Professional Documents
Culture Documents
Anadolu Selçuklu Tari̇hi̇ - Aleaddi̇n Keykubat Dönemi̇
Anadolu Selçuklu Tari̇hi̇ - Aleaddi̇n Keykubat Dönemi̇
Aleaddin Keykubad, Tokat’ta melik olduğu dönemlerde bastırdığı paralar ve kulandığı unvan,
lakaplar sayesinde zamanla tanınır bir kişilik olmayı başarmıştır. Babasının Konya
Alaşehir’de vefatı üzerine (607/1212), ağabeyinin Keykavus’un büyük çocuk olması
sebebiyle devlet büyüklerince Kayseri’de sultan ilan edilmiştir. Buna karşı çıkan Keykubad,
dönemin Ermeni kralı “Leon” ve Erzurum meliki olan amcası Mugisüddin Tuğrul Şah ile
ittifak kurarak, Kayseri üzerine hareket etmişler ve burayı kuşatmışlardır. Yapılan kuşatmanın
sonuç vermemesi nedeni ile geri çekilerek Ankara Kalesi’ne sığınmıştır, burayı kuşatan
Keykavus nedeni ile zamanla eriyen erzak stoku nedeniyle, kendisi ve bölge halkına zarar
verilmemesi şartı ile teslim olmuştur. Yaptıklarından dolayı ona çok hiddetlenen Keykavus
öldürmek istediyse de hocası tarafından buna engel olunmuştur. İlerleyen zamanlarda
Keykavus’un doğal nedenlerden vefat etmesi üzerine hapisten çıkarılan Keykubad, Sivas’ta
hükümdar ilan edilmiştir.
Keykubad tahta geçtikten hemen sonra ilk iş olarak sınır komşusu olan ve ilişkilerin bozuk
olduğu Eyyubiler ile arasını düzeltmek olmuştur, daha sonra gelişen ve sıcak bir şekilde
devam eden ilişkiler sayesinde Eyyubi Hükümdarı el-Melikü’l-Adil’in kızı ile evlenerek bu
ilişkiler daha da çok geliştirmiş ve sağlam bir temel atmıştır. Bu dönemlerde Asya ve
Anadolu’nun doğu kesimlerinde adete bir terör fırtınası estirmekte olan Moğollara karşı tedbir
alınması gerektiğini düşünen Keykubad ilk önemli tedbir girişimlerinden olan, Konya, Sivas
ve Kayseri’yi sağlam surlarla çevirtmiştir. Bu surlar sayesinde arkasını bir nebze sağlama alan
Keykubad güney bölgelerine ilerleyerek 619’da (1220) Alaiye’yi (Alanya) fethetmiştir. Türk
denizciliğinin erken dönemlerinde önemli bir yere sahip olan Alaiye’de bir tersane inşa
ettirerek, şehri kendine teslim eden Kyr Vart’ın kızı ile evlenerek önemli bir münasebet
kurmuştur. İlerleyen dönemlerde sadakatinden şüphe duyduğu önemli emirleri öldürmesi
sonucu gelecek zamanlarda Anadolu işgali için gelen Moğol ordusu karşısında, Kösedağ
Savaşı’nda yenilgi almasına sebep olmuştur.
Moğol ordularının 1223 tarihinde Kırım sahillerindeki Suğdak’a hücum etmesi ve işgali
sebebiyle bölgede yaşayan halk buradan zorunlu nedenler yüzünden göç etmek zorunda
kalmıştır. Bölge halkının bir kısmı gemiler vasıtasıyla Karadeniz üzerinden Anadolu’nun
kuzey limanlarına gelerek Selçuklu’ya sığınmıştır. Trabzon’da ikamet eden Rum kesiminin
Suğdak Limanını elde etmeye çalıştıklarını haber alan Sultan Keykubad oradan gelen
tüccarların etkisiyle bölgeye ordu göndermiştir. Uzun uğraşlar sonucu, Kastamonu Beyi
Hüsameddin Çoban kumandasındaki Selçuklu donanması, Suğdak limanını fethetmiştir
(1224).
Doğu Anadolu’da bulunan Ahlat’ı kuşatan Celaleddin Harizmşah’ın kendi üzerine yürüyeceği
hakkında istihbarat alan Keykubad, Ermeni kralı ve Haçlılardan yardım istedi ve Eyyubiler’in
de bu savaşa katılması ricası için beş kere elçi göndermiştir. Bu isteklere cevap veren el-
Melikü’l-Eşref, Celaleddin Harizmşah’ı Erzincan ile Suşehri arasında karşılayarak, burada
Yassı Çimen’de savaştılar, sonuç olarak Harzemşahlar ağır bir yenilgiye uğramıştır (1230).
Celaleddin Harizmşah’ın savaş sonucu ortadan kalkması ile Selçuklu bölgesi Moğollar ile
sınır komşusu olmak zorunda kalmış ilerde sorunlar yaşanmaya başlamıştır. 629 (1232)
yılında bir Moğol birliği yağmalar icra ederek Sivas yakınlarına kadar gelmişlerdir. İlerleyen
zamanlarda Moğollar ile uğraşamayacağını anlayan Keykubad, Moğol hükümdarına değerli
hediyeler ve elçi göndererek sıcak ilişkiler kurmaya çalışsa da, Moğol hükümdarı Ögeday
Han gönderdiği elçi ile sultandan kendilerine tabii olmaları konusunda istekte bulunmuştur.
Oluşan bu durum neticesinde ilerleyen zamanlarda sürekli ardı arkası kesilmeyen Moğol
akınları yüzünden, Eyyubi kuvvetleri Ahlat bölgesini terk etmek zorunda kalınca bölgede
bozulan düzen sonucu, birçok şehir harap duruma düşmüştür. Bu durumdan pek te memnun
olmayan Keykubad bölgeye gönderdiği ve çok güvendiği Kemaleddin Kamyar’dan bölgeyi
imar ve iskan etmesini istemiştir, bu görevi layıkıyla yerine getiren başarılı komutan bölgede
bulunan kale ve suraları yeniden tamir ederek bölgeyi dıştan gelecek tehdide karşı
düzenlemiş, kalelere muhafızları yerleştirmiştir. Bu nedenle yapılan büyük hamleler sayesinde
Ahlat bölgesi büyük bir subaşılığın merkezi haline gelmiştir.
Aleaddin Keykubad oldukça adil, ciddi ve otoriter bir hükümdar olarak Türk tarihinde yerini
almıştır. Devlet düzenini ve işlerini bizzat takip eder, görev konusundaki kabul edilmez
tavırları asla affetmezdi. Hükümdar olduğu dönem Selçukluların en güçlü ve en parlak
dönemi olarak görünmektedir, yaptığı önemli anlaşmalar ve kurduğu ciddi münasebetler
sayesinde devletin sürekliliğini sağlıklı bir şekilde yaşamasını sağlamıştır. Keykubad
döneminde, doğu kesiminde Fırat’tan öteye gidemeyen sınırları Aras boylarına ve Van Gölü
civarına kadar ulaştırmıştır. Yine keza onun devrinde Akdeniz ve Karadeniz’de donanma
meydana getirilerek burada pozisyon güçlendirilmiştir. Burada kurduğu güçlü donanma
sayesinde bölgede etkinliğini arttırarak Suğdak liman şehrini kontrolü altına almayı
başarmıştır.
Amid Seferi sırasında hazırlık halindeyken, büyük oğlu Keyhüsrev’i eskisi gibi Erzincan
Melik’i olarak bırakmış; küçük oğlu İzzeddin Kılıç Aslan’ı ise taht sahibi ilan etmiş ve bu
hususta bütün devlet büyüklerini yemin ettirmiştir. Ramazan Bayramı’nın üçüncü günü
Kayseri şehrinde huzurunda bulunan ileri gelenleri ve elçiler için büyük bir ziyafet tertip
etmiştir. Ziyafet esnasında yediği kuş etinden zehirlenmesi sebebiyle aynı gece vefat etmiştir
(31 Mayıs 1237). Büyük oğlu olan Keyhüsrev tarafından zehirlendiği bazı kaynaklarca ileri
sürülmüştür. Keykubad döneminde Selçuklu ülkesi Ortadoğu’nun en güçlü ülkelerinden
biriydi, çok akıllı ve siyasi zekası yüksek, ahlaklı, namuslu bir hükümdar olması sebebiyle,
yaptığı önemli icraatlar olan; devletin gücünü arttırması, şanını yüceltmesi, ülkesini
genişletmesi sebebi ile kendisini “Dünyanın Sultanı” ismi verildiği bilinmektedir.
KAYNAKÇA
1- https://islamansiklopedisi.org.tr/keykubad-i