You are on page 1of 4

OSMANİYE KORKUT ATA ÜNİVERSİTESİ

FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ – TARİH BÖLÜMÜ


ANADOLU SELÇUKLU TARİHİ DERSİ ÖDEVİ

ADI: ALİ CAN


SOYADI: TOPAL
FAKÜLTE NO: 2018111032

SORU: II. GIYASEDDİN KEYHÜSREV DÖNEMİ HAKKINDA BİLGİ VERİNİZ?


CEVAP: II. Gıyaseddin Keyhüsrev hicri 618’de (1221) doğdu. I. Keykubad’ın büyük
oğludur. Yedi yaşlarında bulunduğu sıralarda Ertokuş’un atabegliğinde Selçuklu topraklarına
yeni katılan Mengüceklüler’in merkezi Erzincan ve havalisine melik olarak babası tarafından
gönderilmiştir. İlk zamanlarda sınırda bulunan ve sorun teşkil eden Trabzon Rumları üzerine
sefer düzenlemiş fakat başarılı olamamıştır. Babası Keykubad’ın ölümünden sonra, yanında
bulunan ileri gelen devlet adamlarından Sadeddin Köpek, Şemseddin Altun-aba, Taceddin
Pervane, Lala Cemaleddin Ferruh ve Gürcüoğlu Zahırrüddevle’nin gayretleri vasıtasıyla
veliaht olarak seçilen karşı İzzeddin’in yerine II. Keyhüsrev tahta çıkmıştır. Ölmeden önce bu
konu hakkında yemin ettiren sultanın kararına karşı bir tavır olan bu karar yüzünden ve bu baş
kaldırmayı yanlış bulan Kemaleddin Kamyar ve Hüsameddin Kaymeri ile Selçuklu ordusunda
hizmet etmekte olan Harizmliler emiri Kırhan önceleri karşı çıkmış olsalar da ilerleyen
zamanlarda bu konuda sultana biat etmek zorunda kalmışlardır.

II. Gıyaseddin Keyhüsrev tahta oturduktan sonra babası ölmeden önce Kayseri’ye gelmiş ve
konaklamakta olan yabancı ülke elçilerini kabul etmiştir. Kabul töreninden sonra kendisi
tarafından hazırlanan elçiyi babasının yaptığı gibi Ögeday Han’a, Moğolistan’a yollamıştır.
Keyhüsrev babası zamanında sınır komşuları ile yapılan antlaşmaları yenileyerek oluşabilecek
sorunların önüne geçmeyi hedeflemiş, ayrıca Eyyubi sultanın kız kardeşini almış ve
karşılığında kendi kız kardeşini vererek evlilik münasebeti ile güçlü bir ilişki kurmayı
hedeflemiştir.

Keyhüsrev sultanlığın erken safhalarında kendine biat etmek istemeyen önemli devlet
büyüklerine güven konusunda sıkıntılar yaşıyordu, kendisinin bizzat tahta geçmesini sağladığı
ve ona destek vermesi sebebiyle Sadaddin Köpek de onların ortan kaldırılmasının daha hayırlı
olacağı konusunda kendisin telkinde bulunuyordu. Bu gibi akıl oyunları ile ikilemde kalan
Keyhüsrev sözüne ve kendine güvendiği Sadeddin Köpek yüzünden ilk olarak Kayırhan’ı,
Zamantı Kalesi’nde zindana attırmıştır, buradaki ağır şartlara bünyesi dayanamayan emir kısa
süre içerisinde hayatını kaybetmiştir. Yapılan bu hareketten pek hoşnut olmayan Harizmliler
Selçuklu hizmetinden ayrılmak suretiyle Urfa bölgesine çekilerek, bölgede yağmacılığa
soyunmuşlardır; oluşan bu kaos ortamısın dağınık ve göçebe konumda olan önemli Türkmen
aşiretleri de bu olağan dışı duruma destek vererek Harizmliler tarafına geçmişlerdir.
Kemaleddin Kamyar yönetimindeki orduyu da bertaraf eden bu topluluk, bölgede yarattıkları
kaos nedeniyle, elden çıkan Güneydoğu Anadolu bölgesinde kısa bir süre özerk bir yaşantı
sürmeyi başarmışlardır.

Keyhüsrev’in çok güvendiği Sadeddin Köpek’in bitmek bilmez telkinleri nedeni ile babası
zamanında çok önemli hizmetlerde bulunmuş olan; Kemaleddin Kamyar, Şemseddin Altun-
aba, Hüsameddin Kaymeri ve Taceddin Pervane gibi değerli değerli ve yetenekli devlet
büyüklerini ortadan kaldırmıştır. Keyhüsrev o kadar ileri gitti ki eski veliaht İzzeddin ve
kardeşi Rükneddin, anneleri Adiliye Hatun’u da önce hapse attırmış ardından ise
öldürülmesini emretmiştir. Sadeddin Köpek’in bu telkinleri sayesinde önünde herhangi bir
saltanat karşıtının kalmaması onun önünü açmasını sağlamıştı. İlerleyen zamanlarda
Eyyubiler ile yapılan muharebe sonucunda alınan zaferin verdiği heyecanla, Sadeddin
Köpek’in kendini Selçuklu hanedanına mensup olduğu gerçeğini yaymak istemesini öğrenen
Keyhüsrev tarafından, Sivas subaşısı; Hüsameddin Karaca ile birlikte Sadeddin Köpek’i
ortadan kaldırtmıştır.

Sadeddin Köpek’in ortadan kaldırılması ile düzelen devlet düzeni ve kendi düzeni sayesinde
yeniden önemli atamalar yapan Keyhüsrev ilerleyen zamanlarda Anadolu’da Gürcü hatun
olarak bilinen Prenses Tamara ile evlenmiştir. Sadeddin Köpek zamanında arası açılan
Harzimlileri tekrardan devlet hizmetine almış fakat herhangi bir sonuç alamamıştır. Önceki
yaptıkları yağma ve soygun hareketlerine tekrar soyunmaları nedeni ile bölgeye gönderilen
Selçuklu ordusu Harran dolaylarında bu yağmacı güruhu yenilgiye uğratmıştır. Oradan Amid
kuşatılmış ve teslim alınmış, sırasıyla Siverek, Ergani, Çermik gibi kaleler de zaptedilerek
bölgedeki etkinlik sağlamlaştırılmıştır.

Bölgede bulunan Türkmen aşiretlerin Harizmliler’in bölgedeki yapma ve tahripleri ile birlikte
göçebeliğin yerleşik hayata uyuşmaması sebebi yüzünden geniş çapta yağma hareketlerine
girişmişlerdir. İlerleyen zamanlarda isyanlar başlamış ve Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde
toplumsal düzen bozulmuş ve kaos hüküm sürmeye başlamıştır.
Dönemin önemli kişilerinden biri olan Baba İlyas ve onun halifesi konumunda bulunan Baba
İshak’ın şeyhini kendi adına örgütleyerek büyük bir isyan oluşturmuştur. Diğer adı Babai
ayaklanması olarak telaffuz edilen bu kargaşa nedeniyle çok şiddetli ve kanlı bir ortam
oluşmuştur. Başa çıkamayan Keyhüsrev’in Beyşehir Gölü yakınlarında bulunan Kubadabad
Sarayı’na sığınması ve Moğollar için oluşturduğu özel ordu sayesinde ancak güçlükle
bastırabilmiştir. Bastırılan bu ayaklanmadan sonra önceki sultanların izinden gitmeyi hedef
seçen II. Keyhüsrev Anadolu Türk Birliğini sağlamak amacıyla, siyasi bir işe girişmeye
başlamıştır. İlerleyen zamanlarda 640 (1242) sonbaharında gittikçe anadolu sınırlarına
yaklaşan Moğol birliklerinin tehditlerine önceki yaşanan isyan yüzünden karşılık veremeyen
zayıf Selçuklu ordusu yüzünden Erzurum ili kısa bir süre içerisinde Moğolların eline
geçmiştir. Hemen hazırlıklara başlayan II.Keyhüsrev vakit kaybetmeden güçlü bir ordu
oluşturarak Anadolu’nun iç kesimlerine doğru ilerleyen düşmanı durdurabilmek ümidiyle
Zara ve Suşehri arasında bulunan Kösedağ’da karşılaştıysa da Moğolların Selçuklu’nun öncü
olarak gönderdiği kuvvetleri yok etmesi üzerine ovaya akın etmekte olan Selçuklu
kuvvetlerinin paniğe kapılmasına neden olmuştur. Oluşan bu panik havasında kaçışan bazı
kumandanlar yüzünden savaşta ordunun başındaki safların boş kalması yüzünden sultanında
bulunduğu mevkii den kaçarak Tokat’a gitmesi üzerine başsız kalan ordu dağılarak, ağır bir
yenilgiye uğramak durumunda kalmıştır.

Oluşan bu felaketten sonra dağılan ordunun tekrar toplanamaması yüzünden bozulan dirlik ve
birlik yüzünden ülke kaos ortamına girmiştir. Kösedağ zaferinden sonra merkezi olarak
çöküşe geçen Anadolu Selçuklu ülkesi yavaş yavaş artan Moğol akınları ile işgal edilmeye
başlanmıştır. Aşırı derece korkan II.Keyhüsrev’in, Antalya dolaylarına çekilmesi neticesinde
Anadolu Selçuklu ordusu ve ülkesi başsız duruma düşmüştür.

Başsız kalan ülkedeki bulunan Vezir Mühezzebüddin Ali ve şehrin kadısı ile birlikte,
hazırlanan değerli eşyalar eşliğinde, savaştan sonra Azerbaycan’ın Mugan kentine çekilen
Baycu Noyan’ın huzuruna çıkarak; yılda 360.000 dirhem, 10.000 koyun, 1000 sığır ve deve
verilmesi şartı ile ağır bir barış antlaşması imzalanmıştır. Moğollar ile yapılan bu mutabakat
neticesinde bulunduğu Antalya’dan Konya’ya geçen II.Keyhüsrev, hiç vakit kayıp etmeden
Çukurova bölgesinde hüküm süren Ermeni Krallığına karşı harekata geçmiştir. Bölgenin
iklimsel anomalisi sebebiyle yaşanan sıkıntı ve askerin erzak sorunu yüzünden morali bozulan
ordunun üstüne birde sultanın ani gelen ölüm haberi nedeni ile Tarsus’a düzenlenecek olan
kuşatma kaldırılmak zorunda kalmıştır, yapılan barış antlaşması neticesinde Tarsus, Bergama
Kalesi’ne karşılık alınarak Selçuklu ordusu Konya’ya dönüş yapmıştır.
Tarsus’ta kuşatma halinde bulunan ordunun haberini bekleyen sultan rivayete göre içki
içerken veya baktığı vahşi hayvanların kendine saldırması sonucu ani bir şekilde hayatını
kaybetmiştir. Yerin büyük oğlu olan II.İzzeddin Keykavus tahta geçirilmiştir.

Keyhüsrev’in kabiliyetsizliği, ahlaki bozukluğu, içkiye düşkünlüğü, kadın merakı ve ayrıca


korkaklığı yüzünden Sadeddin Köpek’in etkisinde kalması neticesinde birçok önemli devlet
adamını harcaması sonucu devlet büyük sıkıntılar içerisin girmiştir. Uyguladığı yanlış politika
ve kararlar yüzünde devleti başsız bırakması, ülkenin oğlu hükümranlığında büyük bir felaket
ile yok olmasının temelini hazırlamıştır. Döneminde yaptığı yanlış adımlar ile eksilen iş bilir
ve idealist adam yokluğundan dolayı devlet gerileme safhasın girmiştir. Döneminde babası
gibi ilme ve iç mimarlık faaliyetler önem vererek ilmi, dini müessese kurulmuş ve büyük
çapta tarihi eserler inşa edilmiştir.

KAYNAKÇA

1- https://islamansiklopedisi.org.tr/keyhusrev-ii

You might also like