You are on page 1of 32

Cevşen-i Kebir Duası

Cevşen-i Kebir Duası

Cevşen-i Kebir Duasının Metni


(1) َ‫اَللّـ ُه َّم ِا ّني اَسْ أَلُكَ ِباسْ مِكَ يا هللَا ُ يا رَ حْ منُ يا رَ حي ُم يا َكري ُم يا مُقي ُم يا عَ ظي ُم يا َقدي ُم يا عَ لي ُم يا حَ لي ُم يا حَ كي ُم ُسبْحا َنكَ يا ال اِل ٰـ َه إالّ اَ ْنت‬
ِ ‫ث َخلِّصْ نا مِنَ ال ّن‬
ِّ‫ار يا رَ ب‬ َ ‫ث ْالغَ ْو‬َ ‫ْالغَ ْو‬

(2) َ‫ت يا سامِع‬ ِ ‫قاب َل ال َّت ْوبا‬


ِ ‫ت يا‬ ِ ‫ت يا مُعْ طِ يَ ْال َمسْ أَال‬
ِ ‫ت يا غافِرَ ْال َخطيئا‬
ِ ‫ت يا َولِيَّ ْالحَ سَ نا‬
ِ ‫ت يا رافِعَ ال َّدرَ جا‬
ِ ‫ت يا مُجيبَ ال َّدعَ وا‬
ِ ‫يا سَ يِّدَ السّادا‬
ِ ‫ت يا دافِعَ ْال َبلِيّا‬
‫ت‬ ِ ‫ت يا عالِ َم ْال َخفِيّا‬ِ ‫األَصْ وا‬.
(3) َ‫الذاكِرين‬ ّ َ‫ياخ ْيرَ الرّ ازقينَ يا َخ ْيرَ ْالوارثينَ يا َخ ْيرَ ْالحامِدينَ يا َخ ْير‬
َ َ‫يا َخ ْيرَ ْالغافِرينَ يا َخ ْيرَ ْالفاتِحينَ يا َخ ْيرَ ال ّناصِ رينَ يا َخ ْيرَ ْالحاكِمين‬
ِ ِ
َ‫يا َخ ْيرَ ْال ُم ْن ِزلينَ يا َخ ْيرَ ْالمُحْ سِ نين‬.
1-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) sen-den diliyorum; ey Allah, ey
dünyada hem mümine hem kâfire merhamet eden (Rahman), ey ahirette sadece müminlere
merhamet edecek (Ra-hîm), ey iyilik ve ikramı bol olan (Kerîm), ey her şeyi ayakta tutan (Mu-
kîm), ey azamet ve yücelik sahibi (Azîm), ey varlığının evveli olmayan (Kadîm), ey her şeyi bilen
(Alîm), ey kullarını cezalandırmada acele et-meyen hilim sahibi (Halîm), ey hikmet sahibi
(Hekîm)!
Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey
Rabbim!
2-) Ey efendilerin efendisi olan, ey duaları kabul eden, ey dereceleri yücelten, ey iyiliklerin sahibi
olan, ey hataları bağışlayan, ey bütün istek-leri veren, ey tövbeleri kabul eden, ey bütün sesleri
işiten, ey bütün gizli-likleri / sırları bilen, ey belâları/felâketleri def eden!
3-) Ey bağışlayanların en iyisi, ey (müşkül meseleleri çözüp) açanla-rın en iyisi, ey yardım
edenlerin en iyisi, ey hükmedenlerin en iyisi, ey rızk verenlerin en iyisi, ey vârislerin en iyisi, ey
övücülerin en iyisi, ey kendisini ananları en iyi anan, ey en iyi nazil eden, ey iyilik edenlerin en
iyisi!
(4) ‫قال يا َمنْ ه َُو‬ ِّ ‫ب‬
ِ ‫الث‬ ِ ‫ك َو ْالجَ ال ُل يا َمنْ ه َُو ْال َكبي ُر ْال ُم َتعا ُل يا ُم ْنشِ ى َء ْالسَّحا‬
ُ ‫يا َمنْ لَ ُه ْالع َِّزةُ َو ْالجَ ما ُل يا َمنْ لَ ُه ْالقُ ْدرَ ةُ َو ْال َكما ُل يا َمنْ لَ ُه ْالم ُْل‬
ِ ‫ب يا َمنْ عِ ْندَ هُ اُ ُّم ْالكِتا‬
‫ب‬ َّ ُ‫ب يا َمنْ عِ ْندَ هُ حُسْ ن‬
ِ ‫الثوا‬ ِ ‫ب يا َمنْ ه َُو َشدي ُد ْالعِقا‬ ِ ‫محال يا َمنْ ه َُو سَ ري ُع ْالحِسا‬ ِ ِ‫َشدي ُد ا ْل‬
(5) ‫َيان‬ ِ ‫اَللّـ ُه َّم ِا ّني اَسْ أَلُكَ ِباسْ مِكَ يا حَ ّنانُ يا َم ّنانُ يا دَ يّانُ يا بُرْ هانُ يا س ُْلطانُ يا ِرضْ وانُ يا ُغ ْفرانُ يا ُسبْحانُ يا مُسْ َتعانُ يا َذا ْالمَنِّ َو ْالب‬
(6) ‫َن ا ْنقادَ ُك ُّل‬ ِ ‫َن اسْ َتسْ لَ َم ُك ُّل َشيْ ٍء ِلقُ ْدرَ ِت ِه يا َمنْ َذ َّل ُك ُّل َشيْ ٍء لِع َِّز ِت ِه يا َمنْ َخضَ عَ ُك ُّل َشيْ ٍء لِ َه ْي َب ِت ِه يا م‬ِ ‫يا َمنْ َتواضَ عَ ُك ُّل َشيْ ٍء لِعَ َظ َم ِت ِه يا م‬
‫ت األَرَ ضُونَ ِبا ِْذ ِن ِه يا َمنْ يُسَ ِّب ُح الرَّ عْ ُد ِبحَ مْ ِد ِه يا‬ِ َّ‫َن اسْ َت َقر‬ِ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ه‬
ِ ‫ر‬ ْ‫م‬
ِ ِ َ ‫ا‬‫ب‬ ُ
‫َّماوات‬ ‫س‬ ‫ال‬ ‫ت‬ِ ‫م‬
َ ‫قا‬ ْ‫ن‬‫م‬َ ‫يا‬ ‫ه‬ِ ‫ت‬
ِ َ
‫ف‬ ‫َخا‬‫م‬ ْ‫ِن‬
‫م‬ ‫ل‬
ُ ِ ‫ت ْال‬
‫جبا‬ ِ ‫َشيْ ٍء مِنْ َخ ْش َي ِت ِه يا َمنْ َت َش َّق َق‬
‫َمنْ ال َيعْ َتدي عَ لى اَهْ ِل َممْ لَ َك ِت ِه‬
4-) Ey izzet ve güzelliğin gerçek sahibi, ey kudret ve kemalin sahibi, ey mülk ve celalin sahibi, ey
büyük ve yüce olan, ey ağır (yağmur yüklü) bulutları icat eden, ey kudret ve intikamı şiddetli olan,
ey (mahlûkatın) hesabını süratle gören, ey şiddetli cezaya çarptıran, ey kendi katında en iyi
sevabı bulunan, ey (yüce) katında Ümm’ül-Kitap (Levh-i Mahfuz) bu-lunan!
5-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) sen-den diliyorum; ey şefkatli
(Hannân), ey çok iyilik ve ihsan sahibi (Men-nân), ey (hiçbir ameli) karşılıksız bırakmayan
(Deyyân), ey (yolunu kay-bedenler için delil) (Burhân), ey gerçek saltanat sahibi (Sultân), ey
(sâlih kullarını) hoşnut eden (Rızvân), ey (günahları) bol bol bağışlayan (Guf-rân), ey (bütün
eksikliklerden kusurlardan) münezzeh olan (Sübhân), ey kendisinden yardım dilenen (Müsteân),
ey ihsan ve beyan sahibi!
6-) Ey azametine her şeyin boyun eğdiği, ey kudretine her şeyin tes-lim olduğu, ey izzetine karşı
her şeyin zelil olduğu, ey heybetine karşı her şeyin eğildiği, ey korkusundan her şeyin ram
olduğu, ey korkusundan dağların yarılıp parçalandığı, ey emriyle göklerin ayakta durduğu, ey iz-
niyle yerlerin karar kıldığı, ey gök gürültüsünün kendisini hamd ile tesbih ettiği, ey memleketinin
ehline (yaratıklarına) zulmetmeyen!
(7) ‫رازقَ ْالبَرايا يا قاضِ يَ ْالمَنايا يا سامِعَ ال َّشكايا يا‬
ِ ‫يا غافِرَ ْال َخطايا يا كاشِ فَ ْالبَاليا يا ُم ْن َتهَى الرَّ جايا يا مُجْ ِز َل ْالعَ طايا يا واهِبَ ْالهَدايا يا‬
‫ُطلِقَ األُسارى‬
ْ ‫ث ْالبَرايا يا م‬
َ ِ‫باع‬
َّ ‫ياذا ْالحَ مْ ِد َو‬
(8) ‫الثنا ِء يا َذا ْال َف ْخ ِر َو ْالبَها ِء يا َذا ْال َمجْ ِد َوالسَّنا ِء يا َذا ْالعَ ْه ِد َو ْال َوفا ِء يا َذا ْالعَ ْف ِو َوالرِّ ضا ِء يا َذا ْالمَنِّ َو ْالعَ طا ِء يا َذا ْال َفضْ ِل‬ َ
ْ ْ ْ ْ
‫َوال َقضا ِء يا َذا الع ِِّز َوالبَقا ِء يا َذا الجُو ِد َوالسَّخا ِء يا َذا اآلال ِء َوال َّنعْ ما ِء‬
(9) ‫اَللّـ ُه َّم ِا ّني اَسْ أَلُكَ ِباسْ مِكَ يا ما ِن ُع يا دافِ ُع يا رافِ ُع يا صا ِن ُع يا نافِ ُع يا سا ِم ُع يا جا ِم ُع يا شافِ ُع يا واسِ ُع يا مُوسِ ُع‬.
7-) Ey hataları bağışlayan, ey belâları bertaraf eden, ey ümitlerin son noktası, ey bağışları bol bol
veren, ey hediyeleri inâyet eden, ey yaratık-lara rızk veren, ey arzuları yerine getiren, ey
(kullarından gelen) şikâyet-leri işiten, ey yaratıkları (Kıyamet günü yeniden diriltip) ayağa
kaldıran, ey esirleri azat edip hürriyetine kavuşturan!
8 ) Ey hamd ve senanın sahibi, ey iftihar ve değerin sahibi, ey şeref ve yüceliğin sahibi, ey ahd
ve vefanın sahibi, ey af ve rızanın sahibi, ey ihsan ve bağışın sahibi, ey kesin söz ve hükmün
sahibi, ey izzet ve be-kânın (sonsuzluğun) sahibi, ey cömertlik ve eli açıklığın sahibi, ey gizli ve
açık nimetlerin sahibi!
9-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) sen-den diliyorum; ey (istemediği
şeye) engel olan, ey (zararlı şeyleri ve en-gelleri) defeden, ey yücelten, ey (her şeyi) sanatla
yaratan, ey menfaat ve fayda veren, ey (bütün sesleri) işiten, ey (istediğini istediği şekilde)
toplayan, ey (kullarına) şefaat eden (kulları hakkında şefaat izni veren ve yapılan şefaati kabul
eden), ey (rahmeti) geniş olan, ey (başkalarına rahmet ve nimetini) genişletip bollaştıran!
(10) ‫ح َم‬ ‫فارجَ ُك ِّل َم ْهم ٍـ‬
ِ ‫ُوم يا را‬ ِ ‫ب يا‬ ٍ ‫وق يا مالِكَ ُك ِّل َممْ لُوكٍ يا كاشِ فَ ُك ِّل م َْكرُو‬
ٍ ‫رازقَ ُك ِّل َمرْ ُز‬ ٍ ُ‫وع يا خالِقَ ُك ِّل م َْخل‬
ِ ‫وق يا‬ ٍ ‫يا صانِعَ ُك ِّل َمصْ ُن‬
ْ ُ َ ْ ُ
ٍ ‫ول يا ساتِرَ ك ِّل َمعْ يُو‬ ُ ْ ُ ُ
‫ب يا مَلجَ أ ك ِّل مَطرُو ٍد‬ ٍ ‫ُوم يا ناصِ رَ ك ِّل مَخذ‬ ٍ ‫ك ِّل َمرْ ح‬.
(11) ‫يا ُعدَّتى عِ ْندَ شِ دَّتي يا رَ جائي عِ ْندَ مُصيبَتي يا مُونِسي عِ ْندَ َوحْ َشتي يا صاحِبي عِ ْندَ ُغرْ بَتي يا َولِيّي عِ ْندَ نِعْ مَتي يا غِ ياثي عِ ْندَ ُكرْ بَتي يا‬
‫دَ ليلي عِ ْندَ حَ ْيرَ تي يا غَ نائي عِ ْندَ ا ْفتِقاري يا مَلجَ ئي عِ ْندَ اضْ طِ راري يا مُعيني عِ ْندَ َم ْف َزعي‬.
(12) ‫ب يا‬ِ ‫ب يا اَنيسَ ْالقُلُو‬ِ ‫ب يا ُم َنوِّ رَ ْالقُلُو‬
ِ ‫ب يا َطبيبَ ْالقُلُو‬
ِ ‫ب يا ُم َقلِّبَ ْالقُلُو‬
ِ ‫ب يا كاشِ فَ ْال ُكرُو‬
ِ ‫ب يا سَ ّتارَ ْال ُعيُو‬ ُّ َ‫ب يا غَ ّفار‬
ِ ‫الذ ُنو‬ ِ ‫يا عَ الّ َم ْال ُغيُو‬
‫ُوم‬ ُ ْ ِّ َ ْ َ
ِ ‫ُوم يا ُمنفسَ الغم‬ِ ‫ُمفرِّ جَ ال ُهم‬
(13) ‫اَللّـ ُه َّم ِا ّنى اَسْ أَلُكَ ِباْسمِكَ يا جَ لي ُل يا جَ مي ُل يا َوكي ُل يا َكفي ُل يا دَ لي ُل يا َقبي ُل يا مُدي ُل يا مُني ُل يا مُقي ُل يا مُحي ُل‬
10-) Ey her sanatın (icat edilenin) sanatkârı, ey her yaratılanın yaratı-cısı, ey her rızıklananın rızk
vereni, ey her sahip olunacak şeyin (gerçek) sahibi, ey her sıkıntıda olanın sıkıntısına son veren,
ey bütün kederlilerin kederlerini gideren, ey bütün acınacak kimselerin (hâline) merhamet eden,
ey bütün yalnızyardımsız kalanlara yardım eden, ey her kusur sa-hibinin kusurunu örten, ey
bütün kovulmuşların sığınağı olan!
11-) Ey zor durumumda hazırlığım/sermayem, ey musibet zamanım-da ümidim, ey korku
zamanımda can yoldaşım, ey yalnızlık/gurbet za-manımda arkadaşım, ey nimetli zamanımda
velinimetim, ey sıkıntılı za-manımda imdadım, ey şaşkın hâllerimde kılavuzum, ey fakirlik/ihtiyaç
zamanımda zenginliğim, ey perişanlık durumumda sığınağım, ey korktu-ğum zamanlarda
yardımcım!
12-) Ey “gayb” olanları bilen, ey günahları bağışlayan, ey ayıpları ör-ten, ey sıkıntıları gideren, ey
kalpleri değiştiren, ey kalplerin tabibi olan, ey kalpleri nurlandıran, ey kalplerin arkadaşı, ey
hüzünlere son veren, ey gamları yok eden!
13-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) sen-den diliyorum; ey
celâl/yücelik sahibi (Celîl), ey cemal/güzellik sahibi
(Cemîl), ey (kullarının) işini yoluna koyan (Vekil), ey (kullarının gücü yetmeyen) işlerini kendi
üzerine alan (Kefîl), ey (kullarına) yol gösteren (Delil), ey bütün istenilenlere kefil olan (Kabîl), ey
çok (nimetleri ve…) el-den ele dolaştıran (Mudîl), ey bağış ve lütuf sahibi (Munîl), ey (kullarının
hata ve günahlarını) bağışlayan (Mukîl), ey (âlemde istediği her türlü) ta-sarrufu yapabilen
(Muhîl)!
(14) ‫ح َم‬ ِ ‫ريخ ْالمُسْ َتصْ ِرخينَ يا جارَ ْالمُسْ َتجيرينَ يا اَمانَ ْالخائِفينَ يا عَ ْونَ ْالم ُْؤمِنينَ يا را‬
َ َ‫ياث ْالمُسْ َتغيثينَ يا ص‬
َ ِ‫يا دَ لي َل ْال ُم َتحَ يِّرينَ يا غ‬
َ ْ ْ ْ ْ َ ْ
َ‫المَساكينَ يا مَلجَ أ العاصينَ يا غافِرَ المُذنِبينَ يا مُجيبَ دَ عْ َو ِة المُضْ طرّ ين‬ ْ
َ َ
(15) ‫وان‬ ِ ‫ْحان يا َذا ْالح ِْك َم ِة َو ْالب‬
ِ ْ‫َيان يا َذا الرَّ حْ َم ِة َوالرِّ ض‬ ِ ‫س َوال ُّسب‬ ِ ‫مان يا َذا ْال ُق ْد‬ِ ‫ِنان يا َذا األمْ ِن َواأل‬ ِ ‫سان يا َذا ْال َفضْ ِل َوا‬
ِ ‫المْ ت‬ ِ ‫يا َذا ْالجُو ِد َوا‬
ِ ْ‫الح‬
‫ران‬ ْ ُ ْ ْ َ َ ْ‫ُس‬ ْ َ ْ َ ْ َ ْ َ ْ‫ُر‬ ْ ْ َ
ِ ‫عان يا ذا العَ ف ِو َوالغف‬ ِ ‫طان يا ذا الرَّ أف ِة َوالم ت‬ ِ ‫هان يا ذا العَ ظ َم ِة َوالسُّل‬ ِ ‫يا ذا الحُجَّ ِة َوالب‬
(16) ْ‫يا َمنْ ه َُو رَ بُّ ُك ِّل َشيْ ٍء يا َمنْ ه َُو اِلـ ُه ُك ِّل َشي ٍء يا َمنْ ه َُو خال ُِق ُك ِّل َشيْ ٍء يا َمنْ ه َُو صا ِن ُع ُك ِّل َشيْ ٍء يا َمنْ ه َُو َق ْب َل ُك ِّل َشيْ ٍء يا َمن‬
‫ه َُو َبعْ دَ ُك ِّل َشيْ ٍء يا َمنْ ه َُو َف ْوقَ ُك ِّل َشيْ ٍء يا َمنْ ه َُو عا ِل ٌم ِب ُك ِّل َشيْ ٍء يا َمنْ ه َُو قا ِد ٌر عَ لى ُك ِّل َشيْ ٍء يا َمنْ ه َُو َيبْقى َو َي ْفنى ُك ُّل َشيْ ٍء‬.
14-) Ey şaşırıp kalanların yol göstericisi, ey yardım dileyenlere yardım eden, ey medet
isteyenlere imdat eden, ey sığınak dileyenleri sığındıran, ey korkanların güvencesi, ey
müminlerin yardımcısı, ey fakirle-re/düşkünlere merhamet eden, ey (dönüş yapan) asilerin /
günahkârların sığınağı olan, ey günahkârları bağışlayan, ey darda kalan / perişan olanla-rın
duasını kabul eden!
15-) Ey cömertlik ve ihsan sahibi, ey fazl u kerem ve lütuf sahibi, ey emniyet ve güven sahibi, ey
kudsiyet sahibi ve her noksanlıktan münez-zeh olan, ey hikmet ve beyan sahibi, ey rahmet ve
rızvan sahibi, ey kesin delil ve burhan sahibi, ey azamet ve saltanat sahibi, ey şefkat sahibi olan
ve kendisinden yardım dilenen, ey af ve mağfiret sahibi olan!
16-) Ey her şeyin Rabbi, ey her şeyin ilâhı, ey her şeyin yaratıcısı, ey her şeyin icat
edeni/sanatkârı, ey her şeyden önce olan, ey her şeyden sonra kalacak olan, ey her şeyden
üstün olan, ey her şeyi bilen, ey her şeye gücü yeten, ey her şey yok olduktan sonra kendisi baki
kalan!
(17) ‫اَللّـ ُه َّم ِا ّني اَسْ أَلُكَ ِباسْ مِكَ يا م ُْؤمِنُ يا ُم َه ْيمِنُ يا ُم َكوِّ نُ يا ُملَ ِّقنُ يا ُم َبيِّنُ يا ُمهَوِّ نُ يا ُم َم ِّكنُ يا م َُزيِّنُ يا مُعْ لِنُ يا ُم َق ِّس ُم‬.
(18) ‫يا َمنْ ه َُو فى م ُْل ِك ِه مُقي ٌم يا َمنْ ه َُو فى س ُْلطا ِن ِه َقدي ٌم يا َمنْ هُو فى جَ اللِ ِه عَ ظي ٌم يا َمنْ ه َُو عَ لى عِ با ِد ِه رَ حي ٌم يا َمنْ ه َُو ِب ُك ِّل َشيْ ٍء عَ لي ٌم يا‬
‫ص ْن ِع ِه حَ كي ٌم يا َمنْ ه َُو فى ح ِْك َم ِت ِه لَطيفٌ يا َمنْ ه َُو في لُ ْطفِ ِه َقدي ٌم‬
ُ ‫َمنْ ه َُو ِب َمنْ عَ صاهُ حَ لي ٌم يا َمنْ ه َُو ِب َمنْ رَ جاهُ َكري ٌم يا َمنْ ه َُو في‬
(19) ‫يا َمنْ ال يُرْ جى إالّ َفضْ لُ ُه يا َمنْ ال يُسْ أ َ ُل إالّ عَ ْفوُ هُ يا َمنْ ال ُي ْن َظ ُر إالّ ِبرُّ هُ يا َمنْ ال يُخافُ إالّ عَ ْدلُ ُه يا َمنْ ال َيدُو ُم إالّ م ُْل ُك ُه يا َمنْ ال‬
‫حاط ِب ُك ِّل َشيْ ٍء عِ ْل ُم ُه يا َمنْ لَ ْيسَ اَحَ ٌد م ِْثلَ ُه‬
َ َ‫ت رَ حْ َم ُت ُه غَ ضَ َب ُه يا َمنْ ا‬ ْ َ‫س ُْلطانَ إالّ س ُْلطا ُن ُه يا َمنْ َوسِ ع‬
ْ ‫ت ُك َّل َشيْ ٍء رَ حْ َم ُت ُه يا َمنْ سَ َب َق‬
17-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) senden diliyorum; ey emniyet
ve güven veren (Mu’min), ey (her şeyi) hükmü altına alan/koruyup gözeten (Müheymin), ey
varlıkları yoktan var eden (Mükevvin), ey (yaratıklarına gerekenleri) öğretip telkin eden
(Mülakkın), ey (açıklanması gerekenleri) açıklayan (Mübeyyin), ey (zor-lukları) kolaylaştıran
(Mühevvin), ey (kullarına gereken) güç ve imkânı sağlayan (Mümekkin), ey (her şeyi uygun bir
şekilde) süsleyen (Müzeyyin), ey (kullarına gerekenleri) ilân eden (Mu’lin), ey (yaratıklar
arasında, rızk vb. bölüştürülmesi gereken şeyleri) taksim eden (Mukas-sim)!
18-) Ey mülkünde daim ve sabit olan, ey saltanatında kadîm ve ezelî olan, ey celâlinde azîm
olan, ey kullarına karşı merhamet sahibi olan, ey her şeyi (en iyi) bilen, ey emirlerine
uymayanlara karşı hilimli/sabırlı olan, ey kendisine ümit bağlayanlara karşı lütuf ve kerem sahibi
olan; ey yaratılış sanatında hikmet sahibi olan, ey hikmetinde lütuf ve inâyet sahibi olan, ey
lütfünde da kadîm ve ezelî olan!
19-) Ey ancak fazl u keremi ümit edilen, ey ancak affı dilenen, ey an-cak iyiliği beklenen, ey
ancak adaletinden korkulan, ey ancak kendi mül-kü daim ve ebedi olan, ey (âlemde) kendi
saltanatından başka hiçbir sal-tanat ve hâkimiyet bulunmayan, ey rahmeti her şeyi kaplayan, ey
rahmeti gazabının önüne geçen, ey ilmi her şeyi kuşatan, ey hiçbir şey kendisi gibi olmayan!
(20) ‫ب يا خالِقَ ْال َخ ْل ِق يا صا ِدقَ ْال َوعْ ِد يا مُوفِيَ ْالعَ ْه ِد يا عالِ َم السِّرِّ يا فالِقَ ْالحَ بِّ يا‬ ِ ‫قاب َل ال َّت ْو‬
ِ ‫ب يا‬ َّ َ‫يا فارجَ ْال َه ِّم يا كاشِ فَ ْالغَ ِّم يا غافِر‬
ِ ‫الذ ْن‬ ِ
‫نام‬َ ‫األ‬ َ‫ق‬‫راز‬
ِ ِ
(21) ُّ‫اَللّـ ُه َّم ِا ّني اَسْ أَلُكَ ِباسْ مِكَ يا عَ لِيُّ يا َوفِيُّ يا غَ نِيُّ يا َملِيُّ يا حَ فِيُّ يا رَ ضِ يُّ يا َزكِيُّ يا َبدِيُّ يا َق ِويُّ يا َولِي‬
(22) ‫يا َمنْ اَ ْظهَرَ ْالجَ مي َل يا َمنْ سَ َترَ ْال َقبيحَ يا َمنْ لَ ْم يُؤاخ ِْذ ِب ْالجَ ريرَ ِة يا َمنْ َل ْم َي ْهتِكِ ال ِّس ْترَ يا عَ ظي َم ْالعَ ْف ِو يا حَ سَ نَ ال َّتجاوُ ِز يا واسِ عَ ْالم َْغفِرَ ِة‬
‫ْن ِبالرَّ حْ َم ِة يا صاحِبَ ُك ِّل َنجْ وى يا ُم ْن َتهى ُك ِّل َش ْكوى‬ ِ ‫يا باسِ َط ْاليَدَ ي‬
(23) ‫ّاب َق ِة يا َذا ْالح ِْك َم ِة ْالبا ِلغَ ِة يا َذا ْالقُ ْدرَ ِة ْالكا ِملَ ِة يا َذا ْالحُجَّ ِة ْالقاطِ عَ ِة يا َذا ْال َكرا َم ِة‬
ِ ‫ّابغَ ِة يا َذا الرَّ حْ َم ِة ْالواسِ عَ ِة يا َذا ْال ِم َّن ِة الس‬
ِ ‫يا َذا ال ِّنعْ َم ِة الس‬
ّ
‫الظاهِرَ ةِيا َذا ْالع َِّز ِة الدّا ِئ َم ِة يا َذا ْالقُوَّ ِة ْالمَتي َن ِة يا َذا ْالعَ َظ َم ِة ْالمَنيعَ ِة‬.
20-) Ey sıkıntıyı gideren, ey gam ve kedere son veren, ey günahı ba-ğışlayan, ey tövbeyi kabul
eden, ey yaratıkları yaratan, ey verdiği söze sadık kalan, ey ahdine vefa eden, ey gizliyi bilen, ey
tohum tanesini yarıp filizlendiren, ey yaratıkları rızıklandıran!
21-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) senden diliyorum; ey yüce, ey
vefalı (ahdine sadık), ey (mutlak) zenginli-ğe sahip olan, ey (kullarına) şefkatli davranan; ey
(kullarına) ikram ve iyi-likte bulunan, ey (kullarını) kendisinden razı eden, ey (bütün kusurlardan,
eksikliklerden) münezzeh ve temiz olan, ey (yaratılışı) başlatan; ey güçlü, ey (müminlerin) velisi!
22-) Ey güzel (şeyleri) açığa çıkaran, ey kötü ve çirkin (şeylerin) üze-rini örten, ey (suçluyu) suçu
sebebiyle (hemen) cezalandırmayan, ey (günahkârların ayıplarının/günahlarının üzerindeki)
perdeyi yırtmayan, ey affı büyük olan, ey güzel bağışlayan, ey mağfireti geniş olan, ey rahmet
ellerini (kullarına) sürekli açan, ey her sessiz yalvarışın sahibi (onu işiten, teveccüh eden), ey
bütün şikâyetlerin ulaşacağı son nokta/son merci!
23-) Ey bol nimetin sahibi, ey geniş rahmetin sahibi, ey (insanlar var olmadan/onlar istemeden)
önce (onlara yönelik) minnet/ihsan sahibi olan, ey eksiksiz hikmet sahibi, ey mükemmel kudret
sahibi, ey kesin hüccet ve delil sahibi, ey (her şeyde, her yerde) açık lütuf sahibi, ey ebe-di izzet
sahibi; ey sarsılmaz kudret sahibi, ey yüce azamet sahibi!
(24) َ‫ت يا مُضَ عِّف‬ ِ ‫ت يا مُحْ ِييَ األَمْ وا‬
ِ ‫ت يا ُم ْن ِز َل اآليا‬ ِ ‫ت يا ساتِرَ ْالعَ ْورا‬
ِ ‫ت يا مُقي َل ْالعَ َثرا‬
ِ ‫ح َم ْالعَ بَرا‬ ُّ ‫ت يا جاعِ َل‬
ِ ‫الظلُما‬
ِ ‫ت يا را‬ ِ ‫يا بَديعَ السَّماوا‬
ِ ‫ت يا َشديدَ ال َّنقِما‬
‫ت‬ ِ ‫ت يا ماحِيَ ال َّسيِّئا‬ ْ
ِ ‫الحَ سَ نا‬
َ ‫اَللّـ ُه َّم ِا ّني اَسْ أَلُكَ ِباسْ مِكَ يا مُصَ وِّ ُر يا ُم َق ِّد ُر يا مُدَ ِّب ُر يا م‬
(25) ‫ُط ِّه ُر يا ُم َنوِّ ُر يا ُم َي ِّس ُر يا ُم َب ِّش ُر يا ُم ْن ِذ ُر يا ُم َق ِّد ُم يا م َُؤ ِّخ ُر‬
(26) ‫رام يا‬ ْ ِ ْ‫ت ْالحَ رام يا رَ بَّ ال َّشه ِْر ْالحَ رام يا رَ بَّ ْال َبلَ ِد ْالحَ رام يا رَ بَّ الرُّ ْك ِن َو ْالمَقام يا رَ بَّ ْال َم ْشعَ ِر ْالحَ رام يا رَ بَّ ْال َمس‬
ِ ‫يا رَ بَّ ْال َب ْي‬
ِ َ‫ج ِد الح‬ ِ ِ ِ ِ ِ
َ ُ ْ َّ َّ ُّ ْ ْ
ِ ‫َّالم يا رَ بَّ الق ْدرَ ِة فِي األ‬
‫نام‬ ِ ‫ح َّي ِة َوالس‬
ِ ‫الم يا رَ بَّ الت‬ ِ ‫ور َوالظ‬ ِ ‫رام يا رَ بَّ الن‬ ِ َ‫ح ِّل َوالح‬ِ ‫رَ بَّ ال‬
(27) ‫الطاهِرينَ يا اَحْ سَ نَ ْالخالِقينَ يا اَسْ رَ عَ ْالحاسِ بينَ يا اَسْ مَعَ السّامِعينَ يا‬ ّ َ‫يا اَحْ َك َم ْالحاكِمينَ يا اَعْ دَ َل ْالعادِلينَ يا اَصْ دَ قَ الصّادِقينَ يا اَ ْطهَر‬
ْ َ ْ ّ َ ْ ّ
َ‫اَ ْبصَ رَ الناظِ رينَ يا اَشفعَ الشافِعينَ يا اَكرَ َم األكرَ مين‬
24-) Ey gökleri benzersiz yaratan, ey karanlıkları (âlemin düzenine) yerleştiren, ey göz yaşlarına
acıyan, ey sürçmeleri affeden, ey ayıpların (kötülüklerin) üzerini örten, ey ölüleri dirilten, ey
âyetleri indiren, ey se-vapları kat kat artıran, ey kötülükleri silip yok eden, ey intikam ve ceza-
landırması şiddetli olan!
25-) Allah’ım ben, ismin hürmetine sana el açıyorum, (hacetlerimi) senden diliyorum; ey
(varlıklara) şekil veren, ey (âlemin her şeyine) belli bir ölçü ve nizamı yerleştiren, ey (bütün
âlemleri) tedbir edip yöneten, ey (lâyık kullarını pisliklerden) temizleyen, ey (âlemi) nurlandıran,
ey (zorluk-ları) kolaylaştıran, ey (iman ehlini) müjdeleyen, ey (günaha kapılanları) korkutan, ey
(hak edenleri) öne geçiren, ey (hak etmeyenleri) geride bı-rakan!
26-) Ey hürmetli evin (Kâbe’nin) Rabbi, ey hürmetli ayın (haram ayla-rın) Rabbi, ey hürmetli
beldenin (Mekkenin) Rabbi, ey (Kâbe’nin) rüknü-nün ve Makam-ı İbrâhim’in Rabbi, ey Meş’ar’ül-
Harâm’ın Rabbi, ey Mescid’ül-Haram’ın Rabbi, ey Hill’in (Harem dışının) ve Harem’in Rabbi, ey
nur ve karanlığın Rabbi, ey tahiyyât ve selâmın Rabbi, ey yaratıklar-daki kudretin Rabbi
(yaratanı, büyüteni)!
27-) Ey hükmedenlerin hükmedicisi, ey âdillerin en adaletlisi, ey doğ* ruların en doğrusu, ey
temiz olanların en temizi, ey yaratıcıların en iyisi, ey hesaba çekenlerin en süratlisi, ey işitenlerin
en iyi işiteni, ey bakanların en iyi göreni, ey şefaatçilerin en iyisi, ey kerem sahiplerinin en
keremlisi!
(28) َ‫ياث َل ُه يا َف ْخرَ َمنْ ال َف ْخر‬َ ِ‫ياث َمنْ ال غ‬ َ ِ‫يا عِ مادَ َمنْ ال عِ مادَ لَ ُه يا سَ َندَ َمنْ ال سَ َندَ لَ ُه يا ُذ ْخرَ َمنْ ال ُذ ْخرَ لَ ُه يا حِرْ َز َمنْ ال حِرْ َز لَ ُه يا غ‬
َ‫لَ ُه يا عِ َّز َمنْ ال عِ َّز َل ُه يا مُعينَ َمنْ ال مُعينَ لَ ُه يا اَنيسَ َمنْ ال اَنيسَ َل ُه يا اَمانَ َمنْ ال اَمانَ ل ُه‬
ُ ِ‫قابضُ يا باس‬
(29) ‫ط‬ ِ ‫اَللّـ ُه َّم ِا ّني اَسْ أَلُكَ ِباسْ مِكَ يا عاصِ ُم يا قا ِئ ُم يا دا ِئ ُم يا را‬
ِ ‫ح ُم يا سالِ ُم يا حا ِك ُم يا عالِ ُم يا قاسِ ُم يا‬
(30) ‫َن‬ ِ ‫َن اسْ َتحْ َف َظ ُه يا م ُْك ِر َم م‬
ِ ‫َن اسْ َت ْنصَ رَ هُ يا حاف َِظ م‬
ِ ‫َن اسْ َت ْغ َفرَ هُ يا ناصِ رَ م‬ ِ ‫َن اسْ َترْ حَ َم ُه يا غافِرَ م‬ ِ ‫َن اسْ َتعْ صَ َم ُه يا را‬
ِ ‫ح َم م‬ ِ ‫يا عاصِ َم م‬
‫َن اسْ َتغا َث ُه‬
ِ ‫م‬ َ
‫ُغيث‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ه‬
ُ ‫ن‬َ ‫عا‬ َ
‫ت‬ ْ‫اس‬ ‫َن‬ ‫م‬
ِ َ‫ُعين‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ه‬
ُ ‫خ‬َ َ‫ر‬ ْ‫ص‬ َ
‫ت‬ ْ‫اس‬ ‫َن‬
ِ ‫م‬ َ
‫ريخ‬ َ‫ص‬ ‫يا‬ ‫ه‬
ُ َ‫د‬ َ
‫ش‬ ْ‫ر‬‫ت‬َ ْ‫اس‬ ‫َن‬
ِ ‫م‬ َ‫د‬ ِ‫ش‬ ْ‫ُر‬
‫م‬ ‫يا‬ ‫ه‬
ُ ‫م‬
َ َ‫ر‬ ْ
‫ك‬ َ
‫ت‬ ْ‫اس‬
28-) Ey desteği olmayanların desteği, ey dayanağı bulunmayanların dayanağı, ey birikimi
olmayanların birikimi, ey sığınağı olmayanların sı-ğınağı, ey imdada koşacak kimsesi
olmayanların imdadı, ey iftihar ede-cek kimsesi olmayanların iftiharı, ey izzeti olmayanların izzeti,
ey yardım-cısı olmayanların yardımı, ey arkadaşı olmayanların arkadaşı, ey emni-yeti
olmayanların emânı!
29-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) sen-den diliyorum; ey
(yaratılanları) koruyan, ey (başkasına muhtaç olmayan) zatıyla ayakta duran, ey ebedi ve daimî
olan, ey merhamet eden, ey (her kusurdan noksanlıktan) münezzeh olan zat, ey (âleme)
hükmeden, ey (her şeyi) bilen, ey (bölüştürülmesi gerekenleri yaratıkları arasında ada-letle)
taksim eden, ey (dilediğine rızkını, nimetlerini) kısan, ey (dilediğine) genişleten, bol veren!
30-) Ey kendisinden, (günahlardan) korunmayı dileyeni koruyan, ey merhamet dileyene
merhamet eden, ey mağfiret dileyeni bağışlayan, ey yardım isteyenlere yardım eden; ey kerem
ve lütuf dileyene ikramda bu-lunan, ey irşat olmak isteyeni irşat eden, ey feryat edip kendisinden
(yar-dım) dileyenin yardımına koşan, ey kendisinden inayet isteyene inayet eden, ey kendisinden
medet bekleyene imdat eden!
(31) ‫ُوت يا َملِكا ً ال َي ُزو ُل يا باقِيا ً ال َي ْفنى يا عالِما ً ال َيجْ َه ُل‬
ُ ‫وت يا حَ ّيا ً ال َيم‬
ُ ُ‫يا عَ زيزاً ال يُضا ُم يا َلطيفا ً ال يُرا ُم يا َقيُّوما ً ال يَنا ُم يا دائِما ً ال َيف‬
ُ‫يا صَ مَداً ال ي ُْطعَ ُم يا َق ِو ّيا ً ال َيضْ عُف‬
ُ ‫وار‬
(32) ‫ث يا ضارُّ يا نافِ ُع‬ ُ ِ‫ج ُد يا حا ِم ُد يا راشِ ُد يا باع‬
ِ ‫ث يا‬ ِ ‫اَللّـ ُه َّم ِا ّني اَسْ أَلُكَ ِباسْ مِكَ يا اَحَ ُد يا وا‬
ِ ‫ح ُد يا شا ِه ُد يا ما‬
(33) ‫ديم يا‬ٍ ‫كيم يا اَ ْقدَ َم مِنْ ُك ِّل َق‬
ٍ َ‫ليم يا اَحْ َك َم مِنْ ُك ِّل ح‬
ٍ َ‫حيم يا اَعْ لَ َم مِنْ ُك ِّل ع‬
ٍ َ‫ريم يا اَرْ حَ َم مِنْ ُك ِّل ر‬ ٍ َ‫يا اَعْ َظ َم مِنْ ُك ِّل ع‬
ٍ ‫ظيم يا اَ ْكرَ َم مِنْ ُك ِّل َك‬
ُ َّ
ٍ َ‫ليل يا اَعَ ز مِنْ ك ِّل ع‬
‫زيز‬ ُ
ٍ َ‫ف يا اَجَ َّل مِن ك ِّل ج‬ َ ُ َ
ٍ ‫بير يا اَلطفَ مِنْ ك ِّل لطي‬ْ ُ ْ
ٍ ‫اَكبَرَ مِنْ ك ِّل َك‬.
(34) َ‫ب يا كاشِ فَ الضُّرِّ يا مالِك‬ ُّ ‫ص ْف ِح يا عَ ظي َم ْالمَنِّ يا َكثيرَ ْال َخي ِْر يا َقدي َم ْال َفضْ ِل يا دا ِئمَاللُّ ْطفِ يا لَطيفَ ال‬
ِ ْ‫ص ْن ِع يا ُم َن ِّفسَ ْال َكر‬ َّ ‫يا َكري َم ال‬
ِّ‫الم ُْلكِ يا قاضِ يَ ْالحَ ق‬.
ْ

31-) Ey mağlup ve zelil edilmeyen, Azîz, ey hakikati idrak edilme-yen Latîf, ey (âlemleri) ayakta
tutan ve hiçbir zaman uyumayan Kayyûm, ey yok olmayan ebedi, ey ölümsüz diri, ey saltanatı
(hiçbir zaman) zevale uğramayacak Melik, ey asla fena bulmayacak Bâkî, ey kendisine (asla)
cehalet arız olmayan Âlim, ey gıdaya muhtaç olmayan Samed, ey (hiçbir zaman) zaafa
uğramayan Kavî!
32-) Allah’ım ben ismin hürmetine sana el açıyorm, (hacetlerimi) sen-den diliyorum; ey tek olan
(Ehad), ey yegâne olan (Vâhid), ey (her yerde) hazır ve nazır olan (Şâhid), ey şan ve yücelik
sahibi olan (Mâcid), ey (ken-di zatı mukaddesine) hamd-ü sena eden (Hâmid), ey (yaratıklarına)
yol gösteren (Râşid), ey (ölüleri diriltip kabirlerden) ayağa kaldıran (Bâis), ey (yaratıklardan sonra
baki kalarak kâinatı) miras alacak (Vâris), ey (hak edeni veya imtihan için maslahat gördüğünü
zarar ve ziyana uğratan (Zârr), ey (uygun gördüğüne de) menfaat veren (Nâfi’)!
33-) Ey her büyükten daha büyük olan, ey bütün cömertlerden daha cömert olan, ey bütün
merhametlilerden daha merhametli olan, ey bütün bilgililerden daha bilgili olan, ey bütün hikmet
sahiplerinden daha çok hikmetli olan, ey her kadîmden daha Kadîm olan, ey her büyükten daha
büyük olan, ey her latiften daha latif olan, ey her yüceden daha yüce olan, ey her azizden daha
çok izzet sahibi olan!
34-) Ey bağışlamada kerem ve lütfu bol olan, ey büyük iyilik ve nimet sahibi olan, ey hayrı çok
olan, ey fazlı/ ihsanı kadîm ve ezelî olan, ey lütfu ebedi olan, ey sanatı latif ve güzel olan, ey
sıkıntıyı gideren, ey bela ve zorluklara son veren, ey (varlık) mülkünün sahibi, ey hak ve hakikat
üzere hüküm veren!
(35) ْ‫يا َمنْ ه َُو في عَ ْه ِد ِه َوفِيٌّ يا َمنْ ه َُو في َوفا ِئ ِه َق ِويٌّ يا َمنْ ه َُو في قُوَّ ِت ِه عَ لِيٌّ يا َمنْ ه َُو في عُلُوِّ ِه َقريبٌ يا َمنْ ه َُو في قُرْ ِب ِه لَطيفٌ يا َمن‬
‫ه َُو في لُ ْطفِ ِه َشريفٌ يا َمنْ ه َُو في َشرَ فِ ِه عَ زي ٌز يا َمنْ ه َُو في عِ ِّز ِه عَ ظي ٌم يا َمنْ ه َُو في عَ َظ َم ِت ِه مَجي ٌد يا َمنْ ه َُو في َمجْ ِد ِه حَ مي ٌد‬
(36) ‫اَللّـ ُه َّم ِا ّني اَسْ أَلُكَ ِباسْ مِكَ يا كافي يا شافي يا وافي يا مُعافي يا هادي يا داعي يا قاضي يا راضي يا عالي يا باقي‬.
(37) ‫ُك ُّل َشيْ ٍء كائِنٌ َل ُه يا َمنْ ُك ُّل َشيْ ٍء م َْوجُو ٌد ِب ِه يا َمنْ ُك ُّل َشيْ ٍء مُنيبٌ ِا َل ْي ِه يا‬ ْ‫يا َمنْ ُك ُّل َشيْ ٍء خاضِ ٌع َل ُه يا َمنْ ُك ُّل َشيْ ٍء خاشِ ٌع لَ ُه يا َمن‬
‫ك إالّ َوجْ َه ُه‬
ٌ ِ‫ُك ُّل َشيْ ٍء صا ِئ ٌر ِالَ ْي ِه يا َمنْ ُك ُّل َشيْ ٍء يُسَ ِّب ُح ِبحَ مْ ِد ِه يا َمنْ ُك ُّل َشيْ ٍء هال‬ ْ‫َمنْ ُك ُّل َشيْ ٍء خائِفٌ ِم ْن ُه يا َمنْ ُك ُّل َشيْ ٍء قا ِئ ٌم ِب ِه يا َمن‬
35-) Ey ahdinde vefalı, ey vefakârlığı güçlü, ey kuvvetinde yüce, ey yüce olduğu hâlde yakın, ey
yakın olduğu hâlde latif, ey lütfüyle birlikte şerif, ey şerefiyle birlikte aziz, ey izzetinde azim, ey
azametinde yüce, ey yüceliğinde övgüye lâyık!
36-) Allah’ım ben (mübarek) ismin hürmetine (hacetlerimi) senden di-liyorum; ey (kendisine
güvenip yönelene) yeterli gelen, ey (bütün dertle-re) şifa veren, ey (verdiği ahde) vefa eden, ey
sıhhat ve afiyet veren, ey (yaratıkları) hidayet eden, ey (kullarını iyiliğe ve cennete) davet eden,
ey (hak üzere) hüküm veren, ey (salih ve itaatkâr) kullarından hoşnut olan, ey (her şeyiyle) yüce
ve âli olan, ey (ebediyyen) baki kalan!
37-) Ey her şeyin kendisine boyun eğdiği, ey her şeyin kendisinden korkup huşu gösterdiği, ey
her şeyin kendisi için var olduğu, ey her şeyin kendisiyle vücut bulduğu, ey her şeyin kendisine
döndüğü, ey her şeyin kendisinden korktuğu, ey her şeyin kendisiyle ayakta durduğu, ey her şe-
yin kendisine yöneldiği, hareket ettiği, ey her şeyin kendisini medh-u senasıyla tesbih ettiği, ey
(Mukaddes vechinin) dışında her şeyin helâk olduğu!
(38) ‫يا َمنْ ال َم َفرَّ إالّ ِالَ ْي ِه يا َمنْ ال َم ْف َزعَ إالّ ِالَ ْي ِه يا َمنْ ال َم ْقصَ دَ إالّ ِالَ ْي ِه يا َمنْ ال َم ْنجَ ىً ِم ْن ُه إالّ ِالَ ْي ِه يا َمنْ ال يُرْ غَ بُ إالّ ِالَ ْي ِه يا َمنْ ال حَ ْو َل‬
‫َوال قُوَّ َة إالّ ِب ِه يا َمنْ ال يُسْ َتعانُ إالّ ِب ِه يا َمنْ ال ُي َت َو َّك ُل إالّ عَ لَ ْي ِه يا َمنْ ال يُرْ جى إالّ ه َُو يا َمنْ ال يُعْ َب ُد إالّ هو‬
(39) َ‫ورين يا َخ ْيرَ ْال َم ْش ُكورين‬ ‫َـ‬ ‫َطلُوبينَ يا َخ ْيرَ ْال َمسْ ؤولينَ يا َخ ْيرَ ْال َم ْقصُودينَ يا َخ ْيرَ ْالم َْذ ُك‬
ْ ‫يا َخ ْيرَ ْال َمرْ هُوبينَ يا َخ ْيرَ ْال َمرْ ُغوبينَ يا َخ ْيرَ ْالم‬
ْ ْ ْ َ ْ
َ‫يا َخ ْيرَ المحْ بُوبينَ يا َخ ْيرَ الم َْدعُوّ ينَ يا َخ ْيرَ المُسْ َتأنِسين‬

ِ ‫اَللّـ ُه َّم ِا ّني اَسْ أَلُكَ ِباسْ مِكَ يا غافِ ُر يا سا ِت ُر يا قا ِد ُر يا قا ِه ُر يا فاطِ ُر يا كاسِ ُر يا‬.
(40) ‫جاب ُر يا ذا ِك ُر يا ناظِ ُر يا ناصِ ُر‬
38-) Ey (suçlular için) kendi dergâhından başka kaçılacak yer bulun-mayan, ey kendisinden
başka sığınılacak yer olmayan, ey kendisinden başka varılacak hedef ve maksat bulunmayan,
(kahr-u gazabından kur-tulmak için) kendi dergâhından başka kurtuluş yeri olmayan, ey ancak
kendisine rağbet edilen, ey kendisinden başka güç ve kuvvet kaynağı olabilecek kimse
bulunmayan, ey kendisinden başka kimseden yardım di-lenilmeyen, ey kendisinden başkasına
tevekkül edilmeyen, ey kendisinden başkası ümit edilmeyen, ey kendisinden başkasına ibadet
edilmeyen!
39-) Ey kendisinden korkulanların en iyisi, ey rağbet edilenlerin en iyisi, ey talep edilenlerin en
iyisi, ey kendisinden istekte bulunulanların en iyisi, ey kendisine yönelinenlerin/maksûd olanların
en iyisi, ey zikredilen-lerin/anılanların en iyisi, ey şükredilenlerin en iyisi, ey sevilenlerin en iyisi,
ey el açıp çağrılanların en iyisi, ey kendisine ünsiyet edilenlerin en iyisi!
40-) Allah’ım, ben, ismin hürmetine senden (hacetlerimi) diliyorum; ey (kullarının günahlarını)
bağışlayan, ey (ayıpları, kötülükleri) örten, ey (her şeye) gücü yeten, ey (her şeye) galip gelen, ey
(her şeyi yoktan var eden), ey (zalimlerin ihtişamını) kıran, ey (yaraları) saran, iyileştiren, ey
(kendisini ananları) anan, ey (yaratıkların hâllerini) gören, ey (dostlarına) yardım eden!
(41) ‫جي ْاله َْلكى يا َمنْ َي ْشفِي‬ ِ ‫يا َمنْ َخلَقَ َفسَ وّ ى يا َمنْ َق َّدرَ َفهَدى يا َمنْ ي َْكشِ فُ ْالب َْلوى يا َمنْ َيسْ َم ُع ال َّنجْ وى يا َمنْ ُي ْنق ُِذ ْالغَ رْ قى يا َمنْ ُي ْن‬
ُ َّ
ْ َ ِ ‫ْال َمرْ ضى يا َمنْ اَضْ حَ كَ َواَبْكى يا َمنْ اَماتَ َواَحْ يى يا َمنْ خلقَ الز ْوجَ ي‬
‫ْن الذكرَ َواألنثى‬ َّ َ َ
(42) ‫ُور عِ ْبرَ ُت ُه يا َمنْ فِي‬ ِ ‫ت قُ ْدرَ ُت ُه يا َمنْ فِي ْالقُب‬
ِ ‫ت بُرْ ها ُن ُه يا َمنْ فِي ْالمَما‬ِ ‫اآلفاق آيا ُت ُه يا َمنْ فِي اآليا‬
ِ ‫يا َمنْ فيِ ْالبَرِّ َو ْال َبحْ ِر سَبيلُ ُه يا َمنْ فِي‬
ّ َ َّ ْ َ
ِ ‫ميزان قضاؤُ هُ يا َمنْ فِي الجَ ن ِة ثوا ُب ُه يا َمنْ فِي الن‬
‫ار عِ قا ُب ُه‬ ِ ْ ُ ِ ‫ْالقِيا َم ِة مُلك ُه يا َمنْ فِي الحِسا‬
‫ب َه ْي َبت ُه يا َمنْ فِي ال‬ ْ ُ ْ

(43) َ‫ُون يا َمنْ ِالَ ْي ِه ي َْلجَ أ ُ ْال ُم َتحَ ِّيرُون‬ ّ ُ‫يا َمنْ ِالَ ْي ِه َي ْهرَ بُ ْالخا ِئفُونَ يا َمنْ ِالَ ْي ِه َي ْف َز ُع ْالم ُْذ ِنبُونَ يا َمنْ ِالَ ْي ِه َي ْقصِ ُد ْالمُنيبُونَ يا َمنْ ِالَ ْي ِه َيرْ غَ ب‬
‫الزا ِهد َـ‬
‫َط َم ُع ْالخاطِ ُئونَ يا َمنْ ِال ْي ِه َيسْ كنُ المُوقِنونَ يا َمنْ عَ ل ْي ِه َيت َوك ُل‬
َّ َ َ ُ ْ ُ َ ْ ‫حبُّونَ يا َمنْ في عَ ْف ِو ِه ي‬ ِ ‫خ ُر الُْم‬
ِ ‫ُون يا َمنْ ِبه َي ْف َت‬ ‫يا َمنْ ِب ِه َيسْ َتأْنِسُ ْالمُريد َـ‬
ُ ِّ
َ‫ال ُمت َوكلون‬ َ ْ

41-) Ey yaratıp da her şeyi yerli yerine koyan düzelten, ey (her şeyi) belli ölçüler ve sınırlara tabi
kılıp, varması gereken hedefi gösteren, eybelâyı kaldıran, ey gizli sırları, yakarışları işiten, ey
(sapıklık girdabında) boğulanları kurtaran, ey helâk olanları necat veren, ey hastalara şifa ve-ren,
ey güldüren ve ağlatan, ey öldüren ve dirilten, ey erkek ve dişiden oluşan çiftler yaratan!
42-) Ey karada ve denizde yolu bulunan, ey dış âlemde ayet ve nişa-neler sahibi olan, ey ayetler
içinde delili olan, ey ölümde kudreti tecelli eden, ey kabirlerde alınacak ibret vesileleri bulunan, ey
kıyamette salta-nat sahibi olan, ey hesaba çekmede heybetli olan, ey mizanda hükmü ge-çerli
olan, ey cennette sevabı/mükâfatı bulunan, ey (cehennem) ateşinde ceza ve azap sahibi olan!
43-) Ey korkanların kendisine kaçtığı, ey günahkârların kendisine sı-ğındığı, ey dönüş yapıp
(tövbe edenlerin) yalnız kendine yöneldiği, ey zahitlerin ancak kendisine rağbet ettiği, ey
şaşkınların kendisine iltica etti-ği, ey müştak olanların yalnız kendisiyle ünsiyet bulduğu, ey
sevenlerin kendisiyle iftihar ettiği, ey hatakârların affını arzuladığı, ey yakin ehli olanların
(kalplerinin) ancak kendisiyle yatışıp huzur bulduğu, ey tevekkül edenlerin ancak kendisine
güvendiği!
(44) ‫اَللّـ ُه َّم ِا ّني اَسْ أَلُكَ ِباسْ مِكَ يا حَ بيبُ يا َطبيبُ يا َقريبُ يا رَ قيبُ يا حَ سيبُ يا مُهيبُ يا مُثيبُ يا مُجيبُ يا َخبي ُر يا بَصي ُر‬
(45) ‫يا اَ َقرَ بَ مِنْ ُك ِّل َقريب يا اَحَ بَّ مِنْ ُك ِّل حَ بيب يا اَ ْبصَ رَ مِنْ ُك ِّل بَصير يا اَ ْخبَرَ مِنْ ُك ِّل َخبير يا اَ ْشرَ فَ مِنْ ُك ِّل َشريف يا اَرْ َفعَ مِنْ ُك ِّل‬
‫رَ فيع يا اَ ْقوى مِنْ ُك ِّل َق ِويٍّ يا اَ ْغنى مِنْ ُك ِّل غَ نِيٍّ يا اَجْ َودَ مِنْ ُك ِّل جَ واد يا اَرْ اَفَ مِنْ ُك ِّل رَ ؤوُ ف‬
(46) ‫وع يا‬ ٍ ‫وق يا مالِكا ً غَ ْيرَ َممْ لُوكٍ يا قاهِراً غَ ْيرَ َم ْقه‬
ٍ ُ‫ُور يا رافِعا ً غَ ْيرَ َمرْ ف‬ ٍ ُ‫وع يا خالِقا ً غَ ْيرَ م َْخل‬ ٍ ‫يا غالِبا ً غَ ْيرَ م َْغلُو‬
ٍ ‫ب يا صانِعا ً غَ ْيرَ َمصْ ُن‬
‫ب يا َقريبا ً غَ ْيرَ بَعي ٍد‬ ٍ ‫ُور يا شاهِداً غَ ْيرَ غا ِئ‬ٍ ‫ص‬ ْ
‫ن‬ ‫م‬
َ َ‫ر‬‫ي‬ْ َ‫غ‬ ً ‫ا‬ ‫ر‬ ِ‫ناص‬ ‫يا‬ ٍ‫وظ‬ ُ ‫ف‬ ْ‫ح‬ ‫م‬
َ َ‫ر‬‫ي‬ْ َ‫غ‬ ً ‫ا‬ ‫ِظ‬ ‫ف‬ ‫حا‬.
(47) ً‫ور يا ُنورا‬ ٍ ‫ور يا ُنوراً َبعْ دَ ُك ِّل ُن‬ٍ ‫ور يا ُنوراً َق ْب َل ُك ِّل ُن‬
ٍ ‫ور يا ُم َق ِّدرَ ال ُّنوريا ُنورَ ُك ِّل ُن‬
ِ ‫ور يا مُدَ بِّرَ ال ُّن‬
ِ ‫ور يا خالِقَ ال ُّن‬
ِ ‫ور يا ُم َنوِّ رَ ال ُّن‬
ِ ‫يا ُنورَ ال ُّن‬
‫ور يا ُنوراً لَ ْيسَ َكم ِْثلِ ِه ُنو ٌر‬ ٍ ُ
‫ن‬ ‫ل‬
ِّ ُ
‫ك‬ َ‫ق‬‫و‬ْ َ
‫ف‬ .
44-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) senden diliyorum; ey (hakikat
âşıklarının) sevgilisi, ey (bütün dertlerin) tabibi, ey (yarattıklarına) yakın, ey (kullarını) gözeten, ey
(kulların amelle-rinin) hesabını gören, ey heybet ve vakar sahibi olan, ey (iyi amellere) sevap
veren, ey (duaları) icabet eden, ey (her şeyden) haberdar olan, ey (her şeyi) gören!
45-) Ey her yakından daha yakın, ey her sevilenden daha çok sevi-len, ey her görenden daha iyi
gören, ey haberdar olanların hepsinden daha çok bilgisi bulunan, ey bütün şereflilerden daha çok
şerefli olan, ey her yüceden daha yüce, ey bütün güçlülerden daha güçlü, ey bütün zenginlerden
daha zengin, ey bütün cömertlerden daha cömert, ey şef-katlilerin hepsinden daha şefkatli olan!
46-) Ey (asla) mağlup olmayan galip, ey yaratılmış olmayan sanatkâr, ey mahlûk olmayan
yaratan, ey kendisine sahip olunmayacak malik, ey mağlup ve zelil olunamayan kahir, ey
yüceltilmeye ihtiyacı olmayan yüce, ey korunmaya ihtiyacı olmayan koruyucu, ey yardıma ihtiyacı
olmayan yardımcı, ey (bir an bile gaip olmayan) şahit, ey (asla) uzaklaşmayan ya-kın!
47-) Ey nurun nuru, ey nuru nurlandıran, ey nuru yaratan, ey nuru yöneten, ey nuru takdir edip
ölçülendiren, ey her nurun nuru, ey her nur-dan önce nur olan, ey her nurdan sonra nur olan, ey
her nurun üstünde olan nur, ey hiçbir nurun kendisi gibi olmadığı nur!
(48) ‫يا َمنْ عَ طاؤُ هُ َشريفٌ يا َمنْ فِعْ لُ ُه َلطيفٌ يا َمنْ لُ ْطفُ ُه مُقي ٌم يا َمنْ اِحْ سا ُن ُه َقدي ٌم يا َمنْ َق ْولُ ُه حَ ٌّق يا َمنْ َوعْ ُدهُ صِ ْد ٌق يا َمنْ عَ ْفوُ هُ َفضْ ٌل يا‬
ْ ُ‫َمنْ عَ ذا ُب ُه عَ ْد ٌل يا َمنْ ذ ِْك ُره‬
‫حُلوٌ يا َمنْ َفضْ لُ ُه عَ مي ٌم‬
ِّ ‫اَللّـ ُه َّم ِا ّني اَسْ أَلُكَ ِباسْ مِكَ يا مُسَ ِّه ُل يا ُم َف‬
(49) ‫ص ُل يا ُم َب ِّد ُل يا م َُذلِّ ُل يا ُم َن ِّز ُل يا ُم َنوِّ ُل يا ُم ْفضِ ُل يا مُجْ ِز ُل يا مُمْ ِه ُل يا مُجْ ِم ُل‬
(50) ‫يى يا َمنْ َيسْ أ َ ُل َوال يُسْ أ َ ُل يا َمنْ ي ُْط ِع ُم َوال ي ُْطعَ ُم‬ ٰ ْ‫يا َمنْ يَرى َوال يُرى يا َمنْ ي َْخلُ ُق َوال ي ُْخلَ ُق يا َمنْ َيهْدي َوال ُيهْدى يا َمنْ يُحْ يي َوال يُح‬
ٌ‫يا َمنْ يُجي ُر َوال يُجا ُر عَ لَ ْي ِه يا َمنْ َي ْقضي َوال ُي ْقضى عَ لَ ْي ِه يا َمنْ َيحْ ُك ُم َوال يُحْ َك ُم عَ لَ ْي ِه يا َمنْ لَ ْم َيل ِْد َولَ ْم يُولَ ْد َولَ ْم َي ُكنْ َل ُه ُكفُواً اَحَ د‬
َّ ‫يا نِعْ َم ْالحَ سيبُ يا نِعْ َم‬
(51) ‫الطبيبُ يا نِعْ َم الرَّ قيبُ يا نِعْ َم ْال َقريبُ يا نِعْ َم ْالمـٌجيبُ يا نِعْ َم ْالحَ بيبُ يا نِعْ َم ْال َكفي ُل يا نِعْ َم الَ ْوكي ُل يا نِعْ َم ْالم َْولى يا‬
َّ
‫نِعْ َم النصي ُر‬
48-) Ey bağışı şereflideğerli olan, ey fiili latif olan, ey lütfu daim ve ebedi olan, ey ihsanı kadîm ve
ezelî olan, ey sözü hak olan, ey verdiği vaadi doğru olan, ey (kullarına) affı fazlu kereminden
kaynaklanan, ey azabı adalete dayanan, ey zikri tatlı olan, ey fazl u keremi (bütün yaratık-lara)
şamil olan!
49-) Allah’ım, ben, ismin hürmetine sana el açıyorum, (hacetlerimi) senden diliyorum; ey
(müşkülleri) kolaylaştıran, ey (hakkı, batıldan iyiyi, kötüden, nuru zulmetten…) ayıran, ey
(kötülüğü iyiliğe) çeviren, ey (ser-keş ve asileri) ram eden, ey (rahmet ve nimetini) indiren, ey bol
bol ba-ğışta bulunan, ey fazl u kerem sahibi olan, ey büyük (nimetler) veren, ey (günahkârlara
tövbe ve dönüş için) mühlet veren, ey (kullara) güzel davranan!
50-) Ey gören ve görünmeyen, ey yaratan ve yaratılmayan, ey hida-yet edip de hidayete muhtaç
olmayan ve ey hayat verip de kendisi hayat verilmeye muhtaç olmayan, ey sorgulanan fakat
(başkaları tarafından) sorgulanmayan, ey (her şeyi) doyuran, fakat kendisi doyurulmaktan mü-
nezzeh olan, ey başkalarını (rahmetine) sığdıran, fakat sığdırılmaya muhtaç olmayan, ey (her
şey hakkında) karar veren, fakat kendisi hak-kında karar verilmeyen, ey herkese hüküm süren,
fakat (asla) başkaları-nın hâkimiyeti altına girmeyen, ey doğurmayan ve doğmayan ve asla eşi
dengi bulunmayan!
51-) Ey güzel hesap gören, ey güzel Tabib, ey güzel gözetleyici, ey gü-zel yakın, ey güzel icabet
eden, ey güzel sevgili, ey güzel Kefil, ey güzel Vekil, ey güzel Mevlâ, ey güzel yardımcı!

ِ ‫ْن ْال‬
(52) ً ‫عابدينَ يا ُم َن ِّفسا‬ ِ ‫رازقَ ْال ُمقِلّينَ يا رَ جا َء ْالم ُْذنِبينَ يا قُرَّ َة عَ ي‬ ِ ‫عارفينَ يا ُم َنى الُْم‬
ِ ‫حبّينَ يا اَنيسَ ْالمُريدينَ يا حَ بيبَ ال َّتوّ ابينَ يا‬ ِ ‫يا ُسرُورَ ْال‬
َ ْ ْ ً َ
َ‫عَ ِن المَكرُوبينَ يا ُمفرِّ جا عَ ِن المَغمُومينَ يا اِل ٰـ َه األ َّولينَ َواآلخِرين‬ ْ ْ

(53) ‫اَللّـ ُه َّم ِا ّني َاسْ أَلُكَ ِباسْ مِكَ يا رَ بَّنا يا اِلهَنا يا سَ يِّدَ نا يا م َْوالنا يا ناصِ رَ نا يا حاف َِظنا يا دَ ليلَنا يا مُعي َننا يا حَ بيبَنا يا َطبيبَنا‬.
َ ِّ ِ ‫ص ّديقينَ َواألَ ْخيار يا رَ بَّ ْالجَ َّن ِة َوال ّنار يا رَ بَّ الصِّغار َو ْالكِبار يا رَ بَّ ْال ُحبُو‬ َ
(54) ‫هار‬ ِ ‫مار يا رَ بَّ األ ْن‬ ِ ‫ب َوالث‬ ِ ِ ِ ِ ِّ ‫ْرار يا رَ بَّ ال‬ ِ ‫يا رَ بَّ ال َّنبيّينَ َواألب‬
‫رار‬ ْ‫س‬ ‫ال‬ ‫ا‬
ِ َ ِ‫و‬ ‫الن‬ ْ‫ع‬ ‫ال‬
ِ ‫ا‬ َّ‫ب‬ َ‫ِ ر‬‫يا‬ ‫هار‬‫ن‬َّ ‫ال‬ ‫و‬ ‫ْل‬
َ ِ ‫ي‬َّ ‫ل‬‫ال‬ َّ‫ب‬ ‫يا‬ ‫حار‬
َ‫َ ِ ِ ر‬ ‫ب‬ ْ
‫ال‬ ‫و‬ ‫َراري‬
‫ب‬ ْ
‫ال‬ َّ‫ب‬ ‫يا‬
َ‫ِ ر‬ ‫ِفار‬ ‫ق‬ ْ
‫ال‬ ‫و‬
َ ‫َّحاري‬ ‫ص‬ ‫ال‬ َّ‫ب‬ ‫يا‬
َ‫ِ ر‬ ‫جار‬ ْ
‫ش‬ َ ‫األ‬ ‫و‬َ
ِ
(55) ‫ت اِلى ُك ِّل َشيْ ٍء قُ ْدرَ ُت ُه يا َمنْ ال ُتحْ صِ ي ْالعِبا ُد نِعَ َم ُه يا َمنْ ال َتبْلُ ُغ‬ ْ َ‫حقَ ِب ُك ِّل َشيْ ٍء عِ ْل ُم ُه يا َمنْ َبلَغ‬
ِ َ‫يا َمنْ َن َف َذ في ُك ِّل َشيْ ٍء اَمْ ُرهُ يا َمنْ ل‬
ْ ْ ُ ْ
‫َن العَ َظمَة َوال ِكب ِْريا ُء ِرداؤُ هُ يا َمنْ ال َي ُر ُّد العِبا ُد َقضا َءهُ يا َمنْ ال‬ َ ْ ُ ‫ش ْكرَ هُ يا َمنْ ال ُت ْدر‬ ُ ‫ْال َخالئ ُِق‬
ِ ‫ك االَ ْفها ُم جَ اللَ ُه يا َمنْ ال َتنا ُل األ ْوها ُم ُك ْن َه ُه يا م‬ ِ
ْ ْ
ُ‫مُلكَ إالّ مُل ُك ُه يا َمنْ ال عَ طا َء إالّ عَ طاؤُ ه‬
52-) Ey ariflerin sevinci, ey sevenlerin arzusu, ey kendisine müştak olanların arkadaşı, ey
tövbekârların sevgilisi, ey muhtaçlara rızk veren, ey günahkârların ümidi, ey ibadet edenlerin göz
nuru, ey sıkıntıda bulu-nanların sıkıntısını gideren, ey hüzünlülerin hüznüne son veren, ey ev-
vellerin ve ahirlerin (bütün yaratıkların) ilâhı!
53-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) senden diliyorum; ey bizim
Rabbimiz, ey bizim ilâhımız, ey bizim efendi-miz, ey bizim mevlâmız, ey bizim (düşmana karşı)
yardımcımız, ey bizim koruyucumuz, ey bize yol gösteren, ey bizim yardımcımız, ey bizim
habibimiz/sevgilimiz, ey bizim tabibimiz!
54-) Ey peygamberlerin ve iyilerin Rabbi, ey sıddıkların ve seçkinlerin Rabbi, ey cennet ve
cehennemin Rabbi, ey küçüklerin ve büyüklerin Rabbi, ey tanelerin ve meyvelerin Rabbi, ey
nehirlerin ve ağaçların Rabbi, ey sahraların ve ıssız çöllerin Rabbi, ey karaların ve denizlerin
Rabbi, ey gece ve gündüzün Rabbi, ey açıkların ve gizliliklerin Rabbi!
55-) Ey emri her şeyde geçerli olan, ey ilmi her şeyi kuşatan, ey gücü her şeye yeten, ey
nimetlerini kulların sayamadığı, ey şükrünü yaratıkla-rın (layıkıyla) yerine getirmediği, ey
yüceliğini zihinlerin kavrayamadığı, ey idrak ve hayallerin künhüne varamadığı, ey örtüsü azamet
ve kibriyâ olan, ey kesin olarak (takdir edip) hükme bağladığını kulların reddede-mediği, ey kendi
saltanat ve mülkünden başka (hakiki) bir saltanat bu-lunmayan, ey kendi bağışından başka
(gerçek) bir bağış bulunmayan!
(56) ‫اآليات ْال ُكبْرى يا َمنْ َل ُه‬
ُ ‫ِّفات ْالع ُْليا يا َمنْ َل ُه اآلخِرَ ةُ َواألُولى يا َمنْ لَ ُه ْالجَ َّن ُة ْال َماْوى يا َمنْ لَ ُه‬ ْ ‫يا َمنْ لَ ُه ْال َم َث ُل ا‬
ُ ‫الَعْ لى يا َمنْ لَ ُه الص‬
ْ ُ
‫َّماوات العُلى‬ َّ ْ ْ ْ ْ ْ ْ َ
‫األسْ ما ُء الحُسْ نى يا َمنْ لَ ُه الح ُْك ُم َوال َقضا ُء يا َمنْ لَ ُه الهَوا ُء َوال َفضا ُء يا َمنْ لَ ُه العَ رْ شُ َوالثرى يا َمنْ لَ ُه الس‬
ُ َ‫اَللّـ ُه َّم ِا ّني اَسْ أَلُكَ ِباسْ مِكَ يا عَ فُوُّ يا غَ فُو ُر يا صَ بُو ُر يا َش ُكو ُر يا رَ ؤوفُ يا ع‬
(57) ُ‫طوفُ يا َمسْ ؤو ُل يا َودُو ُد يا ُسبُّو ُح يا قُدُّوس‬
(58) ْ‫بال َخزا ِئ ُن ُه يا َمن‬ِ ‫ج‬ ِ ‫حار عَ جا ِئ ُب ُه يا َمنْ فِي ْال‬
ِ ‫ض آيا ُت ُه يا َمنْ في ُك ِّل َشيْ ٍء دَ الئِلُ ُه يا َمنْ فِي ْال ِب‬ ِ ْ‫يا َمنْ فِي السَّما ِء عَ َظ َم ُت ُه يا َمنْ فِي األَر‬
َ ْ َ َ ْ َ َ ُ َ ْ ُ َ ُ ْ ُّ ُ
‫جـ ُع األمْ ُر كل ُه يا َمنْ اَظهَرَ في ك ِّل شيْ ٍء لطف ُه يا َمنْ اَحْ سَ نَ ك َّل شيْ ٍء خلق ُه يا َمنْ تصَ رَّ فُ فِي الخالئ ِِق‬ َ ِ ْ‫َيبْدَ أ ُ ْال َخ ْلقَ ُث َّم يُعي ُدهُ يا َمنْ ِالَ ْي ِه َير‬
ُ‫قُ ْدرَ ت ُه‬

(59) ‫ُغيث‬ َ ‫يا حَ بيبَ َمنْ ال حَ بيبَ لَ ُه يا َطبيبَ َمنْ ال َطبيبَ لَ ُه يا مُجيبَ َمنْ ال مُجيبَ لَ ُه يا شَفيقَ َمنْ ال شَفيقَ َل ُه يا رَ فيقَ َمنْ ال رَ فيقَ َل ُه يا م‬
َ‫ح َم َل ُه يا صاحِبَ َمنْ ال صاحِبَ ل ُه‬ِ ‫ح َم َمنْ ال را‬ ِ ‫ُغيث َل ُه يا دَ لي َل َمنْ ال دَ لي َل لَ ُه يا اَنيسَ َمنْ ال اَنيسَ َل ُه يا را‬
َ ‫مَن ال م‬

(60) ‫َن اسْ َت ْقضاهُ يا‬ ِ ‫َن اسْ َت ْشفاهُ يا قاضِ يَ م‬ ِ ‫َن اسْ َت ْكالهُ يا راعِ يَ م‬
ِ ‫َن اسْ َترْ عاهُ يا شافِيَ م‬ ِ ‫َن اسْ َت ْكفاهُ يا هادِيَ م‬
ِ ‫َن اسْ َتهْداهُ يا كالِى َء م‬ ِ ‫يا كافِيَ م‬
َ
ُ‫َن اسْ ت ْواله‬ ْ َ
ِ ‫َن اسْ تقواهُ يا َولِيَّ م‬ َ َ
ِ ‫َن اسْ ت ْوفاهُ يا ُمقوِّ يَ م‬ ْ َ ْ
ِ ‫مُغنِيَ َمنِاسْ تغناهُ يا مُوفِيَ م‬.
56-) Ey en güzel misalin sahibi, ey en yüce sıfatların sahibi, ey ahiret ve dünyanın sahibi, ey
Cennet’ülMe’vâ’nın sahibi, ey en büyük ayetlerin sahibi, ey en güzel isimlerin sahibi, ey hüküm
ve yargının sahibi, ey hava ve uzayın sahibi, ey Arş’ın ve yerin sahibi, ey yüce göklerin sahibi!
57-) Allah’ım, ben, ismin hürmetine sana el açıyorum, (hacetlerimi) senden diliyorum; ey çok
affeden, ey çok bağışlayan, ey çok sabreden, ey (kullarının amellerini) karşılıksız bırakmayan, ey
çok şefkatli olan, ey çok merhametli olan, ey kendisinden dilekte bulunulan, ey (sâlih kullarını)
çok seven/çok sevilen, ey münezzeh, ey mukaddes!
58-) Ey gökyüzünde azameti görülen, ey yeryüzünde ayetleri tecelli eden, ey her şeyde delilleri
bulunan, ey denizlerde hayret verici (yaratık-ları, sanatları) bulunan, ey dağlarda hazineleri yer
alan, ey yaratılışı ilk defa başlatan (öldükten) sonra da tekrar dirilten, ey bütün işler kendisine
dönen, ey her şeyden lütfunu aşikâr eden, ey her şeyi en güzel şekilde yaratan, ey kudreti
mahlûkatını kuşatıp onda tasarruf eden!
59-) Ey sevgilisi olmayanın (gerçek) sevgilisi, ey tabibi olmayanların tabibi, ey (isteklerine) icabet
edeni olmayanın icabet edeni, ey şefkat gösterecek kimsesi olmayanın şefkat göstereni, ey
arkadaşı olmayanın arkadaşı, ey imdat edeni olmayanın imdatçısı, ey kılavuzu olmayanın kı-
lavuzu, ey ünsiyet kuracak kimsesi olmayanın enîsi /can yoldaşı, ey mer-hamet edecek kimsesi
olmayanın merhamet edeni, ey dostu olmayanın (gerçek) dostu!
60-) Ey kendisine yetmesini isteyene yeterli olan, ey kendisinden hi-dayet dileyeni hidayet eden,
ey kendisinden korunma dileyeni koruyan, ey hâlinin gözetilmesini isteyeni gözeten, ey şifa
isteyene şifa veren, ey hükmetmesini isteyenler hakkında hükmünü veren, ey kendisinden zen-
ginlik dileyenleri zenginleştiren, ey sözünü yerine getirmesini isteyenlere, verdiği sözü yerine
getiren, ey kendisinden güç, kuvvet dileyenleri güçlendi-ren, ey kendisinden dostluk ve sahiplik
isteyenlerin dostu ve sahibi olan!
َ
ُ ‫ساب ُق يا سام‬
(61) ‫ِق‬ ِ ‫فار ُق يا فات ُِق يا رات ُِق يا‬
ِ ‫ِق يا فال ُِق يا‬ ِ ‫اَللّـ ُه َّم ِا ّني اَسْ ألُكَ ِباسْ مِكَ يا خال ُِق يا‬
ُ ‫راز ُق يا ناطِ ُق يا صاد‬
(62) َ‫سَخرَ ال َّشمْ سَ َو ْال َقمَرَ يا َمنْ َق َّدرَ ْال َخ ْير‬َّ ْ‫الظ َّل َو ْالحَ رُورَ يا َمن‬ِّ َ‫ت َواألَ ْنوارَ يا َمنْ َخلَق‬ ُّ ‫يا َمنْ ُي َقلِّبُ اللَّ ْي َل َوال َّنهارَ يا َمنْ جَ عَ َل‬
ِ ‫الظلُما‬
ْ ْ ً ْ َ
ِ ‫َوال َّشرَّ يا َمنْ َخلَقَ ْالم َْوتَ َو ْالحَ يا َة يا َمنْ َل ُه ْال َخل ُق َواألمْ ُر يا َمنْ لَ ْم َي َّتخِذ صا‬
ٌ ‫حبَة َوال َولَداً يا َمنْ لَ ْيسَ لَ ُه َشري‬
ٌّ‫ك فِي المُلكِ يا َمنْ لَ ْم َي ُكنْ لَ ُه َولِي‬ ْ
ُّ
‫مِنَ الذ ِّل‬
(63) َ‫ك حَ وائِج‬ ُ ِ‫يا َمنْ َيعْ لَ ُم مُرادَ ْالمُريدينَ يا َمنْ َيعْ لَ ُم ضَ ميرَ الصّامِتينَ يا َمنْ َيسْ َم ُع اَنينَ ْالواهِنينَ يا َمنْ يَرى بُكا َء ْالخائِفينَ يا َمنْ َيمْ ل‬
ِ ‫ب ْال‬
َ‫عارفينَ يا اَجْ َود‬ ِ ‫السّائِلينَ يا َمنْ َي ْق َب ُل ع ُْذرَ ال ّتائِبينَ يا َمنْ ال يُصْ لِ ُح عَ َم َل ْال ُم ْفسِ دينَ يا َمنْ ال يُضي ُع اَجْ رَ ْالمـُحْ سِ نينَ يا َمنْ ال َي ْب ُع ُد عَ نْ قُلُو‬
َ‫األجْ ودين‬ َ
َّ ‫يا دا ِئ َم ْالبَقا ِء يا سامِعَ الدُّعا ِء يا واسِ عَ ْالعَ طا ِء يا غافِرَ ْال َخطا ِء يا بَديعَ السَّما ِء يا حَ سَ نَ ْالبَال ِء يا جَ مي َل‬
(64) ‫الثنا ِء يا َقدي َم السَّنا ِء يا َكثيرَ ْال َوفا ِء‬
ْ
‫يا َشريفَ الجَ زا ِء‬
61-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) senden diliyorum; ey yaratan,
ey rızk veren, ey konuşan (sözleri, sesleri icat eden), ey (her şeyinde) doğru olan, ey (tohum ve
taneyi) yarıp filizlendiren, ey (birbirinden ayrılması gerekenleri) ayıran, ey (kapıları) açan, ey
(açıkları) kapatan, ey (her şeyden) önce var olan, ey her şeyden yüce!
62-) Ey gece ve gündüzü değiştiren, ey karanlıkları ve ışıkları (âlemin düzenine) yerleştiren, ey
gölgeyi ve (güneşin) hararetini yaratan, ey gü-neş ve ayı emri altına alan, ey hayır ve şerri
mukadder kılan, ey ölüm ve hayatı yaratan, ey yaratmak ve emretmek kendisine mahsus olan, ey
kendisine eş ve evlat edinmeyen, ey mülkünde ortağı bulunmayan, ey zillet (ve eksiklikten)
kaynaklanan bir veli ve yardımcıya ihtiyacı olmayan!
63-) Ey müştak olanların maksadından haberdar olan, ey susanların içini bilen, ey
(üzüntüsünden) kendinden geçenlerin inlemesini işiten, ey (kendisinden) korkanların ağlayışını
gören, ey (kendisinden) dilekte bulu-nanların ihtiyaç duyduklarına sahip olan, ey tövbe edenlerin
mazeretini kabul buyuran, ey fitne ve fesatçıların işlerini düzeltmeyen, ey iyilikte bu-lunanların
ecrini zayi etmeyen, ey ariflerin kalplerinden uzaklaşmayan, ey cömertlerin cömerdi!
64-) Ey ebediyen baki kalacak olan, ey duayı işitip (icabet eden), ey bağış ve ihsanı geniş olan,
ey hatayı bağışlayan, ey gökyüzünü gü-zel/emsalsiz yaratan, ey iyi imtihan eden, ey medh u
senası güzel olan, ey (varlığının) parıltısı kadîm olan, ey vefası bol olan, ey mükâfatı şanlı, şerefli
olan!
(65) ‫اَللّـ ُه َّم ِا ّني اَسْ أَلُكَ ِباسْ مِكَ يا سَ ّتا ُر يا غَ ّفا ُر يا َقهّا ُر يا جَ بّا ُر يا صَ بّا ُر يا بارُّ يا م ُْختا ُر يا َف ّتا ُح يا َن ّفا ُح يا مُرْ تا ُح‬
(66) ‫يا َمنْ َخلَ َقنى َوسَ وّ اني يا َمنْ رَ َز َقني َورَ بّاني يا َمنْ اَ ْطعَ مَني َوسَ قاني يا َمنْ َقرَّ بَني َواَ ْدناني يا َمنْ عَ صَ مَني َو َكفاني يا َمنْ حَ ف َِظني‬
‫َو َكالنى يا َمنْ اَعَ َّزنى َواَ ْغنانى يا َمنْ َو َّف َقنى َوهَدانى يا َمنْ آ َنسَ نى َو َآوانى يا َمنْ اَما َتنى َواَحْ يانى‬
(67) ْ‫يا َمنْ ُيح ُِّق ْالحَ َّق ِب َكلِما ِت ِه يا َمنْ َي ْق َب ُل ال َّت ْو َب َة عَ نْ عِ با ِد ِه يا َمنْ َيحُو ُل َب ْينَ ْال َمرْ ِء َو َق ْل ِب ِه يا َمنْ ال َت ْن َف ُع ال َّشفاعَ ُة إالّ ِبا ِْذ ِن ِه يا َمنْ ه َُو اَعْ لَ ُم ِب َمن‬
َ‫ّات ِبيَمي ِن ِه يا َمنْ يُرْ سِ ُل الرِّ ياح‬ ْ ‫َّماوات م‬
ٌ ‫َط ِوي‬ ُ ‫َن الس‬ ِ ‫َن ا ْنقادَ ُك ُّل َشيْ ٍء‬
ِ ‫الَمْ ِر ِه يا م‬ ِ ‫ضَ َّل عَ ْنسَبيلِ ِه يا َمنْ ال مُعَ ِّقبَ ِلح ُْك ِم ِه يا َمنْ ال را َّد لِ َقضا ِئ ِه يا م‬
ً ْ
‫ُبشرا َب ْينَ يَدَ يْ رَ حْ َم ِت ِه‬
65-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) sen-den diliyorum; ey (ayıpları)
örten, ey çok bağışlayan, ey (her şeye) galip gelen/(düşmanlarını) kahreden, ey (istediği her şeyi)
zorla da olsa yaptı-rabilen, ey çok sabırlı olan, ey çok iyilik eden, ey mutlak irade ve serbest-liğe
sahip olan (hiçbir şeyin ve hiçbir kimsenin etkisi ve baskısı altında olmayan), ey (zorlukları,
düğümleri, kapalı kapıları) açan, ey çok bağışta bulunan, ey rahatlatan ve dinlendiren!
66-) Ey beni yaratıp (her şeyimi en güzel şekilde) düzene koyan, ey beni rızıklandırıp terbiye
eden, ey beni yedirip içiren, ey beni (kendisine) yakınlaştırıp yakınlardan kılan, ey beni koruyan
ve bana (her şeyde) kâfi gelen, ey beni koruyan ve gözeten, ey beni aziz kılan ve ihtiyaçlarımı gi-
deren, ey beni muvaffak kılan ve hidâyet eden, ey benimle ünsiyet kuran ve beni (rahmetine)
sığındıran, ey beni öldüren ve dirilten!
67-) Ey kelimeleriyle hakkın hak olduğunu ispat eden, ey kullarından tövbeyi kabul buyuran, ey
kişi ile kalbi arasına giren, ey izni olmadan hiç bir şefaat fayda vermeyen, ey yolundan sapanları
en iyi bilen, ey hükmü-nü geciktirecek kimse bulunmayan, ey kazasını geri çevirecek kimse ol-
mayan, ey her şeyin emrine boyun ediği, ey kudretiyle gökler dürülmüş olan, rüzgârları rahmet
(yağmurundan) önce müjdeci olarak gönderen!
(68) ْ‫جبا َل اَ ْوتاداً يا َمنْ جَ عَ َل ال َّشمْ سَ سِ راجا ً يا َمنْ جَ عَ َل ْال َقمَرَ ُنوراً يا َمنْ جَ عَ َل اللَّ ْي َل لِباسا ً يا َمن‬ ِ ‫يا َمنْ جَ عَ َل األَرْ ضَ مِهاداً يا َمنْ جَ عَ َل ْال‬
َ
ً‫جَ عَ َل ال َّنهارَ مَعاشا ً يا َمنْ جَ عَ َل ال َّن ْو َم سُباتا ً يا َمنْ جَ عَ َل السَّما َء ِبنا ًء يا َمنْ جَ عَ َل األ ْشيا َء اَ ْزواجا ً يا َمنْ جَ عَ َل ال ّنارَ مِرْ صادا‬

(69) ‫اَللّـ ُه َّم ِا ّني اَسْ أَلُكَ ِباسْ مِكَ يا سَ مي ُع يا َشفي ُع يا رَ في ُع يا مَني ُع يا سَ ري ُع يا بَدي ُع يا َكبي ُر يا َقدي ُر يا َخبي ُر يا مُجي ُر‬
(70) ُّ‫ُشار ُك ُه حَ يٌّ يا حَ يُّ الَّذي ال َيحْ تا ُج اِلى حَ يٍّ يا حَ ي‬ ْ
ِ ‫يا حَ ّيا ً َق ْب َل ُك ِّل حَ يٍّ يا حَ ّيا ً َبعْ دَ ُك ِّل حَ يٍّ يا حَ يُّ الَّذي َل ْيسَ َكمِثلِ ِه حَ يٌّ يا حَ يُّ الَّذي ال ي‬
ٌ ُ ُ ْ َّ ْ ِ ‫ُميت ُك َّل حَ يٍّ يا حَ يُّ الَّذي َيرْ ُز ُق ُك َّل حَ يٍّ يا حَ ّيا ً لَ ْم ي َِر‬
‫ث الحَ يا َة مِنْ حَ يٍّ يا حَ يُّ الذي يُحْ ِيي الم َْوتى يا حَ يُّ يا َقيُّو ُم ال َتأخذهُ سِ َنة َوال َن ْو ٌم‬ ُ ‫الَّذي ي‬
68-) Ey yeryüzünü (insanlar için istirahat) beşiği yapan, ey dağları (yeryüzünün) kazıkları olarak
karar kılan, ey güneşi kandil yapan, ey ayı aydınlık (vesilesi) kılan, ey geceyi örtü yapan, ey
gündüzü iaşe için çalı-şıp çabalama zamanı kılan, ey uykuyu rahatlık ve huzur vasıtası yapan, ey
göğü bina kılan, ey her şeyi çiftler halinde yaratan, ey (cehennem) ateşini (kâfirler-fâsıklar için
kurulan) bir pusu yeri karar kılan!
69-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) senden diliyorum; ey (her şeyi)
duyan, ey (günahkârların) şefaatçisi (şe-faatçilere onlar hakkında şefaat izni veren), ey (makamı
yüce, ey metre-besi üstün, ey süratle (icabet eden/hesaba çeken), ey emsalsiz yaratan, ey
büyük, ey (her şeye) gücü yeten, ey (her şeyden) haberdar olan, ey (sığınak dileyenleri)
sığındıran!
70-) Ey her diriden önce hayat sahibi olan, ey her diriden sonra ha yat sahibi bulunan, ey hiçbir
şey kendisine benzemeyen gerçek hayat sahibi, ey hiçbir dirinin (hiçbir şeyine) ortak olmadığı
diri, ey hiçbir diriye muhtaç olmayan diri, ey her diriyi öldüren diri, ey her diriye rızk veren di-ri, ey
hayatı hiçbir diriden miras almayan (kendi zatıyla) diri, ey ölüleri dirilten diri, ey hayat sahibi, ey
(varlıkları) ayakta tutan, kendisini (hiçbir zaman) uyku basmayan ve uyumayan!
(71) ‫ك ال َي ُزو ُل يا َمنْ لَ ُه َثنا ٌء ال يُحْ صى يا َمنْ لَ ُه جَ ال ٌل ال‬ ٌ ‫يا َمنْ لَ ُه ذ ِْك ٌر ال ُي ْنسى يا َمنْ لَ ُه ُنو ٌر ال ي ُْطفى يا َمنْ لَ ُه نِعَ ٌم ال ُتعَ ُّد يا َمنْ لَ ُه م ُْل‬
‫ك يا َمنْ لَ ُه َقضا ٌء ال يُرَ ُّد يا َمنْ ل ُه صِ فات ال ت َب َّد ُل يا َمنْ ل ُه نعُوت ال تغَ َّي ُر‬
ُ ٌ ُ َ ُ ٌ َ ُ َ‫ُي َكيَّفُ يا َمنْ لَ ُه َكما ٌل ال ي ُْدر‬
ّ ‫ّين يا غا َي َة‬
(72) ‫ّابرينَ يا َمنْ ُيحِبُّ ال َّتوّ ابينَ يا‬ ِ ‫هاربينَ يا َمنْ ُيحِبُّ الص‬ِ ‫ك ْال‬ ‫الطالِبينَ يا َظ ْهرَ الالّجينَ يا م ُْد ِر َـ‬ ِ ‫يا رَ بَّ ْالعالَمينَ يا مالِكَ ي َْو ِم الد‬
َ ْ َ َ َ َ ْ
َ‫َمنْ ُيحِبُّ ال ُمتطهِّرينَ يا َمنْ ُيحِبُّ المُحْ سِ نينَ يا َمنْ ه َُو اعْ ل ُم ِبال ُم ْهتدين‬
ُ ‫ُقيت يا م‬
ُ ‫ُغيث يا ُمع ُِّز يا ُم ِذ ُّل يا ُم ْب ِد‬
(73) ‫ئ يا مُعي ُد‬ ُ ‫فيظ يا م‬
ُ ‫ُحيط يا م‬ ُ َ‫فيق يا ح‬ ُ ‫اَللّـ ُه َّم ِا ّني اَسْ أَلُكَ ِباسْ مِكَ يا َش‬.
ُ َ‫فيق يا ر‬
71-) Ey unutulmayan, unutturulmayan zikrin sahibi, ey söndürülemez nurun sahibi, ey sayılamaz
nimetlerin sahibi, ey zeval bulmayan mülkün, saltanatın sahibi, ey hadde hesaba gelmez medh u
senanın sahibi, ey belli bir keyfiyete sığdırılamaz celalin sahibi, ey idrak edilemez kemalin sahibi,
ey reddedilemez kazâ ve hükmün sahibi, ey alternatifsiz sıfatların sahibi, ey değiştirilemez
vasıfların sahibi!
72-) Ey âlemlerin Rabbi, ey amellerin karşılığının verildiği (Kıyamet) gününün sahibi, ey
arayanların son maksadı, ey sığınanların destekçisi, ey kaçanları bulup yardımda bulunan, ey
sabredenleri seven, ey tövbe edenleri seven, ey (maddi ve manevi pisliklerden) temizlenenleri
seven, ey iyilikte bulunanları seven, ey hidayet olanları (herkesten) daha iyi bi-len!
73-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) senden diliyorum; ey şefkatli, ey
(kullarıyla) arkadaş olan, ey (yaratıklarını) koru-yan, ey (âlemi) kuşatan, ey (canlılara)
yiyecek/rızk veren, ey imdat eden, ey izzet veren, ey zelil kılan, ey (her şeyin) yaratılışını
başlatan, ey (her şeyi ölümden sonra) tekrar kendine döndüren!
(74) ٌّ‫ف يا َمنْ ه َُو رَ ب‬ ٍ ‫قاض ِبال حَ ْي‬
ٍ ‫ف يا َمنْ ه َُو‬ ٍ ‫ب يا َمنْ ه َُو ِو ْت ٌر ِبال َك ْي‬ ٍ ‫يا َمنْ ه َُو اَحَ ٌد ِبال ضِ ٍّد يا َمنْ ه َُو َفرْ ٌد ِبال ِن ٍّد يا َمنْ ه َُو صَ َم ٌد ِبال عَ ْي‬
ٌ ‫زير يا َمنْ ه َُو عَ زي ٌز ِبال ُذ ٍّل يا َمنْ ه َُو غَ نِيٌّ ِبال َف ْق ٍر يا َمنْ ه َُو َم ِل‬
‫ك ِبال عَ ْز ٍل يا َمنْ ه َُو م َْوصُوفٌ ِبال َشبي ٍه‬ ٍ ‫بال َو‬. ِ
(75) ‫شاكِرينَ يا َمنْ حَ مْ ُدهُ عِ ٌّز ل ِْلحامِدينَ يا َمنْ طاعَ ُت ُه َنجاةٌ ل ِْلمُطيعينَ يا َمنْ با ُب ُه َم ْف ُتو ٌح‬ ُ ْ‫يا َمنْ ذ ِْك ُرهُ َشرَ فٌ ل ِّلذاكِرينَ يا َمن‬
ّ ‫ش ْك ُرهُ َف ْو ٌز لِل‬
ْ‫ِلطائِعينَ َو ْالعاصينَ يا َمن‬ّ ‫ِلطالِبينَ يا َمنْ سَ بيلُ ُه واضِ ٌح ل ِْلمُنيبينَ يا َمنْ آيا ُت ُه بُرْ هانٌ لِل ّناظِ رينَ يا َمنْ كِتا ُب ُه َت ْذكِرَ ةٌ ل ِْل ُم َّتقينَ يا َمنْ ر ْزقُ ُه ُعمُو ٌم ل‬
ّ ‫ل‬
ِ
َ‫نين‬ ِ‫س‬ ْ‫مح‬ ْ
‫ال‬ ‫م‬
َ‫ِن‬ ٌ‫ريب‬ ‫ق‬َ ‫ه‬
ُ ُ
‫ت‬ ‫م‬ ْ‫ح‬
َ َ‫ر‬
(76) ‫َن ْالعَ َظم َُة بَهاؤُ هُ يا‬ ِ ‫يا َمنْ َتبارَ كَ اسْ ُم ُه يا َمنْ َتعالى جَ ُّدهُ يا َمنْ ال اِل ٰـ َه غَ ْي ُرهُ يا َمنْ جَ َّل َثناؤُ هُ يا َمنْ َت َق َّدسَ تَ اَسْ ماؤُ هُ يا َمنْ َيدُو ُم بَقاؤُ هُ يا م‬
ُ‫َن ْال ِكب ِْريا ُء ِرداؤُ هُ يا َمنْ ال ُتحْ صى آالؤُ هُ يا َمنْ ال ُتعَ ُّد َنعْ ماؤُ ه‬ ِ ‫م‬
(77) ‫اَللّـ ُه َّم ِا ّني اَسْ أَلُكَ ِباسْ مِكَ يا مُعينُ يا اَمينُ يا مُبينُ يا مَتينُ يا مَكينُ يا رَ شي ُد يا حَ مي ُد يا مَجي ُد يا َشدي ُد يا َشهي ُد‬
74-) Ey zıddı olmayan Ehed, ey benzeri bulunmayan Ferd, ey herhan-gi bir kusur ve ihtiyacı
bulunmayan Samed, ey niteliği olmayan tek, ey zu-lüm ve haksızlığı olmayan Kâdı, ey yardımcısı
olmayan Rabb, ey zilleti bulunmayan Azîz, ey fakirliği olmayan Ganî, ey (kimsenin)
azledemeyeceği Sultan, ey benzeri olmadan vasfedilen!
75-) Ey zikri, zikredenler için şeref olan, ey şükrü, şükredenler için kur-tuluş ve saadet vesilesi
olan, ey hamdı, kendisini hamd edenler için izzet vesilesi olan, ey itaati, itaat edenler için kurtuluş
vesilesi olan, ey kapısı, (kendisini) arayanlar için açık olan, ey yolu, dönüş yapıp (tövbe edenler)
için aşikâr olan, ey ayetleri, (basiret gözüyle) bakanlar için delil olan, ey kitabı, takva sahipleri için
öğüt ve ibret vesilesi olan, ey rızkı, itaatkâr ve-ya âsî olan herkesi kapsayan, ey rahmeti, iyilik
yapanlar için yakın olan!
76)- Ey ismi mübarek olan, ey şânı, makamı yüce olan, ey kendisin-den başka ilâh bulunmayan,
ey medh u senâsı yüce olan, ey isimleri mu-kaddes olan, ey bekâsı devam eden, ey yücelik onun
cemâl ve cilvesi olan, ey kibriyâ ve büyüklük libasına bürünen, ey gizli nimetlerinin haddi hesabı
olmayan, ey zahiri nimetleri sayılmayan!
77-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) sen-den diliyorum; ey yardım
eden, ey emin olan/emân veren, ey (açıklanma-sı gerekenleri) açıklayan, ey (hiçbir şeyden)
sarsılmayan, ey (her şeye) muktedir olan, ey (her şeyi) doğru ve kâmil olan, ey övgüye layık olan,
ey azamet ve yücelik sahibi olan, (ey azap ve kahrı) şiddetli olan, ey âlemde (olup biten her
şeye) şâhit olan!
(78) ‫ش ال َّشدي ِد يا َذا ْال َوعْ ِد َو ْال َوعي ِد يا َمنْ ه َُو ْال َولِيُّ ْالحَ مي ُد يا َمنْ ه َُو‬ ْ ‫ش ا ْلَمجي ِد يا َذا ْال َق ْو ِل السَّدي ِد يا َذا ْالفِعْ ِل الرَّ شي ِد يا َذا ْالب‬
ِ ‫َط‬ ِ ْ‫يا َذا ْالعَ ر‬
ْ ّ َ َ ُ
‫َفعّا ٌل لِما يُري ُد يا َمنْ ه َُو َقريبٌ غَ ْي ُر بَعيد يا َمنْ ه َُو عَ لى ك ِّل َشيْ ء َشهي ٌد يا َمنْ ه َُو ل ْيسَ ِبظالم لِلعَ بي ِد‬
ِّ
(79) ‫َّغير‬ِ ‫رازقَ ْالط ْف ِل الص‬ِ ‫قير يا‬ ِ ‫ِس ْال َف‬
ِ ‫ُنير يا م ُْغنِيَ ْالبائ‬
ِ ‫س َو ْال َقم َِر ْالم‬ ِ ْ‫يا َمنْ ال َشريكَ لَ ُه َوال َوزيرَ يا َمنْ ال َشبي َه َل ُه َوال َنظيرَ يا خالِقَ ال َّشم‬
ْ
َ َ ُ َ ِ ‫سير يا عِ صْ َم َة ْالخآئِفِ المُسْ ت‬
‫جير يا َمنْ ه َُو ِبعِبا ِد ِه خبي ٌر بَصي ٌر يا َمنْ ه َُو عَ لى ك ِّل شيْ ء قدي ٌر‬ َ ْ ِ ‫جابرَ ْالعَ ظ ِم ْال َك‬
ِ ‫بير يا‬ ِ ‫ْخ ْال َك‬
ِ ‫ح َم ال َّشي‬
ِ ‫يا را‬.
(80) َ‫ب َو ْالعَ جَ ِم يا كاشِ ف‬
ِ َ‫س َوال ِّن َق ِم يا م ُْل ِه َم ْالعَ ر‬ ْ َّ َ‫يا َذا ْالجُو ِد َوال ِّنعَ م يا َذا ْال َفضْ ِل َو ْال َكرَ ـم يا خالِقَ اللَّ ْوح َو ْال َقلَم يا بارئ‬
ِ ‫الذرِّ َوال َّنسَ ِم يا َذا ْالبَأ‬ ِ ِ ِ ِ ِ
ْ َ ْ َ َ ْ ْ ْ
ِ ‫الَلَ ِم يا عالِ َم السِّرِّ َوال ِهم َِم يا رَ بَّ ال َب ْي‬ْ ‫الضُّرِّ َوا‬
ِ َ‫ت َوالحَ رَ ِم يا َمنْ خلقَ االشيا َء مِنَ الع‬
‫دَم‬
78-) Ey yüce Arş’ın sahibi, ey sağlam sözün sahibi, ey dosdoğru ve eksiksiz fiilin sahibi, ey
kıskıvrak yakalayan, şiddetli intikam sahibi olan, ey sevap vaat eden ve azap tehdidinde bulunan,
ey övgüye layık veli, ey istediği her şeyi yapan, ey uzaklığı olmayan yakın, ey her şeye şahit ve
nazır olan, ey kullarına hiçbir şekilde zulmetmeyen!
79-) Ey hiçbir ortağı ve yardımcısı olmayan, ey hiçbir benzeri ve den-gi bulunmayan, ey güneşin
ve nurlu ayın yaratıcısı, ey perişan hâlli faki-rin ihtiyacını gideren, ey küçük yavrunun rızkını
veren, ey yaşlı ihtiyara merhamet eden, ey kırılmış kemiği saran/iyileştiren (mağdur olanlara yar-
dımcı olan), ey korku içinde sığınak dileyenleri koruyan, ey kullarının (her şeyinden) haberdar
olan/gören, ey her şeye gücü yeten!
80-) Ey cömertlik ve nimetler sahibi olan, ey fazl u kerem sahibi olan, ey Levh’i ve Kalem’i
yaratan, ey küçük zerreyi/karıncayı ve insanları yok-tan var eden, ey azap ve intikam sahibi olan,
ey (iyilikleri) Arap ve aceme (bütün insanlara) ilham eden, ey zorluk ve acılara son veren, ey
sırları ve niyetleri bilen, ey (Kâbe) evinin ve Harem’in Rabbi olan, ey her şeyi yok-tan var eden!

ِ ‫اَللّـ ُه َّم ِا ّني اَسْ أَلُكَ ِباسْ مِكَ يا فاعِ ُل يا جاعِ ُل يا‬
(81) ُ‫قاب ُل يا كا ِم ُل يا فاصِ ُل يا واصِ ُل يا عا ِد ُل يا غالِبُ يا طالِبُ يا واهِب‬
(82) ‫بير ِه يا َمنْ دَ بَّرَ ِبع ِْل ِم ِه يا‬ ْ
ِ ‫يا َمنْ اَ ْنعَ َم ِب َط ْولِ ِه يا َمنْ اَ ْكرَ َم ِبجُو ِد ِه يا َمنْ جادَ ِبلُطفِ ِه يا َمنْ َتعَ َّز َز ِبقُ ْدرَ ِت ِه يا َمنْ َق َّدرَ ِبح ِْك َم ِت ِه يا َمنْ حَ َك َم ِب َت ْد‬
‫جاو َز ِبح ِْل ِم ِه يا َمنْ دَ نا في عُلُوِّ ِه يا َمنْ عَ ال في ُد ُنوِّ ِه‬
َ َ
‫ت‬ ْ‫ن‬‫م‬َ
(83) ‫يا َمنْ ي َْخلُ ُق ما يَشا ُء يا َمنْ َي ْفعَ ُل ما يَشا ُء يا َمنْ َيهْدي َمنْ يَشا ُء يا َمنْ يُضِ ُّل َمنْ يَشا ُء يا َمنْ يُعَ ِّذبُ َمنْ يَشا ُء يا َمنْ ي َْغفِ ُر لِ َمنْ يَشآ ُء يا‬
‫حام ما يَشا ُء يا َمنْ ي َْخ َتصُّ ِبرَ حْ َم ِت ِه َمنْ يَشا ُء‬ ْ
ِ ْ‫َمنْ ُيع ُِّز َمنْ يَشا ِء يا َمنْ ُي ِذ ُّل َمنْ يَشا ُء يا َمنْ يُصَ وِّ ُر فِي االَر‬
(84) ‫ك في ح ُْك ِم ِه اَحَ داً يا َمنْ جَ عَ َل ْالمَال ِئ َك َة ُر ُسالً يا َمنْ جَ عَ َل فِي‬ ِ ‫يا َمنْ لَ ْم َي َّتخ ِْذ صا‬
ُ ‫حب ًَة َوال َولَداً يا َمنْ جَ عَ َل لِ ُك ِّل َشيْ ء َق ْدراً يا َمنْ ال ُي ْش ِر‬
ْ ْ ْ
َ َ‫السَّما ِء ُبرُوجا ً يا َمنْ جَ عَ َل االَرْ ضَ َقراراً يا َمنْ َخلَقَ مِنَ الما ِء َب َشراً يا َمنْ جَ عَ َل لِ ُك ِّل َشيْ ء اَمَداً يا َمنْ ا‬
‫حاط ِب ُك ِّل َشيْ ء عِ لما ً يا َمنْ اَحْ صى‬
ً‫ُك َّل َشيْ ء عَ دَدا‬

81-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) senden diliyorum; ey (âlemdeki
her hayrın) faili olan, ey (her şeyi) yerli yerinde karar kılan, ey (kulların mazeretini) kabul eden, ey
her bakımdan eksiksiz ve kâmil olan, ey (hakkı batıldan) ayıran, ey kavuşturan, ey ada-let sahibi
olan, ey (istediğine) galip gelen, ey (sâlih kullarına) talip olan/(dergâhına) isteyen, ey karşılıksız
bağışta bulunan!
82-) Ey ihsanıyla nimet veren, ey cömertliğiyle keremde bulunan, ey lütfuyla cömertlik eden, ey
kudretiyle izzet bulan, ey hikmetiyle her şeyi takdir eden (ölçüp biçen), ey tedbiriyle hükmeden,
ey ilmiyle tedbir eden/yürüten, ey hilmiyle (kulların günahlarından) vazgeçen, ey yüce ol-duğu
hâlde yakın olan, ey yakın olduğu hâlde yüce olan!
83-) Ey dilediğini yaratan, ey dilediğini yapan, ey dilediğini hidayet eden, ey dilediğini
saptıran/sapıklıkta bırakan, ey dilediğini azap eden, ey diledi-ğini bağışlayan, ey dilediğine izzet
veren, ey dilediğini zelil kılan, ey dile-ğini rahimlerde şekillendiren, ey rahmetini dilediğine tahsis
eden.
84-) Ey hiçbir eş ve evlat edinmeyen, ey her şey için belli bir ölçü ve hudut belirleyen, ey kimseyi
hükmüne ortak kılmayan, ey melekleri elçi yapan, ey gökyüzünde burçlar meydana getiren, ey
yeryüzünü salim ve barınmaya müsait kılan, ey (bir damla) sudan (nütfeden) insan yaratan, ey
her şey için (sona erecek) belli bir zaman tayin eden, ey her şeyi il-miyle kuşatan, ey her şeyin
hesabını, sayısını bilen!
ِ ‫اَللّـ ُه َّم ِا ّني اَسْ أَلُكَ ِباسْ مِكَ يا اَوَّ ُل يا ا‬
(85) ‫خ ُر يا ظا ِه ُر يا باطِ نُ يا بَرُّ يا حَ ُّق يا َفرْ ُد يا ِو ْت ُر يا صَ َم ُد يا سَ رْ َم ُد‬
(86) ‫طلِبَ يا‬ ُ ‫شكِرَ يا اَعَ َّز م َْذ ُكور ُذك َـِر يا اَعْ لى َمحْ مُود حُ مِدَ يا اَ ْقدَ َم م َْوجُود‬
ُ ‫يا َخ ْيرَ َمعْ رُوف ع ُِرفَ يا اَ ْفضَ َل َمعْ بُود ع ُِبدَ يا اَجَ َّل َم ْش ُكور‬
ْ ْ ُ ْ ْ
‫اَرْ َفعَ م َْوصُوف وُ صِ فَ يا اَكبَرَ َمقصُود قصِ دَ يا اَكرَ َم َمسْ ؤول ُس ِئ َل يا اَشرَ فَ َمحْ بُوب ُعلِ َم‬.
(87) َ‫جيَ الصّادِقينَ يا اَ ْقدَ ر‬ ّ َ‫يا حَ بيبَ ْالباكينَ يا سَ يِّدَ ْال ُم َت َو ِّكلينَ يا هادِيَ ْالمُضِ لّينَ يا َولِيَّ ْالم ُْؤمِنينَ يا اَنيس‬
ِ ‫الذاكِرينَ يا َم ْف َزعَ ْالم َْلهُوفينَ يا ُم ْن‬
ْ َ ْ ْ َ
َ‫القادِرينَ يا اَعْ ل َم العالِمينَ يا اِل ٰـ َه الخل ِق اَجْ مَعين‬ ْ

85-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) senden diliyorum; ey evvel, ey
ahir, ey zahir, ey batın, ey iyi olan/iyiliği seven, ey hak, ey yegâne, ey tek, ey ihtiyaçsız/eksiksiz,
ey son-suz/ebedi.
86-) Ey tanınanların en iyisi, ey ibadet edilen en üstün mabut, ey şük-redilenlerin en yücesi, ey
anılanların en izzetlisi/azizi, ey övülenlerin en ulusu, ey aranan en kadîm varlık, ey vasfedilen en
yüce mevsûf, ey kast edilen/hedeflenen en büyük maksut, ey kendisinden dilenilenlerin en ke-
remlisi, ey bilinen en şerefli sevgili!
87-) Ey ağlayanların sevgilisi, ey tevekkül edenlerin efendisi, ey (doğru yoldan) sapanları hidayet
eden, ey müminlerin velisi, ey kendisini zikredenlerin can yoldaşı, ey perişan ve zor durumda
olanların sığınağı, ey doğruların kurtarıcısı, ey bütün güçlülerden daha güçlü olan, ey bütün ilim
sahiplerinden daha bilgili olan, ey bütün yaratıkların ilâhı olan!
(88) ‫َطنَ َف َخبَرَ يا َمنْ ع ُِبدَ َف َش َكرَ يا َمنْ عُصِ يَ فَغَ َفرَ يا َمنْ ال َتحْ وي ِه ْالفِ َك ُر يا َمنْ ال ي ُْد ِر ُك ُه بَصَ ٌر يا‬
َ ‫يا َمنْ عَ ال َف َقهَرَ يا َمنْ َملَكَ َف َقدَ رَ يا َمنْ ب‬
َ ُ ِّ َ َ ْ َ‫ق‬
‫راز ال َبش ِر يا ُمقدرَ ك ِّل قدَ ر‬ َ َ َ ْ
ِ ‫َمنْ ال يَخفى عَ ل ْي ِه اث ٌر يا‬
ُ َ
(89) ‫فار ُج يا فا ِت ُح يا كاشِ فُ يا ضامِنُ يا ا ِم ُر يا ناهي‬ ِ ‫ئ يا با ِذ ُخ يا‬ ُ ‫ذار‬
ِ ‫ئ يا‬ ِ ‫اَللّـ ُه َّم ِا ّني اَسْ ألُكَ ِباسْ مِكَ يا حافِظ يا‬
ُ ‫بار‬
(90) ‫الذ ْنبَ إالّ ه َُو يا َمنْ ال ُي ِت ُّم‬ َّ ‫يا َمنْ ال َيعْ لَ ُم ْالغَ ْيبَ إالّ ه َُو يا َمنْ ال َيصْ رفُ السُّو َء إالّ ه َُو يا َمنْ ال ي َْخلُ ُق ْال َخ ْلقَ إالّ ه َُو يا َمنْ ال ي َْغفِ ُر‬
ِ
‫ُط الرِّ ْزقَ إالّ ه َُو يا َمنْ ال‬ ُ ‫ْث إالّ ه َُو يا َمنْ ال َي ْبس‬ ْ ‫ال ِّنعْ َم َة إالّ ه َُو يا َمنْ ال ُي َقلِّبُ ْالقُلُوبَ إالّ ه َُو يا َمنْ ال يُدَ ِّب ُر ا‬
َ ‫الَمْ رَ إالّ ه َُو يا َمنْ ال ُي َن ِّز ُل ْالغَ ي‬
‫يُحْ ِيي ْالم َْوتى إالّ ه َُو‬
(91) ‫الَ ْتقِيا ِء يا َك ْن َز‬ ْ ‫الَصْ فِيا ِء يا حَ بيبَ ا‬ ْ ‫الَعْ دا ِء يا رافِعَ السَّما ِء يا اَنيسَ ا‬ ْ ‫الَ ْولِيا ِء يا قاهِرَ ا‬ ْ ‫يا مُعينَ ْالضُعَ فا ِء يا صاحِبَ ْال ُغرَ با ِء يا ناصِ رَ ا‬
ْ ‫ْالفُ َقرا ِء يا اِل ٰـ َه ا‬
‫الَ ْغنِيا ِء يا اَ ْكرَ َم ْال ُكرَ ما ِء‬
88-) Ey üstün olup da kahreden, ey sahip olup da güç yetiren, ey gizli olup da haberdar olan, ey
ibadet edildiğinde karşılık veren, ey emrine itaatsizlik edildiğinde bağışlayan, ey fikirlere,
düşüncelere sığmayan, ey hiçbir gözle görünmeyen, ey hiçbir (şeyin) eseri kendisine gizli
kalmayan, ey bütün insanları rızıklandıran, ey bütün kaderleri takdir eden!
89-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) senden diliyorum; ey koruyan,
ey yaratan, ey icat eden, ey yüce maka-ma/mertebeye sahip olan, ey (üzüntüleri) gideren, ey
(müşküllerin kapı-sını) açan-halleden, ey (sıkıntılara) son veren, ey (kullarının) kefili olan, ey
(iyiliklere) emreden, ey (kötülüklerden) nehyeden!
90-) Ey gaybı ancak kendisi bilen, ey kötülüğü (kullarından) ancak kendisi defeden, ey yaratıkları
ancak kendisi yaratan, ey günahı ancak kendisi bağışlayan, ey nimeti ancak kendisi tamamlayan,
ey kalpleri an-cak kendisi değiştiren, ey işleri ancak kendisi tedbir eden-yöneten, ey yağmuru
ancak kendisi yağdıran, ey rızkı ancak kendisi genişletip yayan, ey ölüleri ancak kendisi dirilten.
91-) Ey zayıfların yardımcısı, ey gariplerin arkadaşı, ey dostlara yar-dımcı olan, ey düşmanlara
galip gelip kahreden, ey göğü yükselten, ey seçilmiş (kulların) can yoldaşı, ey takva sahiplerinin
sevgilisi, ey fakirlerin hazinesi, ey zenginlerin ilâhı, ey kerim olanların en keremlisi!
(92) ‫يا كافِيا ً مِنْ ُك ِّل َشيْ ء يا قائِما ً عَ لى ُك ِّل َشيْ ء يا َمنْ ال ُي ْش ِب ُه ُه َشيْ ٌء يا َمنْ ال يَزي ُد في م ُْل ِك ِه َشيْ ٌء يا َمنْ ال ي َْخفى عَ لَ ْي ِه َشيْ ٌء يا َمنْ ال‬
ْ َ‫َي ْنقُصُ مِنْ َخزا ِئ ِن ِه َشيْ ٌء يا َمنْ لَ ْيسَ َكم ِْثلِ ِه َشيْ ٌء يا َمنْ ال َيعْ ُزبُ عَ نْ عِ ْل ِم ِه َشي ٌء يا َمنْ ه َُو َخبي ٌر ِب ُك ِّل َشيْ ء يا َمنْ َوسِ ع‬
‫ت رَ حْ َم ُت ُه ُك َّل َشيْ ء‬
ْ ‫اَللّـ ُه َّم ِا ّني اَسْ َئلُكَ ِباسْ مِكَ يا م ُْكر ُم يا م‬
(93) ‫ُط ِع ُمـ يا ُم ْن ِع ُم يا مُعْ طى يا م ُْغني يا ُم ْقني يا ُم ْفني يا مُحْ يي يا مُرْ ضي يا ُم ْنجي‬ ِ
(94) ‫قابضَ ُك ِّل َشيْ ء َوباسِ َط ُه يا‬ ِ ‫بارئَ ُك ِّل َشيْ ء َوخالِ َق ُه يا‬ ِ ‫يا اَوَّ َل ُك ِّل َشيْ ء َوآخِرَ هُ يا اِل ٰـ َه ُك ِّل َشيْ ء َومَلي َك ُه يا رَ بَّ ُك ِّل َشيْ ء َوصانِعَ ُه يا‬
َ‫وارث ُه‬
ِ ‫ُم ْبدِئَ ُك ِّل َشيْ ء َومُعيدَ هُ يا ُم ْنشِ ئَ ُك ِّل َشيْ ء َو ُم َق ِّدرَ هُ يا ُم َكوِّ نَ ُك ِّل َشيْ ء َومُحَ وِّ ل ُه يا مُحْ ِييَ ك ِّل شيْ ء َومُميت ُه يا خالِقَ ك ِّل شيْ ء َو‬
َ ُ َ َ ُ َ

92-) Ey her şeyden taraf yeterli olan, ey her şeyi ayakta tutan, ey ken-disine hiçbir şey
benzemeyen, ey mülkünü hiçbir şey artırmayan, ey hiçbir şey kendisine saklı kalmayan, ey
hazinelerinden hiçbir şey eksilmeyen, ey hiçbir şey kendisi gibi olmayan, ey hiçbir şey bilgisi
dışında kalmayan, ey her şeyden haberdar olan, ey rahmeti her şeyi kaplayan!
93-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) senden diliyorum; ey ikram
eden, ey gıda veren, ey nimet veren, ey ba-ğışta bulunan, ey ihtiyaçları gideren, ey kazandıran,
ey fânî kılan, ey diril-ten, ey hoşnut eden, ey kurtuluşa erdiren!
94-) Ey her şeyin evveli ve sonu, ey her şeyin ilâhı ve sahibi, ey her şeyin Rabbi ve sanatkârı, ey
her şeyi icat eden ve yaratan, ey her şeyi daraltan ve genişleten, ey her şeyi ilk defa yaratan ve
(özelliklerini) takdir edip belirleyen, ey her şeye vücut veren ve (öldükten sonra) tekrar kendi-sine
döndüren, ey her şeyi dirilten ve öldüren, ey her şeyi yaratan ve (öl-dükten sonra) ona vâris olan!
(95) ‫يا َخ ْيرَ ذاكِر َوم َْذ ُكور يا َخ ْيرَ شاكِر َو َم ْش ُكور يا َخ ْيرَ حامِد َو َمحْ مُود يا َخ ْيرَ شاهِد َو َم ْشهُود يا َخ ْيرَ داع َوم َْدعُوٍّ يا َخ ْيرَ مُجيب َومُجاب‬
ْ ‫يا َخ ْيرَ مُؤنِس َواَنيس يا َخ ْيرَ صاحِب َوجَ ليس يا َخ ْيرَ َم ْقصُود َوم‬
‫َطلُوب يا َخ ْيرَ حَ بيب َو َمحْ بُوب‬
(96) ْ‫َن اسْ َتحْ َف َظ ُه رَ قيبٌ يا َمنْ ه َُو ِب َمن‬ ِ ‫يا َمنْ ه َُو لِ َمنْ دَ عاهُ مُجيبٌ يا َمنْ ه َُو لِ َمنْ اَطاعَ ُه حَ بيبٌ يا َمنْ ه َُو اِلى َمنْ اَحَ َّب ُه َقريبٌ يا َمنْ ه َُو ِبم‬
ْ‫رَ جاهُ َكري ٌم يا َمنْ ه َُو ِب َمنْ عَ صاهُ حَ لي ٌم يا َمنْ ه َُو في عَ َظ َم ِت ِه رَ حي ٌم يا َمنْ ه َُو في ح ِْك َم ِت ِه عَ ظي ٌم يا َمنْ ه َُو في اِحْ سا ِن ِه َقدي ٌم يا َمنْ ه َُو ِب َمن‬
‫اَرادَ هُ عَ لي ٌم‬
(97) ‫اَللّـ ُه َّم ِا ّني اَسْ أَلُكَ ِباسْ مِكَ يا مُسَ بِّبُ يا مُرَ ِّغبُ يا ُم َقلِّبُ يا مُعَ ِّقبُ يا مُرَ ِّتبُ يا م َُخوِّ فُ يا مُحَ ِّذ ُر يا م َُذ ِّك ُر يا مُسَ ِّخ ُر يا مُغَ ِّي ُر‬
95-) Ey en iyi anan ve anılan, ey en iyi şükreden (karşılık veren) ve şükredilen, ey en iyi öven ve
övülen, ey en iyi şahit olan ve hakkında en iyi şahadet edilen, ey en iyi çağıran ve çağrılan, ey en
iyi icabet eden ve icabet edilen, ey (insanla) en iyi ünsiyet kuran ve kendisiyle en iyi ünsiyet
kurulan, ey en iyi arkadaş olan ve kendisiyle en iyi arkadaş olunan, ey en iyi maksut olan ve en
iyi aranan, ey en iyi seven ve en iyi sevilen!
96-) Ey kendisine dua edene icabet eden, ey kendisine itaat edeni seven, ey sevdiğine yakın
olan, ey kendisinden korunma dileyenleri gö-zeten, ey kendisine ümit bağlayanlara kerim olan,
ey emrine itaatsizlik edene hilim ve sabırla davranan, ey azametiyle birlikte merhametli olan,
olan, ey hikmetiyle birlikte azametli olan, ey ihsanında kadîm olan, ey kendisine müştak
olanlardan haberdar olan!
97-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) senden diliyorum; ey sebepleri
takdir buyuran, ey (kullarını iyiliğe) teşvik eden, ey (kalpleri) halden hâle değiştiren, ey (âlemdeki
işleri) takip eden, ey (âlemdeki işleri) düzene koyan, ey (kullarını) korkutan, ey (kullarını) sa-
kındıran, ey (unutulanları) hatırlatan, ey (âlemdeki güçleri) ram eden/elinde tutan, ey (durumları)
değiştiren!
(98) ‫ِق يا َمنْ لُ ْطفُ ُه ظا ِه ٌر يا َمنْ اَمْ ُرهُ غالِبٌ يا َمنْ كِتا ُب ُه مُحْ َك ٌم يا َمنْ َقضاؤُ هُ كأئِنٌ يا َمنْ قُرْ ا ُن ُه مَجي ٌد يا‬ ِ ‫يا َمنْ عِ ْل ُم ُه‬
ٌ ‫ساب ٌق يا َمنْ َوعْ ُدهُ صاد‬
ُ ْ
ُ ْ‫َمنْ مُل ُك ُه َقدي ٌم يا َمنْ َفضْ ل ُه عَ مي ٌم يا َمنْ عَ ر‬
‫ش ُه عَ ظي ٌم‬
(99) ‫ط ُه سُؤا ٌل عَ نْ سُؤال يا َمنْ ال‬ ُ ِّ‫يا َمنْ ال َي ْشغَ لُ ُه سَ مْ ٌع عَ نْ سَ مْ ع يا َمنْ ال َيمْ َن ُع ُه فِعْ ٌل عَ نْ فِعْ ل يا َمنْ ال ي ُْلهي ِه َق ْو ٌل عَ نْ َق ْول يا َمنْ ال يُغَ ل‬
َ َ ْ
ِ ‫عارفينَ يا َمنْ ه َُو ُمن َتهى طل‬
‫ب‬ ِ ‫َيحْ ُج ُب ُه َشيْ ٌء عَ نْ َشيْ ء يا َمنْ ال ُيب ِْر ُم ُـه ا ِْلحا ُح ْال ُملِحّ ينَ يا َمنْ ه َُو غاي َُة مُرا ِد ْالمُريدينَ يا َمنْ ه َُو ُم ْن َتهى ِهم َِم ال‬
ْ
ْ َ ْ
َ‫الطالِبينَ يا َمنْ ال يَخفى عَ لَ ْي ِه ذرَّ ةٌ فِي العالَمين‬ ّ

(100) ‫يا حَ ليما ً ال َيعْ جَ ُل يا جَ واداً ال َيب َْخ ُل يا صادِقا ً ال ي ُْخلِفُ يا َوهّابا ً ال َي َم ُّل يا قاهِراً ال ي ُْغلَبُ يا عَ ظيما ً ال يُوصَ فُ يا عَ ْدالً ال يَحيفُ يا‬
َ ‫ث ْالغَ ْو‬
ِ ‫ث َخلِّصْ نا مِنَ ال ّن‬
ِّ‫ار يا رَ ب‬ َ ‫غَ ِن ّيا ً ال َي ْف َتقِ ُر يا َكبيراً ال َيصْ ُغ ُر يا حافِظا ً ال ي َْغفُ ُل ُسبْحا َنكَ يا ال اِل ٰـ َه إالّ اَ ْنتَ ْالغَ ْو‬.

98-) Ey (her şeyi icat etmeden) bilen, ey verdiği söze sadık kalan, ey lütuf ve merhameti aşikâr
olan, ey emri (her zaman) galip gelen, ey ki-tabı sağlam olan, ey kazâ ve hükmü kesin olan, ey
Kur’ân’ı yüce olan, ey saltanatı kadîm ve ezelî olan, ey fazl u keremi (bütün mahlukatı) kap-
sayan, ey Arş’ı azametli olan!
99-) Ey bir (şeye) kulak vermesi, kendisini diğer bir işitmeden alıkoy-mayan, ey bir fiili yapması,
başka bir fiili yapmasına engel olmayan, ey bir söz, kendisini başka bir sözden gafil kılmayan, ey
(kullarından) birisi-nin isteği, onu başka (birisinin) isteğiyle karıştırmasına vesile olmayan, ey
hiçbir şeyin, O’nun başka bir şeyi (görmesine, bilmesine) engel olma-yan, ey ısrarla istekte
bulunanların ısrarı, kendisini usandırmayan, ey kendisini arzulayanların son ve en büyük arzusu,
ey ariflerin himmet ve gayretlerinin son noktası, ey talep edenlerin talebinin nihayeti, ey âlem-
lerde bir zerre dahi kendisine gizli kalmayan!
100-) Ey (günahkârlara ceza vermede) acele etmeyen hilim ve sabır sahibi, ey cimrilik yapmayan
cömert, ey verdiği vaade hilaf etmeyen Sa-dık, ey bağıştan bıkmayan, usanmayan karşılıksız
bağış ve ihsan sahibi, ey (hiçbir zaman) mağlup olmayan Kahir, ey (hakkıyla) vasfedilmeyecek
azametli, ey haksızlık yapmayan Âdil, ey (hiçbir zaman) fakirleşmeyen Ganî, ey (asla)
küçülmeyen büyük, ey gaflete düşmeyen koruyucu!
Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey
Rabbim!
Not : Alıntıdır.

Cevşen-i Kebir Duası


Cevşen-i Kebir Duasının Metni
(1) ‫ليم‬ ُ ‫ح‬ َ ‫ليم يا‬ ُ ‫ديم يا َع‬ ُ ‫ظيم يا َق‬ ُ ‫قيم يا َع‬ ُ ‫ريم يا ُم‬ ُ ‫حيم يا َك‬ ُ ‫من يا َر‬ُ ‫ح‬ ْ ‫هلل يا َر‬ ُ َ‫ك يا ا‬َ ‫م‬ِ ‫اس‬ْ ِ‫ك ب‬ َ ‫سأَ ُل‬ ْ َ‫م اِنّي ا‬ ُ ‫اَلل‬
َّ ‫ّـه‬
‫ب‬
ِ ّ ‫ار يا َر‬ ِ ّ ‫ن‬ ‫ال‬ ‫ِن‬
َ ‫م‬ ‫نا‬ ‫ص‬
ْ ّ ‫ل‬
ِ ‫خ‬ َ َ‫ث‬ ‫و‬ْ ‫غ‬
َ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ َ‫ث‬ ‫و‬ْ ‫غ‬
َ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫ت‬
َ ‫ن‬
ْ َ ‫ا‬ ّ ‫ال‬ ‫إ‬ ‫ه‬َ ٰ‫ِلـ‬ ‫ا‬ ‫ال‬ ‫يا‬ ‫ك‬
َ َ ‫ن‬‫حا‬ ‫ب‬ ‫س‬
ْ ُ ُ ‫كيم‬ ‫ح‬
َ ‫يا‬
(2) ‫ِي‬ َ ‫ت يا ُم ْعط‬ ِ ‫خطيئا‬ َ ‫ت يا غافِ َر ا ْل‬ ِ ‫سنا‬ َ ‫ح‬ َ ‫ي ا ْل‬ َّ ِ‫ت يا َول‬ ِ ‫ع ال َّد َرجا‬ َ ِ‫ت يا راف‬ ِ ‫جيب ال َّد َعوا‬ َ ‫ت يا ُم‬ ِ ‫السادا‬ ّ ‫س ِي ّ َد‬
َ ‫يا‬
ِ‫ع ا ْلبَلِيّات‬ َ ِ‫خ ِفيّاتِ يا داف‬ َ ‫م ا ْل‬ َ ِ‫صواتِ يا عال‬ ْ ‫ع األ‬َ َ ‫ل ال َّت ْوباتِ يا سا ِم‬ َ ِ‫سأالتِ يا قاب‬ َ ْ ‫م‬َ ‫ا ْل‬.
(3) ‫خ ْي َر‬ َ ‫ثين يا‬ َ ‫وار‬ِ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫ر‬
َ ‫ي‬
ْ ‫خ‬
َ ‫يا‬ ‫قين‬
َ ‫از‬ ‫الر‬
ِ ّ َ ‫ر‬ ‫ي‬
ْ ‫خ‬َ ‫يا‬ ‫ِمين‬
َ ‫ك‬ ‫حا‬ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫ر‬
َ ‫ي‬
ْ ‫خ‬
َ ‫يا‬ ‫ِرين‬
َ ‫ص‬ ‫ا‬ ‫ن‬‫ال‬
ّ َ ‫ر‬ ‫ي‬
ْ ‫خ‬
َ ‫يا‬ ‫ِحين‬
َ ‫خ ْي َر ا ْلفات‬َ ‫ِرين يا‬ َ ‫خ ْي َر ا ْلغاف‬ َ ‫يا‬
‫ِنين‬
َ ‫س‬ ‫ح‬ ‫م‬ ْ
‫ل‬
ْ ُ َ َْ‫ا‬ ‫ر‬ ‫ي‬ ‫خ‬ ‫يا‬ ‫لين‬
َ ِ ُْ َ َْ ‫ز‬ ‫ن‬ ‫م‬ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫ر‬ ‫ي‬ ‫خ‬ ‫يا‬ ‫ِرين‬
َ ‫ك‬ ‫ا‬‫ذ‬ ‫ال‬
ّ َ َْ ‫ر‬ ‫ي‬ ‫خ‬ ‫يا‬ ‫ِدين‬
َ ‫م‬ ‫حا‬ ْ
‫ل‬ ‫ا‬.
1-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) sen-den diliyorum; ey Allah,
ey dünyada hem mümine hem kâfire merhamet eden (Rahman), ey ahirette sadece
müminlere merhamet edecek (Ra-hîm), ey iyilik ve ikramı bol olan (Kerîm), ey her şeyi
ayakta tutan (Mu-kîm), ey azamet ve yücelik sahibi (Azîm), ey varlığının evveli olmayan
(Kadîm), ey her şeyi bilen (Alîm), ey kullarını cezalandırmada acele et-meyen hilim sahibi
(Halîm), ey hikmet sahibi (Hekîm)!
Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey
Rabbim!
2-) Ey efendilerin efendisi olan, ey duaları kabul eden, ey dereceleri yücelten, ey iyiliklerin
sahibi olan, ey hataları bağışlayan, ey bütün istek-leri veren, ey tövbeleri kabul eden, ey
bütün sesleri işiten, ey bütün gizli-likleri / sırları bilen, ey belâları/felâketleri def eden!
3-) Ey bağışlayanların en iyisi, ey (müşkül meseleleri çözüp) açanla-rın en iyisi, ey yardım
edenlerin en iyisi, ey hükmedenlerin en iyisi, ey rızk verenlerin en iyisi, ey vârislerin en iyisi,
ey övücülerin en iyisi, ey kendisini ananları en iyi anan, ey en iyi nazil eden, ey iyilik
edenlerin en iyisi!

(4) ‫بير‬ ُ ‫ك‬ َ ‫ه َو ا ْل‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫ل يا َم‬ ُ ‫جال‬ َ ‫ك َوا ْل‬ ُ ‫م ْل‬ ُ ‫ن لَ ُه ا ْل‬ ْ ‫ل يا َم‬ ُ ‫كما‬ َ ‫ن لَ ُه ا ْل ُق ْد َر ُة َوا ْل‬ ْ ‫ل يا َم‬ ُ ‫جما‬ َ ‫ن لَ ُه ا ْل ِع َّز ُة َوا ْل‬ ْ ‫يا َم‬
‫ه َو‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫حسابِ يا َم‬ ْ
ِ ‫ريع ال‬ ُ ‫س‬ َ ‫ه َو‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫محال يا َم‬ ِ ِْ
‫ديد اْلِـ‬ ُ ‫ش‬ َ ‫ه َو‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫ل يا َم‬ ِ ‫سحابِ ال ِثّقا‬ ْ
َّ ‫شى َء ال‬ ِ ‫ل يا ُم ْن‬ ُ ‫م َتعا‬ ُ ‫ا ْل‬
ِ‫م ا ْلكِتاب‬ ُّ ‫ع ْن َد ُه ُا‬ ِ ‫ن‬ ْ ‫ن الثَّوابِ يا َم‬ ُ ‫س‬ ْ ‫ح‬ ُ ‫ع ْن َد ُه‬ ِ ‫ن‬ ْ ‫شدي ُد ا ْل ِعقابِ يا َم‬ َ
(5) ‫ران يا‬ ُ ‫وان يا ُغ ْف‬ ُ ‫ض‬ ْ ‫طان يا ِر‬ ُ ‫س ْل‬ ُ ‫هان يا‬ ُ ‫ان يا ُب ْر‬ ُ ّ ‫ان يا َدي‬ ُ ّ‫ان يا َمن‬ ُ ّ‫حن‬ َ ‫ك يا‬ َ ‫م‬ ِ ‫اس‬ ْ ِ‫ك ب‬ َ ‫سأَ ُل‬ ْ َ‫م اِنّي ا‬ َّ ‫اَلل ّـ ُه‬
‫يان‬ ‫ب‬
ِ َ َ ِّ َ ْ
‫ل‬ ‫ا‬‫و‬ ‫ن‬ ‫م‬ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫َا‬‫ذ‬ ‫يا‬ ‫عان‬
ُ َ ْ ُ ‫ت‬ ‫س‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫حان‬
ُ ‫ب‬
ْ ُ ‫س‬
(6) ‫ي ٍء‬ ْ ‫ش‬َ ‫ل‬ُّ ‫ك‬ُ ‫ل‬
َّ ‫ذ‬
َ ‫ن‬ْ ‫م‬
َ ‫يا‬ ‫ه‬ِ ِ ‫ت‬ ‫ر‬ ‫د‬
َ ْ ‫ق‬ُ ِ ‫ل‬ ‫ء‬
ٍ ‫ي‬ْ ‫ش‬ َ ‫ل‬ ُّ ‫م ُك‬ َ َ‫سل‬ ْ ‫اس َت‬ ْ ‫ن‬ ِ ‫ه يا َم‬ ِ ِ‫مت‬ َ َ‫ي ٍء لِ َعظ‬ ْ ‫ش‬ َ ‫ل‬ ُّ ‫ع ُك‬ َ ‫ض‬ َ ‫ن تَوا‬ ْ ‫يا َم‬
‫ل‬ ُ ‫تـ ا ْلجِبا‬ ِ ‫ش َّق َق‬ َ َ‫ن ت‬ ْ ‫ه يا َم‬ ِ ِ‫شيَت‬ ْ ‫خ‬ َ ‫ن‬ ْ ‫ي ٍء ِم‬ ْ ‫ش‬ َ ‫ل‬ ُّ ‫ن ا ْنقا َد ُك‬ ِ ‫ه يا َم‬ ِ ِ‫ي ٍء لِ َه ْيبَت‬ ْ ‫ش‬ َ ‫ل‬ ُّ ‫ع ُك‬ َ ‫ض‬َ ‫خ‬ َ ‫ن‬ ْ ‫ه يا َم‬ ِ ِ‫لِ ِع َّزت‬
‫ح ال َّر ْع ُد‬ ‫ب‬ ‫س‬
ُ ِّ َ ُ ْ َ ‫ي‬ ‫ن‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ه‬
ِ ِ ‫ن‬ ‫ذ‬
ْ ‫ا‬
ِ ِ ‫ب‬ َ‫ون‬ ‫ض‬
ُ َ ‫ر‬ َ ‫أل‬ ‫ا‬ ‫ت‬
ِ ‫ر‬ ‫ق‬
َ ‫ت‬
َّ َ ْ ِ َ ‫اس‬ ‫ن‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ه‬
ِ ‫ر‬ ‫م‬
ِ ْ ِ َُ ‫ا‬ ‫ب‬ ‫ماوات‬ ‫الس‬
َّ ‫ت‬
ِ ‫م‬
َ ‫قا‬ ‫ن‬ْ َ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ه‬
ِ ‫ت‬
ِ َ
‫ف‬ ‫خا‬ ‫م‬
َ ْ ‫ِم‬
‫ن‬
‫ه‬ِ ِ‫كت‬ َ َ‫مل‬ ْ ‫ل َم‬ ِ ‫ه‬ ْ َ‫ن ال يَ ْع َتدي َعلى ا‬ ْ ‫م ِد ِه يا َم‬ ْ ‫ح‬َ ِ‫ب‬
4-) Ey izzet ve güzelliğin gerçek sahibi, ey kudret ve kemalin sahibi, ey mülk ve
celalin sahibi, ey büyük ve yüce olan, ey ağır (yağmur yüklü) bulutları icat eden, ey
kudret ve intikamı şiddetli olan, ey (mahlûkatın) hesabını süratle gören, ey şiddetli
cezaya çarptıran, ey kendi katında en iyi sevabı bulunan, ey (yüce) katında Ümm’ül-
Kitap (Levh-i Mahfuz) bu-lunan!
5-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) sen-den diliyorum;
ey şefkatli (Hannân), ey çok iyilik ve ihsan sahibi (Men-nân), ey (hiçbir ameli)
karşılıksız bırakmayan (Deyyân), ey (yolunu kay-bedenler için delil) (Burhân), ey
gerçek saltanat sahibi (Sultân), ey (sâlih kullarını) hoşnut eden (Rızvân), ey
(günahları) bol bol bağışlayan (Guf-rân), ey (bütün eksikliklerden kusurlardan)
münezzeh olan (Sübhân), ey kendisinden yardım dilenen (Müsteân), ey ihsan ve
beyan sahibi!
6-) Ey azametine her şeyin boyun eğdiği, ey kudretine her şeyin tes-lim olduğu, ey
izzetine karşı her şeyin zelil olduğu, ey heybetine karşı her şeyin eğildiği, ey
korkusundan her şeyin ram olduğu, ey korkusundan dağların yarılıp parçalandığı, ey
emriyle göklerin ayakta durduğu, ey iz-niyle yerlerin karar kıldığı, ey gök
gürültüsünün kendisini hamd ile tesbih ettiği, ey memleketinin ehline (yaratıklarına)
zulmetmeyen!

(7) ‫ق‬ َ ‫راز‬


ِ ‫ب ا ْل َهدايا يا‬ ِ ‫ل ا ْل َعطايا يا وا‬
َ ‫ه‬ َ ‫ج ِز‬ ْ ‫ف ا ْلبَاليا يا ُم ْن َت َهى ال َّرجايا يا ُم‬ َ ‫ش‬ِ ‫خطايا يا كا‬ َ ‫يا غافِ َر ا ْل‬
‫ق األُسارى‬ ْ ‫الشكايا يا باعِثَ ا ْلبَرايا يا ُم‬
َ ِ‫طل‬ َّ ‫ع‬
َ ‫منايا يا سا ِم‬ َ ‫ي ا ْل‬
َ ‫ض‬ِ ‫ا ْلبَرايا يا قا‬
ْ ْ ْ
(8) ‫السنا ِء يا ذَا ال َع ْه ِد َوال َوفا ِء يا ذَا ال َع ْف ِو‬ َّ ‫ج ِد َو‬ ْ ْ
َ ‫خ ِر َوالبَها ِء يا ذَا ال‬
ْ ‫م‬ ْ ‫م ِد َوالثَّنا ِء يا ذَا ا ْل َف‬ ْ ‫ح‬َ ‫ياذَا ا ْل‬
‫السخا ِء يا ذَا اآلال ِء‬َّ ‫جو ِد َو‬ ُ ‫ْل َوا ْلقَضا ِء يا ذَا ا ْل ِع ِزّ َوا ْلبَقا ِء يا ذَا ا ْل‬ِ ‫ن َوا ْل َعطا ِء يا ذَا ا ْل َفض‬ ِّ ‫م‬َ ‫الرّضا ِء يا ذَا ا ْل‬ ِ ‫َو‬
‫َوال َّن ْعما ِء‬
(9) ‫ك يا مانِ ُع يا دافِ ُع يا رافِ ُع يا صانِ ُع يا نافِ ُع يا سا ِم ُع يا جا ِم ُع يا شافِ ُع‬ َ ‫م‬ِ ‫اس‬ْ ِ‫ك ب‬ َ ‫سأَ ُل‬ْ َ‫م اِنّي ا‬ َّ ‫اَلل ّـ ُه‬
‫س ُع‬ ِ ‫س ُع يا ُمو‬ ِ ‫يا وا‬.
7-) Ey hataları bağışlayan, ey belâları bertaraf eden, ey ümitlerin son noktası, ey
bağışları bol bol veren, ey hediyeleri inâyet eden, ey yaratık-lara rızk veren, ey
arzuları yerine getiren, ey (kullarından gelen) şikâyet-leri işiten, ey yaratıkları
(Kıyamet günü yeniden diriltip) ayağa kaldıran, ey esirleri azat edip hürriyetine
kavuşturan!
 Ey hamd ve senanın sahibi, ey iftihar ve değerin sahibi, ey şeref ve yüceliğin sahibi,
ey ahd ve vefanın sahibi, ey af ve rızanın sahibi, ey ihsan ve bağışın sahibi, ey kesin
söz ve hükmün sahibi, ey izzet ve be-kânın (sonsuzluğun) sahibi, ey cömertlik ve eli
açıklığın sahibi, ey gizli ve açık nimetlerin sahibi!
9-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) sen-den diliyorum;
ey (istemediği şeye) engel olan, ey (zararlı şeyleri ve en-gelleri) defeden, ey
yücelten, ey (her şeyi) sanatla yaratan, ey menfaat ve fayda veren, ey (bütün
sesleri) işiten, ey (istediğini istediği şekilde) toplayan, ey (kullarına) şefaat eden
(kulları hakkında şefaat izni veren ve yapılan şefaati kabul eden), ey (rahmeti) geniş
olan, ey (başkalarına rahmet ve nimetini) genişletip bollaştıran!

(10) ‫ف‬ َ ‫ش‬ ِ ‫ك يا كا‬ ٍ ‫ملُو‬ ْ ‫ل َم‬ ّ ِ ‫ك ُك‬ َ ِ‫ل َم ْر ُزوقٍ يا مال‬ ّ ِ ‫ق ُك‬ َ ‫راز‬
ِ ‫خلُوقٍ يا‬ ْ ‫ل َم‬ ّ ِ ‫ق ُك‬ َ ِ‫ص ُنوعٍ يا خال‬ ْ ‫ل َم‬ّ ِ ‫ع ُك‬ َ ِ‫يا صان‬
َ‫جأ‬ ْ
‫ل‬
َ َ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ب‬
ٍ ‫و‬ ‫ي‬ ‫ع‬ ‫م‬ ‫ل‬
ُ ْ َ ِّ َ ‫ك‬
ُ ‫ر‬ ِ ‫ت‬ ‫سا‬ ‫يا‬ ‫ل‬ٍ ‫و‬ ‫ذ‬ ‫خ‬ ‫م‬ ‫ل‬
ُ ْ َ ِّ َ ‫ك‬
ُ ‫ر‬ ‫ص‬
ِ ‫نا‬ ‫يا‬ ‫م‬ ‫و‬ ‫ح‬ ‫ر‬
ٍ ُ ْ َ ِّ ‫م‬ ‫ل‬ ‫ك‬
ُ ‫م‬َ ‫ح‬
ِ ‫را‬ ‫يا‬ ‫م‬ ‫و‬ ‫م‬ ‫ه‬
ٍ ُ ْ َ ِّ ‫م‬ ‫ل‬ ‫ك‬
ُ ‫ج‬
َ ِ ‫فار‬ ‫يا‬ ‫ب‬
ٍ ‫ل َمك ُْرو‬ ّ ِ ‫ُك‬
‫ط ُرو ٍد‬ ْ ‫ل َم‬ ّ ِ ‫ ُك‬.
(11) ‫ع ْن َد‬ ِ ‫حبي‬ ِ ‫شتي يا صا‬ َ ‫ح‬ ْ ‫ع ْن َد َو‬
ِ ‫ع ْن َد ُمصيبَتي يا ُمونِسي‬ ِ ‫ش َّدتي يا َرجائي‬ ِ ‫ع ْن َد‬ ِ ‫يا ُع َّدتى‬
‫ع ْن َد ا ْفتِقاري يا‬ ِ ‫ح ْي َرتي يا َغنائي‬ ‫د‬
َ َ ْ ‫ن‬‫ع‬ِ ‫ليلي‬ ‫د‬
َ ‫يا‬ ‫تي‬ ‫ب‬‫ر‬ ‫ك‬ُ
َْ َ ْ ‫د‬ ‫ن‬ ‫ع‬
ِ ‫ياثي‬ ‫غ‬
ِ ‫يا‬ ‫تي‬ ‫م‬
َ ‫ع‬
ْ ِ ‫ن‬ ‫د‬ ‫ن‬
َ ْ ‫ع‬
ِ ‫ي‬ ّ ‫ُغ ْربَتي يا َولِي‬
‫ع ْن َد َم ْف َزعي‬ ِ ‫طراري يا ُمعيني‬ ِ ‫ض‬ ْ ‫ع ْن َد ا‬ ِ ‫جئي‬ َ ‫ َمل‬.
(12) ‫بيب‬ َ َ ‫ط‬ ‫يا‬ ‫ب‬
ِ ‫ُو‬
‫ل‬ ‫ق‬ُ َ ِ ُْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫ب‬ ّ ‫ل‬ ‫ق‬
َ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ب‬
ِ ُ‫و‬ ‫ُر‬ ‫ك‬ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫ف‬َ ‫ش‬ ِ ‫ب يا كا‬ ِ ‫ستّا َر ا ْل ُع ُيو‬ َ ‫ب يا‬ ِ ‫ب يا َغ ّفا َر ال ُّذ ُنو‬ ِ ‫م ا ْل ُغ ُيو‬ َ ّ ‫يا َعال‬
‫مو ِم‬ ُ ‫س ا ْل ُغ‬ َ ‫مو ِم يا ُم َن ِ ّف‬ ُ ‫ج ا ْل ُه‬ َ ّ‫نيس ا ْل ُقلُوبِ يا ُم َف ِر‬ َ َ‫ا ْل ُقلُوبِ يا ُم َن ِوّ َر ا ْل ُقلُوبِ يا ا‬
(13) ‫ديل يا‬ ُ ‫بيل يا ُم‬ ُ ‫ليل يا ق‬َ ُ ‫فيل يا َد‬ َ
ُ ‫كيل يا ك‬ ُ ‫ميل يا َو‬ ُ ‫ج‬
َ ‫ليل يا‬ ُ ‫ج‬ َ ‫ك يا‬ َ ‫م‬ِ ‫ك بِ ْاس‬ َ ‫سأَ ُل‬ ْ َ‫م اِنّى ا‬ َّ ‫ّـه‬ُ ‫اَلل‬
‫حيل‬
ُ ‫قيل يا ُم‬ ُ ‫نيل يا ُم‬ ُ ‫ُم‬
10-) Ey her sanatın (icat edilenin) sanatkârı, ey her yaratılanın yaratı-cısı, ey her
rızıklananın rızk vereni, ey her sahip olunacak şeyin (gerçek) sahibi, ey her sıkıntıda
olanın sıkıntısına son veren, ey bütün kederlilerin kederlerini gideren, ey bütün
acınacak kimselerin (hâline) merhamet eden, ey bütün yalnızyardımsız kalanlara
yardım eden, ey her kusur sa-hibinin kusurunu örten, ey bütün kovulmuşların
sığınağı olan!
11-) Ey zor durumumda hazırlığım/sermayem, ey musibet zamanım-da ümidim, ey
korku zamanımda can yoldaşım, ey yalnızlık/gurbet za-manımda arkadaşım, ey
nimetli zamanımda velinimetim, ey sıkıntılı za-manımda imdadım, ey şaşkın
hâllerimde kılavuzum, ey fakirlik/ihtiyaç zamanımda zenginliğim, ey perişanlık
durumumda sığınağım, ey korktu-ğum zamanlarda yardımcım!
12-) Ey “gayb” olanları bilen, ey günahları bağışlayan, ey ayıpları ör-ten, ey sıkıntıları
gideren, ey kalpleri değiştiren, ey kalplerin tabibi olan, ey kalpleri nurlandıran, ey
kalplerin arkadaşı, ey hüzünlere son veren, ey gamları yok eden!
13-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) sen-den diliyorum;
ey celâl/yücelik sahibi (Celîl), ey cemal/güzellik sahibi
(Cemîl), ey (kullarının) işini yoluna koyan (Vekil), ey (kullarının gücü yetmeyen)
işlerini kendi üzerine alan (Kefîl), ey (kullarına) yol gösteren (Delil), ey bütün
istenilenlere kefil olan (Kabîl), ey çok (nimetleri ve…) el-den ele dolaştıran (Mudîl), ey
bağış ve lütuf sahibi (Munîl), ey (kullarının hata ve günahlarını) bağışlayan (Mukîl),
ey (âlemde istediği her türlü) ta-sarrufu yapabilen (Muhîl)!

(14) َ‫جيرين يا اَمان‬ َ ‫س َت‬ ْ ‫م‬ُ ‫خين يا جا َر ا ْل‬ َ ‫ص ِر‬


ْ ‫س َت‬ ْ ‫م‬ ُ ‫خ ا ْل‬ َ ‫صري‬ َ ‫غيثين يا‬
َ ‫س َت‬ ْ ‫م‬ ُ ‫رين يا غِياثَ ا ْل‬ َ ّ ‫ح ِي‬ ُ ‫ل ا ْل‬
َ ‫م َت‬ َ ‫يا َدلي‬
‫جيب َد ْع َو ِة‬
َ ‫م‬
ُ ‫يا‬ ‫بين‬
َ ِ ‫ن‬ ْ‫ذ‬ ‫م‬
ُ َْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫ر‬ِ ‫ف‬‫غا‬ ‫يا‬ ‫عاصين‬
َ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ َ ‫أ‬ ‫ج‬
َ َ ْ
‫ل‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ساكين‬
َ ‫م‬
َ َْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫م‬ ‫ح‬ِ ‫را‬ ‫يا‬ ‫نين‬
َ ‫م‬
ِ ‫ؤ‬
ْ ‫م‬
ُ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ َ‫ن‬ ‫و‬
ْ ‫ع‬
َ ‫يا‬ َ ِ‫ا ْلخائ‬
‫فين‬
َ ّ‫ضطَر‬
‫ين‬ ْ ‫م‬ ُ ‫ا ْل‬
(15) ‫حان يا ذَا‬ ِ ‫الس ْب‬
ُّ ‫س َو‬ ِ ‫ن يا ذَا ا ْل ُق ْد‬ ِ ‫ن َواألَما‬ ِ ‫نان يا ذَا األ َ ْم‬ ِ ‫اال ْم ِت‬ِ ‫ْل َو‬ ِ ‫ن يا ذَا ا ْل َفض‬ ِ ‫حسا‬ ْ ‫اال‬ِ ‫جو ِد َو‬ ُ ‫يا ذَا ا ْل‬
‫ة‬ ْ
ِ ‫طان يا ذَا ال َّرأ َف‬ ِ ‫الس ْل‬
ُّ ‫ة َو‬ ِ ‫م‬ َ َ‫ن يا ذَا ا ْل َعظ‬ ِ ‫ة َوا ْل ُب ْرها‬ ِ ‫ج‬َّ ‫ح‬ ُ ‫ن يا ذَا ا ْل‬ ِ ‫ضوا‬ ْ ّ‫الر‬
ِ ‫ة َو‬ ِ ‫م‬ َ ‫ح‬ْ ‫ن يا ذَا ال َّر‬ ِ ‫ة َوا ْلبَيا‬ ِ ‫م‬َ ‫ح ْك‬ِ ‫ا ْل‬
‫ن‬ ِ ‫عان يا ذَا ال َع ْف ِو َوا ْل ُغ ْفرا‬ ِ ‫س َت‬ ْ ‫م‬ُ ‫َوا ْل‬
(16) ‫ه َو‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫ي ٍء يا َم‬ْ ‫ش‬ َ ‫ل‬ ّ ِ ‫ق ُك‬ ُ ِ‫ه َو خال‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫شي ٍء يا َم‬ َ ‫ل‬ ّ ِ ‫ه َو اِلـ ُه ُك‬
ُ ‫ن‬ ْ ‫ي ٍء يا َم‬ ْ ‫ش‬َ ‫ل‬ ّ ِ ‫ه َو َربُّ ُك‬
ُ ‫ن‬ ْ ‫يا َم‬
‫ي ٍء يا‬
ْ ‫ش‬ َ ‫ل‬ ّ ِ ‫ق ُك‬َ ‫ه َو َف ْو‬ُ ‫ن‬ ْ ‫ي ٍء يا َم‬ ْ ‫ش‬َ ‫ل‬ ّ ِ ‫ه َو بَ ْع َد ُك‬
ُ ‫ن‬ْ ‫ي ٍء يا َم‬ ْ ‫ش‬ َ ‫ل‬ ّ ِ ‫ل ُك‬ َ ‫ه َو َق ْب‬
ُ ‫ن‬ْ ‫ي ٍء يا َم‬ ْ ‫ش‬ َ ‫ل‬ّ ِ ‫صانِ ُع ُك‬
‫ي ٍء‬ْ َ ‫ش‬ ‫ل‬ُّ ‫ك‬
ُ ‫نى‬ ‫ف‬‫ي‬‫و‬
ََْ ‫قى‬ ‫ب‬ ‫ي‬ ‫و‬ ‫ه‬
َْ َ ُ ْ َ ‫ن‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ء‬
ٍ ‫ي‬
ْ َ ِّ ‫ش‬ ‫ل‬ ‫ك‬
ُ ‫لى‬ ‫ع‬ ‫ر‬‫د‬ ‫قا‬
َ ٌ ِ َ ُ ْ َ‫و‬‫ه‬ ‫ن‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ء‬ٍ ‫ي‬ ‫ش‬ ‫ل‬
ْ َ ِّ ِ ٌ ِ‫ك‬
ُ ‫ب‬ ‫م‬‫ل‬ ‫عا‬ ‫و‬
َ ُ ‫ن‬
‫ه‬ ْ ‫ َم‬.
14-) Ey şaşırıp kalanların yol göstericisi, ey yardım dileyenlere yardım eden, ey
medet isteyenlere imdat eden, ey sığınak dileyenleri sığındıran, ey korkanların
güvencesi, ey müminlerin yardımcısı, ey fakirle-re/düşkünlere merhamet eden, ey
(dönüş yapan) asilerin / günahkârların sığınağı olan, ey günahkârları bağışlayan, ey
darda kalan / perişan olanla-rın duasını kabul eden!
15-) Ey cömertlik ve ihsan sahibi, ey fazl u kerem ve lütuf sahibi, ey emniyet ve
güven sahibi, ey kudsiyet sahibi ve her noksanlıktan münez-zeh olan, ey hikmet ve
beyan sahibi, ey rahmet ve rızvan sahibi, ey kesin delil ve burhan sahibi, ey azamet
ve saltanat sahibi, ey şefkat sahibi olan ve kendisinden yardım dilenen, ey af ve
mağfiret sahibi olan!
16-) Ey her şeyin Rabbi, ey her şeyin ilâhı, ey her şeyin yaratıcısı, ey her şeyin icat
edeni/sanatkârı, ey her şeyden önce olan, ey her şeyden sonra kalacak olan, ey her
şeyden üstün olan, ey her şeyi bilen, ey her şeye gücü yeten, ey her şey yok
olduktan sonra kendisi baki kalan!

(17) ‫ن‬ ُ ّ‫ك‬ِ ‫م‬ َ ‫ن يا ُم‬ ُ ّ‫ن يا ُم َه ِو‬ ُ ّ ‫ن يا ُمبَ ِي‬ ُ ‫ن يا ُملَ ِ ّق‬ َ ‫ن يا ُم‬
ُ ّ‫ك ِو‬ ُ ‫م‬ ِ ‫ن يا ُم َه ْي‬ ُ ‫ك يا ُم ْؤ ِم‬ َ ‫م‬ ِ ‫اس‬ْ ِ‫ك ب‬ َ ‫سأَ ُل‬
ْ َ‫م اِنّي ا‬ ُ ‫اَلل‬
َّ ‫ّـه‬
‫م‬ ُ ‫َس‬ ِ ّ ‫ن يا ُمق‬ ُ ِ‫ن يا ُم ْعل‬ ُ ّ ِ‫يا ُم َزي‬.
(18) ‫ن‬ ْ ‫م يا َم‬ ٌ ‫ه َعظي‬ ِ ِ‫جالل‬ َ ‫هو فى‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫م يا َم‬ ٌ ‫ه َقدي‬ ِ ِ‫س ْلطان‬ ُ ‫ه َو فى‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫م يا َم‬ ‫ه ُمقي ٌـ‬ ِ ِ‫ه َو فى ُم ْلك‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫يا َم‬
‫ن َرجا ُه‬ ‫م‬ ‫ب‬
ْ َ ِ َ ُ ْ َ ‫و‬ ‫ه‬ ‫ن‬‫م‬ ‫يا‬ ‫م‬ ‫لي‬
ٌ َ ُ ‫ح‬ ‫ه‬ ‫صا‬ ‫ع‬َ ‫ن‬ ‫م‬ ‫ب‬ ‫و‬
ْ َ ِ َ ُ ْ َ‫ه‬ ‫ن‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫م‬
ٌ ‫لي‬ ‫ع‬
َ ‫ء‬
ٍ ‫ي‬ ‫ش‬ ‫ل‬
ْ َ ِّ ِ َ ُ ْ َ‫ك‬
ُ ‫ب‬ ‫و‬ ‫ه‬ ‫ن‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫م‬ٌ ‫حي‬ ‫ر‬
َ ‫ه‬
ِ ‫د‬
ِ ‫با‬ ‫ع‬
ِ ‫لى‬ ‫ه َو َع‬ُ
‫م‬ٌ ‫ه َقدي‬ ِ ‫ط ِف‬ ْ ‫ه َو في ُل‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫طيف يا َم‬ ٌ َ‫ه ل‬ ِ ِ‫مت‬ َ ‫ح ْك‬ِ ‫ه َو فى‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫م يا َم‬ ٌ ‫حكي‬ َ ‫ه‬ ِ ‫ص ْن ِع‬ ُ ‫ه َو في‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫م يا َم‬ ٌ ‫َكري‬
(19) ّ ‫ن ال ُيخافُ إال‬ ْ ‫ن ال ُي ْنظَ ُر إال ّ بِ ُّر ُه يا َم‬ ْ ‫ل إال ّ َع ْف ُو ُه يا َم‬ ُ َ‫سأ‬ْ ‫ن ال ُي‬ ْ ‫ض ُل ُه يا َم‬ ْ ‫ن ال ُي ْرجى إال ّ َف‬ ْ ‫يا َم‬
‫ن‬ ْ ‫م ُت ُه يا َم‬ َ ‫ح‬ ْ ‫ي ٍء َر‬ْ ‫ش‬ َ ‫ل‬ َّ ‫ت ُك‬ ْ ‫س َع‬ ِ ‫ن َو‬ ْ ‫س ْلطا ُن ُه يا َم‬ ُ ّ ‫س ْلطانَ إال‬ ُ ‫ن ال‬ ْ ‫وم إال ّ ُم ْل ُك ُه يا َم‬ ُ ‫ن ال يَ ُد‬ ْ ‫َع ْد ُل ُه يا َم‬
َ
‫ح ٌد ِم ْثل ُه‬ َ
َ ‫سا‬ َ ‫ن ل ْي‬ َ ْ ‫م ُه يا َم‬ ُ ‫عل‬ْ ِ ‫ي ٍء‬ ْ ‫ش‬ َ ‫ل‬ َ
ّ ِ ‫ن احاط بِ ُك‬ َ ْ ‫ضبَ ُه يا َم‬ َ ‫م ُت ُه َغ‬ َ ‫ح‬ ْ ‫َت َر‬ ْ ‫سبَق‬ َ
17-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) senden diliyorum;
ey emniyet ve güven veren (Mu’min), ey (her şeyi) hükmü altına alan/koruyup
gözeten (Müheymin), ey varlıkları yoktan var eden (Mükevvin), ey (yaratıklarına
gerekenleri) öğretip telkin eden (Mülakkın), ey (açıklanması gerekenleri) açıklayan
(Mübeyyin), ey (zor-lukları) kolaylaştıran (Mühevvin), ey (kullarına gereken) güç ve
imkânı sağlayan (Mümekkin), ey (her şeyi uygun bir şekilde) süsleyen (Müzeyyin), ey
(kullarına gerekenleri) ilân eden (Mu’lin), ey (yaratıklar arasında, rızk vb.
bölüştürülmesi gereken şeyleri) taksim eden (Mukas-sim)!
18-) Ey mülkünde daim ve sabit olan, ey saltanatında kadîm ve ezelî olan, ey
celâlinde azîm olan, ey kullarına karşı merhamet sahibi olan, ey her şeyi (en iyi)
bilen, ey emirlerine uymayanlara karşı hilimli/sabırlı olan, ey kendisine ümit
bağlayanlara karşı lütuf ve kerem sahibi olan; ey yaratılış sanatında hikmet sahibi
olan, ey hikmetinde lütuf ve inâyet sahibi olan, ey lütfünde da kadîm ve ezelî olan!
19-) Ey ancak fazl u keremi ümit edilen, ey ancak affı dilenen, ey an-cak iyiliği
beklenen, ey ancak adaletinden korkulan, ey ancak kendi mül-kü daim ve ebedi olan,
ey (âlemde) kendi saltanatından başka hiçbir sal-tanat ve hâkimiyet bulunmayan, ey
rahmeti her şeyi kaplayan, ey rahmeti gazabının önüne geçen, ey ilmi her şeyi
kuşatan, ey hiçbir şey kendisi gibi olmayan!
(20) ‫ق ا ْل َو ْع ِد يا‬ َ ‫خ ْلقِ يا صا ِد‬ َ ‫ق ا ْل‬ َ ِ‫ل ال َّت ْوبِ يا خال‬ َ ِ‫ب يا قاب‬ ِ ‫م يا غافِ َر ال َّذ ْن‬ ّ ِ ‫ف ا ْل َغ‬ َ ‫ش‬ ِ ‫م يا كا‬ ّ ِ ‫ج ا ْل َه‬ َ ‫فار‬ِ ‫يا‬
‫ق األَنا ِم‬ َ ‫راز‬ِ ‫يا‬ ‫ب‬
ِ ّ َ ‫ح‬ ‫ل‬ْ ‫ا‬ ‫ق‬َ ِ ‫ل‬ ‫فا‬ ‫يا‬ ‫ر‬
ِّ ّ‫الس‬
ِ ‫م‬
َ ِ ‫ل‬ ‫عا‬ ‫يا‬ ‫د‬ِ ‫ه‬ْ ‫ع‬
َ ‫ل‬ْ ‫ا‬ ‫ي‬َ ِ ‫ف‬‫و‬ ‫م‬
ُ
(21) ‫ي‬ ُّ ‫ي يا بَ ِد‬ ُّ ِ‫ي يا َزك‬ ُّ ‫ض‬ ِ ‫ي يا َر‬ ُّ ‫ح ِف‬ َ ‫ي يا‬ ُّ ِ‫ي يا َمل‬ ُّ ِ‫ي يا َغن‬ ُّ ِ‫ي يا َوف‬ ُّ ِ‫ك يا َعل‬ َ ‫م‬ ِ ‫اس‬ ْ ِ‫ك ب‬ َ ‫سأَ ُل‬ ْ َ‫م اِنّي ا‬ َّ ‫اَلل ّـ ُه‬
‫ي‬ ُّ ِ‫ي يا َول‬ ُّ ‫يا َق ِو‬
(22) ‫الس ْت َر يا‬ ِّ ‫ك‬
ِ ِ‫م يَ ْهت‬ ْ َ‫ن ل‬ ْ ‫جري َر ِة يا َم‬ َ ‫م ُيؤاخِذْ بِا ْل‬ ْ َ‫ن ل‬ ْ ‫ح يا َم‬ َ ‫س َت َر ا ْلقَبي‬ َ ‫ن‬ ْ ‫ل يا َم‬ َ ‫جمي‬ َ ‫ظ َه َر ا ْل‬ ْ َ‫ن ا‬ ْ ‫يا َم‬
‫جوى يا‬ ْ َ‫ل ن‬ ّ ِ ‫ب ُك‬ َ ‫ح‬ ِ ‫ة يا صا‬ ِ ‫م‬َ ‫ح‬ ْ ‫ن بِال َّر‬ ْ
ِ ‫سط اليَ َد ْي‬ َ ِ ‫م ْغ ِف َر ِة يا با‬ َ ‫ع ال‬ْ َ ‫س‬
ِ ‫ن ال َّتجا ُو ِز يا وا‬ َ ‫س‬ َ ‫ح‬
َ ‫م ال َع ْف ِو يا‬ ْ ‫َعظي َـ‬
‫شكْوى‬ َ ِّ ‫ل‬ ‫ك‬ُ ‫هى‬ ‫ت‬‫ن‬‫م‬
َُْ
(23) ‫ة يا ذَا‬ ِ ‫ة ا ْلبالِ َغ‬ َ ‫ح ْك‬
ِ ‫م‬ ِ ‫ة يا ذَا ا ْل‬ ِ ‫السابِ َق‬ ّ ‫ة‬ ِ ‫ة يا ذَا ا ْل‬
ِ ‫م َّن‬ ِ ‫س َع‬ ِ ‫ة ا ْلوا‬ ِ ‫م‬ َ ‫ح‬ْ ‫ة يا ذَا ال َّر‬ ِ ‫السابِ َغ‬
ّ ‫ة‬ِ ‫م‬َ ‫يا ذَا ال ِنّ ْع‬
‫ة يا‬
ِ ‫متي َن‬ ْ
َ ‫ة يا ذَا ال ُق َّو ِة ال‬ْ ِ ‫م‬ َ ِ‫دائ‬ ْ
ّ ‫ه َر ِةيا ذَا ال ِع َّز ِة ال‬ ِ ‫ة الظ ّا‬ َ ْ
ِ ‫ة يا ذَا الكرا َم‬ ِ ‫ط َع‬ ِ ‫ة القا‬ْ ِ ‫ج‬ َّ ‫ح‬ ْ
ُ ‫ة يا ذَا ال‬ َ
ِ ‫ا ْل ُق ْد َر ِة ا ْلكا ِمل‬
‫ة‬ِ ‫مني َع‬ َ ‫ة ا ْل‬ ِ ‫م‬ َ َ‫ذَا ا ْل َعظ‬.
20-) Ey sıkıntıyı gideren, ey gam ve kedere son veren, ey günahı ba-ğışlayan, ey
tövbeyi kabul eden, ey yaratıkları yaratan, ey verdiği söze sadık kalan, ey ahdine
vefa eden, ey gizliyi bilen, ey tohum tanesini yarıp filizlendiren, ey yaratıkları
rızıklandıran!
21-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) senden diliyorum;
ey yüce, ey vefalı (ahdine sadık), ey (mutlak) zenginli-ğe sahip olan, ey (kullarına)
şefkatli davranan; ey (kullarına) ikram ve iyi-likte bulunan, ey (kullarını) kendisinden
razı eden, ey (bütün kusurlardan, eksikliklerden) münezzeh ve temiz olan, ey
(yaratılışı) başlatan; ey güçlü, ey (müminlerin) velisi!
22-) Ey güzel (şeyleri) açığa çıkaran, ey kötü ve çirkin (şeylerin) üze-rini örten, ey
(suçluyu) suçu sebebiyle (hemen) cezalandırmayan, ey (günahkârların
ayıplarının/günahlarının üzerindeki) perdeyi yırtmayan, ey affı büyük olan, ey güzel
bağışlayan, ey mağfireti geniş olan, ey rahmet ellerini (kullarına) sürekli açan, ey her
sessiz yalvarışın sahibi (onu işiten, teveccüh eden), ey bütün şikâyetlerin ulaşacağı
son nokta/son merci!
23-) Ey bol nimetin sahibi, ey geniş rahmetin sahibi, ey (insanlar var olmadan/onlar
istemeden) önce (onlara yönelik) minnet/ihsan sahibi olan, ey eksiksiz hikmet sahibi,
ey mükemmel kudret sahibi, ey kesin hüccet ve delil sahibi, ey (her şeyde, her
yerde) açık lütuf sahibi, ey ebe-di izzet sahibi; ey sarsılmaz kudret sahibi, ey yüce
azamet sahibi!

(24) ‫ل ا ْل َعثَراتِ يا ساتِ َر ا ْل َع ْوراتِ يا‬ َ ‫م ا ْل َعبَراتِ يا ُمقي‬ َ ‫ح‬ ِ ‫ل الظُّلُماتِ يا را‬ َ ‫ع‬ ِ ‫السماواتِ يا جا‬ َّ ‫ع‬
َ ‫يا بَدي‬
‫ت‬
ِ ‫ما‬ ‫ق‬ ‫ن‬
ِ َّ َ ‫ال‬ ‫د‬ ‫دي‬‫ش‬ َ ‫يا‬ ‫ت‬ ‫ئا‬
ِ ّ ِ َّ ‫ي‬ ‫الس‬ ‫ي‬ َ ِ ‫ح‬ ‫ما‬ ‫يا‬ ‫ت‬
ِ ‫نا‬ ‫س‬َ َ ‫ح‬ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫ف‬ ‫ع‬
َ ِّ ُ ‫ض‬
َ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ت‬
ِ ‫اآليا‬ ‫ل‬ ‫ز‬
َ ِ ُْ‫ن‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ت‬
ِ ‫وا‬ ‫م‬ْ َ ‫أل‬‫ا‬ ‫ي‬ ‫ي‬
َ ِ ْ ُ ‫ح‬ ‫م‬
(25) ‫ش ُر يا‬ ِ ّ َ‫س ُر يا ُمب‬ ِ ّ َ‫ه ُر يا ُم َن ِوّ ُر يا ُمي‬ َِّ ‫د ُر يا ُم َدبِ ّ ُر يا ُمط‬ ِّ ‫ص ِوّ ُر يا ُم َق‬ َ ‫ك يا ُم‬ َ ‫م‬ ِ ‫اس‬ ْ ِ‫ك ب‬ َ ‫سأَ ُل‬ ْ َ‫م اِنّي ا‬ ُ ‫اَلل‬
َّ ‫ّـه‬
‫خ ُر‬ ّ ِ ‫د ُم يا ُم َؤ‬ ِّ ‫ُم ْن ِذ ُر يا ُم َق‬
(26) ‫ب‬ َّ َ ‫مقا ِم يا‬
‫ر‬ َ ‫ْن َوا ْل‬ ِ ‫ب ال ُّرك‬ َّ ‫حرا ِم يا َر‬ َ ‫ب ا ْلبَلَ ِد ا ْل‬ َّ ‫حرا ِم يا َر‬ َ ‫الش ْه ِر ا ْل‬َّ ‫ب‬َّ ‫حرا ِم يا َر‬ َ ‫ت ا ْل‬ ِ ‫ب ا ْلبَ ْي‬ َّ ‫يا َر‬
‫ة‬
ِ َّ‫حي‬ ِ ‫ب ال َّت‬ َّ ‫ُّور َوالظَّال ِم يا َر‬ ِ ‫ب الن‬ َّ ‫حرا ِم يا َر‬ َ ‫ل َوا ْل‬ ِ ‫ب ا ْل‬
ِّ ‫ح‬ َّ ‫حرا ِم يا َر‬ َ ‫سجِ ِد ا ْل‬ ْ ‫م‬ َ ‫ب ا ْل‬ َّ ‫حرا ِم يا َر‬ َ ‫ش َع ِر ا ْل‬ ْ ‫م‬ َ ‫ا ْل‬
َ
‫ب ال ُق ْد َر ِة فِي األنا ِم‬ ْ َّ ‫السال ِم يا َر‬ َّ ‫َو‬
(27) ‫ن‬ ‫س‬
َ َ ْ ‫ح‬ َ ‫ا‬ ‫يا‬ ‫رين‬
َ ‫ه‬
ِ ‫ّا‬ ‫ط‬ ‫ال‬ ‫ر‬
َ ‫ط َه‬ ْ َ‫قين يا ا‬
َ ‫ق الصّا ِد‬ َ ‫ص َد‬ ْ َ‫لين يا ا‬ َ ‫ل ا ْلعا ِد‬ َ ‫مين يا اَ ْع َد‬ َ ِ‫م ا ْلحاك‬ َ ‫ك‬ َ ‫ح‬ْ َ‫يا ا‬
‫م‬َ ‫عين يا اَ ْك َر‬ َ ِ‫الشاف‬ ّ ‫ع‬َ ‫ش َف‬ ْ َ‫رين يا ا‬ َ ‫ظ‬ ِ ‫ص َرالنّا‬ َ ‫عين يا اَ ْب‬
َ ‫السا ِم‬ ّ ‫ع‬ َ ‫م‬
َ ‫س‬ ْ َ‫بين يا ا‬ َ ‫س‬ ِ ‫ع ا ْلحا‬ َ ‫س َر‬ ْ َ‫قين يا ا‬ َ ِ‫ا ْلخال‬
‫مين‬
َ ‫ر‬
َ ْ
‫ك‬ َ ‫أل‬ ‫ا‬
24-) Ey gökleri benzersiz yaratan, ey karanlıkları (âlemin düzenine) yerleştiren, ey
göz yaşlarına acıyan, ey sürçmeleri affeden, ey ayıpların (kötülüklerin) üzerini örten,
ey ölüleri dirilten, ey âyetleri indiren, ey se-vapları kat kat artıran, ey kötülükleri silip
yok eden, ey intikam ve ceza-landırması şiddetli olan!
25-) Allah’ım ben, ismin hürmetine sana el açıyorum, (hacetlerimi) senden diliyorum;
ey (varlıklara) şekil veren, ey (âlemin her şeyine) belli bir ölçü ve nizamı yerleştiren,
ey (bütün âlemleri) tedbir edip yöneten, ey (lâyık kullarını pisliklerden) temizleyen,
ey (âlemi) nurlandıran, ey (zorluk-ları) kolaylaştıran, ey (iman ehlini) müjdeleyen, ey
(günaha kapılanları) korkutan, ey (hak edenleri) öne geçiren, ey (hak etmeyenleri)
geride bı-rakan!
26-) Ey hürmetli evin (Kâbe’nin) Rabbi, ey hürmetli ayın (haram ayla-rın) Rabbi, ey
hürmetli beldenin (Mekkenin) Rabbi, ey (Kâbe’nin) rüknü-nün ve Makam-ı İbrâhim’in
Rabbi, ey Meş’ar’ül-Harâm’ın Rabbi, ey Mescid’ül-Haram’ın Rabbi, ey Hill’in (Harem
dışının) ve Harem’in Rabbi, ey nur ve karanlığın Rabbi, ey tahiyyât ve selâmın Rabbi,
ey yaratıklar-daki kudretin Rabbi (yaratanı, büyüteni)!
27-) Ey hükmedenlerin hükmedicisi, ey âdillerin en adaletlisi, ey doğ* ruların en
doğrusu, ey temiz olanların en temizi, ey yaratıcıların en iyisi, ey hesaba çekenlerin
en süratlisi, ey işitenlerin en iyi işiteni, ey bakanların en iyi göreni, ey şefaatçilerin en
iyisi, ey kerem sahiplerinin en keremlisi!

(28) ‫ح ْر َز لَ ُه يا‬ ِ ‫ن ال‬ ْ ‫ح ْر َز َم‬ ِ ‫خ َر لَ ُه يا‬ ْ ‫ن ال ُذ‬ ْ ‫خ َر َم‬ْ ‫س َن َد لَ ُه يا ُذ‬ َ ‫ن ال‬ ْ ‫س َن َد َم‬ َ ‫عما َد لَ ُه يا‬ ِ ‫ن ال‬ ْ ‫عما َد َم‬ ِ ‫يا‬
‫نيس‬
َ َ‫عين لَ ُه يا ا‬ َ ‫ن ال ُم‬ ْ ‫عين َم‬ َ ‫ع َّز لَ ُه يا ُم‬ ِ ‫ن ال‬ ِ ‫خ َر لَ ُه يا‬
ْ ‫ع َّز َم‬ ْ ‫ن ال َف‬ ْ ‫خ َر َم‬ ْ ‫ن ال غِياثَ لَ ُه يا َف‬ ْ ‫غِياثَ َم‬
‫ن ال اَمانَ لَ ُه‬ ْ َ ‫م‬ َ‫مان‬ َ ‫ا‬ ‫يا‬ ‫ه‬ َ
ُ َ ‫ل‬ ‫نيس‬ َ ‫ا‬ ‫ال‬ ‫ن‬ْ َ ‫م‬
(29) ‫م يا‬ ُ ِ ‫ل‬ ‫عا‬ ‫يا‬ ‫م‬
ُ ‫ك‬
ِ ‫حا‬ ‫يا‬ ‫م‬
ُ ِ ‫ل‬‫سا‬ ‫يا‬ ‫م‬
ُ ‫ح‬ ِ ‫م يا را‬ ُ ِ‫م يا دائ‬ ُ ِ‫م يا قائ‬ ُ ‫ص‬ِ ‫ك يا عا‬ َ ‫م‬ ِ ‫اس‬
ْ ِ‫ك ب‬ َ ‫سأَ ُل‬ْ َ‫م اِنّي ا‬ ُ ‫اَلل‬
َّ ‫ّـه‬
‫ط‬
ُ ‫س‬ ِ ‫ض يا با‬ ُ ِ‫م يا قاب‬ ُ ‫س‬ ِ ‫قا‬
(30) ‫ص َر ُه‬ َ ْ َ ْ ِ َ ‫ص َر‬
‫ن‬ ‫ت‬‫اس‬ ‫ن‬ ‫م‬ ِ ‫اس َت ْغ َف َر ُه يا نا‬ ْ ‫ن‬ ِ ‫م ُه يا غافِ َر َم‬ َ ‫ح‬ َ ‫اس َت ْر‬ْ ‫ن‬ ِ ‫م َم‬ َ ‫ح‬ِ ‫م ُه يا را‬ َ ‫ص‬َ ‫اس َت ْع‬ْ ‫ن‬ ِ ‫م َم‬ َ ‫ص‬ِ ‫يا عا‬
‫خ ُه يا‬ َ ‫ص َر‬
ْ ‫اس َت‬ ْ ‫ن‬ ِ ‫خ َم‬ َ ‫صري‬ َ ‫ش َد ُه يا‬ َ ‫اس َت ْر‬ ْ ‫ن‬ ِ ‫ش َد َم‬ ِ ‫اس َت ْك َر َم ُه يا ُم ْر‬ْ ‫ن‬ ِ ‫م َم‬ َ ‫ح َفظَ ُه يا ُمك ِْر‬ ْ ‫اس َت‬
ْ ‫ن‬ ِ ‫يا حافِظَ َم‬
َ
‫اس َتغاث ُه‬ ْ ‫ن‬ ِ ‫اس َتعانَ ُه يا ُمغيثَ َم‬ ْ ‫ن‬ ِ ‫عين َم‬ َ ‫ُم‬
28-) Ey desteği olmayanların desteği, ey dayanağı bulunmayanların dayanağı, ey
birikimi olmayanların birikimi, ey sığınağı olmayanların sı-ğınağı, ey imdada koşacak
kimsesi olmayanların imdadı, ey iftihar ede-cek kimsesi olmayanların iftiharı, ey izzeti
olmayanların izzeti, ey yardım-cısı olmayanların yardımı, ey arkadaşı olmayanların
arkadaşı, ey emni-yeti olmayanların emânı!
29-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) sen-den diliyorum;
ey (yaratılanları) koruyan, ey (başkasına muhtaç olmayan) zatıyla ayakta duran, ey
ebedi ve daimî olan, ey merhamet eden, ey (her kusurdan noksanlıktan) münezzeh
olan zat, ey (âleme) hükmeden, ey (her şeyi) bilen, ey (bölüştürülmesi gerekenleri
yaratıkları arasında ada-letle) taksim eden, ey (dilediğine rızkını, nimetlerini) kısan,
ey (dilediğine) genişleten, bol veren!
30-) Ey kendisinden, (günahlardan) korunmayı dileyeni koruyan, ey merhamet
dileyene merhamet eden, ey mağfiret dileyeni bağışlayan, ey yardım isteyenlere
yardım eden; ey kerem ve lütuf dileyene ikramda bu-lunan, ey irşat olmak isteyeni
irşat eden, ey feryat edip kendisinden (yar-dım) dileyenin yardımına koşan, ey
kendisinden inayet isteyene inayet eden, ey kendisinden medet bekleyene imdat
eden!

(31) ‫وت يا َملِكاً ال‬ ُ ‫م‬ ُ ‫حيّاً ال َي‬ َ ‫وت يا‬ ُ ‫يا َعزيزاً ال ُيضا ُم يا لَطيفاً ال ُيرا ُم يا َقيُّوماً ال يَنا ُم يا دائِماً ال يَ ُف‬
‫ف‬ ُ ‫ض ُع‬ ً
ْ َ‫م يا َق ِويّا ال ي‬ ُ ‫ط َع‬ ً
ْ ‫مدا ال ُي‬ َ ‫ص‬
َ ‫ل يا‬ ُ ‫ج َه‬ ْ َ‫ول يا باقِياً ال يَ ْفنى يا عالِماً ال ي‬ ُ ‫يَ ُز‬
(32) ‫ث يا‬ ُ ‫ع‬ ِ ‫ش ُد يا با‬ ِ ‫ج ُد يا حا ِم ُد يا را‬ ِ ‫ه ُد يا ما‬ ِ ‫ح ُد يا شا‬ ِ ‫ح ُد يا وا‬ َ
َ ‫ك يا ا‬ َ ‫م‬ ِ ‫اس‬ ْ ِ‫ك ب‬ َ ‫سأَ ُل‬ ْ َ‫م اِنّي ا‬ َّ ‫اَلل ّـ ُه‬
‫ث يا ضا ُّر يا نافِ ُع‬ ُ ‫وار‬ ِ
(33) ‫ليم يا‬ ٍ ‫ل َع‬ ّ ِ ‫ن ُك‬ ْ ‫م ِم‬ َ َ‫حيم يا اَ ْعل‬ ٍ ‫ل َر‬ ّ ِ ‫ن ُك‬ ْ ‫م ِم‬ َ ‫ريم يا اَ ْر‬
َ ‫ح‬ ٍ ‫ل َك‬ ّ ِ ‫ن ُك‬ ْ ‫م ِم‬ َ ‫ظيم يا اَ ْك َر‬ ٍ ‫ل َع‬ّ ِ ‫ن ُك‬ْ ‫م ِم‬ َ َ‫يا اَ ْعظ‬
‫ل ِمن‬ َّ َ ‫ج‬ َ ‫ا‬ ‫يا‬ ‫ف‬
ٍ ‫طي‬ َ ‫ل‬ ‫ل‬ِّ ‫ك‬
ُ ‫ن‬ ‫م‬
ْ ِ َ ‫ف‬ َ ‫ط‬ ْ
‫ل‬ َ ‫ا‬ ‫يا‬ ‫بير‬
ٍ َ
‫ك‬ ‫ل‬
ِّ ‫ك‬
ُ ‫ن‬ ‫م‬
ْ ِ ََ‫ر‬ ‫ب‬ ْ
‫ك‬ َ ‫ا‬ ‫يا‬ ‫ديم‬
ٍ َ
‫ق‬ ‫ل‬
ِّ ‫ك‬ ُ ‫ن‬ ‫م‬
ْ ِ َ َ ‫م‬ ‫د‬ ‫ق‬ْ َ ‫ا‬ ‫يا‬ ‫كيم‬
ٍ ‫ح‬َ ِّ ‫ل‬‫ك‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫م ِم‬ َ ‫ك‬ ْ َ‫ا‬
َ ‫ح‬
‫زيز‬
ٍ ‫ل َع‬ ّ ِ ‫ن ُك‬ ْ ‫ليل يا اَ َع َّز ِم‬ ٍ ‫ج‬ َ ‫ل‬ ّ ِ ‫ ُك‬.
(34) ‫ص ْنعِ يا‬ ُّ ‫طيف ال‬
َ َ‫ف يا ل‬ ْ ُّ ‫مالل‬
ِ ‫ط‬ ِ ‫م ا ْل َفض‬
َ ِ‫ْل يا دائ‬ َ ‫خ ْي ِر يا َقدي‬
َ ‫ن يا َكثي َر ا ْل‬ َ ‫م ا ْل‬
ِّ ‫م‬ َ ‫ص ْفحِ يا َعظي‬ َ ‫يا َكري‬
َّ ‫م ال‬
‫ق‬ َ ‫ي ا ْل‬
ِّ ‫ح‬ َ ‫ض‬
ِ ‫ك يا قا‬ ِ ‫م ْل‬
ُ ‫ك ا ْل‬ ُّ ‫ف ال‬
َ ِ‫ض ِرّ يا مال‬ َ ‫ش‬ِ ‫ك ْربِ يا كا‬ َ ‫س ا ْل‬
‫ ُم َن ِ ّف َـ‬.
31-) Ey mağlup ve zelil edilmeyen, Azîz, ey hakikati idrak edilme-yen Latîf, ey
(âlemleri) ayakta tutan ve hiçbir zaman uyumayan Kayyûm, ey yok olmayan ebedi,
ey ölümsüz diri, ey saltanatı (hiçbir zaman) zevale uğramayacak Melik, ey asla fena
bulmayacak Bâkî, ey kendisine (asla) cehalet arız olmayan Âlim, ey gıdaya muhtaç
olmayan Samed, ey (hiçbir zaman) zaafa uğramayan Kavî!
32-) Allah’ım ben ismin hürmetine sana el açıyorm, (hacetlerimi) sen-den diliyorum;
ey tek olan (Ehad), ey yegâne olan (Vâhid), ey (her yerde) hazır ve nazır olan
(Şâhid), ey şan ve yücelik sahibi olan (Mâcid), ey (ken-di zatı mukaddesine) hamd-ü
sena eden (Hâmid), ey (yaratıklarına) yol gösteren (Râşid), ey (ölüleri diriltip
kabirlerden) ayağa kaldıran (Bâis), ey (yaratıklardan sonra baki kalarak kâinatı) miras
alacak (Vâris), ey (hak edeni veya imtihan için maslahat gördüğünü zarar ve ziyana
uğratan (Zârr), ey (uygun gördüğüne de) menfaat veren (Nâfi’)!
33-) Ey her büyükten daha büyük olan, ey bütün cömertlerden daha cömert olan, ey
bütün merhametlilerden daha merhametli olan, ey bütün bilgililerden daha bilgili
olan, ey bütün hikmet sahiplerinden daha çok hikmetli olan, ey her kadîmden daha
Kadîm olan, ey her büyükten daha büyük olan, ey her latiften daha latif olan, ey her
yüceden daha yüce olan, ey her azizden daha çok izzet sahibi olan!
34-) Ey bağışlamada kerem ve lütfu bol olan, ey büyük iyilik ve nimet sahibi olan, ey
hayrı çok olan, ey fazlı/ ihsanı kadîm ve ezelî olan, ey lütfu ebedi olan, ey sanatı latif
ve güzel olan, ey sıkıntıyı gideren, ey bela ve zorluklara son veren, ey (varlık)
mülkünün sahibi, ey hak ve hakikat üzere hüküm veren!

(35) ‫ه َو في‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫ي يا َم‬ ٌّ ‫ه َع ِل‬ ِ ِ‫ه َو في ُق َّوت‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫ي يا َم‬ ٌّ ‫ه َق ِو‬ ِ ِ‫ه َو في َوفائ‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫ي يا َم‬ ٌّ ِ‫ه َو في َع ْه ِد ِه َوف‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫يا َم‬
‫ه َعزي ٌز يا‬ ِ ِ‫ش َرف‬ َ ‫ه َو في‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫ريف يا َم‬ ٌ ‫ش‬ َ ‫ه‬ ِ ‫ط ِف‬ْ ‫ه َو في ُل‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫طيف يا َم‬ ٌ َ‫ه ل‬ ِ ِ‫ه َو في ق ُْرب‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫ريب يا َم‬ ٌ ‫ُع ُل ِوّ ِه َق‬
‫حمي ٌد‬ َ ‫ج ِد ِه‬ ْ ‫ه َو في َم‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫ه َمجي ٌد يا َم‬ ِ ِ‫مت‬ َ
َ ‫ه َو في َعظ‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫م يا َم‬ ٌ ‫ع ِزّ ِه َعظي‬ ِ ‫ه َو في‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫َم‬
(36) ‫ك يا كافي يا شافي يا وافي يا ُمعافي يا هادي يا داعي يا‬ َ ‫م‬
ِ ‫اس‬
ْ ِ َ ‫ب‬ ‫ك‬ ‫ل‬
ُ َ ‫أ‬ ‫س‬ْ َ‫م اِنّي ا‬ َّ ‫ّـه‬ُ ‫اَلل‬
‫قاضي يا راضي يا عالي يا باقي‬.
(37) ‫ل‬ ُّ ‫ن ُك‬ ْ ‫ن لَ ُه يا َم‬ ٌ ِ‫ي ٍء كائ‬ ْ ‫ش‬ َ ‫ل‬ ُّ ‫ن ُك‬ ْ ‫ع لَ ُه يا َم‬ ٌ ‫ش‬ ِ ‫ي ٍء خا‬ ْ ‫ش‬ َ ‫ل‬ ُّ ‫ن ُك‬ ْ ‫ع لَ ُه يا َم‬ ٌ ‫ض‬ِ ‫ي ٍء خا‬ ْ ‫ش‬ َ ‫ل‬ ُّ ‫ن ُك‬ ْ ‫يا َم‬
‫م‬
ٌ ِ ‫ئ‬ ‫قا‬ ‫ء‬
ٍ ‫ي‬
ْ َ ‫ش‬ ‫ل‬
ُّ ‫ك‬
ُ ‫ن‬ ‫م‬
ْ َ ‫يا‬ ‫ه‬ ‫ن‬
ُ ْ ٌ‫م‬
ِ ‫ف‬ ِ ‫ئ‬ ‫خا‬ ‫ء‬ٍ ‫ي‬
ْ َ ‫ش‬ ‫ل‬
ُّ ‫ك‬
ُ ‫ن‬
ْ َ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ه‬
ِ ‫ي‬ َ
ْ ٌ‫ل‬ ِ ‫ا‬ ‫نيب‬ ‫م‬ ‫ء‬
ٍ
ُ ْ َ ‫ي‬ ‫ش‬ ‫ل‬ُّ ‫ك‬
ُ ‫ن‬ْ َ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ه‬
ِ ِ ٌ ُ ْ َ ْ ‫ش‬
‫ب‬ ‫د‬ ‫و‬ ‫ج‬ ‫و‬ ‫م‬ ‫ء‬
ٍ ‫ي‬ َ
‫ج َه ُه‬ ْ ‫ك إال ّ َو‬ ٌ ِ‫ي ٍء هال‬ ْ ‫ش‬ َ ‫ل‬ ُّ ‫ن ُك‬ ْ ‫م ِد ِه يا َم‬ ْ ‫ح‬ َ ِ‫ح ب‬ ُ ّ ‫س ِب‬ َ ‫ي ٍء ُي‬ ْ ‫ش‬ َ ‫ل‬ ُّ ‫ن ُك‬ ْ ‫ه يا َم‬ ِ ‫ي ٍء صائِ ٌر اِلَ ْي‬ ْ ‫ش‬ َ ‫ل‬ ُّ ‫ن ُك‬ ْ ‫ه يا َم‬ ِ ِ‫ب‬
35-) Ey ahdinde vefalı, ey vefakârlığı güçlü, ey kuvvetinde yüce, ey yüce olduğu
hâlde yakın, ey yakın olduğu hâlde latif, ey lütfüyle birlikte şerif, ey şerefiyle birlikte
aziz, ey izzetinde azim, ey azametinde yüce, ey yüceliğinde övgüye lâyık!
36-) Allah’ım ben (mübarek) ismin hürmetine (hacetlerimi) senden di-liyorum; ey
(kendisine güvenip yönelene) yeterli gelen, ey (bütün dertle-re) şifa veren, ey
(verdiği ahde) vefa eden, ey sıhhat ve afiyet veren, ey (yaratıkları) hidayet eden, ey
(kullarını iyiliğe ve cennete) davet eden, ey (hak üzere) hüküm veren, ey (salih ve
itaatkâr) kullarından hoşnut olan, ey (her şeyiyle) yüce ve âli olan, ey (ebediyyen)
baki kalan!
37-) Ey her şeyin kendisine boyun eğdiği, ey her şeyin kendisinden korkup huşu
gösterdiği, ey her şeyin kendisi için var olduğu, ey her şeyin kendisiyle vücut
bulduğu, ey her şeyin kendisine döndüğü, ey her şeyin kendisinden korktuğu, ey her
şeyin kendisiyle ayakta durduğu, ey her şe-yin kendisine yöneldiği, hareket ettiği, ey
her şeyin kendisini medh-u senasıyla tesbih ettiği, ey (Mukaddes vechinin) dışında
her şeyin helâk olduğu!
(38) ّ ‫ى ِم ْن ُه إال‬ ً ‫ج‬ َ ‫ن ال َم ْن‬ ْ ‫ه يا َم‬ ِ ‫ص َد إال ّ اِلَ ْي‬ َ ‫ن ال َم ْق‬ ْ ‫ه يا َم‬ ِ ‫ع إال ّ اِلَ ْي‬
َ ‫ن ال َم ْف َز‬ ْ ‫ه يا َم‬ ِ ‫ن ال َم َف َّر إال ّ اِلَ ْي‬ ْ ‫يا َم‬
ّ ‫َّل إال‬ ‫ك‬ ‫و‬
ُ َ َُ ‫ت‬‫ي‬ ‫ال‬ ‫ن‬ ْ َ‫م‬ ‫يا‬ ‫ه‬
ِ ِ ‫ب‬ ّ ‫ال‬ ‫إ‬ ‫عان‬
ُ ‫ت‬ ‫س‬
َ ْ ُ ‫ي‬ ‫ال‬ ‫ن‬
ْ َ‫م‬ ‫يا‬ ‫ه‬ ِ ِ ‫ب‬ ّ ‫ال‬‫إ‬ ‫ة‬
َ ‫و‬
َّ ‫ق‬
ُ ‫ال‬ ‫و‬ ‫ل‬
َ َ ْ َ ‫و‬‫ح‬ ‫ال‬ ‫ن‬
ْ َ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ه‬ِ ‫ي‬
ْ َ ‫ل‬ِ ‫ا‬ ّ ‫ال‬ ‫إ‬ ‫َب‬
ُ ُْ ‫غ‬ ‫ر‬ ‫ي‬ ‫ال‬ ‫ن‬ ْ َ ‫ه يا‬
‫م‬ ِ ‫اِلَ ْي‬
‫ن ال ُي ْعبَ ُد إال ّ هو‬ ْ ‫ه َو يا َم‬ ُ ّ ‫ن ال ُي ْرجى إال‬ ْ ‫ه يا َم‬ ِ ‫َعلَ ْي‬
(39) ‫ودين‬ َ ‫ص‬ ‫ق‬ ْ
ُ َ َ َْ ‫م‬ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫ر‬ ‫ي‬ ‫خ‬ ‫يا‬ ‫ؤولين‬
َ ‫س‬ ‫م‬
ْ َ َ َْ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫ر‬ ‫ي‬ ‫خ‬ ‫يا‬ ‫ُوبين‬
َ ‫طل‬ْ ‫م‬ َ ‫خ ْي َر ا ْل‬ َ ‫وبين يا‬
َ َ ‫خ ْي َر ا ْل‬
‫م ْر ُغ‬ َ ‫وبين يا‬ َ ‫ه‬ َ ‫خ ْي َر ا ْل‬
ُ ‫م ْر‬ َ ‫يا‬
‫سين‬
َ ْ
ِ‫س َتأن‬ْ ‫م‬ ُ ‫خ ْي َر ا ْل‬َ ‫ين يا‬ َ ّ‫م ْد ُعو‬ َ ‫خ ْي َر ا ْل‬َ ‫وبين يا‬ َ ‫مح ُب‬ َْ
ْ ‫خ ْي َر اْلَـ‬ َ ‫ُورين يا‬ َ ‫شك‬ ْ ‫م‬ َ ‫خ ْي َر ا ْل‬ َ ‫ُورين يا‬ َ ‫مذْ ك‬ َ ‫خ ْي َر ا ْل‬
َ ‫يا‬
(40) ‫س ُر يا جابِ ُر يا ذاكِ ُر يا‬ ِ ‫ط ُر يا كا‬ ِ ‫ه ُر يا فا‬ ِ ‫ك يا غافِ ُر يا ساتِ ُر يا قا ِد ُر يا قا‬ َ ‫م‬ ِ ‫اس‬ ْ ِ‫ك ب‬ َ
َ ‫سأ ُل‬ َ
ْ ‫م اِنّي ا‬ ُ ‫اَلل‬
َّ ‫ّـه‬
‫ص ُر‬ِ ‫ظ ُر يا نا‬ ِ ‫نا‬.

38-) Ey (suçlular için) kendi dergâhından başka kaçılacak yer bulun-mayan, ey


kendisinden başka sığınılacak yer olmayan, ey kendisinden başka varılacak hedef ve
maksat bulunmayan, (kahr-u gazabından kur-tulmak için) kendi dergâhından başka
kurtuluş yeri olmayan, ey ancak kendisine rağbet edilen, ey kendisinden başka güç
ve kuvvet kaynağı olabilecek kimse bulunmayan, ey kendisinden başka kimseden
yardım di-lenilmeyen, ey kendisinden başkasına tevekkül edilmeyen, ey kendisinden
başkası ümit edilmeyen, ey kendisinden başkasına ibadet edilmeyen!
39-) Ey kendisinden korkulanların en iyisi, ey rağbet edilenlerin en iyisi, ey talep
edilenlerin en iyisi, ey kendisinden istekte bulunulanların en iyisi, ey kendisine
yönelinenlerin/maksûd olanların en iyisi, ey zikredilen-lerin/anılanların en iyisi, ey
şükredilenlerin en iyisi, ey sevilenlerin en iyisi, ey el açıp çağrılanların en iyisi, ey
kendisine ünsiyet edilenlerin en iyisi!
40-) Allah’ım, ben, ismin hürmetine senden (hacetlerimi) diliyorum; ey (kullarının
günahlarını) bağışlayan, ey (ayıpları, kötülükleri) örten, ey (her şeye) gücü yeten, ey
(her şeye) galip gelen, ey (her şeyi yoktan var eden), ey (zalimlerin ihtişamını) kıran,
ey (yaraları) saran, iyileştiren, ey (kendisini ananları) anan, ey (yaratıkların hâllerini)
gören, ey (dostlarına) yardım eden!

(41) ‫ن‬ ْ ‫جوى يا َم‬ ْ ‫م ُع ال َّن‬ َ ‫س‬ ْ َ‫ن ي‬ ْ ‫ف ا ْلبَ ْلوى يا َم‬ ُ ‫ش‬ ِ ‫ن يَ ْك‬ ْ ‫ن َق َّد َر َف َهدى يا َم‬ ْ ‫سوّى يا َم‬ َ ‫ق َف‬ َ َ‫خل‬ َ ‫ن‬ ْ ‫يا َم‬
َ َ‫ن ا‬
‫مات‬ ْ َ ‫م‬ ‫يا‬ ‫كى‬ ‫ب‬ َ ‫ا‬
ْ َ َ َ‫و‬ ‫ك‬ ‫ح‬ ‫ض‬
ْ َ ‫ا‬ ‫ن‬
ْ َ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ضى‬ ‫ر‬ْ َ ‫م‬ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫ي‬ ‫ف‬
ِ ‫ش‬ ْ َ ْ َ ‫ي‬ ‫ن‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫كى‬ ْ
‫ل‬ ‫ه‬
َ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫ي‬ ‫ج‬
ِ ‫ن‬ ‫ي‬
ُْ ْ َ‫ن‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫قى‬ ‫َر‬
ْ ‫غ‬ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫ذ‬
ُ ‫ُي ْن ِق‬
ُ
‫ن ال َّذ َك َر َواأل ْنثى‬ ِ ‫ج ْي‬ َ ‫ق ال َّز ْو‬ َ َ‫خل‬ َ ‫ن‬ ْ ‫حيى يا َم‬ ْ َ‫َوا‬
(42) ‫ن فِي‬ ْ َ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ه‬ ‫ن‬ ‫ها‬
ُ ُ ُْ ِ ‫ر‬ ‫ب‬ ‫ت‬ ‫اآليا‬ ‫ي‬ ِ ْ َ ‫ق آيا ُت ُه يا‬
‫ف‬ ‫ن‬ ‫م‬ ِ ‫ن فِي اآلفا‬ ْ ‫سبي ُل ُه يا َم‬ َ ‫ح ِر‬ ْ َ‫في ا ْلبَ ِرّ َوا ْلب‬
ِ ‫ن‬ْ ‫يا َم‬
‫ن‬ ْ ‫ه ْيبَ ُت ُه يا َم‬ َ ِ‫حساب‬ ِ ‫ن فِي ا ْل‬ ْ ‫ة ُم ْل ُك ُه يا َم‬ ِ ‫ن فِي ا ْل ِقيا َم‬ ْ ‫ع ْب َر ُت ُه يا َم‬ ِ ‫ور‬ ِ ‫ن فِي ا ْل ُق ُب‬ ْ ‫مماتِ ق ُْد َر ُت ُه يا َم‬ َ ‫ا ْل‬
‫عقا ُب ُه‬ ِ ‫ار‬
ِ ّ‫ن فِي الن‬ ْ ‫ة ثوا ُب ُه يا َم‬ َ ِ ‫ج َّن‬ ْ
َ ‫ن فِي ال‬ ْ ‫ميزان قضا ُؤ ُه يا َم‬ َ ِ ْ
‫فِي ال‬
(43) ‫ه‬ ِ ‫ن اِلَ ْي‬ ْ َ‫م‬ ‫يا‬ َ‫ون‬ ‫نيب‬ ‫م‬
ُ ُ ُ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫د‬ ‫ص‬
ِ ‫ق‬ْ ‫ي‬ ‫ه‬
ِ
َ ْ ْ َ ‫ي‬َ ‫ل‬ ِ ‫ا‬ ‫ن‬ ‫م‬ ‫يا‬ َ‫ون‬ ‫ب‬
ُ ُ ُ َ َْ ‫ه‬
ِ ‫ن‬ ْ‫ذ‬ ‫م‬ ‫ل‬ْ ‫ا‬ ‫ع‬ ‫ز‬ ‫ف‬‫ي‬ ِ ‫ن اِلَ ْي‬ ْ ‫ب ا ْلخائِ ُفونَ يا َم‬ ُ ‫ه يَ ْه َر‬ ِ ‫ن اِلَ ْي‬ ْ ‫يا َم‬
َ‫حبُّون‬ ُْ
ِ ‫خ ُر اُـْلم‬ ِ ‫ن بِه يَ ْف َت‬ ْ ‫ريدونَ يا َم‬ ُ ‫م‬ ُ ‫س ا ْل‬ ُ ِ‫س َتأن‬ ْ ْ َ‫ه ي‬ ِ ِ‫ن ب‬ ْ ‫ح ِي ّ ُرونَ يا َم‬ َ ‫م َت‬ ُ ‫جأ ا ْل‬ ُ َ ‫ه يَ ْل‬ ِ ‫ن اِلَ ْي‬ْ ‫ه ُدونَ يا َم‬ ِ ‫َب الزّا‬ ُ ‫يَ ْرغ‬
ّ
َ‫م َت َو ِكلُون‬ ْ
ُ ‫َّل ال‬
ُ ‫ه يَ َت َوك‬ َ
ِ ‫ن َعل ْي‬ ْ ‫موقِ ُنونَ يا َم‬ ْ
ُ ‫ُن ال‬ ُ ‫سك‬ ْ َ‫ه ي‬ ِ ‫ن اِل ْي‬َ ْ ‫ط ُئونَ يا َم‬ ِ ‫م ُع الخا‬ ْ ْ
َ ‫ن في َع ْف ِو ِه يَط‬ ْ ‫يا َم‬
41-) Ey yaratıp da her şeyi yerli yerine koyan düzelten, ey (her şeyi) belli ölçüler ve
sınırlara tabi kılıp, varması gereken hedefi gösteren, eybelâyı kaldıran, ey gizli sırları,
yakarışları işiten, ey (sapıklık girdabında) boğulanları kurtaran, ey helâk olanları
necat veren, ey hastalara şifa ve-ren, ey güldüren ve ağlatan, ey öldüren ve dirilten,
ey erkek ve dişiden oluşan çiftler yaratan!
42-) Ey karada ve denizde yolu bulunan, ey dış âlemde ayet ve nişa-neler sahibi
olan, ey ayetler içinde delili olan, ey ölümde kudreti tecelli eden, ey kabirlerde
alınacak ibret vesileleri bulunan, ey kıyamette salta-nat sahibi olan, ey hesaba
çekmede heybetli olan, ey mizanda hükmü ge-çerli olan, ey cennette
sevabı/mükâfatı bulunan, ey (cehennem) ateşinde ceza ve azap sahibi olan!
43-) Ey korkanların kendisine kaçtığı, ey günahkârların kendisine sı-ğındığı, ey dönüş
yapıp (tövbe edenlerin) yalnız kendine yöneldiği, ey zahitlerin ancak kendisine rağbet
ettiği, ey şaşkınların kendisine iltica etti-ği, ey müştak olanların yalnız kendisiyle
ünsiyet bulduğu, ey sevenlerin kendisiyle iftihar ettiği, ey hatakârların affını
arzuladığı, ey yakin ehli olanların (kalplerinin) ancak kendisiyle yatışıp huzur bulduğu,
ey tevekkül edenlerin ancak kendisine güvendiği!

(44) ‫ثيب‬ ُ ‫هيب يا ُم‬ ُ ‫سيب يا ُم‬ ُ ‫ح‬َ ‫قيب يا‬ ُ ‫ريب يا َر‬ ُ ‫بيب يا َق‬ ُ َ‫بيب يا ط‬ ُ ‫ح‬ َ ‫ك يا‬ َ ‫م‬ ِ ‫اس‬ َ ‫سأَ ُل‬
ْ ِ‫ك ب‬ ْ َ‫م اِنّي ا‬ ُ ‫اَلل‬
َّ ‫ّـه‬
‫صير‬
ُ َ‫بير يا ب‬ ُ ‫خ‬ َ ‫جيب يا‬ ُ ‫يا ُم‬
(45) ‫خبير يا‬ َ ‫ل‬ ّ ِ ‫ن ُك‬ ْ ‫خبَ َر ِم‬ ْ َ‫ل بَصير يا ا‬ ّ ِ ‫ن ُك‬ ْ ‫ص َر ِم‬ َ ‫حبيب يا اَ ْب‬ َ ‫ل‬ ّ ِ ‫ن ُك‬ ْ ‫ب ِم‬ َّ ‫ح‬ َ َ‫ل َقريب يا ا‬ ّ ِ ‫ن ُك‬ ْ ‫ب ِم‬ َ ‫يا اَ َق َر‬
‫ج َو َد‬ْ َ ‫ا‬ ‫يا‬ ‫ي‬
ٍّ ِ ِّ ‫ن‬ ‫غ‬
َ ‫ل‬ ‫ك‬ ُ ‫ن‬ ْ ِ ‫م‬ ‫نى‬ ْ‫غ‬ َ ‫ا‬ ‫يا‬ ‫ي‬ ‫و‬
ٍّ ِ ِّ َ
‫ق‬ ‫ل‬ ‫ك‬ُ ‫ن‬ْ ِ‫م‬ ‫ْوى‬ ‫ق‬ َ ‫ا‬ ‫يا‬ ‫فيع‬ ‫ر‬
َ ِّ ‫ل‬ ‫ك‬
ُ ‫ن‬ ‫م‬
ْ ِ َ ْ ‫ع‬‫ف‬َ ‫ر‬َ ‫ا‬ ‫يا‬ ‫ريف‬ ‫ش‬َ ِّ ‫ل‬ ‫ك‬
ُ ‫ن‬
ْ ِ ‫ف‬
‫م‬ َ ‫ش َر‬ ْ َ‫ا‬
‫ل َرؤ ُوف‬ ّ ِ ‫ن ُك‬ ْ ‫ف ِم‬ َ َ‫جواد يا اَ ْرا‬ َ ‫ل‬ ّ ِ ‫ن ُك‬ ْ ‫ِم‬
(46) ‫هرا‬ ً ِ ‫ك يا قا‬ ٍ ‫ملُو‬ ً
ْ ‫خلُوقٍ يا مالِكا َغ ْي َر َم‬ ْ ‫ص ُنوعٍ يا خالِقاً َغ ْي َر َم‬ ْ ‫يا غالِباً َغ ْي َر َم ْغلُوبٍ يا صانِعاً َغ ْي َر َم‬
‫ب يا‬ ٍ ِ‫هداً َغ ْي َر غائ‬ ِ ‫ور يا شا‬ ٍ ‫ص‬ ُ ‫صراً غَ ْي َر َم ْن‬ ِ ‫ظ يا نا‬ ٍ ‫ح ُفو‬ ْ ‫ور يا رافِعاً َغ ْي َر َم ْرفُوعٍ يا حافِظاً َغ ْي َر َم‬ ٍ ‫َغ ْي َر َم ْق ُه‬
‫ َقريبا غَ ْي َر بَعي ٍد‬. ً
(47) ‫ل‬ ّ ِ ‫ل ُك‬ َ ‫ور يا ُنوراً َق ْب‬ ٍ ‫ل ُن‬ ّ ِ ‫د َر النُّوريا ُنو َر ُك‬ ِّ ‫ُّور يا ُم َق‬ ِ ‫ُّور يا ُم َدبِ ّ َر الن‬ ِ ‫ق الن‬ َ ِ‫ُّور يا خال‬ ِ ‫ُّور يا ُم َن ِوّ َر الن‬ِ ‫يا ُنو َر الن‬
‫ور‬
ٌ ُ ‫ن‬ ‫ه‬
ِ ‫ل‬
ِ ‫ث‬
ْ ‫م‬
ِ َ
‫ك‬ ‫س‬ َ ْ ‫ي‬ َ ‫ل‬ ً ‫ا‬ ‫ور‬ ‫ن‬ ‫يا‬
ُ ٍ ُ ِّ‫ور‬ ‫ن‬ ‫ل‬ ‫ك‬
ُ ‫ق‬َ ‫و‬
ْ َ
‫ف‬ ً ‫ا‬ ‫ور‬ ‫ن‬ ‫يا‬
ُ ٍ ُ ِّ َ َ ‫ور‬ ‫ن‬ ‫ل‬ ‫ك‬
ُ ‫د‬‫ع‬ْ ‫ب‬ ً ‫ا‬ ‫ور‬ ‫ن‬
ُ ٍ ُ‫يا‬ ‫ور‬ ‫ن‬.
44-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) senden diliyorum;
ey (hakikat âşıklarının) sevgilisi, ey (bütün dertlerin) tabibi, ey (yarattıklarına) yakın,
ey (kullarını) gözeten, ey (kulların amelle-rinin) hesabını gören, ey heybet ve vakar
sahibi olan, ey (iyi amellere) sevap veren, ey (duaları) icabet eden, ey (her şeyden)
haberdar olan, ey (her şeyi) gören!
45-) Ey her yakından daha yakın, ey her sevilenden daha çok sevi-len, ey her
görenden daha iyi gören, ey haberdar olanların hepsinden daha çok bilgisi bulunan,
ey bütün şereflilerden daha çok şerefli olan, ey her yüceden daha yüce, ey bütün
güçlülerden daha güçlü, ey bütün zenginlerden daha zengin, ey bütün cömertlerden
daha cömert, ey şef-katlilerin hepsinden daha şefkatli olan!
46-) Ey (asla) mağlup olmayan galip, ey yaratılmış olmayan sanatkâr, ey mahlûk
olmayan yaratan, ey kendisine sahip olunmayacak malik, ey mağlup ve zelil
olunamayan kahir, ey yüceltilmeye ihtiyacı olmayan yüce, ey korunmaya ihtiyacı
olmayan koruyucu, ey yardıma ihtiyacı olmayan yardımcı, ey (bir an bile gaip
olmayan) şahit, ey (asla) uzaklaşmayan ya-kın!
47-) Ey nurun nuru, ey nuru nurlandıran, ey nuru yaratan, ey nuru yöneten, ey nuru
takdir edip ölçülendiren, ey her nurun nuru, ey her nur-dan önce nur olan, ey her
nurdan sonra nur olan, ey her nurun üstünde olan nur, ey hiçbir nurun kendisi gibi
olmadığı nur!

(48) ‫ن َق ْول ُُه‬ ْ ‫م يا َم‬ ٌ ‫حسا ُن ُه َقدي‬ ْ ِ‫ن ا‬ْ ‫م يا َم‬ ٌ ‫ط ُف ُه ُمقي‬ ْ ‫ن ُل‬ ْ ‫طيف يا َم‬ ٌ َ‫ن فِ ْعل ُُه ل‬ ْ ‫ريف يا َم‬ ٌ ‫ش‬ َ ‫ن َعطا ُؤ ُه‬ ْ ‫يا َم‬
‫م‬ ٌ ‫ض ُل ُه َعمي‬ ْ ‫ن َف‬ ْ ‫ح ْل ٌو يا َم‬ ُ ‫ن ِذك ُْر ُه‬ ْ ‫ل يا َم‬ ٌ ‫ن َعذا ُب ُه َع ْد‬ ْ ‫ل يا َم‬ ٌ ‫ض‬ ْ ‫ن َع ْف ُو ُه َف‬ ْ ‫ص ْدقٌ يا َم‬ ِ ‫ن َو ْع ُد ُه‬ ْ ‫حقٌّ يا َم‬ َ
(49) ‫ل‬ ‫ض‬
ُ ِ ْ ُ ‫ف‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ل‬ ‫و‬ ‫ن‬
ُ ِّ َ ُ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ل‬
ُ ِّ َ ُ‫ز‬ ‫ن‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ل‬ ّ
ُ ِ ُ ‫ل‬ ‫ذ‬
َ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ل‬ ‫د‬
ُ ِّ َ ُ‫ب‬‫م‬ ‫يا‬ ‫ل‬ ‫ص‬
ُ ِّ َ ُ ‫ف‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ل‬ ‫ه‬ ‫س‬
ُ ِّ َ ُ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ك‬ ‫م‬
َ ِ ْ ِ َ ‫اس‬ ‫ب‬ ‫ك‬ ‫ل‬
ُ َ ‫أ‬ ‫س‬ ْ َ ‫ا‬ ‫ي‬ ّ ِ َّ ُ ‫اَلل‬
‫ن‬ ‫ا‬ ‫م‬ ‫ه‬ ‫ّـ‬
‫ل‬ ُ ‫م‬ِ ‫ج‬ْ ‫ل يا ُم‬ ُ ‫م ِه‬ ْ ‫ل يا ُم‬ ُ ‫ج ِز‬ ْ ‫يا ُم‬
(50) ‫يى يا‬ ٰ ‫ح‬ ْ ‫حيي َوال ُي‬ ْ ‫ن ُي‬ ْ ‫ن يَ ْهدي َوال ُي ْهدى يا َم‬ ْ ‫ق يا َم‬ ُ َ‫خل‬ ْ ‫ُق َوال ُي‬ ُ ‫خل‬ ْ َ‫ن ي‬ ْ ‫ن يَرى َوال ُيرى يا َم‬ ْ ‫يا َم‬
‫ن يَقْضي َوال ُيقْضى‬ ْ َ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ه‬ِ ‫ي‬ َ ‫ل‬ ‫ع‬ ‫جار‬
ْ َ ُ ُ َ ُ ُ ْ َ ‫ي‬ ‫ال‬ ‫و‬ ‫جير‬ ‫ي‬ ‫ن‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫م‬ ‫ع‬
ُ َ ُ َ ُ ْ
‫ط‬ ‫ي‬ ‫ال‬ ‫و‬ ‫م‬ ‫ع‬
ِ ْ
‫ط‬ ‫ي‬ ‫ن‬
ُ ْ َ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ل‬ َ
ُ ْ ُ َ ُ ْ َ ْ ‫َم‬
‫أ‬ ‫س‬ ‫ي‬ ‫ال‬ ‫و‬ ‫ل‬ َ ‫أ‬ ‫س‬ ‫ي‬ ‫ن‬
‫ح ٌد‬ ً
َ َ‫ُن لَ ُه ُك ُفوا ا‬ ْ ‫م يَك‬ ْ َ‫م ُيولَ ْد َول‬ ْ َ‫م يَلِ ْد َول‬ ْ َ‫ن ل‬ ْ ‫ه يا َم‬ ِ ‫م َعلَ ْي‬ ُ ‫ك‬ َ ‫ح‬ ْ ‫م َوال ُي‬ ُ ‫ح ُك‬ ْ َ‫ن ي‬ ْ ‫ه يا َم‬ ِ ‫َعلَ ْي‬
(51) ‫بيب‬ ُ ‫ح‬ ْ
َ ‫م ال‬ َ ‫جيب يا نِ ْع‬ ُ ٌ ‫م المـ‬ ْ َ ‫َريب يا نِ ْع‬ ُ ‫م الق‬ ْ َ ‫قيب يا نِ ْع‬ ُ ‫م ال َّر‬ َ ‫بيب يا نِ ْع‬ ُ ‫م الط‬َّ َ ‫سيب يا نِ ْع‬ ُ َ ‫م ا ْل‬
‫ح‬ َ ‫يا نِ ْع‬
‫صير‬
ُ ‫ن‬
َّ َ‫ال‬ ‫م‬ ‫ع‬
ْ ِ ‫ن‬ ‫يا‬ ‫لى‬ ‫و‬ ‫م‬
ْ َ َ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫م‬ ‫ع‬
ْ ِ ‫ن‬ ‫يا‬ ‫ل‬
ُ ‫كي‬ ‫و‬ْ ََ ‫ل‬ ‫ا‬ ‫م‬ ‫ع‬ْ ِ ‫ن‬ ‫يا‬ ‫ل‬
ُ ‫في‬ َ
‫ك‬ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫م‬
َ ‫ع‬
ْ ِ ‫ن‬ ‫يا‬
48-) Ey bağışı şereflideğerli olan, ey fiili latif olan, ey lütfu daim ve ebedi olan, ey
ihsanı kadîm ve ezelî olan, ey sözü hak olan, ey verdiği vaadi doğru olan, ey
(kullarına) affı fazlu kereminden kaynaklanan, ey azabı adalete dayanan, ey zikri tatlı
olan, ey fazl u keremi (bütün yaratık-lara) şamil olan!
49-) Allah’ım, ben, ismin hürmetine sana el açıyorum, (hacetlerimi) senden
diliyorum; ey (müşkülleri) kolaylaştıran, ey (hakkı, batıldan iyiyi, kötüden, nuru
zulmetten…) ayıran, ey (kötülüğü iyiliğe) çeviren, ey (ser-keş ve asileri) ram eden,
ey (rahmet ve nimetini) indiren, ey bol bol ba-ğışta bulunan, ey fazl u kerem sahibi
olan, ey büyük (nimetler) veren, ey (günahkârlara tövbe ve dönüş için) mühlet
veren, ey (kullara) güzel davranan!
50-) Ey gören ve görünmeyen, ey yaratan ve yaratılmayan, ey hida-yet edip de
hidayete muhtaç olmayan ve ey hayat verip de kendisi hayat verilmeye muhtaç
olmayan, ey sorgulanan fakat (başkaları tarafından) sorgulanmayan, ey (her şeyi)
doyuran, fakat kendisi doyurulmaktan mü-nezzeh olan, ey başkalarını (rahmetine)
sığdıran, fakat sığdırılmaya muhtaç olmayan, ey (her şey hakkında) karar veren,
fakat kendisi hak-kında karar verilmeyen, ey herkese hüküm süren, fakat (asla)
başkaları-nın hâkimiyeti altına girmeyen, ey doğurmayan ve doğmayan ve asla eşi
dengi bulunmayan!
51-) Ey güzel hesap gören, ey güzel Tabib, ey güzel gözetleyici, ey gü-zel yakın, ey
güzel icabet eden, ey güzel sevgili, ey güzel Kefil, ey güzel Vekil, ey güzel Mevlâ, ey
güzel yardımcı!

(52) ‫ّين يا‬ ‫م ِقل َـ‬ ُ ‫ق ا ْل‬ ‫راز َـ‬ِ ‫ابين يا‬ َ ّ‫بيب ال َّتو‬ َ ‫ح‬ َ ‫ريدين يا‬ َ ‫م‬ُ ‫نيس ا ْل‬َ َ‫ين يا ا‬ َ ّ ‫حب‬ ِ ‫فين يا ُم َنى ا ُُْـْلم‬ ‫عار َـ‬ ِ ‫س ُرو َر ا ْل‬ ُ ‫يا‬
‫ومين يا اِلـٰ َه‬ َ ‫ْم‬
ُ ‫مغ‬ َ ‫ن ا ْل‬ ً
ِ ‫وبين يا ُم َف ِرّجا َع‬ َ ‫مك ُْر‬ َ ‫ن ا ْل‬ ً
ِ ‫دين يا ُم َن ِ ّفسا َع‬ َ ِ‫ن ا ْلعاب‬ ِ ‫بين يا ق َُّر َة َع ْي‬ َ ِ‫مذْ ن‬ ُ ‫َرجا َء ا ْل‬
‫رين‬
َ ‫خ‬ ِ ‫لين َواآل‬ َ ‫األ َّو‬ َ
(53) ‫ص َرنا يا حافِظَنا يا َدليلَنا يا‬ ِ ‫س ِي ّ َدنا يا َم ْوالنا يا نا‬ َ ‫ك يا َربَّنا يا اِل َهنا يا‬ َ ‫م‬ ِ ‫اس‬ْ ِ‫ك ب‬ َ ‫سأَ ُل‬ ْ َ‫م اِنّي ا‬ ُ ‫اَلل‬
َّ ‫ّـه‬
‫حبيبَنا يا طَبيبَنا‬ َ ‫معي َننا يا‬. ُ
(54) ‫ب‬ َّ َ ‫ر‬ ‫يا‬ ‫بار‬
ِ ِ َ ِ ّ ِ ‫ب ال‬
‫ك‬ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫و‬ ‫غار‬ ‫ص‬ َّ ‫ار يا َر‬ ِ ّ‫ة َوالن‬ َ ‫ب ا ْل‬
ِ ‫ج َّن‬ َّ ‫يار يا َر‬ ِ ‫خ‬ ْ َ ‫يقين َواأل‬ َ ‫د‬
ّ ّ‫ص‬
ِ ‫ب ال‬ َّ ‫رار يا َر‬ ِ ‫ين َواأل َ ْب‬ َ ّ ‫ب ال َّنبي‬ َّ ‫يا َر‬
‫ل‬ ِ ‫ب اللَّ ْي‬ َّ ‫حار يا َر‬ ِ ‫ب ا ْلبَراري َوا ْل ِب‬ َّ ‫فار يا َر‬ ِ ‫صحاري َوا ْل ِق‬ َّ ‫ب ال‬ َّ ‫جار يا َر‬ ِ ‫ش‬ َ
ْ ‫هار َواأل‬ ِ ‫ب األ ْن‬َ َّ ‫مار يا َر‬ ِ ّ‫ح ُبوبِ َوال ِث‬ ُ ‫ا ْل‬
‫رار‬
ِ ‫س‬ ْ ‫اال‬ِ ‫الن َو‬ ِ ‫اال ْع‬ ِ ‫ب‬ َّ ‫هار يا َر‬ ِ ‫َوال َّن‬
(55) ‫ي ٍء‬ ْ َ ِّ ‫ش‬ ‫ل‬ ‫ك‬
ُ ‫لى‬ ِ ‫ا‬ ‫َت‬ْ ‫ن َبلَغ‬ ْ ‫م ُه يا َم‬ ُ ‫ع ْل‬ ِ ‫ي ٍء‬ ْ ‫ش‬ َ ‫ل‬ ّ ِ ‫ق بِ ُك‬ َ ‫ح‬ ِ َ‫ن ل‬ ْ ‫ي ٍء اَ ْم ُر ُه يا َم‬ ْ ‫ش‬ َ ‫ل‬ ّ ِ ‫ن نَ َف َذ في ُك‬ ْ ‫يا َم‬
‫جاللَ ُه يا‬ َ ‫ْهام‬ ُ ‫ْالَـف‬ َْ ‫ك ا‬ ُ ‫ن ال ُت ْد ِر‬ ْ ‫ش ْك َر ُه يا َم‬ ُ ‫ق‬ ُ ِ‫خالئ‬ َ ‫ن ال تَ ْب ُل ُغ ا ْل‬ ْ ‫م ُه يا َم‬ َ ‫باد نِ َع‬ ُ ‫صي ا ْل ِع‬ ِ ‫ح‬ ْ ‫ن ال ُت‬ ْ ‫ق ُْد َر ُت ُه يا َم‬
ّ ‫ك إال‬ ْ
َ ‫ن ال ُمل‬ ْ ‫باد قضا َء ُه يا َم‬ َ ْ
ُ ‫ن ال يَ ُر ُّد ال ِع‬ ْ ‫ياء ِردا ُؤ ُه يا َم‬ ْ
ُ ‫م ُة َوالكِ ْب ِر‬ َ ْ
َ ‫ن ال َعظ‬ ِ ‫هام ُك ْن َه ُه يا َم‬ َ
ُ ‫نال األ ْو‬ ُ َ‫ن ال ت‬ ْ ‫َم‬
‫ن ال َعطا َء إال ّ َعطا ُؤ ُه‬ ْ َ‫م‬ ‫يا‬ ‫ه‬
ُ ُ‫ك‬
ُ ْ
‫ل‬ ‫م‬
52-) Ey ariflerin sevinci, ey sevenlerin arzusu, ey kendisine müştak olanların
arkadaşı, ey tövbekârların sevgilisi, ey muhtaçlara rızk veren, ey günahkârların ümidi,
ey ibadet edenlerin göz nuru, ey sıkıntıda bulu-nanların sıkıntısını gideren, ey
hüzünlülerin hüznüne son veren, ey ev-vellerin ve ahirlerin (bütün yaratıkların) ilâhı!
53-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) senden diliyorum;
ey bizim Rabbimiz, ey bizim ilâhımız, ey bizim efendi-miz, ey bizim mevlâmız, ey
bizim (düşmana karşı) yardımcımız, ey bizim koruyucumuz, ey bize yol gösteren, ey
bizim yardımcımız, ey bizim habibimiz/sevgilimiz, ey bizim tabibimiz!
54-) Ey peygamberlerin ve iyilerin Rabbi, ey sıddıkların ve seçkinlerin Rabbi, ey
cennet ve cehennemin Rabbi, ey küçüklerin ve büyüklerin Rabbi, ey tanelerin ve
meyvelerin Rabbi, ey nehirlerin ve ağaçların Rabbi, ey sahraların ve ıssız çöllerin
Rabbi, ey karaların ve denizlerin Rabbi, ey gece ve gündüzün Rabbi, ey açıkların ve
gizliliklerin Rabbi!
55-) Ey emri her şeyde geçerli olan, ey ilmi her şeyi kuşatan, ey gücü her şeye
yeten, ey nimetlerini kulların sayamadığı, ey şükrünü yaratıkla-rın (layıkıyla) yerine
getirmediği, ey yüceliğini zihinlerin kavrayamadığı, ey idrak ve hayallerin künhüne
varamadığı, ey örtüsü azamet ve kibriyâ olan, ey kesin olarak (takdir edip) hükme
bağladığını kulların reddede-mediği, ey kendi saltanat ve mülkünden başka (hakiki)
bir saltanat bu-lunmayan, ey kendi bağışından başka (gerçek) bir bağış bulunmayan!

(56) ‫ج َّن ُة‬ َ ‫ن لَ ُه ا ْل‬ ْ ‫خ َر ُة َواألُولى يا َم‬ ِ ‫ن لَ ُه اآل‬ ْ ‫فات ا ْل ُع ْليا يا َم‬ ُ ّ‫ص‬ ِ ‫ن لَ ُه ال‬ ْ ‫ْالَـ ْعلى يا َم‬ َْ ‫ل ا‬ ُ ‫م َث‬ َ ‫ن لَ ُه ا ْل‬ ْ ‫يا َم‬
َ
‫ن ل ُه‬ ْ ‫م َوالقَضا ُء يا َم‬ ْ ُ ‫حك‬ ْ ْ
ُ ‫ن ل ُه ال‬ َ ْ ‫سنى يا َم‬ ْ ‫ح‬ ْ
ُ ‫سما ُء ال‬ َ
ْ ‫ن ل ُه األ‬ َ ْ ‫اآليات ال ُك ْبرى يا َم‬ ْ ُ َ
‫ن ل ُه‬ ْ ‫م ْاوى يا َم‬ َ ‫ا ْل‬
‫ماوات ا ْل ُعلى‬ ُ ‫الس‬ َّ ‫ن لَ ُه‬ ْ ‫ش َوالثَّرى يا َم‬ ُ ‫ن لَ ُه ا ْل َع ْر‬ ْ ‫ا ْل َهوا ُء َوا ْل َفضا ُء يا َم‬
(57) ‫ؤول يا‬ ُ ‫س‬ ْ ‫ُور يا َرؤوفُ يا َعطُوفُ يا َم‬ ُ ‫شك‬ َ ‫ور يا‬ ُ ‫ص ُب‬ َ ‫ور يا‬ ُ ‫ك يا َع ُف ُّو يا َغ ُف‬ َ ‫م‬ ِ ‫اس‬ ْ ِ‫ك ب‬ َ ‫سأَ ُل‬ ْ َ‫م اِنّي ا‬ َّ ‫اَلل ّـ ُه‬
‫ُّوس‬
ُ ‫د‬ ‫ق‬
ُ ‫يا‬ ‫وح‬ُ ُّ ُ‫ب‬ ‫س‬ ‫يا‬ ‫د‬
ُ ُ َ‫و‬ ‫د‬ ‫و‬
(58) ‫ن فِي‬ ْ ‫ي ٍء َدالئِ ُل ُه يا َم‬ ْ ‫ش‬ َ ‫ل‬ ّ ِ ‫ن في ُك‬ ْ ‫ض آيا ُت ُه يا َم‬ ِ ‫ن فِي األ َ ْر‬ ْ ‫م ُت ُه يا َم‬ َ َ‫السما ِء َعظ‬ َّ ‫ن فِي‬ ْ ‫يا َم‬
ُّ
‫جـ ُع األ ْم ُر ُكل ُه يا‬ َ ِ ‫ه يَ ْر‬ َ
ِ ‫ن اِل ْي‬ ْ ‫عيد ُه يا َم‬ ُ ‫م ُي‬ َّ ‫ق ُث‬ َ ‫خل‬ ْ ْ ُ
َ ‫ن يَ ْب َدأ ال‬ ْ ‫خزائِ ُن ُه يا َم‬ َ ‫ل‬ ْ
ِ ‫ن فِي الجِبا‬ ْ ‫حار َعجائِ ُب ُه يا َم‬ ِ ِ‫ا ْلب‬
‫ق ق ُْد َر ُت ُه‬ ِ ِ‫خالئ‬ َ ‫ص َّرفُ فِي ا ْل‬ َ َ‫ن ت‬ ْ ‫َه يا َم‬ ُ ‫خ ْلق‬ َ ‫ي ٍء‬ ْ ‫ش‬ َ ‫ل‬ َّ ‫ن ُك‬ َ ‫س‬ َ ‫ح‬ْ َ‫ن ا‬ ْ ‫ط َف ُه يا َم‬ ْ ‫ي ٍء ُل‬ ْ ‫ش‬ َ ‫ل‬ ّ ِ ‫ظ َه َر في ُك‬ ْ َ‫ن ا‬ ْ ‫َم‬
(59) ‫ن‬ ْ ‫فيق َم‬ َ ‫ش‬ َ ‫جيب لَ ُه يا‬ َ ‫ن ال ُم‬ ْ ‫جيب َم‬ َ ‫بيب لَ ُه يا ُم‬ َ َ‫ن ال ط‬ ْ ‫بيب َم‬ َ َ‫بيب لَ ُه يا ط‬ َ ‫ح‬
َ ‫ن ال‬ ْ ‫بيب َم‬ َ ‫ح‬َ ‫يا‬
‫ن‬ ْ ‫نيس َم‬ َ َ ‫ل ل ُه يا ا‬ َ َ ‫ن ال َدلي‬ ْ ‫ل َم‬ َ
َ ‫فيق ل ُه يا ُمغيثَ َمن ال ُمغيثَ ل ُه يا َدلي‬ َ َ ‫ن ال َر‬ ْ ‫فيق َم‬ َ َ
‫فيق ل ُه يا َر‬ َ ‫ش‬َ ‫ال‬
‫ب لَ ُه‬ َ ‫ح‬ِ ‫صا‬ ‫ال‬ ‫ن‬ ْ َ َ ‫م‬ ‫ب‬ ‫ح‬ِ ‫صا‬ ‫يا‬ ‫ه‬
ُ ََ ‫ل‬ ‫م‬ ‫ح‬
ِ ‫را‬ ‫ال‬ ‫ن‬ ‫م‬
ْ َ َ ‫م‬ ‫ح‬
ِ ‫را‬ ‫يا‬ ‫ه‬ُ َ َ ‫ل‬ ‫نيس‬ َ ‫ا‬ ‫ال‬
(60) ‫اس َت ْرعا ُه‬ ْ ‫ن‬ ِ ‫ي َم‬ َ ‫ع‬ ِ ‫اس َتكْال ُه يا را‬ ْ ‫ن‬ ِ ‫اس َت ْهدا ُه يا كالِى َء َم‬ ْ ‫ن‬ ِ ‫ي َم‬ َ ‫اس َتكْفا ُه يا ها ِد‬ ْ ‫ن‬ ِ ‫ي َم‬ َ ِ‫يا كاف‬
‫اس َت ْوفا ُه يا‬ ْ ِ َ َ ِ ُ ‫ن‬ ‫م‬ ‫ي‬ ‫ف‬ ‫و‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ه‬
ُ ‫ْنا‬ ‫غ‬ ‫ت‬ ‫اس‬ ‫ن‬
َ ْ ِ َ َ ِ ُ‫م‬ ‫ي‬ ‫ن‬ ‫غ‬ْ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ه‬ ُ ‫ْضا‬ ‫ق‬ ‫ت‬ ‫اس‬
َ ْ ِ َ َ ِ ‫ن‬ ‫م‬ ‫ي‬ ‫ض‬ ‫قا‬ ‫يا‬ ‫ه‬
ُ ْ َ ْ ِ َ َ ِ ‫يا شا‬
‫فا‬ ‫ش‬ ‫ت‬‫اس‬ ‫ن‬ ‫م‬ ‫ي‬ ‫ف‬
‫اس َت ْوال ُه‬ ْ ‫ن‬ ِ ‫ي َم‬ َّ ِ‫اس َتقْوا ُه يا َول‬ ْ ‫ن‬ ِ ‫ي َم‬ َ ّ‫م َق ِو‬. ُ
56-) Ey en güzel misalin sahibi, ey en yüce sıfatların sahibi, ey ahiret ve dünyanın
sahibi, ey Cennet’ülMe’vâ’nın sahibi, ey en büyük ayetlerin sahibi, ey en güzel
isimlerin sahibi, ey hüküm ve yargının sahibi, ey hava ve uzayın sahibi, ey Arş’ın ve
yerin sahibi, ey yüce göklerin sahibi!
57-) Allah’ım, ben, ismin hürmetine sana el açıyorum, (hacetlerimi) senden
diliyorum; ey çok affeden, ey çok bağışlayan, ey çok sabreden, ey (kullarının
amellerini) karşılıksız bırakmayan, ey çok şefkatli olan, ey çok merhametli olan, ey
kendisinden dilekte bulunulan, ey (sâlih kullarını) çok seven/çok sevilen, ey
münezzeh, ey mukaddes!
58-) Ey gökyüzünde azameti görülen, ey yeryüzünde ayetleri tecelli eden, ey her
şeyde delilleri bulunan, ey denizlerde hayret verici (yaratık-ları, sanatları) bulunan, ey
dağlarda hazineleri yer alan, ey yaratılışı ilk defa başlatan (öldükten) sonra da tekrar
dirilten, ey bütün işler kendisine dönen, ey her şeyden lütfunu aşikâr eden, ey her
şeyi en güzel şekilde yaratan, ey kudreti mahlûkatını kuşatıp onda tasarruf eden!
59-) Ey sevgilisi olmayanın (gerçek) sevgilisi, ey tabibi olmayanların tabibi, ey
(isteklerine) icabet edeni olmayanın icabet edeni, ey şefkat gösterecek kimsesi
olmayanın şefkat göstereni, ey arkadaşı olmayanın arkadaşı, ey imdat edeni
olmayanın imdatçısı, ey kılavuzu olmayanın kı-lavuzu, ey ünsiyet kuracak kimsesi
olmayanın enîsi /can yoldaşı, ey mer-hamet edecek kimsesi olmayanın merhamet
edeni, ey dostu olmayanın (gerçek) dostu!
60-) Ey kendisine yetmesini isteyene yeterli olan, ey kendisinden hi-dayet dileyeni
hidayet eden, ey kendisinden korunma dileyeni koruyan, ey hâlinin gözetilmesini
isteyeni gözeten, ey şifa isteyene şifa veren, ey hükmetmesini isteyenler hakkında
hükmünü veren, ey kendisinden zen-ginlik dileyenleri zenginleştiren, ey sözünü
yerine getirmesini isteyenlere, verdiği sözü yerine getiren, ey kendisinden güç,
kuvvet dileyenleri güçlendi-ren, ey kendisinden dostluk ve sahiplik isteyenlerin dostu
ve sahibi olan!
(61) ‫ق يا‬ ُ ِ‫فارقُ يا فات‬ ِ ‫ق يا‬ ُ ِ‫ق يا صادِقُ يا فال‬ ُ ‫ط‬ ِ ‫رازقُ يا نا‬ ِ ‫ق يا‬ ُ ِ‫ك يا خال‬ َ ‫م‬ ِ ‫اس‬ ْ ِ‫ك ب‬ َ ‫سأَ ُل‬ ْ َ‫م اِنّي ا‬ َّ ‫اَلل ّـ ُه‬
‫ق‬ ُ ‫ق يا سا ِم‬ ُ ِ‫ق يا ساب‬ ُ ِ‫رات‬
(62) ‫ن‬ ْ ‫ح ُرو َر يا َم‬ َ ‫ل َوا ْل‬ َّ ّ ‫ظ‬ ِ ‫ق ال‬ َ َ‫خل‬ َ ‫ن‬ ْ ‫ل الظُّلُماتِ َواأل َ ْنوا َر يا َم‬ َ ‫ج َع‬ َ ‫ن‬ ْ ‫ل َوال َّنها َر يا َم‬ َ ‫ب اللَّ ْي‬ ‫ن ُي َق ِل ّ ُـ‬ ْ ‫يا َم‬
‫ق َواأل َ ْم ُر‬ ُ َ ْ
‫ل‬ ‫خ‬ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫ه‬ َ
ُ ْ َ‫ل‬ ‫ن‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ة‬
َ ‫يا‬ ‫ح‬ ْ
‫ل‬ ‫ا‬‫و‬
َ َ َ ْ َ ‫ت‬ ‫و‬ ‫م‬ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫ق‬ َ ‫ل‬
َ َ ْ َ ‫خ‬ ‫ن‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ر‬ ‫الش‬ ‫و‬
َّ َّ َ َ ْ َ َ َّ ْ َ ‫ر‬ ‫ي‬ ‫خ‬ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫ر‬‫د‬ َ
‫ق‬ ‫ن‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ر‬
َ َ ‫م‬ ‫ق‬
َ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫و‬
َ َ ْ َّ‫س‬ ‫م‬ ‫الش‬ ‫خ َر‬ َّ ‫س‬
َ
‫ل‬ِّ ‫ن ال ُّذ‬ َ ‫ي ِم‬ ٌّ ِ‫ُن لَ ُه َول‬ ْ ‫م يَك‬ ْ َ‫ن ل‬ ْ ‫ك يا َم‬ ِ ‫م ْل‬ ُ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫ي‬ ِ ‫ف‬ ‫ك‬
ٌ ‫ري‬ ‫ش‬
َ ‫ه‬ُ َ ‫ل‬ ‫س‬
َ ‫ي‬
ْ َ ‫ل‬ ‫ن‬ْ ‫م‬ َ ‫يا‬ ً ‫ا‬ ‫د‬ َ ‫ل‬ ‫و‬
َ ‫ال‬ ‫و‬
َ ً
‫ة‬ َ ‫ب‬ ‫ح‬
ِ ‫صا‬ ْ‫ِذ‬‫خ‬ ‫ت‬
َّ َ ‫ي‬ ‫م‬
ْ َ ‫ل‬ ‫ن‬ ْ ‫م‬
َ ‫يا‬
(63) ‫ن‬ ْ ‫نين يا َم‬ َ ‫ه‬ ِ ‫نين ا ْلوا‬ َ َ‫م ُع ا‬ َ ‫س‬ ْ َ‫ن ي‬ ْ ‫تين يا َم‬ َ ‫ضمي َر الصّا ِم‬ َ ‫م‬ ُ َ‫ن يَ ْعل‬ ْ ‫ريدين يا َم‬ َ ‫م‬ ُ ‫م ُمرا َد ا ْل‬ ُ َ‫ن يَ ْعل‬ ْ ‫يا َم‬
‫ل‬ ‫م‬ ‫ع‬
َ َ َ ُ ْ ُ ‫ح‬ ‫ل‬
ِ ‫ص‬ ‫ي‬ ‫ال‬ ‫ن‬
ْ َ ‫م‬ ‫يا‬ ‫بين‬
َ ِ ‫ئ‬ ‫ا‬ ‫ت‬ ‫ال‬ ‫ر‬
ّ َ ُ ُ َ َ ْ َْ‫ذ‬‫ع‬ ‫ل‬ ‫ب‬ ‫ق‬ ْ ‫ي‬ ‫ن‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫لين‬
َ ِ ‫ئ‬ ‫ا‬ ‫الس‬ّ ‫ج‬ َ ِ ‫ئ‬ ‫وا‬ ‫ح‬ ‫ك‬
َ ُ ْ َ ْ َ ‫ل‬
ِ ‫م‬ ‫ي‬ ‫ن‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫فين‬َ ِ ‫ئ‬ ‫خا‬ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫ء‬
َ ُ ‫َيرى‬
‫كا‬ ‫ب‬
‫ودين‬
َ ‫ج‬ َ
ْ ‫ج َو َد األ‬ ْ َ‫فين يا ا‬ َ ‫عار‬ ِ ‫ن ُقلُوبِ ا ْل‬ ْ ‫ن ال يَ ْب ُع ُد َع‬ ْ ‫نين يا َم‬ َ ‫س‬ ِ ‫ح‬ ْ ُ‫ج َر ا ْلمـ‬ ْ َ‫ن ال ُيضي ُع ا‬ ْ ‫دين يا َم‬ َ ‫س‬ ِ ‫م ْف‬ ُ ‫ا ْل‬
(64) ‫ن البَالء‬ ِ ْ َ ‫س‬ َ ‫ح‬ َ ‫السماء يا‬ ِ َّ ‫ع‬َ ‫خطاء يا بَدي‬ ِ ْ
َ ‫ع ال َعطاء يا غافِ َر ال‬ ِ ْ َ ‫س‬ِ ‫ع الدُّعاء يا وا‬ ِ َ ‫م البَقاء يا سا ِم‬ ِ ْ َ ِ‫يا دائ‬
‫جزا ِء‬ َ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫ريف‬ َ ‫ش‬
َ ‫يا‬ ِ
‫ء‬ ‫فا‬ ‫و‬
َ َْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫ر‬ ‫ثي‬ َ
‫ك‬ ‫يا‬ ‫ء‬ِ ‫نا‬ ‫الس‬
َّ ‫م‬
َ ‫دي‬ َ
‫ق‬ ‫يا‬ ‫ء‬ِ ‫َّنا‬ ‫ث‬‫ال‬ ‫ل‬
َ ‫مي‬ ‫ج‬
َ ‫يا‬
61-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) senden diliyorum;
ey yaratan, ey rızk veren, ey konuşan (sözleri, sesleri icat eden), ey (her şeyinde)
doğru olan, ey (tohum ve taneyi) yarıp filizlendiren, ey (birbirinden ayrılması
gerekenleri) ayıran, ey (kapıları) açan, ey (açıkları) kapatan, ey (her şeyden) önce
var olan, ey her şeyden yüce!
62-) Ey gece ve gündüzü değiştiren, ey karanlıkları ve ışıkları (âlemin düzenine)
yerleştiren, ey gölgeyi ve (güneşin) hararetini yaratan, ey gü-neş ve ayı emri altına
alan, ey hayır ve şerri mukadder kılan, ey ölüm ve hayatı yaratan, ey yaratmak ve
emretmek kendisine mahsus olan, ey kendisine eş ve evlat edinmeyen, ey mülkünde
ortağı bulunmayan, ey zillet (ve eksiklikten) kaynaklanan bir veli ve yardımcıya
ihtiyacı olmayan!
63-) Ey müştak olanların maksadından haberdar olan, ey susanların içini bilen, ey
(üzüntüsünden) kendinden geçenlerin inlemesini işiten, ey (kendisinden) korkanların
ağlayışını gören, ey (kendisinden) dilekte bulu-nanların ihtiyaç duyduklarına sahip
olan, ey tövbe edenlerin mazeretini kabul buyuran, ey fitne ve fesatçıların işlerini
düzeltmeyen, ey iyilikte bu-lunanların ecrini zayi etmeyen, ey ariflerin kalplerinden
uzaklaşmayan, ey cömertlerin cömerdi!
64-) Ey ebediyen baki kalacak olan, ey duayı işitip (icabet eden), ey bağış ve ihsanı
geniş olan, ey hatayı bağışlayan, ey gökyüzünü gü-zel/emsalsiz yaratan, ey iyi
imtihan eden, ey medh u senası güzel olan, ey (varlığının) parıltısı kadîm olan, ey
vefası bol olan, ey mükâfatı şanlı, şerefli olan!

(65) ‫اح يا‬ ُ ّ‫تار يا َفت‬ ُ ‫خ‬ ْ ‫ار يا با ُّر يا ُم‬ ُ ّ ‫صب‬َ ‫ار يا‬ ُ ّ ‫جب‬ َ ‫ار يا‬ ُ ‫ه‬ّ ‫ار يا َق‬ ُ ‫ار يا َغ ّف‬ ُ ّ‫ست‬ َ ‫ك يا‬ َ ‫م‬ ِ ‫اس‬ ْ ِ‫ك ب‬ َ ‫س َأ ُل‬ ْ َ‫م اِنّي ا‬ َّ ‫اَلل ّـ ُه‬
‫تاح‬ ُ ‫ح يا ُم ْر‬ ُ ‫نَ ّفا‬
(66) ‫ن َق َّربَني‬ ْ ‫سقاني يا َم‬ َ ‫مني َو‬ َ ‫ط َع‬ ْ َ‫ن ا‬ ْ ‫ن َر َز َقني َو َربّاني يا َم‬ ْ ‫سوّاني يا َم‬ َ ‫خلَقَنى َو‬ َ ‫ن‬ ْ ‫يا َم‬
‫ن َو َّفقَنى‬ ْ َ ‫م‬ ‫يا‬ ‫نانى‬ ْ‫غ‬ َ ‫ا‬ ‫و‬
َ ‫نى‬ ‫ز‬ ‫ع‬ َ ‫ا‬
َّ َ ْ َ ‫ن‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫النى‬ ‫ك‬ َ ‫و‬
َ ‫ني‬ َ ‫ظ‬ ‫ف‬
ِ ‫ح‬
َ ْ َ‫ن‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫فاني‬ َ
‫ك‬ ‫و‬
َ ‫ني‬ ‫م‬ ‫ص‬
َ َ َ ْ َ‫ع‬ ‫ن‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫َواَ ْدناني‬
‫حيانى‬ ْ َ‫ن اَماتَنى َوا‬ ْ ‫سنى َوآ َوانى يا َم‬ َ َ‫ن آن‬ ْ ‫هدانى يا َم‬ َ ‫َو‬
(67) ‫ن‬ ْ ‫ه يا َم‬ ْ َ
ِ ِ‫م ْرء َوقلب‬ ِ َ ‫ن ال‬ ْ َ ‫ل بَ ْي‬ ُ ‫حو‬ ُ َ‫ن ي‬ ْ ‫عبا ِد ِه يا َم‬ ِ ‫ن‬ ْ ‫ل ال َّت ْوبَ َة َع‬ ُ َ‫ن يَ ْقب‬ ْ ‫ه يا َم‬ ِ ِ‫كلِمات‬ َ ِ‫ق ب‬ َّ ‫ح‬ َ ‫حقُّ ا ْل‬ ِ ‫ن ُي‬ ْ ‫يا َم‬
‫ن ال را َّد‬ ْ َ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ه‬
ِ ‫م‬
ِ ْ
‫ك‬ ‫ح‬
ُ َِ ‫ل‬ ‫ب‬ ‫ق‬
ّ ِ ‫ع‬
َ ‫م‬ُ ‫ال‬ ‫ن‬ ْ َ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ه‬
ِ ‫ل‬
ِ ‫بي‬ ‫س‬َ ْ َّ ‫ن‬‫ع‬َ ‫ل‬ ‫ض‬َ ‫ن‬ ‫م‬ ‫ب‬
ْ َ ِ ُ ‫م‬ َ ‫ل‬‫ع‬ْ َ ‫ا‬ ‫و‬ ‫ه‬ ‫ن‬
َ ُ ْ َ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ه‬ِ ِ ‫ن‬ ‫ذ‬
ْ ‫ا‬
ِ ِ ‫ب‬ ّ ‫ال‬‫إ‬ ‫ة‬ُ ‫فاع‬
َ ‫الش‬
َّ ‫ع‬ُ ‫ال تَ ْن َف‬
ً‫شرا‬ْ ‫ح ُب‬ َ ‫الرّيا‬
ِ ‫ل‬ ُ ‫س‬ ِ ‫ن ُي ْر‬ ْ ‫ه يا َم‬ ِ ِ‫ات بِيَمين‬ ٌ ّ ‫ط ِوي‬ ْ ‫ماوات َم‬
ُ ‫الس‬
َّ ِ ‫ي ٍء َِِالَـ ْم ِر ِه يا َم‬
‫ن‬ ْ ‫ش‬ َ ‫ل‬ ُّ ‫ن ا ْنقا َد ُك‬ ِ ‫ه يا َم‬ ِ ِ‫لِقَضائ‬
‫ه‬ ‫ت‬‫م‬ ‫ح‬ ‫ر‬ ‫ي‬
ِ َِ ْ َ ْ َ َ َ َْ ‫د‬ ‫ي‬ ‫ن‬ ‫ي‬ ‫ب‬

65-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) sen-den diliyorum;
ey (ayıpları) örten, ey çok bağışlayan, ey (her şeye) galip gelen/(düşmanlarını)
kahreden, ey (istediği her şeyi) zorla da olsa yaptı-rabilen, ey çok sabırlı olan, ey çok
iyilik eden, ey mutlak irade ve serbest-liğe sahip olan (hiçbir şeyin ve hiçbir kimsenin
etkisi ve baskısı altında olmayan), ey (zorlukları, düğümleri, kapalı kapıları) açan, ey
çok bağışta bulunan, ey rahatlatan ve dinlendiren!
66-) Ey beni yaratıp (her şeyimi en güzel şekilde) düzene koyan, ey beni rızıklandırıp
terbiye eden, ey beni yedirip içiren, ey beni (kendisine) yakınlaştırıp yakınlardan
kılan, ey beni koruyan ve bana (her şeyde) kâfi gelen, ey beni koruyan ve gözeten,
ey beni aziz kılan ve ihtiyaçlarımı gi-deren, ey beni muvaffak kılan ve hidâyet eden,
ey benimle ünsiyet kuran ve beni (rahmetine) sığındıran, ey beni öldüren ve dirilten!
67-) Ey kelimeleriyle hakkın hak olduğunu ispat eden, ey kullarından tövbeyi kabul
buyuran, ey kişi ile kalbi arasına giren, ey izni olmadan hiç bir şefaat fayda
vermeyen, ey yolundan sapanları en iyi bilen, ey hükmü-nü geciktirecek kimse
bulunmayan, ey kazasını geri çevirecek kimse ol-mayan, ey her şeyin emrine boyun
ediği, ey kudretiyle gökler dürülmüş olan, rüzgârları rahmet (yağmurundan) önce
müjdeci olarak gönderen!

(68) ‫ل‬ َ ‫ج َع‬ َ ‫ن‬ ْ ‫سراجاً يا َم‬ ِ ‫س‬ َ ‫م‬ ْ ‫الش‬ َّ ‫ل‬َ ‫ج َع‬ َ ‫ن‬ ْ ‫ل اَ ْوتاداً يا َم‬ َ ‫ل ا ْلجِبا‬ َ ‫ج َع‬ َ ‫ن‬ ْ ‫ض ِمهاداً يا َم‬ َ ‫ل األ َ ْر‬ َ ‫ج َع‬ َ ‫ن‬ ْ ‫يا َم‬
‫ل‬ ‫ع‬
َ ‫ج‬
َ َ ْ َ ‫ن‬ ‫م‬ ‫يا‬ ً ‫ا‬ ‫بات‬ ‫س‬ ‫م‬ ‫و‬ ‫ن‬ ‫ال‬
ُ َ ْ َّ َ َ ْ َ ‫ل‬ ‫ع‬ َ ‫ج‬ ‫ن‬ ‫م‬ ‫يا‬ ً ‫ا‬ ‫عاش‬ ‫م‬ ‫ر‬ ‫ها‬
َ َ َّ َ َ ْ َ ‫ن‬ ‫ال‬ ‫ل‬ ‫ع‬
َ ‫ج‬ ‫ن‬ ‫م‬ ‫يا‬ ً ‫ا‬ ‫باس‬ ِ ‫ل‬ ‫ل‬
َ ْ‫ي‬َّ ‫ل‬ ‫ال‬ ‫ل‬ ‫ع‬
َ
َ َ ْ َ ‫ج‬ ‫ن‬ ‫م‬ ‫يا‬ ً ‫ا‬ ‫ور‬ ‫ن‬
ُ َ‫م‬
‫ر‬ َ ‫ا ْل َق‬
ً‫ل النّا َر ِم ْرصادا‬ َ ‫ج َع‬ َ ‫ن‬ ً
ْ ‫شيا َء اَ ْزواجا يا َم‬ َ
ْ ‫ل األ‬ َ ‫ج َع‬ َ ‫ن‬ ْ ‫السما َء بِنا ًء يا َم‬ َّ
(69) ‫بير يا‬ ُ َ
‫ك‬ ‫يا‬ ‫ع‬ُ َ‫دي‬ ‫ب‬ ‫يا‬ ‫ع‬
ُ َ ‫ري‬ ‫س‬ ‫يا‬ ‫نيع‬
ُ َ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ع‬ ‫في‬
ُ َ ‫ر‬ ‫يا‬ ‫ع‬
ُ ‫في‬ ‫ش‬ َ ‫يا‬ ‫ع‬
ُ ‫س‬ ‫مي‬ َ ‫ك يا‬ َ ‫م‬ ِ ‫اس‬
ْ ِ‫ك ب‬ َ ‫سأَ ُل‬ ْ َ‫م اِنّي ا‬ َّ ‫اَلل ّـ ُه‬
‫جير‬
ُ ‫بير يا ُم‬ ُ ‫خ‬ َ ‫دير يا‬ ُ ‫َق‬
(70) ‫ي الذي ال‬ َّ ُّ ‫ح‬ َ ‫ي يا‬ ٌّ ‫ح‬ َ ‫ه‬ ِ ِ‫م ْثل‬ ِ ‫س َك‬ َ ‫ي الَّذي لَ ْي‬ ُّ ‫ح‬ َ ‫ي يا‬ ٍّ ‫ح‬ َ ‫ل‬ ّ ِ ‫حيّاً بَ ْع َد ُك‬ َ ‫ي يا‬ ٍّ ‫ح‬ َ ‫ل‬ ّ ِ ‫ل ُك‬ َ ‫حيّاً َق ْب‬ َ ‫يا‬
‫ل‬ َّ ‫ك‬
ُ ُ‫ق‬ ‫ز‬ ‫ر‬
َُْ ‫ي‬ ‫ذي‬ َّ ‫ل‬ ‫ا‬ ‫ي‬
ُّ ‫ح‬
َ ‫يا‬ ‫ي‬
ٍ ّ َ َّ‫ح‬ ‫ل‬ ‫ك‬
ُ ‫ميت‬
ُ ‫ي‬
ُ ‫ذي‬ َّ ‫ل‬ ‫ا‬ ‫ي‬
ُّ ‫ح‬َ ‫يا‬ ‫ي‬
ٍّ َ ‫ح‬ ‫لى‬ ِ ‫ا‬ ‫ج‬ُ ْ َ‫تا‬ ‫ح‬ ‫ي‬ ‫ال‬ ‫ذي‬ َّ ‫ل‬ ‫ا‬ ‫ي‬
ُّ ‫ح‬َ ‫يا‬ ‫ي‬
ٌّ ‫ح‬ َ ‫ُه‬ ُ ‫شارك‬
ِ ‫ُي‬
‫ة َوال‬ ٌ ‫س َن‬ِ ‫خ ُذ ُه‬ ُ ‫ُّوم ال تَأ‬ ُ ‫ي يا َقي‬ ُّ ‫ح‬ َ ‫م ْوتى يا‬ َ ‫حيِي ا ْل‬ ْ ‫ي الَّذي ُي‬ ُّ ‫ح‬ َ ‫ي يا‬ ٍّ ‫ح‬ َ ‫ن‬ ْ ‫حيا َة ِم‬ َ ‫م يَ ِرثِ ا ْل‬ ً
ْ َ‫حيّا ل‬ َ ‫ي يا‬ ٍّ ‫ح‬ َ
‫م‬ ٌ ‫نَ ْو‬
68-) Ey yeryüzünü (insanlar için istirahat) beşiği yapan, ey dağları (yeryüzünün)
kazıkları olarak karar kılan, ey güneşi kandil yapan, ey ayı aydınlık (vesilesi) kılan, ey
geceyi örtü yapan, ey gündüzü iaşe için çalı-şıp çabalama zamanı kılan, ey uykuyu
rahatlık ve huzur vasıtası yapan, ey göğü bina kılan, ey her şeyi çiftler halinde
yaratan, ey (cehennem) ateşini (kâfirler-fâsıklar için kurulan) bir pusu yeri karar
kılan!
69-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) senden diliyorum;
ey (her şeyi) duyan, ey (günahkârların) şefaatçisi (şe-faatçilere onlar hakkında şefaat
izni veren), ey (makamı yüce, ey metre-besi üstün, ey süratle (icabet eden/hesaba
çeken), ey emsalsiz yaratan, ey büyük, ey (her şeye) gücü yeten, ey (her şeyden)
haberdar olan, ey (sığınak dileyenleri) sığındıran!
70-) Ey her diriden önce hayat sahibi olan, ey her diriden sonra ha yat sahibi
bulunan, ey hiçbir şey kendisine benzemeyen gerçek hayat sahibi, ey hiçbir dirinin
(hiçbir şeyine) ortak olmadığı diri, ey hiçbir diriye muhtaç olmayan diri, ey her diriyi
öldüren diri, ey her diriye rızk veren di-ri, ey hayatı hiçbir diriden miras almayan
(kendi zatıyla) diri, ey ölüleri dirilten diri, ey hayat sahibi, ey (varlıkları) ayakta tutan,
kendisini (hiçbir zaman) uyku basmayan ve uyumayan!

(71) ‫ول يا‬ ُ ‫ك ال َي ُز‬ ٌ ‫ن لَ ُه ُم ْل‬ ْ ‫م ال ُت َع ُّد يا َم‬ ٌ ‫ن لَ ُه نِ َع‬ ْ ‫طفى يا َم‬ ْ ‫ور ال ُي‬ٌ ‫ن لَ ُه ُن‬ْ ‫ن لَ ُه ِذك ٌْر ال ُي ْنسى يا َم‬ ْ ‫يا َم‬
‫ن‬ ْ ‫ن لَ ُه َقضا ٌء ال ُي َر ُّد يا َم‬ ْ ‫ك يا َم‬ ُ ‫ل ال ُي ْد َر‬ ٌ ‫ن لَ ُه َكما‬ ْ ‫ف يا َم‬ َ ‫ل ال ُي‬
ُ َّ‫كي‬ ٌ ‫جال‬ َ ‫ن لَ ُه‬ ْ ‫حصى يا َم‬ ْ ‫ن لَ ُه ثَنا ٌء ال ُي‬ ْ ‫َم‬
‫وت ال ُت َغيَّ ُر‬ٌ ‫ن ل ُه ُن ُع‬ َ ْ ‫ل يا َم‬ ُ ‫فات ال ُتبَ َّد‬ ٌ ‫ص‬ ِ ‫ل ُه‬ َ
(72) ‫ن‬ ْ َ‫م‬ ‫يا‬ ‫بين‬
َ ِ ‫هار‬ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫ك‬ ‫ر‬ ‫د‬
َ ِ ْ ُ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ّجين‬
َ ‫ال‬ ‫بين يا ظَ ْه َر ال‬ َ ِ‫ين يا غايَ َة الط ّال‬ ِ ‫د‬ ّ ‫ك يَ ْو ِم ال‬ َ ِ‫مين يا مال‬ َ َ‫ب ا ْلعال‬
َّ ‫يا َر‬
‫ه َو‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫نين يا َم‬ َ ‫س‬ ِ ‫ح‬ ْ ‫م‬ ُ ‫ن ُيحِبُّ ال‬ ْ ‫رين يا َم‬ َ ‫ه‬ ِّ َ‫م َتط‬ُ ‫ن ُيحِبُّ ا ْل‬ ْ ‫ابين يا َم‬
َ ّ‫ن ُيحِبُّ ال َّتو‬ ْ ‫رين يا َم‬
َ ِ‫ُيحِبُّ الصّاب‬
‫دين‬ ‫ت‬ ‫ه‬
َ َ ْ ُ ِ ُ ْ ‫م‬ ْ
‫ل‬ ‫ا‬‫ب‬ ‫م‬ َ ‫ل‬‫ع‬ َ ‫ا‬
(73) ‫غيث يا ُم ِع ُّز يا‬ ُ ‫قيت يا ُم‬ ‫ُـ‬ ‫ط يا ُم‬ ُ ‫ظ يا ُمحي‬ ُ ‫حفي‬ َ ‫فيق يا‬
ُ ‫فيق يا َر‬ ُ ‫ش‬َ ‫ك يا‬ َ ‫م‬ ِ ‫اس‬ َ ‫سأَ ُل‬
ْ ِ‫ك ب‬ ْ َ‫م اِنّي ا‬ َّ ‫اَلل ّـ ُه‬
‫عيد‬
ُ ‫ئ يا ُم‬ُ ‫ل يا ُم ْب ِد‬
ُّ ‫ ُم ِذ‬.
71-) Ey unutulmayan, unutturulmayan zikrin sahibi, ey söndürülemez nurun sahibi,
ey sayılamaz nimetlerin sahibi, ey zeval bulmayan mülkün, saltanatın sahibi, ey
hadde hesaba gelmez medh u senanın sahibi, ey belli bir keyfiyete sığdırılamaz
celalin sahibi, ey idrak edilemez kemalin sahibi, ey reddedilemez kazâ ve hükmün
sahibi, ey alternatifsiz sıfatların sahibi, ey değiştirilemez vasıfların sahibi!
72-) Ey âlemlerin Rabbi, ey amellerin karşılığının verildiği (Kıyamet) gününün sahibi,
ey arayanların son maksadı, ey sığınanların destekçisi, ey kaçanları bulup yardımda
bulunan, ey sabredenleri seven, ey tövbe edenleri seven, ey (maddi ve manevi
pisliklerden) temizlenenleri seven, ey iyilikte bulunanları seven, ey hidayet olanları
(herkesten) daha iyi bi-len!
73-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) senden diliyorum;
ey şefkatli, ey (kullarıyla) arkadaş olan, ey (yaratıklarını) koru-yan, ey (âlemi)
kuşatan, ey (canlılara) yiyecek/rızk veren, ey imdat eden, ey izzet veren, ey zelil
kılan, ey (her şeyin) yaratılışını başlatan, ey (her şeyi ölümden sonra) tekrar kendine
döndüren!

(74) ‫ف يا‬ ٍ ‫ه َو ِو ْت ٌر بِال َك ْي‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫ب يا َم‬ ٍ ‫م ٌد بِال َع ْي‬ َ ‫ص‬ َ ‫ه َو‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫د يا َم‬ ٍّ ِ‫ه َو َف ْر ٌد بِال ن‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫د يا َم‬ ٍّ ‫ض‬ ِ ‫ح ٌد بِال‬ َ َ‫ه َو ا‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫يا َم‬
‫ن‬ ْ ‫ي بِال فق ٍْر يا َم‬َ ٌّ ِ‫ه َو َغن‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫ل يا َم‬ ّ ٍ ‫ه َو َعزي ٌز بِال ُذ‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫زير يا َم‬ ٍ ‫ه َو َربٌّ بِال َو‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫ف يا َم‬ ٍ ‫ح ْي‬ َ ‫ه َو قاضٍ بِال‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫َم‬
‫ه‬ٍ ‫شبي‬ َ ‫ال‬ ِ ‫ب‬ ٌ‫وف‬ ‫ص‬ ‫و‬ ‫م‬
ُ ْ َ َ ُ ْ َ ‫و‬ ‫ه‬ ‫ن‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ل‬
ٍ ‫ز‬ ‫ع‬ ‫ال‬
ْ َ ِ ٌ َ َ ُ ‫ب‬ ‫ك‬ ‫ل‬
ِ ‫م‬ ‫و‬ ‫ه‬.
(75) ‫ن‬ ْ ‫دين يا َم‬ َ ‫ع ٌّز لِ ْلحا ِم‬ ِ ‫م ُد ُه‬ ْ ‫ح‬ َ ‫ن‬ ْ ‫رين يا َم‬ َ ِ‫لشاك‬ ّ ِ‫شك ُْر ُه َف ْو ٌز ل‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫رين يا َم‬ َ ِ‫ذاك‬ ّ ‫ش َرفٌ لِل‬ َ ‫ن ِذك ُْر ُه‬ ْ ‫يا َم‬
‫ن آيا ُت ُه‬ ْ ‫نيبين يا َم‬ َ ‫م‬ ْ
ُ ‫ح لِل‬ ٌ ‫ض‬ ِ ‫سبيل ُُه وا‬ َ ‫ن‬ ْ ‫بين يا َم‬ َ ِ‫ح لِلط ّال‬ ٌ ‫باب ُه َم ْف ُتو‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫طيعين يا َم‬ َ ‫م‬ ْ
ُ ‫طا َع ُت ُه نَجا ٌة لِل‬
‫م ُت ُه‬ ‫ح‬ ‫ر‬
َ ْ َ ْ َ ‫ن‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫عاصين‬
َ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫و‬
َ َ ‫عين‬ ِ ‫ئ‬ ‫ّا‬ ‫ط‬ ‫ل‬ ِ ‫ل‬ ‫م‬ ‫و‬ ‫م‬ ‫ع‬
ٌ ُ ُ ُ ِْ ْ َ‫ه‬ ‫ق‬
ُ ‫ز‬ ‫ر‬ ‫ن‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫قين‬
َ ‫ت‬ ‫م‬
َّ ُ ْ
‫ل‬ ِ ‫ل‬ ‫ة‬
ٌ ‫ر‬
َ ‫ك‬
ِ ْ‫ذ‬ َ ‫ت‬ ‫ه‬
ُ ُ‫تاب‬ ‫ك‬
ِ ‫ن‬ْ َ ‫رين يا‬
‫م‬ َ ‫ظ‬ ِ ‫هان لِلنّا‬ ٌ ‫ُب ْر‬
‫نين‬َ ‫س‬ ِ ‫مح‬ ْ ‫ن ا ْل‬ َ ‫ريب ِم‬ ٌ ‫َق‬
(76) ‫ت‬ ‫س‬
َ َ َّ َ ْ َ ‫د‬ ‫ق‬َ ‫ت‬ ‫ن‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ل ثَنا ُؤ ُه‬ َّ ‫ج‬ َ ‫ن‬ ْ ‫ن ال اِلـٰ َه َغ ْي ُر ُه يا َم‬ ْ ‫ج ُّد ُه يا َم‬ َ ‫ن تَعالى‬ ْ ‫م ُه يا َم‬ ُ ‫اس‬ ْ ‫ك‬ َ ‫ن تَبا َر‬ ْ ‫يا َم‬
‫ن ال‬ ْ ‫حصى آال ُؤ ُه يا َم‬ ْ ‫ن ال ُت‬ ْ ‫ياء ِردا ُؤ ُه يا َم‬ ُ ‫ن ا ْلكِ ْب ِر‬ ِ ‫م ُة بَها ُؤ ُه يا َم‬ َ َ‫ن ا ْل َعظ‬ ِ ‫وم بَقا ُؤ ُه يا َم‬ ُ ‫ن يَ ُد‬ ْ ‫سما ُؤ ُه يا َم‬ ْ َ‫ا‬
‫ُت َع ُّد نَ ْعما ُؤ ُه‬
(77) ‫ميد يا‬ ُ ‫ح‬ َ ‫شيد يا‬ ُ ‫كين يا َر‬ ُ ‫تين يا َم‬ ُ ‫بين يا َم‬ ُ ‫مين يا ُم‬ ُ َ‫عين يا ا‬ ُ ‫ك يا ُم‬ َ ‫م‬ ِ ‫اس‬
ْ ِ‫ك ب‬ َ ‫سأَ ُل‬ ْ َ‫م اِنّي ا‬ َّ ‫ّـه‬ ُ ‫اَلل‬
‫هيد‬
ُ ‫ش‬ َ ‫ديد يا‬ ُ ‫ش‬ َ ‫جيد يا‬ ُ ‫َم‬
74-) Ey zıddı olmayan Ehed, ey benzeri bulunmayan Ferd, ey herhan-gi bir kusur ve
ihtiyacı bulunmayan Samed, ey niteliği olmayan tek, ey zu-lüm ve haksızlığı olmayan
Kâdı, ey yardımcısı olmayan Rabb, ey zilleti bulunmayan Azîz, ey fakirliği olmayan
Ganî, ey (kimsenin) azledemeyeceği Sultan, ey benzeri olmadan vasfedilen!
75-) Ey zikri, zikredenler için şeref olan, ey şükrü, şükredenler için kur-tuluş ve
saadet vesilesi olan, ey hamdı, kendisini hamd edenler için izzet vesilesi olan, ey
itaati, itaat edenler için kurtuluş vesilesi olan, ey kapısı, (kendisini) arayanlar için açık
olan, ey yolu, dönüş yapıp (tövbe edenler) için aşikâr olan, ey ayetleri, (basiret
gözüyle) bakanlar için delil olan, ey kitabı, takva sahipleri için öğüt ve ibret vesilesi
olan, ey rızkı, itaatkâr ve-ya âsî olan herkesi kapsayan, ey rahmeti, iyilik yapanlar için
yakın olan!
76)- Ey ismi mübarek olan, ey şânı, makamı yüce olan, ey kendisin-den başka ilâh
bulunmayan, ey medh u senâsı yüce olan, ey isimleri mu-kaddes olan, ey bekâsı
devam eden, ey yücelik onun cemâl ve cilvesi olan, ey kibriyâ ve büyüklük libasına
bürünen, ey gizli nimetlerinin haddi hesabı olmayan, ey zahiri nimetleri sayılmayan!
77-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) sen-den diliyorum;
ey yardım eden, ey emin olan/emân veren, ey (açıklanma-sı gerekenleri) açıklayan,
ey (hiçbir şeyden) sarsılmayan, ey (her şeye) muktedir olan, ey (her şeyi) doğru ve
kâmil olan, ey övgüye layık olan, ey azamet ve yücelik sahibi olan, (ey azap ve kahrı)
şiddetli olan, ey âlemde (olup biten her şeye) şâhit olan!

(78) ‫الشدي ِد يا ذَا ا ْل َو ْع ِد‬ َّ ‫شـ‬


ِ ‫ط‬ ْ َ‫ل ال َّرشي ِد يا ذَا ا ْلب‬ ِ ‫السدي ِد يا ذَا ا ْل ِف ْع‬ َّ ِ ‫ش ا َْْلَـمجي ِد يا ذَا ا ْل َق ْو‬
‫ل‬ ِ ‫يا ذَا ا ْل َع ْر‬
‫ه َو‬
ُ ‫ن‬ ْ ‫ريب َغ ْي ُر بَعيد يا َم‬ ٌ ‫ه َو َق‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫ل لِما ُيري ُد يا َم‬ ٌ ‫ه َو َف ّعا‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫حمي ُد يا َم‬ َ ‫ي ا ْل‬ ُّ ِ‫ه َو ا ْل َول‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫َوا ْل َوعي ِد يا َم‬
ْ
‫س بِظال ّم لِل َعبي ِد‬ َ َ ‫ه َو ل ْي‬ َ ُ ‫ن‬ ْ ‫شهي ٌد يا َم‬ َ ‫يء‬ ْ ‫ش‬ َ ‫ل‬ ّ ِ ‫َعلى ُك‬
(79) ‫نير يا‬ ِ ُ ِ َ ‫م‬ ‫ل‬ْ ‫ا‬ ‫ر‬ ‫م‬ ‫ق‬
َ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫و‬
َ ِ ْ َّ ‫س‬ ‫م‬ ‫الش‬ ‫ق‬َ ِ ‫ل‬ ‫خا‬ ‫يا‬ َ َ‫شبي َه لَ ُه َوال ن‬
‫ر‬ ‫ظي‬ َ ‫ن ال‬ ْ ‫ك لَ ُه َوال َوزي َر يا َم‬ َ ‫شري‬ َ ‫ن ال‬ ْ ‫يا َم‬
‫سير يا‬
ِ َ ‫م ا ْل‬
‫ك‬ ِ ‫ظ‬ْ ‫بير يا جابِ َر ا ْل َع‬ ِ ‫ك‬ َ ‫الش ْيخِ ا ْل‬ َّ ‫م‬
َ ‫ح‬ ِ ‫غير يا را‬ ِ ‫ص‬ َّ ‫ل ال‬ ِ ‫ط ّ ْف‬ِ ‫ق ا ْل‬ َ ‫راز‬
ِ ‫قير يا‬ ِ ‫ي ا ْلبائِسِ ا ْل َف‬ َ ِ‫ُم ْغن‬
‫دير‬
ٌ َ
‫ق‬ ‫ء‬ ‫ي‬
ْ َ ِّ ‫ش‬ ‫ل‬ ‫ك‬
ُ ‫لى‬ ‫ع‬
َ َ ُ ْ َ ‫و‬ ‫ه‬ ‫ن‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫صير‬
ٌ ‫ب‬ ‫بير‬ ‫خ‬ ‫ه‬
َ ٌ َ ِ ِ ِِ َ ُ ْ َ ‫د‬ ‫با‬ ‫ع‬ ‫ب‬ ‫و‬ ‫ه‬ ‫ن‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫جير‬
ِ َ ْ ُ ِ ِ ‫ت‬ ‫س‬ ‫م‬ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫ف‬ ‫ئ‬ ‫خآ‬ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫ة‬ َ ‫م‬ ‫ص‬
َ ْ ِ ‫ع‬ .
(80) ‫س‬ ِ َ ْ
‫أ‬ ‫ب‬ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫َا‬‫ذ‬ ‫يا‬ ‫م‬
ِ ‫س‬ َ ‫ن‬
َّ ‫ال‬ ‫و‬َ ‫َّر‬
ِّ ‫ذ‬ ‫ال‬ ‫ئ‬
َ ‫بار‬
ِ ‫يا‬ ‫م‬
ِ َ ‫ل‬ ‫ق‬
َ ‫ل‬ْ ‫ا‬ ‫و‬
َ ِ ‫ح‬ ‫و‬
ْ َّ ‫ل‬‫ال‬ ‫ق‬
َ ِ ‫ل‬ ‫خا‬ ‫يا‬ ‫م‬
ِ ‫ر‬
َ َ
‫ك‬ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫و‬
َ ‫ْل‬
ِ ‫ض‬ ‫ف‬
َ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫َا‬
‫ذ‬ ‫يا‬ ‫م‬
ِ ‫جو ِد َوال ِنّ َع‬ ُ ‫يا ذَا ا ْل‬
‫ح َر ِم يا‬ ْ
َ ‫ت َوال‬ ِ ‫ب البَ ْي‬ْ َّ ‫م يا َر‬ ِ ‫م‬ ْ
َ ‫الس ِرّ َوال ِه‬ ِّ ‫م‬َ ِ‫م يا عال‬ َ َْ
ِ ‫ف الض ِرّ َواْالَـل‬ ُّ َ ‫ش‬ ِ ‫م يا كا‬ ِ ‫ج‬ ْ
َ ‫م ال َع َربِ َوال َع‬ ْ ْ
َ ‫َم يا ُمل ِه‬ ِ ‫َوال ِنّق‬
‫ن ا ْل َع َد ِم‬ َ َ ‫م‬
ِ ‫ء‬ ‫شيا‬ َ َْ
‫ـ‬ ‫ْال‬ ‫ا‬ ‫ق‬
َ َ ْ َ َ ‫ل‬‫خ‬ ‫ن‬ ‫م‬
78-) Ey yüce Arş’ın sahibi, ey sağlam sözün sahibi, ey dosdoğru ve eksiksiz fiilin
sahibi, ey kıskıvrak yakalayan, şiddetli intikam sahibi olan, ey sevap vaat eden ve
azap tehdidinde bulunan, ey övgüye layık veli, ey istediği her şeyi yapan, ey uzaklığı
olmayan yakın, ey her şeye şahit ve nazır olan, ey kullarına hiçbir şekilde
zulmetmeyen!
79-) Ey hiçbir ortağı ve yardımcısı olmayan, ey hiçbir benzeri ve den-gi bulunmayan,
ey güneşin ve nurlu ayın yaratıcısı, ey perişan hâlli faki-rin ihtiyacını gideren, ey
küçük yavrunun rızkını veren, ey yaşlı ihtiyara merhamet eden, ey kırılmış kemiği
saran/iyileştiren (mağdur olanlara yar-dımcı olan), ey korku içinde sığınak dileyenleri
koruyan, ey kullarının (her şeyinden) haberdar olan/gören, ey her şeye gücü yeten!
80-) Ey cömertlik ve nimetler sahibi olan, ey fazl u kerem sahibi olan, ey Levh’i ve
Kalem’i yaratan, ey küçük zerreyi/karıncayı ve insanları yok-tan var eden, ey azap ve
intikam sahibi olan, ey (iyilikleri) Arap ve aceme (bütün insanlara) ilham eden, ey
zorluk ve acılara son veren, ey sırları ve niyetleri bilen, ey (Kâbe) evinin ve Harem’in
Rabbi olan, ey her şeyi yok-tan var eden!

(81) ‫ل يا‬ ُ ‫ل يا عا ِد‬ ُ ‫ص‬ ِ ‫ل يا وا‬ ُ ‫ص‬ِ ‫ل يا فا‬ ُ ‫ل يا كا ِم‬ ُ ِ‫ل يا قاب‬ ُ ‫ع‬ ِ ‫ل يا جا‬ ُ ‫ع‬ ِ ‫ك يا فا‬ َ ‫م‬ ِ ‫اس‬ ْ ِ‫ك ب‬ َ ‫سأَ ُل‬ ْ َ‫م اِنّي ا‬ َّ ‫ّـه‬ُ ‫اَلل‬
‫ب‬ ُ ِ ‫ه‬ ‫وا‬ ‫يا‬ ‫ب‬
ُ ِ ‫ل‬ ‫طا‬ ‫يا‬ ‫ب‬ُ ِ ‫ل‬ ‫غا‬
(82) ‫ن َق َّد َر‬ ْ ‫ه يا َم‬ ِ ِ‫ن تَ َع َّز َز بِ ُق ْد َرت‬ ْ ‫ه يا َم‬ ِ ‫ط ِف‬ ْ ‫ن جا َد بِ ُل‬ ْ ‫جو ِد ِه يا َم‬ ُ ِ‫م ب‬ َ ‫ن اَ ْك َر‬ ْ ‫ه يا َم‬ ِ ِ‫م بِطَ ْول‬ َ ‫ن اَ ْن َع‬ ْ ‫يا َم‬
‫ن َعال‬ ْ ‫ن َدنا في ُع ُل ِوّ ِه يا َم‬ ْ ‫ه يا َم‬ ِ ‫م‬ ِ ‫حل‬ ْ ِ ِ‫ن تَجا َو َز ب‬ ْ ‫ه يا َم‬ ِ ‫م‬ ْ
ِ ‫ن َدبَّ َر بِ ِعل‬ ْ ‫بير ِه يا َم‬ ِ ‫م بِ َت ْد‬ َ ‫حك‬ َ َ ‫ن‬ ْ ‫ه يا َم‬ ِ ِ‫مت‬ َ ‫ح ْك‬ ِ ِ‫ب‬
‫في ُد ُن ِوّ ِه‬
(83) ‫ن يَشا ُء يا‬ ْ ‫ل َم‬ ُّ ‫ض‬ ِ ‫ن ُي‬ ْ ‫ن يَشا ُء يا َم‬ ْ ‫ن يَ ْهدي َم‬ ْ ‫ل ما يَشا ُء يا َم‬ ُ ‫ن يَ ْف َع‬ ْ ‫ُق ما يَشا ُء يا َم‬ ُ ‫خل‬ ْ َ‫ن ي‬ ْ ‫يا َم‬
‫ص ِوّ ُر‬
َ ‫ن ُي‬ ْ ‫ن يَشا ُء يا َم‬ ْ ‫ل َم‬ ُّ ‫ن ُي ِذ‬ ْ ‫ن يَشاء يا َم‬ ِ ْ ‫ن ُي ِع ُّز َم‬ ْ ‫ن يَشآ ُء يا َم‬ ْ ‫م‬ َ ِ‫ن يَ ْغ ِف ُر ل‬ ْ ‫ن يَشا ُء يا َم‬ ْ ‫ب َم‬ ُ ‫ذ‬ ِّ ‫ن ُي َع‬ ْ ‫َم‬
‫ن يَشا ُء‬ ْ َ ‫م‬ ‫ه‬
ِ ‫ت‬
ِ ‫م‬َ ْ َِ ‫ح‬ ‫ر‬ ‫ب‬ ُّ‫ص‬ ‫ت‬
َ َ ْ َ ‫خ‬ْ ‫ي‬ ‫ن‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ء‬
ُ ‫شا‬ َ ‫ي‬ ‫ما‬ ‫م‬ِ ‫حا‬ ‫ر‬
ْ َ َْ
‫ـ‬ ‫ْال‬ ‫ا‬ ‫ي‬ ِ ‫ف‬
(84) ً‫حدا‬ َ َ‫ه ا‬ ِ ‫م‬ ِ ‫ح ْك‬ ُ ‫ك في‬ ُ ‫ش ِر‬ ْ ‫ن ال ُي‬ ْ ‫يء َق ْدراً يا َم‬ ْ ‫ش‬ َ ‫ل‬ ّ ِ ‫ل لِ ُك‬ َ ‫ج َع‬ َ ‫ن‬ ْ ‫حبَ ًة َوال َولَداً يا َم‬ ِ ‫م يَ َّتخِذْ صا‬ ْ َ‫ن ل‬ ْ ‫يا َم‬
‫ق‬ َ ‫ل‬
َ َ ْ َ‫خ‬ ‫ن‬ ‫م‬ ‫يا‬ ً ‫ا‬ ‫رار‬ َ
‫ق‬ ‫ض‬ َ ْ ‫ر‬َ َْ
‫ـ‬ ‫ْال‬ ‫ا‬ ‫ل‬ ‫ع‬
َ َ َ ْ َ‫ج‬ ‫ن‬ ‫م‬ ‫يا‬ ً ‫ا‬‫وج‬ ‫ر‬
ُُ ‫ب‬ ِ
‫ء‬ ‫ما‬ ‫الس‬
َّ ‫ي‬ ‫ف‬ ‫ل‬ ‫ع‬
ِ َ َ َ ْ َ ‫ج‬ ‫ن‬ ‫م‬ ‫يا‬ ً ‫ال‬ ‫س‬ُ ُ ‫ر‬ ‫ة‬
َ َ
‫ك‬ ْ
ِ َ َ َ َ ْ َ ‫يا‬
‫ئ‬ ‫ال‬ ‫م‬ ‫ل‬ ‫ا‬ ‫ل‬ ‫ع‬ ‫ج‬ ‫ن‬ ‫م‬
‫ل‬ َّ ‫حصى ُك‬ ْ َ‫ن ا‬ ْ ‫ع ْلماً يا َم‬ ِ ‫يء‬ ْ ‫ش‬ َ ‫ل‬ ّ ِ ‫ن اَحاطَ بِ ُك‬ ْ ‫يء اَ َمداً يا َم‬ ْ ‫ش‬ َ ‫ل‬ ّ ِ ‫ل لِ ُك‬ َ ‫ج َع‬ َ ‫ن‬ ْ ‫شراً يا َم‬ َ َ‫ن ا ْلما ِء ب‬ َ ‫ِم‬
ً‫يء َع َددا‬ ْ ‫ش‬ َ
81-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) senden diliyorum;
ey (âlemdeki her hayrın) faili olan, ey (her şeyi) yerli yerinde karar kılan, ey (kulların
mazeretini) kabul eden, ey her bakımdan eksiksiz ve kâmil olan, ey (hakkı batıldan)
ayıran, ey kavuşturan, ey ada-let sahibi olan, ey (istediğine) galip gelen, ey (sâlih
kullarına) talip olan/(dergâhına) isteyen, ey karşılıksız bağışta bulunan!
82-) Ey ihsanıyla nimet veren, ey cömertliğiyle keremde bulunan, ey lütfuyla
cömertlik eden, ey kudretiyle izzet bulan, ey hikmetiyle her şeyi takdir eden (ölçüp
biçen), ey tedbiriyle hükmeden, ey ilmiyle tedbir eden/yürüten, ey hilmiyle (kulların
günahlarından) vazgeçen, ey yüce ol-duğu hâlde yakın olan, ey yakın olduğu hâlde
yüce olan!
83-) Ey dilediğini yaratan, ey dilediğini yapan, ey dilediğini hidayet eden, ey dilediğini
saptıran/sapıklıkta bırakan, ey dilediğini azap eden, ey diledi-ğini bağışlayan, ey
dilediğine izzet veren, ey dilediğini zelil kılan, ey dile-ğini rahimlerde şekillendiren, ey
rahmetini dilediğine tahsis eden.
84-) Ey hiçbir eş ve evlat edinmeyen, ey her şey için belli bir ölçü ve hudut
belirleyen, ey kimseyi hükmüne ortak kılmayan, ey melekleri elçi yapan, ey
gökyüzünde burçlar meydana getiren, ey yeryüzünü salim ve barınmaya müsait
kılan, ey (bir damla) sudan (nütfeden) insan yaratan, ey her şey için (sona erecek)
belli bir zaman tayin eden, ey her şeyi il-miyle kuşatan, ey her şeyin hesabını,
sayısını bilen!

(85) ‫م ُد يا‬ َ ‫ص‬ َ ‫حقُّ يا َف ْر ُد يا ِو ْت ُر يا‬ َ ‫ن يا بَ ُّر يا‬ ُ ‫ط‬ِ ‫ه ُر يا با‬ ِ ‫خ ُر يا ظا‬ ِ ‫ل يا ا‬ ُ ‫ك يا اَ َّو‬ َ ‫م‬ ِ ‫اس‬ ْ ِ‫ك ب‬ َ ‫سأَ ُل‬ ْ َ‫م اِنّي ا‬ ُ ‫اَلل‬
َّ ‫ّـه‬
‫س ْر َم ُد‬َ
(86) ‫ك َر يا اَ َع َّز َمذْ كُور ُذ ِك َر يا اَ ْعلى‬ ِ ‫ش‬ُ ‫شكُور‬ ْ ‫ل َم‬َّ ‫ج‬َ َ‫ل َم ْع ُبود ُع ِب َد يا ا‬ َ ‫ض‬ َ ‫ف يا اَ ْف‬ َ ‫خ ْي َر َم ْع ُروف ُع ِر‬ َ ‫يا‬
‫سؤول‬ ْ ‫م َم‬ َ ‫ص َد يا اَ ْك َر‬ ِ ‫ْصود ُق‬ ُ ‫ف يا اَ ْكبَ َر َمق‬ َ ‫ص‬ ِ ‫صوف ُو‬ ُ ‫ع َم ْو‬ َ ‫ب يا اَ ْر َف‬َ ِ‫طل‬ُ ‫جود‬ ُ ‫م َم ْو‬ َ ‫م َد يا اَ ْق َد‬ ِ ‫ح‬ ُ ‫مود‬ ُ ‫ح‬ ْ ‫َم‬
‫م‬َ ِ‫ح ُبوب ُعل‬ ْ ‫ش َرف َم‬َ َ
ْ ‫ل يا ا‬ َ ِ‫سئ‬. ُ
(87) ‫رين يا‬ َ ‫ك‬
ِ ‫ا‬ ‫ذ‬
ّ ‫ال‬ ‫نيس‬
َ َ ‫ا‬ ‫يا‬ ‫نين‬َ ‫م ْؤ ِم‬ ُ ‫ي ا ْل‬َّ ِ‫ّين يا َول‬َ ‫ضل‬ ِ ‫م‬ُ ‫ي ا ْل‬َ ‫لين يا ها ِد‬ َ ّ‫م َت َو ِك‬ ُ ‫س ِي ّ َد ا ْل‬ َ ‫باكين يا‬
َ ‫بيب ا ْل‬
َ ‫ح‬َ ‫يا‬
‫عين‬
َ ‫م‬ َ ‫ج‬ ْ َ‫ق ا‬ِ ‫خ ْل‬ َ ‫مين يا اِلـٰ َه ا ْل‬ َ ِ‫م ا ْلعال‬َ َ‫رين يا اَ ْعل‬ َ ‫قين يا اَ ْق َد َر ا ْلقا ِد‬ َ ‫ي الصّا ِد‬ َ ِ‫وفين يا ُم ْنج‬ َ ‫م ْل ُه‬َ ‫ع ا ْل‬ َ ‫َم ْف َز‬

85-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) senden diliyorum;
ey evvel, ey ahir, ey zahir, ey batın, ey iyi olan/iyiliği seven, ey hak, ey yegâne, ey
tek, ey ihtiyaçsız/eksiksiz, ey son-suz/ebedi.
86-) Ey tanınanların en iyisi, ey ibadet edilen en üstün mabut, ey şük-redilenlerin en
yücesi, ey anılanların en izzetlisi/azizi, ey övülenlerin en ulusu, ey aranan en kadîm
varlık, ey vasfedilen en yüce mevsûf, ey kast edilen/hedeflenen en büyük maksut, ey
kendisinden dilenilenlerin en ke-remlisi, ey bilinen en şerefli sevgili!
87-) Ey ağlayanların sevgilisi, ey tevekkül edenlerin efendisi, ey (doğru yoldan)
sapanları hidayet eden, ey müminlerin velisi, ey kendisini zikredenlerin can yoldaşı,
ey perişan ve zor durumda olanların sığınağı, ey doğruların kurtarıcısı, ey bütün
güçlülerden daha güçlü olan, ey bütün ilim sahiplerinden daha bilgili olan, ey bütün
yaratıkların ilâhı olan!

(88) ‫ي َف َغ َف َر يا‬ َ ‫ص‬ ِ ‫ن ُع‬ ْ ‫ك َر يا َم‬ َ ‫ش‬َ ‫ن ُع ِب َد َف‬ ْ ‫خبَ َر يا َم‬ َ ‫ن َف‬ َ َ‫ن بَط‬ ْ ‫ك َف َق َد َر يا َم‬ َ َ‫ن َمل‬ ْ ‫ن َعال َف َق َه َر يا َم‬ ْ ‫يا َم‬
‫ل ق َدر‬ َ ّ ِ ‫د َر ُك‬ ِّ ‫ش ِر يا ُم َق‬ َ َ‫رازق الب‬ ْ َ ِ ‫ه اث ٌر يا‬ َ َ ِ ‫خفى َعل ْي‬ َ ْ َ‫ن ال ي‬ ْ ‫ص ٌر يا َم‬ َ َ‫ن ال ُي ْد ِر ُك ُه ب‬ ْ ‫ه ال ِفك ُر يا َم‬ َ ْ ِ ‫حوي‬ ْ َ‫ن ال ت‬ ْ ‫َم‬
(89) ‫ف يا‬ ُ ‫ش‬ِ ‫كا‬ ‫يا‬ ‫ح‬
ُ ِ ‫ت‬ ‫فا‬ ‫يا‬ ‫ج‬ُ ِ‫فار‬ ‫يا‬ ‫خ‬
ُ ‫ذ‬
ِ ‫با‬ ‫يا‬ ‫ئ‬ ُ ِ ‫ذار‬ ‫يا‬ ‫ئ‬
ُ ِ ‫بار‬ ‫يا‬ ‫ظ‬ُ ِ ‫ف‬ ‫حا‬ ‫يا‬ ‫ك‬
َ ‫م‬
ِ ‫اس‬
ْ ِ َ ‫ب‬ ‫ك‬ ‫ل‬
ُ َ ‫أ‬ ‫س‬ْ َ ‫ا‬ ‫ي‬ ّ َّ ُ َ‫ا‬
‫ن‬ ِ ‫ا‬ ‫م‬ ‫ّـه‬ ‫ل‬ ‫ل‬
‫ن يا ا ِم ُر يا ناهي‬ ُ ‫ضا ِم‬
(90) ‫ن‬ ْ ‫ه َو يا َم‬ ُ ّ ‫ق إال‬ َ ‫خ ْل‬ َ ‫ُق ا ْل‬ ُ ‫خل‬ ْ َ‫ن ال ي‬ ْ ‫ه َو يا َم‬ ُ ّ ‫السو َء إال‬ ُّ ُ‫ص ِرف‬ ْ َ‫ن ال ي‬ ْ ‫ه َو يا َم‬ ُ ّ ‫ب إال‬ َ ‫م ا ْل َغ ْي‬ ُ َ‫ن ال يَ ْعل‬ ْ ‫يا َم‬
َْ ‫ن ال ُي َدبِ ّ ُر ا‬
‫ْالَـ ْم َر‬ ‫م‬
ْ َ ‫يا‬ ‫و‬
َ ُ ‫ه‬ ّ ‫ال‬ ‫إ‬ ‫ُوب‬
َ ‫ل‬ ‫ق‬
ُ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫ب‬ُ ّ ‫ل‬
ِ ‫ق‬َ ‫ي‬
ُ ‫ال‬ ‫ن‬
ْ َ ‫م‬ ‫يا‬ ‫و‬
َ ُ‫ه‬ ّ ‫ال‬ ‫إ‬ ‫ة‬
َ ‫م‬
َ ّ ‫ع‬
ْ ‫ن‬
ِ ‫ال‬ ‫م‬ُّ ‫ت‬
ِ ‫ي‬
ُ ‫ال‬ ‫ن‬ ْ َ‫م‬ ‫يا‬ ‫و‬
َ ُ ‫ه‬ ّ ‫ال‬ ‫إ‬ ‫ب‬
َ ‫ن‬
ْ ‫ذ‬َّ ‫ال‬ ‫ر‬
ُ َ‫ال ي‬
‫ف‬
ِ ‫غ‬
ْ
‫ه َو‬ ُ ّ ‫م ْوتى إال‬ َ ‫حيِي ا ْل‬ ْ ‫ن ال ُي‬ ْ ‫ه َو يا َم‬ ُ ّ ‫ق إال‬ َ ‫الرّ ْز‬
ِ ‫ط‬ ُ ‫س‬ ُ ‫ن ال يَ ْب‬ ْ ‫ه َو يا َم‬ ُ ّ ‫ل ا ْل َغ ْيثَ إال‬ ُ ّ‫ن ال ُي َن ِز‬ ْ ‫ه َو يا َم‬ ُ ّ ‫إال‬
(91) ‫نيس‬ َ َ ‫ا‬ ‫يا‬ ِ
‫ء‬ ‫ما‬ ‫الس‬َّ ‫ع‬ َ ِ ‫ف‬ ‫را‬ ‫يا‬ ‫ء‬ ِ ‫دا‬ ‫ع‬ ْ َ ‫ـ‬َْ ‫ْال‬ ‫ا‬ ‫ر‬
َ ِ‫ه‬ ‫قا‬ ‫يا‬ ‫ء‬ِ ‫يا‬ ‫ل‬
ِْ‫و‬ َ َْ
‫ـ‬ ‫ْال‬ ‫ا‬ ‫ر‬ ‫ص‬
َ ِ ‫نا‬ ‫يا‬ ِ
‫ء‬ ‫با‬ ‫ر‬ ‫غ‬
َ ُ َ ِ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫ب‬ ‫ح‬ ‫صا‬ ‫يا‬ ‫ء‬ ِ ‫فا‬ ‫ع‬
َ ُ‫ض‬ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫عين‬
َ ‫يا ُم‬
‫م ا ْل ُك َرما ِء‬ َ ‫ْالَـغْ نِيا ِء يا اَ ْك َر‬ َْ ‫ْالَـ ْت ِقيا ِء يا َك ْن َز ا ْل ُفقَرا ِء يا اِلـٰ َه ا‬ َْ ‫بيب ا‬ َ ‫ح‬ َ ‫ص ِفيا ِء يا‬ ْ ‫ْالَـ‬ َْ ‫ا‬
88-) Ey üstün olup da kahreden, ey sahip olup da güç yetiren, ey gizli olup da
haberdar olan, ey ibadet edildiğinde karşılık veren, ey emrine itaatsizlik edildiğinde
bağışlayan, ey fikirlere, düşüncelere sığmayan, ey hiçbir gözle görünmeyen, ey hiçbir
(şeyin) eseri kendisine gizli kalmayan, ey bütün insanları rızıklandıran, ey bütün
kaderleri takdir eden!
89-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) senden diliyorum;
ey koruyan, ey yaratan, ey icat eden, ey yüce maka-ma/mertebeye sahip olan, ey
(üzüntüleri) gideren, ey (müşküllerin kapı-sını) açan-halleden, ey (sıkıntılara) son
veren, ey (kullarının) kefili olan, ey (iyiliklere) emreden, ey (kötülüklerden)
nehyeden!
90-) Ey gaybı ancak kendisi bilen, ey kötülüğü (kullarından) ancak kendisi defeden,
ey yaratıkları ancak kendisi yaratan, ey günahı ancak kendisi bağışlayan, ey nimeti
ancak kendisi tamamlayan, ey kalpleri an-cak kendisi değiştiren, ey işleri ancak
kendisi tedbir eden-yöneten, ey yağmuru ancak kendisi yağdıran, ey rızkı ancak
kendisi genişletip yayan, ey ölüleri ancak kendisi dirilten.
91-) Ey zayıfların yardımcısı, ey gariplerin arkadaşı, ey dostlara yar-dımcı olan, ey
düşmanlara galip gelip kahreden, ey göğü yükselten, ey seçilmiş (kulların) can
yoldaşı, ey takva sahiplerinin sevgilisi, ey fakirlerin hazinesi, ey zenginlerin ilâhı, ey
kerim olanların en keremlisi!

(92) ‫زيد في‬ ُ َ‫ن ال ي‬ ْ ‫ي ٌء يا َم‬ ْ ‫ش‬ َ ‫ش ِب ُه ُه‬ ْ ‫ن ال ُي‬ ْ ‫يء يا َم‬ ْ ‫ش‬ َ ‫ل‬ ّ ِ ‫يء يا قائِماً َعلى ُك‬ ْ ‫ش‬ َ ‫ل‬ ّ ِ ‫ن ُك‬ ْ ‫يا كافِياً ِم‬
‫ه‬ِ ِ‫م ْثل‬ َ
ِ ‫سك‬ َ ‫ن ل ْي‬ َ ْ ‫ي ٌء يا َم‬ ْ ‫ش‬ َ ‫ه‬ ِ ِ‫خزائِن‬ َ ‫ن‬ ْ ‫ص ِم‬ ُ ‫ن ال يَ ْن ُق‬ ْ ‫ي ٌء يا َم‬ ْ ‫ش‬ َ ‫ه‬ َ
ِ ‫خفى َعل ْي‬ ْ َ‫ن ال ي‬ ْ ‫ي ٌء يا َم‬ ْ ‫ش‬ َ ‫ه‬ ِ ِ‫ُم ْلك‬
‫ل‬ َّ ‫م ُت ُه ُك‬ َ ‫ح‬ ْ ‫ت َر‬ ْ ‫س َع‬ ِ ‫ن َو‬ ْ ‫يء يا َم‬ ْ ‫ش‬ َ ‫ل‬ ّ ِ ‫بير بِ ُك‬ٌ ‫خ‬ َ ‫ه َو‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫شي ٌء يا َم‬ َ ‫ه‬ ِ ‫م‬ِ ‫ع ْل‬ ِ ‫ن‬ ْ ‫ب َع‬ ُ ‫ن ال َي ْع ُز‬ ْ ‫ي ٌء يا َم‬ ْ ‫ش‬ َ
‫يء‬ ْ ‫ش‬ َ
(93) ‫م يا ُم ْعطى يا ُمغْني يا ُمقْني يا ُم ْفني‬ ُ ‫م يا ُم ْن ِع‬ ْ ‫ك يا ُمك ِْر ُم يا ُم‬
ُ ‫ط ِع‬ َ ‫م‬ ِ ‫اس‬ ْ ِ‫ك ب‬ َ ‫س َئ ُل‬ ْ َ‫م اِنّي ا‬ ُ ‫اَلل‬
َّ ‫ّـه‬
‫حيي يا ُم ْرضي يا ُم ْنجي‬ ْ ‫يا ُم‬
(94) ‫ل‬ ّ ِ ‫ئ ُك‬ َ ‫بار‬ ِ ‫يء َوصانِ َع ُه يا‬ ْ ‫ش‬ َ ‫ل‬ ّ ِ ‫ب ُك‬ َّ ‫ك ُه يا َر‬ َ ‫يء َو َملي‬ ْ ‫ش‬ َ ‫ل‬ ّ ِ ‫خ َر ُه يا اِلـٰ َه ُك‬ ِ ‫يء َوآ‬ ْ ‫ش‬ َ ‫ل‬ ّ ِ ‫ل ُك‬ َ ‫يا اَ َّو‬
‫يء‬ ْ َ ِّ‫ش‬ ‫ل‬ ‫ك‬ُ ‫ئ‬
َ ِ ُْ ‫ش‬ ‫ن‬‫م‬ ‫يا‬ ‫ه‬ ‫د‬‫عي‬ ‫م‬
ُ َ ُ َ ْ َ ِّ‫و‬ ‫ء‬ ‫ي‬ ‫ش‬ ‫ل‬ ‫ك‬
ُ ‫ئ‬ ‫د‬
َ ِ ُْ ‫ب‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ه‬َ
ُ ِ‫ط‬ ‫س‬ ‫با‬ ‫و‬
َ ْ َ ِّ‫ء‬ ‫ي‬ ‫ش‬ ‫ل‬ ‫ك‬ُ ‫ض‬ َ ِ ‫ب‬ ‫قا‬ ‫يا‬ ‫ه‬
ُ ِ َ ‫يء‬
‫ق‬
َ ‫ل‬ ‫خا‬ ‫و‬ ْ ‫ش‬ َ
‫وارثَ ُه‬ِ ‫و‬
َ ‫ء‬ ‫ي‬ْ ‫ش‬َ ‫ل‬
ِّ ‫ك‬ ُ ‫ق‬َ ِ ‫ل‬ ‫خا‬ ‫يا‬ ‫ه‬
ُ ‫ت‬
َ ‫مي‬ ‫م‬
ُ ‫و‬
َ ‫ء‬ ‫ي‬ْ ‫ش‬ َ ‫ل‬
ِّ ‫ك‬
ُ ‫ي‬َ ‫ي‬
ِ ُ‫ح‬ْ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ه‬
ُ َ ‫ل‬ ‫و‬
ِّ ُ ‫ح‬ َ ‫م‬ ‫و‬
َ ‫ء‬ ‫ي‬
ْ ‫ش‬َ ‫ل‬
ِّ ‫ك‬
ُ َ‫ن‬ ‫و‬
ِّ َُ
‫ك‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ه‬
ُ ‫ر‬‫د‬ِ
َّ ُ ‫ق‬
َ ‫م‬ ‫و‬
َ

92-) Ey her şeyden taraf yeterli olan, ey her şeyi ayakta tutan, ey ken-disine hiçbir
şey benzemeyen, ey mülkünü hiçbir şey artırmayan, ey hiçbir şey kendisine saklı
kalmayan, ey hazinelerinden hiçbir şey eksilmeyen, ey hiçbir şey kendisi gibi
olmayan, ey hiçbir şey bilgisi dışında kalmayan, ey her şeyden haberdar olan, ey
rahmeti her şeyi kaplayan!
93-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) senden diliyorum;
ey ikram eden, ey gıda veren, ey nimet veren, ey ba-ğışta bulunan, ey ihtiyaçları
gideren, ey kazandıran, ey fânî kılan, ey diril-ten, ey hoşnut eden, ey kurtuluşa
erdiren!
94-) Ey her şeyin evveli ve sonu, ey her şeyin ilâhı ve sahibi, ey her şeyin Rabbi ve
sanatkârı, ey her şeyi icat eden ve yaratan, ey her şeyi daraltan ve genişleten, ey her
şeyi ilk defa yaratan ve (özelliklerini) takdir edip belirleyen, ey her şeye vücut veren
ve (öldükten sonra) tekrar kendi-sine döndüren, ey her şeyi dirilten ve öldüren, ey
her şeyi yaratan ve (öl-dükten sonra) ona vâris olan!

(95) ‫ش ُهود يا‬ ْ ‫هد َو َم‬ ِ ‫خ ْي َر شا‬ َ ‫مود يا‬ ُ ‫ح‬


ْ ‫خ ْي َر حا ِمد َو َم‬
َ ‫شكُور يا‬ ْ ‫خ ْي َر شا ِكر َو َم‬ َ ‫خ ْي َر ذا ِكر َو َمذْ كُور يا‬ َ ‫يا‬
‫صودـ‬ُ ‫خ ْي َر َم ْق‬
َ ‫جليس يا‬ َ ‫حب َو‬ ِ ‫خ ْي َر صا‬َ ‫خ ْي َر ُمؤنِس َواَنيس يا‬ َ ‫خ ْي َر ُمجيب َو ُمجاب يا‬ َ ‫خ ْي َر داع َو َم ْد ُع ٍوّ يا‬
َ
‫ح ُبوب‬ ْ ‫حبيب َو َم‬ َ ‫خ ْي َر‬
َ ‫َو َمطلُوب يا‬ ْ
(96) ‫ريب يا‬ ٌ َ
‫ق‬ ُ َّ َ َ‫ن ا‬
‫ه‬ ‫ب‬‫ح‬ ْ ‫ه َو اِلى َم‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫بيب يا َم‬ ٌ ‫ح‬ َ َ‫ن ا‬
َ ‫طاع ُه‬ ْ ‫م‬َ ِ‫ه َو ل‬ُ ‫ن‬ ْ ‫جيب يا َم‬
ٌ ‫ن َدعا ُه ُم‬ ْ ‫م‬ َ ِ‫ه َو ل‬ُ ‫ن‬ ْ ‫يا َم‬
‫ه َو‬
ُ ‫ن‬ ْ ‫م يا َم‬ ٌ ‫حلي‬ َ ‫ن َعصا ُه‬ ْ ‫م‬
َ ِ‫ه َو ب‬
ُ ‫ن‬ْ ‫م يا َم‬ ٌ ‫ن َرجا ُه َكري‬ ْ ‫م‬
َ ِ‫ه َو ب‬ُ ‫ن‬ ْ ‫قيب يا َم‬ٌ ‫ح َفظَ ُه َر‬ ْ ‫اس َت‬
ْ ‫ن‬ ِ ‫م‬َ ِ‫ه َو ب‬ُ ‫ن‬ ْ ‫َم‬
‫ن اَرا َد ُه‬ ْ ‫م‬
َ ِ‫ه َو ب‬
ُ ‫ن‬ ْ ‫م يا َم‬ ٌ ‫ه َقدي‬ ِ ِ‫حسان‬ ْ ِ‫ه َو في ا‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫م يا َم‬ ٌ ‫ه َعظي‬ ِ ِ‫مت‬ َ ‫ح ْك‬
ِ ‫ه َو في‬ُ ‫ن‬ْ ‫م يا َم‬ ٌ ‫ه َرحي‬ِ ِ‫مت‬َ َ‫في َعظ‬
‫م‬ ٌ ‫َعلي‬
(97) ‫خ ِوّفُ يا‬ َ ‫ب يا ُم‬ ُ ّ ِ‫ب يا ُم َرت‬ ُ ‫ب يا ُم َع ِ ّق‬ ُ ّ ‫ب يا ُم َق ِل‬ ُ ‫غ‬
ِّ ‫ب يا ُم َر‬
ُ ّ ‫س ِب‬
َ ‫ك يا ُم‬
َ ‫م‬
ِ ‫اس‬ْ ِ‫ك ب‬َ ‫سأَ ُل‬
ْ َ‫م اِنّي ا‬َّ ‫اَلل ّـ ُه‬
‫خ ُر يا ُم َغ ِي ّ ُر‬ ‫س‬
ِّ َ ُ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ر‬ ّ
ُِ ُ‫ك‬ ‫ذ‬
َ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ر‬ ‫ذ‬ ‫ح‬
ُ ِّ َ ُ ‫م‬
95-) Ey en iyi anan ve anılan, ey en iyi şükreden (karşılık veren) ve şükredilen, ey en
iyi öven ve övülen, ey en iyi şahit olan ve hakkında en iyi şahadet edilen, ey en iyi
çağıran ve çağrılan, ey en iyi icabet eden ve icabet edilen, ey (insanla) en iyi ünsiyet
kuran ve kendisiyle en iyi ünsiyet kurulan, ey en iyi arkadaş olan ve kendisiyle en iyi
arkadaş olunan, ey en iyi maksut olan ve en iyi aranan, ey en iyi seven ve en iyi
sevilen!
96-) Ey kendisine dua edene icabet eden, ey kendisine itaat edeni seven, ey
sevdiğine yakın olan, ey kendisinden korunma dileyenleri gö-zeten, ey kendisine ümit
bağlayanlara kerim olan, ey emrine itaatsizlik edene hilim ve sabırla davranan, ey
azametiyle birlikte merhametli olan, olan, ey hikmetiyle birlikte azametli olan, ey
ihsanında kadîm olan, ey kendisine müştak olanlardan haberdar olan!
97-) Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum, (hacetlerimi) senden diliyorum;
ey sebepleri takdir buyuran, ey (kullarını iyiliğe) teşvik eden, ey (kalpleri) halden hâle
değiştiren, ey (âlemdeki işleri) takip eden, ey (âlemdeki işleri) düzene koyan, ey
(kullarını) korkutan, ey (kullarını) sa-kındıran, ey (unutulanları) hatırlatan, ey
(âlemdeki güçleri) ram eden/elinde tutan, ey (durumları) değiştiren!

(98) ‫تاب ُه‬ ُ ِ‫ن ك‬ ْ ‫ب يا َم‬ ٌ ِ‫ن اَ ْم ُر ُه غال‬ ْ ‫ه ٌر يا َم‬ ِ ‫ط ُف ُه ظا‬ ْ ‫ن ُل‬ ْ ‫ن َو ْع ُد ُه صادِقٌ يا َم‬ ْ ‫ق يا َم‬ ٌ ِ‫م ُه ساب‬ ُ ‫ع ْل‬ِ ‫ن‬ ْ ‫يا َم‬
‫ش ُه‬ ُ ْ ْ َ‫ر‬ ‫ع‬
َ ‫ن‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫م‬ٌ ‫مي‬ ‫ع‬َ ‫ُه‬
ُ ‫ل‬ ‫ض‬
ْ َ
‫ف‬ ‫ن‬ ْ َ ‫م‬ ‫يا‬ ‫م‬
ٌ ‫دي‬ َ
‫ق‬ ‫ه‬ ‫ك‬
ُ
ُ ُ ْ َ ْ
‫ل‬ ‫م‬ ‫ن‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫د‬
ٌ ‫جي‬ ‫م‬ ‫ه‬ ‫ن‬ ‫ا‬
َ ُ ُ ْ ْ َ‫ُر‬
‫ق‬ ‫ن‬ ‫م‬ ‫يا‬ ‫ن‬
ٌ ِ ‫ئ‬ ‫كأ‬ ‫ه‬ُ ‫ؤ‬
ُ ‫ضا‬ َ
‫ق‬ ‫ن‬
ْ َ ‫م‬ ‫يا‬ ‫م‬ٌ ‫ك‬ َ ‫ح‬ْ ‫ُم‬
‫م‬ٌ ‫َعظي‬
(99) ‫ن َق ْول‬ ْ ‫ل َع‬ ٌ ‫ه َق ْو‬ ِ ‫ن ال ُي ْلهي‬ ْ ‫ن فِ ْعل يا َم‬ ْ ‫ل َع‬ ٌ ‫م َن ُع ُه فِ ْع‬ ْ ‫ن ال َي‬ ْ ‫مع يا َم‬ ْ ‫س‬ َ ‫ن‬ ْ ‫ع َع‬ ٌ ‫م‬ ْ ‫س‬ َ ‫ش َغ ُل ُه‬ ْ َ‫ن ال ي‬ ْ ‫يا َم‬
‫ح‬ ُ ‫ن ال ُي ْب ِر ُم ُه اِ ْلحا‬ ْ ‫يء يا َم‬ ْ ‫ش‬ َ ‫ن‬ ْ ‫ي ٌء َع‬ ْ ‫ش‬ َ ‫ج ُب ُه‬ ُ ‫ح‬ ْ َ‫ن ال ي‬ ْ ‫سؤال يا َم‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫ل َع‬ ٌ ‫سؤا‬ ُ ‫ط ُه‬ ُ ّ ‫ن ال ُي َغ ِل‬ ْ ‫يا َم‬
‫ب‬ َ َ
ِ ‫ه َو ُم ْن َتهى طل‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫فين يا َم‬ َ ‫عار‬ ِ ‫م ال‬ ْ ِ ‫م‬ َ ‫ه‬ ِ ‫ه َو ُم ْن َتهى‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫ريدين يا َم‬
َ ‫م‬ ْ
ُ ‫ه َو غايَ ُة ُمرا ِد ال‬ ُ ‫ن‬ ْ ‫ين يا َم‬ َ ‫ح‬ ّ ِ‫مل‬ ُ ‫ا ْل‬
‫مين‬َ َ‫ه ذ ََّر ٌة فِي ا ْلعال‬ ِ ‫خفى َعلَ ْي‬ ْ َ‫ن ال ي‬ ْ ‫بين يا َم‬ َ ِ‫الط ّال‬
(100) ‫ب يا‬ ُ َ‫هرا ال ُي ْغل‬ ً ِ ‫ل يا قا‬ ُّ ‫م‬ َ َ‫هابا ال ي‬ ً ّ ‫ف يا َو‬ ُ ِ‫خل‬ ْ ‫ل يا صا ِدقاً ال ُي‬ ُ ‫خ‬ َ ‫جواداً ال يَ ْب‬ َ ‫ل يا‬ ُ ‫ج‬ َ ‫حليماً ال يَ ْع‬ َ ‫يا‬
‫ك يا ال‬ َ َ‫س ْبحان‬ ُ ‫ل‬ ً
ُ ‫ص ُغ ُر يا حافِظا ال يَ ْغ ُف‬ ً َ
ْ َ‫حيف يا َغنِيّا ال يَ ْف َت ِق ُر يا كبيرا ال ي‬ ً ُ ً
َ‫ف يا َع ْدال ال ي‬ ُ ‫ص‬ ً
َ ‫َعظيما ال ُيو‬
‫ب‬
ِ ّ ‫ار يا َر‬ ‫ن‬‫ال‬
ِ ّ َ ‫ن‬ ‫م‬
ِ ‫نا‬ ‫ص‬
ْ ّ ‫ل‬
ِ ‫خ‬
َ َ‫ث‬ ‫و‬
ْ ‫غ‬
َ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ َ‫ث‬ ‫و‬
ْ ‫غ‬
َ ْ
‫ل‬ ‫ا‬ ‫ت‬َ ‫ن‬ ْ َ ‫ا‬ ّ ‫ال‬ ‫إ‬ ‫ه‬َ ٰ‫ِلـ‬ ‫ا‬.
98-) Ey (her şeyi icat etmeden) bilen, ey verdiği söze sadık kalan, ey lütuf ve
merhameti aşikâr olan, ey emri (her zaman) galip gelen, ey ki-tabı sağlam olan, ey
kazâ ve hükmü kesin olan, ey Kur’ân’ı yüce olan, ey saltanatı kadîm ve ezelî olan, ey
fazl u keremi (bütün mahlukatı) kap-sayan, ey Arş’ı azametli olan!
99-) Ey bir (şeye) kulak vermesi, kendisini diğer bir işitmeden alıkoy-mayan, ey bir
fiili yapması, başka bir fiili yapmasına engel olmayan, ey bir söz, kendisini başka bir
sözden gafil kılmayan, ey (kullarından) birisi-nin isteği, onu başka (birisinin) isteğiyle
karıştırmasına vesile olmayan, ey hiçbir şeyin, O’nun başka bir şeyi (görmesine,
bilmesine) engel olma-yan, ey ısrarla istekte bulunanların ısrarı, kendisini
usandırmayan, ey kendisini arzulayanların son ve en büyük arzusu, ey ariflerin
himmet ve gayretlerinin son noktası, ey talep edenlerin talebinin nihayeti, ey âlem-
lerde bir zerre dahi kendisine gizli kalmayan!
100-) Ey (günahkârlara ceza vermede) acele etmeyen hilim ve sabır sahibi, ey
cimrilik yapmayan cömert, ey verdiği vaade hilaf etmeyen Sa-dık, ey bağıştan
bıkmayan, usanmayan karşılıksız bağış ve ihsan sahibi, ey (hiçbir zaman) mağlup
olmayan Kahir, ey (hakkıyla) vasfedilmeyecek azametli, ey haksızlık yapmayan Âdil,
ey (hiçbir zaman) fakirleşmeyen Ganî, ey (asla) küçülmeyen büyük, ey gaflete
düşmeyen koruyucu!
Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi
ateşten ey Rabbim!

Not : Alıntıdır.

You might also like