You are on page 1of 30

ÇOCUKLARDA GELİŞİM VE

ÖĞRENME

• Gelişim
• Gelişimle İlgili Kavramlar
İÇİNDEKİLER

• Gelişimle İlgili Temel İlkeler


• Gelişimi Etkileyen Etmenler
• Gelişim Alanları ve Özellikleri ÇOCUK GELİŞİMİ
• Öğrenme UYGULAMALARI
• Öğrenme ile İlgili Kavramlar
• Öğrenmeyi Etkileyen Etkenler Prof. Dr. Arzu
• Öğrenme Kuramları ÖZYÜREK
• Öğrenme Yaklaşımları
• Öğrenme Yöntem ve Teknikleri

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


• Gelişim ve öğrenmeyle ilgili
kavramları açıklayabilecek,
HEDEFLER

• Gelişim ilkelerini öğrenme ile


ilişkilendirebilecek,
• Gelişim ve öğrenmeyi etkileyen
etmenler arasında ilişki kurabilecek,
• Gelişim alanları genel özelliklerini
açıklayabilecek,
• Farklı öğrenme yaklaşımlarını
açıklayabilecek,
• Öğretim yöntem ve tekniklerinin ÜNİTE
özelliklerini karşılaştırabilecek,
• Çocukların gelişim özelliklerine
uygun öğretim yöntem ve
tekniklerini belirleyebileceksiniz. 1
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Çocuklarda Gelişim ve Öğrenme

Gelişimle İlgili Kavramlar

Gelişimle İlgili Temel İlkeler

GELİŞİM
ÇOCUKLARDA GELİŞİM VE ÖĞRENME

Gelişimi Etkileyen Etmenle

Gelişim Alanları ve Özellikleri

Öğrenme ile İlgili Kavramlar

Öğrenmeyi Etkileyen
Etmenler

Öğrenme Kuramları

Öğrenme Yaklaşımları

ÖĞRENME

Sunuş Yoluyla Öğrenme

Buluş Yoluyla Öğrenme

Araştırma-İnceleme Yoluyla
Öğrenme

Öğretim Yöntem ve
Teknikleri

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2


Çocuklarda Gelişim ve Öğrenme

GİRİŞ
Her anne-baba ve eğitimci, doğumundan itibaren çocuklara belli başlı bazı
bilgi ve davranışları öğretme çabası içerisine girmektedir. Çocuğun yaşama uyum
sağlaması için, zamana bağlı olarak belirli gelişim görevlerini yerine getirmesi
beklenir. Bu açıdan bakıldığında, çocukların gelişim özelliklerinin bilinmesi önemli
bir gerekliliktir. Çünkü çocukların hangi gelişim özelliklerine sahip olduğu
bilindiğinde, yetişkinlerin onlardan beklentileri daha gerçekçi olacaktır. Çünkü belli
bazı davranışlar, belli zamanlarda yapılır veya bilginin öğrenilmesi yaşa göre
farklılık gösterir. Çocuğun gelişiminin desteklenebilmesi gelişim özelliklerinin
bilinmesine, gelişim özelliklerinin bilinmesi de öğrenme ve öğretme etkinliklerinin
planlanmasına rehberlik edecektir.
Gelişim ve öğrenme, birbiriyle yakından ilişkili konulardır. İyi bir anne-baba
veya iyi bir eğitimcinin, gelişim ve öğrenme konularına hâkim olması beklenir.
Ancak bu sayede çocuğun gelişimini desteklemek mümkün olabilir. Yine çocuğun
gelecekte toplumda istendik özellikler taşıyan bir birey olmasına katkı sağlamak
için gelişime ve öğrenmeye ilişkin konuların bilinmesi gerekir. Çocuğun
desteklenmesinin nihai hedefi ise, onun birey olarak kendisini tanımasını
sağlamaktır. Bu açıdan bakıldığında, kendine ve topluma faydalı bireyler
yetiştirmek, çocukla ilgilenen yetişkinlerin sorumluluğundadır.
Bu düşünceden hareketle, bu bölümde gelişim ve öğrenme konuları ele
alınarak açıklanmıştır. İlk aşamada gelişimle ilgili kavramlar, gelişimle ilgili temel
Gelişim, birbiriyle
ilkeler, gelişimi etkileyen etmenler, gelişim alanları ve özellikleri kısaca ele
ilişkili ve bütün olarak
ele alınması gereken alınmıştır. Sonraki aşamada ise; öğrenmeyle ilgili kavramlar, öğrenmeyi etkileyen
bir konudur. etmenler, öğrenme kuramları, öğrenme yaklaşımları, çocuklarda öğrenmeyi
kolaylaştıracak öğretim yöntem ve tekniklerine yer verilmiştir.

GELİŞİM
Gelişim, birbiriyle ilişkili ve bütün olarak ele alınması gereken bir konudur.
Herhangi bir gelişim alanında ortaya çıkan durum, diğer alanları da etkiler.

•Konuşamayan bir çocuk, yetişkin ya da akranlarıyla ilişki kurmakta


Örnek

zorlanır; kendini ifade edemediğinden öfke nöbetleri gibi davranış


problemleri sergileyebilir.

Gelişimle ilgili olarak; büyüme, olgunlaşma, öğrenme, hazır bulunuşluk,


kritik dönem ve gelişim kavramlarının anlamlarının bilinmesi, konunun
anlaşılırlığını kolaylaştıracaktır.

Gelişimle İlgili Kavramlar


Büyüme; bedende zamana bağlı olarak oluşan değişiklikleri ifade eder.
Boyun uzaması, vücut hacmi ve kilonun artması büyüme olarak tanımlanır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


Çocuklarda Gelişim ve Öğrenme

Olgunlaşma; vücuttaki biyolojik değişimi ifade eder. Organların


kendilerinden beklenen fonksiyonları yerine getirebilmesi için, kalıtımın da
etkisiyle değişime uğraması olarak tanımlanır. Bu durum, öğrenme yaşantılarından
bağımsızdır.
Öğrenme; yaşantı sonucu ve tekrarlar sonucunda, davranışlarda gözlenen
kalıcı değişimleri ifade eder.

•Parmak kasları büyüyüp olgunlaşan çocuk için gereken çevresel


Örnek
koşullar sağlandıktan sonra, yazı yazma becerisinin gelişebilmesi
için öğretim ve öğrenme sürecinin başlaması gerekir.

Hazırbulunuşluk; olgunlaşma ve öğrenme vasıtasıyla, bireyin kendisinden


beklenen gelişimsel görevleri yapabilecek aşamaya gelmesi olarak tanımlanır.
Kritik dönem; belirli becerileri kazanıp öğrenme açısından, yaş değişkenine
göre avantajlı olunan dönemi ifade eder.
Gelişim; doğumdan ölüme kadar olan zaman diliminde; büyüme,
olgunlaşma, öğrenme ve yaşantılar sonucunda ortaya çıkan gözlenebilir, düzenli
ve sürekli değişikliklerdir.

•Doğum öncesi dönemde solunumda görev almayan akciğerlerin,


Örnek

büyüyüp olgunlaşarak doğum sonrası bebeğin yaşamını


sürdürebilmesi için hazırbulunması, doğumla birlikte solunum
fonksiyonunu yerine getirmesi gerekir. Aksi durumda, akciğerleri
gelişmeden doğan fetüs yaşayamaz.

Gelişimle İlgili Temel İlkeler


Bireyin gelişiminde, evrensel bazı temel ilkeler yer almaktadır. Bunlar
aşağıda sıralanmıştır:

 Gelişim, kalıtım ve çevre etkileşiminin bir ürünüdür. Örneğinçocukta


kalıtım yoluyla getirilen resim yeteneğinin gelişebilmesi için çocuğa gerekli
materyaller, ortam ve eğitim fırsatı verilmesi önemlidir.
 Gelişim süreklidir ve belli aşamalarda gerçekleşir. Örneğin; hareket
gelişimi döllenmeden itibaren başlar ve hayat boyunca emekleme,
Gelişimde evrensel yürüme, koşma şeklinde farklı aşamalar gösterir.
bazı temel ilkeler yer  Gelişim nöbetleşe devam eder. Örneğin; bazı kelimeleri söylerken
almaktadır.
yürümeye odaklanan iki yaşındaki çocuğun, konuşma gelişiminde bir
duraklama görülür.
 Gelişim baştan ayağa, içten dışa doğrudur. Örneğin; yenidoğan önce
başını daha sonra sırasıyla göğüs, karın, bacak ve ayaklarını kontrol eder.
Yenidoğanın önce bedeni ve iç organları, daha sonra kolları gelişir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


Çocuklarda Gelişim ve Öğrenme

 Gelişim, genelden özele doğrudur. Örneğin; atılan topu tüm vücudunu


kullanarak yakalayan bir çocuk, kasları geliştikçe elleriyle tutabilir.
 Gelişimde kritik dönemler vardır. Örneğin; çocuğun ilk bir yılı temel güven
duygusunu kazanması için kritiktir, eğer bu zaman diliminde kazanamazsa
daha sonra güç olacaktır.
 Gelişim bir bütündür. Örneğin; yürümeye başlayan çocuk çevresini daha
çok keşfedeceğinden bilişsel becerileri olumlu etkilenir.
 Gelişimde bireysel farklılıklar vardır. Bazı çocuklar dokuz aylıkken, bazı
çocuklar 15 aylıkken yürüyebilir.
Gelişimde temel bazı ilkeler yanında, gelişimi etkileyen etmenler de
bilinmelidir.

Gelişimi Etkileyen Etmenler


Gelişim üzerinde olumlu veya olumsuz etkileri olabilen durumlar; kalıtım,
çevre, hormonlar ve zaman olarak incelenebilir.

 Kalıtım; anne ve babanın kromozomlarıyla çocuğa aktarılan özellikleri


ifade eder. Gelişimi etkileyen önemli bir faktördür. Kromozomların taşıdığı
genler sayesinde cinsiyet, kan grubu, zekâ düzeyi gibi özellikler belirlenir.
 Çevre; doğum öncesinden itibaren, doğum esnasında ve doğum
sonrasında maruz kalınan yaşamsal alanı ifade eder. Doğum öncesinde,
anne adayının gebelikte aldığı ilaçlar ve beslenme biçimi vb. fetüsü
Gelişimi etkileyen etkilerken doğum sırasında bebeğin oksijensiz kalması ve kordon
etmenler; kalıtım, dolanması gibi durumlar gelişimi etkileyebilir. Doğum sonrasında ise
çevre, hormonlar ve beslenme, kazalar, kitle iletişim araçları, sosyo-ekonomik durum, aile ve
zaman olarak ele akranlar vb. gelişim üzerinde etkili olabilecek çevresel faktörlerdendir.
alınabilir.  Hormonlar; gelişimde önemli bir yeri olan ve iç salgı bezlerinden salgılanan
tiroit, pankreas veya cinsiyet hormonları gibi hormonlar tüm vücut
işlevleri üzerinde etkilidirler. Hormonların az ya da çok salgılanması veya
hiç salgılanmaması durumunda gelişim olumsuz etkilenir.
 Zaman; bazı özelliklerin zamana bağlı olarak gelişimi etkilemesini ifade
eder.

• Gebeliğin ilk aylarında geçirilen viral enfeksiyonlar, fetüste


Örnek

doğum öncesi anomali riski oluşturur.

Çocuklara kazandırılacak davranışları planlama, uygulama ve değerlendirme


aşamaları, çocuğun gelişim özelliklerine göre gerçekleştirmek mümkün olabilir. Bu
nedenle, çocukla çalışacak bireylerin, gelişimin doğasını bilmesi gerekir.

Gelişim Alanları ve Özellikleri


Gelişim, doğum öncesi ve doğum sonrası olarak ele alınabilir. Doğum öncesi
gelişim döllenmeyle başlar, doğumun gerçekleşmesiyle sonlanır. Doğum sonrası
gelişim ise yaşa bağlı olarak; bebeklik (0-2 yaş), ilk çocukluk (2-6 yaş) orta çocukluk

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5


Çocuklarda Gelişim ve Öğrenme

(6-12 yaş), erken ergenlik (12-18 yaş), geç ergenlik (18-22 yaş), erken yetişkinlik
(22-34 yaş), orta yetişkinlik (34-60 yaş) ve ileri yetişkinlik (60 yaş ve daha sonraki
yaşlar) olarak incelenebilir. Tüm bu yaşlarda gelişim dönemleri; bedensel gelişim,
bilişsel gelişim ve psiko-sosyal gelişim alanları özellikleri bakımından ele alınarak
aşağıda incelenmiştir.

Bedensel gelişim
Bedensel gelişim, vücuttaki tüm organların gelişmesini ifade eder. Boy ve
kilo, kaslar, kemikler ve dişler, sistemler ve organların gelişmesini içerir. Bedensel
gelişim en hızlı doğum öncesi dönemdedir, doğum sonrası ise bebeklik ve ergenlik
döneminde daha hızlıdır.
Bedensel gelişim, Bedensel gelişime paralel olarak devimsel gelişim gerçekleşir ve böylece
bebeklik ve ergenlik çocuk vücudunu kullanmada güç ve hız kazanır, organları arasında eşgüdüm
döneminde daha
sağlayıp onları denetim altına almada becerikli duruma gelir. Çocukluk döneminde
hızlıdır.
bedensel gelişim temellerinin sağlıklı atılması, bireyin gelecek yaşamında sağlıklı
olması üzerinde etkili olacaktır.

Bilişsel gelişim
Bilişsel gelişim, bireyin akıl yürütme ve düşünme süreçlerinin bir bütünü
olarak düşünülür ve dil gelişimi de bunun ayrılmaz bir parçası olarak ele alınır.
Bilişsel gelişim denildiğinde ilk akla gelen isim J. Piaget’tir. Piaget’e göre, bilişsel
gelişim evrensel olup aşağıdaki sırada gelişir:
 Duyusal-Motor Dönemi (0–2 yaş); bebekteki pek çok davranışın temelini
emme ve yakalama refleksleri oluşturur. Zihninde belirli kavramlar
oluşmaya başlayan bebek, istediği bir şeye ulaşmak için ona yönelik bir
Dil gelişimi, bilişsel davranışta bulunur.
gelişimin ayrılmaz bir
 İşlem Öncesi Dönem (2–7 yaş); çocukların düşüncelerinde ilerleme
parçasıdır.
görülen, basit bazı mantıksal ilişkilerin kurulabildiği dönemdir. Çocuk soru
sorar, kitaplara ve sayılara ilgi duyar, hikâyeler dinler ve anlatır vb.
 Somut İşlemler Dönemi (7–11); çocuğun düşüncesinde esneklik olduğu,
olayların nedenlerini açıklayabildiği, somut şekilde problem çözebildiği ve
korunum kavramının kazanıldığı (nesnenin biçimi veya konumu değişse de
sayı, hacim veya ağırlığının aynı kaldığı bilinci) dönemdir.
Benmerkezcilikten uzaklaşılmış, olaylara başkaları açısından bakılmaya
başlanmıştır.
 Soyut İşlemler Dönemi (11 yaş ve üzeri); yetişkinlik dönemine kadar
uzanan ve zihinsel işlemlerin yapıldığı dönemdir. Soyut düşünce yetisi
gelişmiştir.
İnsanların duygularını, düşüncelerini, isteklerini vb. başkalarına aktarmak
için kullandıkları dil ise; alıcı ve ifade edici dil olarak iki temel bileşene sahiptir.
Çocukta sözel uyaranların işitilerek anlaşılması anlamına gelen alıcı dil, verilmek
istenen bilgilerin anlatılması işlevi anlamına gelen ifade edici dilden daha önce
gelişir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6


Çocuklarda Gelişim ve Öğrenme

Dil gelişimi; konuşma öncesinde yenidoğan dönemi (0-6 hafta), gığıldama


dönemi (6 hafta-3 ay), mırıldanma dönemi (3-6 ay), mırıldanma tekrarı dönemi (6-
9 ay) olarak incelenir. Konuşma döneminde ise ses sözcük dönemi (9-12 ay), tek
sözcük dönemi (12-18 ay), iki sözcüklü ifadeler dönemi (18-24 ay), üç ve daha fazla
sözcüklü ifadeler dönemi (2-3 yaş), gramer kurallarına uygun konuşma dönemi (3-
6 yaş) ve okul dönemi (7-11 yaş) olarak incelenebilir. Dil gelişimi ve zekâ düzeyi
arasında, önemli düzeyde ilişki vardır. Zekâ düzeyi düşük olan çocukların dil
gelişimi gerilemekte, zekâ düzeyi yüksek olan çocuklar ise daha doğru yapıda,
daha zengin kelime dağarcığıyla uzun cümleler kurabilmektedirler.

Psikososyal gelişim
Psiko-sosyal gelişim, bireyin duygusal ve sosyal özelliklerinin altyapısını
oluşturan gelişim alanıdır. Doğumdan itibaren duygularıyla kendini ifade eden
bebekler, zaman geçtikçe duygularını sosyal bağlamlara uyumlu şekilde kullanmayı
öğrenirler.
İlk zamanlardaki ağız kenarına dokunulduğunda gülme gibi refleksif tepkiler
duyguların temelini oluşturur. Doğum sonrası ağlayarak tepki veren bebek üçüncü
aydan itibaren sosyal bağlamda güler, daha sonra kızgınlık, şaşırma, üzüntü (3-
4aylar), korku (5-7aylar), utangaçlık (6-8aylar) ve suçluluk (2yaş) gibi duygusal
ifadeleri yüzüyle belli eder.
Psiko-sosyal gelişim; kişilik gelişimi, ahlak gelişimi ve sosyal-duygusal gelişim
olmak üzere üç başlık altında incelenebilir:
Kişilik gelişimi; Kişilik, bireyi diğerlerinden ayıran duygulanma, düşünme ve
Psiko-sosyal gelişim; hareket tarzlarının tümü olarak ifade edilebilir. Neşeli olmak, sebatkâr olmak,
kişilik gelişimi, ahlak sevecenlik, kırılganlık vb. pek çok özellikten oluşan kişiliğin özünde, genetik olarak
gelişimi ve sosyal-
nesilden nesile aktarılan mizaç vardır.
duygusal gelişim
başlıkları altında Erikson, kişilik gelişimiyle ilgili kuramında anne-baba veya çocukla ilgilenen
incelenebilir. kişilerle kurulan ilişkilerin önemine dikkat çekmiştir. İlk yıllar temel güven duygusu
veya güvensizliğin kazanıldığı yıllardır. Sonraki yıllar (1-3 yaş) özerklik veya utanç
duygusunun, girişimcilik veya suçluluk duygusunun edinildiği (3-6 yaş), okul
yıllarında başarı veya başarısızlık duygusunun yaşandığı (6-12 yaş), ergenlik yılları
ise kimlik kazanıldığı veya rol karmaşası yaşandığı (12-18 yaş) bir dönemdir.
Çocuklar, aldıkları geribildirimlerle olumlu ya da olumsuz duygulara
yönlenebilirler. Çeşitli etkinliklere yönlendirilen, övülen, başarı için
cesaretlendirilen çocuklar, çalışkan ve başarılı olma inançlarını geliştirirler. Böylece
olumlu bir benlik kavramı geliştirme fırsatı elde etmiş olurlar.
Ahlak gelişimi; Ahlak gelişimi, çocukların bazı davranışları doğru veya yanlış
olarak değerlendirebilmelerini sağlayan bir süreci ifade etmektedir. Çocuğun yakın
çevresindeki kişilerin tepkilerine göre davranışlar belirlenir. Freud, psikoanalitik
kuramında ahlak gelişimini duygusal ve güdüsel bir süreç olarak ele alırken; Piaget,
çocukta ahlak gelişiminin somut işlemler dönemine geçilen altı yaşa kadar
başlamadığını savunur.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


Çocuklarda Gelişim ve Öğrenme

Kohlberg’in ahlak gelişim evreleri üç yaştan sonrasını kapsar. Gelenek


öncesi düzeyde (10 yaşa kadar), çocuklar kendi çıkarları doğrultusunda ceza
almamak için kurallara uyarlar. Geleneksel düzeyde (11-18 yaş), kendi
çıkarlarından çok aile ve akranları tarafından onaylanma çabası gösterirler.
Gelenek sonrası düzey; ise değerler ve kanunların eleştirildiği, bireyin kendine
özgü ahlak ilkelerini oluşturduğu düzeydir. Yaş arttıkça, çocuklar toplumsal
gelenek ve ahlaki gereklilikleri açıklayabilir, bunlar arasında bağlantı kurabilirler.
Sosyal-duygusal gelişim; Sosyal gelişim, doğumdan yetişkinliğe kadar olan
dönemde insanlarla ilişkilerin ve başkalarına karşı geliştirilen duyguların tümüdür.
Sosyal ve duygusal gelişim, birbirine oldukça yakın iki gelişim alanıdır. İnsan
olmanın gereği olan duygular, sosyal bağların oluşmasında temel bir rol üstlenirler.
Sosyalleşme, çocuk gelişiminde en önemli süreçlerden biridir. Bu süreçte
çocuklar empati duygusunun gelişimi, kendini ifade edebilme, başkalarını
anlayabilme, başkalarına yardım etme, işbirliği, arkadaşlık ilişkilerini keşfetme gibi
becerileri edinirler. İlk sosyal temas ve sosyal ilişki, anneyle olandır. Anneyle
oluşan güvenli bağlanma, bebeğin ihtiyaçlarının zamanında karşılanması, akran
ilişkileri, karşılıklı iletişime dayalı oyunlar oynanması, inançlar ve değerler gibi
kültürel faktörler vb. sosyal gelişim üzerinde etkilidir. Çocukluğun ilk yıllarındaki
sosyal gelişim, ileriki yıllarda topluma uyum için gerekli sosyal davranışların
temelini oluşturur. Sosyal becerileri gelişmiş çocuklar, çevrelerindeki kişilerle kolay
ilişki kurabilirler ve kendilerine güvenirler.

• İki yaşında bir çocuk için bir gelişim alanı belirleyiniz.


Bireysel
Etkinlik

Bu gelişim alanındaki olumsuz bir durum/gelişim


geriliğinin diğer gelişim alanlarına nasıl bir etkisi
olabileceğini düşününüz. Ulaştığınız sonucu
arkadaşlarınızla tartışınız.

ÖĞRENME
İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerden biri öğrenmedir.
Doğum sonrası kalıtsal olarak getirilen güçler ve çevrenin etkisiyle, birey yaşamı
için gerekli tüm davranışları öğrenir. Bireyin konuşabilmesi, problem çözme
stratejileri geliştirmesi, cinsiyetine uygun rolleri, alışkanlık ve tutumları edinmesi
Öğrenme, insanı
diğer canlılardan vb. öğrenme sayesinde gerçekleşir.
ayıran en önemli Öğrenme süreklidir, yaşam boyu devam eden bir süreçtir. Öğrenme
özelliklerdendir. sürecinde bilişsel ve sosyal değişkenler, algı ve bellek, dikkat ve güdülenme, dil ve
düşünce gibi çoğu değişkenin etkileşimi görülür. Bireyin yaşamını sürdürmesi için
çevresindeki değişimlere uyum sağlama süreci, ancak öğrenme ile gerçekleşebilir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


Çocuklarda Gelişim ve Öğrenme

Genel olarak “yaşantı sonucu oluşan ve az veya çok kalıcı izli bir davranış
değişikliği” şeklinde tanımlanan öğrenmenin özellikleri Grafik 1.1.’de sıralanmıştır.

Davranışta gözlenebilir değişiklik


olması

Öğrenmenin Özellikleri
Davranıştaki değişikliğin nispeten
sürekli olması

Davranıştaki değişimin yaşantılar


sonucu oluşması

Davranıştaki değişimin olgunlaşma,


büyüme, uyku, hastalık veya ilaç vb.
etkisiyle meydana gelmemiş olması

Grafik 1.1. Öğrenmenin Özellikleri

Öğrenme ile İlgili Kavramlar


Öğrenme ile ilgili olarak eğitim, öğretim, davranış, uyarıcı, tepki,
performans, yaşantı ve öğrenme ortamı gibi kavramları açıklamak gerekir.
Eğitim, öğretim,
davranış, uyarıcı, tepki,  Eğitim; bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla kasıtlı olarak ve
performans, yaşantı ve istendik değişmeler meydana getirme sürecidir.
öğrenme ortamı  Öğretim; bireyin belirlenen davranışları kazanabilmesi için okullarda
öğrenmeyle ilgili amaçlı, planlı, programlı olarak yürütülen faaliyetlerdir.
kavramlardır.  Davranış; canlıların gözlenebilen veya gözlenemeyen her türlü bilişsel,
duyuşsal, psikomotor tepkileri ve hareketlerinin tümüdür. Grafik 1.2’de
davranış çeşitleri görülmektedir.

•İçgüdüler •Alkol, ilaç vb. •Öğrenme sonucu


•Refleksler etkisiyle yapılan ortaya çıkan
istendik veya
istenmeyen

Doğuştan Sonradan
Geçici
getirilen kazanılan
davranışlar
davranışlar davranışlar

Grafik 1.2. Davranış Çeşitleri

 Uyarıcı; içsel veya dışsal olabilen, duyu organlarını harekete geçiren ve


bunun sonucunda organizmada tepkiye yol açan durumlardır.
 Tepki; uyarıcılardan etkilenen organizmanın etkilenerek gösterdiği bilinçli
veya bilinçsiz davranışlardır.
 Performans; bir işin yapılması için gereken yeterliklerdir.
 Yaşantı; çevreyle etkileşin sonucunda, bireyde kalan izlerdir.
 Öğrenme ortamı; öğrenmenin oluştuğu okul, ev, sokak vb. yerlerdir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9


Çocuklarda Gelişim ve Öğrenme

Gelişimde olduğu gibi öğrenmeyi etkileyen etmenlerin bilinmesi,


öğrenmenin kolaylaştırılması veya öğrenme engellerinin kaldırılmasında yardımcı
olacaktır.

Öğrenmeyi Etkileyen Etmenler


Çocuğun öğrenme hızını, öğrenme düzeyini, ilgisini, dikkatini,
öğrendiklerinin kalıcı olmasını sağlayan çeşitli etmenler vardır. Bunlar öğrenenle
ilgili etmenler, öğrenme yöntemiyle ilgili etmenler ve öğrenme stilleriyle ilgili
etmenler olarak ele alınabilir.
Öğrenenle ilgili,
öğrenme yöntemiyle Öğrenenle ilgili etmenler aşağıda kısaca açıklanmıştır.
ilgili ve öğrenme Türe özgü hazır oluş; öğrenme için gerekli biyolojik donanıma sahip
stilleriyle ilgili olmaktır. Türe özgü olan bu hazır oluş, organizmanın neyi öğrenip neyi
etmenler öğrenmeyi
öğrenemeyeceğini belirlemektedir.
etkilemektedir.
Örnek

• İnsanlar uçma özelliğine sahip olmadıkları için insanlara uçma


öğretilemez.

Olgunlaşma; bir davranışı öğrenebilmek için belirli bir gelişmişlik düzeyine


ulaşılması gerekir.
Örnek

• Bir yaşındaki bir çocuğa, küçük kasları henüz gelişmediği için


kalem tutarak yazma öğretilemez.

Yaş; öğrenim hızının ve niteliğinin belirleyicisidir. En iyi öğrenme yaşı genç


yetişkinlik olup, işlevsel zekânın en üst düzeye ulaşması 20 yaş civarındadır.
Zekâ; öğrenme hızıyla doğrudan ilişkili olup zekâ düzeyi bireylerin ne kadar
kolay öğrenebileceklerini gösterir. Zekâ yükseldikçe öğrenme artar. Bazı
davranışları öğrenebilmek için belirli bir zekâ yaşına ulaşılması zorunludur.
H. Gardner’in ileri sürdüğü Çoklu Zekâ Kuramı, zekâ düzeyine göre
sınıflama yerine çeşitli yeteneklerin farklı zekâ alanlarını oluşturduğuna vurgu
yapmaktadır. Grafik 1.3’te Çoklu Zekâ Kuramına göre zekâ alanları verilmiştir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


Çocuklarda Gelişim ve Öğrenme

Sözel/dilsel zekâ

Mantıksal/matematiksel zekâ

Görsel/uzamsal zekâ

Bedensel/kinestetik zekâ

Müziksel/ritmik zekâ

Sosyal/kişilerarası zekâ

İçsel/öze dönük zekâ

Doğacı zekâ

Varoluşçu zekâ

Grafik 1.3. Çoklu Zekâ Kuramına Göre Zekâ Alanları

Güdülenme; öğrenmeyi kolaylaştıran, organizmanın ihtiyaçlarının


giderilmesi için harekete geçirici etkisi olan bir güçtür. Davranışı oluşturan en
önemli koşuldur, pekiştirme için gereklidir ve davranış değişikliğini denetler.

• Ödevini yaptığında annesinin "aferin" diyerek sevdiği


Örnek

televizyon programını izlemesine izin vereceğini bilen çocuk,


ödevini yapmaya gayret edecektir.

Uyarılmışlık düzeyi; öğrenmenin olması için öğrenmeye ilgi duyulmasını


belirtir. Tüm enerjisini yapılan işe yoğunlaştıran bireyin öğrenmesi kolay olur.
Dikkat; bilincin belli bir hedefe odaklanmasıdır ve öğrenme için öğrenilecek
konuya dikkat edilmesi gerekir.
Fizyolojik durum; öğrenmenin niteliğini etkiler. Görme ve işitme bozuklukları
veya bazı hastalıklar, öğrenmeyi olumsuz yönde etkiler.
Geçmiş yaşantılar; yeni kazanılacak davranışların önceki öğrenilenlerle
ilişkilendirilerek öğrenilmesini kolaylaştırır. Sunulan yeni bilgiyle ilgili yeterli temel
bilgilere sahip olmak başarılı olmada etkilidir.

• Bölme işlemini yapabilmek için, çarpma ve çıkarma


Örnek

işlemlerinin önceden öğrenilmiş olması gerekir.

Bireysel farklılıklar; zekâ, kişilik özelliği, öğrenme stili, psikolojik veya


kültürel farklılıklar gibi özellikleri ifade eder. Bireysel farklılıkların bilinmesi ve göz
ardı edilmemesi, öğrenme-öğretme sürecinin kalitesini etkiler.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11


Çocuklarda Gelişim ve Öğrenme

Öğrenme yöntemiyle ilgili etmenler aşağıda kısaca açıklanmıştır.


Konunun yapısı; konunun bir bütün halinde ele alınmasını veya parçalara
bölünerek öğretilmesini gerektirebilir. Konuların anlamlı olması da öğrenmeyi
olumlu etkiler.
Öğrenmeye ayrılan zaman; yeterli zaman ayırmak veya öğrenilenleri tekrar
etmek de öğrenilenlerin kalıcılığını sağlar.
Geri bildirim; öğrenilenlerle ilgili olarak bilgilendirme yapılmasını ifade eder.
Böylece çocuk, neyi bilip bilmediğinin veya ne kadar öğrendiğinin farkına varır.
Aktif katılım; öğrenenin mümkün olduğunca tüm duyularının öğrenme
etkinliğinde rol almasını ifade eder. Yalnızca dinleyen çocuk oldukça pasiftir, bunu
yerine anlatma, tartışma, uygulama gibi katılım sağladığında öğrenmesi kolaylaşır
ve daha kalıcı hale gelir.
Öğrenme stilleriyle ilgili etmenler aşağıda açıklanmıştır.
Öğrenmeyi etkileyen bir diğer etmen, bireyin öğrenme stilidir. Her çocuğun
doğuştan getirdiği bireysel özellik ve tercihleri olarak nitelendirilen öğrenme
stillerini bilmek, verimli bir öğrenme-öğretme süreci için yardımcı olacaktır.
Öğrenme stili, bireysel Bazıları sessiz ortamda ve düzenli bir çevrede, bazıları okuyarak veya dinleyerek,
özellik ve tercihlerdir.
bazıları ise yaparak yaşayarak veya her şeyi ayrıntılı şekilde düşünerek kolay
öğrenebilir.
Carl Jung’ın Psikolojik Tıp Teorisine göre sekiz farklı öğrenci tipi ve sekiz
farklı öğrenme stili vardır. Bu öğrenme stilleri ve özellikleri aşağıda açıklanmıştır.

 Dışa dönük tipler: En iyi yaparak ve yaşayarak öğrenirler, sesli düşünmeyi


ve birlikte öğrenmeyi tercih ederler.
 İçe dönük tipler: Yalnız çalışmayı ve sessizliği severler, her şeyi ayrıntılı
olarak düşünmeyi tercih ederler.
 Duyusal tipler: Öğrenirken duyularını kullanırlar, soyut teorilerden
hoşlanmazlar, öğrenirken belirli prosedürleri izlemeyi tercih ederler.
 Sezgisel tipler: Kendi kendilerine yeni yöntemler üretirler, çabuk sıkılırlar
ve önemsiz detayları atlama eğilimindedirler.
 Düşünen tipler: Adil olmayı ve kurallara uymayı önemserler, mücadeleci
olup evden bağımsızdır, mantıksal olarak iyi düzenlenmiş çalışmalara
ihtiyaç duyarlar.
 Duygusal tipler: Öğrenmek için uyumlu bir ortama ihtiyaç duyarlar,
işbirliğine önem verirler, kendileri ve çevresindekiler için öğrenmeyi
isterler.
 Yargısal tipler: Planlı olmayı severler, başladıkları işleri zamanında bitirmek
isterler.
 Algısal tipler: Yeni ve ilginç fikirler keşfetmeyi severler, değişik öğrenme
stillerine açıktırlar, yapılandırılmış öğrenme etkinlikleri için
cesaretlendirilmek isterler.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12


Çocuklarda Gelişim ve Öğrenme

Sonuç olarak; etkili bir öğrenme-öğretme süreci için bireysel farklılıkları


dikkate almak, bireylerin ilgi ve ihtiyaçlarına yönelik öğrenme etkinlikleri
planlamak gerektiği söylenebilir.

• Kendi öğrenme stilinizin hangisi veya hangi öğrenme


Bireysel stillerine daha yakın olduğunu düşününüz. Bir konuyu
Etkinlik
öğrenmek için kullandığınız etkinliklerin öğrenme stilinize
uygunluğunu tartışınız.

Öğrenme Kuramları
Öğrenmenin nasıl oluştuğuna ilişkin çeşitli görüşler vardır. Bunlar öğrenme
kuramları olarak ele alınmıştır. Öğrenme kuramları davranışçı kuramlar, bilişsel
kuramlar ve sosyal öğrenme kuramı olarak ele alınabilir.

Davranışçı kuramlar
Pavlov, Guthrie, Thorndike ve Skinner gibi temsilcileri olan davranışçı
kuramlar, öğrenmenin uyarıcı-davranış arasındaki bağ ile gerçekleştiğini,
pekiştirilen davranışın ise kalıcı hale geldiğini ileri sürmektedirler.
Davranışçı kuram kapsamında aşağıdaki süreçler incelenebilir.
Klasik koşullanma; Pavlov’un deneylerle ortaya koyduğu bir öğrenme
Davranışçı kurama göre
türüdür. Burada köpeğe yiyecek verilmeden önce zil çalınmış ve daha sonra
öğrenme, uyarıcı ile
davranış arasında bağ yiyecek verilmiştir. Başlangıçta zil sesini duyan köpek salya salgılamazken zil
sayesinde gerçekleşir. sesinden sonra yiyecek verme denemeleri tekrarlandıktan sonra, köpek zil sesini
duyar duymaz salya salgılamıştır. Daha sonra yemek verilmese de köpek zil
sesinden sonra salya salgılamıştır. Bu durum, köpeğin zil sesi ile yiyecek arasında
bir bağlantı kurduğunu ortaya koymuştur.

• İçinde süt olmadığı halde, biberonu annesinin elinde gören


Örnek

bebeğin, ellerini ve kollarını sallayarak neşeli sesler çıkarması.


Biberon, burada koşullu uyarıcı rolündedir.

Edimsel koşullanma; Thorndie ve Skinner’in deney sonuçlarına


dayanmaktadır. Öğrenmenin deneme-yanılmayla problem davranışa çözüm
üreme şeklinde oluştuğu ileri sürülür. Birey rastlantısal olarak yaptığı bir
davranışın sonucunda ödül alır veya cezadan kurtulursa davranışın tekrarlanma
Yeni öğretilen
olasılığı artar, “edim” oluşur. İstenen davranışın ortaya çıkma olasılığını artırmaya
davranışlar için sürekli
pekiştirme kullanılır. yarayan uyarıcılara “pekiştireç” denir. Klasik koşullanmada önce uyarıcı verilirken,
edimsel koşullanmada önce davranış daha sonra uyarıcı gelir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13


Çocuklarda Gelişim ve Öğrenme

 Sürekli pekiştirme, her doğru davranışın pekiştirilmesidir. Sabit aralıklarla


pekiştirme, sabit süreler sonunda davranışın pekiştirilmesidir. Haftada bir
gün harçlık verilmesi gibi.
 Sabit oranlı pekiştirme, belli sayıda tekrar eden davranışın
pekiştirilmesidir. Her beş doğru cevaba 10 puan verilmesi gibi.
 Değişken aralıklarla pekiştirme, davranışın farklı süre aralıklarında
pekiştirilmesidir. Üç günde bir harçlık alınabileceği gibi beş günde bir de
alınabilir.
 Değişken oranlı pekiştirme, davranışın farklı sayıdaki tekrarları sonucunda
pekiştirilmesidir. Beş doğru davranışta da ödül verilebilir, iki doğru
davranışta da.
Özellikle yeni bir davranışın öğretilmesinde, sürekli pekiştirme kullanılır.
Öğrenilen davranışın kalıcılığının sağlanmasında ise değişken aralıklarla pekiştirme
daha etkilidir.
Davranışçı kuramın öğrenme ilkeleri şöyle sıralanabilir:

 Öğrenci yaparak öğrenir.


 Pekiştirme ve özellikle doğru davranışın pekiştirilmesi önemlidir.
 Öğrenilenlerin kalıcılığının sağlanmasında tekrar önemlidir.
 Öğrenmede güdülenme önemlidir.

Bilişsel kuramlar
Bilişsel kuramlar, öğrenmenin doğrudan gözlenemeyen bir süreç olduğunu,
öğrenmenin kişinin zihninde meydana geldiğini ve dışarı yansıdığını ileri
sürmektedirler. Öğrenmenin temeli, bireyin çevresindeki olaylara bir anlam
yüklemesidir.
Geştalt yaklaşımında, öğrenmenin bilişsel yönüne dikkat çekilmiş ve algı
ilkeleri ileri sürülmüştür. Buna göre; insanlar gördüklerini bir bütün olarak algılar,
insanlar çevrelerini bir ahenk içerisinde görme eğilimindedirler, insanların
davranışı içinde bulundukları durumu algılamalarına bağlı olarak değişir ve bütün,
Bandura’ya göre onu meydana getiren parçaların toplamından daha farklı ve büyüktür.
çocuklar görerek,
Bilgiyi işleme kuramı, dış dünyadan alınan bilgileri algılama kurallarına göre
yaşayarak ve model
alarak öğrenirler. zihne kaydedildiğini, kısa süreli bellekte bir süre kaldıktan sonra bilgilerin
anlamlandırılarak, görselleştirilerek veya tekrarlanarak vb. uzun süreli belleğe
aktarıldığını ileri sürer.

Sosyal öğrenme kuramı


Sosyal öğrenme kuramcılarından Bandura, çocuklarla yaptığı deneyler
sonucunda çocukların çevrelerindeki olayları gözlemleyerek ve model alarak
öğrendiklerini ileri sürmektedir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14


Çocuklarda Gelişim ve Öğrenme

• Saldırganlık davranışı gösteren birinin ödüllendirildiğini gören

Örnek
çocuklarda saldırganlık eğiliminin artması, cezalandırıldığını
gören çocukta saldırganlık eğiliminin azalması.

Bandura’ya göre, gözlem yoluyla öğrenmede dikkat süreci, bellekte tutma


süreci, davranışın oluşum süreci ve güdülenme süreci önemlidir. Bir çocuğun
yaptığı davranış nedeniyle cezalandırıldığını gören başka bir çocuk, cezalandırılan
davranışlardan kaçınır ya da ödüllendirildiğini gördüyse o davranışı yapma eğilimi
gösterir. İstenmeyen bir davranışın hoş görülmesi ise, davranışı yapma
eğilimindeki diğer çocukların bu davranışını yapma olasılığını artırır. Psiko-motor
becerilerin öğretilmesinde, model davranışın ardışık olarak bütünlük içinde
verilmesi parçalar arasında ilişki kurulmasını kolaylaştırır. İstenen davranışın
sıklığını artırmak için edimsel şartlanma ilkelerinden yararlanılır.

Öğrenme Yaklaşımları
Öğrenmenin gerçekleşmesi için çeşitli öğretme ve öğrenme
yaklaşımlarından yararlanılır. Öğretme yaklaşımları, öğrenmenin sağlanmasında
öğrenme ortamı ve çevrenin öğrenme gereksinimine uygun olarak
düzenlenmesidir. Öğrenme yaklaşımı ise, çevreden çocuğun duyu organlarına
ulaşan uyarımların önce kısa süreli bellek ve daha sonra uzun süreli belleğe
geçmesini sağlayan işlemlerin uygulanması etkinliğidir. Kısaca öğretme
yaklaşımları dışsal, öğrenme yaklaşımları ise içsel etkinlikleri kapsar.
Çocuklara yönelik öğretimde, eğitimci çocuğun özelliklerini, çocuğa
kazandırılacak davranışları, zamanı, mevcut araç-gereçleri vb. dikkate alarak en
uygun yaklaşımı seçmelidir. Öğrenme yaklaşımları sunuş, buluş, araştırma-
inceleme yoluyla öğretim şeklinde ele alınabilir.

Sunuş Yoluyla Öğrenme


Sunuş yoluyla öğrenmede, çocukların bilgilerin sunularak kazandırılması
temel alınır. Temelini Ausebel’in anlamlı öğrenme kuramından alan sunuş yoluyla
öğrenmede hedeflenen bilgi, tutum ve becerileri kazandırmak üzere daha
önceden hazırlanan bilgiler dinleyici durumundaki çocuklara aktarılır.
Sunuş yoluyla öğrenme yaklaşımı öğretmen merkezlidir, fakat öğretmen ve
Sunuş yoluyla çocuk arasında yoğun etkileşim vardır. Öğretmenin olabildiğince, çocukların aktif
öğrenmede, önceden katılımını sağlaması gerekir. Öğretmen örnek vererek, görsel uyarıcı kullanarak,
hazırlanan bilgiler duyu organlarının tümüne hitap etmeye çalışarak konuyu sunarken aynı zamanda
çocuklara aktarılır. çocuklar da öğrendiklerini anlatır, özetler, tekrar eder, konu hakkında soru sorar,
soruları cevaplarlar.
Sunuş yoluyla öğrenmede genelden özele doğru bir sıra/tümdengelim
yaklaşımı izlenir. Yani önce konuyla ilgili temel bilgiler, daha sonra ayrıntılar verilir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15


Çocuklarda Gelişim ve Öğrenme

Çocuk, kendi işine yarayacağını düşündüğü bilgileri anlamlı bulmaktadır. Bu


nedenle öğrenme etkinliğinde çocukların daha önce bildikleriyle yeni bilgiler
arasında bağlantı kurulur, anlamlı bir öğrenme gerçekleştirmeleri sağlanır.
Sunuş yoluyla öğrenmede giriş, geliştirme ve sonuç aşamaları vardır.
 Giriş veya başlangıç aşaması; çocuğu öğrenmeye hazırlama aşamasıdır.
Bunun için, çocuğun dikkati konuya çekilir, öğreneceklerinin günlük
yaşamda ne işe yarayacağının söylendiği ve öğrenmeye istekli hale
getirildiği/güdülendiği, yeni öğrenilecek bilginin daha önceden bilinenlerle
ilişkilendirildiği aşamadır.
 Geliştirme aşaması; sunum için önceden belirlenen etkinliklerin belli bir
sürede ve sırayla gerçekleştirildiği aşamadır. Bu şamada konuyla ilgili
kavramlar vb. açıklanır, gösteri ve deney gibi öğretim etkinliklerinden
yararlanılır, ara özetler yapılır, soru-cevaplarla çocuğun düşünmesi
sağlanır, öğrenmesi kontrol edilir.
 Sonuç aşaması; çocuğa kazandırılması hedeflenen davranışların
kazandırılıp kazandırılmadığının belirlenmeye çalışıldığı aşamadır.
Öğrenilenlerin kalıcılığının sağlanması için kısa tekrarlar yapılabilir.
Konunun daha önceki öğrenilenlerle ilişkilendirilmesi istenebilir.

Buluş Yoluyla Öğrenme


Bruner tarafından ileri sürülen buluş yoluyla öğrenme, çocukların
sorumluluk alarak aktif bir şekilde çalışmasına, keşfetmesine dayalı bir yaklaşımdır.
Çocuğu merkeze alan buluş yoluyla öğrenmede, ilk ve en önemli aşama çocukta
öğrenme isteğinin uyarılmasıdır. Bu nedenle “merak” önemli bir unsurdur ve
çocuğun merakı uyandırılarak öğretim süreci boyunca canlı tutulmalıdır.
Buluş yoluyla öğrenme,
Buluş yoluyla öğrenmede, öğretmenin amacı belirlemesi ve bu amaca
çocuğun keşfetmesine
dayalı bir yaklaşımdır ve yönelik nitelikli örnekler hazırlaması gerekir. Çünkü bu yaklaşımda, çocukların veri
“merak” ön plandadır. toplayıp analiz ederek genellemelere ulaşmasını hedefleyen tümevarıma dayalı
düşünme kullanılır.
Buluş yoluyla öğrenmede belirli aşamalar vardır:
 Örnekler sunulur.
 Çocuklar örnekleri tanımlar.
 Ek örnekler verilir.
 Çocuklar ek örnekleri öncekilerle karşılaştırır.
 Ek örnekler ve örnek olmayan durumlar sunulur.
Araştırma-inceleme
yoluyla öğrenmede,  Çocuklar zıt örnekleri karşılaştırarak farklılıkları bulur.
bilimsel problem çözme  Çocukların ulaştıkları özellikler veya ilkeler vurgulanır.
aşamaları izlenir.  Çocuklar ulaştıkları özellik veya ilkeleri açıklar.
 Ulaşılan ilkelere benzer örnekler istenir, çocuklara rehberlik edilir.

Araştırma-İnceleme Yoluyla Öğrenme


Araştırma yoluyla öğrenme, çocukların araştırma ve inceleme yapmasına ve
problem çözme becerisi kazanmalarına yönelik bir yaklaşımıdır. Çocuğun merkeze

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16


Çocuklarda Gelişim ve Öğrenme

alındığı yaklaşımda, araştırma yapılacak problem ortaya konur ve çocukların


problemi nasıl araştıracaklarıyla ilgili açıklama yapılır.
Bilimsel araştırma yöntemini temel alan bu yaklaşım, J. Dewey’in problem
çözmek için kullandığı beş aşamaya dayanmaktadır. Bilimsel problem çözmenin
aşamaları şu şekildedir:
 Güçlüğün sezilmesi veya problemin tanımlanması
 Problemin çözümü için denenceler oluşturulması
 Problemin çözümü için veri toplanması, verilerin düzenlenmesi ve
değerlendirilmesi
 Sonuca ulaşma
 Ulaşılan sonuçları test etme
Araştırma-soruşturma yoluyla öğrenmede ilk basamak problemin
belirlenmesidir. Öğretmen, çocukların merakını yönlendirerek onları araştırma
yapmaya teşvik eder. Çocukların işbirliği yapmasını destekler. Çocuklar, öğretmen
rehberliğinde bir şeyler üretmek için aktif çalışır, sorumluluk alır, soru sorar, sorun
çözerler.

• Sık karşılaştığınız bir problem durumu belirleyiniz. Bu


durumun problem olup olmadığına karar verme
Bireysel
Etkinlik

aşamasından itibaren çözüme ulaşana kadar hangi


aşamaları/yolları izlediğinizi düşününüz. Kendinize
özgü çözüm önerilerinizi, arkadaşlarınızla paylaşınız.

Öğretim Yöntem ve Teknikleri


Çocuklar, doğumda belirli bir öğrenme kapasitesine sahiptir ve doğduktan
sonra öğrenme süreci yaşam boyu devam eder. Öğretme ise, öğrenmeyi
gerçekleştirmek için yapılan faaliyetleri kapsar. Doğru yöntem ve teknikler
kullanılıp yeterli zaman sunulduğunda her çocuk öğrenebilir. Fakat her çocuğun
öğrenme yolu ve ilgi duyduğu şeyler farklıdır. Bu nedenle öğrenmenin sağlanması
için, çocukların öğretmen tarafından yönlendirilmesi, öğretimde belirli yöntem ve
tekniklerin kullanılması gereklidir.
Öğrenme süreci yaşam
boyu devam eder. Yöntem, belirli bir stratejiye göre belirlenen bilgi, tutum ve beceri
düzeyindeki davranışların kazandırılmasında kullanılan en kısa yoldur. Teknik ise;
öğretmenin yöntemi kendine özgü uygulama biçimidir.
Öğrenme-öğretim sürecinde aşağıdaki ilkeler göz önünde
bulundurulmalıdır:
 Çocuğa görelik ilkesi; zekâ, ilgi ve eğilimler gibi her çocuğun farklı
özellikleri olduğu dikkate alınarak öğretimin planlanmasını ifade eder.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17


Çocuklarda Gelişim ve Öğrenme

 Bilinenden bilinmeyene ilkesi; çocuğa yeni bilgi sunulurken bilinenlerden


hareketle bilinmeyen konulara değinilmesi, yeni bilgilerle eskilerin
karşılaştırılmasını ifade eder.
 Somuttan soyuta ilkesi; zihinsel gelişim somuttan soyuta doğru
gerçekleştiği için çocuklara önce somut, daha sonra soyut kavramların
verilmesi gerektiğini ifade eder.
 Yakından uzağa ilkesi; öğretilecek bilgilerin düzenlenmesinde en yakın
çevresinden (aile, okul vb.) başlayarak daha uzağa doğru (ülke, dünya vb.)
verilmesi gerektiğini ifade eder.
 Açıklık ilkesi; çocuğun ne kadar çok duyu organı öğrenmeye katılırsa
öğretimde o kadar açıklık gerçekleşmiş olur.
 Ekonomiklik ilkesi; öğretimde en kısa yoldan, en az zaman, emek, para ve
enerjiyle en fazla verim elde edilmesini ifade eder.
 Aktivite ilkesi; iyi planlanmış öğrenme etkinlikleriyle çocukta daha kalıcı
öğrenmeler gerçekleşir.
 Hayata yakınlık ilkesi; teorik olarak sunulan bilgilerin yaşamda
kullanılabilir olmasını ifade eder.
 Bütünlük ilkesi; çocuğun bedensel ve ruhsal yönden bir bütün olarak ele
alınması, her yönden dengeli şekilde eğitilmesini ifade eder.
 Motivasyon ilkesi; öğrenmenin sağlanması için motivasyon/güdülenmişlik
düzeyinin yüksek olması gerekir.
 Katılım ilkesi; öğrenme etkinliğine aktif olarak katılan çocukta daha kolay
ve daha kalıcı öğrenme gerçekleşir.
 Tekrar ilkesi; öğrenilenlerin kalıcılığının sağlanmasında ara sıra yapılan
tekrarlar etkilidir.
 Pekiştirme ilkesi; davranışların tekrar edilme sıklığını artıran uyarıcı verme
işlemidir.
 Geribildirim ilkesi; öğrenilenlerin ne kadar hatasız ya da hatalı olduğunu
çocuğa bildirmeyi ifade eder, daha kolay ve çabuk öğrenmeyi sağlar.
 Transfer ilkesi; daha önce öğrenilenlerin yeni bilgilerin öğrenilmesinde
kullanılmasıdır ve yeni bilginin öğrenilmesini kolaylaştırıyorsa olumlu
transfer, zorlaştırıyorsa olumsuz transfer söz konusudur.
Öğretimde hangi yöntem ve teknik kullanılırsa kullanılsın, öğretim ilkelerinin
göz önünde bulundurulması öğrenmeyi kolaylaştıracaktır.

Anlatım
Anlatım yöntemi, öğretmenin konuştuğu ve çocukların dinleyici
Anlatım yönteminde,
rolünde/pasif olduğu bir yöntemdir. Kalabalık gruplarda etkili olabilen anlatım
dinleyiciler pasif
olduğundan çabuk yönteminde, sözel iletişim ön planda olup iletişim tek yönlüdür. Yeni bir bilginin
sıkılabilirler. Anlatımda öğretilmesi, konunun özetlenmesi, ilke ve kavramların açıklanmasında, sürenin
sıkıcılığı önlemek için kısıtlı olduğu durumlarda kullanılır.
çeşitli teknikler ve
materyallerden Ekonomik ve kolay uygulanabilir, her dinleyici grubunda kullanılabilir,
yararlanmak gerekir. gerektiğinde konuşmacının değişiklikler yapmasına fırsat veren bir yöntemdir.
İşiterek öğrenenler için verimli bir yöntemdir. Bilginin sistemli bir şekilde

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18


Çocuklarda Gelişim ve Öğrenme

dinleyicilere sunulmasını sağlarken dinleyicilere not alma ve etkin dinleme becerisi


kazandırır. Fakat dinleyicilerin pasif olması, iletişimde eksikliklere ve
değerlendirmede zorluklara neden olabilir. Ayrıca, görmeye dayalı bilgiler ve
psiko-motor davranışların bu yöntemle öğretimi zordur.
Anlatım yöntemini kullanan kişi, dili çok iyi kullanamaz ve ses tonunu
ayarlayamazsa veya çeşitli tekniklerle dikkati toplayamazsa, anlatım sıkıcı hale
gelir. Sıkıcılığı önlemek için soru-cevap, tartışma, deney gibi yöntem ve teknikler
yanında resim ve harita gibi görsel materyaller kullanılabilir. Oturma düzeni
ayarlanarak ve dinleyicilerin katılımı sağlanarak, çok sayıda örnekler verilerek
dikkati toplamak anlatımı daha etkili kılabilir.

Soru-Cevap
Soru-cevap yöntemi tek başına kullanılabileceği gibi pek çok yöntem ve
tekniği destekleyici olarak da kullanılmaktadır. Bu yöntemde, açık ya da kapalı
uçlu, alt ya da üst düzey, önderlik edici ya da cevabı beklenilmeyen sorular
kullanılabilir.
 Açık uçlu sorular, açıklama ve yorum gerektiren sorulardır.
Soru-cevap yöntemi,  Kapalı uçlu sorular, “evet” veya “hayır”, “doğru” veya “yanlış” gibi cevabı
diğer yöntem ve tek olan sorulardır.
teknikleri destekleyici
 Alt düzey sorular, ezbere dayalı ve bilgi düzeyindeki sorulardır.
olarak kullanılabilir.
 Üst düzey sorular, analiz, sentez ve değerlendirme gibi üst düzey
hedeflerine yönelik sorulardır.
 Önderlik edici sorular, herhangi bir tartışmada süreci başlatan sorulardır.
 Cevabı beklenmeyen sorular, dikkati çekmek veya pekiştirmeyi sağlamak
için kullanılan ve cevabı beklenmeyen sorulardır.
Soru-cevap yöntemi, konu tekrarı veya çocukların öğrenme düzeyini
belirlemede, dönüt vermek, düzeltme yapmak, ipucu vermek veya pekiştirmek için
kullanılabilir. Soru sormak çocukların eleştirel düşünme becerilerini geliştirir, onları
öğrenmeye güdüler, dikkatlerini toplamasını sağlar.
Soru sormada dikkat edilecek noktalar şu şekilde özetlenebilir:
 Soru, çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine uygun olmalıdır.
 Her konu için ayrı bir soru sorulmalıdır.
 Soru kritik bir noktayı içermelidir.
 Sorular kolaydan zora doğru olmalıdır.
 Soru tüm çocuklara sorulmalı, gönüllüler arasından cevap alınmalıdır.
 Soru kısa, açık, kesin ifadelerle ve dil bilgisi kurallarına uygun olmalıdır.
 Sorunun tek bir cevabı olmalıdır.
 Soru sorulduktan sonra çocuğun cevabı için yeterli süre verilmelidir.
 Soruya verilen cevaplar pekiştirilmeli veya düzeltilmelidir.
 Yanlış cevap durumunda ipuçları verilerek doğru cevap buldurulmalıdır.
 Çocuklar da soru sormak için teşvik edilmelidir.
 Sorular bilgi düzeyi değil uygulama, analiz, sentez, değerlendirme
düzeyinde de sorulmalıdır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19


Çocuklarda Gelişim ve Öğrenme

 Çocuk, soruya kendi ifadesiyle cevap vermesi için teşvik edilmelidir.


Gösteri
Gösteri, çocukların sözel olarak söylenenleri anlamalarını kolaylaştırmak için
görsel materyallerden yararlanılmasıdır. Bir oyuncağın nasıl kullanılacağının
gösterilmesi, sunumla ilgili resimlerin projeksiyonla yansıtılması gibi. Böylece
anlatılanların görsel olarak desteklenmesi sağlanır.

Tartışma
Günlük yaşamda bazı olaylar çocuklar arasında tartışılırken bazen olumlu
sonuçlanır, bazen olumsuz sonuçlanabilir. Öğretmen tarafından tartışma
yönteminin kullanılmasında, çocuklara tartışabilecekleri bir konu verilerek bu konu
üzerinde tartışmaları istenir. Çocuklarla daha çok grup tartışması şeklinde
kullanılan tartışma yönteminde, konu hakkındaki düşüncelerini belirtmeleri istenir.
Tartışma için seçilecek konu hakkında, çocukların bilgi sahibi olmaları gerekir.
Tartışma, çocukların
Bir konu üzerinde tartışmak çocukların başkalarını dinleme, kendi
sosyal kuralları
öğrenmelerini destekler. görüşlerini savunma, başkasının düşüncesine saygı gösterme, soru sorma, sorulara
cevap verme, söz sırası bekleme vb. sosyal kuralları öğrenmelerini destekler.
Eğitimci tartışmayı yönetir, konunun farklı alanlara kaymasını önleyebilir. Çocuğun
merkeze alındığı tartışma yöntemi zaman alıcı olsa da bilginin kavranmış olmasını
gerektirir ve çocukların zihinsel olarak bilgilerini artırmalarına katkı sağlar.
Örnek

• Sınıf kurallarının tartışılarak belirlenmesi, bir bitkinin solmasının


nedenlerinin tartışılması, oyunun kurallarına uyulmadığında
oluşabilecek sonuçların tartışılması vb.

Gösterip yaptırma
Gösterip yaptırma yöntemi, çocuğa bir işin nasıl yapılacağını göstererek onun da
denemelerle bu beceriyi kazanmasını sağlar. Bu yöntemle bilgilerin uygulamaya
dönüşmesi sağlanır. Öğretmen gerçek materyalleri veya modellerini kullanarak işin nasıl
yapıldığını gösterebilir. Gösterip yaptırma esnasında ilgili her bir becerinin sırasıyla
gösterilmesi ve çocuğa yapması için zaman tanınması gerekir.

Hem öğretmen hem de öğrenci merkezli olan bu yöntem, özellikle çocuklara bir
Gösterip yaptırma, hem beceri kazandırmada etkilidir. Yaparak yaşayarak öğrenme fırsatı sunduğundan
öğretmen hem çocuk birden çok duyu organı işe koşulur ve ilgi çekicidir. Kalabalık sınıflarda her çocuğun
merkezli bir yöntemdir.
uygulaması için ayrı ayrı zaman, tekrar etme fırsatı veya materyal gerektiğinden
ekonomik olmayabilir. Kaza oluşabilecek durumlar için de önceden önlem alınması
gerekir.

•Makasla düz çizgiden kesme çalışması için makasın ve kağıdın


Örnek

nasıl tutulacağı gösterilerek kağıt kesildikten sonra çocuktan


aynısını yapması istenir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20


Çocuklarda Gelişim ve Öğrenme

Oyun
Oyun, çocuklar için eğlenme ve en etkili öğrenme yoludur. Çocuk oyunu
kendi isteğiyle tercih ettiğinden, yetişkin tarafından yönlendirilen etkinliklere göre
daha etkili bir öğrenme yöntemidir. Oyun sayesinde çocuklar işbirliği, iletişim,
yaratıcılık, empati vb. becerileri kazanırlar.
Oyun yoluyla öğrenme, çocuklar için ezber yerine yeni fikirler üretme,
gözlem, denemeler yapma, araştırma ve inceleme fırsatı sunar. Çocuk tarafından
yönlendirilen oyun, onun gelişimini doğrudan etkiler. Bedensel ve ruhsal yönden
rahatlama ve enerji boşaltımını sağladığı için çocuk yeni şeyleri denemeye istekli
hale gelir.
Oyun, çocuklar için en
Oyun sırasında gerçek yaşam deneyimlerinin provasını yapan çocuk, oyun
etkili öğrenme yoludur.
sırasında halay kurar, dünyayı değiştirir, sembolik düşünür, mutlu olur, duygusal
ve sosyal yönden beslenir. Çocuklar için evrensel bir dil olan oyun, bireyin yaşam
boyu devam eden gereksinimlerindendir.
Oyunun kapsadığı etkinlik alanları şunlardır:
 Yapılandırılmış oyun etkinlikleri; belli amaçlara göre kuralları belirlenen
küçük veya büyük grup oyunlarıdır.
 Yarı yapılandırılmış oyun etkinlikler; öğretmen tarafından planlanan,
çocuklarla etkileşim içinde açık uçlu bir süreç olarak devam eden yaratıcı
oyunlardır.
 Yapılandırılmamış oyun etkinlikleri; bireysel, küçük grup veya büyük
gruplarla çocukların kendilerinin belirlediği biçimde serbest oyunlarıdır.
Eğitsel oyunlar ise, amaca uygun biçimde tasarlanır ve uygulanırsa her yaş
grubunda kullanılabilen bir tekniktir. Bu süreçte amaca uygun oyun belirlenir,
kuralları vb. çocuklara açıklanır, oyun oynanır ve daha sonra değerlendirme yapılır.
Çocukların problem çözme, dikkat ve güzel konuşma gibi özelliklerinin gelişmesine
katkı sağlayan eğitsel oyunlar, sıkıcı olmadan kalıcı öğrenme sağlar.

Drama
Drama yöntemi, çocukların hayatlarında karşılaşabilecekleri durumları
yaparak yaşayarak öğrenmelerine fırsat sunan bir yöntemdir. Canlandırma,
empati, problem çözme, işbirliği ve yaratıcılık gibi becerilerin gelişimine destek
olur.
Pandomim, rol oynama ve doğaçlama gibi türleri bulunan drama yöntemi
çocukların kendilerini ifade etmelerine fırsat sunar. Öğrenme tekniği olarak rol
oynamanın sıklıkla kullanıldığı drama yönteminde, önceden belirlenen konuyla
Drama yoluyla ilgili bir metindeki ana karakterlerin rolleri öğretmen tarafından dağıtılır. Rolün
öğrenmenin temelinde
nasıl oynanacağına rolü üstlenen çocuklar karar verir. Canlandırma yapıldıktan
yaparak yaşayarak
öğrenme vardır. sonra değerlendirme yapılarak konu tartışılır.
Drama yönteminde, çocukların anlama ve dinleme, özgüven ve akıcı
konuşma, beden dilini kullanma gibi özellikleri gelişir. Özellikle hayal gücünü
geliştirirken eğlenceli bir şekilde öğrenme sağlar. Ancak tüm çocukların katılması

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21


Çocuklarda Gelişim ve Öğrenme

zor olabilir veya yapılan uygulama yetenek gösterisi haline gelebilir. Bu nedenle,
öğretmenin süreci doğru yönetmesi önemlidir.
Drama yöntemini kullanmada dikkat edilecekler şunlardır:
 Çocuklara, uygulama öncesi yapılan etkinliğin amacı açıklanır.
 Gerekli materyaller ve ortam önceden hazırlanır.
 Çocuklara, hazırlık yapmaları için süre tanınır.
 Hem rol alan hem de izleyici konumundaki çocuklara, dikkat etmeleri
gerekenler önceden söylenir.
 Drama bittiğinde, tartışma ve değerlendirme yapılır.
Örnek

•Anlatılan bir hikâyenin veya bir bitkinin tohum olarak


ekilmesinden meyve vermesine kadar geçen sürecin
canlandırılması.

Alan Gezileri
Geziler, çocuklara araştırma ve inceleme, gözlem yapma, konuyla ilgili
doğrudan bilgi edinme fırsatı sunarlar. Gezi esnasında çocuklar görerek, yaşayarak
deneyim edinirler. Çocuk merkezli bir yöntem olan alan gezilerinde etkili bir gezi-
gözlem için, iyi bir ön hazırlık yapılması gerekir.
Geziye çıkmadan önce, çocuklara gezinin amacı ve gezi hakkında ayrıntılı
Etkili bir gezi-gözlem için bilgi verilmelidir. Gezi sonrası ise, değerlendirme yapılarak planlanan şekilde
iyi bir ön hazırlık gerçekleşip gerçekleşmediği ve amaca ulaşılıp ulaşılmadığı değerlendirilmelidir.
yapılması gerekir.
Alan gezilerinde çocuklar farklı yerleri ziyaret ederler ve dikkatli bir şekilde
gözlem yapma becerileri gelişir. Zaman alıcı ve bazen maliyeti fazla olan bir
yöntem olmasına rağmen, çocuklar tüm duyularını kullandıkları için daha kalıcı
öğrenme sağlanır. Sosyal anlamla pek çok becerinin gelişimine destek olur.
Gezilerde dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır:

 Gezide, öğretmenin yasal sorumlulukları vardır. Aile, okul yönetimi ve


gezinin gidileceği yere göre mülki amirden (kaymakam, vali vb.) resmi
izinler alınmalıdır.
 Geziyle ilgili tüm ayrıntılar planlanmalıdır (nereye, nasıl, neden gidileceği;
çocukların neyi gözlemleyip neler yapacakları ve varsa eşofman gibi özel
bir giyinme türünün belirlenmesi vb.).
Çocuktan çocuğa,
 Gezinin, belirlenen eğitsel hedeflere uygun olması gerekir.
temelde sağlığı
iyileştirme ve toplumu  Gezide gerektiğinde yardımcı olacak kişiler belirlenmelidir.
geliştirme yaklaşımıdır.  Gezi sonrası değerlendirme yapılmalıdır (bu amaçla geziyle ilgili notlar,
fotoğraflar vb. kullanılabilir).

•Hayvanat bahçesine, botanik parka veya tarihi mekanlara yönelik


Örnek

geziler düzenlenebilir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22


Çocuklarda Gelişim ve Öğrenme

Çocuktan çocuğa
Çocuktan çocuğa öğrenme yöntemi, çocukların öğrendiklerini okulda veya
evde başka çocuklara aktarması temeline dayanır. Bu aktarım esnasında,
çocukların bilgileri ve davranışlarında gelişme olur. Temelde, çocuklar tarafından
yönetilen sağlığı iyileştirme ve toplumu geliştirme yaklaşımıdır. Yaklaşımda,
çocuklar sorun olarak görülen durumlara çözüm bulurken yetişkinlere de yapması
gereken bazı şeyleri hatırlatmış olurlar.
Çocuktan çocuğa öğrenmede, sorun olarak görülen konuyla ilgili etkinlikler
hazırlanır, materyaller geliştirilir, öykü ya da piyesler vb. kullanılır. Çocuklar
konuyla ilgili bilgileri araştırır, hazırlıklarını yaparlar ve diğerleriyle paylaşırlar.
Çocuktan çocuğa öğrenme, çocuktan çocuğa, çocuktan aileye, çocuktan topluma
şeklinde etkileşime fırsat sunan bir yaklaşımdır. Çocuklar öğrendiklerini kardeşleri,
akranları, aileleri ve toplumla paylaşırlar.

•Diş sağlığı ve bakımı konusunu öğrenen çocuk, evde kardeşi ve


Örnek

ailesine bilgiyi iletir, dişlerinin bakımı için teşvik eder veya gerekli
girişimlerde bulunur.

Proje
Proje yöntemi, çocuğu merkeze alan ve çocukların bir görev üzerinde küçük
veya büyük gruplarla çalışmalarına dayalıdır. Öğretmenin rehberliğine gereksinim
duyulan yöntemde; üst düzey düşünme, problem çözme, sorgulama gibi beceriler
kazanılır.
Proje yönteminde ilk aşama konunun belirlenmesidir, daha sonra grup ya da
bireysel olarak konular paylaşılır. Proje hazırlama aşamaları belirtilir. Öğretmen
proje sürecinde gerektiğinde yardımcı olur, materyaller sağlanır ve çalışmalar
Proje yöntemi, bir çocuklarla birlikte değerlendirilir.
konunun derinlemesine
Ele alınan konuların derinlemesine incelendiği proje yönteminde, bilgiler
incelenerek
öğrenilmesini sağlar. araştırılıp keşfedilir. Bu yöntemde öğretmen ve çocuk birlikte çalışırlar, süreç ve
ürün birlikte değerlendirilir. Çocukların yaparak yaşayarak öğrenmelerine fırsat
sağlayan proje yönteminde, çocuklar daha fazla akademik kazanç elde ederler.
Hızlı veya yavaş öğrenen çocuklar için kullanılabilir.
Proje yönteminde öğretmenin sorumluluğu artar, her zaman beklenen
sonuç elde edilmeyebilir, proje uzun süreli ve maliyetli olabilir. Bu nedenle,
sürecin doğru planlanıp yönetilmesinde fayda vardır.

SONUÇ
Öğrenmenin %83’ü görme, %11’i işitme, %3,5’i koklama, %1,5’i dokunma ve
%1’i tatma duyularıyla edinilen yaşantılar vasıtasıyla öğrenildiği bilinmektedir.
Ayrıca insanlar;
 Okuduklarının %10’unu,

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23


Çocuklarda Gelişim ve Öğrenme

 İşittiklerinin %20’sini,
 Gördüklerinin %30’unu,
 Hem görüp hem işittiklerinin %50’sini,
 Söylediklerinin %70’ini,
 Yapıp söylediklerinin %90’ını hatırlamaktadırlar.
Sonuç olarak; öğrenmenin gerçekleşmesi ve kalıcı olması için mümkün
olduğu kadar fazla sayıda duyu organına hitap edilmesi, öğrenenin aktif şekilde
öğrenme faaliyetine katılımının sağlanması, gelişim özellikleri ve bireysel
farklılıklar dikkate alınarak öğretimin planlanması gerekmektedir.

• Beş yaşındaki Mehmet'e ana renkleri öğretmek istiyorsunuz.


Bireysel
Etkinlik

Öğretme sürecine geçmeden önce neleri bilmeniz gerektiğini


belirleyiniz. Öğretim sürecinde ne tür etkinliklerden , öğretim
yöntem ve tekniklerinden yararlanabileceğinizi belirleyiniz.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24


Çocuklarda Gelişim ve Öğrenme

•GELİŞİM
•Gelişim, birbiriyle ilişkili ve bütün olarak ele alınması gereken bir konudur.
Herhangi bir gelişim alanında ortaya çıkan durum, diğer alanları da etkiler.
•Gelişim; doğumdan ölüme kadar olan zaman diliminde, büyüme,
olgunlaşma, öğrenme ve yaşantılar sonucunda ortaya çıkan gözlenebilir,
düzenli ve sürekli değişikliklerdir.
•Gelişimle İlgili Temel İlkeler
•Gelişim, kalıtım ve çevre etkileşiminin bir ürünüdür.
•Gelişim süreklidir ve belli aşamalarda gerçekleşir.
•Gelişim nöbetleşe devam eder.
•Gelişim baştan ayağa, içten dışa doğrudur.
•Gelişim, genelden özele doğrudur.
•Gelişimde kritik dönemler vardır.
•Gelişim bir bütündür.
•Gelişimde bireysel farklılıklar vardır.
•Gelişimi Etkileyen Etmenler
•Gelişim üzerinde kalıtım ve çevre, hormonlar ve zaman etkili olmaktadır.
Özet

•Gelişim Alanları ve Özellikleri


•Bedensel gelişim; vücuttaki tüm organların gelişmesini ifade eder. Boy ve
kilo, kaslar, kemikler ve dişler, sistemler ve organların gelişmesini içerir.
•Bilişsel gelişim; bireyin akıl yürütme ve düşünme süreçlerinin bir bütünü
olarak düşünülür ve dil gelişimi de bunun ayrılmaz bir parçası olarak ele
alınır.
•Psiko-sosyal gelişim; bireyin duygusal ve sosyal özelliklerinin altyapısını
oluşturan gelişim alanıdır.
•ÖĞRENME
•Bireyin yaşamını sürdürmesi için çevresindeki değişimlere uyum sağlama
süreci, ancak öğrenme ile gerçekleşebilir.
•Öğrenmeyi Etkileyen Etmenler
•Öğrenenle ilgili etmenler; türe özgü hazır oluş, olgunlaşma, yaş, zekâ,
güdülenme, uyarılmışlık düzeyi, dikkat, fizyolojik durum, geçmiş yaşantılar
ve bireysel farklılıklar olarak ele alınabilir.
•Öğrenme yöntemiyle ilgili etmenler; konun yapısı, öğrenmeye ayrılan
zaman, geri bildirim ve aktif katılımın sağlanması olarak ele alınabilir.
•Öğrenme stilleriyle ilgili etmenler; bireyin dışa dönük, içe dönük, duyusal,
sezgisel, düşünen, duygusal, yargısal veya algısal tipe sahip olması nasıl
daha kolay öğreneceği hakkında ipucu verecektir.
•Öğrenme Kuramları
•Davranışçı kuramlar, öğrenmenin uyarıcı-davranış arasındaki bağ ile
gerçekleştiğini, pekiştirilen davranışın ise kalıcı hale geldiğini ileri
sürmektedirler. Davranışçı kuram kapsamında klasik koşullanma ve edimsel
koşullanma süreçleri ele alınabilir.
•Bilişsel kuramlar, öğrenmenin doğrudan gözlenemeyen bir süreç olduğunu,
öğrenmenin kişinin zihninde meydana geldiğini ve dışarı yansıdığını ileri
sürmektedirler.
•Sosyal öğrenme kuramında, çocukların çevrelerindeki olayları
gözlemleyerek ve model alarak öğrendikleri ileri sürülür.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 25


Çocuklarda Gelişim ve Öğrenme

•Öğrenme Yaklaşımları
•Sunuş yoluyla öğrenmede, öğretmen örnek vererek, görsel uyarıcı
kullanarak, duyu organlarının tümüne hitap etmeye çalışarak konuyu
sunarken aynı zamanda çocuklar da öğrendiklerini anlatır, özetler, tekrar
eder, öğrendikleri hakkında soru sorar, soruları cevaplarlar.
•Buluş yoluyla öğrenme, çocukların sorumluluk alarak aktif bir şekilde
çalışmasına, keşfetmesine dayalı bir yaklaşımdır. Buluş yoluyla öğrenmede
tümevarıma dayalı düşünme kullanıldığından, öğretmenin amacı belirlemesi
ve bu amaca yönelik nitelikli örnekler hazırlaması gerekir.
•Araştırma-inceleme yoluyla öğrenme, çocukların araştırma ve inceleme
yapmasına ve problem çözme becerisi kazanmalarına yönelik bir
yaklaşımıdır.
•Öğretim Yöntem ve Teknikleri
•Anlatım; kalabalık gruplarda etkilidir, sözel iletişim ön plandadır. Ekonomik
ve kolay uygulanabilir, her dinleyici grubunda kullanılabilir, gerektiğinde
Özet (devamı)

konuşmacının değişiklikler yapmasına fırsat veren bir yöntemdir.


•Soru-cevap yöntemi; tek başına kullanılabileceği gibi pek çok yöntem ve
tekniği destekleyici olarak da kullanılmaktadır. Bu yöntemde, farklı soru
tipleri kullanılabilir.
•Gösteri; çocukların sözel olarak söylenenleri anlamalarını kolaylaştırmak için
görsel materyallerden yararlanılmasıdır.
•Tartışma; çocuklarla daha çok grup tartışması şeklinde kullanılabilir.
Çocuğun merkeze alındığı tartışma yöntemi zaman alıcı olsa da bilginin
kavranmış olmasını gerektirir ve çocukların zihinsel olarak bilgilerini
artırmalarına katkı sağlar.
•Gösterip yaptırma yöntemi; çocuğa bir işin nasıl yapılacağını göstererek
onun da denemelerle bu beceriyi kazanmasını sağlar. Bu yöntemle bilgilerin
uygulamaya dönüşmesi sağlanır.
•Oyun yoluyla öğrenme; çocuklar için ezber yerine yeni fikirler üretme,
gözlem, denemeler yapma, araştırma ve inceleme fırsatı sunar. Eğitsel
oyunlar ise, amaca uygun biçimde tasarlanır ve uygulanırsa her yaş grubunda
kullanılabilen bir tekniktir.
•Drama yöntemi; çocukların hayatlarında karşılaşabilecekleri durumları
yaparak yaşayarak öğrenmelerine fırsat sunar. Pandomim, rol oynama ve
doğaçlama gibi türleri bulunan drama yöntemi çocukların kendilerini ifade
etmelerine fırsat sunar.
•Geziler; çocuklara araştırma ve inceleme, gözlem yapma, konuyla ilgili
doğrudan bilgi edinme fırsatı sunarlar. Zaman alıcı ve bazen maliyeti fazla
olan bir yöntem olmasına rağmen, çocuklar tüm duyularını kullandıkları için
daha kalıcı öğrenme sağlanır.
•Çocuktan çocuğa öğrenme yöntemi; çocukların öğrendiklerini okulda veya
evde başka çocuklara aktarması temeline dayanır. Çocuklar konuyla ilgili
bilgileri araştırır, hazırlıklarını yaparlar ve diğerleriyle paylaşırlar.
•Proje yöntemi; çocuğu merkeze alan ve çocukların bir görev üzerinde küçük
veya büyük gruplarla çalışmalarına dayalıdır. Ele alınan konuların
derinlemesine incelendiği proje yönteminde, bilgiler araştırılıp keşfedilir. Bu
yöntemde öğretmen ve çocuk birlikte çalışırlar, süreç ve ürün birlikte
değerlendirilir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 26


Çocuklarda Gelişim ve Öğrenme

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. “Gelişim” kavramının tanımında aşağıdakilerden hangisi yer almaz?
a) Büyüme
b) Olgunlaşma
c) Öğrenme
d) Öğretim
e) Yaşantı
Bir anne “Abisi dokuz aylıkken yürümüştü; kardeşi 13 aylık oldu, hâlâ
yürüyemiyor.” demektedir.
2. Bu durum hangi gelişim ilkesiyle açıklanabilir?
a) Gelişim baştan ayağa, içten dışa doğrudur.
b) Gelişimde bireysel farklılıklar vardır.
c) Gelişim, belirli aşamalarda gerçekleşir.
d) Gelişimde kritik dönemler vardır.
e) Gelişim, kalıtım ve çevre etkileşiminin bir ürünüdür.
3. Bedensel gelişimin, en hızlı olduğu dönem hangi dönemdir?
a) Doğum öncesi dönem
b) Bebeklik dönemi
c) Erken çocukluk dönemi
d) Erken ergenlik dönemi
e) Ergenlik dönemi
4. Aşağıdakilerden hangisi kalıtımsal bir özellik değildir?
a) Zekâ düzeyi
b) Kan grubu
c) Kişisel ilgiler
d) Göz rengi
e) Cinsiyet
5. Aşağıdakilerden hangisi öğrenilmiş davranışa bir örnektir?
a) Acıkan bebeğin ağlaması
b) Ani ışık karşısında göz kırpma
c) Arının bal yapması
d) Köpeğin verilen işaretle oturması
e) Nefes alıp verme
6. Bir davranış ilk kez öğretiliyorsa, hangi tür pekiştireç kullanılması daha
uygundur?
a) Sürekli pekiştireç
b) Sabit oranlı pekiştireç
c) Sabit aralıklı pekiştireç
d) Değişken oranlı pekiştireç
e) Değişken aralıklı pekiştireç

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 27


Çocuklarda Gelişim ve Öğrenme

7. Bireysel farklılıklar, öğrenmeyi etkileyen hangi tür etmenlerdendir?


a) Öğrenme yaklaşımıyla ilgili etmendir
b) Öğrenenle ilgili etmendir
c) Öğretmenle ilgili etmendir
d) Öğrenme yöntemiyle ilgili etmendir
e) Öğrenme stilleriyle ilgili etmendir
8. Hangi öğrenme-öğretme yaklaşımı çocuk merkezli değildir?
a) Araştırma-inceleme yoluyla öğrenme
b) Deney yoluyla öğrenme
c) Sunuş yoluyla öğrenme
d) Gözlem yoluyla öğrenme
e) Buluş yoluyla öğrenme
9. Araştırma-inceleme yoluyla öğrenme yaklaşımında ilk aşama nedir?
a) Problemin belirlenmesi
b) Veri toplanması
c) Sonuca ulaşılacak yolların belirlenmesi
d) Denenceler oluşturulması
e) Dikkatin toplanması
10. Aşağıdaki öğretim yöntem ve tekniklerinden hangisinde diğerlerine göre
daha fazla duyu organının işe koşulmasıyla daha kalıcı öğrenmeler
sağlanır?
a) Anlatım
b) Soru-cevap
c) Tartışma
d) Gösterip yaptırma
e) Gösteri

Cevap Anahtarı
1.d, 2.b, 3.a, 4.c, 5.d, 6.a, 7.b, 8.c, 9.a, 10.d

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 28


Çocuklarda Gelişim ve Öğrenme

YARARLANILAN KAYNAKLAR
Aral, N., Baran, G., Bulut, Ş., & Çimen, S. B. (2000). Çocuk gelişimi-I., İstanbul: YaPa
Aydın, B. (2010). Gelişimin doğası. B. Yeşilyaprak (Ed.), Eğitim psikolojisi gelişim-
öğrenme-öğretim (6. baskı) içinde (s. 29-54). Ankara: Pegem.
Aydoğan, Y., Özyürek, A., & Gültekin Akduman, G. (2015). Erken çocukluk
döneminde gelişim. Ankara: Vize.
Aydoğan, Y., Özyürek, A., & Gültekin Akduman, G., (2014). Öğrenme ve öğretme
yöntemleri. Ankara: Vize.
Bayram, E., E. Özgül, G. Kaplan, H. A. Ünal, H. Yapağılı, K. Demir, M. Morgül, N.
Uğurlu, S. Tantoğlu, Ş. Özünel, & Ü.Ömür. (2003). İlköğretim drama 1
(Öğretmenler İçin), (3. Baskı), Ankara: Milli Eğitim.
Bilgin, M. (2010). Bedensel ve devinsel gelişim. B. Yeşilyaprak (Ed.), Eğitim
psikolojisi gelişim-öğrenme-öğretim (6. baskı) içinde (s. 54-79). Ankara:
Pegem.
Demirel, Ö. (2005). Eğitim sözlüğü. Ankara: Pegem A.
Diken, H. İ. (2008). Bebeklikte psikososyal gelişim. E. Ceyhan (Ed.), Erken çocukluk
döneminde gelişim içinde (s. 177-193). Eskişehir: AÖF Yayınları.
Doğanay, A. (2012). Öğretim ilke ve yöntemleri. Ankara: Pegem.
Hesapçıoğlu, M. (2011). Öğretim ilke ve yöntemleri: eğitim programları ve
öğretim. Ankara: Nobel.
Fazlıoğlu, Y. (2012). Erken çocukluk eğitiminde yaklaşımlar ve programlar, Z. F.
Temel (Ed.), Ankara: Vize.
Gültekin, M. (2008). Okul öncesi eğitimde kullanılan öğrenme yaklaşımları. M.
Sağlam (Ed.), Özel öğretim yöntemleri içinde (51-74). Eskişehir: AÖF
Yayınları.
Kaytez, N. (2018). Bebeklik ve erken çocukluk döneminde gelişim. A. Güngör Aytar
(Ed.), Gelişim psikolojisi içinde (74-117). Ankara: Hedef CS.
Kılıç, Ş. (2018). Orta çocukluk dönemi. A. Güngör Aytar (Ed.), Gelişim psikolojisi
içinde (117-158). Ankara: Hedef CS.
Kurt, G. (2018). Doğumdan ölüme gelişim. M. Yapıcı (Ed.), Doğumdan ölüme
psikolojik süreçler Psikoloji içinde (s. 217-259). Ankara: Eğiten.
Küçükahmet, L. (2001). Öğretimde planlama ve değerlendirme (12.basım). Ankara:
Nobel.
Senemoğlu, N. (2012). Gelişim öğrenme ve öğretim, kuramdan uygulamaya
(21.baskı), Ankara: Spot.
Sönmez, V. & Doğanay, A. (2010). Öğretim ilke ve yöntemleri. Ankara: Anı.
Sünbül, M. (2011). Öğretim ilke ve yöntemleri (5.baskı), Konya: Eğitim.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 29


Çocuklarda Gelişim ve Öğrenme

Taşpınar, M. (2012). Kuramdan uygulamaya öğretim ilke ve yöntemleri (5.baskı).


Ankara: Elhan.
Tezel Şahin, F., & Özyürek, A. (2016). Anne-baba eğitimi ve aile katılımı. Ankara:
İstatistik Dünyası.
Türküm, S. (2008). Okulun ilk yıllarında psiko sosyal gelişim. E. Ceyhan (Ed.), Erken
çocukluk döneminde gelişim içinde (s. 355-374). Eskişehir: AÖF Yayınları.
Yapıcı, Ş., & Yapıcı, M. (2005). Gelişim ve öğrenme psikolojisi. Ankara: Anı.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 30

You might also like