Professional Documents
Culture Documents
Coğrafi Koşullar
Mısır kültürü, Nil Vadisi’nde gelişmiştir. Dar ve birkaç km genişlikte olan vadi kuzeyde Delta
Bölgesi’nden güneyde Assuan’daki birinci çağlayana kadar uzanıyordu. Mısır, kuzeydeki
Aşağı Mısır (Nil Deltası) ve güneyde vadi boyunca uzanan Yukarı Mısır olmak üzere iki ayrı
bölümden oluşur. Batı ve doğuda çöllerle, doğuda kıyıya paralel uzanan sıradağlarla, güneyi
çağlayanlarla kuşatılmıştır. Bu bölgede bulunan kayalıklar geçişi zorlaştırmaktadır.
Çağlayanların güneyinde ise Nubya yer almaktaydı.
Ülkenin saldırıya en açık bölgesini kuzeyi oluşturmaktadır. Libya, Sina Yarımadası ve
Suriye’ye Delta Bölgesi’nden geçitler vardır. Ülkenin bu şekilde dış dünyadan soyutlanmış
olması homojen bir Mısır kültürünün oluşmasının ana nedenidir.
İklim hemen hemen yağışsız olduğu için, toprağın verimliliği, tümüyle Nil Nehri’nin
taşkınlarına bağlıydı. Dünyanın en uzun nehri olan Nil (6695 km), Viktorya Gölü civarından
ortaya çıkar ve kuzeye doğru akar. Uganda ve Sudan’ı geçtikten sonra Mısır’a ulaşır. Akdeniz
kıyılarında bir delta oluşturarak denize dökülür. Nehir üzerinde kuzeyden güneye doğru
numaralanmış 6 çağlayan vardır. Ekvatoral yağışlar sonucu Nil Nehri mayıs ayında
yükselmeye başlardı ve temmuzdan ekime kadar vadi üzerinden akardı. Bu mevsime eski
Mısırlılarca “Taşkın” (akhet) denirdi. Kasımın başında sular çekilmeye başlar, nehir yavaş
yavaş yatağına gerilerdi. Nehrin getirdiği miller, yatağının iki yanına birikir ve Mısır’ın en
verimli tarım topraklarını oluştururdu. Toprağın yeniden ortaya çıktığı bu mevsime “Ekim”
(Peret) denirdi ve ekim faaliyetleri yapılabilirdi. Bu topraktan normal yağmurla beslenmiş
toprağa göre üç dört katı fazla verimlidir. Marttan hazirana kadarki dönem ise “Hasat”
(shemu) mevsimiydi.
Herodotos, “Mısır Nil’in bir armağanıdır.” diyerek bu nehrin Mısır için taşıdığı hayati önemi
vurgulamıştır.
MISIR TARİHİ
Mısır’da Paleolitik (Eski Taş Çağı) Çağ’dan beri insanlar yaşamaktaydı. Paleolitik kültürlerin
izleri günümüzden 500.000 yıl önceye kadar gitmektedir. Yaşam koşulları günümüzdekinden
farklıydı, iklim daha nemli, günümüz ekvatoral iklimine daha yakın bir iklimdi. Bugün vadinin
yarısından fazlasını kaplayan Nil Nehri, o dönemde tüm vadiyi kaplıyordu. Nil, daha sonraları
çöl hâline gelecek olan yerlerde insanlara özgü yerleşim alanlarını çevresinde topluyordu.
Günümüzden 12000 yıl önce Sahra kuraklaşmış ve çölleşmiştir.
Bunun sonucunda bu bölgede avcılık ve toplayıcılıkla geçinen halklar Delta Bölgesi’ne ve Nil
Vadisi’ne göç ettiler.
Cilalı Taş Çağı da denilen Neolitik Çağ’da insanlar ilk köyleri kurmuşlar, hayvanları
evcilleştirmişler, tarım yapmaya başlamışlar ve çanak çömlek üretmişlerdir. Neolitik Çağ’da
ve Sülaleler Öncesi Dönemde Aşağı Mısır’da Merimde (M.Ö. 5. binyıl) ve El-Meadi (M.Ö. 4.
binyıl), Yukarı Mısır’da ise Badari Kültürü (M.Ö. 4400-3800), ve Nagada (I, II, III) Kültürü (M.Ö.
4000-3000) önemli kültürlerdir. Köylerin birleşmesiyle kabile niteliğindeki yönetim birimleri
olan nomeler oluşmuştur.
Nome: Eski Yunancada eyalet anlamına gelen “nomos”tan türemiştir. Kabile niteliğindeki
yönetim birimleridir. Her nomenin bir yerel tanrı ya da tanrıçası vardı.
M.Ö. 3400’den sonraki yıllarda nomeler, aralarında birleşerek Aşağı Mısır Krallığı ve Yukarı
Mısır Krallığı olmak üzere iki krallık oluşturdular. Bu krallıkların başlangıçtaki başkentleri
Aşağı Mısır’da Buto, Yukarı Mısır’da Hierakonpolis’ti. Daha sonra kuzeyde Sais ve güneyde
Tinis ya da Abidos başkent oldu. Bu krallıkların koruyucu tanrıları Yukarı Mısır’da Kötülük
Tanrısı Seth (Set), Aşağı Mısır’da Güneş Tanrısı Horus’tu. Aşağı Mısır kralları kırmızı, Yukarı
Mısır kralları beyaz bir taç takıyorlardı.
Yeni Krallık Dönemi’nin başında yerleşmiş bir geleneğe göre M.Ö. 3000 yıllarında Menes
(=Aha) adlı efsanevi bir kral, o zamana kadar ayrı krallıklar olduğu düşünülen Aşağı ve Yukarı
Mısır’ı birleştirmeyi başarmıştır. Menes’in gerçekten yaşadığına ilişkin izler kesinlik
kazanmamıştır. Ülkenin birleşmesinden önceki döneme ait belgeler vardır. O dönemde
Güney Mısırlıların başkenti olduğu sanılan Hierakonpolis’te Kuzey Mısırlılarla savaşırken
betimlenmiş “Akrep” adlı bir kralı gösteren anıtlar bulunmuştur. Ülkenin gerçek
birleştiricisinin de onun halefi Narmer olduğu sanılmaktadır. Tapınağa adak olarak sunulmuş
Narmer Levhası adı verilen bir levha Hierokonpolis’te bulunmuştur. Levhadaki
kabartmalarda, Yukarı Mısır’ın tacını giyen Kral Narmer Delta Bölgesi’ni ele geçirip, bir reisi
esir alırken betimlenmiştir. Kral, levhanın diğer tarafında da Aşağı Mısır’ın tacını giymiş
şekilde resmedilmiştir.