Professional Documents
Culture Documents
ÖĞRENME
• Gelişim
• Gelişimle İlgili Kavramlar
İÇİNDEKİLER
GELİŞİM
ÇOCUKLARDA GELİŞİM VE ÖĞRENME
Öğrenmeyi Etkileyen
Etmenler
Öğrenme Kuramları
Öğrenme Yaklaşımları
ÖĞRENME
Araştırma-İnceleme Yoluyla
Öğrenme
Öğretim Yöntem ve
Teknikleri
GİRİŞ
Her anne-baba ve eğitimci, doğumundan itibaren çocuklara belli başlı bazı
bilgi ve davranışları öğretme çabası içerisine girmektedir. Çocuğun yaşama uyum
sağlaması için, zamana bağlı olarak belirli gelişim görevlerini yerine getirmesi
beklenir. Bu açıdan bakıldığında, çocukların gelişim özelliklerinin bilinmesi önemli
bir gerekliliktir. Çünkü çocukların hangi gelişim özelliklerine sahip olduğu
bilindiğinde, yetişkinlerin onlardan beklentileri daha gerçekçi olacaktır. Çünkü belli
bazı davranışlar, belli zamanlarda yapılır veya bilginin öğrenilmesi yaşa göre
farklılık gösterir. Çocuğun gelişiminin desteklenebilmesi gelişim özelliklerinin
bilinmesine, gelişim özelliklerinin bilinmesi de öğrenme ve öğretme etkinliklerinin
planlanmasına rehberlik edecektir.
Gelişim ve öğrenme, birbiriyle yakından ilişkili konulardır. İyi bir anne-baba
veya iyi bir eğitimcinin, gelişim ve öğrenme konularına hâkim olması beklenir.
Ancak bu sayede çocuğun gelişimini desteklemek mümkün olabilir. Yine çocuğun
gelecekte toplumda istendik özellikler taşıyan bir birey olmasına katkı sağlamak
için gelişime ve öğrenmeye ilişkin konuların bilinmesi gerekir. Çocuğun
desteklenmesinin nihai hedefi ise, onun birey olarak kendisini tanımasını
sağlamaktır. Bu açıdan bakıldığında, kendine ve topluma faydalı bireyler
yetiştirmek, çocukla ilgilenen yetişkinlerin sorumluluğundadır.
Bu düşünceden hareketle, bu bölümde gelişim ve öğrenme konuları ele
alınarak açıklanmıştır. İlk aşamada gelişimle ilgili kavramlar, gelişimle ilgili temel
Gelişim, birbiriyle
ilkeler, gelişimi etkileyen etmenler, gelişim alanları ve özellikleri kısaca ele
ilişkili ve bütün olarak
ele alınması gereken alınmıştır. Sonraki aşamada ise; öğrenmeyle ilgili kavramlar, öğrenmeyi etkileyen
bir konudur. etmenler, öğrenme kuramları, öğrenme yaklaşımları, çocuklarda öğrenmeyi
kolaylaştıracak öğretim yöntem ve tekniklerine yer verilmiştir.
GELİŞİM
Gelişim, birbiriyle ilişkili ve bütün olarak ele alınması gereken bir konudur.
Herhangi bir gelişim alanında ortaya çıkan durum, diğer alanları da etkiler.
(6-12 yaş), erken ergenlik (12-18 yaş), geç ergenlik (18-22 yaş), erken yetişkinlik
(22-34 yaş), orta yetişkinlik (34-60 yaş) ve ileri yetişkinlik (60 yaş ve daha sonraki
yaşlar) olarak incelenebilir. Tüm bu yaşlarda gelişim dönemleri; bedensel gelişim,
bilişsel gelişim ve psiko-sosyal gelişim alanları özellikleri bakımından ele alınarak
aşağıda incelenmiştir.
Bedensel gelişim
Bedensel gelişim, vücuttaki tüm organların gelişmesini ifade eder. Boy ve
kilo, kaslar, kemikler ve dişler, sistemler ve organların gelişmesini içerir. Bedensel
gelişim en hızlı doğum öncesi dönemdedir, doğum sonrası ise bebeklik ve ergenlik
döneminde daha hızlıdır.
Bedensel gelişim, Bedensel gelişime paralel olarak devimsel gelişim gerçekleşir ve böylece
bebeklik ve ergenlik çocuk vücudunu kullanmada güç ve hız kazanır, organları arasında eşgüdüm
döneminde daha
sağlayıp onları denetim altına almada becerikli duruma gelir. Çocukluk döneminde
hızlıdır.
bedensel gelişim temellerinin sağlıklı atılması, bireyin gelecek yaşamında sağlıklı
olması üzerinde etkili olacaktır.
Bilişsel gelişim
Bilişsel gelişim, bireyin akıl yürütme ve düşünme süreçlerinin bir bütünü
olarak düşünülür ve dil gelişimi de bunun ayrılmaz bir parçası olarak ele alınır.
Bilişsel gelişim denildiğinde ilk akla gelen isim J. Piaget’tir. Piaget’e göre, bilişsel
gelişim evrensel olup aşağıdaki sırada gelişir:
Duyusal-Motor Dönemi (0–2 yaş); bebekteki pek çok davranışın temelini
emme ve yakalama refleksleri oluşturur. Zihninde belirli kavramlar
oluşmaya başlayan bebek, istediği bir şeye ulaşmak için ona yönelik bir
Dil gelişimi, bilişsel davranışta bulunur.
gelişimin ayrılmaz bir
İşlem Öncesi Dönem (2–7 yaş); çocukların düşüncelerinde ilerleme
parçasıdır.
görülen, basit bazı mantıksal ilişkilerin kurulabildiği dönemdir. Çocuk soru
sorar, kitaplara ve sayılara ilgi duyar, hikâyeler dinler ve anlatır vb.
Somut İşlemler Dönemi (7–11); çocuğun düşüncesinde esneklik olduğu,
olayların nedenlerini açıklayabildiği, somut şekilde problem çözebildiği ve
korunum kavramının kazanıldığı (nesnenin biçimi veya konumu değişse de
sayı, hacim veya ağırlığının aynı kaldığı bilinci) dönemdir.
Benmerkezcilikten uzaklaşılmış, olaylara başkaları açısından bakılmaya
başlanmıştır.
Soyut İşlemler Dönemi (11 yaş ve üzeri); yetişkinlik dönemine kadar
uzanan ve zihinsel işlemlerin yapıldığı dönemdir. Soyut düşünce yetisi
gelişmiştir.
İnsanların duygularını, düşüncelerini, isteklerini vb. başkalarına aktarmak
için kullandıkları dil ise; alıcı ve ifade edici dil olarak iki temel bileşene sahiptir.
Çocukta sözel uyaranların işitilerek anlaşılması anlamına gelen alıcı dil, verilmek
istenen bilgilerin anlatılması işlevi anlamına gelen ifade edici dilden daha önce
gelişir.
Psikososyal gelişim
Psiko-sosyal gelişim, bireyin duygusal ve sosyal özelliklerinin altyapısını
oluşturan gelişim alanıdır. Doğumdan itibaren duygularıyla kendini ifade eden
bebekler, zaman geçtikçe duygularını sosyal bağlamlara uyumlu şekilde kullanmayı
öğrenirler.
İlk zamanlardaki ağız kenarına dokunulduğunda gülme gibi refleksif tepkiler
duyguların temelini oluşturur. Doğum sonrası ağlayarak tepki veren bebek üçüncü
aydan itibaren sosyal bağlamda güler, daha sonra kızgınlık, şaşırma, üzüntü (3-
4aylar), korku (5-7aylar), utangaçlık (6-8aylar) ve suçluluk (2yaş) gibi duygusal
ifadeleri yüzüyle belli eder.
Psiko-sosyal gelişim; kişilik gelişimi, ahlak gelişimi ve sosyal-duygusal gelişim
olmak üzere üç başlık altında incelenebilir:
Kişilik gelişimi; Kişilik, bireyi diğerlerinden ayıran duygulanma, düşünme ve
Psiko-sosyal gelişim; hareket tarzlarının tümü olarak ifade edilebilir. Neşeli olmak, sebatkâr olmak,
kişilik gelişimi, ahlak sevecenlik, kırılganlık vb. pek çok özellikten oluşan kişiliğin özünde, genetik olarak
gelişimi ve sosyal-
nesilden nesile aktarılan mizaç vardır.
duygusal gelişim
başlıkları altında Erikson, kişilik gelişimiyle ilgili kuramında anne-baba veya çocukla ilgilenen
incelenebilir. kişilerle kurulan ilişkilerin önemine dikkat çekmiştir. İlk yıllar temel güven duygusu
veya güvensizliğin kazanıldığı yıllardır. Sonraki yıllar (1-3 yaş) özerklik veya utanç
duygusunun, girişimcilik veya suçluluk duygusunun edinildiği (3-6 yaş), okul
yıllarında başarı veya başarısızlık duygusunun yaşandığı (6-12 yaş), ergenlik yılları
ise kimlik kazanıldığı veya rol karmaşası yaşandığı (12-18 yaş) bir dönemdir.
Çocuklar, aldıkları geribildirimlerle olumlu ya da olumsuz duygulara
yönlenebilirler. Çeşitli etkinliklere yönlendirilen, övülen, başarı için
cesaretlendirilen çocuklar, çalışkan ve başarılı olma inançlarını geliştirirler. Böylece
olumlu bir benlik kavramı geliştirme fırsatı elde etmiş olurlar.
Ahlak gelişimi; Ahlak gelişimi, çocukların bazı davranışları doğru veya yanlış
olarak değerlendirebilmelerini sağlayan bir süreci ifade etmektedir. Çocuğun yakın
çevresindeki kişilerin tepkilerine göre davranışlar belirlenir. Freud, psikoanalitik
kuramında ahlak gelişimini duygusal ve güdüsel bir süreç olarak ele alırken; Piaget,
çocukta ahlak gelişiminin somut işlemler dönemine geçilen altı yaşa kadar
başlamadığını savunur.
ÖĞRENME
İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerden biri öğrenmedir.
Doğum sonrası kalıtsal olarak getirilen güçler ve çevrenin etkisiyle, birey yaşamı
için gerekli tüm davranışları öğrenir. Bireyin konuşabilmesi, problem çözme
stratejileri geliştirmesi, cinsiyetine uygun rolleri, alışkanlık ve tutumları edinmesi
Öğrenme, insanı
diğer canlılardan vb. öğrenme sayesinde gerçekleşir.
ayıran en önemli Öğrenme süreklidir, yaşam boyu devam eden bir süreçtir. Öğrenme
özelliklerdendir. sürecinde bilişsel ve sosyal değişkenler, algı ve bellek, dikkat ve güdülenme, dil ve
düşünce gibi çoğu değişkenin etkileşimi görülür. Bireyin yaşamını sürdürmesi için
çevresindeki değişimlere uyum sağlama süreci, ancak öğrenme ile gerçekleşebilir.
Genel olarak “yaşantı sonucu oluşan ve az veya çok kalıcı izli bir davranış
değişikliği” şeklinde tanımlanan öğrenmenin özellikleri Grafik 1.1.’de sıralanmıştır.
Öğrenmenin Özellikleri
Davranıştaki değişikliğin nispeten
sürekli olması
Doğuştan Sonradan
Geçici
getirilen kazanılan
davranışlar
davranışlar davranışlar
Sözel/dilsel zekâ
Mantıksal/matematiksel zekâ
Görsel/uzamsal zekâ
Bedensel/kinestetik zekâ
Müziksel/ritmik zekâ
Sosyal/kişilerarası zekâ
Doğacı zekâ
Varoluşçu zekâ
Öğrenme Kuramları
Öğrenmenin nasıl oluştuğuna ilişkin çeşitli görüşler vardır. Bunlar öğrenme
kuramları olarak ele alınmıştır. Öğrenme kuramları davranışçı kuramlar, bilişsel
kuramlar ve sosyal öğrenme kuramı olarak ele alınabilir.
Davranışçı kuramlar
Pavlov, Guthrie, Thorndike ve Skinner gibi temsilcileri olan davranışçı
kuramlar, öğrenmenin uyarıcı-davranış arasındaki bağ ile gerçekleştiğini,
pekiştirilen davranışın ise kalıcı hale geldiğini ileri sürmektedirler.
Davranışçı kuram kapsamında aşağıdaki süreçler incelenebilir.
Klasik koşullanma; Pavlov’un deneylerle ortaya koyduğu bir öğrenme
Davranışçı kurama göre
türüdür. Burada köpeğe yiyecek verilmeden önce zil çalınmış ve daha sonra
öğrenme, uyarıcı ile
davranış arasında bağ yiyecek verilmiştir. Başlangıçta zil sesini duyan köpek salya salgılamazken zil
sayesinde gerçekleşir. sesinden sonra yiyecek verme denemeleri tekrarlandıktan sonra, köpek zil sesini
duyar duymaz salya salgılamıştır. Daha sonra yemek verilmese de köpek zil
sesinden sonra salya salgılamıştır. Bu durum, köpeğin zil sesi ile yiyecek arasında
bir bağlantı kurduğunu ortaya koymuştur.
Bilişsel kuramlar
Bilişsel kuramlar, öğrenmenin doğrudan gözlenemeyen bir süreç olduğunu,
öğrenmenin kişinin zihninde meydana geldiğini ve dışarı yansıdığını ileri
sürmektedirler. Öğrenmenin temeli, bireyin çevresindeki olaylara bir anlam
yüklemesidir.
Geştalt yaklaşımında, öğrenmenin bilişsel yönüne dikkat çekilmiş ve algı
ilkeleri ileri sürülmüştür. Buna göre; insanlar gördüklerini bir bütün olarak algılar,
insanlar çevrelerini bir ahenk içerisinde görme eğilimindedirler, insanların
davranışı içinde bulundukları durumu algılamalarına bağlı olarak değişir ve bütün,
Bandura’ya göre onu meydana getiren parçaların toplamından daha farklı ve büyüktür.
çocuklar görerek,
Bilgiyi işleme kuramı, dış dünyadan alınan bilgileri algılama kurallarına göre
yaşayarak ve model
alarak öğrenirler. zihne kaydedildiğini, kısa süreli bellekte bir süre kaldıktan sonra bilgilerin
anlamlandırılarak, görselleştirilerek veya tekrarlanarak vb. uzun süreli belleğe
aktarıldığını ileri sürer.
Örnek
çocuklarda saldırganlık eğiliminin artması, cezalandırıldığını
gören çocukta saldırganlık eğiliminin azalması.
Öğrenme Yaklaşımları
Öğrenmenin gerçekleşmesi için çeşitli öğretme ve öğrenme
yaklaşımlarından yararlanılır. Öğretme yaklaşımları, öğrenmenin sağlanmasında
öğrenme ortamı ve çevrenin öğrenme gereksinimine uygun olarak
düzenlenmesidir. Öğrenme yaklaşımı ise, çevreden çocuğun duyu organlarına
ulaşan uyarımların önce kısa süreli bellek ve daha sonra uzun süreli belleğe
geçmesini sağlayan işlemlerin uygulanması etkinliğidir. Kısaca öğretme
yaklaşımları dışsal, öğrenme yaklaşımları ise içsel etkinlikleri kapsar.
Çocuklara yönelik öğretimde, eğitimci çocuğun özelliklerini, çocuğa
kazandırılacak davranışları, zamanı, mevcut araç-gereçleri vb. dikkate alarak en
uygun yaklaşımı seçmelidir. Öğrenme yaklaşımları sunuş, buluş, araştırma-
inceleme yoluyla öğretim şeklinde ele alınabilir.
Anlatım
Anlatım yöntemi, öğretmenin konuştuğu ve çocukların dinleyici
Anlatım yönteminde,
rolünde/pasif olduğu bir yöntemdir. Kalabalık gruplarda etkili olabilen anlatım
dinleyiciler pasif
olduğundan çabuk yönteminde, sözel iletişim ön planda olup iletişim tek yönlüdür. Yeni bir bilginin
sıkılabilirler. Anlatımda öğretilmesi, konunun özetlenmesi, ilke ve kavramların açıklanmasında, sürenin
sıkıcılığı önlemek için kısıtlı olduğu durumlarda kullanılır.
çeşitli teknikler ve
materyallerden Ekonomik ve kolay uygulanabilir, her dinleyici grubunda kullanılabilir,
yararlanmak gerekir. gerektiğinde konuşmacının değişiklikler yapmasına fırsat veren bir yöntemdir.
İşiterek öğrenenler için verimli bir yöntemdir. Bilginin sistemli bir şekilde
Soru-Cevap
Soru-cevap yöntemi tek başına kullanılabileceği gibi pek çok yöntem ve
tekniği destekleyici olarak da kullanılmaktadır. Bu yöntemde, açık ya da kapalı
uçlu, alt ya da üst düzey, önderlik edici ya da cevabı beklenilmeyen sorular
kullanılabilir.
Açık uçlu sorular, açıklama ve yorum gerektiren sorulardır.
Soru-cevap yöntemi, Kapalı uçlu sorular, “evet” veya “hayır”, “doğru” veya “yanlış” gibi cevabı
diğer yöntem ve tek olan sorulardır.
teknikleri destekleyici
Alt düzey sorular, ezbere dayalı ve bilgi düzeyindeki sorulardır.
olarak kullanılabilir.
Üst düzey sorular, analiz, sentez ve değerlendirme gibi üst düzey
hedeflerine yönelik sorulardır.
Önderlik edici sorular, herhangi bir tartışmada süreci başlatan sorulardır.
Cevabı beklenmeyen sorular, dikkati çekmek veya pekiştirmeyi sağlamak
için kullanılan ve cevabı beklenmeyen sorulardır.
Soru-cevap yöntemi, konu tekrarı veya çocukların öğrenme düzeyini
belirlemede, dönüt vermek, düzeltme yapmak, ipucu vermek veya pekiştirmek için
kullanılabilir. Soru sormak çocukların eleştirel düşünme becerilerini geliştirir, onları
öğrenmeye güdüler, dikkatlerini toplamasını sağlar.
Soru sormada dikkat edilecek noktalar şu şekilde özetlenebilir:
Soru, çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine uygun olmalıdır.
Her konu için ayrı bir soru sorulmalıdır.
Soru kritik bir noktayı içermelidir.
Sorular kolaydan zora doğru olmalıdır.
Soru tüm çocuklara sorulmalı, gönüllüler arasından cevap alınmalıdır.
Soru kısa, açık, kesin ifadelerle ve dil bilgisi kurallarına uygun olmalıdır.
Sorunun tek bir cevabı olmalıdır.
Soru sorulduktan sonra çocuğun cevabı için yeterli süre verilmelidir.
Soruya verilen cevaplar pekiştirilmeli veya düzeltilmelidir.
Yanlış cevap durumunda ipuçları verilerek doğru cevap buldurulmalıdır.
Çocuklar da soru sormak için teşvik edilmelidir.
Sorular bilgi düzeyi değil uygulama, analiz, sentez, değerlendirme
düzeyinde de sorulmalıdır.
Tartışma
Günlük yaşamda bazı olaylar çocuklar arasında tartışılırken bazen olumlu
sonuçlanır, bazen olumsuz sonuçlanabilir. Öğretmen tarafından tartışma
yönteminin kullanılmasında, çocuklara tartışabilecekleri bir konu verilerek bu konu
üzerinde tartışmaları istenir. Çocuklarla daha çok grup tartışması şeklinde
kullanılan tartışma yönteminde, konu hakkındaki düşüncelerini belirtmeleri istenir.
Tartışma için seçilecek konu hakkında, çocukların bilgi sahibi olmaları gerekir.
Tartışma, çocukların
Bir konu üzerinde tartışmak çocukların başkalarını dinleme, kendi
sosyal kuralları
öğrenmelerini destekler. görüşlerini savunma, başkasının düşüncesine saygı gösterme, soru sorma, sorulara
cevap verme, söz sırası bekleme vb. sosyal kuralları öğrenmelerini destekler.
Eğitimci tartışmayı yönetir, konunun farklı alanlara kaymasını önleyebilir. Çocuğun
merkeze alındığı tartışma yöntemi zaman alıcı olsa da bilginin kavranmış olmasını
gerektirir ve çocukların zihinsel olarak bilgilerini artırmalarına katkı sağlar.
Örnek
Gösterip yaptırma
Gösterip yaptırma yöntemi, çocuğa bir işin nasıl yapılacağını göstererek onun da
denemelerle bu beceriyi kazanmasını sağlar. Bu yöntemle bilgilerin uygulamaya
dönüşmesi sağlanır. Öğretmen gerçek materyalleri veya modellerini kullanarak işin nasıl
yapıldığını gösterebilir. Gösterip yaptırma esnasında ilgili her bir becerinin sırasıyla
gösterilmesi ve çocuğa yapması için zaman tanınması gerekir.
Hem öğretmen hem de öğrenci merkezli olan bu yöntem, özellikle çocuklara bir
Gösterip yaptırma, hem beceri kazandırmada etkilidir. Yaparak yaşayarak öğrenme fırsatı sunduğundan
öğretmen hem çocuk birden çok duyu organı işe koşulur ve ilgi çekicidir. Kalabalık sınıflarda her çocuğun
merkezli bir yöntemdir.
uygulaması için ayrı ayrı zaman, tekrar etme fırsatı veya materyal gerektiğinden
ekonomik olmayabilir. Kaza oluşabilecek durumlar için de önceden önlem alınması
gerekir.
Oyun
Oyun, çocuklar için eğlenme ve en etkili öğrenme yoludur. Çocuk oyunu
kendi isteğiyle tercih ettiğinden, yetişkin tarafından yönlendirilen etkinliklere göre
daha etkili bir öğrenme yöntemidir. Oyun sayesinde çocuklar işbirliği, iletişim,
yaratıcılık, empati vb. becerileri kazanırlar.
Oyun yoluyla öğrenme, çocuklar için ezber yerine yeni fikirler üretme,
gözlem, denemeler yapma, araştırma ve inceleme fırsatı sunar. Çocuk tarafından
yönlendirilen oyun, onun gelişimini doğrudan etkiler. Bedensel ve ruhsal yönden
rahatlama ve enerji boşaltımını sağladığı için çocuk yeni şeyleri denemeye istekli
hale gelir.
Oyun, çocuklar için en
Oyun sırasında gerçek yaşam deneyimlerinin provasını yapan çocuk, oyun
etkili öğrenme yoludur.
sırasında halay kurar, dünyayı değiştirir, sembolik düşünür, mutlu olur, duygusal
ve sosyal yönden beslenir. Çocuklar için evrensel bir dil olan oyun, bireyin yaşam
boyu devam eden gereksinimlerindendir.
Oyunun kapsadığı etkinlik alanları şunlardır:
Yapılandırılmış oyun etkinlikleri; belli amaçlara göre kuralları belirlenen
küçük veya büyük grup oyunlarıdır.
Yarı yapılandırılmış oyun etkinlikler; öğretmen tarafından planlanan,
çocuklarla etkileşim içinde açık uçlu bir süreç olarak devam eden yaratıcı
oyunlardır.
Yapılandırılmamış oyun etkinlikleri; bireysel, küçük grup veya büyük
gruplarla çocukların kendilerinin belirlediği biçimde serbest oyunlarıdır.
Eğitsel oyunlar ise, amaca uygun biçimde tasarlanır ve uygulanırsa her yaş
grubunda kullanılabilen bir tekniktir. Bu süreçte amaca uygun oyun belirlenir,
kuralları vb. çocuklara açıklanır, oyun oynanır ve daha sonra değerlendirme yapılır.
Çocukların problem çözme, dikkat ve güzel konuşma gibi özelliklerinin gelişmesine
katkı sağlayan eğitsel oyunlar, sıkıcı olmadan kalıcı öğrenme sağlar.
Drama
Drama yöntemi, çocukların hayatlarında karşılaşabilecekleri durumları
yaparak yaşayarak öğrenmelerine fırsat sunan bir yöntemdir. Canlandırma,
empati, problem çözme, işbirliği ve yaratıcılık gibi becerilerin gelişimine destek
olur.
Pandomim, rol oynama ve doğaçlama gibi türleri bulunan drama yöntemi
çocukların kendilerini ifade etmelerine fırsat sunar. Öğrenme tekniği olarak rol
oynamanın sıklıkla kullanıldığı drama yönteminde, önceden belirlenen konuyla
Drama yoluyla ilgili bir metindeki ana karakterlerin rolleri öğretmen tarafından dağıtılır. Rolün
öğrenmenin temelinde
nasıl oynanacağına rolü üstlenen çocuklar karar verir. Canlandırma yapıldıktan
yaparak yaşayarak
öğrenme vardır. sonra değerlendirme yapılarak konu tartışılır.
Drama yönteminde, çocukların anlama ve dinleme, özgüven ve akıcı
konuşma, beden dilini kullanma gibi özellikleri gelişir. Özellikle hayal gücünü
geliştirirken eğlenceli bir şekilde öğrenme sağlar. Ancak tüm çocukların katılması
zor olabilir veya yapılan uygulama yetenek gösterisi haline gelebilir. Bu nedenle,
öğretmenin süreci doğru yönetmesi önemlidir.
Drama yöntemini kullanmada dikkat edilecekler şunlardır:
Çocuklara, uygulama öncesi yapılan etkinliğin amacı açıklanır.
Gerekli materyaller ve ortam önceden hazırlanır.
Çocuklara, hazırlık yapmaları için süre tanınır.
Hem rol alan hem de izleyici konumundaki çocuklara, dikkat etmeleri
gerekenler önceden söylenir.
Drama bittiğinde, tartışma ve değerlendirme yapılır.
Örnek
Alan Gezileri
Geziler, çocuklara araştırma ve inceleme, gözlem yapma, konuyla ilgili
doğrudan bilgi edinme fırsatı sunarlar. Gezi esnasında çocuklar görerek, yaşayarak
deneyim edinirler. Çocuk merkezli bir yöntem olan alan gezilerinde etkili bir gezi-
gözlem için, iyi bir ön hazırlık yapılması gerekir.
Geziye çıkmadan önce, çocuklara gezinin amacı ve gezi hakkında ayrıntılı
Etkili bir gezi-gözlem için bilgi verilmelidir. Gezi sonrası ise, değerlendirme yapılarak planlanan şekilde
iyi bir ön hazırlık gerçekleşip gerçekleşmediği ve amaca ulaşılıp ulaşılmadığı değerlendirilmelidir.
yapılması gerekir.
Alan gezilerinde çocuklar farklı yerleri ziyaret ederler ve dikkatli bir şekilde
gözlem yapma becerileri gelişir. Zaman alıcı ve bazen maliyeti fazla olan bir
yöntem olmasına rağmen, çocuklar tüm duyularını kullandıkları için daha kalıcı
öğrenme sağlanır. Sosyal anlamla pek çok becerinin gelişimine destek olur.
Gezilerde dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır:
geziler düzenlenebilir.
Çocuktan çocuğa
Çocuktan çocuğa öğrenme yöntemi, çocukların öğrendiklerini okulda veya
evde başka çocuklara aktarması temeline dayanır. Bu aktarım esnasında,
çocukların bilgileri ve davranışlarında gelişme olur. Temelde, çocuklar tarafından
yönetilen sağlığı iyileştirme ve toplumu geliştirme yaklaşımıdır. Yaklaşımda,
çocuklar sorun olarak görülen durumlara çözüm bulurken yetişkinlere de yapması
gereken bazı şeyleri hatırlatmış olurlar.
Çocuktan çocuğa öğrenmede, sorun olarak görülen konuyla ilgili etkinlikler
hazırlanır, materyaller geliştirilir, öykü ya da piyesler vb. kullanılır. Çocuklar
konuyla ilgili bilgileri araştırır, hazırlıklarını yaparlar ve diğerleriyle paylaşırlar.
Çocuktan çocuğa öğrenme, çocuktan çocuğa, çocuktan aileye, çocuktan topluma
şeklinde etkileşime fırsat sunan bir yaklaşımdır. Çocuklar öğrendiklerini kardeşleri,
akranları, aileleri ve toplumla paylaşırlar.
ailesine bilgiyi iletir, dişlerinin bakımı için teşvik eder veya gerekli
girişimlerde bulunur.
Proje
Proje yöntemi, çocuğu merkeze alan ve çocukların bir görev üzerinde küçük
veya büyük gruplarla çalışmalarına dayalıdır. Öğretmenin rehberliğine gereksinim
duyulan yöntemde; üst düzey düşünme, problem çözme, sorgulama gibi beceriler
kazanılır.
Proje yönteminde ilk aşama konunun belirlenmesidir, daha sonra grup ya da
bireysel olarak konular paylaşılır. Proje hazırlama aşamaları belirtilir. Öğretmen
proje sürecinde gerektiğinde yardımcı olur, materyaller sağlanır ve çalışmalar
Proje yöntemi, bir çocuklarla birlikte değerlendirilir.
konunun derinlemesine
Ele alınan konuların derinlemesine incelendiği proje yönteminde, bilgiler
incelenerek
öğrenilmesini sağlar. araştırılıp keşfedilir. Bu yöntemde öğretmen ve çocuk birlikte çalışırlar, süreç ve
ürün birlikte değerlendirilir. Çocukların yaparak yaşayarak öğrenmelerine fırsat
sağlayan proje yönteminde, çocuklar daha fazla akademik kazanç elde ederler.
Hızlı veya yavaş öğrenen çocuklar için kullanılabilir.
Proje yönteminde öğretmenin sorumluluğu artar, her zaman beklenen
sonuç elde edilmeyebilir, proje uzun süreli ve maliyetli olabilir. Bu nedenle,
sürecin doğru planlanıp yönetilmesinde fayda vardır.
SONUÇ
Öğrenmenin %83’ü görme, %11’i işitme, %3,5’i koklama, %1,5’i dokunma ve
%1’i tatma duyularıyla edinilen yaşantılar vasıtasıyla öğrenildiği bilinmektedir.
Ayrıca insanlar;
Okuduklarının %10’unu,
İşittiklerinin %20’sini,
Gördüklerinin %30’unu,
Hem görüp hem işittiklerinin %50’sini,
Söylediklerinin %70’ini,
Yapıp söylediklerinin %90’ını hatırlamaktadırlar.
Sonuç olarak; öğrenmenin gerçekleşmesi ve kalıcı olması için mümkün
olduğu kadar fazla sayıda duyu organına hitap edilmesi, öğrenenin aktif şekilde
öğrenme faaliyetine katılımının sağlanması, gelişim özellikleri ve bireysel
farklılıklar dikkate alınarak öğretimin planlanması gerekmektedir.
•GELİŞİM
•Gelişim, birbiriyle ilişkili ve bütün olarak ele alınması gereken bir konudur.
Herhangi bir gelişim alanında ortaya çıkan durum, diğer alanları da etkiler.
•Gelişim; doğumdan ölüme kadar olan zaman diliminde, büyüme,
olgunlaşma, öğrenme ve yaşantılar sonucunda ortaya çıkan gözlenebilir,
düzenli ve sürekli değişikliklerdir.
•Gelişimle İlgili Temel İlkeler
•Gelişim, kalıtım ve çevre etkileşiminin bir ürünüdür.
•Gelişim süreklidir ve belli aşamalarda gerçekleşir.
•Gelişim nöbetleşe devam eder.
•Gelişim baştan ayağa, içten dışa doğrudur.
•Gelişim, genelden özele doğrudur.
•Gelişimde kritik dönemler vardır.
•Gelişim bir bütündür.
•Gelişimde bireysel farklılıklar vardır.
•Gelişimi Etkileyen Etmenler
•Gelişim üzerinde kalıtım ve çevre, hormonlar ve zaman etkili olmaktadır.
Özet
•Öğrenme Yaklaşımları
•Sunuş yoluyla öğrenmede, öğretmen örnek vererek, görsel uyarıcı
kullanarak, duyu organlarının tümüne hitap etmeye çalışarak konuyu
sunarken aynı zamanda çocuklar da öğrendiklerini anlatır, özetler, tekrar
eder, öğrendikleri hakkında soru sorar, soruları cevaplarlar.
•Buluş yoluyla öğrenme, çocukların sorumluluk alarak aktif bir şekilde
çalışmasına, keşfetmesine dayalı bir yaklaşımdır. Buluş yoluyla öğrenmede
tümevarıma dayalı düşünme kullanıldığından, öğretmenin amacı belirlemesi
ve bu amaca yönelik nitelikli örnekler hazırlaması gerekir.
•Araştırma-inceleme yoluyla öğrenme, çocukların araştırma ve inceleme
yapmasına ve problem çözme becerisi kazanmalarına yönelik bir
yaklaşımıdır.
•Öğretim Yöntem ve Teknikleri
•Anlatım; kalabalık gruplarda etkilidir, sözel iletişim ön plandadır. Ekonomik
ve kolay uygulanabilir, her dinleyici grubunda kullanılabilir, gerektiğinde
Özet (devamı)
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. “Gelişim” kavramının tanımında aşağıdakilerden hangisi yer almaz?
a) Büyüme
b) Olgunlaşma
c) Öğrenme
d) Öğretim
e) Yaşantı
Bir anne “Abisi dokuz aylıkken yürümüştü; kardeşi 13 aylık oldu, hâlâ
yürüyemiyor.” demektedir.
2. Bu durum hangi gelişim ilkesiyle açıklanabilir?
a) Gelişim baştan ayağa, içten dışa doğrudur.
b) Gelişimde bireysel farklılıklar vardır.
c) Gelişim, belirli aşamalarda gerçekleşir.
d) Gelişimde kritik dönemler vardır.
e) Gelişim, kalıtım ve çevre etkileşiminin bir ürünüdür.
3. Bedensel gelişimin, en hızlı olduğu dönem hangi dönemdir?
a) Doğum öncesi dönem
b) Bebeklik dönemi
c) Erken çocukluk dönemi
d) Erken ergenlik dönemi
e) Ergenlik dönemi
4. Aşağıdakilerden hangisi kalıtımsal bir özellik değildir?
a) Zekâ düzeyi
b) Kan grubu
c) Kişisel ilgiler
d) Göz rengi
e) Cinsiyet
5. Aşağıdakilerden hangisi öğrenilmiş davranışa bir örnektir?
a) Acıkan bebeğin ağlaması
b) Ani ışık karşısında göz kırpma
c) Arının bal yapması
d) Köpeğin verilen işaretle oturması
e) Nefes alıp verme
6. Bir davranış ilk kez öğretiliyorsa, hangi tür pekiştireç kullanılması daha
uygundur?
a) Sürekli pekiştireç
b) Sabit oranlı pekiştireç
c) Sabit aralıklı pekiştireç
d) Değişken oranlı pekiştireç
e) Değişken aralıklı pekiştireç
Cevap Anahtarı
1.d, 2.b, 3.a, 4.c, 5.d, 6.a, 7.b, 8.c, 9.a, 10.d
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Aral, N., Baran, G., Bulut, Ş., & Çimen, S. B. (2000). Çocuk gelişimi-I., İstanbul: YaPa
Aydın, B. (2010). Gelişimin doğası. B. Yeşilyaprak (Ed.), Eğitim psikolojisi gelişim-
öğrenme-öğretim (6. baskı) içinde (s. 29-54). Ankara: Pegem.
Aydoğan, Y., Özyürek, A., & Gültekin Akduman, G. (2015). Erken çocukluk
döneminde gelişim. Ankara: Vize.
Aydoğan, Y., Özyürek, A., & Gültekin Akduman, G., (2014). Öğrenme ve öğretme
yöntemleri. Ankara: Vize.
Bayram, E., E. Özgül, G. Kaplan, H. A. Ünal, H. Yapağılı, K. Demir, M. Morgül, N.
Uğurlu, S. Tantoğlu, Ş. Özünel, & Ü.Ömür. (2003). İlköğretim drama 1
(Öğretmenler İçin), (3. Baskı), Ankara: Milli Eğitim.
Bilgin, M. (2010). Bedensel ve devinsel gelişim. B. Yeşilyaprak (Ed.), Eğitim
psikolojisi gelişim-öğrenme-öğretim (6. baskı) içinde (s. 54-79). Ankara:
Pegem.
Demirel, Ö. (2005). Eğitim sözlüğü. Ankara: Pegem A.
Diken, H. İ. (2008). Bebeklikte psikososyal gelişim. E. Ceyhan (Ed.), Erken çocukluk
döneminde gelişim içinde (s. 177-193). Eskişehir: AÖF Yayınları.
Doğanay, A. (2012). Öğretim ilke ve yöntemleri. Ankara: Pegem.
Hesapçıoğlu, M. (2011). Öğretim ilke ve yöntemleri: eğitim programları ve
öğretim. Ankara: Nobel.
Fazlıoğlu, Y. (2012). Erken çocukluk eğitiminde yaklaşımlar ve programlar, Z. F.
Temel (Ed.), Ankara: Vize.
Gültekin, M. (2008). Okul öncesi eğitimde kullanılan öğrenme yaklaşımları. M.
Sağlam (Ed.), Özel öğretim yöntemleri içinde (51-74). Eskişehir: AÖF
Yayınları.
Kaytez, N. (2018). Bebeklik ve erken çocukluk döneminde gelişim. A. Güngör Aytar
(Ed.), Gelişim psikolojisi içinde (74-117). Ankara: Hedef CS.
Kılıç, Ş. (2018). Orta çocukluk dönemi. A. Güngör Aytar (Ed.), Gelişim psikolojisi
içinde (117-158). Ankara: Hedef CS.
Kurt, G. (2018). Doğumdan ölüme gelişim. M. Yapıcı (Ed.), Doğumdan ölüme
psikolojik süreçler Psikoloji içinde (s. 217-259). Ankara: Eğiten.
Küçükahmet, L. (2001). Öğretimde planlama ve değerlendirme (12.basım). Ankara:
Nobel.
Senemoğlu, N. (2012). Gelişim öğrenme ve öğretim, kuramdan uygulamaya
(21.baskı), Ankara: Spot.
Sönmez, V. & Doğanay, A. (2010). Öğretim ilke ve yöntemleri. Ankara: Anı.
Sünbül, M. (2011). Öğretim ilke ve yöntemleri (5.baskı), Konya: Eğitim.