You are on page 1of 17

MESLEKİ ETİK

Ders Notları- Diğer kaynaklar (video-makale vb.)

• %25 Ara Sınav (Ödev/Proje), %5 Kısa Sınav (Quiz), %5 Kısa Sınav (Quiz), %25 Ödev

• %40 Final (Proje)

A. ETİK KAVRAMI

• Son yıllarda sıkça kullanılan etik, pratik felsefenin insanların ahlaki eylemlerini konu alan ve
bir eylemi ahlaki açıdan iyi bir eylem yapan niteliksel durumla ilgilenen bir alanıdır.

• Etik sözcüğü, köken olarak Yunanca’daki ethos sözcüğünden gelir ve iki farklı kullanımı vardır.

• Yunanca’da εθος olarak yazılan ilk kullanımı alışkanlık, töre, görenek anlamlarını taşır.

• Eylemlerini geçerli töreye uygun olarak eğitim yoluyla düzenlemeye alışkın kişi, genel kabul
gören “ahlak yasası” normlarını izlediği sürece etiğe göre davranmaktadır.
• Ama dar anlamda ve asıl anlamıyla ηθος olarak yazılan etiğe göre eylemde bulunan ve
davranan kişi, eylem kurallarını ve değer ölçülerini kavrayarak ve üzerinde düşünerek talep
edilen iyiyi gerçekleştirmek için onları alışkanlığa dönüştüren kişidir.

• Etik böylelikle karakter anlamını da almakta, erdemli olmanın temel tavrı olarak
pekişmektedir .

• Günlük dilde ise etik sözcüğü, bazen töreyi/ahlakı bazen de karakteri/ahlakiliği vurgulayacak
biçimde kullanılmaktadır.

• Türkçede günlük kullanımda etik ve ahlak sözcükleri çoğu zaman aynı anlamda kullanılsalar
da aralarında ayrımlar vardır.

• Türkçe’ye Arapça’dan geçen ahlak sözcüğü ‘hulk’ sözcüğünün çoğuludur.

• Hulk sözcüğü, bir insanın yaradılışı gereği gerçekleştirdiği davranışları anlatır ve huy, adet
alışkanlık anlamındadır.

• Ahlak ise bir toplum içinde kişilerin uymak zorunda oldukları davranış biçimleri ve kuralları
ile iyi niyetler ve güzel huyları kapsar.

• Etik sözcüğü ise insan davranışlarını ahlakilik kuralları içinde araştıran ahlak bilimi
anlamındadır.

• Türkçe sözlükte de etik sözcüğü “töre bilimi”, “Bir meslek grubunun uymak zorunda olduğu
davranışlar bütünü”, “etik bilimi” ve “ahlaki, ahlakla ilgili” karşılıklarını kapsamaktadır.

• Çoğunlukla hekimlik mesleğinde kullanılan deontoloji sözcüğü ise meslek ahlakı, ödev
bilgisi anlamına gelmektedir.

• Gazetecilik söz konusu olduğunda gazetecilik ahlakı, meslek ilkeleri, davranış kodları,
gazetecilik deontolojisi ve gazetecilik etik kuralları gibi adlarla anılan kodlar, mesleği
düzenleyen davranış kurallarına işaret etmektedir.

• Gazetecilik etiği ise hem uyulması gereken kuralları hem de gazetecilik ahlak kurallarının
incelenmesini kapsamaktadır.

• Etiğin asıl amacı, “insanın iyi temellendirilmiş ahlaki kararları kendi başına vermek
durumunda olduğunu ve başka hiç kimseye – ne her hangi bir otoriteye ne de sözde daha
yetkin kişilere (anne-baba, öğretmen, din adamı vb.) – teslim olmaması gerektiğini
gösterebilmektir” .

• Bir başka deyişle etik, bireyi vesayet altına almak yerine toplum içinde diğerleriyle birlikte
yaşarken, bireyin kendini nasıl kendi olarak gerçekleştirebileceğine ya da neyse o olarak
varolabileceğine ilişkin yolları gösterecektir.

• Dolayısıyla etik, insan merkezlidir; insanlar arası ilişkilerin düzenlenmesi ve yönlendirilmesi


ile ilgilenir.

• Önceden belirlenmiş katı ahlak normları kişiye her durumda rehberlik edemez.

• Kişi, son aşamada, yaşadığı gerçek ve biricik ilişki içinde kendi yolunu kendisi bulacaktır.

• Bu arayışta etiksel bir karar verme, ilişkilerin değerlendirilmesiyle ilgilidir.

• Bir değerlendirme etkinliği ise üç aşamadan oluşur.


• İlk aşama değerlendirenin ilişkide olduğu kişinin eylemini veya tutumunu anlamasıdır.

• İkinci aşama, eylemin yapıldığı koşullar içinde başka eylem olanakları bakımından özelliğini
görmesidir.

• Eylemin etik değeri olan değerliliğinin-değersizliğinin ya da doğruluğunun-yanlışlığının


görülmesi, yani o eylemin insanın değeriyle ilgisinin kurulması da bir eylemi
değerlendirmenin üçüncü aşamasını meydana getirir.

• Ancak yaşamda doğru ya da yanlış değerlendirmeler yerine, çoğu zaman eylemlerin ezbere
değerlendirmeleriyle yani değer biçmeler ve değer atfetmelerle karşılaşılır.

• Değer atfetme, bir eylemin, onu değerlendirenle ilgili sonuçları açısından


değerlendirilmesidir. Değer biçme ise yalnızca davranışı hesaba katarak, hazır genel değer
yargısına göre sonuç çıkarmaktır.

• Etiğin bir amacı da “ahlaki eylemin, insanın isterse gerçekleştirebileceği, istemezse


vazgeçebileceği keyfi bir eylem olmadığını; aksine, insan olarak varlığına ilişkin vazgeçilmez
bir niteliğin ifadesi olduğunu gösterebilme, yani insanı sevmeyi öğretebilme” dir.

• Etiğin normatif ve normatif olamayan (betimleyici, metaetik) olmak üzere iki yöntemi
vardır.

• Betimleyici yöntemde, bir topluluktaki eylem ve davranış biçimleri, toplulukta geçerli olan
etkin değerler ve geçerlilik talepleri açısından araştırılır ve bu yöntem çoğunluğun bağlayıcı
olduğunu kabul ettiği ahlak yasalarının bütününe yönelik yargıları içerir.

• Normatif yöntem ise varolanı betimlemekten çok tanımlayıcı bir yöntemdir ve bir
saptamaya gitmeden önce eylemleri ahlak çerçevesinde değerlendirme olanağı sunan
ölçütleri geliştirmeye çalışır.

• İletişimle ilgili sorunlar açısından en uygun yöntem normatif yöntemdir.

• Teleolojik (erekbilimsel) ve Deontolojik (ödevbilimsel)

• En yaygın normatif etik modellerinden ikisi de genellikle teleolojik (erekbilimsel) ve


deontolojik (ödevbilimsel) olarak sınıflandırılır. Buna Erdem etik de eklenebilir.
• Teleolojik (sonuçsalcılık), etik davranışı iyi ya da kötü sonuçları temelinde tanımlayan sonuç
yönelimli bir yaklaşımdır. Teleoloji iki Yunanca sözcükten oluşur: teleo ve logos. Teleo sonuç
(end), logos inceleme demektir. Böylece, teleoloji “sonuçların incelenmesi” anlamına gelir.

• Deontolojik etik yaklaşımı ise sonuçsal olmayan kuramları içerir.

• Bu yaklaşıma göre, yapılan eylemin ahlakilik kriteri sadece sonuçları olamaz. Bu kuramlarda
kararlar dürüstlük, adalet, kişilere ve mülkiyete saygı gibi ilkelere dayandırılırlar.

• Örneğin, birine söz verdiyseniz, bunu tutmak zorundasınız. Bunun sonucuna bakmazsınız…

The Trolley Problem


• Deontoloji, kesin belli başlı bir takım eylemlerin doğru veya yanlış olduğunu söyler.

• Mesela biri bir diğerini öldürebilir.

• Bu eylemin genel adı öldürmedir.

• Fakat ahlaki bakımından belirtmek gerekirse tüm öldürmeler aynı tür eylemler değillerdir.

• Örneğin biri bir diğerini gerçekten öldürmek istediyse bu eylemle, kazayla olan bir öldürme
eylemi veya kendini savunma amaçlı yapılan öldürme eylemleri birbiriden çok farklıdır.
• Eylemler tercihlerin bir sonucudur.

• Bu yüzden tercihler kapsamında değerlendirilmelidirler.

Deontolojistlere göre eylemin gerçek nedenini bilmek çoğu zaman güç olsa da bu ahlaki yargılamayı
öznel yapmaz.

• Deontolojik kuramların en önemli temsilcisi Immanuel Kant’tır (1724-1804). ##

• Kant, ahlaklılığın en yüksek ilkesini ararken, “iyi isteme” (guter wille) kavramına başvurur:
“İyi isteme, etkilerinden ve başardıklarından değil, konan herhangi bir amaca ulaşmaya
uygunluğundan da değil, yalnızca isteme olarak, yani kendi başına iyidir”.

• Karakterin ahlaksal olarak ve eşsiz bir şekilde yüksek olan değeri, eğilimden dolayı değil,
ödevden dolayı iyilik yapmasında ortaya çıkar.

• Ödevden dolayı yapılan bir eylem de ahlaksal değerini, onunla ulaşılacak amaçta bulmaz, onu
yapmaya karar verdirten maksimde bulur; İstemenin ahlaksal olarak iyi olması için insanın
kendine şu soruyu sorması gerekir: kendi maksiminin genel bir yasa olmasını da isteyebilir
misin?

• Kant’a göre ahlaklılık, başkalarıyla ilişkilerde isteklerin her türlü kişisel çıkardan bağımsız
olmasında bulunur.

B. MESLEK ETİĞİ

• Felsefe bilimi açısından bakıldığında, etik kavramının tarihinin eski olmasına karşın, iş ahlakı
olarak bu kavramın tartışılması, çok eskilere gitmez.

• Aslında, Platon ve Aristo’dan beri zanaatkarın işini nasıl doğru yapacağı konusunda bazı
ilkeler vardır.

• Osmanlı döneminin önemli bir kurumu olan Ahiliğin en önemli özelliklerinden biri iş yapma
ahlakı olarak tanımlanmıştır.

• Max Weber de kapitalizmin gelişmesini belirli bir dünya görüşü olarak protestan etiğine
bağlamıştır.

• Bütün bunlar, “doğru nedir?” sorusuna yanıt vermenin yanısıra, “doğru iş nasıl yapılır”
sorusuna yanıt olarak etik tartışmasının bir geçmişi olduğunu gösterse de, meslek etiklerinin
iş dünyasında sistematik olarak tartışılması görece yeni bir olgudur.

• Kültürler ötesi ortak normlar getirme arayışı ile felsefede metafiziğin egemenliğinin bir araya
gelmesiyle, meslek etiklerinin son yirmi yılda tartışılmaya başladığını ve günümüzde
“moda” olduğunu belirtmektedir.

• Meslek etiği, belirli bir mesleği icra ederken kişinin ne yapması ya da ne yapmaması
gerektiği ile ilgilidir.

• Bütün meslek gruplarının ahlakları, genel ahlaki ilkeye, mesleğinde olabildiğince iyi olma
ilkesine dayanır.

• Burada, çalışma ve emeğin kendisine bir değer yüklenir.


• İş sadece teknik kurallar aracılığıyla değil, diğer insanları doğrudan ya da dolaylı olarak
ilgilendiren ahlaki kurallar temelinde icra edilecek bir etkinlik olarak tanımlanır.

• Platon, bir işin iyi yapılması için yalnızca uzmanlığın yeterli olmadığını, iyiye niyet etmenin
de önemli olduğunu vurgular.

• Başka bir deyişle, “İyiyi istemeyen için bilgi, şans olmaktan çok bir tehlikedir; açıkça o,
bilgisiyle mesleki bilgi olma- saydı yapamayacağı kötüyü daha iyi bir şekilde yapabilir;
böylelikle kişinin mesleğinde iyi olmasıyla, kötü daha kötü olmaktadır” .

• Meslek etiği farklı bakış açılarından ele alınarak incelenmektedir.

• Bu bakış açılarından ilki ve en önemlisi etik kodlardır.

• Pek çok meslek kendi etik kodlarına sahiptir. Bu kodların temel amacı kendini eleştirerek,
geliştirmektir.

• Mesleki uygulamalar, sistemleştirilmiş değer ve yükümlülüklerin kendisi olarak anlaşılmıştır.

• İkinci bir yaklaşım ise, ikilemli yaklaşımdır.

• Buna göre mesleki uygulamalar genellikle zıtlıkları da içerir.

• Bu yüzden meslek etiği, hem kötü mesleki uygulamaların eleştirisini hem de belli bir meslek
alanındaki önemli sorunlar ve ikilemleri içermelidir.

• İkilemli yaklaşım, oldukça idealist metinler olan etik kodlar üzerinde vurgu yapılmasına
tamamen karşıdır.

• Üçüncü bir yaklaşım ise “Standart yaklaşımı”dır.

• Bu yaklaşıma göre meslek yaşamında temel sorunlar üzerine odaklanmak yerine meslek
etiği satandartlarının geliştirilmesi gereklidir.

• Bu standartlar hem mesleki uygulamalarda önemli bir rol oynayacak hem de hak ve ödev gibi
etik kavramların uygulanmasını sağlayacaktır.

• Burada bir meslek etiği iddiası yoktur ancak meslek yaşamındaki günlük toplumsal ilişkilere
etiğin uygulanması söz konusudur.

İLETİŞİM ETİĞİ-Medya Etiği


• İletişim etiği, iletişimle ilgili mesleklerde çalışanların meslek etiğidir…

• Bu çerçevede, haber ajanslarında, gazetelerde, radyo ve televizyon kuruluşlarında ya da


internet ortamında habercilik işiyle uğraşanların yanında, söz konusu medyaların haber
dışındaki içeriklerini oluşturanların ve kendileri medya olmasalar da ürünleri medyada yer
alan reklamcıların ve halkla ilişkilercilerin meslek etiğini de kapsamaktadır.

• İletişim etiği, son derece geniş bir konu olarak yüz yüze iletişimden kitle iletişimine, tek
yönlü iletişimden interaktif iletişime, megafondan multimedya teknolojilerine kadar akla
gelen her tür iletişim biçimini ve aracını kapsar.

• Kitap, kayıt, film, bilgisayar, yazılım, televizyon, müzik, radyo, gazete, dergi, reklam, halkla
ilişkiler endüstrilerinin her birinde etiksel sorunlardan söz edilebileceği gibi, eğitimden
siyasete, sanattan bilime iletişim ögesinin yer aldığı her tür etkinlik de etik ilişkilere konu
olabilir.

• Sık sık, önemli olanın “iletişim kurmak” olduğu, her etiğin “iletişimsel etik” olduğu ileri
sürülmesine karşın, iletilecek olanın içeriği ve içeriğe içkin güç ilişkileri siyasi olmayı
sürdürmektedir.

• Çünkü etik, adalet, ödev, yükümlülük, hak gibi kavramlar aynı zamanda siyasetin de
alanında yer alır.

• Dolayısıyla iletişim alanındaki her sorunun etiğe indirgenmesi, etiğin bir gözden saklama
stratejisi olarak kullanılması tehlikesini de beraberinde getirmektedir.

• Bu durum, iletişim alanındaki sorunlar değerlendirilirken, bu sorunların içinden çıktığı


siyasal-ekonomik bağlamdan koparılmamasını gerektirir.

• Bu noktada iletişim etiği konusundaki tartışmalara bakıldığında, bir yanda iletişimciyi


kararlarını vermede son derece özgür bir birey gibi sunan görüşlere diğer yanda da büyük
medya kuruluşlarının işleyiş çarkında kendi eylemlerinin sorumluluğunu üstlenerek
hareket edemeyecek bir konumda sunan görüşlere rastlanmaktadır.
• Gerçekte, gazeteci, reklamcı ya da halkla ilişkilerci olsun, iletişimle ilgili mesleklerde
çalışanlar çeşitli yasal, siyasal, ekonomik ve kurumsal baskılar altında iş görseler de etik
karar verme durumuyla her zaman karşı karşıya gelirler.

• Söz konusu baskılar, etik karar verme alanını bazen çok daraltır, ancak hiçbir zaman
ortadan kaldırmaz.

• Günümüzde, iletişime ilişkin mesleklerde giderek artan bir güvensizlik söz konusudur.

• Yaşadığımız dünyada medya, halkla ilişkiler ve reklam endüstrileri, hiçbir zaman olmadığı
kadar bir toplumsal denetim aracına dönüşmüş durumdadır.

• Son yıllarda Batı'da ekonomik ve ideolojik yeni sansür çeşitlerine tanık olunmaktadır.

• Böyle bir ortamda özellikle habercilik etkinliklerinin etik bir değerlendirmeye tâbi olması
gerekliliği sık sık vurgulanmaktadır.

Prof. Dr. İrfan Erdoğan:

• En genel ve kaba şekliyle medyanın ekonomik politiği «ekonomik geliri/karı en verimli


biçimde gerçekleştiren üretim yapmasını zorunlu kılar

• Medyanın veya gazetecinin etiği bu ekonomik politiğin etiğidir.

• Daha basit bir deyişle, pazar payını tutmak ve mümkünse genişletmek için
okuyucunun/izleyicinin tercihi olmak, dikkatini ve ilgisini çekmek çabasıyla yapılanlara
bakıldığında, orada medyayı yönetenlerin neyi nasıl düşündüğü ve neden ve nasıl yaptığıyla
ilgili önemli göstergeler ve ipuçları görülür.

• Bu göstergeler aynı zamanda medyayı yönetenlerin etiğini (medya etiğini) anlatır.

• Etikle ilgili bu taklit çözüm “etik kodları” icat etme biçimindedir.

• Sahtenin ve gerçeği bükmenin yolları burada da uygulanır:

• Etik kodlar çalışan profesyonellerin uyması için konur.

• Hiçbir etik kodda işin örgütleniş biçiminin getirdiği koşullar hedef olarak alınmaz.

• Hedef, serbest köleler kitlesinin bilişlerini işleme işinde sermayenin kullandığı ücretli serbest
kölelerdir ki bu kişiler (kendilerini kendileriyle özdeştirme yerine BiZ diye medya
sermayesiyle özdeştirseler bile) her zaman harcanabilir ve yerlerine başkaları ikame
edilebilir.

• Medya pratiklerinde etikle ilgili önde gelen sorunların başında doğruluk; nesnellik; yansızlık
ve denge; doğru temsil; uyduru, gündem saptırma (haber olmayan haberler verme, haber
düzenleme gibi), gerçeklik; kaynakların dürüstlüğü, geçerliliği ve uygunluğu; aynı görüntüyü
durmadan tekrar tekrar sunma; “biraz sonra” gibi oltalarla kandırma, ortak ve olası çıkar bağı
olan güçlerle iyi ilişkiler kurup onları iyi temsil etmek, yasal haklara, kişi haklarına uymamak
gelmektedir.

• Bunlar standartlaşmış ve bu standartlara yenileri eklenen medya pratikleridir ve dolayısıyla


medya etiğidir.
• Dolayısıyla, bu etik ve pratik standartları kuran ve geliştirenler, her tür farklı standartları da
kurabilecek bilgi ve yeteneğe büyük olasılıkla sahiptirler.

• Ombudsmanlık da işlevselliği medyayı sosyal sorumluluk yönünde etkilemekten çok medya


pratiklerini meşrulaştırma görevini, istese de istemese de yapan, bir yapıdır.

• Artan rekabet medyadaki etik sorunların, özellikle eğlence ve haber adı altında sunulan nicel
çöplüğün bolluğu için gerekçe olarak verilir; rekabet, teorik olarak, tam aksine nicel çöplüğü
ortadan kaldıran ve nitel zenginliği kuran bir karaktere sahiptir.

• Sorun rekabet değil, rekabetin nicel çöplüğü üretme yarışı biçiminde şekillendirilmesi ve
yürütülmesindedir.

• Sorun Anadolu insanının bu nicel çoklukla dolu çöplüğü sevdiği değil; Anadolu insanının
televizyonda ve basında çöplükten başka bir şey bulamadığı, çöplüğün medya içeriğini
üretenler tarafından yoğun bir şekilde üretilip insanların buna alıştırıldığıdır.

• Bu durum, medyayla ilgili en ciddi etik ve sosyal sorumluluk sorunlarından biridir.

• Medya (televizyon, gazete, dergi, sinema, radyo, müzik endüstrisi vb) sahipleri, medyayı
yönetenler, günlük haberleri yapanlardan paparazi programlarına kadar her tür içeriği
oluşturan kişiler Anadolu kültürünü, geleneğini, duygusunu, düşüncesini ve vicdanını
kirlettikleri için sorumlu tutulmalıdır.

• Bu sorumluluk da, “akıllı işaretler” ve “aktif izleyicinin” sorumluluğu teziyle insanlara


hakaret ederek ve endüstrileri her tür pisliği ve çöplüğü üretmede “serbest rekabet” ve
“serbest teşebbüs” ilkeleriyle sorumluluktan kurtaran sahtekârlıklarla asla
gerçekleştirilemez.

• Etik aynı zamanda “gönüllü, kendi rızasına dayanan insan davranışı” varsayımını da içerir.

• Medya gibi örgütlü bir yapıda üretim yapan medya profesyonelleri için pratiklerinin doğasını
şekillendirmede gönüllülük, aslında anlamsız bir iddia, duygu ve düşüncedir:

• İletişimle ilgili meslekler, son on yıllarda neredeyse moda haline gelen meslek etiklerinin en
çok tartışılan alanlarından biri durumunda.

• İletişim etiği hem bu alanda çalışanların uyması gereken kuralları hem de iletişim
meslekleriyle ilgili ahlak kurallarının incelenmesini kapsamaktadır.

• 1970’lerde kitle iletişim araçlarının büyümesi ve çeşitlenmesiyle iletişim etiği konusundaki


araştırmalar da ivme kazanmıştır.

• Bu çerçevede, medya sorumluluğu, medya performansı ve kamusal yarar sorunları, iletişim


etiğinin merkezi haline gelmiştir.

• Enformasyon toplayıcılar ve haber üreticiler rolleri verilen kitle iletişimciler, içerik izleyiciyi
etkileyebileceğinden dikkat gösterilmesi gereken konumlara yerleştirilmişlerdir.

• Çünkü gazetecinin iletme görevini iyi yapabilmesi, olan biteni doğru aktarabilmesine,
dolayısıyla olayları, durumları doğru değerlendirebilmesine bağlıdır.

• Bunu yapabilmelerinin temelinde yatansa onların bilgisel ve zihinsel donanımlarıdır . Söz


konusu bilgisel ve zihinsel donanımı sağlamanın yollarında de mesleğe ilişkin etik değerlerin
belirlenerek yaşama geçirilmesidir.
• YASA MI? ETİK Mİ?

• Acaba hukuk bir kalite kontrol mekanizması olarak işleyebilir mi, yoksa bu daha çok bir
ahlak-etik konusu mu olmalıdır?

• Ahlak ilkeleri ya da etik davranış kodları fikri soruna ışık tutabilir, ama hemen akla
getireceği yeni sınırlamaların önerilmesi acaba doğru olur mu?

• İngiltere'de medya, devlet sırları, müstehcenlik, kutsal şeylere saygısızlık, halkı isyana teşvik
ve İrlanda terörist grupları ile bu grupları destekleyenler hakkında haber verme konularında
ceza hukukuyla sınırlandırılmıştır.

• Medeni hukuk yayın yoluyla iftira ve güveni kötüye kullanmayı; mahkeme kararlarıyla
oluşturulan yasalar da mahkemeye itaatsizlik konularını denetler.

• Yasaların yanı sıra, Amerika Birleşik Devletleri'nde gerçekleşmesi mümkün olmayan bir
uygulamaya, yani önceden kısıtlamayla ihtiyati tedbir 19 ("susturma") yoluyla yayından men
etme kurallarına içten içe bağlı olan, özgür basın ve haberleşme özgürlüğü fikirlerine pek
sempatik bakmayan bir yargı sistemi de sorun olarak durmaktadır.

• Kalitenin korunması ve yükseltilmesi için acaba etiğe başvurmak daha iyi olmaz mı?

• Yasal sınırlamaların (çoğu) kaldırılsa bile gazetecilikte etiğe yine de ihtiyaç duyulacaktır.

• Yasaların daha az sınırlayıcı olduğu, kuramcılar ile uygulamadaki gazeteciler arasında etikle
ilgili görüşmelerin canlı tutulduğu ve tartışmaların geniş bir alana yayılmasının normal kabul
edildiği Amerika ile karşılaştırırsak bu ihtiyacın önemi daha da artacaktır.

• Etikle ilgili tartışmalardan kaçınılamaz; çünkü medyada yasaların dışına çıkmadan da


yanlışlık, yalan, çarpıtma, peşin hüküm, propaganda, kayırmacılık, sansasyonellik,
bayağılaştırma, zevksizlik, adilik, hafiflik, cinsiyetçilik, ırkçılık, eşcinsel fobisi, kişisel saldırı,
çamur atma, manevi şahsiyete saldırı, çek defteri gazeteciliği, hile yapma, güveni kötüye
kullanma ve özel yaşama müdahale gibi çeşitli yollarla suç işlenebilir.

• Üstelik bu listeyi uzatmak da mümkündür.

• Her meslekte olduğu gibi iletişimle ilgili mesleklerde de etiksel ilke ve değerlerin
belirlenmesi ve yaşama geçirilmesi kendi kendini düzenlemeyle gerçekleşir.

• İletişim alanında kendi kendini düzenleme kavramı, belli bir yoruma açık ve öznel bir kavram
olarak belirmektedir.

• Geleneksel kendini düzenleme kavramı, medya profesyonellerinin kendilerinin gönüllü


olarak oluşturdukları bir dizi kuralı ve bu kuralların uygulanmasına ilişkin yapıları anlatır.

• Kimileri bu geleneksel kavramın tek geçerli kendini düzenleme yöntemi olduğunu


savunarak normların benimsenmesini zorlayan kendini düzenleme yapılarına karşı çıkarlar.

• Bu yaklaşıma göre, kendini düzenlemenin medya çalışanlarının serbest bir seçimi olması
gerekir ve etik standartlara uyup uymamaya yalnızca medya profesyonelleri karar verebilir.

• Medyanın belli mesleki standartları benimseme sorumluluğunun olduğu, ancak bu


standartların uygulanmasının bir düzenleyici yapının ya da devlet yapısının gözetimi altına
girmediği kendini düzenleme sistemlerinden de söz edilebilir.
• Pek çok ülkede meslek kuruluşları kendi ahlak standartlarını belirlemektedir.

• Avustralya, Kanada,, Fransa, Macaristan, Hindistan, İsviçre, İngiltere, ABD, gibi ülkelerde
gazeteciler cemiyeti veya sendikası gazetecilerin yükümlülüklerinin listesini belirleme
görevini üstlenmiştir.

• Buna karşılık basın ahlak kurallarının bazıları kamu yetkilileri tarafından belirlenmiştir. Bu
tür örneklere İtalya, Kamerun, Sri Lanka gibi ülkelerde rastlanır .

• Bir başka kendini düzenleme ise yasa koyan kendini düzenlemedir, burada kendini
düzenleme yapılarının yaratılmasını hukuk üstlenir.

• Bu uygulama tipi, etiğin yasa haline getirilemeyeceği, yasal bir gereklilik haline getirildiğinde
hukukun bir parçası yapıldığı gerekçesiyle kendini düzenleme olarak görülmeyebilir.

• Ancak, hukuk tarafından desteklenen kendini düzenleme yapıları, belli ulusal bağlamlarda
kabul edilebilir bir çözüm olabilmektedir. Bir ülkenin siyasal, yasal ve kültürel gelenekleri, en
uygun düzenleme biçiminin oluşturulmasında önemlidir.

• Özetle, kendini düzenleme tüm sorunlara çözüm üretmede yeterli değildir.

• Bu nedenle, yüksek medya standartlarını garantilemek için yasa ve piyasa gibi ögelerle
birlikte işlev görmelidir.

• Genellikle düzenleme ve kendini düzenleme arasında tümleyici bir ilişki vardır.

• Avrupa’da en yaygın kendini düzenleme mekânizması, davranış kodları ve bu kodlara


ilişkin yürütme yapılarıdır.

• Çoğu Avrupa ülkesi, gazeteci örgütleri tarafından benimsenen ya da bazı durumlarda yayıncı
örgütlerinin de katıldığı gazetecilik etik kodlarına sahiptir benzer şekilde, kodları yönetmek
için basın konseyleri vardır.

• Medyanın kendini düzenlemesi tartışılırken genellikle davranış kodları ve basın


konseylerinde odaklanılır.

• Ancak, etik kodlar yanında, medyanın kalitesini ve halka sorumluluğunu garanti etmede okur
mektupları, editöryal kurulda yurttaşların yer alması, ombudsmanlar, tüketici ve okuyucu
dernekleri gibi başka mekânizmalar da bulunmaktadır

• Kendini düzenleme sistemi, sadece bağımsız olduğunda etkili olabilir; sistemin ekonomik
kaynaklarının her zaman endüstriden gelmesi, hiçbir zaman hükümet ya da diğer kamusal
yapılardan gelmemesi gerekir, aksi durumda bağımsızlığını yitirir.

• Bunun yanında, gazetecilerin etik konusunda eğitilmeleri de kendini düzenlemenin etkisini


artırmak için gereklidir.

• Gazetecilerin eğitimi, yüksek kişisel etik standartlara dayanan etkili kendini düzenlemenin en
iyi temeli olduğundan, eğitim çabalarının özellikle üniversite içindeki çalışmalarla da güçlü bir
biçimde desteklenmesi gerektiği kabul edilir.

• İletişim konusunda kendini düzenlemeye en uygun olduğu söylenen iki alan, basılı medya ve
reklamcılık sektörleridir.
• Bazı ülkelerde basılı medya için düzenleyici bir çatı yoktur ya da çok zayıftır. Bu durumda,
kendini düzenlemenin basılı medya sektörü tarafından güçlü biçimde desteklenmesi gerekir.

• Reklamcılık sektörüne gelince, yasa çatısı içindeki kuralların olabildiğince genel tutulması,
ayrıntılı ilkelerin ve en iyi uygulamanın reklamcılık endüstrisi tarafından benimsenen
gönüllü kendini düzenleme kodlarında içerilmesi gerekir.

• Bununla birlikte, tütün ve alkollü içkiler gibi alanlarda belli bir yasal düzenleme de gereklidir.

• En uygun durum, yasa ve kendini düzenlemenin birbirini tamamlamasıyla ortaya çıkar.

• Yayın sektörü, etkisi, nüfuzu, toplumsal ve kültürel rolü nedeniyle geleneksel olarak diğer
medya sektörlerinden daha çok yasal düzenlemeye konu olmuştur.

• Tüm Avrupa ülkelerinde hem kamusal hem de özel radyo ve televizyon sektörlerini
düzenleyen yasalar vardır.

• Avrupa düzeyinde, “European Convention on Transfrontier Television ve Television without


Frontiers Directive” gibi yayıncılıkta minimum standartları garantilemeyi amaçlayan yasal
araçlar da bulunmaktadır.

• Türkiye’de de benzer biçimde, RTÜK tarafından akıllı işaretler sistemi getirilerek, çocukların
ve gençlerin korunması için program içeriklerinin uyarıcı işaretlerle sınıflandırılması yoluna
gidilmiştir.

• Kendini düzenleme yaptırımlarının yeterince güçlü olmaması bazen de hiçbir yaptırımın


bulunmaması nedeniyle, kendini düzenlemenin medyayı, örneğin kişilerin mahremiyetini
ihlal etme, şiddetten kaçınma ya da aşırı sansasyon eğilimi gibi konularda caydırmada
etkisiz kaldığı öne sürülebilir.

• Ancak, medya pratiklerinin kötü örneklerine karşın kendini düzenleme hâlâ en önemli
çözüm olarak görülmekte; özellikle üzerinde çok fazla durulan, en çok tartışma yaratan
noktaların yasada yer almaması gerektiği üzerinde uzlaşılmaktadır.

• Sonuçta, medya alanında yasama ve kendini düzenleme arasında açık ve zorunlu bir
uygunluk ve birbirini bütünleme olmalıdır.

• Kendini düzenleme, sürdürülmesi ve geliştirilmesi gereken bir sistemdir.

• Zorlayıcı ya da dayatıcı kendini düzenleme, en iyi uygulama olmasa da belli koşullar altında
yararlı olabilmektedir.

En uygun düzenleme türünün belirlenmesinde ise bir ülkenin ulusal özellikleri büyük önem
taşımaktadır..

KOD VE ETİK

• Araştırmaların da gösterdiği gibi toplum yaptığı işlerden dolayı basına (özellikle boyalı basına)
pek itibar etmemektedir

• Toplumun bu yaklaşımı, basının etik kalitesi hakkında fazla bir şey anlatmıyorsa da,
gazeteciliğin hatalı uygulamalardan men edilip gazetecilerin yaptıklarından sorumlu
tutulmalarını sağlayacak bir davranış kodu üzerinde önemle durmanın, basındaki kalitenin
kontrolüyle ilgili bir başlangıç olabileceğini ortaya koymaktadır.

• Hekimlikte ve hastabakıcılıkta uygulanan bir yöntem gazetecilik için de önerilebilir; meslek


ilkelerinin gereklerini ihlal eden gazeteci, "meslek kayıtları"ndan çıkarılarak çalışmaktan men
edilebilir.

• Nasıl bir disiplin mekanizmasıyla yürütülürse yürütülsün, davranış kodunun kaliteyi güvence
altına alma konusunda temel bir yeri olabilir.

• Burada ortaya çıkan sorunlardan birincisi, kodun içeriğinin ne olacağı ve geniş bir alana
yayılan ilkelerle mi yoksa daha kapalı, ayrıntılı tanımlamalarla mı belirleneceğidir.

• Burada ortaya çıkan sorunlardan birincisi, kodun içeriğinin ne olacağı ve geniş bir alana
yayılan ilkelerle mi yoksa daha kapalı, ayrıntılı tanımlamalarla mı belirleneceğidir.

• Hangi yaklaşım seçilirse seçilsin, hemen ardından, ahlak konularının uygulanması söz konusu
olunca her zaman baş gösteren bir tartışma gelir: sınır çizgisi nereden geçecek?

Video………Gazeteci Mustafa Alp Dağıstanlı, Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gülseren
Adaklı, Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Cüneyt Ülsever ve Türkiye Gazeteciler Sendikası’ndan
(TGS) Emine Uyar

You might also like