You are on page 1of 8
Bir Adalet Feryads, Bey Ermeni Feminist Yacar Yeter!” Savas ilan edileli tig giin oluyor."* Her ne kadar baskentin sakin- insanlar cesit gesit duygularn etkisiyle tedirgin. Savag, uzun ve rap eden bir beldeyigten sonra ilan edildi. Giinlerdir sikintiginde birbirine sorup duruyordu: “Ne olacak? Savag mt, uz- Dehgetli bir kabusu anchran genel manzara, sebebiyet vermesi rmuhtemel felaketin bayaklagt: nedeniyle pek gergeklesebilecekmig gibi goriinmilyordu: “Bu devirde nasil miéimkiin olabilir? Medeni danya bu korkutu- cu ciiriime engel olur mutlaka.” Fakat savas tig giin nce resmen ilan edildi. Balkan sinirinin ge- sitli noktalarinda tifeller giirliyor. Sabah aksam yash bir adameagiz geciyor sokaktan. Omuzlart kms, gbzleri iyi gdrmez bir adamcagiz. Muhtemelen bes para ge- tirmeyen, ancak yokluk iginde yagamasina yeten bir iste galistyor. le gidivor igine, akgamlart ise ailesinin ginlGk mi tevazi rzkint yiiklenmig olarak geri ddndyor. Bu adam eger kendine hhas bir yagama tutkusu ve kendi durumundaki bir insan igin olagan- “S Zabel Yesayan, ‘Pavagan e!"(Yeter!, Yep Asleus Gen Sirr (Artik Sevmedie , lstanbul: Hayg Goggazyan Kuradun, 1925 {ik baste 1912]), Ermeniceden geviten: TalarSilelyan. ‘+ Balkan Savast Karadag'in Osmanlt Devletine savas ilan etigi 8 Ekim 1912" bagladh. 224 Zabel Yesayan dist bir heyecana sahip olmasaydh, kargisindaki insanda acima duy- gusu uyandiracakt. O her aksam, tanidijt evlerin Sniinde durup siniin haberlerini aklina estigi gibi carpttarak duyuruyor. © akgam adamcagizin sokaktan aceleyle gegerken ne biiyik bir heyecanla haykirdijant tahmin etmek pek de zor del: “Savas ilan edildi!” Ayrintt yok... Evlerden, babgelerde calisan igcilerden sorular vyaisa da o yanut vermiyor, cokmiis omuzlan arastndaki bagunt bir sa- ji bir sola gevirerek muzaffer bir edayla haykarmaya devam ediyor: “Savas! Savas! Savas! ‘Adameaiiz neden seviniyordu? Bu dehsetli haber ona ne kazan- duracakti? Uzunca bir stire agk pencerenin dntinde durup onun kkinle yarmp tutugmast dzerine dagtindim, Savas ilan edildi... Sicacik salonda huzur iginde oturmus, lambanin o tat, a3 ih altinda dostlanima eflenceli bir geyler okuyordum. An: le su anda bi carpisma var ve sayistz insan dliyor... Konugmalar sank bir bicak darbesiyle kesiliverdi ve odaya derin Salondaki herkesin ayn: diisiinceleri paylagtigina iginde uzun ve act dolu bir sizlanma dolasiyor. Fakat iste birkag dakika geciyor ve biz gerceklerden uzaklasryoruz. Savasin yant basimizda oldugunun bilincindeyiz fakat yine de sa- kin ve tekdtize hayatimiza devam ediyoruz. Dagincelerimiz énem- siz ayrntilar etrafinda dolagip duruyor. Yakun ve uzak gelecekten onusuyor, birbirimizin tzerine adeta titriyor, sevdilderimizi en ufak nahog hadiseden uzak tutmaya gayret ediyoruz. Ancak savasin ‘yamt basimizda oldugunun ve her kalp atigimtzda nice canlt bedenin birer cesede déniistdiintin de farkindaytz. Herkes uyuyup da yalniz kaldigimda igimi daraltan o bel ‘Br Adblt Feryad, Bos Ermeni Feminist azar F: 15 225 Bir Adalet Feryads, Bes Ermeni Feminist Yaxar siz tedirginlik dikiliyor kargima. Onu gdjtislemeyi, onu tarimayt is- tiyorum; dehgetli bir carpigmanin nasil bir sey oldugunu géztimiin Sniinde canlandirmaya caliyorum ~nafile. Bana dyle geliyor ki, 6nii almamaz, yenilmez bir tehdit dolagip duruyor bagimizin iistiinde. Ne kadar da soguk. Giz aniden, yaimurlart ve sisli ufuldariyla birlikte bastrdi. Karsida, Bojaz'mn tizerinde asil: aksam sisinin ar- dinda gebrin igiklant sonmeye yiiz tutmus bir mumun sig gibi tit- rek. Bagkent sakin, yakmlardaki sinir bélgelerinde kan dokildiigi- rid gu ya da bu gekilde hissedebilmek imkansiz. Gece boyunca uykum siirekdi bolindlyor, huzursuzum; distind- yorum... kan dakiilayor... Schir sessizligin ve karanlian ortasinda, huzur dolu uykusundayken, dstesinden gelemedigim bu diigiince beni cezalandirmak istercesine stiime geliyor. Sabah seferberlik canst yapan davulla uyandim. Uzaktaki islam ‘maballeleri davulun kotd haberler getiren ritmik sesinden yorgun igmiig durumda, Davulun sesi dalgalar cize cize uzaklagirken daha yakinlardan tellal huriluh sesiyle haykariyor: “Saghikh veya hasta, muinli veya muinsiz,” her kim ki ilan edilen yaslardachr, iki gin iginde bagh olduklan gubeye teslim olsunlar... Itaat etmeyenlere biiyik cezalar verilecektir!” yagi kallap pencereyi agum. Komsu evlerin pencerelerinden uza- nan baslar goriintiyor. Tellaln seferberlik cagras, gittikge daha ajirlae san gelen bir ic sikintst ve dehget yaratarak dolamyor sokaklarda. iste savas hepimiz icin bir gercee déniisliyor. Bagumizdaki fela- kketin cizgileri iyice belitiyor. Felaket dltim sagan gélgesini baskentin en huzurlu evlerine kadar ulastinyor. Fakat her aile sadece kendi askerini distindip onu dldm tehlikesinden uzak tutmak igin gare ari- innelerin kalpleri dehgetle, korkuyla doluyor ve herkes bu ta- skere alndignda ailesine bakacak kimsesiolan/olmayan Zabel Yesayan x. Kimse resmin batiinind, dehgetin biyaiklagtinti kavramryor; kimse gercekten bir savas oldu- unun ve her an kan dokiildigiiniin farkinda degil. Bir yakinmizin evinde toplanmis, cay masast etrafinda havadan, sudan konuguyoruz. Sesler yavas yavas diniyor, ite sessizik... Goz- lerimizle birbirimize “Su anda carpigma var” diyoruz. Fakat bu ya- banet diigtinceyi korkung bir canavarmiscasina kovuyoruz fikrimiz~ den. Konu tekrar sanata ve edebiyata geliyor. Yeni yayimlanms bit roman hakkanda tartigyyor, eZlenip giligtiyoruz. Espriler havada ‘ucuguyor. Ama igte bir an geliyor, gitkiimsemeler tekrar yiislerde do- nuyor, herkesi bir diistincedir alyor. Az énce kovmaya calistijumiz dugiince ruh ve bedene biirdiniip bitin zihnimize hiikmediyor. ri igin Balkan devletleri kendi megru haklan sdrmiig kardeslerinin kurtulugu icin savagtyo sal bir savag hayal etmek miimltin deg “Peki Tiirkler hakstz me” diye itiraz ediyor biri; “Balkan devlet- leri topraklarina saldirdigi zaman kendini savunmaya hakki yok muydu?” “Tabii ki evet. Ama sonugta kazanan haklidi.” Hak,..! Ne kadar sahte ve sinsi bir kelime. Géziimiin éniine, rengarenk tuhaf kayafetler iginde bayagt bir palyago geliyor; yiiztin- de yaltaklanma ifadeleri sunt efiyor. Konugma bu minvalde akarken ben dilsiincelere dalip gidiyor- dum. Ofke dolu keskin bir ses beni kendime getiriyor: “Ne hakla? Ates ve kalig zoruyla birgok tilkeye hiikmetmek, hu- zur iginde yasayan halklanin kanunt emmek, onlara zulmetmek, onla- hor gérip kble haline getirmek aynen devam etme hakkana sahip olmayt mt getitir? Kaba kuvvetle elde edilmis bu hakkin devambihia ancak dize getirilmis halklarin zaaf gOstermesiyle miimkiindiir.” iro yana bir bu yana déniip gilerek ba- 27 Bir Adalet Feryadi, Bes Ermeni Feminist Yavar Kogedeki koltuga gomilmiis olan yash bit kadin huriluh ve yor- karistyor. Séylediklerinden bir sonuca varmak miim- dedigi bir dedigini tutmuyor; sanki diigiincesini acikea ifade etmekten cekiniyor; acik, kesin bir sey sdylemeye mec- bur kalmadan, bizim onu anlamamtzt beldiyor. ‘Onu usangla dinliyorduk ama sézlerindeki tutarsizhk bizi oya- hiyordu, fikirlerinin insami yoran o bos gelgitlerine kendimizi kap- gibi dolantyor. Dokillmesine sebep olduklar: gézyaslarinda bojula- caklar.” Vakit geldi mi acaba? gee, zaferi kimin kazanacagim: konusuyorlar simdi fin bagart sanslan, Avrupa diplomasisinin haklanda konusuyorlar; benim dikkatim dagaltyo1 sinin resmi ya da gayri resmi oyunlanndan bana ne? igimden bir ses haykarryor: “Su anda iki tarafta binlerce koyhintin, binlerce bilingsiz, sf in- sanin kani dékiliyor...” Sivri bir kabkaha... Yash kadinin omzuna vurarak gilen bir genc... Neden giliyorlar? Bu kadar cok yiirek yastayken hethangi bir seyle neselenmek miimkiin mi? Tartigmak istemiyorum. Savas cogkulu ve istenen bir sey olarak sunmak icin stralanan nedenleri ve bahaneleri duymak istemiyorumy savagin kaginilmaz bir gereklilik oldugunu da kabul etmiyorum, Aynilacajum sirada, genclerden biti kargima cikup bir soru soruyor: “Evlerimize saldiran, birgok insanimizt éldiren, mallarimizt ta- Jan eden, onurumuzu ve kutsal duygularumz ayaklaet alta alanlar bu dersi hak etmiyorlar miydi?” Zabel Yesayan ylikseliyor ruhumdan, fakat ig diinyamda nefretin zehi- riyok. Alil géziimiin gérdiigii bitin ufuklar bulutsuz ve aydinbk. “Anlayamyorum,” diye cevaplyyorum genci. Geng, kin ve intikamla yanan kiigik géclerini bana dikiyor. Ben béylesi hunbarca bir olaya bizzat tank olmadim, halksmin alnyazisimt paylagmadim. Bana katliamlart anlattiklarinda asirlik bir slanma rubumu ayagt kaldine ve fikriyatima, hayal giictimtt bu- landirir. Mantik yoluyla tahayyill edemeyecegim bir kabustur 0, Yar ratty biiyiik debgetin iginde bir serap gi vve kaybolur gider. “Ben géclerimle girdiim, kulaklarimla duydum ve anhyorum.” diye cevaplad: geng. “Kalbime tek bir duygunun, intikamin hakim le baktum ona. Rubu bir kihig darbesiy- le yaralanmists. Ona ajsr bir hastaya gosterilecek: ilgiyi ve gefkati sunmak isterdim. Fakat o be 9, benim agemdan da kin doku sbaler dokiilmesini istiyordu. Gok yorgun ve gigstizdtim. Agr duy- gu dalgalanmalanyla gegen giiniin yakil omuzlanmdayd. Salonda savas unutuldu bile, kin ve sempati duygulant da. Nege iginde, planladikan geziler igin program yapmaya basladlar. Bir ka- din bana fikrimi sordu; fakat aklim o korkung hayaldeydi ve gizle- rim bog yere felaketin larmuzt cizgilerini gérmeye cabaltyordu. Yavrum uyumuyor... Dudaklanmdan dékiilebilecek séclerden sok daha fazlasint duymak ister gibi, act igindeki nemli gozlerini hig Jarpmadan bana bakiyor. Yatajin yanina oturmus, uzun uzun sikintisinin ne olabile dusgtindiyorum. ste biyle, bebeklerin yatajt baginda kandil iif pa- nldayan huzur igindeki evlere girip dldardiler; gticla, gtizel ve kut- sal ne varsa ayaklar altina aldilar... Diigmanin gercekten de higbir degere saygist yok. Yavrumun yataia yaninda oturup onun yorgun gézlerine bakar- kken asirhk kéleligin baskisyla omuslarimm ¢Oktagind hissediyo- 229 Bir Adalet Feryadi, Bes Ermeni Feminist Yazar rum, Ona miitebessim bir gururla bakmak isterdim, onun igin par- lak bir gelecek hayali kurmak isterdim, fakat anne yirefimde sade- ce korku, sikints ve dehset var. Sarks sdylemek, onu ninnilerimle uyutmak istiyorum ama sarkilar dudaklarimda donup kahyor. Yavrum aliyor, uyumak istemiyor. Sesi tath tath aiflayan bir ¢o- cujunki gibi dejil de, korku ve act dolu bir ait gibi geliyor kulags- ‘ma. Yash gizleriigldiyor, bazen de korkuyla bitydyor. Cocuk biling- siligi iginde neler grdyor acaba? Kim bili, belki de saf hislerinin terdim. Fakat ben seni miicadeleye davet etmek rorundayim ki ba- gin asla bir kéleninki gibi efilmesin. linden tutup, nice annenin ofullarimin muzaffer daniigiind bos yere bekledigi, cou zaman gi- denin geri dénemedigi o fikrin yoluna yénlendirmeliyim seni. Gizdin ginbatim: cok kisa siirer, hava birdenbire kararverir. Gitmek istiyorum fakat konugulanlar o kadar ilging ki oturdugum yerden kalkamiyorum. Dostumun igyerinde birgok yabanet ve Er- ‘meni var. diye haykinyor Fransiz bir muhabir; iyle balup sadece bugiinti dikkate alrsak Tarklerin mesru miidafaa iginde olduklarim g6rdrdz; peki ya bain tarihi gz Oniine aldigimizda. ‘dmanh viicudunun ix az bir gevikligi var. Sandalyenin dize- rinde dyle hizh hareket ediyor ki, bir ip cambazim andinyor. Lafimt yarida birakip gilayor. Bu kahkaha bana neden tiyler tirpertici noktada bilyak carpigmalarin gergeklestigi haberini konugup tartistyjumiz sirada o dirt noktada kanlar “Birbirlerini uyutuyor, halklan. kandinyor ve onlarin mahvina sebep oluyorlar!” diye haylantyor bir geng. “Iki taraftan da insanla- Zabel Yesayan rin tifeklerin gtirileisiind bastmp ‘Yeter! Yeter!” diye haykarmala- nigerck.” ‘Bu siradigi sécler herkesi sastrayor; fakat muhabir, savastan dog- rudan etkilenmeyen bir insanin bos giligiiyle bana bakiyor: “Doffal stnurlart neresi?” diye soruyor tekrar. “Her yerde isten- meyen misafirler oldular. Onlari baskalarina daha fazla zarar vere- ‘meyecekleri bir kégeye tikmak miimkiin olsaydh, orast dinyanin ne- resinde olurdu...2” Bir sire mubabirin séclerini takip ediyorum. Sonra birden beni sersemleten siddetl igi, gokten dolu yorum. Merdivenlerden agai bet boyunca sessiz, digtinceli lik eden eski dostumun farku “sKévilaga unutmak gerek!” diyor. Neyi kast ettigini tam olarak kavrayamryorum. Aciyla yiziinti burusturarak 1srar ediyor. “

You might also like