARETNAMELER 1746 85

defa daha İran’a gitm iş bir zattı. İran’dan dön üşün d e


1747 de A nadolu muhasebecisi* 1743 de süvari
m ukabelecisi ve sonra şehrem ini, 1750 de sadrazam
Divittar M e h m e t (9. I. 1750 — 1. V II. 1752) ve Mira­
h u r M u s t a f a (1. V II. 1752 — 16. II.-1755) Paşalara
sadaret kethüdası olm uş, 1752 sonlarında azledilerek
Edirne’ye sürülm üştü. 1755 yılı başında ölm üştür. Âlim,
şair ve edip bir zattı. A ynı zam anda devrinin tanınm ış
hattatlarmdandı.
İstanbul’dan 13 haziran 1746 da yola çıkarak İran’a
giden M u s t a f a N a z i f Efendi, 24 ağustos 1746 tarihinde,
K azvin île Tahran arasında N a d i r Ş a h ’ın ordugâhına
varm ış, g ö tü rd ü ğ ü nam ei h ü m a y u n u Şaha teslim et­
miş, ağızdan alm ış o ld u ğu talimat dairesinde ve haiz
o ld uğu salâhiyetnam e gereğince sulh m üzakerelerine
hazır b u lu n d u ğ u n u bildirm iştir. N a d i r Ş a h da H a ş a n
A l i H a n ’ı m üzakerelere m e m u r etmiş, altı yedi görüş­
me sonunda; sulh esasları 1939 Kasrışirin muahedesi
h ü k ü m le ri dairesinde tesbit o lu nm u ş (4 eylül 1746) ve
şahça tasdik kılm an m u a h e d e n a m e y i1 Bağdat valisi ve
ordu seraskeri A h m e t P a ş a ’ya da tasdik ettirdikten
sonra M u s t a f a N a z i f E f e n d i , şahın bir namesiyle
7 şubat î 747 de İstanbul’a dönm üştür.
Bu zatın;.İ''z"zi-ta:riMTr<te~'Ç''e_'B'ağ d atta da Güişen-i Hule-
fa ’ysL zeyil olarak basılan Devha-tül vüzera da ve Gül-
şen-i M aarif adlı tarihte m etni neşrolunan sefaretna-
mesi, işte bu m em uriyeti dolayısiyle seyahatinden, gör­
düklerinden, yaptığı ziyaret ve m üzakerelerin safhala­
rından, N a d i r Ş a h tarafından kendisine gösterilen
sempati ve iyi kabulden bahsetmektedir. ' ~

1. Basra a larî:

M ü s ta k il o larak b a s ılm a m ıştır.


Izzi Tarihi, S. 86-91
Devhat-ül vüzera, S. 9 9 -107
Tarih-i Gülşen -i Maarif, c. II. s. 1414 -1419(K ısaltım ış olarak)

x] Izzi Tarihi, S. 84- Miıahedai Mecmuası, C. II. s! 319.


OSMANLI SEFİRLERİ VE, SEFARETNAMELERİ

2. Y azm aları:
1) İs ta n b u l, F atih M ille t k ü tü p h a n e s i, N o. 8 2 4 .
2) Bâle, T sch udi
3) K ahire, TK. N o. 2 0 8

3. N eşriyat:

G ö rü lm e m iş tir.

4. Elçi hakkında m a lû m at:

S .O .C .IV . s. 561 - G. O. s. 3^ / - £>eggıt tıaıam ı arım (.¥ azm a:


T opk apı Sarayı, B ağd at No. 284) - İzzi Tarihi, s. 4 0-44,46-
50, 8 T -8 7 , 9 8 - Tuhfei Hatiatin, s. 573 - Vasıf Tarihi, C.T,
s. 8, 32,33

X III

Iram Sefaretnam esi (1160 H. — 1747 M.)

[Büyük elçi: Sivas Valisi: Hacı Ahmet Paşa]


[Maiyeti: ikinci elçi : Recep Paşa
Kethüda : Abdurrahman Ağa
Kadı : Numan Efendi
Defterdar ; Mustafa Bey
Vekayinüvis
ve mektubi : Kırımlı Rahmi Efendi
Has ağâsı : A li Efendi]

4 eylül 1746 da İran'da Türk sefiri M u s t a f a N a z i f


Efendiyle İran m üm essilleri arasında im zalanan muahe-
dename üzerine N a d i r Ş a h , O sm anlı h ük üm d a riy le iyi
münasebetler tesisi için birçok değerli hediyelerle İstan­
b u l’a M u s t a f a H an adında bir b ü y ü k elçi gönderm eye
karar vermişti.
Tü rk elçisi M u s t a f a N a z i f Efendi, daha yolda iken
Bağdat’tan keyfiyeti İstanbul’a bildirm iş ve gelen elçi­
n in Şah tarafından yollanan yakut ve inci ile işlenmiş
h intkâri bir altın taht ile birçok kıym etli kum aşları, on
SEFÂRETNAMELER 1747 87

dört fıîi hediye olarak getireceğini haber vermişti. Bu


sebeple m ukabele bilm isil olm ak ve İran’da akdolunan
m uahedenam enin tasdikli nüshasını N a d i r Ş a h’a götür­
m ek üzere ve O sm anlı padişahlarının şanına uy g u n
hediyelerle1 ve Şaha takdim e lâyık 90 atla birlikte
İran’a bir b ü y ü k elçi gönderilm esi kararlaşm ış ve bu
vazifeye hacegân-ı divan-ı çelil -ül -ü n vandan o sırada
ruznamçe- i evvel bu lu n a n ve ordu defterdarı sıfatiyle bir­
kaç yıl önce Kars civarında b u lu n d u ğ u sırada N a d i r
.Ş _a lh ile de m ükâlem eve m em ur edilmiş oldu ğ u için o
tarafın işlerine vâkıf b u lu n a n Kesriyeli Elhac A h m e t
E f e n d i ’ye vezaret pâyesi ve Sivas eyaleti ihsan edilerek
m e m u r olunm uştu. B üy ük elçinin ihtişam lı bir surette ve
kalabalık bir heyetle gitmesine hususi bir ehem m iyet
verildiğinden m aiyetine H üd av e nd igâr sancağı m utasar­
rıfı R e c e p P a ş a ikinci elçi, hacegân-ı divandan İ z z e t
A 1i Paşa dam adı M u s t a f a Bey ordu defterdarı, tanınm ış
m üderrislerden N u m a n Efendi ordu kadısı ve zam anın
başlıca şairlerinden K ırım lı R a h m i Efendi, Vekayinü-
vis ve m ektupçu, kapıcıbaşılardan A b d u r r a h m a n
Bey vezir kethüdası olarak tâyin edilmiş, dergâh-ı âli
gediklilerinden m u v ak kar ve muhteşem, sahib -i hadem
ve haşem ori nefer ağa ile A nadolu’dan alacağı 300 kişilik
tım ar ve zeamet erbabından başka y ü z nefer güzide,
silâhları, at takım ları tam am kum baracı ve lâğım cı
neferleri de m ük e m m e l surette teçhiz olunarak b ü y ü k
elçinin m aiyetine verilmişti.
Kesriyeli A h m e t Paşa’nın bu m em uriyetine ait sefa-
retname, m aiyetinde m ektupçu ve vekayinüvis sıfatiyle
b u lu n an şair K ırım lı R a h m i Efendi tarafından kaleme
alınm ıştır. H enüz hiçbir yerde metni neşredilm emiş
b u lu n a n bu sefaretnamenin verdiği m alûm at kısaca
ş u n la rd ır:
A h m e t Paşanın, 21 so nkânun 1747 g ü n ü terti-
bettiği sefaret alayının Alay K öşkünde bu alayı seyreden
:] İzzi Tarihi, s. 95
88 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

padişahın ö n ün d e n nasıl geçtiğini tasvir i ’e başlam akta


ve elçinin Bahçekapısı’ndan bir çekdiri ile Ü sküd ar’a
geçerek bir hafta kadar orada k o naklad ığın ı kayd e tm e k­
tedir. Seîaret heyeti, 28 so n k ân u n , 1747 g ü n ü Ü s k ü ­
dar'dan yola, çıkarak Kartal, Gebze, Hereke (Heleke),
İzmit, Sapanca, Akhisar, Lefke, Vezirhanı, Bilecik
Söğüt, İnönü, Eskişehir, Seyitgazi, Hüsrevpaşa, Buat,
İshaklı, Akşehir, Arkıd, Ilgın, K adınhanı, L âd ik ’te k o n a k ­
ladıktan sonra, şubat 1747 sonlarında K onya’ya varmıştır.
Sefaretname, bu kısım da her konak arasındaki yolculuk
m üddetinden, yolların halinden, kış dolayısiyle çekiler,
güçlüklerden bahsetmekte, bazı şehir ve kasabalar h a k ­
kın da kısa tarihî m alû m a t vermekte, A kşehir’de N a s r e t ­
t i n Hoca’n m türbesini ziyaret ettiklerini kaydetm ekte­
dir. 1 m art 1747 de de K onya’dan hareket o lu n d u ğ u ,
Ereğli, Ulukışla, Çiftehan, D ulek geçidi, K ızoluk,
Çakıt, Adana, Misiş, K urtkulağı, Payas, Bilan, Antakya,
Halep, Kilis, Aym tep yoliyle R uh a’ya (U rfa)ya varıldığı
ve. on ik i g ü n burada ka lınd ığ ı görülm ekte, yolun bu ra­
ya kadar olan kısm ında da u ğrad ıkları güçlük le r öğre­
nilm ektedir. 1 m ayıs 1747 de Urfa’dan yola çıkmışlar,
Nuseybin, Cebeiisincar, M usul, Tekrit, K âzim iye’den ge­
çerek 30 m ayıs’da B ağdad’a varm ışlar ve Bağdat valisi
A h m e t Paşa tarafından askerî m erasimle karşılanm ış­
lardır. Daha önce uğrad ıkları vilâyet m erkezlerinde de
aynı şekilde askerî m erasim le karşılandıkları ve şerefle­
rine ziyafetler, cirit oyunları tertip o lu n d u ğ u g ö rü lm e k ­
tedir. Sefaret heyeti B ağdad’a yaklaştığı sırada elçi
A h m e t Paşa, A b d u r r a h m a n Beyi kethudalıktan az­
letmiş ve b u vazifeye defterdar M u s t a f a Beyi tâyin
etmiştir. Sefaret heyeti Bağdatta on g ü n kadar kalm ış
ve şereflerine tertibedilen ziyafetlerde ve oyunlarda
b u lu n m u ş ve B ağdad’m beîli başlı ziyaret yerlerini
dolaşmıştır.
10 haziran 1747 de, Bağdatta alay gösterildikten
sonra yola çıkılm ış ve Kasrlşirin’den geçilerek o zam an ki
O sm anlı- İran h u d u d u üzerinde S e r m il, m evkiinde mû-
SErARETNAMELER 1747 89

tat olan ziyaret ve ziyafetlerden sonra elçilerin 27


haziran 1747 tarihinde m übadelesi yapılarak A h m e t
Paşa heyeti H em edana ve İran’dan gelen M u s t a f a H an
ile maiyeti B ağdad’a hareket etmişlerdir. T ürk sefaret
heyeti İran’da, K erm anşahtan geçerek H em edana varm ış
(10.VIÎ. 1747) ve yolda İranın tabiî güzellikleri v e b ir kısım
tarihî eserleri görülm üştür. İran’a girilir girilm ez asayiş­
sizlik ve N a d i r Ş a h a l e y h i n e m üteveccih m e m n u n i­
yetsizlik derhal göze çarpmıştır. Gittikçe artan em niyet­
sizlik A h m e t Paşa ..ve m aiyetini H em edanda bir.m ü d ­
det, kalm ağa m ecbur bırakm ıştır. O sırada Hem edana N a­
d i r Ş a h tarafından Irak - 1 Acem memleketlerine serdar
tâyin edilen m eşhur İran hanlarından A l i M e r d a n H an
gelmekle beraber halkın ağzında N a d i r Ş a hm ö ld ü rü l­
d ü ğ ü haberleri de dolaşm aya başlamıştır. Kale içinde
kapalı b u lu n m a k tehlikeli olabileceğinden,, vaziyeti k u r­
tarm ak için N a d i r Ş a h h ak k m d a k i haberlerin d o ğ ru ­
lu ğ u n u k a b u l etmemiş görünen T ürk heyeti, gûya N a d i r
Ş a h a gidiyorlarm ış gibi, 19 tem m uzda İsfahan kapısı
dışında ordugâha çıkmıştır. Bu sırada İran’ın iç d u ru m u
gittikçe karışm akta ve halkla N a d i r Şahın kuvvetleri
arasında çarpışm alar başlam akta o ld u ğu cihetle artık
ileride işim iz' kalm adı diyen K esriydi A h m e t Paşa,
H em edân’dan uzaM aşm ak ve geriye dönm ek kararını
vermiştir. Y alnız bir taraftan Bağdad’a bir posta tatarı
çıkarm akla beraber, Kerm anşah yoliyîe dönm eyi de
buradaki karışıklık dolayısiyle u y g u n görm ediklerinden
askerî tertibat alarak H em edan h âk im i M e h m e t A l i
Sultan ve m ih m a n d a rı Y u s u f Beyin delâletiyle Erde-
lân’a doğru yollarını çevirmişler ve yolda N a d i r Ş a h ı n
Azerbaycan m uhafazasına m e m u r ettiği Efganlılardan
m emleketlerine geri dönen dört beş bin kişilik başı boş
bir kuvvete raslaymca beraberlerindeki kıym etli padi­
şah hediyeleri dolayısiyle bir hayli endişeli saatler yaşa­
m ışlardır. N ihayet Erdelân h anı S ü b h a n v e r d i hanla
bu bölgenin m erkezi olan Sine şehrinde buluştuktan ve
iyi karşılandıktan sonra kendilerini emniyet altında
S8 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETHANELERİ

görm üşlerdir. Bu sırada T a h m a s b Ş a h in oğlu o lduğu


iddiasiyle ve Rusların yardım iyle şahlığını ilân eden
Ş a m ’ın ordu toplam akta o ld u ğ u n u haber alm ışlar ve
etrafa yolladığı em irleri görm üşler, &ynı zam anda N a­
d i r Ş a h m da ö ld ü rü ld ü ğ ü haberini vakayı görenlerden
kesin olarak öğrenm işlerdir.
K ırım lı R a h m i Efendi, sefaretnamesinde, Sine’de b u ­
lu n d u k la rı sırada. N a d i r Ş a h m ordusundan gelen dört
binbaşıdan Şahın öldürülm e si ve son günlerin vakayii
h ak kın d a alm an m alûm atı da mufassalan kaydetmekte--
dir. N a d i r Şahın ö lü m ü n d e n sonra hutbeyi '""ösriıâniı
padişahı adına ok utm ak suretiyle O sm anlılara bağlılık
■gösteren ve Baban aşireti sancağına kom şu b u lu n a n
Erdelân halkı, şafii m ezhep ve sü n n i itikat o ld u k ların ­
dan T ürk sefaret heyeti burada iyi müsaferet şartları
içinde bir hafta kadar kalm ış ve dağ yoliyle Baban
aşireti arazisinden geçerek Bağdat yo lu n u tutm uştur.
O sırada Baban sancağı m utasarrıfı b u lu n a n ve İran-
O sm anlı harbleri sırasında N a d i r Ş a h a mümaşatkâr-
h k etmiş o lduğu ve M usul köylerinin bazılarına el uzat­
tığı için Bağdat valisinden. .ağır ..bir. ,ceza bekiiyen
S e li m Paşa tarafından da b ü y ü k bir alâka görm üştür.
21 ağustos 1747 de K erkük kalesine varm ışlar ve
yolda Baban sancağı m utasarrıfını tedibe giden—Bağdat
valisi A h m e t Paşa ile karşılaşmışlardır. Bağdatta ik a ­
metlerine tahsis edilen sarayda yerleşerek İstanbul’dan
gelecek emri beklem eye başlamışlardır. Bu sırada S e l i m
Paşayı tedibederek B ağdad’a dönm ekte olan vezir A h ­
m e t Paşa yolda ö ld ü ğ ü n d e n kethüdası S ü l e y m a n
Paşa vali kaym akam ı sıfatiyle işe el koyarak alayla
B ağdad’a girm iş ve h ü k ü m sürm eye başlamıştır. R a h m i
Efendi, elçi paşa gibi bir vezir Bağdatta hazır d u ru r­
ken S ü l e y m a n Paşanın bu hareketini bir küstahlık
saymakta ve bir hayli dedikoduyu m ucip old u ğun u , fa­
kat S ü l e y m a n Paşanın bunlara aldırm ıyarak B ağdad’-
m ulem a ve âyaniyle asker! kuvvetlerin ilerigelenlerine
m ahzar yazdırarak valiliğin kendisine verilm esi için
•SEFARETNA MELER 1747 91

İstanbul’a gönderttiğini kaydederek sefaretnamesine son


verm ektedir.
İzzi- tarihinde, bu sefaret heyeti h ak k ın d a yer yer
b u lu n a n kayıtlardan da, heyetin vazi}retin aydınlanm asını
beklem ek üzere m uvakkaten Bağdad’a geri çekildiği,
bir aralık hediyelerin İstanbul’a geri getirilmesi d ü ş ü ­
n ü ld ü ğ ü halde sonradan vazgeçildiği, yalnız sefaret
heyetinin artık v ü c u d u n a lü z u m kalm adığından Kesri-
yeli A h m e t Paşanın, vezir A h m e t Paşanın ölüm iy le
boş kalan Basra valiliğine tâyin olund uğu, m aiyetindeki
'aıg^'zâtIârirr1d^'“ İ's!ânbüI^'''''d5nmelefîfîe''''emir'^eTtrdlği
görülm ektedir.
K ırım lı R a h m i Efendinin on sekizinci asır Osmanlı-
T ürk nesri için bir örnek teşkil eden bu sefaretnamesi
de, bu devirde yazılm ış tarih kitaplarında görülen şekil­
de oldukça süslü ve tum turaklı bir üslûp ile yazılmıştır.
Eserde yer yer m uhtelif Türkçe, Arapça, Farsça beyitler
kullanan m uharririn , kendi eseri olarak biri K onya’da
M evlâna türbesini ziyaret vesilesiyle inşat o lunm uş
birkaç beyitle, N a d i r Şahın ö lü m ü dolayısiyle söy­
lediği tarih olm ak üzere başlıca ik i .m anzum esi b u ­
lunm aktadır.

1. B a s m a la r ı:
H e n ü z n e ş r e a ıım e m ış ıır .
2. Y a z m a la r ı • i ■
1) İstanbul, T opk apı Sarayı M üzesi, H a z in e No. 1635
2) İstan b u l, S üle y m an iy e : Esat E fendi, No. 2091.
3) İs ta n b u l, F atih M ille t, No. 819.
4,5) İs ta n b u l, Ü niv e rsite , No. 3 6 9 ve 8 8 7
6 ) İs ta n b u l, Ü niversite , No. 2 5 3 8 .
3. N e ş r iy a t:
Y o ktur.
4. Elçi hakkında malûmat s
5. O. c. I. s. 251, c. II. s. 37 6, — O. M. c. III. s. 5 7 ve 189—
G. Ö. s. 2S 5 — A. Z. s. 17, 5 2 — O. C. s. 3 Î 3 — Fatin Tezkiresi,
S. 131 —Kırım Müellifleri, S, 34 — İzzi Tarihi, S. 60,74-77, 98,
107, 124, 134, 142, 143, 2 0 2 - 20 3, 22 6, 257.
' x] Prof. B abin ge r, Osmanh Tarih ve müverrihleri k ita b ın d a m e ç h u l
olarak gösterm ektedir.
93 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

XIV

Nemçe Sefaretfiamesi (1161 U. — 1748 M,)

[ E lç i:, Hatti 'Mustafa' Efendi ]

M a h m u t I. Belgrat m uahedeleriyle(1739) Avusturya


ve Rusya harblerine son verdikten sonra, o sırada A lm an ­
ya İm paratorluğu tahtına geçen ve içten dıştan karşılaş­
tığı b ü y ü k ak sülam eller neticesinde m em leketinin b ü ­
y ü k bir kısm ını kaybedip hem en hem en Macaristana sı­
ğ ın m ak zorunda kalan M a r i a T e r e z a i l e iyi geçinm eyi
hoş g örm üş ve aynı zam anda N em çe’n in b u kadın h ü ­
k ü m d a rın ın , 1745 te im parator da seçilmiş olan zevci
F r a n s u v a I, ile birlikte önce iç isyanları bastırmak,
sonra P r u s y a l I l a r l a , ke n d in i im parator ilân ettiren
Bavyera kıralı Ş a r l ile ve Fransızlarla, onlardan yardım
gören diğer A lm an prensleriyle uğraşm ak için yaptığı
m uharebeler sırasında, O sm anlı İm parato rlu ğu n u n şim al
hudutlarında kaybettiklerini telâfi için kom şusu aley­
hine her hangi bir teşebbüste bu lu n rn ıy arak bitaraf kal­
m ayı tercih etmiştir. O sm anlı padişahının bu tarafsızlığı­
n ın kadrin i bilen M a r i a ' T er e z a da O sm anlIlarla bu
devirde daim a iyi geçinm eyi tercih etmiş ; ve“'z a m a n
zam an İstanbul’a elçiler ve hediyeler yollıyarak b u iyi
münasebetleri devam ettirmeye çalışmıştır.
Avusturya veraset m uharebeleri adı altında tarihe
geçen bu savaşlara Aix Lachapelle (1748) m uahedesiyle
son verilince O sm anlı padişahı da, M a r i a T e r e z a ’m n
izhar ettiği arzuya uyarak V iyana’ya yeni bir elçi g ö n ­
derm eyi m uvafık görm üş ve «kaide-i kadime-i Devlet-3
Aliyye-i m üstedim e üzere tekid-i zavabıt-ı sulh u salâh
ve teşyid-i revabıt-ı müsaleme-i müstevcib-ül-felâh irade­
siyle taraf-ı bahir-üş-şeref-i Devlet-i Aliyyeden dahi
m üceddeden bir sefir-i fetanet sem irin ba’s ve tesyiri
hususunda mesturların- iltimas ve istidaları, derkâr o ld u ­
ğ u n d a n başka ez k a d im b u hanedan-ı ebed ünvan-ı
SEFARETNAMELER 1748 93

O sm aniyenin eyadi-i niam ve enva-ı lûtî-u kerem i cihan


ve cihanyane m ebzul ve şâm il ve kadr-ü istidadmca
m ütesaviyeten dost ve düşm ana m ütevarit ve vâsıl
olm ağla b u n ların h a k k ın d a dahi ataf-ı şehinşahi bideriğ
b u y u ru lu p hacegân-ı divandan b u n d a n akdem mansıb-ı
m evkufat ile benam olup ilm-ü marifet ve rüşd-ü feta-
net ile etrab ve ak ra n ın ın m üm taz ve serbülendi H a t t î
elhac M u s t a f a Efendi cenapları emr-i sefarete intihap
ve istishap ve nişancılık pâyesiyle m ealî elkab» 1 b u y u ­
la r a k orta elçilikle V iyana’ya yollamıştır.
Bu sarih kayıt, gerek sefaretnameler hak kın d a toplu
bir inceleme yapm ış olan H i d a y e t T u n c a y'm 2, gerek
«On sekizinci asırda elhac M u s t a f a Efendinin Avusturya
sefareti» h ak k ın d a m üstakil bir çalışma hazırlam ış b u lu ­
nan M e l i k İ n a l ’ın bu vazifeye m e m u r edilen M u s ta fa
H at t î Efendi'yi 1730 da V iyanaya elçilikle giden ve
bilâhara reis-ül-küttap olan M u s t a f a Efendi ile aynı
zat sanm akla y an ıld ık ların ı göstermektedir.
M eşhur bir hattat olan M u s t a f a Efendi’nin kalem ­
den yetişmiş ve 1702 de R akka valisi olan Çerkeş
O sm an Paşaya divan kâtibi, sonra kethüda bey kâtibi
olmuş, 1736-1739 harbinden sonra 1739 da m evkufatçı
iken ruznamçe-i evvel M e r a m i A h m e t E fe n d i3 ile
birlikte 3-XI-1741 tarihli tem essükle4 tesbit olunan R u s ­
ya h u d u d u n u n T am an’da tahdidine m em ur edilmiş,
1742 de kalyonlar kâtibi ve s o n r a yine m evkufatçı olm uş
ve 1748 de hacegândan iken nişancılık pâyesiyle Avus­
turya elçiliğine tâyin kılınm ıştır. H a t t î M u s taf a Efendi,
V iyana'dan döndük te n sonra başmuhasebeci olm uş ve
bir m üddet m azu l kaldıktan sonra tekrar bu vazifeye
tâyin o lunm u ş ise de ö m r ü n ü n son bir iki senesini
m eflûç bir halde geçirm iş ve 1760 ta ölm üştür.
İzzi tariki, V . 149 r.
2] B a k ın ız : b u kitap, s. 3 ve 11
3] S. O. c. I. s. 24 8- 24 9.
4] Talcrir-i Meramı Efendi Muhaddid-i canib-i Azak. İstan b ul Ü n iv e rsi
te s i: Y ıld ız y a zm a la rı. N o. 2 7 0 , (v. 246-275.)
94 OSMANLI SEFİRLERİ VE ■SEFARETNAMELERÎ

N için ve ne suretle m em uriyete tâyin o lu nd u ğu n a,


yolculuğuna, yolda giderken ve gelirken geçtiği ve
konakladığı yerlerin ahvaline, memlekete d ö n üşü n d e
m ihm andarlariy le m aiyetindeki A vusturyalI zâbit ve
m em urlara verdiği hediyelere dair m alû m a t kısm en tay
ve kısm en ihtisar o lu n m a k suretiyle metni, İzzî Tarihinde
neşredilm iş b u lu n a n sefaretnamesine göre, M u s t a f a
Efendi 16 sonkânun 1748 de b u vazifeye m e m u r edil­
miş, birisi Rom a İm paratoruna ve diğeri im parato­
r iç esine hitahen.y azılm ış iki k ıta_n a m e-i h ü m a y a n 1a h e r
iki h ü k ü m d a ra ait hediyeleri teslim alarak 23 so nk ân u n
1748 tarihinde İstanbul’da C ü n d i m e yd anınd aki kona­
ğından m ükellef bir alayla hareket ederek 12 m art
1748 de Belgrad’a varm ıştır. Sava nehri ortasında bir
sal içinde AvusturyalIlara teslim olunan elçi Z em on’dan
itibaren h ürm et ve riayet görm ek suretiyle yoluna de­
vam ederek 13 m ayıs 1748 de V iyana’ya varm ış ve
tertip olunan alayla şehre girerek: misafir edildiği k o ­
nağa yerleşmiştir.
Y alnız b u zatın da M e h m e t E m n i Paşa gibi, ya-,
1ın kılıçla selâm lanm aktan sinirlendiği ve daha yolcu­
lu ğ u n u n başlangıcında buna m ân i o ld u ğ u görülm ekte­
dir. Essek’te ceneralin önce ziyaret yapm ak dolayısiyle
ortaya çıkardığı protokol meselesine ve rd iği” «İrıan-ı
azm i canib i Belgrad’a iade ederim. Elçiye böyle m u a ­
mele-i nareva caiz değildir. Bu m ak ule teklifat, ceneral
tarafından değil, Beç’te taraf-ı Çasariden dahi hilâf tek­
lifat zu h u r eder ise şevketlû, keram etlû padişahım ızın
m übarek başı için k ab u l etmek ihtim alim yoktur» ceva­
bından m etin ve istediğini yaptırır bir adam o ld u ğu da
anlaşılm aktadır. H a t t ı M u s t a f a Efendi, M ohaç sah­
rasından geçerken canlanan hâtırasını kaydetm ekte ve
Ostoni-i Belgrad’dan «kıla-ı kadimeden» dîye bahsederek
Tuna ötesinde yarım asır önceki Türk h âkim iye tini bir
türlü unutam am ış o ld u ğ u n u göstermektedir.
H â t t î M u s t a f a Efendinin naklettiğine göre A vus­
t u r y a l I l a r , Türk elçisini b ü y ü k bir m e m n u n lu k ve min-
■SEFARETNAMELER 1748 95

nettarlıkla karşılam ışlar ve veraset m uharebeleri sıra-


rasında T ürklerin tarafsız kalışından d uyd uk ları şükranı
her vesile ile belirtmişlerdir. Elçi, bir m üddet sonra
sırasiyle Başvekili, 7 haziran 1748 tarihinde Çasarı ve
11 haziran 1748 tarihinde Çasariçeyi merasimle ziyaret
etmiş, padişahın m ektuplarını ve h e diy elerini1 A vus­
turya h ü k ü m d a rla rın a sunm uştur. H ediye olarak götü­
rülen biri m ücevherlerle süslü eyerli, yedisi yelkendest
ve güzellikte eşsiz atlar da Çasarın m ira h u ru n a teslim
o lu n m u ştur, K endisine;..hu...defaJhediya at gönderilm edi­
ğinden Başvekilin müteessir o ld u ğ u n u öğrenince, H a t t ı
M u s t a f a Efendi, kendi seçme atlarından birini, has
a hu r hâzinesinden kendisine iareten yerilm iş olan eğer
takım larından biriyle Başvekile hediye e tm e k ,. reise,
defterdarlarına ve baş tercüm anlarına da atlar vermek
suretiyle devletinin şanını tam amlam ıştır.
M u s t a f a H a t t î E îendi’ye, V iyana’da b u lu n d u ğ u
m üddetçe gereken ikram da k u su r edilmemesine çalı­
şılmış* o p e ra ; ve kom edya oyunlarına davet olunarak
bu binalarda kendisine gerek oyunları seyir için, ge­
rek akşam nam azlarını kılm ak veya istirahat etmek
için hususi yerler ayrılm ıştır. İmparator, operaya geldi-
ğinde Türk_.eiçisirL 2 —hjisu-si—-a-lâk-a- göstermiş ve şair
o ld u ğ u n u öğre n d iğ in i söyliyerek kendisinin bir eserini
istetmiştir. H a t t î Efendi ertesi g ü n ü altın yaldızla pa­
dişahın bir tuğrasını çekm iş ve altına da kendisinin
nazmettiği şu kıtayı yazarak Çasara göndermiştir.
Şehinşah-ı cihan Sultan M a h m ü d ’u n b u d u r işte
B ütün d ün y a y ı teshir eyliyen tuğray-ı fermanı
Temaşa et nişan-ı h ü k m ü n ü seyretmek istersen
Medar*ı zapt-ı ins-ü can olan mühr-ü Süleym anı
F e r d i n an-d’m bu levhayı salonuna astığını öğre­
nince M u s t a f a Efendi, padişahın o ana kadar elçilere
vermesi m ûtat oim ıyan nişancılık pâyesini kendisine
*] Hediye defteri. B aşvekâlet arşivi. Saray dosyası. N o : 83 2.
96 OSMANLI SEFİRLERİ VE ŞEFARETNAMELERİ

verilm esinin, padişahın adiyle Nem çe ve Macar ülkesi


h ü k ü m d a rın ın divanhanesini süslemek için gösterilmiş
bir keram et old u ğ un a hükm etm iştir.
O sırada V iyana’da görülen b ü y ü k bir küsuf hâdise­
sinden sonra elçi, m üneccim hane dediği öbservatuvarı
ziyarete davet olunm uş, burada «aslından pürsan o ld u ­
ğ u m u z da akla m ü la y im bir cevab-ı katî v e rm e d ikle ­
rinden naşi m elaip m akulesinden olm ağla ' gereği gibi
tahsili vukufa itibar olunm adı,, diyerek bahsettiği o vakit
m oda olan b irtakım statik elektrik tecrübeleri kendisine
gösterilmiş veya yaptırılmıştır.
T ürk elçisine o zam an V iyananın bir saat dışında
b u lu n a n S chönbrün sarayı da gezdirilm iş ve b u sırada
çasariçe M a r i a T e r e z a ’n ın erkek ve kız çocuklariyle
tanıştırılmıştır. O günlerde gebe b u lu n a n M a r i a Tere-
z a ’n ın doğurm ası yaklaştığından ham ilden önce ve Ça-
sardan evvel elçinin kendisine veda etmesi u y g u n g ö rü l­
m üş bu suretle 18 eylül 1748 de ona ve 3 ilkteşrin
1748 de de Çasara veda ziyaretlerini yaparak başvekil­
den de m ektupları ve hediyeleri teslim alm ış ye 169
g ü n Viyana’da kaldıktan sonra 24 ilkteşrin 1748 de
nehir y o liy le v e gem i ile V iyana’dan ayrılm ıştır. H a t t î
M u s t a f a Efendi dönüşte ö n ün d e n geçtiği B u d in i “Mec-
ma-ı şüheday-ı m üslim in,, diye anm akta ve “hele varo­
şunda olan kaolucalarm binası resm-i âsar-l O sm aniyan
üzere olm ağla Bursa’nın kapîucalarından nüm udar,,
o ld u ğ u n u kaydetmektedir. .
Tuna’yı takiben Belgrad’a gelen elçi, yine m erasimle
m emleketine iade olunm uştur. M u s t a f a H a t t î Efendi,
T una’dan yoluna devam etmiş ve R usçuk ’ta karaya
çıkarak Şum nu, K arnabad, K ırklareli yoliyle 28 ilkkâ-
n u n 1748 tarihinde İstanbul’a d ö n m ü ş ve avdetinden
üç g ü n sonra getirdiği nam eleri sadrazam A b d u l l a h
Paşaya (24.VIII.1741—2.11.1743) teslim ederek vazifesini
tam am lam ıştır.
SEFARETNAMELER..1755 97

1. Basmaları.:
M ü s ta k il o larak » e ş r e d ü m e m iş tir.
îzzi Tarihi, V. 190 r - 196 v^
Tarih-i Gûlşen-i Maarif', c. II. s. 1446-1453 (k ıs a ltilm ış olarak)
2. Y a zm ala rı:
1) İs ta n b u l, T opk apı Sarayı M ü z e s i, B ağd at k ü tü p h a n e s i:
N o. 2 3 5 .
2 . 3) İs ta n b u l, F a tih M ille t K ü tü p h a n e s i, N o . 8 4 3 ve 844.
4, 5) İs ta n b u l, Ü n iv e rs ite k ü tü p h a n e s i, Y ıld ız y a z m a la rı,
N o. 2 7 0 (v. 1-34) ve 2 7 4 .
6 ) Ber lin , Staatsbibl. No._187_.(.Pextseh,...K'ataL N c. .213) -
7) Bal, T c h u d i
3. ■M eşsiyat;
G ö r ü lm e m iş tir .
4. Elçi hakkında m alû m at:
S. O. c. II. s. 2 8 0 - G. O. s. 3 2 8 - O. C. s. 311,- O. M. c. I I I ,
s. 189.- Tukfe-i Hattatın, s. 5 5 4 - îzzi Tarihî, V. 149 - 151 -
Tarih-i Gülşen-i Maarif, C. II. s. 1445-1446 - Stggit Hâkim Tarihi.
V. 357- Ramiz Tezkiresi ( y a z m a ; Fatih- M ille t K ü tü p h s n e s i,
N o. 7 6 2 ) v. 85

XV

Lehistan S ef aretnam esi (1168 K. — 1755 M.)

[Elçi: A li Ağa]

9 ilk k ân u n 1754 te M a h m u t I. ö lm ü ş ve O sm anlı


tahtına Q s m a n III. ■ geçmişti- Eskiden beri âdet o ld u ğ u
üzere yeni padişahın c ü lû s u n u yabancı h ü k ü m d a rla ra
tebliğ etmek üzere elçiler gönderilm esi kararlaşmış ve
o tarihte Dergâh-ı âli kapıcıbaşılarından -bulunan' eski
sipahiler ağası Ziştoylu A l i Ağa da b u vazife ile Lehis­
tan’a m e m u r edilmişti. (25 ilk k â n u n 1754). A l i A ğa,
m em leketinde voyvoda iken 1745 te başbakı k u lu , bir
m üddet sonra da sipahiler ağası olm uş, 1746 hazira­
nında bu vazifeden azledilmişti. M uhtelif hizmetlerde
b u lun m uş, kapıcıbaşı ve kapıcılar kethüdası olm uştu.
1756 sonlarında vezirlik rütbesiyle sadaret - ‘kaym akam ı
7
98 OSMANLI SEFİRLERİ VE'SEFARETNAMELERİ

olm uş, 1757 m artında Halep valiliğine tâyin edilmiş, bir


m üdd et sora H anya ve daha sonra V idin valiliğine
tahvil o lunm uş ve V id in ’de 1760 sonlarında ölm üştür.
Ziştoylu A 1i A ğa’n ın m em uriyetine ait sefaretname,
diğer seîaretnamelerin hiçbirine benzemez. M aiyetinde
b u lu n an lard an biri tarafından m a n zu m olarak kalem e
alınm ıştır. Elde m evcut m etnine göre 35 0 beyittir.
N azım itibariyle zayıftır. Vezin çok yerde bozuktur ve
edebî güzellikten m a h ru m d u r. Y alnız elçinin maiyetiyle
birlikte İstanbul'dan hareketinden Ü sk ü v a ’da Leh kıralı
tarafından k a b u lü ve kiralın hediyelerini teslim alm aları
safhasına kadar, olup bitenleri sırasiyle hikây e etmekte­
dir. D önüşe ait bir kısm ının m evcut olup o lm ad ığı b ilin ­
m em ektedir. Sefaretnameyi ilk defa m e rh u m n ü m iz m a t
ve tarihçi A h m e t T e v h i t U l ü s o y yazm a bir m e cm u ­
adan istinsah etmiş ve A b d u r r a h m a n Ş e r e f Bey
Tarih-i O sm ani E ncüm eni m ecm uasında, gerekli izahları
ilâve etmek ve m etni lü z u m g örd ük le rin i aynen ve bir­
çok kısım larını hulâsa etmek suretiyle alarak, elçinin
seyahat y o lu n u gösterir bir harita ile birlikte neşret-
miştir. Bu m an zu m sefaretnamenin k im in tarafından ve
nereden istinsah edildiği m a lû m oim ıyan, fakat 28 son-
k â n u n 1911 de k ü ç ü k kıtada bir cep defterine yazılm ış
b u lu n a n 350 beyitlik bir metni, elimizde" ' b u lu n ­
m aktadır. Sefaretnamenin sonunda görülen ve “Hekim-
oğlu A l i P a ş a C am ii hatibi Y a h y a Efendi m e cm u ­
asından,, şeklinde bir başlık altında Ziştoylu A l i Ağa’nın
hayatına ait beş m uhtelif kayıt da, m e rh u m u n biyografisi
h a k k ın d a diğer kaynaklarda görülen m alûm ata az çok
u y g u n düşm ektedir. Y alnız b u kayıtlar gibi, sefaretname
m etninin de bahsi geçen Y a h y a Efendi m ecm uasından
istinsah edilm iş olup olm adığı anlaşılamamıştır.

1. Basm aları;
T a r ih - i O s m a n i E n c ü m e n i m e c m u a sı n d a Abdurrahman
Ş e r e f Bey k ıs m e n ay ne n, k ıs m e n de n e şre n ve h u lâ s a
ederek nerşetmiştür.
SEFARETNAMELER 1755 99

2 Y a z s a a la r ı:
A n k a ra, F a ik R e şit U nat.

3* N e ş r iy a t:
Manzum bir sefaretname - A b d u r r a h m a n Ş e r e f Bey,
Tarih-i O s m a n i E n c ü m e n i M ecm uası, S a y ı: 13, s. 7 7 7 -
79 5. — Pegam, 4 2 - 2 8 4 sayılı ve 15 e y lü l 1919 ta rih li
n ü s h a d a im z a s ız makale.

4. E lçi ¡h akkında m a l û m a t :
S. O. c. III, s. 5 4 0 - G. O. s. 3 2 9 — O. M. c. III, s. 190 —
îzzi'Tari'ki;~V7&rT57— Vasıf TariKi, c. ir s . 30,92, İ2 4 —Seggit
H â k im Tarihi, V. 105.

XVÎ

Rusya Sefaretraamesi (1168 M. — 1755 M.)

[Elçi: Derviş Mehmet Efendi]

O sm an III. ü n c ü lû s u n u başlıca yabancı h ü k ü m d a r­


lara tebliğ vazifesiyle m e m u r edilenler arasında sabık
silâhdar kâtibi Derviş M e h m e t Efendi’n in de Rusya’­
ya gönderilm esi kararlaşmıştı. Derviş M e h m e t E f e n ­
d i, 1732 tarihinde bir m üd d e t sadaret k aym akam lığı
etmiş olan vezir İ z z e t A l i P a ş a ’n ın 1 m ühürdarlığm -
dan yetişmiş, . çavuşlar kâtipliğinde (1752) ve k ü ç ü k
ruznam çecilikte (1754) b u lu n m u ştu . Biri 1755 te2, İk in ­
cisi 1764 de olm ak üzere ik i defa sefirlikle Rusya’ya
gitmiş ve ikinci sefirliğinden d ön üşü n d e yolda Bender’de
ölm üştür. İk i elçilik vazifesi arasında ve 1758 de cizye
m uhasebeciliğine, 1762 de süvari m ukataacılığm a ve
1763 te sipah kâtipliğine tâyin edilm iş o ld u ğu anlaşıl­
maktadır.
D e r v i ş M e h m e t E f e n d i n i n ilk m em uriyeti hak­
kında yazm ış o ld u ğ u sefaretname, hulâsa edilerek ve
1] S. O. c. II I, s. 4 5 5 .
2] Sicili-i Osmani’n in b u tarihte Leh e lç iliğ in e tâ y in o lıin d u ğ u
h a k k ın d a v e rd iğ i m a lû m a tın y a n lış o ld u ğ u g örü lm e k te d ir. •
OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERÎ

üzerinde üslûpça bazı tadiller ve tashihler yapılarak


m üv e rrih V â s ı f E f e n d i tarafından;târihine alınm ış ve
ilk defa burada neşrolunm uştur. Vâsıf Tarihine kaynak
ve [esas teşkil eden Seyyid Hâkim Tarihine aynen alın -
m ış olan m etni ise sade b ir üslûp la ve oldukça açık bir
Türkçe ile yazılm ış b u lu n m ak tad ır.
16 ilk k â n u n 1754 te İstanbul’dan yola çıkan elçi,
ko y u bir kışta otuz g ü n lü k bir yolculuktan sonra Ben-
der’e varm ış ve 19 şubat 1755 de Bender’den hareket
ederek Lehistan toprağında yaptığr-kısa b ir yolculuktan
sonra V asilikoftan Rusya h u d u d u n a girm iş ve Kiyef,
Kozluca» Nejin, Tuğla, Moskova, N o v ig rad yoliyle 23
nişan 1755 te Petersburg’a varm ıştır. Asker! törenle
karşılanarak N eva b oy und a ve başvekilin sarayına
yakın bir konağa m isafir edilm iş ve bir ik i g ü n sonra
başvekili ve ikinci vekili resmen ziyaret ederek sadra­
zam B â h i r M u s t a f a P a ş a ’n ı n (Birinci sadareti: I.V II.
1752 — 16.11.1755) yolladığı m ektupları kendilerine tes­
lim etmiştir. Bu sefaretnamenin en dikkate değer tarafı
Rusların, 1741 de Petersburg’da E m n i M e h m e t P a ş a
tarafından im zalanan temessük ile O sm anlIların Rusya
çarlarına im parator ü n v a n ın ı verm eyi k a b u l ettikleri
faalde o tarihten D e r v i ş M e h m e t E f e n d i n i n Peters-
b ü fg ’a gelişine kadar O sm anlı h ü k ü m d a rın d a n b ir name
alm adıkları için, b u ü n v a n ın b u defa gelen m ektupta
k u lla nılm ış olup o lm ad ığı h ak k ın d a epey endişe ettik­
leri ve sadrazam ın m e k tu b u başvekile teslim edildikten
sonra b u n u öğrenerek m üsterih o ld u k larıd ır1. Elçi,
4 m ayıs 1755 te E 1i z a b e t tarafından kabul o lu n m u ş ve
g ö tü rd ü ğ ü name-i h ü m a y u n u imparatoriçeye m erasimle
teslim 'etm iştir. . ' ' " ■ ■
D e r v i ş M e h m e t Ef e n d i , sefaretnamesinde bu tö­
reni anlattıktan sonra PetreburhC^.*-*)şehrine dair m a lû ­
m at vermekte, b u lu n d u ğ u maskeli balo, sarayda ziyaret
ettiği imparatoriçeye ait hususi daireler, Peterhof sarayı
1] Segylt Hâkim Tarihi. V . 155.
SEFARETNAMELER 1755 191

ve bahçesi» tersane ve Rus donanm ası h a k k m d a k i görüş­


lerini kısaca anlatm aktadır.
Petersburg’da ikam etinin altmış beşinci g ü n ü olan
25 haziran 1755 tarihindè imparatöriçeye avdet ziyare­
tini yapm ış ve h ü k ü m d a rın nam esini törenle teslim
almıştır. O n g ü n sonra da başvekili ziyaretle m e ktu b u ­
n u alm ış ve 24 tem m uz 1755 de Petersburg’dan ayrıl­
mıştır.
Gittiği yolu takiben 42 g ün d e K iyefe ve on bir g ü n
sonra da Bender’e varm ış ve y irm i g ü n süren b ir yol­
cu luk daha yaparak İstanbul’a dön m üştür. O sm anlı
devletinin o tarihte Rusya ile olan dostça münasebetle­
rini ve b u n u n neticesi olarak g ö rd ü ğ ü iyi m uam eleleri
nakleden b u sefaretname Rusların m übalâğacılıklarına
ait bir fıkra ile İstanbul-Petersburg arasındaki yol h a k ­
kında ve Rusların ordularını O sm anlı hudutlarından
çekerek İsveç sınırlarında tahşidetm iş b u lu n d u k la rın a
dair verdiği m alûm atla sona ermektedir.
1. Şaşm aları :
M ü s ta k il olarak b a s ılm a m ış ü r ..
Vâsıf Tarihi, c. I, s. 40-43 (K ıs a ltılm ış olarak)
Tarih-i Gülşen-i Maarif, c. II, s. 1495-1498 (çok k ıs a ltılm ış
olarak)
-EBans«sa*ter c û m eoi (tesaH ıh m ş olarak) Relation de l ’A m -
bassade du Dervich Méhemmed Efendi àPétershonrg en 1168 de
l ’hégire \(J.-C. 1754), extraite des annales de l ’empire ottoman de
Vassif Efendi, et traduite du Tare par J. du Morei, Journal
Asiatique, f. VIII. Février 1826, p. 118-125.
■ 2. Y azm aları:
; î ) İ s t a n b u l, T opk apı Sarayı M ü ze si, E m a n e t h azîn e si,
Mo. 14 391
2) İs ta n b u l. F atih M ille t k ü tü p h a n e s i, N o. 829.
3) Seyyit Hâkim Tarihi (T opkapı Sarayı, y a z m a : No, 2 3 3 /
33001), V. 150-163.
3. N ejriyat s
Derviş Mehmet Efendi Petershurg’da - S ü le y m a n Kâri i îrte m .
A k şa m . 15 h a z ir a n 1942 '
*] Â d i : Lehistan serhaddine ait risale.
OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

. 4. E lçi h a k k ın d a m a l û m a t : ,

S. C. c. II, s. 3 3 3 - G. O. s. 3 2 8 - Vâsıf' Tarihî, e. I, s. 13,


30, 74, 153 - Seyyit Hâkim'Tarihi, V. 105 - Tarih-i Gülşen-i
Maarif, C. II. s. 15, 48.

X V II

V iyana Sefaretnam esi (1171 fi. — 1757 - 175® M.)

[Elçi: Ahmet Resmî E fendi 1

31.X.İ757 de O s m a n III. ö lm ü ş ve O sm anlı tahtına


A h m e t III. ü n oğlu M u s t a f a III. geçmişli. Âdet o ld u ­
ğ u üzere cülûsu n sefirler gönderilerek başlıca devletler
h ük ü m d a rla rın a tebliği kararlaşm ış ve k ü ç ü k evkaf
m uhasebecisi A h m e t R e s m î E f e n d i’n in de şıkk-ı sani
payesiyle ve cülûs tebliği m em uriyetiyle N em çe’ye g ö n ­
derilm esi kararlaşmıştı.
A h m e t R e s m î E f e n d i 1700 de G irit’te H anya şeh­
rinde doğm uş, 1733 te İstanbul’a gelerek tahsilini tam am ­
lam ış ve 1738 de T avukçu dam adı reisülküttap M u s t a f a
E f e n d i y e intisabederek dam adı olm uş ve hacegân sil­
kine girmişti. 1746 da Selânik, bir m üd d e t sonra İstanbul
ve 1751 de yine Selânik baruthanesi ve 1753 te sergi n a­
zırı oldu. 1757 de Sadrazam K o c a R a g ı p Paşanın
(12.1.1757— 8 .IV. 1764) kethüdası E b u b e k i r E fendi’­
n in kethudalığm da b u lu n d u ğ u sırada N em çe elçiliğine tâ
yin edildi-1758 de V iyana’dan d ön üşü n d e m aliye tezkire-
cisi, 1762 de A nadolu muhasebecisi oldu. Bu m e m u ri­
yette b u lu n d u ğ u sırada elçi olarak Prusya Kıralı B üyük
Frederik nezdine gönderildi. D ö n ü ş ü n d e sadaret m e k­
tupçusu, 1765 te çavuşbaşı, 1767 de m atbah emini,
1768 de tersane em ini, bir m üd d e t sonra yine ruzname-i
evvel, daha sonra muhasebe-i evvel, 1771 de tekrar
sadaret kethüdası tâyin olundu. Bu m em uriyette iken
1774 Kaynarca m uahedesi m üzakerelerinde baş m u ra h ­
SEFARETNAMELER 1757-58 103

has olarak b u lu n d u . O rd u İstanbul’a döndükten sonra


azlolunduysa da 1775 te m atbah em ini, daha sonra sıra-
siyle şıkk-ı sani defterdarı ve ruznamçe-i evvel oldu. H a­
yatının sonlarına doğru H a l i l H a m i t Paşanın sadaretin­
de (31. X II. 1782-31. III. 1785) de süvari m ukabelecisi
(1782) tâyin edilmişti. 31 ağustos 1783 te öld ü. T ürlü idare
ve m aliye işlerinde b u lu n m u ş , Sefinet-ürrüesa adiyle zam anı
na kadar gelmiş olan reisülküttapların ve Hâmilet-ül kübera
adiyle Darüssaade ağalarının biyografilerine ait eserlerle
1768 -1774 O sm anjı -Rus m uharebesi jdolayısiyle Hulâsat-
ül-itibar adında tenkidi ve tahlilî bir k ü ç ü k tarih yazm ış
olan b u zat on sekizinci asır O sm an!: Devlet adam ları
arasında üzerine dikkati çeken başlıca kimselerden biridir.
Metni, ilk defa Vâsıf Tarihiyle intişar eden ve 1304
(1886) de m e rh u m E b ü z z i y a tarafından ayrıca neşre­
dilm iş b u lu n a n birinci sefaretnamesine göre A h m e t
R e s m î Efendi’n in 2 ilk k â n u n 1757 de İstanbul’dan yola
çıkarak Edirne, Mustafapaşa, Filibe, Sofya, Niş, Belgrat
yoliyle Avusturya h u d u d u n a vardığı ve Sava nehri
üzerinde âdet olan şekilde sal üzerinde m übadele o lu n ­
m asına nehrin donm uş bir halde bu lu n m ası m â n i teşkil
ettiğinden buzlar arasında ik i tarafın gayretiyle açılan bir
kanaldan kayıkla karşı yakaya geçtiği anlaşılm aktadır.
AvusturyalIlar Jcenaısmı !Tayinat-ı m üsievfa ve ikramat-ı
münteha» ile kasabadan kasabaya g ü n d e üçer beşer
saat yolculuk ettirerek ve üç günde, bir g ü n d in le n d i­
rerek,, Viyanaya kadar rahatça götürm üşler ve 13 m art
1757 tarihinde A h m e t R e s m î Efendi alay tertibede-
rek Beç’e girm iş ve eskiden beri elçiler için hazır b u ­
lu n d u ru la n konağa misafir edilmiştir.
Fakat bu sırada AvusturyalIlar Bohemya arazisine
h üc u m etmiş b u lu n a n Prusya ordusiy le1 m uharebe h a ­
linde b u lu n d u k la rın d an ve PrusyalIların Viyana’ya kadar
uzanm aları tehlikesi karşısında payitahtlarının m üdafaa
ve m uhafazası için tertibat alm akla ve kiliselerde Prus­
yalIların m ağlûbiyeti için dua etmekle m eşgul oldukla-
*] Yedi sene m u h a re b e s i, 1756-1763.
104 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

rınd an Türk elçisiyle fazla alâkalanm aya im k â n b ulam a­


m ışlar ve R e s m î A h m e t E f e n d i başvekile getirdiği
m ektu bu verm ek ve im paratorla im paratoriçeyi1 ziyaret
ederek name-i h ü m a y u n u teslim eylem ek’ için haziran
ortalarına kadar beklem ek m ecburiyetinde kalm ıştır.
19 haziran 1757 de Çasarı ve üç g ü n sonra da Çasariçeyi
m erasim le ziyaret ederek padişahın nam elerini su n m u ş
ve sefaret vazifesini ifa etmiştir. Kendisine şehirde
görülm eye değer yerleri gezmesi için her g ü n b ir araba
tahsis olun m uşsa d a A vusturyalIların m üte m adiyen harlb_
işleriyle m eşgul b u lu n m ala rı A h m e t R e s m î Efendi’de
de bir ayak evvel İstanbul’a dönm esinin d oğru olacağı
düşüncesini u yan d ırm ış ve lâzım gelen m üsaadeyi alarak
Tuna yoliyle d ön m e k için hazırlıklara başlamıştır.
İm parator ve im paratoriçeyi ziyaretle, kendilerinin k usur
diliyerek verdikleri nam e ve hediyeleri aldıktan sonra
tem m uz başlarında Vi'yana’dan gemilerle ayrılarak otuz
beş gü n d e Belgrad’a d ö n m ü ş tü r. A h m e t R e s m î E fe n ­
d i de dönüşte Macaristan’da geçtiği şehirler ve kasa­
balar h ak k ın d a kısa izahat verm ekte ise de her nedense
kendisinden daha önceki T ürk elçileri gibi, buralardaki
T ürk hâkim iyeti hâtıralarından bahsetmemektedir. Bel­
grat’ta sal- m erasim iyle m em leketine iade -edilen' elçi,
yine T una’dan yoluna devam etmiş ve -Rusçuk’ta
karaya çıkarak Razgraî, Ş u m n u . K arm abad, Yam-
bolu, Kırklareli, Burgaz, Ç orlu ve Silivri'den geçerek
1757 e y lülü ' başlarında İstanbul’a dön m üştür.
■ Bu sefaretnam enin en dikkate şayan kısm ı, çok kısa
olm akla beraber, A h m e t R e s m î Efendi’nin Avustur­
ya İm parato rlu ğu n u n kuru lu şu , dahilî ve m alî idaresi,
devlet işlerinin gayet m azbut ve tu tu m lu bir şekilde
y ü r ü tü ld ü ğ ü h a k k ın d a verm iş o ld u ğ u m alûm attır. Avus-
turyanm müttefiki olan Rusya ve Fransam n A vu stu rya-
Prusya harbîne karşı aldıkları vaziyetle Prusyanın m u ­
vaffakiyeti hak kın d a İ bn-i H a l d u n m ukaddim esine
*] F ran s u v a I ve M arta Theresia.
SEFARETNAMELER 1757-53 195

istinaden y ü rü ttü ğ ü h ü k ü m de, kendisinin siyasi ve içti­


m ai görüşlerinde o lg u n lu ğ u n u belirtmektedir.
Sefaretname, V iyana şehrinin ve civarının o g ü n k ü
d u ru m u ve V iyana asil sınıfının g ü n lü k hayatı hak kında
m a lû m a t veren bir bahisle sona ermektedir.
1. B asm aları;
Vigana Sefaretnamesi (I. tabı.), M atbaa-i E b ü z z iy a , İs ta n b u l
1304.
Vâsıf Tarihi, c. I, s. 77-85.
Tarih-i Gülşen-i Maarif, c. İl, s. 1512-1517. (kısaltılm ış-olarak)
A lm a nca te r c ü m e s i: Gesandtschajiîiche Berih.ch.te von seinen
Gesandtschaften in Wien im- Jahre 1757 und in Berlin im Jahre 1763.
Aas dem türkischen Originale übersetzt von einem ungenannten
Mitarbeiterder « Algemeinen Literatur -Zeitung». Josef V. H a m m e r,
B e rlin u n d Stettin, 1809.
2. Y azm aları:
1, 2) İs ta n b u l,S ü le y m a n iy e : Â şir Efendi, N c .2 5 2 ve 2 5 3
3, 4) İs ta n b u l, Ü n iv e rsite k ü tü p h a n e s i, No. 1319 ve 1245.
5) İstan b u l, ü n iv e r s ite k ü tü p h a n e s i. Y ıld ız y a z m a ­
ları, N o. 2 7 0 (V. 230-245).
6 ) Seyit Hâkim Tarihi, V. 299-310.
3. N eşriyat:
G ö r ü lm e m iş tir .
4. Elçi halikında malûmat:
S . O. Z s. 380 - Ö,■
il, M. c. III, s. 58. 190 - K. A . c. I, .s.
798 - /. c. I, s. 202 - O. C. s. 309-312 - O. C. s. 311 -
A.
c. I, s.23, 64, 101,135,168 - Seygit Hâkim. Tarihi,
Vâsıf~ Tarihi,
v. 285-^«6.

X V III

LeSıâsfaı» Sefaretnam esi (1171 H. — 1757 -1753 M.)


[Elçi: Mehmet Ağa.\

O s m a n III. ün c ü lû su n u yabancı h ük üm d arlara tebliğ


için m e m u r edilenler arasında sadrazam K o c a R a g ı p
Paşa'nın selâm ağası b u lu n a n M e h m e t A ğ a da kapıcı
başılık pâyesiyle Lehistan’a m e m u r edilmişti. M e h m e t
A ğ a evvelce 1740 ta Rusya’ya b ü y ü k elçilikle giden
E m n i M e h m e t Paşa’nın kethudalığında da bulun-
İ06 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

m uştu. Lehistan’dan döndükten sonra 1762 de Gelibolu


baruthanesine nazır o ld u ğ u n d a n ve bir m üd d e t sonra
vefat ettiğinden başka biyografisi h ak k ın d a m a lû m a t
elde etmek m ü m k ü n olam am ıştır.
Sefaretnamesinin naklettiğine göre, M e h m e t A ğ a
1757 sonteşrini sonlarında İstanbul’dan yola çıkm ış ve
51 g ü n yolculuktan sonra Lehistan h u d u d u n d a k i Hotin
kalesine varm ış ve geldiği hak kın d a Lehistan’a haber
salarak k ırk g ü n m üddetle kendisini karşılam aya gele­
cek m ih m an d a rı burada beklem iştir, Lehistan^ J ıü k ü m e ^
tince m aiyetine m e m u r edilen m ih m a n d a r gelir gelm ez
19 şubat 1758 tarihinde Lehistan topraklarına girm iş ve
geçtiği yerlerde Lehlilerin iyi d u y g u la rın a şahit olarak
Lehistan’a ayak bastığının 27 nci g ü n ü Varşova’ya
alay ile girm iş ve törenle karşılanm ıştır.
Varşoyaya varışının d ö rd ü n c ü g ü n ü Başhatm an
tarafından kabul edilerek sadrazam ın m e k tu b u n u ver­
miş, birkaç g ü n sonra da b ü y ü k bir alayla kıral sara­
yına giderek törenle name-i h ü m a y u n u kirala1 teslim
etmiştir. M e h m e t A ğ a sefaretnamesinde aynı g üıı
kıral tarafından, birkaç g ü n sonra da Başhatm an ve
Başmareşal tarafından kendisine ziyafetler v e rild iğini ve
fevkalâde ikram gösterildiğini kaydetm ektedir. Bir ay
kadar Varşova’da oturduktan sonra cevabî nam eleri
alm ak üzere kıraia ve Başhatm ana veda ziyaretlerinde
b u lu n m uştu r. Lehlilerce âdet o ld u ğ u veçhile memlekete
dö n üşü sırasında kıral tarafından kendisine gönderilen
bin altını m aiyetindeki dokuz kişiye dağıtm ış ve göster­
m iş o ld u ğ u bu istiğna Lehlilerin hayretlerini m ucip
olm uştur. Yol hazırlıklarını tam am ladıktan sortra nisan
1758 sonlarında Varşova’dan ayrılm ış, on yedi gün d e
O sm anlı h u d u d u n a varm ış ve 22 haziran 1758 de
İstanbul’a dönm üştür.
M e h m e t A ğ a , o sırada Lehlilerin B rendeburg He-
resği dediği Prusya kırallığı ile harb halinde b u lu n d u k ­
larını ve bir yıl önce PrusyalIların, Lehistan’ın eski payitahtı
1] A ug uste I I I .
SEFARETNAMELER 1757-58 107

olan1 Saksonya şehrini teshir ettiklerini ve Leh k iralının


karısını esir aldıklarını, o sırada Leh kiralının ik i o ğ lu n ­
dan birini N em çe ve diğerini Rusya kırallarm a im dat
ricasına gön derdiğini ve onlardan kırkar ellişer b in
m iktarı asker ve kâfi m iktarda hazne im dadı gelm ek
üzere b u lu n d u ğ u n u öğre n d iğ in i de sefaretnamesinin
sonuna kaydetm ek suretiyle siyasi m em uriyetinin b u
cephesini de tam am lam aktadır.
1. B asm aları:
M ü s t a k il ve ta m b ir m e tn i n e ş r e d ilm e m iş tir .
V âsıf T arihi, c .. I , s __8 8 - Q Q ( k : ı s 2 . 1 t ı l m ı ş o la r a k ) .
Tarik-i Gülşen-i M aarif, c . I I , s . 1 5 1 9 - 1 5 2 1 ( k ı s a l t ı l m ı ş o ıa r a K ) .
2. Y azm ala rı:
Seggit H âk im T ariki, V. 310 -313.
3. . N eşriya t:
G ö r ü lm e m iş t ir .
4> Elçi hakkında malrâmat:
S. Ö . C. I V , S. 2 4 7 - V âsıf T arihi, C. I , S. 6 4 - Seyyii H âkim
T arihi, V . 2 8 3 , 2 8 6 .

.X IX
Rıasya Sefaretnam esi (1171 H. — 1757 - 175® M.)

[Elçi: Şehdi Osman Efendi]


[Maiyeti:' Kethüda İbrahim Efendi]

O sm an III. ü n c ü lû su n u tebliğ etmek vazifesiyle


yabancı memleketlere gönderilm iş olan elçiler tarafın­
dan yazılan sefaretnamelerin ü ç ü n c ü s ü n ü ve en ön e m li­
sini Rusya’ya gönderilm iş olan Ş e h d i O s m a n E f e n d i -
n in sefaretnamesi teşkil eder.
Ş e h d i O s m a n E f e n d i , 1740 da E m n i M e h ­
m e t P a ş a ’n ın divan kâtipliğinde ve sonra kethüdalı-
ğında bulu n a ra k Rusya'ya gitm iş ve Çavuşlar K âtipli­
ğinden m azul b u lu n d u ğ u sırada O s m a n III. ü n cülûsu
üzerine de Şıkk-ı Sani Defterdarlığı payesiyle Rusya’ya
elçi olarak gitmeye m e m u r edilmişti. Rusya'dan d ö n ü ­
şünde m uhtelif vazifelerde ve bu arada 1765 te Barut-
K ir a lın ay nı zam an d a S aksony a k ır a lı o lm a s ı s e b e b iy le o r a ­
da o tu rm a k ta o ld u ğ u n d a n babs e tm e k is tiy o r .
108 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAISELERİ

hane Bina E m inliğinde, Sipahiler K âtipliğinde b u lu n m u ş,


1769 da Baş M uhasebeci ve b ir m üddet sonra Bender
O rd u su Defterdarı olm uş ve aynı yıl içinde ord u n u n
İstanbul’a d ö n üşü n d e vefat etmiştir.
Sefaretnamesinin naklettiğine göre O s m a n Ş e h d i
E f e n d i , 12 ilk k â n u n 1757 g ü n ü İstanbul’dan kara
yoliyle hareket ederek B abadağm a gitmiş, oradan Ben-
der’e geçmiş, orada yol hazırlıklarını tam am lam ış ve
T una’yı buz üstünden geçerek Y o u rk o m k a’dan Lehistan
h u d u d u n a girm iştir. Lehistan’dan Rusya’ya geçerken^
karantina beklem ek meselesi u zu n m ünakaşaları m ucip
olm uş ve ancak elçinin ihdas ettiği emr-i vâki neticesi ola­
rak yola çıkılıp K iyefe varılm ıştır. O s m a n Ş e h d i E f e h-
d i, sefaretnamesinde Kiyef şehri ve Rusya’n ın payitah­
tına giden yol ve b u n u n üzerinde yeni ihdas ofunan
kaleler h ak k ın d a m alû m a t vermektedir. K iyeften sonra
N ijne (Nejin) uğrıy an elçi, İstanbul’da iken kendisine
verilen talimata göre b ir taraftan da eskiden Rusya’ya
esir düşm üş m ü s lü m a n la rı b u lu p çıkarm ak vazifesini
ifaya çalışm akta ve kendisine bin m ü ş k ü l içinde erkek
kıyafetiyle sokulm aya fırsat bulan bir T ürk k ızın ı h im a ­
yesine alm ış b u lunm ak tad ır. Rusların itirazına ve taz­
yikine rağm en kızı geri verm em iş ve beraberinde Pet-
resburg’a götürm ek üzere yoluna devam etmiştir. Golo-
hof (Gluchov) da da kendisine başka bir Türk esirinin sı­
ğınm ası yeni bir ihtilâf k o nu su olm uş, fakat Ş e h d i Eef n-
d i aldırm ıyarak yoluna devam etmiş ve M oskova’dan,
N ovograod’dan geçerek Petresburg’a varm ıştır. Burada
aslen T rabzonlu bir ru m olan ve ruslâr tarafından elçinin
tercüm anlığına tayin edilen K o s t a n t i n Başvekil n am ına
kendisini karşılam ış ve yapılacak m erasim e ait protokolü
vermiştir. Teklif o lunan hususlardan pek m e m n u n kal-
m ıyan ve bunları m ün akaşa eden Ş e h d i O s m a n E f e n-
d i’ye yine bu sırada O zi esirlerinden başka b irin in dehalet
etmesi üzerine Ruslar T ürk elçisini ayrıca tehdide de
başlam ışlardır. U zu n m üzakere ve m ünakaşalar netice­
sinde ihtilâf hallolunm uş, fakat elçinin karşısına-ve ken-
SEFARETNAMELER 1757-58 109

dişine Rusya h ü k ü m e ti adına hoş geldin demeye E m n i


M e h m e t P a ş a ile birlikte gelişlerinde tanıdıkları İstan­
b u llu R u m Y o r g a k i çıkmıştır. O s m a n Ş eti d i Ef en-
d i ’ n in, b u adam ın m azisi ve m ahiyeti h ak k ın d a verdiği
m alûm at da ayrıca dikkati çekmektedir. B undan sonra
sefaretname, elçinin alayla şehre girişini tasvir etmekte,
Bâş v e k il1 tarafından suret-i k a b u lü n ü anlatm aktadır.
Başvekilin ziyareti ve Sadrazam ın m e k tu b u n u n kendisi­
ne teslim inden sonra elçinin Im paratoriçeyi ziyareti yeni
birtakım teşrifat g ü ç lü k leri ih das etmiştir. İmparatoriçe
elçi tarafından söylenecek n u tu k m etninde yapılm ası
istenilen bazı tadilâtı y apm adığı için Ş e h d i O s m a n
E f e n d i’ ye y üz çevrilm iş ve ziyareti tü rlü bahanelerle
geriye bırakılm ıştır. S onunda paskalya yortusunun
ikinci g ü n ü olarak tesbit edilen kab u l g ü n ü n ü daha
sonraya bırak m ak için T ürk elçisinin ileri s ü rd ü ğ ü
m ütalâalar da çok dikkate şayandır. Ş e h d i E f e n d i ,
evvelce m ûtat olandan daha başka bir m erasimle İmpa-
ratoriçenin h u zu ru n a çıkam ayacağım da bir taraftan
dayatınca Ruslar m aiyeti arasında fitne ve fesat çıkart­
m ak suretiyle kendisini rahatsız etmek ve b u vesile ile
dediklerini yaptırm ak çaresine de başvurm uşlardır.
U zu n m ünakaşalardan sonra nihayet, İm paratoriçe -
nin ö n ün d e n çeK iîiT îcen birdenbire geri dönm ey ip
birkaç adım arka arka y ü rü m e k hususunda m utabık
kalınarak b ü tü n yeni teklifler bir tarafa bırakılm ış ve
elçi 10 tem m uz 1758 de Peterhof sarayında împa-
ratoriçe E 1i z a b e t tarafından k ab u l olunarak getirdiği
name-i h ü m a y u n u kendisine törenle teslim etmiştir.
Elçiye sarayda T ürk aşçıları tarafından hazırlanan b ü ­
fede ik ra m olunm uş, bu sırada Françe diyarından mah-
susen getirtilen «H anende ve sazendeler usul-i garibe
ile darb-ı evtar ve makamat- n e vazve lisanlarınca lühun-ı
acîbe ile velvele - perdaz olm uşlardır». Elçinin yiyip iç­
m esini orada b u lu n a n kad ın erkek b ü tü n ileri gelenler
seyretmişler, hattâ Çariçenin ilerde P e t r o III. unvaniyle
*] A l e k s e y P e tr o v iç B e s t u je v - - - R ü m i n .
110 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

Rusya Çarı olacak olan yeğeni ve v e lia h d iile o sırada Rus-


lardan yardım talebeimek üzere Lehistan K ıralı A u g u s ­
te III. ü n Petresburg’a gönderdiği oğlu tebdili kıyafet
gelerek elçinin artan hoşaflarının tadına bakm ışlardır,
Sonra davet üzerine Başvekili ziyaret eden elçiye,
îm paratoriçenin ziyaretindeki hal ve etvarından dolayı
teşekkür olunarak o g ün e kadar yapılan m uam ele ve
m ünakaşalar dolayısiyle kusur dilenm iş ve sarayın çok
süslü bahçe ve h a v u z la n gezdirilerek, görülecek yer-
Leri gösterilerek akşam a kadar—dolaştırılm ak—suretiy­
le ikram a çalışılmıştır. Rusya'ya giden T ürk elçile­
ri arasında en tafsilâtlı sefaretnameyi yazm ış olan
O s m a n Ş e h d i E f e n d i , Peterhof sarayı ve bahçe-
leri h a k k ın d a u z u n m alû m a t verdikten sonra Petres-
b u rg civarında g ö rd ü ğ ü yerleri ve tesisleri anlat­
m aktadır. D ön m e k üzere izin istediğinde, İmparatoriçe-
n in m üsaade etm ediği ve Fransa’dan yeni gelen m usik i
ve tiyatro heyetinin oyunlarında b u lu n m as ın ı arzu ettiği
cevabiyle karşılaşm ış ve bu davete icabet ederek tem­
sillerde b ulu n m u ştu r. İk inci defa izin istediğinde de elçi
Kronştat tersane ve kalesini, Rusya’nın Bâltık denizi do­
n anm asını ve kanallarla buradaki ekluzları ziyarete davet
o lunm uş, kendisine Petresburg şehrindeki devlet m üze ve
matbaası gezdirilm iştir. 21 ağustos 1758 de İmaparato-
riçeye veda ziyareti yaparak Padişaha yazılan cevap m e k ­
tu b u n u m erasimle teslim almıştır. Bu ziyaretin akşam ı
İm paratöriçe tarafından hususî surette saraya davet
olunm u ş ve yapılan resm-i kabulde hazır b u lu n m u ştu r.
Petresburg’a d ö n d ü ğ ü ve yol hazırlıklariyle m eşgul ol­
d u ğ u sırada da îm paratoriçenin daveti üzerine tekrar
tiyatroya gitmiştir. En nihayet 3 eylül 1758 de yola çı­
kan ve yolda Çariçenin tavsiyesiyle Tsarskoié-Sélo sara­
y ını da gören O s m a n Ş e h d i Efendi bu defa da Rusya’­
ya geldiğinden beri kendisine sığınan T ürk esirlerin
iadesi teklifi ve icabında zor kullanılacağı tehdidiyle
karşılaşmış, fakat aldırış etmiyerek yoluna devam etmiş­
SEFARETNAMELER 1757-58 111

tir. Elçi, sefaretnamesinin bu kısm ında Petresburg şehri,


ik lim i ve civarı ile Rus o rd u su nu n teşkilâtı ve talim leri
h a k k ın d a oldukça geniş m alû m a t vermektedir. D önüşte
yeniden kafileye katılm ak istiyen bir İslâm esirinin z u h u ­
ru Ruslar, esirler h a k k ın d a k i talep ve iddialarını arttır­
m ış ve hattâ Kiyef'te b u lu n d u k la rı sırada elçinin şehir
ceneralini ziyarete gittiği saatlerde, konağında kalan
T ürk m uhafızlara karşı kuvvet kullanarak bunları
geri alm ak teşebbüsünde bile b u lu n m u ş b rd ır. Adama-
Jyöî. k a n l ı b i r k a v g a s e k l i n i „ a la c L _ '« ıe _ s _ e Jb :.lz _T ürk ü n
yüz elli R usu d ö v ü p kovm asiyle neticelenen bu çarpış­
m ada da m uvaffak olam ayınca mesele Rus m ih m a n ­
darın gayretkeşliğine atfedilmek ve Kiyef şehri cene-
rali tarafından af istenilm ek suretiyle kapanm ış ve
oradan ayrılan elçi, maiyeti ve kurtardığı m üslüm an
esirlerle birlikte 1 ikinciteşrin 1758 de Lehistan h u d u ­
duna geçmiştir. O s m a n Ş e h d i Efendi, kendisine yolda
birçok ü z ü n tü çektiren m ih m a n d a rı ve m aiyetini yine
atiyeler ve bahşiyeler vererek m emleketlerine iade etti­
ğ in i kaydettikten sonra B uğdan h u d u d u n d a n O sm anlı
arazisine girdiğini ve B uğdan Voyvadası tarafından m e­
rasim le karşılandığını ve İsakçı, Babadağı ve D obrucâ’dan
geçerek 21 ilk k â n u n 1758 de İstanbul’a d ö n d ü ğ ü n ü
y a zara k~~seiaTetnâmesme son veFrri ektedir.
1. B a s m a la r ı1:
Şehdi Osm an E fendi Sefaretnamesi - F a ik R e ş it U n a t. 1 9 4 2
( T a r ih V e s ik a la r ı D e r g is i, S a y ı: 1-5)

2. Y a z m a la r ı:
1) İ s t a n b u l , T o p k a p ı S aray ı M ü z e s i, H a z in e N o. 1577
2 ) P a r is , B ib i. N a t. S. 1 0 4 0 .

3. N eşriy a t:
T arih Vesikaları D ergisi, S a y ı ; 1, S. 6 6 - 6 7 .

J] P ro f. B a b in g e r , Os~ranlı ta rih ve m üverrihleri, k ita b ın ın 3 2 9


cncu s a h ife s in d e V âsıf T a rih in in b i r i n c i c i l d i n i n 138-141 in c i
s a h ife le r in d e m a tb u o ld u ğ u n u k a y d e tm e k te is e de, g ö s te r d iğ i
s a h ife le r d e k i S e fa re tn a m e 1758 de L e h i s t a n ’a g i d e n S e lâ m ağası
M e h m e t A ğ a n ın S e fa r e tn a m e s i h u lâ s a s ıd ır .
112 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

4. Elçi hakkında m a lû m at:


S. O. c. II I. s. 178 - G. O. s. 3 2 8 - 3 2 9 - Vasıf Tarihi c. I, 64,
C. II. 5, 7, 17 - Seygit Hâkim Tarihi, V. 2 8 3 - 2 8 4 .

XX

Prusya Sefaretnam esi (1177-1178 H. ■


—1763-1764 M.)

[Elçi : Ahmet Resmî Efendi]


[Maiyeti : Ahmet Azm î Efendi\

O sm anlı devletiyle Prusya kırallığı arasında ilk m ü ­


nasebet, 1721 de Kıral F r e d e r i k V i l h e l m ’i n m ira h u ru
Y urgow ski’yi İstanbul’a at satın alm ak bahanesiyle g ö n ­
dermesi üzerine başlamıştı. D aha sonra da 1739 da
Prusya kiralının bir m e m u ru Lehistan yoliyle H otin’e
gelm iş ve K ırım h an ı vasıtasiyle Prusya’n ın O sm anlIlarla
dostluk tesis etmek arzusunda b u lu n d u ğ u n u ve Osmanlı-
A vusturya harbi dolayısiyle AvusturyalIlara iki seneden
beri asker de verm em ek suretiyle b u n u teyidetmekte
o ld uklarını ve T ürkiye ile ticari m ünaşebeiler tesisi a rz u ­
sunda b u lu n d u k la rın ı b ild irm işle rd i1. 1755 te ise F ran ­
sız hariciye n a z ın R o u i l i e’nin tavsiyesiyle F r e d e r i k IL
T ürkiye’de u zu n m üddet ticaretle m e ş g u l..o ld u ğ u için
m em leketim izin ahval ve âdetlerini tanıdığı sanılan Ha v-
de’yi kendisine iktisat müşavir-i hassı ü n v a n ım ve Von
R e x i n adını vererek fevkalâde elçi sıfatiyle İstanbul’a
yollamıştı. H em bazı atlar satın alm ak, hem de O s­
manlIlarla bir m uahede akdetm ek vazifesiyle gelen bu
zat, ikinci vazifesinde m uvaffak olam ad an B erlin’e
dönm ek m ecburiyetinde kalm ıştı. Fakat B ü y ü k Frederik
T ürkiye’nin şarktaki ehem m iyetini anliyor, R uslar’ı O s­
manlIlar ve PrusyalIlar için müşterek bir d ü şm a n ola­
rak görüyordu. R usya’n ın kuvvet ve kudretini kırm ak,
onu, Prusya topraklarına d oğru u za n m a k istiyen tecavüz
ve istilâ hırsından vazgeçirm ek için O sm anlIlarla hoş
*] Saphi Tarihi, V. 149 - 150.
SEFARETNAMELER 1763-64 113

geçinm eyi ve hattâ bir ittifak yapm ayı lü z u m lu b u lu ­


yordu.' Bu maksatla idi ki, M a h m u t I. devrinde yukarda
bahsi geçen teşebbüste b u lu n m u ş, fakat Rusların O s­
manlI devlet adam ları üzerindeki n ü fu z ve tesirleri
neticesi olarak bu n a m uvaffak olamam ıştı. O sıralarda
M a h m u t I. ö lü p O sm anlı tahtına O s m a n III. geçince
b ü y ü k Frederik yeni padişahın c ü lû su n u tebrik için
bir nam e yolladı ve bu suretle O sm anlı padişahlariyle
Prusya h ük ü m d a rla rı arasında m uhabereler de baş­
lam ış oldu. B ü y ü k F r e d e r i k ’i n Babıâli ile yapmaK
istediği ittifaka o sıralarda İstanbul’da Fransa elçisi
b u lu n a n ve Sadrazam Koca Ragıp P a ş a ’m n
üzerinde m üessir bir rol sahibi b u lu n a n V e r j e n 1
engel olm aktaydı. 1757 de M u s t a f a III. ü n tahta
çıkm ası O sm an lı - Prusya m ünasebetlerinin gelişm e­
sinde yeni bir safha oldu. 1759 da İn giliz bandıralı
bir korsan gem isinin T ürk sularında Fransız gem ilerine
tecavüzü üzerine O sm anlı donanm asının yakaladığı
korsanların, içinde m ahpus b u lu n d u k la rı O sm anlı ge­
misini, Maltaya kaçırm aları ve M u s t a f a III. ün g e m i­
nin Fransızlarca iadesi için ısrarları üzerine başlıyan
m üzakereler ve m ünakaşalar, O sm an lı - Fransa m ü n a ­
sebetlerini az çok sarsmış ve B ü y ü k F r e d e r i k bu
d u ru m d a n faydalanarak Bâ5îâli ile bir ticaret m u a ­
hedesi akdine m uvaffak o lm u ş tu 2. Bu m uahedeyle
Prusya tebaası da kapitülâsyonların tem in ettiği im tiyaz­
lardan istifade edeceklerdi. B ü y ü k F r e d e r i k 'in asıl m ak -
sadıysa Rusya’nın n ü fu z u n u kırm ak, O sm anlIlarla taarruzi
ve tedafüi bir ittifak yapm aktı. B u nu n için M u s t a f a III. e
u zu n bir m ektup gönderm iş ve b u m uahedenin
ehem m iyetini anlatm aya çalışmıştı. Bilhassa yedi sene
m uharebesinde etrafını saran düşm anlardan kurtulm ak
için Rusya’ya cenuptan O sm anlIlar vasıtasiyle bir darbe
î1] C h a r l e s p r a w ie r , C o m te de V e rg e nn e ş (1 7 5 S - 1 7 6 9 d a F ran -
san m İs ta n b u l b ü y ü k e lç is i) .
2] 2 2 m art 1761 ta r ih li P ru sy a ile d o s tlu k v e tic a r e t m u a h e d e -
n a m e s i, M uakedat Mecmuası, C. I, S. 8 3 - 9 0 . .

8
114 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

v u rm a k istiyordu. Bu hareket O sm anlılar için de faydalı


olabilirdi. Fakat Sadrazam K o c a R a g ı p P a ş a bir
taraftan O sm anlı ordusuna güvenem iyor, bir taraftan da
Fransız elçisinin tesir ve n ü fu z u altında kalıyordu. B ü ­
y ü k F r e d e r i k ’i n karşılıklı menfaatler esasına dayanan
teklifine razı olm adı. O sırada Rusya'da Çariçe El i z a -
b e t ’in ö lü m ü ve yerine Prusya'ya dost olan P e t r o III.
ü n geçmesi ve R usların harpten çekilm eleri F r e d e r i k ’i
serbest bırakm ış ve bu h ü k ü m d a r geri kalan d üşm an ları­
n ı kolayca yenerek harbe son vermişti. Fakat artık T ür­
kiye ile ittifaka da lü z u m kalm am ıştı. Y alnız Frederik
iyi m ünasebetleri devam ettirmeyi ihm al etm iyordu.
A ncak, bu sırada Rusya ile Prusya’n ın aralarının iyileş­
mesi Babıâlide endişe uyandırdı. İşin iç y ü z ü n ü anlam ak,
hem de F r e d e r i k tarafından gönderilen elçi R e x i n ’e
karşılık bir elçi yollam ış olm ak için, 1757 de V iyana’ya
elçi olarak gönderilm iş b u lu n a n A h m e t R e s m î E f e n d i
b u defa da B erlin’e m e m u r edildi. Kendisine Lehistan-
dan geçerken, O sm an lı him ayesi h a k k ın d a Lehlilere
tem inat vermesi ve Berlin’de F r e d e r i k tarafından taar-
ruzi ve tedafüi bir ittifak h a k k m d a k i teklif, tekrar edil­
d iği takdirde hem en Babıâliye haber gönderm esi ve
Rusyâ ile Prusya arasındaki y akınlığın O sm anlılar için
zararlı olup o lm a d ığ ın ı anlam ası için talim at verilmişti.
A h m e t R e s m i E f e n d i , kayın biraderi A h m e t
A z m i E f e n d i ’y i d e 1 m aiyetine alarak 1763 tem m uz
ortalarında İstanbul’dan yola çıktı ve R om anya, Lehistan
yoliyle beş ay kadar sonra Berlin’e vardı. D ö n ü ş ü n ­
de padişaha s u n d u ğ u sefaretnamede m em uriyeti sıra­
sında gördüklerini, B ü y ü k F r e d e r i k ile olan m ülâk a tm ı
nakletmektedir. '
Sefaretname, evvelâ elçinin takibettiği yol üzerinde
b u lu n a n Kalas, İbrail, Yaş gibi R om anya şehirlerinin ve
Lehistan h u d u d u başında b u lu n a n Hotin kalesinin o g ü n ­
k ü d u ru m la rı h a k k ın d a izahat vermekte, m ih m a n d a r ola­
*] Zeffl-i Tarik-i Vâsıf, v. S4.
SEFARETNAMELER 1763-64 135

rak kendisine gönderileceğini beklediği m e m u r yerine


gelen doktorla burada buluşarak yoluna devam ettiğini
anlatm akta, Lehistan şehirleri ve ahvali, B alük ve Şimal
denizindeki başlıca ticaret lim anları ve önemleri, Lehis­
tan’ın iç d u ru m u ve kıral seçimi meseleleri hakkında
m alûm at vermektedir. Silezya h u d u d u n d a n Prusya top­
raklarına giren elçi Breslav’dan geçerek 9 sonteşrin 1763
te Berlin’e varm ıştır. A h m e t R e s m î E î e n d i , Sefaretna-
m esinde o g ü n k ü Berlin şehrini anlatm akta ve Prusya’nın
genişleme harpleri ve bu harplerin sebepleri h ak kınd a
izahat da verm ektedir. B undan sonra elçi, başvekil ve
kıral tarafından k a b u lü n ü anlatm akta ve kıralla Potes-
dam 'da yaptığı hususi m ülâk atı da kaydetmektedir.
A h m e t R e s m î E f e n d i kışın Berlin tiyatrosunun bazı
temsillerinde ve balolarda da b ulunm uştur. Bir gece
F r e d e r i k ’le buluştukları bir yerde kiralın Prut vaka­
sında O s m a n l I l a r ı n Ruslara göstermiş oldukları m üsa­
m ahakârlığa çok müteessif ve dilgir o ld u ğ u n u söyledi­
ğini de ayrıca yazm aktadır.
Altı ay Berlin’de kaldrktan sonra 22 nisan 1764 te
kirala avdet ziyareti yaparak F r e d e r i k ’in O sm anlı pa­
dişahına yazdığı nam eyi teslim alm ış ve m ayıs başında
Berlin’den yola çıkm ış, yine Lehistan ve R om anya yoliy-
le Tuna boyunda Tutrakan kasabasına gelerek ve on ay­
dan beri hasretkeş o ld u ğ u cam i ve m inareye kavuşarak
secde-i şükrana kapanm ış ve Hezargrat, K arınabâd ve
K ırklareli üzerinden 14 tem m uz 1764 te İstanbul’a
dönm üştür. A h m e t R e s m î E f e n d i , sefaretnamesinin
bir bahsini de K ı r a l F r e d e r i k ’in şahsı, icraatı ve
PrusyalIların askerliği h ak k ın d a edindiği m alûm ata
ayırmakta, Saksonya ve Prusya k ıra llık la n arazilerinin
o tarihteki d u ru m la rı ve F r e d e r i k ’in yaptığı m u h a ­
rebeler h a k k ın d a kaydettiği kısa izahatla sefaretname-
sine son vermektedir.
1, Y azm aları:
Sefaretname-i Ahmet Retmî (B irinci tabı), Matbaa-i E b û zziy a ,
İsta n b u l, 1303.
116 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERÎ

Vâsıf Tarihi, c . I , s . 1 5 4 - 1 6 8 .
Tcrih-i Gülşen-i Maarif, c . I . s . 1 5 4 3 - 1 5 4 7 ( k ı s a l t ı l m ı ş o l a r a k ) .
A lm a n c a t e r c ü m e s i : Gesandtschaftlicke Berichte von Seinen
Gesandtschaften in Wien im Jahre 1757 and in Berlin im Jahre 1763.
A lg e m e in e L ite r a tu r -Z a it u n g , J o s e f v. H a m m e r, B e r lin
u n d S te tt in , 1809.
Eine türkische Botschaft an Friedrich den G rotten. A us d e m
T ü r k is c h e n in s D a u t s c h e ü b e r s e tz t v o n W illy - B e y B o lla n d .
Is ta n b u l 1903.
2. Y a zm aları:
1) A n k a ra, T ü rk T a r ih K u ru m u , N o. 53 Y.
2) A n k a ra, İh s a n S u n g u 1
3 , 4 ) Is ta n b u l, T opkapı S arayı M ü z e s i, H a z în e N o.
1311, 1 5 7 6 .
5) İ s t a n b u l. T o p k a p ı S a r a y ı M ü z e s i, E m a n e t H a z în e s i,
N o. 1439.
6) İ s t a n b u l , Â tıf E f e n d i N o. 1890.
7 , 8) İs ta n b u l, Ü n iv e r s ite y a z m a la r ı, N o . 1319, y ıld ız
N o. 2 7 0 ( v . 3 6 - 6 1).
9 ,1 0 ) İs ta n b u l, S ü le y m a n iy e k ü tü p h a n e s i, Â ş ir E fe n d i,
N o. 2 5 2 ve 2 5 8 .
11) P a r i s , B ib i. N a t. S. 1 0 8 6 .
3. N eşriy a t:
Osmanlılar ve Büyük Frederik - A h m e t R e f i k , İ s t a n b u l - Koca
Ragıp Paşa şedaretinde Babıâli, III. - A h m e t R e f i k , Y e n i M e c ­
m u a , N o . 8 8 . S. 1 0 9 - 1 1 3 . - Oşmanhlarda terakkrgatı siyasiye, A l i
K e m a l . R e s i m l i k i t a p , N o . 2 , S . 1 0 6 r Eine türkische Gesandtschaft
am Hofe Friedrichs des Grossen im Winter 1763 - 64. P r o f . V o l z . H o -
h e n z o l l e r n - J a h r b u c h , 1 9 0 7 , - Die Preussisch - türkische Bänd-
nispolitik Friedrichs des G rossen-C. A , B r a t t e r , W e i m a r , 1 9 1 5 .
4. Elçi hakkında m alû m at:
S . O . c . I I I , s . 3 8 0 - 0 . M. c . III, s . 5 8 - 5 9 , 1 8 9 - K. A.
c . 1, s . 7 9 8 - G. O. s . 3 0 9 - 3 1 2 - O. C. s . 3 1 1 - Vâsıf Tarihi, c . I ,
s. 34, 86, 145, 154, 168, 172, 185, 197, c. II, s. 3 4 , 3 6 ,
B l -Zeyil: V. 8 4 v.-M astafd Necip Tarihi, s. 41.

XXI
. ■Sefaretnam e-i N ecati (1185 -1189 H . — 1771 -1775 M.)
[Silähdar Ibrahim Paşa]
¡Maiyeti: Defteremini vekili Necati Efendi]
Bu eser d oğrud an doğruya bir sefaretname değil­
dir. 9 ilkteşrin 1769 da O sm anlı Devletinin .R u s y a ’ya.
J] A d ı Tckrzr-i Brendehark li - Resm î A hm ed E fen di.
SEFARETNAMELER 1771-75

harb ilân etmesiyle b aşlıy an.ve K ırım ’ın Ruslar tarafın­


dan zaptını kolaylaştıran m uharebenin K ırım ’da geçen
safhalarına ait bir tarihçe ile neticede esir düşen K ırım Ser­
darı Vezir İ b r a h i m P a ş a ’ n m R u sy a’da geçirdiği esa­
ret hayatından, orada görd ük le rind e n ve d u y d u k ların d an
bahseden bir Esaretname den terekküp etm ekte1 ve son
kısm ını da A h m e d R e s m î Efendinin Hulâsat-ül iti­
barında. yaptığı gibi m ağlûb iy e t sebeplerinin teşrihine
ve m uhakem esine ayrılm ış bir bahis teşkil eylemektedir.
Esasen eserin adı da, kitabın sonunda Tarih-i Kırım olarak
yazılı bulu n m ak tad ır. 1769 da başlıyan ve birçok ağır
m ağlûbiyet safhalarından sonra nihayet 1774 Kaynarca:
m uahedenam esiyle sona eren O sm an lı -Rus harbinin, dev­
rin vak’anüvis tarihlerinde yer alm ıyan bir kısım v u k u atı­
nı aydınlatm a b a k ım ın d a n hususi bir değer taşımaktadır;
Eserin m u h a rriri, K ırım serdariığı ile harbe m e m u r
edilm iş b u lu n a n silâhdar İ b r a h i m P a ş a 'n ın Defter-!
e m inliği vekilliğine tâyin edilm iş olan defterhane-i
âm ire kâtiplerinden N e c a t i E f e n d i ’dir. Bu zatın bi-'
yografisi h ak k ın d a eserinde görülenlerden başka, m a lû ­
m at elde etm ek kabil olm am ıştır. 18 haziran 1769 da
E rzu rum ve Trabzon eyaletleri valiliğiyle K ırım ’a m e m u r
edilen Silâhdar İ b r a h i m P a ş a ’ ya ait tevcihat defterle-;
rini hâmiles- d«îiex^a-ue_kaleıni kâtiplerinden F e y z u i -
1a h S ı t k ı E f e n d i ile birlikte Kefe sahrasında Serasker
İbrahim P a ş a ’ ya 4 ağustos 1769 tarihinde iltih ak
ettiği,. b ü tü n harp boyunca orada .b u lu n d u ğ u ve 9 temy
m u z 1771 de esir o ld u ğ u kitabından anlaşılm aktadır.
N e c a t i E f e n d i , kitabına K ırım ve N ogay ahali-;
sinin O sm anlı Devletine karşı itaatten uzaklaşm ış ol­
duklarını, İ b r a h i m P a ş a ordusuna ait zahire ve
m üh im m a tın O rkale’ye n akli için K ırım iılarca tem ini
gerekli arabalar' dolayısiyle K ırım Şirin M irzalariyle
devlet e rkân ının "bize O sm anlı askerinin henüz iktizası
yoktur. Zira m em leket ve k u ra m ız haraptır ve araba
"j C e v d e t P a ş a , a d ı n ı s ö y le m e d e n h u lâ s a e d erek e s e r in e g e ç ir ­
d iğ i b u k it a p t a n Sergüzeştnam e d iy e b a h s e t m e k t e d i r (c . I, s. 8 1 ).
118 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERÎ

verm ekde reayâ fukarasına gadirdir,, diyecek kadar


ileri gittiklerini kaydederek başlam akta ve İ b r a h i m
P a ş a o rd u su nu n bu cephedeki faaliyetlerini sırasiyle
anlatm aktadır. O rd u n u n ilk kışı m ü ş k ü l şartlar içinde
geçirdiği ve ertesi baharda K ırım h a lk ın ın O rk a p u ’ya
Rusların h ü c u m u n u teşvik suretiyle nasıl hiyanet ettik­
leri, Tatar askerlerinin d ü şm a n karşısından derhal b o z­
g u n lu k göstererek m ütem adiyen kaçtıkları, O sm an lı
kuvvetlerini şaşırtarak m ü ş k ü l d u ru m lara d ü şü rd ü k le ri
görülm ektedir. Hattâ bir kısım K ırım M irzalarının Rus-
lara m ektuplar göndererek “Bizler ve Han-ı K ırım ve
gerek sair erkân-ı devlet K ırım ve Şirin M irzalariyle
cüm lem iz O sm an lu y a ferm anber olm aktan ise bu za­
m an d a sizin gibi bizlere h ay ırhah devlete k u l olm ak
yeğdir,, diye Ruslara karşı d u y d u k la rı y a k ın lığ ı b ild ir­
dikleri, İ b r a h i m P a ş a o rd u su n u n R usların istiklâl
propagandasiyle zehirledikleri K ırım h alkı arasında,
âdeta yabancı bir memlekette harb eder gibi K ırım
topraklarını ko rum ay a uğraştığı anlaşılm aktadır. N e-
c a t i Efendi’n in bazı ok u r yazar ye m em kleketin
m enfaatini d ü ş ü n ü r K ırım lılardan m ahrem olarak
öğrendiğine göre M a k s u t G i r a y H a n , Ruslarla
gizlice anlaşmış ve ke n d i m al ve m ü lk ü , evlât ve
lyali em in olm ak şartiyle K ırım ı Ruslara bırakm aya
razı olm uştur. N e c a t i E f e n d i ’ ye b u ih b a rı yapan­
lar b u n a M ogayları ve H anların K ırım içinde otur-'
m ıyarak. K ırım ’ı Şirin M irzalara b ırak m ış olm alarını,
m irzaların da aralarına nifak gireirek itaatten çıkm ış
b u lu n m ala rın ı sebep olarak göstermişlerdir. M u h a rrir bu
hali, tasvir ederken bir taraftan da O sm anlı D evletinin
“K ırım ’ın hali nedir ve ne gûnâdır,, diye bir kere'bile
sorm am ış o ld u ğ u n d a n şikâyet etmekte ve diyaneti
vezaretine galip olan Serasker İ b r a h i m P a ş a ’nın b ü ­
tün bunları ve 1771 yazında yapılacak harb için pa­
ra, zahire, asker, topçu, kum baracı ve lâğım cı ve m ü ­
h im m a t ihtiyacını gerek İstanbul’a gerek B abadağında
kışlıyan ve başında sadrazam Silahtar M e h m e t P a ş a
SEFARETNAMELER 1771-75

(20. X II. 1771 — 11.■XII. 1772) «bulunan orduya yazdı­


ğın ı ve o sene için d u ru m u n m ü ş k ü l g ö r ü n d ü ğ ü n ü
b ild ird iğ in i belirtmektedir. Bu sırada K ırım ’da Rusların
hesabına birtakım m ollaların casusluk ettikleri ve
kitap satmak bahanesiyle şehirleri, kasabaları dolaşarak
O sm anlılar aleyhine fena haberler yaydıkları da N e-
c a t i Efendi’n in kitabından anlaşılıyor. Artık 1771
baharı gelm iş ve denizde kolaylıkla sefer m evsim i baş-
lıyalı üç ay geçtiği halde ne bir gemi, ne zahire, ne
asker ve m ü h im m a t ve ne de d onanm adan bir haber çık­
mıştır. Kışlakta kalan asker de tâyinat ve işlemiş ay lık ­
larını alm adıkça cepheye gitm ek istememektedirler. Def­
terdar E m i n B e y ’ in ve N ü z ü l em ini İ s m a i I Ağa’nın
karışık ve bozg uncu işleri, parasızlıktan ve zahlresizlikten
dem vurm aları da askerin m aneviyatını bozmakta,
d u ru m u güçleştirmekte, Serdarın p arm a ğ ın d a k i elmas
yüzüğe varıncaya kadar değerli eşyasını satmak veya
rehine ko ym ak suretiyle o rd u n u n ihtiyacını ve askerin
geçmiş aylıklarını tem ine çalışmaktadır. Bu sırada
ordu nun , um um iyetle iaşe işlerindeki b o zu k lu klarını ve
kö tülük le rin i belirten birkaç canlı örneği N e c a t i
Efendi’n in kitabında görmekteyiz. K ırım lıların kış­
laktaki o rd u n u n O rk a p u ’ya, cepheye gitmesi için m u h ­
taç oldxrğtr~arab^îan ve m re m e k suretiyle K ırım m ü ­
dafaasını güçleştirm ek h ususund aki kasıtları da tek­
rar göze çarpm aktadır. O sıralarda K ırım H anı olan
S e l i m G i r a y ile Yenikale m u hafızlığın a tâyin o lu ­
nan Kefe valisi A b a z a M e h m e t P a ş a dâ yirm i
iki kişilik bir maiyetle K ırım ’a gelm işlerdir. M e h m e t
P a ş a kendisi padişah tarafından Yenikale’n in m u h a ­
fazasına m e m ur edildiği halde K ırım hanından ken­
disinin Yenikale’ye gitmek, Kefe’de oturm ak veya
O rkale’de İ b r a h i m P a ş a ordusuna iltihak şıkların­
dan birini ihtiyarda serb’set old u ğ un a dair yarlık ald ı­
ğından bahisle Serasker İ b r a h i m P a ş a ’ dan fikrini
sormuş ve padişahın em ri üzerine karadan m e m u r
olduğu kalelerin m uhafazasına gitmesi gerektiği, ,ka­
120 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

lelerin m evsim geldiği .halde ü ç aydan beri boş k a l­


dığı, denizden de d o n an m an ın m uhafaza ile m ükellef
b u lu n d u ğ u cevabını almışsa da emre imtisal edip
Yenikale’ye gitmemiştir. Vaktinden üç ay sonra do­
n anm a ile gelen zahire ve h azîne d e pek az o ld u ğ u n d a n
askerde nefret u y a n m ış ve birçok dinlenm esi acı v a ­
kalara sebebiyet verilm iştir. Gelen d o n an m an ın başındaki
Kaptan Paşa vekili H a ş a n P a ş a m e m u r o ld u ğ u k a ­
lelerin m uhafazasına gitm iyerek Kerç lim an ın d a de­
m irled iği gibi, Abaza Mehmet P a ş a da hazî­
nesi, zahiresi ve etbaı olm adığı için kendisine akça,
zahire, kırk at, çadır verilm edikçe Yenikale’ye gidemiyece-
ğ in i söyleyip Kefe’de oturm akta ısrar etmiştir. İ b r a h i m
P a ş a m uhtaç oldukları arabaların tem in olunm am asına
rağm en Rusların O rkale’sine yaklaştıklarını haber a lın ­
ca m aiyetindeki kom utanlar razı olm adıkları halde^
k e n d i k ap ık u lu h alk ı ve m aiyetindeki Mısır askerle­
riyle cepheye gitm eyi kararlaştırarak gereken em irle­
ri verm iş ve bu sırada O rkale’sinde b u lu n a n K ırım lı­
lar, serdarın kalenin boş bırakılıp ileri gidilm em esi
h ak k ın d a k i e m rini dinlem iyerek başları “iki senedir
ki b u K ırım da O sm anlı Seraskeri nam ve şan sa­
h ib i oldu, bizlerin hizm etleri gerek H anın gerek
Devlet-i A iiyyenin m a lû m u değil,, diye nam ve şan
alm ak için ileri atıldığından ve Ruslar da kale içindeki
bir kısım Tatarlarla esasen anlaşm ış b u lu n d u k la rın d a n
İ b r a h i m P a ş a daha yolda iken kale Ruslara teslim
o lm uştur. B u n u n üzerine Rusların K ırım ’ı kolaylıkla
istilâya başladıkları» her tarafta o rd u n u n bozularak pe­
rişan bir hale düşm üştür. D o nan m a seraskeri F a z l ı kap­
tana silâhtar İ b r a h i m Paşa tarafından gemilere
yerliden ve askerden kim se alm am ası h ak k ın d a kat’î
em ir verilm iş b u lu n m asın a rağm en başta A b a z a M e h ­
m e t P a ş a o ld u ğ u halde birçok kim selerin gemilere
kaçtıkları g ö rü ld ü ğ ü n d e n , askeri zaptetmek kabil olam a­
m ış ve m ütaad d it ricalara reğm en M e h m e t P a ş a
orduya 'dön m e y i k ab u l etmemiştir. Serasker İ b r a h i m
SEFARETNAMELER 1771-75 121

P a ş a elinde kalan kuvvetleri tanzim ve tensik ederek


Rubat kalesine sevketmeğe m uvaffak olmuşsa da b u n u
haber alan Ruslar, “Tatarlar ile sö zü m ü z böyle değildi.-
Ü zerim ize T ürkler geliyor. H a lb u k i K ırım lılar ve No*
gaylar bize senet verip senet alarak O sm anh askeri
sizin üzerlerinize gelirse bizler karşı duracağız diye
ahdetm işlerdi. Hal böyle giderse O rkale’sini de geri
alırlar„ diye telâşa düşm üşler ve Ruslarca Kırım'a
H an tâyin edilen S a h i p G i r a y ve kardeşi Ş a h i n
G i r a y , Ceneral D o l g o r u k ’u n 1 em riyle ve m aiye­
tindeki Tatar, askerleriyle Silâhtar İ b r a h i m Paşa
kuvvetlerini m uhasara ederek, “sizler k im in için cenk
ediyorsunuz? Eğer K ırım için ise biz cüm lem iz K ırîm ’m
kalelerini Ruslara verdik ve barıştık. Bize m em leket
lâzım dır. Sîzlerden ne fayda vardır? O sm anlı ordusunun
hali m alû m d u r. H em en sizler de geri gidip Kefe’ye
varm ak h ak k ın ızd a hayırlı olur,, diye taraftarlardan
m üteşekkil kuvvetleri dağıtm aya m uvaffak olm uşlardır:
İşte bu sırada da, eserin m üellifi N e c a t i E f e n d i
Rusların eline esir düşerek k ırk sekiz g ü n Kefe’de ik a ­
mete m ecbur tutulm uş ve bu arada da K ırım ’da son
olup bitenler h a k k ın d a m alûm at edinmiştir.
Serasker İ b r a h i m P a ş a ' n m son teşebbüsleri de
m üspet bir.îi^t-i-ee-verm-emi-ŞT Ruslar Azak boğazım tut­
tukları cihetle Yenikale’ye gidem iyen donanm a da
Kefe’ye- dönm ek m ecburiyetinde kalm ış ye Rusların
O sm anlı kuvvetlerini tazyiki ve Ş a h i n G i r a y ’ ın K ı­
rım halkı arasında yaptığı propogandanm tesiriyle bir
taraftan İ b r a h i m P a ş a kuvvetleri bozulup sıkışır­
ken don an m an ın da bozgundan kaçan bir kısım asker­
lerle birlikte A nadolu yakasına firarı, nihayet Kefe’nin
Ruslar tarafm den zaptı neticesini verm iş ve Serasker
İ b r a h i m P a ş a on iki kişiye inen m aiyyetiyle harb’
m eydanında düşm an a teslim zorunda kalm ıştır. N e c a ­
t i E f e n d i ’ni n naklettiğine göre Rus başkom utanı
İ b r a h i m P a ş a ’ ya kılıcını geri verm ek suretiyle
k ah ram an lığına h ürm e t göstermiş ve sarayında ika-
>] O e n e r a l V a s i l i D o lg o r u k i K r im s k i. .
122 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

metine müsaade,etmiştir. İ b r a h i m P a ş a daha önce


esir o ld u ğ u n u öğre n d iği defteremini N e c a t i E f e n ­
d i ’ nin' kendisinin yanına gönderilm esini Rus Ceneraljn
den istemiş ve b u ricası da kabul edilm iştir.
N e c a t i Efendi, K ırım ’ın Ruslar tarafından zaptın­
dan sonra M irza ve Şirinlerin K ırım h alk ın ı nasıl soy­
d u k la rın ı ve K ırım lıların am ellerine göre, ettiklerini b u l­
du k la rın ı da kısaca kaydettikten sonra K ırım yarım adası
ve Kefe şehrinin coğrafyası, beşer! ve İktisadî ahvali
h a k k ın d a m alû m a t vermektedir.
Eserin sefaretname sayılabilecek kısm ı asıl b u n d a n
sonra başlam akta ve N e c a t i E f e n d i Rusya’da baş­
larından geçenleri ve görd ük le rin i, d u y d u k la rın ı şöy-
lece nakletmektedir:
Silâhdar İ b r a h i m P a ş a elli bir kişilik bir maiyetle
ve im paratoriçe K a t e r i n a’nın davetiyle Petersburg’a
gitm ek üzere K ırım ’dan yola çıkm ış ve T uğla’ya v a rd ık ­
ları sırada, m ih m a n d a rın ın m aiyetinden otuz kişiyi orada
bırakm ası ve geri kalanlarla seyahatine devam etmesi
h ak k ın d a İm paratoriçeden alm an bir' emre m üstenit
teklifiyle karşılaşm ış ve dayatm asının fayda: verm ediğini
görünce çarnaçar razı olarak Dergâh-ı Âli Kapıcıbaşıla-
rından kethüdası İ b r a h i m A ğ a ile Divan-ı H ü m a y u n
kâtiplerinden Reisülküttap vekili H ü s e y i n ; S e n a y î
Efendi’yi ve m ektupçusu E l h â c İ b r a h i m E f e n d i ’yi
otuz kişi ile birlikte adı geçen kalede bırakm ış ve m a i­
yetine N e c a t i Efendi’yle yirm i kişiyi alarak Peters­
b u rg ’a gitm ek üzere yoluna devam etmiştir.
Kış m evsim inde, birçok güçlüklerle yapılan bu
seyahatin oldukça sıkıcı ve yorucu geçtiği anlaşılm akta­
dır. N e c a t i Efendi’riin anlattığına göre Ruslar, üç
gü n d e bir karantina bahanesiyle kırda ateş yakıp içine
ardıç ağacı atarak ve paşadan gayri esirleri soyup bu
ateşten geçirerek m ütem adiyen dezenfekte etmişler ve
«ol tütün vucutlara tesir etmekle hastalık olm azm ış»
diyerek soğuktan birkaç esirin ö lü m ü n e de sebebol-
m uşlardır. K ırım iie Petersburg arasındaki yolculuk altı
SEFARETNAMELER 1771-75 123

ay dokuz g ü n sürm üştür ve Siiâhdar î b r a h im P a ş a ile


maiyeti 1 2 so nkân u n 1772 de Petersburg’da kendilerine
ayrılan konağa inm işlerdir. .
, Yolda kendilerine nezarete m e m u r edilen Rus asker­
leri arasında b u lu n a n bazı Kazanlılar, Rusların bu
harpte K azan’dan da beş altı bin kişilik bir kuvvet ala­
rak O sm anlIların üzerine yollam aya niyetlendiklerini, fa­
kat K azan m ollalarının onlara nasihat ederek «ehl-i İslâm
üzerine varıp m u kab il olund uk ta tüfeklerinizi yukarı
tutup ve eğer fırsat olursa İslâm tarafına firar edip geçe­
siniz ki selâmettir. Zira sizler bu askerlikte kalıp sonra
bir dahi bizleri görm ek kabil değildir. Küffar kalelerin­
de kalırsınız b u vilâyete getirmezler. H em en İslâm
tarafına gitm ek tarîkine bakın» dediklerini söylemişler.
«Bizler dahi bu vech üzere nizam verip giderdik. Meğer
içlerim izde casusları varm ış, küffara haber vermişler.
K ırım ’a yakın yerde bizleri üçer beşer y üz nefer tefrik
edip cüm lem izi sair askerlerinin içlerine vaz’ettiler ve
ol veçhile bir tü rlü kaçm aya im k â n bulam adık» diyerek
vaziyetlerini anlatm ışlardır.
Petersburgr’un coğrafi m e vk ii ve iklim şartları h a k k ın ­
da m alûm at veren N e c a t i E f e n d i , Serasker İ b r a h i m
P a ş a ile im paratoriçe K a t e r i n a arasına soğukluk gir­
mesi sebebini-d-e-şöyjreee-a-H-l-a-t-maktadır:
T uğla’da bir kısım m aiyetinin bırakılm asına impara-
toriçenin 1 izni o lm ad ığını öğrenince İ b r a h i m Paşa’m n
bu n dan canı sıkılm ış bir halde iken Rus Başvekili
P a n i 2 kendisini sarayda K a t e r i n a ’m n birresm-i k a b u ­
lüne davet etmiş ve P a ş a da gitm ek üzere hazırlanm ış
ve imparatoriçe tarafından beklenm ekte bulu n m u şke n,
m ih m a n d arı ve Paşa’m n canının sıkılm asına sebebiyet
verm iş olan M i h a i 1 saraya gidip Serasker P aş a’m n gel­
mek istem ediğini söylemiş ve oradan da bazı sinirlendi­
rici cevaplar getirerek K a t e r i n a’m n «eğer P a ş a bu ak­
*] N e c a t i E f e n d i eserinde d a im a K a i e r i n a’ dan K ıraliçe
olarak bah setm ekted ir. ■
2] N ik ita P a n in e
124 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

şam gelmezse b u n d a n sonra b u lu n d u ğ u yerden dışarı­


ya çıkm aya gerek kendisine gerek m aiyetine izin verm em »
dediğini söyleyince, P a ş a da ret cevabı vererek «Pek iyi
olur» demiş ve b u n u n üzerine İ b r a h i m P a ş a ve m ai­
yetini b u lu n d u k la rı binaya ve odalarına nöbetçiler d ik i­
lerek tam doksan g ü n hapsolunm uşlardır. K endilerine
yiyecek, yakacak ve hattâ su bile verilm em iş o ld u ğ u n d a n
b u gibi ihtiyaçlarını el altından para ile tem in etmek zaru­
retinde kalm ışlardır. Ü ç ay sonra, Petersburg’da yine esir
olarak ikam et eden Bender m uhafızı A b d ü 1c e I i 1 zade
M e h m e t E r a i n P a ş a 1İm paratoriçenin izniyle İ b r a h i m
P a ş a ’n ın ziyaretine gelerek ricada b u lu n m u ş ve P a ş a ’yı
ikna ederek önce başvekilin ziyaretine ve bilâhara İm ­
paratoriçenin sarayına götürm eye m uvaffak olm uştur.
O gece sarayda danslı bir resm-i kabul y apıldığı ve bu
m erasim de Ş a h i n G i r a y ’ın da hazır b u lu n d u ğ u ve
İ b r a h i m P a ş a ’n m K a t e r i n a ile görüştükleri N e c a t i
E f e n d i ’ni n şu satırlarından anlaşılm aktadır:
«..........K ı r a 1i ç e n i n o lduğu m ahalle varılıp mahal-lî
m ezbur elli arşm .tu lü ve y irm i beş arşın arzı on odası
olm ağla ve odanın üç kapısı olup biri bir tarafında biri
bir tarafında ve biri ortasında vâki olup Kıraliçe ol orta­
da vâki olan kapıdan gelip bir sandalye üzerinde karar
edip sağında fertmeşaller (feldmareşal) ve dahi Ş a h i n
G i r a y M irzalariyle ve solunda ceneral pâyesinde avrat­
lar ve karşısında serapa nısıf oda. boyunca Generaller ve
balyozlar ve sair zâbitleri divan du ru p Kıraliçeye karşı d i­
van duranların m abeynleri on beş arşırı m ik d a rı yerde
rical kızları ve nisaları ve erkekleri el ele verip hora
deperler ve bu oyunlar esnasında m üşarüniley hayı ve
yanlarında b u lu n an kimesneler ile Kıraliçeye karşı divan
duran Generallerin aralarında beraber divan du rd u ru p
bir saat m ikdarı paşalara Kıraliçe nazar etmeyip ancak
ö n ün d e iki balyos vardı. Biri İngiliz ve biri Nemçe.
Bunlar ile otuz bir k âğıd ı oynar idi. Bu oyunlar tam am
!] S. O. 1, s. 410
SEFARETNAMELER 1771-75 125

olup saz çalınıp b u arada paşalara nazar ve tebessüm


edip yerinden kalkıp Kıraliçe balâda m e z k û r S a h i p
G i r a y H an ın karındaşı Ş a h i n G i r a y ile sohbet edip
andan kendi ricalleriyle sohbet ederek İ b r a h i m Pa-
ş a ’ n ın hatırın sual ve bazı rumuz-ı sitem âm iz soh­
bet edip ve andan E m i n P a ş a Hazretlerine gelip
divan tercüm aniyle hal ve hatır sual edip ve ben
senden razıyım deyüp yine yerine varıp kâğ ıt oy­
nam aya başladıkta kızlar ve oğlanlar oynarlar ve sazlar
çalınm aya başlayınca İ b r a h i m Paşa Hazretleri biz-
ler gayri gidelim diye E m i n P a ş a ' y a söyledi ve divan
tercüm anına hitap edip var Başvekile söyle biz gideriz
tercüm an nam M ihail dahi izin alıp b u y u r u n dedikte
İ b r a h i m P a ş a Hazretleri konağa teşrif buyurdular».
N e c a t i E f e n d i , b u resm i k a b u ld e n başka «Der
beyan-ı komedya» başlığı altında seyrettikleri tiyatro ve
operalardan kısaca bahsetmekte ve el ile yapılan alkış
ve takdiri garipsiyerek d ü ş ü n d ü k le rin i «H er kaçan
Kıraliçe çengilerin m uhaverelerinden ve oy unlarından
hazzeylese kemal-i sahavetinden bahşiş yerine ellerin
biribirine u ru p rical ve nisvanları dahi kezalik yani
altın verm iş gibi olurlar. O y u n b azları da Kıraliçe beğe­
n ip bizlere el v u rd u deyü m esrur ve safayap olurlardı.
Âtâyâ ne g û n â şeydir bilm ezler ki hattâ m ah zu n e ola-
lar. Bu aferin ne tükenm ez hazinedir. M isillû bir sey-
rane eğer âkça verm ek lâzım gelse Kıraliçenin Serasker
İ b r a h i m P a ş a Hazretlerine yevm iye deyü verdiği
dört y üz akça değil dört bin akça vefa eylemez ve bu
fakire yevm î y irm i beş akça ve etba-i m üşarünile y he
beher nefere onar akça tâyin olm uştu. Bu ikram sair
devlette olm az deyü devletleriyle tefahür ederler, balâda
m e zk û r el kerm inde çare yok c üm le m iz el urduk» diye
nakletm ekte ve aynı zam anda Rusya’da b u lu n d u k la rı
m üddetçe kendilerine verilm ekte olan tahsisat h a k k ın ­
da ¡da m alû m a t vermektedir.
N e c a t i Efendi’n in eseri, aynı zam anda K ırım H anı
S a h i p G i r a y l a Ruslar arasında yapılan anlaşm a ve
126 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

bu m uahedenin akd i için K algay Ş a h i n G i r a y ’m


başkanlığında Petersburg’a gelen K ırım heyetine göste­
rilen kab ul m erasim i h a k k ın d a da m alû m a t vermekte
v e bu anlaşm ada M irzalarla Ş a h i n G i r a y arasında
ihtilâf çıktığını ve M irzalar K ırım ’a dönünce aralarında
beliren anlaşm azlığı göstermektedir. Ş a h i n G i r a y ' m
hesapsız satın aldığı eşyanın parasını ödiyem em ek d u ­
ru m u n a düşm esi ve hacil bir vaziyette adeta k o v u lu r
gibi K ırım ’a d ö n d ü ğ ü vakit m emlekete girm ek cesare­
tini gösteremiyerek bir kenara çekilm ek m ecburiyetinde
kalm ası h akkında verdiği m alûm at da dikkate değer
bulunm aktadır.
« N e c a t i Efendi, kitabında m askeli balolar, içkili ye­
m ek ziyafetleri ve K a t e r i n a ’nın o ğ lu n u n d ü ğ ü n ü dola-
yısiyle verdiği u m u m i ziyafet h a k k ın d a da m alûm at
vermekte ve bu kısım , kitabın hayretle o k u na n sahife-
lerini teşkil etmekte, bu u m u m i ziyafet vesilesiyle de
o devirde Rusya’nın para d u ru m u da öğrenilm ektedir.
O sırada G ü rc ü H a n ı E r a k 1i s’in o ğ lu n u n da birçok
hediyelerle İm paratoriçeyi ziyarete geldiği ve İran
tecavüzlerine karşı Rusya’dan yardım talebinde b u lu n ­
d u ğ u ve beraberinde O sm anlIlardan . alınm ış esirler de
getirdiği ve b u n la rın İ b r a h i m Pâşa’m n ricası üzerine
kendisine verildiği ve beraberce esaretten k u rtu ld u k ları
da ayrıca kaydolunm aktadır.
N e c a t i Efendi’n in kitabında verdiği m alûm atın en
önem lisi 1773 te R usya’da zu h u ra gelen B u g a ç e f
isyanı h ak k ın d a yazdıklarıdır. İhtilâlin yap ıld ığı sahayı
ve ne suretle genişlediğini kısaca anlattıktan sonra
Kazan Tatarlarından naklen, B u g a ç e f i n O sm anlIlara
hizm et ve yardım kastında b u lu n d u ğ u n u nakletmektedir.
Burada İdil (Volga) suyu ve dolayısiyle S o k u l l u
M e h m e t P a ş a ’n ın kanal açm a teşebbüsü hak kın d a
verilm iş olan şu m alû m a t da dikkate şayandır:
“M urad Han-ı Salis zam an ın d a S o k u 11 u M e h m e t
P a ş a Kale-i Azak beyninde v âk i cereyan eden Ten
n e hrin in başı rtıezbur İdil nehrine üç m enzil kârip
SEFARETNAMELER 1771-75 127

olm ağla nehri İd il’den hafirler kazıp nehri Ten’e m ah iû t


etmeye iki sene çalışıp husule gelm işken biem rihi Kadîr
şiddeti şita gelip asker k ırılıp cüm le m ü h im m a t anda
kalıp Moskof ahzeylemiştir, deyû Kazan tatarı uleması
naklederler, kendulerde tarihiyle zabıt ve tahrir ö lm ü ş­
tür. Zira B u g a ç e f z u h u ru esnasında birkaç ulem adan
veliyyullah mertebesinde zatlar gelip vilâyetlerin bazı
hususlarına dair arz getürm üşlerdir. Gizlice bu fakire
ve Paşa Hazretlerine gelürlerdi. Hattâ sakin oldukları
m ahal de yakındı. Nehr-i m e zkûr m üzakere oldukça eğer
evvel İdil nehri Ten nehrine rnahlût olsa İslâm boldan
gem ilerle cüm le asker-i İslâm, cebehane ve m ühimm at-
lariyle K aradeniz’den Azak denizine, andan nehr-iTen’e,
andan İdil nehrine, andan gemilerle Acem diyarına m ez­
k û r D e m irp a k ı ve B akuy . ve Şirvan’a ve Şem ahi ve
Geylan n am m ahalleri bi bâk ve bi perva zapt m ü m ­
k ü n d ü r. A lla h üm m e yessirlena deyu dua ederler. Zira
İdil nehrine hendekler varm aya bir saat yer kalm ıştır ve
nehr-i İdil’in irtifaı âlidir. Nehr-i Ten süflidir. Ol eeilden
nehr-i İdil deryası kale-i A zağa gelür,,.
N e c a t i E f e n d i b u n d a n sonra Petersburg şehrini,
m üzelerini, Neva nehrini, cadde ve köprülerle şehrin
ev ve d ü k k ân la rın ı, nebatat bahçesini, Peterhof saray
ve b a h ç esmf,~d'e''ğer"iı” taşiar im aîâth a n esi n i, imparatoriçe
sarayını, tersaneyi, güm rük le ri, Rusya’nın vergi vs
asker alm a sistemini, posta teşkilâtını, piç evlerini
anlatm aktadır.
Kaynarca m uahedesinin akd ind e n sonra, . 10 şubat
1775 te S i l â h d a r İ b r a h i m P a ş a ve maiyeti m em le­
kete dön m e k üzere Petersburg’tan ayrılmışlar, üç b u çu k
sene önce T uğla’da bıraktıkları arkadaşlarını da beraber­
lerine alarak u zu n bir yolculuktan sonra Türkiye top­
raklarına k a v u şm u şla rd ın İ b r a h i m P a ş a , İsm ail’den,
bir m enzil kayığiyle Sadrazam İ z z e t M e h m e t Pa-
ş a ’ya (11. V III. 1774-7. V II. 1775) gönderdiği m ektup
ye hediyeleri kendine vererek N e c a ti E f e n d i’yi İstanbu­
l’a yollamış, o da 12 tem m uz 1775 te İstanbul’a varmıştır.
128 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERÎ

İz z e t M e h m e t P a ş a ’n m yerine Sadrazam olan D e r v i ş


M e h m e t P aşa(7.V II.1775-5.1.1777) kendisini hacegân-
Iıkla yine defterhaneye m e m u r etmiş, N e c a t i E f e n d i
1775 so n k ân u n u n d a Hotiri kalesinin tam irinde b u lu n a n
sol kol elviyeleri tevcihatı için defteremini ve reisülküttap
vekâletiyle oraya gönderilerek bir sene kadar kalm ış ve
vazifesi sona erince 1776 ilk k â n u n u n d a İstanbul’a d ö n ­
m üştür.
Vâsıf Tarihinde ki (c. II, s. 105) sarih kayda rağm en,
A b d u r r a h m a n Ş e r e f B e y i n (c. II, s. 161) Kaynarca
m uahedesinin akdinden önce ve sulh m üzakereleri­
ne esas teşkil eden tekliflerle İ b r a h i m Paşa’n ın
memlekete d ö n d ü ğ ü h ak k ın d a verm iş o ld u ğ u m alûm atın
yanlışlığını N e c a t i Efendi sefaretnamesi daha kesin
olarak belirtmektedir. N e c a t i Efendi, kitabında d ö n ü ş ­
te Rusya’da uğrad ıkları ko nak yerlerini ve biribirlerine
verst hesabiyle olan mesafelerini kaydetm eyi de ihm al
etmemiştir.
N e c a t i Efendi’n in kitabı, b u n d a n sonra « B u f a ­
kirin anladığına göre» diye başlıyan ve m ağ lûb iy e t
sebeplerini teşrih ve m u hak e m e eden u zu n ca b ir b a ­
hisle sona ermektedir. N e c a t i Efendi’n in ü slû b u
basit ve açıktır. Yer yer h ikm etâm iz hikâyelelerle ve
m a n zu m parçalarla yazısını süslemekte de m uvaffaki­
yeti göze çarpm aktadır.
1. B asm aları:
H e n ü z n e ş re d ilm e m iş tir.
2. Y azm aları:
İ) İsta n b u l, S ü le y m a n iy e : Esat Efendi, N o. 2 2 7 8
2) İstanb ul, F atih M ille t K ü tü p h a n e s i. No. 831
3) İstan b u l, Ü n iv e rs ite K ü tü p h a n e s i, N o. 3 8 8 0
3. N eşriyat:
Der Began-ı Komedya, N e c a t i E f e n d i S e fare tn am e şin d e n .
S e l i m N ü z h e t, G e r ç £ k, A k ş a m , 3 n is a n 1943.
C.evdet Tarihi, C.1,.S. 81-84.
4. Paşa ve m aiyeti hakkı oda m alû m at:
S. O. c. I. s. 137 - O. Af...c. III. s. 189 - G. O. s. 3 2 9 - O. C.
s. 313 - Vâsıf Tarihi, C. II. s. 60, 105 - Gülbun-ü Hânan, s.
183- 186- Cevdet Tarihi, C. I, S . 81, 8 4 - Tarîk-i Devlet - i Os­
maniye, A b d u r r a h m a n Ş e r e f , c. II. s. 160-161.
SEFARETNAMELER 1775-76

X X II '

Sefaretname-i AMralkerim Paşa


(1188-119© H. - 1775 -1776 M.)

[Elçi : Abdülkerim Paşa]


[Maiyeti: 'Mehmet Emin Nahifi Efendi]

1768 de Rusların O sm anlı h u d u d u n d a bir kaleye


sığman-..- bir-.: kısım _Lehlileri.—ele-geçirmek. bahanesiyle
yaptıkları tecavüz üzerine» başlıyan O sm anlı-R us harbî
altı yıl sürm üş ve O sm anlı devleti başta K ırım gelm ek
üzere birçok zengin vatan topraklarını Ruslara bıra­
kan K ü ç ü k Kaynarca m uahedesini 5 tem m uz 1774 te
im zalam ıştı. O sm anlı devletinin iç işlerine bile m ü d a ­
hale etmek: h ak k ın ı Ruslara veren b u muahedename-
n in 1 27 nci'm addesi gereğince de m üsalâhayı kuvvet­
lendirm ek m aksadiyle m uahede tasdiknam elerini h âm il
olarak ik i tarafın biribirlerine devletlerinin şanına lâyık
hediyelerle b ü y ü k elçiler gönderm eleri kabul edilmişti.
B ü maksatla Babıâli, Divan-ı H ü m a y u n hacegânın-
dan Çavuşbaşı A b d ü l k e r i m Efendi’yi R um eli beyler-
beyiliği pâyesiyle ve b üy ük e lçi sıfatiyie bu vazifeye,
m e m u r etti. A b d ü l k e r i m -Paşa Burnazbeyzade diye
m eşhurdu. M u s t a f a H a t t l Efendi’n in hizm etinde ye­
tişmiş ve Sadrazam M e h m e t S a i t Paşa (2 5 .X . 1755— ■
1.IV.İ756) ya M ü h ü rd a r olmuştu. Sonra hacegândan
olm uş ve Kıbrıs’a gönderilm işti. 1768 de Çavuşbaşı
vekili ve 1769 da N ü z ü l E m ini, 1770 te Mevkufatçı,
1771 de Sipah K âtibi ve bir m üd d e t sonra Süvari M u ­
kabelecisi olm uş ve 1772 de Başmuhasebeci pâyesiyle.
Rusya ile m ütareke m üzakerelerine m e m u r edilmişti.
1 7 7 3 ,te çavuşbaşılığa, 1 7 7 4 te Rusya b üy ükelçiliğine
tâyin kılınm ıştı. Petersburg’dan d ö n üşü n d e B aşm uha­
sebeci olm uş ve daha sonra 1783 te birinci Ruzna-
meci,. 1787 de Defter E m in i olm uş ve 1788 de ölmüş-
*1 Mumhédat Mecmuası, c. II I, s. 2 5 4 -2 7 3 .
9
130 OSMANLI SEFİRLERİ VE 5EFARETNAMELERÎ

tür. A b d ü l k e r i m Paşa’m n Rusya elçiliğine ait sefa-


retnamesi, m aiyetinde vekayinüvis sıfatiyle b u lu n a n
M e h m e t E m i n N a h i f ! Efendi tarafından yazılm ıştır.
Sefaretnamenin :naklettiğine . g ö r e : A b d ü l k e r i m
Paşa, 2 ilkteşrin 1774 te, A b d ü 1h a m i t I. tarafından
Rusya b ü y ü k elçiliğine tâyin olunarak kendisine hıFat
giydirilm iş ve her tü rlü teçhizat ve levazım ı devletçe
ta m a m la n a ra k 1 m aiyetine de» d ö n üşü n d e 'işe başlam ak
üzere, Silâhdar kâtipliğine tâyin edilen, za m a n ın ın .şa ir
ve__m ün şile rin d e n __M-e-h-m_ei__ E m in..._.N.a_h.i İL E fe n d ı
vekayii zaptetmek vazifesiyle verilmişti.
Elçi, 26 so nk ân u n 1775 te Sadrazam ın h u zu ru n d a
Rusya Im paratoriçesine götüreceği hediyeleri tesellüm
etmiş ve iki g ü n sonra da Sadrazam 2 ve Şeyhülislâm®
ile birlikte Padişahın h u z u ru n a çıkarak Name-i h ü m a ­
y u n u, vazifesi h a k k m d a k i şifahi talimatı almış, 2 şubat
1775 te İstanbul’da b ü y ü k bir sefaret alayı tertibederek
yola çıkmıştır... Bergos (Lüleburgaz), Edirne, Yanbolu,
Ş u m n u , Silistre, İbrail’den, geçerek Kalas’a •varmıştır. Y ol­
c u lu ğ u n u n son .kısım ları, altı yıl süren bir istilâ h a rb in ­
den h e n ü z çıkmış- bîr... sahaya'-:rasladığı> için-.^yiyecek,ve
nakil vasıtası tedarikinde oldukça önem li güçlük lerle kar­
şılaşmış ve hudutta iki taraf elçilerinin m übadele edile­
ceği Hotin civarına bir g ü n önce ulaşarak R usya’dan gel­
mekte olan b ü y ü k elçi General R e p n i n ’ i bekletme-
m eye çalışmıştır. Fakat daha Yaş kasabasına varm adan,
İstanbul’daki Rusya m aslahatgüzarı vasıtasiyle alm an bîr
haberden Rusya elçisinin kışın şiddeti ve nehirlerin taş­
m ası dolayısiyle ancak tem m uz başlarına doğru h u d u d a
gelebileceğini öğrenince B uğdan’da, V oyvodanın kendisi­
ne tâyin ettiği m ünasip bir köyde beklem eyi u y g u n gö­
rerek yerleşmiştir. Bir m üddet sonra İstanbul’dan aldığı
bir em ir üzerine B uğdan voyvodasının kendisi için ihtiyar
ettiği masrafı ödiyerek Hotin civarına geçmiş, ve- o sırada .
B a k : Bu kitap, s. 25
2] İzzet M e h m e t Paşa (tik 's a d a re ti: 11.VIII.-1774—7-, V II. 1775)
3] İvazpaşazade İb r a h im Bey.
SEFARETNAMELER 1775-76 131

Hotin valisi tâyin' edilm iş b u lu n a n eski sadaret kaym a­


kam ı M e l e k M e h m e t Paşanın kendisine tahsis ettiği
Kolujan k ö y ü n e gitmiştir. Sefaretnameden Rusya b ü y ü k ­
elçisinin pek teşrifat d ü ş k ü n ü b u lu n d u ğ u n u 1741 de
Türkiye’ye gelen General R u m j a n c e v ’ den daha üstün
bir m evki ve pâye sahibi b u lu n d u ğ u selefinden farklı
bir m uam ele beklem ediği halde eski elçiye m ih m an d ar
olarak bir kapıcıbaşıdan başka bir de beylerbeyi tâyin
edilm iş o ld u ğ u n u hatırlatarak kendisine de aynı şekilde
m uam ele yapılm asını istediğini ve devletçe Kapıcıbaşı-
lardan Karahisarlı A h m e t Bey’le beylerbeyilerden eski
Beyşehri sancağı mutasarrıfı Kara Mütesellim A h m e t
Paşa’n ın Rusya büyükelçisine m ih m a n d a r tâyin edilm iş
olduklarını da öğrenm ekteyiz. İki taraf elçilerinin H otin
civarında m übadelelerinin de, ayrıca m ü h im bir mesele
teşkil ettiği ve ik i taraf arasında oldukça u zu n ve tefer­
ruatlı m üzakerelere yol açtıktan sonra k o m ik birtakım
hal tarzlarına bağlanarak Rusya b ü y ü k elçisinin arzu­
sunun yerine getirildiği g ö rülm e k te d ir1.
Elçi,_Â'h;d;u4::k;:e;rim Paşa,.. R u s .m ih m an d arın ın, k e n ­
disine'gösterdiği seyahat y o lu n u takiben Leh arazisinden
geçerek 25 ağustos 1775 te K iyefe varm ış ve burada bir
sarayda-mi^i-i-F-edilmi-ştH^-M-e-h-m-e-t-E m i n N a h i f i Efen­
di sefaretnamede gerek Kiyef şehri, gerek bu saray h ak­
kın da izahat yermektedir. Kiyeften sonra m uhtelif Rus
kasaba ve şehirlerine u ğrıy arak 17 ilkteşrin 1775 te
Moskova varoşuna varm ışlardır. Sefaretname sahibinin
bilhassa kendilerine yem ek sırasında saz ve söz konser­
leri veren m usikişinaslar h a k k ın d a kaydettiği duygular»
kendisinin garp m usikisinden pek hoşlanm adığını gös­
termektedir. .21 ilkteştin 1775 te b ü y ü k ve muhteşem,
bir sefaret alayı ile istisnasız b ü tü n şehir h alk ın ın yol­
larını d o ld u rd u ğ u M oskova şehrine giren T ürk elçisi,
kendisine tahsis edilen saraya yerleşmiştir. Evvelâ Baş­
vekili ziyaret ederek Sadrazam ın m ektuplarını verm iş
x] Sefaretn am en in m a tb u nüshası, s. 16-23.
OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERt

ve ertesi g ü n ü m ûtat m erasim le İmpar'atoriçeye' Padişa­


h ın hediyelerini ve m uah e d e nin tasdiknam esini takd im
etmiştir. Ertesi g ü n d e İm paratoriçenin oğlu ve V eliahdı
ile Başvekile, Feldmareşale ve P o t e m k i n ’ e birer do­
natılm ış atla m ünasip hediyeler g önderm ek suretiyle
m em nuniyetlerini celbe çalışmıştır. İmparatoriçe Kat e-
r i n a ’nı n o tarihte M oskova’da ikam et ettiğini ve Veliaht
ile beraber m uvakkaten ikam etlerine tahsis o lunan iki
k o n ak arasında yaptırılm ış b ü y ü k divanhanelerde resm-i
k a b u lle r. yapm ak, k âğ ıt oy unları oynam ak, balolar_ter.--
tip etmek suretiyle vakit geçirdiğini ve b u toplantılara
K a t e r i n a ’nı n T ürk elçisini de davet ettiğini sefaretna-
m eden öğrenm ekteyiz. Elçi A b d ü l k e r i m Paşa’n ın
bilhassa Rusya’daki T ürk ve m ü s lü m a n esirlerin iadesi
hususunda m üessir teşebbüslerde b u lu n d u ğ u , hattâ
ısrarını, m ünasebeti kesmeye k a d a r ' g ö tü rd ü ğ ü halde,.
Rusların tanassur ettikleri bahanesiyle birçok esirleri
geri verm edikleri ve ancak kendisine iltica edenleri
beraberinde geri getirm ekle iktifa m ecburiyetinde kal­
dığı anlaşılm aktadır.
Seîaretnamenin bir bahsi, M oskova tiyatrosunda
Elçi Paşa ve m aiyetinin seyrettikleri tiyatro ve operalara,
diğer bir bendi de İm paratoriçenin sarayında tertip olu­
nan bir m askeli baloya- tahsis olunm uştur." Â b d ü 1k e-
r i m Paşa, P o t e m k i n ’in delâletiyle aynı zam anda
K a t e r i n a’n ın hususi dairesini de gezm iş ve m üce v ­
herat hâzinesini görm üştür. Sarayda verilen ziyfetlerde»
gece tertip olunan fişek şenliklerinde b u lu n m u ştu r.
Kışın ortasına doğru İmparatoriçe ve Veliaht Peters-
b u rg ’a dönecekleri cihetle yine m erasim le İmparatoriçe-
yi ziyaret ederek kendisinden m üsaade talebinde b u lu n ­
m uş ve hazırlanan N am eyi teslim alarak K a t e r i n a ’ya
veda etmiştir. Bu ziyaretin ertesi g ü n ü de Petersburg’a
hareket eden îm paratoriçeyi, Elçi Paşa m ehteranesmi
gönderm ek suretiyle teşyi ettirmiştir. O sırada B oga-
ç e f i n öldürülm esi dolayısiyle M oskova’da yapılan do­
n a n m a ve şenlikler de elçi - A b d ü l k e r i m Paşaya gös­
SEFARETNAMELER 1775-76 m

terilmiştir." î ” şubat 1776. da Başvekili ziyaret ederek


veda eden T ürk elçisi, m aiyetini yol güçlüklerinden
ko ru m a k üzere üç kafileye ayırarak bir hafta kadar
sonra M oskova’dan ayrılm ış ve g örm üş old u ğu ikram
ve misafirseverliğe teşekkürlerini bildiren bir m ektu­
bu da M oskova'dan ayrılm adan önce îm paratoriçeye
gönderilm ek üzere Başvekile tevdi etmiştir.
M e h m e t E m i n N a h i f i Efendi, sefaretnamesinin
son ■kısm ında M o sk o va. şehri ve yetimhaneleri, Rus
tefahür ve m ü b a lâğacılığı, k ış bahçeleri, R us para sistemi
ve b a n k m o tla n h a k k ın d a m a lû m a f verdikten sonra
dönüşlerini anlatm aktadır. H udutta m übadele mesele­
sinde Rus elçisinin yeniden ihdas ettiği teşrifat mesele­
lerinin ' hallinden sonra vatânına 1 tem m uz 1776 da
dönen A b d ü l k e r i m Paşa, Hotin, Buğdan, Bobruca»
Hacıoğlupazan»-Kırkkilise, Silivri yoliyle 17 ağustos 1776
tarihinde İstanbul’a gelmiştir.

1. Şaşm aları s
Sefaırelname-i Abdülkerim Paşa, E r k â n ı sefaretten M e h m e t
E m i n N a h i f i ' İk d a m M atbaası, İs ta n b u l, 1316.
2. Yazamayan:

-ly-2)—Îs4-a-H'fe-iiİ7-S#iefiî»aHİ-y-e-:—E-sa-t-Efendi, No. 2281/1 ve -2.

3) İsta n b u l, Ü n iv e rsite i Y ıld ız y azm aları, No. 2 7 0 (V.


420-472).

4) K ahire, TK. N o. 2 0 7 .
3. Neşriyats

G ö r ü lm e m iş tir .

4. Elçi ms m aiyetî h ak kın da m alûm at t


- S. O. c. IV, s. 5 4 8 - G. O. s. 3 2 9 - ÖL
S . O. c. I I I , s. 3 5 5
C. s. 313 - O. M. ç. II I, s. 189 - S. R. s. 150 - 151 - Falik
Tezkiresi, s. 4 0 0 - Cevdet Tarihi, c. II, s. 7, 2 8 - Zegl-i Tarih-i ■
Vâsıf,.V. 28.
134 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

■ XXIII

Kaside-î Tamıaııe (1190 M. — 1776 ÜL)


{İran Sefaret takriri)

[ E lç i: Sünbüîzade Vehbi Efendi ]

N adir Şah’m ö lü m ü üzerine, İran tahtına geçirilen Sa-


levi hanedanından Şah İ s m a i Fe vekil olarak'Î750 tari­
hinde, "A 1i M e r d a n H a n ’dan sonra İran’ın .idaresin i eline
alm ış b u lu n a n Zend ailesinden A b d ü l k e r i m H an ile
Bağdat kölem enlerinden 1763-1776 yıllarında B ağ­
dat valisi olan Ö m e r Paşa arasındaki m ünasebetler yo­
lu n d a gitm iyordu. A b d ü l k e r i m H a n ’ın Baban ailesinden
Osm anlIlarla iyi geçinm iyenleri tesahüp siyaseti, bilhassa
kendisine sığınan M e h m e t Paşa’yı tekrar Baban m uta­
sarrıflığına tâyin etmesi h a k k ın d a Ö m e r Paşa’ya yaptığı
ricanın kab u l olunm am ası üzerine M e h m e t Paşa’yı,
cebren yerine geçirm ek üzere yanm a asker katm ası ve bu
askerlerin Baban m utasarrıfı A h m e t Paşa tarafından
m ağlûbedilerek geriye kaçm aya m ecbur edilmesi, 1775 te
Z e n d K e r i m H a n 'ın O sm anlı arazisine d oğrud an doğ­
ruya ordular sevk etmesi neticesini de doğurm uştu. İran
kuvvetlerinin bir kısm ı Basra’yı kuşatm ışlar,..bir kısihı
da Baban sancağına saldırmışlardı. Ö m e r Paşa, Bağda-
d’m da tecavüze uğram ası ihtim alin i düşünerek Basra’ya
kuvvet sevk edememiş ve vaziyeti İstanbul’a bildirerek
yardım istemişti. İran üzerine sefer ilân edilm esi d ü ş ü ­
n ü lü rk e n Z e n d K e r i m H a n ’dan gelen bir tahrirat,
kendisinin O sm anlı Devleti aleyhine b ir hareketi olm a­
dığım , ancak Bağdat valisi Ö m e r Paşa’da-n şikâyeti
b u lu n d u ğ u n u bildirm esi üzerine Babıâli vaziyeti yerinde
görüp anlam ak üzere devrin m eşhur şairlerin den, ve iyi
îarsça bilenlerinden S ü n b ü î z a d e V e h b i Eferidi’y i •
sefir olarak İran’a, Z e n d K 'eran’ H im n ım e rk e z edin­
diği Şjraz’a, yollam aya karar verdi.
SEFÂRETNAMELER •1776 135

¥ e h b i Efendi Maraş’ta doğm uştu ve burada ilm û


irfan' sahibi insanlar yetiştirmiş bir aileye m ensuptu.
T ahsilini m em leketinde yapm ış ve İstanbul’a geldikten
sonra' R um eli kalem ine m e m u r olarak devam a başla­
m ış ve bir m üddet sonra da adliye mesleğine girmişti.
Yazdığı kaside ve tarihlerle, m ü h im tahriratlarla k u d ­
retli bir kalem sahibi o ld u ğ u n u tanıtm aya başlamıştı.
Name-i h ü m a y u n yazm akta gösterdiği maharet dolayı-
siyle hacegân sınıfına, alınm ıştı. Bir m üddet sonra y u ­
karda bahsi geçen, vazifeyle İran’a gitti ve vazifesini
ta'mamlıyarak' Bağdaf'ar-d ö n ü n c e 'hâdiseden :-Ö m e r Pa­
şanın m esul o ld u ğ u n u İstanbul’a bir tahriratla bildirdi.
Fakat Ö m e r , Paşa b u n u öğrendiğinden, kendisinden
daha ö n c e ,'V e h b i Efendinin Z e n d K e r i m H an tara­
fından- fazla ■■■ikram g ö r d ü ğ ü için İran .tarafını iltizam
ettiğini ve İran’da b u lu n d u ğ u sırada ayyaşlık ve.zin.a-
kârlık ■ gibi devlet hizm etinde' b u lu n an lara yakışmıya-
cak hareketlerle İranlılara rezil o ld u ğ u n u 1 yazm ası
üzerine A b . d ü l h a m i t . I. gazaba gelerek nerede bulu- ■
nursa öldürülm esi için em ir verm iş ve b u n u yapm ak
üzere hususi m e m u r yola çıkarmıştı. V e h b i Efendf-
nln 'İstanbul’daki dostları, kendisini gizlice b u ndan ha­
berdar ettiler ve hüv iyetini saklıyarak. kabil o lduğu
k adar çabuk İstanbul’a d ö n üp Ü sk üdar’da saklanm asını
bildirdiler.' V e h b i-Efen di İstanbul’a dönünce, b u bahse
ko nu teşkil ieden ve em salinin m uhtevasiyle karşılaştırıl­
dığı vakit m a n zu m b ir sefaret takririnden başka bir şey sa­
yılamayacak olan Kaside-i 7annanesini yazdı ve

Dilbesie olan lâif-i Hudavend-i Kerime


Rapt-î emel etmez kerem-i Zend Kerime

beytiyle' Ö m e r Paşa’nm*. şikâyetine k o n u - olan mesele


h ak kın d a b ir nevi tekzip veya tarziye ile kasidesine son
1 ] B asm a d iv a n ın ın gazeller kısmında 74 üncü sahifede gö- .
rülen,ve-şair tarafından Şiraz’da^bulumdu||u-sırada yazılmış olan
M m a m m a t Ömer Paşa’nm şikâyetinde haklı taraflar olabileceğini
akla getirmektedir.
OSMANLI SEFİRLERİ VE -ŞEFARETNAMELERİ

verdi. A ynı zam anda alm'aiı diğer haberler de mesuliyetin.


Ö m e r Paşa tarafında o ld u ğ u kanaatini artık kuvvetlen­
dirm işti. O sırada Reisülküttap b u lu n a n ve V e h b i.E f e n ­
di ye değer verenlerden biri olan İ s m a i l R a i f 1 Efendi
delâletiyle b u kaside A b d ü l h a m i t I. e takdim o lu n ­
du. Padişah ■kasideyi beğendi ve şairi .affetti ise de
h acegânlık üstünden alındı ve eski m esleği ' plan adli-
yeye d ö n m e k zorunda kalarak Rodos kad ılığım k abili
etti. Rodos’ta b u lu n d u ğ u sırada Ş a h i n g i r a y ’ m ' i d a ­
m ın da da yardım ı g ö rü ld ü ve bu vesileyle yazdığı -
Kaside-i T a g g a r J s i-û e . şöh r etin i •arttırdı,- -A-bıdrüüî' a'ltri’t"!'. ~
kendisini taltif ve terfi etti. S e l i m II I. edebiyata daha
çok d ü şk ü n o ld u ğ u n d a n o n u n zam an ın d a daha çok itibar
g ö rd ü ve devrin .baş şairi tanındı. D eğerli birçok eser­
ler telif- etti. 29 nisan 1809 da doksanı geçkin bir
yaşta öldü.
S ü n b ü l z a d e V e h b i Efendi’n in ayrıca bir sefaret-
nam e ■yazıp y a zm a d ığ ım tesbit etmek ve Bağdat’tan
sefaret 'm em uriyeti ve Ö m e r Paşa aleyhinde yolla­
dığı raporu b u lm ak kabil olamadı.

1. Basmaları i

Divan-ı Vehbi, Bulak, 1253 (Kasideler: s. 12-17),


2. .Yazmalara:.

Vehbi Dim tnm m İs ta n b u l U m u m i kütüphanelerinde birçok


y a z m a nüshaları vardır.
3. M eşriyâf:

Şanizade Tarihi, C. I, s. 198.


4. Elçi bakkamda ¡n a l t e a l :

S. O . c. IV, s. ©18 -0. M. c. II, s. 236 - 237 - Cevdet T a r ih i,


c. II, s.'53, c. IX. s. 104- 105 - Ş a n iz a d e T a r ih i,- c. I, ş. 196;-
199 -D e v k a t - m l- V ü z e r a , S. 170 -F ittin T e z k ir e s i, s. 444-45

1] 1774-1776 yıllan arasında Reisülküttap olan R ai f ts-m-a iî


Paşa, Sefimet-ür-rüesü, s. 114-116; ......
SEFARETNAMELER 1785 -86 -m

XXIV

Fas Sefaret Takriri (120®-1201 BL - 1785-1786 M.)

[Elçi: Segyîi İsmail Efendi]

1757 de Fas h ü k ü m d a rı olan M olay M e h m e t , za­


m an zam an İstanbul’a elçiler ve hediyeler gönderm ek
suretiyle O sm anlı devletiyle olan m ünasebetlerini, k u v ­
vetlendirm ek ve bu suretle elde edeceği sempatiden-
faydalanarak O sm anlı h ü k ü m e tine kendi.' düşüncelerine
yarıyacak işler yaptırm aya çalışm ak siyasetini', gütmeye
başlamıştı. B ununla beraber Cezayirliler arayı bozacak
işler yapıyorlar, Fas h ü k ü m d a rın ın isyan eden ■oğulla­
rını ve M ağrib'den kaçan ' m em leket b ü y ü k le rin i keiıdı
topraklarında barındırıyorlar ve kendilerine hediye ge­
tiren bir kervanı v u rd u k la rı veya hay d u tlu k bahanesi
ile Fas’a' bağlı kabileler' ■üzerine seferler .açıyorlardı.
Molay M e h m e t "1785 te, Fas m üverrihlerinden
E b ü İ k a s i m A h ' m e d ü z z e y a n i ’niri de dâhil b u lu n ­
d u ğ u bir sefaret heyetini' birtakım hediyelerle ' birlikte
-İstanbul’a gönderm işti. Bu heyetin b a şın d a .' Fas sultani­
nin b ü y ü k dam adı ve am casının oğlu .Molay. Â b d i l i ­
m e li k b u lu n u y o rd u . Maiyetinde 'de- Fas’ın İspanya
kapı kethtfd'a'sı— S ~ e y y il‘ M JehrrreirT 'bih- O 's‘m a n' ile
darphane nazırı S e y y i t Ö m e r vardı. Getirdikleri heL
diyeler bir tehlil kitabı ile gemiler, barut,-harb'edevatı,
saat ve birkaç sandık fağfur've b illûr eşyadan ibaretti K
Molay M e h m e t gönderdiği m ektupta Malta’d a k î' Os­
m a n l I esirlerinin kurtarılm asından bahsediyor ve Ceza­
yirlilerin z u lü m ve tecavüzlerine b i r ' son verilm esini
rica ediyordu. A b d ü l h a m i t I. geien sefaret heyetini
m erasim le kabu l etti. M ukab il hediyelerle Nam esini gö­
türmeye' de devrin ulem asından' S e y i t İ s m a i l Efen-
di’yi m e m u r etti. Fas’a gönderilen cevapta Cezayirlilerin
yola glmeleri iç in gereken em rin verileceği, fakat Ceza-
Cevdet Tariki, c. III, s. 2 7 2 .- Şim alî Afrîlcada T&rklsr, C. II, s, 4 4 -
Topkapr Sarayı Müzesi Arşivi, N o : - E. 1607, E, 7 2 0 9 : ' .•
13S OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

yir h alkı fariza-i cihadı ifa ile m eşgul olduklarından


kusurlarının-.-...af ve ,-iğ,rttazı'-yazılmıştı. Sadrazam Ş a h i n
A l i Paşa'mn (24. III. 1785 — 28. I. 1786) azli üzerine
tâyin edilen G ü rc ü Y u s u f Paşa’n m İstanbul’a gelmesi
tarihine kadar geçen, Kapdan-ı Derya G azi H a ş a n
Paşa’m n sadaret k ay m akam lığı esnasında S e y y i t İ s ­
m a i l Efendi Name-i h ü m a y u n u ve hediyeleri alarak
Fas’a hareket etti. Fas kıyılarında karaya çıktığı lim anın
h â k im i gelişini Molay M e h m e t’e bildirince ik i yüz
süvariden m üteşekkil bir m aiyetle tâyin olunan bir m ih ­
m andar gelerek, kendisini ikram la R ub at’a, M olay M e li­
m e f in paytak.tına götürdü.
- S e y y i t İ s m a i l Efendi, M olay M e h m e f in at üs­
tünde.. ne suretle divan yaptığını gördükten ve gayet
metin ve m üstahkem olan R u b a i kalesinin bir burcu
üzerine <ser.il.en...seccadeye, oturarak Fas askerlerini -sey­
rettikten sonra,. kendisi için hazırlanan konağa misafir
edildi. Bir iki g ü n sonra şehrin b ü y ü k ve m usanna
cam iinde cum a nam azı esnasında M olay M e h m e t tara­
fından kabul olunarak getirdiği N am eyi Fas’ın iki y ü z ­
den fazla ■ulem a ve fukahasm dan m üteşekkil bir heyet
ö n ü n d e teslim etti. Fas .sultanı A b d ü 1h a m i t I. in
N am esini tâzim le alarak başına k o y d u ve duasında b u ­
lu n d u . B undan sonra Peygam berin cihada m ütaallik
hadislerinden b irin i m ün akaşa ile m eşgul b u lu n an
ulem asına “Cezayir ahalisi fiskın, fü cu ru n ve g ü n a h la ­
rın envami-işliyen, Ommet-i M u ham m e d ’e daim a z u lü m
ve gadir yapan, Peygam ber sülâlesinden olan aile kızla­
rını- esir gibi satan, m ü s lü m a n k ad ınların ırzlarına tasal-
lût ile m elûf b u lu n a n insanlar o ld u k larınd an başka, bir
m üddet önce T unus üzerine harb açarak m ü s lü m a n
kam-, d ö k m ü ş . o ld u k larınd an m ürtet ve kâfirler h ü k ­
m ün d e değil-midirler?,, sualini sorarak m ütalâalarını iste­
di. Tasdik cevabını alınca S e y y i t İ s m a i l Efendi’ye
“Ne dersin?»-dedi.--Türk elçisinden “G ü n a h işlediği için
ehl-i kıble tekfir olunm az. A'mai im a n ile. bir .değildir.
Kelâm kitaplarının hepsi böyle yazar. B u n u n dışında
,-SEFARETNARIELEFİ 1785-86 İ39

Ehl*i Sünnetin 'dediği bir söz varsa, ulem anız söylesin.


Cezayir halkı m ücahitler ve gazilerdir. İçle rin d e 'g ü n a h
işliyenler b ulunsa bile çoğu şeriate b oy un e ğe n d in k ar­
deşlerimizdir,, cevabını alınca ve Fas ulem ası b u n a itiraz
edemeyince Molay M e h m e t ’i n pek canı sıkıldı ve der­
hal sarayına dönerek ■bir .müddet elçiye hiçbir iltifatta
b u lun m ad ı. G etirdiği m ektupları kendisine . birtakım
tarizlerle dolu" kabu l ederek cevaplarını yazdırıp S e y-
y i t İ s m a i l Efendi’yi .hem en yola çıkarm ak istedi.
B unu n üzerine T ürk elçisinin “Devlet-i A liyenin m uradı
böyle değildir, C e zay irlm n r“lî''âM“''kend'ilerini'n' padişahı­
m ıza itaat eder gibi Molay M e h m e t ’e dahi ink ıyat -et­
melerini, emretti. Ben u ğrayıp tem bih edeceğim* diye
tavzih etmesi, Fas sultanının d u ru m u n u değiştirdi. Elçi­
ye k e n d i.üstündeki bornusu giydirecek,, kadar iltifatım,
ve bir d iv anın d a «O sm anlı padişahını anarak-ben ona
m uti ve m ü n k a t oldum . Malım, ve . m ü lk ü m onun dur.
O benim efendim dir» diyerek ve 'atının boy nuna . secde
eder gibi üç dört defa kapanarak duada b u lu n d u .
S e y y i t • İ s m a i l takririnde M -olay M e h m e t ’in
hayatındaki basitliği, halk .arasında tem in ettiği sevgi
ve saygıyı, yabancı devletlerle olan iyi m ünasebetlerini
m em leketinde adaletle iş görm ek ve y u rd u n u • m am u r
ve zengin....etmek— hiisuslaxın.da.ki. başarılarını ve za­
hire göre O sm anlIlara/gösterdiği .muhabbet ve b ağlı­
lığı da ayrıca' anlattıktan sonra, onun tavır ve tarzına,
sözlerine ve haline bakarak sezinlediği şu esrarı da
efendilerine anlatm ayı bir sadakat borcu .bildiğini kay­
detmekte ve b u n ları naklederek, takririne son verm ek­
tedir:
M olay M e h m e f i n düşüncesi ve endişesi Cezayir,
Tunus ve Trablus’a sahip olm aktır. «Cezayirlilerin Fas
m ü s lü m a n ların a yapm akta oldukları z u lü m ve taarruzu
önlem ek için -Garp ocağının T ürkiyeden asker alması
m enedilm ek, bu suretle Tunus ve Trablus gibi z u lü m ­
den el çekmesi tem in o lu n m a k lâzım dır. Eğer Cezayir
paşaları T ürk olm ayıp da Araplardan tâyin olunsa,
OSMANLI .SEFİRLERİ VE- SERARETNAMELERİ

fukara rahat eder»’ diyerek" M o l a y - M e h m e t , S ey y i t


İ s m a i l Efendi’yi u z u n boylu iknaa uğraşm ış ve T ürk
elçisi fM ağrip sultanı O sm anlI devletine tâbi o ld u ğ u n ­
dan hatırını saym ak ye rızasını tem in etm ek lâzım dır»
yo lunda Cezayir ocağına bir em ir gönderteceğini vait
suretiyle bu bahsi kapatabilmiştir.
S e y y i t İ s m a i l Efendi» Cezayir yerli h a lk ın ın Pas­
lılara teveccüh beslediklerini ve dayılardan müteneffir
oldu klarım ve FaslIlarla- gizli- temas ve münasebette
'bulunduklarım,-. Fas’a iltica eden bazı Cezayirlilerle
yaptığı tem aslardan ânTâ3îgT için, M olay M e h m e t’iıi
yapacağı her hang i b ir askerî teşebbüsle Cezayiri kolayca
ele geçirebileceğini sanm aktadır.
Fas’ın askeri çok ve hâzinesi zengin olduğu, Tunus
ve Trablus beylerbeylikleri arazisindeki kabîle ve aşiret­
lerle de gizlice anlaşm ış b u lu n d u k la rı için, Cezayir
ocağının zu lm ü n e ve taarruzuna son verm esini tem in
maksadiyle* M olay M e h m e t ’in O sm anlı devletine olan
iltiması kab ül edilm iyecek olursa vaziyetten müteessir
olarak Cezayir üzerine yürüm esi de çok m uhtem eldir.
Cezayir B eylerbeyliğinin Arap, paşalara verilmesi:
teklifi de Cezayir ocağını zayıflatm ak ve b ü tü n bura­
larda k o la y c a 'h âk im olm ak içindir.
B.u sebeplerle. S e y y i t İ s m a i l Efendi-takririnde, şu
tavsiyelerde b u lu n m a k ta d ır:
Cezayir ocağına zu lü m d e n el çekm eleri ve hakla­
rında nefret u y an d ırm aktan uzak durm aları için katı
bir em ir verilm ekle beraber, anavatandan getirtilecek
çök m iktarda T ürk askerleriyle ocak kuvvetlendirilm eli,
kaleler tahkim olunm alı, A raplardan ve bilhassa M olay
M e h m e fte n em in b u lu n m a m a lı ve A nadolu’dan Ceza­
yirliler ne kadar asker isterlerse m u h a k k a k verilm elidir,
Molay -Me h m e f in dam adı A b d ü l m e l i k vasi ra-
siyle diğer dam ad ı olan M ekke şerifine ve akrabasından
b u lu n a n Y e m e n .im a m ın a külliyetli paralar gönderm esi
de göz ö n ü n d e tutulm alı, Hicaz ve Mısır tarafları için de
takayyüt gösterilmelidir.
SEFARETNAMELER 1787-91 Mİ

S e y y i t İ s m a i l E fe n d in in , Topkapı Sarayı M üzesi


A rşivinde b u lu n a n bu. takriri, on sekizinci asır sonlarında
G arp ocaklarının 'iç d u ru m u ve b u m emleketler üze­
rinde toplanan yabancı ihtirasların bir cephesi ile, O s­
m anlI - Fas m ünasebetlerinin bir safhasını aydınlatm ak
bakım larından hususi bir değer taşımaktadır.

1. Basmaları':
Y o k tu r.

2. Yazm aları:
İstanbul, Topkapı Sarayı M.üzesi Arşivi, No. E. 4994,
X Neşriyat s
Cevdet T arihi, c . I I I , s . 2 7 2 ,
Ş im a lî A frikada TSrkler, A ziz Samifa İlter, İstanbul, 1936
c. II, s. 44.
4U Elçi hakkutda m alû m at:
Bulunamamıştır.

XXV

Boıl&ara Sefaretnamesi. (120.1'“..1205 K. — 1787-1791 8f.):

[ E lç i : - Alemdar Mehmet Ağa]

K a t e r i n a II. nin Avusturya ile O sm anlı toprakları­


nın taksim i için yaptığı anlaşm a ile Grek projesinden ve
K aradeniz kıyısındaki n ü m a y işk âr hareketlerle Mora’daki
tahriklerden rahatsızlık duyan Osmanlı. Devleti, padişah
A b d ü l h a m i t L in tereddüdüne rağm en sadrazam
K o c a Y u s u f Paşa’m n (25.1.1786—28.V.1789) ısrariyle
1787 de Rusya’ya harb ilân etmişti. A vusturya’nın da R us­
ya ile -aralarındaki ittifak icabı O sm anîıîara harb açması
T ürk ordularını ikiye b ö lm ü ş ve Ruslar biribirini takibe­
den başarılarla O sm anlı topraklarında ilerlemeye ve T ürk
ordu sunu yer yer bozm aya başlamışlardı. .Osm anlı dev­
let adam ları Rusya’yı arkasından v u rm a k ve kuvvetle­
OSMANLI SEFİRLERİ.VE ŞEFARETNAMELERÎ

rini dağıtm aya m ecbur b ırak m ak düşüncesiyle bir taraf­


tan Kafkaslarda ve Dağıstanda, tahrikler yaparken bir
taraftan da zam an zam an İstanbul’a elçileri gelen T ürk ve
m ü s lü m a n Buhara H a n lığ ı ile de anlaşm ak ve b u devleti
Rusya ile harbe sokm ak istediler. Bu m aksatla Buhara
canibine bir Name-i h ü m a y u n götürm ek üzere Al e m-
d a r M e h m e t Ağa adında bir zatı Nameres tâyin ettiler.
1786 yılı sonlarında, M e h m e t Ağa yanına bir Tatarla
k ılav u zlu k edecek bir Ö zbek alarak yola çıktı.
Yol arkadaşları yolda cesaretleri kırıld ığ ın d an .geriye
döndûlerse de M e h m e t Ağa yoluna devam etti. Van
üzerinden bir tüccar sıfatiyle İran’a girdi. İranlılar ken­
disinden şüphelenince hüv iy e tin i belli etti ve bu sayede
B uhara’ya kadar kolaylıkla gidebildi. O sırada Canyan
sülâlesinden h ü k ü m d a r Seyyit M e h m e t G a z i ’yi hapse­
derek h ü k ü m e ti eline alm ış b u lu n a n M angıtlardan
Ş a h m u r a d ' a padişahtan getirdiği N am eyi verdi. M e h ­
m e t Ağa daha yolda iken B uhâralıların Ruslarla alış
verişleri olması dolayısiyle arayı bozm ak istem ediklerini
öğrenm iş o lduğu için, sözü b u n a göre idare etti. Esasen
bir m üdde t sonra Ş a h M ı ı r a t kendisini .divana çağır­
tarak padişahın N am esine cevap olm ak üzere “Bizler
bir alay dervişan duacılarız. Moskof gibi hasm-ı kavi ile
top ve cephanesiz m ukavem et olunam az, evvelâ oğlum a
cufa ve han lık verilm eli ve hazine ve m ü h im m a t ihsan
o lu n m a lı ve M oskof h u d u d u n d a olan harap kale­
m iz tam ir edilmeli.,, gibi birtakım vâhi özürleri ileriye
sürdü. Bu sırada bir taraftan da İstanbul’a M e h m e t
B e d i Bey nam ınd a bir elçi göndererek vaziyeti idare
etmek ve Buhara ile Rusya arasında ve m üstakil bir
halde b u lun an K azak ve K ırgızları teşvik ettiklerini ye
kendileri de Ö zbeklerle olan iç meselelerini hallettikten
sonra icabına bakacaklarım O sm anlı Devletine bildirdiler1-
M e h m e t Ağa’n ın Ruslarla harbe teşvikına karşılık,
kendilerinin asıl d ü şm a n la rın ın İranlılar o ld u ğ u n u söy­
lediler ve b irk a ç .g ü n sonra, o sırada İranın oldukça
!] Cevdet Tarihi, c. V., s. 251, 339-341.
SEFARETNAMELER 1787 -91

geniş bir kısm ına sahip b u lu n a n Efgan şahı T i m u r


Ş a h'm bir kısım arazisine saldırdılar. T i m u r Ş a h’ın
şiddetli protestosu üzerine b u n u kendilerinden yapm a­
dıklarını ve O sm anlı devletinin arzusu üzerine o ld u ­
ğ u n u bildirdiler. T i m u r Ş a h ’ın üzerlerine b ü y ü k bir
kuvvetle gelmekte o ld u ğ u n u haber alınca, da Alem dar
S e y y i t M e h m e t Ağa’dan arayı bulm asını rica ederek
T i m u r Ş a h ’a gönderm ek istediler. M e h m e t Ağa
K âbil’e giderek T i m u r Ş a h ’a vaziyeti anlattı. İyi kar­
şılandı ve O sm anlı P adişahın a “Kıble-i Âlem,, diyen
E îg anh lan n Türkiye'ye b ü y ü k bir sempati beslediklerini
öğrendi. Efganlıların m untazam ve talim li bir orduya sahip
b u lu n d u ğ u n u gördü. T i m u r Ş a h ’m O sm anlı Devlet ida­
resi ve teşkilâtı h ak kın d a istediği m alûm atı verdi.
S e y y i t M e h m e t A ğ a n ın Efganistan’dan yola çıka­
cağı sırada T i m u r Ş a h O sm anlı padişahına götü­
rülm ek üzere1kendisine bir N am e verdi. A ynı zam anda
ordusu ile de; Buharaya taarruz etti. M e h m e t Ağa
T i m u r Ş a h ’m m uvaffakiyetlerini daha K andıhar’da
iken haber aldı. Iran körfezi, Mask at, Basra ve Bağdat
yeliyle . 2 6 . 7* 1791 de İstanbul’a, dönerek; getirdiği- N a­
m eyi ve takririni A b d ü l h a m i t I. e verdi.
Metni Cevdet Tarihinde neşredilm iş bulunan' bu tak--
rir, bize on ~se1dzİ7rCT—asiî—sonlarında T ürkiye h u d u t­
ları dışındaki T ü rk lü k d ün yasının Türkiye ile alâkaîa- ■
rını göstermekte ve Rusların b u n ları istilâda kolayca
m uvaffak olm alarının sebeplerini belirtmektedir.

1. B asm alar:
M üstakil o larak b a s ılm a m ıştır,
Cevdet Tarihi, c. V, s. 34 2-34 6.
2» Y azm aları:
G ö rü lm e m iş tir.
3. Neşriyat î
G ö rü lm e m iş tir.
4. -Elçi kakkîsda m alûm at:
Cevdet Tariki, c. V, s. 251 - Zegl-i Tarih'i Vâsıf, v. 221-
OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

XXVI

İspanya SefareteaMsesi (1201 -1202 H. -1787-1788 M.)

[Elçi: Vâsıf Efendi]

1787.de Rusyaya harp, ilâ n eden O sm an lı Devleti,


Rusya ve Avusturya gibi iki b ü y ü k ..Avrupa,.-devletiyle
giriştiği bu m uharebede yenilm em ek için tü rlü tedbirler
d ü şü n ü rk e n bir taraftan da Çeşme felâketinin acısını
to tırîıy a ra k 7 ''Â W ratee_“yemâen''ğelebıîeceKr"blr^''"KusTdo-
nanm asına karşı da m ü m k ü n dian şekilde k o ru n m a y ı
zaruri görmekteydi.
Bu suretle 1782 de İspanya ile yapılan sulh ve
ticaret m uahedesiyle 1 m utlak bitaraflık muahedena-
m esinin 2 tem in ettiği karşılıklı anlaşm a ve y akın lığı
kuvvetlendirm ek ve o sırada îspanyollar ile Cezayir­
liler arasında yapılm ış olan su lh ü n m ahiyetini anlıya-
rak A kdenizin batı u c u n d a k i d u ru m u yerinde incele­
m ek üzere bir taraftan. Fas’a, bir taraftan Ispanya’ya
elçi yollam ayı faideli g örm üş ve devrin vakanüvisi
olup o sırada m evkufatçı b u lu n a n V â s ı f Efendi’yi
İspanyaya gönderm eye karar, vermişti.
V â s ı f Efendi’n in daha, başka bir vazifesi olup o lm a ­
dığına .dair bir ipucu elde edilem em ekle beraber,
O sm anlı Devletinin İspanya ile bir ittifak im k â n ın ı
araştırması ihtim ali, bu m e v zu u n derinleştirilmeye
değer tarafı b u lu n d u ğ u n a hükm ettirebilîr.
Aslen Bağdatlı olan A h m e t V â s ı f Efendi, tahsilini
H alep ve Van’da yapm ış, G ü l A h m e t Paşa’m n oğlu
Bendr seraskeri A l i Paşa’n m 3 kitapçısı olm uştu. K ırım
harbi sırasında A b a z a M e h m e t Paşa’n m m aiyetinde
iken Yenikale’de- Ruslar’a esir düştü. Kaynarca s u lb ü n ­
den sonra Babıâliye intisabederek h ac e g ând a n oldu ve
vakan üvis tâyin edildi. 1783 te kendisine K alyoncular
1] Cevdet Tarihi, C. II, S. 3 3 8 - 3 4 3 ,
2] Muahedat Mecmuası, c. I, S. .239- 240.
*1 5. O. c. II I, s. 5 4 3 ..
SEFARETNAMELER 1787-88 145

Defterdarlığı. 1785 te M evkufatçılık vazifesi verildi.


Ispanya'dan döndükten sonra 1788 de A nadolu m u h a ­
sebesine vekil, 1791 de A nadolu m uhasebecisi oldu ve
Rusya m urahhasla riyie sulh esaslarını m üzakereye
m em ur edildi. 1791 de Başmufaasebeci oldu ve h u d u t
tahdidine gönderildi. 1792 de azlolunduysa da 1794 te
tekrar A nadolu m uhasebecisi ve sıra ile Ruzname-i evvel
(1799), Tevkiî (1800) ve 1802 de tekrar , V akanüvis oldu.
1803 te Ruzname-i evvel ve 1805 de Reisülküttap tâyin
edildi. Bir sene sonra azl o lu n d u ve m â lû l bir halde 25
m ayıs 1806 d a İstanb u l’da ö ld ü . D evrin in tanınmış, âlim ,
şair ve m ünşilerindendi. 1752 - 1775yılları arasındaki
O sm aniı tarihinden bahseden eseri ve buna yazdığı
zeyiller m eşhurdur. Reisülküttap ikenFransa politikasını
güttüğü, b u sebeple Rusya ve îngiitereyi güce n d ird iği
söylenir. Sefaretnamesinin anlattıkları kısaca ş ö y le d ir:
.1. V II. 1787 tarihinde İstanbul’dan bir T ürk beylik
gemisiyle yola çıkan V â s ı f Efendi, 26. V II. 1787 de
Barselon’a varm ış ve karantina meselesi h ak kınd a,
avdet edeceği ve getirdiği hediyelerin fenapezir olacağı
tehdidini ileri sürecek kadar sertleşen bir m ünakaşadan
sonra, karaya çıkm ış ve 27 g ü n • kendisine ayrılan
yerde u su lü dairesinde karantina bekledikten sonra
b ü y ü k bir alayla şehre girm iştir. Burada birkaç, g ü n
misafir edildikten sonra k ır a rv e oğlu tarafından yapı­
lan davete icabetle Tartoşa ve B elgiya1 (^ .) şehirlerinden
geçerek ve her yerde b ü y ü k bir alâka uyandırarak n ih a ­
yet, İspanya kırallarınm senenin bir kısm ında oturdukları
G ranka’ya2^ ’'^ ) varm ış ve şehir dışında kiralın tâyin ettiği
teşrifatçı ve tercüm anlar tarafından karşılanarak, kiralın
arabasiyle» T ürk sefaret heyeti için hazırlanan konağa
g ötürülm üştür.
V â s ı f ; Efendi, kendisine teklif edilen teşrifata u ym ayı
kabul etmemiş ve evvelâ resmen, yapacağı ilk ziyaretin
kirala olm asında ısrar ederek dediğini kabul ettirmiş
ve Başvekili ancak hususi surette ziyaret etmiş ve k e n ­
>] B elchıte (?)
2J İld e fo n s e (Saint) = La G ran ja
146- OSMANLI SEFİRLERİ ;VE SEFARETNAMELERİ

dilerinin T ürkiyeden elçi gelm esinin sebebi h ak k ın daki


m eraklarını, “M ahza dostluğu tekid için,, geldiğini söy-
liyerek gidermiştir. V â s ı f Efendi, R u s ' elçisinin aleyhteki
teşviklerine rağm en İspanyollara kendi h a k k ın d a b ü y ü k
elçi m uam elesi yaptırm aya m uvaffak o ld u ğ u n u ve başka
devlet elçilerini kıskandıracak şekilde riayet ve itibar
g ö r d ü ğ ü n ü kaydetm ektedir. İspanya kıralı, V â s ı f Efen-;
di’n in kabul töreninde b u lu n m a k üzere M adrit’teki
b ü tü n asilzadeleri çağırm ak suretiyle bu merasime
hususi bir ehem m iyet vermiştir. V a s ı f Efendi, ilkönce-
getirdiği hediyeler: alayla~sârâya "gönderm iş, bir saat-
sonra da m uhteşem bir maiyetle ve kendisini selâmlı.yan=
asker, safları ve sokakları dolduran halk kalabalığı a ra ­
sından geçerek .saraya gitm iş ve getirdiği N am e-i h ü m a ­
y u n u m erasim le kirala verm iştir1. Ziyaretten avdette
kiralın tavsiyesi üzerine kiralın üç oğlu ile k ızm a da
uğrıy an elçi bir saat sonra vâki davetle başvekili de ziya­
ret, etmiş ve Sadrazam ın m e k tu b u n u kendisine vermiştir.
V â s ı f Efendi, İspanyol ricalinin, aslen erm eni olan.
K u d ü s lü bir tercüm an vasıtasiyle kendisinden hediyeler,
talebinde b u lu n d u k la rın ı ve b u n u n . için nasıl tazyik
o lu n d u ğ u n u , fakat mesele kirala aksedince, k ira lın b u n ­
dan canı, sıkıldığını, yalnız kendi tarafından olm ak
üzere m ünasip hediyeler verdiği takdirde--m e m n u n
kalacağını b ild irm iş o ld u ğ u n u kaydetmekte ve kim lere
neler hediye ettiğini sırasiyle yazm aktadır. V â s ı f Efen--,
di, aynı zam anda Ispanya h ük üm e tin ce kendisine verile n -
tây-inat bedelinin de ihtiyaca yetm ediğini ve Ispanya’da
hayatın pahalı o ld u ğ u n u söylemektedir. V â s ı f Efendi
kiralın davetiyle sarayın bahçelerini, G ranka'ya iki saat
mesafede olan İskorya (bj-5—) ’ d a k i2 asker! talim leri ve
müesseseler!, top ve h u m b a ra sanayiini ve buradaki
İslâm devrinden kalm a eserleri gezm iş ve görm üştür.
Kıralîa birlikte bir sürek avında da b u lu n m u ştu r. Elçi,
EskoryaPdeki b ü y ü k man'astırın kütüp hane sind e m evcut
*] B a k : B u kitap, s. 48.
2] E skorial
SEFARETNAMELER 1787-88 1«

beş bine yakın İslâm eserlerini de gözden geçirmiştir.


D aha sonra kıral tarafından M adrid’e davet olunm uş ve
burada bir saraya misafir edilmiştir. V â s ı f Efendi
Madrit şehrinin o g ü n k ü d u ru m u h ak k ın d a kısaca m a­
lûm at verdikten sonra ikam eti dört b u çu k aya yaklaş­
tığı cihetle dönm ek için izin istediğini ve Name-i h ü ­
m ay un cevabını alarak Kartacana iskelesine in d iğ in i ve
yolda M urciya’ya u ğ ra d ığ ın ı kaydetmekte ve buradan
hazırlanan firkate ile Malta’ya geçtiğini söylemektedir.
Bu n d an sonra, sefaretname, İsp an y a kıtasının .tari­
h in i kısaca anlatm akta ve o tarihte İspanya ile Cezayir
arasında yapılm ış olan m üsaîâhan ın şekil ve m ahiyeti
h ak kın d a m alûm a t verm ektedir. Bu izahat Cezayir
ocağının Ispanya üzerinde nasıl m üessir old uğunu, âdeta
her istediğini yaptırm aya m uktedir b u lu n d u ğ u n u , yapıl­
mış olan su lh ü n ise pek m u v a k k a t m ahiyet ta ş ıd ığ ım .
belirterek O nsekizinci asır sonlarında A kdenizin batı
kısm ında Cezayirin kom şu devletlerle olan m ünasebet­
lerini, aydınlatm aktadır.

,1. B a sm a la rı.: -
Müstakil olarak basılmaırnşür.
Cevdet Târihi, c. İV. 3. 3 4 8 - 3 5 8 .
2. Ya.1ras.lz3n •

1) İstanbul, Topkapı Sarayı Müzesi, Emanet . hâzinesi.


No.'1438
2, 3).. İsta n b u l, Fatih Millet Kütüphanesi, No. 818 ve 630/2
(¥. 21-37).
3. N eg rîy a f s
G ö r ü lm e m iş tir .

4. E lçi h a k k ın d a m a lû m a t:
S.. O. c. IV, s. 579-0. M. c. III, s. 1.59, 190 - G. O. s. 335 -
337 - S. R. s. 146 - 149 - A . Z . s. 59 - 62 - O. C. s. 311 -
C e v d e t T a r ih i, c. IV, s. 51, c.V, s. 232-233, c. VIII, s. 78-79-
¿Iszm, T a r ih i , ç. I, S. 255-259 - F a t in T e z k ir e s i, S. 431.
OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERÎ

X X V II

Fa* Sefaret T akriri (12G2 H . - 1787 M.)

[E lç i: Ahmet Azmî Efendi]

K ırım ’ı kurtarm ak için O sm anlIların Ruslara 'açtık­


ları .muharebeye, A vusturyalIların da O sm anlılar aley­
hine katılması, devleti b u harbe sokm akta çok İsrar
etm iş olan sadrazam, Y u s u f Paşa’yı harbden galip çik-
m ak için birtakım siyasi tedbirler almaya, da m ecbur
bırakm ıştı. O sm anlı Devletinin m ad d i yardım beklediği
kaynaklar arasında Fas da artık özel bir yer tutm aya
başlamıştı. B u n u n için b u sıralarda İstanbul’a gelmiş
olan Fas elçisinin geriye d ö n ü şü n d e n faydalanılarak
Fas’a bir elçi gönderilm esi u y g u n görüldü. Bu vazifeye
1763 te A h m e t R e s m î Efendi m aiyetinde elçilikle
Berlin’e gönderilm iş olan A h m e t A z m î Efendi m e m u r
ed ild i..B u z a t ' A h m et R e s m î Efendinin kayın birade­
riydi ve Babıâlide yetişmişti. K endisinin Fas sefirliği
h a k k ın d a d ö n ü şü n d e verm iş o ld u ğ u takrir--'fazla tafsi­
lâtlı olm am akla beraber m em uriy etinin m ahiyet ve
m evzu u h ak kın d a bir fikir vermekte, daha önce Fas’a
gitm iş gelmiş olan S e y y i t İ s m a i l E fe n d in in 'takririni
tam am lam akta ve o devirdeki Osm anlı-Fas m ünasebet­
le rin in bir cephesini daha aydınlatm aktadır.
A h m e t A z m î Efendi takririnde şunları bildirm ektedir:
Fas H âk im i M olay M e h m e t ’in, O sm an lı Devletince
kendisine gönderilen hediyelerden m e m n u n olm akla
beraber birkaç seneden beri üm idettiği halde, Cezayir
meselesinin bir h al şekline bağlandığı ..hakkında ne
k endi elçisi, ne A z m i Efendi bir haber getirdiğinden
cihad ianesi olarak gönderm ek üzere h azırladığı parayı
Cezayir ahalisinin tedibine, talike karar .verdiği g ö rü lm e k ­
tedir. Eğer Fas elçisi, m eram larına m üsaade olunacağı
h a k k ın d a m ülayim ce bir cevap ile geri-yollanırsa cihad
için u m u la n yardım da k usur etmemeleri m elhuzdur.
SEFARETNAMELER 1790-92' t4 »

Fas’ın, iskelesi olan Sebte boğazını m uhafaza ede­


bilecek işe yarar gemisi olm ad ığınd an Rusların bura­
dan Âkdenize .gemi geçirm elerine engel olm aları im ­
kânsızdır. Bu hususta Ispanya’dan da bir yardım bek­
lenemez. Ancak b u n u îngiltereye taahhüd ettirmek
suretiyle em niyet hâsıl olabilir.
Molay M e h m e t , A kdeniz sularını bilen gemicileri
olm adığı cihetle İstanbul’a yollam ak üzere -hazırlattığı
iki gem iyi İngilizler vasıtasiyle gönderm ek istemişse de
İngiltere» O sm anlı devletin in h arbe girm iş o ld u ğ u n u
ileri sürerek h u işi üstüne alm ak istememiş, fakat n ih a ­
yet razı olarak gem ileri ilkbaharda İstanbul’a getirmeyi
taahhüdetmiştir.

1- B asm aları:
Yoktur,
2. YazxaalaTi:
İstanbul, Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi, N o: E. 4034.
3» MeştriyaSs
■.görülmemiştir. .
4. Elıgî hakkında m a lû m at:
S, O, C. III, S. 466 -C e v d e t T a r ih i, C. IV, S, 51,

X X V III

Prusya Sefarefmanaeaî (1205 * 1206 H. — 179® -1792 M.)

[Elçi: Ahmet Azmî Efendi]

1787 de başlıyan O sm anlı - Rus ve O sm anlı -Avus­


turya m uharebesi sırasında Rusların kuvvetlerini da­
ğıtm ak ve k ırm ak istiyen Babıâli b ir taraftan da İsveç
ile Rusya aleyhine bir ittifak akdetm ek'istem iş ve sada­
ret k ay m akam ı . M u s t a f a Paşa, Rum eli Kazaskeri Hâ-
m it zade M u s t a f a Efendi, A nadolu Kazaskeri A b d u l ­
l a h Efendi ve Reisülküttap R a ş i t Efendi ile ista n b u l’da
ISO OSMANLISEFİRLERİ' VE ■
SEFARETNAMELERİ

b u lu n a n İsveç elçisi Joh. V. H e i d e n s t a m arasında


yapılan m üzakerelerden sonra 11. V II. 1789 tarihli
Beykoz ittifak m u ah e d e sin i1 im zalam ak suretiyle bu
m aksadına kavuşm uştu. Esasen daha önceden Rusya ve
A usturyanın şarkta genişlemekte olması sebebiyle A vru­
pa devletler m uvazenesinin bozulm akta o ld u ğ u n u gö­
ren ve aralarında bir ittifak yapan Prusya ve İn g il­
tere’n in teşvikiyle, eski ittifakı ileri sürerek İsveç, Rusya
aleyhine harbe de girm iş ve Finlandiya üzerinden Rusya’­
ya h üc u m ederek Petresburg’u tehdide başlamıştı. Yeni
m uahede ile, de T ürkiyenin para yard ım ın ı tem in etmiş
b u lu n u y o rd u . O sm anlı devleti altı ay kadar sonra da,
yine îstanbulda b u lu n a n elçi Von D i e t z vasıtasiyle
Prusya ile de tecavuzî ve tedafüi bir ittifak m uahedesi
y a p m ıştı2.
Bu O sm anlı-Prusya ittifakının tek faydası-ise, Fran­
sa ihtilâlinin tesiriyle Belçika’da çıkan isyanı bas­
tırm ak zorunda b u lu n a n Avusturya üzerinde Prusyanm
tazyik yapm asından ibaret oldu. Bu tazyikten daha çok,
Fransa ihtilâlinin A vrupaya yaydığı hürriyet fikirlerin­
den çekinen Avusturya- İm paratoru Leopold İL
T ürkiye ile bir m ütareke im zalam ak zoru nd a - kal­
mıştı (19. IX. 1790). Fransa ihtilâli b ir taraftan da İsveç­
lileri taahhütleri hilâfına O sm anlIlara haber verm eden
Ruslarla sulh yapm aya m ecbur bırakm ıştı. İsveç sulhü
Baltık denizinde o vakte kadar işgal edilmekte b u lu n an
Rus filosunun serbest kalarak A kdenize inm esine im k ân
verir düşüncesi ve o sırada İstanbul’da Türklerle ittifak
m üzakerelerinde b u lu n a n Lehlilerin her cihetle Prusya­
lIların arzusuna bağlı bir halde o ld u klarının anlaşıl­
ması, S e l i m III. de Prusyayı Rusya aleyhine hemen
harbe başlatmak arzu su n u uyandırdı. Bu maksatla ge­
rekli teşviklerde b u lu n m a k üzere 1763 te eniştesi A h ­
m e t R e s m î Efendi ile birlikte Berlin'e gitm iş olan ve.
1786 da Fas elçiliğini de m üstakillen ifa ile memlekete
*] M u a h e d a t M e c m u a s ı, C. I , S . 160 - 162
2] M u a h e d a t M e c m u a s ı, c . I, S. 90 - 94.
.SEFARETNAMELER 1790-92 ,151

dön m üş b u lu n a n rikâb-ı h ü m a y u n m ektupçusu A h m e t


 z m î Efendi'yi» m uvakkaten H arem eyn M uhasebeciliği
payesiyle Berlin elçiliğine tâyin ederek 11. X I. 1790 tari­
hinde yola çıkardı ve Prusya kralı' F r e d e r i k V i i h e 1m
II. ye hediye olarak iki elmas y ü zü k le bir m ücevherli
sorguç yolladı. A z m î Efendi, Berlin’de on bir ay kadar
kaldı ve icabeden temaslarda.-bulundu ise de teşeb­
büsleri. m üspet bir netice vermedi.
Azm î Efendi’n in sefaretnamesi iki kısım dan
m üteşekkildir....Birinci k ısım da elçi, birçok sefaretna.-
nneler gibi, i İstanbul’dan hareketten başhyarak Ber­
lin ’e gidinceye kadar geçtikleri yollarda uğradıkları
şehir ve kasabalar, buralarda olup biten işler, Berlin’e
girişi, kıra! ve başvekil tarafından k a b u lü töreni gibi
hususlar h akkında m alû m a t vermektedir. E dirne ve
V idin yoliyle Banat arazisi, Erdel ve Macaristan ü z e rin ­
den, M oravya ve Siiezya’dan geçerek,.. 17.11.1791 tari­
hinde Berlin’e varm ıştır. Berline girişinin ü ç ü n c ü günü
başvekil ve beşinci g ü n ü kıral ile görüşerek g ö tü rd ü ğü
Name-i h ü m a y u n ile sadaret k ay m akam ın ın m e k tu b u n u
kendilerine teslim etmiş- ve H ariciye N azırı tarafından
daha önce ziyareti sebebi sorulunca. «M emuriyetimiz
Devlet-i Aliyye-i ebdi.yy-üd-devam ile Prusya devleti b e y ­
ninde m ü n ’âkıt oian_. .hüsn-uTffifakin'~şeraiti riayetinde
taraf-ı saltanat ı seniyyeden k u su r olm ıyacağının ifade­
siyle tatmin ve ber muktazay-ı şerait-i ittifak, Devlet-i
Aliyye ile m u h a rip devletler ile m uharebeye igra ve ter­
kipten ibaret olu n d u ğ u n u » söylemiştir.
Yolda m acar şehirlerinden geçerken Türk elçisine
karşı gösterilen sempati ve ikram a karşılık A z m î Efen­
di gibi aydın bir adam ın B ud in ’den geçerken bir asır ö n ­
ceki b ü y ü k T ürk şehri hakkındak-i hâtırasının canlanm ı-
yacak kadar o şehrin yabancısı kalışı dikkate'değer gö­
rülm ektedir. A z m î Efendi Berlin'de b u lu n d u ğ u on b ir
ay içinde künyelerle Prusya’yı harbe sokm ak h u su su n ­
da gayret göstermesi için m ütaaddit em ir ve talim atlar
alm ış olm akla beraber, bir şey yapm aya m uvaffak ola-
OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFAİETNAMELERÎ
153

m am ış, kendisini eğlendirm ek için davet e ttik le ri. şehir


ve saray balolarına, opera ve tiyatrolara, yazm da şehir
için d e ve dışındaki, bahçelere giderek v a k it geçirmiştir.
Z ıştovi m uahedesi im zalanarak Avusturya ile sulh ya­
pıldığı ve Yaş m uahedesi de im za la n m k üzere b u lu n d u ­
ğu için artık Berlin’de oyalanm asına lü z u m k a lm a d ığ ın ­
d a n avdetine m üsade olunarak 27 . X I I . 1791 de kıral
sarayına davet edilm iş ve Prusya k iralının nam esini
teslim alıp 11.1.1 792 de Berlin’den ayrılmış; Sak­
sonya,^ Bohem ya__yoliyie-^Viya-na- -G-i-va-rında-rtro-sırad'a
V'iyana’ya elçi olarak gönderilen E b u b e k i r R a t i p
Efendide henüz buraya,, gelm ediğinden, şehre u ğ ra m a k -
sızın geçerek B udin, Tameşvar üzerinden Eflâk h u d u ­
duna girm iş, Bükreş, Tuna, T utrakan, Hezargrat, Şuranu,
Karnabat, Kırkkilise, Bergos, Ç orlu ve Silivri’den geçe­
rek 31. I I I . 1792 de îstanbula dönm üştür.
. A z m î Efendi, Sefaretnamesinin, «Tezyil»başlığı altın­
da topladığı ikinci kısm ında, kendisinden önceki elçile­
rin, u ğra d ığ ı ■m em leketlerdeki hayat ve müesseseler
h a k k ın d a oldukça geniş m alû m a t verm iş oldukları için
bunları tekrarı lüzumsuz- b u ld u ğ u n u , fakat zamanla,
birçok hususlar değişm iş o ld u ğ u n d a n k e nd isinin d ik ­
kate değer b u ld u ğ u bazı meseleleri sefaretnam. esine
kaydetm eyi faydalı g ö r d ü ğ ü n ü söylemektedir. Prusya
devletinin iç nizam ı, halkın hayatı, m enzilhane y olları
ve teşkilâtı, hazîne ahvali, devlet zahire teşkilâtı ve
Prusya ordusu, m üh im m a t, cephane ve silâhları h a k ­
kında da bu kısım da sırasiyie, memlekette birtakım
ıslâhat yapm ak arzuları içinde çırpm an S e 1i m III. için
çok faydalı olabilecek m alûm at verm ektedir.
A z m î Efendi, Prusya devlet kad ro su n un ihtiyaca
u y g u n lu ğ u n u , lü zu m su z . adam k u lla n ılm ad ığ ın ı, m e­
m urların maaş ve geçim lerini, giy im lerini anlattıktan
sonra Prusya’da tesisine çalışılan sanayii, m em leket
d âh ilin dek i em niyet ve asayişi tavsif etmekte ve B ü y ü k
F r e d e r i k ’ in vasiyetnam esini hulâsa ederek Prus­
ya’n ın m alî d u ru m u n u ve bilhassa h azîne n in gelir faz­
SEFARETNAMELER 17.90-92 153

lasını'övm ektedir. Prusya o rd u su nu n o g ü n k ü teşkilâtı


ve talim ve terbiyesi h a k k ın d a verilen m alûm at da o
devirde O sm an h ricalinin -muntazam b ir o rd u n u n m âna
ve lü z u m u n u artık anlam aya başladıklarını göster­
mektedir.
A z m î Efendi,'sefaretnamesine«Hatime» başlığı altın­
da eklediği son bir bahiste de, seyahat ve m üşahede­
lerinin m uhassalası olarak edindiği kanaatleri şöyle
sıralam aktadır:
aj U sm aniı m em leketinde z u lm ü n ve haraplığın
sebebi olan rüşvet tam am en kaldırılm alı,
b) Teşkilâtı tenkih ederek iş .başına ehillerini ge­
çirmeli»
c) H er m e m u ru n geçim ine u y g u n bir 'maaş tem in
• edilmeli,
d) M em urlar devlet- nizam v e .usullerini bozan bir
su çlan olm adıkça işlerinden çıkarılm am alı,
e) Ehil oimıyaniarzn lâyık b u lu n m ad ıkları yerlere
geçmelerine im k â n verilmemeli, ■
f ) B üyükleri taklide yeltenen aşağı tabaka, terbiye
edilmeli,
g) Askerî taifesinin,, bilhassa topçuların ve denizci­
lerin iyi yetiştirilmiş olarak yaz kış her ihtim ale
■hazır ,b-ir- halde b u lu n m ala rı temin- edildiği tak-
. . dirde O sm anlı devletinin m üttefiklerinin kuvvet
ve gayreti ve m uhaliflerinin hezimeti artacak ve
düşm anlarına galip gelmesi m ü m k ü n olabile­
cektir.

1. B a sm a la n :

Sşfaretname, 1 20 5 senesinde Prusya k ıralı İkinci F r e d r i k


G iyom ’un nezdine m em ur olan . A h m e t A z m i Efendi­
nindir. İstanbul Matbaa-î Ebüzziya, 1303..
Cevdet Tarihi, C. V, S. 3 4 6 -3 6 9 .
150 sene evvel Berlin’de b ir : T ürk Elçisi, Vakit, 21.VII.— 5 .VIII,
1942. (Bugünkü T ürkçeye' çevrilmiş olarak 9 tefrika
halinde.)
OSMANLI SEFİRLERİ VE. SEFARETNAMELERÎ

2 . Y azm aları:
1) İstanbul, Topkapı Sarayı, Emanet Hazînesi No. 1438.
2) İstanbul, Üniversite: Yıldız yazmaları, No. 2 8 7 .
3} İstanbul, Süleymaniye : Esat Efendi, No. 2 2 7 9 .
4) İstanbul, Fatih: Millet Kütüphanesi, N o .-8 2 5 .
5) Halle, Alman müsteşrikleri cemiyeti kütüphanesi.
6) Bâle, Dr. Tschadi.

3. N e ş r iy a t s

Berlin Hctzîne-i-Evrakında Vesaik-i Kadime-i Osmaniye, Abdurrah­


man Şeref, T. O. E. M. No. 4 4 , s. 6 5 - 9 2 .
Berlin-Elçisi-—AznthEfendi-ve Sefaret hâtıraları. Haşan Adnsn
Giz, Yedigün, No. 190, s. 19-20.

4. E lçi fcak k m d a m a lû m a t :
S. O. c. III, s. 4 6 6 - O. M. c. III, s. 1 89 - C. O. s. 3 2 9 -3 3 0 -
O. C. s. 312 - Cevdet Tarihi, C . V, s.. 7 9 -8 0 - Zeyl-i Tarih-i Vâsıf,
v. 8 2 -8 3 , 110, 171.

' X X IX

Nemçe Sefaretnam esi (1206 H. — 1791-1792 M .)

|E lç i: Ebubekir R a tip Efendi ]

4.V1İÎ.1791 tarihinde Ziştovi m u a h e d e n a m e s in in 1


im zası özerine AvusturyalIlarla m uharebe sona ermişti.
S e l i m III. iki devlet arasındaki münasebetleri k u r ­
m ak ■için m uahedenam enin on ü ç ü n c ü m addesinin
h ü k m ü n ü ' yerine getirm ek üzere, şehzadeliğinden beri
yakını ve m ütem edi olan E b u b e k i r R a t i p Efendi’yi
Viyana elçiliğine m e m u r etmişti. R a t i p Efendi o sırada
Silistre’de b u lu n a n orduda yeniçeri kâtibiydi. Elçilerin
götürecekleri nam e ve hediyeleri îs ta n b u ld a ' tesellüm
etmeleri m u tâ t iken vakit geçirilm em esi için hazırlanan
nam e ve hediyeler2le elçinin, dönüşte geri verm ek
Muahedat Mecmuası, C. III, S. 156-163.
2J E b u b e k i r R a t i p Efendi’nin Nemçe imparatoruna götür­
düğü hediyelerin defteri. Topkapı Sarayı Arşivi, No: D. 11663,
E. 3957.
SEFARETNAMELER--1791-92 155

üzere beraberinde götüreceği m ücevherler1, İstanbul’dan


orduya gönderilerek R a t i p Efendi’ye orada teslim
olunm uştu. Hediyeler, orta elçilerle Fransaya gönderil­
mesi m utat olan değerde şeylerdi. Fakat A vusturyanm
m u k a b il olarak T ürkiyeye yo llam ak üzere o ld u ğu orta
elçi H e r b e r t i n hediyesiz olarak gelmekte o ld u ğu h a ­
ber alınınca R a t i p Efendi’n in beraberinde g ö tü rd ü ğ ü
hediyeler geriye aldırılarak m uam ele bilm isil y a p ıld ı2.
E b u b e k i r R a t i p Efendi, Tosya’da doğm uş, Am edi
E 'd lre m ^ E fe n d i '"dairesrnd'e-■■yetişerek— H - alii H a m i t
Paşa’m n A m edciliğinde b u kaleme kâtip olm uştu. H a l i l
H a m i t Paşa Tezkireci o ld u ğu vakit R a t i p Efendi de
Amedci oldu. Bu vazifede u zu n m üddet kaldı ve
aynı zam anda bu sıralarda Veliaht b u lu n a n Şehzade
S e 1 i m ’in . Fransa Kıralı L o u i s XV I. ile m ek­
tuplaşm alarına yard ım etti 3. 1785 te Sipafa Kâtibi,
7 . I V . 1789 da Selim III. de tahta çıktıktan sonra ord u­
dan celp olunarak Reisülküttap vekili, bir gün sonra
Tezkire-i Evvel vekili tâyin edildi. Sonra Yeniçeri Kâtibi
o ld u .v e .1791 .ağustosunda Başmuahsebe payesiyle Vi­
yana elçiliğine tâyin edildi. D ö n ü şün d e evvelâ Cizye
muhasebecisi, sonra Başmahasebeci, 1793 sonlarında
şık-k-ı—s-a-ÜH-- ¿ eite-Fdafkğiyte——b-i-r-l-ikte Zahire Nazırı,
2 6 . V . 1795 te Reisülküttap oldu. 19 ağustos 1796 da
azledilerek /Rodos’a 1sü rü ld ü ve 1799 ilkbaharında
Kaptan-ı Derya K ü ç ü k H ü s e y i n Paşa tarafından orada
idam edildi.
Türkçe,. Arapça, Farsça yazm aya m uktedir, şair,
m ün şi ve dün y a ahvaline vu ku flu , olgun -bir şahsiyet
sahibiydi.
S e l i m III. ü n daha şehzadeliğinde tanıyarak gizli
siyasi işlerinde kalem inden ve bilgisineden faydalandığı
J] Topkapı Sarayı Arşivi, No. D. 1381.
2] Zegl-i Tarik-i Vâsıf, v. 161 r.
3] , Selim III. ün Veliaht iken Fransa kıralı Louis XVI. ile muhabereleri,
İsmail. Hakkı Uzunç.arşıh, Belleten, No: 5-6, s. 191-246, Lev.
III -XIX.
OSMANLI SEFİRLER!- VE SEFARETNAMELERİ

R a t i p Efendfyi, padişah olur olm az R eîsülkütiaplığa ge­


tirm ek istemesi, daha sonra Viyanaya elçi olarak gönder­
mesi b u zeki ve kabiliyetli adam a hususi bir teveccüh
ve itim at beslediğini her ne kadar gösteriyorsa da, tez­
vir ve iftira haksız olarak onu da m uhakem esiz idam
satırından kuriaram am ıştır.
E b u b e k ir Ratip E fe n d in in Viyana elçiliğinde
yazm ış o lduğu takrirlerden elde b u lu n a n la r altı tane­
dir:
a)- -.-l20-6-senesi-m-u-h-ai«ıemin-in-on-bİFİnd-e (10.IX.1791)
orta elçilikle Nemçeye m e m u r edilen ve rebiüi-
evvelin on ikinci g ü n ü (1 Q.XI.İ791) Ş u m n u ’dan
hareket eden sefir E b u b e.k i r R a t i p E fe n d i­
n in sefaretnamesi (Topkapı Sarayı M üzesi Arşivi,
N o: E. 14/3919).
b) E b u b e k i r R a t i p Efendi’n in Avusturya teşki-
lât-ı askeriyesi h ak k ın d a bir takriri (Aynı arşiv»
N o : E. 14/3924).
c) 27 şaban 1206 (20. IV. 1792) tarihli, Avusturya-
ile Fransa arasında -h arbîn b aşladığından ve
um um iyetle A vrupa ahvalinden bahis bir rapor
(Aynı arşiv, N o: E. 14/3932).
d) Fransız ih tilâlin in A vrupa’da tevlidettiği u m u m i
kargaşalıktan ve b u n u n tevlidedebileceği netice­
lerden bâhis bir takrir (Aynı a r ş iv ,'N o : E.
14/ 3918 ).
e) 25 şevval 1206 (16-V.1792) tarihli A vrupa ahv a­
linden bâhis rapor (Aynı arşiv, N o ; E. 8530).
f ) Sefaretname-i Ratıp Efendi adı altında tanınan ve
birkaç yazm a nüshası m uhtelif kütüp han e le ri­
m izde b u lu n m ak ta olan b ü y ü k lâyiha.
B unlardan ilki, birçok sefaret takrirleri gib i elçinin
y o lculuk hayatını, m erasim le m em uriyet m ahalline giri­
şini, törenle h ü k ü m d a r tarafından kab u l edilerek Name-i
h ü m a y u n u teslim edişini anlatm akta ve fazla bir huşu-
SEFARE7MAMELER 17.91-92 157

siyet göstermemektedir. R a t i p Eîendi’n in sefaret alayı­


nın V iyana’ya girişini ve im parator L eo p o I d
tarafından kabulü, törenini gösteren ve' o tarihte V iyana’-
da yapılm ış olup kitabım ızın sonuna birer kopyesi ek­
lenm iş b u lu n a n iki grav ür de, bahsi geçen takririn iki
sahnesini canlandırm aktadır.
c, d ve e fıkralarında 'bahsi geçen takrirler ise Ebu -
b e k i r R a t i p Efendi’n in bir siyaset adam ı sıfatiyle
vazifesini ne şekilde kavradığını, d ü n y a hâdiselerini
nasıl takibederek devletini b unlard an, m üşahede ve
m uhakem elerinden haberdar ettiğini gösteren.değerli
belgelerdir.
b ve f fıkralarında bahsolunanlar ise, E b u b e k i r
R a t ip Efendi’nin Avusturya ordusu ve teşkilâtı üze rin ­
deki incelem elerinin neticelerini tesbit etmektedirler.
Ancak elçiye giderken verilen talim at h ak k ın d a yeter
bilgi edinem ediğim iz için b u n la r ı. kendiliğinden m i, yo k­
sa hususi surette aldığı bir vazifenin icabı olarak m ı
yazdığına h ük m etm e k m ü m k ü n olm am aktadır. Y alnız
S e l i m III. ü n tasarladığı ve başladığı ıslahatı başar­
m ak için bu hususta ilerigelenlerin fikir ve .mütalâala­
rını öğrenm ek arzusiyle 1791' de ordu henüz Silistre’de
iken Sadrazam Y u s u f ■Paşa'1*ya gönderdiği bir hatla
nizam-ı devlete d a ir .vaktin rîüaıinden istediği lâ y ih a la r2
gibi, memlekette yapılm ası gerekli ıslahat konuları h ak ­
kın da aydınlanm ak istiyen h ü k ü m d a rın daha önce Av-
ru padaki d u ru m u b ü tü n tafsilâtiyle kavram ak için, o sırada
Viyana’ya elçi olarak yolladığı, m utem edi R a t i p Efendi­
den de yerinde tetkik ederek Avusturya devletinin askerî
ve m ü lk i teşkilâtı ve diğer A vrupa devletleri hakkında bir
mufassal lây ih a istemiş olması çok akla yatkın geimek-
!] 'İ k in c i sadareti: 9 .II.1 7 9 ! — 8.VI.1792.
2 ] Nizam-ı devlete dair lâgihalar yapıldığı, Cevdet Tarihi, C. VI, S. 4-52-
Nizam-ı devlet-hakkında mütalâai, T. O. E, M. No: 38, (s. 74-88),
No: 41, (s. 257-284), No : 42 (s. 321-346), No; 43 (s. 15-34).
Nizam-ı Cedide dair lâgihalar, Enver Ziya Karal, Tarih Vesikaları Der­
gisi, 6 (s. 414-425), 8 (s. 104-111), 11 (s. 342-351), 12 (s. 424-432).
OSMANLI SEFİRLEKİ VE SEFARETNAMELERİ

tedir. Esasen R a t i p E fendi,’ bu lâyihaların evvelce


Viyana’dan yolladığı m uhtasarının sonunda- «K udretim
ve vus’ü m yettiği mertebe Nem çelu ve M oskovlu ve
sair düvelin -ahval ve keyîiyat ve zam irlerinde olan
niyattan haberdar olm aya dikkat olunm ağla...» diyerek
yaptığı tetkikaün neticelenmiş o ld u ğ u n d a n ve bir, risale
tertibedip -avdetinde huzur-u e v liy a y ı niam lye takdim
edeceğinden bahsetm ektedir ki, bu da R a t i p Efen-
di’den bu konuda birtakım m alû m a t beklenm ekte
o ld u ğ u n u göstermektedir.
-E-brrb e te iT^RaTfp" E fendrnîn tsTanbul’a d ön üşü n d e
padişaha su n d u ğ u asıl b ü y ü k lâyihaya gelince, buna
O sm an lı Devleti tarihinde A v ru p am n askerî, idari ve
m ali teşkilâtı h ak k ın d a -m ah allind e yapılm ış esaslı ve
eh mufassal ilk tetkiktir' denilebilir. 2,1X34 kıtasında
4 9 0 b ü y ü k safaifeden ve birçok cetvellerden m üteşek­
k il b u lu n a n b u lâyiha, b u g ü n e kadar Ehubekir Ratip
Efendi sefareînamesi adiyle tam lagelm iş ve diğer sefaret-
nam elerden çok farklı bir m ahiyet taşıdığı halde üze­
rinde durulm am ıştır.
R a t i p Efendi, 10.X I.1791 de Ş.umnu’dan .hareket.',
ederek Rusçuk, Bükreş voliyle karadan V iyana’ya git­
miş ve. A vusturya’da ik i y ü z yirm i yedi g ü n kalm ıştır.
B u m üdde t içinde etraftan haber ve havadis toplamaya»
b u lu n d u ğ u m emlekette ahbaplar ve yakınlar bularak
b unların işlere ve esrara vâkıf olanlarından bazılarını
elde etmeye ve b u hususta icabeden bazı vesail ve
vesaite m üracaat ederek, Nem çe devletinin ve diğer
A vrupa millet ve m em leketlerinin askerî teşkilâtları ve
m alî d u ru m ları h a k k ın d a edindiği bilgileri bir kitap
içinde toplam aya çalışm ış; aklı erdiği mertebe m adde
m adde fasıllara ve baplara ayırarak m em leketi müdira-
n ın m istifadesine sunm uştur.
R a t i p Efendi, lâyihasında tetkik ve m üşahedelerine
ait so n u çlan tasnif ve tesbit etmekle beraber, fırsat b u l­
dukça yer yer, h ü k ü m d a r a . birtakım tavsiyelerde
b ulu n m ak tan da geri durm am ıştır. Bilhassa b u n ların
SEFA RETNA MELER 2791-92 159

arasında iç ticaretin ve yerli sanatların gelişmesine te­


mas eden bahiste 1 m illî servetin yabancı m emleket­
lere gelişigüzel akm asını önlem ek m aksadiyle padişah
başta olm ak üzere b ü tü n ilerige!enlerin, velev k i ipti­
dai de olsa, m em leket dâhilinde dok unan kum aşlardan
giyinm elerini lü z u m lu göstermekte ve «iptida şevketlû,
azemetlû ve keram etlû padişah-ı âlem penah hazretleri
ve badehu sadrazam ve sair vüzera-i fiham ve erkân-ı
saltanat ve rical-i devlet H i n i kum aşı yerine Halep'
sevayilerine ve Şam ve Bursa ve İstanbul kum aşlarına
itib âr' ve^lisîfânede^h^erkese-" yasak- ve tem bihe iptidar
buyurursalar....» diye açıkça bu k o n u d a k i düşüncesini
ileri, sürm ektedir. • ' •
İkinci Viyana m uhasara ve m ağlûbiyetiyle başliyan
inhilâlle, O sm anh D evletinin u çu ru m a doğru sü rükle n ­
mekte o ld u ğ u n u , padişahların zevk ve safa ve. azametle
yalnız şahıslarını d ü ş ü n d ü k le rin i, askerî idarenin bu
y üzden çığrm d a n .çık tığ ın ı da çekinîîieden yazm aktadır2.
E b u b e k i r R a t i p Efendi lâyihasına, «Avrupa m e m ­
leketlerinde olan hük e m a ve filosof ve ahval-i düvel ve
mesalih-i m û lû k ü rr.ileie aşina ve sahib-i v u k u f olanları
beyninde bir devlet-in kemal-i kudret ve m iknet ve
mezid-i re v n a k ve behçeti asakirin . kesret, ve tertib-i
nizam ve itaaii-r'.Le—ha^:.nie.7n.l.ri--\r,üsat ve berket ve veîreti
ve v ü k e lâ . ve
^ ıvüzera ve rical-i devlet ve rüesa ve üme-
na ve ummal-i m em leketin, sadakat ve istikamet ve
rüşd ü sedat ve emaneti ve reayay-ı m em leketin refah
ve rahat ve him ayet ve riayet ve m am uriyeti ile m ü ­
yesser ve m adudatm içtim am dan sonra bazı m ünasip
olan düvel ile ittifak ve m usahereti ile .mutasavver
olmağla» m ukaddim esiyle başlam akta ve eserini iki asıl
ve dört fasıl üzerine tertibetmiş bulunm aktadır. Birinci
asıl, askerî kuvvetlere tahsis edilm iştir. Bu kısım •üç
m u k ad d im e ve on bir m akaleden ve bir hatimeden
teşekkül etmektedir. Birinci m u k a d d im e askerî k u vv e ­
1] Esat E fe n d i'n ü s h a s ı, N o : 2 2 3 5 , s. 227.
2 j A y n ı n ü s h a , s. 11.
16© OSMANLI SEFIRLERİ'VE SEFARETNAMELERİ

tiri dört esasından,-ikinci m u kad d im e A vusturya harbiye


nezaretinin m erkez teşkilâtından, ü ç ü n c ü m u k a d d im e
A vrupa devletlerinde askerî tertip ve talim in ne zam an
ve ne sebeple başladığından, b u n u ilk defa k im in y a p ­
tığından bahsetmektedir. Birinci m akale ise N em çe
devletinin askerlerini nerelerden ve ne suretle topladı­
ğını, alaylarının m evcutlarını ve eksiklerini ne suretle
ikm al'ettiklerini anlatm aktadır. İk inci m ak alenin k o n u ­
sun u subayların kim lerden ve ne suretle yetiştirildikleri,
ü ç ü n c ü m akalenin k o n u la n ise «Akadenıiya enjeniyor»,
..«Akademiya--'milite-F>--g-i-bi--as'kerIik o-kuîlann-m- -kuruluş­
ları, çalışm a tarzları, talebe alm a ve yetiştirme şartları­
dır. E b u b e k i r R a t i p E fe n d in in b u ik i okul h a k k ın d a
verdiği u z u n tafsilât pek dikkate şayan b u lu n m ak ta ve
b u okulların teşkilât ve çalışmaları h a k k ın d a en ehem ­
miyetsiz görülebilecek noktalara kadar m a lû m a t ver­
mektedir.
D ö rd ü n c ü m akale, sefer, ve hazarda askerlerin ve
zabitlerin hizm et, kaide, şart ve n izam larını ve hizmete
getirildiklerinde nasıl yem in ettiklerini, beşinci m akale,
askerî kıtaların idare, iaşe, hesap, levazım , sıhhiye ve
adliye teşkilâtını göstermektedir. Altıncı m akaleden
N em çe devletinin piyade, süvari ve topçu, kuvvetleriyle
b u kuvvetlere bağlı diğer askerî teşekküllerin kaç alay
veya tabur oldukları, giyecek ve binecekleriyle binek
hay van ların ın ve diğer ihtiyaç ve m asraflarının nasıl
tem in o lu n d u ğ u öğrenilm ektedir. Yedinci m akale, Nemçe
devletinin seferde ve sair hizm etlerde k u lla n d ığ ı asker
sınıfları h a k k ın d a m alûm at verm ektedir. Sekizinci m a ­
kale, sefer ve hazarda askerlere verilen tâyinat ile zahire
satın alınmasına., u n ve ekm ek yapılm asına, zahire ve
erzakın yerlerine ne suretle n a k lo lu n d u ğ u n a , harb‘ sıra­
sında nasıl tem in edildiklerine, nakliye ve m e n zil h iz ­
metlerine, zabitlerin ve neferlerin ağırlıkların ın taşın­
masına ait m alûm ata tahsis, edilmiştir. D o k u z u n c u m a­
kale Nemçe ordusu Generallerinin rütbe, hizm e t ve n i­
zamlarına, ordu sıhhiye ve levazım işlerine, o n u n c u ma-
SEFARETNAMELER 1791-92 161

kale sefer v u k u u n d a o rd u n u n nakliye v e m enzil, inzibat


işleri için vü c u d a getirilen teşkilâta ait m alûm at verm ek­
tedir. O n birinci m akale A vusturya o rd usunun ihtiyat
teşkilâtını anlatm aktadır. Bu m akalede subayların teka­
ütlüğün e , m uhasara ve kale işlerine ve Avusturya ordu­
su h a k k ın d a bilinm esi gerekli bazı ince noktalara dair
de m alûm at vardır. Birinci faslın hâtimesi bahsi ise
N em çe’den gayrı A vrupa devlerinin orduları h a k k m d a k i
m alûm ata ayrılm ış ve ayrı ayrı fasıllar halinde Rusya,
Prusya ve Fransa devletlerinin askeri teşkilât ve kuv-
vetTerrTiakRında elde edilen m alû m a t hulâsa o lu n m u ş­
tur. Eserin ikinci aslı olan kısım ise, Nemçe devletinin
dış, iç ve m aliye işleriyle teşkilâtına ayrılmış, fakat
birinci kısm a nazaran daha dar bir kadro dâhilinde
tutulm uştur. Bu kısım da N em çe’de köylerin ve
kasabaların idare şekli, halkın du ru m u , artışı, halktan
alm an vergiler, komiserler, m ahkem eler, hasta­
neler, fakirler h a k k ın d a alınm ış olan tedbirler,
devlet hazînesi ve m aliye işleri, m aden işletmeleri, tuz­
lalar, tütün ve enfiye inhisarı, güm rükle r, ticaret, ziraat,
posta, yollar, menziller, banka kâğıtları, oyun kâğıtları ve
piyango işleri h a k k ın d a sırasiyle m alûm at verilmekte ve
Nem çe Devletinin yıllık bütçesini ve m aliye teşkilâtını in-
celiy-en-biıubaMsle_bu-ikiııci-kısım da sona ermektedir.
E b u b e k i r R â t i p Efendi, lâyihasının bir yerinde
Viyana Şark Dilleri O k u lu n u n esasını teşkil eden ve b ir­
çok değerli m üsteşrikler yetiştirmiş b u lu n a n Viyana’daki
«Asya Akademisi» nden de bahsetm ekte1 ve bu a k ad e m i­
n in profesörleriyle yaptığı bir m ünakaşayı naklederek
bu müesseseye birtakım kitaplar da hediye etmiş ol­
d u ğ u n u bildirm ektedir. R a t i p Efendi’nin İstanbul h al­
kına, Viyana’da yapılan m eşhur beyaz ye ucuz ekm ek­
ler gibi ekm ek yedirm ek ve bir devlet loteryası ya­
parak varidat tem in etmek fikirlerini de alâka ve sem ­
pati ile benim sediği g ö rülm e k te d ir2.
]L] A y n ı n ü s h a , s. 215
S1 A y n i n ü s h a , s. 231, 2 4 4 .
11
163 OSMANLI- SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

H ulâsa S e l i m III. devrindeki ıslâhat tarihi b ak ı­


m ın d an özel bir önem taşıyan bu lâyiha, tü rlü yönden
üzerinde d u ru lm a y ı gerektiren b ir değerdedir.
1. Basm aları:
H e n ü z n e şre d ilm e m iştir.

2. Y azm aları:
A s ıl Sefaretname
1) İstan b ul, T opk apı Sarayı M ü z e s i A rşivi, N o. E. 14/3919.
2) İstanb ul, T opkapı Sarayı M üze si, E m a n e t H azîn e si,
No. 1438.
3) V iyana, F lügel, N o. 1285.
Büyük lâyiha
1) İstan b u l, S ü le y m a n iy e , E s a t E fe n d i, N o. 2 2 3 5 .
2) İstan b ul, F atih M ille t k ü tü p h a n e s i, N o. 8 4 5 .
3, 4) İs ta n b u l, Ü n iv e rs ite : Y ıld ız y a z m a la rı, No. 271
ve 3 2 5 5 .
3. Meşrîyat:
G ö rü lm e m iş tir.
4. Elçi hakkında m alûm at s
Si O c. II, s. 2 4 6 - O. M. c. III,. s. 188 - S. R. s. 137-140 -
G. O. s. 3 3 0 * O. C. s. 312 - Zegl-i Tarih-i Vâsıf, V. 12, 160 -
Cevdet Tarihi, c. IV, s. 2 6 6 , c. V,s- 232-233, c V I, s. .195-
196, 2 3 0 - 231, c. V II, s. 45-46 - Y a z m a b ir m e c m u a
(İstanbul Ş e h ir ve İ n k ılâ p M ü z e s i k ü tü p h a n e s i, Cevdet
B ey y a z m a la rı N o. 197).

XXX
Rusya Sefareizıamesi (1207-1208 M. — 1793-1794 M.)

[Elçi: Mustafa Rasih Paşa]


[Maiyeti: Kethüda Seıjyit Abdullah Efendi
D ivan K â tib i: Ahdüşşekûr Efendi (oğlu)
Oğulları Mehmet Nuri ve İbrahim
Eiem Efendiler}
1787 seferinin Rusya safhası da Ziştovi m uahedesin­
den beş ay sonra Yaş m u a h e d e s in in 1 imzasiyle (9.1.
^ Maahedat Mecmuası, C. IV, S. 4-13.
SEFARETNAMELER 1793-94 163

1792) sona ermişti. M uahedenam enin o n u n cu m addesi


gereğince her iki tarafın biribirine fevkalâde b ü y ü k el­
çiler ve “ik i tarafın safvetine delâlet etmek üzere devlet­
lerinin şanına lây ık hediyeler,, gönderm eleri lâzım dı. Bu
elçiler hudutta muamele-i m üteşabihe ile istikbal oluna­
caklar ve gerek O sm anlı Devleti gerek Rusya indlerinde
ziyade m uteber olan A vrupa devletleri elçileri h ak ların ­
da m ûtat olan m erasim le riayet göreceklerdi. Babıâli, Ri-
kâb-ı H ü m a y u n K ethüdalığından açıkta M u s t a f a R a s ih
Efendi’yi, R um eli beylerb eyliği payesiyle Petersburg b ü ­
yük elçiliğine tâyin etmişti. M u s t a f a R a s i h Efendi,
Bazirgânbaşı zade âilesindendi. Mektubi-i sadr-ı âli kale­
m inde halife olarak m em uriyet hayatına girm iş ve
haceîik rütbesini kazanm ıştı. Atıf zade Ö m e r V a h i d 1
Efendi’ye dam at olm uştu. Sonra ilerliyerek Topçular
Kâtibi, Süratçi N azırı (1787), Tezkire-i Sani, 1788 de
B üy ük Tezkireci ve 1790 da Rikâb-ı H ü m a y u n K ethü­
dası olm uş ve 1791 de o rd u n u n İstanbul’a dönüşüyle
vazifesi sona ermişti. R a s i h Paşa olarak gittiği Rusya
elçiliğinden dönüşünde, yine efendilikle Defter Em ini,
1795 te R um eli Tımar ve Zeamet N azırı, 1796 da Rei-
sülküttap olm uş, bir yıl sonra B ü y ü k Ruznam ecilikle
bu vazifeden ayrılm ış, sonra Zahire N a z ın tâyin edilmiş,
yine_Tkrn^i“ d'efa“ otaTa:kr^'ets'ütk'üttap sıfatiyle Mısır a gi­
den orduya m e m u r edilmiş, 1800 de m ezuniyetle İstan­
b u l’a d ö n üp Tevkiî, 1801 de Defter E m ini, 1803 te B ü­
y ük R uznam eci tâyin o lu n m u ş ve 1.IX.1803 de ölm üştür.
M u s t a f a R a s i h Paşa’n ın Petersburg’a gidiş ve ge­
lişini anlatan sefarethamesi, şekil ve m uhteva b a k ım ın ­
dan diğer emsallerine benzem ekle beraber oldukça taf­
silâtlı yazılm ış bulunm aktadır. Bu sefaretname de, Ab-
d ü l k e r i m Paşa sefaretnamesi gibi elçinin kalem inden,
çıkm am ış, m aiyetine sefaret vakayiini zabt ve tahrir va­
zifesiyle tâyin edilm iş b u lu n a n Silâhdar Kâtibi S e y y i t
A b d u l l a h Efendi tarafından, çok terkipli ve m ustalâh
bir üslûpla yazılmıştır.
-] S . O/c/III, s. 594-595.
OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

S e y y i t A b d u l l a h Efendi, sefaretnamesine S e l i m
III. h ak kın d a yazılm ış m a n zu m ve m ensur bir methiye
ile başlam akta ve M u s t a f a R a s i h Efendi’n in m ayıs 1792
sonlarında elçiliğe tâyin o lu n d u ğ u n u , yaz m evsim iyle
kışın yarısını hazırlıklarla geçirdikten ve 23.1.1793
g ü n ü b ü y ü k elçinin Sadrazam M e l e k M e h m e t P a ş a
(8.IV.1792 - 20.X.1794) h u zu ru n d a , Rusya Imparatoriçesi
K a t e r i n a ’ya götürülecek hediyeleri teslim ald ığını k a y ­
dettikten sonra hediyeler hak kın d a m alûm at vermektedir.
28.1.1793 tarihinde de b ü y ü k elçi, törenle Padişah tarafın­
dan kab ul olunarak» götüreceği nam eyi teslim alm ış ve
Padişah tarafından kendisine sözle bazı talim at da veril­
miştir. Ertesi g ü n ü ise Sadrazam ve K ethüdası ile Reisül-
küttabı1da ziyaret etmiş ve daha ertesi g ü n ü de b ü y ü k bir
sefaret alayı tertibederek İstanbuldan Siiivrikapı- K ü ç ü k
Çekmece yoliyle ayrılm ıştır. O n g ü n geçince Edirne’ye
varan sefaret heyeti, Edirne’den yola çıktıktan sonra
b ü y ü k bir kar fırtınasına tutulm uş, y o lu n u değiştirerek
Ç alıkkavak boğazı üzerinden Ş u m n u ’ya. oradan da Silis­
ti re'y e gitmiştir. O radan Eflâk-Buğdan arazisine giren b ü ­
yük elçi, buralardan geçtiği sırada Eflâk voyvodasrA lek-
s a n d r i K o s t a n t i n ve B uğdan voyvodası M i h a i İ Bey
tarafından saygı île karşılanıp" u ğ u rla n m ış ve bir m ü d ­
det B uğdan’da bekledikten sonra elçilerin~mübâdele o lu ­
nacakları Bender şehri civarına gitmiştir (m art başları).
O sırada Bender m uhafızı b u lu n a n vezir H a ş a n
Paşa 2 O sm anlı devletince elçilerin m übadelesine m em ur
edildiği gibi A kkerm an M uhafızı Beylerbeyi î s m a i i
Paşa3 ile Kapıcıbaşı A b d u l l a h Bey de Rusya’dan gei-
rnekte olan elçi K u t u z o f ’u n 4 m ih m a n d a rlığ ın a tâyin
*] R a ş i t M e h m e t E fen di (İk in c i R .e is ü lk ü tta p lığ ı: 6 .IX .1 7 9 2 —
22. V III. 1794) H a y r e t t i n N e d i m Bey’in “ B i r E lç i n i n T a r ih ç e - i
S e fa r e ti,, a d lı eserinde b u d e v ird e k i R e is ü lk ü tta b m D ii r r i Efendi
o ld u ğ u n u k a y d e tm e sin in , n o k s a n te tk ik n e tice sin d e n ile ri g e ld iğ i
anlaşılıyor.
2] 5. O. c. I I I , s. 594-595 (?).
»] S. O. c. I, s. 37 4.
4] K utusof Sm olenskoy(M işel-Lavrinoviç-Golem niçef)1745-1813.
SEFARETNAMELER 1793-94 165

olunm uş b ulu n u y o rd u . Elçilerin m übadele yeri ve şekli


yine u zu n boylu m uhabere ve m ünakaşalara sebebol-
m uş, ihtilâf Babıâliye de aksettirilmiştir. B u nu n için m ü ­
badil ve elçi paşalar gelecek talimatı beklemeye başla­
m ışlardır. N ihayet makam-ı sadaretten gelen 22. V. 1793
tarihli em ir üzerine m übadele yerinin Bender civarı
değil, Rusların arzusuna u y u larak Tombasar olması
kabul olu ndu . Fakat bu defa da m übadelenin yapı­
lacağı sal ayrı bir mesele teşkil etti. Ruslar kendileri
tarafından yaptırılacak salda m übadele yapılm asını isti­
yorlardı. O sm anlılar da öteden beri 5ü İşin kendileri ta­
rafından inşa ettirilen salda yapıldığı için yine kendi
sallarında olm asını istiyorlardı. U zu n m ünakaşa ve m ü ­
zakerelerden sonra u yu şu larak 15. VI. 1793 te m übadele
Turla üzerinde O sm an h salında y a p ıld ı1.
S e y y i t A b d u l l a h Efendi, sefaretnamesinde, b ü ­
y ü k elçi M u s t a f a R a s i h Paşa ve m aiyetinin huduttan
Petersburg’a gidinceye kadar olan seyahatini taîsilâtiyle
nakletmektedir. Heyetin yolda u ğ ra d ığ ı menzilleri, b u n ­
ların biribirlerine olan u zaklıklarını ve her birinde ne
kadar kaldıklarını cetveller halinde göstermiştir. Geçtik­
leri yerlerde iyi karşılandıkları, yapılan törenler h a k k ın ­
da verilm iş olan izahattan anlaşılıyor. Yalnız bundan
önce ki-Tü rk elçih?rmi- ra-k afşriaşfek4arı---bir d u ru m la M u s ­
t a f a R a s i h Paşa da karşılaşmıştır. Rusların elinde kal­
m ış olan m ü s lü m a n esirlerin kurtarılm aları için k e n d i­
sine m üracaatleri birçok yerde g ö rülm ü ş ve Ruslar b u ­
lu n d u k la rı yerlerden kaçarak T ürk elçisine sığm an bu
zavallılara ellerinden gelen g ü ç lü ğ ü çıkarm aktan geri
kalm am ışlardır. Bir aralık elçi paşanın b u m üslü m a n
esirler meselesinde u ğrad ığı m üşk üllerden bahisle tali­
mat alm ak için m am uren İstanbul’a yolladığı mehterba-
şısını da, geriye d ön üşün d e eşyasından g ü m rü k resmi
alm ak bahanesiyle yo lun d an alıkoym ak istemişlerdir.
Sefaretnamenin yolda görülenlere dair yazdıklarının
en dikkate değeri Tuğla şehrindeki silâh im alâthane­
Cevdet Tarihi, c. VI, s, 8 6 -8 7 .
166 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

leriyle, Moskovaya u ğradıkları zam an kendilerine gez­


dirilen imparatoriçe sarayı h a k k ın d a verm iş o ld u ğ u 'm a ­
lûm attır.
M u s t a f a R a s i h Paşa ve m aiyeti 18.X.1793 te b ü ­
y ü k bir alayla Petersburg’a girm işler ve askerî törenle
karşılanarak kendilerine ayrılan konağa m isafir edil­
mişlerdir.
M u s t a f a R a s i h Paşa’n ın m em uriyeti, İmparatoriçe
K a t e r i n a ’ya getirdiği nam e ve hediyeleri sunm akla
„.beraber Yaş m uahedesinin sekizinci m addesi gereğince,
m uharebe sırasında Ruslara esir düşen ve adlariyle
dinleri değiştirilerek Ruslaştırılm ak istenen m üs lü m a n
erkek ve kad ın esirleri kurtarıp memlekete iadelerini
tem in etmekti.
B ü y ü k elçi, Petersburg’a vardığının ikinci g ü n ü Baş­
vekili 1 ziyaret ederek Sadrazam ın m e k tu b u n u vermiş
ve bir g ü n sonra da Vekil-i sani ve Hariciye N azırı b u ­
lu n an B e z b o r i k i’y i 2 ziyaret etmiştir. Petersburg’a gel­
d iğ in in haftasında yapılan bir fişenk ve m ehtap şenliği­
n i seyre davet o lunm uş, 25.K.1793 tarihinde de törenle
K a t e r i n a’m n h u z u ru n a çıkarak getirdiği nam e ve he­
diyeleri verm iştir. Ayrıca K ıraliçezade3 Veliahtla Başve­
kile, Vekil-i saniye, Ceneral Z u b o f a 4 da berm ûtat ağır
takım lı süslenm iş birer atla onar parça şal ve kum aştan
tertip o lu n m u ş birer bohça g önderdiği gibi Veliahtm iki
oğlu, beş kızı ve K a t e r i n â ’n m gelinine de m ünasip
hediyeler yollamıştır.
M u s t a f a R a s i h Paşa’m n, Petersburg’da b u lu n d u ğ u
sırada m ü s lü m a n esirlerin iadesi meselesi üzerinde çe­
tin m üzakerelerde b u lu n m a k zorunda kaldığı, pek
m üspet bir neticeye varam adığı ve kendisinin Rusya
devlet adam lariyle doğrudan doğruya temasına im k ân
C om te d ’ O s te rm a n n (Jean, 1724-1811).
2] A le k sa n d r B ezborodko (1742-1799).
3] Sefaretnam e, K a t e r i n a’d a n çok yerde kıraliçe d iy e b a h ­
setm ektedir.
*] P la to n Z u b o v (1767-1822).
SEFARETNAMELER 1793-94 167

veriim iyerek tercüm anlarla ve ikinci derecede adam larla


konuşm ak m ecburiyetinde b ırak ıld ığı anlaşılm aktadır.
B ununla beraber M u s t a f a R a s i h P a şa n ın , K a t e r i-
n a’ya Name-i h u m a y u n u teslim ettikten ik i g ü n sonra
sarayda şerefine bir balo tertibedilmiş old u ğu ve b u ­
rada îm paratoriçenin kendisiyle görüştüğü, Rus devlet
adam larının da baloda yanm a gelerek kendisine hal ve
hatır sorm ak suretiyle velev şeklen olsun alâka göster­
dikleri de sefaretnameden anlaşılm aktadır.
-4.1.1793 te şerefine -verilen- resmî-, ziyafette... b u lu n ­
duktan sonra 21.1.1794 de K a t e r i n a ’m n cevabi n a m e ­
sini, bir hafta sonra da karısının ö lü m ü dolayısiyle o
sırada m atemde b u lu n a n Başvekil yerine ikinci vekilden
Sadrazam a yazılan m e ktu b u alm ış ve 8.11.1794 te Pé-
tersburg’dan ayrılm ıştır.
S e y y i t A b d u l l a h Efendi, sefaretnamesinde , Rus­
ların askerî teşkilâtlarını ve resmî ve h u s u s i, kıyafetle­
rini, evlerini, evlerinin tertibatlarını, yaşayışlarını ve o
g ü n k ü m edeniyet seviyelerini anlattığı gibi sefaretna-
m esinin sonunda da Rusya’n ın arazisi, ahalisi, şehirleri
ve parası h ak k ın d a m alû m a t vermektedir.
1. B asm aları:
M ü s ta k il o larak b a s ılm a m ıg tır.
Sefaretnam eyi ve a lâk alı o ld u ğ u h âd ise le ri izah , ta h lil ve
te n k id y o llu , H a y r e t t i n N e d i m Bey ta rafın d an y azı­
la n ve T ü rk T arih E n c ü m e n in c e n e ş ro lu n a n “B ir Elçinin
Tarikge-i Sefa reti„ ad lı eserde, Sefaretnam e m e tn in d e n
ik tib a s o lu n m u ş b a zı p arçalar vardır.
2. Yasmaları s
1) İstan b ul, T o pk apı Sarayı, E m a n e t H azîn e si No. 1438.
2,3) İs ta n b u l, F atih M ille t K ü tü p h a n e s i, No. 83 0, R aşit
E fe n d i No. 6 3 0 /5 (V. 39-82).
4) İsta n b u l, S ü le y m a n iy e : Esat Efendi, N o. 2281/1.
5) İstan b u l, Ü n iv e rs ite : Y ıld ız y azm aları, No. 76.
6) V iyana, Nat. B ibi. N o. 115.
7) P aris, B ibi. N a t S. 1025.
8) K ahire, T. K. N o. 178.
3. Neşriyat î
B ir E lçin in Tarihçe-i Sefareti, H ay rettin N e d im , İstan b ul, 1333.
168 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

4. Elçi -ve m aiyeti h a k k ım d a m alû m at:

' ' S. O. c. II, s. 3 4 7 - S. O. c. III, s. 3 3 7 - S. R. s. 140 - 141-G.O.


s. 3 3 1 - 0 . C. s. 312- Cevdet Tarihi, c. VI, s. 86-87, c. V II, s.
2 6 5 - Zegi-İ Tarih-i Vâsıf, v. 2 0 9 , 231.

■ XXXI

Havadtaname-i İngiltere (1208-1211 H . - 1793-1796 M„>

T E lçi: Yusuf~Âşâfî Efendi]

[Maiyeti : Sırkâtibi Mahmut Raif Efendi,


■ Derviş Ağa] '

O sm anlı D evletinin Avusturya ve Rusya ile harb


halinde b u lu n d u ğ u ve A vru p a’da Fransız İhtilâlinin baş­
ladığı bir sırada O sm an lı tahtına geçen S e l i m III. Zişto-
vi (4.VII 1.1791) ve Yaş (9.1.1792) m uahedelerini imzalıya-
rak m emleketi sulhe kavuşturduktan sonra dikkatini A v­
rup a’da olup bitenlere çevirmişti. «A vrupa’n ın terakkiyat-ı
cedîdesi ve Devlét-i A liyyenin vaktü hali iktizasm ca dü-
vel-i A vrupa ile peyda olan revabıt-ı adîde-i düvel-i
A vrupa kaidesince sefaret u s u lü n ü n lü z u m - 1 vaz’ ve tesi­
sini» icabettirdiğini görerek O sm anlı D evletinin de A v­
rupa devletleri nezdinde birer ikam et elçisi b u lu n d u r­
m ası ve bu elçilerin üçer senede bir değiştirilerek bu
suretle A vrupa ahvaline yakından v u k u flu kimseler
yetiştirilmesi k a ra rla şm ış 1 ve ilk olarak Londra’ya o
tarihte K alyonlar Kâtibi b u lu n a n Y u s u f A g â h Efendi­
n in gönderilm esi u y g u n görülm üştü.
Y u s u f A g â h Efendi, A b d ü l h a m i t I. devri rica­
linden S ü l e y m a n P e n a h E fe n d in in 2 oğlu olup 1744
te G irit’te doğm uştu. 1774 te M ektubi-i Sadrıâli kale­
m in e girm iş, bir m ü d d e t sonra hacegândan olmuştu.
^ Cevdet Tarihi, c. V I, s. 8 8 - 89; c. V II, s. 2 5 7 - 260.
2] S. O. c. III, s. 87, Tarih Vesikaları Dergisi, M ora İ h t ilâ li T arihçesi
veya P e n a h Efendi M ecm uası, A ziz Berker. sayı : 7, s. 6 3 -64.
SEFARETNAMELER 1.793-96, 169

1780 de Mevkufatçı, 1784 te E nderun E m ini, 1792 de


Kalyonlar K âtibi tâyin edilmişti. 1797 de Londra’dan
döndükten sonra Yeniçeri K âtibi oldu, sonra sırasiyle A m ­
bar E m ini, Tersane E m ini, M atbah E m ini, 1806 da tek­
rar Tersane Em ini, 1807 de R ikâb- ı H ü m a y u n Defterdarı
tâyin olundu. Bir yıl geçince azledildikten ve bir sene
bekledikten sonra yine sırasiyle Baruthane Nazırı, Rikâp
Kethüdası, Cephane ve M ehterhane N azırı, H i b e t u l l a h
Smltan Kethüdası oldu. Beşiktaş sarayının tam irine m e­
m ur edildi. Daha sonra M ü b ay a a cılık _v e _N üzül E m in liği
vazifelerinde b u lu n d u . 1811 de Sadaret Kethüdası oldu.
Vehabi istilâsı ortadan kaldırıldıktan sonra fevkalâde
Surre E m in i olarak hacca gönderildi. D ön ü şün d e Nişancı,
1816 da tekrar Sadaret Kethüdası, 1818 de Tersane Em ini,
M übayaacı, 1822 de ü ç ü n c ü defa M atbah Etm ini tâyin
edildi ye bu vazifede iken 4 so nkân u n 1824 tarihinde
ö ld ü S e l i m III. ve M a h m u t II. devirlerinin ileri gelen
şahsiyetlerinden biriydi.
Y u s u f A g â h Efendi’nin m aiyetine M ektübi-i Sad-
rıâli hüleîasm dan M a h m u t R a i f Efendi sırkâtibi,
D e r v i ş Ağa adında bir zat da ataşe olarak tâyin edil­
m iş ve kendisine ayrıca iki tercüm an ile hıristiyan
tebaadan bir m aiyet m e m u r u 1 daha verilm iş ve her
birine ayrı ayrı maaşlar ve harcırah la f tahsis olunm uştu 2.
Yusuf A g â h Etendi ve m aiyeti 14 eylül 1793 te
İstanbul’dan kara yoliyle Londra’ya hareket ettiler. İn g il­
tere kiralına götürecekleri hediyelerle diğer maiyet halkı
için de bir gem i kiralanm ış ve b u n la r deniz yoliyle
İngiltere’ye gönderilm işti. Y u s u f A g â h Efendi, İstan­
b u l’dan hareketinden sekiz ay sonra deniz yoliyle gön-
'] T e rc ü m a n la rın ve b u z a tın adları öğ re n ile m e m iş tir. Y a ln ız
1818 de L o n d ra ’da O sm a n lı D e vle ti elçisi o larak b u lu n a n ve bir
resm i, k it a b ım ız ın so n u n a eklenen R a r n a d a n i d i ile, Y u s u f
A g â h E fe n d i’n in İn g ilte re k r a lı ta rafın d an k a b u lü n ü gösteren
re sin ıd e k T iirk sefaret heyeti a r a s ın d a g ö r ü le n zatla rd a n b ir in in
b e n z e rliğ i, b u n la r d a n b ir in in R a r n a d a n i d i o lm a sı ih tim a lin i
k u v v e tle n d ir m e k te d ir.
2] C e v d e t ' Tarihi, C. VI, S. S9.
170 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

derilen hediyeler de kendisine ulaşınca, h â m il o lduğu


nam e ve hediyeleri Ingiltere kiralına takd im ederek
vazifesine başlam ış ve 1796 da yerine gelen İ s m a i l
F e r r u h Efendi’ye m em uriyetini devredinceye kadar
Londra’da ilk T ürk ikam et elçisi sıfatiyle b u lu n m u ştu r.
Bu m em uriyete ait olarak b u g ü n elde m evcut ve­
sikalar, bir sureti C e v d e t T a r i h i n d e neşredilm iş b u lu ­
nan ve Babıâliye elçinin yolladığı ilk tahrirat olan takrirle,
Sırkâtibi M a h m u t R a i f Efendi’n in ayrıca bahsedilecek
olan fransızca ju rnali— ve- Y u s u f A g â h Efen-d-i’nin
bir nüshası İstanbul’da Fatih Millet K ütüphanesinde
b u lu n a n sefaretname (Havadisnam e) sidir. Takrirde,
elçinin İngiltere kıralı G e o r g e i il. tarafından kab u lü
törenine, sefaret alayına ve bilâhara kıral ve kıraliçe ile
yaptığı görüşm elere ve g ö tü rd ü ğ ü hediyeleri dağıtm a­
sına ait m alûm at b u lu n m ak tad ır.
Y u s u f A g â h Efendi’n in sefaretnamesine gelince,
bu şim diye kadar İncelenenlere benzem em ektedir. H a k ­
kın da birçok yerlerde “sefaretname„ tâbiri k u llanılm ış
olm akla beraber elde m evcut tek yazm a n üsh a n ın
üstünde adı “ 1209 senesi İngiltere devleti nezdine m e ­
m u r olan elçi Y u s u f A g â h Efendi’n in havadisnameleri,,
olarak yazılm ış b u lunm aktadır. N itekim sefaretnamenin
m uhtevası da elçi Y u s u f A g â h Efendi’n in Londra’da
b u lu n d u ğ u î 7 9 3 - 1 7 9 6 yılları arasında, T ürkiye’de ge­
çenlerden haber aldıkları da birlikte olm ak üzere, olup
biten hâdiseler ve yaptığı siyasi m ükâlem eler ve m u h a ­
bereler h ak kınd a icabına göre u zu n veya kısa sıra ile
tuttuğu kayıtlar veya suretlerden, aldığı emirlerle yaz­
dığı cevaplardan terekkübetm ektedir.
İlk yirm i dört sahifeyi dolduran ve 178 m uhtelif m evzua
taallûk eden maddeler Y u s u f A g â h Efendi’n in ruzna-
m esini teşkil eden kısmı, yirm i beşinci sahifeden itibaren
olan m etin le rd e 1793-1796 yılları arasında 4 2 m uhtelif
k o n u ile ilgili olarak Y u s u f A g â h Efendi’ye gönderilen
veya kendisinden yazı ile veya şifre ile alm an tahriratla­
rın ve zam an zam an Sadrazam ın Padişaha Y u s u f A g â h
SEFARETNAMELER 1793-96 ■171

Efendi’den gelen yazılar h a k k ın d a su n d u ğ u arz tezkere­


leriyle bunlara Padişah tarafından yapılan derkenarların
suretlerini ihtiva eden ikinci kısm ı teşkil etmektedir.
H avadisnam enin k im in tarafından yazılm ış o ld uğuna
dair bir kayıt yoktur. Y alnız başındaki “Canib-i Devlet-i
Aliyye-i ebedîyy-üd-devamdan bin iki yüz dokuz senesi
İngiltere devletinde bir elçi nasp ve tâyin kılınm ası lâb üt
ve m uktazi olm ağla İngiltere Devleti tarafında üç sene
m e k s ü ikam et üzere m em uren oitaraîa sefir kılınan Y u ­
s u L A g â hJEfendi Hazretleri canib i Deylet-i Osm aniyeye
ol taraftan ikam eti esnasında vuku-yafte olan havadis-i
kevniyeyi tahrir ve ifade ve beyan etmeleriyle zikr-i âti
m üfredattır ki zikr ü beyan ve şerh ü ayan kılınur,,
ibaresinden ve yaziyle m üre kk e b in hem en sonuna kadar
hiç değişmem esinden, sondan bir önceki m etnin de
“m em uriyeti üç seneyi m ütecaviz old u ğu cihetle halefi
geldiğinde İstanbul’a dönmesi,, için canib-i Hazret-i Sad-
razam îden A g â h Efendiye yollanan kaim eyi teşkil etme­
sinden, bazı suretler üzerindeki derkenarlardan o yıl­
larda Sadrazam b u lu n a n İ z z e t M e h m e t Paşa’m n
(20 X-1794— 23-X-1798) m aiyetinden biri tarafından
yazılm ış o ld u ğ u ve bütün sefaret devresine ait b u lu n ­
d u ğ u anlaşılm aktadır. Kayıtlarda, ve vesikalarda ekseri­
yetle tam tarih kullanılm am ıştır, ’yalnız sene zikrediî-
m iyerek bir kısm ında «frengi hesabiyle haziranın ipti­
dası» veya «haziranın on sekizinci ve yirm inci günü®
gibi ay ve g ü n tarihleri k o nulm uştur.
H avadisnam e pek m uhtelif konularda meselelere
dair birtakım kayıtlan ve vesikaları ihtiva etmekte
o ld u ğ u n d a n , birinci kısm ının, bun lard an dikkate değer
birkaç örnek verilm ek suretiyle tanıtılması ve ikinci
kısm ının hulâsa edilmesi u y g u n g ö rülm üştür:
§ Sicilyeteyn K ra lı1 Fransa C u m h u riy le musalâhaya-
m eyil ve rağbet eylediği havadisi b undan akdemce
tahrir olunm uştu. Bu defa olcanipten vârit olan havadisi
l] F e rd in a n d İV. (N a p o li K ıralı) ve F e rd in a n d I. (İk i S ic ily a
k ıra h ) (1759-1825).
OSMANLI SEFİRLER! VE SEFARETNAMELRİ

led-el-mütalâa kıral-ı m u m aile y h bii-cömle kübera ve


rical ve papazlarını bir yere cem’i birle Fransızların
bu g û n a bî-edibane hareketleri cüm le A vrupa m illetinin
âyinlerine m ugayir ve m ün a fi olup b u n d a m üm aşat ile
izhar-ı zaıf bir veçhile m ünasip olm ad ığınd an herkes
k en dü m ü lk ü n ü ve ahalisini b u n la rın şerlerinden m u ­
hafaza ve bu dakikayı m ülâh a za ile k ülliy etlü asakir
tedarik ederek evvelâ h u d utlarım ızı hücum -ı d ü ş m a n ­
dan gereği gib i hıfz ve hiraset eyledikten sonra
Fransızlar bizim ile suret-i h asenede m usalâhaya m eyil
ve rağbet ederler ise olzam an m usalâha eylemek
lâzim edendir deyü bahs ü beyan ve b u bapda ikd am ü
gayret ederek m ürettep ve gerek ahaliden cem’an yüz
bin m iktarı asakir tertip ve tahrir ve hudutlara tesyir
ve kendusi m aen azim et edeceğini cüm lesine ifade eyle­
dikte kıral-ı m u m aile y h in b u bapda rey ve iradesi ü ze ­
re hareket ve say ü gayret eylemeye cüm lesi m üteahhit
olm alariyle kıral-ı m u m a ile y h el-haletü hazini bir taraftan
ahaliden asker tahrir etmekte o ld u ğ u ve m ürettep aske­
rinden vafirini R om a hudutlarına irsal edip ba’d-et-tekmil
cümlesi hudutlarda hazır ve am âde olarak Fransızların
gerek h üc u m ve iktiham ları v u k u b u lu r ise m ukabele
ve m uharebe edecekleri.
§ Bahr-i Şeritte vâki Korsika n am cezirede m u k a d d e m ­
ce tekevvün eden fesat bu defa bil-küîliye m ündefi olup
şim dilik em niyet ve asayiş id ü ğ in i cezîre-i m ezkûreden
bu canibe gelen b ir kıta sefine kapudanı haber verdiği.
§ Bu defa Dersaadet’ten vârit olan havadisatta Rum eli
Valisi Devietlü H a k k ı Paşa Hazretleri el'an Edirne şeh­
rinde ikamet ve m aiyetinde olan k ırk bin m iktarı asakir
ile R um elinin sağ ko lun d a v u k u bulan fesadat ve eşkı­
yanın bil-külliye define h im m e t ve v üs’ ü kudret buyur-
m alariyle el-haletü h azih i em niyet ve asayiş derkâr id ü ğ i
ve dağlı eşkiyasım n sergerdeleri olan S i n a p nam
şaki eğerçi G ü m ü lc in e havalisinde olup ancak m ü ş a r ü n ­
ileyhin kuvvetine nazaran şakî-i m e rk u m u n dahi ahz ü
istisali bugünlerde m ü m k ü n ve m elhuz idüği.
SEFARETNAMELER 1793-96 ın

§ Bu esnada Fransahıdan y üz b in aded tüfek ve sair


edevat ı harbiye iştira ve Dersaadet’e naklo lun m ak üzere
taraf-ı Devlet-i Aliyyeden bir kıta kırlangıç sefinesi M ar­
silya iskelesine irsal o lu n d u ğ u .
§ Dersaadet’te m u k im França elçisi1 bu defa bervechi
mûtat azîm alay ve vaîir oîiciyalleriyle huzur-ı h ü m a ­
yuna ruh-sûde olup saray-ı h ü m a y u n d a n avdeti esnasın­
da gayri ez m ûtat m aiyetinde olan oficiyalleri taîim-i
harb u sefer ve ihzar-ı hün e rle rin i Şevketlü, Kerametlü
veliyy-ün-rMam-i-âlem-efendimiz seyr ü temaşa, b u y u rd u k ­
ları ve elçi-i m ersum yine alay ile iskeleden kayığa
süvar ve m u zik a tâbir olunan sazlar ile ahenk ederek
karşuya güzarı esnasında deryada b u lu n a n gerek Fran­
sız tüccar sefineleri ve gerek ehl-i islâm sefayini top
endahtiyle izhar-ı şenlik eyledikleri b u canipte gazete­
lerde m uharrerdir.
§ Gençen hafta H aşm etlü Kıral cenapları sahilhane-
sinden Londra'ya avdet etmekle bu canipte olan Tunus
ocağı elçisi2 resmen b u anda kıral cenaplariyle m ülâkat
eylediği ve m ukad d e m a Dersaadet'te m u k im iken b u
defa bu tarafa v ü ru t eden İsveç elçisi dahi resmen kıral
cenaplariyle, m ülâk a t eyledikten sonra ziyaretimize gelip
ta.ra£j-D_evlet-.i A livveden k e n d ü h a k kınd a zu h ura gelen
iûtuf ve inayetten bigayet m e m n u n ve m üteşekkir oldu­
ğ u n u ifade ve inba ve b u te şe k k ürün ü taraf-ı Devlet-i
Aliyyeye tahririm izi niyaz ve istid’a etmiş olm ağla ma-
lûm-ı veliy-ün-niamaneleri b u y u ru lm a k için işarete
ipti dar olundu.
§ Bu esnada İspanya Devleti ile Fransa C u m h u ru
beyninde tezarübi ve tedafüi olarak akd-i ittifak olu nu p
lâkin şürût-i ittifakları ne veçhile id ü ğ i şim dilik na
m a lû m olduğu.

^ D escorches de Ste-Crois.
2] B ak b u k ita p s. 23.
B u e lç in in T u n u s O cağı Tersane E m in i M e h m e t H o c a o l­
d u ğ u h a v â d is n a m e n in b aşk a b ir k a im e s in d e n a n la ş ılm a k ta d ır.
174 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

§ Bu defa Dersaadei’te m u k im Fransa elçisinin1 Babı-


âliye takdim eylediği takririnde m u k ad d e m a m ü r t olan
Fransa h â k im i R o b e s p i e r e ’i n vaktinde Dersaadet’e
gelip el’an hidemat-ı Devlet-i Ailiyyede istihdam olunan
oficiyallerin hizm etlerinden tart ve teb’idlerini niyaz ve
istid’a etmekle elçi-i m e rsûm u n niyazına m üsaade birle
zikro lu n an oficiyallere izin verilm em iş ise dahi ofieiyal-i
m e rsûm u n ke nd üle ri hizm etlerini terk ile Malta cezire­
sine gidecekleri.
§ İngiltere parlâm entosunda Başşambr tâbir olu nan
ik in c f ödasinın ¿rbab-ı meşvereti her biri bir kaza ve
ku ra n ın u m û r u rü ’yetine vekil olm alariyle b u n ların
yedi senede bir defa tebdilâtı kaide-i beldeden old u ğun a
binaen b u sene vakitleri tekm il olup b u n d a n sonra
küşat olunacak parlâm entoda aharları nasbolunacaktır
ve bu n ların cüm lesi birden azlolunm ayıp hidemat-ı
devlette, m üstahdem olanlar ve ekser söz sahipleri yine
m ak am larınd a ipka ve takrir kılınacakları zahirdir.
§ Bu defa Devlet-i Aliyye ile Rusyalu beyninde müddet-i
m edîde için tecdid-i m uahede m addesi m üzakere o lu n ­
m akta o ld u ğ u haberi Beç canibinden b u tarafa vüru-
d eylediği.
. § Dersaadet’te m u k im İsveç elçisi ü ç m ah m u k a d ­
dem İsveçlü ile R usyalu beyninde ilân-ı h arb in tah akku­
k u n u resmen taraf-ı Devlet-i Aliyyeye ihbar eyledikten
sonra b u defa devleteyn-i m ezbureteyn adavet ve büru-
deti dostluk v e ; mahabbete tebdil eylediklerini dahi res­
m en ifadesinde elçi i m ersûm Utufetlû Reisülküttap
efendi2 Hazretlerinden m uam elei bâride m üşahede eyle­
diği ve b u defa Fransa c u m h u ru tarafından Dersaadet’te
ikam et eylemek için irsal olunan D u B a y e t nam elçileri
vafir hediye ile Dersaadet’e vâsıl o ld u ğ u gazetelerde
m uharrerdir.
§ Geçen sene İngiltere Devleti masarif-i seferîçün
bazirgânlardan m üstakraz olan mebaliğ-i vetirenin mii-
*] D e Verninac.
2] E b u b e k ir R a tip Efendi.
SEFARETNAMELER 1793-96 175

terakim olan güzeşfesi verilm ek için bazı eşya ve eşribe


ve hayvanat ve em tianın rüsumat-ı kadîm elerine zam
ile bir m ily o n ik i y üz b in sterlin beher sene sühuîet
ile h u s u lü m e m ul irad-ı cedîde tanzim eylemişlerdi ki
bu m adde olzam an m uîassalan tahrir olunm uştu. İşbu
zikrolunan tertipte y üz otuz b in lir sterlin çit ve basma
m akulesi eşyadan idi. B u n u n anım âl ve bayii fukara
g ü ru h u olup muzayaka-i taayyüşlerine ve perişani-i
kâr-ü kisplerine sebep ve hem en özrü m üstevciptir
denilerek parlâm entolarında taarruz ve idare-i kâs-ı kal ü
kıldan sonra n ih a y etin d e m ü n a sip d e ğil d i r b u n u n yerine
bir başka şey b u lu n su n denilm ekle işbu çit m addesi
bilâ nizam m etruk kalm ış idi. Ve ç ü n k ü taarruz züm re
tüccarına özrü m ucip yoksa m ad e m ki akça istikraz
oluna irad-ı cedîde ihtiraı ernr-i zarurileri belki vaci-
b-ül-eda deyinleridir. Bu m ad d e n in yerine bir irad-ı
hazır led-el-mütalâa İngiltere ahalisinin hanelerinde b u ­
lunan kelplerinden senevi beher re’sinden ikişer şilin
resim alınsa berveçhi tahm in lâakal yüz bin lir sterlin
hâsıl olacağı ve b u n d a n başka şapka rü s u m u n u n ihti-
raında. bir senede k ırk bin lir sterlin hâsıl olm uş iken
nizam-ı bî-müesses o ld u ğ u n d a n m uhtel olup sene besene
tenezzülü derkâr iken bu sene altı bin lir sterlin hasır
ve k-a-a-i-c_oLd.njLn_7.âhirdir. İşbu riısûm-ı kelbiyverien yüz
bin ve işbu şapka m addesine zam olunm ıyarak fakat
tesis-i nizam-i; kadîm e ve kavim esiyle kırk bin ve belki
dahi ziyade rü su m h u su lü m e m u l ve bu rüsûm atı
gerude na-münasip deyü taarruz olunan çit ve basma
resmine m ülted olacağını Başvekil m ak am ın d a olan
My Lord P i t t parlâm ento’da keşif ve beyan ve cümleye
ifade ve ilân eyledikte eğerçi bazıları taarruz kaydında
idare-i akdah-ı m uhalefete ictisar eylediler am m a irad-ı
cedîde ihtiyaç derkâr o ld u ğun d an ez-zarûrat tübîh-ül-
m ahzûrat m isdakınca m uarızalar istirna olunm ayıp ber
m in v a ’ işbu iki m addenin dahi ihtiraı irad-ı cedîde-i
m uhteriada içtim a’ eyledi.
176 OSMANLI SEFfRLERİ VE SEFARETNAMELERÎ

H avadisnam enin ikinci kısm ında ise başlıca, Fransa


ile D an im arka’n ın arasını b u lm a k h u su su nd a Londra’da
b u lu n a n D an im arka elçisiyle gizlice temasta bulunm ası
için Y u s u f A g â h Efendiye 19 nisan 1796 tarihiyle, ag-
leb-i ihtim al Reis Efendi tarafından gönderilm iş olan bir
tenbihnam e, Rusya ile İngiltere arasında yapılan ittifakta
T ürkiye’nin dışarda bırak ıldığına dair İn giliz Hariciye
N azırı G r e n v i l l e 1 tarafından elçiye tem inat ve rild iğin ­
den bahseden tahrirat, T unus ocağından gelen elçinin
m em uriyeti h a k k ın d a k i takrir, harcırah tahsisatını alama-
dıği için d ü ş tü ğ ü sıkıntılı vaziyetten kurtarılm ası maksa-
diyle elçinin g önderdiği ricanam e 2, İstanbul’daki Fransız
elçisine gösterilen fazla yakınlığın A v rup a’da uyan d ırd ığı
akisleri bildiren kaim e, 6 ilkteşrin 1796 da İngiltere
k iralının parlâm entoda iradettiği n u tk u n tercümesi, İn g il­
tere’n in İstanbul sefaretini m aslâhatgüzarla idare edeceği
haberleri ve İstanbul elçiliğine tâyin ettiği J a c k s o n
h ak k ın d a m alûm at, O sm anlı devletinin İngiltere ve
Fransa arasındaki m uharebede bitaraf olm asına rağm en
Meknos adası lim a n ın d a ve T ürk sularında İngilizlerin
zaptettikleri Fransız tüccar gem ilerinin sahiplerine veril­
mesi gerekli tazm inat h ak k ın d a m ütaaddit muhabereler,
İngiltere’den Tophane için kalay satın alınm asına dair
evrakın suretleri, Fransa ile Sardunya k ıra llığı arasında
yapılan 13 m ayıs 1795 tarihli m üsalahanam enin, 22
tem m uz 1795 tarihinde Fransa - ispanya arasında akdo-
lu n a n tezarübi ve tedafüi ittifak m uahedesinin tercüm e­
leri bulunm aktadır.
Y u s u f A g â h Efendi’ye m emlekete dönm esi için
gönderilen ve m üfadı itibariyle tecrübeli elçi yetiştirmek
düşüncesi b a k ım ın d a n bir hususiyet gösteren ve ikinci
kısm ın son vesikasını teşkil eden yazı da aynen şudur :
*] G renv ille , W illia m W y n d h a m (1759-1834).
2] B u rada b ilh a s s a <bu abd-i âciz b azı kere y ü z k u r u ş u ko-
m e dye ve opera sey irle rin d e sarfeder», «abd-i âciz b a z ir g â n o lm a ­
y ıp a s lın d a n d a h i sahib-i servet ü s a m a n o lm a d ığ ı m alûm - ı âlemi-
y a n d ır ve b u a k ç a n ın he r b ir k u r u ş u in d im d e b ir kese g ib id ir.
D iyar-ı k üffard a k im e m u h ta ç o la y ım » d iy e şik â y e t etm ektedir.
CÂNİB-Î HAZRET-Î SADR-I A’ZAMÎDEN ÂGÂH
EFENDÎ’YE KAÎME

Izzetlû n f ’atmendi Efendi.

C ânib-i Saltanat-i Seniyyeden sefaretle İngiltere Devletine me’ -


m uriyyetiniz üç seneyi m ütecâviz olup el-hâletü hâzihi yerinize
aharının nasbi lâzım geldiğine binâen Tersane-i âmire anbarlan
Em ini olan İsmail Ferruh Efendi’ n in 1 pâye ihsâniyle kadri terfi’ ve
silk-i tarîk-ı hacegânîye idhâl ve tarafa D evlet-i A liy y e ’den İn giltere’ye
müceddeden elçi nasb ve ta’yin olunm ağla elçi-i lâhik-i mumâileyhin
ol cânibe vusûlünde siz dahi ol tarafdan hareket ve Dersaadet’ e avdet
eylemeniz lâzım geleceği ve bi-mennihi T e a lâ elçi-i lâhik-i m umâileyh
edevât-i sefaret ve levâzim -i râhiyyesini tehiyye ve tanzime sa’y ile
hemen bahren azim et üzere olduğu ve halefiniz m umâileyh m übtedî
olup rüsûm-i sefâret ve ol tarafin hâl ve keyfiyyetinden âgâh olma-
m ağla şirâze-i sefarete halel gelmemek ve rüsûm-i sefareti ve ana
m üteallik kâffe-i umûr ve husûsâtı sizden gördüğü gibi elçi-i lâhik-i
m umâileyhe ta’rif ve ta’lîm eylemek üzere m aiyyetinizde olan tercü-
m an-i sânînin tercüman-i evvel olarak ol tarafda elçi-i lâhik-i m um â­
ileyh m aiyyetinde tevkifi tarafimızdan münâsib görülmekle mersûm
her nekadar sizinle gelm eğe hâhişker ise dahi ruhsat verilm eyub
isterse~sİ2rden”-a-ltı~rrrâ±ı—sonra—avd-et—eylemek üzere mersûmun dahi
avdetine izin ve ruhsat verilmiş idügi m a’lûmunuz olmak içün işbu
kaime tahrîr ve îsâl olunmuştur. Inşa-Allahu-tealâ lede’ş-şerefü’l-vüsûl
keyfiyyet m a’lûmunuz oldukda ber-vechi muharrer amel ve harekete
m übâderet eyleyesiz.

Eserin sonua, K aym akam A bdullah Paşa tarafından Cezâir-i


Seb’a Cum huriyetine hitâben yazılmış bir mektubun sureti de başka
biri tarafından ilâve olunmuştur.

i . Basmaları:
Ayrı bir kitap olarak basılmamış tır.
Takrir : Cevdet Tarihi, c. V I, s. 357 - 385.
Muharrerât-ı Nâdire, s. 384-396.

1 S. O., c. IV , s. 14.
178 OSM ANLI SEFİRLERİ V E SEFARETNAM ELERÎ

2. Yazmaları :
Havâdisnâme-i İngiltere, Fatih M illet Kütüphanesi No. 840.
3. Neşriyat :
M. Zeki Pâkalın, Londra’da İlk Osmanlı Sefiri, Edebiyat-ı Umu-
miyye Mecmuası, No. 28. S. Güngör, Y . Agâh Efendi İngiliz sara­
yında, Resimli Tarih Mecmuası, Sayı 11, s. 414.
4. Elçi hakk’nda bilgi :
S. O., c. IV, s. 67i’ - G. O ., s. 330- O. C., s. 313 -O . M ., c. III,
s. 190. - Zeyl-i Tarih-i Vâsıf, c. V, s. 234, 259, 260, 284 ; c. X Iı,
s. 88-8 q.

X X X II

J o u r n a l d u V o y a g e d e M a h m o u d R a i f E f f e n d i e n E n g le te r r e ,
é c r it p a r l u y m ê m e ( 1 2 9 8 - 1 2 1 3 H - 1 7 9 3 - 1 7 9 6 M .)

Elçi : Yusuf Agâh Efendi


M aiyeti : Sır Kâtibi olarak Mahmut R a if Efendi.

Londra Elçiliği Sır K âtipliğine tayin olunup 14 Ekim 1 7 9 3 ’ te


ilk daim î Osm anlı elçisi Y u s u f A g â h Efendi ve m aiyeti (bak. s. 168
vd.) ile birlikte İstanbul’dan kara yoluyla Ingiltere’ye hareket eden
Mahmut R a i f Efendi tarafından Fransızca olarak kaleme alınmış
bir rapordur.
Ingiliz lakabı ile de anılan M a h m u t R a i f Efendi henüz küçük
denecek bir yaşta M ektu bî-i Sadr-i  li K aym akam lığın a girmiş
kabiliyetli ve uyanık bir genç idi. inşa ve kitabetteki başarıları yanında
özel olarak coğrafya ilminde geniş bir bilgiye, m üzikte “ tanburî”
unvanını kazanacak derecede bir maharete sahip oldu. Lon dra’da
bulunduğu sıralarda îran sızcayı öğrendi. 1796 (1213) da yurda
dönüşünden sonra D onanm a-yi hüm âyûn Müsteşarlığı, D ivan -i
hüm âyûn R ikâb Beğlikciliği, Reisülküttaplık, K aradeniz Boğazı
Anadolu ve R um eli canipleri inşaat N azırlığı gibi önemli m akam lar
işgal ederek S u l t a n I I I . S e l i m ’in yenilik hareketlerine fiilen iştirak
etti. Bu m eyanda Boğazlardaki Y am aklara N izam -ı cedid kıyafeti
giydirirken ayaklanan asker tarafından öldürüldü.
Ö zam ana kadar alışılmamış bir tarz olarak yab an cı bir dilde
kaleme alınmış bulunan “Journal du V o y a g e . . yazarın Lon dra’ya
gidişi ve Ingiltere’ de kalışı sıralarında gördüklerini ve anılarını kap­
samaktadır. Eser başlıca üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde
SEFARETNAMELER 1793-96 179

yolculuk ve Londra’y a varış, İkincisinde İngiltere’nin İdarî ve askerî


durumu, sonuncusunda da Londra şehri tasvir olunmaktadır. M etinde
yer alan görüş ve tahliller, M a h m u t R a i f Efendi’nin batı kültürünü
benimsemiş bir zihniyete sahip bulunduğunu göstermektedir. Üslûp
bakımından pek parlak görünmemek ve içinde bazı yanılm alara
(örneğin, İngiltere kıralı I I I . G e o r g e ’un menşei hakkında verdiği
bilgi, s. 7) rastlanmakla beraber yazı, bir bütün olarak ele alınırsa,
verdiği bilgiler ve ortaya koyduğu görüşler bakımından gerçekten
ilgi çekicidir.

1. B a sm a la rı :
Henüz yayınlanmamıştır.
2. Y a z m a la r ı:
İstanbul, Topkapı Sarayı, III. A h m et Kütüphanesi, No. 3707.
3. N e ş r iy a t: ;
H. H. (Halil Halit) Hâtırât-ı Tarihiyye, Èk Sefaret, Servet-i Fünûn, No.
318, s. 85, 87-88.
4. Y a z a r hakkında b ilg i:
S. O., c. IV , s. 329 - O. M. c. III, s. 317 - S. R., s. 145-146 - G. O., s. 344­
345 - Cevdet Tarihi, c. III, s. 22, 155-156; c. V II s. 365, 367 - Asım Tarihi,
c. II, s. 20, 22, 57 - İhsan Sungu, Hayat Mecmuası No. 16 - Mustafa Naci
Efendi Tarihi, s. 30-32 - Y u s u f A kçora, Osmanlı Devletinin Dağılma
Devri, s. 132, 145............

X X X III
Fransa Sefaretnamesi ( 1 2 u H - 179 7 M .)
' ‘ | ' '
Elçi : Morali Seyyid A li Efendi.

Sefaretname, Büyük Fransız Devrim inin Directoire devrinde Paris


sefirliğine atanılmış olup 26 M a rt 1797 tarihinde 18 kişilik m aiyeti
ile birlikte İstanbul’dan deniz yoluyla Fransa’y a hareket etmiş olan
M ora’lı S e y y i d A l i Efendi’nin yolculuğu sırasında ve görevi başında
bulunduğu zam anlardaki müşahedelerini kapsamaktadır.
Babıâli’nin, daha önce İngiltere, Prurya, R usya ve Avusturya’ya
ikamet elçileri göndermiş olduğu halde Fransa’y a karşı ayni şekilde
davranmaması, Direktoire hükümetinin gururuna dokunmuş ve
İstanbul’daki temsilcisi aracılığı ile Paris’e de böyle bir elçi yollan­
masını istemişti. Esasen R u sya’y a karşı kuvetli bir destek arayan
180 OSM ANLI SEFİRLERİ V E SEFARETNAM ELERİ

III. S e l i m , kendi siyasetine de uygun bulduğu b u m üracaatı iyi


karşıladı ve böylece M orali S e y y i d A l i Efendi’y i üç y ıl süre ile Paris’e
memur etmeğe karar verdi.
Seyyid A l i Efendi aslen M orali olup önce M aliy e kaleminde
sivrilmiş ve Defterdarhane Kisedarı olmuştu. C evva l zekâsı, müdeb-
birliği ve siyasî işlerdeki bilgisi ile dikkati çekmekte idi. İstanbul'daki
yabancı elçiliklerle teması dolayısiyle Fransız diline ve diplomasi
adabına da yabancı değildi. R e i s ü l k ü t t a p Efendi, şahsî husumeti
yüzünden kendisini İstanbul’dan uzaklaştırmak için bir ara Berlin
elçiliğine tayin ettirmiş idiyse de A l i Efendi’nin oraya hareketi geri
bıralülmışti."Paris’ e ğ itm e si kararlaştırıldığı zam an o, kırk; yaşlarında
bulunuyordu.
M arsilya’da Fransız topraklarına ayak bastığı andan itibaren
S e y y i d A l i Efendi’nin karşılanması ve ağırlanmasına Fransız hükü­
meti tarafından özel bir itina gösterilmiştir. H ele Paris’te sefirin
gerek hükümet erkânı, gerekse halktan gördüğü yakın ilgi, sevgi ve
itibar, olağan üstü bir dereceye erişmiştir. Y arım asrı aşkın bir zam an­
dan beri T ü rk yüzü görmemiş olan Fransız halkı için bu T ü rk heyeti
gerçekten büyük bir hâdise teşkil etmiş, sevimli ve popüler bir- şahsiyet
tipi olarak birçok sosyal faaliyetlere katılması aranan A l i Efendi
vesilesiyle T ü rk kıyafetleri geniş çevrelerde m odaya hakim bir unsur
halini almıştır. Ancak, başlangıçta durumu bu derecede parlak ol­
masına rağm en A l i Efendi, hızla gelişen olaylar arasında bir süire
sonra unutulmuştur. A l i Efendi, diploması alanında da başansiz
kalmıştır. M ısır’ı istilâya kalkışan Fransa ile Babıâli arasındaki siyasi
münasebetlerin kesilmesi üzerine Fransa’nın İstanbul’daki temsilcisi
Y edikule’ye kapaülmıştı. Buna karşılık olmak üzere Osm anlı elçisi de
Paris’te göz hapsine alınmış, bu durum uzun zam an devam ederek
ancak barıştan sonra serbest bırakılmıştır.

M orali S e y y i d A l i Efendi’nin sefaretnamesi, heyetin İstanbul’­


dan gemi ile hareketinden itibaren geçen olayların anlatılması ile
başlar. Y o l boyunca uğranılan yerler hakkında bilgi verilir. 1742
(1155) tarihinde Osm anlı devleti ile Sicilya K ırallığı arasında kurulmuş
olan dostluk ilişkilerine değinilir. M arsilya’y a varıldığında bulaşıcı
hastalık ihtim ali dolayısiyle karantinaya alınm aları ve uzunca bir
süre bekletildikleri acı ve şikâyet dolu bir dille hikâye edilir.
Sonra M arsilya şehrinin tasvirine geçilir. N ih ayet Toulon, A v ig -
SEFARETNAM ELER 1797 181

non ve L yo n üzerinden 13 T em m uz 1797 (18 M uharrem 1212)


de Paris’e varıldığı, Padişah ve Sadrâzam ın mektuplarının Direc-
tuoire idaresi başkam na (müdiran-ı hamsenin prezidentine) veri­
lişi, çeşitli merasimler ve gece eğlenceleri anlatılır. 55 yıldan beri
Türk görmemiş olan Paris halkının şimdi elçilik heyetini görmek
için sokağa döküldüğü söylenir. Bundan sonra Paris şehrindeki ilgi
çekici yerlerin tasvirine uzunca yer verilir. N ih ayet Seyyid Ali
Efendi şahsen takip ettiği 500’ ler ve 25o’ ler Meclislerinin m üza­
kerelerini söz konusu eder. Eser genel olarak ihtilâl devri Fran­
sa'sının durumu hakkında vermekte olduğu bazı bilgiler bakım ın­
dan “oldukça önemlidir.

1. B a sm a la r ı:
Tarih-i Osmatıî Encümesi Mecmuası, sayı 20, s. 1246-1259; sayı 21, s. 1333-
1342; sayı 22, s. 1378-1390; sayı 23, s. 1458-1466; sayı 24, s. 1548-1560.
Bu tertipten faydalanılmak suretiyle ayrı bir kitap halinde de çıkarılmış­
tır : M orali Esseyyid A li Efendi’nin Sefaretnâmesi, İstanbul, Ahmet îhsan
Matbaası, 1329.
2. Y a z m a la r ı:
1) İstanbul, Bayezıt, Veliyüddin Efendi Kütüphanesi No. 69.
2) İstanbul, Ibnülemin Mahmut Kemal nüshası.
3) İstanbul, Fatih, Millet Kütüphanesi, Reşid Efendi, No. 630/5 (varak
85-115).
3. N e ş r iy a t:
A h m e t R e fik , M orali A li Efendi’rıin Paris Sefareti, T.O.M .E. No. 18,
s. 1120^1138. M o ric e Ile r b e tte , Uune Ambassade Turque sous le Directoire,
Pari's"rgo'2~(~Bü yazı, H-treyyi-n—G a h i t Y a 1ç 1n tarafından Türkçeye
çevrilerek tefrika halinde yayınlanmıştır). E n v er Z iy a K a r a l, Fransa-
M ısır ve Ûsmanlı İmparatorluğu (1797-1802), İstanbul 1938. H a lû k Şehsu-
v a r o ğ lu , B ir Türk elçisine göre Napoléon Bonaparte, Cumhuriyet Gazetesi,
2 M art 1961.
4. Y a z a r h a k k ın d a b ilg i:
S. O ., c. III, s. 554 - G . O ., s. 331 - Cevdet T arihi, c. V I, s. 232, 260-261-
0 . C., 312 - O. M ., c III, s. 190.

X X X IV
Fransa Sefaretnâmesi (1802).

E lçi : Amedî Mehmed Said Galip Efendi (Paşa).

Sefaretname, Osm anlı D evleti ile Fransa arasında bir barış


antlaşması yapm ak am acı ile 1802 M art sonunda murahhas olarak
182 O SM ANLI SEFİRLERİ V E SEFARETNAM ELERÎ

kara yoluyla Paris’ e hareket eden A m e d î G a l i p Efendi tarafından


kaleme alınmış olup memuriyetine giderken gördüğü yerleri ve yaşa­
dığı olayları anlatan bir eserdir.
1 798 tarihinde anî olarak M ısır’ı işgal eden Fransa’nın, bağlaşık
İngiltere ve R usya ile O sm anh devletleri tarafından M ısır’ı boşalt­
m ağa zorlanmasından sonra, yapılacak barış antlaşmasının esasları
Londra’da hazırlanmış, ayrıntılarının tesbiti için de Am ieiıs’de bir
konferans toplanması kararlaşmıştı. Birinci Konsül sıfatı ile Fransa’nın
mukadderatını elinde tutan B o n a p a r t e ise Türkleri îngilizlerden
ayırm ak ve onlarla doğrudan doğruya anlaşmak kararında idi. Bu
maksatla Osm anlı elçisi ile Fransız H ariciye Nazırı T a l l e v r a n d
arasında ayrı bir anlaşma da im za edilmişti. Fakat Babıâli, İngiltere
tarafından itirazla karşılanan bu anlaşmayı tasdik etmemiş, ayni
zam anda Osm anlı m enfaatlannm müdafaasını kendi üzerine almak
yolundaki Ingiliz hüküm etinin teklifini de reddederek Paris elçisi
M orali S e y y i d A l i Efendi’y i Am iens konferansına murahhas tayin
etmişti. A n cak B o n a p a r t e , görüşünde ısrar ederek S e y y i d A l i
Efendi’ye Am iens’e gitm eğe müsaade etmemişti, işte böyle bir durum
karşısında Babıâli, hem bağlaşıkları olan Ingiltere ile R usya’y ı gücen­
dirmemek, hem de A vru p a’ da çok kuvvetli bir m evki elde etmiş
bulunan ve aynı zam anda Balkanlar üzerinden Osm anlı topraklarına
saldıracağından korkulan, ayrıca da T ü rkiye’de askerî İslâhat için
yardım edeceği um ulan Fransa’y ı m emnun etmek yolunu tuttu.
Böylece, her iki taraû da tatm in edecek bir antlaşma vücuda getirmek
için m ahir bir diplomatın bu işe memur edilmesini isteyen Padişah
III. Selim, A m e d î R a g ı p Efendi’yi murahhaslığa se çti1.
H enüz 10 yaşında iken babasını kaybetmiş olan M e h m e d Said
G alip Efendi, A b d u l l a h Berrî Efendi’nin himayesiyle Sadaret
M ektu bî K alem ine girmiş, buradan yükselerek 1 7g8’ de Am edci olmuş
ve hemen arkasından Osm anh D evleti ile Fransa arasında bir barış
antlaşması akdi için murahhas olarak Paris’e gönderilmiştir. Y urda
dönüşünde Büyük Tezkerecilik, Sadrâzam K ethüdalığı, 1806, 1808
ve 1814 tarihlerinde olmak üzere üç defa Reisülküttaplık mevkilerini

1 Amedî Galip Efendi evrakı arasında bulunan bir vesikada, o vakit Fransa
ile Osmanlı Padişahı arasında gizli bir antlaşma yapılması ve bu işe kimin memur
edilmesinin münasip olacağı hakkında ilgi çekici bilgiler verilmektedir: Topkapı
Sarayı Arşivi, E 940.
SEFARETNAM ELER 1802

işgal etmiştir. 1812 ’ de Bükreş M uahedesini imzalamıştır. Bir süre


H a l e t Efendi’nin hışmına uğramış, vezirlik rütbesi ile vali tayin
edilerek İstanbul’dan uzaklaştırılmış ise de M ora isyanı sırasın­
d a geri çağırılarak Sadrazam lığa getirilmiştir. 1824/ te azledilerek
Erzurum V aliliği ve Seraskerliğine yollanmış, fakat 1828 de Osm anlı-
Rus savaşı münasebetiyle hüküm ete yazdığı mütalealar hoş karşı­
lanm ayarak vezirliği üzerinden alınmak suretiyle azlolunmuş ve
1829 ’da sürgünde bulunduğu Balıkesir’de h ayata gözlerini kapa­
mıştır. M em uriyet hayatı boyunca gayet temiz ve kalb hulûsu ile
çalışmış olan M e h m e d S a i d G a l i p Paşa, kültürlü, çok hareketli,
az konuşur, müdekkik, terbiyeli, güler yüzlü, adam yetiştirmek için
büyük gayretler sarf etmiş bir şahsiyet olarak tanımr.

Sefaretname, G a l i p Efendi’nin İstanbul’dan hareketiyle başlar,


Peşte ve Budin’e kadar yollarda gördüğü şeylerle yaşadığı olayları
anlatır. N e yazık ki m etin noksan olup tamamı şimdiye kadar ele
geçmemiştir. M ev cu t nüshada son cümle yarım kalmış olduğu göz
önünde tutulursa, eserin tamamlanması nasip olmamış olsa bile, hiç
değilse dah a; bir kısmının yazılmış bulunduğu tahmin edilebilir.
Basılmışı 10,5 büyük sahife kadar tutan metnin incelenmeside yazarın
çok dikkatli ve derin bir araştırıcı vasfına sahip bulunduğu derhal göze
çarpar; öyle ki kolay kolay adam beğenmeyen Sadrâzam mağrur
S a i t Paşa, el yazısı ile bir nüshasını okuduğu G a l i p Efendi Sefaret-
namesi için, o vakte kadar yazılanların en “ müdekkikane” olanıdır
diye-takdirleri-ni-a-çirğ-a-^u-mıakt-a-n-kendini alamamıştır. U z u n ç a r ş ı l ı ’-
m n Belleten’de (sayı 2) yayınladığı G a l i p Paşa’y a ait mektupların
bir kısmı, elçinin Paris’e kadar olan seyahatim bir bakıma tamamlar
mahiyettedir.

1. B a sm a la rı:
Ayrı bir kitap olarak basılmamıştır. Metin Edebiyat-i Umumiyye Mecmuası,
c. I, say 19, s. 160 - 163; sayı 10, s. 180-181; sayı 11, s. 204-206; sayı 12,
s. 222-223; sayı 13, s. 336-339; sayı 15, s. 236-239 da yayınlanmıştır.
2. Y a z m a la r ı:
İstanbul, Fatih, Millet Kütüphanesi, No. 832 (Edebiyat-i Umumiye
Mecmuasında yayınlanmış olan metin kadar olup bu baskı aynı metne
dayanılarak yapılmıştır.
3. N e ş r iy a t:
Sadrâzam S a it Paşa’nın mektubu, Edebiyat-i Umumiyye Mecmuası, No. 8, s.
115 vd.
184 OSM ANLI SEFİRLER İ V E SEFARETNAM ELERİ

4. Y a z a r h a k k ın d a b i l g i :
S. O., c. III, s. 615 - O. M ., c. III, s. 114, 190 - S. R., s. 166-170 - G. O.,
s. 331 - Cevdet Tarihi, c. V II, s. 142 - O. C., s. 313 - İs m a il H a k k ı U zu n-
ç a rşılı, Karesi Meşâhiri, c. II, s. 137-145- Aynı yazar, A m e d î G a lip
Efendi’nin Murahhaslığı, Belleten, c. I, sayı 2, s. 357-448-

XXXV
Fransa Sefaretnâmesi (1221-1226 H ., 1808- 1811 M .)

E lçi : Seyyid Abdurrahim Muhib Efendi.

Paris’e fevkalâde Büyükelçi olarak atanıp, 30 M a rt 1806 (10


M uharrem 1221) tarihinde İstanbul’dan hareketle V arna-R uscuk-
Bükreş - Peşte - Budin - V iy a n a - Strasbourg yoluyla görevi başına giden
Seyyid A bdurrahim M u h i b Efendi’nin iki sefaretnamesi vardır.
Bunlardan biri, altı y ıl süre ile kaldığı Fransa’daki memuriyeti sırasında
elinden geçen resmî işlemlere dair evrakı bir araya toplayan bir
m ecm uadır ve buna büyük sefaretname diyeceğiz. Ö teki ise elçinin Fran­
sa’y a gidiş ve gelişini ve Fransa’nın o zam anki genel durumunu tasvir
eden küçük sefaretname1sidir.

N a p o l e o n , A vusturya ve R u sya’y a karşı kazandığı Austerlitz


zaferim Osm anlı Padişahına bildirmek üzere İstanbul’a özel bir
memur göndermişti. Dostça duygularla dolu olan m ektubunda, eğer
R usya barışa yanaşmazsa Lehistan’ a hücum edeceğini de kaydedi­
yordu. Parlak başarıları ile A v ru p a ’nın hakimi durumuna yükselmiş
olan N a p o l e o n ’un bu m emuruna İstanbul’da büyük bir itibar
gösterilmişti. A yn i memur ile İstanbul’da gizli görüşmeler de yapılmış,
müzakereler sırasında Fransız İm paratoru tarafından Osm anlı D e v ­
letinin toprak bütünlüğünün garanti edilmesi ve M em leketeyn hak­
kında Babıâli ile R u sya arasında biraz önce kararlaştırılmış bulunan
elverişsiz hükümlerin Türkiye lehine değiştirilmesinde N apoleon’un yar­
dım cı olması hususları söz konusu edilmişti. A y n i sıralarda Fransa’nın
İstanbul’daki m aslahatgüzarı da, N a p o l e o n ’un aslında bir Osm anlı
dostu olduğunu, imparatorluk unvanının resmen tasdik edildiğini
bildirmek üzere kendisine özel bir elçi gönderilse çok m emnun kala­
cağını söyliyordu. A yrıca da, BabIâli’nin R usya’dan istekleri duyuru­
lursa İmparatorun, yakm da Ç a r ile girişeceği barış müzakerelerinde
bunları dikkate alacağını sözlerine ilâve ediyordu. İşte böyle şartlar
SEFARETNAM ELER 1808 - 1811

altında idi ki Babıâli, R u sya ve Ingiltere ile olan bağlantılarına rağmen


N a p o l e o n ’a bir elçi göndermeğe karar verdi. Bu önemli göreve
devlet ricalinden E s s e y y i d A b d u r r a h î m M u h i b Efendi, kendisine
Nişancılık pâyesi tevcihiyle fevkalâde Büyükelçi olarak memur edildi.
Elçi, Fransız îm paratoru’na Osm anlı Padişahının iki m ektubu
ile hediyelerini götürüyordu. M ektuplardan biri ile N a p o l e o n ’un
imparatorluk unvanı resmen tasdik olunuyor, ötekisi ile de son askerî
başarıları dolayısiyle kendisine tebrik ve iyi dilekler sunuluyordu.
A yn ı zam anda elçi, Fransız im paratorunu, R usya ile yapacağı barışta
Osm anlı devleti yararına bazı şartların konulması için kazanacaktı.
----- A b d u r r a h î m M u h ib Efendi,- aslen. îstanbul’lu olup D ivan
Kalem inden yetişmiş, Beğlikçi K isedan ve 1790 da M ükâlem e K âtibi
yardımcısı, daha sonra da B e y lik çi, olmuştu. 1812 başlarında Paris
sefaretinden dönüşünde Defter Em ini, 1819’da T a b ı’hane-i Âm ire
N azırı olmuş ve ı8 2 i’ de ölmüştür. Devrin meşhur simalarından
H a l e t Efendi ile hiç geçinememiştir. M h i b Efendi öğünmeyi fazlaca
sever bir yaradılışta idi. Fakat bunun yanında kuvvetli bir kaleme,
siyasî işlerde geniş bilgi ve meharete, keskin bir müşahede hassasına
sahip olmak gibi üstün meziyetleri vardı. .
S e y y id A b d u r r a h îm M u h ib Efendi küçük sefaretnamesinde
A vru pa hakkında bilgi vermeğe başlarken, 17 19 ’da sefaretle Paris’e
giden Yirmiseldz M e h m e d Ç e l e b i tarafından tasvir edildiği zam an­
dan beri A v ru p a ahvalinde birçok değişiklikler vukubulduğunu belirt­
mekte ve kendisinin bu değişikliklerden d e bahsedeceğini söylemek­
tedir. Bundan sonra yolculuğu sırasında ve Fransa’da gördüğü şeyleri
anlatm ağa geçmektedir. Çeşitli konulara değinmekte, bunlar arasında
okulları ve öğrencileri, İm paratorun muhafız askerlerini, sefir kabulü
merasimlerini, Paris şehri ve çevresini, buralarda görülmeye değer
yerleri ve eserleri, mahkemeleri, hastaneleri, yabancı ülkelere çıkarken
herkesin uym ası gereken pasaport usulüne verilen önemi anlatmakta,
telgrafla haberleşme sistemi ile barut ve top yapım ı üzerinde uzun
uzun durmaktadır. K itab ın sonlarına doğru Fransa’nın çeşitli yerlerin­
deki basım evlerini gezdiğini, fizik ve kim ya ilimlerinin çok gelişmiş
bulunduğunu, Paris’te büyük teleskop ve birçok kütüphanelerin
m evcut olduğunu kaydetmektedir. Bunlardan sonra M u h i b Efendi
Paris’ten Toulon, N ice, Genova, K u ze y-îta ly a , Hırvatistan, Bosna,
Pazarcık ve Edirne yoluyla yurda dönüşünü ve 12 O ca k i 8 i2 Jde (28
Zilhicce 1226) tarihinde İstanbul’a varışını anlatmakla sefaretname-
186 OSM ANLI SEFİRLERİ V E SEFARETNAM ELERÎ

sini bitirmektedir. K ü çü k sefaretname, o zam anki A vru p a ahvalinin


bir T ü rk aydını tarafından tasvir edilmesi bakım ından özel bir önem­
dedir.
M h i b Ebfendi’nin büyük sefaretnamesi ise, altı yıl boyunca elçinin
Babıâli ile yaptığı muhabereleri, Fransız hüküm eti ile giriştiği
siyasî müzakerelerin ayrıntılarını, yabancı sefirlerin notalarım, Fransız
H ariciye N azırı P r e n s , T a l l e y r a n d , R us devlet adam ı R um enzof
ve Tolstoy ile yap tığı konuşmaların tutanaklarını, bunlardan başka
da şahsî m ütalealannı ihtiva eden evrakı kapsayan çok kalın bir cilt
halindedir. Gerek Osm anlı hüküm eti tarafından elçiye gönderilen
tâlim at suretlerinin delâletiyle BabIâli'nin o zamanki davramşlârınm
gerçek sebepleri aydınlatması, gerekse devrin siyasî havasını genel
olarak yansıtması bakım ından son derece önemli görünen bu eserin
m uhtevası üzerinde biraz durm ak yerinde olacaktır.

Burada A b d u r r a h î m M u h i b Efendi, kendinden önceki sefa­


retname sahiplerinden büsbütün ayrı bir görüşle karşımıza çıkmak-
tadır.O , gelecek kuşaklar için faydalı olmak am acı ile eserini m ey­
dana getirmeğe karar vermiştir. K itabına, bütün bunları açıklayan
şu m ukaddime ile girmektedir :

“ Deydene-i dîrîne-i saltanat-i seniyye ve şinşîne-i hasene-i D ev-


let-i Osm aniyye üzere tastîr-i vekayi’-i sabıka ve tahrîr-i havâdis-i
m aziyyeye i ’tinâ etmek v ak ayi’nüvisân-i asrın vazife-i zimmetleri
olduğu gibi hadem e-i D evlet-i A liy y e’nin bazıları dahi bi’l-fiil müs­
tahdem oldukları um ûr-i mühim me-i Devlet-i A liyyed e meşhûd-i
bâsıra-i dikkat ve m eczûm -i fâkire-i ibretleri olan halât ve vukuâatı
başkaca zab t eylemek de’b-i müstahsenelerinden olm ağın bu çaker-i
m üstakîm -i kadîm ve bende-i dîrîne-i müstedîm y a ’ni S e y y i d Ab­
durrahîm M uhibb-i hanedan-i âl-i R esûl-i kerîm bin. iki yüz
bir senesinde kıbel-i D evlet-i A liyyed en Françe devletine büyük
elçilik ile m e’m ûr ve tahsîs buyurulmuş olduğuna binâen bidâyet-i
m e’mûriyetimden ile’n-nihâye meşhudum olan hâlât ve vuku’bulan
keyfiyyâtı zabt ve tahrîr yalnız eser-i müşârün-ileyhime iktıfâ kabilin­
den olm ayub elyevm derûn-i A vru p a’da şerrare-pâş olan ateş-i harb
ve kıtâl ve bu vesiyle ile zuhûr eden fitne ve fesadın ekserini m übeyyin
olacağı bedîhî ve nüm ûdâr olm ağla m ütâlaasm a atf-i nigâh-i ilti­
fat buyurulur ise bu dahi başka bir eser olur mülâhazasını zimm et-i
ubûdiyyetim e vâcibe ve ibrâz ve takdimini uhde-i sadâkat-i bende-
SEFARETNAM ELER 1808 -1811 187

gâneme farz ve müterettib bildirğime ibtinâen müddet-i ikametimde


Françe başvekilleri ve vükelây-i şâire ve gerek R usya murahhasları
ve müsâfereten Paris’e vürûd eden R usya Başvekili ile vâki’ olan mü-
kâlemeler ve rikâb-i H üm âyundan tevârüd eden tahrîrât ve ta ’limât-i
atîka ve cedide ve vukuât-i şâire ayniyle dere olunduğundan m a’dâ
maslâhat iktızasiyle aralık aralık levâyih-i hâtır-i bendegî bast ve
tem hîd olunmuş ise dahi ıtnâb ve tasdi’den ihtirâz ile ve b i’l-L a h i’t-
tevfîk tastîr olundu” ..

Abdurrahîm M u h i b Efendi, 30. I I I . 1806 tarihinde m aiyeti


ile birlikte kavak kayıkları ile ve K aradeniz yoluyla İstanbul’dan
ne suretle ayrıldığını, V a rn a ’y a kadar K araden iz’de yaptığı tehlikeli
yolculuğu, Rusçuk, Bükreş, K ara yu va ve İşova’dan geçerek A vus­
turya sınırına varışını ve burada aldığı “ isti’ câl emri” üzerine hediye­
lerle m aiyetini geride bırakarak, hiç bir yerde dinlenmeden Tameşvar,
Budin üzerinden V iy a n a ’y a gittiğini, burada AvusturyalIların Sırp âsi­
lerine yapm akta oldukları yardım konusu üzerinde Avusturya Başvekili
ile görüşmesini, V iy a n a ’dan sonra Bavyera ve W ürttem berg kırallık-
ları topraklarından geçerek Fransa sınırında bulunan Strasbourg’a
vardığım , hiç eğlenmeden yoluna devam la 20. V . 1806 M a Paris’e
ulaştığını naklederek eserine başlamaktadır. Osm anlı Padişahının
bir büyükelçi göndererek N a p o l e o n ’un ilân etmiş olduğu im para­
torluk sıfatını tasdik ve kabul ettiğini göstermesi amacı ile kendisinin
Nişancılık payesi ile v e Büyükelçi unvaniyle Paris’e yollandığını
söyledikten sonra^'s'ta'nİDTiMsn~a'yrrlırken hükümetinden aldığı gizli
tâlimatm suretini kaydeylemektedir. Bu tâlimatta, o tarihlerde O s-
m anh D evleti ile Fransa arasındaki ilişkilerde görülen soğukluğun
T ü rk görüşüne göre sebepleri, aydınlatılmakta, R usya ile Fransa
arasında yapılacak barış antlaşmasına Osm anlılar lehine konulacak
kayıtların neler olabileceği tesbit edilmekte, Fransa tarafından yapıla­
cak bir bağlaşm a önerisinin hakîm âne ve Fransızları kırmayacak bir
tarzda reddedilmesi gereğinin nedenleri anlatılm akta ve Bâbıâli’ nin
o tarihlerde kendisi ile İngiltere ve R usya arasında m evcut ittifak­
lardan memnun bulunm adığı belirtilmektedir. Bu bakım lardan tâli-
m at, dikkate değer bir vesikadır.

Sefaretnamenin bundan sonra gelen vesikasını, Büyükelçinin 21.


V . 1806 tarihinde Fransa Başvekili T a l l e y r a n d ile olan ilk görüş­
mesini ve İstanbul’ a elçi tayin edilen General Sebastiani ile
188 OSM ANLI SEFİRLERİ V E SEFARETNAM ELERİ

yaptığı konuşmayı bildirmek üzere B âbıâliye yolladığı bir tahrirat


teşkil etmektedir. Sebastiani ile görüşülen meseleler, yeni elçinin
İstanbul’daki özel görevleri ve o sıralarda T ü rkiye ile Fransa arasın­
daki ticaret münasebetlerinin durumu üzerine ışık tutmaktadır.
M üteakip tahriratta N a p o l e o n ’un ünvanları arasında İtalya
kırallığı sıfatının Padişahın m ektubunda yer almamış olması ve Os-
manlı Devletinin bu ünvam tasdike yanaşmaması meselesi aydınlatıl­
maktadır. A y n ı zam anda Elçinin Napoleon ile ilk buluşması ve
bundan önceki hazırlık görüşmeleri anlatılmaktadır. H azırlık görüş­
melerinde, İtalya kırallığı sıfatı tanınm adığı takdirde İm parator
A vru p a nazarında k ü ç ü t düşürülmüş ölacağr"sebebiyle savaş ilânı
tehdidine kadar ileri gidildiği belirtilmektedir. A yrıca Elçinin sefaret
alayı ile İm parator tarafından kabulü ve hediyelerin sunulması nak­
ledilmektedir. Tertip edilecek sefaret alayı üzerinde bazı teşrifat
pazarlıkları yapıldığı da anlaşılm aktadır1. A y n i yazıd a M uhib
Efendi, kabulü sırasında kendisi ve İm parator tarafından söylenen
nutukların Fransız gazetelerinde tah rif edilerek çıkan şekillerine de
yer vermekte, kabul gününün akşamı bütün nazırların ve elçilerin
dâvetli bulunduğu bir ziyafete çağrıldığını, gece de İmparatordun
şehir dışındaki sarayında H a l e t Efendi ile birlikte tiyatro seyret­
tiklerini bildirmektedir.
M u h i b Efendi’nin, Ziştovi barışı müzakereleri sırasında aracı
sıfatiyle Prusya K iralının murahhası olarak. bulunmuş olup o sırada
Paris’te Prusya elçiliği yapan L u k z i n ile yaptığı konuşmalara dair
31.V .190 6 tarihli tahrirattan sonra sefaretnameye konan 7.V I.19 0 6
tarihli yazı, E lçi’nin bir av gezintisi sırasında İm paratorla yaptığı
bir m ülâkat hakkındadır. Burada M u h i b Efendi, gizli memuriyeti
hakkm daki nâme-i H üm âyunu N a p o l e o n ’ a nasıl verdiğini ve Fransa
ile R usya arasında başlayacak barış müzakereleriyle ilgili neler görüş­
tüğünü bildirmektedir. Bunu da, İm paratorla m ülâkatm dan bir gün
sonra elçinin Başvekil T a l l e y r a n d ile evinde yaptığı bir görüşmeyi
özetleyen m azbata takip etmektedir. Bundan sonra sırasiyle M u h i b
Efendi’nin K eth üd ay-i Sadr-ı Â l i İbrahim N e s î m Efendi’ye ve
Reisülküttap V â s ı f Efendi’ye yolladığı kaimeleri, Dobrovnik’in
Fransızlar tarafından zaptı hakkm daki havadisin gazetelerde görülmesi
üzerine 20.VI.1806 tarihinde T a l l e y r a n d ile ve 21 ve 22.V I.1806

1 Cevdet Tarihi, c. V III. s. 54.


SEFARETNAM ELER 1808-1811

tarihlerinde Prusya Elçisi L u k z i n ile yaptığı konuşmaların m azbata­


larım bulm aktayız.

D iğer bir söyleşme m azbatası da A b d u r r a h î m M u h i b Efendi­


nin, İspanya Devleti tarafından İstanbul elçiliğine tayin edilen M a r ­
q u i s de D a l m i n a d a ile Paris’te görüşmelerine dairdir. 2.V II.18 0 6
tarihinde T a l l e y r a n d ve L u k z i n ile yaptığı mükâleme m azbata­
sından da,. R u sya’dan Paris’e gelen E lçi D o b r i l ’in T ü rk Elçisi
ve m emuriyeti hakkında yapm ak lüzumunu duyduğu tahkikatla ilgili
bilgi edinmekteyiz. Bunun arkasından da Prusya Elçisi’nin D alm açya’-
daki Fransız ordusunun Osm anlı topraklarından geçerek K orfu
üzerine yürüm eğe'Eâzirlandiğı îıaKkındâki istihbaratı M u h i b Efen­
diye haber verişine dair m azbata ile Paris’ te yapılm akta olan barış
müzakereleri hakkında kendisine bilgi verilmesi için 6 T em m uz 1806
da T alleyrand’a m üracaatta bulunduğuna dair kaime gelmektedir.
23.V II.180 6 tarihli tahriratında A b d u r r a h î m M u h i b Efendi,
Fransa ile R u sya arasında im zalanan barış antlaşmasının esasları
hakkında T a l l e y r a n d ile yaptığı konuşmaları anlatmaktadır. A yn i
tarihli olup K eth ü d ay-i Sadr-ı Â l i İbrahim N e s î m Efendi’ye ve
R eişülküttap V â s ı f Efendi’ye yolladığı yazısında da Rus murah­
hasının M u h i b Efendiye yaptığı ziyaretteki konuşmalar özetlenmek­
tedir. A yrıca M u h i b Efendi, barış yapılmış olduğundan artık yap a­
cak işi kalm adığı kanaatiyle geri çağrılmasını istemektedir : “ İşte
buğtaten R usyalû ile akd-i m üsâlaha eylediler ve şimdiye kadar rûz u
leyâl-terk-i4 ıâİ3-veHPâfea^4 le-alaİGiğı-m~eriştiği derece şikeste ve be-beste
ne suretde sa’y ettiğim i cenab-ı H ak bilur. Bundan böyle ikametime
dair bir m adde kalm ayub m ukaddem ce hakk-ı âcizânemde zuhûr
eden v a ’d ve inâyetleri üzere avdetim husûsuna müsaade-i aliyyeleri-
nin zuhûruna dakika be-dakika intizarda olduğum m a’lûm -i veliy-
y ü ’n-na’mâneleri buyuruldukda alîl ve ihtiyar olub bu tarafa geleli
vallahilazîm vücudum dahi elde değil bir tarafdan kış takarrub ediyor,
dukuz yü z saat mesafedir, halime merhamet buyurup göz yaşiyle
beni intizarda bırakm ayub dâr u diyarım a m ülakatım içün müsaade”
diye fig a n etmektedir.

M u h i b Efendi’nin bir taraftan da Fransa ile İngiltere arasında


cereyan etmekte olan barış müzakereleri hakkında bilgi edinmeğe ve
Portekiz elçisini elde ederek bu yoldan Paris’te olup biten siyasî
işler ve müzakerelere dair m alûm at toplam ağa çalıştığı, daha sonraki
i9o OSM ANLI SEFİRLERİ V E SEFARETNAM ELERt

tahrirat suretlerinden anlaşılmaktadır. Bu yazıların bir kısmı, N a p o -


l e o n ’un 1806 A vru p a seferine hazırlıkları, Prusya’nın tedbirleri
ve R u sya’nm barışı im zalam akta gösterdiği İsrar gibi meseleler üzerine
ışık tutar niteliktedir. M uhib Efendi’nin bir taraftan da İngiliz
murahhas heyeti ile ilişkiler kurmuş olduğu görülmektedir. Bütün
gayretlerine rağmen M u h i b Efendi’nin büyük siyasî oyunlar içinde
âciz kaldığı da bir gerçektir. H ele R e i s ü l k ü t t a b V â s ı f Efendi’den
‘‘İtalya kırallığı tasdiki içün bu kadar İsrar iktizâ etmez id i” şeklinde
gelen yazıya karşılık kaleme aldığı cevap kaimesindeki satırlar oku­
nunca Sefirin ne kadar acıklı bir hale düşmüş bulunduğu bütün
çıplaklığı ile canlanır.
Gerçekte I I I . S e l i m , bu meseleye dair M u h i b Efendi’nin m âru­
zâtı hakkındaki telhise şu hatt-ı H üm âyûn ile gayet şiddetli bir tepki
göstermişti: “ M u h i b b ’in irsâl eylediği evrakı görüp azîm in fiâl eyle­
dim. Böyle vakitde Paris’e gidecek elçi değilmiş. İta ly a kırallığını nutka
alm a deyû bu herife tenbih mi olundu? Fesübhanellah ne acâib
âdem imiş! ibtidâ m e’m uriyyetinde erbabı değildür deyû herkes im za
eylemiş idi. G aflet olunmuş. Bir doğru sözü var ki Paris’de duramam,
devlete muzırdır diyor. Am ennâ, bu pek eşek herifin ikameti muzır
dır1” .Fakat Padişahın bu infial ve hakaret dolu sözlerinin M u h i b Efen-
d i’ye takdir şeklinde bildirilmiş olduğu anlaşılmaktadır. N itekim o, bu
iltifata duyduğu şükranı şu sözlerle ifadeye çalışmaktadır: “ Bu makule
karîn-i tahsîn-i T a cd â rî olmaklığa zerre kadar istihkakım yoğiken bu
tahsîne m azhariyyetim ez kadîm hakk-ı bendegânem de derkâr olan
hüsn-i nazar ye teveccühleri âsârmdan olduğuna binâen derhal sec­
demi şükrâne varub tezâyüd-i ömr-i devletleri ed’iyyesine m üvâzabat
ve iştiğâl olunduğu . . . ” diye şükranlarını arzetmektedir. A y n i kaim e­
de M u h i b Efendi, İtalya kıralhğını tasdik etmenin doğurabileceği
siyasî sakıncaları da uzun uzun anlatm aktan ve kendi davranışını
savunmadan geri durmamaktadır.
Sefaretnamede bundan sonra yer alan belgeler, Elçinin ı8 .X I.-
1806 ve 22.X I I . 1806 tarihlerinde Paris’te İm parator vekili Prens
K a n i t z e r ile, azledilmişken sonradan R usya ve İngiltere’nin baskısı
sonucunda yeniden makam larına oturtulan M em leketeyn V o y vo d a ­
ları meselesi üzerinde ve Fransa’nın R usya’y a karşı Osm anlılarla
birleşmeki çin N a p o l e o n ’dan gelen teklifler hakkındaki görüşmeler­

1 E n ver Z iy a K a r a l, III. Selim’in Hatt-ı Hümâyûnları, s. 92.


SEFARETNAM ELER 1808 - 1811

ine aittir. Bu görüşmelerde Prens K a n i t z e r ’in, “ İm paratorun bu


defa Prusyalû üzerine derece-i galibiyyeti ve anların gereği gibi
ber-geşte olduklarını Der-i aliyye’de samîmen ve tafsîlen bilm edik­
leri galibâ Sebastiani ceııerale vaktiyle haber yetiştirilmediğinden
olmuştur. A n m çün ben hemen gerek İstanbul’da ve gerek m emâlik-i
Islâm iyyede bu keyfiyyet cüm leye m a’lûm olmak içün bilcümle vuku-
âtı kaleme aldırıb gönderilmesine karar verdim; hattâ size dahi
bir suretini vereceğim ” dediği de kaydolunm aktadır1. M u h ib Efen­
dinin, başta Ruslar tarafından yayınlanıp Paris’te eline geçirdiği
uydurm a bir takım evrakı da vazifesi gereği bilerek İstanbul’ a yolla­
mış olduğu ve suretlerini-eserine geçirmiş bulunduğu görülmektedir.
4 Şubat 1807 tarihini taşıyan bir kaimeden de, Fransız’ların o
sırada T ü rkiye halkım Ruslar aleyhine kışkırtmak için bastırıp dağıt­
m ak istedikleri “ M üezzin -i Osm anîden K en d i Dindaşlarına H itab
olunan N utukdur” adlı Türkçe ve A rapça bir risale2 hakkında Prens
K a n i t z e r ile yaptığı protesto konuşmasını öğrenmekteyiz. Bundan
sonra M u h i b Efendi, 6 .III.18 0 7 tarihinde Paris’teki N em çe elçisi
ile, Osm anlılarla R uslar arasında başlamış olan savaş hakkında gelen
haberler üzerine yapm ış olduğu m ülâkatm , mazbatasını kayd et­
mektedir. Bu m azbatanın altına koyduğu “ lâyiha” başlıklı uzunca
bir yazıda da Fransa’nın R usya ve İngiltere aleyhine Türkiye ve
İran ile bir üçlü bağlaşm a yapm ak maksadım ve bu am açla, daha
kendisi İstanbul’dan ayrılm adan önce Fransa’nın İran’a Jobert
adında bir tercümanı m e’muren gönderdiğini ve Iranlılan türlü
vaidlerle kandırıp kazanm ağa m uvaffak olarak M i r z a R ıza adlı
bir İran elçisinin tam yetki ile N a p o l e o n nezdine yollanmış oldu­
ğunu, Öte yandan İstanbul’daki Fransız Elçisi S e b a s t i a n i ’nin de
Babıâli’yi yeni bir murahhas tayin ederek Berlin’e göndermeğe ve
orada İran elçisi ile birlikte üçlü bağlaşm a işini kesin bir şekle bağ­
lam ağa teşvik ettiğini anlatmaktadır. M u h i b Efendi devamla, bunun
üzerine Osm anlı Devletince gönderilen S e y y i d Mehmed V ahîd

1 Bu yazının da, Fransızlar tarafından 1805 seferi hakkında bastırıp o tarihte


memleketimizde propaganda için dağıtıldığı anlaşılan aşağıdaki risale gibi ayrıca
bastırılmış olup olmadığının tesbitine imkân bulunamamıştır. Tarih-i İsevî’nin bin
sekiz yüz beş senesi, yahut tarih-i Hicrî’nin bin iki yüz yizmi senesinde Fransa Devleti
ile Avusturya ve Moskof Devletileri beyninde Nemçe ve Avusturya memalikinde
vâki’ olan ceng ve sefere dair havadisnâmelerin tercümesidir (275 sayfa).
2 Asım 'Tarihi, c. I. s. 3x2.
192 OSM ANLI SEFİRLERİ V E SEFARETNAM ELERÎ

Efendi’nin Iran elçisi ile birlikte o sıralarda V arşova’da bulunan


N a p o l e o n ’un yanm a vardıklarını; Iran elçisinin kolayca kandırı­
larak hazırlanan senedi im zaladığını; V a h îd Efendi’nin ise kendisin­
den istenen hususları tâlim atm a aykırı bularak yeni tâlim at için
İstanbul’a yazdığım ; bu sırada I I I . S e l i m tahttan indirilmiş (29.V.-
1807) olduğundan cevabın bir süre geciktiğini; fakat bu arada
Fransız îm paratoru’nun R uslarla Tilsit barışını im zaladığını (8.V I I .-
1807); bu antlaşma gereğince R uslarla mütareke akdi için Reisiül-
k ü t t a b S e y y i d M e h m e d S a i d G a l i p Efendi’nin memur edildiğini
ve Yerköy civarında mütarekenin im zalandığını; bununla beraber
S e b a s t i a n i ’nin Osm anlılar için hayırlı olacağı gerekçesiyle esas
barışın Paris’te İm paratorun gözü önünde yapılm ası üzerinde İsrarı
karşısında kendisinin, İstanbul’a dönmeğe hazırlandığı bir sırada
m emuriyetinin yenilenerek hem barış antlaşmasını ve hem de V a h î d
Efendi’den kalma ittifak işini sonuçlandırmakla görevlendirildiğini;
“ ittifak-ı muzahrafe” , başka bir kaimesinde de “ ittifak m evâdd-ı
kerîhesi” tâbirlerini kullanm ak suretiyle üçlü bağlaşm aya taraftar
olmadığım belirterek bu işi ileriye bırakıp “ müsâlaha” maddesini
takibe başladığını yazm aktadır.

M u h i b Efendi’ye verilen 8 . X . i 8 o 7 tarihli tâlim attan, “ R usya


müsalâhasımn serîan ve acilen şanlı ve hayırlı olarak kat’ ve tanzimi
hasren ve kasren Im parator-i müşârünileyhden m atlûb-i Şâhâne
idügi” anlaşılmaktadır.

Bundan sonra M u h i b Efendi, 18 .X I.18 0 7 günü Fontainebleau’da


bu mesele ile ilgili olarak N a p o l e o n i l e görüşmesini ve yeni Padişahın
itimatnamesini takdimimine dair buluşmanın zaptım kaydetmektedir.
Bu konuşmada N a p o l e o n ’un, Tepedelenli A l i P a ş a ile Işkodra
(İskenderiye) Mutasarrıfı İ b r a h i m Paşa’m n Fransızlara karşı değişen
hareket tarzlarından, S e b a s t i a n i ’mn ve İstanbul’daki Fransız subay­
larının uğradıkları fena muamelelerden şikâyet ettiği ve tehditler
savurduğu, “ şimdiye kadar D evlet-i A liyyeyi ben tutuyordum, yoksa
D evlet-i A liyye çoktan yıkılırdı” dediği anlaşılmaktadır. A y n ı zam an­
da Babıâli’nin, M u h i b Efendi’ye bir yıldan beri bir harf bile yazm am ak
suretiyle âdetâ kendisini terk etmiş olduğu anlaşılmaktadır. M u h i b
Efendi, N a p o l e o n ’un bu ifadelerini ihtiva eden resmî zaptın, Fransız
Başvekili kanalı ile kendisine gelen tercümesini “ İm parator-ı müşa­
rünileyhin tefevvühât-i mezkûresi suretidir” başlığı ile eserine koy­
SEFARETNAM ELER 1808-1811 193

muştur. Bunu takip eden kaimelerden, Fransızların R usya ile barış


işine pek önem vermedikleri, Rusların da E fla k ve Buğdan’ı boşalt­
m ayarak gerek Tilsit muahedesi ve gerekse Y erköy mütarekesi şart­
larına uym adıkları, R usya’ dan müzakere için Paris’ e yetkili mürahhas
gelmemiş olduğu, fakat Fransız başkentinde daim î Rus elçisinin pek
itibarda bulunduğu anlaşılmaktadır.
x8.X I.1807 tarihinde M u h i b Efendi’nin, Korfu ve Dobrovnik
meseleleri hakkında yeni talim at gönderilmesi için Reisülküttaba
ve S ad râzam a1 kaimler yazmış olduğu görülmektedir. Gerek bu
kaimelerde, gerekse 11. X I I . 1807’ de T a l l e y r a n d ile ve 3.1.1808’
de de Başvekil C h a m - p a g n y ile-yap tığı görüşmelere ait tutanak­
larda, karşılaşılan nazik ve oyalayıcı işlerin önemini belirtmektedir.
D ah a sonraki vesikalarda, nihayet Rus elçisi K o n t T o l s t o y ’ a
barış müzakereleri için salâhiyetname gelmiş olduğu, fakat bu defa da
Fransızların aracı tayinini savsaklamak, birkaç gün sonra da Rus
murahhası ile M u h i b Efendi’yi baş başa bırakmak suretiyle işi uzat­
makta oldukları açıklanmaktadır. 26.I.1808 tarihinde Fransız Baş­
vekili C h a m p a g n y ’nin yanında başlayan müzakerelerde de Rusların
mütareke maddelerinden bazılarını tanımak istemedikleri ve işin
uzayıp gidecek bir şekle döküldüğü anlaşılmaktadır.
Sefaretname’de yer alan 23. X I . 1807 tarihli ve Fransa elçisi
¡ S e b a s t i a n i ’nin İstanbul’da devletin iç işlerine karışmak ve gördüğü
iyi m uam eleyi hazmedemeyerek bir elçiden beklenmiyecek şekilde
miinasehetsiz davranışlarda bulunm ak suretiyle h ad d in i. aştığı hak­
kında M u h i b Efendi’nin Paris’te ilgilileri aydınlatması için BabI­
âli’ den aldığı tahrirat sureti de, o tarihlerde S e b a s t i a n i ’nin ne
kadar çekilmez bir hal aldığım canlı bir şekilde tasvir etmektedir.
Bu mesele hakkında Fransız Başvekili ile yaptığı görüşmesini de
M uhib Efendi ayrıca bildirmektedir.
Ruslarla olan barış müzakerelerine bir türlü başlanamadığına
dair olan muhabere evrakından sonra Sefirin 6.II. 1808 tarihinde
Fransız Başvekili ile yaptığı konuşmanın tutanağı gelmektedir. Bunda
Fransızların Cezayir Dayılarından şikâyet etmeğe başladıkları ve
Osm anlı Devleti Cezayirlilere sözünü geçiremediği takdirde N a p o l e -
o n ’un donanma göndererek C ezayir’i zaptetm ek tehdidinde bulu­
nulduğu görülmektedir. M u h i b Efendi Rus Elçisi ile de bir türlü

1 Ç e le b i M u stafa P aşa, Sadâreti'. 3. V I. 1807-29. V II. 1808.


OSM ANLI SEFİRLERİ V E SEFARETNAM ELERÎ

temas ve müzakere im kânı bulam am aktadır ve bunun, Rus Elçisinin


isteği ile mi, yoksa geciktirmede Fransızların bir menfaat bekledikleri
yüzünden mi olduğunu kestirememektedir. Fakat 25. II. 1808’ de
Fransız Başvekili C h a m p a g n y ile yaptığı konuşma tutanağında,
R usya ile barış meselesinin uzamasına gerçek sebep olarak, Türklerle
îngilizler arasında bir anlaşma yapılm akta olduğu ve Osmanlıların
Fransızlara savaş açm ak üzere bulundukları söylentilerini göstermek­
tedir. M u h i b Efendi bütün bu uzatm aların mütareke müddetini
doldurm ak kasdiyle yapıldığını sanmakta ve neticeyi sabırsızlıkla
beklemektedir. İstanbul’dan gelen yazılardan, aynı endişenin BabIâli’ ­
de de m evcut bulunduğu“ve sab’.rsızlamldığı anlaşılmaktadır. Nitekim
M u h ib Efendi’nin temas ve teşebbüslerinden bir sonuç elde edile­
m ediğini gören ve o sıralarda ordu ile birlikte T u n a boyunda bulunan
R e is ü lk ü tta b Efendi, 14.III.1808 tarihli bir m ektupla doğrudan
doğruya Fransa Başvekiline m üracaat ederek barış meselesinde N a ­
p o le o n tarafından yapılan taahhüdün yerine getirilmesini istemekte
ve E flak ile Buğdan’ın R usya’y a bırakılması hakkında N a p o l e o n ’un
sonradan yapılan tavsiyesine hiçbir suretle uyulam ayacağını bildir­
mektedir.

Bütün bu teşebbüslere rağmen barış müzakeresi bir türlü baş-


layamamış, yeniden bir takım uzun yazışmalara ve söyleşmelere yol
açılmıştır. H attâ Babıâli, Fransızların haberi olm adan Ruslarla
münferiden barış yapılm ası çarelerinin araştırılmasını bile istemek­
tedir. M ütareke süresinin sona ermek üzere olduğundan bahisle ilgi­
lilere başvuran M u h i b Efendi, Fransızlardan nihayet “ R u sya’nın
harb etmiyeceğini im paratorum uz tekeffül etmiştir” cevabını almıştır.
7.IV.1808 ’de M u h ib Efendi, Padişah IV . M u sta fa tarafından
gönderilen hediye ve atları N a p o l e o n ’a takdim ediyor, im parator
bu atları okadar beğeniyor ki Başvekiline verilm ek üzeee ayrıca
gönderilmiş olanları da kendine alıkoyuyor.

2.IV.1808 tarihinde M u h i b Efendi, Sadrâzam ın barış mesele­


sinde son durum hakkında bilgi isteyen bir mektubunu Fransız Başve
kiline götürünce şu cevabı almıştır : “ M ütareke m üddeti dolduğu
için Tilsit muahedesi üzere harb terk olunmak ve R u sya’y a tecâvüz
olunm am akla beraber tedarikli bulunmalıdır. R usya E fla k ve Buğ­
dan için bir şey söylerse elbette muharebe etmek icap eder. Bu
takdirde Devlet-i A liy y e bize im dad için hazır olmalıdır” . Başka bir
SEFARETNAM ELER 1808 -1811 195

konuşmada da Başvekil, Fransızların Prusya’yı boşaltmamalarının,


Rusların E fla k ve Buğdan’ı boşaltmamalarına bir karşılık olduğunu
söylemiş ve barış müzakereleri sırasında dahi düşman karşısında asker
bulundurmak gerektiğine tekrar işaret etmiştir. Bu arada N a p o l e o n ,
S e b a s t i a n i aracılığı ile Padişaha bir mektup göndererek K orfu’ya
Osmanlı topraklarından asker geçirmek ve paralarıyla erzak vesaire
almak için teşebbüslerini yenilemiştir. Babıâli ise barış sonuçlandırıl­
m adan asker geçirilmesine müsaade olunam ıyacağım fakat zahire
temini için Tepedelenli A l i Paşa’y a emir verildiğini, hattâ tekid
olunduğunu bildirmiştir. Ö te yandan IV . M u s t a f a da 19.I I I . 1908
tarihi ile X a p o l e o n ’a yazdığı bir nâmede bunları tekrarladıktan
sonra “ kable’l-müsalâha Arnavutluk’dan asker imrârı kıl u kali
m üeddî olarak m ehâzîr-i m ülkiyye derkâr iken Sebastiyan Ceneralm
ısrarı cihetiyle mücerred Devlet-i A liyye zat-i İm paratorî’nin hatır­
larına binâen bir K apucubaşı yollayarak asker geçmesini kolaylaş­
tıracak esbâbm istihsâline karar verdiğini” ifade etmektedir. K orfu ’-
daki Fransız generalinin Tepedelenli A l i Paşa’ya yazdığı Fransızca
mektubun tercümesiyle, bu mektup hakkında General S e b a s t i a n i ’nin
Babıâli’ye verdiği m ektup ve ı.6.III.x8o8’ de Sadrâzam K aym akam ı
ile Fransa elçiliği Serkâtibi arasındaki görüşme tutanağının da bu
nâmeye eklenmiş oldukları, ayni vesikaların sefaretnamede yer al­
masından anlaşılmaktaır. Fransız H ariciye Nazırı G h a m p a g n y tara­
fından M u h i b Efendi’ ye yazılan 14. I V . 1808 tarihli takrir ile bunu
takip—eden—d-i-ğer— bir— fcai-r-isd^—Koxfiıtya_,asker „ geçirmek ve zahire
temin etmek işleri yeniden söz konusu edilmekte, An tivari’de öldürülen
Fransız subayları meselesinden bahsedilerek N a p o l e o n ’un Tepedelen­
li A l i Paşa ile A driyatik Denizi çevresindeki Osm anlı valilerinden
şikâyet ve memnunsuzluğu sebepleriyle birlikte belirtilmektedir.
M uhib Efendi, I V . M u s t a f a ’nın nâmesini o sırada Paris’te
bulunm ıyan N a p o l e o n ’a Baştercüman Y a n k o vasıtasıyle gönder­
miştir. Baştercümanın G h a m p a g n y ile yaptığı konuşmada im parator
adına Fransa’nın dilekleri tekrar edilmiş ve Fransa’nın, R usya ile
yapılacak barışa aracılığını geciktirmesinin nedenleri açıklanmıştır.
23.V .ı8p8'de M u h i b Efendi, Fransız Başvekili ile tekrar görüştüğünde
yine ayni şeyler tekrar edilince ümitsizliğe kapılmış ve bu hususu
bildiren kaimesine “ bu kadar hiyel-i frengiyyenin neticesini fikr ve
teemmül ne derecelerde emr-i müşkil idüği ta’rifden müstağni ol­
duğundan m âada giderek der-dest olan maslahat ne rütbelerde kesb-i
O SM ANLI SEFİRLERİ V E SEFARETNAM ELER

suûbet eylediği bâhir olm ağla H ak teâlâ hazretlerinin m a’lûmu olduğu


üzre vücudum elden gitti ve şuurum kalm adı” sözlerini kaydetmek
suretiyle gayet samimî bir dille içini dökmektedir. A y n i yazıya ilâve
ettiği “ derkenar” da da kuriyelere yol parası bulm akta uğradığı
güçlüklerden yakınm akta ve Paris sarraflarından birinde kendisi
adına bir kredi açılmasına lüzûm göstermektedir.
13.V.1808 tarihli iki kaimesinde M u h i b Efendi, Fransızların
Ispanya’ daki durumlarından ve davranışlarından haber vermektedir.
Elçi, bir yandan barış yapm ak görevini yerine getirmeğe çalışırken
bir yandan da A vru p a meseleleri hakkında Babıâli’y i ve orduyu ha-
berdaFetm eği iHmal etmemekte, bu am açla zam an zam an y a kendi
kuriyesiyle, yahut da N em çe veya Fransız künyeleri aracılığı ile
yazılar yollamaktadır.
■ /
Bu sırada bir de M arsilya konsolosu meselesinin ortaya çıktığı
ve General S e b a s t i a n i ’nin İstanbul’dan ayrılarak Paris’e gelmekte
olduğu haberinin alındığı görülmektedir. M u h ib Efendiye gelen
25.V.1808 tarihli bir kaimede ise, o sıralarda görevine başlayan
Reisülküttap G a l i p Efendi, S e b a s t i a n i ’nin ayrılırken eski vaidleri
kuvvetle tekrarlayarak “ D evlet-i A liy y e şanlı ve enfa’ bir müsalâhanm
mukarrer” olduğunu ve barış işinde elçiden beklenenin, sadece statü­
konun m uhafaza edilmesini sağlamaktan ibaret bulunduğunu bildir­
mektedir. M uh ib Efendi, 27.V I.1808 tarihiyle, Paris’e dönmüş olan
General" S e b a s t i a n i ile yaptığı görüşmeyi ordu ve R ikâb R iyaset­
lerine yolladığı bir kaimede tesbit etmektedir.
16.VI.1808 tarihiyle K aym akam M u sta fa Paşa tarafından
gelen bir kaimede M u h i b Efendi’nin acı acı tenkit edildiğini, hattâ
azarlandığım görm ekteyiz: “ M üsalâhanm bu veçhile uzaması cena­
bınızın oltarafda ifadât-i lâzim ede kusur ve rehâvetinizden neş’et
etmiş olduğu ve bu güne kusur ve betâatım z D evlet-i A liyyen in ahvâl-i
hâzırasma ne mertebe m uzır olduğunu m ülâhaza etmemek sizden
me’m ulûm uz olan rüşd u kiyâsetin m ugayiri idüği zâhir ve m üddet-i
mütâreke m ünkaziyye olarak D evlet-i A liyyenin harb ve sulhu müte-
ayyin olmayarak m aslâhatm bu derece m üzebzeb kalmasına İm para-
tor-ı müşârünileyh cenahları razı olm ayacağı nezd-i D evlet-i A liyyede
müberhen ve bâhir olm ağın bu babda şimdiye kadar vukua gelen
betâat misillû hareketi tecvîz etmeyerek m üsalâha-i hayriyyenin
vürûduna Saltanat-i seniyye ân be-ân müterakkib ve nigerân olduğunu
SEFARETNAM ELER i 808 -1811 197

rütbetlû Ch am pagn y’ye ve iktizâ ederse bi’n-nefs İm parator cenah­


larına etrafiyle ifade ve beyân ederek maslâhat-i Devlet-i A liyyeyi
ta’tîlden vikayeye bezl-i makderet ve bu âna kadar vukua gelen kusur
ve rehâvetgûne hareketden ba’ de ez în begayet tevakki ve m übâadet
eylemeniz. . . . ” sözleriyle başarısızlığın başlıca kendi davranışlarından
ve beceriksizliğinden ileri geldiği yüzüne vurulmaktadır.

A yn i tarihte Reisülküttaptan gelen bir tâlim atta ise, Babıâli’nin,


“ Françe İm paratoru’nun şimdiye kadar şöyle olur böyle olur diye
Rusyalû ile müsalâha maddesini uzatması D evlet-i A liyyeyi iğfâl
ve imrâr-i vakt ile maslâhat-i mahsûsalarını tervîcden ibaret bulun­
duğu” kanaatm a vardığı görülmektedir. Bu siyasetleri yüzünden
Fransızların Osm aniı ülkesinde kendilerine beslenen sempati ve
itim adın gittikçe sarsıldığı ve arayı bozacak yeni yeni olayların ortaya
çıktığı, M u h i b Efendi’nin de uğradığı azardan ve memlekette alay
konusu haline gelmesinden çok üzüldüğü, daha sonra sıralanan yazışma
evrakı suretlerinden anlaşılmaktadır.

T em m uz 1808 sonlarında İran elçisi Asker_H a n ’ın Paris’e gelişi


ve Fransızlardan fazla itibar görüşü M u h i b Efendi’yi, daha önce
bahis konusu edilmiş olan üçlü bağlaşm a meselesi üzerinde düşündür­
meğe başlamıştır. Kendisi böyle bir bağlaşm a müzakerelerine memur
olduğu halde' şimdiye kadar bunu savuşturmuş bulunduğundan mem­
nunluk duyduğunu ifade ederek kendisinin bu görevden affedilmesini
Babıâli’ye arz etmektedir. N a p o l e o n ’un Ispanya’dan dönüşünden
sonra Başvekil C h a m p a g n y ile M ı î H i b Efendi arasındaki söyleş­
meler tekrarlanıp, durmaktadır. T a m bu sırada I V . M u s t a f a tahttan
indirilerek yerine; II . M a h m u t geçmiştir (28.VII.1808) ve M u h i b
Efendi yeni hükümdarın ruhsatnamesini beklemek zorunda kalm ak­
tadır. N ihayet 23.V III.18 0 8 tarihiyle Reisülküttabm kaimesi eline
geçmiştir. Bu yazıda II. M a h m u d ’un ne suretle tahta geçtiği hikâye
edilmekte, yeni hükümdarın barış meselesi hakkındaki düşünceleri
açıklanmaktadır. A yrıca da, o sıralarda Fransa’nın İspanya ordusu
komutanlığına getirilen General S e b a s t i n i ’ni Paris’te alıkonulmasına
çalışılması istenmektedir. Babıâli ve M u h i b Efendi gerek C h a m p a g -
n y ’ye, gerekse S e b a s t i a n i ’ye m üracaatlarını tekrarlayarak barışın
gerçekleştirilmesini istemekte ve beklemekte iken, N a p o l e o n ’un
Nem çe ve R usya İm paratorları ile buluşmak üzere O rta-A vru p a’ya
gideceği, hattâ Fransız İmparatoru’ nu karşılamak için Ç ar’m yaver-
198 OSM ANLI SEFİR LER İ V E SEFARETNAM ELERI

lerinden birini memur ettiği söylentisi ortaya çıkmıştır. Bunun üzerine


M u h i b Efendi 25.V III.18 0 8 tarihinde C h a m p a g n y ’y i ziyaret ede­
rek aradaki bütün meseleleri bir defa daha görüşüyor ve barış işi
hakkındaki kararın ancak iki İm paratorun Erfurt’ ta yapacakları
söyleşmeden sonra belli olacağını, ayrıca da R us Elçisi T o l s t o y ’un
N a p o l e o n ile birlikte gideceğini öğreniyor.

26.x. 1808 tarihinde N a p o l e o n Paris’e döndükten sonra M u h ib


Efendi, C h a m p a g n y ’y i ziyaretle imparatorlar buluşmasımn sonu­
cunu öğrenmek istemişse de gayretleri boşa çıkmıştır. Kendisine
sadece Rusların Paris elçisini değiştirdikleri ve R us Başvekili R o m a n t -
z o f f ’u ıf yakında Paris’e geleceği söylenmiştir. İç işlerle meşgul
bulunduğundan ve Ispanya’y a gitm eğe hazırlandığından İmparator,
M u h i b Efendi’ye verilecek cevap hakkında Başvekile talim at vermeğe
vakit bulamamıştır. N a p o l e o n ’un Paris’ten ayrılışının ertesi günü
C h a m p a g n y , R o m an tzo ffve İran elçisi Asker H a n ’la birlikte M u h i b
Efendi’yi bir yem eğe dâvet etmiş ve burada T ü rk elçisi Rus devlet
adamı ile görüşmüştür. Fakat C h a m p a g n y ile ertesi günkü ve daha
sonraki konuşmalarında M u h i b Efendi, Rusların E fla k ve Buğdan’ı
bırakmak niyetinde olmadıklarını ve araya hiç kimseyi sokmadan T ü rk ­
lerle doğrudan doğruya barış yapm ak istediklerini öğerenmiştir. Artık
Fransızlardan bir hayır gelmeyeceğine ve Erfurt’ta gizlice bir takım
şeylerin görüşülüp karara bağlandığı kanaatm a varmıştır. İran Elçisi
Asker H a n ’la yaptığı temaslardan, onun da ayni şekilde oyalanm akta
olduğunu anlamıştır. Bundan sonra 19 .X II.18 0 8 gününe kadar
M u h i b Efendi’y i arayan ve soran olmamıştır. N ih ayet bu tarihte
R us Başvekili M u h i b Efendi’ yi yanm a dâvet ederek kendisine T u n a ’ -
dan hudut kesilmek şartiyle barışın yapılabileceğini, aksi takdirde
savaşa devam olunacağını söylüyor. Bunun üzerine M u h i b Efendi,
daha önce barış meselesi hakkında T o l s t o y ile yaptığı konuşmaları
hatırlatarak ve “ R om an çof dostumuzun deminden berû vâki’ olan
ifadelerinin birine cevap verm ek usûl-i m e’m uriyyetim den hâricdir”
diyerek Rus Başvekilinden ayrılmıştır.

M u h i b Efendi’nin bu sıralarda A vru p a’nın siyasî durumu hak­


kında İstanbul’a ulaştırdığı havadislerin ağırlık merkezini, İspanya
meselesi ve İngiltere ile Fransa arasında barış için yapılan temaslar
teşkil etmektedir. N a p o l e o n ’un İspanya’dan ansızın dönüşü, Fransız­
ların Avusturya üzerine yürüyecekleri söylentisinin ortaya çıkmasına
SEFARETNAM ELER 1808 - 1811 199

sebep olmuştur. M u h i b Efendi ise artık bir kenara atılmış durum­


dadır. N e kabul resimlerine dâvet olunmakta, ne de evine kimse
uğram aktadır. Ancak, M art 1809 başlarında Fransa Teşrifatçısının
bir ziyafetine çağrıldığı zam an öğreniyor ki resmî ziyafetlere dâvet
olunmaması, henüz II. M a h m u t ’tan itimadnamesinin yollanmamış
olmasından ileri gelmektedir.

Bu arada İstanbul’dan 26.II. 1909 tarihini taşıyan bir yazı gel­


miştir. Bunda Reisülküttap G a l i p Efendi’nin R usya ile barış m üza­
kerelerine memur edilerek Bükreş’ e hareket ettiği ve bu konuda M u h i b
Efendi’nin artık vazifesi kalm adığı, İngiltere ile de sulh yapılmış
olduğu. (K ale-i Sultaniye muahedesi ) bildirmektedir. Bu kaimesinde
G a l i p Efendi, Fransızların iki yıldan beri takip ettikleri samimiyetsiz
politikayı, Osm anlı Devletinin işlerine mânâsız ve yersiz m üdahale­
lerini ve Fransa’nın hatırı için Babıâli’nin ne kadar sıkıntılara kat­
landığını gayet canlı bir üslûp ile özetlemektedir. Reisülküttap vekili
A r i f Efendi de, İstanbul’ dan yazdığı kaimesinde ayni şeyleri tekrar­
ladıktan sonra, Fransa ile arayı bozm am ak için M u h i b Efendi’nin
daha birkaç a y Paris’te kalmasını gerekli bulmaktadır.

Beri yandan Fransızlar, Osm anlılarla İngiltere arasında barış


yapıldığını duyduktan sonra, M u h i b Efendi’ yi büsbütün ihm al etmiş­
lerdir. A n cak neden sonra Fransız tercümanı Jobert, 1 7 .X I I . 1809:
günü M u h i b Efendi’yi evinde ziyaret etmiş ve altı aydan beri uğra­
mamasının iyi bir haber getirmeği beklemesinden ileri geldiğini
söyleyerek şımd'i~S tr asbuour g^dîm~telgr a f aldığını, N em çe’nin ağır
bir yenilgiye uğratıldığını ve 25000 esir ile 10000 ölü bıraktığını
haber vermiştir!. Bu arada Bükreş görüşmeleri olumlu bir sonuç ver­
m ediğinden T u n a boyunda Türklerle R uslar arasında savaş yeniden
başlamış bulunmaktadır. M u h i b Efendi, bir yandan A vrupa olayları
ve Paris’ te olup bitenler hakkında İstanbul’a bilgi vermekte, bir,
yandan da ordudan ve İstanbul’dan savaşa dair haberler alarak kendi
âleminde günlerini geçirmektedir. Fransa ile Avusturya yine barış­
mışlar ve N em çe’nin eski Paris elçisi olup M u h i b Efendi ile aralarında
bir dostluk kurulmuş olan Prens M e t t e r n i c h de Avusturya Başvekili
olmuştur. N a p o l e o n ’un Avusturya İm paratoru’nun kızı ile evlen­
mesi münasebetiyle Paris’e gelen Prens M e t t e r n i c h , M u h i b Efen­
di’y i haber vermeden evinde ziyaret etmek suretiyle eski dostluğunu
teyid etmiştir (1.I V . 1810). N em çe’nin o tarihteki Paris elçisi de M uh ib
20ö OSM ANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAM ELERÎ

Efendi ile sıkı bir dostluk kurmak isteğindedir. M u h i b Efendi N a p o ­


le o n ’un evlenme törenine çağrılmamış, sadece Paris’te Başvekilin
ziyafetine dâvet olunmuştur. Başvekilin ifadesine göre düğüne çağrıl­
mamasının sebebi, II. M a h m u t ’tan itimatnamesinin gelmemiş
bulunmasıdır. M u h i b Efendi ise, bu hususta bir tâlim at almadığı
için Başvekilin bu sözlerini cevapsız bırakmıştır.

O rdu ile beraber T u n a boylarında bulunan Reisülküttap G a l i p


Efendi, M u h i b Efendi’ye, Osm anlı ordusunun başarıları hakkında
m untazam surette bilgi vermekte, İstanbul’da Fransa M aslahatgüzarı
ile Babıâli arasında türlü meseleler üzerinde yapılan müzakereler de
im kân bulundukça M u h i b—Efendi’ye ulaştırılmaktadır. Bu m eyanda,
O ca k 1809 tarihinde Osm anlı Devletinin İngiltere ile barış yapm ası
üzerine Fransız M aslahatgüzarı tarafından Babıâli’ye verilen takrir
ile buna cevap olarak Babıâliden yazılan takririn suretleri de, bilgi
edinmesi için M u h i b Efendi’ ye gönderilmiştir. M u h i b Efendi’nin
artık muhaberatını özel kuriyelerle değil, y a Fransız, y a da Avusturya
kuriyeleri aracılığı ile yaptığı görülmektedir.

Böylece 1810 yılı da bittikten sonra nihayet 13 .I.19 11 tarihli’


dönüş emri İstanbul’dan gelmiştir. Bunun üzerine, yıllardan beri
çekmekte olduğu azap içinde memleket hasreti ile yanan Elçinin
sevinci sınırsızdır ve bir an önce yola çıkmak için sabırsızlanmak­
tadır. “ Paris’de vâki’ olan m ükelemât ve m ükâtebât bu m ahalde
tekmil olmuştur” (s. 322).
" 1 B a sm a la rı:
Osmanlı M üellifleri, c. III, s. 145 de “ icmâlen Fransa’ya azimet ve avdeti
ile Paris’in ahvâl ve âsâr ve rüsumunu mübeyyın risale kılıklı” muh­
tasar Sefaretnâmenin basılmış olduğu söylenmekte ise de böyle bir esere
rastlanamamıştır. Büyük Sefaretname ise bâsılmamıştır.
2. Y a z m a la r ı: .
A . Küçük Sefaretname: ,
1) İstanbul, Fatih Millet Kütüphanesi No. 833.
2) İstanbul, Fatih Millet Kütüphanesi No. 834. .
3) Viyana, Nationalbibliothek N o .'1148.
4) İstanbul, Veliyyüdin Efendi Kütüphanesi No. 128.
5) İstanbul, Fatih Millet Kütüphanesi, Reşid Efendi, No. 614.
6) İstanbul Süleymaniye, Hacı Mehmud Efendi No.4890/2.
B. Büyük Sefaretnâme: '
1) İstanbul, Üniversite Kütüphanesi, Yıldız yazmaları No. 2651/259.
2) İstanbul, Arkeoloji Müzesi Kütüphanesi No. 399 (İzzet adında bir
SEFARETNAM ELER 1806 201

zat tarafından istinsah edilmiş olan bu nüshada Asım Tarihinden alınma


ye ayrıca müstensih tarafından katılma bazı ilâveler vardır).
3) Viyana, Nationalbibliothek No. 1145.
4) Ankara, Genel Kütüphane, No. 317 (404 varak).
3. N e ş r iy a t:
Türkçe bir yayına rastlanmamıştır.
Bertrand Barielles, Un Turc â Paris 1806-1811, Relation de Voyage et de
Mission de Mouhibb Efendi, Paris 1920.
4. Y a z a r h a k k ın d a b i lg i;
S. 0., c. III, s. 98 - 0 . M. c. III, s. 145, 189 - G. O., s. 341-34? - O. C.,
s. 313 - Cevdet Tarihi, c. V III, s. 47, 54, 232, 234, 258; c. IX, s. 59, 70,
227, 270, 290 - Asım Tarihi, c. I, s. 75-90, 141-146.

XXXVI
Fransa Sefaretnamesi (1806)

Elçi: Seyyid Mehmed Emin Vahîd Efendi.

1806 tarihinde murahhas olarak N a p o l e o n n e z d i n e gönderilen


S e y y i d M e h m e d E m i n V a h î d Efendi tarafından kaleme alınmış
olup yazarın Lehistan’a ve Paris’e gidiş ve dönüşünü anlatan bir
eserdir.
Fransız İm paratoru, Prusya’y a boyun eğdirdikten sonra R usya
üzerine yürüm eğe karar verince, doğu ülkelerinde kendisine bağla­
şıklar aramış ve İstanbul’daki elçisi S e b â s t i a n i ’yi bu hususta Babıâli
ile görüşmelere memur -etmişti. B ab ıâ li“ müzakerelerin İstanbul’da
yapılmasını teklif etmiş, fakat Fransa Elçisi, ittifak antlaşmasının
bir ân önce imza, edilebilmesi için bir murahhasın hemen N a p o l e ­
o n ’a gönderilmesi üzerinde, bunun Osm anlı menfaatları icabı oldu­
ğunu da ileri sürerek, ısrar edip durmuştu. Babıâli bir süre tereddüt
etti. Fakat, Sebastiani’nin m ütem adi telkinleri yanında, bir İran
elçisinin de o sırada Berlin’de bulunan Fransız İm paratoru’ nun yanm a
ayni maksatla gitm ekte olduğunu görünce, Defter Em ini Seyyid
M e h m e d E m i n V a h î d Efendi’y i murahhas sıfatı ile N a p o l e o n ’un
nezdine gitm eğe memur etti. V a h î d Efendi’nin görevi, o sıralarda
Osm anlı Devletinin savaş halinde bulunduğu R u sya’y a karşı Fransa
ile bir ittifak akdetmek ve yapılacak barışta T ü rk menfaatlarmın
korunması için N a p o l e o n ’un yardım ını sağlamaktı. V a h î d Efendi
Lehistan’d a ' bir defa N a p o l e o n tarafından kabul olundu, fakat
OSM ANLI SEFİRLERİ V E SEFARETNAM ELERİ

bundan sonra m ütem adiyen oyalandı ve aylarca N a p o l e o n ’ un


peşinden koştuğu halde neticede hiçbir siyasî başarı elde edemedi.
Aslında İmparator, Ç a r ile barışmağa kararlı idi ve sırf göz dağı vere­
rek Rusları kendisiyle uzlaşm aya zorlam ak am acı ile Türkiye, İran
ve Fransa arasında bir üçlü bağlaşm a fikrini ortaya atarak Türkiye
ve İran’dan murahhaslar getirtmiş, bunlarla ittifak müzakerele­
rine girişmiş gibi görünmek istemişti.

Aslen K ilis’te doğmuş olan S e y y i d Mehmed Em in Vahîd


Efendi, henüz çocuken annesiyle birlikte İstanbul’a gelmiş, M aliye
K alem ine intisap ederek yü kselmiş, İm p aratorluğun çeşitli bölgelerinde
vazife gördükten sonra Defter Em inliği m akam ında iken 1806’ da N a ­
poleon nezdine murahhas tâyin olunmuştur. Y u rd a dönüşünde Defter
Em inliği, Reisülküttap V ekilliği, Tophane N azırlığı ve Tersane Em in­
liği gibi önemli görevlerde bulunduktan sonra V ezaret rütbesiyle
Tekke ve H am îd, H an ya valiliklerinde bulunmuş, M ora ayaklanması
sıralarında Sakız m uhafızlığı yapmıştır. Buradaki icraatından sorumlu
tutularak azl ve sürgün edilmiştir. Sonradan rütbesinin iadesiyle
H alep valiliğine gönderilmiş, bir süre sonra da Bosna valiliğine tâyin
olunmuş ise de bu son memuriyetine varam adan ölmüştür (Ağustos
1828). V a h îd Paşa geçimsiz, fazlaca gururlu ve bencil yaradılışta bir
insan olarak tanınır. Y azarlık tarafı da bulunup Sefaretnâmesinden
başka birkaç eseri daha vardır.

Seyyid M ehm ed Em in V a h îd Efendi, Sefaretnâme-i Fransa?


smda, N a p o l o n ’la, buluşmak üzere Lehistan’a yap tığı seyahatti,
burada Fransız İm paratoru ile mülâkatını, sonra V iy a n a üzerinden
Paris’ e gidişini ve Fransız başkentindeki kalışını, N a p o l e o n tarafından
ikinci defa kabul edilişini ve nihayet barış müzakereleri için Paris
Büyükelçisi M u h i b Efendi’nin memur edilmesi üzerine yurda dönü­
şünü anlatmaktadır. Bu eserde kuvvetli görüşlere ve ilginç siyasî
fikirlere rastlanmaz.
1. B a s m a la r ı:
Kitap halinde üç defa basılmıştır :
1) Sefaretnâme-i Seyyid Mehmed Emin Vahîd Efendi, Paris, 1843 (Paris
Şark Dilleri Mektebi yayınlarından: Relation de l ’ambassade de Mohammed
Wahid Effendi). '
2) Sefâretnâme-i Seyyid Vahîd Efendi, İstanbul 1283.
3) Fransa Sefaretnâmesi (temsil-i-sânî), İstanbul 1304.
SEFARETNAM ELER 1806-1807 203

2. Y a z m a la rı,:
1) Ankara, Türk Tarih Kurumu yazmaları No. Y 53.
2) İstanbul, Süleymaniye, Esat Efendi, No. 2277.
3) İstanbul, Üniversitesi Kütüphanesi, Yıldız yazmaları No. 343.
4) İstanbul, Şehir Kütüphanesi, Cevdet Bey yazmaları No. K.38 (Bu
nüshanın 75-138 inci sayfalarında 1808’de İngiltere ile yapılan barış
antlaşması hakkında Vahîd Efendi’nin Padişaha sunduğu takririn bir
sureti yer almaktadır. Ayrıca, yazmanın sonunda bir sefirin nasıl bir
adam olması ve kendi devletince nasıl tutulması gerektiği hakkında
ilgi çekici bazı düşünceler bulunmaktadır).
5) İstanbul, Şehir Kütüphanesi, Cevdet Bey yazmaları, No. K . 55/1.
6) İstanbul, Şehir Kütüphanesi, C e v d e t Bey yazmaları No. 409. (Vahîd
Efendi’ye verilen--tâlimatı-aynen-ve Sefaretnâme metnini.kısmen, İhtiva
eden karışık ve eksik bir nüshadır).
7) Viyana, Kuns. - Akad. No. .282.
8) Paris, Bibi. Nat., No. S. 507.
9) İstanbul, Üniversitesi tarih yazmaları, No. 1246.
10) İstanbul, Topkapı Sarayı Müzesi, Hazine, No. 1437 Bu nüsha da
(N ap o leo n ile T a lle y r a n d ’m birer mektup suretleri vardır).
11) İstanbul, Fatih Millet Kütüphanesi, No: 338.
12) İstanbul, Veliyüddin Efendi Kütüphanesi, Cevdet Paşa kitapları, No. 82.
13) Ankara, M illî Kütüphane yazmaları No. A 712 (V. 44 B-80 B). Ayni
mecmuada (V, 81 B-104A) “ Devlet-i Aliyye ile İngiltere Devletinin suret-i
musalâhasiyle icmâl-i mükâlemelerini havi husûs-i mezbûrun murahhas
ve me’muru Seyyid Mehmed Vahîd Efendi’nin hitâm-i maslahatda kale­
me aldığı tahrir” vardır.
3. N e ş r iy a t:
S e lâ h a ttin G ü n g ö r, I I I . Selim’in sefiri Napoleotı’u. görmeğe nasıl g itti,
Cümhmiyer-6'a3etes^İ7-ı-6-ve—1-7-TeBîm-uz-ı 941. tarihli nüshaları.
4. Y a z a r h a k k ın d a b ilg i:
S. O., c. IV , Is. 605- O. M ., c. III, s. 160, 189 - G. O., s. 347-348. - S. i?.,
s. 162-164. - Fatîn Tezkeresi, s. 436 - Cevdet T arihi, tertib-i cedîd, c. III,
s. 133, 289, 297, 303 - Âsim. T arihi, c. I, s. 174-177, c. II, s. 119. - L u tfî
T arihi, c. II. s. 154. - O. C. s. 312.

X X X V II
İran Sefaretnâmesi (1807)
E lç i: Seyyid Mehmed Refî'J Efendi.

1807 tarihinde sefaretle İran’ a gönderilmiş olan S e y y i d M eh­


m e d R e f i ’ Efendi’nin yurda dönüşünde Babıâli’ye sunduğu “ Sefâret-
name kılıklı bir kıt’ a lâyıha” sıdır.
O tarihlerde İran hükümdarı bulunan F e t h a l i Ş a h , K afk as­
ların güneyine doğru sarkarak Dağıstan ve Gürcüstan taraflarım isti­
OSM ANLI SEFİRLERİ V E SEFARETNAM ELER!

lây a başlayan R usya’y a karşı savaş açmış, fakat yenilmiş ve Rusların


Azerbaycan ’ a girmelerine engel olamamıştı. Moskof'ların bu derece
ilerlemeleri, İran’ı olduğu kadar Osm anlı Devletini de endişeye
düşürmüştü. İşte bu hali iyi bir fırsat sayan N a p o l e o n , İran ile Os-
m anlı ve Fransa devletleri arasında bir üçlü bağlaşm a teklifinde
bulunmuş ve bu am açla İran’a bir elçi gönderilmesini Babıâli’den
istemişti. Fransız İm paratoru’nun esas gayesi, denizlerde alt edemiye-
ceğine kanaat getirdiği Ingilizleri ekonomik baskı yoluyla yıkm ak
için her yerde Fransız nüfûzunu kurmak ve bu sayede kara ablukasını
O rta-do ğu’ya doğru genişleterek Ingilizlerin bu bölgeden de ayağını
-kesmek idi. Avusturya ve Prusya’y r dize getirdikten sonra R u sya’ya
da boyun iğdirmeğe hazırlanm akta olan B o n â p a r t e ’m bu teklifi,
Ç ar devleti ile savaş halinde bulunan T ü rk ve İran hükümetlerinde
büyük ümitler uyandırdı. Böylece bir yan dan bir İran ve bir Tü rk
murahhası ( S e y y i d M e h m e d E m i n V a h î d Efendi) ayni maksatla
Fransız İm paratoru’ nun yanm a giderlerken, bir yandan da İstanbul’da
H acegân -ı D ivan -ıH ü m âyu n d an S e y y i d M e h m e d R e f i ’ Efendi’ nin
İran’ a yollanmasına karar verildi.

S e y y i d M e h m e d R e f i ’ Efendi M ektu bî K alem inden yetişerek


oldukça önemli mevkiler işgal etmiş uyanık, siyaset işleri ve âdâbını
bilen bir zat idi. İran’ dan dönüşünden sonra geçici bir görevle Filibe’ye
gönderildi ve çok geçmeden, 1809 Ağustosunda öldü.

Seyyid Mehmed R efi’ Efendi’nin lean Sefaretnâmesi, bu


m emuriyetinden dönüşünde hükümetine takdim ettiği bir lâyiha
niteliğinde olup basılmışı iki forma kadar tutmaktadır. Eserinde yazar,
sefareti sırasında Iran devlet adamları ile yapmış olduğu resmî ve özel
temasların özetini vermektedir. T akdim arîzesinde şöyle demektedir:
“ Bâ sefâret azm ve avdet ettiğim devlet ve memleket-i Iranyân’m
m ahiyyet ve keyfiyyeti m a’lûm -i âlemân ve cerîde-i vekayi’ terkîmi
abesle iştiğal kabilinden olacağı nüm âyân olduğundan olbabda atf-i
tumar-ı güftâr ve hemen vâcibü ’l-inhâ umûr-i h afâyâ icm âlen işbu
varakpâreye sebt ve terkîm ile huzûr-i lâm iu’-nûr-i veliyyü’n-ni-
amânelerine arz ve iş’âre ictisâr o l u n d u ğ u . . . ”
Eserinde verdiği bilgiden öyle anlaşılıyor ki elçi, BabIâli’ den
aldığı tâlimatm m ahiyeti bizce bilinmemekle beraber, memuriyeti
sırasında Türkiye ile Iran ve Fransa arasında bir bağlaşm a vücuda
getirilmesi için çalışılmamıştır. T a m tersine, Iranlıları, o vakitler bir
SEFARETNAM ELER 1807 205

hayli yakınlık duym akta oldukları Fransızlardan soğutmak için elin­


den geleni yapmıştır. Iran ricali ile yaptığı gizli görüşmelerde, gerçi
R usya’nın devletler arası ilişkilerde ahitleri çiğnemekte sakınca gör­
m eyen bir devlet olarak tanındığım, fakat buna rağmen devletler
arası hukuk kurallarına uygun bir devlet olduğunu, buna karşılık
Fransa'nın ne sözüne ve ne de işine aslâ güvenilemiyeceğini -M ısır’ın
Fransızlar tarafından ansızın işgali olayını da örnek göstermek sure­
tiy le - açıkça ifade etmekten çekinmemiştir.

Böylece S e y y i d Mehmed R e f i ’ Efendi, 1807 yılı içinde İran


Şahı’ nm H o y . M üftüsü A ğ a İ b r a h i m adında bir elçisi ile birlikte
İstanbul’ a dönmüştür. Bu arada N a p o l e o n R usya ile münferit
barış yapmış ve bu suretle Fransız İm paratorunun bir üçlü bağlaşma
teklifinin sırf siyasî bir hiyleden ibaret bulunduğu anlaşılmış bulunu­
yordu. Bunun üzerine A ğ a İ b r a h i m , iki a y kadar daha İstanbul’da
kalarak iki M üslüm an devlet arasında R u sya’y a karşı bir ittifak
vücuda getirilmesi için görüşmeler yaptıktan sonra herhangi bir olumlu
sonuç elde edemeden ayni yıl sonunda yurduna dönmüştür.

1. B a s m a la r ı:
Tarik-i Osmanî Encümeni Mecmuası, sayı 43 ve 44, 1333. Bu formalar ayrı
bir kitap halinde de yayınlanmıştır. Metnin nereden alındığına ve kimin
tarafından yayma hazırlandığına dair hiçbir kayıt yoktur.
2. Y a z m a la r :
tV Ankara, Türk Tarih Kurumu yazmaları, No. Y 53. Bu methin 27 inci
sayfasındaki kurşun, kalemle ¿Elenmiş not ve daha başka bazı işaretler,
basılan metnin bu nüshadan alındığını göstermektedir.
2) İstanbul,' Fatih, Millet Kütüphanesi, Ali Emirî, No. 823 (Bu metnin
baş tarafında şu kayıt vardır: “ Refi’ Efendi merhumun hatt-i desti ile
görülen takdim arîzesinin aynen suretidir” )
3) İstanbul, Üniversite yazmaları No. 1246.
3. N e ş r iy a t :
Herhangi bir yayma rastlanmamıştır.
4. Y a z a r h a k k ın d a b ilg i:
S. O., c. II, s. 412. - Cevdet Tarihi, c. V III, s. 233; c. IX, s. m . - G. O.,
s. 332. - O. M ., c. III, s. 190.
206 OSM ANLI SEFİRLERİ V E SEFARETNAM ELERÎ

X X X V III
M usavver İr a n S afare tn âm e si ( 1 8 1 1 )

E lçi : Tasinci zade. Seyyid Abdülvahhab Efendi.


M a iy eti : Bozok’ lu Osman Şakir Efendi ( Tercüman ve bu
Sefâretnamenin yazan).

M usavver İran Sefaretnâmesi, İran Şahı nezdine Büyükelçiliğe


memur olunup 19 Ekim 18x0 (20 R am azan 1225) günü İstanbul’dan
İran’ a doğru yola çıkan Yasinci zade A b d ü l v a h h a b Efendi m ai­
yetine tercüm an olarak katılan Bozuk’lu Osman Şakir Efendi
tarafından kaleme alınmıştır.
R u sya ile savaş halinde bulunan İran hüküm darı F e t h a l i Ş a h
Kaçar, T ü rkiye ile İran ve Fransa arasında bir üçlü bağlaşm a
vücuda getirilmek için görüşmeler yapıldığı sıralarda İstanbul’a
Asker H a n adında bir elçi göndermişti. A yrıca müşterek düşmana
karşı Osm anlılarla işbirliği yapm ak isteyen Şah, bir süre sonra, iki
devlet arasında dostluk ve iyi ilişkiler sağlanması ve devam ettirilmesi
görevi ile H o y Müftüsü H a c ı İ b r a h i m Efendii’y i de Osm anlı başken­
tine yollamıştı. İşte Sultan II . M a h m u t , İran veliahtı Şehzade A b b a s
M irza’nm bir m ektubu ve hediyelerini getiren bu elçiye karşılık olmak
ve iki devlet arasında D o ğu -A n ad o lu eyaletleri ile ilgili bazı meseleleri
bir çözüme bağlam ak görevi ile, “ ulem ây-i kirâm ve m evâli-i izâm dan
faziletlû” Yasinci zade A b d ü l v a h h a b Efendi’y i Büyükelçi sıfatı ile
Şah nezdine memur etti ve Farisi tercümanı olarak da yine “ ulem ây-i
kirâm ve müderrisîn-i zevi’l-ihtirâm dan” Bozok’lu O s m a n Şakir
Efendiyi m aiyetine v e r d i.1

1 İstanbul, Arkeoloji Müzesi Kütüphanesinde 41 numara ile kayıtlı olup 1872-


1877 (1289- 1294) tarihleri arasında Tahran Sefirimiz bulunan M e h m et T a h ir
M ü n if Paşa tarafından vücude getirilmiş olan bir risalede, Yasinci zade A b d ü l­
v a h h a b Efendi’nin Tahran elçiliği hakkında şu bilgi verilmektedir :
“ Fethali Şah zamanında ricâl ve memurîni-i Devlet-i Aliyyeden İran’a gelmiş
olan bâzı zevâtm tasvirleri Tahran’da Şah-i müşarünileyhin inşâkerdesi olan Nigâris-
tan Köşkü duvarında nakş olunmuş olmağla tasâvîr-i mezkûre ve İran tarihlerinde
bunlara müteallik dest-res olabildiğim bâzı mâlûmat işbu risaleye nakl ve dere
olundu.”
“Yasinci zade A b d ü lv a h h a b Efendi bin iki yüz yirmi altı senesinde Ş â k ir
ve H a y r e t Efendiler dahi refâkatinde olduğu halde halled-âşiyân S u lta n M ah m u d
SEFARETNAM ELER 1811 207

Bozok’lu O s m a n Ş a k i r "Efendi ilm iye sınıfına mensup olup,


kendi ifadesine göre, bütün ömrünü Arapça, Farsça, kaligrafi
(hüsn-i hatt), şiir, edebiyat, sarf ve nahiv ilimlerini öğrenmek ve
öğretmeğe vermiş, ayrıca da heyet (astronomi) geometri ve coğ­
rafya ile meşgul olmuştu. Bunlardan başka kitabette, şiirde ve
resim yapm akta da ün kazanmış bulunuyordu. İran’ dan dönüşünden
sonra bir süre Üsküdar M ollalığı yapmış, 1817 Ekim inde de ölmüştür.
Osman Şakir Efendi Sefâretnâmesini nasıl ve hangi am açla
yazdığını şu sözlerle açıklam aktadır :
“ Âsitâne-i saadet-âşiyâneden Ü sküdar-i lâtafet-medâra ubûrum uz
esnasında füad-i m aarif-m u’tâdım a bu sâniha sunûh ve ham îr-i
menâkıb-semîrime bu vâzıha vuzûh eyledi ki Üsküdar-i saadet-me-
dârdan tâ dâr-ı saltanat-i Şah-ı İran’ a varınca herbir m enâzil ve

Han-i sânî tarafından sefâretle Fethali Şah nezdine irsâl olunub sene-i mezkûre
Rebiu’l-âhiri evâsıtında Tahran’a vâsıl ve irâde-i Şâhî veçhile Sadr-i a’zam Mirza
Şefi’in konağına nâzıl oldu ve hâmil olduğu nâme-i Hümâyûn ile Şaha ve Sadr-ı
a’zamma olarak götürdüğü hedâyây-i Mülûkâneyi teslim eyledi. Sefir-i müşârün-
ileyhin me’muriyyeti Baban Paşalarına ve bi’l-husûs Abdurrahman Paşa’ya îranlû
tarafından sahâbet olunmasını ve bunlar bir güne fesâd ika’ eyledikleri halde
Iran Devleti tarafından zecr u te’dîb kılınması ve Akıska ve Kars taraflarında
bulunan Devlet-i Alıyye serhad me’murlarma lede’l-hâce îranlû cânibinden muâve-
net olunması iltimaslarından ibâret idi. Fethali Şah tarafından Sefir-i müşârün-
ileyhe ziyade hörmet olunub tebligât-i mezkûresi hakkında Şehr-i-Zûr paşaları
îran Devletinin inzimâm-i re’yi ile intihab olunması ve Bağdad valilerinin dahi
devlet-i muşarunıleyhaya karşü rız^cOytee-hareket eylemeleri şartiyle muvâfakat
gösterileceği cevabı verildi ve Azerbaycan’da, Nâibü’s-saltana A bbas M ir z a
nezdinde tevakkuf eylemesi teklif kılındı.
A b d ü lv a h h a b Efendi Tebriz’de bulunduğu esnada îranlûlar Van sancağına
tecâvüzle Ermeni tâifeşinden birçok esir almış olmalariyle sefir-i müşârünileyhin
vuku’ bulan iltimasına mebnî A b b a s M ir z a üserây-i merkumeyi bedel-i misliyle
asker yedinden alarak ıtlâk eyledi.
A b d ü lv a h h a b Efendi biraz vakit Tebriz’de kalub andan sonra îrak-ı Arab’da
Iran askerinin nehb eylediği emvâlin istirdâdı me’muriyyetiyle Tahran’a vürûd
eden Sefir C e lâ le d d in Efendi dahî kendusuna mülhak oldu ve orada ikisi birlikte
ifây-i me’muriyyete s’ay idüb Abdülvahhab Efendi mehmâ-emken işleri tesviye
ile Dersaadet’e avdet eyledi.
Efendi-i müşârü’n-ileyh ziyade edîb ve kâmil bir zât-i pür-fazâil olduğundan
Iran ümenâsı evzâ’ ve etvârlarmdan pek hoşnûd olmuşlardır” .
Ayni risalede Yasinci zade A b d ü lv a h h a b Efendiden başka C e lâ le d d in
Efendi, A b d ü rra h m a n Paşa Baban ve S ü ley m a n Efendi hakkında bilgi ile ayrıca
dört tane de resim vardır.
208 OSM ANLI SEFİRLERİ V E SEFARETNAM ELERİ

m ahâıili sâet be-sâet tedkîk ve tahrîr ve herbir kura ve bilâdın eşkâlini


ve resimlerini tenm îk ve tasvir ve esnây-i râhda müşâhede ve istimâ'
eylediğim dekayık ve vekayii durûğ-i bî-fürûğ olm ayarak tahkîk ve
tastîr i d e m .. . elhâsıl cümle sergüzeştimizi ve seyr-i gûh u deştimizi
mektûb ve bir Sefâretnâme-i m ergûb kılam ki nazar eden zevât-ı
kirâma, ilm semaî ve musavver olduğu haysiyetden, müşâhede rüt­
besine karîb m tifâı hâsıl ola ve bu Sefâretnâme fünûn-i tarih vecoğ-
rafyaya ve im lâya şâmildir” .
Böylece, vereceği bilgilerin ilm î ve gerçeklere uygun düşmesine,
eserinin canlı bir üslûp ile yazılmasına, gerek inşâ ve imlâsı ve gerekse
yazısmm-güzelhği,-'içindekrTesimlerîe^ esfetilr^virgoze de hifâpTeden
bir şekil kazanmasma bu derece önem verdiğini bize anlatan yazar,
İstanbul’dan hareketi ile birlikte hemen çalışmasına koyulmuş ve ilk
önce Ü sküdar’ın Beşiktaş semtinde D olm abahçe iskelesinden ve Ş e m s i
Paşa Sarayından Kızkulesi’ne kadar olan kısmının bir resmini yapm ak­
la işe girişmiştir.
Sefaret heyeti, İran ’a gitm ek için K u zey-A n ad o lu yolunu takip
etmiştir. Sefaretnâmede, Üsküdar’dan M erzifon’a kadar heyetin
geçtiği yerler ve konakladığı menziller, yol boyunca rastlanan belli
başlı şehir ve kasabalarla meşhur mevkilerin resimleri, bunların tabiî
ve tarihî halleri hakkında toplanmış bazı bilgiler yer almaktadır.
Ancak, büyük bir titizlikle hazırlanmasına başlanan Sefâretnâme’nin
elimizdeki nüshası, ne yazık ki, yarıda kalmış bir durum dadır ve şim­
dilik bunu tek nüsha olarak kabul etmek zorunluğu vardır. M etin ­
deki resimler, o günün tekniği ile çizilmiş basit ve ibtid aî şekilde
olmakla beraber, o tarihlerde A n adolu ve İran’ın birçok yerlerinin
ana vasıfları hakkında açık fikirler verecek bir nitelik göstermektedir.
Sefaretnâmede yer alıp sayıları 3 1’i bulan renkli resimler sırasiyle
şunlardır; 1. Üsküdar, 2. K artal, 3. G ebze, 4. Hereke H anı, 5. İzm it,
6. Sapanca, 7. Geyve, 8. Taraklı, 9. Tirebolu, 10. M udurnu, 11. Bolu,
12. K öroğlu Çeşmesi, 13. Gerede, 14. Bayındır, 15. Çerkeş, 16. K ara ca­
lar, 17. Karacaviran, 18. Koçhisar 19. Tosya, 20. H acıham za, 21.
Sarmaşıkkaya, 22. Osm ancık, 23. Dingilhüseyin Derbendi, 24. M erzi­
fon, 25. A m asya ve İran’ da : 26. Zayigân (Zengân), 27. Siyalhan, 28.
Ebher, 29 K azvin , 30. Kışlak, 31. Tahran.
Sefaretnâme’nin M erzifon’ a kadar olan kısmı, kısa olm akla bera­
ber oldukça güzel bir edebî nesirle kaleme alınmıştır. M etinde A n ad o ­
SEFARETNAM ELER 1811 209

lu’nun o tarihlerdeki yollan , asayiş durumu, sosyal ve ekonomik


hayatı bakım larından çok dikkate değer ve yer yer eleştirici m ahiyette
bilgiler verilmektedir. M erzifon’dan T a h ran ’a kadar olan kısmı ise
yalnız renkli resimlerden ibaret olup başkaca bir açıklama bulun­
mamaktadır.
Bir bütün olarak Sefaretnâme, gerek resimleri ve gerekse metindeki
açıklamaları bakım ından özel bir önem taşımaktadır. Bu itibarla
değerini belirtecek birkaç nokta üzerinde, iktibas suretiyle de olsa,
durmak yerinde olacaktır.
1 — Osman Şakir Efendi Sapanca’dan G eyve’ye giderken
Sakarya ırmağı üzerindeki köprüden, bu köprüyü yaptırmış olan II.
B ayezid’e hayrduadan sonra şöyle bahsedilmektedir:
“ Em m a çi sûd ol kantare-i bâlânın ve ol m a’bere-i müstesnânm
bir kemeri m ünhedim ve bir gûru m ünadım olmuş olmağın bir ehl-i
hayr ol kemeri ta ’mir ve ebnâ-i sebili selâmet ile ol m a’bereden
ta’sîr eylese nice ecr-i azîm e nâil ve inde’l-L a h mertebe-i bâlâya vâsıl
olacağından şübhe olmadığından başka ol cisr-i m etîn sırât olub ol
ehl-i hayrın m ahall-i hevlnâk-i dûzahdan güzer ve behişt-i berîn içre
cem âl-i bâ-kem âl-i H ü d âya nazar edeceğinde dahi şekk yoktur.
Lâkin şübhe-i âcîbe ve reybe-i garibe bundadır ki Şeyhülislâm-i
veliyyü’n-ni’me ve’l-in’ âm olanlar Bayezid-i V e l î evkafindan fazla
nâm iyle senede nice yüz kise akçe eki ederler am ma hayrat ve evka­
fının ta ’m îr ve tecdidi nezâretinde bilmem ne şekl ederler” .

adiyle anılan kısımdan geçişleri hakkında bilgi verirken o sırada


Tü rkiye’nin bayındırlık tarihi bakım ından önemli bir soruna değin­
mekte ve resmini de vermektedir :
“ Sarm aşıkkaya H acıham za ile Osm ancık beyninde vâki’
mikyas-i hendese ile on minare kametince m ürtefi’ bir kayadır.
A b d ü l h a m i d - i evvelin vezir-i âsaf-nazîrlerinden merhûm Darendevî
Mehmed Paşa K ızılırm ak’dan ol m ahalde iki defa mürûr iktizâ
idüb nice ibn ü ’s-sebîl-i bî-d elîl ve nice kârvan-i reh-revân-i sefîl
vâki’-i varta-i hevlnâk ve garken bâd-i helâk olduğunu fehm buyur­
duklarında zikri sebkat eden Sarmaşıkkaya’dan barut ile paraladüb
taht-i revân yolu olarak bir m inhâc-i zü ’l-ibtihâc binâ eylemiş ki
rûz-i kıyamete dek defter-i a’m âline m esûbât-i cezîle ve hasenât-i
celîle tahrîr olunacağında aslâ şübhe yoktur ve yine üçüncü S e l i m ’in
OSM ANLI SEFİRLERİ V E SEFARETNAMELERİ

annesi ol râh-i hevlnâk-i m ânend-eflâke suûd eden ebnâ’-i sebîl bâlâ­


sının irtifâm a ve aşağısının um k u inkıtâına nazar idüb dîdeleri hîre-
lenmesun ve hayvanâtın ayaklan sürçüp tekerlenmesün içün beş altı
arşun tulunda âhenden mismârlar çaktırıp mismâr üzerine bir dıvâr-i
üstüvâr ve bir cidâr-i m etânetdâr keşîde eylemiş ki bu hayrat-i
cem ile...”
3 — Sefaretnâmenin içinde yer alan resimler de ayni' bakım lar­
dan çok ilgi çekicidir. H aklarında yakından ve açık bir fikir vermek
am acı ile bunlardan Üsküdar, İzm it, Bolu, Osm ancık ve A m asya’ya
ait olmak üzre beş tanesi, orijinaldeki büyüklüklerinde ve rengli
„olarak Jm kitabm —sonuna—eklenmiştir. -T a h ra n ’m^-rengH -resmi^ise
“ Tarih Vesikaları” dergisinde (sayı 5, s. 373) basılmıştır.

1. B a s m a la r ı:
Henüz basilmiş değildir.
2. Y a z m a la r ı:
İstanbul, Fatih Millet Kütüphanesi No. 822.
3. N e ş r iy a t:
Rastlanmamıştır.
4. Y a z a r h a k k ın d a b ilg i:
S. O., c. III, s. 440 - Yazarın Sefaretnâmesi başında kendisi ve memuriyeti
hakkında verdiği bilgi. (İstanbul, Arkeoloji Müzesi Kütüphanesi yazmaları
arasında 401 numara ile kayıtlı olan Tahiı- M ü n if Paşa risalesinde
“ Ş a k ir Efendi, me’mûr-i maiyyet-i S e y y id A b d ü lv a h h h â b Efendi”
izahatiyle görülen, resim bu zata aittir. Ayni resim “ Tarih Vesikaları”
dergisinin beşinci sayısında yayınlanmıştır.

X X X IX
Takrirler (Londra Sefaretnâmesi, 1832)
E lçi : Mehmed Namık Paşa

N a m ı k Paşa’mn “ Takrirleri” , M ısır meselesinin Osm anlı D evleti­


ni tehdit eder bir safhaya girmesi üzerine İngiltere Devletlinden
yardım istemek üzere geçici elçilikle 1832 Sonbaharında Padişahın
bir m ektubu ile V iya n a ve Paris üzerinden Londra’y a yollanan M e h ­
m e t N a m ı k Bey’in m uhtelif tarihlerde Sadrâzam a, Serasker Paşa’ya
ve Reisülküttap Efendi’ye yazmış olduğu takrirlerle yabancı devlet
adamlarına gönderdiği yazıları ve V iya n a, Paris ve Lon dra’da
devlet adamları ile yaptığı görüşmelerin özetlerini kapsamaktadır.
SEFARETNAM ELER 1832 211

Y u n an ayaklanm ası sırasında Padişaha yaptığı askerî yardım


karşılığında M ora’y ı ele geçirmek isteyen M ısır V alisi M e h m e t
A l i Paşa, Yunanistan’ın bağımsız bir devlet haline getirilmesi sonucu
olarak M ora üzerindeki emellerinden vazgeçm ek zorunda kalmıştı.
Bunun üzerine M e h m e î A l i Paşa, bir yandan Osm anlı İm parator-
luğu’nun son Rus savaşı ve Edirne barış antlaşması ile zayıflamasından,
öte yan dan da Fransa’da patlak veren Tem m uz ayaklanmalarının
diğer A vru p a memleketlerine yayılm a istidadı karşısında A vru pa
devletlerinin düştükleri endişeden faydalanarak, M ora yerine Suriye’­
nin kendisine verilmesi isteği ile ortaya çıkmıştı. Osm anlı D evleti ise
bü isteği'kabul etmedi ve âsi valisini bir dereceye kadar olsun- tatm in
etmek için G irit adasını ona bıraktı. Fakat M e h m e t A l i bu ada ile
yetinmedi, bir bahane bularak büyük bir ordu ile Suriye üzerine y ü ­
rüdü ve çok kuvvetli bir kale olan A k k â’y ı altı aylık çetin bir kuşat­
m adan sonra zaptetm eğe m uvaffak oldu. Sonra Padişahın kuvvetlerini
arka arkaya Hum s ve Beylan’da (8 ve 29 Tem m uz 1832) yenerek
Anadolu içerlerine doğru ilerlemeğe başladı. İşte âsi valinin bu başarı­
ları II . M a h m u t ’u endişeye düşürdü. Padişah, bir yandan yeni bir
ordu ile M ısırlılara karşı koym ak için tedbirler alırken bir yandan da
A vru pa devletlerinden yardım istemek zorunluğunu duydu. D ah a
önce de İngiltere’nin İstanbul elçisi, Fransa’nın M e h m e t A l i Paşa’ya
m üzâhir davranması karşısında, İngiliz hükümetinin BabIâli'yi tuta­
cağı üm idini vermiş bulunuyordu. Böylece Padişah, İngiltere K iralına
yazdığı bir m ektubu iletmek ve İngiltere’den 15 savaş gemisi istemek
görevi ile M e h m e t N a m ı k Paşa’~ı™eîçiliğe memur etti.
Mehmet N a m ı k Paşa 1804’ te İstanbul’da doğmuş, 1816’ da
D ivan -i H üm âyun K alem ine girerek 1826 tarihine kadar burada
A rapça, Farsça ve Fransızca öğrenmiş ve yetişmiştir. Akkerm an
müzakerelerine memur edilen heyete Fransızca tercümanı olarak
katılm akla ilk defa dışarıya çıkan M e h m e t N a m ı k Efendi, bundan
sonra süratle yükselmiş, birçok sivil ve askerî İslâhatın uygulanması işle­
rinde görevler almış ve 1832’ de, yukarıda sözünü ettiğimiz Mısır mese­
lesi dolayısiyle elçi olarak Londra’y a gönderilmiştir. Y u rd a dönüşünde
H arb O kulunun kurulması işiyle görevlendirilmiş, 1834 Ağustosunda
kısa bir m üddet için yeniden Londra sefaretine gönderilmiştir. D ah a
sonra Feriklik payesine yükselerek çeşitli yerlerde komutanlık, valilik,
T icaret nazırlığı, Seraskerlik, Bahiriye nazırlığı ve A ’yan âzalığı gibi
yüksek mevkiler işgal etmiştir. K ırım Savaşı (1854-1856) sırasında
2X2 O SM ANLI SEFİRLERİ V E SEFARETNAM ELERI

Paris ve Londra’d a siyasî müzakerelere memur edildiği gibi 1877-1778


O s m a n lı-R u s savaşı sonundaki barış görüşmelerinde de murahhas
olarak önemli bir rol oynamıştır. M e h m e t N a m ı k Paşa, uzun bir
ömür boyunca çeşitli mevkilerde devlete sadakat ve şerefle hizmet
ettikten sonra 1892 tarihinde İstanbul’da h ayata gözlerini kapamıştır.

Burada söz konusu ettiğimiz “ Takrirler” , N a m ı k Paşa’nın ilk


Londra elçiliği zam anına aittir. Sayısı altmışa yaklaşan bu vesika­
ların birincisi Belgrad’dan yazılmış olup 14. c. 1248 (8. X I . 1832),
sonuncusu ise Frankfurt(?)’tan yollanmış ve 10 Z a. 1248 (11. IV.1833)
tarihini taşımaktadır. Eser, yazarın gerek İngiltere’ye giderken^yol­
larda, gerekse Londra’ da ve dönüşünde bazı A vru p a başkentlerinde
yabancı devlet adamları ile yap tığı görüşme ve yazışm aları bir araya
toplamaktadır. Y o l boyunca ve memuriyetle kalındığı yerlerde görü­
len şeylerin ve işlerin târif ve tasviri gibi m utat Sefaretnâmelerde
rastlanan hususlar burada yer alm am aktadır ve böylece eser, sırf bir
siyasî raporlar m ecmuasından ibarettir. Eserde m evcut olan vesika­
lardan bazılarının başlıklarını, görüşülen konuların ne kadar çeşitli
olduğu hakkında bir fikir vermek için burada kaydedelim :

Hausm an nâm tâcırın tüfenk satmak teklifi (V iyan a’ da). A vu s­


turya Başvekili ile m ülâkat. Beç im paratoru ile m ülâkatm hülâsası.
Paris’ te Fransa H ariciye nazırı ile m ülâkatm hülâsası. Paris’ te Fransız
devlet adamları ile mükâleme h ü lâ sa sı.. R usya elçisi Prens Beno’nun
ifadesi. Lon dra’da İngiliz devlet adamları ile görüşmelerin hülâsası.
Mehmed Ali habisinin A vru p a’ da olan adamlarının yaym akta
oldukları havadis ve fesat beyam ndadır. Ingiltere nazırı Lord Grey(?)
ile m ülâkat hülâsası. Beç’te M areşal M arm on ile m ülâkata dair.
Londra’y a vusûlü m übeyyin ve yolda yapılan ecnebi devletleri vükelâ-
siyle m ülâkatm gönderilmiş olduğuna dair M üşir Paşa’ya. Bahriye
için Ingiltere’ den, kara ordusu için Fransa’ dan m uallim zabitler
celbine dair M üşir Paşaya. Lord P a l m e r s t o n ’un, M ısır’daki İngiliz
konsolosunun değiştirilmesine dair teklifi. Beç ve Paris’ te m emuriyet-i
acizâneme dair m ülâkat ve Petersburg yoluyla avdete ruhsat verilmesi
hakkında, Reis Efendi Hazretlerine. Reis Efendi’ye, Y u n an hududunun
tayinine dair görüşmeler hakkında. Liondra’da Fransa Sefiri Prens
Talleyrand ile Y u n an hududuna dair m ülâkat. İngiltere K iralına
nâm e-i H üm âyunun teslimi ve vâk i’ olan m ülâkata dair tafsilât.
Tarabulus-i Garb meselesine dair M üşir Paşa’ya. Ingiliz K ıra lı tara-
SEFARETNAM ELER 1832 213

fmdan kabul ve konuşmalara dair M ü ş i r Paşa’ya. R u sya’nın yaptığı


yardım teklifinin, Fransa ve İngiltere’nin işine elvermediğine dair
Müşir Paşa’ya. Ingiliz H ariciye nazırının M ısır’da alacağı bazı
tedbirlere dair M ü ş i r Paşa’ya. Sadrâzam Hazretlerinin esir düştüğü
haberi üzerine Ingiliz Hariciye nazırı ile mülâkat. İngiltere’den
istenen yardım ın sallantıda bırakılması, Fransa sefirinin, İngiltere
ile Fransa devletlerinin müştereken M e h m e d A l i ’yi tedibe karar
verdiklerine dair ifadesi. Rus yardım ının uyandırdığı endişe. M ısır’ a
yollanan Ingiliz konsolosuna verilen tâlim ata dair. Eski elçi M r.
G o r d o n ile görüşme. Windsor Sarayında K ıral ile mülâkat. L on dra’da
ikam ete.. artık lüzûm kalm adığına dair M 'iişir Paşa’ya. Paris’e
vüsül ve Hariciye nazırı ile mülâkat. Paris’ten Frankfurt’a h a re k et....
Londra’da kaldığı aylarda M e h m e t N a m ı k Bey Ingiliz K ıralı
ve nazırları tarafından defalarca kabul olunmuş, fakat bütün gayret­
lerine, gördüğü iyi muameleye, K iralın takdir ve hususî teveccühünü
kazanıp olağan dışı bir davranış olarak hediyelerle mükâfatlandırıl-
masma rağmen, m ütem adiyen oyalanmış ve istenen yardım ı alm ağa
bir türlü m uvaffak olamamıştır. N ih ayet “ bâzı ahvâl ve m ülâhazât-ı
azîm e” dolayısiyle Ingiliz hükümeti, Padişahın yardım isteğini red­
detmiştir. Bu haber İstanbul’ a ulaştığı zam an Sadrâzam R e ş i t M e h ­
m e t Paşa komutasındaki Osm anlı ordusu M ısırlılara yenilmiş, Serdar
esir düşmüş ve Babıâlî de, çaresizlik karşısında kalarak, Rusların
yardım teklifini kabul etmiş bulunuyordu. Osm anlı hükümetinin bu
şekilde^awa-m şı-fegik€î^t^EEaîisaida_dexin bir endişe ile karşılandı.
Bunun üzerine M e h m e t - N a m ı k Bey, Londra’dan doğruca Peters­
burg’ a giderek Ç ar ile görüşmüş ve R us yardım ının gerçek mahiyeti
hakkında burada edindiği bilgi ile İstanbul’a dönmüştür.
Şurası bir gerçektir ki M e h m e t Nam ık Bey, Londra’daki
memuriyetinde olumlu bir sonuç elde edememiştir. Sebebini, elçinin
beceriksizliğinde değil, devrin büyük siyasetine hakim olan unsurlarda
aramak gerekir. Başarısızlığa rağm en onun Londra memuriyeti büs­
bütün boşa gitmiş de değildir. Elçinin bu faaliyeti sayesindedir ki
1833 H ünkâr iskelesi muahedesine müncer olan Rus yardım ı ve tehli­
kesi üzerine A vru p a’nın dikkati çekilmiş, ayni zam anda Rus yardım ı­
nın daha az tehlikeli bir hale sokulması için zemin hazırlanmıştır.

i . B a s m a la r ı:
Henüz basılmamıştır.
OSM ANLI SEFİRLERİ V E SEFARETNAM ELERÎ

2. Y a z m a la r ı:
İstanbul, Şehir Müzesi Kütüphanesi, Cevdet Bey yazmaları, No. K . 35
(ciltli bir defter içinde âdi bir rık’a yazısı ile)
3. N e ş r iy a t:
Takrirlerle doğrudan doğruya ilgili bir yayın yoktur. Ancak, elçinin
tâyini, kendisine verilen tâlimat ve yapacağı işler hakkında 12 adet arşiv
vesikası, Ş in a si A ltu n d a ğ tarafından “ N a m ık Paşa’nm Londra Eçiliği’
başlığı altında Tarih Vesikaları dergisinde yayınlanmıştır:' T . V ., c. II,
sayı 12, 1943, s. 441-451; c. III, sayı 14, 1944, s. 127-136; c. III, sayı 15,
1949, s. 200-205 ve Yeni Seri, c. I, sayı 1 (16), s. 16-18.
4. Y a z a r h a k k ın d a b ilg i:
S. 0 ., c. IV, s. 539-540. - Cevdet T arihi, Tertib-i cedîd, c. X II, s. 191-194.
R - n v çı~ 2 A y ^':&3?ca:l,~~Me1iımt~~Namîk~Püşa;niır~kal~,tercümesi, 1804-1892,
Tarih Vesikaları dergisi, c. II, sayı 9,1942, s. 220-227 (bizzat N a m ık Paşa
tarafından kaleme alınmış otobiyografik bir vesika). - İstanbul, Hari­
ciye Arşivinde 612 numaralı dosyada bulunan, İngiltere Kiralının N am ık
Paşa’yı övdüğüne dair evrak.

XL

Avrupa Risalesi (1838)

Seyyid Mustafa Sami Efendi (Paşa)


Paris Sefareti Başkâtibi.

A vru p a Risalesi, 1838 İlkbaharında Paris Sefareti Serkâtipliğine


tâyin olunan S e y y i d M ustafa Sami Efendi’nin kaleme almış
olduğu küçücük bir kitaptır.
M ustafa Sami Efendi ÎstanbuPlu olup Defterdar M ektubî
K alem ine girmekle devlet memuriyetine başlamış, derece derece
yükseldikten sonra bir süre V iy a n a Sefareti K âtipliğinde, 1838’ de
Paris Sefareti Başkâtipliğinde bulunmuştur. Y u rd a dönüşünü müteakip
Posta nezaretine, 1840’ da T a k vim -i vekâyi’ nezaretine getirilmiş,
18415den itibaren beş yıl açıkta kaldıktan sonra Ziraat M eclisi âzalı-
ğm a, V iy a n a M aslahatgüzarlığına ve 1846’ da Berini Sefaretine, 1850
de T ah ran Sefaretine atanmış, 1852’ de İstanbul’a dönerek 1855’ te
ölmüştür. K ısa boylu, şair yaradılışlı, kibar tavırlı, fakat hasis ve
biraz da patavatsız bir zat idi.
Avrupa Risasesi, eski tarzda yazılmış olan sefaretnamelerin
sonuncusu sayılabilir. Burada S a m i Efendi, A vru p a’ da bulunduğu
sıralarda gördüklerini kısaca anlatmaktadır. Görüşleri sathî olup
SEFARETNAMELER 1838 215

hiçbir bakım dan önemli sayılabilecek fikirler ihtiva etmemektedir.


Risalede bir yabancı dil bilmenin önemini belirtmekte, fakat kendisinin
A vru p a’da bulunduğu sıralarda daim a hasta olduğundan, hiçbir
yabancı dili hakkiyle öğrenemediğini ifade etmektedir.
1. B a sm a la r ı:
1) Birinci baskı (tipografya ile), İstanbul, Teakvim-i Vekayi’ Matbaası,
1256.
2) İkinci baskısı [Litografya ile), İstanbul, 1268.
2. Y a z m a la r ı:
Rastlanmamıştır.
3. N e ş r iy a t:
Rastlanmamıştır.
4. Y a z a r h a k k ın d a b ilg i:
S. 0 ., c. III, s. 7 -L ü tfi Efendi, Tarih-i Lütfi, c.I, s. 8; c. III, s. 186-
İb n ü le m in M ah m u t K em a l, Son Asır Türk Şairleri, cüz 9, s. 1646-1648.

XLI
İtalya Seyahatnamesi (1838)

E lçi : Mehmet Sadık Rıfat Paşa.

İta ly a Seyahatnamesi, M e h ı î ı e t S a d ı k R ı f a t Paşa tarafından


ilk V iya n a Sefirliği zam anında kaleme alınmış olup 1838 Tem m uzunda
Avusturya im paratoru I. Ferdinand’m İtalya K ıralhğı tacım giym e
töreni vesilesiyle Sefirin bu. memlekete yaptığı gezinin izlenimlerini
kapsamaktadır.
Mehmet Sadık R ı f a t Paşa 1807 tarihinde İstanbul’da doğ­
muştur. ilk defa H azine Odasına, sonra da Sadâret M ektubî Odasına
devam ederek kısa bir zam anda yükselmiştir. 183 7’ de A m e d î ve
hemen arkasından V iya n a Ortaelçisi, bir ay sonra da Hariciye müs­
teşarı pâyesi ile Büyükelçi olmuştur. 1840’ ta H ariciye Müsteşarlığında,
M aliye nazırlığında, 1842’ de ilki olmak üzere m uhtelif tarihlerde dört
defa H ariciye nazırlığında, dört defa de M eclis-i vâlâ Reisliğinde ve
1854’ te M eclis-i âli-i Tan zim at âzalığm da bulunmuştur. Geçirdiği
bir am eliyattan sonra 1857’ de vefat etmiştir. R ı f a t Paşa, diploması
işlerinde bilgi ve maharetli, edibliği, cömertliği, ileri görüşlülüğü
ve halûk tabiatı ile tanınmış bir devlet adamı olarak anılır.
İtalya Seyahatnamesinde R ı f a t Paşa, 1838 Tem m uzu ortalarında
Avusturya îm paratoru’nun İta ly a K ırallığı tacını giyme merasimine
216 OSM ANLI SEFİRLERİ V E SEFARETNAM ELERÎ

iştirak etmek üzere dâvetli bulunan diplomatlarla birlikte V iy a n a ’dan


hareketinden itibaren Linz, Salzburg, M ünih, Innsbrück, Trento,
Verona yoluyla 17 günde M ilan o ’ya, sonra da V en ed ik ve Trieste’ye
varışını anlatmaktadır. M ilano ve V en ed ik’te yapılan türlü törenlere
ve gezintilere geniş yer verdikten başka, bütün seyahati boyunca
yollarda görmüş olduğu yerlerin tabiat, bayındırlık, sosyal ve kültürel
durumları bakımlarından dikkate değer saydığı özelliklerini gayet
canh bir şekilde tasvir etmekte, hususiyle buralarda rastladığı T ü rk
sanat eserleri hakkında dikkate değer bilgiler vermektedir. M ilano
ve çevresinden bahsederken burayı İstanbul ile karşılaştırmakta ve
vatan özlem i-ile-coşm uş 'b ir_rçlrlikle7 bTitün""güzeffiMerine fâ ğ m S i
M ilan o ’nun İstanbul ile boy ölçüşemiyeceğini belirtmektedir.
İta ly a Seyahatnamesinden başka, R ıfat Paşa’nın V iy a n a
Elçiliği sırasında H ariciye nezaretine gönderdiği yazıların bir
kısmı da “ M üntehabât-i Âsâr” ünvanını taşıyan eserinin üçün­
cü ve kısmen de dördüncü cüzünde toplanmıştır. 6., 7. ve 8 inci
cüzlerde yer alan R ıfat Paşa’nm m ütalâaları da, konum uzun
dışında kalm akla beraber, bir Osm anlı sefirinin fikir dünyasını
yansıtması bakımından büyük bir önem taşımaktadır.
1. B a s m a la r ı:
1) Âsar-ı R ıfat Paşa, s. 18-24, İstanbul 1275.
2) Müntehabât-i Âsâr, cüz II, s. 14-30.
2. N e ş r iy a t:
Rastlanmamıştır.
3. Y a z a r h a k k ın d a b ilg i:
S. 0 .,c . II, s. 406-407. - Âsar-i R ıfa t Paşa, Rusya Muharebesi risalesinin
başındaki hal tercümesi, s. 2-8.

X L II
Risale (Sefaretnâme, 1845)x.
Abdürrezzak Bahir Efendi.

A n cak birkaç ay sürmüş olan Paris Büyükelçiliği M aslahatgüzarı


iken A b d ü r r e z z a k B â h i r Efendi tarafından “ Risale - i Sağîre” adı
ile kaleme alınmış bir eserdir.

1 A b d ü rre z za k B â h ir Efendi’nin bu eseri hakkında burada verdiğimiz


bilgi, rahmetli F aik R e ş it U n a t’ın evrakı arasında bulunan bir nottan alınmıştır.
Bu not daktilo ile yazılmış olup rahmetlinin, isteği üzerine kendisine gönderilmiş
SEFARETNAM ELER 1845 217

Paris Büyükelçisi bulunan M u s t a f a R e ş i t Paşa, 25 F.Tdm 1845


(22 Şevval 1261) tarihli hatt-i H üm âyûn ile H ariciye nazırlığına
tayin ile İstanbul’ a çağrılarak yerine Sefaretin Başkâtibi A b d ü r r e z -
zak Bâhir Efendi’y i M aslahatgüzar bırakması emrolunmuştu.
Bunun üzerine Başkâtip, Sefaret işlerinin yönetim ini üzerine aldı.
Abdürrezzak B â h i r Efendi, aslen İstanbul’lu olup erkenden
M ustafa Reşit Paşa’y a intisab etmiş ve onun en yakın adam ­
larından biri olmuştur. M em uriyet hayatında siyasî işlerle yoğrulmuş
olan A b d ü r r e z z a k Bâhir Efendi, ayni zam anda araştırıcı bir
yazar idi. “ Rissâle-i Sağîre” sinden başka N avarin yenilgisi ve M ora
olaylarına dâir bir tarihçesi de vardır. 1859 (1276) tarihinde İstan­
b u l’da ölmüştür.

“ A vru p a’nın esbâb-i terakkisine dair meşhurdâtma m üteallik


Sefaretnâmeler tarzında” olan risalesinde A b d ü r r e z z a k Bâhir
Efendi’nin, siyasî meselelere temas etmekten kaçındığı görülmektedir.
K en di ifadesiyle o, “ A vru pa reayâsınm zenginliklerinin esbâb-ı aslî
ve kavîsi olan m evâddm kaleme” alınması amacını gütmekte ve
“ ta’birât-ı belîğâne ve fasîhâne ile tahrîr ve iş’a n ” iktidarı dahilinde
bulunm adığm dan sade bir ifade tarzı kullandığını belirtmektedir.
M etin 9 + 1 8 ,5 büyüklüğünde 142 sahifeden ibarettir. 127 inci
sayfaya kadar olan kısmı Fransa, geri kalan 15 sayfası ise yazarın
Paris’e ilk gidişinde yaptığı Londra seyahati hakkındadır. Üzerinde
durduğu başlıca konular şunlardır: Ekonom ik meseleler (ziraat,
ticâret, endüsîriTİDorsa’i'fî'ernteTİT'bKşta-şimendifer olmak üzere ulaştır­
m a araçları, inşaat, ş i rk e t l e r ) k ü l t ü r işleri (yayınlar, kütüphaneler,
resim, müzik, tiyatro ); parlamento hayatı, sosyal yardım müesseseleri,
Paris şehrinin çeşitli özellikleri, şehrin çevresi, saraylar, şatolar v.s.
Bu konulardan bazılarım oldukça etraflı olarak anlatan A b d ü r ­
r e z z a k B â h i r Efendi Paris şehrini pek beğenmiştir. Paris’i Londra
ile mukayese ederken, îngilizler “ ekseriya hanelerine kapanıp düşün­
mekte ve eğlenseler bile birbirlerinin evlerine gidip ülfet etmektedirler”
diyerek Londra sokaklarında Paris’teki hayatı bulam adığını anlat-

bulunduğu anlaşılmaktadır. İmzasız olduğundan yazarı bilinmeyen bu notun


sahibi, Risale nüshası hakkında “ nezdimdeki nüshadan başkasını görmedim”
demektedir. İmza sahibini, dolayısiyle yazmanın kimde olduğunu tahkik etmek
bizce mümkün olmadı. Bununla beraber, her türlü ihtimal gözönünde uttularak,
eser hakkında hiç olmazsa bu bilginin verilmesi uygun görüldü.
2x8 OSM ANLI SEFİRLERİ V E SEFARETNAM ELERÎ

maktadır.. Bununla beraber o da, tıpkı R e ş î t Paşa gibi, îngilizleri


takdir etmekte, görünüşte soğuk insanlara benzeyen bu m illetin dost­
lukta vefalı ve fedakâr olduklarını söylemektedir. 18 4 4 ’ te M u s t a f a
R e ş i t Paşa Paris Sefirliğine giderken yolda uğradığı M a lta ’ d a kendisi­
ne gösterilmiş olan büyük ikramın, T ü rk -în giliz dostluğuna en kuv­
vetli bir delil sayıldığı R isale’ deki ifadeden anlaşılmaktadır.
Abdürrezzak B a h i r Efendi’nin bu eseri, özellikle, T an zim at
devri ricali üzerinde A vru p a m edeniyetinin tesir derecelerini göster­
mesi bakım ından büyük bir önem taşımaktadır. N e yazık ki geçen
yü zyıld a birçok Osm anlm ın bilm ediği şeylerden bahseden bu yazı,
zam anında yayılıp tanınmamıştır.

1. B a s m a la r ı:
Rastlanmamıştır.
2. Y a z m a l a r ı :
Bakınız: not -1.
3. N e ş r iy a t:
Rastlanmamıştır.
4. Y a z a r h a k k ın d a B ilg i:
S. O c .jllj s. 6.1- M eh m et S ü re y y a , Nuhbetü’l-vekayi’ , muhtelif sayfa­
larda. - Devlet Salnamasi, 1261-1276 yıllarına ait. - 0 . M ., c. III, s. 31
Almanach de Gotha, 1845.
B İ B L İ Y O G R A F Y A
I. K İ T A P L A R

A b d i P aşa : Vekayi'nâme, Yazma :Topkapı SarayıMüzesi No. 113/1222.


A b d ü lh a k J m : Abdülhakîm Tarihi, Yazma : TopkapıSarayıMüzesi - Bağdat No.
234.
A h m e t A sim : Asım Tarihi (1791 - 1808, c. I - II, 1287).
A hm et C ev d et : Tarih-i Cevdet (Terib - cedîd), c. I - X II, 1309.
A h m e t F e r i d u n : Mecmm-i Münşeâtü’s-salâtûn, c. I - IL, 1274-75.
A h m e t H a m d İ : Tarih-i.. Túhfaiü'Vgaríb^WNetice-iDil-firib : Bursa, Kurşunoğlu
Kütüphanesi, Yazma, No. 4.
A h m e t L ü t f İ : Tarih-i Lütfi (1825 - 1844), c. I - V I I I , 1290- 1328.
A h m e t R a sİm : Osmanlı Tarihi, c. I - IV , 1326-1328.
A h m e t R e f i k : Alimler - Sanatkârlar, 1 9 2 4 .
Aynı yazar, Demirbaş Şarl, 1332.
Aynı yazar, Köprülüler, c. I - II, 1331.
Aynı yazar, Tarihî Simalar, 1331.
Aynı yazar, Tasânir-i Ricâl, 1331.
A h m e t R e sm İ : Sefinetü’r-Rüesâ (Hadikatü’r-Rüesâ), 1269.
B a b î n g e r , F r a n z : Die Geschichtsschreiber der Osmanen und ihre Werke, 1927.
B e h c e t İ H ü s e y i n : Tarih-i Sülale-i Köprülü, Yazma : Istanbul, Köprülü Ahmet
Paşa Kütüphanesi, No. 212.
C e m a l e d d í n , Ayine-i gurefâ.
D r î a u t , E. - F u a t K ö p r ü l ü tercümesi : Selim-i sâlis ve Napoleon, 1329.
E v l i y a Ç e l e b i : Seyahatname, c . V I I , 19 2 8 .
F a t î n : Tezkere-i tiatım etu'l-eş'âr, 1 2 7 1 .
G oryan of : Ali Reşat tercümesi, Devlet-i Osmaniyye - Rusya Siyaseti, 1331.
H am m er : Mehmet,' Atâ tercümesi, Devlet-i Osmaniye Tarihi, c. I - X.
H a y r e d d î n N e d im : Bir Elçinin Tarihçe-i Sefareti, 1 3 3 3 .
İ s m a il A sim ( K ü ç ü k Ç e l e b i z a d e ) , Tarih-i Çelebi zade Efendi ( 1 7 2 2 - 1 7 2 8 , 128 2
î z z i S ü l e y m a n : İzzi Tarihi ( 1 7 4 4 - 1 7 5 1 ) , 1 1 9 9
K a r a l , E n v e r Z i y a : Halet Efendi’nin Paris Büyükelçiliği (1802 - 1806), 194«
K â m İ l P a ş a : Tarih-i Siyasi-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye, s. I - III, 1327.
Koçu, R e ş a t E k r e m : Osmanlı Muahedeleri ve Kapitülasyonlar, 19 3 4 .
M e h m e t A ğ a , Silâhtar Tarihi (1654-1694) c. I - II Y azm a: Topkapı Sarayı
Müzesi Kütüphanesi, E. Hazine No. 1413, 3. cilt (1694- 1720).
M e h m e t A t â u l l a h : Şanizade Tarihi (1808 - 1821), c. I - IV , 1290.
M e h m e t R a ş î d : Tarih-i Raşid (1660- 1721), c. I - V , 1282.
M e h m e t S ü r e y y a : Sicill-i Osmani, c. I , 1 3 0 8 - 1 3 1 1 .
M e h m e t T a h î r : Kırım Müellifleri, 1 3 3 5 .
Aynı yazar, Osmanlı Müellifleri, c. I - III, 1333 - 1342.
M u s t a f a N u r i P a ş a : Netâyicü’l-vukuât, c. I - IV , 1327.
O SM ANLI SEFİRLERİ V E SEFARETNAM ELERİ

M u s ta fa S e la n îk î : Tarih-i Selardki, 1 2 8 1 .
Naîma : Tarih-i Maima ( 1 5 9 1 - 1 6 5 9 ) , c. I - V I, 1 2 8 0 .
R i f a t P a ş a : Mûntehabât-ı âsâr, 12 8 9 .
Sadeddîn : T&cu't - Tevûrîh, c. I - II, 1 2 7 9 .
S a m İ, Şakir ve Suphi ( 1 7 3 0 - 1 7 4 0 ) , 1 1 9 8 .
S p u l e r , B e r t h o l d : Die Europaeische Diplomatie in Konstantinopel bis zum Frieden von,
Belgrad ( i 739)> 1935-
S ü l e y m a n S a d e d d î n : Tuhfe-i Hattatîn, 19 2 8 .
Şemseddİn Samî : Kamusü’l-A’ ldm, c. I - V I , 1306-1316.
T e s t a , B a r o n d e : Receill des Traités de la Porte Ottomane, tome II, 1865.
U z u n ç a r ş i l i , İ s m a il H a k k i : Osmanlı Tarihi, c. I - IV , Türk Tarih Kurumu ya­
yınları.
Vasıf,. Tarih-i Vasıf (1752— 1775) c. I - II, 1246.
Salnâme-i Nezaret-i Hariciyye, I. c ilt , 13 0 2 .

II — M ECM U ALAR

Belleten (Türk Tarih Kurumu).


Edebiyat-i Umumiyye Mecmuası.
Hayat Mecmuası.
Mecmua-i Ebuzziya.
Türkiyat Mecmuası.
Türk Tarih Encümeni Mecmuası.
Teni Mecmua.
Not : Bu mecmuaların hangi yazılarından faydalanıldığı metinde yeri gel­
dikçe gösterilmiş olduğundan burada tekrarına lüzum görülmedi.

III — V E S İK A L A R
Yazma Sefaretname nüshaları.
Topkapı Sarayı’nın ilgili defter ve vesikaları.
Başbakanlık Arşivi Nâme Defterleri.

IV . K IS A L T M A L A R
A.Z. Ayine-i Zürefâ.
G.O. Die Geschichtsschreiber der Osmanen und ihre Werke.
K .A . Kamusü’l-a’läm.
O .C. OsmanlIlarda Coğrafya (Türkiyat Mecmuası, sayı 2).
O. M Osmanl Müellifleri.
S.O. Sicill-i Osmanî.
S.R. Sefinetü’r-Rüesâ.
OSM ANLI D EV LETİ TARAFINDAN 1835 DE D AİM Î E LÇİL İK L E R
K U R U L M A SIN A K A D A R M UH TELİF M EM LEKETLERE
. GÖNDERİLM İŞ BULUNAN ELÇİLERİN LİSTESİ
{Sonradan Osmanlı hudutları içine katılan Tevaif-i mülûk ile Bizans,
Erdel ve M ısır’a gönderilenler bu listeye alınmamıştır)

Hangi
Nereye
Sıra No.

Adı hükümdar
gönde­ Memuriyeti
Tarihi

tarafından
rildiği
gönderildiğ

I ? 1417 Mehmet I. Venedik 1) 1416 da akdedilen mua­


hedenin tasdikli sureti­
- - ni götürmek üzere.
2 Abdülhalil Bahşi 1429 Murat II. Semerkant Sultan Şahruh nezdine.
Sanca Paşa 1433 Sırbistan Padişahın nişanlısı Sırp
prensesini Edirne’ye ge­
tirmek üzere.
r» 1443 Lehistan O
3 / ? , 1443 Macaristan 1) K ral Hunyad nezdine x.
? 1478 Fa. Mehmet Lehistan 2)
'■? ' , 1479 Venedik 2 ).
Demetrİ/us Sofyan 1479 Rodos I) Sulh teklif etmek için.
? 1479 Rodos 2) Muahede akdi için.
r> 1483 Beyazıt II. Venedik 3)
? 1484 Venedik 4)
' 1487 Floransa I) Hediyeler götürmek üzre.
? 1487 Macaristan 1) Matyas Korven nezdine.
? '■ 1487 - Floransa 2) Lorenzo dei Mediei nezd.
” " -1-49-4- ■-Napoli- — Gem için K ral Fredrik
d’Aragon nezdine.
■ ? 1495 Macaristan 3)
■ ? ; 1497 Macaristan 4) K ral Ladislas nezdine.
1499 Lehistan 3)
Sulhu yenilemek üzere.
■? 1 1500 Rodos 3) Padişahın bir mektubu-
1500 nu götürmek üzere.
4 Ali 1502 Venedik 5) Sulh ahitnamesinin tastik-
li nüshasını vermek için.
1508 İran 2 i)

1 Topkapı Sarayı arşivinde E. 8568 numarada kayıtlı ve Hacı Zağanos imzalı


tarihsiz bir vesika muhteviyatı itibariyle bu sefaretle alâkadar görünmektedir.
2 İran’a iltica eden Şahzade Bayezıt meselesi için Şah Tahmasp nezdine
gönderilen 1) Sinan Bey, 2) Sofu Ali Paşa, 3) Kapıcıbaşı Haşan, 4) Kara Mustafa
Çavuş, 5) Hüsrev Paşa, 6) Pertev Paşa, 7) İlyas Bey, 8) Durak Ağa, 9) Kara Mehmet
Ağa, 10) Çavuşbaşı Ali Ağa, 11) Mahmut Ağa, 12) Uruç Ağa adlı Elçiler bu liste
dışında tutulmuştur.
II.
O SM ANLI D EV LETÎ TAR AFIN D AN 1835 DE D AÎM Î E L Ç İL İK ­
L ER K U R U LM A SIN A K A D A R M U H TELİF M EM LEK ETLERE
GÖNDERİLM İŞ BULUNAN ELÇİLER İN LİSTESİ
(Sonradan Osmanlı hudutları içine katılan Tevaif-i mülûk ile Bizans,
Erdel ve M ısır’a gönderilenler bu listeye alınmamıştır) .

Hangi
0 hükümdar Nereye
z Adı M em uriyeti
cö tarafından gönderildiği
£ gönderildiği

5 Ali 1510 Venedik 6) Venedikli’lerin verdik­


leri haraç hakkında gö­
rüşmek üzere.
7 Semiz Çavuş r5T3 Selim I. Venedik 7) Bayezit’in kendi rızasiyle
çekildiğini ve I. Selim’in
cülusunu bildirmek için.
8 ? 1514 Özbekistan 1) Diyarıbakır fethini teb­
liğ için. .
9 ? i 5r4 Venedik 8) Çaldıran zaferini tebliğ
için.
10 ? 1515 Venedik g) Zulkadır Oğulları üze­
rine kazanılan zaferi
tebliğ için.
II Mustafa Çavuş 1518 Venedik 10)
12 İskender Bey II. Süleyman Rusya 1) Çar Vasil’e dostluk duy­
(Menküplü) gularım bildirmek üzere.
13 Halil Çavuş 1521 Venedik 11) Belgrad fethini tebliğ
için.
14 Behram Çavuş 1521 Macaristan 6) Vergi istemek üzere.
15 ? 1530 Venedik 12)
16 Memiş Çavuş 1535 .Avusturya 1) Almanya İmparatoru
nezdine.
17 Yunus Bey 1536 Venedik 13)
18 ? 1540 Macaristan 7) Kraliçe Elisabet nezdine.
18 Hidayet * 1544 Avusturya; 2) Barış hükümlerinin mu-
hafazâsmı görüşmek ü­
zere.
19 Ahmet 1549 Avusturya 3) İran’da kazanılan za­
ferin bildirilmesi için.
2Q ? 1549 Venedik 14) İran’da kazanılan zaferi
bildirmek için.
21 p 1549 Lehistan 4) İran’da kazanılan zaferi
bildirmek üzere.

* Topkapı Sarayı Arşivi E. 3911, E. 8581 no.lu vesikalar.


III.
O SM ANLI D EV LETÎ TARAFINDAN 1835 DE DAİM Î E L Ç İL İK ­
LE R K U R U LM A SIN A K A D A R M U H TELİF M EM LEKETLERE
GÖNDERİLM İŞ BULUNAN ELÇİLER İN LİSTESİ
(Sonradan Osmanh hudutları içine katılan Tevaif-i mülûk ile Bizans,
Erdel ve Mısır’a gönderilenler hu listeye alınmamıştır)

Hangi
0 hükümdar Nereye
z Adı M e m u r iy e ti
g *S tarafından • gönderildiği
£ gönderildiği

22 Mahmud Ça­ 1549 Avusturya 4)


vuş ( Alman
mühtedisi)---- r
Ali Paşa (Ma- 1552 İran 2) Şah Tahmasb’a hediye
23
raş Paşası ) iletmek üzere. Bak :
Maiyeti : Ka- Rüstem Pş. tarihi, yaz­
pucubaşısı Ha­
ma, îstbl. Üni., Halis
şan Ağa ve
Şehzade adına Ef., No. 3741, s. 296.
Mirahurbaşısı
Çelebi.
¡>
24 1556 Buhara i) Özbek Han’ı Abdüla-
ziz’e yardım için top­
larla birlikte yüz yeni­
çeri yolladığı hakkında :
bak : H. T. c. III, s. 68.
Mahmud Bey
25 1559 Fransa O Lehistan Kıralı Sigiz-
mund için Prensesi iste­
mek üzere.
26 Ali Ağa 1560 İran 3) Bak : S. O. c. III. s. 498
İbrahim Bey 1562 Avusturya 5) 1562 tarihli İstanbul
27 antlaşmasının tasdikli
(Leh. mühen-
. disi) nüshasını Padişahın he­
diyeleriyle birlikte im ­
paratora iletmek üzere.
Daha önce Yunus adın­
da bir elçi gönderilmiş
ise de tarihi tesbit edil­
emedi.
28 Sofu Ali Paşa 1562 îran 4) Bak. : Hammer, c. V I.
(Geylanî) s. 102.
29 A li Çavuş 1563 Venedik 14) imparator Maximilian’-
m Frankfurt’ta yapılan
taç giyme töreninde
hazır bulunmak üzere.
İmparator Maximilian-
Bali Çavuş 1564 Avusturya b) m cülûsunu tebrik için.
30
IV.
OSMANLI DEVLETİ TARAFINDAN 1835 DE DAİMÎ ELÇİLİKLER
KURULMASINA KADAR MUHTELİF MEMLEKETLERE
GÖNDERİLMİŞ BULUNAN ELÇİLERİN LİSTESİ
(Sonradan Osmanlı hudutları içine katılan Tevaif-i mülûk ile Bizans,
Erdel ve Mısır'a gönderilenler bu listeye alınmamıştır)

Hangi
0 hükümdar Nereye
2 Adı *rj M e m u r iy e ti
tarafından gönderildiği
m H gönderildiği

3i Hidayet Çavuş 1566 Avusturya 7) Avusturya ile yenilene­


(2. defa) cek antlaşma hükümle­
.
rini görüşmek üzere.
32 İbrahim Bey 1567 Venedik 15) H. T . c. V I, s. 195.
(2: defa)
33 İbrahim Bey 1568 Selim II. Avusturya 8) Padişahın cülusu dola-
(3. defa) yısiyle hükmü yenilenen
ahitnameyi İmparatora
götürmek için. Bak : H.
T. c. V I, s. 200.
34 İbrahim Bey 1568 Lehistan 5) Lehistan ile müzakere­
(4. defa) lerde bulunmak üzere.
Bak: H. T . c. V I, s. 210.
35 Hâşan Çavuş 1569 Lehistan 6) Yenilenen sulh muahe­
desini Lehistan Kiralına
götürmek üzere. Bak :
H. T. c. V I, s. 208.
36 İbrahim Bey ^69 Fransa 2) Yenilenen ahitnameyi
(5. defa) Fransa Kiralına vermek
üzere.
37 Mehmed Bey 1571 Venedik 16) Kıbrıs adasının Osma­
nlIlara bırakılm asını tek­
lif için. Bak : H. T. c.
VI, s. 246, 285.
38 Mehmed Bey 1573/4 Murad III. Avusturya 9) 1573 tarihli Avusturya-
(2. defa) Osmanlı muahedename-
sini vermek üzere
39 Ahmed Çavuş 1575 Lehistan 6)
40 Ahmet ve Mus­ 1576 Lehistan 7)
tafa Çavuşlar
41 Ali (Tercüman) 1581 Venedik 17)
42 Ali (Şarabdar) 1581 Avusturya 10) İmparatoru sünnet dü­
ğününe davet için : H.
T. c. V II, s..100.
43 Ahmet Çavuş 1582 Lehistan 8)
V
OSM ANLI D EV LETİ TAR AFIN D AN 1835 DE D A İM Î E L Ç İL İK L E R
K U R U LM A SIN A K A D A R M U H TELİF M EM LEKETLERE
- GÖNDERİLM İŞ BULUNAN ELÇİLER İN LİSTESİ
(Sonradan Ösmanlı hudutları içine katılan Tevaif-i müluk ile Bizans,
Erdel ve M ısır'a gönderilenler bu listeye alınmamıştır)

Hangi
0 hükümdar Nereye
Z Adı M emuriyeti
tarafından gönderildiği
2 *5
m gönderildiği

44 Haşan Çavuş? 1582 Lehistan 9) Osmanh ittifakının da­


ima muhafaza edilmesi
temennisini bildirmek
üzere.
45 ? 1582 Rusya 2) Çar’ı sünnet düğününe
davet etmek üzere.
46 Mustafa Çavuş 1584 Lehistan 10) Kıral Etiyen’in ölümü
üzerine Sigismund’un
taç giyme töreninde ha­
zır bulunmak üzere.
Bak: H .T . c. V II, s. 130.
Kambur Çavuş 1584 Avusturya
47
(Turgut) n > Sadrâzamın bir mektu­
bunu götürmek üzere.
Bak: H. T. c. V II, s. 131.
48 Haşan Çavuş 1585 Venedik 18)
49 Mustafa ve Tur 1588 Lehistan 11) Bak: H. T. c. V II, s. 132.
gut Çavuşlar
5° ~MüsîâfaTÇavuş T589- ■ -“Avusturya 12)
51 Mustafa Çavuş, 1592 Venedik 19)
Ali Çavuş ; 1599 Fransa 3)
5® Mustafa 1603 Ahmet I. Venedik 20) Padişahın cülûsunu teb­
liğ için.
53 Zülfikar Bey 1603 Avusturya 13) Padişahın cülûsunu teb­
liğ için.
54 Mehmet Çavuş 1604 Venedik 21)
55 Mustafa Sulhî
Ağa ( Bölük-
başı) 1606 Fas I) Zida’nm Osmanlı Pa­
dişahından yardım iste­
mesi üzerine. Bak: İlter,
A. S., Şimalî Afrika’da
Türkler c. 1, s. 198.
V I.
OSMANLI DEVLETÎ TARAFINDAN 1835 DE DAİMÎ ELÇİLİKLER
KURULMASINA KADAR MUHTELİF MEMLEKETLERE
GÖNDERİLMİŞ BULUNAN ELÇİLERİN LİSTESİ •
(Sonradan O sm anlı hudutları içine k a tıla n T e v a if-i m ülûk ile B iz a n s ,
E rd el ve M ıs ı r ’ a gönderilenler bu listeye alınmamıştır ) .

Hangi
0 hükümdar Nereye
2 Adı ■ ¿2 i M e m u r iy e ti
Gî 'u tarafından , gönderildiği

m H gönderildiği

56 Abdi ve Davut
Çavuşlar 1608 Venedik 22)
57 Ahmet Kâhya Avusturya 14) ¿ıtvatorok muahedesi­
nin. tasdikli nüshasını
götürmek üzere.
58 Müteferrika 1609 Venedik 23)
İbrahim
59 Hayreddin Çvş. 1610 İran 5)
60 Mustafa Çavuş 1612- İran 6) Sulhun akdi üzerine ba­
(İncili) 1615 zı meseleleri çözmek
üzere, İran elçisiyle bir­
likte döner.
61 Mehmet Çavuş Avusturya 15) Ahitnameye aykırı dav­
l&1*
ranışlardan şikâyet için.
Bak.: H .T. c.V III, s . 149.
62 Ahmet Kahya 1615 Avusturya 16) Viyana’da bir antlaşma
yapmak üzere.
63 Ahmet Paşa 1616 Avusturya 17) Zitvatorok barışının tah­
ı kimini sağlayan antlaş­
mayı götürmek üzere.
64 Ali Çavuş 1617 Mustafa I. Fransa 3) Padişahın mektubunu
Fransa Kiralına götür­
mek üzere.
65 Kapıcıbaşı Ah­ 1618 Avusturya 18) Ahmet I.’in vefatım ve
met Ağa Mustafa I ’in cülûsunu
bildirmek üzere.
66 Mustafa Çavuş 1618 Venedik 24) Ahmet I ’in vefatını ve
Mustafa Fin cülûsunu
bildirmek üzere.
67 Mehmet Çavuş 1618 Osman II. Venedik 25) Sultan Osman IFnin
tahta çıktığını haber
vermek üzere.
VIÎ.
O SM ANLI D EV LETÎ TAR AFIN D AN 1835 DE D AİM İ E L Ç İL İK L E R
K U R U LM A SIN A K A D A R M U H TELİF M EM LEKETLERE
' GÖNDERİLM İŞ BULUNAN E LÇİLER İN LİSTESİ
(Sonradan Osmanlı hudutları içine katılan.Tevaif-i mülûk ile Bizans,
Erdel ve M ısır’a gönderilenler bu listeye alınmamıştır)

Hangi
6 hükümdar Nereye
% Adı M emuriyeti
tarafından gönderildiği
c3
W E-* gönderildiği

68 Hüseyin Çavuş 1619 Fransa 4) Osman I I . ’nin tahta


çıktığım haber vermek
üzere. ................
İngiltere 1)
Felemenk 1)
69 ? (Kapıcıbaşı) 1619 İran 7) Osman II. ’nin tahta
çıktığını haber vermek
için.
70 ? (Bir Çavuş) 1619 Avusturya 19) Ferdinand II. ’nin tahta
çıkışını tebrik için.
? 1622 Mustafa I. V en edik.26) Padişahın tahta çıkışım
71
bildirmek üzere
72 ' ? 1623 Murad İV . Venedik 27) Padişahın tahta çıktığını
bildirmek için.
? (Serez San- 1624 Fransa 5)
cak Beyi)
73 Recep Bey 1627 Avusturya 20)
74 Şahin Ağa 1634 Lehistan 12)
75 Rıdvan Ağ~â " ■ “Avusturya 21} - -
76 Müteferrika 1636 Avusturya 22) Sadrazamın bir mektu­
Ahmet bunu götürmek üzere.
Şanca İbra­ 1636 Iran 8)
77
him
78 p 1639
Venedik 28) Bağdad’m fethini bil­
dirmek için.
79 ? (Bir Çavuş) 1640 İbrahim I. ! Fransa 6), Sultan İbrahim’in tah­
Felemenk 1) ta çıktığını bildirmek
ve İngiltere 2) üzere : H. T . c. X , s. 7.
80 Mehmet Mü- 1640 Venedik 29)
teferrika Avusturya 23) Sultan İbrahim’in tahta
çıkışını bildirmek için
81 Mustafa Çavuş 1640 Lehistan 13) Sultan İbrahim’in cü-
lûsunu bildirmek üzere.
82 Osman Ağa 1643 Avusturya 24) Padişahın bir mektubu­
nu götürmek üzere.
VIII.
O SM ANLI D EV LETÎ TAR AFIN D AN 1835 DE D A ÎM Î E L Ç İL İK L E R
K U R U LM A SIN A K A D A R M U H TELİF M E M LEK ETLER E
GÖND ERİLM İŞ BU LU NAN ELÇİLE R İN LİSTESİ
(Sonradan Osmanlı hudutları içine katılan Tevaif-i mülûk ile Bizans,
Erdel ve Mısırca gönderilenler bu listeye alınmamıştır)

Hangi
Sıra No.

Adı
Tarihi hükümdar Nereye
M emuriyeti
tarafından gönderildiği
gönderildiği

83 ? (Arslanbaşı) 1644 Rusya


3) Çar Aleksi Mihailoviç-
. - ’in—tahta - çıkışını—teb­
rik için.
84 ? (Bir Bostancı) 1648 İran 9)
85 Haşan Paşa 1649 Mehmet IV. Avusturya 25) Padişahın tahta çıkışını
bildirmek üzere.
86 Ahmet Çavuş 1649 İspanya 1) Padişahın tahta çıkışını
bildirmek üzere.
87 Seyyid Muhid- 1653 Hindistan 1)
din (Şahcihan’a)
88 ? 1653 Avusturya 26)
89 Zülfikar Ağa 1653 Hindistan 2) Hindistan’dan gelen el­
çiye karşılık mektup ve
hediye götürmek üzere.
90 Hüseyin Bey 1655 Hindistan 3) Naimâ, V , s. 340 ta bir
(Maanzade)
Sefaretnamesi olduğunu
söyler.
91 İsmail Ağa 1656 İran 10) Mektup götürmek üzere.
92 ? (Köprülü 1659 Avusturya 27) İmparatora mektup gö­
Mehmet Paşa- türmek üzere.
’mn Ağaların­
dan biri)
93 Süleyman Ağa 1659 Avusturya 28) İmparatorun taç giyme­
sini tebrik etmek üzere.
94 ? 1661 Lehistan 14) Rakoçi’nin seçimini pro­
testo etmek için.
95 Kapıcıbaşı Yu­ 1664 Avusturya 29) Vaşvar barış antlaşma­
suf sının tasdikli nüshasını
götürmek için.
96 Kara Mehmet 1664 Avusturya 30) Vaşvar antlaşmasından
Paşa (Rumeli sonra münasebetlerin
Beylerbeyi) yeniden düzenlenmesi
için.
IX.
OSMANLI DEVLETÎ TARAFINDAN 1835 DE DAİMÎ ELÇÎLÎKLER
KURULMASINA KADAR MUHTELİF MEMLEKETLERE
- GÖNDERİLMİŞ BULUNAN ELÇİLERİN LİSTESİ
(Sonradan Osm anlt hudutları içine katılan T e v a if-i mülûk ile B iza n s,
E rd el ve M ıs ı r ’ a gönderilenler bu listeye alınm am ıştır)

Hangi
Sıra No.

hükümdar Nereye M e m u r iy e ti
Tarihi

Adı
tarafından gönderildiği
gönderildiğ

97 Abdünnebi 1667 İran 11)


Çavuş
98 Müteferrika 1669 Fransa7) X IV . Louis tarafından
Süleyman Şark ticaretini Fransa’ya
sağlamak isteği ile gön­
derilen elçiye karşılık
olmak üzere.
99 ? (Bir Çavuş) 1684 Rusya 4) Barışı sağlamlaştırmak
için
100 Zülfikar Efen­ 1687 Süleyman III Avusturya 31) Padişahın tahta çıkışını
di (Paşa) bildirmek ve barış teklif
olunursa müzakereye
başlamak üzere.
10 1 ? 1687 İngiltere 3) Padişahın tahta çıkışım
bildirmek üzere.
102 .... p 1687 Felemenk 2) Padişahın tahta çıkışını
bildirmek üzere.
103 Mehmet Bey 1697 Mustafa II. İran ıa) Mektup ile hediye gö­
(Defter-Em ini)_ türmek ve Rüstem Ha­
n’ın sefaretine karşılık
olmak üzere.
104 İbrahim Paşa' 1699 Avusturya 3a) Karlofça muahedesinin
akdinden sonra müna­
sebetlerin yeniden ku­
rulması için.
105 Mehmet Paşa 1700 İran 13)
106 j 1703 Ahmet III. Hindistan 4) Padişahın tahta çıktı­
ğını bildirmek üzere.
107 j 1703 Venedik 30) Padişahın tahta çıkışını
bildirmek üzere.
108 ? 1704 İran 13) Padişahın tahta çıkışını
bildirmek üzere.
109 7 1704 Fas 2) Fas hükümdarı Molla
Şerif nezdine.
X.
OSMANLI DEVLETİ TARAFINDAN 1835 DE DAlMÎ ELÇÎLÎKLER
KURULMASINA KADAR MUHTELİF MEMLEKETLERE
GÖNDERİLMİŞ BULUNAN ELÇİLERİN LİSTESİ
(Sonradan Osmanlt hudutları içine katılan Tevaif-i mülûk ile Bizans,
Erdd ve Mısır’a gönderilenler bu listeye alınmamıştır)

Hangi
6 hükümdar Nereye
¡5 Adı

M e m u r iy e ti
g tarafından gönderildiği
ta H gönderildiği

110 Mütteferrika ? Avusturya 33) Sadrazamın bir mektu­


İbrahim (İlk bunu Avusturya Başve­
matbaanın kiline götürmek üzere.
kurucusu ?)
III Ahmet Bahir 1707 Fransa 8)
Efendi
112 Salahor Ah­ 1710/ Lehistan 15 )
met Bey II
113 Seyfullah Ağa 1711 Avusturya 34) Rusya’ya açılan sefer­
den Avusturya’yı ha­
berdar etmek için.
114 Mustafa Ağa 1719 Lehistan 16)
Silâhdar İbra­ 1719 Avusturya 35) Pasarofça Barış antlaş­
115
him Paşa masından sonra müna­
sebetlerin yeniden ku­
116 Yirmisekiz Çe­ rulması için.
lebi Mehmed
Ef. 1720 Fransa 9) Fransa ile iyi münase­
betlerin kurulması ve
Avusturya’ya karşı bir
bağlaşma. teklifi için.
117 Ahmet Dürri 1721 İran 14) İran’ın iç durumunu
Ef. anlamak ve görünürde
dostluk göstermek üzere.
118 Mehmet Ağa 1720 Venedik 31) Hudut kesimi işi için :
Başvekâlet Arşivi, Ha­
riciye, Muallim Cevdet
Tasnifi, 481/8894.
119 Mustafa Ağa 1721 Rusya 5)
120 KapıcıbaşıNiş- 1722 Rusya 6) Padişahın bir mektu­
li Mehmet E- bunu Rus Çarına götür­
fendi mek ve bir bağlaşma
imkânını araştırmak ü-
zere.
121 Mustafa (Ruz- 1726 İran 15)
nameci)
122 Kozbekçisi 1727 İsveç 1 ) Demirbaş Şarl’ın borç­
Mustafa Ağa larına bir çözüm bul­
mak için
X I,
OSMANLI DEVLETÎ TARAFINDAN 1835 DE DAÎMÎ ELÇİLİKLER
KURULMASINA KADAR MUHTELİF MEMLEKETLERE
GÖNDERİLMİŞ BULUNAN ELÇİLERİN LİSTESİ
(Som adan Osm anlt hudutları içine katılan T e v a if-i m üluk ile B iza n s,
E r d e l ve M ıs ır ’ a gönderilenler bu listeye alınm am ıştır)

Hangi
Sıra No.

hükümdar Nereye M e m u r iy e ti
Adi
Tarihi

tarafından gönderildiği
gönderildiği

123 Giritli Meh - 1729 Rusya 7) Sadrâzamın bir mektu­


met Bey bunu Rus Başvekiline
götürmek üzere. ....
124 Raşid Meh - 1729 îran 15) Şah Eşref Han nezdine.
met Efendi
125 Mehmet Sait 1731 Mahmut I. Rusya 8)
Efendi (Yir-
misekiz Çele-
bizade)
126 Mehmet Sait 1731 İsveç 2) Devletin İsveç’ten ala­
Efendi caklarını tahsil etmek
için.
127 Mustafa Ağa .1732? Avusturya 36)
128 Ragıp Efendi 1732 İran 16)
129 Hüseyin Ağa 1735 İran 17) Barış müzakereleri için.
130 Genç Ali Paşa 1736 İran 18)
131 Mustafa Paşa 1736 İran 19) İran ile anlaşma, müza­
(Vezaretle) kereleri yapmak üzere
beraberinde ulemadan
iki zat ile : Vassaf
(Akhisarî) ve Divan
kâtibi Salih Efendi.
132 Münif Mustafa 1737 Lehistan 17) Kirala bir mektup ilet­
Efendi mek üzere.
133 Ali Paşa (Ca­ 1740 Avusturya 3 7) Belgrad Barışından son­
nibi) ra münasebetlerin ku­
rulması için.
134 Mehmet Ümnî 1741 Rusya 9) 1739 Belgrad Barışından
Efendi sonra münasebederin
yeniden kurulması ve
iki devlet arasında he­
nüz askıda olan sorun­
ların bir karara bağlan­
ması ıçm.
X II.
OSM ANLI DEVLETÎ TAR AFIN D AN 1835 DE D A İM Î E L Ç İL İK ­
LER K U R U LM A SIN A K A D A R M U H TELİF M EM LEKETEERE
g ö n d e r il m iş b u l u n a n e e ç îl e r în l îs t e s î

(Sonradan O sm anlı hudutları içine katılan T e v a if-i m ülûk ile B iza n s ,


E rd el ve M ıs ır 'a gönderilenler bu listeye alınm am ıştır)

Hangi
0
¡5 Adı r\ hükümdar Nereye
M e m u r iy e ti
03 'u tarafından gönderildiği
W H' gönderildiği

135 Mehmet Said 1741 Fransa 10) 1740 Kapitülasyon ant­


Efendi laşmasının imzasından
sonra Fransa’ya bir ce­
mile olmak üzere.
136 Hüseyin Bey 1741 Napoli 1) 7 Nisan 1740 ta Sicile-
- teyn Devleti ile imza­
lanan dostluk ve ticaret
muahedesinin imzası için
gelen elçiye karşılık ola­
rak bazı hediyeleri gö­
türmek üzere.
137 M ünif Musta­ 1741 Iran 20) Şaha mektup götürmek
fa Efendi ve İran’ın durumunu
anlamak üzere.
138 Salim Efendi 1744 Hindistan 5)
1 3 9 Kayseri’li Ah­ 1746 Iran
21) Barış yapılmasından
met Paşa sonra münasebetlerin
yeniden kurulması için.
140 Mustafa Hattî 1748 Avusturya 38) Münasebetleri „yenile­
. Efendi mek amacı ile Impar-
atoriçe Maria Theresia
nezdine.
141 Ziştovili Ali 1754 Osman III. Lehistan 18) Padişah tahta çıkışım
Ağa bildirmek üzere.
142 Derviş Meh­ 1754 Rusya 10) Padişahın tahta çıkışını
met Efendi bildirmek üzere.
1 4 3 Halil Efendi 1754 Avusturya 39) Padişahın tahta çıkışını
J
bildirmek üzere.
144 Şehdî Osman 1757 Mustafa III. Rusya 11) Padişahın tahta çıkışını
Efendi bildirmek için.
145 Ahmet Resmî .1757 Avusturya 40) Padişahın cülûsunu bil­
Efendi dirmek üzere.
146 Mehmet Ağa J757 Lehistan 19) Padişahın tahta çıkışını
(Kapucubaşı) bildirmek üzere.
X III.
OSM AN LI D E V LE T İ TAR AFIN D AN 1835 DE D A İM Î E L Ç İL İK ­
L E R K U R U L M A SIN A K A D A R M U H TE LİF M EM LEKETLERE
, G Ö N D ERİLM İŞ BULUNAN ELÇİLER İN LİSTESİ
(Sonradan Osmanlı hudutları içine katılan Tevaif-i mülûk ile Bizans,
Erdel ve M ısır’a gönderilenler, bu listeye alınmamıştır)

Hangi
Sıra No.

Adı hükümdar Nereye


Tarihi

M emuriyeti
tarafından gönderildiği
gönderildiği

147 Ahmet Resmî 1763 Prusya O Kıral Büyük Friedrich


Efendi ile bir ittifak müzake-
resi için.
148 Derviş Meh­ 1763 Rusya 12)
met Efendi
149 ? i 1773 Fas 2) Bir ilm-i cifr mütehas­
sısı: istemek üzere. :
150 Abdülkerim 1774 Abdülhamitl Rusya Kaynarca Muahedesi­
Paşa nin yapılmasından son­
ra münasebet kurmak
için.
151 Süleyman Bey 1774 Avusturya 41) Padişahın tahta çıkışını
(Kabakulak bildirmek için.
Yeğeni)
152 Necati Í775 Rusya 13)
153 Sümbülzade ~ 1775 İran 21) Mektup götürmek üzere.
Vehbi
154 Numan Enis 1778 Lehistan 20) Lehlileri Osmanlılar ta­
Bey (.Seyit rafına çekmek için.
Numan Bey)
1786 İspanya 2) Barış münasebetlerinin
155 Vasıf Efendi
düzenlenmesi ve bir
mektubun iletilmesi için.
156 Seyyit Meh­ 1786 Buhara 2) Rusya aleyhine savaşa
met Ağa teşvik için.
Î57 Ahmet Azmi 1787 Fas 3) Padişahtan bir mektup
Efendi ve hediyeler götürmek
üzere.
158 Ahmet Azmi 1791 Selim III. Prusta 2) Prusya’yı Rusya’ya karşı
Efendi savaşa teşvik için.
159 Ebubekir Ra- 1791 Avusturya 42) Ziştovi Barışının yapıl­
tip Efendi masında sonra müna­
sebetlerin yeniden ku­
rulması için.
X IV
O SM AN LI DEVLETÎ TA R A FIN D A N 1835 DE D A ÎM Î E L Ç İL İK ­
LER K U R U L M A SIN A K A D A R M U H TELİF M EM LEKETLERE
GÖ N D ERİLM İŞ BULUNAN E LÇİLE R İN LİSTESİ
(Sonradan Osmanh hudutları içine katılan Tevaif-i mülûk ile Bizans,
Erdel ve M ısır'a gönderilenler hu listeye alınmamıştır)

Hangi
Sıra No.

hükümdar Nereye .
Adı M em uriyeti
Tarihi
tarafından gönderildiği
gönderildiği

160 Rasih Paşa 1792 Rusya 14) Yaş Barış antlaşmasın­


dan sonra münasebetle­
r in —yeniden kurulması
için. -
161 Yusuf Agâh 1792 İngiltere 4) Ü ç yıl süre için ikamet
Efendi ■ elçisi olarak. .
162 Morali Sevyit 1^95 Fransa İkamet elçisi olarak.
,I I }
A li Efendi
163 İsmail Ferruh 1796 İngiltere 5) İkamet elçisi olarak.
Efendi
164 Aziz Efendi 1796 Prusya 3 ) İkamet elçisi olarak.
165 Galip Sait 1797 Fransa 12) Barış yapılması için.
Mehmet Paşa
166 Mehmet Ra- 1800? Fransa S. O. c. II. s. 360; Fatin
13 ),
gıp Paşa = İran 22) Tezkeresi, s. 122-123,
310-312. '
167 Sıtkı Efendi 1802 İngiltere 6) İskenderiye’nin İngiliz-
1er tarafından boşaltıl-
maşım istemek için.
168 Halet Efendi 1802 Fransa 14) İkamet elçisi olarak.
169 Mehmet Sait 1803 Fransa 15 )
Efendi ( Baş-
mâbeynci)
170 Seyyit Abdür- 1805 Fransa 16) Napojeon’un İmpara -
rahim Muhip torluğunun tasdikim bir
Efendi
koz olarak kullanmak
suretiyle Fransa’nın Os­
manlIlara karşı düşünce­
lerini anlamak üzere.
171 Seyyit Meh­ 1806 İran 2 3) Fransa, Türkiye ve 1-
met R efi5 E­ ran arasında bir üçlü
fendi bağlaşma hazırlıkları
yapmak üzere.
XV
OSM ANLI DEVLETÎ TARAFIN DAN 1835 DE D AİM Î E L Ç İL İK ­
L E R K U R U LM A SIN A K A D A R M U H TELİF M EM LEKETLERE
. GÖNDERİLM İŞ BULUNAN E LÇİLER İN LİSTESİ
(Sonradan OsmariLı hudutları içine katılan Tesaif-i mülûk ile Bizans,
Erdel ve Mısır’a gönderilenler bu listeye alınmamıştır)

Hangi
0 hükümdar Nereye
% Adı M e m u r iy e ti
a tarafından gönderildiği
i*
i/3 H gönderildiği

172 Seyyit Mehmet 1807 Fransa 17) Prusya’da bulunan Na-


Emin Vahîd poleon’un-isteği üzerine
Efendi “Fransa - Türkiye - İran
üçlü bağlaşma işini gö­
rüşmek üzere.
Fransa 18)
*73 Seyyit Abdür- 1807
rahim Muhip
1 Efendi
174 Yasinzade Afa- 1811 Mahmut II. İran 24) Müşterek düşman olan
dülvahhap E - ' Rusya’ya karşı birlikte
fendi yapılacak teşebbüsleri
müzakere için.;
175 Celâleddin E- 1813 İran 25) Babanlı Abdürrahman
fendi Paşa’ya İran’ın asker
yardımını protesto et­
mek ve Irak-ı Arap’ta
talan edilen mal ve eş­
yanın geri alınmasını
müzakere etmek üzere.
176 T’YFtnsR ,xy/
TQ )
fendi
177 Nikolaki Ma- , 1817 Fransa 20)
no Efendi
178 Antonaki Ra- .1818 İngiltere 7)
madani
179 Süleyman Hadi 1823 İran 26) Arayı bulmak için.
Efendi
180 Tayyibî Efendi 1829 İran 27) Türk - Rus savaşı sıra­
sında İran ile Türkiye
arasında yapılan ittifak
neticesi olarak.
181 Halil Rıfat 1829 Rusya *5) Edime Barışından sonra
Paşa askıda kalan işleri mü­
zakere ile bir karara
bağlamak üzere.
XVI
O SM AN LI DEVLETÎ TA R A FIN D A N 1835 DE D A ÎM Î E L Ç İL İK ­
LER K U R U L M A SIN A K A D A R M U H TELİF M EM LEKETLERE
g ö n d e r il m iş b u l u n a n e l ç il e r in l îs t e s I

(Sonradan Osmanli hudutları içine katılan Tevaif-i mülûk ile Bizans,


Erdel ve Mısır'a gönderilenler bu listeye alınmamıştır)

Hangi
Sıra No.

Adı hükümdar Nereye M e m u r iy e ti


Tarihi

tarafından gönderildiği
gönderildiği

182 Mehmet Na­ 1832 Ingiltere 8) Mısır valisine karşı In­


mık Paşa giltere'den jy ardım j s te­
-
mek üzere.
co

183 Fevzi Paşa


03

Rusya 16) Rus elçisi Kont Orlof’a


03
M

karşılık olarak mektup


ve hediye götürmek ve
Ruslarm Memleketeyn’i
boşaltmalarını sağla -
mak için.
184 Namık Paşa Fransa 21)
co
03
03
t-H

185 Mustafa Reşit 1834 Fransa 22)


Bey
186 Nuri Efendi 1834 Fransa 23)
187 Fethi Paşa
co

Fransa 24)
rh
co

188 Revfik-Efendi 1834 Fransa 25)


189 Abdürrezzak 1834 Fransa 26)
Bâhir Efendi
ıgo Süleyman Paşa i83;4 Fransa 27)
191 Esat Efendi 1835 Iran 28) Elçi Hüseyin’e karşılık
(Vakanüvis) olarak.
192 Fethi Paşa 1835 Fransa 28)
193 Nafi’ Efendi 1842 Fransa 29)
194 Süleyman Re- 1845 Fransa 30)
fet Paşâ
B Ü Y Ü K B R İTA N Y A H Ü K Ü M E T İ NEZDİNE GÖNDERİLM İŞ
O LAN T Ü R K E L ÇİLER İ *

Elçinin Adı Tarihi Sıfatı, Memuriyeti

1 Yusuf Ağah Efendi 1794 Büyüyk Elçi


99 J)
2 İsmail Ferruh Efendi 1798
3 Sıdkı Efendi 1806 • 1810 Maslahatgüzar
99
4 Ramadanî Efendi 1818
99
5 Mavroyani 1832
6 Namık Paşa (Serasker) 1834 Sefaret-i Mahsusa
99 99
7 Nuri Efendi (Hariciye Müsteşarı) 1834 ■ 1836
8 Mustafa Reşid Bey (Sadrâzam) 1836 • 1837 Büyük Elçi
9 Şevket Bey 1837 ■ 1838 Maslahatgüzar
10 İbrahim Sarim Efendi (Sadrâzam) 1837 Sefaret-i Mahsusa
(Kraliçe Victoria’nın cülûsu)
11 Ahmet Fethi Paşa 1838 Sefaret-i Mahsusa
(Kraliçenin Taç giyme Mera­
simi)—
12 İbrahim Sarim Efendi 1838 Büyük Elçi
99 >9
13 Mustafa Reşid Paşa (İkinci defa) 1838— 1840
14 Nuri Efendi 1840 Sefaret-i Mahsusa
15 Şekip Efendi (Hariciye Nazın) 1840 1842 Büyük Elçi
16 A li Efendi (Sadrâzam) 1842 1844
17 İbrahim Sarim Efendi 1844 ?
18 Şekip Efendi (İkinci defa) ?
184 5_______
19 Kalimaki Bey 1846 — 1848 Maslahatgüzar
20 Kâmil Paşa (Ticaret Nazın) 1848 ' ”
)■
21 Kıbrıslı Mehmet Emin Paşa 1848 -
—?
■ Büyük Elçi
(Sadrazam)
22 Kostaki Musurus Paşa 1851 ■1856 Orta Elçi
23 Kostaki Musutus Paşa 1856 • Büyük Elçi

* Osmanlı Elçilerinin kıyafetleri hakkında :


X V III. yüzyılda Osmanlı elçileri başlarına sarık takmakta idiler. Sırtlarındaki
iç elbiseleri çeşitli renklerde ve bunların üstüne giydikleri kaftanın renkleri çoğu kere
kırmızı ve mavi olurdu. Bazılarında kürk vardı. Kuşaklarında murassa’ hançer
taşırlardı. Hançerlerin Hâzineden emanet olarak verildiğini kayıtlar göstermektedir.
X IX uncu yüzyılda baş örtüsü olarak fes kabul olunduğundan elçiler fes ve
siyah çuhadan elbise giyerler, forma olarak da rütbelerine göre tel ile işlemeler
taşırlar, bunların üzerine kazanmış bulundukları nişanlan takarlardı.
238 OSM ANLI SEFİRLERİ V E SEFARETNAM ELERl

24 Rüstem Paşa 1887 — 1896


25 Kostaki Antopulo Paşa 1896 — 1902
26 Münir Paşa 1897 Sefaret-i Mahsusa (Kraliçe
Victorya’nm cülûsunun 60.
yıldönümü Münasebetiyle).
27 A. Karatodori Paşa 1901 Sefaret-i Mahsusa (Kraliçe
28 Turhan Paşa Victoria’nın Cenaze Merasi­
29 Nasır Paşa mine ve Yedinci Edward’ın
cülûsu münasebetiyle).
30 Musurus Paşa 1902 — 1907 Büyük Elçi
55 55
31 Rıfat Bey 1908 — 1909
32 Muhtar Paşa 1909 Sefaret-i Mahsusa (Sultan Re-
şad’m culûsu münasebetiyle).
33 Tevfik Paşa 190 9 y - 1 9 1 4 Büyük Elçi
1914 den 19 2 4 e kadar münasebat kesilmiştir.
34 Zekâi Bey 19 2 4 — 19 2 5 Orta Elçi
35 Ahmet Ferid Bey 19 2 5 — 19 3 2 Büyük Elçi
36 Mehmed Münir Bey 19 3 2 — 19 3 4
37 Fethi Okyar 19 3 4 — 19 3 9 ” ”
38 T . R. Aras 1939 ~ 1942
39 R auf Orbay 1942 — 194 4
40 R. E. Ünaydm 19 4 4 — 1945
41 Cevat Açıkalın 1945 — 1952
42 Hüseyin Ragıp Baydur 19 5 2

IN G İLTER E’NİN T Ü R K İY E E L ÇİLE R İ

Adı Tarihi Memuriyet zamanı

1 Sir William Harebome 1581 Elisabeth I


2 Sir Edward Barton 1586
3 Sir John Finch ? 1597
4 Sir Thomas Glover 1606 James I.
5 Sir Paul Pinder 1612
6 Sir John Eyre 1619
7 Sir Thomas Roe 1622
8 Sir Peter Wyche 1527 Charles I .
9 Sir SackviUe Crow 1633
10 Sir Thomas Bendish: 1646
11 The Earle of Winchelsea 1660 Charles I I .
12 Sir Daniel Harvey 1666
13 Sir Samuel Baines 1668
14 Sir John Finch 1672
15 Sir Dudley North 1676
M EM LE K E T DIŞI GÖNDERİLEN T Ü R K ELÇİLERİ 239

16 James Lord Chandos 1680


17 Sir William Rumball 1689 James I I .
18 William Hussey Esqire 1690 William III., Mary
19 Lord Paget 1692
20 Sir James Rushout 1697
21 Robert Sutton Esquire 1700 :
22 Edward Montague Esquire 1716 George I .
23 A. Stanyan Esquire 1715
24 The Earl of Kennoul 1729 George II.
25 Edward Fawkener Esquire 1735
26 Sir James Porter 1746
27 John Murray Esquire 1754 George I I I .
28 Sir Robert Ainslie 1772
29 Sir Robert Liston 1793
30 The Earl of Elgin 1801
31 W. Drummond Esquire 1803.
32 C. Arbuthnot Esquire 1804
33 Sir A. Paget 1807
34 Sir A. Adair 1809
35 Sir Robert Liston 1811
36 Lord Strangford 1820 ' George IV-
37 Sir Stratford Canning
(Lord Stratford de Redcliffe) 1825
38 Sir Robert Gordon 1829
39 Sir Stratford Cannong 1832
40 Lord Ponsonby 1833 William IV.
41 Lord Stratford de Redcliffe 1841 Victoria
42 Sir Henrv Bulwer 1857
43 Rt. Hon Sir Henry Lytton 1858 Olağanüstü elçi (Ambassadeur extra­
Bulwer (sonradan Lord ordinaire et plemipotentiaire).
Dalling ve Bulwer)
44 Stratford Canning 1858 Eylül
45 Richard Bickerton Pemell. Lord 1865 Olağanüstü elçi (Ambassadeur extra­
(Sonradan Viscount) Lyons. ordinaire et plénipotentiaire).
46 Rt, Hon. Henry George Elliot 1867. Olağanüstü elçi (Ambassadeur extra­
(Sonradan Sir Henry Elliot) ordinaire et plénipotentiaire).
47 Robert Arthur Talbot Gascoyne
Cecil, Marquis of Salisbury 1876 Özel elçi.
CO

48 Rt. Hon. Austen H. Layard (Son- 31 Aralık’a kadar Özel elçi, bundan
r->
r->
►H

ra Sir Henry Layard) sonra olağan üstü elçi (Ambasa-


deur extraordinaire et plénipoten­
tiaire).
49 E. B. Malet; (sonradan Rt. Hon. 1879 Ministre plénipotentiaire ad int.
Sir E. Malet, Baronet)
240 O SM ANLI SEFİRLERİ V E SEFERETNAM ELERÎ

50 Rt. Hon. G. J. Goschen (sonradan 1880 Ambassadeur spécial extraordinaire


Viscount Goschen) et plénipotentiaire.
51 Frederick Temple, Earl o f 1881 Ambassadeur extraordinaire et pléni­
Dufferin (sonra Marquess of potentiaire.
Dufferin and Ava)
52 Rt. Hon. E. Thornton 1884 1884 Ambassadeur extraordinaire et pléni­
potentiaire.
53 Sir W. A. White (sonra Rt. Hon. 1885 Envoy extraordinaire et ministre
Sir William. White). plénipotentiaire ad. int.
54 Rt. Hon. Sir H. D. W olff 1885 Envoy extraordinaire et ministre
plénipotentiaire.
55 Sir W. A. White 1886 1887 Ocak ayina kadar Ambassa­
deur sadeür spëcial extraordinaire
et plénipotentiaire, bundan sonra
ambasadeur extraordinaire et plé-
potentiaire
56 Rt. Hon. Sir Clare Ford i8g2 Ambassadeur .extraordinaire et plé­
nipotentiaire,
57 E. D. V . Fane (sonra Lord 1894 Ambassadeur extraordinaire et plé­
Curriz) nipotentiaire.
58 Rt. Hon. Sir N. R. O ’Connor 1898 Ambassadeur extraordinaire et plé­
nipotentiaire.
59 SirGeorge Head Barclay 1908 Ministre Plénipotentiaire ad. int.
60 Rt. Hon. Sir G. A. Lowther 1908 . Ambassadeur extraordinaire et plé­
(sonra Baronet) nipotentiaire.
61 Rt. Hon. Sir Louis Mailet 1913 Ambassadeur extraordinaire et plé­
nipotentiaire.

Birinci Dünya Savaşı dolayısiyle 5 Kasım 1914 ten i Kasim 1920 ye


, . kadar temsilci bulundurulmamış tır.

62 Rt. Hon. Sir Horace G. M . 1920 Elçi ve Yüksek Komiser


Rumbold, Baronet
63 The Hon. Ronald C. Lindsay 1924 i M art tarihine kadar Britanya Kira­
(sonra Hon. Sir) lının temsilcisi, sonra Ambassadeur
extraordinaire et plénipotentiaire.
64 Rt. Hon. Sir George R. Clerk 1926 Ambassadeur extraordinaire et
plénipotentiaire.
65 Rt. Hon.-Sir P. L. Loraine, 1933 Ambassa deur extraordinaire et plé­
Baronet nipotentiaire.
66 Sir Hughe M. Knatchbull- 1939 Ambassadeur extraordinaire et
Hugessen plénipotentiaire.
67 Sir Maurris D. Peterson 1944 Ambassadeur extraordinaire et
plénipotentiaire.
68 Sir David Victor Kelly 1946 Ambassadeur extraordinaire et
plénipotentiaire.
M EM LLK ET DIŞI GÖNDERİLEN T Ü R K ELÇİLERİ 241

SAFEVİLER DEVRİNDEN BAŞLAM AK Ü ZERE İR A N ’A M UH TELİF


TAR İH LERD E G Ö N D ERİLEN T Ü R K ELÇİLERİ

Adı Tarihi Görevi

1508 *
2 Ali Ağa 1560
3 Hayrettin Çavuş 1610
4 İncili Çavuş 1615
5 ? (kapıcıbaşı) 1619 Osman II’nin tahta çıkışını haber
vermek üzere.
6 Sarıca İbrahim 1636
7 Bir bostancı 1648
8 İsmail Ağa 1656 Mektup götürmek üzere.
9 Abdünnebi Çavuş 1667
10 Defter Emini Mehmed B. Şair Mektup ve hediye götürmek ve
Nahifi 1697 Rüstem Han’ın sefaretine mukabele
olmak üzere.
il- Mehmet Paşa Şair Nahifi 1700
12 ? '1704 Ahmed IH.ün tahta çıkışını bildir­
mek üzere.
13 Ahmed Dürri Efendi 1721 İran’ın iç durumunu anlamak ve
zâhirî dostluk tezahürleri göstermek
için.
14 M ustafa (Ruznameci) ¿726
15 Raşit Mehmet Efendi Agaiı
Efendi Mustafa Nazif Efendi
Münif Mustafa Efendi 1729 Şah Eşref Han’a.'
16 Ragıp Efendi 1732
17 Hüseyin Ağa 1735 Sulh müzakeresi için.
18 Genç Ali Paşa 1736
19 Mustafa Paşa 1736
20 Münif Mustafa Efendi 1741- Şaha mektup götürmek ve İran’ın
Mustafa Nazif Efendi iç durumunu anlamak için.

* 1558 de İran’a iltica eden Şehzade Bayezıt meselesi için Şah Tahmasp nez-
dine gönderilen : 1) Sinan Bey, 2) Sofu Ali Paşa, 3) Kapıcıbaşı Haşan, 4) Kara
Mustafa Çavuş, 5) Husrev Paşa, 6) Pertev Paşa, 7) llyas Bey, 8) Durak Ağa, 9)
Kara Mehmet Ağa, 10) Çavuşbaşı Ali Ağa, 11) Mahmud Ağa, 12) Uruç Ağa adlı
elçiler bu listeye alınmamıştır.
242 OSM ANLI SEFİRLERİ V E SEFARETNAM ELERİ

21 Mustafa Nazif Efendi 1746 Sulh müzakerelerini bir neticeye bağ­


lamak üzere.
22 Kayserili Ahmet Paşa,
Recep Paşa, ■ Sulhün akdinden sonra aradaki mü-
Kırımlı Rahmi Efendi, 1746 nasebetleri teisis için.
Ordu Kadısı Numan Efendi,
” Defterdarı Mustafa Bey
23 Kara Mehmed Paşazade
Mustafa Paşa, Cülûs tebriki yapmak ve sulh şart­
Abdullah Efendi, lan hakkında tebliğde bulunmak
Halil Efendi ? üzere.
24 Sümbülzade Vehbe Efendi 1775 Mektup götürmek üzere.
25 Seyyid Mehmed Refi Efendi 1806 Fransa, Türkiye ve İran arasında bir
üçlü ittifak akdi işini hazırlamak
üzere.
26 Yasincizade Abdülvehhap Efendi, Müşterek düşman olan Rusya’ya
Osman Şahir Efendi karşı birlikte yapılacak teşebbüsleri
Hayret Efendi 1811 müzakere ve Babanlı Abdurrahman
Paşa’nm ilticasından doğan ihtilâf­
ları hal için.
27 Celâlettin Efendi, 1813 Babanlı Abdurrahman Paşa’ya yapı­
lan yardımı protesto etmek ve Irak’-
da yağma edilen emval ve eşyanın
iadesini müzakere için.
28 Süleyman Hadi Efendi 1820 İran'ın Türkiye hakkmdaki niyetle­
rini öğrenmek üzere.
28 Necib Efendi 1823 Erzurum muahedesinin tasdikli met­
nini götürmek üzere.
29 Esat Efendi İran ve Türk hudutları üzerinde
(tezkereci) 1825 çıkan ihtilâfların mahiyetini öğren­
mek ve müzakerelerde bulunmak
üzere.
30 Tayyibî Efendi 1829 Türk - Rus harbi sırasında İran’la
Türkiye arasmda yapılan ittifak üze­
rine.
31 Vak’a nüvis Esat Efendi,
Veliyüddin Rüştü Efendi,
Kemal Efendi 1835
32 İbrahim Sarım Paşa ı839
33 Seb’azade Namık Efendi 1847
34 Sami Efendi 1848 Şahın tahta çıkışını kutlamak üzere.
M EM LEK ET D IŞI GÖNDERİLEN T Ü R K E L Ç İL E R İ 243

SAFEVİLER DEVRİNDEN BAŞLAM AK ÜZERE M UH TELİF


TAR İH LERD E İRAN ’DAN GELEN ELÇİLER

Adı Tarihi Görevi

1 ? 1501 Şah İsmail’in elçisi.


2 Şah Kulu Aka i 5!4 Selim I’in. üç ihtar mektubuna ceva­
ben Şeybekhan’m başını getirmek
üzere Şah İsmail tarafından.
3 ? 1515 Dimetoka’ya sürülen İran Elçileri
hakkında itiraz için Çaldıran sefe­
rinden sonra. Şah İsmail tarafından.
4 ? 1515 Çaldıran’da esir edilen kadınlarından
birinin kurtarılması için hediyeler
takdim etmek ve fidye-i necatı gö­
rüşmek üzere Şah İsmail tarafından.
5 Tacettin Haşan Halife Şah İsmail tarafından Süleyman I.in
(Eşref Alâ) • ■ ' 1523 cülûsu dolayısiyle.
6 Ustasaluhan 1535 Kanunî’nin birinci İran seferi esna­
sında sulh teklif etmek üzere.
7 Şah Kulu 1554 Sulh şartlarını müzakere için.
8 Ferruhzad Bey 1555
9 ? 1559 Şah Tahmasp tarafından.
10 ? 1561
1 1 Sultan Şah Kulu 1566 Selim Il.n in tahta çıkışını kutlamak
için.
12 Tokmak Sultan 1574 ‘MüfardTII.ün tahta çıkışım kutlamak
için.
13 Daroga Maksud / 1585 Sefer esnasmda Serasker Sinan Paşa’ya.
14 İbrahim ? İstanbul’da hapsedilmiştir.
15 ? 1587 Ferhat Paşa’ya.
16 İranh hanlardan dördü, Bin kişi­
lik ve bin beşyüz attan müteşekkil
bir maiyetle 1589
17 ? 1592
18 ? 1593
19 Kerim (Kazvin hanı) 1594 Murad IH.ün ölümünden biraz önce.
20 Zülfikar 1595 Şah Abbas tarafından, Mehmed III.
ün tahta çıkışını kutlamak için.
21 Karahan 1599 24 büyük şehrin anahtarlarım İstan­
bul’a getirmek üzere Şah Abbas tara­
fından.
244 OSMANLI SEFİRLERİ VE SEFARETNAMELERİ

22 Mahmud Han 1603


23 Kadı Han 1612 Aynı yılda bir Gürcü Bâbıâli ile İran
arasında sulh müzakeresi yaptı.
24 Şemsettin ,< 1613
25 ? 1614 Şahm bir mektubunu getirmek üzere
26 Burun Kasım ? Sulhün neticelendirilmesi için.
27 Necef Kulu Bey 1621
28 .? 1622
29 Ağa Rıza 1618 Osman Il.nin tahta çıkışını kutlamak
için.
30 Tohtahan . 1627 Sadrazam Hafız Paşa ile müzakerede
bulmak üzere.
31 Tahmasp Kulu Han 1628 Şah’m oğluna Bağdad Valiliği fer­
manını istemek vazifesiyle.
32 Kâmran Bey 1635
33 MaksudHan 1637
34 Muhammed Kulu ve Sarıhan 1639 Sulh müzakeresi için.
35 ? 1639 Sulh muahedesinin tasdikli nüshasını
almak için.
36 Mehmed Han 1649 Mehmed IV.ün tahta çıkışını kutla­
mak üzere.
37 Pir Ali- 1656
38 Kelb Ali 1692 Ahmed Il.in tahta çıkışını kutlamak
için.
39 ? i 695
40 Abdülmasum Mustafa Il.nin tahta çıkışını kutla­
(Horasan hanı) ? mak için.
41 ? ? Şah Hüseyin, Barsa ve Korna’nm
anahtarlarını teslim için göndermiştir.
42 Mirza Mehmed Mümin Han 1700
43 Murtaza Kulu
(Nahcivan hanı) ' 1706
44 Aynı zat 1721 Dürri Efendi sefaretine karşılık olarak
45 Abdülaziz Han 1725 Eşref Şah tarafından.
46 Mehmet Han 1728
47 Rıza Kulu Han 1730 Şah Tahmasp tarafından (Lim’ni’ye
sürülmüştür.
48 Veli Mehmed Kulu Han 1731 Mahmud I.in tahta çıkışını kutlamak
için.
49 Feth-Ali Bey (Tebriz) ve Aliverdi 1731
M EM LEKET DIŞIN A GÖNDERİLEN T Ü R K ELÇİLERİ 245

50 Safi Kulu Han O Şah Tahmasp tarafından Bâbıâli ile


sulh imzalamak üzere.
51 ? ? Nâdir Kulu Han tarafından.
52 Abdülhakim Han 1736 Nâdir Şah’m tahta çıkışını tebliğ
etmek üzere.
53 ? 1739 Nâdir Şah’m aman dilemesini Bâbı-
âliye arzetmek için.
54 İran hanlanndan biri 1741
55 Nezir Ali Han ve Mirza Zeki 1743 Nâdir Şah’m Bağdad’a karşı seferini
bildirmek için.
56 Mustafa Han (Halifet-ül-hulâfa) 1746
57 Abdülbakî Han 1747
58 Hacı Han ^747
59 Fethali Türkman Bey 1747
60 Abdülkerim Şah Ali tarafından eski münasebetleri
tesis için.
61 Mustafa han (ikinci defa) ve Medhi Saltanat Gasıbı İbrahim Şah tara­
Han 1749 fından.
62 İbrahim Ağa Türkiye-lran ve Fransa arasında
(Huy müftüsü) 1808 yapılacak ittifakın müzakereleri ile
İstanbul’da- meşgul olmak üzere.
63 Mirza Rıza 1813
64 Muhibali Han 1817 İki devlet arasındaki soğukluğu gi­
dermek üzere. Hediye olarak fil
getiriyor.
65 Kasım Han 1823 Erzurum sulhü üzerine münasebet­
leri iade için.
66 Şerif Şirvanî 1829 Türkiye ile İran arasında ittifak yap-
mâîT üzere.
67 Hudadad Han 1835 Mehmed Şah’m tahta çıkışım bildir­
mek üzere.
68 Mirza Cafer Han 1839
69 Abdülhüseyin Han 1839 Mektup ve hediye getirmek üzere.

M U H TELİF TAR İH LERD E T Ü R K İY E ’DEN R U SY A ’Y A


GÖNDERİLEN ELÇİLER

Adı Tarihi Görevi


1 Kemal Bey (Mektup Beyi) 1514 İyi dostluk münasebetleri kurmak için.
2 İskender Bey 1521 Dostluk münasebetlerini teyit için.
3 ? ? Çarı sünnet düğününe davet için.
4 Arslanbaşı (?) 1644 Çar Aleksi Mihail’in cülûsunu tebrik
için.
246 OSM ANLI SEFİRLERİ V E SEFARETNAM ELERİ

5 Bir Çavuş 1684 Sulhü takviye için.


6 Mustafa Ağa , 1721
7 Nişli Mehmet Ağa 1722 İttifak müzakereleri için.
8 Giritli Mehmet Bey 1729 Sadrazamın bir mektubunu Başve-
kile götürmek için.
g Yirmi sekiz Çelebizade Mehmet 1731 Cülûsu tebrik için.
Sait Efendi
ıo Mehmet Emni Paşa 1741 Sulhten sonra münasebeüeri kurmak
için. "
11 Derviş Mehmet Efendi 1754 Padişahın cülûsunu tebliğ için.
12 Şehdi Osman Efendi 1757 Padişahın cülûsunu tebliğ için.
13 Derviş Mehmet Efendi (II. defa) 1763 II. Katerina’nın cülûsunu tebrik için
14 “Ahdülkerim Paşa " 1774 ' Sulhten sonra" yeni münasebetler kur-
,mak için. .
15 Necati (esir olarak) I77I — 1775 İbrahim Paşa’nın kâtibi.
16 Mustafa Rasih Paşa 1792 Yaş barışından sonra münasebetleri
kurmak için.
17 Halil Rifat Paşa 1829 Edirne sulhünden sonra münasebet­
leri kurmak için.

İSTANBUL’A GELEN RU S SİYASÎ TEM SİLCİLER İ

Adı Tarihi
1 Michail Andrevif (Solovey: Borisovig) Ple§geevKlnstatin Aksentev. 1497
2 Aleksandr Jakovievie Galochvastov 1499 — 1500
3 Andrej Semenovig Kutuzov 1501
4 Mihail Ivanovig Alekseev (Gostenkov) ' 1512 — 1514
5 Vasilij Andreevig Korobov 1515 — 1516
6 Dimitrij Stepanov 15x9
7 Boris Jakovlevig Golochvastov 1519 — 1521
8 Vasilij Mihailovig Gubin 1521
9 Ivan Semenovig Morozov (Brjuchov) Rusin Kozljaninov 1523
10 Feodor Grigorevig Ada§ev 1534
11 Feodor Grigorevig Ada§ev 1539
12 Ivan (Luka) Petrivig Novosilcev (Ulak) 1569
13 Andrej l§gein - Kurminskij 1571 — 1572
14 Boris Blagov I584 — 1585
15 Grigorij Afanasevig Najgokin Andrej Ivanov, (Podjagij) 1592
16 Danül Ivanovig Islen’ev Avramov, (Pod’jagij) 1594 — 1597
17 Solovoj - Protasev, (Dvorjanin) Danilov, (D’jak). 1613 — 1614
18 Petr Mansurov Semen Samsonov, (D’jak) 1615 — 1617
19 Ivan Gavrilovig Kondyrev Tichon Vasilevig Bormasov(Pod’jagij). 1622
20 Ivan Begigev Botincev (Pod’jagij) 1624
M EM LEKET DIŞINA GÖNDERİLEN T Ü R K E L Ç İL E R İ 247

21 Semen Jakolev, (Dvorjanin) Evdokimov, (D’jak) 1628 — 1629


22 Andrej Petroviç Savin (Sovind), (Dvorjanin) Alfimov (D’jak) 1630 — 1631
23 Afanasij Asipoviç Proçişçev Tichon Vasileviç Bormasov, (D’jak). 1623 — 1633
24 Jakov Aksent’eviç Daşkov, (Dvorjanin) Matvej Michajloviç
Somov, (D’jak) 1633 — 1634
25 Vasilij Andreviç Korobskin 1634
26 Ivan Gavriloviç Korobin (Dvorjanin) Semen Matveeviç Matveen,
(D’jak) 1634
22 Bulgakov, (Tercüman) 1636
28 Bogdan Lykov (Mütercim) Bulgakov (Tercüman) 1641
29 Ilja Daniloviç Milaslawskij (Stalnik) Leontij Lazarevskij, (D’jak) 1642
30 Stepan Vasileviç Telepenev, (Stolnik) 1645 — 1648
31- Daniil Kononov- (Ulak) ' „1660
32 Vasilij Mihajloviç Tjaplin (Ulak) 1666
33 Afanasij Ivanoviç Nesterov Ivan Feororoviç Vachrameev 1667 — 1668
34 Vasilij Aleksandroviç Dandov 1669
35 Manalı Ivanoviç 1670
36 Vasilij Aleksandroviç Dandov (lorga: Nikifor Senjukov 1672 — 1673
(Venjukov), (Pod’jaçim)
37 Afanasij Porosükov, (Stolnik) Starkov, (Pod’jaçij) 1677 — 1678
38 Vasilij Aleksandroviç Dandov Nikifor Senjukod (Venjukov), (Pod’
jaçij) 1678 — 1679
39 Nikifor Kudjacev, (Ulak) 1680
40 Timofej Protopov, (Ulak) 1681
41 Jlja Ivanoviç Çirikov Prokofij Bogdanoviç Voznicyn (Hammer :
Andrei Bokow Wobodonowicz) x68ı — 1682
42 Kirill Chlopov 1683
43 Nkiita Alekseev, (Ulak) 1685 — 1686

45 Emeljan Ignateviç Ukraincev Ivan Çeredeev, (D’jak) 1699 — 1700


46 Prens Dimitrij Michajloviç (Golicyn, Büyük Elçi) 1701
47 Petr Andreeviç Tolstoj, (Elçi) 1702 — 1714
48 Baron Petr Ivanoviç Safirov Kont Michail Berisoviç Şerementev. 1711 — 1714
49 Avraamij Lopuchin (Stolnik) i 7Ia
50 Dimitrij Andreeviç (?) Bestuzev - Rjumin (Zinkeisen : Andre-
owisch Bestuow) I 7I 3
51 Lavrentij Protopopov (Zinkeisen: Laurent Protopopov) J7r4
52 Hieroumus Natali, (Elçi) I'jiQ
53 Aleksej Ivanoviç Deskov (Elçi) I7I9 — I721
54 Ivan Ivanoviç Nepljuev (Elçi) i ’j zı — 1735
55 Aleksandr Ivanoviç Rumjancev (Elçi) 1724 — 1726
56 Aleksej Andreeviç Vesnjakov 1735 — r745
57 Ivan Andreeviç, Prens Şçerbatov (Olağanüstü Elçi) 1731
58 Artemij Petroviç Volynskiz (Nemirov’da Rus Murahhası) Baron Petr
Ivanoviç Şafirov (Murahhas) 1737
248 OSM ANLI SEFÎRLERÎ V E SEFARETNAM ELERÎ

59 Adnan Ivanoviç Nepljuev, (Elçi) 1746 — 1750


60 Aleksej Michajloviç Abreskov 1751 — 1768
61 Pavel Artemeviç Levaşov (Maslâhatgüzar) 1765 — 1768
62 Ghristofer Ivanoviç Peterson (Maslâhatgüzar) 177 4 — 1775
63 Prens Nikolaj Vasileviç Repnnin (Elçi) 1774 — xyy6
64 Aleksandr Stachieviç Stachiev (Büyük Elçi) 1776 — 1781
65 Jakov Ivanoviç Bulgakov, (Büyük Elçi) 1781 — 1787
66 Aleksandr Seüenoviç Chvostov (Maslâhatgüzar) 1792 — 1794
6 7 Michail îllarionoviç (Sonra: Kont) Golenisçev - Kutuzov (Elçi) 179 2 — 179 4
68 Viktor Pavloviç (Sonra : Prens) Koçubej, (Elçi) 1793 — 1798
69 Vasilij Stepanoviç Tomara (Büyük Elçi) 1798 — 1802
GENEL D İ Z İ N

A Ahmet Paşa, Köprülü zade: 49.


Ahmet Paşa, (Bağdat Valisi): 84, 85, 88,
Abbas Mirza, Iran Veliahtı: 206, 207.
90, 91.
Abaza Mehmet Paşa: 144. Ahmet Paşa, Humbaracı (Comte de
Abdi Paşa (Vekayi’namesi): 9, 49.
Bonneval): 71.
Abdülbaki Sadi Efendi: 60.
Ahmet Paşa, (Sivas Valisi ve E lçi): 86,
Abdülhamit I.: 21, 42, 130, 135, 136,
-- 87, 88, 89, 91,
i 37j 138, 141; r43; '1 687
Abdülkerim Paşa (Elçi 1775-1776): 9, Ahmet Bey, Karahisar’lı: 131.
32, 34, 129, i3°> I31» J33= 163. Ahmet Efendi, Meramî: 93.
Abdülkerim Han, Zend ailesinden: 134. Ahmet Azmi Efendi (Elçi): 13, 45, 112,
Abdülkerim Efendi, Süvari Mukabele­ 114, 148, 149, 151, 152, 153.
cisi: 21, 25, 26. Ahmet Dürrî Efendi: 9, 18, 59, 60, 61.
Abdullah Bey, Kapucubaşı: 164. Ahmet Refik: bak. Altunay.
Abdullah Berrî Efendi: 182. Ahmet Resmî Efendi: 19, 46, 102, 103,
Abdullah Paşa (Sadrâzam 1741— 1743): 104,.-I12,- 114, 115, 117.
96> 177- Aix-La-Chapelle (muahedesi): 92.
Abdullah Efendi (Anadolu Kazaskeri): Akademia enjeniyör: 160.
149 . Akademia militer: 160.
Abdullah Paşa (Rumeli Valisi): 33, 34, Akçora, Yusus: 179.
35- Akıska: 207.
Abdürrahim Muhib Efendi: 6, 9, 10, Akhisar: 88.
22, 185, 186, 187, 188, 189, 190, Akkâ: 211.
191, 192, 193, 194, 195, 196, 197, TÖEEennân"211.
198, 199, 200, 202. Aksu (nehri): 76.
Abdürrahman Paşa, Baban: 207. Akşehir: 88.
Abdürrahman Şeref: 1, 6, 9, 54, 98, 99, Alay Köşkü: 75, 87.
128. Aleksandri Konstantin (Eflak Voyvo­
Abdürrahman Ağa, Bey (Elçi Hacı dası) ¡1 6 4 .
Ahmet Paşa maiyeti): 8 6 , 8 7 , 88. Aleksandr, Tercüman: 28.
Abdürrezzak Bâhir Efendi: 9, 10, 11, Ali Paşa, Hekimoğlu: 71, 74, 98.
216, 217, 218. Ali Paşa, (Tepedelenli) : 192, 195.
Abdüşşekûr Efendi (Divan Kâtibi, Elçi Ali Paşa, (Nemçe’ye Elçi) : 73.
Mustafa Rasih Paşa maiyeti): 162. Ali Paşa, (Bender Seraskeri) : 144.
Adalar: 22. A li Ağa (Elçi Salim Efendi maiyeti): 82.
Adana: 88. Ali Suavi: 6, 10, 158.
Ağa İbrahim Hoca (Hoy Müftüsü): 205, Ali Ağa, Ziştovi’li: 1, 6, 17, 97, 98.
206. Ali Efendi (Has Ağası, Ejçi Hacı Ahmet
Ahmet Han II.: 11, 42, 58, 60. Paşa maiyeti): 86.
Ahmet III.: 52, 54, 55; 65, 71, 102. Ali Kemal: 6, 116.
OSM ANLI SEFİRLERİ V E SEFARETNAM ELERl

Ali Merdan Han: 89, 134. Bayındır: 208.


Altunay, Ahmet Refik: 6, 49, 51,' 53, Baysal, Osman: 8.
58, 116, 181. Beç: 7, 38, 49, 67, 97, 103, 147, 212.
Altundağ, Şinasi: 214. Bei dem Goldenen Lömpel: 37.
Amasya: 44, 208, 210. Bei dem Goldenen îgel: 37.
Amiens: 182. Berker, Aziz: 168.
Arına îvanova, (Çariçe) : 76. Bekrî Mustafa Paşa: 50.
Antakya: 88. Belgiya: 145.
Antivari: 195. Belgrad: 34, 49, 50, 52, 73, 74, 80, 92,
Antonaki (Tercüman): 63. 94, 96, 103, 212.
Arif Efendi, Reisülküttap: 199. Bender: 75, 100, 101, 164, 165.
Arkıd: 88. Bergos [Lüleburgaz) : 130, 152.
Asım,- Küçükçelebi -zade (Tarihi): 65,
Berlin f i 9, 20, 58, 97, 1Ï2 7 II4 , 115,
142, 179, 191, 20i, 203. 150, 151, 153, 180, 214.
Asker Han, (Iran Elçisi): 197, 198. Bestujev-Rumnin, Aleksi Petroviç, (Rus­
Asya Akademisi: 161. ya Başvekili) : 109.
Auguste III. (Lehistan K ıralı): 106, 110. Beşiktaş: 208.
Avignon: 180. Beylan: 210.
Ayıntap: 88. Bezbortki, Aleksandr Bezborotko (Rusya
Azak Boğazı: 121. Hariciye Nâzın): 166.
Azak Kalesi: 126. Bilan: 88.
Azerbaycan: 207. Bilècik: 88.
Aziz Efendi (Berlin Elçisi): 20. Blochet: 60.
Bogaçef: 132.
B Bohemya: 103, 152.
Babadağ: m . Bolu: 208, 210.
Baban (Aşireti): 90. Bonnac, Marquis de: 54, 57.
Baban Paşaları: 207. Bonneval, Comte de (Humbaracı Ah­
Babıâli: 5, 7, 14, 16, 54, 185, 186, 187, met Paşa): 71.
188, 191, 196, 197, 201, 204, 213. Bonaparte: 7, 182, 204.
Babıâli Arşivi: 7. Bordeaux: 55.
Babinger, Franz: 10, 55, m . Bosna: 185, 202.
Bağdat: 85, 88, 89, 90, 91, 134, 135, 136. Bratter, C. A. : 116.
Bahir Mustafa Paşa (Sadrâzam 17^2- Buat: 88.
1755): 100. Budin: 39, 41, 43, 47, 96, 151, 152,
Bahr-ı Baltık: 77, 110. 183, 187.
Bal, Bâle (Basel): 61, 97, 154. Budin Elçileri: 14.
Bali Çavuş: 17. Buhara: 12.
Balıkesir: 183. Bugaçef: 126, 127.
Banat: 151. Buğdan: m , 130, 133, 164, 194, 195,
Bareilles, Bertrand: 6, 201. 198.
Basra: 124. Buhara: 142, 143.
Bavyera: 187. Buhara Sefaretnamesi : 141.
du Bayet (Fransa Elçisi): 174. Bükreş: 152, 158, 184, 187, 199.
Bayezıt II. (Veli): 26, 44, 209. Burgaz: 104.
GENEL DİZİN 251

Bursa: 96, 134. Davutpaşa (sahrası) : 75.


Bumazbey zade: 129. Demir, Leylâ: 8.
Büyükelçi: ıg, 20, 24, 30. Demirbaş Şarl: 18, 70, 73.
Derviş Ağa (Elçi Yusuf Agâh Efendi
G maiyeti): 168, 169.
Derviş Mehmet Efendi (Elçi, 1775) : 99,
Canib Ali Efendi (Ruznamçe-i evvel) :
100, 101, 128.
73-
Carynthie Kapısı: 41. Devhatü’l-vüzerâ : 85, 136.
Canyan sülalesi: 142. Descorches de Ste.-Coix (Fransa E,çisi) :
Cebelisincar: 88. 173-
Celaleddin Efendi: 207. von Diez (Prusya’nın şlstanbul Elçisi) :
Cenova : 185. 150.
Cevdet Tarihi: 6, 15, 16, 19, 32, 128, Dingilhüseyin Derbendi: 208.
136, 137, 141, 142, 143, 144, 147, Directoire hükümeti: 179, 181.
149, 152, 154, 157, 162, 165, 168, Divanyolu: 32.
169, 170, 177, 181, 184, 201, 203, Dobril, Rus Elçisi: 189.
205, 216. Dobrovnik: 188, 193.
Cevdet Paşa: 117. DolmabaĞçe: 208.
Cezayir: 139. Dobruca: m , 133.
Cezayir Elçileri: 14, 23. Dolguroki, Vasili, General: 121.
Cezayir, ihramı: 27. Dülek geçidi: 88.
Cezayir (Dayıları) : 139.
Champagny: 193, 194, 195, 197, 198. ' E
Choiseul Gouffier (Fransız Büyükelçisi) :
21, 22. Ebubekir Efendi (Koca Ragıp Paşanın
Cündî meydanı (İstanbul’da) : 94. Kethüdası) : 102.
Ebubekir Rasim, Duhancı: 65.
e Eb^eHr.JRaüp Efendi: 13, 21, (Nem-
Çakıt: 88. ■ çe’ye Elçi): 152, 154, 155, 156,
Çalıkkavak: 164. 157= 158, 159; 160, 161, 174.
Çavuş: 19. Ebülkasım Ahmedüzzeyan (Fas’lı tarih­
Çelebi Mustafa Paşa: 193. çi): 137.
Çerkeş: 208. Ebüzziya Tevfik: 6, 46, 58, 130.
Çeşme: 144. Ebher: 208.
Çiftehan: 88. Edhem Efendi, Ahmedî: 155.
Çorlu: 104, 152. Edirne: 4, 31, 71, 75, 103, 130, 151,
164, 172, 185.
D
Edvard Cantaneo: 44.
Dağıstan: 73, 203. Edvar (Edward), General: 34, 35.
Daimi Elçilik: 104. Eflak: 152, 164, 193, 194, 195, 198.
Dalminada, Marquis de (Ispanya El­ Eğri: 39.
çisi): 189. Ejderhan: 62.
Damian Hugo, Grafvon Virmont (1666- Emin Paşa: 125.
1722): 34/ Emin Bey, Defterdar: 119.
OSM ANLI SEFİRLERİ V E SEFARETNAM ELERÎ

Emnî Mehmet Paşa: 100, 105, 107, 109. Frederik Vilhelm (Prusya Karalı): 112,
Enderun Hazînesi: 26. I5 I-
Elçi Hâzinesi: 24, 25. Frederik I. (İsveç Kıralı): 70, 71.
Elizafcet, (Çariçe): 100, ıog, 114.
Elizabet Petrovna (Çar Petro’nun kızı) : G
81. Galata: 50.
Eraklis, Gürcü Ham: 126. Galip Efendi, Paşa: bak. Mehmet Said
Erdel: 151. Galip.
Erdelan: 89, go. Galip Paşa Sefaretnamesi: 1.
Ereğli: 88. Galip Efendi (Maslahatgüzar): 22.
Erfurt: 198. Galland: 3, 57, 58.
Es^IL: 149. Garonne (nehri): 55.
Esaretname : 117. Garp Ocakları: 139.
Esat Efendi Kütüphanesi: 57. Gebze: 88, 208.
Eskişehir: 88. George III. (İngiltere K iralı): 170, 179.
Essek: 94. Gelibolu: 106.
Essling: 39. Gerçek, Selim Nüzhet: 128.
Estergon: 39. Gerede: 208.
Evliya Çelebi: 21, 36, 38, 47, 48, 53. Geyve: 208, 209.
Girit: 102, 210.
F Giz, Haşan Adnan.: 154.
Goblin: 56.
Fas: 12, 13, 139. Golihof: 76.
Fatih Sultan Mehmet: 43, 44, 45.
Golohof (Gluchow): 108.
Fatin Tezkeresi: 53, 91, 136, 147, 203. Goupy, Victor (Basımevi): 58.
Fazli Kaplan: 120. Göksu: 76.
Fener’li Divan Tercümanları: 30. Gotha: 58.
Ferdinand I. (Avusturya İmparatoru) : Gökbilgin, Tayyıp: 31, 37.
95> 215- Granka (La Granja?): 145, 146.
Ferdinand IV . (Napoli Kıralı, Ferdinand Grenville, William: 176.
I., Grey, Lord: 212.
Sicilya Kıralı, 1795-1825): 171.
Fethali Türkman: 84. Gül Ahmet Paşa: 144.
Fethalişah Kaçar: 203, 206, 207. Gülşen-i M aarif (Tarihi): 85/97, I0I>
Fevkalade Büyükelçi: 20. 102, 105, 107, 116.
Gümülcine: 172.
Feyzullah Sıtkı Efendi: 117.
Filibe: 103. Güngör, selahaddin: 178, 203.
Gürcüstan: 203.
Flügel Katalogu: 51, 53.
Fontainebleau: 192.
Fonton: 22. H
Françesco, Toskana Dükası: 68. Hacıhamza: 208, 20g.
Frankfurt: 212, 213. Hacıoğlu Pazarı: 133.
François I.: 92, 104. Hacı Zağanos: 43, 44.
Frederik, Büyük (Prusya Kıralı) : 19, Hakkı Paşa (Rumeli Valisi): 172.
102, 112, 113, 114, 115, 152. Halep: 88, g8, 144. '
GENEL DÎZÎN 253

Halet Efendi: 7, 183, 188. Hüseyin Çavuş: 18.


Halil Halit: 7, 179. Hüseyin Senayı Efendi (Reisülküttap
Halil Hamit Paşa: 103, 155. vekili): 122.
Hamdi Efendi: 50. Hüsrev Paşa: 88.
Hamîd: 200.
Hammer, Joseph von: 1, 8, 9, 11, 18,
i
.41, 49, 65, 69, 116.
Hanya: 98, 102, 202. İbrail: 144.
İbrahim Paşa, Damat Nevşehir’li: 54,
Harenn: 37.
5 6 , 5 9 > 60, 70, 71.
Haşan Paşa, Gazi (Kapudan-ı derya):
İbrahim Paşa (Hazine Kethüdası): 74.
138.
Haşan Paşa (Kaptan Paşa vekili): 120. İbrahim Paşa, Ağrıboz’lu (1699 da
Haşan Paşa (Bender Muhafızı): 164. -----Viyana’ya Eıçi): 37.
Haşan Çavuş (Rusya’ya Elçi giden Mus­ İbrahim Paşa (1718 de Viyana’ya Eıçi):
tafa Ağa maiyeti): 63. 11, 17, 18, 26, 31, 33, 34, 35, 52, 53.
Haşan Âli, Han: 85. İbrahim Paşa, Silâhdar (Kırım Serdarı):
Hattî Efendi: 12. 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122,
Hausmann: 112. 123, 124, 125, 126, 127, 128.
Havde (Haude): 112. İbrahim Paşa (İşkodra Mutasarrıfı): 192.
Hayreddin Nedim: 2, 5, 9, 164, 167. İbrahim Efendi, Elhac: 122.
Hayret Efendi: 206. İbrahim Efendi, Müteferrika: 68.
Hazer: 62. İbrahim Efendi, Kethüda: 107.
Heidenstamm, Joh. von (İsveç’in İstan­ İbrahim Bey (Eıçi Mehmet Emnî Paşa’-
bul Elçisi): 150. nm kardeşi): 73, 78.
Hemedan: 89. İbrahim Bey, İvaz Paşa zade: 130.
Herbert (Avusturya Ortaelçisi): 155. İbrahim Ağa (Dergâh-ı âli Kapucübaşı-
Herbette, Maurice: 4, 181. larmdan): 122.
Hereke (Heleke): PQ İbrahim (Leh muhtedisi, Eıçi): 23.
Hereke Hanı: 208. İBFâKiSrEdhem Efendi (Abdüşşekûr E-
Hezargrad: 115, 152- fenditıin oğlu, Eıçi M. Rasih Paşa’-
Hırvatistan: 43, 185. nın maiyeti): 163.
Hibetullah Sultan: 169. İbrahim Müteferrika: 71.
Hicaz: 140. İbrahim Nesimi Efendi, (Kethüday-ı
Hidayet: 44. Sadr-ı âlî): 188, 189.
Hind-i Garbî: 42. İbrail: 130.
Hindistan (ahvali): 83. İbn-i Haldim: 104.
Hoçi Bey: 6. İbnülemin Mahmut Kemal: bak. İnal.
Hotel des Invalides: 56. İdil (Volga): 126, 127.
Hotin: 106, 112, 114, 130, 132, 133. İdris-i Bitlisi: 59.
Hums: 211. İkamet Elçisi: 30.
Hülasatü’l-i’tibar: 103, 117. İlter, Aziz Samih: 141.
Hünkârşlskelesi (muahedesi): 213. Ilgın : 88.
Hüseyin Şah, Safevî: 18, 59. İnal, İbnülemin Mahmut Kemal: 28,
Hüseyin Paşa, KĞçük (Kapudan-ı Der­ 121, 181, 215.
ya) : 155- İnal, Melik: 93.
OSM ANLI SEFİRLERİ V E SEFARETNAM ELERİ

Innsbrück: 216. J
îrtem: 101.
Jackson (İngiltere Eıçisi): 176.
İsfahan: 59.
Jobert (Fransız Tercümanı): 191, 199.
îshak Efendi (Mühendishane-i Berrî-i
Hümâyun Hocası): 23.
İshak Bey (Şehzade Elçisi): 21, 22. K
Ishakh: 88. Kabartay: 62, 73.
İskender, Hoçi Bey: 72. Kâbil: 143.
İskender Yanko: 6. Kadmhan: 88.
İskenderiye: 22.
Kafkas: 60.
Iskerletoğlu Aleksandr: 49, 50. Kandahar: 143.
Iskorya {‘¿jjâ *), Eskorial: 146. Kanijej: .29.
İsmail Paşa (Beylerbeyi, TOckerman M u­ Kanitzer, Prens (imparator vekili): 180,
hafızı): 164. 191.
İsmail Efendi, Esseyit: 12.
Kalas: 114, 130.
İsmail Ağa (Kapukethüdasi): g, 18.
K al’a-i Sultaniye muahedesi: 199.
İsmail Ağa (Nüzûl Emini): 119.
Kaplan Giray: 73.
İsmail Ferruh Efendi: 170, 177. Kapu Çuhadarları: 14.
İsmail Geçidi: 75. Kara Ahmet Paşa: 131.
İsmail (mevki5): 127. Kara İnci (Kapucubaşı): 54.
İsmail R aif Efendi, Paşa: 136. Kara Mehmet Paşa: 7, 11, 17.
İsmail Şah: 134.
Kara Mehmet Paşa Sefaretnamesi: 31,
İstanbul: 4, 5, 6, 7, 8, 11, 12, 18, 20,
43 j 47 = 4 8 -
21, 28, 32, 37, 38, 44,48, 56,58,
59, 62, 64, 68, 71, 74,75, 76,79, Mustafa Paşa, Merzifonlu: 48.
Kara
Karacalar: 208.
80, 96, 100, 101, 102, 103, 104,
Karacaviran: 208.
106, 127, 135, 145, 1493 150, 15i;
152, 164, 169, 176, 178, 179, 185, Karadja: 72.
Karafft: 61.
187, 188, 192, 193, 194, 196, 198,
Karal, Enver Ziya: 7, 152, 181, 190, 214.
199, 200, 201, 211, 2x2, 213, 214,
Karayuva: 187.
216, 217.
Kari V ., İmparator: 66.
İstanbul dibası: 26, 27. Kari I. (Avusturya İmparatoru): 65
Istokholm Sefaretnamesi: 6.
Karloıça muahedesi: 51.
Işkodra: 192.
Kamabad: 98, 104, 115, 152,
İşkova: 187.
Cartacena: 147.
İtalya Sefaretnamesi, Seyahatnamesi : Kartal: 88, 208.
13, 215, 216. Kars: 207.
İvan, Çar: 79.
Kaside-i Tannâne: 135.
İvan Antonovrç: 76. Kaside-i Tayyare: 136.
İzzet Ali Paşa: 99. Kasrışirin: 88.
İzzet Mehmet Paşa: 16, 127, 128, 130,
171. Katerina II., Çariçe: 122, 123, 124, 126,
İzzi Tarihi: 73, 84, 85, 86, 87, 91, 93, 132, 141, 164, 167. .........
97 , 99 - Kaynarca muahedesi: 102, 127, 128,
İzmit: 88, 208, 210. 129, 144.
GENEL DÎZÎN 2,55

Kazak ülkesi: 76, 142. Leopold II. (Avusturya imparatoru):


Kazan: 23, 123, 127. 150, 157-
Kâzimiye: 88. Linz: 216.
Kazvin: 206. Lombard-Venetien Kıralhğı: 13.
Kefe: 117, 119, 121. Londra: 7, 8, 13, 168, 169, 170, 176,
Kerç: 120. 178, 182, 210, 211, 212, 213, 217.
Kerkük kal5ası: 90. Louis X IV . (Fransa Kıralı): 18, 28.
Kermanşah: 89. Louis X V .: 55.
Kıbrıs: 129. Louis X V I.: 21, 155.
Kırgız: 142. Lukzin, (Prusya Elçisi) : 188, 189.
Kırım Hanlığı, Hanları: 23, 62, 63, Luiz (Françe Padişahı): 29.
117, 119, 129. Lütfi Tarihi: 10, 215.
Kırım Elçileri: 14. Lyon: 4, 181.
Kırım Müellifleri: gı.
K ınm savaşı: 211. M
Kırım, Tarih-i: 117.
Madrit: 146, 147.
Kırklareli: 96, 104, 115.
Mahmut I.: 25, 65, 71, 74, 83, 92, 97,
Kırkkilise: 133, 152.
Kışlak: 208. 112.
Mahmut II.: 20, 169, 197, 199, 200, 206.
Kızkulesi: 208.
Mahmut (Alman mühtedisi): 23.
Kızoluk: 88.
Mahmut, M ir Üveys oğlu: 59.
Kilis: 88, 202.
Mahmut R aif Efendi: 13, 78, 129.
Kiyef: 75, 100, 101, 108, m , 131.
Maksud Giray Han: 118.
Koçhisar: 208.
Malta: 137, 147, 218.
Kolaç İlvas Paşa (Hotin Muhafızı): 77.
Mangıtlar: 142.'
Konstantin (Tercüman): 108.
Maraş: 135.
Konya: 88.
Korfu: 193, 195 Mariä Tereza (Theresia): 92, 96, 104.
Korsika: 172. -MarmonT”Mareşal: 212.
Kozluca: 100. Marsilya: 55, 180.
Köroğlu Çeşmesi: 208 Maslahatgüzar: 14, 20.
Kraelitz: 53. Matyas K ıral (Mathias Corvin): 44.
Kudüs: 54. Maximilian, imparator: 17.
Kumame: 54. Mehmet IV .: 18, 47, 49.
Kutuzof (Rus Elçisi): 164. Mehmet Şah (Hint Hükümdarı): 83.
Kurtkulağı: 88. Mehmet Paşa, Sokullu: 126.
Küçük Çekmece: 164. Mehmet Paşa, Abaza (Kefe Valisi): 119,
120.
Mehmet Paşa, Baban: 134.
L.
Mehmet Paşa, Darendevî: 209.
Lâdik: 88. Mehmet Paşa, Elmas: 74.
Lefke: 88. Mehmet Paşa, Silâhdar (Sadrâzam 1771-
Leiden: 65. 1772): 118.
Leopold, Leopoldus I. (Roma impara­ Mehmet Efendi: bak. Yirmisekiz Çelebi
toru) : 37, 47, 49, 50. Mehmet Efendi.
256 OSM ANLI SEFİRLERİ V E SEFARETNAM ELERİ

Mehmet Efendi (Defter Emini): ı ı . Mehmet Rıza: 23.


Mehmet Efendi (Lehistan' Sefaretnamesi Mehmet Tahir M ünif Paşa: 13, 206.
yazarı): 69. Mehmet Sadık Rıfat Paşa: 13, 215, 216.
Mehmet Said Paşa (Sadrâzam 1755-
Mehmet Bey, Girit’li: 18.
Mehmet Ağa (Lehistan’a Elçi 1757/58): 1756): 129.
105, 106, I I I . Mehmet Said Efendi, Yirmi Sekiz Çe­
lebi zade: 10, 55, 56, 69, 70, 71, 72,
Mehmet Ağa, Alemdar (Buhara’ya Elçi):
73-
12, 141, 142, 143.
Mehmet Sait Efendi, Mora’lı: 6.
Mehmet Ağa (Selâm Ağası): 10, 11.
Mehmet Said Galip Efendi, Paşa,
Mehmet Ağa Silâhdar Fındıklı’lı: 50.
Amedî: 181, 182, 183, 184, 192,
Mehmet Ağa (Elçi Mehmet Emin Paşa
196, 199, 200.
m aiyeti): 73.
Melek: 8.
Mehmet Ağa, Niş’li: 18, 35, 62, 63, 64,
Melek Mehmet Paşa (Sadâret Kayma­
65. kamı): 131, Sadrâzam 164.
Mehmet, Divitdar: 85. Meramî Efendi Tarihi: 93.
Mehmet Hoca (Elçi): 173. Merzifon: 208, 209.
Mehmet Ali Sultan (Hemedan Hakimi): Metternich, Prens: 199.
89. Mevlâ Mehmet (Fas Hâkimi): 12.
Mehmet Ali Paşa (Mısır Valisi): 211, Mısır: 140, 180, 182, 211, 212, 213.
212, 213. Mihail Bey (Buğdan Voyvodası): 164.
Mehmet Ata: 8, 41, 49. Mihail (Petersburg’da İbrahim Paşa’nm
Mehmet Bedi Bey: 142. mihmandarı): 123.
Mehmet Emin Paşa: 73, 74, 75, 76, 78, Milano: 216.
79, 80, 81, 82, 94. Millet Kütüphanesi, Fatih r 147, 154-,
Mehmet Emin Paşa (Hindistan Seya­ 162, 167; 178, 181, 183, 200, 203,
hatnamesi): 12. 205, 210.
Mehmet Emin Paşa, Abdülcelil zade: Minski (Müsteşrik).: 47.
124. M ir Üveys (Afgan ümerâsından): 59.
Mehmet Emin Efendi (Elçi Salim Efendi Mir-i Kebir (Prens): 79.
maiyeti): 82, 83. Mirza Rıza: 191.
Mehmet Emin Bey: 9. Misis: 88.
Molay Abdülmelik (Fas Prenslerinden):
Mehmet Emin Nahifi Efendi (Elçi Ab-
dülkerim Paşa maiyeti): 32, 129, 137, 140.
130, 131, 133. Molay Mehmet, (Fas Hükümdan): 137,
138, 139, 140, 148, 149.
Mehmet Namık Bey, Paşa: 13, 210,
Mohaç savaşı: 94.
211, 212, 213, 214. Montpellier: 4, 58.
Mehmet Nuri (Abdüşşekür Efendi’nin Mora: 202, 211. isyanı: 183.
oğlu, Elçi M . Rasih Paşa maiyeti): Moravya: 151.
162. Moskova: 9, 11, 35, 62, 67, 76, 77, 100,
Mehmet Ragıp Efendi, Reisülküttap 108, 131, 132, 133.
(Koca Ragıp Paşa): 80. Mudurnu: 208.
Mehmet R aif Efendi (Elçi Yusuf Âgâh Muhib Efendi: bak. Abdürrahim Muhib
Efendi maiyeti): 168, 169, 170. Efendi.
GENEL D İZİN 257

Mukaddes Roma-Germen İmparator­ N


luğu: 66; Nadir Şah: 8, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 89,
Murat I.: 69. 9°, 91, 134.
Murat III.: 126. Nahifi (Şair) : 52.
Murat Paşa: 18. Nâme-i Hümâyûn: 28, 32.
Murat Molla Kütüphanesi: 59. Nâmeres: 19, 142.
Murtaza Kulu Han, (İran Elçisi): 60, 61. Namık Paşa: bak. Mehmet Namık Paşa.
Mustafa I I .: 8, 52, 74. Napoléon: 7, 184, 185, 187, 188, 190,
Mustafa III.: 21, 102, 113. 191, 192, 1.94, 195, 197, 198, 199,
Mustafa IV .: 194, 195, 197. 200, 201, 202, 204.
Mustafa Paşa (Sadaret Kaymakamı): Nasreddin Hoca (Türbesi) : 88.
149, 196. Navarin: 217.
Mustafa Paşa (îraiı’a Elçi): 9. Necati: 9.
Mustafa Efendi, (Reisülküttap): 12. Necati Efendi: 116, 117, 118, 121, 122,
Mustafa Efendi (Başmukataacı): 12. 123, 124, 125, 126, 127, 128.
Mustafa Efendi, Hâmit zade: 149. Nice: 185.
Mustafa Efendi (Tavukçu Reis): 6 5 , 6 6 , Nigâristan: 206.
6 7 , 68. Nihilof, General: 79.
Mustafa Efendi (Tavukçu damadı), Rei­ Niş: 103.
sülküttap: 102. Nijin (Nijne): 100, 108.
Mustafa Bey (Defterdar, Elçi Hacı Ah­ Neva (nehri): 100, t27.
met Paşa maiyeti): 86. Novigrad, Novograd: 100, 108.
Mustafa Bey, Kethüda (Elçi Hacı Ah­ Novoya Ladoga: 78, 79.
met Paşa maiyeti): 88. Numan Paşa (Ozi Valisi): 75.
Mustafa Ağa (Rusya’ya Elçi): 63. Numan Efendi, Kadı (Elçi Hacı Ahmet
Mustafa Ağa, Kozbekçi: 18, 70, 71. Paşa maiyeti) : 86, 78.
Mustafa (Mirahur): 85. Nureddin Mehmet Şah (Hint-Moğol
Mustafa Han (İran’ın İstanbul, Elçisi): Hükümdarı) : 83.
86, 89. Nurıosmaniye Kütüphanesi: 68.
Mustafa Hattî Efendi: 9, 92, 93, 94, Nuri Mehmet Efendi (Beylikçi) : 8.
95= 96, 129.
Mustafa Münif Efendi: 84. O
Mustafa Nazif Efendi (İran’a Elçi, 1746): Orkale: 117, 120, 121.
84, 85, 86. Orkapu: 118, 119.
Mustafa Naci Efendi Tarihi: 179. Orléans : 55.
Mustafa Necip Tarihi: 116. Osman II.: 17, 18.
Mustafa Rasih Paşa (Rusya’ya Elçi): Osman III.: 97, 99, 102, 105, 113.
162, 163, 164, 165, 166, 167. Osman Paşa, Çerkeş (Rakka Valisi) : 93.
Mustafa Reşit Paşa: 217, 218. Osman Ağa (Elçi Niş’li Mehmet Ağa
Mustafa Sami: 10. maiyeti): 62, 63.
Mustafapaşa (mevki’): 103.- Osmancık: 208, 209, 210.
Musul: 88. Osman Şakir Efendi, Bozok’lu: 11, 206,
Mühendishane-i Berrî-i Hümâyûn: 23. 207, 209, 210.
Minif: 9. Ostermann, Comte (Rusya Başvekili) :
Münih: 50, 216. : 78, 79, 166.
258 OSM ANLI SEFİRLERİ V E SEFARETNAM ELERİ

Ortaelçi: 19. 24. R


Ozi: 75, 76, 77, 108.
Ragıp Paşa, Koca Mehmet: 102, 105,
113, 114.
Ö Rahmi Efendi, Kırım’lı (Vakanüvis ve
Mektubî): 86, 87, 90, g ı.
Ömer Paşa (Bağdat Valisi 1763-1776): Ramadanidi: 169.
134, 135, 136 - Ramiz Tezkeresi: 97.
Ömer Vahid Efendi, Atıfzade: 163. Rasih Mustafa Paşa: 5.
Ömer Ağa (Elçi İbrahim Paşa maiyeti): Raşit Efendi, Reisülküttap : 149, 164.
52. Raşit Mehmet Efendi: 9, 10, 11.
Öz, Tahsin: 21.
Raşit T arihi: 23, 36, 39, 48, 50, 52, 54,
Özbekler: 142...
58, 61, 65, 84.
Razgrad: 104.
P Recep Paşa (İkinci Elçi, Hüdavendigâr
Sancağı Mutasarrıfı) : 86, 87.
Pakahn, M. Zeki: 7, 10, 48, 53, 178. R efî’ Efendi: bak. Seyyit Mehmet Refî’
Palmerston, Lord: 2x2. Efendi.
Panin, Nikita: 123. Repnin, General, 130.
Parekin: 35. Reşit Mehmet Paşa (Sadrâzam): 213.
Paris: 4, 5, 10, 18, 57,
20, 22, 55, 56, Rexin: 112, 114.
58, 60, 61, 71, 179, 180, 181, 182, Rıfat Paşa: bak. Mehmet Sadık Rıfat
183, 185, 187, 188, 189, 190, 191, Paşa.
192, 193, 195, 197, 198, 199, 200, Robespière: 174.
201, 210, 212, 213, 217, 218. Rodos: 136, 155.
Pasaroıça Barışı: 17, 26, 52, 53,. 54, Romantzof, Romençof, Rumenzof, Gene­
55, 59- ral Aleksandr (Rusya elçisi) : 75,
Patrona (ihtilâli): 65. 80, 186, 198.
Payas: 88.
Rouillé (Fransa Hariciye Nâzın 1755) :
Pazarcık: 185.
112.
Pertsch: 58. Rudolfus (Avusturya Başvekili) : 41.
Peşpehle, Beşpehle (Essling): 38, 39, 41. Rubat kaPası: 121.
Peşte: 183, 184. Ruffin: 22.
Peterhof Sarayı: 80, 100, 11 o, 127. Rumjancev, General: 131.
Petersburg, Petrebuk: 20, 22, 64, 69, Ruhat (Urfa) : 88.
77, 110, i n , 122, 124, 12.6, 127, Rusçuk: 96, 104, 158, 184, 187.
129, 132, 150, 163, 165, 166, 167,
212, 213.
S
Pötis de la Croix: 61.
Petro (Rus Çarı): 63, 70, 79, 81. Sabri: 10.
Petro II.: 109, 114. Safevî: 18.
Potemkin, Feldmareşal: 132. Sahip Giray: 121, 125.
Potsdamm: 115. Sait Paşa: 1, 9, 183.
Pitt, Lord: 175. Saksonya: 152.
Prut (vakası): 115. Salim Efendi (Elçi): 12, 82, 83.
GENEL D İZİN 259

Salim Tezkeresi: 53. Seyyit Mehmet Emin Vahîd Efendi: 22,


Salzburg: 216. 191, 192, 201, 202.
Sam (Tahmasp Şahın oğlu): 90. Seyyit Mehmed Refî’ Efendi: 203, 204,
Sapanca: 88, 209. 205.
Sarı Mustafa Paşa: 33. Seyyit Mustafa Sami Efendi, Paşa: 214.
Sarmaşıkkaya: 208, 209. Seyyit Ömer (Fas Darphane N âzın):
Sava nehri: 76, g4, 103. 137-
Schönbrünn: 94. Sicilya Kırallığı: 180.
Sebastianij General: 187, 191, 193, 195, Silâhdar Tarihi: 12, 50, 51, 75.
196, 197, 201. Silezya: 115, 151.
Sebte Boğazı: 149. Silistre: 130, 164.
Sinan Paşa: 4.0.
Seeker,-John: 4, 58._
“Silivri: 104, 133, 152, 164.
Sefaret Alayı: 32, 42.
Silivrikapı: 32, 164.
Sefinetü’r-rüesâ: 11, 103, 136.
Sinap (Şakî): 172.
Sefir (unvanı): 23.
Sine: 90.
Selanik: 102.
Siyalhan: 208.
Selen, Hamit Sadi: 2, 9;
Sofya: 103.
Selim III.: 4, 7, 13, 15, 19, 20, 21, 22,
Söğüt: 88.
136, i 5°> 152» J54, '155» i 57> i62, Spuler, Berthold: 14.
164, 168, 169, 178, 180, 182, 190,
Stokholm: 70, 72.
192, 209. Strasbourg: 187, 199.
Selim, Şehzade: 155. Suphi Efendi, Tarihi: 69, 75, 112.
Selim Giray: 119. Sungu, İhsan: 57, 179.
Selim Paşa (Baban Sancağı Mutasarrıfı): Sübhanverdi (Erdelan Hanı): 89'.
90. Süleyman I. (Emir Süleyman): 28.
Sergüzeştjname: 117. Süleyman Han, Kanunî: 44.
Sermil (Osmanlı-İran sınırında bir yer): Süleyman Han Otağı Bahçesi (Türken-
887“ . Icharizpark, Viyana’da): 41.
Seyitgazi: 88. Süleyman I I I .: 18, 28, 49.
Seyit Abdullah, Hafız: 5. Süleyman Paşa (Bağdat Valisi Ahmet
Seyyid Abdullah (Hint Elçisi): 83. Paşa’nın Kethüdası, Vali Kayma­
Seyyit Abdullah Efendi (Kethüda, Elçi kamı) : 90.
Mustafa Rasih Paşa maiyeti): 162, Süleyman Penâh Efendi: 168.
163, 164, 165, 167. Süleyman Ağa (Müteferrika): 6, 18.
Seyyit Abdürrahim Muhib Efendi: bak. Süleymaniye Kütüphanesi: 5, 57, 133,
Abdürrahim Muhib Efendi. 154, 162, 167, 200, 203.
Seyyit Ali Efendi, Mora’lı: 4, 5, 6, 179,
180, 181, 182, 198.
Seyyit Hakim Tarihi: 86, 99, 100, 101, ş
102, 105, 107, 112. ,Şah Murat: 142.
Seyyit İsmail Efendi (Fas’a Elçi, 1785- Şahin Ali Paşa (Sadrâzam 1785-1786):
1786): 137, 138, 139* i 4°> H 1» I48- 138.
Seyyit Mehmet Gazi: 142. Şahin Giray: 121, 124, 125, 126, 136.
Seyyit Mehmet bin Osman: 137. Şanizade Tarihi: 136.
260 OSM ANLI SEFİRLERİ V E SEFARETNAM ELERÎ

Şarl (Kari) (Bavyera Kıralı): 92. Tombasar: 165.


Şefikname: 74. Toulon: 4, 55, 180, 182, 185.
Şehdî Osman Efendi (Divan Kâtibi, Toulouse: 4, 55, 57.
Elçi): 10, 73, 78, 107, 108, 109, 11 o, Tophane Sarayı Arşivi: 7, 13, 21, 22,
III. 24, 3 i, 43, 59, 65, 68, 69, 70, 73,
Şehir ve İnkılap Müzesi Kütüphanesi, 137, I41, 149, 154, 162, 167, 179,
İstanbul: 162, 203, 214. 203.
Şehr-i Zûr: 207. Toskana: 68.
Şehsüvaroğlu, Halûk: 181. Tosya: 155, 208.
Şehzade Elçiliği: 14, 21, 22. Trablus: bak. Tarablus.
Şemahı: 127. Trabzon: 108, 117.
Şemsi Paşa—Sarayı: 208. Trento: 216.
Şengül Hamamı: 32. Triyeste: 219.
Şiraz: 134. Tsarkoviç-SĞlo Sarayı: 116.
Şirin Mirzaları: 117, 118, 122. Tschudi, R .: 61, 154.
Şirvan: 73, 127. Tuğla: 100, 122, 123, 165.
Şumnu: 96, 104, 130, 152, 158, 164. Tuhfe-i Hattatîin: 8 4 , 8 6 , 97.
Tuncay, Hidayet: 3, n , 12, 93.
Tutrakan: 115, 152.
T
Taceddin: 44. U
Tahir Bey, Bursa’lı Mehmet: 2, 10, 11.
Tahmasp Şah: 90. Ulrich, Antoine (Rus Başkumandanı,
Mîr-i K ebir): 79.
Tahran: 13, 20, 59, 206, 207, 208, 209,
210, 214. Ulukışla: 88.
Talleyrand, Prens: 182, 186, 187, 188, Ulusoy, Ahmet Tevhid: 98.
Unat, Faik Reşit: 99, m , 216.
189 = 193= 2 1 2 .
Upsala: 58.
Taman: 93.
Urfa: 88.
Tameşvar, Temeşvar: 50, 152, 153.
Uşak seccadesi: 27.
Tan, M. Turhan: 2, 11.
Uzun Haşan Bey: 44.
Tarablus ( -i Garp): 139.
Uzudçarşilı,şlsmail Hakkı: 21, 22, 155,
Taraklı: 208.
183, 184.
Tartoşa: 145.
Tebriz: 207.
Ü
Tekke: 202.
Tekrit: 88. Üsküdar: 88, 135, 208, 210.
Ten nehri: 126, 127. Üsküve: 98.
Teschner, Franz: 2, 9, 10. Üstoni-i Belgrad: 39, 94.
Tilşit: 192, 194.
Timur Şah (Afgan Hükümdarı): 143.
V
Tinayre, Marcelle: 6.
Tirebolu: 208. Vahîd Efendi: bak. Seyyit Mehmed
Tolstoy, Peter Andreviç Kont: 64, 168, Emin Vahîd Efendi.
193, I98- Van: 59, 60, 142, 144.
GENEL D lZ ÎN 261

Varna: 184, 187. Yalçm, Hüseyin Cahit: 181.


Varşova: 69, 106, 192. Yanbolu: 10 4 , 13 0 .
Vasıf (Müverrih): 10, 17, 42, 73, 84. Yanko (Baştercüman): 1 9 5 .
Ispanya’ya elçi: 144, 145, 146, 147. Yasinci zade Seyyit Abdülvahhab Efen­
Reisülküttap: 188, 18g, ıgo. di: 2 0 6 , 2 0 7 , 2 10 .
Vasıf Tarihi: 17, 86, 100, 101, 102, 103, Yaş muahedesi: 5 , 1 1 , 1 5 2 , 1 6 2 , 1 6 8 .
105, m , 116, 127, 128. Yenikale: 1 1 0 , 1 1 9 , 1 2 0 , 1 2 1 , 1 4 4 .
Vaşvar muahedesi: 7, 17, 47. Yerebatan: 3 2 .
Vehbi Efendi, Sünbül zade (Elçi): 12, Yerköy: 1 9 2 , 19 3 .
I34, i 35j i 36- Yıldız Yazmaları: 1 1 , 6 8 , 8 0 , 9 7 , 10 5 ,
Veli Efendi (Elçi Mustafa Nazif Efendi i33> *54> 162, 167.
maiyeti): 84. Yirmi Sekiz Çelebi Mehmet Efendi:
Venedik: 8, 43, 54, 67, 216. 3 , 4 . 6 , 8, 9 , 1 9 , 4 5 , 53, 5 4, 5 5 , 5 6 ,
Verjen (Charles Gravier, Comte de 57 , 58, 71 , 18 5 .
Vergemıes): 113. Yorgaki (Istanbul’lü Rum): 7 8 , 10 9 .
de Veminac (Fransa Elçisi): 174. Yurgowski: 1 1 2 .
Verona: 216. Yusuf Paşa (Sadrâzam): 1 5 7 .
Vezirhan: 88. Yusuf Paşa (Mevlana ailesinden Vidin
Vidin: 74, 98, 151. M uhafızı): 7 4 .
Vilmanstrand: 80. Yusuf Paşa, Gürcü: 13 8 .
Visilokof: 100. Yusuf Paşa, K â ra :“ 1 4 1 .
Viyana: 7, 9, 11, 18, 23, 26, 28, 31, 37, Yusuf Bey (Mehmet Ali Sultanın mih­
43> 47» 48; 49» 50, 51» 52, 53= 58, mandarı) : 8 9 .
65» 67, 69, 92, 94, 96, 102, 103, Yusuf Ağa: 1 2 , 1 7 .
104, 105, 152, 157, 158, 161, 187, Yusuf Ağa (Elçi Salim Efendi maiyeti):
210, 212, 214. 8 2, 83.
Volz: 116. Yusuf Agâh Efendi: 7 , 13 , 1 5 , 19 , 20,
.1 6 8 , 1 6 9 , 170 , 1 7 1 , 176 , 178 .

W
Z
Willy-Bey Bolland: 116.
Windsor Sarayı: 213. Zâyegân (Zengân): 208.
Württemberg: 187. Zend Kerim Han: 1 3 4 , 1 3 5 .
Zimnegore: 7 8 .
Ziştovi: 1 5 4 , 1 6 2 , 188 .
Y
Zubof, Platon (Rus Generali): 1 6 6 .
Yahya Paşa (Ozi Muhafızı): 77. Zühtü Bey: 5 8 .
Yahya Efendi Mecmuası: 98. Zülfikar Paşa: 18 , 2 8 , 4 9 , 5 0 , 5 1 .
Yakob-i Sânî (İngiltere K ıralı): 30. Zülfikar Ağa: 12 .
Y A N L IŞ -D O Ğ R U Ç İZ E L G E S İ

Sayfa Satır Yanlış Doğrusu

II 29 Tanukçu Tavukçu
27 18 dör dört
33 18 viyanaya Viyana’ya
34 2 mehterhadesin mehterhanesin
_4?L 21 alınmak, alınarak
46 14 kırk bire kırk ikiye
54 2 iti ariyle i’tibariyle
55 27 sosyet sinin sosyetesinin
61 10 Dürri Mehmet Dürrî Ahmet
61 26 Bal Bâle = Basel
63 4 önce de olan ve inayetinde önce de ma’yetinde olan
66 27 tesir yapmayacayini T e’sir yapmayacağım
92 29 sulhu salah sulh u salâh
96 34 (a4.VTII.1741-3.II.1743) (24.VIII.1747 - 24.II. 1749)
102 17 1738 1744
105 15 stettin Stettin
107 24 Osman III. Mustafa III.
107 32 Osman III. Mustafa III.
” 5 35 Yazmaları Basmaları
133 19 Erkân sefaretin Erkân-ı sefaretin
134 52 Zend Keran Himnımerkez Zend Keran Hanın merkez
-...V':;
- r: ;-•
' ?■ "

'tr n :'r il^ ı:r- S ‘ J. r;r.:> t;c-: cİnPcnrı? dOrıPre-: S.rS c::?
_ _ _ .. .. ... _ ..

1669 da F ran sa’ya g ö n d e rile n elçi


M Ü T E F R İK A S Ü L E Y M A N A Ğ A
1720 de F ransa’ya g ö n d e rile n elçi
Y İR M İ S E K İZ Ç E L E B İ M E H M E T E F E N D İ
(Ö lü m ü : 1732)
Y İR M İ S E K İZ Ç E L E B İ M E H M E T E F E N D İ ’n in
başka b ir resm i
Y İR M İ S E K İZ Ç E L E B İ M E H M E T E F E N D İ ’ n in E lçiliği hatırası
olarak y a p ılm ış ve k e n d is in in L O U ÎS XV. tarafından
k a b u lü n ü gösterir m adaly a

O s m a o lı S e firle ri ve S e fc re tn a m e le ri - I I
1727 de İsveç’e g ö n d e rile n elçi
K O Z B E K Ç İ M U ST A FA A Ğ A ve m aiy eti

(A s lı T opkapı S arayı m üzesind edir.)

O s m a n lı S e fir le r i ve S e fa re tn a m e le ri — I I I
1732 de S to k h o lm ’a ve 1742 de P aris’e elçi olarak g id e n
Y İR M İ S E K İZ Ç E L E B İZ A D E M E H M E T SAİT PAŞA
( Ö l ü m ü : 1761)

O s m a n lı S e fir le r i ve S e fa re cn a m e ie ri — IV
Y İR M İ S E K İ Z Ç E L E B İZ A D E M E H M E T
S A İT P A Ş A ’m n b a ş k a b ir re sm i
Y İR M İ S E K İ Z Ç E L E B İZ A D E M E H M E T S A İT P A Ş A 'n m
b a ş k a b ir r e s m i
Y İR M İ S E K İZ Ç E L E B İZ A D E M E H M E T SAİT PA Ş A ’n ın
b ir y a ğ lı boya tablosu

( A s lı V e r s a ille s m iiz e s in d e d ir )
ik i y a ğ lı boya portresi

(A s ılla r ı T op kap ı S a ra y ı IV .iizesin d ed ir)


1741 d e N a p o li’ye g ü n d e r ile n elçi
K Ü Ç Ü k H Ü S E Y İN E F E N D İ ve m a iy e ti
( Ö lü m ü : 1742)
1746 da İr a n ’a e lçi o la r a k g ö n d e r ile n
N A Z İF M U S T A F A E F E N D İ
(Ö lü m ü : 1754)

t A * l, İs ta n b u l Ü n iv e rsite s i k iîtiip h a n e s in d e d ir.J


1763 te B e rlin ’e g ö n d e rile n ilk elçi
AHMET RESM İ EFEN D İ
(1700 - 1782)

O sm anh S e firle ri ve S e fare cn am ele ri — V I


A H M E T R E S M İ E F E N D İ ’n in başka bir re sm i
1792 de İn g ilte re ’ye gön d e rile n ilk d a im î elçi
Y U SU F AGÂH EFENDİ
(1744 • 1828)
c
•¿-i-.jfı. \
s—
V 'o * . - \

o> t— V
jW \
■ <
, V u* OJ> ,
(• Ci'V^ >Cf'Uv ¿y-
&J rKS'J> r* 1/Jr' Zj*
U u/* < j. L»*»4.
^ ı > o > r r
!» İ

J? *j **
İt* 1 * *
SA V
Oy *CıÜ.>^ tVjf ıv - • .

b jf•>S l* u/ 1ı/u12y
/« /\ * v s > ' Ö V -^ o ^ t / ' • * ' * » 2>‘j ^ ^ V « * * 1
«-
“ _ '■
-> f\sf&j j Â> {6.aİa >,A^<4^
. ti*i>x^ı<x*j(ry < *-. p tii

ex*> r \j~

\
rw
5

'/ .r & ^ ıy ^ ~— P *s

>- - Jv ; a ^ v
^ ' . ’Z
'¿ ‘-‘ * J r *sr
‘~~a~ -,4r;VjJ '•
•v U y t e l , / « - ' •# *'

J> *
- ■ ^ * Jvii
S i,, *•**&
\
m . wn*
‘'• « A ,

/* r.
r - i f f r f r av.
•: „ , .--'
^ ^ J . J jv

j>->A*V

*-Ok
s

n e»

<H » < r j> ^

v^ *\ s
#>*> r ^ ^ , J ^ V r -

*jr*J ?UIjU’ •-fj*ı>


lA -ı <j» u.

u+y>
•~>h*«J> ’ şj* C-te '■**•*>trt/’âLt»
^ 4 * ’- v ^

\ V .s
VU V
e/ W V

v ’T ’^
<}^X]J (fti^ tTtİ**
~— -» WJ-> *-’ li-». o\e*x. ¿yy
• ... ,v ^ * ’ ■" ’

■ •■****

— W
V jÎ V
rr
't
vJo*VV
'A o n
oK'K

-
—>-r** U*tiVF" tj»^*_' ^-*»
-— *S ^

. ) « • vV^
(Jmt&£*y»J
^«îl-aSi
s. r- . : ^ /v’bfV
f , . * tf
-Jj
-I.-?. S 'I t.v «TU,
A A\<A • *v. o '^-rÇ-
ç ^ -4^ <» W/> —'
:, r-' r f ‘r-^c'T -VUJ ff-
<Wii ‘<",8 • ¿tjj, v
j^_S- ^ ıf SO ■
-»—**,
£ > r ­ t •*-= o°
' «ix/ a \p f*> »V. •ic . CAo
' ;i h *k\î
*<\G ^v

T opkapı Sarayı M ü z e s i: D 1063 n u m a r a lı defter

(1774 de M o sko va’ya gid e n A B D Ü L K E R İM PA ŞA ’ya E n d e ru n H â z i­


n e sin d e n m u v a k k a te n teslim edilen eşya d e fte rin in son za m a n la rd a
istin sah e d ilm iş bir su re ti)
Qşm;ıalı Sefirleri ve Sefaretaam eleri~ X X X V II
m * • •
^ j ' - ' ifUA>„r *-\^’ cirÊ^ à&<SSj>(A^ «¿AA'U’A»' J>j^ j ^ A»? a*++» t *
-s * \ f « > *)!)- „ , •*.
o y * C - W '' CV? (JT^s^ U j,
« *1 ^
* OVUj i
I* * .. -
C r^ 1> í¿jJj t & J l [• (Si's*
'. ï*À■
**

oj J? {J*'^r î \ ^ „ '' rKr'> 4 ifjC s (Tl


-V^*?y j j r^* -*
40r' » v ’ iı >s*
o-U )
* ? -' y s j ' »
*

»y J *.
C T rtO ¿ / *
u W jè j» \
Vj ' ¿-L.JÍÍ.’
• ÖVU' I S <fl>'s xr ^ f . ¿U
A
« v ır- \
' » ‘V
\
t»> w V

* <
»¿-^ /v^s-s'er^1ejj* jJlfiJss* ■' • 'y \ , **
•* i / V ’ Jf t>->--3y ^ - ^ * u t> - s >sï ^ / f< r>
ÓJ; ır*tp nrÎjŞ Jsy u ^ >•J. Lï*v!^ ¿f" WJ ’jJ’oSJ’ li\m■»'
n ¿3 Ú » ¿ ÿ f^ r- ’ <* * • ^ •<
ô U ^ I» o / JJ* '

W>^><’ <^/f/ uûr’ 1 <-,'^>l (M-*J ’¿'S cA>-*^^ t í ’vpçV’/v»u


' * • . •• / ' I *
ö G V i' - i \ > ''* u A ı ^ ’ ■*•»’ “ A>J / ï g ji. »
<» ‘
** /*
2 *->

» .. ^ .r W- u-
t W J / —- 1. . . V ' çT”
>* ..*•
£W> r Uf“
V
«I
SK ‘ %V
~ ~ r~ /A ¿->

<.s -
< 2 i A ¿ « > / , < P r - > ' . , ', ¿ T ,

uu 1 - *»^

• ^ y
■!v * ‘
"■ > ?■ > o \ e ,

\'V \* <OA,

/* /.
yS^j, *#U- ¿¿S Vf' VU
•; . ^
>ey>j
J-JV ~
J‘-Sfi>jJ\t J, J j
A/V. r fj»a *• - ' * v
-f'j j» ^A- ¿*
r-*^* J» 'j f
S
' 3 ^v v
s
NV o ,
V ^Ô v\«>

<H^’ u t^ ù !^ <*** (S- w u*VúUaí


„3rA-*\*J>^y+9r>V>
'-^ua^C.1 *>✓>
’ r ‘
*
» «-‘ '• .
««î '&^oji i -^*°sS^Sa
-f*V{tj r J ^ #<rt-* ' LJV^jj'
a . ^ <J. IA
*-r^'
* -
^Ui _a
\

^ W ,’ c>y J ijW v J , i * » M .
vJ^U. ( ^ >0 ",Ä >.
C-*»
°~J yj> .o » Cr^>

•* — ?
^ - C c ," ' ^ ’
“’^4 .1 . ,

r^ 'e ^

-
-
~ A>
^^Mií<Dıx ,,,*

►V* V
v_
A

ô< jJ> Ci^îî


L-* ti- u / ; ^r*
»> -O-A
'■‘
U
ft
<
• * ****
e '? * '» '
V-J*»y
~*u>» V

vloAV
t'- f ‘ s’. Cl OjS^~»/
Ï- " '- I
¿VV-*-'->Kf-P ßyi Ss İaP*
• h
/ " <~\?•T'°bj^ s* J JS-^- ülPj j-(jV^jLa
1
-~oA> J x ^ C & ısSj
(I
<-t> tí’y ’rfW il’ &>'
# ^ 4 »
—««, • *. ^ e > î ' )* - > -
oy >e^u—-'ev? tr_*^w>,
OJ> « ¿ V f ; ;¿«¿ /*»■’•> j < J -Á > j '
ö j j ’j

<0^ Sy'ü j¿ s *
Oİ/’y !» u"U1
' ^ > r */j¿&,
» w < ¿ > £ ¿ 1 / ,.,

C T H U s .¿ ^ '
ite
A
4À«.*

d&V^.C»lii ^VV fr”"'-& ^r\ iJ / V * ¿ V k» > v T ^ 'f


-® w~-A
J ı« -Â
ı^yv» \
--’ ^ V
o,ıW» V

ÛJ^;JW ^ _
<
*-*VV'/v^, p'o"U*ftj./’ SjwSss * • *^ > . •■
**
- y “ #» </y y o>j>^sy>* vb* ou-
&J«\r'¿, rrl/ Zß'*
u ^^y>* *•***^

‘SA V

i,^ j, ^ L > '? '( p ^ j f S ıi f y v S S ıA>-»J{Scfû>


1».A»
*V'lú s fliT 'S öV ><J i¡¿y? li'»'*s~ ô ./J"» o/'¿'şŞ S»u¡>'ev'j^uVt
*» /
2VC«fy*>Sf ^■ j

<
■&jr C~k
, İV^j
V f . ,«•
ÊW r' ı * — <- U ',u “
•O»-
s
-> j-»

<. Ns
M ü tv JL

üU>' ’ ' ""•• û^ıy^


¿ ş * «íy ú iA ¿v
*> - 'v í"r r U ^ v

t¿*^X
ti,J. J’ dt/j-

S i,,
, \~ \\* \w*
* “ * *» /■
*;İ
■S- y #w~ -**^"'' ^ t i U
«• •
.j^jy '■J>,ffl',^ l-ıf^/t
'-Vi-*J»^n
'/İ
>*¿
* ■
f* -*.5»Ssjh1'gf J4-t
\
•*—-ıj»* <*.
NV O *

vu
*jy_>¿j
> ,

<H»’ a>^ cfi^u^


«
»* C.* *.
iœ*>o..><¿*>v j, ,
tí Ojt? -T* Lf^j
.✓ £ ►A*» " _
\ ^ ■

1 ” I >1 ' •
vJ-u- (iAs>;j ¿’J ’c,
oA>»
•~> k . ^ / CH* tf-K'^U’ûîu»
»~-»’¿£? J'J^V t
~*_J ,/L) 1 -VC . .*■
•»—A
V

3 CSSJ
ıi«\J

—¿¥j 1L*>»

4> * **
^■^""U’tr</uı
»

'—Tb>jSJf'~'vAJ^^O(J\
jr-
u V
X '
vIo-W
■sWl
J-Ul»
^ a -\S d t ij_ a
«-’» o U1 g ¿»
A
»o^ \
->_*.J2- ,» t~ \
\.
V,
<•
pcrV ejj* Jju>jy* >
•*

CJIaiU' r\j't/S 1)H ^w ’ % j(P >u 4 <\K-~ ^ Jd c


* * ■
' t* " *
l* “1| >-
-3«- ^ r'
«’ - * - .* 'v>\ i
, teUf» ->■ «w*
•* ■* •• ** r, "
ç\^** ¿■Vfi>* e/ ' «W
_ <>--••» ^M-3J \
>V i lÎw . €1J ^ ¿ fh /s /¿>

¿W ^ - „
ıtX>iû¿1*«Q
£W ^tr*“ >"’ . ♦
•“
V
-J ta— K

ss
— ¿ Â i ^ ¿u

lA*1->t • ..
'i r s»iiV
•V . j r <â ^ l A ; u
ı ^ i j -j v


-*■
"~cV
* ~ * '* *
jje .
M ., ■'ju___ CJ
¿ ¡t r*£
V%\* vvı*


* /j "
t--- rf- u ^ A ’.u, _„ j . / J-
- ı .• - ^ v iV , a
- ^ ^ ^ C ^ r^ f
'-*->ei',j\,x
£ j> I
f* -* ysjfi-' \r ViU*^» ı
JA— ( 1*— c .
\
} ..
'■'»o. ^ N\ .
v\Vö

<H* tr- ^ d t * * ^

'■'V’^ a . ^
,y—*”

i r ' *» "•
k < £ > ’ s j> ,I ..
’. - ^ a .u > ^ ^
~*"~~7> ^4* ’- ^
r ^ l- J I

»U* v
oyU _V_
J csss
t'T'
■ ■ ^ .y j
UlA»
J J AJt

-T f < > ^ u r
t—_SW» ' ^ '^ U U “
•*-K _» J-Vc
‘t 'Tf>' >
/ -
'f ’-’ >Jo“VV
'•Ncr’I

UJlif-aJ p** ,’ r’ y
- . C - ö^^V u
3uc, ..ft

S<*\V
■, t
•’v"fT <-»^'tr- ^ i) r riA^
•0-4 • ,i,.'
¿ü> \
- fT
dx^X NO
'\
Q
<n. •<>.
<!K.

T opkapı Sarayı M ü z e s i: D 1063 n u m a ra lı defti


(1774 de M osko va’ya g id e n A B D Ü L K E R ÎM PAŞA’ya Et
n e sin d e n m u v a k k a te n te slim edilen eşya defterinin son
istin sa h e d ilm iş bir sureti)
OsmRtılı Sefirleri ve Sefaıetnam eleri - X X X V II

You might also like