Professional Documents
Culture Documents
Aydınlık Fetö 2010.01.03
Aydınlık Fetö 2010.01.03
ÖZEL KUVVETLER KOMUTANLII’NI KM, NEDEN HEDEF ALIYOR PAZARCININ DERDN ANTALYA’DAN DNLEDK
Kozmik aramann be hedefi Pazarc kefilsiz, ipoteksiz kredi istiyor
KAPAK
AÇILIMIN MMARLARINDAN PROF. VAMIK VOLKAN’IN KALEMNDEN
KAFES TERTBYLE TUTUKLANAN ALBAY, Ermeni açlmnn hedefi, intikam duygularn hortlatmak! 28
SARMUSAK OLAYINI ORTAYA ÇIKARMITI
GÜZEL TÜRKÇEMZ
TSK’ya köstebei Emniyet stihbarat sokmutu 14
At-ma Nianyan dil kardayz 36
NTHAR EDEN DZ. YRB. AL TATAR’DAN KOMUTANLARINA
‘Hukuksuzlua hukuk adna sayg göstermeyin’ 17 ADALET ÇN BR SAVAIN ÖYKÜSÜ
Ergenekon yüz yl önce Fransa’daym ‘Dreyfus Olay’ 38
AKTÖRLER DE OLAYLAR DA AYNI…
Özelletirmeler ve polise askeri silah Yugoslavya’y parçalad 18 EKONOMİ / EMEK
TÜRKİYE
BÖLGE MTNGLER GELYOR
POLS EFLER: BULUNAN CD’LER PARAFLATTIK Tekel içisi Türk-’i genel greve zorluyor 42
Mahkeme saptad: 4 CD çi Partisi’nden çkmad 20 CEPHE GENLYOR
HÂKM ÖZESE’Y RET TALEBNN 6 GEREKÇES Zincir eczanelerden datm irketleri de rahatsz 46
Perinçek: ‘Cüppe giymekle hâkim olunmaz!’ 22
USAD BAKANI FEVZ DURGUN:
YARGITAY ÜYE SEÇM YAPILAMIYOR, KARARNAME ÇIKMIYOR Sanayicinin 2010’dan umudu yok 50
Adalet Bakan, Müstear göndermiyor, HSYK toplanamyor 25
DI KAYNAK KULLANIMININ ARTII FATURAYA YANSIYOR
ERDOAN SÖZ GEÇREMYOR Elektrie maliyetinin dört katn ödüyoruz 52
AKP’de istifalar ve görevden almalar artt 26
Ayd›nl›k Türkiye Yerel Haftal›k Haber Yorum Dergisi D Haberler: Merve Aksuna OFSET HAZIRLIK VE DAITIM ORGANZASYON 60327-Frankfurt/M
3 Ocak 2010 Say›: 4 Tel: 0049-69736253 Faks: 0049-6975009310
Yurt Haberler: Emine Dölek Toros Yaynclk Yapmclk Matbaaclk Reklamclk ve
Sahibi: GÜNEY REKLAMCILIK YAYINCILIK Turizm Cep: 0049-1788547974 e-posta:
Ariv : Ercan Dolapç Fotoraf : Alpay Tulu
MATBAACILIK ORGANZASYON SANAY ve Organizasyon Sanayi ve Ticaret Ltd. ti. aydinlikalmanya@hotmail.de
Datm-Abone: Ergin Onay
TCARET LMTED RKET Tel ve Faks: (0212) 251 51 22 ngiltere: Musa Ballkaya
Sayfa Tasarm: Melih Yldrm - Mahmut en
Sorumlu Müdür: Z. Ruhsar enolu stiklal Caddesi, Deva Çkmaz 7/3 Beyolu- stanbul Tel: 0044 2085213525 Faks: 0044 2085093069 Cep:
Teknik Sorumlu: Mutlu Selçuk Ankara: Tel: (0312) 229 52 52
Yazileri Müdürü: Gizem Erturul Koç 0044 7961953300
ADRES VE TELEFONLAR Faks: (0312) 229 15 20 Azerbaycan: Agil Alesger Tel: 0099 412 409 66 65
Toplum Haberleri: Özlem Konur Usta
Yönetim Yeri: Alemdar Mah. Divanyolu Caddesi zmir: Tel: (0232) 445 27 26 Faks: (0232) 445 46 64 Basld Yer: Rotamat Basn Yayn Limited irketi
Haber Aratrma: Hikmet Çiçek Erçevik han No: 54/311 Sultanahmet, Eminönü-S- Mersin: Kuvayi Milliye Cad. Akel merkezi K.4 No: 63 Turgut Özal Cad. No: 117/B Çelik-Yenal Endüstri
Ankara Temsilcisi: Fikret Akfrat TANBUL Tel: (0212) 520 04 94 (0324) 3364550 Merkezi kitelli-STANBUL
çi-Sendika: Esin Ergenç Turhan E-posta:aydinlik@aydinlik.com.tr Adana: Fevzi Çnar Tel: (0532) 467 43 27 DAITIM: Turkuvaz Datm Pazarlama A
Ekonomi: Z. Ruhsar enolu http://www.aydinlik.com.tr Almanya: Eylem Demirel Boral-Frankenallee 39,
HÜSEYİN
HAYDAR
MERHABAMIZ GÜNDEMİMİZ
2010, sıradan bir yıl değil, gelişi de zaten sı- Duvarların önünde secde etmiyoruz.
radan değildi. Mehmet Akif, “Bendimi çiğner aşarım”
Olağanüstülüklere hazır olun bildirisiyle diyor.
geldi. Bakalım Hüseyin Haydar ne diyecek?
Merhaba diyoruz kendisine, merhaba! Daha doğrusu, ayağa kalkan o büyük halk,
Biz onu zaten tanımış olduk, o da bizi tanıya- şaire daha söylenmemiş hangi sözleri söyletecek?
DOĞU caktır elbette! Söylenmemiş sözlerdir gündemimiz.
Tanıştığımıza çok sevindik.
PERİNÇEK EFSANEMİZ
dperincek@ip.org.tr ACILARIMIZ Ergenekon, kayaları yararak söylenen sözdür.
Kemaliye’nin Abçağa köyünün Hıdo Bekir’i Bizim niçin böyle bir efsanemiz var?
vardı. Ben de kendisini çok küçük yaşlarda gör- Bizim sözümüz, yapmaktır, zor günlerin eyle-
müştüm. Değerli oğluyla ve torunlarıyla hâlâ mindeki sözdür, yaratıcının sözüdür!
Kozmik aramann
be hedefi
zel Kuvvetler Komutanlığı’nın
Ö
can’ın sorularını yanıtlayan E. Korg.
Ankara Seferberlik Bölge Baş- Müjdeci, şu değerlendirmeyi yapıyor:
kanlığı’nda üst üste yapılan “koz-
mik” aramaların beş hedefi var: “KUKLA DEVLET KURULDUUNDA IRAK’IN
1. TSK’nın topyekün savunma planı- KUZEYNDE Ç SAVA ÇIKABLR”
nın engellenmesi. “1998 yılında Talabani, Barzani’nin
2. TSK’nın Irak’ın kuzeyine yönelik kontrol ettiği toprakları işgal etti. Barza-
planlarının ele geçirilmesi ve engellen- ni, Talabani’deki topraklarını TSK’nın
mesi. yardımıyla aldı. Irak’ın kuzeyinde kukla
3. TSK komuta kademesi içinde gü- bir devlet kurulduğunda doğacak iç sa-
vensizlik yaratmak, bölmek ve teslim vaşta da ABD müdahil olacaktır. O
almak. zaman Türkiye Özel Kuvvetler’in gücüy-
4. Ergenekon tertibine karşı ordunun le orada ne yapacak, Amerika bunu bil-
öz savunmasını kırmak. mek istiyor.
5. TSK’nın itibarını sarsmak. “Amerikan kaynakları orada olup bi-
teni tam bilemez. Irak’ın kuzeyinde Bar-
ACL HEDEF: TSK’NIN IRAK’IN KUZEYNE zani ve Talabani dışında 25’in üzerinde
YÖNELK PLANLARI aşiret var, ABD bunların Türkiye ile iliş-
Bunlar içinde güncel hedef, TSK’nın kilerini, Türk gizli güçlerini, Türkün
Irak’ın kuzeyine yönelik planlarının ele imkân ve kabiliyetini bilmek istiyor. Ora-
geçirilmesi ve eylemli bir biçimde engel- daki dost taraftaki ilişkileri, isimleri, aşi-
lenmesi. İşçi Partisi Genel Başkan Yar- retleri, şahısları bilmek istiyor.
dımcısı E. Hava Pilot Korgeneral Yaşar “Amerikan uydu sistemleri gizli iliş-
Müjdeci “Özel Kuvvetler’deki bilgiler, kileri tespit edemez. TSK, Irak’ın kuze-
ABD’nin Irak’ta kalabilmesi için şart” yinde ne yapıyor, isimler, yer adresleri...
diyor. İzmir Temsilcimiz Hayati Öz- ABD kendisine karşı çıkacakları, karşı
Tertibin hedefleri:
1. TSK’nn topyekün savunma
plannn engellenmesi.
2. TSK’nn Kuzey Irak planlarnn
ele geçirilmesi ve eylemli bir
biçimde engellenmesi.
3. TSK komuta kademesi içinde
güvensizlik yaratmak, bölmek ve
teslim almak.
4. Ergenekon tertibine kar
ordunun öz savunmasn krmak.
5. TSK’nn itibarn sarsmak.
Uygulanan
‘Endonezya Modeli’
2000 yılında Doğu Timor, Endonez-
ya’dan koparak bağımsızlığını ilan etti.
Bu süreç içinde, adına “Endenozya mo-
deli” denen bir Amerikan Operasyonu
uygulandı. Bu “Model” şu şekilde ha-
yata geçirildi:
ABD, Doğu Timor adalarını Endo-
nezya’dan koparmadan önce bu ülkenin
Ordusuna karşı büyük bir yıpratma
kampanyası yürüttü. Geçmişte
ABD’nin Endonezya Özel Kuvvetle-
ri’ne yaptırttığı çeşitli operasyonlar,
bire bin katılarak açıklandı ve Or-
du’nun direnci kırıldı.
Bütün bu gelişmelerin arkasından
Endonezya’nın parçalanması, Doğu Ti-
mor’un koparılması kolaylaştı.
İşte şimdi Türkiye’de uygulamaya
konmuş bulunan, aynı model.
Hedef, önce Irak’ın kuzeyindeki
kukla devletin Türkiye tarafından res-
men tanınması, ardından Türkiye’nin
doğusu ve güneydoğusunda etnik te-
melde yeni bir devlet yapılanmasının
Türkiye’ye kabul ettirilmesi veya bu
Bölge’nin Türkiye’den koparılması.
Tertip günlüğü
19 Aralık Cumartesi: Saat 17.10 civa- yip Erdoğan ve Mehmet Ali Şahin’in ev de yer alan “devlet sırrı niteliğindeki bil-
rında Seferberlik Bölge Başkanlığı’nda krokilerinin çıktığı, subayların daha önce gileri içeren belgelerin ancak mahkeme
görevli Albay E. Y. B ve Binbaşı İ. G; onlarca kez kiralık araçlarla Arınç’ın evi- hakimi tarafından incelenebilmesi”
Bülent Arınç’a suikast planladıkları yö- nin önünde görüldüğü, fişleme ve ortam hükmü uyarınca izin verilmedi. Bunun
nünde uydurma bir ihbardan hareketle dinlemesi yaptıkları uyduruldu. üzerine kararı veren hâkim çağırıldı.
Arınç’ın evinin çevresinde gözaltına Genelkurmay Başkanlığı açıklama Hâkim ‘kozmik’ bölümlerin kapı ve pen-
alındı. Merkez Komutanlığı görevlileri- yaparak uydurma haberleri yalanladı. cerelerini mühürledi.
nin olay yerine gelmesi, iki personelin ve Açıklamada, subayların gerek gözaltına 26 Aralık Cumartesi: Savcının ‘koz-
araçlarının aranması ve tutanak tutulması alınmasında gerekse evlerinde yapılan mik’ bölümlere girme ısrarı ve Seferber-
işlemi saat 23.30’a kadar sürdü. Tutana- aramalarda suç unsuruna rastlanmadığı, lik Bölge Başkanlığı’ndaki personelin
ğa göre aramada herhangi bir suç unsuru- iki personelin bilgi sızdıran bir askeri izin vermemesi üzerine yaşanan gerginlik
na rastlanamadı. personel hakkında bilgi toplamak üzere yaklaşık 10 saat sürdü. Saat 05.46’da An-
20 Aralık Pazar: İki askeri personelin görevlendirildikleri kaydedildi. kara Seferberlik Bölge Başkanı Albay
evlerinde saat 00.30’dan 04.30’a kadar 24 Aralık Perşembe: Tayyip Erdoğan Yusuf Akal ve Arınç’ın evi yakınında
arama yapıldı. Arama bittikten sonra iki ve Genelkurmay Başkanı Org. İlker Baş- önce gözaltına alınıp daha sonra serbest
personel, savcılık tarafından serbest bıra- buğ, haftalık olağan görüşmede yaklaşık bırakılan iki subayın da aralarında olduğu
kıldı. 2 saat baş başa görüştüler. sekiz askeri personel gözaltına alınarak
21 Aralık Pazartesi: Olay, televizyon- 25 Aralık Cuma: Soruşturmayı yürü- Ankara Merkez Komutanlığı’na götürül-
larda “Arınç’a suikast planı iddiası” biçi- ten Savcı Mustafa Bilgili’nin talebi ve dü. Saat 10.25’te Genelkurmay Başkanlı-
minde yer almaya başladı. Ankara 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi ğı açıklama yaparak ilk arama ve gözaltı-
22 Aralık Salı: F tipi medya, iki suba- üyesi Kadir Kayan’ın kararı üzerine, ilk larla ilgili bilgi verdi. Saat 11.15’te sürp-
yın Arınç’ın ev adresini gösteren bir arama başladı. Savcı Mustafa Bilgili, nö- riz bir şekilde Genelkurmay Başkanı Org.
kroki taşıdıkları, subaylardan birinin bu betçi savcı ve polis ekipleriyle birlikte İlker Başbuğ ve Kara Kuvvetleri Komuta-
kâğıdı yutmak üzereyken kâğıdın belli saat 19.30’da Seferberlik Bölge Başkan- nı Org. Işık Koşaner, Başbakanlık’ta Tay-
bir bölümünün kurtarıldığı, subayların lığı’na gitti. Savcıların Albay ve binbaşı- yip Erdoğan’la bir araya geldiler. Başbuğ,
Muzaffer Tekin’le irtibatlı olduğu yö- nın bürolarında bazı evraklara el koydu- Koşaner ve Erdoğan üç buçuk saat görüş-
nünde yalanları piyasaya sürdü. ğu ve bilgisayar hard disklerini kopyala- tüler. Saat 21’de ikinci arama başladı.
23 Aralık Çarşamba: F tipi medyada; dığı ifade edildi. Savcıların, ‘kozmik’ Aramayı bu sefer Hakim Kayan yaptı. Bu
iki subayın evinde yapılan aramalarda su- diye adlandırılan bölümlerde arama ya- arada basında, aramaların nedeni olarak,
bayların ajandasından Abdullah Gül, Tay- pılmasına CMK’nın 125’inci maddesin- gözaltına alınan albayın şoförü olduğu
iddia edilen er S.T.’nin, MİT tarafından ğı’ndaki aramayla, süren soruşturma sü-
yapıldığı ileri sürülen teknik takibe takı- recinin hiçbir evresinde yer almadıklarını
lan görüşmesinde, babasına ‘çok sayıda açıkladı. Açıklamada, MİT tarafından
evrak yaktıklarını’ anlatması gösterildi. herhangi bir dinleme yapılmadığı da be-
27 Aralık Pazar: İkinci arama yaklaşık lirtildi. Ancak er S.T.‘yi kimin, nasıl din-
30 saat sürdü. Hakim Kadir Kayan, dev- lediği ya da böyle bir konuşmanın olup
let sırrı niteliğindeki belgeleri inceleyip olmadığı soruları ortada kaldı. Bu arada
not tutarak tutanağa geçirmeye başladı. gözaltındaki sekiz askeri personel öğlen
28 Aralık Pazartesi: Üçüncü arama saatlerinde Ankara Adliyesi’ne getirildi.
saat 11.40’ta başladı. Milli Güvenlik Ku- Dokuz saat süren sorgulamadan sonra
rulu da, Seferberlik Bölge Başkanlı- saat 23 sıralarında beş asker savcılık sor-
ğı’ndaki aramaların gölgesinde toplandı. gularının ardından serbest bırakıldı.
13.30‘da başlayan ve yaklaşık 4 buçuk Hâkim Kadir Kayan’ın 4’üncü araması
saat süren toplantı sonrasında yayımlanan saat 23.40’ta sona erdi. Albay Yusuf
bildiride konuya ilişkin bir ifade yer al- Akal, Albay E.Y.B. ve Binbaşı İ.G. ise
madı. Bir televizyon programında konu- tutuklanmaları talebiyle sevk edildikleri
şan Bülent Arınç, “Tabii bir suikast nöbetçi Ankara 12’nci Ağır Ceza Mahke-
eylem olarak düşünülmemeli. Evet gaze- mesi tarafından saat 01 sıralarında serbest
teler böyle yazdı ama yani doğrudan si- bırakıldılar.
lahlı eylemle hedef alınarak bir hareket 30 Aralık 2009: Beşinci arama saat
yapılmış değil” diyerek suikast iddiaları- 11.30’da başladı. Bu arada tutuklanması
nın asılsız olduğunu kabul etti. istenen 3 subayın, “silahlı örgüt kurarak
29 Aralık Salı: Üçüncü arama Anayasal düzeni değiştirmeye çalışmak,
02.25’te sona erdi. 10.07’de Genelkur- Hükümetin görevini yapmasını engelle-
may Başkanlığı’ndan yapılan açıklama- meye teşebbüs, halkı hükümete karşı si-
da, aramanın yasaya göre sadece hâkim lahlı isyana tahrik ve TBMM’nin görev-
tarafından yapıldığı için uzadığı ve yasal lerini kısmen veya tamamen yapmasını
çerçevede olduğu ifade edildi. Saat 11’de engellemeye teşebbüs”le suçlandıkları
dördüncü arama başladı. Milli İstihbarat ortaya çıktı. Dergimiz baskıya girdiği sa-
Teşkilatı ise Seferberlik Bölge Başkanlı- atlerde arama sürüyordu.
D
eniz Kuvvetleri Komutanlığı
neden “Kafes”e alınıyor sorusu- neminden tanıyor.
na yanıt aranırken, gazeteler
önemli bir hatırlatmada bulundu.
EMNYET BÇG’Y BULDU!
“Kafes Eylem Planı”nda Ege Bölge Ko- Kadir Sarmusak, bir süre sonra Deniz
mutanlığı 1. hücre lideri olduğu iddia edi- Kuvvetleri’ne ait bazı belgeleri Emniyet
len Dz. Kd. Albay Levent Gülmen, 1997 İstihbarat’a götürüyor. Sarmusak’ın getir-
yılında “Köstebek Skandalı”nı ya da diği belgelere dayanılarak, dönemin
namı diğer “Sarmusak olayı”nı ortaya çı- İçişleri Bakanı Meral Akşener’e sunul-
karan subaydı. Gülmen, o dönem Deniz mak üzere dört sayfalık bir “bilgi notu”
Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat hazırlanıyor. Bilgi notunda TSK içinde
Başkanlığı’nda Kıdemli Yüzbaşı’ydı. bir oluşum tespit edildiği, adının da Batı
Çalışma Grubu (BÇG) olduğu belirtili-
POLS-ONBAI SARMUSAK yor.
Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Gizli ibareli dört sayfalık bilgi notu,
Dairesi’nde görevli polis memuru Kadir 30 sayfalık ekleriyle dönemin Cumhur-
Sarmusak, 1996 yılında Deniz Kuvvetleri başkanı Süleyman Demirel’e ulaştırıyor.
Komutanlığı’nda askerliğini yapıyordu. Demirel de Genelkurmay Başkanı Org.
Onbaşı Sarmusak bir yandan da Emniyet İsmail Hakkı Karadayı’ya iletiyor ve Em-
İstihbaratı’nın Ankara’daki karargâhına niyet İstihbaratı’nın bu çalışmasının
gidip geliyor, Emniyet İstihbarat Dairesi araştırılmasını istiyor.
Başkan Yardımcısı Hanefi Avcı, C Şube Deniz Kuvvetleri Komutanlığı hemen
Müdürü Mehmet Tomruk ve bazı perso- bir soruşturma başlatıyor. Tahkikatı yürü-
nelle görüşmeler yapıyordu. Onbaşı ten ekibin başında, Kafes tertibiyle tutuk-
Kadir Sarmusak’ın görüştüğü isimler ara- lanan Dz. Kd. Albay Levent Gülmen var.
sına, 28 Şubat’ın hemen ardından 12 Kısa sürede komutanlıktan belge sızdıran
Mart 1997’de Emniyet İstihbarat Dairesi köstebek ortaya çıkarılıyor. Onbaşı Kadir
Emniyet stihbarat günlerce
Genelkurmay’ izledi. Karargâh’a
kim girdi, kim çkt; tek tek
kaydetti. çileri Bakan, gizli
istihbarat raporunu toplant
salonunda unuttu. Genelkurmay
Bakan belgeyi MGK gündemine
tad, “Polis, Deniz Kuvvetleri
Komutanl’na ajan soktu, askeri
bilgileri çald” dedi. Babakan
Yardmcs ile çileri Bakan inkâr
etti… te bugüne de k tutan Emniyet stihbarat Daire Bakan Bülent Orakolu ve köstebek onba Kadir Sarmusak askeri mahkemede birlik-
bir “köstebek skandal”… te yarglandlar. Orakolu tutukland. 56 gün Mamak Askeri Cezaevi’nde tutuldu. 1999 ylnda beraat etti.
‘Hukuksuzlua
sayg göstermeyin’
UMUT ALBAYRAK oyunu oynayanlara ve bana sahip çıkmayan-
lara kırgınım.” Sevdiklerine “sizlerin başını
eğecek hiçbir şey yapmadım, başınızı dik
O
nuru için intihar eden Deniz Yar-
bay Ali Tatar’ın ağabeyi Ahmet tutun” diyen Dz. Yrb. Tatar, kızından da
Tatar ve ailenin avukatı Hasan derslerine iyi çalışarak, iyi yerlere gelmesini
Tatar Aydınlık Türkiye’ye konuştu. ve kendisine yapılanların hesabını sormasını
Ahmet Tatar, konuşmasına kardeşini anlata- istiyor.
rak başladı:
“Ali, beş kardeşin en küçüğüdür.
HUKUKSUZLUK SUÇÜSTÜ YAKALANDI
Yaşamımız, babamın 60’lı yıllarda Keçiören Ahmet Tatar, kardeşinin asılsız haber ve
Deniz Yarbay Ali Tatar son sırtlarına gelip yerleştiği gecekondularda iftiralar üzerine moralinin çok bozulduğunu
mektubunda komutanlarna geçti. Okurken zorlu bir süreç yaşadık. Sa- ve isyan ettiğini, bu durumu kabulleneme-
dece babamız çalışıyordu. Ali, babamızı diğini anlattı. Onur intiharında, ısrarla ‘sır
seslendi: “Hukuksuzluk sürecine perdesi’ aramaya çalışanlara, asılsız haberler
kaybettiğimizde küçük yaştaydı. Liseden
hukuk adna sayg gösterilemez. sonra Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakül- yapanlara tepki gösteren Tatar:
tesi’ni kazandı. Ekonomik zorluklara “Her şey ortada. Burada büyük bir hu-
çim buruk, bana bu oyunu kuksuzluk yaşandı ve bu hukuksuzluk suç-
rağmen dört yılda bitirdi. Oldukça başarılıy-
oynayanlara ve sahip dı. Eğitimciydi; ölçme, değerlendirme, üstü yakalandı” dedi. Tatar ailesinin avukatı
eğitim yönetimi, programlama konularında Hasan Tatar da sürecin tamamen hukuka ay-
çkmayanlara krgnm…” kırı işlediğini belirterek, asılsız iddialarla
uzmanlaştı. O arada Deniz Kuvvetleri’nin sı-
“…Yaadm bu hukuksuzluk navına başvurmuş. Sınavları başarıyla geç- ölümüne sebebiyet verenler ve asılsız haber-
tikten sonra görev yeri olan İstanbul’a gitti.” ler hakkında suç duyurusu yapacaklarını
sonucu o delie bir daha kaydetti.
girmektense mezara girmeyi BANA SAHP ÇIKMAYANLARA KIRGINIM
tercih ederim. unu bilin ki, en Eşyaları arasında, Dz. Yrb. Ali Tatar’ın CHA Ahmet Tatar’ın
onur intiharından önce yazdığı son mektubu
küçük suçu günah olmayan ben, da vardı. Beş sayfalık mektubun iki sayfası Ulusal Kanal’a çıkacağını
yaplan bu hukuksuzlua isyan ve soruşturmanın etkilenebileceği gerekçesiyle nasıl bildi?
teslim edilmezken, Tatar ailesinin not alma-
bu karanla bir nebze k sına izin verildi. Ağabeyi Ahmet Tatar, kar- Ahmet Tatar 31 Aralık’ta Ulusal
deşinin mektubunun bazı bölümlerini açıkla- Kanal’da yayınlanan Satırbaşı progra-
olabilmek için hayatma son mının konuğuydu. Programdan hemen
dı. Dz. Yrb. Tatar onur intiharının gerekçesi-
veriyorum.” ni şöyle anlatıyor: önce Cihan Haber Ajansı muhabirleri
“Ben, bana yapılan bu haksızlık ve hu- İstanbul’daki Ulusal Kanal binasına ge-
kuksuzluğu kaldıramam. Benim bu kararım lerek, Ahmet Tatar’ın binada olup ol-
belki benim durumumda olanların aydınlığa madığını sordu. Buraya kadar her şey
çıkmasına yardımcı olur. Yaşadığım bu hu- normal gibi görünüyor. Oysaki progra-
kuksuzluk sonucu o deliğe bir daha girmek- mın duyurusu yapılmamış, konuyla il-
tense mezara girmeyi tercih ederim. Şunu gili basına bilgi verilmemişti.
bilin ki, en küçük suçu günahı olmayan ben, Cihan Haber Ajansı kameraman ve
yapılan bu hukuksuzluğa isyan ve bu karan- muhabiri, “Ali Tatar burada programa
lığa bir nebze ışık olabilmek için hayatıma katıldıktan sonra bir basın açıklaması
son veriyorum”. yapacakmış doğru mu” diye sordu. Saat
Dz. Yrb. Tatar, tertibi yapanların yanı 09.54’te gerçekleşen bu olay güvenlik
sıra, komutanlarına da şöyle sesleniyor: kamerası kayıtlarına da yansıdı. Akılla-
“Hukuksuzluk sürecine hukuk adına ra ilk gelen “Bu bilgiye dinlemeyle mi
Yarbay Ali Tatar kzyla birlikte saygı gösterilemez. İçim buruk, bana bu ulaşıldı?” sorusu oldu.
Mahkeme saptad: 4 CD
çi Partisi’nden çkmad
İ
şçi Partisi Genel Merkezi’nden ele ya çıktı. 28 Aralık günü, CD’lerin fotoğ-
geçirildiği iddia edilen, ancak arama rafları çekilerek dava dosyasına kondu.
tutanaklarında yer almayan dört
CD’nin dosyaya sonradan eklendiği, “TERTP CD’LER SONRADAN THAL
mahkeme tarafından saptandı. EDLM”
İşçi Partisi’ndeki aramaya katılan Söz konusu dört CD, tertip malzeme-
polis yetkilileri, verdikleri ifadede CD’le- lerinin yerleştirildiği CD’lerdi. İçerinde
rin üzerinde Av. Mehmet Cengiz ve Av. Yargıtay krokisi, E. Org. Yaşar Büyüka-
Nusret Senem’in parafının bulunduğunu nıt’ın gezi programı ve İzmir NATO tesi-
iddia etmişlerdi. sinin planlarının bulunduğu öne sürülü-
İşçi Partililerin müdafiilerinden Av.
yordu. İşçi Partisi Genel Sekreteri Av.
Mehmet Cengiz ve Av. Hasan Basri
Nusret Senem ve Basın Bürosu Başkanı
Özbey, Mahkeme’den CD’lerin derhal
Hikmet Çiçek, bu düzmece CD’lere da-
getirtilip duruşmada tespit edilmesini,
CD’lerde iddia edildiği gibi imzalarının yanılarak suçlanıyorlardı.
bulunması halinde tüm iddiaları kabul İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı
edeceklerini belirttiler. Bunun üzerine Er- Av. Mehmet Cengiz, 29 Aralık’taki duruş-
genekon davasına bakan İstanbul 13. mada söz alarak, “Üzerlerinde parafımız
Ağır Ceza Mahkemesi, CD’leri adli ema- olmadığına göre, bugün ayan beyan ortaya
netten getirtti. CD’lerin üzerinde Genel çıkmıştır ki, bu CD’ler dosyaya sonradan
Merkez’deki aramanın ilerleyen aşamala- ithal edilmiştir” dedi. Av. Mehmet Cengiz,
rında refakat eden Av. Mehmet Cengiz ve Doğu Perinçek, Nusret Senem ve Hikmet
Nusret Senem’in parafının olmadığı orta- Çiçek için tahliye talep etti.
Dou Perinçek. “Ben buradan aslanlar gibi çkacam. Hakikatle savaanlar, hakikatin altnda kalacaktr.”
Oval Ofis’ten böyle buyrulunca, Danıştay ğini düşünerek Hâkim Özese’yi uyarmak gördüğünde o iddianameyi geri yollar.
katili “Osman Bey” oluyor. durumunda kaldık. Uyarının etkili olması Tertip burada başlamıştır. Bazı hâkimler,
Şu dikkatinizi çekmiyor mu? Ankara için salonu terk ettik. Israrla “bey” deme- tertibe daha orada dahil olmuştur.
11. Ağır Ceza Mahkemesi tutanaklarına ye devam etti. Bu Türk yargısına karşı bir Neden Danıştay getirilip bu davanın
bakıyoruz. Yargıcı, Danıştay katiline psikolojik savaştır; “Ben sizin yargıcınızı içine atıldı? Danıştay katilleri kurtarılsın
Osman Bey diyor mu? Demiyor, demez! öldüren adamı bey yaparım, arkamda diye. Ben size dedim; ayırmazsanız bu da-
Çünkü Türk yargıcı! Amerika var, AKP var…” vaları, benim iskemlemi yargılarsınız!
Ankara 13. Asliye Ceza’da Ata- AKP’nin gücü mü var? Yıkılıyorlar, Getireceksiniz Türk yargısına karşı işle-
türk’ümüze küfrettiği için yargılanıyor. yıkılacaklar! Onlara güvenen, onlara yas- nen cinayetin faillerini, atacaksınız yurt-
Başkanı, “Osman Bey” diyor mu? lananları uyarıyorum. Onlara güvenip severlerin arasına. Bunu asla kabul ettire-
Demez, çünkü o Cumhuriyet yargıcı! zulmedenler, bunları yapanlar yargılana- mezsiniz!
Erzurum 1. Asliye Ceza Mahkemesi caklar! Türk yargısında yargılanacaklar.
tutanaklarına bakıyoruz. Hâkim, kardeşi- Böyle spor salonlarında, spor mahkeme- HÂKM YARDIM EDEMEZ!
nin kızına fuhuş yaptırmaktan yargılanan lerinde değil. İkinci ret nedenim: Sorguda yardım
kişiye “Osman Bey” diyor mu? Burası özel bir mahkemedir. Türk yar- ediliyor. Hâkim yardım edemez. Hakikati
Manisa Ağır Ceza Mahkemesi tuta- gısının egemenlik alanı dışında spor mah- arar. Herkes okudu tutanaklardan. Osman
naklarına bakıyoruz. Ablasını öldürmek- kemeleri kurulmuştur. Türk ordusunu Yıldırım cevap veremiyor. Hâkim Özese,
ten yargılanan birine mahkeme, “Bey” yıpratmak için, savaşamaz hale getirmek “arabanın içinde telefonda konuşuyordun
diyor mu? İşte Türk yargısı bu! için, Diyarbakır’ı BOP içinde Kürdistan’a değil mi?” diye yardım ediyor.
Burada iftiharla “kumarhane işletiyo- merkez yapmak için kurulmuş özel mah- Akıl edemediği yerde hâkim Osman’a
rum, suç işledim” diye anlatan kişiye kemedir. Bu özel mahkemede kasıtlı, bi- akıl veriyor.
Osman Bey diyen başka bir tane Türk hâ- linçli yer alan hâkim Özese’yi reddediyo-
rum. OSMAN YILDIRIM’A CESARET AISI
kimi gösterebiliyor musunuz?
Alpaslan Aslan burada günlerce sor- Üçüncüsü; cesaret aşısı yapılıyor.
YANLI, DDANAMENN KABULÜYLE Hâkim diyor ki, “Osman Bey sıkı dur.”
gulandı. O “bey” değildi, Osman Yıldırım
nasıl ‘bey’ oldu? Amerika ‘bey’ yaptı BALADI Osman Yıldırım’ın gizli tanık olduğu
onu, gizli örgüt ‘bey’ yaptı! Ankara’daki katil Silivri’de ‘bey’ ol- mahkeme tarafından ortaya çıkarıldı.
muştur. Bu yanlış nereden başlıyor? İd- Zaten biliniyordu. Gizliliği kalmamış.
TÜRK YARGISINDA YARGILANACAKLAR dianamenin kabulünden… Bir tertip var Gizli tanık yasasının amacı ne? Gizli tanı-
Yargıç eline kalemi almış; beni, ‘Si- burada. Özel mahkeme diyoruz. Kanıtla- ğı vurmasınlar, kırmasınlar, başına bir iş
livri mahkemesine ne yazacağım’ diye yacağım bunu, dava dosyasından kanıtla- gelmesin… Gizliliği kalmayınca, devlet
dinliyor. Hukuku uygulayalım diye bir yacağım. onu başka türlü koruyacak.
derdi yok! Doğu Perinçek orada da haklı İddianamede ne var? Danıştay basıl- Siz onu tanık ve sanık olarak sorgula-
çıkar merak etmeyin. Spor salonu değil mış, maktul Mustafa Yücel Özbilgin. madığınızda hakikati gizliyorsunuz de-
orası! Silivri’de Türk yargıcı göreceksi- Mahkeme der ki; “Bu konuda Ankara’da mektir.
niz! bir dava görülmektedir” ve iddianameyi Burası tiyatro yeri değil. Gizli tanık
Birkaç kez “Osman Bey” diye hitap geri gönderir. ifadesinde bombaları Veli Küçük’ten
etmesinden sonra, dikkatsizlik olabilece- En ilkel hukukçu bile birinci sayfayı aldım diyor, sanık ifadesinde Muzaffer
AKP’de istifalar ve
görevden almalar artt
nkara’da Tekel işçilerinin ey-
A
Zekai Özcan, “Açılım politikası sonucun-
lemleri ile yeni bir aşamaya da PKK’ye meşruiyet kazandırıldığını”
gelen ve her gün yeni bir boyut belirterek izlenen politikaya sert tepki
kazanarak ülke geneline yayılan gösterdi.
protestolar, AKP’nin baş aşağı gidişini Özcan, ANKA Ajansı’na yaptığı açık-
hızlandırıyor. lamada, açılım çalışmalarının bütünleşme
Son bir ayda 20’nin üzerinde il ve ilçe değil bölünme getirdiğini belirtti. Özcan,
yönetimi AKP Genel Merkezi tarafından “Bu süreçte Silahlı Kuvvetlerimiz yıpra-
görevden alındı. İstifa edenlere yenileri tılmaya çalışılmış, neredeyse her gün
ekleniyor. yeni bir iddia ve iftiranın odağı olmuştur”
İl ve ilçe seçimlerinde Genel Mer- dedi.
kez’in desteğiyle göreve gelen yönetim- AKP’nin açılım süreci içinde ‘siyasi
ler, artık Genel Merkez’den gelen tali- Kürtçülük’ hareketinin ivme kazandığını
matlara uymuyor. Son dönemde yapılan ve büyük bir propaganda alanı bulduğunu
AKP il ve ilçe seçimlerinde ise Genel belirten Özcan, şöyle konuştu: “Grup
Merkez hatta Genel Başkan Erdoğan’ın Başkanvekilimiz Ayşenur Bahçekapılı,
itirazlarına karşın başka liste ve alternatif ‘Anayasa’dan Türklük tanımı kalkacak’
adaylar çıkıyor. Seçimlerde sözü geçme- diyebiliyor. Bazı milletvekilleri ise, Kürt-
yen AKP Genel Merkezi, seçilmiş yöne- çenin eğitim dili olacağı, ‘Ne Mutlu Tür-
timleri istifaya zorluyor. İstifa etmeyen küm Diyene’ sözünün dağlardan silinece-
yönetimler de görevden alınıyor. ği gibi demeçler verebilmişlerdir.”
AKP Genel Merkezi’nin ‘açılım’ poli-
tikalarıyla emekçi kesime uygulanan şid- FETHULLAHÇI TERTPLE ANTAJ
deti savunacak yönetim bulmakta zorlan- Özcan’dan önce de AKP Elazığ Mil-
dığı belirtiliyor. letvekili Fevzi İşbaşaran, poliste çeteleş-
me olduğunu açıklamıştı. Bu açıklama
MLLETVEKLLER DE ARTIK üzerine, Fethullahçı olarak bilinen Cihan
SES ÇIKARTIYOR Haber Ajansı, İşbaşaran hakkında ‘içkili
AKP Ankara Milletvekili Mehmet iken polis ile tartıştı’ başlıklı bir haberi
T
ürkiye ile Ermenistan arasındaki
sorunların aşılabilmesi için F. Phillips; “Buradaki toplantıda iki halk
TESEV Başkanı Özdem Sanberk arasında tarihsel bir adım atılmış oldu.
tarafından yürütülen çalışmalar Anlaşmazlığın sürmesi doğaldır. Ancak
sonucu oluşturulan Türk-Ermeni Uzlaşma gelecek için ortaklaşa nelerin yapılabile-
Komisyonu ilk kez 9 Temmuz 2000 tari- ceğini irdelemek ile hedefe ulaşılabilir”
hinde Cenevre’de gizlice toplandı. Top- dedi.
lantıda alınan kararlar çerçevesinde Türk toplumu önünde ilk kez konuşan
Kasım 2000’in ikinci haftasında Türk-Er- uluslararası hukuk uzmanı Van Z. Kriko-
meni gazeteciler arasında yakınlaşmayı rian şunları söyledi: “Türkler ile Ermeni-
öngören bir protokol imzalandı. Toplantı- leri ayıran güçlü bir duvar var. Bu duvarın
da Komisyon çalışmalarının kamuoyunun artık indirilmesinin ve duvara iki yandan
bilgisine sunulmasına karar verilmişti. birlikte bakmanın zamanı gelmiştir. Dev-
Dr. David L. Phillips (Washington), letten devlete ilişkiler ya da Ermeni Soy-
Vanz Z. Krikorian (New York), Aleksan- kırımı konusunda tarihin yargılanması ye-
der Arzumanyan (Erivan), Andranik Mig- rine iki halkın birbirleri ile doğrudan
ranian (Moskova), Özdem Sanberk (İs- doğruya diyalog kurması gerekir.”
tanbul), İlter Türkmen (İstanbul) ve Prof.
Vamık Volkan (Charlotville)’dan oluşan GZL TOPLANTILAR…
“Türkiye-Ermenistan Uzlaşma Komisyo- Cenevre, Washington ve New York
Prof. Vamk Volkan: ‘Kanba: Etnik nu” (Turkish-Ermenian Reconcilation toplantılarından sonra TESEV’in 15
Commission –TARC-) üyeleri 2 Kasım Şubat 2001’de İstanbul’da düzenlediği
Gurur’dan Etnik Teröre’ adl
2002’de “Türk Amerikan Dernekleri toplantıya Ermenistan’dan da yetkililer
kitabmda, Srplarn uzun süredir
var olan madurlatrlma
duygularnn öyküsünü ve intikam
hakl göstermek amacyla bu
duygunun Slobodan Miloseviç
tarafndan nasl hortlatldn
anlatmtm. Bu yüzden,
Ermenilerin ‘ötekinin’ özürlerini
iitmesinin ve/veya onlar
affetmesinin zor olacan
öngörüyordum. Müzakerelerde
antlar, özür dilemeler ve
balamalarla ilgili meseleler
katldm ilk TARC toplantsnda
hemen dile getirildi.
Programın
konuğu
Yalçın Küçük
09:45 Kurtuluş Savaşı Ö. 09:45 Kurtuluş Savaşı Ö. 09:45 Kurtuluş Savaşı Ö. 09:45 Kurtuluş Savaşı Ö. 09:45 Kurtuluş Savaşı Ö. 09:00 Çizgi Sinema 08:30 Çizgi Sinema
10:00 Haberler 10:00 Haberler 10:00 Haberler 10:00 Haberler 10:00 Haberler 11:00 Haberler 09:30 Charles Chaplin
10:10 Satırbaşı 10:10 Satırbaşı 10:10 Satırbaşı 10:10 Satırbaşı 10:10 Haftaya Bakış 11:20 Bilim ve Toplum 10:00 Ulusal’da Gündem
11:00 Haberler 11:00 Haberler 11:00 Haberler 11:00 Haberler 11:00 Haberler 13:00 Haberler 11:00 Haberler
11:10 Merhaba Sağlık 11:20 Nilgünce 11:15 Reçete 11:10 Derin Deprem 11:10 Emek Dünyası 13:15 Atletizm Dünyası 11:15 Gündem Özel
12:00 Haberler 12:00 Haberler 12:00 Haberler 12:00 Haberler 12:00 Haberler 15:00 Sanat Hayatı 13:00 Haberler
12:10 Merhaba Sağlık 12:20 Nilgünce 13:00 13. Saat 12:10 Derin Deprem 13:00 13. Saat 16:00 Haberler 13:15 Büyüteç
13:00 13. Saat 13:00 13. Saat 14:00 Neler Oluyor? 13:00 13. Saat 14:00 Neler Oluyor 16:30 İki Saz İki Söz 14:00 Eğitimcinin Gözüyle
14:00 Neler Oluyor? 14:00 Neler Oluyor? 15:00 Haberler 14:00 Neler Oluyor? 15:00 Haberler 18:00 Kent ve Yaşam 15:00 Merhaba Sağlık
15:00 Haberler 15:00 Haberler 15:10 Tarihten Güncele 15:00 Haberler 15:10 Ata’yı bugün okumak 19:00 Ana Haber 17:00 Hukuk Saati
15:10 Atletizm Dünyası 15:15 Derin Deprem 16:00 Haberler 15:15 Geçim ve Tutum 16:00 Haberler 19:45 Sendikacılık Okulu 18:00 Sınıf Gözüyle
16:00 Haberler 16:00 Haberler 16:10 Tarihten Güncele 16:00 Haberler 16:10 Sahne Sanatları 20:00 Ulusal Gönüllüleri 19:00 Ana Haber
16:10 Sahne Sanatları 16:15 Derin Deprem 17:00 Yurttan Haberler 17:00 Yurttan Haberler 17:00 Yurttan Haberler 21:00 Avrasya Seçeneği 20:00 Edebiyat Cephesi
17:00 Yurttan Haberler 17:00 Yurttan Haberler 18:00 Haber Başlıkları 18:00 Haber Başlıkları 18:00 Haber Başlıkları 22:00 Ozan Telinden 21:00 Köyden Köye
18:00 Haber Başlıkları 18:00 Haber Başlıkları 18:05 Ata’yı bugün okumak 18:05 Gizlenen Atatürk 18:05 Avrupa’daki Türkiye 23:00 Haberler 22:00 Yöre Yöre Türküler
18:05 Hatırla 18:05 Reçete 19:00 Ana Haber 19:00 Ana Haber 19:00 Ana Haber 23:00 Haberler
19:00 Ana Haber 19:00 Ana Haber 20:30 Dip Dalgası 20:30 Kent ve Yaşam 21:00 Ufuk Ötesi 24:00 Büyüteç
20:30 Gökyüzü 20:30 Halkçı İktisat 21:00 Geçim ve Tutum 21:30 Akıllı Beslenme 23:00 Haber Masası
21:30 Sesli Gazete 21:30 Tarihten Güncele 22:00 Haftaya Bakış 22:15 Çılgın Türkler
23:00 Haber Masası 23:00 Haber Masası 23:00 Haber Masası 23:00 Haber Masası
Gladyo’yla
HİKMET
hesaplaan devrimciyi
ÇİÇEK
SLVR
‘gladyo’ ilan ettiler!
Önce 27 Aralık 2009 günlü Radikal’den Tolga Akıner’in “STK ler düşmanlığıdır.
adı 6-7 Eylül’e de karıştı Kıbrıs’a da” başlıklı, sözümona Sefer-
berlik Tetkik Kurulu’nu anlatan haberinden bir alıntı yapalım: KORE TUGAYI’NI KALDIRAN 27 MAYIS OLDU
“1948’de ABD’ye ‘özel harp’ kurumları ve ‘stay behind’ Türkiye’nin Kore’ye asker göndermesi bir ÖHD “icraatı”
olarak adlandırılan strateji eğitimi için gönderilen 16 subay, değil, Demokrat Parti hükümetinin Türkiye’nin NATO’ya kabul
‘Özel Kuvvetler’in resmi çekirdeğini oluşturmuştu. Bu subayla- edilmesi için ABD’ye verdiği büyük bir ödündür. Türkiye’nin
rın arasında Karabelen’in yanı sıra, Turgut Sunalp, Ahmet Yıl- ABD’nin çıkarları uğruna denizaşırı bir ülkede evlatlarını kaybet-
dız, Alparslan Türkeş, Suphi Karaman ve Fikret Ateşdağlı gibi mesine karşı çıkan Türk Ordusu olmuştur.
isimler de yer aldı. İlk icraatı Kore’ye asker gönderme işlerinin Devrim’den üç gün sonra 30 Mayıs 1960’ta Kore’deki Türk
organizasyonu oldu.” Tugayı’nın görevine son verilmiştir. Milli Birlik Komitesi’nin bu
kararını Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in imzalaması için Çanka-
NAZLI ILICAK’SIZ YALAN OLMAZ! ya Köşkü’ne götüren de Suphi Karaman’dır. Karaman’ın deyişiy-
Bir gün sonra Nazlı Ilıcak “Kara kutu aralanıyor” başlıklı ya- le “İhtilal sadece buna bile değmiştir.”
zısında benzer iddiaları tekrar etti (Sabah, 28 Aralık 2009):
GLADYO’YLA HESAPLAAN DA ONLAR OLDU
“1948’de ABD’ye ‘özel harp kurumları ve strateji eğitimi’
Özel Harp Dairesi, MİT (o zamanki adıyla MAH) ve Emniyet
için gönderilen 16 subayın STK’nın resmi çekirdeği olduğu be-
içindeki Amerikancı çekirdek ile bir başka deyişle “Menderes’in
lirtiliyor. Bu subaylar arasında Karabelen’in yanı sıra Turgut Su-
Gestaposu” ile mücadele eden de 27 Mayısçılar oldu. Ordu, MİT
nalp, Ahmet Yıldız, Alparslan Türkeş, Suphi Karaman, Mucip
ve Emniyet içinde büyük bir temizlik yapıldı. ÖHD’nin Başkanı
Ataklı, Refik Tulga da bulunuyordu. Adı geçenlerin, isimlerinin
Tümgeneral Daniş Karabelen, başkan yardımcısı, kurmay başkanı
daha sonra darbelerle birlikte anılması sadece bir tesadüf olabi-
ve bu kurumda görev yapan ondan fazla subay emekli edildi.
lir mi?”
Tıpkı Ergenekon “dalgaları” gibi, Genelkurmay’ın en önemli
KUYRUKLU YALANLAR karargâhında yapılan bilmem kaçıncı aramada Gladyo aranmıyor.
27 Mayıs Devrimi önderlerinden, Milli Birlik Komitesi Tam tersine bu baskının kendisi bir Gladyo operasyonudur.
üyesi, Tabii Senatör ve İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı
Suphi Karaman’ı 1948 yılında ABD’de özel harp eğitimi gören
bir kontrgerilla elemanı gibi gösteren kuyruklu yalanlar Ecevit
Kılıç’ın “Özel Harp Dairesi” adlı kitabıyla başladı. (Günce Ya-
yıncılık, Ekim 2007)
Büyük devrimci Suphi ağabeyin yaşam öyküsünü neredeyse
yıl yıl bilebildiğimiz halde gene de soralım dedik. En yakınına,
oğlu Suay Karaman’a sorduk:
“1948 yılında Suphi Karaman, ABD’de askeri eğitim gördü
mü?”
Suay Karaman “Hayır” dedi. “Ne 1948, ne de bir başka yıl.
Babam, hiçbir zaman ABD’ye gitmedi!”
Gidenlerin ardından
Gidenlerin ardından ağlamamayı öğrendik, ağlaya ağ-
laya. Çok arkadaşımı kaybettim, kimi daha çocuk yaştay-
dı, kimi vatana adanmış bir hayatı sürerken yarı yolda…
Hepsi de erkendi. Öyle dememiş miydi şair, “Her ölüm
erken ölümdür.”
Bir atasözümüz şöyle der: “Kardeş zorunlu arkadaştır,
arkadaş seçilmiş kardeştir.”
İki kardeşimi peş peşe kaybettim: Tevfik Aknur ve
Ahmet Ülger.
Tevfik’in gidişini benden aylarca gizlemişler, hiç bek-
lemediğim zamanda öğrendim. Boğazımda bir yumruk
gibi. “Sen benim duvarımsın” derdi. Daha otuzunda, bı-
raktı gitti.
Ahmet Ülger ise avukatımdı, ağabeyimdi. Vatansever,
milliyetçi bir Türk aydınıydı. “Ergenekon” davası başladı-
ğından beri bir an geri durmadı, bir gün ‘yoruldum’ de-
medi.
Vekalet almak için cezaevine geleceği zaman ‘Buraya
kadar yorulmasın, yetki belgesi alsın, dedim. ‘Olmaz’
dedi. ‘Bu milli bir davadır, yetki belgesiyle olmaz, vekâlet
alacağım.’
28 Aralık günü mahkeme salonunda öğrendim, evinin
merdivenlerinde göçüp gittiğini.
“Yufka yüreklilerle çetin yollar aşıl-
maz” demiş bir şair. Ahmet ağabey de,
Tevfik de yufka yürekli değillerdi.
Paylaştığımız her an onurlu ve öz-
lemle hatırlanacaktır.
Yolunuz ve tahtınız ışıkla dolsun.
Ruhunuz şad olsun.
Oktay Yıldırım
Ercan Akyol, Milliyet, 29 Aralk 2009 Ahmet Ülger
Osman Ulagay
Cengiz Aktar
Aldatc iyimserlik
Ruhban Okulu Türkiye’de ekonominin içinde yaşayan… insanlar içinde
Ruhban Okulu yeniden açılabilir… AK Parti bu konu- 2010’a umutla ve güvenle bakan kaç kişi var acaba?
da kendini aşarak ittihatçı zihniyetin üstesinden gelebilir-
Milliyet, 27 Aralk 2009
se…
Vatan, 26 Aralk 2009
Orhan Bursalı
Kadri Gürsel Polis ordusu
“Soykrm Ant” Polis-paramiliter güce, yani silah yasası ile militer ağırlık ka-
Erivan’daki “Soykırım Anıtı”na bir demet karanfil bı- zandırılacak. Askeri Ordu’ya karşı Polis Ordusu.
raktık… “Biz”, Türkiye’den gelen 10 gazeteci ve 3 aka- Cumhuriyet, 27 Aralk 2009
demisyen araştırmacı idik.
Milliyet, 27 Aralk 2009 Yılmaz Özdil
Psikolojik sava manet pazarna nur yaacak
Mehmet Altan Vay vay vay! Hükümete karşı kaos çıkarmak isteyen Genel-
Suikast deil darbe hazrl kurmay, Boğaz Köprüsü’nü havaya uçurmak için hain plan yap-
Sanırım “suikast” değil ama “darbe” hazırlığına suç- mış, aha bu da krokisi” şeklindeki manşetlere hazır olun.
üstü yapıldı. Ikınıp sıkınıp ne olduğunu açıklayamamak Hürriyet, 29 Aralk 2009
da buradan kaynaklanmaktadır.
Star, 27 Aralk 2009
Emin Çölaşan
Madem yasalm
Oral Çalışlar Yarın Genelkurmay Başkanı’nın makamı, ya da başka askeri
Tarafszlk olmaz! birlikler basılırsa, bundan önce olduğu gibi bazı komutanlar içeri
Avrupa’da Gladio’lar dönemi çoktan sona erdi. Türki- alınırsa, herhalde deriz ki ‘her şey yasaldır’ ve unuturuz gider!
ye’nin sivil güçleri hâlâ ‘Seferberlik Kurulları’ndan içeri Sözcü, 30 Aralk 2009
girmekte zorlanıyor. Burada tarafsızlık olur mu?
Radikal, 27 Aralk 2009
Can Ataklı
TSK’nn düürüldüü durum
Ergun Babahan Türk Silahlı Kuvvetleri kamuoyunun gözünde, cinayetler işle-
Demokrasinin sesi yen, suikastlara kalkışan, yandaş medyanın deyimiyle halka karşı
İran’da yüz binler demokrasi talebi için canı pahasına komplolar hazırlayan ve darbe için planlar yaparak silah ve mü-
sokaklara dökülürken biz hukuk devleti için sesimizi yük- himmat biriktiren bir kurum durumuna düşürülmüştür.
seltemeyecek miyiz? 30 Aralk 2009, Vatan
Star, 29 Aralk 2009
Melih Aşık
Hasan Cemal Eczaclar neden cezalandrlyor?
Bozacnn ahidi Eczacılar sık sık mevcut iktidar tarafından cezalandırılıyor...
Şamil Tayyar, Mehmet Baransu gibi bazı yürekli mes- Sebebi eczacıların cumhuriyetçi - ilerici bir kitle oluşturmasıdır...
lektaşlarım ve onların gazete yöneticileri doğru bildikleri Eczacılar genelde kendi çıkarlarından önce ulusal çıkarları savu-
yolda devam ediyorlar. nurlar.
Milliyet, 30 Aralk 2009 30 Aralk 2009, Milliyet
At-ma Nianyan
dil kardayz
Dil kardaşımız Nişanyan, “Türkçede fiil yakın anlamlarda kullanılır oldu.
kökü isim olmaz” diye ferman buyuruyor Şimdi Nişanyan diyecek ki, at ile uydur-
(Taraf, 19 Kasım 2009). Geçen hafta ko mak arasında hangi anlam bağı var.
köküyle tartışmaya başladık. Bu hafta At kökünden türeyen atmak eylemi, yüz-
örnek verdiği at köküyle devam edelim. yıllar, hatta binyıllar içinde türediği kök-
ten özerkleşiyor. Her attığını vurduğunu
AT KÖKÜNDEN TÜREYEN EYLEMLERDE söyleyen avcının atışları gibi, atmak eyle-
ATIN HAREKETLERN GÖRMÜYOR MUYUZ mi de mecazi anlamlar kazanıyor.
Nişanyan diyor ki: “Atmak başka at
başka. Aralarında anlam bağı yok.” YÜZ VE YÜZMEK
Dillerin oluşumu süreçlerinde, daha önce Nişanyan’ın ikinci örneği, yüz ve yüzmek.
ortaya çıkmış köklere göndermeler ve Yüz, herhangi bir cismin dış kabuğunu,
benzetmeler yaparak yeni sözcükler dış dünyayla temas halindeki kesimini,
oluşturulduğunu göz ardı edersek, at ile dışarıdan görünen cephesini ifade ediyor.
atmak başka olur. Yani eni ve boyu var, fakat oylumu
At kökünden türeyen eylemlere bir göz (hacmi) yok, derinliği yok. İnsanın yüzü,
atalım: Atmak, atlamak, atılmak, hatta denizin yüzü, yeryüzü vb. İnsanı, denizi
Cumhuriyet döneminde türetilen atamak. ve yeri diğer cisimlerden ayıran düzlem.
Yine at isminden türetilen sıfatları bir ha- Deriyi yüzmek, denizde yüzmek, hep cis-
tırlayalım: Atak, atık, atılgan. min yüzünde gerçekleştirilen eylemlerdir.
At kökünden türetilen isimlere bakalım: Denizde veya suda yüzerken, denizin yü-
Ayak (bazı Türk dillerinde adak), adım. zünde eylem yapıyorsunuz. Deriyi yüzer-
Ayak da adım da, at kökünden. Adak, ken de derinin yüzünü bıçakla cisimden
Oğuz Türkçesinde ‘aayak’a dönüşmüş; ayırıyorsunuz. O nedenle yüz ismi ile
adım ise önceki haliyle kalmış. yüzme eylemi arasında çok açık bir
At kökünden türeyen eylemlerde, sıfatlar- anlam bağı var.
da, isimlerde hep atın hareketlerini görü- Bir de yüz rakamı (100) var diyeceksiniz.
yoruz. Doğadaki ‘at’a bakarak oluşan bir O yüz başka yüz.
kök, zaman içinde ileri doğru ani bir ey-
lemin kökü olmuş. Ayak ve adım gibi SAÇ VE SAÇMAK
sözcükler de hep o ileri doğru hareketle Saç kökü ile saçmak eylemi arasında da
bağlantılı anlamlar taşıyor. O nedenle anlam bağı ilk bakışta görülemeyebilir.
Türkçedeki at kökü, Türkçenin sağlam Baştaki saçın tel tel olması, dağınık olması
At kökünden türeyen eylemlerde, köklerindendir. ile dağıtmak anlamına gelen saçmak arasın-
sfatlarda, isimlerde hep atn Dillerin oluşum süreçlerinde önce cisim- da anlam bağı yok mu? İlkönce saçı adlan-
lerin isimlerinin ortaya çıktığı kabul edil- dıran Ural bozkırlarındaki veya Asya’nın
hareketlerini görüyoruz. Doadaki mektedir. Yani önce Türkçenin atası olan güneyindeki ademoğlunun (Türkçenin
at’a bakarak oluan bir kök, dilde at dediğimiz hayvanın ismi hangi coğrafyada oluştuğu tartışmalı), daha
oluşuyor. Büyük olasılıkla atlamak, sonra saçma eylemini saçını göstererek an-
zaman içinde ileri doru ani bir atmak, atılmak gibi eylemler de zamanla latması mantıklı değil mi? Bir sonraki
eylemin kökü olmu. Ayak ve adm atın hareketlerine bakarak seslendiriliyor. aşamada saçını göstermek yerine, saçma
Atmak veya atlamak eylemleri, atın hare- hareketini saç köküne bir -mak (İngilizce
gibi sözcükler de hep o ileri doru ketlerine göndermede bulunuyor. make) ekleyerek anlatması yine o mantığın
hareketle balantl anlamlar Atmak, Türkçemizde aynı zamanda uy- devamı olmuyor mu? Yani saç “make”, saç
durmak anlamına da geliyor; kafadan yap-mak, saç haline getirmek, dağıtmak an-
tayor. O nedenle Türkçedeki at atmak gibi. Hatta son zamanlarda atıyo- lamını kazanıyor.
kökü, Türkçenin salam rum sözcüğü, varsayalım, söz temsili, Dilin başlangıcında el kol işaretleri yok
sözün gelişi, mesela, örneğin anlamlarına mu?
köklerindendir.
E
mile Zola’nın belgesel bir yapıt ni-
teliğindeki kitabı “Dreyfus Olayı”
YANDALIIN DEMEZL
1800’lerin sonunda Fransa’da ör- Önce maddi kanıtların sağlam olmadığı
gütlenen bir tertibe karşı yürütülen sonucuna varılsa da “La libre Parole”
adalet savaşını konu ediyor. Bu gerçek ola- (Özgür Söz) gazetesinde “suçlu” hakkında
yın öyküsü tüm ülkeyi 1930’a kadar meşgul sürekli yazılar yayımlanır. Bu, basında
ediyor. Sürecin ayrıntılarıyla, bugünün Er- Dreyfus konusunda küçük düşürücü ve mu-
genekon davası arasındaki hayret verici haliflere yönelik düşmanlığı körükleyici
benzerlikler kitabı çok daha ilginç kılıyor. şiddetli bir kampanyanın başlangıcıdır. Ga-
Tertipçilerin yöntemlerinin hiç değişme- zetelerin olayı büyütmek ve hükümeti
diğini açık seçik gösteriyor. Sahte belgeler, “suçlu” hakkında kovuşturma açmaya zor-
yandaş medya, tehdit edilen yargıçlar, uy- lamak amacıyla genelkurmaya sızdıkları da
durma ihbar mektupları ve ajanların üstlen- anlaşılır yayınların sonunda. Savaş Bakanı,
dikleri büyükelçilikler… sorunu bakanlar kuruluna getirmek zorunda
1894 Eylül sonu. Fransız Haber Alma bırakılır. Ve soruşturma açılmasına karar
Servisi, bazı askeri belgelerin yabancı bir verilir. Suçlamaların dayanağı olan “çizel-
yetkiliye gönderildiğini haber veren imzasız ge”nin Dreyfus’a ait olduğu öne sürülecek
bir mektup “ele geçirir”. Bu belge bir “çi- ve yedi yargıcın oybirliğiyle suçlu ilan edi-
zelge”dir. Hızlı bir soruşturmanın sonucun- lecektir. Yüzbaşı Dreyfus’un rütbesinin
da belgenin elyazması olduğu iddia edilir. alınmasıyla birlikte, ömür boyu sürgün ve
Çizelgenin içindekiler, genelkurmay karar- hapis cezasına çarptırılmasına karar verilir.
Askeri okulun büyük avlusunda rüt-
besi sökülür. Halk aynı zamanda bir
Yahudi olan hükümlü aleyhinde gös-
terilere kışkırtılır.
YÜRÜYEN GERÇEK
Emile Zola bu adaletsizliğe ve uy-
durma davaya karşı gazetedeki köşe
yazılarıyla mücadele başlatır. 24 Ara-
lık 1895’te “Cumhuriyetin Erdemi”
başlıklı yazısına “Gerçek yürüyor.
Onu hiçbir şey durduramaz” diye
Sahte belgeler, yanda medya, başlar. Bu, yaklaşık beş yıl sürecek
tehdit edilen yargçlar, uydurma bir adalet savaşının da başlangıcıdır.
Yargıçlara şöyle seslenir: “Gerçeğin
ihbar mektuplar… Bugünkü her parçasını kurtarmak için çar-
tabloya ne kadar yakn. Bahse pışmak zorunlu oldu. Her şeyden
önce sizi maskaraya çevirmek amacı
konu olaylar yüz yl öncesinin
güden karanlık yargılama yönteminin
Fransa’sndan bir tertibin gerçek karşısındayız. Birtakım haydutlar her
öyküsü. Emile Zola’nn “Dreyfus gün bu yiğit ordunun onuruna saldır-
maktadır. Onlar devleti savunmak ba-
Olay” adl kitab tertibe kar Yüzba Dreyfus hanesiyle suçlulara alçakça ortaklık
yürütülen mücadeleyi anlatyor. ederek onu kirletmektedir. O iktidar
çiler tüm yurtta 25 Aralk Cuma akam mesai bitiminde AKP binalarna yürüdüler. (stanbul)
Aydınlık Türkiye muhabirleri Esenyurt Belediyesi önünde Düşünün bir baba, çocuğuna süt alamıyorsa, şekerli suyla bes-
işe dönme mücedelesi veren 16 işçiyi direnişlerinin 131’inci lemeye çalışıyorsa ne yapsın? Onlar makarna, kömürle, insan-
gününde ziyaret etti. İşçiler son eylemlerinde, itfaiyecilerle bir- ları sadakaya alıştırıyor. Biyad etmeye zorluyor. Biz ne biyad
likte ellerinde ekmeklerle kendilerini Boğaziçi Köprüsü’ne zin- etmek ne de sadaka istiyoruz. Alnımızın teriyle kazandığımız
cirlemişlerdi. ekmeğimizi istiyoruz” diyor.
Direnişteki işçilerden iki çocuk babası Ercan Kavcu diyor Söz açılımlara gelince işçiler “Bırakın kürt açılımını. Emek
ki, “Anayasal hakkımızı kullanarak Belediye-İş Sendikası’nda açılımı, halk açılımı yapın” diye isyan ediyor. Yavuz Durmuş
örgütlendik, işten atıldık. Biz keyfimizden çıkmadık köprüye. arkadaşlarıyla kolkola giriyor “Bakın bir yanımda laz, ben kür-
İnsanlar boşuna sokağa dökülmüyor. tüm, diğeri alevi. Hepimiz ekmeğimizin derdindeyiz” diyor.
AKP’ye sesleniyorum, insanları sadakaya
alıştıracağına, üretime teşvik etsin.”
Yakuplu Belediyesi’nde 11 yıl zabıta
olarak çalışan, Esenyurt’a gelince işinden
olan Fatih Akbayrak “Emek cephesi hü-
kümete karşı ayakta olmak zorunda. Hü-
kümet elektriğe, doğalgaza zam yapıyor.
Memura, işçiye gelince yüzde 2,5 oranın-
da sözleşme bitiriyor. Emekçi ayakta ol-
mayacak da, jeeplere binenler, yeşil alan-
ları parselleyenler mi ayakta olacak.”
Diyor.
Alişan Abalay ise belediyede şoför
olarak çalışıyormuş. Belediye başkanı
Necmi Kadıoğlu ve yardımcılarının yıl-
dırma politikaları nedeniyle çöpe veril-
miş. Sonrası malum. İşten ilk atılanlardan
olan Abalay, arkasındaki pankartı göste-
rerek “Zalimin zulmüne karşı isyan edi-
yoruz. Evimize ekmek götüremiyoruz.
2010 yılı ve 2008 yılı Kesin Hesap Ya- Cemil Çiçek hiç değinmedi.
sası’nın görüşmeleri AKP’den Başbakan 5- İlhan Kesici, içinde bulunulan kriz
birinci yardımcısı ile CHP sözcüsü İlhan gibi bunalımlarda, kurtuluşun ancak dev-
Kesici’nın ortaya sürdüğü rakamlar arasın- letçi politikalarla olduğunda ısrarla durdu.
da bir maç niteliğinde geçti. ABD’nin 1929 bunalımını Roosevelt eliy-
Öteden beri AKP’nin hem ekonomiyi le devletçi politikalar sayesinde atlattığını
güzel yönettiği ve hem de CHP sözcüleri- söyledi. Türkiye’nin ise hâlâ özel sektör-
ARSLAN nin Başbakan ve AKP sözcüleri karşısında cülüğe dönük olduğunu belirtti. Cemil
BAŞER zayıf kaldıkları söylenirdi. Ancak son iki Çiçek bu konuda da suskun kaldı.
KAFAOĞLU yılda CHP sözcü olarak İlhan Kesici’yi se- 6- İlhan Kesici AKP’nin iktidarı döne-
çince, CHP’nin AKP ekonomi politikası- minde güneydoğunun az gelişmişliğini gi-
nın ne ölçüde yanlış olduğu kürsüde çok dermek için ele gelir bir plan hazırlamadı-
iyi belirdi. Bütçenin son konuşmalarında ğını, oysa 1930’larda bile İsmet İnönü ve
Rakam İlhan Kesici hangi noktalar üzerinde
durdu; Cemil Çiçek’in yanıt vermedikleri
Celâl Bayar’ın kapsamlı kitaplarla konuyu
ele almış olduklarını söyledi. Kitapları
oldu mu? Yanıt verdiği durumlarda kim kürsüden gösterdi. Cemil Çiçek bu işi ele
savaşları haklı? alış tarzı eksikliği konusunda konuşmadı.
BÜYÜME VE KÜÇÜLME ORANLARI GAP NASIL BTECEK?
l- Kesici, 1923’ten bu yana 7 yıllık dö- 7- AKP iktidara geldiği ilk yıllarda
nemlerde Türkiye’nin ekonomik büyüme GAP’a eskisinden daha az para harcadığı-
yüzdelerini saydı. Bu arada ülkemizin ilk nı ortaya döktü. Bu zavallı rakamlar için
yıllarında hem liberal ve hem de devletçi yanıt verilmedi.
politikalarla yüzde 10’un üzerinde kalkın- 8- Yine GAP konusunda bu yıl bütçeye
dığı da TBMM kürsüsünden dile getirildi. konan cılız rakamlara işaret eden İlhan Ke-
Bu 7’şer yıllık büyümelerden en düşüğü, sici, böyle gidilirse GAP’ın ancak 175
AKP dönemindeydi. Bu tespite her AKP yılda biteceğini ileri sürdü, Cemil Çiçek
sözcüsü gibi, Çiçek de yanıt vermedi. Ko- bunu kabul etmeyip iktidarlarının GAP’a
nuya yanaşmadı. önem verdiklerini ve üç yıl içinde GAP
2- Kriz yılında büyüme veya küçülme projesinin tamamlanacağını söyledi. Ama
oranlarını verdi Kesici. Dünya ortalaması bu cılız bütçeyle bunun nasıl olacağının
eksi yüzde 1,1, ABD küçülmesi eksi yüzde işaretini vermedi.
2,7. Türkiye’nin de içinde bulunduğu geli-
şen ülkelerde artı 4,7 ve Türkiye’de yüzde BOZGUN KAÇINILMAZ
6,5. Buna da Çiçek hiç yanıt vermedi. Görüldüğü gibi İlhan Kesici-Cemil
Çiçek konuşmaları arasında, bütçe ve eko-
ÇAY VE SMT HESABI nomi konularında bir karşılaştırma yapıldı-
3- Kesici, asgari ücretin 570 TL oldu- ğında, iktidar sözcüsü çok zayıf kaldı.
ğundan hareketle, 5 kişilik bir ailenin sa- Oysa Kesici, AKP’nin özelleştirme uygu-
dece çay ve simit yeseler, bunun 900 lira lamalarını, iflâs eden sağlık politikasını,
tutacağını söyledi ve “Allahtan korkun” ebediyen dışa bağlı dış ticaret politikasını,
dedi. Cemil Çiçek işte buna yanıt verdi. ülkeyi yakıp yıkan imar politikalarını bile
Kendine göre bir değerlendirme yaparak konuşma plânına almış değildi. İktidar
çay ve simidin bir aylık maliyetine Kesi- sözcüleri gerçekten halkçı ve devletçi bir
ci’nin bulduğu 900 liranın yarısı olan 450 parti sözcüsü karşısında elbette daha
liradır dedi. Aslında Kesici’nin hesabı büyük bir bozguna uğrarlar.
daha doğruydu. Ama diyelim ki Çiçek’in
hesabı daha doğru. Ne sonuca varılıyor?
Bir aile sadece çayla simit yese 450 lira
harcayacak, gene de elinde sadece 120 lira
BASALII
Son bütçe görümelerinde lhan kalacak. “Allahtan korkun” demekte haklı
olunmaz mı? Parti üyemiz
Kesici hangi noktalar üzerinde
Gürol Eray’n sevgili ei
YANITSIZ BIRAKILAN ÜÇ KONU DAHA
durdu? Cemil Çiçek’in yant ermin Eray’
4- Kesici son The Economist dergisinin
vermedikleri oldu mu? Yant ekonomik göstergeleri açıklayan sahifesini kaybettik. Arkadamza,
açarak Türkiye ile diğer ülkelerin borçlan-
verdii durumlarda kim hakl? ma faizlerini oradan okudu. “Yüzde olarak ailesine ve dostlarna
3 aylık bonoya ABD 0,18, Japonya 0,34, basal dileriz.
Konumalar sekiz maddede İngiltere 0,66, Belçika 0,73, Fransa 1,47,
karlatrdk. Sonuç: ktidar Güney Kore 1,80 ve Türkiye yüzde 3,3.” çi Partisi
Türkiye’nin dünyada en pahalı borçlanan Maltepe lçe Bakanl
sözcüsü çok zayf kald. ülke olarak göründüğü bu suçlamaya da
CEPHE GENLYOR
Zincir eczanelerden
datm irketleri de rahatsz
MERAL AKKAYA / ÖZGE COMBA olan 24 bin eczane var. 23 bin eczacı
SGK’yla tek başına sözleşme imzalama-
yacağını TEB’e dilekçe vererek beyan
T
ayyip Erdoğan’ın, “Amerika’da
olduğu gibi markette de ilaç satıl- etti. Dilekçeler önümüzdeki günlerde
masına ilişkin çalışma başlattık” Sosyal Güvenlik Kurumu’na verilecek.
sözleri ilaç dağıtım şirketlerini de Hükümet AKP’li eczanelerle direnişi
Tayyip Erdoan sonunda hedefi rahatsız etti. Türk Eczacıları Biriliği’nde kırmaya çalışıyor.
(TEB) 31 Aralık Perşembe günü bir top- Tayyip Erdoğan’ın “ABD’de olduğu
açklad: lac markette satacaz! lantı yapıldı. Toplantıda büyük dağıtım gibi artık marketlerde ecza ile ilgili
Erdoan’n sözleri eczaclarla şirketleri süreçten duydukları rahatsız- stantlar kurulmasına yönelik çalışmayı
lığı dile getirdiler. da ayrıca yürütüyoruz. Bu işi geliştire-
birlikte datm irketlerini de ceğiz, başka çaresi yok” sözleriyle bir-
Uygulama yalnızca eczayı değil, ilaç
rahatsz etti. laç datm dağıtım şirketlerini ve ilaç firmalarını da likte gözler Amerika’daki sisteme çev-
etkileyecek. Eczacı kazanamadığı için, rildi.
irketleri TEB’de bir toplant
ilaç dağıtım şirketlerine borcunu ödeye-
yaparak durumdan rahatsz meyecek, dağıtım şirketleri de aynı
LAÇ TÜKETM ARTACAK
şekilde ilaç firmalarına ödeme yapama- Bu sistemin sonuçları iki maddede
olduklarn dile getirdiler. stanbul özetlenebilir. Halk sağlığı zarar görecek,
yacak. Sistem tamamen çökecek. İlaç
Eczac Odas Bakan Semih sektöründeki tüm aktörler kaybedecek. ilaç harcamalarında büyük artış yaşana-
Eczacılar, 4 Aralık’ta kepenk kapat- cak.
Güngör, “lacn markette satlmas Sağlık çevreleri bilimsel uygulamayı
tıkları günden bu yana kararlılık içinde
ciddi salk sorunlarna yol açar” hükümetin ilaç politikasına karşı duru- doktor, reçete ve eczacı üçgeniyle tarif
ediyorlar. İlacın markette satılmasıyla
diyor. yorlar. Türkiye’de SGK’yla sözleşmesi
Sanayicinin
2010’dan umudu yok
HAKAN ERÖZ kir. Bütüne bakmak lazım.
Aydınlık- 2010’da toparlanma bekliyor
musunuz?
E
konomide son günlerde olumlu ra-
kamlar açıklanıyor. Ekim’de sanayi Durgun- Bu önlemlerle mümkün değil.
üretiminde, ihracatta artışlar oldu. Çünkü Türkiye üretmeyi değil üretmemeyi
Ama sanayici 2010’dan umutlu teşvik ediyor. Türkiye’de üretime değil itha-
“Türkiye üretmeyi deil değil. Ulusal Sanayici ve İşadamları Derneği lata dayalı bir ihracat politikası uygulanmak-
(USİAD)Başkanı Fevzi Durgun “Neye göre tadır. Şu ana kadar alınmış olan önlemlerin
üretmemeyi tevik ediyor.
artış?” diye soruyor. “Bir sene öncesine göre yetersizliği, yanlışlığı ve isabetsizliği nede-
Türkiye’de üretime deil ithalata mi? 6 ay öncesine göre mi? 2007’ye, 1999 niyle, 2010 yılında var olan durumdan çıkı-
dayal bir ihracat politikas rakamlarına göre nerdeyiz ona bakmak gere- lıp yeniden üretmeye, büyümeye yönelik
kir. Rakamların değişikliğini yorumlamak- olumlu bir işaret göremiyoruz. Kara bulut-
uygulanmaktadr. u ana kadar tan çok bütüne bakmak lazım.” USİAD lardan bahsedip kötünün habercisi olmak is-
alnm olan önlemlerin Başkanı Durgun’un sanayicinin durumuna temiyoruz ama görünen durumu tespit edip,
ilişkin değerlendirmelerini sunuyoruz: ortaya koymak da bizim görevimiz.
yetersizlii, yanll ve
“BÜTÜNE BAKMAK LAZIM” “KEND MLL PROGRAMIMIZI
isabetsizlii nedeniyle, 2010
Aydınlık- Ekonomik kriz Türkiye sana- UYGULAMALIYIZ”
ylnda var olan durumdan çklp yisini nasıl etkiledi? Aydınlık- Peki neler yapılması gerekir?
yeniden üretmeye, büyümeye Fevzi Durgun- Türkiye zaten kendi içe- Durgun- Çok kabaca ilk olarak atılması
risinde bir ekonomik kriz yaşamaktaydı. gereken birkaç adım var. Bunlar, ulusal çıkar-
yönelik olumlu bir iaret Yaklaşık olarak 1,5 yıldan beri dünyada ları savunma kararlılığını ve siyasi iradeyi
göremiyoruz.” yaşanan kriz de bunun üzerine eklendiği gösterebilecek bir yönetimin atacağı adımlar-
zaman Türkiye’nin yaşadıkları daha dır. Bir, IMF ile anlaşma yapılmayacak. Tür-
ağır oldu. Bu krizi yaratan en temel kiye kendi ekonomik programını tartışacak,
şey cari açıktı, işsizlikti, üretimsiz- yapacak ve uygulayacak. Batacaksak kendi
likti. Buna neden olan düşük kur po- programımızla batalım. Kendi yanlışımızla
litikasının getirmiş olduğu ithalata batalım, başkalarının akıllarıyla değil. İki, AB
dayalı bir büyüme, ticarete dayalı bir ile imzalamış olduğumuz ve Türkiye’nin sa-
büyüme, Türkiye’nin ulusal sanayini dece AB ülkeleri ile değil üçüncü ülkelerle de
sürekli olarak geriletti. Büyüme yıl- ticaretini belirleyen ve sınırlayan Gümrük
larında bile işsizliğin azalmamasının Birliği anlaşması askıya alınmalıdır. Kendi
en önemli nedeni budur. Türkiye’nin ekonomik ilişkilerimizi kendimiz geliştirmeli
iç dış borç toplamı 500 milyar dola- ve ulusal çıkarlarımıza uygun dış ticaret poli-
rı geçti. İşsizlik resmi olarak yüzde tikalarımızı oluşturmalıyız. Üçüncü önemli
16’ları buldu. Kayda girmeyen, iş konu, Türkiye’de yerli malı kullanımı ve ta-
aramaktan vazgeçenleri de kat- sarruf bilincini tekrar oluşturmalıyız. 80’ler-
tığımızda çok korkunç rakamlar or- den sonra pompalanan müthiş tüketimle, üret-
taya çıkıyor. meden tüketen bir ülke haline geldik. Dör-
Aydınlık- Ekonomide son gün- düncü olarak ihmal ettiğimiz Avrasya ülkele-
lerde olumlu rakamlar açıklanıyor. ri var. Avrasya bölge ülkeleriyle ticari, kültü-
Ekim’de sanayi üretiminde, ihracat- rel, sosyal, siyasal ilişkilerimizi artırmalıyız.
ta artışlar oldu. Bu ilişkilerimizi güçlendirdikçe, AB ile ilişki-
Durgun- Neye göre artış? Bir lerimiz de normalleşecek ve doğru bir raya gi-
sene öncesine göre mi? 6 ay öncesi- recektir. Bu adımlar atıldığı zaman sorunun
ne göre mi? 2007’ye, 1999 rakamla- çözümü için yapılacak diğer şeyler kendi-
rına göre nerdeyiz ona bakmak gere- liğinden önünüze çıkacaktır.
Pazarc kefilsiz
ipoteksiz kredi istiyor
DEVRM AKIN KARASOY/Antalya 50 bin metrekareye. Bin pazarcı, 2 bin 500
metrekareye nasıl sığsın? Büyük mağazala-
rı her şey elinizin altında olduğu için tercih
G
irişte, yerden tavana kadar Çanak-
kale Savaşı cephesinde şehit olan ediyorsunuz. Bizim pazarlarımızda, 10 pey-
Antalyalı askerlerin isimleri yazılı. nirci yan yana. Yan yana olması rekabeti
Duvarlar, Atatürk’ün Gençliğe Hi- arttırıyor, küçük esnafa bu ortamların yara-
tabesi, Bursa Nutku ile orduya ve halka yap- tılması gerek… Pazarcılarımızın veresiye
tığı konuşmalarından alıntılarla süslü. Bina- defterlerinde Fatma Teyze, Ayşe Abla, Eli
nın en üst katının duvarlarındaki panolarda Bastonlu amca gibi isimler var. Her hafta
2 bin 500 metrekarelik pazar ise Türkiye’nin milli ekonomisine dair karşılaşacaklarını biliyorlar. ‘Bu hafta ol-
alanna bin pazarcnn yerletii mesaj ve uyarı yazıları bulunuyor. Pazarcı- mazsa öbür hafta öderim’ diyebiliyorlar.
lar Odası’nda değil de sanki müzede, bir Cebinizde paranız olmasa bile sağlanan
Antalya’da, büyük bir markete okulun amfisindeyiz… güven ve sıcak ilişki sayesinde alışveriş ya-
düen alan 50 bin metrekare. Kriz 1993 yılında kurulan Oda’nın üç bin pabiliyorsunuz, soğuk raflarla bunu yapa-
üyesi var. Oda Başkanı İsmail Öz’e ilk so- mazsınız. ‘Bir liram yok, sonra vereyim’
en önce pazarcy vuruyor. rumuz, duvarlardaki mesajlar… deme imkânınız yok.”
Yaklak üç bin üyesi bulunan İsmail Öz, “Biz bu binayı insanları üre-
time yönlendirmek esnafı bilinçlendirmek “POTEKSZ KRED STYORUZ”
Antalya Semt Pazarclar için kurduk. Atatürk’ün ekonomiyle ilgili Pazarcıların önemli bir sorunu da kredi.
Odas’nda 25 bakliyatçdan sadece görüşlerinin toplumumuzun ufkunu aça- KOSGEB kredisinden yararlanmak isteyen
cağına inanıyoruz” diyor. pazarcının işi zor. Eğer pazarcıysanız ve
bei pazara çkyor. Üç kefil KOSGEB kredisinden yararlanmak istiyor-
“ÜRETMEMZN ÖNÜNDE ENGEL VAR” sanız, üç kefil ve ipotek edilecek mal var-
dnda bir de ipotek istendii için
Antalya Semt Pazarcıları Odası’nın lığınızın olması gerekiyor. Pazarcılar Odası
“Küçük ve Orta Ölçekli letmeleri eğitim odasındayız. Oda Başkanı İsmail Öz, Denetleme Kurulu Üyesi Mehmet Kaba-
Gelitirme ve Destekleme “İnsanlar üretmek istiyor ancak önünde kuşak bu duruma isyan ediyor: “Herkesin
büyük engeller var” diyor. ipotek edebilecek mal varlığı yok, kredinin
Kredisi”den de yararlanamayan Odanın duvarlarındaki Panolarda, bak- ipoteksiz olarak verilmesini istiyoruz. Şu
pazarc esnafnn hali içler acs. kal ve büyük alışveriş merkezlerinin anda bizim esnafımızdan yüzde 10’u müra-
karşılaştırması da yapılıyor. caat etti ama süre bitti. Bankaya giden arka-
İsmail Öz ambargo yıllarını daşlarımız süre bitimi sebebi ile bu krediden
hatırlatıyor: “Tam 10 sene yararlanamıyor”
önce 800 bin bakkalımız
vardı. Türkiye ambargo yıl- 25 BAKLYATÇIDAN BE K KALDI
larını bakkallarımızdaki pi- Pazarlarda açık bakliyat ve muhtelif
rinç, buğday, yağ stoklarıy- ürünler satan Hikmet Yıldırım, 25 bakliyat-
la atlattı. Bugün büyük çıdan yalnızca beş kişi kaldıklarını söylü-
mağazaların yüzde 90’ı ya- yor, “Akşam eve gidiyorum, televizyonda A
bancı sermayenin elinde. firma B firma şok fiyatlar sunuyor, onlarla
Bunlar malları çektiğinde rekabet edemiyoruz. Vergilerimiz hep dış
yaşayacağımız sıkıntıyı devletlere gidiyor, küçük esnaf kepenk ka-
düşünün.” patıyor. Büyük marketlerin verdiği vergi
İsmail Öz, pazarcıların kadar biz de vergi veriyoruz”.
yasası olmadığından şika- Krediye ihtiyaç duyduklarından yakınan
yetçi. “Bizim bir pazarımız pazarcı Sinan Aykaç da 90 Lira kredi kartı
2 bin 500 metrekare alana borcunu yatıramadığı için kredi talebinin
Antalya Semt Pazarclar Odas smail Öz pazarclarla birlikte. (sada) yerleşiyor, bir büyük market reddedildiğini anlatıyor.
Elektrie maliyetinin
dört katn ödüyoruz
LEVENT AK / Ankara
E
lektriğe ocak ayından itibaren ka-
demeli olarak yüzde 20’lere varan
zamlar yapılması bekleniyor. Av-
rupa’da en pahalı elektriği kulla-
nan Türkiye’de üst üste elektriğe yapılan
zamların nedeni, elektrik üretiminin
yüzde 50’sinin dışa bağımlı olarak doğal-
gaz çevrimiyle üretim yapan özel sektöre
geçmiş olması.
Hükümet, dört elektrik dağıtım bölge-
sini daha özelleştiriyor. Teklifler toplan-
dı, yakında ihale sonuçlanacak. Bu özel-
leştirmeler de vatandaşa, fahiş fiyat ola-
rak geri dönecek.
17-18-19 Aralık 2009 tarihlerinde,
TMMOB adına, iki yılda bir düzenlenen
ve sekretaryasını Elektrik Mühendisleri
Odası’nın yaptığı “Enerjide Serbest Piya-
sanın Bedeli ve Alternatif Enerji Politika-
ları” başlıklı sempozyum düzenlendi.
Elektrik mühendisi Yılmaz Kocaoğlu,
“kullandığımız elektriğe ödediğimiz
para” konusunda fahiş fiyatlandırma sis-
temini ve milli kaynakların nasıl dışa akı- dece geçen yıl 12,4 milyar dolar fazladan
tıldığını çok basit hesaplama yöntemle- para çıktığı görülüyor.
riyle ortaya koydu.
VATANDAA “DOAL” KAZIK
FAZLADAN 12,4 MLYAR DOLAR ÖDEDK Sempozyumun açılış bildirisini hazır-
Kocaoğlu, Türkiye’de elektriğin orta- layan Cengiz Göltaş da, yıl yıl enerjide
lama kWh üretim maliyetinin 2 sent ol- dışa bağımlılığın bilançosunu katılımcıla-
duğunu belirtiyor. Kocaoğlu’nun verdiği ra sundu. Göltaş sunumunda, enerji üre-
Türkiye’de 2009 itibaryla bilgiye göre, elektrik maliyet hesaplama- tim tesislerinin yarısının, enerji ulusal pa-
elektriin ortalama üretim larında, ortalama olarak üretim maliyeti- zarlarının ise tamamının nasıl yağmalan-
nin, iletim ve dağıtım maliyetine eşit çık- dığını katılımcılara anlattı. Göltaş’ın su-
maliyeti, kilovat saat (kWh) bana ması gerekiyor. Buna göre toplam mali- numuna göre, 2001 yılında toplam elek-
2 sent. Elektrik ebekelerinde yet kWh başına 4 sent olması lazım. trik üretimindeki payı yüzde 39,7 olan
Ancak Türkiye’de elektriğin kWh’si- doğalgazın şimdiki payı ise yüzde 50’ye
üretim maliyeti kadar da iletim ve ne 16-17 sent ödeniyor. Aradaki fark 12 ulaştı. Aynı dönemde, hidrolik kaynaklar-
datm maliyeti olduu sent! Elektrik satıcıları, bunun 4 sentini dan ve linyit kömürüyle çalışan santral-
şebeke kayıpları ve kaçak kullanım için lerden üretilen elektriğin toplandaki payı
hesaplanyor. Yani toplam maliyet abonelere yansıtıyor. Yine de geriye, üre- ise azaldıkça azaldı.
4 sent. Ama vatanda, elektriin tim ve dağıtım maliyetinin toplamından Aynı dönemde sektörde özelleştirme-
fazla 8 sentlik bir fark kalıyor. Sadece ler de gerçekleşince, elektrik piyasasında
kWh’ine 16-17 sent ödüyor. Yani geçen yıl 155 milyar kWh enerji kullanıl- kamunun hiçbir otoritesi ve yaptırım
arada 4 kat fark var. dığını düşünürsek, yurttaşın cebinden sa- gücü kalmadı.
I
ülkeyi biliyoruz. Güçleri şüphe duyula-
Fethullah Gülen tarikatının Işık Üni- cak güçte. Sibirya’nın, Avustralya’nın uç
versitesi’ne bağlı dört fakülteyi ka- yerlerinde bile okulları var. Bunların
pattı. Bölgesel yönetimin Eğitim Ba- kendi imkânlarından kaynaklandığına
kanı Bilind Dilawer Alaedin’in kararıyla inanamıyoruz.”
kapatılan okulların Işık, Cihan, Şahane ve
Erbil’deki Bilim ve Teknoloji fakülteleri FETHULLAHÇILAR
olduğu bildirildi. RAN’DA OKUL AÇMAK STED
Bakanlık kapatma kararı için eğitimin Fethullahçılar 2008’de, İran’ın Anka-
düzensiz ve kalitesiz olmasını gerekçe ra Büyükelçiliği’ne bir heyetle giderek
gösterdi. Kapatma kararında okullardaki İran’da okul açmak istediklerini ilettiler.
bazı bölümlerin yetersiz olması ve amaç İranlı yetkililer ise buna sıcak bakmaya-
dışı kullanma da etkili oldu. Fethullahçı- rak yasalarının yabancı okullara izin ver-
ran yönetimi, Irak’n kuzeyindeki ların, okulların yeniden açılması için baş- mediğini söylediler. İran Anayasası’na
Fethullah Gülen tarikatnn Ik vurularda bulunduğu ve yerel bazı yetki- göre, İran’da yabancıların okul açması
lilere rüşvet önerdiği de gelen bilgiler yasak. İranlı yetkililer, Fethullahçıları bu
Üniversitesi’ne bal dört fakülteyi arasında. Okulların tamamı yasaklanmaz- Anayasa maddesine dayanarak reddetti
kapattrd. Dohuk’ta açlmas ken, Dohuk’ta açılması planlanan yeni bir ancak, red kararında, Fethullah Gülen’in
okulun açılışı durduruldu. ABD’yle ilişkisinin de etkili olduğu belir-
planlanan bir okulun açl da Irak tiliyor.
yönetimi tarafndan durduruldu. RAN DÜMANLII YAPIYORLAR 1994 yılından beri Irak’ın kuzeyinde
Dört fakülteyi kapatma kararının İran faaliyet yürüten Fethullahçılar, AKP ikti-
Kapatma kararnda, ran’n yönetiminin etkisiyle alındığı belirtiliyor. darıyla birlikte Irak’ın kuzeyindeki faali-
Fethullah Gülen okullarndan İran Dışişleri Bakanlığı’na yakın bir kay- yetlerini artırdı. Fethullahçılar, 2006 yı-
nak Aydınlık Türkiye’ye yaptığı açıkla- lından bu yana Erbil’de altı, Süleymani-
duyduu rahatszlk etkili oldu. mada şunları belirtti: ye’de de üç eğitim kurumu açtı. 2008 yılı
Aydnlk Türkiye’ye bilgi veren “İran resmen teyit etmemiştir ama Kasım ayında bölgede Işık Üniversite-
böyle bir şey olmuştur. Şii-Sünni ayrımı si’nin açılış törenine AKP Milletvekilleri
ran Dileri Bakanl’na yakn yapıyorlar. Aradaki ihtilafları körüklü- Vahit Kirişçi, Saadettin Aydın, İbrahim
bir kaynak, bu müdahalede yorlar. Oysa iki kesim arasında ihtilaf Hasgür, İbrahim Halil Mazıcıoğlu, Ab-
yoktur. Görüş ayrılığı fakihleri ilgilendi- dülhadi Kaya ve Burhan Kayatürk’ün ya-
Fethullahçlarn ABD’yle ren konulardır. Bunların cemaati de her nısıra, Türkiye’nin Musul Başkonsolos
ilikilerinin etkili olduunu zaman İran’a karşı olmuştur. Gazete ve Vekili Ahmet Yıldız ile Milli Eğitim Ba-
televizyonlarında sürekli İran devrimi kanlığı Yükseköğretim Genel Müdürü
kaydetti. Fethullahçlarn Irak’n
karşıtı yayın yapıyorlar. Şiilerin ağırlıkta Hüseyin Çalık katılmıştı. En son Tem-
kuzeyinde Sünni-ii ayrmcln olduğu Azerbaycan’da da aynı düşmanlı- muz ayında Kerkük’te bir okul ve dil
körükledii ileri sürülüyor. ğı yapıyorlar. Gülen’in mülteci olduğu merkezi açmışlardı.
Ö ‘ÜYE ÜLKEYE YAPILACAK SALDIRIYA ORTAK YANIT VERME’ KARARI ALMITI
A
merika’dan Çin’e, Hindis-
tan’dan Filistin’e dünyanın çilen fotoğraflar 10 kategoriden oluşuyor.
çeşitli yerlerinde çekilen, ödüllü Sergi, “World Press Photo” -Dünya
198 fotoğraftan oluşan basın fo- Basın Fotoğrafı adlı 1955’te Hollanda’da
kurulan, basın fotoğrafçılarının çalışmala- tiği fotoğrafta, okula yakın bir yerde ye’de basın sektöründe mesleki eğitime
rını uluslar arası alanda destekleyen bir sokak çeteleri tarafında öldürülmüş bir gereken önemin verilmediğini, mesleğe
kurum tarafından düzenleniyor. kadının yerde yatan cesedine bakan, ço- yeni başlayanların kendilerini geliştirme
Forum İstanbul’un Bayrampaşa’da cukların dehşet içindeki yüzlerini görüyo- olanaklarının sınırlı olduğunu belirterek,
bulunan alışveriş merkezindeki sergi, ruz. Bir başka fotoğrafta ise Ramallah ya- cemiyet olarak 11 yıldır yerel medya se-
özgün ve temiz bir şekilde basılmış fo- kınında gösteri yapan Filistinlilerin İsrail minerleri düzenlediklerini söyledi. Gaze-
toğraflardan oluşuyor. Spot haber, nokta askerlerinin attığı gaz bombasından ko- teci Coşkun Aral’da foto muhabirliğinin
haber, haberin içindeki insanlar, spor runmak amacı ile bir zeytin ağacını ken- Türkiye’de adı konulmamış bir meslek ol-
anında, sporun çeşitleri, güncel konular, dilerine siper edişine tanık oluyoruz.
duğunu belirterek fotoğraf editörlüğüne
günlük yaşam, portreler, sanat, eğlence ve
doğa fotoğraflarından oluşan kategoriler- ADI KONULMAMI MESLEK gereken önemi verilmediğini ve hak ettiği
de ödül alan birinci ikinci ve üçüncüler Sergi açılmadan önce Türkiye Gazete- düzeyde olmadığını vurguladı.
sergilenmiş. Ayrıca her kategoriden, 10 ciler Cemiyeti işbirliği ile “Sıcak Bölge- 12 Ocak’a kadar açık kalacak sergiyi
ila 12 fotoğraftan oluşan aynı foto muha- lerden Sıcak Anlara Foto Muhabirliği” izleme imkânı olmayanlar, fotoğrafları
birin aynı konu üzerine çektiği ayrı ayrı konulu panel düzenlendi. Panelde ko- www.worldpressphoto.org internet adre-
tek pano üzerine yerleştirilmiş grup fo- nuşan TGC başkanı Orhan Erinç, Türki- sinden görebilirler.
toğraflarına da yer verilmiş.
Doa Kategorisinde
DEHET ÇNDEK ÇOCUK YÜZLER üçüncülük ödülü.
Ödüllü fotoğrafların hemen hepsinin Alexsey Bushov,
ortak özelliği, foto muhabirlerinin eserle- Rusya. Namibia
rin çekimini yaparken doğru zamanda Etosha milli
doğru yerde durma başarısını yakalamış parknda bir
olmaları. Amerikalı foto muhabirinin çek- leoparn bir antilop
tiği 1908 yılının birincisi olan fotoğraf, olan springboka
özel bir dedektifin ipotekli bir yerin cebri saldrmas. Parkta
icra ve tahliye işlemleri sırasında ev sahi- bu tür saldrlar çok
binden korunmak amacı ile silahlı bir nadir yaanyor.
şekilde evi kontrol etmesi anında çekil-
miş. Haberin içerisinde insanlar kategori-
sinde birinciliği alan Callie Shell’in çek-
tiği fotoğrafta ise, eli coplu polisin bir eve
yaptığı baskındaki saldırının şiddetini,
polisi görmediğimiz halde zenci çocuğun
yüzündeki ifadeden anlıyoruz. Yine gün-
lük yaşam kategorisinde birincilik almış
olan El Salvadorlu Dario de Hoy’un çek-
…Ey cemaati müslimiyn, bundan leri hünerini İsmet Özer adlı fırıldak,
kelli “Allahın dediği olur” yerine bir zamanlardan kalma iyi şairliğini
“Recep Tayyip’in dediği olur” deme- heba edip Aleviler için akıl almaz,
ye başlarsak şaşmayalım dokunanı rezillik ve kara cahillik örneği verip
yakıyor! Tekel işçilerini haksız gündeme geliverdi göktanrı taksiratı-
bulup gazlı coplu, sulu yanıtı veri- nı affetsin..
verdi!. Bir gün kepenk indiren ecza- Her zaman gündemde kalmak ma-
FİKRET cılara el mi yaman bey mi yaman rifetini elinde tutan Bay Arınç,
deyip ilaçlar marketlerde satılacak Özel’e yenik düştü!
OTYAM
deyiverdi! Bir eczacı oğlu ve bir ec- …Hayret bişey, hayret bişey İkin-
zacı kardeşi olarak kendisini kutlu- ci Ergenekon davasında gece yarısı
yorum ama marketi olmayan ilçeler- “rakamla 3 yazıyla üç” ademoğlu
BARİ YENİ YIL de n’olacak? En uygunu mahalle
bakkalı derim yardım babında!
tahliye edilmiş! “valla” bana göre bu
bir kıyamet alâmetidir vesselam!
HAYRA GELE! …Asker kızdırdı en mahrem yeri-
ne girdirdi! Ve ey cemaati müsli-
…Allaha yaranmak babında kur-
ban vecibesini yerine getirmek için
miyn, uyduruk bir kâğıt parçası ihbar THK’na para saldık kurbanımızı kes-
mektubuyla Genelkurmay Başka- sinler diye iyi mi? Ah iyi paramız,
nı’nın odası da didik didik edilirse paralarımız burada da “kurban” edil-
zinhar şaşmayın! Sabrın sonu sela- miş!. Hakkımızı dinlenen savcılar mı
mettir… dinlenen yargıçlar mı arayacak yoksa
…Ey cemaati müslimiyn, meğer iş ruzu mahşere mi kalacak devri
Cumhuriyetimizin makarrı hükümeti AKP’de, “Yaman meraklanırım ola-
Ankara’nın Baş Müddeiumumîsi caklardan” (Yaman meraklanırım
Muhterem Boyrazoğlu ve dahi İs-
olacaklardan/ Nazım Hikmet)
lambol’un da aynı vazifelisi Muhte-
…Erzincan’daki cemaat soruştur-
rem Aykut Cengiz Engin de Ergene-
masında Bakan devreye girmiş, iyi
kon şüphelisi olarak tasarruta alın-
mi?
mış! Yetmedi nice yargıç ve savcı da
Savcıya ‘onları bırak’ talimatı
dinlenmiş!.. Korkulacak bişey yok,
vermiş iyi mi? Cumhuriyetimin Baş-
“Adalet Bakanlığı Türk Musikisi Ce-
savcısı bakan kulu olmaya direnince
miyeti Korosu”na alınacakların ilk
hakkında soruşturma açılmış iyi mi?
elemesiydi, zinhar Başbakanı kızdır-
Ey cemaati müslimiyn, meer dıkları için değil.. Neron: “Cemaate dokunanı yakarım”
Ey mahpushane dolusu Ergene- havası yaratınca Erzincan talihsiz,
Cumhuriyetimizin makarr acı bir deprem daha yaşamış/ yaşat-
kon ordusu, bundan kelli sırtınız yere
hükümeti Ankara’nn Ba gelmez vesselam! mışlar!
…Ey iktidar, Diyarbakır Belediye Sonları hayra gele!
Müddeiumumîsi Muhterem Başkanı Baydemir haykırarak iki kez …Fikret Otyam da 1941/ 42 dö-
neminde Ankara Atatürk Lisesi 4 C,
Boyrazolu ve dahi slambol’un has…tir çekti!
1014 numarayla okurken velisi “Cü-
Sonra yeni partileri BDP’nin işa-
da ayn vazifelisi Muhterem reti meşe ağacını kastederek açık neyt ağabey”ini kaybetti! Tiyatro
seçik ve dahi net olarak “Başbakan dünyamızın unutulmayacak kişisi
Aykut Cengiz Engin de ve kabine üyelerine sormak istiyo- Cüneyt Gökçer de arkadaşı ağabeyim
Ergenekon üphelisi olarak rum, üslubumdan dolayı halkın affı- Nedim Otyam’ın yanına gitti! Bunun
na sığınıyorum, meşe ağacının hangi adı gitti değil, yeri doldurulamaya-
tasarruta alnm! Yetmedi nice dalı nerenize battı sayın hükümet?” cak bir kayıptır. Tiyatro ve sinema
dedi. Bu yiğitliği Apo bile yapama- dünyamızın, sevenlerinin, öğrencile-
yargç ve savc da dinlenmi!.. rinin ve elbette ve elbete sevgili
mıştı! Ne ki onlara bir Apo yeter…
Korkulacak biey yok, “Adalet Bu sözleri hayra gele! Evet bu soru Ayten Gökçer’in başı sağolsun..
24 Aralık 2009 tarihinde hükümete Ayten can, Çankaya Basın Sitesi E
Bakanl Türk Musikisi tevcih edildi, şu yazıyı yazdığım 28 Blok Daire 4’te ayakları kesilmiş
Cemiyeti Korosu”na Aralık 2009 tarih saat 19.10’a kadar masada Urfa işi kürsüde Cüneyt ağa-
sayın hükümet şu batma hususunda beyimin gözlerine bakarak söyledi-
alnacaklarn ilk elemesiydi, nedense bir yanıt vermedi yani sır- ğin o canım halk türkülerini artık
landı! Bu suspusluğu kudretli birisi- söylemeyeceksin, haklısın..
zinhar Babakan kzdrdklar
ne asla yakıştıramadım vesselam! …Yeni yıl hayra gele hayra
için deil.. …Unutulanların gündeme gelme- gele…
60 Aydnlk Türkiye 3 Ocak 2010
KÜLTÜR / SANAT
F
rederik Chopin (1810-l849), Po-
lonya’nın ulusal bestecisi ve piya- tirmez; kadın hakları savunucusu George
no virtüözü. 2010 yılında bütün Sand, özgür yaşamayı seven bir kadın-
dünya Chopin’in doğumunun 200. dır…
Chopin sürekli gündemde kalacak. yılını kutlayacak.
CHOPN’N EVNDE HER HAFTA SONU
Sadece doumunun 200. yl MENDELSSOHN HAKLI ÇIKTI KONSER DNLEMEK
nedeniyle deil elbet. Onun müzii, Chopin ve müziği, özgürlük simgesi Chopin, Varşova yakınlarındaki Zela-
gibidir. Polonya’nın bağımsızlığı ve öz- zowa Wola’da doğmuştu. Chopin’in Ze-
alannda bir baka evrimdir… gürlüğü için inanılmaz bir mücadele lazowa Wola’daki evinde, yaz kış her
Yeni yla girerken Chopin’in verir. Ancak ülkesinde barınamaz, Batı hafta sonu konserler verilir. Özellikle bir
Avrupa’nın yolunu tutar. Her gittiği kent- Chopin’ci piyanist, pencere önünde kon-
yaptlar ve müzii bizleri te konserler vererek geçimini sağlar. ser verir. İzleyiciler açısından, yazın
rehabilite etti; koca bir dev Henüz ülkesinde özgürlük savaşımı ver- ağaçlar altında, kışın da kar altında bah-
diği dönemde her konseri olay yaratır. çeden Chopin’in bestelerini dinlemek
besteciyi düündüm durdum. Polonya’nın dışında ilk kez adını Alman- büyük zevktir. Zelazowa Wola, giderek
Varova’da, doduu köy evinin ya’daki konserleriyle duyurur. Daha Batı- uluslararası konser merkezine dönüşecek.
ya, Fransa’ya gider. Almanya’daki resi-
bahçesinde aaçlara asl kalm tallerinin ilkinde, Mendelssohn provasını CHOPN YILINI BR ADIM ÖNDE
ezgileri kim unutur, unutabilir? dinlediğinde “Benden çok daha iyi çalı- KARILAMAK
yor; geleceğin büyük piyanisti Chopin” Boğaziçi Üniversitesi, Albert Long
Chopin ve müzii, özgürlük der. Bu saptama, Polonyalı piyanist konu- Hall Klasik Müzik Etkinlikleri arasında
simgesi gibidir… sunda Mendelssohn’u haklı güzel ve ilgi çeken konserler düzenleni-
çıkarır… yor. Bu işi de, değerli müzik yazarı arka-
daşım Evin İlyasoğlu başarıyla gerçek-
FRANSA, HAYATINI
leştiriyor.
DETRD İlyasoğlu, Chopin Yılını bir adım
Paris, Chopin’in yaşamı- önde karşıladı. Polonya Başkonsolosu
nı büyük ölçüde değiştirir. Miroslaw Stawski ile işbirliğinden, çok
Liszt, Berlioz, Meyerbeer, genç ve yetenekli Chopin piyanisti din-
Bellini, Adolphe Nourrit, ledik: Szczepan Konczal, Polonya ve
Balzac ve Heine gibi sanatçı- Chopin’le bizleri buluşturdu. Genç Cho-
ların beğenisini kazanan, on- pin yorumcusu Szczepa Konczal, sırasıy-
larla yakın arkadaşlık kuran la Do Diyez Minör Etüt, fa diyez maj. Im-
Chopin, Paris’te, Fransız ve promptü, Si minör Scherzo, Do minör
Polonyalı soyluların aileleri- Noktürn, Fa minör Fantazi adlı Chopin
ne piyano dersleri verir. Seç- yaratısı güçlü piyanistlerin yorumunu
kinlere, yılda bir dinleti anımsatırcasına, lirizmi ve teknik üstün-
sunar, ileri gelenlerin salon- lüğünü sergiledi.
larında sık sık sanatını dinle- Değinmeden bitirmeyelim yazımızı;
tir. Artık Chopin’i bütün Av- dünyaca ünlü piyano sanatçımız, virtüöz
rupa sanat çevreleri tanımak- İdil Biret, Chopin’in bestelerine özel bir
tadır. Özellikle besteleri, ilgi duyuyordu. Bu nedenle Polonya
dünyayı sarar. Vereme yaka- Radyo Orkestrasıyla bütün Chopin beste-
landıktan sonra, hastalığı lerini olağanüstü başarıyla yorumladı ve
ilerlerken bile İngiltere’de seslendirdi. Bu çalışma, sanatçımıza Po-
inanılmaz güzellikte konser- lonya’nın en büyük müzik ödülü olan
ler verir. “Fredrik Chopin Müzik Ödülü”nü kazan-
1837’de Liszt, Chopin’i dırdı.
Gelecek bizim!
2010’un Türkiye’mize aydınlıklar getirmesini diliyorum. Sevdikleri-
nizle gönül gönüle bir yıl olsun!
Hak mücadeleniz başarıya ulaşsın!
Birliğiniz daha da sağlamlaşsın, elleriniz birbirine daha sıkı kenet-
ŞULE lensin!
Çok yaşayın, iyi yaşayın, genç kalın!
PERİNÇEK
Şu İskoç atasözünü 30’lu yılların bir gazetesinde okumuştum:
suleperincek@aydinlik.com.tr
“İnsan yaşadıkça yaşlanmaz, yaşamadıkça yaşlanır!”
Elbette ne yaşadığınız da önemli. Vur patlasın çal oynasın değil.
Amerika’nın durumu içler acısı Dolu dolu yaşayın. Vur haksızlığa, gir örgütlü mücadeleye. Başınız dik,
vicdanınız rahat olsun.
Gelin sizi Amerika’ya götüreyim mi? Geleceğe kara kara bakanlardan, vatanını üç sente satanlardan olma-
Hani belki hâlâ “küçüğü” filan olsak diye hevesle- dığınız için mutlu olun.
nenler varsa.
Yemek yardımı alanlar iki yılda 10 milyon artmış,
36 milyon olmuş. Her sekiz Amerikalı’dan biri. Marketin bir köşesine de doktor civanım ister!
24 eyalet, yaşlılara ayırdığı fonları kaldırmış. Evle- Artık marketlerde ilaç satılacakmış. Başbakanlık koltuğunu işgal
rinde ölüyorlarmış, haftalarca kimse farketmiyormuş. eden kişi büyük müjde olarak veriyor. “Tekelleşmeye karşı” diyor. Re-
Sokaklarda çocuk fahişeler sayısında büyük artış kabet olacakmış. Büyük ilaç tekellerinin ekmeğine avuçla yağ sür, sonra
olmuş. da gözümüzün içine bakarak büyük pişkinlikle böyle konuş! Var mı
Yılda 1.6 milyon çocuk evden kaçıyormuş. Evleri- acaba başka yerde benzeri? Yakında süüper marketin bir köşesine de bir
ni kaybeden aileler sayısındaki artış nedeniyle orman- tıp doktoru koyarlar. Doğal olarak tıpkı televizyonlardaki gibi yakışıklı
larda yaşayan çocuk grupları oluşmuş. bir bey ya da saçlarını savuran bir bayan olmalı bu doktor... Daha çok
Kiralık evde oturanların önemli bir bölümü evsiz “müşteri” çeker. Pazarlama kuralı.
kalmış, yani sokaklarda yaşıyormuş, ev sahibi olanlar Bir kapıdan inek diye girer, ötekisinden sağlıksız sosis olarak çıkar-
kiracı olmuş... sınız.
Devlet içinde yolsuzluk yapanların sayısında büyük Herşey satılık.
artış varmış. Gözleri dönmüş.
61 yıl önce çekilen, bir babanın işini kaybetmemek Pazarlama uzmanları başımızda.
için verdiği acıklı mücadeleyi anlatan Bisiklet Hırsızı Def et gitsin!
filmi New York’ta haftalardır gösterimdeymiş. Çünkü
film, “zamanın ruhunu” yansıtıyormuş. “Money”iniz batsın!
İsterseniz biraz da cinayet, uyuşturucu, cinnet, vah-
şet, tecavüz, saldırı, fahişelik rakamları vereyim de içi- “Money’ paradan sonra en büyük icat!” Bir reklamda böyle diyor.
niz iyice kararsın. Kaç dakikada, kaç olay gibi istatis- “Money” İngilizce para demek.
tikler örneğin... Öyle dendiğine bakmayın elinize tutuşturdukları bir kart.
Hadi, kıyamadım size. Sen kalk ilk “para”yı bul, âlemin emperyalisti ve de yerli yardakçıla-
rı gelsin paranı “pul” yapsın. Kendininkini de “en büyük icat” diye sana
satsın.
Biz de yutalım.
Yersen.
Düzen böyle, ne yapalım dersen...
Ağam, beyim diye önünde eğilirsen...
Dilim varıyor, diyeceğim sevgili kardeşim: Kabahatin en büyüğü
senin!
Ver oyunu, arama belanı.
Öfke barutu
İliştirilmiş basın, merkezlerinin ne kadar çamuru pisliği varsa şimdi
aklamaya, paklamaya çalışıyor. Bulanık suda ellerini temizleme telaşın-
da.
Vur hizadan çıkmış orduya!
Hadi diyelim, halkın bir bölümünün kafasını karıştırdınız.
Kozmik mozmik “yoksa doğru mu?” dedirttiniz… Türk Silahlı Kuv-
vetleri’nin on binlerce mensubu, halkın büyük çoğunluğu artık bilmiyor
mu, o birimde ne olduğunu. Ali Tatar’ın neden şakağına namluyu daya-
dığını… Onurlarıyla oynuyorsunuz. Çok ileri gidiyorsunuz. Ateşle öfke
barutunun yanına gidiyorsunuz.
Ahmet’i versene!
Telefondaki ses:
-Ahmet’i alabilir miyim?
Biraz daha kabası:
-Ahmet’i versene!
Ben de genellikle aynı yanıtı veriyorum.
-Temelli mi, yoksa geçici mi istiyorsunuz?
Ya da:
-Anasından isteyin, ben veremem!
Ya da:
-Satılık değil, ne yazık ki...
Şu çeviri dizi Türkçesinden nefret ediyorum.
Açıp telefonu “Ahmet’le konuşabilir miyim... görüşe-
bilir miyim” gibi bir şey dese hemen “vereceğim”! “Lütfen”inden de vaz
geçeceğim, hatta langadak “iyi günler, ben filan filan” bile demeden selamsız
söze girmesinden de...
Hele bir de görüşmek istediği kişi yoksa, “kim aradı” diye soruyorum doğal olarak. Yanıt: “ben
Mehmet!” Hiç olmazsa sarı çizmeli olsa bari. Ya da zır telefon: “Merhaba, ben Ayşe!” Türkiye’nin ya-
rısı neredeyse Mehmet ve Ayşe’yken hiç belirleyici bir anlamı yok. 1934’ten bu yana işimiz kolay oysa. Soyadını da söyleyiverse
bir zahmet sesinin tonundan, sözünü ettiği konudan dedektif gibi hangi “Ayşe” olduğunu çıkarmak için kafa patlatmanıza hiç gerek
kalmayacak. Bu arada evlendiği için kutlayacağınız Ayşe’yi, öteki sanıp annesini kaybettiği için başsağlığı dilemek gibi yanılgıla-
ra da düşmezsiniz.
Anlamadığım bütün gün telefon ellerinde, yerde gökte cak cak konuşuyorlar. Bedava kontörün suyunu çıkarıyorlar. Ama Türk-
çe konuşmasını unutuyorlar.
Nevin İşlek, Bedri Rahmi Eyüboğ- rinde ise, başta Aydınlık olmak üzere
lu’nun öğrencilerindendir. Pek az kişi- Teori ve Bilim ve Ütopya gibi çeşitli
sel sergi düzenleyen ressam, 1965’ten dergiler bulunmaktadır. Bu resim, res-
günümüze pek çok ikili ve karma ser- samın, hep bir tuzak olarak görülüp
gide yer almıştır. Resimlerinde yarattı- gösterilen günceli resmetmekten kork-
ğı masalsı dünya, onun, artık yalnız madığını da ortaya koyuyor.
anılarda ve rüyalarda kalmış “mazi”si
KEDİLERİN ŞAHMERANI
kadar, bizim de artık yalnız anılarda ve
MECİT rüyalarda kalmış “mazi”mizdir. Ressa- Nevin İşlek’in bir kedi ve gül sever
ÜNAL mın değiştirip dönüştürerek yeniden olduğu apaçık. “Benim Ermişlerim”de
yarattığı bu mazi; “o küçük boyutlarda kedinin ve gülün olmadığı tek bir resim
yapılmış, kara kuru evler”in yanında yok neredeyse. Öyle ki ressam, halk
resim sanatımızın en yaygın imgelerin-
Ermişlerin kulelerle gemilerin, ağaçlarla kuşların,
rüzgârla dalgaların, Nuh’un Gemisi’yle den Şahmeran’ı “Kedilerin Şahmeranı”
olarak yeniden yaratmış. Her tarafın-
Gülcemal Vapuru’nun, Hacivat ile Ka-
haleleri ragöz’ün, Şahmeran ile Kibele’nin,
Hitit Kursu ile Albayrak’ın, Fatih Sul-
dan yılan fışkıran Şahmeran’a karşılık
Nevin İşlek’in, kuyruğu ağzında gül
tan Mehmet ile Mustafa Kemal’in, bulunan bir kedi başından oluşan “Ke-
Namık Kemal ile Tevfik Fikret’in, dimeran”ı ayrıca iki yanı güllerle çev-
Bedri Rahmi ile Bilge Karasu’nun, rili doğurgan –yavrularını emziren- bir
bütün bunlarla Ulusal Kanal’ın ve anatanrıçakedi. Ressamın bunun dışın-
Doğu Perinçek’in yan yana durup el ele da “İsimsiz” bir anatanrıçakedisi daha
verdiği resimlerde yeniden yaratılmak- var. Antik çağ heykel sanatına gönder-
tadır. mede bulunan “Anakedibaşı”ı ise bir
Nevin İşlek’in resimlerinde minya- başka yeniden yaratım.
tür sanatımızdan ve halk resimlerimiz- EVLİYA ÇELEBİ’NİN KEDİSİ
den de açık izler ve esinler var. Kediler O “kara kuru evler”in çatılarının te-
dahil, “Benim Ermişlerim”deki tüm pesine bir taç gibi oturan kedilerle res-
ermişlerin başlarındaki hâlelerde de samın kendi portresinde, başının tam
var bu. Kimisinde ayyıldız, kimisinde üzerinde yer alan kedi ve “Nuh’un Ge-
güneş, kimisinde gül –Fatih’in gülü- misi” adlı resimdeki kedilerin her biri
olarak ya da gülle birlikte ayyıldız ve gerçekte de olduğu gibi ayrı birer kişi-
güneş olarak. likte. Bir de ressamın kendisinin, Gala-
“BENM ERMLERM’e yalnz ULUSAL KANAL’IN HÂLESİ ta Kulesi’ne yaslanmış evin terasında,
“Ulusal Kanal” adlı resimde bu “tuhaf bir masanın başında” irkilmiş,
insanlar deil, dii sokak mazi, önce, halka “Çıkış Yolu”nu gös- donmuş, hatta belki biraz korkmuş gibi
terirken resmedildiğini varsayabilece- durduğu ve masanın üstündeki vazoda
kedileri de girebilir. Ezilen, bulunan güle baktığı bu resimde boş-
ğimiz Doğu Perinçek’in yer aldığı ka-
hakk yenen, çile çeken herkes. reyi çepeçevre çevreleyen dış hâle ola- lukta atlayan “Evliya Çelebi’nin Kedi-
rak veriliyor. Bu Ulusal Kanal’ın hâle- si” var. Nevin İşlek’in, Yıldız Cıbıroğ-
Ve bu hakszl yürei ve si olmalı ki, ressamın, sıra bu resme lu’na “Oraya boşluğu doldurmak için
gelinceye kadar kullandığı imgelerin koydum” dediği bu kedi, resimlerin tü-
aklyla görebilen herkes. (Neet mündeki kedilere göre en farklı çağrı-
bir çoğunu bu çerçevede görebiliyoruz:
Erta bir türküde “Sevgi Bayrak, Fatih Sultan Mehmet, Atatürk, şımlara açık durumda olan tek kedi. Cı-
Hitit Güneşi, Şahmeran ve çeşitli başka bıroğlu’nun hem bu resmi, hem de ke-
HAK’tr; sevgisiz kalan, HAK’sz motifler. Doğu Perinçek’in arkasındaki diyi ele alan kısa ama özlü yazısı kata-
İstanbul görüntüsünün üzerinde Tevfik logdan okunabilir elbet. Cıbıroğlu’nun
kalr” diyor.) Dahas canl buraya aktarmaktan kendimi alamadı-
Fikret’in Sis şiirinden “Sarmış yine
olmayanlar da; ‘evler’ de âfâkını bir dudi muannid” dizesi yer ğım yorumu şu: “O kedi, sizin kendini
alıyor. Perinçek’in başının çevresinde- boşlukta hisseden özünüz. Donup
girebilir: O küçük boyutlarda ki hâlede yankılanan ise, Namık Ke- kalan, irkilen duygularınızı Evliya Çe-
mal’in bir beyitinin -mecliste bir mil- lebi’nin kedisiyle anlattınız. Gelecek
yaplm, kara kuru evler de.” günlerdeki belirsizliği, bu, ‘boşlukta
letvekili tarafından özgün haliyle
Böyle yazm Nevin lek, okunması üzerine- Mustafa Kemal ta- asılı kalan donmuş kedi’ imgesinden
rafından olumlulaştırılarak tekrar edil- daha iyi neyle anlatabilirdiniz? Sanatçı
“Benim Ermilerim” baln miş biçimi: “Vatanın bağrına düşman duyarlığı budur işte!”
tayan dördüncü kiisel dayamış hançerini/Bulunur kurtaracak Sunucu duyarlılığı ise haftaya.
bahtı kara maderini”. Burada bir kez (Bindallı Sanatevi’ndeki sergi 13
sergisinin katalogunda. daha tekrar edilmektedir. Masanın üze- Ocak 2010’a kadar gezilebilir.)